Tolluoğlu 1 Irmak TOLLUOĞLU Section 18- Türkçe 102 Ebru ONAY 25.11.2014 EN GÜZEL TİYATRO Fosforlu Cevriye izlemekten çok keyif aldığım bir oyundu. Aslında izlemeden önce bu oyuna karşı biraz önyargılı olduğumu söylemeden geçemeyeceğim çünkü müzikal formatta bir tiyatro müzikal olmayan oyunlara nazaran daha az ilgi görüyor. İnsanlar müzikal tiyatroya operaymış gibi bakıyorlar. Opera da Türkiye’de çok ilgi görmeyen bir tür. İnsanlar ne saçma, müzikli, şarkılı tiyatro mu olurmuş diye kestirip atıyorlar. Tiyatro bile ülkemizde çok fazla izlenmiyor. Onun yerine insanlar sinemaya gidiyorlar. Ama Fosforlu Cevriye uzun süre kapalı gişe oynayan bir oyun oldu. Kimse ona kolay kolay bilet bulamıyordu. Ama ben bilet bulma konusunda şanslıydım J Annem Kültür ve Turizm Bakanlığı’nda çalıştığı için onlara ve ailesine öncelik veriliyordu. Bu yüzden bilet bulma konusunda sıkıntı yaşamadım. Fosforlu Cevriye’ ye iki defa gittim çünkü izlerken inanılmaz zevk alıyordum. İlkinde küçüktüm ve oyunda ne olup bittiğini tam anlayamamıştım. Bu yüzden ikinci kere tekrar gitmiştim. Ayrıca, küçükken gittiğimde amacım oyunu izlemek değildi. Sadece etrafımdakilere hava yapmaktı. Oyuna çok az kişinin bilet bulması beni içten içe böbürlendiriyordu. İki hafta boyunca oyuna gideceğimiz günün gelmesini bekledim ve sonunda o gün geldi. Annem, annemin arkadaşları ve onların çocukları da vardı. Sevinçli bir şekilde yerlerimize oturduk. Bütün oyuncular gelmeye başladı. Oyunun yönetmeni sahneye çıktı ve üzülerek bir duyuru yapacağını söyledi. O an bütün sevincim yerle bir oldu. Baş rolü oynayan yani Fosforlu Cevriye olan kızın sesi kısılmış. Neredeyse hiç konuşamıyordu. Oyunun yönetmeni, oyuncu adına özür diledi ve oyunun bir ay sonraya ertelendiğini söyledi. Oyunu izleme şevkim tam anlamıyla kırılmıştı. Herkes şaşkın bir şekilde evlerine dağıldı. Sanırım küçük olduğum için bu durumdan çok etkilenmiştim. Ayrıca oyuncu kıza da çok sinirlenmiştim. Hasta olmak için bizim izleyeceğimiz günü bulmuştu. Çok iyi hatırlıyorum 5 Tolluoğlu 2 Mayıs’ ta yani tam bir ay sonra yine aynı kadro oyunu izlemeye gittik. Yine bir şey çıkacak diye korkmadım değil. Ama oyunu baştan sona kadar izledik. Hem güldük hem duygulandık. Oyunda bir kaç bölüm vardı ve sahne sabit değildi. Her bölümden sonra perdeler kapanıyordu ve sahne dönüyordu. Karakol, mahkeme, hapishane, Barba’nın Meyhanesi ve eski kantocunun dekorları yapılmıştı. Bir hayat kadınını ve arkadaşlarını anlatan bu oyunu çok beğenmiştim. Çok komik diyaloglar ve kavgalar vardı. Aynı zamanda da imkânsız bir aşkın hikâyesi anlatılıyordu. Hapishane ve günlük hayat arasında geçen bu hikâye, hayat kadınlarının nasıl bir yaşam sürdürdüklerini yansıtıyordu. Benim en çok etkilendiğim yer, Fosforlu Cevriye’nin mecbur kaldığı için bu hayatı seçtiği ve hayatı boyunca asla diğer insanlar gibi bir aile kuramayacağını bilmesiydi. O âşık olamazdı, onun bir çocuğu olamazdı, mutlu bir aile kuramazdı. Oyun, çok komik sahnelerin dışında, imkânsızlıkları konu alan hüzünlü bir oyundu. Tıpkı hayat gibi. Hayat ta aynen böyle değil midir? Zaman zaman mutlu ve komik sahneler çıkarsa da önümüze, mutlaka üzüleceğimiz zamanlar da geliyor. Oyunun bu kadar uzun süre kapalı gişe oynamasının sebebi neydi ? Bence anlatılanların insanların hayatıyla çok benzerlik göstermesiydi. İllâ anlamak için hayat kadını olmak gerekmiyor. Önemli olan şey, insanların bu oyundan kendi hayatlarına bakarak nasıl bir ders çıkardığı. İşte bu yüzden daha küçük olmama rağmen izlediğimde bile oldukça etkilenmiştim. Fosforlu Cevriye’nin bir çok yönetmen tarafından filmi yapılmasına rağmen, tiyatrodaki hazzı hiç biri veremiyor. Çünkü orada canlı canlı oynuyorlar. İnsanlara oradaki ruhu daha çok hissettiriyorlar. Oyun esnasında bir yanlışlık olunca, biri sözleri unutunca bile zevk alıyorsun. Gerçek oyuncular bana göre tiyatro oyuncularıdır. Filmi herkes çeker. Şarkıcı olan birini sinema sanatçısı yapmak çok kolaydır ama bir tiyatro oyuncusu kolay yetişmiyor. Yüzlerce kişinin önünde oynamak hele ki o duyguyu karşı tarafa hissettirmek zor bir şey olsa gerek. Oyun iptal olduğunda hasta oldu diye sinirlendiğim baş rol oyuncusuna artık sinirli Tolluoğlu 3 değilim J çünkü hakkıyla oynadı ve bu kadar izleyiciye ulaşmayı başardı. Herkesin izlemesini tavsiye ettiğim müzikal tiyatro oyunlarından biri.