TÜRKİYE`Yİ ESAT KARŞITI CİHATÇILARI DESTEKLEMEKTEN

advertisement
TÜRKİYE’Yİ ESAT KARŞITI CİHATÇILARI DESTEKLEMEKTEN CAYDIRAN GERÇEK NEDENLER
Çeviren: Ercan Caner, Ankara-Türkiye, 31 Mart 2017
2016 Ağustos ayında Türkiye, kuzey Suriye’de IŞİD terör örgütüne karşı bir operasyon
başlatarak herkesi şaşırttı. Türkiye’nin, Esat rejimini iktidardan uzaklaştırmak için altı yıldır
sürdürdüğü gayretlerinden bir anda vaz geçerek, Rusya ve İran ile Suriye savaşını
durdurmak için görüşmelere başlaması herkesi bir kez daha şaşkınlığa uğrattı. Politik analizci
Thieryy Meyssan bu dramatik dönüşün nedenlerini açıklıyor.
28 Aralık 2016 Çarşamba günü Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye’de
politik bir çözüme ulaşmak için yürütülen gayretlerde önemli gelişmeler sağlandığını
doğruladı. Erdoğan açıklamalarını, Suriye’de başlayan ve Rusya ile Türkiye’nin garantör
olarak imzaladıkları yeni ateşkes antlaşmasının yaklaşık bir hafta sonrasında yaptı. Bu arada,
Türk ordusunun IŞİD terör örgütüne karşı Ağustos ayında başlattığı operasyon da
sürmektedir. Perşembe günü Türk basını, aralarında üst düzey bir IŞİD’linin de olduğu 38
cihatçının öldürüldüğünü doğrulamıştır.
Bir yıl önce, Türk Hava Kuvvetlerine ait bir savaş uçağının, Rus bombardıman uçağını Suriye
üzerinde, hiçbir provokasyon olmaksızın düşürmesinin hemen sonrasında, Rus askeri
yetkilileri, politikacıları ve medyası, Türkiye’nin IŞİD terör örgütüyle yaptığı, Suriye’nin
çalınmış petrol ticaretiyle ilgili ayrıntılı kanıtlar sunmaya ve Rusya, Erdoğan’ın, IŞİD dâhil
cihat yanlısı militanları Suriye’yi istikrarsızlaştırmak ve ülkenin hükümetini devirmek
maksadıyla kullandığını ima etmeye başlamıştır.
Şimdi, aradan bir yıl geçtikten sonra tablo tamamen değişmiştir. Geçen hafta, Moskova ve
Ankara, Suriye’deki yeni ateşkesin garantörleri olmaya karar verdiler. Türkiye’nin desteği ile
ateşkesin Suriye’de kalıcı bir barışçıl çözüme dönüşmesi ümit ediliyor. Ateşkes antlaşmasının
öncesinde, Rusya, Türkiye ve İran arasında, 22 Aralık 2016 günü yapılan görüşmelerde,
Türkiye Beşar Esad’ın Suriye başkanlığından indirilmesi yönündeki taleplerinden vaz
geçmeye razı olmuştur.
Türkiye, beş yıldan fazla bir süre, Suriye silahlı muhaliflerinin ana bölgesel destekleyicisi
rolündeydi ve militanların savaşçı temin ve silah stoklarının ikmali için ana ikmal rotasını
sağlamaktaydı. Ankara’nın çözüm için görüşmeye razı olması, ülkenin önceki stratejisinden
ciddi bir geri dönüş yaptığının göstergesidir.
Bu dramatik geri dönüşe neden olan nedir? Bağımsız politik analizci ve Orta Doğu uzmanı
Thierry Meyssan’a göre bu dramatik dönüşe neden olan birkaç önemli faktör bulunmaktadır
ve Türkiye’nin bu stratejik dönüşünün nedeni; sadece Esat rejiminin Halep’te kazandığı zafer
değildir. Meyssan’a göre Ankara’nın Washington ile arasının açılması, algılanan Kürt
ayrılıkçılığı tehlikesi ve Sünni kökten dinci militanların bizzat Türkiye için yarattıkları tehdit
bu politika değişikliğinde hesaba alınması gereken temel faktörlerdir.
İsyancılar kuzey Suriye’de al-Rai kasabasında bir kamyonet üzerinde. © REUTERS/ KHALIL
ASHAWI
Voltaire Network web sitesinde yayımlanan makalesinde Meyssan, çok yakın zamanlara
kadar Ankara’nın yaygın bir şekilde ‘‘uluslararası cihatçılığın patronu’’ olarak görüldüğünü
hatırlatmaktadır. Meyssan, Türkiye’nin IŞİD terör örgütüyle yaptığı çalıntı Suriye petrolü
ve Suriye antikalarından kazanç sağladığını ve Suudi, Katar ve NATO ülkelerine ait
silahların, cihatçıları silahlandırmak maksadıyla Suriye’ye aktarılmasında bir taşıma bandı
olarak hizmet ettiğini iddia etmektedir.
ABD-Türk Ortaklığının Bozulması
Meyssan, o günden sonra birkaç önemli faktörün Türkiye’yi politikasını değiştirmeye
zorladığına dikkat çekmektedir. İlk olarak, Washington ile Ankara arasındaki ilişkinin son
yıllarda, 2013 yılında, İstanbul’daki Gezi Parkı protestoları ile başlayan ve Temmuz 2016
darbe teşebbüsü ile doruğa ulaşan süreçte bozulduğunu açıklamaktadır. Meyssan darbe
girişiminin CIA destekli, sürgündeki iş adamı ve İslamcı imam Fethullah Gülen ve takipçileri
tarafından, Erdoğan’ı devirmek ve/veya öldürmek maksadıyla, acele organize edilmiş bir
girişim olduğundan şüphelenmektedir.
Batının oldukça ilgisini çeken YPG güçlerindeki kadın savaşçılar
Ondan sonra her şey tepetaklak olmuştur. Türk-ABD dramasındaki son perde ise geçen
hafta, Erdoğan’ın ABD’yi direkt olarak, kendisinin de terör örgütü olarak gördüğü IŞİD terör
örgütü ve Suriyeli Kürt milis grubu olan YPG’ye destek sağlamakla suçlamasıyla açılmıştır.
Suriye’nin Müttefikleri Günü Kurtarma Derdinde
Ankara’nın açık bir şekilde fikir değiştirmesini etkileyen ikinci faktör, Hizbullah ve Rusya’nın
Suriye savaşına dâhil olmalarıdır. Meyssan’a göre Şam yönetimine verilen bu kritik destek
çatışmaların kaderini de temelden değiştirmiştir.
O andan itibaren analizcinin vurguladığına göre, ABD ve Avrupalı müttefikleri ile Türkiye ve
Körfez ülkelerini kapsayan ‘‘Dev Suriye’nin Dostları Koalisyonu’’ sadece kazandıkları geniş
toprakları kaybetmekle kalmamış, fakat yeni savaşçı temin etmekte de güçlüklerle
karşılaşmaya başlamıştır. Binlerce cihat savaşçısı muharebe sahasını terk ederek Türkiye’ye
kaçmıştır.
Ne Ekersen Onu Biçersin
Meyssan’a göre üçüncü problem de budur. Farklı gruplar ile ayak takımından oluşan ve
sayıları 250.000’e ulaşan cihat yanlısı savaşçının Türkiye’ye geçmeleri durumunda tam bir
kaosa neden olmaları kaçınılmazdır. Cihat yanlısı bu savaşçılar, kendilerine ait bir terör
devleti veya halifelik kurmayı istemektedirler ki, Ankara’nın kendi bölgesinde böyle bir
oluşuma izin vermesi hiç de makul ve mantıklı değildir.
İsyancıların kontrolündeki doğu Halep’ten kamyon üzerinde tahliye edilenler hükümet
güçlerinin kontrolündeki al-Ramousah köprüsünden geçerlerken. 16 Aralık 2016. ©
REUTERS/ OMAR SANADIKI
Meyssan, bu problemlerin yanı sıra, uzun süredir var olan, Türkiyeli Kürtlerin ayrımcılığından
kaynaklanan sorunlarla uğraşmanın Erdoğan’ı, Washington’un yerine, yeni ve güçlü bir
müttefik aramaya ittiğine dikkat çekmektedir. Meyssan, Türkiye’nin, Washington’un etkisi
zirvedeyken ABD’nin müttefiki olduğunu ve şimdi de dünyanın önde gelen konvansiyonel
askeri gücüne sahip olan Rusya’nın müttefiki olmayı ümit ettiğini iddia etmektedir.
Meyssan’a göre bu ittifak, Türk lidere ülkesine ulaşabilen ve yerleşen cihatçı dalgalarıyla
savaşmakta yardımcı olabilir.
Ankara’nın Rusya yönünde yaptığı bu dramatik dönüşte başarılı olabilmesi için önünde
birkaç temel engel bulunmaktadır. Meyssan’a göre Türkiye, kendi kararıyla asla terk
edemeyeceği bir organizasyon olan NATO üyesidir. Belki de Fransa’nın 1966 yılında yaptığı
gibi, Türkiye’nin de önce askeri kanattan çekilebileceğini Meyssan öne sürmektedir.
Kardeşim Esad (Mutlu) isim başkalaşımı geçirerek Esed (Aslan), sonra yine Esad olmuştur.
Fakat asıl büyük problem, on binlerce cihat yanlısı militanın ne olacağıdır, Meyssan belki de
binlercesinin çok yakında Türkiye’ye akın edebileceklerine ve istikrarsızlığa neden
olabileceklerine dikkat çekmektedir. Meyssan, Ankara’nın, Suriye’yi sistematik bir şekilde
altı yıl boyunca tahrip eden, İslamcı fanatikleri destekleme politikasının sorumluluklarından,
başarılı bir şekilde nasıl kurtulacağını tasavvur etmenin de zorluğuna dikkat çekmektedir.
Metni kasıtlı olarak belirsizlikler içermekte olan ateşkes antlaşması, İdlip’e yerleşen İslamcı
fanatiklere bir saldırı ihtimalini açık bırakmaktadır. Diğer taraftan, Suriye’den daha fazla
militanın Türkiye’ye kaçmaya devam etmesi durumunda ne olacağı da belli değildir.
Değişmek Kolay Değildir
Meyssan, Türkiye’nin politika değişikliğinin önümüzdeki birkaç ay içerişinde doğrulanması
ve sürmesi durumunda birçok zincirleme reaksiyona da neden olacağını öne sürmektedir.
Bunlardan en önemlisi Sünni ve Şii Müslümanlar arasında yaratılan ve uzun bir süreden beri
Washington tarafından desteklenen ve Rusya’nın yanı sıra Hizbullah ve İran’ın da cihatçı
tehdide karşı savaşmak üzere ortak olduğu yapay çatışmadır. Rusya’ya gelince, Meyssan,
Rusya’nın Türkiye hakkındaki U-dönüşünün nedenini Başkan Putin’in, bir düşman liderini
başka birisiyle değiştirmek yerine, ‘‘düşmanlarını müttefike dönüştür’’ tercihine
bağlamaktadır. Putin’in bu tercihi, Moskova’nın stratejik ortaklarının geçmişteki politika ve
kararlarını unuttuğu anlamına da gelmemektedir.
Türkiye’nin politika değişikliğinin önemini vurgulayan tek kişi Meyssan değildir. Geçtiğimiz
hafta Fransız televizyon gazetecisi Michelle Scott da Türkiye’nin geri dönüşünün Suriye’ye
karşı beş yıldır sürdürdüğü savaşı sonlandırdığı anlamına geldiğini açıklamaktadır, Ankara
Esat’ı iktidardan uzaklaştırma çabalarında hiçbir ilerleme sağlayamamıştır. Ilımlı olarak
adlandırılan muhalefet giderek radikalleşmiştir. İran dramatik bir şekilde bölgede etkisini
artırmış ve ABD liderliğindeki koalisyon en sonunda, Türkiye’nin bir tehdit olarak gördüğü
Suriyeli Kürtlerle iş birliğine başlamıştır.
Scott, Erdoğan’ın izole edildiğini ve ortak terör tehdidine karşı sürdürülen mücadeleyi,
Moskova’ya yaklaşmak için bir fırsat olarak değerlendirdiğini ifade etmektedir. Scott son
olarak, Türkiye’nin yeni politikasının Erdoğan’ı, Suriye muhalefetini denizde başıboş
bırakmaya zorlayacağını ve böylece resmî olarak Türkiye’nin Suriye savaşındaki yıkıcı ve
zararlı rolünün de sona ereceğini iddia etmektedir. Scott’a göre; bu politik U-dönüşü,
Suriye’deki savaşın bitmesiyle de birleştiğinde gücün şekillenmesinde yeni bir bölgesel
dengenin oluşmasıyla sonuçlanacaktır.
Çevirenin Notları: Yazı aslına sadık kalınarak çevrilmiştir ve yazarın düşüncelerini
yansıtmaktadır. Yazının çevrilmesi çevirenin yazarın düşüncelerini paylaştığı anlamına
gelmemektedir.
Yazarın özellikle Türkiye’nin IŞİD terör örgütüne yardım ettiği yönündeki
değerlendirmelerine kesinlikle katılmıyorum. Türkiye, kendi bölgesinde, komşuları ile iyi
ilişkiler içerisinde olduğu sürece bölgesel bir lider olabilir. Giderayak hala dünyayı
karıştırmaya çalışan Obama yönetimi, ABD’nin Irak’a müdahalesinin hata olduğunu ancak
şimdi, on binlerce insan öldükten sonra kabul etmektedir. Obama ve Hillary Clinton’un
Suriye’de başlattığı yapay Şii-Sünni savaşı da Müslümanları birbirlerine kırdırma
politikasıdır. Amerikan zulmünden kaçarak Rusya’ya sığınan Snowden’in iddialarına göre
CIA, MOSSAD ve MI6 tarafından kurulan IŞİD terör örgütüne yardımı Türkiye değil, ABD ve
diğer müttefikleri yapmaktadır.
Türkiye reel politik gereği, çıkarlarına uygun olarak kiminle iş birliği yapacağına karar
vermekte özgürdür. Önemli olan Türkiye’nin çıkarlarıdır. Umarım, yazarın da belirttiği gibi,
Türkiye’nin katkılarıyla Suriye’de kalıcı bir barış tesis edilir ve Suriye halkının çektiği acılar
sona erer.
Yazının orijinaline aşağıdaki linkten erişebilirsiniz.
LİNK : https://sputniknews.com/politics/201701051049300871-turkey-syria-war-policyshift/
TÜRKİYE’Yİ ESAT KARŞITI CİHATÇILARI DESTEKLEMEKTEN CAYDIRAN GERÇEK NEDENLER
yazısı ilk önce üzerinde ortaya çıktı.
[status draft]
[nogallery]
[geotag on]
[publicize off|twitter|facebook]
[category güvenlik]
[tags SURİYE DOSYASI, TÜRKİYE, ESAT, CİHAT, DESTEK]
Download