19.1.4. Nükleer Silahlara da, Santrallere de Hayır! Nükleer Karşıtı Platform olarak 6 Ağustos 2008 günü Hiroşima ve Nagasaki’ye atılan atom bombalarıyla hayatını kaybedilenlerin anılması kapsamında Galatasaray Lisesi önünde basın açıklaması yapıldı. Basın açıklaması İKK Sekreteri Tores Dinçöz tarafından okundu. 63 yıl önce bugün Hiroşima’ya 15.000 ton patlayıcı gücüne sahip bir atom bombası atıldı. Üç gün sonrasında ise bu sefer Nagasaki’ye 22.000 ton patlayıcı gücüne sahip bir bomba atıldı. Bu bombalar bir yıl içerisinde 210 bin kişinin ölümüne sebep oldu. Beş yıl sonra bombaların etkileri sonucu ölenlerin sayısı 350 bini bulmuştu. Radyasyon nedeniyle toprağın ve suların zehirlenmesi sonucunda bölgedeki canlı hayatı yok oldu ve etkileri nesiller boyu sürdü. Bugün hâlâ bölgede çok sayıda kanser vakası görülüyor. Özellikle 11 Eylül saldırılarının bahane edilmesiyle ABD, Fransa ve İngiltere gibi bazı ülkeler nükleer silahlarını daha etkin bir şekilde kullanabilmek için yeni teknolojiler geliştiriyor. Ayrıca bu ülkeler, nükleer silahlara dair politikalarını bu silahları çatışma halinde istedikleri zaman kullanabilecek biçimde değiştiriyor. Günümüzde üretilen nükleer silahlar Hiroşima’nın 13 katını yaratabilecek güce sahip. Bugünkü nüfus yoğunluğu da göz önüne alındığında bu silahların kullanımı milyonlarca insanın ölümüne neden olabilir. Nükleer gücün zararları sadece bombalar sınırlı değildir, madalyonun diğer yüzünde ise nükleer santrallerin yarattığı tehlike var. Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’nun verilerine göre 1944-2001 yıllarında en az bir kişinin yüksek dozda radyasyona maruz kaldığı 420 kaza meydana gelmiştir. Bu kazaların altı tanesi nükleerdir ve en bilineni olan Çernobil’de üç milyon insan hayatını yitirmiştir. Bu Hiroşima ve Nagasaki’de ölenlerin altı katıdır. Bugün hala Çernobil’in etkileri bölgede sürüyor. Bugün Karadeniz bölgesinde yaşanan kanser vakalarının kayıtlarının tutulmaması bu konuya karşı hükümetlerin kayıtsız tutumlarını sergiliyor.