EKONOMİDE DURUM DEĞERLENDİRMESİ Doç.Dr. Doğan CANSIZLAR İstanbul Bilgi Üniversitesi “AB ülkeleri başta olmak üzere tüm dünyada etkisini göstermeye devam eden küresel kriz, Türkiye Finans kesiminde ise aksine bir tablo çizmiştir.” Küresel kriz AB ülkeleri başta olmak üzere tüm ülkelerde etkilerini sürdürmeye devam etmektedir. Türkiye ekonomisinde kriz özellikle reel sektör üzerinde kendini hissettirmiştir. Finans kesiminde ise; 2001 yılı krizinde alınan yapısal tedbirler sayesinde herhangi bir hasar olmamış, aksine bu dönemde kar bile elde edilmiştir. Krizden çıkış sürecinin başladığı bir dönemde Türkiye ekonomisinin durumu, son makro ekonomik veriler çerçevesinde aşağıda değerlendirilmiştir. Sanayi Üretimi Endeksi ve Büyüme 2010 yılı Nisan ayında sanayi üretim endeksi; bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 17 oranında artmıştır. 2010 yılı Mayıs ayında imalat sanayi kapasite kullanım oranı da, geçen yılın aynı ayına göre 9.2 puan artarak yüzde 73.4 seviyesine yükselmiştir. Ekonomide iç talebe bağlı canlanma ve baz etkisi nedeniyle yılın özellikle ilk çeyreğinde GSYH’da çift haneli büyüme şaşırtıcı olmayacaktır. Ancak her defasında da belirtildiği gibi milli gelirdeki bu büyüme, daha önceki dönemlerde de olduğu gibi istihdam artırıcı, işsizliği azaltıcı bir büyüme değildir. İşsizlik Nitekim 2010 yılı Mart ayına ilişkin işsizlik verilerinde; genel işsizlik oranı yüzde 13.7 ve sayısı da toplam 3 milyon 438 bin kişi olmuştur. Kriz dönemine göre işsiz sayısında mevsimsellik ve baz etkisi nedeniyle bir azalma görülüyor gibi ise de aslında, mevcut resmi işsiz sayısına yine TUİK’in verilerine göre iş aramayıp halen çalışmaya hazır toplam 2 milyon 225 bin kişiyi de eklediğimizde toplam işsiz sayımızın 5 milyon 663 bin kişiye, işsizlik oranının da yüzde 24 seviyesinde olduğu görülür. Her dört gençten birisinin işsiz olduğu bir ortamda istihdam yaratmayan büyüme modelinden vazgeçilmesi zorunludur. Milli gelirde kağıt üzerinde büyümeye rağmen, özellikle 2003 yılından itibaren işsiz sayısının azalmamasında en önemli faktör uygulanan yanlış kur ve faiz politikası olmuştur. Dış Ticaret ve Ödemeler Dengesi Nitekim, bu yıl hızla büyüme sürecine giren reel ekonomi, değerlenen TL ve geçen yılki baz etkisi beraberce cari açığın yükselmesinde önemli rol oynamaktadır. Türkiye, 2010 Ocak-Nisan döneminde ilk dört ayda toplam 14.3 milyar dolar cari açık vermiştir. Cari açığın, finansman kalitesinin düşmesi ve daha çok sıcak para ile finanse edilmesinin yanı sıra dış ticaret açığımızın da giderek artıyor olması ve yapılan ithalat içinde ara malı sanayi ürünlerinin oranının yüzde 72 seviyelerine gelmesi aslında sağlıklı bir ekonomi için yeniden alarm zillerinin çalması anlamına gelmektedir. Hem işsizlikle mücadele hem katma değeri fazla sürdürülebilir bir ekonomik büyüme modeline geçmek artık zorunludur.