Document

advertisement
Türkiye Yeşilleri Koordinasyon Grubu İletişim Bülteni
Sayı: 15 – Mayıs 2006
Ne Sinop’ta, Ne başka bir yerde…
Nükleer Santral İstemiyoruz!
İçindekiler
Yeşiller Bursa’dan Nükleere Hayır dedi
Nükleer Karşıtı Platform Buluşması yapıldı
Bakan Hilmi Güler’in İspanya Gezisi hakkında
Sinop’ta Nükleer Karşıtı Miting
Öteki Çernobil Raporu
İklim Değişikliği Kampanyası
Kahramanmaraş’ta Jandarma Engellenmesi
İklim Kampanyası Gönüllü Arıyor
Yeşiller Fatih Girişiminden
Avrupa Yeşil Parti Konsey Toplantısı
Hayvan Hakları Grubundan
Basın Açıklamaları
Takvim
3
3
4
4
5
6
7
8
8
9
10
11
12
Türkiye Yeşilleri Koordinasyon Grubu
İletisim:
Yeşil Oda, İstiklal Caddesi Kurabiye Sokak No 13 Kat 3
Beyoğlu / İSTANBUL
Telefon & Faks: 0 212 243 83 33 – 0 533 362 02 13
Pazartesi, Salı Çarşamba günleri 11.00 – 19.00 açıktır.
Yeşil Nokta, Osmanağa Mah. Kırtasiyeci Sok. Yeşil Apt. No 23/2
Altıyol - Kadıköy / İstanbul
Telefon: 0 216 550 87 88 - 0 538 546 35 02
Perşembe, Cuma, Cumartesi günleri 11.00 – 19.00 açıktır.
Web Adresi: www.yesiller.org
Elektronik Posta: [email protected], [email protected]
Kamuoyu letisim Listesi: [email protected]
Politik Tartısma Listesi: [email protected]
Genç Yeşiller Listesi: [email protected]
Koordinatörler Kurulu
Bilge Contepe, Eş Genel Koordinatör – [email protected]
Kadir Dadan, Eş Genel Koordinatör – [email protected]
Aytaç Timur, Örgütlenme Koordinatörü – [email protected]
Ender Eren, Uluslararası Koordinatörü – [email protected]
Engin Berk, Basın-Yayın-İletişim Koordinatörü – [email protected]
Mustafa C Arslan, Program Koordinatörü – [email protected]
Abdullah Anar, Ankara Eş Koordinatörü – [email protected]
Özgürel Özdemir, Ankara Eş Koordinatörü – [email protected]
Onur Avcı, İstanbul Koordinatörü – [email protected]
Raziye Anlı, Kadıköy Eş Koordinatörü – [email protected]
Hüseyin Güngör, Kadıköy Eş Koordinatörü – [email protected]
Ayşen Erdoğan, İzmir Eş Koordinatörü – [email protected]
İlker Varlı, İzmir Eş Koordinatörü – [email protected]
Çalışma Grubu Koordinatörleri
Alper Akyüz, AB İzleme Koordinatörü - alperakyü[email protected]
Dilaver Demirağ, Hayvan Hakları Koordinatörü [email protected]
Nermin Saatçioğlu, Enerji Koordinatörü – [email protected]
Ümit Şahin, İklim Değişikliği ve Küresel Ekoloji Koordinatörü –
[email protected]
Nükleer “hak”sızlık!
Merhaba,
Uzun bir aradan sonra tekrar birlikteyiz. Gerek yurt
içinde gerekse yurt dışında gündem nükleer…
2006 yılıyla birlikte Hükümet, programında var olan
nükleer santraller defterini açtı.
Yeşiller olarak konuyu hiç kapatmamıştık, ne de
olsa Akkuyu kamu kullanımına açılmamıştı.
İran ise, nükleer bomba yapma yolunda inatla
ilerliyor. Ortadoğu’da nükleer dengesizlikleri
sonlandırmanın yolu bu olmasa gerekti.
Mikrofona geçen “liderler” nükleerin bir hak
olduğunu iddia ediyor. Diğer hakları ortadan
kaldıran bu nasıl bir “hak”? Olsa olsa haksızlık bu!
Özgür bir dünya, nükleer güçlerin dünyası olamaz.
Öyleyse mücadeleye devam!
Kadir Dadan
Yeşiller Ankara Grubu
Toplantı Yeri ve Zamanı: Anares Cafe,
Mesrutiyet Cad Hatay Sok No 7/11 Kızılay
/Ankara Her Salı günü 18.30
Telefon: 0 533 493 55 42
[email protected]
Elektronik İletişim Grubu:
[email protected]
Yeşiller İstanbul Grubu
Toplantı Yeri ve Zamanı: Yeşil Oda, İstiklal
Cad Kurabiye Sok No 13
Kat 3 Beyoğlu/İstanbul, Her ayın 1. ve 3.
Çarşamba günü saat 19.00
Telefon/Faks: 0 212 243 83 33
[email protected]
Elektronik İletişim Grubu:
[email protected]
Yeşiller İzmir Grubu
[email protected]
Elektronik İletişim Grubu:
[email protected]
Yeşiller Kadıköy Grubu
Toplantı Yeri ve Zamanı: Yeşil Nokta,
Osmanağa Mah. Kırtasiyeci Sok. Yeşil Apt.
No 23/2 Altıyol - Kadıköy / İstanbul
Telefon: 0 538 546 35 02
Elektronik İletişim Grubu:
[email protected]
YEŞİLLER BURSA’DAN NÜKLEERE HAYIR DEDİ
Partileşme yolundaki Yeşillerin bu yılki ilk koordinasyon toplantısı 18 Mart’ta Bursa’da yapıldı. Türkiye’nin değişik bölgelerinden
gelen yeşiller Bursa’dan seslenerek “Nükleer santrali bu kez de yaptırmayacağız” dediler. Bursa’da DOĞADER’de toplanan
Yeşiller, “Enerji, İklim Değişimi ve Nükleer Yalanlar” adı ile yaptıkları panelde nükleer enerjiye geçit veremeyeceklerini bir kez
daha yinelediler. Yeşil Kültür Sanat ve Düşünce Derneği Genel Sekreteri Av. Neriman Gül Eren’in kolaylaştırıcılığında yapılan
panele, Yeşiller Eş Genel Koordinatörü Bilge Contepe, Yeşiller Enerji Çalışma Grubu Koordinatörü Nermin Saatçioğlu, Nükleer
Karşıtı Platform Yeşiller Temsilcisi ve Üyesi Özgür Gürbüz katıldılar.
“Geçmişte Vazgeçirdik”
İlk sözü alan Yeşiller Eş Genel Koordinatörü Bilge Contepe Nükleer
Karşıtı Hareketin geçmişini anlatarak, yapılan eylemeler ile o dönemin
hükümetince alınan Akkuyu’da Nükleer Santral kurma kararından
vazgeçirildiğini belirtti. Contepe konuşmasında enerji verimliliği,
yönetimi, farklı enerji kaynaklarının kullanılmasının önemine
değinerek, nükleer atıkların hâlen çözülmeyen sorunları olduğuna
dikkat çekti. Nükleer enerjinin aslında elindeki santralleri pazarlamak
isteyen nükleer lobilerden başka kimseye fayda sağlamadığını,
nükleerin insanlık ve doğa için en büyük felaket olduğunu vurguladı.
Avrupa Nükleer Enerjiyi Terkediyor
Bilge Contepe’den sonra söz alan Özgür Gürbüz ise nükleer
santrallerin dünyada giderek terk edilen bir teknoloji olduğunu,
nükleerin konuşulmasına rağmen pahalı olduğu için bu konuda
yatırım kararı alınmadığına dikkat çekti. Nükleer enerjinin iddia
edildiği gibi iklim değişikliğine çare olmadığını, Çernobil’in olumsuz
Nükleer lobi dikte ettirdi
etkilerinin halen sürmesine rağmen kimseden hesap sorulmadığını
Konuşmacılardan
Bilge
Contepe
bir soru üzerine AKP
belirten Gürbüz, Uranyum fiyatlarının 2003-2005 arasında iki kat
Hükümetinin
de
ilk
başta
yenilenebilir enerji
arttığını, zenginleştirmeden yakıt üretimine kadar tüm bu
kaynaklarına
yönelmekten
söz
ederken
aniden nükleerci
teknolojinin dışa bağımlı olduğunu ve giderek de pahalı bir seçenek
olmalarının
tıkanan
ve
krizde
olan
nükleer
endüstrinin
olduğunu kaydetti.
diktesi
olduğunu
ve
yeni
nükleer
santraller
kurma
Karar Siyasi
kararının
altında
bu
gerçeğin
yattığının
altını
çizdi
ve
Konuşmacılar nükleer enerji konusunda kararın teknik değil siyasi
nükleer
endüstrinin
Türkiye’yi
açık
bir
hedef
haline
olduğunu, Yeşiller olarak hangi amaç ile olursa olsun nükleer
getirdiğini vurguladı. Toplantıda Elektrik Mühendisleri
enerjiye karşı olduklarını, Bu nedenle 2005 yılı içerisinde Ankara’da
Odasından katılımcılar da nükleer enerjinin
“Dünya Nükleer Endüstrisini Durumu Raporu – 2004”
olumsuzluklarını dile getirdiler.
hazırlayıcılarından Mycle Schneider’in konuşmacı olarak katıldığı bir
İki gün boyunca süren Yeşiller Bursa Toplantısında çok
toplantı ile Nükleer Karşıtı Hareket için bir mihenk taşı olan
kültürlülük, gıda güvenliği, yerel gündem ve kentleşme
Akkuyu’da , uluslararası bir gençlik kampı organize ettiklerini,
konuları da konuşuldu.
Yeşillerin bundan sonra da nükleer karşıtı hareketin etkin bir parçası
olmaya devam edeceğini ifade ettiler.
Nükleer Karşıtı Platform Buluşması 1 Nisan’da Ankara’da Yapıldı
Çeşitli meslek odası, sendika, siyasi parti, sivil toplum kuruluşu, platform, grup ve kişilerin katılımıyla oluşturulan ve geçmiş
hükümetler döneminde gündeme getirilen nükleer santral yapımı çalışmalarına karşı düzenlediği etkinliklerle kamuoyu
oluşumuna büyük katkı sağlayan Nükleer Karşıtı Platform(NKP), AKP hükümetinin nükleer santral yapımı planlarına ilişkin seri
açıklamalarına ve çalışmalarına karşı yapılacak etkinlikleri tartışmak üzere yeniden toplandı.
Yeşiller’den Ümit Şahin, Özgür Gürbüz, Nermin Saatçioğlu, Abdullah Anar, Gökçen Özdemir, Özgürel Özdemir, Cengiz Haksöz,
Ertuğrul Akçaoğlu, Sevgi Mutlu, Mustafa Arslan ve Kadir Dadan’ın katıldığı buluşmada platformun çalışma ilkeleri ve organları
belirlendi, etkinlik takvimi gözden geçirildi.
NKP’nin kendini tanımlaması şöyle;
Nükleer Karşıtı Platform (NKP), Türkiye’nin ve dünyanın neresinde olursa olsun nükleer enerji üretimine ve nükleer silahlara
karşı çalışmalar yürüten kurum, kuruluş ve kişilerden oluşan bir buluşma zeminidir.
Nükleer Karşıtı Platform üyesi olmak için nükleer enerjiye karşı olduğunu beyan etmek ya da karar altına almak ve NKP
tarafından oluşturulan metne imza atmak yeterlidir.
Nükleer Karşıtı Platform, katılıma açık, tabana dayanan, demokratik ilkelere bağlı ve yerel platform örgütlenmelerinin oluşumu
yönünde çalışmalar yürütür.
Nükleer Karşıtı Platform bileşeni olan kişi, kurum ve kuruluşlar kendi nükleer karşıtı çalışma ve kampanyalarını yürütebilir ve
aynı zamanda NKP tarafından yapılacak ortak etkinlikler içinde yer alırlar. NKP organları, bu bağımsız ve ortak çalışmaların
eşgüdümünü, duyurulmasını, desteklenmesini ve yapılan çalışmalara katılımın arttırılmasını sağlar.
Nükleer Karşıtı Plaform Türkiye’de geçmişi on yıllar öncesine dayanan nükleer karşıtı hareketin ve 1990’lı yıllarda çalışmalar
yürüten Nükleer Karşıtı Platform’un devamıdır.
3
Amerika’da Nükleer Santral Gezen Bakan,
İspanya’dan Ders Aldı mı?
Sinop’tan Konya’ya, Tekirdağ’dan Adana’ya Türkiye’nin hiçbir yerinde insanlar,
radyasyonla, kanserle, ölümle ve Çernobil’le birlikte anılan nükleer santralları şehirlerinde görmek istemiyor.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler İspanya’ya resmi bir ziyarette bulundu. Acaba Bakan Güler, oraya kadar
gitmişken İspanya hükümetine ve enerji bakanı meslektaşına İspanya’nın neden mevcut nükleer santrallarını kapatmaya
karar verdiğini de sormuş mudur?
İspanya’yı 30 Nisan 2006’da bir daha ziyaret etmesini de kendisine salık vereceğiz. Böylece İspanya’nın şu anda çalışan 9
reaktöründen biri olan Jose Cabrera (Zorita) reaktörünün kapatılışına da tanıklık edebilir. İspanya Başbakanı Zapatero’nun
iktidara gelir gelmez halkına söz verdiği gibi, nükleer enerjinin yerine yenilenebilir enerji kaynaklarının devreye
sokulması fikrinden ilham alabilir.
Umarız dünyanın en büyük ikinci rüzgar kurulu gücüne sahip İspanya’yı ziyareti sırasında Hilmi Güler gözlerini kapamamış ve
ağırlık verilen yeni enerji politikalarını görmüştür. Nükleer lobinin görmenizi istediği santralları ABD’de gezmek kolay,
kapatılan nükleer santralları, yani gerçekleri kabul etmek zordur.
Trajikomik bir diğer gerçek de, içeride böyle politikalar güden İspanya gibi ülkelerin, Türkiye gibi ülkelerin pazarından pay
almak için buralarda nükleer enerjiye yatırım yapmayı planlıyor olmasıdır. Hilmi Güler'in İspanya'yla enerji
politikalarında değil de, özelleştirme ve yatırım anlaşmaları konusunda hemfikir olması, neye hizmet etmektedir?
Bakan Güler’in en kısa süre içinde, nükleer santral planları açıklandığından beri kaygı içinde bekleyen illeri ziyaret ederek,
bu planlardan vazgeçildiğini açıklamasını ve enerji politikalarını birkaç on yıllık ömrü olan teknolojilere değil, yenilenebilir
kaynaklara dayandırmasını istiyoruz.
Türkiye Yeşilleri olarak, Hükümeti ve Enerji Bakanı’nı, bir kez daha dünyanın en tehlikeli, en pahalı ve en kirli enerji
üretim biçimi olan nükleer enerjiyi Türkiye’ye bulaştırma çabasından vazgeçmeye çağırıyoruz.
Not:
İspanya’da şu anda çalışır durumda olan 9 adet reaktör var ve bunlar ülkenin elektriğinin yüzde 24'ünü üretmektedir(1). İspanya’da kapanan
ilk reaktör 480 megavat (MW) kurulu güce sahip Vandellos-1’dir. 1972’de faaliyete geçen reaktör, sadece 28 yıl devrede kaldıktan sonra,
1990 yılında kapatılmıştır(2). Buna karşılık İspanya, 2005 yılı sonunda rüzgar kurulu gücünü 10.027 MW’a çıkararak Almanya’dan sonra
dünyanın en büyük ikinci rüzgar gücüne sahip ülkesi olmuştur. İspanya’nın bir yılda kurduğu rüzgar gücünün 1764 MW olması da dikkat
çekicidir(3). İspanya’da 30.000 kişi rüzgar enerjisi sayesinde iş sahibi olmuştur ve bu rakamın 2010 yılında ikiye katlanması
beklenmektedir. Rüzgar enerjisi, yılda yüzde 3-4 oranında büyüyen enerji ihtiyacının karşılanmasında büyük rol oynadığı gibi, kendi
teknolojisini üreten firmalar dünya pazarında lider konuma geldi. İspanya’daki rüzgar türbinleri tam kapasiteyle çalıştığında, 10.000 MW’lık
güçlerine rağmen, ülkenin elektrik ihtiyacının yüzde 24’ünü karşılayabilir hale gelmiştir(4).
Kaynaklar: (1) Dünya Nükleer Endüstrisinin Durum Raporu 2004 (http://www.yesiller.org/belgeler.htm), (2) Uluslararası Atom Enerjisi
Ajansı (UAEA), (3) EWEA (Avrupa Rüzgar Enerjisi Birliği), (4) Technology Review Magazine, Ocak 2006
Yeşiller, 24 Şubat 2006
Sinop’ta Nükleer Karşıtı Miting
AKP hükümetinin Nükleer Santral yapılacağını ilan ettiği Sinop’ta,
Nükleer Karşıtı Platform’un öncülüğünde bir miting düzenlendi.
Sinopluların yakın ilgi gösterdiği mitingde bir araya gelen yaklaşık
10 bin kişi, hükümetin planlarına karşı demokratik tepkilerini
ortaya koydu. Ülkenin değişik yerlerinden gelen Yeşiller de mitinge
destek verdi.
YEŞİLLER, ÇERNOBİL NÜKLEER FELAKETİNİN 20. YILINDA
“ÖTEKİ ÇERNOBİL RAPORU”NU AÇIKLADI
ÇERNOBİL’İ UNUTMADIK, UNUTTURMAYACAĞIZ!
Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu ile Dünya Sağlık Örgütü'nün hazırladığı ve 2005 eylülünde "Çernobil'in Gerçek Boyutları"
başlığını taşıyan rapor, Çernobil'in, tarihin en büyük sanayi kazası olduğunu kabul etse de, felaketin boyutlarının abartıldığı,
sonuçların ilk başta zannedildiği kadar vahim olmadığı, hatta felaket bölgesindeki en büyük sorunun akıl ve ruh sağlığıyla ilgili
olduğu sonucuna varıyordu.
Avrupa Parlamentosu Yeşiller grubu üyesi Rebecca Harms, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu ile Dünya Sağlık Örgütü'nün
raporunun "gerçek boyutları" vermek iddiasıyla ortaya çıkıp da pek çok etkiyi görmezden gelen ya da önemsemeyen ve
neredeyse nükleer enerjiyi aklamaya soyunan tavrına karşı, herhangi bir nükleer enerji kurumuna sırtını dayamayan, bağımsız
bir araştırma hazırlattı.
2006 yılı Nisan ayı başında yayımlanan bu bağımsız inceleme, "Çernobil Hakkında Öteki Rapor" başlığını taşıyor ve sözde
"gerçek boyutlar" verilirken kırpılıp göz ardı edilen ya da unutulan "öteki" olguları, mesela Çernobil'in sağlık ve çevre üstünde
iddia edildiğinden daha ağır ve uzun vadeli etkileri olabileceğini, mesela serpintinin Beyaz Rusya, Ukrayna ve Rusya kadar,
Avrupa'yı, kuzey yarıküreyi ağır derecede etkilediğini sergiliyor. İşte bu noktada aklımıza, ülkemizde, Karadeniz sahil şeridinde
yapılmayan, yapılmak istenmeyen, unutturulmaya çalışılan araştırmalar ve kanser taramaları gelmektedir.
Radyasyon ölçüm sonuçlarını halktan saklayan atom enerjisi kurumlarının, bir zararı yok diye çay içen bakanların olduğu
ülkemizde de "öteki gerçekler" hep görmezden gelindi, hafızalardan silindi ve "gerçek boyutların" hep daha küçük olduğu iddia
edildi. Öte yandan, aradaki bağlantı bir türlü kurulamasa da, bu ülkenin büyük bir gerçeği olarak Karadeniz'de kanser vakaları
artmaya devam ediyor. Tesadüf mü acaba, yoksa "gerçek boyutlar" bunlar mı? Radyasyon olmadığını kanıtlamak için herkesin
önünde bardak bardak çay içen bakanın kanserden öldüğünü de unutalım mı?
Çernobil felaketinin 20. yıldönümüne yaklaşık iki hafta kala, "öteki rapor"un yayımlandığı günlerde, başbakanımızın kanser
vakalarının yoğun olduğu Karadeniz'de Sinop'a nükleer santral yapılacağını açıklamış olması talihsiz bir unutkanlık eseri olsa
gerek.
Nükleerin pahalı, tehlikeli, verimsiz, kirli, savaşçıl, merkeziyetçi, bütün dünyada düşüşe geçmiş olduğu gibi gerçekleri unutsak
bile, Çernobil'in hayaleti daha çok uzun yıllar boyunca bizimle olup varlığını ister istemez vücudumuza hatırlatacak.
Teknolojik güvenlik koşulları tamam olsa da, insan hatasının hep olabileceğini hatırlatacak. Onu unutsak bile, 20 yıl önce hem
Çernobil'deki, hem Avrupa'daki, hem Türkiye'deki otoritelerin (hatta 20 yıl sonra bile eylül raporuyla Uluslararası Atom Enerjisi
Kurumu'nun ve Dünya Sağlık Örgütü'nün) siyasi güven sınavında başarılı olamadığını hatırlatacak. Güvenmediğimiz
teknolojilere, siyasi otoritelere hayatımızı neden teslim edelim?
Bu koşullar altında Türkiye’de ve tüm dünyada Yeşiller ve Türkiye Yeşilleri olarak nükleere mahkum olmadığımızı
hatırlayacağız, hatırlatacağız.
Özetlersek, raporun ana sonuçları şunlardır:
* 30.000 ila 60.000 beklenenin üzerinde kanser ölümü öngörülmektedir, bu da UAEK'nın basın
açıklamasında verdiği 4000 rakamının 7 ila 15 katıdır.
* Beklenenin üzerinde kanser ölümleriyle ilgili tahminler, kullanılan risk faktörlerine sıkı sıkıya
bağlıdır.
* Yalnızca Beyaz Rusya'daki beklenenin üzerinde tiroit kanserinden ölüm vakası, risk yansıtma
modeline göre 18.000'le 66.000 arasında değişen oranda öngörülmektedir.
* Belirtilerini çok uzun bir süreç içinde sergileyen diğer iç organ tümörleri de kazadan 20 yıl
sonra ancak ortaya çıkmaya başlamaktadır.
* Beyaz Rusya, Ukrayna ve Rusya ağır derecede radyoaktif kirliliğe maruz kaldı, ama Çernobil
serpintisinin yarısından fazlası bu ülkelerin dışına düşüp oralarda tortu bıraktı.
* Çernobil serpintisi Avrupa yüzölçümünün yaklaşık % 40'ını kirletti.
* Yayımlanmış en makul ortaklaşa doz oranı yaklaşık 600.000 kişi sievert, bu da UAEK/DSÖ'nün
2005 raporundaki 55.000 rakamının on katından fazla.
* Çernobil'in ortaklaşa dozunun yaklaşık 2/3'ü Beyaz Rusya, Ukrayna ve Rusya'nın dışındaki
yerlere, özellikle de Batı Avrupa'ya yayıldı.
* Çernobil'den saçılan sezyum-137 miktarının resmi rakamların neredeyse üçte bir fazlası olduğu
tahmin ediliyor.
5
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİ DURDUR,
YEŞİLLER,
YAŞAMI SÜRDÜR!
KYOTO’NUN
1. YILINDA
İKLİM
DEĞİŞİKLİĞİ
KAMPANYASINI
BAŞLATTI!
Aşağıdaki basın açıklaması,
kampanyanın başladığı 16
Şubat 2006 tarihinde
Yeşiller İklim Değişikliği ve
Küresel Ekoloji Çalışma
Grubu Koordinatörü Ümit
Şahin tarafından Taksim
Meydanında okunmuştur.
Değerli basın mensupları,
Bugün, 16 Şubat 2006, iklim değişikliğiyle mücadele yolunda önemli bir gün. Bir yıl önce bugün, iklim değişikliğini önlemek
için uluslararası bir taahhüt olan Kyoto Protokolü yürürlüğe girdi. Bildiğiniz gibi ABD ve Avustralya tarafından onaylanıp
uygulamaya sokulmadığı için yola önemli bir eksikle başlayan Kyoto Protokolü, gelişmiş ülkelerin iklim değişikliği yaratan
sera gazı emisyonlarını 2012 yılına kadar 1990 seviyesinin %5,2 altına indirmelerini hedefliyor. Elbette bu çok yetersiz bir
hedef. Yeşiller olarak, bu hedefin 2020’ye kadar %30, 2050’ye kadar %80 olması gerektiğinin altını çiziyoruz. Ancak yine de
Kyoto bir başlangıçtır ve 2012’ye kadar olan hedeflerin tutturulması gerekir.
Öte yandan Kyoto Protokolü’nü Türkiye de imzalamadı. Türkiye de giderek daha fazla karbondioksit üreten ve atmosferi
ısıtmaktaki payı katlanarak artan bir ülke olarak ABD ve Avustralya’yla aynı bahaneleri sıralayıp yükümlülük altına
girmekten kaçıyor.
Yeşiller, bütün dünyada iklim değişikliği ve küresel ekolojik sorunlarla mücadelede başı çeken bir siyasi harekettir. Bugün,
Kyoto +1 gününde, bizim de gözlemci üyesi olduğumuz Avrupa Yeşil Partisi, 2006 yılı için ana kampanya olarak belirlediği
iklim değişikliği kampanyasını başlatıyor. Türkiye Yeşilleri olarak, bugün Avrupa’nın bütün yeşil partileriyle aynı anda, biz de
2006 İklim Değişikliği Kampanyası’nı başlatıyoruz.
Neden 2006 yılı Yeşiller için iklim değişikliği yılı oldu?
- Çünkü tamamen insan kaynaklı olan ve içinde bulunduğumuz petrol, kömür gibi fosil yakıtlara dayalı enerji, ulaşım ve
sanayi politikalarının ve tüketim toplumunun bir sonucu olan küresel ısınma, üzerinde yaşadığımız gezegendeki yaşam
şartlarını ortadan kaldırıyor. Dünya her geçen yıl bir öncekinden daha sıcak oluyor. 2005 yılı tarihte kaydedilen en sıcak yıl
oldu.
- Çünkü iklim değişikliğinin en dramatik belirtisi olan iklim felaketleri sık sık insanlığı vuruyor. Geçen yıl ABD’de ve pek çok
ülkede yaşanan kasırgalar, insanların ölümüne neden olan aşırı sıcak ve soğuk hava dalgaları ve seller dünyayı nasıl bir
geleceğin beklediğini gösteriyor.
- Çünkü iklim değişikliği en önce yoksulları vuruyor. Yoksul ülkeler ilk etkilenenler. Ülkemizde de toprağa bağlı yaşayan
insanlar ve yoksul bölgeler en fazla zarar görecek. İklim mültecileri şimdiden dünya için büyük bir sorun haline geldi bile.
- Ve çünkü insanlığın bu dünyada bir geleceğinin olması iklim değişikliğini durdurabilmemize bağlı. Bu da ancak insanlığın
ortak bir irade göstermesiyle ve politik müdahalelerle mümkün.
•
•
•
•
•
Türkiye Kyoto Protokolü’nü imzalamalı!
Nükleer enerji iklim değişikliğinin çözümü değildir.
Yenilenebilir ve temiz enerji kaynaklarına yönelmeliyiz.
Enerji verimliliği enerji politikalarının esası olmalıdır.
Motorlu taşıtlara dayalı petrol bağımlısı ulaşım politikaları terk edilmelidir.
Yeşiller olarak hükümete sesleniyoruz:
- İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ni onaylayarak 24 Mayıs 2004’te yürürlüğe sokan Türkiye neden aradan 2 yıl
geçmesine rağmen sera gazı envanterini çıkartamamıştır? Türkiye bu bilgi saklama politikasını daha ne kadar sürdürecek.
Türkiye’nin sera gazı envanteri bütün ayrıntılarıyla en kısa zamanda açıklanmalıdır.
- Türkiye Çerçeve Antlaşma’da Ek-1 ülkesi olmasına rağmen hala Kyoto Protokolü’nü imzalamamıştır. Dünyanın karbon
emisyonları en hızlı artan ve küresel ısınmaya giderek daha fazla olumsuz katkıda bulunan ülkelerinden biri olan Türkiye,
en kısa zamanda Kyoto Protokolü’nü imzalayıp Meclis’ten geçirmeli ve CO2 emisyonlarını hızla düşürmek için enerji,
ulaşım ve sanayi politikalarında köklü değişiklikler yapmalıdır.
- Yeni 23 kömürlü termik santral inşa etme planlarından derhal vazgeçilmeli, başta Yatağan, Gökova, Yeniköy, AfşinElbistan gibi en kirleticileri olmak üzere kömürle çalışan termik santrallar kademeli olarak kapatılmalıdır.
- Enerji verimliliği ile ilgili yasalar çıkarılmalı, temiz ve enerjiyi etkin kullanan teknolojiler teşvik edilmelidir.
- Türkiye’nin enerji üretim politikaları yenilenebilir, temiz enerji kaynaklarına dayanacak şekilde yeniden planlanmalıdır.
Rüzgar, güneş, jeotermal gibi kaynaklar alternatif değil, asıl enerji kaynaklarımız olarak kabul edilmelidir.
- Nükleer santralları iklim değişikliğinin çözümü olarak sunmak atom bombası sahibi olmanın barışı getireceğini iddia
etmeye benzer. Hem nükleer enerji karbonsuz bir teknoloji değildir, hem de bu kadar güvensiz, tehlikeli, atık sorunu
çözülemeyen ve pahalı bir teknoloji iklim değişikliğini çözemez. Zaten Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC)
daha 1996 yılında, dünya elektrik ihtiyacını karşılamadaki payını %47'ye çıkarmak için 2100 yılına kadar her yıl 70 reaktör
yapılmasına ihtiyaç duyulacağı ve bu da olanaksız olduğu için nükleer enerjinin iklim değişikliğinin çözümü olamayacağı
sonucuna varmış ve nükleer yatırımlar temiz kalkınma mekanizmaları dışında tutulmuştur.
- Motorlu ulaşımı ve petrol bağımlılığını arttıran ulaşım politikaları terkedilmeli, yeni köprü ve otoyollar yapılmamalı,
raylı ulaşım yatırımları arttırılmalıdır.
Avrupa Yeşilleri’nin bu kampanya için seçtiği slogan “İklim Değişikliğini Durdur, Kendi Rolünü Oyna!” Herkesin iklim
değişikliğini durdurmak için oynayabileceği ciddi bir rol var, bunların en başında da dünyayı geri dönüşsüz bir yıkımın eşiğine
getiren politikacılara bir daha oy vermemek geliyor; yeşil politikaları tercih etmek, yeşillere katılmak, ekoloji mücadelesi
içinde yer almak geliyor. Yaşam tarzında yapılacak değişiklikler de küresel ısınmayı yavaşlatacaktır. Ev ve işyerlerinde
enerji tasarrufuna ve enerjiyi verimli kullanan teknolojilere yönelmek, daha fazla toplu ulaşımı tercih etmek, daha az araba
ve uçak kullanmak, uzun yollar katetmeyen yerli malı ürünlerle beslenmek, iklim değişikliğinin yavaşlatılmasına
sanıldığından çok daha fazla katkıda bulunacaktır.
Yeşiller’in İklim Değişikliği Kampanyası, 2006 yılı boyunca hem Avrupa çapında, hem de ülkemizde sürecek. Konferanslar,
sergiler, eğitim programları ve değişik etkinliklerle, Yeşiller yıl boyunca iklim değişikliğini gündemde tutmaya devam
edecek.
İklim değişikliği bugün gündemimize girmezse, yarın bir daha gündemimizden çıkamayacak. Üzerinde yaşadığımız dünyadaki
canlı yaşamı ve insan varlığını sürdürmek için küresel ısınmayı durdurmak zorundayız.
İklim Değişikliğini Durdur, Yaşamı Sürdür!
Türkiye Yeşilleri
16.02.2006
Avrupa Yeşil Parti’nin İklim
Kampanyası sayfalarına
erişebilmek için;
www.stopclimatechange.net
Yeşil Oda yenilendi…
Savaş Çömlek, Işıl Sarıyüce, Ümit Şahin, Dilek Özkan ve Gazihan Çağlar’ın katkılarıyla yenilenen Yeşil Oda’mız, 12 Mayıs 2006
akşamı düzenlenen bir etkinlikle Yeşillerin ve tüm yeşil dostların hizmetine girdi. Etkinlikte öncelikle Mustafa Sütlaş’ın 29
Nisan’da Sinop’ta düzenlenen mitingde çektiği fotoğraflardan oluşan dia gösterisi, mitinge İstanbul’dan katılan kişilerin
izlenimleri eşliğinde sunuldu. Daha sonra Özgür Gürbüz, Çernobil Kazasının 20 yıldönümü nedeniyle Avrupa Parlamentosu
Yeşiller Grubunun düzenlediği toplantı ve Pripiyat-Çernobil gezisine ilişkin izlenimlerini çektiği fotoğraflardan oluşan bir dia
gösterisi eşliğinde sundu.
Gazihan Çağlar ve Gültekin Tetik’ten oluşan Grup Ga-Gü’nün müzikleri eşliğinde gerçekleşen kokteyl ile etkinlik son buldu.
7
Türkiye Yeşilleri
Küresel İklim Değişikliği Kampanyası
Gönüllülerini Arıyor!
Türkiye Yeşilleri’nin Avrupa Yeşilleri ile paralel biçimde “İklim Değişikliğini
Durdur, Yaşamı Sürdür” sloganıyla bu yıl 16 Şubat’ta başlattığı iklim değişikliği
kampanyası, 4 Kasım 2006’da gerçekleştirilecek Küresel Isınma Eylem Günü’ne
kadar giderek yoğunlaşacak etkinlikler ve çalışmalarla sürüyor. Bu çalışmalara
katılmak ve katkıda bulunmak isteyen herkesi; küresel ısınmayı ve iklim
değişikliğini durdurmak için sorumluluk hisseden herkesi kampanyamızda aktif
olarak çalışmaya çağırıyoruz.
İklim Değişikliği Hayatı Durdurmadan, Onu Durdurmak Elimizde!
Başvurularınız için;
Yeşiller Sekreterya
Yeşil Oda / 212-243 83 33,
Yeşil Nokta / 216-550 87 88
[email protected]
Yada
Dilek Özkan (Yeşiller İklim
Değişikliği ve Küresel
Ekoloji Çalışma Grubu
üyesi)
[email protected]
Yeşiller Fatih Girişiminden
Kavşaklarla Yeşili ve Ağaçları Yok Etmeyin!
Otomobillere değil, Doğaya ve Yaşama Yer Açın!
İstanbul’da yaşayan insanların en büyük gereksinimlerinden birisi, egzoz dumanının ulaşmadığı bir yerde nefes alabilmek
olduğu halde, AKP Hükümeti ve onun idaresindeki Büyükşehir Belediyesi, iktidara geldiği günden beri, İstanbul’da
otomobilli yaşamı yüceltmek ve halka dayatmak adına ne gerekiyorsa yapmaktan geri durmamıştır.
İstanbul’a su sağlayan en önemli baraj olan Ömerli Barajı’nın su toplama havzasına Formula 1 pisti yapılabilmesi için
bütün kaynakların seferber edilmesi ile belirgin hale gelen bu süreç, şimdilerde boğaza üçüncü köprü yapılması için
yürütülen çalışmalarla iyice çığırından çıkmıştır.
İstanbul trafiğine çözümü, önüne gelen yere kavşak yapmak, betonlamak ve asfaltlamak olarak gören bu anlayış, son
olarak Bahçelievler’de yapmayı planladıkları düzenleme ile, 20 yılın birikimiyle oluşturulmuş ve bölge halkına mâl
olmuş, muhtelif cinste yüzlerce ağacın bulunduğu ve şehir içinde ender rastlanan bir yeşil alanı ortadan kaldırmayı
hedeflemektedir.
Daha fazla otomobile yol açmak için, daha az yeşil alanı dayatanlar, ulaşım sorununa çözüm getirmeyeceği gibi,
İstanbul’da nefes alınacak bir karış toprak dahi bırakmayacaktır.
Yeşiller olarak;
Başbakan’ından, Enerji Bakanına, Turizm Bakanından, Çevre Bakanı’na, gerek Büyükşehir olsun, gerekse İlçe ve
Belde Belediye Başkanlarına kadar, insanların sağlıklı ve doğal bir çevrede yaşama hakkını zerre kadar umursamayan,
rant yaratmak ve dağıtmak için, kentlerimizin ve ülkemizin talanına çanak tutan AKP’yi protesto ediyoruz.
İstanbulluları gaz maskesiz dışarı çıkamayacak hale getirecek bu ve benzeri projelere karşı çıkıyoruz.
İstanbul halkını, Bahçelievler’de olduğu gibi, kentini, doğasını, ağacını ve yaşamını korumak için mücadele etmeye
çağırıyoruz.
Dokuz haftadır süren haklı mücadelelerinde, Bahçelievlilere sonuna kadar destek olduğumuzu tekrar duyuruyoruz.
Yeşiller Fatih Girişimi, 14 Mayıs 2006
Avrupa Yeşil Parti Konsey toplantısı Helsinki’de yapıldı…
Avrupa Yeşillerinden Nükleer Karşıtı
Mücadeleye ve Hasankeyf’e Destek
Türkiye Yeşilleri’nden Uluslararası Koordinatörü Ender Eren’in katıldığı toplantıların ana konusu
daha sosyal bir Avrupa’ya nasıl ulaşılabileceği idi. Avrupa Yeşil Parti’nin çeşitli kurullarına
ilişkin seçimlerin de yapıldığı toplantılarda Türkiye hakkında da iki karar önerisi ele alındı.
Önerilerden birisi AKP hükümetinin Sinop’ta nükleer santral yapımına ilişkin kararın
protesto edildiğine ve bu projenin bir an önce iptal edilmesinin istendiğine ilişkin bir
öneriydi.
İkinci öneri ise Dicle nehri üzerine yapılacak ve tarihi Hasankeyf kentini sular altında
bırakacak Ilısu barajına, kültürel değerlerin korunması ve üzerinde bilgilendirilmiş yerel
konsensüs ile uluslararası bir mutabakatın bulunmaması nedeniyle karşı olunduğuna ilişkin
bir öneriydi.
Her iki öneri de oybirliği ile kabul edildi.
Kararlara http://www.europeangreens.org/info/resolutions.helsinki.html adresinden
erişebilirsiniz.
Avrupa Yeşil Parti’nin Yeni
Seçilen Komitesi
Avrupa Yeşil Parti’nin Helsinki’de yapılan
Konsey toplantısında Partinin yeni Komite
üyeleri de belirlendi.
Avusturya’dan Ulrike Lunacek ve
Belçika’dan Philippe Lamberts sözcülüğe
seçilirken, Almanya’dan Juan Behrend
Genel Sekreterliğe, Belçika’dan Joan
Hamels Saymanlığa seçildi. Komitenin
diğer üyeleri ise şunlar; Finlandiya’dan
Johanna Sumuvuori, Polonya’dan Magda
Mosiewicz, Gürcistan’dan Sofia
Sakhanberidze, İrlanda’dan Tommy
Simpson ve Malta’dan Harry Vassallo.
Türkiye Yeşilleri olarak, yeni seçilen komiteyi kutluyoruz. Komitede yer
alan Gürcistan’dan Sofia Sakhanberizde ile bölgesel işbirliği konusunda
geliştirilebilecek olanakları değerlendirmek için çaba içerisinde olacağız.
“Sivil Ölüm” değil, Sivil
Yaşam için adım atın!
Osman Murat Ülke’nin başvurusunun incelenmesi
sonucunda, geçtiğimiz Ocak ayında Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi’nce alınan bir kararla
Türkiye’de Vicdani Ret hakkını kullanan kişilerin,
aynı
suçtan
defalarca
yargılanmaları,
tutuklanmaları ve mahkum edilmeleri nedeniyle
yaşamlarını
sürdürmelerinde
“onur
kırıcı
muamele” ile karşılaştıkları ifade edilmişti.
Öte yandan 2005 Mayıs ayından beri benzer
süreçleri yaşayan ve hakkında verilen mahkumiyet
kararı geçtiğimiz hafta Askeri Yargıtay tarafından
bozulan Mehmet Tarhan da “sivil ölüm” denilen
aynı kısır döngü içinde yaşamını sürdürmeye
zorlanmaktadır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin vicdani ret
konusunda yasal düzenleme yapılmasını Türkiye’ye
tavsiye etmesine karşın, Askeri Ceza yasalarında
yeni bir düzenleme yapılarak “inanç ve
düşüncelerin askerlik hizmetini yapmaya engel
olmadığı,
bu
durumun
mazaret
kabul
edilemeyeceği” yolunda ifadelere yer verilmesinin
gündeme getirilmesi, evrensel değerlere saygı ile
bağdaşmadığı gibi, ülkenin iç ve dış barışına katkı
sağlamayacak girişimlerdir.
Yeşiller olarak, vicdani retçilerin maruz bırakıldığı
uygulamaları kınıyoruz. Bu uygulamalar, bir an
önce
sonlandırılmalıdır.
Sivil
toplumun
gelişmesinde önemli bir dönemeç ve toplumdaki
barışsever beklentilere yanıt verebilecek bir
düzenleme olarak, zorunlu askerliğin kaldırılması
konusunda gerekli anayasal düzenlemeler için
zaman geçirmeden adım atılması gerektiğini
savunuyoruz.
“Sivil Ölüm” değil, Sivil Yaşam için adım atın!
Yeşiller, 14 Mart 2006
9
Hayvan Hakları Çalışma Grubundan
Türkiye Yeşilleri 15 Nisan'da, Mart ayında basına yansıyan hayvan hakları ihlalleri konusunda Ankara'da bulunan bazı
belediyeler ile Sağlık Bakanlığı’na yönelik olarak düzenledikleri dilekçe kampanyasını sonuçlandırarak, dilekçeleri ilgili
kurumlara gönderdiler.
Hatırlanacağı üzere mart ayında Ankara'da Mamak çöplüğünde ve Kutludüğün beldesindeki bos bir arazide toplu köpek
mezarları bulunmuş, basında yer alan haberlerde bu toplu mezarların Mamak ve Kutludüğün belediyelerinin toplu itlaf
uygulamalarının neticesinde oluştuğu gündeme gelmişti. Yine Mart ayında, bir televizyon programı tarafından Sağlık
Bakanlığı’na bağlı Hıfzısıhha Enstitüsü Serum Araştırma Çiftliğinde atlara karsı uygulanan ve dakikalarca süren bir can
çekişmenin ardından ölümle sonuçlanan kan alma işkencesi ortaya çıkarılmıştı.
Yeşiller hayvanlara dönük olarak uygulanan bu işkence ve cinayetleri protesto amacıyla başlattıkları bu kampanyayı
yaklaşık 20 gündür hem Ankara hem de 0stanbul'da es zamanlı olarak yürüttüler. Kampanyanın sonucunda ise her birinin
altında yaklaşık 250 imza bulunan üç dilekçeyi, ilgili belediyelere ve Sağlık Bakanlığı’na ilettiler. Dilekçe kampanyasına
ANHAYKO üyesi Ankaralı hayvan hakları savunucuları da destek verdiler.
Yeşiller konuyla ilgili olarak basına su açıklamayı yaptılar:
HAYVAN HAKLARI İHLALLERİNE SON!
Mart ayında tüm Türkiye hayvan haklarına yönelik iki acımasız saldırı haberiyle sarsıldı. 0lkinAnkara'da Mamak çöplüğünde
ve Kutludüğün beldesindeki bos bir arazide yüzlerce köpeğin cesedinin bulunduğu toplu mezarlar ortaya çıkarıldı. Ardından
Sağlık Bakanlığı’na bağlı Hıfzısıhha Enstitüsü Serum Üretme Çiftliği’nde atlara yönelik olarak kan almak amacıyla uygulanan
işkence ve cinayetler gündeme girdi.
İsin ilginç tarafı anılan ilk olayda toplu mezarlarda bulunan köpeklere yapılan otopside belediyelerin sokak hayvanlarının
itlafında mutat olarak kullandığı zehire rastlanmamasıydı. Ancak, bu köpeklerin cesetlerinin bulunduğu alanlara Mamak ve
Kutludüğün Belediyeleri'ne ait araçlarla getirilip gömüldüklerine ya da atıldıklarına şahit olan görgü tanıklarının olduğu
basına yansımıştı. Yani ilgili belediyeler bu köpekleri zehirlememişlerdi belki ama kimini vurarak, kimini uyuşturarak
alanlara getirmişler; böylece özellikle uyuşturularak getirilen köpekler için daha korkunç bir sonu hazırlamışlardı. Bu
köpeklerin kimi diri diri gömülmüş; kimi de açık alana uyuşturulmuş ya da yaralı bir şekilde atılmış ve insan denmesi
mümkün olmayan yaratıkların tecavüz ve işkenceleri altında
can vermişlerdi.
Hıfzısıhha Enstitüsü Serum Üretme Çiftliği’ndeki atların ise dakikalarca çırpınarak ölmelerine neden olacak bir yöntemle
kanları alınıyordu. Böylece bu hayvanların hakları insan sağlığı ve bilimsel araştırma adına ayaklar altına alınmaktaydı.
Biz Türkiye Yeşilleri olarak doğaya ve hayata saygıyı temel ilkelerimizden biri olarak görmekteyiz. Bu nedenle, tüm
bireylerin hayvanlarla ilişkilerinde ve kurumların hayvanlara dönük uygulamalarında onların haklarına karsı azami ölçüde
saygılı ve sorumlu bir tutum içinde olmaları gerektiğine yürekten inanıyoruz. İşte bu nedenle bu ağır hayvan hakları
ihlalleri basına yansıdıktan kısa bir süre sonra ilgili kurum ve belediyelere yönelik bir dilekçe kampanyası düzenledik.
Nihayet bugün bu dilekçeleri altlarındaki yaklaşık 250'ser imza ile ilgili mercilere gönderiyoruz.
Bu kampanyayı sürdürdüğümüz günlerde bu kez Marmaris ve
Hacı Bektaş belediyelerinin köpeklere dönük katliamlar
yaptıklarına dair haberler basına yansıdı. Anlaşılan
belediyelerin bu yöndeki uygulamalarının sonu gelecek gibi
değildi. Çünkü belediyeler, halkın köpekler karsısındaki
yersiz korkuları üzerinden kolay oy toplamayı seviyorlardı
ve ne yazık ki hayvan hakları konusunda düzenlemeler
getiren 5199 Sayılı Kanun belediyelerin bu tutumları
karsısında, onlara engel olabilecek ölçüde yaptırım
içermiyordu.
Dolayısıyla
Kanun
islerlik
kazanıp,
uygulanamıyordu.
Ancak Yeşiller olarak biz 5199 Sayılı Kanun'un hayvanlar
lehine olarak geliştirilip, iyileştirilmesi ve belediyelerin
hayvan hakları ihlallerinin sona erdirilebilmesi için
mücadeleyi önemli bir hedef olarak önümüze koyuyoruz. Bu
nedenle bugün sonuçlandırdığımız bu kampanyanın, bu
doğrultuda attığımız bir adım olarak önemli olduğuna
inanıyoruz.”
Yeşiller, 15 Nisan 2006
Hayvan Hakları Çalışma Grubundan
Basın Açıklamaları
İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ, ŞİDDETE GEREKÇE
DEĞİL, DİYALOGA ÇAĞRIDIR!
Yayınlandıktan dört ay sonra dünya çapında büyük bir kışkırtmanın aracı haline gelen karikatürler, ifade
özgürlüğünün gerek Avrupa’da gerekse tüm dünyada, sermayedarlar ve siyasiler tarafından nasıl daraltıldığının, içinin
boşaltıldığının, çarpıtıldığının ve hedef haline getirildiğinin de sorgulanmasını gerektirmektedir..
Hollanda’da belirli bir dilin konuşulmasının zorunlu kılınmaya çalışılması ve Almanya’ya vatandaşlık müracaatında
üstlenilmesi istenilen yükümlülükler, çeşitliliğe saygı ilkesiyle bağdaşmayan ve Avrupalıların bu kargaşa ortamında
gerçekleştirmeye çalıştıkları yanlışlar olduğu gibi, Türkiye’de gazetecilere ve karikatüristlere açılan davalar da ifade
özgürlüğünü sınırlamaya yönelik girişimlerdir.
Diğer yandan, devletlerin uyguladığı yaygın şiddeti es geçerek, yine temelde devletlerin güdümünde olan
bireylerin yada grupların uyguladığı şiddeti ön plana çıkarmak, bunu bir bütün halinde bir dinin üyelerini hedef haline
getirerek yapmak ve tüm bunları ifade özgürlüğü adına yaptığını iddia etmek, ifade özgürlüğünün içinin boşaltılmasından
ve çarpıtılmasından başka bir şey değildir.
Kışkırtmanın sonrasında gelen şiddet dalgasının körüklenmesi ise, Ortadoğu’da Irak’tan sonra yeni bir saldırının
gerekçelerini ve müttefiklerini oluşturma çabalarının bir parçası olarak görünmektedir.
Türkiye Yeşilleri olarak, ifade özgürlüğünün şiddetle birlikte anılmasından kaygı duyuyoruz. Gerek Türkiye’de,
gerek Avrupa’da gerekse tüm dünyada, sivil toplumun güvencesi olan ifade özgürlüğünün, gelecek nesillere karşı
sorumluluk anlayışı içerisinde, korunması ve geliştirilmesi gerektiğini savunuyoruz.
İnsanlığın, 20 yüzyılda dünya çapında yıkımlara neden olan çatışma ve güç kullanımı yerine, 21 yüzyılda kültürler
arası diyalog ve hoşgörüyü benimsemesi gerektiğini vurguluyoruz.
Ortadoğu ülkeleri arasında özellikle İsrail’in de katıldığı, barış ve silahsızlanma üzerine kapsamlı bir konferansın
zaman geçirmeden toplanmasının, olası çatışmaların önlenmesi için son derece önemli olduğunu vurguluyoruz. Başta
Avrupa ülkeleri olmak üzere uluslararası kamuoyuna bu yönde girişimlere öncülük etmesi için çağrıda bulunuyoruz.
Yeşiller, 9 Şubat 2006
JANDARMA BİLGİ EDİNME HAKKINI KULLANAN
KÖYLÜLERE GÖZDAĞI VERİYOR!
Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesine bağlı Narlı ovasının köylüleri dün, 25 Mart 2006 tarihinde, Türkiye’nin en verimli tarım
arazilerinden biri olan ovalarına yapılmak istenen iki adet büyük çimento fabrikasına karşı başlattıkları hareket kapsamında bir
halkı bilgilendirme toplantısı düzenlediler.
Köylülerin başlattığı bu hareketi destekleyen Yeşiller adına, halk sağlığı uzmanı Dr. Ümit Şahin toplantıya katılmak üzere
yöredeydi. Bergama köylülerinin sözcüsü olan Oktay Konyar da köylülerin davetlisi olarak Narlı’ya gelmişti.
Narlı’da bir düğün salonunda yapılacağı günler öncesinden duyurulan bilgilendirme toplantısı Pazarcık İlçe Jandarma
Komutanlığı tarafından son anda “bilgi verilmediği” gerekçesiyle engellenmeye çalışılmıştır. Köylülerin verdiği bilgiye göre,
ayrıca jandarma ovadaki köyleri dolaşıp halkı ve özellikle muhtarları toplantıya katılmamaları konusunda uyarmıştır.
Toplantının yapılacağı düğün salonunun önü jandarma tarafından tutulmuş, salona girilmesine izin verilmemiş ve Narlı’ya
toplantıya katılmak için köylerden gelen insanlar toplantının yasaklandığı duyurularak geri döndürülmüşlerdir.
Toplantı, jandarmanın bu yoğun engelleme çabalarına karşın, Narlı’daki bir başka çay bahçesinde yapılmıştır. Verilen gözdağı
ve engelleme çabalarına karşın toplantıya katılan halk, yörelerine yıkım getirecek bu çimento fabrikalarına karşı olduklarına
dair kararlılıklarını göstermişlerdir.
Yeşiller olarak, halkın kendi yörelerinde yapılacak yatırımlarla ilgili görüşünü sormak bir yana, halkın bilgi alma hakkını bile
engellemeye çalışan bu anlayışı, jandarmanın halka gözdağı vermeye ve demokratik bir hak arama çabasını engellemeye
yönelik davranışlarını şiddetle kınıyoruz. Bölgedeki idari makamlar ve jandarma yetkilileri ülkemizin demokratikleşmesine karşı
ne kadar tahammülsüz olduklarını bir kez daha göstermişlerdir.
Pazarcık ilçesi Narlı ovası köylülerinin bölgelerine ölüm ve hastalık getirecek, onları göçe zorlayacak, verimli bir tarım arazisini
kirletecek, bölgedeki doğal yaşam alanlarını yok edecek bu çimento fabrikalarına karşı mücadelelerinde sonuna kadar destek
olduğumuzu duyuruyoruz.
Yeşiller – Türkiye
İstanbul, 27.03.2006
Yeşillere katılın, yeni bir dünya yaratalım!
11
Türkiye Yeşilleri Koordinasyon Grubu
Yaklaşan Etkinlikler & Takvim
Mayıs 2006
27 Mayıs 2006
27 Mayıs 2006
Eskişehir Yerel Konferansı – Yeşiller Kendini Tanıtıyor
İklim Değişikliği Kampanyası Gönüllü Toplantısı
Haziran 2006
2-4 Haziran 2006
3 Haziran 2006
7 Haziran 2006
10 Haziran 2006
18 Haziran 2006
21 Haziran 2006
24 Haziran 2006
Türkiye Yeşilleri Koordinasyon Grubu Toplantısı – Ankara
Forum: Ekoloji Mücadeleleri ve Yeşiller
İstanbul Yerel Projesi 1. Toplantı
Boğazda Tekne Turu
Eskişehir Yerel Girişim Toplantısı
Enerji Verimliliği Günü Etkinlikleri
Tekirdağ Yerel Konferansı
Ağustos 2006
30 Ağustos – 3 Eylül 2006 6. Bozcaada Yeşiller Buluşması
Eylül 2006
14-17 Eylül 2006
23-24 Eylül 2006
Avrupa Yeşil Parti Büyük Kentler Buluşması – Amsterdam/Hollanda
Türkiye Yeşilleri Koordinasyon Grubu Toplantısı - İzmir
Ekim 2006
13-15 Ekim 2006
Avrupa Yeşil Parti Kongresi / Cenevre – İsviçre
Kasım 2006
9-11 Kasım 2006
Türkiye Yeşilleri Parti Program Sonlandırma Konferansı
Avrupa Yeşil Yerel Temsilciler Toplantısı – Barselona/İspanya
Aralık 2006
16-17 Aralık 2006
Türkiye Yeşilleri Koordinasyon Grubu Toplantısı & 5. Yeşil Diyalog
Toplantısı - İstanbul
Download