sahabe`ni̇n önderi̇ hz. ebu beki̇r

advertisement
7. Ders 1
Sahabe’nin Önderi
SAHABE’NİN ÖNDERİ HZ. EBU BEKİR
(Radıyallahu anh)
Konumuzla İlgisi
ٍ
ٍ ‫السالَِم بْ ِن حر‬
‫ب َع ْن أَِِب َخالِ ٍد الدَّاالَِِنِّ َع ْن أَِِب َخالِ ٍد‬
َّ ‫ى َع ْن َعْب ِد‬
ِّ ‫الس ِر‬
َّ ‫ِب َع ْن َعْب ِد‬
َّ ‫َّاد بْ ُن‬
ِّ ِ‫الر ْْحَ ِن بْ ِن ُُمَ َّمد الْ ُم َح ِار‬
ُ ‫َحدَّثَنَا َهن‬
َْ
ِ َ ‫ « أَتَانِى ِجب ِريل فَأ‬:-‫صلى اهلل عليه وسلم‬- ‫ول اللَّ ِه‬
ِ
‫اب‬
ُ ‫ال َر ُس‬
َ َ‫ال ق‬
َ َ‫َم ْوََل ِآل َج ْع َد َة َع ْن أَِِب ُهَريْ َرَة ق‬
َ َ‫َخ َذ بِيَدى فَأ ََرانى ب‬
ُ ْ
‫ول‬
ُ ‫ال َر ُس‬
َ ‫ فَ َق‬.‫ك َحتَّى أَنْظَُر إِلَْي ِه‬
َ ‫ يَا َر ُس‬:‫ال أَبُو بَكْر‬
َ ‫ فَ َق‬.» ‫ْجن َِّة الَّ ِذى تَ ْد ُخ ُل ِم ْنهُ أ َُّمتِى‬
َ ‫ت َم َع‬
ُ ‫ول اللَّ ِه! َو ِد ْد‬
ُ ‫ت أَنِّى ُك ْن‬
َ ‫ال‬
.» ‫ْجنَّةَ ِم ْن أ َُّمتِى‬
َ َّ‫ « أ ََما إِن‬:-‫صلى اهلل عليه وسلم‬- ‫اللَّ ِه‬
َ ‫ك يَا أَبَا بَكْر أ ََّو ُل َم ْن يَ ْد ُخ ُل ال‬
Ebu Hüreyre’den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Resûlullah (s.a.) şöyle buyurdu:
“Cebrâil yanıma geldi, elimden tutup bana ümmetimin girdiği cennetin kapısını gösterdi.”
Bunun üzerine Ebu Bekir şöyle dedi: Ya Resûlallah! Seninle birlikte olup ona bakmayı çok
isterdim. Resûlullah (s.a.) ona şöyle buyurdu: “Ey Ebu Bekir! Ümmetimden cennete ilk
girecek sen olacaksın”.1
Ebu Bekir es-Sıddîk radıyallahu anh
Fil vakasından iki buçuk yıl sonra dünyaya geldi.
Asıl adı Abdullah’tır. Ancak, Bekir adında bir oğlu olmadığı halde Ebu Bekir (Bekir’in
babası) künyesiyle meşhur olmuştur.
Hz. Ebu Bekir’in lakabı Atîk’tir. Hadis kaynaklarında geçen bir rivayete göre bu lakabı
kendisine Resûlullah (s.a.) vermiştir. Hz. Âişe validemizin rivayet ettiği bu hadiste şöyle
anlatılmaktadır;
َّ ‫ أ‬،َ‫ َع ْن َعائِ َشة‬،َ‫ َع ْن َع ِّم ِه إِ ْس َح َق بْ ِن طَْل َحة‬،َ‫ َحدَّثَنَا إِ ْس َح ُق بْ ُن ََْي ََي بْ ِن طَْل َحة‬،‫ َحدَّثَنَا َم ْعن‬،‫صا ِري‬
‫َن أَبَا بَ ْك ٍر‬
َ ْ‫َحدَّثَنَا ْاْلَن‬
ِ ِ
.‫يق اللَّ ِه ِمن النَّا ِر « فَيَ ْوَمئِ ٍذ ُُسِّ َي َعتِي ًقا‬
َ ‫صلَّى اللَّهُ َعلَْي ِه َو َسلَّ َم فَ َق‬
َ ْ‫» أَن‬:‫ال‬
ُ ِ‫ت َعت‬
َ ‫َد َخ َل َعلَى َر ُسول اللَّه‬
Ebu Bekir, Resûlullah’ın (s.a.) yanına girmişti, Resûlullah (s.a.): “Sen, Allah’ın
Cehennem’den azad ettiği kimsesin” buyurdular. O günden sonra Ebu Bekir’e Atîk ismi
verildi.2
Sıddîk
Hz. Ebu Bekir’le adeta özdeşleşen lakabı “sıddîk”tır. Bu lakabı telaffuz eden yine efendimiz
olmuştur.
ٍِ
ٍ ِ‫َن أَنَس بن مال‬
َّ ‫ أ‬،‫ك رضى اهلل عنه َحدَّثَ ُه ْم‬
‫َن النَّبِ َّى صلى‬
َ َ ْ َ َّ ‫ أ‬،‫ َع ْن قَتَ َاد َة‬،‫ َع ْن َسعيد‬،‫ َحدَّثَنَا ََْي ََي‬،‫َح َّدثَِِن ُُمَ َّم ُد بْ ُن بَشَّا ٍر‬
ِ ‫اهلل عليه وسلم‬
،‫ك نَبِى‬
َ ‫ف بِ ِه ْم فَ َق‬
ْ ُ‫ « اثْ ب‬:‫ال‬
َ ‫ فَ َر َج‬،‫ َو ُعثْ َما ُن‬،‫ َو ُع َم ُر‬،‫ُح ًدا؛ َوأَبُو بَكْر‬
َ ‫ُح ُد! فَِإنَّ َما َعلَْي‬
َ
ُ‫ت أ‬
ُ ‫صع َد أ‬
ِ ‫ و َش ِهي َد‬،‫صدِّيق‬
ِ‫و‬
» ‫ان‬
َ
َ
1
2
Ebu Davud, Sünne, 9
Tirmizî, Menâkıb, 14; Taberânî, Mu‘cemu’l-kebîr, I, 53
7. Ders 2
Sahabe’nin Önderi
Hz. Peygamber (s.a.), Ebu Bekir, Ömer ve Osman ile birlikte Uhud dağına çıkmışlardı. Dağ
sallanmaya başladı. Resûlullah (s.a.): “Ey Uhud! Sakin ol, zira senin üzerinde bir Peygamber,
bir sıddîk ve iki şehîd vardır” buyurdular.3
Ailesi ve Kabilesi
Babası Ebu Kuhâfe künyesiyle bilinen Osman b. Âmir’dir.
Annesi Ümmü’l-Hayr lakaplı Selma bint Sahr’dır.
Teym kabilesine mensuptur.
İslam Öncesi
İslam’dan önce de toplum içinde saygın, dürüst, kişilikli, putlara tapmayan ve evinde put
bulundurmayan “hanif” bir tüccardı.
Arapların nesep (soy bilimi) ilimlerinde meşhur olmuştur.
Mekke’de “eşnak” diye bilinen kan diyeti ve kefalet ödenmesi işlerinin yürütülmesiyle
görevliydi.
Hz. Muhammed (s.a.) ile büyük bir dostlukları vardı. Sık sık buluşur, Allah'ın birliği, Mekke
müşriklerinin durumu ve ticaret gibi konularda konuşurlardı.
İslâm'ı Benimsemesi
Hz. Ebu Bekir, Hira dağından dönen Hz. Muhammed (s.a.) ile karşılaştığında, Resûlullah
(s.a.) ona “Allah’ın Peygamber’i” olduğunu söyleyip Alak sûresinin ilk ayetlerini bildirdiği
zaman hemen ona inanmıştı. Hz. Hatice’den sonra Resûlullah’a ilk iman eden odur. Hz.
Peygamber (s.a.) İslam’ı tebliğinin ilk günlerinde kiminle konuştuysa en azından bir tereddüt
görmüş, ancak Ebu Bekir tereddütsüz bir şekilde İslam’ı kabul etmiştir.
İslam’a Davet Ettikleri
Ebu Bekir Mekke döneminde güçlü kabilelere mensup kişileri İslam’a kazandırmaya çalıştı.
Osman b. Affân, Sa‘d b. Ebi Vakkas, Abdurrahman b. Avf, Zübeyir b. Avvâm, Talha b.
Ubeydullah gibi ilk müslümanları İslam’a davet eden odur. Öte yandan müşriklerin
işkencelerine maruz kalan güçsüzleri, köleleri korudu; eziyet gören köleleri satın alıp azat etti.
İslam’ın müezzini Bilâl ve Habbâb b. Eret bunlardan sadece ikisidir.
Hicreti
Yesrib’e hicret başladığında Ebu Bekir de Peygamberimiz’e müracaat ederek hicret için izin
istedi ancak Efendimiz ona, beklemesini, belki kendisine bir yol arkadaşı çıkabileceğini
söyleyerek izin vermedi. Nihayet Allah’tan emir geldiğinde Peygamberimiz de hicrete
hazırlandı ve yol arkadaşı olarak yanına Ebu Bekir’i aldı. İşte bu yol arkadaşlığı Ebu Bekir’e
“ikinin ikincisi” unvanını verdi ve bu birliktelik Kur’an-ı Kerim’de anlatıldı.
3
Buhârî, Fedâilu’s-sahabe, 5, 6; Ebu Davud, Sünne, 9; Tirmizî, Menâkıb, 19
7. Ders 3
Sahabe’nin Önderi
ِ ِ‫ول ل‬
ِ
ِ َّ
ِ
َ‫صاحبِ ِه الَ تَ ْح َز ْن إِ َّن اللّه‬
َ ُ ‫ين َك َف ُرواْ ثَان َي اثْ نَ ْي ِن إِ ْذ ُه َما في الْغَا ِر إِ ْذ يَ ُق‬
َ َ‫نص ُروهُ فَ َق ْد ن‬
ُ َ‫إِالَّ ت‬
َ ‫ص َرهُ اللّهُ إِ ْذ أَ ْخ َر َجهُ الذ‬
ِ
ِ
ِ َّ ِ
ِ
ِ
ِ
ُّ ‫ين َك َف ُروا‬
ُ‫الس ْفلَى َوَكل َمةُ الل ِّه ه َي ال ُْعلْيَا َواللّه‬
َ ‫َم َعنَا فَأ‬
َ ‫َنز َل اللّهُ َسكينَتَهُ َعلَْيه َوأَيَّ َدهُ ب ُجنُود لَ ْم تَ َرْو َها َو َج َع َل َكل َمةَ الذ‬
‫َع ِزيز َح ِكيم‬
Eğer siz ona (Resûlullah’a) yardım etmezseniz (bu önemli değil); ona Allah yardım etmiştir:
Hani, kâfirler onu, iki kişiden biri olarak (Ebu Bekir ile birlikte Mekke’den) çıkarmışlardı;
hani onlar mağaradaydı; o, arkadaşına. Üzülme, çünkü Allah bizimle beraberdir, diyordu.
Bunun üzerine Allah ona (sükûnet sağlayan) emniyetini indirdi, onu sizin görmediğiniz bir
ordu ile destekledi ve kâfir olanların sözünün/davasının değerini düşürdü. Allah’ın sözü ise
zaten yücedir. Çünkü Allah üstündür, hikmet sahibidir. (Tevbe 9/40)
İkinin İkincisi
ٍ َ‫ َع ْن أَن‬،‫َخبَ َرنَا ثَابِت‬
َّ ‫ أ‬،‫س‬
‫َن أَبَا بَ ْك ٍر‬
َ َ‫ ق‬،‫ َحدَّثَنَا ََهَّام‬:‫ال‬
َ َ‫ ق‬،‫ َحدَّثَنَا َعفَّا ُن‬:‫ال‬
َ َ‫ ق‬،‫ َح َّدثَِِن أَِِب‬:‫ال‬
َ َ‫ ق‬،‫ َحدَّثَنَا َعْب ُد اللَّ ِه‬-1
ْ ‫ أ‬:‫ال‬
َّ ‫ لَ ْو أ‬:- ‫ َونَ ْح ُن فِى الْغَا ِر‬:ً‫ال َم َّرة‬
‫َح َد ُه ْم نَظََر إِلَى‬
َ َ‫ َوق‬- ‫ْت لِلنَّبِ ِّى صلى اهلل عليه وسلم َو ُه َو فِى الْغَا ِر‬
َ َ‫َح َّدثَهُ ق‬
ُ ‫ قُل‬:‫ال‬
َ ‫َن أ‬
ِ
.» ‫ُّك بِاثْ نَ ْي ِن اللَّهُ ثَالِثُ ُه َما؟‬
َ ‫ فَ َق‬:‫ال‬
َ َ‫ ق‬.‫ت قَ َد َم ْي ِه‬
َ ‫ « يَا أَبَا بَكْر! َما ظَن‬:‫ال‬
َ ‫ص َرنَا تَ ْح‬
َ ْ‫قَ َد َم ْيه ألَب‬
Ebu Bekir (r.a.) mağarada kaldıkları günü şöyle anlatır: Resûlullah (s.a.) ile beraber
mağaradayken ona şöyle dedim. Bunlardan biri ayağına baksa bizi ayaklarının dibinde görür.
Hz. Peygamber (s.a.) şöyle buyurdu: “Ya Ebu Bekir! Üçüncüleri Allah olan iki kişiyle ilgili
niye endişe ediyorsun?”.4
Savaşlara Katılması
Hz. Ebu Bekir, Resûlullah (s.a.) ile birlikte bütün savaşlarda yer aldı. Adeta Hz. Peygamber’in
“veziri” gibiydi.
Bedir’de, oğlu Abdurrahman müşrikler safındaydı ve Ebu Bekir oğluyla çarpıştı.
Hicretin 9. yılında Medine’de büyük bir kıtlık oldu. Bu arada Bizans İmparatoru, Şam’da
Hicaz bölgesine saldırmak üzere büyük bir ordu hazırladı. Resûlullah (s.a.), bu ordunun
karşısına çıkaracağı İslam mücahitlerini hazırlarken maddi olarak çok zorlandı. Ordusun
hazırlıkları için o gün Ebu Bekir malının hepsini getirip Resûlullah’ın önüne yığdı.
Cennet Ehli
ِ
ِ َّ
ِِ
‫ َع ْن َعْب ِد اللَّ ِه بْ ِن ُع َمَر‬،- ‫ يَ ْع ِِن الْيَ َم ِام َّى‬- ‫س‬
ُ ‫ َح َّدثَِِن َوْه‬،‫ َحدَّثَنَا َعْب ُد الله‬-‫ز‬2
َ ُ‫ َحدَّثَنَا ُع َمُر بْ ُن يُون‬،‫ب بْ ُن بَقيَّةَ الْ َواسطى‬
،‫ت ِع ْن َد النَّبِ ِّى صلى اهلل عليه وسلم‬
ْ ‫ َع ِن‬،‫الْيَ َم ِام ِّى‬
َ َ‫ َع ْن َعلِ ٍّى ق‬،‫ َع ْن أَبِ ِيه‬،‫ َح َّدثَِِن أَِِب‬،‫اْلَ َس ِن بْ ِن َزيْ ِد بْ ِن َح َس ٍن‬
ُ ‫ ُك ْن‬:‫ال‬
ِ
ِ ‫ « يا َعلِ ُّى! َه َذ‬:‫ال‬
ِ
ِ ِ َ ‫ول أ َْه ِل ال‬
ِ ‫ان َسيِّ َدا ُك ُه‬
.» ‫ين‬
َ َ ‫فَأَقْبَ َل أَبُو بَكْر َو ُع َم ُر فَ َق‬
َ ‫ين َوال ُْم ْر َسل‬
َ ِّ‫ْجنَّة َو َشبَاب َها بَ ْع َد النَّبي‬
Hz. Ali (r.a.) der ki: Hz. Peygamber (s.a.) ile beraberken Ebu Bekir ile Ömer karşıdan
göründüler. Resûlullah (s.a.) bana: “Ey Ali! Şu ikisi, peygamber ve resullerden sonra
cennetlik olan olgun kişilerin efendileri ve gençleridirler” buyurdu. [Sahih] (Müsned, I, 80.
Ayrıca bk. Tirmizî, IV, 310; İbn Mâce, I, 25, 26) (Tercüme, XVIII, 559)
4
Müsned, I, 4
7. Ders 4
Sahabe’nin Önderi
ٍ
ِ َ َ‫َن أَبا هري رةَ ق‬
ِ ‫حدَّثَنَا أَبو الْيم‬
‫ول‬
َ ‫ت َر ُس‬
َ َ‫ي ق‬
َّ ‫َخبَ َرِِن ُْحَْي ُد بْ ُن َعْب ِد‬
ِّ ‫ان َحدَّثَنَا ُش َعْيب َع ْن الزْه ِر‬
ْ ‫ال أ‬
ُ ‫ َُس ْع‬:‫ال‬
َ
ََ ُ
َ َْ ُ َ َّ ‫الر ْْحَ ِن بْ ِن َع ْوف أ‬
ِ
ِ
ِ
ِ
ِ
ِ
ِ
ِ
ِ
ِ
ِ ‫يل اللَّه ُدعي م ْن أَبْ َو‬
ِ ِ‫ « َم ْن أَنْ َف َق َزْو َج ْي ِن م ْن َش ْيء م ْن ْاألَ ْشيَاء في َسب‬:‫ول‬
:َ‫ْجنَّة‬
ُ ‫صلَّى اللَّهُ َعلَْيه َو َسلَّ َم يَ ُق‬
َ ‫اب يَ ْعني ال‬
َ ‫اللَّه‬
َ
ِ
ِ َّ ‫اب‬
ِ ‫ْجه‬
ِ َ‫اد ُد ِعي ِم ْن ب‬
ِ َ‫الص ََلةِ ُد ِعي ِم ْن ب‬
‫اب‬
َّ ‫ فَ َم ْن َكا َن ِم ْن أ َْه ِل‬،‫يَا َع ْب َد اللَّ ِه! َه َذا َخ ْي ر‬
َ ِ ‫ َوَم ْن َكا َن م ْن أ َْه ِل ال‬،‫الص ََلة‬
َ
َ
ِ ‫ْجه‬
ِ َ‫الصيَ ِام َوب‬
ِ َ‫الصيَ ِام ُد ِعي ِم ْن ب‬
ِ َ‫الص َدقَ ِة ُد ِعي ِم ْن ب‬
‫اب‬
َّ ‫اب‬
َّ ‫ َوَم ْن َكا َن ِم ْن أ َْه ِل‬،‫اد‬
ِّ ‫اب‬
ِّ ‫ َوَم ْن َكا َن ِم ْن أ َْه ِل‬،‫الص َدقَ ِة‬
َ ِ ‫ال‬
َ
َ
ِ
ِ َّ‫الري‬
ِ ‫ْك ْاألَبْ َو‬
‫َحد‬
َ َ‫ورة؟ َوق‬
َ ‫ فَ َق‬. « ‫ان‬
َّ
َ ‫اب ِم ْن‬
َ ‫ َما َعلَى َه َذا الَّ ِذي يُ ْد َعى ِم ْن تِل‬:‫ال أَبُو بَكْر‬
َ ‫ َه ْل يُ ْد َعى م ْن َها ُكلِّ َها أ‬:‫ال‬
َ ‫ض ُر‬
« ‫ « نَ َع ْم َوأ َْر ُجو أَ ْن تَ ُكو َن ِم ْن ُه ْم يَا أَبَا بَكْر‬:‫ال‬
َ َ‫ول اللَّ ِه؟ ق‬
َ ‫يَا َر ُس‬
Ebu Hureyre’den (r.a.) rivayet edildiğine göre şöyle dedi: Resûlullah’tan (s.a.) işittim şöyle
buyurdu: Kim malından Allah yolunda çift sadaka verirse cennet kapılarından davet edilir. Ey
Allah’ın kulu! Bu hayırdır. Eğer namaz kılanlardansa namaz kapısından, cihad edenlerdense
cihad kapısından, sadaka verenlerdense sadaka kapısından, oruç tutanlardansa oruç/reyyân
kapısından cennete davet edilir. Ebu Bekir: Kişinin bu kapıların hepsinden davet edilmesi
gerekmez. Peki, hiç kimse bu kapıların hepsinden birden çağırılacak mı ya Resûlullah? diye
sordu. Allah Resûlü (s.a.): “Evet, dilerim sen onlardan biri olursun” buyurdu. [Sahih]
(Müsned, II, 268. Ayrıca bk. Buhârî, Fedâilu’s-sahâbe, 5) (Tercüme, VII, 279)
Peygamber’den Sonra İnsanların En Hayırlısı
ِ
ِ
ٍ
ِ ِ‫ َع ْن َحب‬،َ‫ َع ْن ُس ْفيَا َن و ُش ْعبَة‬،‫ َحدَّثَنَا وكِيع‬،‫ َح َّدثَِِن أَِِب‬،‫ َحدَّثَنَا َعْب ُد اللَّ ِه‬-3
ُ‫ َع ْن َعل ٍّى أَنَّه‬،‫ َع ْن َعْبد َخ ٍْي‬،‫يب بْ ِن أَِِب ثَابِت‬
َ
َ
.‫ أَالَ أُنَبِّئُ ُك ْم بِ َخ ْي ِر َه ِذهِ األ َُّم ِة بَ ْع َد نَبِيِّ َها صلى اهلل عليه وسلم؟ أَبُو بَكْر ثُ َّم ُع َم ُر‬:‫ال‬
َ َ‫ق‬
Hz. Ali’den (r.a.) rivayet edildiğine göre şöyle dedi: Size, Peygamberden sonra bu ümmetin
en hayırlısı kimdir söyleyeyim mi? Ebu Bekir’dir sonra Ömer’dir. (Müsned, I, 126)
Sünneti Tatbiki
‫ َع ِن ابْ ِن أَِِب‬،- َ‫ يَ ْع ِِن ابْ َن َسلَ َمة‬- ‫ َحدَّثَنَا َْحَّاد‬:‫ال‬
َ َ‫ ق‬،‫ َحدَّثَنَا أَبُو َك ِام ٍل‬:‫ال‬
َ َ‫ ق‬،‫ َحدَّثَنَا أَِِب‬:‫ال‬
َ َ‫ ق‬،‫ َحدَّثَنَا َعْب ُد اللَّ ِه‬-4
ِ ‫لر‬
ِ ‫الصد‬
َّ ‫ أ‬،‫ِّيق‬
.» ‫ب‬
َ َ‫َِّب صلى اهلل عليه وسلم ق‬
ُ ‫الس َو‬
ِّ ‫ َع ْن أَِِب بَ ْك ٍر‬،‫ َع ْن أَبِ ِيه‬،‫َعتِ ٍيق‬
َّ ِ‫ضاة ل‬
ِّ « :‫ال‬
َ ‫اك َمط َْه َرة لِلْ َف ِم َم ْر‬
َّ ِ‫َن الن‬
Ebu Bekir es-Sıddîk’ın (r.a.) bildirdiğine göre Resûlullah (s.a.) şöyle buyurdu: “Misvak
kullanmak, ağzı temizler ve Rabbin rızasına vesile olur”. [Senedi Kopuk] (Müsned, I, 3)
(Tercüme II, 13)
İlim Peşinde
ِ ‫اشم بن الْ َق‬
ِ
‫يد بْ ُن أَِِب‬
َ َ‫ ق‬،‫ث‬
َ َ‫ ق‬،‫اس ِم‬
َ َ‫ ق‬،‫ َح َّدثَِِن أَِِب‬:‫ال‬
َ َ‫ ق‬،‫ َحدَّثَنَا َعْب ُد اللَّ ِه‬-5
ُ ‫ َح َّدثَِِن يَِز‬:‫ال‬
ُ ‫ َحدَّثَنَا اللَّْي‬:‫ال‬
ُ ْ ُ ‫ َحدَّثَنَا َه‬:‫ال‬
ِ ‫ال لِر ُس‬
ٍ ِ‫َحب‬
ِ ‫الصد‬
:‫ول اللَّ ِه صلى اهلل عليه وسلم‬
ْ ‫ َع ْن أَِِب‬،‫يب‬
ِّ ‫ َع ْن أَِِب بَ ْك ٍر‬،‫ َع ْن َعْب ِد اللَّ ِه بْ ِن َع ْم ٍرو‬،‫اْلَِْي‬
َ َ َ‫ أَنَّهُ ق‬:‫ِّيق‬
ِِ
ِ
ُّ ‫ت نَ ْف ِسى ظُلْماً َكثِ ًيرا َوالَ يَ ْغ ِف ُر‬
،‫ت‬
َ ْ‫وب إِالَّ أَن‬
ُ ‫ اللَّ ُه َّم إِنِّى ظَلَ ْم‬:‫ « قُ ِل‬:‫ قَال‬.‫صَلَتِى‬
َ ُ‫الذن‬
َ ‫اء أَ ْد ُعو بِه فى‬
ً ‫َعلِّ ْمنى ُد َع‬
ِ َّ ‫ت الْغَ ُفور‬
.» ‫س « َكبِ ًيا‬
َ َ‫ َوق‬.» ‫يم‬
َ َّ‫ إِن‬،‫فَا ْغ ِف ْر لِى َم ْغ ِف َرةً ِم ْن ِع ْن ِد َك َو ْار َح ْمنِى‬
َ ْ‫ك أَن‬
ُ
ُ ‫الرح‬
ُ ُ‫ال يُون‬
Abdullah b. Amr bildiriyor: Ebu Bekir es-Sıddık, Resûlullah’a (s.a.): “Bana namazda
edeceğim bir dua öğret” deyince, Allah Resûlü (s.a.) şu karşılığı verdi: “Şöyle de: Allahım!
Ben kendi nefsime çok zulüm ettim. Günahları ancak sen bağışlarsın. Senin katından bana bir
7. Ders 5
Sahabe’nin Önderi
mağfiret buyur, bana merhamet et, çünkü Sen çok mağfiret ve çok merhamet edensin.”
(Müsned, I, 3) (Tercüme, IV, 395)
Karakterini Yansıtan Bir Hadis
ٍِ
ِ ‫ حدَّثَنَا ص َدقَةُ بن موسى‬:‫ال‬
ِ
‫ب‬
َ َ‫ ق‬،‫ َح َّدثَِِن أَِِب‬:‫ال‬
َ َ‫ ق‬،‫ َحدَّثَنَا َعْب ُد اللَّ ِه‬-6
َ َ ُ ُْ َ
َ َ َ‫ ق‬،‫ َحدَّثَنَا أَبُو َسعيد َم ْوََل بَِِن َهاش ٍم‬:‫ال‬
ُ ‫صاح‬
ٍ
ِ
ِ ‫الصد‬
ِِ
‫ « الَ يَ ْد ُخ ُل‬:‫ول اللَّ ِه صلى اهلل عليه وسلم‬
ُ ‫ال َر ُس‬
َ َ‫ ق‬:‫ال‬
َ َ‫ِّيق ق‬
ِّ ‫ َع ْن أَِِب بَ ْك ٍر‬،‫يل‬
َ ‫ َع ْن ُمَّرَة بْ ِن َشَراح‬،‫ َع ْن فَ ْرقَد‬،‫الدَّقيق‬
ِ
ِ
ِ ‫ع باب ال‬
ِ
ِ
ِ
‫يما بَ ْي نَ ُه ْم‬
ْ ‫ْجنَّة ال َْم ْملُوُكو َن إِذَا أ‬
َ َ َ ُ ‫ َوأ ََّو ُل َم ْن يَ ْق َر‬.‫ َوالَ َسيِّ ُئ ال َْملَ َكة‬،‫ َوالَ َخائن‬،‫ َوالَ خب‬،‫ْجنَّةَ بَخيل‬
َ ‫ال‬
َ ‫سنُوا ف‬
َ ‫َح‬
ِ
ِ
.» ‫يما بَ ْي نَ ُه ْم َوبَ ْي َن َم َوالِي ِه ْم‬
َ ‫َوبَ ْي َن اللَّه َع َّز َو َجلَّ َوف‬
Ebu Bekir es-Sıddîk der ki: Resûlullah (s.a.) şöyle buyurdu: “Cimri, fesatçı, hain ve kölelere
kötü davranan kişi cennete giremeyecektir. Cennetin kapısını ilk çalacak kişiler Allah’ın ve
efendilerinin haklarını güzel bir şekilde ifa eden kölelerdir”. [Zayıf] (Müsned, I, 4. Ayrıca bk.
Tayâlisî, 7, 8) (Tercüme, X, 32)
Kader Meselesini Peygamberimize Sorması
ٍ َّ‫ َحدَّثَنَا َعلِى بْ ُن َعي‬:‫ال‬
‫ َح َّدثَِِن َر ُجل‬:‫ال‬
َ َ‫ ق‬،‫اف بْ ُن َخالِ ٍد‬
َ َ‫ ق‬،‫اش‬
َ َ‫ ق‬،‫ َح َّدثَِِن أَِِب‬:‫ال‬
َ َ‫ ق‬،‫ َحدَّثَنَا َعْب ُد اللَّ ِه‬-7
ُ َّ‫ َحدَّثَنَا الْ َعط‬:‫ال‬
ِ َ َ‫ ق‬:‫ عن أَبِ ِيه‬،‫ِّيق‬
ِ
َّ ‫ أ‬،‫ت أَِِب يَ ْذ ُكُر‬
ِّ ‫الر ْْحَ ِن بْ ِن أَِِب بَ ْك ٍر‬
َّ ‫ َع ْن طَْل َحةَ بْ ِن َعْب ِد اللَّ ِه بْ ِن َعْب ِد‬،ِ‫صَرة‬
ْ َ‫م ْن أ َْه ِل الْب‬
ُ ‫ َُس ْع‬:‫ال‬
ُ‫َن أَبَاه‬
ْ َ ِ ‫الصد‬
ِ ‫ْت لِر ُس‬
‫ أ َْو َعلَى أ َْمر‬،ُ‫غ ِم ْنه‬
َ ‫ يَا َر ُس‬:‫ول اللَّ ِه صلى اهلل عليه وسلم‬
َ ‫ول اللَّ ِه! أَنَ ْع َم ُل َعلَى َما فُ ِر‬
ُ ‫َُِس َع أَبَا بَ ْك ٍر َوُه َو يَ ُق‬
َ ُ ‫ قُل‬:‫ول‬
ِ ُ ‫ قُل‬:‫ال‬
‫سر لِ َما ُخلِ َق‬
َ َ‫ول اللَّ ِه؟ ق‬
َ ‫يم ال َْع َم ُل يَا َر ُس‬
َ َ‫ ق‬.» ُ‫غ ِم ْنه‬
َ َ‫ُم ْؤتَ نَف؟ ق‬
َ ‫ « بَ ْل َعلَى أ َْمر قَ ْد فُ ِر‬:‫ال‬
َّ َ‫ « ُكل ُمي‬:‫ال‬
َ ‫ فَف‬:‫ْت‬
.» ُ‫لَه‬
Hz. Ebu Bekir (r.a.) bildiriyor: “Ey Allah’ın Resûlü! (Bizim için) takdir edilip bitmiş bir şey
için mi amel ediyoruz, yoksa daha sonra ortaya çıkacak bir şey için mi?” diye sorduğumda,
Allah Resûlü (s.a.): “Takdir edilip bitmiş bir şey için” buyurdu. Ben: “Ey Allah’ın Resûlü! O
zaman ne diye amel ediyoruz?” diye sorduğumda, Hz. Peygamber (s.a.): “Herkese amelle
kendisi için takdir edilmiş olan şeye ulaşması kolaylaştırılır” buyurdu.’ [Zayıf] (Müsned, I, 5)
(Tercüme, I, 364)
Hac Emirliği
ِ ِ َ َ‫ ق‬:‫ال‬
‫ َع ْن‬،‫ َع ْن َزيْ ِد بْ ِن يُثَ ْي ٍع‬،‫اق‬
َ َ‫ ق‬:‫يل‬
َ َ‫ ق‬،‫ َحدَّثَنَا َوكِيع‬:‫ال‬
َ َ‫ ق‬،‫ َح َّدثَِِن أَِِب‬:‫ال‬
َ َ‫ ق‬،‫ َحدَّثَنَا َعْب ُد اللَّ ِه‬-8
َ ‫ال أَبُو إِ ْس َح‬
ُ ‫ال إ ْسَرائ‬
ِ ‫وف بِالْب ْي‬
ِ
ِ َّ ‫ أ‬:‫أَِِب ب ْك ٍر‬
‫ت‬
َ ُ ُ‫ َوالَ يَط‬،‫اءةَ أل َْه ِل َم َّكةَ « الَ يَ ُح ُّج بَ ْع َد ال َْع ِام ُم ْش ِرك‬
َ ‫َن النَّب َّى صلى اهلل عليه وسلم بَ َعثَهُ ببَ َر‬
َ
ِ ِ ‫ من َكا َن ب ي نَهُ وب ين رس‬،‫ والَ ي ْد ُخل الْجنَّةَ إِالَّ نَ ْفس مسلِمة‬،‫عُريان‬
‫ َواللَّهُ بَ ِرىء ِم َن‬،‫َجلُهُ إِلَى ُمدَّتِِه‬
َْ َ ْ َ
َ ُ َ َ َْ
َ ‫ول اللَّه ُمدَّة فَأ‬
ُ َ َ َْ َ َْ
ِ
ِ
ِ
.‫ فَ َف َع َل‬:‫ال‬
َ َ‫ ق‬.» ‫ت‬
َ َ‫ ثُ َّم ق‬،ً‫ار بِ َها ثََلَثا‬
َ َ‫ ق‬.» ُ‫ين َوَر ُسولُه‬
َ ْ‫ َوبَلِّغْ َها أَن‬،‫ فَ ُر َّد َعلَ َّى أَبَا بَكْر‬،ُ‫ْح ْقه‬
َ ‫ « ال‬:‫ال ل َعلى‬
َ‫س‬
َ ‫ال ُْم ْش ِرك‬
َ َ‫ ف‬:‫ال‬
‫ « َما‬:‫ال‬
َ َ‫ث فِ َّى َش ْىء؟ ق‬
َ ‫ يا َر ُس‬:‫ال‬
َ َ‫ ق‬،‫ فَ لَ َّما قَ ِد َم َعلَى النَّبِ ِّى صلى اهلل عليه وسلم أَبُو بَكْر بَ َكى‬:‫ال‬
َ َ‫ق‬
َ ‫ول اللَّ ِه! َح َد‬
» ‫ت أَ ْن الَ يُبَ لِّغَ َها إِالَّ أَنَا أ َْو َر ُجل ِمنِّى‬
َ ‫َح َد‬
ُ ‫ َولَ ِك ْن أ ُِم ْر‬،‫يك إِالَّ َخ ْي ر‬
َ ِ‫ث ف‬
Zeyd b. Yusey‘ bildiriyor: Resûlullah (s.a.), hac mevsiminde Mekke ahalisine bildirilmek
üzere Hz. Ebu Bekir’le birlikte şöyle bir ihtarname gönderdi: “Bu yıldan sonra müşrikler
haccetmeyecek! Hiç kimse çıplak olarak Kâbe’yi tavaf etmeyecek! Cennete ancak müslüman
olanlar girebilecek! Resûlullah ile anlaşması bulunanlara gelince müddeti bitene kadar
7. Ders 6
Sahabe’nin Önderi
anlaşma geçerli olacaktır. Bilinsin ki Allah ve Resûlü müşriklerden uzaktır!” Ebu Bekir bu
ihtarla üç gün yol aldıktan sonra Allah Resûlü (s.a.), Hz. Ali’ye: “Ebu Bekir’e yetiş ve
ihtarnameyi (Mekke ahalisine) sen bildir!” buyurdu. Ali de (r.a.) denileni yaptı. Ebu Bekir
(r.a.) dönünce Hz. Peygamber’e (s.a.) ağlayarak: “Ey Allah’ın Resûlü! Benim aleyhimde bir
şey mi oldu?” diye sordu. Allah Resûlü (s.a.): “Senin hakkında hayırdan başka bir şey
olmadı. Ancak bunu (Mekke ahalisine) ya bizzat benim ya da benden olan bir kişinin iletmesi
emredildi” buyurdu.’ [Hasen] (Müsned, I, 3) (Tercüme, VIII, 413)
Bilgi Hazinesi
ِ ‫الرز‬
َّ ‫ أ‬،‫ أَ ْخبَ َرنِى أَبِى‬:‫ال‬
‫اب‬
َ َ‫ ق‬،‫َخبَ َرِِن ابْ ُن ُجَريْ ٍج‬
َ َ‫ ق‬،‫َّاق‬
َ َ‫ ق‬،‫ َح َّدثَِِن أَِِب‬:‫ال‬
َ َ‫ ق‬،‫ َحدَّثَنَا َعْب ُداللَّ ِه‬-9
َّ ‫ َحدَّثَنَا َعْب ُد‬:‫ال‬
ْ ‫َن أ‬
ْ ‫ أ‬:‫ال‬
َ ‫َص َح‬
‫ول اللَّ ِه‬
َ ‫ت َر ُس‬
َ َ‫ َحتَّى ق‬،‫النَّبِ ِّى صلى اهلل عليه وسلم لَ ْم يَ ْد ُروا أَيْ َن يَ ْقبُ ُرو َن النَّبِ َّى صلى اهلل عليه وسلم‬
ُ ‫ َس ِم ْع‬:‫ال أَبُو بَكْر‬
ِ ‫ت فِر‬
ِ ‫ فَأَخ‬.» ‫وت‬
.‫اش ِه‬
ُ ‫صلى اهلل عليه وسلم يَ ُق‬
ُ ‫ « لَ ْن يُ ْقبَ َر نَبِى إِالَّ َح ْي‬:‫ول‬
ُ ‫ث يَ ُم‬
َ َ ‫ َو َح َف ُروا لَهُ تَ ْح‬،ُ‫َّروا ف َرا َشه‬
ُ
İbn Cüreyc, babasından bildiriyor: Sahabe, Resûlullah’ı (s.a.) nereye defnedeceklerini
bilemediler. Sonunda Ebu Bekir (r.a.): Resûlullah’ın (s.a.): “Bir peygamber ancak vefat ettiği
yere defnedilir” buyurduğunu işittim, dedi. Efendimizin yattığı yatak kenara çekilip altına
mezarını kazdılar. [Hasen] (Müsned, I, 7. Ayrıca bk. İbn Mâce, 1628; Abdurrezzak,
Musannef, 6534) (Tercüme, XVIII, 145)
ٍ
ٍِ
ِ ‫يد موََل ب ِِن ه‬
ِ
‫يد بْ ُن َسلَ َمةَ بْ ِن‬
ُ ِ‫ َحدَّثَنَا َعْب ُد الْ َع ِزي ِز بْ ُن ُُمَ َّمد َو َسع‬،‫اش ٍم‬
َ َ ْ َ ‫ َحدَّثَنَا أَبُو َسع‬،‫ َح َّدثَِِن أَِِب‬،‫ َحدَّثَنَا َعْب ُد اللَّه‬-10
ِ ‫اْلوي ِر‬
َّ ‫ أ‬،‫ َع ْن ُُمَ َّم ِد بْ ِن ُجبَ ِْي بْ ِن ُمطْعِ ٍم‬،‫ث‬
‫ت أَ ْن أَ ُكو َن‬
َ َ‫َن ُعثْ َما َن ق‬
ْ ‫أَِِب‬
ُ ‫ تَ َمن َّْي‬:‫ال‬
ْ َُْ ‫ َع ْن أَِِب‬،‫ َع ْن َع ْم ِرو بْ ِن أَِِب َع ْم ٍرو‬،‫اْلُ َس ِام‬
َّ ‫ َما َذا يُ ْن ِجينَا ِم َّما يُل ِْقى‬:‫ول اللَّ ِه صلى اهلل عليه وسلم‬
‫ قَ ْد َسأَلْتُهُ َع ْن‬:‫ال أَبُو بَكْر‬
َ ‫ فَ َق‬.‫الش ْيطَا ُن فِى أَنْ ُف ِسنَا؟‬
َ ‫ْت َر ُس‬
ُ ‫َسأَل‬
.» ُ‫ت بِ ِه َع ِّمى أَ ْن يَ ُقولَهُ فَلَ ْم يَ ُقلْه‬
َ ‫ فَ َق‬،‫ك‬
ُ ‫ك أَ ْن تَ ُقولُوا َما أ ََم ْر‬
َ ِ‫ « يُ ْن ِجي ُك ْم ِم ْن ذَل‬:‫ال‬
َ ِ‫ذَل‬
Hz. Osman (r.a.) şöyle dedi: Resûlullah’a (s.a.) şunu çok sormak istedim: Şeytan içimize
vesvese soktuğu zaman bize kurtaracak şey nedir? Ebu Bekir dedi ki: Bunu Resûlullah’a (s.a.)
ben sordum, şöyle buyurdu: “Sizi bundan, amcamdan söylemesini istediğim ancak bir türlü
söylemediği söz kurtaracaktır.” (Müsned, I, 7)
Allah’ın Azabından Emin Değil
ِ ِ
:‫ال‬
َ َ‫ َع ْن أَِِب بَ ْك ِر بْ ِن أَِِب ُزَه ٍْي ق‬،‫يل‬
َ َ‫ ق‬،‫ َحدَّثَنَا َعْب ُد اللَّ ِه بْ ُن ُُنٍَْي‬،‫ َح َّدثَِِن أَِِب‬،‫ َحدَّثَنَا َعْب ُد اللَّ ِه‬-11
ْ ‫ أ‬:‫ال‬
ُ ‫َخبَ َرنَا إ ُْسَاع‬
ِ ‫الصَلَح ب ع َد ه ِذهِ اآلي ِة؟ ﴿ لَيس بِأَمانِيِّ ُكم والَ أَمانِى أ َْه ِل ال‬
ِ َ‫ْكت‬
َّ ‫ت أ‬
‫اب َم ْن‬
َ ‫ يَا َر ُس‬:‫ال‬
َ َ‫َن أَبَا بَكْر ق‬
َ ‫ول اللَّ ِه! َك ْي‬
ُ ‫أُ ْخبِ ْر‬
ِّ َ َ ْ َ َ ْ
َ ْ َ ُ َّ ‫ف‬
َ
‫ك يَا أَبَا‬
ُ ‫ال َر ُس‬
َ ‫ فَ َق‬،‫يَ ْع َم ْل ُسوءاً يُ ْج َز بِ ِه ﴾ فَ ُك َّل ُسوء َع ِملْنَاهُ ُج ِزينَا بِ ِه‬
َ َ‫ « غَ َف َر اللَّهُ ل‬:‫ول اللَّ ِه صلى اهلل عليه وسلم‬
ِ ُ‫ت ت‬
‫ « فَ ُه َو َما تُ ْج َزْو َن‬:‫ال‬
َ َ‫ ق‬.‫ بَلَى‬:‫ال‬
َ َ‫ ق‬.» ‫ك الألْ َواءُ؟‬
َ ُ‫صيب‬
َ ‫ أَلَ ْس‬،‫ت تَ ْح َز ُن‬
َ ‫ أَلَ ْس‬،‫ب‬
َ ‫ أَلَ ْس‬،‫ض‬
َ ‫بَكْر! أَلَ ْس‬
ُ ‫ت تَ ْم َر‬
َ ‫ت تَ ْن‬
ُ‫ص‬
.» ‫بِ ِه‬
Ebu Bekir b. Ebi Züheyr der ki: Bana bildirildiğine göre Hz. Ebu Bekir (r.a.), Resûlullah’a
(s.a.): “Ey Allah’ın Resûlü! «İş, ne sizin kuruntunuza, ne de kitap ehlinin kuruntusuna
göredir. Kim kötü bir iş yaparsa onunla cezalandırılır…»5 ayetinden sonra, her yaptığımız
işin cezasını göreceksek nasıl kurtuluşa ulaşırız?” diye sordu. Resûlullah (s.a.): “Allah seni
bağışlasın ey Ebu Bekir! Hastalanmıyor musun, meşakkat çekmiyor musun, üzülmüyor
5
Nisa 4/123
7. Ders 7
Sahabe’nin Önderi
musun, Zorlukla karşılaşmıyor musun?” karşılığını verince, Ebu Bekir (r.a.) : “Evet,
karşılaşıyorum” dedi. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.): “İşte cezalandırılmanız budur”
buyurdu. [Sahih] (Müsned, I, 11) (Tercüme, XIV, 617)
Müslümanlara Hitap Ediyor
‫َْحَ ُد بْ ُن ُُمَ َّم ِد‬
َ َ‫ ق‬،‫اَل َعْن ُه ْم‬
َ ‫َْحَ َد بْ ِن ُُمَ َّم ِد بْ ِن َحْنبَ ٍل َر ِض َى اللَّهُ تَ َع‬
ْ ‫ َح َّدثَِِن أَِِب أ‬:‫ال‬
ْ ‫الر ْْحَ ِن َعْب ُد اللَّ ِه بْ ُن أ‬
َّ ‫ َحدَّثَنَا أَبُو َعْب ِد‬-12
ِ ِ
ِ ِ
‫يل – يَ ْع ِِن ابْ َن أَِِب َخالِ ٍد – َع ْن‬
َ َ‫ ق‬،‫ َحدَّثَنَا َعْب ُد اللَّ ِه بْ ُن ُُنٍَْي‬:‫ال‬
َ َ‫ ق‬،‫َس ٍد ِم ْن كِتَابِِه‬
ْ ‫ أ‬:‫ال‬
َ ‫بْ ِن َحْنبَ ِل بْ ِن هالَل بْ ِن أ‬
ُ ‫َخبَ َرنَا إ ُْسَاع‬
ِِ
ِ َّ
ٍ ‫قَ ْي‬
‫ين‬
َ َ‫ ثُ َّم ق‬،‫ فَ َح ِم َد اللَّهَ َوأَثْ نَى َعلَْي ِه‬،‫ام أَبُو بَكْر‬
َ َ‫ ق‬،‫س‬
َ َ‫ ق‬:‫ال‬
َ ‫َّاس! إِنَّ ُك ْم تَ ْق َرءُو َن َهذه اآليَةَ ﴿ يَا أَيُّ َها الذ‬
ُ ‫ يَا أَيُّ َها الن‬:‫ال‬
‫ « إِ َّن‬:‫ول‬
ُ ‫ول اللَّ ِه صلى اهلل عليه وسلم يَ ُق‬
َ ‫ض َّل إِذَا ْاهتَ َديْ تُ ْم ﴾ َوإِنَّا َس ِم ْعنَا َر ُس‬
َ ‫ض ُّرُك ْم َم ْن‬
ُ َ‫س ُك ْم الَ ي‬
َ
َ ‫آمنُوا َعلَْي ُك ْم أَنْ ُف‬
» ‫ك أَ ْن يَ ُع َّم ُه ُم اللَّهُ بِ ِع َقابِ ِه‬
َ ‫َّاس إِذَا َرأ َُوا ال ُْم ْن َك َر فَ لَ ْم يُغَيِّ ُروهُ أ َْو َش‬
َ ‫الن‬
Kays der ki: Hz. Ebu Bekir (r.a.) bir konuşma yapmak üzere kalktı, Allah’a hamd ve sena
ettikten sonra şöyle dedi: “Ey insanlar! Sizler şu ayeti okuyor ancak yanlış yorumluyorsunuz:
«Ey İman edenler! Siz kendinize bakın. Siz doğru yolda olursanız sapkınlar size zarar
veremez.»6 Biz Resûlullah’ın (s.a.) şöyle buyurduğunu işittik: “İnsanlar bir yanlışı görüp de
ona engel olmazlarsa, Allah’ın, onların hepsini kapsayacak bir azap göndermesi pek yakın
olur!” [Sahih] (Müsned, I, 2; İbn Mâce, 4005; Tirmizî, 2168, 3057) (Tercüme, XIX, 374)
‫ َع ْن ُسلَْي ِم‬،‫يد بْ ِن ُخٍَُْي‬
َ َ‫ ق‬،‫ َحدَّثَنَا ُُمَ َّم ُد بْ ُن َج ْع َف ٍر‬:‫ال‬
َ َ‫ ق‬،‫ َح َّدثَِِن أَِِب‬:‫ال‬
َ َ‫ ق‬،‫ َحدَّثَنَا َعْب ُد اللَّ ِه‬-13
َ ‫ َع ْن يَِز‬،ُ‫ َحدَّثَنَا ُش ْعبَة‬:‫ال‬
ِ
ِ ُ ‫ قَام رس‬:‫ال‬
– ‫ام األ ََّو ِل‬
َ َ‫ َع ْن أ َْو َس َط ق‬:‫بْ ِن َع ِام ٍر‬
َ ‫ول اللَّه صلى اهلل عليه وسلم َم َقامى َه َذا َع‬
ُ َ َ َ ‫ َخطَبَ نَا أَبُو بَكْر فَ َق‬:‫ال‬
ُّ َ‫َحد ق‬
‫ض َل‬
َ َ‫ َسلُوا اللَّهَ ال ُْم َعافَاةَ – أ َْو ق‬- :‫ال أَبُو بَكْر‬
َ ‫ فَ َق‬-‫َوبَ َكى أَبُو بَكْر‬
َ ْ‫ط بَ ْع َد الْيَ ِقي ِن أَف‬
َ ‫ال ال َْعافِيَةَ – فَ لَ ْم يُ ْؤ‬
َ‫تأ‬
ِ
ِ ‫ فَِإنَّهُ مع الْبِ ِّر وهما فِى ال‬،‫الص ْد ِق‬
‫ فَِإنَّهُ َم َع الْ ُف ُجوِر َو ُه َما فِى‬،‫ب‬
ِّ ِ‫ َعلَْي ُك ْم ب‬،ِ‫ِم َن ال َْعافِيَ ِة أَ ِو ال ُْم َعافَاة‬
َ ‫ َوإِيَّا ُك ْم َوالْ َكذ‬،‫ْجنَّة‬
َ
ََ
ََُ
.‫ َوُكونُوا إِ ْخ َواناً َك َما أ ََم َرُك ُم اللَّهُ تَ َعالَى‬،‫ َوالَ تَ َدابَ ُروا‬،‫ َوالَ تَ َقاطَ ُعوا‬،‫ضوا‬
ُ َ‫ َوالَ تَ بَاغ‬،‫اس ُدوا‬
َ ‫ َوالَ تَ َح‬،‫النَّا ِر‬
Evsat der ki: Hz. Ebu Bekir, bize bir konuşma yaptı: “Resûlullah geçen yıl bulunduğum bu
yerde bulunuyordu” dedi ve ağladı. Sonra şöyle devam etti: (Resûlullah (s.a.) buyurdu ki):
“Allah’tan afiyet dileyiniz. Kişiye yakînden sonra afiyetten daha hayırlı bir şey verilmemiştir.
Doğruluktan ayrılmayın, zira doğruluk iyilikle beraberdir ve ikisi de Cennettedir. Yalandan
sakının; zira yalan kötülükle beraberdir ve ikisi de Cehennemdedir. Birbirinizi kıskanmayınız,
birbirinize kin gütmeyiniz, birbirinizle alakayı kesmeyiniz, birbirinize sırtınızı dönmeyiniz.
Allah’ın size emrettiği gibi kardeş olunuz.” [Sahih] (Müsned, I, 3. Ayrıca bk. İbn Mâce, 3849)
(Tercüme, X, 557)
Ehl-i Beytin Miras Davası
ِ ‫الرز‬
‫ َع ْن‬،َ‫ َع ْن ُعْرَوة‬،‫ى‬
َ َ‫ ق‬،‫َّاق‬
َ َ‫ ق‬،‫ َح َّدثَِِن أَِِب‬:‫ال‬
َ َ‫ ق‬،‫ َحدَّثَنَا َعْب ُد اللَّ ِه‬-14
ِّ ‫ َع ِن الزْه ِر‬،‫ َحدَّثَنَا َم ْع َمر‬:‫ال‬
َّ ‫ َحدَّثَنَا َعْب ُد‬:‫ال‬
ِ َّ ‫ أ‬:َ‫عائِشة‬
ِ ‫ و ُهما ِحينَئِذ يطْلُب‬،‫ول اللَّ ِه صلى اهلل عليه وسلم‬
ِ ‫اطمةَ والْعبَّاس أَتَ يا أَبا بكْر ي لْتَ ِم‬
ِ ‫ان ِميراثَ ُهما ِم ْن ر ُس‬
‫ان‬
َ َ
َ َ
َ َ
َ
َ َ ‫س‬
َ َ َ َ َ َ َ َ َ َ‫َن ف‬
ُ ‫ول اللَّ ِه صلى اهلل عليه وسلم يَ ُق‬
َ ‫ت َر ُس‬
َ ‫ فَ َق‬،‫ضهُ ِم ْن فَ َد َك َو َس ْه َمهُ ِم ْن َخ ْيبَ َر‬
َ‫ « ال‬:‫ول‬
َ ‫أ َْر‬
ُ ‫ إِنِّى َس ِم ْع‬:‫ال لَ ُه ْم أَبُو بَكْر‬
‫ول اللَّ ِه صلى اهلل‬
َ ‫ت َر ُس‬
ُ ‫ إِنَّ َما يَأْ ُك ُل‬.» ‫ص َدقَة‬
ُ ‫ور‬
ُ ْ‫ع أ َْم ًرا َرأَي‬
ُ ‫ َوإِنِّى َواللَّ ِه الَ أ ََد‬،‫آل ُم َح َّمد فِى َه َذا ال َْما ِل‬
َ ‫ َما تَ َرْكنَا‬،‫ث‬
َ ُ‫ن‬
ِ ِ ْ ‫عليه وسلم ي‬
.ُ‫صنَ ْعتُه‬
َ َّ‫صنَ ُعهُ فيه إِال‬
َ
6
Mâide 5/105
7. Ders 8
Sahabe’nin Önderi
Hz. Aişe bildiriyor: Hz. Fatıma ve Abbas, Resûlullah’ın (s.a.) mirasını soruşturmak için Ebu
Bekir’in (r.a.) yanına gittiler. O zaman Fedek’teki araziyi ve Hayber’deki paylarını
istiyorlardı. Ebu Bekir (r.a.) onlara şöyle dedi: “Resûlullah (s.a.): “Biz miras bırakmayız. Ne
bırakırsak sadakadır. Muhammed’in ailesi bu maldan ancak geçimini temin eder”
buyurduğunu işittim. Vallahi ben de Resûlullah’ın (s.a.) yaptığını gördüğüm hiçbir şeyi
terketmeyecek ve aynısını yapacağım. [Sahih] (Müsned, I, 4. Ayrıca bk. Buhârî, 4035, 6725,
Müslim, 1759, Ebu Davud, 2969; Nesâî, VII, 132) (Tercüme, IX, 503)
‫ َو َُِس ْعتُهُ ِم ْن َعْب ِد اللَّه‬:‫ال َعْب ُد اللَّ ِه‬
َ َ‫ ق‬،َ‫ َحدَّثَنَا َعْب ُد اللَّ ِه بْ ُن ُُمَ َّم ِد بْ ِن أَِِب َشْيبَة‬:‫ال‬
َ َ‫ ق‬،‫ َح َّدثَِِن أَِِب‬:‫ال‬
َ َ‫ ق‬،‫ َحدَّثَنَا َعْب ُد اللَّ ِه‬-51
ِ ِ‫ ع ِن الْول‬،‫ حدَّثَنا ُُم َّمد بن فُضي ٍل‬:‫ال‬
‫ول اللَّ ِه صلى اهلل‬
ُ ‫ض َر ُس‬
َ َ‫ َع ْن أَِِب الط َفْي ِل ق‬،‫يد بْ ِن ُُجَْي ٍع‬
َ ِ‫ لَ َّما قُب‬:‫ال‬
َ َ ْ َ ُ ْ ُ َ َ َ َ َ‫ ق‬،َ‫بْ ِن أَِِب َشْيبَة‬
ِ َ‫ت ف‬
‫ الَ! بَ ْل‬:‫ال‬
َ ‫ فَ َق‬:‫ال‬
َ َ‫ول اللَّ ِه صلى اهلل عليه وسلم أ َْم أ َْهلُهُ؟ ق‬
َ ‫ت َر ُس‬
ْ َ‫عليه وسلم أ َْر َسل‬
َ ْ‫ت َوِرث‬
َ ْ‫اط َمةُ إِلَى أَبِى بَكْر؛ أَن‬
ِ ‫ فَأَيْن َس ْهم ر ُس‬:‫ت‬
‫ول اللَّ ِه صلى اهلل‬
َ ‫ت َر ُس‬
َ ‫ فَ َق‬:‫ال‬
َ َ‫ول اللَّ ِه صلى اهلل عليه وسلم؟ ق‬
ْ َ‫ قَال‬.ُ‫أ َْهلُه‬
ُ ‫ إِنِّى َس ِم ْع‬:‫ال أَبُو بَكْر‬
َُ َ
ِِ
ُ ‫عليه وسلم يَ ُق‬
َ َ‫ « إِ َّن اللَّهَ َع َّز َو َج َّل إِ َذا أَط َْع َم نَبِياًّ طُ ْع َمةً ثُ َّم قَ ب‬:‫ول‬
ُ ْ‫ فَ َرأَي‬.» ِ‫وم ِم ْن بَ ْع ِده‬
ُ‫ت أَ ْن أ َُردَّه‬
ُ ‫ضهُ َج َعلَهُ للَّذى يَ ُق‬
ِ
ِِ
ِ ‫ت ِم ْن ر ُس‬
.‫ول اللَّ ِه صلى اهلل عليه وسلم أَ ْعلَ ُم‬
ْ َ‫ قَال‬. ‫ين‬
َ ْ‫ فَأَن‬:‫ت‬
َ َ ‫ت َوَما َسم ْع‬
َ ‫َعلَى ال ُْم ْسلم‬
Ebu’t-Tufeyl der ki: Resûlullah (s.a.) vefat ettiği zaman Hz. Fatıma, Ebu Bekir’e:
“Resûlullah’ın (s.a.) varisi sen misin, yoksa ailesi mi?” diye haber gönderdi. Ebu Bekir:
“Hayır, onun varisleri ailesidir” cevabını verdi. Bunun üzerine Fatıma: “O zaman
Resûlullah’ın (s.a.) payı nerededir?” diye sorunca, Ebu Bekir şöyle dedi: “Resûlullah’ın (s.a.):
“Allah’ın herhangi bir peygambere geçimini temin için verdiği şeyler, o peygamberin
vefatından sonra, kendisinin yerini alana devredilir” buyurduğunu işittim. Ben de onu
Müslümanlara iade etmeyi doğru buldum”. Bunun üzerine Fatıma: “Resûlullah’tan (s.a.)
işittiğini sen daha iyi bilirsin” karşılığını verdi. [Sahih] (Müsned, I, 4. Ayrıca bk. Ebu Davud,
2973) (Tercüme, IX, 502)
Tevazuu
ِ
:‫ال‬
َ َ‫ َع ِن ابْ ِن أَِِب ُملَْي َكةَ ق‬،– ‫ َحدَّثَنَا نَافِع – يَ ْع ِِن ابْ َن ُع َمَر‬،‫وسى بْ ُن َد ُاوَد‬
َ ‫ َحدَّثَنَا ُم‬،‫ َح َّدثَِِن أَِِب‬،‫ َحدَّثَنَا َعْب ُد اللَّه‬-16
ِ
ِ ‫ أَنَا َخلِي َفةُ ر ُس‬:‫ال‬
‫ َوأَنَا‬،‫ َوأَنَا َراض بِ ِه‬،‫ َوأَنَا َراض بِ ِه‬،‫ول اللَّ ِه صلى اهلل عليه وسلم‬
َ ‫ فَ َق‬.‫ يَا َخلِي َفةَ اللَّ ِه‬:‫يل ألَبِى بَكْر‬
َ
َ ‫ق‬
.‫َراض‬
İbn Ebi Müleyke der ki: Ebu Bekir’e: “Ey Allah’ın halifesi!” denilince: “Ben Resûlullah’ın
(s.a.) halifesiyim ve buna razıyım, buna razıyım, ben razıyım” karşılığını verirdi. [Hasen]
(Müsned, I, 10; İbn Sa‘d, Tabakât, III, 183) (Tercüme, XIX, 369)
ِ
‫ َكا َن‬:‫ال‬
َ َ‫ َع ِن ابْ ِن أَِِب ُملَْي َكةَ ق‬،‫ َحدَّثَنَا َعْب ُد اللَّ ِه بْ ُن الْ ُم َؤَّم ِل‬،‫وسى بْ ُن َد ُاوَد‬
َ ‫ َحدَّثَنَا ُم‬،‫ َح َّدثَِِن أَِِب‬،‫ َحدَّثَنَا َعْب ُد اللَّه‬-17
ِ َ ‫ربَّما س َق‬
ِ ‫الصد‬
َ َ‫ ق‬.ُ‫ْخ ُذه‬
َ َ‫ ق‬، ‫ِّيق‬
ِّ ‫ام ِم ْن يَ ِد أَبِى بَكْر‬
َ‫ أَفََل‬:ُ‫ فَ َقالُوا لَه‬:‫ال‬
ْ َ‫ فَ ي‬:‫ال‬
ُ ‫يخ َها فَ يَأ‬
ُ ِ‫ب بِ ِذ َر ِاع نَاقَتِ ِه فَيُن‬
ُ ‫ض ِر‬
ُ َ‫ط الْخط‬
َ َُ
ِ
ِ
ِ
ِ
.ً‫َّاس َش ْيئا‬
َ ‫ إِ َّن َحبيبى َر ُس‬:‫ال‬
َ ‫أ ََم ْرتَ نَا نُنَا ِولُ َكهُ؟ فَ َق‬
ْ ‫ول اللَّه صلى اهلل عليه وسلم أ ََم َرنى أَ ْن الَ أ‬
َ ‫َسأ ََل الن‬
İbn Ebi Müleyke der ki: Bazen Ebu Bekir’in elinden devesinin dizgini düşerdi. Devenin
bacaklarına vurup çöktürür ve inip onları alırdı. Ona: “Bize söyleseydin sana verirdik”
dediğimizde: “Sevdiğim Resûlullah (s.a.) kimseden bir şey istemememi söyledi” karşılığını
verirdi. [Hasen] (Müsned, I, 11) (Tercüme, XIX, 368)
7. Ders 9
Sahabe’nin Önderi
ِ ‫ ع ِن الْ َق‬،‫ عن علِي ب ِن زي ٍد‬،َ‫ حدَّثَنَا َْحَّاد بن سلَمة‬:‫ قَ َاال‬،‫ حدَّثَنَا حسن بن موسى وعفَّا ُن‬-18
َ‫شة‬
َ ِ‫ َع ْن َعائ‬،‫اس ِم بْ ِن ُُمَ َّم ٍد‬
َ َْ ْ ِّ َ ْ َ َ َ ُ ْ ُ
ََ َ ُ ُْ ُ َ َ
َ
َ
ِ ‫ضي اللَّهُ َع ْنهُ ي ْق‬
ِ
ِ
ِ
ِ ْ َ‫ أَنَّ َها تَمثَّل‬،‫ضي اللَّهُ َع ْن َها‬
:‫ضي‬
َ
َ
َ ‫ت ب َه َذا الْبَ ْيت َوأَبُو بَكْر َر‬
َ ‫َر‬
ِ
ِ
‫ص َمة لِ ْأل ََر ِام ِل‬
ْ ‫يع الْيَتَ َامى ع‬
َ َ‫َوأَبْ ي‬
ُ ‫ض يُ ْستَ ْس َقى الْغَ َم‬
ُ ِ‫ام بَِو ْج ِهه َرب‬
ِ ُ ‫اك واللَّ ِه رس‬
ِ
‫صلَّى اللَّهُ َعلَْي ِه َو َسلَّ َم‬
َ ‫فَ َق‬
َ ‫ول اللَّه‬
ُ َ َ َ َ‫ ذ‬:ُ‫ال أَبُو بَكْر َرض َي اللَّهُ َع ْنه‬
Kasım b. Muhammed bildiriyor: Ebu Bekir’in (r.a.) vefat anında Âişe (r.anha) başında şöyle
bir şiir okuyordu:
“Kendisiyle yağmur istenecek kadar ak bir yüzü vardır. O yetimlerin, dulların sığınağıdır.”
Bunun üzerine Ebu Bekir (r.a.) şöyle dedi: “Vallahi bu kişi Resûlullah (s.a.) idi”. [Sahih]
(Müsned, I, 7) (Tercüme, XIX, 375)
Peygamber Aşığı
‫ َع ْن‬،‫ َحدَّثَنَا ِه َش ُام بْ ُن ُعْرَوَة‬،‫وف‬
َّ ‫ َحدَّثَنَا ُُمَ َّم ُد بْ ُن ُميَ َّس ٍر أَبُو َس ْع ٍد‬،‫ َح َّدثَِِن أَِِب‬،‫ َحدَّثَنَا َعْب ُد اللَّ ِه‬-19
ُ ‫الصا َغ ِاِن الْ َم ْك ُف‬
ِ
ِ
ِ ‫ ي وم‬:‫َى ي وم َه َذا؟ قَالُوا‬
ُّ ‫ فَِإ ْن ِم‬:‫ال‬
‫ت ِم ْن‬
َ َ‫ ق‬.‫االثْ نَ ْي ِن‬
َ َ‫ض َرتْهُ ال َْوفَاةُ ق‬
َ ‫ إِ َّن أَبَا بَكْر لَ َّما َح‬:‫ت‬
ْ َ‫ َع ْن َعائ َشةَ قَال‬،‫أَبِيه‬
ُ َْ
ْ َ ُّ ‫ أ‬:‫ال‬
ِ
ِ
ِ ‫ب األَيَّ ِام واللَّيَالِى إِلَ َّى أَقْربُ َها ِم ْن ر ُس‬
.‫ول اللَّ ِه صلى اهلل عليه وسلم‬
َّ ‫َح‬
َ ‫ فَِإ َّن أ‬،‫لَْي لَتى فََلَ تَنْتَظ ُروا بِى الْغَ َد‬
َ
َ
َ
Hz. Âişe der ki: Ebu Bekir (r.a.) vefatına yakın saatlerde: “Bugün günlerden ne?” diye sordu.
Yanındakiler: “Pazartesi” dediler. Ebu Bekir şöyle dedi: “Şayet bu gece ölürsem gömmek için
yarını bekletmeyin. Zira benim için en güzel gün ve gece Resûlullah’ın (s.a.) vefat gününe en
yakın olanıdır”. [Hasen] (Müsned, I, 8) (Tercüme, XIX, 375)
Download