Asr-ı Saadet olan sadr-ı evvelin hürriyet ve adalet

advertisement
Sorularlarisale.com
"Asr-ı Saadet olan sadr-ı evvelin hürriyet ve adalet ve
müsâvâtı, bâhusus o zamanda delil-i kat’îdir ki, şeriat-ı
garrâ müsâvâtı ve adaleti ve hakikî hürriyeti cemî
revabıt ve levâzımâtıyla câmidir." İzah eder misiniz?
"Dördüncü hakikat: Şeriat-ı garrâ Kelâm-ı ezelîden geldiğinden,
ebede gidecektir. Zira şecere-i meylü’l-istikmâl-i âlemin dalı olan
insandaki meylü’t-terakkinin mahsul ve semeresi olan istidadın
telâhuk-u efkârla hasıl olan netâicinin teşerrub ve tegaddî ile
büyümesi nispetinde, şeriat-ı garrâ aynen maddî zihayat gibi
tevessü ve intibak edeceğinden, ezelden gelip ebede gideceğine
burhan-ı bâhirdir. Asr-ı Saadet olan sadr-ı evvelin hürriyet ve adalet
ve müsâvâtı, bâhusus o zamanda delil-i kat’îdir ki, şeriat-ı garrâ
müsâvâtı ve adaleti ve hakikî hürriyeti cemî revabıt ve levâzımâtıyla
câmidir. İmam-ı Ömer (r.a.), İmam-ı Ali (r.a.) ve Salâhaddin-i Eyyubî
â’sârı bu müddeâya delil-i alenîdir."(1)
İnsanlığın maddi gelişimi zaman ve süreç içinde ortak akıl ile ilerler. Bu kainatın
değişmez bir kuralıdır. Mesela ilk demirin bulunması ve şimdiki zamandaki
vaziyetine gelmesi yüz yılların bir birikimi ve sonucudur.
Kur’an temelli olan şeriat-ı garra, ifade ve kanunlarını öyle bir vaz etmiş ki baş ile
sonu adete cem etmiştir. Yani her asrın ihtiyaç ve gereksinimlerini gelişip büyümeye
müsait bir çekirdek şeklinde tespit etmiş insanlık ilerledikçe Kur’an’ın vaz etmiş
olduğu çekirdekte buna uygun olarak filizlenmiştir. Bu yüzden Kur’an’ın hükümleri
asla eskimez ve işlerliğini yitirmez. Hatta Kur’an son asrın ihtiyaçlarını da çekirdek
şeklinde tespit ve tayin ettiği için, insanlığın gelişiminin daima önünde ve
ilerisindedir.
Bu yüzden İslam her alanda insanlığın önünde ve ilerisindedir. Avrupa bugünkü
medeniyet anlayışını bin yıllık bir kan ve göz yaşının neticesinde elde derken, İslam
bu medeniyetin daha parlak ve kamilini yirmi üç yıl gibi kısa bir süre içinde cahiliye
Araplarına tesis ederek mucizevi yönünü göstermiştir. Mesela Veda Hutbesi, Avrupa
İnsan Hakları Beyannamesinin çok çok ilerisinde daha kamil bir medeniyet
manifestosudur.
Dört halife dönemi ve sistemleri hem bir cumhuriyet, hem bir hukuk devleti,
hem özgürlük ve eşitliğin zirve yaptığı bir dönemdir. Halifelerin fakir ve sade
yaşamı, halk ile iç içe olmaları, mahkemede eşit bir şekilde yargılanabilmeleri,
page 1 / 2
herkesin özgürce halifenin yakasına yapışıp hesap sorabilmesi, kuvvetin değil
hakkın ve kuralların üstün tutulması gibi birçok fazilet, şu anki medeniyetin daha
ulaşamadığı bir neticedir.
(1) bk. Divan-ı Harb-i Örfi, Hürriyete Hitap.
page 2 / 2
Powered by TCPDF (www.tcpdf.org)
Download