Lozan Çerçeve Antlaşması Sonrasında İran-Rusya

advertisement
Lozan Çerçeve Antlaşması Sonrasında İran-Rusya İlişkilerinin Geleceği
Lozan Çerçeve Antlaşması Sonrasında İran-Rusya
İlişkilerinin Geleceği
Elnur İSMAYILOV
02 Nisan 2015 tarihinde
nükleer müzakerelerle ilgili
İsviçre’nin Lozan kentinde
İran ve P5+1 ülkeleri (ABD,
İngiltere, Fransa, Rusya, Çin
ve Almanya) arasında ön
mutabakata varılması sonrasında Tahran hükümetinin
dış politikasında yeni bir
dönem başlamıştır. Bu perspektifte Tahran-Moskova
ilişkilerinin nasıl şekilleneceği de merak edilmektedir.
Batı dünyasının yıllardır
Tahran’a uyguladığı ekonomik, enerji, politik ve askeri
yaptırımlar yasal olmayan
yollarla pek çok devlet
tarafından delinmekteydi ki, bunlar
arasında Rusya’nın önemli yeri bulunmaktadır. Birçok bölgesel sorunun
çözümünde ortak pozisyon sergileyen
iki devlet, kendi çıkar alanları olarak
addettiği bölgelere Batı’nın her türlü
müdahalesini engellemeye çalışmışlardır. Ayrıca Rusya İran’ın nükleer
işbirliği alanında en büyük ortağı olarak
bilinmektedir.
Diğer taraftan Rusya’nın belli bir dönemden itibaren Birleşmiş Milletler
çerçevesinde İran’a karşı kabul edilmiş
yaptırımlara taraf olması, Gore-Çernomırdin anlaşması gereği Rusya’nın
İran’la askeri ilişkilerini askıya alması
ve S-300’lerin İran’a satılmasından
imtina etmesi zamanla iki ülke arasınwww.bilgesam.org
daki ilişkilerde soğukluk yaşanmasına
sebep olmuştur. Vladimir Putin ilk
cumhurbaşkanlığı döneminden itibaren
ise, Rusya’nın ulusal çıkarları doğrultusunda İran’la işbirliğini geliştirme stratejisi izlemiştir. Fakat 2011-2013 yılları
arasında iki ülke arasındaki yaptırımlar
nedeniyle ekonomik ilişkiler zayıflamış ve ticaret hacmi azalmıştır. Fakat
son dönemlerde iki ülke hükümetleri
arasında Kasım 2014 nükleer enerji
alanında işbirliği ve Ocak 2015’te askeri alanda işbirliği ile ilişkiler yeni bir
boyut kazanmıştır.
Bu analizde İran ve P5+1 ülkeleri arasındaki nükleer müzakerelerde mutabakata varılmasının ve taraflar arasında ön
anlaşma imzalanmasının Tahran-Mos-
kova ilişkilerine nasıl etki edeceği değerlendirmektir. Özellikle yaptırımların
kaldırılması sonrasında İran’ın kendi
enerji kaynaklarını dünya pazarlarına
çıkarması ve bu sürecin stratejik olarak
işbirliği içerisinde olduğu Rusya ile
ilişkilerini nasıl etkileyeceğine ilişkin
yorumlar yapılacaktır.
Nükleer Alanda İşbirliği
Tahran ve altı ülke arasında mutabakatın sağlanması ile Rusya-İran ilişkilerinde nükleer alanda işbirliğinin
gelişeceği tahmin edilebilir. Rusya’nın
nükleer teknolojisinin İran’ın nükleer endüstrisinin geliştirilmesi için
uzun yıllardır katkıda bulunduğu bir
gerçektir. Tarihsel boyutuyla değerlendirilirse, iki ülke arasındaki nükleer
Bilge Adamlar Stratejik Araştırmalar Merkezi (BİLGESAM)
Sayfa
1
Mecidiyeköy Yolu Caddesi, No:10, 34387 Şişli -İSTANBUL www.bilgesam.org www.bilgestrateji.com [email protected] Tel: 0212 217 65 91 - Faks: 0 212 217 65 93
© BİLGESAM Tüm hakları saklıdır. İzinsiz yayımlanamaz. Kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir.
Lozan Çerçeve Antlaşması Sonrasında İran-Rusya İlişkilerinin Geleceği
alanda işbirliği 25 Ağustos 1992 tarihli antlaşma ile başlamıştır. 1995’te Tahran-Moskova arasında Buşehr nükleer
enerji santralinin inşası antlaşması imzalanmıştır. 1995-2011
yıllarını kapsayan ve Rus nükleer uzmanlarının yardımıyla
Orta Doğu’nun ilk nükleer santrali İran’da Buşehr kentinde
inşa edilmiş1 ve Ağustos 2012’de faaliyete geçmiştir.
Sonradan Buşehr’de enerji santralinin ikinci ünitesinin inşası
konusunda Tahran-Moskova görüşmeleri gerçekleştirilmiş
ve en son olarak da, Kasım 2014’te Rusya ve İran arasında
nükleer anlaşma imzalanması ile bu alanda işbirliği için yeni
bir zemin oluşturmuştur. Rosatom2 Başkanı Sergey Kiriyenko ve İran Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Ali Ekber Salihi
tarafından imzalanmış antlaşma ile Rusya’ya, İran’ın güneyinde sekiz yeni nükleer santrali inşa etme izni verilmiştir.
Bundan başka, anlaşmada inşası tamamlanan nükleer ünitelerin yakıtlarının Rusya’da üretilmesi ve Rusya tarafından
sağlanması; aynı zamanda atıkların işlemden geçirilmek ve
depolanmak için tekrar Rusya’ya gönderilmesi kararlaştırılmıştır.3
“
“
Her ne kadar Rusya, ABD ve Batı dünyasının kendisine karşı yaptırımlar uygulamasına tepki olarak bu
antlaşmayı imzalamışsa da, antlaşmanın Uluslararası
Atom Enerji Kurumu kontrolünde ve Nükleer Silahların
Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması’na (NPT) uygun
bir şekilde düzenlemesine özen göstermiştir.
Her ne kadar Rusya, ABD ve Batı dünyasının kendisine
karşı yaptırımlar uygulamasına tepki olarak bu antlaşmayı
imzalamışsa da, antlaşmanın Uluslararası Atom Enerji Kurumu kontrolünde ve Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması’na (NPT) uygun bir şekilde düzenlemesine
özen göstermiştir. İran’la nükleer alanda işbirliği Rusya
için ekonomik olarak büyük anlam ifade etmektedir. Bunu
ekonomik yatırım şeklinde değerlendirirsek, Batı ile İran
arasında mutabakat sağlanması sonrasında, nükleer teknoloji
Rusya’nın ihracatında önem kazanacaktır. Rusya, bu antlaşmayla 2014 yılı başında nükleer işbirliği hususunda İran
ile görüşen Güney Kore ve Fransa’yı da saf dışı bırakmıştır.
1 Buşehr nükleer enerji santralinin inşasına 40 yıl önce Alman şirketi
Kraftwerk Union tarafından başlanmış; fakat 1980’de Almanya’nın
ABD’nin İran’a karşı uyguladığı yaptırımlara taraf olması sebebiyle
durdurulmuştur. 1990’larda Rusya Buşehr santralinin inşasını üstlenmiştir.
2 Rusya Devlet Atom Enerji Kuruluşu
3 “Россия и Иран договорились о строительстве в Иране новых
блоков АЭС” (Rusya ve İran yeni nükleer ünitelerin inşası konusunda anlaştı), RIA Novosti, Kasım 11, 2014, http://ria.ru/atomtec/20141111/1032771057.html (Erişim tarihi: 10 Nisan 2015)
www.bilgesam.org
Ayrıca bu antlaşma, ilk iki sene içerisinde Rusya devlet bütçesine 2 milyar dolarlık gelir sağlayacaktır ki ekonomik yaptırımlarla karşı karşıya kalan ülke için bu durum ehemmiyet
arz etmektedir.
Ekonomik İlişkiler
Genel olarak değerlendirilirse, Batılı devletlerin İran’a uyguladığı ekonomik yaptırımlar Moskova-Tahran ekonomik
ilişkilerini çok da etkilememiştir. Rusya’nın İran’a karşı uygulanan banka yaptırımına müdahil olması iki ülke arasında
ticari ilişkiler sürecini zorlaştırsa da, taraflar mal mübadelesi
yöntemiyle ekonomik ilişkilerini sürdürmekteydi. Batılı
devletlerin Rusya’ya uyguladığı ekonomik yaptırımlar,
Moskova’yı İran gibi ülkelerle ekonomik işbirliğini yeniden
ele almaya mecbur bırakmıştır. Mayıs 2014’te iki ülke cumhurbaşkanı arasında Çin’de gerçeklesen görüşmede işbirliğinin genişletilmesi gerektiği vurgusu yapılmış ve bu doğrultuda Ağustos 2014’de Moskova-Tahran arasında ekonomik
işbirliğinin geliştirilmesine dair memorandum imzalanmıştır.
Anlaşma sayesinde Rusya İran’dan yıllık yaklaşık 2,35
milyar dolar değerinde petrol ve petrol ürünü alarak, kendi
adıyla dünya piyasalarına çıkaracak; bunun karşılığında ise
Tahran hükümeti Rusya’dan tahıl4, makine ürünleri, ağır
kamyonlar gibi ürünleri alacaktır. İki ülkenin yıllık ticari
hacmi 1,3 milyar dolar civarındadır. Bankalara uygulanan
yaptırımların kaldırılması halinde ise, Rus ve İran şirketleri
herhangi bir kısıtlama olmadan bu işbirliğini daha da genişletecek ki, bu da iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin 3-4 kat
artacağı anlamına gelmektedir.
Rusya, İran pazarındaki payını artırmak niyetindedir. Fakat
yaptırımlar kaldırıldıktan sonra İran birçok ülke için yeni
bir pazar mahiyetinde olacaktır. Almanya, Fransa ve diğer
Avrupa ülkelerinin İran pazarına girmeleri ile Rusya’nın
etkisinin azalma tehlikesi mevcuttur. Almanya ve pek çok
Avrupa ülkesi Rusya’nın doğal gaz üzerindeki etkisini azaltmak için İran’la ekonomik ilişkilerini geliştirmek istemektedir. Özellikle Almanya tarihsel olarak İran’la iyi ilişkilere
sahip ülke olarak bilinmektedir ki bu da iki ülke arasında
ekonomik alanda işbirliğini geliştirmeye yardımcı olacaktır.
2004’te Almanya’nın İran’a yatırımları 5,9 milyar dolar olarak saptanmış; daha sonra ekonomik yaptırımlar dolayısıyla
yatırımlar gerçekleşememiş ve ticari ilişkiler zayıflayarak
2010’da 4,71 milyar Euro’ya düşmüş, 2014’te ise iki ülke
arasında ticaret hacmi 2,68 milyar Euro seviyesine gerilemiştir.5 Almanya Ticaret ve Sanayi Odası verilerine göre,
4 İran Rusya’dan her yıl yaklaşık 5-7 milyon ton tahıl almaktadır ki bu
oran toplam tahıl ithalatının %15-20’sine tekabül etmektedir.
5 “Sanktionen gegen Iran zügig abbauen”, Frankfurter Allgemeine, 03
Sayfa
2
Lozan Çerçeve Antlaşması Sonrasında İran-Rusya İlişkilerinin Geleceği
yaptırımların kalkmasıyla iki ülke arasında yıllık ticaret hacminin 13,4 milyar Euro’ya çıkması mümkündür.
Rusya’nın ekonomik olarak İran’daki nüfuz alanını etkileyecek başka bir gelişme ise Çin-İran ilişkileri ile ilgilidir.
2012’de İran’a uygulanan yaptırımlar sebebiyle Çin, İran’da
üretilen petrolün %50’sini ithal etmekteydi. İran yaptırımlar
kaldırıldıktan sonra üretim kapasitesini artırmak istemektedir. Günlük petrol üretimi 1,1 milyon varil olan İran, bu
rakamı yaptırımlardan önceki 2,5 milyon varil miktarına
ulaştırmak niyetindedir. Nisan 2015’te İran Devlet Petrol
Şirketi (NIOC) ve Çin’in Unipec, Sinopec ve Zhuhai Zhenrong şirketleri arasında imzalanmış anlaşma ile Çin’e petrol
ve kondensat gaz ihracatının ve Pekin hükümetinin İran’ın
petrol ve doğal gaz yatırımlarının artırılması kararlaştırılmıştır.
Askeri İlişkiler
Ukrayna krizi sonrasında Rusya’ya karşı Batılı devletlerin
uyguladığı politikalar, Moskova’yı savunma ve güvenlik
politikalarında Asya, Afrika ve Latin Amerika devletleri
ile işbirliği geliştirme stratejisi izlemeye itmiştir.Bu anlamda Moskova için İran’la askeri ilişkilerin geliştirilmesi
önemlidir ve ayrıca Tahran da son dönemlerde her alanda
olduğu gibi askeri ilişkilerde de Rusya ile sıkı işbirliği içerisindedir. Ocak 2015’te 15 yıl aradan sonra ilk defa bir Rusya
savunma bakanının İran’ı ziyaret etmesi de bu perspektiften
değerlendirilmelidir. Askeri işbirliği antlaşması ile her iki
ülke uluslararası güvenliğin ve küresel istikrarın sağlanmasını amaçladıklarını beyan etmişlerdir.
Sovyetler döneminde İran’la askeri ilişkiler gelişmiş,
Moskova İran’a kendi askeri ürün ve teknolojilerini ihraç
etmekle yetinmemiş; bir de zırhlı araç fabrikası inşa edilmesi konusunda anlaşmaya varılmıştır. Soğuk Savaş sonrası dönemde ise İran ve Rusya, Şanghay İşbirliği Örgütü
nezdinde işbirliğini geliştirmiş; İran gözlemci üye statüsü
almış ve Tahran’ın örgüte üye olmak için başvurabileceği
açıklanmıştır. Moskova-Tahran işbirliğinde özellikle, Orta
Asya, Kafkasya ve Orta Doğu bölgelerinde güvenliğin temin
edilmesi için bölge devletlerinin sorumluluklarının bulunduğu vurgulanmaktadır. Her iki ülkenin bölgede terör tehlikesine karşı tavırları, IŞİD’le mücadele politikaları benzerlik
göstermektedir.
Moskova-Tahran askeri anlaşmaları özellikle Sovyetler
Birliği’nin 1989-1991 yıllarını kapsayan son dönemlerinde
imzalanmıştır. Bu ilişkiler Mayıs 1995’te dönemin ABD
Nisan 2015, http://www.faz.net/agenturmeldungen/adhoc/deutscherhandelsverband-sanktionen-gegen-iran-zuegig-abbauen-13521348.
html (Erişim tarihi: 10 Nisan 2015)
www.bilgesam.org
Cumhurbaşkanı Bill Clinton’un Moskova ziyaretine kadar
olumlu gelişmiştir. Fakat Clinton-Yeltsin görüşmesi sonrasında Rusya’nın 1999 yılına kadar İran’la imzalamış olduğu
antlaşmaların yerine getirilmesi ve sonrasında herhangi bir
askeri içerikli anlaşma imzalanmaması kararlaştırılmıştır ki,
bu da Tahran’ın tepkisine yol açmıştır. Bu anlaşma tarihe 30
Haziran 1995 Gore-Çernomırdin Memorandumu olarak geçmiştir. Rusya, bu antlaşmayla İran’la askeri alanda her türlü
ilişkilerden vazgeçtiğini beyan etmiş ve dolayısıyla kendi
savunma sanayisi için de önemli bir pazarı kaybetmiştir.
Rusya’nın kaybının 4 milyar dolar civarında olduğu tahmin
edilmektedir.6
Kasım 1989’da imzalanmış Sovyet-İran antlaşmasıyla, Sovyetler Tahran hükümetine 1990-1994 yıllarında 1,3 milyar
dolar değerinde silah ihraç etmiştir. Bu ihracat 2 adet hava
savunma füze sistemi S-200BE (SA-5), 20 adet MiG-29
(Fulcrum) saldırı uçağı, 4 adet eğitim amaçlı MiG-29UB, 12
adet Su-24MK (Fencer) saldırı uçağı, 350 adet R-27r füzesi
ve 670 adet R-60MK hava-hava füzesi içermekteydi.7
Mayıs 1990 ve Nisan 1991’de Moskova-Tahran antlaşmaları
ile 1,6 milyar dolarlık ve 1992-1996 dönemini kapsayan
yeni bir konvansiyonel silah ihracatı gerçekleştirilmiştir.
Antlaşmalar, İran Deniz Kuvvetleri’ne 3 adet 877EKM sınıfı
dizel-elektrik denizaltısı verilmesini ve denizaltılar için 6
adet tesis inşa edilmesini de içermekteydi. Fakat bu tesislerin inşası ABD’nin baskısı sebebiyle gerçekleşmemiştir.
1994-2000 döneminde İran Silahlı Kuvvetleri’ne 12 adet
Mi-17 helikopteri, 100 adet 9K38 Igla portatif hava savunma
sistemi ve 5 adet Mi-171 nakliye uçağı satılmıştır.8
Fakat Kasım 2000’de Putin’in ilk cumhurbaşkanlığı döneminde, Rusya bu memorandumu feshetmiş ve Rosoboroneksport şirketine Tahran hükümetiyle önceden imzalanmış
olan antlaşma şartlarının tamamlanması ve yeni antlaşmalar
için yetkivermiştir. Ekim 2001’de dönemin İran Savunma
Bakanı Ali Şamhani’nin Moskova ziyaretinde bulunması
ile Moskova-Tahran askeri ilişkileri için yeni bir dönemi
başlatmıştır. Nisan 2001’de imzalanmış anlaşmaya göre
2002-2006 yılları arasında Rusya İran’a 33 adet Mi-171 ve
Mi-171Sh helikopterleri, 6 adet SU-25UBK saldırı uçağı ve
6 „Кремль отказался не от сделки Гор-Черномырдин, а от
продолжения ельцинской внешней политики“ (Kremlin Gore-Çernomırdin antlaşmasından değil, Yeltsin dış politikasının devam ettirilmesinden imtina etmiştir), Nezavisimaya Gazeta, Kasım 24, 2000,
http://www.ng.ru/%0Bpolitics/2000-11-24/1_denies.html (Erişim
tarihi: 12 Nisan 2015)
7 „Военно-техническое сотрудничество Ирана и России“, TASS
Haber Ajansi, Ocak 20, 2015, http://tass.ru/info/1707163 (Erişim
tarihi: 11 Nisan 2015)
8 a.g.m
Sayfa
3
Lozan Çerçeve Antlaşması Sonrasında İran-Rusya İlişkilerinin Geleceği
3 adet Mi-17B-5 helikopteri ihraç etmiştir. Aralık 2005’te
1,4 milyar dolar değerinde yeni bir anlaşmayla Tahran
Moskova’dan 29 adet TOR-M1 hava savunma füze sistemi
ve 1200 adet 9M331 füze almıştır. Teslimat Ocak 2007’de
tamamlanmıştır. Bu sistemler öncelikle Buşehr nükleer
santralinin; Tahran ve İsfahan’daki nükleer merkezlerin
korunması amaçlı alınmıştır. Böylelikle, Yeltsin döneminde
sorunlu hale dönüşen Rusya-İran askeri ilişkilerinin yeniden
canlanması, her iki ülkenin çıkarı için önemli ve stratejik bir
gelişme olarak değerlendirilmelidir. Putin’in ilk iki dönem
cumhurbaşkanlığı döneminde İran, Çin ve Hindistan’dan
sonra Rusya’dan en fazla konvansiyonel silah alan üçüncü
devlet olmuştur.9
“
“
Belli bir dönem için Batılı devletlerle birlikte İran’a yönelik yaptırımlara- kendi ekonomik ve askeri çıkarlarına
zıt olmasına rağmen- onay veren Putin, BM yaptırımlarının kaldırılmasını beklemeden bu kararı vermekle
kendi dış politikasında ulusal çıkarlarına öncelik verdiğini göstermektedir.
2007 yılında Rusya ile İran arasında 800 milyon dolarlık
karadan havaya atılan 5 adet S-300 PMU-1 füze sistemi
alımı konusunda anlaşmaya varılmış; fakat daha sonra
2010 yılında Birleşmiş Milletlerin yaptırımlarından dolayı bu ihracat gerçekleşmemiş ve Tahran’ın tepkisine yol
açmıştı. İran’la nükleer müzakere görüşmelerinin olumlu
sonuçlanması ve BM yaptırımlarının kalkması durumunda
Rusya’nın sevkiyatı tekrar gerçekleştirebileceği beklenmekteydi. Fakat S-300’lerin üretimden kaldırılmasından dolayı,
Rusya İran’a Antey-2500 füze sistemi vermeyi önermiştir.10
Tahran’ın bunu kabul etmemesi durumunda ise Rusya
S-400’lerin ihracatına onay vermiştir. 13 Nisan 2015 tarihinde Cumhurbaşkanı Putin İran’ın cevabını beklemeden
S-300’lerin satışı ile ilgili yasağın kaldırılması kararını
almıştır.11 Bu kararın, Yemen krizinden ötürü Arap devletleri
ile İran arasında anlaşmazlığın olduğu bir dönemde alınması
da dikkat çekicidir. Ayrıca bu kararla, Rusya Batılı devletlere
bir mesaj vermektedir. Belli bir dönem için Batılı devletlerle
birlikte İran’a yönelik yaptırımlara- kendi ekonomik ve as-
keri çıkarlarına zıt olmasına rağmen- onay veren Putin, BM
yaptırımlarının kaldırılmasını beklemeden bu kararı vermekle kendi dış politikasında ulusal çıkarlarına öncelik verdiğini
göstermektedir.
P5+1ve İran arasında anlaşmadan sonra Tahran ile Moskova
arasında askeri ilişkilerin nasıl gelişeceğini tahmin etmek
zor değildir. Sovyetler Birliği döneminden kalma askeri
mühimmat ve teknolojinin modernleştirilmesi amacıyla İran
yine Rus silahlarına yönelecektir. Dolayısıyla, 2000’li yıllarda olduğu gibi İran silah pazarında Rusya önemli bir paya
sahip olacaktır.
Öte yandan Ocak 2015’teki antlaşma sonrasında her iki ülke
bölgesel nitelikte- örneğin Hazar Denizi’nde ortak askeri
tatbikatlar gerçekleştirme konusunda da görüşmelere devam
etmektedir. Gelecek dönemde iki devletin bölgesel düzeyde
ortak tatbikatlar gerçekleştirmesi kuvvetle muhtemeldir.
İran Enerji Kaynaklarının Avrupa Pazarlarına Taşınma
Projeleri
Lozan’da taraflar arasında ön müzakerelerin olumlu tamamlanması sonrasında Rusya’nın çıkarlarını olumsuz etkileyebilecek gelişmeler olabileceği de dikkatten kaçırılmamalıdır.
Özellikle enerji alanında İran’a uygulanan yaptırımların
ortadan kaldırılması ile Rus doğal gazı ve petrolü için yeni
bir rakip ortaya çıkmaktadır. Bu anlamda Rusya’nın Avrupa
ülkelerine uyguladığı doğal gaz baskısının da önemi azalmış
olacaktır. Rus doğal gazına bağımlı olan birçok ülke İran’ın
enerji kaynaklarını tercih edebilecektir. Tahran da zengin
hidrokarbon kaynaklarını ekonomik açıdan kullanmak istemektedir. Eylül 2014’te İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani
BM Genel Kurulu toplantıları sırasında Avusturya Cumhurbaşkanı Heinz Fischer ile görüşmesinde verdiği demeçte,
kendi ülkesinin Avrupa enerji güvenliğine katkı sağlayabilecek güçte olduğunu ifade etmiştir.12
10 İran daha önce S-300’lere alternatif olarak Rusya’nın önerdiği Thor
füze sistemlerini kabul etmemişti.
İran yıllık 160 milyar metreküp doğal gaz üretmekte olup bu
oranın büyük bir kısmını kendi sınırlarında tüketmektedir.
Yaptırımlar kalktıktan sonra İran’ın doğal gaz üretiminin
2020 yılına kadarki dönemde %30-40 oranında artacağı değerlendirilmektedir. Bu durumda da Azerbaycan ve
Türkmenistan’la birlikte İran doğal gazı Avrupa enerji güvenliğinde önemli rol oynayabilir. Bu çerçevede, Avrupa
Birliği 32 milyar metreküp doğal gaz taşıma kapasitesinde
olması planlanan Nabucco projesini tekrar gündeme getirebilir. 2002 yılından itibaren gündemde olan bu projenin
inşasının 2011-2014 yılları arasında tamamlanması öngörül-
11 “Путин снял запрет на поставку Ирану ЗРК С-300” (Putin İran’a
S-300 füze sistemi satışıyla ilgili yasağı kaldırdı), Nezavisimaya Gazeta, Nisan 13, 2015, http://www.ng.ru/news/500219.html (Erişim tarihi:
13 Nisan 2015)
12 “Iran ready to supply energy to Europe”, Eylül 24, 2014, http://
www.shana.ir/en/newsagency/225412/Iran-Ready-to-Supply-Energyto-Europe (Erişim tarihi: 09 Nisan 2015)
9 2000-2007 arasında Rusya, İran’a 2 milyar dolar civarında konvansiyonel silah satışı gerçekleştirmiştir; bu da o dönem toplam Rusya
savunma sanayisi ihracatının %5,4’ünü oluşturmuştur. İran’ın toplam
silah ithalatında Rus konvansiyonel silahlarının payı %85 olmuştur.
www.bilgesam.org
Sayfa
4
Lozan Çerçeve Antlaşması Sonrasında İran-Rusya İlişkilerinin Geleceği
Ayrıca İran hidrokarbon kaynaklarının taşınması için
önceden proje olarak ortaya atılmış, daha sonra yaptırımlar
nedeniyle askıya alınmış Tebriz-Ankara doğal gaz projesini de içine alan Pars doğal gaz boru hattı projesini13 yeniden gündeme getirebilir. Bu projenin gerçekleşmesi de
Rusya’nın Avrupa devletleri üzerindeki doğal gaz silahını
etkisiz hale getirebilir. Pars boru hattı 37 milyar metreküp
doğal gaz taşıma kapasitesinde olan projedir. 2020’de Tahran
hükümetinin 215 milyar metreküp doğal gaz üreteceği dikkate alınırsa yaklaşık 35 milyar metreküp ihraç edilecektir
ki, bunun da 20 milyar metreküplük hissesi Avrupa pazarına
çıkacaktır. Bu da Rus Gazprom şirketinin 20 milyar metreküp civarında doğal gazı için pazar bulamaması demektir.
TANAP projesine İran doğal gazının ilave edilmesi de gündemde olan konulardan biridir. Bunun için, Azerbaycan
devlet petrol şirketi SOCAR ve Türkiye’nin BOTAŞ şirketinin TANAP projesindeki hissesinin bir kısmını İran’a satabileceği de ihtimal dahilindedir. Ancak bunun gerçekleşme
olasılığı şimdilik neredeyse imkânsızdır. Tahran hükümeti,
Azerbaycan ve Türkmenistan doğal gazının ilk önce İran’a,
daha sonra ise Türkiye üzerinden Avrupa’ya çıkarılmasını
önerdiğinden bu hisse devri şimdilik mümkün görünmemektedir.14
Sonuç
Lozan’da İran’la mutabakat sağlanmasından yana tavır
koyan Avrupa devletleri ilk önce İran’a karşı yaptırımların
kaldırılmasını bu sayede Avrupa’nın enerji güvenliği üzerindeki Rus etkisini yok etmek istemektedir. Ön mutabakat
sağlanması Almanya, Fransa ve Büyük Britanya için bu
açıdan önemlidir. Ayrıca yaşanan ekonomik kriz nedeniyle,
bu devletler yeni pazarlara çıkış elde etmek istemektedirler
ki yaptırımlar sonrasında İran bunun için elverişlidir.
altı ülke arasındaki görüşmelerin olumlu sonuçlanması için
çaba harcamışsa da İran’a uygulanan yaptırımların kalkmasının Rusya açısından hem olumlu hem de olumsuz yönleri
bulunmaktadır. İran ve Rusya’nın bölgesel güvenlik sorunlarının çözümüne aynı doğrultuda yaklaşmasından dolayı, birbirilerinin çıkarlarına zarar verebilecek herhangi antlaşmaya
gitmeyecekleri kesindir. Nükleer alanda da her iki devlet
daha uzun süre stratejik olarak işbirliğini devam ettirecektir.
Zira İran’da nükleer santrallerin kurulması ve geliştirilmesi
Rusya ve Rus uzmanların faaliyeti ile mümkün olmuştur. Bu
faaliyetlerden ötürü Tahran’ın Moskova’ya duyduğu güven
İran’ı nükleer alanda Rusya ile işbirliğine itmektedir.
“
“
mekteydi. Fakat enerji ihraç edecek ülkelerin görüşlerinde
farklı yaklaşımlardan dolayı proje 2018 yılına ertelenmiş;
2014 yılında ise gerçekleşemeyeceği kesinleşmiştir.
Haziran 2015 sonunda nihai mutabakat sağlandıktan
sonra bile jeopolitik anlamda İran’ı ABD ile müttefik
olarak görmek mümkün değildir.
Moskova-Tahran ilişkilerini Kafkasya ve Orta Asya üzerinden değerlendirirsek, her iki devlet bu coğrafyalarda Sünni
İslam’ın veya Selefi tehlikesinin yayılmasından endişe etmektedir. Bu nedenle taraflar, politik ve güvenlik alanında
işbirliğini devam ettirmek durumundadır. Bu çerçevede
İran’ın yıllık savunma harcamasının yaklaşık 10 milyar dolar olduğunu düşünürsek, Rusya için kendi savunma ürünlerini ihraç edeceği önemli bir pazar oluşacaktır.
Özellikle hidrokarbon kaynakları ile Avrupa’nın enerji güvenliğinde İran’ın rolünün ön plana çıkacağı ihtimalleri,
Rusya’nın etkisini zayıflatacak gibi görünmektedir. Fakat
Gazprom ve Lukoil gibi şirketler İran enerji kaynaklarının
işletmesinde önem taşıyacağından Tahran da muhtemelen
kendi stratejik çıkarları açısından Rus ve Çin şirketleri ile
işbirliğini Batılı şirketlere tercih edecektir.
Rusya’nın da İran’la ilgili planları bulunmaktadır. Haziran
2015 sonunda nihai mutabakat sağlandıktan sonra bile jeopolitik anlamda İran’ı ABD ile müttefik olarak görmek
mümkün değildir. İran için Rusya ve Çin gibi geleneksel
müttefikler öne çıkmaktadır. Her ne kadar Moskova, İran’la
13 Proje gerçekleşmesi halinde, İran’daki Güney Pars yatağından
çıkan doğal gazı Türkiye üzerinden Avrupa’da Yunanistan ve İtalya’ya
taşımayı öngörmektedir. Daha sonra ise kuzey ve güney olmak üzere
iki kısma ayrılmalı; kuzey kısımla Almanya, Avusturya ve İsviçre;
güney kısımla ise Fransa ve İspanya’ya kadar ulaşmalıdır.
14 „Iran’s proposal to deliver Caspian gas to Turkey“, Şubat 03, 2015,
http://www.naturalgaseurope.com/irans-proposal-to-deliver-caspiangas-to-turkey (Erişim tarihi: 10 Nisan 2015)
www.bilgesam.org
Sayfa
5
Lozan Çerçeve Antlaşması Sonrasında İran-Rusya İlişkilerinin Geleceği
BİLGESAM Hakkında
BİLGESAM, Türkiye’nin önde gelen düşünce kuruluşlarından biri olarak 2008 yılında kurulmuştur.
Kar amacı gütmeyen bağımsız bir sivil toplum kuruluşu olarak BİLGESAM; Türkiye’deki saygın
akademisyenler, emekli generaller ve diplomatların
katkıları ile çalışmalarını yürütmektedir. Ulusal ve
uluslararası gündemi yakından takip eden BİLGESAM, araştırmalarını Türkiye’nin milli problemleri,
dış politika ve güvenlik stratejileri, komşu ülkelerle
ilişkiler ve gelişmeler üzerine yoğunlaştırmaktadır.
BİLGESAM, Türkiye’de kamuoyuna ve karar alıcılara yerel, bölgesel ve küresel düzeydeki gelişmelere
ilişkin siyasal seçenek ve tavsiyeler sunmaktadır.
www.bilgesam.org
Yazar Hakkında
2001 yılında Azerbaycan’da Bakü Devlet Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ve Uluslararası Hukuk
bölümünde lisans eğitimini tamamladı. 2007-2009
yıllarında Otto von Guericke Üniversitesi’nde (Magdeburg/Almanya) Savaş ve Barış Araştırmaları bölümünde yüksek lisans eğitimini almıştır. Doktorasını
“Post-Sovyet Güney Kafkasya ve Orta Asya’da
ABD ve Rusya’nın çatışan Neo-Emperyalist Dış
Politikaları” konusu üzerine Westfalya Wilhelm
Üniversitesi’nde (Münster, Almanya) yapmıştır.
Rusya ve ABD’nin post-Sovyet ülkelerine yönelik
dış politikaları; Güney Kafkasya ve Orta Asya’da
etnik çatışmalar; emperyalizm ve neo-emperyalizm;
etnik milliyetçilik teorileri; AB’nin post-Sovyet ülkelerinde insan hakları ve demokrasi politikası alanlarında uzmanlaşmıştır. İsmayılov, BİLGESAM’da
Rusya, Kafkasya ve Orta Asya uzmanı olarak çalışmalarına devam etmektedir.
Sayfa
6
Download