Türkiye Yeşilleri Koordinasyon Grubu İletişim Bülteni Sayı: 15 – Mayıs 2006 Ne Sinop’ta, Ne başka bir yerde… Nükleer Santral İstemiyoruz! İçindekiler Yeşiller Bursa’dan Nükleere Hayır dedi Nükleer Karşıtı Platform Buluşması yapıldı Bakan Hilmi Güler’in İspanya Gezisi hakkında Sinop’ta Nükleer Karşıtı Miting Öteki Çernobil Raporu İklim Değişikliği Kampanyası Kahramanmaraş’ta Jandarma Engellenmesi İklim Kampanyası Gönüllü Arıyor Yeşiller Fatih Girişiminden Avrupa Yeşil Parti Konsey Toplantısı Hayvan Hakları Grubundan Basın Açıklamaları Takvim 3 3 4 4 5 6 7 8 8 9 10 11 12 Türkiye Yeşilleri Koordinasyon Grubu İletisim: Yeşil Oda, İstiklal Caddesi Kurabiye Sokak No 13 Kat 3 Beyoğlu / İSTANBUL Telefon & Faks: 0 212 243 83 33 – 0 533 362 02 13 Pazartesi, Salı Çarşamba günleri 11.00 – 19.00 açıktır. Yeşil Nokta, Osmanağa Mah. Kırtasiyeci Sok. Yeşil Apt. No 23/2 Altıyol - Kadıköy / İstanbul Telefon: 0 216 550 87 88 - 0 538 546 35 02 Perşembe, Cuma, Cumartesi günleri 11.00 – 19.00 açıktır. Web Adresi: www.yesiller.org Elektronik Posta: [email protected], [email protected] Kamuoyu letisim Listesi: [email protected] Politik Tartısma Listesi: [email protected] Genç Yeşiller Listesi: [email protected] Koordinatörler Kurulu Bilge Contepe, Eş Genel Koordinatör – [email protected] Kadir Dadan, Eş Genel Koordinatör – [email protected] Aytaç Timur, Örgütlenme Koordinatörü – [email protected] Ender Eren, Uluslararası Koordinatörü – [email protected] Engin Berk, Basın-Yayın-İletişim Koordinatörü – [email protected] Mustafa C Arslan, Program Koordinatörü – [email protected] Abdullah Anar, Ankara Eş Koordinatörü – [email protected] Özgürel Özdemir, Ankara Eş Koordinatörü – [email protected] Onur Avcı, İstanbul Koordinatörü – [email protected] Raziye Anlı, Kadıköy Eş Koordinatörü – [email protected] Hüseyin Güngör, Kadıköy Eş Koordinatörü – [email protected] Ayşen Erdoğan, İzmir Eş Koordinatörü – [email protected] İlker Varlı, İzmir Eş Koordinatörü – [email protected] Çalışma Grubu Koordinatörleri Alper Akyüz, AB İzleme Koordinatörü - alperakyü[email protected] Dilaver Demirağ, Hayvan Hakları Koordinatörü [email protected] Nermin Saatçioğlu, Enerji Koordinatörü – [email protected] Ümit Şahin, İklim Değişikliği ve Küresel Ekoloji Koordinatörü – [email protected] Nükleer “hak”sızlık! Merhaba, Uzun bir aradan sonra tekrar birlikteyiz. Gerek yurt içinde gerekse yurt dışında gündem nükleer… 2006 yılıyla birlikte Hükümet, programında var olan nükleer santraller defterini açtı. Yeşiller olarak konuyu hiç kapatmamıştık, ne de olsa Akkuyu kamu kullanımına açılmamıştı. İran ise, nükleer bomba yapma yolunda inatla ilerliyor. Ortadoğu’da nükleer dengesizlikleri sonlandırmanın yolu bu olmasa gerekti. Mikrofona geçen “liderler” nükleerin bir hak olduğunu iddia ediyor. Diğer hakları ortadan kaldıran bu nasıl bir “hak”? Olsa olsa haksızlık bu! Özgür bir dünya, nükleer güçlerin dünyası olamaz. Öyleyse mücadeleye devam! Kadir Dadan Yeşiller Ankara Grubu Toplantı Yeri ve Zamanı: Anares Cafe, Mesrutiyet Cad Hatay Sok No 7/11 Kızılay /Ankara Her Salı günü 18.30 Telefon: 0 533 493 55 42 [email protected] Elektronik İletişim Grubu: [email protected] Yeşiller İstanbul Grubu Toplantı Yeri ve Zamanı: Yeşil Oda, İstiklal Cad Kurabiye Sok No 13 Kat 3 Beyoğlu/İstanbul, Her ayın 1. ve 3. Çarşamba günü saat 19.00 Telefon/Faks: 0 212 243 83 33 [email protected] Elektronik İletişim Grubu: [email protected] Yeşiller İzmir Grubu [email protected] Elektronik İletişim Grubu: [email protected] Yeşiller Kadıköy Grubu Toplantı Yeri ve Zamanı: Yeşil Nokta, Osmanağa Mah. Kırtasiyeci Sok. Yeşil Apt. No 23/2 Altıyol - Kadıköy / İstanbul Telefon: 0 538 546 35 02 Elektronik İletişim Grubu: [email protected] YEŞİLLER BURSA’DAN NÜKLEERE HAYIR DEDİ Partileşme yolundaki Yeşillerin bu yılki ilk koordinasyon toplantısı 18 Mart’ta Bursa’da yapıldı. Türkiye’nin değişik bölgelerinden gelen yeşiller Bursa’dan seslenerek “Nükleer santrali bu kez de yaptırmayacağız” dediler. Bursa’da DOĞADER’de toplanan Yeşiller, “Enerji, İklim Değişimi ve Nükleer Yalanlar” adı ile yaptıkları panelde nükleer enerjiye geçit veremeyeceklerini bir kez daha yinelediler. Yeşil Kültür Sanat ve Düşünce Derneği Genel Sekreteri Av. Neriman Gül Eren’in kolaylaştırıcılığında yapılan panele, Yeşiller Eş Genel Koordinatörü Bilge Contepe, Yeşiller Enerji Çalışma Grubu Koordinatörü Nermin Saatçioğlu, Nükleer Karşıtı Platform Yeşiller Temsilcisi ve Üyesi Özgür Gürbüz katıldılar. “Geçmişte Vazgeçirdik” İlk sözü alan Yeşiller Eş Genel Koordinatörü Bilge Contepe Nükleer Karşıtı Hareketin geçmişini anlatarak, yapılan eylemeler ile o dönemin hükümetince alınan Akkuyu’da Nükleer Santral kurma kararından vazgeçirildiğini belirtti. Contepe konuşmasında enerji verimliliği, yönetimi, farklı enerji kaynaklarının kullanılmasının önemine değinerek, nükleer atıkların hâlen çözülmeyen sorunları olduğuna dikkat çekti. Nükleer enerjinin aslında elindeki santralleri pazarlamak isteyen nükleer lobilerden başka kimseye fayda sağlamadığını, nükleerin insanlık ve doğa için en büyük felaket olduğunu vurguladı. Avrupa Nükleer Enerjiyi Terkediyor Bilge Contepe’den sonra söz alan Özgür Gürbüz ise nükleer santrallerin dünyada giderek terk edilen bir teknoloji olduğunu, nükleerin konuşulmasına rağmen pahalı olduğu için bu konuda yatırım kararı alınmadığına dikkat çekti. Nükleer enerjinin iddia edildiği gibi iklim değişikliğine çare olmadığını, Çernobil’in olumsuz Nükleer lobi dikte ettirdi etkilerinin halen sürmesine rağmen kimseden hesap sorulmadığını Konuşmacılardan Bilge Contepe bir soru üzerine AKP belirten Gürbüz, Uranyum fiyatlarının 2003-2005 arasında iki kat Hükümetinin de ilk başta yenilenebilir enerji arttığını, zenginleştirmeden yakıt üretimine kadar tüm bu kaynaklarına yönelmekten söz ederken aniden nükleerci teknolojinin dışa bağımlı olduğunu ve giderek de pahalı bir seçenek olmalarının tıkanan ve krizde olan nükleer endüstrinin olduğunu kaydetti. diktesi olduğunu ve yeni nükleer santraller kurma Karar Siyasi kararının altında bu gerçeğin yattığının altını çizdi ve Konuşmacılar nükleer enerji konusunda kararın teknik değil siyasi nükleer endüstrinin Türkiye’yi açık bir hedef haline olduğunu, Yeşiller olarak hangi amaç ile olursa olsun nükleer getirdiğini vurguladı. Toplantıda Elektrik Mühendisleri enerjiye karşı olduklarını, Bu nedenle 2005 yılı içerisinde Ankara’da Odasından katılımcılar da nükleer enerjinin “Dünya Nükleer Endüstrisini Durumu Raporu – 2004” olumsuzluklarını dile getirdiler. hazırlayıcılarından Mycle Schneider’in konuşmacı olarak katıldığı bir İki gün boyunca süren Yeşiller Bursa Toplantısında çok toplantı ile Nükleer Karşıtı Hareket için bir mihenk taşı olan kültürlülük, gıda güvenliği, yerel gündem ve kentleşme Akkuyu’da , uluslararası bir gençlik kampı organize ettiklerini, konuları da konuşuldu. Yeşillerin bundan sonra da nükleer karşıtı hareketin etkin bir parçası olmaya devam edeceğini ifade ettiler. Nükleer Karşıtı Platform Buluşması 1 Nisan’da Ankara’da Yapıldı Çeşitli meslek odası, sendika, siyasi parti, sivil toplum kuruluşu, platform, grup ve kişilerin katılımıyla oluşturulan ve geçmiş hükümetler döneminde gündeme getirilen nükleer santral yapımı çalışmalarına karşı düzenlediği etkinliklerle kamuoyu oluşumuna büyük katkı sağlayan Nükleer Karşıtı Platform(NKP), AKP hükümetinin nükleer santral yapımı planlarına ilişkin seri açıklamalarına ve çalışmalarına karşı yapılacak etkinlikleri tartışmak üzere yeniden toplandı. Yeşiller’den Ümit Şahin, Özgür Gürbüz, Nermin Saatçioğlu, Abdullah Anar, Gökçen Özdemir, Özgürel Özdemir, Cengiz Haksöz, Ertuğrul Akçaoğlu, Sevgi Mutlu, Mustafa Arslan ve Kadir Dadan’ın katıldığı buluşmada platformun çalışma ilkeleri ve organları belirlendi, etkinlik takvimi gözden geçirildi. NKP’nin kendini tanımlaması şöyle; Nükleer Karşıtı Platform (NKP), Türkiye’nin ve dünyanın neresinde olursa olsun nükleer enerji üretimine ve nükleer silahlara karşı çalışmalar yürüten kurum, kuruluş ve kişilerden oluşan bir buluşma zeminidir. Nükleer Karşıtı Platform üyesi olmak için nükleer enerjiye karşı olduğunu beyan etmek ya da karar altına almak ve NKP tarafından oluşturulan metne imza atmak yeterlidir. Nükleer Karşıtı Platform, katılıma açık, tabana dayanan, demokratik ilkelere bağlı ve yerel platform örgütlenmelerinin oluşumu yönünde çalışmalar yürütür. Nükleer Karşıtı Platform bileşeni olan kişi, kurum ve kuruluşlar kendi nükleer karşıtı çalışma ve kampanyalarını yürütebilir ve aynı zamanda NKP tarafından yapılacak ortak etkinlikler içinde yer alırlar. NKP organları, bu bağımsız ve ortak çalışmaların eşgüdümünü, duyurulmasını, desteklenmesini ve yapılan çalışmalara katılımın arttırılmasını sağlar. Nükleer Karşıtı Plaform Türkiye’de geçmişi on yıllar öncesine dayanan nükleer karşıtı hareketin ve 1990’lı yıllarda çalışmalar yürüten Nükleer Karşıtı Platform’un devamıdır. 3 Amerika’da Nükleer Santral Gezen Bakan, İspanya’dan Ders Aldı mı? Sinop’tan Konya’ya, Tekirdağ’dan Adana’ya Türkiye’nin hiçbir yerinde insanlar, radyasyonla, kanserle, ölümle ve Çernobil’le birlikte anılan nükleer santralları şehirlerinde görmek istemiyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler İspanya’ya resmi bir ziyarette bulundu. Acaba Bakan Güler, oraya kadar gitmişken İspanya hükümetine ve enerji bakanı meslektaşına İspanya’nın neden mevcut nükleer santrallarını kapatmaya karar verdiğini de sormuş mudur? İspanya’yı 30 Nisan 2006’da bir daha ziyaret etmesini de kendisine salık vereceğiz. Böylece İspanya’nın şu anda çalışan 9 reaktöründen biri olan Jose Cabrera (Zorita) reaktörünün kapatılışına da tanıklık edebilir. İspanya Başbakanı Zapatero’nun iktidara gelir gelmez halkına söz verdiği gibi, nükleer enerjinin yerine yenilenebilir enerji kaynaklarının devreye sokulması fikrinden ilham alabilir. Umarız dünyanın en büyük ikinci rüzgar kurulu gücüne sahip İspanya’yı ziyareti sırasında Hilmi Güler gözlerini kapamamış ve ağırlık verilen yeni enerji politikalarını görmüştür. Nükleer lobinin görmenizi istediği santralları ABD’de gezmek kolay, kapatılan nükleer santralları, yani gerçekleri kabul etmek zordur. Trajikomik bir diğer gerçek de, içeride böyle politikalar güden İspanya gibi ülkelerin, Türkiye gibi ülkelerin pazarından pay almak için buralarda nükleer enerjiye yatırım yapmayı planlıyor olmasıdır. Hilmi Güler'in İspanya'yla enerji politikalarında değil de, özelleştirme ve yatırım anlaşmaları konusunda hemfikir olması, neye hizmet etmektedir? Bakan Güler’in en kısa süre içinde, nükleer santral planları açıklandığından beri kaygı içinde bekleyen illeri ziyaret ederek, bu planlardan vazgeçildiğini açıklamasını ve enerji politikalarını birkaç on yıllık ömrü olan teknolojilere değil, yenilenebilir kaynaklara dayandırmasını istiyoruz. Türkiye Yeşilleri olarak, Hükümeti ve Enerji Bakanı’nı, bir kez daha dünyanın en tehlikeli, en pahalı ve en kirli enerji üretim biçimi olan nükleer enerjiyi Türkiye’ye bulaştırma çabasından vazgeçmeye çağırıyoruz. Not: İspanya’da şu anda çalışır durumda olan 9 adet reaktör var ve bunlar ülkenin elektriğinin yüzde 24'ünü üretmektedir(1). İspanya’da kapanan ilk reaktör 480 megavat (MW) kurulu güce sahip Vandellos-1’dir. 1972’de faaliyete geçen reaktör, sadece 28 yıl devrede kaldıktan sonra, 1990 yılında kapatılmıştır(2). Buna karşılık İspanya, 2005 yılı sonunda rüzgar kurulu gücünü 10.027 MW’a çıkararak Almanya’dan sonra dünyanın en büyük ikinci rüzgar gücüne sahip ülkesi olmuştur. İspanya’nın bir yılda kurduğu rüzgar gücünün 1764 MW olması da dikkat çekicidir(3). İspanya’da 30.000 kişi rüzgar enerjisi sayesinde iş sahibi olmuştur ve bu rakamın 2010 yılında ikiye katlanması beklenmektedir. Rüzgar enerjisi, yılda yüzde 3-4 oranında büyüyen enerji ihtiyacının karşılanmasında büyük rol oynadığı gibi, kendi teknolojisini üreten firmalar dünya pazarında lider konuma geldi. İspanya’daki rüzgar türbinleri tam kapasiteyle çalıştığında, 10.000 MW’lık güçlerine rağmen, ülkenin elektrik ihtiyacının yüzde 24’ünü karşılayabilir hale gelmiştir(4). Kaynaklar: (1) Dünya Nükleer Endüstrisinin Durum Raporu 2004 (http://www.yesiller.org/belgeler.htm), (2) Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA), (3) EWEA (Avrupa Rüzgar Enerjisi Birliği), (4) Technology Review Magazine, Ocak 2006 Yeşiller, 24 Şubat 2006 Sinop’ta Nükleer Karşıtı Miting AKP hükümetinin Nükleer Santral yapılacağını ilan ettiği Sinop’ta, Nükleer Karşıtı Platform’un öncülüğünde bir miting düzenlendi. Sinopluların yakın ilgi gösterdiği mitingde bir araya gelen yaklaşık 10 bin kişi, hükümetin planlarına karşı demokratik tepkilerini ortaya koydu. Ülkenin değişik yerlerinden gelen Yeşiller de mitinge destek verdi. YEŞİLLER, ÇERNOBİL NÜKLEER FELAKETİNİN 20. YILINDA “ÖTEKİ ÇERNOBİL RAPORU”NU AÇIKLADI ÇERNOBİL’İ UNUTMADIK, UNUTTURMAYACAĞIZ! Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu ile Dünya Sağlık Örgütü'nün hazırladığı ve 2005 eylülünde "Çernobil'in Gerçek Boyutları" başlığını taşıyan rapor, Çernobil'in, tarihin en büyük sanayi kazası olduğunu kabul etse de, felaketin boyutlarının abartıldığı, sonuçların ilk başta zannedildiği kadar vahim olmadığı, hatta felaket bölgesindeki en büyük sorunun akıl ve ruh sağlığıyla ilgili olduğu sonucuna varıyordu. Avrupa Parlamentosu Yeşiller grubu üyesi Rebecca Harms, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu ile Dünya Sağlık Örgütü'nün raporunun "gerçek boyutları" vermek iddiasıyla ortaya çıkıp da pek çok etkiyi görmezden gelen ya da önemsemeyen ve neredeyse nükleer enerjiyi aklamaya soyunan tavrına karşı, herhangi bir nükleer enerji kurumuna sırtını dayamayan, bağımsız bir araştırma hazırlattı. 2006 yılı Nisan ayı başında yayımlanan bu bağımsız inceleme, "Çernobil Hakkında Öteki Rapor" başlığını taşıyor ve sözde "gerçek boyutlar" verilirken kırpılıp göz ardı edilen ya da unutulan "öteki" olguları, mesela Çernobil'in sağlık ve çevre üstünde iddia edildiğinden daha ağır ve uzun vadeli etkileri olabileceğini, mesela serpintinin Beyaz Rusya, Ukrayna ve Rusya kadar, Avrupa'yı, kuzey yarıküreyi ağır derecede etkilediğini sergiliyor. İşte bu noktada aklımıza, ülkemizde, Karadeniz sahil şeridinde yapılmayan, yapılmak istenmeyen, unutturulmaya çalışılan araştırmalar ve kanser taramaları gelmektedir. Radyasyon ölçüm sonuçlarını halktan saklayan atom enerjisi kurumlarının, bir zararı yok diye çay içen bakanların olduğu ülkemizde de "öteki gerçekler" hep görmezden gelindi, hafızalardan silindi ve "gerçek boyutların" hep daha küçük olduğu iddia edildi. Öte yandan, aradaki bağlantı bir türlü kurulamasa da, bu ülkenin büyük bir gerçeği olarak Karadeniz'de kanser vakaları artmaya devam ediyor. Tesadüf mü acaba, yoksa "gerçek boyutlar" bunlar mı? Radyasyon olmadığını kanıtlamak için herkesin önünde bardak bardak çay içen bakanın kanserden öldüğünü de unutalım mı? Çernobil felaketinin 20. yıldönümüne yaklaşık iki hafta kala, "öteki rapor"un yayımlandığı günlerde, başbakanımızın kanser vakalarının yoğun olduğu Karadeniz'de Sinop'a nükleer santral yapılacağını açıklamış olması talihsiz bir unutkanlık eseri olsa gerek. Nükleerin pahalı, tehlikeli, verimsiz, kirli, savaşçıl, merkeziyetçi, bütün dünyada düşüşe geçmiş olduğu gibi gerçekleri unutsak bile, Çernobil'in hayaleti daha çok uzun yıllar boyunca bizimle olup varlığını ister istemez vücudumuza hatırlatacak. Teknolojik güvenlik koşulları tamam olsa da, insan hatasının hep olabileceğini hatırlatacak. Onu unutsak bile, 20 yıl önce hem Çernobil'deki, hem Avrupa'daki, hem Türkiye'deki otoritelerin (hatta 20 yıl sonra bile eylül raporuyla Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun ve Dünya Sağlık Örgütü'nün) siyasi güven sınavında başarılı olamadığını hatırlatacak. Güvenmediğimiz teknolojilere, siyasi otoritelere hayatımızı neden teslim edelim? Bu koşullar altında Türkiye’de ve tüm dünyada Yeşiller ve Türkiye Yeşilleri olarak nükleere mahkum olmadığımızı hatırlayacağız, hatırlatacağız. Özetlersek, raporun ana sonuçları şunlardır: * 30.000 ila 60.000 beklenenin üzerinde kanser ölümü öngörülmektedir, bu da UAEK'nın basın açıklamasında verdiği 4000 rakamının 7 ila 15 katıdır. * Beklenenin üzerinde kanser ölümleriyle ilgili tahminler, kullanılan risk faktörlerine sıkı sıkıya bağlıdır. * Yalnızca Beyaz Rusya'daki beklenenin üzerinde tiroit kanserinden ölüm vakası, risk yansıtma modeline göre 18.000'le 66.000 arasında değişen oranda öngörülmektedir. * Belirtilerini çok uzun bir süreç içinde sergileyen diğer iç organ tümörleri de kazadan 20 yıl sonra ancak ortaya çıkmaya başlamaktadır. * Beyaz Rusya, Ukrayna ve Rusya ağır derecede radyoaktif kirliliğe maruz kaldı, ama Çernobil serpintisinin yarısından fazlası bu ülkelerin dışına düşüp oralarda tortu bıraktı. * Çernobil serpintisi Avrupa yüzölçümünün yaklaşık % 40'ını kirletti. * Yayımlanmış en makul ortaklaşa doz oranı yaklaşık 600.000 kişi sievert, bu da UAEK/DSÖ'nün 2005 raporundaki 55.000 rakamının on katından fazla. * Çernobil'in ortaklaşa dozunun yaklaşık 2/3'ü Beyaz Rusya, Ukrayna ve Rusya'nın dışındaki yerlere, özellikle de Batı Avrupa'ya yayıldı. * Çernobil'den saçılan sezyum-137 miktarının resmi rakamların neredeyse üçte bir fazlası olduğu tahmin ediliyor. 5 İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİ DURDUR, YEŞİLLER, YAŞAMI SÜRDÜR! KYOTO’NUN 1. YILINDA İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ KAMPANYASINI BAŞLATTI! Aşağıdaki basın açıklaması, kampanyanın başladığı 16 Şubat 2006 tarihinde Yeşiller İklim Değişikliği ve Küresel Ekoloji Çalışma Grubu Koordinatörü Ümit Şahin tarafından Taksim Meydanında okunmuştur. Değerli basın mensupları, Bugün, 16 Şubat 2006, iklim değişikliğiyle mücadele yolunda önemli bir gün. Bir yıl önce bugün, iklim değişikliğini önlemek için uluslararası bir taahhüt olan Kyoto Protokolü yürürlüğe girdi. Bildiğiniz gibi ABD ve Avustralya tarafından onaylanıp uygulamaya sokulmadığı için yola önemli bir eksikle başlayan Kyoto Protokolü, gelişmiş ülkelerin iklim değişikliği yaratan sera gazı emisyonlarını 2012 yılına kadar 1990 seviyesinin %5,2 altına indirmelerini hedefliyor. Elbette bu çok yetersiz bir hedef. Yeşiller olarak, bu hedefin 2020’ye kadar %30, 2050’ye kadar %80 olması gerektiğinin altını çiziyoruz. Ancak yine de Kyoto bir başlangıçtır ve 2012’ye kadar olan hedeflerin tutturulması gerekir. Öte yandan Kyoto Protokolü’nü Türkiye de imzalamadı. Türkiye de giderek daha fazla karbondioksit üreten ve atmosferi ısıtmaktaki payı katlanarak artan bir ülke olarak ABD ve Avustralya’yla aynı bahaneleri sıralayıp yükümlülük altına girmekten kaçıyor. Yeşiller, bütün dünyada iklim değişikliği ve küresel ekolojik sorunlarla mücadelede başı çeken bir siyasi harekettir. Bugün, Kyoto +1 gününde, bizim de gözlemci üyesi olduğumuz Avrupa Yeşil Partisi, 2006 yılı için ana kampanya olarak belirlediği iklim değişikliği kampanyasını başlatıyor. Türkiye Yeşilleri olarak, bugün Avrupa’nın bütün yeşil partileriyle aynı anda, biz de 2006 İklim Değişikliği Kampanyası’nı başlatıyoruz. Neden 2006 yılı Yeşiller için iklim değişikliği yılı oldu? - Çünkü tamamen insan kaynaklı olan ve içinde bulunduğumuz petrol, kömür gibi fosil yakıtlara dayalı enerji, ulaşım ve sanayi politikalarının ve tüketim toplumunun bir sonucu olan küresel ısınma, üzerinde yaşadığımız gezegendeki yaşam şartlarını ortadan kaldırıyor. Dünya her geçen yıl bir öncekinden daha sıcak oluyor. 2005 yılı tarihte kaydedilen en sıcak yıl oldu. - Çünkü iklim değişikliğinin en dramatik belirtisi olan iklim felaketleri sık sık insanlığı vuruyor. Geçen yıl ABD’de ve pek çok ülkede yaşanan kasırgalar, insanların ölümüne neden olan aşırı sıcak ve soğuk hava dalgaları ve seller dünyayı nasıl bir geleceğin beklediğini gösteriyor. - Çünkü iklim değişikliği en önce yoksulları vuruyor. Yoksul ülkeler ilk etkilenenler. Ülkemizde de toprağa bağlı yaşayan insanlar ve yoksul bölgeler en fazla zarar görecek. İklim mültecileri şimdiden dünya için büyük bir sorun haline geldi bile. - Ve çünkü insanlığın bu dünyada bir geleceğinin olması iklim değişikliğini durdurabilmemize bağlı. Bu da ancak insanlığın ortak bir irade göstermesiyle ve politik müdahalelerle mümkün. • • • • • Türkiye Kyoto Protokolü’nü imzalamalı! Nükleer enerji iklim değişikliğinin çözümü değildir. Yenilenebilir ve temiz enerji kaynaklarına yönelmeliyiz. Enerji verimliliği enerji politikalarının esası olmalıdır. Motorlu taşıtlara dayalı petrol bağımlısı ulaşım politikaları terk edilmelidir. Yeşiller olarak hükümete sesleniyoruz: - İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ni onaylayarak 24 Mayıs 2004’te yürürlüğe sokan Türkiye neden aradan 2 yıl geçmesine rağmen sera gazı envanterini çıkartamamıştır? Türkiye bu bilgi saklama politikasını daha ne kadar sürdürecek. Türkiye’nin sera gazı envanteri bütün ayrıntılarıyla en kısa zamanda açıklanmalıdır. - Türkiye Çerçeve Antlaşma’da Ek-1 ülkesi olmasına rağmen hala Kyoto Protokolü’nü imzalamamıştır. Dünyanın karbon emisyonları en hızlı artan ve küresel ısınmaya giderek daha fazla olumsuz katkıda bulunan ülkelerinden biri olan Türkiye, en kısa zamanda Kyoto Protokolü’nü imzalayıp Meclis’ten geçirmeli ve CO2 emisyonlarını hızla düşürmek için enerji, ulaşım ve sanayi politikalarında köklü değişiklikler yapmalıdır. - Yeni 23 kömürlü termik santral inşa etme planlarından derhal vazgeçilmeli, başta Yatağan, Gökova, Yeniköy, AfşinElbistan gibi en kirleticileri olmak üzere kömürle çalışan termik santrallar kademeli olarak kapatılmalıdır. - Enerji verimliliği ile ilgili yasalar çıkarılmalı, temiz ve enerjiyi etkin kullanan teknolojiler teşvik edilmelidir. - Türkiye’nin enerji üretim politikaları yenilenebilir, temiz enerji kaynaklarına dayanacak şekilde yeniden planlanmalıdır. Rüzgar, güneş, jeotermal gibi kaynaklar alternatif değil, asıl enerji kaynaklarımız olarak kabul edilmelidir. - Nükleer santralları iklim değişikliğinin çözümü olarak sunmak atom bombası sahibi olmanın barışı getireceğini iddia etmeye benzer. Hem nükleer enerji karbonsuz bir teknoloji değildir, hem de bu kadar güvensiz, tehlikeli, atık sorunu çözülemeyen ve pahalı bir teknoloji iklim değişikliğini çözemez. Zaten Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) daha 1996 yılında, dünya elektrik ihtiyacını karşılamadaki payını %47'ye çıkarmak için 2100 yılına kadar her yıl 70 reaktör yapılmasına ihtiyaç duyulacağı ve bu da olanaksız olduğu için nükleer enerjinin iklim değişikliğinin çözümü olamayacağı sonucuna varmış ve nükleer yatırımlar temiz kalkınma mekanizmaları dışında tutulmuştur. - Motorlu ulaşımı ve petrol bağımlılığını arttıran ulaşım politikaları terkedilmeli, yeni köprü ve otoyollar yapılmamalı, raylı ulaşım yatırımları arttırılmalıdır. Avrupa Yeşilleri’nin bu kampanya için seçtiği slogan “İklim Değişikliğini Durdur, Kendi Rolünü Oyna!” Herkesin iklim değişikliğini durdurmak için oynayabileceği ciddi bir rol var, bunların en başında da dünyayı geri dönüşsüz bir yıkımın eşiğine getiren politikacılara bir daha oy vermemek geliyor; yeşil politikaları tercih etmek, yeşillere katılmak, ekoloji mücadelesi içinde yer almak geliyor. Yaşam tarzında yapılacak değişiklikler de küresel ısınmayı yavaşlatacaktır. Ev ve işyerlerinde enerji tasarrufuna ve enerjiyi verimli kullanan teknolojilere yönelmek, daha fazla toplu ulaşımı tercih etmek, daha az araba ve uçak kullanmak, uzun yollar katetmeyen yerli malı ürünlerle beslenmek, iklim değişikliğinin yavaşlatılmasına sanıldığından çok daha fazla katkıda bulunacaktır. Yeşiller’in İklim Değişikliği Kampanyası, 2006 yılı boyunca hem Avrupa çapında, hem de ülkemizde sürecek. Konferanslar, sergiler, eğitim programları ve değişik etkinliklerle, Yeşiller yıl boyunca iklim değişikliğini gündemde tutmaya devam edecek. İklim değişikliği bugün gündemimize girmezse, yarın bir daha gündemimizden çıkamayacak. Üzerinde yaşadığımız dünyadaki canlı yaşamı ve insan varlığını sürdürmek için küresel ısınmayı durdurmak zorundayız. İklim Değişikliğini Durdur, Yaşamı Sürdür! Türkiye Yeşilleri 16.02.2006 Avrupa Yeşil Parti’nin İklim Kampanyası sayfalarına erişebilmek için; www.stopclimatechange.net Yeşil Oda yenilendi… Savaş Çömlek, Işıl Sarıyüce, Ümit Şahin, Dilek Özkan ve Gazihan Çağlar’ın katkılarıyla yenilenen Yeşil Oda’mız, 12 Mayıs 2006 akşamı düzenlenen bir etkinlikle Yeşillerin ve tüm yeşil dostların hizmetine girdi. Etkinlikte öncelikle Mustafa Sütlaş’ın 29 Nisan’da Sinop’ta düzenlenen mitingde çektiği fotoğraflardan oluşan dia gösterisi, mitinge İstanbul’dan katılan kişilerin izlenimleri eşliğinde sunuldu. Daha sonra Özgür Gürbüz, Çernobil Kazasının 20 yıldönümü nedeniyle Avrupa Parlamentosu Yeşiller Grubunun düzenlediği toplantı ve Pripiyat-Çernobil gezisine ilişkin izlenimlerini çektiği fotoğraflardan oluşan bir dia gösterisi eşliğinde sundu. Gazihan Çağlar ve Gültekin Tetik’ten oluşan Grup Ga-Gü’nün müzikleri eşliğinde gerçekleşen kokteyl ile etkinlik son buldu. 7 Türkiye Yeşilleri Küresel İklim Değişikliği Kampanyası Gönüllülerini Arıyor! Türkiye Yeşilleri’nin Avrupa Yeşilleri ile paralel biçimde “İklim Değişikliğini Durdur, Yaşamı Sürdür” sloganıyla bu yıl 16 Şubat’ta başlattığı iklim değişikliği kampanyası, 4 Kasım 2006’da gerçekleştirilecek Küresel Isınma Eylem Günü’ne kadar giderek yoğunlaşacak etkinlikler ve çalışmalarla sürüyor. Bu çalışmalara katılmak ve katkıda bulunmak isteyen herkesi; küresel ısınmayı ve iklim değişikliğini durdurmak için sorumluluk hisseden herkesi kampanyamızda aktif olarak çalışmaya çağırıyoruz. İklim Değişikliği Hayatı Durdurmadan, Onu Durdurmak Elimizde! Başvurularınız için; Yeşiller Sekreterya Yeşil Oda / 212-243 83 33, Yeşil Nokta / 216-550 87 88 [email protected] Yada Dilek Özkan (Yeşiller İklim Değişikliği ve Küresel Ekoloji Çalışma Grubu üyesi) [email protected] Yeşiller Fatih Girişiminden Kavşaklarla Yeşili ve Ağaçları Yok Etmeyin! Otomobillere değil, Doğaya ve Yaşama Yer Açın! İstanbul’da yaşayan insanların en büyük gereksinimlerinden birisi, egzoz dumanının ulaşmadığı bir yerde nefes alabilmek olduğu halde, AKP Hükümeti ve onun idaresindeki Büyükşehir Belediyesi, iktidara geldiği günden beri, İstanbul’da otomobilli yaşamı yüceltmek ve halka dayatmak adına ne gerekiyorsa yapmaktan geri durmamıştır. İstanbul’a su sağlayan en önemli baraj olan Ömerli Barajı’nın su toplama havzasına Formula 1 pisti yapılabilmesi için bütün kaynakların seferber edilmesi ile belirgin hale gelen bu süreç, şimdilerde boğaza üçüncü köprü yapılması için yürütülen çalışmalarla iyice çığırından çıkmıştır. İstanbul trafiğine çözümü, önüne gelen yere kavşak yapmak, betonlamak ve asfaltlamak olarak gören bu anlayış, son olarak Bahçelievler’de yapmayı planladıkları düzenleme ile, 20 yılın birikimiyle oluşturulmuş ve bölge halkına mâl olmuş, muhtelif cinste yüzlerce ağacın bulunduğu ve şehir içinde ender rastlanan bir yeşil alanı ortadan kaldırmayı hedeflemektedir. Daha fazla otomobile yol açmak için, daha az yeşil alanı dayatanlar, ulaşım sorununa çözüm getirmeyeceği gibi, İstanbul’da nefes alınacak bir karış toprak dahi bırakmayacaktır. Yeşiller olarak; Başbakan’ından, Enerji Bakanına, Turizm Bakanından, Çevre Bakanı’na, gerek Büyükşehir olsun, gerekse İlçe ve Belde Belediye Başkanlarına kadar, insanların sağlıklı ve doğal bir çevrede yaşama hakkını zerre kadar umursamayan, rant yaratmak ve dağıtmak için, kentlerimizin ve ülkemizin talanına çanak tutan AKP’yi protesto ediyoruz. İstanbulluları gaz maskesiz dışarı çıkamayacak hale getirecek bu ve benzeri projelere karşı çıkıyoruz. İstanbul halkını, Bahçelievler’de olduğu gibi, kentini, doğasını, ağacını ve yaşamını korumak için mücadele etmeye çağırıyoruz. Dokuz haftadır süren haklı mücadelelerinde, Bahçelievlilere sonuna kadar destek olduğumuzu tekrar duyuruyoruz. Yeşiller Fatih Girişimi, 14 Mayıs 2006 Avrupa Yeşil Parti Konsey toplantısı Helsinki’de yapıldı… Avrupa Yeşillerinden Nükleer Karşıtı Mücadeleye ve Hasankeyf’e Destek Türkiye Yeşilleri’nden Uluslararası Koordinatörü Ender Eren’in katıldığı toplantıların ana konusu daha sosyal bir Avrupa’ya nasıl ulaşılabileceği idi. Avrupa Yeşil Parti’nin çeşitli kurullarına ilişkin seçimlerin de yapıldığı toplantılarda Türkiye hakkında da iki karar önerisi ele alındı. Önerilerden birisi AKP hükümetinin Sinop’ta nükleer santral yapımına ilişkin kararın protesto edildiğine ve bu projenin bir an önce iptal edilmesinin istendiğine ilişkin bir öneriydi. İkinci öneri ise Dicle nehri üzerine yapılacak ve tarihi Hasankeyf kentini sular altında bırakacak Ilısu barajına, kültürel değerlerin korunması ve üzerinde bilgilendirilmiş yerel konsensüs ile uluslararası bir mutabakatın bulunmaması nedeniyle karşı olunduğuna ilişkin bir öneriydi. Her iki öneri de oybirliği ile kabul edildi. Kararlara http://www.europeangreens.org/info/resolutions.helsinki.html adresinden erişebilirsiniz. Avrupa Yeşil Parti’nin Yeni Seçilen Komitesi Avrupa Yeşil Parti’nin Helsinki’de yapılan Konsey toplantısında Partinin yeni Komite üyeleri de belirlendi. Avusturya’dan Ulrike Lunacek ve Belçika’dan Philippe Lamberts sözcülüğe seçilirken, Almanya’dan Juan Behrend Genel Sekreterliğe, Belçika’dan Joan Hamels Saymanlığa seçildi. Komitenin diğer üyeleri ise şunlar; Finlandiya’dan Johanna Sumuvuori, Polonya’dan Magda Mosiewicz, Gürcistan’dan Sofia Sakhanberidze, İrlanda’dan Tommy Simpson ve Malta’dan Harry Vassallo. Türkiye Yeşilleri olarak, yeni seçilen komiteyi kutluyoruz. Komitede yer alan Gürcistan’dan Sofia Sakhanberizde ile bölgesel işbirliği konusunda geliştirilebilecek olanakları değerlendirmek için çaba içerisinde olacağız. “Sivil Ölüm” değil, Sivil Yaşam için adım atın! Osman Murat Ülke’nin başvurusunun incelenmesi sonucunda, geçtiğimiz Ocak ayında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nce alınan bir kararla Türkiye’de Vicdani Ret hakkını kullanan kişilerin, aynı suçtan defalarca yargılanmaları, tutuklanmaları ve mahkum edilmeleri nedeniyle yaşamlarını sürdürmelerinde “onur kırıcı muamele” ile karşılaştıkları ifade edilmişti. Öte yandan 2005 Mayıs ayından beri benzer süreçleri yaşayan ve hakkında verilen mahkumiyet kararı geçtiğimiz hafta Askeri Yargıtay tarafından bozulan Mehmet Tarhan da “sivil ölüm” denilen aynı kısır döngü içinde yaşamını sürdürmeye zorlanmaktadır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin vicdani ret konusunda yasal düzenleme yapılmasını Türkiye’ye tavsiye etmesine karşın, Askeri Ceza yasalarında yeni bir düzenleme yapılarak “inanç ve düşüncelerin askerlik hizmetini yapmaya engel olmadığı, bu durumun mazaret kabul edilemeyeceği” yolunda ifadelere yer verilmesinin gündeme getirilmesi, evrensel değerlere saygı ile bağdaşmadığı gibi, ülkenin iç ve dış barışına katkı sağlamayacak girişimlerdir. Yeşiller olarak, vicdani retçilerin maruz bırakıldığı uygulamaları kınıyoruz. Bu uygulamalar, bir an önce sonlandırılmalıdır. Sivil toplumun gelişmesinde önemli bir dönemeç ve toplumdaki barışsever beklentilere yanıt verebilecek bir düzenleme olarak, zorunlu askerliğin kaldırılması konusunda gerekli anayasal düzenlemeler için zaman geçirmeden adım atılması gerektiğini savunuyoruz. “Sivil Ölüm” değil, Sivil Yaşam için adım atın! Yeşiller, 14 Mart 2006 9 Hayvan Hakları Çalışma Grubundan Türkiye Yeşilleri 15 Nisan'da, Mart ayında basına yansıyan hayvan hakları ihlalleri konusunda Ankara'da bulunan bazı belediyeler ile Sağlık Bakanlığı’na yönelik olarak düzenledikleri dilekçe kampanyasını sonuçlandırarak, dilekçeleri ilgili kurumlara gönderdiler. Hatırlanacağı üzere mart ayında Ankara'da Mamak çöplüğünde ve Kutludüğün beldesindeki bos bir arazide toplu köpek mezarları bulunmuş, basında yer alan haberlerde bu toplu mezarların Mamak ve Kutludüğün belediyelerinin toplu itlaf uygulamalarının neticesinde oluştuğu gündeme gelmişti. Yine Mart ayında, bir televizyon programı tarafından Sağlık Bakanlığı’na bağlı Hıfzısıhha Enstitüsü Serum Araştırma Çiftliğinde atlara karsı uygulanan ve dakikalarca süren bir can çekişmenin ardından ölümle sonuçlanan kan alma işkencesi ortaya çıkarılmıştı. Yeşiller hayvanlara dönük olarak uygulanan bu işkence ve cinayetleri protesto amacıyla başlattıkları bu kampanyayı yaklaşık 20 gündür hem Ankara hem de 0stanbul'da es zamanlı olarak yürüttüler. Kampanyanın sonucunda ise her birinin altında yaklaşık 250 imza bulunan üç dilekçeyi, ilgili belediyelere ve Sağlık Bakanlığı’na ilettiler. Dilekçe kampanyasına ANHAYKO üyesi Ankaralı hayvan hakları savunucuları da destek verdiler. Yeşiller konuyla ilgili olarak basına su açıklamayı yaptılar: HAYVAN HAKLARI İHLALLERİNE SON! Mart ayında tüm Türkiye hayvan haklarına yönelik iki acımasız saldırı haberiyle sarsıldı. 0lkinAnkara'da Mamak çöplüğünde ve Kutludüğün beldesindeki bos bir arazide yüzlerce köpeğin cesedinin bulunduğu toplu mezarlar ortaya çıkarıldı. Ardından Sağlık Bakanlığı’na bağlı Hıfzısıhha Enstitüsü Serum Üretme Çiftliği’nde atlara yönelik olarak kan almak amacıyla uygulanan işkence ve cinayetler gündeme girdi. İsin ilginç tarafı anılan ilk olayda toplu mezarlarda bulunan köpeklere yapılan otopside belediyelerin sokak hayvanlarının itlafında mutat olarak kullandığı zehire rastlanmamasıydı. Ancak, bu köpeklerin cesetlerinin bulunduğu alanlara Mamak ve Kutludüğün Belediyeleri'ne ait araçlarla getirilip gömüldüklerine ya da atıldıklarına şahit olan görgü tanıklarının olduğu basına yansımıştı. Yani ilgili belediyeler bu köpekleri zehirlememişlerdi belki ama kimini vurarak, kimini uyuşturarak alanlara getirmişler; böylece özellikle uyuşturularak getirilen köpekler için daha korkunç bir sonu hazırlamışlardı. Bu köpeklerin kimi diri diri gömülmüş; kimi de açık alana uyuşturulmuş ya da yaralı bir şekilde atılmış ve insan denmesi mümkün olmayan yaratıkların tecavüz ve işkenceleri altında can vermişlerdi. Hıfzısıhha Enstitüsü Serum Üretme Çiftliği’ndeki atların ise dakikalarca çırpınarak ölmelerine neden olacak bir yöntemle kanları alınıyordu. Böylece bu hayvanların hakları insan sağlığı ve bilimsel araştırma adına ayaklar altına alınmaktaydı. Biz Türkiye Yeşilleri olarak doğaya ve hayata saygıyı temel ilkelerimizden biri olarak görmekteyiz. Bu nedenle, tüm bireylerin hayvanlarla ilişkilerinde ve kurumların hayvanlara dönük uygulamalarında onların haklarına karsı azami ölçüde saygılı ve sorumlu bir tutum içinde olmaları gerektiğine yürekten inanıyoruz. İşte bu nedenle bu ağır hayvan hakları ihlalleri basına yansıdıktan kısa bir süre sonra ilgili kurum ve belediyelere yönelik bir dilekçe kampanyası düzenledik. Nihayet bugün bu dilekçeleri altlarındaki yaklaşık 250'ser imza ile ilgili mercilere gönderiyoruz. Bu kampanyayı sürdürdüğümüz günlerde bu kez Marmaris ve Hacı Bektaş belediyelerinin köpeklere dönük katliamlar yaptıklarına dair haberler basına yansıdı. Anlaşılan belediyelerin bu yöndeki uygulamalarının sonu gelecek gibi değildi. Çünkü belediyeler, halkın köpekler karsısındaki yersiz korkuları üzerinden kolay oy toplamayı seviyorlardı ve ne yazık ki hayvan hakları konusunda düzenlemeler getiren 5199 Sayılı Kanun belediyelerin bu tutumları karsısında, onlara engel olabilecek ölçüde yaptırım içermiyordu. Dolayısıyla Kanun islerlik kazanıp, uygulanamıyordu. Ancak Yeşiller olarak biz 5199 Sayılı Kanun'un hayvanlar lehine olarak geliştirilip, iyileştirilmesi ve belediyelerin hayvan hakları ihlallerinin sona erdirilebilmesi için mücadeleyi önemli bir hedef olarak önümüze koyuyoruz. Bu nedenle bugün sonuçlandırdığımız bu kampanyanın, bu doğrultuda attığımız bir adım olarak önemli olduğuna inanıyoruz.” Yeşiller, 15 Nisan 2006 Hayvan Hakları Çalışma Grubundan Basın Açıklamaları İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ, ŞİDDETE GEREKÇE DEĞİL, DİYALOGA ÇAĞRIDIR! Yayınlandıktan dört ay sonra dünya çapında büyük bir kışkırtmanın aracı haline gelen karikatürler, ifade özgürlüğünün gerek Avrupa’da gerekse tüm dünyada, sermayedarlar ve siyasiler tarafından nasıl daraltıldığının, içinin boşaltıldığının, çarpıtıldığının ve hedef haline getirildiğinin de sorgulanmasını gerektirmektedir.. Hollanda’da belirli bir dilin konuşulmasının zorunlu kılınmaya çalışılması ve Almanya’ya vatandaşlık müracaatında üstlenilmesi istenilen yükümlülükler, çeşitliliğe saygı ilkesiyle bağdaşmayan ve Avrupalıların bu kargaşa ortamında gerçekleştirmeye çalıştıkları yanlışlar olduğu gibi, Türkiye’de gazetecilere ve karikatüristlere açılan davalar da ifade özgürlüğünü sınırlamaya yönelik girişimlerdir. Diğer yandan, devletlerin uyguladığı yaygın şiddeti es geçerek, yine temelde devletlerin güdümünde olan bireylerin yada grupların uyguladığı şiddeti ön plana çıkarmak, bunu bir bütün halinde bir dinin üyelerini hedef haline getirerek yapmak ve tüm bunları ifade özgürlüğü adına yaptığını iddia etmek, ifade özgürlüğünün içinin boşaltılmasından ve çarpıtılmasından başka bir şey değildir. Kışkırtmanın sonrasında gelen şiddet dalgasının körüklenmesi ise, Ortadoğu’da Irak’tan sonra yeni bir saldırının gerekçelerini ve müttefiklerini oluşturma çabalarının bir parçası olarak görünmektedir. Türkiye Yeşilleri olarak, ifade özgürlüğünün şiddetle birlikte anılmasından kaygı duyuyoruz. Gerek Türkiye’de, gerek Avrupa’da gerekse tüm dünyada, sivil toplumun güvencesi olan ifade özgürlüğünün, gelecek nesillere karşı sorumluluk anlayışı içerisinde, korunması ve geliştirilmesi gerektiğini savunuyoruz. İnsanlığın, 20 yüzyılda dünya çapında yıkımlara neden olan çatışma ve güç kullanımı yerine, 21 yüzyılda kültürler arası diyalog ve hoşgörüyü benimsemesi gerektiğini vurguluyoruz. Ortadoğu ülkeleri arasında özellikle İsrail’in de katıldığı, barış ve silahsızlanma üzerine kapsamlı bir konferansın zaman geçirmeden toplanmasının, olası çatışmaların önlenmesi için son derece önemli olduğunu vurguluyoruz. Başta Avrupa ülkeleri olmak üzere uluslararası kamuoyuna bu yönde girişimlere öncülük etmesi için çağrıda bulunuyoruz. Yeşiller, 9 Şubat 2006 JANDARMA BİLGİ EDİNME HAKKINI KULLANAN KÖYLÜLERE GÖZDAĞI VERİYOR! Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesine bağlı Narlı ovasının köylüleri dün, 25 Mart 2006 tarihinde, Türkiye’nin en verimli tarım arazilerinden biri olan ovalarına yapılmak istenen iki adet büyük çimento fabrikasına karşı başlattıkları hareket kapsamında bir halkı bilgilendirme toplantısı düzenlediler. Köylülerin başlattığı bu hareketi destekleyen Yeşiller adına, halk sağlığı uzmanı Dr. Ümit Şahin toplantıya katılmak üzere yöredeydi. Bergama köylülerinin sözcüsü olan Oktay Konyar da köylülerin davetlisi olarak Narlı’ya gelmişti. Narlı’da bir düğün salonunda yapılacağı günler öncesinden duyurulan bilgilendirme toplantısı Pazarcık İlçe Jandarma Komutanlığı tarafından son anda “bilgi verilmediği” gerekçesiyle engellenmeye çalışılmıştır. Köylülerin verdiği bilgiye göre, ayrıca jandarma ovadaki köyleri dolaşıp halkı ve özellikle muhtarları toplantıya katılmamaları konusunda uyarmıştır. Toplantının yapılacağı düğün salonunun önü jandarma tarafından tutulmuş, salona girilmesine izin verilmemiş ve Narlı’ya toplantıya katılmak için köylerden gelen insanlar toplantının yasaklandığı duyurularak geri döndürülmüşlerdir. Toplantı, jandarmanın bu yoğun engelleme çabalarına karşın, Narlı’daki bir başka çay bahçesinde yapılmıştır. Verilen gözdağı ve engelleme çabalarına karşın toplantıya katılan halk, yörelerine yıkım getirecek bu çimento fabrikalarına karşı olduklarına dair kararlılıklarını göstermişlerdir. Yeşiller olarak, halkın kendi yörelerinde yapılacak yatırımlarla ilgili görüşünü sormak bir yana, halkın bilgi alma hakkını bile engellemeye çalışan bu anlayışı, jandarmanın halka gözdağı vermeye ve demokratik bir hak arama çabasını engellemeye yönelik davranışlarını şiddetle kınıyoruz. Bölgedeki idari makamlar ve jandarma yetkilileri ülkemizin demokratikleşmesine karşı ne kadar tahammülsüz olduklarını bir kez daha göstermişlerdir. Pazarcık ilçesi Narlı ovası köylülerinin bölgelerine ölüm ve hastalık getirecek, onları göçe zorlayacak, verimli bir tarım arazisini kirletecek, bölgedeki doğal yaşam alanlarını yok edecek bu çimento fabrikalarına karşı mücadelelerinde sonuna kadar destek olduğumuzu duyuruyoruz. Yeşiller – Türkiye İstanbul, 27.03.2006 Yeşillere katılın, yeni bir dünya yaratalım! 11 Türkiye Yeşilleri Koordinasyon Grubu Yaklaşan Etkinlikler & Takvim Mayıs 2006 27 Mayıs 2006 27 Mayıs 2006 Eskişehir Yerel Konferansı – Yeşiller Kendini Tanıtıyor İklim Değişikliği Kampanyası Gönüllü Toplantısı Haziran 2006 2-4 Haziran 2006 3 Haziran 2006 7 Haziran 2006 10 Haziran 2006 18 Haziran 2006 21 Haziran 2006 24 Haziran 2006 Türkiye Yeşilleri Koordinasyon Grubu Toplantısı – Ankara Forum: Ekoloji Mücadeleleri ve Yeşiller İstanbul Yerel Projesi 1. Toplantı Boğazda Tekne Turu Eskişehir Yerel Girişim Toplantısı Enerji Verimliliği Günü Etkinlikleri Tekirdağ Yerel Konferansı Ağustos 2006 30 Ağustos – 3 Eylül 2006 6. Bozcaada Yeşiller Buluşması Eylül 2006 14-17 Eylül 2006 23-24 Eylül 2006 Avrupa Yeşil Parti Büyük Kentler Buluşması – Amsterdam/Hollanda Türkiye Yeşilleri Koordinasyon Grubu Toplantısı - İzmir Ekim 2006 13-15 Ekim 2006 Avrupa Yeşil Parti Kongresi / Cenevre – İsviçre Kasım 2006 9-11 Kasım 2006 Türkiye Yeşilleri Parti Program Sonlandırma Konferansı Avrupa Yeşil Yerel Temsilciler Toplantısı – Barselona/İspanya Aralık 2006 16-17 Aralık 2006 Türkiye Yeşilleri Koordinasyon Grubu Toplantısı & 5. Yeşil Diyalog Toplantısı - İstanbul