TMMOB Makina Mühendisleri Odası Arşivi

advertisement
tmmob
makina mühendisleri odası
DENİZLİ'DE SANAYİLEŞME VE KENTLEŞME
SEMPOZYUMU
15-16-17 EKİM 1999
BİLDİRİLER KİTABI
Yayın no
230
tmmob
makina mühendisleri odası
:
/
Sümer Sokak 36/1-A 06440 Demirtepe/ANKARA
Tel
: (0312) 231 31 59
Fax: (0312) 231 31 65
e-mail : [email protected]
Yayın No
ISBN
/
: 230
:975-395-338-0
Bu yapıtın yayın hakkı Makina Mühendisleri Odasına aittir. Kitabın hiçbir bölümü
değiştirilemez. MMO'nun izni olmadan kitabın hiçbir bölümü elektronik, mekanik, vb.
yollarla kopya edilip kullanılamaz. Kaynak gösterilmek kaydı ile alıntı yapılabilir.
Ekim 1999 - Denizli
Dizgi :MMO
Baskı :Özkan Matbaacılık Ltd. Şti.
Tel: (0312)229 59 74
V
DENİZLİ TURİZM SEKTÖRÜNDE ORTALAMA KALIŞ SÜRELERİ,
FİYAT VE İSTİHDAM ARASINDAKİ İLİŞKİLER, SORUNLAR VE
ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Şükran ÖKTEM
Pamukkale Üniversitesi Denizli Meslek Yüksek Okulu
1.ÖZET
Ekonomik alanda, turizm sektörü yarattığı taleple, birçok sektörün girdi ve çıktılarında önemli artışlar meydana
getirmektedir. Ancak bu durum ülke ve yöresel anlamda farklılıklar yaratmakta ve turizm işletmeleri bulundukları yörede
ve kendi faaliyetlerinde bir farklılık yaratabildikleri taktirde bu işlevi yerine getirebilmektedirler. Bu anlamda turizmin
Denizli'ye etkilerini birden fazla başlık altında incelemek mümkündür. Bunlardan birincisi, istihdam yaratması, ikincisi,
çarpan katsayısı kapsamında turizmin diğer sektörlerde gelir yaratması, üçüncü olarak ise turizm arzını arttırıcı yöndeki
etkisidir. Ancak gerek yöresel özelliklerden kaynaklanan, gerekse turizmin doğası gereği Denizli turizminde bazı
sorunların yaşandığı görülmektedir.
Konu sorunlar açısından incelendiğinde, Denizli ve Karahayıt'taki Konaklama işletmelerinde ortalama kalış sürelerinin
düşük olduğu, ayrıca konaklama işletmeleri tarafından tur operatörleri ve seyahat acentelerine verilen grup birim
fiyatlarının da düşük olduğu görülmektedir. Bunların sonucunda da; aynı zamanda birer tüketici olan turistlere verilen
hizmetin kalitesi ile personele verilen ücretler düşük olmaktadır. Konaklama işletmelerinin verdikleri hizmetin kalitesinin
yükselebilmesi için kalış sürelerinin arttırılabilmesi, dolayısıyla doluluk oranlarının arttırılması gerekmektedir. Bunun için
de Denizli ve çevresinde yeni cazibe unsurları yaratılmalıdır ve doğal cazibe unsuru Pamukkale ve Karahayıt'ın yanısıra
yapay çekim merkezleri oluşturulması gerekmektedir.
Anahtar kelimeler: Pamukkale-Karahayıt, Doluluk Oranları, Geceleme, Fiyat, İstihdam.
1.ABSTRACT
in economic field, tourism sector produces important increases in many sectors' inputs and öutputs with the demand it
creates. But this creates important differences on the means of country and local and the tourism enterprises can carry out
this functıon if they create differences with their function. it is possible to inspect the affects of tourism to Denizli under
more than one title. First one creating employment, second one on the means of multiplier coefficient, creating income to
other sectors, third one increasing affect of touristic supply. But whether because of local specialities, or because of the
nature of tourism. it is seen that problems can be lead in Denizli's tourism.
VVhen the topic is inspected for the problems it is seen that average accommodating period at accommodation enterprises in
Denizli and Karahayıt and the unit prices that is given to tour operators and travel agencies by accommodation enterprises
are low. As a result of this the fee that is given to the staff and the qualty of the service that is given to the tourist is also
low. For increasing the quality of the service that is given by accommodation enterprises, increasing the accommodating
period and also increasing the occupancy rate is needed. For this new attractive components should be created and, besides
Pamukkale and Karahayıt vvhich is naturel attractive components , forming artificial attraction centers is needed.
Keyvvords: Pamukkale-Karahayıt, Occupancy Rate, Overnight, Price, Employing.
2. GİRİŞ
199O'Iı yıllarda dünyada ard arda oluşan ekonomik krizlerin sonrasında diğer sektörlerde daralmalar yaşanmasına karşın,
turizm sektörü yıllık yüzde sekizlere varan bir büyüme hızı ile yoluna devam etmiştir. Bu büyüme hızını Türkiye de on
yıllık bir periyodda (1985-1995) yüzde 27'lik bir artışla gerçekleştirmiştir. Dünya genelinde diğer sektörlerde ekonomik
krizler yaşanırken turizm sektöründe görülen büyümenin açıklanabilmesi için turizmde tüketici profilinin incelenmesinde
yarar vardır.
Dünya genelinde turizm gelirlerinin yüzde 70'ini oluşturan tüketici grubunun geliri yıllık 9 bin doların üzerinde
bulunmaktadır. Bunun anlamı da ekonomik krizlere rağmen bu türlü bir gelir düzeyine sahip tüketiciler turizme halen
talepte bulunmaya devam etmektedirler. Ayrıca turizm yalnızca varlıklı insanların talepte bulunduğu bir sektör olmaktan
da çıkmıştır. O halde işletmelere düşen görev tüketicileri kendi yöre ve işletmelerine çekebilmektir. Ve günümüz
koşullarında tek bir işletmenin bireysel çabaları yeterli olmaz, işletmeler ortaklaşa çabalarla bulundukları yöreyi cazip hale
getirmenin planlarını yapmalıdırlar. Başka bir deyişle doluluk oranlarını arttırarak, geceleme sayısını çoğaltarak, kaliteli
129
personelle kaliteli
gerekmektedir.
hizmet vererek tur operatörleri
karşısında pazarlık güçlerini
arttırmanın yollarını
aramaları
3. MATERYAL VE METOT
Bu çalışmada literatür taraması yapılmıştır.
4. PAMUKKALE -KARAHAYITTA BULUNAN KONAKLAMA İŞLETMELERİNDEKİ
ORTALAMA KALIŞ SÜRELERİ
Turizm sektörü günümüzde ülkelerin en büyük ihracat kalemini oluşturmakta ve gelenekselleşmiş ihracat sektörlerini de
geride bırakmaktadır. Turizm sektörünün dünyadaki pazar hacmi 500 milyar doları aşarak, sermaye mallan üretimi ve
telekominikasyon sektörlerinin ardından dünyada üçüncü büyük güç olduğu düşünülmektedir. Aynı zamanda 1985-1995
yılları arasında dünya mal ve hizmet akımlarının yarattığı hasıla içindeki payını yüzde 33'lerden yüzde 38'lere çıkarmıştır.
Turizm, bir ihracat kalemi olarak düşünüldüğünde dünya hizmet ihracatı içinde yüzde 20'lere varan bir paya sahiptir
(TÜRSAB, 1998/175:32). Bütün bunlar ve turizmin dünyadaki gelişme hızı gözönüne alınacak olursa Türk turizm
işletmelerinin diğer sektörlere göre daha avantajlı oldukları söylenebilir. Ancak bu her turizm bölgesi ya da merkezi için
veya her turizm işletmesi için doğrudur denilemez ve bu Pamukkale-Karahayıt'ta bulunan konaklama işletmeleri için de
geçerlidir. Gidilen ülke açısından işletmelerin fiyatının az ya da çok olmasını belirleyen bir takım unsurlar vardır; bunlar
gidilen yerin çekim gücü, ulaşılabilirlik şartları, seyahat öncesi bilgi ve hizmetler, ilişkiler ve çekim merkezi imajı gibi
faktörlerdir (Olalı ve Timur, 1988:140).
Bu çalışmanın dayandığı Pamukkale-Karahayıt bölgesinde bulunan otellerden ve bilimsel toplantılarda ele alınan
konulardan edinilen düşünce şudur; Avrupa'da tur operatörlerine verilen birim tur fiyatları düşük olmakta, bu nedenle
personele verilen ücretler de düşmekte hatta, bazı durumlarda kaliteden bile ödün verilebilmektedir. Bunun nedenleri
araştırılacak olursa karşımıza ortalama kalış süresi ile ilişkili bir sorun ortaya çıkar. Bu bölgede bulunan konaklama
işletmelerinde ortalama kalış süresi çok düşüktür. Önce Turizm Bakanlığı'nın yayınladığı istatistiklere bakarak ortalama
kalış süresinin düşük olduğu savının rakamlarla desteklenmesi gerekir. Daha sonra ise sorunların detayları incelenerek,
bazı çözüm önerilerinde bulunmak mümkün olabilir.
Aşağıda Tablo 1. deki verilere göre Türkiye genelinde ortalama kalış süresinin 4 gece olduğu, tesis bazında ise yabancılar
için tatil köylerinde 8 gece olduğu görülmektedir. Bu rakamlar oldukça düşüktür. Ortalama kalış süresinin düşük olmasına
karşın turist başına düşen harcamanın gittikçe yükseldiği görülmektedir (TÜRSAB/145, 1996:23).
TABLO: 1 Türkiye Genelinde Konaklamaya ilişkin Veriler
Tesiste ortalama kalış süresi (yabancılar için)
4 gece
Tesiste ortalama kalış süresi (yerliler için)
2 gece
Ortalama yatak doluluk oranlan
%54.4
Doluluk oranının en yüksek olduğu ay(Yabancı yüzdesi)
%53.1
Doluluk oranının en yüksek olduğu ay(Yerli yüzdesi)
%17.5
Doluluk oranının en yüksek olduğu ay(Toplam)
%70.5
Doluluk oranının en yüksek olduğu ay
Ağustos
Ortalama kalış süresinin yabancılar için en yüksek olduğu tesis türü
8.3 gece (Tatil Köyleri)
Ortalama kalış süresinin yerliler için en yüksek olduğu tesis türü
5 gece (Tatil Köyleri)
Yabancı doluluk oranının en yüksek olduğu tesis türü
%56.9 (Golf tesisleri)
Yerli doluluk oranının en yüksek olduğu tesis türü
%46.1 (Termal oteller)
Kaynak: Turizm Bakanlığı Konaklama İstatistikleri Bülteni, 1997:4.
Günümüzde turizmde cazibe unsurlarının arttırılarak, ortalama kalış süresinin uzatılması yönündeki çabalar yoğun bir
şekilde sürmektedir. Bu konuda yapılan araştırmalar 2000'li yıllarda turizmin ulaşacağı boyutlar kapsamında, karanlıkta
gören gözlüklerle gece kayak yapılabileceğini, videoda izlenen yörenin doğal havasının koklanabileceğini, New-York
Tokyo arasındaki uçuş mesafesinin 2 saate düşeceğini, trenlerle deniz altı turlarının yapılacağını, deniz üstü havaalanlarının
yanısıra deniz altı otellerinin bulunacağını öngörmektedir (Altınay, 1996:26).
130
Aşağıda Denizli iline ait tablo incelendiğinde Türkiye genelinde olduğu gibi Denizli'de de ortalama kalış süresinin çok
düşük olduğu görülmektedir. En yüksek ortalama kalış süresi termal otelde konaklayan yerli müşterilere ilişkin olan 2
gündür. Bu rakam Karahayıtta bulunan otellerde termal ağırlıklı bir konaklama eğilimi bulunduğunu, ancak ortalama kalış
süresinin termal istemine rağman az olduğu görülmektedir. Bu da göstermektedir ki doğal çekiciliğe sahip Pamukkale
etkeni, konaklama süresinin uzun olmasında yeterince etkili değildir. Pamukkale'ye gelen turistler daha çok bir tur
kapsamında kısa süreli gelmekte ve tur kapsamında olunca konaklama fiyatları düşük olmaktadır. Kısacası Pamukkale
turizminde sonuçta personel ücretlerini, personel devridaimini olumsuz yönde etkileyen bir sistem bulunmaktadır. Bu
etkileşim konaklama işletmelerinin verdikleri hizmetin kalitesi üzerinde de etkili olabilmektedir. İşletmeler doğal olarak
verdikleri tur taban fiyatları ile orantılı olarak maliyeti düşürme çabasında olmaktadırlar.
İşletmeler için en önemli konulardan birisi de personel kalitesidir. Turizm sektöründeki kalifiye personel sorunu sektörün
verimliliğini düşüren bir etkendir (Olalı ve Timur, 1988: 147). Ancak personelin tek başına verimliliği etkilediğini
düşünmek yanlış olur, personel kalitesini diğer etkenlerle birlikte düşünmekte yarar vardır. Turizm işletmelerinde emek
yoğun üretimde personel kalitesi önemlidir. Kendisiyle barışık, işini seven, maddi ve manevi anlamda doyuma ulaşmış bir
personelin müşterilerle ve birbirleriyle iletişimi daima iyidir. Personel kalitesi diğer etkenleri de iyileştirebilir. Personelin
fiziksel becerisi her zaman yeterli olmaz, eğitimli olması çok büyük yararlar getirir. Eğitim, yalnızca tabak taşımayı ya da
check-in olarak adlandırılan resepsiyonda müşterileri kaydetmeyi öğretmez, bunların yanısıra insan ilişkilerini ve insan
ilişkilerinin turizmdeki önemini öğretir. Turizm hizmetlerinde kısmen makine kullanımı olsa da makineyi kullananların ve
hizmete talepte bulunanların insan olduğu unutulmamalıdır. Kahve makinesini kullanmak zor değildir, kahveyi müşteriye
güleryüzle götürmek önemlidir. Müşteri kaba bir davranışla karşılaştığında "Ali ya da Fatma bana kaba davrandı" demez,
"X Otelinde bana kaba davrandılar" der.
Yukarıda değindiğimiz sorunların halledilebilmesi için birbiriyle çok bağlantılı olduğunu düşündüğümüz sorunlara bazı
çareler aranmalıdır. Bu çalışmanın amacı işletmelerin yanlışlarını ortaya koymak değildir. Tam tersine makro düzeyde ele
alınması gereken ülke genelindeki sorunlara mikro düzeyde yani işletmeler bazında çözüm üretmektir.
TABLO: 2 Denizli İli Konaklama İstatistikleri
TESİS CİNS KONAKLAYAN KİŞİ
VE SINIFI
Yabancı Yerli Toplam
Otel
GECELEME
Yabancı
ORTALAMA KALIŞ SÜRESİ
DOLULUK ORANI
Toplam
Yabancı Yerli Toplam
Yabancı Yerli Toplam
13258
99551
1.01
1.01
1.01
71,68
Yerli
••»••yıldız
****yıldız
85473
13176
•*• yıldız
208363
** yıldız
16359
* yıldız
98649
86293
56292
264655
229576
68441
298017
1.01
1.22
1.13
50.83
15.15
65.98
58668
75027
16411
78347
94758
1.00
1.34
1.26
7.36
35.12
42.48
-12141
12141
15259
15259
0.00
1.26
1.26
0.00
29.05
29.05
26991
85218
161880
1.70
2.33
1.90
54.12
34.28
88.40
669464
1.17
1.42
1.25
41.85
23.10
64.95
2219
2368
1.71
1.26
1.28
1.46
1.00
1.00
1.00
51.38
3.76
55.14
1.15
1.22
41.73
20.52
62.25
11.01
82.69
Özel Belgeli
Yüzer Otel
Termal Otel
58227
Apart Otel
0
Toplam
368422
167268 535690
87
1756
99105
0
0
431385
62775
0
238080
Motel
Pansiyon
Tatil Köyü
1843
149
66857
4905
71762
67105
4905
72010
435366
173929
609295
498639
245204
743842
21.72
23.18
Oberj
Kamp
Kaplıca
Eğt Uyg Tes.
GolfTes.
Diğer
Genel Toplam
Kaynak: Turizm Bakanlığı Konaklama İstatistikleri Bülteni, 1997:66.
131
1.41
5. ÇÖZÜMLER
Ortalama kalış süresinin arttırılabilmesi sorunu, Pamukkale-Karahayıt'ta bulunan işletmelerin tek başına çözebilecekleri bir
sorun değildir. Yörenin çekiciliğinin arttırılması gerekir. Doğal güzelliğin yanısıra yapay güzellikler ve cazibe merkezleri
oluşturulması gerekir.
Örnek olarak belli bir süreç ele alınarak bu süreç içerisinde turistlerin en az bir hafta kalabilecekleri bir etkinlik
düzenlemekte yarar vardır. Bu etkinlikte yer alabilecek bazı araçların da bulunması gerekir. Işık, ses düzeni, raylı sistem
vb.bir takım araçlar yardımcı olabilir. Bu tür etkinliklere yurt dışında çok sık rastlanmaktadır. Örneğin İngiltere'de bulunan
Blackpool kentinde üç ay süreli "illumination" (Işıklandırma) adı verilen bir etkinlik bulunmaktadır. Bu kentin doğal
olarak fazla bir çekiciliği yoktur. Yalnızca deniz kıyısında bulunan ve oldukça soğuk iklime sahip bir kent. Eylül, ekim,
kasım aylarını kapsayan üç aylık illumination sürecinde deniz kıyısı yaklaşık beş kilometrelik bölümde çizgi
film
kahramanlarından oluşan dev panolarla kaplanmaktadır. Bu panolar gece olduğunda ışıklandırılmakta ve yine kıyı boyunca
devam eden tramvaylar gündüz normal seferlerini yaparak, geceleri ise ışıklarla uzay aracı, gemi vb. şeklinde özel gezinti
tramvaylarına dönüştürülmüştür. Şehirde bir de Eyfel kulesi benzeri bir kule bulunmaktadır. Bütün bunlar birer cazibe
merkezi olarak şehrin dolayısıyla da şehirdeki otellerin para kazanması anlamına gelmektedir. Gezinti sonrasında otellerin
pub'ları ya da bağımsız pub'lar yorulan müşterilerle dolup taşmaktadir. Bu üç aylık süre boyunca otellerde yer bulmak
mümkün olmamakta, bunun da ötesinde ortalama kalış süresi oldukça uzun olmaktadır (Blackpool, illumination, 1990).
Bu tür örnekleri çoğaltmak mümkündür. Pamukkale-Karahayıtta neler yapılabilir? Termal özellikleri bulunan otellerin
yakın çevresinde bir hayvanat bahçesi kurulabilir. Dertlerine şifa arayan kişilerin ruh sağlığına yardımcı olabilecek doğal
bir park şeklinde hatta hayvanların serbestçe dolaştıkları bir alan kurulabilir. Bu parkın bir bölümü çocukların ilgisini
çekebilecek şekilde düzenlenir. Çünkü çocuklar tatil yeri seçiminde aileleri üzerinde etkili bir konumdadırlar veya
geleceğin müşterileridirler. Ya da yukarıdaki örnekte olduğu gibi yerel yönetim, otelciler birliği vb. kurumların ortaklaşa
çabaları ile Denizli- Karahayıt arasında raylı sistem kurulup hayvanat bahçesinde özel gezinti trenleri ile gezmek olabilir.
Mayıs, Haziran, Temmuz aylarını "Pamukkale Işıltıları" adı altında duyurup, geceleri "Pamukkale Gecelerinde" yorularak,
gündüzleri termal sularda dinlenebilirsiniz teması işlenebilir. Geceleri dizi konserler düzenlenebilir. Ama konser denilince
yalnızca pop müziği olarak algılanmamalı, Türk Sanat Müziği ya da Türk Halk Müziği Konserleri şeklinde de
düşünülmelidir. İsteyenler ise otellerin "Türk Gecesi" olarak adlandırdıkları gecede eğlenebilirler. Tatilde eğlenmek ya da
dinlenmek yalnızca çok yüksek sesle müzik yayını ya da yalnızca Arap müziği dinletmek anlamına da gelmemelidir.
Türkiye'ye özgü motiflerin içinde sakin bir şekilde Türk Sanat Müziği ya da Türk Halk Müziği de sunulmalıdır. Bunların
yanısıra termal işletmeler verdikleri hizmetlerde yalnızca bir tedavi merkezi ya da hastane özelliklerinde olmamalı tedavi
ile eğlenceyi birleştirebilmelidirler. Örneğin, Karahayıt'ta bulunan otellerin tedavi ye yönelik birimleri genellikle otelin alt
katlarında bulunmakta, insanlar üzerinde bir hastane etkisi bırakmaktadır. Halbuki teras ya da bahçede kişilerin ağaçları ya
da gökyüzünü görebilecekleri bir alanda olsa daha etkili olabilir.
Yöreyi çekici hale getirmeye ilişkin bir başka örnek ise Amerika Birleşik Devletleri'nde düzenlenen turlara ilişkindir.
"Amerika'lılar yoğun antisigara kampanyaları nedeniyle tütünü sigara olarak satmakta zorlanınca, tarladaki tütünün görsel
güzelliğini satmaya başladılar. TUrkiye'li turizmcilere de bazı ipuçları veren bu gelişme, insana Harran'da ve Çukurova'da
pamuk turları neden oln< <;ın dedirtiyor" (TÜRSAB/176, 1998: 56). Bu düşünce yöresel olarak değiştirilerek Pamukkale
için neler yapılabilir sorusunu akla getirmektedir. Doğal olarak "dokumacılık" unsurundan yararlanarak otellerdeki kalış
süresini uzatabilecek çekim unsurları oluşturulabilir.
j
/
'
}
f
•/'
j
..;
Pamukkale'de kalış süresini uzatmada etkili olabilecek bir başka unsur sportif karşılaşmaların yapılabileceği bir alan
yaratılabilir. Tüm konaklama işletmelerine yararlı olabilecek ortak bir spor kompleksi ya da yalnızca bir spor dalı ile ilgili
bir alan oluşturarak konaklama işletmelerindeki kalış süresini uzatmak mümkündür. "Sporun her dalı turizm için birer ürün
olabilir" (TÜRSAB/177, 1998:26).
Çözümleri bir sloganla bitirmek mümkündür; "küresel düşün, yöresel davran" (Oğuz, 1997:28).
6. SONUÇ
f
Yukarıda ortaya konulan sorunların çözümlenebilmesi için Pamukkale-Karahayıtta bulunan konaklama işletmeleri ve bu
işletmelerin bağlı bulunduğu birlik, yerel yönetimler vb. katılımlarla yöredeki ortalama kalış süresini uzatabilecek
etkinlikte kollektif bir çalışma gerektirmektedir. Bu türlü bir çalışma, sonuçta talep artışı yaratarak ortalama kalış süresini
uzatabilir, konaklama işletmelerinin pazarlıkta tur operatörleri karşısında daha etkili hale gelerek tur birim fiyatlarını da
yükseltebilir. İşletmelerin gelir artışı, daha yüksek ücretli personel çalıştırmaları, daha kaliteli hizmet vermeleri sonuçlarını
da doğurur. Bir zincirin halkaları olarak nitelendirebileceğimiz, yöresel cazibe unsurlarının arttırılması, ortalama kalış
süresinin uzatılması, personel devridaiminin azaltılması, işletmelerin gelirlerinin artması, kaliteye gereken önemin
verilmesi, tüketici memnuniyeti gibi bir dizi beklentiler konaklama işletmelerinin dikkat etmek zorunda oldukları
konulardır. Genel olarak konaklama işletmeleri, müşterileri kısa süreli de konaklasa genel işletmecilik kurallarından ödün
V
132
/
vermemelidirler. Tam tersine kalite standardını düşürmeden ortalama kalış süresinin uzatılabileceği çekim unsurlarını
oluşturma çabası içinde olmalıdırlar.
KAYNAKÇA
OĞUZ, Ş.,
1997, Tera Çağr ve Turizm, Ağustos/l 63, Türkiye Seyahat Acentaları Birliği Turizm Dergisi.
OLALI H., TİMUR A.
1988, Turizm Ekonomisi, 464 s. Ofis Ticaret Matbaacılık Şti. İzmir.
TURİZM BAKANLIĞI, 1997, Konaklama İstatistikleri Bülteni, 104 s. TC. Turizm Bakanlığı Yatırımlar Genel Müdürlüğü \raştırma ve Değerlendirme
Dairesi Başkanlığı, Yayın No: 1998/3, Ankara.
TÜRSAB
1996, En Büyük Artış Almanya'dan, İspanya'dan Düşüş Sürüyor, Şubat/145, Türkiye Seyahat Acentaları Birliği Turizm
Dergisi.
ALTINAYM.
1996, 2000'li Yıllarda Turizmin Ulaşacağı Boyutlar. Şubat/145, Türkiye Seyahat Acentaları Birliği Turizm Dergisi
TÜRSAB
1998, Turizm Dünya Ekonomisinin Lokomotifliğini Yapıyor. Ağustos/175, Türkiye Seyahat Acentaları Birliği Turizm
Dergisi.
TÜRSAB
TÜRSAB
1998, Tütün TurlarıABD'de tuttu, Eylül/176, Türkiye Seyahat Acentaları Birliği Turizm Dergisi.
'
1998, Sporun Her Dalı Turizm İçin Birer Ürün Olabilir, Ekim/177, Türkiye Seyahat Acentaları Birliği Turizm Dergisi
1990, Blackpool Illumination Video Kaseti.
133
TURİZMİN DENİZLİ'YE ETKİSİ SORUNLAR VE ÇÖZÜM
ÖNERİLERİ
Türkan KARADUMAN
Başbakanlık Devlet İstatistik Enstitüsü Araştırma Tetkik Ve İstatistik Teknikler Dairesi
Başkanlığı Ankara , 1999
ÖZET
Turistlerin Denizli'de kısa süreli kalmalarının en önemli nedeni, Denizli'de turizm olanaklarının
çeşitlendirilememiş olmasıdır. Bunun yanı sıra, il'de Pamukkale dışındaki tarihi ve doğal değerlerin tanıtımının
yetersiz kalması ve bu alanlardaki alt yapı eksikliği de önemli nedenlerdir.
Denizli'de, Tabiatı Koruma Alanları, doğal ve arkeolojik sitler ve kaplıcalarıyla birlikte, kültür turizmi, sağlık
turizmi, sosyal turizm, iş ve kongre turizmi, kamp-karavan turizmi, buharlı lokomotif turizmi, günübirlik turizm
türlerinin gelişimine olanak sağlayacak bir yöredir. Bu turizm türlerinin gelişimini sağlayacak kaynakların
yaratılmasıyla turistlerin il'de konaklama sürelerinin uzaması sağlanabilecektir.
11868 km2 lik yüzölçümü ile Türkiye'nin yaklaşık % 1.54'ünü kaplayan Denizli ili, 1997 Türkiye Nüfus Tespit
Çalışmasına göre 816250 kişilik nüfusuyla ülke toplam nüfusunun binde 12.98'ini barındırmaktadır. Aynı yıl için
nüfus yoğunluğu km2 başına yaklaşık olarak 69 kişidir.
İl topraklarının % 47.1'i dağlar, % 28.2'si ovalar, % 23.2'si platolar ve % 1.5'i yaylalardan oluşmaktadır. İl
bugünkü idari bölünüşe göre 19 ilçeden oluşmaktadır.
ABSTRACT
The reason why tourist prefer to stay for a short period of time in Denizli is that a wide range of possibilities are
not offered. Also insufficient introduction of historical and natural points of interest other than Pamukkale and
insuffıcient infrastructure in than parts are signifıcant reasons.
Denizli is a potential tourism area with Natural Reserves, natural and archaeological points of interest and hot
springs for cultural tourism, health tourism, social tourism, business and congress tourism, camping and caravan
tourism, steam train tourism and excursions. Improving these aspects will offer tourists possibilities for a longer
stay.
Denizli accommodates 816,250 people,-some 12,98 % of total Turkish population according to 1997 census of
population in an area of 11,868 km2 , about 1.54 % of Turkey. For the same year, population density is 69
people per km2.
47.1 % of Denizli area consists of mountains 28% plains, 23.2% plateaus and 1.5 % high plateaus. Denizli
province consists of 19 districts.
GİRİŞ
Denizli'de geniş alanlar kaplayan mesire yerlerinin çoğu ormanlık kesimlerde ve göl kıyılarında yoğunlaşmıştır.
Bunların başlıcaları merkezde, İncilipınar, balık bulunan gölü ve serin havası ile ünlü olan Gökpınar, soğuk
suları ile ünlü Cankurtaran, kır kahveleri ve kuyu kebabı yapan lokantalarıyla Hisar değirmenleri, doğal
güzellikleri ve bol su kaynakları ile önemli dinlenme yeri olan Kadılar, soğuk suları çam ağaçları ile ünlü
Değirmenönü , gece piknik olanağının olduğu Çamlık, kar suları ile beslenen ve içilebilir akarsuyuyla
Karcıderesi, Acıpayam'da Evkara çamlığı, çam ormanları, meyve ağaçları, soğuk suları, temiz havası, yeşil
manzarası ile önemli bir dinlenme yeri olan Alacahöyük ve Alacain Buldan da Kestane deresi, Turfanyüzü,
Kamp kurmaya oldukça elverişli Süleymanlı Beyağaç'da Kartal gölü, su sporları potansiyelinin yüksek olduğu
135
i
Eşen göleti Bozkurt'da Çambaşı, Çardak'da göl çevresi avlanmaya ve kamp kurmaya elverişli Beylerli,
Çivril'de Kiraz Festivalinin yapıldığı Gümüşsü bulunmaktadır. Ayrıca Gümüşsü Kasabası'nın 10 km uzağında
bulunan Düzbel Köyün'de 2. Haçlı seferi'nin savaş alanı olan Miryakefalon adındaki tarihi alanı vardır.
Gümüşsu'da yaklaşık 30m. yükseklikte şut yapan bir şelale bulunmaktadır. Işıklı Gürpınar, iğdir çamlığı da
önemli yerlerindendir. Güney'de çok eski yıllarda yapılmış yeraltı tünellerinin bulunduğu Güneysuyu, Bol soğuk
suları ve Honaz'ın geleneksel Kiraz Bayramının yapıldığı Pınarbaşı, Kefe yaylası Tavas'da Turistik ve
günübirlik amaçlı Çakıroluk bulunmaktadır. Bu doğal değerler denizli için önemli turistik değerlerdir.
Denizli'de tesis türlerine göre konaklayan kişi sayısı tablo l'de Denizli ve ilçelerinde tesis türlerine göre
belediye belgeli konaklama tesisi oda ve yatak sayıları tablo 2'de gösterilmiştir. 1997 yılı turizm istatistik
verilerine göre Türkiye'ye 9712510 turist gelmiş bunların 9443198'i ülkenin çeşitli bölgelerinde konaklama
yapmıştır. Aynı yıl Denizli için bu değer ise 241797'dir. Buradan ülkeye gelen turistlerin % 2.56'sının
Denizli'de konakladığı anlaşılmaktadır. (Tablo 3,4,5)
/
j
SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
1-Tarihi ve Doğal Mirasın Değerlendirilmesi
Denizli ili'nde mevcut tarihi ve kültürel miras çeşitli nedenlerle yeterince değerlendirilememiştir. Bu kaynakların
yok olmasını önlemek ve turizme kazandırmak açısından plan projeler üretip ivedilikle uygulanması
gerekmektedir. Bu değerleri korumak, onlara fonksiyonlar kazandırılıp yaşanılır hale getirilmesini sağlamakla
mümkündür.
Denizli'de bulunan arkeolojik değerler yeterince ortaya çıkarılamamıştır. Bu değerlerin tespit ve
değerlendirilmesi gerekmektedir. İl'de turizmin çeşitlendirilebilmesi için, arkeolojik alanlarda kazı ve
restorasyon çalışmalarının yapımına, tarihi eserlerin tespit, tescil ve restorasyon çalışmaları ile işlev
kazandırılarak kullanılabilir hale getirilebilmesine, doğal sit ve koruma alanlarında gerekli tesislerin kurulmasına
önem verilmelidir. Turistik alanlar arasında ulaşım kolay ve hızlı hale getirilmeli, altyapı yetersizlikleri
çözümlenmelidir.
Hierapolis (Pamukkale) ören yeri dışında tescilli, ancak henüz kazı ve kurtarma çalışmaları yapılmayan birçok
tarihi ve arkeolojik sit alanı korumasız ve kaderine terk edilmiş durumdadır. Bunların talebe konu olabilecek
çekicilikleri bugün için mevcut değildir. İl' deki konaklama sürecinin uzatılabilmesi için bu tür gezip
görülebilecek yerleri artırmak ve il içi tur olanakları yaratmak gerekmektedir.
UNESCO'nun "Dünya Kültürel ve Doğal Mirasın Korunması Sözleşmesi" uyarınca oluşturulan Dünya Miras
Listesi'nde Türkiye'de 8 yer bulunmaktadır. Onlardan birisi olan Pamukkale termal su alanları, beyaz traverten
alanları ve arkeolojik değerleri ile önem taşımaktadır. Bu özelliğinden dolayı Denizli'ye önemli bir turizm talebi
olmaktadır. Ancak Pamukkale dışında talep yaratacak değerler oluşturulamamıştır, il'de turistik talebi etkileyen
ana unsurlardan birisi çeşitli uygarlıklara ait tarihi değerler çok sayıda olmasına rağmen yörede yapılan bilimsel
araştırmaların yetersiz kalması ve bilinen değerlerin tanıtımının yapılamamış olmasıdır.
Ülke ölçeğinde önem taşıyan kaplıcalar, Honaz Dağı Milli Parkı, Kartal Gölü gibi doğal kaynaklar olmasına
rağmen bunların da yeterli talep yarattığı söylenemez. Pamukkale dışındaki termal kaynaklar yılın belirli
dönemlerinde kullanılabilmekte bunun dışında atıl vaziyette kalmaktadır. Tüm kaplıca ve termal tesislerin yılın
her mevsiminde kullanılabilecek şekilde donanımları gerçekleştirildiğinde talebin artacağı kuşkusuzdur.
t
';
t
ı
'
i
Honaz Dağı 1995 yılında Milli Park olarak tescil edilmiştir. Ancak henüz uygulama yapılmamıştır. Burada
yapılacak düzenlemelerle kış sporları, havacılık sporları ( praflying- yelken kanat vb.) treking, dağcılık gibi
turizm dallarının yaygınlaştırılması, gerekli altyapı ve tesislerin kurulması ile Denizli'de her mevsim konaklayan
yerli yabancı turist görmek mümkün olacaktır.
Denizli'de mevcut göller, dağlar, avcılık olanakları turizm açısından kaynak oluşturmakta ise de yine bu
kaynakların doğru ve yeterli kullanıldığı söylenemez. Denizli'de çevresel sorunlar bugün için gündemin ilk
sırasında ele alınmalıdır. Pamukkale'de travertenler kirlenmesi, bozulmaya başlaması UNESCO'nun da yardımı
ile önlenmeye çalışılmaktadır. Bu nedenle hazırlanan "Pamukkale Koruma Amaçlı Uygulama Planı"
uygulanmaya çalışılmakta ise de henüz yeni yapıların arkeolojik ve doğal sit alanı dışına çıkarılması
136
ı
gerçekleştirilememiştir. Ayrıca hava kirliliği, göl ve akarsu kirliliği günlük yaşamı ve turizm sektörünü direkt
etkileyen olumsuzluklardandır.
Denizli'ye gelen yabancı turistler il'de çok kısa kalmaktadır. Turizm işletme belgeli tesislerde 1988'de 1.56,
1990da 1.41, 1995'de 1.21 olan ortalama geceleme süresi 1997'de 1.15'e düşmüştür. (Tablo7) Pamukkalenin
yanısıra talep yaratacak çeşitli uygarlıklara ait tarihi değerler korumasız durumdadır bunların çekiciliklerinin
artırılması talebin buralara doğru çekilmeye çalışılması gerekir. Ayrıca Denizli'de yer alan tüm kaplıcaların ,
termal tesislerin yılın her mevsiminde kullanılır duruma getirebilmek için yeterli tanıtım yapılmalıdır. Mevcut
olan kaynaklarımızı iyi değerlendirdiğimiz zaman Denizli iline yerli-yabancı turistler sadece pamukkale için değil
diğer tanıtımı yapılan yerleride görmek isteyeceklerdir. Bu da gelen turistlerin geceleme sayısını artıracaktır.
Denizli'de Turizm İşletme Belgeli Tesislerde 1997 yılında en çok geceleyen ülke Almanya'dır Ortalama
geceleme 1.15'dir. en az geceleyen ülke ise İran'dır. (Tablo 6)
2-Denizli'de Turizmi Etkileyen Çevre Sorunları
Denizli ili coğrafi yapısı, yerüstü ve yeraltı suları yönünden büyük bir potansiyele sahiptir. Nüfus ve ekonomik
büyümenin çok yüksek tempoda seyretmesi bu büyümeye paralel olarak altyapı hizmetlerinin oluşmaması, su
kaynaklarının kirlenmesine neden oluşturmuştur.
Özellikle gerek tekstil sanayii, gerekse de boyama atölyeleri ve deri sanayii işletmelerinin alt yapıdan yoksun
olmaları, bilhassa küçük veya büyük debili akarsuların kirlenmesine başlıca neden oluşturmaktadır. Bunun yanı
sıra özellikle yerleşim ünitelerinin atıklarını toplayan kanalizasyon şebekelerinin bitim noktalarında arıtma
sistemlerinin bulunmaması, bu atıkların direk akarsulara verilmesi, akarsuların başlıca kirlenme nedenlerinden
birini oluşturmaktadır.
Söz konusu kirletici kaynakların zararlarının en alt seviyeye düşürülmesi için çevresine zararlı atıklarını veren
tüm tesislerde modern kriterlere uygun arıtma tesisleri mutlaka yapılmalıdır.
Denizli'de diğer çevresel problemler özellikle hava kirliliği, toprak kirliliği, gürültü kirliliği, su kirliliği, çöplerin
düzenli bertarafımn yapılmaması ve modern usullerde imha edilmemesinin oluşturduğu çevre kirliliği olarak
saptanmıştır.
Denizli ili'ne ait yapılan araştırma ve gözlemlere dayanılarak hazırlanan planlamaların temel unsurlarından olan
gelişme alanları, turizm açısından potansiyel bölgeler olup, sektörel gelişmeyi sağlamak için bu alanlarda turizme
ve teknik altyapıya ilişkin projelerin oluşturulup uygulanması gerekmektedir.
3-Kültürel ve Doğal Varlıkları Koruma Amaçlı Planlar
Pamukkale Koruma Amaçlı İmar Planı
Dünyanın olağandışı evrensel değerlere sahip kültürel ve doğal varlıklarını içeren Dünya Miras Listesi'nde
Pamukkale'de yer almaktadır. Denizli ili için en önemli turizm talebidir.
Pamukkale'nin koruma ve kullanım sorunlarının, planlama ve uygulama bütünlüğü içinde ele alınıp
çözülebilmesi amacıyla Kültür Bakanlığı ve Denizli Valiliğinin koordinatörlüğünde, "Pamukkale Koruma Amaçlı
İmar Planı" 1991 yılında hazırlanmış ve onaylanarak uygulamaya geçilmiştir. Bu planın temel hedefleri şu
şekilde özetlenebilir.
- Sit alanı içindeki mevcut yapıların belli bir süreç içindeki arkeolojik alan dışına taşınması,
- Antik yapıların onarılması,
- Alan içinde bilimsel kazı çalışmalarının ve araştırmaların belli bir programa göre yapılması,
- Termal suyun düzenli kullanımının sağlanmasıyla, traverten alanlarının çoğaltılması,
- Mevcut travertenlerin bozulmasının önlenmesi,
- Travertenleri gezmek ve su motifini kullanmak için özel alanlar oluşturulması,
- Alan dışı ve alan içi yeni ulaşım ve gezi güzergahlarının belirlenmesi,
137
- Ören yerinin kuzeyinde ve güneyinde birer ziyaretçi karşılama merkezi oluşturulması ve gerekli hizmetlerin bu
alanlarda verilmesi.
/;
Proje 1992 yılında uygulanmaya başlanmıştır. Bu kapsamda yapılan çalışmalar ise şunlardır.
- Pamukkale Örenyeri 1/1500 ölçekli harita yapımı
- Kuzey ve Güney girişleri ziyaretçi karşılama merkezleri yapımı ve çevre düzenlemesi projesi ve uygulaması
- Pamukkale beyazlatma kanalları projesi ve uygulaması
- Akülü araç yolu projesi
- Kuzey ve Güney giriş kontrol noktaları projesi
- Güney yolunun açılması
- Güney yolu 2. köprü yapımı
- Batı yolu açımı
- Ziyaretçi karşılama merkezleri için elektrik ve su getirilmesi
- Alan içi ulaşımı sağlamak amacıyla akülü araçlar alınması
- Eski yolun travertenleştirilmesi
- Anıtsal ve kültürel yapıların fotogrametrik belgelenmesi
- Hamam-bazilika fotogrametrik rölöve projesi ile statik projesi
- Hamam bazilika kazısı
- Güney Roma kapısı kazısı
- Güney Nekropol kazısı
- Antik Tripolis yolu kazısı
- Güney Bizans kapısı restorasyonu ve yol onarımı
- Güney kapıda imalat alanında çıkan mezar anıtın çevre düzenlemesi kapsamında taşınarak restora edilmesi
- Müşavirlik hizmetleri Hacettepe Üniversitesi Uluslararası Karst Su Kaynakları Araştırma Merkezi tarafından
yürütülen travertenlerin korunması ve geliştirilmesi için proje ve kanal yapımı
- Arkeolojik alanın boşaltılması ve termal kaynakların kirlenmesini önlemek amacıyla arkeolojik ve doğal sit
içinde
bulunan motel ve benzeri tesislerin Kültür Bakanlığı'nca sağlanan ödenekle Valilik ve il Kültür Müdürlüğü
tarafından kamulaştırılması ve kaldırılması çalışmaları
,
j
'/
,
j
->J
4-Kartal Gölü-Karaçam Ormanı Tabiatı Koruma Alanı Gelişim Planı
l
Kartal Gölü- Karaçam Ormanı Tabiatı Koruma Alanı Gelişim Planı'na göre, göl ve çevresinin dağ turizmine
açılması söz konusu değildir. Bu alanda sadece giriş kontrol ünitesi, tanıtma merkezi ve bekçi binası yapılacaktır.
i
..;
5-Honaz Dağı Milli Parkı Master Planı
Honaz Dağı Milli Parkı Gelişim Planı'na göre Milli Park yönetimi Müdürlük biçiminde düzenlenecek ve merkezi
Honaz ilçesi olacaktır.
Milli Park içerisinde koruma-kullanma dengesi de gözetilerek günübirlik kullanım alanları, kamp alanları
düzenlenecek, Havuzpınarı (Pınarbaşı) termal merkez haline getirilecek ve Höyük Tepe'de tanıtma merkezi tesis
edilecektir.
j
Kılıçtepe'nin güney-batısındaki yamaç uygun topografyası nedeni ile gerekli kar etüdleri ve yapıldıktan sonra
uygun ölçekte bir kayak merkezi olarak düzenlenecektir. Böylece Ege Bölgesi'nin tek kış sporları merkezi Honaz
Dağı olacaktır. Eğimi % 11-25 arasında ve uzunluğu 700 m. olan pistin baş ve son noktaları arasındaki kot farkı
150 m. dir. Bu veriler kayak sporu için oldukça uygundur.
6-Ayrıntılı Çalışmaya Yönelik öneriler
• Turistik tesis yapımı için özel sektörün teşvik edilmesi ve kredi sağlanması,
• Konaklama tesisleri ve lokanta, kafe gibi yardımcı turistik tesislerin turistik belgeli olarak kurulmasının teşvik
edilmesi,
l
138
• Turizm eğitim ve danışma merkezi gibi destek tesislerin oluşturulması,
• Yöresel el sanatlarının canlandırılması, yaygınlaştırılması için kurslar açılması, teşvik edilmesi
• Il'in doğal ve tarihi değerlerini, el sanatlarını, yemeklerini tanıtıcı film, video kaset, broşür vb. dokümanlar
hazırlattırılması
• Doğal ve kültürel değerlerin tanıtımını yapmak amacıyla düzenlenen festivallerin yaygınlaştırılması,
• Tescil edilmemiş tüm eski eserlerin tespit ve tescilinin yapılması, kaçak kazılara engel olunması,
• Bu eserlerin öncelik sırasına göre onarım ve restorasyonlarının yapılması, bu amaçla ilgili kurumlardan kredi
olanaklarının sağlanması,
• Mola noktalarında ve istasyonlarda seyahat esnasında turistlerin gereksinimlerini sağlayacak
tesislerin oluşturulması,
• Göl ve nehir kıyılarında çevre koruma önlemlerinin alınması, çevrelerinde oluşacak tesislerin arıtma
önlemlerini
almasının sağlanması, sulara atık boşaltılmasına engel olunması,
• Turistik bölgelere giden yollar üzerinde yol gösterici, tarihi ve arkeolojik yapıtlara ise açıklayıcı levhalar
konulması,
• Treking sporu için uygun olan güzarğahların ve mola noktalarının saptanması,
• II çapında av turizmine uygun bölgelerin haritalanması, gerekli yerlere avcı kulübeleri tesisi, dış bağlantılı av
turları düzenlenmesi,
• II düzeyinde öncelikle su kenarında turizmin gelişeceği alanlarda yol, kanalizasyon ve diğer alt yapı
çalışmalarına hız verilmesi,
• İl'deki mağaraların kapsamlı bir envanterinin çıkarılması tarihi, turistik, sportif ve sağlık yönlerinin
değerlendirilmesi,
• Yeni örgütlü günübirlik alanlar için plan kapsamında araştırmalar yapılarak akarsu, göl kenarları ve uygun
ormanlık alanlarda günübirlik tesisler oluşturulması, bu alanlara otobüs seferlerinin düzenlenmesi,
• Gençlik kampları kurulması için idarece gerekli araştırma ve etüdlerin yapılması, özellikle yaylalarda, göl ve
nehir kenarlarında bu tür tesislerin kurulması,
• Nehirlerin kanoculuk sporu açısından incelenip uygun alanlarda kanoculuk turları organize edilmesi,
• Göl ve akarsu kenarlarında kamping alanlarının düzenlenmesi,
• Kaplıca ve termal tesislerin yılın her mevsiminde kullanılabilecek şekilde donanımlarının sağlanması,
• Doğal özellikleri nedeni ile koruma altına alınmış alanlarda peyzajın korunması, yapılacak tesislerin doğal
yapıya
uygun olması ve ulaşım sistemi oluşturulurken öncelikle doğayı korumaya özen gösterilmesi,
• Tavas'ta Çakıroluk Mevkiinde günübirlik tesisler yapılması
Sonuç olarak Denizli'ye olan turizm talebinde artış sağlanması, kaynakların doğru kullanımı ve tanıtımında tüm
olanakların araştırılıp gerçekleştirilmesi ile mümkün olacaktır.
KAYNAK
1- Denizli İli Turizm Envanteri ve Turizmi Geliştirme Planı, 1996 Denizli Valiliği,
2- Belediye Belgeli Konaklama İstatistikleri Bülteni, 1996-1997 Turizm Bakanlığı,
3-Konaklama İstatistikleri Bülteni, 1996-1997 Turizm Bakanlığı,
4- Belediye Belgeli Tesisler Envanteri, 1997 Turizm Bakanlığı
5- Otel ve Lokanta İstatistikleri, 1995-1996 DİE,
6- Türkiye İstatistik Yıllığı, 1998 DİE
7- Belediye Belgeli Tesisler Envanteri, 1997 Turizm Bakanlığı
139
Tablo:1
DENİZLİ'DE KONAKLAYAN KİŞİ, • GECELEME, ORTALAMA KALIŞ SURESİ VE DOLULUK ORANLARININ TESİS CİNS VE SINIFLARA GÖRE DAĞILIMI
TESİS CİNS
VE SINIFI
OTEL 4O
OTEL 3 f )
OTEL 2(*)
OTEL1H
TERMAL OTEL
OTEL TOPLAM
PANSİYON
TATİL KÖYÜ
GENEL TOPLAM
YABANCI
85473
208363
16359
58227
368422
87
66857
435366
KONAKLAYAN KIŞI
YERLİ
TOPLAM
13176
98649
56292
264655
58668
75027
12141
12141
85218
26991
535690
167268
1756
1843
4905
71762j
173929
609295
GECELEME
YABANCI
YERLİ
86293 V
13258
229576
68441
16411
78347
15259
99105
62775
431385
238080
149
2219
4905
67105
498639
245204
ORTALAMA KALIŞ SURESİ
YERLİ
TOPLAM YABANCI YERLİ
TOPLAM
1,01
11,01
1,01
1,01
99551
1,10
15,15
1.22
1,13
298017
1,26
1,00
1,34
35,12
94758
1,26
29,05
0,00
15259
1,26
1,90
34,28
161880
1,70
2,33
1,25
23,10
669464
1,17
1,42
1,28
21,72
2368
1,71
1,26
1,00
3,76
72010
1,00
1,00
1,22
20,52
743842
1,15
1,41
TOPLAM
82,69
65,98
42,48
29,05
88,40
64,95
23,18
55,14
62,25
Konaklayan yabancı turistler en çok 3 yıldızlı tesisleri, yerli turistlerin 2 yıldızlı tesisleri tercih ettikleri görülmektedir. 1 Yıldızlı otellerde konaklama olmamış
pansiyonlarda az tercih edilmiştir.
Tablo: 2
İL VE İLÇE BAZINDA TESİS TÜRLERİNE GÖRE BELEDİYE BELGELİ KONAKLAMA TESİSİ VE YATAK SAYILARI (1997)
TOPLAM
KAPLICA
OTEL
PANSİYON
MOTEL
TATİL KOYU
KAMPİNG
TESİS
TESİS
ODA
ODA YATAK
ODA
YATAK
YATAK
TESİS
YATAK
TESİS
TESİS
ODA
ODA
YATAK
TESİS
YATAK
YATAK
ODA
TESİS
ODA
İLÇELER
SAYISI SAYİSİ SAYISI SAYISI SAYİSİ SAYİSİ SAYISI SAYISI SAYISI SAYISI SAYİSİ SAYISI SAYISI SAYİSİ SAYISI SAYISI SAYISI SAYISI SAYIŞ SAYIŞ SAYISI
885
25
408
204
445
13
12
204
440
MERKEZ
61
1
23
23
61
1
ACIPAYAM
20
1
10
10
20
1
BEKİLLİ
10
20
1
10
20
1
BOZKURT
61
115
3
115
61
3
EULDAN
10
20
1
20
1
10
ÇAL
140
58
5
58
140
5
ÇİVRİL
15
8
1
15
1
8
GÜNEY
10
1
5
10
5
1
HONAZ
25
1
11
25
11
1
KALE
66 1012 2047
4
96
70 1108 2266
219
KARAHAYIT
48
115
467
984
3
84 1703 3539
2
354
945 1956
176
245
PAMUKKALE
31
75
36
2
75
36
2
TAVAS
3
22
43
5
1
10
33
17
SARAYKÖY
2
3473
7234
199
2
1688
211
7
464
128
3451
2935
354
1398
176
62
TOPLAM
I
Tablo: 3
DENİZLİ'DE KONAKLA YAN KİŞİLERİN GECELEME BAZINDA TURİSTİK/BELEDİYE BELGE
TÜRLERİNE GÖRE DAĞILIMI (1997)
TURİZM İŞLETME BELGELİ
YABANCI TOPLAM
KONAKLAYAN
SAYISI
241797
GECELEME
SAYISI
354747
ORTALAMA
GECELEME
1.47
YERLİ TOPLAM
360885
555850
1.54
GENEL TOPLAM
602682
910597
1.52
BELEDİYE BELGELİ (Nitelikli)
TOPLAM
KONAKLAYAN
SAYISI
GECELEME
SAYISI
ORTALAMA
GECELEME
KONAKLAYAN
SAYISI
GECELEME
SAYISI
ORTALAMA
GECELEME
413727
255377
669104
445111
353741
798852
1.08
1.39
1.19
655524
616262
1271786
799858
909591
1709449
1.22
1.48
1.34
Tablo: 4
TÜRKİYE'DE KONAKLA YAN KİŞİLERİN GECELEME BAZINDA TURİSTİK/BELEDİYE BELGE
TÜRLERİNE GÖRE DAĞILIMI (1997)
TURİZM İŞLETME BELGELİ
YABANCI TOPLAM
YERLİ TOPLAM
GENEL TOPLAM
KONAKLAYAN
SAYISI
9443198
7650086
17093285
GECELEME
SAYISI
36167197
14941411
51108608
ORTALAMA
GECELEME
3.83
1.95
2.99
BELEDİYE BELGELİ (Nitelikli)
KONAKLAYAN
SAYISI
3182629
12601158
15783787
GECELEME
SAYISI
10606716
18598610
29205326
TOPLAM
ORTALAMA
GECELEME
3.33
1.48
1.85
KONAKLAYAN
SAYISI
12625827
20251244
32877071
GECELEME
SAYISI
46773913
33540021
80313934
ORTALAMA
GECELEME
3.70
1.66
2.44
Tablo : 5
DENİZLİ'DE KONAKLA YAN KİŞİLERİN GECELEME TURİSTİK/BELEDİYE BELGE
TÜRLERİNE GÖRE DAĞILIMI (1997) (%) (Denizli/Türkiye)
TURİZM İŞLETME BELGELİ
KONAKLAYAN
YABANCI ORANI
YERLİ ORANI
TOPLAM ORANI
2.56
4.71
3.53
GECELEME
0.98
3.72
1.78
BELEDİYE BELGELİ (Nitelikli)
KONAKLAYAN
12.99
2.03
4.24
GECELEME
4.20
1.90
2.73
|
TOPLAM
KONAKLAYAN
5.19
3.04
3.86
GECELEME
1.71
2.71
2.13
Tablo 6:
DENİZLİ'DE
TURİZM İŞLETME VE BELEDİYE BELGELİ TESİSLERDE KONAKLAYANLARIN VE GECELEMELERİN
MİLLİYETLERE GÖRE DAĞIUMI (1997)
TURİZM İŞLETME BELGELİ
BELEDİYE BELGELİ (Nitelikli)
TOPLAM
ÜLKE ADI
KONAKLAYAN GECELEME
ORTALAMA
ORT.KAL KONAKLAYAN GECELEME ORTALAMA KONAKLA GECELEME
KİŞİ SAYISI
SAYISI
GECELEME KİŞİ SAYIŞ SAYISI
SÜRESİ
KİŞİ SAYISI
SAYISI
GECELEME
Avusturya
2180
1
1,05
2594
36380
38044
38560
40638
1,2
Almanya
173431
1
1,10
200020
226488
238826
399919
438846
1,2
10696
1,10
12205
21323
22864
32019
35069
1
BenelüxÜlk.(1)
1,1
İskandinav Ülk.(2;
3113
1,07
18582
18895
1997
2
20579
22008
1,0
Fransa
69310
1,0
58464
59491
1,02
71388
127774
130879
1
1,16
İngiltere
17009
29506
20572
12497
13600
34172
1,2
1
1,08
İspanya
1731
2220
6488
8068
8708
6337
1,3
1
İsviçre
799
828
810
1478
1638
1,0
679
1,11
1
İtalya
1,09
21912
24667
22535
23651
44447
48318
1
1,1
Yunanistan
2089
1
1,12
2247
410
542
2499
2789
1,1
A.B.D.
29001
38220
4668
5328
33669
43548
1,29
1
1,3
Avustralya
1,26
4733
5242
2384
6045
7626
1312
2
1,1
Japonya
51880
1,18
60970
1632
2
52952
62602
1072
1,2
1,14
Kanada
374
392
1,0
420
812
340
1
714
Bulgaristan
1,00
5
59
59
1
64
64
5
1,0
1
Macaristan
6
6
1786
1,02
1780
1807
1813
1,0
Polonya
516
1
1,22
767
2225
2588
2741
3355
1,5
Romanya
52
74
52
74
1,42
1,4
1,23
B.D.T.
5336
6585
1
7017
8631
1,2
1681
2046
Yugoslavya
47
51
47
51
1,09
1,1
Kuveyt
286
70
286
4,09
70
4
Lübnan
2
2
1,0
58
1
49
60
1,22
47
1,33
Mısır
5
5
52
69
64
1,0
47
1
295
Suriye A. Cum.
49
53
246
299
1,01
246
1
1,1
631
S.Arabistan
55
584
10,6
47
2
84
7,51
29
1,53
2
2
82
2
55
84
53
1,0
Iran
2,98
176
525
525
Pakistan
176
3
38378
50155
Diğer
25564
30045
20110
1,31
1,2
12814j
2
TOPLAM
435366
498639
849093
943750
1,11
445111
1
413727
1,1
1,40
1
598945
TÜRKİYE
173929
245204
353741
429306
1,4
255377
1542695
609295
743843
1,21
GENEL TOPLAM
669104
798852
1 1278399
1,2
(1) BENELUKS ÜLKELERİ: Belçika+Hollanda+Lüksemburg-Benelux Countries: Belgium+Netherland+Lüxembourg
(2) İSKANDİNAV ÜLKELERİ Isveç+Norveç+Danimarka+Finlandiya-Scandinavia Countries: Norwey+Denmark+finland
Tablo: 7
DENİZLfDE TURİZM İŞLETME BELGELİ KONAKLAMA TESİSLERİNDE
KONAKLAYAN TURİST VE GECELEMELERİN YILLARA DAĞILIMI (1986-1997)
YILLAR
1986
1987
1988
1989
1990
1991
1992
1993
1994
1995
1996
1997.
KONAKLAYAN
GECELEME
ORTALAMA KALIŞ
YERLİ
YABANCI
YABANCI
YERLİ
TOPLAM
YERLİ
TOPLAfr YABANCI
99212
39354
59858
64162
53699
117861
1,07
90566
49319 139885
95378
1,05
159917
64539
46778 151579
163685
104801
63473
227158
1,56
43975 128338
90354
84363
58444
148798
1,07
53085 143330
90245
103310
74616
177926
1,41
71167 155023
91353
97199
83856
188552
1,09
165389
74871 240260
178130
103502
281632
1,08
204861
81881 279163
129050
333911
197282
1,04
97602 251877
161385
154275
139341
300726
1,05
144914 433107
349240
288193
216842
566082
1,21
181558 575882
394324
423950
271224
1,08
695174
498639
173929 609295
435366
245204
743843
1,15
SÜRESİ
1,36
1,31
1,36
1,33
1,41
1,37
1,38
1,58
1,43
1,50
1,49
1,41
TOPLAM
1,19
1,14
1,50
1,16
1,24
1,22
1,17
1,20
1,19
1.31
1,21
1,22
Tablo: 8
EGE BÖLGESİNDE İLLERE GÖRE TURİZM (BAKANLIĞI) BELGELİ
İŞYERİ SAYISI, YATAK SAYISI,ODA SAYISI KATMADEGER (1995-1996)
ILADI
işyeri Sayısı
1996
1995
Yatak Sayısı
1995
1996
Oda Sayısı
1996
1995
Katma değer
1996
1995
AFYON
7
7
1504
1220
857
624
167933
1322269
AYDIN
101
146
18059
17544
8754
8915
1833986
8009539
DENÎZLÎ
20
34
3535
6547
1745
3228
246360
428007
ÎZMİR
103
91
18551
19174
9056
8536
2384976
4315795
KÜTAHYA
7
MANİSA
6
MUĞLA
234
UŞAK
4
TOPLAM
482
6H
373
27578
(1)1
570
280
27224
255
44166
44403
220
534
87220
20858
20611
123
88888
42046
4400529
7177751
13774
41914
9102360
21253361
Denizli 1995 yılına göre 1996 yılında işyeri sayısında, yatak sayısında , oda sayısında ve katmadeğerde
artış görülmüştür. Ege bölgesi içerinde işyeri sayısı, yatak sayısı, oda sayısına göre 4. ilimizdir.
144
Tablo :9
EGE BÖLGESİNDE İLLERE GÖRE TURİZM (BAKANLIĞI) BELGELİ
İŞYERİ SAYISI, MASA SAYISI, KATMA DEĞER (1995-1996)
il Adı
İşyeri Sayısı
1995
1996
Masa Sayısı
1995
1996
Katma değer
1995
1996
AFYON
3
(1)2
2424
176834
AYDIN
(1)2
4
DENİZLİ
3
3
900
İZMİR
45
44
10348
KÜTAHYA
(1)1
(1)1
MANİSA
(1)2
(1)2
MUĞLA
11
10
TOPLAM
67
66
172
31976
3106
7400
2411
276862
339814
1094
245
30856
132933
14766
3008
487658
512123
180
(1) Bir yada iki işyerine ilişkin bilgiler 219 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin atıfta
bulunduğu 53 sayılı kanun gereği gizlilik ilkesine uymak amacıyla verilmemiştir. Gizlenmiş
veriler, otel ve lokanta sektörüne ait iki, üç ve dört dijitlı sektör kodlarının toplamında ve
genel toplamda gösterilmiştir.
145
İŞ ETÜDÜ UYGULAMALARININ KONAKLAMA
İŞLETMELERİNİN VERİMLİLİĞİNE ETKİLERİ KONUSUNDA
PAMUKKALE'DE YAPILAN BİR ÖRNEK ÇALIŞMA
Orhan AKOVA,
Karaelmas Üniversitesi,
Safranbolu Meslek Yüksek Okulu,
Şükran ÖKTEM
Pamukkale Üniversitesi
Denizli Meslek Yüksek Okulu
1.ÖZET
Bu çalışmada iş etüdü kavramı açıklanarak, turizm sektöründe yer alan konaklama işletmelerinde iş etüdünün
önemine değinilmiştir. Özellikle kat hizmetleri departmanında uygulanabilirliği olması nedeniyle bir otelde örnek bir
çalışma yapılmıştır.
Bu çalışma iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, genel olarak ve kısaca, iş etüdü kavramı ve konaklama
işletmeleri açısından önemine değinilmiştir. İkinci bölümde ise Pamukkale- Karahayıt'ta bulunan beş yıldızlı bir
otelin kat hizmetleri bölümünde çalışan elemanlar gözlenerek elde edilen veriler değerlendirilmiştir. Sonuç kısmında
örnek çalışmadan elde edilen veriler bu konuyla ilgili daha önce yapılan çalışmalar ışığında yorumlanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Konaklama Endüstrisi, Kat Hizmetleri, Verimlilik, İş Etüdü.
AVERAGE ACCOMMODATING PERIOD RELATIONSHIP BETVVEEN PRICE AND
EMPLOYMENT PROBLEMS AND SOLUTION SUGGESTIONS İN DENİZLİ TOURISM
SECTOR
1.ABSTRACT
This paper deals with the concept of work study and its importance in hotels which take part in the hospitality
industry. Especially a case study is applied because of its practicibility in the housekeeping department of a hotel.
This paper consists of two chapters. in the first chapter generally and shortly the concept of work study and its
importance in hotels is explained. in the second chapter the case study is evaluated according to observations in the
housekeeping department of 5 stars Colossae Hotel which is located Karahayıt in Pamukkale. in conclusion the case
study is evaluated according to prior studies about this concept.
Key Words: Hospitality industry, Housekeepinp Productivity, Work Study.
2. GİRİŞ
Ülkelerin yaşam standartlarının artması ve bu artışın süreklilik kazanması, verimlilik bilincinin ve uygulamalarının
yaygınlığına bağlıdır. Verimliliği bir gerçeklik olarak ele almayan ve gerekli çalışmaları yapmayan ülke
ekonomilerinin gerek makro, gerekse mikro düzeyde gittikçe küreselleşen dünya ekonomisine adapte olması ve
rekabet edebilmesi uzun vadede ele alındığında mümkün gözükmemektedir.
147
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra ekonomik refahın artmaya başlaması, gelişen teknoloji, haberleşme ve ulaşım
imkanlarının artması, iş hayatında çalışanlar lehine elde edilen sosyal haklar ve ortaya çıkan boş zamanı
değerlendirme ihtiyacı daha fazla insanın seyahate çıkmasını mümkün kılmış ve turizmin bugünlerde dünya
ekonomisinde gittikçe daha fazla yer almaya başlayan bir endüstri konumuna gelmesini sağlamıştır. Gelişmeyle
birlikte ortaya çıkan arz ve talep arasındaki dengesizlik ve değişen müşteri beklentileri, konaklama işletmeleri
arasındaki rekabeti arttırmaktadır. Bu açıdan bakıldığında ortaya çıkan yoğun rekabet ortamında hayatta kalmak ve ı
bu rekabetle başarıyla mücadele edebilmek için verimlilik ve iş etüdü çalışmalarının yapılması kaçınılmaz
gözükmektedir.
,
i
••
Emek yoğun ve diğer endüstrilere nazaran daha çok hizmet üreten konaklama işletmelerinde ortaya çıkan bu rekabet
koşullan göz önüne alındığında "iş etüdü" kavramının incelenmesi ve uygulama çalışmaları yapılarak hayata
geçirilmesi gerekmektedir.
Üniversitelerin öncü ve bilimsel çalışmaları ile yol gösterici olma özelliklerine dayanarak, Pamukkale -Karahayıt'ta
bulunan konaklama işletmelerinin dikkatini bu konuya çekebilmek ve gerekirse bir öneri geldiği taktirde, bir proje
kapsamında, üniversite-otel işbirliği çerçevesinde iş etüdü çalışmaları yapılarak otellerin verimliliğine katkıda
bulunabilmek amacıyla böyle bir çalışmaya gerek duyulmuştur. Ancak bu tür çalışmaların uzun soluklu olması
gerektiği için bizim şu andaki çalışmamızın amacı yalnızca konuya otel yöneticilerinin dikkatini çekmektir.
4. MATERYAL VE METOT
* Literatür taraması yapılmıştır,
•
Pamukkale-Karahayit'ta bulunan 5 yıldızlı bir otel'in kat hizmetlerinde kronometre ile zaman ölçümü yapıldı, 5
kişinin 13 odayı temizleme prosesi incelenerek aritmetik ortalama, standart sapma ve değişim katsayısı
hesaplanarak normal dağılım güven aralığı sınırlarında yorumlandı.
5. BİRİNCİ BÖLÜM
V
5.1. Verimlilik ve İş Etüdü Kavramı
Emek sermaye veya toprak gibi üretimde kullanılan bir birim girdi başına üretilen mal veya hizmet miktarına
verimlilik denir. Uygulamada verimlilik üretim miktarının (output'un) verimliliği bulunmak istenen girdi miktarına
bölünmesiyle elde edilir. Kullanılan faktör başına üretim miktarını arttıran her türlü gelişme verimliliği de arttırmış
olur. Bu gelişmelerin başında daha etkin makine-donatım ve üretim yöntemleri kullanmak gibi teknolojik ilerleme
yer alır. İşgücünün eğitim ve öğretimine yönelik programlar ve daha gelişmiş yönetim usullerinin kullanılması da
bunlar arasında yer alır. En yaygın kullanılan verimlilik kavramı çalışma saatlerine bölünmesiyle elde edilen işgücü
verimliliği tanımıdır. Ve bu çalışmalarda özellikle zaman gözönüne alınır. Ancak veriml'lik sadece işgücünün
üretime katkısıyla oluşmamaktadır. Teknolojinin gelişmişlik seviyesi, ve sermaye yoğun veya emek yoğun
yöntemlerle yapılan üretimlerde verimlilik ölçütleri değişebilmektedir. (Seyidoğlu, 1992:959)
,
f
r.
Üretim faktörlerinden mümkün olduğunca en yüksek düzeyde yararlanabilmek için üretim faktörlerinin aralarındaki
ilişkilerin bilinmesi, düzenlenmesi ve ölçülmesi amacıyla yapılan sistematik araştırmaların tümüne "iş etütleri"
denilmektedir. İş etüdü iki bölümden oluşur. Birincisi; yapılacak işlerin daha basit ve verimli yapılması için yapılan
araştırmalar ve bununla ilgili yeni yöntemler geliştiren "metot geliştirme" ya da "iş basitleştirme" olarak adlandırılan
faaliyetlerdir. İkincisi ise, üretimi oluşturan faktörlerin miktarlarını saptamaya yönelik, aynı zamanda nitelikli bir
işçinin, belli bir işi, belli bir çalışma hızıyla yapması için gereken zamanı saptamak amacıyla yapılan"iş ölçümü"
faaliyetidir (Oral ve Kurgun, 1997: 238). İş etüdü önceleri "zaman ve hareket etüdü" olarak adlandırılmış, ancak
teknik gelişmeler ve geniş bir uygulama alanı bulması sonucunda eski başlığın yeterince tanımlayıcı olmadığı ve
kapsamının dar olması nedeniyle "iş etüdü" kavramı yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır (MPM, 1991: 31).
(
148
Genel olarak bir iş etüdünde izlenmesi gereken sekiz temel aşama vardır;
1.
Etüdü yapılacak işin ya da sürecin seçimi.
2.
En uygun kayıt tekniğini kullanarak doğrudan gözlemle, oluşan her olayın kaydedilmesi.
3. Kaydedilen olayların eleştirilerek incelenmesi ve yapılan her şeyin sırası ile işin amacı, yapıldığı yer,
yapılma sırası, yapan kişi, yapıldığı yol bakımından gözden geçirilmesi.
4.
Bütün koşulları hesaba katarak en ekonomik yöntemin geliştirilmesi.
5. Seçilen yöntemin kapsadığı iş miktarının ölçülmesi ve bu işin yapılması için gerekli standart zamanın
hesaplanması.
6. Yeni yöntemin ve buna bağlı zamanın tanımlanması, böylece yeni yöntemin her zaman için belirlenmesinin
sağlanması.
7.
Yeni yöntemin ayrılan süre ile birlikte onaylanarak standart uygulama olarak yerleştirilmesi.
8. Yeni standardın iyi bir denetimle sürdürülmesi (MPM, 1991: 38).
Metot etüdünün kapsamı, kaydetme, inceleme, geliştirme, malzeme akımı ve manipülasyonu, işyerinde işçilerin
hareketleri,işyerindeki yöntemler ve hareketler, tanımlamak, yerleştirmek ve sürdürmek olarak belirtilmektedir.
İş ölçümü kapsamında kullanılan teknikler şunlardır; iş örneklemesi, zaman etüdü, önceden saptanmış hareket-zaman
sistemleri, standart veri.
5.2 Konaklama İşletmelerinde İş Etüdü
Genel olarak işletme, üretim faktörlerinin düzenli olarak bir araya getirilmesi ile ilgili faaliyetleri düzenler. İşletme
sisteminin düzenli çalışabilmesi için de, işletmelerin üretim ve pazarlama faaliyetlerinin hem ekonomik olarak, hem
de kârlı ve verimli bir şekilde yürütülmesi gerekmektedir. Bir başka deyişle, işletmelerin ekonomik, kârlı ve verimli
bir şekilde çalışabilmeleri için üretim faktörlerini ne oranda bir araya getirecekleri önem kazanmaktadır. Kuşkusuz
bir işletmenin özellikleri ve o işletmenin üretim faktörlerinin özellikleri de bu konuda oldukça önemlidir. Aynı
şekilde, turizm sektörü içinde yer alan konaklama işletmelerinin verimliliğinde, bu işletmelerin üretim ve pazarlama
faaliyetlerinde rol oynayan üretim faktörlerinin de önemi büyüktür (Can vd. 1986: 4). Konaklama işletmelerinin
üretimi diğer işletmelere göre farklıdır. Özellikle işgücü verimliliği işletmenin verimliliğinde büyük rol oynar.
İşletmelerde verimliliği arttıran başlıca yöntem iş etüdüdür (Akşit, 1982:122). Bu yöntem her işletmede
kullanılabileceği gibi konaklama işletmelerindeki verimlilik ölçümlerinde de kullanılabilmektedir. Konaklama
işletmelerindeki verimlilik ölçümlerinde çıktının belirlenmesi kadar girdinin de belirlenmesi zordur ve tek bir
girdinin belirlenmesi verimlilik için yeterli değildir. Ancak işgücü tüm çıktı yaratan faaliyetlerde görev aldığı için
verimlilik ölçümlerinde önemli bir unsurdur. Bu nedenle konaklama işletmelerinde verimliliğin arttırılma
çabalarında önceliğin işgücüne verilmesi gerekmektedir. İş etüdü uygulamalarında insan önemli bir unsurdur, daha
açık bir ifadeyle iş etüdü uygulamasında başarılı olunabilmesi ve verimliliğin arttırılabilmesi için işletme yönetimi
ile çalışan personel arasında iyi bir iletişim bulunmalıdır. Aksi taktirde, personel bilinmeyenlerden korkar, isteksiz
yada yarı istekli çalışarak iş etüdü uygulamalarından beklenen başarıya ulaşılamaz. Genellikle de yönetimin tutumu
bu konuda önemli rol oynar.
İşgücü verimliliğinin arttırılmasında, işgörenin daha az yorulacağı bir düzenleme ile en kısa sürede en iyi şekilde
işlerin yapılacağı koşullar hazırlandığı taktirde başarıya ulaşmak mümkündür. Isı, ışık, nem gibi çevresel koşullara
dikkat edilmeli ya da müzik, resim gibi unsurlarla psikolojik açıdan işgörenin güzel bir ortamda çalışması
sağlanmalıdır. Ya da kullandığı araç gerecin mümkün olduğunca en son teknikleri içermesi sağlanmalıdır.
149
Konaklama işletmelerinin verdikleri hizmetin bazı özellikleri sanayi işletmelerinin hizmetleri ile benzerlik gösterir.
Örneğin günün yirmi dört saati vardiya usulü ile çalışılması en çarpıcı örnektir. Ancak bazı hizmetler, rutin olarak
belirli periyodlarda yapılmasına karşın bazıları müşterilerin istekleri doğrultusunda ya da işletmenin öngördüğü
değişiklikler doğrultusunda yerine getirilir. Bunun anlamı da yapılan iş günün saatlerine eşit olarak dağılmamakta,
sonuçta da işgücü verimliliği olumsuz olarak etkilenmektedir. Brüt gelirin %30'unun işçi maliyeti olduğu
düşünülecek olursa, işgücünün verim kaybı söz konusudur. Genellikle yöneticiler kısmi çalışan işgücü ile bu soruna
çözüm bulmuşlardır (Özgen ve Taner, 1993:62). Konaklama işletmelerinde rutin olarak verilen hizmetlerde işgücü
verimliliğini ölçmek oransal olarak diğer hizmetlere göre mümkün olabilmektedir. Yiyecek içecek üretimi ve servisi,
kat hizmetleri (housekeeping) kapsamında odaların ve genel alanların temizliği bu hizmetlere örnek olarak
verilebilir.
Verimlilik ölçümü için konaklama işletmelerinde her şeyden önce bir iş ve işgücü planlaması yapılması ve bunun
gerçekleşmesinde de iş basitleştirme, iş kontrolü, iş standardizasyonu, kadrolama ve çalışma planı gibi konulara yer
vermek gerekmektedir (Tekay, 1998:101).
Konaklama işletmelerinde iş basitleştirilmesi etütleri ilk kez Chicago'da (Amerika Birleşik Devletleri ) 1360 odalı
Hotel Sherman'da yapılmıştır. Kat hizmetleri ve mutfak hizmetlerinde gerçekleştirilen uygulamada hareket ve zaman
etütleriyle müşteri odalarının temizliğinde yapılan hareket sayısı azaltılarak kullanılan zaman yarı yarıya indirilmiştir
(Oral ve Kurgun: 1997: 259). Bu alanda Amerika Birleşik Devletlerin'de yapılan çalışmalar öncü durumundadır.
Genellikle diğer ülkelerde de benzeri çalışmalar yapılmaktadır.
Otel işletmelerinde kat hizmetleri bölümü gerçekleştirdiği işlevler açısından önemli bir yere sahiptir. Bu bölüm
odaların ve genel mahallerin temizliğinden ve organizasyonundan sorumludur. Diğer endüstrilerden farklı olarak otel
işletmelerinde insan faktörü ön plandadır. Ayrıca insanlar arasındaki ilişkilerin iyi olması ve işin gereği olarak ekip
çalışması çok önemlidir. Ekip çalışması her işletmede ve her bölümde önemli olmasına rağmen kat hizmetlerinde
çok daha fazla önem taşımaktadır. Eksik yapılan bir iş, müşteriler üzerinde çok olumsuz bir etki bırakır. Dinlenmeye
gelmiş bir müşterinin kattaki temizliğe ilişkin doğal bir sesten rahatsız olması ve bunu olay haline getirmesine çok
sık rastlanabilir. Kat hizmetleri bölümünde işgücünün verimli kullanılması için iş ve görev envanteri ve tanımının
yapılması gerekmektedir. İşlerin verimli bir şekilde yapılabilmesi için işin mutlaka tanımlanması gerekmektedir. İşin
tanımıyla birlikte belli ölçülerde iş görenin de tanımı yapılmaktadır. (Tekay, 1998:99) Aşağıda tablo l'de kat
hizmetleri bölümü için ILO(Uluslararası Çalışma Örgütü- International Labour Organisation) tarafından hazırlanan
"iş ve görev tanımları" verilmektedir. Tabloda kat hizmetlerinde gerçekleştirilen asıl ve ortak görevler ana başlıklar
halinde verilmektedir. Bu görevlerin 13'ü ortak olmak üzere toplam 34 tanedir.
Taylor ve Gilbert tarfından gerçekleştirilen hareket ve zaman etüdünün kat hizmetlerinde uygulanması sonucu hem
işgücü hem de maliyet açısından büyük kazanç sağlanacağı ortaya çıkmıştır. Hareket ve zaman etüdü Sherman
Oteli'nde Purdeu Üniversitesinin laboratuarında üye araştırmacılar tarafından kronometre ile müşteri odalarının
hazırlanması sırasında yapılan her iş görüntülenerek gerçekleştirilmiştir. Yapılan ölçümlerde hizmetlinin odayı
2238saniyede hazırladığı ve 465 feet yürüdüğü saptanmıştır. Oda temizleme sürecindeki her iş listelenmiş ve
zamanlanmış, daha sonra film izlenerek analiz edilmiştir. Listelenen bazı işler birleştirilmiş veya gereksiz bulunarak
çıkarılmıştır. Sonuçta hizmetli odayı 1216 saniyede hazırlamakta ve 148 feet yürümektedir.
150
Tablo 1: Kat Hizmetleri Bölümünde Yürütülen Ana Görevler
Görevlerin Listesi
1-Temizlik*
2-Cilalama
3- Yatak Odalarını Hazırlama
4- Konukların Kirli Çamaşırlanyla İlgilenme
5- Konukların Özel talepleriyle İlgilenme
6- Kayıp ve bulunmuş eşya ile ilgilenme
7- Kişisel itina ve hijyen tekniklerini uygulama*
8- Telefonu kullanma*
9- Kamusal fonksiyonu olan odaları hazırlama
10- Haşeratla ilgilenme
11- Çarşaf toplama ve yeni çarşaf çıkarma
12- Şikayetlerle ilgilenme*
13- Konukların odalarını değiştirme
14- İlk yardım yapma*
15- Yangın ve güvenlik için önlem alma*
16- Yatak odalarına yiyecek-içecek servisi yapma*
17- Bakım ve onarım ile ilgilenme
18- Çiçek ve dekoratif düzenlemeler yapma
19- Kumaşları onarma
20- Kumaşları işaretleme
21- Lekeleri çıkarma
22- Acil durumlarda harekete geçme*
23- Mevsimi açma
24- Mevsimi Kapama
25- Önbüroyla eşgüdümlü çalışma
26- Departmanın çalışmasını planlama ve denetleme
27- Göreve uygun düzeyde yabancı dil konuşma*
28- Teftiş etme
29- Kayıt tutma
30- İş başında eğitim verme*
31- Envanter çıkarma*
32- Görev çizelgelerini hazırlama*
33- Nezaret etme*
34- İdareye bilgi ve haber verme
*Ortak Görev
Kaynak: ILO/TUGEV, İş ve Görev Tanımları, otelcilik Mesleklerine İlişkin Modüler Bir Sistemin Geliştirilmesi,
İstanbul, 1988, s. 147.
Oda temizliği sırasında elde edilen 17 dakikalık bir tasarruf elde edümiştir.(Maviş, 1985:37-40) Ortaya çıkan 17
dakikalık tasarruf işgücünün maliyeti hesaba katıldığında yapılan iş analizi ve iş basitleştirmesi ile bir otel
işletmesinde verimlilik artışı ve bunun maliyetlere olan olumlu yansıması net bir şekilde görülebilir.
Kat hizmetlerinde işgücü verimliliğini çeşitli faktörlerden etkilenebilmektedir. Bunlar; hava koşullan, ışıklandırma,
renk ve gürültüyü içine alan çevresel faktörler, çalışma süreleri, personel devir hızı, yönetim anlayışı, ve eğitimi
içine alan sosyal faktörler ve motivasyon ve moral konularını içine alan psikolojik faktörlerdir.. İş etüdü ile elde
edilen sonuçların yukarıda sayılan faktörlerde göz önüne alınarak değerlendirilmesi verimliliğin daha geniş
kapsamda ele alınmasını ve daha sağlam sonuçlara ulaşılmasını sağlayacaktır.
151
TABL0.1. KAT HİZMETLERİ ZAMAN ETÜDÜ
Ö
İŞLEM
1
2
L
3
Ç
4
Ü
5
M
L E R (Saniye/oda)
6
7
8
9
10
11
SINIR
12
SINIR
SINIR
13 ort ss %Cv x+ss x-ss 8,9 SONUÇ x+2ss x-2ss 12,4 SONUÇ x+3ss x-3ss 13 SONUÇ
150
57
8
NDY
197
9
13
NDV
244
0
13
NDV
15
118
88
10
NDV
133
73
13
NDV
148
58
13
NDV
73 62 117 95 130 115 90 100 105 108 119 110 110 103 18
18
121
85
10
NDV
139
67
12
NDY
157
49
13
NDV
4
235 120 247 220 195 125 210 230 235 190 210 205 230 204 38
19
242
166
10
NDV
280
128
11
NDY
318
90
13
NDV
5
225 110 255 215 150 115 135 220 230 230 235 235 230 199 49 25
248
150
10
NDV
297
101
13
NDV
346
52
13
NDV
ort 134 87 188 156 154 110 115 142 152 148 147 154 163 142 34 24
176
108
11
NDV
210
74
13
NDV
244
40
13
NDV
1
60 60 195 162 165 80 45
2
75 85 127 90 130 115 95 110 90 105 105 112 105 103 15
3
ss
%Cv
50 100 105 65 110 140 103 47 46
79 24 58 56 24
16 55
71
59 28 31 36
14 48
50 43 36
16
66 53 65 54 56
44 35
34
103+103+103+204+199:713 saniye / 60:12 dakika
Yukarıdaki tablo normal dağılımın ortalama değere; standart sapmanın, iki standart sapmanın ve üç standart sapmanın olduğu durumlar için alt ve
üst sınır değerlerine göre incelenip yorumlanmıştır. Bu sınır değerleri için tablodaki veri sayısı aşağıdaki şekilde hesaplanmıştır.
x+-ss:
13*0,6827:8,9
x+-2ss: 13*0,9545:12,4
x+-3ss: 13*0,9973:13
6. İKİNCİ BÖLÜM
6.1. Bulgular ve Yorum
Araştırmanın yapıldığı Pamukkale-Karahayıtta bulunan 5 Yıldızlı otel'de 230 oda bulunmaktadır. Oda temizliği
için 12 kişi, genel alanlar için (House Man) olarak adlandırılan 9 kişi görevlidir. Otelin planladığı bir odanın
temizlenme süresi, 20 dakikadır.
Araştırma yapılan otel'in kat hizmetleri bölümünde kronometre ile 5 temizlikçinin temizlediği 15 odada zaman
ölçümü yapılarak aşağıdaki Tabloda bulgular ve yorumu verilmiştir. Ancak 15 odanın 2 tanesi süit oda olduğu
için araştırma kapsamı dışında bırakılmıştır. Araştırma 13 oda'dan elde edilen verilerle yapılmıştır.
7. SONUÇ
Tablo'da yapılan işler kapı ve cam açma, 1. Yatak düzeltme, 2. Yatak düzeltme, banyo temizliği, genel temizlik
olarak beş kademe şeklinde verilmiştir. Veriler incelendiğinde standart sapma değeri çok aşırı farklılık
gösteriyor, örneğin 2. İşlem %15, 1. İşlem %46 değişim katsayısı değerine sahiptir. Bu da her işlemin her odada
standart yapılamadığının kanıtıdır. Beş işlemin ayrı ayrı standart zamanlarının değişim katsayısının, 6. Odada
%14, 1. Odada %59 arasında olduğu görülmektedir.
Yapılan işlerin herbirinin ortalama değerlerinin toplamı 712 sn, yaklaşık 12 dakikadır. Bu süre bir kişinin 1 oda
için harcaması gereken standart zamandır. Ancak 12 dakikalık zaman araç gereç hazırlık süresini
kapsamamaktadır, o nedenle dünya standartlarının altında bir değer olarak kabul edilmiştir. Hazırlık süresi ilave
edilecek olursa kişi başına oda temizliği süresi daha da artacaktır. Sekiz saatlik çalışma süresi içerisinde
dinlenme molaları da göz önüne alınacak olursa, 20 dakika olarak saptanan dünya standartlarının altında
bulunduğu varsayılmaktadır.
Ancak araştırma yapılan otel'den elde edilen bulguların, dünya standartları ile arasında çok büyük bir sapma
olduğu söylenemez. Ayrıca işletmelerin verimliliğinin yalnızca zaman etüdü ölçümleriyle belirlenemeyeceği,
diğer faktörler de göz önüne alınarak kapsamlı bir iş etüdü yapılması gerektiği düşünülmektedir. Bunun da
ötesinde fiziksel ölçümlerin yanısıra işgücü verimliliğini önemli ölçüde etkileyen işgücünün başarılı bir şekilde
yönetilmesidir. Bu sorumluluk yöneticilere düşmektedir. Verimlilikte bu noktaların dikkate alınmasında yarar
vardır.
TEŞEKKÜR
Bu çalışmada yardımlarını esirgemeyen Sayın İhsan Türkuz'a ve Tekstil Yüksek Mühendisi Sayın Ercan Av'a
teşekkür ederiz.
KAYNAKLAR
AGAOĞLU, O. K., 1992, İşgücünü Verimli Kullanma Tekniklerinin Turizm Sektörüne Uygulanması, 203 s,
MPM Yayınları:457, Ankara.
AKŞİT, B.,
1982, "Prodüktivitenin Ölçülmesi ve Arttırılması" (İ.Ü.S.B.E. Yayınlanmamış Yüksek
Lisans Tezi), İstanbul.
CAN, H.JUNCER, D., AYHAN, D., Y., 1986. Genel İşletmecilik Bilgileri, 350 s. Aslımlar Ofset, Ankara.
ILO/TUGEV,
MAVİŞ,
1988, İş ve Görev Tanımları, otelcilik Mesleklerine İlişkin Modüler Bir Sistemin
Geliştirilmesi, İstanbul.
Fermani,
153
198
5, Otel Yönetimi ve Beş Yıldızlı Otel İşletmelerinde Likert Modeli Uygulaması, Anadolu
öğretim Fakültesi Yayın No. 111/39, Eskişehir.
Üniversitesi Açık
MİLLİ PRODÜKTİVİTE MERKEZİ, 1991, Genişletilmiş ve Düzeltilmiş İş Etüdü, MPM Yayınları:29, Çev:
Zühal Akal, Ankara.
ORAL, S..KURGUN, O. A., 1997, Otel İşletmeciliği ve Otel İşletmelerinde Verimlilik Analizleri, 308 s,
Kanyılmaz Matbaası, İzmir.
ÖZGEN, H., TANER, B.,1993, Konaklama Endüstrisinde Verimlilik Analizi, Verimlilik Dergisi, 59-76, 1993/1.
SEYİDOĞLU, Halil, 1992, Ekonomik Terimler, Ansliklopedik Sözlük, Güzem yayınları No.4, Ankara.
SEZGİN, O. M., 1994, Uygulamalı- Açıklamalı Konaklama İşletmelerinde Kat Hizmetleri Yönetimi, 152
s,Ankara.
TEKAY, A., 1998, "Konaklama Tesislerinin Kat Hizmetlerinde İşgücü Verimliliği" (İ.Ü.S.B.E. Yayınlanmamış
Yüksek Lisans Tezi), İstanbul.
154
DENİZLİ GIDA SANAYİİNİN DIŞ TİCARETİ VE GENEL
SORUNLARI
Oğuz GÜRSOY, Ramazan GÖKÇE
Pamukkale Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü, 20020 Denizli
ÖZET
Denizli'deki sanayileşmenin daha çok tekstil dalında ortaya çıkması, insan hayatında önemli bir yere sahip olan
gıda sanayiinin arka planda kalmasına neden olmuştur. Ancak, günümüzde gıda sanayii Denizli'de alternatif
sanayii kolu olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu özelliği nedeniyle Denizli gıda sanayii gerek kendi içinde gerekse
ülkemiz açısından büyük önem arz eden bir sektördür.
1997 yılı verilerine göre Denizli'den leblebi ve baharat başta olmak üzere 50'ye yakın gıda ürünü ihracatı
gerçekleştirilmiştir. Aynı yıl Denizli Ticaret Odası verilerine göre Denizli'den yapılan toplam gıda maddesi
ihracat tutarı 12 787 798 Amerikan dolarıdır ve bu rakam Denizli'den gerçekleştirilen tekstil dışı ihracatın
yaklaşık %25'ini oluşturmaktadır.
Denizli gıda sanayiinin genel sorunlarını; hammadde yetersizliği ve kalitesizliği başta olmak üzere eğitim
yetersizliği, yan ürünlerin değerlendirilememesi, tanıtım ve pazarlama eksikliği, sermaye azlığı, gıda
işletmelerinin bir çoğunda araştırma-geliştirme ve kalite kontrol ünitelerinin bulunmaması olarak saymak
mümkündür.
Anahtar kelimeler: Gıda sanayii, Gıda sanayii sorunları, Gıda ihracatı
EXPORTATION AND GENERAL PROBLEMS OF DENİZLİ FOOD INDUSTRY
ABSTRACT
in Denizli the appearance of industrialisation is mostly in textile factory and this causes the food industry to sty
in the back plan. But, nowadays food industry is faced as an alternative industry division in Denizli. Because of
this property, Denizli food industry is considered as an important sector both for Denizli industry and for Turkey.
According to 1997 datum of Denizli Chamber of Commerce, export of approximately 50 food product,
especially roosted chickpeas and spices is made. And according to the same years datum of Denizli Chamber of
Commerce total price of foodstuff exportation made in Denizli 12 787 798 The United States Dollar and this
price is constituted approximately 25% of exportation out of textile products.
it would not be true to progress an idea about exportation of food industrial products without systematically
analysing the problems of food industry of Denizli. From this point of view, general problems of Denizli food
industry are insuffıcient and unqualified raw material, lack of education, not evaluating the side products, lack of
advertisement and marketing, lack of capital, absence research, development and guality control unit in most of
food factories.
Key words: Food industry, Food industry problems, Food exportation
1. GİRİŞ
Sağlıklı, dengeli ve çeşitli ihtiyaçları karşılamaya yönelik beslenme, insanoğlunun en temel ihtiyaçlarından
biridir. Dolayısıyla tarih boyunca daha iyi bir beslenme seviyesine ulaşma çabası, insanlık için önemli bir uğraş
alanı olagelmiştir. Aynı olgu ülkemiz ve Denizli halkı için de geçerlidir. Ancak, ilimizde gıda sanayii, diğer bir
kısım sanayii kollarında olduğu gibi olması gereken gelişmeyi gösterememiştir. Uygun coğrafi ve fiziki şartları,
gıda hammadde zenginliği ve insanların müteşebbis yapısı bu alanda istikrarlı bir gelişme sağlayamamıştır.
155
Denizli'de gıda sanayiinin genelindeki bu yetersiz görüntüye rağmen, bazı alanlarda başarılı çalışmalar da
mevcuttur. Bunların başında başarısını çeşitli ülkelere yaptığı ihracatlarla kanıtlayan; leblebi başta olmak üzere
kuruyemiş, baharat, meşrubat, konsantre meyve suyu, şarap, turşu, sofralık zeytin, pekmez, tahin helvası, un
sanayii ve makarna gibi sanayii kollarını saymak mümkündür. 1997 yılı verilerine göre Denizli'den yaklaşık 50
farklı gıda ürününün ihracatı gerçekleştirilmiştir (Anon., 1998). Bunların yanında gıda sanayiinin bazı
alanlarında başarılı yatırımlar da mevcuttur. Fakat bu başarı mevcut imkanlara göre oldukça yetersizdir.
2. TÜRK GIDA SANAYİİNİN YAPISI
Gıda açısından dünyada kendi kendine yetebilen ender ülkelerden biri olan Türkiye bu özelliğine rağmen gıda
sanayii yatırımları açısından yeterli değildir. Gıda sektöründeki işletmelerin büyü^ bir çoğunluğu çeşitli
sebeplerle modern teknolojiyi uygulamaktan çekinen aile işletmeleri şeklindedir. Profesyonelce yönetilen gıda
iletmeleri oldukça azdır ve ihracat potansiyeli olan işletmeler bunlardır. Bu işletmeler 1970'li yıllarda kurulmaya
başlanmış ve 1980'li yıllarda kuruluş açısından bir durgunluk yaşanmıştır. Sözkonusu modern işletmelerde gıda
hammaddeleri çeşitli işlemlerle katma değeri yüksek ve ihracat potansiyeli olan ürünlere dönüştürülebilme
şansını yakalamıştır. Ekstruder tekniklerine dayalı üretim, dondurulmuş gıdalar, diyet gıda ürünleri, kaliteli
peynir üretimleri, su ürünleri işlemeciliği bu dönemden sonra hız kazanmıştır. Konu ile ilgili olarak 1984-1994
yıları arasında gıda sanayimizin çeşitli sektörlerindeki firma sayısında meydana gelen artış Tablo l'de verilmiştir
(Emiroğlu, 1998).
Tablo 1. Türk Gıda Sanayii Firma Sayısının Yıllara Göre Sektörel Artışı (Emiroğlu, 1998)
ÜRETİM ALANI
YILLAR
1984
1988
1994
Et mamulleri
449
530
653
2392
Süt ve süt mamulleri
3274
4317
2850
3820
3952
Meyve sebze işleme
Su ürünleri
14
27
29
8874
Un ve unlu mamuller
11888
13388
971
996
Bitkisel yağ mamulleri
1051
950
974
Şekerli mamuller
675
459
Tasnif dışı gıda
751
454
95
93
92
Alkollü içki
141
Meşrubat
130
161
16909
22277
25368
TOPLAM
Dış ticaret açısından incelendiğinde 196O'lı yıllarda genel ihracatın %20'sini oluşturan sanayi ürünleri 20 yıl
içerisinde tamamen oran değiştirmiş %80'lere ulaşmış, gıda sanayii de bu periyotta genel ihracatın ortalama
%10'ları dolayında kalmıştır (En düşük %8, en yüksek %14).
Ülkemiz halen doğrudan gıda ihracatçısı durumundadır. Her ne kadar son yıllarda ülkemizde yetişmeyen tropik
ürünler, turizm açısından bazı lüks gıda maddeleri, temel tüketim maddeleri açısından ithalat ile ülke üretimi
yönünden yetmezliği olan pirinç ve bitkisel yağ, et, tereyağı, süttozu ithalatında 3 milyon doları bulabilen
rakamlara ulaşılmasına rağmen son 10 yılın ortalaması olarak salt 400 milyon dolar/yıl olmak üzere ülkemizin
gıda ihracatı mevcuttur.
Türkiye'nin 26 bini aşkın gıda üretim birimi incelendiğinde bunların 50 adedinin Ar-Ge üniteleri kurulmuş,
yüksek düzey kalite kontrolü yapabilen, ISO 9000 serisi normlarına uygunlukta üretim ve yapıya sahip, gelişmiş
ülkelerdeki işletmelere rakip düzeyde, kapasite açısından dünyadaki kuruluşlar arasında yer alabilecek
gelişmişlikte olduğu görülmektedir. 500 adedinin modern teknolojiyi kullandığı, dünya normlarına uygun üretim
yapabildiği ve ihracatta yeraldığı görülmektedir. 2500 dolayındaki işletme modern teknolojiye ve dünya
normlarına uyabilme noktasına yaklaşmış durumdadır. Geri kalanları ise imalathane hüvviyetinde olup, daha
ziyade iç pazara yönelik üretim yapmaya çalışan ve üretimdeki paylan %30'lar dolayındaki kuruluşlardır.
Çok yakın bir zamana kadar gıda üretiminde kendi kendine yetebilen ender ülkelerden biri olan ülkemiz son
yıllardaki bazı yanlış uygulamalar nedeniyle bu özelliğini kaybetmiş bulunmaktadır. Bu nedenle artık
günümüzde bazı temel gıda maddeleri de dahil olmak üzere birçok gıdanın ithalatı bir mecburiyet halini almıştır.
156
Bu durum gıda sanayimizi de etkilemiş ve birçok işletme ülke hammaddelerini işlemek yerine daha ucuza ithal
ettiği malları satmayı tercih eder hale gelmiştir. Bununla beraber ülkemiz aktif tüketici gücü ile uluslar arası
sermeydi gıda şirketlerini cezbetmiş ve son yıllarda bu işletmeler ülkemizde daha fazla yatırım yapmaya
başlamışlardır. Burada bir çelişkinin olduğu hemen dikkati çekmektedir. Yerli gıda sanayii üretimden çekilirken
yabancı sermaye bu alanı tercih etmektedir. Bu çelişkinin en önemli sebebi ülkemizdeki gıda işletmelerinin
çoğunun genelde profesyonelce yönetilmeyen aile işletmelerinden oluşuyor olmasıdır. Bu eksiklik ülkemiz gıda
işletmelerinin hem iç piyasaya hemde ihracata yönelik ihracata yönelik olarak çalışmalarında büyük oranda
sıkıntıya sokmaktadır. Bu işletmeler aynı zamanda çok küçük sermayelerle ayakta durmaya çalışmakta yeni
teknolojileri de takip edememektedir. Ayrıca globalleşen dünyada usta şırak ilişkisi ile üretilen gıdaların
otomatik kontrol ile el değmeden hazırlanan ürünler karşısında rekabet edemeyeceği de unutulmamalıdır. Bu
açıdan gıda mevzuatında son dönemde uygulamaya konulan düzenlemeler de böylesine içe kapanık gıda
işletmelerini açmaya yönelik sonuçlar doğuracak uygulamalar içermektedir.
3. DENİZLİ GIDA SANAYİİNİN GENEL DURUMU VE SORUNLARI
3.1. Denizli Gıda Sanayiinin Genel Durumu
Denizli, Türkiye'nin son yıllarda hızla sanayileşen birkaç ilinden biridir. Özellikle son 15 yıl içerisinde tekstil
alnında yaşanan gelişmeler, haklı olarak Denizli'nin "Anadolu Kaplanları içerisinde Türkiye'nin parlayan yıldızı"
olarak isimlendirilmesine neden olmuştur. Tekstilin yanısıra mutfak malzemeleri, çeşitli makine, deri işleme,
ayakkabıcılık, kablo, cam, oto camı, yem gibi sanayii dallarında da önemli gelişmeler yaşanmaktadır. Bir kısım
sanayii dallarındaki bu gelişmelere rağmen gıda sanayiinde ciddi gelişmeler olmamıştır. Oysa imalat sektörü
içerisinde gıda sektörü, istihdam hacmi de oldukça yüksek olan temel sanayii dallarından biridir. Özellikle
Denizli gibi uygun fiziki ve coğrafi yapısı, hammadde zenginliği, yerli ve yabancı turist potansiyeli ve artan
nüfusun bulunduğu yerlerde, gıda sanayiinin gelişmemiş olması önemli bir eksikliktir.
Denizli gerek hayvansal ve gerekse bitkisel üretimin oldukça iyi seviyede yapıldığı zengin bir ilimizdir. Bütün
ilçelerde hayvancılık, sebze, meyve ve tahıl üretimi oldukça yüksek miktarlarda yapılmaktadır. Denizli'de üretim
ve ekim alanı bakımından önemli babul edilebilecek 26 çeşit tarla ürününün, 24 çeşit sebze ve 19 çeşit meyvenin
tarımı yapılmaktadır (Anon., 1998). Bunların yanında üreticilerin ülke geneline kıyasla daha bilinçli olmaları da
kaliteli hammadde üretimi açısından önemli bir avantajdır. Bütün bu olumlu faktörlere rağmen ilimizde üretilen
gıda hammaddelerinin büyük bir çoğunluğu buradan taşınarak başka illerde mamul gıdaya çevrilmekte veya ilkel
yöntemlerle işlenmektedir. Buna en çarpıcı örnek olarak; Denizli'de üretilen ve diğer illere sevk edilen süt
verilebilir. Tablodan da görüleceği gibi üretilen sütün yarısından fazlası diğer illerde işlenmektedir (Tablo 2).
Tablo 2. Denizli'den Diğer İllere Sevkedilen Günlük Süt Miktarı (Anon., 1997)
İLLER
SÜT MİKTARI (ton)
Afyon
2
Aydın
3
22
Balıkesir
İzmir
50.5
5
Manisa
82.5
Toplam
79.5
Denizli'deki işletmeler toplamı
Bütün bunların yanında yüksek tüketici potansiyeli, turistik özelliği ve turizm bölgelerine yakınlığı nedeniyle
Denizli gıda sanayiinin olması gereken noktanın çok çok altında olduğu da görülmektedir.
Denizli gıda sanayiinin mevcut durumu ile ilgili olarak Gökçe ve Gökahp (1997), geleneksel gıda ürünleri
teknolojileri geliştirilmesi, mevcut hammaddelerin değerlendirilebileceği tesislerin kurulması, ilimize özgü
gıdaların daha uygun şartlarda üretilip turistik bölgelere pazarlanması, toplu yemek üretim tesislerinin kurulması
ve yöresel doğal gıda maddelerinin değerlendirilmesi gibi bir takım önlemlerin alınmasıyla Denizli gıda
sanayiinin beklenilen noktaya geleceğini belirtmektedirler.
157-
4
3.2. Denizli Gıda Sanayiinin Sorunları
/
Denizli gıda sanayii sistemli bir şekilde analiz edildiğinde aşağıda kısaca verilmeye çalışılan sorunlar karşımıza
çıkacaktır.
Hammadde; Denizli gıda sanayiinin başta gelen sorunları arasındadır. Kullanılan hammaddenin tarımsal kökenli
olması nedeni ile tarımsal üretim aşamasında görülen bütün tarımsal yapı bozuklukları doğrudan veya dolaylı
olarak gıda sanayiine yansımaktadır. Standard çeşit, hammadde olgunluğu, küflenme ve pestisit kalıntıları, hatalı
fabrika yeri seçimi, devlet-sanayii-üniversite-üretici işbirliğinin eksikliği gıda sanayiinde hammadde sorununu
oluşturmaktadır. Denizli gıda sektöründe ürün bolluğuna rağmen sanayide işleneb'lecek nitelikle hammadde
yetersizliği bu açıdan oldukça önemlidir.
;
Yerli sanayiinin yetersizliği nedeniyle ilimize ithal edilen yabancı teknolojilerin büyük bir kısmının Türkiye ve
ilimiz koşullarına uymaması, yedek parça ve bakım onarımda aksamalar görülmesi en alt kademeden en üst
kademeye kadar tüm gıda sanayii çalışanlarında eğitim yetersizliği, son yıllarda önemli ölçüde giderilmeye
çalışılmakla beraber halen görülebilen enerji darboğazı, yan ürünlerin işlenmesinde ve değerlendirilmesinde
görülen yetersizlikler ile tedarikçilerin yeterice denetlenememesi Denizli gıda sanayiini doğrudan etkileyen
faktörler arasındadır.
Bunların dışında Denizli gıda sanayii ürünlerinden bazılarına iç ve dış talep yetersizliği, başta işletme sermayesi
azlığından kaynaklanan mali sorunlar, sağlıklı bir gıda sanayii eksikliği, gıda sanayii (esişlerimizin çok azında
araştırma-geliştirme ve kalite kontrol ünitelerinin bulunması ve son günlerde üzerinde en çok tartışılan
konulardan olan gıda sanayiinin denetlenmesindeki yetki karmaşası, mevzuat ve standartların uygulamasında
görülen eksiklikler Denizli gıda sanayiini olumsuz yönde etkilemektedir.
t.
'
j
.'.'
4. DENİZLİ GIDA SANAYİİNİN DIŞ TİCARETİ
Günümüz ekonomi literatüründe ekonomik kalkınma çabaları sanayileşme ile eş anlamlı olarak kullanılmaktadır.
Gerçekten de sanayileşme sürecini tamamlamış başarılı ülkeler; ekonomik kaynaklan başta insan faktörü olmak
üzere, en iyi biçimde bir araya getirerek üretim ve geliri arttırmış, böylece artan refahtan toplum kesimlerinin
gereken payı almalarını sağlamış toplumlardır. Bu ve buna benzer birçok tanım ve genellemelerde ülkemizin
diğer illeri için dezavantaj olarak görülen birçok husus ilimiz için avantaja dönüşmüştür. Bunu ihracata döflük
sanayii yatırımlarında ve çalışmalarında görmek mümkündür.
Halen Denizli'de faaliyet gösteren 250 dolayında sanayii kuruluşu bulunmaktadır. 1997 yılı verilerine
Denizli'den yapılan dış ticaretin %40.08'i bornoz, %26.93'ü bluz-pantalon, %5.83'ü kumaş, %5.34'ü
eşyaları, %4.75'i havlu, %3.67'si çarşaf-nevresim ihracaatı olarak gerçekleşmiş iken, gıda ve diğer sanayii
kollarındaki ihracat toplam ihracatın %18.82'sine tekabül etmektedir (Anon., 1998). Bu ihracatlar başta Ege
Serbest Bölgesi olmak üzere, A.B.D., İngiltere, Fransa, Almanya, Hollanda ve diğer ülkelere yapılmıştır.
Denizli Ticaret Odası'nın 1997 yılı verilerine göre, ilimizden ihracatı gerçekleştirilen gıda maddeleri, Dolar ve
Türk Lirası bazında ihracat tutarları ile toplam ihracattaki yüzdeleri Tablo 3 'te verilmektedir. Tablo 3'ten de
görüleceği gibi leblebi başta olmak üzere kuruyemişler, anason, kekik, kimyon, ıhlamur, adaçayı gibi baharat ve
bitkisel çay hammaddeleri, bisküvi, kabartma tozu, taze üzüm, bal ve nohut gibi diğer gıda maddeleri en faala
ihracatı gerçekleştirilen gıda maddeleridir. Genel olarak ürün gruplarına bakıldığında kuruyemişler, baharat, tahıl
ürünleri, meyve ve sebzeler ile diğer mamul gıdaların ihracatının yapıldığı görülmektedir.
Bugün Denizli gıda sanayiinde ihracat değerleri çok az veya hiç olmamakla birlikte, makarna, helva, lokum ye
diğer şekerleme ürünleri, kavun, karpuz ve üzüm gibi bazı sebze-meyve ürünlerinin ileride önemli duruma
geçebilmeleri çağdaş anlamda modern ve büyük kapasiteli üretimlerine bağlı olduğundan bu konuda gerekli
önlemlerin bir an önce alınması gerekmektedir.
Denizli'den ihraç edilen diğer ürün grupları ile gıda sanayii karşılaştırıldığında gıda sanayiinin gelişmede olduğu
gibi ihracatta da oldukça geri kaldığı görülmektedir. Denizli gıda sanayiinin ihracatının istenen seviyeye
ulaşamamasında rol oynayan başlıca faktörler aşağıdaki gibi özetlenebilir.
158
'
i
t
'>
Öncelikle gıda sanayiinde üretim aşamasında görülen tüm sorunlar ihracata da yansımaktadır. Burada hammadde
standardizasyonunun olmaması, başarılı bir ihracatta sürekli yüksek Standard kalitede ürünün dış pazara arzını
engellemektedir.
İhracatta hedef pazarların belirlenmesi, bu pazarlarda sürekli temsilci bulundurulması gerekmektedir. Türk
bankalarının yurtdışı şubelerinin nispeten azlığı nedeniyle akreditif işlemlerinin yabancı bankalar aracılığı ile
yapılması, ihracat kredilerinde görülen aksamalar, ulaştırmada görülen nitel, nicel ve mali sorunlar da yine
Denizli gıda sanayii ihracatını engelleyen faktörler arasındadır.
Denizli'de gıda sanayimizin ve dış ticaretinin en büyük sorunlarından biri tanıtma ve pazarlama başarısızlığıdır.
Esasen uluslar arası tanıtımı sağlamak pazarlamanın en zor ve en pahalı yoludur. Çok yüksek ticari bilgi, beceri
ve harcamanın yanında son derece kaliteli eleman gerektirmektedir.
Türk Eximbank'ın ihracatçılara sağladığı ihracat kredilerinde sektörel bazda bazı dengesizlikler mevcuttur.
Örneğin, ihracat döviz kredisinden hazır giyim %32, makine ve elektrikli cihazlar %11.5, tekstil %11.5, demirçelik %8.4, plastik ve kauçuk %5.7, işlenmiş tarım ve hayvancılık ürünleri %5.3 pay alırken gıda ihracatçıları ise
bu krediden %6.3 oranında faydalanmaktadırlar. Bu açıdan gıda ihracatçıları önemli bir istihdam oluşturmalarına
rağmen sadece kazandırılan döviz üzerinden hesaplandığı için Eximbank kredilerinden yeterince
yararlanamamaktadırlar (Anon., 1995).
Denizli'de son yıllarda tarımda ciddi atılımlar yaşanmaktadır. Adıgüzel Barajından Baklan Ovası sulaması
başlatılmış, Yapraklı Barajından Acıpayam Ovası, Yenidere Barajından da Tavas Ovası sulaması çalışmaları
halen devam etmektedir. Bu çalışmaların tamamlanması halinde buralardaki tarımsal üretim en azından iki
katma çıkacaktır. Ortaya çıkan bu üretim fazlalığının ihraç edilebilme özelliği olan veya en azından sanayide
işlenebilme özelliği olan ürünler şeklinde değerlendirilmesi gereklidir. Bunun için şimdiden çalışmalar
yapılmalı, üreticiler eğitilmelidir. Sulamaya açılacak bu ovalarda şimdi olduğu gibi plansız bir üretim
yapılmamalıdır. Aynı şekilde artan turizm potansiyelinin gıda ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik fiziki ortam
ve gıda çeşitliliği çalışmalarına da daha ciddi şekilde eğilinmelidir.
159
Tablo 3. Denizli Ticaret Odası Tescilinden Geçen Gıda Maddesi Çeşitlerine Göre İhracat (Anon., 1998)
Gıda Maddesi
Tutar($)
Tutar(TL.)
Yüzde (%)
Leblebi
4.581.547
713.747.665.550
01.03
Anason
1.757.867
268.707.857.530
00.40
Kekik
1.242.069
191.214.181.380
00.28
Bisküvi, Kabartma tozu
1.146.966
206.839.963.830
00.26
Kimyon
907.090
140.257.480.900
00.20
Taze üzüm
599.135
105.360.098.830
00.14
Bal
589.574
89.060.676.080
00.13
Kuru yemişler
447.742
65.889.890.460
00.10
Nohut
250.553
38.091.610.350
00.06
Ihlamur
232.336
36.402.597.110
00.05
Kestane
106.610
20.792.587.960
00.02
Kiraz
95.529
13.350.132.630
00.02
91.557
11.468.944.460
Kuru maya
00.02
84.096
Kuzu göbeği mantarı
14.054.788.000
00.02
Asma yaprağı
73.510
11.949.785.600
00.02
62.666
Adaçayı
9.982.618.880
00.01
59.639
6.868.027.240
00.01
Havuç
Fasulye
56.666
10.213.479.840
00.01
6.479.323.200
00.01
Margarin
50.245
Fındık
5.871.871.500
00.01
49.105
46.320
8.565.031.200
L
00.01
Zeytinyağı
6.776.883.460
41.077
00.01
Patates
6.042.981.100
00.01
Kuru mantar
39.337
35.724
5.241.694.920
00.01
Makarna, Pekmez, Tahin
5.525.488.000
00.01
32.800
Çörekotu
3.511.015.830
00.01
32.067
Ceviz
5.708.184.600
00.01
31.905
Çöven
00.01
4.771.716.120
31.078
Cin mısır
5.440.910.760
00.01
30.047
Soğan
4.424.598.940
00.01
29.902
Elma kurusu
00.01
4.599.605.920
Çemen
27.716
2.972.501.590
00.00
Meşrubat
21.750
3.286.217.630
00.00
18.919
Meyan kökü
1.500.472.760
00.00
Keçi boynuzu
13.108
1.227.244.000
00.00
Un
9.700
1.671.443.140
00.00
8.366
Mandalina
00.00
1.058.110.620
7.798
Mercimek
00.00
1.447.771.040
7.757
Biberiye
1.139.573.200
00.00
6.431
Helva
632.490.000
00.00
3.480
Ayva
345.870.250
00.00
1.903
Nar
172.844.250
00.00
951
Elma
119.046.250
00.00
655
Kırmızı biber
5. KAYNAKLAR
1. Anonymous, 1995. Eximbank Kredilerinin Sektörel Dağılımı. Üretim Dünyası 1(6): 42.
2. Anonymous, 1997. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Denizli İl Müdürlüğü Tarım İstatistikleri (Yayınlanmamış
istatistik bigileri), Denizli.
3. Anonymous, 1998. Ekonomik Yönü İle Denizli 1998. 136s. Denizli Ticaret Odası Yayınları No: 25, Denizli.
4. Emiroğlu, M., 1986. Türk Gıda Sanayiinin İç-Dış Ticareti Ve Genel Sorunları. Gıda Sanayiinin Sorunları ve
Serbest Bölgelerin Gıda Sanayiine Beklenen Etkileri Sempozyumu, 15-17 Ekim 1986. Adana, 18-25.
5. Emiroğlu, M., 1998. Türk Gıda Sanayii Ve Gıda Standardları. Standard Ekonomik ve Teknik Dergi, Eylül
1998,48-51.
6. Gökçe, R. ve Gökalp, H.Y., 1997. Denizli Gıda Sanayiinin Genel Durumu ve 21. Yüzyıl Beklentileri. 21.
Yüzyıla Doğru Denizli Sanayii Sempozyumu. Denizli, 340-344.
160
DENİZLİ'DE TARIM SEKTÖRÜNÜN
ÖNCELİKLİ SORUNLARI
Gönül E. İNAL
2. M.O. Denizli Şube Başkanı
2O.yüzyılda Türkiye çok hızlı toplumsal, demografik ve ekonomik değişimler ve gelişmeler yaşamıştır. Tüm
sanayileşme çabalarına karşın, toplumsal yapımız işgücü kullanımı ve diğer tüm göstergeler Ülkemizin tarım
Ülkesi olma özelliğini büyük ölçüde koruduğunu göstermektedir. Ülkemizde tarım ulusal ekonomi ve toplum
yaşamındaki çok büyük önemini bu güne dek korumuştur. Bugün Türkiye 27 milyon hektar tarımsal Üretim alanı
ve 70 milyona yaklaşan nüfusuyla önemli bir tarım ülkesi ve önemli bir tarımsal ürün tüketicisidir Ancak tarım
ülkesi olması Türkiye tarımının çok gelişrmiş olduğu anlamına gelmemelidir.
Cumhuriyetimizin
ilk yıllarından
itibaren tarıma
çok büyük
önem verilmiş, tarımsal eğitim ve tarımsal
kurumlaşmada büyük atılımlar gerçek leştirilmiştir.Ulu önder ATATAÜRK ÜN " Milli Ekonominin temeli
ZİRAATTIR " özdeyişiyle açıkladığı anlayışla tarımsal KiT'ler oluşturulmuştur. Bu kurumlar ülke tarımının
gelişmesinde ve çiftçinin desteklenmesinde çok büyük görevler üstlenmişlerdir. 1980 'li yıllara kadar Türk tarımı
hep nüfus artış hızının üzerinde bir gelişme göstermiş ve ülkemiz Dünya da kendi kendini besleyen yedi ülkeden
biri olmuştur.
1980 li yıllarından itibaren küresel leşme adına kendinden istenen her şeyi yerine getiren Türkiye de tarım adeta
kara sektör ilan edilmiştir. Serbest ticaret kavramı en büyük yıkımını Ülkemiz tarım sektöründe göstermiştir.
Ülkemizin de bağlı olduğu GATT Uruguay anlaşması ve AB-Gümrük Birliği anlaşması Türk tarımının 21.
yüzyılda nasıl bir gelişme izleyeceğini belirlemiştir. Tarımsal ilişkilerin, Uluslararası sermayenin çıkarlarına göre
düzenlenmesi ve liberalleşme Ülkemize özelleştirmeyi dayatmıştır. E.B.K., S.E.K., YEM-SAN gibi tarımsal
kitlerin özelleştirme adı altında haraç - mezat satılması, tarım ve hayvancılık ürünlerine uygulanan gümrük
tarifelerinin indirilmesi tarım ve hayvancılığımızı çökme noktasına getirmiştir.
Ekonomik kalkınmayı gerçekleştiremeyen Ülkemizde fert başına ulusal gelir 3000 dolar civarındadır. Tarım
kesiminde ise kişi başına gelir bunun 1/3 ti kadar yani 1000 dolardır. Tarım Türkiye de tüm sorunların içine itildiği
bir sektör haline gelmiştir. Ülkemizin çok büyük sorunu olan işsizlik tarıma yüklenmiştir. Tarım sürekli gerilerken
her yıl bir milyon kişi kentlere göç etmektedir.
Tarımdaki gerileme önceleri yalnız kırsal kesim insanını sıkıntıya sokarken, sonuçta etkilerini büyük kentlerde ve
tüm ülkede göstermektedir. Çarpık kentleşme ve doğal kaynaklarımızın yağmalanması hep kırsal göçün
sonuçlarıdır.
Denizli'de tarım sektörü, olanakları ve sorunları ile ülkemiz tarımının bir aynasıdır. Denizli ili Anadolu yarım
adasının Güney Batısı'nda Ege, İç Anadolu ve Akdeniz Bölgeleri arasında kalması nedeniyle farklı iklim özellikleri
göstermektedir. Denizli ilinin yüz ölçümü 11.86.800 hektardır. Bunun 376.738 hektarı yani %31.7 si tarım
arazisidir. İl topraklarının 521.959 hektarı orman arazisi, 58.316 hektarı çayır-mera arazisi ve 229.787 hektar tarım
dışı ve yerleşme alanıdır. İl topraklarının %40'ını oluşturan tarım ve çayır mera arazilerin de polikültür tarım ve
hayvancılık yapılmaktadır. İl nüfusunun %42'si tarımla uğraşmakta ve kent ekonomisine çok büyük katkı
sağlamaktadır.
İlimiz tarım sektörünün başlıca sorunlarına ilişkin görüşlerimiz şunlardır;
1-Tarım arazilerinin amaç dışı ve yanlış kullanımı
ülkemiz genelinde olduğu gibi ilimizde de önemli
boyutlardadır. Hızlı ve plansız sanayileşme kent çevresindeki tarım topraklarının büyük ölçüde elden çıkmasına
neden olmuştur. Son on beş yılda 20.000 hektar verimli tarım arazisi, amaç dışı ve yanlış kullanımlarla yok
edilmiştir. 1000 civarında atık bırakan işletmenin bulunduğu İlimizde arıtma tesisi çalışan işletme sayısı 15
civarındadır. Atık sular D.S.İ. kanallarına, derelere ve kanalizasyon şebekelerine bırakılmaktadır.
161
/
İlimizde tarım toprakları kullanım sınırına gelmiştir, yeni tarım alanla üretilemeyeceğine göre amaç dışı
kullanımlarla talan edilen topraklarımızı büyük bir duyarlılıkla korumamız gerekmektedir.
'
İlimizin toprak varlığını korumak, üretkenliğini devam ettirmek ve her araziyi yeteneğine en uygun şekilde
kullanmak zorundayız. Bu amaçla İlimizin son durumunu ayrıntılı olarak saptayan yeni bir toprak etüdü ve buna
dayalı olarak yeni gelişme eğilimleri doğrultusunda ayrıntılı bir arazi kullanım planlaması yapılmalıdır tarım
ekolojilerinden birine sahip olan İlimizde, I, II ve III sınıf tarım arazileri kesinlikle koruma altına alınmalıdır.
Yerleşim ve sanayi gelişimi için; Denizli - İzmir ve Denizli - Ankara karayollarının üst şeritleri boyunca yeterli
miktarda V, VI, ve VII. sınıf arazi vardır. Diğer taraftan İlimizde bazı yerlerde tarım yapılan VI ve VII. sınıf
arazilerin çayır- mera ve orman alanlarına dönüştürülmesi erozyonu önlemek açısından çok yararlı olacaktir.
;
Anayasamızın 45. maddesi ile Devlete verilen "Tarım Toprakları'nın amaç dışı kullanımını önleme" sorumluluğu
kapsamında toprak ve su kaynaklarımızın korunması ve kullanılmasını düzenleyecek temel yasalar hemen
çıkarılmalıdır. Ayrıca yerel yönetimlerin, politik çıkarlara dayalı keyfi imar planı uygulamaları önlenmelidir.
/
'
2-İlimizde, ışıklı - Baklan Sulama Projesi ile 66.000 hektar tarım alanıl996 yılından beri
kademeli olarak
sulamaya açılmakta, Arazi Toplulaştırması yapılarak işletmeye hazır hale getirilmektedir. Yeni sulamaya açılan
bölgelerde kuru tarımdan çok farklı teknik ve bilgi gerektiren sulu tarım konusunda yapılan yanlışlıklar toprakların
çoraklaşarak elden çıkmasına neden olmaktadır. Baklan ovasında toprak etüd çalışmaları bitki deseninin
belirlenmesi ve çiftçi eğitimi ilgili k u r u l u ş l a r l a eş güdüm içerisinde ivedilikle ele alınmalıdır. Bu bölge de
organik tarımın yaygınlaştırılması ilimiz için çok yararlı olacaktır.
3-İlimizde, Pestisitler, bitki gelişim
düzenleyicileri
ve yaprak gübreleri gereğinden fazla
ve bilinçsizce
kullanılmaktadır. İlaç ruhsatlandırmasında, denemelerin firmalar tarafından yapılması piyasaya çok sık yeni
ilaçların girmesine neden olmaktadır. Ülkemiz artık ilaç çöplüğü haline gelmiştir. Bilinçsizce kullanılan tarım
ilaçlar, meyveden sebzeye, sütten yoğurda , sulardan balıklara kadar tüm ürünlerimizi tüketiciler için zehir
kaynağına dönüştürmektedir. Hava, toprak ve yeraltı suları hiza kirlenmekte ve doğal denge bozulmaktadır.
j
f
'/
İnsan sağlığı açısından, haşata yakın ilaçlamanın yapıldığı meyve ve sebzelerde ve sistemik ilaçların kullanıldığı
diğer ürünlerde kalıntı tespiti için örnek alıp tahlil yapacak birimler kurulmalı ve denetimler etkin hale
getirilmelidir. Üreticilerin bilinçlendirilmesi için yoğun eğitim çalışmaları yapılmalıdır.
4-Tarımsal üretim planlaması yapılmaması tüm yurtta olduğu gibi İlimizde de çiftçilerimiz çok mağdur etmektedir.
Pamuk, şeker pancarı ve zeytinde yaşanan sorunlar çiftçilerimiz yeni seçenekler aramaya yöneltmiştir.
Artık ülkemizde tarımsal üretim, toplumsal ve ekonomik
amaçlarla birlikte dengelenerek
yönlendirilmek
zorundadır. Yönlendirmenin temel ölçeği; nüfusumuzun yeterli ve dengeli beslenmesi için "kendine yeterlilik" ile
uluslararası piyasalarda yarışabilir ölçek ve kalitede karşılaştırmalı üstünlük niteliklerinin birlikte ele alınması
olacaktır.
i
>;
Türkiye bu gün geldiği noktada, meyve ve sebze gibi bazı ürün grupları dışında kendine yeterli ülke olmaktan
çıkmıştır. Ülkemiz insanlarının % 35'i yeterli protein , % 17 si ise yeterli kalori alamamakta yani aç kalmaktadır.
Ülkemizin geleceği olan çocuklarımızın % 20 sinde büyüme ve zeka geri-ligi dengesiz ve yetersiz beslenmeden
kaynaklanmaktadır Bu nedenle üretim politikalarının birinci amacı; besin güvenliği açısından kendine yeterliliği
sağlayacak üretim dallarının geliştirilmesi olmalıdır.
Beslenme açısından zorunlu olan " kendine yeterlilik" ekonomik gerekçeler a9isindan da zorunludur. Çünkü ülke
ekonomisi temel besin maddelerini dışarıdan alacak güçte değildir. Ayrıca toplam ihracatımızın yarıdan çoğunu
oluşturan tarıma dayalı sanayi ürünlerinin ham madde gereksinimi için de yeterli üretim zorunludur.
j
/.
'
1980 sonrası üretim ve dış ticaret politikasıyla
haksız rekabet karşısında bırakılan hayvancılık sektörümüz
çökme noktasına gelmiştir. Oysa katma değeri en yüksek olan ve girdileri en ekonomik kılan üretim dalı
hayvancılıktır.
Yüksek verim ve düşük maliyetle üretim yapan AB ülkeleri
162
karşısında yıkıma uğramamak için hayvancılığımızı
j
çağdaş üretim yapısına kavuşturmak zorundayız.
Beslenme ve ekonomi yönünden çok önemli olan hayvancılık sektörün öncelik verilerek geliştirilmesi, bitkisel
üretim - hayvansal üretim dengesinin tekrar
kurulması tarımsal üretim planlamasının birinci önceliği olmalıdır,
Stratejik tarım ürünleri, toplumumuzun gelecek güvencesidir ve bunların başında buğday gelmektedir. İç
tüketimimizin karşılanması ve ihracat olanaklarımızın arttırılması için buğday üretimini geliştirmek zorunludur.
Yağlı tohumlar
şeker pancarı, yem bitkileri ve pamuk
geliştirilmesi gereken üretim dallarıdır.
üretimi de stratejik ürünler
kapsamında mutlaka
Ekolojik olanaklarımız sayesinde karşılaştırmalı, üstünlüğümüz bulunan diğer üretimi alanları meyvecilik ve
sebzeciliktir. Taze veya işlenmiş meyve ve sebze ürünleri ülkemiz için önemli ve sürekli bir ihracat potansiyeli
oluşturmaktadır.
5- Çiftçilerimiz büyük çoğunluğu işletme sermayesinden yoksun olup işlerini kredi ile yürütmektedir. Tarımsal
krediler yetersiz ve faizleri yüksektir. Özel bankalardan ve hatta tefecilerden yüksek faizlerle borçlanmak zorunda
kalan üreticilerimiz yıkıma sürüklenmektedir.
Ülkemizde bu güne kadar yapılan tarımsal destekler ekonomik ve toplumsal amaçlarına ulaşamamış, siyasal bir
yarışma aracı olarak, oy getirme amacı taşıyan faydacı anlayışlar sergilenmiştir. Bunun sonucu olarak, ağır
maliyet sorunları ve ülke ekonomisinin genel dengelerini, bozan üretim fazlalıkları ve stok maliyetleri ortaya
çıkmıştır. Bir çok ürün de doğal ekolojisi dışına taşırılarak toprakların yanlış kullanılmasına ve tarımsal yapının
bozulmasına yol açılmıştır. Fındık , çay ve tütün üreticilerine yapılan siyasal beklentili desteklerin ülke ekonomisi
ve tarımına büyük zarar olmuştur. Oysa ülkemiz koşullarında üretimi bazen-dirilmesi gereken yağ ve yem
bitkileri yeterince desteklenmediğinden üretimleri yeterli olmamaktadır.
Artık Türk tarımını destekleme, üretkenliğe, verimliliğe ve rekabet kabiliyetine kavuşturmayı amaçlayan bir yapıya
kavuştum 1 ma 1 ıdır.
Öncelikli ürünlerden başlıyarak prim sistemine geçmek en iyi destekleme aracı olacaktır. Ayrıca ekonomicilerin
değerlendirmelerine göre, türeticinin elinden çıktıktan sonraki evrede 3 katrilyon lirayı bulan vergi kaybı ve
soygun önlenerek ekonomimize büyük katkı sağlanacaktır.
6-Tarım kesiminde yaşayan insanlarımız dağınık ve örgütsüzdür, 1969 yılında çıkarılan kooperatifler yasası ile
kumlan çok amaçlı tarımsal kalkınma kooperatifleri daha sonra yurt dışına işçi gönderme aracı olarak
kullanıldığından büyük ölçüde amaçlarından saptırılmıştır.
1980 den sonra köy -Koop'un kapatılması ve sonraki iktidarların engelleyici politikaları nedeniyle çiftçilerin
örgütlenmesi yaygınlaşmamıştır T.K.K T.S.K. PANKO BİRLİK ve sulama kooperatifleri dışında örgütlenme yok
denecek kadar azdır.
Kamu sorumluluklarının giderek azaldığı Ülkemizde günün pazar ekonomisi koşullarına uygun ve çiftçilerimizin
ihtiyaçlarına cevap verebilecek ve onların sahipleneceği bir yapıda tarımsal örgütlenmeyi sağlamak zorunlu hale
gelmiştir
7- Tarımda çalışan insanlarımız, sosyal güvenlikten yoksundur. Yaşamlarının her aşamasında pek çok risk altında
bulunan çiftçilerimiz ülkemizde sosyal güvenlik kapsamına en geç alman kesimdir. Tarım işçileri SSK. yasası
sigorta primlerinin sadece
işçiler
tarafından ödenmesini öngördüğünden tarım kesiminde sigortalılık
yaygın 1 aşamamıştır.
Kamu kesimi hariç, tarımda çalışma düzeni yöresel töreler ve alışkanlıklara göre devam etmektedir.
Tarımda çalışanların çalışma koşulları ve ücretlerini belirleyecek yasal düzenlemeler ile tarıma
163
özgü sosyal
1
güvenlik sistemi yasaları bir an önce çıkarılmalıdır.
8- İlimiz bulunduğu konum ve ekolojik özellikleri sayesinde pek çok.meyve ve sebze türü yetiştirilmesine
uygundur. Tarıma dayalı gıda sanayinin ilimiz için alternatif bir sanayi ve çok önemli bir yatırım alanı olduğu
yıllardır öngörülmesjne karşın bu alanda bir gelişme olmamıştır.
Süt üreticileri sütlerini özel şirketlere maliyetlerinin altında fiyatlarla satmak zorunda kalmaktadırlar.
Ege bölgesinin ikinci büyük kenti olan Denizli de pastörize süt ve süt ürünleri üreten bir tesis olmaması ve hala
kent merkezinde sokak sütçülerinin satış yapması utanç vericidir.
Gerek iç tüketim isteklerini karşılamak ve gerekse dış pazar paylarımız arttırmak için gıda sanayii mutlaka
özendirilmelidir. Öncelikle süt ve et işleyen işletmelere ham madde yönelmesi için prim. gibi özendirme araçları
kullanılmalıdır.
Dünyada her gün daha çok aranan bio-tarım ürünlerine ağırlık verilmelidir. Hormon, yapay gübre ve tarım
ilaçlarının kullanılmadığı bio -tarım ürünleri için önceden ilaç ve gübre kullanılmamış topraklar tercih
edilmektedir. Bu nedenle İlimizde yeni sulamaya açılan Baklan Ovası bio - tarım ürünleri yetiştiriciliği için çok
uygundur. Baklan ovasının kontrol altına alınarak tarıma açılması çok yararlı olacaktır.
9-Tarımda atılımı esasını çağdaş teknoloji sağlayacaktır. Ülkemizin kendine özgü ve ekolojik koşullarına uygun
tarım teknolojilerini yine kendi ulusal olanaklarımızla türetmek ve kullanmak zorundayız.
Tarıma teknoloji ve bilgi aktarımında teknik eleman etkinliğinin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması sağlanmalıdır.
Geçmişte çok önemli ve etkin görevler üstlenmiş olan tarım ve Köy işleri Bakanlığı son dönemlerde hükümetlerin
tarımı dışlayan politikaları ile etkisiz ve işlevsiz hale getirilmiştir. Her İlçeye ve pek çok köye kadar uzanan
örgütü ile bu Bakanlık yeniden etkin hale getirilmelidir.
Üçüncü bin yılda Dünyada açlık sorunu büyüyecek, su ve buğday nükleer silahlardan daha etkin stratejik silahlar
haline gelecektir.
Gelişmiş ülkeler yıllardır kendi tarım sektörlerine öncelik tanıyarak her türlü desteği sağlamıştır ve belirledikleri
hedeflere ulaşmışlardır. Şimdi de bizim gibi ülkeleri rakip görerek tarımsal desteklerin kesilmesini ve Tarımsal
Kitlerin hızla özelleştirmesini dayatmaktadırlar.
Tarım ve tarıma dayalı sanayi yirmi birinci yüzyılda en değerli ve öncelikle konular olacaktır. Artık ülkemizde
tarım sektörü, kalkınmada öncelikli sektör sayılmalıdır. Üretimden pazarlamaya tüm evrelerde doğal
kaynaklarımızın korunması verimli kılınması insan kaynaklarımızın etkinleştirilmesi ve yaşam güvencelerini
sağlanması doğrultusunda sürdürülebilir, tarım tüm kalkınma çabalarıyla bütünlük içinde ek alınmalıdır.
K A YN A K L A R
Cumhuriyetin 75.Yılmda Türkiye Tarım Sempozyumu. T.C. Ziraat Bankası Z.M.O .Tübitak.
Türkiye Ziraat Mühendisliği iv. Teknik Kongeresi. T.M.M.O.B. Ziraat Mühendisleri Odası.
Türkiye İçin Tarım C H P Tarım Komisyonu Raporu.
164
/.
TURİZM
SEKTÖRÜNÜN DENİZLİ EKONOMİSİNDEKİ
ÖNEMİ VE SORUNLARI
Nuray ÖZDİPÇİNER , Şükran ÖKTEM
PAÜ. DMYO Turizm Programı
1.ÖZET
Günümüzde kitlesel bir olay haline gelen turizmin ülke ekonomileri üzerinde yarattığı etkiler giderek önem
kazanmaktadır. Ülkelerin karşılaştığı ekonomik sorunların çözümünde ve dar boğazların aşılmasında turizm
dinamik özellikleri ile adeta bir çıkış noktası oluşturmaktadır. Dünyada pek çok ülke bu sektör sayesinde önemli
bir döviz girdisi elde etmekte, istihdam düzeyini arttırmakta, ekonomik kalkınmalarını hızlandırmaktadırlar.
Denizli ekonomisinin genel yapısına bakıldığında sanayi ağırlıklı olduğu hemen görülmektedir. Hizmet
sektöründeki gelişme ise sanayi sektörüne paralel gelişen bankacılık sektörü ile sınırlı kalmaktadır. Turizm
sektörü ise çeşitli sorunlarla uğraşmaktan sanayi sektörü kadar gelişememiştir. Bu nedenle Denizli ilinin
ekonomik kalkınmasında dengenin sağlanabilmesi ve ayrıca turizmden beklentilerin elde edilebilmesi için bu
sektörün sorunlarına daha fazla eğilmek gerekmektedir.
THE IMPÇRTANCE OF TOURISM SECTOR İN
DENİZLİ ECONOMY AND IT'S PROBLEMS
1.ABSTRACT
Novvadays, tourism that becomes heap's events, the affects it create on countries economies starts to gain
importance. Tourism forms an exit goint with it's dynamic specialitiesto the solution of economic problems that
countries meet and to overcome to the bootle-neck. Many countries in the vrorld obtains foreign exchange ,
increases employment level and speed up their economic development due to this sector.
Looking at general structure of Denizli economy, it can easilly be seen that it's ındustry laden. The
development in service sector is restricted with the banking sector that develops parallel to the ındustry sector.
Because of struygling various problems, tourism sector couldn't developed as much as ındustry sector. Because
of this, for supplying the equilibrium of Denizli's economic development, and for obtaining the expects in
tourism, it's necessary to ine line on this sectors problems.
2. MATERYAL VE METOD
Araştırmada literatür taramasının yanı sıra, saha araştırma yöntemlerinden görüşme tekniği kullanılmıştır.
3. GİRİŞ
İnsanlar, tarihin her çağında değişik sebeplerle seyahat etmişlerdir. Ancak günümüzde sanayinin gelişmesi, kişi
başına düşen gelirin artması, refah seviyesini yükselmesi, insanların serbestçe kullanabilecekleri boş zamanların
çoğalması, turizme tarihte insanların ticari, dini ve askeri amaçlarla yaptıkları seyahatlerden çok farklı bir şekil
vermiş, turizm 2O.yy'ın sosyal ve ekonomik olayı niteliğini kazanmıştır.(Olalı ve Timur, 1998,17) Bu durum
turizm ekonomisi adı verilen ve ülkeler için büyük öneme haiz bir ekonomiyi oluşturmuştur.
Turizm ekonomisi; turistik olayların nedenlerini, kapsamını, gelişme koşullarını, sonuçlarını, bu olaylar
arasındaki neden-sonuç ilişkilerini bilimsel yöntemlerle ekonomik açıdan araştırmak turizm olayının bağlı
olduğu kanun ve ilkeleri ortaya koyan bir disiplindir.(Olalı ve Timur,1988,195)
165
Turizmde piyasaya sunulan mal ve hizmetler, diğer ekonomik sektörlerin mal ve hizmetlere benzemekle birlikte,
turizm hizmetinin üretim ve tüketilmesindeki amaçlardan doğan bazı özellikleri ve farklılıkları vardır. (Turistik
ürünün stok edilmemesi, kısa sürede arttırılamaması ve üretim anında satılması gibi) Alıcı için ise bu ürün temel
ve vazgeçilmez bir ihtiyaç niteliğinde değildir. Bu durum katı (inelastik) bir arz ve duyarlı (elastik) bir talebin
oluşmasına neden olmaktadır. Ülkelerin gelişmişlik düzeyine göre dışa dönük sanayilerin ekonomilerde yarattığı
etkiler turizm sektörü içerisinde de kendini gösterir.(İçöz ve Kozak, 1998,9)
Turizmin ekonomik etkileri ise aşağıdaki gibi sınıflandırılabilir ;
A-Turizmin Parasal Ekonomik Etkileri
1-Turizm ve döviz gelirleri
Bir ülkeye yönelik dış (incoming) turizm hareketleri, öncelikle bu ülkenin dış ticarette son derece önemli ihtiyacı
olan döviz girdilerini ve ülkede döviz arzını arttırmaktadır. (İçöz, 1998,185)
Gelişmekte olan ülkelerin turizmin parasal etkilerine olan ihtiyacı çok daha fazladır. Çünkü gelişmekte olan
ülkelerin turizm arzı açısından bir çok sorunu vardır. Gerek bu sorunların giderilmesi gerekse dış ödemeler
bilançosu açıklarının kapatılması için çok daha fazla dövize ihtiyaç bulunmaktadır.
2-Turizmin dış ödemeler dengesine etkisi
Dış ödemeler bilançosu, bir ülkenin belirli bir dönemde (genellikle bir yıl), dış alemden sağladığı gelirle, dış
aleme yaptığı ödemelerin yer aldığı bir tablodur. Daha öz bir deyişle bu bilanço, bir ülkenin belli bir dönemde,
döviz gelirlerinin ve döviz harcamalarını hesabıdır. (Dinler, 1995,477)
Uluslar arası turizmin neden olduğu döviz hareketleri, turist gönderen ülkenin döviz talebini, turist kabul eden
ülkenin de döviz arzını artırıcı bir rol oynadığından, ülkelerin dış ödemeler dengesini etkilemektedir. Turizmin
döviz arzını arıtıcı rolü bir ihracat şekli olmasından kaynaklanmaktadır.
Turizm sektörünün bir ülkenin ödemeler dengesi yaptığı etkiler olumlu ve olumsuz olmak üzere iki grupta
toplanabilir, incoming turizmdeki döviz arzını aksine, outgoing turizmde döviz talebi söz konusu olmaktadır.
Ödemeler dengesi pasif artan veren ülkeler, seyahatlerin kısıtlanması, tahsis edilecek döviz miktarını
sınırlandırılması veya çok özel durumda dış seyahatlerden yasaklanması gibi tedbirlere başvurarak döviz talebini
azaltma yoluna gidebilmektedirler.(Olalı ve Timur, 1988,89)
Tablo 1: Dış Turizm Bilançosu
Pasif Dış Turizm
Aktif Dış Turizm
(Turizm Giderleri)
(Turizm Gelirleri)
Vatandaşların ülke dışındaki konaklama,
Turistlerin ülkedeki konaklama,ulaştırma,
ulaştırma, yeme-içme gibi giderleri
yeme-içme, eğlence vb. ödemeleri
Turistik tüketim mallan ve hediyelik
eşya dış satımı
Turizm amaçlı dış yatırımlar ve ülkeye
kar transferleri
Turistik tüketim malları ve hediyelik eşya
dış alımı
Turizm amaçlı yabancı sermaye yatırımları
ve ülke dışına kar transferleri
Yabancıların kiraladıkları turizm amaçlı
tesislerin kira gelirleri
Yabancı personelin eğitimi için yapılan
ödemeler
Yabancı ülkelerdeki turizm amaçlı kiralanan
tesislere yapılan ödemeler
Yabancı ülkelerdeki personel için yapılan
eğitim giderleri
Yabancı ülkelerde yapılan turizm amaçlı
Yabancıların ülkedeki turizm amaçlı reklam
reklam ve tanıtım giderleri
ve tanıtım harcamaları
Yabancı turizm işletmelerine ödenen
Yabancı turizm işletmelerinden alman
komisyonlar
komisyonlar
Yerli işletmelerin dış ülkelerdeki banka ve
Yabancıların ülkedeki banka ve sigorta
sigorta kuruluşlarına yaptığı ödemeler
kuruluşlarına yaptığı ödemeler
Diğer döviz çıktıları
Diğer döviz girdileri
Toplam Giderler
Toplam Gelirler
Kaynak: İçöz ve Kozak, 1998,Turizm Ekonomisi, Ankara,s:188
166
Turizm gelirleri ile giderleri bir ülkenin dış turizm bilançosunu oluşturmaktadır. Tablo l'den görüldüğü üzere dış
turizm bilançosu, aktif ve pasif dış turizm olarak iki kolana sahiptir. Bu bilançoda yer alan fazlalık kuşkusuz
ödemeler dengesine olumlu etkide bulunacaktır.
3-Turizmin gelir yaratıcı etkileri
Ülkeye gelen turistlerin ve iç turizme katılan ülke vatandaşlarının yapmış oldukları turistik tüketim harcamaları
ile artan turizm talebini karşılamak amacıyla yapılan turistik yatırımlar gerek turizm sektöründe, gerekse sektörü
başlayan diğer sektörlerdeki üretim faktörlerinin gelirlerini oluşturur. Söz konusu direkt turistik tüketim
harcamalarının yarattığı gelir etkisi yanında, bu harcamaları gelir olarak elde eden birimlerin çeşitli nedenlerle
yaptıkları harcamalar, ekonomi içinde devir ederek yeni gelirlerin yaratılmasına neden olur. Bu mekanizmanın
işlemesi ile ortaya çıkan nihai turizm geliri, iç ve dış turistlerin yapmış oldukları turistik harcamalardan oldukça
yüksektir. (Olalı ve Timur, 1988, 106)
Turizmden hemen hemen bütün ekonomik sektörler faydalandığından, turizm gelirlerinin çabuk ve etkili bir
şekilde ekonomik dolaşımda yer alması, direkt, endirekt ve uyarılmış etkilere neden olmaktadır.(Olalı ve
Timur,1988,107) Böylece tüm ekonomide dinamizm oluşmaktadır.(İçöz ve Kozak, 1998,199)
4-Turizmin iç fiyatlara etkisi
Gelişen bir ekonomide uluslar arası ve ulusal turizmin canlanması hem ithal malları talebinde, hem de bölgesel
ürün ve üretim faktörleri talebinde bir artış yaratır. Bu talep artışı, üretim faktörlerinin maliyetlerinin artmasına
neden olduğu gibi, artan talebi karşılamak amacıyla alınan yatırım kararı ile yatırımın fiilen gerçekleşmesi
arasında geçecek sürede artan talebin neden olduğu fiyat artışlarına da neden olur.(Olalı ve Timur, 1988,137)
Turizmin bu enflasyonist karakteri hem yöre halkı hem de ekonomisi için önemli bir maliyet oluşturmaktadır.
Özellikle turistik bölgelerin gelişmesi ve bu sayede artan enflasyon, toprak değerlerinin de artmasına neden
olmaktadır.(Mathieson and Wall, 1982,86)
A-Turizmin Reel (Gerçek) Ekonomik Etkileri
1- Turizmin istihdama etkisi
Turizm sektörü, emek yoğun bir sektör olması nedeniyle, gerek turizm alanında yaratılan istihdam imkanları
gerekse turizmle bağlantılı diğer ekonomilerde yaratılan istihdam dolayısıyla önemli bir istihdam gücüne
sahiptir.
Turizmin istihdam etkisini özetleyecek olursak, üç tip istihdam ortaya çıkmaktadır. (İçöz ve Olalı, 1998, 220)
1-Otel, motel, restoran gibi turizm sektöründe yer alan tesislerdeki turist harcamaları nedeni ile bu tesislerde
yaratılan doğrudan istihdam.
2-Turizm sektörünün arz bölümünde yer alıp, turistik harcamalar sonucu oluşmayan, fakat turizmle ilgili, sektöre
girdi veren diğer sektörlerde oluşan dolaylı istihdam.
3-Bölge halkının turizmden kazandığı geliri yeniden harcanması sayesinde ve bir bakıma turizme çarpanın
etkileri sonucu ortaya çıkan ek istihdam, ya da uyarılmış istihdam.
Bazı yazarlar ikinci ve üçüncü tip istihdamlarıbirleştirerek dolaylı istihdam adını vermektedirler.(Mathieson and
Wall, 1982, 77) •
2- Turizmin diğer sektörler üzerinde etkisi
Turizm sektörü, turistik ihtiyaçların karşılanmasında ekonominin bütün sektörlerinden yararlandığı gibi, bazı
sanayi kollarını içine almakta, bazılarına kendi ihtiyacına göre şekil vermekte, bir kısmını da yeniden meydana
getirmektedir. (Olalı ve Timur, 1988,154) Çoğunluk turizmin bir bölgede gelişmesi bölgenin ekonomik
167
yapısındaki değişmelerle birlikte endüstriyel üretimde de değişmeler olduğunu ortaya koymuştur. Endüstrileşme
ile turizm aslında birbiriyle çelişir görünmekle birlikte; endüstrileşme, çağdaşlaşmanın gerekli bir unsuru
olduğuna göre, turistik gelişme endüstrileşmeyi teşvik edecektir. Turizm, her zaman değişim ve gelişimin temel
nedeni olmasa bile, çoğunlukla değişimlerin hızlanmasına katkıda bulunmaktadır. Özellikle tarımsal alanda bu
etkileşim daha fazladır.
Turizm ayrıca hizmetler sektörü üzerinde de önemli etkilerde bulunarak, bu sektörün yapısı üzerinde değişimler
yaratabilir. Böylece turizm diğer sektörler üzerinde yarattığı endirekt etkiden kaynaklanan sürükleyici bir rol
oynar.(Olah ve Timur, 1988, 155)
Turizm sektörünü genel ekonomiye olan katkılarını kısaca özetledikten sonra Denizli ekonomisine genel
bakış yapmak yerinde olacaktır.
bir
Sanayinin yapısına bakıldığında küçük, orta ve orta üstü işlemlerden oluştuğu görülmektedir. Ekonomik
faaliyetler sonucu ilde yaratılan katman değerin %31'i sanayi sektöründen elde edilmektedir. (DTO,1998,10)
Denizli sanayinin belki de en karakteristik diğer bir özelliği de istihdam yaratmayı amaç edinmiş ve dış satıma
dönük üretim yapan yapıda olduğudur. İthalatı da yalnızca makineler başta olmak üzere yatırım araçları ve
teknolojisidir.(DTO,1999, 8)
Denizli'deki sanayi kuruluşlarının il imalat sanayi içindeki paylan incelendiğinde; Dokuma, giyim eşya ve deri
sanayi %52, gıda, içki ve tütün sanayi % 1 1 , metal eşya makine teçhizat sanayi %17, orman ve mobilya sanayi
%11, petro-kimya - kömür - kauçuk ve plastik sanayi ürünleri % 3 , metal sanayi % 3 , taşa ve toprağa dayalı
sanayi % 1 , kağıt ürünleri ve basım sanayi % 1 , diğer imalat sanayi %1 'dir. Bunların içinde katma değer
açısından %49,33'lük payla 1.sırayı dokuma-giyim eşyaları ve deri sanayi 3.sırayı %13,7'lik payla taşa toprağa
dayalı sanayi almaktadır.(DTO,1998,10) Denizli'de Organize Sanayilerin dışında kent merkezide bir sanayi
alanıdır. Daha çok küçük tesisler kent merkezinin hemen her yerinde gözlenmektedir. (Mutluer, 1995,123)
Piar Gallup tarafından Denizli yöresindeki 191 firma üzerinde yapılan bir araştırmaya göre sanayi kuruluşlarının
%53 ihracat yapmakta, ihracat yapan iş kollarının başında ise %71 oranla dokuma-giyim, %56 ile demir çelik
madeni eşya gelmektedir.
Son iki yılda gerçekleştirilen hedefler ve önümüzdeki yıllarda gerçekleştirilmesi planlanan hedefler Denizli
ekonomisinin içine kapalı görüntüsünden kurtulmaya başlandığının ve dışa açılma hedefleri içinde olduğunun
göstergesidir. Ayrıca gerçekleşen hedefler %53'lük ihracat oranı ve ihracat yapmayan kesimin yarısının
önümüzdeki yıllarda dışa açılmayı planlaması globalleşme adına ilk adımların atıldığını ve bu yolda Denizli
sanayisinin bir ivme kazandığını göstermektedir.(Milliyet,1994,16) Yıllara göre ihracat rakamlarının artışı da
bunu doğrulamaktadir.(Ekol, 1998,7-12)
Yıllar
1990
1991
1992
1993
1994
1995
1996
1997
Tablo 2 : Yıllara Göre Denizli'de Yapılan İhracat Miktarları
ihracat Tutarı (USD)
120.112.570
140.039.004
154.994.020
174.816.382
262.284.429
332.800.426
341.099.936
443.449.301
Kaynak: Ekol Dergisi,1998, Denizli Sanayi Odası Yayını, s:12
1998 yılına kadar hızla gelişen ihracatta düşüş başlamıştır. Ocak ayındaki toplam ihracat rakamı 1 milyar 753
milyon dolar olarak gerçekleşti. Geçen yılın aynı ayındaki ihracat ise 2 milyar 53 milyon dolardı. Tekstil
sektöründeki düşüş % 5.3'tür. (Akdiş,1998, 9-11) Tekstil sektöründeki bu genel düşüş, Denizli'de bir numarada
yer alan tekstil sektörünü de etkilemiştir. Denizlideki tekstil sanayinde yaşanan en büyük sorun, krediyle yatırım
yapmak olmuştur. Tekstil sanayinin en karlı dönemlerinde sanayicilerin kapılarını çaldığı bankalar, global kriz
nedeniyle kredi politikalarını değiştirince, Denizli geri adım atmak zorunda kalmıştır. Bu günlerde bankalarla
mücadele eden Denizli'de yeni yatırım yoktur. Devam eden bazı yatırımlarsa durma noktasındadır. Yabancı
kaynakla yatırım yapmanın bedeli ödeyen sanayiciler, ihracatta sıkıntı yaşamadıklarını ortaya koymakta ve şirket
içinde yaşanan sorunlar nedeniyle bu fırsatları değerlendiremediklerini belirtmektedirler. Bu aşamada yeni sektör
arayışları gündeme gelmektedir. Yeni sektörlerin devreye girmesi, ili tek bir alana bağımlı olmaktan
168
/
j
V
kurtaracaktır.(Gözlem, 1998,4-5) Denizli için bu yeni alanlardan biri turizm sektörü olabilir. Çünkü hizmet ve
sanayi sektörleri arasındaki genel denge için bu sektör büyük önem arz etmektedir.(Özdipçiner,1997,17-18)
4. SONUÇ
Ekonomiye bu kadar büyük katkıları bulunan bir sektörün biraz teşvikle son zamanlarda üzerinde dolaşan
karabulutları üzerinden atabileceği inancı hakimdir. Denizli turizminin de yeni sektör arayışlarına alternatif
olabileceği düşünülmektedir. Bu amaçla Denizli turizminin sorunlarına şöyle bir bakmak yerinde olacaktır.
Ekteki tabloya göre (Denizli ilindeki turizm belgeli otellerin yıllar ve aylara göre dağılımı) ilimizdeki otellerin
doluluk oranlarının 96 yılından itibaren hiçbir ayda %50'nin altına düşmediği, 95 yılından itibaren yıllık olarak
%60 civarında seyrettiği görülmektedir.
Bu değerlendirmede 1999 yılı Türsab Kuşadası Bölgesel Yürütme Kurulu ve Denizli Skal Kulüp Sezon başı
durum değerlendirme raporundan yararlanılarak şu şekilde özetlenebilir ; Pamukkale turizminin 1999 yılı içinde
sahip olduğu sorunlar, Türk turizminin içinde bulunduğu genel sorunlardan kaynaklanmaktadır. Türkiye
turizmindeki son olumsuz gelişme ise 1999 sezonunun ilk yarısının kaybedilmesi ve bu kaybın yaklaşık 2 milyon
turist ve 200 milyon dolar olmasıdır. Türkiye bu sektöre 39 milyar dolar yatırım yapmıştır. Bu sektörde yaklaşık
2.500.000 kişi çalışmaktadır. Bu sektör 32 alt sektörü beslemektedir. Bu nedenlerle kayıp olmasına rağmen
Türkiye bu sektörden hiçbir zaman vazgeçemez. Ancak içinde bulunulan durumda Abdullah Öcalan'ın
yakalanması ile başlayan, İstanbul başta olmak üzere meydana gelen bombalanma olayları ile devam eden Türk
turizmini hedef alan mesajların dünya medyalarında yer alması Türk turizmini olumsuz etkilemiştir. Almanya
başta, İngiltere, Avusturya, Fransa, İtalya, İspanya ve İskandinav ülkeleri olmak üzere Türkiye'nin turist çektiği
ülkelerden ciddi iptaller yaşanmaktadır. Bu arada 62 milyonu bulan ve hızla gelişip büyüyen iç pazarın ihmali de
ayrı bir sorundur.
Bu olumsuzlukların ortadan kaldırılabilmesi için özelliklede dış pazara yönelik TÜRSAB ve TÜROB tarafından
yürütülen ve çözüm ortaklığı adı verilen bir proje bulunmaktadır. Bu proje, yurt dışında Türkiye'nin tanıtımma
rehberlik, lobi ve P.R. çalışmalarını içermektedir. Başta Almanya, İngiltere ve BDT ülkelerinde uzman
kuruluşlarla birlikte lobi ve PR çalışmaları başlamıştır. Bu çalışmalar Fransa, İskandinav ülkeleri ve diğer
ülkelere yayılacaktır. Bu çalışmalardan amaç, Türkiye'ye yönelik olumsuz propagandalar nedeni ile negatif olan
havayı yumuşatmak ve başlatılacak tanıtım kampanyalarına zemin hazırlamaktır. Ayrıca bu projeye kamu
yönetiminin desteği beklenmektedir. Bu değişimlerin ve yapılanmaların gerçekleştirilebilmesi için gerekli
enstrümanların devreye sokulması gerekmektedir.
Yerel bazdaki problemlere gelince;
1-Denizli havaalanının charter uçaklarına açıko İması
2-Pamukkale'nin tek gelir kaynağı gibi görünen kapı girişlerinde geçen yılın Nisan ayma göre meydana gelen
%60'hk ve yine geçen yılın Mayıs ayına göre meydana gelen %80'lik kayıp.
3-Termal turizmden söz edilip, uzun süre konaklanmanın sağlanmaması
4-İlgili birimler arasında eşgüdümün sağlanamaması.
5-Yetkilerin tek elde toplanamaması
6-Uzun süreli konaklama için ürünün çeşitlendirilememesi
Sonuç olarak Denizli Bölgesi turizmi, Denizli ekonomisi açısından, tüm ülke ekonomisinde olduğu- gibi önemli
bir yere sahiptir. Turizmin içinde bulunduğu problemlerden Denizli turizmi de payını almaktadır. Bu
problemlerin ortadan kaldırılabilmesi, daha çok genel problemlerin çözümü ile bağlantılıdır. Denizli yöresine ait
problemlerin çözümünde ise biraz daha fazla çalışma, yasal düzenlemeler ve daha fazla tanıtım gerekmektedir.
KAYNAKLAR
Akdiş Muhammed (1998) "Türkiye ve Dünya Ekonomisindeki Gelişmeler, İleriye Yönelik Beklentiler" Denizli
Ticaret Odası Dergisi. Yıl:2, Sayı: 18
Denizli Ticaret Odası, (1998) Ekonomik Yönü ile Denizli 1998. Denizli Ticaret Odası Yayınları:25, Denizli
Denizli Ticaret Odası, (1999) Ekonomik Yönü ile Denizli 1998. Denizli Ticaret Odası Yayınları:26, Denizli
Dinler Zeynel, (1995) İktisada Giriş. Ekin Kitabevi Yayınları, Bursa
Ekol,(1998) "
" , Ekol dergisi. Denizli ticaret odası yayınları
İçöz, Orhan ve Metin Kozak (1998) Turizm Ekonomisi; Turhan Kitabevi, Ankara
169
Mathieson A. And G.Wall (1982), Tourism: Economic. Phvsical and Social Impacts. Burt Mili, Itarlovv, Essex,
Longman Inc.
Milüyet,(1994) Denizli Sektör Araştırması. Ekim- Kasım 1994 Piar-Gallup Araştırma Ltd. Şti. İstanbul
Mutluer Mustafa (1995) Gelişimi. Yapısı ve Sorunlarıyla Denizli Sanayi. Ege Üniversitesi Basımevi, Denizli
Sanayi Odası, İzmir
Gözlem, (1998) "Denizli yol ayrımında; yeni sektör arayışları gündemde" Gözlem 23 Kasım 1998 Gözlem
gazetesi özel Denizli eki.
Olalı Hasan ve Alp Timur (1988) Turizm Ekonomisi: Ofis Ticaret Matbaacılıkjzmir
Özdipçiner Nuray (1997) "Turizm ve Ekonomik Denge", Denizli Ticaret Odası Dergisi.
EK : Denizli İlindeki Turizm Belgeli Otellerin Oda Doluluk Oranları ( % )
OCAK
ŞUBAT
MART
NİSAN
MAYIS
HAZİRAN
TEMMUZ
AĞUSTOS
EYLÜL
EKİM
KASIM
ARALIK
ORTALAMA
1992
44
43
45
63
64
58
60
73
67
68
50
45
57
1993
44
47
44
73
78
67
62
60
58
57
47
48
57
1994
49
44
43
44
41
43
51
58
57
53
28
46
46
1995
42
46
51
61
64
60
70
78
79
67
60
60
62
170
1996
44
61
61
64
71
66
73
78
82
75
65
58
67
1997
50
53
65
68
73
70
73
72
78
74
68
61
67
1998
55
52
55
62
77
70
79
76
77
78
57
50
66
TOPLAM KALİTE YÖNETİMİ AÇISINDAN ÇEVRE YÖNETİM
SİSTEMLERİ
Prof. Dr. Hüseyin ÖZGEN, Dr. Halil SAVAŞ
Çukurova Üniversitesi
İ.İ.B.F. İsletme Bölümü
Pamukkale Üniversitesi
İ.İ.B.F. İsletme Bölümü
1.ÖZET
Günümüzün küresel dünyasında ve özellikle son yıllarda rekabetin hızla artması, teknolojinin gelişmesi
ve sanayileşmeden dolayı, kalite ve çevre kavramlarına geçmişe göre daha fazla önem verilmektedir. Kalite ve
çevre yönetim sisteminin kurulması ve etkinliğinin sağlanması için tüm çalışanlar ortak hedeflere doğru
yönlendirilmelidir. Toplam kalite yönetimi; herkesin ortak hedeflere doğru yönlendirilmesini, iç ve dış
müşterilerin gereksinimlerinin karşılanması ile tüm işletme süreçlerinin sürekli olarak iyileştirilmesini
amaçlamaktadır. Bu çalışmada; ISO 14000 Çevre Yönetim Sistemleri tanımı, kapsamı, yararlan ve gerekleri
itibariyle toplam kalite yönetimi açısından ele alınmış ve bir işletmedeki çevre yönetim sistemi uygulaması
incelenerek, başka işletmelere örnek olabilecek proje düzeyinde bir uygulamadan elde edilen sonuçlar ortaya
konulmaya çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeleri Toplam Kalite Yönetimi, Çevre Yönetim Sistemleri, ISO 14000 Standartları, Kalite ve
Çevre Yönetimi.
2. GİRİŞ
21. yüzyıla girerken kalite, verimlilik, etkinlik ve çevre kaynaklarının korunması büyük bir önem
taşımaktadır. İşletmelerin pazar paylarını artırabilmeleri ve şiddetli rekabetin hakim olduğu bir dünyada başarılı
olabilmeleri için, bu kavramları ön plana çıkarmaları ve işletme içinde etkin uygulamaları gerçekleştirmeleri
gerekmektedir. Bu uygulamaları bünyesinde toplayan ve oldukça yaygın bir kavram olarak tartışma ve uygulama
alanı bulan toplam kalite yönetiminin başarıyla uygulanması, işletmelerde kalite güvence ve çevre yönetim
sistemlerinin kurulmasına ve bu sistemlerin etkin olarak işletilmesine bağlıdır. Bir sistem yaklaşımı
çerçevesinde; sorunlar ortaya çıkmadan önlem alınması, çevreye bir kaynak kullanımı ve kaynak yönetimi olarak
bakılması gerektiği, ekonomik ve sosyal gelişmenin çevreden ayrı düşünülemeyeceği ve işletmelerin
politikalarını, toplumsal ve çevreye duyarlı bir biçimde yeniden belirlemeleri gereği anlayışı almıştır. Bu anlayış
işletmeleri, hammadde ve enerjiyi etkin ve verimli kullanmaya zorlamaktadır. Kaynakların etkin kullanımı,
atıkların azaltılması, insan sağlığının ve çevrenin korunması, çevre dostu teknolojilerin kullanımı ve çevre dostu
ürünlerin üretimi gibi konularda başarılı çalışmalar yapan ve bunu belgelendiren firmalar, uluslararası düzeyde
de bir rekabet üstünlüğü elde etmektedirler.
3. TOPLAM KALİTE YÖNETİMİ
Toplam kalite yönetimi (TKY), sadece üretilen ürün ve hizmetlerin değil, bir bütün olarak yönetimin
kalitesini artırmayı amaçlamaktadır. Bu yönetim biçiminde tüm işlerin verimli ve bilimsel olmalarını sağlamak,
müşterilerin mevcut ve gelecekteki beklentilerini belirlemek ve bunları tam istenen sürede, ekonomik ve istenen
şekliyle karşılamak gibi bir iş anlayışı ve yönetim biçimi söz konusu edilmektedir (Tümer, 1995, s.44). Bu
yönetim anlayışı için günümüzde, birbirine benzer çeşitli tanımlar yapılmaktadır. Bu tanımlar arasında en çarpıcı
olanlarından birinde TKY, bir kuruluşta üretilen mal ve hizmetlerin, işletme süreçlerinin ve personelin sürekli
iyileştirilmesi ve geliştirilmesi yolu ile optimum maliyet düzeyinde önceden belirlenmiş olan müşteri ihtiyaç ve
beklentilerinin tüm çalışanların katılımı ve kendilerinden beklenen yükümlülükleri yerine getirmeleri yolu ile
karşılanarak, işletmenin toplam performansının iyileştirilmesi stratejisi şeklinde tanımlanmaktadır. Bu tanım
analitik bir bakışla incelendiğinde tüm süreçlerde sürekli iyileştirme ve geliştirme, optimum maliyet düzeyi, tüm
çalışanların katılımı, önceden belirlenmiş müşteri ihtiyaç ve beklentilerinin tatmini ve toplam performansın
171
iyileştirilmesi gibi ifadelerin TKY'nin tanımında belirleyici bir rol oynadığı görülmektedir (Peşkircioğlu ve
Diğerleri, 1995, s.52):
TKY tanımından da görüleceği üzere, kalitenin kaliteli olarak yaratılmasını hedefleyen TKY, yönetici
zihniyetinden ve örgüt kültüründen ileri derecede etkilenmektedir. Sistem yaklaşımı içinde insan unsuruna ağırlık
veren, sosyal ve davranışsal bilimlerden yoğun destek alan TKY, katılımcı ve paylaşımcı lider yöneticiler
gerektiren bir uygulamalı felsefedir (Üstel, 1995, s.3). Bu yönetim felsefesi, bir işletmeyi tüm yönleri ile sürekli
olarak daha iyiye götürmek için oluşturulmuştur. Yöneticilerde uzun dönem bakış açısı hakim olup, işletmenin tüm
süreçlerinin iyileştirilmesine birinci derecede önem verilmektedir. İyileştirme süreçlerinin ancak çalışanların bu
süreçlere gönüllü katılımı ile sağlanabileceği de her zaman göz önünde bulundurulmaktadır. TKY'de göz önünde
bulundurulması gereken noktalardan biri de, tüm bölümlerin iyileştirme çalışmalarına ek olarak birimler arası
ilişkiler ve dengelerin analiz edilmesi ve TKY felsefesinin bu ilişkilere göre düzenlenmesi gereğidir (Aşıkoğlu,
1997, s. 10).
!
t
V
Bu tanımlar çerçevesindeki bir TKY uygulamasının işletmelere sağlayacağı oldukça önemli yararlar
vardır. Bu yararlar şöyle sıralanabilir (Sezer, 1996, ss.121-122; Akdoğan, 1995 s.l 17; Plenert, 1996, ss.67-77):
(1) Pazar payı, verimlilik, rekabet gücü ve karlılık düzeyi artar.
(2) Çalışma hayatının kalitesi, çalışanların moral ve motivasyonu yükselir.
(3) Malzeme, zaman kaybı, tamir, yeniden işleme, stok, müşteri şikayetleri ve maliyetler azalır.
(4) Müşteri tatmini sağlanarak, müşterilerin güveni kazanılır veya var olan güven sürdürülerek müşteri
sürekliliği sağlanır.
(5) Ekip çalışması anlayışı benimsenerek, iş gören katılımcılığı ve tatmini artırılabilir.
(6) Yönetim ve iş gören arasındaki ilişkiler katılımcılık sayesinde iyileşir.
(7) Kültürel değişim süreci ile şirkete özgü şirket kültürü oluşturulabilir.
(8) Şirketin tamamında sürekli iyileştirme ve geliştirmenin benimsenmesi, çevresel kalite anlayışının da
artmasına yardımcı olur.
j
\.
4. ÇEVRE YÖNETİM SİSTEMLERİ
Bu kısımda, ISO 14000 Çevre Yönetim Sistemi (ÇYS) standartlarına dayalı olarak; ÇYS'nin tanımı,
kuruluş ve ürün değerlendirmesi gibi iki alt gruba ayrılabilen çevre yönetim sisteminin elemanları, sistemin
amaçlan ve bir işletme açısından çevre yönetim sistemine sahip olmanın yararları açıklanmaya çalışılmıştır.
4.1. Çevre Yönetim Sisteminin Tanımı
ı
J
Çevre yönetim sistemi; kuruluşa ait çevre yönetiminin uygulanabilmesi için gerekli kuruluş yapısının,
sorumluluk, usul ve işlemlerini uygulama için gerekli belgelerin ve kaynakların bütünü olarak tanımlanabilir.
ÇYS standartları, ürünün, hammaddeden-mamul madde haline getirilip etiketlenmesi, pazara arzına kadar her
kademede çevresel faktörlerin de göz önüne alındığı bir dizi standartlardır. Çevre yönetim sistemi; bir kuruluşun
çevresel amaçlarına ulaşabilmesi için faaliyetlerini planlama, uygulama, gözden geçirme ve geliştirmenin sürekli
dönüşümüdür. Bu tanımlama, işletme ve çevre amaçlarına sistematik ve stratejik bir yaklaşım getirmektedir.
Planlama, uygulama ve gözden geçirme gibi hususlar, etkin bir ÇYS kurulması, uygulanması ve bu sistemin
devam ettirilmesini sağlamaktadır.
4.2. Çevre Yönetim Sisteminin Kapsamı
<
Çevre yönetim sistemi, kuruluşların; politika ve amaçlarını tespit edebilmelerini mümkün kılmak
amacıyla mevzuatla koşulan şartlarla, önemli çevre etkilerini dikkate alarak, bir ÇYS için gerekli şartları
belirlemeleriyle ilgili hususları kapsamaktadır. Bu sistem kuruluşların kontrol altında tutabildikleri veya
etkileyebildikleri çevre yönlerine uygulanmaktadır. ISO 14000 serisini kapsayan çevre yönetim sistemi,
kuruluşlara çevre sorunlarını sistematik ve anlamlı bir biçimde ele almalarını sağlayacak bir dizi araç
sunmaktadır. İlgili standartlar; atıklar üzerine kısıtlamalar ya da üst sınırlar getirmek yerine karar alma
fonksiyonuna olumlu bir katılım sunmakta, her çevre sorununu ayrı ayrı ele almak yerine birçok alanlarda aynı
anda değişim yaratacak kapsamlı bir yaklaşım getirmektedir. Planlama, örgütleme, eğitim, inceleme ve karar
alma gibi yönetim alanına giren birçok fonksiyon üzerinde sistem yaklaşımı uygulanarak, personelin ve
kuruluşun uyacağı kesin bir kurallar dizisi ile önemli ölçüde geliştirilebileceğini yönetim üzerinde
vurgulamaktadır.
'/
'
ı
/
172
ISO 14000 standartları; sanayi kuruluşu, kamu hizmeti veren kurum, müşavirlik firması, halka ait
kuruluş, ürün ve hizmet tedarik eden bir kuruluş olup olmadığına bakılmaksızın, ürün ve hizmet satan ve 10 veya
daha çok kişinin çalıştığı her birime uygulanabilmektedir. Ancak, maden ocağı işletmeleri, petrol rafinerileri,
kimyasal madde kullanan üretici kuruluşlar, enerji üreten kuruluşlar, inşaat şirketleri, elektronik eşya üreticileri
gibi çevreye etkileri görülür biçimde fazla olan kuruluşlar ISO 14000 belgesi almaları konusunda üzerlerinde
daha fazla baskı hissetmektedirler. Bu kapsam çerçevesinde ÇYS özellikle;
(1) Bir çevre yönetim sistemi uygulayan, bu sistemi sürdüren ve geliştiren,
(2) Kendi çevre politikasına riayeti taahhüt eden,
(3) Bu riayeti başkalarına da gösterebilen,
(4) Çevre yönetim sistemini, kendi bünyesinin dışındaki bir kuruluşa tescil ettirmek ve bu konuda belge
almak isteyen,
(5) Kendi isteği ile bu standarda uyma konusunda kararlı olan ve bu hususu açıkça beyan eden; boyut, tip
ve gelişmişlik düzeylerine bakılmaksızın çevre yönetimini geliştirme ve uygulamaya veya mevcut çevre yönetim
sistemlerini geliştirmeye niyet eden küçük ve orta büyüklükteki kuruluşlar dahil olmak üzere bütün kuruluşlara
uygulanabilir.
ISO 14000 ÇYS Standartları, kuruluş ve ürün değerlendirmesi olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır.
Kuruluş yönelimli standartlar, bir ÇYS'nin oluşturulup çalıştırılması ve değerlendirilmesi için kapsamlı ilkeler
saptamakta ve diğer kuruluş-çevre sistemleriyle ara yüz oluşturmaktadırlar. Bir ÇYS, yönetim fonksiyonlarını,
yönetim plan ve kararlarının örgütün çevre ile ilgili stratejik amaçlarını desteklemesini temin edecek biçimde
düzenlemektedir. Kuruluş değerlendirmesine yönelik standartlar; çevre yönetim sistemi, çevre denetimi ve çevre
performans değerlendirmesi gibi standartlardan oluşmaktadır. ÇYS ile ilgili belgelendirme standardı ISO 14001
yanında ISO 14004 kılavuz standardı yer alırken, çevre denetimiyle ilgili birçok kılavuz standart bulunmaktadır.
Performans değerlendirmesiyle ilgili ise, ISO 140031 standardı henüz gelişim aşamasındadır (Cascio ve
Diğerleri, 1996, ss.31-34).
Ürün yönelimli standartlar ise; ürünlerin ve hizmetlerin ekonomik ömürleri boyunca çevre üzerindeki
etkilerini, çevre etiket ve bildirimlerini ne yönde etkilediklerini araştırmaya yönelik olup, örgütün planları ve
kararlarını desteklemek için gereksinim duydukları bilgilerin sağlanmasını ve belirli çevre bilgilerinin
tüketicilere ve öteki ilgililere aktarılmasını kolaylaştırmaktadır (Connell, 1996, s.121). Ürün değerlendirmesi ile
ilgili standartlar; ürün standartlarında çevresel yönler kılavuzu (Guide 64 olarak değiştirilmiştir), çevre
etiketlemesi standartları ve hayat boyu değerlendirme olarak, bu alandaki uzmanlar ve uygulamacılar tarafından
kullanılabilecek önemli araçlardır (Atasoy, 1997, ss.65-66).
4.3. Çevre Yönetim Sisteminin Amaçları ve Yararları
Çevre yönetim sistemi standardı, bütün kuruluşların çevre sistemini kurabilmesi amacıyla, bir yönetim
sisteminin şartlarını belirlemekte; her çeşit ve büyüklükteki kuruluşlara, değişik coğrafi, kültürel ve sosyal
şartlara uygulanabilmektedir. Sistemin başarısı değişik düzeylerde değişik görevleri ifa eden personelin, özellikle
üst yönetimin bu konudaki taahhütlerine bağlıdır. Böyle bir sistem, kuruluşlara; çevre politika ve amaçlarım
tespit edebilmeleri için bir usul geliştirme, bu usulün etkinliğini değerlendirme, bu politika ve amaçlara bağlılığı
gerçekleştirebilme ve-bu bağlılığı başkalarına da gösterebilme imkanı vermektedir. Standardın genel amacı,
sosyo-ekonomik ihtiyaçlarla dengeli bir şekilde, çevrenin korunması ve kirlenmenin önlenmesidir.
Kuruluşlara sistematik bir çerçeve içinde kendi faaliyetlerinden kaynaklanan çevre etkilerini
azaltmalarını, değerlendirmelerini ve yönetmelerini sağlayan çevre yönetim sistemi; çevre-ekonomi
bütünleşmesinin sağlanmasında önemli bir rol oynayarak, herhangi bir faaliyetin planlama ve uygulama
aşamasında, ekonomik gelişme ile çevreyi koruma gayretlerinin bütünleştirilmesini amaçlamaktadır (Gülsever,
1997, s.82). Çevre yönetim sisteminin amaçları kısaca şöyle ifade edilebilir:
(a) Kuruluşlara sistematik bir çerçeve içinde kendi faaliyetlerinden kaynaklanan çevre etkilerini
azaltmalarını, değerlendirmelerini ve yönetmelerini sağlayan çevre yönetim sistemi kurmalarını sağlar.
(b) Çevre-ekonomi bütünleşmesinin sağlanmasında önemli bir rol oynayarak, herhangi bir faaliyetin
planlama ve uygulama aşamasında, ekonomik gelişme ile çevreyi koruma gayretlerinin bütünleştirilmesini
sağlar.
(c) Kanuni gereklere uygunluğu sağlayan kuruluş amaçlarını destekler.
(d) İşletme içi çevre kalite politikalarının oluşturulmasını sağlayarak, piyasa beklentilerine cevap
vermeye çalışır.
(e) Kuruluşların geleceğe yönelik rekabet güçleri için, etkin ve stratejik bir kalite ve çevre yönetim
sistemi kurmasını sağlar.
173
Bir işletmenin ISO 14001 belgesi alması, müşterilere örgütün çevresel amaç ve hedeflerini
gerçekleştirecek bir yönetim sistemine ve düzeltici yada önleyici faaliyetler ve eğitim aracılığıyla yönetim
sistem, i geliştirecek bir yapıya sahip olduğunu garanti etmektedir. Bu yönetim sistemi ile şirketler faaliyetlerini
kontrol etme yanında, yasa ve yönetmeliklere tam uyum sağlama imkanı bulabileceklerdir (Nemli, 1997, s.89).
Etkin bir çevre yönetim sisteminin kuruluşlara sağlayabileceği başlıca yararlar şunlardır (Kumbur, 1996, s.102;
Lostar, 1996, s.47; Atayeter ve Taslak, 1997, s.85; Goodman, 1999; Capaccio, 1999; Frederics ve McCallum,
1999;Wilson, 1999):
(1) ÇYS belgesinin alınmasıyla, iyi bir halkla ilişkiler düzeninin sağlanması ve korunması imkanı
doğabilecektir. Firmanın ürünlerinin paketlenmesindeki çevreci anlayış ve toplumda çevre korunmasına verilen
önem, firmanın itibar ve pazar payının artırılmasını sağlayabilecektir.
(2) Satıcıların belgelendirilmesinde koşulan şartlar kazanılabilecektir. Özellikle gelecek yıllarda,
işletmelerin kalite ve çevre sistemine sahip olan işletmelerle birlikte çalışma isteği ve ihtiyaç duydukları
maddeleri bu işletmelerden karşılamaya yönelmeleri ÇYS belgelendirmesini yararlı hale getirmektedir.
(3) Atık yönetimi ile kirleticileri daha verimli yok edebilmek için atıkların atılma imkanının
kazanılması ve arıtılması mümkün olabilecektir.
(4) Maliyetlerin kontrolü ve azalması sağlanabilecektir. ISO 14001 Belgesi uzun dönemde
işletmelerde maliyetlerin azalmasına yardımcı olacaktır.
(5) Toplumda çevre bilincinin gelişimine paralel olarak, ÇYS geliştiren ve iyileştiren bir kuruluş
toplumla ilişkilerini de bu çerçevede iyileştirmiş olacak, çevresel sorumluluk ve riskini azaltabilecektir.
(6) Üretim sistemlerinin ve ürünlerin çevre üzerindeki etkilerini belirleme ve bunların giderilmesini
güvence altına almak için, bir yönetim sistemi oluşturmak mümkün olabilecektir. Bu şekilde, hurda oranlarının,
kaynak kullanımının, çevreye yönelik risk ve zararların, çevre kirlenmesinin en aza indirilmesi de
sağlanabilecektir.
.
(7) Çevre yönetim sistemleriyle, kullanılan kimyasal madde ve atık miktarlarını azalttıkça, bu
maddeler yüzünden zarar gören çalışan sayısı da azalacaktır.
,
j
f.
'
}
/
V
5. ÇEVRE YÖNETİM SİSTEMİNİN GEREKLERİ
Bu bölümde; belgelendirmede esas alınan ISO 14001 ÇYS Standardına dayalı olarak, sistemin gerekleri
açıklanmaya çalışılmıştır. Üst yönetimin taahhüdünün sağlanması ve başlangıç düzeyindeki incelemeden sonra,
çevre politikası, planlama, uygulama ve işletme, kontrol ve düzeltici faaliyet ve yönetimin gözden geçirmesi gibi
ana başlıklardan oluşan sistemin gerekleri, alt bölümleri de dikkate alınarak ve uygulamalı örneklerle
açıklanmaya çalışılmıştır.
j
\
5.1. Çevre Politikası
Çevre yönetim sisteminin amaç ve hedeflerinin gerçekleştirilebilmesi için, çevre politikası bir temel
oluşturmaktadır. Üst yönetim tarafından açık ve anlaşılabilir olarak tanımlanması gereken çevre politikası ISO
14001 standardının A.4.1 bölümüne göre, bir kuruluşun; çevre başarısını sürdürebilmesi ve bu başarıyı
geliştirme imkan ve ihtimalini koruyabilmesi amacıyla ÇYS'nin uygulamaya konması ve geliştirilmesinde
yönlendirici bir rol oynayan, üst yönetimin, kuruluşla ilgili kanunlara uyum, sürekli gelişim ilkesine bağlılık ve
kirliliğin önlenmesi konularındaki taahhüdünü yansıtan, ayrıca kuruluşun üzerinde amaç ve hedeflerini
geliştirebileceği bir temel oluşturan ÇYS'nin en önemli temel taşı olarak tanımlanabilir. Çevre politikası,
kuruluşun, faaliyet, ürün ve hizmetlerinin nitelik, ölçek ve çevre etkilerine uygun olmalıdır. Bu çerçevede, ISO
14001 standardının değişik gereklerini karşılamak üzere çevre politikasıyla ilgili ifadeleri içeren bir örnek Tablo1 'de verilmiştir.
,
j
>\
Çevre Politikası, kuruluşun faaliyetlerinin geçmişte, bugün ve gelecekte çevre üzerinde yarattığı olumlu
ve olumsuz etkileri belirlemesini içermelidir. Kuruluş politikalarını tespit etmeden, amaç ve hedeflerini öncelik
sırasına koymadan önce faaliyet, ürün ve hizmetlerinin çevreyle ilgili yönlerini ve önemli çevre etkilerini
belirlemelidir. Bu çerçevede belirlenen çevre politikası; sürekli gelişme, kirliliğin önlenmesi ve mevcut kanun ve
idari düzenlemelere uygunluk gibi üç temel sütun üzerine kurulmaktadır (Stapleton ve Diğerleri, 1998, s. 15;
Simith, 1999).
5.2. Planlama
ISO 14001'e göre, çevre politikası oluşturulduktan sonra kuruluş ÇYS ile ilgili planları hazırlamalıdır.
Planlamada, kuruluşun faaliyetlerinin ve hizmetlerinin çevreye olan etkileri, teknolojik konumu ve mali durumu,
174
i
/
çevre yasaları ve yönetmelikleriyle uyumlu amaç ve hedefler belirlenmeli ve çevre yönetim programı
oluşturulmalıdır. Çevre yönetim sisteminin planlanması, işletmenin kapsamlı planlarının bir parçası olmalı, çevre
sisteminin zayıf ve güçlü yanlarını değerlendirmeli ve planlamadan etkilenecek herkesi içine almalıdır. Planlama
yapılırken, geçmiş yılların planları, denetim ve kaza raporları göz önüne alınarak planlar hazırlanmalıdır
(Lafontaine, 1999). ISO 14001 standardına göre planlama kapsamında yer alan çevre yönleri, kanuni ve diğer
şartlar, çevre amaç ve hedefleri ve çevre yönetim programı alt başlıklar halinde aşağıda açıklanmaya
çalışılmıştır.
Tablo-1: Bir Sanayi İşletmesinin Çevre Politikası
XA.Ş.
ÇEVRE EL KİTABI
TARİH: 01/06/1998
Revizyon No: 1
XA.Ş.
ÇEVRE POLİTİKASI
Sayfa No: 2
01.12.1997
X A.Ş. olarak aşağıdaki ana hedeflerimiz doğrultusunda; çevre performanslınızı önümüzdeki yıllar
boyunca sürekli geliştirerek, çevre kirliliğini önlemeye kararlıyız.
• Şirketimizle ilgili çevre kanun ve yönetmeliklerine uymayı taahhüt ederiz.
• Muhtelif bakım sistemleri ve yatırım projelerini uygulayarak enerji kullanımını azaltacağız.
• Su tüketimini azaltacağız.
• Katı atıklarımızın mümkünse geri kazanımım, değilse çevreye zarar vermeden bertarafını
sağlayacağız.
• Ağaçlandırma projelerine destek olacak ve arazimizdeki ağaç sayısını artıracağız.
Bu politikamız, tüm çalışanlarımıza aktarılarak; politikamız kapsamındaki faaliyetlerde katılım
sağlanacaktır. Çevre yönetimi ile ilgili bilgiler halkın ve diğer kuruluşların da talepleri halinde kendilerine
verilecektir.
İCRA KURULU
İBRAHİM AKIN
ERDOĞAN ALSAN
Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı
Yönetim Kurulu Başkanı
5.2.1. Çevre Yönleri
Çevre yönleri, kuruluşun, karşılıklı olarak, çevreyle etkileşen faaliyet, ürün ve hizmetlerinin çevre
üzerinde meydana getirdiği ve olması muhtemel önemli çevre etkileri olarak tanımlanabilir. Tanımda yer alan
çevre etkileri ise, kuruluşun faaliyet, ürün ve hizmetleri dolayısıyla çevrede kısmen veya tamamen ortaya çıkan
zararlı veya yararlı, yani olumlu veya olumsuz her türlü değişikliktir. Kuruluş, çevre üzerinde önemli etkilere
sahip çevre yönlerini belirleyebilmek amacıyla; faaliyet, ürün ve hizmetlerinin kendisi tarafından kontrol altında
tutulabilen veya etkilenebilen çevre yönlerine ilişkin bir usul belirlemeli ve bunun devam ettirilmesini
sağlamalıdır. Bazı çevre yönlerine ilişkin olarak atıkların geri kazanılması, atık suyun arıtılması, kimyasal
madde, su ve enerji kullanım işlemleri ve ürünlerin elden çıkarılması örnek verilebilir. Çevre etkilerine ilişkin
olarak ise; bitkiler, canlılar, tarımsal alanlar, orman, su ve yer altı kaynakları, hava,su ve atıkların geri kazanımı
üzerindeki etkileri örnek gösterilebilir. Çevre yönlerine ilişkin tablonun küçük bir bölümü Tablo-2'de verilmiştir.
Tablo-2: Katı Atıklar Yönünden Ofislerden Kaynaklanan Çevre Yönleri
KAYNAKLANDIĞI
ÖNEM
YÖN. PROG. YERİ
ATIK İSMİ
DERECESİ
YER
1
İve 2
Kağıt Esaslı
A,D,E,F,J,K,L
Ofislerden Çıkan Atık Kağıtlar
Fotokopiden Çıkan Atık Kağıtlar
E,F
M
Arşivden Çıkan Atık Kağıtlar
J
Etiket Nüshaları
175
5.2.2. Kanuni ve Diğer Şartlar
Kanuni ve diğer şartlar, çevre politikasının uygunluk kapsamına giren konulardan biridir. ISO 14001
standardının 4.2.2 bölümüne göre bu gerek kuruluşun, faaliyet, ürün ve hizmetlerine doğrudan uygulanabilecek
olan; kanundan doğan ve kendiliğinden gönüllü olarak uymayı kabullendiği, uluslararası, ulusal ve yerel
düzeydeki şart ve gerekleri tespit ederek, bunları elde edebilmek amacıyla bir usul belirlemesini kapsamaktadır.
Standardın bu maddesi, bir kuruluşun; faaliyet, ürün ve hizmetlerine uygulanabilir ve kuruluşla direkt ilgili
kanuni ve diğer şartları belirlemesini, yorumlamasını ve katalog haline getirmesini istemektedir. Bu gereklilik,
birden fazla ülkede iş yapan kuruluşların, bütün uygulanabilir ülkelerin çeve kanunlarını anlamalarını ve
konuyla ilgili teknik bir çalışma yapmalarını gerektirmektedir (Stapleton ve Diğeıleri, 1998, s. 19). Kuruluşlar bu
konuda; on-line olarak İnternet servisleri, bilgisayar disk veya disketleri yada yazılı olarak kanuni ve idari
düzenlemeler konusunda bilgi sağlayan ticari kuruluşlar, ulusal ve yerel düzeydeki kamu kurum ve kuruluşları,
iş kollarında kurulan birlik, grup ve meslek odalarıyla kamuya açık kütüphanelerden yararlanabilirler.
,
j
/
5.2.3. Amaçlar ve Hedefler
Çevre amaçları, kuruluşun; gerçekleştirmek amacıyla kendisi için tespit ettiği, mümkün olan hallerde
sayılarla ifade edilebilen, durum, seviye ve değerler olarak tanımlanmaktadır. Çevre hedefleri ise, kuruluşun
tamamına veya bir bölümüne verilebilen çevre amaçlarından kaynaklanan ve bu amaçların gerçekleştirilmesi için
tespiti gerekli olan, mümkün olduğu ölçüde rakamlarla ifade edilebilen ve ulaşılması gereken ayrıntılı icraat
kademeleridir. Çevre amaçları, kuruluşun amaçlarını genel olarak yansıtırken, hedefler ise, amaçlara yönelik
rakamsal değerleri kapsar. Örnek olarak, kirletici emisyonların azaltılması bir çevre amacı iken, bu amaca
yönelik CO2 emisyonunun % 15 azaltılacağının belirtilmesi, çevre hedefini oluşturur. Kuruluş, bünyesi içinde
her görev için ve her düzeyde bunun gibi çevre amaç ve hedeflerini tespit edip bunları belgeye bağlamalı ve
devamını sağlamalıdır. Çevreyle ilgili amaç ve hedefler belirlenirken; atıkların ve kaynak kullanımının
azaltılması, çevreye verilen kirleticilerin azaltılması veya tamamen ortadan kaldırılması, ürünlerin; üretim,
kullanım ve atılma safhalarında çevre üzerindeki etkilerini en düşük seviyeye indirecek şekilde tasarlanması,
ham maddelerin çevre etkilerinin kontrol altına alınması ve yeni gelişmelerin çevre etkilerinin en düşük seviyeye
indirilmesi gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
i
/
V
5.2.4. Çevre Yönetim Programı
Çevre yönetim programı; stratejik çevre planının sağladığı çerçeve içinde, özel faaliyetlerle ilgili olarak
beyan edilen çevre hedeflerine ulaşabilmek için atılacak adımları, çizelgeleri, kaynak ve sorumlulukları
belirleyen kısa vadeli bir harekat planıdır. Çevre yönetim programlan bir yıl için düzenlenmeli ve meseleler
kuruluş için arz ettiği öncelik sırasına göre ele alınmalıdır. Bir kuruluşun politikaları, çevre yönleri ve kanunlar,
çevre yönetim programının yapısını direkt olarak etkiler. Çevre yönetim programlarının uygulanmasının günlük
yönetim görevleriyle bütünleştirilmesi ve bu görevleri yapan kişilerin sorumluluklarına bırakılması programların
başarısı açısından önemlidir. Çevre yönetim programını uygulamak için gerekli araçlar; belgelendirilmiş
süreçleri, uygulamaları, usulleri, işçilerin eğitimi ve bilgilendirilmesini ve acil hal planlamasını kapsamaktadır.
j
'j
5.3. Uygulama ve İşletme
Çevre yönetim sisteminin önemli bir gereği olarak uygulama ve işletme; ÇYS'nin uygulanması, çevre
politikasıyla belirlenen amaç ve hedeflere ulaşılması ve tüm bunlarda etkinliğin sağlanması için gerekli görev,
yetki ve sorumlulukların belirlenerek yeterli kaynak, teknoloji, finans ve insan gücü sağlanmasıdır. ISO 14001
ÇYS standardına göre, uygulama ve işletme yedi elemandan meydana gelmektedir. Bu elemanlar; yapı ve
sorumluluk, eğitim, bilinçlendirme ve ehliyet, haberleşme, çevre yönetim sistemiyle ilgili belgeye bağlama
işlemleri, belge kontrolü, işletme kontrolü ve acil hal hazırlığı ve bu hallerde yapılması gereken işler olarak
aşağıda açıklanmıştır.
j
/.
5.3.1. Yapı ve Sorumluluk
Yapı ve sorumluluk; çevre yönetim sisteminin etkinliğini sağlamak amacıyla görev, sorumluluk ve
yetkilerin tanımlanmasını, belgeye bağlanmasını ve ilgililere duyurulmasını gerektirmektedir. Özellikle, ÇYS
gereklerinin belirlenmesi, uygulanması, devam ettirilmesi ve çevre sisteminin performansının üst yönetime rapor
edilmesinde sorumluluğa sahip bir yönetim temsilcisi atanmalıdır. Küçük ve orta büyüklükteki işletmelerde, bu
işlemler bir kişi tarafından yürütülebilir. Büyük ve karmaşık bir yapıya sahip kuruluşlarda ise, birden fazla
176
j
f.
yönetim temsilcisi atanabilir. Yönetim temsilcisinin gerekli çalışmaları etkin olarak yapabilmesi için, üst
yönetim; gerekli kaynakları sağlama sorumluluğunu yerine getirmelidir.
5.3.2. Eğitim, Bilinçlendirme ve Ehliyet
Bu madde, kuruluşların; çevre üzerinde önemli etkiler yapabilecek çalışmaları olan kişilere uygun bir
eğitim sağlamalarını gerektirmektedir. Etkin bir ÇYS için; her bir işçinin çevre üzerinde gerçek veya potansiyel
etkisi ve ÇYS çalışmalarının yürütülmesinde önemli fikirleri olduğu düşünülerek eğitim çalışmaları yapılmalıdır.
Özellikle anahtar görevlerdeki personel için, çevre politikası, önemli çevre etkileriyle ilgili faaliyetler,
prosedürler, diğer belgeleme işlemleri ve çevre yönetimi gereklerine uygunluğun önemi konusunda özel bir
eğitim programı uygulanmalıdır. ISO 14004'ün 4.3.2.5 bölümüne göre, eğitim programlarının geliştirilmesinde
aşağıdaki adımlar takip edilebilir (Stapleton ve Diğerleri, 1999, s.30):
(a) Personelin eğitim ihtiyaçlarının ve gereklerinin belirlenmesi,
(b) Eğitim amaçlarının tanımlanması,
(c) Uygun eğitim program ve metotlarının seçilmesi,
(d) İhtiyaçlara cevap verecek eğitim planının hazırlanması,
(e) Eğitim programının uygulanması,
(f) Eğitimin izlenmesi ve kayıtların yapılması,
(g) Eğitimlerin etkinliğinin değerlendirilmesi,
(h) İhtiyaç duyulursa yeni eğitim programları geliştirilmesi.
5.3.3. Haberleşme
Haberleşme, bir kuruluşun çevre yönleri ve ÇYS yönünden; bünyesinde mevcut görevlerden sorumlu
çeşitli düzeydeki birimler arasında ve kuruluş dışındaki ilgili taraflardan gelen, konuyla ilgili haber ve belgelerin
kabulü, belgeye bağlanması ve cevaplandırılması için gerekli usul ve işlemleri gözden geçirmesini, gerekirse iç
ve dış maksatlı raporlar hazırlamasını ve bu konudaki kararlarını kaydetmesini ister. Haberleşmeyle ilgili
kurallar ilgili taraflarla bir iletişim kurulmasını, bunların endişe ve düşüncelerinin dikkate alınmasını da içine
alabilir. Bazı durumlarda ilgili taraflara verilmesi gereken cevap, kuruluş işlem ve işletmeleriyle ilgili çevre
etkilerine ait bilgileri kapsayabilir. Bu kurallar, acil haller planı ve ilgili diğer konularda kamu kuruluşlarıyla
kurulması gereken haberleşme düzeniyle ilgili usulleri de düzene koymalıdır.
Etkin ve güçlü bir çevre yönetiminin anahtar yönlerinden biri olarak işçilerle, ilgili kişi ve birimlerle,
kamuoyundan ilgilenenlerle ve müşterilerle etkin bir iletişim kurulmalıdır. Bunun için haberleşme amacıyla;
kamuoyuna ve ilgili taraflara yönelik çevre konularıyla ilgili yönetim ve işçiler tarafından düzenli
bilgilendirmeler, yazılı iletişim, süreli mektup, bülten veya yıllık raporlar ve tüketiciler için 800'lü hatlar
kullanılabilecek değişik ve yararlı başlıca araçlardır. Etkin bir iletişim için haberleşme konusunda bu araçlar bir
fikir verebilir. Ancak her kuruluş, kendi amaç ve ihtiyaçları doğrultusunda değişik haberleşme araçlarına
başvurabilir. Haberleşme araçları kullanılırken, mesajların basit, açık, anlaşılabilir ve kesin olmasına özen
gösterilmelidir. Haberleşme sistemi, kuruluşun kültürüne ve stratejilerine uygun olmalıdır.
5.3.4. Çevre Yönetim Sistemiyle İlgili Belgeye Bağlama İşlemleri
Kuruluş, yönetim sisteminin ana unsurlarının ve bunların etkileşimlerinin açıklanması ve ilgili
belgelerin yönlendirilmesi için gerekli bilgileri sağlamalı, kağıt üzerinde veya elektronik biçimde saklanmaları
için gerekli tedbirleri almalıdır. Belgeye bağlama işlemleriyle ilgili ayrıntının niteliği çevre yönetim sisteminin
temel unsurlarının, bunlar arasındaki etkileşimin açıklanması için yeterli olmalı; çevre yönetim sisteminin özel
bölümlerinin çalışmasıyla ilgili daha ayrıntılı bilgilerin nereden elde edilebileceği konusunda yol gösterici
özelliğe sahip olmalıdır. Belgeye bağlama sistemi, kuruluş tarafından yürütülen diğer sistemlerle
bütünleştirilebilir veya ortaklaşa kullanılabilir. Ancak bunun bir tek el kitabı şeklinde olması zorunlu değildir.
ÇYS belgeleme düzeninin hazırlanması; kuruluşun çevreyle ilgili amaçlarının gerçekleştirilmesi için
nelerin gerektiğinin anlaşılmasında personele yardımcı olmakta, sistemin ve çevreye yönelik icraatta, elde edilen
başarının değerlendirilmesine imkan sağlamaktadır. Belgeye bağlama işlemleri, ÇYS açısından minimum
gereklilik olarak düşünülmeli, müşterilerin ihtiyaç ve beklentileri göz önüne alınarak düzenli bir şekilde yeniden
gözden geçirilmelidir. ÇYS kapsamında hazırlanacak belgeler genel olarak çevre el kitabı, prosedürler ve iş
talimatlarını kapsamalıdır (Oliveira, 1999):
177
5.3.5. Belge Kontrolü
Bir kuruluş, belge kontrolünün nasıl yapılacağını belirlemek ve çalışanların uygun ÇYS belgelerini
kullanmalarını sağlamak amacıyla bir prosedür oluşturmalıdır. Belge kontrolünde; özellikle çevre politikası,
çevre el kitabı, çevre amaç ve hedefleri, prosedürler, iş talimatları, formlar ve diğer çizimlerle ilgili belgelerin
kontrolü yapılmalıdır. Belgeler ihtiyaç duyulan sayıda dağıtılırsa, kontrol işlemleri de kolay olarak yürütülebilir.
Kontrol işlemlerinde; ÇYS belgeleri ve belge kontrolüyle ilgili kayıtlar dikkate alınmalıdır. Belge kontrolü ve
kayıtlarla ilgili gereklerin, belge gereklerinde; ÇYS'yi oluşturan ana belgeler, belge kontrol gereklerinde;
hazırlama, yayım, revizyon ve dağıtım durumları ele alınmaktadır. Kayıtlarla ilgili gerekler ise; belge ve veri
kontrolünde tanımlama, geri çekme, saklama ve dağıtım konularıdır (Branson ve Davis,1998, s.81, Stapleton ve
Diğerleri, 1998, ss.37-38).
,
i
Yapılan bütün belgeleme işlemleri ister kağıt üzerinde isterse elektronik olarak yürütülsün,
güncelleştirme yapılmalı, işlemler açık ve düzenli olarak tanımlanmalı ve sabit bir tablo üzerinde güncelleştirme
ile gözden geçirilmelidir. Türkiye'de henüz yaygın olmamakla birlikte, Avrupa ülkeleriyle Amerika Birleşik
Devletleri'nde ISO 9000 Kalite Güvence Sistemleri için olduğu gibi, ISO 14000 Çevre Yönetim Sisteminin
kuruluşu, geliştirilmesi ve denetimi amacıyla bilgisayar yazılımları kullanılmaktadır. Bu şekilde elektronik
ortamların kullanılması, belge kontrolünün ve dağıtımının etkin ve düzenli bir şekilde yapılmasını ve diğer
işlemlerin de daha kolay yapılmasını sağlayabilecektir.
5.3.6. İşletme Kontrolü
j
Kuruluş; politika ve amaçlarına uygun olarak tespit edilmiş önemli çevre yönleriyle bağlantılı işlem ve
faaliyetleri belirlemelidir. İşletme kontrolünün; çevre politikası, çevre amaç ve hedefleriyle ve tanımlanan
önemli çevre etkileriyle ele alınması daha iyi sonuçlar verebilir (Smith, 1999). Kuruluş, hammaddenin
girişinden, atıkların çıkışına kadar çevreyi etkileyen işlemlerin kontrolünü amaçlayan bir uygulama
gerçekleştirmelidir. Bu uygulama, çevre icraatlarının kuruluşun politika, amaç ve hedeflerine uygunluğunu
sağlamak amacıyla yapılması gereken işletme kontrollerinin tesis ve devamı suretiyle gerçekleştirilebilir.
'
5.3.7 Acil Hal Hazırlığı ve Bu Hallerde Yapılması Gereken İşler
Kuruluş; kazalara, acil hallere maruz kalma ihtimalinin belirlenmesi ve bu hallerde ortaya çıkabilecek
çevre etkilerinin önlenmesi veya hafifletilmesi için usuller oluşturmalı ve bunları devam ettirmelidir. Bu gibi
durumlarda, kimin sorumlu olacağı, ne yapılacağı planlanmalı ve mümkün olduğunca uygulanmalıdır. Kuruluş
özellikle kazaların ve acil hallerin ortaya çıkmasından sonra, acil hal hazırlığı ve bu hallerde yapılması gereken
işlerle ilgili usullerini gözden geçirmeli ve gerektiğinde yeniden düzenlemelidir. Kuruluş, mümkün olduğunca,
bu usulleri uygun aralıklarla denemeye almalıdır.
Bir tehlike olduğunda düzenli ve güvenilir bir cevap vermek, insan sağlığına ve çevreye verilen zararın
azaltılması, acil hal planları içinde yer alacaktır. Acil hal hazırlığı ve bu hallerde yapılacak işler için, TKY
ilkelerinde olduğu gibi önleyici yaklaşımlar esas alınmalıdır. Bütün olası acil durumları dikkate alarak hazırlanan
bir acil haller planı, işletmenin ileride karşılaşabileceği can ve mal kayıplarını ve diğer zararları en aza
indirebilecektir. ISO 14004 kılavuz standardın 4.3.3.2 bölümüne göre, beklenmedik hallerin ortaya çıkması
durumunda uygulanmak için gerekli tedbirleri kapsayan bir planın içeriği aşağıdaki gibi hazırlanabilir:
(a) Acil haller için bir birim kurulması, görevlerin dağıtımı ve özellikle genel yetkinin kime
verildiğinin belirtilmesi,
(b) Yangın söndürme, sıçrayan ve dökülen malzemenin temizlenmesi gibi acil hal hizmetlerinin
ayrıntılarının belirlenmesi,
(c) İç ve dış haberleşme planının hazırlanması,
(d) Değişik şekildeki acil durumların ortaya çıkması halinde takip edilecek yol ve yapılacak işlerin
belirlenmesi,
(e) Her malzemenin çevredeki muhtemel etkileri, kazaya bağlı olarak bazı malzemelerin saçılıp
dökülmesi halinde alınacak tedbirleri de içine almak üzere tehlikeli maddelerle ilgili bilgiler,
(f) Eğitim planları, bunların etkinliğinin denenmesi gibi hususlar.
j
\
V
,
j
.<;
5.4. Kontrol ve Düzeltici Faaliyet
Çevre yönetimine göre kuruluş, gerekli düzeltici ve önleyici faaliyetler yapmalıdır. İşletme performansı
sürekli iyileştirilmeli ve yönetimce belirtilmiş olan hedeflere ulaşılmalıdır. ÇYS devamlı kontrol altında
tutulmalı, olası aksaklıklar için düzeltici ve önleyici faaliyetler başlatılmalıdır. Ayrıca kuruluş kendi içinde
178
*
/.
sistemi ISO 14001'e göre denetimden geçirmeli ve sonuçları üst yönetime sunmalıdır (Gülsever, 1997, s.84).
Kontrol ve düzeltici faaliyet kapsamında izleme ve ölçme, riayetsizlik, düzeltici ve önleyici faaliyet, kayıtlar ve
ÇYS denetimi aşağıda alt başlıklar halinde açıklanmıştır.
5.4.1. İzleme ve Ölçme
Kontrol ve düzeltici faaliyet kuruluşun, çevre üzerinde önemli etkileri olabilen işlem ve faaliyetlerinin
önemli özelliklerini düzgün bir şekilde izlemek ve ölçmek için, belgeye bağlı bir usul oluşturmasını ve bunun
devamını sağlamasını gerektirmektedir. Bu usul, icraattaki başarı derecesini takip etmek için bilgilerin
kaydedilmesini; ilgili işletme kontrollerini, bunların kuruluşun amaç ve hedeflerine uygunluğunu da
kapsamalıdır. Kuruluş, çevre amaç ve hedeflerine ulaşmada, gelişmesini ancak izleme ve ölçme yoluyla
değerlendirebilir. Bir izleme ve ölçme programı, devamlı veri toplama ve belirli parametrelerin izlenmesini
içeren sürekli bir süreç özelliği taşımaktadır. Bir izleme ve ölçme programının elemanlarına ilişkin örneklerin
gösterildiği Şekil-1'e göre; izleme ve ölçme işleminin yapıldığı alanlar genellikle işletmenin çevre yönlerinden
oluşmaktadır. (Cascio ve Diğerleri, 1996, ss.130-138):
Şekil-1: İzleme ve Ölçme Programının Eleman Örnekleri
Toplam kalite bağlamında etkin, bir yönetim için, ölçme ve izleme faaliyetleri, uygun çevre icraat ve
başarı göstergelerinin tespitinde sürekli olarak başvurulacak bir kaynak olarak ele alınmalıdır. Bu faaliyetler;
tarafsız, doğrulanabilir ve uygun; kuruluşun faaliyetleriyle ilgili, çevre politikasıyla uyumlu, uygulanması kolay,
yapılan harcamaların karşılığının etkin olarak geri alınmasına elverişli ve teknik yönden gerçekleştirilmesi
mümkün olmalıdır. Çevre icraat ve başarısı için izleme ve ölçme işlemleri yönetim sisteminde, işletme ve üretim
faaliyetleri olarak; kaynak kullanımı, enerji tüketimi, oluşan atıklar ve bunların atılması, çevre etkileriyle ilgili;
enerji tüketimi, hava, su, toprak ve eko-sistem gibi alanlarda yapılmalıdır.
5.4.2. Riayetsizlik, Düzeltici ve Önleyici Faaliyet
Kuruluş, ortaya çıkabilecek olumsuz etkilerin hafifletilmesini, düzeltici ve önleyici faaliyetlerin
başlatılması ve sonuçlandırılmasını göz önünde tutarak, riayetsizliklerin incelenmesiyle ve bunlara karşı
yapılacak işlemlerle ilgili bir usul oluşturmalı ve devamını sağlamalıdır. ISO 14001 standardının 4.4.2
bölümünde bu gerek çerçevesinde, çevre yönetim sistemlerinin gözden geçirilmesi ve denetimi sonucu ortaya
çıkan bulgular, sonuçlar ve tavsiyeler belgeye bağlanmalı ve gerekli düzeltici ve önleyici faaliyetler tayin ve
tespit edilmelidir. Yönetim bu düzeltici ve önleyici faaliyetlerin gerçekleştirilmesini ve daha sonraki çalışmalarla
bunların etkinliğinin kontrolünü sağlamalıdır. Fiili veya potansiyel riayetsizliklerin sebeplerinin ortadan
kaldırılması için girişilen faaliyetler, problemlerin büyüklüğüne ve ortaya çıkan çevre etkisine uygun olmalıdır.
Standardın bu maddesinde yer alan riayetsizlik ÇYS'den ve ISO 14001'in gereklerinden sapma ile ilgili olup,
uygunsuzlukla karıştırılmamalıdır. Kavram olarak uygunsuzluk ise, ülke kanunlarından ve düzenlemelerden
sapma için kullanılır (Cascio ve Diğerleri, 1996, ss. 138-139).
Düzeltici faaliyet, bir riayetsizliğin ortaya çıkmasından sonra, bunu gidermek için yapılacak faaliyetleri
kapsar. Önleyici faaliyet ise, bu riayetsizliklerin bir daha ortaya çıkmaması için alınacak tedbirler olarak
179
tanımlanabilir. Riayetsizliklere neden olan problemler; zayıf iletişim, hatalı ve eksik prosedürler, teçhizat
kalibrasyonlarının zamanında yapılmaması, eğitim eksikliği, eksik ve yanlış anlama gibi hususlardan
kaynaklanmaktadır (Stapleton ve Diğerleri, 1998, s.48).
5.4.3. Kayıtlar
ÇYS için kayıtlar, bir kuruluşun tasarlanarak geliştirilmiş bir ÇYS'ye sahip olduğunu gösterir. Kuruluş;
çevreyle ilgili kayıtların belirlenmesi, devamının sağlanması ve yönetimi için gerekli usulü kurmalı ve bunları
devam ettirmelidir. Bu kayıtlar sicil, eğitim kayıtları, denetim ve gözden geçirme işlemlerinin sonuçlarını da
kapsamalıdır. Çevreyle ilgili kayıtlar okunaklı ve belirlenebilir olmalı, ilgili faaliyet, ürün ve hizmetin
izlenmesine elverişli olmalıdır. Bu kayıtlar, kolaylıkla ulaşılabilecek, tahribata ve bozulmaya karşı korunacak,
kaybolmalarını önleyecek şekilde saklanmalıdır. Bunların ne kadar süreyle saklanacakları tespit edilmeli ve
kayıtlara geçirilmelidir. İş hayatıyla ilgili gizli bilgilere ise, ayrı bir özen gösterilmelidir. Çevre yönetim
sistemlerinin etkin olarak uygulanabilmesinde, bu kayıtların etkin bir şekilde yönetimi büyük bir öneme sahiptir.
Bu nedenle kayıt sisteminde; ilgili kayıt belgelerinin neler olacağı, kim tarafından, nerede, nasıl ve ne kadar
süreyle saklanacağı, kimlerin bunlara ulaşabileceği ve nasıl dağıtılacağı gibi hususlar açık bir şekilde
belirtilmelidir.
,
j
.<.
5.4.4. Çevre Yönetim Sistemi Denetimi
ÇYS denetimi, bir kuruluşun ÇYS'sinin; kuruluş tarafından tespit edilen ÇYS denetim kıstaslarına uyup
uymadığını tayin etmek ve bu tayin işleminin sonuçlarını yönetime bildirmek için gerekli delillerin tarafsız bir
şekilde elde edilmesi ve değerlendirilmesinden ibaret olan sistematik bir doğrulama ve belgeye bağlama işlemi
olarak tanımlanmaktadır. Denetim; önceki denetimlerin sonuçlan ve bir kuruluşun faaliyetlerinin çevresel
önemine bağlı olarak periyodik bir süreç gerektirir. Denetim programı, varsa ilgili çizelge, söz konusu faaliyetin
çevre yönünden arz ettiği öneme ve bir evvelki denetimin sonuçlarına dayanmalıdır. Denetimin yürütülmesini ve
sonuçların bir rapora bağlanmasını da içine almalıdır. Çevre denetimi; eğitimli, tarafsız, ince düşünebilen ve
ayrıntıları gözden kaçırmayacak işletme içi veya işletme dışı kişiler tarafından yapılabilir. İşletme içinden
yapılırsa, tarafsızlığı sağlamak üzere bir mekanizma kurulmalıdır.
i
f
'
5.5. Yönetimce Yürütülen Gözden Geçirme
Kuruluşun üst yönetimi uygunluk, yeterlilik ve etkinliğinin devam ettiğini güvence altına almak için
kendisinin belirlediği aralıklarla ÇYS'yi gözden geçirmelidir. Yönetimce yürütülen gözden geçirme işlemi,
yönetimin iyi bir değerlendirme yapabilmesi için gerekli bilgilerin toplanmasını sağlamalı ve bu gözden geçirme
işlemi belgeye bağlanmalıdır. Gözden geçirme işlemi ÇYS denetim sonuçlarının değişen şartlarını ve sürekli
gelişim taahhüdünün ışığı altında yapılması gereken değişiklikleri ele almalıdır. Kuruluşun; bütün faaliyet, ürün
ve hizmetlerinin çevre boyutlarıyla ilgilenebilmesi amacıyla ÇYS'nin gözden geçirilmesinin olabildiğince geniş
ve kapsamlı olması tavsiye edilmekteyse de, ÇYS'nin bütün unsurlarının bir defada gözden geçirilmesi zarureti
olmayıp belirli bir süre içinde gerçekleştirilmesi mümkündür.
j
/
V
6. SONUÇ
Günümüzde TKY çerçevesinde; müşteri beklentilerini her şeyin üzerinde tutan ve müşteri tarafından
tanımlanan kaliteyi, tüm faaliyetlerin yürütülmesi sırasında ürün ve hizmet çerçevesinde gerçekleştirerek,
mükemmel bir yönetim anlayışının işletmenin tamamında hakim kılınmasına yönelik çalışmalar yapılmaktadır.
Bu çalışmaların birinci adımını ISO 9000 kalite güvence sistemleri oluştururken, ikinci adımını ise, ISO 14000
çevre yönetim sistemiyle ilgili çalışmalar oluşturmaktadır. TKY açısından ele alınan çevre yönetim sistemleriyle
ilgili bu çalışmadan ve uygulamadan elde edilen sonuçlar şöyle özetlenebilir:
j
\
V
(1) Gerek ISO 9000 kalite güvence sistemi ve gerekse ISO 14000 çevre yönetim sistemi; üst yönetimin
katkısı, toplam katılımcılık ve insan unsuruna değer verme gibi TKY ilkelerine dayalı olarak kurulduğu için
çalışanlarla yöneticiler arasında büyük bir kaynaşma ve işbirliği sağlamaktadır. Böylece çalışanlar sadece işgücü
olarak değil, beyin gücü olarak da çalışmalara katılmaktadırlar.
(2) Çevre yönetim sistemi, TKY açısından değerlendirildiğinde, bu sistemin de müşteri odaklı olduğu
sonucu ortaya çıkmaktadır. Sağlanan tasarruflar mamulün maliyetini azaltırken, çevre dostu ürünlerin üretimine
yönelik çabalardan dolayı da ürünün çevreye verdiği zararlı etkiler minimum düzeye indirilmektedir.
Müşterilerin çevre dostu ürünlere olan ilgisi, işletmelerin satışlarının önemli oranda artmasına neden olmaktadır.
180
ı
/
•'/
(3) TKY'de ve ÇYS'de bilgiye ve ölçmeye dayalı sistematik çalışmalar yapılmaktadır. Sistematik
çalışmalar, işletmelerin kendilerini daha iyi tanımalarını, her şeyi ölçerek daha kaliteli çalışmalar yapmalarını
sağlamaktadır. Olaylar ve bilgiler iyi bir analiz işlemine tabi tutularak, işletmenin tamamında analitik düşünme
yeteneği geliştirilebilmektedir. Yöneticiler kafalarına göre gelişigüzel karar vermekten ziyade, sağlıklı verilerin
istatistiksel teknik ve araçlarla analiz edilerek kararların istişareye dayalı olarak alınması sağlanmaktadır.
(4) TKY anlayışıyla çevre yönetim sisteminin kurulması; işletmenin pazar payının ve rekabet gücüyle
karlılık düzeyinin artmasına, çalışma şartlarının kalitesinin yükselmesine, çalışanların moral ve motivasyonunun
yükselmesine, müşteri şikayetlerinin azalmasına ve şirkete özgü şirket kültürünün oluşturulmasına büyük ölçüde
katkı sağlayabilmektedir.
(5) TKY ve ÇYS ile ilgili çalışmalar her şeyden önce bir değişimi ifade eder. Bu değişim; şirketin
yeniden yapılanması, şirketin mevcut durumuna göre kurum kültürünün yeniden tasarlanması, yeni öğretilerin ve
becerilerin kazanılması sonucunu ortaya çıkarır. Bir şirketin kalite kültürü örgütün dış ortamda varlığını
sürdürme ve kendi iç işlerini yönetme kapasitesini geliştirdiği sırada, toplu olarak, kaliteye ilişkin değerlerin
öğrenilmesi çabalarının tümünü ifade eder.
(6) Çevre yönetim sistem belgesi alma hususunda erken davranan işletmeler, oldukça sağlam bir şirket
imajı oluşturabilmektedirler. Bu belge alındıktan sonra müşterilerden çevre konusunda gelen soru ve taleplere
daha az zaman ve para harcanmaktadır. Maliyetlerin azalmasına ve tasarruflara yol açan bir diğer faktör de işin
ilk defada doğru olarak yapılmasıdır.
(7) Çevre yönetim sistemleri çerçevesinde, kullanılan kimyasal madde ve atık miktarlarının
azaltılmasıyla, bu maddeler yüzünden zarar gören çalışan sayısı da önemli oranda azalmaktadır. Çevre
yönetimiyle çalışanların sağlık ve güvenliği yakından ilgili olduğundan, çevreye verilen zararın azaltılmasına
yönelik sistemler, çalışanlar üzerindeki olumsuz etkileri de azaltmaktadır.
(8) Sanayi işletmelerinde kurulacak çevre yönetim sistemleri kapsamında; sanayide temiz
teknolojilerin kullanılması, çevre dostu üretime ve ürünlere yönelinmesi gerekmektedir. Bu teknolojilerin
kullanımının gerçekleştirilebilmesi için, teknolojik gelişmeler çok sıkı takip edilmeli, AR-GE çalışmalarına
ağırlık verilmeli, çevresel değerlere sahip çıkma anlayışıyla üretim sürdürülmeli; verimli ve kaliteli üretim
gerçekleştirilerek, üretilen ürünler birer dünya markası haline getirilmelidir. Bu sistemlerin yaygınlaştırılması
kapsamında, çevrenin korunması için sanayi odalarına kayıtlı olan üyelerin desteklenmesi ve teşvik edilmesi, bu
amaçla teşvik ödülleri ve özendirici ödüller verilmesi de oldukça anlamlı olabilecektir.
(9) Çevre dostu ürün ve üretim süreçlerinde belgelendirme ve akreditasyon sistemlerinin kurulması
için gerekli çalışmaların yapılması ve ilgili ulusal ve uluslararası kuruluşlarla işbirliğine gidilmesi büyük önem
taşımaktadır. Sanayi işletmelerinde oluşan atıkların, sürecin başında azaltılması, geri kazanımı, yeniden
kullanımı ve çevreye en az zararla yok edilmesi için yapılan çalışmaların desteklenmesi, ülke ölçeğinde bir Atık
Borsası kurulması için gerekli çalışmaların yapılması önemli yararlar sağlayabilecektir. Bir işletmenin atıklarının
başka bir işletmenin hammadde girdileri olabileceği asla unutulmamalıdır.
(10) Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği ülkeleri ve Türkiye'de verilen Toplam Kalite Ödülü
uygulamalarında, kullanılan model daha çok kalite ve kalite yönetimiyle ilgili faktörleri içermektedir. Bu
değerlendirmelerde, çevre yönetimi konusu dikkate alınmamaktadır. Bu nedenle, uygulamalarda TKY açısından
çevre yönetim sisteminin de değerlendirmeye alınabilmesi için, toplam kalite yönetim modelinin yeniden gözden
geçirilmesi, çevreyle ilgili faktörlerin de bu modele eklenmesi veya ayrı bir ÇYS modeli geliştirilmesi
gerekmektedir. Ayrı bir model geliştirmesine gidilirse, ÇYS standartlarına dayalı olarak işletmelerin
uygulamalarının verimliliğini ve etkinliğini ölçmeye yönelik bir model geliştirilmelidir.
(11) Türkiye dışındaki uygulamalarda yaygın olarak kullanılan ÇYS bilgisayar yazılımlarının,
Türkiye'de de uygulanması yönünde gerekli çalışmalar yapılmalıdır. Türkiye'nin şartlarına uygun, sanayi
işletmelerinin durumunu dikkate alan ÇYS yazılımları geliştirilmelidir. Bu yazılımlar, hem sistemin tüm
unsurlarının etkin olarak uygulanmasını ve unutulmamasını, hem de sistemin denetlenerek değerlendirilmesine
imkan sağlamalıdır. Geliştirilecek bu bilgisayar yazılımları sayesinde, ISO 14001 ÇYS belgelerinin kontrolü,
dağıtımı ve tekrar geri alınması işlemleri de daha kolay olarak ve daha düşük maliyetle yapılabilecektir.
Türkiye de, dünyanın küresel rekabeti içinde başarıyı yakalayabilmek için elbette sanayileşmesini
hızlandıracak, ekonomisini geliştirecek ve bilgi çağını yakalayacaktır. Ama bunu ne pahasına olursa olsun
181
yapmaya çalışmak, doğru bir bakış açısı değildir. Henüz kritik noktaların uzağında sayılabilecek çevre
değerlerimize, toplumun tüm kesimlerinde çevre bilincini geliştirerek, eğiterek, yüksek düzeyde katılımı ve
kurumsal çabalan yoğunlaştırarak sahip çıkabileceğimiz bir gerçektir. Türk sanayi bugün çevreye uyumlu üretim
ve sürdürülebilir kalkınmaya daha fazla katkı yönünde hızlı adımlar atmaktadır. Ancak çevreye karşı sorumluluk
herkesindir ve bu bilinç tüm toplum kesimlerinde artarak geliştirilmelidir.
KAYNAKLAR
/
AKDOĞAN,
A. Asuman (1995), "Toplam Kalite Yönetimi: Kayseri'deki İşletmelerde Kavramın
Algılanışı ve Mevcut Uygulamalar ile İlgili Bir Araştırma", Beşinci Ergonomi Kongresi: Ergonomi
ve Toplam Kalite Yönetimi, MPM Yayınları No: 570, ss. 134-126.
AŞIKOĞLU, Meral (1997), "Japon İşletmecilik Kültüründe Toplam Kalite Yönetiminin Etkileri", Anahtar
Dergisi, Yıl:9, Sayı: 106, MPM Yayınları, Ekim, s. 10.
ATASOY, Basri (1997), "Çevre Yönetimi ve ISO 14000 Çevre Yönetimi Standardları", Standard, Yıl:36,
Sayı:424, TSE Yayınları, Nisan, ss.63-66.
ATA YETER, Coşkun, Soner Taslak (1997), "Çevre Kalite Yönetimine Sistem Yaklaşımı", Standard, Yıl:36,
Sayı:426, TSE Yayınları, Haziran, ss.82-87.
BRANSON, Christine A., S. Petie Davis (1999), Environmental Management Systems: A Guide for Metal
Finishers, NSF, http://www.nsf-isr.org/Publications/ems-cbo-partl-98.pdf, (22.04.1999).
CAPACCIO (1999), "ISO 14000: Is it time for your company
http://www.isol4000.com/isol4 cee overview.htm, (22.04.1999).
CASCIO, Joseph, G. Woodside, P. Mitchell (1996), ISO 14000 Guide:
Environmental Management Standards, New York: McGraw Hill Inc.
to
become
i
'
certified?",
The New International
CONNELL, George (1996), "ISO 14000: Çevre Yönetim Standardları", Standard, Yıl:35, Sayı:412, TSE
Yayınları, Nisan, ss.l 18-130.
FREDERICS, Isis, David McGallum (1999), "International Standards For Environmental Management
Systems: ISO 14000", Canadian Environmental Protection, August 1995, http://www.mgmtl4k.com/
ems.htm, (30.04.1999).
j
"V
GOODMAN, Sally L. (1999), "Is ISO 14001 an Important Element in BUSINESS SURVIVAL?", The
Quality Magazine of Australia, June 1998: Det Norske Veritas, ISO 14000 InfoCentre,
http://www.isol4000.com (26.04.1999).
GÜLSEVER, H. Zafer (1997) "Üretici Ve Tüketici Açısından Çevre Yönetim Sistemi", Standard, Yıl:36,
Sayı:425, Mayıs, ss.72-84.
ISHIKAWA, Kaoru (1990), Introduction to Quality Control (Trans: J.H. Loftus), Tokyo: 3A Co.
LAFONTAINE,
Gaston
(1999),
"Plan
Ahead!",
September,
com/free/fnewslet.htrnl#anchor435389 fnewslet. (22.04.1999).
/
http://www.greenbridge.
NEMLİ, Esra (1997), "Toplam Kalite ve Çevre Yönetimi", Verimlilik Dergisi, 1997/3, MPM Yayınları, ss.8592.
OLIVEIRA, Marcos (1999), "Documentation For Environmental Management Systems", International
Conference on Quality - Yokohama, Japan 24 Oct 1996, http://www.isol4000.com/documentation.html,
(20.04.1999).
PEŞKİRCİOĞLU, Nurettin, Gülten İncir, Rıdvan Bozkurt (1955), "TKY Geçiş Sürecinde Katılımcılığın
Güçlenmesini Etkileyen Faktörlerin Analizi", Beşinci Ergonomi Kongresi: Ergonomi ve Toplam
Kalite Yönetimi, MPM Yayınları No: 570, İstanbul. Ss.49-64.
182
f
.< •'
PLENERT, Gerhard (1996), "Total Quality Management (TQM)-Putting Structure Behind the
Philosophy", International Business Revievv, Vol:5, No:l, Elsevier Science Ltd., ss. 61-11.
SEZER, Erdem (1996), "Toplam Kalite Yönetimi, Kalite, ISO 9000 ve Yedinci beş Yıllık Kalkınma Planı",
Çerçeve Dergisi, Ocak-Nisan, ss. 121-123.
SMITH, Marc T. (1999), "Is This Your Company's Documentation Pyramid?", Cayman Systems
International, http://www.qs9000.com/isol4000.html, (24.04.1999).
STAPLETON, Philip J., Anita M. Cooney, William M. Hix (1999), Environmental Management Systems:
An Implementation Guide for Small and Medium-Sized Organizations, NSFInternational Strategic
Registrations Ltd., http://www.nsf-isr.org/Publications/ems-smo-96.pdf, (24.04.1999).
TS ISO 14001 (1996), Çevre Yönetim Sistemleri-Özellikler ve Kullanım Kılavuzu, Nisan.
TS ISO 14004 (1995), Çevre Yönetim-Çevre Yönetim Sistemleri-Çevre Yönetim Prensipleri KılavuzuSistemler ve Destekleyici Teknikler, Eylül.
TS ISO 14010 (1995), Çevre Yönetimi-Çevre Denetim Kılavuzu-Çevre İle İlgili Denetimin Genel
Prensipleri, Eylül.
TS ISO 14011 (1995), Çevre Yönetimi-Çevre Denetim Kılavuzu Denetim UsulU-Kısım 1-Çevre Yönetim
Sistemlerinin Denetimi, Eylül.
TS ISO 14012 (1995), Çevre Yönetimi-Çevre Denetçilerinin Haiz Olması Gereken Özellikler, Eylül.
TS ISO 14020 (1995), Çevre Yönetimi-Çevre İle İlgili Etiketlemenin Temel Prensipleri, Eylül.
TS ISO 14021 (1996), Çevre Yönetimi-Çevreyle İlgili Etiketleme-Çevreyle İlgili İddiaların ÖzbeyanıTerimler ve Tarifler, Ocak.
TS ISO14040 (1995), Çevre Yönetimi-Hayat Boyu Değerlendirme-Genel Prenispler ve Uygulamalar,
Eylül.
TS ISO 14060 (1995), Çevre Yönetimi-Mamullerin Çevre Veçhelerinin Mamul Standardlarına Dahil
Edilmesi İle İlgili Kılavuz, Eylül.
TÜMER, Sumru (1995), "Toplam Kalite Yönetiminde Kuruluş Organizasyon Yapısı", Verimlilik Dergisi,
Özel Sayı: Toplam Kalite Yönetimi, MPM Yayınları, ss.41-66.
ÜSTEL, İsmail (1995), "Toplam Kalite Yönetimi Işığında Sağlık Hizmetleri", Tüketici Bülteni, TSE
Yayınları, Nisan.
183
Download