DOSYA / 2013 BEKLENTİLERİ İŞ DÜNYASINA GÖRE 2013'TE BÜYÜME SÜRECEK, İÇ PİYASA HAREKETLENECEK Ahmet DO⁄AN ÖZEL RÖPORTAJ [email protected] 52 2012 yılını geride bıraktık. Acısı tatlısıyla bir yıl daha hafızalardan silinirken yepyeni bir yıla ‘merhaba’ diyoruz. İş dünyası, 2013 için iyimser olmakla birlikte yurt içindeki gelişmelerin yanı sıra küresel ekonomik beklentiler ve bölgedeki siyasi gelişmelerin ekonomiye yön vereceğine inanıyor. EKOV‹TR‹N OCAK 2013 F itch'in not artırımının etkisiyle önümüzdeki yıldan itibaren yabancı ve fon girişinin, yeni yatırım teşvikleri ile de yerli yatırımların artmasını bekleyen Türk iş dünyası, makroekonomik sorunların çözümüne dikkati çekiyor. Bu yıl yurt dışı piyasalardaki zorluklara, içeride ise ekonomiyi soğutma politikalarına karşın büyümede Avrupa ülkelerini geride bırakan Türkiye'de iş dünyası, önümüzdeki yılın 2012'ye kıyasla daha iyi geçeceğini düşünüyor. İçerideki gelişmelerin yanı sıra küresel ekonomik beklentiler ve bölgedeki siyasi gelişmelerin ekonomiye etkisine odaklanacak olan iş dünyası, Fitch'in yatırım yapılabilir ülke notu ile yabancı sermaye yatırımlarının, yeni yatırım teşvikleri ile de yerli yatırımların artmasını bekliyor. Türk iş dünyası, 2013’te Orta Vadeli Program (OVP) paralelinde büyümenin devam edeceği, iç piyasada hareketlenme olacağı beklentisini taşıyor. Şirketler açısından da önümüzdeki yılın 2012'ye kıyasla daha iyi geçmesi bekleniyor. Makroekonomik sorunların çözümüne dikkati çeken iş dünyası temsilcileri, seçimlerin yaklaşması nedeniyle popülist politikalardan ve seçim ekonomisinden kaçınmak gerektiğini vurguluyor. EKOV‹TR‹N OCAK 2013 53 DOSYA / 2013 BEKLENTİLERİ TÜRKONFED BAŞKANI SÜLEYMAN ONATÇA: DİĞER RATİNGCİLERİN DE NOTUMUZU ARTIRMASINI SAĞLAYABİLİRİZ T ÜRKONFED adıyla bilinen Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Onatça, yılın ilk 10 ayında ekonomideki yumuşak iniş sürecinin devam ettiğini, geçen yılın ilk yarısında yüzde 10.5 olan büyümenin 2012'nin aynı döneminde yüzde 3.1'e gerilediğini hatırlatarak, iç talep ve özel sektör yatırımlarının soluğunun kesildiğini, ekonominin dış talebe dayanarak büyüdüğünü söylüyor. Onatça, “Bu, Türkiye'nin uluslararası arenada rekabet gücünün arttığına işaret edebilir. Ancak, küresel planda ekonomilerdeki daralma nedeniyle dış talebe bağlı olarak yüksek ve sürdürebilir bir büyüme trendi yakalamanın zor olduğunu düşünüyoruz” diyor. Üretimin seviyesinin kriz öncesi seviyenin çok az üzerinde bulunduğuna dikkati çeken Onatça, “Sanayi üretimindeki azalmanın tüm sanayi kollarında yaygın olduğu görülüyor. Daralmanın yatırım mallarında yüzde 12'ye ulaşmış olması bugün karşı karşıya olduğumuz küçülmenin geçici olmadığını, tam tersine giderek derinleşebile- 54 EKOV‹TR‹N OCAK 2013 ceğini gösteriyor. Bununla birlikte önümüzdeki dönem için umutsuz değiliz. Türkiye'nin kredi notu yatırım yapılabilir seviyeye yükseltildi. Bu çok olumlu ve önemli bir gelişme. Enflasyonun düşürülerek büyümenin desteklenmesi, ekonomimizin ve sanayimizin rekabet gücünü iyileştirecek mikro ve makro reformların yapılması gibi birtakım koşulları da sağlarsak, diğer kredi derecelendirme kuruluşlarının da notumuzu artırmasını sağlayabiliriz” yorumunu kullanıyor. BÜYÜMENİN HIZLI DEVAM ETMESİ GEREKİYOR Küresel piyasalardaki gelişmelerin Türkiye ekonomisini doğrudan etkileyeceğini ifade eden Onatça, 2013'te küresel ekonomilerin yeniden rayına oturması ve Türkiye ekonomisinin de bu gidişattan olumlu etkilenmesi beklentileri bulunduğunu söylüyor. Onatça, bugün karşı karşıya olunan makroekonomik sorunların çözümünün yapısal reformlardan geçtiğini, yapısal reformlar arasında reel sektörün rekabet gücünün artırılması, bölgesel gelişmenin desteklenmesi ve KOBİ'lerin rekabet gücünün artırılmasının bulunduğunu vurguluyor. Bütçe performansının yılın Ocak-Ağustos döneminde önemli oranda bozulmasının, yavaşlayan ekonomik büyüme ortamında kamu harcamalarına dikkat edilmesi ve makroekonomik istikrarın korunmasına da özen gösterilmesi gerektiğini gösterdiğine işaret eden Onatça, Türkiye'nin 2023 hedeflerine ulaşabilmesi için büyümenin hızla devam etmesi ve önümüzdeki yıllarda büyümenin yüzde 3'lerin üzerine çıkması gerektiğini söylüyor. Onatça, “Yüzde 5-7 gibi bir ekonomik büyüme oranı yakalayabilmemiz için sanayinin rekabet gücünü artırmamız şart. Bunun için de işgücü piyasalarında verimliliği artıracak ve enerji piyasalarında maliyetleri düşürecek reformların hayata geçmesi gerekli” diyor. İşsizliğin hala Türkiye'nin önemli bir gündem maddesi olduğuna dikkati çeken Onatça, işsizlik oranlarının seyrini dikkatle izlemenin, istihdam üzerindeki yükleri azaltmak için çalışmalara devam etmenin ve aktif işgücü programlarını hızla etkinleştirmenin kritik önem taşıdığını vurguluyor. TUSKON BAŞKANI RIZANUR MERAL: PİYASALARI RAHATLATMANIN VAKTİ GELDİ T ürkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON) Başkanı Rızanur Meral, Türkiye ekonomisinin oldukça başarılı şekilde cari açık noktasındaki sıkıntıları ve yumuşak geçişi sağlamayı başardığını, bu konudaki çalışmaların devam etmesi ve beklentilerden çok daha iyi bir performans sergilenmesinin artı değer olduğunu ifade ediyor. “Bunun yanında ekonominin hız kesmesi de böyle bir durumda kaçınılmazdı” diyen Meral, tüketicilerin ve bankaların bu tedbirlere oldukça temkinli yaklaşması sonucu büyümede beklenenden daha fazla fedakarlık olduğunu, bunun da piyasada tansiyonu biraz yükselttiğini ifade ediyor. Enflasyon, cari açık ve ticaret açığındaki belirgin azalmaların piyasaları önümüzdeki dönemde rahatlatıp tekrar yüzde 5'lerin üzerinde bir büyümeye atacağı algısının hakim olduğunu ifade eden Meral, bunun not artışıyla teyit edildiğini, piyasaları artık hem Merkez Bankası hem de bütçe açısından bir nebze rahatlatmanın vaktinin geldiği kanaatini taşıdık- larını kaydediyor. Meral, “Türkiye büyüme hızını tekrar yüzde 5'lerin üzerine çekmek zorunda. Bu noktada ihracat oldukça önem kazanıyor. Zira cari açıkta beklenenden çok daha iyi iyileşmenin de bu ihracat artışına karşın ithalattaki yavaşlamadan kaynaklandığını da söylemek mümkün. Yüzde 15 artan ihracata karşılık ithalatta yüzde 3'lük azalma görüldü. İç talebin de kredi yavaşlaması sonucu dengelenmesi neticesinde pozitif bir ayrışma yaşadık" diyor. TÜRKİYE ARZU EDİLEN BÜYÜME SEVİYELERİNİ RAHATLIKLA YAKALAYACAK Türkiye'nin küresel piyasalardaki olumsuz beklentilerden kendini sıyırmayı çok iyi bildiğini, bunu da ihraç marketlerini çeşitlendirerek ve Avrupa'ya ihracatta olan bağımlılığını aşarak yaptığını, bu sayede oldukça başarılı olduğunu, ayrıca, ekonominin kırılganlık noktalarını da oldukça iyi bir şekilde kabul edilebilir düzeylere çektiğini ifade eden Meral, “Bundan sonrası için en önemli konu, bu yıl bütçede gelirlerin yeterince artmaması ve giderlerin de olağan seyrinde yüzde 18 artması sonucu bütçe ayağında bir kırılganlık oluştu. Önümüzdeki dönemde bu konu çok yakından izlenecektir. Bu çerçevede gerekli tedbirlerin alınmış olmasını görmek de bizi ayrıca sevindiriyor. Bu nedenle Türkiye arzu edilen büyüme seviyelerini rahatlıkla yakalayacaktır. Dünyada krize bağışıklığını güçlendirmiş ve güçlü büyümeyi sürdüren bölgelere yoğunlaşarak buralarla olan ticaretimizi artırmak bizi daha da olumlu etkileyecek. Cari açığın kontrol edilebilir düzeylere getirilmesinden sonra faizler de oldukça iyi seviyelere geldi. Bundan sonra artık tekrar büyümeye odaklanılmalı ve büyümenin kaynağı olarak ithalat yerine yerli üretime ağırlık verilme zorunluluğu var. Bunu başaracağımıza inancımız tamdır. 2012'den daha iyi bir yıl olacağı büyüme açısından görülüyor. Ancak kırılganlıklarımızı ihmal etmemeli ve seçimlerin yaklaşması hasebiyle popülist politikalardan ve seçim ekonomisinden kaçınmak gerekiyor. Biz oldukça iyimseriz” vurgusunda bulunuyor. Rızanur Meral, yeni teşvik kanunlarıyla birlikte yeni bir ivme yakalandığını, yatırımcıların hem dışarıdan hem de içeriden fırsat kolladığını ifade ederek, “Bu fırsatları baltalayan bir kısım konularda pozitif adımlar atmamız gerekiyor. Terörizm, yeni anayasa, seçimlerde tansiyonun düşürülmesi elzem ve reformlardan uzaklaşma görüntülerini de bırakmamız gerekiyor. Bu noktada özel sektöre büyük iş düşüyor. Özel sektör bu çalışmaları yapmaya hazır, ancak bunların belli siyasi politikalarla da desteklenmesi daha iyi bir sonuç verecek” diyor. Önümüzdeki yılın şirketler için 2012'den daha iyi geçeceğini düşündüklerini dile getiren Meral, ABD'deki resesyon ihtimalinin yakından takip edilmesi gerektiğini de vurguluyor. EKOV‹TR‹N OCAK 2013 55 DOSYA / 2013 BEKLENTİLERİ MÜSİAD GENEL BAŞKANI NAİL OLPAK: 2013'TE İZLENECEK İKİ GÖSTERGE CARİ AÇIK VE ENFLASYONDUR Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Nail Olpak ise, bu yılın son çeyreği itibarıyla Türkiye ekonomisinin kriz sonrası güçlü büyüme performansının yerini, dengelenmiş bir ekonomik büyüme ve yumuşak bir inişe bıraktığını, küresel krizin etkilerini üzerinden hızla atan Türkiye ekonomisinin 2010'da yüzde 8.9 ve geçen yıl yüzde 8.5 büyüdüğünü, bunun yanında işsizlik oranlarını hızla düşürüp dünyada pozitif yönde ayrışan bir ekonomi görünümü verdiğini söylüyor. Olpak, OVP'ye göre bu yıl Türkiye ekonomisinin yüzde 3.2; 2013'te ise yüzde 4 büyümesinin öngörüldüğünü hatırlatarak, “Geride bıraktığımız 2010 ve 2011 yıllarının yüksek büyüme performansı ile mukayese edildiğinde gözümüze düşük gibi görünen bu rakamlar, bu yıl geldiğimiz nokta itibarıyla Avrupa ve Japonya'nın resesyonda olduğu, Çin'in büyüme oranlarının görülmedik bir şekilde aşındığı, ABD'nin ise büyümede is- tikrarlı bir patikaya oturma arayışının olduğu bu küresel görünüm altında oldukça anlamlıdır” dedi. Önü- müzdeki yıl Türkiye için bir projeksiyon oluşturmanın birçok varsayıma bağlı olarak yapılabileceğini belirten Olpak, “Küresel ekonomik dalgalanmanın bir miktar durulduğu, özellikle Avrupa'nın resesyondan çıktığı bir görünüm altında, Türkiye için 2013'te izlenecek iki gösterge, cari açık ve enflasyon olacak. 2012'de ekonomi alanında Türkiye'nin en büyük kazanımı olan pazar çeşitliliğinin artmasının da etkili olduğu cari açıktaki düşüş trendi ve buna mukabil ekonomideki risklerin azalmış olması, 2013'te bu trendin devam ettirilmesini zaruri kılıyor. 2013'te büyümeyi OVP'de hedeflenen yüzde 4'ün üzerine taşımak için dünya ekonomisinin bir miktar toparlanması, içeride ise daralmaya devam eden ithalat, artırılmaya çalışılan pazar çeşitliliğinin devamlılığı, ihracattaki birim değer artışının sürmesi ve özel sektör yatırımlarından büyümeye gelecek katkı ön plana çıkıyor” ifadesini kullanıyor. TİM BAŞKANI MEHMET BÜYÜKEKŞİ: YENİ NOT ARTIRIMLARI BEKLİYORUZ Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, başarılı bir yıl geçiren Türkiye ekonomisinin ihracatın büyük desteği ve katkısıyla büyümeye devam ettiğini belirterek, geçen yıl ihracatın 135 milyar dolar, bu yıl ise ilk 10 ayda yüzde 12 artışla 125 milyar dolar olduğunu bildiriyor. Bu süreçte alternatif pazarlara yönelme konusunda önemli aşamalar kaydettiklerini ifade eden Büyükekşi, “En büyük ihraç pazarımız olan AB'ye ihracatımız yılın ilk 10 ayında yüzde 9 azaldı ve pazar payımız yüzde 38.2'ye indi. Bu azalmaya karşın ihracatçılarımız krizi fırsata çevirmede başarı sağladılar. Pazar çeşitlendirmesinde sağladığımız başarı ile birlikte yılın ilk 10 ayında Afrika'ya ihracatımız yüzde 29, Amerika'ya ihracatımız yüzde 26, 56 EKOV‹TR‹N OCAK 2013 Ortadoğu'ya ihracatımız yüzde 13 yükseldi” ifadesini kullanıyor. Türkiye ekonomisinin, dünya ekonomilerindeki resesyona rağmen yılın ilk yarısında yüzde 3.1 büyüdüğünü, Türkiye'ye yılın ilk 8 ayında 10.1 milyar dolar uluslararası doğrudan yatırım geldiğini hatırlatan Büyükekşi, “Türkiye büyük bir ekonomik dinamizm yakaladı. İstikrarlı büyümeyi, istihdam artışı ile destekledi. Türkiye finansal, ekonomik ve turistik bir çekim merkezi haline geldi. Bu başarı, nihayetinde yatırım notumuza da yansıdı. Türkiye'nin notu yatırım yapılabilir seviyeye çıkarıldı” diyor. 2013'te Türkiye ekonomisinin büyümeye devam edeceğine inandıklarını ifade eden Büyükekşi, ekonomi ve ihracatın çok daha iyi bir noktaya gittiğini, Türkiye'nin ihracat sayesinde büyümeye devam edeceğini, OVP'de belirlenen yüzde 4 büyüme rakamını rahat bir şekilde yakalayacaklarına inandıklarını, bu başarı ile birlikte önümüzdeki yıl diğer iki büyük derecelendirme kuruluşundan da yeni not artırımları bekledik- lerini kaydediyor. TİM Başkanı Büyükekşi, 2013'te Türkiye'nin OVP hedefleri paralelinde yüzde 4 büyüyeceğine, ihracatın ise 158 milyar dolar civarında gerçekleşeceğine inandıklarını dile getirerek, “Eğer Avrupa pazarında hızlı bir toparlanma görebilirsek bu rakamın üzerine kolay bir şekilde çıkabiliriz" dedi. Pazar çeşitlendirmesine önümüzdeki yıl da devam edeceklerini bildiren Büyükekşi, alternatif pazarlardaki hızlı büyümelerini sürdüreceklerine inandıklarını da vurguluyor. DEİK İCRA KURULU BAŞKANI RONA YIRCALI: TÜRKİYE, OLUMLU YÖNDE AYRIŞMAYA DEVAM EDECEK DEİK İcra Kurulu Başkanı Rona Yırcalı da, küresel ekonominin bu yıl alışılmışın ötesinde çalkantılı bir geçiş dönemindeyken Türkiye ekono- misinin direncini ve özgüvenini korumaya devam ettiğini, 2010 ve 2011'deki rekor büyüme performansının arkasından Türkiye'nin gelişmiş ve ge- lişmekte olan ekonomilerdeki yavaşlamaya paralel daha yavaş bir büyüme performansı sergilediğini belirtiyor. Yırcalı, “Önemli ihracat pazarlarımızda ve gelişmiş ekonomilerdeki küçülmeye, komşu coğrafyalarda artan jeopolitik risklere rağmen Türkiye bu yıl belirsizlik döneminde kalkınma ve ekonomik büyümeyi başaran bir ülke olarak cazibesini arttırmaya devam etti" diyor. 2012'nin ilk yarısında büyüme performansındaki daralmaya rağmen öncü göstergelerin, Türk ekonomisinin OVP'de öngörülen 3.2'lik büyümeye ulaşılabileceğine işaret ettiğini belirten Yırcalı, ülke notunun yatırım yapılabilir seviyeye çıkarılmasının önümüzdeki yıl faiz ve sermaye girişi beklentilerini olumlu etkileyeceğini vurguluyor. Yırcalı, “Türkiye, ihracatını arttırmaya devam eden, küresel sermaye için cazibesini arttıran gelişmiş ekonomilerdeki ve birçok gelişmekte olan ekonomilerdeki daralmaya rağmen isabetli para politikaları ve maliye politikaları ile küresel ekonomideki belirsizliklerden olumlu yönde ayrışmaya devam edecek” görüşünü dile getiriyor. EKOV‹TR‹N OCAK 2013 57 DOSYA / 2013 BEKLENTİLERİ ASKON BAŞKANI MUSTAFA KOCA: ÖNÜMÜZDEKİ YIL, 2012'DEN DAHA İYİ OLACAK Anadolu Aslanları İşadamları Derneği (ASKON) Genel Başkanı Mustafa Koca, 2001'deki kriz, sonrasında gelen yapısal değişiklikler ve bunun ardından da tek parti iktidarının Türkiye ekonomisi açısından şimdiki krize karşı koruyucu bir görev ifa ettiğini düşündüklerini söylüyor. Alınan tedbirler ve siyasi istikrarın meseleyi iyi bir noktaya getirdiğini belirten Koca, Türkiye'nin son 10 yılda bazı alanlarda ekonomi bilimini şaşırtan uygulamalara konu olduğunu, ‘ekonomi büyürken enflasyon düşmez’ ile ‘ekonomi küçülürken işsizlik düşmez’ kurallarının Türkiye'de değiştiğini, bunların gerçekleştiğini gördüklerini kaydediyor. “Şimdi makro tablolar açısından genellikle iyi durumdayız” diyen Koca, cari açık gibi temel bir sorun bulunduğunu, bu konuda ciddi mesafe alınamadığını, cari açığın halen yapısal sorunlara bağlı olarak risk üretmeye devam ettiğini ifade ediyor. 2013'TE SİYASAL SORUNLAR ÖN PLANA ÇIKACAK 2013'ün Türkiye için biraz siyasal sorunların ön plana çıkacağı bir yıl olacağına işaret eden Koca, şu görüşleri dile getiriyor: “Birden fazla seçimin yapılacağı bir dönemin arifesi özelliği var. Halen içinde bulunduğumuz bir kısım siyasal sorunları da çözmedik. Buna ülke içi terör sorunu veya Kürt sorunu diyelim. Komşumuz Suriye ile ilgili sorunu ekleyelim. Bunlar bizim için ciddi handikaplar... Siyasal sorunlar açısından stabil bir dönem olabilseydi bizim açımızdan ekonomik olarak ciddi anlamda bir ufuk gözüküyordu. Şimdi daha tedbirli konuşmak durumundayız. Ancak her şeye rağmen gördüğümüz man- 58 EKOV‹TR‹N OCAK 2013 Avrupa da eski haline gelirse bizim için durum daha iyi olacak. Avrupa için 2013'ün bu yıla göre daha iyi olacağını varsayıyoruz." zara şudur; önümüzdeki yıl, 2012'den daha iyi olacak. Türkiye, bu süreçte önemli bir handikapı aşabileceğini kendine ispatladı. İhracat konusunda adeta Avrupa'ya kilitlenmiş bir durumumuz vardı. Sanki başka tarafa ihracat yapmamız imkansızmış gibi bir psikolojik baskı da oluşmuştu. Zira uzun zaman tüm ihracatımızın yarıdan fazlasını bu bölgeye yapıyorduk. Orada bir kriz olunca da bize etkisi dramatik oluyordu. Şimdi bu bariyer yıkıldı. Avrupa'ya ihracatımız yüzde 55'lerden yüzde 40'lara düştü. Ancak genel ihracat rakamlarımız düşmedi. Artık 150 milyar doları aşkın ihracat yapıyoruz ve bunun içinde AB'nin payı eskisi gibi değil. ENDÜSTRİYEL ÜRETİM AĞI BİZİ LİDERLİĞE TAŞIYABİLİR Artık ekonomiye yeni bir şekil verme zamanının geldiğini ifade eden Koca, “Bize bölgesel liderlik rolünü vermeye başlayan bir maşeri vicdan var. Bu rolü ister istemez üstleneceğiz. Ama bunu sadece siyasal olarak kavramak ve öylece yürütmek mümkün değil. Öncelikle ekonomik olarak buna sahip olmak gerekir. Yani ekonomiyi yeniden dizayn ederken artık ciddi anlamda bölgesel entegrasyon temelli bir çabanın içine girmek gerekir. Stratejik ve Ar-Ge'ye bağlı üretim mekanizmaları bizim kontrolümüzde olmak suretiyle oluşturacağımız endüstriyel üretim ağı bizi gerçekten liderliğe taşıyabilir” diyor. Bölge imkanlarının işbirliğine elverişli olduğunu, Türkiye'nin farklı başlıklarda farklı potansiyelleri bulunduğunu belirten Koca, bunları kendi çerçevelerinde eşleştirmeleri halinde ciddi bir üretim ve yatırım hinterlandı oluşturabileceklerini, bunun ardından da istihdamın geleceğini söylüyor. Koca, bölgesel işbirliğinin liderliğini gerçekleştirmeleri halinde yatırım için gerekli finans kaynağının daha rahat bulunacağını ifade ederek, dengeli ekonomilerde özel sektörün kamudaki gelişmelerden çok farklı gelişebileceğini düşünmenin yanlış ve Türkiye'nin bir süredir bu tarz ekonomiye yakın olduğunu, kamu dengelerindeki tutarlılığın sürmesi halinde özel sektörün durumunun da benzer özellik arz edeceğini söylüyor. TÜMSİAD BAŞKANI HASAN SERT: 2012'DEKİ GİBİ EKONOMİ ILIMLI BİR BÜYÜME GÖSTERECEK Tüm Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜMSİAD) Genel Başkan Hasan Sert de işsizliğin bugün özellikle gelişmiş ekonomilerde önemli bir sorun olarak çözüm bulmayı beklerken Türkiye'de yüzde 8'leri görmesinin sevindirici olduğunu ifade ederek, 2012'de yüzde 8 ile 8.5 bandı arasında olan işsizliğin, beklentilerini karşılayacağını, 2013'te ise daha da düşeceği konusunda umutlu olduklarını söylüyor. Sert, Türkiye'nin kredi notunun artmasının, gelecek yatırımlarla beraber istihdamı da olumlu etkileyeceğini bildiriyor. Daralan dünya ekonomisine rağmen yaptığı ılımlı iniş ile büyüme kaydeden Türkiye'nin geçen yıl da örnek ülke olduğunu, Türkiye'nin, bütün gözlerin üzerinde olduğu bir dönemde yumuşak inişi başardığını ifade eden Sert, TÜMSİAD olarak, 2012'de büyüme hızının yüzde 3.5 civarında olacağını düşündüklerini, önümüzdeki yıl, yine 2012'deki gibi ekonominin ılımlı bir büyüme göstereceğini, ancak OVP'de belirtilen yüzde 4 öngörüsünün üstünde olacağı kanaatini taşıdıklarını kaydediyor. 2023'teki 500 milyar dolarlık hedef düşünüldüğünde 2012'nin ihracatçılar açısından çok başarılı geçmediğini, yılın 11 ayındaki 139.4 milyar dolarlık raka- turizm ve döviz getiren diğer hizmet sektörlerinde yeni stratejilerin geliştirilmesi, ihracatı artırmaya yönelik yapılan reform ve yatırımlar, Ar-Ge ve inovasyona yapılan yatırımların uzun vadede cari açığı düşüreceğine inandıklarını dile getiren Sert, OVP'de açıklanan 58.7 milyar dolarlık 2012 cari açık rakamını makul bulduklarını, önümüzdeki yıl da düşme eğiliminde olacağına inandıklarını ifade ediyor. mın 2023 hedefi için yeterli gözükmediğini savunan Sert, ihracat artışı konusunda özellikle fiyat istikrarının şart olduğunu, bankaların bu konuda ihracatçıya desteğinin büyük önem taşıdığını vurguluyor. Özellikle kredi konusunda, üretim yapan ve ürettiğini ihraç edecek olan KOBİ'lerin fonlara ulaşmada sıkıntı yaşadıkları şikayetinin hep gündemde olduğuna işaret eden Sert, faiz dışı yapılan masraflarda da henüz istenilen noktaya gelinmediğini savundu. Sanayi, ENFLASYON 2013'TE YÜZDE 5'İN ALTINA İNECEK Hasan Sert, TÜMSİAD olarak, enflasyonun 2012 sonunda yüzde 7, önümüzdeki yıl ise yüzde 5'in altına ineceğini düşündüklerini bildiriyor. Özellikle Güney Doğu Anadolu ve diğer birçok bölgede yatırımcıya ciddi avantajlar sağlayan teşvikler, son dönemde gelen kredi notu artışı, ekonomik ve siyasi alanda gerçekleştirilen reformların (TTK gibi) Türkiye'ye gelen yatırımlarda artış sağlayacağını kaydeden Sert, bu artışın istihdam ve üretimi de olumlu yönde etkileyeceğini vurguladı. Türkiye'nin ekonomik anlamda başarıları tek vücut olarak yakaladığını belirten Sert, şunları kaydediyor: “Birlik içerisinde devlet, hükümet, siyasetçi, işadamı, akademisyen, herkesin gelen başarılarda emeği var. Birlik, beraberlik, paylaşma, adalet, hak, hukuk gibi kavramların iyi anlaşıldığı her ortamda ekonomik, siyasi, sosyal her anlamda başarı yakalanır. Biz 2013 Türkiye’sinden de çok umutluyuz, 2023 Türkiye’sinden de… Şu an ülkemizde bir istikrar söz konusu. İşadamları olarak doğru yönetim ve istikrardan yanayız.” EKOV‹TR‹N OCAK 2013 59 DOSYA / 2013 BEKLENTİLERİ İAÜ MÜTEVELLİ HEYET BAŞKANI DR. MUSTAFA AYDIN: ÜRETEN TÜRKİYE DÜNYADA SÖZ SAHİBİ OLACAK! İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın, 2012 yılında Türkiye ekonomisi hakkında yorum yapmak için öncelikle rakamlardan bahsetmek gerektiğini ve yorumu en sona bırakmanın daha doğru bir yöntem olacağını ifade ediyor. Dr. Aydın, “Rakamlara bakılırsa 2012 yılında ekonomide bir büyüme var. IMF bu yılki büyüme rakamımızı yüzde 2,4 olarak tahmin etmiş olsa da veriler ve genel kanı büyümenin yüzde 3’ten az ancak bu rakama yakın bir değer olacağını gösteriyor. 2012 yılında özellikle iç piyasa, ekonomideki büyümeyi tahmin edilen kadar hissetmemiş olabilir. Çünkü 2012 yılında yaşanan büyüme ağırlıklı olarak ihracat artışından kaynaklanmıştır. İç talepte hedeflenen canlılığın 2012 yılında gerçekleşmediğini söylemek mümkün. Bir diğer anlamda ekonomimizi büyüten iç talep değil ağırlıklı ola- rak dış talep olmuştur. İç talepteki yavaşlama üreticiyi dış pazarlara yönlendirmiştir. Dış pazara yönlenen girişimci ve yatırımcılar ekonomiyi büyüten ihracat artışını sağlamıştır ki bunu cari açıktaki düşüşten de gözlemleyebiliyoruz. Üretim tarafında gözlemlenen; üreticiler ekonomiye güvenerek üretmeye devam etmişler ve üretim artış göstermiş ancak iç talepte hedeflenenin gerçekleşmemesi üretilen miktarın stok rakamlarına yansımasına sebep olmuştur. Bir başka deyişle üretim yapılmış ancak karşılığında beklenen talep oluşmadığı için üretimin bir kısmı ciroya değil stok rakamlarına yansıtılmıştır” ifadesini kullanıyor. İŞSİZLİK RAKAMLARI MORALLERİ BOZDU İşsizlik rakamlarına bakıldığında işsizlik rakamlarının 2012 Haziran ayına kadar yüzde 8’e kadar gerilediğini ancak Eylül ayında yüzde 9’lara kadar çıkmasının biraz moralleri bozduğunu kaydeden İAÜ Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Aydın, “Bu duruma temel neden büyümenin beklenenden düşük gerçekleşmesidir. Sene başında yüzde 4 olarak hedeflenen büyüme yüzde 3,2’ye çekildi. Şimdi ise büyümenin yüzde 3’ün altında kalacağı düşünülüyor. Bu durum doğal olarak istihdamı yavaşlatıyor. Hedeflenen enflasyon yüzde 6,5 iken revize edilmiş ve enflasyon beklentisi yüzde 7,2’ye yükseltilmiştir. Artan enerji maliyetlerinin enflasyonun yükselmesinde en önemli rolü oynadığı söylenebilir. Merkez Bankası’nın döviz rezervlerinin 125 milyar dolara yükselmesi 2012 yılında yabancı yatırımcının Türkiye ekonomisine olan güveninin artarak devam ettiğini gösteriyor. Kredi maliyetlerinde bü- 60 EKOV‹TR‹N OCAK 2013 yük rol oynayan derecelendirme kuruluşlarının verdiği notlar 2012 yılında iyileşmeye devam etmiştir. Derecelendirme kuruluşlarının notları olumlu devam ederse kredi maliyetleri orta vadede daha da düşecek. Yine iç ve dış yatırımcıların ekonomiye olan güvenini yineleyen bir durum; 2012 yılında faizlerin düşmeye devam etmesi olarak yorumlanabilir. Türkiye ekonomisinin kronik problemi olarak anılan cari açığın 68 milyar dolardan 55 milyar dolara gerileyeceğinin ön görülmesi önemli gelişmeler arasında. Son olarak borçlanma oranımızın uluslararası kriterlere uygun olarak 2008 sonrası kriz süresi boyunca riskli rakamlara erişmemiş olması sevindirici” diyor. Dr. Aydın, 2012 yılında borçlanmanın gelire oranının yüzde 40 olarak devam ettiğinin de altını özenle çiziyor. TÜRKİYE EKONOMİSİ DAHA DERİNLİKLİ VE DAHA İSTİKRARLI Dr. Aydın, “Rakamlara bakılarak kısaca yorumlamak gerekirse Türkiye ekonomisi geçmiş yıllarla karşılaştırıldığında daha derinlikli finansal piyasalara ve dolayısıyla daha istikrarlı bir ekonomiye sahip. Bunu yabancı yatırımcının güvenini gösteren döviz rezervlerinin artmasına, faizlerin düşmesine ve büyüyen ekonomiye bakarak da söylemek mümkün. Dünya ekonomilerine paralel olarak bizim ekonomimizde de dalgalanmalar yaşanıyor. Buna karşılık yaşanan dalgalanmaların sapmaları tek haneli rakamlarda olması sevindirici. Elbette daha iyiye gitmelidir ancak 2012 yılında yaşanan gerek siyasi gerekse iktisadi krizler tüm dünyayı olumsuz etkilemiştir. Buna karşılık ekonomimizde yaşanan dalgalanmaların boyutu kontrol altında tutulabildiği bir gerçek. Özellikle borçlanma oranları büyük bir hızla artmaya devam eden ve devam edeceği de beklenen gelişmiş ekonomiler karşısında borçlarımızın gelirimize oranının değişmemesi ayrıca önem arz ediyor” diyor. “Rakamlara bakılırsa 2012 yılında ekonomide bir büyüme var. IMF bu yılki büyüme rakamımızı yüzde 2,4 olarak tahmin etmiş olsa da veriler ve genel kanı büyümenin yüzde 3’ten az ancak bu rakama yakın bir değer olacağını gösteriyor.” BÜYÜMENİN YETERLİLİĞİ RÖLATİVİST BİR KAVRAM Büyümenin yeterliliğinin oldukça göreceli (rölativist) bir kavram olduğunu dile getiren Dr. Aydın, büyümenin ülkeden ülkeye değişeceği gibi dönemden döneme de farklılık gösterebileceğini ifade ediyor. Dr. Aydın, “Örneğin Türkiye’yi diğer gelişen ekonomilerle karşılaştırırsak; Türkiye ekonomisi yüzde 3’e yakın büyürken, Latin Amerika ülkeleri benzer bir oranla yüzde 3,2 büyümüştür. Buna karşılık Asya piyasaları iki kattan fazla bir oranla yüzde 6,7 büyümüştür. Tabi ki her insan ülkesinin en çok ve en hızlı büyüyen ülke olmasını ister ancak büyümenin rakamından ziyade ne kadar istikrarlı olduğu da önemlidir. Geçmiş yıllarda tecrübe ettiğimiz gibi yüksek büyümelerin ardından birkaç yıl içinde tüm kazanımlarımızı kaybedebiliyoruz. Şu an yaşadığımız büyüme istikrarlı bir büyüme ise küçümsenecek bir rakam olmadığını söylemek mümkün” diyor. Komşularımızda yaşanan siyasal gelişmelerin bazı alanlardan olumlu görünse de birçok açıdan ekonomimizi olumsuz etkilediğini ifade eden Dr. Aydın, “Savaş her boyutuyla insanın istemeyeceği bir durumdur ve ekonomik faturaları da çok ağırdır. Komşularımızdaki otorite boşluğu piyasanın ve/veya üretimin oluşmasını engelliyor. Tekstil ve gıda gibi bölgenin ihtiyacı önemli oranda Türk üreticileri tarafından karşılanıyor. O bölgelerde yaşayan halk bizim ürünlerimizi satın almak zorunda kalabiliyor. Bu haliyle olumlu görünse de söz konusu durum ekonomimizde kısa vadeli ve yüzeysel bir canlılık yaratıyor. Komşularımızda demokrasinin işletilmesi ve piyasa mekanizmasının çalıştırılması çok önemli. Orta ve uzun vadede her ülke açısından kaos ortamının sona ermesi gerek. Unutulmaması gereken bir nokta var ki komşularımızdaki in- EKOV‹TR‹N OCAK 2013 61 DOSYA / 2013 BEKLENTİLERİ sanlar şuan çalışamadıkları için tükettikleri mal ve hizmetlerin bedellerini tasarruflarından karşılıyorlar” diyor. Savaş ve kargaşanın bitmezse ve insanlar işlerine dönemezlerse; tasarruflarının zamanla tükenebileceğine dikkat çeken Dr. Aydın, bu ülkelerin tekrar belirli bir seviyeye gelmelerinin zaman alacağını, bu durumun da orta ve uzun vadede Türkiye’nin isteyeceği bir durum olmayacağını vurguluyor. 2013 HEDEFLERİNDE BÜYÜK SAPMALAR YAŞANMAYACAK! Dr. Aydın, “2013 yılı sadece ekonomik açıdan düşünüldüğünde hedeflerin yine büyük sapmalar yapmayacağını düşünüyorum. Ancak komşu ülkelerimizdeki siyasi durumlar bu rakamları önemli oranda etkileyeceği için tek başına ekonomik tahminler yapmak oldukça güç. Bölgede son zamanlarda yaşanan gelişmelere bakıldığında dünyanın gözünün bu bölgeye çevrildiğini görmek mümkün. Ekonomiyi siyasal gelişmelerden arındırarak düşünürsek 2013 yılında yüzde 3,5, yüzde 4 civarında olacağını ön görmek mümkün. Tedbirler özelleştirmeler bu rakama göre planlanıp uygulanmaya konulmuş durumda. Enflasyonun da yine hedeflenen çerçevede yüzde 5-6 arası olacağını söylemek mümkün” diyor. 2013 yılı için özellikle büyüme hedefinin yüzde 4 olduğunu ve bunun uzak bir hedef olarak görülmediğini dile getiren Dr. Aydın, “2014 ve 2015 yılının büyüme hedefinin yüzde 5 olduğu da göz önüne alınırsa bu büyüme hedefinin çok altında kalacağını söylemek zor. Yüzde 4 hedef gerçekçi bir hedeftir, ben de bu rakama yakın olacağını düşünüyorum. Yapılan özelleştirmeler yerli ve yabancı yatırımcıyı teşvik eden alt yapının daha da hızlandırılması halinde Türkiye, gelişen ekonomilerin aldığı yatırım dolayısıyla büyüme hızını yakalayabilir. Hızlı büyümenin dikkat edilmesi gereken bir maliyeti olan enflasyon önümüzdeki yıl 62 EKOV‹TR‹N OCAK 2013 ciddi sapmalar yaşayabilir. Stokların artmış olması aslında enflasyonu baskı altında tutan bir unsur. Bu sebeple 2013’ün ilk çeyreğine enflasyon açısından rahat geçeceğini düşünüyorum. Yüksek arz fiyatları baskı altında tutacak. Buna karşılık 2013’ün ikinci ve üçüncü çeyreği enflasyon açısından riskli dönemler olabilir. Artan maliyetler fiyatlara karlı bir marjla yansıtılırsa gelecek senenin en çok sapma gösterecek verisi enflasyon rakamları olabilir. Yatırımlar ve istihdam açısından 2013’ün ikinci çeyreğinde özellikle istihdam için riskli dönemler olabilir. Her ne kadar büyük bir sapma olmasa da düşük oranlarda da olsa işsizlikte artış gözlemlenebilir. 2013’ün üçüncü çeyreğine girildiğinde istihdam artış gösterebilirse 2014’e daha moralli girileceği ve ge- lişen ekonomiler içerisinde daha çok dikkat çeken bir ülke konumuna gelineceğini söylemek mümkün. Dünya ekonomilerinin toplam hâsılasının yaklaşık 77 trilyon dolar olduğu göz önüne alınırsa ABD, dünya hâsılasının yaklaşık yüzde 20’sini yani 15 trilyon dolarını tek başına üretiyor. Buna karşılık Avrupa 16 trilyon dolar üretiyor. Türkiye dünyanın yüzde 1’ini yaklaşık 750 milyar dolar üretiyor. Daha çok söz sahibi olabilmek için daha çok üretmesi gerekiyor. İtalya, şu anda yılda yaklaşık 1,9 trilyon dolar üreterek dünyada söz sahibi önemli ülkeler arasında yer alıyor” diyor. Dr. Aydın, kısa sürede 750 milyar dolar üretebilen Türkiye ekonomisinin orta vadede bu hedefi gerçekleştirmesinin zor olmadığını düşündüğünü belirtiyor. DOSYA / 2013 BEKLENTİLERİ GYİAD BAŞKANI BURCU AKDARI TOPRAK: KÜRESEL EKONOMİK BEKLENTİLER VE SİYASİ GELİŞMELER BELİRLEYİCİ OLACAK Genç Yönetici ve İşadamları Derneği (GYİAD) Başkanı Burcu Akdarı Toprak ise, ekonomide finansal istikrarsızlık yaratabileceği öngörülen cari açık ve enflasyonun kontrol altına alındığını, yıl sonunda cari açığın 60 milyar dolar, enflasyonun ise yüzde 7.5 seviyesinde olacağını belirterek, söz konusu iki riskin iyi yönetilmiş olmakla birlikte ekonomideki yavaşlama ve özellikle iç piyasadaki durgunluğun beklentilerin üzerinde bulunduğunu söylüyor. Toprak, konut, otomotiv, dayanıklı tüketim malları ve perakende satışların geçen yılın altında kaldığını, iç pazarın beklentilerin altında yavaşlayarak daraldığını, ihacatta da otomotiv, tekstil, hazır giyim gibi daha çok Avrupa pazarına bağlı sektörlerde gerilemeler yaşandığını, Suriye ve Güneydoğu'daki terör olaylarının ise bu bölgelerden yapılan ihracatı olumsuz etkilediğini anlatıyor. Türkiye ekonomisinin küresel ve bölgesel ekonomik ve siyasi gelişmelerden fazlasıyla etkilendiğini dile getiren Toprak, “Bu çerçevede 2013'te küresel ekonomik beklentiler ile bölge- mizdeki siyasi gelişmeler belirleyici olacak. Önümüzdeki yıl dünya ekonomisinde ABD'deki mali uçurum ve buna bağlı resesyon endişesi, Avrupa'da borç sorunu ve çok zayıf büyüme ile Çin ve diğer gelişen ülkelerde zayıflayan iktisadi faaliyetler önemli riskler arasında. Bölgemizde ise Suriye sorunu, İran'a uygulanan ambargo ve olası bir müdahale ile Irak'ta istikrarın korunması konuları yakından izlenecek. Bu riskler çerçevesinde Türkiye ekonomisi, 2013 yılına dış ekonomik ve siyasi şoklara karşı hazırlıklı olarak temkinli ve kontrollü bir büyüme hedefi ile giriyor. Ekonomi yönetiminin seçim yıllarına giriliyor olmakla birlikte mali disiplini sürdüreceği, cari açık ve enflasyonu kontrol altında tutacağı ve iç talepte de aşırı bir canlanmaya izin vermeyeceği tahmin ediliyor” diyor. Türkiye'nin 2012'yi ekonomide bir dengelenme ve soluklanma yılı olarak tamamladığını, 2013'ün ise bu dengelenme ve soluklanma üzerine daha istikrarlı, sağlıklı ve sürdürülebilir büyümenin başlayacağı yıl olacağını belirten Toprak, önümüzdeki yıl ekonomide finansal istikrarsızlık riskleri azalırken üretim, yatırım ve istihdam alanında 2012'ye göre daha yüksek büyümeler gerçekleşeceğini, iç piyasada göreceli bir hareketlenme ve 2012'nin üzerinde satışlar beklenmesi gerektiğini, işsizliğin de azalacağının altını çiziyor. DÖRDÜNCÜ ÇEYREK BÜYÜME RAKAMI MERKEZ BANKASI İÇİN BÜYÜK TEST OLACAK Yeliz Karabulut/ İntegral Menkul Değerler, Araştırma Departmanı, Analist 64 EKOV‹TR‹N OCAK 2013 Cari açık 10 ayda geçen seneye göre yüzde 36 düştü ve 2012 Ocak-Ekim döneminde 41.1 milyar dolar oldu. 2011 Ocak-Ekim arasında ise cari açık 65 milyar dolardı. Yıllıklandırılmış cari açık ise 55 milyar dolara geriledi. Eğer son iki ayda cari açık ortalama 3 milyar dolar olursa, yılsonunu 47 milyar dolar olarak kapatabilir. Böylelikle, geçen sene 77 Milyar Dolar olan cari açık yüzde 39 düşmüş olur. Cari açık yeterince düştü. Olumlu fakat büyümede sancılı bir dönemden geçiyoruz. 3’üncü çeyrekte yüzde 2,6 büyüme beklentisi varken, TAV HAVALİMANLARI İCRA KURULU BAŞKANI SANİ ŞENER: 2013’TEN SON DERECE UMUTLUYUZ büyüme sadece yüzde 1,6 olarak gerçekleşti. İlk çeyrekte yüzde 3,37 büyüme gerçekleştiren ekonomide, ikinci çeyrekte yüzde 3,01, 3’üncü çeyrekte 1,63 büyüme kaydedildi. 4’üncü çeyrekte ortalama yüzde 4,8 büyüme kaydedilirse, 2012 büyüme hedefi olan yüzde 3,2 yakalanabilir ki bu da çok zor görünüyor. Ekonomi yönetimi faiz indirme konusunda oldukça istekli. Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, büyüme rakamlarının açıklanmasının ardından Merkez Bankası'na, “Faiz indirimi yapmaktan korkma” diyerek seslenmişti. TAV Havalimanları İcra Kurulu Başkanı Sani Şener, 2012 yılı son çeyreğinde belirli bir yumuşak iniş olduğunu ifade ediyor. Şener, 2013 yılında Türkiye ekonomisinin olumlu olacağına inandıklarını belirterek, “2013 yılında Türkiye ekonomisinin olumlu seyrinin devam etmesini bekliyoruz. Özellikle 2012 yılının ikinci yarısından itibaren Türkiye’nin beklenen ‘yumuşak inişi’ gerçekleştireceği ortaya çıkmış durumda. Buna paralel olarak bu yılı yüzde 3-yüzde 3.5 büyümeyle bitireceğimizi düşünüyoruz. Gelecek yıl için ise orta vadeli program ve OECD’nin beklentisine paralel olarak yüzde 4’lük bir büyüme bekliyoruz. Bu büyümeyi gerçekleştirirken, yılsonu enflasyonun orta vadeli programda hedeflenen yüzde 5,3’ün ve OECD’nin beklentisi olan yüzde 6,9’un üzerinde yüzde 7 civarında gerçekleşeceğini öngörüyoruz. Cari işlemler dengesi tarafında hükümetin Orta Vadeli Programı’na (OVP) paralel olarak yaklaşık 60 milyar dolarlık bir açık beklentimiz var. Düşen faiz ortamında, Türkiye’nin artık yatırım yapılabilir rating’e sahip olduğu da göz önünde bulundurularak, borsadaki yatırımcıların kullandıkları iskonto oranlarında indirime gidecekleri ve dolayısıyla şirket değerlerinin artmasıyla, borsanın cazip bir yatırım aracı olacağını düşünüyoruz” ifadesini kullanıyor. BAŞÇI: EKONOMİ BEKLE GÖR POLİTİKASI İZLİYOR Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, faiz indirimi konusundaki eleştirilere, “Borçlanma faizi yüzde 9’un üzerinde bile seyrederken, yüzde 5,6’a düşürülmesini sağladık. Temmuz itibarıyla atılan adımlar yılın son çeyreğinde etkisini gösteriyor. Merkez Bankası’nın Temmuz itibarıyla attığı adımların etkilerini 4’üncü çeyrekte göreceğiz” şeklinde yanıt verdi. Bu açıklama ile 4’üncü çeyrek büyüme rakamı Merkez Bankası için büyük bir test olacak. Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, Reel Efektif Döviz Kur Endeksi’nin 130 seviyesinin altında kalması nedeniyle, “Ek politika tedbirlerine ihtiyaç yok, Reel Efektif Döviz Kuru 130’a yaklaştıkça yumuşatıcı tedbirler alalım” dedi. Başçı böyle bir durumda politika faizinde ve gecelik borçlanma faizinde ölçülü bir indirimin buradaki değer kazancını yumuşatmak açısından şu Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı aşamada yeterli olabileceği görüşünde. Yani Reel Efektif Döviz Kuru 119 seviyesindeyken faiz indirimi piyasalar tarafından beklenmiyor ama Merkez Bankasından karmaşık mesajlar gelmeye devam ediyor. EKOV‹TR‹N OCAK 2013 65