Danışma Meclisi B : 95 Türk ekonomisi ve Türk iktisadî hayatı, üzülerek be­ lirteyim ki, Libya ve dolayısıyla Libya ile dost ülke­ lerin ipoteğine teslim edilmiş olacaktır. Bütün Türk Tarihü incelendiğinde, bir örneğine rastlayamayacağınız ve ancak 18'39'da Osmanlı İngiliz Ticaret Anlaşmasıyla, belki kıyaslayabile­ ceğiniz bir Anlaşma karşısında bulunuyorsunuz ki, o Ticaret Anlaşması imparatorluğun iktisadî hayat ve düzenini Batı emperyalizminin ipoteğine terk et­ miş ve İmparatorluk artık bu emperyalizmin diğer sömürgeleri gibi bîir tahıl ambarı hüviyeti içerisin­ de yıkılma ve çökme sürecine girmişti. Kanımca, önümüzdeki Anlaşma, İngiliz ve bilahara bütün Batık devletlerle yapılan ticaret mo­ dellerine rahmet okutacak nitelikleri kapsamaktadır. Önce, Anlaşmanın başlığı ile Libya adına imza­ cı bulunan yetkilinin adının üzerinde yazılan devlet adı farklıdır. Anlaşmanın amacı; Türk, Libya ve diğer islam ülkeleri arasıridalki tarihî ve İslamî ilişkileri geliştir­ mek ve iştirakçi ülkeler arasında sanayi ve tarım alanlarında daha iyi teknolojik imkânlara sahip ol­ maktır. Önce, tarihî ve İslamî ilişkileri geliştirmek ne de­ mektir?.. Kim kimin tarihini geliştirecek?.. Hangi İslamî ilişkileri Türkiye Cumhuriyeti Araplarla geliş­ tirecek?.. Laik Cumhuriyet; Anayasasını yapmak üzere olan bu Devletin böyle bir anlaşmaya imza koyması imkânsızdır beyler. Cumhuriyete, dinine bağlı Türk Milleti ne gibi İslamî ilişkileri geliştirecektir?.. Cumhuriyet tari­ hinde bunun bir örneği var mıdır?.. Holding kuruyoruz; tamamen iktisadî ve ticarî bir işletme, nasil İslamî ve tarihî ilişkileri geliştire­ cektir?.. Bu, siyasî bir anlamdır, siyasî bir kavram­ dır. Uluslararası literatürde bunun bir örneği yoktur ve siyasî bir anlaşmanın bütün amacı şu iki kelime içerisinde geçmektedir. Hükümet bu cümle ile neyi kastetmiş, neyi (imzalamıştır?.. İkinci olarak; !diğer İslam ülkeleri... Kim bunlar?.. Katılmaya açık bir anlaşma yapmışız; Libya ile yanyana gelecek hangi İslam ülkeleri?.. Mısır mıı, Suudi Aralbistan mı, Pakistan mı bu anlaşmaya katılabile­ cekler?.. Katılırsa, bu Holdingten Türkiye'ye ne ya­ rar gelecektir? Bildiğiniz gibi, Libya bir ret cephesi oluşturmuş­ tur. Bu ret cephesinin içinde olan İslam ülkeleri var­ dır, dışında olanlar vardır. Şu halde, bu Anlaşma ile Türkiye, hiç gereği yokken ve yukarıda da Sayın Dev— 458 17 , 5 , 1982 O : 1 let Başkanımızın ve Hükümet Başkanımızın beyan­ ları ile de bölgede tamamen bir tarafsızlık ve nazım rol oynarken, bu Holding Anlaşmasıyla ne duruma gelinecektir?.. Anlaşmanın l'inci maddesi; «ISCO (İslam Ülke­ leri Ortak Holding Şirketi) kurulmuştur» diyor. Kimle, hangi İslam ülkesiyle kurulmuş, hangi İslam ülkeleriyle kurulmuş?.. Bir İslam ülkesi; Libya ile imzalanmış. İkili bir anlaşma. Katılmaya açük. An­ laşmaların yapılırken katılmaya açıik olması başka şey; ama bu şekildeki bir ifade başka şeydir. O hal­ de, daha adı bile gerçeği yansıtmayan ve siyasî yö­ nü ağıır basan bir Anlaşma karşısında bulunuyoruz. 2 nci madde hakkında sorular çoktur. «Müseccel büro» diyor. Hukuken tescil edilmiş anlamındadır, tescil edilecek değil. Nerede bu büro?.. Hangi makam tescil etti?.. Devletler Hususi Hukukundaki kurallar ne oldu?.. Türkiye içinde hangi mahallerde şube aça­ caklar?.. Türkiye'de merkezi. Şube açacaklar; hangi yörelerde, şehirlerde; Adana'da mı, Diyarbakır'da mı, Antakya'da mı, nerede?.. 3'üncü maddeye geliyorum : Yüce Meclisin saygıdeğer üyeleri; 3'üncü mad­ de, bütün bentleri, fıkralarıyla tam bir ipotekler maddesidir. «Hedefler» adı altında düzenlenmliş, amaca suk sık atıf yapılmış, Türkiye mükemmelen; (sözde, eğer becerebilirlerse tabiî) Türk ekonomisi ve Türk İktisadî hayatı ipotek altına alınma görü­ nümüne sokulmuştur. Bu hedeflerle, Holding, tam bir Tonton Ailesine benzemektedir; istediğiniz şekle girer, başarır, ge­ reğinde insancıl davranır, gereğinde canavar ölür.; Tam bir Tonton Ailesi. Artık Türk ekonomisi Hol­ dingin elindedir. Türk işletmelerinden hangisi ayak­ ta kalacak merak ediyorum: Koç mu kalacak, Sa­ bancı mı kalacak, diğerleri mü kalacak?.. Petro - do­ larlar karşısında ayakta kalacak bir işletme olursa şaşarım; ama bunu da yadırgamıyorum. Bütçe ko­ nuşmasında da arz ettiğim gibi, şöyle bir zihniyet varsa bu Memlekette, bunu yadırgamıyorum: «Ka­ lan işletme kalır, güden işletme gider. Kalan sağlar bizimdir.» zihniyeti işte burada da vardır. Bu sefer, «Holding karşısında yaşayan işletme yaşasın, giden gitsin».. 3'üncü maddenin (e) ve (f) fıkraları dikkati çe­ kicidir. Holdingin gayeleri çerçevesinde projeler ya­ pılacak, fizibilite etüdleri yapılacak, hazırlanacak, bunlar yürütülecek, bu hedeflere ulaşmak - hangi amaçlarsa- için doğrudan doğruya gerekli bir hiz­ metin sağlanması veya geliştirilmesi...