KARADENøZ TEKNøK ÜNøVERSøTESø * SOSYAL

advertisement
KARADENZ TEKNK ÜNVERSTES * SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ
TARH ANABLM DALI
TARH ROGRAMI
20. YÜZYILDA BALKAN TÜRKLERNN
SYASAL VE TOPLUMSAL ÖRGÜTLENMELER
YÜKSEK LSANS TEZ
RECEP ÇELK
HAZRAN - 2006
TRABZON
KARADENZ TEKNK ÜNVERSTES * SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ
TARH ANABLM DALI
TARH PROGRAMI
20. YÜZYILDA BALKAN TÜRKLERNN
SYASAL VE TOPLUMSAL ÖRGÜTLENMELER
RECEP ÇELK
Karadeniz Teknik Üniversitesi - Sosyal Bilimler Enstitüsü'nce
Bilim Uzman (Sosyal)
Ünvan Verilmesi çin Kabul Edilen Tez'dir.
Tezin Enstitüye Verildii Tarih : 09. 06. 2006
Tezin Sözlü Savunma Tarihi
: 11. 08. 2006
Tezin Danman : Doç. Dr. Hikmet ÖKSÜZ
Jüri Üyesi
: Yrd. Doç. Dr. Mehmet OKUR
Jüri Üyesi
: Yrd. Doç. Dr. Çaatay OKUTAN
Enstitü Müdürü : Prof. Dr. Osman PEHLVAN
Haziran – 2006
TRABZON
0. SUNU
00. Önsöz
Günümüz
devletleri
sÕnÕrlarÕ
dÕúÕnda
kalan
soydaúlarÕyla
ilgilenmeyi
ihmal
etmemektedir. Üç kÕtaya hakim olmuú bir devletin mirasçÕsÕ olan Türkiye’nin de baúka
co÷rafyalarda çok sayÕda soydaúÕ bulunmaktadÕr. Bunlardan Balkanlar’da beú ülkede
Türkler yo÷unlukla yaúamaktadÕr. Türkiye’nin tarihi ve kültürel ba÷larÕnÕn ve etkileúimin
fevkalade sÕkÕ oldu÷u Balkanlar’da Türkler Romanya, Makedonya, Yunanistan,
Bulgaristan ve Kosova’da yaúamaktadÕr. YaklaúÕk bir buçuk asÕrdÕr Balkanlar’dan
sürmekte olan Türk göçü ve bunun sonucunda Türkiye’nin nüfusunun yaklaúÕk beúte
birinin Balkan kökenli olmasÕ Balkanlar’daki Türk nüfusunu ziyadesiyle azaltmaktadÕr.
Türkiye’nin güvenli÷i açÕsÕndan Balkanlar’da azalan Türk nüfus, Türkiye açÕsÕndan
güvenlik sorunu oluúturmaktadÕr. Bu bakÕmdan Türklerin teúkilatlanmalarÕ hem kendileri
açÕsÕndan hem de anavatan bildikleri Türkiye açÕsÕndan önem taúÕmaktadÕr. Özellikle
azÕnlÕklarÕn, baúka milletlerin arasÕnda yok olup gitmemesi için uluslararasÕ hukukun
kendilerine tanÕdÕ÷Õ haklarÕ bilmeleri ve bunlarÕn uygulanmasÕnda büyük gayret
göstermeleri gerekmektedir. Konunun sÕnÕrlarÕ içersinde, yukarÕda sayÕlan beú ülke baúlÕ÷Õ
altÕnda Türklerin 20. yy’da kurmuú oldu÷u teúkilatlar tespit edildi. Balkanlarla ilgili
yazÕlmÕú bir çok kitap, birbirinin tekrarÕ sayÕlabilecek çok sayÕda makale, sempozyum ile
paneller incelendi. Günümüze yakÕn,
özellikle Balkan Türklerinin dernekleúme
faaliyetlerindeki artÕú dolayÕsÕyla bu derneklerden tespit edilebilenler isim olarak zikredildi
ve yayÕnlarÕ takip edilmeye çalÕúÕldÕ. ÇalÕúma sürem boyunca gösterdikleri ilgi, alaka ve
hoúgörü dolayÕsÕyla danÕúman hocam sayÕn Doç. Dr. Hikmet ÖKSÜZ’e, anabilim dalÕ
baúkanÕmÕz sayÕn Prof. Dr. M. Alaaddin YALÇINKAYA’ya, ve sayÕn Yrd. Doç. Dr.
Necmettin ALKAN’a teúekkürü bir borç bilirim. Eserin yazÕmÕnÕn tamamÕnÕ üstlenen
Erdem ÇELøK’e ve teknik detaylarla ilgilenen Ercan ÇELøK’e ayrÕca teúekkür ederim.
Trabzon, Haziran 2006
Recep ÇELøK
III
01. çindekiler
Sayfa Nr.
0.SUNUù……………………………………………………………………………….….III
00. Önsöz……………………………………………………………….………….….....III
01. øçindekiler……………………………………………………………….…..………IV
02. Özet……………………………………………………………………….…….….VIII
03. Summary…………………………………………………………………………….IX
04. KÕsaltmalar Listesi…………………………………………………………………....X
GøRøù…………………………………………………………………………………..…1-6
BRNC BÖLÜM
1. ROMANYA………………………………………………………………………..…7-23
10. Romanya Türklerinin Nüfusu…………………………………………………….....10
11. Romanya Türklerinin Hukuki Statüleri…………………………………………..…12
12. Romanya Türklerinin Siyasi Teúekkülleri.……………………………………….....13
13. Romanya’da Siyasi Partiler........................................................................................15
130. Romanya Demokratik Türk Birli÷i....................................................................15
131. Romanya Müslüman Tatar Türklerinin Demokratik Birli÷i..............................17
14. Romanya Türklerinin Dernekleri...............................................................................18
140. Dobruca Tamimi Maarif Cemiyeti.....................................................................19
141. Mecidiye Müslüman Semineri(SeminarÕ) MezunlarÕ Cemiyeti.........................19
142. Azaplar Maarif Cemiyeti....................................................................................19
143. Azaplar Tonguç Kültür Cemiyeti.......................................................................20
144. Tamim-i Maarif Cemiyeti..................................................................................20
145. MülazÕmevvel KazÕm Abdülhakim Kültür ve Spor Cemiyeti............................20
146. Seminar Talebe Cemiyeti...................................................................................21
IV
147. Üniversiteli Türk Talebe Cemiyeti...................................................................21
148. Di÷er Cemiyetler..............................................................................................21
KNC BÖLÜM
2. MAKEDONYA.........................................................................................................23-39
20. Makedonya Türklerinin Nüfusu...............................................................................27
21. Makedonya Türklerinin Hukuksal Durumu..............................................................30
22. Makedonya Türklerinin Siyasi Teúekkülleri............................................................32
23. Makedonya Siyasi Partiler........................................................................................33
230. Türk Demokratik Partisi...................................................................................33
24. Makedonya’da Dernekler.........................................................................................37
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
3. YUNANøSTAN.........................................................................................................40-84
30. Yunanistan’Õn BatÕ Trakya PolitikasÕ ve AzÕnlÕklara BakÕú AçÕsÕ............................43
31. Türk Kelimesine Getirilen Yasaklar.........................................................................47
32. Türkiye’nin BatÕ Trakya PolitikasÕ...........................................................................48
33. BatÕ Trakya’da MüslümanlÕk ve Türklük.................................................................49
34. Yunanistan’Õn Türkiye ve Balkan PolitikasÕ.............................................................50
35. Yunanistan’Õn øç Dinamikleri...................................................................................51
36. Yunanistan Türklerinin Nüfusu................................................................................52
37. Yunanistan Türklerinin Hukuki Statüsü...................................................................54
370. AzÕnlÕk HaklarÕnÕ Garanti Eden UluslararasÕ Anlaúmalar................................55
38. Yunanistan Türklerinin Siyasi Teúekkülleri.............................................................58
380. Yüzde 3’lük Seçim BarajÕ.................................................................................61
381. Dr. SadÕk Ahmet...............................................................................................62
382. SadÕk Ahmet SonrasÕ BatÕ Trakya Türkü’nün Siyasi Durumu.........................66
39. Yunanistan’da Türk Siyasi Partileri.........................................................................67
390. Dostluk-Eúitlik ve BarÕú Partisi.........................................................................67
391. BarÕú Partisi.......................................................................................................70
310. Yunanistan’da Türk Dernekleri..............................................................................70
V
3100. øskeçe Türk Birli÷i..........................................................................................71
3101. Gümülcine Türk Gençler Birli÷i.....................................................................73
3102. BatÕ Trakya Türk Ö÷retmenler Birli÷i............................................................74
3103. Vaaz ve ørúad Heyeti.......................................................................................76
3104. BatÕ Trakya Türk AzÕnlÕ÷Õ DanÕúma Kurulu...................................................77
3105. øttihad-Õ øslam Cemiyeti..................................................................................79
3106. øntibah-Õ øslam Cemiyeti.................................................................................80
3107. BatÕ Trakya Medrese Mezunu Müslüman Muallimler Birli÷i........................80
3108. BatÕ Trakya AzÕnlÕ÷Õ Yüksek Tahsilliler Derne÷i...........................................81
3109. Gümülcine Yoksul Türk ÇocuklarÕna BakÕm Birli÷i......................................82
3110. Di÷er Dernekler...............................................................................................82
3111. Birliklerin KapatÕlmasÕ ve Buna Gelen Tepkiler............................................83
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
4. BULGARøSTAN.....................................................................................................85-130
40. Asimilasyon KampanyasÕ.........................................................................................89
400. Türklerin BulgarlaútÕrÕlmak østenmesinin Nedenleri........................................89
401. Türklere Bulgar øsimlerin Verilmesi ve Bulgaristan’Õn Tutumu......................91
402. Asimilasyon Sürecinde Türkiye’nin Durumu...................................................93
403. Asimilasyon KampanyasÕna Gelen UluslararasÕ Tepkiler................................94
41. Bulgaristan’da Demokratik Dönem..........................................................................95
42. Bulgaristan Türklerinin Nüfusu...............................................................................98
43. Bulgaristan Türklerinin Hukuksal Durumu............................................................101
430. ønsan HaklarÕna øliúkin UluslararasÕ Belgeler.................................................103
44. Bulgaristan Türklerinin Siyasi Teúekkülleri...........................................................106
45. Bulgaristan’da Türk Siyasi Partileri........................................................................107
450. Hak ve Özgürlükler Hareketi..........................................................................107
4500. HÖH’ün Kuruluúu................................................................................108
4501. HÖH’ün Mücadele Verdi÷i Konular....................................................112
4502. HÖH’ün AyrÕlÕkçÕ Parti Oldu÷u øddialarÕ.............................................113
4503. 1997 Seçimleri ve HÖH........................................................................116
4504. DÕú Politikada HÖH..............................................................................116
VI
4505. 2001 Seçimleri ve HÖH........................................................................117
4506. Yerel Seçimlerde HÖH.........................................................................118
4507. 2005 Seçimleri ve HÖH........................................................................118
4508. BSP ve DGB’nin HÖH’e BakÕú AçÕsÕ..................................................119
451. Bulgaristan’da Di÷er Partiler..........................................................................120
4510. Türk Demokratik Partisi.......................................................................120
4511. Demokratik De÷iúimler Partisi.............................................................121
4512. Demokratik Adalet Partisi....................................................................122
46. Bulgaristan’da Türk Dernekleri..............................................................................123
460. Turan TeúkilatÕ................................................................................................123
461. Türk Ö÷retmenler Birli÷i................................................................................126
462. Dini øslam Müdafileri Cemiyeti......................................................................128
463. AltÕn Ordu.......................................................................................................128
464. Cemiyet-i Hayriye-i øslamiye.........................................................................128
465. Di÷er Dernekler..............................................................................................129
466. Bulgaristan’da Yeni Dönemde Kurulan Türk Dernekleri..............................129
4660. Türk Dil ve Kültür Derne÷i..................................................................129
BENC BÖLÜM
5. KOSOVA..............................................................................................................131-143
50. Kosova Türklerinin Nüfusu....................................................................................137
51. Kosova Türklerinin Hukuki Statüleri.....................................................................138
52. Kosova’da Türk Siyasi Partileri.............................................................................140
520. Türk Demokratik Birli÷i Partisi......................................................................140
521. Türk Halk Partisi.............................................................................................142
53. Kosova’da Türk Dernekleri....................................................................................142
530. Do÷ru Yol.......................................................................................................142
6. SONUÇ.................................................................................................................144-147
YARARLANILAN KAYNAKLAR.....................................................................148-175
ÖZGEÇMøù
VII
02. Özet
20. yy’da Balkan Türklerinin siyasal teúkilatlanmalarÕnÕ inceleyen bu tezin öncelikli
amacÕ, Türkiye’ye göç etmeyerek BalkanlarÕ yurt edinmiú olan Türklerin, varlÕklarÕnÕ
sürdürebilmelerinde ne úekilde örgütlendiklerini tespit etmektir. Bu çerçevede Türklerin
dernekleúme ve özellikle 1990 sonrasÕ partileúmeleri incelendi. Romanya, Makedonya,
Yunanistan, Bulgaristan ve Kosova’da yaúayan Türklerin bulundu÷u bu ülkelerin siyasi
yaúamÕ ve bunun Türkler üzerindeki etkileri ile hukuksal durumlarÕ, azÕnlÕk haklarÕ ve
nüfus de÷iúimleri konuya paralel bir úekilde ele alÕndÕ. Balkan ülkeleri de 20. yy boyunca
komünizm, totalitarizm, faúizm, krallÕk, cumhuriyet, demokrasi gibi bir çok yönetim
úekline sahne oldu. Türkler de bu yönetimlerin kanunlarÕnÕ ve kurallarÕnÕ ö÷renip ona göre
teúkilatlandÕlar. Ancak her yeni gelen sisteme ve yönetim biçimine ayak uydurmakta
zorlandÕlar. Etkili teúkilatlanmalarÕnÕn yanÕnda pasif kuruluúlara da sahip oldular. Bunun
yanÕnda kendi içlerinde de bir takÕm ikilikler, anlaúmazlÕklar ve görüú ayrÕlÕklarÕ
yaúamalarÕ, Türklerin birlik ve beraberliklerinin önünde en büyük olumsuzluklarÕ oldu ve
yaúadÕ÷Õ devletin iúine yaradÕ. Çünkü Balkan ülkeleri, içlerinde güçlü Türk kuruluúlarÕ
olmasÕnÕ istememiúler ve buna da müsaade etmemiúlerdir. Balkan Türkleri özellikle
Atatürk döneminden bu yana Türkiye’deki soydaúlarÕnÕn geliúimlerini yakÕndan takip
etmiúler, onlardan geri kalmamak için mücadele vermiúlerdir. Bu mücadelede Türklerin
aydÕn kesimi önemli rol oynanÕútÕr. Genelde köylü ve cahil olan Türk halkÕ, bu okumuú,
kültürlü insanlarÕn sayesinde önünü görebilmiútir. Ancak bu kesimin zaman zaman
yaúadÕ÷Õ fikir ayrÕlÕklarÕ(inkÕlapçÕ-muhafazakar gibi) Türklere fayda yerine zarar
getirmiútir. Ça÷ÕmÕzdaki Türk kuruluúlarÕnda da aynÕ durum yine devam etmektedir. Türk
teúkilatlarÕnÕn Türkiye ile yakÕn iliúkileri vardÕr. Türkiye de tarihi misyonu gere÷i Balkan
Türkleriyle çok yakÕn olmasa da bir alaka içerisindedir.
VIII
03. Summary
The precedence aim of this thesis which researches political rationalizing of
the
Balkans Turks in 20th century is, determining the form of organization for obtaining of
Turks who accepted the Balkans as motherland by not migrating to homeland Turkey. In
this frame, association and allegiancing especially after 1990 of Turks has been
investigated. The political life of the countries’ (Romania, Makedonia, Greece, Bulgaria
and Kosovo) which Turks living in and the effects on Turks of this political life and legal
positions, minority rights and popularity changes are investigated in paralel through the
subject.
The Balkans countries had been witnessed to the regimes like Communism,
totalitarianism, fascism, kingdom, republic, democracy through 20th century. And The
Turks rationalized after they had learned the rules of these governments. But they had been
sweated to fall in step with these new systems and governments. They had had passive
establishments near effective rationalizations. Moreover some dualities, disagreements and
dissidences had been the biggest negation on their union and togetherness and this serves
the countries they had been living. Because the Balkans’ countries certainly did not want
powerful Turk establishments inside their countries and did not give tolerance already. The
Balkans Turks followed up the development of consanguines in Turkey especially after
Ataturk period and campaigned for not to fall behind of them. In this campaign the Turks’
intelligentsia acted an important role. The rube and ignorant Turk people foresighted by the
help of these cultured people. But the disaccords of these people(revolutionary-rightist)
sometimes brings disadvantages other than advantages. The same situation still continues
in the Turk establishments in this century. Turk organizations has close relations with
Turkey.
IX
04. Ksaltmalar Listesi
a.g.e.
: adÕ geçen eser
a.g.m.
: adÕ geçen makale
a.g.r.
: adÕ geçen rapor
bkz.
: bakÕnÕz
haz.
: hazÕrlayan
der.
: derleyen
çev.
: çeviren
ed.
: editor
Yay.
: yayÕnlarÕ
ASAM
: Avrasya Stratejik AraútÕrma Merkezi
SAEMK
: Stratejik AraútÕrma Etütleri Milli Komitesi
ATAM
: Atatürk AraútÕrma Merkezi
OBøV
: Ortado÷u ve Balkan øncelemeleri VakfÕ
ISAR
: The International Society for Astrological Research(UluslararasÕ Astroloji
AraútÕrmalarÕ Kurumu)
X
GR
Balkanlar 550 yÕl OsmanlÕ hakimiyetinde kaldÕ. OsmanlÕ’nÕn gerileme ve çöküú
dönemlerinde SÕrbistan 1829, Yunanistan 1830, Romanya 1878, Bosna-Hersek 1878,
Bulgaristan 1878, Arnavutluk 1912, Makedonya 1913 tarihinde kaybedildi. Bu süreçte
Türklerin Balkanlar’dan sürülme harekatÕ baúladÕ. 1878 OsmanlÕ-Rus savaúÕ sonrasÕ
yüzbinlerce Türk Anadolu’ya göç etmek zorunda kaldÕ. Savaúlarda kÕlÕçtan geçirilen
Türkler, savaú sonrasÕnda bulundu÷u ülkede çok zor úartlar altÕnda yaúamak zorunda
kaldÕlar. Ya asimile olacaklardÕ ya da göç edeceklerdi. Türkler, daha ziyade göçü tercih
etmiútir. Göçler, Türkiye Cumhuriyeti zamanÕnda da devam etti. Bulgaristan, Yugoslavya,
Romanya ile yapÕlan göç anlaúmalarÕyla buralardaki Türk nüfus, Türkiye’ye gelmeye
devam etti. Bunun yanÕnda serbest göçmen olarak da sürekli Müslüman ve Türk göçü
devam etmiútir. Balkanlar’da çeúitli unsurlar arasÕnda barÕú ve uzlaúÕyÕ sa÷layan OsmanlÕ
Devleti sonrasÕnda kurulan devletler, hakimiyetlerindeki tüm Müslüman unsurlarÕ Türk
diye nitelediler ve bunlara tahammül gösteremediler. Balkanlar’da Türk yerleúmesinin
dÕúÕnda
Boúnaklar,
Arnavutlar,
Pomak-Torbeúler,
bulunduklarÕ
úartlar
gere÷i
MüslümanlaúmÕú toplumlardÕr. Türkiye’nin Türkler dÕúÕnda bu Müslüman unsurlar
dolayÕsÕyla da Balkanlarla tarihi-kültürel ba÷larÕ güçlüdür. Günümüzde,Yunanistan’da
120 bin Makedonya’da 200 bin, Kosova’da 40-50 bin, Romanya’da 70-80 bin ve
Bulgaristan’da 900 bin Türk nüfus yaúamaktadÕr. Türklerin do÷urgan bir millet olmalarÕ,
bu sayÕlarÕnÕn azalmasÕnÕ engellemektedir. Ancak Türkler Balkanlar’Õn de÷iúen úartlarÕna
ra÷men yine de son çare olarak Türkiye’ye göçü aklÕndan çÕkarmamaktadÕr. Örne÷in
Bulgaristan’da demokrasi idaresi olmasÕna ra÷men kötü ekonomik koúullar Türkiye’ye
göçün sürmesine neden olmaktadÕr.
Balkan Türklerinin bir ço÷u Balkanlar’da bÕraktÕklarÕyla akrabalÕk ba÷larÕnÕ
sürdürmektedir. øliúkilerin kopmamasÕ Türkiye’de bir çok, geldikleri yerin ismiyle anÕlan
(örne÷in Makedonya Göçmenleri, Rumeli Türkleri) kültür ve yardÕmlaúma derneklerinin
kurulmasÕnÕ sa÷lamÕútÕr. Bu derneklerle Balkan Türkleri, günümüz hukukunun
2
vazgeçilmez unsuru insan haklarÕ ve dolayÕsÕyla azÕnlÕk haklarÕnÕ tam anlamÕyla
gerçekleútirebilmek amacÕyla yakÕn iúbirli÷i içersindedir.
Türkiye’de teúkilatlanan Balkan Türkleri’nin akrabalarÕ, Balkanlar’da OsmanlÕ sonrasÕ
teúkilatlandÕlar mÕ? TeúkilatlandÕysalar neden ve nasÕl teúkilatlandÕlar? Bu teúkilatlarÕn
durumu nasÕldÕ? øúte bu sorulara cevap bulabilmek amacÕyla bu çalÕúma yapÕlmÕútÕr.
Bu tezde azÕnlÕk konusu iúlendi÷inden azÕnlÕklarla ilgili “ulusal azÕnlÕk” ve “etnik
azÕnlÕk” kavramlarÕnÕn tespitinin, tezin ana temasÕ olan Türk azÕnlÕ÷Õn konumunun
belirlenmesi bakÕmÕndan yapÕlmasÕ gerekmektedir. Ulusal azÕnlÕk yani milliyet(National
Minority), çok uluslu bir devletin içinde var olan, bir devletin dÕúÕndaki bir baúka devlete
etnik olarak ba÷lÕ olan bir ulusal topluluktur. Etnik azÕnlÕk ise bulundu÷u devletin ve
hakim ulusun bir parçasÕdÕr.
Bu çerçevede inceleyece÷imiz Romanya, Makedonya, Yunanistan, Bulgaristan ve
Kosova’daki Türk azÕnlÕ÷Õn konumlarÕnÕ tespit etmek gerekmektedir. Romanya’da 1990
sonrasÕ gelen demokrasi ve kabul edilen yeni Romen anayasasÕyla azÕnlÕklara dil, din,
kültür ve etnik özelliklerini ifade etme ve koruma hakkÕyla, dilini, dinini ö÷renebilme, ana
dilleriyle e÷itim yapabilme haklarÕ tanÕndÕ. Bununla birlikte Türkler de kendilerini
Romanya devletinin birer vatandaúÕ olarak kabul etmektedirler. Benzer úekilde
Makedonya’nÕn Yugoslavya’dan ba÷ÕmsÕzlÕ÷ÕnÕ kazanmasÕ ve demokrasi anlayÕúÕnÕ
benimsemesiyle kabul etti÷i 1991 anayasasÕ, yurttaú hak ve özgürlükleri açÕsÕndan ve
azÕnlÕk haklarÕ bakÕmÕndan liberal bir anayasa olma özelli÷i taúÕr. Ancak bu anayasaya
Türkler ve Arnavutlar itiraz etmektedirler. øtirazlarÕn temelinde anayasanÕn, Makedon
milletinin ulus devleti olarak kabul edilmesi gelmektedir. Burada Türklerin, ana devleti
oldu÷undan dolayÕ Makedonya’nÕn asli unsuru sayÕlmamaktadÕr. Ancak Türkler, hukuksal
olarak tüm vatandaúlÕk haklarÕna sahiptir. Türkler, Makedonya devletine fiilen ba÷lÕ
sayÕlmaktadÕrlar, hukuken de÷il. Yunanistan Türklerinin haklarÕ ise Lozan anlaúmasÕ ile
garanti altÕna alÕndÕ. Bundan sonra Türkiye ile Yunanistan arasÕnda 1926 Atina, 1930
Ankara, 1933 Ankara, 1951 Türk-Yunan Kültür ve 1968 Türk-Yunan Kültür Protokolü
anlaúmalarÕ imzalanarak azÕnlÕk haklarÕ yine garanti altÕna alÕnmÕútÕr. UluslararasÕ insan
haklarÕ anlaúmalarÕna da imza koyan Yunanistan, böylece azÕnlÕk haklarÕna saygÕ duymayÕ
ve bunlarÕ uygulamayÕ da taahhüt etmiú oluyordu. 9 Haziran 1997 tarihinde kabul edilen
3
Yunan anayasasÕ da insan haklarÕna saygÕlÕ modern bir anayasa görünümündedir. Örne÷in
bu anayasada “Yunanistan topraklarÕnda yaúayan herkes milliyet, Õrk veya dil, din ve
siyasi inanç farkÕ gözetmeksizin hayat, úeref ve özgürlü÷ünün tam olarak korunmasÕ
hakkÕna sahiptir.” Nitekim Türk azÕnlÕk da Türk kimli÷inden taviz vermeden kendisini
Yunan vatandaúÕ kabul etmektedir. Ka÷Õt üzerinde gerek uluslararasÕ gerekse iç hukuk
düzenlemelerini kabul etmiú olan Yunanistan, bunlarÕn uygulamasÕna sÕra gelince son
derece zayÕf kalmakta, ba÷lÕ bulundu÷u AB’den tepki çekmektedir. Bulgaristan’da ise
Bulgaristan Türklerinin statüsünü tespit eden en eski anlaúma Berlin AnlaúmasÕ’dÕr.
Bulgaristan, 1908 yÕlÕna kadar OsmanlÕya ba÷lÕ, vergi veren bir devlet olarak kaldÕ. 19
Nisan 1909 østanbul Protokolü ile Bulgaristan’Õn ba÷ÕmsÕzlÕ÷Õ resmen tanÕndÕ. AynÕ tarihte
Müslüman Türk cemaatin haklarÕ ve vakÕf mallarÕyla alakalÕ bir de ek sözleúme imzalandÕ.
Bundan sonra Türk azÕnlÕ÷Õn hukukunu tespit eden anlaúmalar sÕrasÕyla 29 Eylül 1913’de
østanbul BarÕú AnlaúmasÕ ve Ek Sözleúmesi, I. Dünya savaúÕnÕn bitiminde müttefiklerle
Bulgaristan arasÕnda 27 KasÕm 1919’da Türk azÕnlÕ÷Õn statüsünü belirleyen Neuilly
AnlaúmasÕ, Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra Türkiye ile Bulgaristan arasÕnda 18
Ekim 1925 tarihinde imzalanan Dostluk AnlaúmasÕ ve Türkiye’nin taraf olmadÕ÷Õ 10
ùubat 1947 tarihli Paris BarÕú AnlaúmasÕ’dÕr. I. Dünya savaúÕ sonrasÕ yapÕlan ikili ve çok
taraflÕ anlaúmalar azÕnlÕklar ve azÕnlÕklarÕn korunmasÕyla ilgiliydi. II. Dünya savaúÕ
sonrasÕ yapÕlan anlaúmalarda ise azÕnlÕklar yerine insan haklarÕ kavramÕ yaygÕnlÕk
kazanmÕútÕr. Bu dönemde insan hak ve hürriyetlerine kasteden, onlarÕ yok etmek için
baskÕ ve zulüm yapan ülkeleri engellemek ve anlaúmalarÕn yetersiz kaldÕ÷Õ yerlerde bu
boúlu÷u doldurmak amacÕyla bir dizi uluslararasÕ sözleúme imzalanmÕútÕr. Bulgaristan
bunlarÕn birço÷una taraftÕr. Bulgaristan Türkleri bu anlaúmalar çerçevesinde yaúamÕnÕ
sürdürmek istemiú, ancak Bulgar komünist yönetimi buna imkan sa÷lamamÕútÕr. Ancak
di÷er Do÷u Blo÷u ülkelerinde oldu÷u gibi Bulgaristan’a gelen demokrasi yönetimiyle
Türkler de azÕnlÕk haklarÕna kavuúmuúturlar. Türklerin tek temsilcisi sayÕlabilecek Hak ve
Özgürlük Hareketi önderli÷inde Bulgar siyasal yaúamÕna katÕlan Türklerin, ulusal azÕnlÕk
ile etnik azÕnlÕk olma arasÕnda iyi bir denge kurmuú oldu÷u gözükmektedir. Son olarak
Kosova Türklerinin durumuna baktÕ÷ÕmÕzda ise Yugoslavya, Kosova Özerk Bölgesi için
ilk hukuki düzenlemeyi 1948’de “SÕrbistan Halk Cumhuriyetinde Kosova-Metohija Özerk
Eyaleti’nin Tüzü÷ü” úeklinde yaptÕ. Tüzükte, Kosova milletlerinin hak eúitli÷i ile kendi
dilinde konuúma hakkÕ oldu÷u belirtiliyordu. 1974 tarihli Kosova Sosyalist Özerk Bölgesi
anayasasÕnda ise Türk azÕnlÕk tam anlamÕyla Kosova’nÕn di÷er halklarÕyla eúit statüde ve
4
kurucu unsuru kabul edildi ve Türkçe, di÷er dillerle birlikte hak eúitli÷ine kavuútu. Ancak
Yugoslavya’da Slobodan Miloseviç’in iktidarÕ ele geçirmesiyle Kosova’nÕn özerk
statüsüne son verildi. Kosova’nÕn %90’ÕnÕ oluúturan Arnavutlar ise bunun üzerine
1991’de ba÷ÕmsÕzlÕ÷ÕnÕ ilan etti. Kosova’da SÕrp ve Arnavut yönetiminden oluúan defacto,
çift baúlÕ durum, 1999’daki Kosova savaúÕna dek sürdü. Bundan sonra BM öncülü÷ünde
kurulan Kosova yönetiminin misyonu ise bölgede etnik gruplar arasÕnda hoú görüye
dayalÕ çok uluslu, çok kültürlü, çok dinli bir toplum ve idare oluúturmak olmuútur. Ancak
gelinen bu noktada bu amaçtan uzak olundu÷u görünmektedir. Kosova’nÕn nihai
statüsünün ne olaca÷Õ ise belirsizli÷ini korumaktadÕr.
Konunun ele alÕnmasÕnda Yunanistan kÕsmÕnda özellikle Türkiye’de yaúayan BatÕ
Trakya Türklerinin öncülü÷ünde çÕkan “Yeni BatÕ Trakya Dergisi”, “BatÕ Trakya’nÕn
Sesi” gibi BatÕ Trakya Türklerinin sorunlarÕnÕ incelemeyi, bunlara sorun çözüm getirmeyi
amaç edinen dergiler incelendi. Ancak bunlarÕn tüm sayÕlarÕna ulaúmak mümkün olmadÕ.
Zaman zaman hamasi düúünceler dile getirilmiú olsa da BatÕ Trakya Türk toplumunun
içinden gelen kiúilerin çÕkardÕ÷Õ bu dergiler, Yunanistan kÕsmÕnda oldukça faydalÕ oldu.
Bu yayÕnlarda baúta SadÕk Ahmet olmak üzere BatÕ Trakya Türklerinin temsil sorunu
ayrÕntÕlÕ bir úekilde iúlenmektedir. Yine baúta müftülük sorunu olmak üzere Türk azÕnlÕ÷Õn
maruz kaldÕ÷Õ insan haklarÕ ihlalleri ele alÕnmaktadÕr. Bunun yanÕnda BatÕ Trakya ileri
gelenlerinin, “UluslararasÕ BatÕ Trakya Paneli”, “Dünü-Bugünü-Gelece÷i ile BatÕ Trakya
Türklü÷ü” gibi sempozyumlarla genel durum de÷erlendirmeleri konunun özüne vakÕf
olmada yararlÕ oldu. Çeúitli dergi ve makaleler de yine aynÕ tespitleri yaparak katkÕda
bulunmaktadÕr. Ancak bunlar tez konusunun özünden uzak çalÕúmalardÕr. “BatÕ Trakya
DayanÕúma Derne÷inden Tarihe Bir Not” isimli eser, BatÕ Trakya’da Türk kuruluúlarÕnÕ
toplu halde vermesi bakÕmÕndan oldukça yararlÕ oldu. Bulgaristan konusunda Bilal
ùimúir’in Bulgar siyasal yaúamÕnÕ, Türk göçlerini ve derneklerini incelemesi, Nurcan
Özgür’ün “Etnik SorunlarÕn Çözümünde Hak ve Özgürlükler Hareketi” adlÕ eserini
Bulgar kaynaklarÕna göre ele almasÕ, Bulgaristan Türk siyasi yaúamanÕn incelenmesinde
önemli katkÕda bulundu. Ömer Turan’Õn Balkanlar üzerine kaleme aldÕ÷Õ makaleleri,
Balkan Türklerinin siyasal, sosyal, kültürel durumlarÕnÕ genel olarak incelemektedir.
Alexandre Popoviç’in “Balkanlar’da øslam” eseri tüm Balkan ülkelerinde MüslümanlarÕn
siyasi teúekküllerini, derneklerini, dini durumlarÕnÕ ve Balkan milletleri arasÕndaki ve
bunlarÕn bulundu÷u devletle olan iliúkilerini tespit etmesi, M. Türker Acaro÷lu’nun
5
“Bulgaristan Türkleri Üzerine AraútÕrmalar”, Osman Keskio÷lu’nun “Bulgaristan’da
Türkler” isimli eserleri ile Hüseyin Memiúo÷lu’nun Bulgaristan Türk azÕnlÕ÷Õ üzerine
araútÕrmalarÕ Bulgaristan bölümünün yazÕlmasÕnda faydalÕ oldu.
Avrasya Stratejik AraútÕrma Merkezi ile Stratejik AraútÕrma ve Etüdler Milli
Komitesi’nin yayÕnladÕ÷Õ eserler ve bunlardaki makaleler, tüm Balkan ülkelerini kapsayÕcÕ
mahiyette araútÕrma eserleridir. Ancak Türklerin teúkilat yapÕlarÕndan ayrÕntÕlÕ olarak
bahsetmemektedirler.
Bulgaristan ve Yunanistan bahsinde “AyÕn Tarihi” de taranarak konuyla alakalÕ
bölümler içersinde de÷erlendirildi. AyÕn Tarihi, olaylarÕn tespitinde faydalÕ bir arúiv
kayna÷Õ oldu. BaskÕn Oran’Õn “Türk-Yunan iliúkilerinde BatÕ Trakya Sorunu” kitabÕ
yayÕnlandÕ÷Õ tarih itibariyle BatÕ Trakya sorununun ortaya çÕkÕúÕnÕ ve nedenlerini
aydÕnlatmakta, Türk dernekleriyle ilgili bilgiler vermektedir. Ali Aksu’nun “Romanya
Müslüman Türklerinin Dünü Bugünü” ile Müstecip Ülküsal’lÕn “Dobruca ve Türkler” adlÕ
eserleri Romanya Türklerinin dernek ve partileúme hareketlerinden bahsetmektedirler.
Makedonya ve Kosova ile ilgili makaleler, bu iki bölge çÕkÕúlÕ insanlarÕn durum tespiti
yapmasÕyla alakalÕdÕr. Dernek ve partilerin isimleri verilmekte, kÕsa açÕklamalar
yapÕlmaktadÕr. “Balkanlarda Türk Kültürünün Dünü Bugünü YarÕnÕ UluslararasÕ
Sempozyumu” yine toplu halde Balkan Türklerinin durumlarÕnÕ anlatmaktadÕr.
AyrÕca Kemal H. Karpat’Õn “Balkanlar’da OsmanlÕ MirasÕ ve Ulusçuluk” adlÕ eseri,
Balkan milletlerinin geçmiú ve günümüz yaúantÕlarÕ arasÕnda ba÷ kuran ve Balkan
milletlerinin oluúumu üzerinde OsmanlÕ etkisini araútÕrmasÕ bakÕmÕndan, Georges
Castellan’Õn “Balkanlar’Õn Tarihi” adlÕ eseri yine Balkan milletleri üzerinde OsmanlÕ
etkisini ve bunlarÕn 20. yy’daki çatÕúmalarÕnÕ konu edinen kitaplar olarak ayrÕca zikr
edilmesi gerekenlerdendir.
Bu tezin ulaúmak istedi÷i amaç, 20. yy’da Balkanlar’da yaúayan Türklerin siyasi
yönden nasÕl teúkilatlandÕklarÕ, bu teúkilatlarÕn isimleri ve olabildi÷ince bunlarla alakalÕ
bilgiler vererek bu Türk teúkilatlarÕnÕ toplu halde sunmaktÕr.
6
Tezin ele alÕnÕúÕnda beú Balkan ülkesi incelendi. Esasen bu beú ülkede Türk nüfus
yo÷unlukla yaúamaktadÕr. Tezin konusu, Balkan Türklerinin siyasal teúkilatlanmalarÕ olsa
da konuya bir giriú yapabilmek açÕsÕndan her ülkede Türklerin 19. yy’lÕn sonu ile 20. yy
boyunca genel durumlarÕyla ilgili bilgiler verildi. ArdÕndan Türklerin nüfus yapÕlarÕ
incelendi. Nerede, ne kadar Türk nüfusun yaúadÕ÷Õ ve bunun zaman içindeki de÷iúiminin
nasÕl oldu÷u tespit edildi. Daha sonra azÕnlÕk konumunda kalmÕú olan Türklerin hukuksal
durumu hangi anlaúmalarla garanti edildi?, azÕnlÕk haklarÕ nelerdir?, bunlar tespit edildi.
Son olarak Balkan Türklerinin, yaúadÕ÷Õ ülkede siyasi yaúama katÕlÕmÕ ne ölçüdedir?,
hangi parti ve dernekleri kurmuútur?, mücadele yöntemleri nelerdir?, tüm bunlar
incelenmiútir.
Bu eser, bu yönde yapÕlacak çalÕúmalara yol gösterdi÷i ve katkÕ sa÷ladÕ÷Õ ölçüde
amacÕna ulaúmÕú sayÕlacaktÕr.
BRNC BÖLÜM
1. ROMANYA
19.yüzyÕlÕn sonunda Romanya’nÕn OsmanlÕ hakimiyetinden çÕktÕktan sonra burada
1
kalan evladÕ fatihhanÕn durumlarÕ hakkÕnda elde hemen hemen hiçbir bilgi yoktur. 20.
yy’lÕn baúÕndan kominizm dönemine kadarki durum da ise, Müslüman
Tatar-Türk
nüfusunun Türkiye’ye göçleri ve boúattÕklarÕ yerleri Rumen ahalinin doldurmasÕ ve daha
da önemlisi Tatar-Türk ahalinin geleneksel yapÕsÕnÕn da bozulmasÕnÕ sayabiliriz. Bu
göçler mütemadiyen devam etti.2 Yine bu dönemde Müslüman ahalinin sosyo-kültürel
bakÕmÕndan geri oldu÷u görülür. Bu durumda, ilme önem verilmemesi, siyasi, sosyal
kurumlardan yoksun olunmasÕ, hurafelerle yo÷ruúan din adamlarÕnÕn etkisinde kalÕnmasÕ
etkili oldu.3
KrallÕk rejimi zamanÕnda Türklerle Rumen hükümeti dostça iliúkiler içinde oldu.
Hükümet, Türklere ola÷anüstü güven besledi. Türkler ve Tatarlar kendi öz dillerinde
serbestçe okuyup yazdÕlar ve Rumenlerle iç içe yaúadÕlar. Bu dönemde Türk azÕnlÕk,
kendi gazete, dergi ve basÕn evlerine sahip oldular.
4
Romanya’da II. Dünya SavaúÕ sonrasÕ Sovyet etki alanÕna giren ülkelerden biri oldu.
Romanya’da kominizim dönemi sürekli Rusya endeksli de sürmedi. Bu süreci Stalince
dönem(1945-60), Stalin aleyhtarÕ dönem (1960-64), özerk ve ba÷ÕmsÕzlaúma dönemi
(1965-70) ve son olarak Çavuúesku dönemi (1970-89) diye ayÕrabiliriz.5 Yeni rejim,
Rumen milletinin yanÕnda ülkedeki azÕnlÕklarÕn da durumu yakÕndan takip etti. Hükümetle
azÕnlÕklar arasÕnda dayanÕúmayÕ ve birli÷i sa÷lamak için hükümet ve azÕnlÕklar bakanÕ,
1
Ali Aksu, Romanya Türklerinin Dünü-Bugünü, Türk øú AdamlarÕ Derne÷i Yay, Köstence, 2003, s.150.
Aleksandre Popoviç, Balkanlarda øslam, çev., Komisyon, ønsan Yay, østanbul, 1995, s.154.
3
Aksu, a.g.e., s.150-151.
4
Müstecip Ülküsal, Dobruca ve Türkler, Türk Kültürünü AraútÕrma Enstitüsü Yay, Ankara, 1966, s.172.
5
Popoviç, a.g.e., s.155-156.
2
8
azÕnlÕklar temsilcileriyle karúÕlÕklÕ istiúare ederek ve isteklerini dinleyerek bunlarÕn kabul
edilece÷ini taahhüt ettiler ve hükümetle azÕnlÕklar arasÕnda bir anlaúma imzaladÕlar.
Bundan sonra Türk temsilcileri de Rumen hükümetinin gösterdi÷i bu yakÕnlÕ÷a ve
teveccühe karúÕ yeni rejime güven ve sadakat beslediklerini bildirdiler. AyrÕca Türk
azÕnlÕk, ülkenin tek siyasal temsiliyetini uhdesinde bulunduran F.R.N’ye kaydolarak
devlet ve millet için çalÕúacaklarÕnÕ bildirdiler.
6
Komünist rejimin ruhuna iúlemiú, özünde olan baskÕcÕ, özgürlükleri kÕsÕtlayÕcÕ anlayÕúÕ
elbette ki Müslüman Türk azÕnlÕ÷Õ da rahat bÕrakamayacaktÕ. Türk ve Tatar okullarÕ
kapatÕldÕ. Önemli bir e÷itim kurumu olan Mecidiye Müslüman SeminarÕ’nin faaliyetine
son verildi ve Türkçe yayÕm yasaklandÕ. Bunun yanÕnda Müslümanlara yapÕlan bu haksÕz
uygulamalar øslam dünyasÕnÕn tepkisini çeker endiúesiyle bir dizi önlemler alÕndÕ.
Bükreú’te 1976’da “Muslims in Romania, Past and Present” adlÕ propaganda kitabÕ ve
“øslam” adlÕ bir Müslüman dergisi yayÕnlandÕ.7 Komünist sistem, etnik azÕnlÕklarÕ kolayca
yutabilmek için milletleri kabilelere, boylara parçalar, aralarÕndaki duygu ve düúünce
birli÷ini yok eder. Nitekim aynÕ kökenden gelen yalnÕz boy isimleri farklÕ Türk ve Tatar
topluluklarÕnÕ da Romanya komünizmi bölmüú, aralarÕnda ikililik çÕkarmÕútÕr.8
Romanya’daki KÕrÕm asÕllÕ Türkleri ve Anadolu asÕllÕ Türkleri bu úekilde birbirinden
ayÕrarak iki toplum arasÕnda günümüze de÷in sürecek olan ayrÕlÕk tohumlarÕnÕ ekmiútir.
YukarÕda belirtti÷imiz komünizm dönemindeki sorunlara ra÷men Türk-Romen
dostlu÷undan bahsetmek kayda de÷erdir. Romen-Türk dostlu÷u tarihidir. Temelleri uzun
bir geçmiúe dayanÕr. Müslüman-Türk azÕnlÕk yaúadÕ÷Õ ülkenin birlik ve beraberli÷ine her
zaman sadÕk oldu ve bu sadakat ve uyumluluk Türkiye-Romanya dostlu÷unda köprü
vazifesi gördü. Bu sebepledir ki di÷er Balkan ülkelerinde görülen Türk düúmanlÕ÷Õ
9
Romanya’da yoktur.
6
Ülküsal, a.g.e., s.172-173.
Popoviç, a.g.e., s.157.
8
Ülküsal, a.g.e., s.232.
9
Osman Horata , “Romanya Türkleri”, Yeni Türkiye, c.II, sayÕ:16(Temmuz- A÷ustos 1997), s.1865. 19. yy
da Macar, Leh ve Rus yayÕlmacÕlÕ÷Õ karúÕsÕnda OsmanlÕlarla anlaúan Romenler, bu sayede Slavlar arasÕnda
Latin adasÕ olarak kalabildiklerini söylerler. Horata, a.g.m., s.1865.
7
9
Müslüman Türk azÕnlÕ÷Õn di÷er azÕnlÕklardan Macarlar, Bulgarlar, Ruslar gibi
irredentist amaçlarÕ olmamÕútÕr. Bu yön, Romenlerce Türklerin
sevilip sayÕlmalarÕnÕ
sa÷layan önemli bir unsur oldu.10
Komünizm döneminde yine Türk kültür ve spor dernekleri ortadan kaldÕrÕldÕ. Yerlerine
piyoner, komsomol, komünist gençlik teúkilatlarÕ kuruldu. Bu teúkilatlarda Türklerin
milli, dini hisleri yok edilmekteydi. Zengin fakir ayrÕmÕ yapÕlmakta, sÕnÕf farklÕlÕklarÕ
vurgulanmaktaydÕ. Bu da Müslüman Türkleri manen çöküntüye u÷ratmaktaydÕ.11 1940’da
Romen hükümetinin azÕnlÕklar bakanÕ, Türklerin Romen halkÕ arasÕnda son derece uyumlu
bir yaúantÕ sürdürdü÷ünü, Türklerin sanki toz olup uçtu÷unu söyleyerek vurgulamÕútÕr. 12
29 AralÕk 1989’ da Romanya’ da gerçekleúen ihtilalden sonra demokrasiye geçildi.
Roman-Türk dostlu÷u eskiden oldu÷u gibi bu dönemde de devam etti. Romanya’daki
azÕnlÕklardan kendi teúkilatlarÕnÕ kuran ilk topluluk Türkler oldu. Sosyalist rejim
yÕkÕldÕktan sonra bu ülkeyi ziyaret eden ikinci cumhurbaúkanÕ Eylül 1991’de Turgut
Özal oldu ve bir de Türkiye ile Romanya arasÕnda Dostluk ve øúbirli÷i anlaúmasÕ
imzalandÕ. Türkiye, Romanya’nÕn Nato’ya üyeli÷ine de destek verdi. Bu unsurlar RomenTürk dostlu÷unun geliúmesine yine katkÕ da bulunan etkenler oldu. 13
Romen Kültür BakanlÕ÷Õ’nÕn katkÕlarÕyla Türk kültürü geliúimini sürdürmektedir.
Bugün Türk azÕnlÕ÷Õn iki gazetesi çÕkmaktadÕr. Bunlar, “Romanya Türkleri Demokratik
Birli÷i”nin çÕkardÕ÷Õ Hakses ve “Romanya Tatar-Türk MüslümanlarÕ Demokratik
Birli÷i”nin çÕkardÕ÷Õ Karadeniz gazeteleridir. Romanya’da “Atatürk Gençler TeúkilatÕ” da
“Genç Nesil” adlÕ bir gazete çÕkarmaktadÕr. Ticaret hacmi bakÕmÕndan da Romen-Türk
iliúkileri ileri düzeydedir. Ocak 2003 yÕlÕ itibariyle Romanya’da toplam sermayesi 227
milyon dolara ulaúan 8025 tescilli Türk firmasÕ bulunmaktadÕr. Romanya’dan yapÕlan
do÷rudan yabancÕ yatÕrÕmlar içinde Türkiye 10. sÕrada, firma sayÕsÕ bakÕmÕndan ise 4.
10
Ülküsal, a.g.e., s.179.
a.g.e., s.238.
12
a.g.e., s.179. Romen kültür adamÕ ve hükümdarÕ Dimitri Cantemir’ in Türkler hakkÕnda “Eúsiz
misafirperverlikleri dünya milletlerine örnek teúkil etmektedir” diyerek, Türklere ne kadar önem
verdiklerini ortaya koymuútur.
13
Necdet B. SivaslÕ, “ Romanya’da Türk AzÕnlÕ÷Õ Özgürce YaúÕyor”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:147(Ocakùubat 1998), s.48; ølhan Uzgel, “Balkanlarla øliúkiler”, Türk DÕú PolitikasÕ(1980-2001), ed., BaskÕn Oran,
c.II, øletiúim Yay, østanbul, 2001, s.507.
11
10
sÕrada yer almaktadÕr. Türk øú Birli÷i ve KalkÕnma ødaresi BaúkanlÕ÷Õ’nÕn geniú ölçüde
Romanya’da faaliyetleri mevcuttur.14
10. Romanya Türklerinin Nüfusu
1877-78 OsmanlÕ Rus Harbi 19. yy’lÕn sonunda Balkanlar’dan Anadolu’ya kitleler
halinde göçün baúlangÕcÕ, bir dönüm noktasÕ oldu. 15 Dobruca bölgesinin ahalisi, 19.yy’lÕn
sonu 20. yy’lÕn baúÕ ezici bir ço÷unlukla Tatarlardan ve Türklerden oluúmaktaydÕ. Tatarlar
25-30 bin civarÕnda, Türkler ise 20-25 bin civarÕndaydÕlar. Ço÷u yoksuldu ve genelde
kÕrsal kesimde oturuyorlardÕ(TatarlarÕn 10’da 9’u Türklerin ise 3’te 2’si). Çok az bir
kÕsmÕnÕ oluúturan entelektüel kesim ise kentlerde yaúÕyordu. Balkan savaúlarÕnÕn sonunda
Güney Dobruca’yÕ Bulgaristan, Romanya’ya bÕraktÕ. Buradaki Türk nüfusun Bulgar
istatistiklerine göre sayÕsÕ ise 1910 yÕlÕ itibariyle 117.622’dir.
Dobruca
ve
çevresinin
nüfusunun(1919
ile
16
1940
arasÕnda
Bulgaristan’Õn
hakimiyetindedir) tam sayÕsÕ bilinmemekle birlikte %80’i Türk %20si Tatar olmak üzere
200 binden biraz aúa÷ÕdÕr. Al. P. Arbore, 1928 Temmuzundaki resmi sayÕm sonuçlarÕna
göre Dobruca’da toplam 756.047 kiúinin 171.298’nin Müslüman Türk-Tatarlardan
oluútu÷unu söylemektedir.
17
Dobruca’nÕn 1956, 1966 ve 1977 yÕllarÕndaki nüfusuna
baktÕ÷ÕmÕzda ise; 1956’da Türkler 14.329, Tatarlar 20.469, 1966’da Türkler18.040,
Tatarlar 22.151, 1977’de ise Türkler 23.303, Tatarlar 23.107’dir. Bu rakamlara göre TürkTatar toplam nüfusu 50 bini ancak zorlamaktadÕr. Türk-Tatar ayrÕmÕ yapÕlmakla birlikte
18
pek çok Tatar aydÕnÕnÕn kendisini Türk olarak gösterdi÷ini belirtmek gerekir.
14
Horata, a.g.m., s.159; (http:// www.tika.gov.tr/ Dosyalar/Romanya.doc)
Büyük nüfus hareketleri 93 Harbi sonrasÕ yaúandÕ÷Õ için Balkan Türklerinin nüfuslarÕ genelde bu tarihten
sonrasÕ esas alÕnarak tespit edilmeye çalÕúÕldÕ.
16
Popoviç, a.g.e., s.126-129; Bilal ùimúir, Bulgaristan Türkleri, Bilgi Yay, Ankara, 1986, s.51-52. Ancak
verilen sayÕlar arasÕnda tutarsÕzlÕk var. Popoviç, tüm Dobruca’da 55-60 bin nüfustan bahsederken ùimúir
sadece güneyinde 100 bin’in üzerinde bir rakamdan söz ediyor.
17
Popoviç, a.g.e., s.144. Horata 1920’lerde Dobruca’da 250 bin civarÕnda bir nüfustan bahsetmektedir.
Horata, a.g.m., s.1862; Romanya’daki Tatar Türkleri kendilerini Tat, Keriç-Çongar ve Nogay olmak üzere
üçe ayÕrmaktadÕr. Osman Horata, “Kuzey ve BatÕ Türklü÷ünün Kesiúme NoktasÕnda Küçük Bir Türk
Toplulu÷u: Romanya Türkleri”, der., Erhan Türbedar, Balkan Türkleri Balkanlarda Türk VarlÕ÷Õ, ASAM,
Ankara, 2003, s.157.
18
Horata, a.g.m., s.156.
15
11
Müslüman Türk-Tatar nüfus ço÷unlukla Dobruca bölgesi baúta olmak üzere Köstence,
Tulça, Braila, Galati ve baúkent Bükreú’te sakindir. 1992 nüfus sayÕmlarÕna göre
Romanya’da 54.582 Türk-Tatar nüfus yaúamaktadÕr. BunlarÕn 29.533’ü Anadolu Türkü,
27.649’u Tatar Türküdür. Bu sayÕ oran olarak da Romanya nüfusunun % 0,2’sine tekabül
etmektedir.19
2002 yÕl nüfus sayÕmÕnda Türk Birli÷i baúkanÕ øbrahim Nureddin ile yapÕlan
görüúmede resmi kayÕtlara göre 32.956 Türk ve 24.157 Tatar Türkü olmak üzere toplam
57.113 Müslüman Türk-Tatar nüfus
Romanya’da
yaúamaktadÕr.
Ancak
Birlik
temsilcilikleri rakamlarÕn gerçe÷i yansÕtmadÕ÷ÕnÕ, nüfusun en az 80 bin civarÕnda
oldu÷unu belirtmektedirler.20 Bu verilen resmi ve gayri resmi rakamlardaki tutarsÕzlÕk
úundan kaynaklanmaktadÕr. Nüfus
sayÕmÕna katÕlan görevliler Romenlerle evlenen
ailelere gidememektedirler. Türklerle Romenlerin evlilikleri sonucu Türk nüfus asimile
olmaktadÕr. Anne veya babasÕ Romen olan binlerce kiúi vardÕr.21
Romanya’ya giriú bölümünde yapay bir Tatar-Türk ayrÕmÕndan bahsedilmiúti. Ancak
iki toplulu÷un Türk veya Tatar olmalarÕ kendileri için çok fazla bir úey ifade
etmemektedir. Soruldu÷unda Türk veya Tatar demekten ziyade Müslüman’Õm diye cevap
verilmektedirler. Ancak úimdiki nesil kültürel de÷erlerini koruyup kollama bakÕmÕndan
önceki nesillere nazaran oldukça zayÕf kalmaktadÕr. Dil, din, örf ve adetleriyle ba÷larÕ
neredeyse kopma noktasÕndadÕr.22
19
Bilgehan, A. Gökda÷, “Balkan Türklü÷ünün Dil ve E÷itim SorunlarÕ”, der., Erhan Türbedar, Balkan
Türkleri
Balkanlarda
Türk
VarlÕ÷Õ,
ASAM,
Ankara,
2003,
s.292;
(http://www.tika.gov.tr/Dosylar/Romanya.doc.) Ancak soydaú kaynaklarÕ bu nüfusun 90 bin dolayÕnda
oldu÷unu belirtmektedir. Baúka bir kaynakta bu sayÕnÕn 70 bin civarÕnda oldu÷u söyleniyor. Altay Kerim,
”Son yÕllarda Romanya’da Neúredilen Gazete, Dergi ve Kitaplar”, Avrupa’da Türkçe Yaynlar
Sempozyumu, Hollanda Türk Akademisyenler Birli÷i VakfÕ Yay, Amsterdam, 1999, s.63; Tahsin Cemil,
“Romen Türk Dostlu÷unun Tarihi Temelleri”, Yeni Türkiye, sayÕ:3(Mart-Nisan-1995), s.305; Yine baúka
bir kaynakta bu nüfus 100 bin civarÕnda gösterilmektedir. Altay Kerim, “Romanya Türklerinin Oluúumu”,
Balkanlarda Türk Kültürünün Dünü-Bugünü-Yarn Uluslar aras Sempozyumu (26-28 Ekim 2001),
Bursa, 2002, s.167.
20
Aksu, a.g.e., s.27.
21
Horata, “Romanya Türkleri”, s.1860.
22
a.g.m., s.1863. AyrÕca Romen kültürünün Türk kültürünü asimile etmesi hakkÕnda bkz., Aksu, a.g.e.,
s.161-175.
12
11. Romanya Türklerinin Hukuki Statüleri
1878 Berlin anlaúmasÕyla Dobruca topraklarÕnÕn kuzeyi Romanya’ya güneyi
Bulgaristan’a verildi. Balkan savaúlarÕnÕn sonunda imzalanan Bükreú anlaúmasÕyla da
Güney Dobruca Romanya’ya geçti. Ancak II. Dünya SavaúÕ yÕllarÕnda Almanya’nÕn iste÷i
ile imzalanan Craiova AnlaúmasÕyla Güney Dobruca tekrar Bulgaristan’a geçti. Savaú
sonunda ise Dobruca topraklarÕ yeniden Bulgaristan ile Romanya arasÕnda paylaúÕldÕ. Bu
süreç içerisinde binlerce Müslüman Türk nüfus da Anadolu’ya göç etti. øki dünya savaúÕ
arasÕ dönemde de Türkiye’de büyük de÷iúiklikler oldu. OsmanlÕ topraklarÕ üzerinde yeni
bir devlet, Türkiye Cumhuriyeti do÷du. Atatürk, Türkiye’de nüfus bakÕmÕndan homojen
bir toplum oluúturmak istiyordu. Bu bakÕmdan Balkanlar’dan Anadolu’ya Türk göçlerine
ses çÕkarmamÕútÕr. Romen yetkililer de; “Göçler Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu
Mustafa Kemal Atatürk’ün arzusu ile olmutur. O, Romanya’daki Türk ve Tatar
topluluunun Anadolu’ya yerlemesini istemi, Romanya yöneticileri onun arzusuna
uyarak göçlere müsaade etmilerdir. Bunu yaparken Romen idarecileri insanlar göçe
zorlamam, onlarn isteklerine brakmtr.” Nihayetinde 1936’da Romanya ile Türkiye
arasÕnda göç anlaúmasÕ imzalanmÕútÕr.23
Romanya toplumunun üçte birine yakÕn bir nüfusunu azÕnlÕklar oluúturur. Romanya
azÕnlÕk kanununa göre azÕnlÕklar, anadilinde konuúmak, okuyup yazmak, yayÕn yapmak,
dernekler, cemiyetler kurmak, serbestçe dinini yaúamak, ço÷unlu÷a sahip olduklarÕ
yerlerde idari mekanizmada nüfuslarÕ oranÕnda yönetime katÕlmak, anadillerinde e÷itimö÷retim ve okul açma hakkÕna, devletin güvenli÷ini tehlikeye düúürmeyecek úekilde sahip
olmuútur.24
Komünist dönemde ise durum tersine döndü ve bir takÕm haklardan Müslüman Türk
azÕnlÕk mahrum edilmeye baúlandÕ. Komünist yönetim, Türk-Tatar azÕnlÕk arasÕna ayrÕlÕk
tohumlarÕ ekmeye baúladÕ. Rusya’nÕn tabiyetinde ki di÷er milletleri yaptÕ÷Õ gibi Romanya
da azÕnlÕ÷Õ Anadolu Türkleri, Tatar Türkleri diye böldü. TatarlarÕ ise Tat, Keriç Çongar ve
23
24
Aksu, a.g.e., s.18-22.
Ülküsal, a.g.e., s.180.
13
Nogay olmak üzere ayrÕ ayrÕ kabilelere ayÕrdÕ. Özellikle bu dönemde azÕnlÕk, basÕn-yayÕn
ve okullarÕndan yoksun bÕrakÕldÕ.25
1990 sonrasÕ Çavuúesku iktidarÕnÕn yÕkÕlmasÕndan sonra ise ülkeye demokrasi geldi.
Bunda , ülkede önemli bir nüfusa sahip olan ve geniú ayrÕcalÕklar isteyen MacarlarÕn da
büyük etkisi oldu. Kabul edilen yeni Romen anayasasÕnÕn 6. maddesine göre; azÕnlÕklara
dil, din, kültür ve etnik özelliklerini ifade etme ve koruma hakkÕyla, dilini, dinini
ö÷renebilme, ana dilleriyle e÷itim yapabilme haklarÕ tanÕndÕ.26 Bununla birlikte Türkler de
kendilerini Romanya devletinin birer vatandaúÕ olarak kabul etmektedirler. 27
Türk azÕnlÕk dahil Romanya’da 17 etnik azÕnlÕk mevcuttur. Bu insanlar uluslararasÕ
standartlarda azÕnlÕk haklarÕndan faydalanmaktadÕrlar. Sonuçta Romen vatandaúlarÕndan
farklÕ muameleye tabi tutulmamaktadÕrlar. Burada azÕnlÕ÷Õn Türkçe konuúmasÕ,
toplumlarÕn, birbirlerinin dini inancÕna saygÕlÕ olarak dinlerini yaúayabilmeleri,
mahkemelerin tarafsÕz davranmalarÕ teminat altÕna alÕnmÕútÕr.28
12. Romanya Türklerinin Siyasi Teekkülleri
Göçler ve hukuki statüler bölümünde de÷indi÷imiz gibi 1878 sonrasÕ Romanya’dan
Türkiye’ye göçler hÕzlandÕ. 1878-1913 arasÕ dönemde azÕnlÕ÷Õn örgütlerinden siyasal
teúkilat olarak niteleyebilirsek Cemaat-Õ øslamiyeleri görüyoruz. Bölgenin ileri
29
gelenlerinden oluúan bu kuruluúlar Köstence ve Tulça müftülüklerine ba÷lÕydÕlar.
øki dünya savaúÕ arasÕ dönemde ise Müslüman Türk azÕnlÕ÷Õn birlik ve beraberlik
çabasÕ içinde oldu÷unu görüyoruz. Bu dönemde Ö÷retmenler Kongresi, Müslüman
Hatipler kongresi dini nitelikte de olsa MüslümanlarÕ bir araya getiren giriúimler oldu.
Türk milliyetçili÷i ön plana çÕkarÕldÕ. Bazen özünde øslam ruhu olan, bazen laik karakterli
25
Aksu, a.g.e., s.37-38; Horata, ”Romanya Türkleri”, s.1862.
Horata, a.g.m, s.1860.
27
Aksu, a.g.e., s.40.
28
Aksu, a.g.e., s.44; (http://www.tika.gov.tr/Dosyalar/Romanya.doc)
29
Popoviç, a.g.e., s.131.
26
14
ama Türk sanca÷Õ altÕnda, hatta HÕristiyan Türkler olan GagavuzlarÕ dahi içine alacak
úekilde bir millet vurgusu oluútu.30
Müslüman Türk azÕnlÕ÷Õn ileri gelenleri bu dönemde, Romen kanunlarÕnÕn ciddi bir
úekilde uygulanabilmesini sa÷lamak, okullarda Türkçe’nin ö÷retilmesini, parlamentoda
Türk temsilcilerinin yer alabilmesi, Türk ö÷retmen ve din görevlilerinin durumlarÕnÕn
düzeltilebilmesi ve ciddi bir sorun olan ve çözüm bulunamayan Türkiye’ye sürekli göçün
önlenilebilmesi gibi sorunlarla mücadele etti.31
Müslüman entelektüel kesim yalnÕz içteki azÕnlÕ÷Õn sorunlarÕyla ilgilenmiyordu. KÕrÕm
TatarlarÕ dolayÕsÕyla Romanya TatarlarÕ, Stalin’in baskÕcÕ politikalarÕnÕ basÕn-yayÕn
organlarÕnda sürekli eleútiriyor ve yapÕlan katliamlara dünyanÕn dikkatini çekmeye
çalÕúÕyordu. Yine Bulgaristan MüslümanlarÕnÕn içinde bulunduklarÕ zor koúullar Romen
MüslümanlarÕnÕn dikkatini bu yöne çekiyordu. Özellikle Türkiye’deki geliúmeler ise
Romanya’daki Müslüman Türk azÕnlÕk için yol gösterici oluyordu.32
Kominizim sonrasÕ hukuki durumda belirtti÷imiz gibi Türkler, milletvekili seçme
seçilme hakkÕna sahip oldular. 1993 yÕlÕnda Romanya azÕnlÕk konseyi kuruldu. Konseyde
17 azÕnlÕk temsil edilmekte, her azÕnlÕktan 2 temsilci bulunmaktadÕr. Konseye Romanya
tarafÕndan maddi destek sa÷lanmaktadÕr. Parlamentoda Türkler ve Tatarlar iki
milletvekilince temsil edilmektedir. Bunlar; Anadolu Türklerinin temsilcisi Metin Çerkez,
33
TatarlarÕnki ise Nejat Sali’dir.
Romanya siyasi partiler ve seçim yasalarÕna göre partiler Parlamento’da temsil
edilebilmeleri için ülke genelinde en az % 3 oy almalarÕ gerekmektedir. Bu baraj, birden
fazla partinin bir araya gelip birlik oluúturdu÷unda ise % 8’e çÕkmaktadÕr.
34
Romanya
Türkleri Demokratik Birli÷i ve Romanya Müslüman Tatar Türkleri Demokratik Birli÷i
adÕ altÕnda teúkilatlanan Müslümanlar, Türk-Tatar Birlikleri Federasyonu altÕnda bir araya
30
a.g.e., s.153.
gös. yer.
32
gös. yer.
33
Ünal Mambet, “Romanya”, ed., Mustafa Kahramanyol, Türk HalklarÕ, Ahmet Yesevi Üniversitesine
YardÕm VakfÕ, Ankara, 1995, s.241; Kerim, “Romanya Türklerinin Oluúumu”, s.169.
34
(http:// www.tika.gov.tr/Dosylar/Romanya.doc)
31
15
gelmeye çalÕúmaktadÕrlar. øúte bu noktada Türk toplumunun en çok ihtiyaç duydu÷u úey
birlik ve beraberli÷i sa÷layabilmektir.35
13. Romanya’da Siyasi Partiler
Romanya ile Türkiye arasÕnda dostluk köprüsü kurmuú olan Türk azÕnlÕk Romanya ‘da
gerçekleúen demokrasi devriminden sonra ilk teúkilatlanan azÕnlÕk oldu. 29.12.1989’da
Türk-Tatar azÕnlÕk “Romanya Demokrat Türk Müslüman Birli÷i”ni kurdular. Ancak bu
birliktelik kÕsa sürdü ve ikiye ayrÕldÕ. Bu iki teúkilat ise ”Romanya Türklerinin
36
Demokratik Birli÷i ve Romanya Tatar-Türk MüslümanlarÕnÕn Demokratik Birli÷i”dir.
130. Romanya Demokrat Türk Birlii
24 yÕl süren Çavuúesku iktidarÕndan sonra yeni dönemde Türkler, seslerini duyurmak,
hak ve özgürlüklerini aramak, siyasette Müslüman Türkler olarak bizde varÕz diyebilmek
37
için 1 ùubat 1990’da Demokrat Türk Birli÷i’ni kurdular.
Romanya’daki Tatar, KÕrÕm, Azeri, Özbek, O÷uz, Nogay, Gagavuz ve di÷er Türk
boylarÕndan müteúekkil Türk varlÕ÷Õndan oluúan 10 bin kiúi Mecidiye Tiyatro salonunda
bir araya gelip partinin kuruluúunu gerçekleútirdi. Partiyi temsilen 7 kiúilik bir komite
oluúturuldu ve baúÕna da Bükreú Nikola Üniversitesi ö÷retim üyelerinden Dr. Tahsin
38
Cemil getirildi.
Birlik, Romanya’nÕn bölünmez bütünlü÷ünü ve demokrasiyi savunan,
Türk cemaati arasÕnda birlik ve beraberli÷i gerçekleútirmek, Türk milli kültür ve manevi
de÷erlerini korumak ve geliútirmek, Romanya anayasasÕnÕn öncülü÷ünde Türklerin
haklarÕnÕ savunmak, insan haklarÕ bakÕmÕndan Roman vatandaúlarÕyla eúit haklarÕ elde
edebilmek ve di÷er azÕnlÕklarla birlikte iyi iliúkiler ve uyum içersinde bir arada
yaúayabilmek amacÕyla kuruldu.39
35
Kerim, a.g.m., s.170; Mambet, a.g.m., s.240.
Horata,”Romanya Türkleri”, s.1862; SivaslÕ, a.g.m., s.48.
37
Aksu, a.g.m., s.45; “Romanya’da Yaúayan Türkler Örgütleniyor”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:83(ùubat
1990) s.37.
38
“Romanya’da Yaúayan Türkler Örgütleniyor”, s.37. Komitenin sayÕsÕ bazen 9’da çÕkabilmektedir. Aksu,
a.g.e., s.47.
39
Osman Fedbi, “Dobruca Türkleri”, Yeni Türkiye, sayÕ:16(Temmuz-A÷ustos 1997), s.1867;
“Romanya’da Yaúayan Türkler Örgütleniyor”, s.37.
36
16
Birlik, Romanya’da Çavusesku dönemini sona erdiren Ulusal Selamet Cephesi ve yeni
hükümete ba÷lÕlÕ÷ÕnÕ bildirdi ve Nisan ayÕnda yapÕlacak seçimlere katÕlma kararÕ aldÕ. Bu,
Türk azÕnlÕk için yeni bir dönem yeni bir baúlangÕç oluyordu. Çünkü;”Yüzyllardan beri
Romen halk ile kusursuz anlaan ve kardeçe hayat süren Türk cemaati, son 40 ylda
Çavuesku diktatörlüü tarafndan hain ve sinsice bir planla boulmak, kültür ve manevi
deerleri yok edilmek isteniyordu. Aralk 1989’da gerçekleen Romen halk devrimi, ulusu
sapk diktatörden kurtard gibi biz Türk aznln da milli varlmz ve benliimizi
kaybetmekten kurtard. Türk cemaati olarak, hürriyet ve demokrasi yolunda Romen halk
ile omuz omuza kardeçe bir dayanma içinde liberal Romanya’nn güçlenmesine çaba
harcayacaz”.
40
Birli÷in amaçlarÕ arasÕnda Türk Tatar azÕnlÕ÷Õn milli de÷erlerini, benliklerini korumak
ve desteklemek, di÷er vatandaúlarla arasÕndaki kardeúlik ve vatandaúlÕk ba÷larÕnÕ
kuvvetlendirmek oldu÷u belirtilmiútir.41
Romanya’nÕn demokratik düzene geçmesiyle birlikte yine bu dönemde de azÕnlÕk
haklarÕnÕn iyileútirilerek devam ettirilmesi, azÕnlÕ÷Õn kendi dilinde e÷itim yapma hakkÕ,
ibadet özgürlü÷ü, azÕnlÕ÷Õn sosyal, siyasal, ekonomik, haklarÕnÕn iyileútirilmesi Romanya
Demokrat Türk Birli÷i’nin amaç ve faaliyetleri arasÕndadÕr.
42
Bunun dÕúÕnda Türk
toplumu için konferans, sempozyum, film, müzik, úiir geceleri düzenlemek sergi, tiyatro,
türkü, dans organizasyonlarÕ yapmak spor ve turizm etkinliklerinde bulunmak,
Romanya’da Türk dilinde yapÕlan e÷itimi kontrol etmek ve geliútirmek Demokrat Türk
43
Birli÷i’nin faaliyetlerindendir. Birli÷in teúkilat yapÕsÕna gelince; øl, ilçe, kasaba ve köy
úubelerinden oluúmaktadÕr. Birli÷e üyelik ise, kayÕtlÕ olan ve kayÕtlÕ olmayÕp sadece
taraftar olan üyelerden oluúmaktadÕr. Taraftar olan üyelerin milliyeti önemli de÷ildir.
Türkleri seven ve onlara sempati duyan herkes üye olabilmektedir. Gelir kaynaklarÕ ise
taúÕnmaz mallar, parasal kaynaklar (üye aidatlarÕ, Romen devletinin yardÕmlarÕ, özel ve
tüzel kiúilerden elde edilen para v.s) dan oluúmaktadÕr.44
40
“Romanya’da Yaúayan Türkler Örgütleniyor”, s.37.
SivaslÕ, a.g.m., s.48.
42
Fedbi, a.g.m., s.1867-1868.
43
Aksu, a.g.e., s.45.
44
a.g.e., s.47.
41
17
Romanya Demokrat Türk Birli÷i’ne baúkanlÕk edenler ise kuruluúundan itibaren Talip
Revan 1994’e kadar bu görevi sürdürdü. 1994-96 yÕllarÕ arasÕnda Osman Fedbi baúkanlÕk
yaptÕ. 1996-2000 yÕllarÕ arasÕnda Ruhan BalcÕ, Osman Fedbi Türk Birli÷i’nden
milletvekili olunca baúkanlÕ÷Õ devraldÕ. Daha sonra Murat Asan ve Ovidius üniversitesi
sanat fakültesi dekanÕ øbram Nureddin baúkanlÕk yaptÕ. Türk Birli÷inden seçilen
milletvekilleri ise 1992’ye kadar Tahsin Cemil, 1992-96 arasÕnda Reúit Fevzi, 1996-2000
yÕllarÕ arasÕnda ise Osman Fedbi’dir.
Tüm Balkan Türklerinin ortak kaderi olan bölünmeler, anlaúmazlÕklar, siyasi ihtiraslar
Romanya Türkleri arasÕnda da mevcuttur. 2000 yÕlÕnda sonra milletvekilli÷i yapmÕú olan
Metin Çerkez birlik içinde anlaúmazlÕklar yüzünden, parlamentoda ba÷ÕmsÕz milletvekili
oldu÷unu açÕklamÕú ve Türkleri temsil etmedi÷ini ve hatta kendisinin Çerkez asÕllÕ
oldu÷unu söylemiútir. Metin Çerkez daha sonra 2002’de “Müslüman Türk Birli÷i” adÕnda
ayrÕ bir birlik kurdu. Bu ayrÕlÕklar “Türk Toplumu” adÕnda bir birli÷i daha beraberinde
getirdi.45
131. Romanya Müslüman Tatar Türklerinin Demokratik Birlii
Tatar Birli÷i ise 23.7.1990’da kuruldu. Merkezi Köstence’dir. Türk-Tatar birliklerini
birbirinden ayÕrmak zordur. Zaten amaçlarÕ da aynÕdÕr. AmaçlarÕna baktÕ÷ÕmÕzda ise;
E÷itimde Türk dilini geliútirerek Tatar Türklerinin kültür seviyesini arttÕrmak,
parlamentoya Birli÷i temsil edebilecek milletvekili gönderebilmek, øslam dininin
yaúamasÕnÕ sa÷lamak ve bu ba÷lamda müftülükle iúbirli÷i yapmak, Tatar Türklerinin
kültür seviyesini arttÕrmak ve KÕrÕm Türkleriyle kültürel iliúki kurmak ve geliútirmektir.
Birli÷e üyeli÷ine gelince; Türk-Tatar olan herkes birli÷e üye olabilir. Büyük Türk
düúünürü, dava insanÕ øsmail GaspÕralÕ’dan esinlenilmiú olacak ki “øsmail GaspÕralÕ” adlÕ
Birlik’in gençlik kolu vardÕr. AmacÕ, gençlerin geliúimlerini sa÷lÕklÕ bir úekilde
sa÷layabilmektir. Gelir kaynaklarÕ ise hemen hemen Türk Birli÷i’ninkiyle aynÕdÕr. Birli÷e
baúkanlÕk etmiú olanlar ise; Türk-Tatar Birli÷i ayrÕlmazdan evvel Tahsin Cemil baúkanlÕ÷Õ
45
a.g.e., s.47-48; Birli÷in çÕkardÕ÷Õ gazeteler ise Genç Nesil, Hakses, Tuna MektuplarÕ’dÕr. Ali Tuna,
“Romanya’da Yaúayan Türk TopluluklarÕnÕn YayÕnladÕ÷Õ Genç Nesil, Hakses ve Karadeniz Gazeteleri
HakkÕnda”, Atatürk Aratrma Merkezi Dergisi, c.16, sayÕ:46(2000), s.331; Aksu, a.g.e., s.160.
18
yürütmüútür. Daha sonra yukarÕda belirtti÷imiz gibi milletvekili secilince bu görevinden
ayrÕldÕ. Yerine Menlibay Ekrem geçti. Ekrem, 1990-94 yÕllarÕ arasÕnda bu görevi
sürdürdü. 1994-97 yÕllarÕ arasÕnda ise Mambet(Muhammed) Ünal, 1997-2000 yÕllarÕ
arasÕnda Sali Negat baúkanlÕk görevini sürdürdü. Sali milletvekili seçilince yerine Faruk
Mehmet geçti. 2002 yÕlÕnda ise Timuçin Yusuf bu göreve geldi. Tatar Birli÷i’nde
Köstence ve Mecidiye úubeleri önemli yer tutmaktadÕr. Köstence úubesinde baúkanlÕk
yapanlar daha sonra genel baúkan ve sonunda milletvekili olmaktadÕr. Birli÷in çÕkardÕ÷Õ
gazeteler ise Karadeniz ve Caú’tÕr. 46
14. Romanya Türklerinin Dernekleri
Dobruca’nÕn OsmanlÕ hakimiyetinden çÕkmasÕndan sonra burada kalan Türkler
varlÕklarÕnÕ ve kimliklerini koruyabilmek için teúkilatlanma yoluna gitmiúlerdir. Bu
teúkilatlanma biçimlerinde yaygÕn olarak Cemaat-Õ øslamiyeleri görüyoruz. Romanya’nÕn
dört önemli úehri Silistire, PazarcÕk, Köstence ve Tulça’da Müslüman Türkler Cemaat-Õ
øslamiye teúkilatlarÕnÕ kurdular. Burada, cami ve okullarÕn bakÕm ve onarÕmÕ, görevli
imam, hatip, vaiz vs. lerin maaúlarÕnÕn ödenmesi, okullarda görev yapan ö÷retmeninden
müdürüne kadar
hizmet verenlerin ücretlerinin ödemesi ve bu kiúileri atama, nakil,
görevden alÕnmalarÕ v.s øúlemlerinin yapÕlmasÕ ve vakÕf idareleri cemaat-Õ øslamiyelerinin
47
görev ve yetki alanÕna giren hususlar olmuútur.
Dobruca Türklerinin Cemiyet hayatÕnda dikkati çeken husus ise sosyal hayatta uzun
soluklu ve düzenli derneklerini varlÕk göstermedi÷idir. Türk toplumunun içinden sivrilmÕú
makam, mevki sahibi güçlü kimselerin görüú ve düúünceleri altÕnda bu dernekler
varlÕklarÕnÕ sürdürebilmiúlerdir.
48
ùimdi 20.yy.lÕn baúÕndan günümüze faaliyet göstermiú
ve göstermekte olan dernekleri sÕralayalÕm.
46
Aksu, a.g.e., s.49-53, 156-157.
Aksu, a.g.e., s.11-12, 154.
48
Ülküsal, a.g.e., s.165.
47
19
140. Dobruca Tamimi Maarif Cemiyeti
Meúhur Tatar úairi Mehmet Niyazi tarafÕndan 1909 yÕlÕnda ve birkaç samimi arkadaúÕ
ile birleúerek merkezi Köstence olmak üzere kuruldu. Mecidiye ve HÕrsova (HÕrúova) da
úubeleri açÕldÕ. Çeúitli il, ilçe, kasabalarda 250 kadar üye topladÕ. Derne÷in faaliyetleri
arasÕnda konferans düzenlemek, yoksul talebelere yardÕm etmek, gazete, kitap, dergi
çÕkarmak gibi kültürel ve hayÕr iúleriyle u÷raúmak sayÕlabilir. “Dobruca SedasÕ” adlÕ
gazeteyi çÕkaran cemiyet, yöneticileri arasÕnda sen-ben kavgasÕ, úahsi ihtiraslar yüzünden
ancak 1,5 yÕl kadar yaúayabilmiútir. Derne÷i kuran Mehmet Niyazi ve arkadaúlarÕnÕn
samimiyetinin ölçüsü derne÷in kÕsa ömürlü olmasÕyla ortaya çÕktÕ. Hepsi ön plana çÕkmak
isterken cemiyetin sonunu getirmiúlerdir. Aúa÷Õda de÷inece÷imiz üzere menfaat, senlikbenlik kavgalarÕ Türk teúkilatlarÕnÕn sonunu getirecektir. Burada, yöneticilerin arasÕnda
ülkü birli÷inin olmayÕúÕ büyük bir eksiklik olarak ortaya çÕkmaktadÕr.49
141. Mecidiye Müslüman Seminar (Semineri) Mezunlar Cemiyeti
Merkezi Mecidiye olmak üzere, tüzü÷ü Köstence Asliye Hukuk mahkemesinde
onaylanarak 1911 yÕlÕnda kuruldu. Dobruca’daki MüslümanlarÕn en önemli derne÷i olan
bu cemiyetin kuruluú amaçlarÕ arasÕnda Mecidiye Müslüman SeminarÕ’nÕ bitirenlerin hak
ve menfaatlerini korumak ve savunmak, Türklerde milli bilinci uyandÕrmak, bu maksatla
kitap, dergi yayÕnlamak, gazete çÕkarmak, konferanslar tertiplemek gibi iúler gelmektedir.
Cemiyetin 200 kadar üyesi mevcuttu. Bölgenin hemen hemen tüm entelektüellerini bir
50
araya getiren cemiyet yukarÕda sayÕlan amaçlarÕ yerine getirmekten aciz kalmÕútÕr.
142. Azaplar Maarif Cemiyeti
Köstence’nin Azaplar kasabasÕnda 1916 SonbaharÕnda HafÕz HakkÕ Veli Efendi ve
HacÕ FazÕl Müstecip Ülküsal tarafÕndan kuruldu. Cemiyetin küçük bir de kitaplÕ÷Õ vardÕ.
Ancak HakkÕ Efendinin 1918’de ölümü ve M. Ülküsal’Õn da KÕrÕm’a gitmesiyle cemiyet
kapandÕ.
49
51
Popoviç, a.g.e., s.132; Aksu, a.g.e., s.155; Ülküsal, a.g.e., s.165.
Ülküsal, a.g.e., s.166; Popoviç, a.g.e., s.132; Aksu, a.g.e., s.155.
51
Ülküsal, a.g.e., s.167; Popoviç, a.g.e., s.140.
50
20
143. Azaplar Tanguç Kültür Cemiyeti
Müstecip Ülkusal, 1922’de Bükreú Üniversitesi hukuk fakültesinde okurken 1923 Noel
tatilinde Azaplar kasabasÕnda Rumen orta ve lisesinde ve Mecidiye Müslüman
Semineri’nde okuyan 25 kadar talebeyi ve kasabanÕn delikanlÕlarÕndan bir kÕsmÕnÕ da
toplayarak Azaplar Tonguç Cemiyeti’ni kurdu. YÕlbaúÕ ve paskalya tatillerinde köy
gençlerine çeúitli konulardan dersler ve konferanslar verildi. Cemiyet, bir kaç yüz ciltlik
kitaplÕk açtÕ. Köyde birde futbol takÕm kuruldu ve di÷er kasaba ve köylerdeki Türk ve
Rumen takÕmlarÕyla maçlar yapÕldÕ.
1929 yÕlÕnda üyelerin da÷ÕlmasÕyla iúlemez hale gelen cemiyet 1934’de yine bu
teúkilatÕn devamÕ ancak Dobruca Türklerini kapsayan bir yapÕ haline dönüútü ve “Dobruca
Türk Kültür Birli÷i” adÕnÕ aldÕ. 1933’de Emel MecmuasÕ’nÕn giriúimleriyle son úeklini
alan cemiyet, Dobruca Türklerine büyük hizmetlerde bulundu. TeúkilatÕn tüzü÷ünde
kuruluú amacÕ; HalkÕn dini inancÕnÕ geliútirmek, Türk toplumunun milli birlik ve
beraberli÷ini sa÷lamak ve Romen siyasi partilerinin oyunlarÕna alet olmamak olarak
belirtmiútir.52
144. Tamim-i Maarif Cemiyeti
1908 ve 1909 yÕllarÕnda PazarcÕk ve Silistire úehirlerinde kuruldu. Cemiyetin zengin
kitaplÕklarÕ ve kÕraathaneleri mevcuttu. Konferanslar, müsamereler, e÷lenceler di÷er
cemiyetlerde oldu÷u gibi tertipleniyordu. Silistire’deki cemiyetin parçalanmasÕna ra÷men
PazarcÕk’daki faaliyetlerini “Türk Gençler Derne÷i” adÕ altÕnda sürdürdü.53
145. Mülazmevvel Kazm Abdülhakim Kültür ve Spor Cemiyeti
1916’da Romanya ordusunda çarpÕúÕrken vefat eden Köstenceli KazÕm Abdülhakim’ in
anÕsÕna, adÕ ile anÕlan kültür ve spor cemiyeti kuruldu. Tüzü÷ü Köstence Asliye Hukuk
Mahkemesi tarafÕndan tanÕnan cemiyetin üyeleri tamamen Köstenceli Türk gençlerinden
52
53
Ülküsal, a.g.e., s.167-168; Aksu, a.g.e., s.156.
Ülküsal, a.g.e., s.167.
21
oluúmaktadÕr. Cemiyet, kültür faaliyetlerinden ziyade futbolla ilgilendi ve bu alanda da
baúarÕ sa÷ladÕ. Daha sonra iki alan birbirini dengelemiútir.
146. Seminar Talebe Cemiyeti
Mecidiye Müslüman Semineri’nde okuyan ö÷rencilerin kurdu÷u spor ve kültür
cemiyetidir. 1915-1919 yÕllarÕ arasÕnda SeminarÕn açÕlÕp kapanma durumlarÕndan
etkilenen cemiyet, tam faaliyete 1919 yÕlÕnda baúladÕ. Yine MülazÕmevvel gibi spor ve
kültürel faaliyetlerle ilgilenmiútir.
147. Üniversiteli Türk Talebe Cemiyeti
Bükreú üniversitesinde okuyan Türk talebelerinin 1929 yÕlÕnda kurdu÷u cemiyettir.
Cemiyet, Türkiye’nin ve Rus esiri Türklerin milli bayramlarÕnÕn, acÕ ve yas günlerinin
törenlerini yaparak kutlar ve anarlar. Bununla da Rumen çevrelerine Türk illeri hakkÕnda
54
bilgi verilmektedir.
148. Dier Cemiyetler
Emel mecmuasÕnÕn önderli÷inden ve bütün KÕrÕmlÕ Türk köylerinde kurulmuú ve tek
tüzük ve merkeze ba÷lanmÕú “Dobruca Türk Hars Cemiyetleri”, 1938’de Köstence’de
øsmail HacÕ Ahmet Efendi’nin önderli÷inde kurulan “Mehmet Niyazi Kültür Cemiyeti”,
Bükreú, Köstence ve di÷er Rumen liselerinde okuyan Türk gençlerinin kurduklarÕ “Liseli
Türk Talebeleri Cemiyeti”, Mecidiye’de 1915’de kurulan ve 1916’da Seminer’in
Bulgarlarca kapatÕlmasÕ ve daha sonra 1919’da tekrar ortaya çÕkan “Mecidiye Müslüman
Semineri Talebeleri Birli÷i”, yine dini kültürel ve sportif amaçlÕ “økbal”, “PazarcÕk Tatar
(Tinerilor), “Cemiye-i Hayriye” ve “Talebe Cemiyeti Semineri” cemiyetlerini
sayabiliriz.55
Bu kültür, spor, hayÕr dernekleri muhakkak ki Türk toplumunun, bilhassa gençli÷in
hayatÕ, zihniyeti, ahlakÕ üzerinde mühim tesirler bÕrakmÕútÕr. Dernekler, milli ideallerin
54
55
a.g.e., s.168-169.
Ülküsal, a.g.e., s.169; Popoviç a.g.e., s.146.
22
gerçekleúmesi bakÕmÕndan etkili olmuútur. Toplumda teúkilatlÕ ve disiplinli çalÕúma
zihniyeti ve alÕúkanlÕ÷Õ bÕrakmÕútÕr. Türk toplumunun önde gelenlerinden úair Mehmet
Niyazi, doktor øbrahim Tuna, Avukat M.H.F. Ülküsal vb. bölgenin Müslüman ahalisi ile
çok iyi bütünleúmiú, Müslüman Türk toplumunun kültürel, sosyal, politik yaúamÕ üzerinde
etkili olmuúlardÕ. ÇÕkardÕklarÕ gazetelerle halkÕ aydÕnlatÕyorlardÕ. ùöyle ki; Türkiye’deki
alfabe de÷iúikli÷i takip ediliyor ve Romanya’da uygulanmasÕna gayret gösteriliyordu.
Yeni çÕkan Romen kanunlarÕ hakkÕnda Türk cemaati bilgilendiriliyordu. Türkçe’nin
kullanÕmÕ geliútiriliyordu. vs. 56
Ça÷ÕmÕzda ise Romanya’da “Atatürk Gençleri TeúkilatÕ” faaliyet göstermektedir. Bu
dernek sesini duyurabilmek için “Genç Nesil” adlÕ Türkçe ve Romence bir gazete
çÕkarmaktadÕr. Gazete, Ne Mutlu Türküm Diyene sözünü kendine rehber edinmiú
Atatürkçü bir gazetedir. Teúkilat, kültür, tarih, e÷itim ve spor alanlarÕyla ilgilenmektedir.
ÇÕkardÕ÷Õ gazetede kuruluúunu, Köstence mahkemesinin 23 A÷ustos 1990 tarih ve 464
sayÕlÕ kararÕyla “Romanya Demokrat Türk Birli÷i” içinde oluúan bir kuruluú olarak
belirtmiútir. TeúkilatÕn úube sayÕsÕ 5’tir ve bunlar Köstence, Tekirghiol, Mecidiye, Tulça,
Kobadin úehirlerindedir. 1998’den itibaren Türk Birli÷i çatÕsÕ altÕnda ö÷rencilere
Romence ve Matematik kursularÕ verilmekte, konferanslar düzenlenmekte ve yapÕlan
Romen e÷itim reformu hakkÕnda Türklerin bilgilendirildi÷i ifade olunmaktadÕr.
57
Son olarak Türk kültür teúkilatlanmalarÕ içerisinde TatarlarÕn birbirlerine daha çok
sahip çÕktÕ÷ÕnÕ ve ba÷lÕ oldu÷unu görüyoruz. E÷itim ve kültür alanÕnda daha çok Tatarlar
ön plandadÕr. Mecidiye Müslüman Semineri’nden daha çok Tatarlar mezun olmakta ve
böylece müftü, imam, ö÷retmen daha çok Tatarlardan çÕkmaktadÕr. Ancak aynÕ durum
Anadolu Türkleri için geçerli de÷ildir. Romanya’da Türk kimli÷ini Tatar Türklerinin
muhafaza etti÷ini söyleyebiliriz. Tatar Türklerindeki bu birlik ve beraberli÷in Anadolu
Türklerinden fazla olmasÕ, onlarÕn yerlerinden yurtlarÕndan sürülmüú ve pek çok, sÕkÕntÕ,
güçlükler çekmiú olmalarÕnda aramak gerekir. Anadolu Türkleri için Romanya bir yurt,
memleket halini almÕútÕr. OranÕn yerlisi sayÕlÕrlar. Tatarlar sürgün olarak geldiklerinden
sÕkÕntÕlar
56
onlarÕ
birbirlerine
Popoviç a.g.e., s.148; Ülküsal, a.g.e., s.170.
Tuna, a.g.m., s. s.329-330.
58
Aksu, a.g.e., s.158-159.
57
daha
çok
kenetlemiútir.
58
KNC BÖLÜM
2. MAKEDONYA
Tarihi eski ça÷lara dayanan Makedonya do÷u batÕ arasÕnda bir geçiú noktasÕ, Bizans ile
Roma arasÕnda ba÷ kuran “Via Engatia” yoluyla kültürel, ticari sosyal etkileúim merkezi
olmuútur. BurasÕ Türklerin önemli yerleúim merkezlerinden biridir.59 Makedonya kelime
olarak da anlam ifade eder. FransÕzca kökenli bu kelime, sebze veya meyve salatasÕ,
yamalÕ bohça ve Makedonya anlamlarÕna gelir. Gerçekten de etnik, dini , kültürel yönden
de kozmopolit bir yapÕya sahiptir. 19. yy’lÕn sonu ile 20. yy’lÕn baúÕ Makedonya, OsmanlÕ
Devletinin en sorunlu bölgelerinden birisi ve bu yapÕsÕ itibariyle de Avrupa devletleriyle
çekiúme alanÕ ve mücadele bölgesi olmuútur.
60
Makedonya OsmanlÕ’da üç vilayetten oluúuyordu. Bunlar Selanik, ManastÕr ve Üsküp.
Bu üç merkezle birlikte co÷rafi olarak da Makedonya, Vardar MakedonyasÕ, Ege
MakedonyasÕ ve Pirin MakedonyasÕndan oluúur. 30 MayÕs 1913’de imzaladÕ÷Õ Londra
anlaúmasÕ ile yaklaúÕk 5,5 asÕr süren OsmanlÕ hakimiyeti sona ermiútir. Bu co÷rafi
bölgelerden Vardar MakedonyasÕ SÕrbistan’a, Ege MakedonyasÕ Yunanistan’a ve Pirin
MakedonyasÕ da Bulgaristan’a verilmiútir. Bu topraklarda aslan payÕ SÕrbistan ve
Yunanistan’a düúerken küçük bir kÕsÕm olan %10’luk bir bölüm de Bulgaristan’a
bÕrakÕlmÕútÕr. AsÕl bugünkü Makedonya Cumhuriyeti toraklarÕnÕ oluúturan Vardar
MakedonyasÕ, Yugoslavya KrallÕ÷Õ zamanÕnda güney SÕrbistan diye anÕlmÕútÕr.
61
YukarÕda da belirtti÷imiz gibi Makedonya tarihinin hiçbir dönemde etnik bakÕmdan bir
bütünlük arz etmemiútir. Bu bakÕmdan Makedonya’da baúat bir ulusun hakimiyeti ve
Mehmet Zeki øbrahim, “Makedonya’da øslam Kültürü”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:104(KasÕm 1991), s.27;
Ömer Turan, “Makedonya ‘da Türk VarlÕ÷Õ ve Kültürü”, Bilig, sayÕ:3(Güz 1996), s.21.
60
Meltem Begüm Saatçi, “OsmanlÕ ømparatorlu÷u’nun Son Döneminde Makedonya Sorunu”, Makedonya
Sorunu Dünden Bugüne, der., M. Murat Hatipo÷lu, ASAM, Ankara, 2002, s.46-47.
61
Emel Osmançavuúo÷lu Oktay, “Çözülemeyen Dü÷üm Makedonya Sorunu ve Makedonya Türkleri”,
Balkan Türkleri Balkanlar’da Türk VarlÕ÷Õ, der., Erhan Türbedar, ASAM, Ankara, 2003, s.132-133.
59
24
üstünlü÷ünden bahsedemeyiz. Buradaki milletleri sayacak olursak bunlar; Bulgarlar,
Türkler, Eflaklar, Ulahlar, Yahudiler, Arnavutlar, Çingeneler, YunanlÕlar, SÕrplar ve
1945’de Makedonya Federal Cumhuriyeti adÕyla Yugoslavya’nÕn 6 cumhuriyetinden biri
olan ve bu tarihle birlikte yapay olarak bir milletin oluúturuldu÷u, lehçe ve kültürel
bakÕmÕndan güney Slav grubuna dahil olan MakedonlardÕr.62 I. Dünya savaúÕ sonrasÕ
kurulan SÕrp-HÕrvat Sloven KrallÕ÷Õ 1931 anayasasÕyla birlikte Yugoslavya adÕnÕ aldÕ.
Makedonya Türkleri artÕk Yugoslavya içinde yaúamlarÕnÕ sürdürmeye baúladÕlar. Ancak
1929’da Yugoslavya’da ilan edilen 6 Ocak Diktatörlü÷ü ülkede her türlü siyasi, sosyal,
kültürel faaliyetleri yasaklamÕú ve o dönem Türkiye’sinin ça÷daúlaúma hamlelerinden
Makedonya Türkleri yararlanamamÕútÕr.
63
II. Dünya SavaúÕ sonrasÕ de÷iúen dünya
konjonktüründe Yugoslavya KrallÕ÷Õ ortadan kalmÕú ve komünist yönetim iúbaúÕna
geçmiútir.
øki kutuplu dünyada komünizm ideolojisinin baú temsilcisi Rusya
Federasyonuyla ters düúen ve Kominform’dan atÕlan Yugoslavya, Ba÷lantÕsÕzlar hareketi
içinde kendine yeni bir yön çizmiútir.
Komünizmin bir takÕm baskÕcÕ politikalarÕ ve anlayÕúlarÕ olsa da genel olarak Balkan
co÷rafyasÕna baktÕ÷ÕmÕzda Yugoslavya Türkleri, di÷er Balkan Türklerine göre
kÕyaslandÕ÷Õnda daha geniú hak ve hürriyete sahip olmuútur. Yugoslavya Federasyonu’nu
oluúturan 6 federe cumhuriyetten biri olan Makedonya Federe Devleti 1924’de kuruldu.
øúte Türkler bu yapÕ altÕnda kendi gazete ve dergilerini yayÕnlayabilmiú, Türkçe radyo ve
televizyon yayÕnlarÕndan istifade edebilmiúlerdir.64
1990’da Yugoslavya’nÕn çökmesiyle federasyon çatÕsÕ altÕndaki devletler bir bir
ba÷ÕmsÕzlÕklarÕnÕ kazanmaya baúladÕlar. Makedonya da 8 Eylül 1991’de yapÕlan
referandum sonucu tam ba÷ÕmsÕzlÕ÷ÕnÕ kazanmÕútÕr. Gerçekten de ba÷lÕ olduklarÕ devlete
sadakat gösteren Türkler bu referanduma %99 oranÕnda katÕlarak ba÷ÕmsÕzlÕktan yana oy
kullanmÕútÕr.
Makedonya
ba÷ÕmsÕzlÕ÷ÕnÕ
kazandÕ÷Õ
1991’den
bu
yana
tÕpkÕ
Yugoslavya’nÕn etnik barÕúÕ ve siyasi istikrarÕ sa÷lamaya çalÕútÕ÷Õ gibi Makedonya da
etnik mozai÷i dolayÕsÕyladÕr ki etniler arasÕ barÕúÕ sa÷lamayÕ ve korumaya baúarmÕútÕr.
62
Osman Karatay, “Orta Ça÷da Makedonya: Bir Siyasi Co÷rafyanÕn Süreklilik Öyküsü”, Makedonya
Sorunu Dünden Bugüne, der., M. Murat Hatipo÷lu, ASAM, Ankara, 2002, s.25-26; Saatçi, a.g.e., s.49;
Turan, a.g.e., s.22.
63
Fahir Armao÷lu, 20. yy. Siyasi Tarihi (1914-1995), c.I-II, AlkÕm yay, s.183; Oktay, a.g.m., s.135-136.
64
Oktay, a.g.m., s.138.
25
Makedonya Cumhuriyeti kuruluúuyla birlikte anayasasÕnda da de÷iúikliklere gitmiútir.
Önceden Makedonya, “Makedonya halkÕ ile Arnavutluk ve Türk azÕnlÕklarÕn devleti” iken
úimdi ise “Makedonya halkÕnÕn ulus devleti” olarak tanÕmlanmaktadÕr.65
Ba÷ÕmsÕzlÕk sonrasÕ Türk-Makedon iliúkilerinin seyri de olumlu olmuútur. Türkiye
Makedonya’nÕn ba÷ÕmsÕzlÕ÷ÕnÕ tanÕyan ilk ülkelerden biri oldu. Böyle olmakla birlikte
Makedonya, tanÕnma konusunda en büyük sÕkÕntÕyÕ Yunanistan’la yaúadÕ. Ancak 3-4
yÕllÕk süreden sonra ikili iliúkileri normal düzeye geldi. øúin ilginç tarafÕ Türkiye
Makedonya’ya daha çok yakÕnlÕk göstermesine ra÷men Makedon-Yunan iliúkileri TürkYunan iliúkilerinden daha ileri düzeydedir. Makedonya’daki Türklerin de Türk-Makedon
iliúkilerine farklÕ yaklaúÕmlarÕ mevcuttur. Kimlerine göre, Yunanistan’la olan anlaúmazlÕk
nedeniyle yaúanan petrol krizinde Türkiye’nin gönderdi÷i petrol ve gÕda yardÕmÕ
sayesinde ekonomik krizden çÕkÕldÕ. Bir kÕsÕm ise bu kadar yardÕma ra÷men Türkiye’nin
içtenli÷ine, samimiyetine úüphe ile bakmaktadÕr.66
Kriz ortamlarÕnda böyle düúünenler olmakla birlikte MakedonyalÕ Türkler, anavatan
Türkiye’ye
ba÷lÕdÕrlar
ve
geleceklerinin
Türkiye’nin
gücüne
ba÷lÕ
oldu÷unu
düúünmektedirler. Bu ba÷lÕlÕk öyle güçlüdür ki Makedonya’daki Türk nüfusun en büyük
sÕkÕntÕlarÕndan biri Türkiye’ye olan göçler olmuútur. II. Dünya SavaúÕndan sonra olan
göçlerin yo÷unlu÷u için “her gün” ifadesi kullanÕlÕr.
67
Makedonya Türklerini Türkiye’ye yaklaútÕran önemli bir unsur da Türksat uydusunun
yayÕna girmesi ve bu sayede Türk televizyonlarÕnÕn rahatlÕkla Makedonya’dan
izlenebilmesi olmuútur. Böylece Türk gündeminin yakÕndan takip edilebilme imkanÕ ve
Türkiye ile olan manevi ba÷Õn süreklili÷i sa÷lanmÕútÕr.
68
ùule Kut, Balkanlar’da Kimlik ve Egemenlik, østanbul Bilgi Üniversitesi Yay, østanbul, 2005, s.32.
Makedonya, demokrasiye geçmiú olmasÕna ra÷men sosyalist dönemin Türklük karúÕtÕ söylemlerinden
kurtulamamÕútÕr.
66
a.g.m., s.27-28. Yunanistan-Makedonya anlaúmazlÕ÷Õ için bkz., Murat Hatipo÷lu, Yunanistan’da Etnik
Gruplar ve AzÕnlÕklar, SAEMK, Ankara, 1999, s.65-84.
67
Gürbüz BahadÕr, BatÕdan Do÷ uya Uzanan Çizgide Balkanlar ve Türkler, Çizgi Kitapevi, Konya, 2002,
s.26-27. Buradaki Türklerin konuúma dilinde Türkiye’nin adÕ kÕsaca “öte” dir:
-“Öteye en son ne zaman gittin?
-Ötede çok akrabam var.
-Öteden dün geldik
Bazen ayn anlamda Türkiye’den stanbul olarak da bahsettikleri oluyor:
stanbul’un neresindensin? Erzurum’dan”. a.g.e., s. 28.
68
a.g.e., s..32.
65
26
Türklerin sosyal, idari mekanizmaya entegrasyonunda ise sÕkÕntÕlar vardÕr. Türk
azÕnlÕ÷Õn polisli÷e ve askerli÷e ra÷betinin olmadÕ÷ÕnÕ görüyoruz. Makedonya kurulduktan
sonra ekonomik sÕkÕntÕlar da baú gösterdi. Bir çok kamu úirketi iflas bayra÷ÕnÕ çekti. Bir
çok insan iúinden oldu.Bu durumdan özellikle Türkler etkilendi. Türkler ilk önce iúten
atÕlanlar oldu iúe alÕnÕrken de son sÕrada iúe alÕndÕlar. E÷itim durumunda ise Do÷u ile BatÕ
Makedonya arasÕnda farklÕlÕklar göze çarpmaktadÕr. BatÕ Makedonya’daki Türk çocuklarÕ
ilkokul ve liseyi Türkçe e÷itim alarak bitirme imkanÕna sahiptirler ancak bu da Türk nüfus
yo÷unlu÷una sahip bölgeler için geçerlidir. Do÷u Makedonya’da ise çocuklar ancak ilk
okul 8. sÕnÕfa kadar Türkçe görme imkanÕna sahiptirler. Daha sonra e÷itimlerine
Makedonca devam etmek zorundadÕrlar.69
Makedon yönetimi bu bakÕmdan olsa gerek Türk-Müslüman azÕnlÕ÷Õ birlik içinde
oluúundan rahatsÕzlÕk duymaktadÕr. Yetkililer øslam’Õ, Arnavut ulusçulu÷un bir aracÕ ve
Makedonya’daki di÷er Müslüman azÕnlÕklar olan Türkler, Torbeúler, Çingeneler gibi
küçük gruplarÕ asimile etmek için bir araç olarak görürler. 70 øúte Makedonya Müslüman
Türk azÕnlÕ÷Õn bir problemi de budur. Arnavutlaúmak tehlikesi.71 YukarÕda da
belirtti÷imiz gibi Türkler bulunduklarÕ ülkeye sadÕk bir millettir. 1987-96 arasÕnda yapÕlan
anketlerde Makedonya’nÕn ba÷ÕmsÕzlÕ÷ÕnÕ kazanmasÕndan bu yana etnik milliyetçilik ve
69
a.g.e., s.41-42. Do÷u Makedonya’daki Türkler Torbeú Türkleridir. Torbeú Türklerinin Yunanistan’daki
karúÕlÕ÷Õ Pomak Türkleridir. AtalarÕ Kuman Türkleri olan Torbeú Türkleri OsmanlÕdan önce Balkanlara
yerleúmiú ve buralarÕn Türkleúmesinde önemli katkÕ sa÷lamÕúlardÕr. YalnÕz Torbeúler, kültür ve dil
bakÕmÕndan Türklerden biraz farklÕdÕr. Ancak kendilerini Türklere yakÕn hissederler. Türkler de kendilerini
onlardan ayÕrmazlar. Makedon yönetimi ise Torbeúleri Türk olarak kabul etmez. “Makedonya Cumhuriyeti
Yönetimi Türklere Yönelik BaskÕ ve Zulüm Rejimi Uyguluyor”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:140(Eylül-Ekim
1996), s.15. Torbeúlerin sayÕlarÕ 1953’de 1591, 1961’de 3002, 1971’de 1248, 1981’de ise 39.555’tir.
Makedon siyaseti Torbeúler üzerinde etkili olmaya baúladÕ ve zaman içinde bazÕ Torbeúler Türklerden
kendilerini ayrÕ görmeye baúladÕlar. Böylece her ikisi de Müslüman olan ve tarihi ve kültürel ba÷larÕ
bulunan Türkler ve Torbeúler bölünmüú olmaktadÕrlar. Nazif MandacÕ-Birsen Erdo÷an, Balkanlar’da
AzÕnlÕk Sorunu, Yunanistan , Arnavutluk, Makedonya ve Bulgaristan’daki AzÕnlÕklara Bir BakÕú, SAEMK,
Ankara, 2001, s.86. Makedonya Türkleri Do÷u ve BatÕ Makedonya Türkleri úeklinde siyasi , sosyal ve
kültürel olarak da birbirinden ayrÕlmaktadÕr. Do÷u Makedonya Türkleri Torbeúler, BatÕdakilerden daha zor
úartlar altÕndadÕrlar. Bilinçli olarak bazÕ hizmetlerden geri bÕrakÕlmÕúlardÕr. Böylece Torbeúler Türk
kimli÷inden uzaklaútÕrÕlmaya çalÕúÕlmaktadÕr. Necati ÇayÕrlÕ, “Makedonya Türkleri”, Türkler, ed., Hasan
Celal Güzel-Kemal Çiçek-Salim Koca, c.20, Yeni Türkiye Yay, Ankara, 2002, s.444.
70
Hugh Poulton, Balkanlar ÇatÕúan AzÕnlÕklar ÇatÕúan Devletler, Sarmal Yay, østanbul, 1991, s.100-101.
71
ødareciler milli kimliklerini unutturmak için Türkleri, øslamiyet’e mensup di÷er uluslarla birlikte
Müslüman olarak adlandÕrmÕúlardÕr. Türk nüfusunun azalmasÕnda iki önemli faktör vardÕr. Bunlar,
asimilasyon ve göçtür. Türkler, evlilik yoluyla etnik kimli÷ini yitirebilmektedir. Türklerle Arnavutlar
arasÕnda özellikle dinsel yakÕnlÕk ve evlenme yoluyla gerçekleúen “Arnavutlaúma” Balkanlar‘da sÕkça
rastlanan “etnik kimlik kaynamasÕ”nÕn örneklerinden birini oluúturmaktadÕr. AyrÕca geçmiúte oldu÷u gibi
bugün de göç az da olsa devam etmektedir. ÇayÕrlÕ, a.g.m., s.445.
27
ayrÕmcÕlÕk Makedonlar ve Arnavutlar arasÕnda giderek artarken en fazla itaatkar,
yurttaúlÕk bilincinde olanlarÕn ise Türkler oldu÷u ortaya çÕkmÕútÕr.72
Makedonya kamu kuruluúlarÕnda çalÕúan Türkler 1997’de 1999 iken, 2000’de
1796’dÕr. Makedon ve Arnavutlar’da artÕú görülürken Türkler’de tam tersi olmuútur.
Sonuçta Makedonlar ve Arnavutlar Makedonya’nÕn ezici ço÷unlu÷a sahip iki
toplulu÷udur. Siyasi temsiliyette ço÷unlu÷a sahip Makedon ve ArnavutluklarÕn kendi
yandaúlarÕna kamu kuruluúlarÕnda iú imkanÕ sa÷lamasÕ do÷al gözükmektedir.73
20. Makedonya Türklerinin Nüfusu
93 Harbi bozgunu, Balkan Türklerinin kitleler halinde anavatan kabul ettikleri
Anadolu’ya göçün baúlangÕcÕ sayÕlabilir. Müslüman Türk nüfus yüzyÕllar boyu OsmanlÕ
hakimiyetinde huzur içinde buralarda yaúamÕú olmalarÕna ra÷men buranÕn otokton halkÕ
olamamÕútÕr. Di÷er taraftan gayr-i Müslim tebaa da sanki bir gün gelecek Türkleri buradan
kovaca÷Õz düúüncesini úuuraltÕnda saklamÕú, nitekim 1877-78 OsmanlÕ Rus harbi, Balkan
savaúlarÕ ve I. Dünya SavaúÕ sonunda önemli bir kÕsÕm Türk kitlesini Anadolu’ya
sürmüútür. Bununla da yetinilmemiú ve mütemadiyen yapÕlan baskÕlar sonucu günümüze
de÷in göçler devam edegelmiútir.
Makedonya’daki
Müslüman
Türk
nüfusa
baktÕ÷ÕmÕzda
buranÕn,
OsmanlÕ
hakimiyetinden çÕkmasÕndan evvel Türk nüfusun toplam nüfusun yarÕsÕnÕ oluúturdu÷unu
74
görüyoruz. 1904 yÕlÕnda Makedonya’da 1.508.508 Müslüman Türk nüfus mevcuttur.
Makedonya genel müfettiúi Hilmi Paúa’nÕn 1904 yÕlÕ raporuna göre de Makedonya’da
ço÷u Türk, azÕ Arnavut 1.397.000 Müslüman, 869 bin Bulgar, 128 bin Arnavut, 307 bin
Rum ve 100 bin SÕrp yaúÕyordu.
75
Bundan sonra SÕrp-HÕrvat-Sloven KrallÕ÷Õ ve daha
sonraki ismiyle Yugoslavya KrallÕ÷Õ döneminde Türklerin gördü÷ü baskÕ neticesi
Türkiye’ye göçler devam etmiútir. II Dünya SavaúÕ sonrasÕ Türkiye’nin BatÕ blo÷unda yer
ùule Kut, “Ba÷ÕmsÕz Makedonya: AltÕncÕ YÕl Krizleri”, Da÷Õlan Yugoslavya ve Bosna-Hersek Sorunu:
Olaylar-Belgeler (1990-1996), haz., øsmail Soysal-ùule Kut, OBøV, østanbul, 1997, s.181.
73
ÇayÕrlÕ, a.g.m., s.448.
74
Ömer Turan, “Makedonya ve Bulgaristan’da ÇÕkan Türkçe Süreli YayÕnlar”, Avrupa’da Türkçe
Yaynlar Sempozyumu(Ekim 1996), Hollanda Türk Akademisyenler Birli÷i VakfÕ Yay, Amsterdam,
1996, s.39; Oktay, a.g.m., s.130.
75
Turan, “Makedonya’da Türk VarlÕ÷Õ ve Kültürü”, s.22.
72
28
almasÕ, Türklerin üzerindeki baskÕyÕ arttÕrmÕútÕr. Türkler, Yugoslav otoriteler tarafÕndan
tehlike olarak görülmeye baúlandÕ. 1948’de gerçekleútirilen nüfus sayÕmÕnda bu baskÕ
neticesi Türk azÕnlÕk kendisini Arnavut olarak kaydettirdi. Ancak Yugoslavya’nÕn
komünist blo÷undan atÕlmasÕ iúleri tam tersi yöne çevirdi. Arnavutlukla da iliúkisi bozulan
Yugoslavya’da bu kez Arnavutluklar úüpheli görülmeye baúlandÕ ve bir çok Arnavut
kendisini Türk olarak kaydettirdi.
76
Nihayetinde Türkiye ile Yugoslavya arasÕnda 1952
yÕlÕnda serbest göç anlaúmasÕ imza edildi. Anlaúma, Türk azÕnlÕ÷Õn Makedonya’daki
varlÕ÷Õna büyük darbe oldu. 1953’de de 1948 de olanÕn tam tersi durum yaúandÕ. 1953
Balkan PaktÕ’na Yugoslavya ile Türkiye, Türklerin gönüllü göç edebilmelerine olanak
sa÷layan bir madde koydular. Bu madde pek çok Arnavut ve Çingenenin kendini Türk
olarak yazdÕrmasÕna vesile oldu ve Türk nüfus yeniden yükseldi. Böylece 1953’den
1960’a kadar olan sürede 151.812 kiúi Yugoslavya’dan Türkiye’ye göç etti. Tabii bunlarÕn
arasÕnda Arnavutlar da vardÕ. 1948’de Türk nüfus Yugoslav’da 95.940 iken 1953’de aúÕrÕ
yükselerek 203.938’e çÕkmÕútÕr. 1960’da da Yugoslavya’da 131.481 Türk kalmÕútÕ.77
Makedonya østatistik Kurumu’nun verilerine göre 1953 ve 1961 nüfus sayÕmlarÕnda
72.457 Türk Makedonya’dan göç etmiútir. Baúka bir kayna÷a göre ise 1956 sonunda 150
bin Türk gönüllü olarak Makedonya’ya göç etmiútir.78 1971 nüfus sayÕmÕna göre
Yugoslavya’da 108.552, 1981 sayÕmÕna göre ise 101.292 Türk mevcuttu. BunlarÕn
87.691’i Makedonya’da yaúÕyordu. 100 binli rakamlarÕn geçti÷i yerde nüfusun 10 binlere
düúüúü dramatiktir. Nitekim bu düúüú politik nedenlerle izah edilebilir. 1974 anayasasÕ
Kosova’ya geniú bir özerklik tanÕmÕútÕ ve bu bölgenin yerli ve ço÷unluk halkÕ olan
Arnavutlara çok büyük ayrÕcalÕklar tanÕmÕútÕ. Bir Arnavut olmanÕn verdi÷i avantajlara
karúÕlÕk Türk kökenli olmak dezavantajlÕ olmuútu. Bununla birlikte aynÕ dinden olmanÕn
getirdi÷i ve Türkler için büyük bir tehlike olan Arnavutlaúma olgusu yaúandÕ. Bir çok
Türk azÕnlÕk kendisini Arnavut olarak yazdÕrdÕ.
76
79
Oktay, a.g.m., s.141.
Kut, a.g.e., s.228.
78
Erdo÷an Saraç, “Makedonya”, Yeni Türkiye, sayÕ:3(Mart-Nisan 1995), s.287; Nazif MandacÕ-Birsen
Erdo÷an, Balkanlar’da AzÕnlÕk Sorunu: Yunanistan, Arnavutluk, Makedonya ve Bulgaristan’daki
AzÕnlÕklara Bir BakÕú, SAEMK, Ankara, 2001, s.81-82.
79
MadacÕ-Erdo÷an, a.g.e., s.81; Kut, a.g.e., s.229; Sosyalist Makedonya Cumhuriyeti’nin(SR) nüfusu 1981
nüfus sayÕmÕna göre 1.912.257 idi. AynÕ nüfus sayÕmÕna göre Makedonya’da 1.281.195 MakedonyalÕ,
377.726 Arnavut, 44.613 SÕrp, 39.555 Müslüman, 47.223 Çingene, 86.691 Türk ve 7190 Ulah vardÕ. Geri
kalanlar baúka etnik gruplardan oluúuyordu. Poulton, a.g.e., s.57.
77
29
Arnavutlar, di÷er Müslüman azÕnlÕklarÕ içinde eritme potansiyeline sahipken,
Makedonya da aynÕ úekilde ülkedeki azÕnlÕklarÕ Makedon gösterme e÷ilimi vardÕr. Bu
bakÕmdan Makedon nüfus istatistikleri güvenilirlikten uzak olmuútur. 80
1991’e geldi÷imizde ise resmi rakamlar Makedonya’da 97.416 Türk’ün var oldu÷unu
gösteriyor ki bu sayÕmÕ Arnavutlar boykot etmiúlerdir. 1994 nüfusu sayÕmÕnda Türkler
81.615 tir. Bu kadar kÕsa süre için de 15 bin civarÕnda Türk nüfusuna ne oldu÷u
açÕklanamamaktadÕr. Burada karúÕmÕza demokratik dönemle birlikte yükselen Makedon
milliyetçili÷i çÕkmaktadÕr. Makedonya, etnik çeúitlili÷ine ra÷men Makedon milletini fazla
göstererek üniter bir Makedon devleti oluúturma e÷ilimindedir. Makedonya Türkleri ise
kendilerinin, resmi rakamlarÕn aksine sayÕlarÕnÕn 170 ila 200 bin arasÕnda oldu÷una
81
inanmaktadÕrlar(Türk Demokrat Partisinin yaptÕ÷Õ araútÕrmaya göre).
Türklerin yo÷un olarak yaúadÕklarÕ yerlere baktÕ÷ÕmÕzda ise bunlar; Makedonya’nÕn
batÕsÕnda Gostivar, Kalkandelen (Tetovo), Ohri, Struga, KÕrçova, Debre, Üsküp ile
Makedonya’nÕn do÷usunda Köprülü, Valandova, Usturumca, Radoviç ve øútip kazalarÕdÕr.
Temmuz 2000 itibariyle de Makedonya’nÕn nüfusu 2 milyon 50 bin civarÕndadÕr. Toplam
nüfusun oransal olarak da Makedonlar %67, Arnavutlar %21, Türkler %5 ve Torbeúler ise
82
%3.5’ini oluúturur.
80
Toplu halde Makedonya’da Türklerin nüfus durumu resmi rakamlarla úöyledir. 1953’de 203.938, 1961’de
131.481, 1971’de 108.552, 1981’de 86.591, 1991’de 97.416, 1994’de 81.615. Saraç, a.g.e., s.287; Ömer
Turan ise farklÕ rakamlar veriyor. 1981’de 88.591, 1991’de78.880, 1994’de 87.019. Ömer Turan
“Makedonya’da Türkler”, Makedonya Sorunu Dünden Bugüne, der., M. Murat Hatipo÷lu, ASAM, Ankara,
2002, s.171. Makedon komünist yöneticiler nomenklatura dedikleri di÷er Müslüman gruplarÕn Arnavutlar
içinde asimile olmalarÕnÕ her zaman bir tehdit unsuru olarak görmüúlerdir. Makedon østatistik Kurumu’na
göre Arnavutlar özellikle Tetovo, Gostivar, Struga ve Kiçevo civarÕndaki Türkleri Arnavutlaúmaya
zorlamÕúlardÕr. 1987’de Makedonya Komünist Partisi Merkez Komitesi Arnavut milliyetçili÷inin Türkleri
Gostivar’dan kitleler halinde göçe zorladÕ÷ÕnÕ açÕklamÕútÕr. MandacÕ-Erdo÷an, a.g.e., s.82-83.
81
Saraç, a.g.m., s.287; Turan, “Makedonya ve Bulgaristan’da ÇÕkan Türkçe Süreli YayÕnlar”, s.40. 1991
sayÕmÕnda Müslüman Torbeúler, Türk olmadÕklarÕ, Müslüman Makedonlar olduklarÕ gerekcesiyle bu
sayÕmda ayrÕ bir Müslüman kategoride sayÕlmÕúlardÕr. Bu da Türk azÕnlÕ÷Õn tepkisini çekmiútir. Kut, a.g.e.,
s.31. 1991 nüfus sayÕmlarÕnda alÕnan tüm siyasi tedbirlere ra÷men Torbeúlerin bir ço÷u kendini Türk olarak
yazdÕrdÕ. Önceden Arnavut yazÕlan bazÕ Türkler de bu sayÕmda yeniden Türk olarak yazÕldÕ. Böylece
Türklerin sayÕsÕnda bir artÕú gözlendi. Bunun yanÕnda ülkede, Makedonlara göre 600 ila 800 bin
Arnavut(Arnavutlara göre ise bu rakam 900 bin ila 1 milyon arasÕndadÕr), 1 ila 1 milyon 200 bin arasÕnda
Makedon yaúamaktadÕr. ølker Alp, “Makedonya Üzerindeki Mücadeleler ve Makedonya Cumhuriyeti”,
Makedonya Sorunu Dünden Bugüne, der., M. Murat Hatipo÷lu, ASAM, Ankara, 2002, s.89.
82
M. Murat Hatipo÷lu, “Kuruluúundan Günümüze Makedonya Cumhuriyetinin DÕú PolitikasÕ ve Balkan
Ülkeleriyle øliúkileri (1991-2000)”, Balkan Diplomasisi, der., Ömer E. Lütem-Birgül Demirtaú Coúkun,
ASAM, Ankara, 2001, s.167; Turan, a.g.m., s.40.
30
1996’da yapÕlan idare-bölge düzenine göre Makedonya’da toplam 123 belediyeden
sadece 30’unda Türkler bulunmaktadÕr. Makedonya Türk azÕnlÕ÷Õn ileri gelenlerinden
Demokratik Müslüman Partisi genel baúkanÕ Tevfik Kadri’ye göre ise rakamlar gerçe÷i
yansÕtmamakta, Makedonya’da 200 binin üzerinde Türk yaúamaktadÕr.83
21. Makedonya Türklerinin Hukuksal Durumu
Yugoslavya’da 21 ùubat 1974 tarihli anayasa, etnik gruplarÕn durumuna açÕklÕk
getirmiútir. Bu anayasa, Yugoslav halk ve milletlerinden bahsetmekte, etnik gruplarÕn
haklarÕnÕ sÕralamaktadÕr. Buna göre insanlar, milliyet, Õrk, dil, din, e÷itim, sosyal
durumlarÕna bakÕlmazsÕzÕn yasalar önünde eúittir. øúte Makedonya Sosyalist Cumhuriyeti
anayasasÕ da bu eúitli÷e binaen Makedon, Arnavut ve Türklerin kurucu halk olarak
84
nitelendi÷i bir anayasaydÕ. 1974 anayasasÕyla dil kullanÕmÕnda da geniú haklar getirildi.
Buna göre Yugoslavya’nÕn tüm cumhuriyetlerinde ve özerk bölgelerinde tüm halklar ve
milletler kendi dillerinde serbestçe e÷itim yapabilirler. Bütün topluluklarÕn dil ve
85
alfabeleri eúittir.
Yugoslavya’nÕn da÷ÕlmasÕyla birlikte 1989’da yapÕlan bir anayasa de÷iúikli÷i ile
Makedonya Sosyalist Cumhuriyeti(SR), Makedonya halkÕnÕn ulus devleti olarak yeniden
tanÕmlandÕ. Önceden belirtti÷imiz gibi Makedonya, Makedon, Arnavut ve Türklerin
devleti úeklindeydi. Yugoslavya’nÕn da÷ÕlmasÕ ve artan milliyetçilik cereyanlarÕ Makedon
86
ulusçu÷unun da saldÕrgan bir hal almasÕna neden oldu. Yeni kabul edilen bu anayasa ile
Makedonya’da Arnavutlar, Türkler, Ulahlar ve di÷er gruplar ülkede yaúayan eúit haklara
sahip azÕnlÕklar(milliyetler) olarak tanÕmlanÕr.87
83
ÇayÕrlÕ, a.g.m., s.445.
F. W. Carter, “Türk HaklarÕ”, Dünya’da Türkler, ed., Margaret Bainbridge, çev., M. HarmancÕ, Say Yay,
østanbul, 1995, s.274; Oktay, a.g.m., s.137; Birgül Demirtaú Coúkun-Emir Türko÷lu, “Makedonya BÕçak
SÕrtÕnda: BalkanlarÕn Eski Model Ülkesi Yeni østikrarsÕzlÕk Unsuru mu?”, Makedonya Sorunu Dünden
Bugüne, der., M. Murat Hatipo÷lu, ASAM, Ankara, 2002, s.123.
85
Carter, a.g.m., s.279.
86
Poulton, a.g.e., s.64,102.
87
Coúkun-Türko÷lu, a.g.m., s.124-125; Turan, “Makedonya’da Türkler”, s.168. 17 KasÕm 1991’de
yürürlü÷e giren 134 maddelik yeni Makedonya Cumhuriyeti anayasasÕ, devleti egemen, ba÷ÕmsÕz,
demokratik ve sosyal bir devlet olarak tanÕmlanmaktadÕr. Çi÷dem Ülker, Makedonya Türk Öyküsünde
Kimlik Sorunu, Kültür BakanlÕ÷Õ Yay, Ankara, 1998, s.11. Makedonya anayasasÕ etnik gruplarÕ tanÕmlamak
için milliyet(National Minority) terimini kullanÕr. Bu, çok uluslu bir devletin içinde var olan bir ulusal
topluluk anlamÕnÕ taúÕr. Yani ulusal azÕnlÕk, bir devletin dÕúÕndaki bir baúka devlete etnik olarak ba÷lÕ olan
84
31
Bu anayasa etnik gruplarÕn haklarÕnÕ úöyle tanÕmlar: Milliyetler kimliklerini ve ulusal
özelliklerini geliútirirler, Makedonya Cumhuriyeti milliyetlerin, etnik, kültürel, dinsel
kimlikleriyle dillerini korumayÕ garanti eder, milliyetler kendi kimliklerini ifade, teúvik ve
geliútirmek için kültür, sanat, bilimsel vs. baúka dernekler kurma hakkÕna ve kendi
anadillerinde ilk ve orta ö÷renimlerini görme hakkÕna sahiptir.88
Tüm bu verilen anayasal haklara ra÷men bu yeni anayasaya itirazlarÕn temelinde
anayasanÕn, Makedon milletinin ulus devleti olarak kabul edilmesi gelmektedir.89 Ancak
1991 anayasasÕ yurttaú hak ve özgürlükleri açÕsÕndan ve azÕnlÕk haklarÕ bakÕmÕndan liberal
bir anayasa olma özelli÷i taúÕr.90
Ba÷ÕmsÕz Makedonya Cumhuriyeti’nde Makedonlar’da, toplam sayÕlarÕ kendilerinin
sayÕsÕna eúit olan di÷er azÕnlÕk gruplarÕnÕ, küçük birer azÕnlÕk olarak görme e÷ilimi hakim
olmuútur. Makedonlardan sonra gelen ve nüfus olarak en büyük ikinci grubu oluúturan
Arnavutlar ve Türkler, bu durumdan hiç de hoúnut de÷illerdir. Kendilerine ikinci sÕnÕf
insan muamelesi yapÕldÕ÷ÕnÕ düúünmektedirler. Üstelik devlet kademeleri de artÕk
Makedonlarca iúgal
edilmeye baúlanmÕútÕr.91 Resmi
rakamlara
göre 500
bin
civarÕnda(Arnavutlara göre ise 700-800 bin civarÕnda) olan Arnavutlar için anayasa ile
ikincil konuma düúmek kabul edilemez bir durum olmuútur. Ülkede azÕnlÕk statüsünde
olmayÕ kabullenemeyen Arnavutlar ve Türkler azÕnlÕk haklarÕ meselelerinde birlikte
hareket etmektedir. Bu ise, Makedon yönetiminin bu iki gruba karúÕ sert önlemler
almasÕna neden olmaktadÕr.
Makedonlara göre Arnavutlar, 1991 anayasasÕna göre verilen haklarÕn dÕúÕnda
ayrÕcalÕklar peúindedir. Türkler ise yapÕlan anayasasÕnÕn uygulanÕúÕ yönünde itiraz
etmektedirler. Üsküp’te “Sosyolojik, Siyasal ve Hukuksal AraútÕrmalar Enstitüsü’nün
Etnik øliúkiler Merkezi”nce yapÕlan araútÕrmada azÕnlÕklara sorulan, “Makedon devletini
bir topluluk demektir. MakedonyalÕ Türkler de, devletin kurucu unsuru olmaktan çÕkarÕlarak azÕnlÕk
durumuna düúürülmekten hoúnut de÷illerdir. Ülker, a.g.e., s.17.
88
Ülker, a.g.e., s.12.
89
ùule Kut, “Ba÷ÕmsÕz Makedonya: AltÕncÕ YÕl Krizleri”, Da÷Õlan Yugoslavya ve Bosna-Hersek Sorunu:
Olaylar-Belgeler (1990-1996), haz., øsmail Soysal-ùule Kut, OBøV, østanbul, 1997, s.190.
90
Kut, Balkanlarda Kimlik ve Egemenlik, s.28.
91
Turan, “Makedonya’da Türk VarlÕ÷Õ ve Kültürü”, s.23; Ülker, a.g.e., s.17. Türkler, ana devleti
oldu÷undan dolayÕ Makedonya’nÕn asli unsuru sayÕlmamaktadÕr. Ancak hukuksal olarak tüm vatandaúlÕk
haklarÕna sahiptir. Türkler, Makedonya devletine fiilen ba÷lÕ sayÕlmaktadÕrlar, hukuken de÷il. Ülker, a.g.e.,
s.20.
32
ne derece kendilerinin gördü÷ü” sorusuna verilen cevapta, Türklerin Arnavutlardan farklÕ
bir yaklaúÕm içinde oldu÷u görülür. Türklerin %90’Õ kimi haksÕz uygulamalara ra÷men
kendilerini Makedonlarla eúit vatandaúlar olarak görmektedirler. ArnavutlarÕn ise %42 si
kendini ikinci sÕnÕf vatandaú olarak görüyor. Türklerin %80’i gibi yüksek bir oranÕ da
ayrÕmcÕlÕ÷a tabi tutulmadÕ÷ÕnÕ düúünmektedir. Sonuçta Türklerin, Makedon yasalarÕna
uyan, itaatkar, uyumlu bir azÕnlÕk oldu÷u ortaya çÕkmaktadÕr.
92
22. Makedonya Türklerinin Siyasi Teekkülleri
Yugoslavya’nÕn da÷ÕlmasÕyla birlikte Makedonya’da 11 KasÕm 1990’da ilk çok partili
seçim düzenlendi. 8 Ocak 1991’de Makedonya Parlamentosu ilk toplantÕsÕnÕ yaptÕ ve 27
Ocakta son Makedonya Federe Cumhuriyeti’nin de baúkanÕ olan Kili Gligorov
93
cumhurbaúkanlÕ÷Õna getirildi.
Yerel seçimler ise KasÕm 1996’da yapÕldÕ. Normalde
1994’de yapÕlmasÕ gereken seçimleri Makedonya Hükümeti, daha önemli meselelerle
u÷raútÕ÷ÕnÕ vurgulayarak iki sene süreyle erteledi. Ancak 1996’nÕn sonunda Makedonya
Parlamentosu yeni “Belediyeler YasasÕnÕ” ve yeni “Yerel Seçimler YasasÕ”nÕ çÕkarmayÕ
baúarmÕútÕr.94 Makedonya Türklerinin biricik siyasi temsilcisi olan Türk Demokratik
Partisi ise kendi imkanlarÕyla yerel seçimler 96’ya kendi baúÕna 12 belediye baúkanÕ adayÕ
ile, hükümet orta÷Õ Arnavut Refah Partisiyle de belediye meclis üyeli÷i için koalisyonla
katÕlmÕútÕr. Seçim sonucunda ise TDP adayÕ hukukçu Nevaip øsmail, Merkez Jupa’nÕn ilk
seçilen belediye baúkanÕ oldu. KazanÕlan bu bölge de, Torbeú Türklerinin Türk dilinde
e÷itim mücadelesi verdi÷i ve dolayÕsÕyla Makedon hükümetinin Türk milli kimli÷ini
tanÕmadÕ÷Õ yerdir. TDP, Merkez Jupa’da elde etti÷i baúarÕyla hükümete galebe çaldÕ.
Seçimlerin genelinde TDP, Makedonya’nÕn tüm belediyelerinde toplam 1902 belediye
meclis üye sayÕsÕnÕn 42’sini kazandÕ. 1990 yerel seçimlerinde bir sandalye kazanmÕú olan
TDP, 1996’da bunu 42’ye çÕkararak kÕsa zaman içinde partinin siyasallaúmasÕnÕ
sa÷lamÕútÕr.95
92
MandacÕ-Erdo÷an, a.g.e., s.83.
Hatipo÷lu, “Kuruluúundan Günümüze Makedonya”, s.168. Yugoslavya’da cumhurbaúkanÕ ço÷unluk
milletten seçilirse baúbakanlar sÕrayla azÕnlÕklardan seçilmektedir. Makedonya Türklerinden Firuz Demir ,
Makedon meclisinde baúkan yardÕmc ÕlÕ÷Õ yapmÕútÕr. Carter, a.g.m., s.278.
94
Erdo÷an Saraç, “Makedonya Yerel Seçimler 1996 ve Nüfus SayÕmÕ øle ølgili Nihai Veriler, Yeni Türkiye,
c.II, sayÕ:16(Temmuz-A÷ustos 1997), s.1812.
95
a.g.m., s.1813-1814.
93
33
Devlet kademlerinde oldu÷u gibi parlamentoda da Makedonlar %85 gibi bir ço÷unlu÷u
ellerinde tutmaktalar. Ancak burada Makedonya’daki seçim sisteminin adaletsizli÷i
üzerinde durmak gerekir. Bu sistem mümkün mertebe azÕnlÕklarÕn meclise girmelerini
engellemek üzere hazÕrlanmÕútÕr. Hatta diyebiliriz ki bu kanun, sosyalist Makedonya
döneminden kalmadÕr. Türklerin yo÷un olarak bulunduklarÕ yerler iki ayrÕ seçim
bölgesine taksim edilerek oylarÕ da÷ÕtÕlmaktadÕr. Türklerin yo÷un olarak bulundu÷u BatÕ
Makedonya’nÕn bazÕ yerlerinde 1 milletvekili için 17 bin oy gerekirken da÷ÕnÕk oldu÷u
yerlerde ise 3 bin beú yüz oy ile bir milletvekili seçilebilmektedir. DolayÕsÕyla Türk
nüfusun kesafetine göre seçim bölgeleri belirlenmiú olmaktadÕr. Baúta Türkler olmak
üzere di÷er azÕnlÕklar, Makedonya’nÕn bütün halinde “tek bir seçim bölgesi” kabul
edilmesini ve böylece nüfuslarÕ oranÕnda parlamentoda temsil edilebilmeyi istemektedir. 96
Makedonya Türklerinin siyasal e÷ilimlerine baktÕ÷ÕmÕzda ise, temelde ikiye
ayrÕldÕklarÕnÕ görüyoruz. Liberaller ile Türk-øslam anlayÕúÕna ba÷lÕ milliyetçiler. AzÕnlÕk
haklarÕ söz konusu oldu÷unda ise her iki taraf da görüú birli÷i içersindedir.
Yugoslavya’nÕn da÷ÕlmasÕna yakÕn milliyetçi e÷ilimler yükselmiútir. Bu durum siyasal
partilerin de aúÕrÕlÕ÷a kaçmasÕna neden oldu. 1990’daki Makedonya seçimlerinde
parlamentodaki gruplarÕn ço÷unun milliyetçi partiler oldu÷unu görüyoruz. Makedonya
CumhurbaúkanlÕ÷Õ Konseyi eski üyesi Fahri Kaya, bu durumun Türkleri kaygÕlandÕrdÕ÷ÕnÕ
dile getiriyor. Bu, azÕnlÕk haklarÕnÕn da kÕsÕtlanmasÕna neden olmaktadÕr. Daha önce
Makedon Millet meclisinde Türkler 15 milletvekili ile temsil edilirken, son seçimlerde bu
rakam sÕfÕrlanmÕútÕr.
97
23. Makedonya’da Siyasi Partiler
230. Türk Demokratik Partisi
96
Turan, “Makedonya’da Türk VarlÕ÷Õ ve Kültürü”, s.24-25; Saraç, “Makedonya”, s.288. Turgut Özal,
Makedonya CumhurbaúkanÕ Kili Gligorov’a yaptÕ÷Õ baskÕ sonucu 1990 seçimlerinden sonra bir Türkü
kültür bakanÕ seçtirtmiútir. Ancak aradan çok geçmeden 1991’de görevden alÕnmÕútÕr. Türkler
Makedonya’nÕn hiçbir belediyesinde %15 in üzerinde nüfus yo÷unlu÷una sahip de÷ildir. Türklerin yarÕsÕ
kadar bile olmayan SÕrplar, Çingeneler, Boúnaklar bile parlamentoda temsil edilebilmekteyken Türk azÕnlÕk,
yukarÕda saydÕ÷ÕmÕz nedenlerden dolayÕ temsil edilememektedir. Turan, “Makedonya’da Türkler “, s.172.
97
Fahri Kaya, “Yugoslavya Türkleri T ehlikede”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:104(KasÕm-1991), s.30. Burada,
yeni kurulan ve bir dernek görünümünde olan Türk Demokratik Birli÷i’nin da÷ÕnÕklÕ÷Õ, tecrübesizli÷i ve
seçim adaletsizli÷i etkili olmuútur. Saraç, “Makedonya”, s.288.
34
Makedonya’ya demokrasinin gelmesiyle Türkler de bundan faydalanmak, dilini,
dinini, refahÕnÕ, kültürünü, töresini, ulusal çÕkarlarÕnÕ, temel hak ve hürriyetlerini
savunmak amacÕyla yola çÕktÕ ve 1.7.1990 tarihinde temelde bir dernek statüsünde ve
Avni Engüllünün kurucu baúkanlÕ÷Õnda Türk Demokratik Birli÷i’ni kurdular. Mugbil
Beyzat bir yÕl süreyle TDB’nÕn geçici baúkanlÕ÷ÕnÕ yürüttü. Bu siyasi dernek, 1990’da
yapÕlan ilk genel seçimlere katÕlmÕú ancak, da÷ÕnÕklÕk, tecrübesizlik ve seçim yasasÕnÕn
adaletsizli÷i dolayÕsÕyla bir baúarÕ elde edememiútir.98 Bu dönem, Makedonya’daki etnik
gruplarÕn kimliklerinin de daha belirgin hale geldi÷i ve TDB’nin siyasal bir kimli÷e
büründü÷ü dönem oldu. Bu siyasi süreç içerisinde TDB, 27.6.1992 tarihinde ikinci genel
kurultayÕna gitti ve Türk Demokratik Birli÷i, Türk Demokratik Partisine dönüútü. Bundan
sonra Erdo÷an Saraç genel baúkanlÕ÷a getirildi.99 Ancak Türkler, ilk siyasal teúkilatlanma
tecrübelerini yaúarken aynÕ zamanda aralarÕnda iç çekiúmeler de baúladÕ. TDP kurulduktan
sonra partiye muhalif kimseler baúta Mugbil Beyzat, Kamuran Tahir, Güner øsmail gibi
kendilerini eski Makedonya Sosyalist Cumhuriyeti’ne ve sonrasÕnda kurulan Makedonya
Cumhuriyeti’ne adapte etmiú kiúiler sosyalist bir çizgide siyaset yapmaya baúladÕlar. 100
TDP, 1994 Makedonya genel seçimlerini tek baúÕna 59 milletvekili adayÕ çÕkararak
katÕlmayÕ baúarmÕú ancak meclise bir milletvekili gönderebilmiútir. Seçim öncesi Arnavut
ve Makedon partilerden seçim ortaklÕ÷Õ arayan TDP, aradÕ÷ÕnÕ bulamamÕútÕr. Ancak
seçimlerin ilk turunda 8 milletvekili adayÕnÕn 2. tura yükselebilmesi büyük baúarÕ olmuú
ve bu baúarÕ di÷er partileri de úaúÕrtmÕútÕr. Seçim yasasÕndaki adaletsizli÷e ra÷men
Türklerin 1 milletvekili çÕkarmasÕ Türk azÕnlÕ÷a adeta bir bayram havasÕ yaúatmÕútÕr.
101
1996 yerel seçimlerine gelindi÷in de ise TDP, 2 belediye baúkanÕ ve 17 belediyede 44
belediye meclis üyesi çÕkarmayÕ baúardÕ.102 TDP’nin siyasal u÷raú verdi÷i alanlarÕn
baúÕnda, uluslararasÕ insan haklarÕ kuruluúlarÕnÕn da yakÕndan takip etti÷i Merkez Jupa
(Zupa) olayÕ oldu. TDP, kesinlikle Torbeú tabirini kabul etmemektedir. Bilindi÷i gibi bu
98
Saraç, “Makedonya”, s.288; Turan, “Makedonya’da Türk VarlÕ÷Õ ve Kültürü”, s.24; (http://
www.tdp.org.mk/Tarihce/Tarihce.htm). Mugbil Beyzat’Õn Makedonya Sosyal Demokratik Partisi’nden
milletvekili adayÕ olmasÕ Türk seçmenini üzmüútür. Beyzat daha sonra görevinden alÕnmÕútÕr. Saraç, a.g.m.,
s.288. Nüfus øtibariyle Türklerin, 7 sandalyeye sahip olmalarÕ gerekir. ÇayÕrlÕ, a.g.m., s.446.
99
(www.tdp.org.mk/Tarihce/Tarihce.htm); Saraç, a.g.m., s.288. TDP’den önce Türklerin kurdu÷u,
“Makedonya Türkleri Demokratik øttifakÕ” adlÕ teúkilatÕn ismi de geçiyor. MandacÕ-Erdo÷an, a.g.e., s.84.
100
Turan, a.g.m., s.24.
101
Saraç, a.g.m., s.288. Ancak TDP, din birli÷i esasÕna dayalÕ ve MüslümanlarÕ bir çatÕ altÕnda toplanmayÕ
hedefleyen Kenan Mazlami’nin genel baúkanÕ oldu÷u “Demokratik Eylem Hak Yol Partisi” ile ittifak
yapmÕútÕr. Turan, a.g.m., s.24; Saraç, a.g.m., s.288.
102
(www.tdp.org.mk/Tarihce/Tarihce.htm)
35
bölgede Makedon hükümeti Torbeú Türklerini zorla Makedonca e÷itimi dikte etmek
istemektedir. Bu olayda TDP, iúi Türkiye’ye toplu göç tehdidine kadar götürdü. Parti
içinden de Torbeúlerin haklarÕ yeterince savunulmadÕ÷Õ eleútirisi geldi. Ancak TDP genel
kurulu, baúkan Saraç’Õn arkasÕnda oldu÷unu göstererek Parti içi muhalefet susturuldu.
TDP, Torbeúlerin Türkçe e÷itim haklarÕnÕn her zaman arkasÕnda durmaya ve savunmaya
devam edegelmiútir. TDP’nin Türklerin haklarÕnÕ aramada mücadele verdi÷i di÷er husus,
Yugoslavya’dan göç edenlerin geride bÕraktÕ÷Õ mallarÕnÕ tekrar elde edebilmesine yönelik
mücadele oldu. Türkler göç ederken ba÷lÕ olduklarÕ belediyeye geride bÕraktÕklarÕ mallarÕ
hususunda hiçbir hak talep etmeyeceklerine dahil imza atmÕúlardÕ. TDP, Makedonya
Cumhuriyeti döneminde bu meselenin takipçisi oldu. Türklere ait mallarÕn geri iade
edilmesi için u÷raú verdi ancak hükümet, kamulaútÕrÕlmÕú mallardan ancak Makedon
103
vatandaúlarÕn faydalanabilece÷i hükmünü getirdi.
Türkiye ile olan iliúkilerine gelince, zaman zaman Türk yetkililerin Makedonya’yÕ
ziyaretleri Türk azÕnlÕ÷a bir destek ve moral gücü kazandÕrmaktadÕr. MakedonyalÕ
Türkler, Türkiye’den Makedon devlet kurumlarÕna daha etkin ve fazla sayÕda katÕlabilmek
için yardÕm beklemektedirler. Ancak Makedonya’da Türkler, varlÕ÷ÕnÕ hissettirmeye,
vatan olarak Makedonya’yÕ kabul etmeye ve Türkiye’ye göçün kesinlikle önünde
durmaya çalÕúmaktadÕr. Saraç bir konuúmasÕ; “Anavatanmz Türkiye Cumhuriyeti
Kalbimizde Taht Kurmutur. Bu taht ykmak isteyenler kim olursa olsun bizim gerçek
dümanmzdr. Biz büyük Türk milletinin bölünmez bir parçasyz anavatanmza
yürekten balyz” úeklinde olmuútur. Bu, Makedonya’daki Türk varlÕ÷ÕnÕn anlamÕnÕ,
104
misyonunu göstermesi bakÕmÕndan öz bir ifadedir.
1999 cumhurbaúkanlÕ÷Õ seçimlerinde TDP, Boris Traykovski’yi destekleyerek seçimi
kazanmasÕna yardÕmcÕ oldu. 2002 parlamento seçimlerinde ise TDP, di÷er azÕnlÕk
partilerinin bir araya gelip “Makedonya øçin Birlikte Koalisyonu” ittifakÕnda yer aldÕ. Bu
seçimlerde TDP, 2 milletvekili ile hükümette çalÕúma ve sosyal güvenlik bakanlÕ÷Õnda
bakan vekilli÷ini almayÕ baúardÕ. Bu üst görevlerin yanÕnda Makedon televizyon ve
radyosunda, Kültür ve TarÕm BakanlÕ’÷Õnda cumhuriyet düzeyinde yöneticilik, Maliye
103
MandacÕ-Erdo÷an, a.g.e., s.85-86.
ÇayÕrlÕ, a.g.m., s.447; Nefi Demirci, “Makedonya, Kosova, Kerkük”, Orkun, sayÕ:98(Nisan 2006), s.1.
TDP baúkanÕ Erdo÷an Saraç Makedonya’daki Türk varlÕ÷ÕnÕ, OsmanlÕnÕn BalkanlarÕ anavatan olarak
bilmesi ve 5,5 yy süren varlÕ÷ÕnÕn bir sonucu olarak tarif etmektedir. Ülker, a.g.e., s.17.
104
36
BakanlÕ÷Õ Vergi ødare Dairesi’nde, M.C. Merkez Halk BankasÕ’nda, Anayasa Mahkemesi
ve Cumhuriyet YargÕçlar Konseyi’nde birer temsilci elde etti.105 En son 5.4.2003’te
Ohri’de yapÕlan TDP’nin 5. ola÷anüstü kurultayÕnda parti, yeni program ve tüzü÷ünü
kabul etti. Bu tüzük ve programla TDP, daha ça÷daú ve demokratik düzeye eriúti. Yeni
tüzük,
“Entelektüel
Konsey”
ve
”KadÕnlar
Aktiv”
teúkilatlarÕnÕn
kurulmasÕnÕ
öngörmektedir. Bu yapÕlarÕn parti içi etkileúimi ve koordinasyonu arttÕraca÷Õ
düúünülmektedir.106
Son olarak Makedonya Türklerinin içte yaúadÕ÷Õ ayrÕlÕklardan bahsetmek yerinde olur.
Özde milli düúünce ve çÕkarlarda birlik olmakla beraber, Türklerin düúünce yapÕlarÕnda
farklÕlÕklarÕn oldu÷unu görüyoruz. Bu bakÕmdan sÕk sÕk Türklerin birlik ve beraberlik
içinde olmalarÕ gerekti÷i siyasiler tarafÕndan dile getirilir. Örne÷in 30.6.2000’de yapÕlan
TDP kurultayÕnda savunulan düúünce, Abdülhakim Hikmet Do÷an E÷itim- Kültür ve
Sanat Merkezi (VakfÕ) baúkanÕ Hamdi Hasan ile TDP genel baúkanÕ Erdo÷an Saraç
arasÕndaki görüú ayrÕlÕklarÕnÕn giderilmesi halinde Türklerin, Makedon Millet Meclisinde
daha güçlü bir úekilde temsil edilebilece÷idir. AynÕ úekilde TDP’den baúka 1999’da
kurulan “Türk Hareket Partisi” ile 2000’de kurulan “Demokratik Müslüman Partisi” Türk
partilerinin birlikte hareket etmeleri gerekti÷ini söylemiúlerdir.
Türk azÕnlÕ÷Õn
Makedonya’da varlÕ÷ÕnÕ sürdürebilmesi davasÕnda her iki muhalif grup birbirini
suçlayarak davaya ihanet etti÷ini söylemektedir. TDP merkezli siyasette taraftar olanlar
Müslüman Türk olarak nitelenirken, di÷er tarafta TDP siyasetine muhalif, kendini
MakedonyalÕ hissedenler kendini MakedonyalÕ Türk olarak görmektedir.
Makedonya’da Türklerin di÷er teúkilatlarÕndan Aziz ùen’in Grostivar’da kurdu÷u
“Güven” Partisi107 ve “ Makedonya Türk Sivil Teúkilatlar Birli÷inden” bahsedebiliriz.
105
(www.tdp.org.mk/Tarihce/Tarihce.htm). TDP’den milletvekili Gayur Saraç ve Kenan Hasip’in yanÕ sÕra
Makedon Dahili Devrimci Örgütü-Makedon Ulusal Birli÷i Demokratik Partisi (VMRO-DPMNE)’den
Adnan Kahil de milletvekili oldu. Oktay, a.g.m., s.149-150.
106
(www.tdp.org.mk/Tarihce/Tarihce.htm)
107
Demirci, a.g.m., s.1; Kut, Balkanlar’da Kimlik ve Egemenlik, s.37. TDP’den görüú ayrÕlÕklarÕ nedeniyle
ayrÕlarak partiyi kurdu. Türk azÕnlÕ÷Õn birlik olmasÕnÕn önündeki hastalÕk olan kiúisel çÕkarlar nedeniyle
partiden ayrÕlmÕútÕr. a.g.e., s.35.
37
24. Makedonya’da Dernekler
Bilindi÷i gibi Makedonya, Balkan SavaúlarÕ sonunda OsmanlÕ hakimiyetinden çÕktÕ.
Bu tarihten II. Dünya SavaúÕna kadar Türklerin siyasi organizasyonlarÕ olmadÕ. YalnÕz
siyasal de÷il sosyal, dil, e÷itim, folklar gibi alanlarda da örgütlenmelerine imkan
tanÕnmadÕ. Bu dönemde 1924’te Üsküpte “Sebat Futbol Klübünü”, 1937’de “Üsküp
Türkleri YardÕm Cemiyeti”nin kurulmasÕnÕ sayabiliriz.108
1940 sonrasÕ dönemde artan Arnavut milliyetçili÷i, Türklere Türkleúmiú Arnavut
yaftasÕnÕn vurulmasÕ ve göçler sonucu nüfusun azalmasÕ gibi olumsuzluklara ra÷men
Türkler, milli kimliklerini korumayÕ bilmiúlerdir. øúte bu milli kimli÷i koruma
düúüncesiyle bir kÕsÕm Türk aydÕnÕ Makedonya’da Türklerin haklarÕnÕ korumak ve
geliútirmek, milli manevi de÷erlerine, örf ve adetlerine sahip çÕkmak amacÕyla 1942’de
“Yücel” teúkilatÕnÕ kurdu109
Savaú sonrasÕ Yugoslavya’da sadece Türk azÕnlÕ÷Õn haklarÕnÕ korumak amacÕyla ortaya
çÕkmÕú olan bu teúkilat, Do÷u-BatÕ bloklarÕ arasÕ rekabet ve Yugoslavya ile Rusya’nÕn
çekiúmesinin kurbanÕ oldu. Teúkilat aleyhine, Yugoslavya’nÕn devlet ve toprak
bütünlü÷ünü hedef alan terörist ve casus bir örgüt ve temel amacÕnÕn Türkiye ile
birleúmek oldu÷u iddiasÕyla hakkÕnda soruúturma baúlatÕldÕ. Yücel teúkilatÕnÕn içinde,
teúkilat aleyhine ileri sürülen suçlamalarÕ destekleyenler ve yönetimin yanÕnda olanlarla,
amaçlarÕnÕn hiç de bölücülük ve terörizm gibi yasa dÕúÕ faaliyetler olmadÕ÷ÕnÕ savunan bir
grup vardÕr. Birinci gruba girenler arasÕnda Mustafa Karahasan, Yücel’in casus, terörist,
anti sosyalist, anti Atatürkçü bir teúkilat oldu÷unu ileri sürmüútür. Bir de di÷er taraf
vardÕr. Yücel davasÕnÕn failleri olarak 1948’de yargÕlanan ve hapis cezasÕna çarptÕrÕlan
Muzaffer Hocao÷lu Yücelin ne oldu÷unu açÕklÕyordu; “Biz herhangi bir istihbarat
servisine hizmet edecek, arada Yunanistan ve Bulgaristan varken Türkiye ile
birlemesinin imkanszln göremeyecek kadar ahmak deildik. Amacmz özellikle
ahalinin yüzde yetmiini bile Türklerin oluturduu Makedonya’nn baz bölgelerinde
Türklere tam eitliin verilmesini, toplumun her hücresine katlmn ahali saysna
108
109
Turan, “Makedonya’da Türk VarlÕ÷Õ ve Kültürü”, s.24.
ÇayÕrlÕ, a.g.m., s.448; Turan, a.g.m., s.24; Oktay, a.g.m., s.138.
38
orantl olmasn salamakt. Ancak aleyhte kimsenin ses çkarmad monte edilmi
durumada, bize aklmzn bir köesini bile igal etmeyen büyük suçlamalar yüklendi.”110
Yine aynÕ davada suçlu bulunarak 7 yÕl hapis yatmÕú Ahmet Yücel de:”Davamzda
hakl olduumuzu bilmesine ramen Yugoslavya’da yaayan Türkler aramzda
duramadlar. Bu da Balkan Savalarndan bu yana Türk ahalinin sürekli hakszla
uram olmasnn sonucu halkn içine güçlü bir endienin, hatta korkunun da diyebilirim
ilenmi olmasndan kaynaklanmt. Geni halk kitleleri dnda, rahatna dükün,
yönetimin elinde kuklalk yapmaktan baka bir ie yaramayan üç be aydnnzdansa, bize
111
kar tavr taknmalarndan baka bir ey beklenemezdi.”
Türklere karúÕ bu komplonun
kurulmasÕ, sosyalist Yugoslavya’da Türk varlÕ÷ÕnÕn yok edilmek istenmesi amacÕyla
hazÕrlanmÕú oldu÷u ve bunun sonucunda da 1950’de Yugoslavya’dan Türkiye’ye göç ile
semerisini verdi÷i anlaúÕlmaktadÕr.
112
Bu davada MakedonyalÕ 17 Türk 1947’de vatana ihanetten suçlu bulundu.
KurucularÕndan ve yöneticilerinden ùuayip Aziz Ali Abdurahman, Nazmi Ömer ve Adem
Ali idam cezasÕna çaptÕrÕldÕ. BazÕlarÕ da yÕllarca hapse mahkum edildiler. Yine bu davada
Makedonya Türklerinin OsmanlÕnÕn varisleri olarak görülmesi, Türklere karúÕ bir antipati
oluúmasÕna, Türk karúÕtÕ söylemlerin güçlenmesine neden oldu. Bu nedenledir ki 1948
sayÕmÕnda ço÷u Türk kendini Arnavut olarak yazdÕrdÕ.
113
Komünizm döneminde Türklerin di÷er teúkilatlarÕna gelince bu dönemde kültür-sanat
derneklerinin kuruldu÷unu görüyoruz. Bunlar Üsküp’te “Yeni Yol” kültür sanat derne÷i”,
“Orhan Veli KanÕk” sanat klübü”, Kalkandelen’de “Yeni Hayat” kültür sanat derne÷i”,
Gostivar’da “Güven” kültür sanat derne÷i, Ohri’de “Kardeúlik”, 1946’da “Zafer” kültür
ve spor kulübü, 1948’de “Üsküp Türk Kültür ve Sanayi-i Nefise Cemiyeti”, “AltÕn
Parmaklar”, “YukarÕ Banyitsa” kültür sanat grubu(Gostivar belediyesi), “KocacÕk” folklor
grubu(Debre belediyesi), “Gönül” kültür-sanat derne÷i(Struga belediyesi), “KardeúlikBirlik”
110
sanat
derne÷i(Ohri
belediyesi),
“Kardeúlik”
kültür-sanat
derne÷i(Resne
Suat Ergüllü, “Yücel yada FÕrsattan Yararlanmak”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:110-111(MayÕsHaziran1992), s.36.
111
a.g.m., s.36.
112
a.g.m., s.37.
113
Oktay, a.g.e., s.138; Kut, Balkanlarda Kimlik ve Egemenlik, s.228; Turan, a.g.m., s.24.
39
belediyesi), Bahçebosu köyü “Yeni Gün” kültür sanat derne÷i(Valandova Belediyesi) ve
“Yeni Sevda” kültür sanat derne÷idir. Bu kuruluúlar, Türk kültürünün geliútirilmesi ve
gelecek nesillere aktarÕlmasÕ ve Türkleri bir çatÕ altÕnda toplama amacÕnda olmuúlardÕr.
Ancak göç olgusu derneklerin faaliyetlerine darbe vuran önemli bir unsur olmuútur.114
Günümüzde ise Üsküp’te “Türk Kültür Merkezi”, “Türk øú AdamlarÕ Birli÷i”,
Gostivar’da “Türk AydÕnlar Cemiyeti”, ÇalÕklÕ’da “Bahar”, Konçe’de “Karacao÷lan”,
Buçim’de “AúÕk Veysel”, Radoviú’te “Zeyni Bey”, Dedeli’de “Ufuk”, Üsküp’te Matükat,
Vrapçiúte “Millenium” ve Gostivar’da Abdülhakim Hikmet Do÷an E÷itim, Kültür ve
Sanat merkezi kuruluúlarÕ mevcuttur. Sonuncusu Makedonya’daki Türk kuruluúlarÕ
arasÕnda önemli bir yere sahiptir. Türk azÕnlÕ÷Õn e÷itim, kültür ve sanat alanlarÕnda
seviyesini yükseltmek amacÕyla 27.11.1997 yÕlÕnda kuruldu. BaúkanlarÕndan Hamdi
Hasan ve FadÕl Hoca yönetiminde Merkez, çeúitli kurslar, konferanslar, sempozyumlar
düzenlemekte, yaptÕklarÕ araútÕrmalar sonucu kitap ve raporlar yayÕnlamaktadÕrlar. AyrÕca
Makedonya’da okuyan Türk ö÷rencilerine ve Do÷u Makedonya Türklerine burs sa÷lamak
gibi hizmetleri de vardÕr.
114
115
Turan, “Makedonya’da Türkler”, s.183; Türk kimli÷ini komunizme ve SlavlÕ÷a karúÕ korumuú olan
Yücel TeúkilatÕ ayrÕca Türkçe gazete çÕkarmÕú, Türk okullarÕ ve Türk ö÷retmeni yetiútirme kurslarÕ açmÕútÕr.
ÇayÕrlÕ, a.g.m., s.449. Celal Tuna, “Türk Kültür ve Ö÷renim KurumlarÕ”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:78(Eylül
1989), s.33-34.
115
ÇayÕrlÕ, a.g.m., s.449; Turan, a.g.m., s.183. YukarÕda Komünizm döneminde geçen dernek isimleri
günümüz MakedonyasÕ’nda tekrarlanmadÕ. ADEKSAM’Õn yayÕnlarÕ arasÕnda úunlar gösterilebilir. FadÕl
Hoca(Proje Koordinatörü), Makedonya Devlet OrganlarÕnda, Kamu KuruluúlarÕnda ve E÷itim Sisteminde
Türklerin KatÕlÕm OranÕ øle ølgili Mukayese ÇalÕúmasÕ, Gostivar, 2001 ve Hamdi Hasan, Makedonya’da
Türkçe E÷itim ve Abdülhakim Hikmet Do÷an, Üsküp, 1998.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
3. YUNANSTAN
Yunanistan, Balkanlar’da OsmanlÕ’dan en erken ayrÕlan devlet olmuútur. 1829 Edirne
anlaúmasÕ ile ba÷ÕmsÕzlÕ÷ÕnÕ kazanan Yunanistan’Õn 1830 Londra Protokolüyle
ba÷ÕmsÕzlÕ÷Õ onaylanmÕú oldu. Bu tarihten sonra Yunanistan dÕú siyasetini OsmanlÕ
Devleti aleyhine geniúlemek üzerine kurdu ve 1947 Paris anlaúmasÕna dek beú kez
geniúledi. ølk kuruldu÷unda Peloponez yarÕm adasÕndan müteúekkil küçük bir devlet olan
Yunanistan, son geniúleme halkasÕyla Ege Denizi ve adalarÕnÕn ço÷una hakim, Ege
Makedonya’sÕ, BatÕ Trakya ve Arnavutluk sÕnÕrÕna de÷in geniú topraklara hakim oldu.
Kaybedilen bu yerlerde geniú bir Müslüman nüfus hakimdi. Yunan yönetimine geçen bu
Müslüman nüfusun statüsü de de÷iúmiú oldu. Buradan 1913 Atina anlaúmasÕ, 1920 Yunan
Sevri, 1923 Lozan anlaúmasÕyla Müslüman Türk nüfusun statüsü tespit edildi. Bu arada I.
Dünya SavaúÕ sonrasÕ dönemde Yunanistan birçok iç karÕúÕklÕklar yaúadÕ. KrallÕk rejimi,
totaliter yönetimler, iç savaúlar gibi dönemler geçirdi. Bu dönemlerde Türk azÕnlÕk
nispeten kendisine sa÷lanan hukuka göre yaúamÕnÕ sürdürdü. Yunan iç savaúÕnda
devletine sadakat gösterdi. Bunun yanÕnda Türkiye de maddi yardÕmlarla Yunanistan’a
destek oldu . øki savaú arasÕ dönemde Türkler teúkilatlandÕlar. Birbirlerine sahip çÕktÕklarÕ
øskeçe Türk Birli÷i, Gümülcine Türk Ö÷retmenler Birli÷ini kurdular. II. Dünya SavaúÕ
sonrasÕ yine Türk-Yunan iliúkileri normal seyrinde devam etti. Hatta bu dönemde
Gümülcine’de 1952’de Celal Bayar Lisesi, øskeçe’de 1965’de Muzaffer Salih Lisesi
açÕldÕ. KÕbrÕs buhranÕnÕn baúlangÕcÕ olan 1963 yÕlÕna kadar olan bu dönem, Türk azÕnlÕ÷Õn
durumunu özlemle anaca÷Õ bir devir oldu. 1951 Kültür anlaúmasÕ çerçevesinde
Türkiye’den kontenjan ö÷retmenler Yunanistan’a gönderildi. 3065/1954 sayÕlÕ yasa ile
Türk okullarÕnda Müslüman yerine Türk yazÕlÕ levhalar kullanÕldÕ. 6-7 olaylarÕ bile TürkYunan iliúkilerindeki bahar havasÕnÕ bozamadÕ. Bu dönemde olumlu iliúkilerin seyrinde
Mareúal Papagos’un ve Menderes yönetiminin ikili iliúkilere gösterdi÷i hassasiyeti
41
belirtmeliyiz.116 Ancak KÕbrÕs geliúmelerine paralel olarak Türk-Yunan iliúkileri sorunlu,
sÕkÕntÕlÕ, çözümsüz ve tavizsiz bir döneme girdi. Öyle ki bu durum günümüze kadar
devam etmektedir. 1967’de Yunanistan’da askeri diktatörlük dönemi baúladÕ ve 1974’e
dek sürdü. Bu dönemde Türk azÕnlÕ÷Õn yöneticileri -kendi haklarÕ oldu÷u halde- Yunan
Yönetimi tarafÕndan atanmaya baúlandÕ. Mesela, 1973’de bir Çingene Müslüman’Õ olan
Ahmet Damato÷lu Dimetoka müftüsü atandÕ. 1967’de øskeçe’de dinsel örgütlerin yönetim
konseyi baúkanlÕ÷Õna yine Müslüman olmayan bir kiúi getirildi. BatÕ Trakya Müslüman
Türk nüfusunun yo÷unlu÷unu azaltmak için Ulahlara yakÕn Sarakatsanilerin BatÕ
Trakya’ya yerleúmeleri teúvik edildi.
117
Bu dönemde Türk derneklerinin yönetim kurullarÕ
feshedildi, 1260/1972 sayÕlÕ yasa ile úehir, köy vb. yerlerin haberleúme, yazÕúma, basÕnda,
teúkilatlarda Türkçe adlarÕn kullanÕlmasÕ hapis veya para cezasÕna çarptÕrma ile
yasaklandÕ. AzÕnlÕk cemaati yönetim kurullarÕnÕn fesedilmesi ve okul encümenleri
seçimlerinin yapÕlmasÕ yasaklandÕ÷Õ gibi bu kurullar Cunta tarafÕndan atanmaya baúlandÕ.
AzÕnlÕk e÷itiminin kontrolü Yunan yönetimine geçti. Türkiye’den kontenjan ö÷retmen
gelmesi yasaklandÕ ve gelen kitaplara el kondu.118
1974 KÕbrÕs BarÕú HarekatÕ ve arkasÕndan Cunta askeri yönetiminin sona ermesi ile
Yunanistan’a gelen demokratik idare ilk baúta Türk azÕnlÕ÷ÕnÕn durumunu düzeltecek gibi
görünmüúse de durum hiç de böyle olmadÕ. Türkiye’nin KÕbrÕs’a asker çÕkarmasÕ dünyada
úok etkisi yaptÕ. Özellikle Yunanistan’da KÕbrÕs Sendromu oluútu. Bu durum Türklerin
durumunu da bundan sonra kolay kolay düzelmeyecek bir devreye soktu. Yunan
yönetiminin baskÕlarÕ daha da arttÕ. Bu baskÕlara dayanamayan Türk azÕnlÕk çareyi malÕnÕ
mülkünü yok pahasÕna satarak Türkiye’ye göç etmekte buldu. Bundan sonra Yunanistan
BatÕ Trakya’da asimilasyon, olmazsa göç ettirmeyi amaç edinen bir politika izlemeye
baúladÕ.
119
økili iliúkilerdeki diplomasÕ gelene÷inden uluslararasÕ diplomatik iliúkilerde nezaket
kurallarÕ gere÷inden olsa gerektir, BatÕ Trakya Türküne baskÕlarÕn arttÕ÷Õ 1974 sonrasÕ
116
BaskÕn Oran, Türk-Yunan iliúkilerinde BatÕ Trakya Sorunu, Mülkiyeliler Birli÷i VakfÕ Yay, Ankara,
1986, s.147; IúÕk SadÕk Ahmet, “BatÕ Trakya’da Mevcut Durum”, Milletten Aznla Yolculuk DünüBugünü-Gelecei le Bat Trakya Türklüü, haz., Mustafa Kahramanyol, ATO-Türk OcaklarÕ Genel
Merkezi, Ankara, 2003, s.25.
117
Poulton, a.g.e., s.222.
118
Oran, a.g.e., s.75-77.
119
Hülya Emin, “BatÕ Trakya’da Türk VarlÕ÷Õ”, Balkanlar’da Türk Kültürünün Dünü-Bugünü-Yarn
Uluslararas Sempozyumu, Bursa, 2002, s.160
42
dönemde Mart 1978’de Türk ve Yunan baúkanlarÕ Montreux’de zirve toplantÕsÕnda bir
araya geldi. YayÕnlanan bildiride “iki baúbakan arasÕnda dostane ve samimi bir diyalog
kuruldu÷u ve diyolo÷un sürdürülmesine karar verildi÷i” açÕklandÕ. Baúbakan Ecevit, sanki
BatÕ Trakya Türklerine yapÕlanlarÕ göz ardÕ edercesine yaptÕ÷Õ açÕklamada, Türk azÕnlÕ÷Õ
meselesini ele aldÕklarÕnÕ ve Yunan hükümetinin konuyla ilgilenece÷ini açÕklÕyordu.
Ecevit ;”Bat Trakya Türkleri için Yunanistan Babakan Karamanilis’le Montreux’de
anlamaya vardk” diyordu. øúte bu diplomasÕ anlayÕúÕnÕn, beklide Türk azÕnlÕ÷Õn
mukadderatÕnÕ etkileyen önemli bir unsur oldu÷unu söyleyebiliriz. 120 Halbuki bu
anlaúmadan kÕsa bir süre sonra Londra’da 27 øslam ülkesinin katÕlÕmÕ ile gerçekleúen
UluslararasÕ øslam Ülkeleri konferansÕnda BatÕ Trakya’da Türklere yapÕlan baskÕlarÕn
kÕnanmasÕnÕn da bulundu÷u 24 karar tasarÕsÕ kabul edildi. 121 Yine Avrupa øslam
Konseyinin Londra’da düzenledi÷i “øslam AzÕnlÕklarÕ MilletlerarasÕ KonferansÕ” sonunda
yayÕnlanan ortak bildiride de BatÕ Trakya Müslüman Türk azÕnlÕ÷Õna yapÕlan baskÕlar
kÕnandÕ.122
BatÕ Trakya Türklerine yapÕlan bir çok baskÕ ve insan haklarÕ ihlalleri vardÕr. Ancak bu
haksÕzlÕklar iki øngiliz parlamenterinin ilgisini çekti. Muhafazakar partiden John David
Taylor ve ba÷ÕmsÕz milletvekili Ian Baisleyh, Avrupa Parlamentosu’nun Strasburg’daki
toplantÕsÕnda bu konuyu gündeme taúÕdÕlar ve bu yönde bir karar alÕnmasÕ çabasÕ içine
123
girdiler.
Yunanistan’da 1970’li yÕllar Yeni Demokrasi Partisi ve Konstantin Karanamilis
liderli÷inde geçti ve Türk azÕnlÕk bu iktidardan maddi ve manevi bir çok baskÕ gördü.
AzÕnlÕk insanÕ 1984 seçimlerinde ise e÷itim-ö÷retimdeki engellemeler, ruhsat almadaki
sÕkÕntÕlar, gayr-i menkul satÕn alamama, inúaat yapamama, ekonomik baskÕlar gibi insan
haklarÕ ihlallerini Pasok Partisi’nden görmeyece÷i umuduyla bu partiye yüklendi. Ancak
görüldü ki Yunanistan’Õn BatÕ Trakya politikasÕ parti politikasÕndan öte bir devlet
politikasÕydÕ. 124
120
AyÕn Tarihi(Mart 1978)
AyÕn Tarihi(MayÕs 1979)
122
AyÕn Tarihi(Nisan-1980)
123
“BatÕ Trakya DavasÕ Avrupa Parlamentosu’nda”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:1(Nisan 1983) s.16-17.
124
BatÕ Trakya’da insan haklarÕ ihlalleri için bkz., “BatÕ Trakya’da Zulümler DurdurulmalÕdÕr”, Yeni Bat
Trakya, sayÕ:42(Eylül 1986), s.25-28; Halit Eren, BatÕ Trakya Türkleri, østanbul, 1977, s.91-110; MandacÕErdo÷an, a.g.e., s.8-18; Turgay Cin, Yunanistan’daki Müslüman-Türk AzÕnlÕ÷Õn Din ve Vicdan Özgürlü÷ü,
121
43
Bir Avrupa Birli÷i ülkesi olan, demokrasinin beúi÷i, Avrupa kültürünün temellerinin
arandÕ÷Õ Yunanistan’da azÕnlÕk haklarÕnÕn alenen hiçe sayÕlmasÕ elbetteki uluslararasÕ
camianÕn da tepkisini çekecektir. Merkezi New York’ta bulunan ønsan HaklarÕ øzleme
Örgütü, BatÕ Trakya’da yaúayan 130 bin Türk asÕllÕ insanÕn soykÕrÕm tehlikesi ile karúÕ
karúÕya oldu÷unu bildirerek acil önlem alÕnmasÕnÕ istedi. Avrupa Toplulu÷u tarafÕndan
Barcelona üniversitesi profesörlerinden Miguel Siguana’ya hazÕrlatÕlan raporda da
Yunanistan, Türk azÕnlÕ÷Õna insancÕl davranmamakla suçlandÕ. ønsan HaklarÕ øzleme
Örgütü’nün raporundan da “ Türk azÕnlÕ÷Õn siyasi ve sosyal haklarÕnÕn kabul edilmesi,
seyahat özgürlü÷ünün kÕsÕtlanmamasÕ, satÕn alma haklarÕnÕn tanÕnmasÕ, meslek tahdidi
konmamasÕ, yayÕn organlarÕ konusunda özgürlük getirilmesi” gibi istekler yer aldÕ.125
Yine AB tarafÕndan hazÕrlanan “Balkanlar’da Tamamlanmayan BarÕú” baúlÕklÕ raporda,
Yunanistan’Õn azÕnlÕklara baskÕ yaptÕ÷Õ vurgulanarak Atina yönetimi suçlandÕ. Raporda
BatÕ Trakya’daki baskÕlarÕn çok büyük boyutta oldu÷u, Yunan yönetiminin azÕnlÕklara
haklarÕnÕ yeterince vermedi÷ine dikkat çekildi.126 BatÕ Trakya Türkünün sesi Amerikan
Kongresinde de duyuldu. BatÕ Trakya Türklerini temsilen DanÕúma Kurulu üyesi av.
Adem Bekiro÷lu kongre oturumda bir konuúma yaptÕ.127
30. Yunanistan’n Bat Trakya Politikas ve Aznlklara Bak Açs
BatÕ Trakya Türklerinin hak arama davasÕnda verdi÷i mücadele, bunu dünya
kamuoyuna duyurmasÕ, Yunanistan için adeta boú bir u÷raú gibidir. Çünkü Yunan
hükümetleri ve devlet politikasÕ BatÕ Trakya Türklerine yapÕlan baskÕlarÕ ya
reddetmektedir yada hiçbir savunma yapmadan østanbul’daki koca Rum azÕnlÕ÷Õn azala
azala birkaç bin kiúiye indi÷ini ve mütekabiliyet esasÕnÕn ortadan kalktÕ÷Õ savÕnÕ ileri
Seçkin Yay, Ankara, 2003, s.255-267; Zerrin Balkaç, “BatÕ Trakya Türkleri”, Türkler, ed., Hasan Celal
Güzel-Kemal Çiçek-Salim Koca, c.20, Yeni Türkiye Yay, Ankara, 2002, s.480-486; “Yunan Maliyesi ve
BatÕ Trakya Türkleri”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:19(Ekim 1984), s.39; “BatÕ Trakya’da 30 Türk Köyü
Haritadan Siliniyor”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:71(ùubat 1989), s.3-6; “BatÕ Trakya’da Türk Arazileri Gasp
Ediliyor”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:108-109(Mart-Nisan 1992), s.2; Süleyman Sefer Cihan, “BatÕ Trakya
Türkleri Feryat Ediyor: Bizi KurtarÕn”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:141(KasÕm-AralÕk 1996), s.1.
125
“BatÕ Trakya’da Zulümler Devam Ediyor”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:94(Ocak 1991), s.17.
126
“Atina’ya BatÕ Trakya Darbesi”, Yeni Bat Trakya, say:145(Temmuz- A÷ustos-Eylül 1997), s.2, Yine
baúka uluslararasÕ raporlarla da azÕnlÕklarÕn durumuna dikkat çekildi. Bunlardan øngiltere Müslüman
Örgütler Birli÷i (UMO)’nun raporu için bkz., “Yunanistan BatÕ Trakya Türklerinin HaklarÕnÕ Çi÷niyor”,
Bat Trakya’nn Sesi, sayÕ:37(AralÕk 1991), s.7; Helsinki øzleme Komitesinin raporu için bkz., “YunanlÕlar
Türklere KarúÕ ÖnyargÕlÕ”, Bat Trakya’nn Sesi, sayÕ:16-17(Mart-Nisan 1990), s.16.
127
ørfan Cihan, “BatÕ Trakya Sorunu ABD Kongresinde”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:137(Mart-Nisan 1996),
s.7.
44
sürmektedir.128 Lozan’da BatÕ Trakya’daki Türklerden Müslüman diye söz edilmesi BatÕ
Trakya sorunun kÕrÕlma noktalarÕndan birini oluúturur. Yunan iddialarÕ buradan hareketle
BatÕ Trakya’da Türk yok, Müslüman ahali var diyebilmektedir. Her ne kadar BatÕ
Trakya’da Celal Bayar Türk Lisesinin açÕlmasÕ, Mareúal Papogos zamanÕnda “AzÕnlÕk
OkullarÕ E÷itim Kanunu”nun yürürlü÷e girmesi ile okullara Türk yazÕlÕ levhalar asÕlmÕúsa
da Yunanistan, BatÕ Trakya’da Türklerin varlÕ÷ÕnÕ kabul etmemektedir.
129
Buradan
hareketle Yunanistan, BatÕ Trakya Müslüman azÕnlÕ÷ÕnÕ üç gruba bölmektedir. Türkler,
Pomaklar, Çingeneler. Türkçe konuúan halk için Türk kelimesini kullanmak suç
sayÕlmaktadÕr. Çünkü 1986’da Trakya mahkemesinde, 1988’de de Yunan Yüksek
mahkemesinde görülen davalarda Türkiye’de yaúayan halkÕn Türk olarak adlandÕrÕldÕ÷Õ ve
bu nedenle Yunanistan’da yaúayan MüslümanlarÕn Türk olarak nitelendirilmesinin
130
sakÕncalÕ÷Õ olaca÷Õ kararlaútÕrÕlmÕútÕr.
YunanlÕlarÕn BatÕ Trakya politikasÕndaki söylemi ise, “kendilerini Türk hissedenler
Meriç’in öbür tarafÕna” úeklinde olmuútur. UluslararasÕ ve ikili anlaúmalarda Yunan
vatandaúÕ kabul edilmiú olan Türk azÕnlÕk kendi topraklarÕndan atÕlmak istenmektedir. 131
Yunan hükümeti, BatÕ Trakya sorunu ile ilgili özel olarak bu bölgeye yönelik politikalar
geliútirmek için Kuzey Yunanistan BakanlÕ÷Õ altÕnda bir de bakanlÕk kurmuútur. Türklerin
hak ve hukuklarÕnÕn sÕnÕrlandÕrÕlmasÕ, bu bölgeden kaçÕrÕlmasÕ bakanlÕ÷Õn faaliyetleri
arasÕndadÕr.132 DahasÕ Gümülcine konsoloslu÷u, bölgenin düzenini bozmaya amaçlayan
Türk ajanlarÕnÕn merkezi olarak görülmekte, Ankara’nÕn bu konsolosluk vasÕtasÕyla
tehlikeli oyunlar içersinde oldu÷u ifade edilerek hükümetin ve YunanlÕlarÕn uyanÕk
olmalarÕ istenmektedir. Yunan dÕúiúleri bakanÕ Teodoros Pangalos da, BatÕ Trakya’yÕ
ziyaretinde Gümülcine konsoloslu÷una tehditler ya÷dÕrdÕ. BurayÕ Yunanistan’Õn
128
Oran, a.g.e., s.152-153.
Süleyman Sefer Cihan, “Yunanistan’da Türk Yokmuú”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:56KasÕm 1987), s.3-4.
Gümülcine üniversitesi ö÷retim üyesi Prof. Yannis Valikanis Yunan tezini savunarak, “Lozan anlaúmasÕnda
Türkler de÷il Müslümanlardan söz edilir” demektedir. Onlar Yunan vatandaúÕdÕr ve sÕradan bir Yunan
vatandaúÕndan daha çok koruma altÕndadÕrlar. Bu nedenle BatÕ Trakya’da yaúayan azÕnlÕktaki Türklerden
söz etmek yanlÕútÕr. “BatÕ Trakya’da Türk azÕnlÕ÷Õ yoktur”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:60(Mart 1988), s.13;
19.11.1987 tarihli Yunan hükümet sözcüsü Yuannis Runbatis ,“BatÕ Trakya’da Türk yok” demektedir.
Cihan, a.g.m., s.3.
130
Süleyman Sefer Cihan, “Meriçin Öte YakasÕ: BatÕ Trakya”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:184(2004), s.7.
Modern Yunanistan’da Türk sözcü÷ü Türk yurttaúÕnÕ, Türkçe konuúan birini ve øslam dininden olanÕ
anlatmak için kullanÕlÕr. J.M. Wagstaff, “Yunanistan’Õn Türk Dili Konuúan HalklarÕ”, Dünya’da Türkler,
ed., Margaret Bainbridge, çev., M. HarmancÕ, Say Yay, østanbul, 1995, s.129.
131
“Davet ve Protesto”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:60(Mart 1988), s.14.
132
AnÕl Çeçen, “BoúaltÕlan BatÕ Trakya”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:58(Ocak 1988), s.13.
129
45
menfaatlerine karúÕ faaliyette bulunmakla suçladÕ.133 BatÕ Trakya Türkü hiçbir úekilde
irredentist politikalar gütmedi÷i ve sadece anlaúmalarÕn verdi÷i haklarÕnÕ ve hukukunu
kullanabilme çabasÕ içerisindeyken Yunan basÕnÕ, BatÕ Trakya konusunda Atatürk’ün eski
planÕ; “Önce bölgeyi özerk bir bölge yap, sonra bir fÕrsatÕnda Türkiye’ye kat politikasÕ”
gütmeye baúladÕ÷ÕnÕ yazmÕútÕr.134 Temelde Yunanistan, BatÕ Trakya sorununu bir iç sorun
olarak addetmiútir. Avrupa ekonomik toplulu÷una girmenin de verdi÷i rahatlÕkla Türk
düúmanlÕ÷Õ ve Türk fobisi üzerine kurulu bir iç ve dÕú politika ile Yunanistan, kimlik
inkarÕ úeklinde bir siyaset yürütmektedir. YalnÕz Türkler için de÷il ülkede yaúayan
Makedon, Arnavut, Ulah, Yahudi, Çingene, Pomak azÕnlÕk içinde aynÕ úey söz konusudur.
Görüldü÷ü gibi Yunanistan, çok etnisiteli bir devlet görünümündedir. DolayÕsÕyla
Yunanistan’da azÕnlÕklar, zafiyet unsuru olarak görülüyor. Bunun üstesinden gelebilmek
için de Yunan yönetimi, Yunanistan’da yaúayan herkesi köken itibariyle Helenler veya
YunanlÕlar olarak tanÕmlamaktadÕrlar.
135
Yaúlanan Yunan nüfusu dolayÕsÕyla Avrupa’nÕn güvenli÷i açÕsÕndan Yunanistan,
homojen bir millet oluúturma gayreti içersindedir. BatÕ Trakya’nÕn da jeopolitik konumu
nedeniyledir ki bir gün, BatÕ Trakya Türklerinin Türkiye ile birleúece÷i korkusu hakimdir.
Yunanistan, azÕnlÕklarÕ, dÕú ba÷lantÕlarÕ nedeniyle içteki düúmanlar olarak görmekte ve bu
olguyu sürekli canlÕ tutmaktadÕr.
136
Yunanistan tek uluslu, tek kültürlü millet olma
iddiasÕnÕn arkasÕnda Yunan Megali ødea’sÕnÕ aramak gerekir. Bu, kuruluúundan buyana
evrensel bir Yunan kimli÷i oluúturma amacÕnÕn bir sonucudur. 137
133
AyÕn Tarihi(Temmuz 1998); Ali Balkan Metel, “Yunan, øskeçe Müftüsü Mehmet Emin A÷a’ya Suikast
YaptÕ”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:176(2003), s.6,; MandacÕ-Erdo÷an, a.g.e., s.8.
134
“øslam DünyasÕ BatÕ Trakya Türklerine Sahip ÇÕkÕyor”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:75(Haziran 1989), s.22.
BatÕ Trakya Türk basÕnÕ için de bkz., Halit Eren, “BatÕ Trakya’da Türkçe Süreli Neúriyat Üzerine(19231988”, Bat Trakya’nn Sesi, sayÕ:6(Eylül-Ekim 1988), s.18-23; Adil Özgüç, BatÕ Trakya Türkleri, Kutlu÷
Yay, østanbul, 1974, s.117-131; Hülya Emin, “Günümüzde BatÕ Trakya Türk BasÕnÕ ve SorunlarÕ”,
Avrupa’da Türkçe YayÕnlar Sempozyumu, Hollanda Türk Akademisyenler Birli÷i VakfÕ Yay, Amsterdam,
1996, s.27-30.
135
AyÕn Tarihi(Haziran 1988); Hatipo÷lu, Yunanistan’da Etnik Gruplar ve AzÕnlÕklar, s.5; Erol Kurubaú,
“Türk Yunan øliúkilerinde Neo-Detant Dönemi ve øliúkilerinin Gelece÷i”, Birgül Demirtaú Coúkun vd.,
Türkiye-Yunanistan Eski Sorunlar Yeni ArayÕúlar, ASAM, Ankara, 2002, s.8; Hatipo÷lu, a.g.e., s.21.
136
Osman Metin Öztürk, “BatÕ Trakya’da Muhtemel Çözümler”, Milletten AzÕnlÕ÷a Yolculuk DünüBugünü-Gelece÷i øle BatÕ Trakya Türklü÷ü, haz., Mustafa Kahramanyol, ATO-Türk OcaklarÕ Genel
Merkezi, Ankara, 2003, s.44.
137
Damla Aras, “Yunanistan’daki: Slav-Makedon AzÕnlÕ÷Õ ve SorunlarÕ”, Makedonya Sorunu Dünden
Bugüne, der., M. Murat Hatipo÷lu, ASAM, Ankara, 2002, s.95.
46
Yunanistan AB’nin sosyal, refah, e÷itim, ekonomi, tarÕm ve alt yapÕ gibi hizmetlerin
geliútirilmesi gibi projelerini BatÕ Trakya’ya yansÕtmamaktadÕr. AzÕnlÕ÷Õ, halinden úikayet
etmeyecek asgari ve uyuúuk bir yaúam seviyesinde bÕrakmÕútÕr. AzÕnlÕk insanÕ böylece
günübirlik yaúamakta, gelece÷e yönelik birikim yapmamaktadÕr. AzÕnlÕ÷Õn bu durumunu
dile getiren TC. BaúbakanÕ Demirel’in; “BatÕ Trakya’da insan haklarÕ çi÷nenmektedir”
sözü Yunanistan tarafÕndan tepkiyle karúÕlandÕ. Türkiye’nin bu gibi söylemlerden
vazgeçmesi gerekti÷i, insan haklarÕ konusunda söz söylemeye hakkÕ olmadÕ÷Õ öne
sürüldü. Yine TC. cumhurbaúkanÕ Turgut Özal’Õn BatÕ Trakya söylemlerini Yunan
baúbakanÕ Konstantin Miçotakis tehdit olarak algÕlamÕútÕr. Türkiye’de iç sorunlarÕn dÕú
politika malzemesi yapÕldÕ÷ÕnÕ söylemiútir.138
So÷uk savaú sonrasÕ dünyanÕn kavuútu÷u yeni düzeninde demokratik, özgürlükçü,
insan haklarÕnÕn savunucusu Avrupa’da bulunan Yunanistan, azÕnlÕk politikasÕnÕ
de÷iútirmeye baúladÕ. YÕllarca azÕnlÕ÷Õ yok etme siyasetinin bir sonuç vermedi÷i ortaya
çÕkÕnca bir takÕm haklar az da olsa verilmeye baúlandÕ. ønsan haklarÕ ihlalleri Yunanistan’Õ
uluslararasÕ alanda zor durumda bÕraktÕrÕyor, BatÕlÕ bir ülke olmaktan uzaklaútÕrÕyordu.
Bunu gören ve anlayan Yunanistan, ekonomik, sosyal, siyasi baskÕlarÕ tedricen azaltmaya
baúladÕ. KasÕm 1995’de AB’nin baskÕsÕ üzerine 50 yÕldan beri devam eden yasak bölge
uygulamasÕ kalktÕ. 1955’den buyana binlerce Türk’ün vatandaúlÕktan atÕlmasÕna neden
olan Yunan anayasasÕnÕn 19. maddesi iptal edildi. AzÕnlÕ÷Õn gayrimenkul edilebilmesi,
evine onarabilmesi, dükkan açabilmesi, Türk ö÷rencilerinin Yunan üniversitelerine
alÕnabilmesi sa÷landÕ.
139
Bunun yanÕnda Türklerin kendi temsilcilerini seçip meclise
gönderebilmeleri engellenmekte, Yunan yönetiminin istedi÷i müftüleri atayabilmesi
devam etmekte, Türkçe ö÷retecek ö÷retmen sÕkÕntÕsÕ, dil, din, kültür ve vakÕflar gibi can
140
alÕcÕ hususlarda ayrÕmcÕlÕklar, hak ihlalleri sürmektedir.
BatÕ Trakya Türklerinin sorunlarÕ yÕllardÕr devam etmektedir ve bunlar kronik bir hal
almÕútÕr. Bu sorunlarÕn bazen üstüne gidildi÷i zamanlar oldu÷u gibi ço÷u zaman da
görmezden gelinmektedir. Nitekim øskeçe seçilmiú müftüsü M. Emin Aga ile yapÕlan
138
AyÕn Tarihi(MayÕs 1991); AyÕn Tarihi(Haziran 1991); IúÕk SadÕk Ahmet, “BatÕ Trakya’da Mevcut
Durum”, s.26.
139
AyÕn Tarihi(KasÕm 1995); AyÕn Tarihi(Haziran1998); Cihan, “Meriçin Öte YakasÕ”, s.14; Kurubaú,
a.g.m., s.16-17; NazÕm Kemal ùen, “øbrahim Onsuno÷lu: BatÕ Trakya Türkleri ønsanÕ HaklarÕnÕ Almaya
KararlÕdÕr”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:147(Ocak-ùubat 1998), s.11.
140
“Aga: Yunan Benden øntikam AldÕ”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:176(2003), s.14-15; Cihan, a.g.m., s.14.
47
röportajda A÷a, Avrupa konseyine çÕktÕklarÕnÕ ve oradan aldÕklarÕ cevabÕn ise;”
Yunanistan’a problem çkaryorsunuz, zorluk çkaryorsunuz” úeklinde oldu÷unu
söylemektedir. Avrupa Birli÷i de sorunlarÕn farkÕnda olmasÕna ra÷men üzerine fazla
düúmemektedir. 141 Yunan siyasileri tarafÕndan BatÕ Trakya sorununa ilginç ve gerçekçi
yaklaúÕmlar da bir aradadÕr. Konstantin Miçotakis, kaderine terk edilen bu bölgede
Müslüman Türk azÕlÕ÷ÕnÕn bazÕ haksÕzlÕklara u÷radÕ÷ÕnÕ, ancak bunlarÕn bilinçli ve kasÕtlÕ
olmadÕ÷ÕnÕ söylerken, Gümilcine valisi Aris Yanakidis, Türklerin kimlikleriyle gurur
duymalarÕ gerekti÷ini, haklarÕnÕn oldu÷unu bilmelerini, Yunan yönetimin en basit haklarÕ
dahi Türklere vermekten imtina etti÷ini ve siyasilerin bu davranÕú ve uygulamalardan
utanç duymalarÕ gerekti÷ini söylemiútir. Yunan dÕúiúleri bakanÕ Yorgo Papandreu da Türk
azÕnlÕ÷a geçmiúte ayrÕmcÕlÕk yapÕldÕ÷ÕnÕ belirterek; “Bir azÕnlÕ÷Õn sÕnÕr bölgesinde
bulunmasÕnÕn tehlikeli olabilece÷i duygusu vardÕ. Bunun sonucunda da azÕnlÕk tecrit
ediliyordu” demiútir.142
31. Türk Kelimesine Getirilen Yasaklar
Yunan ÕrkçÕlÕ÷Õ, Yunanistan’daki etnik gruplarÕn öz kimliklerini kullanmalarÕna izin
vermez. KasÕm 1987’de Yunan hükümet sözcüsü Yannis Rubattis, Türkiye DÕúiúleri
BakanlÕ÷Õ sözcüsü ønal Batu’nun; “ Türkiye’nin BatÕ Trakya Türklerine baskÕ yapan
Yunanistan’dan alÕnacak demokrasi dersi yoktur” sözlerine karúÕlÕk, “Yunanistan’da Türk
de÷il sadece Müslüman azÕnlÕ÷Õn oldu÷unu” söylemiútir. KÕbrÕs buhranÕ ve dolayÕsÕyla
gerginleúen Türk-Yunan iliúkilerinde, 1977’de Gümülcine adÕnÕn Türkçe telaffuzuna bile
yasaklama getirilmiú ve tüm Türkçe yer adlarÕ Yunanca’ya çevrilmiútir. Ekim 1998’de
Gümülcine mahkemesi, isminde co÷rafi bir yer olan BatÕ Trakya kelimesi geçti÷inden
dolayÕ bir Türk derne÷inin kurulmasÕna müsaade etmemiútir. “BatÕ Trakya” bölge ismi
dahi Yunanistan’Õ huzursuz etmektedir. Mahkeme kararÕnÕn gerekçesi ise, BatÕ Trakya
isminin Yunanistan’Õn bütünlü÷ünü tehdit etti÷i ve kasÕtlÕ anlamda kullanÕlmÕú oldu÷udur.
Yine Türkiye’nin Gümülcine baúkonsolosu Kenan Gür, Rodop valisine gönderdi÷i bir
mektup da BatÕ TrakyalÕlardan soydaúlarÕmÕz diye söz etmesi, Atina’da rahatsÕzlÕ÷a neden
141
“Aga: Yunan Benden øntikam AldÕ”, s.14.
AyÕn Tarihi(MayÕs 1991); AyÕn Tarihi(Ocak 2004); “BatÕ Trakya’da Kültür Etkinlikleri”, Yeni Bat
Trakya, s.177(2003), s.9.
142
48
olmuú ve Yunanistan, baúkonsolosu istenmeyen adam (Persona non Grata) ilan ederek
Türkiye’den geri çekmesini istemiútir.143
32. Türkiye’nin Bat Trakya Politikas
Türkiye’nin BatÕ Trakya politikasÕ, siyasi çevreler ve basÕn-yayÕn kuruluúlarÕ tarafÕndan
eleútirile gelmiútir. Türkiye, geçekten de etkili bir BatÕ Trakya politikasÕ izleyememiútir.
Sorunlar üzerine gidilerek halledilebilir ancak Türkiye, BatÕ Trakya sorununun üzerine
hakiki manada gitme cesaretini bu zamana kadar gösteremedi. Örne÷in 1980’li yÕllarda
Davos’ta Papandreu Özal görüúmeleri istenilen neticeyi veremedi. øki ülke arasÕndaki
kökleúmiú tarihsel ve siyasal sorunlar görüúülüp çözülece÷i yerde iki taraf da bunlardan
olabildi÷ince kaçÕnmaya çalÕútÕ. Sonuçta iki ezeli düúmanÕn bir araya gelmesi baúarÕ
sayÕldÕ ve buna gölge düúürmemek amacÕyla BatÕ Trakya sorunu hiç gündeme getirilmedi.
øki baúbakan sadece BatÕ Trakya’nÕn birikmiú sorunlarÕna e÷ilinebilece÷ini temenni ettiler.
Üstelik bu süreçte BatÕ Trakya’da meydana gelen hadiseleri(örne÷in meúhur Türklük
Yürüyüúünü) iki taraf da süreci provoke etmekle niteledi. BatÕ TrakyalÕ Davos’ta feda
edilmiúti. Özal’Õn azÕnlÕk meselesinde verdi÷i ödünler Yunan baúbakanÕnÕ bile
úaúÕrtmÕútÕ.144
BatÕ Trakya Türkleri, Türk-Yunan iliúkilerinin iyi gitmesi temennisi çerçevesinde
de÷erlendirilmektedir. Türk azÕnlÕk ise sorunlarÕ ön plana çÕkarmaktadÕr. Örne÷in TBMM
BaúkanÕ Mustafa Kalemli, BatÕ Trakya AzÕnlÕ÷Õ DanÕúma Kurulu baúkanÕ Ahmet
Faiko÷lu, øskece Müftüsü Mehmet Emin A÷a ve Gümülcine Müftüsü øbrahim ùerif’i
mecliste kabulünde yaptÕ÷Õ konuúmada BatÕ Trakya Türk azÕnlÕ÷ÕnÕn Türkiye ile
Yunanistan arasÕnda dostluk köprüsü ve güven ortamÕ oluúturaca÷Õna inandÕ÷ÕnÕ söylerken
Ahmet Faiko÷lu ise karúÕlÕ÷Õnda siyasi, dini ve adli baskÕlarla karúÕ karúÕya bulunduklarÕnÕ
belirtti.145
143
AyÕn Tarihi(KasÕm 1987); Ayúe Özkan, “Yunanistan Türkleri: BatÕ Trakya’da Uygulanan AzÕnlÕk
Hukuku” Balkan Türkleri Balkanlar!da Türk VarlÕ÷Õ, der., Erhan Türbedar, ASAM, Ankara, 2003, s.185186; Melek FÕrat, “Yunanistan’la øliúkiler”, Türk DÕú PolitikasÕ, ed., BaskÕn Oran, c.II, øletiúim Yay,
østanbul, 2001, s.448.
144
FÕrat, a.g.m., s.114-117.
145
AyÕn Tarihi(Mart 1996)
49
Türkiye’nin di÷er azÕnlÕk politikasÕndaki zaafÕ ise Türk yöneticilerin BatÕ Trakya’yÕ
ziyaret etmemeleridir. Bu durum azÕnlÕk insanÕnÕ tedirgin etmekte, umutsuzlu÷a ve
karamsarlÕ÷a itmektedir. Ziyaretler, Yunan engellemesinden de÷il aksine idarecilerimizin
adeta ziyaret talebinde bulunmamalarÕndan dolayÕ gerçekleúmemektedir. Halbuki
mütekabiliyet esasÕna göre Türk idareciler, Gümülcine ve øskece’yi gidip ziyaret etmeleri
ve oranÕn seçilmiú müftüleri ile temas etmeleri gerekir.
146
AzÕnlÕk çok zorda kalmadÕkça yerini yurdunu terk etmemiútir. Yunanistan’Õn yÕllardÕr
süren baskÕlarÕna gö÷üs gererek hak ve hukukunu kanunlar ve yasalar çerçevesinde
aramÕú, her halde Yunan vatandaúÕ oldu÷unu dile getirmiútir. Bu durumu TC. BaúbakanÕ
Recep Tayip Erdo÷an da MayÕs 2004 BatÕ Trakya ziyaretinde dile getirerek “Türklerden
güçlü bir Yunanistan için çalÕúmalarÕnÕ “istemiútir.
147
33. Bat Trakya’da Müslümanlk ve Türklük
BatÕ Trakya’da Türk olmak bir prestij meselesidir. Bölgede di÷er Müslüman unsurlar
olan BoúnaklarÕn ve Çingenelerin bir devletinin olmamasÕ, Türklerin büyük ço÷unlu÷u
oluúturmalarÕ, ekonomik bakÕmÕndan daha güçlü olmalarÕ, kendilerine sahip çÕkan bir
anavatanlarÕnÕn olmasÕ ve OsmanlÕ ømparatorlu÷u’nun yöneticisi Türklerin devamÕ olmak
gibi hususlar Türk azÕnlÕ÷Õ ön plana çÕkarmaktadÕr. MüslümanlÕ÷Õn do÷rudan Türklerle
özdeúleúmesi de burada önemli bir unsurdur. Bu hakim Türk kültürü ve varlÕ÷Õ BatÕ
Trakya’daki di÷er Müslüman gruplarÕ kendine çekmektedir. Türklere yapÕlan baskÕlar bu
gruplarÕn tepkisini çekmekte, giderek Türklük bilincini geliútirmektedir.
148
MüslümanlÕk
ögesi BatÕ Trakya Türk toplumunda son derece önemlidir. Bugüne kadar ayakta
kalabilmesinde önemli bir faktördür. BatÕ Trakya müftülükleri de Türk kimli÷inin
149
korunmasÕnda MüslümanlÕk anlayÕúÕnÕ iyi iúleyen kurumlar olmuútur.
Yunan baskÕsÕ,
BatÕ Trakya insanÕnÕ Müslüman kimli÷ine sÕ÷ÕnmasÕnÕ ve bu úekilde ayakta kalmasÕnÕ
sa÷lamÕútÕr. Bu baskÕ, insanlarÕ birbirlerine kenetledi. YukarÕda da belirtti÷imiz gibi
Yunanistan’Õn bir takÕm haklarÕ iade etmesi azÕnlÕk insanÕnda rahatlamaya, gevúemeye
146
Nedim Atamer, “BatÕ TrakyalÕ Türkler Türkiye’ye Sesleniyor: Neden BatÕ Trakya’yÕ Ziyaret
Etmiyorsunuz”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:63(Haziran 1988), s.22.
147
AyÕn Tarihi(MayÕs 2004)
148
Oran, a.g.e., s.89-90.
149
a.g.e., s.89.
50
neden oldu. Ancak bu korkulan bir duruma sebebiyet verdi. Bu rahatlÕk, “Türkleri asimile
eder mi” endiúesini hakim kÕlmaya baúladÕ.150
BatÕ Trakya’da Türk olmayÕ TC. baúbakanÕ Recep Tayip Erdo÷an úu úekilde
özetlemektedir; “Sizler Yunanistan’n vatandalarsnz. Dolaysyla AB’nin birer
bireyisiniz. Hepiniz güçlü bir Yunanistan için çalmasnz. Güçlü bir Yunanistan sizin de
mutluluunuzdur. Sorunlar olabilir. Bu sorunlar kendi ülkemizde bizler için de var … Biz
de hükümet olarak vatandalarmzn sorunlarn zaman içinde çözmeye çalyoruz. Ben
inanyorum ki burada da bu sorunlar zaman içinde alr ve çözülür… Haklarnz
Yunanistan yasalarna vakf olarak en ideal ekilde kullann ve bunu yaparken bir
Yunanistan
vatanda
olduunuzu
hiçbir
zaman
unutmayn.
Bununla
birlikte
entegrasyonda da hiç bir skntnz olmamal. Bu sizin deerlerinizden kopmanz demek
deildir. Kimliinizden ayrlmanz demek deildir.
151
Çünkü insann kimliini belleinden
kazmak mümkün deildir.” 152
34. Yunanistan’n Türkiye ve Balkan Politikas
Türkiye ile Yunanistan, NATO bünyesinde olmalarÕna ra÷men ikili sorunlarÕ olan
ülkelerdir. KarúÕlÕklÕ güvensizlik, çözüm bulmayan kronik haline gelmiú sorunlar, komúu
bu iki ülkeyi bir çok açmaz içine sokmuútur. Bu açmazlardan KÕbrÕs sorunu yalnÕz
Türkiye ile Yunanistan’Õ de÷il tüm dünyayÕ ilgilendiren bir sorun haline gelmiútir.
Nitekim KÕbrÕs BarÕú HarekatÕ’ndan sonra Yunanistan, Türkiye’ye bakÕú açÕsÕnÕ de÷iútirdi.
Yunanistan savunma bakanÕ Yanis Varviçiotis, Arnavutluk, Makedonya ve Bulgaristan’Õn
ülkesini tehdit edecek güçte olmadÕklarÕnÕ, Yunanistan savunma dokririnin 1974 yÕlÕndan
sonra Türk tehdidine karúÕ koymak esasÕna dayandÕ÷ÕnÕ ve söz konusu dokrinde herhangi
bir de÷iúiklik olmadÕ÷ÕnÕ belirtmiútir.
153
Yunanistan’Õn görüúü; Türkiye 120 bin KÕbrÕs
Türkünü korumak amacÕyla KÕbrÕs’a girdi÷i gibi 150 bin BatÕ Trakya Türkünü korumak
amacÕyla BatÕ Trakya’ya gelip gelmeyece÷ini bilmiyoruz. øúte bu düúünce, Yunanistan’da
150
Gözde KÕlÕç YaúÕn, “Yunanistan’Õn TanÕmadÕ÷Õ Seçilmiú Gümülcine Müftüsü øbrahim ùerif: Türkiye
Müdahil OlmalÕ”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:183(2004), s.51.
151
“TC. BaúbakanÕ BatÕ Trakya’da”, Bat Trakya Türk Birlii Dernei Yayn Organ, sayÕ:2(2004) s.7.
152
Oran, a.g.e., s.162.
153
AyÕn Tarihi(AralÕk 1999)
51
vatandaúÕndan yöneticisine her kesiminde mevcuttur.154 Yunanistan’Õn Türkiye tarafÕndan
bir gün iúgal edilece÷i paranoyasÕ Yunanistan’Õ Türkiye’nin sorunlu oldu÷u ülkelerle
iúbirli÷ine yöneltmiútir. Orta Do÷u’da ve Balkanlar’da bir çok ülke ile Yunanistan ikili
anlaúmalar imza etmiútir. So÷uk savaú sonrasÕ Türkiye’nin Balkan ülkeleriyle olan
iliúkileri ki bu tarihsel, co÷rafi ve stratejik bakÕmdan do÷aldÕr, Yunanistan’Õn Balkanlarda
Türkiye tarafÕndan çevrelendi÷i korkusuna kapÕlmasÕna neden oldu. Di÷er taraftan
Yunanistan, AB üyeli÷inin vermiú oldu÷u avantajlarÕ sonuna kadar kullanarak
Balkanlar’da üstünlük kurma gayreti içine girmekte, hem de bu sayede Türkiye’nin
155
karúÕsÕnda konumunu güçlendirmeyi hedeflemektedir.
Yine Türkiye, Yunanistan’a göre
askeri olarak çok güçlü ve aynÕ zamanda tehditkar ve topraklarÕnÕ geniúletmek isteyen bir
ülke olarak düúünülür. 156 Bunun yanÕnda Yunanistan’Õn bu endiúeleri birer korkudan
ibaret olsa da, Yunanistan’Õn Türkiye’ye atfen dile getirdi÷i iddialar kendisi açÕsÕndan
gerçektir. Buradan, Yunan Megali ødea’sÕ çerçevesinde nihai hedef østanbul’dur. Atina’da
“Polis” dendi÷i zaman rüya kent “østanbul” kastedilir.157
35. Yunanistan’n ç Dinamikleri
Burada Ortodoks kilisenin önemine de÷inmek gerekir. Kilise, siyasal sistemde ve
anayasal düzeyde Yunan kurumsal yapÕsÕnÕn içersindedir. Yunanistan’da din ile siyaset
bütünleúmiú vaziyettedir. 1975 tarihli Yunan anayasasÕnÕn 3. maddesi kilisenin sistem
içindeki özerkli÷ini vurguluyor. Baúpiskopos Kristodulos, Yunanistan’Õn Türkiye ile
geliútirmek istedi÷i ikili iliúkileri eleútirmekten kaçÕnmamakta, Türkleri do÷ulu barbarlar
158
olarak nitelendirmektedir.
Haziran 2000’de Simitis hükümetinin nüfus cüzdanlarÕndan
din ibaresini kaldÕrmaya yönelik giriúimi hükümet ile kilise arasÕnda anlaúmazlÕ÷a neden
olmuútur. Di÷er taraftan azÕnlÕk haklarÕnÕn iade edilmesi giriúimleri kilise tarafÕndan sert
tepkiyle karúÕlanmaktadÕr. Kilise, Türk azÕnlÕ÷a yönelik asimilasyon politikalarÕnÕn en
büyük destekçisi olmuútur. BatÕ Trakya’da demokrafik dengelerinin Türkler aleyhine
154
øsmail Rodoplu, “BatÕ Trakya Türk AzÕnlÕ÷Õ”, Yeni Türkiye, c.II, sayÕ:16(Temmuz-A÷ustos 1997),
s.1806.
155
Kamil Mehmet Büyükçolak, “So÷uk Savaú SonrasÕ Dönemde Türk-Yunan øliúkilerinde Yeni Bir Boyut:
Balkanlar”, Birgül Demirtaú Coúkun vd., Türkiye-Yunanistan Eski Sorunlar Yeni ArayÕúlar, ASAM,
Ankara, 2002, s.123-126; Kurubaú, a.g.m., s.9.
156
Alexis Heraclides, “Yunan Türk YumuúamasÕ (1999- …..) Bir ølk ønceleme”, Birgül Demirtaú Coúkun
vd., Türkiye Yunanistan Eski Sorunlar Yeni ArayÕúlar, ASAM, Ankara, 2002, s.34.
157
Haluk Aklan, “Avrupa Birli÷i Entegrasyonu Sürecinde Yunanistan : Gerilimli Bir Dönüúüm Hikayesi”,
Birgül Demirtaú Coúkun vd., Türkiye-Yunanistan Eski Sorunlar Yeni ArayÕúlar, ASAM, Ankara, 2002, s.62.
158
Aklan, a.g.m., s.71-81.
52
bozulmasÕnda Kilise, tek baúÕna dahi hareket edebilmektedir. Tüm bunlar Yunanistan’da
kilisenin a÷ÕrlÕ÷ÕnÕn ne boyutta oldu÷unu göstermektedir.159
Yunan Ortodoks kilisenin azizli÷ini gösteren bir haberi Alman Frankfurter Rundshau
gazetesi yazdÕ. Yunan Ortodoks kilisesi, Ortodokslu÷un Yunan olmanÕn ayrÕlmaz bir
parçasÕ oldu÷unu ve sadece Ortodoks bir YunanlÕnÕn iyi bir YunanlÕ olabilece÷ini
söylüyor. Yine Kilise, “MüslümanlarÕn yanÕ sÕra di÷er din mensuplarÕ Katolikleri,
ProtestanlarÕ ve Yahudileri, Ortodoks(Yunan) halkÕnÕn arasÕna sÕzmÕú sapkÕnlar” olarak
160
nitelendirmektedir.
36. Yunanistan Türlerinin Nüfusu
Yunanistan’Õn 9 co÷rafi bölgesinden biri olan BatÕ Trakya, Do÷uda Meriç, batÕda
Karasu, kuzeyde Rodop da÷larÕ ve güneyde Ege denizi ile çevrilmiútir. Bölge 8578 km
kare olup Gümülcine(Komotini), øskeçe(Xanthi) ve Dedea÷aç(Alexadrepolis) olmak
üzere 3 vilayetten oluúur.
161
20. yy’lÕn baúÕnda bölge nüfusu Türk, Yunan, Bulgar, Ermeni
ve Yahudi asÕllÕlardan oluúuyordu. Günümüzde ise Ermeni ve Yahudi dÕúÕnda YunanlÕ ve
Türklerden oluúmaktadÕr. 1923’ten sonra Bulgar nüfus Bulgaristan’a göç etmiú
oldu÷undan bölgede Bulgar nüfusu kalmamÕútÕr.
162
1898’de bölgede 150.619, 1901’de
161.975 Türk yaúamaktaydÕ. 1915 sayÕmÕnda ise bölgede 67.099 Türk, 26.592 Pomak
vardÕ.163 Türkler ço÷unlukla Gümülcine, øskeçe, Dedea÷aç, Dimetoka ve Sofulu
bölgelerinde sakindir. Bölgedeki Türkler, Balkan harpleri ve I. Dünya savaúÕnda çokça
zarar ve ziyana u÷ramalarÕna ra÷men yinede ço÷unluk nüfusa sahiptirler. 1920’de
müttefikler arasÕ Trakya hükümeti döneminde yapÕlan nüfus sayÕmÕnda BatÕ Trakya’da
129.118 Türk, 33.904 Rum, 26.266 Bulgar, 1480 Yahudi ve 923 Ermeni yaúamaktaydÕ.
164
Elefterios Venizelos’un 1918’de müttefik devletlere verdi÷i istatistiklerde BatÕ Trakya’da
Türklerin sayÕsÕ 114.810’dur.165 Lozan’a geldi÷imizde ise Türk tarafÕnÕn konferansa
159
MandacÕ-Erdo÷an, a.g.e., s.11.
Taha Akyol, “Ayselin Çilesi”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:147(Ocak-ùubat 1998), s.14.
161
Murat Aga, “BatÕ Trakya Neresi”, Bat Trakya Türk Birlii Dernei Yayn Organ, sayÕ:3(2005), s.5
162
AydÕn Ömero÷lu, BatÕ Trakya Türklerinin Bölge Ekonomisindeki Yeri ve Gelece÷i, Diyalog Yay,
østanbul, 1998, s.36.
163
Ömero÷lu, a.g.e., s.37; Popoviç, a.g.e., s.346.
164
Alp, “BatÕ Trakya Türkleri”, s.618.
165
“BatÕ Trakya’da 30 Türk Köyü Haritadan Siliniyor”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:71(ùubat 1989), s.4.
160
53
sundu÷u rakamlara göre BatÕ Trakya’da 129.120 Türk vardÕr ve topraklarÕn %84’üne
sahiptir.166 1974’de ise BatÕ Trakya’da toplam Türk nüfusu 106 bin dir. 167
BatÕ Trakya’nÕn günümüzdeki Türk nüfusuna baktÕ÷ÕmÕzda genelde 120 bin ile 150 bin
arasÕnda yuvarlak rakamlar zikredilmektedir. Ancak Helsinki Watch’Õn 1990’da BatÕ
Trakya ile ilgili yayÕnladÕ÷Õ raporunda Türklerin nüfus artÕú hÕzÕ %2 olarak
hesaplandÕ÷Õnda günümüzdeki nüfuslarÕnÕn 500 bine dayanmasÕ gerekti÷i sonucuna
varmÕútÕr. 1923’den bu yana 300-400 bin nüfusun Türkiye’ye göçü, bugün Türk
168
nüfusunun 120 bin civarÕnda kalmasÕna neden olmuútur.
1923’de bölge nüfusunun %67’sini oluúturan Türkler aleyhine Yunanistan, BatÕ
Trakya’da kendini Türkiye’ye karúÕ güvencede hissetmedi÷inden bölgede Türklerin
hakim nüfus yapÕsÕnÕ RumlarÕn lehine homojenleútirme politikasÕ izleyerek 1924’de Rum
nüfusunu 189 bin kiúiye, nüfus oranÕnÕn ise %62.1 yükseltmiútir.169 ønsan haklarÕ örgütü
Helsinki Watch’Õn Danimarka temsilcisi Eric Siesby’nin BatÕ Trakya nüfusu hakkÕndaki
tespitleri de bize bölgede Yunan politikalarÕ hakkÕnda bilgi vermektedir. Raporda Türk
kelimesinin kullanÕmÕnÕn yasaklandÕ÷ÕnÕ, Yunanistan’Õn açÕk tarihi ve politik sebeplerle
Türk olan her úeye karúÕ ön yargÕlÕ olduklarÕnÕ, BatÕ Trakya’daki Türk nüfusunun dostça
olmayan bir ortamda tecrit edilmiú úekilde yaúadÕklarÕnÕ” kaydetti.
170
Avrupa parlamentosu seçimlerine ba÷ÕmsÕz aday olarak katÕlan YunanlÕ rejisör
Dimitrios Kollatos Türklerin, Yunanistan’da Peloponez, Epir ve daha baúka yerlere
da÷ÕtÕlmasÕ gerekti÷i yönündeki görüúleri Yunan politikasÕnÕ yansÕtmaktadÕr. ùöyle ki;
”Bir yandan güvenli olmayan snrlar, dier yandan nüfus azalmas. Bunlar bizi nereye
166
Oran, a.g.e., s.15. Türk tarafÕnÕn Lozan’a sundu÷u BatÕ Trakya’nÕn Türk, Rum, Yahudi, Ermeni ve
Bulgar sayÕsÕ bakÕmÕndan ayrÕntÕlÕ nüfus istatisti÷i için bkz., Ömero÷lu, a.g.e., s.38-50.
167
Popoviç, a.g.e., s.146.
168
Alp, a.g.m., s.619. BaskÕn Oran nüfus artÕúÕ hÕzÕnÕ %3, Türkiye’ye göçen nüfusu ile 250 bin dolayÕnda
vermektedir. Mütekabiliyet esasÕna göre Yunanistan, østanbul’daki Rum azÕnlÕ÷Õn çok azalmÕú oldu÷undan
úikayet etmektedir. Ancak Rum azÕnlÕ÷Õn do÷urganlÕ÷ÕnÕn da çok az oldu÷u tespiti vardÕr. Oran, a.g.e., s.8,
154; M.Cihat Özender-Halim Çavuúo÷lu, “Balkanlar ve BatÕ Trakya Türklü÷ü”, Yeni Türkiye, c.II,
sayÕ:16(Temmuz-A÷ustos 1997), s.1800.
169
Alp, a.g.m., s.618; Oran, a.g.e., s.49.
170
“ønsan HaklarÕ Grubu, Helsinki Temsilcisi Eric Siesby: ”Dr. SadÕk Ahmet’in DavasÕ Söz Hürriyetinin
Yok Edilmesidir”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:84(Mart 1990), s.21.
54
götürüyor ? Güçlü bir komunun yannda bir ihtiyarlar ülkesi oluyoruz ve bu gidii hiç
bir ey durduramyor.” 171
37. Yunanistan Türklerinin Hukuki Statüsü
Yunanistan MüslümanlarÕnÕn 1881’den 1913’e kadar olan dönem hukuki statüsünün
temeli 2 ùubat 1881 tarihli østanbul anlaúmasÕdÕr. Bu anlaúmayla MüslümanlarÕn din ve
ibadet hürriyetine, hiyerarúik yapÕlarÕna ve düzenine müdahale edilmeyecekti. Yunan
hükümeti MüslümanlarÕn mal, can, din ve adetlerine saygÕ gösterecek, Müslümanlar úeriat
mahkemelerine serbestçe bakabileceklerdi. Bu anlaúmayÕ “Müslüman TopluluklarÕn
Manevi Liderleri HakkÕnda” adÕ altÕnda 22 Haziran 1882’de 1038 no’lu kanun ile Yunan
Parlamentosu onaylamÕútÕr.172 1913’e geldi÷imizde ise 14 KasÕm 1913 tarihli Atina
anlaúmasÕnÕ ve ekli 3 NumaralÕ Protokolü görüyoruz. Bu anlaúma Yunanistan’Õn sahip
oldu÷u tüm topraklarda geçerlidir. Müslümanlara tanÕdÕ÷Õ azÕnlÕk haklarÕ bakÕmÕndan en
ileri derecede ve en fazla yükümlülükler getiren bir anlaúmadÕr. Bu anlaúma ile
MüslümanlarÕn mülkiyet, din, can, vakÕflar, gelenek, cemaatlerin özerkli÷i, müftü seçimi
v.s. garanti altÕna alÕnmÕútÕr. Müslüman okullarÕn özerk yönetimi ve buralarda Türkçe
e÷itim yapÕlmasÕ, cemaat tüzel kiúili÷inin tanÕnmasÕ yine bu anlaúmayla sa÷landÕ.173
10 A÷ustos 1920’de Yunanistan ile Britanya imparatorlu÷u, Fransa ve øtalya arasÕnda
Yunanistan’daki azÕnlÕklarÕn korunmasÕyla ilgili bir anlaúma imzalandÕ. Yunan Sevr’i
olarak bilinen bu anlaúma tek taraflÕ olarak Yunanistan KrallÕ÷Õ’na azÕnlÕklarÕ koruma
yükümlü÷ü getiren uluslararasÕ bir anlaúma olmasÕ bakÕmÕndan önemlidir.
174
Bu anlaúma
ile ülkede yaúayan herkese yaúama hakkÕ ve özgürlü÷ü, dil, din, Õrk ayrÕmÕ yapÕlmaksÕzÕn
medeni ve siyasal haklardan yararlanma, azÕnlÕklara kendi dilinde e÷itim ve vakÕflarÕnÕ
idare etme hakkÕ tanÕnmaktadÕr.
175
Türkiye, BatÕ Trakya Türklerinin hak ve hukukunu savunurken iúte bu anlaúmalara
atÕfta bulunurken, Yunanistan ise 1981’de Türkiye’ye gönderdi÷i notayla anlaúmalarÕn
171
“Pomak Türkleri Peloponez ve Epir’e Da÷ÕtÕlsÕn”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:81(AralÕk 1989), s.23.
Popoviç, a.g.e., s.305.
173
Emin, a.g.m., s.151-152; Oran, a.g.e., s.37-61.
174
Emin, a.g.m., s.151-152.
175
Oran, a.g.e., s.45.
172
55
geçersiz oldu÷unu savunmaktadÕr.176 24 Temmuz 1923 Lozan anlaúmasÕnda ise 37-44.
maddeler Türkiye’deki gayr-i müslim azÕnlÕ÷Õn statüsünü belirlemektedir. 45. madde ise
aynÕ hükümlerin BatÕ Trakya Türkleri için de geçerli oldu÷unu söylemektedir. 37. madde
azÕnlÕklarÕn korunmasÕna iliúkin geçen hükümlerin Yunanistan tarafÕndan temel yasa
olarak tanÕnaca÷Õ ve hiçbir yasa ve yönetmeli÷in adÕ geçen hükümlerden üstün
tutulamayaca÷ÕnÕ söyler. 38. maddede önceki anlaúmalarda geçti÷i gibi yine Türklerin
hayat hakkÕ, din özgürlü÷ü sa÷lanmÕútÕr.177 40. maddede Müslüman azÕnlÕ÷Õn di÷er Yunan
yurttaúlarÕyla eúit muameleye tabi tutulaca÷Õ ve aynÕ haklardan yararlanaca÷Õ
belirtilmiútir.178
Lozan AnlaúmasÕ ile BatÕ Trakya Türklerinin haklarÕ güvence altÕna alÕndÕ. Bundan
sonra Türkiye ile Yunanistan arasÕnda 1926 Atina, 1930 Ankara, 1933 Ankara,1951 TürkYunan Kültür ve 1968 Türk-Yunan Kültür Protokolü anlaúmalarÕ imzalanarak azÕnlÕk
haklarÕ yine garanti altÕna alÕnmÕútÕr.179
370. Aznlk Haklarn Garanti Eden Uluslararas Anlamalar
20. yy’lÕn baúÕnda Milletler Cemiyeti azÕnlÕklarÕn korunmasÕ alanÕnda uluslararasÕ
örgüt denetimini ve güvencesini getirdi. Buradan azÕnlÕk haklarÕyla ilgili hükümler,
devletlerin temel yasalarÕndan kabul ediliyordu ve devletler bu hükümlerle çatÕúan hiçbir
yasa ve metin çÕkarmamayÕ taahhüt ediyordu. 180 II. dünya savaúÕ sonrasÕ dünya düzeninde
ise azÕnlÕk haklarÕna daha da önem verilmeye baúlandÕ. Avrupa ønsan HaklarÕ Sözleúmesi,
Avrupa Konseyi tarafÕndan 1950’de kabul edildi ve 1953’de yürürlü÷e girdi. Sözleúmede
din, dil, Õrk gibi ölçütlerin yanÕnda insanlarÕn bir ulusal azÕnlÕ÷Õn üyesi olma durumu
getirildi ve bireye ayrÕm yapÕlmayaca÷Õ hükme ba÷landÕ. ønsan haklarÕ ihlallerini
denetlemek için de Avrupa ønsan HaklarÕ Komisyonu ve Avrupa ønsan HaklarÕ DivanÕ
kuruldu. Divan’Õn kararlarÕ Komisyon’un ve Divan’Õn yetkisini tanÕmak úartÕyla ba÷layÕcÕ
olmuútur. Yunanistan ise bunu 1985’te tanÕmÕútÕr.181 Bir di÷er anlaúma BM’nin 1966’da
kabul etti÷i ve 1976’da yürürlü÷e koydu÷u Medeni ve Siyasal Haklar Sözleúmesi’nin 27.
176
Emin, a.g.m., s.152.
a.g.m., s.153.
178
Oran, a.g.e., s.119.
179
Alp, “BatÕ Trakya Türkleri”, s.623.
180
Oran, a.g.e., s.40-41.
181
a.g.e., s.56.
177
56
maddesi úu hükümleri getirir.” Etnik, dinsel yada dilsel aznlklarn bulunduu ülkelerde
bu aznlklara ait olan kiiler, gruplarn dier üyeleriyle birlikte kendi kültürünü
yaamak, kendi dinlerini açkça ilan etmek ve uygulamak yada kendi dillerini kullanmak
hakkndan yoksun braklmazlar.”182
Bir baúka uluslararasÕ insan haklarÕ anlaúmasÕ “Avrupa Konseyi UluslararasÕ
AzÕnlÕklarÕn KorunmasÕ HakkÕnda Çerçeve Sözleúmesi”dir. Ancak Yunanistan, 1997’de
imzaladÕ÷Õ bu anlaúmayÕ meclisinde onaylamamÕútÕr. Çünkü Yunanistan ülkede etnik
azÕnlÕklarÕn varlÕ÷ÕnÕ kabul etmemektedir. Yunanistan’a göre ülkede dinsel azÕnlÕklar
mevcuttur. Bu çerçeve sözleúmesinin imzalanmasÕ, baúta Türk ve Makedon dinsel
azÕnlÕklar olmak üzere di÷er azÕnlÕklarÕn haklarÕnÕ tanÕmak zorunda bÕrakaca÷Õ için
Yunanistan, anlaúmanÕn onaylanmasÕnÕ mümkün oldu÷unca geciktirmektedir.
183
Di÷er bir anlaúma “Birleúmiú Milletler Kiúisel ve Siyasi Haklar Sözleúmesi”dir
(ICCPR). Yunanistan bu anlaúmaya imzasÕnÕ koymuútur ve anlaúmanÕn 27. maddesi; “Bir
aznlk grubuna ait bireylerin kendi gruplarndan insanlarla bir arada bulunma, kendi
kültürlerini,
dinlerini
ve
dillerini
kullanma
ve
uygulama
hakkndan
yoksun
braklmayacaklarn” söylemektedir. Yunanistan 5 MayÕs 1999’da anlaúmayÕ yürürlü÷e
koydu. AzÕnlÕk haklarÕnÕ koruyan önemli bir belge de “Birleúmiú Milletler Ulusal Dinsel
ve Dilsel AzÕnlÕklara Ait Bireylerin HaklarÕ” bildirisidir. Bu bildiriyle devletler, kendi
sÕnÕrlarÕ içinde yaúayan dinsel, dilsel, etnik, kültürel azÕnlÕklarÕn varlÕ÷ÕnÕ korumak ve
kimliklerini sürdürebilmelerini sa÷lamakla yükümlüdür. Son olarak Yunanistan” Avrupa
Temel Özgürlükleri ve ønsan HaklarÕ Koruma Sözleúmesini” imzalamÕú ve 1974’de
onaylamÕútÕr.184
UluslararasÕ insan haklarÕ anlaúmalarÕna imza koyan Yunanistan, böylece azÕnlÕk
haklarÕna saygÕ duymayÕ ve bunlarÕ uygulamayÕ da taahhüt etmiú oluyordu. Nitekim 9
Haziran 1975 tarihinde kabul edilen Yunan anayasasÕ da insan haklarÕna saygÕlÕ modern
bir anayasa görünümündedir. Örne÷in bu anayasada “Yunanistan topraklarÕnda yaúayan
herkes milliyet, Õrk veya dil, din ve siyasi inanç farkÕ gözetmeksizin hayat, úeref ve
182
a.g.e., s.54-55.
Emin, a.g.m., s.161.
184
MandacÕ- Erdo÷an, a.g.e., s.2-3.
183
57
özgürlü÷ünün tam olarak korunmasÕ hakkÕna sahiptir”.185 Ka÷Õt üzerinde gerek
uluslararasÕ gerekse iç hukuk düzenlemelerini kabul etmiú olan Yunanistan, bunlarÕn
uygulamasÕna sÕra gelince son derece zayÕf kalmakta, ba÷lÕ bulundu÷u AB’den tepki
çekmektedir. Örne÷in MayÕs 1984’te 9 ülkeden 18 parlamenter tarafÕndan Avrupa
Konseyi BaúkanlÕk DivanÕna “Trakya’daki Türk azÕnlÕ÷Õn Lozan anlaúmasÕyla güvenceye
alÕnmÕú haklarÕnÕn YunanlÕlar tarafÕndan sürekli çi÷nendi÷i yolundaki úikayetlerin
incelenmesini isteyen ve bu kanÕtlandÕ÷Õ takdirde DanÕúma Meclisinin derhal harekete
geçip karar almasÕ gerekti÷ini” belirten bir karar tasarÕsÕ sunuldu.186 Yine Ekim 1984’de
Avrupa Konseyi Asamblesi’nin Strasbourg’daki sonbahar dönemi toplantÕsÕnda “BatÕ
Trakya’daki Türk azÕnlÕ÷a Yunanistan hükümeti tarafÕndan uygulanan baskÕ politikasÕ”
gündeme alÕndÕ ve AET dönem baúkanÕ ørlanda DÕúiúleri bakanÕ Peter Barry toplantÕda
“BatÕ Trakya’da yaúayan 100 binden fazla Türkün temel haklarÕnÕn Yunanistan tarafÕndan
187
çi÷nendi÷ini” söyledi.
Önceki bölümlerde de de÷indi÷imiz gibi Yunanistan, farklÕ etnik kökenden insanlarÕn
varlÕ÷ÕnÕ kabul etmemekte, Yunanistan’Õ bir bütün halinde Helen saymaktadÕr. Buna göre
Türkler de Müslüman Helenlerdir. Yunanistan’Õn yaptÕ÷Õ açÕklamalarda dile getirdi÷i
görüú; BatÕ Trakya’da ne Türk azÕnlÕ÷Õ ne de Türk nüfusu bulunmamaktadÕr. YalnÕzca eúit
haklarÕ olan Yunan vatandaúlarÕ vardÕr ve bölgede yalnÕzca uluslararasÕ anlaúmalarla de÷il
aynÕ zamanda Yunan anayasasÕ ve Yunan yasalarÕ ile korunan bir Müslüman azÕnlÕ÷Õ
vardÕr denilmektedir. 188 Yunanistan bu anlayÕúÕnÕ Gümülcine ve øskeçe ba÷ÕmsÕz
milletvekilleri SadÕk Ahmet ve Ahmet Faiko÷lu’na da bizzat “BatÕ Trakya’da Türk de÷il
Müslüman azÕnlÕ÷Õn” bulundu÷unu telkin etmiútir.189
Uluslar arasÕ alanda Yunan görüúünün tam tersi bir anlayÕú da zaman zaman dile
getirilmektedir. øslam KonferansÕ TeúkilatÕ’nÕn BatÕ Trakya konusunda yayÕnladÕ÷Õ
bildiride Müslüman Türk azÕnlÕk terimini kullandÕ. Yine BAB Parlamenterler Asamblesi
Savunma Komisyonu’nun “Do÷u Akdeniz” baúlÕklÕ raporunda BatÕ Trakya Türkleri için
185
Eren, BatÕ Trakya Türkleri, s.91-92; Alp, a.g.m., s.33.
AyÕn Tarihi(MayÕs 1984)
187
AyÕn Tarihi(Ekim 1984)
188
AyÕn Tarihi(Nisan 1982)
189
AyÕn Tarihi(A÷ustos 1991)
186
58
Türk azÕnlÕ÷Õ ifadesi kullanÕldÕ.190 BatÕ Trakya’da insan haklarÕ ihlallerine ve Türk
azÕnlÕ÷Õn varlÕ÷Õna vurgu yapÕlÕrken Yunanistan ilginç bir yaklaúÕm ileri sürmekten de geri
kalmamÕútÕr. Bu görüú: “Yunanistan’Õn BatÕ Trakya’daki Müslüman azÕnlÕ÷a yönelik
politikasÕ çok sayÕda ülkeye örnek oluúturacak düzeydedir. Bu zaten azÕnlÕ÷Õn, nüfus,
kültür ve ekonomik geliúiminde de anlaúÕlmaktadÕr” demektedir.191 Bu yaklaúÕmÕn tam
tersi görüú ise Yunanistan’Õn bizzat içinden gelmiútir. Yunan bilim adamlarÕ tarafÕndan
Yeúiller Partisi adÕna hazÕrlanan raporda, Türk azÕnlÕ÷a Lozan ve Yunan anayasasÕna
aykÕrÕ uygulama yapÕldÕ÷Õ belirtildi. 192
Türkiye’nin azÕnlÕklara uygulanan haksÕzlÕklarÕn karúÕsÕnda olmasÕ ve ona destek
çÕkmasÕ Türklerin moral maneviyatÕnÕ güçlendirmektedir.
38. Yunanistan Türklerinin Siyasi Teekkülleri
Türkiye ile Yunanistan arasÕnda imzalanan Mübadele Sözleúmesi’yle østanbul’daki
Rum azÕnlÕ÷Õna karúÕlÕk BatÕ Trakya’daki Türkler de÷iúim dÕúÕ bÕrakÕlmÕútÕ. Kendilerine
danÕúÕlmadan alÕnan bu karar günümüze dek Türklerin yaúamÕnÕ siyasi, sosyal, kültürel
bakÕmÕndan oldukça derinden etkilemiútir. Yunanistan’Õn iç karÕúÕklÕklarÕndan ve Türkiye
ile olan anlaúmazlÕklarÕndan Türkler do÷rudan nasibini alan azÕnlÕk olmuútur. Yunan
idaresinde kalan Türklerin bundan sonra siyasi hayatlarÕna baktÕ÷ÕmÕzda bir bütünlük arz
etmedi÷ini görüyoruz. Türkiye’deki geliúmelere paralel olarak BatÕ Trakya Türk toplumu
arasÕnda Kemalist ve anti Kemalist diye iki grup oluútu. Bu ayrÕmÕ tutucu-gelenekçi ve
yenilikçi-ça÷daú olarak da nitelendirebiliriz. Cumhuriyet sonrasÕ istenmeyen adam ilan
edilen 150 kiúinin bir kÕsmÕ BatÕ Trakya’ya göçmüútü. Bunlar tutucu kesimi ateúleyen bir
grup olarak bir müddet önde gitti. Bu grubun kendilerine ait gazete ve dernekleri vardÕ ve
Türkiye aleyhinde etkili propaganda yapabiliyordu. Ancak Lozan sonrasÕ 1926-30-33
Ankara anlaúmalarÕ grubundan 1930 anlaúmasÕyla tutucu kesimimin önde gelenleri
ülkeden sürüldü. Türk azÕnlÕk bu dönemde milletvekili meclise gönderebilmiútir.
1980’lerin ortalarÕna dek sürecek bu durum aslÕnda Türk azÕnlÕ÷Õn çok da lehine de÷ildir.
Bu kiúiler parlamentoda Türklerin temsilcisi de olsa, Yunan siyasi otoritesinin seçti÷i
190
AyÕn Tarihi(Haziran 1995); “BatÕ Trakya Türkleri øslam KonferansÕnda”, Bat Trakya’nn Sesi, sayÕ:1819-20(MayÕs-Haziran-Temmuz 1990), s.8.
191
AyÕn Tarihi(Mart 1988)
192
AyÕn Tarihi(Temmuz 1990)
59
kimselerdir ve bu insanlarÕn hükümet üzerinde hiçbir siyasi etkisi olamamaktadÕr.193 Parti
disiplini içinde
siyasi yaúamlarÕnÕ sürdüren Türk milletvekilleri, parlamentoda Türk
azÕnlÕ÷Õn problemlerini dile getirip bir çözüme kavuúturma gücünden mahrumdular.
Ancak münferit sorunlarÕn halledilmesiyle meúgul olabiliyorlardÕ. Bunun yanÕnda Türk
milletvekillerinin Yunanistan’Õn güçlü siyasi partilerinden aday oldu÷unu ve böylece
seçilmeyi garanti ettiklerini görmekteyiz. Örne÷in Osman Nuri Fettaho÷lu 1963’e kadar
Konstantin Karamanilis’in listelerinden sekiz dönem arka arkaya seçilebilmiú, 1964
seçimlerinde ise George Papandreu’nun partisinden seçimlere girdi÷inde ise Türklerin
oylarÕ baúka partilere da÷ÕldÕ÷Õndan seçilememiútir. AynÕ zamanda Türk milletvekilleri
gazetcilik faaliyetlerinde de bulunarak seçim propagandasÕ yapabilmiú ve Yunan
hükümetlerini azÕnlÕk politikalarÕ konusunda eleútirebilmiútir.194
Parti politikalarÕnÕn dÕúÕnda hareket edemeyen, pasif bir siyaset izlemek zorunda kalan
Türk azÕnlÕ÷Õ, 2 Haziran 1985’e gelindi÷inde ilk kez ba÷ÕmsÕz bir liste ile seçimlere
katÕlmÕútÕr. Bu seçimlerde øskeçe’den Mehmet Emin Aga, Celal Zeybek ve Hikmet
Cemilo÷lu BarÕú Listesi adÕ altÕnda seçimlere katÕldÕ ve 11.600 oy alarak 2000 kadar oy
farkÕyla milletvekili çÕkaramadÕ. Gümülcine’den ise Galip Sebahattin Galip 10.300 oy
alarak 4000 oy farkÕyla milletvekilli÷ini kaybetmiútir. Bunun yanÕnda Pasok partisinden
milletvekili adayÕ olan Ahmet Faiko÷lu ve Nea Demokratia’dan Mehmet Müftüo÷lu
milletvekili seçilebilmiúlerdir. Ahmet Faiko÷lu, parti politikasÕ gere÷i yaptÕ÷Õ açÕklamada
Türk azÕlÕ÷Õn hiçbir sorunu olmadÕ÷ÕnÕ söyleyebilmiútir. Mehmet Müftüo÷lu ise BatÕ
Trakya Yüksek Tahsilliler Derne÷i’nden istifa etmiútir.
195
Ba÷ÕmsÕz listelerle seçimlere katÕlma yöntemini benimseyen azÕnlÕk, 18 Haziran 1989
seçimlerine Dr. SadÕk Ahmet ve arkadaúlarÕyla “Güven Listesi” adÕ altÕnda girmeye karar
verdi. Güçlü bir ittifakla Türk azÕnlÕ÷Õn kaderini de÷iútirmeyi amaçlayan Güven, bu
seçimlerde “parti saflarÕnda yer almaya, parti çÕkarlarÕnÕn içinde ezilmeye ve bizi
topraklarÕmÕzdan koparmak isteyenlerin arasÕnda silinmeye hayÕr” dedi. “Demokrasinin
kendi úartlarÕ içinde, medeni bir mücadeleye girmek azmiyle haksÕzlÕklara karúÕ gö÷üs
193
Popoviç, a.g.e., s.338-339.
Eren, a.g.e., s.123; Hikmet Öksüz, “Representation Of The Western ThracÕan Turkish MinorÕty In The
Greek ParlÕament”, Turkish Review of Balkan Studies, sayÕ:7(2002), OBøV, BÕgart Yay, østanbul, 2002,
s.147-148. AyrÕca 1920-2000 döneminde BatÕ Trakya’dan seçilen Türk milletvekillerinin isim listesi için
bkz., Öksüz, a.g.m., s.143-145.
195
Oran, a.g.e., s.168-169.
194
60
germeye, insanca yaúamamÕza mani olan engelleri aúmaya evet” dedi. ùimdiye kadar sa÷
ve sol partiler çÕkmazÕ içinde kime oy verece÷ini úaúÕran azÕnlÕk insanÕ Dr. SadÕk Ahmet,
øsmail Rodoplu ve Sebahaddin Emin gurubuna güven duyarak bu seçimlere katÕldÕ. Parti
korkusu ve menfaatlerini ön planda tutan bundan önceki azÕnlÕk milletvekillerinin yerine
ise úimdi, azÕnlÕk toplumunun menfaatlerini öne çÕkaran bir siyasi yapÕlanmanÕn temelleri
atÕlÕyordu.
BatÕ Trakya Türkleri, nüfusu oranÕna göre çÕkarabilece÷i milletvekili sayÕsÕnÕ geç de
olsa görebilmiútir. Gümülcine(Rodop) ilinde 70 bin oy potansiyelinin 35 bini
Türklerindir. Bir milletvekili elde edebilmek için de 17.550 bölge barajÕ oyun yetti÷ine
göre Türkler Gümülcine’den iki milletvekili çÕkarabilmektedir. Ancak toplumda birlik
beraberlik oldu÷u müddetçe bunu baúarabilecektir. øskeçe’de ise 25 bin oya sahip azÕnlÕk
1 milletvekili çÕkarabilmektedir.
196
Yunanistan, Haziran seçimlerinde hükümeti oluúturacak ço÷unlu÷u elde edemeyince 5
KasÕmda yeniden seçimlere gitti. Haziranda azÕnlÕ÷Õn baúarÕsÕnÕ gören Yunanistan,
seçimler öncesi øpsala ve Pazarkale sÕnÕr kapÕlarÕnÕ Türkiye’deki BatÕ Trakya Türklerine
kapattÕ.197 Ancak bu seçilmede de Yunan siyasi partileri bir varlÕk gösteremeyince 1 yÕl
içinde üçüncü kez Yunanistan yeniden 8 Nisan 1990’da seçime gitti. Bu seçimlerde yine
Türk azÕnlÕ÷Õ, ba÷ÕmsÕz Güven Listesinden Dr. Ahmet’i ezici bir oy çoklu÷u ile, øskeçe’de
ise ba÷ÕmsÕz økbal listesinden Ahmet Faiko÷lu’nu parlamentoya göndermeyi baúardÕ.
Yunan partilerinin de birbirlerine yakÕn oy almalarÕ iki ba÷ÕmsÕz Türk milletvekilini
mecliste anahtar rolü oynayabilecek güce ulaútÕrdÕ. BatÕ Trakya Türkü son seçimde büyük
bir itidal de göstererek bilinçli bir úekilde oyunu kullanmÕútÕr. Yunanistan, BatÕ
Trakya’dan Türklerin milletvekili çÕkarabilmelerini engellemek amacÕyla bölge dÕúÕndan
bir çok askere oy kullandÕrtmÕútÕr. Ancak bu durum yabancÕ gözlemcilerin gözünden
kaçmayan, açÕklama getirilmesi gereken bir durum oluúturdu. Dönemin Türkiye
büyükelçisi Gündüz Aktan’a Pasok lideri Papandreu ile Yeni Demokrasi partisi lideri
Mitsotakis’in seçimlerde Türk azÕnlÕ÷Õn kendilerine oy vermeleri için yaptÕklarÕ baskÕ ise
ilginçtir. Gündüz Aktan ise “Bir Türk elçisi sizin vatandaúlara nasÕl söyleyebilir aman o
196
“Gümülcine’de Ba÷ÕmsÕz Liste Kuruldu”, Bat Trakya’nn Sesi, sayÕ:9(Mart-Nisan 1989), s.4-5; Nedim
Atamer, “Dr. SadÕk Ahmet Desteklenmelidir”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:74(MayÕs 1989), s.3-4.
197
AyÕn Tarihi(KasÕm 1989)
61
partiyi de÷il de bu partiyi destekle diye” úeklinde cevap vermiútir. Bu durum gerçekten de
Türk azÕnlÕ÷Õn Yunan partilerini bÕrakÕp da kendi içinden çÕkan temsilcilerini
destekledi÷inde Yunan siyasi hayatÕnda neleri de÷iútirebilece÷ini göstermiútir.198
10 Ekim 1993 seçimlerinde ise aúa÷Õda de÷inece÷imiz üzere seçim kanununda yapÕlan
de÷iúiklik ve milletvekili seçilebilmek için getirilen %3’lük ülke barajÕ Türk toplumunun
siyasal temsiliyetini kökünden engelleyecek bir durum oluúturdu. Dr. SadÕk Ahmet
seçimlerde bölge barajÕnÕ aútÕ÷Õ halde ülke barajÕnÕ aúamadÕ÷Õ için milletvekili
199
seçilemedi.
Baúbakan Mitsotakis, øskeçe ve Dedea÷aç’ta yaptÕ÷Õ konuúmada ba÷ÕmsÕz
listelerden katÕlan SadÕk Ahmet ve Ahmet Faiko÷lu’nun %3’lük barajÕ aúamayaca÷ÕnÕ ve
Türk halkÕndan oylarÕnÕ kendi partilerindeki Türklere vermelerini istedi.200 Üstelik
Gümülcine SavcÕlÕ÷Õ SadÕk Ahmet ve iki Türk hakkÕnda okul kitaplarÕnÕn da÷ÕtÕmÕnÕ
engelledikleri iddiasÕyla dava açtÕ.201
Bu seçimde tüm engellemelere ra÷men Türklerin ba÷ÕmsÕz listeleri yine çok büyük
baúarÕ gösterdi. Gümülcine’de %32,75 oranÕnda oy alan Güven Listesi bu ilde birinci parti
oldu. 26 bin 228 oyun 24 bin 956’sÕnÕ SadÕk Ahmet, 1031’ini øsmail Molla Rodoplu aldÕ.
øskeçe økbal listesi ise yüzde 20’lerde oy oranÕ ile oylarÕn 7 bin 874’ünü Ahmet Faiko÷lu,
3040’ÕnÕ Niyazi AvcÕ ve 1018’ini Rasim Murcao÷lu alma baúarÕsÕnÕ gösterdi.
202
380. Yüzde 3’lük Seçim Baraj
8 Nisan seçimlerinde kabineyi Mitsotakis liderli÷indeki Yeni Demokrasi partisi kurdu.
1 yÕl içerisinde üç seçimin yapÕlmasÕ ve bu seçimlerde Türklerin gösterdi÷i baúarÕ
Yunanistan’Õ harekete geçirdi. Türk milletvekillerinin ve muhalefetin sert itirazlarÕna
ra÷men 163 sayÕlÕ seçim yasasÕ Yeni Demokrasi’nin 151 oyuyla kabul edildi. Bu kanunla
ba÷ÕmsÕz adaylar dahi seçilebilmek için ülke genelinde %3 barajÕnÕ aúmasÕ gerekiyordu.203
198
“Soru Cevap Bölümü”, Dünü, Bugünü, Gelecei ile Bat Trakya Türklüü, haz., Mustafa
Kahramanyol, ATO-Türk OcaklarÕ Genel Merkezi, Ankara, 2003, s.51-52.
199
Cafer Alio÷ lu, “BatÕ Trakya Türklerine Uygulanan Anti Demokratik Yunan BaskÕlarÕ”, Uluslararas
Bat Trakya Paneli, BatÕ Trakya Türkleri DayanÕúma Derne÷i øzmir ùubesi Yay, øzmir, 1996, s.49.
200
AyÕn Tarihi(Eylül 1993)
201
AyÕn Tarihi(KasÕm 1993)
202
Süleyman Sefer Cihan, “Dr. SadÕk Ahmet: Sesimizi Kimse Susturamaz”, Yeni Bat Trakya,
sayÕ:122(Eylül-Ekim 1993), s.4.
203
FÕrat, a.g.e., s.449.
62
Gümülcine ba÷ÕmsÕz Türk milletvekili Dr. SadÕk Ahmet:”Bu ba÷ÕmsÕz azÕnlÕk adaylarÕnÕn
parlamentoya seçilmemesi kanunudur, azÕnlÕ÷Õn ba÷ÕmsÕz adaylarÕna úimdiye kadar
getirilen en büyük engeldir” úeklinde bu kanunun Türk azÕnlÕ÷a olumsuz etkisini dile
getirdi. Baúbakan Mitsotakis seçim kanunu savunarak; “Ülkede yürürlükteki seçim
sistemi yüzünden ortaya çÕkan siyasi istikrarsÕzlÕ÷Õ bertaraf ediyor” úeklinde konuútu. Bu
kanunun nihai amacÕ, küçük ço÷unlu÷a dayalÕ hükümetler ve koalisyonlar dönemini sona
erdirmeyi hedeflemek olmuútur.204
120 ila 150 bin arasÕndaki nüfusa sahip Türk azÕnlÕ÷Õ, yeni seçim kanunu ile bir
milletvekili çÕkarabilmek için en az 200 bin oy almasÕ gerekecek. Elbetteki mevcut Türk
nüfusu ile de bu mümkün olmayaca÷Õna göre Yunan iktidarlarÕ, ileride Türklerin
milletvekili çÕkarabilmelerinin önüne geçmiú olmaktadÕrlar. Mitsotakis iktidarÕ bununla da
kalmÕyor, vali seçim kanunu da de÷iútiriyor. Valilerin seçimle iú baúÕna gelmesi kabul
edilmesine ra÷men Türk ço÷unlu÷un yaúadÕ÷Õ úehirler, Türkleri azÕnlÕkta bÕrakacak
úekilde Yunan úehirleriyle birleútiriliyor. Böylece geniúletilmiú bölge valilikleri
oluúturularak
engelleniyor.
seçimlerde
Türklerin
kendilerini
yönetecek
valiler
çÕkarmasÕ
205
381. Dr. Sadk Ahmet
SadÕk Ahmet, BatÕ Trakya davasÕnda ses getirmeye 1985 ortalarÕnda baúladÕ. Türk
azÕnlÕ÷Õna yapÕlan baskÕ ve ayrÕmcÕlÕ÷Õ anlatan bir metinle BatÕ Trakya’da imza
kampanyasÕ baúlattÕ. SadÕk Ahmet, Yunan makamlarÕna ve dünya kamuoyuna azÕnlÕ÷Õn
sesini duyurabilmek amacÕyla baúlattÕ÷Õ bu kampanyaya Türk toplumundan e÷er
katÕlÕyorsa imzasÕnÕ koymasÕnÕ istedi. Bu úekilde toplanan imzalar Avrupa kuruluúlarÕna
ve Yunan meclisine gönderilecekti. AzÕnlÕk ise bu kampanyaya içtenlikle katÕldÕ ve
imzalar 15 bini buldu. Ancak azÕnlÕ÷Õn bu kampanyaya verdi÷i büyük destek Yunan
yönetimini tedirgin etti. 9 A÷ustos 1986 günü sahte imza toplamak ve Yunanistan’Õn
uluslararasÕ iliúkilerini zedeledi÷i gerekçesiyle SadÕk Ahmet tutuklandÕ ve hakkÕnda dava
204
“BatÕ Trakya Türklerinin Seçim Engeli”, Bat Trakya’nn Sesi, sayÕ:21-22-23(A÷ustos-Eylül-Ekim
1990), s.6.
205
Cihan, “Meriç’in Öte YakasÕ: BatÕ Trakya”, s.14.
63
açÕldÕ ancak SadÕk Ahmet bir müddet sonra serbest bÕrakÕldÕ.206 Bu tutuklama Ahmet’i
yÕldÕrmadÕ ve bu kez 25 Eylül 1987’de Selanik’te düzenlenen “Demokrasi ve ønsan
HaklarÕ” adlÕ uluslararasÕ bir toplantÕya giderek BatÕ Trakya Türklerine baskÕ, ayrÕm ve
haksÕzlÕklarÕ anlatan bir belgenin øngilizce metnini katÕlÕmcÕlara da÷ÕttÕ. Bunun üzerine
SadÕk Ahmet yalan haber yaymak ve sahte evrak düzenlemek suçuna istinaden tutuklandÕ
ve1988’de 30 ay hapis ve 100 bin drahmi para cezasÕna çarptÕrÕldÕ. Bu durum UluslararasÕ
Af Örgütü’nü de hareketi geçirdi ve Örgüt, Yunan hükümeti nezdinde gerekli giriúimlerde
bulundu.207 1989 seçimlerine gelindi÷inde ise SadÕk Ahmet yine büyük bir azim ve
kararlÕlÕkla seçim kampanyasÕnÕ yürüttü. Ancak kampanya sÕrasÕnda da÷ÕttÕ÷Õ bildirilerde
seçmenleri yanÕltmaya yönelik faaliyette bulundu÷u ve Türk kelimesini kullandÕ÷Õ
gerekçesiyle halkÕ úiddet ve ayrÕmcÕlÕ÷a sevk etmek suçundan yeniden yargÕlanmaya
baúlandÕ. Sonuçta SadÕk Ahmet kamu güvenli÷ini bozdu÷u gerekçesiyle 1,5 yÕl hapis ve
208
üç yÕl seçme seçilme hakkÕndan men cezasÕna çaptÕrÕldÕ.
Dr. SadÕk bunun üzerine: ”Ben
bir Türk olduum için hapse götürülüyorum. Eer Türk olmak suç ise, burada tekrar
ediyorum. Ben bir Türküm ve öyle kalacam. Bu mesajmla Bat Trakya aznlna
209
sesleniyorum ve Türk olduklarn unutmamalarn söylüyorum.”
Helsinki Watch’Õn,
sivil örgüt temsilcilerinin raporlarÕna ve yabancÕ basÕna göre tarafsÕz , adil bir yargÕlama
yapÕlmamÕútÕr.210 Karar, Türk DÕúiúlerince de tepkiyle karúÕlandÕ ve kararÕn Yunan
adaletine de÷il Yunan devletine ait oldu÷unu söylendi.211 UluslararasÕ Af Örgütü ise,
Gümülcine bölgesi ba÷ÕmsÕz eski milletvekilli Dr. SadÕk Ahmet’in düúünce suçlusu
oldu÷unu belirterek derhal serbest bÕrakÕlmasÕnÕ istedi.212 Ancak SadÕk Ahmet, hapiste
olmasÕna ra÷men 8 Nisan seçimlerine adaylÕ÷ÕnÕ koydu. UluslararasÕ tepkiler de
Yunanistan üzerinde tesirini gösterdi ve Ahmet’in cezasÕ Patras Temyiz Mahkemesi
206
Mustafa H. Mustafa, “Dr. SadÕk Ahmet’in ùahsÕnda YargÕlanan BatÕ Trakya Müslüman Türk AzÕnlÕ÷ÕnÕn
DavasÕ süresiz Ertelendi”, Bat Trakya’nn Sesi, sayÕ:7-8(AralÕk-ùubat 1988-1989), s.11; AydÕn Taneri,
“Dr SadÕk Ahmet”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:124(Ocak-ùubat 1994), s.34.
207
Taneri, a.g.m., s.34; Mustafa, a.g.m., s.11; Atamer, a.g.m., s.4; Hatipo÷lu, Yunanistan’da Etnik Gruplar
ve AzÕnlÕklar, s.39.
208
Hatipo÷lu, a.g.e., s.39; Cafer Alio÷lu, BatÕ Trakya DavasÕnÕn Avrupa Cephesi (1982-1994), Bursa, 1998,
s.31; “Dr. SadÕk Ahmet: Hapistede Olsak Seçimlere Girece÷iz”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:84(Mart 1990),
s.15-18.
209
Hatipo÷lu, a.g.e., s.41.
210
FÕrat, a.g.m., s.447.
211
“Dr. SadÕk Ahmet ve øbrahim ùerif Hapsedildiler”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:83(ùubat 1990), s.3-4.
212
AyÕn Tarihi(ùubat 1990); ømza kampanyasÕnda Dr. SadÕk; “ Bu kampanyada hiçbir zaman korku ve
umutsuzluk gibi duygulara kapÕlmadÕm. Her an büyük bir mücadele vermenin hazzÕnÕ ve huzurunu yaúadÕm.
Her anda ailem ve soydaúlarÕm bana destek ve yardÕmcÕ olduklarÕ için cesaretimi hiçbir zaman
kaybetmedim”. “BatÕ Trakya’nÕn Sesi Dr. SadÕk Ahmet’le Selanik’de Görüútü”, Bat Trakya’nn Sesi,
sayÕ:7-8(AralÕk-ùubat 1988-1989), s.20.
64
tarafÕndan para cezasÕna çevrildi. Para cezasÕnÕ ödeyerek serbest kalan Ahmet’in adaylÕk
baúvurusu YargÕtay Yüksek Kurulu’nca onaylanarak kesinleúti. Yine milletvekili seçilen
Ahmet, 8 Nisan seçimlerini de÷erlendirirken: “Bat Trakya Türkü toparlanarak bir bütün
olduunu gösterdi. ahs çkar yerine toplum çkarn ön planda tuttu. Irkndan, dininden,
gelenek ve göreneklerinden taviz vermeyeceini gösterdi. Bu seçimler, Bat Trakya
Türklerinin hak ve adalet istediini, ahsiyet kazandn, toplum olarak var olduunu,
dimdik ayakta durduunun ispatdr. Bu seçimle Bat Trakya Türkü kendisine yaplan
hakszlklara, basklara, adaletsizliklere, insan haklar ihlallerine dur demitir. Biz,
vatanmz Yunanistan’da bizlere de eit muamelesi edilmesini istiyoruz. Bize hakszlk
213
yapana biz hayr diyoruz” demiútir.
Yeni dönemde Ahmet, amaçlarÕnÕn Müslüman
Türk azÕnlÕ÷Õna insanca bir hayat sa÷lamak oldu÷unu belirtti. Dr. SadÕk Ahmet; “ øúbirli÷i
yapmak isteyen partiyle konuúmaya hazÕrÕz. Bu konuúmalarda azÕnlÕ÷Õn haklarÕnÕn
verilmesi ele alÕnacaktÕr. Ortak bir noktada anlaúÕldÕ÷Õ takdirde iúbirli÷i mümkündür”
anlayÕúÕnÕ ortaya koydu. Yunan parlamentosunda Yeni Demokrasi Partisi önderli÷inde
kurulan hükümet, BatÕ Trakya sorunlarÕnÕn çözülmesi amacÕyla kurdu÷u komisyona
azÕnlÕk milletvekili Dr. SadÕk Ahmet ve Ahmet Faiko÷lu’nu almayarak Yunanistan, BatÕ
Trakya politikasÕnÕn eskisi gibi devam etti÷ini gösterdi. SadÕk Ahmet ve Ahmet Faiko÷lu,
komisyonun kurulmasÕ kararlaútÕrÕldÕ÷Õnda, sorunlarÕn tespiti ve çözümü için komisyonda
yer almalarÕ gerekti÷ini parlamento baúkanÕ Atanasios Çaldaris’e bildirmiú ancak
“öneriniz incelenecek” cevabÕnÕ almÕúlardÕr.214
SadÕk Ahmet, BatÕ Trakya Türkü’nün etnik kökeninin tespiti sÕrasÕnda baúbakan
Konstantin Mitsotakis’e gönderdi÷i mektupta bu konudaki tartÕúmalarÕn tamamen
kapanmasÕ için Türk azÕnlÕ÷Õn içinde bir referandum önermiú ancak bu, kabul
görmemiútir.
215
Türklüklerini tüm dünyaya duyurmayÕ amaçlayan Ahmet, Norveç ønsan
HaklarÕ Derne÷i’nin davetlisi olarak Oslo’da yaptÕ÷Õ açÕklamada; “Yunan vatandaúlÕk
yasasÕnÕn halen yürüklükte oldu÷u ve bu maddeye göre Türk olanlarÕn sÕrf Türk olduklarÕ
için vatandaúlÕktan çÕkarÕldÕklarÕnÕ, cemaat temsilcilerinin seçilemedi÷ini, Türkiye’den
213
“Dr. SadÕk Ahmet ile Tele Röportaj”, Bat Trakya’nn Sesi, sayÕ:16-17(Mart-Nisan 1990), s.13.
“Zindanda Meclise, Dr. SadÕk Ahmet ve Ahmet Faiko÷lu Yunan Parlamentosunda”, Bat Trakya’nn
Sesi, sayÕ:16-17(Mart-Nisan 1990), s.8-9; ”BatÕ Trakya’da Zulümler Devam Ediyor”, s.15. Halbuki SadÕk
Ahmet milletvekili seçildikten sonra Konstantin Mitsotakis ile bir görüúme yapmÕútÕ. Görüúmede
Mitsotakis, BatÕ Trakya’daki Türk azÕnlÕ÷a mutlaka di÷er Yunan vatandaúlarÕyla eúit haklar tanÕnaca÷ÕnÕ
söylemiúti. AyÕn Tarihi(MayÕs 1990)
215
AyÕn Tarihi(AralÕk 1992)
214
65
gelen kitaplarÕn e÷itimde kullanÕlmasÕnÕn engellendi÷ini vurgulayarak, BatÕ Trakya Türk
toplumu kesinlikle asimile olmayacaktÕr. Türk toplumu Türk olarak orada yaúamaya
devam edecektir” dedi.216
Yunanistan içindeki azÕnlÕklarÕn haklarÕnÕ tanÕmazken, ülke dÕúÕndaki YunanlÕlarÕn
haklarÕnÕ sonuna kadar savunmaya kararlÕ ve azimli bir ülkedir. Nitekim Arnavutluk’ta
%2 oranÕnda YunanlÕ olmasÕna ra÷men Yunanistan, Arnavutluk’un %20 olan tüm
Ortodoks nüfusunun tamamÕnÕ YunanlÕ saymaktadÕr ve bu YunanlÕlarÕn Arnavutluk’taki
hukukunun
mücadelesindedir. AzÕnlÕk
konusu
iki
ülkenin
önemli
sorunlarÕnÕ
oluúturmaktadÕr, Yunanistan içindeki Arnavut azÕnlÕ÷a, Arnavutluk’taki YunanlÕlara
yapÕlan muamele oranÕnda, hatta daha kötüsü ile muamele etmektedir. øúte SadÕk Ahmet
bu konuda; “BatÕ Trakya’daki Türk azÕnlÕkla Arnavutluk’taki Yunan azÕnlÕklarÕ aynÕ
haklara sahip olmalÕdÕr. Mitsotakis, ancak Arnavutluk’taki Yunan azÕnlÕk için istediklerini
BatÕ Trakya’dakilere de verdi÷i takdirde Tiran ve dünya kamuoyu önünde haklÕ çÕkabilir”
görüúünü savunmaktadÕr.217 BatÕ Trakya Türk azÕnlÕ÷ÕnÕn durumunu ve gelecek
beklentisini özetlerken Ahmet: “Yunan hükümeti bilmelidir ki, biz hiçbir zaman özerklik
istemedik. Biz Yunan vatandaúÕyÕz. Ancak bizim toplumumuzun harklarÕ tanÕnmalÕdÕr. Bu
benim siyasi mücadelemin anlamÕdÕr.218
SadÕk Ahmet, 1985-95 dönemi içinde büyük özverili mücadelesiyle Türk azÕnlÕ÷Õn
u÷radÕ÷Õ haksÕzlÕklarÕ, baskÕlarÕ, insan haklarÕ ihlallerini uluslararasÕ platformlarda
duyurmayÕ baúarmÕú bir liderdir. Bu mücadelede iki kez ba÷ÕmsÕz milletvekili seçilen
Ahmet, iki kez de hapse atÕlmÕútÕr. Onun bu azmini 1988-91 yÕllarÕ arasÕnda Atina büyük
elçili÷inde bulunan Gündüz Aktan úöyle ifade etmektedir. “ O zaman rahmetli Sadk
Ahmet, mehur imza kampanyasn balatal bir yl olmutu. Bir dileri için dorusunu
isterseniz, Sadk Bey fazla cesurdu. Ortal kartryordu. Kendisine her zaman evladm,
biraz daha yava ol, bu kadar ürkütme, bu kadar üzerlerine gitme derdim. Her seferinde,
tabii sayn Büyükelçim dedikten sonra hep bildiini yapt. Sadk Ahmet bir mücadeleciydi.
219
En önemli vats cesaretiydi.”
216
AyÕn Tarihi( KasÕm 1992)
AyÕn Tarihi(Temmuz 1993)
218
Alp, “BatÕ Trakya Türkleri”, s.641.
219
Ahmet C. Gazio÷lu, “BatÕ Trakya KÕbrÕs ve Yunan Emelleri BatÕ Trakya Türklerinin Hukuk SavaúÕnda
SadÕk Ahmet’in Yeri ve Önderli÷i”, Uluslararas Bat Trakya Paneli, BatÕ Trakya Türkleri DayanÕúma
217
66
382. Sadk Ahmet Sonras Bat Trakya Türkü’nün Siyasi Durumu
SadÕk Ahmet 1995’de Gümülcine’de aracÕna bir traktör çarpmasÕ sonucu hayatÕnÕ
kaybetti. Kaza bir komplo sonucu da olsa, gerçekten bir kaza da olsa sonuçta BatÕ Trakya
Türkleri tarihindeki en önemli úahsiyetlerinden birini yitirmiú oldu. TC. CumhurbaúkanÕ
Süleyman Demirel onun hakkÕnda: “Dr. SadÕk Ahmet’ten kalan dava, BatÕ Trakya’daki
Türk toplumunun dilini, dinini, kültürünü korumasÕ, dayanÕúma içerisinde olmasÕ,
haklarÕnÕ meúru zeminlerde aramasÕ, savunmasÕ davasÕdÕr” demiútir. Türk toplumu yaúam
mücadelesini bundan sonra adeta efsane kahraman haline gelen SadÕk Ahmet’ten yoksun
sürdürmek zorunda kalacaktÕr.
220
Yunanistan’Õn seçim sisteminde %3 barajÕnÕ getirmesi, SadÕk Ahmet’i yeni arayÕúlara
itmiútir. O, seçilemeyece÷ini bildi÷i halde BatÕ Trakya davasÕnda ses getirebilmek ve yeni
bir soluk almak amacÕyla Dostluk, Eúitlik ve BarÕú Partisini kurumuútu.221 Ancak ondan
sonra gelenler onun bu stratejisini ve yöntemini benimsemek yerine yine eskiden oldu÷u
gibi Yunan partilerinden adaylÕklarÕnÕ koymaya baúladÕlar. 22 Eylül 1996 genel
seçimlerinde Yunan meclisine üç Türk milletvekili seçildi. Pasok’tan Galip S. Galip,
Snaspismos(Sol øttifak)’tan Dr. Mustafa Mustafa ile Nea Demokratia’dan Dr. Birol
Akifo÷lu meclise girmeye baúardÕ. Türk temsilcilerin meclise girebilmeleri temelde
olumlu bir durum iken Türk taleplerinin yine parti disiplini içinde bo÷ulacak olmasÕ
olumsuz bir durumdur. Yunanistan’da iki ana parti vardÕr. OylarÕn ço÷unlu÷unu
almalarÕna ve Türk milletvekillerinin bu partiler içinde yer almalarÕna ra÷men Türkler,
yine de ajan, vatan haini olarak görülmektedirler. øúte SadÕk Ahmet’in de yapmak istedi÷i
bu çirkin yakÕútÕrmalardan azÕnlÕ÷Õ kurtarabilmekti.222
Derne÷i øzmir ùubesi Yay, øzmir, 1996, s.34; Gündüz Aktan, “Türk-Yunan Siyasi øliúkileri”, Dünü,
Bügünü, Gelecei ile Bat Trakya Türklüü, haz., Mustafa Kahramanyol, ATO-Türk OcaklarÕ Genel
Merkezi, Ankara, 2003, s.30.
220
AyÕn Tarihi(A÷ustos 1995); AyÕn Tarihi(Temmuz 1996)
221
Aúa÷Õda bu partiye de÷inilecek.
222
MandacÕ-Erdo÷an, a.g.e., s.6. Yunanistan’daki erken seçimlere Türk DÕúiúleri BakanlÕ÷Õ büyük önem
verdi. Ankara, TRT kanlÕyla yaptÕ÷Õ yayÕnlarla Gümülcine’den Galip Sebahattin Galip, øskeçe’den Birol
Akifo÷lu’nun seçilip Yunan parlamentosuna girmesi için büyük çaba sarfetti. TRT’nin seçimlerden haftalar
öncesi iki adayÕ destekleyen yayÕnlarÕ di÷er Türk adaylar arasÕnda tepkilere neden oldu. AyrÕca, TRT’nin
di÷er adaylarÕn isimlerinden bile söz etmemesi haksÕz rekabeti de meydana getirdi÷ i savunuldu. Seçim
sonuçlarÕnÕn açÕklanmasÕndan sonra Özel Yunan Antena televizyonu muhabirinin sorularÕnÕ cevaplayan
PASOK adayÕ Mehmet Ahmet, kendisinin Türkiye’nin tek taraflÕ yayÕnlarÕnÕn kurbanÕ oldu÷unu söyledi.
“BatÕ Trakya Türkü 22 Eylül Seçimlerinden Zaferle ÇÕktÕ”,Yeni Bat Trakya, sayÕ:140(Eylül-Ekim 1996),
s.1-2.
67
Yeni Demokrasi Partisi Gümülcine Türk milletvekili av. ølhan Ahmet, SadÕk
Ahmet’ten sonra sorunlarÕn üzerine giden, uzlaúmacÕ bir kiúilik olarak Türk toplumuna
yeni bir ses getirdi. ølhan Ahmet milletvekilli÷ine adaylÕ÷ÕnÕ koymandan önce
arkadaúlarÕyla birlikte Türk azÕnlÕ÷Õn kronikleúmiú sorunlarÕnÕ maddeler halinde yazarak
YDP genel baúkanÕ Kostas Karamanlis’e sundu ve cevabÕnda bu isteklerin kabul edildi÷i
bildirildi. Bu, Yunan yönetiminin sorunlarÕn varlÕ÷ÕnÕ kabul etti÷inin bir göstergesiydi.
ølhan Ahmet sorunlarÕn hallinde Türkiye ile de yakÕn temasta olmayÕ ihmal etmedi. Türk
hükümeti yetkilileriyle meseleleri paylaútÕ. Türkiye de azÕnlÕ÷Õn sorunlarÕnÕn takipçisi
223
olaca÷ÕnÕ belirtti.
Son olarak Yunanistan, seçim sistemiyle Türklerin ba÷ÕmsÕz veya
Yunan partilerinden parlamentoya girmelerini engellerken yerel idari yönetimlerde de
Türklerin katÕlÕmÕnÕ sÕnÕrlandÕrmaktadÕr. Günümüzde Gümülcine’de üç, øskeçe’de bir
belediye baúkanlÕ÷Õ Türklere aittir. Ancak Türk belediye baúkanÕ önceden dokuz idi.
Burada, Türk nüfusun yo÷un oldu÷u yerler farklÕ idari bölgeler arasÕnda bölünerek Türk
idaricilerin yönetici olma olasÕlÕ÷Õ en aza indirgenmek istenmektedir. Resmi dairelerde de
Türk memurlarÕn sayÕsÕ çok azdÕr.224
39. Yunanistan’da Türk Siyasi Partileri
390. Dostluk-Eitlik ve Bar Partisi
Türk azÕnlÕ÷Õn 1989-90 yÕllarÕnda arka arkaya yapÕlan üç seçimdeki aktifli÷i, bu
konuda Yunan yönetimini radikal çözümler bulmaya yöneltti. Küçük siyasi partilerin
ülkede istikrarsÕzlÕ÷a yol açtÕ÷Õ, oylarÕ böldü÷ü ve bu nedenle hükümet kurulmasÕnda
güçlükler yaúandÕ÷Õ gerekçesiyle Yunanistan, seçim kanununda de÷iúiklik yaptÕ. Buna
göre parti olsun, ba÷ÕmsÕz aday olsun parlamentoya girebilmek için ülke genelinde geçerli
oylarÕn yüzde 3’ünü almak gerekiyordu. Bu da en az 200 bin oy demektir. Bu kanun
223
Adem Yavuz Arslan, “AzÕnlÕk PolitikasÕ øúte Böyle Olur”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:180(2003), s.18;
Murat Aga, “BatÕ Trakya Kültür ve Sanat ùöleni”, Bat Trakya Türk Birlii Dernei Yayn Organ,
sayÕ:3(2005), s.12-13. Papandreu’nun getirdi÷i seçim sisteminde 13.500 oy alan biri milletvekili
seçilebiliyordu. Gümülcine ve çevresindeki Türk oylarÕn sayÕsÕ 40-45 bin, øskeçe’de ise 25-27 bin civarÕdÕr.
Buna göre ba÷ÕmsÕz bir liste 5 Türk milletvekili çÕkarabilir. Ancak Türk toplumu dÕúarÕd an göründü÷ü gibi
Yunanistan’Õn insan haklarÕ ihlalleriyle u÷raúan ve bu yönde mücadele edene bir toplum de÷ildir. Toplum
içinde partizanlÕk anlayÕúÕ almÕú yürümüútür. Siyasi ihtiraslar, milletvekili olabilme yarÕúÕ ve bunun için çok
sayÕda milletvekili adayÕnÕn çÕkmasÕ sonuçta seçimlerde Türklerden 1 veya 2 milletvekili çÕkmasÕna neden
olmaktadÕr. Türk toplumundaki bu siyasi bölünmüúlük böylece Yunanistan’Õn iúine yaramaktadÕr.
“Yunanistan’da Erken Seçimler ve BatÕ Trakya Türkleri, Yeni Bat Trakya, sayÕ:25(Nisan 1985), s.28.
224
Ahmet, “BatÕ Trakya’da Mevcut Durum”, s.22.
68
çÕkmazdan evvel de SadÕk Ahmet, Türk toplumunun bir partiye ihtiyacÕ oldu÷unu 10
Nisan 1991’de Türk Gençler Birli÷i Lokalinde düzenledi÷i bir toplantÕda açÕklamÕútÕ.
SadÕk Ahmet: “Bu partinin oluturulma istei, var olan Yunan Siyasi partilerinin, Türk
aznln meselelerine gerekli duyarl göstermemesinden kaynakland. Bunun üzerine
biz de siyasi temsilciliimizi devam ettirmek hem de d dünya nezdinde daha aktif
çalmalarda bulunmak üzere Bat Trakya Müslüman Türk toplumunun bir siyasi parti
emsiyesi altnda toplanmasnn toplumumuz çkarlar açsndan daha yararl ve zaruri
olduu inancndayz. Parti sayesinde sesimizi dünyaya daha da güçlü duyuracaz.
Böylece milletvekili çkaramasak dahi parti sayesinde sorunlarmz dünya çapnda dile
225
getireceiz ve çözümü için d dünyann yardm salam olacaz.”
Partinin tüzü÷ü ve üyeleri konusunda da çalÕúma yapan Ahmet, Dostluk Eúitlik ve
BarÕú Partisi için; “ BatÕ Trakya Türkünün öz malÕ ve kendi sesidir. En demokratik
úartlarda baúkanÕnÕ ve yöneticilerini seçecek olan partimiz toplumsal mücadelelerinin
bayraktarlÕ÷ÕnÕ yapacaktÕr. Bu sebeple de ne kadar çok üyemiz olursa sesimiz o kadar
güçlü çÕkaracaktÕr.” dedi.
226
11 Eylül 1991’de kurulan Parti’nin asÕl amaçlarÕndan biri de,
mahalli seçimlerde ülke barajÕ getirilmedi÷i için yerel idarelerde etkili olabilmekti.227
Parti, 11 Nisan 1992’de Türk Gençler Birli÷i salonunda 1. kurultayÕna gitti ve SadÕk
Ahmet’i parti baúkanlÕ÷Õna seçti. Ahmet, partinin demokrasiye, insan haklarÕna, kiúi
hürriyetine saygÕlÕ oldu÷unu belirtti. SadÕk Ahmet, bundan önce Yunan siyasi
partilerinden seçilen Türk milletvekillerinin azÕnlÕk meselelerini dile getiremediklerini,
toplumdan uzak kaldÕklarÕnÕ, toplumla iú birli÷ine gitmediklerini ve azÕnlÕ÷Õ yurt içinde ve
dÕúÕnda temsil etmekten çekindiklerini söyleyerek úimdi ise, parti aracÕlÕ÷Õyla belki
milletvekili çÕkarÕlamayacak ancak azÕnlÕk meseleleri ülke içinde ve dÕúÕnda rahatlÕkla
228
anlatÕlabilece÷ini belirtmiútir.
225
Eren, a.g.e., s.127-128.
“Eúitlik, Dostluk ve BarÕú Partisi’nin Kurcular Kurulu ToplantÕsÕ YapÕldÕ”, Bat Trakya’nn Sesi,
sayÕ:37(AralÕk 1991), s.8.
227
Kenan ønan-Hikmet Öksüz, “BatÕ Trakya Türklü÷ü ve Dr. SadÕk Ahmet”, Türk kültürü, sayÕ:396(Nisan
1996), s.204.
228
“BatÕ Trakya’dan … Dostluk, Eúitlik ve BarÕú Partisi KurultayÕ yapÕldÕ”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:110111(MayÕs-Haz 1992), s.22.
226
69
Parti, siyasi alanda ba÷ÕmsÕz listeler kurarak mücadele vermek ve Türklerin Yunan
partilerine yem olmamasÕ için kurulmuútur.229 Amaç, yasal çerçevede faaliyet göstermeye
ve bu amaçla Türkleri bilinçlendirmeye ve ileride de bu amacÕ yürütebilecek kiúilerin
yetiútirebilmesini sa÷lamaktÕr.230 Partinin dÕú politikasÕnda ise Türkiye ile yakÕn iliúki
kurmak anlayÕúÕ vardÕr. Türkiye’den dÕú Türklere sahip çÕkmasÕ ve BatÕ Trakya sorununda
uluslararasÕ teúkilatlarÕ harekete geçirmesi istenmektedir.231
SadÕk Ahmet’in Türk toplumunu birleútirici vasfÕ, kiúili÷i, úahsiyeti, liderlik özelli÷i
Parti’ye ses getirmiútir. Onun ölümüyle azÕnlÕk, yine bildik eski yaúam tarzÕna döndü.
Parti’yi ayakta tutacak gücü kendinde bulamadÕ. Parti çok zor günler geçirdi, kirasÕnÕ dahi
ödeyemeyecek duruma geldi. Telefonu dahi kesildi. Ancak Dostluk Eúitlik ve BarÕú
Partisi, SadÕk Ahmet’in eúi IúÕk Ahmet ve arkadaúlarÕ sayesinde biraz toparlandÕ. Ancak
232
Parti’nin Yunanistan’la aktif iliúkileri yok denecek düzeydedir.
Dostluk, Eúitlik ve BarÕú Partisi’nin kurucu üyeleri ise; Dr. SadÕk Ahmet (milletvekili),
ødris Mehmet(rençber), Yusuf Hüseyin(din görevlisi), SadÕk SadÕk(din görevlisi), ùerif
ùerif(din görevlisi), Hasan Paçaman(vaiz), Mustafa Mustafa(rençber), Sulko Salih
(ö÷retmen), MakaracÕ ùaban(tüccar), Ali Ahmet(rençber), Ali Baúo÷lu Hüseyin(rençber),
Halil øsmail(rençber), Yüksel Nurio÷lu(eczacÕ), Niyazi Hasan(ö÷retmen), Ahmet Kurt
(din görevlisi), Orhan Mustafa(rençber), Ali Molla(makine mühendisi), Nazif ùakir
(Kooperatif Y.K. üyesi), Nazmi Abdürrazzak(ö÷retmen), øbrahim Ahmet(rençber), Ahmet
Salih Çavuú(makinist), Mehmet Devecio÷lu(veteriner), SayÕt Seyit (rençber), Ahmet
HacÕosman(vaiz, gazeteci), Remzi Hasan(rençber), Ali Ba÷datlÕ(esnaf), Hüseyin Esat
(rençber).233 Partinin amblemi ise; etrafÕnda zeytin dallarÕ bulunan bir daire içindeki beyaz
bir güvercinden oluúmaktadÕr.
234
SadÕk Ahmet’den sonra genel baúkanlÕ÷ÕnÕ iki dönem eúi IúÕk Ahmet yürüttü. Daha
sonra Ahmet HacÕosman ve Nazmi Arif baúkanlÕk yaptÕlar. Halen genel baúkanlÕ÷Õ Ahmet
HacÕosman yürütmektedir.
229
gös. yer.
“BatÕ Trakya’da Büyük Geliúme; Dr. SadÕk Ahmet Parti Kurdu”, s.2-3.
231
“Dr. SadÕk Ahmet: DÕú Türklere Sahip ÇÕkÕlsÕn”, Bat Trakya’nn Sesi, sayÕ:37(AralÕk 1997), s.9.
232
“Soru-cevap Bölümü”, s.48.
233
Eren, a.g.e., s.129.
234
“ BatÕ Trakya’da Büyük Geliúme: Dr. SadÕk Ahmet Parti Kurdu”, s.3.
230
70
Partinin Savundu÷u di÷er ilkeler úöyledir: Tüm dünyadaki haksÕzlÕklarÕ, baskÕ ve
ayrÕmcÕlÕ÷Õ kÕnamaktadÕr. Her türden çevrenin kirletilmesini kÕnamakta, bu anlayÕúla
Green Peace’in ilkelerini benimsemektedir. øúsizli÷e, cahilli÷e, uyuúturucu madde
kullanÕmÕna karúÕdÕr. UluslararasÕ sa÷lÕk, e÷itim, sosyal yardÕm kuruluúlarÕnÕ destekler ve
bunlarla iúbirli÷i yapmayÕ benimser. Irk ayrÕmÕna karúÕdÕr ve dinlerin eúitli÷i prensibini
kabul eder. KadÕn-erkek eúitli÷inden yanadÕr. Tüm dünya uluslarÕ arasÕnda barÕúÕ, sevgi ve
dostluk sembolü olarak kabul eder. ønsan haklarÕnÕ korumaya yönelik tüm kuruluúlarÕ
tanÕr ve benimser. Parti’nin ilkelerini benimseyen ahlaklÕ, demokratik de÷erlere ve insan
haklarÕ saygÕlÕ 18 yaúÕnÕ doldurmuú olan herkes partiye üye olabilir.235
391. Bar Partisi
2 Haziran 1985 seçimlerinde “BarÕú Listesi” adÕ altÕnda ba÷ÕmsÕz bir liste kuruldu.
Listede, Mehmet Emin Aga, Celal Zeybek ve Hikmet Cemilo÷lu bulunuyordu. AyrÕca
“BarÕú” adlÕ bir de gazete çÕkarÕlmaya baúlandÕ. Bu hareket, yukarÕdaki bölümlerde de
belirtti÷imiz gibi Türklerin siyasi teúkilatlanmalarÕ yönünde önemli bir adÕmdÕ ve iyi bir
tecrübeydi. Türk toplumunun uyanÕú kÕpÕrtÕsÕydÕ. øúte barÕú listesi bu amaçlarla BarÕú
Partisi olma amacÕnÕ gütmüú fakat bunu baúaramamÕútÕr. Partileúme hareketi baúarÕ
sa÷layabilmiú olsaydÕ belki de Türk toplumunu daha parlak bir gelecek bekleyebilirdi.
236
310. Yunanistan’da Türk Dernekleri
OsmanlÕ sonrasÕ BatÕ Trakya Türk toplumu birlikler(dernekler) çatÕsÕ altÕnda
teúkilatlanmaya baúladÕlar. Sosyo-kültürel amaçlÕ kurulan bu birlikler, ümmet anlayÕúÕ
yerine millet úuuru ile hareket etmiúlerdir. Bunun yanÕnda ümmetçilik gelene÷ine paralel,
muhafazakar øslami kuruluúlar da ortaya çÕktÕ. ølk gruba girenler Türkiye’deki geliúmeleri
ve yapÕlan inkÕlaplarÕ yakÕndan takip ediyor ve bunlarÕ uygulamaya çalÕúÕyordu. Örne÷in
neúriyatta harf inkÕlabÕ BatÕ Trakya Türklerince hemen kabul görmüútür. Bu birliklerin
kurulmasÕnda hiç úüphesiz BatÕ Trakya Türk toplumunun yetiútirdi÷i idealist, yenilikçi bir
anlayÕúa sahip ö÷retmen Mehmet Hilmi’nin katkÕsÕ büyük olmuútur. øúte aúa÷Õda
235
BatÕ Trakya DayanÕúma Derne÷i’nden Tarihe Bir Not, der., Necmettin Hüseyin, Emir Ofset, østanbul,
2004, s.222.
236
“BatÕ Trakya Seçimleri”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:27-28(Temmuz-A÷ustos 1985), s.10. Partileúme
önünde Yunanistan oyunlarÕ ve suni ayrÕlÕklardan bahsedilmektedir.
71
ayrÕntÕsÕyla de÷inece÷imiz øskeçe Türk Birli÷i, Gümülcine Türk Gençler Birli÷i onun
destek ve çabalarÕyla kurulmuútur.237
3100. skeçe Türk Birlii
14 Nisan 1927’de Türklerin bedeni, ruhi, manevi geliúmelerini sa÷lamak, aralarÕnda
dostluk ve dayanÕúma duygularÕnÕ gerçekleútirmek amacÕyla “Türk Gençler Yurdu” adÕ
altÕnda kuruldu. II. Dünya savaúÕ yÕllarÕnda faaliyetini zorunlu olarak durduran dernek,
savaú sonrasÕ 1956’da “øskeçe(Ksanthi) Türk Birli÷i” adÕyla tüzü÷ünü onaylattÕ. 1971’de
Yunanistan’da dernekler yasasÕ de÷iúince øskeçe Türk Birli÷i de tüzü÷ünün bazÕ
maddelerini de÷iútirerek 1972’de mahkemeye baúvurdu. Mahkeme baúvuruyu reddedince
bu kez 1973’de østinaf mahkemesine baúvuruldu. Ancak mahkeme tüzü÷ün yasa ve kamu
düzenine aykÕrÕ oldu÷u gerekçesiyle baúvuruyu kabul etmedi. Buna ra÷men birlik
faaliyetini 1984’e dek sürdürdü ve resmi makamlardan da bir engelleme çÕkmadÕ.238
1984’e kadar ses çÕkarmayan Yunanistan, bu tarihte birli÷in adÕnda “Türk”, “Türk Birli÷i”
kelimelerinin yer almasÕ nedeniyle derne÷i kapatma kararÕ aldÕ.
Birli÷in davasÕ istinaf, temyiz mahkemesi ile yargÕtay arasÕnda gidip gelmiútir.
DavanÕn son aúamasÕnda milletvekili Galip Galip, her gün televizyonlarda kilise liderleri,
üniversite hocalarÕ, milletvekilleri ile ateúli tartÕúmalara girmiútir. Bu arada Raportörün
“Türk adÕnÕn kullanÕmÕnda bir sorun görmüyoruz” úeklindeki açÕklamasÕ, Yunanistan’da
ulusal tartÕúmaya açÕldÕ. Bu, BatÕ Trakya’nÕn elden gidece÷i, Türkiye’yle birleúece÷i
korkusunu beraberinde getirdi. Son gelinen noktada baúkan Çetin MandacÕ, yönetimden
Yakup Kurt ve eski milletvekili Hasan Hatipo÷lu davada Türkiye’nin yaklaúÕmÕndan
yakÕndÕlar. Hatipo÷lu, “Bizi de kendilerine benzettiler. Burada okutamayÕp anavatana
gönderdi÷imiz çocuklarÕmÕzÕ alÕp imam hatiplerde vaiz yaptÕlar. Bugün BatÕ Trakya’da
237
Ahmet AydÕnlÕ, BatÕ Trakya FaciasÕnÕn øç Yüzü, AkÕn Yay, øst, 1971, s.376; M. Cihat Özönder-Halim
Çavuúo ÷lu, “Balkanlar ve BatÕ Trakya Türklü÷ü”, Yeni Türkiye, c.II, sayÕ:16(Temmuz-A÷ustos 1997),
s.1803; Hatipo÷lu, Yunanistan’da Etnik Gruplar ve AzÕnlÕklar, s.37; YunanlÕ Tarihçi Soltaridis’in iddiasÕna
göre hukuken Müslüman karakterdeki BatÕ Trakya Türkünün yanlÕú olarak Õrki karakterinin öne çÕkarÕlmasÕ,
Türkiye ile olan iliúkilerin geliúmesine vesile oldu. Bunun sonucu olarak Yunanistan için tehlikeli olan Türk
birlikleri kurulmaya baúlandÕ. Cin, a.g.e., s.235.
238
Hüseyin, a.g.e., s.211; Eren, a.g.e., s.87-88. BatÕ Trakya’nÕn ilk Türk ismini taúÕyan derne÷in kurucularÕ
arasÕnda Paúeli Cemiyeti baúkanÕ, Sofya müftüsü, Edirne müftüsü, aúa÷Õ mahalle medresesinden Hoca
Bestan Efendi, ilk Türk çetecisi Fuat Balkan’Õn baúyaveri Büyük Hasan Bey(Abdürramo÷lu), Tahsin
Efendi, gazeteci Mehmet Hilmi, Osman Nuri gibi ça÷daú düúünceye sahip insanlar bulunuyordu. Hüseyin,
a.g.e., s.211.
72
150 camii, 450 vaiz var, oysa anaokuluna gönderecek bir tek hocamÕz yok. Gönderselerdi
ya çocuklarÕmÕzÕ kolejlere. Bugün hepsi Avrupa da söz sahibi olurlardÕ. Oysa 1937 yÕlÕnda
øskeçe Birli÷i’nin bale okulu, operasÕ vardÕ, Türk sanat müsikisi, folklor grubu, futbol
takÕmÕ vardÕ. O gün daha ça÷daúlaúmÕúÕz demek ki.”239
øskeçe Türk Birli÷i’ndeki bu yakÕnmalarÕn yanÕnda Avrupa’daki BatÕ Trakya Türkleri,
birli÷e destek için 5 bin imza topladÕ Avrupa BatÕ Trakya Türk Federasyonu ve
federasyona üye 29 BatÕ Trakya Türk birli÷inin yürüttü÷ü imza kampanyasÕnda toplanan
imzalar Avrupa Parlamentosu, Avrupa Konseyi ve Avrupa ønsan HaklarÕ Mahkemesi
baúta olmak üzere pek çok uluslararasÕ kurum ve insan haklarÕ örgütlerine gönderildi.
Avrupa BatÕ Trakya Türkleri Federasyonu BaúkanÕ Halit Habipo÷lu, Yunanistan’Õ itham
eden açÕklamasÕnda; Bir Avrupa Birli÷i ülkesinde, 21. yy’da derne÷in yalnÕzca isminde
yer alan Türk sözcü÷ü nedeniyle kapatÕlmasÕ, kendisine büyük umutlar ba÷lanan ve
bizlerinde vatandaúÕ oldu÷u Avrupa Birli÷i’ne sürülmüú bir kara lekedir…Yunanistan’Õ
imza attÕ÷Õ azÕnlÕk haklarÕ çerçevesini onaylamaya davet ediyoruz. UluslararasÕ belgeleri
gösteriú olsun diye imzalayÕp hayata geçirmemek devlet ciddiyetine aykÕrÕdÕr.
øskeçe Türk Birli÷i, adÕndan da anlaúÕldÕ÷Õ üzere Türklerin bir arada olmasÕnÕ ifade
eder. Ancak yakÕn zamana kadar böyle olmadÕ÷Õ görülmektedir. Birli÷i kapattÕran Do÷u
Makedonya-Trakya bölge genel sekreteri Mihalis Angelopulos, BatÕ Trakya azÕnlÕ÷Õ
Yüksek Tahsilliler Derne÷i yönetim kurulu ve Türk milletvekili ølhan Ahmet’le bir
yemekli toplantÕ yaptÕ. ToplantÕnÕn ötesinde dernek yöneticileri ve ølhan Ahmet’in,
Türklerin sorunlarÕ ile alakalÕ hiçbir úeyi anlatmamasÕ ve birliklerin durumlarÕndan söz
edilmemesi düúündürücü olmuútur.240 KapatÕlma sÕkÕntÕsÕ bir yana Birlik, øskeçe’de Türk
toplumuna faydalÕ iúler yapmaya çalÕúmaktadÕr. Biçki, dikiú, nakÕú kurslarÕ, bilgisayar,
ingilizce, müzik, matematik, resim kursu gibi kurslar düzenlemektedir. Önemli gün ve
gecelerde kutlamalar tertiplenmekte, yÕlda birkaç kez aile geceleri düzenlenmektedir.
Zaman zaman panel ve söyleúilerle de azÕnlÕ÷a yararlÕ olmaya çalÕúan Birlik, Yunan
Hükümeti’nce adÕnda Türk kelimesi olmasÕ dolayÕsÕyla tanÕnmadÕ÷Õndan adÕna telefon ve
faks alamamaktadÕr.
239
241
Cihan, “Meriç’in Öte YakasÕ: BatÕ Trakya”, s.9; Hüseyin. a.g.e., s.211.
Halil Hasan, “Skandal ToplantÕ”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:187(Mart 2005), s.51.
241
Hüseyin, a.g.e., 210-211. øskeçe Türk Birli÷i’nin tarihçesi, tüzü÷ ü ve etkinlikleri hakkÕnda bkz.,
http://www.iskeceturkbirligi.com
240
73
3101. Gümülcine Türk Gençler Birlii
Birlik, 25 ùubat 1928’de Ümit Spor Kulübü(Yurdu) adÕyla kuruldu. Ancak 1932’de
Birlik’ten ayrÕlan bazÕ gençler YÕldÕz Spor Kulübü’nü kurmuúlardÕr. Böylece iki dernek
1938’e de÷in faaliyetlerini sürdürdüler. Ümit Spor Kulübü’nü temsilen Nazmi Atalay ve
YÕldÕz Spor Kulübünü temsilen de Osman Üstüner ortak bir tüzük hazÕrlayarak bu iki
derne÷i tek bir çatÕ altÕnda birleútirme kararÕ aldÕlar. Bu birleúme ile Birlik, Gümülcine
Türk Gençler Birli÷i adÕnÕ aldÕ ve bu adla tüzü÷ünü Rodop ili bidayet mahkemesi ve
valili÷ine onaylattÕ. Lozan sonrasÕ Türkiye’ye dönme imkanÕndan yoksun kalan azÕnlÕk,
kendisini teselli edici faaliyetlerde bulunmaya baúladÕ. Bu amaçla kurulan Türk Gençler
Birli÷i’nin tüzü÷ünde kuruluú amacÕ; “Gençli÷imizin medeni alem içerisinde davranÕú ve
karakterlerini takdire layÕk üstün seviyeye çÕkarmak, bedeni, ruhi ve kültürel inkiúaflarÕnÕ
temin etmek” olarak geçer. Birli÷in spor, kitaplÕk, müzik, temsil kollarÕ faaliyet gösterdi.
Kitap konusunda oldukça sÕnÕrlÕ imkanlar içinde olan Türk azÕnlÕk, bu konuda
Türkiye’den yardÕm bekledi. Türkiye’den gelen kitaplar ise sansüre u÷radÕ÷Õndan azÕnlÕk
elinde Yunan kitaplarÕndan baúka bir úey kalmamÕútÕr. Sportif faaliyetlere önem veren
Türk Gençler Birli÷i futboldan tenise faaliyet gösterdi. HalkÕn bilinçlendirilmesi amacÕyla
konferanslar düzenledi. Birli÷in ekonomik gücü ise azÕnlÕk insanÕnÕn ekonomik gücüne
paralel zayÕf olmuútur.
242
1972’de ise Yunanistan’da dernekler yasasÕ de÷iúti. Ancak Türk Gençler Birli÷i yeni
yasaya göre düzenledi÷i tüzü÷ünü onaylatamadÕ. 1973’de istinaf mahkemesi de aynÕ
yönde karar alÕnca Birli÷in hukuki durumu askÕda kaldÕ. Bunun yanÕnda faaliyetlerine
devam etti. Birli÷in amacÕ; Türk gençli÷inin maddi, manevi geliúimi, sporun teúvik
edilmesi, müzik e÷itimi vermek ve dernek üyelerine bütçe sÕnÕrlarÕ içerisinde maddi
yardÕmda bulunmaktÕr. Mahalli folklor üzerine faaliyet ve çalÕúmalarÕ önemli
yönlerindendir. 1984’e gelindi÷inde Türk Gençler Birli÷i, adÕnda Türk kelimesi
geçmesinden dolayÕ Rodop valili÷i tarafÕndan kapatma istemiyle mahkemeye verildi ve
mahkeme de kapatma kararÕ vererek Birli÷in tabelasÕnÕ söktürdü. KararÕ Yunan Yüksek
243
Mahkemesi de onayladÕ.
242
Adil Özgüç, BatÕ Trakya Türkleri, Kutlu÷ Yay, østanbul, 1974, s.68-70. Atatürkçü bir dernek olan
Gümülcine Türk Gençler Birli÷i’nin de temeli yine Mehmet Hilmi tarafÕndan atÕlmÕútÕr. Popoviç, a.g.e.,
s.334.
243
Hüseyin, a.g.e., s.212; AydÕnlÕ, a.g.e., s.381; ”BatÕ Trakya’da 30 Türk Köyü Haritadan Siliniyor”, s.8.
74
Günümüzde ise aktif olarak kütüphanesi vardÕr. Folklor, müzik, resim kurslarÕ
düzenlenmektedirler. Sportif faaliyetlere devam edilmekte, de÷iúik zamanlarda geceler
düzenlenmektedir.244 2005’de Birlik çatÕsÕ altÕnda “Gençlik Kolu” oluúturuldu. ùiir gecesi
ile faaliyete baúlayan Kol’un ileriki dönemlerde etkinliklerinin giderek artmasÕ
planlanmaktadÕr. BunlarÕn tiyatro, müzik ,panel ve úiirle ilgili olmasÕ düúünülmektedir.245
3102. Bat Trakya Türk Öretmenler Birlii
Türk ö÷retmenleri bir araya gelerek ortak bir ülkü etrafÕnda toplamak, kültür
seviyelerini yükseltmek, Türk azÕnlÕ÷Õn e÷itim iúlerini düzenlemek, Yunan idaresinin
Türklere tanÕdÕ÷Õ hak ve yükümlülükleri ö÷retebilmek amacÕyla 1936’da Rodop-Evros
246
Türk Ö÷retmenler Birli÷i adÕyla kuruldu.
Daha sonra Birli÷in içinde çatÕúmalar baú
gösterdi. II. Dünya savaúÕnÕn da araya girmesi ile derne÷in faaliyetlerine uzunca bir süre
ara verildi. 1951 Türk-Yunan Kültür anlaúmasÕ akabinde 1952’de tekrar çalÕúmalarÕna
baúladÕ. Gümülcine menúeili olan Birlik, øskeçe’deki ö÷retmenleri de bünyesine katarak
1966’da tüzük de÷iúikli÷ine gitti ve “BatÕ Trakya Türk Ö÷retmenler Birli÷i” adÕnÕ alarak
onaylandÕ.247 øskeçe’de bir úubesi olan Birli÷in, “Birlik” adÕnda bir dergisi çÕkÕyordu.
Dergi, Cunta döneminde kapatÕlmÕúsa da, 1997’de “Ö÷retmen “adÕyla yeniden
yayÕnlanmaya baúladÕ. BatÕ Trakya Türklerine fevkalade faydalÕ iúleri olan Birli÷in
faaliyetleri arasÕnda kurs ve seminerler düzenlemek, okullarÕn bakÕm, onarÕm, ders araçgereçlerinin temini konusunda çalÕúmak, bilgi, úiir, hikaye yarÕúmalarÕ düzenlemek
sayÕlabilir.
244
248
Hüseyin, a.g.e., s.242.
“Gümülcine Türk Gençler Birli÷i Gençlere Sahip ÇÕkÕyor”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:176(2003), s.75-76.
246
Özgüç, a.g.e., s.72; “BatÕ Trakya’da 30 Türk Köyü Haritadan Siliniyor”, s.8. Bu Birli÷in OsmanlÕ
idaresinde Do÷u Rumeli vilayetinde “Muallimin-i” øslamiyye Cemiyet-i øttihadiyesi’ne kadar uzanan bir
geçmiúi vardÕr. Ancak bu teúekkül, istenildi÷ i úekilde geliútirilememiú, teúkilat birkaç kiúinin elinde kÕsÕr
çabalara ihhisar etmiútir. Ali Kemal BalkanlÕ, ùark-i Rumeli ve Buradaki Türkler, Elhan Kitabevi, Ankara,
1986, s.310. Bundan sonra 1933’de bu birli÷in øskeçe Muallimler Birli÷i adÕyla kurulmasÕ gelir. Birlik, Türk
inkÕlaplarÕnÕn BatÕ Trakya’da da uygulanabilmesinin ateúli savunucusuydu. Özellikle harf inkÕlabÕna
Türkiye ile eú zamanlÕ geçildi. Bunun için østanbul’dan bir alfabe kitabÕ kopya edildi ve böylece Latin
harfleriyle e÷itme baúlandÕ. Ancak telif hakkÕ ödemeksizin yapÕlan bu iú Birli÷in daha kuruldu÷u ilk yÕlda
kapanmasÕna neden oldu. Bu olay ö÷retmenlerde daha sÕkÕ kenetlenmek, güçlü olmak gere÷i hissiyatÕ
uyandÕrmÕútÕ. øúte Rodop-Evros Türk Ö÷retmenler Birli÷i’nin kurulmasÕ bunun bir sonucudur. Özgüç, a.g.e.,
s.73-74.
247
Özgüç, a.g.e., s.74; Oran, a.g.e., s.104; AydÕnlÕ, a.g.e., s.380; Hüseyin, a.g.e., s.208.
248
Özgüç, a.g.e., s.74-75.
245
75
Di÷er birliklerde de belirtildi÷i gibi 1972 Dernekler YasasÕ ve bununla birlikte
birliklerin tüzüklerini de÷iútirmeleri ile sÕkÕntÕlar baúlamÕú oluyordu. Bunlar, Türk-Yunan
iliúkilerindeki gerginlikler, 1974 KÕbrÕs BarÕú HarekatÕ ve 1983’de Kuzey KÕbrÕs Türk
Cumhuriyeti’nin kurulmasÕyla zirveye ulaútÕ. Buna paralel olarak Yunanistan, BatÕ Trakya
azÕnlÕ÷Õ üzerindeki baskÕyÕ úiddetlendirdi. øúte bu úartlar altÕnda 29 KasÕm 1983’de Rodop
valisi Apostolos Papadimas, Birli÷in isminde bulunan Türk sözcü÷ü nedeniyle il bidayet
mahkemesine kapatÕlmasÕ yönünde dava açtÕ. Dava gerekçesinde; “øúgal altÕnda bulunan
KÕbrÕs’ta Denktaú tarafÕndan kurulan sahte devletin ilanÕ, Türkiye’nin de bu sahte devleti
tanÕmasÕ nedeniyle Gümülcine’de HÕristiyan ve Müslüman halk arasÕnda çatÕúma tehlikesi
bulundu÷u” ileri sürülmüútür. Papadimas; “Yan yana yaúayan iki cemaatin, HÕristiyan ve
Müslüman Türk toplumlarÕ arasÕnda Türk kelimesinin huzursuzlu÷a ve sürtüúmeye neden
olabilece÷i” gerekçesiyle Birlik tabelasÕndan Türk kelimesinin kaldÕrÕlmasÕnÕ istedi.
Birli÷in, 23.2.1984 tarih ve 300/84 no’lu bu kapatÕlma kararÕna istinaf mahkemesinde
yapÕlan itiraz 159/1986 nolu kararla 9.12.1986 tarihinde reddedildi. Daha sonra Yunan
YargÕtayÕ’na getirilen dava 2 Ekim 1987’de görüúüldü. YargÕtay’dan da sonuç çÕkmayÕnca
BTTÖB 1988’de yerel mahkemenin vermiú oldu÷u karar gere÷ince resmen onaylanarak
kapatÕlmÕú oldu. 268 üyesi bulunan BTTÖB Genel Kurulu ola÷anüstü toplanarak, Türk
Gençler Birli÷i ile birlikte øskeçe müftüsü Mustafa Hilmi baúkanlÕ÷Õnda Yüksek AzÕnlÕk
Kurulu’nun toplamasÕnÕ istedi. ToplantÕda AzÕnlÕk Kurulu’nun alaca÷Õ kararlara uyulmasÕ
ve mücadeleye devam edilmesi kararÕ alÕndÕ.
249
BasÕn-yayÕn, Tayin, Nakil ve Terfi øúleri, E÷itim ProgramlarÕnÕ Tetkik, Uygulama ve
Kültürel ve Sosyal Faaliyetleri Tedbir úubesi olan BTTÖB, müzik, resim kurslarÕ, halk
oyunlarÕ, Türk halk müzi÷i çalÕúmalarÕ düzenlemektedir. Tiyatro çalÕúmalarÕ da ilk kez
BTTÖB tarafÕndan gerçekleútirilmiútir. Ancak asÕl faaliyeti e÷itim alanÕndadÕr. AzÕnlÕ÷Õn
e÷itim ö÷retim sorunlarÕnÕ yerel, hükümet ve uluslararasÕ alana taúÕyarak çözüm için
giriúimlerde bulunmaktadÕr.250
249
“BatÕ Trakya Türk Ö÷retmenler Birli÷i’nden Yunanistan’a Protesto”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:58(Ocak
1988), s.2; AyÕn Tarihi(Ocak 1988); Oran, a.g.e., 105; Hüseyin, s.208.
250
AydÕnlÕ, a.g.e., s.435; Hüseyin, a.g.e., s.209.
76
3103. Vaaz ve rad Heyeti
øslam inançlarÕ, ibadet, ahlak esaslarÕ ile ilgili konularda Türk toplumunu aydÕnlatarak
örf, adet ve gelenekleri hususunda toplumun eksikliklerini gidermek amacÕyla Gümülcine
müftüsü merhum HafÕz Hüseyin Mustafa tarafÕndan 1 Ocak 1970’de kuruldu. Heyet,
251
yüksek tahsilli ve icazetli din adamlarÕnÕn üyesi oldu÷u bir kuruluútur.
Yunan hükümeti
di÷er derneklere yaptÕ÷Õ gibi, Türklerin dini hizmetlerini yerine getirmeye çalÕúan Vaaz ve
ørúad Heyeti’ne de baskÕ yapmÕútÕr. 12 AralÕk 1991’de çalÕúmalarÕnÕ yürüttü÷ü ofisten
zorla çÕkarÕldÕ. Seçimlerden yana olan dernek, Yunan yönetimin tayinle müftü atamasÕ
üzerine, 28 AralÕk 1990’da øbrahim ùerif’i Gümülcine’den, Mehmet Emin A÷a’yÕ
øskeçe’den müftü adayÕ tespit ederek müftülük seçimlerine önderlik etti. Halbuki Vaaz ve
ørúad Heyeti’nin Türkiye’deki karúÕlÕ÷Õ Fener Rum Patrikhanesi’nin Sen Sinod
Meclisi’dir. Burada Türkiye, HristiyanlarÕn seçimlerine müdahale etmemiú ve meclis,
Bartelemeo’yu Patrik seçmiútir.252
Vaaz ve ørúad Heyeti’nin 3 KasÕm 1990’daki toplantÕsÕnda “Din Görevlileri
Cemiyeti”nin kurulmasÕ meselesi ele alÕndÕ. Bu derne÷in kurulmasÕ, önceleri BatÕ
Trakya’daki müftülüklere gölge düúürür düúüncesiyle hoú karúÕlanmamÕútÕ. Ancak
kurulmamasÕnÕn büyük bir eksiklik oldu÷u sonradan anlaúÕldÕ. Kurulacak olan bu derne÷in
meseleleri rahatlÕkla çözebilece÷i, içte ve dÕúta bir güç oluúturaca÷Õ görüúü savunuldu.
Ancak dernek, 1995’de kurulabilmiútir. 23 din görevlisi kurucu üye tarafÕndan kurulan
dernek, tüzü÷ünü 30 Haziran 1995’de Gümülcine Çok Hakimli Bidayet Mahkemesi’ne
sundu. Mahkeme ise derne÷in isminde geçen BatÕ Trakya kelimesinden dolayÕ
yasallaúmasÕnÕ engelledi. SavcÕnÕn gerekçesinde; “BatÕ Trakya yerine Trakya ibaresi
bulunmalÕdÕr. Trakya do÷u-batÕ diye ayrÕlamaz” úeklinde olmuútur. Derne÷in savunmasÕ
ise; Yunan Parlamentosu’nun 1991’de hazÕrladÕ÷Õ haritada bile BatÕ Trakya ibaresinin
geçti÷i ve BatÕ Trakya ismi geçen bir çok derne÷in bulundu÷u úeklinde oldu. Bundan
sonra østinaf mahkemesine gidildi ancak menfi yönde karar çÕktÕ. Dava daha sonra
YargÕtay’a götürüldü. YargÕtay ise tekrar görüúülmek üzere davayÕ østinaf mahkemesine
251
Hüseyin, a.g.e., s.217.
Ziya Kurtaran, “BatÕ Trakya’da Din Özgürlü÷üne Darbe”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:120(MayÕs-Haziran
1993), s.3; ” Vaaz ve ørúad Heyeti ÇalÕútÕ÷Õ Yerden ÇÕkarÕldÕ”, Bat Trakya’nn Sesi, sayÕ:37(AralÕk 1991),
s.6.
252
77
geri gönderdi. Halen yargÕ süreci devam etmektedir.253 Dini yönden halkÕ bilgilendirmek
amacÕyla kurulan Vaaz ve ørúad Heyeti, önemli gün ve gecelerde hutbe ve broúürler
hazÕrlamakta, iki ayda bir Mihenk isimli bir dergi yayÕnlamaktadÕr. Çeúitli zamanlarda
dini, sosyal içerikli paneller düzenlemekte, BatÕ Trakya’nÕn genelinde vaaz programlarÕyla
hizmet vermektedir.254
3104. Bat Trakya Türk Aznl Danma Kurulu
1967-74 Yunan askeri yönetimi döneminde Türk azÕnlÕk çok sÕkÕntÕlÕ bir dönem yaúadÕ.
Türkler, 1974’de Yunanistan’a demokrasinin gelmesiyle rahat bir nefes alaca÷ÕnÕ
sanÕyordu ancak baskÕ ve zulümler aynen devam etti. Bu ortam içerisinde Türk azÕnlÕ÷Õ
hakkÕnÕ arayabilmek, uluslararasÕ hukukun kendisine sa÷ladÕ÷Õ haklarÕ uygulayabilmek
amacÕyla yeni bir teúkilatlanma yoluna gitti. Yunan siyasetinden etkilenmeyecek,
azÕnlÕ÷Õn bütünlü÷ünü sa÷layacak bir kuruma ihtiyaç vardÕ. øúte AzÕnlÕk DanÕúma Kurulu,
azÕnlÕ÷Õn en sa÷lam ve güvenilir kurumlarÕndan olan müftülüklerin çatÕsÕ altÕnda “BatÕ
Trakya AzÕnlÕ÷Õ Yüksek Kurulu” adÕnda 1976’da kuruldu. AlÕnan kararlarÕ uygulayacak
komiteye de “BatÕ Trakya Türk AzÕnlÕ÷Õ Yüksek Kurulu Yürütme Komitesi” dendi. ølk
toplantÕsÕnÕ 1976’da Türklere ait üç bin dönümlük arazi üzerinde Trakya Dimokritos
üniversitesinin kurulmasÕ teúebbüsü üzerine yaptÕ. Bunu, Türklere ait araziler üzerinde
sanayi sitesi, açÕk hava hapishanesi, askeri kurum vs. devlet yapÕlarÕ yapÕlmak istenmesi
üzerine verilen mücadele izledi. Bu bir Yunan politikasÕydÕ. Türklerin ellerindeki araziler
bu úekilde azaltÕlmaya çalÕúÕyordu. Daha sonra AzÕnlÕk DanÕúma Kurulu, Yunan
yönetiminin keyfi müftü atamasÕ meseleleri üzerinde mücadelesini sürdürdü. Bundan bir
sonuç alamayÕnca, 1990’da camilerde el kaldÕrmak suretiyle müftü seçimini organize
255
etti.
Yunanistan’Õn Türk azÕnlÕ÷a uyguladÕ÷Õ ya göç ettirme yada asimile politikasÕ ile BatÕ
Trakya’daki Türk derneklerinin isminde Türk kelimesi geçiyor diye kapatÕlmasÕ, Türk
toplumunda barda÷Õ taúÕran son damla oldu. Yunanistan’Õn, azÕnlÕ÷Õn Türklü÷ünü inkara
kalkÕúmasÕ Türkleri galeyana getirdi ve AzÕnlÕk DanÕúma Kurulu meúhur 29 Ocak 1988
253
Cin, a.g.e., s.270; Hüseyin, a.g.e., s.221.
Hüseyin, a.g.e., s.217. Derginin internet adresi mevcuttur. Buradan dergi hakkÕnda ayrÕntÕlÕ bilgi
edinilebilir. http://www.mihenk.gr/index.htm
255
a.g.e., s.206.
254
78
Türklük Yürüyüúü’nü organize etti. Kurul, bir eylem tespit komisyonu kurdu. Demokratik
haklar çerçevesinde 29 Ocak günü Cuma namazÕndan sonra Gümülcine eski camiinden
Vilayet kona÷Õna kadar yürüyüú yapÕlmasÕna karar verildi. Yunan polisi aynÕ gün ve aynÕ
saatte RumlarÕnda bir yürüyüú tertipledi÷ini ve bunun reddedildi÷ini bahane ederek
Türklerin bu yürüyüúünü yasakladÕ. Radyolarda Yunanca ve Türkçe olarak Türklerin
herhangi bir úekilde bir araya gelmemeleri telkin edilmiú olmasÕna ra÷men Yasak Bölge
de dahil binlerce kiúi Gümülcine’ye akÕn etti. Bu protesto yürüyüúü Yunan polisinin
engellemesiyle istenilen boyutta gerçekleútirilememesine ra÷men bu olay, Türklerin birlik
ve beraberli÷ini perçinledi. AzÕnlÕ÷Õn milli kökeninin inkar edilemeyece÷ini gösterdi.
256
Yunanistan, BatÕ Trakya Türk AzÕnlÕ÷Õ DanÕúma Kurulu’nu di÷er Türk derneklerinde
oldu÷u gibi tanÕmamaktadÕr. ùöyle ki; Yunanistan, øskeçe yakÕnlarÕnda Gökçeler köyü ile
Höyükköy arasÕnda Türklere ait bir araziyi YunanlÕ çiftçilere sürdürmek istedi. ÇÕkan
olaylarda Türkiye’nin takÕndÕ÷Õ tutum sebebiyle AzÕnlÕk Yüksek Kurulu TC. BaúbakanÕna
bir teúekkür telgrafÕ çekmek istedi. Ancak øskeçe Postanesi ülkede Türk azÕnlÕk
bulunmadÕ÷Õ ve AzÕnlÕk Yüksek Kurulu diye bir kurumu tanÕmadÕklarÕnÕ belirterek telgrafÕ
kabul etmedi. AynÕ úey Gümülcine Postanesinde de yaúandÕ.
257
AzÕnlÕk Yüksek Kurulu, Dr. SadÕk Ahmet’in kurdu÷u Dostluk Eúitlik ve BarÕú
Partisi’nin kurulup kurulamamasÕna da karar veren ve bunu úekillendiren kurum olmuútur.
Türk azÕnlÕ÷Õn karar mercii ve idare organÕ olarak tüm BatÕ Trakya Türklerini temsil eden
bir kurumdur.258
Ba÷ÕmsÕz milletvekili olarak Türklerin haklarÕnÕ mecliste savunmanÕn imkansÕzlÕ÷ÕnÕ
gören DanÕúma Kurulu, Haziran 1989 seçimlerine ba÷ÕmsÕz listeler kurarak gitmeye karar
verdi ve SadÕk Ahmet’in milletvekili seçilmesini sa÷ladÕ. Bu tarihten sonra da kurul, adÕnÕ
“BatÕ Trakya Türk AzÕnlÕ÷Õ DanÕúma Kurulu” olarak de÷iútirdi ve bundan sonra
baúkanlÕklarÕnÕ ba÷ÕmsÕz milletvekilleri yürütmeye baúladÕ.
256
Süleyman Sefer Cihan, “BatÕ Trakya’da 29 Ocaklar”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:118(Ocak-ùubat 1993),
s.2; Gümülcine’de Protesto Yürüyüúü, Yeni Bat Trakya, sayÕ:59(ùubat 1988), s.16.
257
“BatÕ Trakya’da 30 Türk Köyü Haritadan Siliniyor”, s.3-6.
258
“Kurtcebe Alptemuçin’in TBMM’deki Tarihi KonuúmasÕ”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:99(Haziran 1991),
s.24.
79
DanÕúma Kurulu, Yunanistan ve Türkiye arasÕnda dostluk ve yakÕnlaúmanÕn meydana
gelmesi için her türlü çabayÕ göstermektedir. 2000’de Londra’da yapÕlan UluslararasÕ BatÕ
Trakya Türkleri KurultayÕ’nda AzÕnlÕk DanÕúma Kurulu, Avrupa BatÕ Trakya Türk
Federasyonu ve BatÕ Trakya Türkleri DayanÕúma Derne÷i ile birlikte Daimi Sekreterya’yÕ
oluúturdu ve tüm kurumlar ortak hareket etme kararÕ aldÕ.259
3105. ttihad- slam Cemiyeti
1933’de Gümülcine’de kurulan cemiyetin amacÕ, ça÷daúÕ Türk Gençler Birli÷i’nin
çalÕúmalarÕnÕ baltalamak ve 1933 Ankara anlaúmasÕ çerçevesinde eski úeyhülislam
Mustafa Sabri Efendi’den sonra ortaya çÕkan boúlu÷u doldurmaktÕr. Cemiyetin kurucularÕ
arasÕnda Çerkez Ethem’in askerleriyle Türkiye’den kaçan firariler, Alexandre Mimo÷lu
adÕnda bir Rum bulunmaktadÕr. Türk inkÕlaplarÕ BatÕ Trakya’da uygulanmaya çalÕúÕlÕrken
øttihad-Õ øslam tam tersine bir gaye edinmiúti. Mimo÷lu, Türk halkÕnÕ, inkÕlaplarÕn
yaygÕnlaútÕrÕlmasÕna karúÕ dinlerini korumaya davet etti. Böylece halkÕ cemiyete girmeye
zorladÕ. Bu úahÕs, kendisinin Yunan hükümetinin emriyle BatÕ Trakya’da oldu÷unu ve
halkÕn MüslümanlÕ÷ÕnÕ mÕ yoksa Türklü÷ünü mü tercih etti÷ini tespit etmek için geldi÷ini
ilan etti. Muhafazakar kökenli Türk toplumu elbette MüslümanlÕ÷Õ tercih edecekti.
Böylece azÕnlÕk arasÕnda MüslümanlÕk-Türklük ayrÕmÕ yapÕlarak ikilik oluúturulmaya
çalÕúÕldÕ. Bu da azÕnlÕ÷Õn Türkiye ile olan ba÷larÕnÕ kopartmada etkili bir yöntem oldu.
Cemiyetin faaliyetleri daha ziyade kÕrsal alanda yo÷unluk kazandÕ. Cemiyet, “Müdafay-Õ
øslam” adÕnda bir de gazete ve “Peygamber BinasÕ” adÕnda bir de dergi neúrediyordu.
AyrÕca Suud-i Arabistan’daki Daimi øslam Kongresi’ne delagasyon göndererek BatÕ
Trakya Müslüman-Türk azÕnlÕ÷ÕnÕ Kongre’de temsil ediyordu.
Yöneticileri arasÕnda bir Yunan subayÕ olan Nikos Kalfapulos ile Çerkez firarilerinden
HafÕz Reúad da bulunmuútur.260 Sonuçta YunanlÕlarÕn amaçlarÕna hizmet eden bir kuruluú
olarak faaliyet gösteren cemiyet, halkÕn dini duygularÕyla oynayarak bir takÕm kazançlar
elde etmeye çalÕútÕ. Bunda, Yunan kökenli idarecileri yönetime sÕzmasÕ etkili oldu.
259
Hüseyin, a.g.e., s.207. BatÕ Trakya Türk AzÕnlÕ÷Õ DanÕúma Kurulu bazen AzÕnlÕk Yüksek Kurulu úeklinde
geçmektedir.
260
Özgüç, a.g.e., s.75-77; AydÕnlÕ, a.g.e., s.381; Popoviç, a.g.e., s.348. 1958’den 1966’ya kadar
Gümülcine’de yayÕnlanan Peygamber BinasÕn’da øttihad-Õ øslam’Õn oluúumu hakkÕnda bir çok detay vardÕr.
Popoviç, a.g.e., s.968.
80
3106. ntibah- slam Cemiyeti
1948’de BatÕ Trakya’nÕn muhafazakar liderlerinden Molla Yusuf, Hüsnü Yusuf ve
HafÕz Yaúar tarafÕndan kuruldu. Kuruluú amacÕ ise MüslümanlÕ÷Õ HÕristiyanlÕ÷Õn
tesirinden korumaktÕ. Bu cemiyete de YunanlÕ otoritelerin gölgesi düúmüú, inkÕlapçÕ
kesim tarafÕndan eleútirilmiútir. Daha çok øslami faaliyetler gösteren cemiyetin yayÕn
organlarÕ “Hak Yol” ve “Sebat” gazeteleridir. KurucularÕndan Molla Yusuf(Hasano÷lu),
inkÕlapçÕ kesimin adayÕnÕ geride bÕrakarak meclise girmeyi baúarmÕútÕr. Cemiyet, azÕnlÕ÷Õn
hac iúlerini organize etmiú ve her yÕl Mekke’de düzenlenen Dünya øslam Birli÷i
261
Kongresi’nde Yunanistan MüslümanlarÕnÕ temsil etmiútir.
3107. Bat Trakya Medrese Mezunu Müslüman Muallimler Birlii
Gümülcine Türk Ö÷retmenler Birli÷i’ne karúÕ 25 Ekim 1965’de kurulmuú bir
dernektir. Kuruluú hikayesi ise farklÕdÕr. “Türkiye Milli Birlik Komitesi” 1960’da 168
sayÕlÕ kanunu kabul etti. Kanun, BatÕ Trakya’da Türk asÕllÕ ö÷retmenlere sosyal yardÕmÕ
öngörüyordu. Kanunun özünde, Türk kültürüne ve devrimlerine aykÕrÕ harekette
bulunmamak anlayÕúÕ vardÕr. Bu madde, anlaúÕlaca÷Õ gibi Türk ö÷retmenleri arasÕnda
Atatürkçü-ça÷daú, úeriatçÕ-gerici ayrÕmÕ yapmÕútÕr. BatÕ Trakya AzÕnlÕk MasasÕ úefi Minas
Miniadis ise, úeriatçÕ diye dÕúlanan ö÷retmenlere Yunan hükümetinin tavassutuyla yeni bir
birlik kurma teklifi yaptÕ. Muhafazakar ö÷retmenler tarafÕndan úaúkÕnlÕkla, yenilikçi
ö÷retmenler tarafÕndan blöfle nitelendirilen teklif, nihayetinde kabul edildi ve Medrese
Mezunu Müslüman Muallimler Birli÷i kuruldu. Böylece Türk ö÷retmenleri arasÕnda ikili
bir yapÕ oluútu. Her iki grup birbiri aleyhine faaliyetlerde bulundular. Ancak zaman
içerisinde Müslüman Muallimler Birli÷i de di÷er BatÕ Trakya Türk kuruluúlarÕ ile Türk
varlÕ÷ÕnÕn ve kültürünün yaúatÕlmasÕ için birlikte hareket etmeye baúladÕ. Gümülcine’de
faaliyet gösteren bu derne÷in 239 üyesi vardÕr ve BatÕ Trakya azÕnlÕ÷Õ danÕúma kurulunun
daimi üyesidir.262
261
Özgüç, a.g.e., s.77-78; Popoviç, a.g.e., s.348.
Eren, a.g.e., s.90; Özgüç, a.g.e., s.79-80; Hüseyin, a.g.e., s.219. Ahmet AydÕnlÕ’nÕn eserinde bu
kuruluúun adÕ “Medrese-i Hayriye MezunlarÕ Cemiyeti” olarak geçmektedir. Medrese mezunu bu
ö÷retmenler daha fazla eski harflerle tedrisat yapmak istemekteydiler. Ancak onlarÕn bu tutumlarÕ reformist
ö÷retmenler tarafÕndan Türklü÷e ihanet olarak görüldü. AydÕnlÕ, Özgüç gibi bu cemiyetteki ö÷retmenlerin
anti Türkist, Türkiye aleyhtarÕ oldu÷una inanmamakta ve ihtimal de vermemektedir. Hadiseler
de÷erlendirilirken gerçek dÕúÕ ve tarafgir tutumlardan yakÕnmaktadÕr. Medrese-i Hayriye’den mezun olan
262
81
3108. Bat Trakya Aznl Yüksek Tahsilliler Dernei
1 Mart 1982’de Gümülcine’de kurulan derne÷in asÕl amacÕ BatÕ Trakya’da bilimsel
çalÕúmalar yaparak Türk gençlerinin bireysel ve toplumsal bazda söz sahibi olmasÕnÕ
sa÷lamaktÕr. Bu yöndeki faaliyetler arasÕnda azÕnlÕ÷Õn bilimsel kapasitesini ortaya
çÕkarmak, de÷erlendirmek ve azÕnlÕk bilim adamlarÕnÕ BatÕ Trakya’da çalÕúmaya
celbetmek sayÕlabilir. Di÷er amaç ve faaliyetleri arasÕnda ise azÕnlÕ÷Õn gelenek ve
göreneklerini yaúatmak, kültürel ekinlikler düzenlemek, özellikle Türk ve Yunan uluslarÕ
arasÕnda demokrasi, insan haklarÕ mefhumunu, dostluk ve insani de÷erleri geliútirmek ve
korumak gelir. 1982’de 28 kurucu üye ile kurulan dernek, günümüzde 500 civarÕnda üye
sayÕsÕna ulaúmÕútÕr. BatÕ Trakya Türklerinin hak arama mücadelesinde önde gelen bir
kuruluútur.
Dernek çatÕsÕ altÕnda, dünyadaki tüm üniversitelerde lisans ve lisans üstü e÷itim alan
BatÕ TrakyalÕ Türk ö÷rencilerin oluúturduklarÕ “Genç Akademisyenler Toplulu÷u” vardÕr.
AmacÕ, gençli÷in sorunlarÕ yanÕnda azÕnlÕ÷Õn sosyo-kültürel, siyasi, ekonomik sorunlarÕna
çözüm aramaktÕr.
Di÷er taraftan toplumun temel taúlarÕndan olan kadÕnÕ ön plana çÕkaran ve bilinçli,
ça÷daú ve e÷itimli bir Türk kadÕnÕ modeli oluúturmayÕ amaçlayan “KadÕnlar Kolu”
mevcuttur. Dernekte el beceri kursularÕ, resim, folklor çalÕúmalarÕ, bilgisayar kursu,
sa÷lÕk, tiyatro, halkla iliúkiler, dikatsa(yurt dÕúÕndan alÕnmÕú üniversite diplomalarÕnÕ
tanÕtma kurumu) kollarÕyla çocuk kulübü hizmet vermektedir.
263
ö÷retmenlere de Türkiye’deki ö÷retmen okullardan mezun olanlara tanÕnan haklar verilmelidir. Türk
toplumu arasÕnda husumeti YunanlÕlardan çok Türklerin kendisinin çÕkarmasÕndan úikayet etmektedir.
AydÕnlÕ, a.g.e., s.378-379. Medrese-i Hayriye hocalarÕndan Gümülcine müftüsü merhum Hüseyin Mustafa,
BatÕ Trakya’da Türk birli÷inin sa÷lanmasÕ yolunda ciddi mücadeleler vermiú birisidir. BatÕ Trakya Türklü÷ü
davasÕnÕn ileri gelen úahsiyetlerindendir. AzÕnlÕ÷Õn kritik dönemlerinde uluslararasÕ camiaya; “BatÕ Trakya
Müslüman Türk azÕnlÕ÷Õ açÕk hava hapishanesinde yaúÕyor” deme cesaretini göstermiútir. Amerika baúkanÕ
Carter’Õn, azÕnlÕklarla ilgili yayÕnlanan raporunda Hüseyin Mustafa’nÕn katkÕsÕ büyük olmuútur. “BatÕ
Trakya’da Matem”, Yeni Bat Trakya, c.3, s.27-28(Haziran-Temmuz 1983), s.3-5.
263
Hüseyin, a.g.e., s.215-216. Dernek hakkÕnda ayrÕntÕ için bkz., http://www.btaytd.org
82
3109. Gümülcine Yoksul Türk Çocuklarna Bakm Birlii
Yoksul, yetim Türk azÕnlÕk çocuklarÕnÕn her türlü ihtiyacÕnÕ karúÕlamak amacÕyla
1933’de Keresteci Münir Efendi’nin önderli÷inde kurulmuú bir dernektir. AzÕnlÕ÷Õn
deste÷iyle pek çok faydalÕ, baúarÕlÕ çalÕúmalar yaptÕ. II. Dünya savaúÕ sÕrasÕnda Birlik,
faaliyetlerini zorunlu olarak durdurdu. Savaú sonrasÕnda yaúanan Yunan iç savaúÕ,
azÕnlÕ÷Õn durumunu iyice periúan etmiútir. ønsanlar Türkiye’ye göç edebilmenin yollarÕnÕ
arÕyorlardÕ. 1952’de durum sakinleúmiúse de azÕnlÕk, derne÷i tekrar canlandÕracak güçü
kendinde bulamadÕ.
264
3110. Dier Dernekler
1997’de Gümülcine’de kurulan Seçenek AzÕnlÕk E÷itim ve Kültür Derne÷i’nin 280
üyesi mevcuttur. Dernek, her yÕl geleneksel Seçek úenlikleri düzenlemektedir. AyrÕca
Gümülcine’nin tarihi yerlerinin belirlenmesi ve kitap haline getirilmesi çalÕúmalarÕ vardÕr.
1995’de Gümülcine’de kurulan Kalkanca Kültür Derne÷i’nin 150 üyesi vardÕr. Ancak
bir araya geldikleri geçici yerin dÕúÕnda kendilerine ait bir yerleri yoktur. Derne÷in
tüzü÷ünde resmi geçitlerden geçer ibaresi oldu÷undan bayramlarda Gümülcine úehir
meydanÕnda resmi geçitlere katÕlan tek Türk derne÷idir.
21 Mart 2001’de Gümülcine’de 42 kadÕn kurucu üye tarafÕndan Rodop øli Türk
KadÕnlarÕ Kültür Derne÷i kuruldu. øsminde geçen Türk kelimesinden dolayÕ tüzü÷ünün
onaylanmasÕ halen yargÕ sürecindedir.
Rodop-Evros ølleri Selanik Özel Pedagoji Akademisi Mezunu Ö÷retmenler Derne÷i
1994’de Gümülcine’de kuruldu. Derne÷in 155 üyesi vardÕr. AmaçlarÕ arasÕnda; Üyelerinin
arasÕnda dayanÕúma ve yardÕmlaúmayÕ sa÷lamak, di÷er kurum ve kuruluúlarla iúbirli÷i
yaparak toplumun çÕkarlarÕ do÷rultusunda hareket etmek sayÕlabilir. SÖPA ö÷retmenleri
Türk toplumu arasÕnda fazla kabul görmedi÷inden di÷er kuruluúlarla iúbirli÷ini amaç
264
Özgüç, a.g.e., s.71-72.
83
edinmek ve Türk toplumunda varlÕk gösterebilmek en önemli amaçlarÕ arasÕnda olsa
gerektir.265
BatÕ Trakya Türk AzÕnlÕ÷Õ Alatepe E÷itim ve Kültür Derne÷i ise Türk kültürünü
Rodoplarda yaúatabilmek amacÕyla yasalar çerçevesinde kurulmuú bir dernektir.
Rodoplar’da kültürel úenlikler düzenlemektedir. Geleneksel olarak devam eden bu
úenliklere Türkiye ve Bulgaristan’dan halk oyunlarÕ ekipleri ve güreúçilerin katÕlmasÕ
úenli÷i daha da zenginleútirmektedir. Alantepe bu sayede ününü BatÕ Trakya’nÕn dÕúÕna
266
yaymÕútÕr. Derne÷in amacÕ, Türk-Yunan dostlu÷unun geliúmesine katkÕda bulunmaktÕr.
Selanik Trakya Gençleri Kültür Derne÷i, 29.7.1985’de øskeçe, Gümülcine ve
Dedea÷aç’tan Selanik’e çalÕúmak üzere gitmiú olan Türklerin kurmuú olduklarÕ bir
dernektir. Tüzü÷ü etraflÕca hazÕrlanmÕútÕr ve tüzü÷ün amaç bölümünde, “BatÕ Trakya
Müslüman azÕnlÕ÷ÕnÕn örf ve adetlerini korumak ve yaúatmak” maddesi geçer.267
øskeçe’de ayrÕca “BeúiktaúlÕlar Derne÷i”, “GalatasaraylÕlar Derne÷i”, “Fenerbahçeliler
Derne÷i” ile “BatÕ Trakya Türkleri ønsan HaklarÕ Derne÷i” mevcuttur. 268
3111. Birliklerin Kapatlmas ve Buna Gelen Tepkiler
YaklaúÕk 50 yÕldan buyana BatÕ Trakya’da sadece kültürel ve sportif faaliyetler
gösteren BatÕ Trakya Türk Birli÷i, BatÕ Trakya Türk Ö÷retmenler Birli÷i ve øskeçe Türk
Birli÷i, isimlerinde geçen Türk kelimesinden dolayÕ kapatÕlmÕútÕr. 1984’de açÕlan davalar,
Ocak 1988’de Yunan Yüksek Mahkemesi’nin, Gümülcine mahkemesi tarafÕndan verilen
kapatma kararÕnÕ onamasÕyla kesinlik kazanmÕútÕr. Cunta döneminde dahi derneklerin
tabelalarÕndaki Türk kelimelerine dokunulmazken, Avrupa Toplulu÷u’na girmiú
Yunanistan’da Pasok iktidarÕ zamanÕnda Türklerin kimli÷i inkar edilmiútir. Karar, azÕnlÕk
ileri gelenlerince tepkiyle karúÕlandÕ. Derneklerle ilgili davayÕ savunan Sabahattin Emin
tepkisini; “Yüksek mahkemenin kararÕyla Yunanistan’da ÕrkçÕlÕ÷Õn var oldu÷u
265
Hüseyin, a.g.e., s.215-220. Seçek Kültür Derne÷i’nin internet adresi mevcuttur. Biraz daha ayrÕntÕ için
buraya bakÕlabilir. http://www.secek.com
266
“BatÕ Trakya’da Kültür Etkinlikleri”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:177(2003), s.9.
267
Nevzat Karagil, “Selanik’te BatÕ Trakya Türk Derne÷i Kuruldu”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:62(MayÕs
1988), s.34-35.
268
Cihan, “Meriç’in Öte YakasÕ: BatÕ Trakya”, s.7.
84
kanÕtlanmÕútÕr. Yunanistan’da Ermeni ve Yahudi dernekleri varken Türk derneklerin
kapatÕlmasÕ ÕrkçÕ bir harekettir” úeklinde dile getirdi. Türk DÕúiúleri BakanlÕ÷Õ da olayÕ
kÕnadÕ ancak bu sÕrada gerçekleúen Davos görüúmelerinde Baúbakan Özal’Õn; OlaylarÕ
yakÕndan izlediklerini, ancak bunun zirveyi etkileyece÷ini sanmadÕ÷ÕnÕ belirtmesi ve
olayÕn vehametini umursamaz tavrÕ úaúkÕnlÕ÷a neden oldu. Bu ve bundan sonra adÕnda
Türk kelimesi geçti÷inden dolayÕ resmiyet kazanamayan Türk derneklerinin davalarÕ
günümüze dek sürmektedir. Yunan yüksek mahkemesi son olarak Ocak 2005’de, milli
güvenlik gerekçesiyle adÕnda Türk kelimesi geçen derneklerin faaliyet gösteremeyece÷ine
269
karar verdi.
269
AyÕn Tarihi(Ocak 1998); AyÕn Tarihi(Ocak 2005); “Türk Dernekleri KapatÕldÕ”, Yeni Bat Trakya,
sayÕ:16(Temmuz 1984), s.23; ”øskeçe Müftüsünden Protesto”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:59(ùubat 1988),
s.18. BatÕ Trakya’da Türk birliklerinin isimlerinde Türk kelimesi bulundu÷u için kapatÕlÕrken østanbul’da
Rum hastane, okul, kilise ve iúyerleri tam faaliyettedir. Bunlar, BalÕklÕ Rum Hastanesi VakfÕ(BatÕ Trakya’da
Türk hastanesi bir yana, Türk sa÷lÕk oca÷Õ bile yok), Feriköy Rum ilkö÷retim okulu, Özel Fener Rum Lisesi,
MaraúlÕ Rum ilkokulu, Zografyon Rum lisesi, Zapiyon Rum ilkö÷retim okulu ve lisesi, Kurtuluú Rum
ilkö÷retim okuludur. Süleyman Sefer Cihan, “Türkiye’de Rum KuruluúlarÕ Tam Faaliyette”, Yeni Bat
Trakya, sayÕ:187(2004), s.56-60. 1972’den 1984’e kadar Türk derneklerinin yeni tüzükleri
onaylanmamÕútÕr. Ortadan kaldÕrÕlmak yerine tehdit altÕnda tutmak Yunan hükümetinin uygulandÕ÷Õ bir
model haline gelmiútir. Yasa dÕúÕ ve gayr-i hukuki faaliyet göstermiú olan Türk derneklerine sürekli göz
yumulmuú, di÷er taraftan demokles kÕlÕcÕ gibi Yunan baskÕsÕ derneklerin üzerlerinden eksik olmamÕútÕr.
Oran, a.g.e., s.106.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
4. BULGARSTAN
1877-78 OsmanlÕ Rus savaúÕ OsmanlÕ Devleti’nin 19.yy’da yaptÕ÷Õ en büyük, en çetin
savaúlardan biri oldu. Savaú sonunda imzalanan Yeúilköy anlaúmasÕ e÷er kabul edilmiú
olsaydÕ sonuçlarÕ itibariyle de büyük bir savaú olurdu. Ancak büyük devletlerin araya
girmesi Rus yayÕlmacÕlÕ÷ÕnÕ durdurdu ve netice itibariyle daha hafif úartlarÕ olan Berlin
anlaúmasÕ imzalandÕ. Bu anlaúma ile OsmanlÕ’ya göstermelik olarak ba÷lÕ özerk bir
Bulgar Prensli÷i kuruldu, Do÷u Rumeli vilayeti oluúturuldu ve Makedonya, Õslahat
yapmak kaydÕyla OsmanlÕ’da kaldÕ. Nitekim 1885’de Do÷u Rumeli de Güney Bulgaristan
adÕnÕ alarak Bulgar Prensli÷i’ne ilhak olacaktÕr.
270
Bulgar Prensli÷i’nin hukuken
OsmanlÕ’ya ba÷lÕlÕ÷Õ 1908 II. Meúrutiyetin ilanÕna kadar sürdü ve bu tarihle birlikte
Bulgaristan krallÕk oldu. 19 Nisan 1909’da Bulgaristan KrallÕ÷Õ ile OsmanlÕ arasÕnda bir
protokol imzalandÕ ve OsmanlÕ hükümeti Bulgaristan’Õn ba÷ÕmsÕzlÕ÷ÕnÕ resmen tanÕdÕ.
Bundan sonra hukuken artÕk Bulgaristan’da yaúayan bir Türk toplulu÷u vardÕ. Ancak
Balkan savaúlarÕ ve I. Dünya savaúÕ yÕllarÕ kitleler halinde Türk göçlerinin yaúandÕ÷Õ yÕllar
oldu. Bulgar hükümetleri hÕzla Türk varlÕ÷ÕnÕ Bulgaristan’da eritmeye ve Bulgar nüfusunu
ço÷altma gayreti içine girdiler. Ancak I. Dünya savaúÕ sonrasÕ Alexandre Stanbuliyski
liderli÷inde kurulan Bulgaristan Çiftçi hükümeti döneminde Türk azÕnlÕk insanca bir
yaúam sürebildi. Hükümet, çiftçi oylarÕyla kurulmuútu ve bu sayede ayakta kalabiliyordu.
Yüzde 80’i çiftçi olan Türkler de Çiftçi partisi tarafÕndan büyük bir destek görmüútür.
Ancak bir darbe neticesi 1923’de iktidardan düúen Çiftçi partisi yerine bundan sonra faúist
düúünceli yönetimler gelmeye baúlayacaktÕr. I. Dünya savaúÕ sonrasÕ yeni düzende
Bulgaristan, revizyonist blokta yer aldÕ ve Balkanlar’da yayÕlmacÕ bir politika izlemeye
baúladÕ. Bu bakÕmdan Türkiye, Bulgaristan’la 1925’de Ankara Dostluk ve øúbirli÷i
270
Ömer Turan, “Geçmiúten Günümüze Bulgaristan Türkleri”, Balkan Türkleri Balkanlar’da Türk VarlÕ÷Õ,
der., Erhan Türbedar, ASAM, Ankara, 2003, s.20; Bilal ùimúir, Bulgaristan Türkleri, Bilgi YayÕnevi,
Ankara, 1986, s.31-32.
86
anlaúmasÕ, 1929’da TarafsÕzlÕk ve Uzlaúma anlaúmasÕ imzalayacaktÕr.271 Türkiye’nin
buradaki amacÕ sÕnÕrlarÕnÕ Bulgaristan’a karúÕ güvence altÕna almaktÕ. Bu arada faúist
Bulgar idaresi Türkleri ezmeye baúladÕ. Bulgaristan’Õn amacÕ, Türkleri a÷Õr ekonomik ve
politik úartlarda periúan duruma getirip Türkiye’ye göçe zorlamaktÕ. Bu durumu fark eden
Bulgaristan Türk aydÕnÕ, Türk azÕnlÕ÷Õn unum dertlerini görüúmek, bir hal çaresi bulmak
amacÕyla milli bir kongre toplama ihtiyacÕ hissetti. Bu düúünce o sÕrada Bulgar
parlamentosunda bulunan Türk mebuslar tarafÕndan da desteklendi. Sonuçta 31 Ekim-3
KasÕm 1929 tarihleri arasÕnda Sofya’da Bulgaristan Türklerinin 1. Milli Kongresi yapÕldÕ.
Bu, Türklerin milli varlÕ÷ÕnÕ, duygularÕnÕ dile getiren ilk teúebbüs oldu. Kongre, Türk
azÕnlÕ÷Õn tarihinde derin izler bÕraktÕ. Bulgaristan yerel Türk basÕnÕ konuya geniú yer
ayÕrdÕ. Rehber gazetesi kongreden bir güneú do÷aca÷ÕnÕ yazarken, Deliorman gazetesi
kongreyi “Bulgaristan Türklerinin tarih önünde bir dönüm noktasÕ” olarak nitelendirdi. 272
Milli kongrenin Bulgaristan’Õn kuruluúundan buyana 1929’a dek geç kalmasÕnÕn sebebi
ise yetiúmiú Müslüman Türk aydÕnÕ eksikli÷idir. 93 harbiyle birlikte asker ve sivil
idareciler, aydÕnlar, varlÕklÕ kimselerin büyük kÕsmÕ Anadolu’ya göçtü. Geriye cahil,
e÷itimsiz kesim kaldÕ. Bu durum yerel Türk basÕnÕnda bir benzetmeyle baúÕz gövde olarak
nitelendirilmiúti.273 Ancak Milli kongre kararlarÕ Bulgar hükümeti üzerinde etkili olamadÕ.
II. Dünya savaúÕnÕn sonuna kadar Bulgar kÕzÕl faúizmi, Türklerin üzerine bir kabus gibi
çöktü. Bulgaristan BulgarlarÕndÕr sloganÕyla Türklere karúÕ katÕ bir tutum sergilendi.274 II.
Dünya savaúÕnÕn sonunda ise faúist yönetimin yerine 9 Eylül 1944’de Bulgaristan
Komünist Partisi’nin öncülü÷ünde Vatan cephesi hükümeti kuruldu ve böylece komünist
275
rejim Bulgaristan’da baúlamÕú oldu.
1947’de ülkeyi Halk Cumhuriyeti ilan eden
anayasanÕn onaylanmasÕyla da Bulgaristan, Sovyetler Birli÷i’nin bir uydusu haline
geldi.276
271
Bulgaristan’la 1925 ve 1929’da yapÕlan anlaúmalar için bkz., øsmail Soysal, Türkiye’ nin Siyasal
AnlaúmalarÕ, c.I, TTK, Ankara, 2000, s.261-271 ile s.381-386.
272
Hüseyin Memiúo÷lu, “Bulgaristan Türklerinin Birinci Milli Kongresi(31 Ekim-3 KasÕm 1929)”,
Belleten, C. LIV, Nisan-1990, SayÕ 209’dan AyrÕ BasÕm, s.309-318.
273
Ömer Turan, “Bulgaristan Türklerinin Bugünkü Durumu, Yeni Türkiye, sayÕ:3(Mart-Nisan 1995), s.300
274
HakkÕ A. Meçik, Bulgaristan Türklerinin Durumu, øzmir, 1984, s.26.
275
Cengiz Hakov, “ Bulgaristan Türklerinin Göçmenlik Serüveni”, Türkler, ed., Hasan Celal Güzel-Kemal
Çiçek-Salim Koca, c.20, Yeni Türkiye Yay, Ankara, 2002, s.372.
276
Birgül Demirtaú Coúkun, Bulgaristan øle Yeni Dönem, ASAM, Ankara, 2001, s.14, Bulgaristan,
komünist blok içerisinde Rusya’ya en çok ba÷lÕ ve sadÕk olan ülke olmuútur. Bulgar lider Todor Jivkov
yaptÕ÷Õ konuúmada; “ Bulgaristan’Õn saatinin kadranÕ saniyesi saniyesine Sovyetler Birli÷i’nin saati ile
aynÕdÕr. Bizim saatimiz Moskova’nÕn zaman ayarÕna göre çalÕúmaktadÕr. Bu tüm Bulgar halkÕ için büyük bir
gururdur” demiútir. Birgül Demirtaú Coúkun, “ So÷uk Savaú SonrasÕ Dönemde Bulgaristan’Õn DÕú PolitikasÕ
87
Komünist rejimin ülkedeki halklarÕ yönetime ÕsÕndÕrma anlayÕúÕ vardÕr. Bu bakÕmdan
Türk azÕnlÕk da ilk zamanlar Bulgar yönetiminin teveccühüne mahzar oldu. Türkler de
komünist idareden umutluydu. Ona bir kurtarÕcÕ gözüyle bakÕyordu. Faúist yönetimden
bunalmÕútÕ. Bu bakÕmdan Vatan Cephesi, Türkler için Türkçe “IúÕk” gazetesini çÕkarmaya
baúladÕ. Gazete yeni rejime övgüler ya÷dÕrÕyordu. Böylece yeni hükümet Türk azÕnlÕ÷Õ
kazanmaya çalÕúÕyordu. Komünist yönetim Türklere parlak bir gelecek vaad ediyordu.
277
Ancak komünist sisteme adapte olamayan, varlÕ÷ÕnÕ sistem içerisinde eritemeyen Türkler
için zamanla düúünceler de÷iúmeye baúladÕ. Bunda Türkiye’nin II. Dünya savaúÕ sonrasÕ
BatÕ blo÷u içinde yer almasÕ da çok etkili oldu. Bulgaristan’dan ilk hamle 1950-51’de
geldi. Sovyetlerin tazyikiyle 250 bin Türk bir anda ülkeden sÕnÕr dÕúÕ edilmek istendi.278
Türkiye ise soydaúlarÕna kucak açarak 250 bin olmasa da 150 bin dolayÕnda Türkü ülkeye
almayÕ baúardÕ. Bu sayÕda kalÕnmasÕnda, Bulgaristan’Õn Türklerle birlikte bir takÕm zararlÕ
unsurlarÕ da Türkiye’ye sokmak istemesi etkili oldu. Bundan sonra Bulgaristan tarafÕndan
Türkiye’ye göç konusu yasaklandÕ. ArtÕk geride kalan Türkler, sistem içersine zorla
entegre edilmeye baúlandÕ. 1946’da özel okul statüsündeki Türk okullarÕ devletleútirildi.
1959-60 ders yÕlÕnda ise Türk azÕnlÕk okullarÕ Bulgar okullarÕyla birleútirilerek tüm Türk
okullarÕ ortadan kaldÕrÕlmÕú oldu.279 Türkçe gazete ve dergiler yavaú yavaú kapanmaya
baúladÕ. Okullarda Türkçe ders saatleri kademeli olarak azaltÕldÕ. 1969 yÕlÕna gelindi÷inde
ise özel bir kararla Bulgaristan’da Türkçe kitap yayÕnlanmasÕ yasaklandÕ. 1971’de kabul
edilen yeni Bulgar anayasasÕnda azÕnlÕk haklarÕna dair hiçbir hüküm yer almadÕ.280
øúte tüm bunlar totaliter Bulgar komünist yönetiminin tek uluslu Bulgar devleti
oluúturma amacÕnÕn sonucuydu. 281 Bulgarlara göre, tek milletli devlet oluúturmadaki
(1989-2000)”, Balkan Diplomasisi, der., Ömer E. Lütem-Birgül Demirtaú Coúkun, ASAM, Ankara, 2001,
s.227.
277
ùimúir, a.g.e., s.172.
278
Coúkun, Bulgaristan’la Yeni Dönem, s.15-16.
279
Hazma Ero÷lu, “MilletlerarasÕ Hukuk AçÕsÕndan Bulgaristan’daki Türk AzÕnlÕk Sorunu”, Bulgaristan’da
Türk varlÕ÷Õ (Bildiriler, 7 Haziran 1985), TTK, Ankara, 1992, s.16.
280
Turan, Geçmiúten Günümüze Bulgaristan Türkleri, s.25; M.Türker Acaro÷lu, Bulgaristan Türkleri
Üzerine AraútÕrmalar, Kültür BakanlÕ÷Õ Yay, Ankara, 1999, s.131; Coúkun, a.g.e., s.22.
281
Bu amaçla Bulgaristan, sonuca ulaúabilmek için parçala yut politikasÕ uygulamÕútÕr. Bulgaristan,
Müslüman toplumu Türk, Pomak, Çingene, Tatar, Alevi, Arnavut olarak dilimlere ayÕrmÕú ve bu toplumlarÕ
teker teker yutmaya baúlamÕútÕr. AslÕnda bu politikanÕn alt yapÕsÕ 1947’de hazÕrlanmÕútÕ. Bulgar Komünist
Partisi Merkez Komitesi aldÕ÷Õ kararda; Homojen bir sosyalist Bulgaristan kurulmasÕ sürecinin
hÕzlandÕrÕlmasÕ ve bu yönde burjuva toplumunun bir unsuru olan milliyet, geçmiúin kalÕntÕsÕ sayÕlmÕú ve bu
kalÕntÕdan er geç kurtulunaca÷Õ ve birleúik, tek uluslu bir Bulgar toplumunun oluúturulaca÷Õ
kararlaútÕrÕlmÕútÕr. Ero÷lu, a.g.m., s.20; Hüseyin Memiúo÷lu, Pomak Türklerinin Tarihi Geçmiúten Sayfalar,
Ankara, 1991, s.38.
88
amaçlarÕ ve bu yöndeki gayretleri, Türkiye’nin KÕbrÕs müdahalesiyle haklÕlÕ÷ÕnÕ
ispatlamÕútÕr. Bundan sonra Bulgaristan, Türkiye’nin bir gün ülkedeki Türk azÕnlÕ÷Õ
Sofya’ya karúÕ kullanmasÕndan korkmuútur. Türkiye’nin bu müdahaleyle neo OsmanlÕcÕ
planlarÕnÕn oldu÷u ileri sürülmüútür. KÕbrÕs sendromu denen bu korku tÕpkÕ Yunanistan’da
oldu÷u gibi Bulgaristan’da da uzun yÕllar etkisini sürdürdü.282 Bulgaristan’Õn Türk
düúmanlÕ÷Õ ve Türk fobisi Bulgar resmi tarih görüúüne de yansÕmÕútÕr. Buna göre,
OsmanlÕ Devleti kanlÕ, despot, köleci, feodal bir devlettir. OsmanlÕ Devleti’nin Balkan
hakimiyeti dönemi, Komünizm döneminde kötü yönleriyle tanÕtÕldÕ ve nesilden nesile
aktarÕldÕ. Bu anlayÕú demokrasi döneminde bile Bulgar milliyetçileri tarafÕndan devam
283
ettirildi.
KÕbrÕs sendromu ve Türklerin üzerindeki baskÕyla birlikte 1970’lerin sonlarÕ ile
1980’lerin baúlarÕ, Türkiye ile Bulgaristan arasÕnda iyi niyet mesajlarÕnÕn verildi÷i dönem
oldu. Türkiye baúbakanÕ Bülent Ecevit ile Bulgar devlet baúkanÕ Todor Jivkov MayÕs
1978’de Bulgaristan’da bir araya geldiklerinde Ecevit; “Türkiye ile Bulgaristan arasÕndaki
284
dostluk ve iúbirli÷i tüm uluslara cesaret verici bir örnektir” diyordu.
Bir yÕl sonraki
Bulgar dÕúiúleri bakanÕ Petar Mladenov’un Türkiye’ye iadei ziyaretinde yine Ecevit,
yapÕlan görüúmelerin hÕzla de÷iúen Türk-Bulgar iliúkilerinde yeni bir aúama olaca÷ÕnÕ
285
belirtiyordu.
1982’de Türkiye devlet baúkanÕ Kenan Evren’in Bulgaristan ziyaretinde
ise Evren, Balkan co÷rafyasÕnÕn bir çok uyuúmazlÕk ve çatÕúmalara sahne oldu÷unu ve
bölgenin, Avrupa barÕú ve istikrarÕna olumlu katkÕda bulunmasÕnÕ temenni etti÷ini söyledi.
Bunun yanÕnda tüm devletlerin BM yasasÕ ve Helsinki Nihai Senedi’ndeki hükümlere
riayet etmesi gerekti÷ini belirtti. Türk azÕnlÕ÷Õn da geleneklerine ba÷lÕ bir úekilde Bulgar
toplumuyla dostça bir arada yaúayabildi÷ini de söyleyen Evren, iki ülke iúbirli÷inin daha
da ileriye götürülebilece÷i ve bunun dünya ve bölge barÕúÕna katkÕ sa÷layaca÷Õ mesajÕnÕ
286
verdi.
Asimilasyon kampanyasÕnÕn arafesine gelindi÷inde ise Bulgaristan’da bulunan
Türk devlet bakanÕ Abdullah Terekeci, “Türkiye ile Bulgaristan arasÕndaki iliúkilerin
çeúitli alanlarda memnuniyet verici bir úekilde sürekli geliúti÷ini” söylüyordu.287
282
Coúkun, Bulgaristan’la Yeni Dönem, s.37.
ùimúir, a.g.e., s.355; Ahmet Nuri AyvalÕev, “Tebli÷”, Türk HalklarÕ, ed., Mustafa Kahramanyol, Ahmet
Yesevi Üniversitesine YardÕm VakfÕ, Ankara, 1995, s.220.
284
AyÕn Tarihi(MayÕs 1978)
285
AyÕn Tarihi(Haziran 1979)
286
AyÕn Tarihi(ùubat 1982)
287
AyÕn Tarihi(Eylül 1984)
283
89
Böyle bir iyimser ortam oluúturma, yakÕnda baúlayacak olan asimilasyon kampanyasÕ
arifesinde Bulgaristan’Õn, azÕnlÕklarÕ eritme politikasÕnÕn bir aracÕdÕr.
40. Asimilasyon Kampanyas
400. Türklerin Bulgarlatrlmak stenmesinin Nedenleri
Stalin döneminde evrensel bir komünist millet oluúturma anlayÕúÕ takip edildi. Ancak
Onun bu anlayÕúÕ ölümünden sonra terk edildi ve Bulgaristan, kendi içinde Bulgar
ulusuyla bütünleúecek tek bir millet oluúturma politikasÕnÕ benimsedi. Bu yönde Nisan
1962’de Bulgaristan Komünist Partisi Politbürosu, “Muhammed dinine mensup Çingene,
Tatar ve BulgarlarÕn kendilerini Türk Kimli÷i ile özdeúleútirmesine karúÕ alÕnacak
önlemleri” onayladÕ. Türk dini ve úoven propagandasÕ ve bu propagandanÕn pan-Türk ve
pan-øslam amaç ve özlemlerine karúÕ yürütülecek sistematik bir ideolojik ve politik
mücadele” ça÷rÕsÕnda bulundu.288 BulgarlarÕn, tek milletli Bulgar Slav devleti oluúturma
emeli ve bunun için yÕllardÕr benimsedi÷i Bulgaristan BulgarlarÕndÕr söyleminin
gerçekleúmesinde Bulgar nüfusunun artmamasÕ ciddi bir engel teúkil ediyordu. Müslüman
nüfusun(Türk, Pomak, Çingene) hÕzlÕ nüfus artÕúÕ Bulgaristan’Õn tek milletli devlet olma
sevdasÕnÕ tehlikeye sokuyordu. Komünist hükümet bir çok bölgede nüfus yapÕsÕnÕn
MüslümanlarÕn lehine de÷iúmesinden ve ekonomik gücü kaybetmekten endiúe etmeye
baúladÕ. Kuruluúundan buyana yüzyÕlÕ aúmÕú bir Bulgaristan’da Bulgarlar giderek çalÕúma
yeteneklerini kaybetmiúlerdi. Kendilerine canlÕlÕk kazandÕrmak amacÕyla da nüfusu
homojenleútirme gayreti içine girdiler. Di÷er taraftan Müslüman-Türk nüfusunun nüfus
artÕú hÕzÕ bir hayli yüksekti. Ortalama 2-4 çocu÷a sahip Türkler gelecekte bu yüksek nüfus
oranÕyla toplam nüfusun %10’unu geçme ihtimali belirlemeye baúlamÕútÕ. Bulgar
anayasasÕna göre de bu oran ile Türkler, otonomi isteyebilecekti. Çingene ve Pomaklar da
yine Türkler gibi hÕzla artan topluluklardÕ.289 HÕzlÕ nüfus artÕúÕnÕn yanÕnda BulgarlarÕn
288
Ali Eminov, “Bulgaristan’daki Türkler(1945-1983)”, çev., Mine Çankaya, Türkler, ed., Hasan Celal
Güzel-Kemal Çiçek-Salim Koca, c.20, Yeni Türkiye Yay, Ankara, 2002, s.378.
289
ùimúir, a.g.e., s.342; Acaro÷lu, a.g.e., s.91; Yaúar Yücel, “Bulgaristan’daki Türk ve øslam AzÕnlÕ÷Õna
BaskÕ”, haz., Norveç Helsinki Komitesi, çev., Yaúar Yücel, Belleten, c.LI, SayÕ 201’den AyrÕ BasÕm, TTK,
Ankara, 1988, s.1466. Nasira øqbal, “Bulgaristan’daki Türk AzÕnlÕ÷Õ Sorununun ønsan HaklarÕna ve
Hürriyetine øliúkin MilletlerarasÕ Belgeler AçÕsÕnda øncelenmesi”, çev., Mübin Manyase, Bulgaristan’da
Türk slam Aznlna Uygulanan Basklar Hakknda Uluslararas Hukuk Sempozyumu, østanbul
Barosu, østanbul, 1988, s.110; Jerome J. Shestack, “Bulgaristan’Õn Türk øslam AzÕnlÕklara UygulandÕ÷Õ
ønsan HaklarÕ øhlali”, çev., Zeynep Azizo÷ lu, Bulgaristan’da Türk slam Aznlna Uygulanan Basklar
90
gelecek korkularÕnda øslam, önemli bir unsur oldu. Buna göre øslam, OsmanlÕ zamanÕnda
Bulgarlara zorla empoze edilmiú yabancÕ bir dindir. Türklerin sÕkÕ sÕkÕya Müslüman
kimliklerini devam ettirmesi, Bulgar toplumuyla bütünleúmeleri önünde ciddi bir engeldi.
Bulgar hükümetleri bu nedenlerden ötürü øslami olan her úeyin ortadan kaldÕrÕlmasÕna
iliúkin bir hedef belirledi.290 1970’lerde øran’da Humeyni, Libya’da Kaddafi rejiminin
yükselmesi ve buna paralel geliúen øslam fundamentalizmi, Bulgaristan MüslümanlarÕ
arasÕnda dinsel fanatizmin geliúti÷ine dair hiçbir belirti olmamasÕna ra÷men komünist
yönetim tarafÕndan, Bulgaristan’Õn politik ve moral birli÷ini tehlikeye düúürmesi olarak
algÕlandÕ. 27 KasÕm 1984 tarihli Otechestven Front gazetesinde yer alan bir makalede
Bulgaristan Türkleri arasÕnda dinsel fanatizmin hala yaygÕn oldu÷u belirtildi ve Hasköy ve
KÕrcaali’de medeni nikah yapÕlmaksÕzÕn dini nikah yapmÕú olan kiúiler açÕ÷a çÕkarÕldÕ.291
øslam, komünist hükümete sadakati azaltan bir faktör olarak görüldü. Etnik Türklerin,
OsmanlÕ zamanÕnda zorla øslamlaútÕrÕlan kesim oldu÷u, yani hepsinin Bulgar MüslümanÕ
olan Pomaklar oldu÷u iddia edildi.292
Türklerin asimilasyonu gerçekleútirildi÷inde bu durum, soya dönüú süreci olarak
adlandÕrÕldÕ. Türk azÕnlÕk bunu gönüllü olarak yapmÕútÕ ve Bulgarlara göre Türkler özüne,
Bulgar úuuruna dönmüútü.293 Bu süreci destekler mahiyette Bulgar akademisyenlere
Bulgaristan Türklerinin anayurt Türkiye ile hiçbir ilgilerinin olmadÕ÷Õna dair doktora
tezleri hazÕrlatÕldÕ. Akademisyenler Bulgar ulusunun etnik üstünlü÷ünden bahsediyor,
Hakknda Uluslararas Hukuk Sempozyumu, østanbul Barosu, østanbul, 1988, s.103. Ancak Çingene ve
PomaklarÕn isimleri Türklerin asimile edilmelerinden çok daha evvel homojen bir Bulgaristan oluúturma
amacÕ çerçevesinde Bulgar isimleriyle de÷iútirilmiúti. Bu topluluklar Müslüman ve Türk kültürüne yakÕn
olmakla birlikte bir devletlerinin olmamasÕ, gerek Bulgaristan’Õn içinde gerekse uluslararasÕ alanda
isimlerinin de÷iútirilmesine tepki gelmemesine neden olmuútu. Sessiz sedasÕz Bulgar oluvermiútiler.
MüslümanlarÕn hÕzlÕ nüfus artÕúÕna örnek verecek olursak; 1968’de tüm Bulgaristan’da 80 bin çocuk
dünyaya gelmiúti ve yalnÕz 25 bini Bulgar’dÕ. 400 hanelik bir köyün 250 hanesi Bulgar, 150 hanesi Türk’tü.
Köyün okulunda ise 300 Türk ve 150 Bulgar çocu÷u vardÕ. Di÷er taraftan ülkedeki Türk varlÕ÷Õ Bulgarlara
500 yÕllÕk Türk esaretini hatÕrlatÕyordu. Bu, BulgarlarÕn milli vicdanÕnÕ yaralÕyor, aúa÷ÕlÕk kompleksine
kapÕlmalarÕna neden oluyordu. Bu yönde Bulgar Komünist Partisi lideri Georgi Dimitrof; “1946’da OsmanlÕ
ømparatorlu÷u’nun Balkanlar’da hükmetti÷i geçmiú zamanÕn izlerini tamamen silmeliyiz” diyordu.
Nihayetinde Bulgaristan kuruluúundan buyana gerek savaúlarda kÕlÕçtan geçirerek, gerekse göç ettirerek
Türk nüfusunu azaltamamÕútÕ. Geriye son çare olarak Türklere Bulgar isimleri verilmesi kalmÕútÕ. ùimúir,
a.g.e., s.344-345.
290
Eminov, a.g.m., s.380-381. Örne÷in Ramazan ayÕnda tutulan orucun yÕkÕcÕ bir boú inançtan baúka bir úey
olmadÕ÷Õ belirtiliyordu. Poulton, a.g.e., s.152.
291
Turan, “Bulgaristan’daki AzÕnlÕklarla ølgili Bir Proje ve Rapor Üzerine”, s.84; Poulton, a.g.e., s.152-153.
292
Poulton, a.g.e., s.150.
293
Hakov, a.g.m., s.374.
91
tarih öncesinden beri süre gelen engin bir kültüre sahip bir soyun devamÕ oldu÷u ve
Türklerin de bu soydan geldi÷ini iddia ediyorlardÕ.294
1984’ün sonu ve 1985’in baúÕnda gerçekleúen asimilasyon sonucu Türkler
BulgarlaútÕrÕlmasÕna ra÷men Bulgaristan yine de bunu hazmedemedi ve 1989 yazÕnda 350
bin dolayÕnda etnik Türkü ülkeden sürdü. Bu göç, insani yardÕm kuruluúlarÕ tarafÕndan II.
Dünya savaúÕndan sonra yaúanan en büyük göç dalgasÕ olarak nitelendirilmiútir.295
401. Türklere Bulgar simlerin Verilmesi ve Bulgaristan’n Tutumu
Bulgaristan komünist idaresi, Türklere Bulgar ismi vermek için yukarÕda da
belirtti÷imiz gibi Türk-Bulgar iliúkilerinin iyi seyretti÷i bir dönemi seçti. Bu uygulamanÕn
fikir babasÕ Stalin dönemi Sovyet Bilimler Akademisi üyesi E.V Tarle’dir. Tarle,
uluslararasÕ iliúkilerde çeúitli taktiklerden bahseder. Bunlardan biri, karúÕsÕndakinin
yüzüne gülerken sÕrtÕndan bÕçaklama yöntemidir. Burada önce iki ülke iliúkileri dostluk
havasÕ içerisinde ilerletilir. Böylece karúÕdaki devlet iyice yumuúar ve hiçbir olumsuz
durum beklemez. øúte tam bu sÕrada rakip devlete darbe indirilmiú olur. Totaliter komünist
Bulgar rejimi de bu yöntemi uyguladÕ. Türkler 48 saatte gönüllü olarak Bulgar
oluvermiúti. Ahmetler Angel, Hasanlar-Asen, Mehmetler Mleden, Ayúeler Angeline
296
oldular.
øsim de÷iútirme, Türklere zorla isimlerini gönüllü olarak de÷iútirdiklerini
belirten formlar imzalatÕlarak ve silah zoruyla gerçekleúti. Bu süreçte Türklere ekonomik,
sosyal baskÕlar uygulandÕ.
297
Bulgaristan, komünizm döneminde dünyaya kapalÕ bir
toplum oldu÷undan Türklerin asimile edilmelerini ilk zamanlar rahatlÕkla inkar
edebilmiútir. Bulgaristan’Õn Ankara büyükelçisi Argir Konstantinov, Milliyete yaptÕ÷Õ
açÕklamada Türk kökenlilere baskÕ yapÕldÕ÷Õ yolundaki haberlerin tek tek tahkik edildi÷ini
294
Bulgaristan’da Türk øslam E÷itim ve Kültür Müesseseleri ve Medresetün Nüvvab, haz., Haúim ErtürkRasim Emino÷lu, ed., Ekmeleddin øhsano÷lu, ISAR(The ønternational Society for Astrological Research)
VakfÕ Yay., østanbul, 1993, s.25; M. Türker Acaro÷lu, Bulgaristan Türklerinin Dünü-Bugünü-YarÕnÕ, X.
Türk Tarih Kongresinden AyrÕ BasÕm, TTK, Ankara, 1993, s.1487.
295
Turan, “Geçmiúten Günümüze Bulgaristan Türkleri”, s.27; Todor Jivkov, Komünist Partisi Politbüro
oturumunda; “ Mümkün oldu÷u kadarÕyla Bulgaristan Türklerini Türkiye’ye göç ettirmezsek Bulgaristan er
geç yeni bir KÕbrÕs’a dönüúecektir.” Büyük Seyahat adÕ verilen bu göç ile asimilasyon sürecinin sonu geldi.
Hatta bu süreç Bulgaristan’da iktidar de÷iúikli÷ine mal oldu. Hakov , a.g.m., s.375.
296
ùimúir, a.g.e., s.350-351; Ertürk-Emino÷lu, a.g.e., s.26. øsimler de÷iúse de Bulgaristan Türkleri úuuraltÕ
güven hissine sahiptir. Bu güven hissi, øslamiyet’in ve büyük bir milletin mensubu olmanÕn kazandÕrdÕ÷Õ
kültür ve ahlak telakkileriyle Türklü÷e olan ba÷lÕlÕklarÕdÕr. Meçik, a.g.e., s.33.
297
Çoúkun, Bulgaristan’la Yeni Dönem, s.26.
92
ve hiç birinin do÷ru olmadÕ÷ÕnÕ söylüyordu. AynÕ úekilde Todor Jivkov da bu haberler
için; “Konuyla bizzat kendisinin ilgilenece÷ini ve Türkiye ile aralarÕndaki dostlu÷un
sorunu çözmeye yetece÷ini” belirtiyordu. 298 Bulgar ølimler Akademisi baúkanÕ Profesör
Angel Balevski de Güneydo÷u Avrupa Cemiyeti’nin yÕllÕk genel kurul toplantÕsÕnda
yaptÕ÷Õ açÕklamada, Türklere yapÕlan baskÕyÕ ve zorla BulgarlaútÕrdÕklarÕ iddiasÕnÕ kabul
etmemiútir. Ancak azÕnlÕklarÕn, Bulgar toplumuna uydurulmasÕ gerekti÷ini söylemekten
de geri durmamÕútÕr.299
Türkiye, Bulgaristan Türklerinin asimilasyon sorununu nota teatisi ile halletmeyi
ye÷ledi. Ancak bunu Bulgaristan, kendi içiúlerine müdahale olarak algÕladÕ ve protesto
etti. Bulgaristan, Türkiye’deki insan haklarÕ ihlallerini ve özelikle Kürtlere karúÕ olan
tutumunu ön plana çÕkardÕ. Türkiye’nin olaya müdahil olmasÕnÕ, sosyalist Bulgaristan’Õ
300
itibarsÕzlaútÕrma giriúimi olarak yorumladÕ. Ancak Türklerin zorla asimile edilmesi daha
sonra söylentiden ayyuka çÕkÕnca Bulgaristan, bunu daha fazla gizleyemedi ve bunun
içten gelen bir yenilenme hareketi oldu÷unu duyurdu. Ulusal Meclis baúkanÕ Stanko
Todorov;
“Ülkedeki
MüslümanlarÕn
Türk
ve
øslam
adlarÕnÕ
gönüllü
olarak
de÷iútirdiklerini ve Türkiye’ye göç olamayaca÷ÕnÕ, bu konuda iki ülke arasÕnda
görüúmeler yapÕlaca÷ÕnÕ” belirtti.301 BasÕnda da kendili÷inden Bulgar Slav adlarÕ alan
kiúilerle röportajlar yapÕlarak ve resimler yayÕnlanarak herhangi bir zorlama durumun
olmadÕ÷Õ vurgulamak istenmiútir.302
Bulgaristan’da tek uluslu toplum oluúturma amacÕna Türk azÕnlÕ÷Õn müftüleri de
hizmet etti. Bulgaristan Türklerinin uluslararasÕ anlaúmalarla müftülerini kendileri seçme
hakkÕ olmasÕna ra÷men komünist idare bunun yerine, baú müftü, bölge müftüsü ve
mahalle imamlarÕndan oluúan örgütsel yapÕda MüslümanlarÕn baúÕna sisteme hizmet
edecek kukla idareciler atadÕ. Baú müftü ve bölgedeki müftüleri, asimilasyonun
tamamÕyla gönüllü oldu÷unu ve Bulgaristan MüslümanlarÕnÕn din özgürlü÷üne sahip
298
AyÕn Tarihi(Ocak 1985)
AyÕn Tarihi(ùubat 1985)
300
AyÕn Tarihi(Mart 1985); Poulton, a.g.e., s.183.
301
Javid økbal, “Türk-Bulgar økili AnlaúmalarÕ IúÕ÷Õnda Bulgaristan’daki Müslüman Türk AzÕnlÕ÷Õ Sorunu”,
çev., Mübin Manyase, Bulgaristan’daki Türk øslam AzÕnlÕ÷Õna Uygulanan BaskÕlar HakkÕnda UluslararasÕ
Hukuk Sempozyumu, østanbul Barosu, østanbul, 1988, s.27; AyÕn Tarihi(Mart 1985)
302
Poulton, a.g.e., s.183. Türklerin Bulgar toplumuna asimile edilmesinde Türk azÕnlÕ÷Õn varlÕ÷Õ inkar
edildi. Bulgar DÕúiúleri BakanlÕ÷Õ Balkan Dairesi baúkanÕ Lomobir ùopov, Bulgaristan’daki MüslümanlarÕn
Türk ulusu ile hiçbir ilgileri olamayaca÷ÕnÕ söylemiútir. AyÕn Tarihi(Nisan-Ekim 1985)
299
93
olduklarÕnÕ belirten bir bildiri yayÕnladÕlar. Benzer bir bildiri de mahalle imamlarÕ
tarafÕndan yayÕnlandÕ. Ülkenin en yüksek Müslüman otoritesi olan Sofya Baú Müftüsü
Topçev ve altÕ müftü yayÕnladÕklarÕ ortak bildiride, asimilasyon sürecinde Türk DÕúiúleri
BakanlÕ÷Õ’nÕ øslam’Õn sözcüsü olmakla suçladÕ.303
402. Asimilasyon Sürecinde Türkiye’nin Tutumu
Bulgaristan’la iliúkiler olumlu seyrederken birden Bulgaristan’da Türklerin isimlerinin
Bulgar isimleriyle de÷iútirildi÷i haberinin gelmesine Türkiye ilk baúta ihtimal vermedi ve
konuyu sÕradan bir olay gibi telakki etti. Ancak gerekli teúebbüsler de yapÕldÕ ve yakÕn
iliúkiler ve komúuluk göz önünde bulundurularak, Bulgaristan’la ikili iliúkilerin zarar
görmemesine dikkat edildi. Türk DÕúiúleri konuyla ilgili Bulgaristan’Õn protesto
edilmedi÷ini ve bir milyon Türkü ilgilendiren hadisede gerekli giriúimlerin yapÕldÕ÷ÕnÕ
açÕkladÕ. CumhurbaúkanÕ Evren ise Bulgar devlet baúkanÕ Todor Jivkov’a gönderdi÷i
mesajda sorunun iyi komúuluk ve dostluk iliúkileri çerçevesinde anlayÕúla ele alÕnaca÷ÕnÕ
304
umdu÷unu bildirdi.
Aradan geçen birkaç aylÕk süre sonunda Türkiye, hadisenin statik de÷il dinamik
boyutlara ulaútÕ÷ÕnÕ anladÕ ve Sofya büyükelçisi Ömer E. Lütem Ankara’ya ça÷rÕldÕ.
Büyükelçi Lütem, CumhurbaúkanÕna, Bakanlar Kurulu’na ve DÕúiúleri BakanlÕ÷Õ’na
gerçekleri tüm çÕplaklÕ÷Õyla anlattÕ. Baúbakan Turgut Özal olayÕn vehametini ö÷renince,
gerekirse Bulgaristan’daki bütün Türkleri göçmen olarak kabul edeceklerini belirtti.
DÕúiúleri, Türk azÕnlÕ÷Õn, anlaúmalar çerçevesinde göç etmeleri de dahil tüm meselelerini
müzakere yollu halletmeye hazÕr oldu÷unu bildirdi.305
Türkiye, sorunu uluslararasÕ örgütlerin gündemine de getirmiú ve BatÕlÕ ülkelerden
Bulgaristan’daki insan haklarÕ ihlallerinin durdurulmasÕ için yardÕm istemiútir. AGøK’in
Helsinki toplantÕsÕnda DÕúiúleri bakanÕ Vahit Halefo÷lu, Bulgaristan’Õn Türk azÕnlÕ÷a bu
303
Ali Eminov, “Bulgaristan’daki Türkler(1945-1983)”, çev., Mine Çankaya, ed., Hasan Celal Güzel-Kemal
Çiçek-Salim Koca, c.20, Yeni Türkiye Yay, Ankara, 2002, s.382-383; ùimúir, Bulgaristan Türkleri, s.73;
AyÕn Tarihi(Mart 1985)
304
AyÕn Tarihi( Ocak 1985)
305
AyÕn Tarihi(Ocak 1905). Ömer E. Lütem 1983-89 yÕllarÕ arasÕnda Bulgaristan büyükelçili÷i yaptÕ. Ömer
E. Lütem, Türk-Bulgar øliúkileri(1983-1989), c.I, ASAM, Ankara, 2000. adlÕ eserinde Bulgaristan
Türklerinin asimilasyonunu, bu dönemdeki Türk-Bulgar øliúkilerini ayrÕntÕlÕ bir úekilde ele almaktadÕr.
94
haksÕz uygulamalarÕnÕ ÕrkçÕlÕk olarak nitelendirdi. Her seferinde Türkiye’nin çÕkÕúlarÕnÕ iç
iúlerine müdahale olarak de÷erlendiren Bulgaristan karúÕsÕnda Türkiye, Bulgaristan
Türklerini, Türk azÕnlÕ÷Õ veya soydaú olarak nitelendirerek, ilk baúlarda izledi÷i tutuk dÕú
politika yerine onurlu bir dÕú politika anlayÕúÕ sergiledi. 306 Öte yandan Türkiye’nin bu
karúÕ duruúu, Bulgaristan tarafÕndan, “Türkiye’nin Pan Türkist politika takip etti÷i”
suçlamasÕyla nitelendirildi. Türkiye sorunu geniú kapsamlÕ bir göç anlaúmasÕyla çözme
taraftarÕ oldu. Göç anlaúmasÕ yapmaya yanaúmayan Bulgaristan’Õ Baúbakan Özal; “Bunlar
soydaúlarÕmÕz vermeye niyeti yok. Peúlerini bÕrakmayaca÷Õz, sÕkÕútÕraca÷Õz, bir hal yoluna
sokaca÷Õz. KÕbrÕs meselesinde oldu÷u gibi” sözleriyle uyardÕ. Özal’Õn bu çÕkÕúÕ, KÕbrÕs
sendromu yaúayan Bulgaristan’da endiúeleri haklÕ çÕkarmÕútÕ. Bulgaristan, eúi benzeri
görülmemiú olarak nitelendirdi÷i bu sözlerle Türkiye’nin gerçek niyetinin ortaya çÕktÕ÷ÕnÕ
öne sürmüútür. 307
403. Asimilasyon Kampanyasna Gelen Uluslararas Tepkiler
Türk azÕnlÕ÷Õ eritmeye yönelik Bulgar baskÕ politikasÕ, Bulgaristan’Õ uluslararasÕ
toplumda yalnÕz bÕraktÕ. Çok sayÕda uluslararasÕ örgüt ve BatÕlÕ ülke Bulgaristan’Õ sert bir
úekilde eleútirdi.308 Avrupa øslam Konseyi, Bulgar hükümetine gönderdi÷i mesajda
ülkedeki Türklere yapÕlan baskÕlarÕ protesto etti.309 ABD DÕúiúleri BakanlÕ÷Õ’nca her yÕl
yayÕnlanan insan haklarÕ raporunda Türklere karúÕ uygulanan baskÕlar dile getirildi.310
UluslararasÕ Af Örgütü, Türk azÕnlÕ÷a yapÕlan baskÕlardan kaygÕ duydu÷unu bildirdi.311
Avrupa
Konseyi
Parlamenterler
Asamblesi,
Türk
azÕnlÕ÷Õn
isimlerinin
zorla
de÷iútirilmesini özümleme siyaseti olarak nitelendirdi ve kÕnadÕ.312 Fas’Õn Fez kentinde
yapÕlan 16. øslam Ülkeleri DÕúiúleri BakanlarÕ KonferansÕ’nda Bulgaristan’Õn Türk
azÕnlÕ÷a karúÕ sürdürdü÷ü baskÕlar dile getirildi ve bu konuda bütün Müslüman ülkeler
dayanÕúma kararÕ aldÕ. Bu durum o ana kadar Türkiye’nin uluslararasÕ forumlarda elde
etti÷i en büyük baúarÕ oldu. Çükü tüm øslam alemi Türk azÕnlÕ÷Õn sorunlarÕna sahip çÕktÕ.
306
AyÕn Tarihi(Mart-A÷ustos 1985); Coúkun, Bulgaristan’la Yeni Dönem, s.32.
AyÕn Tarihi(KasÕm 1986); AyÕn Tarihi(Eylül 1987)
308
Coúkun, a.g.e., s.42.
309
AyÕn Tarihi(Mart 1985)
310
AyÕn Tarihi(ùubat 1985)
311
AyÕn Tarihi(A÷ustos 1985)
312
AyÕn Tarihi(Eylül 1985)
307
95
øKÖ meseleyi kendi sorunu olarak benimsedi. 313 Yine uluslararasÕ Af Örgütü yayÕnladÕ÷Õ
raporda zorla isim de÷iútirmede en az 100 Türk’ün öldürüldü÷ünü, yüzlercesinin de
tutuklandÕ÷Õ veya sürgüne gönderildi÷ini belirtti.314 Helsinki øzleme Komitesi ise benzer
bir raporda öldürülen Türklerin sayÕsÕnÕ 300 ila 1500 arasÕnda vermekte, 1500 den fazla
Türkün de Belene adasÕna sürgüne gönderildi÷ini bildirmektedir.315
Türklerin zorla BulgarlaútÕrÕldÕktan sonra göçün söz konusu dahi olmayaca÷ÕnÕ ifade
eden Bulgaristan, 1989’da ani bir kararla Türkleri topluca sürme kararÕ aldÕ. MalÕnÕ
mülkünü yok pahasÕna satan Türkler akÕn halinde Türkiye’ye gelmeye baúladÕ. Bu
noktada bir kÕnama da NATO’dan gelmiútir. NATO, Bulgaristan’Õn AGøK çerçevesinde
imzaladÕ÷Õ anlaúmalarÕ sürekli ihlal etti÷ini bildirmiútir.316 Ancak Bulgaristan’da üretken
ve çalÕúkan Türk toplumunun kitleler halinde göçü Bulgar ekonomisini altüst etti. Bunun
için ülke genelinde sivil seferberlik ilan edildi.
41. Bulgaristan’da Demokratik Dönem
10 KasÕm 1989 darbesiyle Todor Jivkov devlet baúkanlÕ÷Õndan ve komünist partisi
genel sekreterli÷inden istifa etti ve onun yerine DÕúiúleri bakanÕ Petar Mladenov getirildi.
Türklerin asimilasyonu ve 350 bin dolayÕnda Türk nüfusun toplu göçe zorlanmasÕ,
Jivkov’un sonunu hazÕrlamÕútÕ. Yeni dönemde Mladenov, Bulgaristan’Õn sosyalist sÕnÕrlar
içinde demokratik bir toplumdan yana oldu÷unu açÕkladÕ.317 Demokrasi döneminde
Bulgaristan’Õn benimsedi÷i anlayÕú ise; Ülke, sorunlarÕnÕ çözmek için u÷raú verecek,
ça÷daú, hukuksal devlete dönüúecek, ülkede açÕklÕk politikasÕ izlenecek ve bu politikanÕn
gere÷i halklarÕn gerçek adlarÕyla ça÷rÕlmasÕna izin verilecek.318 Yeni yönetim
313
AyÕn Tarihi(Ocak 1986)
AyÕn Tarihi(Nisan 1986)
315
AyÕn Tarihi(Haziran 1986). AynÕ úekilde Komite, Ocak 1988’de “Etnik Kimli÷i Yok Etme-Geçmiúten
Günümüze Bulgaristan Türkleri” adÕyla bir rapor yayÕnladÕ. Raporda Belene toplama kampÕnda bulunan
Türklerin isimleri de geçti. AyÕn Tarihi(Ocak 1986)
316
AyÕn Tarihi(Haziran 1989)
317
AyÕn Tarihi(KasÕm 1989). Jivkov, Troud gazetesine verdi÷i demeçte, Türk azÕnlÕ÷a uygulanan
baskÕlardan kendisinin sorumlu olmadÕ÷ÕnÕ bunu Politbüro’nun zoruyla onayladÕ÷ÕnÕ öne sürdü.
SoruúturmanÕn ilk zamanlarÕnda günah keçisi, Politbüro üyesi ve Jivkov’un en yakÕn yardÕmcÕsÕ Milko
Balev ilan edildi. Jivkov, bütün sorumlulu÷un üzerine yÕk ÕlmasÕnÕ kabul etmedi ve Bulgaristan’Õn, Türk
terörist gruplar ve özerklik talepleri ile tehdit edildi÷ini iddia ederek, kampanyada kendisini suçlu
hissetmedi÷ini söyledi. Jivkov, 10-20 yÕl içinde Bulgaristan’Õn KÕbrÕs’Õn akÕbetine u÷rayabilece÷ini belirtti.
AyÕn Tarihi(KasÕm 1990); Poulton, a.g.e., s.200-201.
318
Vedat Buyer, “Bulgaristan’da Reform Ümitleri”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:80(KasÕm 1989), s.36.
314
96
MüslümanlarÕn hislerine ve geleneklerine saygÕ duyulaca÷ÕnÕ taahhüt etti. KÕsa zaman
içinde komünist partisi merkez komitesi Türklere isimlerini, dillerini ve dinlerini seçme
hakkÕnÕn verilmesini kabul etti ve 29 AralÕk 1989’da asimilasyon kampanyasÕna resmen
son verildi.319
Bulgaristan, yÕllarca süren komünist kimli÷inden KasÕm 1990’da Halk Cumhuriyeti
olan adÕnÕ Bulgaristan Cumhuriyeti úeklinde de÷iútirerek kurtuldu. 320 Ancak Türk
azÕnlÕ÷Õn durumunun kÕsa zaman içersinde iyileútirilmesi Bulgar milliyetçi çevrelerde
tepkiye neden oldu. Protesto gösterileri yapÕldÕ, ÕrkçÕ Bulgarlar, Türkçe e÷itime geçilmesi
halinde
çocuklarÕnÕ
okula
göndermeme
tehdidinde
bulundular
ve
demokrasi
rüzgarlarÕndan esinlenerek kurulan etnik Türk partisi HÖH’ün bürosu bombalandÕ vs.
Bunun yanÕnda Türk ve øslam unsurlarÕna olan güvensizlik ve korku yaygÕnlaútÕ. Ancak
Bulgar Parlamentosu, yeniden do÷uú sürecinin haksÕzlÕ÷ÕnÕ açÕklayan bir deklarasyon
yayÕnladÕ. Bulgaristan, uluslararasÕ anlaúmalara da bir bir imzasÕnÕ koymaya baúladÕ. 10
AralÕk 1991’de UluslararasÕ Siyasi ve Yurttaú HaklarÕ Konvansiyonu, 5 MayÕs 1992’de
Avrupa ønsan Hak ve Temel Özgürlükleri Sözleúmesi’ni ve 1 numaralÕ ek protokolünü
onayladÕ.321
Yeni dönemde gelen demokrasiyle birlikte yönünü batÕya çeviren Bulgaristan, tek
kutuplu dünya düzeninde NATO úemsiyesi altÕnda güvenli÷ini sa÷lamaya çalÕútÕ. Bu
bakÕmdan sÕnÕr komúusu Türkiye ile iliúkileri geliútirmek en akÕlcÕ yöntem oldu. Türkiye
de Bulgaristan’Õn NATO’ya üyeli÷ine destek verdi. Türkiye bu konuda iki ülke
iliúkilerinin Balkanlar için örnek oluúturmasÕ gerekti÷ini belirtti.
322
Bulgaristan’da ortamÕn
yumuúamasÕ, Türkiye’ye göçen Türk azÕnlÕ÷Õn da tekrar geriye dönmelerini sa÷ladÕ.
MayÕs 1990’da Türkiye’ye geri dönenlerin sayÕsÕ 130.375 olarak açÕkladÕ. Parlamento,
1991-92 e÷itim-ö÷retim yÕlÕnda Türkçe’nin seçmeli ders olarak haftada 4 saat
okutulmasÕna karar verdi. Bulgaristan, toplum düzenini sa÷lamak amacÕyla hedefinin tüm
319
AyÕn Tarihi(AralÕk 1989); Coúkun, Bulgaristan’la Yeni Dönem, s.40. BKP Merkez Komitesi asimilasyon
kampanyasÕnÕ ciddi bir siyasi hata olarak nitelemiútir. AyÕn Tarihi(Ocak 1990)
320
AyÕn Tarihi(KasÕm 1990)
321
Nurcan Özgür, “Bulgaristan-Türkiye øliúkileri ve HÖH”, Berlin AnlaúmasÕndan Günümüze Balkanlar,
ed., Mustafa Bereketli, Rumeli VakfÕ Yay, østanbul, 1999, s.111; Poulton, a.g.e., s.206-207.
322
Uzgel, a.g.m., s.486.
97
etnik ve dini gruplarÕn, HÕristiyanlar ile MüslümanlarÕn uzlaúÕsÕnÕ sa÷lamak oldu÷unu
açÕkladÕ. 323
Her ne kadar Bulgaristan, demokratik ülkeler sÕnÕfÕna girse de ülkede komünist
partisinin varlÕ÷Õ zaman zaman eski sistemi hatÕrlatmaktadÕr. Çünkü bu partinin devamÕ
Bulgaristan Sosyalist Partisi’dir. 90’lÕ yÕllar boyunca Bulgaristan’da iktidara bir BSP, bir
sa÷ partiler koalisyonu olan Demokratik Güçler Birli÷i geçmiútir. DGB’nin iktidarda
oldu÷u zamanlar Türk-Bulgar iliúkileri daha olumlu seyretti. 1997’de cumhurbaúkanlÕ÷Õna
seçilen Petar Stoyanov liderli÷inde Türk-Bulgar iliúkileri en iyi dönemine girdi.
Bulgaristan, 80’li yÕllarda øKÖ’nün kara listesine girmiúti ve bundan kurtulmasÕ yine bu
dönemde oldu. Stoyanov bir kez daha, Bulgar milliyetçi çevrelere ra÷men geçmiúte Türk
azÕnlÕ÷a yapÕlan baskÕdan dolayÕ özür diledi.
324
Yine bu dönemde Bulgaristan, Birleúmiú
Milletler UluslararasÕ AzÕnlÕk HaklarÕ anlaúmasÕnÕ imzaladÕ. Radyo ve televizyonlarÕn
Türkçe yayÕn yapmalarÕna imkan sa÷layan yasa tasarÕsÕ kabul edildi.325
Türk azÕnlÕk, yeni dönemde basÕn-yayÕn hayatÕnda kendilerine verilen haklardan
yararlanmasÕnÕ bilmiútir. Çok düzenli olmasa da çÕkardÕklarÕ bir çok dergi ve gazete
vardÕr. Türkçe kitap basÕmÕna da izin verildi. Sofya’da øslam Enstitüsü, üç imam-hatip
lisesi, KÕrcaali ve ùumen’de iki pedagoji enstitüsü açÕldÕ.
323
326
AyÕn Tarihi(MayÕs 1990); AyÕn Tarihi(Ocak-Mart-AralÕk 1991). Bulgaristan’a geri dönüúler kimi
çevrelerce sert bir úekilde eleútirildi. Ancak unutmamak gerekir ki insanlar büyük bir baskÕ neticesi göç
ettirildi. Yerini yurdunu bÕrakÕp gelen bu insanlarÕn, ortam sükunete erdi÷inde malÕna, mülküne, toplumsal
ve kültürel haklarÕna kavuúmak istemesi abeste iútigal de÷ildir.
324
Uzgel, a.g.m., s.448; Coúkun, Bulgaristan’la Yeni Dönem, s.79-87. Bulgar ÕrkçÕlÕ÷Õ yakÕn zamana kadar
hala etkisini sürdürmektedir. Haziran 2005 parlamento seçimlerinde yüzde 8 oy alarak 21 milletvekili
kazanan Ataka Partisi lideri Volen Siderov, yaptÕ÷Õ açÕklamada iktidara gelmeleri durumunda ülkede
bulunan Türk nüfusun adlarÕnÕn eskiden oldu÷u gibi de÷iútirilece÷ini bildirdi. AyÕn Tarihi(Haziran 2005).
Ataka, yine Sofya camiinde okunan ezanÕn susturulmasÕ için kampanya baúlattÕ. Parti yetkilileri caminin
yanÕna çadÕr kurarak imza toplamaya baúladÕ. øslam karúÕtlÕ÷ÕnÕn Bulgaristan’da güncelli÷ini
kaybetmeyece÷i açÕktÕr. http://www.haber7.com./heber.php?haber_id=159326.
325
AyÕn Tarihi(Ekim 1997; AyÕn Tarihi(Temmuz 1998). Resmi ziyaret için Türkiye’de bulunan Bulgar
baúbakanÕ øvan Kostov yaptÕ÷Õ açÕklamada; “Bulgaristan’Õ son 9 yÕldÕr vatandaúlarÕna düúman bir ülkeden
anne úefkatine dönüútürmeye çalÕúÕyoruz. Temin ederim sizi ocaklarÕnÕzdan ayÕranlar bir daha yönetime
gelemeyecek” dedi. Kostov’un bu açÕklamasÕ gelece÷e yönelik Bulgar siyasal sistem yapÕsÕnÕn úekli
hakkÕnda bilgi vermesi bakÕmÕndan önemli bir açÕklamadÕr. AyÕn Tarihi(Ekim 1998)
326
Turan, “Bulgaristan Türklerinin Bugünkü Durumu”, s.299; Uzgel, a.g.m., s.489; Bulgaristan’da
demokratik dönemde Türk basÕnÕ hakkÕnda bkz. øsmail A. Çavuúev, “Totaliter ve Postotaliter Devirde
Bulgaristan’da Türkçe Süreli BasÕn(1944-1998), Balkan Ülkelerinde Türkçe Eitim ve Yayn Hayat
Bilgi öleni, TDK, Ankara, 1999, s.81-102.
98
42. Bulgaristan Türklerinin Nüfusu
1877-78 savaúÕndan önce Ruslar, panslavist siyaset do÷rultusunda Bulgaristan’da
homojen bir Bulgar devleti kurma düúüncesiydiler. Ancak yo÷un Türk nüfusun yaúadÕ÷Õ
bölgede bu imkansÕzdÕ. Nitekim 1876’da OsmanlÕ’nÕn Tuna vilayetinde 1.120.000 bin
Türk, 1.130.000 bin Bulgar yaúÕyordu. øúlenebilen topraklarÕn %70’i de Türklerin
elindeydi. Bu tabloya göre tek milletli bir Bulgar devleti kurmak imkansÕz gibi
görünüyordu. Fakat hiç bir úey imkansÕz de÷ildi ve 1877-78 Rus-Türk savaúÕ sonunda
327
600 binden fazla Türk nüfus yerlerinden sürüldü ve 350 bin Türk nüfus ise kÕrÕldÕ.
Bulgar Prensli÷i’nin 1878 Berlin anlaúmasÕyla kurulmasÕndan sonra 1880’de yapÕlan ilk
resmi nüfus sayÕmÕnda Bulgarlar 1.920.000 bin kiúi iken Türk ve Müslüman nüfus 750 bin
kiúi idi.
328
Müslüman-Türk nüfusun 1934 yÕlÕna kadar olan sayÕlarÕ ise úöyleydi. 1887’de 676 bin,
1892’de 643 bin, 1900’de yine 643 bin, 1905’de 604 bin, 1910’da 602 bin, 1920’de 691
bin, 1926’da 789 bin kiúiydi.329 1934’de ise Müslüman-Türk nüfusu 821.298 olarak
kayÕtlara geçmektedir. 330 1934 yÕlÕ sayÕmlarÕ Müslüman ile Türk nüfusun bir arada
verildi÷i son sayÕm oldu. Bundan sonraki sayÕmlarda Pomaklar, Çingeneler ve Tatarlar,
Bulgarlar tarafÕndan ayrÕ birer grup olarak de÷erlendirilecektir. Özellikle Pomaklar’Õn
Bulgar nüfus hanesinde gösterilme e÷ilimi kuvvetli olacaktÕr. Nitekim 1956 sayÕmÕnda
Müslüman nüfus dÕúÕnda Türk nüfus 656.028 kiúi olarak gösterildi. 331
327
Hüseyin Memiúo÷lu, “Bulgaristan ve Bulgaristan Türk AzÕnlÕk Sorunu”, Tarihi Geliúmeler øçinde
Türkiye’nin SorunlarÕ Sempozyumundan AyrÕ BasÕm, TTK, Ankara, 1992, s.115-116; Bilal ùimúir,
“Bulgaristan Türkleri ve Göç Sorunu”, Bulgaristan’da Türk VarlÕ÷Õ(Bildiriler- 7 Haziran 1985), TTK,
Ankara, 1992, s.61. 1878’de Türker Acaro÷lu abartÕlÕ bir rakamla Bulgar Prensli÷inin kuruldu÷u topraklarda
2,5 milyon Bulgar’a karúÕlÕk 3 milyon Müslüman-Türk nüfustan bahsetmektedir. Acaro÷lu, Bulgaristan
Türklerinin Dünü-Bugünü-YarÕnÕ, s.1494.
328
Hakov, a.g.m., s.371; 1881’de ise Müslüman nüfus di÷er bir kaynakta 578 bin olarak gösterilmektedir.
Victor D. Bojkov, “Bulgaria’s Turks in the 1980s: a Minoriyty Endangered, Journal of Genocide Research
(2004), 6(3), September, s.351.
329
Bojkov, a.g.m., s.351.
330
Türker Acaro÷lu da yukarÕdaki rakamlara örtüúen, onlara yakÕn küsuratlÕ sayÕlar vermektedir. Acaro÷lu,
a.g.e., s.1495. Ancak 1926 rakamlarÕ Hakov’da biraz fazla, 825.774 olarak verilmiútir. Hakov, a.g.m., s.371.
Popoviç, 1910’daki Müslüman Türk nüfusu bir kiúi eksikle 601.999 olarak vermektedir. Popoviç, a.g.e.,
s.74.
331
Hakov, a.g.m., s.371; Burada Türk nüfus 3 kiúi daha az, 656.025 verilmiútir. Ertürk-Emino÷lu, a.g.e., s.34.
99
Bulgaristan’Õn kuruluúundan itibaren günümüze de÷in Türk göçmen akÕnÕ devam
etmiútir. Bu rakamlar o zamanki duruma göre tespit edilen rakamlardÕr. Öyle ki Balkan
savaúlarÕ ve I. Dünya savaúÕ yÕllarÕnda kitleler halinde Türkiye’ye göçler oldu.
Cumhuriyetin kurulmasÕndan sonra 1923-39 yÕllarÕ arasÕnda 198.688 kiúi, 1940-49 yÕllarÕ
arasÕnda ise 21.353 kiúi Türkiye’ye göç etmiútir.332 1950-51 yÕllarÕndaki göç ise 20.
yy’daki en büyük göç dalgalarÕndan biri oldu. Bulgaristan 1950’de 52.185 ve 1951’de
102.208 kiúiyi Türkiye sürdü.333
1965 nüfus sayÕmÕna gelindi÷inde ise Türk nüfusunun 746.755 oldu÷unu görüyoruz.
1971 nüfus sayÕmÕnda ise bu sayÕ 880 bine çÕktÕ. Buna karúÕlÕk 320 bin Pomak, 24 bin
Çingene ve 10 bin Tatar kaydedildi. 1960’lÕ ve 70 yÕllar Müslüman unsurlardan Pomak ve
Çingenelerin isimlerinin de÷iútirildi÷i yÕllar oldu. 1975 tarihinden itibaren Türkler de
dahil kimlik kartlarÕ üzerinden milliyet ibaresi kaldÕrÕldÕ. Bu bakÕmdan, bu tarihle birlikte
Müslüman ahali hakkÕnda sa÷lÕklÕ bilgiye ulaúÕlamamaktadÕr. Ancak 1980 sayÕmÕnda
Müslüman ahalinin 1,5 milyon oldu÷u tahmin edilmektedir.334 1985 AralÕk ayÕndaki nüfus
sayÕmÕnda, son halkada Türkler de Bulgar toplumu içinde eritildikleri için milliyet, din ve
mezhebi belirtecek haneler yoktu. Böylece bu nüfus sayÕmÕnda Bulgar asÕllÕ olmayanlar
kendilerini nitelendiremediler. Ancak gayri resmi rakamlarla Türk nüfus 900 bin ile 1
milyon 550 bin arasÕnda tahmin edildi.
335
1989 kitlesel Türk göçüyle Bulgaristan’dan 350
bin dolayÕnda Türk göç etmiú olmasÕna ra÷men 1992 nüfus sayÕmlarÕnda 822.253 Türk
tespit edilmiútir. Bu da Türklerin gerçekten tahmin edilen rakamlarda oldu÷unu
göstermektedir. Bu sayÕma ayrÕca ana dil, dinsel tercih kategorileri de eklenmiútir. Buna
göre ülkede 1.026.785 Sünni ve 83.537 Alevi olmak üzere toplam 1.110.295 Müslüman
bulunmaktadÕr.336
332
ùimúir, “Bulgaristan Türkleri ve Göç Sorunu”, s.56-57.
a.g.e., s.61.
334
øqbal, “Türk Bulgar økili AnlaúmalarÕ IúÕ÷Õnda Bulgaristan’daki Müslüman Türk AzÕnlÕ÷Õ Sorunu”, s.25;
Poulton, a.g.e., s.145. 1978’de Bulgaristan Türk Ansiklopedisi, 1976’da Türk nüfusu için “ bir miktar Türk”
diye bahsetmektedir. Bulgar Bilimler Akademisi ise 1978’de Türklerden Bulgar Türkü diye söz etmektedir.
Hasan Eren, “Bulgarlar ve Türk Dili”, Bulgaristan’da Türk VarlÕ÷Õ (Bildirirler 7 Haziran 1985), TTK,
Ankara, 1992, s.3.
335
Froze Yasemi, “Bulgaristan’Õn Türk HalklarÕ”, Dünyada Türkler, ed., Margaret Bainbridge, Say Yay,
østanbul, 1995, s.59; Acaro÷lu, a.g.e., s.1497.
336
Eminov, a.g.e., s.378; Turan, “Geçmiúten Günümüze Bulgaristan Türkleri”, s.40; MandacÕ- Erdo÷an,
a.g.e., s.109.
333
100
Türkler, sürekli göç etmesine ra÷men Bulgaristan’da 1 milyona yakÕn nüfus ve yüzde
10 nispetindeki oranÕnÕ korumaktadÕr. Ancak Bulgarlar 1980’li yÕllarda nüfus artÕú
oranÕnda sürekli geriledi. 1980’de binde 3.6, 1981’de 2.8, 1982’de 2.7, 1984’de 2.4, ve
1989’da 0.6 ya kadar bu oran düútü. 1990’da ise negatif sayÕya binde -0.35’e geriledi.
Bulgar yöneticileri, ülkede yüksek Müslüman nüfus artÕú oranÕnÕn karúÕsÕnda Bulgar
nüfusun azalmasÕnÕn siyasi dengeleri de÷iútirece÷ini bildi÷inden Müslüman nüfusu sürekli
baskÕ altÕnda tutma zorunlulu÷u hissetmiútir.337 Burada nüfus sayÕmlarÕndan elde edilen
rakamlarla Türk nüfusu tespit edilmeye çalÕúÕldÕ. Hatta bu rakamlar arasÕnda bile
farklÕlÕklar varken yuvarlak rakamlar da bir çok yerde zikredilmektedir. Bunun yanÕnda
Balkan çÕkÕúlÕ kuruluú ve yazarlarÕn da Bulgaristan’da Müslüman Türk nüfus tahminleri
vardÕr. Buna göre Türk nüfusu 2.5 milyon, toplam nüfusun yüzde 25’idir.338 Balkan
Göçmenleri ve Balkan Türkleri Derne÷i dayanÕúma organlarÕnÕn ikisi de Bulgaristan’da 2
milyon kadar Türkün bulundu÷una inanmaktadÕr. Balkan Türkleri Derne÷i baúkanÕ
Mehmet Çavuú Bulgaristan’da Türklerle birlikte 4 milyon Müslüman nüfus oldu÷unu ileri
sürmektedir. Bunlar, 2 milyonun üzerinde Türk, 1 milyon Pomak, 800 bin Çingene ve 350
339
bin Gagavuz Türküdür.
Bulgaristan’da Türklerin yo÷un olarak yaúadÕ÷Õ yerler ise ùumnu merkezli Kuzeydo÷u
ile KÕrcaali merkezli güneydo÷u bölgeleridir. Özellikle Türkiye sÕnÕrÕna yakÕn KÕrcaali,
Haskova bölgelerinde yüzde 70’lere varan Türk nüfus yo÷unlu÷u Bulgaristan’da ulusal
güvenlik sorununa neden olmaktadÕr. Bulgaristan’Õn kuzeydo÷usunda Razgrat(%47.4),
Silistire(%37.5), TÕrgoviúte(%32.8), ùumnu(%30.3), Dobriç(%14.7), Burgaz(%13.8) ile
Rusçuk(%13.0) Türklerin yo÷un oldu÷u yerlerdir. Güneydo÷usunda ise Türklerin yo÷un
yaúadÕ÷Õ yerler Filibe, Hasköy, KÕrcaali, øslimye, Koúukavak, Karinabat bölgelerdir.
Türkler, nüfus olarak kÕrsal kesimde oturmaktadÕr. Bulgaristan’Õn ekin ambarÕ Dobruca,
orman, tütün, ay çiçe÷i ürünlerinde Deliorman ve tütün, su ve maden kaynaklarÕ
337
Poulton, a.g.e., s.148.
Acaro÷lu, a.g.e., s.1495.
339
Mehmet Çavuú, “Bulgaristan Trajedisi”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:36(Mart 1986), s.11-12; Yücel, a.g.m.,
s.201; Ahmet Cebeci úehirlerdeki Türk nüfus yo÷unlu÷una bakarak iki milyon Türkün varlÕ÷ÕnÕ gerçekçi
bulmaktadÕr. Ahmet Cebeci, “ Bulgaristan Türkleri”, Türk Kültürü, sayÕ:69(Temmuz 1968), s.67, Halit
Eren de aynÕ úekilde Bulgaristan’daki Türk nüfusun toplam nüfusun %40’Õna tekabül etti÷ini yani 4 milyon
civarÕnda oldu÷unu iddia etmektedir. Di÷er azÕnlÕklarla birlikte Bulgar nüfusunu ülkede azÕnlÕk konumuna
düúürmektedir.Halit Eren, “Balkanlarda Türk ve Di÷er Müslüman ToplumlarÕ ve Göç Olgusu”, Balkanlar,
OBøV, Eren Yay, øst, 1993.
338
101
bakÕmÕndan zengin Rodoplar bölgesinde Türkler, üretime yüzde 50-60’lÕk bir katÕlÕm
oranÕna sahiptir. 340
43. Bulgaristan Türklerinin Hukuksal Durumu
Bulgaristan Berlin anlaúmasÕyla kurulurken, ülkedeki MüslümanlarÕn her türlü hak ve
hukukunu garanti altÕna alarak kurulmuútu. Buna göre anlaúmanÕn özellikle 5. maddesi
MüslümanlarÕn durumlarÕyla ilgili temel ilkeleri ortaya koyuyordu. MüslümanlarÕn din ve
mezhep ayrÕmÕ gözetmeksizin her türlü medeni ve siyasi haklardan yararlanabilece÷i
belirtiliyordu. Müslüman-Türkler Bulgaristan’da kendi dini örgütünü kurabilece÷i gibi
dini lider olarak da østanbul’daki ùeyhü’l øslam’a ba÷lÕ kalacaklardÕ. AnlaúmanÕn
FransÕzca metninde Müslümanlar için Türk kelimesi kullanÕlmasÕ da ilginçtir. 1980’li
yÕllarda Türk varlÕ÷ÕnÕ inkar eden bir politika izleyen Bulgaristan için, Bulgaristan
Türklerinin statüsünü tespit eden en eski anlaúma olan Berlin anlaúmasÕ, böylece ilk ve
önemli bir kanÕt niteli÷i taúÕmaktadÕr. 341
Bulgaristan, 1908 yÕlÕna kadar OsmanlÕya ba÷lÕ, vergi veren bir devlet olarak kaldÕ. 19
Nisan 1909 østanbul Protokolü ile Bulgaristan’Õn ba÷ÕmsÕzlÕ÷Õ resmen tanÕndÕ. AynÕ tarihte
Müslüman-Türk cemaatin haklarÕ ve vakÕf mallarÕyla alakalÕ bir de ek sözleúme
imzalandÕ. Sözleúme, Türklerin durumunu tekrar açÕklÕ÷a kavuúturuyor ve haklarÕnÕ
yeniden vurgulayarak teminat altÕna alÕyordu. Buna göre Türklerle Bulgarlar eúit haklara
sahip olacaklardÕ. Mezhep ve din hürriyetleri garanti edilerek Türklerin okullarÕ, camileri ,
hayÕr kurumlarÕ, vakÕflarÕ vs. tüm Türk-øslam eserleri korunup yaúatÕlacaktÕ.
342
Balkan savaúlarÕnÕn sonunda OsmanlÕ ile Bulgaristan arasÕnda 29 Eylül 1913’de
østanbul BarÕú anlaúmasÕ ve bir de ek sözleúme imzalandÕ. AynÕ úekilde Türk azÕnlÕk her
türlü medeni ve siyasi haklardan yararlanacaklar, azÕnlÕ÷Õn din hürriyeti sa÷lanarak,
340
Turan, “Geçmiúten Günümüze Bulgaristan Türkleri”, s.28; Acaro÷lu, a.g.e., s.1495; Özgür, “BulgaristanTürkiye øliúkileri ve HÖH”, s.110; Eminov, a.g.e., s.778.
341
Ero÷lu, a.g.m., s.28-29; Berlin AnlaúmasÕnÕn 5. maddesi: “Bulgaristan’da hukuk-u umumiyenin esasÕ
atide muharrer maddelerden ibarettir. Bulgaristan’da ihtilaf-Õ din ve mezhep, hiç kimse için hukuk-u
mülkiye ve politkiyeden istifadede ve hidmet-i umumiye ve memuriyet ve úerefine nailiyetde veya nerede
olur ise olsun icra-i hirfet ve sanatda naehil tutulmaklÕ÷a ve mahrum idilmekli÷e sebep addolunmayacaktÕr.
Bulgaristan’da yerlüler ve ecnebilere serbesti ve icray-Õ ayin ve mezhep temin olunarak, gerek cemaat-Õ
muhtelifenin Silsile-i meratib üzre tertibinde ve gerek rüesay-Õ ruhaniyeleriyle olan münasebatÕnda ika-i
mevani olunmayacaktÕr.” ùimúir, Bulgaristan Türkleri, s.365-367.
342
ùimúir, a.g.e., s.368-370; Ero÷lu, a.g.e., s.29.
102
gelenek ve adetlerine saygÕ gösterilecekti. Ek sözleúme ise BarÕú anlaúmasÕnÕn 2 numaralÕ
eki idi ve müftülükler konusunu düzenliyordu. Sözleúmede azÕnlÕk haklarÕ yeniden
vurgulanmaktaydÕ.343 I. Dünya savaúÕnÕn bitiminde müttefiklerle Bulgaristan arasÕnda 27
KasÕm 1919’da Türk azÕnlÕ÷Õn statüsünü belirleyen Neuilly anlaúmasÕ imzalandÕ.
AnlaúmanÕn 4. bölümü azÕnlÕklarÕn korunmasÕ baúlÕ÷Õ altÕnda 49. maddesi, adÕ geçen
bölümde yer alan hükümlerin anayasal nitelikte oldu÷unu söylemektedir. Yani Bulgar
anayasasÕ, yasalarÕ, resmi kararlarÕ anlaúmanÕn azÕnlÕklarla ilgili geçen hükümlerine aykÕrÕ
olmayacaktÕ. 50. madde ile azÕnlÕ÷Õn yaúam hakkÕ, Õrk, dil, din hürriyeti, ayrÕm
gözetilmeksizin güvence altÕna alÕnmÕútÕr. 54. madde ile azÕnlÕklar Bulgar vatandaúlarla
aynÕ muameleyi görmekle birlikte, Türk azÕnlÕ÷a hayÕr, dini ve sosyal kurumlarÕ kurma,
bunlarÕ yönetme hakkÕ ile okullarÕnda kendi dillerinde e÷itim görme hakkÕ tanÕmÕútÕr. 55.
madde ile Bulgar vatandaúlarÕnÕn yo÷un oldu÷u yerlerde yine Türk azÕnlÕ÷a kendi ana
dilinde e÷itim görme hakkÕ ve buna Bulgar hükümetinin kolaylÕklar sa÷lamasÕ
getirilmiútir. Neuilly anlaúmasÕ ve Ek Sözleúme Milletler Cemiyeti’nin güvencesi altÕnda
bulunmaktadÕr.344
Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra Türkiye ile Bulgaristan arasÕnda 18 Ekim
1925 tarihinde Dostluk anlaúmasÕ imzalandÕ. AnlaúmanÕn birinci maddesi iki ülke
arasÕnda bozulmaz bir barÕú, içten ve sonsuz bir dostluk olaca÷ÕnÕ belirtir. Yine bu
anlaúmaya da ek bir protokol ilave edildi. Protokol’ün A maddesinin birinci paragrafÕ,
Neuilly anlaúmasÕnda geçen azÕnlÕk haklarÕnÕn korunmasÕna iliúkin haklarÕn tamamÕnÕ
kapsamaktadÕr. Bu tekrarlanan haklar Dostluk anlaúmasÕnÕn ayrÕlmaz bir parçasÕ kabul
edildi. Bu nedenle Neuilly anlaúmasÕnÕn hükümleri, 1947 Paris BarÕú anlaúmasÕyla
kaldÕrÕlmÕú olmasÕna ra÷men hükümlerinin geçerlili÷i 1925 Dostluk anlaúmasÕyla devam
345
etmektedir.
Bu dostluk anlaúmasÕ süresiz yapÕlmÕútÕr. DolayÕsÕyla hükümleri de
ùimúir, a.g.e., s.370-372; Ero÷lu, a.g.e., s.29; AnlaúmanÕn 8. maddesi: “Bulgaristan’Õn bilcümle
memalikinde Bulgar tebaasÕnda bulunan Müslümanlar an asÕl Bulgar olan tebaanÕn haiz olduklarÕ aynÕ
hukuki mülkiye ve siyasiyeyi haiz ve serbesti-i vicdana, hürriyet-i diniyeye ve ayin-i dinin alenen icrasÕ
hususunda serbestiye malik olacaklardÕr. MüslümanlarÕn adatÕna riayet olunacaktÕr. Zat-Õ hazreti padiúahinin
nam-Õ nami-i hilafet penahilerinin hutbelerde zikrine devam olunacaktÕr. Aslan Gündüz, “øki TaraflÕ ve Çok
TaraflÕ MilletlerarasÕ AnlaúmalarÕn IúÕ÷Õnda Bulgaristan Türklerinin Durumu”, Bulgaristan’daki Müslüman
Türklerin DramÕ, ed., Abdürrahim Dede, Türkiye Suudi Arabistan Dostluk ve Kültür Derne÷i østanbul
ùubesi Yay, østanbul, 1985, s.59.
344
Hüseyin PazarcÕ, “UluslararasÕ Hukuk ve Anlaúmalar Yönünden Bulgaristan’daki Türklerin Statüsü”,
Ankara Üniversitesi Bulgaristan’da Türkler Semineri, Ankara, 1985, s.16; Ero÷lu, a.g.m., s.30; ùimúir,
a.g.e., s.376; øbrahim Kamil, økili ve Çok TaraflÕ Siyasi Anlaúmalar ve ønsan HaklarÕna øliúkin Belgeler,
Ankara, 1989, s.12
345
PazarcÕ, a.g.m., s.17; ùimúir, a.g.e., s.376; Ero÷lu, a.g.m., s.30-31.
343
103
geçerlidir, ortadan kaldÕrÕlmamÕútÕr. Ancak Türklerin isimleri zorla de÷iútirildi÷inde ve bu
hususta 1925 Dostluk anlaúmasÕ Bulgar DÕúiúleri bakan yardÕmcÕsÕ øvan Ganev’e
hatÕrlatÕldÕ÷Õnda Ganev, anlaúmayÕ bir arúiv belgesi olarak nitelemiútir.346
Bulgaristan Türklerinin hukuki yapÕsÕnÕ belirleyen bir çok anlaúma vardÕr. Bunlardan
biri de Türkiye’nin taraf olmadÕ÷Õ 10 ùubat 1947 tarihli Paris BarÕú anlaúmasÕdÕr.
Müttefiklerle Bulgaristan arasÕnda imzalanan anlaúmada(2. madde) Bulgaristan, Õrk,
cinsiyet, dil, din farkÕ gözetmeksizin idaresi altÕndaki tüm insanlara söz, basÕn, yayÕn,
ibadet, düúünce ve toplantÕ özgürlüklerinden yararlanmasÕnÕ sa÷layacak ve bunun için
gereken tedbirleri alacaktÕr.
347
430. nsan Haklarna likin Uluslararas Belgeler
I. Dünya savaúÕ sonrasÕ yapÕlan ikili ve çok taraflÕ anlaúmalar azÕnlÕklar ve azÕnlÕklarÕn
korunmasÕyla ilgiliydi. II. Dünya savaúÕ sonrasÕ yapÕlan anlaúmalarda ise azÕnlÕklar yerine
insan haklarÕ kavramÕ yaygÕnlÕk kazanmÕútÕr. Bu dönemde insan hak ve hürriyetlerine
kasteden, onlarÕ yok etmek için baskÕ ve zulüm yapan ülkeleri engellemek ve anlaúmalarÕn
yetersiz kaldÕ÷Õ yerlerde bunu doldurmak amacÕyla bir dizi uluslararasÕ sözleúme
imzalanmÕútÕr.
348
Bunlardan ilki 25 Haziran 1945’de imzalanan Birleúmiú Milletler ùartÕ
(AnlaúmasÕ)dÕr. ønsan haklarÕna saygÕ gösterilmesini öngören anlaúma, insan haklarÕnÕn
korunmasÕnÕ, milletlerarasÕ barÕú ve güvenli÷in sa÷lanmasÕna ba÷lamÕútÕr. Ancak anlaúma,
herkesin insan haklarÕndan ve temel özgürlüklerden yararlanmasÕnÕ kolaylaútÕrmak
amacÕyla BM Genel Kurulu’nun incelemeler yaptÕraca÷ÕnÕ ve tavsiye kararÕ alabilece÷ini
öngörmektedir.349
Di÷er
bir
anlaúma
SoykÕrÕm
Suçunun
Önlenmesine
ve
CezalandÕrÕlmasÕna øliúkin Sözleúme’dir. Birleúmiú Milletler’ce bir devletler hukuku suçu
sayÕlarak ve soykÕrÕm tarihi boyunca insanlÕ÷a büyük kayÕplar verdi÷ini kabul ederek,
insanlÕ÷Õ böyle i÷renç bir felaketten kurtarmak için ba÷lÕ taraflar uluslararasÕ iúbirli÷ine
346
Kamil, a.g.e., s.27; PazarcÕ, a.g.m., s.36; 18 Ekim 1925 Tarihli Türkiye ile Bulgaristan KrallÕ÷Õ arasÕnda
yapÕlan Dostluk anlaúmasÕnÕn metni için bkz. øsmail Soysal, Türkiye’nin Siyasal AnlaúmalarÕ(1920-1945),
c.I, TTK, Ankara, 2000, s.263-267.
347
Kamil, a.g.e., s.15; ùimúir, a.g.e., s.380; PazarcÕ, a.g.m., s.19.
348
Kamil, a.g.e., s.41-43.
349
Ero÷lu, a.g.m., s.33; PazarcÕ, a.g.m., s. 17-18.
104
gitmiúlerdir. 9 AralÕk 1948’de kabul edilen sözleúmeye Bulgaristan 1950’den itibaren
taraftÕr. Bu suç milletlerarasÕ bir suçtur ve kim iúlemiúse bundan sorumludur. 350
Önemli bir metin de ønsan HaklarÕ Evrensel Bildirgesi’dir. 10 AralÕk 1948’de kabul
edilen bu Bildirge ile üye devletler BM Örgütü ile iúbirli÷ine giderek insan haklarÕna ve
temel özgürlüklerine evrensel ölçüde ve etkin biçimde saygÕ gösterilmesinin sa÷lanmasÕnÕ
yükümlenirler. Bununla devletlere, insanlÕ÷a karúÕ sorumluluklarÕ hissettirilmiú, insanlara
huzur ve güven veren hukuki düzenlemeler yapabilme imkanÕ sa÷lanmÕútÕr. Ancak hukuki
bir ba÷layÕcÕlÕ÷Õ yoktur. Devletler, siyasi ve ahlakÕ açÕdan Bildirge’nin amaçlarÕ ve
hükümleri çerçevesinde davranmayÕ kabul etmiúlerdir. AyrÕca bu Bildirge, insan
haysiyetine saygÕnÕn gere÷idir.351
Bulgaristan, ülkedeki Türklere, Pomaklara, Çingenelere Bulgar vatandaúlarÕyla eúit
muamele etmeyi, 21 AralÕk 1965 tarihli Her Türlü Irk AyrÕmcÕlÕ÷ÕnÕn KaldÕrÕlmasÕna
øliúkin UluslararasÕ Sözleúme ile 8 A÷ustos 1966 tarihli onayÕ ile garanti etmiúti.
Sözleúmeye taraf devletler; “Tüm insanlarÕn, yasa önünde eúit oldu÷unu ve herhangi bir
ayrÕmcÕlÕ÷a ve ayrÕm kÕúkÕrtÕcÕlÕ÷Õna karúÕ yasalara göre eúit olarak korunma hakkÕ
bulundu÷unu” kabul etmiútir.352 Bulgaristan’Õn taraf oldu÷u di÷er sözleúme 16 AralÕk
1966’da imzalanan Ekonomik, Sosyal, ve Kültürel Haklara øliúkin UluslararasÕ
Sözleúme’dir. Bu sözleúme; “ønsan haklarÕ evrensel bildirgesine uygun olarak korku ve
yoksulluktan kurtulma özgürlü÷e sahip özgür insan ülküsüne ancak, herkesin medeni ve
siyasi haklarÕnÕn yanÕ sÕra ekonomik, sosyal ve kültürel haklarÕndan yararlanabilece÷i
koúullarÕn yaratÕlmasÕ ile ulaúÕlabilece÷ini kabul ederek” imza edilmiútir.
353
Benzer
biçimde 16 AralÕk 1966’da imzalanan Medeni Siyasal Haklara øliúkin UluslararasÕ
Sözleúme de Bulgaristan’Õn 21 Eylül 1970’de onayladÕ÷Õ bir sözleúmedir. Bu anlaúmasÕnÕn
ilkelerine uygun olarak insanlarÕn, do÷uútan sahip olduklarÕ onurun, eúit ve vazgeçilmez
haklarÕnÕn tanÕnmasÕnÕn dünyada özgürlük adalet ve barÕúÕn temeli oldu÷u kabul edilerek
imzalanmÕútÕr.354
350
Soysal, a.g.e., s.185; Gündüz, a.g.m., s.63; Kamil, a.g.e., s.43. AnlaúmanÕn tam metni için bkz. Soysal,
a.g.e., s.185-189.
351
PazarcÕ, a.g.m., s.18; Ero÷lu, a.g.m., s.35, Soysal, a.g.e., s.190; AnlaúmanÕn tam metni için bkz. Soysal,
a.g.e., s.191-198.
352
PazarcÕ, a.g.m., s.20, Soysal, a.g.e., s.201. AnlaúmanÕn tam metni için bkz. Soysal, a.g.e., s.202-213.
353
Soysal, a.g.e., s.214; Sözleúmenin tam metni için bkz. Soysal, a.g.e., s.215-224.
354
Soysal, a.g.e., s.225; Sözleúmenin tam metni için bkz. Soysal, a.g.e., s.225-244.
105
Bulgaristan, 1973 tarihli Apartheid Suçunun Önlenmesi ve CezalandÕrÕlmasÕ HakkÕnda
UluslararasÕ Sözleúme’ye de taraftÕr. Apartheid suçu, bir gruba mensup kiúilerin baúka bir
grup üzerinde hakimiyet kurma ve bunu muhafaza etme, sistematik bir úekilde baskÕ
yapmak amacÕ ile gayri insani muamele veya iúkenceye maruz bÕrakma olarak tarif
edilmiútir. Bulgaristan’Õn azÕnlÕklara yaptÕ÷Õ sistematik baskÕ planlÕ bir úekilde
gerçekleúmiútir. AzÕnlÕk üzerinde uygulanacak olan program kararlarÕ Rusya onaylÕ,
Bulgaristan Politbürosu tarafÕndan alÕnmÕútÕr.355 Son olarak bu konuda Helsinki Nihai
Senedi’ni zikredebiliriz. BM Genel Kurulu’nun 10 AralÕk 1948 tarih ve 217 A(III) sayÕlÕ
kararÕ ile benimsenmiú ve 35 devlet tarafÕndan 1 A÷ustos 1975 tarihinde kabul etmiútir. 356
Sened’in III. maddesinin 4. paragrafÕ azÕnlÕklara tahsis edilmiútir. “Ülkesi üzerinde milli
azÕnlÕklar bulunan (øútirakçi) devletler bu gibi azÕnlÕklara ba÷lÕ olan kiúilerin kanun
önündeki eúitlik hakkÕna saygÕ gösterecek, insan haklarÕnÕn ve temel hürriyetlerinin fiilen
kullanÕlmasÕ imkanÕnÕ sa÷layacak ve bu úekilde onlarÕn bu alandaki meúru haklarÕnÕ
koruyacaktÕr.” 357 Helsinki Bildirisi’nin politik ve ahlakÕ bir de÷eri vardÕr. Bildiri’nin
hukuksal açÕdan bir de÷eri yoktur. Ancak uluslararasÕ iliúkilere bir esneklik getirmiútir.358
UluslararasÕ hukuk metinleri yanÕnda bir de Türkiye ile Bulgaristan arasÕnda iki ülke
arasÕnda iyi komúuluk ve iúbirli÷i prensipleri üzerine, uluslararasÕ iliúkilerde uygulanmasÕ
gereken ilkeleri belirleyen 3 AralÕk 1975 tarihli Deklarasyon vardÕr. Buna göre taraflar
BM’nin amaç ve prensiplerine riayet edeceklerdir. Düúünce, inanç, din ve vicdan
hürriyetiyle insan haklarÕna ve temel hürriyetlere saygÕ sa÷lanacaktÕr.359 Bulgaristan Halk
Cumhuriyeti’nin Marksist teoriye göre hazÕrlanan ve 4 AralÕk 1947’de kabul edilen
anayasasÕ, azÕnlÕklarla ilgili hükümler içeriyordu. AnayasanÕn 71. maddesi, azÕnlÕklarÕn
kendi dillerinde e÷itim görme, ana dillerini ve milli kültürlerini geliútirme hakkÕna sahip
olduklarÕ belirtiyordu. Asimilasyon kampanyasÕnÕn bir numaralÕ sorumlularÕndan Todor
Jivkov da, komünist partisinin Türkçe yayÕn organÕ Yeni Hayat’Õn kuruluúunun 10.
355
Gündüz, a.g.m., s.64.
Ero÷lu, a.g.m., s.38; … “ Üye devletlerin Birleúmiú Milletlerl’e iúbirli÷i içinde ønsan haklarÕnÕn ve temel
özgürlüklerinin evrensel olarak saygÕ görüp gözetilmesini sa÷lamayÕ yükümlediklerini…” http://
www.saemk.org/belge-ayrinti. asp? bid=10&dil=tr
357
Gündüz, a.g.m., s.64.
358
Ero÷lu, a.g.m., s.39; PazarcÕ, a.g.m., s.18-19.
359
Ero÷lu, a.g.m., s.39.
356
106
yÕldönümünde “ Türk nüfusun kendi dilini ve kültürünü özgürce geliútirilmesi için
mümkün olan her úey yapÕlmÕútÕr” diyordu. 360
Bulgaristan’Õn geçmiúte yaptÕ÷Õ tüm insan haklarÕ ihlallerine nazaran demokrasi
döneminde gerek insan haklarÕ örgütlerinin ve gerekse ABD’nin insan haklarÕ
raporlarÕnda Türk azÕnlÕ÷Õn durumu övgüye de÷er gösterilmektedir.361
44. Bulgaristan Türklerinin Siyasi Teekkülleri
Bulgaristan Türk azÕnlÕ÷Õ Prenslik dönemiyle birlikte azÕnlÕk konumuna düútükten
sonra daha çok mal ve canÕnÕ koruyup ayakta kalabilme mücadelesi verdi. Bunun yanÕnda
Türkler, elinden geldi÷ince Bulgar meclisi Sobranya’da temsil edilme÷e çalÕútÕ. Bu
dönemde büyük zorluklarla seçilen Türk milletvekilleri, azÕnlÕ÷Õn meselelerini mecliste
savunabilecek kadar yetkinli÷e sahip de÷ildi. Milletvekillerinin Bulgarca bilmemeleri
onlarÕ adeta siyasetin dÕúÕna itiyordu. Ancak bu eksikli÷i Sofya’daki OsmanlÕ Komiserli÷i
dolduruyordu. Türk azÕnlÕk mecliste kendini yeteri kadar temsil edemeyince mevcut
hükümetlerle iyi münasebetler kurma yoluna gittiler ve iktidarda olan parti lehine oylarÕnÕ
kullandÕlar. Türkler, haklarÕnÕ en iyi úekilde koruyan hükümetten yana olmuúlardÕr.
Müslüman Türklerin aktif olarak siyasete katÕlabilmeleri daha çok yerel yönetimler
alanÕnda oldu. Ancak burada da sÕkÕntÕlar vardÕ. Bir Müslüman’Õn belediye reisi
olabilmesi, beldenin tamamÕna yakÕnÕnÕn Müslümanlardan oluúmasÕna ba÷lÕydÕ.
Muhtarlar, yine ço÷unlu÷u Müslüman olan köylerden seçilebiliyordu. Türk azÕnlÕ÷Õn bu
kÕsÕr siyasi yapÕsÕnÕn yanÕnda, Prenslik döneminde Abdülhamitçi-øttihatçÕ çekiúmesi de
azÕnlÕ÷Õn siyasete ilgisini arttÕrÕrken, teúkilatlanmalarÕnÕ engelleyen bir faktör oldu.
Muhtelif zamanlarda 1908 yÕlÕna kadar Türklerin çÕkardÕklarÕ milletvekili sayÕsÕna
baktÕ÷ÕmÕzda; 1879’da 13, 1880’de 15, 1882’de 13, 1884’de 22, 1887’de 25, 1890’da 15,
360
Poulton, a.g.e., s.146.
Turan, “Geçmiúten Günümüze Bulgaristan Türkleri”, s.43. Türklere haklarÕnÕn iade edilmesi Bulgar aúÕrÕ
milliyetçi çevrelerce tepkiyle karúÕlandÕ. “Milli ÇÕkarlarÕ Savunma Komitesi”, “Anavatan øúçi Partisi”,
“Bulgar Razgrad Cumhuriyeti” gibi ÕrkçÕ örgütler kuruldu. Ömer E. Lütem, “ Tarihsel Süreç øçinde
Bulgaristan Türklerinin HaklarÕ”, Balkan Türkleri Balkanlar’da Türk VarlÕ÷Õ, der., Erhan Türbedar, ASAM,
Ankara, 2003, s.57.
361
107
1893’de 9, 1894’de 8 veya 9, 1899’da 9, 1901’de 9, 1902’de 12, 1903’de 12, 1908’de ise
10 olarak görmekteyiz.362
Bulgar siyasetinin Müslüman-Türk azÕnlÕ÷a mecliste yeteri kadar temsil imkanÕ
vermemesinin yanÕnda Prenslik döneminde Türkler arasÕndaki siyasi ayrÕlÕklar ve
bölünmüúlük, Bulgar krallÕ÷Õ zamanÕnda da devam etti. Bu dönemde ùumnu’daki Nüvvab
medresesi merkezli muhafazakar grup ile devrimci-inkÕlapçÕ grup arasÕnda çekiúmeler
eksik olmadÕ. Parti kurma teúebbüsleri de bu ayrÕlÕklar nedeniyle sonuçsuz kaldÕ.
Müslüman-Türklerden 1923’de 10, 1925’de 5, 1933’de 4 ve 1940’da 9 milletvekili
363
meclise girebildi.
Bulgaristan’da øslamiyet, geleneksel Türk-øslam etkisi hariç ülkede
müspet bir rol oynayamadÕ. Bulgaristan Halk Cumhuriyeti döneminde de bu hiç mümkün
de÷ildi. Demokrasi döneminde ise sa÷ partilerin birli÷i olan Demokratik Güçler Birli÷i,
iktidar olmalarÕ durumunda Türk azÕnlÕ÷Õn haklarÕnÕn korunaca÷ÕnÕ belirtti. BunlarÕn
arasÕnda baúta anadilde e÷itim, Türkçe’nin devlet okullarÕnda okutulmasÕ geliyordu.364
45. Bulgaristan’da Türk Siyasi Partileri
450. Hak ve Özgürlükler Hareketi
Hareket, partileúmeden önce 1985-1989 yÕllarÕ arasÕnda totaliter komünist yönetimin
Türk azÕnlÕ÷a karúÕ yürüttü÷ü asimilasyona karúÕ faaliyetler gösteren illegal bir örgüt
durumundaydÕ. Öncelikle buradan baúlamak gerekmektedir. Türk Milli Kurtuluú Hareketi
olarak geçen
örgütün lideri Ahmet Do÷an, felsefe uzmanÕ doktorasÕnÕ yapmÕú bir
Bulgaristan Türk aydÕnÕdÕr. Bulgaristan komünist yönetimin son evresinde Türklerin hak
ve özgürlüklerinin kÕsÕtlanmasÕ Ahmet Do÷an ve arkadaúlarÕnÕ harekete geçirdi. Örgüt,
362
Ömer Turan, “Bulgaristan’da Prenslik Döneminde Türklerin Sosyal ve Siyasal Kurumlaúma
ÇalÕúmalarÕ”, Belleten, c.LXIV, sayÕ:239(Nisan 2000), s.91-100.Turan, 1894’e kadar olan rakamlarÕ kesin
olmadÕ÷ÕnÕ belirtmektedir. Baúka bir kaynakta 1908’deki milletvekilleri sayÕsÕ yaklaúÕk 15 olarak verilmiútir.
Popoviç, a.g.e., s.76; Vedat Sabri Ahmet, “Bulgaristan Türklerinin Siyasi ve Kültürel Tarihine Dair Genel
Bir Çerçeve”, Türkler, ed., Hasan Celal Güzel-Kemal Çiçek-Salim Koca, c.20, Yeni Türkiye Yay, Ankara,
2002, s.386-387. Bulgar partilerinden aday gösterilen Türk milletvekilleri sÕk sÕk haksÕzlÕ÷a
u÷ramaktaydÕlar. Bazen seçimleri onaylanmÕyor, bazen yerlerine baúkalarÕ meclise giriyor veya seçim
ka÷ÕtlarÕyla oynuyorlardÕ. Ahmet, a.g.e., s.386.
363
Ali Kemal BalkanlÕ. ùark-i Rumeli ve Buradaki Türkler, Elhan Kitabevi, Ankara, 1986, s.313; Popoviç,
a.g.e., s.88.
364
Popoviç, a.g.e., s.94; øsmail TunalÕ, “Bulgaristan Türklerine Güvence”, Yeni Bat Trakya,
sayÕ:103(Ekim 1991), s.31.
108
faaliyetlerini gizliden yürüterek Türklerin isimlerinin zorla de÷iútirildi÷ini Türkiye’ye ve
uluslararasÕ örgütlere duyurmayÕ ve böylece bu örgütlerin olaya tepkisini çekmeye çalÕútÕ.
Bireysel ve bölgesel protestolarla asimilasyon süreci durdurulmaya çalÕúÕldÕ.365 Ahmet
Do÷an’Õn ifadesiyle örgüt; “Komünizmden, monopol duruma gelen bir ideolojiden
kurtuluú, ne legal, ne de illegal eylemlerinde devletin egemenli÷ini hiçbir zamana söz
konusu etmedi÷i, özerkli÷i de hiçbir biçimde bir gaye olarak görmedi÷i” bir yapÕdadÕr.
366
Türk Milli Kurtuluú Hareketi, faaliyetlerini silahsÕz mücadele anlayÕúÕ altÕnda dinsel,
ekonomik ve siyasal yöntemlerle sürdürdü. Bunun için sadece ilk sayÕsÕnÕ hazÕrlayabildi÷i
“Mücadele” gazetesini çÕkarabildi. Türk ve Müslüman gruplara 1986 seçimlerine
katÕlmamalarÕ ça÷rÕsÕnda bulundu, her hangi bir evrak imzalamamalarÕ, üretimi kiúisel
ihtiyaçlarla ve kalitesini düúürerek yapmalarÕ, BKP toplantÕlarÕna katÕlmamalarÕ ve öz
367
varlÕklarÕnÕn garantisi dine yönelmeleri ça÷rÕsÕnda bulundu.
Ancak TMKH’nin
faaliyetleri gözden kaçmadÕ ve Ahmet Do÷an 10 yÕl a÷Õr hapis cezasÕ alarak 18 arkadaúÕ
ile birlikte mahkum edilmeleri üzerine hareket da÷ÕldÕ.368
4500. HÖH’ün Kuruluu
10 KasÕm 1989’da Bulgaristan’da demokrasi ilanÕ ve ardÕndan gelen genel afla birlikte
Ahmet Do÷an ve arkadaúlarÕ 22 AralÕk’ta serbest bÕrakÕldÕlar. TMKH’nÕn mücadele
anlayÕúÕ ve devamÕ niteli÷inde olan parti, etnik sorunlarÕn gerçekçi bir biçimde
çözümlenmesi, etnik, dinsel, kültürel topluluklarÕn haklarÕ ve özgürlükleri sorununun
kökünden halledilebilmesi amacÕyla 4 Ocak 1990 tarihinde kuruldu. 26 Nisan’da resmi
parti olarak tasdik edildi.
369
HÖH’ün kuruluúu, Bulgaristan’Õn azÕnlÕklara uyguladÕ÷Õ temel
insan haklarÕ ihlallerine karúÕ tepkinin bir sonucudur.370 Parti’nin tüzü÷ünde; “Anayasa ve
ülkede yürürlükte bulunan kanunlar uluslararasÕ insan haklarÕ bildirgesi, Avrupa ønsan
HaklarÕ Sözleúmesi ve di÷er uluslararasÕ anlaúma hükümlerine uygunluk içinde
365
øbrahim TatarlÕ, “Bulgaristan’daki Türk VarlÕ÷Õ”, Bulgaristan’da Türk Kültürünün Dünü-BugünüYarn Uluslararas Sempozyumu, Bursa, 2002, s.149; Nurcan Özgür, Etnik SorunlarÕn Çözümünde Hak
ve Özgürlükler Hareketi, Der Yay, østanbul, 1999, s.75.
366
Özgür, a.g.m., s.120.
367
gös. yer.
368
TatarlÕ, a.g.m., s.149; TMK baúka bir yerde “Demokratik Liga” olarak geçmekte ve parti olarak
nitelendirilmektedir. NazÕm ùen, “HakkÕ Mehmet: Ölürüz de Bulgarlara Teslim OlmayÕz”, Yeni Bat
Trakya, sayÕ:75(Haziran 1989), s.24-27.
369
Güner Tahir, “Bulgaristan”, Türk HalklarÕ, ed., Mustafa Kahramanyol, Ahmet Yesevi Üniversitesine
YardÕm VakfÕ, Ankara, 1995, s.216; Özgür, a.g.m., s.121.
370
Özgür, a.g.m., s.116.
109
Bulgaristan’da bütün etnik, dini ve kültürel topluluklarÕn hak ve özgürlüklerine saygÕ
gösterilmesi esasÕna” dayalÕ kuruldu÷u belirtilmektedir.371 HÖH’ün siyasal parti olarak
onaylanmasÕ Bulgar ÕrkçÕ çevreleri tarafÕndan tepkiyle karúÕlandÕ. Milliyetçilik bilinçli
olarak körüklenmeye baúlandÕ. Bunun yanÕnda parti içinde de radikal düúüncede gruplar
bulunuyordu. Bunlar, Türk azÕnlÕ÷Õyla ilgili sonrularÕn çözümünde taviz verilmemesini,
sorunlarÕn ertelenmesi halinde çözüm için uluslararasÕ teúkilatlara baúvurulmasÕ
gerekti÷ini söylüyorlardÕ. Daha radikal çevreler ise Bulgaristan’da Türk nüfusun yo÷un
olarak yaúadÕ÷Õ kuzeydo÷u ve güneybatÕ bölgelerinde Türklere özerklik verilmesini
savunuyordu. AyrÕlÕkçÕ ve illegal yöntemler benimseyen bu grubun, partide istikrarsÕzlÕ÷a
ve marjinalleúmeye sebebiyet verme ihtimali ortaya çÕkÕnca, demokrasi ve yasalar
çerçevesinde kurulmuú ve bu yönde mücadele vermeyi amaç edinmiú olan HÖH, bu aúÕrÕ
372
uçlarÕ içinde sindirmeyi bilmiútir.
Bulgar ulusçularÕ, baúta Türkler olmak üzere di÷er azÕnlÕklar arasÕnda da kabul gören
HÖH’ü lekelemek, insanlarda yanlÕú izlenimler uyandÕrmak, partinin yürüttü÷ü
demokratik hak arama mücadelesini anlamsÕz kÕlmak amacÕyla kampanya baúlattÕ. Ancak
HÖH, 1990 genel seçimlerinde yaklaúÕk 370 bin oyla 23 milletvekili çÕkararak 400 üyeli
parlamentoda 3. büyük siyasi gücü oluúturdu ve kimi çevrelerin beklentilerini boúa
çÕkardÕ.
373
Yeni dönemde BKP’nin devamÕ niteli÷inde olan Bulgaristan Sosyalist
Partisi’nin ulusçu parti iddiasÕyla itham etti÷i HÖH, parti baúkanÕ Do÷an’a göre pek çok
Müslüman’Õn HÖH’e oy vermesini sa÷lamÕútÕ.374 Bu dönemde parti aleyhine Anayasa
mahkemesinde kapatma davasÕ açÕldÕ. Ancak mahkeme, HÖH’ün siyasi yaúamÕna devam
etmesi yönünde karar aldÕ. Buna karúÕlÕk HÖH, sadece Türklerin de÷il tüm Bulgar
halkÕnÕn temsilcisi oldu÷unu Õsrarla vurguladÕ. Bunun yanÕnda Müslüman Türklerin
haklarÕnÕn geri alÕnmasÕnda Parti, sokak eylemleri, grevler, boykot ve mitingler
375
düzenledi.
371
Tahir, a.g.m., s.216.
Özgür, a.g.e., s.93-94.
373
Tahir, a.g.m., s.216-217.
374
Poulton, a.g.e., s.203; Müslüman-Türk nüfusun yaklaúÕk %73’ünü oluúturdu÷u KÕrcaali’de oylarÕn
%64.92’sini, %48.42’sini oluúturdu÷ u Razgrad’da %38.65’ini, %30.4’ünü oluúturdu÷u Silistire’de
%27.21’ini, %34.5’ini oluúturdu÷u ùumru’da %21.16’sÕnÕ ve nüfusun %32.2’sini oluúturdu÷u TÕrgoviúte’de
oylarÕn %19.5’sini almÕútÕr. Özgür, a.g.e., s.106.
375
Özgür, a.g.m., s.121. HÖH, tüm Bulgar halkÕnÕ temsil etme amacÕnda oldu÷unu çÕkadÕ÷Õ 23
milletvekilinin 2’si Pomak ve 4’ü Bulgar asÕllÕ 6 milletvekili çÕkararak ispatlamak istemiútir. Özgür, a.g.e.,
s.144; AyÕn Tarihi(A÷ustos 1991)
372
110
1991 seçimlerine gelindi÷inde ise de÷iúen Bulgar Parlamentosu aritmeti÷inde toplam
240 milletvekilinin 110’unu Demokratik Güçler Birli÷i, 106’sÕnÕ Bulgaristan Sosyalist
Partisi ve 24’ünü de HÖH almÕútÕ. Bulgaristan’Õn iki ana sa÷ ve sol partilerinin birbirine
yakÕn oy almalarÕ ve HÖH’ün de 1 milletvekili artÕúÕyla ve %7.55 oy alarak 24
milletvekiline sahip olmasÕ, parlamentoda HÖH’ü dengeleyici, stratejik ve siyeset
belirleyici parti konumuna getirmiútir.
376
Bulgaristan demokratik dönemde ÕrkçÕ akÕmlara
ra÷men azÕnlÕklara haklarÕnÕ iade ederek azÕnlÕklarÕ Bulgar toplumuna demokratik yollarla
entegre etmeyi amaç edinmiúti. Nitekim bu yönde parlamentoda ilk kez bir Türk, meclis
baúkan yardÕmcÕlÕ÷Õna getirildi.
377
Bulgar toplumunda da azÕnlÕklara haklarÕnÕn tanÕnmasÕ
yönünde e÷ilim güçleniyordu. YapÕlan ankette toplumun %63’ü, azÕnlÕklarÕn eúit haklara
sahip olmasÕ gerekti÷i görüúünü bildirmiútir.378
HÖH’ün hükümet kurulmasÕndaki belirleyicili÷i 28 Ekim 1992’de merkez sa÷da
DGB’ye verdi÷i deste÷i geri çekmesi ve hükümetin güvensizlik oyu almasÕnda oynadÕ÷Õ
etkin rolle ortaya çÕktÕ. Parti baúkanÕ Do÷an, hiçbir partinin etkisi altÕnda kalmayacaklarÕnÕ
vurgulayarak
meclisteki
sa÷
ve
sol
partiler
arasÕndaki
görüú
ayrÕlÕklarÕndan
379
faydalanacaklarÕnÕ belirtmiútir.
Bu dönemde HÖH’ün yükseliúiyle birlikte azÕnlÕklar konusu epey gündemde kaldÕ.
Parti içindeki yönetici elit, ulus kavramÕnÕ, tarihsel-siyasal bir oluúum olarak
nitelendirirken, di÷er bazÕ üyeler de ulusu, etnik temele dayandÕrarak, kendi
milletlerinin(Türk milletinin) bir uzantÕsÕ olarak de÷erlendirmiúlerdir. Bulgaristan ise
etnik unsurlarÕ, Bulgar ulusunun bir parçasÕ olarak görmekte ve etnik azÕnlÕk ile ulusal
azÕnlÕk arasÕnda çok önemli farklarÕn bulundu÷unu ve ülkede ulusal azÕnlÕklardan söz
edilmeyece÷ini vurgulamaktadÕr. Öyle ki Bulgaristan azÕnlÕk kelimesinin kullanÕlmasÕnÕ
1991-92 yÕllarÕnda yasaklamÕútÕr.
376
380
Özgür, a.g.m., s.123; Özgür, a.g.e., s.91-145.
AyÕn Tarihi(KasÕm 199)
378
Özgür, a.g.e., s.109.
379
Vladimir Chukov, “Haklar ve Özgürlükler Hareketi”, Türkler, ed., Hasan Celal Güzel-Kemal ÇiçekSalim Koca, c.20, Yeni Türkiye Yay, Ankara, 2002, s.402; Özgür, a.g.m., s.105-106. DGB lideri Filip
Dimitrov, hükümetin düúmesinden sonra tekrar hükümet kurma konusunda: “Bir noktayÕ çok önemli
buluyorum. Mesele, Hak ve Özgürlükler Hareketi ile benim partim olan DGB’nin birbirinden hoúlanÕp
hoúlanmamasÕ de÷ildir. Mesele, birbirini karúÕlÕklÕ anlama ve adil iúbirli÷inin gereklili÷idir.” AyÕn
Tarihi(KasÕm 1992)
380
Özgür, a.g.e., s.55,94.
377
111
HÖH, tüm Bulgaristan’Õ kapsayÕcÕ bir parti iddiasÕnda olmakla birlikte 1990’da
hareketin, MüslümanlarÕn örgütü oldu÷unu ve öncelikli olarak Türklerin çÕkarlarÕnÕ temsil
etti÷ini, bunun yanÕnda parti tabanÕnÕ geniúletmek istedi÷ini ve komünist rejimden zarar
gören herkesin partiye girmesine çaba harcandÕ÷ÕnÕ belirtmiútir. Büyük ço÷unlu÷u Türkøslam kökeninden insanlarÕn üye oldu÷u parti, úubelerini de aynÕ úekilde Türklerin yo÷un
oldu÷u bölgelerde açtÕ. Bulgaristan’Õn kayda de÷er bir hÕzla azÕnlÕklarÕn durumunu
iyileútirmesi, partiye üye olanlarÕn bundan sonra ekonomik sorunlarÕnÕ ön plana
çÕkarmasÕna ve partinin üye kapasitesinin önemli bir kÕsmÕnÕ yitirmesine neden oldu. Bu
durum HÖH’ün maddi sÕkÕntÕya girmesine sebebiyet verdi. Merkez ve yerel birimlerde
gelir adaletsizlikleri anlaúmazlÕklara, çatÕúmalara neden oldu. Partinin propaganda aracÕ
“Hak ve Özgürlük” gazetesi satÕlmamaya, milletvekillerinin bölgelerine ziyaretleri
düzensizleúmeye ve partinin yerel düzeyde etkinli÷i azalmaya baúladÕ.
381
Gerçek bir
Bulgaristan partisi olmayÕ baúaran HÖH, tüm azÕnlÕklarÕn partisi oldu÷unu söylemekle
birlikte, genellikle Türkler tarafÕndan desteklenmektedir.382
1991 seçimleriyle kurulan meclis, 36. Halk meclisi olarak anÕlÕyordu. 1994’deki
seçimlerde ise 37. Halk meclisi kuruldu ve HÖH’ün oylarÕ önemli ölçüde kayba u÷radÕ.
HÖH toplam oylarÕn %6.25’ini ve 283.094 oy alarak sadece 15 milletvekili çÕkarabildi.
Bulgar yönetim anlayÕúÕnÕn de÷iúmesi, azÕnlÕk hukukunun gere÷inin yerine getirilmesi
ekonomik iyileúmeyi beraberinde getirmemiúti. AzÕnlÕ÷Õn durumu da daha da kötüye gitti.
Komünist dönemde de azÕnlÕklarÕn bulundu÷u bölgeler ekonomik açÕdan en geri
bölgelerdi. 1994 seçim döneminde de Türkiye’ye süren gayr-i resmi göç ve Türklerin
ekonomik açÕdan çökmeleri HÖH’ün siyasi durumunu etkilemiútir.
383
Mecliste hükümet
düúürme ve kurdurma etkinli÷ine sahip kilit parti konumundaki HÖH, böylece yeterince
varlÕk gösteremedi ve 1994 seçimlerinde manevra kabiliyetini kaybetti.
384
HÖH
milletvekilleri etnik bakÕmdan 2 Bulgar ve 13 Türk’ten oluúuyordu. Mecliste 3. siyasi güç
durumundan 4. siyasi güç durumuna düúen HÖH, parlamento grubu baúkanÕ ve meclis
381
Özgür, a.g.e., s.110-172
Chukov, a.g.m., s.405
383
KasÕm Dal, Enver Hatipo÷lu, “Bulgaristan’da 2005 YÕlÕnda YapÕlacak Genel Seçimler øle ølgili Rapor”,
s.1
384
Turan, “Bulgaristan Türklerinin Bugünkü Durumu”, s.298; Chukov, a.g.m., s.402
382
112
baúkan yardÕmcÕlÕ÷Õ dÕúÕnda tüm milletvekilleri meclis komisyonlarÕnda yüzde 6.25
oranÕnda yer aldÕ.385
4501. HÖH’ün Mücadele Verdii Konular
HÖH, legal siyasal parti olarak tanÕnÕp 1990 seçimlerine girmesinden sonra,
azÕnlÕklarÕn temel hak ve özgürlüklerinin geri alÕnmasÕyla ilgili bir çok sorunun
çözümünde çaba harcadÕ ve bunlarÕn hÕzlÕ bir úekilde gerçekleúmesini sa÷ladÕ.386 HÖH’ün
öncelikli hedefi, Bulgar partilerindeki radikal çevrelerin baskÕsÕna ra÷men, barÕúçÕ bir
úekilde isimlerin geri alÕnmasÕ oldu. Mahkeme ile isimlerin sonundaki -ov, -ev eklerinin
kaldÕrÕlmasÕ veya mecburi tutulmamasÕna iliúkin yasanÕn parlamentodan çÕkmasÕnÕ
sa÷ladÕ.
387
HÖH’ün e÷itim konusunda, Türkçe’nin okullarda seçmeli ders olarak
okutulmasÕ önerisi reddedilmesine ra÷men bu durum, ileriye do÷ru kademeli olarak
gerçekleútirildi. Ancak Ahmet Do÷an ülkede, Amerikan, FransÕz, Yunan okullarÕ
olmasÕna ra÷men Türk okullarÕnÕn açÕlmasÕna izin verilmemesini eleútirdi ve Türkçe’nin
okullarda seçmeli okutulmasÕna karúÕ çÕkarak mecburi olmasÕ gerekti÷ini savundu.
388
HÖH, totaliter dönemde özel mülkiyetin kÕsÕtlanmasÕ, zorla sÕnÕr dÕúÕ edilen Türklerin
mallarÕnÕn iadesi ve geri dönenlerin u÷radÕklarÕ zararlarÕn hakkaniyet ölçüsünde
karúÕlanmasÕ konusunda Ahmet Do÷an, bu haklarÕn geri verilmesine iliúkin 27 Temmuz
1992’de meclise yasa tasarÕsÕ sundu. Bununla beraber tarÕm ve ekonomi konularÕnda
liberal yöntem ve iliúkilerden yana tavÕr koydu.389 Örne÷in HÖH, tütün konusunda Bulgar
devlet tekelinin kÕrÕlmasÕnda etkin rol oynadÕ.390
HÖH, yalnÕz Türklerin de÷il tüm azÕnlÕklarÕn kendi anadillerini okuma imkanÕna sahip
olmasÕnÕ savundu. Türkçe’nin zorunlu ders olarak okutulmasÕnÕ isteyen HÖH, ulusçu
çevrelerin tepkisini çekiyordu. Bu isteklere tavizler verilirse arkasÕndan yenilerinin
385
Özgür, a.g.e., s.149,244.
Özgür, a.g.e., s.187.
387
Özgür, a.g.e., s.106.
388
AyÕn Tarihi(Ekim 1991); Coúkun, Bulgaristan’la Yeni Dönem, s.91.
389
Tahir, a.g.m., s.218.
390
Didar Erdinç, “Bulgaristan’daki De÷iúim Sürecinde Türk AzÕnlÕ÷Õn Ekonomik Durumu”, Türkler, ed.,
Hasan Celal Güzel-Kemal Çiçek-Salim Koca, c.20, Yeni Türkiye Yay, Ankara, 2002, s.399.
386
113
gelece÷i ve sonunda Bulgar okullarÕnÕn da günün birinde Türkleúece÷i iddiasÕ ortaya
atÕldÕ.391
HÖH’ün çabalarÕyla Bulgar ulusal radyosunda Türkçe yayÕnlar baúlatÕldÕ. Partinin
gazetesi Hak ve Özgürlük gazetesinde azÕnlÕklarÕn durumlarÕnÕ ve sorunlarÕnÕ iúleyen
yazÕlar yayÕnladÕ. Bunun yanÕnda Türk edebiyat, folklor, kültür dernekleri kurulmasÕ
faaliyetleri yürütüldü.392
4502. HÖH’ün Ayrlkç Parti Olduu ddialar
Bulgar anayasasÕna göre ülkede etnik ve dini temele dayalÕ parti kurmak yasaktÕr.
Ancak HÖH, kuruldu÷undan bu yana baúta eski komünistler ve liberaller olmak üzere tüm
partilerce etnik barÕúÕ bozmak ve ülke bütünlü÷ünü tehlikeye atmakla suçlandÕ. HÖH ise
sadece etnik Türklerin partisi gibi bir görüntü vermemeye ve Bulgarlara, Çingenelere,
Pomaklara partide yer vererek Bulgaristan partisi oldu÷unu göstermeye çalÕútÕ.393 HÖH,
tüzü÷ünde de açÕkça özerklik ya da ba÷ÕmsÕzlÕktan yana olmadÕ÷ÕnÕ ve øslam
köktencili÷ine, dinsel fanatizme karúÕ oldu÷unu belirtti. 1991’de hakkÕnda açÕlan kapatma
davasÕ Anayasa mahkemesi tarafÕndan reddedildi. Bu karar, HÖH aleyhindeki haksÕz
kampanyanÕn geçersizli÷ini vurgulamÕú oldu.
394
IlÕmlÕ Bulgar partileri dahi HÖH’ün
Bulgar toplumunda etnik barÕúÕn sa÷lanmasÕndaki etkin rolünü kabul etmekle birlikte,
sonraki yÕllarda, HÖH’ün politikalarÕna toplumun gereksinim duymadÕ÷Õ gerekçesiyle
etnik partilerin gereksizli÷ini savunmuúlardÕr.
395
Sosyalist parti BSP, kimi yerel idarelerde Türk yöneticilerin iú baúÕna gelmesiyle,
Türkiye’nin bu bölgelere yatÕrÕmÕnÕn arttÕ÷ÕnÕ, bunun ekonomik ayrÕlmayÕ ve beraberinde
siyasi ayrÕlÕ÷Õ getirece÷ini iddia etmiútir. BSP, isim de÷iútirme sürecinin ortadan
kalkmasÕyla HÖH’ün de varlÕ÷ÕnÕn gereksiz oldu÷unu savunmuútur.396
391
Tahir, a.g.m., s.218.
Özgür, a.g.e., s.415; Tahir, a.g.m., s.219.
393
Turan, “Geçmiúten Günümüze Bulgaristan Türkleri”, s.35; Özgür, a.g.m., s.143.
394
Uzgel, a.g.m., s.485.
395
Özgür, a.g.m., s.143.
396
Özgür, a.g.m., s.143-144.
392
114
Bulgar medyasÕ da HÖH aleyhinde kampanya baúlatmÕútÕr. 1993’deki haber baúlÕklarÕ;
“Bulgaristan
MüslümanlarÕ(Pomaklar)
zorla
Türkleútirilmekle
karúÕ
karúÕya”,
“Rodoplarda bir Türk cumhuriyeti ilan edilmek üzere”, “øslami fundamentalistler
Bulgaristan’da cirit atÕyor”, “Türkiye Bulgaristan ordusuna gizlice yeniçeriler
yerleútiriyor” úeklindeydi. Buna göre HÖH, mensuplarÕna 10.500 silah da÷ÕtmÕú, camiiler
bir ibadet yeri olmaktan çÕkarak Bulgaristan’a düúman insanlar yetiútiren mekanlar olup
çÕkmÕútÕr. Bulgar toplumunu kÕúkÕrtan bu uydurma haberler HÖH’ün toplumsal ve siyasal
yaúamda sindirilmesinin zaman alaca÷ÕnÕ göstermektedir.397 Türklerin Pomak ve
Çingenelerle aynÕ dine mensup olmasÕ ve bu gruplarÕn birbirlerine yakÕnlÕ÷Õ, Bulgar
siyasasÕnda sorun teúkil etmektedir. HÖH, Bulgar MüslümanlarÕ olan PomaklarÕ, Rodop
Türkleri olarak göstermekle ve Müslüman Çingeneleri Türkleútirmekle, yeni bir yeniden
do÷uú süreci baúlatmakla suçlanmÕútÕr.
398
Bosna savaúÕ sonrasÕnda oluúturulan BM BarÕú Gücü’ne katÕlacak olan Türk kuvvetinin
ülkede Türk milliyetçi ve ayrÕlÕkçÕ duygularÕ kÕúkÕrtaca÷Õ endiúesi dahi oluúmuútur. Ancak
HÖH, Bulgaristan için barÕúÕn ve huzurun sa÷lanmasÕnda etkin bir siyaset takip ederek
endiúeleri boúa çÕkarmÕútÕr.399
Bulgaristan’da liberal ekonomiye geçiú, beraberinde bir takÕm zorluklarÕ da getirdi.
Ülke, 1997’ye kadar büyük zorluklar yaúadÕ. øúte bu sÕkÕntÕlÕ dönemde Bulgaristan,
cumhurbaúkanlÕ÷Õ seçimlerine gitti ve seçimi DBG’nin adayÕ Petar Stoyanov kazandÕ.
Sosyalistler bu seçimde Türkleri bölücülük yapmakla suçladÕ. Buna göre Stayanov
seçimleri kazanÕrsa HÖH baúkanÕ Ahmet Do÷an, Rodoplar, Güney Dobruca ve
Deliorman’da özerklik ilan etme niyetindedir. Nitekim seçimleri kazanan Stoyanov,
Türklerin namuslu ve çalÕúkan insanlar olduklarÕnÕ ve hiçbir zaman özerklikle
400
ilgilenmediklerini belirtmiútir.
397
Akademik çevrelerce de HÖH, bölücülük yapmakla
Turan, “Bulgaristan’daki AzÕnlÕklarla ølgili Bir Proje ve Rapor Üzerine”, s.90.
Özgür, a.g.m., s.144.
399
Özgür, a.g.e., s.396. Bu dönemde Ahmet Do÷an hakkÕnda Bulgaristan Cumhuriyet BaúsavcÕlÕ÷Õ
tarafÕndan bölücülük yaptÕ÷Õ ve anayasal düzeni tehlikeye soktu÷u gerekçesiyle ön soruúturma açÕlmÕútÕr.
AyÕn Tarihi(Temmuz 1994)
400
Ahmet Do÷an; Sosyalistler seçim bölgelerine gidip DBG adayÕ Stoyanov’u desteklememem için bir çok
entrika yaptÕlar. Hatta bana suikast düzenlenece÷ini bile iddia ettiler. Ben yÕlmadÕm. Çünkü bu seçimler
yalnÕz Bulgaristan için de÷il Balkanlar için de çok önemliydi. ødris Kahraman, “Bulgaristan’da Seçim
HeyacanÕ: Petar Stoyanof CumhurbaúkanÕ Seçildi”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:140(Eylül-Ekim 1996), s.12-14.
Seçimlerin akabinde sosyalist partiye mensup bir grup milletvekili HÖH’ün yasaklanmasÕ için Anayasa
Mahkemesine baúvurdu. AyÕn Tarihi(AralÕk 1996)
398
115
suçlandÕ. Bulgar Bilimler Akademisi tarafÕndan düzenlenen Balkanlarda øslam konulu
konferansta Balkan ÇalÕúmalarÕ Enstitüsü müdürü Agop Garabedian, HÖH’ün tamamen
Balkanlar’da Pan-Türkizm veya Pan-øslamizm aracÕlÕ÷Õyla yeniden egemenlik kurmak
isteyen Türkiye’nin çÕkarlarÕna hizmet etti÷ini öne sürdü. Profesör Strashimir Dimitrov ise
HÖH’ün etnik ve dini temeller üzerine kurulu bir parti olmasÕ ve deste÷inin de
401
Türkiye’den gelmesi nedeniyle siyasi bir parti olarak geliúemeyece÷ini iddia etti.
Sonuçta ülkenin en büyük azÕnlÕ÷Õ durumunda olan ve Türkiye’ye yakÕn bölgelerde
ço÷unlukta bulunan etnik Türkler, 90 sonrasÕ Ortado÷u ve Balkanlar’da güçlenen Türkiye
ile sürekli ilintilendirilmekte, bu da Bulgar ÕrkçÕ çevrelerini hareketlendirmektedir.
Böylece Türkler, ülkede güvensizlik kayna÷Õ, Türkiye’nin nüfuz alanÕ ve Türkiye’nin
beúinci kolu olarak görülmektedir. HÖH de Türkiye tarafÕndan finanse edilmekte, Ahmet
Do÷an ve ekibi Türkiye’nin piyonu durumundadÕr. Ancak bu yaklaúÕm HÖH’ün de
sabrÕnÕ zorlamaktadÕr. HÖH; “Biz dünyada bütün azÕnlÕklarÕn haklarÕnÕn sa÷lanmasÕndan
yanayÕz. AzÕnlÕklar, haklarÕnÕ istedi÷inde bölücülük yapÕlÕyor yaygarasÕnÕn koparÕlmasÕnÕ
ayÕplÕyoruz. Türkiye’de dÕú Türklerden söz edilince Bulgar komünistlerinin ve
milliyetçilerinin bölücülük yapÕyor sözleri artÕk bÕkkÕnlÕk verdi. Türk çocuklarÕ Türkçe
e÷itim görecek diye Bulgar milliyetçilerinin çÕlgÕnlÕ÷ÕnÕ dünya ibretle izliyor.”402
HÖH’ün yasama ve yürütmedeki imkanlarÕ kullanmada yaptÕ÷Õ her hareket toplumun
tepkisini çekmiú, ülke bütünlü÷üne kastetti÷i suçlamalarÕna, partinin kapatÕlmasÕ yönünde
giriúimlere yol açmÕútÕr. Halbuki HÖH, programÕnda etnik parti olmadÕ÷ÕnÕ göstermek için
ulus ve etnik kavramlarÕnÕ aynÕ kefeye koyarak ulus-devlet kavramÕnÕ kullanmÕútÕr. Bunun
yanÕnda Ahmet Do÷an, hareketin en azÕndan daha 10-15 yÕl etnik parti ile ulusal parti
arasÕnda geçiú döneminde kalaca÷ÕnÕ ve önemli olanÕn, ulusal tipte veya etnik tipte ulusal
parti olmanÕn de÷il, ölçünün oldu÷unu vurgulamÕútÕr.
403
Bulgaristan partisi olan HÖH’ün sorunu, asÕl misyonu ülkede azÕnlÕklarÕn haklarÕnÕ
savunmanÕn yanÕnda 13 asÕrdÕr süregelen etnik milliyetçilik veya siyasal milliyetçilik
anlayÕúÕnÕn egemen oldu÷u Bulgaristan’a varlÕ÷ÕnÕ kabul ettirebilmesidir.404
401
MandacÕ- Erdo÷an, a.g.e., s.113.
Özgür, a.g.e., s.334-414.
403
Özgür, a.g.e., s.179-422.
404
Chukov, a.g.e., s.401.
402
116
4503. 1997 Seçimleri ve HÖH
1997 seçimlerde, 1994 seçimlerindeki hezimetten sonra toparlanma sinyalleri
verilmesine karúÕn 1991’deki baúarÕdan uzak kalÕnmÕútÕr. HÖH, alÕnan 323.424 oy ve
%7.92’lik bir oranla 19 milletvekili çÕkarmayÕ baúardÕ. Bu da gösteriyor ki TürkMüslüman seçmenin oyu baúka partilere gitmektedir. HÖH’e saldÕrÕlarÕn yanÕnda partinin
içindeki bölüme ve yeni yeni oluúumlarÕn meydana çÕkmasÕ bu sonucu do÷urmuútur. 405
Bu dönemde yÕllÕk enflasyon %300’ü geçmiú, büyük bir kriz baú göstermiútir. BSP
istifaya zorlanarak seçimlerden DBG, büyük bir oy farkÕyla birinci çÕkmÕútÕr. Baúta
ekonomik sorunlar olmak üzere bir çok sorunun(iúsizlik, arazilerin tam olarak elde
edilememesi, Türklerin arazilerinin verimsiz yerde olmasÕ ve ürünün azalmasÕ) hala
çözümsüz kalmÕú olmasÕ, Türk seçmeninin siyasi tercihlerinin de÷iúmesine ve bunun
406
sonucu olarak da oy vermeyenlerin sayÕsÕnÕn artmasÕna neden olmuútur.
Bu seçimlerin
bir özeli÷i de, HÖH’ü bölmeye yönelik çabalarÕn boúa çÕkmasÕdÕr. HÖH, kuruluúundan
itibaren geçen 7 yÕllÕk dönemde parti tabanÕnÕ oturtmuútur.407
4504. D Politikada HÖH
Bulgar dÕú siyasetine HÖH, mecliste sahip oldu÷u sandalye oranÕnda etki
edebilmektedir. SÕnÕrlÕ sayÕda milletvekiline sahip parti, dÕú politika kararlarÕnÕ
etkileyebilecek güce sahip olamayÕnca, Bulgaristan’la olan sorunlarÕnÕ uluslararasÕ
kuruluúlara taúÕyarak çözüm elde etme yolunu seçmiútir. Bunlardan Avrupa Konseyi,
HÖH’ün en faal olarak katÕldÕ÷Õ ve azÕnlÕk ve insan haklarÕnÕ en hÕzlÕ biçimde
aksettirebildi÷i uluslararasÕ zemin olmuútur. YukarÕda da bahsetti÷imiz gibi Bulgar
milliyetçi çevreleriyle olan sorunlarÕnda HÖH, uluslararasÕ platformlarda insan haklarÕ
kozunu kullanmasÕnÕ bilmiútir. Bu etkili siyaset, Bulgaristan’Õn 1989-1992 döneminde
insan haklarÕ karnesinin düúük oldu÷unu zamanda daha çok etkili olmuútur. Bundan sonra
405
Dal-Hatipo÷lu, a.g.r., s.1.
Coúkun, “So÷uk Savaú SonrasÕ Dönemde Bulgaristan’Õn DÕú PolitikasÕ(1989-2000)”, s.233; DalHatipo÷lu, a.g.r., s.1. HÖH bu seçimlere Ulusal Kurtuluú Birli÷i adÕnda ve beú partiden oluúan grupla girdi.
Ancak, koalisyon birli÷inde lider olarak anÕldÕ. Nedim Kuúkaya, “Bulgaristan’da Demokratlar Seçimi
KazandÕ”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:143( Mart-Nisan 1997), s.35.
407
Chukov, a.g.m., s.402.
406
117
ülkede sa÷lanan demokratik geliúim ve etnik gerilimdeki yumuúama, HÖH’ün bu alandaki
hamlelerini zayÕflatmÕútÕr.408
1997’de DBG’nin iktidara gelmesiyle Bulgaristan’Õn AB’ye ve NATO’ya girme
isteklili÷i artmaya baúladÕ. Bulgaristan, bundan sonra do÷al yerinin Avrupa oldu÷unu ve
bunun için de insan haklarÕndaki ilerlemeden ve demokratikleúmeden asla taviz
verilmeyece÷ini belirtti. HÖH de, etniler arasÕ barÕúÕn korunmasÕnda izledi÷i politikalarla
Bulgaristan’Õn Avro Atlantik kuruluúlara katÕlmasÕnda etkin ve belirleyici rol oynadÕ.
HÖH, Bulgaristan’Õn demokratik Avrupa’ya entegrasyon çabalarÕnÕ, Türk azÕnlÕ÷Õn
varlÕ÷ÕnÕn anayasa kapsamÕnda belirlenmesi yönlü çabalarÕyla de÷erlendirmeye çalÕútÕ.
409
Avrupa kurumlarÕnÕn yanÕnda Karadeniz Ekonomik øúbirli÷i teúkilatÕ, HÖH’ün en
yo÷un temas ve giriúimlerde bulundu÷u ve Türkiye ile Bulgaristan arasÕnda iú birli÷i ve
yakÕnlaúmanÕn
geliútirilmesine
katkÕda
bulundu÷u
yer
oldu.410
Müslüman-Türk
topluluklarÕn temsilcisi sÕfatÕnÕ kazanmÕú olan HÖH, Bosna ve Kosova savaúlarÕnda
gösterdi÷i yapÕcÕ tutum dolayÕsÕyla Bulgar dÕú politikasÕnda yapÕcÕ bir rol oynadÕ.411
4505. 2001 Seçimleri ve HÖH
17 Haziran 2001’de yapÕlan seçimleri, II. Dünya savaúÕ sonrasÕ Bulgaristan kralÕ olan
ve babasÕ Boris ile ülkeyi terk etmek zorunda kalan II. Simeon’un partisi II. Simeon
Ulusal Hareketi(NDSV) kazandÕ. NDSV 120 milletvekili çÕkarÕrken HÖH, %6.75’lik bir
oyla 21 milletvekili çÕkardÕ. Parlamento aritmeti÷inde 240 sandalyenin yarÕsÕnÕ elde eden
NDSV, hükümeti kurmakla görevlendirildi.412 HÖH ile koalisyon hükümeti kurmak için
protokol imzalayan NDSV, Temmuz’da hükümeti kurarak meclisten güvenoyu aldÕ. Bu
seçimlerin HÖH için özelli÷i ise, meclise girememe durumu ile karúÕ karúÕya kalmÕú
olmasÕdÕr. Belirtti÷imiz gibi Türkiye’ye önü alÕnamayan sürekli gizli göç yaúanmakta, bu
408
Özgür, a.g.m., s.141-142; Özgür, a.g.e., s.288-320
MandacÕ-Erdo÷an, a.g.e., s.113-114; Özgür, a.g.e., s.325. Öyle ki, Bulgaristan Türklerinin AøHM’de
Sofya’ya karúÕ açmak istedi÷i davayla ilgili baúvuru reddedildi. AyÕn Tarihi(Nisan 2005)
410
Özgür, a.g.e., s.368
411
Chukov, a.g.m., s.402; Özgür, a.g.e., s.395
412
Turan, “Geçmiúten Günümüze Bulgaristan Türkleri”, s.36; Dal-Hatipo÷lu, a.g.r., s.2; AyÕn
Tarihi(Temmuz 2004)
409
118
da dolayÕsÕyla Türk nüfusun oy oranÕnÕ azaltmaktadÕr. Ancak bunun çaresi düúünülmüú ve
Türkiye’de iyi bir çalÕúma yapÕlarak neticeye gidilebilmiútir.413
4506. Yerel Seçimlerde HÖH
HÖH yerel yönetimde de etkinlik kurmak istemektedir. 36. Halk meclisinde HÖH,
üçüncü siyasal güç konumuna gelirken, 28 ilçe belediye baúkanlÕ÷Õ, 653 köy muhtarlÕ÷Õ ve
1144 ilçe danÕúmanlÕ÷Õ elde etti. HÖH, 1999 belediye seçimlerinde de üçüncülük
konumunu sa÷lamlaútÕrdÕ. Ancak 29 bölgenin 25’inde temsil edilmesine ra÷men HÖH,
Bulgaristan Türklerinin kalesi durumundaki KÕrcaali belediyesini kaybetmiúti. 2003
yÕlÕnda yapÕlan yerel seçimlerde, tÕpkÕ 2001 seçimleri gibi Türkiye’de sÕkÕ bir çalÕúma
yapÕlarak KÕrcaali belediyesi tekrar elde edildi.
414
4507. 2005 Seçimleri ve HÖH
HÖH, kuruluúundan buyana en yüksek oy oranÕyla(%12.45) birlikte 34 milletvekili
çÕkardÕ. BSP 82, II. Simeon Ulusal Hareketi ise 53 milletvekili çÕkardÕ. CumhurbaúkanÕ
Sergey PÕrvanov, en çok oyu alan BSP ve NDSV partilerine hükümeti kurma görevini
verdi. Ancak ikisi de bunu baúaramayÕnca Ahmet Do÷an liderli÷indeki HÖH’e bu görev
tevdi edildi. Do÷an ise PÕrvanov’a BSP, NDSV ve HÖH’den oluúan üçlü bir koalisyon
önerdi. 3’lü koalisyonda HÖH’den Emel Etem baúbakan yardÕmcÕsÕ ve Do÷al Afetler
bakanÕ, Cevdet ÇakÕrov, Çevre bakanÕ, Nihat Kabil, TarÕm bakanÕ olarak önerildi.
Koalisyonun güven oyu almasÕyla da yeni kabine kurulmuú oldu. HÖH, bunun yanÕnda 14
bakan yardÕmcÕlÕ÷Õ da hükümette temsil edildi.
2005 seçimlerinde HÖH, 30 milletvekili hedefliyordu. Bundan önceki seçimlerde
çÕkardÕ÷Õ milletvekili sayÕsÕna baktÕ÷ÕmÕzda 30 sayÕsÕ bile büyük bir hedef iken 34
milletvekili çok büyük baúarÕ olmuútur. Bunda çeúitli faktörler de etkili oldu. Bunlar; Parti
çalÕúmalarÕ, Türkiye’deki soydaúlarÕn oy vermede gösterdikleri gayret ve di÷er Bulgar
413
Türkiye genelinde Ankara, østanbul, Bursa, øzmir, øzmit, Çorlu ve Edirne’de toplam 40.054 oyun
36.371’i HÖH’e verildi. Bu oylar HÖH’ün iktidara gelmesinde önemli katkÕ yapmÕútÕr. Dal-Hatipo÷lu,
a.g.r., s.2.
414
Dal-Hatipo÷lu, a.g.r., s.2; Chukov, a.g.m., s.403; Özgür, a.g.e., s.121.
119
partilerinin oylarÕnÕn da÷ÕlmasÕdÕr. Ahmet Do÷an seçimler için; “Bugünkü gelinen nokta,
tarihe gömdü÷ümüz acÕlarÕn zaferi olarak günümüze dönüúüdür” dedi.
Bu seçimler gösterdi ki HÖH, Bulgar siyasetine uyun sa÷lamÕú bir Bulgaristan
partisidir. Daha düne kadar isimleri zorla de÷iútirilen ve demokratik dönemde bile
bölücülük yapmakla suçlanan HÖH’ün etnik temele dayalÕ ulusal parti veya ulus temeline
dayalÕ etnik parti olmasÕ ve bunda bir ölçü tutturularak Bulgar siyasetinde yerini
alabilmesi için geçmesi gereken 10-15 yÕl geçmiúti ve gerçekten de HÖH, bu sürenin
sonunda hak etti÷i yeri almÕútÕ.
415
HÖH bu seçimde azÕnlÕ÷Õn tek temsilcisi oldu÷unu
gösterdi. 6 Bulgar kökenli milletvekili çÕkararak, Türklerle sÕnÕrlÕ marjinal bir parti
olmadÕ÷ÕnÕ kanÕtladÕ.416
4508. BSP ve DGB’nin HÖH’e Bak Açs
Komünizm döneminde ülkede tek bir siyasi parti vardÕ ve o da Bulgaristan Komünist
Partisi’ydi. Çok partili hayata geçiúle birlikte siyasi yelpaze de çeúitlendi. Bunlardan
komünist olmayan 14 siyasi hareket bir araya gelerek DGB’yi oluúturdu. Di÷er büyük
siyasi aktör ise BSP’dir. AslÕnda yeni bir siyasi oluúum olarak niteleyemeyece÷imiz BSP,
BKP’nin referandumuna katÕlan 726 bin üyeden %86.71’nin BKP’nin adÕnÕ BSP olarak
de÷iúmesi ve parti içinde reform yapÕlmasÕna evet oyu verilmesiyle kurulan bir partidir.
BSP, komünizminden liberal döneme girilirken yumuúak bir geçiú anlayÕúÕnÕ benimserken
DGB, úok tedavisi anlayÕúÕnÕ benimsedi. OsmanlÕ korkusunu yaydÕ ve terörist olarak
niteledi÷i HÖH’e karúÕ BSP’nin Bulgar toplumunun garantisi oldu÷u düúüncesini
savundu. Bu tür propagandalar da alt yapÕsÕ zayÕf DGB karúÕsÕnda BSP’nin elini ilk
417
zamanlar güçlendirdi.
DGB’nin anlayÕúÕna göre etnik kimlik bir ayrÕcalÕk de÷ildir ve herkes devlet
yönetiminde eúit hakka sahiptir. Ancak bu anlayÕúÕn sadece teoride kaldÕ÷ÕnÕ görüyoruz.
2001’de DGB hükümeti, HÖH karúÕtlarÕndan Plamen Ivanov’u hükümetin azÕnlÕklar
Necati Can, “Belene’den øktidara”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:190(A÷ustos 2005), s.71-75.
AyÕn Tarihi(Temmuz 2004)
417
Coúkun, “So÷uk Savaú SonrasÕ Dönemde Bulgaristan’Õn DÕú PolitikasÕ(1989-2000)”, s.232; Özgür, a.g.e.,
s.87-89. 1994 seçimlerinin galibi BSP idi. Parti, Türklerin zorla BulgarlaútÕrÕlmaya çalÕúÕldÕ÷Õ dönemde
e÷itim bakanlÕ÷Õ yapmÕú ølço øronov Dimitrov’u yeniden hükümet E÷itim, Bilim ve Teknoloji bakanlÕ÷Õna
getirmiútir. Turan, “Bulgaristan Türklerinin Bugünkü Durumu”, s.299.
415
416
120
sorumlusu olarak atamÕútÕ. Buna göre azÕnlÕk temsilcileri iktidarda yer alamayacaklardÕ.
Ancak Bulgar siyasi eliti buna layÕktÕ. BSP’nin anlayÕúÕ da BulgarlarÕn Türklere klasik
yaklaúÕmÕ tarzÕndadÕr.
Sosyalistler Türkleri,
kendilerine
tam
anlamÕyla
destek
vermedikleri sürece kabul etmediler. AzÕnlÕk oylarÕnÕ kazanabilmek amacÕyla azÕnlÕk
temsilcileri iktidarda sÕnÕrlÕ olarak yer alabilirler.418 1994-97 arasÕ BSP hükümeti
döneminde Ahmet Do÷an, BSP’nin azÕnlÕklara karúÕ ekonomik soykÕrÕm politikasÕ
uyguladÕ÷ÕnÕ iddia etti. Hak ve özgürlüklerin yeniden ciddi úekilde tehlike altÕna girdi÷ini
belirten Do÷an, böylece BSP hükümetinin Türkleri gizli göçe teúvik etti÷ini
vurguluyordu. Bunda, devletin ciddi manada ekonomik krize girmiú olmasÕnÕn da etkisi
419
büyüktü.
451. Bulgaristan’da Dier Partiler
Müslüman-Türk kitlesinin tamamÕnÕn Bulgaristan Türklerinin tek ve gerçek temsilcisi
HÖH’e destek verdi÷i söylenemez. HÖH’e muhalif gruplara destek verildi÷i gibi Bulgar
Partilerine de destek verenler mevcuttur. Ancak bunu, insanlarÕn siyasi görüú ve
beklentilerine saygÕ duyulmasÕ anlayÕúÕ çerçevesinde de÷erlendirmek gerekir.
4510. Türk Demokratik Partisi
TDP, HÖH’den ayrÕlan Adem Kenan tarafÕndan 12 AralÕk 1992’de kuruldu. 19911994 döneminde HÖH, Ahmet Do÷an’Õn ÕlÕmlÕ politikalar sürdürerek isimlerin geri
alÕnmasÕnÕ, Türkçe e÷itim ve medyanÕn tekrar faaliyete geçmesini sa÷lamÕútÕr. Bunu
yaparken DGB ve BSP’ye eúit mesafede durmaya çalÕúmÕú, bazen birine daha yakÕn
dururken di÷erinden uzaklaúmÕútÕr. KÕsacasÕ uzlaúmacÕ denge siyaseti izleyen HÖH’e
karúÕ parti içinden sesler yükselmeye baúladÕ. Ancak Pan Türkist, federatif devlet yapÕsÕ
benimseyen ve di÷er azÕnlÕklarÕ dÕúlayÕcÕ bir anlayÕúta olan TDP’nin lideri Adem Kenan
HÖH’den ihraç edildi. Çünkü HÖH, aúÕrÕlÕ÷a, úovenizme, ÕrkçÕlÕ÷a ve fundamentalizme
karúÕ kurulmuú bir partiydi.420 TDP tüzü÷ünde, Türk milliyeti kavramÕ temelinde Türk
milli azÕnlÕ÷Õ anlayÕúÕnÕ benimseyerek, elde edilen haklarÕn ötesinde Türk azÕnlÕ÷Õn daha
418
Chukov, a.g.m., s.404.
“HÖH Genel BaúkanÕ Ahmet Do÷an: Bulgaristan SoykÕrÕm PolitikasÕ Uyguluyor”, Yeni Bat Trakya,
sayÕ:140(Eylül-Ekim 1996), s.10.
420
Özgür, a.g.e., s.228; Poulton, a.g.e., s.203; Chukov; a.g.m., s.403.
419
121
ayrÕntÕlÕ haklar elde etmesini amaçlamaktadÕr. TDP, irredentist politikalar takip
etmektedir. Parti programÕnda, federal parlamenter sistemin kurulmasÕ ve federe
bölgelerin istediklerinde devletten ayrÕlÕp ba÷ÕmsÕzlÕklarÕnÕ ilan etme hakkÕnÕn olmasÕnÕ
savunmaktadÕr.421 Partinin HÖH düúmanlÕ÷Õ had safhadadÕr. Öyle ki partiye üye olma
koúullarÕnda, HÖH listesinde seçilenlerin HÖH tarafÕndan verilen görevleri yerine
getirmemiú olmak yükümlülü÷ü úarttÕr. Parti milliyetçili÷i de katÕdÕr. Tüzük ve programda
de÷iúiklik yapmak isteyenler hain ve provokatör olarak ilan edilece÷i ve partiden
dÕúlanaca÷Õ vurgulanmaktadÕr.
TDP’nin HÖH’e yönelik eleútirilerinde en ilgi çekeni HÖH’ün, Jivkov döneminde
komünist idareciler tarafÕndan kuruldu÷u, Türklerin çÕkarlarÕnÕ savunmadÕ÷Õ, çok sayÕda
Bulgar’Õn partiye üye oldu÷u, asÕl olarak Müslüman Türklerin örgütü olmadÕ÷Õ ve
BKP’nin azÕnlÕklarÕ sindirme politikasÕnÕ sonuçlandÕrmada bir araç oldu÷u yönündeki
iddialardÕr. 422
4511. Demokratik Deiimler Partisi
HÖH ile siyasette aynÕ çizgiyi benimsemiú olan DDP 28 MayÕs 1994’te HÖH’den
ayrÕlan Mehmet Hoca ve Recep ÇÕnar tarafÕndan kuruldu. Liberal sa÷ merkezde yer alan
DDP, HÖH’ün parti merkez yönetiminin otoriter tutumuna, yönetimin alÕnan kararlarda
tek baúÕna hareket etmesine, Ahmet Do÷an’Õn partide tek adam olmasÕna ve BSP’ye
verdi÷i deste÷e tepkinin bir sonucudur.
423
DDP’nin azÕnlÕk politikasÕ Bulgaristan’Õn
azÕnlÕk politikasÕyla örtüúmektedir. DDP azÕnlÕk haklarÕnÕn elde edilmesinde ve
azÕnlÕklarÕn sorunlarÕnÕn çözümünde etnik partilerin zorunlu olmadÕ÷Õ görüúündedir. Buna
göre azÕnlÕklarÕn haklarÕ, isim, anadili ö÷renebilme, din hürriyeti ve kültürel geliúimin
sa÷lanmasÕ çerçevesinde olmalÕdÕr. Parti, devletin üniter yapÕsÕnÕn korunmasÕndan
yanadÕr. DÕú politikada Türkiye ile iliúkilerin geliútirilmesini savunur.
421
Bulgar resmi makamlarÕnca kaydÕ kasÕtlÕ olarak yapÕlmayan Adem Kenan, Bulgaristan’Õn federal yapÕya
kavuúmasÕnda gerekirse Türk ordusunu yardÕma ça÷Õrmaktan da çekinmemektedir. Balkan Sentezi(Balkan
Türkleri DayanÕúma ve Kültür Derne÷i Genel Merkezi AylÕk YayÕn OrganÕ), sayÕ:38(Mart 2006)
422
Özgür, a.g.e., s.228-229; Ahmet Tecemen, Bulgaristan Türkleri(1878-1990), Adana Türk Oca÷Õ Yay,
Adana, 1991, s.208-209.
423
Özgür, a.g.e., s.152-153; Chukov, a.g.m., s.403.
122
DDP, HÖH’ün 1992-94 döneminde DGB’den deste÷ini çekmesi üzerine DGB safÕnda
yer alarak HÖH’ün oylarÕnÕn bölünmesine açÕkça hizmet etmiútir. DBG ile 1997
seçimlerine birlikte girme amacÕ, Pirin Makedonya’sÕnda etkin Makedonya ulusçu partisi
VMRO-DPMNE’nin koalisyona girmesi ihtimali üzerine gerçeklememiú ve DDP
seçimlere tek baúÕna girerek baúarÕsÕz olmuútur. Ancak aldÕ÷Õ 14.145 oy ile Bulgaristan’Õn
424
güneydo÷usunda KÕrcaali, Silistire bölgelerinde etkili olabildi.
4512. Demokratik Adalet Partisi
DAP, Komünist dönemde Bulgaristan MüslümanlarÕnÕn baú müftüsü Nedim Gencev
tarafÕndan ùubat 1994’te kuruldu. øslam’Õn sosyal eúitlik ve adalet sistemine dayalÕ bir din
olmasÕndan hareketle Parti, Bulgar siyasetinde sosyalist grupta yer aldÕ. Dini terimleri sÕk
sÕk kullanan DAP, Arap dünyasÕyla iliúkilere öncelik verdi. Bulgaristan MüslümanlarÕn
haklarÕnÕ savunmak, ekonomik, sosyal durumlarÕnÕ iyileútirmek amacÕndadÕr. 1994
seçimlerinde sosyalist partilerle ittifak kurma giriúimleri sonuçsuz kalÕnca seçimlere tek
baúÕna gitti ve 24 bin oy aldÕ. DDP’ye nazaran daha çok oy aldÕ÷Õ gözlenmektedir. 1997
seçimlerinde ise oylarÕnÕ arttÕrarak 27 bine çÕkardÕ. Bu oylarÕ, müftülük merkezleri olan
Razgrat, KÕrcaali, Silistire, Ruse ve PomaklarÕn yo÷un olarak bulundu÷u Smolyan ve
Blagoevgrad’da kazandÕ. Bu, bir ölçüde HÖH’ün politikalarÕnÕn kimi çevrelerce
benimsenmemesinin sonucuydu. Bu üç parti sonuçta, HÖH’ün oylarÕnÕ bölmekte, bazen
parlamentoya girmesini dahi tehlikeye sokmaktadÕr.425
Bu partilerin dÕúÕnda Bulgar siyasal yaúamÕnda varlÕklarÕyla yokluklarÕ hissedilmeyen
Türk siyasi partileri de vardÕr. Bunlar; Prof. Dr. Halis Okan’Õn kurdu÷u “Birleúme
Partisi”, TDP’den kiúisel nedenlerle ayrÕlan Sabri Hüseyin’in kurdu÷u “Yeniden Do÷an
Türk Demokratik Partisi” dir. Sonuncusu, HÖH’ün 36. Halk meclisinde DGB’yi bÕrakÕp
BSP’yi destekleyen politikalarÕna tepki olarak do÷muú bir partidir. AsÕl HÖH’ü
parçalamaya yönelik Siyasi giriúim ise DGB’nin deste÷i ile kurulan “Ulusal Haklar ve
Özgürlükler Hareketi”dir. 1997 seçimlerinde iktidara gelen DGB, HÖH’ün eski
üyelerinden Mustafa Küçükov’u Savunma bakanÕ, Gulbi Recep’i de Bölgesel KalkÕnma
bakanlÕ÷Õnda bölüm baúkanÕ olarak atadÕ.
424
425
Özgür, a.g.e., s.230.
Özgür, a.g.e., s.231-233; Chukov, a.g.m., s.403.
123
Hareketin ismi HÖH ile benzerli÷i ça÷rÕútÕrÕyordu ve baúkanlÕ÷Õna da HÖH’ün eski
baúkan yardÕmcÕsÕ Güner Tahir getirildi. DGB’nin yardÕmÕyla neredeyse ülkenin her
yerinde örgütlendiler. Ancak hareket istenilen düzeyde baúarÕ sa÷layamadÕ. Bu durum
1999 yerel seçimlerinde de açÕkça ortaya çÕktÕ. HÖH, rakip partiler dolayÕsÕyla oy
kaybetmesine ra÷men yine ülkede üçüncü büyük siyasi güç olma durumunu korudu.426
Gerçek manada Türklerin kurdu÷u siyasi partilerin çoklu÷u demokrasi kültürünün
geliúmesi bakÕmÕndan faydalÕ olsa da, yapay hareketler Türk azÕnlÕ÷a zarar vermektedir.
46. Bulgaristan’da Türk Dernekleri
460. Turan Tekilat
Türkiye’deki geliúmeler Balkan Türklerini her zaman yakÕndan ilgilendirmiútir. Bu
yakÕn alaka OsmanlÕ’nÕn Balkan topraklarÕnÕ kaybetmesinden günümüze dek devam
edegeliyor. Çünkü Balkan Türklerinin bir aya÷Õ Türkiye’dedir. Milyonlarca Balkan Türkü
Türkiye’de yaúamaktadÕr. 1920’lerin baúÕnda Türkiye’deki olumlu geliúmeler de
Bulgaristan Türklerini yakÕndan ilgilendirdi. Türk devletinin kurulmasÕ Balkan Türklerine
yeni bir heyecan kattÕ. Bu hava içinde Türk topluluklarÕ bir çok spor birlikleri kurmaya
baúladÕlar. Bunlar; Eski Cuma’da ønkÕlap, Eski Za÷ra’da AltÕnyÕldÕz, Ni÷bolu’da øleri,
Plevne’de Kamer, Pravadi’de Çelik, Rahova’da Atilla, Razgrad’da Gençlerbirli÷i,
Rusçuk’da YÕldÕz ve Terakki, Varna’da Hilal, Vidin’de Turan ve Tenvir-i Efkar,
Vratsa’da Gayret, Yenipazarda’da Rumeli, Ziútovi’de Kuvvet ve Balkan spor kulüpleridir.
427
Bu kadar çok kulübün da÷ÕnÕk vaziyeti, birlik yolunda düúüncelerin geliúmesini sa÷ladÕ.
Bunun için de önce hazÕrlÕk toplantÕlarÕ düzenlendi. Ruscuk’taki YÕldÕz ve Terakki spor
kulüpleri 1924’te Birinci Spor Birli÷i Kongresi’ni topladÕlar. ToplantÕya daha sonra
Gençlerbirli÷i, Çelik, Kuvvet ve Kamer kulüpleri de katÕldÕ. økincisini ise 1925’te
Plevne’de gerçekleútirdiler. Buna da 7 úehirden 9 kulüp
katÕldÕ. øki yÕldan beri
çalÕúmalarÕnÕ sürdüren Vidin Turan kulübü yöneticileri, bu Türk spor kulüplerini “Turan”
428
adÕnda birleútirmeyi savundular ancak bu teklif kabul görmedi.
Birleúme çabalarÕ sona
ermedi ve 1926’da Varna Kongresi yapÕldÕ. Kulüplerin ileri gelenleri, yalnÕzca sporla
426
Uzgel, a.g.m., s.489; Özgür, a.g.e., s.227; Chukov, a..g.m., s.403.
ùimúir, Bulgaristan Türkleri, s.98-99.
428
Osman Keskio÷lu, Bulgaristan’da Türkler, Kültür ve Turizm BakanlÕ÷Õ Yay, Ankara, 1985, s.114.
427
124
u÷raúmasÕnÕn yetmeyece÷ini, daha kompleks yapÕlanmanÕn gereklili÷ini belirterek bir
önceki kongrede “Turan” adÕ altÕnda birleúmeyi tekrar dile getirdiler. Bulgaristan’daki
Atatürkçü Türk basÕnda da birli÷in kurulmasÕnÕ destekleyen yazÕlar yayÕnladÕ.
Bulgaristan’Õn en büyük ço÷unlu÷una sahip Türklerin bir teúkilatÕ yokken çok az sayÕda
Yahudilerin “Makabi” adÕnda teúkilatÕnÕn olmasÕ da birlik yolunda itici bir güç teúkil etti.
429
Sonunda Turan Birli÷i 1926’da kuruldu ve hÕzla geliúti.
430
bir kentte düzenli olarak kongreler düzenledi.
KapanmasÕna kadar her yÕl ayrÕ
Kasabalara, köylere varana dek úubeler
açÕldÕ. ùenlikler, spor müsabakalarÕ düzenlendi. Atatürkçü basÕnÕn yazÕlarÕ da birli÷in
geliúmesine katkÕda bulundu. Zengin cemaat-Õ øslamiyeler birli÷e para yardÕmÕnda
bulunmaya baúladÕlar. Birli÷in 1928’de “Turan” adÕnda yeni Türk harfleriyle basÕlan
gazetesi çÕkmaya baúladÕ. Gazetede Arif Necip KaskatÕ, Mustafa O÷uz Peltek, Akif
Mehmet AlkanlÕ, Ömer Kaúif, Ahmet Gültekin Arda, Ahmet Rafet Rodoplu gibi
Bulgaristan Türk aydÕnlarÕ yazÕlar yazdÕlar. KitaplÕklar ve okuma salonlarÕyla gençli÷in
kültürel geliúimi sa÷lanmaya çalÕúÕldÕ. Atatürk devrimleri yakÕndan takip edildi ve böylece
Türklük bilinci geliúti.431 Bulgaristan’da muhafazakar aileler kÕz çocuklarÕnÕ okula pek
gönderme taraftarÕ de÷illerdir. Ancak okula giden kÕzlarÕn sayÕsÕnÕn zamanla artmasÕyla
teúkilata giren kÕzlarÕn sayÕsÕ da artmaya baúladÕ. Turan teúkilatÕ öylesine geliúti ki
muhafazakar aileler dahi bu durumu ola÷an karúÕlamaya baúladÕ.432
Kuruluúu ve geliúmesinde siyasi bir amaç gütmeyen Turan’Õn Türk inkÕlabÕnÕn
Bulgaristan’daki uzantÕsÕ haline gelmesi, kÕsa zamanda sivrilmesine ve dikkatleri üzerine
çekmesine neden oldu. Türkiye’den kaçan 150’liklerden bazÕlarÕnÕn Bulgaristan’da
kümelenmeleri ve Atatürkçü karúÕtÕ basÕn yayÕn faaliyetlerine giriúmesi Turan’Õ
yÕpratmaya baúladÕ. Bunun yanÕnda Bulgarlar da Trakya adlÕ bir örgüt kurarak Turan’a
saldÕrmaya baúladÕ. Bulgarlar ve Atatürkçü zihniyeti eleútiren kesim, birli÷in amacÕnÕn
Türkleri teúkilatlandÕrmak oldu÷unu ve böylece Bulgaristan’dan ayrÕlma emelleri
güttü÷ünü iddia etmeye baúladÕ. Türkiye sÕnÕrÕna yakÕn KÕrcaali bölgesinde Turan’Õn
429
Keskio÷lu, a.g.e., s.115; ùimúir, a.g.e., s.103. Derne÷in adÕnÕn konmasÕnda asÕl müteúebbisler Ömer
Kaúif Nalbanto÷lu, Hüseyin Edip ve Yaúar Ahmed’dir. Keskio÷lu, a.g.e., s.114-115.
430
Bu kongreler: Vraca-1927, øslimye-1928, KÕzanlÕk-1929, Filibe-1930, Eski Cuma-1931, Eskiza÷ra-1932,
Rusçuk-1933. Keskio÷lu, a.g.e., s.117.
431
ùimúir, a.g.e., 103-104. Varna Ticaret Akademisinde ö÷renci olan øbrahim Senani gazetenin 12.
sayÕsÕnda Türk gençli÷ine úöyle sesleniyordu. “….Hayat, medeniyet, saadet ve insanlÕk! øúte siz yarÕnÕn
büyük Türk çocuklarÕ! Sana insanlÕk yolunu iúaret eden yüce Turan’Õ hürmetle ve candan an. Ona olan
minnet borcunu unutma. Haydi ileri”. Bultürk(AylÕk Siyasi ve Aktüel Gazete), sayÕ:19(Mart 2006)
432
BalkanlÕ, a.g.e., s.316.
125
faaliyetlerinin yo÷un olmasÕ da eleútirileri yo÷unlaútÕran
unsur oldu. 150’liklerin,
teúkilatÕn Türkiye’den para yardÕmÕ aldÕ÷ÕnÕ söylemesi Bulgar yönetimini iyice
kuúkulandÕrdÕ. Turan’daki Türk ö÷retmenleri ve hocalarÕ Bulgar makamlarÕna Kemalistler
olarak takdim edilmeye baúlandÕ.433
ùimúekleri üzerine çekmeye baúlamÕú olan Turan Birli÷i’nin son kongresinin
Deliorman bölgesinin Razgrad kentinde toplanmasÕna karar verildi. Deliorman, Türklerin
yo÷un olarak yaúadÕ÷Õ bir bölgeydi. Bunu bilen Bulgar hükümeti Razgrad kongresine izin
vermedi. Sonunda 20-22 A÷ustos 1933’de Ömer Kaúif’in baúkanlÕ÷Õnda Rusçuk’da
toplanÕldÕ.
Kongrenin
konusu
Türkiye’ye
göçmüú
aydÕn
Bulgar
Türklerinin
Bulgaristan’daki Türk gazetelerine Türk ønkÕlabÕnÕ öven yazÕlar yazmalarÕ ve azÕnlÕ÷Õ bu
yönde úartlandÕrmalarÕ olmuútur. Bu tür yazÕlar haliyle BulgarlarÕn dikkatini çekiyordu.
Bundan sonraki kongrenin Sofya’da yapÕlmasÕ kararlaútÕrÕlmÕútÕ ancak Turan, sekizinci
kongreden dokuz ay sonra da÷ÕtÕldÕ. Turan’ son zamanlarÕnda 95 úubesi ile 5 bin üyesi
bulunuyordu.434
Turan,
özellikle
Bulgaristan’da
canlÕ faaliyetlerde
bulundu.
Türk
gençli÷i,
Bulgaristan’da yaúamakta oldu÷unu unutup ifrata kaçan hareketlerde bulunmasÕ etnik
BulgarlarÕn zamanla nefretini kazandÕ. PervazsÕzca davranÕúlar sonunda kapatÕlmalarÕna
neden oldu. Geliúme yÕllarÕndaki faaliyetler ilkin dikkat çekmese de bunlar, BulgarlarÕn
bilinç altÕnda yerleúiyordu. Birli÷e üye Türk gençleri hissi hareket ediyordu. BazÕlarÕnÕn
da Türkiye’dekilere hoú görünmek için yaptÕ÷Õ kimi hareketler teúkilatÕn aleyhine
geliúmeye baúladÕ. Siyasi bir emeli olmayan Turan gençlerinin ço÷unun pek azÕ rüútiye
tahsili yapmÕútÕ. Ancak gençlik siyasi kabiliyete sahip olmasa da faúist yönetimin
güçlendi÷i yÕllarda takibattan kurtulamamÕúlardÕr.
435
Birli÷in da÷ÕlmasÕnda Turan
mensuplarÕnÕn øslami kaygÕlarÕnÕn olmayÕúÕ ve onlarÕn OsmanlÕ gelene÷inden gelen
muhafazakar Türk toplumu karúÕsÕnda kutuplaúmasÕ etkili olmuútur.436
433
Keskio÷lu, a.g.e., s.121-123; ùimúir, a.g.e., s.104-105.
Keskio÷lu, a.g.e, s.116; ùimúir, a.g.e., s.105-106. Örne÷in ùerif Alyanak’Õn Rodop gazetesinde yazdÕ÷Õ
“Turan Dernekleri ønkÕlabÕn Birer KÕúlasÕ OlmalÕdÕr” baúlÕklÕ yazÕsÕ. Keskio÷lu, a.g.e., s.116.
435
BalkanlÕ, a.g.e., s.311-312. 1928 Muallimler Birli÷i kongresinde Lom ve Vidinli TurancÕ gençler bir
temsil düzenlemiúlerdi ve buna Bulgar askeri bandosu da katÕlacaktÕ. Temsilde piramit oluúturulacaktÕ ve
bütün gençler Türk bayra÷Õ tutuyorldÕ. Herkeste Türk bayra÷ÕnÕn olmasÕ Bulgarlar üzerinde olumsuz tesir
yapaca÷Õndan piramidin tepesindeki gence Bulgar bayra÷Õ da verilerek kardeúlik mesajÕ verildi ve muhtemel
bir provokasyonun önüne geçilmiú oldu. BalkanlÕ, a.g.e., s.311-312.
436
Ahmet, a.g.m., s.388-389.
434
126
461. Türk Öretmenler Birlii
Prenslik döneminde Türklerin ekonomik, sosyal, kültürel bir çok sÕkÕntÕsÕ vardÕ.
Bunlardan biri de e÷itim sorunuydu. Türk azÕnlÕk okullarÕ da÷ÕnÕk ve periúan haldeydi.
Ö÷retmenler kalifiye de÷ildi ve e÷itim-ö÷retim düzensiz iúliyordu. E÷itim iúlerini her
okulun encümen kurulu düzenleniyordu ve her encümenin de kendi programÕ vardÕ. øúte
bu e÷itim iúlerini bir düzene koyabilmek amacÕyla Bulgaristan Türk aydÕnlarÕ,
ö÷retmenler birli÷i teúkilatÕ kurma fikrini geliútirdiler.437 Bu teúebbüsün geliúmesinde
øsmail GaspÕralÕ’nÕn görüú ve telkinleri de etkili oldu.438 Birlik fikrini Türklerin
çÕkardÕklarÕ gazeteler de iúledi. Filibe’de RÕza Paúa’nÕn Gayret gazetesi bu konuda yazÕlar
yazdÕ. Ali Fehmi Bey’in gazeteye girmesiyle konu daha da olgunlaútÕ. Ancak Gayret, bir
süre sonra kapanÕnca Ali Fehmi tek baúÕna Muvazene gazetesini yayÕnlamaya baúladÕ.
Gazete, 1895’de kurulmuú olan Bulgar Ö÷retmenler Birli÷i’ni örnek alarak konuyu
iúledi.439 Bundan sonra kongrenin toplanmasÕ safhasÕna geçildi. ToplanÕlacak yer
konusunda bir kaç aylÕk hazÕrlÕk evresi geçti. Kongre için umum Bulgaristan Türk
muallimlerine ça÷rÕda bulunuldu. Ancak yer sÕkÕntÕsÕ tam olarak halledilmemiúti. Bunun
için önce Köúkler Bo÷azÕ’nda kÕrda toplanÕldÕ. Sonra 31 Temmuz-4 A÷ustos 1906
tarihinde ùumnu’da saat Camii’nin avlusunda toplanÕlabildi. Kongreye tüm ö÷retmenler
katÕlmadÕysa da Varna’dan Vidin’e kuzey Bulgaristan’da 14 yerden 26 ö÷retmenin
iútirakiyle asÕl toplantÕ yapÕldÕ. Böylece Muallimin-i øslamiye Cemiyet-i øttihadiyesi adÕ
altÕnda Türk Ö÷retmenler Birli÷i kurulmuú oldu. BaúkanlÕ÷Õna Tahir Lütfi Efendi getirildi.
Kongrede, okullarÕn e÷itim programlarÕnÕn birleútirilmesi, gereken reformlarÕn yapÕlmasÕ,
ders kitaplarÕnÕn hazÕrlanmasÕ konularÕ karara ba÷landÕ.440 Birli÷e üye ö÷retmenlerin
sayÕsÕ bundan sonra giderek arttÕ. Birlik, Bulgar kanunlarÕnÕn Türk azÕnlÕ÷a tanÕdÕ÷Õ hak ve
hukuk konusunda gere÷inin yapÕlmasÕna çaba gösterdi. YÕkÕlÕúÕna kadar bir çok kongre
tertipleyerek Türk e÷itiminin sorunlarÕna çözüm bulmaya çalÕútÕ.
437
Keskio÷lu, a.g.e., s.99; ùimúir, a.g.e., s.95. Türk e÷itiminin çarpÕklÕ÷ÕnÕ göstermesi bakÕmÕndan Türk
aydÕnÕ Ahmed øhsan úöyle der: 1906 senesine kadar Bulgaristan’Õn hemen her tarafÕnda gerek ilkokullarda
ve gerek rüútiyelerde verilen dersler, okunan kitaplar muallimin fikrine tabi olup hiç birisi di÷erine
benzemiyordu. Keskio÷lu, a.g.e., s.99.
438
Turan, “Bulgaristan’da Prenslik Döneminde Türklerin Sosyal ve Siyasal Kurumlaúma ÇalÕúmalarÕ”, s.97.
439
Pars Tu÷lacÕ, Bulgaristan ve Türk Bulgar øliúkileri, Cem Yay, øst, 1984; Keskio÷lu, a.g.e., s.99.
440
Turan, a.g.e., s.95; Keskio÷lu, a.g.e., s.100; Tu÷lacÕ, a.g.e., s.216. Abdülhamid istibdadÕ Bulgaristan’da
bazÕ çevrelerde etkili oluyordu. ùumnu encümen reisi HacÕ Hamdi, toplantÕ için bir okul tahsis etmedi÷i gibi
ùumnu ö÷retmenlerinin de Kongreye gitmelerine izin vermedi. Keskio÷lu, a.g.e., s.100.
127
Türk Ö÷retmenler Birli÷i, faaliyetlerini geniúletmek amacÕyla dergiler yayÕnladÕ. I.
Dünya savaúÕndan önce “Yeni Mektep” adlÕ bir dergi çÕkarmayÕ planladÕ ancak savaú
dolayÕsÕyla ertelenmek zorunda kalÕndÕ. Savaú sonrasÕ 1921 KÕzanlÕk Kongresi’nde
“Terbiye Oca÷Õ” isimli bir dergi çÕkarÕlmasÕ kararÕ aldÕ. 1923 øslimye Kongresi’nde ise
derginin adÕ Muallimler MecmuasÕ olarak de÷iútirildi. Dergide Osman Nuri Peremeci,
Mehmet Masum, ùerif Alyanak, Hasip Safveti, Besim Hilmi Çakalo÷lu, HafÕz Abdullah
Fehmi Meçik gibi Türk gençlerinin BatÕ kültürü ile yetiúmeleri için emek harcayan ülkücü
ö÷retmenler yazÕlar yazdÕlar. Dergi, gençlerin sosyalleúmesine önemli katkÕlarda
441
bulunmuútur.
Atatürk devrimlerini örnek alan Ö÷retmenler Birli÷i, ça÷daú e÷itim
anlayÕúÕnÕ benimsemiú, bu konuda okul encümenleriyle iúbirli÷ine gitmiútir. Her okulun
encümeni kendi baúÕnÕn çaresine bakÕyordu. Birlik, tüm Bulgaristan Türklerinin e÷itimi
için örnek alÕnacak merkezi bir otorite görevi icra etti. E÷itimde birli÷in sa÷lanmasÕnda
önemli ilerlemeler sa÷ladÕ ve böylece encümenlerin iúini kolaylaútÕrdÕ÷Õ gibi ö÷retmenencümen iú birli÷i yaygÕnlaútÕ. Birlik, Atatürkçü bir Türk geçli÷i yetiútirebilmek amacÕyla
devrimlerin tümünü benimsedi ve uygulamaya çalÕútÕ.442 Türkiye’de Harf inkÕlabÕnÕn
yapÕldÕ÷Õ ö÷renilince 1928’de Lom kasabasÕnda yapÕlacak olan kongrede bu konu ele
alÕndÕ ve yeni alfabeye geçilme kararÕ alÕndÕ. Türk azÕnlÕ÷Õ, Türkiye’deki soydaúlarÕndan
geri kalmamalÕydÕ. AyrÕca bu kongrede birli÷in adÕ “Türk Muallimler Cemiyeti” olarak
443
de÷iútirildi.
Cemiyet, yo÷unlukla ö÷retmenlerin birli÷i olsa da zaman içinde Türk aydÕnlarÕnÕ da
içine alan bir kuruluú olarak varlÕk gösterdi. Cemiyete, Abdülhamid taraftarlarÕ kuúku ile
bakarak uzak durdular.444 Ö÷retmenler Birli÷i’nin hazÕrladÕ÷Õ ders kitaplarÕ Türklerin milli
úuurunu güçlendirmesi bakÕmÕndan 1924 ile 1933 arasÕ Birli÷in faaliyet gösterdi÷i süreçte
etkili oldu. BazÕlarÕ Bulgar sansüründen geçse de okutulabilenler amacÕna ulaúÕyordu.
Sonuçta Ö÷retmenler Birli÷i Türklü÷ün yaúatÕlmasÕnda büyük hizmetleri oldu. KÕsa
zamanda Türk e÷itimine damgasÕnÕ vurdu. Bulgaristan’da Türk kültürüne, azÕnlÕ÷Õn
bulundu÷u zor úartlar altÕnda hizmet etti.445 Ancak 1933 Rusçuk’daki 23. kongresinden
sonra Bulgar hükümeti tarafÕndan da÷ÕtÕldÕ.
441
Keskio÷lu, a.g.e., s.108-109; Tu÷lacÕ, a.g.e., s.216.
ùimúir, Bulgaristan Türkleri, s.90-91.
443
ùimúir, a.g.e., s.129; Keskio÷lu, a.g.e., s.106.
444
Turan, a.g.e., s.96.
445
ùimúir, a.g.e., s.98; Keskio÷lu, a.g.e., s.107.
442
128
462. Dini slam Müdafileri Cemiyeti
Harf devrimine Bulgaristan Türkleri geçme kararÕ alÕnca, Türklerin geliúimini, ça÷a
ayak uydurmasÕnÕ engellemek amacÕyla Bulgaristan, baú müftülü÷e tutucu biri olan
Hüseyin Hüsnü Efendi’yi getirdi. Hüsnü Efendi, Dini øslam Müdafileri Cemiyeti’ni ise
1933 yÕlÕnda kurdu. Cemiyetin amacÕ, Atatürk inkÕlaplarÕnÕn Türkler arasÕnda kabul edilip
yaygÕnlaúmasÕnÕ önlemekti. Bu yönde cemiyet, “Medeniyet” adlÕ bir gazete yayÕnlamaya
baúladÕ. Bulgarlarca da pompalanan cemiyet, Müslümanlar arasÕnda çÕkan ikililiklerin,
anlaúmazlÕklarÕn derinleúmesine neden oldu. Bir tarafta øslam’Õ korumak amacÕyla kimi
çekinceleri olan bir grup, di÷er tarafta Anavatan’daki geliúmelerden geri kalmak isteyen
bir grup. Bu durum da BulgarlarÕn iúine gelmekteydi. Cemiyetin etkinli÷iyle bazÕ
okullarda eski yazÕyla tedrisat devam etti.
446
463. Altn Ordu
ùumnu’dan HacÕ Ali Topuz’un o÷lu Hüseyin Topuz tarafÕndan, Almanya’da
bulundu÷u sÕrada Alman gençlerinin faaliyetlerinden esinlenerek 1927’de ùumnu’da Türk
milli kültürünü yaúatmak amacÕyla kurulan dernektir. Lise ve yüksek tahsillilerin üye
olabildi÷i derne÷in siyasi bir amacÕ yoktu. Dernek muhafazakar Türk basÕnÕ tarafÕndan
Kemalist damgasÕyla eleútiri ya÷muruna tutuldu. øsminin farklÕ anlamlar taúÕmasÕyla da
kÕsa sürede gözden düútü ve kapandÕ. AltÕn Ordu, Bulgaristan Türklerinin dini, kültürel
varlÕklarÕnÕ tespit edip korumak, ayrÕca Türk dilini incelemek, masal ve atasözlerini
447
derleyerek folklorik araútÕrmalar yapmak amacÕyla kurulmuútu.
464. Cemiyet-i Hayriye-i slamiye
Rusçuk’da 1906 yÕlÕnda kurulan derne÷in amacÕ hayÕr faaliyetlerinde bulunmaktÕr.
Fakir ve öksüz talebelere, muhtaç kimselere yardÕm eden dernek, 1907’de 54 maddelik bir
tüzük hazÕrladÕ. Tüzükte, ö÷rencilerin elbise ve kitap masraflarÕnÕn karúÕlanmasÕ,
üniversite ö÷rencilerine borç para verilmesi, okul kitaplarÕnÕn bastÕrÕlmasÕ, ders araçgereçlerinin tedarik edilmesinde Ö÷retmenler Birli÷i ile iúbirli÷i yapÕlmasÕ, gençlere
446
447
Ahmet, a.g.m., s.389; ùimúir, a.g.e., s.152-153.
Keskio÷lu, a.g.e., s.124.
129
meslek edinmelerinde yardÕmcÕ olmak gibi hususlar kabul edildi. Dernek, Bulgaristan’Õn
her yerinde úubeler açtÕ. Gelir sa÷lamak amacÕyla tiyatroculuk, kurban derisi toplama
faaliyetleri yapÕldÕ.448
465. Dier Dernekler
1984-89 yÕllarÕ arasÕnda Bulgar zulmü altÕndaki Türklerden bir grup 1988’de
“Bulgaristan Ba÷ÕmsÕz ønsan HaklarÕ Derne÷i”ni kurdu. Kurucu üyelerinden bir ço÷u iç
sürgüne, göçe zorlanmasÕna ve BulgarlarÕn a÷Õr tacizine ra÷men dernek, mücadelesine
devam etmiú ve bir çok üye kaydetmiútir. 1988’in sonunda Türklerin medeni haklarÕnÕ
savunan “ønsan HaklarÕ Demokratik Birli÷i” kuruldu. Benzer úekilde øslam’Õn baskÕ altÕna
alÕnmasÕ ve asimilasyon kampanyasÕna karúÕ koymak amacÕyla kurulan dernek, çok sayÕda
üye kazandÕ ancak yasal olarak tanÕnamadÕ. AynÕ amaçlarla 1989’da kurulan son dernek
ise, “1989 Viyana Deste÷i Derne÷i(VDD89)” dir. Bu üç derne÷in Bulgar komünist
rejiminin sona ermesine yakÕn kurulmalarÕ, Rusya’da uygulanan Glasnost’un da etkisiyle
faaliyetlerini geniúletebilmiú ve destek bulabilmiúlerdir.
449
466. Bulgaristan’da Yeni Dönemde Kurulan Türk Dernekleri
4650. Türk Dil ve Kültür Dernei
Türklerin kültürel kimliklerini korumak, ilmi eserler yayÕnlanmak, konferanslar,
paneller, folklor gösterileri düzenlemek, Türk bölgelerindeki kitaplÕklara Türkçe eserler
edindirmek, Türk dili dergileri yayÕnlamak, Bulgaristan Türk úair ve yazarlarÕnÕn
eserlerini basmak gayeleriyle ùumnu’da kurulan dernek, Türkiye ile geliúimleri
konusunda yakÕn iúbirli÷ine girmek istemektedir. Türk Dili ve Kültür Derne÷i
çalÕúmalarÕnda, HÖH ve Bulgaristan’Õn di÷er Türk kültür dernekleriyle birlikte hareket
etmektedir. Dernek, Razgrad, HacÕo÷lu, PazarcÕk ve Eski Cuma’da úubeler açtÕ. Dernek
baúkanÕ Resmi ùerif, Türk devleti ve Türkiye’deki kültür dernekleriyle kurulacak iúbirli÷i
ile Türk kültürünün Bulgaristan’da ebedi olarak yaúatÕlaca÷ÕnÕ belirtmektedir.
448
449
Turan, a.g.e., s.95; Keskio÷lu, a.g.e., s.124-125.
Poulton, a.g.e., s.185-187.
130
Derne÷in çalÕúmalarÕ ise; Türkçe e÷itimin ça÷daú yöntemlerle yapÕlmasÕna ve okul
araç-gereçlerinin hazÕrlanmasÕna yardÕmcÕ olmak, Türk a÷Õz ve úiveleri üzerinde ilmi
araútÕrmalar yapmak, “Türk Dili ve Kültürü” dergisi yayÕnlamak, kitap, gazete, radyo ve
tv yayÕnlarÕnda arÕ bir Türkçe’nin kullanÕlmasÕnÕ sa÷lamak olarak sayÕlabilir.450
Bunun dÕúÕnda Bulgaristan Türklerinin baú müftüsü Nedim Gencev tarafÕndan kurulan
“øslam Kültürünü AraútÕrma VakfÕ” ile451 ùumnu’da kurulan “Türk KadÕnlar Derne÷i”ni
sayabiliriz.452
450
“Bulgaristan Türklerinin Kimlik SavaúÕ”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:124(Ocak-ùubat 1994), s.27.
Özgür, a.g.e., s.58.
452
AyÕn Tarihi(Temmuz 2000)
451
BENC BÖLÜM
5. KOSAVA
Kosova, etnik ve siyasi yapÕsÕ itibariyle özelikle ArnavutlarÕ ilgilendiren bir bölgedir.
Ancak az da olsa bölgede Türk nüfusunun varlÕ÷Õ dolayÕsÕyla Türkleri de
ilgilendirmektedir. Kosova, Yugoslavya döneminde özel statüye sahip özerk bir bölgeydi.
Yugoslavya’nÕn da÷ÕlmasÕyla Kosova, bir sorun olarak dünyanÕn gündemine girdi.
AslÕnda sorunun baúlangÕcÕ 20. yy’lÕn baúlarÕna kadar gider. 1913 Londra ve 1919 Versay
KonferansÕ sonucu Arnavutluk devletinin sÕnÕrlarÕ çizildi. Ancak bölgede yo÷un bir
Arnavut nüfus Arnavutluk sÕnÕrlarÕn dÕúÕnda bÕrakÕldÕ. Arnavutlar baúta SÕrbistan olmak
üzere di÷er Balkan devleri sÕnÕrlarÕ içinde yaúamak zorunda kaldÕ.
453
Kosova’nÕn 1990 yÕlÕna kadar uzanacak olan statüsü Tito Yugoslavya’sÕnda 1945-46
tarihlerinde tespit edildi. Kosova’nÕn etnik yapÕsÕ dolayÕsÕyla Arnavutluk’la birleúme
görüúü ortaya atÕldÕysa da zamanÕn iç ve dÕú úartlarÕ buna müsait olmadÕ÷Õndan SÕrbistan
sÕnÕrlarÕ içinde özerk bir il olarak kalmasÕ kararlaútÕrÕldÕ. Buna göre SÕrbistan, 3 Eylül
1945’te çÕkardÕ÷Õ bir yasayla Kosova-Metohija özerk ilini ilan etti. Yugoslavya da
1946’da çÕkardÕ÷Õ yeni anayasayla bu yeni düzenlemeyi onayladÕ. SÕrbistan da kendi
içinde 1947’de kabul etti÷i anayasayla Kosova’nÕn kendi kültürel geliúimini sa÷lamasÕ,
bütçesini planlamasÕ gibi özerk haklara daha ayrÕntÕlÕ tanÕm getirdi. 454
Yugoslavya, altÕ federe devlet ve iki özerk bölgeden oluúmak üzere barÕndÕrdÕ÷Õ tüm
milletlere yaúam hakkÕ tanÕmÕú, kültürlerini geliútirme fÕrsatÕ vermiútir. Ancak komünist
Yugoslavya kuruldu÷u ilk yÕllarda øslam’Õ baskÕ altÕna aldÕ. ùeriat mahkemeleri 1946’da,
Kursan kurslarÕ 1950’de, tekkeler 1952’de kapatÕldÕ. Bunun yanÕnda Türk varlÕ÷Õna vurgu
yapÕldÕ. 1951’de Türkler, ulusal azÕnlÕk ilan edildi ve yeni Türk okullarÕ açÕldÕ. Türklerin
453
454
H. Bülent Olcay, “Kosova: Nereden Nereye ?”, Avrasya Etüdleri, sayÕ:17(ølkbahar-Yaz 2000), s.14.
Noel Malcolm, Kosova, çev., Özden ArÕkan, Sabah KitaplarÕ, østanbul, 1999, s.375.
132
öne çÕkarÕlmasÕ, Müslüman ArnavutlarÕ da Türklerin yanÕna celbetti. Nitekim 1948’de
Kosova’da Türk olarak kayda geçen insan sayÕsÕ 1.315 iken bu sayÕ 1953’de 34.585’e
çÕktÕ. Görünüúte tüm bu yapÕlanlar Türk azÕnlÕ÷Õn lehine uygulamalar gibi görünse de
aslÕnda bu, etnik mozai÷e sahip Yugoslavya’da böl ve yönet ilkesinin uygulanmasÕydÕ.
ArdÕndan 1953’de Yugoslavya-Türkiye arasÕnda geniú kapsamlÕ bir göç anlaúmasÕ
imzalanmasÕ, bölgeden yo÷un Türk ve Arnavut nüfusun göç etmesine sebep olacaktÕr.
455
Yugoslavya bir yandan menfi uygulamalarla iktidarÕnÕ sa÷lamlaútÕrmaya çalÕúÕrken,
müspet uygulamalarla da halkÕn yönetime olan güvenini sa÷lamaya çalÕúmÕútÕr.
Kosova’da 1951’de Türkçe e÷itime baúlandÕ, Türk dili di÷er dillerle resmi ve eúit dil
kabul edildi. Türklerin yaúadÕ÷Õ köy ve kasabalarda Türkçe e÷itim veren ilkokul ve liseler,
1962’de Prizren Yüksek Pedagoji okulunun Türk Dili ve EdebiyatÕ bölümü açÕldÕ. Bölüm,
1974’de Priútire üniversitesine ba÷lÕ Türkoloji fakültesine dönüútürüldü. 1969’da
Priútine’de haftalÕk Türkçe Tan gazetesi yayÕn hayatÕna girdi. Gazetenin etrafÕnda
“Çevren” kültür ve edebiyat dergisi ve “Kuú” çocuk dergisi, “ÇÕ÷” kültür sanat dergisi
çÕktÕ. Radyo ve televizyonlarda Türkçe yayÕn saatleri arttÕrÕldÕ.456
Kosova, SÕrbistan içersinde özerk bir bölge olmasÕna ra÷men SÕrbistan, bölgeyi daha
çok kontrolü altÕna alma e÷iliminde olmuútur. Buradan 1963’de Kosova’nÕn anayasal
statüsü federal düzeyde tamamen ortadan kaldÕrÕlarak, SÕrbistan’Õn iç düzenlemelerine
ba÷lÕ otonom bir bölge oldu. 457 Bu arada BalkanlarÕn en güçlü milliyetçiliklerinden olan
Arnavut milliyetçili÷i Kosova’da giderek yükseliyordu. Kosova’nÕn SÕrp yönetiminde
olmasÕ yönetim kademelerinin de büyük ço÷unlu÷unun ellerine geçmesini sa÷lamÕútÕ. Bu
da ArnavutlarÕn siyasi hÕrslarÕnÕn artmasÕnÕ kamçÕlÕyordu. Yugoslav idaresinde Arnavut
ileri gelenlerinden Mehmet Hoxha(Hoca) Nisan 1968’de; “Neden 1.2 milyon Arnavut tam
özerkli÷e kavuúmuú de÷ilken 370 bin Karada÷lÕnÕn kendi Cumhuriyeti var” sorusuyla
458
Kosova’nÕn Arnavut idaresinde bir cumhuriyet olmasÕ gerekti÷ini savunuyordu.
Böylece ArnavutlarÕn cumhuriyet talebiyle ayaklanmalarÕ baúladÕ. Bunun sonu ancak
meúhur 1974 anayasasÕnÕn kabul edilmesiyle alÕndÕ. Arnavutlar kendi dillerinde e÷itim
hakkÕ, üniversiteye sahip olma, Arnavutlukla kültürel iliúkiler kurma, Kosova bayra÷ÕnÕn
455
Malcolm, a.g.e., s.381.
Arif Bütüç, “Kosova’da Türk VarlÕ÷Õ”, Balkanlar’da Türk Kültürünün Dünü-Bugünü-Yarn
Uluslararas Sempozyumu, TC. Uluda÷ Üniversitesi Yay, Bursa, 2002, s.164-165.
457
Malcolm, a.g.e., s.382; Olcay, a.g.e., s.13.
458
Malcolm, a.g.e., s.383.
456
133
yanÕna kendi bayra÷ÕnÕ çekebilme, baúkanlÕk konseyinde temsil edilebilme, SÕrbistan’Õn
Kosova’yla ilgili alaca÷Õ kararlarÕ veto edebilme gibi çok geniú ayrÕcalÕklar elde ettiler. 459
1974 anayasasÕyla Kosova, Yugoslav devlet organlarÕnda imtiyazlÕ yarÕ devlet muamelesi
görmeye baúladÕ. Buralara kendi temsilcilerini gönderebildiler. 1974’e dek özerk bölge
yasalarÕnÕ SÕrbistan çÕkarÕyordu. ùimdi ise Kosova kendi anayasasÕnÕ çÕkarabilecekti.
Böylece Kosova’ya, bir çok bakÕmdan Yugoslavya içindeki altÕ cumhuriyetin sahip
oldu÷u eúit statü tanÕnmÕútÕr.460
Arnavut milliyetçili÷i, aynÕ dinden olmalarÕna ra÷men Türkleri olumsuz yönde
etkilemiútir. ArnavutlarÕn, Kosova’yÕ ArnavutlaútÕrma emelleri Türkleri de zamanla
asimile etti. 1951’de Türk okullarÕ açÕlmasÕna ra÷men Arnavutlardan gelen baskÕ sonucu
Türkler, çocuklarÕnÕ Arnavut okullarÕna göndermeye baúladÕlar. Zamanla okullarÕ kapanan
Türk azÕnlÕk, asimile olmamak için çocuklarÕnÕ SÕrp okullarÕna göndererek varlÕklarÕnÕ
korumuúlardÕr. 461 AynÕ dine mensup olma, Türklerle ArnavutlarÕ birbirine yakÕnlaútÕrmÕú,
evlilik yoluyla kaynaúmÕúlardÕr. Ancak bu durum zaman içinde bir çok Türk’ün Arnavut
yazÕlmasÕna sebebiyet vermiútir. Aúa÷Õda nüfus bölümünde görece÷imiz gibi Türk nüfus
ile Türkçe konuúan nüfus arasÕnda çok fark vardÕr.
Kosova’nÕn günümüzde de belirsizli÷i devam eden statüsünün bozulmasÕ, SÕrp
milliyetçili÷ini kullanarak kÕsa zamanda yükselen Slobodan Miloseviç’in SÕrbistan devlet
baúkanÕ olmasÕyla baúlar. Miloseviç, Kosova’nÕn Türk hakimiyetinde oldu÷u dönemi
hÕnçla SÕrplara hatÕrlatan ve Kosova sorununu siyasi malzeme yapan politikasÕyla
Tito’dan sonra Yugoslavya’nÕn baúÕna geçen en etkili devlet baúkanÕydÕ. Muhalefeti
susturarak komünist partisini ele geçiren Miloseviç, SÕrbistan, Kosova, Voyvodina ve
Karada÷’Õn oylarÕnÕ almÕútÕ ancak tam anlamÕyla iktidar olabilmesi için bir cumhuriyeti
daha kazanmasÕ gerekiyordu. Ancak bu gerçekleúemeden Yugoslavya da÷ÕldÕ. Önce
Slovenya ve HÕrvatistan ardÕndan Bosna-Hersek ba÷ÕmsÕzlÕ÷ÕnÕ ilan etti. Makedonya
kansÕz bir úekilde federasyondan ayrÕldÕ. Ancak Kosova’nÕn tüm devlet kurumlarÕ
459
Uzgel, a.g.m., s.509.
Malcolm, a.g.e., s.385-386; Olcay, a.g.e., s.13. 1974 anayasasÕnÕn 1. ve 2. maddelerinde Kosova’nÕn,
federasyonu oluúturan anayasal bir parça oldu÷u ve 5. maddesi de Kosova’nÕn kendine ait bir bölgesi ve
rÕzasÕ olmadan de÷iútirilemeyecek sÕnÕrlarÕ oldu÷unu belirtir. Olcay, a.g.e., s.17.
461
Kut, Balkanlar’da Kimlik ve Egemenlik, s.231.
460
134
SÕrbistan’Õn eline geçmiúti ve böyle bir ayrÕlma úansÕ yoktu.462 KosovalÕ Arnavutlar,
Yugoslavya bunalÕmÕnda da÷ÕlmanÕn gerçekleúmesiyle ba÷ÕmsÕzlÕk hayal ediyorlardÕ.
Oysa SÕrbistan, Kosova’nÕn özerk statüsüne 1989’da son vererek 1974’deki Kosova’nÕn
anayasal statüsünü tamamen yok etti. Bunun üzerine Kosova Parlamentosu’nun Arnavut
milletvekilleri 1990’da Kosova Cumhuriyeti’ni ilan ettiler. Devlet baúkanlÕ÷Õna da
Kosova Demokratik Birli÷i(LDK) baúkanÕ øbrahim Rugova’yÕ getirdiler. Arnavutlar
bundan sonra SÕrbistan liderli÷inde kurulan yeni Yugoslavya devletine sivil itaatsizli÷e
baúlayarak devleti boykot ettiler. E÷itim, sa÷lÕk vs. iúleri kendi imkanlarÕyla yürüterek
463
pasif bir direniúe baúladÕlar.
Bu durumdan Türk azÕnlÕk ziyadesiyle etkilendi. Türkler,
Arnavutlarla SÕrplarÕn politik çatÕúmalarÕndan uzak durmaya gayret etti ve aúÕrÕ giden
Arnavut milliyetçili÷inden sakÕndÕ. Türkler az sayÕda olduklarÕnÕn bilincinde ve bir
özerklik elde edemeyeceklerinin farkÕnda olarak iktidara sadÕk kaldÕ. Eskiden oldu÷u gibi
anayasa ve kanunlarÕn azÕnlÕklara verdi÷i haklarÕ yeniden kazanmak umuduyla çocuklarÕnÕ
devlet okullarÕna göndermeye devam ettiler.464 1990 sonrasÕ dönemde Arnavutlar iúlerini
kaybederken, Türkler iúlerine devam etmiú ve Priútine radyo ve televizyonunda Arnavutça
yayÕnlar kalkarken Türkçe yayÕnlara devam edilmiútir. Bu faktörler, Türklere karúÕ
hoúnutsuzlu÷u arttÕrÕrken Türklerin, Arnavutlar tarafÕndan Miloseviç yönetimi ile iú birli÷i
yaptÕ÷Õ yönünde haksÕz ithamlara maruz kalmalarÕna neden olmuútur.465 Buna tepki olarak
Türk milliyetçili÷i de Arnavut milliyetçili÷ine karúÕ geliúmeye baúladÕ. Öyle ki
Arnavutlar, Türk varlÕ÷ÕnÕ inkar eder bir politikayla Türklere, Türkleúmiú Arnavutlar
olarak bakmaya baúladÕ. Bu nedenle de Türk toplulu÷u da do÷al olarak kendi çÕkarlarÕ
do÷rultusunda mücadele etmeye baúladÕ.
462
466
Malcolm, a.g.e., s.399-402.
Kut, a.g.e., s.150-151; Uzgel, a.g.m., s.509. Rugova ile LDK’nÕn yürüttü÷ü politika; ùiddet içeren
ayaklanmanÕn önünü almak, Kosova sorununu uluslararasÕ hale getirmek ve seçimler ile sayÕmlarÕ boykot
ederek Kosova Cumhuriyeti devlet aygÕtÕnÕ ana hatlarÕyla oluúturarak SÕrp yönetiminin meúrutiyetini
sistemli biçimde reddetmektedir. LDK, Slovenya ve HÕrvatistan’Õn ba÷ÕmsÕzlÕk ilan etmesi üzerine
Yugoslavya içinde cumhuriyet statüsü kazanmak yerine tam ba÷ÕmsÕzlÕk hedefi benimsedi. Malcolm, a.g.e.,
s.405-406.
464
Altay Suray Recepo÷lu, “Yugoslavya’da Türk Cemaati’nin Dini Meseleleri”, Yeni Türkiye, c.II,
sayÕ:16(Temmuz-A÷ustos 1997), s.1829.
465
Kut, a.g.e., s.233; Bilgehan A. Gökda÷, “Balkan Türklü ÷ünün Dil ve E÷itim SorunlarÕ”, der., Erhan
Türbedar, Balkan Türkleri Balkanlar’da Türk VarlÕ÷Õ, ASAM, Ankara, 2003, s.314.
466
Erhan Türbedar, “Tarihte De÷iúen Siyasi ve Sosyal Dengeler øçinde Kosova Türkleri”, Balkan Türkleri
Balkanlar’da Türk VarlÕ÷Õ, der., Erhan Türbedar, ASAM, Ankara, 2003, s.81.
463
135
Sonuçta biri ordusuna, polisine, yargÕ organlarÕna sahip SÕrbistan iktidarÕ, di÷eri
SÕrbistan’Õn illegal saydÕ÷Õ ArnavutlarÕn kurdu÷u Kosova Cumhuriyeti oluútu. 467 1990’dan
1998 kadar SÕrp yönetimine itaatsizlik politikasÕ tam ba÷ÕmsÕzlÕ÷Õ elde etmede sonuç
vermeyince Arnavutlar, Kosova Kurtuluú Ordusunu(UÇK) kurarak silahlÕ direniúe
baúladÕlar. KarúÕlÕ÷Õnda da SÕrplarÕn sert tepkisi geldi ve Arnavutlara karúÕ etnik temizlik
harekatÕ baúladÕ. Ancak BatÕ, Bosna soykÕrÕmna seyirci kalarak iúledi÷i hatayÕ telafi etmek
istercesine BM Güvenlik Konseyi’nin kararÕ olmadan NATO’yu harekete geçirdi ve
NATO, Mart 1999’da SÕrbistan’Õ bombalamaya baúladÕ.468 BatÕlÕ devletlerin sorunu
çözmedeki kararlÕlÕ÷Õ Miloseviç’e geri adÕm attÕrdÕ.469 Bundan sonra SÕrbistan, ABD’nin
dayattÕ÷Õ planÕ kabul etmek zorunda kaldÕ ve bölgede barÕúÕ sa÷lamak üzere KFOR
(Kosova Force) uluslararasÕ gücü oluúturuldu. Kosova’nÕn sivil yönetimi için de geçici
olarak UNMIK(United Nations Mission in Kosovo) uluslararasÕ yönetimi göreve
getirildi.
470
KFOR’a Türkiye de bin kiúilik bir birlikle katÕldÕ ve Türklerin yo÷un olarak
yaúadÕ÷Õ Prizren, Priútine ve Mamuúa’da konuúlandÕ. Ancak UNMIK, Kosova
seçimlerinde oy pusulalarÕnÕ ödenek yoklu÷u gerekçesiyle Türkçe basmamasÕ, Türkçe
ders saatlerinin azaltÕlmasÕ gibi uygulamalarla Türk karúÕtlÕ÷Õ sergilemektedir. Türk
azÕnlÕk, nüfusu itibariyle bu tip uygulamalara maruz kalarak 1974’deki statülerinin dahi
gerisine düúürüldü. Türkçe, ancak yarÕ resmi dil olarak kabul edildi.471
Türklerin, BM’nin demokratik, çok kültürlü yeni bir Kosova inúa etme çalÕúmalarÕnda
dÕúarÕda bÕrakÕlmak istenmesine karúÕn Türk azÕnlÕk, sosyo-kültürel ilerlemeler
kaydederek Kosova’da varlÕ÷ÕnÕ devam ettirme gayreti içersindedir. Savaú ortamÕ ve kaos
içinde Türk gençleri ve aydÕnlarÕ bir araya gelerek 10 Ocak 1999’da “Sofra” kültür sanat
dergisini çÕkarmaya baúladÕlar. Bir süre savaú dolayÕsÕyla yayÕnÕ durdurulsa da Eylül’de
467
Recepo÷lu, a.g.m., s.1830.
Uzgel, a.g.m., s.509.
469
Kut, a.g.e., s.147.
470
Uzgel, a.g.m., s.509.
471
Kut, a.g.e., s.234-235; Uzgel, a.g.m., s.513. UNMøK, seçim ve nüfus kayÕt formlarÕnda øngilizce,
Arnavutça ve SÕrpça’ya yer verirken, Türkçe’yi görmezden gelmiútir. Türk toplumu da bunu protesto ederek
UNMIK’in Õsrarla Türkçe el ilanlarÕyla yaptÕklarÕ kayÕt ça÷rÕlarÕna katÕlmadÕlar. Nedim YalçÕn, “Kosova
Seçimlerinde Türkler KayÕt DÕúÕ”, Zaman(21 Temmuz 2000). Bosna savaúÕndan sonra Türkiye-SÕrbistan
iliúkilerinde yakÕnlaúma meydana geldi. Türkiye, azÕnlÕk politikasÕnda devletlerin toprak bütünlü÷ünün
korunmasÕndan yanadÕr. Kosova sorununda da, SÕrbistan’Õn toprak bütünlü÷ünün korunmasÕndan yana tavÕr
sergilemiútir. Bu tutum Arnavut ve Türk azÕnlÕk arasÕnda hoúnutsuzlu÷a sebebiyet verdi. Arnavutlar
tarafÕndan Türkiye, adeta SÕrplarla iúbirli÷i içinde gözüktü. Türk azÕnlÕk için ise Türklere haklarÕnÕn
tanÕnmasÕ konusunda Türkiye, etkin bir siyaset yürütemedi. Uzgel a.g.m., s.511; Hasan Ünal, “Kosova
Seçimleri ve Türkler”, Zaman(21 Temmuz 2000)
468
136
tekrar çÕkmaya baúladÕ. Derginin amacÕ Kosova Türkleri’nin kültürünü, dilini, tarihini,
gelenek ve göreneklerini, sanatÕnÕ yaúatarak gelecek nesillere aktarmaktÕr. Türk varlÕ÷Õ
yadsÕnmak istenirken Mehmet Bütüç, “Yeni Dönem” adlÕ Türklerin ilk ba÷ÕmsÕz
gazetesini 24 KasÕm 1999’da çÕkarmaya baúladÕ. Gazete, Türklerin haklarÕnÕ savunurken
UNMIK’in haksÕz uygulamalarÕnÕ da eleútirdi. Yine Bütüç, kendi giriúimleriyle Nisan
472
2002’de Kosova’da ilk Türk radyosunu kurdu.
Günümüzde
ise
siyasi
belirsizlik
içindeki
Kosova’nÕn
nihai
statüsü
belirlenememektedir. Arnavutlar en azÕndan tam ba÷ÕmsÕz bir Kosova devletinden
yanadÕr. UluslararasÕ toplum ise, ba÷ÕmsÕz bir Kosova’nÕn Arnavutluk’la birleúme ihtimali
ile SÕrbistan içinde ayrÕcalÕklÕ bir bölge olarak kalmasÕ arasÕnda kalarak, süreci
olabildi÷ince
uzatmaktadÕr.
Taraflar
ise
birbirlerine
kesinlikle
taviz
vermek
istememektedir. Haziran ayÕnda UNMøK baúkanÕ Soren Jessen Petersen ise, Kosova’daki
siyasi temsilcilerin, nihai statü müzakerelerine daha fazla önem vermeleri için yerel
seçimlerin 12 ay ertelendi÷ini açÕklamaktadÕr.473 Kosova sorununun özünde SÕrplar için
büyük SÕrbistan, Arnavutlar için büyük Arnavutluk hayali vardÕr. Her iki toplum için de
Kosova, vazgeçilmezdir.474
SÕrbistan Radikal partisi baúkanÕ Tomislav Nicolic, SÕrbistan’Õn Kosova’dan
vazgeçmedi÷ini, “Kosova için savaúaca÷Õz” tehdidiyle göstermektedir. Kosova SÕrplarÕ
lideri Oliver øvonovik ise Belgrad’Õn Kosova’ya yönelik siyasetini desteklediklerini
belirterek, Kosova SÕrplarÕnÕn halk oylamasÕ ile yaúadÕ÷Õ bölgenin SÕrbistan’a
ba÷lanmasÕnÕ isteyeceklerini belirtmektedir. SÕrplar, BM ve KFOR’dan da úikayet ederek
yaúam haklarÕnÕ kÕsÕtladÕklarÕnÕ iddia etmektedirler. Bu úartlar altÕnda Türk azÕnlÕ÷Õn hangi
statüde olaca÷Õ daha da belisizdir.
Kosova’nÕn nihai statüsünü belirlemek için en üst düzey toplantÕ ise 24 Temmuz
2006’da Viyana’da gerçekleúti. Arnavut ve SÕrp taraflarÕnÕn bir araya geldi÷i
müzakerelerde Arnavutlar, tam ba÷ÕmsÕzlÕktan ödüz vermediler. SÕrp tarafÕ da buna
472
Bütüç, a.g.m., s.165-166.
AyÕn Tarihi(Haziran 2006). SÕrplar 1912’de kazandÕklarÕ Kosova topraklarÕnda zaten ço÷unlu÷u SÕrp
olmayan bir nüfusun yaúamakta oldu÷u gerçe÷ini bir türlü anlamak istememektedirler. Malcolm, a.g.e.,
s.412.
474
Kut, a.g.e., s.149.
473
137
úiddetle karúÕ çÕktÕ. Ev sahibi Avusturya ise soruna gerçekçi yaklaúÕlmasÕ gerekti÷i
üzerinde durdu. Böylece 7 yÕldÕr BM yönetiminde olan Kosova’nÕn gelecekte de statüsün
ne olaca÷Õ yine belirsizli÷ini sürdürmeye devam etmektedir.475
50. Kosova Türklerinin Nüfusu
Kosova, OsmanlÕ döneminde Makedonya co÷rafi bölgesinde bir vilayetti. Makedonya,
Balkanlar’da yo÷un Türk nüfusunun yaúadÕ÷Õ bir bölgeydi. Ancak buradaki hakimiyet
kaybedilince yüz binlerle ifade edilen insan Anadolu’ya göçtü. Sadece 1912-1914 yÕllarÕ
arasÕnda Makedonya da dahil 302.907 Türk Kosova’dan göç etti.
476
Bu göçlerle birlikte
1912-1918 döneminde Kosova’nÕn toplam Müslüman cemaati(Türk, Arnavut, Boúnak)
477
yaklaúÕk 250-350 bin arasÕnda oldu÷u tahmin edilmektedir.
II. Dünya savaúÕ ve sonrasÕndaki dönemlerde ise Kosova nüfusunda büyük
hareketlenmeler yaúanmÕútÕr. Savaú sÕrasÕnda çok sayÕda Arnavut bölgeye akÕn ederken,
bir çok SÕrp ve Karada÷lÕ da bu bölgeden sürüldü.478 1948’de Türk nüfusu siyasal
çatÕúmalar dolayÕsÕyla adeta dibe vurdu ve 1315 olarak gösterildi.479 Yugoslavya
Komünist Partisi, azÕnlÕk sorununa çözüm için en iyi yolun göç olmasÕna karar verdi ve
1945-1966 arasÕnda Yugoslavya’dan tahminen 296 bin kiúi Türkiye’ye göç etti. Ço÷u
Makedonya’dan olmak üzere Kosova için bu rakamÕn 100 bin oldu÷u düúünülmektedir.480
Bu dönem de Yugoslavya Federal østatistik Kurumu’nun verdi÷i resmi rakamlara
baktÕ÷ÕmÕzda Kosova’da Türk nüfusunu 1953’de 34.583, 1961’de 25.764 ve göçlerden
sonra 1971’de 12.444 olarak görüyoruz.481 Bir önceki sayÕya göre azalmanÕn nedeni,
Kosova’da iktidarÕ ele geçiren Arnavut milliyetçilerinin yo÷un baskÕsÕ olmuútur. Yine
aynÕ kurumun verilerine göre 1981’de 12.578 ve 1991’de 10.836 Türk’ün Kosova’da
482
yaúadÕ÷Õ tespit edilmiútir.
475
http://www.zaman.com.tr/?bl=dishaberler&alt=&trh=20060725&hn=315637
Türbedar, a.g.m., s.74-75.
477
Popoviç, a.g.e., s.221.
478
Malcolm, a.g.e., s.373.
479
Cemali K. TunalÕgil, “Yugoslavya Türkleri ve Bugünkü KonumlarÕ”, Yeni Türkiye, c.II,
sayÕ:16(Temmuz-A÷ustos 1997), s.1826.
480
Malcolm, a.g.e., s.381.
481
TunalÕgil, a.g.e., s.1827.
482
a.g.e., s.1826-1827.
476
138
Türklerin inandÕklarÕ rakam ise bu sayÕlarÕn 4-5 katÕ kadardÕr. Yani 40 ile 60 bin
arasÕnda bir rakam söylenmektedir. Bunun yanÕnda Türkçe konuúanlarÕn sayÕsÕnÕn ise 250
bin ile 400 bin arasÕnda oldu÷una inanÕlmaktadÕr. Bu rakam, ArnavutlaúmÕú Türkler ile
Türkçe konuúan ArnavutlarÕn sayÕsÕdÕr. Kosova’da 2 milyon Arnavut’un yaúamasÕ Türk
nüfusun görmezden gelinmesine neden olmaktadÕr. Arnavutlarla Türklerin kÕz alÕp
vermeleri, aralarÕnda bir çeúit dayanÕúma oluúturmuútur. Bu nedenle bir çok Türk kendini
açÕ÷a vermek istememektedir. Do÷umlar da haliyle Arnavut nüfusu hanesine
yazÕlmaktadÕr. Türklerin sayÕ olarak inandÕklarÕ rakam bu gizli Türk nüfusla birlikte 40-50
bine çÕkmaktadÕr.
483
Türklerin yaúadÕklarÕ yerler de giderek daraldÕ. Bir çok Türk köyü ArnavutlaútÕ. Bugün
Türkler yo÷un olarak Prizren, Priútine, Geylan, Kosova MitroviçasÕ, VÕçÕrtÕn ve
Mamuúa’da (tamamÕ Türklerden oluúan bir köy) yaúamaktadÕrlar.
51. Kosova Türklerinin Hukuki Statüleri
Yugoslavya, Kosova Özerk Bölgesi için ilk hukuki düzenlemeyi 1948’de “SÕrbistan
Halk Cumhuriyeti’nde Kosova-Metohija Özerk Eyaleti’nin Tüzü÷ü” úeklinde yaptÕ.
Tüzükte, Kosova milletlerinin hak eúitli÷i ile kendi dilinde konuúma hakkÕ oldu÷u
484
belirtiliyordu.
Ancak Türklerin milli azÕnlÕk olarak tanÕnmasÕ ise; Tito’nun, Enver Hoca
liderli÷indeki komünist Arnavutlu÷a, 1946’da Kosova’nÕn Arnavutlu÷a ba÷lanmasÕ
gerekti÷ini, ancak bunun için zamana uygun olmadÕ÷Õ ve Kosova SÕrplarÕnÕn da buna hazÕr
olmadÕ÷ÕnÕ söylemesi ve bundan hoúnut olmayan Kosova ulusçu ArnavutlarÕ arasÕnda
geliúen
ba÷ÕmsÕzlÕk
düúüncesinin
tehlikeli
boyutlara
ulaúabilece÷ini
gören
Yugoslavya’nÕn, ArnavutlarÕn gücünü parçalamak için Türkleri Kosova’nÕn asli unsuru
olarak tanÕmasÕyla olmuútur.
485
1970’de de Kosova meclisinde, “Dil ve YazÕlarÕn
Eúitli÷inin Gerçekleútirilmesi”ne dair yasanÕn kabul edilmesi ile Arnavutça, SÕrpça ve
Türkçe’nin eúitli÷i sa÷lanmÕútÕr. Ancak Türkçe’nin kullanÕmÕ Arnavutça ve SÕrpça gibi
483
Süleyman Sefer Cihan, “Kosova Sorunu Paneli Muhteúemdi”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:106-107(Ocakùubat 1992), s.6; Necdet Ertu÷rul, “Kosova Türkleri Kan A÷lÕyor”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:123(KasÕmAralÕk 1993), s.51-53.
484
øskender Muzbeg, “Hukuki Belgeler Çerceveside Kosova Türkleri”, Balkan Türkleri Balkanlar’da Türk
VarlÕ÷Õ, der. Erhan Türbedar, ASAM, Ankara, 2003, s.108.
485
Emir Türko÷lu, “Kosova ArnavutlarÕnÕn Milliyetçili÷i”, Balkan Diplomasisi, der., Ömer E. Lütem-Birgül
Demirtaú Coúkun, ASAM, Ankara, 2001, s.111.
139
kolektif bir hak yerine bireysel bir hak olarak tanÕmlanmÕútÕr. Arnavut ve SÕrp dillerinin
Kosova genelinde kullanÕlaca÷Õ belirtilirken, Türk halkÕ, Kosova kurumlarÕnda kendi
dilini kullanma hakkÕna sahiptir denmiútir.486 1974 tarihli Kosova Sosyalist Özerk Bölgesi
anayasasÕnda ise Türk azÕnlÕk tam anlamÕyla Kosova’nÕn di÷er halklarÕyla eúit statüde ve
kurucu unsuru kabul edildi ve Türkçe, di÷er dillerle birlikte hak eúitli÷ine kavuútu.487
Özerk bölgenin yasalarÕ, genel belgeleri, resmi gazete de Arnavut, SÕrp ve Türk dilinde
özdeú metinler olarak yayÕnlanacaktÕr.488 1974 anayasasÕ ile Tito, Kosova’da etnik barÕúÕ
sa÷lamayÕ baúarmÕútÕr ve bunu garanti etmiútir. Türkçe dili ve yazÕsÕnÕn di÷er dilerle olan
eúitli÷ini kabul eden 1970’deki anayasal düzenlemenin ötesinde baúka bir yasa 1977’de
kabul edildi. Dil ve YazÕlarÕn Hak Eúitli÷i’ne dair yasada, e÷itim-ö÷retimde ve Kosova
idare organlarÕnda somut bir úekilde Türk dilinin kullanÕmÕ söz konusudur.489
1989’a gelindi÷inde ise Miloseviç yönetimindeki Yugoslavya Federal Cumhuriyeti,
Kosova halkÕnÕn tüm hukukunu alt üst etti, fiilen kullandÕ÷Õ haklarÕnÕ ellerinden aldÕ.
Kosova’nÕn %90’ÕnÕ oluúturan Arnavutlar ise bunun üzerine 1991’de ba÷ÕmsÕzlÕ÷ÕnÕ ilan
etti. Kosova’da SÕrp ve Arnavut yönetiminden oluúan defacto çift baúlÕ durum, 1999’daki
Kosova savaúÕna dek sürdü. BM öncülü÷ünde kurulan Kosova yönetiminin misyonu ise
bölgede etnik gruplar arasÕnda hoú görüye dayalÕ çok uluslu, çok kültürlü, çok dinli bir
toplum ve idare oluúturmak olmuútur. Ancak gelinen bu noktada bu amaçtan uzak
olundu÷u görülmektedir.
490
Kosova’nÕn nihai statüsünün ne olaca÷Õ belirsizli÷ini
korumaktadÕr. UNMIK’in yaptÕ÷Õ mevcut yasa düzenlemelerinde 1974 anayasasÕndan geri
olmak üzere Türkçe ikinci planda yer almÕútÕr. Buna göre, UNMIK düzenlemeleri
Arnavutça, SÕrpça ve øngilizce çÕkarÕlÕr denmektedir.
Kosova’nÕn asli unsuru olmaktan çÕkarÕlan Türkler için ihtimal dahilinde bazÕ
avantajlar da vardÕr. Buradan, Kosova hükümetinin en az iki bakanÕ daima azÕnlÕklardan
seçilecektir ve Kosova meclis baúkanlÕ÷Õna da bir üye Arnavut ve SÕrp toplumlarÕnÕn
486
Muzbeg, a.g.m., s.112-113.
Türbedar, a.g.m., s.88.
488
Muzbeg, a.g.m., s.114.
489
a.g.e., s.115.
490
a.g.e., s.101.
487
140
dÕúÕndan seçilecektir hükümleri kabul edilmiútir. Aúa÷Õda partiler kÕsmÕnda da görülece÷i
gibi Türkler, iyi bir siyasetle yeni kurulacak Kosova ‘da yerlerini alabilirler.491
52. Kosova’da Türk Siyasi Partileri
520. Türk Demokratik Birlii Partisi
1990’larÕn baúÕnda Do÷u blo÷u ülkelerine gelen demokrasiden YFC’de etkilendi ve
çok
partili
düzene
geçmeye
baúladÕ.
Toplumlar
artÕk
partileúerek
haklarÕnÕ
arayabileceklerdi. Komünist düzende belli bir hukuku olan Türkler de YFC sonrasÕ
düzende varlÕ÷ÕnÕ sürdürebilmek için siyasi oluúum içine girdi ve 19 Temmuz 1990’da
Prizren’de “Türk Demokratik Birli÷i” partisini kurdu. Partinin amacÕ Türk varlÕ÷ÕnÕ,
gelene÷ini, dinini, örf ve adetlerini yaúatmak, bunlarÕ yeni nesillere aktarmaktÕr.
492
Türk
kimli÷ine vurgu yapan parti, Türklerin ArnavutlaúmasÕna karúÕ çÕkmakta ve tüm etnik
gruplarÕ iú birli÷ine ça÷ÕrmaktadÕr. TDB, ArnavutlarÕn 1990’da SÕrp yönetimini boykot
etme ça÷rÕsÕna katÕlmayarak Türklerin iúsiz kalmalarÕnÕn önüne geçti. ArnavutlarÕn,
Kosova’yÕ ArnavutlaútÕrma politikalarÕnÕn karúÕsÕnda olan TDB, bu siyasetiyle SÕrplarÕn
Türklere cephe almasÕnÕ önledi. 1990 seçimlerine de katÕlarak aúÕrÕ uç bir parti
olmayaca÷ÕnÕ gösterdi.
493
ùimdiye kadar Türk kültürünü yaúatabilmek amacÕyla dernekleúme hareketleriyle daha
çok faaliyet gösteren Türkler, partileúme süreciyle daha aktif bir yapÕya geçtiler.
UluslararasÕ alanda seslerini duyurabilme imkanlarÕna kavuútular. Arnavut baskÕsÕ ve
milliyetçili÷i partileúmede Türk azÕnlÕ÷Õn karúÕsÕna çÕktÕ ve Türkler, “müslüman
kardeúlerinizden ayrÕlÕyorsunuz” úeklinde ArnavutlarÕn ithamÕna maruz kaldÕlar. E÷itim
alanÕnda da Arnavut boykotuna katÕlmayan TDB, böylece bu olanaktan mahrum kalmadÕ
Türkçe e÷itim eskisi gibi devam etti. AralÕk 1991’de Türkiye’den 10 bin kitap getirildi ve
sansüre u÷ramadÕ. Hatta 1991’de Türkçe e÷itim ve kültür haklarÕnÕn veriliúinin 40. yÕl
491
a.g.e., s.116-122. Yugoslavya döneminde basÕn-yayÕn, radyo ve televizyonlarda Türkçeye yer verilirken,
UNMIK döneminde Kosova’ya giriú bölümünde gördü÷ümüz “Yeni Dönem” medya kuruluúuna Kosova
telekom úirketi GSM kartÕ vermek için bir yÕl bekletmiúti. Türbedar, a.g.m., s.92. Ancak úimdilerde bu
Türkçe gazete çok az sayÕda satmaktadÕr. Prizren’de çÕktÕ÷Õ için di÷er Türklerin yo÷un yaúadÕ÷Õ yerlerde
ra÷bet görmemektedir. Maalesef Türk azÕnlÕk, yaúamÕú oldu÷u yerde úehir milliyetçili÷i yaparak küçücük
Kosova’da Prizrenli, Priútineli, Üsküplü, MamuúalÕ ayrÕmÕ yapmaktadÕr.
492
TunalÕgil, a.g.m., s.1827; Ertu÷rul, a.g.m., s.51.
493
TunalÕgil, a.g.m., s.1827; Kut, Balkanlar’da Kimlik ve Egemenlik, s.233.
141
dönümünün kutlama masraflarÕnÕ SÕrp yönetimi karúÕladÕ.494 Türkiye’den yakÕn ilgi ve
yardÕm bekleyen TDB, e÷itimdeki kadro sorununu giderebilmek amacÕyla TC. Milli
E÷itim BakanlÕ÷Õ ile iú birli÷ine giderek KosovalÕ ö÷rencilere Türkiye’de otuz kontenjan
ve burs imkanÕ sa÷ladÕ.
TDP, Kosova sorununun demokratik yöntemlerle ve hakkaniyet ölçüsünde, úiddetle
de÷il masa baúÕnda çözülmesi taraftarÕdÕr.495 Türk varlÕ÷ÕnÕ Kosova’da yaúatmak için
kurulmuú olan TDB, parti içi kiúisel çÕkar kavgalarÕ yüzünden yeterince aktif olmamÕútÕr.
Prizren, Priútine, Mitroviça kentinde olanlar bölgelerindeki siyasileri desteklemeye
baúladÕlar. Böylece parti merkez içi ve úubeleri arasÕnda kavgalar sürüp gitti. Bu
bölünmüúlü÷ü sona erdirmek amacÕyla TDB úubelerini ve Kosova Türk derneklerini bir
araya getiren “Kosova Türk Temsil Kurulu” oluúturuldu. Ancak kurul, iú göremez halde
ka÷Õt üstünde varlÕ÷ÕnÕ devam ettirmektedir. Bunun yanÕnda TDB, UNMIK idaresinde
yapÕlan 17 KasÕm 2001 Kosova seçimlerinde üç milletvekili ile mecliste temsil edilmeyi
baúarmÕútÕr.496
Kosova’da dil meselesi hala güncelli÷ini korumaktadÕr. TDB milletvekilleri
parlamentoda görüúülen ve Türklerin aleyhine bir kanun çÕkmasÕ muhtemel yasa
görüúmelerini, sahip oldu÷u üç milletvekili ile veto edememesi nedeniyle oturumu terk
ederek protesto etti. Bu da yasanÕn Türkler için ne kadar hayati bir önem taúÕdÕ÷ÕnÕ
göstermektedir.497 Ancak son dil konusundaki görüúmelerde TDB baúkanÕ ve milletvekili
Mahir Ya÷cÕlar’Õn da baskÕsÕyla Türk dili Kosova’da resmi diller arasÕna girdi. Kosova
meclisi Türk dilini resmi kullanÕma sokmayan bir tasarÕ kabul etti. Ancak Kosova
baúbakanÕ Agim Çeku ve meclis baúkanÕ Kol Beriúa’nÕn araya girmesiyle Türk dilinin
Arnavutça ve SÕrpçayla eúit statüde resmi dil olmasÕ kabul edildi. Böylece Türkler, 1974
anayasasÕndaki hukuki durumlarÕna yaklaúmÕú oldular.
Arslan Tekin, Balkan VolkanÕ, Ötüken Yay., østanbul, 1993, s.326-328.
TunalÕgil, a.g.m., s.1827-1828.
496
Türbedar, a.g.m., s.82-92.
497
Kosova Türkleri arasÕnda siyasi bir sorun milletvekilleri çÕkarmada yaúamaktadÕr. Türkler bulundu÷u
bölgeden milletvekili çÕkarmak istiyor. Buna göre mutlak Prizrenli, Priútineli, GilanlÕ, MamuúalÕ milletvekili
denmesi gerekmektedir. Gerçekten Türk halkÕnÕn haklarÕnÕ güçlü bir úekilde savunacak liyakatte birinin
seçilmesine önem verilmemektedir.
494
495
142
521. Türk Halk Partisi
LDK’nÕn bir uzantÕsÕ olan parti, Arnavutlarla yakÕn iliúki içersindedir. Din birli÷i
nedeniyle Arnavutlarla ortak hareket edilmesi gerekti÷ini belirten THP, bu politikasÕyla
Türk birli÷ini bozmaktadÕr. Kosova’nÕn gelece÷inde Türklerin iyi bir konumda
bulunabilmesi ve SÕrp egemenli÷i altÕna girmemesi için Arnavutlarla iúbirli÷ini
savunmaktadÕr. Buna karúÕn sürekli Türk Demokratik Partisi’ni SÕrplarla iúbirli÷i
yapmakla suçlanmaktadÕr.
THP baúkanÕ Sezai ùaipi TDP için: “Biz onlarla iúbirli÷i yapmaktan kaçÕnmadÕk. Biz
onlara açÕkça söyledik. E÷er programÕnÕzÕ de÷iútirirseniz ve SÕrbistan devleti ile açÕkça
iúbirli÷i yapmazsanÕz o zaman biz sizinle iúbirli÷i yapabiliriz. Siz SÕrbistan’la iúbirli÷i
yaptÕ÷ÕnÕz müddetçe sizi siyasi parti gibi saymÕyoruz.” 498 THP, bununla birlikte marjinal
bir parti olmaktan kurtulamamÕútÕr. Türk halkÕnÕn deste÷inden uzakta olan parti, 2001
parlamento seçimlerine adaylÕk koyabilmek için gereken bin imzayÕ dahi toplayamamÕútÕr.
THP, Türkiye’yi de SÕrp yanlÕsÕ ve TDP aracÕlÕ÷Õyla bölgede etkinli÷ini artÕrmak
istemekle suçlamaktadÕr.499
53. Kosova’da Türk Dernekleri
530. Doru Yol
Balkan Türklerinin milli varlÕklarÕnÕ sürdürmesinde en çok tutulan yol, dernekleúme
olmuútur. Kosova Türkleri de Yugoslavya’nÕn sa÷ladÕ÷Õ haklardan yararlanarak 1951’de
“Do÷ru Yol” kültür ve güzel sanatlar derne÷ini kurdu. Kosova Türklerinin yetiútirdi÷i,
aydÕn úahsiyet, dokuz yÕl dernek baúkanlÕ÷Õ yapmÕú Altay Suroy Recepo÷lu; “Bizim
anavatanÕmÕz burasÕ… Biz OsmanlÕlardan önce de buradaydÕk. Peçeneklerle, Kumanlarla
geldik…” diyerek Türklerin, Kosova’nÕn yerli unsuru oldu÷unu belirtmiútir.500 Dernekte
Türk yazarlar bir araya gelerek bir edebiyat ortamÕ oluúturdular. Yazarlar Üsküp’te çÕkan
“Birlik” ve “Sesler” sanat dergileriyle iúbirli÷ine giderek yazÕlar yayÕnladÕlar. Do÷ru Yol,
498
Tekin, a.g.e., s.329; Kut, a.g.e., s.232.
Türbedar, a.g.m., s.84.
500
Tekin, a.g.e., s.331.
499
143
1969’da Priútine’de çÕkmaya baúlayan Tan gazetesini yöneterek kitap basÕm iúine girdi.
Kosova’da baúlayan sanatsal canlÕlÕkla birlikte derne÷in Edebiyat kolu, ilkin “Do÷ru Yol”
daha sonra “Esin” adÕnÕ alan kültür sanat dergisi ve “Filiz” çocuk dergisini yayÕnladÕ.
Kosova’da dikkat çeken husus, nüfusuna oranla sanat adamlarÕnÕn çoklu÷udur. Türk
toplumunun ileri düzeyde sanat yaúamÕ vardÕr. Her yÕl kültür etkinlikleriyle sanatçÕlar
eserlerini halka arz ederler. Do÷ru Yol bu yapÕsÕyla, Balkanlar’da Türk dili ve kültürünün
sa÷lam dayanaklarÕndan biri olmuútur.501 Do÷ru Yol, Türk dünyasÕyla iletiúim ve
etkileúim içersindedir.
Bunun dÕúÕnda Kosova’da “Gerçek” kültür sanat derne÷ini ve “Kosova Türk
Gazeteciler Derne÷i”ni sayabiliriz.
501
Recepo÷lu, “Prizren ve Türk DünyasÕ”, s.144-145.
6. SONUÇ
Bu tezde, Bulgaristan, Yunanistan, Makedonya, Romanya ve Kosova Türklerinin
teúkilatlanmalarÕ
incelendi.
Bunlardan
Bulgaristan
Türklerinin
teúkilatlanmalarÕ;
Bulgaristan OsmanlÕ’dan erken koptu÷u için daha eskilere dayanÕr. BatÕ Trakya ise,
Balkan savaúlarÕnda kaybedilip Lozan’da Türklerinin statüsü belirlenince, BatÕ Trakya
Türklerinin teúkilatlanmalarÕ Lozan’dan sonra baúlamÕútÕr. Romanya’nÕn kaybediliúi
1878’de, Makedonya ve Kosova’nÕn kaybedilmesi ise Balkan SavaúÕ sÕrasÕnda olsa da bu
ülkelerde Türklerin teúkilatlanmalarÕ, øki Savaú arasÕ dönem, daha çok II. Dünya savaúÕ
sonrasÕ komünizm döneminde olmuútur. Bu ülkelerde Türkler birlik, cemaat veya dernek
ismi altÕnda bir araya geldiler. Bulundu÷u ülkenin kanunlarÕna göre hazÕrladÕklarÕ tüzükler
kabul edilerek faaliyet gösterdiler. Ancak komünist, totaliter, askeri yönetimlerin baskÕlarÕ
altÕnda zaman zaman ezildiler, haksÕz yere takibata u÷radÕlar. Makedonya’da Yücel,
Bulgaristan’da Turan teúkilatlarÕ en belirgin örneklerdir. Balkan Türklerinin II. Dünya
savaúÕ sonrasÕ BatÕ Blo÷unda yer alan Türkiye’yi her alanda takip etmek istemesi,
bulunduklarÕ ülkelerdeki hükümetlerin tepkisini çekti. Balkan devletleri, Türkleri kendi
içinde asimile etmek isterken buna karúÕ gösterilen direnç, sonuçta Türk birliklerinin
aleyhine iúledi. 1990 ve sonrasÕ Do÷u Avrupa ülkelerinde meydana gelen rejim
de÷iúiklikleri sonrasÕ kurulan demokrasi düzeninde ise Türk topluluklarÕ, hukukunu
koruyabilmek ve hakkÕnÕ arayabilmek için bu sefer siyasi olarak teúkilatlanma yoluna
gittiler. Makedonya, Kosova ve Yunanistan’da seçim kanunlarÕ ve Türk nüfusunun az ve
da÷ÕnÕk olmasÕndan ötürü siyasal temsiliyet sorunu yaúamalarÕna ra÷men Türkler, siyasi
bir partinin yerel ve uluslararasÕ arenada daha kolay ses getirebilece÷ini anladÕ÷Õndan
dolayÕ bu yolu tercih etmiútir. Yine bu demokratik dönemde yeni yeni dernekler
kurulmaya devam etmiútir. Romanya’da ise Türk azÕnlÕ÷a özel bir ilgi gösterilmektedir.
Romen-Türk dostlu÷unun ileri düzeyde olmasÕ bunda etkili olmaktadÕr. Ancak Türkler ile
TatarlarÕn kimi yönlerden farklÕlÕklar göstermesi Türk birli÷inin sa÷lanmasÕna engel teúkil
etmektedir. Romanya Türklerinin cemiyet hayatÕnda uzun soluklu ve düzenli dernekler
varlÕk gösterememiútir. Ancak Türk toplumunun içinden sivrilmiú makam ve mevki sahibi
güçlü kimselerin görüú ve düúünceleri altÕnda bu dernekler varlÕklarÕnÕ sürdürebilmiúler ve
145
herkes ön planda olmak isterken cemiyetlerin sonu gelmiútir. Dernek yöneticilerinin ülkü
birli÷inin olmayÕúÕ, aralarÕndaki senlik-benlik kavgalarÕ Türk örgütlenmelerinin adeta bir
özelli÷idir.
Makedonya Türk azÕnlÕ÷Õn, Makedonya’da varlÕ÷ÕnÕ sürdürebilmesi davasÕnda Türk
toplulu÷u içinde her iki muhalif grup birbirini suçlayarak davaya ihanet etti÷ini
düúünmektedir. TDP merkezli siyasette taraftar olanlar kendilerini Müslüman-Türk olarak
nitelendirirken, di÷er tarafta TDP siyasetinin karúÕsÕnda olan Türk Hareket Partisi ile
Demokratik Müslüman Partisi baúta olmak üzere muhalif grup, kendisini MakedonyalÕ
hissetmekte ve MakedonyalÕ Türk olarak görmektedir. Türklerin izledikleri siyasette bu
faklar olmakla birlikte milli düúünce ve çÕkarlarda Türk azÕnlÕk benzer düúüncelere
sahiptir. Makedonya Türklerinin arasÕndaki görüú ayrÕlÕklarÕ, onlarÕn Makedon meclisinde
daha çok kiúiyle temsil edilebilmelerini engellemektedir. Makedonya’daki Türk
derneklerinin, Türk kültürünün geliútirilmesi ve gelecek nesillere aktarÕlmasÕnda önemli
rolü olmakla birlikte Türkiye’ye göçler, derneklerin faaliyetlerine önemli ölçüde darbe
vurmaktadÕr.
BatÕ Trakya Türk toplumunda Dr. SadÕk Ahmet’in siyasi mücadelesi baúlayÕncaya
kadar, Yunan partilerinden aday olmak, ço÷u zaman tercih edilen yol oldu. SadÕk
Ahmet,önce ba÷ÕmsÕz seçilme dönemini baúlattÕ; ba÷ÕmsÕz milletvekilli÷i yolunun %3’lük
ülke geneli barajÕyla kesilmesinden sonra bu sefer, BatÕ Trakya davasÕnda ses
getirebilmek amacÕyla Dostluk, Eúitlik ve BarÕú Partisini kurdu. Dr. SadÕk Ahmet’in
ölümünden sonra Türkler yine eski bildik yöntemlerle siyaset yapmaya devam etti.
Partileúmek yerine Yunan siyasetinde faaliyet göstermek daha kolay bir yöntem oldu.
Ancak bu durum, Yunanistan’da Türklerin etkinli÷ini azaltan bir faktör oldu. Bunun
yanÕnda toplum içinde partizanlÕk anlayÕúÕ, siyasi ihtiraslar, milletvekili olabilme yarÕúÕ ve
bunun için çok sayÕda milletvekili adayÕnÕn çÕkmasÕ, seçimlerde Türklerden 1 veya 2
milletvekili çÕkmasÕna sebebiyet verdi. Yunanistan Türklerinde dernekleúme faaliyetleri
ise son derece ileri düzeyde olmuútur. Yine dernekler, Türk milli kültürünün ve varlÕ÷ÕnÕn
yaúatÕlmasÕnda önemli bir rol üstlenmiúlerdir. Ancak bunun yanÕnda YunanlÕlarÕn
amaçlarÕna hizmet eden ve görünüú itibariyle Yunanistan tarafÕnda olan kiúi ve kuruluúlar
da faaliyet göstermektedir. Bu da Türk kuruluúlarÕnÕn birbirlerine karúÕ faaliyetlerde
146
bulunmalarÕna neden olmuútur. Böylece Türk toplumu arasÕnda husumet gün geçtikçe
derinleúmektedir.
Bulgaristan siyasal yaúamÕnda ise HÖH ile Bulgaristan hükümetleri ve HÖH ile
muhalif Türk partileri arasÕnda ilginç iliúkiler süregelmiútir. HÖH, Bulgar siyasetinde
kuruluúundan buyana etkin bir rol oynamÕú, Bulgar partileri ise HÖH’ü, Bulgar
siyasetinde kabullenebilme çabasÕ içinde olmuútur. HÖH’e muhalif Türk partileri ise
etkisiz bir siyaset sürdürmektedirler. Bunlar Türk toplumunun bölünece÷ini gösteren
unsurlar olsa da Bulgaristan Türkleri birlik içersinde etkin bir siyaset sürdürebilmektedir.
Kosova Türkleri, Balkan devletleri arasÕnda nüfuslarÕ itibariyle en az olandÕr. TDP,
Türk varlÕ÷ÕnÕn yaúatÕlmasÕnda, Türklerin siyasal temsiliyetinde önde olan parti
durumundadÕr. Parti içi kiúisel çÕkar kavgalarÕ, Prizren, Priútine, Mitroviça vs. úehirlerinde
yaúayan Türklerin, bölgelerindeki siyasileri destekleyerek yerel partizanlÕk anlayÕúÕ içinde
olmalarÕ ve parti merkez içi ve úubeleri arasÕnda kavgalar, Türklerin yeterince aktif
olmalarÕnÕ engellemektedir.
Beú Balkan ülkesinde Türklerin kurdu÷u partilerin isimlerinde ise ortak bir yön dikkat
çekiyor. Makedonya, Kosova ve Romanya’da “Demokrat” ve “Demokratik Birli÷i”
ibarelerinin geçti÷i partiler kurulmuútur. Bunlar, komünist dönemde tek partili ve totaliter
sisteme nazire yaparcasÕna demokrasi ilkelerini savunmayÕ amaç edinmiú, bu yönde
yaúamayÕ arzulayan partiler olsa gerektir. Yunanistan Türkleri, gördükleri baskÕ ve zulme
engel olmak ve Türklerin, azÕnlÕk hukukunun sa÷ladÕ÷Õ imkanlar içersinde yaúamasÕnÕ
sa÷lamak amacÕyla Dostluk-Eúitlik ve BarÕú Partisi’ni, Bulgaristan Türkleri ise 1980’lerin
ortalarÕnda u÷radÕ÷Õ BulgarlaútÕrma siyasetine karúÕ hak ve hukukunu geri alabilmek
amacÕyla son derece ismi manidar bir parti olan Hak ve Özgürlükler Hareketi’ni
kurmuútur. Gerek dernek ve birlik, gerekse parti statüsünde, Türklerin kurmuú oldu÷u bu
teúkilatlar, OsmanlÕ idaresinden çÕktÕklarÕ zamandan günümüze kadar geçen süre zarfÕnda
yabancÕ bir memlekette azÕnlÕk olmanÕn verdi÷i bilinçle Türk milli varlÕ÷ÕnÕ ve kültürünü
korumak ve yaúatmak amacÕyla kurulmuútur. Ancak Türkler arasÕnda bu amaca muhalif
kesimler de oldu. Yunanistan’da YunanlÕlarla, Kosova’da Arnavutlarla, Makedonya’da
Makedonlarla, Bulgaristan’da Bulgarlarla iúbirli÷ini ön plana çÕkaranlar, Türk milli
kimli÷ini sulandÕranlar olmuútur. Baúka bir ifadeyle øslam kültürü içersinde bulundu÷u
147
ülkenin kanunlarÕna uyarak yaúamÕnÕ sürdürmek isteyenlerle, Türklü÷ünü ön plana çÕkarÕp
Türkiye ile yakÕn iliúkiyi sürdüren bir kesim mevcuttur. Bu ikili anlayÕú içinde
Yunanistan’da SadÕk Ahmet ekolünü sürdürenlerle, Yunan siyasetine adapte olanlar,
Bulgaristan’da HÖH ve karúÕtÕ TDP, Kosova’da TDB ile THP, Makedonya’da TDP ile
karúÕ muhalif siyasi grup, Romanya’da ise Türk Birli÷i ile Tatar Birli÷i ayrÕmÕnÕ
sayabiliriz. Balkan Türklü÷ü içinde her grubun kendi izledi÷i siyasetin do÷ru ve akÕlcÕ
oldu÷unu düúünmesi, maalesef ayrÕlÕklarÕ derinleútirmekte, yerine partizancÕ bir anlayÕú
getirmektedir.
Balkan Türklerinin teúkilatlarÕnda bölünmeler, anlaúmazlÕklar, siyasi ihtiraslar
Türklerin ortak kaderi olmuútur. Türk teúkilatlarÕnÕn çalÕúmalarÕ, Türk toplumunun hayatÕ,
zihniyeti ve ahlakÕ üzerinde önemli tesirler bÕraktÕ. Türk kültürünü yaúatabilmek amacÕyla
daha çok dernekleúme hareketleriyle faaliyet gösteren Türkler, partileúme süreciyle daha
aktif bir yapÕya geçtiler. UluslararasÕ alanda daha iyi bir úekilde seslerini duyurabilme
imkanlarÕna kavuútular.
YARARLANILAN KAYNAKLAR
a. Kitaplar
ACAROöLU, M. Türker
: Bulgaristan Türkleri Üzerine AraútÕrmalar, Kültür
BakanlÕ÷Õ Yay, Ankara, 1999.
AKSU, Ali
: Romanya Müslüman Türklerinin Dünü Bugünü,
Türk øú AdamlarÕ Derne÷i Yay, Köstence, 2003.
ALøOöLU, Cafer
: BatÕ Trakya DavasÕnÕn Avrupa Cephesi(19821994), Bursa, 1998.
ARMAOöLU, Fahir
: 20. yy. Siyasi Tarihi(1914-1995), c.I-II, AlkÕm Yay,
Tarihsiz.
AYDINLI, Ahmet
: BatÕ Trakya FaciasÕnÕn øçyüzü, AkÕn Yay, østanbul,
1971.
BAHADIR, Gürbüz
: BatÕdan Do÷uya Uzanan Çizgide Balkanlar ve
Türkler, Çizgi Kitapevi, Konya, 2002.
BALKANLI, Ali Kemal
: ùark-i Rumeli ve Buradaki Türkler, Elhan Kitabevi,
Ankara, 1986.
NECMETTøN, Hüseyin
: BatÕ Trakya Türkleri DayanÕúma Derne÷inden
Tarihe Bir Not, Emir Ofset, østanbul, 2004.
149
ERTÜRK, Haúim.
EMøNOöLU, Rasim
: Bulgaristan’da Türk øslam E÷itim ve Kültür
Müesseseleri
Ekmeleddin
ve
Medresetün
øhsano÷lu,
Nüvvab,
ISAR(The
ed.,
ønternational
Society for Astrological Research) VakfÕ Yay,
østanbul, 1993.
CøN, Turgay
: Yunanistan’daki Müslüman Türk AzÕnlÕ÷Õn Din ve
Vicdan Özgürlü÷ü, Seçkin Yay, Ankara, 2003.
ÇAVUù, Mehmet
: Bulgaristan’da SoykÕrÕm, YaylacÕk MatbaasÕ,
østanbul, 1984.
DEDE, Abdürrahim
: Rumeli’de BÕrakÕlanlar, Ota÷ MatbaasÕ, østanbul,
1975.
DEMøRTAù COùKUN, Birgül
: Bulgaristan’la Yeni Dönem, ASAM, Ankara, 2001.
EREN, Halit
: BatÕ Trakya Türkleri, østanbul, 1997.
HATøPOöLU, M. Murat
: Yunanistan’da Etnik Gruplar ve AzÕnlÕklar,
SAEMK, Ankara, 1999.
HERACLIDES, AlexÕs
: Yunanistan ve Do÷udan Gelen Tehlike Türkiye,
çev., Mihalis Vasilyadis-Herkül Millas, øletiúim Yay,
østanbul, 2002.
KAMøL, øbrahim
: økili ve Çok TaraflÕ Siyasi Anlaúmalar, ønsan
HaklarÕna øliúkin Belgeler ve Bulgar AnayasasÕna
Göre Bulgaristan’daki Türklerin HaklarÕ, YÖK
MatbaasÕ, Ankara, 1989.
150
KESKøOöLU, Osman
: Bulgaristan’da Türkler, Kültür ve Turizm BakanlÕ÷Õ
Yay, Ankara, 1985.
KUT, ùule
: Balkanlar’da Kimlik ve Egemenlik, østanbul Bilgi
Üniversitesi Yay, østanbul, 2005.
LÜTEM, Ömer E.
: Türk-Bulgar øliúkileri(1983-1989), c.I, ASAM,
Ankara, 2000.
MANDACI, Nazif.
ERDOöAN, Birsen
:
Balkanlar’da
Arnavutluk,
AzÕnlÕk
Makedonya
Sorunu:
ve
Yunanistan,
Bulgaristan’daki
AzÕnlÕklara Bir BakÕú, SAEMK, Ankara, 2001.
MEÇøK, HakkÕ A.
: Bulgaristan Türklerinin Durumu, Hür Efe MatbaasÕ,
øzmir, 1984.
MEMøùOöLU, Hüseyin
: Pomak Türklerinin Tarihi Geçmiúinden Sayfalar,
ùafak MatbaasÕ, Ankara, 1991.
___________________,
: Bulgaristan’da Türk Kültürü, Türk Kültürünü
AraútÕrma Enstitüsü, Ankara, 1995.
MALCOLM, Noel
: Kosova BalkanlarÕ Anlamak øçin, çev., Özden
ArÕkan, Sabah Yay, østanbul, 1999.
ORAN, BaskÕn
: Türk Yunan øliúkilerinde BatÕ Trakya Sorunu,
Mülkiyeliler Birli÷i VakfÕ Yay, Ankara, 1986.
ÖMEROöLU, AydÕn
: BatÕ Trakya Türklerinin Bölge Ekonomisindeki
Yeri ve Gelece÷i, Diyalog Yay, østanbul, 1998.
ÖZGÜÇ, Adil
: BatÕ Trakya Türkleri, Kutlu÷ Yay, østanbul, 1974.
151
ÖZGÜR, Nurcan
: Etnik SorunlarÕn Çözümünde Hak ve Özgürlükler
Hareketi, Der Yay, østanbul, 1999.
POPOVøÇ, Aleksandre
: Balkanlar’da øslam, çev., Komisyon, ønsan Yay,
østanbul, 1995.
POULTON, Hugh
: Balkanlar ÇatÕúan AzÕnlÕklar ÇatÕúan Devletler,
çev., Yavuz Alagon, Sarmal Yay, østanbul, 1993.
SOYSAL, øsmail
: Türkiye’nin UluslararasÕ Siyasal Ba÷ÕtlarÕ, c.II,
TTK, Ankara, 2000.
_____________,
: Türkiye’ nin Siyasal AnlaúmalarÕ, c.I, TTK,
Ankara, 2000.
ùøMùøR, Bilal N
: Bulgaristan Türkleri, Bilgi Yay, østanbul, 1986.
TECEMEN, Ahmet
: Bulgaristan Türkleri(1878-1990), Adana Türk
Oca÷Õ Yay, Adana, 1991.
TEKøN, Arslan
: Balkan VolkanÕ, Ötüken Yay, østanbul, 1993.
TUöLACI, Pars
: Bulgaristan ve Türk-Bulgar øliúkileri, Cem Yay,
østanbul, 1984.
ÜLKER, Çi÷dem
: Makedonya Türk Öyküsünde Kimlik Sorunu,
Kültür BakanlÕ÷Õ Yay, Ankara, 1998.
ÜLKÜSAL, Müstecip
: Dobruca ve Türkler, Türk Kültürünü AraútÕrma
Enstitüsü, Ankara, 1966.
152
b. Makale ve Bildiriler
ACAROöLU, M. Türker
: Bulgaristan Türklerinin Dünü-Bugünü-YarÕnÕ, X.
Türk Tarih Kongresinden AyrÕ BasÕm, TTK, Ankara,
1993, s.1487-1500.
AGA, Murat
: “BatÕ Trakya Neresi”, Bat Trakya Türk Birlii
Dernei Yayn Organ, sayÕ:3(2005), s.5-6.
___________,
: “BatÕ Trakya Kültür ve Sanat ùöleni”, Bat Trakya
Türk Birlii Dernei Yayn Organ, sayÕ:3(2005),
s.12-14.
AHMED, Vedat Sabri
: “Bulgaristan Türklerinin Siyasi ve Kültürel
Tarihine Dair Genel Bir Çerçeve”, Türkler, ed.,
Hasan Celal Güzel-Kemal Çiçek-Salim Koca, c.20,
Yeni Türkiye Yay, Ankara, 2002, s.385-392.
AHMET, IúÕk SadÕk
: “Bir ønsan HaklarÕ DramÕ: BatÕ Trakya”, Yeni
Türkiye, sayÕ:16(Temmuz-A÷ustos-1997), s.17931799.
_________________,
: “BatÕ Trakya’da Mevcut Durum”, Dünü, Bugünü,
Gelece÷i øle BatÕ Trakya Türklü÷ü, haz., Mustafa
Kahramanyol, ATO-Türk OcaklarÕ Genel Merkezi,
Ankara, 2003, s.22-29.
AKYOL, Taha
:
“Ayselin
Çilesi”,
Yeni
sayÕ:147(Ocak-ùubat 1998), s.14.
Bat
Trakya,
153
AKLAN, Haluk
:
“Avrupa
Birli÷i
Entegrasyonu
Sürecinde
Yunanistan: Gerilimli Bir Dönüúüm Hikayesi”,
Birgül Demirtaú Coúkun vd., Türkiye-Yunanistan
Eski Sorunlar Yeni ArayÕúlar, ASAM, Ankara, 2002,
s.56-86.
AKTAN, Gündüz
: “Türk-Yunan Siyasi øliúkileri”, Dünü, Bugünü,
Gelece÷i øle BatÕ Trakya Türklü÷ü, haz., Mustafa
Kahramanyol, ATO-Türk OcaklarÕ Genel Merkezi,
Ankara, 2003, s.30-33.
ALøOöLU, Cafer
:
“BatÕ
Trakya
Türklerine
Uygulanan
Anti
Demokratik Yunan BaskÕlarÕ”, Uluslararas Bat
Trakya Paneli, BatÕ Trakya Türkleri DayanÕúma
Derne÷i øzmir ùubesi Yay, øzmir, 1996, s.44-50.
ALP, ølker
: “BatÕ Trakya Türkleri”, ATAM, sayÕ:33(KasÕm1995), s.613-652.
_________,
:
“Makedonya
Makedonya
Üzerindeki
Cumhuriyeti”,
Mücadeleler
Makedonya
ve
Sorunu
Dünden Bugüne, der., M. Murat Hatipo÷lu, ASAM,
Ankara, 2002, s.71-90.
ARAS, Damla
:
“Yunanistan’daki
Slav-Makedon AzÕnlÕ÷Õ
ve
SorunlarÕ”, Makedonya Sorunu Dünden Bugüne,
der., M. Murat Hatipo÷lu, ASAM, Ankara, 2002,
s.91-108.
ARSLAN, Adem Yavuz
: “AzÕnlÕk PolitikasÕ øúte Böyle Olur”, Yeni Bat
Trakya, sayÕ:180(2003), s.18-19.
154
ATAMER, Nedim
: “Dr. SadÕk Ahmet Desteklenmelidir”, Yeni Bat
Trakya, sayÕ:74(MayÕs 1989), s.3-4.
_______________,
: “BatÕ TrakyalÕ Türkler Türkiye’ye Sesleniyor:
Neden BatÕ Trakya’yÕ Ziyaret Etmiyorsunuz”, Yeni
Bat Trakya, sayÕ:63(Haziran 1988), s.22.
BAL, Halil
: “Ethem Ruhi Balkan ve Filibe’de YayÕnladÕ÷Õ
Balkan Gazetesi”, Balkanlar’da slam Medeniyeti
Milletleraras Sempozyumu Teblileri(Sofya, 2123 Nisan 2000), øslam Tarih, Sanat ve Kültür
AraútÕrma Merkezi, østanbul, 2002, s.363-379.
BALKAÇ, Zerrin
: “BatÕ Trakya Türkleri”, Türkler, ed., Hasan Celal
Güzel-Kemal Çiçek-Salim Koca, c.20, Yeni Türkiye
Yay, Ankara, 2002, s.470-488.
BORA, TanÕl
: “Türk Milli Kimli÷i Türk Milliyetçili÷i ve Balkan
Sorunu”, der., Kemali SaybaúÕlÕ-Gencer Özcan, Yeni
Balkanlar Eski Sorunlar, Ba÷lam Yay, østanbul,
1997, s.183-206.
BOJKOV, Victor D.
: “Bulgaria’s Turks in the 1980s: A Minority
Endangered”, Journal of Genocide Research, vol.6,
Issue 3, September(2004), s.343-369.
BUYER, Vedat
: “Bulgaristan’da Reform Ümitleri”, Yeni Bat
Trakya, sayÕ:80(KasÕm 1989), s.36-37.
BÜTÜÇ, Arif
: “Kosova’da Türk VarlÕ÷Õ”, Balkanlardaki Türk
Kültürünün Dünü Bugünü Yarn Uluslararas
Sempozyumu, Bursa, 2002, s.163-166.
155
BÜYÜKÇOLAK, Kamil Mehmet
: “So÷uk Savaú SonrasÕ Dönemde Türk-Yunan
øliúkilerinde Yeni Bir Boyut”, Türkiye-Yunanistan
Eski Sorunlar Yeni ArayÕúlar, ASAM, Ankara, 2002,
s.114-158.
CAN, Necati
:
“Belen’den
øktidara”,
Yeni
Bat
Trakya,
sayÕ:190(A÷ustos 2005), s.71-75.
CARTER, F. W.
: “Türk HalklarÕ”, Dünyada Türkler, ed., Margaret
Bainbridge, çev., M. HarmancÕ, Say Yay, østanbul,
1995, s.263-290.
CEBECø, Ahmet
: “Bulgaristan Türklerinin Göçü HakkÕnda”, Türk
Kültürü, sayÕ:63(Ocak 1968), s.189-193.
______________,
:
“Bulgaristan
Türkleri”,
Türk
Kültürü,
sayÕ:69(Temmuz 1968), s.666-668.
______________,
: “Bulgaristan’da Son Geliúmeler ve Türklere KarúÕ
Uygulanan Politika”, Türk Kültürü, sayÕ:89(Mart
1970), s.342-345.
CEMøL, Tahsin
: “Romen-Türk Dostlu÷unun Tarihi Temelleri”, Yeni
Türkiye, sayÕ:3(Mart-Nisan 1995), s.302-306.
CøHAN, ørfan
: “BatÕ Trakya Sorunu ABD Kongresinde”, Yeni
Bat Trakya, sayÕ:137(Mart-Nisan 1996), s.7-8.
CøHAN, Süleyman Sefer
: “Dr. SadÕk Ahmet: Sesimizi Kimse Susturamaz”,
Yeni Bat Trakya, sayÕ:122 (Eylül-Ekim 1993), s.46.
__________________,
: “ Kosova Sorunu Paneli Muhteúemdi”, Yeni Bat
Trakya, sayÕ:106-107(Ocak-ùubat 1992), s.2-10.
156
____________________,
: “BatÕ Trakya Türkleri Feryat Ediyor: Bizi
KurtarÕn”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:141(KasÕmAralÕk 1996), s.1.
____________________,
: “Yunanistan’da Türk Yokmuú”, Yeni Bat Trakya,
sayÕ:56(KasÕm 1987), s.3-4.
____________________,
: “Meriçin Öte YakasÕ: BatÕ Trakya”, Yeni Bat
Trakya, sayÕ:184(2004), s.1-14.
____________________,
: “BatÕ Trakya’da 29 Ocaklar”, Yeni Bat Trakya,
sayÕ:118(Ocak-ùubat 1993), s.2.
____________________,
: “Türkiye’de Rum KuruluúlarÕ Tam Faaliyette”,
Yeni Bat Trakya, sayÕ:187(2004), s.56-60.
COùKUN, Birgül Demirtaú
: “So÷uk Savaú SonrasÕ Dönemde Bulgaristan’Õn DÕú
PolitikasÕ(1989-2000)”, Balkan Diplomasisi, der.,
Ömer E. Lütem-Birgül Demirtaú Coúkun, ASAM,
Ankara, 2001, s.227-249.
ÇAVUù, øsmail
: “Restorasyon mu? Yoksa Yeni Siyaset mi?”, Yeni
Türkiye, sayÕ:3(Mart-Nisan 1995), s.290-293.
ÇAVUù, Mehmet
: “Bulgaristan Trajedisi”, Yeni Bat Trakya,
sayÕ:36(Mart 1986), s.11-12.
ÇAVUùEV, øsmail A.
: “Totaliter ve Postotaliter Devirde Bulgaristan’da
Türkçe
Süreli
BasÕn(1944-1998),
Balkan
Ülkelerinde Türkçe Eitim ve Yatn Hayat Bilgi
öleni, TDK, Ankara, 1999, s.81-102.
157
ÇAYIRLI, Necati
: Türkiye-Makedonya øliúkileri ve BatÕ-Do÷u UlaúÕm
Projesi Üzerine”, Yeni Türkiye, sayÕ:16(TemmuzA÷ustos 1997), s.1824-1825.
______________,
: “Makedonya Türkleri”, Türkler, ed., Hasan Celal
Güzel-Kemal Çiçek-Salim Koca, c.20, Yeni Türkiye
Yay, Ankara, 2002, s.444-454.
ÇEÇEN, AnÕl
: “BoúaltÕlan BatÕ Trakya”, Yeni Bat Trakya,
sayÕ:58(Ocak 1988), s.13-15.
DAL KasÕm.
HATøPOöLU Enver
: “Bulgaristan’da 2005 YÕlÕnda YapÕlacak Genel
Seçimler øle ølgili Rapor”, s.1-4.
DEMøRCø, Nefi
:
“Makedonya,
Kosova,
Kerkük”,
Orkun,
sayÕ:98(Nisan 2006), s.1-2.
EMøN, Hülya
: “BatÕ Trakya’da Türk VarlÕ÷Õ”, Balkanlardaki
Türk Kültürünün Dünün Bugünü Yarn Uluslar
aras Sempozyumu, Bursa, 2002, s.151-162.
EMøNOV, Ali
: “Bulgaristan’daki Türkler(1945-1983)”, çev., Mine
Çankaya, ed., Hasan Celal Güzel-Kemal Çiçek-Salim
Koca, c.20, Yeni Türkiye Yay, Ankara, 2002, s.377383.
ERDøNÇ, Didar
:
“Bulgaristan’daki
De÷iúim
Sürecinde
Türk
AzÕnlÕ÷Õn Ekonomik Durumu”, Türkler, ed., Hasan
Celal Güzel-Kemal Çiçek-Salim Koca, c.20, Yeni
Türkiye Yay, Ankara, 2002, s.394-400.
158
EREN, Halit
: “Balkanlar’da Türk ve Di÷er Müslüman ToplumlarÕ
ve Göç Olgusu”, Balkanlar, OBøV, østanbul, 1993,
s.289-299.
___________,
:
“BatÕ
Trakya’da
Üzerine(1923-1988)”,
Türkçe
Bat
Süreli
Neúriyat
Trakya’nn
Sesi,
sayÕ:6(Eylül-Ekim 1988), s.18-23.
EREN, Hasan
: “Bulgarlar ve Türk Dili”, Bulgaristan’da Türk
Varl(Bildiriler 7 Haziran 1985), TTK, Ankara,
1992, s.1-14.
ENGÜLLÜ, Suat
: “Yücel ya da FÕrsattan Yararlanmak”, Yeni Bat
Trakya, sayÕ:110-111(MayÕs-Haziran 1992), s.3637.
EROöLU, Hamza
: “MilletlerarasÕ Hukuk AçÕsÕndan Bulgaristan’daki
Türk
AzÕnlÕ÷Õ Sorunu”,
Bulgaristan’da
Türk
Varl(Bildiriler, 7 Haziran 1985), TTK, Ankara,
1992, s.15-46.
ERTUöRUL, Necdet
: “Kosova Türkleri Kan A÷lÕyor”, Yeni Bat
Trakya, sayÕ:123(KasÕm-AralÕk 1993), s.51-53.
FEDBø, Osman
:
“Dobruca
Türkleri”,
Yeni
Türkiye,
sayÕ:16(Temmuz-A÷ustos 1997), s.1867-1868.
FIRAT, Melek
: “Yunanistan’la øliúkiler”, Türk DÕú PolitikasÕ, ed.,
BaskÕn Oran, c.II, øletiúim Yay, østanbul, 2001,
s.440-480.
159
GAZøOöLU, Ahmet C.
: “BatÕ Trakya, KÕbrÕs ve Yunan Emelleri, BatÕ
Trakya
Türklerinin
Hukuk
SavaúÕnda
SadÕk
Ahmet’in Yeri ve Önderli÷i”, Uluslararas Bat
Trakya Paneli, BatÕ Trakya Türkleri DayanÕúma
Derne÷i øzmir ùubesi Yay, øzmir, 1996, s.25-43.
GÖKDAö, Bilgehan A.
: “Balkan Türklü÷ünün Dil ve E÷itim SorunlarÕ”,
der., Erhan Türbedar, Balkan Türkleri Balkanlarda
Türk VarlÕ÷Õ, ASAM, Ankara, 2003, s.287-315.
GÜNDÜZ, Aslan
:
“øki
TaraflÕ
AnlaúmalarÕn
ve
Çok
IúÕ÷Õnda
TaraflÕ MilletlerarasÕ
Bulgaristan
Türklerinin
Durumu”, Bulgaristan’daki Müslüman Türklerin
DramÕ, ed., Abdürrahim Dede, Türkiye Suudi
Arabistan Dostluk ve Kültür Derne÷i østanbul ùubesi
Yay, østanbul, 1985, s.57-68.
HAKOV, Cengiz
: “Bulgaristan Türklerinin Göçmenlik Serüveni”,
Türkler, ed., Hasan Celal Güzel-Kemal Çiçek-Salim
Koca, c.20, Yeni Türkiye Yay, Ankara, 2002, s.371376.
HASAN, Halil
:
“Skandal
ToplantÕ”,
Yeni
Bat
Trakya,
sayÕ:187(Mart 2005), s.51-52.
HATøPOöLU, Murat
:
“Kuruluúundan
Günümüze
Makedonya
Cumhuriyetinin DÕú PolitikasÕ ve Balkan Ülkeleriyle
øliúkileri(1991-2000)”, Balkan Diplomasisi, der.,
Ömer E. Lütem-Birgül Demirtaú Coúkun, ASAM,
Ankara, 2001, 165-181.
160
HEøNZE, Christian
: “Bulgaristan’daki Türklerin AzÕnlÕk HaklarÕ”, çev.,
Fügen Tu÷cu, Bulgaristan’da Türk slam Aznla
Uygulanan
Basklar
Hakknda
Uluslararas
Hukuk Sempozyumu, østanbul Barosu, østanbul,
1988, s.19-24.
HERACLøDES, Alexis
: “Yunan Türk YumuúamasÕ(1999- …..) Bir ølk
ønceleme”, Birgül Demirtaú Coúkun vd., Türkiye
Yunanistan Eski Sorunlar Yeni ArayÕúlar, ASAM,
Ankara, 2002, s.31-55.
HORATA, Osman
: “Kuzey ve BatÕ Türklü÷ünün Kesiúme NoktasÕnda
Küçük Bir Türk Toplulu÷u: Romanya Türkleri”, der.,
Erhan Türbedar, Balkan Türkleri Balkanlarda Türk
VarlÕ÷Õ, ASAM, Ankara, 2003, s.151-167.
_______________,
:
“Romanya
Türkleri“,
Yeni
Türkiye,
c.II,
sayÕ:16(Temmuz-A÷ustos 1997), s.1859-1865.
IQBAL, Javid
:
“Türk-Bulgar
økili
AnlaúmalarÕ
IúÕ÷Õnda
Bulgaristan’daki Müslüman-Türk AzÕnlÕ÷Õ Sorunu”,
çev., Mübin Manyase, Bulgaristan’da Türk slam
Aznla
Uluslararas
Uygulanan
Hukuk
Basklar
Hakknda
Sempozyumu,
østanbul
Barosu, østanbul, 1988, s.25-33.
IQBAL, Nasira
: “Bulgaristan’daki Türk AzÕnlÕ÷Õ Sorununun ønsan
HaklarÕna ve Hürriyetlerine øliúkin MilletlerarasÕ
Belgeler AçÕsÕndan øncelenmesi”, çev., Mübin
Manyase, Bulgaristan’da Türk slam Aznla
Uygulanan
Basklar
Hakknda
Uluslararas
Hukuk Sempozyumu, østanbul Barosu, østanbul,
1988, s.107-120.
161
øBRAHøM, Mehmet Zeki
: “Makedonya’da øslam Kültürü”, Yeni Bat Trakya,
sayÕ:104(KasÕm 1991), s.27.
øNAN, Kenan.
ÖKSÜZ, Hikmet
: “BatÕ Trakya Türklü÷ü ve Dr. SadÕk Ahmet”, Türk
Kültürü, sayÕ:396(Nisan-1996), s.195-205.
øNBAùI, Mehmet
:
“Tarihsel
Perspektif:
Türklerin
Balkanlara
Yerleúmesi”, der., Erhan Türbedar, Balkan Türkleri
Balkanlarda Türk VarlÕ÷Õ, ASAM, Ankara, 2003, s.117.
KAHRAMAN, ødris
: “Bulgaristan’da Seçim HeyacanÕ: Petar Stoyanov
CumhurbaúkanÕ
Seçildi”,
Yeni
Bat
Trakya,
Dünü
Bugünü
sayÕ:140(Eylül-Ekim 1996), s.12-14.
KAHRAMANYOL, Mustafa
:
“Balkanlar’da
MüslümanlarÕn
YarÕnÕ”, Türk HalklarÕ, ed., Mustafa Kahramanyol,
Ahmet Yesevi Üniversitesine YardÕm VakfÕ, Ankara,
1995, s.243-251.
_______________________,
:
“Balkanlar’da
MüslümanlarÕn
Dünü
Bugünü
YarÕnÕ”, Yeni Türkiye, sayÕ:3(Mart-Nisan 1995),
s.263-268.
KARAGøL, Nevzat
: “Selanik’te BatÕ Trakya Türk Derne÷i Kuruldu”,
Yeni Bat Trakya, sayÕ:62(MayÕs 1988), s.34-35.
KARATAY, Osman
: “Orta Ça÷da Makedonya: Bir Siyasi Co÷rafyanÕn
Süreklilik Öyküsü”, Makedonya Sorunu Dünden
Bugüne, der., M. Murat Hatipo÷lu, ASAM, Ankara,
2002, s.1-26.
162
KARATEPE, ùükrü
:
“Balkanlar
ve
Türkiye”,
Yeni
Türkiye,
sayÕ:3(Mart-Nisan 1995), s.269-271.
KAYA, Fahri
: “Makedonya’daki Türk VarlÕ÷Õ”, Balkanlardaki
Türk
Kültürünün
Dünü
Bugünü
Yarn
Uluslararas Sempozyumu, Bursa, 2002, s.173-181.
____________,
: “Yugoslavya Türkleri Tehlikede”, Yeni Bat
Trakya, sayÕ:104(KasÕm-1991). s.30.
KURTARAN, Ziya
: “BatÕ Trakya’da Din Özgürlü÷üne Darbe, Yeni Bat
Trakya, sayÕ:120(MayÕs-Haziran 1993), s.3-5.
KURUBAù, Erol
: “Türk Yunan øliúkilerinde Neo-Detant Dönemi ve
øliúkilerinin Gelece÷i”, Birgül Demirtaú Coúkun vd.,
Türkiye-Yunanistan Eski Sorunlar Yeni ArayÕúlar,
ASAM, Ankara, 2002, s.1-30.
KUùKAYA, Nedim
: “Bulgaristan’da Demokratlar Seçimi KazandÕ”,
Yeni Bat Trakya, sayÕ:143(Mart-Nisan 1997), s.35.
KUT, ùule
:“Makedonya-Yunanistan
AnlaúmazlÕ÷ÕnÕn
BoyutlarÕ”, der., Kemali SaybaúÕlÕ-Gencer Özcan,
Yeni Balkanlar Eski Sorunlar, Ba÷lam Yay, østanbul,
1997, s.287-311.
_________,
: “Ba÷ÕmsÕz Makedonya: AltÕncÕ YÕl Krizleri”,
Da÷Õlan Yugoslavya ve Bosna-Hersek Sorunu:
Olaylar-Belgeler(1990-1996)”, haz., øsmail Soysalùule Kut, OBøV, østanbul, 1997, s.175-194.
163
LÜTEM, Ömer E.
: “Tarihsel Süreç øçinde Bulgaristan Türklerinin
HaklarÕ”, der., Erhan Türbedar, Balkan Türkleri
Balkanlarda Türk VarlÕ÷Õ, ASAM, Ankara, 2003,
s.44-60.
MEMøùOöLU, Hüseyin
: “Bulgaristan Türklerinin Birinci Milli Kongresi(31
Ekim-3 KasÕm 1929)”, Belleten, C. LIV, Nisan1990, SayÕ 209’dan AyrÕ BasÕm, s.309-330.
___________________,
: “Bulgaristan ve Bulgaristan Türk AzÕnlÕk Sorunu”,
Tarihi Geliúmeler øçinde Türkiye’nin SorunlarÕ
Sempozyumundan AyrÕ BasÕm, TTK, Ankara, 1992,
s.115-125.
___________________,
: “Bulgaristan Türklerinin Sosyo-Ekonomik ve
Kültürel YapÕsÕ”, Türkler, ed., Hasan Celal GüzelKemal Çiçek-Salim Koca, c.20, Yeni Türkiye Yay,
Ankara, 2002, s.361-370.
METEL, Ali Balkan
: “Yunan, øskeçe Müftüsü Mehmet Emin A÷a’ya
Suikast YaptÕ”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:176(2003),
s.3-7.
MUSTAFA, Mustafa H.
: “Dr. SadÕk Ahmet’in ùahsÕnda YargÕlanan BatÕ
Trakya Müslüman Türk AzÕnlÕ÷ÕnÕn DavasÕ Süresiz
Ertelendi”, Bat Trakya’nn Sesi, sayÕ:7-8(AralÕkùubat 1988-89), s.11-13.
MUZBEG, øskender
: “Hukuki Belgeler Çerçevesinde Kosova Türkleri”,
der., Erhan Türbedar, Balkan Türkleri Balkanlarda
Türk VarlÕ÷Õ, ASAM, Ankara, 2003, s.98-123.
164
OLCAY, H. Bülent
: “Kosova: Nereden Nereye”, Avrasya Etüdleri,
sayÕ:17(ølkbahar-Yaz 2000), s.13-20.
OKTAY, Emel
: “Çözülemeyen Dü÷üm Makedonya Sorunu ve
Makedonya Türkleri”, Balkan Türkleri Balkanlar’da
Türk VarlÕ÷Õ, der., Erhan Türbedar, ASAM, Ankara,
2003, s.124-150.
ÖKSÜZ, Hikmet
:
“Cumhuriyetin
10.
YÕldönümünde
Romanya
Türkleri”, Toplumsal Tarih, sayÕ:67-72(1999), s.4851.
_____________,
: “BatÕ Trakya Türk BasÕnÕnda Atatürkçü Bir gazete
ønkÕlap(1930-1931)”,
ATAM,
c.XVII,
sayÕ:50,
s.473-490.
_____________,
: “Representation Of The Western Thracian Turkish
Minority In The Greek Parliament”, Turkish
Review of Balkan Studies, sayÕ:7(2002), OBøV,
BÕgart Yay, østanbul, 2002, s.135-152.
ÖZGÜR, Nurcan
: “Bulgaristan-Türkiye øliúkileri ve HÖH”, Berlin
AnlaúmasÕndan Günümüze Balkanlar, ed., Mustafa
Bereketli, Rumeli VakfÕ Yay, østanbul, 1999, s.101150.
ÖZKAN, Ayúe
: “Yunanistan Türkleri: BatÕ Trakya’da Uygulanan
AzÕnlÕk Hukuku”, der., Erhan Türbedar, Balkan
Türkleri Balkanlarda Türk VarlÕ÷Õ, ASAM, Ankara,
2003, s.168-190.
165
ÖZÖNDER, M. Cihat.
ÇAVUùOöLU, Halim
: “Balkanlar ve BatÕ Trakya Türklü÷ü”, Yeni
Türkiye, sayÕ:16(Temmuz-A÷ustos 1997), s.18001804.
ÖZTÜRK, Osman Metin
: “BatÕ Trakya’da Muhtemel Çözümler”, Dünü,
Bugünü, Gelece÷i øle BatÕ Trakya Türklü÷ü, haz.,
Mustafa Kahramanyol, ATO-Türk OcaklarÕ Genel
Merkezi, Ankara, 2003, s.40-47.
PARMAKSIZOöLU, øsmet
: “Türkiye ve DÕú Türkler”, Türk Kültürü,
sayÕ:65(Mart 1968), s. 305-307.
PAZARCI, Hüseyin
: “økili Anlaúmalardan Do÷an UluslararasÕ Kurallar
IúÕ÷Õnda Bulgaristan’daki Türk AzÕnlÕ÷Õ Sorunu”,
çev., Ahter Kotadgu, Bulgaristan’da Türk slam
Aznla
Uluslararas
Uygulanan
Hukuk
Basklar
Hakknda
Sempozyumu,
østanbul
Barosu, østanbul, 1988, s.35-48.
_________________,
: “UluslararasÕ Hukuk ve Anlaúmalar Yönünden
Bulgaristan’daki
Türklerin
Statüsü”,
Ankara
Üniversitesi Bulgaristan’da Türkler Semineri,
Ankara, 1985, s.15-25.
RECEPOöLU, Altay Suroy
:
“Yugoslavya’da
Türk
Cemaati’nin
Dini
Meseleleri”, Yeni Türkiye, c.II, sayÕ:16(TemmuzA÷ustos 1997), s.1829-1832.
______________________,
: “Prizren ve Türk DünyasÕ”, Bilig, sayÕ:1(Bahar
1996), s.143-145.
166
RODOPLU, øsmail
: “BatÕ Trakya Türk AzÕnlÕ÷Õ”, Yeni Türkiye,
sayÕ:16(Temmuz-A÷ustos 1997), s.1805-1809.
SAATÇø, Meltem Begüm
: “OsmanlÕ ømparatorlu÷unun Son Döneminde
Makedonya Sorunu”, Makedonya Sorunu Dünden
Bugüne, der., M. Murat Hatipo÷lu, ASAM, Ankara,
2002, s.46-70.
SARAÇ, Erdo÷an
: “Makedonya”, Yeni Türkiye, sayÕ:3(Mart-Nisan
1995), s.285-289.
______________,
: “Makedonya Yerel Seçimler 1996 ve Nüfus SayÕmÕ
øle ølgili Nihai Veriler”, Yeni Türkiye, c.II,
sayÕ:16(Temmuz-A÷ustos 1997), s.1812-1816.
SCHÖPFLøN, George
: “Romanya’da Türk HalklarÕ”, Dünyada Türkler,
ed., Margaret Bainbridge, çev., M. HarmancÕ, Say
Yay, østanbul, 1995.
SHESTACK, Jerome J.
: “Bulgaristan’Õn Türk øslam AzÕnlÕklara UyguladÕ÷Õ
ønsan HaklarÕ øhlali”, Bulgaristan’da Türk slam
Aznla
Uygulanan
Uluslararas
Hukuk
Basklar
Sempozyumu,
Hakknda
østanbul
Barosu, østanbul, 1988, s.91-106.
ùAHøN, ølhan
: “BatÕ Trakya Türklerine YapÕlan BaskÕlar”, Türk
Dünyas Aratrmalar, sayÕ:12(Haziran 1981),
s.58-63.
ùEN, NazÕm Kemal
: “HakkÕ Mehmet: Ölürüz de Bulgarlara Teslim
OlmayÕz”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:75(Haziran
1989), s.24-27.
167
_________________,
: “øbrahim Onsuno÷lu: BatÕ Trakya Türkleri ønsan
HaklarÕnÕ Almaya KararlÕdÕr”, Yeni Bat Trakya,
sayÕ:147(Ocak-ùubat 1998), s.9-11.
ùøMùøR, Bilal N.
: “Türkiye ve Balkanlar”, der., Erhan Türbedar,
Balkan Türkleri Balkanlarda Türk VarlÕ÷Õ, ASAM,
Ankara, 2003, s.328-347.
_____________,
:
“Bulgaristan
Türkleri
ve
Göç
Sorunu”,
Bulgaristan’da Türk VarlÕ÷Õ(Bildiriler, 7 Haziran
1985), TTK, Ankara, 1992, s.47-66.
TAHøR, Güner
:
“Bulgaristan”,
Türk
HalklarÕ,
ed.,
Mustafa
Kahramanyol, Ahmet Yesevi Üniversitesine YardÕm
VakfÕ, Ankara, 1995, s.215-220.
TANERø, AydÕn
:
“Dr
SadÕk
Ahmet”,
Yeni
Bat
Trakya,
sayÕ:124(Ocak-ùubat 1994), s.34.
TATARLI, øbrahim
: “Bulgaristan’daki Türk VarlÕ÷Õ”, Balkanlardaki
Türk
Kültürünün
Dünün
Bugünü
Yarn
Uluslararas Sempozyumu, Bursa, 2002, s.143-149.
TUFAN, Muzaffer
: “Göç Hareketleri ve Yugoslavya Türkleri”, Erdem,
c.5, sayÕ:15(Eylül 1989), s.925-976.
TUNA, Ali
: “Romanya’da Yaúayan Türk TopluluklarÕnÕn
YayÕnladÕ÷Õ Genç Nesil, Hakses ve Karadeniz
Gazeteleri HakkÕnda”, ATAM, c.16, sayÕ:46(2000),
s.329-332.
TUNA, Celal
: “Türk Kültür ve Ö÷renim KurumlarÕ”, Yeni Bat
Trakya, sayÕ:78(Eylül 1989), s.33-35.
168
TUNALI, øsmail
: “Bulgaristan Türklerine Güvence”, Yeni Bat
Trakya, sayÕ:103(Ekim 1991), s.31.
TUNALIGøL, Cemali K.
: “Yugoslavya Türkleri ve Bugünkü KonumlarÕ”,
Yeni Türkiye, c.II, sayÕ:16(Temmuz-A÷ustos 1997),
s.1826-1828.
TURAN, Ömer
: “Bulgaristan’daki AzÕnlÕklarla ølgili Bir Proje ve
Rapor Üzerine”, Avrasya Etüdleri, sayÕ:2(Yaz
1995), s.79-93.
____________,
: “Bulgaristan Türklerinin Bugünkü Durumu”, Yeni
Türkiye, sayÕ:3(Mart-Nisan 1995), s. 294-301.
____________,
: “Bulgaristan’da Prenslik Döneminde Türklerin
Sosyal
ve
Siyasal
Kurumlaúma
ÇalÕúmalarÕ”,
Belleten, c.LXIV, sayÕ:239(Nisan 2000), s.89-100.
____________,
: “Geçmiúten Günümüze Bulgaristan Türkleri”, der.,
Erhan Türbedar, Balkan Türkleri Balkanlarda Türk
VarlÕ÷Õ, ASAM, Ankara, 2003, s.18-43.
____________,
: “Makedonya’da Türk VarlÕ÷Õ ve Kültürü”, Bilig,
sayÕ:3(Güz 1996), s.21-32.
____________,
: “Makedonya ve Bulgaristan’da ÇÕkan Türkçe Süreli
YayÕnlar”,
Sempozyumu,
Avrupa’da
Hollanda
Türkçe
Türk
Yaynlar
Akademisyenler
Birli÷i VakfÕ Yay, Amsterdam, 1996, s.39-57.
____________,
: “Makedonya’da Türkler”, Makedonya Sorunu
Dünden Bugüne, der., M. Murat Hatipo÷lu, ASAM,
Ankara, 2002.
169
TÜRBEDAR, Erhan
: “Tarihte De÷iúen Siyasi ve Sosyal Dengeler øçinde
Kosova Türkleri”, der., Erhan Türbedar, Balkan
Türkleri Balkanlarda Türk VarlÕ÷Õ, ASAM, Ankara,
2003, s.61-97.
TÜRKOöLU, Emir
: “Kosova ArnavutlarÕnÕn Milliyetçili÷i”, Balkan
Diplomasisi, der., Ömer E. Lütem-Birgül Demirtaú
Coúkun, ASAM, Ankara, 2001, s.103-130.
_______________,
: “Makedonya BÕçak SÕrtÕnda: BalkanlarÕn eski
model ülkesi
Yeni istikrarsÕzlÕk unsuru mu?”,
Makedonya Sorunu Dünden Bugüne, der., M. Murat
Hatipo÷lu, ASAM, Ankara, 2002, s.119-151.
ÜNAL, Hasan
: “Kosova Seçimleri ve Türkler”, Zaman (21
Temmuz 2000).
____________,
: “Balkanlar’da Son Askeri ve Siyasi Durum”, Yeni
Türkiye, sayÕ:3(Mart-Nisan 1995), s.272-281.
WAGSTAFF, J. M
: “Bulgaristan’Õn Türk Dili Konuúan HalklarÕ”,
Dünyada Türkler, ed., Margaret Bainbridge, çev., M.
HarmancÕ, Say Yay, østanbul, 1995, s.129-145.
YALÇIN, Nedim
: “Kosova Seçimlerinde Türkler KayÕt DÕúÕ”,
Zaman(21 Temmuz 2000).
YASEMø, Firoze
: “Bulgaristan’Õn Türk HalklarÕ”, Dünyada Türkler,
ed., Margaret Bainbridge, çev., M. HarmancÕ, Say
Yay, østanbul, 1995, s.55-65.
170
YAùIN, Gözde KÕlÕç
: “Yunanistan’Õn TanÕmadÕ÷Õ Seçilmiú Gümülcine
Müftüsü øbrahim ùerif: Türkiye Müdahil OlmalÕ”,
Yeni Bat Trakya, sayÕ:183(2004), s.49-54.
YILDIZ, Selahaddin
: “Bulgaristan Türkleri”, Bulgaristan’daki Müslüman
Türklerin DramÕ, ed., Abdürrahim Dede, Türkiye
Suudi Arabistan Dostluk ve Kültür Derne÷i, østanbul
ùubesi Yay, østanbul, 1985, s.49-55.
YÜCEL, Yaúar
: “Bulgaristan’daki Türk ve øslam AzÕnlÕ÷Õna BaskÕ”,
haz., Norveç Helsinki Komitesi, çev., Yaúar Yücel,
Belleten, c.LI, SayÕ 201’den AyrÕ BasÕm, TTK,
Ankara, 1988, s.1445-1467.
____________,
: “Balkanlar’da Türk Yerleúmesi ve SonuçlarÕ”,
Bulgaristan’da Türk VarlÕ÷Õ(Bildiriler, 7 Haziran
1985), TTK, Ankara, 1992, s.67-83.
YÜCELDEN, ùerafettin
: “Türk Göçmen ve Mülteci Dernekleri Federasyonu
ve Hürriyetini Kaybetmiú Türkler”, Türk Kültürü,
sayÕ:96(Ekim 1970), s.820-822.
c. Dierleri
: “Aga: Yunan Benden øntikam AldÕ”, Yeni Bat
Trakya, sayÕ:176(2003), s.10-15.
: “BatÕ Trakya DavasÕ Avrupa Parlamentosu’nda”,
Yeni Bat Trakya, sayÕ:1(Nisan 1983), s.16-17.
: “BatÕ Trakya’da Zulümler Devam Ediyor”, Yeni
Bat Trakya, sayÕ:94(Ocak 1991), s.15-18.
171
: “BatÕ Trakya’da Zulümler DurdurulmalÕdÕr”, Yeni
Bat Trakya, sayÕ:42(Eylül 1986), s.25-28.
:“BatÕ Trakya’da 30 Türk Köyü Haritadan Siliniyor”,
Yeni Bat Trakya, sayÕ:71(ùubat 1989), s.3-6.
: “BatÕ Trakya’da Türk Arazileri Gasp Ediliyor”,
Yeni Bat Trakya, sayÕ:108-109(Mart-Nisan 1992),
s.2.
: “BatÕ Trakya’da Türk AzÕnlÕ÷Õ Yoktur”, Yeni Bat
Trakya, sayÕ:60(Mart 1988), s.13.
: “BatÕ Trakya’da Kültür Etkinlikleri”, Yeni Bat
Trakya, s.177(2003), s.7-10.
: “BatÕ Trakya Türkleri øslam KonferansÕ’nda”, Bat
Trakya’nn
Sesi,
sayÕ:18-19-20(MayÕs-Haziran-
Temmuz 1990), s.8.
: “BatÕ Trakya Türklerinin Seçim Engeli”, Bat
Trakya’nn
Sesi,
sayÕ:21-22-23(A÷ustos-Eylül-
Ekim 1990), s.6.
: “BatÕ Trakya’nÕn Sesi Dr. SadÕk Ahmet’le
Selanik’te Görüútü.”, Bat Trakya’nn Sesi, sayÕ:78(AralÕk-ùubat 1988-1989), s.20.
: “BatÕ Trakya Türkü 22 Eylül Seçimlerinden Zaferle
ÇÕktÕ”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:140(Eylül-Ekim
1996), s.1-3.
172
: “BatÕ Trakya’da Büyük Geliúme: Dr. SadÕk Ahmet
Parti Kurdu” Yeni Bat Trakya, sayÕ:102(Eylül
1991), s.2-3.
: “BatÕ Trakya Seçimleri”, Yeni Bat Trakya,
sayÕ:27-28(Temmuz-A÷ustos 1985), s.10-14.
: “BatÕ Trakya’dan… Dostluk, Eúitlik ve BarÕú Partisi
KurultayÕ YapÕldÕ”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:110111(MayÕs-Haziran 1992), s.22.
: “BatÕ Trakya Türk Ö÷retmenler Birli÷i’nden
Yunanistan’a
Protesto”,
Yeni
Bat
Trakya,
sayÕ:58(Ocak 1988), s.2.
: “BatÕ Trakya’da Matem”, Yeni Bat Trakya, c.3,
sayÕ:27-28(Haziran-Temmuz 1983), s.3-5.
: “BatÕ Trakya’da Kültür Etkinlikleri”, Yeni Bat
Trakya, sayÕ:177(2003), s.7-10.
: “Bulgaristan Türklerinin Kimlik SavaúÕ”, Yeni Bat
Trakya, sayÕ:124(Ocak-ùubat 1994), s.27.
: “Davet
ve
Protesto”,
Yeni
Bat
Trakya,
sayÕ:60(Mart 1988), s.14.
: “Dr. SadÕk Ahmet: DÕú Türklere Sahip ÇÕkÕlsÕn”,
Bat Trakya’nn Sesi, sayÕ:37(AralÕk 1997), s.9.
: “Dr. SadÕk Ahmet ile Tele Röportaj”, Bat
Trakya’nn Sesi, sayÕ:16-17(Mart-Nisan 1990), s.13.
173
: “Gümülcine’de Ba÷ÕmsÕz Liste Kuruldu”, Bat
Trakya’nn Sesi, sayÕ:9(Mart-Nisan 1989), s.4-5.
: “Gümülcine’de Protesto Yürüyüúü”, Yeni Bat
Trakya, sayÕ:59(ùubat 1988), s.15-16.
: “ønsan HaklarÕ Grubu Helsinki Temsilcisi Eric
Siesby: Dr. SadÕk Ahmet’in DavasÕ, Söz Hürriyetinin
Yok Edilmesidir”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:84(Mart
1990), s.21.
: “øslam DünyasÕ BatÕ Trakya Türklerine Sahip
ÇÕkÕyor”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:75(Haziran 1989),
s.22-23.
: ”øskeçe Müftüsünden Protesto”, Yeni Bat Trakya,
sayÕ:59(ùubat 1988), s.18.
: “Kurtcebe Alptemuçin’in TBMM’deki Tarihi
KonuúmasÕ”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:99(Haziran
1991), s.23-24.
: “Makedonya Cumhuriyeti Yönetimi Türklere
Yönelik BaskÕ ve Zulüm Rejimi Uyguluyor”, Yeni
Bat Trakya, sayÕ:140(Eylül-Ekim 1996), s.15-18.
: “Pomak Türkleri Peloponez ve Epir’e Da÷ÕtÕlsÕn”,
Yeni Bat Trakya, sayÕ:81(AralÕk 1989), s.23.
: “Romanya’da Yaúayan Türkler Örgütleniyor”, Yeni
Bat Trakya, sayÕ:83(ùubat 1990) s.37.
174
: “Soru-Cevap Bölümü”, Dünü, Bugünü, Gelecei
le
Bat
Trakya
Türklüü,
haz.,
Mustafa
Kahramanyol, ATO-Türk OcaklarÕ Genel Merkezi,
Ankara, 2003, s.48-56.
: “TC. BaúbakanÕ BatÕ Trakya’da”, Bat Trakya
Türk Birlii Dernei Yayn Organ, sayÕ:2(2004),
s.3-9.
: “TRT’nin KulaklarÕ ÇÕnlasÕn”, Yeni Bat Trakya,
sayÕ:14(MayÕs-Haziran 1984), s.11.
: “Türk Dernekleri KapatÕldÕ”, Yeni Bat Trakya,
sayÕ:16(Temmuz 1984), s.23.
: “Vaaz ve ørúad Heyeti ÇalÕútÕ÷Õ Yerden ÇÕkarÕldÕ”,
Bat Trakya’nn Sesi, sayÕ:37( AralÕk 1991), s.6.
: “Yunan Maliyesi ve BatÕ Trakya Türkleri”, Yeni
Bat Trakya, sayÕ:19(Ekim 1984), s.39.
: “Yunanistan BatÕ Trakya Türklerinin HaklarÕnÕ
Çi÷niyor”, Bat Trakya’nn Sesi, sayÕ:37(AralÕk
1991), s.7.
: “Yunanistan’da Erken Seçimler ve BatÕ Trakya
Türkleri”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:25(Nisan 1985),
s.27-28.
: “YunanlÕlar Türklere KarúÕ ÖnyargÕlÕ”, Bat
Trakya’nn Sesi, sayÕ:16-17(Mart-Nisan 1990), s.16.
175
: “Zindandan Meclise, Dr. SadÕk Ahmet ve Ahmet
Faiko÷lu
Yunan
Parlamentosunda”,
Bat
Trakya’nn Sesi, sayÕ:16-17(Mart-Nisan 1990), s.49.
Balkan Sentezi(Balkan Türkleri DayanÕúma ve Kültür Derne÷i Genel Merkezi AylÕk
YayÕn OrganÕ), sayÕ:38(Mart 2006).
Bultürk(AylÕk Siyasi ve Aktüel Gazete), sayÕ:19(Mart 2006).
Zaman
http://www.btaytd.org.
http://www.haber7.com./heber.php?haber_id=159326
http://www.iskeceturkbirligi.com.
http:// www.saemk.org/belge-ayrinti. asp? bid=10&dil=tr.
http://www.secek.com.
http://www.zaman.com.tr/?bl=dishaberler&alt=&trh=20060725&hn=315637
http://www.byegm.gov.tr/YAYINLARIMIZ/AyinTarihi/Ayintarihi.htm
http:// www.tika.gov.tr/ Dosyalar/Romanya.doc
www.tdp.org.mk/Tarihce/Tarihce.htm
http://www.mihenk.gr/index.htm
ÖZGEÇM
12.06.1980 tarihinde Trabzon’un Arsin ilçesinde do÷du. ølk ö÷renimini Yavuz Selim
ølkokulu’nda, orta ve lise ö÷renimini ise Trabzon ømam Hatip Lisesi’nde tamamladÕ.
Lisans e÷itimine 1998 yÕlÕnda Karadeniz Teknik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi
Tarih Bölümü’nde baúladÕ ve 2002 yÕlÕnda lisans e÷itimini bitirdi. 2003’de KTÜ Sosyal
Bilimler Enstitüsü Tarih anabilim dalÕ yüksek lisans programÕna girdi. 2006 yÕlÕnda
yüksek lisansÕnÕ tamamlayan Recep Çelik’in yabancÕ dili øngilizcedir.
Download