şam`ın tahtı kimin

advertisement
ŞAM’IN TAHTI KİMİN
Şeyh Muhammed Nazım El-Hakkani En-Nakşibendi Hz.’nin 8 Nisan 2012 Sohbeti,
Meded ya RicalAllah. Meded ya İbad'Allahis Salihin. Meded ya Büdelâ-u Şam. Büdelâ, Nücebâ, Nükebâ,
ve Evtâd-ı Mısır. Ve Doğu'yla Batı arasındaki Ahyâr. Bu hitab bütün dünya içindir. Ve bu hitap bilhassa
Ümmet-i Muhammed (sav) içindir. Ve bilhassa Tarikat-ı Aliyye'nin meşayıhları içindir. Ve bilhassa, şimdi
bu zamanda Doğuyla Batı arasında mevcut olan bütün Müslüman Uleması/Alimleri içindir. Biz zayıf bir
kuluz ama Allah'ın bizi affetmesini ümid ederiz ve Kıyamet Günü’nde Efendimizin (sav) şefaatini dileriz.
Artık bu dünyadan hiçbir şeye isteğim, ihtiyacım yok. Sadat-ı Kiram Efendilerimizin bize öğrettikleri gibi"Dünya bir leştir, ona talip olanlar da köpeklerdir". Leştir!
Ama Allah kullarını öyle bir şeyle şereflendirmiştir ki, onu eğer O'nun yolunda kullanmazlarsa leş olurlar.
Dikkat etmemiz lazım ki, talebi dünya olan o insanlar gibi olmayalım. Dünyayı taleb etmek, istemek
dünya üzerindeki en kötü, şer olan şeydir. Ve, dünyayı taleb edenler de insanların en kötüsüdür. Çünkü
bütün Peygamberler (as), Allah'ın kullarını Cenab-ı Allah'ın rızâ ve rıdvânını, ve Ebedi hayatı taleb etmeye
teşvik için geldiler. Ebedi - Sermedî! Cahiller o kimselerdir ki,bu hiç kıymeti olmayan, fani dünya hayatını
isterler. Bu bütün Peygamberlerin (as), ve bilhassa Efendimizin (sav) talimidir- Ahir Zaman Nebisi,
Habibur Rahman (cva) Seyyidina Muhammed (sav).
Selamu aleyküm Şeyh Hişam Efendi, bu asrın alimlerinden ve dünya üzerinde mevcut olan meşayıh-ı
izam'dan. Bütün dünyaya hitab için kalbime işaret-ilham geldi. Şimdi öyle bir zamanda yaşıyoruz ki bütün
insanlar.. İnsanlar dünyayı taleb ediyor, istiyorlar. Tıpkı vaktin birinde, o makam için yetkisi olmamasına
rağmen Şam'da bir caminin mimberine çıkması istenen o adam gibi: O kimse hutbesine şöyle başladı:
"Eyyuhen nas, entumun encas, imamuküm Abbas bila libas- Ey insanlar, hepiniz necissiniz, imamınız da
libassız Abbas'tır!" O fakire saldırıp yaka paça dışarı attılar. Halbuki bu adamın, dünyanın halini insanlara
naklettiği ortaya çıktı. Encas'ın manası, necaset'ten daha pis birşey demektir. Ve bu dünya necistir.
Dünyanın-bu leşin talipleri de, Efendimiz (sav) böyle buyurur - onu taleb edenler köpeklerdir. Neuzu
billah. Şimdiki zamanımızda en az mümküni olan, bu dünyayı taleb etmekten beri olmak. İnsanların
çalıştığı şey..Onların çoğu bu dünyadan toplamak ister. Ama bu dünya, bu dünya içindir. Allah'ın
üzerinizdeki fazlına karşılık salih amel işlemezsen, bu necisliktir. Bu dünyanın kıymeti, Allah yolunda infak
etmekledir. Kıyamet gününde Allah sual edecek: "Ey kulum, ne getirdin?" "Dünya malından getirdim"
"Dünya malının miktarından sormadım. Dünyada malıyla işlediğin salih amellerin miktarından
soruyorum. Salih amel olarak ne getirdin?" Ve insanlar şimdi bu dünyadan toplamakla meşgüller, ve
infak etmezler. Bu Yahudilerin sıfatıdır. Onlar kendileri, nefisleri için toplarlar.
www.saltanat.org
Page 1
Nefisleri için saklarlar- Şeâirillâh (Allah'ın nişanelerini) izhar için, Şeriat'Allahı ikame etmek ve salih
ameller için harcamazlar. Bu onlar için bir fırsattır, ama ondan faydalanmazlar. Bu, bu sohbete
başlamadan önce iptidadır- bir giriş kabilindedir; Sadat-i Kiram Efendilerimiz’in sohbetlerden önce
söylemeleri gibi: "Tarikatuna sohba ve hayrun fiy cemiya". Bu mukaddime-önsöz kabilindedir. Şimdi
gerçekten çok hassas olan noktaya geldik ki bu, bu zamanın bütün alimlerinin boynunadır. Ama onunla
amel etmeyi unuttular. Nedir o? Ey alimler! Ey Profosörler! Siz Ahireti unuttunuz, siz Rabbinizi
unuttunuz! Siz şeytanı kendinize hami olarak, destekçi olarak aldınız. Dünyanın necasetini aldınız. Onların
ilimleriyle kazandığı bu mudur?
Estağfirullah. Kulun bu dünyadan kazandığı meblağ budur, dünya leştir! Ve şimdi, Ey Allah'ın kulları! Ey
Doğu’dan Batı’ya bütün İslam alimleri, size hitab ediyorum kalbime ilham edildiği ve size tebliğ etmem
emredildiği için. Kabul edin veya etmeyin, benim için mühim değildir. Ey Allah'ın kulları, biz şimdi hangi
zamanda, hangi devirde yaşıyoruz? Cebabire devrinde yaşıyoruz. Cebabire ki, onlar Allah'ın sağlam
Şeriatı ile amel etmezler de nefislerinin hevasına göre amel ederler ve insanlara zulmederler- Onları
öldürürler, şereflerini ellerinden alır, haklarına tecavüz ederler. Allah'ın kullarının hak ve hukukuna
tecavüz ederler, hadlerini aşarlar. Dünyanın hazinelerinden toplar, insanlara vermezler.
Cebabire! Cebbarin kavmi - bu hitap bugünün cebabiresi içindir. "Inne fiyha kavmin cebbariyn- Orada
zorba bir kavim var" (5:22). Allah Azze ve Celle her şeyi gösteriyor. Biz şimdi cebabire devrinde yaşıyoruz.
Bilinir ki cebabire, Allah'ın sağlam Şeriatı ile amel etmeyip nefislerinin hevası ile amel eder ve
gazaplarıyla hükmederler- sanki gazapları dünya üzerine Semadan inmiş gibi, onunla hükmederler ve
insanlar da onların yolunu takip ediyorlar. Selamet yolunu bırakıp onların yoluna tabi oluyorlar. Bu
cebabire ilk olarak Osmanlı devleti zamanında çıktı. İkinci olarak, Osmanlı devleti yıkılırken. Belki de
dünyada 50 devlet vardı; Osmanlı krallarından geri kalan. Biz şimdi cebabire devrinde yaşıyoruz, şek ve
şüphe yok.
Ama Efendimiz (sav) müjde verdi ki bu devrin de bir sonu olacaktır. Sonuna gelmesi lazım, sonuna
ulaşınca biter. Ve mümkündür ki, 20. yüzyıl tamamiyle cebabirenin asrıydı, ve 21. yüzyılın şimdiki
zamanımıza kadar olan kısmı da. Şimdi bize lazım olan nedir, ey alimler? Çünkü bu cebabirenin ilk
saldırdıkları yer Hilafet Makamının merkeziydi, Halifelerin olduğu yer. İslamı temsil eden her mekana her
yere saldırdılar. Şimdi önemli bir noktaya geldik, dikkat edin ey alimler!
Hilafet Allah'ın Şeriatındandır. Halife Allah'ın Şeriatını tutar. Halife olmadan Allah'ın Şeriatını ikame
ettirebilecek bir devlet yoktur. Ve siz bunu biliyorsunuz, ey alimler. Alim olduğunuzu iddia ediyorsunuz.
Hangi devir? Cebabire devri. Siz ne yaptınız? "Hiçbir şey yapmadık" derler. "Hangi sebeple?" "Çünkü
elimizden bütün kuvveti aldılar ve bizi kendi başımıza bıraktılar. Biz birşey değiliz. Onlar hükmeder, biz
onlara mahkumuz. Onlar hakim oldular, biz onların hükmü altına girdik. Eskiden biz onlara hükmederdik.
Şimdi onlar hükmeder,biz onların hükmündeyiz".
www.saltanat.org
Page 2
Peki. Efendimiz’in (sav) risaleti o devirde ulaştı. Türkiye'de, Anadolu'da bir avuç insan bir araya gelip
dediler ki: "Biz Saltanatı kaldıracağız, Saltanatla beraber Hilafeti de kaldıracağız". Onların ne işi vardı
bununla? Allah'ın laneti üzerlerine olsun! Ve, emirleri terk edip böyle yapan bütün devletler de aynı
şekilde. Türkiye'de yeni bir devletle, bir avuç insan Saltanatı ve onunla birlikte Hilafeti de kaldırdı? Ey
alimler, bu zalimler hangi hakla Hilafeti kaldırdı? Onların böyle bir kuvvet ve selahiyeti var mıydı? Neden
buna bakmazsınız?
Kitap üstüne kitap yazarsınız, profosörüm diye iddia edersiniz. Hiçbir kıymetiniz yok! Şu anda içinde
bulunduğumuz devir en kötü zamandır, Müslümanlar birbirini öldürür. İslamı zelil ettiler, her yönden.
Müslümanları da aynı şekilde, Müslümanlıktan çıkarıp insanların içinde en zelili yaptılar, en alt
seviyedeler şu anda. Müslümanların tarafından da bu cebabireye tek bir kelime dahi edilmedi. Ey
Doğuyla Batı arasındaki alimler, ben zayıf bir kulum ama Hakk’ın emriyle, O'nun buyurduğu üzere: "Sen
öğüt ver. Çünkü hatırlatmak mü'minlere fayda verir" (51:55) Öyle değil mi? Sadak'Allahul Azim.
"Vezekkir-hatırlat". Neden bu Hilafet meselesini hatırlatmıyorsunuz? Nasıl bir avuç insanın Hilafet
makamını kaldırmasına razı geldiniz? Bir avuç insan, nasıl razı geldiniz ey Hint alimleri? Ey Arap
ülkelerinin alimleri, Mısır, Libya, Kuzey Afrika ve bütün Arap ülkelerinin alimleri, nasıl razı geldiniz? Hangi
hakla o makamı korumadınız? O makam ki, dünyada Hilafet makamından daha yüksek bir makam yoktur.
Bütün kralların, mülukun şerefi İslam Hilafetini taşımaları sebebiyledir. Bir kişi bile İslam sancağını
korumak için elini kaldırmadı; neredesiniz alimler? Ve insanlar.. Bir avuç insan Doğuyla Batı arasında
Müslümanları öldürüyor ve siz susuyorsunuz.
Kim Hakkı söylemeyip susarsa, dilsiz şeytandır. Ve şimdi, size sesleniyorum ey alimler! Siz Efendimizin
(sav) soyundan olan ve onun (sav) sancağını kaldıran bir zatın yok edilmesine şahitlik ettiniz.
Hilafet'Allah-Hilafet makamı ve Saltanat o kişideydi. Biz böyle bir devre yetiştik. Ve şu anda, bugün biz,
Hilafet makamının ehli kim olabilir diye araştırdık. Halife olmanın ilk şartı Efendimizin (sav) evladından,
soyundan olmaktır. Dünya'nın Doğusundan Batısına baktık ve Efendimizin (sav) evlatlarından bir avuç
dışında başkasını bulamadık- Bir avuç insan, Amman-Ürdün Krallığında. Ehl-i Beyt'tendi onlar, ve orada
hapsedildiler.
Ve bütün o zengin Araplar, kuvvetleri ve servetleriyle Efendimizin (sav) evladlarını korumak,
desteklemek için hiçbir şey yapmadılar. Her şeyleri vardı ama onu hiç desteklemediler. Onlar görecekler!
Ama şimdi bize vacib olan, yaşayan bir Halife aramaktır. Biz onu, Amman Krallığında, bu iş için ehil olarak
bulduk. Ürdün'de Ehl-i Beyt’ten bir avuç zat vardır idarede olan, ve onları kestiler, sahranın ortasında
terk ettiler bir yere kımıldayamasınlar diye. Ayıp onlara, Allah'ın Gazabı üzerlerine olsun! Ve siz alimler,
size hitab ediyorum. Bizim üzerimize vacibtir Hilafet sancağını taşımaya kimin hakkı vardır aramak
vazifemizdir, yalnız Efendimizin (sav) evladından biri taşıyabilir.
www.saltanat.org
Page 3
Doğudan Batıya bakın, onları yalnız çölün ortasında, Amman'da bulacaksınız. Ehl-i Beyt orada tecrit
edilmiştir, kımıldayamasınlar diye. Ayıp alimlere, onları orada mahzun, mahrum, kırgın bir şekilde terk
edenlere! Ve şimdi vazifemizdir, vacibdir ey alimler, sizden bir fetva istemek: Halife aramak hakkımız ve
vazifemiz midir? Bütün İslam alemi için ilk emir, onlara soruyorum. "Lazım değildir" diyen Ehlul İslam'dan
değildir, sürgün ve mahrum edilsin, cebabireden sayılsın. Efendimizin (sav) nesebinden geriye kalan bir
avuç insan son Şeriflerdendir. Mekke Şerifi Hüseyin, Allah rahmet etsin. Onu aldattılar, ta ki Osmanlı
Devletindeki İslam Hilafetine karşı durana kadar. Ona yalanlar vaad ettiler: "Seni bütün Araplara Melik
yapacağız" dediler, yalan ve hileydi bu vaad.
Bu cebabire hep Yahudilere tabidir, bütün emir ve talimlerini Yahudilerden alırlar. Şerif Hüseyini
kandırıp, sürdüler, zincire vurdular. O zaman ben Kıbrıs'taydım, küçüktüm, 10 yaşındaydım. Onu burada,
Lefkoşa'da gördüm basit bir evdeydi. Sürdüler onu. Allah rahmet etsin. Babamla gidip elini öperdik onun.
Çünkü babam o zaman burada Kıbrıs İslam Vakfında çalışırdı. Ve Şerif Hüseyin'e her türlü hizmet ve
ihtiramı gösterirdik. Hakkın Rahmetine intikal edince onu Kudsü Şerife götürmek için geldiler. Bu ilim
ehlince iyi bilinir ama onlar bu konu hakkında birşey bilmezler. Bu mevzu ile onlara bir yol açayım ki
Halife arasınlar yoksa Doğudan Batıya hepimiz Gayri Müslimler tarafından, onların silahlarıyla yıkılacağız.
Ve onların maksadı, Doğudan Batıya bütün dünyayı kontrol etmektir. Ve onların çoğu İslamı aşağı,
kendilerini üst seviyeye koymak ister. "El-Hakku Ya'lû Velâ Yu'lâ Aleyh- Hak en yücedir ve onun üstüne
çıkılamaz" İslam en yücedir. Ey alimler dinleyin! Ne yapmamız gerektiğine dair sizden fetva istiyorum.
Ben zayıf bir kulum ama, Efendimizin (sav) Ehl-i Beytinden olan ve şu anda yaşayan bir halife alalım
istiyorum. Ve siz Mukaddes Şam topraklarında neler oluyor biliyorsunuz. "Müslümanlar için en hayırlı
evler Şam- Dimaşk denilen yerdeki topraklardadır" buyurdu Efendimiz (sav). "Müslümanlar için en hayırlı
yer orası, insanlar orada toplansın" buyurdu.
Şimdi Hilafet ve İslam Saltanatının hakkı Kral Abdullah'tadır. Adı Abdullah'dır. Allah onu öyle bir heybet
libası ile giydirdi ki herşey onun heybetinin yanında hiç kalır. Allah onu desteklesin. Ve şimdi, ey alimler
sizden onu desteklemenizi istiyorum. Şimdi, yetkilerinin verilmesi için sizin tarafınızdan desteklenmeyi
bekliyor. Ve ey alimler, duydunuz mu İslamın ve Müslümanların düşmanları Şam topraklarında ne kadar
ilerlediler. Ve şimdi Şam'da, onlar kesildi. Ve İslama karşı olanların hepsi Suriye'nin kuzeyine çekildiler.
Allah'ın Şerefli kıldığı Şam-Dimaşk'ı boşalttılar, Şam'da hükmeden kimse kalmadı, koruyacak bir Melik de
yok.
Ve şimdi biz her şeyin, yetkisi ve hakkı olana verilmesini istiyoruz. Şam boştur şimdi. Ve biz, Doğuyla
Batı arasındaki alimlerden fetva vermelerini istiyoruz: Efendimizden(sav) gelen İslam Hilafetini taşımaya
en müstehak ve hak sahibi olan Ürdün/Amman Kralı Abdullah'tır. Allah onu desteklesin. Onu destekleyin,
eğer desteklemezseniz artık telef olana kadar üzerinize Allah'ın gazabı gelir.
www.saltanat.org
Page 4
Ve şimdi biz, fetva sahibi, fetva verebilecek herkesten Hilafet makamında hak sahibi olanın Kral
Abdullah olduğuna dair fetva vermelerini istiyoruz. Allah onu desteklesin, Melaike onu desteklesin. Eğer
ona destek vermezseniz biriniz bile Mehdi (as)'ın zamanına yetişemez. O gelmeden önce bu dünyadan
göçersiniz ve, ya Müslüman mezarlığına veya kafirlerin mezarlığına gömülürsünüz. Şimdi bu, zayıf bir
kuldan tebliğdir. Sizin gibi alim değiliz ama varidat gelir. Bizim varidat sahibi olup olmadığımızı mutlak
ilim-ehli yakin sahiplerine sorun, söylediklerim sahih mi değil mi. Eğer sahih derlerse kurtulurlar, inkar
edenler telef olacak.
Şimdi Ürdünde liva-sancak taşıyan alaylar vardır. O liva Efendimizin (sav) livasıdır. İkinci liva, Sahibu
Zaman Mehdi (as)'ın adınadır. Razı mısınız? Amman/Ürdün Kralı Abdullah'ın Hilafet makamı için en
uygun, ehil ve ümmet için en iyisi olduğuna, Allah'ın aslanı olduğuna dair fetva verin. Şam, Hicaz, Bağdad
topraklarına onun hükmetmesi vaad edildi. Bütün İslam devletleri Mehdi (as) gelene kadar onun
tasarrufu altında olacak, Kutsal emanetleri ona vermesi için. Mehdi (as) ile İstanbul'a gidecek ve Kutsal
Emanetleri ona teslim edecek. Bu tebliği biz kitaptan okumadık. Ama bu RicalAllah'tan gelen varidattır.
Onlar, en zayıf kul iken bütün dünyaya bu tebliği yapmamız için bizi kuvvet libası ile giydirdiler. Kulların
en zayıfı.
Allahım bizi affeyle. Allahım bizi affeyle. Biz hayırdan başkasını istemeyiz. Biz bütün şerri bırakıp hayrı
isteriz. Dünya üzerinde İslam sancağını, Hakkın sancağını, Melekut sancağını kaldıracak olanı isteriz.
Bizim gayretimiz budur, başka şey değil. Ya Şeyh Hişam, senden de istiyorum ve bütün fetva verenlerden
istiyorum: bu kelamın sahih olduğunu ve Hilafet Hakkının, Allah'ın aslanı Ehl-i Beyt'ten gelen Ürdün Kralı
Abdullah'da olduğunu beyan etsinler. Bizim tebliğimiz budur. Fetva verebilen her alimden bu hitabı
destekleyecek fetva vermelerini istiyorum. Ki "Hak sahibine hakkını verin" Hadisteki gibi hak olanı
versinler. Bu Efendimizin (sav) kelamıdır.
Yoksa Allah'ın gazabı üzerlerine olacaktır. Kral 2 sancak ile hazırdır: biri Efendimizin (sav) sancağı, ikincisi
Sahibu zaman Mehdi (as)'ın. Onların isteklerine rağmen Kral Şam'a girecektir! Ve onun mülkü Doğudan
Batıya Müslüman dünyasında genişleyecek ve bu rezil insanlar yeryüzünden sürülecek. Ya kaçacaklar ya
ölecekler. Yalnız Efendimizin (sav) sancağı ile Mehdi (as)'ın sancağı kalacak birlikte. Kral Abdullah Mehdi
(as) değildir, hayır. Mehdi (as) geliyor, geliyor. Mehdi (as) Hicaz topraklarındadır. Onun ailesi onu bilir,
ailesinin dışında kimse onu tanımaz.
Ve biz onunla görüşmek istiyoruz, ayaklarını öpüp onunla beyat almak için. 60 sene önce onunla beyat
aldık ya Şeyh Hişam, Şeyhim, Sultanul Evliya Abdullah Dağıstani Hz ile birlikte. Bu mektubu onun büyük
dedesi Emir Abdullah'a yazdım, onun makamını muhafaza etsin diye. Çünkü onun evlatlarından Abdullah
II bu makamın sahibidir, sahibu seyftir. Ey Kral, korkma. Yürü, Allah ve Sema'nın orduları seninledir.
Korkma, ilerle. Başına İslamın şerefi olan sarığını tak ve yürü. Yeryüzü önünde, senin için açılacak.
www.saltanat.org
Page 5
Nereye yönelirsen yönel senin için açılacak ve galip geleceksin. Allah seninledir, ve sabredenlerledir ve
Allah'ın salih kulları ile beraberdir. Ya Rabbi, bize bu zamanda selamet ver. Allah (cva) Şam topraklarını
onun hükmetmesi için boşalttı. Kral Şam'a girecektir. Fetva verebilen bütün alimlerden Kral Abdullah'ın
Şam'da hilafet sahibi olmaya hak sahibi olan tek kişi olduğuna dair fetva vermelerini istiyorum. Sonra,
ceddi olan Efendimiz’in (sav) kutsal emanetlerini almak için İstanbul’a gidecek. Allah söylediklerime
şahittir, Rabbim bizi affeyle. Bize hidayet ver, Müslümanlara neler olduğunu gördükten sonra İslamın
şanlı günlerini göster bize.
Ümid ederiz ki İslamın izzeti ile şeref buluruz, insanlar arasında zelil olmayız. Ey Araplar! Özellikle siz
"parçalanıp ayrılmayın. Hep birlikte Allah'ın ipine sımsıkı sarılın" (3.103). Allah'ın ipini Kral Abdullah
temsil eder. Allah'ın ipi Kral Abdullah'dır, ona sımsıkı tutunun ve korkmayın Allah sizinledir, yaptıklarınızı
bilir. Ya Rabbi bizi affeyle, Habibi Ekrem (sav) hürmeti için. Kalbim konuşmak için doludur ama şimdi acz
yaşına geldim. Kalbime gelen ve söylemekle emrolunduğum bu kadardır ve 70 dünyaya yetişir.
Allah söylediğimize şahittir. Allahu Ekber, ve Resulu (sav) bilir. Onun Resulü (sav), katında en yüce ve
kerim olandır. Ben tebliğ ettim, ben tebliğ ettim, ben tebliğ ettim. Rabbimden istiyorum ki Sultanın elleri
arasında, İslamın o şanlı günlerini bana göstersin. Ya Rabbim, Sen Kadiri Muktedirsin. Şamı bize de aç.
Şam senin için açıktır Ey Melik! Gir ya Melik, Allah'ın aslanı. Senin için korku yoktur. Yerlerin ve Göklerin
orduları seninledir. Git! Fatiha. Ve min Allahu tevfik.
Video Link: http://saltanat.org/Blog/tabid/271/PostID/628/-To-Whom-Is-the-Throne-of-Sham-am-nTaht-Kimin-ar.aspx
www.saltanat.org
Page 6
Download