T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME ANA BİLİM DALI MUHASEBE-FİNANSMAN BİLİM DALI KAMU YATIRIMLARI FİNANSMANI VE ALT YAPI YATIRIMLARININ FİNANSMANINDA ALTYAPI YATIRIM ORTAKLIKLARININ KULLANILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ YÜKSEK LİSANS TEZİ Hazırlayan Erdoğan IRMAK Tez Danışmanı Yrd. Doç. Dr. Zeki YANIK ANKARA – 2010 ONAY Erdoğan Irmak tarafından hazırlanan “Kamu Yatırımları Finansmanı ve Altyapı Yatırımlarının Finansmanında Altyapı Yatırım Ortaklıklarının kullanılması ve Değerlendirilmesi” başlıklı bu çalışma, 08.06.2010 tarihinde yapılan savunma sınavı sonucunda bulunarak jürimiz tarafından oybirliği / oy çokluğu ile başarılı Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Ana Bilim Dalı, Muhasebe – Finansman Bilim Dalında Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmiştir. YRD. DOÇ. DR. ZEKİ YANIK Danışman PROF. DR. HALİM ERGEN Üye PROF. DR. YILDIZ ÖZERHAN Üye ÖNSÖZ Kamu yatırımlarının Kamu – Özel Sektör İşbirliği modelleri çerçevesinde altyapı yatırımları; son yıllarda hükümetler ve yerel yönetimler tarafından kullanılarak uygulama faaliyetleri devam etmektedir. Altyapı yatırımları; enerji, haberleşme, ulaşım, su ve kanalizasyon gibi hizmetler büyük miktarlarda finansman gerektirmektedir. Bu güne kadar altyapı yatırımlarının büyük bölümü kamu sektörü tarafından finanse edilmiştir. Sermaye Piyasası Kurulu’nun öncülüğünü yaptığı ve hazırladığı taslak tebliğle altyapı yatırımlarının yapılabilmesi için Altyapı Yatırım Ortaklıkları kurularak, finansman temin edilmesi, sermayenin tabana yayılması, birincil ve ikincil piyasaların oluşturulmasına çalışılmaktadır. Araştırmamızda Kamu – Özel Sektör İşbirliği uygulamaları ile altyapı yatırımları ve Altyapı Yatırım Ortaklıkları incelenecektir. Araştırma çalışmalarının her safhasında yardım ve rehberliklerini esirgemeyen değerli hocalarım ve tez danışmanlarım Sayın Yrd. Doç. Dr. Cihan TANRIÖVEN ile Sayın Yrd. Doç. Dr. Zeki YANIK'a teşekkürlerimi sunarım. Çalışmalarım süresince bana vermiş oldukları destekten dolayı; Sayın Hülya Baştüzel ile Eşime ve Çocuklarıma teşekkür ederim. Erdoğan IRMAK Mart – 2010 ii İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER……………………………………………………………..…………ii TABLOLAR VE GRAFİKLER CETVELİ ……………………….…………………vi SİMGE VE KISALTMALAR ……………………………………………………….vii GİRİŞ………………………………………………………………………………….1 BİRİNCİ BÖLÜM KAMU YATIRIMLARI VE ÖZELLİKLERİ…………….………………..……….....5 1.1. Kamu Yatırımlarının Tanımı………………………………………..……….…5 1.1.1. Etüd – Proje Yatırımları ..................................................................9 1.1.2. Yeni Yatırımları ...............................................................................9 1.1.3. İdame ve Yenileme Yatırımları .......................................................9 1.1.4. Tevsii Yatırımları ...........................................................................10 1.1.5. Tamamlama/Darboğaz Giderme Yatırımları ................................10 1.1.6. Modernizasyon/İyileştirme Yatırımları ..........................................10 1.1.7. Araştırma – Geliştirme Yatırımları ................................................11 1.2. Kamu Yatırımlarının Özellikleri……………………………………….……...11 1.3. Kamu Yatırımlarının Ülke Ekonomisi İçindeki Yeri …………………..……12 İKİNCİ BÖLÜM KAMU YATIRIMLARI FİNANSMAN YÖNTEMLERİ………………..…..………19 2.1. Kamu Yatırımlarının Bütçe Kaynakları ile Finansmanı………………..…..19 2.1.1. Kalkınma Planları….…………………………………………….…...19 2.1.2. Yıllık Programlar………………………………………………….…..22 2.1.3. Bütçeler ………………………………………………………………24 2.1.3.1. Bütçe Sistemleri……………………………………...................25 2.1.3.1.1. Klasik Bütçe Sistemi ………………………………………25 2.1.3.1.2. Performans Bütçe Sistemi ..............................................26 2.1.3.1.3. Program Bütçe Sistemi ...................................................26 2.1.3.1.4. Planlama-Programlama-Bütçeleme Sistemi………..…...27 2.1.3.1.5. Sıfır Tabanlı Bütçe Sistemi .............................................27 iii 2.1.3.2. Bütçe Türleri …………………………………………………….29 2.1.3.2.1. Genel Bütçe ……………………………………………….29 2.1.3.2.2. Katma Bütçe....................................................................29 2.1.3.2.3. Konsolide Bütçe ..............................................................30 2.2. Kamu Yatırımlarının Fon Kaynakları ile Finansmanı ………………..….31 2.2.1. Kamu Ortaklığı Fonu ……………………………………….………32 2.2.1.1. Gelir ortaklığı Senetleri Özellikleri …………….....…….… 33 2.2.1.2. Gelir Ortaklığı Senetlerinin Avantajları…………………..…33 2.2.1.3. Gelir Ortaklığı Senetlerinin Dezavantajları…………….…..34 2.2.1.4. Gelir Ortaklığı Senetlerinin Türleri ………………………....35 2.2.2. Toplu Konut Fonu………………………...……………….………...38 2.2.3. Savunma Sanayii Geliştirme ve Destekleme Fonu……………....40 2.2.4. Özel Çevre Koruma Fonu…………………………………………...41 2.3. Kamu Yatırımlarının Dış Borç ile Finansmanı…………………………..…42 2.4. Kamu Yatırımlarının Kamu-Özel Sektör İşbirliği Modeli ile Finansmanı………………………………………...…………..……….….44 2.4.1. Kamu – Özel sektör İşbirliklerinin özellikleri…………...……….…44 2.4.2. Kamu – özel sektör işbirliği riskleri…………………….….………..46 2.4.3. Kamu – özel sektör işbirliği mevzuatındaki gelişmeler………...…48 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ALTYAPI YATIRIMLARI VE ÖZELLİKLERİ ………………………...…..………51 3.1. Altyapı Yatırımlarının Tanımı ve Çeşitleri ………………………..………...52 3.1.1. Tarım işletmeleri……………………………………………….…..52 3.1.2. Sulama İşletmeleri…………………………………………….…...53 3.1.3. Madencilik işletmeleri………………………………………….…..53 3.1.4. İmalat Sanayî İşletmeleri………………………………….….…...53 3.1.5. Enerji Üretim ve Dağıtım İşletmeleri……………………….….….54 3.1.6. Ulaştırma İşletmeleri…………………………………………….…54 3.1.7. Haberleşme işletmeleri…………………………………………....55 3.1.8. Bilgi Teknolojileri İşletmeleri……………………………….….…..55 3.1.9. Turizm İşletmeleri…………………………………………….….…55 iv 3.1.10. Konut Sektörü………..……………………………………………...56 3.1.11. Kültür Sektörü……………………………………………………….56 3.1.12. Kentsel ve Kırsal Altyapı Hizmetleri ………………………………56 3.1.13. Belediye Hizmetleri…………………………………………………57 3.1.14. Kentsel Dönüşüm Hizmetleri…………………………………..…..57 3.1.15. Çevresel Etki Değerlendirme Hizmetleri……………………….…57 3.1.16. Araştırma-Geliştirme Hizmetleri……………………………….…..58 3.1.17. Eğitim Altyapı ve Hizmetleri…………………………………….….58 3.1.18. Sağlık Altyapı ve Hizmetleri………………………………….…….59 3.1.19. Adalet, Güvenlik Altyapı ve Hizmetleri ...…………………………59 3.1.20. Genel İdare Altyapı Yatırım ve Hizmetleri…………………….….59 3.2. Altypatırımları Finansman Şekilleri ve Karşılaştırılması…… …….. …....60 3.2.1. Bütçe Kaynakları ile Finansman (Bütçe, İç ve Dış Borç) .… ….60 3.2.2. Bütçe dışı Kaynaklar ile Finansman (Fonlar)…………… ……...61 3.2.3. Kamu – Özel Sektör İşbirliği ile Finansmanı ve Modelleri ……..62 3.2.3.1. Yap-İşlet-Devret ……………...…………….… .. …............63 3.2.3.2. Yap-Kirala-Devret……………………………………………66 3.2.3.3. Yap-İşlet………………………………………………………67 3.2.3.4. İlave Yatırım Yap-İşlet……………………………………….68 3.2.3.5. İşletme Hakkı Devri…………………...……………………. 68 3.2.3.6. Uzun Süreli Kiralama…………………………………....…. 68 3.2.3.7. Tasarla –Yap – Finanse et – İşlet …………………….….69 3.2.3.8. Yap–Sahiplen–İşlet–Devret ………….……...……………..69 3.2.3.9. Yenile-İşlet-Devret…………………………………………...69 3.2.3.10.Yap-Sahiplen-İşlet……………………………………….…..69 3.2.3.11.Yap-Devret-İşlet……………………………………………...70 3.2.3.12.Kamu-Özel Ortak Şirket Kurma…………………………….70 3.2.4. Kamu – Özel Sektör İşbirliği Modellerinin Uygulama Şekilleri..........70 3.2.4.1. Enerji Sektörü ....................................................................70 3.2.4.2. Ulaştırma Sektörü ..............................................................75 3.2.4.3. Liman Projeleri ...................................................................76 3.2.4.4. Otoyol Projeleri .................................................................76 v 3.2.4.5. Belediye Projeleri ..............................................................77 3.2.4.6. Gümrük Müsteşarlığı Projeleri ...........................................78 3.2.4.7. Muğla, Köyceğiz-Dalyan Dalyanağzı Günübirlik Alan Tesisleri Yap – Kirala ve Devret – Devret Modeli Uygulaması……………………………………………………78 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM ALTYAPI YATIRIMLARININ FİNANSMANINDA ALTYAPI YATIRIM ORTAKLIKLARININ KULANILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ……………88 4.1. Altyapı Yatırımlarının Özellikleri…….………………...…........................…88 4.1.1. Enerji Sektörü ............................................................................91 4.1.2. Haberleşme Hizmetleri ..............................................................92 4.1.3. Ulaştırma Hizmetleri ................................................................ 94 4.1.4. Su ve Kanalizasyon Hizmetleri ..................................................96 4.2. Altyapı yatırımları ile sağlanan hizmetlerin ortak özellikleri .................... 97 4.3. Altyapı Yatırım Ortaklıklarının Mevzuatı…………….………..………........99 4.4. Altyapı Yatırım Ortaklıklarının Uygulama Şekilleri…………….…….…...104 4.4.1. Ortaklıkların Kuruluş .................................................................106 4.4.2. Ortaklıkların Faaliyet Alanı ........................................................106 4.4.3. AYO'nın ve AYO Portföyünün Yönetimi .................................107 4.4.4. AYO Parlarının Arzı ...............................................................107 4.4.5. AYO Portföyünün Finansmanı ...............................................107 4.4.6. Diğer Düzenlemeler ..................................................................107 4.5. Altyapı Yatırım Ortaklıkları Faydalarının Değerlendirilmesi ………....…109 4.6. Altyapı Yatırım Ortaklıklarının Diğer Alternatifleri ile Karşılaştırılması…………………………….……………………….….……113 SONUÇ ……………………………………………………………………………116 KAYNAKÇA …………………………………………………………………........120 EKLER …………………………………………………………………….….. .125 ÖZET ……………………………………………………………………………...141 ABSTRACT………………………………………………………………………..144 vi TABLOLAR TABLO 1 ……………………………………………………………………………34 TABLO 2…………………………………………………………………………….35 TABLO 3……………………………………………………………………...…36-37 TABLO 4…………………………………………………………………………....43 TABLO 5………………………………………………………………………..…..71 TABLO 6…………………………………………………………………………….72 TABLO 7 ……………………………………………………………………………74 TABLO 8 ……………………………………………………………………………84 TABLO 9 ………………………………………………………………………..….86 TABLO 10 …………………………………………………………………..…..….86 GRAFİKLER GRAFİK 1 ……………………………………………………………………….…39 RESİMLER Resim 1 ……………………………………………………………………………79 Resim 2 …………………………………………………………………...……….82 Resim 3 …………………………………………………………………………....83 Resim 4 ……………………………………………………………………...…….83 Resim 5 ……………………………………………………………………...…….85 vii SİMGELER VE KISALTMALAR AB : Avrupa Birliği Ar-Ge : Araştırma ve Geliştirme ABD : Amerika Birleşik Devletleri AfDB : Afrika Kalkınma Bankası AsDB : Asya Kalkınma Bankası AYB : Avrupa Yatırım Bankası AYO : Altyapı Yatırım Ortaklıkları BSTDB : Karadeniz Ticaret ve Kalkınma Bankası BÜMKO : Maliye Bakanlığı, Bütçe Mali Kontrol Genel Müdürlüğü EBRD : Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası ETKB : Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı EUR : Euro EÜAŞ : Elektrik Üretim A.Ş. DHMİ : Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü DLHİ : Demiryolları, Limanlar ve Havaalanları İşletmesi Genel Müdürlüğü DGKÇS : Doğalgaz Kombine Çevrim Santralı DTM : Dış Ticaret Müsteşarlığı DSİ : Devlet Su Genel Müdürlüğü DPT : Devlet Planlama Teşkilatı IBRD : Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası İBB : İzmit Büyükşehir Belediyesi İBD : Amerikalararası Kalkınma Bankası ICSID : Uluslararası Yatırım Uyuşmazlıkları Merkezi İDH : İşletme Devir Hakkı IDA : Uluslararası Kalkınma Derneği IFC : Uluslararası Finans Kurumu İMF : Uluslar arası Para Fonu İsDB : İslam Kalkınma Bankası HM : Hazine Müsteşarlığı viii HES : Hidroelektrik Santralı HM : Hazine Müsteşarlığı HUMK : Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu GAP : Güney Anadolu Projesi GOS : Gelir Ortaklığı Senetleri GSM : Mobil Telefon Sistemleri GSMH : Gayri Safi Milli Hâsıla GSYİH : Gayri Safi Yurtiçi Hâsılası KİT : Kamu İktisadi Teşebbüsleri KÖSİ : Kamu – Özel Sektör İşbirliği MIGA : Çok Taraflı Uluslararası Garanti Ajansı ÖÇKK : Özel Çevre Koruma Kurumu PPP : Kamu Özel Ortaklığı RES : Rüzgâr Elektrik Santralleri SPK : Sermaye Piyasası Kurulu STB : Sıfır Tabanlı Bütçe TEAŞ : Türkiye Elektrik Üretim-iletim A.Ş. TEİAŞ : Türkiye Elektrik İletim A.Ş. TETAŞ : Türkiye Elektrik Ticaret ve Taahhüt A.Ş. TBMM : Türkiye Büyük Millet Meclisi TİGEM : Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü TKB : Türkiye Kalkınma Bankası TV : Televizyon YİD : Yap – İşlet – Devret YKİD : Yap – İşlet ve Kirala – Devret WB : Dünya Bankası GİRİŞ Dünyayı sarsan ekonomik kriz nedeniyle pek çok ülke cari giderlerini karşılamakta zorlandığı gibi, ülkemizde de hükümetler piyasaları canlandırmak için bazı sektörleri direkt veya endirekt olarak teşvik etmektedir. Gelişmekte olan ülkemiz hükümetlerinin ekonomik kriz öncesinde dahi kamu yatırımlarının finansmanında zorlandığı, görülmektedir. Bu durumda hükümetler sürekli olarak kamu yatırımlarının finansmanına, alternatif kaynak arayışlarını sürdürmektedir. Fertler hayatlarını devam ettirebilmek ve geleceklerini güvence altına alabilmek için gelirleri ile giderlerini karşılamakla birlikte, tasarruf imkânları aramaktadırlar. Tasarruflarını hayatları devamınca güvende olmak, refah seviyelerini arttırmak, zor günlerinde kullanmak gibi sebeplerle gelir getiren araçlara yatırmak mecburiyetindedirler. Ülke yöneticileri olan hükümetler; halkın refah seviyesini yükseltmek, ülke ekonomisini güçlendirmek, devletin gelir ve giderlerini rasyonel bir şekilde kullanmak, enerji, su, okul, hastane, baraj (sulama ve taşkınları önleme, elektrik), elektrik santralleri (jeotermal, hidroelektrik, nükleer termik), yol, otoyol, tünel ve köprü gibi altyapıları yaşanılan çağın şartlarına göre inşa etmek ve işletmek için gerekli çabaları harcamak zorundadırlar. Hükümetlerce altyapı yatırımlarına geçmiş yıllarda daha yüksek oranda kaynak ayrılırken, günümüz bütçelerinde bu pay ancak % 3-4 oranını bulunmaktadır. Bütçelerden kaynak ayırma olanağı kalmadığından ve gelişmiş 2 ülkeler seviyesine ulaşılabilmesi, altyapı yatırımlarını tamamlanabilmesi için ve alternatif finansman kaynakları arayışları sürdürülmektedir. Bütçe; ülkelerin gelir kaynaklarını nasıl elde edileceğini ve bu kaynakların hangi gider yerlerine kullanılacağını, uygulamaların nasıl olacağını, hedeflerin sapması durumunda ne gibi değişiklikler yapılacağını, bu hedeflere ulaşmak için hangi tedbirler alınacağını gösteren yazılı bir belgedir. Hukuki manada bütçe; kamu gelirlerini toplamak ve kamu giderlerini yapmak için; yasamanın yürütme organına verdiği yetkiyi gösteren bir kanundur.1 Ekonomik manada bütçe; devletin milli ekonomideki yıllık kaynak kullanım dengesini gösterir. Başka bir ifadeyle bütçe devletin, her yıl milli ekonomiden vergi ve benzeri yollardan ne kadar kaynak toplanacağını ve toplanan bu kaynakların nerelere harcanacağını gösteren bir belgedir.2 Devlet, bütçe çerçevesinde elde ettiği gelirlerden giderlerini karşıladıktan sonra kalan tasarruflarını ise; toplumun ekonomik, sosyal ve refah seviyesini yükselmek amacıyla yeni bir hizmet veya mal üretmek için hazırlayacağı plan ve programlar çerçevesinde yatırımlarını yönlendirecek ve neticelendirecektir. Devletler ellerindeki mevcut kaynaklar ile elde edebilecekleri kaynaklara göre yatırımların öncelik ve ivedilikleri çerçevesinde kalkınma programlarında, yıllık programlarında ve bütçelerinde projelerin sıralamasını yapacak, finansman temini ile yatırımlar bitirildikçe halkın hizmetine sunacaktır. 1 2 Türk Bütçe Sistemi, www.tekplatform.com Türk Bütçe Sistemi, www.tekplatform.com 3 Kamu harcamalarında sosyal fayda en üst düzeye çıkarma hedeflenir. Özel sektörde ise karı en üst düzeye çıkarma temel hedeftir. Kamu sektörü için önemli olan gerek politik çıkarlar, gerekse üstlendiği görevler bağlamında sağladığı hizmetlerle özel birimlerin elde ettiği faydayı (sosyal fayda) en yüksek düzeye eriştirmektir. Kamu harcamaları genelde; kamu düzeni, adalet ve güvenlik, ulusal savunma, eğitim ve sağlık hizmetleri, ulaşım ve iletişim hizmetleri, çevre koruma ve düzenleme hizmetlerinin sağlanması ile merkezi giderlerin karşılanmasına yöneliktir.3 Ayrıca bu yatırımlar gerçekleştirilirken, hangi yöntemlerin uygulanacağı programlarda belirtmesi gerekmektedir. Yatırımları bütçesindeki tasarruflardan mı veya iç borçlanmalarla mı veyahut dış borçlanmalarla mı karşılayacak, bu borçları hangi yollarla ve ne kadar sürede geri ödeyeceğine dair programlar yapmak mecburiyetindedir. Yatırımların getirileri ile ödemeler arasındaki ekonomik ve sosyal dengeyi yatırımlara başlamadan önce hazırlatılacak fizibilite raporları ile hesaplamak, plan ve programları yapmak zorundadır. Ancak hükümetler çeşitli politik hesaplar sebebiyle yatırımları gerçekleştirirken bu kriterlerin üzerinde pek sağlıklı durmadığı için yatırımlar ya geç kalır bitirilemez veya bitirildiğinde istenilen verim sağlanamaz. Mikro seviyede fertlerin tasarruflarını değerlendireceği zaman en az risk ve en yüksek gelir elde etmeyi hedefleyeceği gerçeğinden hareketle, makro seviyede hükümetler de yatırımlarını yapmadan önce, ülkenin öncelikli ihtiyaçları, sosyal devlet ilkesi gereği vatandaşlara hizmet götürülmesini, gelir dağılımında adaletin sağlanmasını, ekonominin canlandırılmasını ve en yüksek düzeyde katma değerin sağlanması kıstaslarını göz önünde bulundurulacaktır. Yatırımlar arasında bir sıralama, yani tercih önceliklerine göre programlarını yapacak, bu yatırımları karşılayacak kaynaklar da hesap 3 HEİTGER, B. “The Scope of Government and Its Impact on Economic Growth in OECD Countries”, Kiel Working Paper, (2001), 4 edilerek, ne kadar bir sürede yatırımları tamamlayacağını ve hangi tarihte işletmeye alınacağını bu yatırımlardan ne kadar hizmet veya üretim alacağını tahmin ederek yatırım programlarını yapacağı gibi bütçelerini hazırlayarak uygulayacaklardır. Devletler altyapı yatırımlarını yapmak için gerekli olan kaynakları bir şekilde bulmak zorundadırlar. Gelişmiş ülkeler seviyesini yakalamak için altyapı yatırımlarını; sosyal fayda, kalkınma, refah seviyesi ve halkın ihtiyaçlarını zamanında giderme gibi kriterleri göz önünde bulundurarak yatırımlarını yapacağı gibi, kaynakların bütçe gelirlerinden karşılanamayacağı bir realitedir. Bütçe dışı fonlar ve krediler de kullanılmış, bu araçların da hükümet bütçelerine büyük yükler getirdiği görülmektedir. Hükümetler için; az gelişmiş, gelişmekte olan ve hatta gelişmiş ülkelerin kullandığı, diğer yatırım kaynaklarına göre riski daha az olan kamu - özel sektör işbirliği modelleri ile altyapı yatırımlarının gerçekleştirilmesi yoluna gidilmesi bir alternatif çözüm yolu olarak önem kazanmaktadır. Kamu – özel sektör işbirliği çerçevesinde altyapı yatırımlarının finansmanı konusunda Sermaye Piyasası Kurulunca 2008 yılında bir tebliğ taslağı ile Üniversiteler, Ticaret ve Sanayi Kuruluşları, Ticaret ve Sanayi Odaları ve diğer kuruluşlardan bu tebliğ ile ilgili görüşleri sorulmuş ve çalışmalar sürdürülmektedir. Kamu yatırımlarının Kamu – özel sektör işbirliği modelleri uygulamalarından başka yatırım yapacak olan kuruluşların sistematiğini anlatan bu taslak tebliğde Altyapı Yatırım Ortaklıkları kurulmasına ilişkin esaslar getirilmektedir. BİRİNCİ BÖLÜM KAMU YATIRIMLARI VE ÖZELİKLERİ 1.1. Kamu Yatırımlarının Tanımı Hükümetler bütçeleri hazırlanırken kalkınma planları ve programlarında belirledikleri hedeflere ulaşmak için; ekonomik, sosyal ve politik tercihlerini de göz önünde bulundurarak gerekli olan cari giderlerini ve yatırımları içeren bütçelerini yaparlar. Toplumun yararlanacağı altyapı yatırım mal ve hizmetleri; gerek büyük miktarlarda sermaye gerektirmesi ve gerekse işletilmelerinin ekonomik olmaması nedeniyle özel sektör tarafından üstlenilmediğinden bu mal ve hizmetleri devlet yapmak zorundadır. Halkın ekonomik, sosyal ve refah düzeyini artırıcı, ülkelerin kalkınmışlık göstergesi olan, yüksek maliyet gerektiren, geniş halk kitlelerine hitap eden, devlet tarafından kar amacı güdülmeden yapılan yatırımlara kamu yatırımları denir.4 Sabit sermaye yatırımları ise bir ekonomide üretim faktörlerinin; mal ve hizmet üretimini çoğaltmak, özellikle gelecek dönemlerde tüketim ve ihracat imkânlarını artırmak amacıyla, belli bir dönem içinde reel sermayenin artırılması, korunması ve düzenlenmesi için kullanılmasıdır. Tanıma göre sabit sermaye yatırımları; “mal ve hizmet üretmek amacıyla üretici birimlerce üretim sürecinde bir yılı aşkın bir süre boyunca sürekli olarak ya da tekrarlanan bir şekilde kullanılan ve ayrıca kendileri de 4 Kamil Ayanoğlu, v.d. Kamu Yatırım Projelerinin Planlanması ve Analizi, Ankara, 1996 6 üretilmiş olan her türlü dayanıklı mal için yapılan harcamadır.”5 Sabit sermaye yatırımları ise genel olarak iki grupta incelenmektedir: Mevcut makine, teçhizata ilaveler. Mevcut bina, yol, baraj, vb. inşaata ilaveler. Aynı ayrımı üretim araç ve gereçleri (donatımı) ile inşaat şeklinde ifade etmek de mümkündür. Esas itibari ile sabit varlıkların üretici birimlerce üretim sürecinde bir yılı aşkın bir süre boyunca sürekli veya tekrarlanan bir şekilde kullanılan, ayrıca kendileri de üretilmiş olan her türlü dayanıklı malı ifade ettiğini belirtmek yeterli olacaktır.6 Bu tanım temel öğeleri itibariyle yeniden formüle edilecek olursa, bir malın sabit varlık veya sabit sermaye yatırımı olabilmesi için, bu malın: 1) Üretici birimlerin mülkiyetinde olması gerekir. Örneğin, bir otomobil veya buzdolabı hane halkları tarafından edinildiğinde tüketim malı olarak işlem görürken, firmalar tarafından temininde yatırım malı olarak kabul edilebilmektedir. 2) Üretim sürecinde kullanılması gerekir. Örneğin stokta olan bir mal sabit sermaye olarak değerlendirilmez. Ayrıca, mal veya hizmet üretimi amacı ile kullanılmayan mallar da yatırım sayılmazlar. Bir hastanenin eğitim amacıyla aldığı televizyonun yatırım olarak kabul edilmesine karşılık, personelini eğlendirmek için televizyon alması durumunda bunun yatırım olarak değerlendirilmemesi gibi. 3) Bir yılı aşkın bir süre kullanılması gerekir. 5 6 Kamil Ayanoğlu, v.d. Kamu Yatırım Projelerinin Planlanması ve Analizi, Ankara, 1996 A System of National Accounts, Washington, D.C. World Bank Publications. 1993 7 4) Sürekli veya tekrarlı bir şekilde kullanılması gerekir. Örneğin, tek atımlık füzeler, yakacak olarak kullanılan kömür, meteorolojik rasat balonları vb. mallar yatırım kabul edilmez. 5) Kendisinin de üretilmiş olması gerekir. Örneğin, arazi gibi üretilmemiş varlıkları edinmek için yapılan harcamalar yatırım olarak değerlendirilmez (buna karşılık, arazi düzenleme faaliyetleri veya arazi alışverişi sırasında ortaya çıkan maliyetler yatırım olarak kabul edilir). 6) Yukarıda sıralanan beş koşula ilave olarak, European System of Integrated Economic Accounts, (ESA)7 yatırım malları için minimum bir değer koşulu getirmiştir. Yani, yukarıda sıralanan koşulların tümünü taşısa bile, belli bir bedelin altında harcama gerektiren mallar (örneğin bir adet sandalye) yatırım olarak değerlendirilmemektedir. Tek başına yatırım olarak değerlendirilmeyen birçok mal ve hizmet, bağımsız bir projenin tamamlayıcı öğesi olarak değerlendirildiğinde yatırım olarak kabul edilmektedir. Örneğin, yeni bir bina inşaatı kapsamında yapılan bütün tefriş harcamaları yatırım kabul edilirken, projenin sona ermesinden sonra yapılan bu tip harcamaların sadece bir kısmı yatırım olarak değerlendirilmektedir. Diğer taraftan, proje açısından önemli harcamalar arasında olan arsa ve işletme sermayesi gibi kalemler, projenin tamamlayıcı öğeleri olsalar da, ulusal hesaplar çerçevesinde yatırım olarak kabul edilmezler. Kamu yatırımlarının ekonomik bakımdan hangi harcamaların yatırım gideri olarak kabul edilip edilmeyeceğini anlamak da önem taşımaktadır. Bu çerçevede, altı çizilmesi gereken hususlardan en önemlisi kişi ve firma düzeyinde yatırım olarak kabul edilen çeşitli işlemlerin ulusal ekonomi açısından yatırım kapsamına girmemesidir. Toplumun sahip olduğu mevcut 7 European System of Integrated Economic Accounts, Second Edition, Luxembourg, 1980 8 sermaye stokunun üstündeki haklarını gösteren mali aktifler ile ilgili işlemlerin hiçbirini (yani hisse senedi, tahvil, vb. menkul değerlerin alınıp satılmalarını) yatırım olarak değerlendirmemek gerekir. Yine, daha önceki yıllarda üretilerek ekonominin sahip olduğu sermaye stokuna eklenmiş bulunan (bina, makineteçhizat, vb.) reel varlıkların cari dönemdeki el değiştirmelerini de yatırım olarak değerlendirmemek gerekir.8 Bu tür mali işlemler firma bazında yatırım olarak değerlendirilmesine karşılık, ulusal ekonomi açısından bakıldığında toplam sermaye stokuna herhangi bir ilave yapılmamakta, sadece mevcut mallar veya bu mallar üzerindeki haklar el değiştirmektedir. Ancak, sermaye mallarının alınıp satılması sürecinde ortaya çıkan alışveriş masrafları (komisyonlar, vergiler, ulaştırma giderleri, vs.) ekonomik anlamda yatırım olarak değerlendirilmektedir.9 Devletin üstlendiği yatırımlara genel olarak kamu yatırımları denir. Bu yatırımlar ve üretecekleri mal ve hizmeti devletin yapmayacağı ve anılan yatırım mal ve hizmetlerinin bedelinin özel sektörce belirlenmesine izin verilmesi halinde bu yatırımlar kamu kimliğinden çıkar. Burada devletin bu yatırımları özel sektöre devretmesi ve özel sektörce yapılmasına izin verilmesi halinde olan yatırımlar artık özel sektör yatırımları olur. Devlet kamu yatırımlarını yapıp yapmayacağına dair kararları her zaman alacağı aşikârdır. Örneğin PTT işletmeleri genel müdürlüğünce işletilmekte olan telefon hizmetlerin bir kısmı özelleştirilmiş olduğu gibi yine telefon hizmetleri ile yürütülen kablolu TV, internet gibi hizmetlerin özel sektör eliyle görülmesine ve bu sahada özel sektörün yatırım yapmasına müsaade ederek kamu yatırımı niteliğinden bu hizmetleri çıkarmıştır. 8 9 Çelebi, M. A. İktisat Teorisinde Alternatif Yatırım Modelleri, 1995, s.8-9. A System of National Accounts, Washington, D.C. World Bank Publications. 1993 9 Kamu yatırım programlarının hazırlanmasında Devlet Planlama 10 Teşkilatı tarafından esas alınan ana yatırım türleri şunlardır : 1.1.1. Etüd – Proje Yatırımları Yıllık Yatırım Programlarında bağımsız projeler olarak yer alan etüd proje yatırımları çerçevesinde, bazı istisnalar dışında, esas olarak yapılabilirlik raporları hazırlanır. Proje hakkında yatırım kararı vermek ve uygulamayı başlatmak amacıyla hazırlanan yapılabilirlik etüdleri, gerçekte tek başlarına bağımsız yatırım projeleri olmayıp henüz uygulanmasına başlanmamış projelerin ilk aşamasını oluştururlar. 1.1.2. Yeni Yatırımlar Bir mal veya hizmetin üretilmesine dönük olarak gerçekleştirilen bağımsız projelerdir. Bu tür yatırımların devreye girmesi ile ülkenin sabit sermaye stokunda ve dolayısı ile üretim kapasitesinde artış sağlanmaktadır. Yapılabilirlik raporlarının onaylanmasından sonra uygulanmasına geçilen bu tür projeler ağırlıklı olarak inşaat ve makine-teçhizat alımlarını içermektedir. 1.1.3. İdame ve Yenileme Yatırımları Zaman içinde aşınan, eskiyen, yıpranan veya hasar gören sabit sermaye mallarının veya tesislerin korunması için üretim kapasitesi veya özellikleri değiştirilmeden yapılan yatırımlardır. Bu tip yatırımlarda yatırımın bir 10 Ayanoğlu Kamil, v.d. Kamu Yatırım Projelerinin Planlanması ve Analizi, 1996, s.66-67. 10 yıl içinde başlayıp bitirilmesi koşulu aranır. Bu yatırımların planlı bakım ile büyük bakım ve yenilenme için yapılan harcamalardan ayrılması gerekir. 1.1.4. Tevsii Yatırımları Mevcut işletmelerde mal ve hizmet kapasitesinin artırılmasına yönelik yatırımlardır. Örneğin, bir milyon ton/yıl kapasiteli bir demir-çelik tesisinin iki milyon ton/yıl kapasiteli bir tesise dönüştürülmesi yatırımı bu kapsamda gerçekleştirilir. Esasen bu tip yatırımlar tıpkı yeni bir yatırım gibi bağımsız yapılabilirlik raporu gerektiren ve yönetimin kararına sunulan projelerdir. 1.1.5. Tamamlama/Darboğaz Giderme Yatırımları Mal ve hizmet üretiminde karşılaşılan tıkanıklıkların ve darboğazların giderilmesi veya projede eksik kalan bir bölümün tamamlanması amacı ile yapılan yatırımlardır. 1.1.6. Modernizasyon/İyileştirme Yatırımları Mal ve hizmet üretiminin değişen ve gelişen teknolojik imkânlar kullanılarak artırılması, mal ve hizmet üretiminin kalitesinin yükseltilmesi veya daha az işgücü ile daha fazla mal ve hizmet üretilmesi (verimliliğin artırılması) amacı ile yapılan yatırımlardır. 11 1.1.7. Araştırma – Geliştirme Yatırımları Bilimsel araştırma yapmak ve yeni teknolojiler geliştirmek üzere araştırma kurumlarınca ve özellikle üniversitelerce yürütülen yatırımlardır. Kişi ve firma bazında yatırım olarak kabul edilen bazı işlemler ulusal ekonomi açısından yatırım kapsamına girmemektedir. Toplumun sahip olduğu mevcut sermaye stokunun üzerindeki haklarını gösteren mali aktiflerle ilgili işlemler (hisse senedi, tahvil, vb. menkul değerlerin alınıp satılması gibi) yatırım olarak kabul edilmez. Yine, daha önceki yıllarda üretilerek sermaye stokuna eklenmiş bulunan reel varlıkların cari dönemdeki el değiştirmeleri yatırım olarak değerlendirilmez. Ancak, sermaye mallarının alınıp satılmasında ortaya çıkan alışveriş masrafları ekonomik anlamda yatırım olarak değerlendirilmektedir. Hazine Müsteşarlığı’nın 16 Temmuz 2009 tarihli genelgesindeki “Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Kararda”; üretimi ve istihdamı artırmak, yatırım eğiliminin devamlılığını ve sürdürülebilir kalkınmayı sağlamayı ön gören karar doğrultusunda, uluslararası rekabet gücünü artıracak teknoloji ve araştırmageliştirme içeriği yüksek büyük ölçekli yatırımlar ile doğrudan yabancı yatırımların arttırılması, bölgesel gelişmişlik farklılıklarının giderilmesi ve çevre korumaya yönelik yatırımların destekleneceği ifade edilmektedir. 1.2. Kamu Yatırımlarının Özellikleri Devlet tarafından inşa edilerek yapılan; barajlar, göletler, sulama ve drenaj kanalları, elektrik üretim tesisleri (Nükleer, hidroelektrik, jeotermal, doğalgaz, rüzgâr santralleri, biyoenerji) elektrik iletim ve dağıtım hatları, yer altı kablolu iletim tesisleri (yüksek gerilim ve fiber-optik) , demiryolu, hafif raylı sistemler, otoyollar, karayolları, içme suyu temin ve dağıtım işleri, atık su 12 arıtma tesisleri kanalizasyon işleri, ulaşım ve haberleşme sistemleri ve tesisleri gibi yatırımlar kamu yatırımları olarak adlandırılır. Bu yatırımlar üretimi arttırıcı, üretim maliyetlerini düşürücü, ekonomik göstergeleri iyileştirici, fertlerin hayat standardını ve refah seviyesini yükseltici özellikte olduğu gibi ülkenin gelişmiş ülkeler seviyesine ulaştığının göstergesi olarak da nitelendirilebilir. Bu yatırımlar genellikle devlet tarafından yapılan yatırımlardır. Pek çok yapılan yatırımlardan da bir gelir beklenilmemektedir. yatırımlardır. Büyük miktarda finans kaynağı Yüksek maliyetli gerektirmektedir. Bu yatırımlardan yararlanmada hiçbir vatandaş kısıtlanamaz, ancak bir bedel karşılığı yararlanma imkânı sağlanır. 1.3. Kamu Yatırımlarının Ülke Ekonomisi İçindeki Yeri Ülkemizin sahip olduğu geniş coğrafi alan ve genç kesimin ağırlıklı olduğu nüfus büyüklüğü itibariyle; eğitim ve sağlık hizmetlerinin etkili bir şekilde sunulması ve hayat standardının yükseltilmesi, rekabet gücümüzün arttırılması ve sürdürülebilir büyümenin sağlanması için gerekli sosyal ve fiziki altyapının geliştirilmesi, çevrenin korunması, üyelik sürecinde bulunduğumuz AB kriterlerine uyumun sağlanması, gelişmiş ülkelerle ülkemiz arasındaki gelişmişlik farklarının azaltılması ve bölgeler arası kalkınma farklarının giderilmesi için önemli miktarlarda kamu yatırımlarına ihtiyaç bulunmaktadır. Devletin kaynaklarının da kıt olması sebebiyle yatırımlara yeterli finansman ayrılamaması, tamamlanmasında plan ve programlara uyum sağlanamaması, programlanan maliyetlerin çok üzerinde yapılması ve planlanan sürelerde bitirilememesi devlet bütçesini hayli zorlamaktadır. 13 Ülkemiz cumhuriyetin kuruluşundan planlı döneme geçişe kadar, ekonomide devletçi politikalar uygulanmıştır. “1923-1932 yılları arasında özel teşebbüse dayalı bir ekonomi politikası uygulanmak istenmişse de, 1932 yılından itibaren devletin ekonomiye doğrudan müdahaleci ve üretici olarak girmesi karma ekonomi düzeninin Türkiye’de başlangıcı sayılabilir. Hızla gelişme zorunluluğu, tasarrufların yetersizliği, müteşebbislerin bulunmayışı devletin ekonomik hayata müdahalesini gittikçe artan oranlarda zorlamıştır 1934 yılında uygulanmaya başlanan, birinci beş yıllık sanayi planı ile devlet kimya, suni ipek, kâğıt, çimento, dokuma, demir çelik gibi başlıca sektörlerde yirmi kadar önemli tesis kurmuş ve bizzat işleterek üretime geçmiştir. Kurulan devlet teşekküllerinin idaresini düzenleyen kanun da 1938 yıllarında çıkarılmıştır. 1936 yılında hazırlanan ikinci beş yıllık sanayi planı yüz adet kadar yeni tesisin devlet tarafından kurulmasını öngörmekteydi. Ancak, bu plan birincisi kadar başarılı olamamıştır. Bugün Türkiye’de hem halen faaliyette bulunan hem de özelleştirme programı kapsamında özelleşen kamu iktisadi teşebbüslerinin kuruluşları bu dönemlere rastlamaktadır. Böylece devlet düzenleyici fonksiyonu yanında üretici ve müdahaleci fonksiyonu da üstlenmiş, sanayileşmede öncülük yapmıştır. Kurulan tesisler o günkü şartlar içinde büyük yatırımları gerektiren özel sektörün gerçekleştiremeyeceği büyüklükte ki tesislerdir. Bu tesisler devlet tarafından yeni sanayilerin kuruluşuna zorlanmıştır. Ayrıca, devlet teşebbüsleri özel kesimin bu konudaki noksanlığını da doldurmuştur. 1960 yıllarında karma ekonomi düzeni yasal temellere oturtulmuştur. Anayasamızın 41. maddesine göre; “ iktisadi ve sosyal hayat, adalete, tam çalışma esasına ve herkes için insanlık haysiyetine yaraşır bir yaşayış seviyesi sağlaması amacına göre düzenlenir. İktisadi sosyal ve kültürel kalkınmayı demokratik yollarla gerçekleştirmek; bu maksatla, milli tasarrufu artırmak, 14 yatırımları toplum yararının gerektirdiği önceliklere yöneltmek ve kalkınma planlarını yapmak ödevidir”. Devlet Planlama Teşkilatı’nın kuruluşu bu döneme rastlamakta olup o tarihten bugüne kadar dokuz adet Beş Yıllık Kalkınma Planı uygulamaya konulmuştur. Planların iktisadi felsefeleri ve yaklaşımları kapsamında; -1960 öncesi planları: devletçi, kısmi, -1960-1980 planları: karma ekonomi, bütüncül, -1980-2000 planları: liberal, stratejik, olarak nitelendirilebilir. 1980 öncesinde sanayileşmede "ithalat ikamesi politikaları", 1980 sonrası ise "açık ekonomiye geçiş" yönlendirici olmuştur. Türkiye, 1963 yılında planlı döneme girerken, ülkenin sosyoekonomik potansiyelini değerlendirmek ve bu potansiyeli orta dönemde planlarla en iyi şekilde yönlendirebilmek için, amaç ve hedeflerin önceliklerini tespit eden “Onbeş Yıllık Perspektif Plan“ hazırlama gereği duyulmuştur. Birinci ve İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planları, 1963-1977 perspektif plana göre hazırlanmış olup; Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı temel altyapı yatırımlarına, istihdam sorununa ve yeniden düzenleme konularına ağırlık verirken, İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planı özellikle sanayi sektörünün ekonomide sürükleyici sektör niteliği kazanması ilkesini benimsemiştir. Değişen dünya şartları ve Türkiye'nin Avrupa Ekonomik Topluluğu ile ilişkileri dikkate alınarak, 1973 - 1995 dönemini kapsayan yeni bir perspektif ile plan hazırlanmıştır. Yeni perspektif plan I995'te ulaşılmak istenen gelir seviyesi ve üretim yapısını belirlemiş, mevcut potansiyelin en yüksek seviyede değerlendirilmesini amaçlamıştır. Yeni perspektif plana göre hazırlanan Üçüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı, gelir seviyesinin arttırılmasını, sanayileşmenin özellikle ara ve yatırım malı üreten sektörlerde hızlandırılmasını ve dış kaynaklara bağımlılığın azaltılması amaçlanmıştır. 15 Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı, kamu kesimi ağırlıklı sanayileşme stratejisini benimsemiş, ödemeler dengesini iyileştirmeyi ve ekonominin kendine yeterli hale getirilmesini hedef almıştır. Beşinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, Türk ekonomisinin dışa açılmasına ve ihracata öncelik veren kalkınma politikaları uygulanmasına ağırlık verilmiştir. Ekonomiye kamu müdahalesinin asgari seviyeye indirilmesini, liberal bir dış ticaret ve yabancı sermaye politikasının uygulanmasını, altyapı ve konut yatırımlarının arttırılmasını ve geri kalmış bölgelerin diğer bölgeler ile aralarındaki gelişmişlik farklarının giderilmesi amaçlanmıştır. Altıncı Beş Yıllık Kalkınma Planının temel öncelikleri ise birbirleriyle ilişkili üç ana noktada toplamak mümkündür. Bunlar, enflasyonu yavaş yavaş düşürmek, kaynakları artan oranda imalat sanayine yönlendirmek ve sosyal politikalara daha fazla ağırlık verilmesi öne çıkarılmıştır. Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planının ortaya koyduğu perspektif ise öncelikleri ve politikaları itibariyle çağın değişen ekonomik ve sosyal gelişmeleri dikkate alınmaktadır. 1970'lerin ortasından itibaren gelişmiş ülkelerin önemli bir bölümünde, özellikle teknolojik gelişimi yavaşlayan ülkelerde bazı tıkanmalar yaşandığı ve bu somut durumun izlenmekte olan müdahaleci devlet ve refah devleti politikalarının sorgulanmasına yol açtığı görülmektedir. Artık, bu politikaların küreselleşmenin hızlandırdığı rekabetçi bir dünyada sürdürülmesinin mümkün olmadığı, bunun bölgesel entegrasyonlara katılmanın temel gereği olduğu ve bu gelişmelere ayak uyduramayan ülke ekonomilerinin marjinalleşerek küçüleceği ortaya çıkmıştır. Bu çerçevede, ortaya çıkabilecek dar boğazları aşmak ve dünyada değişen şartlar gereği Avrupa Birliği ile ya da dünya ile bütünleşmek sürecine uyumda yaşanabilecek sıkıntıları aşmak için yapısal ve kurumsal nitelikte önlemler almak için hazırlanmıştır. 16 Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı (2001-2005) ekonomik istikrarın sağlanması yanında, yapısal ve kurumsal düzenlemeler, rekabet gücünün artırılması, AB’ye uyum, bilgi çağına geçişin altyapısının oluşturulmasına başlanması, teknoloji üretimi ve gelir dağılımındaki farklılıkların azaltılmasında bölgesel il planlamalarına öncelik verilmesine göre hazırlanmıştır. Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planında küresel ve ülke düzeyinde orta ve uzun dönem stratejileri kapsayan dinamik ve sürekli yenilenen bir yapı benimsenmiştir. Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Plan dönemi, toplumun hayat standardının yükseldiği, kesintisiz ve istikrarlı büyüme sürecine girildiği, Avrupa Birliği üyeliği sürecindeki temel dönüşümlerin gerçekleştirilmeye çalışıldığı bir dönem olmuştur. Dokuzuncu Kalkınma Planı (2007-2013), değişimin çok boyutlu ve hızlı bir şekilde yaşandığı, rekabetin yoğunlaştığı ve belirsizliklerin arttığı bir döneme rastlamaktadır. Küreselleşmenin her alanda etkili olduğu, bireyler, kurumlar ve uluslar için fırsatların ve risklerin arttığı bu dönemde, Plan Türkiye'nin ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda global bir yaklaşımla gerçekleştireceği dönüşümleri ortaya koyan temel politikalar izleneceği hedeflenmiştir. Bu kapsamda Dokuzuncu Kalkınma Planı, "İstikrar içinde büyüyen, gelirini daha adil paylaşan, küresel ölçekte rekabet gücüne sahip, bilgi toplumuna dönüşen, AB'ye üyelik için uyum sürecini tamamlamış bir Türkiye"11 vizyonu ve Uzun Vadeli Strateji (2001- 2023) çerçevesinde hazırlanmıştır. Türkiye'yi 21. yüzyıla hazırlamanın gerekli altyapısını oluşturmak amacıyla hazırlanan 2001-2023 yıllarını kapsayan Uzun Vadeli Gelişme Stratejisinin; öncelikleri ve politikaları itibarıyla çağın değişen ekonomik ve sosyal gelişmeleri dikkate alınmaktadır. 11 DPT, Dokuzuncu Beş Yıllık Kalkınma Planı, s,3 17 Uzun Vadeli Gelişme Stratejisinin temel amacı; Atatürk'ün gösterdiği çağdaş uygarlık düzeyini aşma hedefi doğrultusunda, Türkiye'nin 21. yüzyılda kültür ve uygarlığın en ileri aşamasına ulaşarak dünya standardında üreten, gelirini adil paylaşan insan hak ve sorumluluklarını güvenceye alan, hukukun üstünlüğünü, katılımcı demokrasiyi, laikliği, din ve vicdan özgürlüğünü en üst düzeyde gerçekleştiren, küresel düzeyde etkili bir dünya devleti olmasıdır. Bilgi toplumuna dönüşümün sağlanarak dünya hâsılasından daha yüksek oranda pay alınması, toplumun yaşam kalitesinin yükseltilmesi, bilim ve uygarlığa katkı ile bölgesel ve küresel düzeylerdeki kararlarda etkin söz sahipliği, uzun vadeli gelişme stratejisinin nesnel amaçlarını oluşturmaktadır. Türkiye ekonomisinin 2020'lerde dünyanın en büyük ilk on ekonomisi arasında yerini alması öngörülmektedir. Uzun Vadeli Gelişme Stratejisi dünyada yaşanan kapsamlı ve hızlı değişim göz önünde bulundurularak, ekonomik ve toplumsal dönüşümlerin yönlendirilmesinde önemlidir. Amaçlanan dönüşümün daha uyumlu biçimde ve etkin kaynak kullanımıyla, Ülkenin ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde gerçekleştirilmesinde planların önemli katkısı olacaktır. Türkiye'nin, jeostratejik konumu, kültürel birikimi ve ekonomik ve sosyal alanda sağlayacağı gelişmeler sonucu 2010'larda bölgesel bir güç olarak etkinliğini daha da arttırması, 2020'lerde ise küresel bir güç olması hedeflenmektedir. Kalkınma planlarında yer alan hedeflere ulaşmanın en önemli aracı olan “Kamu Yatırım Programının temel sorunu, programın sınırlı kamu kaynaklarına göre çok sayıda ve öncelikleri iyi belirlenememiş projelerden oluşmasıdır. Bu durum, öncelikli edilememesine, projelere projelerin uygun yapım zamanda sürelerinin yeterli kaynak uzamasına, tahsis maliyetlerinin artmasına ve elde edilecek faydalarının gecikmesine neden olmaktadır. Diğer taraftan, yeterince etüt edilmeden hazırlanan bazı projeler zamanında 18 tamamlansa dahi öngörülen faydaları sağlayamamaktadır. Kamu yatırım stokunun daha etkin bir yapıya kavuşturulması amacıyla, proje fikirlerinin geliştirilmesi, yapılabilirlik etütlerinin hazırlanması, projelerin analizi, seçimi ve uygulanması konusunda kurumlar ve birimler arası görev, yetki ve sorumlulukları tanımlayan, bütün taraflarca benimsenen bir Proje Döngüsü Yönetimi yaklaşımının geliştirilmesi gerekmektedir”.12 Dünyada birçok ülkede olduğu gibi, ülkemiz hükümetleri de artık kamu – özel sektör işbirliği imkânlarından yararlanmak için birçok konuda çalışmalar başlatılmış, yatırımların yapılması için hazırlanan sözleşmelerde karşılaşılan anlaşmazlıkların çözümü için gerekli olan mevzuatın oluşturulması için zaman zaman kanun ve yönetmelikler gözden geçirilerek, çağa uygun hale getirilmektedirler. Hatta dış kaynaklı yatırımcıların sözleşmelerine istedikleri teminat maddelerinin ilavesine birçok yasada değişiklik yapıldığı gibi, bu yasa ve sözleşmelere izin vermemesi sebebiyle Danıştay tarafından iptal edilen sözleşme maddelerini yürürlüğe koyabilmek maddelerinde yeni düzenlemeler yapılmıştır. 12 DPT, Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, s,33 için Anayasa’nın bazı İKİNCİ BÖLÜM KAMU YATIRIMLARI FİNANSMAN YÖNTEMLERİ Devlet kamu yatırımlarının yapılması için öncelikle hazineden diğer bir ifade ile bütçe kaynaklarından, bu imkân bulunmadığı hallerde ise borçlanma yolu ile yatırımların gerçekleştirilmesini finanse edecektir. Kamu kaynaklarının yeterli olmaması nedeniyle dünyada 1970’li yıllardan itibaren Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri’nde pek çok alanda uygulanmakta olan YİD modeli ile kamu – özel sektör işbirliği ile finansman modelleri uygulanmaya başlanmış olup ülkemizde de 1980’li yıllardan itibaren yatırımların finansmanında bu model uygulanmaya başlanmıştır. 2.1. Kamu Yatırımlarının Bütçe Kaynakları ile Finansmanı Bu bölümde kamu yatırımları açısından büyük önem arz eden plan, program ve bütçe kavramları hakkında bilgi verilecek ve daha sonra kamu yatırımlarının finansmanında kullanılan bütçe kaynakları incelenecektir. 2.1.1. Kalkınma Planları Bir ekonominin kalkınmasında, devlet yönetiminde bulunan ekonomi ve maliye politikasının yöneticileri iktisadi kalkınma faaliyetlerini bir plan çerçevesinde gerçekleştirmektedir. Birçok gelişmekte olan ülke ekonomik kalkınması için kısmen emredici, daha fazla da yol gösterici kalkınma planları hazırlamaktadır. Kalkınma planı ile belirlenen amaçlar doğrultusunda mevcut araçlar örgütlenir, ekonomik faaliyetlerde rasyonellik ve koordinasyon sağlanır, alınan tedbirler 20 çerçevesinde ekonominin göstereceği gelişme hakkında 13 yatırımcıları eğiterek disiplinli düşünmeye alıştırır. bilgi verir, Ülkemizde ekonomik faaliyetlerin kalkınma planları çerçevesinde yürütülmesi ilkesi hem 1961 Anayasası hem de 1981 Anayasasında yer almaktadır. Anayasada iktisadi, sosyal ve kültürel kalkınmasının bir plan çerçevesinde yürütülmesi hükmüne yer vermiştir. 1961 Anayasası ile plan hazırlama görevi Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığına (DPT)’ye verilmiştir. DPT bu görevi yerine getirirken beş yıllık kalkınma planları ile bu plandaki hedef ve politikalara ulaşacak, yıllık program ve yatırım programları hazırlar. Ülkemizdeki planlama; Makro Planlama, Sektör Analizleri ve Proje Seçimi, Aşamalarından oluşmaktadır. 14 Son yıllarda gelişen toplumsal, ekonomik ve mali sorunlara paralel olarak günümüzde de eğitim, sağlık, kalkınma, işsizlik gibi sorunlar önceki yıllara göre artmış ve bunlara çözüm getirilmesi devletin görevleri arasına girmiştir. Devlet faaliyetlerindeki artış, kamu harcamalarının da hızla artmasına kıt kaynaklar ile bunların karşılanma çabaları ise ihtiyaçlar ve kaynaklar arasında denge kurmayı zorunlu hale getirmiştir. Bu nedenle, planlama eğitim, sağlık ve mali sorunların çözülebilmesi amacıyla ortaya çıkmıştır. Kişiler gibi devletler de gelecekleri hakkında karar vermek üzere tahminler, planlar yapmalı ve bunları değerlendirmelidir. 15 Ayrıca, az gelişmiş ülkelerin kısa zamanda gelişmiş ülkeler düzeyine ulaşma arzuları da kalkınma planlarının bu amaç için kullanılan bir araç olarak kullanılmalarına sebep olmuştur. 13 İsmail Türk, Maliye Politikası, 10. Baskı¸Turhan Kitabevi, Ankara, 1994 s. 230 Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, Kamu Yatırımlarının Planlanması ve Uygulanmasında Etkinlik Özel İhtisas Komusyonu Raporu, DPT yayını, Ankara, 2001 15 Hülya Baştüzel, Türkiye’de kamu sektörü yatırımlarının finansman yöntemleri ve otoyol yapım projelerinin bir değerlendirmesi, 1997, Hazine Müsteşarlığı Yayını, s.12 14 21 Ekonomik planlama; merkezi bir örgütün belli bir sürede ülkenin veya belli bir bölgenin (GSMH, tüketim, yatırım, tasarruf gibi) temel makro ekonomik değişkenleri etkilemek, yönlendirmek, bazı durumlarda denetlemek amacıyla yoğun, sürekli ve bilinçli bir çabadır. Kalkınma planlarının en önemli amacı; planın uygulanacağı yılların kalkınma hızını belirleyerek, GSMH, istihdam, yatırım ve tüketim harcamaları gibi ülkenin kalkınmasının temel unsurlarını etkin şekilde planlayarak, istenilen kalkınma hızına ulaşmaktır.16 Yatırım harcamalarının en önemli finansman kaynağını kişilerin, devletin ve özel sektörün tasarrufları oluşturduğundan kalkınma planlarının en önemli ve etkin hedefi GSMH’da artışı sağlayan tasarruf düzeyinin belirlenmesidir. Bunun yanı sıra diğer önemli bir husus ise; yükselme eğiliminde olan toplam talebin, toplam üretim ve yatırım arasında nasıl paylaşıldığıdır. Kalkınma planlarının hedefine ulaşabilmesi için yatırım harcamalarında verimliliğin sağlanması, ekonomiye büyük ölçüde katkı sağlayacak planların hazırlanması, her sektör için yatırım analizlerinin eksiksiz, doğru, gerçeğe uygun ve detaylı olarak yapılarak gerçekleştirilebilir.17 Gelişmekte olan ülkelerde yatırımların bir harcama unsuru olarak kısa dönemde gelir ve istihdam yaratıcı etkilerinden daha çok, uzun dönemde sermaye oluşmasına sağlayacağı katkılar önem kazanmaktadır. Bu tür ekonomilerde yatırımlar, üretim kapasitesinde sağladıkları dolaylı ve dolaysız artışlarla, büyüme, sektör ve yöresel gelişme programlarının ağırlık merkezini oluşturmaktadır. Bu nedenle, ekonomik ve sosyal gelişimini bir kalkınma planı çerçevesinde düzenlemeye ve geliştirmeye çalışan ülkemizde DPT’nin yatırımların projelendirilmesi, uygulanması, izlenmesi, analiz etmesi 16 Hülya Baştüzel, Türkiye’de kamu sektörü yatırımlarının finansman yöntemleri ve otoyol yapım projelerinin bir değerlendirmesi, 1997, Hazine Müsteşarlığı Yayını, s. 13 17 Hülya Baştüzel, Age. S.13 22 değerlendirilmesi, bu değerlendirme ve analizlerden geleceğe dönük, somut öneriler çıkarması gerekmektedir.18 Ülkemizde bugüne kadar; 1963-1967 dönemini kapsayan Birinci Beş yıllık Kalkınma, 1968-1972 dönemini kapsayan İkinci Beş Yıllık Kalkınma, 1973- 1977 dönemini kapsayan Üçüncü Beş Yıllık Kalkınma, 1979-1983 dönemini kapsayan Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma, 1985-1989 dönemini kapsayan Beşinci Beş Yıllık Kalkınma, 1990-1994 dönemini kapsayan Altıncı Beş Yıllık Kalkınma, 1996-2000 dönemini kapsayan Yedinci Beş Yıllık Kalkınma, 2001-2005 dönemini kapsayan Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma, 2007-2013 dönemini kapsayan Dokuzuncu Kalkınma, planları hazırlanmıştır. 2.1.2. Yıllık Programlar Yıllık programlar, beş yıllık kalkınma planlarının yıllık dilimlerini oluşturmaktadır. Kısa vadeli planlar olan yıllık programlarda bir yılda uyulması ve yapılması gereken ekonomik, sosyal ve kültürel politikaların ve bunlarla ilgili tedbirlerin uygulanması, tüm sektörlerde istenilen hedeflere ulaşmak için gerekli olan kaynaklar, yatırımlar, üretim - tüketim dengesi, cari işlemler dengesi, para ve kredi politikaları gibi konular yer alır. Kalkınma planlarındaki stratejiler, hedefler ve hükümet politikaları çerçevesinde kısa vadeli makro dengeler olacak şekilde kurulur.19 18 Hülya Baştüzel, Türkiye’de kamu sektörü yatırımlarının finansman yöntemleri ve otoyol yapım projelerinin bir değerlendirmesi, 1997, Hazine Müsteşarlığı Yayını, s. 15 19 Hülya Baştüzel, Age. S.16 23 2010 yılı yıllık programında açık olarak yer verildiği üzere; 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun ekinde (I, II, III ve IV sayılı cetvellerde belirtilen) belirtilen kuruluşlar, kamu payı yüzde ellinin üzerinde olan özelleştirme kapsamındaki kuruluşlar, kamu iktisadi teşebbüsleri ve bağlı ortaklıkları, İller Bankası, fon idareleri, mahalli idareler ile diğer kamu kuruluşları anılan program kapsamındadırlar. Bu programın genel ilkeleri arasında; 2010 Yılı Programında yer alan ekonomik ve sosyal hedeflere ulaşmak amacıyla; makro ekonomik politikaların, sektör programları ile bölgesel gelişme programlarının ve bunlarla ilgili yatırımların koordineli bir şekilde yürütülmesi, 2010 Yılı Programı ve eklerinde yer alan yatırımların, hukuki ve kurumsal düzenlemelerin, sektör programlarının, ekonomik, sosyal ve bölgesel gelişme politikalarının ve bunlarla ilgili tedbirlerin uygulanması, koordinasyonu ve izlenmesi, görevli bakanlık ve kuruluşların her kademesince programda belirtilen ilkelere uygun olarak hazırlanacak çalışma programına göre yürütülmesi, Bu çalışmalarda, Avrupa Birliği (AB) fonlarından finanse edilmek üzere, Avrupa Birliği Müktesebatının Üstlenilmesine İlişkin Türkiye Ulusal Programı, Stratejik Çerçeve Belgesi ve AB’ye uyum amacıyla hazırlanan diğer plan, program ve strateji dokümanlarında yer alan öncelikler doğrultusunda hazırlanacak projelerin, 2010 Yılı Programı ile uyumlu hazırlanması ve Türkiye tarafından sağlanacak ulusal katkı payının Yatırım Programı bütünlüğüne uygunluğunun temin edilmesi, Programa ithal edilen projelerin finansmanı öncelikle kuruluşun programında yer alan diğer projelerin ödeneklerinden bu kararda belirtilen esaslara göre yapılacak aktarmalarla sağlanacağı, 24 Kuruluşların, ek ödenek taleplerini bütçe imkânlarını dikkate alarak acil ve zorunlu ihtiyaçları ile sınırlandırması olarak yer verilmiştir.20 Bütçe sisteminin ilk aşaması olan yıllık programlar faaliyeti gerçekleştirecek olan kamu kuruluşlarının hedeflerini tanımlaması diğer bir ifade ile yapılacak hizmetler ve oluşturulacak faydaların belirlenmesidir. Programda bütçe sistemi ile amaçların faydası ölçülebilen kesin kavramlar şeklinde ortaya konulması istenir. Ancak, bunu gerçekleştirmek her zaman kolay olmayabilir, bu nedenle de çoğu zaman hedeflerin daha genel veya çok özel olarak tanımı yapılır.21 24.12.2003 tarihli ve 25326 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile kalkınma planları ve programlarda yer alan politika ve hedefler doğrultusunda kamu kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli bir şekilde elde edilmesi ve kullanılmasını, hesap verebilirliği ve malî saydamlığı sağlamak üzere, kamu malî yönetiminin yapısını ve işleyişini, kamu bütçelerinin hazırlanmasını, uygulanmasını, tüm malî işlemlerin muhasebeleştirilmesini, raporlanmasını ve malî kontrolü düzenlenmiştir. Aynı kanunun orta vadeli program, malî plan ve bütçe hazırlama rehberi başlıklı 16. maddesi ile de üç yıllık bütçe uygulamasına başlanmıştır. 2.1.3. Bütçeler Maliye politikası, hızlı büyüme, yüksek istihdam ve istikrarlı bir fiyat düzeyinin sağlanabilmesi amacıyla vergi ve diğer gelirler ile kamu gelirlerinin parasal politikayla uyum içerisinde birer politika aracı olarak uygulanmasıdır.22 20 2010 Yıllık Programı s.9 21 Nihat Edizdoğan, Kamu Bütçesi, Ekin Kitabevi, Bursa,1995,s.172 22 Paul A. Samuelson and William D. Nordhaus, Economics, 14th Edition, Mc .Graw HillInc. 1992, s.622 25 Paul Leroy Beauleu’nun devlet ve mahalli idareleri kapsayacak şekilde geniş anlamda yaptığı bütçe tanımına göre; bütçe belli bir dönem içinde toplanacak gelirler ile yapılacak giderlerin tahmini ve karşılaştırmalı cetveli olduğu kadar yetkili organlar tarafından bu giderlerin yapılması ve o gelirlerin toplanması için verilen bir izindir. Rene Stourm’a göre ise devlet bütçesi; kamu gelirleri ile kamu giderlerinin önceden verilmiş iznini kapsayan bir tasarruftur.23 Bütçede gelir-gider dengesi şöyledir; Gelirler giderlere eşit olabilir, Gelirler giderlerden fazla olabilir, Gelirler giderlerden az olması ile açık verebilir. Bütçenin açık vermesi, diğer bir ifade ile bütçe giderlerinin bütçe gelirlerinden fazla olmasıdır. Bu aradaki farkın borçlanma yolu ile (iç veya dış borç) kapatılması gerekmektedir. 2.1.3.1. Bütçe Sistemleri Bütçe sistemleri dört bölümde aşağıda açıklanmaya çalışılacaktadır. 2.1.3.1.1. Klasik Bütçe Sistemi Klasik devlet ve maliye fonksiyonlarına bağlı olarak ortaya çıkan bu bütçe sisteminde bütçe ödenekleri daha ziyade hizmeti yapacak olan kurum veya örgütlerin ihtiyaçlarına göre ayarlanır. Diğer bir ifadeyle, verilen bütçe ödenekleri ile kamu birimlerinin bir yıllık süre içinde cari veya rutin işlerinin 23 Nihat Edizdoğan, Kamu Bütçesi, Ekin Kitabevi yayınları 3 üncü Baskı, Hünkâr Matbaası, İstanbul 1995, S.4 26 karşılanması amaçlanmaktadır. Bu bütçe sisteminde bütçe amaçlarının belirlenip gerçekleştirilmesine gereken önem verilmez. Bütçede fonksiyonel olarak hizmetler değil, sadece harcama kalemleri ve bu kalemlerden ne kadar harcama yapılabileceği görülür; bütçe ile bütçe-plan ilişkisi kurulmaz. 2.1.3.1.2. Performans Bütçe Sistemi Kamu yönetimince, mali yıl için kendilerine ayrılan ödeneklerle amaçlarını gerçekleştirme derecelerini ortaya koyan; bu amaçla hizmet etkinliğini ve fayda-maliyet analizlerini esas alan bir bütçeleme sistemidir. Bu sayede eldeki kaynaklarla en çok hizmet çıktısı elde edilmeye çalışılmaktadır. Performans bütçe sisteminde, çeşitli kamu birimlerine ihtiyaç duydukları ödeneklerin tahsis edilmesinden çok; hedeflenen amaçların belirlenip bu hedeflere ne ölçüde ulaşıldığını gösterme çabası vardır. Bu sistemin temel özelliği, giderlerin kategorik olarak değil; fonksiyon, program, iş veya proje şekliyle sınıflandırılmasıdır. Örneğin, fonksiyon: eğitim, programlar; ilk, orta ve yüksek öğretim; işler: öğretim, araştırma-inceleme ve yayın şeklinde düşünülür. 2.1.3.1.3. Program Bütçe Sistemi Kamu yönetimi veya birimlerince yapılması gereken hizmetlerin fonksiyonel bir sınıflandırmaya tabi tutulmasıdır. Devletin yürüttüğü hizmetlerin plan programa bağlanıp o şekilde gerçekleştirilmeye çalışılmasıdır. Bu bütçe sisteminde hedeflere ulaşılmasını sağlamak üzere, her program için hedefe yönelik ödenek tahsis edilir. Ülkemizde program bütçe uygulamasına 1973 yılında başlanmıştır. Performans bütçe bir hizmetin nasıl yapılacağı üzerinde yoğunlaşırken ya da program bütçe belirli kaynaklarla en yüksek sosyal faydanın hangi hizmetlerle 27 sağlanabileceği üzerinde durmaktadır. Yani bu sistem, ne satın alındığı değil; ne yapıldığı ve bunun nasıl başarıldığı veya başarılacağı üzerinde durur. 2.1.3.1.4. Planlama-Programlama-Bütçeleme Sistemi Bir mali sağlanabilmesi plan için, niteliğindeki belirlenen bütçeyle amaçları kamu hizmeti etkinliğinin gerçekleştirebilecek hizmet programları ve bunların alt program, faaliyet/proje sınıflaması ile faaliyet/proje aşamasından başlayarak hizmetlerin maliyet-fayda analizleri yapılır. Alternatif programlardan en uygun olanı seçilerek, bütçeyle kaynak-hizmet ilişkisi kurulur ve böylece ödeneklerin hizmetlere tahsisi sağlanır. Planlama-programlamabütçeleme- sistem analizi ve kamu yönetiminden oluşur. Klasik bütçede ödenekler satın alınan şeylere tahsis edildiği halde, burada ödenekler hizmetlere tahsis edilerek, yapılan harcamaların sebebi, niçin yapıldığı soruları cevaplanır. 2.1.3.1.5. Sıfır Tabanlı Bütçe Sistemi Sıfır Tabanlı Bütçeleme Sistemi; yapılacak faaliyetlerle ilgili fayda ve zararın anlaşılması için uygulanmaktadır. Sıfır Tabanlı bütçeleme sistemi diğer sistemlerden farklı bir anlayışa sahiptir. Geçmiş yıl ödeneklerine bağımlılığı ortadan kaldırmayı ya da azaltmayı amaçlamakta ve bunun için de tüm faaliyet ve harcamaların temel gerekçelerini belli aralıklarla, yani sıfır’dan belirlemeyi öngörmesi bakımından, diğer bütçeleme sistemlerinden farklı bir anlayışı ortaya koymaktadır. STB yöneticilerin tüm faaliyetlerini yapabilmeleri için göstermeleri gereken çabaların neler olduğunu belirtir.24 Sıfır Tabanlı Bütçelemenin ilk hazırlık çalışmaları ve uygulaması 24 www.akademiktisat.net/calisma/kamu_maliye/sifir_butce_gdangac 28 A.B.D.de olmuştur. 1962 yılında ABD'de Tarım Bakanlığı tarafından tüm birim bütçelerinin tekrar değerlendirilmesi yapılmıştır. İlk olarak "Texas Instruments Inc." şirketinde 1970 yılında uygulanmıştır. Yaklaşım Peter A. Pyhrr tarafından geliştirilmiştir. Bugün ABD Sıfır Tabanlı Bütçe sistemini kullanmakta ve kamu yönetim aracı olarak kullanılmaktadır. Planlama Programlama Bütçeleme Sistemi 1960'ların siyasal bir sonucudur. Sıfır Tabanlı Bütçeleme ise 1970'Ierin siyasal ve ekonomik sorunlarına bir çözüm neticesidir. Sıfır Tabanlı Bütçeleme finans, kalite kontrol, tamir-bakım, araştırmageliştirme, mamul plânlama, mühendislik ve bilgi işlem faaliyet alanlarında uygulanmaktadır. Yöntem etkinliği direkt hammadde ve direkt işçiliğin ağırlıklı olduğu alanlarda söz konusu değildir. Çünkü Sıfır Tabanlı Bütçeleme maliyetfayda analizi, üretim harcamalarını azaltmak veya arttırmakla ilgili kararlarda doğrudan doğruya uygulanamamaktadır. Sıfır esaslı olması bütçede tüm faaliyet ve harcamaların gerekçelerinin yeni baştan belirlenmesi demektir. Bütçedeki tüm harcama kalemleri değerlemeye tabi tutulmaktadır. Bütçede harcama kalemleri tek tek değerlemeye alınmaktadır. Geleneksel bütçeleme işlev ve hesap tablolarına yönelmektedir. Geleneksel bütçe sisteminde geçmiş yıl verilerine dayanılarak gelecekte de değişmeyeceği varsayılarak tahminler yapılmaktadır. Sıfır Tabanlı Bütçelemede ise programlar ve faaliyetler üzerine odaklanmaktadır. Bu durumda bütçe, rutinleşmekte ve mevcut ödenekleri dikkate almaktadır. Bütçe harcamaları uzun süreli (3–5 yıl) gözlendiğinde farklılıklar görülmemektedir. Yönetim tarafından Bütçe ödenek amaçları genellikle bilinmemekte ve diğer harcama alternatifleri araştırılmamaktadır. Böylece harcama ile kaynak dağıtımı arasında bir ilişki kurulması da mümkün olamamaktadır. Bütçedeki her harcama değerlemeye tabi tutulmakta, farklı harcama alternatifleri karşılaştırılarak, program ve faaliyetler 29 belirlenmektedir.25 Sıfır Tabanlı Bütçeleme hem kamu hem de özel alanda uygulama olanağı bulunmaktadır. Kar amacı gütmeyen hizmet üreten kamu kurumlarında uygulama olanağı geniş olan bir bütçeleme tekniğidir. Tüm harcama yapan kamu birimlerinin programları diğer kamu birimlerinin programları ile karşılaştırılacak ve faydaları belirlenmiş olacaktır. Böylece önemi azalan, süresi dolmuş, önemli hale gelmiş faaliyetler belirlenecektir. Bütçe yöneticisi de, her programı, yeni baştan ele alacak ve sıfır lira ile başlayacaktır. Yönetici böylece programın amacını yeniden belirlemiş olacaktır.26 2.1.3.2. Bütçe Türleri Bütçe türlerini üç bölümde aşağıda inceleyeceğiz. 2.1.3.2.1. Genel Bütçe Devletin genel hizmetlerini yürüten kuruluşların bütçelerine genel bütçe denir. Örneğin Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, Bakanlıklar, Yargıtay, Danıştay, vb. kurumların bütçelerini sayabiliriz. 2.1.3.2.2. Katma Bütçe Bütçenin temel ilkelerinden olan "genellik" ve "birlik(teklik)" ilkelerinin istisnasıdır. Katma bütçe, giderlerini özel gelirleri ile karşılayan ve genel bütçe 25 26 Bedii N.Feyzioğlu, Nazarî-Tatbikî-Mukayeseli Bütçe, Filiz Kitabevi, 7.baskı, İstanbul, 1984, s.143. Anadolu Üniversitesi, Devlet Bütçesi, A.Ö.F.Yayını, No:840, 2002, s.19 30 dışında yönetilen kuruluşların bütçesidir Katma bütçeli kuruluşların bütçeleri devletin genel bütçesinin bir eki şeklinde olduğundan ve onunla konsolide edildiğinden, "katma bütçe" adını alırlar. Katma bütçeli idarelerin büyük bir bölümü hazineden yardım alan kuruluşlardır. Bu bütçeler genel bütçenin kurallarına tabi olup, yasama organında ilgili bakanlık bütçesiyle birlikte görüşülür. Örneğin; üniversiteler, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Karayolları Genel Müdürlüğü. Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü ilgili bakanlıkların bütçeleri ile üniversitelerin bütçeleri Milli Eğitim Bakanlığı bütçesiyle birlikte görüşülüp karara bağlanır. 2.1.3.2.3. Konsolide Bütçe Genel ve katma bütçe toplamından, katma bütçeli kuruluşlara yapılan hazine yardımının düşülmesi sonucu elde edilen bütçe rakamıdır. Konsolide Bütçe, Konsolide Bütçe İdareleri olarak adlandırılan genel ve katma bütçeli idarelerin alt bütçelerinin toplamından oluşur. Genel Bütçeli İdareler Cumhurbaşkanlığı seviyesinden başlayarak TBMM, Yüksek Yargı organları, Başbakanlık, Genel Kurmay Başkanlığı ve tüm bakanlıklarından oluşur. Ayrıca, Hazine Müsteşarlığı, DPT, DTM gibi diğer ekonomik kuruluşlar da bu kategori içerisinde yer alır. İç ve dış borç faiz ödemeleri nedeniyle bugün genel bütçeli idareler içerisinde en büyük ödenek Hazine Müsteşarlığı'ndadır. Bunu ise Maliye Bakanlığı takip eder. Genel bütçeli idareler gelirleri arasında vergi gelirleri (dolaysız ve dolaylı vergiler), vergi dışı normal gelirler (kurumlar hâsılatı ve devlet payları, devlet mülklerinin gelirleri, v.s.), özel gelir ve fonlar ile iç borç gelirleri yer alır. Konsolide bütçe giderleri ise; cari harcamalar, yatırım harcamaları ve transfer harcamaları diye üç gruba ayrılabilir. Cari harcamalar personel harcamaları; yani maaş ve ücret ödemeleri ile diğer cari harcamalardan oluşur. Diğer cari harcamalar içerisinde kırtasiye, akaryakıt ve demirbaş masraflarının yanı sıra, Türkiye'nin iç ve dış güvenliğine yönelik harcamalar da diğer cari 31 harcamalar alt kategorisi içerisinde görülür. Yatırım harcamaları, devletin okul, hastane, otoyol anlamında alt ve üst yapı yatırımlarını temsil ederken, transfer harcamaları içerisinde KİT'lere yapılan transferler, Sosyal Güvenlik Sistemi'ne yapılan transferler, tarım desteklemesi ve hepsinden önemlisi iç ve dış borç faiz ödemeleri bulunur. Konsolide Bütçe, Yüksek Planlama Kurulu'nda son halini aldıktan ve Bakanlar Kurulu tarafından incelenip onaylandıktan sonra, bir sonraki yıl uygulanmak üzere, bir önceki yılın en geç 17 Ekim akşamına kadar TBMM'ne bir yasa tasarısı olarak sevk edilir. Konsolide Bütçe bir yasa tasarısı olarak önce Meclis Bütçe ve Plan Komisyonu'nda görüşülür ve onaylandıktan sonra, Genel Kurul'a gider. Genel Kurul'da da kabul görmesi halinde yasalaşır ve yürürlüğe girer. Konsolide Bütçe yasa tasarısı içerisinde yer alan ödenekler, Meclis'te onaylanması halinde ilgili hükümete bütçe idareleri için yapabilecekleri harcamalar için verilen yetkiyi temsil eder. Yani, hükümet Meclis tarafından onaylanmadığı müddetçe ödeneklere bağlı harcamaları yapamaz ve bütçede yer alan gelirleri toplayamaz. 2.2. Kamu Yatırımlarının Fon Kaynakları ile Finansmanı 1984 yılının başından itibaren yürürlüğe konulan kanunlarla, bütçe dışı kaynak sağlamasına imkân veren fon uygulamaları başlatılmıştır. 1984 yılından itibaren yatırımların finansmanında bütçe ve kredi kaynaklarına alternatif olarak bütçe dışı kaynak temini için kanunlarla çeşitli fonlar kurulmuştur. Kamu Ortaklığı Fonu, Toplu Konut Fonu, Savunma Sanayi Fonu ve Özel Çevre Fonu ile bu fonların yönetimlerini sağlamak için ise idari kurum başkanlıkları kurulmuştur. 32 2.2.1. Kamu Ortaklığı Fonu 29.02.1984 tarih ve 2983 Sayılı Tasarrufların Teşviki ve Kamu Yatırımlarının Hızlandırılması Yasasının amaç ve kapsam maddelerinde görüleceği üzere ”istikrarlı ve güvenilir gelir verilmesi suretiyle tasarrufları teşvik ederek sağlanacak ek finansman kaynakları ile kamu yatırımlarını süratle gerçekleştirmektir. Bu Kanun, Kamu Kurum ve Kuruluşlarına (Kamu İktisadi Kuruluşları ve İktisadi Devlet Teşekkülleri Dâhil) ait ve 3 üncü maddede tanımlanan her nevi altyapı tesisi ile Kamu İktisadi Kuruluşları ve İktisadi Devlet Teşekküllerine ait tesisler için münferit olarak veya bir grup halinde "Gelir Ortaklığı Senedi" ile Kamu İktisadi Kuruluşları ve İktisadi Devlet Teşekkülleri için "Hisse Senedi" çıkarılması ve işletme hakkı verilmesi”27 ile ilgili olarak Kamu Ortaklığı Fonu kurulmuştur. Fonun gelirleri arasında Gelir Ortaklığı Senedi (GOS) ihracından elde edilen gelirler, altyapı tesislerinin işletilmesinden elde edilen gelirler ve Akaryakıt İstikrar Fonundan alınan payları sayabiliriz. Fonun kullanım alanlarını; Kalkınmadaki öncelikli yörelere yapılacak altyapı yatırımlarının finansmanını, GOS çıkarılan altyapı tesislerinin işletme, bakım, onarım, idame ve her türlü masraflarının karşılanmasını, GOS, hisse senedi ve işletme hakkı uygulaması yapılacak altyapı tesisleri ve bu tesislerin finansmanı, olarak sıralıyabiliriz. Bu fonun kurulması ile gelir ortaklığı senetlerinden elde edilen finansman kaynağı ile altyapı yatırımlarının bütçeden karşılanmasında güçlük 27 Kamu Ortaklığı Fonu Kuruluş Kanunu, 33 çekilen barajlar ve otoyollar finansmanında kullanılmıştır. Kamu Ortaklığı Fonu ile ilk defa Gelir Ortaklığı Senedi (GOS) uygulaması başlatılmıştır. 2.2.1.1. Gelir Ortaklığı Senetleri Özellikleri Tek bir altyapı tesisinin gelirine dayalı, o altyapının gelirinin belli bir oranına ortak olarak çıkarılan Münferit Senetlerdir. Birden fazla altyapı tesisinin gelirine yine belli bir oranda ortak olarak çıkarılan Grup Senetlerdir. GOS’leri piyasaya sürülmeden önce hangi altyapı tesisinin gelir payından ne oranda gelirin alınacağı, çıkarılan tertip miktarına göre beher senede tekabül eden gelir payı ödemesinin ne miktarda olacağı belirtilir. GOS’lerinin Gelir Payları; kademeli olarak gelir vergisinden muafiyet tanınmıştır. Gelir Ortaklığı Senetlerinde başlangıçta gelir vergisi stopajından muaf tutulmuş, daha sonraki çıkarılan tertiplerinde gelir paylarından stopaj yolu ile gelir vergisi kesilmeye başlamıştır. Kıymetler Borsasına kota edilebilir. Gelir Ortaklığı Senetleri Menkul Ancak GOS’leri çıkarıldıkları dönemde borsada alınıp satılamamıştır. 2.2.1.2. Gelir Ortaklığı Senetlerinin Avantajları Sermaye piyasasına yeni bir yatırım aracının kazandırılması, faiz ile gelir payı arasında tercihin gelir payına doğru kaydırılması ile atıl bulunan tasarrufların ekonomiye kazandırılması sağlanmıştır. dışından altyapı finansmanına kaynak sağlanmıştır. Bütçe kaynakları Kamu Ortaklığı Fonu Kaynaklarının kullanımı verileri (Tablo 1) de aşağıda verilmiştir. 34 TABLO – 1 KAMU ORTAKLIĞI FON KULLANIMLARI (1984 – 1999 Yılları sabit fiyatlarla) Kullanımlar Altyapı Finansmanı % Pay % Pay 51 -Otoyol -Baraj, İçme suyu, Serbest Bölge 40 11 Diğer Giderler Toplam Kullanımlar 49 49 100 Kaynak: Belgin Akçay SPK 7.Arama Konferansı Tebliği KOF gelir kaynaklarının %49’u GOS’lerinden elde edildiği fonun giderlerine, %51’i altyapı yatırımlarına finansman olarak harcanmıştır. Bu finansman modeli sayesinde bu senet sahiplerine gelir payları ödenerek, enflasyonun yüksek olduğu dönemlerde; devlet tahvillerinin Hazineye getirdiği faiz yükü düşürülmüştür. 2.2.1.3. Gelir Ortaklığı Senetlerinin Dezavantajları Yüksek enflasyon dönemlerinde diğer yatırım araçlarının çok üzerinde gelir payı ödenmesi sebebiyle GOS’ lerinde uzun dönem uygulamasından vazgeçilerek kısa dönemler için ihraç edilmeye başlanmıştır. Gelir Ortaklığı Senetleri altyapı yatırımlarının tamamlanmasına paralel olarak uzun vadeli olarak ihraç edilmiş, ancak uzun vadede enflasyonun üzerinde gelir payı ödenmesi nedeniyle cazip bir tasarruf aracı olmuştur. GOS‘ lerinin uzun dönemden kısa döneme geçilmesi sebebiyle bu yatırım araçlarından yüksek getiri bekleyenlere enflasyonun altında gelir payı ödenmesi bu senetlere olan talebi olumsuz yönde etkilemiştir. Ekonomide bu dönemde altyapı yatırımlarının sayısının arttırılması yine hükümetleri finans dar boğazına sokması sebebiyle yatırımlar zamanında tamamlanamamıştır. Dövize endeksli Gelir Ortaklığı Senetlerinde gelir payları 35 her ne kadar düşük olsa bile anaparaların itfasında kurlardaki artış sebebiyle Hazineyi zora sokmuştur. 1991 Yılından itibaren ise GOS‘leri taliplisinin bulunmaması sebebiyle otoyol ve baraj müteahhitlerine hak ediş ödemelerine karşılık olarak verilmeye başlanmıştır. Menkul Kıymetler Borsasında ikinci el piyasasının oluşmaması da bu senetlerin başka bir dezavantaj olarak ortaya çıkmıştır. 2.2.1.4. Gelir Ortaklığı Senetlerinin Türleri Kamu Ortaklığı Fonuna kaynak temini için ihraç edilen GOS‘leri Türk Lirasına endeksli İhraç edilen GOS’leri Tek altyapı tesisi için çıkarılan GOS’leri (Köprü A Tertibi, Karakaya A Tertibi, v.s.) Grup altyapı tesisleri için çıkarılan GOS’leri (Keban-Oymapınar, Köprü-Keban, v.s.) Dövize endeksli ihraç edilen GOS‘leri Tek bir altyapı tesisi için çıkarılan GOS’leri (GAP A Tertibi) Birden fazla altyapı tesisleri için çıkarılan GOS‘leri (Karma A Tertibi, Toplam elektrik - Köprü, vs.) Başka Kurumlar adına ihraç edilen GOS‘leri (Hasan Uğurlu A. Tertibi, PTT A Tertibi, Petkim A Tertibi,) Şeklinde ayırabiliriz. TABLO – 2 KAMU ORTAKLIĞI FONU KAYNAKLARI (1984 – 1999 Yılları sabit fiyatlarla) Gelirler Otoyol ve Baraj İşletme Gelirleri Gelir Ortaklı Senetleri İhracı Dış Kredi Akaryakıt Tüketim Vergisi Diğer Gelirler Toplam Gelirler % Pay 15,0 46,2 10,8 8,0 20,0 100,0 Kaynak: Belgin Akçay, SPK 7. Arama konferansı Tebliği 36 Kamu ortaklığı fonunun gelirlerinin elde edildiği kalemlerin yüzde payları yukarıdaki Tablo – 2’de verilmiştir. TABLO – 3 Kamu Ortaklığınca ihraç edilen G.O. S. Kaynak: Belgin Akçay, SPK 7.Arama Konferansı Tebliği 37 TABLO – 3 Kamu Ortaklığınca ihraç edilen G.O. S (devamı) Kaynak: Belgin Akçay, SPK 7.Arama Konferansı Tebliği 38 Gelir payları ödenerek, enflasyonun yüksek olduğu dönemlerde; devlet tahvillerinin Hazineye getirdiği faiz yükü düşürülmüştür. GOS’lerinin ihracına ait bilgiler yukarıdaki tabloda verilmiştir. 2.2.2. Toplu Konut Fonu 2985 sayılı Toplu Konut Kanunu ile Toplu Konut İdaresi Başkanlığı'nın temel görevleri belirlenmiştir. İdarenin kuruluş aşamasında 2985 sayılı Kanunun verdiği görevler; Devlet garantili ve garantisiz iç ve dış tahviller ile her türlü menkul kıymetler çıkarmak, Yurt içi ve yurt dışından, Toplu Konut İdaresi'nce kullanma alanlarında yararlanmak üzere kredi almaya karar vermek, Konutların finansmanı için bankaların iştirakini sağlayacak tedbirleri almak, Bu amaç için gerektiğinde bankalara kredi vermek, bu hükmün uygulanmasına ilişkin usulleri tespit etmek, Konut inşaatı ile ilgili sanayi veya bu alanlarda çalışanları desteklemek, Özellikle kalkınmada öncelikli yörelerde bulunan konut inşaatıyla ilgili şirketlere iştirak etmek, Gerektiğinde her çeşit araştırma, proje ve taahhüt işlemlerinin sözleşmeyle yaptırılmasını temin etmek, Olarak sayılabilir. Ancak, İdarenin kuruluşundan bugüne kadar olan süreçte konut ve kentleşme sorunlarının çözümüne yönelik önceliklerde değişiklikler olmuş ve İdarenin konut ve kentleşme meselesinin tüm boyutlarında faaliyette bulunmasına ihtiyaç duyulmuştur. Nitekim Hükümetin de Acil Eylem Planında yer verdiği konut seferberliği kapsamında konut üretimi ve planlı kentleşmeyi birlikte ele almıştır. 39 Bu çerçevede, 06.08.2003 tarih ve 4966 sayılı kanunla yapılan değişikliklerle, Toplu Konut İdaresinin 2985 sayılı Kanunla tanımlanan görevleri arasına yeni görevler eklenmiştir. Bu görevler; Konut sektörüyle ilgili şirketler kurmak veya kurulmuş şirketlere iştirak etmek, Ferdi ve toplu konut kredisi vermek, Köy mimarisinin geliştirilmesine, gecekondu alanlarının dönüşümüne, tarihi doku ve yöresel mimarinin korunup yenilenmesine yönelik projeleri kredilendirmek ve gerektiğinde tüm bu kredilerde faiz sübvansiyonu yapmak, Yurt içi ve yurt dışında doğrudan veya iştirakleri aracılığıyla proje geliştirmek, Konut, altyapı ve sosyal donatı uygulamaları yapmak veya yaptırmak, GRAFİK – 1 Toplu Konut Fonundan Altyapı Yatırımlarına Kullanılan Kredilerin Payı (1984-2006) TOPLU KONUT KREDİLERİNDE ALTYAPI KREDİLERİNİN PAYI 2,5% Konut Kredileri Altyapı Kredileri 97,5% Kaynak: Belgin Akçay, SPK 7.Arama Konferansı Tebliği İdareye kaynak sağlanmasını teminen, kar amaçlı projelerle uygulamalar yapmak veya yaptırmak, 40 Doğal afet meydana gelen bölgelerde gerek görüldüğü takdirde konut ve sosyal donatıları, altyapıları ile birlikte inşa etmek, teşvik etmek ve desteklemektir. Çeşitli kanunlarla kurulan bütçe dışındaki fonların büyük bir kısmı bütçe disiplinini yeniden sağlamak amacıyla 2001 kamu maliyesinde yapılan düzenlemeler sonucunda tasfiye edilmiş ve bütçe içerisine alınmışlardır. 2.2.3. Savunma Sanayi Geliştirme ve Destekleme Fonu 13.11.1985 tarihinde 3238 Sayılı Kanun ile modern savunma sanayinin geliştirilmesi ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin modernizasyonunu sağlamak amacıyla Savunma Sanayi Destekleme Fonu kurulmuş bu fonun idaresini yürütmek üzere Savunma Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı kurulmuş, daha sonra yapılan değişiklikle idarenin adı Savunma Sanayi Müsteşarlığı olarak değiştirilmiştir. Bu fon her ne kadar Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulmuş ise de ülkemizde ağır sanayi ile silah sanayinin gelişmesine bir bakıma öncü olmuştur. Türk Ordusunun ihtiyacı olan uçak, helikopter, zırhlı muhabere araçları, tank ve paletli araçlar, tekerlekli araçlar, uydu haberleşme cihazları v.s. gibi araçların bir kısmını yerli sanayi olarak üretilmesine olanak sağlamıştır. Üretilen bu araç ve malzemelerde yerli oranı payı giderek arttırılmaktadır. Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyaçları direkt alımlar ile karşılandığı gibi, yurt içinde fabrikaların kurulmasını finanse ederek de ordumuzun ihtiyaçlarının giderilmesi yoluna gidilmiştir. Kurulan fonun kaynakları: Bütçeye konulan ödenekler, 41 Her türlü alkollü içki ve tütün ve tütün mamullerinden alınacak paylar, Türk Silahlı Kuvvetlerini güçlendirmek amacıyla kurulmuş bulunan vakıflardan fona yapılacak transferler, 3670 Sayılı Milli Piyango Teşkiline dair kanunun 11. maddesinde zikredilen gelirler, 1473 Sayılı Kanuna göre ayrılan payın tamamı ile mevcut ve ihdas edilecek her türlü müşterek bahis gelirlerinden elde edilecek safi hâsılattan Bakanlar Kurulu Kararına göre ayrılacak miktarlar, Kanunla kurulan fonlardan Bakanlar Kurulunca belirlenecek miktarda yapılacak aktarmalar (Vergi Kanunları hariç) Milli Savunma Bakanlığı bütçesinden modern silah, araç ve gereçler için ayrılan ödenekler, Fonun mal varlığından elde edilecek gelirler, Askerlik Kanunun 10 maddesine istinaden Bedelli Askerlikten elde edilecek gelirler, Diğer bağış ve yardımlardan, oluşmaktadır. 2.2.4. Özel Çevre Koruma Fonu 13 Kasım 1989 tarihinde 383 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile ilan edilen “Özel Çevre Koruma Bölgelerinde”; çevre değerlerini korumak ve mevcut çevre sorunlarını gidermek için tüm tedbirleri almak, bu alanlarda koruma ve kullanım esaslarını belirlemek, imar planlarını yapmak, mevcut her ölçekteki plan ile plan kararlarını revize etmek ve resen onaylamak üzere tüzel kişiliğe sahip Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı kurulmuştur. 42 Ülkemizde geleceğimiz için önemli bölgelerin tespiti ile gerek insanların kullanımı gerekse bitki örtüsü (flora) ile hayvanların neslinin (fauna) korunması sağlamak amacıyla koruma imar planları ve kullanım esasları ile birlikte Özel Çevre Koruma Bölgeleri ilan edilmektedir. Bu bölgelerin imar planları hazırlanırken insan, flora ve fauna kombinasyonlarına da zarar vermeden korumacı tedbirler alınarak gelecek nesillere bu değerlerin aktarılması için günübirlik alanlar, parklar, ormanlar, kumsallar, deltalar, vs. gibi alanlara gerekli yatırımlar yapılarak halkın hizmetine sunulmaktadır. Özel Çevre Koruma Fonu ile birlikte yedi olan bölge sayısı bu gün 14’e çıkmıştır. 2.3. Kamu Yatırımlarının Dış Borç ile Finansmanı Kamu yatırımlarının finansmanında bütçelerden yeterli kaynak temin edilememesi, bütçe uygulama talimatları ile ödeneklerin verilmesinde bütçe disiplinine uyulması, enflasyonla mücadele sebebiyle para arzının kısıtlanması, kamu yatırımlarının bütçe imkânları ile karşılanamayacak derecede çok olması, nüfus artışlarının hızlı olması, refah seviyesinin yükseltilmesi gibi sebeplerin yatırımların tamamlanmasının bütçe kaynakları ile yapılmasının imkânsız bir hal alması sebebiyle hükümetler bütçe kaynakları dışında kaynaklar aramaktadır. Kamu kurum ve kuruluşları dış borç yolu ile yatırımlarının finansmanı için aşağıdaki usulleri denemektedirler. Dış borcun Hazine tarafından temin edilerek ilgili kurum veya kuruluşa transferi, yatırımcı kurum veya kuruluşun dış borcu Hazinenin garantörlüğünde temini, Hazinenin garantörlüğü olmaksızın temini, genel ve katma bütçeli kurumlar doğrudan borç alma yetkileri bulunmadığından bu kurumlar adına Hazine borçlanarak, diğer bir ifade ile aracılık yaparak dış borç kullandırmasıdır. Dış krediyi temin eden kurum veya kuruluş yatırımı gerçekleştirmek için gerekli bütün işlemlerini yapmakta, ancak kredi verecek kuruluş teminat 43 maksadıyla Hazine garantisini istemektedir. Bu tür kredilerde ise krediyi kullanan kurum ve kuruluş kredi geri ödemelerini yapmadığı durumlarda bu borcu Hazine üstlenerek ödemektedir. Bu kurum veya kuruluşa bütçeden transfer olacak gelirlerinden kredi için yapılan ödeme tutarı borcuna karşılık olarak mahsup edilmektedir. Bu tür kredilerde Hazine sıkıntıya düşmektedir. Bu dış borçlar Hazine tarafından ödenmesinde veya üstlenmesinde ise ekonomik göstergelere yansımaktadır. Diğer bir ifade ile dış borçla ilgili değerlendirmeler Hazine adına negatif değerler vermektedir. Aşağıdaki tabloda dış borçlarımızın artma eğilimi devam etmektedir. TABLO - 4 Merkezi Yönetim İç ve Dış Borcu 2000 2001 MER KEZİ YÖNETİM İÇ VE DIŞ BORÇ STOKLARI ** 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 G.T. 1. İÇ BORÇLAR (MİLYON TL) 36.421 122.157 149.870 194. 387 224. 483 244.782 251.470 255.310 274.827 330.005 335.860 2. İÇ BORÇLAR (MİLYON $) 58.395 99.720 99.526 167. 262 167. 262 182.428 178.906 219.207 181.728 219.170 226.458 3. DIŞ BORÇLAR (MİLYON TL) 27.216 55.754 92.795 88.420 92. 046 86.738 93.580 78.175 105.493 111.368 111.936 3. DIŞ BORÇLAR (MİLYON $) 43.636 45.513 61.623 68.583 64. 714 64.643 66.576 67.120 69.757 73.964 75.473 4. İÇ BORÇLAR / GSYH 21,9 50,9 42,8 42,7 40,2 37,7 33,2 30,3 28,9 34,9 32, 6 5. DIŞ BORÇLAR / GSYH 16,3 23,2 26,5 19,4 16,5 13,4 12,3 9,3 11,1 11,8 17, 5 Kaynak : BÜMKO Hazine garantisi olmayan kurum veya kuruluşlar ise yapmakta oldukları yatırım için kullandıkları kredinin geri ödemesini kendileri yapmaktadırlar. Bu krediler için Hazine her hangi bir taahhütte bulunmadığından, borcun geri ödenmesinden Hazine bir sıkıntı duymamakla birlikte, bu tür kredilerin maliyetleri yüksek olmaktadır. Geç ödemelerde ilave faizler (temerrüt faizi) ödenmektedir. 44 2.4. Kamu Yatırımlarının Kamu - Özel Sektör İşbirliği Modeli ile Finansmanı Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana sanayileşme için yapılan atılımlar sonucunda kurulan KİT’lerin bulunduğumuz çağa uyum sağlayabilmeleri için gerekli olan yenileme yatırımlarının zamanında yapılamaması sebebiyle, bu işletmelerin rakipleri ile gerek üretim metotları ve gerekse ürettikleri malların fiyatlandırma politikaları oluşan piyasa şartlarının üzerinde kalması, ilave yatırım çalışmaları için ise gerekli kaynağın temin edilememesi, kuruluşunda iyi olan teknolojilerinin zamanımızda kapasitelerinin az olması, dış ve iç piyasalarda bu kuruluşların ürettikleri mallardan daha kaliteli ve daha ucuza temin edilebilen malları üreten kuruluşlarla rekabet edemez duruma gelmişlerdir. Hükümetler de yeterli finansman kaynağı bulamadıkları gibi günümüz ekonomik şartlarına adapte edilemeyen bu kuruluşlar özel sektöre devredilmek için çalışmalara başlanılmış, ancak zaman zaman da yasalar yönünden sıkıntılar çıkmıştır. Mevcut yasalar değiştirilerek veya yeni yasalar çıkartılmak suretiyle özelleştirme çalışmalarına devam edilmektedir. Dünya ülkeleri arasında kamu – özel sektör işbirliğini başta İngiltere olmak üzere, Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa ülkeleri ve dünyanın pek çok ülkesi uygulamaktadır. Ülkemizde de kamu – özel sektör işbirliği çalışmalarında 1980 yılından günümüze kadar hayli ilerleme kaydedilmiştir. 2.4.1. Kamu – Özel Sektör İşbirliklerinin Özellikleri Yapılacak olan yatırımlar; büyük sermaye gerektiren yatırımlardır. Devlet adına hareket eden hükümetler yatırımın büyüklüğüne göre gerekli ön 45 hazırlıklarını yaptıktan sonra altyapı yatırım projelerini gerçekleştirebilecek firmaları seçerek onlarla işbirliği yapmayı tercih edecektir. Bu yatırımlar genel olarak, plan, program, finansman, yapım, bakım ve işletmesi birlikte olacak yatırımlardır. Yatırım konusu işin tamamlanabilmesi için işbirliği yapılacak özel sektör kuruluşunun bu yatırımı; tasarlayacak, finanse edecek, inşa edecek, işletecek, mal ve hizmeti istenilen kalitede üreterek sunacak bir güce sahip sektör temsilcileri olmalıdır. Bu tür yatırımlarda risk kamu ve özel sektör tarafından belirli nispetlerde pay edilir. Ancak, hükümetler kendi aldıkları riski taşıyabildikleri gibi yatırımı paylaşacakları sektör temsilcilerinin de yapılacak olan yatırımı problemsiz olarak, planlayıp yapacak ve hedeflenen süre sonunda mal ve hizmeti sunacak gücü olan firmalardan seçerek özel sektör tarafının yükleneceği sorumlulukların sekteye uğramaması için kriterlerini iyi koymak ve seçmek zorundadır. Diğer bir ifade ile yatırım yapılırken özel sektör kesiminin yatırımla ilgili risklerinin de iyi hesaplanması gerekmektedir. Kamu – özel sektör işbirliği ile yapılacak olan yatırımlarda finansman temini özel sektöre aittir. Devlet, yatırım inşaatlarının yapılabilmesi ve işletilmesi için özel sektör temsilcisi firma veya kuruluşun finansman kaynağını hangi yollardan temin edeceğini araştırması ve gerekli güvenceleri alması gerekmektedir. Aksi takdirde yatırım istenilen zamanda bitirilemeyeceği gibi hedeflenen sürede mal üretimi ile hizmetin temininde sıkıntıya düşülecektir. Kamu – özel sektör işbirliği sözleşmeleri genel de bir imtiyaz sözleşmeleridir. Burada özel sektör kuruluşu yatırımı tamamlayıp mal ve hizmeti sunacağını, bunun karşılığında bir ücret alacağını bilir. Devlet ise, yatırımcı kuruluş tarafından üretilen mal ve hizmetin sürekliliğinin, kalitesinin yani niteliğinin istenilen düzeyde olmasını, mal üretimi ve hizmet sunumunda aksaklıklara sebebiyet verilmemesini ister. 46 Kamu - özel sektör işbirliği uygulamaları yapılacak olan yatırımların sonucunda elde edilecek mal ve hizmetin nitelik ve niceliği devlet tarafından belirlendiği gibi, yine fiyatı da devlet tarafından tespit edilir. Kamu – özel sektör işbirliği uygulamaları genelde uzun süreli yatırımlardır. Hükümetler bu süreleri genelde yasalarla belirleyerek bu sürelerin üzerine çıkılmamasına çalışırlar. Ayrıca, bu uygulamalarda devletin ana görevi; organizasyonu sağlamak ve denetimleri yapmaktır. Yatırımların inşaatı, finansmanı, üretim ve işletim süresi devamınca devlet; denetimleri etkin bir şekilde sürdürmek isteyecektir. Kamu – özel sektör işbirliği uygulamalarındaki diğer bir özelliği ise sözleşmeye bağlanan kamu yatırımlarına etkili ve ekonomik bir finansman temini için yeni bir model olmasıdır. “ Nitekim İngiltere’de yapılan bir araştırmada Public Private Partnership (PPP) modeli ile gerçekleştirilen uygulamaların klasik temin yöntemlerine yaklaşık %17 oranında bir tasarruf sağladığı belirlenmiştir. Yine İngiltere’de 2001 yılında yapılan bir diğer araştırmaya göre PPP uygulayan devlet dairelerinin %80’i, sağlanan hizmetin fiyat-kalite ilişkisi açısından çok iyi, iyi veya tatmin edici olduğunu, kalan %15’i PPP modeli ile sağlanan avantajın büyük olmadığını, yalnızca kalan % 5’i ise konuyla ilgili kötü deneyimleri olduğunu belirtmişlerdir.”(28) 2.4.2. Kamu – Özel Sektör İşbirliği Riskleri Kamu – özel sektör işbirliği sözleşmeleri; fizibilitesi, planlanması, projelendirilmesi, inşaatının tamamlanması ve işletilmesi gibi teferruatlı konularda deneyimli şahıslarca kurulan ekipler tarafından yapılmalıdır. 28 Ali Güner Tekin, İdarecinin Sesi Dergisi, Mayıs-Haziran 2007 Cilt 21 Sayı 122 47 Karmaşık olan sözleşmelerin gerek hazırlanması ve gerekse kabul edilmesi konusunda titizlikle çalışılmalıdır. Her kurum kendi başına yapılacak yatırımları, mutlaka bu model ile yapacağım diye bir çalışma içerisine girmesi durumunda, gelecekte içinden çıkılmayacak problemler ortaya çıkabilir. Deneyimi olmayan kurumların bu modelleri uygulayabilmeleri için kalifiye personel bulundurmaları, personel temin edemedikleri durumlarda ise bu konuda bilgili ve yetki sahibi kurumlardan yardım ve destek almaları gerekmektedir. Finansman özel sektör tarafından temin edildiğinden kaynaklar yüksek maliyetlidir. Ancak, özel sektör bu olumsuzluğu, ekonomik ve etkin çalıştırma yöntemleri ile giderebilmektedir. Kamu – özel sektör işbirliği projelerinde dış sermaye kullanılması sebebiyle kurumlarda yabancılaşma ve imtiyazların ortaya çıkması halk arasında antipatiye sebep olmaktadır. Politik kaygılar nedeniyle birçok yatırımın bu model ile yapılmasından hükümetler çekinmektedirler. Kamu – özel sektör işbirliği devletin üstlendiği hizmetlerin özel sektöre kayması sebebiyle devlette boş kapasite oluşmakta aynı işi yapmakta olan tesislerde boş işgücü kapasitesini artırmakta bu da devlet için ayrı bir risk yaratmaktadır. Kamu – özel sektör işbirliği sözleşmelerinin uzun süreli olması; alınan mal ve hizmetler için ödeme zorunluluğu sebebiyle genel bütçe esnekliği azalmaktadır. Bazen de bu yatırımlara sağlanan imtiyazlar ile iştirakçi özel sektöre çeşitli teşvikler verilmesi veya vergilerden istisna edilmesi sonucu bütçelerde; gelir ve kurumlar vergisi kaybına sebebiyet verilmektedir. 48 2.4.3. Kamu – Özel Sektör İşbirliği Mevzuatındaki Gelişmeler Osmanlı İmparatorluğu döneminden kalan 1910 Tarihli “576 Sayılı Menafii Umumiyeye Müteallik İmtiyazat Hakkında Kanun” imtiyaz oluşturan hizmetleri özel sektöre devrinin yasal dayanağı olup halen yürürlüğü devam etmektedir. 1984 yılında “ 2983 sayılı Tasarrufların Teşviki ve Kamu Yatırımlarının Hızlandırılması Hakkındaki Kanun” ile yarım kalan ve programları gecikmiş olan altyapı yatırımlarının tamamlanmasına çalışılmış ve bu günkü Özelleştirme İdaresinin temeli atılmıştır. 2985 Sayılı Toplu Konut Fonu ve TOKİ kuruluş kanunu çıkarılmıştır. Yine 1984 yılında elektrik üretiminde dar boğaza girilmesi sebebiyle, “3096 Sayılı Türkiye Elektrik Kurumu Dışındaki Kuruluşların Elektrik Üretimi, İletimi, Dağıtımı ve Ticareti İle Görevlendirilmesi Hakkındaki Kanun” ile elektrik üretimi, iletimi ve dağıtımı konularında özel sektöre bu konuda yatırım yapma imkânı tanınmıştır. 1988 yılında “3465 Sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Dışındaki Kuruluşların Erişme Kontrollü Karayolu (Otoyol) Yapımı, Bakımı ve İşletilmesi ile Görevlendirilmesi Hakkındaki Kanun“ ile Karayolları Genel Müdürlüğünün uhdesinde bulunan otoyol yapım, bakım ve işletilmesi hizmetlerinin özel sektörce yapılabilmesine imkân verilmiştir. 1994 Yılında “3996 Sayılı Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap - İşlet – Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanun “ ile ileri teknoloji ve yüksek maddi kaynak (finansman) ihtiyacı duyulan projelerin gerçekleşmesinde kullanılmak üzere özel bir finansman modeli olarak imtiyaz sözleşmelerini içermesi sebebiyle Anayasal problemler yaşanmıştır. Elektrik üretimi yatırım uygulamalarına devam edilmiş, ancak bu kanun ile kamu - özel sektör işbirliği sözleşmelerine 49 yıllık süre ile sınırlama getirilmiştir. 49 1997 Yılında çıkarılan “4283 Sayılı Yap – İşlet Modeli ile Elektrik Enerjisi Üretim Tesislerinin Kurulması ve İşletilmesi ile Enerji Satışının Düzenlenmesi hakkında Kanun” ile Yap – İşlet Devret modeli kamu – özel sektör İşbirliği uygulamaları arasına alınmış, anılan kanunun yeterli olmadığı düşünülerek, 1999 yılında. 4446 Sayılı Kanun ile Anayasa'da aşağıdaki değişikliklere gidilerek; Madde 47/4; “Devlet, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişileri tarafından yürütülen yatırım ve hizmetlerden hangilerinin özel hukuk sözleşmeleri ile gerçek ve tüzel kişilere yaptırılabileceği veya devredilebileceği kanunla belirlenir.” Madde 125/1; “Kamu hizmetleriyle ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinde bunlardan doğan uyuşmazlıkların milli ve milletlerarası tahkim yoluyla çözülmesi öngörülebilir. Milletlerarası tahkime ancak yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıklar için gidilebilir.” Kamu tarafından yerine getirilmesi gereken hizmetleri ve yatırımları kapsayacak sözleşmelerin özel hukuka tabi olacağı kabul edilmiştir. Kamu hizmetine ilişkin yabancılık unsuru taşıyan sözleşme ve lisanslardan kaynaklanan uyuşmazlıkların ulusal veya uluslararası tahkime götürülebilmesi kabul edilmiştir. Danıştay'ın inceleme kurumu niteliği, görüş veren kurum niteliğine dönüştürülmesi sonucunda, 3996 sayılı kanuna tabi sözleşmeler de özel hukuk kapsamına alınmıştır. 2004 Yılında “Danıştay Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” Yap - İşlet – Devret ve Yap – İşlet konularında ihtisas dairesi oluşturularak yargısal alanda etkinlik artırılmıştır. 50 2005 yılında çıkarılan “5302 Sayılı İl Özel İdaresi Kanunu, 5355 Sayılı Mahalli İdare Birlikleri Kanunu ve 5393 Sayılı Belediye Kanunu” ile yerel yönetimlerce yapılacak yatırımlara; YİD ve Yİ modelleri ile çalışılmasına imkân sağlanmıştır. Yine, 2005 yılında 5396 Sayılı Kanunla Sağlık Hizmetleri Temel Kanununa eklenen bir madde ile sağlık tesislerinin YİD ve Yİ modelleri ile yaptırılması yolu açılmıştır. 2006 Yılında çıkarılan “5539 Sayılı Yİ Modeli ile elektrik enerjisi üretim tesislerinin kurulması ve işletilmesi ile enerji satışının düzenlenmesi hakkında Kanunda değişiklik yapılmasına ilişkin Kanun TEAŞ ile yapılacak anlaşmaların da özel hukuk sözleşmeleri olması hüküm altına alınmıştır. 2006 Yılının ortalarında; YİD modeli olarak adlandırılabilecek kamu – özel sektör işbirliği modeli ile ilgili uygulama yönetmeliği de yürürlüğe girmiştir. Günümüze kadar yapılan uygulamalara bakıldığında Kamu – özel sektör işbirliği alanında yeterli ilerleme kaydedilememiştir. Bunun nedenleri arasında ekonomik, siyasi olumsuzluklar ile hukuki altyapının zamanında hazırlanamaması sayılabilir. ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ALTYAPI YATIRIMLARI VE ÖZELLİKLERİ Kamu altyapı yatırımları toplumun refah seviyesini yükseltici, üretim seviyesini arttırıcı, ekonomik kalkınmayı destekleyici, değer ve miktarları refah seviyesinin göstergesi olan, ancak bedelleri bakımından yüksek maliyetli yatırımlardır. Kamu altyapı yatırımları finansmanını mevcut durumda genel bütçeden karşılanmaktadır, ancak bu projelerin bütçe üzerinde yarattığı yükün azaltılmasının son derece önemli bir maliye politikası problemi olduğu anlaşılmaktadır. Ülkemizin ihtiyacı olan altyapı yatırımlarının karşılanması mevcut bütçe kaynakları ile çözmenin mümkün olamayacağı; gerek mali kaynaklar bakımından gerekse zaman ve işletme bakımından devletin altından kalkamayacağı bir yük olarak karşımıza çıkmaktadır. Diğer bir ifadeyle ülkemizin ekonomik seviyesinin yükseltilmesi için gerek bütçe kaynakları dışından iç piyasada, gerekse dış piyasalarda özel sektörle işbirliği yapılması kaçınılmaz bir durum olarak ortaya çıkmaktadır. Dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi ülkemizde de kamu yatırımlarının sermaye piyasaları aracılığı ile finansmanı için çalışmalara ve uygulamalara başlanmıştır. Altyapı yatırımları; kamu idareleri, sosyal güvenlik kurumları, mahalli idareler ve kamu iktisadi teşebbüsleri tarafından yürütülen; tarım, sulama, madencilik, imalat, enerji, ulaştırma, haberleşme, bilgi teknolojileri, turizm, konut, kültür, kentsel ve kırsal altyapı, belediye hizmetleri, kentsel dönüşüm, çevre, araştırma-geliştirme hizmetleri ile eğitim, sağlık hizmetleri olarak tasnif edilebilir. 52 3.1. Altyapı Yatırımlarının Tanımı ve Çeşitleri Altyapı yatırımları; toplumun refah seviyesini artırıcı, hizmet ve üretim faaliyeti girdilerinin maliyetini düşürücü nitelikte olan ve devlet tarafından yapılması gereken yatırımlar olarak tarif edilebilir. Bu yatırımlar yüksek maliyetli olduğu ve gelir getirme özelliği olmadığı için özel sektör tarafından üstlenilmemektedir. Altyapı yatırımları idari otoriteyi gerektirdiği için özel sektör altyapı yatırımlarına girebilmesi için devlet otoritesinden bazı tavizler ve imtiyazlar beklemektedir. Altyapı yatırımları günümüze kadar bütçe kaynaklarından finanse edilmiş, ancak bu yatırımların bütçe kaynakları ile karşılanması sağlanamadığından, yatırımlar planlanan zaman içerisinde bitirilememiş, maliyetleri programlarda yer alan tutarların birkaç katına çıkmasına, zaman zaman durma noktasına gelmiş, dolayısıyla ekonomiye katkı sağlanamamış, hükümetler finans dar boğazını aşmak için, iç ve dış borçlanma yolu ile altyapı yatırımlarını tamamlanmaya çalışmış, ancak bu şekilde sağlanan finansmanlar da bütçeye ağır yükler getirmiştir. Altyapı yatırımlarının çeşitlerine aşağıda yer verilmiştir. 3.1.1. Tarım İşletmeleri Devlete ait arazilerin veya tesislerin tarım maliyetlerini düşürücü ürünlerin elde edilmesi ve satılması amacıyla özel sektör tarafından işletilmesidir. Hazine adına kayıtlı ve boş durumda bulunan araziler, Bakanlık ve Belediyeler adına tahsisli araziler, sınır boylarında ülke güvenliği gerekçesiyle mayınlanan arazilerin temizlenerek kullanılması ile bu gün Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM) olarak adlandırılan eski adıyla Devlet Üretme Çiftlikleri Genel Müdürlüğü arazilerini bu kapsamda sayılabilir. 53 3.1.2. Sulama İşletmeleri Tarım arazilerine sulama suyu temin edilmesi için; baraj, bent ve kanal ya da kanalet tesisleri inşa edilerek, yükselmesini sağlamak için bu tarım ürünlerinde kalite ve verimin tesislerin yapılması ve işletilmesini kapsamaktadır. Devlet tarafından yapılan ancak işletilmesinde sıkıntı yaşanan sulama tesislerinin de özel sektöre devredilerek işletilmesi de bu kapsamda düşünülebilir. 3.1.3. Madencilik İşletmeleri Kamuya ait yer altı ve yerüstü madenlerinin çıkartılarak, ekonomiye kazandırılması amacıyla kurulacak işletmelerdir. Elde mevcut olan maden işletmeleri ile üretime açılmamış maden rezervlerinin kullanıma sunulması için yeni tesislerin kurulması ve işletilmesi, mevcut olanların ise yenileme yatırımları ve özel sektörün dinamik yapısından yararlanılarak, hem devlete yüklenen giderlerden tasarruf edilecek hem de ülke ekonomisine katkı sağlanacaktır. 3.1.4. İmalat Sanayi İşletmeleri Kamuya ait imalat sanayi işletmelerinin özel sektöre devredilmesi veya imalat sanayi girdi maliyetlerini düşürücü tesislerin kurulması, mevcutların yenilenmesi veya ilave üniteler eklenerek işletilmesi için Devletin elinde bulunan işletmelerin gerek teknoloji bakımından geri kalmış, gerekse devletin kamuya işçi alımını kararnamelerle sınırlamasından dolayı genç işgücü istihdamı sağlanamadığından üretimde verimli olmayan tesislerin ekonomiye yararlı hale getirilmesinin sağlanmasıdır. 54 3.1.5. Enerji Üretim ve Dağıtım İşletmeleri Elektrik enerjisi üretmek için nükleer, hidroelektrik, jeotermal ve biyoenerji santralleri ile doğalgaz dönüşüm santralleri inşa etmek, güneş enerjisi ve rüzgâr enerjisinden elektrik üreten tesisleri kurmak, bunların enerji nakil hatlarıyla iletimini ve abonelere dağıtımı sağlanmaktadır. Bu tür tesislerin inşa edilmesi ve işletilmesi belirli bir teknoloji gerektirmektedir. 3.1.6. Ulaştırma İşletmeleri Hava alanları, limanlar, demiryolu, metro, hafif raylı taşıt sistemlerinin yapımı ve işletilmesi ile diğer toplu taşıma sistemlerinin kurularak işletilmesi veya mevcut hava alanları, demiryolları, deniz limanları, limanların yüklemeboşaltama yapılan noktalarının yanı sıra kombine lojistik merkezi yapılması ve işletilmesi ile toplu taşıma sistemleri tesislerinin yenilenmesi ve işletilmesi de bu konu içinde sıralanabilir. Marmaray, Boğaziçi tüp geçidi ile İstanbul’a üçüncü boğaz köprüsü ile Çanakkale Boğazına inşa edilecek ve işletilecek Çanakkale – Eceabat Boğazı köprüsü ile otoyollar ve tünel işletmeleri örnek olarak verilebilir. Ulaştırma sektörünün geliştirilmesi için kalkınma planlarına hedefler konulmuştur. “Büyük ulaştırma projelerinin yapım ve işletiminde finansman ihtiyacına cevap vermek ve özel sektörün verimli işletme yapısından yararlanmak üzere kamu – özel sektör işbirliği modelinin uygulanmasına öncelik verilecektir.”29 29 DPT IX Beş Yıllık Kalkınma Planı, s.70 55 3.1.7. Haberleşme İşletmeleri Haberleşme sistemlerinin günümüz teknolojik yeniliklerinden yararlanabilmesi için gerekli olan sabit ve GSM telefon santral ve ara baz istasyonları sistemlerinin kurulması ve işletilmesi, e-posta (İnternet) ve iletişim (data transfer) sistemleri, dağıtım kabloları (fiber optik) ve kablolu TV yayın sistemlerinin yapılması ve işletilmesi hizmetlerinin yapılmasıdır. 3.1.8. Bilgi Teknolojileri İşletmeleri Altyapı üretim veya hizmet tesislerinin ekonomik ve toplumun refah seviyesini yükseltecek bilgi teknolojilerinin veya sistemlerin yapılmasını sağlamak ve toplumun hizmetine sunulmasıdır. Sağladığı verimlilik artışları ve kullanımı yaygınlaştıkça ortaya çıkan ağ (şebeke) etkisi ile küresel rekabette belirleyici unsurlardan biri haline gelen bilgi ve iletişim teknolojileri altyapısı geliştirilecektir. Bu amaçla, elektronik haberleşme sektöründe rekabet artırılacak, alternatif altyapı ve hizmetlerin sunumuyla bilginin etkin, hızlı, güvenli ve uygun maliyetlerle yaygın erişimi sağlanacaktır. 3.1.9. Turizm İşletmeleri Devlete ait arazilerde, günübirlik alanlarda veya turizm alanlarında ülke turizmine katkıda bulunmak üzere günübirlik hizmet üniteleri, otel, motel veya konaklama tesislerinin yapılması ve işletilmesi, turizmin mevsimlik ve coğrafi dağılımını iyileştirmek ve dış pazarlarda değişen tüketici tercihleri de dikkate alınarak yeni potansiyel alanlar yaratmak amacıyla varış noktası yönetimine ağırlık verilerek golf, kış, dağ, termal, yat, kongre turizmi ve eko turizm ile ilgili tesis ve faaliyetler yapılabilir. 56 Türkiye’nin fiyat, hizmet kalitesi ve jeotermal kaynaklar açısından rekabet üstünlüğü göz önüne alınarak, sağlık hizmetleri turizm işletmelerine öncelik verilebilir. 3.1.10. Konut Sektörü Sosyal devlet olma şartının gerektirdiği, kamuya ait araziler üzerine toplu konut alanlarına yapılacak konutların satılması, bu alanların altyapısının (yol, su, kanalizasyon, elektrik, okul, sağlık üniteleri gibi) tamamlanması ve konut sahiplerinin hizmetine sunulmasıdır. 1984 Yılında TOKİ ülkemizdeki konut açığını gidermek için kurulmuştur ve pek çok ilimizde konut ve konutlarla ilgili altyapıların yapımına devam edilmektedir. 3.1.11. Kültür Sektörü Doğal, tarihi, antik ve yerel kültür zenginliklerimizin değerlendirilmesi için gerek yurt içi gerekse yurt dışı etkinliklerle işletilmesi ve halkın hizmetine sunulmasıdır. 3.1.12. Kentsel ve Kırsal Altyapı Hizmetleri Şehirlerde ve kırsal alandaki yerleşme birimlerinin; yol, otopark, park, kanalizasyon, arıtma tesisleri, içme ve kullanma suyunun temini için baraj yapılması ile işletilmesi, v.s. gibi hizmetlerin yapılmasıdır. 57 3.1.13. Belediye Hizmetleri Belediyelerin yapacağı, yol, otopark, park, kanalizasyon, arıtma tesisleri, içme suyu temini için barajların yapımı ve işletilmesi, katı atıkların toplanması, depolanması ve değerlendirilmesi v.s. hizmetlerin yapılması veya mevcut tesislerin yenilenerek işletilmesi gibi hizmetler sıralanabilir. 3.1.14. Kentsel Dönüşüm Hizmetleri Şehirlerin yol, otopark, park, kanalizasyon, arıtma tesisleri, içme suyu temini için baraj yapımı ve işletilmesi veya bu tesislerin yenilenmesi veya ilave tesis yapılması ile işletilmesi işleridir. Yukarıdaki konularda kentlerde belediyeler ve kırsal alanlarda mahalli idareler ile yakın yerleşim yerlerine kentsel dönüşümün bölge bazında ele alınması kalkınma planlarında tavsiye edilmektedir. “Çevresel altyapı yatırımlarının yapılmasında ve işletilmesinde ölçek ekonomisinin faydalarından yararlanmak için yerel yönetimler arasındaki işbirliği ve eşgüdüm geliştirilecek, bu kapsamda mahalli idare birliklerinin kurulması desteklenecektir.”30 3.1.15. Çevresel Etki Değerlendirme Hizmetleri Kentlerde ve kırsal alanlarda çevre kanunu ve imar mevzuatı gereğince Çevresel Etki Değerlendirme konusunda gerek projelendirilmesi ve gerekse yapılan projelerin kontrol hizmetlerinin yapılması ile ülke genelinde çevre korumaya yönelik kentsel altyapı ihtiyacının belirlenmesi için belediyelerin içme suyu, kanalizasyon, atık su arıtma tesisi ve katı atıkların toplanması ve işlenmesi tesisleri gibi altyapı ihtiyaçlarını belirleyecek kentsel altyapı ana planı ve finansman stratejisi hazırlanma hizmetlerinin yaptırılmasıdır. Su, atık su, 30 DPT IX Beş Yıllık Kalkınma Planı, s.73 58 katı atık gibi çevre korumaya yönelik altyapı tesislerinin yapılmasında, bakımında ve işletilmesinde ülke şartlarına en uygun sistem ve teknolojiler tercih edilecektir.31 3.1.16. Araştırma - Geliştirme Hizmetleri Toplumun refahı için yapılacak altyapı yatırımlarının daha ekonomik ve verimli kullanılması için araştırma – geliştirme hizmetlerinin alınması, diğer bir ifade ile ekonomik ve refah seviyesini yükseltici buluşların teşvik edilmesi gerekir. Bu konuda yine kalkınma planlarında yeni teknolojilerin ülkeye kazandırılması için hedefler konulmuştur. “Geleceğe yönelik olarak nano teknoloji, biyo teknoloji, yeni nesil nükleer teknolojiler ile hidrojen ve yakıt pili teknolojileri; sanayi politikasının öncelik vereceği sektörlerdeki araştırmalar; yerli kaynakların katma değere dönüştürülmesini amaçlayan Ar-Ge faaliyetleri; aşı ve anti-serum başta olmak üzere yaşam kalitesinin yükseltilmesine yönelik sağlık araştırmaları; bilgi ve iletişim teknolojileri ile savunma ve uzay sanayi teknolojileri öncelikli alanlar olarak desteklenecektir.”32 3.1.17. Eğitim Altyapı ve Hizmetleri Devletin yapacağı ilk, orta ve yüksek okul ile öğrencilerin konaklama İhtiyacı için yurtların yapımı ve işletilmesi hizmetlerinin yapılmasıdır. IX. Beş Yıllık Kalkınma Planında bu konudaki hizmetlerin destekleneceği “Eğitime ayrılan özel kaynaklar eğitimde fırsat eşitliğine imkân sağlayacak şekilde yönlendirilecektir. Bütün eğitim kademelerinde özel sektörün payı artırılacak, kamu kaynaklarının en fazla ihtiyaç duyan kesimlere yönlendirilmesi sağlanacaktır. Etkin bir kalite değerlendirme ve denetim sistemi kurulması 31 32 DPT IX Beş Yıllık Kalkınma Planı, s.74 DPT IX Beş Yıllık Kalkınma Planı, s.75 59 koşuluyla özel 33 sağlanacaktır.” yükseköğretim kurumlarının açılabilmesine imkân İfadesine yer verilerek, gerekli denetim altyapısı kurularak özel üniversitelerin teşvik edileceği hususunda yeni plan hedefleri arasında yer verilmiştir. 3.1.18. Sağlık Altyapı ve Hizmetleri Devletin yapacağı sağlık ocağı, dispanser ve hastane gibi sağlık kuruluşlarının yapılması ve işletilmesi kamu – özel sektör işbirliği ortak girişimleri ile sağlık desteklenmektedir. altyapı hizmetleri kalkınma planlarında da “Daha verimli işletilmelerinin sağlanması ve hizmet kalitelerinin artırılması amacıyla, hastaneler idari ve mali açıdan kademeli olarak özerkleştirilecektir. Özel sektörün sağlık alanında yapacağı yatırımlar teşvik edilecektir.”34 3.1.19. Adalet, Güvenlik Altyapı ve Hizmetleri Adalet hizmetlerinin görüldüğü mahkeme, icra daireleri ve adliye saraylarının yapılması ve işletilmesi hizmetlerinin görülmesidir. Cezaevlerinin yapılması ve işletilmesi de bu bölümde sayılabilir. 3.1.20. Genel İdare Altyapı Yatırım ve Hizmetleri Belediye teşkilatı bulunmayan yerleşim birimlerinde okul, yol, otopark, park, kanalizasyon, arıtma tesisleri, içme suyu temini için baraj yapımı ve 33 DPT IX Beş Yıllık Kalkınma Planı, s.75 34 DPT IX Beş Yıllık Kalkınma Planı, s.88 60 işletilmesi, katı atıkların toplanması, arıtma tesisleri, v.s. hizmetlerin yapılması ve yenilenmesidir. 3.2. Altyapı Yatırımları Finansman Şekilleri ve Karşılaştırılması Altyapı yatırımlarının finansman kaynakları da kamu yatırımları ile aynı kaynaklardan sağlanmaktadır. Ancak, bu yatırımlar 1980'li yıllara kadar kamu sektörünce ağırlıklı olarak bütçe kaynaklarından karşılanmıştır. Burada yine öncelikli olarak bütçe kaynakları, bu kaynakların yeterli gelmediği durumlarda iç borçlanmalar ve bunların da finansmanı karşılamadığı durumlarda ise dış borçlanmalar yolu ile kaynak temin edilme yoluna gidilmiştir. 3.2.1. Bütçe Kaynakları ile Finansman (Bütçe, İç ve Dış Borç) Devlet tarafından yapılması ve ekonomiye katkı sağlaması bakımından halkın refah seviyesinin yükseltilmesi için yapılan plan ve programlar çerçevesinde bitirilmek istenen altyapı yatırımları günümüze kadar hazırlanan bütçe kaynaklarından finanse edilmeye devam edilmiştir. Bütçe kaynaklarının yetersiz olduğu durumlarda ise gerek iç gerekse dış kaynaklardan borçlanma anılan hükümetler tarafından kullanılmıştır. yatırımların gerçekleştirilmesinde İç borçlanmalar hazine bonosu veya devlet tahvili şeklinde iç piyasaya bu enstrümanlar arz edilerek finansman temini yoluna gidilmiştir. Dış borçlanmalar ise; Dünya Bankası (World Bank – WB) Uluslararası Para Fonu (International Monetary Fund-IMF), Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası (International Bank for Reconstruction and Development-IBRD), Uluslararası Finans Kurumu (International Finance Cooperation IFC), 61 Uluslararası Kalkınma Birliği (International Development AssociationIDA), - Çok Taraflı Yatırım Garanti Ajansı (Multilateral Investment Guarantee Agency-MIGA), Avrupa Yatırım Bankası (European Investment Bank-EIB), Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (European Bank for Reconstruction and Development-EBRD), Amerikalararası Kalkınma Bankası (Inter-American Development Bank - IDB), Asya Kalkınma Bankası (Asian Development Bank - AsDB), Afrika Kalkınma Bankası (African Development Bank - AfDB), İslam Kalkınma Bankası (Islamic Development Bank – IsDB), Karadeniz Ticaret ve Kalkınma Bankası’nı (Black Sea Trade and Development Bank - BSTDB), gibi uluslararası finans kuruluş veya bankalarından dönemin hükümet ve belediyeleri zaman zaman kredi kullanmışlardır. Bu kuruluşların dışından da yapılacak olan yatırımlara göre hibe ve krediler kullanılmıştır. Bu kuruluşlardan gelen taleplere veya hükümetler tarafından bu kredi kuruluşları yetkilileri ile yapılan görüşmeler neticesinde içinde bulunulan ortama göre krediler kullanılmaktadır. 3.2.2. Bütçe Dışı Kaynaklar ile Finansman (Fonlar) Altyapı yatırımlarının bütçe dışı kaynaklarla finansmanında bu çalışmanın “İkinci Bölüm”de geniş bir şekilde yer verildiği üzere Kamu Ortaklığı Fonu, Toplu Konut Fonu, Savunma Sanayi Fonu, Özel Çevre Fonu gibi fonlar ile bu fonların yönetimine yetkili kuruluşlar vasıtasıyla, altyapı yatırımları bu fonlar tarafından karşılanmaya çalışılmıştır. 62 3.2.3.Kamu – Özel Sektör İşbirliği ile Finansmanı ve Modelleri Kamuda şimdiye kadar altyapı yatırımları genellikle; otoyollar, karayolları, hidroelektrik ve fosil yakıtlı termik elektrik santralleri, barajlar, sulama sistemleri, su arıtma ve deşarj işlemleri ile pek çok altyapılar kamu kurumları tarafından finansmanı sağlanarak yapılarak işletilmiştir. “Dünyada bu konudaki gelişmeler 1970’li yıllarda başlamış ve kamu-özel işbirliğini başlatan ABD’deki Telekom hizmetleri ve elektrik dağıtım hizmetlerini örnek olarak vermek mümkündür. Su dağıtımı konusunda da Fransa’nın yaklaşık 200 yıllık bir imtiyazlı şirket örneği bulunmaktadır. Konunun genel başlığı altında ve geçmiş tecrübelerin ışığında bir değerlendirme yapıldığında ise; altyapı projelerinin genelde çok önemli projeler olduğu, faydalanan insan sayısının diğer hizmet sektörlerine göre oldukça fazla olduğu ve yatırım için gereken sermayenin büyüklüğünden dolayı, özel sektörün bu alanda iş yapmadan önce gerek finansman ile bankacılık ve gerekse teknik çalışmalar için önemli bir gayret göstermesi gerektiğini”35 söyleyebiliriz. Bu altyapı yatırımları özel sektör tarafından kamuya sunulmak üzere bedeli karşılığında mal ve hizmet üretmek için kurulan tesis ve işletmelerin bütünüdür. . Bu tesis ve işletmeler kamuya ait araziler üzerine özel sektör tarafından inşa edilmekte, sözleşme süresince işletilmekte ve süre sonunda ise tekrar devlete iade edilmektedir. Kamu - özel işbirliğinin kullanılabileceği alanlar ise; otoyollar, karayolları, köprüler, tüneller, demiryolları, limanlar ve havalimanları, içme ve kullanma suyunun sağlanması, sulama kanallarının yapılması ve işletilmesi ile atık suyun arıtılması işlemleri, telekomünikasyon hizmetleri, elektrik üretimi ve dağıtımı, kamu binalarının yapımı, katı atıkların değerlendirilmesi, nükleer ve zararlı diğer atıkların imhası veya değerlendirilmesi gibi iş ve işlemlerin yapılması ve inşası, yeni ilave yatırımların gerçekleştirilmesi, rehabilitasyonu, işletilmesi ve idamesini (sürdürülebilirliğini) kapsamaktadır. Sonuç olarak, altyapı sektöründe daha fazla özel sektör, daha az devlet 35 Enver Güney, Kamu Hizmetleri ve Altyapıda Kamu – Özel İşbirliği, Yaklaşım Dergisi, sayı, 19 63 sektörünün çalışabilmesi için kamu – özel sektör işbirliği modeli ile altyapıların tamamlanacağı, zamanla tüm dünyada kendisini daha fazla hissettireceğini söylemek, kehanet olmasa gerektir. Bu hizmetlerin en önemli özellikleri, bütçe kaynakları ile finanse edilmesi zor olan yüksek maliyetli bu yatırımların özel finansmanla gerçekleştirilmeleri nedeniyle bu yatırım hizmetinden yararlananların bir ücret ödemek zorunda kalmaları, bu ücretin piyasa koşullarına göre belirlenmesi, ödemenin işin niteliğine göre nihai kullanıcı veya işveren kamu kurumunca (işin niteliğine göre adam başına, maliyet artı, ölçülen birim hizmet başına gibi kriterlere göre) hizmeti gerçekleştiren özel kuruma ödenmesidir.36 Bu konuda yapılacak sözleşme çeşitleri aşağıda verilmiştir. 3.2.3.1. Yap – İşlet – Devret Kamuya ait altyapı yatırımlarının kamu sektörü tarafından yapılabilirliği için hazırlanan fizibilite raporuna istinaden gerek bakanlıklar ve gerekse yerel yönetimler projelerini Devlet Planlama Teşkilatı’ndan gerekli ön izinleri de alarak, ihalesini özel sektör firmalarına yapmaktadırlar. Özel Sektör firmaları da bu altyapı için hazırlayacakları plan, program, proje, inşaat metrajları, ekonomik ve finansal tabloları, altyapı yatırımının inşaat süresini, işletme süresini, üreteceği mal veya hizmeti işletme döneminde nasıl bir fiyat politikası izleyeceğini ve devredeceği tarih gibi detayları kapsayan bir teklifle iş sahibi bakanlık veya yerel yönetime teklifini verir, kabul görmesi üzerine sözleşme imzalanır. Bu yatırımlar için Kamunun hiçbir bedel ödemesi söz konusu değildir. Ancak, altyapının gerek inşaat gerekse işletme dönemi süresince belirli 36 Enver Güney, Kamu Hizmetleri ve Altyapıda Kamu – Özel İşbirliği, Yaklaşım Dergisi, sayı, 19 64 periyotlarla kontrollerini yapmak, belirtilen sürelerde özel sektörün üretime veya hizmete başlaması için gerekli yaptırımları elinde bulundurmaktadır. Geniş anlamda; Yap-İşlet-Devret modeli, bir kamu altyapı yatırım veya hizmetinin finansmanı özel bir şirket tarafından karşılanarak gerçekleştirilmesi ve kamu tarafından belirlenen bir süre için işletilmesi ve bu süre içinde ürettiği mal veya hizmeti, tarafların karşılıklı saptadıkları bir tarife uyarınca kamu kuruluşlarına satması ve sürenin sonunda işletmekte olduğu tesisleri bakımı yapılmış, eksiksiz ve işler durumda ilgili kamu kuruluşuna devredilecek şekilde tanımlanabilir.37 Aslında bu modelin uygulaması bize çok yabancı değildir. Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde yabancı şirketlerle yapılmış olan çeşitli imtiyaz sözleşmeleri bu model ile büyük benzerlik göstermektedir. O dönemde yapılan sözleşmelerle örneğin; İstanbul’da Tramvay, Tünel İşletmeleri, Elektrik, Gaz İdaresi, Haydarpaşa Liman İşletmesi ve İzmir’de Liman İşletmesi, Göztepe Tramvay İşletmesi yabancı şirketlere verilen imtiyazlardır.38 Böylece daha düne kadar devletin yapması beklenen enerji santralleri, otoyollar, tüneller, demiryolları, limanlar, içme suyu, kanalizasyon ve atık yönetimi, hastaneler gibi büyük altyapı projelerinin yapımı veya işletmeciliği de özel sektöre açılmıştır. Zamanla bu örneklerin yanı sıra okullar, cezaevleri, kamu hizmet binaları, tiyatro, stadyum, otopark, müze yapımı ve işletmeciliği gibi önceleri Kamu – Özel Sektör İşbirliği (Public Private Partnership – PPP) modeli çerçevesinde düşünülmeyen uygulamalarda bu kapsamda uygulama alanı bulmuştur. Örnek vermek gerekirse başkent oluşundan sonra Berlin'de inşa edilen İngiliz Elçiliği binasının yapımı ve işletimi bir PPP modelidir.39 37 Erol İmre, Türkiye’de Yap-İşlet-Devret Modeli; Yasal Çatısı, Uygulaması, YDK, 2001 38 Erol İmre, Age. 39 Ali Güner Tekin, Kamu – Özel Sektör İşbirlikleri, Kamu _ Özel Ortaklıkları, Mandallar, Sayı, Nisan 2008 65 Bu modelin özelliklerine kısaca değinecek olursak; ülkemizde kamu altyapı yatırımlarının özel sektör eliyle yapılması ve işletilmesi esastır. Kamu altyapı yatırımları için gerekli olan finansmanı öz kaynağından mı yoksa kredi yolu ile temin etmek özel sektörün sorumluluğundadır. Bu tür yatırımların inşasında ve işletilmesinde özel sektörün ileri teknoloji kullanması ve etkili yönetim ve işletme metotları kullanması hizmetin verilmesi için önemlidir. Bu metodun esas amacı; altyapı yatırımlarının finansmanının temin edilmesidir. Bu model yeni yatırımlarda uygulanabileceği gibi tevsii yatırımları (Yenileme) için de kullanılabilir. Modelde getirilen anapara kredileri ve faiz ödemeleri için devletin herhangi bir yükümlülüğü bulunmamaktadır. Diğer bir ifade ile bu altyapı yatırımları için kullanılan kredi ve faiz tutarları Hazinenin garantisinde olmadığı için dış borç stoğunda da görünmeyecektir. tesiste üretilen mamulün alım garantisini devlet taahhüt etmektedir. Ancak YİD Modelinde taraflar olarak arazi veya tesisi teslim eden Kamu diğer tarafta ise özel sektör temsilcileri bulunmaktadır. 3996 sayılı Kanun kapsamında yapılan enerji yatırımları için Hazine Müsteşarlığı bu tesisler için temin edilen kredilerin geri dönüşlerine garanti verilmemesine rağmen, yüklenici şirketlerin enerji satış sözleşmelerinde yer alan hükümler çerçevesinde, bu santrallerin üreteceği enerjinin satın alınacağına ait Hazine garantisi verilmiştir. Bu hüküm açık olarak, yüklenici şirketler tarafından üretim santralleri tamamlanıp üretime geçtikten sonra, üretecekleri elektriğin mutlaka satın alınacağı satın alınmaması durumunda ise bedelinin ödeneceği “take or pay/al ya da öde” garanti etmiştir. Yap – İşlet – Devret Modelinin avantajları; Devletin dış borç stoğunda borç olarak gözükmediği için finansal tablolarını müspet yönde etkilemesi, Böylece özelleştirmenin halk üzerindeki menfi etkisini kaldırmaktadır ve devlet malları heba ediliyor gibi spekülasyonları önlemesi, 66 Özel sektörün yaratıcı etkisiyle kamuya göre daha etkin çalışması, Şirket karını maksimize etmek için ileri teknolojileri uygulamak zorunda olmasıdır. Dezavantajları ise; Kamunun temin edeceği iç ve dış kredi maliyetlerine göre özel sektör daha pahalı maliyetli kredi bulacağından yatırımların maliyeti yüksek olması, Özel sektör hem yatırımın yapılması hem de işletilmesi aşamasında karını maksimize etmek için üstün beceriye sahip personelle çalışmak zorunda olması, İşletme süresi sonunda tesislerin tekrar devlete iadesidir. Ancak, devlet bu dezavantajı da tesisleri işleten özel sektöre bir bedel karşılığı kiralayabilir. 3.2.3.2. Yap-Kirala-Devret Kamuya ait arazi ve arsalar üzerinde yapılan tesislerin belirli bir süre kiralanarak kira ödenmesi, dönem sonunda ise tesislerin Devlete iade edilmesidir. Bu sisteme örnek olarak; Çevre Bakanlığı Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı Köyceğiz - Dalyan Özel Çevre Koruma Bölgesinde 1991 yılında yaptığı sözleşme ile on yıllığına İztuzu kumsalında halka hizmet için yaptırmış olduğu tesisleri özel sektöre yaptırarak, tesislerin her yıl periyodik bakım ve tamir masrafları yaptırılarak, kira geliri elde etmiş dönem sonunda ise tesislerin Kuruma iade edilmesi örnek olarak verebilir. 2005 yılında 5396 sayılı Kanunla Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu'na eklenen bir madde ile sağlık sektöründe yeni bir düzenleme yapılmıştır. Buna göre Yüksek Planlama Kurulu'nca karar verilmesi halinde Hazine (veya 67 gerekiyorsa şahıs) arazileri üzerine özel sektörce yapılacak sağlık tesisleri Bakanlıkça belirli bir süre üst hakkı verilmek suretiyle kiralanacak, tıbbi hizmetler dışındaki tüm hizmetler özel sektör tarafından verilebilecektir. YapKirala-Devret olarak adlandırılabilecek bu PPP modeli ile ilgili uygulama yönetmeliği de Temmuz 2006 da yürürlüğe girmiş olup, yakın gelecekte somut projelerin devreye girmesi beklenmektedir.40 3.2.3.3. Yap-İşlet 13.6.1994 Tarihinde yayınlanan 3996 Sayılı Kanunun üçüncü maddesinin (a) bendinde “Yap-İşlet-Devret Modeli: İleri teknoloji ve yüksek maddi kaynak ihtiyacı duyulan projelerin gerçekleştirilmesinde kullanılmak üzere geliştirilen özel bir finansman modeli olup, yatırım bedelinin (elde edilecek kâr dâhil) sermaye şirketine veya yabancı şirkete, şirketin işletme süresi içerisinde ürettiği mal veya hizmetin idare yararlananlarca satın alınması suretiyle ödenmesi,” veya hizmetten hükmü çerçevesinde elektrik üretim işletmeleri kurulmuştur. Bu tesislerde üretilen elektrik devletçe satın alınmaktadır ve uygulama Kamu – Özel işbirliği örneği uygulamasıdır. Bu sözleşmelerde yaşanan problemler sebebiyle 2006 yılında çıkarılan 5539 Sayılı Kanunu ile bu sözleşmelerde “Özel Hukuk Sözleşmeleri” olarak hükme bağlanmıştır. Ayrıca, 5302 Sayılı İl Özel İdareleri Kanunu, 5355 Sayılı Mahalli İdare Birlikleri Kanunu, 5393 Sayılı Belediyeler Kanunlarında yer verilen hükümler ile YİD ve Yİ modeli ile tesislerin kurulması ve işletilmesi imkânı sağlanmıştır. 40 Ali Güner Tekin, Kamu – Özel Sektör İşbirlikleri, Kamu - Özel Ortaklıkları, Mandallar, Sayı, Nisan 2008 68 3.2.3.4. İlave Yatırım Yap-İşlet Kamunun elindeki mevcut altyapı işletme ve tesislerinin özel sektör tarafından yenileme yatırımları ( ilaveler) yapıldıktan sonra işletilmesi işidir. Teknolojik bakımdan geri kalmış çağa ayak uyduramayan tesislerin yeni teknolojilerle donatılarak verimli hale getirilerek çalıştırılmasıdır. 3.2.3.5. İşletme Hakkı Devri 2983 Sayılı Kanunun Hakkının; “Kamu iktisadi üçüncü Maddesinin (e) bendinde İşletme Teşebbüslerinin müessese, işletme, bağlı ortaklıklarına ve benzerlerine ait tesislerin belirli süre ve şartlar dâhilinde gerçek ve tüzel kişiler tarafından işletilmesi ve varsa mamullerinin pazarlama ve dağıtımının yapılması hakkının devrini” ifade ettiği hükme bağlanmıştır. Ayrıca 3096 Sayılı Türkiye Elektrik Kurumu Dışındaki Kuruluşların Elektrik Üretimi, İletimi, Dağıtımı Ve Ticareti İle Görevlendirilmesi Hakkındaki Kanun 5 inci maddesi “Görev bölgelerinde kamu kurum ve kuruluşlarınca (Kamu iktisadi teşebbüsleri dâhil) yapılmış veya yapılacak üretim, iletim ve dağıtım tesislerinin işletme haklarının görevli şirketlere verilmesine Bakanlar Kurulu tarafından karar verilebilir.” hükmüne yer vermiştir. Mevcut tesisler ile inşaatı sürdürülmekte olan tesislerin işletme hakları devir alınabilir. 3.2.3.6. Uzun Süreli Kiralama Kamuya ait işletme veya tesisler uzun süreli olarak, işbirliği sözleşmeleri çerçevesinde özel sektöre kiralanabilir. kamu – özel 69 3.2.3.7. Tasarla-Yap-Finanse Et-İşlet Yap – işlet – devret modelinde olduğu gibi yine kamuya ait arsa ve araziler üzerinde yapılacak olan tesisin tasarlanması inşaatının yapılması her türlü masraflarının özel sektör tarafından karşılanarak işletilmesi sözleşmeleridir. 3.2.3.8. Yap-Sahiplen-İşlet-Devret Yine kamuya ait arsa ve araziler üzerinde yapılan, sahiplenilip işletilen, işletme dönemi sonunda tekrar kamuya iade edilen kamu – özel işbirliği sözleşmeleri ile yapılan taahhütlerdir. 3.2.3.9. Yenile-İşlet-Devret Kamu sektörünün elinde atıl bulunan veya teknolojisi eski tesislerin özel sektör tarafından yenilenmesiyle işletme dönemi süresince işletilen süre bitiminde ise tekrar kamuya iade edilen sözleşmeleri kapsamaktadır. 3.2.3.10. Yap-Sahiplen-İşlet Kamu sektörüne ait arsa ve araziler üzerinde yapılan, sahiplenilip işletilen ancak, işletme dönemi sonunda kamuya iade edilmeyen kamu – özel işbirliği sözleşmeleri ile yapılan işleri kapsar. 70 3.2.3.11. Yap-Devret-İşlet Kamu sektörüne ait arsa ve araziler üzerine yapıldıktan sonra mülkiyeti kamuya ait kalmak üzere işletilen işletme ve tesislere ait sözleşmelerdir. 3.2.3.12. Kamu-Özel Ortak Şirket Kurma Kamu sektörü ile özel sektör birlikte belirlenen paylar nisbetinde ortak olarak birlikte bir şirket kurarak ticaret yapmaları keyfiyetidir. Bu şirketlerin ana statüsünde ortakların hak ve borçları konularak şirket kurulur ve faaliyetine devam eder. 3.2.4. Kamu – Özel Sektör İşbirliği Modellerinin Uygulama Şekilleri Kamu – Özel Sektör İşbirliği arayışları dünyada 1970’li yıllardan beri uygulanmakta, ülkemizde ise 1980’li yıllardan itibaren arayış ve uygulamalara başlanmıştır. Bu uygulamalarla birlikte ortaya çıkan uyuşmazlıklar ve karşılaşılan güçlükler de sık sık yasalar ve yönetmelikler çıkarılarak veya mevcutlara birkaç madde ilave edilerek, sıkıntılar aşılmaya çalışılmıştır. Ancak bu modellerin bazılarında çeşitli sebeplerle ciddi problemler çıkmış, yatırımcıların bir kısmı inşaat aşamasında hukuki yoldan çözüm aramakta olduğu görülmektedir. Ülkemizde KÖSİ uygulamalarına ait bilgiler aşağıda verilmiştir. 3.2.4.1. Enerji Sektörü Altyapı yatırımlarının finansmanında kullanılan diğer Kamu – Özel Sektör İşbirliği uygulamalarından ise YİD ve Yİ modelleri enerji sektöründe yoğun bir şekilde kullanılmaya başlanmıştır. Elektrik üretiminde hem HES’ leri hem de DGKÇS’ lerinde yoğunlukla kullanılmıştır. 71 TABLO - 5 İŞLETMEDEKİ YİD PROJELERİ SÖZLEŞME TARİHİ İŞLETMEYE ALINMA TARİHİ 28.05.1993 05.06.1999 478 MW 28.05.1993 12.06.1999 478 MW 3 Gebze-Dilovası DG Santralı 31.05.1996 21.01.1997 253,4 MW 235.634.000 $ 4 Esenyurt DGKÇS 12.05.1993 22.05.1999 180 MW 178.385.000 $ 5 Birecik Barajı ve HES 19.03.1993 04.10.2001 672 MW 2,66 Milyar DM 6 Berdan HES 15.11.1993 27.12.1996 10 MW 9.195.000 $ 7 Çal HES 09.03.1996 12.01.2001 2,2 MW 3.022.000 $ 8 Çamlıca HES 09.09.1994 12.12.1998 84 MW 164.986.100 $ 9 Aksu-Çayköy HES 19.02.1986 01.11.1989 13 MW 1.9 Milyar TL 10 Fethiye HES 30.07.1996 20.12.1999 16,5 MW 21.159.983 $ 11 Tohma-Medik HES 10.06.1996 23.12.1998 12,5 MW 10.204.376 $ 12 Girlevik II-Mercan HES 11.02.1999 30.03.2001 11,58 MW 15.796.300 $ 13 Gönen HES 05.02.1996 07.03.1998 10,6 MW 11.265.000 $ 14 Kısık HES 18.08.1988 05.01.1994 9,6 MW 4.326.000 $ 15 Hasanlar HES 18.06.1987 17.05.1991 8 MW 5.939.000 $ 16 Suçatı HES 31.05.1996 18.01.2000 7 MW 11.556.100 $ 17 Dinar II HES 30.02.1998 01.12.2000 3 MW 4.119.310 $ 18 Ahiköy II HES 13.08.1990 18.11.1999 2,498 MW 3.220.000 $ 19 Ahiköy I HES 13.08.1990 02.09.1999 2,126 MW 3,216.000 $ 20 Sütçüler HES 14.06.1991 18.06.1998 2 MW 2.007.500 $ 21 Bozcaada RES 13.06.2002 25.06.2000 10,2 MW 13.907.878 $ 22 Çeşme-Alaçatı RES 30.07.1998 28.11.1998 7,2 MW 8.748.255 $ NO PROJENİN ADI Marmara 1 Santralı Ereğlisi-Trakya DGKÇ Marmara 2 Santralı Ereğlisi-Unimar DGKÇ Kaynak: HM - ETKB KURULU GÜCÜ TOPLAM YATIRIM TUTARI 72 Enerji sektöründe 22 adet YİD modeli ile sözleşmeye bağlanan tesisler yukarıdaki tabloda (Tablo – 5) verilmiştir. Bu tesislerin dördü Doğal Gaz Kombine Çevrim Santralı(DGKÇS), 16’sı Hidro Elektrik Santralı(HES) ve ikisi ise Rüzgâr Elektrik Santralıdır(RES). Sözleşmeler 1986 tarihinden itibaren imzalanmaya başlamış ve çeşitli tarihlerde olmak üzere 2001 yılına kadar yapım süresi biten tesisler üretime geçmiştir. Bu santrallerin hepsinde de üretim alım garantisi bulunmaktadır. Diğer bir ifade ile kamu için üretim miktarını al ya da öde prensibi geçerlidir. Üretilen enerji iletim hatlarından tüketicilere ulaştırılmaktadır. Üretici tesisin çıkışında ürününü sayaçlardan geçirerek EÜAŞ’ne teslim etmiş sayılmaktadır. Kayıp ve kaçaklar üretici firmayı ilgilendirmemektedir. Enerjinin iletiminden TEİAŞ, tüketicilere satış ve dağıtımından ise TETAŞ şirketleri sorumlu bulunmaktadır. Tablo - 6 4628 SAYILI KANUN İLE TANIMLANAN "MEVCUT SÖZLEŞMELER" KAPSAMINA GİREN ve İŞLETMEDE OLMAYAN YİD PROJELERİ SIRA NO 1 PROJE ADI ESKİŞEHİR DG PROJE YERİ FİRMA ADI K.GÜÇ MW ÜRETİM GWh/YIL ESKİŞEHİR ESEL Enerji A.Ş. 1 99,0 1.300,0 2 06,0 1.400,0 75,0 455,0 2 K.EREĞLİ DG ZONGULDAK ATAM ALAPLI Elk. Ltd. Şti . 3 KIRKLAREL İ DG KIRKLAREL İ ALARKO-ALTEK 4 YALOVA DG YALOVA AKEL A.Ş. 3 06,0 1.990,0 5 KONYA ILGIN TERM. SANT. KONYA KONYA ILGIN ELEKT.LTD.ŞTİ. 4 25,0 2.900,0 1.2 11,0 8.045,0 TERMİK TOPLAMI Kaynak: HM - ETKB NOT 73 Tablo - 6a 4628 SAYILI KANUN İLE TANIMLANAN "MEVCUT SÖZLEŞMELER" KAPSAMINA GİREN ve İŞLETMEDE OLMAYAN YİD PROJELERİ DEVAMI SIRA NO PROJE ADI PROJE YERİ FİRMA ADI K.GÜÇ MW ÜRETİM GWh/YIL 1 MAZI I RES İZMİR MARE RES Elekt.A.Ş. 39,0 131,9 2 KOCADAĞ II RES İZMİR KORES Üret.A.Ş. 26,0 80,5 3 BANDIRMA RES BALIKESİR BANGÜÇ Tic.A.Ş. 15,0 49,6 4 DATÇA RES MUĞLA 29,0 84,3 5 ÇEŞME RES İZMİR DARES Tic.A.Ş. PROKON-ENER Tic.A.Ş. 12,0 36,0 6 KAPIDAĞ RES BALIKESİR KAPIDAĞ Tic. A.Ş. 35,0 87,7 1 56,0 470,0 25,0 187,2 25,0 187,2 2,0 14,0 9,0 46,0 20,0 81,4 17,0 42,2 11,0 59,0 T.G.T. ELEK. A.Ş. KARADENİZ ENER. A.Ş. 41,0 198,0 16,0 50,8 65,0 259,0 42,0 195,0 510,0 1.290,0 250,0 785,6 190,0 679,0 5,0 31,5 7,0 36,0 8,0 35,0 3,0 13,5 1.196,0 3.816,0 RÜZGAR TOPLAM 1 AYDIN-GERMENCİK JEO. AYDIN GÜRMAT A.Ş. JEOTERMAL TOPLAM 1 YUKARIAKÇAY HES MUĞLA 2 ARIT HES BARTIN 3 PAMUK HES MERSİN 4 KEKLİCEK HES MALATYA 5 SUŞEHRİ PROJESİ SİVAS 6 LAMAS III-IV HES MERSİN 7 ARALIK HES ARTVİN 8 AKKÖY I HES GİRESUN 9 ÇAMLIHEMŞİN HES RİZE BOROVA-TML EN.SAN.ve TİC.A.Ş. BOROVA-TML EN.SAN.ve TİC.A.Ş. PAMUK HES ELEKT. ÜRET.A.Ş. BİLGİN ELEKT .ÜR. İL.DAĞ.ve TİC.A.Ş. YAPI PROJE MER.TİC.SAN.A.Ş. 10 BOYABAT HES SİNOP 11 YEDİGÖZE HES ADANA AKKÖY ENERJİ A.Ş. ÇAMLIHEMŞİN ENERJİ A.Ş. ELKT.ÜRET.ve TİC.LTD. ŞTİ. ERG İNŞAAT KOLLEK. ŞTİ. 12 AKKÖY II HES GİRESUN AKKÖY ENERJİ A.Ş. KEBAN 13 HES DERESİ ELAZIĞ 14 FIRNIS HES K.MARAŞ 15 ÇALDERE HES MUĞLA 16 KOVADA -III HES ISPARTA HES TOPLAM 28 GENEL TOPLAM Kaynak: HM - ETKB ÇİLTUĞ ISI SAN. VE TİC. A.Ş. MARAŞ ENER.YAT. A.Ş. ÇALDERE ENERJİ A.Ş. KOVADA ELEKTRİK A.Ş. 2.588,0 12.518,2 NOT . 74 4628 Sayılı Kanun ile tanımlanan “Mevcut Sözleşmeler” kapsamına giren ve işletmede olmayan beş doğal gaz termik santralı, altı adet rüzgâr enerji santralı, bir adet jeotermal enerji santralı 16 adet Hidroelektrik santralından bazıları tahkime gitmiş, bazılarında inşaat sürmekte bazılarında ise bürokratik işlemleri sürdürülmektedir. Detaylı liste yukarıdaki tablolarda (Tablo-6 ve Tablo-6a) verilmiştir. Tablo - 7 YAPIM VE İŞLETME AŞAMASINDAKİ Yİ PROJELERİ ADI Gebze DGKÇ 1 Santralı Adap azarı 2 DGKÇ Santra lı İzmir 3 Santralı İŞLETMECİ (GÖREVLİ) ŞİRKET TOPLAM İŞLETMEY KURULU YATIRIM TUTARI SÖZLEŞM E ALINMA GÜCÜ MW milyon $ * E TARİHİ TARİHİ Gebze Elek.Üretim Ltd. Şti. 08.10.1998 Adapazarı Elek.Üretim Ltd. Şti. 08.10.1998 26.10.2002 1.540 733 Üretimde 10.10.2002 770 407 Üretimde 1.520 747 Üretimde 770 478 İnşaatı devam ediyor 1.210 1.370 Üretimde KURULU GÜCÜ MW DEVİR BEDELİ milyon $ SÖZLEŞM E TİPİ 620 185 İmtiyaz KURULU GÜCÜ MW DEVİR BEDELİ milyon $ SÖZLEŞM E TİPİ 29,8 İz bedeli İmtiyaz DGKÇ İzmir Elek. Üretim Ltd. Şti. 08.10.1998 Ankara DGKÇ Baymina Enerji 4 Santralı A.Ş. 06.11.1998 İskenderun Termik Santralı İskenderun Enerji 5 (ithal kömür) Üretim ve Tic. A.Ş. 08.01.1999 ŞU ANDAKİ DURUMU 29.03.2003 * Tutarlar, Hazine Müsteşarlığınca düzenlenen teşvik belgelerinden çıkarılmıştır. Kaynak: HM - ETKB Tablo - 7a İMTİYAZ PROJELERİ ADI Çayırhan 1 Termik Santralı ADI İŞLETMECİ (GÖREVLİ) ŞİRKET SÖZLEŞM E TARİHİ DEVİR TARİHİ 01.07.2000 Park Termik Elek. A.Ş. 05.10.2001 04.10.2001 İŞLETMECİ (GÖREVLİ) ŞİRKET SÖZLEŞM E TARİHİ DEVİR TARİHİ Bilgin Elek.Ürt. 08.08.1996 08.12.1996 1 Hazar I-II HES İlt. Dağ. A.Ş. Kaynak: HM - ETKB Yapım ve işletme aşamasındaki DGKÇS ile termik ve hidroelektrik santrallerine ait bilgiler yukarıdaki tabloda (Tablo–7 ve Tablo–7a) verilmiştir. 75 Üretime alınan bu santraller yüksek verimliliğe sahiptir. “Adapazarı, Gebze, İzmir DGKÇS ülkenin ilk Yap-İşlet (Yİ) modeli enerji projesidir. Projenin gerçekleştirilmesi için gerekli proje Finansmanı’nın tamamı, yerli ve yabancı özel sermaye tarafından sağlanmıştır. Yakıtın enerjiye dönüştürülmesinde, kömürle çalışan geleneksel termik santrallerden yaklaşık %40 daha yüksek bir işletme verimi sağlar. Her üç santralin yapımında en son teknolojiler kullanılmıştır. Bu santraller kullandıkları yakıtın elektriğe dönüştürülmesinde %55-60 oranında bir verime ulaşılmaktadır; kömür santralleri için eşdeğer rakamlar %35-40 dolayındadır.”41 3.2.4.2. Ulaştırma Sektörü Ulaştırma sektöründe uygulanan KÖSİ modellerinden YİD projeleri enerji projelerine göre daha problemsiz gerçekleştirilmiştir. Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü (DHMİ) tarafından gerçekleştirilen projelerde YİD modeli temelde kullanılan KÖSİ modelidir. Son dönemde YİD modeli kullanılarak gerçekleştirilen havaalanı projelerinden bazıları aşağıda gibidir;42 41 42 • Milas-Bodrum Havaalanı Dış Hatlar Terminal Binası • Antalya Hava Limanı Yeni Dış Hatlar Terminali Binası • Bodrum-Güllük Havaalanı İnşaatı Projesi • Esenboğa Havalimanı Yeni İç-Dış Hatlar Terminal Binası Projesi • Adnan Menderes Hava Limanı Yeni Dış Hatlar Terminal Binası İşi • Dalaman Hava Limanı Yeni Dış Hatlar Terminal Binası İnşaatı Projesi • Antalya Hava Limanı II. Dış Hatlar Terminal Binası Projesi Fikret Keskinel, Türkiyede elektrik üretime ve doğalgaz kombine çevrim santralleri, İstanbul Bülten, Sayı 87, 2006 M.Burak Şener, Kamu Özel İşbirliği modellerinin uygulanmasında Risk Paylaşımı, H.M. Ankara, 2009 76 • Atatürk Havalimanı Yeni Dış Hatlar Terminal Binası Katlı Otopark ve Mütemmimleri Projesi DHMİ tarafından gerçekleştirilen projelerin başarılı projeler olmasının temel nedeni taraflar arasındaki risklerin dağılımının dengeli biçimde gerçekleştirilmesidir. Projelerin tüm aşamaları bir bütün olarak değerlendirildiğinde yer seçiminden başlamak üzere adımların doğru atıldığı görülmektedir.43 3.2.4.3. Liman Projeleri Ülkemizde limanların bir kısmı DDY Genel Müdürlüğü bünyesinde işletilmektedir. İzmir, Mersin, Bandırma, Derince, Haydarpaşa, İskenderun ve Samsun limanları İşletme Hakkı Devri yöntemi ile özelleştirilme çalışmaları sürdürülmektedir. Demiryolları, Limanlar ve Havaalanları Genel Müdürlüğü (DLH) tarafından YİD modeli ile yürütülen liman projeleri arasında Yalova-Tekirdağ Yat Limanı, Avşa Adası Türkeli Yat Limanı ve Bodrum Yat Limanları bulunmaktadır. 3.2.4.4. Otoyol Projeleri KÖSİ modelinin otoyol projelerindeki uygulamasını da liman projelerinde olduğu gibi ikiye ayırarak incelemek mümkündür. 43 M.Burak Şener, Kamu Özel İşbirliği modellerinin uygulanmasında Risk Paylaşımı, H.M. Ankara, 2009 77 Bazı otoyol projelerinin ÖİB tarafından İşletme Hakkı Devri (İHD) yöntemi kullanılarak özelleştirilmesi planlanmaktadır. Bu bağlamda, İzmirAydın, İstanbul-Ankara ve İzmir-Çeşme Otoyolu gibi otoyollar söz konusu program kapsamına alınmıştır. Herhangi bir yapım işlemi olmadığından yalnızca işletme dönemindeki riskler gündeme gelmektedir. Özelleştirme işleminin tamamlanmasına kadar olan dönemde her türlü bakım, onarım, işletme ve benzeri işler KGM tarafından yürütülecektir. 44 Gebze – İzmir Otoyol projesi ise YİD modeli ile yaptırılacak olan bu projenin çalışmaları sürdürülmektedir. 3.2.4.5. Belediye Projeleri Belediyelerin temiz su temini ve kullanımı ile kanalizasyon ve evsel atıkların arıtılması, katı atıkların değerlendirilmesi konularında YİD modeli kullanılmaya başlanmıştır. İzmit Büyükşehir Belediyesi İzmit Şehri Kentsel ve Endüstriyel su temin projesi YİD modeli yapılmıştır. Ancak problemleri olduğu Sayıştay’ın denetim raporundan YİD modelinin en önemli riski, model kapsamında verilen satın alma garantilerinin kamu kesimini, projelerin YİD modeli ile gerçekleştirilmesi suretiyle elde edilen avantajı aşacak bir ödeme yükümlülüğü altına sokması tehlikesidir. Bu risk İzmit Su Projesinde gerçekleşmiştir. Şöyle ki: İBB’nin; Üretilen suyun maliyetinin yüksek olması, bazı endüstriyel kuruluşlar ve çevre belediyelerle su satış bağlantılarını zamanında yapmaması, malî durumunun iyi olmaması, bu tesislerle ilgili problemlerin 2014 yılına kadar devam edeceği Sayıştay’ın Nisan 2002 raporundan anlaşılmaktadır.45 44 M.Burak Şener, Kamu Özel İşbirliği modellerinin uygulanmasında Risk Paylaşımı, H.M. Ankara, 2009 45 Sayıştay Başkanlığı 11.04.2002 tarih ve 5022/1 sayılı raporu, sonuç bölümü 78 Ankara, İzmir, Antalya ve Kayseri gibi Büyükşehir belediyelerinin de çeşitli projeleri YİD modeli ile ilgili çalışmaları devam etmektedir. 3.2.4.6. Gümrük Müsteşarlığı Projeleri Gümrük kapılarının modernizasyonu kapsamında YİD modeli ile Gürbulak, İpsala, Habur, Cilvegözü ve Kapıkule Gümrük Kapıları projelerinin uygulama çalışmaları sürdürülmektedir. 3.2.4.7. Muğla İli, Ortaca – Dalyan, Dalyanağzı Günübirlik Alan Tesisleri Yap – Kirala ve İşlet – Devret Modeli Uygulaması Çevre Bakanlığı, Özel Çevre Koruma Kurumu (ÖÇKK) Başkanlığınca 1990 yılında Kuruma ait Köyceğiz – Dalyan Özel Çevre Koruma Bölgesi sınırları içerisinde bulunan günübirlik alan tesisleri ve işletmesi Altyapı yatırımları KÖSİ modelleri çerçevesinde bir uygulama yapılmış ve 1991 – 2000 yılları arasında 10 yıllık süre için hazırlanan YİKD modeli sözleşmesi 46 ile yapılan Muğla İli Ortaca İlçesi Dalyanağzı Mevkiindeki Günübirlik Alan Tesisleri ve İşletmesine ait bilgiler aşağıda verilmiştir. Köyceğiz-Dalyan Özel Çevre Koruma Bölgesinde özellikle Dalyanağzı’nıda içerisine alan kumsalda doğal niteliklerin korunmasını esas alan ve çevre koruma genel ilkelerine paralel bir planlama yaklaşımı izlenerek çalışmalar yapılmıştır. Tümüyle hassas bölge olan Dalyan ve Köyceğiz gerek doğal, gerek tarihi, gerekse ekolojik anlamda çok değerli bölgelerden biridir. Aynı zamanda özellikle Dalyan turizm yatırımlarının yoğunlaştığı bir yerleşim beldesidir. Köyceğiz Gölü, akarsular, Dalyan Kanalı, Dalyan ağzı ve deniz özellikle kirlenmeye açık olan bu alan korunması gerekli bölgelerdendir. 46 Muğla İli Ortaca İlçesi Dalyanağzı Mevkiindeki Günübirlik Alan Tesisleri ve İşletmesi Sözleşmesi Ekler kısmanda verilmiştir. 79 Kumsal Dalyan’dan kara yolu ile Gökbel Köyü üzerinden İztuzu gölü tarafındaki deniz kenarına, Dalyan’dan teknelerle kanallardan geçilerek kumsaldaki iskelelere, Fethiye ve Marmaris’ten ise büyük teknelerle Delikada’daki iskeleye bağlanmakta oradan yine küçük teknelere aktarılan Resim – 1 Dalyanağzı’nın 1988 Yılındaki (Ö.Ç.K.Bölgesi ilan edilmeden) hali Turistler kumsala çıkmaktadırlar. Bu günübirlik alanı turizm mevsimi boyunca günde ortalama 3.500 kişi ziyaret etmekte, bazı günlerde ise yerli ve yabancı turist sayısının toplam 5.000 kişiyi bulduğu görülmektedir47. Bu tesislerin planlaması 1989 yılında Köyceğiz – Dalyan Özel Çevre Koruma Bölgesi olarak ilan edilmesinden sonra gerçekleşmiştir. Bu tesisler yapılmadan önce yöre halkı kumsalda (Resim – 1) yaz mevsiminde kendilerine 47 ÖÇKK Başkanlığı, www.occk.gov.tr 80 barakalar yapmakta ve sezon sonuna kadar orada dinlenme amacıyla konaklamaktadırlar. Turizmin pek gelişmediği bu yıllarda ihtiyaçlarını kendileri getirmekte, kullanım sularını denizden kullanarak, tuvalet ihtiyaçları yapılan kulübelerde gidermekte, atıklar ise kumsala kazılan fosseptiklerde toplanmakta, dolunca denize deşarj edilerek, doğal olarak temiz olan bu günübirlik alan ve çevre kirletilmekteydi. Özel Çevre Koruma bölgesi ilanından sonra, hem kumsal ile çevre hem de yöredeki yaban hayatı da bu kirliliklerden korunmaya başlanmıştır. Dalyanağzı/İztuzu kumsalında bulunan deniz kaplumbağaları ve üreme alanlarının korunması amacıyla, ancak insanların da deniz, kum kullanımı olarak çok yoğun bulundukları bu sahanın gündüz insanlar tarafından gece kaplumbağalar tarafından kullanımını sağlayan bir düzenleme geliştirilerek, bir bakıma doğa ile insanların paylaştığı örnek bir proje oluşturulmuştur. Bu kumsal Akdeniz’de nadir bulunan, içerisinde her hangi bir evin, dükkânın ya da otelin bulunmadığı çam ormanlarıyla kaplı sıra dağlar ve nehir deltasıyla çevrili beş kilometre uzunluğunda, 250 metre genişliğinde yay gibi sahil bandından oluşmaktadır. “Gün boyunca insanlar kıvrılan yürümekte ve güneşten yararlanmaktadırlar. dalgaların sesiyle yüzmekte, Ancak gece olunca İztuzu’na girişte bariyer kapatılmakta ve kumsal, doğa ve özellikle dünya üzerinde yaşamını sürdüren en eski türlerden biri olan ve yumurtalarını Mayıs ayından Eylül ayına kadar bu sahile bırakan yüzlerce iribaşlı deniz kaplumbağaları (Caretta caretta) tarafından körfez ve kumsal kullanılmaktadır.”48 48 Annie Gatti, Time Online, 2008 81 Yeni kurulmuş bulunan ÖÇKK altyapı yatırımlarını süratle tamamlayabilmek ve finansman temin etmek maksadıyla İztuzu/Dalyanağzı günübirlik alanını YKİD modeli ile sözleşme ve aşağıdaki eklerinden oluşan; İhale Şartnamesi, Özel İdari Şartname, Özel Teknik Şartname, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Genel Teknik Şartnamesi, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı, Bayındırlık İşleri Genel Şartnamesi, Plan ve projeleri, Metraj ve keşif Cetvelleri hazırlanmıştır. İhalesi; bu işi yapan turizm belgesi sahibi olan civardaki firmalara mektupla ve katılım fazla olması amacıyla günlük ve yerel gazetelerle ilan ile duyurulmuş, ihale gününde alınan teklifler arasında uygun bulunan, Binlik Motorlu Araçlar Turizm ve Ticaret A.Ş. ile sözleşme yapılmış, on yıllık süre tesislerin yeri teslim edilerek süresi başlatılmıştır. 82 Resim – 2 Dalyan, Kanallar - İztuzu sahil bandının genel görünümü49 Bu tesisler için Binlik A.Ş ile YKID sözleşmesine; iki adet Büfe (60 m2.), iki adet tuvalet ve lavabo üniteleri (kadın ve erkek bölümleri ayrı ayrı ), dört adet soyunma kabini (34 m2.), 16 adet pergole (gölgelik) grubu,(16x9=144 m2.) ve bir adet sağlık kabini(15 m2.) işletmeye konu edilmiştir. 49 Çevre Bakanlığı Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı arşivinden 83 Resim – 3 Dalyanağzı Günübirlik Tesisleri ve kumsal Tesise ait ahşap yapıların yaban hayatına zarar vermemesi için, tabiat şartlarına uyumlu ahşaptan yapılmış ve çatılarının üzeri kamışla örtülmüş kamufle edilebilir özellik sağlanmıştır. Resim – 4 Kanal Kapakları ve Tesislerden bir ünite 84 TABLO – 8 MUĞLA İLİ ORTACA İLÇESİ DALYANAĞZI GÜNÜBİRLİK ALAN TESİSLERİ BAŞLANGIÇ YILI MALİYETLER TABLOSU (*) HARCAMALAR BİRİM FİATI (TL) Uygulama Süresi Maliyetleri TUTARI (TL) 350.000.000 İnşaat Giderleri 350.000.000 İşletme süresi Maliyetleri İşletme Kirası 75.000.000 75.000.000 İşletme yıllık bakım onarım Giderleri 7.500.000 7.500.000 Tesislerin sigortalama giderleri 1.650.000 1.650.000 Personel Giderleri (**) Yönetici 1 900.000 4.950.000 Doktor 1 750.000 4.125.000 Sağlık Elemanı 1 450.000 2.475.000 Kasiyer 3 550.000 9.075.000 Garson 5 450.000 12.375.000 Saha elemanı 6 400.000 13.200.000 Gece Bekçisi 2 500.000 5.500.000 Tekne ( 6,5 mt. 9,9 HP) 1 3.500.000 3.500.000 Personel için Tekne (12 mt. Ahşap) 1 4.000.000 4.000.000 Vidanjör Tekne ( 12 mt. 5 Ton kapasiteli) 1 6.500.000 6.500.000 Akaryakıt ve bakım giderleri (mazot, benzin, yağ, v.s. ) Genel Toplam 2.500.000 502.350.000 Not : (*) 1991 Yılı Fiyatları ile (**) Mevsimsel çalışma 15 Mayıs _ 30 Ekim olarak 5,5 ay alınmıştır. ÖÇKK; Dalyanağzı günübirlik tesisleri Yap – Kirala ve İşlet – Devret Modeli ile yapılmasa özel kuruluş kanununun kuruma vermiş olduğu görevleri yerine getiremeyeceği gibi bu koruma alanı içinde bulunan kumsala gelen yerli ve yabancı turistler çevre ve doğayı koruma bilincini veremeyecektir. Bu tesislerle hem doğayı koruma görevi ifa edilirken hem de gelen turistlerin günübirlik ihtiyaçları karşılanmıştır. 85 Resim – 5 Tesislerden Sağlık Kabini ÖÇKK.’nun kendisi bu görevleri yerine getirmesi durumunda 1991 yılında o yılın fiyatları ile Tablo – 8’de görüleceği üzere 502.350.000.- TL. bir kaynak ayıracaktı, ancak Tablo – 9’da detayı verilen giderler bu tesislerin işletmeye verilerek; hem bu dönemdeki finansman yükünden kurtulmuş, hem de ne kadar yeni kurulmuş bir kuruluş olsa dahi devletin ağır işleyen mekanizmasının etkisi her zaman hissedilecek ve ayrıca bu personel sayısı aynı hizmeti veremeyecektir. Tüm bunlara ilave olarak 1991 yılından itibaren her yıl %35 oranında arttırılacak ( 75.000.000.- TL.) kira gelirleri elde edilmiştir. 86 TABLO - 9 BİNLİK MOTORLU ARAÇLAR SANAYİ VE TİCARET A.Ş DÖNEMSEL GİDERLER TABLOSU BİNLİK A.Ş. HARCAMALAR ÖÇKK TUTARI (TL) Uygulama Süresi Maliyetleri TUTARI (TL) 350.000.000 İnşaat Giderleri (1/10 oranında) 35.000.000 35.000.000 İşletme süresi Maliyetleri İşletme Kirası (Bir yıllık) 75.000.000 75.000.000 0 İşletme yıllık bakım onarım Giderleri 7.500.000 7.500.000 7.500.000 Tesislerin sigortalama giderleri 1.650.000 1.650.000 1.650.000 Yönetici 1 900.000 4.950.000 4.950.000 Doktor 1 750.000 4.125.000 4.125.000 Sağlık Elemanı 1 450.000 2.475.000 2.475.000 Kasiyer 3 550.000 9.075.000 9.075.000 Garson (Sahada) 5 450.000 12.375.000 12.375.000 Saha elemanı 6 400.000 13.200.000 13.200.000 Gece Bekçisi 2 500.000 5.500.000 5.500.000 Tekne ( 6,5 mt. 9,9 HP) 1 3.500.000 350.000 350.000 Personel için Tekne (12 mt. Ahşap) 1 4.000.000 400.000 400.000 Vidanjör Tekne (12 mt. 5 Ton kapasiteli) 1 6.500.000 650.000 650.000 Akaryakıt ve bakım giderleri (mazot, benzin, yağ, v.s. ) Genel Toplam Not : (*) 1991 Yılı Fiyatları ile 2.500.000 2.500.000 174.750.000 99.750.000 Tablo – 10 SÖZLEŞMEYE GÖRE YILLIK KİRA ÖDEMELERİ ARTIŞI VE DİĞER KARŞILAŞTIRMA HESAPLARI TABLOSU (TL) GİDERLER / YILLAR YILLIK KİRA BEDELİ (*) 1991 1992 1993 1994 1995 75.000.000 101.250.000 136.687.500 184.528.125 249.112.969 SÖZLEŞMEYE GÖRE KİRA ARTIŞ ORANI 0,350 0,350 0,350 0,350 0,350 YILLIK ENFLASYON ORANLARI TÜFE 0,660 0,701 0,661 1,063 0,936 KİRA BAŞLANGICA GÖRE ENF.OR. ARTIŞ 75.000.000 127.575.000 211.902.075 437.153.981 846.330.107 YATIRIM VE GİDERLER ÖÇK TARAFINDAN YAPILIRSA 99.750.000 169.674.750 281.829.760 581.414.794 1.125.619.042 350.000.000 595.350.000 988.876.350 2.040.051.910 3.949.540.498 TESİSLERİN ENF GÖRE YIL DEĞERLERİ(**) GİDERLER / YILLAR 1996 1997 336.302.508 454.008.386 612.911.320 827.430.283 1.117.030.882 SÖZLEŞMEYE GÖRE KİRA ARTIŞ ORANI 0,350 0,350 0,350 0,350 0,350 YILLIK ENFLASYON ORANLARI TÜFE 0,804 0,857 0,846 0,649 0,549 KİRA BAŞLANGICA GÖRE ENF.OR. ARTIŞ YATIRIM VE GİDERLER ÖÇK TARAFINDAN YAPILIRSA 1.526.779.512 2.030.616.752 2.835.229.555 3.770.855.308 5.233.833.758 6.960.998.898 8.630.591.867 11.478.687.183 13.368.786.802 17.780.486.446 TESİSLERİN ENF. GÖRE 2010 YILI DEĞERİ(***) TESİSLERİN ENF GÖRE YIL DEĞERLERİ(**) 7.124.971.058 13.231.071.255 24.424.557.537 40.276.095.378 244.137 62.387.671.740 YILLIK KİRA BEDELİ (*) Not : (*) Her yıl için %35 oranında arttırılmıştır. 1998 1999 2000 (***) 2000 YILI YATIRIM TUTARI 2010 YILI TL'YE ÇEVRİLMİŞTİR (**) 1991 Yılı Fiyatları 100 olarak alınmıştır Kaynak : Ekteki Sözleşme Tablo – 10’da görüleceği üzere ÖÇKK on yıllık dönem boyunca toplam 3.347.683.378, - TL. kira geliri elde etmiştir. Bu tesisleri Kurum çalıştırmış 87 olsaydı kira geliri elde edemediği gibi dönem süresince 42.021.644.586,-TL. masraf yapacaktı. Gelir kaybı ile gider toplamı 44.279.932.932,-TL. TL Kurum kasasından harcama yapılacaktır. Tesislerin 2000 yılına göre değeri olan 62.388,-TL. 2010 yılındaki değerlere enflasyona göre çevrildiğinde 244.137,TL. etmektedir. işletmesi ÖÇKK Başkanlığı bu tesisleri YKİD modeli ile yaptırıp kurumun lehine olduğu çok açık görülmektedir. malzemesi emprenye edildiğinden bugün bile hizmet Tesislerin vermektedir. Finlandiya’da bu işleme tabi tutulan ahşap evler 150 - 200 yıldır kullanılmaktadır. ÖÇKK bu projeyi YKİD modeli ile yaptırması Kuruma şunları kazandırmıştır. Kurum kaynaklarını kullanmadan halka açık bir tesis elde etmiştir. Kurum kira geliri elde etmiştir. Günübirlik tesislere gelenlerin zaruri olan (Duş, WC gibi) ihtiyaçları giderilmiştir. Çevre ve doğa ve yaban hayatı koruma bilinci insanlara verilmiştir. Bu bölgelere gelen insanlara tabela, broşür ve sözlü ikazların yapılmasıyla gönüllü çevre korumacılık temelleri atılmıştır. Yöre halkına çevre ve doğa koruma öğretilerek, hayatları boyunca konulan kurallara uymaları ve adeta o bölgenin bekçisi olmaları sağlanmıştır. Yukarıdaki örneğimiz; henüz Kamu – Özel Sektör İşbirliği modeli uygulamalarının ülkemizde yok denecek kadar az olduğu bir dönemde yapılarak ÖÇKK’na finansman sağlanmıştır. Kamudaki yöneticilerimiz cesaretle bu modelleri uygulamaları, hem finansman darboğazını aşılmasında alternatif çözüm yaratacağı, hem de kamu – özel sektör işbirliği modellerinin gelişmesine yararlı olacağı gibi beklemekte olana yatırımlar topluma kazandırılmasında önem kazanacaktır. DÖRDÜNCÜ BÖLÜM ALTYAPI YATIRIMLARI FİNANSMANINDA, ALTYAPI YATIRIM ORTAKLIKLARININ KULLANILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ 4.1. Altyapı Yatırımlarının Özellikleri Bir ülkenin ekonomik olarak büyümesi ve kalkınması açısından önemli olduğu kabul edilen temel hizmetlerden biri de altyapı yatırımları vasıtasıyla topluma sağlanacak olan hizmetlerdir. Kapsamı son derece geniş olan bu hizmetler, kendi içerisinde pek çok farklı alt sektörlerden oluşmaktadır. Altyapı; bir sistemin veya organizasyonun temelini oluşturan yapı demektir. Bu tanıma göre altyapı; fiziki bir takım unsurlardan, kurumsal düzenlemelere kadar son derece geniş kapsamlı bir kavramdır. Ekonomi biliminde altyapı kavramı; Dar anlamda; bir yatırımın gerçekleştirilebileceği yerde aranan ulaştırma, haberleşme, enerji, su gibi maddi imkânları, Geniş anlamda; ekonominin sahip olduğu ya da olması gereken ulaştırma, haberleşme, enerji, su ve kanalizasyon gibi tesisleri, eğitim ve sağlık alanlarındaki kuruluşları, ayrıca bu konularla ilgili bilgi ve beceriyi içine alan sosyal sabit sermayeyi ifade etmektedir.50 Buna göre dar anlamda altyapı; maddi veya ekonomik altyapı olarak adlandırılırken, geniş anlamda altyapı kavramı, maddi (ekonomik) altyapı yanında, eğitim ve sağlık hizmetlerini de kapsayan sosyal altyapıyı içerir. Maddi ve sosyal altyapı dışında altyapı kavramı içinde tanımlanan bir başka unsur ise kurumsal altyapıdır. Maddi ve sosyal altyapıdan önemli ölçüde 50 Coşkun Can Aktan, Genel Olarak Altyapı Hizmetleri, www.canaktan.org.tr 89 farklılaşan kurumsal altyapı; özel mülkiyeti, rekabeti, parasal ve mali düzeni belirleyen hukuki norm, kural ve kurumların bütününü oluşturur. 51 Bu çalışmada ele alınan altyapı yatırımları maddi veya ekonomik altyapı olarak adlandırılan hizmetleri kapsamaktadır. Buna göre ekonomik altyapı; enerji, gaz boru hattı, telekomünikasyon, su ve kanalizasyon, katı atık toplama ve imha alanlarındaki yatırımları; barajlar, sulama kanalları veya yollara yönelik bayındırlık hizmetleri ve demiryolları, kent-içi ulaşım, limanlar ve deniz yolları, hava alanları, ulaşım, sağlık ve turizm gibi yatırımları içermektedir. Altyapı yatırımları sunulan hizmetin türüne göre bazı farklılıklar göstermekle birlikte, genel olarak aşağıdaki özelliklere sahiptir: Altyapı yatırım sonucu ortaya çıkan varlığın ortak tüketimi söz konusudur. Diğer bir ifade ile bireysel tüketimden ziyade ortak tüketim söz konusu olmaktadır. Dolayısıyla bu hizmetlerden yararlanılması sonucunda hizmetin miktarında bir azalma ortaya çıkmaz. Tüketiciler altyapı yatırımlarından aynı anda yararlanabilirler, Altyapı yatırımları genellikle şebeke özelliği gösterirler ve “şebeke dışsallığı”na sahiptirler. Bunların başında telekomünikasyon, elektrik ve su hizmetleri gelmektedir. Şebeke dışsallığı, bir tüketicinin bir mal veya hizmete olan talebinin o mal veya hizmeti kullanan diğer tüketicilerden etkilenmesi olarak ifade edilebilir. Başka bir ifade ile bir tüketicinin bir mal veya hizmetten elde ettiği kazanç, o mal veya hizmeti kullanan kişi sayısı arttıkça artar, Örneğin, bir telefon şebekesine bağlı bulunan abone sayısı ne kadar fazla ise, yeni abonelerin bu şebekeyi tercih etme oranları o kadar yüksek olmaktadır. 51 Coşkun Can Aktan, Değişim ve Devlet, TİSK Yayınları, No: 22, Ankara, 1998, s.63 90 Altyapı yatırımları vasıtasıyla sağlanan hizmetlerde, hizmet bedeli genellikle kullanıcılar tarafından karşılanır. Altyapı yatırımlarında genellikle hizmetten faydalananların hizmetin bedelini ödemesi söz konusudur. Bu özelliğinden dolayı bu tür hizmetlere, yarı özel mal veya ücretli mal sınıflandırması içerisinde yer verilebilmektedir. Belirli bir bedel karşılığında sunulmasından dolayı tüketimden dışlama mümkün olabilmekle birlikte, altyapı hizmetlerinin bedava sunumu da söz konusu olabilmektedir. Bu durumda bazı vatandaşların bu hizmetlerden yararlanmasını önlemek mümkün olamaz. Altyapı yatırımları ile sunulan hizmetin bedelinin üretim maliyetinin altında bir fiyat belirlenebilir. Altyapı hizmetlerinin bu özelliği “kamu yararı” argümanı göz önüne alındığında ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla düşük fiyat tespiti, devlet üretiminin gerekçelerinden birini oluşturmaktadır. Bazı altyapı yatırımlarının birleşik mal özelliği bulunur. Bazı altyapı yatırımlarının sunumu, diğer mal ve hizmetlerin sunumuna imkân sağlar. Örneğin ulaştırma hizmetleri, başka bazı kamu hizmetleri ile birleşik mal niteliğinde olabilir. Savunma, sınırları koruma, iç güvenlik, sağlık ve eğitim hizmetlerini görmek için, devlet yurdun çeşitli köşelerine ve yurttaşlara ulaşmak zorundadır. Kamu hizmetine verilen öncelik, hizmetin görülmesi için gerekli olan yolun da bir birleşik ürün olarak yapılmasını gerektirebilir.52 Son derece geniş bir içerik taşıyan altyapı yatırımları ile enerji, haberleşme, ulaştırma, su ve kanalizasyon gibi hizmet sunulmakta olup bu hizmetlerin kapsamı ile ilgili açıklamalara aşağıda yer verildikten sonra bu yatırımlar ile sağlanan hizmetleri ortak özellikleri açıklanmaya çalışılacaktır. 52 Kenan Bulutoğlu, Kamu Ekonomisine Giriş – Devletin Ekonomik Bir Kuramı, Filiz Kitabevi, İstanbul,1988.s. 365 91 4.1.1. Enerji Sektörü Enerji sektörü; temel olarak elektrik ve doğal gaz sektörlerinden oluşan enerji sektörü, elektrik üretimi, iletimi, dağıtımı ve arzının gerçekleştirildiği sektördür. Günümüzde kentleşme, sanayileşme, nüfus artışına paralel olarak elektriğe olan ihtiyacı artırmıştır. Bu sektörün genel özellikleri şunlardır: Elektrik sektörü bütünleşik bir yapı arz eder. Bu yapı içerisinde sırasıyla elektriğin üretimi, iletimi, dağıtımı ve sunumu gerçekleştirilir. Üretim aşaması, su, rüzgâr, kömür, doğal gaz ve petrol gibi (üretimde kullanılan yakıt) enerji türlerinin elektrik enerjisine dönüştürülmesini içerir. İletim aşamasında, üretilen yüksek voltajlı elektrik yüksek gelirim hatlarıyla dağıtım hatlarına aktarılır. Dağıtım hatlarına gelen elektrik ise; alçak voltajlı olarak tüketicilere aktarılır. Son aşama olan arz aşaması ise elektriğin nihai kullanıcıya satılması işlemidir. Ölçüm, faturalama ve pazarlama işlemlerini içeren arz, toptan veya perakende şeklinde olabilmektedir.53 Elektrik sektöründe üretilen elektriğin stoklanması mümkün değildir. Elektrik üretimi, iletimi ve dağıtımı sermaye - yoğun nitelik taşımaktadır. Elektrik sektöründe gerçekleştirilen faaliyetler yüksek sabit sermayeyi gerektirir. Teknolojik yeniliklerle doğrudan bağlantılı olan bir sektördür. Özellikle elektrik üretiminde yüksek teknolojiden yararlanılır. İletim ve dağıtım faaliyetleri doğal tekel özelliğine sahiptir. ( Doğal tekel; bir firmanın birden fazla firmanın ürettiği mal veya hizmeti onlardan 53 F. Yeşim Akcollu, "Elektrik Sektöründe Rekabet ve Regülâsyon", Rekabet Kurumu, Ankara, 2003. s. 6,7 92 daha ekonomik olarak üreteceğini ifade eder.)54 Kısaca aşağıdaki gibi özetlenebilir. Elektrik, talebi oldukça değişken olan bir girdidir. Elektrik, arzı sürekli olması gereken bir girdidir. Elektriğin üretimi ve tüketimi aynı anda meydana gelir. Pazarlanması mümkün bir hizmettir. Yüksek batık maliyetleri gerektirir. Elektrik üretiminin başlıca maliyetleri yakıt fiyatları, sermaye maliyetleri, işletme ve bakım masraflarıdır. Üretimin maliyetini etkileyen bir diğer faktör de kullanılan üretim teknolojisidir. Nükleer üretimin yatırım maliyetleri yüksek olmasına rağmen, işletme ve yakıt maliyetleri düşüktür. Su ve fosil yakıtla üretimde de değişken maliyetler düşükken, kömür, doğal gaz ve benzinle üretimin değişken maliyetleri yüksektir 55. Kişi başına elektrik tüketimi, yaşam kalitesi ve insan gelişme açısından önemli bir göstergedir. Bu nedenle gelişmiş ülkelerde az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere göre kişi başına elektrik tüketimi ve elektrik hizmetlerine ulaşım imkânları daha yüksektir. 4.1.2. Haberleşme Hizmetleri Posta ve telekomünikasyon hizmetlerinden oluşmaktadır. Posta hizmetleri, genel olarak gönderiyi bir noktadan diğerine taşıyan nakliye ve dağıtım hizmetlerinin bir türüdür. Posta hizmetlerinin özünü, kişisel mektuplar, tebrik kartları, fatura ve el ilanları ile diğer yazılı kişisel iletişim araçları gibi 54 F. Yeşim Akcollu, "Elektrik Sektöründe Rekabet ve Regülâsyon", Rekabet Kurumu, Ankara, 2003. s. 6,7 55 F. Yeşim Akcollu, Age. 93 gönderiler oluşturmaktadır. Diğer posta hizmetleri arasında ise koli taşımacılığı, acele posta servisi (APS) ve havale gönderileri sayılabilir. Posta hizmetlerinin genel özellikleri şunlardır: Posta hizmetleri daha çok emek - yoğun bir nitelik taşır. Posta hizmetlerinin esası, üzerinde adres bulunan gönderiyi bir ağ içerisinde düzenli ve programlı olarak dağıtılmasıdır. Bir ağ içerisinde düzenli ve programlı gönderi dağıtımının yaratmış olduğu ölçek ve kapsam tasarrufları posta hizmetlerini diğer nakliye/dağıtım hizmetlerinden ayırmaktadır.56 Telekomünikasyon hizmetleri; şebeke işletimi ile hizmet sunum işlemlerini birbirinden ayırmak gerekir. Şebeke işletimcisi, iki nokta arasında iletişim kurulmasını mümkün kılan bağlantıları sağlar. Hizmet sunucusu ise çeşitli iletişim hizmetlerini nihai kullanıcıya aktarmak için bu bağlantıları kullanır.57 Telekomünikasyon hizmetleri başlıca üç alt gruba ayrılmaktadır:58 Telekomünikasyon cihazları alt sektörü (uydu ve kablolar gibi iletim cihazları, santraller, telefon cihazları), Temel telekomünikasyon hizmetleri alt sektörü (yerel görüşme - uzak mesafe görüşmesi - uluslar arası görüşme), Katma değerli hizmetler alt sektörü. 56 Uğur Emek, “Posta Hizmetlerinde Özelleştirme, Regülâsyon ve Rekabet”, Rekabet Dergisi, Sayı 9, Ocak - Şubat - Mart 2002, ss. 20-48. 57 Rossana Achterberg, “Competition Policy and Regulation: A Case Study Telecommunications”, Development Southern Africa, Vol.17, No.3, September 2000, pp.359 58 of Şahin Ardıyok, Doğal Tekeller ve Düzenleyici Kurumlar, Türkiye İçin Düzenleyici Kurum Modeli, Rekabet Kurumu, Ankara, 2002, s.147 94 Telekomünikasyon cihazları, şebekenin sonuna eklenen telefon cihazları, mobil telefon cihazları, faks ve bilgisayarlar gibi cihazlardır. Temel telekomünikasyon hizmetleri, bir iletim hattı üzerinden sadece taşıma kapasitesi sağlayan hizmetler olarak tanımlanmaktadır. Telefon, telgraf gibi hizmetler bu kapsamdadır. Bu anlamıyla temel hizmetlerin sunulduğu şebekeler, telekomünikasyon sistemlerinin kendisidir. Telekomünikasyon hizmetlerinin genel özellikleri şunlardır: Sermaye yoğun hizmetlerdendir. Değişken bir talep yapısı vardır. Teknolojik yeniliklerle doğrudan bağlantılı olan bir sektördür. Telekomünikasyon sektörü içinde çok farklı nitelikte ürünler sunulması mümkündür. Birçok sektör için önemli bir girdidir. Yüksek batık maliyetleri gerektirir. Üretimin stoklanması mümkün değildir. Şebeke dışsallığı özelliğine sahiptir. 4.1.3. Ulaştırma Hizmetleri Karayolu, havayolu, demiryolu ve denizyolu ve liman hizmetlerinden oluşmaktadır. Ulaştırma hizmetlerinin genel özellikleri; Tüm ulaştırma hizmetleri büyük altyapı yatırımlarını gerektirir. Ulaştırma hizmetleri önemli ölçüde pozitif dışsallık yayan hizmetlerdendir. Bu dışsallık gerek tüketicilere gerekse özel firmalara yöneliktir. Ekonomik faaliyetlerini kolaylaştırması ve maliyetlerinde düşüşe neden olması açısından tüketiciler ve özel firmalar, ulaştırma hizmetlerinden fayda sağlarlar. 95 Ulaştırma hizmetleri küreselleşme ile birlikte mal ve hizmetlerin uluslararası mobilitesini arttırdığından, günümüzde daha çok önem kazanmıştır. Tüm altyapı hizmetlerinin genel niteliklerinden biri olan birleşik mal özelliği, özellikle ulaştırma hizmetlerinde bariz bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Ulaştırma hizmetleri yüksek sabit maliyetleri gerektirir. Ulaştırma hizmetlerinin maliyetleri alt sektörlere göre değişmektedir. Örneğin; karayollarında maliyetleri yol yapım maliyetleri, onarım maliyetleri, taşıt işletme maliyetleri gibi maliyetlerden oluşmaktadır. Ulaştırma hizmetlerinin finansmanında iki yöntem bulunmaktadır. Bunlardan ilki, ulaştırma hizmetlerinin maliyetlerinin genel bütçeden ayrılan vergilerle karşılanmasıdır. Aynı şekilde vergilerle finansmanda, yakıt fiyatlarına kaynaştırılmış yararlanılabilmektedir. İkinci dolaylı ise vergilerden ulaştırma de hizmetlerinden yararlananlardan alınan bedellerdir. Faydalanma esasına dayalı olarak alınan geçiş ücretleri, ücretli yolların finansmanında kullanılan yöntemlerden biridir. Öte yandan sunulan hizmetin tüm maliyeti, ulaştırma hizmetleri gerçekleştiren üretici birimler (devlet veya özel sektör) tarafından hizmetten yararlananlardan alınan bedellerle karşılanabilir. Ulaştırma hizmetinin devlet tarafından sunumu halinde bu bedel kamu yararı gerekçesiyle hizmetin maliyetinin altında belirlenebilmektedir. Ulaştırma hizmetlerinde üretim önemli ölçüde çok boyutlu olabilir. Örneğin demiryolu hizmetlerinde bu durum söz konusudur. Demiryollarında aynı araç-gereç ve aynı işgücü ile farklı hizmetler sunulmaktadır. Aynı raylar üzerinde hem yolcu hem de yük taşınabilmektedir.59 59 Loannis N Kessides, Reforming Infrastructure –Privatization, Regulation, and Competition, The World Bank, Oxford University Press, 2004. pp 188. 96 Bu durum liman hizmetleri için de söz konusudur. Demiryolları üstlendiği sosyal denge unsuru ve devletlerin itibari ve ekonomik gücü sebebiyle; bu sektördeki işletmeler hemen hemen bütün dünyada zararla çalışan kurumlardır. Bu durumda olan demiryollarının zararları hükümetlerce hazineden sübvanse edilir. Ancak şunu da unutmamak gerekir; bu kurumlar her ne kadar zarar etseler de karayolları ve şehir içi yollarının yolcu yoğunluğunu hafiflettiği de bir gerçektir. Bazı özel hat ve işletmelerin karlı olduğunu, bu kaidenin dışında olduğunu da söylemek gerekir. 4.1.4. Su ve Kanalizasyon Hizmetleri Günümüzde hızlı sanayileşme ve globalleşme ile birlikte sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması ve çevre sorunları, su ve kanalizasyon hizmetleri üzerinde önemli bir etkiye sahip olmakta sonuçta dünya genelinde temiz içme suyuna ulaşma imkânı giderek daralmaktadır. Su ve kanalizasyon hizmetleri büyük ölçüde benzer özelliklere sahiptir. Genel olarak su ve kanalizasyon hizmetlerinin özellikleri şu şekilde sıralanabilir: Temiz içme suyuna ve kanalizasyon hizmetlerine ulaşma imkânının yüksekliği yaşam kalitesi açısından önemli bir gösterge konumundadır. Halk sağlığı ve çevrenin korunması açısından son derece önemli bir altyapı hizmetidir. Su, homojen bir nitelik taşıyan bir ürün değildir. Bu nedenle ürün kalitesinin kontrolü önemli bir unsurdur. Su ve kanalizasyon hizmetleri dışsallık özelliği taşımaktadır. Talebi değişken olmakla birlikte, arzı sınırlıdır. Nüfus artışı, kentleşme vb. demografik faktörlerle yakından bağlantılı hizmetlerdir. 97 Kanalizasyon hizmetlerine olan talep, yüksek gelirli ülkelerde daha yüksek, düşük gelirli ülkelerde ise daha düşüktür. Çünkü yüksek gelirli ülkelerde kullanıcılar bu tür hizmetlere daha fazla önem verirler.60 Temiz sudan yararlanma temel bir hak ve ihtiyaç olarak kabul edildiğinden, insan hayatı açısından önemli bir hizmettir. 4.2. Altyapı Yatırımları İle Sağlanan Hizmetlerin Ortak Özellikleri Altyapı yatırımları ile sağlanan hizmetlerin özelliklerini aşağıdaki gibi sıralayabiliriz: a) Altyapı yatırımları vasıtasıyla sunulan hizmetlerinin stoklanması mümkün değildir. Altyapı sektörü önemli ölçüde hizmet niteliği taşıyan bir sektördür. Bu nedenle diğer mallarda olduğu gibi stoklanması söz konusu olamaz. b) Bazı altyapı hizmetleri, diğer kullanıcılarla birlikte kullanıldığı zaman kalitesi artan ücretli mallar olurken, diğer altyapı hizmetlerinden bir tek kişinin yararlanması etkin olmayıp, birden fazla kişinin yararlanması halinde ihtiyacın karşılanması mümkün olur. Örneğin telefon, posta ve telgraf hizmetlerinde, tek abonesi olan bir telefon şebekesine göre çok abonesi olan bir telefon şebekesi, daha kullanışlı ve değerli bir iletişim ağı haline gelir.61 c) Altyapı hizmetleri ekonomik kalkınmanın sağlanabilmesi için gereklidir. Nüfus artışı, kentleşme gibi faktörler altyapı hizmetlerine olan ihtiyacı artırmaktadır. Altyapı hizmetleri her ne kadar, doğrudan toplam üretimi artırıcı bir nitelik taşımasa da, üretimin gerçekleşmesi için gerekli şartları 60 Loannis N. Kessides, Reforming Infrastructure – Privatization, Regulation, and Competition, The World Bank, Oxford University Press, 2004. pp 188 61 E.S. Savas, Özelleştirme -Daha İyi Bir Devlet Yönetiminin Anahtarı, (Çev: Ergun Yener), MPM Yayını, Ankara, 1999. s. 56-57 98 hazırlayan hizmetlerdir. Dolayısıyla toplam üretim ve ekonomik kalkınma üzerinde olumlu etkilere sahiptir. Altyapı hizmetleri, bir ülke veya bölgede çeşitli ekonomik faaliyetlerin gerçekleştirilebilmesi için gerekli ve öncelikli olarak üretilmesi gereken hizmetlerdendir.62 d) Altyapı hizmetleri, yatırımın yapıldığı ilk aşamada yüksek sabit maliyetleri gerektirir. Altyapı hizmetleri büyük ölçüde sabit maliyeti gerektiren hizmetlerdendir. Altyapı hizmetlerinin bu özelliği daha çok sermaye yoğun bir üretim yapısına sahip olmalarından kaynaklanmaktadır. Kısa dönemde sabit maliyetler batık maliyetlerdir. Batık maliyetler (sunk costs);63 bir firmanın faaliyette bulunduğu sektörden çıkışı durumunda paraya dönüştüremeyeceği maliyetlerdir. Örneğin Ar-Ge faaliyetleri için firmanın yaptığı harcamalar ve firmadaki makine amortismanları batık maliyetleri oluşturur. Bu nedenle, altyapı hizmetlerinin çoğunda “batık maliyetler” söz konusudur. Altyapı hizmetlerinin bu özelliği nedeniyle, çok fazla firmanın kolaylıkla piyasaya girip üretimde bulunabileceği bir hizmet türü olmadığı savunulur. Fakat daha sonra ayrıntılı olarak açıklanacağı gibi, günümüzde gerekli olan sabit maliyetlerin daha fazla firma tarafından karşılanabilmesi (özellikle teknolojik gelişmelerin etkisiyle) mümkün olmaktadır. e) Altyapı hizmetleri uzun ömürlü olarak nitelendirilirler. Altyapı hizmetleri ilk aşamada yüksek sabit maliyetleri gerektirirken, daha sonraki aşamalarda üretim arttıkça maliyetlerde düşüş gözlemlenmektedir. Yüksek bir yatırım maliyetini gerektirmekle birlikte, bu yatırımın faydaları daha sonraki yıllarda ortaya çıkar ve hizmet uzun ömürlü bir nitelik taşır. f) Altyapı hizmetleri ölçek ve kapsam ekonomileri özelliği gösterir. Ölçek ekonomileri; bir firmada bir ürünün üretimi arttıkça ortalama maliyetlerde 62 Rossana Achterberg, “Competition Policy and Regulation: A Case Study of Telecommunications”, Development Southern Africa, Vol.17, No.3, September 2000, pp.357-371. 63 F. Yeşim Akcollu, "Elektrik Sektöründe Rekabet ve Regülâsyon", Rekabet Kurumu, Ankara, 2003.s. 19 99 azalma nedeniyle ortaya çıkan maliyet avantajlarıdır. Kapsam ekonomileri ise, bir firmada birden fazla ürünün birlikte üretilmesi durumunda firmanın sağladığı maliyet avantajlarını ifade eder. Buna göre bir firmanın tek bir ürün üretmesi durumunda doğal tekelin oluşması için ölçek ekonomilerinin söz konusu olması gerekir. Eğer bir firma birden fazla ürün üretiyorsa, kapsam ekonomilerinin varlığı halinde doğal tekel oluşacaktır. Bu durumda bazı altyapı hizmetleri ölçek ekonomileri özelliğine sahipken, bazı altyapı hizmetlerinde kapsam ekonomileri telekomünikasyon özelliği hizmetlerinin bulunmaktadır. kapsam Örneğin, ekonomisi özelliği posta ve nedeniyle birleştirilerek, hizmetin tek bir firma (veya kamu işletmesi) tarafından sunulması gibi. g) Altyapı hizmetlerinde tüketici sayısı arttıkça tüketici başına maliyetler azalır. Altyapı hizmetlerinde tüketici sayısının artması üretim ölçeğinin de artmasını gerektirdiğinden, bu artışa bağlı olarak maliyetler azalma gösterir. Bunun sonucunda da, bir tek üreticinin var olmasının en ekonomik çözüm olduğu savunulur.64 Altyapı hizmetlerinin bu özelliği, bu hizmetlerin doğal tekel olarak tanımlanmasının temel sebebidir. Tüketici sayısındaki artışa bağlı olarak üretim ölçeğindeki artış sonucunda üretim maliyetlerinin azalması, ölçek ekonomilerine neden olacak (ölçeğe göre artan getiri sağlayacak) ve bu hizmeti en geniş ölçekte sunan firma, avantaj sağlayarak piyasada zamanla tekel niteliğini taşıyacaktır. 4.3. Altyapı Yatırım Ortaklıklarının Mevzuatı Bu çalışmada altyapı yatırımlarının Kamu – Özel Sektör İşbirliği modeli ile finanse edilmesi önerilmekte olup bu modele ait mevzuatındaki gelişmeler 64 E.S. Savas, Özelleştirme -Daha İyi Bir Devlet Yönetiminin Anahtarı, (Çev: Ergun Yener), MPM yayını, Ankara, 1999. s. 62 100 İkinci Bölümde incelenmeye çalışılmıştır. Bu bölümde anılan ortaklıkların Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) mevzuatı yönünden yasal durumu ele alınacaktır. Sermaye Piyasası Kurulunun 2499 Sayılı Kuruluş Kanununun 22. maddesinin (o) bendindeki “Sermaye piyasasının gelişmesini teminen yeni sermaye piyasası kurumlarına ilişkin kuruluş, faaliyet, tasfiye ve sona erme esaslarını belirlemek ve bunları denetlemek” ve 29.4.1992 tarihli ve 3794 sayılı Kanun md. 25 ile değiştirilen “Yatırım ortaklıklarının faaliyetlerini düzenleyen 35. maddesi ile Yatırım ortaklıkları sermaye piyasası araçları, gayrimenkul, altın ve diğer kıymetli madenler portföylerini işletmek amacıyla kurulan anonim ortaklıklardır. Portföyler müstakilen bu unsurlardan oluşabileceği gibi, karma da olabilir.“ hükmüne yer verilmiştir. Bu ortaklıkların kuruluş izni alabilmeleri için 30'uncu maddenin birinci fıkrasının (f) bendinde belirtilen portföy işletmeciliği faaliyetinde bulunmak üzere Kurula başvurmaları şarttır. Yatırım ortaklıklarının portföy işletmek dışında yapabilecekleri faaliyetler Kurulca düzenlenir” ve 29.4.1992 tarihli ve 3794 sayılı Kanun md. 26 ile değiştirilen ”Yatırım ortaklıklarının kuruluş ve faaliyet şartlarını gerekli kılan 36. maddesi ile Yatırım ortaklıklarına kuruluş ve faaliyet izni verilebilmesi için; Kayıtlı sermayeli olarak anonim ortaklık şeklinde kurulmaları, Başlangıç sermayelerinin Kurulca belirlenen miktardan az olmaması, Hisse senetlerinin nakit karşılığı çıkarılması, Ticaret unvanlarında Yatırım Ortaklığı ibaresinin bulunması, Esas sözleşmelerinin bu Kanun hükümlerine uygun olması, 23.1.2008 tarih ve 5728 sayılı Kanunun 370 maddesi ile yapılan değişiklik çerçevesinde Kurucularının müflis olmaması ve Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı beş yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da Devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve 101 bu düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, bilişim sistemini engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme, banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama, kaçakçılık, vergi kaçakçılığı veya haksız mal edinme suçlarından mahkûm olmaması, gerekir. Yatırım ortaklıklarının, portföylerinde bulunduracakları kıymetler itibariyle türleri, değerleme esasları, portföy sınırlamaları, yönetim ilkeleri, kâr dağıtım esasları, saklama usul ve esasları, tabi olacakları yükümlülükler ve tasfiye ile sona ermelerine ilişkin esaslar Kurul tarafından belirlenir. Ek fıkra: 15.12.1999 tarihli ve 4487 sayılı Kanunun 16 maddesine ilave edilen fıkra ile “ Gayrimenkul yatırım ortaklıklarının kuruluşlarında ve sermaye artırımlarında, Türk Ticaret Kanunu hükümleri çerçevesinde ayni sermaye konulabilir. Ayni sermaye karşılığı çıkarılacak senetlerin halka arz esasları Kurulca düzenlenir ve bunların devrinde Türk Ticaret Kanununun 404 üncü maddesi hükmü uygulanmaz.” hükümlerine istinaden SPK 2006 yılından itibaren Temmuz 2008 tarihinde kadar yapılan çalışmalar ve toplantılar neticesinde kamu altyapılarına Kamu – Özel Sektör İşbirliği modelleri ile finansman sağlamak için “Altyapı Yatırım Ortaklıklarına İlişkin Esaslar Taslak Tebliği”ni hazırlayarak; Bakanlıklar, Üniversiteler, Odalar Meslek Kuruluşları Birliklerine gönderilerek konu hakkında görüşler istenmiş, ancak bu güne kadar bu tebliğ taslaktan öteye geçememiştir. Kurulun internet sitesinde tebliği seri ve numarası verilmeden beklemektedir Kamu sektöründe altyapı yatırımlarına ek mali kaynak yaratması imkânları araştırılarak, gelecekte, başta yerel yönetimler olmak üzere özel idareler ile kamu kurumlarının kuracakları şirketlerle tahvil ihraç ederek, ek finansman temin etme yollarını aramaktadırlar. Bu konudaki kamuya ait 102 şirketlerin tahvil ihraç etme limitleri Bakanlar Kurulunun 03.08.2009 tarih ve 2009/15344 kararının; “Halka açık anonim ortaklıkların ihraç limitleri” başlıklı ikinci maddesi ile: 1) Halka açık anonim ortaklıkların ihraç edebilecekleri borçlanma araçlarının toplam tutarı, sermaye piyasası mevzuatı çerçevesinde hazırlanmış, bağımsız denetimden geçirilmiş ve genel kurul tarafından onaylanmış son hesap dönemine ilişkin yıllık finansal tablolarda yer alan özkaynak toplamının on katını geçemez. 2) Halka arz edilmek suretiyle ihraç edilecek borçlanma araçlarının toplam tutarı, birinci fıkra çerçevesinde hesaplanan genel ihraç limitinin yarısını geçemez.” “Halka açık olmayan anonim ortaklıkların ihraç limitleri” başlıklı üçüncü maddesinde ise; 1) Halka açık olmayan anonim ortaklıkların ihraç edebilecekleri borçlanma araçlarının toplam tutarı, sermaye piyasası mevzuatı çerçevesinde hazırlanmış, bağımsız denetimden geçirilmiş ve genel kurul tarafından onaylanmış son hesap dönemine ilişkin yıllık finansal tablolarda yer alan özkaynak toplamının altı katını geçemez. 2) Halka arz edilmek suretiyle ihraç edilecek borçlanma araçlarının toplam tutarı, birinci fıkra çerçevesinde hesaplanan genel ihraç limitinin yarısını geçemez.” Hükümlerine istinaden SPK’nın yukarıdaki Bakanlar Kurulu kararına ait uygulamalarla ilgili açıklayıcı bilgiler seri. II, 23 nolu tebliği 25.11.2009 tarihinde yayınlamıştır. Kamu altyapı yatırımlarının finansmanı çerçevesinde yapılan sözleşmelerde tarafların uyuşmazlık durumunda müracaat edilecek tahkime (Tahkim taraflar arasında çıkan uyuşmazlıkların devletin resmi yargı organları yerine kendileri tarafından belirlenen hakemlerce çözümlenmesidir) ilişkin uygulamada olan kanunlardaki tahkim maddelerinin çıkacak problemlerin 103 çözümünde yeterli olmadığından, bilhassa yabancıların tahkim üzerinde ısrarla durmaları üzerine bu konuda bir dizi mevzuat değişikliğine gidilmiştir. Türk Hukukunda Tahkime Dayanak Teşkil Eden Kaynaklar65 Milli Tahkime İlişkin Kaynaklar İç tahkim kuralları da diyebileceğimiz kurallar 18.06.1927 tarih ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda (HUMK) yer almaktadır. HUMK md. 516-536 tahkime dair hükümleri içermektedir. Milletlerarası Tahkime İlişkin Kaynaklar 21.01.2000 tarih ve 4501 sayılı Kamu Hizmetleri İle İlgili İmtiyaz Şartlaşma ve Sözleşmelerinden Doğan Uyuşmazlıklarda Tahkim Yoluna Başvurulması Halinde Uyulması Gereken İlkelere Dair Kanun, 13.08.1999 tarih ve 4446 sayılı T.C. Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun, 18.12.1999 tarih ve 4492 sayılı Danıştay Kanunu ve İdari Yargılama Usulü Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, 20.12.1999 tarih ve 4493 sayılı Bazı Yatırım Hizmetlerinin Yap-İşletDevret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun, 27.11.2007 tarih ve 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun, 21.06.2001 tarih ve 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu, 08.05.1991 tarih ve 3731 sayılı Kanunla onaylanan Yabancı Hakem Kararlarının Tanınması ve Tenfizi Hakkında 10.06.1958 tarihli New York Konvansiyonu, 08.05.1991 tarih ve 3730 sayılı Kanunla onaylanan Milletlerarası Ticari Tahkime İlişkin 21.04.1961 tarihli Cenevre-Avrupa Konvansiyonu, 65 Dilaver Nişancı, Tahkim ve Milletlerarası Tahkim Kanununun Uygulama Alanı, www.diek.org.tr 104 27.05.1988 tarih ve 3453 sayılı Kanunla onaylanan Devletler ve Diğer Devletlerin Vatandaşları Arasındaki Yatırım Uyuşmazlıklarının Çözümlenmesi Hakkında 14.10.1966 tarihli sözleşme (ICSID). Ayrıca pek çok ülke ile yapılan ikili yatırım anlaşmalarında da, doğacak uyuşmazlıkların tahkim yoluyla çözümüne ilişkin hükümler bulunmaktadır. 4686 Sayılı Milletlerarası Tahkim Kanununun uygulama alanı milletlerarası tahkime ilişkin usul ve esasları düzenlemek üzere çıkarılmış özel nitelikli bir kanun olup, Kanunun uygulama alanı birinci maddesinde şu şekilde ifade edilmiştir: “Bu Kanun, yabancılık unsuru taşıyan ve tahkim yerinin Türkiye olarak belirlendiği veya bu Kanun hükümlerinin taraflar ya da hakem veya hakem kurulunca seçildiği uyuşmazlıklar hakkında uygulanır.” Finansman temini ve sermaye piyasası hususunda çok sayıda yasal düzenlemenin bulunduğu bu önemli ve karmaşık konuda, başta Yerel Yönetimlerin hızla bilgilenmesi gerekmektedir. Zira başlangıçta bilgisizlik nedeni ile atılacak yanlış bir adım, yetkililer açısından kişisel suç, zimmet vb. kovuşturmalara yol açabileceği gibi, bu çok önemli mali estrümanın yanlış kullanımı, ülkemizde yerel sermaye ile yaratılacak ek kaynakların gelecekte daha önemli başarılı işlerin yapılmasına giden yolunu, oluşan olumsuz hava nedeni ile de tıkayabilecektir. 4.4. Altyapı Yatırım Ortaklıklarının Uygulama Şekilleri Altyapı yatırım ortaklıkları SPK’nun taslak tebliğinde belirtilen esaslara göre henüz bir AYO kurulamamasına karşın, öteden beri KÖSİ modelleri çerçevesinde gerek merkezi hükümet kuruluşları ve gerekse belediyeler çeşitli alanlardaki yatırımlar tamamlanarak üretime geçmiştir. Sermaye Piyasası Kurulu Altyapı Yatırım Ortaklıklarına İlişkin Esaslar Hakkında Taslak Tebliği elektronik ortamda görüşe açılmış ve ilgilenen 105 kurumların bu konuya ilişkin görüşlerini, Kurulun e-posta adresine gönderebilecekleri belirtilmiştir. KÖSİ modellerinin merkezi hükümet ile yerel yönetimlerce pek çok altyapı yatırımlarında kullanılmaktadır. Bu uygulamaların başarılı olanlarının yanında kamu yönünden problemli olanları da bulunmaktadır. Başta belediyeler olmak üzere kamu sektörü altyapı yatırımlarının sermaye piyasaları yoluyla finansmanında yatırım ortaklığı şeklinde faaliyet gösterecek yeni bir şirket modeli öngörülmektedir. Kamu altyapı yatırımlarının hızlandırılabilmesi ve sermaye piyasalarının yaygınlaştırılması amaçlanmakta ve altyapıların finansmanında Hazine garantisi güvencesi gerektirmeden özel sektör şirketlerinin yönetim ve finansman bakımından SPK düzenlemelerine uyum sağlayabilecek, fizibilitesi ve değerlendirilmesi yapılmış, altyapı projeleri şirketlerin ana faaliyet konusunu olacaktır. Bu modelle, Yap-İşlet-Devret modeli çerçevesinde kamu tarafından yaptırılan veya özellikle belediyeler tarafından yürütülen altyapı yatırım ve hizmetlerinin özkaynakla finanse edilmesi, böylece şirket paylarının; nitelikli yatırımcılar ile önceden belirlenmiş yatırımcılara veya halka arz edilmek suretiyle sermayenin tabana yayılması sağlanacaktır. Ayrıca, şirketler tarafından yapılacak tahvil ihracıyla (çıkarılması) finansman olanakları çeşitlendirilecektir. Sermaye piyasaları kuruluşu olarak faaliyette bulunacak olan AYO’ların, kurucularına ve kuruluş usullerine, portföy işletmeciliği faaliyet izinlerine, organizasyon yapılarına, ihraç edecekleri sermaye piyasası araçlarının SPK kaydına alınmasına, yatırım faaliyetlerine, kamuyu aydınlatma ve yatırımcıların bilgilendirilmesi yükümlülüklerine ilişkin esaslar getirilerek, güvenli bir sistem oluşturulma doğrultusunda çalışmalar sürdürülmektedir. Düzenlemelerle ilgili açıklamalar aşağıda sunulmuştur. 106 4.4.1. Ortaklıkların Kuruluşu AYO'nın kayıtlı sermayeli olarak asgari 100 milyon TL başlangıç sermayesiyle kurulması öngörülmüştür. Kurucular sadece kamu birimleri ile kısıtlanmamış, belirli şartları taşıyan herkesin kurucu olmasına imkân tanınmıştır. Ancak, kuruculardan biri AYO sermayesinin %25'ine sahip mali yeterliliği haiz bir lider sermayedar olacaktır. Ortak veya lider sermayedar olacak kamu kurumu niteliğindeki kurucularda aranan şartlar ise esnek tutulmuştur. Bu şekilde, kamuya, özellikle de belediyelere, altyapı yatırımlarını gerçekleştirebilmeleri için kolaylık tanınması öngörülmüştür. 4.4.2. Ortaklığın Faaliyet Alanı AYO'ları esas olarak, Yap-İşlet-Devret modeli çerçevesinde merkezi yönetim kapsamındaki Kuruluşlar, Belediyeler, özel idareler ve KİT'ler tarafından yürütülen altyapı yatırım hizmetleri ve projeleri ile altyapı projelerini gerçekleştirmek üzere belediyeler tarafından kurulan altyapı yatırım şirketlerine ortak olunacaktır. Bunlara dayalı haklar ve finansal araçlar da portföye dâhil edilebilecektir. Portföyde yer alacak altyapı yatırım projelerinin kamu yararına hizmet eden nitelik taşıması, öngörülebilir nakit akımlarına sahip olması, fizibilite/proje değerleme çalışmalarının yapılmış ve gerekli tüm yasal izinlerinin alınmış olması ön şart olarak belirlenmiştir. 107 4.4.3. AYO'nın ve AYO Portföyünün Yönetimi AYO'nın ve AYO portföyünün, kamu idaresinden bağımsız bir şekilde yönetilebilmesi ve modelin kalitesinin artırılabilmesi için profesyonel ve bağımsız yöneticilere ilişkin şartlara yer verilmiştir. Bu şartların belirlenmesinde, SPK’ca yayımlanan kurumsal yönetim ilkeleri esas alınmıştır. 4.4.4. AYO Paylarının Arzı AYO'nın çıkarılmış sermayesinin asgari %49'u oranındaki paylarının belli bir süre sonunda nitelikli yatırımcılara veya önceden belirlenmiş yatırımcılara veya halka arz edilmesi zorunlu tutulmuştur. 4.4.5. AYO Portföyünün Finansmanı AYO, finansman ihtiyacının özkaynak ile karşılanması amacıyla paylarını yerli ve yabancı yatırımcılara arz edecektir. Bunların yanında, tahvil, bono veya yapılandırılmış diğer borçlanma senetleri ihracı imkânıyla AYO'ların finansman alternatifleri çeşitlendirilebilecektir. 4.4.6. Diğer Düzenlemeler Yukarıdakilere ilave olarak aşağıdaki konularda düzenlemeler yapılmıştır: Altyapı Yatırım Ortaklıkları altyapı yatırım ve projelerinin inşaat ve yapım işlerini kendileri üstlenemeyecektir. Altyapı Yatırım Ortaklıkları portföyünde yer alan altyapı yatırım ve hizmet projeleri kapsamında inşa edilmiş veya edilmekte olan tesislerin 108 oluşabilecek her tür hasara karşı rayiç değerleri dikkate alınarak sigortalanması zorunlu tutulmuştur. Altyapı Yatırım Ortaklıklarının yapacağı portföye alım işlemleri, portföyden satış işlemleri ve diğer portföy işlemleri ekspertiz değerleri dikkate alınarak gerçekleştirilecektir. Kamu – Özel Sektör İşbirliği Modellerinin diğer uygulamalarında ortaklık paylarının, yani sermayelerinin herhangi bir oran nisbetinde miktarın halka veya diğer yatırımcılara satılma mecburiyeti bulunmamaktadır. 14.Temmuz.2009 tarih ve 2009/15199 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararının uygulanmasına ait 28.Temmuz.2009 tarihinde Hazine Müsteşarlığı’nca yayınlanan “Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Kararın Uygulanmasına İlişkin Tebliğe” (Tebliğ No.2009/1) istinaden KÖSİ modellerinde yapılacak işler ve kurulacak ortaklıklarda aşağıdaki konularda indirimlerden yararlanabileceklerdir. Teşvik Belgesi alınması kaydı ile Katma Değer Vergisi İstisnası: Teşvik belgesi kapsamında yapılacak makine ve teçhizat ithal ve yerli teslimleri katma değer vergisinden istisna edilir. Faiz desteği uygulaması: Bölgesel desteklerden yararlanacak yatırımlar için bankalardan kullanılacak en az bir yıl vadeli kredilerin teşvik belgesinde kayıtlı sabit yatırım tutarının %70’ine kadar olan kısmı için ödenecek faizin veya kar payı vergilerden indirilir. Gümrük Vergisi muafiyeti: Teşvik belgesi kapsamındaki yatırım malları ile otomobil ve hafif ticari araç, vs. ithali, yürürlükteki İthalat Rejimi Kararı gereğince ödenmesi gereken Gümrük Vergisinden muaftır. 109 Sigorta primi işveren hissesi desteği: Büyük ölçekli yatırımlar ile bölgesel uygulama kapsamında desteklenen yatırımlardan, teşvik belgesinde kayıtlı istihdam öngörüleri ile tutarlı olmak kaydıyla sigorta primi işveren payları istisnası (bölgelere göre sürelerde) uygulanır. Vergi indirimi: Büyük ölçekli yatırımlar ile bölgesel uygulama kapsamında gerçekleştirilen yatırımlarda, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 5838 ve 5904 sayılı Kanunlar ile değişik 32/A maddesi çerçevesinde, Kurumlar veya Gelir Vergisine uygulanacak indirim oranları ile yatırıma katkı oranları (tebliğdeki tablolar) vergilerden indirilir. 4.5. Altyapı Yatırım Ortaklıkları Faydalarının Değerlendirilmesi Altyapı Yatırım Ortaklıklarının kurulması ile Kamu – Özel Sektör İşbirliği modelleri kullanılarak aşağıdaki faydalar sağlanabilir: Kamu yatırımları için bütçelerden bulunamadığından giderek azalmaktadır. ayrılan paylar kaynak Yatırımları programlanan sürelerde bitirebilmek için bütçe dışı kaynak temin edilebilecektir. Nüfus artışında dünyanın sayılı ülkeleri arasında yer almaktayız, bu nedenle artan nüfus oranında ilave altyapı yatırımlarının yapılması demektir. Özel sektörce; altyapı yatırımlarının planlanan sürede bitirme becerisiyle yatırımlar istenilen zamanlarda bitirilecektir. Yatırımları gerçekleştirme süreleri kısalacaktır. 110 Siyasi oy kaygıları ile yapılmak istenen gereksiz ve verimsiz yatırımlar ise özel sektör tarafından rağbet edilmeyeceğinden bu tür yatırımlar yapılamayacaktır. Kamu altyapı yatırımları, Kamu – Özel Sektör İşbirliği modelleri ile devletin risk payı asgariye seviyeye indirilmektedir. Kamu – Özel Sektör İşbirliği ile yapılmakta olan yatırımlar arttıkça, bu konularda gerek kamuda ve gerekse özel sektörde ihtisaslaşma olacak, bürokratik işlemler daha süratli tamamlanacaktır. Altyapı Yatırım Ortaklıkları için bünyeleri dışından ek finans temin etme imkânları sağlanmaktadır. Ortaklık hisse senedi çıkararak, yeni ortaklar alınabileceği gibi tahvil çıkarılarak ek finansman temin edilebilecektir. Yapılacak finansman talepleri SPK tarafından takip edildiği için, yatırımcılara güven verilecektir. Özelleştirmenin menfi propagandası olan “devletin malı satılıyor” söylemleri ile oluşturulacak önyargılar ortadan kaldırılmış olacak, bilhassa YİD modelinde sözleşme süresi sonunda tesisler devlete iade edilecektir. Tesislerin inşaatının başka firma tarafından üstlenilmesinden dolayı maliyetlerin yüksek gösterilmekte olduğu gibi söylentiler de önlenebilecektir. Proje süresinde devletin denetim ve kontrolleri bakımından etkin rolü devam edecektir. Üretilen mamul ve hizmet ücretinin belirlenmesinde yine devlet söz sahibidir. 111 Özel sektörün devletin altyapı sektörüne sağlayabileceği faydaları aşağıdaki şekilde sıralayabiliriz.66 a. Her şeyden önce özel sektör; yeni, ilk defa uygulama alanı bulacak şekilde tasarlanmış, kullanıcı tarafından finansmanı sağlanan ve karlı projeleri devlete sunabilmektedir. Bunun yanında da rehabilitasyon, yenilenme ve genişleme ihtiyacı olan eski projeler için de benzer faydalar yine özel sektör tarafından karşılanabilecektir. b. Devlet projeleri, genellikle gerçekleştirilebilen, ekonomik yeterli kaynak olmayan, hazır politik olduğunda gerekçeli, şahsi egoların ön plana çıkmasından başka bir işe yaramayan anlamsız büyük yapıtlardır. Özel sektör piyasa koşullarına göre oluşan ve kullanıcıların satın alırken zorlanmadığı mal ve hizmet fiyatları ile kendi kendine finansman yaratarak topluma yeni projeleri kazandırabilmektedir. c. Projelerin en başından itibaren, özel sponsorlar ile tecrübeli ticari kreditörlerin işin içinde olmasından dolayı, teknik ve finansal açıdan oldukça mükemmel çalışmaların yapıldığını söylemek mümkündür. d. Özel sektör, kullanımı çok zor ve sınırlı olan kamu kaynakları yerine, özel sermaye piyasalarına girerek, yüksek riskten ve buna karşılık yüksek getiriden hoşlanan yatırımcıları finansman konusunda ikna etmeyi başarabilmektedir. Bunun başarılması halinde de kamu fonları diğer projeler için atıl kalmakta, kamu bütçeleri daha az açık vererek kamunun kredilendirilme karne notunun yükselmesi sağlanmaktadır. e. İnşaat süresi dikkate alındığında da, özel teşebbüsün kamuya göre daha hızlı ve daha az maliyetli olduğunu söylemek gerçekçi olacaktır. Burada diğer bir olgu ise, devletin aşırı bürokratik yapısı, teftiş 66 Enver Güney, Kamu hizmetleri ve altyapıda kamu – özel işbirliği, Yaklaşım Dergisi, Sayı 19, Şubat 2005 112 mekanizmasının getirdiği endişeler, ucuz ve daha düşük kaliteli yüklenicilerin ihaleleri kazanması, ayrıca karışık ihale prosedürüne karşılık, özel teşebbüsün bu açıdan da daha hızlı ve güvenilir bir çizgi çizebilmesi ve işi geliştiren yatırımcıların işi süratle tamamlama sürecine girebilmeleridir. f. Özel teşebbüs kamu düzenleyici otoritelerinin koyduğu kurallara sıkı sıkıya uymakta (çevre ve su kalitesi gibi) ve bu konuda devlete göre daha ağır bir maliyete katlanmasına rağmen, daha etkin ve verimli çalışabilmektedir. g. Vergi ödeyen özel şirketler vergi gelirleri için daha önce olmayan bir kaynak yaratacaklardır. Özel sektörün geliştirdiği projeler, bir TL yatırım maliyetine karşılık en az iki TL tutarında yeni vergi ve hizmet geliri yaratabilmektedir. h. Özel sektör en azından kamunun üzerinde kalması mümkün olan bir riski üzerine almaktadır. i. Proje süresince yeni teknoloji getiren özel yatırımcı, aynı zamanda kamu personelini de süreç içinde eğitmektedir. j. Özel teşebbüsün girişimi sayesinde, daha önce benzer bir projenin olmaması (benchmark-kıyaslama) nedeniyle ekonomik anlamda karşılaştırma olanağı olmayan ve bu nedenle gerçek maliyetleri tahmin edilemeyen kamu projelerinin etkinliklerinin daha doğru bir şekilde değerlendirilmesi sağlanabilmektedir. 113 4.6. Altyapı Yatırım Ortaklıklarının Diğer Alternatifleri ile Karşılaştırılması Altyapı yatırımları finansmanı önceki bölümlerde de izah edildiği üzere; bütçeden ayrılan ödeneklerle, bütçe dışı kaynaklardan ise krediler ile fon kaynaklarıyla yatırımlar gerçekleştirilmeye çalışılmaktadır. Bu kaynaklar sonuç itibariyle; öz kaynak, tahvil, hazine bonosu ve kredi olarak neticede bütçelerden karşılanacaktır. Kamu – Özel Sektör İşbirliği modelleri ile yapılacak olan yatırımların karşısında; devlet bütçesinde her hangi bir kaynak harcamadan, diğer bir ifade ile cebinde parası olan veya nereden finansman temin edeceğini de bildiren bir yatırımcı kuruluş olarak, Altyapı Yatırım Ortaklıkları statüsü ortaya çıkmaktadır. Altyapı yatırımları için gerekli olan plan, proje, inşaat giderleri için finansman kaynağı bulduğu gibi işletme giderlerini de karşılayacak ve üretimi gerçekleştirilecek, kamuya bedeli karşılığında ürettiği mal ve hizmeti sunacaktır. Altyapı yatırım ortaklıklarının bir diğer özelliği ise sermaye piyasalarının tabana yayılmasına imkân tanıyacağı, böylelikle sermaye piyasasının sağlam temellere oturtulması sağlanacaktır.67 “Bilindiği üzere sermaye piyasasında menkul kıymetlerin ilk kez satıldığı birincil piyasa ile daha sonraki alım satımların yapıldığı ikincil piyasa arasında çok güçlü bir iletişim ve ilişki vardır. İkincil piyasa yeterince gelişmemişse birincil piyasayı istenen düzeye getirmek çok güç olacaktır. Bu nedenle ülkemizde, kamu projelerinin veya yatırımlarının menkul kıymetlere dönüştürülmesi gündeme getirildiğinde ikincil piyasanın önemi unutulmamalı ve bu menkul kıymetlerin işlem göreceği piyasalar dikkatle düzenlenmelidir. 67 T. Metin Ayışık, Kamu altyapı yatırımlarının sermaye piyasası aracılığıyla finansmanı, SPK, Ankara, 2006 114 Türkiye'de kamu idarelerinin gerek bitmiş ve gelir getiren, gerekse henüz başlangıç aşamasında olan ve ileride gelir getirmesi beklenen projelerinin menkul kıymetleştirilmesi durumunda, bunların özenle oluşturulan ve kamunun yeterince aydınlatıldığı şeffaf bir ikincil piyasada talep göreceğini tahmin ediyoruz.” Başta belediyeler olmak üzere pek çok kamu sektörü altyapı yatırımları finansman ihtiyaçlarını bütçe içi ve dışı kaynaklardan karşılarken hazine tarafından garanti verilmektedirler. Dolayısıyla bu garantiler neticesinde ödemelerin yapılmaması sebebiyle çoğu kez Hazinenin üzerine kalmaktadır. Altyapı Yatırım Ortaklıkları altyapı yatırımlarına ait finansmanı kendileri bulacağından, borçlanma veya kredilerden dolayı Hazine üzerinden garanti yükü de kalkmış olacağı gibi, Hazine herhangi bir yükümlülük altına girmeyecektir. Diğer bir olmayacağından, Hazine ifade adına; ile dış ekonomik borç ödemeleri değerlendirmeler içerisinde dış borç tablolarına lehte olumlu olarak yansıyacaktır. Altyapı yönetimlerinde yatırım ortaklıkları SPK’nın taslak tebliğ ile düzenlemelerine özel sektör uyum aranacak, şirket fizibilite ve değerlemesi yapılmış altyapı yatırım projeleri, şirketin ana faaliyet konusu olacak, yapılacak altyapı yatırım ve hizmet tesisleri özkaynaklar ile finanse edilecek, bu şirketlerin payları (% 49 gibi yüksek oranda) nitelikli yatırımcılara, önceden belirlenmiş yatırımcılara veya halka arz edilmek suretiyle AYO sermayelerinin tabana yayılması sağlanacağı gibi borçlanma yoluyla çıkaracağı tahvillerle finansman imkânları çeşitlendirilecek, bu işlemler de SPK’nın bilgisi ve denetimi altında yapılacaktır. Kamu – Özel Sektör İşbirliği Modellerinin diğer uygulamalarında ortaklık paylarının, yani sermaye her hangi oran nisbetinde bir miktarının halka veya diğer yatırımcılara satılma mecburiyeti bulunmamaktadır. 115 Altyapı Yatırım Ortaklıklarının sermayelerinin %49’una kadar oranda mevcut ortakların dışına satılması ilerde yönetim zafiyeti olarak ortaya çıkabilir. Bu hisselerin çoğunu eline geçiren yatırımcılar yönetimde söz sahibi olabilirler. Altyapı Yatırım Ortaklıkları sermayesinin halka arzı uzun zaman alabilir. Bu durumda yatırımlar finansman bakımından dar boğaza gireceği gibi tesislerin işletmeye açılma zamanı gecikebilir. Altyapı Yatırım Ortaklıkları sermayesinin halka ve iştirakçilere arz edilememesi durumunda yeni finansman kaynakları aranmak zorunda kalınacaktır. SONUÇ Dünyayı sarsan ekonomik kriz nedeniyle pek çok ülke yatırımlarını hatta cari giderlerini bile karşılamakta zorlandığı görülmektedir. Bu küresel kriz ülkemizi de olumsuz olarak etkilemiştir. Hükümetin piyasaları canlandırmak için bazı sektörleri direkt veya endirekt olarak çeşitli teşviklerle koruduğu gözlenmektedir. Bu tedbirlerden; vergi ve sigorta prim ödemelerini taksitlendirmek ile bir kısım gecikme zamlarından vazgeçmekte, hatta bazı sektörlerde sigorta primlerinin bir kısmını üstlenilmektedir. Gelişmekte olan ülkemizin ekonomik kriz öncesinde dahi kamu yatırımları finansmanında zorlandığı görülmektedir. Bu durum hükümetlerin kamu yatırımlarının finansmanında devamlı olarak alternatif kaynak arayışı ve çözüm üretme çalışmaları sürdürülmektedir. Kamu – Özel Sektör İşbirliği modellerinden özellikle YİD ile Yİ modelleri yoğunlukla kullanılarak, bazı sektörlerdeki (elektrik temini) dar boğazlar giderilmiştir. Bu modellerle yapılan sözleşmelerle ilgili karşılaşılan problemlerin çözümü için zaman zaman yasalar ve yönetmelikler çıkarılmış, mevcutlara da ayrıca bazı maddeler eklenerek dar boğazların giderilmesine çalışılmıştır. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler altyapı yatırımlarını KÖSİ uygulamaları ile çözülmesi gerektiği yolunda fikir birliği halindedirler. Kamu - Özel Sektör İşbirliği uygulamalarında riski kamu ile özel sektör birlikte paylaşmaktadırlar, devlet bu yatırımları gerçekleştirmek için bütçe imkânlarını kullansa risk tamamen kamuya ait olacaktır. KÖSİ modeli uygulamalarında kayıp ve kaçaklar ( Elektrik ve su) özel sektörün sıkı takipçiliği ile önlenmekte, ancak sözleşmeler hazırlanırken hassas hesaplar yapılmadığından kamuca istenmeyen mali ödemelerle karşı 117 karşıya gelinmektedir. Diğer bir ifade ile elektrik ve su kullanım kapasiteleri iyi hesaplanmadığından al ya da öde prensibi sebebiyle tesislerde üretilen ancak kamu tarafından kullanılmayan elektrik ve su bedelleri ödenmektedir Kamu – Özel Sektör İşbirliği uygulamaları; altyapı yatırımlarının kamuya yüklediği finansman yükü özel sektör tarafından üstlenilmektedir. Özel sektör kaliteyi ve ekonomik etkinliği yakalamak zorundadır. Teknolojiyi, üretimdeki yenilenmeleri ve iyi yönetimi yakalayamaz ise zarar kaçınılmaz olacaktır. KÖSİ uygulamalarında finansman temini bakımından sermaye piyasalarından en ucuz ve uygun vadeli finansman masrafı asgari düzeyde olan alternatifler kullanılacaktır. Kamu – Özel Sektör İşbirliği uygulamaları ile tesislerin işletilmesinde en ekonomik çalıştırma yöntemi aranıp uygulanacağından verimli hale gelebilecektir. KÖSİ uygulamaları ile altyapı yatırımlarının tamamlanması neticesinde istihdam imkânları artabilecektir. Kamu – Özel Sektör İşbirliği uygulamaları; sermaye piyasalarında birincil ve ikincil piyasaların oluşmasına katkı sağlayacak, sermayenin tabana yayılması ile küçük tasarruf sahiplerinin de sistemin içine alınmasına öncülük edebilecektir. Altyapı Yatırım Ortaklıkları ile kurulan şirketlerin; yönetim, sermaye, ortaklar, hisse senedi, tahvil sahipleri ile yapılacak iş bir bakıma SPK’nun gözetimi ve denetimi altında olacağından bu ortaklıklarla ilgili olan kişi ve kurumlar da bir bakıma korunmuş olacak, yanlış yapılmadan hatalar önlenebilecektir. Altyapı Yatırım Ortaklıkları sermaye payının %49 oranında yatırımcılara veya halka arzı ne kadar sürede nakde dönüştürüleceği belli değildir. Bu payların satılamamasında tesislerin inşaatı durabilir. Ayrıca bu payların belirli 118 kesimin elinde toplanması halinde yönetim değişiklikleri gündeme gelebilecektir. Altyapı Yatırım Ortaklıkları sermaye payının %49 oranında yatırımcılara veya halka arzında temsil hakkı %51 hisse sahiplerinde bırakılarak yönetim zafiyeti önlenebilir. Altyapı Yatırım Ortaklıklarının yapılandırılabilmesi için hazırlanan taslak tebliğin asıl tebliğ olarak yayınlanması yatırımcılarda oluşacak tereddütleri giderebilecektir. Sermaye Piyasası Kurulu’nca Altyapı Yatırım Ortaklıklarının kuruluş ve işleyişine dair taslak tebliğ; gözden geçirilmek veya esas olarak yayınlanmak için mi kaldırılmış, bu konuda Web Sitesinde Haziran 2010 ayı itibariyle bir açıklama yapılmamıştır. Kamu – Özel Sektör İşbirliği modelindeki işlemlerde süratle karar verilebilmesi için bir kurum şeklinde organizasyon oluşturulmalıdır. Böyle bir yapının oluşturulması altyapı yatırımlarının planlanması, projelendirilmesi, ihale edilmesi, sözleşmelerinin akdedilmesi, tesis ve hizmetlerin yürütülmesi, kontrollerinin yapılması, tesislerde üretilen mal ve hizmetler için bedel tespitinin yapılması, işletme süresi sonunda tesislerin teslim alınması ve değerlendirilmesi konularında yapılacak işlemlerde ihtisaslaşma olacağından, hizmetlerin verilmesinde hata yapma oranı da düşmüş olacaktır. KÖSİ uygulamalarının organizasyona gidilmesinde ise; altyapı yatırım ortaklıkları şeklinde bu ortaklıkların kuruluş, yönetim ve finansman temindeki öz kaynak ve yabancı kaynakların ne şekilde temin edilerek yürütüleceğini, ek finansman alternatiflerinde izleyecekleri yolun belirlenmesinde SPK’ nun denetiminde oluşturulmasında etkili olabilecektir. birincil ve ikincil piyasaların 119 Kamu – Özel Sektör İşbirliği Modellerinin diğer uygulamalarında ortaklık paylarının, yani sermayelerinin her hangi oran nispetinde bir miktarının halka veya diğer yatırımcılara satılma mecburiyeti bulunmamaktadır. Kamu altyapı yatırımlarına bütçe imkânları ile kaynak bulamadığı için, bu altyapı yatırımlarının öncelik sıralaması yapılarak, fizibilite raporlarının hazırlanarak ve gerekli işlemler tamamlandıktan sonra bir an önce özel sektör işbirlikleri ile çalışılarak verimli hale getirilmelidirler. Ülkemizde kamuya ait tesislerde; yöneticilerinin politik düşüncelerle atanması, üretimdeki makinelerin eski olması, teknolojide seri ve kaliteli üretim yapılamaması, yenileme ve ilave yatırımlar için yeterli kaynak bulunamaması gibi nedenlerle ürün maliyetleri yüksek fiyatlara mal olmaktadır. Elde edilen maliyetlerle özel sektör ile rekabet edilememektedir. Bu sebeple zarar eden kurum ve kuruluşların kamunun elinden çıkarılması yolları aranmaktadır. 120 KAYNAKÇA BULUTOĞLU, Kenan, Kamu Ekonomisine Giriş – Devletin Ekonomik Bir Kuramı, Filiz Kitabevi, İstanbul,1988 AKSOY, Şerafettin, Kamu Bütçesi, Filiz Yayınları, İstanbul, 1993 SNA, System of National Accounts, Washington, D.C. World Bank Publications,1993 Çelebi, M. A. İktisat Teorisinde Alternatif Yatırım Modelleri, 1995 EDİZDOĞAN, Nihat, Kamu Bütçesi, Ekin Kitabevi,1995 AYANOĞLU K. vd. Kamu Yatırım Projelerinin Planlanması ve Analizi, 1996 BAŞTÜZEL, Hülya, Türkiye’de kamu sektörü yatırımlarının finansman yöntemleri ve otoyol yapım projelerinin bir değerlendirmesi, HM. Doktora Tezi, 1997 COŞKUN, Can Aktan, Değişim ve Devlet, TİSK Yayınları, Ankara, 1998 GÜNEŞ, Cengiz, Yap-İşlet, Yap-İşlet-Devret, İşletme Hakkı Devirleri ve Vergi Uygulamaları, Yaklaşım Yayınları, 1999 SAVAŞ, E.S. Özelleştirme -Daha İyi Bir Devlet Yönetiminin Anahtarı, (Çev: Ergun Yener), MPM Yayını, Ankara, 1999 121 ACHTERBERG, Rossana, “Competition Policy and Regulation: A Case Study of Telecommunications”, Development Southern Africa, Vol.17, No.3, September 2000 HEİTGER, B. “The Scope of Goverment and Its Impact on Economic Growth in OECD Countries”, Kiel Working Paper, 2001 İMRE, Erol, Türkiye’de Yap-İşlet-Devret Modeli; Yasal Çatısı, Uygulaması, YDK, 2001 Özel İhtisas Komisyonu Raporu, Sekizinci Beş Yılık Kalkınma Planı, Kamu yatırımlarının planlanması ve uygulanmasında etkinlik, DPT 2001 Sekizinci Beş Yılık Kalkınma Planı, Kamu Hizmetlerinde Etkinliğin Artırılması, Kamu Yatırımlarının planlanması ve uygulanmasında etkinlik, DPT 2001 ARDIYOK, Şahin, Doğal Tekeller ve Düzenleyici Kurumlar, Türkiye İçin Düzenleyici Kurum Modeli, Rekabet Kurumu, Ankara, 2002 Anadolu Üniversitesi; Devlet Bütçesi, A.Ö. F. Yayını, No: 840, 2002 EMEK, Uğur, “Posta Hizmetlerinde Özelleştirme, Regülâsyon ve Rekabet”, Rekabet Dergisi, Sayı 9, Ocak - Şubat - Mart 2002 AKCOLLU, F. Yeşim, "Elektrik Sektöründe Rekabet ve Regülâsyon", Rekabet Kurumu Uzmanlık Tezleri Serisi, Rekabet Kurumu, Ankara, 2003 LOANNİS N. Kessides, Reforming Infrastructure –Privatization, Regulation, and Competition, The World Bank, Oxford University Press, 2004 122 Coşkun, Can Aktan v.d., Altyapı Ekonomisi, Altyapı Hizmetlerinde Serbestleşme ve Özelleştirme, Ankara, Seçkin Yayınevi, Mart 2005 GÜNEY, Enver, Kamu hizmetleri ve altyapıda kamu- özel işbirliği, Yaklaşım Dergisi, Şubat 2005 EŞİYOK, B. Ali, AB Sürecinde Türkiye’de Kalkınmanın Dinamikleri, Sabit Sermaye Yatırımları, Tasarruflar ve Büyüme, TKB, 2005 AKÇAY, Belgin, Altyapı yatırımlarının finansmanında Kamu Sektörü, SPK, 2006 Devlet Planlama Teşkilatı, Dokuzuncu Kalkınma Planı, (2007 – 2013) TBMM Kararı, 2006 TAN, Turgut, Kamu hizmeti imtiyazından “Yap-İşlet-Devret Modeline”, TKB, 2006 KESKİNEL, Fikret, Türkiye de elektrik üretimi ve doğalgaz kombine çevrim santraları, İstanbul Bülten Sayı 87, 2006 SARISU, Ayhan, Kamu Yatırımlarında israf: Kim, Kimin Parasını Nasıl Harcamalı? Yaklaşım Dergisi, 2006 GENÇ, Ömür; ERTUĞRUL, Erdal; Altyapı yatırımlarının finansmanı, TKB, 2007 AYIŞIK, T. Metin, Kamu Altyapı Yatırımlarının Sermaye Piyasası Aracılığıyla Finansmanı, TSPAKB, 2007 GORBON, Mete, Sermaye Piyasaları ile altyapı Yatırımlarının Finansmanı, İş Yatırım, 2007 123 TEKİN, Ali Güner, Kamu – Özel Sektör İşbirlikleri ve Kamu – Özel Ortaklıkları İdarecinin Sesi Dergisi, Cilt 21 Sayı 122 Mayıs-Haziran 2007 YILMAZ, Hakkı Hakan, İstikrar programlarında Mali uyumda Kalite Sorunu: 2000 Sonrası Dönem Türkiye Deneyimi, Tepav, 2007 ÖZTAŞKIN, Burcu, Altyapı Yatırımlarının Ortaklıkları, www.Akitera.com, 2008 2009-2011 Dönemi Yatırım Programı Hazırlıkları Genelgesi, DPT 2008 2009-2011 Dönemi Yatırım Programı Hazırlama Rehberi, DPT 2008 GÜLEN, Fikret, Özelleştirme, Yap-İşlet-Devret, Kamu Özel Sektör İşbirliği, Yayed, 2008 NİŞANCI, Dilaver,, Tahkim ve Milletlerarası Tahkim Kanununun Uygulama Alanı,www.diek.org.tr 2008 ÖZCAN, Tahir, Yap-İşlet-Devret Modelleri ve Vergisel Problemleri, www.kobiline.com 2008 SEVİL, Güven; BAŞAR, Mehmet; Yap işlet Devret Modelinde karşılaşılan riskler ve Finansal Riskin Önlenmesinde SWAP tekniğinin kullanımı, Anadolu Üniversitesi, 2008 EROL, Turan, Bütçe Üzerinden Önemli Bir Yük Kalkıyor. SPK, 2008 TUNCİL, Veysel, Kamu Hizmeti, www.turkhukuksitesi.com , 2008 SARISU, Ayhan, Kamu ve özel işbirlikleri, Yaklaşım Yayınları, Kasım 2009 124 ODER, Burak; ATİYAS, İzak; Türkiye’de Özelleştirmenin Hukuk ve Ekonomisi, Tepav, 2008 GATTİ, Anine, İztuzu Avrupa’nın En Güzel Kumsalı, Time Online, www.ockkb.gov.tr 2008 Altyapı Yatırım Ortaklıklarına İlişkin Esaslar Taslak Tebliği, SPK, 2008 Genel Ekonomik Hedefler ve Yatırımlar, DPT 2008, 2009 ŞİMŞEK, Mustafa; BAYRAKTAR, Fulya; TOSUN, Mustafa; Ekonomik Gelişmeler Özet Değerlendirme Raporu Şubat 2009/1, TKB, 2009 Altyapı Gayrimenkul Yatırım Ortaklıklarına İlişkin Esaslar Tebliği, Seri: IV. No. 24, SPK 2009 Kurumlarla ilgili e-posta adresleri: www.spk.gov.tr www.tuik.gov.tr www.toki.gov.tr www.dpt.gov.tr www.gib.gov.tr www.tkb.gov.tr www.oib.gov.tr www.hazine.gov.tr www.imkb.gov.tr www.tcmb.gov.tr www.yayed.com.tr www. [email protected] www.bumko.gov.tr www.ockkb.gov.tr www.tekplatform.com www.akademiktisat.net www.diek.org.tr www.ockkb.gov.tr www.akademiktisat.net 125 EKLER 126 T.C BAŞBAKANLIK ÖZEL ÇEVRE KORUMA KURUM BAŞKANLIĞI MUĞLA İLİ ORTACA İLÇESİ DALYANAĞZI MEVKİİ GÜNÜBİRLİK TESİSLERİ YAP – KİRALA VE İŞLET – DEVRET MODELİ İLME YAPILACAK SÖZLEŞMESİ ANKARA – 1991 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140