KARADENZ TEKNK ÜNVERSTES * SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ TARH ANABLM DALI TARH ROGRAMI 20. YÜZYILDA BALKAN TÜRKLERNN SYASAL VE TOPLUMSAL ÖRGÜTLENMELER YÜKSEK LSANS TEZ RECEP ÇELK HAZRAN - 2006 TRABZON KARADENZ TEKNK ÜNVERSTES * SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ TARH ANABLM DALI TARH PROGRAMI 20. YÜZYILDA BALKAN TÜRKLERNN SYASAL VE TOPLUMSAL ÖRGÜTLENMELER RECEP ÇELK Karadeniz Teknik Üniversitesi - Sosyal Bilimler Enstitüsü'nce Bilim Uzman (Sosyal) Ünvan Verilmesi çin Kabul Edilen Tez'dir. Tezin Enstitüye Verildii Tarih : 09. 06. 2006 Tezin Sözlü Savunma Tarihi : 11. 08. 2006 Tezin Danman : Doç. Dr. Hikmet ÖKSÜZ Jüri Üyesi : Yrd. Doç. Dr. Mehmet OKUR Jüri Üyesi : Yrd. Doç. Dr. Çaatay OKUTAN Enstitü Müdürü : Prof. Dr. Osman PEHLVAN Haziran – 2006 TRABZON 0. SUNU 00. Önsöz Günümüz devletleri sÕnÕrlarÕ dÕúÕnda kalan soydaúlarÕyla ilgilenmeyi ihmal etmemektedir. Üç kÕtaya hakim olmuú bir devletin mirasçÕsÕ olan Türkiye’nin de baúka co÷rafyalarda çok sayÕda soydaúÕ bulunmaktadÕr. Bunlardan Balkanlar’da beú ülkede Türkler yo÷unlukla yaúamaktadÕr. Türkiye’nin tarihi ve kültürel ba÷larÕnÕn ve etkileúimin fevkalade sÕkÕ oldu÷u Balkanlar’da Türkler Romanya, Makedonya, Yunanistan, Bulgaristan ve Kosova’da yaúamaktadÕr. YaklaúÕk bir buçuk asÕrdÕr Balkanlar’dan sürmekte olan Türk göçü ve bunun sonucunda Türkiye’nin nüfusunun yaklaúÕk beúte birinin Balkan kökenli olmasÕ Balkanlar’daki Türk nüfusunu ziyadesiyle azaltmaktadÕr. Türkiye’nin güvenli÷i açÕsÕndan Balkanlar’da azalan Türk nüfus, Türkiye açÕsÕndan güvenlik sorunu oluúturmaktadÕr. Bu bakÕmdan Türklerin teúkilatlanmalarÕ hem kendileri açÕsÕndan hem de anavatan bildikleri Türkiye açÕsÕndan önem taúÕmaktadÕr. Özellikle azÕnlÕklarÕn, baúka milletlerin arasÕnda yok olup gitmemesi için uluslararasÕ hukukun kendilerine tanÕdÕ÷Õ haklarÕ bilmeleri ve bunlarÕn uygulanmasÕnda büyük gayret göstermeleri gerekmektedir. Konunun sÕnÕrlarÕ içersinde, yukarÕda sayÕlan beú ülke baúlÕ÷Õ altÕnda Türklerin 20. yy’da kurmuú oldu÷u teúkilatlar tespit edildi. Balkanlarla ilgili yazÕlmÕú bir çok kitap, birbirinin tekrarÕ sayÕlabilecek çok sayÕda makale, sempozyum ile paneller incelendi. Günümüze yakÕn, özellikle Balkan Türklerinin dernekleúme faaliyetlerindeki artÕú dolayÕsÕyla bu derneklerden tespit edilebilenler isim olarak zikredildi ve yayÕnlarÕ takip edilmeye çalÕúÕldÕ. ÇalÕúma sürem boyunca gösterdikleri ilgi, alaka ve hoúgörü dolayÕsÕyla danÕúman hocam sayÕn Doç. Dr. Hikmet ÖKSÜZ’e, anabilim dalÕ baúkanÕmÕz sayÕn Prof. Dr. M. Alaaddin YALÇINKAYA’ya, ve sayÕn Yrd. Doç. Dr. Necmettin ALKAN’a teúekkürü bir borç bilirim. Eserin yazÕmÕnÕn tamamÕnÕ üstlenen Erdem ÇELøK’e ve teknik detaylarla ilgilenen Ercan ÇELøK’e ayrÕca teúekkür ederim. Trabzon, Haziran 2006 Recep ÇELøK III 01. çindekiler Sayfa Nr. 0.SUNUù……………………………………………………………………………….….III 00. Önsöz……………………………………………………………….………….….....III 01. øçindekiler……………………………………………………………….…..………IV 02. Özet……………………………………………………………………….…….….VIII 03. Summary…………………………………………………………………………….IX 04. KÕsaltmalar Listesi…………………………………………………………………....X GøRøù…………………………………………………………………………………..…1-6 BRNC BÖLÜM 1. ROMANYA………………………………………………………………………..…7-23 10. Romanya Türklerinin Nüfusu…………………………………………………….....10 11. Romanya Türklerinin Hukuki Statüleri…………………………………………..…12 12. Romanya Türklerinin Siyasi Teúekkülleri.……………………………………….....13 13. Romanya’da Siyasi Partiler........................................................................................15 130. Romanya Demokratik Türk Birli÷i....................................................................15 131. Romanya Müslüman Tatar Türklerinin Demokratik Birli÷i..............................17 14. Romanya Türklerinin Dernekleri...............................................................................18 140. Dobruca Tamimi Maarif Cemiyeti.....................................................................19 141. Mecidiye Müslüman Semineri(SeminarÕ) MezunlarÕ Cemiyeti.........................19 142. Azaplar Maarif Cemiyeti....................................................................................19 143. Azaplar Tonguç Kültür Cemiyeti.......................................................................20 144. Tamim-i Maarif Cemiyeti..................................................................................20 145. MülazÕmevvel KazÕm Abdülhakim Kültür ve Spor Cemiyeti............................20 146. Seminar Talebe Cemiyeti...................................................................................21 IV 147. Üniversiteli Türk Talebe Cemiyeti...................................................................21 148. Di÷er Cemiyetler..............................................................................................21 KNC BÖLÜM 2. MAKEDONYA.........................................................................................................23-39 20. Makedonya Türklerinin Nüfusu...............................................................................27 21. Makedonya Türklerinin Hukuksal Durumu..............................................................30 22. Makedonya Türklerinin Siyasi Teúekkülleri............................................................32 23. Makedonya Siyasi Partiler........................................................................................33 230. Türk Demokratik Partisi...................................................................................33 24. Makedonya’da Dernekler.........................................................................................37 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM 3. YUNANøSTAN.........................................................................................................40-84 30. Yunanistan’Õn BatÕ Trakya PolitikasÕ ve AzÕnlÕklara BakÕú AçÕsÕ............................43 31. Türk Kelimesine Getirilen Yasaklar.........................................................................47 32. Türkiye’nin BatÕ Trakya PolitikasÕ...........................................................................48 33. BatÕ Trakya’da MüslümanlÕk ve Türklük.................................................................49 34. Yunanistan’Õn Türkiye ve Balkan PolitikasÕ.............................................................50 35. Yunanistan’Õn øç Dinamikleri...................................................................................51 36. Yunanistan Türklerinin Nüfusu................................................................................52 37. Yunanistan Türklerinin Hukuki Statüsü...................................................................54 370. AzÕnlÕk HaklarÕnÕ Garanti Eden UluslararasÕ Anlaúmalar................................55 38. Yunanistan Türklerinin Siyasi Teúekkülleri.............................................................58 380. Yüzde 3’lük Seçim BarajÕ.................................................................................61 381. Dr. SadÕk Ahmet...............................................................................................62 382. SadÕk Ahmet SonrasÕ BatÕ Trakya Türkü’nün Siyasi Durumu.........................66 39. Yunanistan’da Türk Siyasi Partileri.........................................................................67 390. Dostluk-Eúitlik ve BarÕú Partisi.........................................................................67 391. BarÕú Partisi.......................................................................................................70 310. Yunanistan’da Türk Dernekleri..............................................................................70 V 3100. øskeçe Türk Birli÷i..........................................................................................71 3101. Gümülcine Türk Gençler Birli÷i.....................................................................73 3102. BatÕ Trakya Türk Ö÷retmenler Birli÷i............................................................74 3103. Vaaz ve ørúad Heyeti.......................................................................................76 3104. BatÕ Trakya Türk AzÕnlÕ÷Õ DanÕúma Kurulu...................................................77 3105. øttihad-Õ øslam Cemiyeti..................................................................................79 3106. øntibah-Õ øslam Cemiyeti.................................................................................80 3107. BatÕ Trakya Medrese Mezunu Müslüman Muallimler Birli÷i........................80 3108. BatÕ Trakya AzÕnlÕ÷Õ Yüksek Tahsilliler Derne÷i...........................................81 3109. Gümülcine Yoksul Türk ÇocuklarÕna BakÕm Birli÷i......................................82 3110. Di÷er Dernekler...............................................................................................82 3111. Birliklerin KapatÕlmasÕ ve Buna Gelen Tepkiler............................................83 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM 4. BULGARøSTAN.....................................................................................................85-130 40. Asimilasyon KampanyasÕ.........................................................................................89 400. Türklerin BulgarlaútÕrÕlmak østenmesinin Nedenleri........................................89 401. Türklere Bulgar øsimlerin Verilmesi ve Bulgaristan’Õn Tutumu......................91 402. Asimilasyon Sürecinde Türkiye’nin Durumu...................................................93 403. Asimilasyon KampanyasÕna Gelen UluslararasÕ Tepkiler................................94 41. Bulgaristan’da Demokratik Dönem..........................................................................95 42. Bulgaristan Türklerinin Nüfusu...............................................................................98 43. Bulgaristan Türklerinin Hukuksal Durumu............................................................101 430. ønsan HaklarÕna øliúkin UluslararasÕ Belgeler.................................................103 44. Bulgaristan Türklerinin Siyasi Teúekkülleri...........................................................106 45. Bulgaristan’da Türk Siyasi Partileri........................................................................107 450. Hak ve Özgürlükler Hareketi..........................................................................107 4500. HÖH’ün Kuruluúu................................................................................108 4501. HÖH’ün Mücadele Verdi÷i Konular....................................................112 4502. HÖH’ün AyrÕlÕkçÕ Parti Oldu÷u øddialarÕ.............................................113 4503. 1997 Seçimleri ve HÖH........................................................................116 4504. DÕú Politikada HÖH..............................................................................116 VI 4505. 2001 Seçimleri ve HÖH........................................................................117 4506. Yerel Seçimlerde HÖH.........................................................................118 4507. 2005 Seçimleri ve HÖH........................................................................118 4508. BSP ve DGB’nin HÖH’e BakÕú AçÕsÕ..................................................119 451. Bulgaristan’da Di÷er Partiler..........................................................................120 4510. Türk Demokratik Partisi.......................................................................120 4511. Demokratik De÷iúimler Partisi.............................................................121 4512. Demokratik Adalet Partisi....................................................................122 46. Bulgaristan’da Türk Dernekleri..............................................................................123 460. Turan TeúkilatÕ................................................................................................123 461. Türk Ö÷retmenler Birli÷i................................................................................126 462. Dini øslam Müdafileri Cemiyeti......................................................................128 463. AltÕn Ordu.......................................................................................................128 464. Cemiyet-i Hayriye-i øslamiye.........................................................................128 465. Di÷er Dernekler..............................................................................................129 466. Bulgaristan’da Yeni Dönemde Kurulan Türk Dernekleri..............................129 4660. Türk Dil ve Kültür Derne÷i..................................................................129 BENC BÖLÜM 5. KOSOVA..............................................................................................................131-143 50. Kosova Türklerinin Nüfusu....................................................................................137 51. Kosova Türklerinin Hukuki Statüleri.....................................................................138 52. Kosova’da Türk Siyasi Partileri.............................................................................140 520. Türk Demokratik Birli÷i Partisi......................................................................140 521. Türk Halk Partisi.............................................................................................142 53. Kosova’da Türk Dernekleri....................................................................................142 530. Do÷ru Yol.......................................................................................................142 6. SONUÇ.................................................................................................................144-147 YARARLANILAN KAYNAKLAR.....................................................................148-175 ÖZGEÇMøù VII 02. Özet 20. yy’da Balkan Türklerinin siyasal teúkilatlanmalarÕnÕ inceleyen bu tezin öncelikli amacÕ, Türkiye’ye göç etmeyerek BalkanlarÕ yurt edinmiú olan Türklerin, varlÕklarÕnÕ sürdürebilmelerinde ne úekilde örgütlendiklerini tespit etmektir. Bu çerçevede Türklerin dernekleúme ve özellikle 1990 sonrasÕ partileúmeleri incelendi. Romanya, Makedonya, Yunanistan, Bulgaristan ve Kosova’da yaúayan Türklerin bulundu÷u bu ülkelerin siyasi yaúamÕ ve bunun Türkler üzerindeki etkileri ile hukuksal durumlarÕ, azÕnlÕk haklarÕ ve nüfus de÷iúimleri konuya paralel bir úekilde ele alÕndÕ. Balkan ülkeleri de 20. yy boyunca komünizm, totalitarizm, faúizm, krallÕk, cumhuriyet, demokrasi gibi bir çok yönetim úekline sahne oldu. Türkler de bu yönetimlerin kanunlarÕnÕ ve kurallarÕnÕ ö÷renip ona göre teúkilatlandÕlar. Ancak her yeni gelen sisteme ve yönetim biçimine ayak uydurmakta zorlandÕlar. Etkili teúkilatlanmalarÕnÕn yanÕnda pasif kuruluúlara da sahip oldular. Bunun yanÕnda kendi içlerinde de bir takÕm ikilikler, anlaúmazlÕklar ve görüú ayrÕlÕklarÕ yaúamalarÕ, Türklerin birlik ve beraberliklerinin önünde en büyük olumsuzluklarÕ oldu ve yaúadÕ÷Õ devletin iúine yaradÕ. Çünkü Balkan ülkeleri, içlerinde güçlü Türk kuruluúlarÕ olmasÕnÕ istememiúler ve buna da müsaade etmemiúlerdir. Balkan Türkleri özellikle Atatürk döneminden bu yana Türkiye’deki soydaúlarÕnÕn geliúimlerini yakÕndan takip etmiúler, onlardan geri kalmamak için mücadele vermiúlerdir. Bu mücadelede Türklerin aydÕn kesimi önemli rol oynanÕútÕr. Genelde köylü ve cahil olan Türk halkÕ, bu okumuú, kültürlü insanlarÕn sayesinde önünü görebilmiútir. Ancak bu kesimin zaman zaman yaúadÕ÷Õ fikir ayrÕlÕklarÕ(inkÕlapçÕ-muhafazakar gibi) Türklere fayda yerine zarar getirmiútir. Ça÷ÕmÕzdaki Türk kuruluúlarÕnda da aynÕ durum yine devam etmektedir. Türk teúkilatlarÕnÕn Türkiye ile yakÕn iliúkileri vardÕr. Türkiye de tarihi misyonu gere÷i Balkan Türkleriyle çok yakÕn olmasa da bir alaka içerisindedir. VIII 03. Summary The precedence aim of this thesis which researches political rationalizing of the Balkans Turks in 20th century is, determining the form of organization for obtaining of Turks who accepted the Balkans as motherland by not migrating to homeland Turkey. In this frame, association and allegiancing especially after 1990 of Turks has been investigated. The political life of the countries’ (Romania, Makedonia, Greece, Bulgaria and Kosovo) which Turks living in and the effects on Turks of this political life and legal positions, minority rights and popularity changes are investigated in paralel through the subject. The Balkans countries had been witnessed to the regimes like Communism, totalitarianism, fascism, kingdom, republic, democracy through 20th century. And The Turks rationalized after they had learned the rules of these governments. But they had been sweated to fall in step with these new systems and governments. They had had passive establishments near effective rationalizations. Moreover some dualities, disagreements and dissidences had been the biggest negation on their union and togetherness and this serves the countries they had been living. Because the Balkans’ countries certainly did not want powerful Turk establishments inside their countries and did not give tolerance already. The Balkans Turks followed up the development of consanguines in Turkey especially after Ataturk period and campaigned for not to fall behind of them. In this campaign the Turks’ intelligentsia acted an important role. The rube and ignorant Turk people foresighted by the help of these cultured people. But the disaccords of these people(revolutionary-rightist) sometimes brings disadvantages other than advantages. The same situation still continues in the Turk establishments in this century. Turk organizations has close relations with Turkey. IX 04. Ksaltmalar Listesi a.g.e. : adÕ geçen eser a.g.m. : adÕ geçen makale a.g.r. : adÕ geçen rapor bkz. : bakÕnÕz haz. : hazÕrlayan der. : derleyen çev. : çeviren ed. : editor Yay. : yayÕnlarÕ ASAM : Avrasya Stratejik AraútÕrma Merkezi SAEMK : Stratejik AraútÕrma Etütleri Milli Komitesi ATAM : Atatürk AraútÕrma Merkezi OBøV : Ortado÷u ve Balkan øncelemeleri VakfÕ ISAR : The International Society for Astrological Research(UluslararasÕ Astroloji AraútÕrmalarÕ Kurumu) X GR Balkanlar 550 yÕl OsmanlÕ hakimiyetinde kaldÕ. OsmanlÕ’nÕn gerileme ve çöküú dönemlerinde SÕrbistan 1829, Yunanistan 1830, Romanya 1878, Bosna-Hersek 1878, Bulgaristan 1878, Arnavutluk 1912, Makedonya 1913 tarihinde kaybedildi. Bu süreçte Türklerin Balkanlar’dan sürülme harekatÕ baúladÕ. 1878 OsmanlÕ-Rus savaúÕ sonrasÕ yüzbinlerce Türk Anadolu’ya göç etmek zorunda kaldÕ. Savaúlarda kÕlÕçtan geçirilen Türkler, savaú sonrasÕnda bulundu÷u ülkede çok zor úartlar altÕnda yaúamak zorunda kaldÕlar. Ya asimile olacaklardÕ ya da göç edeceklerdi. Türkler, daha ziyade göçü tercih etmiútir. Göçler, Türkiye Cumhuriyeti zamanÕnda da devam etti. Bulgaristan, Yugoslavya, Romanya ile yapÕlan göç anlaúmalarÕyla buralardaki Türk nüfus, Türkiye’ye gelmeye devam etti. Bunun yanÕnda serbest göçmen olarak da sürekli Müslüman ve Türk göçü devam etmiútir. Balkanlar’da çeúitli unsurlar arasÕnda barÕú ve uzlaúÕyÕ sa÷layan OsmanlÕ Devleti sonrasÕnda kurulan devletler, hakimiyetlerindeki tüm Müslüman unsurlarÕ Türk diye nitelediler ve bunlara tahammül gösteremediler. Balkanlar’da Türk yerleúmesinin dÕúÕnda Boúnaklar, Arnavutlar, Pomak-Torbeúler, bulunduklarÕ úartlar gere÷i MüslümanlaúmÕú toplumlardÕr. Türkiye’nin Türkler dÕúÕnda bu Müslüman unsurlar dolayÕsÕyla da Balkanlarla tarihi-kültürel ba÷larÕ güçlüdür. Günümüzde,Yunanistan’da 120 bin Makedonya’da 200 bin, Kosova’da 40-50 bin, Romanya’da 70-80 bin ve Bulgaristan’da 900 bin Türk nüfus yaúamaktadÕr. Türklerin do÷urgan bir millet olmalarÕ, bu sayÕlarÕnÕn azalmasÕnÕ engellemektedir. Ancak Türkler Balkanlar’Õn de÷iúen úartlarÕna ra÷men yine de son çare olarak Türkiye’ye göçü aklÕndan çÕkarmamaktadÕr. Örne÷in Bulgaristan’da demokrasi idaresi olmasÕna ra÷men kötü ekonomik koúullar Türkiye’ye göçün sürmesine neden olmaktadÕr. Balkan Türklerinin bir ço÷u Balkanlar’da bÕraktÕklarÕyla akrabalÕk ba÷larÕnÕ sürdürmektedir. øliúkilerin kopmamasÕ Türkiye’de bir çok, geldikleri yerin ismiyle anÕlan (örne÷in Makedonya Göçmenleri, Rumeli Türkleri) kültür ve yardÕmlaúma derneklerinin kurulmasÕnÕ sa÷lamÕútÕr. Bu derneklerle Balkan Türkleri, günümüz hukukunun 2 vazgeçilmez unsuru insan haklarÕ ve dolayÕsÕyla azÕnlÕk haklarÕnÕ tam anlamÕyla gerçekleútirebilmek amacÕyla yakÕn iúbirli÷i içersindedir. Türkiye’de teúkilatlanan Balkan Türkleri’nin akrabalarÕ, Balkanlar’da OsmanlÕ sonrasÕ teúkilatlandÕlar mÕ? TeúkilatlandÕysalar neden ve nasÕl teúkilatlandÕlar? Bu teúkilatlarÕn durumu nasÕldÕ? øúte bu sorulara cevap bulabilmek amacÕyla bu çalÕúma yapÕlmÕútÕr. Bu tezde azÕnlÕk konusu iúlendi÷inden azÕnlÕklarla ilgili “ulusal azÕnlÕk” ve “etnik azÕnlÕk” kavramlarÕnÕn tespitinin, tezin ana temasÕ olan Türk azÕnlÕ÷Õn konumunun belirlenmesi bakÕmÕndan yapÕlmasÕ gerekmektedir. Ulusal azÕnlÕk yani milliyet(National Minority), çok uluslu bir devletin içinde var olan, bir devletin dÕúÕndaki bir baúka devlete etnik olarak ba÷lÕ olan bir ulusal topluluktur. Etnik azÕnlÕk ise bulundu÷u devletin ve hakim ulusun bir parçasÕdÕr. Bu çerçevede inceleyece÷imiz Romanya, Makedonya, Yunanistan, Bulgaristan ve Kosova’daki Türk azÕnlÕ÷Õn konumlarÕnÕ tespit etmek gerekmektedir. Romanya’da 1990 sonrasÕ gelen demokrasi ve kabul edilen yeni Romen anayasasÕyla azÕnlÕklara dil, din, kültür ve etnik özelliklerini ifade etme ve koruma hakkÕyla, dilini, dinini ö÷renebilme, ana dilleriyle e÷itim yapabilme haklarÕ tanÕndÕ. Bununla birlikte Türkler de kendilerini Romanya devletinin birer vatandaúÕ olarak kabul etmektedirler. Benzer úekilde Makedonya’nÕn Yugoslavya’dan ba÷ÕmsÕzlÕ÷ÕnÕ kazanmasÕ ve demokrasi anlayÕúÕnÕ benimsemesiyle kabul etti÷i 1991 anayasasÕ, yurttaú hak ve özgürlükleri açÕsÕndan ve azÕnlÕk haklarÕ bakÕmÕndan liberal bir anayasa olma özelli÷i taúÕr. Ancak bu anayasaya Türkler ve Arnavutlar itiraz etmektedirler. øtirazlarÕn temelinde anayasanÕn, Makedon milletinin ulus devleti olarak kabul edilmesi gelmektedir. Burada Türklerin, ana devleti oldu÷undan dolayÕ Makedonya’nÕn asli unsuru sayÕlmamaktadÕr. Ancak Türkler, hukuksal olarak tüm vatandaúlÕk haklarÕna sahiptir. Türkler, Makedonya devletine fiilen ba÷lÕ sayÕlmaktadÕrlar, hukuken de÷il. Yunanistan Türklerinin haklarÕ ise Lozan anlaúmasÕ ile garanti altÕna alÕndÕ. Bundan sonra Türkiye ile Yunanistan arasÕnda 1926 Atina, 1930 Ankara, 1933 Ankara, 1951 Türk-Yunan Kültür ve 1968 Türk-Yunan Kültür Protokolü anlaúmalarÕ imzalanarak azÕnlÕk haklarÕ yine garanti altÕna alÕnmÕútÕr. UluslararasÕ insan haklarÕ anlaúmalarÕna da imza koyan Yunanistan, böylece azÕnlÕk haklarÕna saygÕ duymayÕ ve bunlarÕ uygulamayÕ da taahhüt etmiú oluyordu. 9 Haziran 1997 tarihinde kabul edilen 3 Yunan anayasasÕ da insan haklarÕna saygÕlÕ modern bir anayasa görünümündedir. Örne÷in bu anayasada “Yunanistan topraklarÕnda yaúayan herkes milliyet, Õrk veya dil, din ve siyasi inanç farkÕ gözetmeksizin hayat, úeref ve özgürlü÷ünün tam olarak korunmasÕ hakkÕna sahiptir.” Nitekim Türk azÕnlÕk da Türk kimli÷inden taviz vermeden kendisini Yunan vatandaúÕ kabul etmektedir. Ka÷Õt üzerinde gerek uluslararasÕ gerekse iç hukuk düzenlemelerini kabul etmiú olan Yunanistan, bunlarÕn uygulamasÕna sÕra gelince son derece zayÕf kalmakta, ba÷lÕ bulundu÷u AB’den tepki çekmektedir. Bulgaristan’da ise Bulgaristan Türklerinin statüsünü tespit eden en eski anlaúma Berlin AnlaúmasÕ’dÕr. Bulgaristan, 1908 yÕlÕna kadar OsmanlÕya ba÷lÕ, vergi veren bir devlet olarak kaldÕ. 19 Nisan 1909 østanbul Protokolü ile Bulgaristan’Õn ba÷ÕmsÕzlÕ÷Õ resmen tanÕndÕ. AynÕ tarihte Müslüman Türk cemaatin haklarÕ ve vakÕf mallarÕyla alakalÕ bir de ek sözleúme imzalandÕ. Bundan sonra Türk azÕnlÕ÷Õn hukukunu tespit eden anlaúmalar sÕrasÕyla 29 Eylül 1913’de østanbul BarÕú AnlaúmasÕ ve Ek Sözleúmesi, I. Dünya savaúÕnÕn bitiminde müttefiklerle Bulgaristan arasÕnda 27 KasÕm 1919’da Türk azÕnlÕ÷Õn statüsünü belirleyen Neuilly AnlaúmasÕ, Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra Türkiye ile Bulgaristan arasÕnda 18 Ekim 1925 tarihinde imzalanan Dostluk AnlaúmasÕ ve Türkiye’nin taraf olmadÕ÷Õ 10 ùubat 1947 tarihli Paris BarÕú AnlaúmasÕ’dÕr. I. Dünya savaúÕ sonrasÕ yapÕlan ikili ve çok taraflÕ anlaúmalar azÕnlÕklar ve azÕnlÕklarÕn korunmasÕyla ilgiliydi. II. Dünya savaúÕ sonrasÕ yapÕlan anlaúmalarda ise azÕnlÕklar yerine insan haklarÕ kavramÕ yaygÕnlÕk kazanmÕútÕr. Bu dönemde insan hak ve hürriyetlerine kasteden, onlarÕ yok etmek için baskÕ ve zulüm yapan ülkeleri engellemek ve anlaúmalarÕn yetersiz kaldÕ÷Õ yerlerde bu boúlu÷u doldurmak amacÕyla bir dizi uluslararasÕ sözleúme imzalanmÕútÕr. Bulgaristan bunlarÕn birço÷una taraftÕr. Bulgaristan Türkleri bu anlaúmalar çerçevesinde yaúamÕnÕ sürdürmek istemiú, ancak Bulgar komünist yönetimi buna imkan sa÷lamamÕútÕr. Ancak di÷er Do÷u Blo÷u ülkelerinde oldu÷u gibi Bulgaristan’a gelen demokrasi yönetimiyle Türkler de azÕnlÕk haklarÕna kavuúmuúturlar. Türklerin tek temsilcisi sayÕlabilecek Hak ve Özgürlük Hareketi önderli÷inde Bulgar siyasal yaúamÕna katÕlan Türklerin, ulusal azÕnlÕk ile etnik azÕnlÕk olma arasÕnda iyi bir denge kurmuú oldu÷u gözükmektedir. Son olarak Kosova Türklerinin durumuna baktÕ÷ÕmÕzda ise Yugoslavya, Kosova Özerk Bölgesi için ilk hukuki düzenlemeyi 1948’de “SÕrbistan Halk Cumhuriyetinde Kosova-Metohija Özerk Eyaleti’nin Tüzü÷ü” úeklinde yaptÕ. Tüzükte, Kosova milletlerinin hak eúitli÷i ile kendi dilinde konuúma hakkÕ oldu÷u belirtiliyordu. 1974 tarihli Kosova Sosyalist Özerk Bölgesi anayasasÕnda ise Türk azÕnlÕk tam anlamÕyla Kosova’nÕn di÷er halklarÕyla eúit statüde ve 4 kurucu unsuru kabul edildi ve Türkçe, di÷er dillerle birlikte hak eúitli÷ine kavuútu. Ancak Yugoslavya’da Slobodan Miloseviç’in iktidarÕ ele geçirmesiyle Kosova’nÕn özerk statüsüne son verildi. Kosova’nÕn %90’ÕnÕ oluúturan Arnavutlar ise bunun üzerine 1991’de ba÷ÕmsÕzlÕ÷ÕnÕ ilan etti. Kosova’da SÕrp ve Arnavut yönetiminden oluúan defacto, çift baúlÕ durum, 1999’daki Kosova savaúÕna dek sürdü. Bundan sonra BM öncülü÷ünde kurulan Kosova yönetiminin misyonu ise bölgede etnik gruplar arasÕnda hoú görüye dayalÕ çok uluslu, çok kültürlü, çok dinli bir toplum ve idare oluúturmak olmuútur. Ancak gelinen bu noktada bu amaçtan uzak olundu÷u görünmektedir. Kosova’nÕn nihai statüsünün ne olaca÷Õ ise belirsizli÷ini korumaktadÕr. Konunun ele alÕnmasÕnda Yunanistan kÕsmÕnda özellikle Türkiye’de yaúayan BatÕ Trakya Türklerinin öncülü÷ünde çÕkan “Yeni BatÕ Trakya Dergisi”, “BatÕ Trakya’nÕn Sesi” gibi BatÕ Trakya Türklerinin sorunlarÕnÕ incelemeyi, bunlara sorun çözüm getirmeyi amaç edinen dergiler incelendi. Ancak bunlarÕn tüm sayÕlarÕna ulaúmak mümkün olmadÕ. Zaman zaman hamasi düúünceler dile getirilmiú olsa da BatÕ Trakya Türk toplumunun içinden gelen kiúilerin çÕkardÕ÷Õ bu dergiler, Yunanistan kÕsmÕnda oldukça faydalÕ oldu. Bu yayÕnlarda baúta SadÕk Ahmet olmak üzere BatÕ Trakya Türklerinin temsil sorunu ayrÕntÕlÕ bir úekilde iúlenmektedir. Yine baúta müftülük sorunu olmak üzere Türk azÕnlÕ÷Õn maruz kaldÕ÷Õ insan haklarÕ ihlalleri ele alÕnmaktadÕr. Bunun yanÕnda BatÕ Trakya ileri gelenlerinin, “UluslararasÕ BatÕ Trakya Paneli”, “Dünü-Bugünü-Gelece÷i ile BatÕ Trakya Türklü÷ü” gibi sempozyumlarla genel durum de÷erlendirmeleri konunun özüne vakÕf olmada yararlÕ oldu. Çeúitli dergi ve makaleler de yine aynÕ tespitleri yaparak katkÕda bulunmaktadÕr. Ancak bunlar tez konusunun özünden uzak çalÕúmalardÕr. “BatÕ Trakya DayanÕúma Derne÷inden Tarihe Bir Not” isimli eser, BatÕ Trakya’da Türk kuruluúlarÕnÕ toplu halde vermesi bakÕmÕndan oldukça yararlÕ oldu. Bulgaristan konusunda Bilal ùimúir’in Bulgar siyasal yaúamÕnÕ, Türk göçlerini ve derneklerini incelemesi, Nurcan Özgür’ün “Etnik SorunlarÕn Çözümünde Hak ve Özgürlükler Hareketi” adlÕ eserini Bulgar kaynaklarÕna göre ele almasÕ, Bulgaristan Türk siyasi yaúamanÕn incelenmesinde önemli katkÕda bulundu. Ömer Turan’Õn Balkanlar üzerine kaleme aldÕ÷Õ makaleleri, Balkan Türklerinin siyasal, sosyal, kültürel durumlarÕnÕ genel olarak incelemektedir. Alexandre Popoviç’in “Balkanlar’da øslam” eseri tüm Balkan ülkelerinde MüslümanlarÕn siyasi teúekküllerini, derneklerini, dini durumlarÕnÕ ve Balkan milletleri arasÕndaki ve bunlarÕn bulundu÷u devletle olan iliúkilerini tespit etmesi, M. Türker Acaro÷lu’nun 5 “Bulgaristan Türkleri Üzerine AraútÕrmalar”, Osman Keskio÷lu’nun “Bulgaristan’da Türkler” isimli eserleri ile Hüseyin Memiúo÷lu’nun Bulgaristan Türk azÕnlÕ÷Õ üzerine araútÕrmalarÕ Bulgaristan bölümünün yazÕlmasÕnda faydalÕ oldu. Avrasya Stratejik AraútÕrma Merkezi ile Stratejik AraútÕrma ve Etüdler Milli Komitesi’nin yayÕnladÕ÷Õ eserler ve bunlardaki makaleler, tüm Balkan ülkelerini kapsayÕcÕ mahiyette araútÕrma eserleridir. Ancak Türklerin teúkilat yapÕlarÕndan ayrÕntÕlÕ olarak bahsetmemektedirler. Bulgaristan ve Yunanistan bahsinde “AyÕn Tarihi” de taranarak konuyla alakalÕ bölümler içersinde de÷erlendirildi. AyÕn Tarihi, olaylarÕn tespitinde faydalÕ bir arúiv kayna÷Õ oldu. BaskÕn Oran’Õn “Türk-Yunan iliúkilerinde BatÕ Trakya Sorunu” kitabÕ yayÕnlandÕ÷Õ tarih itibariyle BatÕ Trakya sorununun ortaya çÕkÕúÕnÕ ve nedenlerini aydÕnlatmakta, Türk dernekleriyle ilgili bilgiler vermektedir. Ali Aksu’nun “Romanya Müslüman Türklerinin Dünü Bugünü” ile Müstecip Ülküsal’lÕn “Dobruca ve Türkler” adlÕ eserleri Romanya Türklerinin dernek ve partileúme hareketlerinden bahsetmektedirler. Makedonya ve Kosova ile ilgili makaleler, bu iki bölge çÕkÕúlÕ insanlarÕn durum tespiti yapmasÕyla alakalÕdÕr. Dernek ve partilerin isimleri verilmekte, kÕsa açÕklamalar yapÕlmaktadÕr. “Balkanlarda Türk Kültürünün Dünü Bugünü YarÕnÕ UluslararasÕ Sempozyumu” yine toplu halde Balkan Türklerinin durumlarÕnÕ anlatmaktadÕr. AyrÕca Kemal H. Karpat’Õn “Balkanlar’da OsmanlÕ MirasÕ ve Ulusçuluk” adlÕ eseri, Balkan milletlerinin geçmiú ve günümüz yaúantÕlarÕ arasÕnda ba÷ kuran ve Balkan milletlerinin oluúumu üzerinde OsmanlÕ etkisini araútÕrmasÕ bakÕmÕndan, Georges Castellan’Õn “Balkanlar’Õn Tarihi” adlÕ eseri yine Balkan milletleri üzerinde OsmanlÕ etkisini ve bunlarÕn 20. yy’daki çatÕúmalarÕnÕ konu edinen kitaplar olarak ayrÕca zikr edilmesi gerekenlerdendir. Bu tezin ulaúmak istedi÷i amaç, 20. yy’da Balkanlar’da yaúayan Türklerin siyasi yönden nasÕl teúkilatlandÕklarÕ, bu teúkilatlarÕn isimleri ve olabildi÷ince bunlarla alakalÕ bilgiler vererek bu Türk teúkilatlarÕnÕ toplu halde sunmaktÕr. 6 Tezin ele alÕnÕúÕnda beú Balkan ülkesi incelendi. Esasen bu beú ülkede Türk nüfus yo÷unlukla yaúamaktadÕr. Tezin konusu, Balkan Türklerinin siyasal teúkilatlanmalarÕ olsa da konuya bir giriú yapabilmek açÕsÕndan her ülkede Türklerin 19. yy’lÕn sonu ile 20. yy boyunca genel durumlarÕyla ilgili bilgiler verildi. ArdÕndan Türklerin nüfus yapÕlarÕ incelendi. Nerede, ne kadar Türk nüfusun yaúadÕ÷Õ ve bunun zaman içindeki de÷iúiminin nasÕl oldu÷u tespit edildi. Daha sonra azÕnlÕk konumunda kalmÕú olan Türklerin hukuksal durumu hangi anlaúmalarla garanti edildi?, azÕnlÕk haklarÕ nelerdir?, bunlar tespit edildi. Son olarak Balkan Türklerinin, yaúadÕ÷Õ ülkede siyasi yaúama katÕlÕmÕ ne ölçüdedir?, hangi parti ve dernekleri kurmuútur?, mücadele yöntemleri nelerdir?, tüm bunlar incelenmiútir. Bu eser, bu yönde yapÕlacak çalÕúmalara yol gösterdi÷i ve katkÕ sa÷ladÕ÷Õ ölçüde amacÕna ulaúmÕú sayÕlacaktÕr. BRNC BÖLÜM 1. ROMANYA 19.yüzyÕlÕn sonunda Romanya’nÕn OsmanlÕ hakimiyetinden çÕktÕktan sonra burada 1 kalan evladÕ fatihhanÕn durumlarÕ hakkÕnda elde hemen hemen hiçbir bilgi yoktur. 20. yy’lÕn baúÕndan kominizm dönemine kadarki durum da ise, Müslüman Tatar-Türk nüfusunun Türkiye’ye göçleri ve boúattÕklarÕ yerleri Rumen ahalinin doldurmasÕ ve daha da önemlisi Tatar-Türk ahalinin geleneksel yapÕsÕnÕn da bozulmasÕnÕ sayabiliriz. Bu göçler mütemadiyen devam etti.2 Yine bu dönemde Müslüman ahalinin sosyo-kültürel bakÕmÕndan geri oldu÷u görülür. Bu durumda, ilme önem verilmemesi, siyasi, sosyal kurumlardan yoksun olunmasÕ, hurafelerle yo÷ruúan din adamlarÕnÕn etkisinde kalÕnmasÕ etkili oldu.3 KrallÕk rejimi zamanÕnda Türklerle Rumen hükümeti dostça iliúkiler içinde oldu. Hükümet, Türklere ola÷anüstü güven besledi. Türkler ve Tatarlar kendi öz dillerinde serbestçe okuyup yazdÕlar ve Rumenlerle iç içe yaúadÕlar. Bu dönemde Türk azÕnlÕk, kendi gazete, dergi ve basÕn evlerine sahip oldular. 4 Romanya’da II. Dünya SavaúÕ sonrasÕ Sovyet etki alanÕna giren ülkelerden biri oldu. Romanya’da kominizim dönemi sürekli Rusya endeksli de sürmedi. Bu süreci Stalince dönem(1945-60), Stalin aleyhtarÕ dönem (1960-64), özerk ve ba÷ÕmsÕzlaúma dönemi (1965-70) ve son olarak Çavuúesku dönemi (1970-89) diye ayÕrabiliriz.5 Yeni rejim, Rumen milletinin yanÕnda ülkedeki azÕnlÕklarÕn da durumu yakÕndan takip etti. Hükümetle azÕnlÕklar arasÕnda dayanÕúmayÕ ve birli÷i sa÷lamak için hükümet ve azÕnlÕklar bakanÕ, 1 Ali Aksu, Romanya Türklerinin Dünü-Bugünü, Türk øú AdamlarÕ Derne÷i Yay, Köstence, 2003, s.150. Aleksandre Popoviç, Balkanlarda øslam, çev., Komisyon, ønsan Yay, østanbul, 1995, s.154. 3 Aksu, a.g.e., s.150-151. 4 Müstecip Ülküsal, Dobruca ve Türkler, Türk Kültürünü AraútÕrma Enstitüsü Yay, Ankara, 1966, s.172. 5 Popoviç, a.g.e., s.155-156. 2 8 azÕnlÕklar temsilcileriyle karúÕlÕklÕ istiúare ederek ve isteklerini dinleyerek bunlarÕn kabul edilece÷ini taahhüt ettiler ve hükümetle azÕnlÕklar arasÕnda bir anlaúma imzaladÕlar. Bundan sonra Türk temsilcileri de Rumen hükümetinin gösterdi÷i bu yakÕnlÕ÷a ve teveccühe karúÕ yeni rejime güven ve sadakat beslediklerini bildirdiler. AyrÕca Türk azÕnlÕk, ülkenin tek siyasal temsiliyetini uhdesinde bulunduran F.R.N’ye kaydolarak devlet ve millet için çalÕúacaklarÕnÕ bildirdiler. 6 Komünist rejimin ruhuna iúlemiú, özünde olan baskÕcÕ, özgürlükleri kÕsÕtlayÕcÕ anlayÕúÕ elbette ki Müslüman Türk azÕnlÕ÷Õ da rahat bÕrakamayacaktÕ. Türk ve Tatar okullarÕ kapatÕldÕ. Önemli bir e÷itim kurumu olan Mecidiye Müslüman SeminarÕ’nin faaliyetine son verildi ve Türkçe yayÕm yasaklandÕ. Bunun yanÕnda Müslümanlara yapÕlan bu haksÕz uygulamalar øslam dünyasÕnÕn tepkisini çeker endiúesiyle bir dizi önlemler alÕndÕ. Bükreú’te 1976’da “Muslims in Romania, Past and Present” adlÕ propaganda kitabÕ ve “øslam” adlÕ bir Müslüman dergisi yayÕnlandÕ.7 Komünist sistem, etnik azÕnlÕklarÕ kolayca yutabilmek için milletleri kabilelere, boylara parçalar, aralarÕndaki duygu ve düúünce birli÷ini yok eder. Nitekim aynÕ kökenden gelen yalnÕz boy isimleri farklÕ Türk ve Tatar topluluklarÕnÕ da Romanya komünizmi bölmüú, aralarÕnda ikililik çÕkarmÕútÕr.8 Romanya’daki KÕrÕm asÕllÕ Türkleri ve Anadolu asÕllÕ Türkleri bu úekilde birbirinden ayÕrarak iki toplum arasÕnda günümüze de÷in sürecek olan ayrÕlÕk tohumlarÕnÕ ekmiútir. YukarÕda belirtti÷imiz komünizm dönemindeki sorunlara ra÷men Türk-Romen dostlu÷undan bahsetmek kayda de÷erdir. Romen-Türk dostlu÷u tarihidir. Temelleri uzun bir geçmiúe dayanÕr. Müslüman-Türk azÕnlÕk yaúadÕ÷Õ ülkenin birlik ve beraberli÷ine her zaman sadÕk oldu ve bu sadakat ve uyumluluk Türkiye-Romanya dostlu÷unda köprü vazifesi gördü. Bu sebepledir ki di÷er Balkan ülkelerinde görülen Türk düúmanlÕ÷Õ 9 Romanya’da yoktur. 6 Ülküsal, a.g.e., s.172-173. Popoviç, a.g.e., s.157. 8 Ülküsal, a.g.e., s.232. 9 Osman Horata , “Romanya Türkleri”, Yeni Türkiye, c.II, sayÕ:16(Temmuz- A÷ustos 1997), s.1865. 19. yy da Macar, Leh ve Rus yayÕlmacÕlÕ÷Õ karúÕsÕnda OsmanlÕlarla anlaúan Romenler, bu sayede Slavlar arasÕnda Latin adasÕ olarak kalabildiklerini söylerler. Horata, a.g.m., s.1865. 7 9 Müslüman Türk azÕnlÕ÷Õn di÷er azÕnlÕklardan Macarlar, Bulgarlar, Ruslar gibi irredentist amaçlarÕ olmamÕútÕr. Bu yön, Romenlerce Türklerin sevilip sayÕlmalarÕnÕ sa÷layan önemli bir unsur oldu.10 Komünizm döneminde yine Türk kültür ve spor dernekleri ortadan kaldÕrÕldÕ. Yerlerine piyoner, komsomol, komünist gençlik teúkilatlarÕ kuruldu. Bu teúkilatlarda Türklerin milli, dini hisleri yok edilmekteydi. Zengin fakir ayrÕmÕ yapÕlmakta, sÕnÕf farklÕlÕklarÕ vurgulanmaktaydÕ. Bu da Müslüman Türkleri manen çöküntüye u÷ratmaktaydÕ.11 1940’da Romen hükümetinin azÕnlÕklar bakanÕ, Türklerin Romen halkÕ arasÕnda son derece uyumlu bir yaúantÕ sürdürdü÷ünü, Türklerin sanki toz olup uçtu÷unu söyleyerek vurgulamÕútÕr. 12 29 AralÕk 1989’ da Romanya’ da gerçekleúen ihtilalden sonra demokrasiye geçildi. Roman-Türk dostlu÷u eskiden oldu÷u gibi bu dönemde de devam etti. Romanya’daki azÕnlÕklardan kendi teúkilatlarÕnÕ kuran ilk topluluk Türkler oldu. Sosyalist rejim yÕkÕldÕktan sonra bu ülkeyi ziyaret eden ikinci cumhurbaúkanÕ Eylül 1991’de Turgut Özal oldu ve bir de Türkiye ile Romanya arasÕnda Dostluk ve øúbirli÷i anlaúmasÕ imzalandÕ. Türkiye, Romanya’nÕn Nato’ya üyeli÷ine de destek verdi. Bu unsurlar RomenTürk dostlu÷unun geliúmesine yine katkÕ da bulunan etkenler oldu. 13 Romen Kültür BakanlÕ÷Õ’nÕn katkÕlarÕyla Türk kültürü geliúimini sürdürmektedir. Bugün Türk azÕnlÕ÷Õn iki gazetesi çÕkmaktadÕr. Bunlar, “Romanya Türkleri Demokratik Birli÷i”nin çÕkardÕ÷Õ Hakses ve “Romanya Tatar-Türk MüslümanlarÕ Demokratik Birli÷i”nin çÕkardÕ÷Õ Karadeniz gazeteleridir. Romanya’da “Atatürk Gençler TeúkilatÕ” da “Genç Nesil” adlÕ bir gazete çÕkarmaktadÕr. Ticaret hacmi bakÕmÕndan da Romen-Türk iliúkileri ileri düzeydedir. Ocak 2003 yÕlÕ itibariyle Romanya’da toplam sermayesi 227 milyon dolara ulaúan 8025 tescilli Türk firmasÕ bulunmaktadÕr. Romanya’dan yapÕlan do÷rudan yabancÕ yatÕrÕmlar içinde Türkiye 10. sÕrada, firma sayÕsÕ bakÕmÕndan ise 4. 10 Ülküsal, a.g.e., s.179. a.g.e., s.238. 12 a.g.e., s.179. Romen kültür adamÕ ve hükümdarÕ Dimitri Cantemir’ in Türkler hakkÕnda “Eúsiz misafirperverlikleri dünya milletlerine örnek teúkil etmektedir” diyerek, Türklere ne kadar önem verdiklerini ortaya koymuútur. 13 Necdet B. SivaslÕ, “ Romanya’da Türk AzÕnlÕ÷Õ Özgürce YaúÕyor”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:147(Ocakùubat 1998), s.48; ølhan Uzgel, “Balkanlarla øliúkiler”, Türk DÕú PolitikasÕ(1980-2001), ed., BaskÕn Oran, c.II, øletiúim Yay, østanbul, 2001, s.507. 11 10 sÕrada yer almaktadÕr. Türk øú Birli÷i ve KalkÕnma ødaresi BaúkanlÕ÷Õ’nÕn geniú ölçüde Romanya’da faaliyetleri mevcuttur.14 10. Romanya Türklerinin Nüfusu 1877-78 OsmanlÕ Rus Harbi 19. yy’lÕn sonunda Balkanlar’dan Anadolu’ya kitleler halinde göçün baúlangÕcÕ, bir dönüm noktasÕ oldu. 15 Dobruca bölgesinin ahalisi, 19.yy’lÕn sonu 20. yy’lÕn baúÕ ezici bir ço÷unlukla Tatarlardan ve Türklerden oluúmaktaydÕ. Tatarlar 25-30 bin civarÕnda, Türkler ise 20-25 bin civarÕndaydÕlar. Ço÷u yoksuldu ve genelde kÕrsal kesimde oturuyorlardÕ(TatarlarÕn 10’da 9’u Türklerin ise 3’te 2’si). Çok az bir kÕsmÕnÕ oluúturan entelektüel kesim ise kentlerde yaúÕyordu. Balkan savaúlarÕnÕn sonunda Güney Dobruca’yÕ Bulgaristan, Romanya’ya bÕraktÕ. Buradaki Türk nüfusun Bulgar istatistiklerine göre sayÕsÕ ise 1910 yÕlÕ itibariyle 117.622’dir. Dobruca ve çevresinin nüfusunun(1919 ile 16 1940 arasÕnda Bulgaristan’Õn hakimiyetindedir) tam sayÕsÕ bilinmemekle birlikte %80’i Türk %20si Tatar olmak üzere 200 binden biraz aúa÷ÕdÕr. Al. P. Arbore, 1928 Temmuzundaki resmi sayÕm sonuçlarÕna göre Dobruca’da toplam 756.047 kiúinin 171.298’nin Müslüman Türk-Tatarlardan oluútu÷unu söylemektedir. 17 Dobruca’nÕn 1956, 1966 ve 1977 yÕllarÕndaki nüfusuna baktÕ÷ÕmÕzda ise; 1956’da Türkler 14.329, Tatarlar 20.469, 1966’da Türkler18.040, Tatarlar 22.151, 1977’de ise Türkler 23.303, Tatarlar 23.107’dir. Bu rakamlara göre TürkTatar toplam nüfusu 50 bini ancak zorlamaktadÕr. Türk-Tatar ayrÕmÕ yapÕlmakla birlikte 18 pek çok Tatar aydÕnÕnÕn kendisini Türk olarak gösterdi÷ini belirtmek gerekir. 14 Horata, a.g.m., s.159; (http:// www.tika.gov.tr/ Dosyalar/Romanya.doc) Büyük nüfus hareketleri 93 Harbi sonrasÕ yaúandÕ÷Õ için Balkan Türklerinin nüfuslarÕ genelde bu tarihten sonrasÕ esas alÕnarak tespit edilmeye çalÕúÕldÕ. 16 Popoviç, a.g.e., s.126-129; Bilal ùimúir, Bulgaristan Türkleri, Bilgi Yay, Ankara, 1986, s.51-52. Ancak verilen sayÕlar arasÕnda tutarsÕzlÕk var. Popoviç, tüm Dobruca’da 55-60 bin nüfustan bahsederken ùimúir sadece güneyinde 100 bin’in üzerinde bir rakamdan söz ediyor. 17 Popoviç, a.g.e., s.144. Horata 1920’lerde Dobruca’da 250 bin civarÕnda bir nüfustan bahsetmektedir. Horata, a.g.m., s.1862; Romanya’daki Tatar Türkleri kendilerini Tat, Keriç-Çongar ve Nogay olmak üzere üçe ayÕrmaktadÕr. Osman Horata, “Kuzey ve BatÕ Türklü÷ünün Kesiúme NoktasÕnda Küçük Bir Türk Toplulu÷u: Romanya Türkleri”, der., Erhan Türbedar, Balkan Türkleri Balkanlarda Türk VarlÕ÷Õ, ASAM, Ankara, 2003, s.157. 18 Horata, a.g.m., s.156. 15 11 Müslüman Türk-Tatar nüfus ço÷unlukla Dobruca bölgesi baúta olmak üzere Köstence, Tulça, Braila, Galati ve baúkent Bükreú’te sakindir. 1992 nüfus sayÕmlarÕna göre Romanya’da 54.582 Türk-Tatar nüfus yaúamaktadÕr. BunlarÕn 29.533’ü Anadolu Türkü, 27.649’u Tatar Türküdür. Bu sayÕ oran olarak da Romanya nüfusunun % 0,2’sine tekabül etmektedir.19 2002 yÕl nüfus sayÕmÕnda Türk Birli÷i baúkanÕ øbrahim Nureddin ile yapÕlan görüúmede resmi kayÕtlara göre 32.956 Türk ve 24.157 Tatar Türkü olmak üzere toplam 57.113 Müslüman Türk-Tatar nüfus Romanya’da yaúamaktadÕr. Ancak Birlik temsilcilikleri rakamlarÕn gerçe÷i yansÕtmadÕ÷ÕnÕ, nüfusun en az 80 bin civarÕnda oldu÷unu belirtmektedirler.20 Bu verilen resmi ve gayri resmi rakamlardaki tutarsÕzlÕk úundan kaynaklanmaktadÕr. Nüfus sayÕmÕna katÕlan görevliler Romenlerle evlenen ailelere gidememektedirler. Türklerle Romenlerin evlilikleri sonucu Türk nüfus asimile olmaktadÕr. Anne veya babasÕ Romen olan binlerce kiúi vardÕr.21 Romanya’ya giriú bölümünde yapay bir Tatar-Türk ayrÕmÕndan bahsedilmiúti. Ancak iki toplulu÷un Türk veya Tatar olmalarÕ kendileri için çok fazla bir úey ifade etmemektedir. Soruldu÷unda Türk veya Tatar demekten ziyade Müslüman’Õm diye cevap verilmektedirler. Ancak úimdiki nesil kültürel de÷erlerini koruyup kollama bakÕmÕndan önceki nesillere nazaran oldukça zayÕf kalmaktadÕr. Dil, din, örf ve adetleriyle ba÷larÕ neredeyse kopma noktasÕndadÕr.22 19 Bilgehan, A. Gökda÷, “Balkan Türklü÷ünün Dil ve E÷itim SorunlarÕ”, der., Erhan Türbedar, Balkan Türkleri Balkanlarda Türk VarlÕ÷Õ, ASAM, Ankara, 2003, s.292; (http://www.tika.gov.tr/Dosylar/Romanya.doc.) Ancak soydaú kaynaklarÕ bu nüfusun 90 bin dolayÕnda oldu÷unu belirtmektedir. Baúka bir kaynakta bu sayÕnÕn 70 bin civarÕnda oldu÷u söyleniyor. Altay Kerim, ”Son yÕllarda Romanya’da Neúredilen Gazete, Dergi ve Kitaplar”, Avrupa’da Türkçe Yaynlar Sempozyumu, Hollanda Türk Akademisyenler Birli÷i VakfÕ Yay, Amsterdam, 1999, s.63; Tahsin Cemil, “Romen Türk Dostlu÷unun Tarihi Temelleri”, Yeni Türkiye, sayÕ:3(Mart-Nisan-1995), s.305; Yine baúka bir kaynakta bu nüfus 100 bin civarÕnda gösterilmektedir. Altay Kerim, “Romanya Türklerinin Oluúumu”, Balkanlarda Türk Kültürünün Dünü-Bugünü-Yarn Uluslar aras Sempozyumu (26-28 Ekim 2001), Bursa, 2002, s.167. 20 Aksu, a.g.e., s.27. 21 Horata, “Romanya Türkleri”, s.1860. 22 a.g.m., s.1863. AyrÕca Romen kültürünün Türk kültürünü asimile etmesi hakkÕnda bkz., Aksu, a.g.e., s.161-175. 12 11. Romanya Türklerinin Hukuki Statüleri 1878 Berlin anlaúmasÕyla Dobruca topraklarÕnÕn kuzeyi Romanya’ya güneyi Bulgaristan’a verildi. Balkan savaúlarÕnÕn sonunda imzalanan Bükreú anlaúmasÕyla da Güney Dobruca Romanya’ya geçti. Ancak II. Dünya SavaúÕ yÕllarÕnda Almanya’nÕn iste÷i ile imzalanan Craiova AnlaúmasÕyla Güney Dobruca tekrar Bulgaristan’a geçti. Savaú sonunda ise Dobruca topraklarÕ yeniden Bulgaristan ile Romanya arasÕnda paylaúÕldÕ. Bu süreç içerisinde binlerce Müslüman Türk nüfus da Anadolu’ya göç etti. øki dünya savaúÕ arasÕ dönemde de Türkiye’de büyük de÷iúiklikler oldu. OsmanlÕ topraklarÕ üzerinde yeni bir devlet, Türkiye Cumhuriyeti do÷du. Atatürk, Türkiye’de nüfus bakÕmÕndan homojen bir toplum oluúturmak istiyordu. Bu bakÕmdan Balkanlar’dan Anadolu’ya Türk göçlerine ses çÕkarmamÕútÕr. Romen yetkililer de; “Göçler Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün arzusu ile olmutur. O, Romanya’daki Türk ve Tatar topluluunun Anadolu’ya yerlemesini istemi, Romanya yöneticileri onun arzusuna uyarak göçlere müsaade etmilerdir. Bunu yaparken Romen idarecileri insanlar göçe zorlamam, onlarn isteklerine brakmtr.” Nihayetinde 1936’da Romanya ile Türkiye arasÕnda göç anlaúmasÕ imzalanmÕútÕr.23 Romanya toplumunun üçte birine yakÕn bir nüfusunu azÕnlÕklar oluúturur. Romanya azÕnlÕk kanununa göre azÕnlÕklar, anadilinde konuúmak, okuyup yazmak, yayÕn yapmak, dernekler, cemiyetler kurmak, serbestçe dinini yaúamak, ço÷unlu÷a sahip olduklarÕ yerlerde idari mekanizmada nüfuslarÕ oranÕnda yönetime katÕlmak, anadillerinde e÷itimö÷retim ve okul açma hakkÕna, devletin güvenli÷ini tehlikeye düúürmeyecek úekilde sahip olmuútur.24 Komünist dönemde ise durum tersine döndü ve bir takÕm haklardan Müslüman Türk azÕnlÕk mahrum edilmeye baúlandÕ. Komünist yönetim, Türk-Tatar azÕnlÕk arasÕna ayrÕlÕk tohumlarÕ ekmeye baúladÕ. Rusya’nÕn tabiyetinde ki di÷er milletleri yaptÕ÷Õ gibi Romanya da azÕnlÕ÷Õ Anadolu Türkleri, Tatar Türkleri diye böldü. TatarlarÕ ise Tat, Keriç Çongar ve 23 24 Aksu, a.g.e., s.18-22. Ülküsal, a.g.e., s.180. 13 Nogay olmak üzere ayrÕ ayrÕ kabilelere ayÕrdÕ. Özellikle bu dönemde azÕnlÕk, basÕn-yayÕn ve okullarÕndan yoksun bÕrakÕldÕ.25 1990 sonrasÕ Çavuúesku iktidarÕnÕn yÕkÕlmasÕndan sonra ise ülkeye demokrasi geldi. Bunda , ülkede önemli bir nüfusa sahip olan ve geniú ayrÕcalÕklar isteyen MacarlarÕn da büyük etkisi oldu. Kabul edilen yeni Romen anayasasÕnÕn 6. maddesine göre; azÕnlÕklara dil, din, kültür ve etnik özelliklerini ifade etme ve koruma hakkÕyla, dilini, dinini ö÷renebilme, ana dilleriyle e÷itim yapabilme haklarÕ tanÕndÕ.26 Bununla birlikte Türkler de kendilerini Romanya devletinin birer vatandaúÕ olarak kabul etmektedirler. 27 Türk azÕnlÕk dahil Romanya’da 17 etnik azÕnlÕk mevcuttur. Bu insanlar uluslararasÕ standartlarda azÕnlÕk haklarÕndan faydalanmaktadÕrlar. Sonuçta Romen vatandaúlarÕndan farklÕ muameleye tabi tutulmamaktadÕrlar. Burada azÕnlÕ÷Õn Türkçe konuúmasÕ, toplumlarÕn, birbirlerinin dini inancÕna saygÕlÕ olarak dinlerini yaúayabilmeleri, mahkemelerin tarafsÕz davranmalarÕ teminat altÕna alÕnmÕútÕr.28 12. Romanya Türklerinin Siyasi Teekkülleri Göçler ve hukuki statüler bölümünde de÷indi÷imiz gibi 1878 sonrasÕ Romanya’dan Türkiye’ye göçler hÕzlandÕ. 1878-1913 arasÕ dönemde azÕnlÕ÷Õn örgütlerinden siyasal teúkilat olarak niteleyebilirsek Cemaat-Õ øslamiyeleri görüyoruz. Bölgenin ileri 29 gelenlerinden oluúan bu kuruluúlar Köstence ve Tulça müftülüklerine ba÷lÕydÕlar. øki dünya savaúÕ arasÕ dönemde ise Müslüman Türk azÕnlÕ÷Õn birlik ve beraberlik çabasÕ içinde oldu÷unu görüyoruz. Bu dönemde Ö÷retmenler Kongresi, Müslüman Hatipler kongresi dini nitelikte de olsa MüslümanlarÕ bir araya getiren giriúimler oldu. Türk milliyetçili÷i ön plana çÕkarÕldÕ. Bazen özünde øslam ruhu olan, bazen laik karakterli 25 Aksu, a.g.e., s.37-38; Horata, ”Romanya Türkleri”, s.1862. Horata, a.g.m, s.1860. 27 Aksu, a.g.e., s.40. 28 Aksu, a.g.e., s.44; (http://www.tika.gov.tr/Dosyalar/Romanya.doc) 29 Popoviç, a.g.e., s.131. 26 14 ama Türk sanca÷Õ altÕnda, hatta HÕristiyan Türkler olan GagavuzlarÕ dahi içine alacak úekilde bir millet vurgusu oluútu.30 Müslüman Türk azÕnlÕ÷Õn ileri gelenleri bu dönemde, Romen kanunlarÕnÕn ciddi bir úekilde uygulanabilmesini sa÷lamak, okullarda Türkçe’nin ö÷retilmesini, parlamentoda Türk temsilcilerinin yer alabilmesi, Türk ö÷retmen ve din görevlilerinin durumlarÕnÕn düzeltilebilmesi ve ciddi bir sorun olan ve çözüm bulunamayan Türkiye’ye sürekli göçün önlenilebilmesi gibi sorunlarla mücadele etti.31 Müslüman entelektüel kesim yalnÕz içteki azÕnlÕ÷Õn sorunlarÕyla ilgilenmiyordu. KÕrÕm TatarlarÕ dolayÕsÕyla Romanya TatarlarÕ, Stalin’in baskÕcÕ politikalarÕnÕ basÕn-yayÕn organlarÕnda sürekli eleútiriyor ve yapÕlan katliamlara dünyanÕn dikkatini çekmeye çalÕúÕyordu. Yine Bulgaristan MüslümanlarÕnÕn içinde bulunduklarÕ zor koúullar Romen MüslümanlarÕnÕn dikkatini bu yöne çekiyordu. Özellikle Türkiye’deki geliúmeler ise Romanya’daki Müslüman Türk azÕnlÕk için yol gösterici oluyordu.32 Kominizim sonrasÕ hukuki durumda belirtti÷imiz gibi Türkler, milletvekili seçme seçilme hakkÕna sahip oldular. 1993 yÕlÕnda Romanya azÕnlÕk konseyi kuruldu. Konseyde 17 azÕnlÕk temsil edilmekte, her azÕnlÕktan 2 temsilci bulunmaktadÕr. Konseye Romanya tarafÕndan maddi destek sa÷lanmaktadÕr. Parlamentoda Türkler ve Tatarlar iki milletvekilince temsil edilmektedir. Bunlar; Anadolu Türklerinin temsilcisi Metin Çerkez, 33 TatarlarÕnki ise Nejat Sali’dir. Romanya siyasi partiler ve seçim yasalarÕna göre partiler Parlamento’da temsil edilebilmeleri için ülke genelinde en az % 3 oy almalarÕ gerekmektedir. Bu baraj, birden fazla partinin bir araya gelip birlik oluúturdu÷unda ise % 8’e çÕkmaktadÕr. 34 Romanya Türkleri Demokratik Birli÷i ve Romanya Müslüman Tatar Türkleri Demokratik Birli÷i adÕ altÕnda teúkilatlanan Müslümanlar, Türk-Tatar Birlikleri Federasyonu altÕnda bir araya 30 a.g.e., s.153. gös. yer. 32 gös. yer. 33 Ünal Mambet, “Romanya”, ed., Mustafa Kahramanyol, Türk HalklarÕ, Ahmet Yesevi Üniversitesine YardÕm VakfÕ, Ankara, 1995, s.241; Kerim, “Romanya Türklerinin Oluúumu”, s.169. 34 (http:// www.tika.gov.tr/Dosylar/Romanya.doc) 31 15 gelmeye çalÕúmaktadÕrlar. øúte bu noktada Türk toplumunun en çok ihtiyaç duydu÷u úey birlik ve beraberli÷i sa÷layabilmektir.35 13. Romanya’da Siyasi Partiler Romanya ile Türkiye arasÕnda dostluk köprüsü kurmuú olan Türk azÕnlÕk Romanya ‘da gerçekleúen demokrasi devriminden sonra ilk teúkilatlanan azÕnlÕk oldu. 29.12.1989’da Türk-Tatar azÕnlÕk “Romanya Demokrat Türk Müslüman Birli÷i”ni kurdular. Ancak bu birliktelik kÕsa sürdü ve ikiye ayrÕldÕ. Bu iki teúkilat ise ”Romanya Türklerinin 36 Demokratik Birli÷i ve Romanya Tatar-Türk MüslümanlarÕnÕn Demokratik Birli÷i”dir. 130. Romanya Demokrat Türk Birlii 24 yÕl süren Çavuúesku iktidarÕndan sonra yeni dönemde Türkler, seslerini duyurmak, hak ve özgürlüklerini aramak, siyasette Müslüman Türkler olarak bizde varÕz diyebilmek 37 için 1 ùubat 1990’da Demokrat Türk Birli÷i’ni kurdular. Romanya’daki Tatar, KÕrÕm, Azeri, Özbek, O÷uz, Nogay, Gagavuz ve di÷er Türk boylarÕndan müteúekkil Türk varlÕ÷Õndan oluúan 10 bin kiúi Mecidiye Tiyatro salonunda bir araya gelip partinin kuruluúunu gerçekleútirdi. Partiyi temsilen 7 kiúilik bir komite oluúturuldu ve baúÕna da Bükreú Nikola Üniversitesi ö÷retim üyelerinden Dr. Tahsin 38 Cemil getirildi. Birlik, Romanya’nÕn bölünmez bütünlü÷ünü ve demokrasiyi savunan, Türk cemaati arasÕnda birlik ve beraberli÷i gerçekleútirmek, Türk milli kültür ve manevi de÷erlerini korumak ve geliútirmek, Romanya anayasasÕnÕn öncülü÷ünde Türklerin haklarÕnÕ savunmak, insan haklarÕ bakÕmÕndan Roman vatandaúlarÕyla eúit haklarÕ elde edebilmek ve di÷er azÕnlÕklarla birlikte iyi iliúkiler ve uyum içersinde bir arada yaúayabilmek amacÕyla kuruldu.39 35 Kerim, a.g.m., s.170; Mambet, a.g.m., s.240. Horata,”Romanya Türkleri”, s.1862; SivaslÕ, a.g.m., s.48. 37 Aksu, a.g.m., s.45; “Romanya’da Yaúayan Türkler Örgütleniyor”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:83(ùubat 1990) s.37. 38 “Romanya’da Yaúayan Türkler Örgütleniyor”, s.37. Komitenin sayÕsÕ bazen 9’da çÕkabilmektedir. Aksu, a.g.e., s.47. 39 Osman Fedbi, “Dobruca Türkleri”, Yeni Türkiye, sayÕ:16(Temmuz-A÷ustos 1997), s.1867; “Romanya’da Yaúayan Türkler Örgütleniyor”, s.37. 36 16 Birlik, Romanya’da Çavusesku dönemini sona erdiren Ulusal Selamet Cephesi ve yeni hükümete ba÷lÕlÕ÷ÕnÕ bildirdi ve Nisan ayÕnda yapÕlacak seçimlere katÕlma kararÕ aldÕ. Bu, Türk azÕnlÕk için yeni bir dönem yeni bir baúlangÕç oluyordu. Çünkü;”Yüzyllardan beri Romen halk ile kusursuz anlaan ve kardeçe hayat süren Türk cemaati, son 40 ylda Çavuesku diktatörlüü tarafndan hain ve sinsice bir planla boulmak, kültür ve manevi deerleri yok edilmek isteniyordu. Aralk 1989’da gerçekleen Romen halk devrimi, ulusu sapk diktatörden kurtard gibi biz Türk aznln da milli varlmz ve benliimizi kaybetmekten kurtard. Türk cemaati olarak, hürriyet ve demokrasi yolunda Romen halk ile omuz omuza kardeçe bir dayanma içinde liberal Romanya’nn güçlenmesine çaba harcayacaz”. 40 Birli÷in amaçlarÕ arasÕnda Türk Tatar azÕnlÕ÷Õn milli de÷erlerini, benliklerini korumak ve desteklemek, di÷er vatandaúlarla arasÕndaki kardeúlik ve vatandaúlÕk ba÷larÕnÕ kuvvetlendirmek oldu÷u belirtilmiútir.41 Romanya’nÕn demokratik düzene geçmesiyle birlikte yine bu dönemde de azÕnlÕk haklarÕnÕn iyileútirilerek devam ettirilmesi, azÕnlÕ÷Õn kendi dilinde e÷itim yapma hakkÕ, ibadet özgürlü÷ü, azÕnlÕ÷Õn sosyal, siyasal, ekonomik, haklarÕnÕn iyileútirilmesi Romanya Demokrat Türk Birli÷i’nin amaç ve faaliyetleri arasÕndadÕr. 42 Bunun dÕúÕnda Türk toplumu için konferans, sempozyum, film, müzik, úiir geceleri düzenlemek sergi, tiyatro, türkü, dans organizasyonlarÕ yapmak spor ve turizm etkinliklerinde bulunmak, Romanya’da Türk dilinde yapÕlan e÷itimi kontrol etmek ve geliútirmek Demokrat Türk 43 Birli÷i’nin faaliyetlerindendir. Birli÷in teúkilat yapÕsÕna gelince; øl, ilçe, kasaba ve köy úubelerinden oluúmaktadÕr. Birli÷e üyelik ise, kayÕtlÕ olan ve kayÕtlÕ olmayÕp sadece taraftar olan üyelerden oluúmaktadÕr. Taraftar olan üyelerin milliyeti önemli de÷ildir. Türkleri seven ve onlara sempati duyan herkes üye olabilmektedir. Gelir kaynaklarÕ ise taúÕnmaz mallar, parasal kaynaklar (üye aidatlarÕ, Romen devletinin yardÕmlarÕ, özel ve tüzel kiúilerden elde edilen para v.s) dan oluúmaktadÕr.44 40 “Romanya’da Yaúayan Türkler Örgütleniyor”, s.37. SivaslÕ, a.g.m., s.48. 42 Fedbi, a.g.m., s.1867-1868. 43 Aksu, a.g.e., s.45. 44 a.g.e., s.47. 41 17 Romanya Demokrat Türk Birli÷i’ne baúkanlÕk edenler ise kuruluúundan itibaren Talip Revan 1994’e kadar bu görevi sürdürdü. 1994-96 yÕllarÕ arasÕnda Osman Fedbi baúkanlÕk yaptÕ. 1996-2000 yÕllarÕ arasÕnda Ruhan BalcÕ, Osman Fedbi Türk Birli÷i’nden milletvekili olunca baúkanlÕ÷Õ devraldÕ. Daha sonra Murat Asan ve Ovidius üniversitesi sanat fakültesi dekanÕ øbram Nureddin baúkanlÕk yaptÕ. Türk Birli÷inden seçilen milletvekilleri ise 1992’ye kadar Tahsin Cemil, 1992-96 arasÕnda Reúit Fevzi, 1996-2000 yÕllarÕ arasÕnda ise Osman Fedbi’dir. Tüm Balkan Türklerinin ortak kaderi olan bölünmeler, anlaúmazlÕklar, siyasi ihtiraslar Romanya Türkleri arasÕnda da mevcuttur. 2000 yÕlÕnda sonra milletvekilli÷i yapmÕú olan Metin Çerkez birlik içinde anlaúmazlÕklar yüzünden, parlamentoda ba÷ÕmsÕz milletvekili oldu÷unu açÕklamÕú ve Türkleri temsil etmedi÷ini ve hatta kendisinin Çerkez asÕllÕ oldu÷unu söylemiútir. Metin Çerkez daha sonra 2002’de “Müslüman Türk Birli÷i” adÕnda ayrÕ bir birlik kurdu. Bu ayrÕlÕklar “Türk Toplumu” adÕnda bir birli÷i daha beraberinde getirdi.45 131. Romanya Müslüman Tatar Türklerinin Demokratik Birlii Tatar Birli÷i ise 23.7.1990’da kuruldu. Merkezi Köstence’dir. Türk-Tatar birliklerini birbirinden ayÕrmak zordur. Zaten amaçlarÕ da aynÕdÕr. AmaçlarÕna baktÕ÷ÕmÕzda ise; E÷itimde Türk dilini geliútirerek Tatar Türklerinin kültür seviyesini arttÕrmak, parlamentoya Birli÷i temsil edebilecek milletvekili gönderebilmek, øslam dininin yaúamasÕnÕ sa÷lamak ve bu ba÷lamda müftülükle iúbirli÷i yapmak, Tatar Türklerinin kültür seviyesini arttÕrmak ve KÕrÕm Türkleriyle kültürel iliúki kurmak ve geliútirmektir. Birli÷e üyeli÷ine gelince; Türk-Tatar olan herkes birli÷e üye olabilir. Büyük Türk düúünürü, dava insanÕ øsmail GaspÕralÕ’dan esinlenilmiú olacak ki “øsmail GaspÕralÕ” adlÕ Birlik’in gençlik kolu vardÕr. AmacÕ, gençlerin geliúimlerini sa÷lÕklÕ bir úekilde sa÷layabilmektir. Gelir kaynaklarÕ ise hemen hemen Türk Birli÷i’ninkiyle aynÕdÕr. Birli÷e baúkanlÕk etmiú olanlar ise; Türk-Tatar Birli÷i ayrÕlmazdan evvel Tahsin Cemil baúkanlÕ÷Õ 45 a.g.e., s.47-48; Birli÷in çÕkardÕ÷Õ gazeteler ise Genç Nesil, Hakses, Tuna MektuplarÕ’dÕr. Ali Tuna, “Romanya’da Yaúayan Türk TopluluklarÕnÕn YayÕnladÕ÷Õ Genç Nesil, Hakses ve Karadeniz Gazeteleri HakkÕnda”, Atatürk Aratrma Merkezi Dergisi, c.16, sayÕ:46(2000), s.331; Aksu, a.g.e., s.160. 18 yürütmüútür. Daha sonra yukarÕda belirtti÷imiz gibi milletvekili secilince bu görevinden ayrÕldÕ. Yerine Menlibay Ekrem geçti. Ekrem, 1990-94 yÕllarÕ arasÕnda bu görevi sürdürdü. 1994-97 yÕllarÕ arasÕnda ise Mambet(Muhammed) Ünal, 1997-2000 yÕllarÕ arasÕnda Sali Negat baúkanlÕk görevini sürdürdü. Sali milletvekili seçilince yerine Faruk Mehmet geçti. 2002 yÕlÕnda ise Timuçin Yusuf bu göreve geldi. Tatar Birli÷i’nde Köstence ve Mecidiye úubeleri önemli yer tutmaktadÕr. Köstence úubesinde baúkanlÕk yapanlar daha sonra genel baúkan ve sonunda milletvekili olmaktadÕr. Birli÷in çÕkardÕ÷Õ gazeteler ise Karadeniz ve Caú’tÕr. 46 14. Romanya Türklerinin Dernekleri Dobruca’nÕn OsmanlÕ hakimiyetinden çÕkmasÕndan sonra burada kalan Türkler varlÕklarÕnÕ ve kimliklerini koruyabilmek için teúkilatlanma yoluna gitmiúlerdir. Bu teúkilatlanma biçimlerinde yaygÕn olarak Cemaat-Õ øslamiyeleri görüyoruz. Romanya’nÕn dört önemli úehri Silistire, PazarcÕk, Köstence ve Tulça’da Müslüman Türkler Cemaat-Õ øslamiye teúkilatlarÕnÕ kurdular. Burada, cami ve okullarÕn bakÕm ve onarÕmÕ, görevli imam, hatip, vaiz vs. lerin maaúlarÕnÕn ödenmesi, okullarda görev yapan ö÷retmeninden müdürüne kadar hizmet verenlerin ücretlerinin ödemesi ve bu kiúileri atama, nakil, görevden alÕnmalarÕ v.s øúlemlerinin yapÕlmasÕ ve vakÕf idareleri cemaat-Õ øslamiyelerinin 47 görev ve yetki alanÕna giren hususlar olmuútur. Dobruca Türklerinin Cemiyet hayatÕnda dikkati çeken husus ise sosyal hayatta uzun soluklu ve düzenli derneklerini varlÕk göstermedi÷idir. Türk toplumunun içinden sivrilmÕú makam, mevki sahibi güçlü kimselerin görüú ve düúünceleri altÕnda bu dernekler varlÕklarÕnÕ sürdürebilmiúlerdir. 48 ùimdi 20.yy.lÕn baúÕndan günümüze faaliyet göstermiú ve göstermekte olan dernekleri sÕralayalÕm. 46 Aksu, a.g.e., s.49-53, 156-157. Aksu, a.g.e., s.11-12, 154. 48 Ülküsal, a.g.e., s.165. 47 19 140. Dobruca Tamimi Maarif Cemiyeti Meúhur Tatar úairi Mehmet Niyazi tarafÕndan 1909 yÕlÕnda ve birkaç samimi arkadaúÕ ile birleúerek merkezi Köstence olmak üzere kuruldu. Mecidiye ve HÕrsova (HÕrúova) da úubeleri açÕldÕ. Çeúitli il, ilçe, kasabalarda 250 kadar üye topladÕ. Derne÷in faaliyetleri arasÕnda konferans düzenlemek, yoksul talebelere yardÕm etmek, gazete, kitap, dergi çÕkarmak gibi kültürel ve hayÕr iúleriyle u÷raúmak sayÕlabilir. “Dobruca SedasÕ” adlÕ gazeteyi çÕkaran cemiyet, yöneticileri arasÕnda sen-ben kavgasÕ, úahsi ihtiraslar yüzünden ancak 1,5 yÕl kadar yaúayabilmiútir. Derne÷i kuran Mehmet Niyazi ve arkadaúlarÕnÕn samimiyetinin ölçüsü derne÷in kÕsa ömürlü olmasÕyla ortaya çÕktÕ. Hepsi ön plana çÕkmak isterken cemiyetin sonunu getirmiúlerdir. Aúa÷Õda de÷inece÷imiz üzere menfaat, senlikbenlik kavgalarÕ Türk teúkilatlarÕnÕn sonunu getirecektir. Burada, yöneticilerin arasÕnda ülkü birli÷inin olmayÕúÕ büyük bir eksiklik olarak ortaya çÕkmaktadÕr.49 141. Mecidiye Müslüman Seminar (Semineri) Mezunlar Cemiyeti Merkezi Mecidiye olmak üzere, tüzü÷ü Köstence Asliye Hukuk mahkemesinde onaylanarak 1911 yÕlÕnda kuruldu. Dobruca’daki MüslümanlarÕn en önemli derne÷i olan bu cemiyetin kuruluú amaçlarÕ arasÕnda Mecidiye Müslüman SeminarÕ’nÕ bitirenlerin hak ve menfaatlerini korumak ve savunmak, Türklerde milli bilinci uyandÕrmak, bu maksatla kitap, dergi yayÕnlamak, gazete çÕkarmak, konferanslar tertiplemek gibi iúler gelmektedir. Cemiyetin 200 kadar üyesi mevcuttu. Bölgenin hemen hemen tüm entelektüellerini bir 50 araya getiren cemiyet yukarÕda sayÕlan amaçlarÕ yerine getirmekten aciz kalmÕútÕr. 142. Azaplar Maarif Cemiyeti Köstence’nin Azaplar kasabasÕnda 1916 SonbaharÕnda HafÕz HakkÕ Veli Efendi ve HacÕ FazÕl Müstecip Ülküsal tarafÕndan kuruldu. Cemiyetin küçük bir de kitaplÕ÷Õ vardÕ. Ancak HakkÕ Efendinin 1918’de ölümü ve M. Ülküsal’Õn da KÕrÕm’a gitmesiyle cemiyet kapandÕ. 49 51 Popoviç, a.g.e., s.132; Aksu, a.g.e., s.155; Ülküsal, a.g.e., s.165. Ülküsal, a.g.e., s.166; Popoviç, a.g.e., s.132; Aksu, a.g.e., s.155. 51 Ülküsal, a.g.e., s.167; Popoviç, a.g.e., s.140. 50 20 143. Azaplar Tanguç Kültür Cemiyeti Müstecip Ülkusal, 1922’de Bükreú Üniversitesi hukuk fakültesinde okurken 1923 Noel tatilinde Azaplar kasabasÕnda Rumen orta ve lisesinde ve Mecidiye Müslüman Semineri’nde okuyan 25 kadar talebeyi ve kasabanÕn delikanlÕlarÕndan bir kÕsmÕnÕ da toplayarak Azaplar Tonguç Cemiyeti’ni kurdu. YÕlbaúÕ ve paskalya tatillerinde köy gençlerine çeúitli konulardan dersler ve konferanslar verildi. Cemiyet, bir kaç yüz ciltlik kitaplÕk açtÕ. Köyde birde futbol takÕm kuruldu ve di÷er kasaba ve köylerdeki Türk ve Rumen takÕmlarÕyla maçlar yapÕldÕ. 1929 yÕlÕnda üyelerin da÷ÕlmasÕyla iúlemez hale gelen cemiyet 1934’de yine bu teúkilatÕn devamÕ ancak Dobruca Türklerini kapsayan bir yapÕ haline dönüútü ve “Dobruca Türk Kültür Birli÷i” adÕnÕ aldÕ. 1933’de Emel MecmuasÕ’nÕn giriúimleriyle son úeklini alan cemiyet, Dobruca Türklerine büyük hizmetlerde bulundu. TeúkilatÕn tüzü÷ünde kuruluú amacÕ; HalkÕn dini inancÕnÕ geliútirmek, Türk toplumunun milli birlik ve beraberli÷ini sa÷lamak ve Romen siyasi partilerinin oyunlarÕna alet olmamak olarak belirtmiútir.52 144. Tamim-i Maarif Cemiyeti 1908 ve 1909 yÕllarÕnda PazarcÕk ve Silistire úehirlerinde kuruldu. Cemiyetin zengin kitaplÕklarÕ ve kÕraathaneleri mevcuttu. Konferanslar, müsamereler, e÷lenceler di÷er cemiyetlerde oldu÷u gibi tertipleniyordu. Silistire’deki cemiyetin parçalanmasÕna ra÷men PazarcÕk’daki faaliyetlerini “Türk Gençler Derne÷i” adÕ altÕnda sürdürdü.53 145. Mülazmevvel Kazm Abdülhakim Kültür ve Spor Cemiyeti 1916’da Romanya ordusunda çarpÕúÕrken vefat eden Köstenceli KazÕm Abdülhakim’ in anÕsÕna, adÕ ile anÕlan kültür ve spor cemiyeti kuruldu. Tüzü÷ü Köstence Asliye Hukuk Mahkemesi tarafÕndan tanÕnan cemiyetin üyeleri tamamen Köstenceli Türk gençlerinden 52 53 Ülküsal, a.g.e., s.167-168; Aksu, a.g.e., s.156. Ülküsal, a.g.e., s.167. 21 oluúmaktadÕr. Cemiyet, kültür faaliyetlerinden ziyade futbolla ilgilendi ve bu alanda da baúarÕ sa÷ladÕ. Daha sonra iki alan birbirini dengelemiútir. 146. Seminar Talebe Cemiyeti Mecidiye Müslüman Semineri’nde okuyan ö÷rencilerin kurdu÷u spor ve kültür cemiyetidir. 1915-1919 yÕllarÕ arasÕnda SeminarÕn açÕlÕp kapanma durumlarÕndan etkilenen cemiyet, tam faaliyete 1919 yÕlÕnda baúladÕ. Yine MülazÕmevvel gibi spor ve kültürel faaliyetlerle ilgilenmiútir. 147. Üniversiteli Türk Talebe Cemiyeti Bükreú üniversitesinde okuyan Türk talebelerinin 1929 yÕlÕnda kurdu÷u cemiyettir. Cemiyet, Türkiye’nin ve Rus esiri Türklerin milli bayramlarÕnÕn, acÕ ve yas günlerinin törenlerini yaparak kutlar ve anarlar. Bununla da Rumen çevrelerine Türk illeri hakkÕnda 54 bilgi verilmektedir. 148. Dier Cemiyetler Emel mecmuasÕnÕn önderli÷inden ve bütün KÕrÕmlÕ Türk köylerinde kurulmuú ve tek tüzük ve merkeze ba÷lanmÕú “Dobruca Türk Hars Cemiyetleri”, 1938’de Köstence’de øsmail HacÕ Ahmet Efendi’nin önderli÷inde kurulan “Mehmet Niyazi Kültür Cemiyeti”, Bükreú, Köstence ve di÷er Rumen liselerinde okuyan Türk gençlerinin kurduklarÕ “Liseli Türk Talebeleri Cemiyeti”, Mecidiye’de 1915’de kurulan ve 1916’da Seminer’in Bulgarlarca kapatÕlmasÕ ve daha sonra 1919’da tekrar ortaya çÕkan “Mecidiye Müslüman Semineri Talebeleri Birli÷i”, yine dini kültürel ve sportif amaçlÕ “økbal”, “PazarcÕk Tatar (Tinerilor), “Cemiye-i Hayriye” ve “Talebe Cemiyeti Semineri” cemiyetlerini sayabiliriz.55 Bu kültür, spor, hayÕr dernekleri muhakkak ki Türk toplumunun, bilhassa gençli÷in hayatÕ, zihniyeti, ahlakÕ üzerinde mühim tesirler bÕrakmÕútÕr. Dernekler, milli ideallerin 54 55 a.g.e., s.168-169. Ülküsal, a.g.e., s.169; Popoviç a.g.e., s.146. 22 gerçekleúmesi bakÕmÕndan etkili olmuútur. Toplumda teúkilatlÕ ve disiplinli çalÕúma zihniyeti ve alÕúkanlÕ÷Õ bÕrakmÕútÕr. Türk toplumunun önde gelenlerinden úair Mehmet Niyazi, doktor øbrahim Tuna, Avukat M.H.F. Ülküsal vb. bölgenin Müslüman ahalisi ile çok iyi bütünleúmiú, Müslüman Türk toplumunun kültürel, sosyal, politik yaúamÕ üzerinde etkili olmuúlardÕ. ÇÕkardÕklarÕ gazetelerle halkÕ aydÕnlatÕyorlardÕ. ùöyle ki; Türkiye’deki alfabe de÷iúikli÷i takip ediliyor ve Romanya’da uygulanmasÕna gayret gösteriliyordu. Yeni çÕkan Romen kanunlarÕ hakkÕnda Türk cemaati bilgilendiriliyordu. Türkçe’nin kullanÕmÕ geliútiriliyordu. vs. 56 Ça÷ÕmÕzda ise Romanya’da “Atatürk Gençleri TeúkilatÕ” faaliyet göstermektedir. Bu dernek sesini duyurabilmek için “Genç Nesil” adlÕ Türkçe ve Romence bir gazete çÕkarmaktadÕr. Gazete, Ne Mutlu Türküm Diyene sözünü kendine rehber edinmiú Atatürkçü bir gazetedir. Teúkilat, kültür, tarih, e÷itim ve spor alanlarÕyla ilgilenmektedir. ÇÕkardÕ÷Õ gazetede kuruluúunu, Köstence mahkemesinin 23 A÷ustos 1990 tarih ve 464 sayÕlÕ kararÕyla “Romanya Demokrat Türk Birli÷i” içinde oluúan bir kuruluú olarak belirtmiútir. TeúkilatÕn úube sayÕsÕ 5’tir ve bunlar Köstence, Tekirghiol, Mecidiye, Tulça, Kobadin úehirlerindedir. 1998’den itibaren Türk Birli÷i çatÕsÕ altÕnda ö÷rencilere Romence ve Matematik kursularÕ verilmekte, konferanslar düzenlenmekte ve yapÕlan Romen e÷itim reformu hakkÕnda Türklerin bilgilendirildi÷i ifade olunmaktadÕr. 57 Son olarak Türk kültür teúkilatlanmalarÕ içerisinde TatarlarÕn birbirlerine daha çok sahip çÕktÕ÷ÕnÕ ve ba÷lÕ oldu÷unu görüyoruz. E÷itim ve kültür alanÕnda daha çok Tatarlar ön plandadÕr. Mecidiye Müslüman Semineri’nden daha çok Tatarlar mezun olmakta ve böylece müftü, imam, ö÷retmen daha çok Tatarlardan çÕkmaktadÕr. Ancak aynÕ durum Anadolu Türkleri için geçerli de÷ildir. Romanya’da Türk kimli÷ini Tatar Türklerinin muhafaza etti÷ini söyleyebiliriz. Tatar Türklerindeki bu birlik ve beraberli÷in Anadolu Türklerinden fazla olmasÕ, onlarÕn yerlerinden yurtlarÕndan sürülmüú ve pek çok, sÕkÕntÕ, güçlükler çekmiú olmalarÕnda aramak gerekir. Anadolu Türkleri için Romanya bir yurt, memleket halini almÕútÕr. OranÕn yerlisi sayÕlÕrlar. Tatarlar sürgün olarak geldiklerinden sÕkÕntÕlar 56 onlarÕ birbirlerine Popoviç a.g.e., s.148; Ülküsal, a.g.e., s.170. Tuna, a.g.m., s. s.329-330. 58 Aksu, a.g.e., s.158-159. 57 daha çok kenetlemiútir. 58 KNC BÖLÜM 2. MAKEDONYA Tarihi eski ça÷lara dayanan Makedonya do÷u batÕ arasÕnda bir geçiú noktasÕ, Bizans ile Roma arasÕnda ba÷ kuran “Via Engatia” yoluyla kültürel, ticari sosyal etkileúim merkezi olmuútur. BurasÕ Türklerin önemli yerleúim merkezlerinden biridir.59 Makedonya kelime olarak da anlam ifade eder. FransÕzca kökenli bu kelime, sebze veya meyve salatasÕ, yamalÕ bohça ve Makedonya anlamlarÕna gelir. Gerçekten de etnik, dini , kültürel yönden de kozmopolit bir yapÕya sahiptir. 19. yy’lÕn sonu ile 20. yy’lÕn baúÕ Makedonya, OsmanlÕ Devletinin en sorunlu bölgelerinden birisi ve bu yapÕsÕ itibariyle de Avrupa devletleriyle çekiúme alanÕ ve mücadele bölgesi olmuútur. 60 Makedonya OsmanlÕ’da üç vilayetten oluúuyordu. Bunlar Selanik, ManastÕr ve Üsküp. Bu üç merkezle birlikte co÷rafi olarak da Makedonya, Vardar MakedonyasÕ, Ege MakedonyasÕ ve Pirin MakedonyasÕndan oluúur. 30 MayÕs 1913’de imzaladÕ÷Õ Londra anlaúmasÕ ile yaklaúÕk 5,5 asÕr süren OsmanlÕ hakimiyeti sona ermiútir. Bu co÷rafi bölgelerden Vardar MakedonyasÕ SÕrbistan’a, Ege MakedonyasÕ Yunanistan’a ve Pirin MakedonyasÕ da Bulgaristan’a verilmiútir. Bu topraklarda aslan payÕ SÕrbistan ve Yunanistan’a düúerken küçük bir kÕsÕm olan %10’luk bir bölüm de Bulgaristan’a bÕrakÕlmÕútÕr. AsÕl bugünkü Makedonya Cumhuriyeti toraklarÕnÕ oluúturan Vardar MakedonyasÕ, Yugoslavya KrallÕ÷Õ zamanÕnda güney SÕrbistan diye anÕlmÕútÕr. 61 YukarÕda da belirtti÷imiz gibi Makedonya tarihinin hiçbir dönemde etnik bakÕmdan bir bütünlük arz etmemiútir. Bu bakÕmdan Makedonya’da baúat bir ulusun hakimiyeti ve Mehmet Zeki øbrahim, “Makedonya’da øslam Kültürü”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:104(KasÕm 1991), s.27; Ömer Turan, “Makedonya ‘da Türk VarlÕ÷Õ ve Kültürü”, Bilig, sayÕ:3(Güz 1996), s.21. 60 Meltem Begüm Saatçi, “OsmanlÕ ømparatorlu÷u’nun Son Döneminde Makedonya Sorunu”, Makedonya Sorunu Dünden Bugüne, der., M. Murat Hatipo÷lu, ASAM, Ankara, 2002, s.46-47. 61 Emel Osmançavuúo÷lu Oktay, “Çözülemeyen Dü÷üm Makedonya Sorunu ve Makedonya Türkleri”, Balkan Türkleri Balkanlar’da Türk VarlÕ÷Õ, der., Erhan Türbedar, ASAM, Ankara, 2003, s.132-133. 59 24 üstünlü÷ünden bahsedemeyiz. Buradaki milletleri sayacak olursak bunlar; Bulgarlar, Türkler, Eflaklar, Ulahlar, Yahudiler, Arnavutlar, Çingeneler, YunanlÕlar, SÕrplar ve 1945’de Makedonya Federal Cumhuriyeti adÕyla Yugoslavya’nÕn 6 cumhuriyetinden biri olan ve bu tarihle birlikte yapay olarak bir milletin oluúturuldu÷u, lehçe ve kültürel bakÕmÕndan güney Slav grubuna dahil olan MakedonlardÕr.62 I. Dünya savaúÕ sonrasÕ kurulan SÕrp-HÕrvat Sloven KrallÕ÷Õ 1931 anayasasÕyla birlikte Yugoslavya adÕnÕ aldÕ. Makedonya Türkleri artÕk Yugoslavya içinde yaúamlarÕnÕ sürdürmeye baúladÕlar. Ancak 1929’da Yugoslavya’da ilan edilen 6 Ocak Diktatörlü÷ü ülkede her türlü siyasi, sosyal, kültürel faaliyetleri yasaklamÕú ve o dönem Türkiye’sinin ça÷daúlaúma hamlelerinden Makedonya Türkleri yararlanamamÕútÕr. 63 II. Dünya SavaúÕ sonrasÕ de÷iúen dünya konjonktüründe Yugoslavya KrallÕ÷Õ ortadan kalmÕú ve komünist yönetim iúbaúÕna geçmiútir. øki kutuplu dünyada komünizm ideolojisinin baú temsilcisi Rusya Federasyonuyla ters düúen ve Kominform’dan atÕlan Yugoslavya, Ba÷lantÕsÕzlar hareketi içinde kendine yeni bir yön çizmiútir. Komünizmin bir takÕm baskÕcÕ politikalarÕ ve anlayÕúlarÕ olsa da genel olarak Balkan co÷rafyasÕna baktÕ÷ÕmÕzda Yugoslavya Türkleri, di÷er Balkan Türklerine göre kÕyaslandÕ÷Õnda daha geniú hak ve hürriyete sahip olmuútur. Yugoslavya Federasyonu’nu oluúturan 6 federe cumhuriyetten biri olan Makedonya Federe Devleti 1924’de kuruldu. øúte Türkler bu yapÕ altÕnda kendi gazete ve dergilerini yayÕnlayabilmiú, Türkçe radyo ve televizyon yayÕnlarÕndan istifade edebilmiúlerdir.64 1990’da Yugoslavya’nÕn çökmesiyle federasyon çatÕsÕ altÕndaki devletler bir bir ba÷ÕmsÕzlÕklarÕnÕ kazanmaya baúladÕlar. Makedonya da 8 Eylül 1991’de yapÕlan referandum sonucu tam ba÷ÕmsÕzlÕ÷ÕnÕ kazanmÕútÕr. Gerçekten de ba÷lÕ olduklarÕ devlete sadakat gösteren Türkler bu referanduma %99 oranÕnda katÕlarak ba÷ÕmsÕzlÕktan yana oy kullanmÕútÕr. Makedonya ba÷ÕmsÕzlÕ÷ÕnÕ kazandÕ÷Õ 1991’den bu yana tÕpkÕ Yugoslavya’nÕn etnik barÕúÕ ve siyasi istikrarÕ sa÷lamaya çalÕútÕ÷Õ gibi Makedonya da etnik mozai÷i dolayÕsÕyladÕr ki etniler arasÕ barÕúÕ sa÷lamayÕ ve korumaya baúarmÕútÕr. 62 Osman Karatay, “Orta Ça÷da Makedonya: Bir Siyasi Co÷rafyanÕn Süreklilik Öyküsü”, Makedonya Sorunu Dünden Bugüne, der., M. Murat Hatipo÷lu, ASAM, Ankara, 2002, s.25-26; Saatçi, a.g.e., s.49; Turan, a.g.e., s.22. 63 Fahir Armao÷lu, 20. yy. Siyasi Tarihi (1914-1995), c.I-II, AlkÕm yay, s.183; Oktay, a.g.m., s.135-136. 64 Oktay, a.g.m., s.138. 25 Makedonya Cumhuriyeti kuruluúuyla birlikte anayasasÕnda da de÷iúikliklere gitmiútir. Önceden Makedonya, “Makedonya halkÕ ile Arnavutluk ve Türk azÕnlÕklarÕn devleti” iken úimdi ise “Makedonya halkÕnÕn ulus devleti” olarak tanÕmlanmaktadÕr.65 Ba÷ÕmsÕzlÕk sonrasÕ Türk-Makedon iliúkilerinin seyri de olumlu olmuútur. Türkiye Makedonya’nÕn ba÷ÕmsÕzlÕ÷ÕnÕ tanÕyan ilk ülkelerden biri oldu. Böyle olmakla birlikte Makedonya, tanÕnma konusunda en büyük sÕkÕntÕyÕ Yunanistan’la yaúadÕ. Ancak 3-4 yÕllÕk süreden sonra ikili iliúkileri normal düzeye geldi. øúin ilginç tarafÕ Türkiye Makedonya’ya daha çok yakÕnlÕk göstermesine ra÷men Makedon-Yunan iliúkileri TürkYunan iliúkilerinden daha ileri düzeydedir. Makedonya’daki Türklerin de Türk-Makedon iliúkilerine farklÕ yaklaúÕmlarÕ mevcuttur. Kimlerine göre, Yunanistan’la olan anlaúmazlÕk nedeniyle yaúanan petrol krizinde Türkiye’nin gönderdi÷i petrol ve gÕda yardÕmÕ sayesinde ekonomik krizden çÕkÕldÕ. Bir kÕsÕm ise bu kadar yardÕma ra÷men Türkiye’nin içtenli÷ine, samimiyetine úüphe ile bakmaktadÕr.66 Kriz ortamlarÕnda böyle düúünenler olmakla birlikte MakedonyalÕ Türkler, anavatan Türkiye’ye ba÷lÕdÕrlar ve geleceklerinin Türkiye’nin gücüne ba÷lÕ oldu÷unu düúünmektedirler. Bu ba÷lÕlÕk öyle güçlüdür ki Makedonya’daki Türk nüfusun en büyük sÕkÕntÕlarÕndan biri Türkiye’ye olan göçler olmuútur. II. Dünya SavaúÕndan sonra olan göçlerin yo÷unlu÷u için “her gün” ifadesi kullanÕlÕr. 67 Makedonya Türklerini Türkiye’ye yaklaútÕran önemli bir unsur da Türksat uydusunun yayÕna girmesi ve bu sayede Türk televizyonlarÕnÕn rahatlÕkla Makedonya’dan izlenebilmesi olmuútur. Böylece Türk gündeminin yakÕndan takip edilebilme imkanÕ ve Türkiye ile olan manevi ba÷Õn süreklili÷i sa÷lanmÕútÕr. 68 ùule Kut, Balkanlar’da Kimlik ve Egemenlik, østanbul Bilgi Üniversitesi Yay, østanbul, 2005, s.32. Makedonya, demokrasiye geçmiú olmasÕna ra÷men sosyalist dönemin Türklük karúÕtÕ söylemlerinden kurtulamamÕútÕr. 66 a.g.m., s.27-28. Yunanistan-Makedonya anlaúmazlÕ÷Õ için bkz., Murat Hatipo÷lu, Yunanistan’da Etnik Gruplar ve AzÕnlÕklar, SAEMK, Ankara, 1999, s.65-84. 67 Gürbüz BahadÕr, BatÕdan Do÷ uya Uzanan Çizgide Balkanlar ve Türkler, Çizgi Kitapevi, Konya, 2002, s.26-27. Buradaki Türklerin konuúma dilinde Türkiye’nin adÕ kÕsaca “öte” dir: -“Öteye en son ne zaman gittin? -Ötede çok akrabam var. -Öteden dün geldik Bazen ayn anlamda Türkiye’den stanbul olarak da bahsettikleri oluyor: stanbul’un neresindensin? Erzurum’dan”. a.g.e., s. 28. 68 a.g.e., s..32. 65 26 Türklerin sosyal, idari mekanizmaya entegrasyonunda ise sÕkÕntÕlar vardÕr. Türk azÕnlÕ÷Õn polisli÷e ve askerli÷e ra÷betinin olmadÕ÷ÕnÕ görüyoruz. Makedonya kurulduktan sonra ekonomik sÕkÕntÕlar da baú gösterdi. Bir çok kamu úirketi iflas bayra÷ÕnÕ çekti. Bir çok insan iúinden oldu.Bu durumdan özellikle Türkler etkilendi. Türkler ilk önce iúten atÕlanlar oldu iúe alÕnÕrken de son sÕrada iúe alÕndÕlar. E÷itim durumunda ise Do÷u ile BatÕ Makedonya arasÕnda farklÕlÕklar göze çarpmaktadÕr. BatÕ Makedonya’daki Türk çocuklarÕ ilkokul ve liseyi Türkçe e÷itim alarak bitirme imkanÕna sahiptirler ancak bu da Türk nüfus yo÷unlu÷una sahip bölgeler için geçerlidir. Do÷u Makedonya’da ise çocuklar ancak ilk okul 8. sÕnÕfa kadar Türkçe görme imkanÕna sahiptirler. Daha sonra e÷itimlerine Makedonca devam etmek zorundadÕrlar.69 Makedon yönetimi bu bakÕmdan olsa gerek Türk-Müslüman azÕnlÕ÷Õ birlik içinde oluúundan rahatsÕzlÕk duymaktadÕr. Yetkililer øslam’Õ, Arnavut ulusçulu÷un bir aracÕ ve Makedonya’daki di÷er Müslüman azÕnlÕklar olan Türkler, Torbeúler, Çingeneler gibi küçük gruplarÕ asimile etmek için bir araç olarak görürler. 70 øúte Makedonya Müslüman Türk azÕnlÕ÷Õn bir problemi de budur. Arnavutlaúmak tehlikesi.71 YukarÕda da belirtti÷imiz gibi Türkler bulunduklarÕ ülkeye sadÕk bir millettir. 1987-96 arasÕnda yapÕlan anketlerde Makedonya’nÕn ba÷ÕmsÕzlÕ÷ÕnÕ kazanmasÕndan bu yana etnik milliyetçilik ve 69 a.g.e., s.41-42. Do÷u Makedonya’daki Türkler Torbeú Türkleridir. Torbeú Türklerinin Yunanistan’daki karúÕlÕ÷Õ Pomak Türkleridir. AtalarÕ Kuman Türkleri olan Torbeú Türkleri OsmanlÕdan önce Balkanlara yerleúmiú ve buralarÕn Türkleúmesinde önemli katkÕ sa÷lamÕúlardÕr. YalnÕz Torbeúler, kültür ve dil bakÕmÕndan Türklerden biraz farklÕdÕr. Ancak kendilerini Türklere yakÕn hissederler. Türkler de kendilerini onlardan ayÕrmazlar. Makedon yönetimi ise Torbeúleri Türk olarak kabul etmez. “Makedonya Cumhuriyeti Yönetimi Türklere Yönelik BaskÕ ve Zulüm Rejimi Uyguluyor”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:140(Eylül-Ekim 1996), s.15. Torbeúlerin sayÕlarÕ 1953’de 1591, 1961’de 3002, 1971’de 1248, 1981’de ise 39.555’tir. Makedon siyaseti Torbeúler üzerinde etkili olmaya baúladÕ ve zaman içinde bazÕ Torbeúler Türklerden kendilerini ayrÕ görmeye baúladÕlar. Böylece her ikisi de Müslüman olan ve tarihi ve kültürel ba÷larÕ bulunan Türkler ve Torbeúler bölünmüú olmaktadÕrlar. Nazif MandacÕ-Birsen Erdo÷an, Balkanlar’da AzÕnlÕk Sorunu, Yunanistan , Arnavutluk, Makedonya ve Bulgaristan’daki AzÕnlÕklara Bir BakÕú, SAEMK, Ankara, 2001, s.86. Makedonya Türkleri Do÷u ve BatÕ Makedonya Türkleri úeklinde siyasi , sosyal ve kültürel olarak da birbirinden ayrÕlmaktadÕr. Do÷u Makedonya Türkleri Torbeúler, BatÕdakilerden daha zor úartlar altÕndadÕrlar. Bilinçli olarak bazÕ hizmetlerden geri bÕrakÕlmÕúlardÕr. Böylece Torbeúler Türk kimli÷inden uzaklaútÕrÕlmaya çalÕúÕlmaktadÕr. Necati ÇayÕrlÕ, “Makedonya Türkleri”, Türkler, ed., Hasan Celal Güzel-Kemal Çiçek-Salim Koca, c.20, Yeni Türkiye Yay, Ankara, 2002, s.444. 70 Hugh Poulton, Balkanlar ÇatÕúan AzÕnlÕklar ÇatÕúan Devletler, Sarmal Yay, østanbul, 1991, s.100-101. 71 ødareciler milli kimliklerini unutturmak için Türkleri, øslamiyet’e mensup di÷er uluslarla birlikte Müslüman olarak adlandÕrmÕúlardÕr. Türk nüfusunun azalmasÕnda iki önemli faktör vardÕr. Bunlar, asimilasyon ve göçtür. Türkler, evlilik yoluyla etnik kimli÷ini yitirebilmektedir. Türklerle Arnavutlar arasÕnda özellikle dinsel yakÕnlÕk ve evlenme yoluyla gerçekleúen “Arnavutlaúma” Balkanlar‘da sÕkça rastlanan “etnik kimlik kaynamasÕ”nÕn örneklerinden birini oluúturmaktadÕr. AyrÕca geçmiúte oldu÷u gibi bugün de göç az da olsa devam etmektedir. ÇayÕrlÕ, a.g.m., s.445. 27 ayrÕmcÕlÕk Makedonlar ve Arnavutlar arasÕnda giderek artarken en fazla itaatkar, yurttaúlÕk bilincinde olanlarÕn ise Türkler oldu÷u ortaya çÕkmÕútÕr.72 Makedonya kamu kuruluúlarÕnda çalÕúan Türkler 1997’de 1999 iken, 2000’de 1796’dÕr. Makedon ve Arnavutlar’da artÕú görülürken Türkler’de tam tersi olmuútur. Sonuçta Makedonlar ve Arnavutlar Makedonya’nÕn ezici ço÷unlu÷a sahip iki toplulu÷udur. Siyasi temsiliyette ço÷unlu÷a sahip Makedon ve ArnavutluklarÕn kendi yandaúlarÕna kamu kuruluúlarÕnda iú imkanÕ sa÷lamasÕ do÷al gözükmektedir.73 20. Makedonya Türklerinin Nüfusu 93 Harbi bozgunu, Balkan Türklerinin kitleler halinde anavatan kabul ettikleri Anadolu’ya göçün baúlangÕcÕ sayÕlabilir. Müslüman Türk nüfus yüzyÕllar boyu OsmanlÕ hakimiyetinde huzur içinde buralarda yaúamÕú olmalarÕna ra÷men buranÕn otokton halkÕ olamamÕútÕr. Di÷er taraftan gayr-i Müslim tebaa da sanki bir gün gelecek Türkleri buradan kovaca÷Õz düúüncesini úuuraltÕnda saklamÕú, nitekim 1877-78 OsmanlÕ Rus harbi, Balkan savaúlarÕ ve I. Dünya SavaúÕ sonunda önemli bir kÕsÕm Türk kitlesini Anadolu’ya sürmüútür. Bununla da yetinilmemiú ve mütemadiyen yapÕlan baskÕlar sonucu günümüze de÷in göçler devam edegelmiútir. Makedonya’daki Müslüman Türk nüfusa baktÕ÷ÕmÕzda buranÕn, OsmanlÕ hakimiyetinden çÕkmasÕndan evvel Türk nüfusun toplam nüfusun yarÕsÕnÕ oluúturdu÷unu 74 görüyoruz. 1904 yÕlÕnda Makedonya’da 1.508.508 Müslüman Türk nüfus mevcuttur. Makedonya genel müfettiúi Hilmi Paúa’nÕn 1904 yÕlÕ raporuna göre de Makedonya’da ço÷u Türk, azÕ Arnavut 1.397.000 Müslüman, 869 bin Bulgar, 128 bin Arnavut, 307 bin Rum ve 100 bin SÕrp yaúÕyordu. 75 Bundan sonra SÕrp-HÕrvat-Sloven KrallÕ÷Õ ve daha sonraki ismiyle Yugoslavya KrallÕ÷Õ döneminde Türklerin gördü÷ü baskÕ neticesi Türkiye’ye göçler devam etmiútir. II Dünya SavaúÕ sonrasÕ Türkiye’nin BatÕ blo÷unda yer ùule Kut, “Ba÷ÕmsÕz Makedonya: AltÕncÕ YÕl Krizleri”, Da÷Õlan Yugoslavya ve Bosna-Hersek Sorunu: Olaylar-Belgeler (1990-1996), haz., øsmail Soysal-ùule Kut, OBøV, østanbul, 1997, s.181. 73 ÇayÕrlÕ, a.g.m., s.448. 74 Ömer Turan, “Makedonya ve Bulgaristan’da ÇÕkan Türkçe Süreli YayÕnlar”, Avrupa’da Türkçe Yaynlar Sempozyumu(Ekim 1996), Hollanda Türk Akademisyenler Birli÷i VakfÕ Yay, Amsterdam, 1996, s.39; Oktay, a.g.m., s.130. 75 Turan, “Makedonya’da Türk VarlÕ÷Õ ve Kültürü”, s.22. 72 28 almasÕ, Türklerin üzerindeki baskÕyÕ arttÕrmÕútÕr. Türkler, Yugoslav otoriteler tarafÕndan tehlike olarak görülmeye baúlandÕ. 1948’de gerçekleútirilen nüfus sayÕmÕnda bu baskÕ neticesi Türk azÕnlÕk kendisini Arnavut olarak kaydettirdi. Ancak Yugoslavya’nÕn komünist blo÷undan atÕlmasÕ iúleri tam tersi yöne çevirdi. Arnavutlukla da iliúkisi bozulan Yugoslavya’da bu kez Arnavutluklar úüpheli görülmeye baúlandÕ ve bir çok Arnavut kendisini Türk olarak kaydettirdi. 76 Nihayetinde Türkiye ile Yugoslavya arasÕnda 1952 yÕlÕnda serbest göç anlaúmasÕ imza edildi. Anlaúma, Türk azÕnlÕ÷Õn Makedonya’daki varlÕ÷Õna büyük darbe oldu. 1953’de de 1948 de olanÕn tam tersi durum yaúandÕ. 1953 Balkan PaktÕ’na Yugoslavya ile Türkiye, Türklerin gönüllü göç edebilmelerine olanak sa÷layan bir madde koydular. Bu madde pek çok Arnavut ve Çingenenin kendini Türk olarak yazdÕrmasÕna vesile oldu ve Türk nüfus yeniden yükseldi. Böylece 1953’den 1960’a kadar olan sürede 151.812 kiúi Yugoslavya’dan Türkiye’ye göç etti. Tabii bunlarÕn arasÕnda Arnavutlar da vardÕ. 1948’de Türk nüfus Yugoslav’da 95.940 iken 1953’de aúÕrÕ yükselerek 203.938’e çÕkmÕútÕr. 1960’da da Yugoslavya’da 131.481 Türk kalmÕútÕ.77 Makedonya østatistik Kurumu’nun verilerine göre 1953 ve 1961 nüfus sayÕmlarÕnda 72.457 Türk Makedonya’dan göç etmiútir. Baúka bir kayna÷a göre ise 1956 sonunda 150 bin Türk gönüllü olarak Makedonya’ya göç etmiútir.78 1971 nüfus sayÕmÕna göre Yugoslavya’da 108.552, 1981 sayÕmÕna göre ise 101.292 Türk mevcuttu. BunlarÕn 87.691’i Makedonya’da yaúÕyordu. 100 binli rakamlarÕn geçti÷i yerde nüfusun 10 binlere düúüúü dramatiktir. Nitekim bu düúüú politik nedenlerle izah edilebilir. 1974 anayasasÕ Kosova’ya geniú bir özerklik tanÕmÕútÕ ve bu bölgenin yerli ve ço÷unluk halkÕ olan Arnavutlara çok büyük ayrÕcalÕklar tanÕmÕútÕ. Bir Arnavut olmanÕn verdi÷i avantajlara karúÕlÕk Türk kökenli olmak dezavantajlÕ olmuútu. Bununla birlikte aynÕ dinden olmanÕn getirdi÷i ve Türkler için büyük bir tehlike olan Arnavutlaúma olgusu yaúandÕ. Bir çok Türk azÕnlÕk kendisini Arnavut olarak yazdÕrdÕ. 76 79 Oktay, a.g.m., s.141. Kut, a.g.e., s.228. 78 Erdo÷an Saraç, “Makedonya”, Yeni Türkiye, sayÕ:3(Mart-Nisan 1995), s.287; Nazif MandacÕ-Birsen Erdo÷an, Balkanlar’da AzÕnlÕk Sorunu: Yunanistan, Arnavutluk, Makedonya ve Bulgaristan’daki AzÕnlÕklara Bir BakÕú, SAEMK, Ankara, 2001, s.81-82. 79 MadacÕ-Erdo÷an, a.g.e., s.81; Kut, a.g.e., s.229; Sosyalist Makedonya Cumhuriyeti’nin(SR) nüfusu 1981 nüfus sayÕmÕna göre 1.912.257 idi. AynÕ nüfus sayÕmÕna göre Makedonya’da 1.281.195 MakedonyalÕ, 377.726 Arnavut, 44.613 SÕrp, 39.555 Müslüman, 47.223 Çingene, 86.691 Türk ve 7190 Ulah vardÕ. Geri kalanlar baúka etnik gruplardan oluúuyordu. Poulton, a.g.e., s.57. 77 29 Arnavutlar, di÷er Müslüman azÕnlÕklarÕ içinde eritme potansiyeline sahipken, Makedonya da aynÕ úekilde ülkedeki azÕnlÕklarÕ Makedon gösterme e÷ilimi vardÕr. Bu bakÕmdan Makedon nüfus istatistikleri güvenilirlikten uzak olmuútur. 80 1991’e geldi÷imizde ise resmi rakamlar Makedonya’da 97.416 Türk’ün var oldu÷unu gösteriyor ki bu sayÕmÕ Arnavutlar boykot etmiúlerdir. 1994 nüfusu sayÕmÕnda Türkler 81.615 tir. Bu kadar kÕsa süre için de 15 bin civarÕnda Türk nüfusuna ne oldu÷u açÕklanamamaktadÕr. Burada karúÕmÕza demokratik dönemle birlikte yükselen Makedon milliyetçili÷i çÕkmaktadÕr. Makedonya, etnik çeúitlili÷ine ra÷men Makedon milletini fazla göstererek üniter bir Makedon devleti oluúturma e÷ilimindedir. Makedonya Türkleri ise kendilerinin, resmi rakamlarÕn aksine sayÕlarÕnÕn 170 ila 200 bin arasÕnda oldu÷una 81 inanmaktadÕrlar(Türk Demokrat Partisinin yaptÕ÷Õ araútÕrmaya göre). Türklerin yo÷un olarak yaúadÕklarÕ yerlere baktÕ÷ÕmÕzda ise bunlar; Makedonya’nÕn batÕsÕnda Gostivar, Kalkandelen (Tetovo), Ohri, Struga, KÕrçova, Debre, Üsküp ile Makedonya’nÕn do÷usunda Köprülü, Valandova, Usturumca, Radoviç ve øútip kazalarÕdÕr. Temmuz 2000 itibariyle de Makedonya’nÕn nüfusu 2 milyon 50 bin civarÕndadÕr. Toplam nüfusun oransal olarak da Makedonlar %67, Arnavutlar %21, Türkler %5 ve Torbeúler ise 82 %3.5’ini oluúturur. 80 Toplu halde Makedonya’da Türklerin nüfus durumu resmi rakamlarla úöyledir. 1953’de 203.938, 1961’de 131.481, 1971’de 108.552, 1981’de 86.591, 1991’de 97.416, 1994’de 81.615. Saraç, a.g.e., s.287; Ömer Turan ise farklÕ rakamlar veriyor. 1981’de 88.591, 1991’de78.880, 1994’de 87.019. Ömer Turan “Makedonya’da Türkler”, Makedonya Sorunu Dünden Bugüne, der., M. Murat Hatipo÷lu, ASAM, Ankara, 2002, s.171. Makedon komünist yöneticiler nomenklatura dedikleri di÷er Müslüman gruplarÕn Arnavutlar içinde asimile olmalarÕnÕ her zaman bir tehdit unsuru olarak görmüúlerdir. Makedon østatistik Kurumu’na göre Arnavutlar özellikle Tetovo, Gostivar, Struga ve Kiçevo civarÕndaki Türkleri Arnavutlaúmaya zorlamÕúlardÕr. 1987’de Makedonya Komünist Partisi Merkez Komitesi Arnavut milliyetçili÷inin Türkleri Gostivar’dan kitleler halinde göçe zorladÕ÷ÕnÕ açÕklamÕútÕr. MandacÕ-Erdo÷an, a.g.e., s.82-83. 81 Saraç, a.g.m., s.287; Turan, “Makedonya ve Bulgaristan’da ÇÕkan Türkçe Süreli YayÕnlar”, s.40. 1991 sayÕmÕnda Müslüman Torbeúler, Türk olmadÕklarÕ, Müslüman Makedonlar olduklarÕ gerekcesiyle bu sayÕmda ayrÕ bir Müslüman kategoride sayÕlmÕúlardÕr. Bu da Türk azÕnlÕ÷Õn tepkisini çekmiútir. Kut, a.g.e., s.31. 1991 nüfus sayÕmlarÕnda alÕnan tüm siyasi tedbirlere ra÷men Torbeúlerin bir ço÷u kendini Türk olarak yazdÕrdÕ. Önceden Arnavut yazÕlan bazÕ Türkler de bu sayÕmda yeniden Türk olarak yazÕldÕ. Böylece Türklerin sayÕsÕnda bir artÕú gözlendi. Bunun yanÕnda ülkede, Makedonlara göre 600 ila 800 bin Arnavut(Arnavutlara göre ise bu rakam 900 bin ila 1 milyon arasÕndadÕr), 1 ila 1 milyon 200 bin arasÕnda Makedon yaúamaktadÕr. ølker Alp, “Makedonya Üzerindeki Mücadeleler ve Makedonya Cumhuriyeti”, Makedonya Sorunu Dünden Bugüne, der., M. Murat Hatipo÷lu, ASAM, Ankara, 2002, s.89. 82 M. Murat Hatipo÷lu, “Kuruluúundan Günümüze Makedonya Cumhuriyetinin DÕú PolitikasÕ ve Balkan Ülkeleriyle øliúkileri (1991-2000)”, Balkan Diplomasisi, der., Ömer E. Lütem-Birgül Demirtaú Coúkun, ASAM, Ankara, 2001, s.167; Turan, a.g.m., s.40. 30 1996’da yapÕlan idare-bölge düzenine göre Makedonya’da toplam 123 belediyeden sadece 30’unda Türkler bulunmaktadÕr. Makedonya Türk azÕnlÕ÷Õn ileri gelenlerinden Demokratik Müslüman Partisi genel baúkanÕ Tevfik Kadri’ye göre ise rakamlar gerçe÷i yansÕtmamakta, Makedonya’da 200 binin üzerinde Türk yaúamaktadÕr.83 21. Makedonya Türklerinin Hukuksal Durumu Yugoslavya’da 21 ùubat 1974 tarihli anayasa, etnik gruplarÕn durumuna açÕklÕk getirmiútir. Bu anayasa, Yugoslav halk ve milletlerinden bahsetmekte, etnik gruplarÕn haklarÕnÕ sÕralamaktadÕr. Buna göre insanlar, milliyet, Õrk, dil, din, e÷itim, sosyal durumlarÕna bakÕlmazsÕzÕn yasalar önünde eúittir. øúte Makedonya Sosyalist Cumhuriyeti anayasasÕ da bu eúitli÷e binaen Makedon, Arnavut ve Türklerin kurucu halk olarak 84 nitelendi÷i bir anayasaydÕ. 1974 anayasasÕyla dil kullanÕmÕnda da geniú haklar getirildi. Buna göre Yugoslavya’nÕn tüm cumhuriyetlerinde ve özerk bölgelerinde tüm halklar ve milletler kendi dillerinde serbestçe e÷itim yapabilirler. Bütün topluluklarÕn dil ve 85 alfabeleri eúittir. Yugoslavya’nÕn da÷ÕlmasÕyla birlikte 1989’da yapÕlan bir anayasa de÷iúikli÷i ile Makedonya Sosyalist Cumhuriyeti(SR), Makedonya halkÕnÕn ulus devleti olarak yeniden tanÕmlandÕ. Önceden belirtti÷imiz gibi Makedonya, Makedon, Arnavut ve Türklerin devleti úeklindeydi. Yugoslavya’nÕn da÷ÕlmasÕ ve artan milliyetçilik cereyanlarÕ Makedon 86 ulusçu÷unun da saldÕrgan bir hal almasÕna neden oldu. Yeni kabul edilen bu anayasa ile Makedonya’da Arnavutlar, Türkler, Ulahlar ve di÷er gruplar ülkede yaúayan eúit haklara sahip azÕnlÕklar(milliyetler) olarak tanÕmlanÕr.87 83 ÇayÕrlÕ, a.g.m., s.445. F. W. Carter, “Türk HaklarÕ”, Dünya’da Türkler, ed., Margaret Bainbridge, çev., M. HarmancÕ, Say Yay, østanbul, 1995, s.274; Oktay, a.g.m., s.137; Birgül Demirtaú Coúkun-Emir Türko÷lu, “Makedonya BÕçak SÕrtÕnda: BalkanlarÕn Eski Model Ülkesi Yeni østikrarsÕzlÕk Unsuru mu?”, Makedonya Sorunu Dünden Bugüne, der., M. Murat Hatipo÷lu, ASAM, Ankara, 2002, s.123. 85 Carter, a.g.m., s.279. 86 Poulton, a.g.e., s.64,102. 87 Coúkun-Türko÷lu, a.g.m., s.124-125; Turan, “Makedonya’da Türkler”, s.168. 17 KasÕm 1991’de yürürlü÷e giren 134 maddelik yeni Makedonya Cumhuriyeti anayasasÕ, devleti egemen, ba÷ÕmsÕz, demokratik ve sosyal bir devlet olarak tanÕmlanmaktadÕr. Çi÷dem Ülker, Makedonya Türk Öyküsünde Kimlik Sorunu, Kültür BakanlÕ÷Õ Yay, Ankara, 1998, s.11. Makedonya anayasasÕ etnik gruplarÕ tanÕmlamak için milliyet(National Minority) terimini kullanÕr. Bu, çok uluslu bir devletin içinde var olan bir ulusal topluluk anlamÕnÕ taúÕr. Yani ulusal azÕnlÕk, bir devletin dÕúÕndaki bir baúka devlete etnik olarak ba÷lÕ olan 84 31 Bu anayasa etnik gruplarÕn haklarÕnÕ úöyle tanÕmlar: Milliyetler kimliklerini ve ulusal özelliklerini geliútirirler, Makedonya Cumhuriyeti milliyetlerin, etnik, kültürel, dinsel kimlikleriyle dillerini korumayÕ garanti eder, milliyetler kendi kimliklerini ifade, teúvik ve geliútirmek için kültür, sanat, bilimsel vs. baúka dernekler kurma hakkÕna ve kendi anadillerinde ilk ve orta ö÷renimlerini görme hakkÕna sahiptir.88 Tüm bu verilen anayasal haklara ra÷men bu yeni anayasaya itirazlarÕn temelinde anayasanÕn, Makedon milletinin ulus devleti olarak kabul edilmesi gelmektedir.89 Ancak 1991 anayasasÕ yurttaú hak ve özgürlükleri açÕsÕndan ve azÕnlÕk haklarÕ bakÕmÕndan liberal bir anayasa olma özelli÷i taúÕr.90 Ba÷ÕmsÕz Makedonya Cumhuriyeti’nde Makedonlar’da, toplam sayÕlarÕ kendilerinin sayÕsÕna eúit olan di÷er azÕnlÕk gruplarÕnÕ, küçük birer azÕnlÕk olarak görme e÷ilimi hakim olmuútur. Makedonlardan sonra gelen ve nüfus olarak en büyük ikinci grubu oluúturan Arnavutlar ve Türkler, bu durumdan hiç de hoúnut de÷illerdir. Kendilerine ikinci sÕnÕf insan muamelesi yapÕldÕ÷ÕnÕ düúünmektedirler. Üstelik devlet kademeleri de artÕk Makedonlarca iúgal edilmeye baúlanmÕútÕr.91 Resmi rakamlara göre 500 bin civarÕnda(Arnavutlara göre ise 700-800 bin civarÕnda) olan Arnavutlar için anayasa ile ikincil konuma düúmek kabul edilemez bir durum olmuútur. Ülkede azÕnlÕk statüsünde olmayÕ kabullenemeyen Arnavutlar ve Türkler azÕnlÕk haklarÕ meselelerinde birlikte hareket etmektedir. Bu ise, Makedon yönetiminin bu iki gruba karúÕ sert önlemler almasÕna neden olmaktadÕr. Makedonlara göre Arnavutlar, 1991 anayasasÕna göre verilen haklarÕn dÕúÕnda ayrÕcalÕklar peúindedir. Türkler ise yapÕlan anayasasÕnÕn uygulanÕúÕ yönünde itiraz etmektedirler. Üsküp’te “Sosyolojik, Siyasal ve Hukuksal AraútÕrmalar Enstitüsü’nün Etnik øliúkiler Merkezi”nce yapÕlan araútÕrmada azÕnlÕklara sorulan, “Makedon devletini bir topluluk demektir. MakedonyalÕ Türkler de, devletin kurucu unsuru olmaktan çÕkarÕlarak azÕnlÕk durumuna düúürülmekten hoúnut de÷illerdir. Ülker, a.g.e., s.17. 88 Ülker, a.g.e., s.12. 89 ùule Kut, “Ba÷ÕmsÕz Makedonya: AltÕncÕ YÕl Krizleri”, Da÷Õlan Yugoslavya ve Bosna-Hersek Sorunu: Olaylar-Belgeler (1990-1996), haz., øsmail Soysal-ùule Kut, OBøV, østanbul, 1997, s.190. 90 Kut, Balkanlarda Kimlik ve Egemenlik, s.28. 91 Turan, “Makedonya’da Türk VarlÕ÷Õ ve Kültürü”, s.23; Ülker, a.g.e., s.17. Türkler, ana devleti oldu÷undan dolayÕ Makedonya’nÕn asli unsuru sayÕlmamaktadÕr. Ancak hukuksal olarak tüm vatandaúlÕk haklarÕna sahiptir. Türkler, Makedonya devletine fiilen ba÷lÕ sayÕlmaktadÕrlar, hukuken de÷il. Ülker, a.g.e., s.20. 32 ne derece kendilerinin gördü÷ü” sorusuna verilen cevapta, Türklerin Arnavutlardan farklÕ bir yaklaúÕm içinde oldu÷u görülür. Türklerin %90’Õ kimi haksÕz uygulamalara ra÷men kendilerini Makedonlarla eúit vatandaúlar olarak görmektedirler. ArnavutlarÕn ise %42 si kendini ikinci sÕnÕf vatandaú olarak görüyor. Türklerin %80’i gibi yüksek bir oranÕ da ayrÕmcÕlÕ÷a tabi tutulmadÕ÷ÕnÕ düúünmektedir. Sonuçta Türklerin, Makedon yasalarÕna uyan, itaatkar, uyumlu bir azÕnlÕk oldu÷u ortaya çÕkmaktadÕr. 92 22. Makedonya Türklerinin Siyasi Teekkülleri Yugoslavya’nÕn da÷ÕlmasÕyla birlikte Makedonya’da 11 KasÕm 1990’da ilk çok partili seçim düzenlendi. 8 Ocak 1991’de Makedonya Parlamentosu ilk toplantÕsÕnÕ yaptÕ ve 27 Ocakta son Makedonya Federe Cumhuriyeti’nin de baúkanÕ olan Kili Gligorov 93 cumhurbaúkanlÕ÷Õna getirildi. Yerel seçimler ise KasÕm 1996’da yapÕldÕ. Normalde 1994’de yapÕlmasÕ gereken seçimleri Makedonya Hükümeti, daha önemli meselelerle u÷raútÕ÷ÕnÕ vurgulayarak iki sene süreyle erteledi. Ancak 1996’nÕn sonunda Makedonya Parlamentosu yeni “Belediyeler YasasÕnÕ” ve yeni “Yerel Seçimler YasasÕ”nÕ çÕkarmayÕ baúarmÕútÕr.94 Makedonya Türklerinin biricik siyasi temsilcisi olan Türk Demokratik Partisi ise kendi imkanlarÕyla yerel seçimler 96’ya kendi baúÕna 12 belediye baúkanÕ adayÕ ile, hükümet orta÷Õ Arnavut Refah Partisiyle de belediye meclis üyeli÷i için koalisyonla katÕlmÕútÕr. Seçim sonucunda ise TDP adayÕ hukukçu Nevaip øsmail, Merkez Jupa’nÕn ilk seçilen belediye baúkanÕ oldu. KazanÕlan bu bölge de, Torbeú Türklerinin Türk dilinde e÷itim mücadelesi verdi÷i ve dolayÕsÕyla Makedon hükümetinin Türk milli kimli÷ini tanÕmadÕ÷Õ yerdir. TDP, Merkez Jupa’da elde etti÷i baúarÕyla hükümete galebe çaldÕ. Seçimlerin genelinde TDP, Makedonya’nÕn tüm belediyelerinde toplam 1902 belediye meclis üye sayÕsÕnÕn 42’sini kazandÕ. 1990 yerel seçimlerinde bir sandalye kazanmÕú olan TDP, 1996’da bunu 42’ye çÕkararak kÕsa zaman içinde partinin siyasallaúmasÕnÕ sa÷lamÕútÕr.95 92 MandacÕ-Erdo÷an, a.g.e., s.83. Hatipo÷lu, “Kuruluúundan Günümüze Makedonya”, s.168. Yugoslavya’da cumhurbaúkanÕ ço÷unluk milletten seçilirse baúbakanlar sÕrayla azÕnlÕklardan seçilmektedir. Makedonya Türklerinden Firuz Demir , Makedon meclisinde baúkan yardÕmc ÕlÕ÷Õ yapmÕútÕr. Carter, a.g.m., s.278. 94 Erdo÷an Saraç, “Makedonya Yerel Seçimler 1996 ve Nüfus SayÕmÕ øle ølgili Nihai Veriler, Yeni Türkiye, c.II, sayÕ:16(Temmuz-A÷ustos 1997), s.1812. 95 a.g.m., s.1813-1814. 93 33 Devlet kademlerinde oldu÷u gibi parlamentoda da Makedonlar %85 gibi bir ço÷unlu÷u ellerinde tutmaktalar. Ancak burada Makedonya’daki seçim sisteminin adaletsizli÷i üzerinde durmak gerekir. Bu sistem mümkün mertebe azÕnlÕklarÕn meclise girmelerini engellemek üzere hazÕrlanmÕútÕr. Hatta diyebiliriz ki bu kanun, sosyalist Makedonya döneminden kalmadÕr. Türklerin yo÷un olarak bulunduklarÕ yerler iki ayrÕ seçim bölgesine taksim edilerek oylarÕ da÷ÕtÕlmaktadÕr. Türklerin yo÷un olarak bulundu÷u BatÕ Makedonya’nÕn bazÕ yerlerinde 1 milletvekili için 17 bin oy gerekirken da÷ÕnÕk oldu÷u yerlerde ise 3 bin beú yüz oy ile bir milletvekili seçilebilmektedir. DolayÕsÕyla Türk nüfusun kesafetine göre seçim bölgeleri belirlenmiú olmaktadÕr. Baúta Türkler olmak üzere di÷er azÕnlÕklar, Makedonya’nÕn bütün halinde “tek bir seçim bölgesi” kabul edilmesini ve böylece nüfuslarÕ oranÕnda parlamentoda temsil edilebilmeyi istemektedir. 96 Makedonya Türklerinin siyasal e÷ilimlerine baktÕ÷ÕmÕzda ise, temelde ikiye ayrÕldÕklarÕnÕ görüyoruz. Liberaller ile Türk-øslam anlayÕúÕna ba÷lÕ milliyetçiler. AzÕnlÕk haklarÕ söz konusu oldu÷unda ise her iki taraf da görüú birli÷i içersindedir. Yugoslavya’nÕn da÷ÕlmasÕna yakÕn milliyetçi e÷ilimler yükselmiútir. Bu durum siyasal partilerin de aúÕrÕlÕ÷a kaçmasÕna neden oldu. 1990’daki Makedonya seçimlerinde parlamentodaki gruplarÕn ço÷unun milliyetçi partiler oldu÷unu görüyoruz. Makedonya CumhurbaúkanlÕ÷Õ Konseyi eski üyesi Fahri Kaya, bu durumun Türkleri kaygÕlandÕrdÕ÷ÕnÕ dile getiriyor. Bu, azÕnlÕk haklarÕnÕn da kÕsÕtlanmasÕna neden olmaktadÕr. Daha önce Makedon Millet meclisinde Türkler 15 milletvekili ile temsil edilirken, son seçimlerde bu rakam sÕfÕrlanmÕútÕr. 97 23. Makedonya’da Siyasi Partiler 230. Türk Demokratik Partisi 96 Turan, “Makedonya’da Türk VarlÕ÷Õ ve Kültürü”, s.24-25; Saraç, “Makedonya”, s.288. Turgut Özal, Makedonya CumhurbaúkanÕ Kili Gligorov’a yaptÕ÷Õ baskÕ sonucu 1990 seçimlerinden sonra bir Türkü kültür bakanÕ seçtirtmiútir. Ancak aradan çok geçmeden 1991’de görevden alÕnmÕútÕr. Türkler Makedonya’nÕn hiçbir belediyesinde %15 in üzerinde nüfus yo÷unlu÷una sahip de÷ildir. Türklerin yarÕsÕ kadar bile olmayan SÕrplar, Çingeneler, Boúnaklar bile parlamentoda temsil edilebilmekteyken Türk azÕnlÕk, yukarÕda saydÕ÷ÕmÕz nedenlerden dolayÕ temsil edilememektedir. Turan, “Makedonya’da Türkler “, s.172. 97 Fahri Kaya, “Yugoslavya Türkleri T ehlikede”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:104(KasÕm-1991), s.30. Burada, yeni kurulan ve bir dernek görünümünde olan Türk Demokratik Birli÷i’nin da÷ÕnÕklÕ÷Õ, tecrübesizli÷i ve seçim adaletsizli÷i etkili olmuútur. Saraç, “Makedonya”, s.288. 34 Makedonya’ya demokrasinin gelmesiyle Türkler de bundan faydalanmak, dilini, dinini, refahÕnÕ, kültürünü, töresini, ulusal çÕkarlarÕnÕ, temel hak ve hürriyetlerini savunmak amacÕyla yola çÕktÕ ve 1.7.1990 tarihinde temelde bir dernek statüsünde ve Avni Engüllünün kurucu baúkanlÕ÷Õnda Türk Demokratik Birli÷i’ni kurdular. Mugbil Beyzat bir yÕl süreyle TDB’nÕn geçici baúkanlÕ÷ÕnÕ yürüttü. Bu siyasi dernek, 1990’da yapÕlan ilk genel seçimlere katÕlmÕú ancak, da÷ÕnÕklÕk, tecrübesizlik ve seçim yasasÕnÕn adaletsizli÷i dolayÕsÕyla bir baúarÕ elde edememiútir.98 Bu dönem, Makedonya’daki etnik gruplarÕn kimliklerinin de daha belirgin hale geldi÷i ve TDB’nin siyasal bir kimli÷e büründü÷ü dönem oldu. Bu siyasi süreç içerisinde TDB, 27.6.1992 tarihinde ikinci genel kurultayÕna gitti ve Türk Demokratik Birli÷i, Türk Demokratik Partisine dönüútü. Bundan sonra Erdo÷an Saraç genel baúkanlÕ÷a getirildi.99 Ancak Türkler, ilk siyasal teúkilatlanma tecrübelerini yaúarken aynÕ zamanda aralarÕnda iç çekiúmeler de baúladÕ. TDP kurulduktan sonra partiye muhalif kimseler baúta Mugbil Beyzat, Kamuran Tahir, Güner øsmail gibi kendilerini eski Makedonya Sosyalist Cumhuriyeti’ne ve sonrasÕnda kurulan Makedonya Cumhuriyeti’ne adapte etmiú kiúiler sosyalist bir çizgide siyaset yapmaya baúladÕlar. 100 TDP, 1994 Makedonya genel seçimlerini tek baúÕna 59 milletvekili adayÕ çÕkararak katÕlmayÕ baúarmÕú ancak meclise bir milletvekili gönderebilmiútir. Seçim öncesi Arnavut ve Makedon partilerden seçim ortaklÕ÷Õ arayan TDP, aradÕ÷ÕnÕ bulamamÕútÕr. Ancak seçimlerin ilk turunda 8 milletvekili adayÕnÕn 2. tura yükselebilmesi büyük baúarÕ olmuú ve bu baúarÕ di÷er partileri de úaúÕrtmÕútÕr. Seçim yasasÕndaki adaletsizli÷e ra÷men Türklerin 1 milletvekili çÕkarmasÕ Türk azÕnlÕ÷a adeta bir bayram havasÕ yaúatmÕútÕr. 101 1996 yerel seçimlerine gelindi÷in de ise TDP, 2 belediye baúkanÕ ve 17 belediyede 44 belediye meclis üyesi çÕkarmayÕ baúardÕ.102 TDP’nin siyasal u÷raú verdi÷i alanlarÕn baúÕnda, uluslararasÕ insan haklarÕ kuruluúlarÕnÕn da yakÕndan takip etti÷i Merkez Jupa (Zupa) olayÕ oldu. TDP, kesinlikle Torbeú tabirini kabul etmemektedir. Bilindi÷i gibi bu 98 Saraç, “Makedonya”, s.288; Turan, “Makedonya’da Türk VarlÕ÷Õ ve Kültürü”, s.24; (http:// www.tdp.org.mk/Tarihce/Tarihce.htm). Mugbil Beyzat’Õn Makedonya Sosyal Demokratik Partisi’nden milletvekili adayÕ olmasÕ Türk seçmenini üzmüútür. Beyzat daha sonra görevinden alÕnmÕútÕr. Saraç, a.g.m., s.288. Nüfus øtibariyle Türklerin, 7 sandalyeye sahip olmalarÕ gerekir. ÇayÕrlÕ, a.g.m., s.446. 99 (www.tdp.org.mk/Tarihce/Tarihce.htm); Saraç, a.g.m., s.288. TDP’den önce Türklerin kurdu÷u, “Makedonya Türkleri Demokratik øttifakÕ” adlÕ teúkilatÕn ismi de geçiyor. MandacÕ-Erdo÷an, a.g.e., s.84. 100 Turan, a.g.m., s.24. 101 Saraç, a.g.m., s.288. Ancak TDP, din birli÷i esasÕna dayalÕ ve MüslümanlarÕ bir çatÕ altÕnda toplanmayÕ hedefleyen Kenan Mazlami’nin genel baúkanÕ oldu÷u “Demokratik Eylem Hak Yol Partisi” ile ittifak yapmÕútÕr. Turan, a.g.m., s.24; Saraç, a.g.m., s.288. 102 (www.tdp.org.mk/Tarihce/Tarihce.htm) 35 bölgede Makedon hükümeti Torbeú Türklerini zorla Makedonca e÷itimi dikte etmek istemektedir. Bu olayda TDP, iúi Türkiye’ye toplu göç tehdidine kadar götürdü. Parti içinden de Torbeúlerin haklarÕ yeterince savunulmadÕ÷Õ eleútirisi geldi. Ancak TDP genel kurulu, baúkan Saraç’Õn arkasÕnda oldu÷unu göstererek Parti içi muhalefet susturuldu. TDP, Torbeúlerin Türkçe e÷itim haklarÕnÕn her zaman arkasÕnda durmaya ve savunmaya devam edegelmiútir. TDP’nin Türklerin haklarÕnÕ aramada mücadele verdi÷i di÷er husus, Yugoslavya’dan göç edenlerin geride bÕraktÕ÷Õ mallarÕnÕ tekrar elde edebilmesine yönelik mücadele oldu. Türkler göç ederken ba÷lÕ olduklarÕ belediyeye geride bÕraktÕklarÕ mallarÕ hususunda hiçbir hak talep etmeyeceklerine dahil imza atmÕúlardÕ. TDP, Makedonya Cumhuriyeti döneminde bu meselenin takipçisi oldu. Türklere ait mallarÕn geri iade edilmesi için u÷raú verdi ancak hükümet, kamulaútÕrÕlmÕú mallardan ancak Makedon 103 vatandaúlarÕn faydalanabilece÷i hükmünü getirdi. Türkiye ile olan iliúkilerine gelince, zaman zaman Türk yetkililerin Makedonya’yÕ ziyaretleri Türk azÕnlÕ÷a bir destek ve moral gücü kazandÕrmaktadÕr. MakedonyalÕ Türkler, Türkiye’den Makedon devlet kurumlarÕna daha etkin ve fazla sayÕda katÕlabilmek için yardÕm beklemektedirler. Ancak Makedonya’da Türkler, varlÕ÷ÕnÕ hissettirmeye, vatan olarak Makedonya’yÕ kabul etmeye ve Türkiye’ye göçün kesinlikle önünde durmaya çalÕúmaktadÕr. Saraç bir konuúmasÕ; “Anavatanmz Türkiye Cumhuriyeti Kalbimizde Taht Kurmutur. Bu taht ykmak isteyenler kim olursa olsun bizim gerçek dümanmzdr. Biz büyük Türk milletinin bölünmez bir parçasyz anavatanmza yürekten balyz” úeklinde olmuútur. Bu, Makedonya’daki Türk varlÕ÷ÕnÕn anlamÕnÕ, 104 misyonunu göstermesi bakÕmÕndan öz bir ifadedir. 1999 cumhurbaúkanlÕ÷Õ seçimlerinde TDP, Boris Traykovski’yi destekleyerek seçimi kazanmasÕna yardÕmcÕ oldu. 2002 parlamento seçimlerinde ise TDP, di÷er azÕnlÕk partilerinin bir araya gelip “Makedonya øçin Birlikte Koalisyonu” ittifakÕnda yer aldÕ. Bu seçimlerde TDP, 2 milletvekili ile hükümette çalÕúma ve sosyal güvenlik bakanlÕ÷Õnda bakan vekilli÷ini almayÕ baúardÕ. Bu üst görevlerin yanÕnda Makedon televizyon ve radyosunda, Kültür ve TarÕm BakanlÕ’÷Õnda cumhuriyet düzeyinde yöneticilik, Maliye 103 MandacÕ-Erdo÷an, a.g.e., s.85-86. ÇayÕrlÕ, a.g.m., s.447; Nefi Demirci, “Makedonya, Kosova, Kerkük”, Orkun, sayÕ:98(Nisan 2006), s.1. TDP baúkanÕ Erdo÷an Saraç Makedonya’daki Türk varlÕ÷ÕnÕ, OsmanlÕnÕn BalkanlarÕ anavatan olarak bilmesi ve 5,5 yy süren varlÕ÷ÕnÕn bir sonucu olarak tarif etmektedir. Ülker, a.g.e., s.17. 104 36 BakanlÕ÷Õ Vergi ødare Dairesi’nde, M.C. Merkez Halk BankasÕ’nda, Anayasa Mahkemesi ve Cumhuriyet YargÕçlar Konseyi’nde birer temsilci elde etti.105 En son 5.4.2003’te Ohri’de yapÕlan TDP’nin 5. ola÷anüstü kurultayÕnda parti, yeni program ve tüzü÷ünü kabul etti. Bu tüzük ve programla TDP, daha ça÷daú ve demokratik düzeye eriúti. Yeni tüzük, “Entelektüel Konsey” ve ”KadÕnlar Aktiv” teúkilatlarÕnÕn kurulmasÕnÕ öngörmektedir. Bu yapÕlarÕn parti içi etkileúimi ve koordinasyonu arttÕraca÷Õ düúünülmektedir.106 Son olarak Makedonya Türklerinin içte yaúadÕ÷Õ ayrÕlÕklardan bahsetmek yerinde olur. Özde milli düúünce ve çÕkarlarda birlik olmakla beraber, Türklerin düúünce yapÕlarÕnda farklÕlÕklarÕn oldu÷unu görüyoruz. Bu bakÕmdan sÕk sÕk Türklerin birlik ve beraberlik içinde olmalarÕ gerekti÷i siyasiler tarafÕndan dile getirilir. Örne÷in 30.6.2000’de yapÕlan TDP kurultayÕnda savunulan düúünce, Abdülhakim Hikmet Do÷an E÷itim- Kültür ve Sanat Merkezi (VakfÕ) baúkanÕ Hamdi Hasan ile TDP genel baúkanÕ Erdo÷an Saraç arasÕndaki görüú ayrÕlÕklarÕnÕn giderilmesi halinde Türklerin, Makedon Millet Meclisinde daha güçlü bir úekilde temsil edilebilece÷idir. AynÕ úekilde TDP’den baúka 1999’da kurulan “Türk Hareket Partisi” ile 2000’de kurulan “Demokratik Müslüman Partisi” Türk partilerinin birlikte hareket etmeleri gerekti÷ini söylemiúlerdir. Türk azÕnlÕ÷Õn Makedonya’da varlÕ÷ÕnÕ sürdürebilmesi davasÕnda her iki muhalif grup birbirini suçlayarak davaya ihanet etti÷ini söylemektedir. TDP merkezli siyasette taraftar olanlar Müslüman Türk olarak nitelenirken, di÷er tarafta TDP siyasetine muhalif, kendini MakedonyalÕ hissedenler kendini MakedonyalÕ Türk olarak görmektedir. Makedonya’da Türklerin di÷er teúkilatlarÕndan Aziz ùen’in Grostivar’da kurdu÷u “Güven” Partisi107 ve “ Makedonya Türk Sivil Teúkilatlar Birli÷inden” bahsedebiliriz. 105 (www.tdp.org.mk/Tarihce/Tarihce.htm). TDP’den milletvekili Gayur Saraç ve Kenan Hasip’in yanÕ sÕra Makedon Dahili Devrimci Örgütü-Makedon Ulusal Birli÷i Demokratik Partisi (VMRO-DPMNE)’den Adnan Kahil de milletvekili oldu. Oktay, a.g.m., s.149-150. 106 (www.tdp.org.mk/Tarihce/Tarihce.htm) 107 Demirci, a.g.m., s.1; Kut, Balkanlar’da Kimlik ve Egemenlik, s.37. TDP’den görüú ayrÕlÕklarÕ nedeniyle ayrÕlarak partiyi kurdu. Türk azÕnlÕ÷Õn birlik olmasÕnÕn önündeki hastalÕk olan kiúisel çÕkarlar nedeniyle partiden ayrÕlmÕútÕr. a.g.e., s.35. 37 24. Makedonya’da Dernekler Bilindi÷i gibi Makedonya, Balkan SavaúlarÕ sonunda OsmanlÕ hakimiyetinden çÕktÕ. Bu tarihten II. Dünya SavaúÕna kadar Türklerin siyasi organizasyonlarÕ olmadÕ. YalnÕz siyasal de÷il sosyal, dil, e÷itim, folklar gibi alanlarda da örgütlenmelerine imkan tanÕnmadÕ. Bu dönemde 1924’te Üsküpte “Sebat Futbol Klübünü”, 1937’de “Üsküp Türkleri YardÕm Cemiyeti”nin kurulmasÕnÕ sayabiliriz.108 1940 sonrasÕ dönemde artan Arnavut milliyetçili÷i, Türklere Türkleúmiú Arnavut yaftasÕnÕn vurulmasÕ ve göçler sonucu nüfusun azalmasÕ gibi olumsuzluklara ra÷men Türkler, milli kimliklerini korumayÕ bilmiúlerdir. øúte bu milli kimli÷i koruma düúüncesiyle bir kÕsÕm Türk aydÕnÕ Makedonya’da Türklerin haklarÕnÕ korumak ve geliútirmek, milli manevi de÷erlerine, örf ve adetlerine sahip çÕkmak amacÕyla 1942’de “Yücel” teúkilatÕnÕ kurdu109 Savaú sonrasÕ Yugoslavya’da sadece Türk azÕnlÕ÷Õn haklarÕnÕ korumak amacÕyla ortaya çÕkmÕú olan bu teúkilat, Do÷u-BatÕ bloklarÕ arasÕ rekabet ve Yugoslavya ile Rusya’nÕn çekiúmesinin kurbanÕ oldu. Teúkilat aleyhine, Yugoslavya’nÕn devlet ve toprak bütünlü÷ünü hedef alan terörist ve casus bir örgüt ve temel amacÕnÕn Türkiye ile birleúmek oldu÷u iddiasÕyla hakkÕnda soruúturma baúlatÕldÕ. Yücel teúkilatÕnÕn içinde, teúkilat aleyhine ileri sürülen suçlamalarÕ destekleyenler ve yönetimin yanÕnda olanlarla, amaçlarÕnÕn hiç de bölücülük ve terörizm gibi yasa dÕúÕ faaliyetler olmadÕ÷ÕnÕ savunan bir grup vardÕr. Birinci gruba girenler arasÕnda Mustafa Karahasan, Yücel’in casus, terörist, anti sosyalist, anti Atatürkçü bir teúkilat oldu÷unu ileri sürmüútür. Bir de di÷er taraf vardÕr. Yücel davasÕnÕn failleri olarak 1948’de yargÕlanan ve hapis cezasÕna çarptÕrÕlan Muzaffer Hocao÷lu Yücelin ne oldu÷unu açÕklÕyordu; “Biz herhangi bir istihbarat servisine hizmet edecek, arada Yunanistan ve Bulgaristan varken Türkiye ile birlemesinin imkanszln göremeyecek kadar ahmak deildik. Amacmz özellikle ahalinin yüzde yetmiini bile Türklerin oluturduu Makedonya’nn baz bölgelerinde Türklere tam eitliin verilmesini, toplumun her hücresine katlmn ahali saysna 108 109 Turan, “Makedonya’da Türk VarlÕ÷Õ ve Kültürü”, s.24. ÇayÕrlÕ, a.g.m., s.448; Turan, a.g.m., s.24; Oktay, a.g.m., s.138. 38 orantl olmasn salamakt. Ancak aleyhte kimsenin ses çkarmad monte edilmi durumada, bize aklmzn bir köesini bile igal etmeyen büyük suçlamalar yüklendi.”110 Yine aynÕ davada suçlu bulunarak 7 yÕl hapis yatmÕú Ahmet Yücel de:”Davamzda hakl olduumuzu bilmesine ramen Yugoslavya’da yaayan Türkler aramzda duramadlar. Bu da Balkan Savalarndan bu yana Türk ahalinin sürekli hakszla uram olmasnn sonucu halkn içine güçlü bir endienin, hatta korkunun da diyebilirim ilenmi olmasndan kaynaklanmt. Geni halk kitleleri dnda, rahatna dükün, yönetimin elinde kuklalk yapmaktan baka bir ie yaramayan üç be aydnnzdansa, bize 111 kar tavr taknmalarndan baka bir ey beklenemezdi.” Türklere karúÕ bu komplonun kurulmasÕ, sosyalist Yugoslavya’da Türk varlÕ÷ÕnÕn yok edilmek istenmesi amacÕyla hazÕrlanmÕú oldu÷u ve bunun sonucunda da 1950’de Yugoslavya’dan Türkiye’ye göç ile semerisini verdi÷i anlaúÕlmaktadÕr. 112 Bu davada MakedonyalÕ 17 Türk 1947’de vatana ihanetten suçlu bulundu. KurucularÕndan ve yöneticilerinden ùuayip Aziz Ali Abdurahman, Nazmi Ömer ve Adem Ali idam cezasÕna çaptÕrÕldÕ. BazÕlarÕ da yÕllarca hapse mahkum edildiler. Yine bu davada Makedonya Türklerinin OsmanlÕnÕn varisleri olarak görülmesi, Türklere karúÕ bir antipati oluúmasÕna, Türk karúÕtÕ söylemlerin güçlenmesine neden oldu. Bu nedenledir ki 1948 sayÕmÕnda ço÷u Türk kendini Arnavut olarak yazdÕrdÕ. 113 Komünizm döneminde Türklerin di÷er teúkilatlarÕna gelince bu dönemde kültür-sanat derneklerinin kuruldu÷unu görüyoruz. Bunlar Üsküp’te “Yeni Yol” kültür sanat derne÷i”, “Orhan Veli KanÕk” sanat klübü”, Kalkandelen’de “Yeni Hayat” kültür sanat derne÷i”, Gostivar’da “Güven” kültür sanat derne÷i, Ohri’de “Kardeúlik”, 1946’da “Zafer” kültür ve spor kulübü, 1948’de “Üsküp Türk Kültür ve Sanayi-i Nefise Cemiyeti”, “AltÕn Parmaklar”, “YukarÕ Banyitsa” kültür sanat grubu(Gostivar belediyesi), “KocacÕk” folklor grubu(Debre belediyesi), “Gönül” kültür-sanat derne÷i(Struga belediyesi), “KardeúlikBirlik” 110 sanat derne÷i(Ohri belediyesi), “Kardeúlik” kültür-sanat derne÷i(Resne Suat Ergüllü, “Yücel yada FÕrsattan Yararlanmak”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:110-111(MayÕsHaziran1992), s.36. 111 a.g.m., s.36. 112 a.g.m., s.37. 113 Oktay, a.g.e., s.138; Kut, Balkanlarda Kimlik ve Egemenlik, s.228; Turan, a.g.m., s.24. 39 belediyesi), Bahçebosu köyü “Yeni Gün” kültür sanat derne÷i(Valandova Belediyesi) ve “Yeni Sevda” kültür sanat derne÷idir. Bu kuruluúlar, Türk kültürünün geliútirilmesi ve gelecek nesillere aktarÕlmasÕ ve Türkleri bir çatÕ altÕnda toplama amacÕnda olmuúlardÕr. Ancak göç olgusu derneklerin faaliyetlerine darbe vuran önemli bir unsur olmuútur.114 Günümüzde ise Üsküp’te “Türk Kültür Merkezi”, “Türk øú AdamlarÕ Birli÷i”, Gostivar’da “Türk AydÕnlar Cemiyeti”, ÇalÕklÕ’da “Bahar”, Konçe’de “Karacao÷lan”, Buçim’de “AúÕk Veysel”, Radoviú’te “Zeyni Bey”, Dedeli’de “Ufuk”, Üsküp’te Matükat, Vrapçiúte “Millenium” ve Gostivar’da Abdülhakim Hikmet Do÷an E÷itim, Kültür ve Sanat merkezi kuruluúlarÕ mevcuttur. Sonuncusu Makedonya’daki Türk kuruluúlarÕ arasÕnda önemli bir yere sahiptir. Türk azÕnlÕ÷Õn e÷itim, kültür ve sanat alanlarÕnda seviyesini yükseltmek amacÕyla 27.11.1997 yÕlÕnda kuruldu. BaúkanlarÕndan Hamdi Hasan ve FadÕl Hoca yönetiminde Merkez, çeúitli kurslar, konferanslar, sempozyumlar düzenlemekte, yaptÕklarÕ araútÕrmalar sonucu kitap ve raporlar yayÕnlamaktadÕrlar. AyrÕca Makedonya’da okuyan Türk ö÷rencilerine ve Do÷u Makedonya Türklerine burs sa÷lamak gibi hizmetleri de vardÕr. 114 115 Turan, “Makedonya’da Türkler”, s.183; Türk kimli÷ini komunizme ve SlavlÕ÷a karúÕ korumuú olan Yücel TeúkilatÕ ayrÕca Türkçe gazete çÕkarmÕú, Türk okullarÕ ve Türk ö÷retmeni yetiútirme kurslarÕ açmÕútÕr. ÇayÕrlÕ, a.g.m., s.449. Celal Tuna, “Türk Kültür ve Ö÷renim KurumlarÕ”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:78(Eylül 1989), s.33-34. 115 ÇayÕrlÕ, a.g.m., s.449; Turan, a.g.m., s.183. YukarÕda Komünizm döneminde geçen dernek isimleri günümüz MakedonyasÕ’nda tekrarlanmadÕ. ADEKSAM’Õn yayÕnlarÕ arasÕnda úunlar gösterilebilir. FadÕl Hoca(Proje Koordinatörü), Makedonya Devlet OrganlarÕnda, Kamu KuruluúlarÕnda ve E÷itim Sisteminde Türklerin KatÕlÕm OranÕ øle ølgili Mukayese ÇalÕúmasÕ, Gostivar, 2001 ve Hamdi Hasan, Makedonya’da Türkçe E÷itim ve Abdülhakim Hikmet Do÷an, Üsküp, 1998. ÜÇÜNCÜ BÖLÜM 3. YUNANSTAN Yunanistan, Balkanlar’da OsmanlÕ’dan en erken ayrÕlan devlet olmuútur. 1829 Edirne anlaúmasÕ ile ba÷ÕmsÕzlÕ÷ÕnÕ kazanan Yunanistan’Õn 1830 Londra Protokolüyle ba÷ÕmsÕzlÕ÷Õ onaylanmÕú oldu. Bu tarihten sonra Yunanistan dÕú siyasetini OsmanlÕ Devleti aleyhine geniúlemek üzerine kurdu ve 1947 Paris anlaúmasÕna dek beú kez geniúledi. ølk kuruldu÷unda Peloponez yarÕm adasÕndan müteúekkil küçük bir devlet olan Yunanistan, son geniúleme halkasÕyla Ege Denizi ve adalarÕnÕn ço÷una hakim, Ege Makedonya’sÕ, BatÕ Trakya ve Arnavutluk sÕnÕrÕna de÷in geniú topraklara hakim oldu. Kaybedilen bu yerlerde geniú bir Müslüman nüfus hakimdi. Yunan yönetimine geçen bu Müslüman nüfusun statüsü de de÷iúmiú oldu. Buradan 1913 Atina anlaúmasÕ, 1920 Yunan Sevri, 1923 Lozan anlaúmasÕyla Müslüman Türk nüfusun statüsü tespit edildi. Bu arada I. Dünya SavaúÕ sonrasÕ dönemde Yunanistan birçok iç karÕúÕklÕklar yaúadÕ. KrallÕk rejimi, totaliter yönetimler, iç savaúlar gibi dönemler geçirdi. Bu dönemlerde Türk azÕnlÕk nispeten kendisine sa÷lanan hukuka göre yaúamÕnÕ sürdürdü. Yunan iç savaúÕnda devletine sadakat gösterdi. Bunun yanÕnda Türkiye de maddi yardÕmlarla Yunanistan’a destek oldu . øki savaú arasÕ dönemde Türkler teúkilatlandÕlar. Birbirlerine sahip çÕktÕklarÕ øskeçe Türk Birli÷i, Gümülcine Türk Ö÷retmenler Birli÷ini kurdular. II. Dünya SavaúÕ sonrasÕ yine Türk-Yunan iliúkileri normal seyrinde devam etti. Hatta bu dönemde Gümülcine’de 1952’de Celal Bayar Lisesi, øskeçe’de 1965’de Muzaffer Salih Lisesi açÕldÕ. KÕbrÕs buhranÕnÕn baúlangÕcÕ olan 1963 yÕlÕna kadar olan bu dönem, Türk azÕnlÕ÷Õn durumunu özlemle anaca÷Õ bir devir oldu. 1951 Kültür anlaúmasÕ çerçevesinde Türkiye’den kontenjan ö÷retmenler Yunanistan’a gönderildi. 3065/1954 sayÕlÕ yasa ile Türk okullarÕnda Müslüman yerine Türk yazÕlÕ levhalar kullanÕldÕ. 6-7 olaylarÕ bile TürkYunan iliúkilerindeki bahar havasÕnÕ bozamadÕ. Bu dönemde olumlu iliúkilerin seyrinde Mareúal Papagos’un ve Menderes yönetiminin ikili iliúkilere gösterdi÷i hassasiyeti 41 belirtmeliyiz.116 Ancak KÕbrÕs geliúmelerine paralel olarak Türk-Yunan iliúkileri sorunlu, sÕkÕntÕlÕ, çözümsüz ve tavizsiz bir döneme girdi. Öyle ki bu durum günümüze kadar devam etmektedir. 1967’de Yunanistan’da askeri diktatörlük dönemi baúladÕ ve 1974’e dek sürdü. Bu dönemde Türk azÕnlÕ÷Õn yöneticileri -kendi haklarÕ oldu÷u halde- Yunan Yönetimi tarafÕndan atanmaya baúlandÕ. Mesela, 1973’de bir Çingene Müslüman’Õ olan Ahmet Damato÷lu Dimetoka müftüsü atandÕ. 1967’de øskeçe’de dinsel örgütlerin yönetim konseyi baúkanlÕ÷Õna yine Müslüman olmayan bir kiúi getirildi. BatÕ Trakya Müslüman Türk nüfusunun yo÷unlu÷unu azaltmak için Ulahlara yakÕn Sarakatsanilerin BatÕ Trakya’ya yerleúmeleri teúvik edildi. 117 Bu dönemde Türk derneklerinin yönetim kurullarÕ feshedildi, 1260/1972 sayÕlÕ yasa ile úehir, köy vb. yerlerin haberleúme, yazÕúma, basÕnda, teúkilatlarda Türkçe adlarÕn kullanÕlmasÕ hapis veya para cezasÕna çarptÕrma ile yasaklandÕ. AzÕnlÕk cemaati yönetim kurullarÕnÕn fesedilmesi ve okul encümenleri seçimlerinin yapÕlmasÕ yasaklandÕ÷Õ gibi bu kurullar Cunta tarafÕndan atanmaya baúlandÕ. AzÕnlÕk e÷itiminin kontrolü Yunan yönetimine geçti. Türkiye’den kontenjan ö÷retmen gelmesi yasaklandÕ ve gelen kitaplara el kondu.118 1974 KÕbrÕs BarÕú HarekatÕ ve arkasÕndan Cunta askeri yönetiminin sona ermesi ile Yunanistan’a gelen demokratik idare ilk baúta Türk azÕnlÕ÷ÕnÕn durumunu düzeltecek gibi görünmüúse de durum hiç de böyle olmadÕ. Türkiye’nin KÕbrÕs’a asker çÕkarmasÕ dünyada úok etkisi yaptÕ. Özellikle Yunanistan’da KÕbrÕs Sendromu oluútu. Bu durum Türklerin durumunu da bundan sonra kolay kolay düzelmeyecek bir devreye soktu. Yunan yönetiminin baskÕlarÕ daha da arttÕ. Bu baskÕlara dayanamayan Türk azÕnlÕk çareyi malÕnÕ mülkünü yok pahasÕna satarak Türkiye’ye göç etmekte buldu. Bundan sonra Yunanistan BatÕ Trakya’da asimilasyon, olmazsa göç ettirmeyi amaç edinen bir politika izlemeye baúladÕ. 119 økili iliúkilerdeki diplomasÕ gelene÷inden uluslararasÕ diplomatik iliúkilerde nezaket kurallarÕ gere÷inden olsa gerektir, BatÕ Trakya Türküne baskÕlarÕn arttÕ÷Õ 1974 sonrasÕ 116 BaskÕn Oran, Türk-Yunan iliúkilerinde BatÕ Trakya Sorunu, Mülkiyeliler Birli÷i VakfÕ Yay, Ankara, 1986, s.147; IúÕk SadÕk Ahmet, “BatÕ Trakya’da Mevcut Durum”, Milletten Aznla Yolculuk DünüBugünü-Gelecei le Bat Trakya Türklüü, haz., Mustafa Kahramanyol, ATO-Türk OcaklarÕ Genel Merkezi, Ankara, 2003, s.25. 117 Poulton, a.g.e., s.222. 118 Oran, a.g.e., s.75-77. 119 Hülya Emin, “BatÕ Trakya’da Türk VarlÕ÷Õ”, Balkanlar’da Türk Kültürünün Dünü-Bugünü-Yarn Uluslararas Sempozyumu, Bursa, 2002, s.160 42 dönemde Mart 1978’de Türk ve Yunan baúkanlarÕ Montreux’de zirve toplantÕsÕnda bir araya geldi. YayÕnlanan bildiride “iki baúbakan arasÕnda dostane ve samimi bir diyalog kuruldu÷u ve diyolo÷un sürdürülmesine karar verildi÷i” açÕklandÕ. Baúbakan Ecevit, sanki BatÕ Trakya Türklerine yapÕlanlarÕ göz ardÕ edercesine yaptÕ÷Õ açÕklamada, Türk azÕnlÕ÷Õ meselesini ele aldÕklarÕnÕ ve Yunan hükümetinin konuyla ilgilenece÷ini açÕklÕyordu. Ecevit ;”Bat Trakya Türkleri için Yunanistan Babakan Karamanilis’le Montreux’de anlamaya vardk” diyordu. øúte bu diplomasÕ anlayÕúÕnÕn, beklide Türk azÕnlÕ÷Õn mukadderatÕnÕ etkileyen önemli bir unsur oldu÷unu söyleyebiliriz. 120 Halbuki bu anlaúmadan kÕsa bir süre sonra Londra’da 27 øslam ülkesinin katÕlÕmÕ ile gerçekleúen UluslararasÕ øslam Ülkeleri konferansÕnda BatÕ Trakya’da Türklere yapÕlan baskÕlarÕn kÕnanmasÕnÕn da bulundu÷u 24 karar tasarÕsÕ kabul edildi. 121 Yine Avrupa øslam Konseyinin Londra’da düzenledi÷i “øslam AzÕnlÕklarÕ MilletlerarasÕ KonferansÕ” sonunda yayÕnlanan ortak bildiride de BatÕ Trakya Müslüman Türk azÕnlÕ÷Õna yapÕlan baskÕlar kÕnandÕ.122 BatÕ Trakya Türklerine yapÕlan bir çok baskÕ ve insan haklarÕ ihlalleri vardÕr. Ancak bu haksÕzlÕklar iki øngiliz parlamenterinin ilgisini çekti. Muhafazakar partiden John David Taylor ve ba÷ÕmsÕz milletvekili Ian Baisleyh, Avrupa Parlamentosu’nun Strasburg’daki toplantÕsÕnda bu konuyu gündeme taúÕdÕlar ve bu yönde bir karar alÕnmasÕ çabasÕ içine 123 girdiler. Yunanistan’da 1970’li yÕllar Yeni Demokrasi Partisi ve Konstantin Karanamilis liderli÷inde geçti ve Türk azÕnlÕk bu iktidardan maddi ve manevi bir çok baskÕ gördü. AzÕnlÕk insanÕ 1984 seçimlerinde ise e÷itim-ö÷retimdeki engellemeler, ruhsat almadaki sÕkÕntÕlar, gayr-i menkul satÕn alamama, inúaat yapamama, ekonomik baskÕlar gibi insan haklarÕ ihlallerini Pasok Partisi’nden görmeyece÷i umuduyla bu partiye yüklendi. Ancak görüldü ki Yunanistan’Õn BatÕ Trakya politikasÕ parti politikasÕndan öte bir devlet politikasÕydÕ. 124 120 AyÕn Tarihi(Mart 1978) AyÕn Tarihi(MayÕs 1979) 122 AyÕn Tarihi(Nisan-1980) 123 “BatÕ Trakya DavasÕ Avrupa Parlamentosu’nda”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:1(Nisan 1983) s.16-17. 124 BatÕ Trakya’da insan haklarÕ ihlalleri için bkz., “BatÕ Trakya’da Zulümler DurdurulmalÕdÕr”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:42(Eylül 1986), s.25-28; Halit Eren, BatÕ Trakya Türkleri, østanbul, 1977, s.91-110; MandacÕErdo÷an, a.g.e., s.8-18; Turgay Cin, Yunanistan’daki Müslüman-Türk AzÕnlÕ÷Õn Din ve Vicdan Özgürlü÷ü, 121 43 Bir Avrupa Birli÷i ülkesi olan, demokrasinin beúi÷i, Avrupa kültürünün temellerinin arandÕ÷Õ Yunanistan’da azÕnlÕk haklarÕnÕn alenen hiçe sayÕlmasÕ elbetteki uluslararasÕ camianÕn da tepkisini çekecektir. Merkezi New York’ta bulunan ønsan HaklarÕ øzleme Örgütü, BatÕ Trakya’da yaúayan 130 bin Türk asÕllÕ insanÕn soykÕrÕm tehlikesi ile karúÕ karúÕya oldu÷unu bildirerek acil önlem alÕnmasÕnÕ istedi. Avrupa Toplulu÷u tarafÕndan Barcelona üniversitesi profesörlerinden Miguel Siguana’ya hazÕrlatÕlan raporda da Yunanistan, Türk azÕnlÕ÷Õna insancÕl davranmamakla suçlandÕ. ønsan HaklarÕ øzleme Örgütü’nün raporundan da “ Türk azÕnlÕ÷Õn siyasi ve sosyal haklarÕnÕn kabul edilmesi, seyahat özgürlü÷ünün kÕsÕtlanmamasÕ, satÕn alma haklarÕnÕn tanÕnmasÕ, meslek tahdidi konmamasÕ, yayÕn organlarÕ konusunda özgürlük getirilmesi” gibi istekler yer aldÕ.125 Yine AB tarafÕndan hazÕrlanan “Balkanlar’da Tamamlanmayan BarÕú” baúlÕklÕ raporda, Yunanistan’Õn azÕnlÕklara baskÕ yaptÕ÷Õ vurgulanarak Atina yönetimi suçlandÕ. Raporda BatÕ Trakya’daki baskÕlarÕn çok büyük boyutta oldu÷u, Yunan yönetiminin azÕnlÕklara haklarÕnÕ yeterince vermedi÷ine dikkat çekildi.126 BatÕ Trakya Türkünün sesi Amerikan Kongresinde de duyuldu. BatÕ Trakya Türklerini temsilen DanÕúma Kurulu üyesi av. Adem Bekiro÷lu kongre oturumda bir konuúma yaptÕ.127 30. Yunanistan’n Bat Trakya Politikas ve Aznlklara Bak Açs BatÕ Trakya Türklerinin hak arama davasÕnda verdi÷i mücadele, bunu dünya kamuoyuna duyurmasÕ, Yunanistan için adeta boú bir u÷raú gibidir. Çünkü Yunan hükümetleri ve devlet politikasÕ BatÕ Trakya Türklerine yapÕlan baskÕlarÕ ya reddetmektedir yada hiçbir savunma yapmadan østanbul’daki koca Rum azÕnlÕ÷Õn azala azala birkaç bin kiúiye indi÷ini ve mütekabiliyet esasÕnÕn ortadan kalktÕ÷Õ savÕnÕ ileri Seçkin Yay, Ankara, 2003, s.255-267; Zerrin Balkaç, “BatÕ Trakya Türkleri”, Türkler, ed., Hasan Celal Güzel-Kemal Çiçek-Salim Koca, c.20, Yeni Türkiye Yay, Ankara, 2002, s.480-486; “Yunan Maliyesi ve BatÕ Trakya Türkleri”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:19(Ekim 1984), s.39; “BatÕ Trakya’da 30 Türk Köyü Haritadan Siliniyor”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:71(ùubat 1989), s.3-6; “BatÕ Trakya’da Türk Arazileri Gasp Ediliyor”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:108-109(Mart-Nisan 1992), s.2; Süleyman Sefer Cihan, “BatÕ Trakya Türkleri Feryat Ediyor: Bizi KurtarÕn”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:141(KasÕm-AralÕk 1996), s.1. 125 “BatÕ Trakya’da Zulümler Devam Ediyor”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:94(Ocak 1991), s.17. 126 “Atina’ya BatÕ Trakya Darbesi”, Yeni Bat Trakya, say:145(Temmuz- A÷ustos-Eylül 1997), s.2, Yine baúka uluslararasÕ raporlarla da azÕnlÕklarÕn durumuna dikkat çekildi. Bunlardan øngiltere Müslüman Örgütler Birli÷i (UMO)’nun raporu için bkz., “Yunanistan BatÕ Trakya Türklerinin HaklarÕnÕ Çi÷niyor”, Bat Trakya’nn Sesi, sayÕ:37(AralÕk 1991), s.7; Helsinki øzleme Komitesinin raporu için bkz., “YunanlÕlar Türklere KarúÕ ÖnyargÕlÕ”, Bat Trakya’nn Sesi, sayÕ:16-17(Mart-Nisan 1990), s.16. 127 ørfan Cihan, “BatÕ Trakya Sorunu ABD Kongresinde”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:137(Mart-Nisan 1996), s.7. 44 sürmektedir.128 Lozan’da BatÕ Trakya’daki Türklerden Müslüman diye söz edilmesi BatÕ Trakya sorunun kÕrÕlma noktalarÕndan birini oluúturur. Yunan iddialarÕ buradan hareketle BatÕ Trakya’da Türk yok, Müslüman ahali var diyebilmektedir. Her ne kadar BatÕ Trakya’da Celal Bayar Türk Lisesinin açÕlmasÕ, Mareúal Papogos zamanÕnda “AzÕnlÕk OkullarÕ E÷itim Kanunu”nun yürürlü÷e girmesi ile okullara Türk yazÕlÕ levhalar asÕlmÕúsa da Yunanistan, BatÕ Trakya’da Türklerin varlÕ÷ÕnÕ kabul etmemektedir. 129 Buradan hareketle Yunanistan, BatÕ Trakya Müslüman azÕnlÕ÷ÕnÕ üç gruba bölmektedir. Türkler, Pomaklar, Çingeneler. Türkçe konuúan halk için Türk kelimesini kullanmak suç sayÕlmaktadÕr. Çünkü 1986’da Trakya mahkemesinde, 1988’de de Yunan Yüksek mahkemesinde görülen davalarda Türkiye’de yaúayan halkÕn Türk olarak adlandÕrÕldÕ÷Õ ve bu nedenle Yunanistan’da yaúayan MüslümanlarÕn Türk olarak nitelendirilmesinin 130 sakÕncalÕ÷Õ olaca÷Õ kararlaútÕrÕlmÕútÕr. YunanlÕlarÕn BatÕ Trakya politikasÕndaki söylemi ise, “kendilerini Türk hissedenler Meriç’in öbür tarafÕna” úeklinde olmuútur. UluslararasÕ ve ikili anlaúmalarda Yunan vatandaúÕ kabul edilmiú olan Türk azÕnlÕk kendi topraklarÕndan atÕlmak istenmektedir. 131 Yunan hükümeti, BatÕ Trakya sorunu ile ilgili özel olarak bu bölgeye yönelik politikalar geliútirmek için Kuzey Yunanistan BakanlÕ÷Õ altÕnda bir de bakanlÕk kurmuútur. Türklerin hak ve hukuklarÕnÕn sÕnÕrlandÕrÕlmasÕ, bu bölgeden kaçÕrÕlmasÕ bakanlÕ÷Õn faaliyetleri arasÕndadÕr.132 DahasÕ Gümülcine konsoloslu÷u, bölgenin düzenini bozmaya amaçlayan Türk ajanlarÕnÕn merkezi olarak görülmekte, Ankara’nÕn bu konsolosluk vasÕtasÕyla tehlikeli oyunlar içersinde oldu÷u ifade edilerek hükümetin ve YunanlÕlarÕn uyanÕk olmalarÕ istenmektedir. Yunan dÕúiúleri bakanÕ Teodoros Pangalos da, BatÕ Trakya’yÕ ziyaretinde Gümülcine konsoloslu÷una tehditler ya÷dÕrdÕ. BurayÕ Yunanistan’Õn 128 Oran, a.g.e., s.152-153. Süleyman Sefer Cihan, “Yunanistan’da Türk Yokmuú”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:56KasÕm 1987), s.3-4. Gümülcine üniversitesi ö÷retim üyesi Prof. Yannis Valikanis Yunan tezini savunarak, “Lozan anlaúmasÕnda Türkler de÷il Müslümanlardan söz edilir” demektedir. Onlar Yunan vatandaúÕdÕr ve sÕradan bir Yunan vatandaúÕndan daha çok koruma altÕndadÕrlar. Bu nedenle BatÕ Trakya’da yaúayan azÕnlÕktaki Türklerden söz etmek yanlÕútÕr. “BatÕ Trakya’da Türk azÕnlÕ÷Õ yoktur”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:60(Mart 1988), s.13; 19.11.1987 tarihli Yunan hükümet sözcüsü Yuannis Runbatis ,“BatÕ Trakya’da Türk yok” demektedir. Cihan, a.g.m., s.3. 130 Süleyman Sefer Cihan, “Meriçin Öte YakasÕ: BatÕ Trakya”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:184(2004), s.7. Modern Yunanistan’da Türk sözcü÷ü Türk yurttaúÕnÕ, Türkçe konuúan birini ve øslam dininden olanÕ anlatmak için kullanÕlÕr. J.M. Wagstaff, “Yunanistan’Õn Türk Dili Konuúan HalklarÕ”, Dünya’da Türkler, ed., Margaret Bainbridge, çev., M. HarmancÕ, Say Yay, østanbul, 1995, s.129. 131 “Davet ve Protesto”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:60(Mart 1988), s.14. 132 AnÕl Çeçen, “BoúaltÕlan BatÕ Trakya”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:58(Ocak 1988), s.13. 129 45 menfaatlerine karúÕ faaliyette bulunmakla suçladÕ.133 BatÕ Trakya Türkü hiçbir úekilde irredentist politikalar gütmedi÷i ve sadece anlaúmalarÕn verdi÷i haklarÕnÕ ve hukukunu kullanabilme çabasÕ içerisindeyken Yunan basÕnÕ, BatÕ Trakya konusunda Atatürk’ün eski planÕ; “Önce bölgeyi özerk bir bölge yap, sonra bir fÕrsatÕnda Türkiye’ye kat politikasÕ” gütmeye baúladÕ÷ÕnÕ yazmÕútÕr.134 Temelde Yunanistan, BatÕ Trakya sorununu bir iç sorun olarak addetmiútir. Avrupa ekonomik toplulu÷una girmenin de verdi÷i rahatlÕkla Türk düúmanlÕ÷Õ ve Türk fobisi üzerine kurulu bir iç ve dÕú politika ile Yunanistan, kimlik inkarÕ úeklinde bir siyaset yürütmektedir. YalnÕz Türkler için de÷il ülkede yaúayan Makedon, Arnavut, Ulah, Yahudi, Çingene, Pomak azÕnlÕk içinde aynÕ úey söz konusudur. Görüldü÷ü gibi Yunanistan, çok etnisiteli bir devlet görünümündedir. DolayÕsÕyla Yunanistan’da azÕnlÕklar, zafiyet unsuru olarak görülüyor. Bunun üstesinden gelebilmek için de Yunan yönetimi, Yunanistan’da yaúayan herkesi köken itibariyle Helenler veya YunanlÕlar olarak tanÕmlamaktadÕrlar. 135 Yaúlanan Yunan nüfusu dolayÕsÕyla Avrupa’nÕn güvenli÷i açÕsÕndan Yunanistan, homojen bir millet oluúturma gayreti içersindedir. BatÕ Trakya’nÕn da jeopolitik konumu nedeniyledir ki bir gün, BatÕ Trakya Türklerinin Türkiye ile birleúece÷i korkusu hakimdir. Yunanistan, azÕnlÕklarÕ, dÕú ba÷lantÕlarÕ nedeniyle içteki düúmanlar olarak görmekte ve bu olguyu sürekli canlÕ tutmaktadÕr. 136 Yunanistan tek uluslu, tek kültürlü millet olma iddiasÕnÕn arkasÕnda Yunan Megali ødea’sÕnÕ aramak gerekir. Bu, kuruluúundan buyana evrensel bir Yunan kimli÷i oluúturma amacÕnÕn bir sonucudur. 137 133 AyÕn Tarihi(Temmuz 1998); Ali Balkan Metel, “Yunan, øskeçe Müftüsü Mehmet Emin A÷a’ya Suikast YaptÕ”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:176(2003), s.6,; MandacÕ-Erdo÷an, a.g.e., s.8. 134 “øslam DünyasÕ BatÕ Trakya Türklerine Sahip ÇÕkÕyor”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:75(Haziran 1989), s.22. BatÕ Trakya Türk basÕnÕ için de bkz., Halit Eren, “BatÕ Trakya’da Türkçe Süreli Neúriyat Üzerine(19231988”, Bat Trakya’nn Sesi, sayÕ:6(Eylül-Ekim 1988), s.18-23; Adil Özgüç, BatÕ Trakya Türkleri, Kutlu÷ Yay, østanbul, 1974, s.117-131; Hülya Emin, “Günümüzde BatÕ Trakya Türk BasÕnÕ ve SorunlarÕ”, Avrupa’da Türkçe YayÕnlar Sempozyumu, Hollanda Türk Akademisyenler Birli÷i VakfÕ Yay, Amsterdam, 1996, s.27-30. 135 AyÕn Tarihi(Haziran 1988); Hatipo÷lu, Yunanistan’da Etnik Gruplar ve AzÕnlÕklar, s.5; Erol Kurubaú, “Türk Yunan øliúkilerinde Neo-Detant Dönemi ve øliúkilerinin Gelece÷i”, Birgül Demirtaú Coúkun vd., Türkiye-Yunanistan Eski Sorunlar Yeni ArayÕúlar, ASAM, Ankara, 2002, s.8; Hatipo÷lu, a.g.e., s.21. 136 Osman Metin Öztürk, “BatÕ Trakya’da Muhtemel Çözümler”, Milletten AzÕnlÕ÷a Yolculuk DünüBugünü-Gelece÷i øle BatÕ Trakya Türklü÷ü, haz., Mustafa Kahramanyol, ATO-Türk OcaklarÕ Genel Merkezi, Ankara, 2003, s.44. 137 Damla Aras, “Yunanistan’daki: Slav-Makedon AzÕnlÕ÷Õ ve SorunlarÕ”, Makedonya Sorunu Dünden Bugüne, der., M. Murat Hatipo÷lu, ASAM, Ankara, 2002, s.95. 46 Yunanistan AB’nin sosyal, refah, e÷itim, ekonomi, tarÕm ve alt yapÕ gibi hizmetlerin geliútirilmesi gibi projelerini BatÕ Trakya’ya yansÕtmamaktadÕr. AzÕnlÕ÷Õ, halinden úikayet etmeyecek asgari ve uyuúuk bir yaúam seviyesinde bÕrakmÕútÕr. AzÕnlÕk insanÕ böylece günübirlik yaúamakta, gelece÷e yönelik birikim yapmamaktadÕr. AzÕnlÕ÷Õn bu durumunu dile getiren TC. BaúbakanÕ Demirel’in; “BatÕ Trakya’da insan haklarÕ çi÷nenmektedir” sözü Yunanistan tarafÕndan tepkiyle karúÕlandÕ. Türkiye’nin bu gibi söylemlerden vazgeçmesi gerekti÷i, insan haklarÕ konusunda söz söylemeye hakkÕ olmadÕ÷Õ öne sürüldü. Yine TC. cumhurbaúkanÕ Turgut Özal’Õn BatÕ Trakya söylemlerini Yunan baúbakanÕ Konstantin Miçotakis tehdit olarak algÕlamÕútÕr. Türkiye’de iç sorunlarÕn dÕú politika malzemesi yapÕldÕ÷ÕnÕ söylemiútir.138 So÷uk savaú sonrasÕ dünyanÕn kavuútu÷u yeni düzeninde demokratik, özgürlükçü, insan haklarÕnÕn savunucusu Avrupa’da bulunan Yunanistan, azÕnlÕk politikasÕnÕ de÷iútirmeye baúladÕ. YÕllarca azÕnlÕ÷Õ yok etme siyasetinin bir sonuç vermedi÷i ortaya çÕkÕnca bir takÕm haklar az da olsa verilmeye baúlandÕ. ønsan haklarÕ ihlalleri Yunanistan’Õ uluslararasÕ alanda zor durumda bÕraktÕrÕyor, BatÕlÕ bir ülke olmaktan uzaklaútÕrÕyordu. Bunu gören ve anlayan Yunanistan, ekonomik, sosyal, siyasi baskÕlarÕ tedricen azaltmaya baúladÕ. KasÕm 1995’de AB’nin baskÕsÕ üzerine 50 yÕldan beri devam eden yasak bölge uygulamasÕ kalktÕ. 1955’den buyana binlerce Türk’ün vatandaúlÕktan atÕlmasÕna neden olan Yunan anayasasÕnÕn 19. maddesi iptal edildi. AzÕnlÕ÷Õn gayrimenkul edilebilmesi, evine onarabilmesi, dükkan açabilmesi, Türk ö÷rencilerinin Yunan üniversitelerine alÕnabilmesi sa÷landÕ. 139 Bunun yanÕnda Türklerin kendi temsilcilerini seçip meclise gönderebilmeleri engellenmekte, Yunan yönetiminin istedi÷i müftüleri atayabilmesi devam etmekte, Türkçe ö÷retecek ö÷retmen sÕkÕntÕsÕ, dil, din, kültür ve vakÕflar gibi can 140 alÕcÕ hususlarda ayrÕmcÕlÕklar, hak ihlalleri sürmektedir. BatÕ Trakya Türklerinin sorunlarÕ yÕllardÕr devam etmektedir ve bunlar kronik bir hal almÕútÕr. Bu sorunlarÕn bazen üstüne gidildi÷i zamanlar oldu÷u gibi ço÷u zaman da görmezden gelinmektedir. Nitekim øskeçe seçilmiú müftüsü M. Emin Aga ile yapÕlan 138 AyÕn Tarihi(MayÕs 1991); AyÕn Tarihi(Haziran 1991); IúÕk SadÕk Ahmet, “BatÕ Trakya’da Mevcut Durum”, s.26. 139 AyÕn Tarihi(KasÕm 1995); AyÕn Tarihi(Haziran1998); Cihan, “Meriçin Öte YakasÕ”, s.14; Kurubaú, a.g.m., s.16-17; NazÕm Kemal ùen, “øbrahim Onsuno÷lu: BatÕ Trakya Türkleri ønsanÕ HaklarÕnÕ Almaya KararlÕdÕr”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:147(Ocak-ùubat 1998), s.11. 140 “Aga: Yunan Benden øntikam AldÕ”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:176(2003), s.14-15; Cihan, a.g.m., s.14. 47 röportajda A÷a, Avrupa konseyine çÕktÕklarÕnÕ ve oradan aldÕklarÕ cevabÕn ise;” Yunanistan’a problem çkaryorsunuz, zorluk çkaryorsunuz” úeklinde oldu÷unu söylemektedir. Avrupa Birli÷i de sorunlarÕn farkÕnda olmasÕna ra÷men üzerine fazla düúmemektedir. 141 Yunan siyasileri tarafÕndan BatÕ Trakya sorununa ilginç ve gerçekçi yaklaúÕmlar da bir aradadÕr. Konstantin Miçotakis, kaderine terk edilen bu bölgede Müslüman Türk azÕlÕ÷ÕnÕn bazÕ haksÕzlÕklara u÷radÕ÷ÕnÕ, ancak bunlarÕn bilinçli ve kasÕtlÕ olmadÕ÷ÕnÕ söylerken, Gümilcine valisi Aris Yanakidis, Türklerin kimlikleriyle gurur duymalarÕ gerekti÷ini, haklarÕnÕn oldu÷unu bilmelerini, Yunan yönetimin en basit haklarÕ dahi Türklere vermekten imtina etti÷ini ve siyasilerin bu davranÕú ve uygulamalardan utanç duymalarÕ gerekti÷ini söylemiútir. Yunan dÕúiúleri bakanÕ Yorgo Papandreu da Türk azÕnlÕ÷a geçmiúte ayrÕmcÕlÕk yapÕldÕ÷ÕnÕ belirterek; “Bir azÕnlÕ÷Õn sÕnÕr bölgesinde bulunmasÕnÕn tehlikeli olabilece÷i duygusu vardÕ. Bunun sonucunda da azÕnlÕk tecrit ediliyordu” demiútir.142 31. Türk Kelimesine Getirilen Yasaklar Yunan ÕrkçÕlÕ÷Õ, Yunanistan’daki etnik gruplarÕn öz kimliklerini kullanmalarÕna izin vermez. KasÕm 1987’de Yunan hükümet sözcüsü Yannis Rubattis, Türkiye DÕúiúleri BakanlÕ÷Õ sözcüsü ønal Batu’nun; “ Türkiye’nin BatÕ Trakya Türklerine baskÕ yapan Yunanistan’dan alÕnacak demokrasi dersi yoktur” sözlerine karúÕlÕk, “Yunanistan’da Türk de÷il sadece Müslüman azÕnlÕ÷Õn oldu÷unu” söylemiútir. KÕbrÕs buhranÕ ve dolayÕsÕyla gerginleúen Türk-Yunan iliúkilerinde, 1977’de Gümülcine adÕnÕn Türkçe telaffuzuna bile yasaklama getirilmiú ve tüm Türkçe yer adlarÕ Yunanca’ya çevrilmiútir. Ekim 1998’de Gümülcine mahkemesi, isminde co÷rafi bir yer olan BatÕ Trakya kelimesi geçti÷inden dolayÕ bir Türk derne÷inin kurulmasÕna müsaade etmemiútir. “BatÕ Trakya” bölge ismi dahi Yunanistan’Õ huzursuz etmektedir. Mahkeme kararÕnÕn gerekçesi ise, BatÕ Trakya isminin Yunanistan’Õn bütünlü÷ünü tehdit etti÷i ve kasÕtlÕ anlamda kullanÕlmÕú oldu÷udur. Yine Türkiye’nin Gümülcine baúkonsolosu Kenan Gür, Rodop valisine gönderdi÷i bir mektup da BatÕ TrakyalÕlardan soydaúlarÕmÕz diye söz etmesi, Atina’da rahatsÕzlÕ÷a neden 141 “Aga: Yunan Benden øntikam AldÕ”, s.14. AyÕn Tarihi(MayÕs 1991); AyÕn Tarihi(Ocak 2004); “BatÕ Trakya’da Kültür Etkinlikleri”, Yeni Bat Trakya, s.177(2003), s.9. 142 48 olmuú ve Yunanistan, baúkonsolosu istenmeyen adam (Persona non Grata) ilan ederek Türkiye’den geri çekmesini istemiútir.143 32. Türkiye’nin Bat Trakya Politikas Türkiye’nin BatÕ Trakya politikasÕ, siyasi çevreler ve basÕn-yayÕn kuruluúlarÕ tarafÕndan eleútirile gelmiútir. Türkiye, geçekten de etkili bir BatÕ Trakya politikasÕ izleyememiútir. Sorunlar üzerine gidilerek halledilebilir ancak Türkiye, BatÕ Trakya sorununun üzerine hakiki manada gitme cesaretini bu zamana kadar gösteremedi. Örne÷in 1980’li yÕllarda Davos’ta Papandreu Özal görüúmeleri istenilen neticeyi veremedi. øki ülke arasÕndaki kökleúmiú tarihsel ve siyasal sorunlar görüúülüp çözülece÷i yerde iki taraf da bunlardan olabildi÷ince kaçÕnmaya çalÕútÕ. Sonuçta iki ezeli düúmanÕn bir araya gelmesi baúarÕ sayÕldÕ ve buna gölge düúürmemek amacÕyla BatÕ Trakya sorunu hiç gündeme getirilmedi. øki baúbakan sadece BatÕ Trakya’nÕn birikmiú sorunlarÕna e÷ilinebilece÷ini temenni ettiler. Üstelik bu süreçte BatÕ Trakya’da meydana gelen hadiseleri(örne÷in meúhur Türklük Yürüyüúünü) iki taraf da süreci provoke etmekle niteledi. BatÕ TrakyalÕ Davos’ta feda edilmiúti. Özal’Õn azÕnlÕk meselesinde verdi÷i ödünler Yunan baúbakanÕnÕ bile úaúÕrtmÕútÕ.144 BatÕ Trakya Türkleri, Türk-Yunan iliúkilerinin iyi gitmesi temennisi çerçevesinde de÷erlendirilmektedir. Türk azÕnlÕk ise sorunlarÕ ön plana çÕkarmaktadÕr. Örne÷in TBMM BaúkanÕ Mustafa Kalemli, BatÕ Trakya AzÕnlÕ÷Õ DanÕúma Kurulu baúkanÕ Ahmet Faiko÷lu, øskece Müftüsü Mehmet Emin A÷a ve Gümülcine Müftüsü øbrahim ùerif’i mecliste kabulünde yaptÕ÷Õ konuúmada BatÕ Trakya Türk azÕnlÕ÷ÕnÕn Türkiye ile Yunanistan arasÕnda dostluk köprüsü ve güven ortamÕ oluúturaca÷Õna inandÕ÷ÕnÕ söylerken Ahmet Faiko÷lu ise karúÕlÕ÷Õnda siyasi, dini ve adli baskÕlarla karúÕ karúÕya bulunduklarÕnÕ belirtti.145 143 AyÕn Tarihi(KasÕm 1987); Ayúe Özkan, “Yunanistan Türkleri: BatÕ Trakya’da Uygulanan AzÕnlÕk Hukuku” Balkan Türkleri Balkanlar!da Türk VarlÕ÷Õ, der., Erhan Türbedar, ASAM, Ankara, 2003, s.185186; Melek FÕrat, “Yunanistan’la øliúkiler”, Türk DÕú PolitikasÕ, ed., BaskÕn Oran, c.II, øletiúim Yay, østanbul, 2001, s.448. 144 FÕrat, a.g.m., s.114-117. 145 AyÕn Tarihi(Mart 1996) 49 Türkiye’nin di÷er azÕnlÕk politikasÕndaki zaafÕ ise Türk yöneticilerin BatÕ Trakya’yÕ ziyaret etmemeleridir. Bu durum azÕnlÕk insanÕnÕ tedirgin etmekte, umutsuzlu÷a ve karamsarlÕ÷a itmektedir. Ziyaretler, Yunan engellemesinden de÷il aksine idarecilerimizin adeta ziyaret talebinde bulunmamalarÕndan dolayÕ gerçekleúmemektedir. Halbuki mütekabiliyet esasÕna göre Türk idareciler, Gümülcine ve øskece’yi gidip ziyaret etmeleri ve oranÕn seçilmiú müftüleri ile temas etmeleri gerekir. 146 AzÕnlÕk çok zorda kalmadÕkça yerini yurdunu terk etmemiútir. Yunanistan’Õn yÕllardÕr süren baskÕlarÕna gö÷üs gererek hak ve hukukunu kanunlar ve yasalar çerçevesinde aramÕú, her halde Yunan vatandaúÕ oldu÷unu dile getirmiútir. Bu durumu TC. BaúbakanÕ Recep Tayip Erdo÷an da MayÕs 2004 BatÕ Trakya ziyaretinde dile getirerek “Türklerden güçlü bir Yunanistan için çalÕúmalarÕnÕ “istemiútir. 147 33. Bat Trakya’da Müslümanlk ve Türklük BatÕ Trakya’da Türk olmak bir prestij meselesidir. Bölgede di÷er Müslüman unsurlar olan BoúnaklarÕn ve Çingenelerin bir devletinin olmamasÕ, Türklerin büyük ço÷unlu÷u oluúturmalarÕ, ekonomik bakÕmÕndan daha güçlü olmalarÕ, kendilerine sahip çÕkan bir anavatanlarÕnÕn olmasÕ ve OsmanlÕ ømparatorlu÷u’nun yöneticisi Türklerin devamÕ olmak gibi hususlar Türk azÕnlÕ÷Õ ön plana çÕkarmaktadÕr. MüslümanlÕ÷Õn do÷rudan Türklerle özdeúleúmesi de burada önemli bir unsurdur. Bu hakim Türk kültürü ve varlÕ÷Õ BatÕ Trakya’daki di÷er Müslüman gruplarÕ kendine çekmektedir. Türklere yapÕlan baskÕlar bu gruplarÕn tepkisini çekmekte, giderek Türklük bilincini geliútirmektedir. 148 MüslümanlÕk ögesi BatÕ Trakya Türk toplumunda son derece önemlidir. Bugüne kadar ayakta kalabilmesinde önemli bir faktördür. BatÕ Trakya müftülükleri de Türk kimli÷inin 149 korunmasÕnda MüslümanlÕk anlayÕúÕnÕ iyi iúleyen kurumlar olmuútur. Yunan baskÕsÕ, BatÕ Trakya insanÕnÕ Müslüman kimli÷ine sÕ÷ÕnmasÕnÕ ve bu úekilde ayakta kalmasÕnÕ sa÷lamÕútÕr. Bu baskÕ, insanlarÕ birbirlerine kenetledi. YukarÕda da belirtti÷imiz gibi Yunanistan’Õn bir takÕm haklarÕ iade etmesi azÕnlÕk insanÕnda rahatlamaya, gevúemeye 146 Nedim Atamer, “BatÕ TrakyalÕ Türkler Türkiye’ye Sesleniyor: Neden BatÕ Trakya’yÕ Ziyaret Etmiyorsunuz”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:63(Haziran 1988), s.22. 147 AyÕn Tarihi(MayÕs 2004) 148 Oran, a.g.e., s.89-90. 149 a.g.e., s.89. 50 neden oldu. Ancak bu korkulan bir duruma sebebiyet verdi. Bu rahatlÕk, “Türkleri asimile eder mi” endiúesini hakim kÕlmaya baúladÕ.150 BatÕ Trakya’da Türk olmayÕ TC. baúbakanÕ Recep Tayip Erdo÷an úu úekilde özetlemektedir; “Sizler Yunanistan’n vatandalarsnz. Dolaysyla AB’nin birer bireyisiniz. Hepiniz güçlü bir Yunanistan için çalmasnz. Güçlü bir Yunanistan sizin de mutluluunuzdur. Sorunlar olabilir. Bu sorunlar kendi ülkemizde bizler için de var … Biz de hükümet olarak vatandalarmzn sorunlarn zaman içinde çözmeye çalyoruz. Ben inanyorum ki burada da bu sorunlar zaman içinde alr ve çözülür… Haklarnz Yunanistan yasalarna vakf olarak en ideal ekilde kullann ve bunu yaparken bir Yunanistan vatanda olduunuzu hiçbir zaman unutmayn. Bununla birlikte entegrasyonda da hiç bir skntnz olmamal. Bu sizin deerlerinizden kopmanz demek deildir. Kimliinizden ayrlmanz demek deildir. 151 Çünkü insann kimliini belleinden kazmak mümkün deildir.” 152 34. Yunanistan’n Türkiye ve Balkan Politikas Türkiye ile Yunanistan, NATO bünyesinde olmalarÕna ra÷men ikili sorunlarÕ olan ülkelerdir. KarúÕlÕklÕ güvensizlik, çözüm bulmayan kronik haline gelmiú sorunlar, komúu bu iki ülkeyi bir çok açmaz içine sokmuútur. Bu açmazlardan KÕbrÕs sorunu yalnÕz Türkiye ile Yunanistan’Õ de÷il tüm dünyayÕ ilgilendiren bir sorun haline gelmiútir. Nitekim KÕbrÕs BarÕú HarekatÕ’ndan sonra Yunanistan, Türkiye’ye bakÕú açÕsÕnÕ de÷iútirdi. Yunanistan savunma bakanÕ Yanis Varviçiotis, Arnavutluk, Makedonya ve Bulgaristan’Õn ülkesini tehdit edecek güçte olmadÕklarÕnÕ, Yunanistan savunma dokririnin 1974 yÕlÕndan sonra Türk tehdidine karúÕ koymak esasÕna dayandÕ÷ÕnÕ ve söz konusu dokrinde herhangi bir de÷iúiklik olmadÕ÷ÕnÕ belirtmiútir. 153 Yunanistan’Õn görüúü; Türkiye 120 bin KÕbrÕs Türkünü korumak amacÕyla KÕbrÕs’a girdi÷i gibi 150 bin BatÕ Trakya Türkünü korumak amacÕyla BatÕ Trakya’ya gelip gelmeyece÷ini bilmiyoruz. øúte bu düúünce, Yunanistan’da 150 Gözde KÕlÕç YaúÕn, “Yunanistan’Õn TanÕmadÕ÷Õ Seçilmiú Gümülcine Müftüsü øbrahim ùerif: Türkiye Müdahil OlmalÕ”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:183(2004), s.51. 151 “TC. BaúbakanÕ BatÕ Trakya’da”, Bat Trakya Türk Birlii Dernei Yayn Organ, sayÕ:2(2004) s.7. 152 Oran, a.g.e., s.162. 153 AyÕn Tarihi(AralÕk 1999) 51 vatandaúÕndan yöneticisine her kesiminde mevcuttur.154 Yunanistan’Õn Türkiye tarafÕndan bir gün iúgal edilece÷i paranoyasÕ Yunanistan’Õ Türkiye’nin sorunlu oldu÷u ülkelerle iúbirli÷ine yöneltmiútir. Orta Do÷u’da ve Balkanlar’da bir çok ülke ile Yunanistan ikili anlaúmalar imza etmiútir. So÷uk savaú sonrasÕ Türkiye’nin Balkan ülkeleriyle olan iliúkileri ki bu tarihsel, co÷rafi ve stratejik bakÕmdan do÷aldÕr, Yunanistan’Õn Balkanlarda Türkiye tarafÕndan çevrelendi÷i korkusuna kapÕlmasÕna neden oldu. Di÷er taraftan Yunanistan, AB üyeli÷inin vermiú oldu÷u avantajlarÕ sonuna kadar kullanarak Balkanlar’da üstünlük kurma gayreti içine girmekte, hem de bu sayede Türkiye’nin 155 karúÕsÕnda konumunu güçlendirmeyi hedeflemektedir. Yine Türkiye, Yunanistan’a göre askeri olarak çok güçlü ve aynÕ zamanda tehditkar ve topraklarÕnÕ geniúletmek isteyen bir ülke olarak düúünülür. 156 Bunun yanÕnda Yunanistan’Õn bu endiúeleri birer korkudan ibaret olsa da, Yunanistan’Õn Türkiye’ye atfen dile getirdi÷i iddialar kendisi açÕsÕndan gerçektir. Buradan, Yunan Megali ødea’sÕ çerçevesinde nihai hedef østanbul’dur. Atina’da “Polis” dendi÷i zaman rüya kent “østanbul” kastedilir.157 35. Yunanistan’n ç Dinamikleri Burada Ortodoks kilisenin önemine de÷inmek gerekir. Kilise, siyasal sistemde ve anayasal düzeyde Yunan kurumsal yapÕsÕnÕn içersindedir. Yunanistan’da din ile siyaset bütünleúmiú vaziyettedir. 1975 tarihli Yunan anayasasÕnÕn 3. maddesi kilisenin sistem içindeki özerkli÷ini vurguluyor. Baúpiskopos Kristodulos, Yunanistan’Õn Türkiye ile geliútirmek istedi÷i ikili iliúkileri eleútirmekten kaçÕnmamakta, Türkleri do÷ulu barbarlar 158 olarak nitelendirmektedir. Haziran 2000’de Simitis hükümetinin nüfus cüzdanlarÕndan din ibaresini kaldÕrmaya yönelik giriúimi hükümet ile kilise arasÕnda anlaúmazlÕ÷a neden olmuútur. Di÷er taraftan azÕnlÕk haklarÕnÕn iade edilmesi giriúimleri kilise tarafÕndan sert tepkiyle karúÕlanmaktadÕr. Kilise, Türk azÕnlÕ÷a yönelik asimilasyon politikalarÕnÕn en büyük destekçisi olmuútur. BatÕ Trakya’da demokrafik dengelerinin Türkler aleyhine 154 øsmail Rodoplu, “BatÕ Trakya Türk AzÕnlÕ÷Õ”, Yeni Türkiye, c.II, sayÕ:16(Temmuz-A÷ustos 1997), s.1806. 155 Kamil Mehmet Büyükçolak, “So÷uk Savaú SonrasÕ Dönemde Türk-Yunan øliúkilerinde Yeni Bir Boyut: Balkanlar”, Birgül Demirtaú Coúkun vd., Türkiye-Yunanistan Eski Sorunlar Yeni ArayÕúlar, ASAM, Ankara, 2002, s.123-126; Kurubaú, a.g.m., s.9. 156 Alexis Heraclides, “Yunan Türk YumuúamasÕ (1999- …..) Bir ølk ønceleme”, Birgül Demirtaú Coúkun vd., Türkiye Yunanistan Eski Sorunlar Yeni ArayÕúlar, ASAM, Ankara, 2002, s.34. 157 Haluk Aklan, “Avrupa Birli÷i Entegrasyonu Sürecinde Yunanistan : Gerilimli Bir Dönüúüm Hikayesi”, Birgül Demirtaú Coúkun vd., Türkiye-Yunanistan Eski Sorunlar Yeni ArayÕúlar, ASAM, Ankara, 2002, s.62. 158 Aklan, a.g.m., s.71-81. 52 bozulmasÕnda Kilise, tek baúÕna dahi hareket edebilmektedir. Tüm bunlar Yunanistan’da kilisenin a÷ÕrlÕ÷ÕnÕn ne boyutta oldu÷unu göstermektedir.159 Yunan Ortodoks kilisenin azizli÷ini gösteren bir haberi Alman Frankfurter Rundshau gazetesi yazdÕ. Yunan Ortodoks kilisesi, Ortodokslu÷un Yunan olmanÕn ayrÕlmaz bir parçasÕ oldu÷unu ve sadece Ortodoks bir YunanlÕnÕn iyi bir YunanlÕ olabilece÷ini söylüyor. Yine Kilise, “MüslümanlarÕn yanÕ sÕra di÷er din mensuplarÕ Katolikleri, ProtestanlarÕ ve Yahudileri, Ortodoks(Yunan) halkÕnÕn arasÕna sÕzmÕú sapkÕnlar” olarak 160 nitelendirmektedir. 36. Yunanistan Türlerinin Nüfusu Yunanistan’Õn 9 co÷rafi bölgesinden biri olan BatÕ Trakya, Do÷uda Meriç, batÕda Karasu, kuzeyde Rodop da÷larÕ ve güneyde Ege denizi ile çevrilmiútir. Bölge 8578 km kare olup Gümülcine(Komotini), øskeçe(Xanthi) ve Dedea÷aç(Alexadrepolis) olmak üzere 3 vilayetten oluúur. 161 20. yy’lÕn baúÕnda bölge nüfusu Türk, Yunan, Bulgar, Ermeni ve Yahudi asÕllÕlardan oluúuyordu. Günümüzde ise Ermeni ve Yahudi dÕúÕnda YunanlÕ ve Türklerden oluúmaktadÕr. 1923’ten sonra Bulgar nüfus Bulgaristan’a göç etmiú oldu÷undan bölgede Bulgar nüfusu kalmamÕútÕr. 162 1898’de bölgede 150.619, 1901’de 161.975 Türk yaúamaktaydÕ. 1915 sayÕmÕnda ise bölgede 67.099 Türk, 26.592 Pomak vardÕ.163 Türkler ço÷unlukla Gümülcine, øskeçe, Dedea÷aç, Dimetoka ve Sofulu bölgelerinde sakindir. Bölgedeki Türkler, Balkan harpleri ve I. Dünya savaúÕnda çokça zarar ve ziyana u÷ramalarÕna ra÷men yinede ço÷unluk nüfusa sahiptirler. 1920’de müttefikler arasÕ Trakya hükümeti döneminde yapÕlan nüfus sayÕmÕnda BatÕ Trakya’da 129.118 Türk, 33.904 Rum, 26.266 Bulgar, 1480 Yahudi ve 923 Ermeni yaúamaktaydÕ. 164 Elefterios Venizelos’un 1918’de müttefik devletlere verdi÷i istatistiklerde BatÕ Trakya’da Türklerin sayÕsÕ 114.810’dur.165 Lozan’a geldi÷imizde ise Türk tarafÕnÕn konferansa 159 MandacÕ-Erdo÷an, a.g.e., s.11. Taha Akyol, “Ayselin Çilesi”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:147(Ocak-ùubat 1998), s.14. 161 Murat Aga, “BatÕ Trakya Neresi”, Bat Trakya Türk Birlii Dernei Yayn Organ, sayÕ:3(2005), s.5 162 AydÕn Ömero÷lu, BatÕ Trakya Türklerinin Bölge Ekonomisindeki Yeri ve Gelece÷i, Diyalog Yay, østanbul, 1998, s.36. 163 Ömero÷lu, a.g.e., s.37; Popoviç, a.g.e., s.346. 164 Alp, “BatÕ Trakya Türkleri”, s.618. 165 “BatÕ Trakya’da 30 Türk Köyü Haritadan Siliniyor”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:71(ùubat 1989), s.4. 160 53 sundu÷u rakamlara göre BatÕ Trakya’da 129.120 Türk vardÕr ve topraklarÕn %84’üne sahiptir.166 1974’de ise BatÕ Trakya’da toplam Türk nüfusu 106 bin dir. 167 BatÕ Trakya’nÕn günümüzdeki Türk nüfusuna baktÕ÷ÕmÕzda genelde 120 bin ile 150 bin arasÕnda yuvarlak rakamlar zikredilmektedir. Ancak Helsinki Watch’Õn 1990’da BatÕ Trakya ile ilgili yayÕnladÕ÷Õ raporunda Türklerin nüfus artÕú hÕzÕ %2 olarak hesaplandÕ÷Õnda günümüzdeki nüfuslarÕnÕn 500 bine dayanmasÕ gerekti÷i sonucuna varmÕútÕr. 1923’den bu yana 300-400 bin nüfusun Türkiye’ye göçü, bugün Türk 168 nüfusunun 120 bin civarÕnda kalmasÕna neden olmuútur. 1923’de bölge nüfusunun %67’sini oluúturan Türkler aleyhine Yunanistan, BatÕ Trakya’da kendini Türkiye’ye karúÕ güvencede hissetmedi÷inden bölgede Türklerin hakim nüfus yapÕsÕnÕ RumlarÕn lehine homojenleútirme politikasÕ izleyerek 1924’de Rum nüfusunu 189 bin kiúiye, nüfus oranÕnÕn ise %62.1 yükseltmiútir.169 ønsan haklarÕ örgütü Helsinki Watch’Õn Danimarka temsilcisi Eric Siesby’nin BatÕ Trakya nüfusu hakkÕndaki tespitleri de bize bölgede Yunan politikalarÕ hakkÕnda bilgi vermektedir. Raporda Türk kelimesinin kullanÕmÕnÕn yasaklandÕ÷ÕnÕ, Yunanistan’Õn açÕk tarihi ve politik sebeplerle Türk olan her úeye karúÕ ön yargÕlÕ olduklarÕnÕ, BatÕ Trakya’daki Türk nüfusunun dostça olmayan bir ortamda tecrit edilmiú úekilde yaúadÕklarÕnÕ” kaydetti. 170 Avrupa parlamentosu seçimlerine ba÷ÕmsÕz aday olarak katÕlan YunanlÕ rejisör Dimitrios Kollatos Türklerin, Yunanistan’da Peloponez, Epir ve daha baúka yerlere da÷ÕtÕlmasÕ gerekti÷i yönündeki görüúleri Yunan politikasÕnÕ yansÕtmaktadÕr. ùöyle ki; ”Bir yandan güvenli olmayan snrlar, dier yandan nüfus azalmas. Bunlar bizi nereye 166 Oran, a.g.e., s.15. Türk tarafÕnÕn Lozan’a sundu÷u BatÕ Trakya’nÕn Türk, Rum, Yahudi, Ermeni ve Bulgar sayÕsÕ bakÕmÕndan ayrÕntÕlÕ nüfus istatisti÷i için bkz., Ömero÷lu, a.g.e., s.38-50. 167 Popoviç, a.g.e., s.146. 168 Alp, a.g.m., s.619. BaskÕn Oran nüfus artÕúÕ hÕzÕnÕ %3, Türkiye’ye göçen nüfusu ile 250 bin dolayÕnda vermektedir. Mütekabiliyet esasÕna göre Yunanistan, østanbul’daki Rum azÕnlÕ÷Õn çok azalmÕú oldu÷undan úikayet etmektedir. Ancak Rum azÕnlÕ÷Õn do÷urganlÕ÷ÕnÕn da çok az oldu÷u tespiti vardÕr. Oran, a.g.e., s.8, 154; M.Cihat Özender-Halim Çavuúo÷lu, “Balkanlar ve BatÕ Trakya Türklü÷ü”, Yeni Türkiye, c.II, sayÕ:16(Temmuz-A÷ustos 1997), s.1800. 169 Alp, a.g.m., s.618; Oran, a.g.e., s.49. 170 “ønsan HaklarÕ Grubu, Helsinki Temsilcisi Eric Siesby: ”Dr. SadÕk Ahmet’in DavasÕ Söz Hürriyetinin Yok Edilmesidir”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:84(Mart 1990), s.21. 54 götürüyor ? Güçlü bir komunun yannda bir ihtiyarlar ülkesi oluyoruz ve bu gidii hiç bir ey durduramyor.” 171 37. Yunanistan Türklerinin Hukuki Statüsü Yunanistan MüslümanlarÕnÕn 1881’den 1913’e kadar olan dönem hukuki statüsünün temeli 2 ùubat 1881 tarihli østanbul anlaúmasÕdÕr. Bu anlaúmayla MüslümanlarÕn din ve ibadet hürriyetine, hiyerarúik yapÕlarÕna ve düzenine müdahale edilmeyecekti. Yunan hükümeti MüslümanlarÕn mal, can, din ve adetlerine saygÕ gösterecek, Müslümanlar úeriat mahkemelerine serbestçe bakabileceklerdi. Bu anlaúmayÕ “Müslüman TopluluklarÕn Manevi Liderleri HakkÕnda” adÕ altÕnda 22 Haziran 1882’de 1038 no’lu kanun ile Yunan Parlamentosu onaylamÕútÕr.172 1913’e geldi÷imizde ise 14 KasÕm 1913 tarihli Atina anlaúmasÕnÕ ve ekli 3 NumaralÕ Protokolü görüyoruz. Bu anlaúma Yunanistan’Õn sahip oldu÷u tüm topraklarda geçerlidir. Müslümanlara tanÕdÕ÷Õ azÕnlÕk haklarÕ bakÕmÕndan en ileri derecede ve en fazla yükümlülükler getiren bir anlaúmadÕr. Bu anlaúma ile MüslümanlarÕn mülkiyet, din, can, vakÕflar, gelenek, cemaatlerin özerkli÷i, müftü seçimi v.s. garanti altÕna alÕnmÕútÕr. Müslüman okullarÕn özerk yönetimi ve buralarda Türkçe e÷itim yapÕlmasÕ, cemaat tüzel kiúili÷inin tanÕnmasÕ yine bu anlaúmayla sa÷landÕ.173 10 A÷ustos 1920’de Yunanistan ile Britanya imparatorlu÷u, Fransa ve øtalya arasÕnda Yunanistan’daki azÕnlÕklarÕn korunmasÕyla ilgili bir anlaúma imzalandÕ. Yunan Sevr’i olarak bilinen bu anlaúma tek taraflÕ olarak Yunanistan KrallÕ÷Õ’na azÕnlÕklarÕ koruma yükümlü÷ü getiren uluslararasÕ bir anlaúma olmasÕ bakÕmÕndan önemlidir. 174 Bu anlaúma ile ülkede yaúayan herkese yaúama hakkÕ ve özgürlü÷ü, dil, din, Õrk ayrÕmÕ yapÕlmaksÕzÕn medeni ve siyasal haklardan yararlanma, azÕnlÕklara kendi dilinde e÷itim ve vakÕflarÕnÕ idare etme hakkÕ tanÕnmaktadÕr. 175 Türkiye, BatÕ Trakya Türklerinin hak ve hukukunu savunurken iúte bu anlaúmalara atÕfta bulunurken, Yunanistan ise 1981’de Türkiye’ye gönderdi÷i notayla anlaúmalarÕn 171 “Pomak Türkleri Peloponez ve Epir’e Da÷ÕtÕlsÕn”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:81(AralÕk 1989), s.23. Popoviç, a.g.e., s.305. 173 Emin, a.g.m., s.151-152; Oran, a.g.e., s.37-61. 174 Emin, a.g.m., s.151-152. 175 Oran, a.g.e., s.45. 172 55 geçersiz oldu÷unu savunmaktadÕr.176 24 Temmuz 1923 Lozan anlaúmasÕnda ise 37-44. maddeler Türkiye’deki gayr-i müslim azÕnlÕ÷Õn statüsünü belirlemektedir. 45. madde ise aynÕ hükümlerin BatÕ Trakya Türkleri için de geçerli oldu÷unu söylemektedir. 37. madde azÕnlÕklarÕn korunmasÕna iliúkin geçen hükümlerin Yunanistan tarafÕndan temel yasa olarak tanÕnaca÷Õ ve hiçbir yasa ve yönetmeli÷in adÕ geçen hükümlerden üstün tutulamayaca÷ÕnÕ söyler. 38. maddede önceki anlaúmalarda geçti÷i gibi yine Türklerin hayat hakkÕ, din özgürlü÷ü sa÷lanmÕútÕr.177 40. maddede Müslüman azÕnlÕ÷Õn di÷er Yunan yurttaúlarÕyla eúit muameleye tabi tutulaca÷Õ ve aynÕ haklardan yararlanaca÷Õ belirtilmiútir.178 Lozan AnlaúmasÕ ile BatÕ Trakya Türklerinin haklarÕ güvence altÕna alÕndÕ. Bundan sonra Türkiye ile Yunanistan arasÕnda 1926 Atina, 1930 Ankara, 1933 Ankara,1951 TürkYunan Kültür ve 1968 Türk-Yunan Kültür Protokolü anlaúmalarÕ imzalanarak azÕnlÕk haklarÕ yine garanti altÕna alÕnmÕútÕr.179 370. Aznlk Haklarn Garanti Eden Uluslararas Anlamalar 20. yy’lÕn baúÕnda Milletler Cemiyeti azÕnlÕklarÕn korunmasÕ alanÕnda uluslararasÕ örgüt denetimini ve güvencesini getirdi. Buradan azÕnlÕk haklarÕyla ilgili hükümler, devletlerin temel yasalarÕndan kabul ediliyordu ve devletler bu hükümlerle çatÕúan hiçbir yasa ve metin çÕkarmamayÕ taahhüt ediyordu. 180 II. dünya savaúÕ sonrasÕ dünya düzeninde ise azÕnlÕk haklarÕna daha da önem verilmeye baúlandÕ. Avrupa ønsan HaklarÕ Sözleúmesi, Avrupa Konseyi tarafÕndan 1950’de kabul edildi ve 1953’de yürürlü÷e girdi. Sözleúmede din, dil, Õrk gibi ölçütlerin yanÕnda insanlarÕn bir ulusal azÕnlÕ÷Õn üyesi olma durumu getirildi ve bireye ayrÕm yapÕlmayaca÷Õ hükme ba÷landÕ. ønsan haklarÕ ihlallerini denetlemek için de Avrupa ønsan HaklarÕ Komisyonu ve Avrupa ønsan HaklarÕ DivanÕ kuruldu. Divan’Õn kararlarÕ Komisyon’un ve Divan’Õn yetkisini tanÕmak úartÕyla ba÷layÕcÕ olmuútur. Yunanistan ise bunu 1985’te tanÕmÕútÕr.181 Bir di÷er anlaúma BM’nin 1966’da kabul etti÷i ve 1976’da yürürlü÷e koydu÷u Medeni ve Siyasal Haklar Sözleúmesi’nin 27. 176 Emin, a.g.m., s.152. a.g.m., s.153. 178 Oran, a.g.e., s.119. 179 Alp, “BatÕ Trakya Türkleri”, s.623. 180 Oran, a.g.e., s.40-41. 181 a.g.e., s.56. 177 56 maddesi úu hükümleri getirir.” Etnik, dinsel yada dilsel aznlklarn bulunduu ülkelerde bu aznlklara ait olan kiiler, gruplarn dier üyeleriyle birlikte kendi kültürünü yaamak, kendi dinlerini açkça ilan etmek ve uygulamak yada kendi dillerini kullanmak hakkndan yoksun braklmazlar.”182 Bir baúka uluslararasÕ insan haklarÕ anlaúmasÕ “Avrupa Konseyi UluslararasÕ AzÕnlÕklarÕn KorunmasÕ HakkÕnda Çerçeve Sözleúmesi”dir. Ancak Yunanistan, 1997’de imzaladÕ÷Õ bu anlaúmayÕ meclisinde onaylamamÕútÕr. Çünkü Yunanistan ülkede etnik azÕnlÕklarÕn varlÕ÷ÕnÕ kabul etmemektedir. Yunanistan’a göre ülkede dinsel azÕnlÕklar mevcuttur. Bu çerçeve sözleúmesinin imzalanmasÕ, baúta Türk ve Makedon dinsel azÕnlÕklar olmak üzere di÷er azÕnlÕklarÕn haklarÕnÕ tanÕmak zorunda bÕrakaca÷Õ için Yunanistan, anlaúmanÕn onaylanmasÕnÕ mümkün oldu÷unca geciktirmektedir. 183 Di÷er bir anlaúma “Birleúmiú Milletler Kiúisel ve Siyasi Haklar Sözleúmesi”dir (ICCPR). Yunanistan bu anlaúmaya imzasÕnÕ koymuútur ve anlaúmanÕn 27. maddesi; “Bir aznlk grubuna ait bireylerin kendi gruplarndan insanlarla bir arada bulunma, kendi kültürlerini, dinlerini ve dillerini kullanma ve uygulama hakkndan yoksun braklmayacaklarn” söylemektedir. Yunanistan 5 MayÕs 1999’da anlaúmayÕ yürürlü÷e koydu. AzÕnlÕk haklarÕnÕ koruyan önemli bir belge de “Birleúmiú Milletler Ulusal Dinsel ve Dilsel AzÕnlÕklara Ait Bireylerin HaklarÕ” bildirisidir. Bu bildiriyle devletler, kendi sÕnÕrlarÕ içinde yaúayan dinsel, dilsel, etnik, kültürel azÕnlÕklarÕn varlÕ÷ÕnÕ korumak ve kimliklerini sürdürebilmelerini sa÷lamakla yükümlüdür. Son olarak Yunanistan” Avrupa Temel Özgürlükleri ve ønsan HaklarÕ Koruma Sözleúmesini” imzalamÕú ve 1974’de onaylamÕútÕr.184 UluslararasÕ insan haklarÕ anlaúmalarÕna imza koyan Yunanistan, böylece azÕnlÕk haklarÕna saygÕ duymayÕ ve bunlarÕ uygulamayÕ da taahhüt etmiú oluyordu. Nitekim 9 Haziran 1975 tarihinde kabul edilen Yunan anayasasÕ da insan haklarÕna saygÕlÕ modern bir anayasa görünümündedir. Örne÷in bu anayasada “Yunanistan topraklarÕnda yaúayan herkes milliyet, Õrk veya dil, din ve siyasi inanç farkÕ gözetmeksizin hayat, úeref ve 182 a.g.e., s.54-55. Emin, a.g.m., s.161. 184 MandacÕ- Erdo÷an, a.g.e., s.2-3. 183 57 özgürlü÷ünün tam olarak korunmasÕ hakkÕna sahiptir”.185 Ka÷Õt üzerinde gerek uluslararasÕ gerekse iç hukuk düzenlemelerini kabul etmiú olan Yunanistan, bunlarÕn uygulamasÕna sÕra gelince son derece zayÕf kalmakta, ba÷lÕ bulundu÷u AB’den tepki çekmektedir. Örne÷in MayÕs 1984’te 9 ülkeden 18 parlamenter tarafÕndan Avrupa Konseyi BaúkanlÕk DivanÕna “Trakya’daki Türk azÕnlÕ÷Õn Lozan anlaúmasÕyla güvenceye alÕnmÕú haklarÕnÕn YunanlÕlar tarafÕndan sürekli çi÷nendi÷i yolundaki úikayetlerin incelenmesini isteyen ve bu kanÕtlandÕ÷Õ takdirde DanÕúma Meclisinin derhal harekete geçip karar almasÕ gerekti÷ini” belirten bir karar tasarÕsÕ sunuldu.186 Yine Ekim 1984’de Avrupa Konseyi Asamblesi’nin Strasbourg’daki sonbahar dönemi toplantÕsÕnda “BatÕ Trakya’daki Türk azÕnlÕ÷a Yunanistan hükümeti tarafÕndan uygulanan baskÕ politikasÕ” gündeme alÕndÕ ve AET dönem baúkanÕ ørlanda DÕúiúleri bakanÕ Peter Barry toplantÕda “BatÕ Trakya’da yaúayan 100 binden fazla Türkün temel haklarÕnÕn Yunanistan tarafÕndan 187 çi÷nendi÷ini” söyledi. Önceki bölümlerde de de÷indi÷imiz gibi Yunanistan, farklÕ etnik kökenden insanlarÕn varlÕ÷ÕnÕ kabul etmemekte, Yunanistan’Õ bir bütün halinde Helen saymaktadÕr. Buna göre Türkler de Müslüman Helenlerdir. Yunanistan’Õn yaptÕ÷Õ açÕklamalarda dile getirdi÷i görüú; BatÕ Trakya’da ne Türk azÕnlÕ÷Õ ne de Türk nüfusu bulunmamaktadÕr. YalnÕzca eúit haklarÕ olan Yunan vatandaúlarÕ vardÕr ve bölgede yalnÕzca uluslararasÕ anlaúmalarla de÷il aynÕ zamanda Yunan anayasasÕ ve Yunan yasalarÕ ile korunan bir Müslüman azÕnlÕ÷Õ vardÕr denilmektedir. 188 Yunanistan bu anlayÕúÕnÕ Gümülcine ve øskeçe ba÷ÕmsÕz milletvekilleri SadÕk Ahmet ve Ahmet Faiko÷lu’na da bizzat “BatÕ Trakya’da Türk de÷il Müslüman azÕnlÕ÷Õn” bulundu÷unu telkin etmiútir.189 Uluslar arasÕ alanda Yunan görüúünün tam tersi bir anlayÕú da zaman zaman dile getirilmektedir. øslam KonferansÕ TeúkilatÕ’nÕn BatÕ Trakya konusunda yayÕnladÕ÷Õ bildiride Müslüman Türk azÕnlÕk terimini kullandÕ. Yine BAB Parlamenterler Asamblesi Savunma Komisyonu’nun “Do÷u Akdeniz” baúlÕklÕ raporunda BatÕ Trakya Türkleri için 185 Eren, BatÕ Trakya Türkleri, s.91-92; Alp, a.g.m., s.33. AyÕn Tarihi(MayÕs 1984) 187 AyÕn Tarihi(Ekim 1984) 188 AyÕn Tarihi(Nisan 1982) 189 AyÕn Tarihi(A÷ustos 1991) 186 58 Türk azÕnlÕ÷Õ ifadesi kullanÕldÕ.190 BatÕ Trakya’da insan haklarÕ ihlallerine ve Türk azÕnlÕ÷Õn varlÕ÷Õna vurgu yapÕlÕrken Yunanistan ilginç bir yaklaúÕm ileri sürmekten de geri kalmamÕútÕr. Bu görüú: “Yunanistan’Õn BatÕ Trakya’daki Müslüman azÕnlÕ÷a yönelik politikasÕ çok sayÕda ülkeye örnek oluúturacak düzeydedir. Bu zaten azÕnlÕ÷Õn, nüfus, kültür ve ekonomik geliúiminde de anlaúÕlmaktadÕr” demektedir.191 Bu yaklaúÕmÕn tam tersi görüú ise Yunanistan’Õn bizzat içinden gelmiútir. Yunan bilim adamlarÕ tarafÕndan Yeúiller Partisi adÕna hazÕrlanan raporda, Türk azÕnlÕ÷a Lozan ve Yunan anayasasÕna aykÕrÕ uygulama yapÕldÕ÷Õ belirtildi. 192 Türkiye’nin azÕnlÕklara uygulanan haksÕzlÕklarÕn karúÕsÕnda olmasÕ ve ona destek çÕkmasÕ Türklerin moral maneviyatÕnÕ güçlendirmektedir. 38. Yunanistan Türklerinin Siyasi Teekkülleri Türkiye ile Yunanistan arasÕnda imzalanan Mübadele Sözleúmesi’yle østanbul’daki Rum azÕnlÕ÷Õna karúÕlÕk BatÕ Trakya’daki Türkler de÷iúim dÕúÕ bÕrakÕlmÕútÕ. Kendilerine danÕúÕlmadan alÕnan bu karar günümüze dek Türklerin yaúamÕnÕ siyasi, sosyal, kültürel bakÕmÕndan oldukça derinden etkilemiútir. Yunanistan’Õn iç karÕúÕklÕklarÕndan ve Türkiye ile olan anlaúmazlÕklarÕndan Türkler do÷rudan nasibini alan azÕnlÕk olmuútur. Yunan idaresinde kalan Türklerin bundan sonra siyasi hayatlarÕna baktÕ÷ÕmÕzda bir bütünlük arz etmedi÷ini görüyoruz. Türkiye’deki geliúmelere paralel olarak BatÕ Trakya Türk toplumu arasÕnda Kemalist ve anti Kemalist diye iki grup oluútu. Bu ayrÕmÕ tutucu-gelenekçi ve yenilikçi-ça÷daú olarak da nitelendirebiliriz. Cumhuriyet sonrasÕ istenmeyen adam ilan edilen 150 kiúinin bir kÕsmÕ BatÕ Trakya’ya göçmüútü. Bunlar tutucu kesimi ateúleyen bir grup olarak bir müddet önde gitti. Bu grubun kendilerine ait gazete ve dernekleri vardÕ ve Türkiye aleyhinde etkili propaganda yapabiliyordu. Ancak Lozan sonrasÕ 1926-30-33 Ankara anlaúmalarÕ grubundan 1930 anlaúmasÕyla tutucu kesimimin önde gelenleri ülkeden sürüldü. Türk azÕnlÕk bu dönemde milletvekili meclise gönderebilmiútir. 1980’lerin ortalarÕna dek sürecek bu durum aslÕnda Türk azÕnlÕ÷Õn çok da lehine de÷ildir. Bu kiúiler parlamentoda Türklerin temsilcisi de olsa, Yunan siyasi otoritesinin seçti÷i 190 AyÕn Tarihi(Haziran 1995); “BatÕ Trakya Türkleri øslam KonferansÕnda”, Bat Trakya’nn Sesi, sayÕ:1819-20(MayÕs-Haziran-Temmuz 1990), s.8. 191 AyÕn Tarihi(Mart 1988) 192 AyÕn Tarihi(Temmuz 1990) 59 kimselerdir ve bu insanlarÕn hükümet üzerinde hiçbir siyasi etkisi olamamaktadÕr.193 Parti disiplini içinde siyasi yaúamlarÕnÕ sürdüren Türk milletvekilleri, parlamentoda Türk azÕnlÕ÷Õn problemlerini dile getirip bir çözüme kavuúturma gücünden mahrumdular. Ancak münferit sorunlarÕn halledilmesiyle meúgul olabiliyorlardÕ. Bunun yanÕnda Türk milletvekillerinin Yunanistan’Õn güçlü siyasi partilerinden aday oldu÷unu ve böylece seçilmeyi garanti ettiklerini görmekteyiz. Örne÷in Osman Nuri Fettaho÷lu 1963’e kadar Konstantin Karamanilis’in listelerinden sekiz dönem arka arkaya seçilebilmiú, 1964 seçimlerinde ise George Papandreu’nun partisinden seçimlere girdi÷inde ise Türklerin oylarÕ baúka partilere da÷ÕldÕ÷Õndan seçilememiútir. AynÕ zamanda Türk milletvekilleri gazetcilik faaliyetlerinde de bulunarak seçim propagandasÕ yapabilmiú ve Yunan hükümetlerini azÕnlÕk politikalarÕ konusunda eleútirebilmiútir.194 Parti politikalarÕnÕn dÕúÕnda hareket edemeyen, pasif bir siyaset izlemek zorunda kalan Türk azÕnlÕ÷Õ, 2 Haziran 1985’e gelindi÷inde ilk kez ba÷ÕmsÕz bir liste ile seçimlere katÕlmÕútÕr. Bu seçimlerde øskeçe’den Mehmet Emin Aga, Celal Zeybek ve Hikmet Cemilo÷lu BarÕú Listesi adÕ altÕnda seçimlere katÕldÕ ve 11.600 oy alarak 2000 kadar oy farkÕyla milletvekili çÕkaramadÕ. Gümülcine’den ise Galip Sebahattin Galip 10.300 oy alarak 4000 oy farkÕyla milletvekilli÷ini kaybetmiútir. Bunun yanÕnda Pasok partisinden milletvekili adayÕ olan Ahmet Faiko÷lu ve Nea Demokratia’dan Mehmet Müftüo÷lu milletvekili seçilebilmiúlerdir. Ahmet Faiko÷lu, parti politikasÕ gere÷i yaptÕ÷Õ açÕklamada Türk azÕlÕ÷Õn hiçbir sorunu olmadÕ÷ÕnÕ söyleyebilmiútir. Mehmet Müftüo÷lu ise BatÕ Trakya Yüksek Tahsilliler Derne÷i’nden istifa etmiútir. 195 Ba÷ÕmsÕz listelerle seçimlere katÕlma yöntemini benimseyen azÕnlÕk, 18 Haziran 1989 seçimlerine Dr. SadÕk Ahmet ve arkadaúlarÕyla “Güven Listesi” adÕ altÕnda girmeye karar verdi. Güçlü bir ittifakla Türk azÕnlÕ÷Õn kaderini de÷iútirmeyi amaçlayan Güven, bu seçimlerde “parti saflarÕnda yer almaya, parti çÕkarlarÕnÕn içinde ezilmeye ve bizi topraklarÕmÕzdan koparmak isteyenlerin arasÕnda silinmeye hayÕr” dedi. “Demokrasinin kendi úartlarÕ içinde, medeni bir mücadeleye girmek azmiyle haksÕzlÕklara karúÕ gö÷üs 193 Popoviç, a.g.e., s.338-339. Eren, a.g.e., s.123; Hikmet Öksüz, “Representation Of The Western ThracÕan Turkish MinorÕty In The Greek ParlÕament”, Turkish Review of Balkan Studies, sayÕ:7(2002), OBøV, BÕgart Yay, østanbul, 2002, s.147-148. AyrÕca 1920-2000 döneminde BatÕ Trakya’dan seçilen Türk milletvekillerinin isim listesi için bkz., Öksüz, a.g.m., s.143-145. 195 Oran, a.g.e., s.168-169. 194 60 germeye, insanca yaúamamÕza mani olan engelleri aúmaya evet” dedi. ùimdiye kadar sa÷ ve sol partiler çÕkmazÕ içinde kime oy verece÷ini úaúÕran azÕnlÕk insanÕ Dr. SadÕk Ahmet, øsmail Rodoplu ve Sebahaddin Emin gurubuna güven duyarak bu seçimlere katÕldÕ. Parti korkusu ve menfaatlerini ön planda tutan bundan önceki azÕnlÕk milletvekillerinin yerine ise úimdi, azÕnlÕk toplumunun menfaatlerini öne çÕkaran bir siyasi yapÕlanmanÕn temelleri atÕlÕyordu. BatÕ Trakya Türkleri, nüfusu oranÕna göre çÕkarabilece÷i milletvekili sayÕsÕnÕ geç de olsa görebilmiútir. Gümülcine(Rodop) ilinde 70 bin oy potansiyelinin 35 bini Türklerindir. Bir milletvekili elde edebilmek için de 17.550 bölge barajÕ oyun yetti÷ine göre Türkler Gümülcine’den iki milletvekili çÕkarabilmektedir. Ancak toplumda birlik beraberlik oldu÷u müddetçe bunu baúarabilecektir. øskeçe’de ise 25 bin oya sahip azÕnlÕk 1 milletvekili çÕkarabilmektedir. 196 Yunanistan, Haziran seçimlerinde hükümeti oluúturacak ço÷unlu÷u elde edemeyince 5 KasÕmda yeniden seçimlere gitti. Haziranda azÕnlÕ÷Õn baúarÕsÕnÕ gören Yunanistan, seçimler öncesi øpsala ve Pazarkale sÕnÕr kapÕlarÕnÕ Türkiye’deki BatÕ Trakya Türklerine kapattÕ.197 Ancak bu seçilmede de Yunan siyasi partileri bir varlÕk gösteremeyince 1 yÕl içinde üçüncü kez Yunanistan yeniden 8 Nisan 1990’da seçime gitti. Bu seçimlerde yine Türk azÕnlÕ÷Õ, ba÷ÕmsÕz Güven Listesinden Dr. Ahmet’i ezici bir oy çoklu÷u ile, øskeçe’de ise ba÷ÕmsÕz økbal listesinden Ahmet Faiko÷lu’nu parlamentoya göndermeyi baúardÕ. Yunan partilerinin de birbirlerine yakÕn oy almalarÕ iki ba÷ÕmsÕz Türk milletvekilini mecliste anahtar rolü oynayabilecek güce ulaútÕrdÕ. BatÕ Trakya Türkü son seçimde büyük bir itidal de göstererek bilinçli bir úekilde oyunu kullanmÕútÕr. Yunanistan, BatÕ Trakya’dan Türklerin milletvekili çÕkarabilmelerini engellemek amacÕyla bölge dÕúÕndan bir çok askere oy kullandÕrtmÕútÕr. Ancak bu durum yabancÕ gözlemcilerin gözünden kaçmayan, açÕklama getirilmesi gereken bir durum oluúturdu. Dönemin Türkiye büyükelçisi Gündüz Aktan’a Pasok lideri Papandreu ile Yeni Demokrasi partisi lideri Mitsotakis’in seçimlerde Türk azÕnlÕ÷Õn kendilerine oy vermeleri için yaptÕklarÕ baskÕ ise ilginçtir. Gündüz Aktan ise “Bir Türk elçisi sizin vatandaúlara nasÕl söyleyebilir aman o 196 “Gümülcine’de Ba÷ÕmsÕz Liste Kuruldu”, Bat Trakya’nn Sesi, sayÕ:9(Mart-Nisan 1989), s.4-5; Nedim Atamer, “Dr. SadÕk Ahmet Desteklenmelidir”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:74(MayÕs 1989), s.3-4. 197 AyÕn Tarihi(KasÕm 1989) 61 partiyi de÷il de bu partiyi destekle diye” úeklinde cevap vermiútir. Bu durum gerçekten de Türk azÕnlÕ÷Õn Yunan partilerini bÕrakÕp da kendi içinden çÕkan temsilcilerini destekledi÷inde Yunan siyasi hayatÕnda neleri de÷iútirebilece÷ini göstermiútir.198 10 Ekim 1993 seçimlerinde ise aúa÷Õda de÷inece÷imiz üzere seçim kanununda yapÕlan de÷iúiklik ve milletvekili seçilebilmek için getirilen %3’lük ülke barajÕ Türk toplumunun siyasal temsiliyetini kökünden engelleyecek bir durum oluúturdu. Dr. SadÕk Ahmet seçimlerde bölge barajÕnÕ aútÕ÷Õ halde ülke barajÕnÕ aúamadÕ÷Õ için milletvekili 199 seçilemedi. Baúbakan Mitsotakis, øskeçe ve Dedea÷aç’ta yaptÕ÷Õ konuúmada ba÷ÕmsÕz listelerden katÕlan SadÕk Ahmet ve Ahmet Faiko÷lu’nun %3’lük barajÕ aúamayaca÷ÕnÕ ve Türk halkÕndan oylarÕnÕ kendi partilerindeki Türklere vermelerini istedi.200 Üstelik Gümülcine SavcÕlÕ÷Õ SadÕk Ahmet ve iki Türk hakkÕnda okul kitaplarÕnÕn da÷ÕtÕmÕnÕ engelledikleri iddiasÕyla dava açtÕ.201 Bu seçimde tüm engellemelere ra÷men Türklerin ba÷ÕmsÕz listeleri yine çok büyük baúarÕ gösterdi. Gümülcine’de %32,75 oranÕnda oy alan Güven Listesi bu ilde birinci parti oldu. 26 bin 228 oyun 24 bin 956’sÕnÕ SadÕk Ahmet, 1031’ini øsmail Molla Rodoplu aldÕ. øskeçe økbal listesi ise yüzde 20’lerde oy oranÕ ile oylarÕn 7 bin 874’ünü Ahmet Faiko÷lu, 3040’ÕnÕ Niyazi AvcÕ ve 1018’ini Rasim Murcao÷lu alma baúarÕsÕnÕ gösterdi. 202 380. Yüzde 3’lük Seçim Baraj 8 Nisan seçimlerinde kabineyi Mitsotakis liderli÷indeki Yeni Demokrasi partisi kurdu. 1 yÕl içerisinde üç seçimin yapÕlmasÕ ve bu seçimlerde Türklerin gösterdi÷i baúarÕ Yunanistan’Õ harekete geçirdi. Türk milletvekillerinin ve muhalefetin sert itirazlarÕna ra÷men 163 sayÕlÕ seçim yasasÕ Yeni Demokrasi’nin 151 oyuyla kabul edildi. Bu kanunla ba÷ÕmsÕz adaylar dahi seçilebilmek için ülke genelinde %3 barajÕnÕ aúmasÕ gerekiyordu.203 198 “Soru Cevap Bölümü”, Dünü, Bugünü, Gelecei ile Bat Trakya Türklüü, haz., Mustafa Kahramanyol, ATO-Türk OcaklarÕ Genel Merkezi, Ankara, 2003, s.51-52. 199 Cafer Alio÷ lu, “BatÕ Trakya Türklerine Uygulanan Anti Demokratik Yunan BaskÕlarÕ”, Uluslararas Bat Trakya Paneli, BatÕ Trakya Türkleri DayanÕúma Derne÷i øzmir ùubesi Yay, øzmir, 1996, s.49. 200 AyÕn Tarihi(Eylül 1993) 201 AyÕn Tarihi(KasÕm 1993) 202 Süleyman Sefer Cihan, “Dr. SadÕk Ahmet: Sesimizi Kimse Susturamaz”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:122(Eylül-Ekim 1993), s.4. 203 FÕrat, a.g.e., s.449. 62 Gümülcine ba÷ÕmsÕz Türk milletvekili Dr. SadÕk Ahmet:”Bu ba÷ÕmsÕz azÕnlÕk adaylarÕnÕn parlamentoya seçilmemesi kanunudur, azÕnlÕ÷Õn ba÷ÕmsÕz adaylarÕna úimdiye kadar getirilen en büyük engeldir” úeklinde bu kanunun Türk azÕnlÕ÷a olumsuz etkisini dile getirdi. Baúbakan Mitsotakis seçim kanunu savunarak; “Ülkede yürürlükteki seçim sistemi yüzünden ortaya çÕkan siyasi istikrarsÕzlÕ÷Õ bertaraf ediyor” úeklinde konuútu. Bu kanunun nihai amacÕ, küçük ço÷unlu÷a dayalÕ hükümetler ve koalisyonlar dönemini sona erdirmeyi hedeflemek olmuútur.204 120 ila 150 bin arasÕndaki nüfusa sahip Türk azÕnlÕ÷Õ, yeni seçim kanunu ile bir milletvekili çÕkarabilmek için en az 200 bin oy almasÕ gerekecek. Elbetteki mevcut Türk nüfusu ile de bu mümkün olmayaca÷Õna göre Yunan iktidarlarÕ, ileride Türklerin milletvekili çÕkarabilmelerinin önüne geçmiú olmaktadÕrlar. Mitsotakis iktidarÕ bununla da kalmÕyor, vali seçim kanunu da de÷iútiriyor. Valilerin seçimle iú baúÕna gelmesi kabul edilmesine ra÷men Türk ço÷unlu÷un yaúadÕ÷Õ úehirler, Türkleri azÕnlÕkta bÕrakacak úekilde Yunan úehirleriyle birleútiriliyor. Böylece geniúletilmiú bölge valilikleri oluúturularak engelleniyor. seçimlerde Türklerin kendilerini yönetecek valiler çÕkarmasÕ 205 381. Dr. Sadk Ahmet SadÕk Ahmet, BatÕ Trakya davasÕnda ses getirmeye 1985 ortalarÕnda baúladÕ. Türk azÕnlÕ÷Õna yapÕlan baskÕ ve ayrÕmcÕlÕ÷Õ anlatan bir metinle BatÕ Trakya’da imza kampanyasÕ baúlattÕ. SadÕk Ahmet, Yunan makamlarÕna ve dünya kamuoyuna azÕnlÕ÷Õn sesini duyurabilmek amacÕyla baúlattÕ÷Õ bu kampanyaya Türk toplumundan e÷er katÕlÕyorsa imzasÕnÕ koymasÕnÕ istedi. Bu úekilde toplanan imzalar Avrupa kuruluúlarÕna ve Yunan meclisine gönderilecekti. AzÕnlÕk ise bu kampanyaya içtenlikle katÕldÕ ve imzalar 15 bini buldu. Ancak azÕnlÕ÷Õn bu kampanyaya verdi÷i büyük destek Yunan yönetimini tedirgin etti. 9 A÷ustos 1986 günü sahte imza toplamak ve Yunanistan’Õn uluslararasÕ iliúkilerini zedeledi÷i gerekçesiyle SadÕk Ahmet tutuklandÕ ve hakkÕnda dava 204 “BatÕ Trakya Türklerinin Seçim Engeli”, Bat Trakya’nn Sesi, sayÕ:21-22-23(A÷ustos-Eylül-Ekim 1990), s.6. 205 Cihan, “Meriç’in Öte YakasÕ: BatÕ Trakya”, s.14. 63 açÕldÕ ancak SadÕk Ahmet bir müddet sonra serbest bÕrakÕldÕ.206 Bu tutuklama Ahmet’i yÕldÕrmadÕ ve bu kez 25 Eylül 1987’de Selanik’te düzenlenen “Demokrasi ve ønsan HaklarÕ” adlÕ uluslararasÕ bir toplantÕya giderek BatÕ Trakya Türklerine baskÕ, ayrÕm ve haksÕzlÕklarÕ anlatan bir belgenin øngilizce metnini katÕlÕmcÕlara da÷ÕttÕ. Bunun üzerine SadÕk Ahmet yalan haber yaymak ve sahte evrak düzenlemek suçuna istinaden tutuklandÕ ve1988’de 30 ay hapis ve 100 bin drahmi para cezasÕna çarptÕrÕldÕ. Bu durum UluslararasÕ Af Örgütü’nü de hareketi geçirdi ve Örgüt, Yunan hükümeti nezdinde gerekli giriúimlerde bulundu.207 1989 seçimlerine gelindi÷inde ise SadÕk Ahmet yine büyük bir azim ve kararlÕlÕkla seçim kampanyasÕnÕ yürüttü. Ancak kampanya sÕrasÕnda da÷ÕttÕ÷Õ bildirilerde seçmenleri yanÕltmaya yönelik faaliyette bulundu÷u ve Türk kelimesini kullandÕ÷Õ gerekçesiyle halkÕ úiddet ve ayrÕmcÕlÕ÷a sevk etmek suçundan yeniden yargÕlanmaya baúlandÕ. Sonuçta SadÕk Ahmet kamu güvenli÷ini bozdu÷u gerekçesiyle 1,5 yÕl hapis ve 208 üç yÕl seçme seçilme hakkÕndan men cezasÕna çaptÕrÕldÕ. Dr. SadÕk bunun üzerine: ”Ben bir Türk olduum için hapse götürülüyorum. Eer Türk olmak suç ise, burada tekrar ediyorum. Ben bir Türküm ve öyle kalacam. Bu mesajmla Bat Trakya aznlna 209 sesleniyorum ve Türk olduklarn unutmamalarn söylüyorum.” Helsinki Watch’Õn, sivil örgüt temsilcilerinin raporlarÕna ve yabancÕ basÕna göre tarafsÕz , adil bir yargÕlama yapÕlmamÕútÕr.210 Karar, Türk DÕúiúlerince de tepkiyle karúÕlandÕ ve kararÕn Yunan adaletine de÷il Yunan devletine ait oldu÷unu söylendi.211 UluslararasÕ Af Örgütü ise, Gümülcine bölgesi ba÷ÕmsÕz eski milletvekilli Dr. SadÕk Ahmet’in düúünce suçlusu oldu÷unu belirterek derhal serbest bÕrakÕlmasÕnÕ istedi.212 Ancak SadÕk Ahmet, hapiste olmasÕna ra÷men 8 Nisan seçimlerine adaylÕ÷ÕnÕ koydu. UluslararasÕ tepkiler de Yunanistan üzerinde tesirini gösterdi ve Ahmet’in cezasÕ Patras Temyiz Mahkemesi 206 Mustafa H. Mustafa, “Dr. SadÕk Ahmet’in ùahsÕnda YargÕlanan BatÕ Trakya Müslüman Türk AzÕnlÕ÷ÕnÕn DavasÕ süresiz Ertelendi”, Bat Trakya’nn Sesi, sayÕ:7-8(AralÕk-ùubat 1988-1989), s.11; AydÕn Taneri, “Dr SadÕk Ahmet”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:124(Ocak-ùubat 1994), s.34. 207 Taneri, a.g.m., s.34; Mustafa, a.g.m., s.11; Atamer, a.g.m., s.4; Hatipo÷lu, Yunanistan’da Etnik Gruplar ve AzÕnlÕklar, s.39. 208 Hatipo÷lu, a.g.e., s.39; Cafer Alio÷lu, BatÕ Trakya DavasÕnÕn Avrupa Cephesi (1982-1994), Bursa, 1998, s.31; “Dr. SadÕk Ahmet: Hapistede Olsak Seçimlere Girece÷iz”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:84(Mart 1990), s.15-18. 209 Hatipo÷lu, a.g.e., s.41. 210 FÕrat, a.g.m., s.447. 211 “Dr. SadÕk Ahmet ve øbrahim ùerif Hapsedildiler”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:83(ùubat 1990), s.3-4. 212 AyÕn Tarihi(ùubat 1990); ømza kampanyasÕnda Dr. SadÕk; “ Bu kampanyada hiçbir zaman korku ve umutsuzluk gibi duygulara kapÕlmadÕm. Her an büyük bir mücadele vermenin hazzÕnÕ ve huzurunu yaúadÕm. Her anda ailem ve soydaúlarÕm bana destek ve yardÕmcÕ olduklarÕ için cesaretimi hiçbir zaman kaybetmedim”. “BatÕ Trakya’nÕn Sesi Dr. SadÕk Ahmet’le Selanik’de Görüútü”, Bat Trakya’nn Sesi, sayÕ:7-8(AralÕk-ùubat 1988-1989), s.20. 64 tarafÕndan para cezasÕna çevrildi. Para cezasÕnÕ ödeyerek serbest kalan Ahmet’in adaylÕk baúvurusu YargÕtay Yüksek Kurulu’nca onaylanarak kesinleúti. Yine milletvekili seçilen Ahmet, 8 Nisan seçimlerini de÷erlendirirken: “Bat Trakya Türkü toparlanarak bir bütün olduunu gösterdi. ahs çkar yerine toplum çkarn ön planda tuttu. Irkndan, dininden, gelenek ve göreneklerinden taviz vermeyeceini gösterdi. Bu seçimler, Bat Trakya Türklerinin hak ve adalet istediini, ahsiyet kazandn, toplum olarak var olduunu, dimdik ayakta durduunun ispatdr. Bu seçimle Bat Trakya Türkü kendisine yaplan hakszlklara, basklara, adaletsizliklere, insan haklar ihlallerine dur demitir. Biz, vatanmz Yunanistan’da bizlere de eit muamelesi edilmesini istiyoruz. Bize hakszlk 213 yapana biz hayr diyoruz” demiútir. Yeni dönemde Ahmet, amaçlarÕnÕn Müslüman Türk azÕnlÕ÷Õna insanca bir hayat sa÷lamak oldu÷unu belirtti. Dr. SadÕk Ahmet; “ øúbirli÷i yapmak isteyen partiyle konuúmaya hazÕrÕz. Bu konuúmalarda azÕnlÕ÷Õn haklarÕnÕn verilmesi ele alÕnacaktÕr. Ortak bir noktada anlaúÕldÕ÷Õ takdirde iúbirli÷i mümkündür” anlayÕúÕnÕ ortaya koydu. Yunan parlamentosunda Yeni Demokrasi Partisi önderli÷inde kurulan hükümet, BatÕ Trakya sorunlarÕnÕn çözülmesi amacÕyla kurdu÷u komisyona azÕnlÕk milletvekili Dr. SadÕk Ahmet ve Ahmet Faiko÷lu’nu almayarak Yunanistan, BatÕ Trakya politikasÕnÕn eskisi gibi devam etti÷ini gösterdi. SadÕk Ahmet ve Ahmet Faiko÷lu, komisyonun kurulmasÕ kararlaútÕrÕldÕ÷Õnda, sorunlarÕn tespiti ve çözümü için komisyonda yer almalarÕ gerekti÷ini parlamento baúkanÕ Atanasios Çaldaris’e bildirmiú ancak “öneriniz incelenecek” cevabÕnÕ almÕúlardÕr.214 SadÕk Ahmet, BatÕ Trakya Türkü’nün etnik kökeninin tespiti sÕrasÕnda baúbakan Konstantin Mitsotakis’e gönderdi÷i mektupta bu konudaki tartÕúmalarÕn tamamen kapanmasÕ için Türk azÕnlÕ÷Õn içinde bir referandum önermiú ancak bu, kabul görmemiútir. 215 Türklüklerini tüm dünyaya duyurmayÕ amaçlayan Ahmet, Norveç ønsan HaklarÕ Derne÷i’nin davetlisi olarak Oslo’da yaptÕ÷Õ açÕklamada; “Yunan vatandaúlÕk yasasÕnÕn halen yürüklükte oldu÷u ve bu maddeye göre Türk olanlarÕn sÕrf Türk olduklarÕ için vatandaúlÕktan çÕkarÕldÕklarÕnÕ, cemaat temsilcilerinin seçilemedi÷ini, Türkiye’den 213 “Dr. SadÕk Ahmet ile Tele Röportaj”, Bat Trakya’nn Sesi, sayÕ:16-17(Mart-Nisan 1990), s.13. “Zindanda Meclise, Dr. SadÕk Ahmet ve Ahmet Faiko÷lu Yunan Parlamentosunda”, Bat Trakya’nn Sesi, sayÕ:16-17(Mart-Nisan 1990), s.8-9; ”BatÕ Trakya’da Zulümler Devam Ediyor”, s.15. Halbuki SadÕk Ahmet milletvekili seçildikten sonra Konstantin Mitsotakis ile bir görüúme yapmÕútÕ. Görüúmede Mitsotakis, BatÕ Trakya’daki Türk azÕnlÕ÷a mutlaka di÷er Yunan vatandaúlarÕyla eúit haklar tanÕnaca÷ÕnÕ söylemiúti. AyÕn Tarihi(MayÕs 1990) 215 AyÕn Tarihi(AralÕk 1992) 214 65 gelen kitaplarÕn e÷itimde kullanÕlmasÕnÕn engellendi÷ini vurgulayarak, BatÕ Trakya Türk toplumu kesinlikle asimile olmayacaktÕr. Türk toplumu Türk olarak orada yaúamaya devam edecektir” dedi.216 Yunanistan içindeki azÕnlÕklarÕn haklarÕnÕ tanÕmazken, ülke dÕúÕndaki YunanlÕlarÕn haklarÕnÕ sonuna kadar savunmaya kararlÕ ve azimli bir ülkedir. Nitekim Arnavutluk’ta %2 oranÕnda YunanlÕ olmasÕna ra÷men Yunanistan, Arnavutluk’un %20 olan tüm Ortodoks nüfusunun tamamÕnÕ YunanlÕ saymaktadÕr ve bu YunanlÕlarÕn Arnavutluk’taki hukukunun mücadelesindedir. AzÕnlÕk konusu iki ülkenin önemli sorunlarÕnÕ oluúturmaktadÕr, Yunanistan içindeki Arnavut azÕnlÕ÷a, Arnavutluk’taki YunanlÕlara yapÕlan muamele oranÕnda, hatta daha kötüsü ile muamele etmektedir. øúte SadÕk Ahmet bu konuda; “BatÕ Trakya’daki Türk azÕnlÕkla Arnavutluk’taki Yunan azÕnlÕklarÕ aynÕ haklara sahip olmalÕdÕr. Mitsotakis, ancak Arnavutluk’taki Yunan azÕnlÕk için istediklerini BatÕ Trakya’dakilere de verdi÷i takdirde Tiran ve dünya kamuoyu önünde haklÕ çÕkabilir” görüúünü savunmaktadÕr.217 BatÕ Trakya Türk azÕnlÕ÷ÕnÕn durumunu ve gelecek beklentisini özetlerken Ahmet: “Yunan hükümeti bilmelidir ki, biz hiçbir zaman özerklik istemedik. Biz Yunan vatandaúÕyÕz. Ancak bizim toplumumuzun harklarÕ tanÕnmalÕdÕr. Bu benim siyasi mücadelemin anlamÕdÕr.218 SadÕk Ahmet, 1985-95 dönemi içinde büyük özverili mücadelesiyle Türk azÕnlÕ÷Õn u÷radÕ÷Õ haksÕzlÕklarÕ, baskÕlarÕ, insan haklarÕ ihlallerini uluslararasÕ platformlarda duyurmayÕ baúarmÕú bir liderdir. Bu mücadelede iki kez ba÷ÕmsÕz milletvekili seçilen Ahmet, iki kez de hapse atÕlmÕútÕr. Onun bu azmini 1988-91 yÕllarÕ arasÕnda Atina büyük elçili÷inde bulunan Gündüz Aktan úöyle ifade etmektedir. “ O zaman rahmetli Sadk Ahmet, mehur imza kampanyasn balatal bir yl olmutu. Bir dileri için dorusunu isterseniz, Sadk Bey fazla cesurdu. Ortal kartryordu. Kendisine her zaman evladm, biraz daha yava ol, bu kadar ürkütme, bu kadar üzerlerine gitme derdim. Her seferinde, tabii sayn Büyükelçim dedikten sonra hep bildiini yapt. Sadk Ahmet bir mücadeleciydi. 219 En önemli vats cesaretiydi.” 216 AyÕn Tarihi( KasÕm 1992) AyÕn Tarihi(Temmuz 1993) 218 Alp, “BatÕ Trakya Türkleri”, s.641. 219 Ahmet C. Gazio÷lu, “BatÕ Trakya KÕbrÕs ve Yunan Emelleri BatÕ Trakya Türklerinin Hukuk SavaúÕnda SadÕk Ahmet’in Yeri ve Önderli÷i”, Uluslararas Bat Trakya Paneli, BatÕ Trakya Türkleri DayanÕúma 217 66 382. Sadk Ahmet Sonras Bat Trakya Türkü’nün Siyasi Durumu SadÕk Ahmet 1995’de Gümülcine’de aracÕna bir traktör çarpmasÕ sonucu hayatÕnÕ kaybetti. Kaza bir komplo sonucu da olsa, gerçekten bir kaza da olsa sonuçta BatÕ Trakya Türkleri tarihindeki en önemli úahsiyetlerinden birini yitirmiú oldu. TC. CumhurbaúkanÕ Süleyman Demirel onun hakkÕnda: “Dr. SadÕk Ahmet’ten kalan dava, BatÕ Trakya’daki Türk toplumunun dilini, dinini, kültürünü korumasÕ, dayanÕúma içerisinde olmasÕ, haklarÕnÕ meúru zeminlerde aramasÕ, savunmasÕ davasÕdÕr” demiútir. Türk toplumu yaúam mücadelesini bundan sonra adeta efsane kahraman haline gelen SadÕk Ahmet’ten yoksun sürdürmek zorunda kalacaktÕr. 220 Yunanistan’Õn seçim sisteminde %3 barajÕnÕ getirmesi, SadÕk Ahmet’i yeni arayÕúlara itmiútir. O, seçilemeyece÷ini bildi÷i halde BatÕ Trakya davasÕnda ses getirebilmek ve yeni bir soluk almak amacÕyla Dostluk, Eúitlik ve BarÕú Partisini kurumuútu.221 Ancak ondan sonra gelenler onun bu stratejisini ve yöntemini benimsemek yerine yine eskiden oldu÷u gibi Yunan partilerinden adaylÕklarÕnÕ koymaya baúladÕlar. 22 Eylül 1996 genel seçimlerinde Yunan meclisine üç Türk milletvekili seçildi. Pasok’tan Galip S. Galip, Snaspismos(Sol øttifak)’tan Dr. Mustafa Mustafa ile Nea Demokratia’dan Dr. Birol Akifo÷lu meclise girmeye baúardÕ. Türk temsilcilerin meclise girebilmeleri temelde olumlu bir durum iken Türk taleplerinin yine parti disiplini içinde bo÷ulacak olmasÕ olumsuz bir durumdur. Yunanistan’da iki ana parti vardÕr. OylarÕn ço÷unlu÷unu almalarÕna ve Türk milletvekillerinin bu partiler içinde yer almalarÕna ra÷men Türkler, yine de ajan, vatan haini olarak görülmektedirler. øúte SadÕk Ahmet’in de yapmak istedi÷i bu çirkin yakÕútÕrmalardan azÕnlÕ÷Õ kurtarabilmekti.222 Derne÷i øzmir ùubesi Yay, øzmir, 1996, s.34; Gündüz Aktan, “Türk-Yunan Siyasi øliúkileri”, Dünü, Bügünü, Gelecei ile Bat Trakya Türklüü, haz., Mustafa Kahramanyol, ATO-Türk OcaklarÕ Genel Merkezi, Ankara, 2003, s.30. 220 AyÕn Tarihi(A÷ustos 1995); AyÕn Tarihi(Temmuz 1996) 221 Aúa÷Õda bu partiye de÷inilecek. 222 MandacÕ-Erdo÷an, a.g.e., s.6. Yunanistan’daki erken seçimlere Türk DÕúiúleri BakanlÕ÷Õ büyük önem verdi. Ankara, TRT kanlÕyla yaptÕ÷Õ yayÕnlarla Gümülcine’den Galip Sebahattin Galip, øskeçe’den Birol Akifo÷lu’nun seçilip Yunan parlamentosuna girmesi için büyük çaba sarfetti. TRT’nin seçimlerden haftalar öncesi iki adayÕ destekleyen yayÕnlarÕ di÷er Türk adaylar arasÕnda tepkilere neden oldu. AyrÕca, TRT’nin di÷er adaylarÕn isimlerinden bile söz etmemesi haksÕz rekabeti de meydana getirdi÷ i savunuldu. Seçim sonuçlarÕnÕn açÕklanmasÕndan sonra Özel Yunan Antena televizyonu muhabirinin sorularÕnÕ cevaplayan PASOK adayÕ Mehmet Ahmet, kendisinin Türkiye’nin tek taraflÕ yayÕnlarÕnÕn kurbanÕ oldu÷unu söyledi. “BatÕ Trakya Türkü 22 Eylül Seçimlerinden Zaferle ÇÕktÕ”,Yeni Bat Trakya, sayÕ:140(Eylül-Ekim 1996), s.1-2. 67 Yeni Demokrasi Partisi Gümülcine Türk milletvekili av. ølhan Ahmet, SadÕk Ahmet’ten sonra sorunlarÕn üzerine giden, uzlaúmacÕ bir kiúilik olarak Türk toplumuna yeni bir ses getirdi. ølhan Ahmet milletvekilli÷ine adaylÕ÷ÕnÕ koymandan önce arkadaúlarÕyla birlikte Türk azÕnlÕ÷Õn kronikleúmiú sorunlarÕnÕ maddeler halinde yazarak YDP genel baúkanÕ Kostas Karamanlis’e sundu ve cevabÕnda bu isteklerin kabul edildi÷i bildirildi. Bu, Yunan yönetiminin sorunlarÕn varlÕ÷ÕnÕ kabul etti÷inin bir göstergesiydi. ølhan Ahmet sorunlarÕn hallinde Türkiye ile de yakÕn temasta olmayÕ ihmal etmedi. Türk hükümeti yetkilileriyle meseleleri paylaútÕ. Türkiye de azÕnlÕ÷Õn sorunlarÕnÕn takipçisi 223 olaca÷ÕnÕ belirtti. Son olarak Yunanistan, seçim sistemiyle Türklerin ba÷ÕmsÕz veya Yunan partilerinden parlamentoya girmelerini engellerken yerel idari yönetimlerde de Türklerin katÕlÕmÕnÕ sÕnÕrlandÕrmaktadÕr. Günümüzde Gümülcine’de üç, øskeçe’de bir belediye baúkanlÕ÷Õ Türklere aittir. Ancak Türk belediye baúkanÕ önceden dokuz idi. Burada, Türk nüfusun yo÷un oldu÷u yerler farklÕ idari bölgeler arasÕnda bölünerek Türk idaricilerin yönetici olma olasÕlÕ÷Õ en aza indirgenmek istenmektedir. Resmi dairelerde de Türk memurlarÕn sayÕsÕ çok azdÕr.224 39. Yunanistan’da Türk Siyasi Partileri 390. Dostluk-Eitlik ve Bar Partisi Türk azÕnlÕ÷Õn 1989-90 yÕllarÕnda arka arkaya yapÕlan üç seçimdeki aktifli÷i, bu konuda Yunan yönetimini radikal çözümler bulmaya yöneltti. Küçük siyasi partilerin ülkede istikrarsÕzlÕ÷a yol açtÕ÷Õ, oylarÕ böldü÷ü ve bu nedenle hükümet kurulmasÕnda güçlükler yaúandÕ÷Õ gerekçesiyle Yunanistan, seçim kanununda de÷iúiklik yaptÕ. Buna göre parti olsun, ba÷ÕmsÕz aday olsun parlamentoya girebilmek için ülke genelinde geçerli oylarÕn yüzde 3’ünü almak gerekiyordu. Bu da en az 200 bin oy demektir. Bu kanun 223 Adem Yavuz Arslan, “AzÕnlÕk PolitikasÕ øúte Böyle Olur”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:180(2003), s.18; Murat Aga, “BatÕ Trakya Kültür ve Sanat ùöleni”, Bat Trakya Türk Birlii Dernei Yayn Organ, sayÕ:3(2005), s.12-13. Papandreu’nun getirdi÷i seçim sisteminde 13.500 oy alan biri milletvekili seçilebiliyordu. Gümülcine ve çevresindeki Türk oylarÕn sayÕsÕ 40-45 bin, øskeçe’de ise 25-27 bin civarÕdÕr. Buna göre ba÷ÕmsÕz bir liste 5 Türk milletvekili çÕkarabilir. Ancak Türk toplumu dÕúarÕd an göründü÷ü gibi Yunanistan’Õn insan haklarÕ ihlalleriyle u÷raúan ve bu yönde mücadele edene bir toplum de÷ildir. Toplum içinde partizanlÕk anlayÕúÕ almÕú yürümüútür. Siyasi ihtiraslar, milletvekili olabilme yarÕúÕ ve bunun için çok sayÕda milletvekili adayÕnÕn çÕkmasÕ sonuçta seçimlerde Türklerden 1 veya 2 milletvekili çÕkmasÕna neden olmaktadÕr. Türk toplumundaki bu siyasi bölünmüúlük böylece Yunanistan’Õn iúine yaramaktadÕr. “Yunanistan’da Erken Seçimler ve BatÕ Trakya Türkleri, Yeni Bat Trakya, sayÕ:25(Nisan 1985), s.28. 224 Ahmet, “BatÕ Trakya’da Mevcut Durum”, s.22. 68 çÕkmazdan evvel de SadÕk Ahmet, Türk toplumunun bir partiye ihtiyacÕ oldu÷unu 10 Nisan 1991’de Türk Gençler Birli÷i Lokalinde düzenledi÷i bir toplantÕda açÕklamÕútÕ. SadÕk Ahmet: “Bu partinin oluturulma istei, var olan Yunan Siyasi partilerinin, Türk aznln meselelerine gerekli duyarl göstermemesinden kaynakland. Bunun üzerine biz de siyasi temsilciliimizi devam ettirmek hem de d dünya nezdinde daha aktif çalmalarda bulunmak üzere Bat Trakya Müslüman Türk toplumunun bir siyasi parti emsiyesi altnda toplanmasnn toplumumuz çkarlar açsndan daha yararl ve zaruri olduu inancndayz. Parti sayesinde sesimizi dünyaya daha da güçlü duyuracaz. Böylece milletvekili çkaramasak dahi parti sayesinde sorunlarmz dünya çapnda dile 225 getireceiz ve çözümü için d dünyann yardm salam olacaz.” Partinin tüzü÷ü ve üyeleri konusunda da çalÕúma yapan Ahmet, Dostluk Eúitlik ve BarÕú Partisi için; “ BatÕ Trakya Türkünün öz malÕ ve kendi sesidir. En demokratik úartlarda baúkanÕnÕ ve yöneticilerini seçecek olan partimiz toplumsal mücadelelerinin bayraktarlÕ÷ÕnÕ yapacaktÕr. Bu sebeple de ne kadar çok üyemiz olursa sesimiz o kadar güçlü çÕkaracaktÕr.” dedi. 226 11 Eylül 1991’de kurulan Parti’nin asÕl amaçlarÕndan biri de, mahalli seçimlerde ülke barajÕ getirilmedi÷i için yerel idarelerde etkili olabilmekti.227 Parti, 11 Nisan 1992’de Türk Gençler Birli÷i salonunda 1. kurultayÕna gitti ve SadÕk Ahmet’i parti baúkanlÕ÷Õna seçti. Ahmet, partinin demokrasiye, insan haklarÕna, kiúi hürriyetine saygÕlÕ oldu÷unu belirtti. SadÕk Ahmet, bundan önce Yunan siyasi partilerinden seçilen Türk milletvekillerinin azÕnlÕk meselelerini dile getiremediklerini, toplumdan uzak kaldÕklarÕnÕ, toplumla iú birli÷ine gitmediklerini ve azÕnlÕ÷Õ yurt içinde ve dÕúÕnda temsil etmekten çekindiklerini söyleyerek úimdi ise, parti aracÕlÕ÷Õyla belki milletvekili çÕkarÕlamayacak ancak azÕnlÕk meseleleri ülke içinde ve dÕúÕnda rahatlÕkla 228 anlatÕlabilece÷ini belirtmiútir. 225 Eren, a.g.e., s.127-128. “Eúitlik, Dostluk ve BarÕú Partisi’nin Kurcular Kurulu ToplantÕsÕ YapÕldÕ”, Bat Trakya’nn Sesi, sayÕ:37(AralÕk 1991), s.8. 227 Kenan ønan-Hikmet Öksüz, “BatÕ Trakya Türklü÷ü ve Dr. SadÕk Ahmet”, Türk kültürü, sayÕ:396(Nisan 1996), s.204. 228 “BatÕ Trakya’dan … Dostluk, Eúitlik ve BarÕú Partisi KurultayÕ yapÕldÕ”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:110111(MayÕs-Haz 1992), s.22. 226 69 Parti, siyasi alanda ba÷ÕmsÕz listeler kurarak mücadele vermek ve Türklerin Yunan partilerine yem olmamasÕ için kurulmuútur.229 Amaç, yasal çerçevede faaliyet göstermeye ve bu amaçla Türkleri bilinçlendirmeye ve ileride de bu amacÕ yürütebilecek kiúilerin yetiútirebilmesini sa÷lamaktÕr.230 Partinin dÕú politikasÕnda ise Türkiye ile yakÕn iliúki kurmak anlayÕúÕ vardÕr. Türkiye’den dÕú Türklere sahip çÕkmasÕ ve BatÕ Trakya sorununda uluslararasÕ teúkilatlarÕ harekete geçirmesi istenmektedir.231 SadÕk Ahmet’in Türk toplumunu birleútirici vasfÕ, kiúili÷i, úahsiyeti, liderlik özelli÷i Parti’ye ses getirmiútir. Onun ölümüyle azÕnlÕk, yine bildik eski yaúam tarzÕna döndü. Parti’yi ayakta tutacak gücü kendinde bulamadÕ. Parti çok zor günler geçirdi, kirasÕnÕ dahi ödeyemeyecek duruma geldi. Telefonu dahi kesildi. Ancak Dostluk Eúitlik ve BarÕú Partisi, SadÕk Ahmet’in eúi IúÕk Ahmet ve arkadaúlarÕ sayesinde biraz toparlandÕ. Ancak 232 Parti’nin Yunanistan’la aktif iliúkileri yok denecek düzeydedir. Dostluk, Eúitlik ve BarÕú Partisi’nin kurucu üyeleri ise; Dr. SadÕk Ahmet (milletvekili), ødris Mehmet(rençber), Yusuf Hüseyin(din görevlisi), SadÕk SadÕk(din görevlisi), ùerif ùerif(din görevlisi), Hasan Paçaman(vaiz), Mustafa Mustafa(rençber), Sulko Salih (ö÷retmen), MakaracÕ ùaban(tüccar), Ali Ahmet(rençber), Ali Baúo÷lu Hüseyin(rençber), Halil øsmail(rençber), Yüksel Nurio÷lu(eczacÕ), Niyazi Hasan(ö÷retmen), Ahmet Kurt (din görevlisi), Orhan Mustafa(rençber), Ali Molla(makine mühendisi), Nazif ùakir (Kooperatif Y.K. üyesi), Nazmi Abdürrazzak(ö÷retmen), øbrahim Ahmet(rençber), Ahmet Salih Çavuú(makinist), Mehmet Devecio÷lu(veteriner), SayÕt Seyit (rençber), Ahmet HacÕosman(vaiz, gazeteci), Remzi Hasan(rençber), Ali Ba÷datlÕ(esnaf), Hüseyin Esat (rençber).233 Partinin amblemi ise; etrafÕnda zeytin dallarÕ bulunan bir daire içindeki beyaz bir güvercinden oluúmaktadÕr. 234 SadÕk Ahmet’den sonra genel baúkanlÕ÷ÕnÕ iki dönem eúi IúÕk Ahmet yürüttü. Daha sonra Ahmet HacÕosman ve Nazmi Arif baúkanlÕk yaptÕlar. Halen genel baúkanlÕ÷Õ Ahmet HacÕosman yürütmektedir. 229 gös. yer. “BatÕ Trakya’da Büyük Geliúme; Dr. SadÕk Ahmet Parti Kurdu”, s.2-3. 231 “Dr. SadÕk Ahmet: DÕú Türklere Sahip ÇÕkÕlsÕn”, Bat Trakya’nn Sesi, sayÕ:37(AralÕk 1997), s.9. 232 “Soru-cevap Bölümü”, s.48. 233 Eren, a.g.e., s.129. 234 “ BatÕ Trakya’da Büyük Geliúme: Dr. SadÕk Ahmet Parti Kurdu”, s.3. 230 70 Partinin Savundu÷u di÷er ilkeler úöyledir: Tüm dünyadaki haksÕzlÕklarÕ, baskÕ ve ayrÕmcÕlÕ÷Õ kÕnamaktadÕr. Her türden çevrenin kirletilmesini kÕnamakta, bu anlayÕúla Green Peace’in ilkelerini benimsemektedir. øúsizli÷e, cahilli÷e, uyuúturucu madde kullanÕmÕna karúÕdÕr. UluslararasÕ sa÷lÕk, e÷itim, sosyal yardÕm kuruluúlarÕnÕ destekler ve bunlarla iúbirli÷i yapmayÕ benimser. Irk ayrÕmÕna karúÕdÕr ve dinlerin eúitli÷i prensibini kabul eder. KadÕn-erkek eúitli÷inden yanadÕr. Tüm dünya uluslarÕ arasÕnda barÕúÕ, sevgi ve dostluk sembolü olarak kabul eder. ønsan haklarÕnÕ korumaya yönelik tüm kuruluúlarÕ tanÕr ve benimser. Parti’nin ilkelerini benimseyen ahlaklÕ, demokratik de÷erlere ve insan haklarÕ saygÕlÕ 18 yaúÕnÕ doldurmuú olan herkes partiye üye olabilir.235 391. Bar Partisi 2 Haziran 1985 seçimlerinde “BarÕú Listesi” adÕ altÕnda ba÷ÕmsÕz bir liste kuruldu. Listede, Mehmet Emin Aga, Celal Zeybek ve Hikmet Cemilo÷lu bulunuyordu. AyrÕca “BarÕú” adlÕ bir de gazete çÕkarÕlmaya baúlandÕ. Bu hareket, yukarÕdaki bölümlerde de belirtti÷imiz gibi Türklerin siyasi teúkilatlanmalarÕ yönünde önemli bir adÕmdÕ ve iyi bir tecrübeydi. Türk toplumunun uyanÕú kÕpÕrtÕsÕydÕ. øúte barÕú listesi bu amaçlarla BarÕú Partisi olma amacÕnÕ gütmüú fakat bunu baúaramamÕútÕr. Partileúme hareketi baúarÕ sa÷layabilmiú olsaydÕ belki de Türk toplumunu daha parlak bir gelecek bekleyebilirdi. 236 310. Yunanistan’da Türk Dernekleri OsmanlÕ sonrasÕ BatÕ Trakya Türk toplumu birlikler(dernekler) çatÕsÕ altÕnda teúkilatlanmaya baúladÕlar. Sosyo-kültürel amaçlÕ kurulan bu birlikler, ümmet anlayÕúÕ yerine millet úuuru ile hareket etmiúlerdir. Bunun yanÕnda ümmetçilik gelene÷ine paralel, muhafazakar øslami kuruluúlar da ortaya çÕktÕ. ølk gruba girenler Türkiye’deki geliúmeleri ve yapÕlan inkÕlaplarÕ yakÕndan takip ediyor ve bunlarÕ uygulamaya çalÕúÕyordu. Örne÷in neúriyatta harf inkÕlabÕ BatÕ Trakya Türklerince hemen kabul görmüútür. Bu birliklerin kurulmasÕnda hiç úüphesiz BatÕ Trakya Türk toplumunun yetiútirdi÷i idealist, yenilikçi bir anlayÕúa sahip ö÷retmen Mehmet Hilmi’nin katkÕsÕ büyük olmuútur. øúte aúa÷Õda 235 BatÕ Trakya DayanÕúma Derne÷i’nden Tarihe Bir Not, der., Necmettin Hüseyin, Emir Ofset, østanbul, 2004, s.222. 236 “BatÕ Trakya Seçimleri”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:27-28(Temmuz-A÷ustos 1985), s.10. Partileúme önünde Yunanistan oyunlarÕ ve suni ayrÕlÕklardan bahsedilmektedir. 71 ayrÕntÕsÕyla de÷inece÷imiz øskeçe Türk Birli÷i, Gümülcine Türk Gençler Birli÷i onun destek ve çabalarÕyla kurulmuútur.237 3100. skeçe Türk Birlii 14 Nisan 1927’de Türklerin bedeni, ruhi, manevi geliúmelerini sa÷lamak, aralarÕnda dostluk ve dayanÕúma duygularÕnÕ gerçekleútirmek amacÕyla “Türk Gençler Yurdu” adÕ altÕnda kuruldu. II. Dünya savaúÕ yÕllarÕnda faaliyetini zorunlu olarak durduran dernek, savaú sonrasÕ 1956’da “øskeçe(Ksanthi) Türk Birli÷i” adÕyla tüzü÷ünü onaylattÕ. 1971’de Yunanistan’da dernekler yasasÕ de÷iúince øskeçe Türk Birli÷i de tüzü÷ünün bazÕ maddelerini de÷iútirerek 1972’de mahkemeye baúvurdu. Mahkeme baúvuruyu reddedince bu kez 1973’de østinaf mahkemesine baúvuruldu. Ancak mahkeme tüzü÷ün yasa ve kamu düzenine aykÕrÕ oldu÷u gerekçesiyle baúvuruyu kabul etmedi. Buna ra÷men birlik faaliyetini 1984’e dek sürdürdü ve resmi makamlardan da bir engelleme çÕkmadÕ.238 1984’e kadar ses çÕkarmayan Yunanistan, bu tarihte birli÷in adÕnda “Türk”, “Türk Birli÷i” kelimelerinin yer almasÕ nedeniyle derne÷i kapatma kararÕ aldÕ. Birli÷in davasÕ istinaf, temyiz mahkemesi ile yargÕtay arasÕnda gidip gelmiútir. DavanÕn son aúamasÕnda milletvekili Galip Galip, her gün televizyonlarda kilise liderleri, üniversite hocalarÕ, milletvekilleri ile ateúli tartÕúmalara girmiútir. Bu arada Raportörün “Türk adÕnÕn kullanÕmÕnda bir sorun görmüyoruz” úeklindeki açÕklamasÕ, Yunanistan’da ulusal tartÕúmaya açÕldÕ. Bu, BatÕ Trakya’nÕn elden gidece÷i, Türkiye’yle birleúece÷i korkusunu beraberinde getirdi. Son gelinen noktada baúkan Çetin MandacÕ, yönetimden Yakup Kurt ve eski milletvekili Hasan Hatipo÷lu davada Türkiye’nin yaklaúÕmÕndan yakÕndÕlar. Hatipo÷lu, “Bizi de kendilerine benzettiler. Burada okutamayÕp anavatana gönderdi÷imiz çocuklarÕmÕzÕ alÕp imam hatiplerde vaiz yaptÕlar. Bugün BatÕ Trakya’da 237 Ahmet AydÕnlÕ, BatÕ Trakya FaciasÕnÕn øç Yüzü, AkÕn Yay, øst, 1971, s.376; M. Cihat Özönder-Halim Çavuúo ÷lu, “Balkanlar ve BatÕ Trakya Türklü÷ü”, Yeni Türkiye, c.II, sayÕ:16(Temmuz-A÷ustos 1997), s.1803; Hatipo÷lu, Yunanistan’da Etnik Gruplar ve AzÕnlÕklar, s.37; YunanlÕ Tarihçi Soltaridis’in iddiasÕna göre hukuken Müslüman karakterdeki BatÕ Trakya Türkünün yanlÕú olarak Õrki karakterinin öne çÕkarÕlmasÕ, Türkiye ile olan iliúkilerin geliúmesine vesile oldu. Bunun sonucu olarak Yunanistan için tehlikeli olan Türk birlikleri kurulmaya baúlandÕ. Cin, a.g.e., s.235. 238 Hüseyin, a.g.e., s.211; Eren, a.g.e., s.87-88. BatÕ Trakya’nÕn ilk Türk ismini taúÕyan derne÷in kurucularÕ arasÕnda Paúeli Cemiyeti baúkanÕ, Sofya müftüsü, Edirne müftüsü, aúa÷Õ mahalle medresesinden Hoca Bestan Efendi, ilk Türk çetecisi Fuat Balkan’Õn baúyaveri Büyük Hasan Bey(Abdürramo÷lu), Tahsin Efendi, gazeteci Mehmet Hilmi, Osman Nuri gibi ça÷daú düúünceye sahip insanlar bulunuyordu. Hüseyin, a.g.e., s.211. 72 150 camii, 450 vaiz var, oysa anaokuluna gönderecek bir tek hocamÕz yok. Gönderselerdi ya çocuklarÕmÕzÕ kolejlere. Bugün hepsi Avrupa da söz sahibi olurlardÕ. Oysa 1937 yÕlÕnda øskeçe Birli÷i’nin bale okulu, operasÕ vardÕ, Türk sanat müsikisi, folklor grubu, futbol takÕmÕ vardÕ. O gün daha ça÷daúlaúmÕúÕz demek ki.”239 øskeçe Türk Birli÷i’ndeki bu yakÕnmalarÕn yanÕnda Avrupa’daki BatÕ Trakya Türkleri, birli÷e destek için 5 bin imza topladÕ Avrupa BatÕ Trakya Türk Federasyonu ve federasyona üye 29 BatÕ Trakya Türk birli÷inin yürüttü÷ü imza kampanyasÕnda toplanan imzalar Avrupa Parlamentosu, Avrupa Konseyi ve Avrupa ønsan HaklarÕ Mahkemesi baúta olmak üzere pek çok uluslararasÕ kurum ve insan haklarÕ örgütlerine gönderildi. Avrupa BatÕ Trakya Türkleri Federasyonu BaúkanÕ Halit Habipo÷lu, Yunanistan’Õ itham eden açÕklamasÕnda; Bir Avrupa Birli÷i ülkesinde, 21. yy’da derne÷in yalnÕzca isminde yer alan Türk sözcü÷ü nedeniyle kapatÕlmasÕ, kendisine büyük umutlar ba÷lanan ve bizlerinde vatandaúÕ oldu÷u Avrupa Birli÷i’ne sürülmüú bir kara lekedir…Yunanistan’Õ imza attÕ÷Õ azÕnlÕk haklarÕ çerçevesini onaylamaya davet ediyoruz. UluslararasÕ belgeleri gösteriú olsun diye imzalayÕp hayata geçirmemek devlet ciddiyetine aykÕrÕdÕr. øskeçe Türk Birli÷i, adÕndan da anlaúÕldÕ÷Õ üzere Türklerin bir arada olmasÕnÕ ifade eder. Ancak yakÕn zamana kadar böyle olmadÕ÷Õ görülmektedir. Birli÷i kapattÕran Do÷u Makedonya-Trakya bölge genel sekreteri Mihalis Angelopulos, BatÕ Trakya azÕnlÕ÷Õ Yüksek Tahsilliler Derne÷i yönetim kurulu ve Türk milletvekili ølhan Ahmet’le bir yemekli toplantÕ yaptÕ. ToplantÕnÕn ötesinde dernek yöneticileri ve ølhan Ahmet’in, Türklerin sorunlarÕ ile alakalÕ hiçbir úeyi anlatmamasÕ ve birliklerin durumlarÕndan söz edilmemesi düúündürücü olmuútur.240 KapatÕlma sÕkÕntÕsÕ bir yana Birlik, øskeçe’de Türk toplumuna faydalÕ iúler yapmaya çalÕúmaktadÕr. Biçki, dikiú, nakÕú kurslarÕ, bilgisayar, ingilizce, müzik, matematik, resim kursu gibi kurslar düzenlemektedir. Önemli gün ve gecelerde kutlamalar tertiplenmekte, yÕlda birkaç kez aile geceleri düzenlenmektedir. Zaman zaman panel ve söyleúilerle de azÕnlÕ÷a yararlÕ olmaya çalÕúan Birlik, Yunan Hükümeti’nce adÕnda Türk kelimesi olmasÕ dolayÕsÕyla tanÕnmadÕ÷Õndan adÕna telefon ve faks alamamaktadÕr. 239 241 Cihan, “Meriç’in Öte YakasÕ: BatÕ Trakya”, s.9; Hüseyin. a.g.e., s.211. Halil Hasan, “Skandal ToplantÕ”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:187(Mart 2005), s.51. 241 Hüseyin, a.g.e., 210-211. øskeçe Türk Birli÷i’nin tarihçesi, tüzü÷ ü ve etkinlikleri hakkÕnda bkz., http://www.iskeceturkbirligi.com 240 73 3101. Gümülcine Türk Gençler Birlii Birlik, 25 ùubat 1928’de Ümit Spor Kulübü(Yurdu) adÕyla kuruldu. Ancak 1932’de Birlik’ten ayrÕlan bazÕ gençler YÕldÕz Spor Kulübü’nü kurmuúlardÕr. Böylece iki dernek 1938’e de÷in faaliyetlerini sürdürdüler. Ümit Spor Kulübü’nü temsilen Nazmi Atalay ve YÕldÕz Spor Kulübünü temsilen de Osman Üstüner ortak bir tüzük hazÕrlayarak bu iki derne÷i tek bir çatÕ altÕnda birleútirme kararÕ aldÕlar. Bu birleúme ile Birlik, Gümülcine Türk Gençler Birli÷i adÕnÕ aldÕ ve bu adla tüzü÷ünü Rodop ili bidayet mahkemesi ve valili÷ine onaylattÕ. Lozan sonrasÕ Türkiye’ye dönme imkanÕndan yoksun kalan azÕnlÕk, kendisini teselli edici faaliyetlerde bulunmaya baúladÕ. Bu amaçla kurulan Türk Gençler Birli÷i’nin tüzü÷ünde kuruluú amacÕ; “Gençli÷imizin medeni alem içerisinde davranÕú ve karakterlerini takdire layÕk üstün seviyeye çÕkarmak, bedeni, ruhi ve kültürel inkiúaflarÕnÕ temin etmek” olarak geçer. Birli÷in spor, kitaplÕk, müzik, temsil kollarÕ faaliyet gösterdi. Kitap konusunda oldukça sÕnÕrlÕ imkanlar içinde olan Türk azÕnlÕk, bu konuda Türkiye’den yardÕm bekledi. Türkiye’den gelen kitaplar ise sansüre u÷radÕ÷Õndan azÕnlÕk elinde Yunan kitaplarÕndan baúka bir úey kalmamÕútÕr. Sportif faaliyetlere önem veren Türk Gençler Birli÷i futboldan tenise faaliyet gösterdi. HalkÕn bilinçlendirilmesi amacÕyla konferanslar düzenledi. Birli÷in ekonomik gücü ise azÕnlÕk insanÕnÕn ekonomik gücüne paralel zayÕf olmuútur. 242 1972’de ise Yunanistan’da dernekler yasasÕ de÷iúti. Ancak Türk Gençler Birli÷i yeni yasaya göre düzenledi÷i tüzü÷ünü onaylatamadÕ. 1973’de istinaf mahkemesi de aynÕ yönde karar alÕnca Birli÷in hukuki durumu askÕda kaldÕ. Bunun yanÕnda faaliyetlerine devam etti. Birli÷in amacÕ; Türk gençli÷inin maddi, manevi geliúimi, sporun teúvik edilmesi, müzik e÷itimi vermek ve dernek üyelerine bütçe sÕnÕrlarÕ içerisinde maddi yardÕmda bulunmaktÕr. Mahalli folklor üzerine faaliyet ve çalÕúmalarÕ önemli yönlerindendir. 1984’e gelindi÷inde Türk Gençler Birli÷i, adÕnda Türk kelimesi geçmesinden dolayÕ Rodop valili÷i tarafÕndan kapatma istemiyle mahkemeye verildi ve mahkeme de kapatma kararÕ vererek Birli÷in tabelasÕnÕ söktürdü. KararÕ Yunan Yüksek 243 Mahkemesi de onayladÕ. 242 Adil Özgüç, BatÕ Trakya Türkleri, Kutlu÷ Yay, østanbul, 1974, s.68-70. Atatürkçü bir dernek olan Gümülcine Türk Gençler Birli÷i’nin de temeli yine Mehmet Hilmi tarafÕndan atÕlmÕútÕr. Popoviç, a.g.e., s.334. 243 Hüseyin, a.g.e., s.212; AydÕnlÕ, a.g.e., s.381; ”BatÕ Trakya’da 30 Türk Köyü Haritadan Siliniyor”, s.8. 74 Günümüzde ise aktif olarak kütüphanesi vardÕr. Folklor, müzik, resim kurslarÕ düzenlenmektedirler. Sportif faaliyetlere devam edilmekte, de÷iúik zamanlarda geceler düzenlenmektedir.244 2005’de Birlik çatÕsÕ altÕnda “Gençlik Kolu” oluúturuldu. ùiir gecesi ile faaliyete baúlayan Kol’un ileriki dönemlerde etkinliklerinin giderek artmasÕ planlanmaktadÕr. BunlarÕn tiyatro, müzik ,panel ve úiirle ilgili olmasÕ düúünülmektedir.245 3102. Bat Trakya Türk Öretmenler Birlii Türk ö÷retmenleri bir araya gelerek ortak bir ülkü etrafÕnda toplamak, kültür seviyelerini yükseltmek, Türk azÕnlÕ÷Õn e÷itim iúlerini düzenlemek, Yunan idaresinin Türklere tanÕdÕ÷Õ hak ve yükümlülükleri ö÷retebilmek amacÕyla 1936’da Rodop-Evros 246 Türk Ö÷retmenler Birli÷i adÕyla kuruldu. Daha sonra Birli÷in içinde çatÕúmalar baú gösterdi. II. Dünya savaúÕnÕn da araya girmesi ile derne÷in faaliyetlerine uzunca bir süre ara verildi. 1951 Türk-Yunan Kültür anlaúmasÕ akabinde 1952’de tekrar çalÕúmalarÕna baúladÕ. Gümülcine menúeili olan Birlik, øskeçe’deki ö÷retmenleri de bünyesine katarak 1966’da tüzük de÷iúikli÷ine gitti ve “BatÕ Trakya Türk Ö÷retmenler Birli÷i” adÕnÕ alarak onaylandÕ.247 øskeçe’de bir úubesi olan Birli÷in, “Birlik” adÕnda bir dergisi çÕkÕyordu. Dergi, Cunta döneminde kapatÕlmÕúsa da, 1997’de “Ö÷retmen “adÕyla yeniden yayÕnlanmaya baúladÕ. BatÕ Trakya Türklerine fevkalade faydalÕ iúleri olan Birli÷in faaliyetleri arasÕnda kurs ve seminerler düzenlemek, okullarÕn bakÕm, onarÕm, ders araçgereçlerinin temini konusunda çalÕúmak, bilgi, úiir, hikaye yarÕúmalarÕ düzenlemek sayÕlabilir. 244 248 Hüseyin, a.g.e., s.242. “Gümülcine Türk Gençler Birli÷i Gençlere Sahip ÇÕkÕyor”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:176(2003), s.75-76. 246 Özgüç, a.g.e., s.72; “BatÕ Trakya’da 30 Türk Köyü Haritadan Siliniyor”, s.8. Bu Birli÷in OsmanlÕ idaresinde Do÷u Rumeli vilayetinde “Muallimin-i” øslamiyye Cemiyet-i øttihadiyesi’ne kadar uzanan bir geçmiúi vardÕr. Ancak bu teúekkül, istenildi÷ i úekilde geliútirilememiú, teúkilat birkaç kiúinin elinde kÕsÕr çabalara ihhisar etmiútir. Ali Kemal BalkanlÕ, ùark-i Rumeli ve Buradaki Türkler, Elhan Kitabevi, Ankara, 1986, s.310. Bundan sonra 1933’de bu birli÷in øskeçe Muallimler Birli÷i adÕyla kurulmasÕ gelir. Birlik, Türk inkÕlaplarÕnÕn BatÕ Trakya’da da uygulanabilmesinin ateúli savunucusuydu. Özellikle harf inkÕlabÕna Türkiye ile eú zamanlÕ geçildi. Bunun için østanbul’dan bir alfabe kitabÕ kopya edildi ve böylece Latin harfleriyle e÷itme baúlandÕ. Ancak telif hakkÕ ödemeksizin yapÕlan bu iú Birli÷in daha kuruldu÷u ilk yÕlda kapanmasÕna neden oldu. Bu olay ö÷retmenlerde daha sÕkÕ kenetlenmek, güçlü olmak gere÷i hissiyatÕ uyandÕrmÕútÕ. øúte Rodop-Evros Türk Ö÷retmenler Birli÷i’nin kurulmasÕ bunun bir sonucudur. Özgüç, a.g.e., s.73-74. 247 Özgüç, a.g.e., s.74; Oran, a.g.e., s.104; AydÕnlÕ, a.g.e., s.380; Hüseyin, a.g.e., s.208. 248 Özgüç, a.g.e., s.74-75. 245 75 Di÷er birliklerde de belirtildi÷i gibi 1972 Dernekler YasasÕ ve bununla birlikte birliklerin tüzüklerini de÷iútirmeleri ile sÕkÕntÕlar baúlamÕú oluyordu. Bunlar, Türk-Yunan iliúkilerindeki gerginlikler, 1974 KÕbrÕs BarÕú HarekatÕ ve 1983’de Kuzey KÕbrÕs Türk Cumhuriyeti’nin kurulmasÕyla zirveye ulaútÕ. Buna paralel olarak Yunanistan, BatÕ Trakya azÕnlÕ÷Õ üzerindeki baskÕyÕ úiddetlendirdi. øúte bu úartlar altÕnda 29 KasÕm 1983’de Rodop valisi Apostolos Papadimas, Birli÷in isminde bulunan Türk sözcü÷ü nedeniyle il bidayet mahkemesine kapatÕlmasÕ yönünde dava açtÕ. Dava gerekçesinde; “øúgal altÕnda bulunan KÕbrÕs’ta Denktaú tarafÕndan kurulan sahte devletin ilanÕ, Türkiye’nin de bu sahte devleti tanÕmasÕ nedeniyle Gümülcine’de HÕristiyan ve Müslüman halk arasÕnda çatÕúma tehlikesi bulundu÷u” ileri sürülmüútür. Papadimas; “Yan yana yaúayan iki cemaatin, HÕristiyan ve Müslüman Türk toplumlarÕ arasÕnda Türk kelimesinin huzursuzlu÷a ve sürtüúmeye neden olabilece÷i” gerekçesiyle Birlik tabelasÕndan Türk kelimesinin kaldÕrÕlmasÕnÕ istedi. Birli÷in, 23.2.1984 tarih ve 300/84 no’lu bu kapatÕlma kararÕna istinaf mahkemesinde yapÕlan itiraz 159/1986 nolu kararla 9.12.1986 tarihinde reddedildi. Daha sonra Yunan YargÕtayÕ’na getirilen dava 2 Ekim 1987’de görüúüldü. YargÕtay’dan da sonuç çÕkmayÕnca BTTÖB 1988’de yerel mahkemenin vermiú oldu÷u karar gere÷ince resmen onaylanarak kapatÕlmÕú oldu. 268 üyesi bulunan BTTÖB Genel Kurulu ola÷anüstü toplanarak, Türk Gençler Birli÷i ile birlikte øskeçe müftüsü Mustafa Hilmi baúkanlÕ÷Õnda Yüksek AzÕnlÕk Kurulu’nun toplamasÕnÕ istedi. ToplantÕda AzÕnlÕk Kurulu’nun alaca÷Õ kararlara uyulmasÕ ve mücadeleye devam edilmesi kararÕ alÕndÕ. 249 BasÕn-yayÕn, Tayin, Nakil ve Terfi øúleri, E÷itim ProgramlarÕnÕ Tetkik, Uygulama ve Kültürel ve Sosyal Faaliyetleri Tedbir úubesi olan BTTÖB, müzik, resim kurslarÕ, halk oyunlarÕ, Türk halk müzi÷i çalÕúmalarÕ düzenlemektedir. Tiyatro çalÕúmalarÕ da ilk kez BTTÖB tarafÕndan gerçekleútirilmiútir. Ancak asÕl faaliyeti e÷itim alanÕndadÕr. AzÕnlÕ÷Õn e÷itim ö÷retim sorunlarÕnÕ yerel, hükümet ve uluslararasÕ alana taúÕyarak çözüm için giriúimlerde bulunmaktadÕr.250 249 “BatÕ Trakya Türk Ö÷retmenler Birli÷i’nden Yunanistan’a Protesto”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:58(Ocak 1988), s.2; AyÕn Tarihi(Ocak 1988); Oran, a.g.e., 105; Hüseyin, s.208. 250 AydÕnlÕ, a.g.e., s.435; Hüseyin, a.g.e., s.209. 76 3103. Vaaz ve rad Heyeti øslam inançlarÕ, ibadet, ahlak esaslarÕ ile ilgili konularda Türk toplumunu aydÕnlatarak örf, adet ve gelenekleri hususunda toplumun eksikliklerini gidermek amacÕyla Gümülcine müftüsü merhum HafÕz Hüseyin Mustafa tarafÕndan 1 Ocak 1970’de kuruldu. Heyet, 251 yüksek tahsilli ve icazetli din adamlarÕnÕn üyesi oldu÷u bir kuruluútur. Yunan hükümeti di÷er derneklere yaptÕ÷Õ gibi, Türklerin dini hizmetlerini yerine getirmeye çalÕúan Vaaz ve ørúad Heyeti’ne de baskÕ yapmÕútÕr. 12 AralÕk 1991’de çalÕúmalarÕnÕ yürüttü÷ü ofisten zorla çÕkarÕldÕ. Seçimlerden yana olan dernek, Yunan yönetimin tayinle müftü atamasÕ üzerine, 28 AralÕk 1990’da øbrahim ùerif’i Gümülcine’den, Mehmet Emin A÷a’yÕ øskeçe’den müftü adayÕ tespit ederek müftülük seçimlerine önderlik etti. Halbuki Vaaz ve ørúad Heyeti’nin Türkiye’deki karúÕlÕ÷Õ Fener Rum Patrikhanesi’nin Sen Sinod Meclisi’dir. Burada Türkiye, HristiyanlarÕn seçimlerine müdahale etmemiú ve meclis, Bartelemeo’yu Patrik seçmiútir.252 Vaaz ve ørúad Heyeti’nin 3 KasÕm 1990’daki toplantÕsÕnda “Din Görevlileri Cemiyeti”nin kurulmasÕ meselesi ele alÕndÕ. Bu derne÷in kurulmasÕ, önceleri BatÕ Trakya’daki müftülüklere gölge düúürür düúüncesiyle hoú karúÕlanmamÕútÕ. Ancak kurulmamasÕnÕn büyük bir eksiklik oldu÷u sonradan anlaúÕldÕ. Kurulacak olan bu derne÷in meseleleri rahatlÕkla çözebilece÷i, içte ve dÕúta bir güç oluúturaca÷Õ görüúü savunuldu. Ancak dernek, 1995’de kurulabilmiútir. 23 din görevlisi kurucu üye tarafÕndan kurulan dernek, tüzü÷ünü 30 Haziran 1995’de Gümülcine Çok Hakimli Bidayet Mahkemesi’ne sundu. Mahkeme ise derne÷in isminde geçen BatÕ Trakya kelimesinden dolayÕ yasallaúmasÕnÕ engelledi. SavcÕnÕn gerekçesinde; “BatÕ Trakya yerine Trakya ibaresi bulunmalÕdÕr. Trakya do÷u-batÕ diye ayrÕlamaz” úeklinde olmuútur. Derne÷in savunmasÕ ise; Yunan Parlamentosu’nun 1991’de hazÕrladÕ÷Õ haritada bile BatÕ Trakya ibaresinin geçti÷i ve BatÕ Trakya ismi geçen bir çok derne÷in bulundu÷u úeklinde oldu. Bundan sonra østinaf mahkemesine gidildi ancak menfi yönde karar çÕktÕ. Dava daha sonra YargÕtay’a götürüldü. YargÕtay ise tekrar görüúülmek üzere davayÕ østinaf mahkemesine 251 Hüseyin, a.g.e., s.217. Ziya Kurtaran, “BatÕ Trakya’da Din Özgürlü÷üne Darbe”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:120(MayÕs-Haziran 1993), s.3; ” Vaaz ve ørúad Heyeti ÇalÕútÕ÷Õ Yerden ÇÕkarÕldÕ”, Bat Trakya’nn Sesi, sayÕ:37(AralÕk 1991), s.6. 252 77 geri gönderdi. Halen yargÕ süreci devam etmektedir.253 Dini yönden halkÕ bilgilendirmek amacÕyla kurulan Vaaz ve ørúad Heyeti, önemli gün ve gecelerde hutbe ve broúürler hazÕrlamakta, iki ayda bir Mihenk isimli bir dergi yayÕnlamaktadÕr. Çeúitli zamanlarda dini, sosyal içerikli paneller düzenlemekte, BatÕ Trakya’nÕn genelinde vaaz programlarÕyla hizmet vermektedir.254 3104. Bat Trakya Türk Aznl Danma Kurulu 1967-74 Yunan askeri yönetimi döneminde Türk azÕnlÕk çok sÕkÕntÕlÕ bir dönem yaúadÕ. Türkler, 1974’de Yunanistan’a demokrasinin gelmesiyle rahat bir nefes alaca÷ÕnÕ sanÕyordu ancak baskÕ ve zulümler aynen devam etti. Bu ortam içerisinde Türk azÕnlÕ÷Õ hakkÕnÕ arayabilmek, uluslararasÕ hukukun kendisine sa÷ladÕ÷Õ haklarÕ uygulayabilmek amacÕyla yeni bir teúkilatlanma yoluna gitti. Yunan siyasetinden etkilenmeyecek, azÕnlÕ÷Õn bütünlü÷ünü sa÷layacak bir kuruma ihtiyaç vardÕ. øúte AzÕnlÕk DanÕúma Kurulu, azÕnlÕ÷Õn en sa÷lam ve güvenilir kurumlarÕndan olan müftülüklerin çatÕsÕ altÕnda “BatÕ Trakya AzÕnlÕ÷Õ Yüksek Kurulu” adÕnda 1976’da kuruldu. AlÕnan kararlarÕ uygulayacak komiteye de “BatÕ Trakya Türk AzÕnlÕ÷Õ Yüksek Kurulu Yürütme Komitesi” dendi. ølk toplantÕsÕnÕ 1976’da Türklere ait üç bin dönümlük arazi üzerinde Trakya Dimokritos üniversitesinin kurulmasÕ teúebbüsü üzerine yaptÕ. Bunu, Türklere ait araziler üzerinde sanayi sitesi, açÕk hava hapishanesi, askeri kurum vs. devlet yapÕlarÕ yapÕlmak istenmesi üzerine verilen mücadele izledi. Bu bir Yunan politikasÕydÕ. Türklerin ellerindeki araziler bu úekilde azaltÕlmaya çalÕúÕyordu. Daha sonra AzÕnlÕk DanÕúma Kurulu, Yunan yönetiminin keyfi müftü atamasÕ meseleleri üzerinde mücadelesini sürdürdü. Bundan bir sonuç alamayÕnca, 1990’da camilerde el kaldÕrmak suretiyle müftü seçimini organize 255 etti. Yunanistan’Õn Türk azÕnlÕ÷a uyguladÕ÷Õ ya göç ettirme yada asimile politikasÕ ile BatÕ Trakya’daki Türk derneklerinin isminde Türk kelimesi geçiyor diye kapatÕlmasÕ, Türk toplumunda barda÷Õ taúÕran son damla oldu. Yunanistan’Õn, azÕnlÕ÷Õn Türklü÷ünü inkara kalkÕúmasÕ Türkleri galeyana getirdi ve AzÕnlÕk DanÕúma Kurulu meúhur 29 Ocak 1988 253 Cin, a.g.e., s.270; Hüseyin, a.g.e., s.221. Hüseyin, a.g.e., s.217. Derginin internet adresi mevcuttur. Buradan dergi hakkÕnda ayrÕntÕlÕ bilgi edinilebilir. http://www.mihenk.gr/index.htm 255 a.g.e., s.206. 254 78 Türklük Yürüyüúü’nü organize etti. Kurul, bir eylem tespit komisyonu kurdu. Demokratik haklar çerçevesinde 29 Ocak günü Cuma namazÕndan sonra Gümülcine eski camiinden Vilayet kona÷Õna kadar yürüyüú yapÕlmasÕna karar verildi. Yunan polisi aynÕ gün ve aynÕ saatte RumlarÕnda bir yürüyüú tertipledi÷ini ve bunun reddedildi÷ini bahane ederek Türklerin bu yürüyüúünü yasakladÕ. Radyolarda Yunanca ve Türkçe olarak Türklerin herhangi bir úekilde bir araya gelmemeleri telkin edilmiú olmasÕna ra÷men Yasak Bölge de dahil binlerce kiúi Gümülcine’ye akÕn etti. Bu protesto yürüyüúü Yunan polisinin engellemesiyle istenilen boyutta gerçekleútirilememesine ra÷men bu olay, Türklerin birlik ve beraberli÷ini perçinledi. AzÕnlÕ÷Õn milli kökeninin inkar edilemeyece÷ini gösterdi. 256 Yunanistan, BatÕ Trakya Türk AzÕnlÕ÷Õ DanÕúma Kurulu’nu di÷er Türk derneklerinde oldu÷u gibi tanÕmamaktadÕr. ùöyle ki; Yunanistan, øskeçe yakÕnlarÕnda Gökçeler köyü ile Höyükköy arasÕnda Türklere ait bir araziyi YunanlÕ çiftçilere sürdürmek istedi. ÇÕkan olaylarda Türkiye’nin takÕndÕ÷Õ tutum sebebiyle AzÕnlÕk Yüksek Kurulu TC. BaúbakanÕna bir teúekkür telgrafÕ çekmek istedi. Ancak øskeçe Postanesi ülkede Türk azÕnlÕk bulunmadÕ÷Õ ve AzÕnlÕk Yüksek Kurulu diye bir kurumu tanÕmadÕklarÕnÕ belirterek telgrafÕ kabul etmedi. AynÕ úey Gümülcine Postanesinde de yaúandÕ. 257 AzÕnlÕk Yüksek Kurulu, Dr. SadÕk Ahmet’in kurdu÷u Dostluk Eúitlik ve BarÕú Partisi’nin kurulup kurulamamasÕna da karar veren ve bunu úekillendiren kurum olmuútur. Türk azÕnlÕ÷Õn karar mercii ve idare organÕ olarak tüm BatÕ Trakya Türklerini temsil eden bir kurumdur.258 Ba÷ÕmsÕz milletvekili olarak Türklerin haklarÕnÕ mecliste savunmanÕn imkansÕzlÕ÷ÕnÕ gören DanÕúma Kurulu, Haziran 1989 seçimlerine ba÷ÕmsÕz listeler kurarak gitmeye karar verdi ve SadÕk Ahmet’in milletvekili seçilmesini sa÷ladÕ. Bu tarihten sonra da kurul, adÕnÕ “BatÕ Trakya Türk AzÕnlÕ÷Õ DanÕúma Kurulu” olarak de÷iútirdi ve bundan sonra baúkanlÕklarÕnÕ ba÷ÕmsÕz milletvekilleri yürütmeye baúladÕ. 256 Süleyman Sefer Cihan, “BatÕ Trakya’da 29 Ocaklar”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:118(Ocak-ùubat 1993), s.2; Gümülcine’de Protesto Yürüyüúü, Yeni Bat Trakya, sayÕ:59(ùubat 1988), s.16. 257 “BatÕ Trakya’da 30 Türk Köyü Haritadan Siliniyor”, s.3-6. 258 “Kurtcebe Alptemuçin’in TBMM’deki Tarihi KonuúmasÕ”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:99(Haziran 1991), s.24. 79 DanÕúma Kurulu, Yunanistan ve Türkiye arasÕnda dostluk ve yakÕnlaúmanÕn meydana gelmesi için her türlü çabayÕ göstermektedir. 2000’de Londra’da yapÕlan UluslararasÕ BatÕ Trakya Türkleri KurultayÕ’nda AzÕnlÕk DanÕúma Kurulu, Avrupa BatÕ Trakya Türk Federasyonu ve BatÕ Trakya Türkleri DayanÕúma Derne÷i ile birlikte Daimi Sekreterya’yÕ oluúturdu ve tüm kurumlar ortak hareket etme kararÕ aldÕ.259 3105. ttihad- slam Cemiyeti 1933’de Gümülcine’de kurulan cemiyetin amacÕ, ça÷daúÕ Türk Gençler Birli÷i’nin çalÕúmalarÕnÕ baltalamak ve 1933 Ankara anlaúmasÕ çerçevesinde eski úeyhülislam Mustafa Sabri Efendi’den sonra ortaya çÕkan boúlu÷u doldurmaktÕr. Cemiyetin kurucularÕ arasÕnda Çerkez Ethem’in askerleriyle Türkiye’den kaçan firariler, Alexandre Mimo÷lu adÕnda bir Rum bulunmaktadÕr. Türk inkÕlaplarÕ BatÕ Trakya’da uygulanmaya çalÕúÕlÕrken øttihad-Õ øslam tam tersine bir gaye edinmiúti. Mimo÷lu, Türk halkÕnÕ, inkÕlaplarÕn yaygÕnlaútÕrÕlmasÕna karúÕ dinlerini korumaya davet etti. Böylece halkÕ cemiyete girmeye zorladÕ. Bu úahÕs, kendisinin Yunan hükümetinin emriyle BatÕ Trakya’da oldu÷unu ve halkÕn MüslümanlÕ÷ÕnÕ mÕ yoksa Türklü÷ünü mü tercih etti÷ini tespit etmek için geldi÷ini ilan etti. Muhafazakar kökenli Türk toplumu elbette MüslümanlÕ÷Õ tercih edecekti. Böylece azÕnlÕk arasÕnda MüslümanlÕk-Türklük ayrÕmÕ yapÕlarak ikilik oluúturulmaya çalÕúÕldÕ. Bu da azÕnlÕ÷Õn Türkiye ile olan ba÷larÕnÕ kopartmada etkili bir yöntem oldu. Cemiyetin faaliyetleri daha ziyade kÕrsal alanda yo÷unluk kazandÕ. Cemiyet, “Müdafay-Õ øslam” adÕnda bir de gazete ve “Peygamber BinasÕ” adÕnda bir de dergi neúrediyordu. AyrÕca Suud-i Arabistan’daki Daimi øslam Kongresi’ne delagasyon göndererek BatÕ Trakya Müslüman-Türk azÕnlÕ÷ÕnÕ Kongre’de temsil ediyordu. Yöneticileri arasÕnda bir Yunan subayÕ olan Nikos Kalfapulos ile Çerkez firarilerinden HafÕz Reúad da bulunmuútur.260 Sonuçta YunanlÕlarÕn amaçlarÕna hizmet eden bir kuruluú olarak faaliyet gösteren cemiyet, halkÕn dini duygularÕyla oynayarak bir takÕm kazançlar elde etmeye çalÕútÕ. Bunda, Yunan kökenli idarecileri yönetime sÕzmasÕ etkili oldu. 259 Hüseyin, a.g.e., s.207. BatÕ Trakya Türk AzÕnlÕ÷Õ DanÕúma Kurulu bazen AzÕnlÕk Yüksek Kurulu úeklinde geçmektedir. 260 Özgüç, a.g.e., s.75-77; AydÕnlÕ, a.g.e., s.381; Popoviç, a.g.e., s.348. 1958’den 1966’ya kadar Gümülcine’de yayÕnlanan Peygamber BinasÕn’da øttihad-Õ øslam’Õn oluúumu hakkÕnda bir çok detay vardÕr. Popoviç, a.g.e., s.968. 80 3106. ntibah- slam Cemiyeti 1948’de BatÕ Trakya’nÕn muhafazakar liderlerinden Molla Yusuf, Hüsnü Yusuf ve HafÕz Yaúar tarafÕndan kuruldu. Kuruluú amacÕ ise MüslümanlÕ÷Õ HÕristiyanlÕ÷Õn tesirinden korumaktÕ. Bu cemiyete de YunanlÕ otoritelerin gölgesi düúmüú, inkÕlapçÕ kesim tarafÕndan eleútirilmiútir. Daha çok øslami faaliyetler gösteren cemiyetin yayÕn organlarÕ “Hak Yol” ve “Sebat” gazeteleridir. KurucularÕndan Molla Yusuf(Hasano÷lu), inkÕlapçÕ kesimin adayÕnÕ geride bÕrakarak meclise girmeyi baúarmÕútÕr. Cemiyet, azÕnlÕ÷Õn hac iúlerini organize etmiú ve her yÕl Mekke’de düzenlenen Dünya øslam Birli÷i 261 Kongresi’nde Yunanistan MüslümanlarÕnÕ temsil etmiútir. 3107. Bat Trakya Medrese Mezunu Müslüman Muallimler Birlii Gümülcine Türk Ö÷retmenler Birli÷i’ne karúÕ 25 Ekim 1965’de kurulmuú bir dernektir. Kuruluú hikayesi ise farklÕdÕr. “Türkiye Milli Birlik Komitesi” 1960’da 168 sayÕlÕ kanunu kabul etti. Kanun, BatÕ Trakya’da Türk asÕllÕ ö÷retmenlere sosyal yardÕmÕ öngörüyordu. Kanunun özünde, Türk kültürüne ve devrimlerine aykÕrÕ harekette bulunmamak anlayÕúÕ vardÕr. Bu madde, anlaúÕlaca÷Õ gibi Türk ö÷retmenleri arasÕnda Atatürkçü-ça÷daú, úeriatçÕ-gerici ayrÕmÕ yapmÕútÕr. BatÕ Trakya AzÕnlÕk MasasÕ úefi Minas Miniadis ise, úeriatçÕ diye dÕúlanan ö÷retmenlere Yunan hükümetinin tavassutuyla yeni bir birlik kurma teklifi yaptÕ. Muhafazakar ö÷retmenler tarafÕndan úaúkÕnlÕkla, yenilikçi ö÷retmenler tarafÕndan blöfle nitelendirilen teklif, nihayetinde kabul edildi ve Medrese Mezunu Müslüman Muallimler Birli÷i kuruldu. Böylece Türk ö÷retmenleri arasÕnda ikili bir yapÕ oluútu. Her iki grup birbiri aleyhine faaliyetlerde bulundular. Ancak zaman içerisinde Müslüman Muallimler Birli÷i de di÷er BatÕ Trakya Türk kuruluúlarÕ ile Türk varlÕ÷ÕnÕn ve kültürünün yaúatÕlmasÕ için birlikte hareket etmeye baúladÕ. Gümülcine’de faaliyet gösteren bu derne÷in 239 üyesi vardÕr ve BatÕ Trakya azÕnlÕ÷Õ danÕúma kurulunun daimi üyesidir.262 261 Özgüç, a.g.e., s.77-78; Popoviç, a.g.e., s.348. Eren, a.g.e., s.90; Özgüç, a.g.e., s.79-80; Hüseyin, a.g.e., s.219. Ahmet AydÕnlÕ’nÕn eserinde bu kuruluúun adÕ “Medrese-i Hayriye MezunlarÕ Cemiyeti” olarak geçmektedir. Medrese mezunu bu ö÷retmenler daha fazla eski harflerle tedrisat yapmak istemekteydiler. Ancak onlarÕn bu tutumlarÕ reformist ö÷retmenler tarafÕndan Türklü÷e ihanet olarak görüldü. AydÕnlÕ, Özgüç gibi bu cemiyetteki ö÷retmenlerin anti Türkist, Türkiye aleyhtarÕ oldu÷una inanmamakta ve ihtimal de vermemektedir. Hadiseler de÷erlendirilirken gerçek dÕúÕ ve tarafgir tutumlardan yakÕnmaktadÕr. Medrese-i Hayriye’den mezun olan 262 81 3108. Bat Trakya Aznl Yüksek Tahsilliler Dernei 1 Mart 1982’de Gümülcine’de kurulan derne÷in asÕl amacÕ BatÕ Trakya’da bilimsel çalÕúmalar yaparak Türk gençlerinin bireysel ve toplumsal bazda söz sahibi olmasÕnÕ sa÷lamaktÕr. Bu yöndeki faaliyetler arasÕnda azÕnlÕ÷Õn bilimsel kapasitesini ortaya çÕkarmak, de÷erlendirmek ve azÕnlÕk bilim adamlarÕnÕ BatÕ Trakya’da çalÕúmaya celbetmek sayÕlabilir. Di÷er amaç ve faaliyetleri arasÕnda ise azÕnlÕ÷Õn gelenek ve göreneklerini yaúatmak, kültürel ekinlikler düzenlemek, özellikle Türk ve Yunan uluslarÕ arasÕnda demokrasi, insan haklarÕ mefhumunu, dostluk ve insani de÷erleri geliútirmek ve korumak gelir. 1982’de 28 kurucu üye ile kurulan dernek, günümüzde 500 civarÕnda üye sayÕsÕna ulaúmÕútÕr. BatÕ Trakya Türklerinin hak arama mücadelesinde önde gelen bir kuruluútur. Dernek çatÕsÕ altÕnda, dünyadaki tüm üniversitelerde lisans ve lisans üstü e÷itim alan BatÕ TrakyalÕ Türk ö÷rencilerin oluúturduklarÕ “Genç Akademisyenler Toplulu÷u” vardÕr. AmacÕ, gençli÷in sorunlarÕ yanÕnda azÕnlÕ÷Õn sosyo-kültürel, siyasi, ekonomik sorunlarÕna çözüm aramaktÕr. Di÷er taraftan toplumun temel taúlarÕndan olan kadÕnÕ ön plana çÕkaran ve bilinçli, ça÷daú ve e÷itimli bir Türk kadÕnÕ modeli oluúturmayÕ amaçlayan “KadÕnlar Kolu” mevcuttur. Dernekte el beceri kursularÕ, resim, folklor çalÕúmalarÕ, bilgisayar kursu, sa÷lÕk, tiyatro, halkla iliúkiler, dikatsa(yurt dÕúÕndan alÕnmÕú üniversite diplomalarÕnÕ tanÕtma kurumu) kollarÕyla çocuk kulübü hizmet vermektedir. 263 ö÷retmenlere de Türkiye’deki ö÷retmen okullardan mezun olanlara tanÕnan haklar verilmelidir. Türk toplumu arasÕnda husumeti YunanlÕlardan çok Türklerin kendisinin çÕkarmasÕndan úikayet etmektedir. AydÕnlÕ, a.g.e., s.378-379. Medrese-i Hayriye hocalarÕndan Gümülcine müftüsü merhum Hüseyin Mustafa, BatÕ Trakya’da Türk birli÷inin sa÷lanmasÕ yolunda ciddi mücadeleler vermiú birisidir. BatÕ Trakya Türklü÷ü davasÕnÕn ileri gelen úahsiyetlerindendir. AzÕnlÕ÷Õn kritik dönemlerinde uluslararasÕ camiaya; “BatÕ Trakya Müslüman Türk azÕnlÕ÷Õ açÕk hava hapishanesinde yaúÕyor” deme cesaretini göstermiútir. Amerika baúkanÕ Carter’Õn, azÕnlÕklarla ilgili yayÕnlanan raporunda Hüseyin Mustafa’nÕn katkÕsÕ büyük olmuútur. “BatÕ Trakya’da Matem”, Yeni Bat Trakya, c.3, s.27-28(Haziran-Temmuz 1983), s.3-5. 263 Hüseyin, a.g.e., s.215-216. Dernek hakkÕnda ayrÕntÕ için bkz., http://www.btaytd.org 82 3109. Gümülcine Yoksul Türk Çocuklarna Bakm Birlii Yoksul, yetim Türk azÕnlÕk çocuklarÕnÕn her türlü ihtiyacÕnÕ karúÕlamak amacÕyla 1933’de Keresteci Münir Efendi’nin önderli÷inde kurulmuú bir dernektir. AzÕnlÕ÷Õn deste÷iyle pek çok faydalÕ, baúarÕlÕ çalÕúmalar yaptÕ. II. Dünya savaúÕ sÕrasÕnda Birlik, faaliyetlerini zorunlu olarak durdurdu. Savaú sonrasÕnda yaúanan Yunan iç savaúÕ, azÕnlÕ÷Õn durumunu iyice periúan etmiútir. ønsanlar Türkiye’ye göç edebilmenin yollarÕnÕ arÕyorlardÕ. 1952’de durum sakinleúmiúse de azÕnlÕk, derne÷i tekrar canlandÕracak güçü kendinde bulamadÕ. 264 3110. Dier Dernekler 1997’de Gümülcine’de kurulan Seçenek AzÕnlÕk E÷itim ve Kültür Derne÷i’nin 280 üyesi mevcuttur. Dernek, her yÕl geleneksel Seçek úenlikleri düzenlemektedir. AyrÕca Gümülcine’nin tarihi yerlerinin belirlenmesi ve kitap haline getirilmesi çalÕúmalarÕ vardÕr. 1995’de Gümülcine’de kurulan Kalkanca Kültür Derne÷i’nin 150 üyesi vardÕr. Ancak bir araya geldikleri geçici yerin dÕúÕnda kendilerine ait bir yerleri yoktur. Derne÷in tüzü÷ünde resmi geçitlerden geçer ibaresi oldu÷undan bayramlarda Gümülcine úehir meydanÕnda resmi geçitlere katÕlan tek Türk derne÷idir. 21 Mart 2001’de Gümülcine’de 42 kadÕn kurucu üye tarafÕndan Rodop øli Türk KadÕnlarÕ Kültür Derne÷i kuruldu. øsminde geçen Türk kelimesinden dolayÕ tüzü÷ünün onaylanmasÕ halen yargÕ sürecindedir. Rodop-Evros ølleri Selanik Özel Pedagoji Akademisi Mezunu Ö÷retmenler Derne÷i 1994’de Gümülcine’de kuruldu. Derne÷in 155 üyesi vardÕr. AmaçlarÕ arasÕnda; Üyelerinin arasÕnda dayanÕúma ve yardÕmlaúmayÕ sa÷lamak, di÷er kurum ve kuruluúlarla iúbirli÷i yaparak toplumun çÕkarlarÕ do÷rultusunda hareket etmek sayÕlabilir. SÖPA ö÷retmenleri Türk toplumu arasÕnda fazla kabul görmedi÷inden di÷er kuruluúlarla iúbirli÷ini amaç 264 Özgüç, a.g.e., s.71-72. 83 edinmek ve Türk toplumunda varlÕk gösterebilmek en önemli amaçlarÕ arasÕnda olsa gerektir.265 BatÕ Trakya Türk AzÕnlÕ÷Õ Alatepe E÷itim ve Kültür Derne÷i ise Türk kültürünü Rodoplarda yaúatabilmek amacÕyla yasalar çerçevesinde kurulmuú bir dernektir. Rodoplar’da kültürel úenlikler düzenlemektedir. Geleneksel olarak devam eden bu úenliklere Türkiye ve Bulgaristan’dan halk oyunlarÕ ekipleri ve güreúçilerin katÕlmasÕ úenli÷i daha da zenginleútirmektedir. Alantepe bu sayede ününü BatÕ Trakya’nÕn dÕúÕna 266 yaymÕútÕr. Derne÷in amacÕ, Türk-Yunan dostlu÷unun geliúmesine katkÕda bulunmaktÕr. Selanik Trakya Gençleri Kültür Derne÷i, 29.7.1985’de øskeçe, Gümülcine ve Dedea÷aç’tan Selanik’e çalÕúmak üzere gitmiú olan Türklerin kurmuú olduklarÕ bir dernektir. Tüzü÷ü etraflÕca hazÕrlanmÕútÕr ve tüzü÷ün amaç bölümünde, “BatÕ Trakya Müslüman azÕnlÕ÷ÕnÕn örf ve adetlerini korumak ve yaúatmak” maddesi geçer.267 øskeçe’de ayrÕca “BeúiktaúlÕlar Derne÷i”, “GalatasaraylÕlar Derne÷i”, “Fenerbahçeliler Derne÷i” ile “BatÕ Trakya Türkleri ønsan HaklarÕ Derne÷i” mevcuttur. 268 3111. Birliklerin Kapatlmas ve Buna Gelen Tepkiler YaklaúÕk 50 yÕldan buyana BatÕ Trakya’da sadece kültürel ve sportif faaliyetler gösteren BatÕ Trakya Türk Birli÷i, BatÕ Trakya Türk Ö÷retmenler Birli÷i ve øskeçe Türk Birli÷i, isimlerinde geçen Türk kelimesinden dolayÕ kapatÕlmÕútÕr. 1984’de açÕlan davalar, Ocak 1988’de Yunan Yüksek Mahkemesi’nin, Gümülcine mahkemesi tarafÕndan verilen kapatma kararÕnÕ onamasÕyla kesinlik kazanmÕútÕr. Cunta döneminde dahi derneklerin tabelalarÕndaki Türk kelimelerine dokunulmazken, Avrupa Toplulu÷u’na girmiú Yunanistan’da Pasok iktidarÕ zamanÕnda Türklerin kimli÷i inkar edilmiútir. Karar, azÕnlÕk ileri gelenlerince tepkiyle karúÕlandÕ. Derneklerle ilgili davayÕ savunan Sabahattin Emin tepkisini; “Yüksek mahkemenin kararÕyla Yunanistan’da ÕrkçÕlÕ÷Õn var oldu÷u 265 Hüseyin, a.g.e., s.215-220. Seçek Kültür Derne÷i’nin internet adresi mevcuttur. Biraz daha ayrÕntÕ için buraya bakÕlabilir. http://www.secek.com 266 “BatÕ Trakya’da Kültür Etkinlikleri”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:177(2003), s.9. 267 Nevzat Karagil, “Selanik’te BatÕ Trakya Türk Derne÷i Kuruldu”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:62(MayÕs 1988), s.34-35. 268 Cihan, “Meriç’in Öte YakasÕ: BatÕ Trakya”, s.7. 84 kanÕtlanmÕútÕr. Yunanistan’da Ermeni ve Yahudi dernekleri varken Türk derneklerin kapatÕlmasÕ ÕrkçÕ bir harekettir” úeklinde dile getirdi. Türk DÕúiúleri BakanlÕ÷Õ da olayÕ kÕnadÕ ancak bu sÕrada gerçekleúen Davos görüúmelerinde Baúbakan Özal’Õn; OlaylarÕ yakÕndan izlediklerini, ancak bunun zirveyi etkileyece÷ini sanmadÕ÷ÕnÕ belirtmesi ve olayÕn vehametini umursamaz tavrÕ úaúkÕnlÕ÷a neden oldu. Bu ve bundan sonra adÕnda Türk kelimesi geçti÷inden dolayÕ resmiyet kazanamayan Türk derneklerinin davalarÕ günümüze dek sürmektedir. Yunan yüksek mahkemesi son olarak Ocak 2005’de, milli güvenlik gerekçesiyle adÕnda Türk kelimesi geçen derneklerin faaliyet gösteremeyece÷ine 269 karar verdi. 269 AyÕn Tarihi(Ocak 1998); AyÕn Tarihi(Ocak 2005); “Türk Dernekleri KapatÕldÕ”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:16(Temmuz 1984), s.23; ”øskeçe Müftüsünden Protesto”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:59(ùubat 1988), s.18. BatÕ Trakya’da Türk birliklerinin isimlerinde Türk kelimesi bulundu÷u için kapatÕlÕrken østanbul’da Rum hastane, okul, kilise ve iúyerleri tam faaliyettedir. Bunlar, BalÕklÕ Rum Hastanesi VakfÕ(BatÕ Trakya’da Türk hastanesi bir yana, Türk sa÷lÕk oca÷Õ bile yok), Feriköy Rum ilkö÷retim okulu, Özel Fener Rum Lisesi, MaraúlÕ Rum ilkokulu, Zografyon Rum lisesi, Zapiyon Rum ilkö÷retim okulu ve lisesi, Kurtuluú Rum ilkö÷retim okuludur. Süleyman Sefer Cihan, “Türkiye’de Rum KuruluúlarÕ Tam Faaliyette”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:187(2004), s.56-60. 1972’den 1984’e kadar Türk derneklerinin yeni tüzükleri onaylanmamÕútÕr. Ortadan kaldÕrÕlmak yerine tehdit altÕnda tutmak Yunan hükümetinin uygulandÕ÷Õ bir model haline gelmiútir. Yasa dÕúÕ ve gayr-i hukuki faaliyet göstermiú olan Türk derneklerine sürekli göz yumulmuú, di÷er taraftan demokles kÕlÕcÕ gibi Yunan baskÕsÕ derneklerin üzerlerinden eksik olmamÕútÕr. Oran, a.g.e., s.106. DÖRDÜNCÜ BÖLÜM 4. BULGARSTAN 1877-78 OsmanlÕ Rus savaúÕ OsmanlÕ Devleti’nin 19.yy’da yaptÕ÷Õ en büyük, en çetin savaúlardan biri oldu. Savaú sonunda imzalanan Yeúilköy anlaúmasÕ e÷er kabul edilmiú olsaydÕ sonuçlarÕ itibariyle de büyük bir savaú olurdu. Ancak büyük devletlerin araya girmesi Rus yayÕlmacÕlÕ÷ÕnÕ durdurdu ve netice itibariyle daha hafif úartlarÕ olan Berlin anlaúmasÕ imzalandÕ. Bu anlaúma ile OsmanlÕ’ya göstermelik olarak ba÷lÕ özerk bir Bulgar Prensli÷i kuruldu, Do÷u Rumeli vilayeti oluúturuldu ve Makedonya, Õslahat yapmak kaydÕyla OsmanlÕ’da kaldÕ. Nitekim 1885’de Do÷u Rumeli de Güney Bulgaristan adÕnÕ alarak Bulgar Prensli÷i’ne ilhak olacaktÕr. 270 Bulgar Prensli÷i’nin hukuken OsmanlÕ’ya ba÷lÕlÕ÷Õ 1908 II. Meúrutiyetin ilanÕna kadar sürdü ve bu tarihle birlikte Bulgaristan krallÕk oldu. 19 Nisan 1909’da Bulgaristan KrallÕ÷Õ ile OsmanlÕ arasÕnda bir protokol imzalandÕ ve OsmanlÕ hükümeti Bulgaristan’Õn ba÷ÕmsÕzlÕ÷ÕnÕ resmen tanÕdÕ. Bundan sonra hukuken artÕk Bulgaristan’da yaúayan bir Türk toplulu÷u vardÕ. Ancak Balkan savaúlarÕ ve I. Dünya savaúÕ yÕllarÕ kitleler halinde Türk göçlerinin yaúandÕ÷Õ yÕllar oldu. Bulgar hükümetleri hÕzla Türk varlÕ÷ÕnÕ Bulgaristan’da eritmeye ve Bulgar nüfusunu ço÷altma gayreti içine girdiler. Ancak I. Dünya savaúÕ sonrasÕ Alexandre Stanbuliyski liderli÷inde kurulan Bulgaristan Çiftçi hükümeti döneminde Türk azÕnlÕk insanca bir yaúam sürebildi. Hükümet, çiftçi oylarÕyla kurulmuútu ve bu sayede ayakta kalabiliyordu. Yüzde 80’i çiftçi olan Türkler de Çiftçi partisi tarafÕndan büyük bir destek görmüútür. Ancak bir darbe neticesi 1923’de iktidardan düúen Çiftçi partisi yerine bundan sonra faúist düúünceli yönetimler gelmeye baúlayacaktÕr. I. Dünya savaúÕ sonrasÕ yeni düzende Bulgaristan, revizyonist blokta yer aldÕ ve Balkanlar’da yayÕlmacÕ bir politika izlemeye baúladÕ. Bu bakÕmdan Türkiye, Bulgaristan’la 1925’de Ankara Dostluk ve øúbirli÷i 270 Ömer Turan, “Geçmiúten Günümüze Bulgaristan Türkleri”, Balkan Türkleri Balkanlar’da Türk VarlÕ÷Õ, der., Erhan Türbedar, ASAM, Ankara, 2003, s.20; Bilal ùimúir, Bulgaristan Türkleri, Bilgi YayÕnevi, Ankara, 1986, s.31-32. 86 anlaúmasÕ, 1929’da TarafsÕzlÕk ve Uzlaúma anlaúmasÕ imzalayacaktÕr.271 Türkiye’nin buradaki amacÕ sÕnÕrlarÕnÕ Bulgaristan’a karúÕ güvence altÕna almaktÕ. Bu arada faúist Bulgar idaresi Türkleri ezmeye baúladÕ. Bulgaristan’Õn amacÕ, Türkleri a÷Õr ekonomik ve politik úartlarda periúan duruma getirip Türkiye’ye göçe zorlamaktÕ. Bu durumu fark eden Bulgaristan Türk aydÕnÕ, Türk azÕnlÕ÷Õn unum dertlerini görüúmek, bir hal çaresi bulmak amacÕyla milli bir kongre toplama ihtiyacÕ hissetti. Bu düúünce o sÕrada Bulgar parlamentosunda bulunan Türk mebuslar tarafÕndan da desteklendi. Sonuçta 31 Ekim-3 KasÕm 1929 tarihleri arasÕnda Sofya’da Bulgaristan Türklerinin 1. Milli Kongresi yapÕldÕ. Bu, Türklerin milli varlÕ÷ÕnÕ, duygularÕnÕ dile getiren ilk teúebbüs oldu. Kongre, Türk azÕnlÕ÷Õn tarihinde derin izler bÕraktÕ. Bulgaristan yerel Türk basÕnÕ konuya geniú yer ayÕrdÕ. Rehber gazetesi kongreden bir güneú do÷aca÷ÕnÕ yazarken, Deliorman gazetesi kongreyi “Bulgaristan Türklerinin tarih önünde bir dönüm noktasÕ” olarak nitelendirdi. 272 Milli kongrenin Bulgaristan’Õn kuruluúundan buyana 1929’a dek geç kalmasÕnÕn sebebi ise yetiúmiú Müslüman Türk aydÕnÕ eksikli÷idir. 93 harbiyle birlikte asker ve sivil idareciler, aydÕnlar, varlÕklÕ kimselerin büyük kÕsmÕ Anadolu’ya göçtü. Geriye cahil, e÷itimsiz kesim kaldÕ. Bu durum yerel Türk basÕnÕnda bir benzetmeyle baúÕz gövde olarak nitelendirilmiúti.273 Ancak Milli kongre kararlarÕ Bulgar hükümeti üzerinde etkili olamadÕ. II. Dünya savaúÕnÕn sonuna kadar Bulgar kÕzÕl faúizmi, Türklerin üzerine bir kabus gibi çöktü. Bulgaristan BulgarlarÕndÕr sloganÕyla Türklere karúÕ katÕ bir tutum sergilendi.274 II. Dünya savaúÕnÕn sonunda ise faúist yönetimin yerine 9 Eylül 1944’de Bulgaristan Komünist Partisi’nin öncülü÷ünde Vatan cephesi hükümeti kuruldu ve böylece komünist 275 rejim Bulgaristan’da baúlamÕú oldu. 1947’de ülkeyi Halk Cumhuriyeti ilan eden anayasanÕn onaylanmasÕyla da Bulgaristan, Sovyetler Birli÷i’nin bir uydusu haline geldi.276 271 Bulgaristan’la 1925 ve 1929’da yapÕlan anlaúmalar için bkz., øsmail Soysal, Türkiye’ nin Siyasal AnlaúmalarÕ, c.I, TTK, Ankara, 2000, s.261-271 ile s.381-386. 272 Hüseyin Memiúo÷lu, “Bulgaristan Türklerinin Birinci Milli Kongresi(31 Ekim-3 KasÕm 1929)”, Belleten, C. LIV, Nisan-1990, SayÕ 209’dan AyrÕ BasÕm, s.309-318. 273 Ömer Turan, “Bulgaristan Türklerinin Bugünkü Durumu, Yeni Türkiye, sayÕ:3(Mart-Nisan 1995), s.300 274 HakkÕ A. Meçik, Bulgaristan Türklerinin Durumu, øzmir, 1984, s.26. 275 Cengiz Hakov, “ Bulgaristan Türklerinin Göçmenlik Serüveni”, Türkler, ed., Hasan Celal Güzel-Kemal Çiçek-Salim Koca, c.20, Yeni Türkiye Yay, Ankara, 2002, s.372. 276 Birgül Demirtaú Coúkun, Bulgaristan øle Yeni Dönem, ASAM, Ankara, 2001, s.14, Bulgaristan, komünist blok içerisinde Rusya’ya en çok ba÷lÕ ve sadÕk olan ülke olmuútur. Bulgar lider Todor Jivkov yaptÕ÷Õ konuúmada; “ Bulgaristan’Õn saatinin kadranÕ saniyesi saniyesine Sovyetler Birli÷i’nin saati ile aynÕdÕr. Bizim saatimiz Moskova’nÕn zaman ayarÕna göre çalÕúmaktadÕr. Bu tüm Bulgar halkÕ için büyük bir gururdur” demiútir. Birgül Demirtaú Coúkun, “ So÷uk Savaú SonrasÕ Dönemde Bulgaristan’Õn DÕú PolitikasÕ 87 Komünist rejimin ülkedeki halklarÕ yönetime ÕsÕndÕrma anlayÕúÕ vardÕr. Bu bakÕmdan Türk azÕnlÕk da ilk zamanlar Bulgar yönetiminin teveccühüne mahzar oldu. Türkler de komünist idareden umutluydu. Ona bir kurtarÕcÕ gözüyle bakÕyordu. Faúist yönetimden bunalmÕútÕ. Bu bakÕmdan Vatan Cephesi, Türkler için Türkçe “IúÕk” gazetesini çÕkarmaya baúladÕ. Gazete yeni rejime övgüler ya÷dÕrÕyordu. Böylece yeni hükümet Türk azÕnlÕ÷Õ kazanmaya çalÕúÕyordu. Komünist yönetim Türklere parlak bir gelecek vaad ediyordu. 277 Ancak komünist sisteme adapte olamayan, varlÕ÷ÕnÕ sistem içerisinde eritemeyen Türkler için zamanla düúünceler de÷iúmeye baúladÕ. Bunda Türkiye’nin II. Dünya savaúÕ sonrasÕ BatÕ blo÷u içinde yer almasÕ da çok etkili oldu. Bulgaristan’dan ilk hamle 1950-51’de geldi. Sovyetlerin tazyikiyle 250 bin Türk bir anda ülkeden sÕnÕr dÕúÕ edilmek istendi.278 Türkiye ise soydaúlarÕna kucak açarak 250 bin olmasa da 150 bin dolayÕnda Türkü ülkeye almayÕ baúardÕ. Bu sayÕda kalÕnmasÕnda, Bulgaristan’Õn Türklerle birlikte bir takÕm zararlÕ unsurlarÕ da Türkiye’ye sokmak istemesi etkili oldu. Bundan sonra Bulgaristan tarafÕndan Türkiye’ye göç konusu yasaklandÕ. ArtÕk geride kalan Türkler, sistem içersine zorla entegre edilmeye baúlandÕ. 1946’da özel okul statüsündeki Türk okullarÕ devletleútirildi. 1959-60 ders yÕlÕnda ise Türk azÕnlÕk okullarÕ Bulgar okullarÕyla birleútirilerek tüm Türk okullarÕ ortadan kaldÕrÕlmÕú oldu.279 Türkçe gazete ve dergiler yavaú yavaú kapanmaya baúladÕ. Okullarda Türkçe ders saatleri kademeli olarak azaltÕldÕ. 1969 yÕlÕna gelindi÷inde ise özel bir kararla Bulgaristan’da Türkçe kitap yayÕnlanmasÕ yasaklandÕ. 1971’de kabul edilen yeni Bulgar anayasasÕnda azÕnlÕk haklarÕna dair hiçbir hüküm yer almadÕ.280 øúte tüm bunlar totaliter Bulgar komünist yönetiminin tek uluslu Bulgar devleti oluúturma amacÕnÕn sonucuydu. 281 Bulgarlara göre, tek milletli devlet oluúturmadaki (1989-2000)”, Balkan Diplomasisi, der., Ömer E. Lütem-Birgül Demirtaú Coúkun, ASAM, Ankara, 2001, s.227. 277 ùimúir, a.g.e., s.172. 278 Coúkun, Bulgaristan’la Yeni Dönem, s.15-16. 279 Hazma Ero÷lu, “MilletlerarasÕ Hukuk AçÕsÕndan Bulgaristan’daki Türk AzÕnlÕk Sorunu”, Bulgaristan’da Türk varlÕ÷Õ (Bildiriler, 7 Haziran 1985), TTK, Ankara, 1992, s.16. 280 Turan, Geçmiúten Günümüze Bulgaristan Türkleri, s.25; M.Türker Acaro÷lu, Bulgaristan Türkleri Üzerine AraútÕrmalar, Kültür BakanlÕ÷Õ Yay, Ankara, 1999, s.131; Coúkun, a.g.e., s.22. 281 Bu amaçla Bulgaristan, sonuca ulaúabilmek için parçala yut politikasÕ uygulamÕútÕr. Bulgaristan, Müslüman toplumu Türk, Pomak, Çingene, Tatar, Alevi, Arnavut olarak dilimlere ayÕrmÕú ve bu toplumlarÕ teker teker yutmaya baúlamÕútÕr. AslÕnda bu politikanÕn alt yapÕsÕ 1947’de hazÕrlanmÕútÕ. Bulgar Komünist Partisi Merkez Komitesi aldÕ÷Õ kararda; Homojen bir sosyalist Bulgaristan kurulmasÕ sürecinin hÕzlandÕrÕlmasÕ ve bu yönde burjuva toplumunun bir unsuru olan milliyet, geçmiúin kalÕntÕsÕ sayÕlmÕú ve bu kalÕntÕdan er geç kurtulunaca÷Õ ve birleúik, tek uluslu bir Bulgar toplumunun oluúturulaca÷Õ kararlaútÕrÕlmÕútÕr. Ero÷lu, a.g.m., s.20; Hüseyin Memiúo÷lu, Pomak Türklerinin Tarihi Geçmiúten Sayfalar, Ankara, 1991, s.38. 88 amaçlarÕ ve bu yöndeki gayretleri, Türkiye’nin KÕbrÕs müdahalesiyle haklÕlÕ÷ÕnÕ ispatlamÕútÕr. Bundan sonra Bulgaristan, Türkiye’nin bir gün ülkedeki Türk azÕnlÕ÷Õ Sofya’ya karúÕ kullanmasÕndan korkmuútur. Türkiye’nin bu müdahaleyle neo OsmanlÕcÕ planlarÕnÕn oldu÷u ileri sürülmüútür. KÕbrÕs sendromu denen bu korku tÕpkÕ Yunanistan’da oldu÷u gibi Bulgaristan’da da uzun yÕllar etkisini sürdürdü.282 Bulgaristan’Õn Türk düúmanlÕ÷Õ ve Türk fobisi Bulgar resmi tarih görüúüne de yansÕmÕútÕr. Buna göre, OsmanlÕ Devleti kanlÕ, despot, köleci, feodal bir devlettir. OsmanlÕ Devleti’nin Balkan hakimiyeti dönemi, Komünizm döneminde kötü yönleriyle tanÕtÕldÕ ve nesilden nesile aktarÕldÕ. Bu anlayÕú demokrasi döneminde bile Bulgar milliyetçileri tarafÕndan devam 283 ettirildi. KÕbrÕs sendromu ve Türklerin üzerindeki baskÕyla birlikte 1970’lerin sonlarÕ ile 1980’lerin baúlarÕ, Türkiye ile Bulgaristan arasÕnda iyi niyet mesajlarÕnÕn verildi÷i dönem oldu. Türkiye baúbakanÕ Bülent Ecevit ile Bulgar devlet baúkanÕ Todor Jivkov MayÕs 1978’de Bulgaristan’da bir araya geldiklerinde Ecevit; “Türkiye ile Bulgaristan arasÕndaki 284 dostluk ve iúbirli÷i tüm uluslara cesaret verici bir örnektir” diyordu. Bir yÕl sonraki Bulgar dÕúiúleri bakanÕ Petar Mladenov’un Türkiye’ye iadei ziyaretinde yine Ecevit, yapÕlan görüúmelerin hÕzla de÷iúen Türk-Bulgar iliúkilerinde yeni bir aúama olaca÷ÕnÕ 285 belirtiyordu. 1982’de Türkiye devlet baúkanÕ Kenan Evren’in Bulgaristan ziyaretinde ise Evren, Balkan co÷rafyasÕnÕn bir çok uyuúmazlÕk ve çatÕúmalara sahne oldu÷unu ve bölgenin, Avrupa barÕú ve istikrarÕna olumlu katkÕda bulunmasÕnÕ temenni etti÷ini söyledi. Bunun yanÕnda tüm devletlerin BM yasasÕ ve Helsinki Nihai Senedi’ndeki hükümlere riayet etmesi gerekti÷ini belirtti. Türk azÕnlÕ÷Õn da geleneklerine ba÷lÕ bir úekilde Bulgar toplumuyla dostça bir arada yaúayabildi÷ini de söyleyen Evren, iki ülke iúbirli÷inin daha da ileriye götürülebilece÷i ve bunun dünya ve bölge barÕúÕna katkÕ sa÷layaca÷Õ mesajÕnÕ 286 verdi. Asimilasyon kampanyasÕnÕn arafesine gelindi÷inde ise Bulgaristan’da bulunan Türk devlet bakanÕ Abdullah Terekeci, “Türkiye ile Bulgaristan arasÕndaki iliúkilerin çeúitli alanlarda memnuniyet verici bir úekilde sürekli geliúti÷ini” söylüyordu.287 282 Coúkun, Bulgaristan’la Yeni Dönem, s.37. ùimúir, a.g.e., s.355; Ahmet Nuri AyvalÕev, “Tebli÷”, Türk HalklarÕ, ed., Mustafa Kahramanyol, Ahmet Yesevi Üniversitesine YardÕm VakfÕ, Ankara, 1995, s.220. 284 AyÕn Tarihi(MayÕs 1978) 285 AyÕn Tarihi(Haziran 1979) 286 AyÕn Tarihi(ùubat 1982) 287 AyÕn Tarihi(Eylül 1984) 283 89 Böyle bir iyimser ortam oluúturma, yakÕnda baúlayacak olan asimilasyon kampanyasÕ arifesinde Bulgaristan’Õn, azÕnlÕklarÕ eritme politikasÕnÕn bir aracÕdÕr. 40. Asimilasyon Kampanyas 400. Türklerin Bulgarlatrlmak stenmesinin Nedenleri Stalin döneminde evrensel bir komünist millet oluúturma anlayÕúÕ takip edildi. Ancak Onun bu anlayÕúÕ ölümünden sonra terk edildi ve Bulgaristan, kendi içinde Bulgar ulusuyla bütünleúecek tek bir millet oluúturma politikasÕnÕ benimsedi. Bu yönde Nisan 1962’de Bulgaristan Komünist Partisi Politbürosu, “Muhammed dinine mensup Çingene, Tatar ve BulgarlarÕn kendilerini Türk Kimli÷i ile özdeúleútirmesine karúÕ alÕnacak önlemleri” onayladÕ. Türk dini ve úoven propagandasÕ ve bu propagandanÕn pan-Türk ve pan-øslam amaç ve özlemlerine karúÕ yürütülecek sistematik bir ideolojik ve politik mücadele” ça÷rÕsÕnda bulundu.288 BulgarlarÕn, tek milletli Bulgar Slav devleti oluúturma emeli ve bunun için yÕllardÕr benimsedi÷i Bulgaristan BulgarlarÕndÕr söyleminin gerçekleúmesinde Bulgar nüfusunun artmamasÕ ciddi bir engel teúkil ediyordu. Müslüman nüfusun(Türk, Pomak, Çingene) hÕzlÕ nüfus artÕúÕ Bulgaristan’Õn tek milletli devlet olma sevdasÕnÕ tehlikeye sokuyordu. Komünist hükümet bir çok bölgede nüfus yapÕsÕnÕn MüslümanlarÕn lehine de÷iúmesinden ve ekonomik gücü kaybetmekten endiúe etmeye baúladÕ. Kuruluúundan buyana yüzyÕlÕ aúmÕú bir Bulgaristan’da Bulgarlar giderek çalÕúma yeteneklerini kaybetmiúlerdi. Kendilerine canlÕlÕk kazandÕrmak amacÕyla da nüfusu homojenleútirme gayreti içine girdiler. Di÷er taraftan Müslüman-Türk nüfusunun nüfus artÕú hÕzÕ bir hayli yüksekti. Ortalama 2-4 çocu÷a sahip Türkler gelecekte bu yüksek nüfus oranÕyla toplam nüfusun %10’unu geçme ihtimali belirlemeye baúlamÕútÕ. Bulgar anayasasÕna göre de bu oran ile Türkler, otonomi isteyebilecekti. Çingene ve Pomaklar da yine Türkler gibi hÕzla artan topluluklardÕ.289 HÕzlÕ nüfus artÕúÕnÕn yanÕnda BulgarlarÕn 288 Ali Eminov, “Bulgaristan’daki Türkler(1945-1983)”, çev., Mine Çankaya, Türkler, ed., Hasan Celal Güzel-Kemal Çiçek-Salim Koca, c.20, Yeni Türkiye Yay, Ankara, 2002, s.378. 289 ùimúir, a.g.e., s.342; Acaro÷lu, a.g.e., s.91; Yaúar Yücel, “Bulgaristan’daki Türk ve øslam AzÕnlÕ÷Õna BaskÕ”, haz., Norveç Helsinki Komitesi, çev., Yaúar Yücel, Belleten, c.LI, SayÕ 201’den AyrÕ BasÕm, TTK, Ankara, 1988, s.1466. Nasira øqbal, “Bulgaristan’daki Türk AzÕnlÕ÷Õ Sorununun ønsan HaklarÕna ve Hürriyetine øliúkin MilletlerarasÕ Belgeler AçÕsÕnda øncelenmesi”, çev., Mübin Manyase, Bulgaristan’da Türk slam Aznlna Uygulanan Basklar Hakknda Uluslararas Hukuk Sempozyumu, østanbul Barosu, østanbul, 1988, s.110; Jerome J. Shestack, “Bulgaristan’Õn Türk øslam AzÕnlÕklara UygulandÕ÷Õ ønsan HaklarÕ øhlali”, çev., Zeynep Azizo÷ lu, Bulgaristan’da Türk slam Aznlna Uygulanan Basklar 90 gelecek korkularÕnda øslam, önemli bir unsur oldu. Buna göre øslam, OsmanlÕ zamanÕnda Bulgarlara zorla empoze edilmiú yabancÕ bir dindir. Türklerin sÕkÕ sÕkÕya Müslüman kimliklerini devam ettirmesi, Bulgar toplumuyla bütünleúmeleri önünde ciddi bir engeldi. Bulgar hükümetleri bu nedenlerden ötürü øslami olan her úeyin ortadan kaldÕrÕlmasÕna iliúkin bir hedef belirledi.290 1970’lerde øran’da Humeyni, Libya’da Kaddafi rejiminin yükselmesi ve buna paralel geliúen øslam fundamentalizmi, Bulgaristan MüslümanlarÕ arasÕnda dinsel fanatizmin geliúti÷ine dair hiçbir belirti olmamasÕna ra÷men komünist yönetim tarafÕndan, Bulgaristan’Õn politik ve moral birli÷ini tehlikeye düúürmesi olarak algÕlandÕ. 27 KasÕm 1984 tarihli Otechestven Front gazetesinde yer alan bir makalede Bulgaristan Türkleri arasÕnda dinsel fanatizmin hala yaygÕn oldu÷u belirtildi ve Hasköy ve KÕrcaali’de medeni nikah yapÕlmaksÕzÕn dini nikah yapmÕú olan kiúiler açÕ÷a çÕkarÕldÕ.291 øslam, komünist hükümete sadakati azaltan bir faktör olarak görüldü. Etnik Türklerin, OsmanlÕ zamanÕnda zorla øslamlaútÕrÕlan kesim oldu÷u, yani hepsinin Bulgar MüslümanÕ olan Pomaklar oldu÷u iddia edildi.292 Türklerin asimilasyonu gerçekleútirildi÷inde bu durum, soya dönüú süreci olarak adlandÕrÕldÕ. Türk azÕnlÕk bunu gönüllü olarak yapmÕútÕ ve Bulgarlara göre Türkler özüne, Bulgar úuuruna dönmüútü.293 Bu süreci destekler mahiyette Bulgar akademisyenlere Bulgaristan Türklerinin anayurt Türkiye ile hiçbir ilgilerinin olmadÕ÷Õna dair doktora tezleri hazÕrlatÕldÕ. Akademisyenler Bulgar ulusunun etnik üstünlü÷ünden bahsediyor, Hakknda Uluslararas Hukuk Sempozyumu, østanbul Barosu, østanbul, 1988, s.103. Ancak Çingene ve PomaklarÕn isimleri Türklerin asimile edilmelerinden çok daha evvel homojen bir Bulgaristan oluúturma amacÕ çerçevesinde Bulgar isimleriyle de÷iútirilmiúti. Bu topluluklar Müslüman ve Türk kültürüne yakÕn olmakla birlikte bir devletlerinin olmamasÕ, gerek Bulgaristan’Õn içinde gerekse uluslararasÕ alanda isimlerinin de÷iútirilmesine tepki gelmemesine neden olmuútu. Sessiz sedasÕz Bulgar oluvermiútiler. MüslümanlarÕn hÕzlÕ nüfus artÕúÕna örnek verecek olursak; 1968’de tüm Bulgaristan’da 80 bin çocuk dünyaya gelmiúti ve yalnÕz 25 bini Bulgar’dÕ. 400 hanelik bir köyün 250 hanesi Bulgar, 150 hanesi Türk’tü. Köyün okulunda ise 300 Türk ve 150 Bulgar çocu÷u vardÕ. Di÷er taraftan ülkedeki Türk varlÕ÷Õ Bulgarlara 500 yÕllÕk Türk esaretini hatÕrlatÕyordu. Bu, BulgarlarÕn milli vicdanÕnÕ yaralÕyor, aúa÷ÕlÕk kompleksine kapÕlmalarÕna neden oluyordu. Bu yönde Bulgar Komünist Partisi lideri Georgi Dimitrof; “1946’da OsmanlÕ ømparatorlu÷u’nun Balkanlar’da hükmetti÷i geçmiú zamanÕn izlerini tamamen silmeliyiz” diyordu. Nihayetinde Bulgaristan kuruluúundan buyana gerek savaúlarda kÕlÕçtan geçirerek, gerekse göç ettirerek Türk nüfusunu azaltamamÕútÕ. Geriye son çare olarak Türklere Bulgar isimleri verilmesi kalmÕútÕ. ùimúir, a.g.e., s.344-345. 290 Eminov, a.g.m., s.380-381. Örne÷in Ramazan ayÕnda tutulan orucun yÕkÕcÕ bir boú inançtan baúka bir úey olmadÕ÷Õ belirtiliyordu. Poulton, a.g.e., s.152. 291 Turan, “Bulgaristan’daki AzÕnlÕklarla ølgili Bir Proje ve Rapor Üzerine”, s.84; Poulton, a.g.e., s.152-153. 292 Poulton, a.g.e., s.150. 293 Hakov, a.g.m., s.374. 91 tarih öncesinden beri süre gelen engin bir kültüre sahip bir soyun devamÕ oldu÷u ve Türklerin de bu soydan geldi÷ini iddia ediyorlardÕ.294 1984’ün sonu ve 1985’in baúÕnda gerçekleúen asimilasyon sonucu Türkler BulgarlaútÕrÕlmasÕna ra÷men Bulgaristan yine de bunu hazmedemedi ve 1989 yazÕnda 350 bin dolayÕnda etnik Türkü ülkeden sürdü. Bu göç, insani yardÕm kuruluúlarÕ tarafÕndan II. Dünya savaúÕndan sonra yaúanan en büyük göç dalgasÕ olarak nitelendirilmiútir.295 401. Türklere Bulgar simlerin Verilmesi ve Bulgaristan’n Tutumu Bulgaristan komünist idaresi, Türklere Bulgar ismi vermek için yukarÕda da belirtti÷imiz gibi Türk-Bulgar iliúkilerinin iyi seyretti÷i bir dönemi seçti. Bu uygulamanÕn fikir babasÕ Stalin dönemi Sovyet Bilimler Akademisi üyesi E.V Tarle’dir. Tarle, uluslararasÕ iliúkilerde çeúitli taktiklerden bahseder. Bunlardan biri, karúÕsÕndakinin yüzüne gülerken sÕrtÕndan bÕçaklama yöntemidir. Burada önce iki ülke iliúkileri dostluk havasÕ içerisinde ilerletilir. Böylece karúÕdaki devlet iyice yumuúar ve hiçbir olumsuz durum beklemez. øúte tam bu sÕrada rakip devlete darbe indirilmiú olur. Totaliter komünist Bulgar rejimi de bu yöntemi uyguladÕ. Türkler 48 saatte gönüllü olarak Bulgar oluvermiúti. Ahmetler Angel, Hasanlar-Asen, Mehmetler Mleden, Ayúeler Angeline 296 oldular. øsim de÷iútirme, Türklere zorla isimlerini gönüllü olarak de÷iútirdiklerini belirten formlar imzalatÕlarak ve silah zoruyla gerçekleúti. Bu süreçte Türklere ekonomik, sosyal baskÕlar uygulandÕ. 297 Bulgaristan, komünizm döneminde dünyaya kapalÕ bir toplum oldu÷undan Türklerin asimile edilmelerini ilk zamanlar rahatlÕkla inkar edebilmiútir. Bulgaristan’Õn Ankara büyükelçisi Argir Konstantinov, Milliyete yaptÕ÷Õ açÕklamada Türk kökenlilere baskÕ yapÕldÕ÷Õ yolundaki haberlerin tek tek tahkik edildi÷ini 294 Bulgaristan’da Türk øslam E÷itim ve Kültür Müesseseleri ve Medresetün Nüvvab, haz., Haúim ErtürkRasim Emino÷lu, ed., Ekmeleddin øhsano÷lu, ISAR(The ønternational Society for Astrological Research) VakfÕ Yay., østanbul, 1993, s.25; M. Türker Acaro÷lu, Bulgaristan Türklerinin Dünü-Bugünü-YarÕnÕ, X. Türk Tarih Kongresinden AyrÕ BasÕm, TTK, Ankara, 1993, s.1487. 295 Turan, “Geçmiúten Günümüze Bulgaristan Türkleri”, s.27; Todor Jivkov, Komünist Partisi Politbüro oturumunda; “ Mümkün oldu÷u kadarÕyla Bulgaristan Türklerini Türkiye’ye göç ettirmezsek Bulgaristan er geç yeni bir KÕbrÕs’a dönüúecektir.” Büyük Seyahat adÕ verilen bu göç ile asimilasyon sürecinin sonu geldi. Hatta bu süreç Bulgaristan’da iktidar de÷iúikli÷ine mal oldu. Hakov , a.g.m., s.375. 296 ùimúir, a.g.e., s.350-351; Ertürk-Emino÷lu, a.g.e., s.26. øsimler de÷iúse de Bulgaristan Türkleri úuuraltÕ güven hissine sahiptir. Bu güven hissi, øslamiyet’in ve büyük bir milletin mensubu olmanÕn kazandÕrdÕ÷Õ kültür ve ahlak telakkileriyle Türklü÷e olan ba÷lÕlÕklarÕdÕr. Meçik, a.g.e., s.33. 297 Çoúkun, Bulgaristan’la Yeni Dönem, s.26. 92 ve hiç birinin do÷ru olmadÕ÷ÕnÕ söylüyordu. AynÕ úekilde Todor Jivkov da bu haberler için; “Konuyla bizzat kendisinin ilgilenece÷ini ve Türkiye ile aralarÕndaki dostlu÷un sorunu çözmeye yetece÷ini” belirtiyordu. 298 Bulgar ølimler Akademisi baúkanÕ Profesör Angel Balevski de Güneydo÷u Avrupa Cemiyeti’nin yÕllÕk genel kurul toplantÕsÕnda yaptÕ÷Õ açÕklamada, Türklere yapÕlan baskÕyÕ ve zorla BulgarlaútÕrdÕklarÕ iddiasÕnÕ kabul etmemiútir. Ancak azÕnlÕklarÕn, Bulgar toplumuna uydurulmasÕ gerekti÷ini söylemekten de geri durmamÕútÕr.299 Türkiye, Bulgaristan Türklerinin asimilasyon sorununu nota teatisi ile halletmeyi ye÷ledi. Ancak bunu Bulgaristan, kendi içiúlerine müdahale olarak algÕladÕ ve protesto etti. Bulgaristan, Türkiye’deki insan haklarÕ ihlallerini ve özelikle Kürtlere karúÕ olan tutumunu ön plana çÕkardÕ. Türkiye’nin olaya müdahil olmasÕnÕ, sosyalist Bulgaristan’Õ 300 itibarsÕzlaútÕrma giriúimi olarak yorumladÕ. Ancak Türklerin zorla asimile edilmesi daha sonra söylentiden ayyuka çÕkÕnca Bulgaristan, bunu daha fazla gizleyemedi ve bunun içten gelen bir yenilenme hareketi oldu÷unu duyurdu. Ulusal Meclis baúkanÕ Stanko Todorov; “Ülkedeki MüslümanlarÕn Türk ve øslam adlarÕnÕ gönüllü olarak de÷iútirdiklerini ve Türkiye’ye göç olamayaca÷ÕnÕ, bu konuda iki ülke arasÕnda görüúmeler yapÕlaca÷ÕnÕ” belirtti.301 BasÕnda da kendili÷inden Bulgar Slav adlarÕ alan kiúilerle röportajlar yapÕlarak ve resimler yayÕnlanarak herhangi bir zorlama durumun olmadÕ÷Õ vurgulamak istenmiútir.302 Bulgaristan’da tek uluslu toplum oluúturma amacÕna Türk azÕnlÕ÷Õn müftüleri de hizmet etti. Bulgaristan Türklerinin uluslararasÕ anlaúmalarla müftülerini kendileri seçme hakkÕ olmasÕna ra÷men komünist idare bunun yerine, baú müftü, bölge müftüsü ve mahalle imamlarÕndan oluúan örgütsel yapÕda MüslümanlarÕn baúÕna sisteme hizmet edecek kukla idareciler atadÕ. Baú müftü ve bölgedeki müftüleri, asimilasyonun tamamÕyla gönüllü oldu÷unu ve Bulgaristan MüslümanlarÕnÕn din özgürlü÷üne sahip 298 AyÕn Tarihi(Ocak 1985) AyÕn Tarihi(ùubat 1985) 300 AyÕn Tarihi(Mart 1985); Poulton, a.g.e., s.183. 301 Javid økbal, “Türk-Bulgar økili AnlaúmalarÕ IúÕ÷Õnda Bulgaristan’daki Müslüman Türk AzÕnlÕ÷Õ Sorunu”, çev., Mübin Manyase, Bulgaristan’daki Türk øslam AzÕnlÕ÷Õna Uygulanan BaskÕlar HakkÕnda UluslararasÕ Hukuk Sempozyumu, østanbul Barosu, østanbul, 1988, s.27; AyÕn Tarihi(Mart 1985) 302 Poulton, a.g.e., s.183. Türklerin Bulgar toplumuna asimile edilmesinde Türk azÕnlÕ÷Õn varlÕ÷Õ inkar edildi. Bulgar DÕúiúleri BakanlÕ÷Õ Balkan Dairesi baúkanÕ Lomobir ùopov, Bulgaristan’daki MüslümanlarÕn Türk ulusu ile hiçbir ilgileri olamayaca÷ÕnÕ söylemiútir. AyÕn Tarihi(Nisan-Ekim 1985) 299 93 olduklarÕnÕ belirten bir bildiri yayÕnladÕlar. Benzer bir bildiri de mahalle imamlarÕ tarafÕndan yayÕnlandÕ. Ülkenin en yüksek Müslüman otoritesi olan Sofya Baú Müftüsü Topçev ve altÕ müftü yayÕnladÕklarÕ ortak bildiride, asimilasyon sürecinde Türk DÕúiúleri BakanlÕ÷Õ’nÕ øslam’Õn sözcüsü olmakla suçladÕ.303 402. Asimilasyon Sürecinde Türkiye’nin Tutumu Bulgaristan’la iliúkiler olumlu seyrederken birden Bulgaristan’da Türklerin isimlerinin Bulgar isimleriyle de÷iútirildi÷i haberinin gelmesine Türkiye ilk baúta ihtimal vermedi ve konuyu sÕradan bir olay gibi telakki etti. Ancak gerekli teúebbüsler de yapÕldÕ ve yakÕn iliúkiler ve komúuluk göz önünde bulundurularak, Bulgaristan’la ikili iliúkilerin zarar görmemesine dikkat edildi. Türk DÕúiúleri konuyla ilgili Bulgaristan’Õn protesto edilmedi÷ini ve bir milyon Türkü ilgilendiren hadisede gerekli giriúimlerin yapÕldÕ÷ÕnÕ açÕkladÕ. CumhurbaúkanÕ Evren ise Bulgar devlet baúkanÕ Todor Jivkov’a gönderdi÷i mesajda sorunun iyi komúuluk ve dostluk iliúkileri çerçevesinde anlayÕúla ele alÕnaca÷ÕnÕ 304 umdu÷unu bildirdi. Aradan geçen birkaç aylÕk süre sonunda Türkiye, hadisenin statik de÷il dinamik boyutlara ulaútÕ÷ÕnÕ anladÕ ve Sofya büyükelçisi Ömer E. Lütem Ankara’ya ça÷rÕldÕ. Büyükelçi Lütem, CumhurbaúkanÕna, Bakanlar Kurulu’na ve DÕúiúleri BakanlÕ÷Õ’na gerçekleri tüm çÕplaklÕ÷Õyla anlattÕ. Baúbakan Turgut Özal olayÕn vehametini ö÷renince, gerekirse Bulgaristan’daki bütün Türkleri göçmen olarak kabul edeceklerini belirtti. DÕúiúleri, Türk azÕnlÕ÷Õn, anlaúmalar çerçevesinde göç etmeleri de dahil tüm meselelerini müzakere yollu halletmeye hazÕr oldu÷unu bildirdi.305 Türkiye, sorunu uluslararasÕ örgütlerin gündemine de getirmiú ve BatÕlÕ ülkelerden Bulgaristan’daki insan haklarÕ ihlallerinin durdurulmasÕ için yardÕm istemiútir. AGøK’in Helsinki toplantÕsÕnda DÕúiúleri bakanÕ Vahit Halefo÷lu, Bulgaristan’Õn Türk azÕnlÕ÷a bu 303 Ali Eminov, “Bulgaristan’daki Türkler(1945-1983)”, çev., Mine Çankaya, ed., Hasan Celal Güzel-Kemal Çiçek-Salim Koca, c.20, Yeni Türkiye Yay, Ankara, 2002, s.382-383; ùimúir, Bulgaristan Türkleri, s.73; AyÕn Tarihi(Mart 1985) 304 AyÕn Tarihi( Ocak 1985) 305 AyÕn Tarihi(Ocak 1905). Ömer E. Lütem 1983-89 yÕllarÕ arasÕnda Bulgaristan büyükelçili÷i yaptÕ. Ömer E. Lütem, Türk-Bulgar øliúkileri(1983-1989), c.I, ASAM, Ankara, 2000. adlÕ eserinde Bulgaristan Türklerinin asimilasyonunu, bu dönemdeki Türk-Bulgar øliúkilerini ayrÕntÕlÕ bir úekilde ele almaktadÕr. 94 haksÕz uygulamalarÕnÕ ÕrkçÕlÕk olarak nitelendirdi. Her seferinde Türkiye’nin çÕkÕúlarÕnÕ iç iúlerine müdahale olarak de÷erlendiren Bulgaristan karúÕsÕnda Türkiye, Bulgaristan Türklerini, Türk azÕnlÕ÷Õ veya soydaú olarak nitelendirerek, ilk baúlarda izledi÷i tutuk dÕú politika yerine onurlu bir dÕú politika anlayÕúÕ sergiledi. 306 Öte yandan Türkiye’nin bu karúÕ duruúu, Bulgaristan tarafÕndan, “Türkiye’nin Pan Türkist politika takip etti÷i” suçlamasÕyla nitelendirildi. Türkiye sorunu geniú kapsamlÕ bir göç anlaúmasÕyla çözme taraftarÕ oldu. Göç anlaúmasÕ yapmaya yanaúmayan Bulgaristan’Õ Baúbakan Özal; “Bunlar soydaúlarÕmÕz vermeye niyeti yok. Peúlerini bÕrakmayaca÷Õz, sÕkÕútÕraca÷Õz, bir hal yoluna sokaca÷Õz. KÕbrÕs meselesinde oldu÷u gibi” sözleriyle uyardÕ. Özal’Õn bu çÕkÕúÕ, KÕbrÕs sendromu yaúayan Bulgaristan’da endiúeleri haklÕ çÕkarmÕútÕ. Bulgaristan, eúi benzeri görülmemiú olarak nitelendirdi÷i bu sözlerle Türkiye’nin gerçek niyetinin ortaya çÕktÕ÷ÕnÕ öne sürmüútür. 307 403. Asimilasyon Kampanyasna Gelen Uluslararas Tepkiler Türk azÕnlÕ÷Õ eritmeye yönelik Bulgar baskÕ politikasÕ, Bulgaristan’Õ uluslararasÕ toplumda yalnÕz bÕraktÕ. Çok sayÕda uluslararasÕ örgüt ve BatÕlÕ ülke Bulgaristan’Õ sert bir úekilde eleútirdi.308 Avrupa øslam Konseyi, Bulgar hükümetine gönderdi÷i mesajda ülkedeki Türklere yapÕlan baskÕlarÕ protesto etti.309 ABD DÕúiúleri BakanlÕ÷Õ’nca her yÕl yayÕnlanan insan haklarÕ raporunda Türklere karúÕ uygulanan baskÕlar dile getirildi.310 UluslararasÕ Af Örgütü, Türk azÕnlÕ÷a yapÕlan baskÕlardan kaygÕ duydu÷unu bildirdi.311 Avrupa Konseyi Parlamenterler Asamblesi, Türk azÕnlÕ÷Õn isimlerinin zorla de÷iútirilmesini özümleme siyaseti olarak nitelendirdi ve kÕnadÕ.312 Fas’Õn Fez kentinde yapÕlan 16. øslam Ülkeleri DÕúiúleri BakanlarÕ KonferansÕ’nda Bulgaristan’Õn Türk azÕnlÕ÷a karúÕ sürdürdü÷ü baskÕlar dile getirildi ve bu konuda bütün Müslüman ülkeler dayanÕúma kararÕ aldÕ. Bu durum o ana kadar Türkiye’nin uluslararasÕ forumlarda elde etti÷i en büyük baúarÕ oldu. Çükü tüm øslam alemi Türk azÕnlÕ÷Õn sorunlarÕna sahip çÕktÕ. 306 AyÕn Tarihi(Mart-A÷ustos 1985); Coúkun, Bulgaristan’la Yeni Dönem, s.32. AyÕn Tarihi(KasÕm 1986); AyÕn Tarihi(Eylül 1987) 308 Coúkun, a.g.e., s.42. 309 AyÕn Tarihi(Mart 1985) 310 AyÕn Tarihi(ùubat 1985) 311 AyÕn Tarihi(A÷ustos 1985) 312 AyÕn Tarihi(Eylül 1985) 307 95 øKÖ meseleyi kendi sorunu olarak benimsedi. 313 Yine uluslararasÕ Af Örgütü yayÕnladÕ÷Õ raporda zorla isim de÷iútirmede en az 100 Türk’ün öldürüldü÷ünü, yüzlercesinin de tutuklandÕ÷Õ veya sürgüne gönderildi÷ini belirtti.314 Helsinki øzleme Komitesi ise benzer bir raporda öldürülen Türklerin sayÕsÕnÕ 300 ila 1500 arasÕnda vermekte, 1500 den fazla Türkün de Belene adasÕna sürgüne gönderildi÷ini bildirmektedir.315 Türklerin zorla BulgarlaútÕrÕldÕktan sonra göçün söz konusu dahi olmayaca÷ÕnÕ ifade eden Bulgaristan, 1989’da ani bir kararla Türkleri topluca sürme kararÕ aldÕ. MalÕnÕ mülkünü yok pahasÕna satan Türkler akÕn halinde Türkiye’ye gelmeye baúladÕ. Bu noktada bir kÕnama da NATO’dan gelmiútir. NATO, Bulgaristan’Õn AGøK çerçevesinde imzaladÕ÷Õ anlaúmalarÕ sürekli ihlal etti÷ini bildirmiútir.316 Ancak Bulgaristan’da üretken ve çalÕúkan Türk toplumunun kitleler halinde göçü Bulgar ekonomisini altüst etti. Bunun için ülke genelinde sivil seferberlik ilan edildi. 41. Bulgaristan’da Demokratik Dönem 10 KasÕm 1989 darbesiyle Todor Jivkov devlet baúkanlÕ÷Õndan ve komünist partisi genel sekreterli÷inden istifa etti ve onun yerine DÕúiúleri bakanÕ Petar Mladenov getirildi. Türklerin asimilasyonu ve 350 bin dolayÕnda Türk nüfusun toplu göçe zorlanmasÕ, Jivkov’un sonunu hazÕrlamÕútÕ. Yeni dönemde Mladenov, Bulgaristan’Õn sosyalist sÕnÕrlar içinde demokratik bir toplumdan yana oldu÷unu açÕkladÕ.317 Demokrasi döneminde Bulgaristan’Õn benimsedi÷i anlayÕú ise; Ülke, sorunlarÕnÕ çözmek için u÷raú verecek, ça÷daú, hukuksal devlete dönüúecek, ülkede açÕklÕk politikasÕ izlenecek ve bu politikanÕn gere÷i halklarÕn gerçek adlarÕyla ça÷rÕlmasÕna izin verilecek.318 Yeni yönetim 313 AyÕn Tarihi(Ocak 1986) AyÕn Tarihi(Nisan 1986) 315 AyÕn Tarihi(Haziran 1986). AynÕ úekilde Komite, Ocak 1988’de “Etnik Kimli÷i Yok Etme-Geçmiúten Günümüze Bulgaristan Türkleri” adÕyla bir rapor yayÕnladÕ. Raporda Belene toplama kampÕnda bulunan Türklerin isimleri de geçti. AyÕn Tarihi(Ocak 1986) 316 AyÕn Tarihi(Haziran 1989) 317 AyÕn Tarihi(KasÕm 1989). Jivkov, Troud gazetesine verdi÷i demeçte, Türk azÕnlÕ÷a uygulanan baskÕlardan kendisinin sorumlu olmadÕ÷ÕnÕ bunu Politbüro’nun zoruyla onayladÕ÷ÕnÕ öne sürdü. SoruúturmanÕn ilk zamanlarÕnda günah keçisi, Politbüro üyesi ve Jivkov’un en yakÕn yardÕmcÕsÕ Milko Balev ilan edildi. Jivkov, bütün sorumlulu÷un üzerine yÕk ÕlmasÕnÕ kabul etmedi ve Bulgaristan’Õn, Türk terörist gruplar ve özerklik talepleri ile tehdit edildi÷ini iddia ederek, kampanyada kendisini suçlu hissetmedi÷ini söyledi. Jivkov, 10-20 yÕl içinde Bulgaristan’Õn KÕbrÕs’Õn akÕbetine u÷rayabilece÷ini belirtti. AyÕn Tarihi(KasÕm 1990); Poulton, a.g.e., s.200-201. 318 Vedat Buyer, “Bulgaristan’da Reform Ümitleri”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:80(KasÕm 1989), s.36. 314 96 MüslümanlarÕn hislerine ve geleneklerine saygÕ duyulaca÷ÕnÕ taahhüt etti. KÕsa zaman içinde komünist partisi merkez komitesi Türklere isimlerini, dillerini ve dinlerini seçme hakkÕnÕn verilmesini kabul etti ve 29 AralÕk 1989’da asimilasyon kampanyasÕna resmen son verildi.319 Bulgaristan, yÕllarca süren komünist kimli÷inden KasÕm 1990’da Halk Cumhuriyeti olan adÕnÕ Bulgaristan Cumhuriyeti úeklinde de÷iútirerek kurtuldu. 320 Ancak Türk azÕnlÕ÷Õn durumunun kÕsa zaman içersinde iyileútirilmesi Bulgar milliyetçi çevrelerde tepkiye neden oldu. Protesto gösterileri yapÕldÕ, ÕrkçÕ Bulgarlar, Türkçe e÷itime geçilmesi halinde çocuklarÕnÕ okula göndermeme tehdidinde bulundular ve demokrasi rüzgarlarÕndan esinlenerek kurulan etnik Türk partisi HÖH’ün bürosu bombalandÕ vs. Bunun yanÕnda Türk ve øslam unsurlarÕna olan güvensizlik ve korku yaygÕnlaútÕ. Ancak Bulgar Parlamentosu, yeniden do÷uú sürecinin haksÕzlÕ÷ÕnÕ açÕklayan bir deklarasyon yayÕnladÕ. Bulgaristan, uluslararasÕ anlaúmalara da bir bir imzasÕnÕ koymaya baúladÕ. 10 AralÕk 1991’de UluslararasÕ Siyasi ve Yurttaú HaklarÕ Konvansiyonu, 5 MayÕs 1992’de Avrupa ønsan Hak ve Temel Özgürlükleri Sözleúmesi’ni ve 1 numaralÕ ek protokolünü onayladÕ.321 Yeni dönemde gelen demokrasiyle birlikte yönünü batÕya çeviren Bulgaristan, tek kutuplu dünya düzeninde NATO úemsiyesi altÕnda güvenli÷ini sa÷lamaya çalÕútÕ. Bu bakÕmdan sÕnÕr komúusu Türkiye ile iliúkileri geliútirmek en akÕlcÕ yöntem oldu. Türkiye de Bulgaristan’Õn NATO’ya üyeli÷ine destek verdi. Türkiye bu konuda iki ülke iliúkilerinin Balkanlar için örnek oluúturmasÕ gerekti÷ini belirtti. 322 Bulgaristan’da ortamÕn yumuúamasÕ, Türkiye’ye göçen Türk azÕnlÕ÷Õn da tekrar geriye dönmelerini sa÷ladÕ. MayÕs 1990’da Türkiye’ye geri dönenlerin sayÕsÕ 130.375 olarak açÕkladÕ. Parlamento, 1991-92 e÷itim-ö÷retim yÕlÕnda Türkçe’nin seçmeli ders olarak haftada 4 saat okutulmasÕna karar verdi. Bulgaristan, toplum düzenini sa÷lamak amacÕyla hedefinin tüm 319 AyÕn Tarihi(AralÕk 1989); Coúkun, Bulgaristan’la Yeni Dönem, s.40. BKP Merkez Komitesi asimilasyon kampanyasÕnÕ ciddi bir siyasi hata olarak nitelemiútir. AyÕn Tarihi(Ocak 1990) 320 AyÕn Tarihi(KasÕm 1990) 321 Nurcan Özgür, “Bulgaristan-Türkiye øliúkileri ve HÖH”, Berlin AnlaúmasÕndan Günümüze Balkanlar, ed., Mustafa Bereketli, Rumeli VakfÕ Yay, østanbul, 1999, s.111; Poulton, a.g.e., s.206-207. 322 Uzgel, a.g.m., s.486. 97 etnik ve dini gruplarÕn, HÕristiyanlar ile MüslümanlarÕn uzlaúÕsÕnÕ sa÷lamak oldu÷unu açÕkladÕ. 323 Her ne kadar Bulgaristan, demokratik ülkeler sÕnÕfÕna girse de ülkede komünist partisinin varlÕ÷Õ zaman zaman eski sistemi hatÕrlatmaktadÕr. Çünkü bu partinin devamÕ Bulgaristan Sosyalist Partisi’dir. 90’lÕ yÕllar boyunca Bulgaristan’da iktidara bir BSP, bir sa÷ partiler koalisyonu olan Demokratik Güçler Birli÷i geçmiútir. DGB’nin iktidarda oldu÷u zamanlar Türk-Bulgar iliúkileri daha olumlu seyretti. 1997’de cumhurbaúkanlÕ÷Õna seçilen Petar Stoyanov liderli÷inde Türk-Bulgar iliúkileri en iyi dönemine girdi. Bulgaristan, 80’li yÕllarda øKÖ’nün kara listesine girmiúti ve bundan kurtulmasÕ yine bu dönemde oldu. Stoyanov bir kez daha, Bulgar milliyetçi çevrelere ra÷men geçmiúte Türk azÕnlÕ÷a yapÕlan baskÕdan dolayÕ özür diledi. 324 Yine bu dönemde Bulgaristan, Birleúmiú Milletler UluslararasÕ AzÕnlÕk HaklarÕ anlaúmasÕnÕ imzaladÕ. Radyo ve televizyonlarÕn Türkçe yayÕn yapmalarÕna imkan sa÷layan yasa tasarÕsÕ kabul edildi.325 Türk azÕnlÕk, yeni dönemde basÕn-yayÕn hayatÕnda kendilerine verilen haklardan yararlanmasÕnÕ bilmiútir. Çok düzenli olmasa da çÕkardÕklarÕ bir çok dergi ve gazete vardÕr. Türkçe kitap basÕmÕna da izin verildi. Sofya’da øslam Enstitüsü, üç imam-hatip lisesi, KÕrcaali ve ùumen’de iki pedagoji enstitüsü açÕldÕ. 323 326 AyÕn Tarihi(MayÕs 1990); AyÕn Tarihi(Ocak-Mart-AralÕk 1991). Bulgaristan’a geri dönüúler kimi çevrelerce sert bir úekilde eleútirildi. Ancak unutmamak gerekir ki insanlar büyük bir baskÕ neticesi göç ettirildi. Yerini yurdunu bÕrakÕp gelen bu insanlarÕn, ortam sükunete erdi÷inde malÕna, mülküne, toplumsal ve kültürel haklarÕna kavuúmak istemesi abeste iútigal de÷ildir. 324 Uzgel, a.g.m., s.448; Coúkun, Bulgaristan’la Yeni Dönem, s.79-87. Bulgar ÕrkçÕlÕ÷Õ yakÕn zamana kadar hala etkisini sürdürmektedir. Haziran 2005 parlamento seçimlerinde yüzde 8 oy alarak 21 milletvekili kazanan Ataka Partisi lideri Volen Siderov, yaptÕ÷Õ açÕklamada iktidara gelmeleri durumunda ülkede bulunan Türk nüfusun adlarÕnÕn eskiden oldu÷u gibi de÷iútirilece÷ini bildirdi. AyÕn Tarihi(Haziran 2005). Ataka, yine Sofya camiinde okunan ezanÕn susturulmasÕ için kampanya baúlattÕ. Parti yetkilileri caminin yanÕna çadÕr kurarak imza toplamaya baúladÕ. øslam karúÕtlÕ÷ÕnÕn Bulgaristan’da güncelli÷ini kaybetmeyece÷i açÕktÕr. http://www.haber7.com./heber.php?haber_id=159326. 325 AyÕn Tarihi(Ekim 1997; AyÕn Tarihi(Temmuz 1998). Resmi ziyaret için Türkiye’de bulunan Bulgar baúbakanÕ øvan Kostov yaptÕ÷Õ açÕklamada; “Bulgaristan’Õ son 9 yÕldÕr vatandaúlarÕna düúman bir ülkeden anne úefkatine dönüútürmeye çalÕúÕyoruz. Temin ederim sizi ocaklarÕnÕzdan ayÕranlar bir daha yönetime gelemeyecek” dedi. Kostov’un bu açÕklamasÕ gelece÷e yönelik Bulgar siyasal sistem yapÕsÕnÕn úekli hakkÕnda bilgi vermesi bakÕmÕndan önemli bir açÕklamadÕr. AyÕn Tarihi(Ekim 1998) 326 Turan, “Bulgaristan Türklerinin Bugünkü Durumu”, s.299; Uzgel, a.g.m., s.489; Bulgaristan’da demokratik dönemde Türk basÕnÕ hakkÕnda bkz. øsmail A. Çavuúev, “Totaliter ve Postotaliter Devirde Bulgaristan’da Türkçe Süreli BasÕn(1944-1998), Balkan Ülkelerinde Türkçe Eitim ve Yayn Hayat Bilgi öleni, TDK, Ankara, 1999, s.81-102. 98 42. Bulgaristan Türklerinin Nüfusu 1877-78 savaúÕndan önce Ruslar, panslavist siyaset do÷rultusunda Bulgaristan’da homojen bir Bulgar devleti kurma düúüncesiydiler. Ancak yo÷un Türk nüfusun yaúadÕ÷Õ bölgede bu imkansÕzdÕ. Nitekim 1876’da OsmanlÕ’nÕn Tuna vilayetinde 1.120.000 bin Türk, 1.130.000 bin Bulgar yaúÕyordu. øúlenebilen topraklarÕn %70’i de Türklerin elindeydi. Bu tabloya göre tek milletli bir Bulgar devleti kurmak imkansÕz gibi görünüyordu. Fakat hiç bir úey imkansÕz de÷ildi ve 1877-78 Rus-Türk savaúÕ sonunda 327 600 binden fazla Türk nüfus yerlerinden sürüldü ve 350 bin Türk nüfus ise kÕrÕldÕ. Bulgar Prensli÷i’nin 1878 Berlin anlaúmasÕyla kurulmasÕndan sonra 1880’de yapÕlan ilk resmi nüfus sayÕmÕnda Bulgarlar 1.920.000 bin kiúi iken Türk ve Müslüman nüfus 750 bin kiúi idi. 328 Müslüman-Türk nüfusun 1934 yÕlÕna kadar olan sayÕlarÕ ise úöyleydi. 1887’de 676 bin, 1892’de 643 bin, 1900’de yine 643 bin, 1905’de 604 bin, 1910’da 602 bin, 1920’de 691 bin, 1926’da 789 bin kiúiydi.329 1934’de ise Müslüman-Türk nüfusu 821.298 olarak kayÕtlara geçmektedir. 330 1934 yÕlÕ sayÕmlarÕ Müslüman ile Türk nüfusun bir arada verildi÷i son sayÕm oldu. Bundan sonraki sayÕmlarda Pomaklar, Çingeneler ve Tatarlar, Bulgarlar tarafÕndan ayrÕ birer grup olarak de÷erlendirilecektir. Özellikle Pomaklar’Õn Bulgar nüfus hanesinde gösterilme e÷ilimi kuvvetli olacaktÕr. Nitekim 1956 sayÕmÕnda Müslüman nüfus dÕúÕnda Türk nüfus 656.028 kiúi olarak gösterildi. 331 327 Hüseyin Memiúo÷lu, “Bulgaristan ve Bulgaristan Türk AzÕnlÕk Sorunu”, Tarihi Geliúmeler øçinde Türkiye’nin SorunlarÕ Sempozyumundan AyrÕ BasÕm, TTK, Ankara, 1992, s.115-116; Bilal ùimúir, “Bulgaristan Türkleri ve Göç Sorunu”, Bulgaristan’da Türk VarlÕ÷Õ(Bildiriler- 7 Haziran 1985), TTK, Ankara, 1992, s.61. 1878’de Türker Acaro÷lu abartÕlÕ bir rakamla Bulgar Prensli÷inin kuruldu÷u topraklarda 2,5 milyon Bulgar’a karúÕlÕk 3 milyon Müslüman-Türk nüfustan bahsetmektedir. Acaro÷lu, Bulgaristan Türklerinin Dünü-Bugünü-YarÕnÕ, s.1494. 328 Hakov, a.g.m., s.371; 1881’de ise Müslüman nüfus di÷er bir kaynakta 578 bin olarak gösterilmektedir. Victor D. Bojkov, “Bulgaria’s Turks in the 1980s: a Minoriyty Endangered, Journal of Genocide Research (2004), 6(3), September, s.351. 329 Bojkov, a.g.m., s.351. 330 Türker Acaro÷lu da yukarÕdaki rakamlara örtüúen, onlara yakÕn küsuratlÕ sayÕlar vermektedir. Acaro÷lu, a.g.e., s.1495. Ancak 1926 rakamlarÕ Hakov’da biraz fazla, 825.774 olarak verilmiútir. Hakov, a.g.m., s.371. Popoviç, 1910’daki Müslüman Türk nüfusu bir kiúi eksikle 601.999 olarak vermektedir. Popoviç, a.g.e., s.74. 331 Hakov, a.g.m., s.371; Burada Türk nüfus 3 kiúi daha az, 656.025 verilmiútir. Ertürk-Emino÷lu, a.g.e., s.34. 99 Bulgaristan’Õn kuruluúundan itibaren günümüze de÷in Türk göçmen akÕnÕ devam etmiútir. Bu rakamlar o zamanki duruma göre tespit edilen rakamlardÕr. Öyle ki Balkan savaúlarÕ ve I. Dünya savaúÕ yÕllarÕnda kitleler halinde Türkiye’ye göçler oldu. Cumhuriyetin kurulmasÕndan sonra 1923-39 yÕllarÕ arasÕnda 198.688 kiúi, 1940-49 yÕllarÕ arasÕnda ise 21.353 kiúi Türkiye’ye göç etmiútir.332 1950-51 yÕllarÕndaki göç ise 20. yy’daki en büyük göç dalgalarÕndan biri oldu. Bulgaristan 1950’de 52.185 ve 1951’de 102.208 kiúiyi Türkiye sürdü.333 1965 nüfus sayÕmÕna gelindi÷inde ise Türk nüfusunun 746.755 oldu÷unu görüyoruz. 1971 nüfus sayÕmÕnda ise bu sayÕ 880 bine çÕktÕ. Buna karúÕlÕk 320 bin Pomak, 24 bin Çingene ve 10 bin Tatar kaydedildi. 1960’lÕ ve 70 yÕllar Müslüman unsurlardan Pomak ve Çingenelerin isimlerinin de÷iútirildi÷i yÕllar oldu. 1975 tarihinden itibaren Türkler de dahil kimlik kartlarÕ üzerinden milliyet ibaresi kaldÕrÕldÕ. Bu bakÕmdan, bu tarihle birlikte Müslüman ahali hakkÕnda sa÷lÕklÕ bilgiye ulaúÕlamamaktadÕr. Ancak 1980 sayÕmÕnda Müslüman ahalinin 1,5 milyon oldu÷u tahmin edilmektedir.334 1985 AralÕk ayÕndaki nüfus sayÕmÕnda, son halkada Türkler de Bulgar toplumu içinde eritildikleri için milliyet, din ve mezhebi belirtecek haneler yoktu. Böylece bu nüfus sayÕmÕnda Bulgar asÕllÕ olmayanlar kendilerini nitelendiremediler. Ancak gayri resmi rakamlarla Türk nüfus 900 bin ile 1 milyon 550 bin arasÕnda tahmin edildi. 335 1989 kitlesel Türk göçüyle Bulgaristan’dan 350 bin dolayÕnda Türk göç etmiú olmasÕna ra÷men 1992 nüfus sayÕmlarÕnda 822.253 Türk tespit edilmiútir. Bu da Türklerin gerçekten tahmin edilen rakamlarda oldu÷unu göstermektedir. Bu sayÕma ayrÕca ana dil, dinsel tercih kategorileri de eklenmiútir. Buna göre ülkede 1.026.785 Sünni ve 83.537 Alevi olmak üzere toplam 1.110.295 Müslüman bulunmaktadÕr.336 332 ùimúir, “Bulgaristan Türkleri ve Göç Sorunu”, s.56-57. a.g.e., s.61. 334 øqbal, “Türk Bulgar økili AnlaúmalarÕ IúÕ÷Õnda Bulgaristan’daki Müslüman Türk AzÕnlÕ÷Õ Sorunu”, s.25; Poulton, a.g.e., s.145. 1978’de Bulgaristan Türk Ansiklopedisi, 1976’da Türk nüfusu için “ bir miktar Türk” diye bahsetmektedir. Bulgar Bilimler Akademisi ise 1978’de Türklerden Bulgar Türkü diye söz etmektedir. Hasan Eren, “Bulgarlar ve Türk Dili”, Bulgaristan’da Türk VarlÕ÷Õ (Bildirirler 7 Haziran 1985), TTK, Ankara, 1992, s.3. 335 Froze Yasemi, “Bulgaristan’Õn Türk HalklarÕ”, Dünyada Türkler, ed., Margaret Bainbridge, Say Yay, østanbul, 1995, s.59; Acaro÷lu, a.g.e., s.1497. 336 Eminov, a.g.e., s.378; Turan, “Geçmiúten Günümüze Bulgaristan Türkleri”, s.40; MandacÕ- Erdo÷an, a.g.e., s.109. 333 100 Türkler, sürekli göç etmesine ra÷men Bulgaristan’da 1 milyona yakÕn nüfus ve yüzde 10 nispetindeki oranÕnÕ korumaktadÕr. Ancak Bulgarlar 1980’li yÕllarda nüfus artÕú oranÕnda sürekli geriledi. 1980’de binde 3.6, 1981’de 2.8, 1982’de 2.7, 1984’de 2.4, ve 1989’da 0.6 ya kadar bu oran düútü. 1990’da ise negatif sayÕya binde -0.35’e geriledi. Bulgar yöneticileri, ülkede yüksek Müslüman nüfus artÕú oranÕnÕn karúÕsÕnda Bulgar nüfusun azalmasÕnÕn siyasi dengeleri de÷iútirece÷ini bildi÷inden Müslüman nüfusu sürekli baskÕ altÕnda tutma zorunlulu÷u hissetmiútir.337 Burada nüfus sayÕmlarÕndan elde edilen rakamlarla Türk nüfusu tespit edilmeye çalÕúÕldÕ. Hatta bu rakamlar arasÕnda bile farklÕlÕklar varken yuvarlak rakamlar da bir çok yerde zikredilmektedir. Bunun yanÕnda Balkan çÕkÕúlÕ kuruluú ve yazarlarÕn da Bulgaristan’da Müslüman Türk nüfus tahminleri vardÕr. Buna göre Türk nüfusu 2.5 milyon, toplam nüfusun yüzde 25’idir.338 Balkan Göçmenleri ve Balkan Türkleri Derne÷i dayanÕúma organlarÕnÕn ikisi de Bulgaristan’da 2 milyon kadar Türkün bulundu÷una inanmaktadÕr. Balkan Türkleri Derne÷i baúkanÕ Mehmet Çavuú Bulgaristan’da Türklerle birlikte 4 milyon Müslüman nüfus oldu÷unu ileri sürmektedir. Bunlar, 2 milyonun üzerinde Türk, 1 milyon Pomak, 800 bin Çingene ve 350 339 bin Gagavuz Türküdür. Bulgaristan’da Türklerin yo÷un olarak yaúadÕ÷Õ yerler ise ùumnu merkezli Kuzeydo÷u ile KÕrcaali merkezli güneydo÷u bölgeleridir. Özellikle Türkiye sÕnÕrÕna yakÕn KÕrcaali, Haskova bölgelerinde yüzde 70’lere varan Türk nüfus yo÷unlu÷u Bulgaristan’da ulusal güvenlik sorununa neden olmaktadÕr. Bulgaristan’Õn kuzeydo÷usunda Razgrat(%47.4), Silistire(%37.5), TÕrgoviúte(%32.8), ùumnu(%30.3), Dobriç(%14.7), Burgaz(%13.8) ile Rusçuk(%13.0) Türklerin yo÷un oldu÷u yerlerdir. Güneydo÷usunda ise Türklerin yo÷un yaúadÕ÷Õ yerler Filibe, Hasköy, KÕrcaali, øslimye, Koúukavak, Karinabat bölgelerdir. Türkler, nüfus olarak kÕrsal kesimde oturmaktadÕr. Bulgaristan’Õn ekin ambarÕ Dobruca, orman, tütün, ay çiçe÷i ürünlerinde Deliorman ve tütün, su ve maden kaynaklarÕ 337 Poulton, a.g.e., s.148. Acaro÷lu, a.g.e., s.1495. 339 Mehmet Çavuú, “Bulgaristan Trajedisi”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:36(Mart 1986), s.11-12; Yücel, a.g.m., s.201; Ahmet Cebeci úehirlerdeki Türk nüfus yo÷unlu÷una bakarak iki milyon Türkün varlÕ÷ÕnÕ gerçekçi bulmaktadÕr. Ahmet Cebeci, “ Bulgaristan Türkleri”, Türk Kültürü, sayÕ:69(Temmuz 1968), s.67, Halit Eren de aynÕ úekilde Bulgaristan’daki Türk nüfusun toplam nüfusun %40’Õna tekabül etti÷ini yani 4 milyon civarÕnda oldu÷unu iddia etmektedir. Di÷er azÕnlÕklarla birlikte Bulgar nüfusunu ülkede azÕnlÕk konumuna düúürmektedir.Halit Eren, “Balkanlarda Türk ve Di÷er Müslüman ToplumlarÕ ve Göç Olgusu”, Balkanlar, OBøV, Eren Yay, øst, 1993. 338 101 bakÕmÕndan zengin Rodoplar bölgesinde Türkler, üretime yüzde 50-60’lÕk bir katÕlÕm oranÕna sahiptir. 340 43. Bulgaristan Türklerinin Hukuksal Durumu Bulgaristan Berlin anlaúmasÕyla kurulurken, ülkedeki MüslümanlarÕn her türlü hak ve hukukunu garanti altÕna alarak kurulmuútu. Buna göre anlaúmanÕn özellikle 5. maddesi MüslümanlarÕn durumlarÕyla ilgili temel ilkeleri ortaya koyuyordu. MüslümanlarÕn din ve mezhep ayrÕmÕ gözetmeksizin her türlü medeni ve siyasi haklardan yararlanabilece÷i belirtiliyordu. Müslüman-Türkler Bulgaristan’da kendi dini örgütünü kurabilece÷i gibi dini lider olarak da østanbul’daki ùeyhü’l øslam’a ba÷lÕ kalacaklardÕ. AnlaúmanÕn FransÕzca metninde Müslümanlar için Türk kelimesi kullanÕlmasÕ da ilginçtir. 1980’li yÕllarda Türk varlÕ÷ÕnÕ inkar eden bir politika izleyen Bulgaristan için, Bulgaristan Türklerinin statüsünü tespit eden en eski anlaúma olan Berlin anlaúmasÕ, böylece ilk ve önemli bir kanÕt niteli÷i taúÕmaktadÕr. 341 Bulgaristan, 1908 yÕlÕna kadar OsmanlÕya ba÷lÕ, vergi veren bir devlet olarak kaldÕ. 19 Nisan 1909 østanbul Protokolü ile Bulgaristan’Õn ba÷ÕmsÕzlÕ÷Õ resmen tanÕndÕ. AynÕ tarihte Müslüman-Türk cemaatin haklarÕ ve vakÕf mallarÕyla alakalÕ bir de ek sözleúme imzalandÕ. Sözleúme, Türklerin durumunu tekrar açÕklÕ÷a kavuúturuyor ve haklarÕnÕ yeniden vurgulayarak teminat altÕna alÕyordu. Buna göre Türklerle Bulgarlar eúit haklara sahip olacaklardÕ. Mezhep ve din hürriyetleri garanti edilerek Türklerin okullarÕ, camileri , hayÕr kurumlarÕ, vakÕflarÕ vs. tüm Türk-øslam eserleri korunup yaúatÕlacaktÕ. 342 Balkan savaúlarÕnÕn sonunda OsmanlÕ ile Bulgaristan arasÕnda 29 Eylül 1913’de østanbul BarÕú anlaúmasÕ ve bir de ek sözleúme imzalandÕ. AynÕ úekilde Türk azÕnlÕk her türlü medeni ve siyasi haklardan yararlanacaklar, azÕnlÕ÷Õn din hürriyeti sa÷lanarak, 340 Turan, “Geçmiúten Günümüze Bulgaristan Türkleri”, s.28; Acaro÷lu, a.g.e., s.1495; Özgür, “BulgaristanTürkiye øliúkileri ve HÖH”, s.110; Eminov, a.g.e., s.778. 341 Ero÷lu, a.g.m., s.28-29; Berlin AnlaúmasÕnÕn 5. maddesi: “Bulgaristan’da hukuk-u umumiyenin esasÕ atide muharrer maddelerden ibarettir. Bulgaristan’da ihtilaf-Õ din ve mezhep, hiç kimse için hukuk-u mülkiye ve politkiyeden istifadede ve hidmet-i umumiye ve memuriyet ve úerefine nailiyetde veya nerede olur ise olsun icra-i hirfet ve sanatda naehil tutulmaklÕ÷a ve mahrum idilmekli÷e sebep addolunmayacaktÕr. Bulgaristan’da yerlüler ve ecnebilere serbesti ve icray-Õ ayin ve mezhep temin olunarak, gerek cemaat-Õ muhtelifenin Silsile-i meratib üzre tertibinde ve gerek rüesay-Õ ruhaniyeleriyle olan münasebatÕnda ika-i mevani olunmayacaktÕr.” ùimúir, Bulgaristan Türkleri, s.365-367. 342 ùimúir, a.g.e., s.368-370; Ero÷lu, a.g.e., s.29. 102 gelenek ve adetlerine saygÕ gösterilecekti. Ek sözleúme ise BarÕú anlaúmasÕnÕn 2 numaralÕ eki idi ve müftülükler konusunu düzenliyordu. Sözleúmede azÕnlÕk haklarÕ yeniden vurgulanmaktaydÕ.343 I. Dünya savaúÕnÕn bitiminde müttefiklerle Bulgaristan arasÕnda 27 KasÕm 1919’da Türk azÕnlÕ÷Õn statüsünü belirleyen Neuilly anlaúmasÕ imzalandÕ. AnlaúmanÕn 4. bölümü azÕnlÕklarÕn korunmasÕ baúlÕ÷Õ altÕnda 49. maddesi, adÕ geçen bölümde yer alan hükümlerin anayasal nitelikte oldu÷unu söylemektedir. Yani Bulgar anayasasÕ, yasalarÕ, resmi kararlarÕ anlaúmanÕn azÕnlÕklarla ilgili geçen hükümlerine aykÕrÕ olmayacaktÕ. 50. madde ile azÕnlÕ÷Õn yaúam hakkÕ, Õrk, dil, din hürriyeti, ayrÕm gözetilmeksizin güvence altÕna alÕnmÕútÕr. 54. madde ile azÕnlÕklar Bulgar vatandaúlarla aynÕ muameleyi görmekle birlikte, Türk azÕnlÕ÷a hayÕr, dini ve sosyal kurumlarÕ kurma, bunlarÕ yönetme hakkÕ ile okullarÕnda kendi dillerinde e÷itim görme hakkÕ tanÕmÕútÕr. 55. madde ile Bulgar vatandaúlarÕnÕn yo÷un oldu÷u yerlerde yine Türk azÕnlÕ÷a kendi ana dilinde e÷itim görme hakkÕ ve buna Bulgar hükümetinin kolaylÕklar sa÷lamasÕ getirilmiútir. Neuilly anlaúmasÕ ve Ek Sözleúme Milletler Cemiyeti’nin güvencesi altÕnda bulunmaktadÕr.344 Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra Türkiye ile Bulgaristan arasÕnda 18 Ekim 1925 tarihinde Dostluk anlaúmasÕ imzalandÕ. AnlaúmanÕn birinci maddesi iki ülke arasÕnda bozulmaz bir barÕú, içten ve sonsuz bir dostluk olaca÷ÕnÕ belirtir. Yine bu anlaúmaya da ek bir protokol ilave edildi. Protokol’ün A maddesinin birinci paragrafÕ, Neuilly anlaúmasÕnda geçen azÕnlÕk haklarÕnÕn korunmasÕna iliúkin haklarÕn tamamÕnÕ kapsamaktadÕr. Bu tekrarlanan haklar Dostluk anlaúmasÕnÕn ayrÕlmaz bir parçasÕ kabul edildi. Bu nedenle Neuilly anlaúmasÕnÕn hükümleri, 1947 Paris BarÕú anlaúmasÕyla kaldÕrÕlmÕú olmasÕna ra÷men hükümlerinin geçerlili÷i 1925 Dostluk anlaúmasÕyla devam 345 etmektedir. Bu dostluk anlaúmasÕ süresiz yapÕlmÕútÕr. DolayÕsÕyla hükümleri de ùimúir, a.g.e., s.370-372; Ero÷lu, a.g.e., s.29; AnlaúmanÕn 8. maddesi: “Bulgaristan’Õn bilcümle memalikinde Bulgar tebaasÕnda bulunan Müslümanlar an asÕl Bulgar olan tebaanÕn haiz olduklarÕ aynÕ hukuki mülkiye ve siyasiyeyi haiz ve serbesti-i vicdana, hürriyet-i diniyeye ve ayin-i dinin alenen icrasÕ hususunda serbestiye malik olacaklardÕr. MüslümanlarÕn adatÕna riayet olunacaktÕr. Zat-Õ hazreti padiúahinin nam-Õ nami-i hilafet penahilerinin hutbelerde zikrine devam olunacaktÕr. Aslan Gündüz, “øki TaraflÕ ve Çok TaraflÕ MilletlerarasÕ AnlaúmalarÕn IúÕ÷Õnda Bulgaristan Türklerinin Durumu”, Bulgaristan’daki Müslüman Türklerin DramÕ, ed., Abdürrahim Dede, Türkiye Suudi Arabistan Dostluk ve Kültür Derne÷i østanbul ùubesi Yay, østanbul, 1985, s.59. 344 Hüseyin PazarcÕ, “UluslararasÕ Hukuk ve Anlaúmalar Yönünden Bulgaristan’daki Türklerin Statüsü”, Ankara Üniversitesi Bulgaristan’da Türkler Semineri, Ankara, 1985, s.16; Ero÷lu, a.g.m., s.30; ùimúir, a.g.e., s.376; øbrahim Kamil, økili ve Çok TaraflÕ Siyasi Anlaúmalar ve ønsan HaklarÕna øliúkin Belgeler, Ankara, 1989, s.12 345 PazarcÕ, a.g.m., s.17; ùimúir, a.g.e., s.376; Ero÷lu, a.g.m., s.30-31. 343 103 geçerlidir, ortadan kaldÕrÕlmamÕútÕr. Ancak Türklerin isimleri zorla de÷iútirildi÷inde ve bu hususta 1925 Dostluk anlaúmasÕ Bulgar DÕúiúleri bakan yardÕmcÕsÕ øvan Ganev’e hatÕrlatÕldÕ÷Õnda Ganev, anlaúmayÕ bir arúiv belgesi olarak nitelemiútir.346 Bulgaristan Türklerinin hukuki yapÕsÕnÕ belirleyen bir çok anlaúma vardÕr. Bunlardan biri de Türkiye’nin taraf olmadÕ÷Õ 10 ùubat 1947 tarihli Paris BarÕú anlaúmasÕdÕr. Müttefiklerle Bulgaristan arasÕnda imzalanan anlaúmada(2. madde) Bulgaristan, Õrk, cinsiyet, dil, din farkÕ gözetmeksizin idaresi altÕndaki tüm insanlara söz, basÕn, yayÕn, ibadet, düúünce ve toplantÕ özgürlüklerinden yararlanmasÕnÕ sa÷layacak ve bunun için gereken tedbirleri alacaktÕr. 347 430. nsan Haklarna likin Uluslararas Belgeler I. Dünya savaúÕ sonrasÕ yapÕlan ikili ve çok taraflÕ anlaúmalar azÕnlÕklar ve azÕnlÕklarÕn korunmasÕyla ilgiliydi. II. Dünya savaúÕ sonrasÕ yapÕlan anlaúmalarda ise azÕnlÕklar yerine insan haklarÕ kavramÕ yaygÕnlÕk kazanmÕútÕr. Bu dönemde insan hak ve hürriyetlerine kasteden, onlarÕ yok etmek için baskÕ ve zulüm yapan ülkeleri engellemek ve anlaúmalarÕn yetersiz kaldÕ÷Õ yerlerde bunu doldurmak amacÕyla bir dizi uluslararasÕ sözleúme imzalanmÕútÕr. 348 Bunlardan ilki 25 Haziran 1945’de imzalanan Birleúmiú Milletler ùartÕ (AnlaúmasÕ)dÕr. ønsan haklarÕna saygÕ gösterilmesini öngören anlaúma, insan haklarÕnÕn korunmasÕnÕ, milletlerarasÕ barÕú ve güvenli÷in sa÷lanmasÕna ba÷lamÕútÕr. Ancak anlaúma, herkesin insan haklarÕndan ve temel özgürlüklerden yararlanmasÕnÕ kolaylaútÕrmak amacÕyla BM Genel Kurulu’nun incelemeler yaptÕraca÷ÕnÕ ve tavsiye kararÕ alabilece÷ini öngörmektedir.349 Di÷er bir anlaúma SoykÕrÕm Suçunun Önlenmesine ve CezalandÕrÕlmasÕna øliúkin Sözleúme’dir. Birleúmiú Milletler’ce bir devletler hukuku suçu sayÕlarak ve soykÕrÕm tarihi boyunca insanlÕ÷a büyük kayÕplar verdi÷ini kabul ederek, insanlÕ÷Õ böyle i÷renç bir felaketten kurtarmak için ba÷lÕ taraflar uluslararasÕ iúbirli÷ine 346 Kamil, a.g.e., s.27; PazarcÕ, a.g.m., s.36; 18 Ekim 1925 Tarihli Türkiye ile Bulgaristan KrallÕ÷Õ arasÕnda yapÕlan Dostluk anlaúmasÕnÕn metni için bkz. øsmail Soysal, Türkiye’nin Siyasal AnlaúmalarÕ(1920-1945), c.I, TTK, Ankara, 2000, s.263-267. 347 Kamil, a.g.e., s.15; ùimúir, a.g.e., s.380; PazarcÕ, a.g.m., s.19. 348 Kamil, a.g.e., s.41-43. 349 Ero÷lu, a.g.m., s.33; PazarcÕ, a.g.m., s. 17-18. 104 gitmiúlerdir. 9 AralÕk 1948’de kabul edilen sözleúmeye Bulgaristan 1950’den itibaren taraftÕr. Bu suç milletlerarasÕ bir suçtur ve kim iúlemiúse bundan sorumludur. 350 Önemli bir metin de ønsan HaklarÕ Evrensel Bildirgesi’dir. 10 AralÕk 1948’de kabul edilen bu Bildirge ile üye devletler BM Örgütü ile iúbirli÷ine giderek insan haklarÕna ve temel özgürlüklerine evrensel ölçüde ve etkin biçimde saygÕ gösterilmesinin sa÷lanmasÕnÕ yükümlenirler. Bununla devletlere, insanlÕ÷a karúÕ sorumluluklarÕ hissettirilmiú, insanlara huzur ve güven veren hukuki düzenlemeler yapabilme imkanÕ sa÷lanmÕútÕr. Ancak hukuki bir ba÷layÕcÕlÕ÷Õ yoktur. Devletler, siyasi ve ahlakÕ açÕdan Bildirge’nin amaçlarÕ ve hükümleri çerçevesinde davranmayÕ kabul etmiúlerdir. AyrÕca bu Bildirge, insan haysiyetine saygÕnÕn gere÷idir.351 Bulgaristan, ülkedeki Türklere, Pomaklara, Çingenelere Bulgar vatandaúlarÕyla eúit muamele etmeyi, 21 AralÕk 1965 tarihli Her Türlü Irk AyrÕmcÕlÕ÷ÕnÕn KaldÕrÕlmasÕna øliúkin UluslararasÕ Sözleúme ile 8 A÷ustos 1966 tarihli onayÕ ile garanti etmiúti. Sözleúmeye taraf devletler; “Tüm insanlarÕn, yasa önünde eúit oldu÷unu ve herhangi bir ayrÕmcÕlÕ÷a ve ayrÕm kÕúkÕrtÕcÕlÕ÷Õna karúÕ yasalara göre eúit olarak korunma hakkÕ bulundu÷unu” kabul etmiútir.352 Bulgaristan’Õn taraf oldu÷u di÷er sözleúme 16 AralÕk 1966’da imzalanan Ekonomik, Sosyal, ve Kültürel Haklara øliúkin UluslararasÕ Sözleúme’dir. Bu sözleúme; “ønsan haklarÕ evrensel bildirgesine uygun olarak korku ve yoksulluktan kurtulma özgürlü÷e sahip özgür insan ülküsüne ancak, herkesin medeni ve siyasi haklarÕnÕn yanÕ sÕra ekonomik, sosyal ve kültürel haklarÕndan yararlanabilece÷i koúullarÕn yaratÕlmasÕ ile ulaúÕlabilece÷ini kabul ederek” imza edilmiútir. 353 Benzer biçimde 16 AralÕk 1966’da imzalanan Medeni Siyasal Haklara øliúkin UluslararasÕ Sözleúme de Bulgaristan’Õn 21 Eylül 1970’de onayladÕ÷Õ bir sözleúmedir. Bu anlaúmasÕnÕn ilkelerine uygun olarak insanlarÕn, do÷uútan sahip olduklarÕ onurun, eúit ve vazgeçilmez haklarÕnÕn tanÕnmasÕnÕn dünyada özgürlük adalet ve barÕúÕn temeli oldu÷u kabul edilerek imzalanmÕútÕr.354 350 Soysal, a.g.e., s.185; Gündüz, a.g.m., s.63; Kamil, a.g.e., s.43. AnlaúmanÕn tam metni için bkz. Soysal, a.g.e., s.185-189. 351 PazarcÕ, a.g.m., s.18; Ero÷lu, a.g.m., s.35, Soysal, a.g.e., s.190; AnlaúmanÕn tam metni için bkz. Soysal, a.g.e., s.191-198. 352 PazarcÕ, a.g.m., s.20, Soysal, a.g.e., s.201. AnlaúmanÕn tam metni için bkz. Soysal, a.g.e., s.202-213. 353 Soysal, a.g.e., s.214; Sözleúmenin tam metni için bkz. Soysal, a.g.e., s.215-224. 354 Soysal, a.g.e., s.225; Sözleúmenin tam metni için bkz. Soysal, a.g.e., s.225-244. 105 Bulgaristan, 1973 tarihli Apartheid Suçunun Önlenmesi ve CezalandÕrÕlmasÕ HakkÕnda UluslararasÕ Sözleúme’ye de taraftÕr. Apartheid suçu, bir gruba mensup kiúilerin baúka bir grup üzerinde hakimiyet kurma ve bunu muhafaza etme, sistematik bir úekilde baskÕ yapmak amacÕ ile gayri insani muamele veya iúkenceye maruz bÕrakma olarak tarif edilmiútir. Bulgaristan’Õn azÕnlÕklara yaptÕ÷Õ sistematik baskÕ planlÕ bir úekilde gerçekleúmiútir. AzÕnlÕk üzerinde uygulanacak olan program kararlarÕ Rusya onaylÕ, Bulgaristan Politbürosu tarafÕndan alÕnmÕútÕr.355 Son olarak bu konuda Helsinki Nihai Senedi’ni zikredebiliriz. BM Genel Kurulu’nun 10 AralÕk 1948 tarih ve 217 A(III) sayÕlÕ kararÕ ile benimsenmiú ve 35 devlet tarafÕndan 1 A÷ustos 1975 tarihinde kabul etmiútir. 356 Sened’in III. maddesinin 4. paragrafÕ azÕnlÕklara tahsis edilmiútir. “Ülkesi üzerinde milli azÕnlÕklar bulunan (øútirakçi) devletler bu gibi azÕnlÕklara ba÷lÕ olan kiúilerin kanun önündeki eúitlik hakkÕna saygÕ gösterecek, insan haklarÕnÕn ve temel hürriyetlerinin fiilen kullanÕlmasÕ imkanÕnÕ sa÷layacak ve bu úekilde onlarÕn bu alandaki meúru haklarÕnÕ koruyacaktÕr.” 357 Helsinki Bildirisi’nin politik ve ahlakÕ bir de÷eri vardÕr. Bildiri’nin hukuksal açÕdan bir de÷eri yoktur. Ancak uluslararasÕ iliúkilere bir esneklik getirmiútir.358 UluslararasÕ hukuk metinleri yanÕnda bir de Türkiye ile Bulgaristan arasÕnda iki ülke arasÕnda iyi komúuluk ve iúbirli÷i prensipleri üzerine, uluslararasÕ iliúkilerde uygulanmasÕ gereken ilkeleri belirleyen 3 AralÕk 1975 tarihli Deklarasyon vardÕr. Buna göre taraflar BM’nin amaç ve prensiplerine riayet edeceklerdir. Düúünce, inanç, din ve vicdan hürriyetiyle insan haklarÕna ve temel hürriyetlere saygÕ sa÷lanacaktÕr.359 Bulgaristan Halk Cumhuriyeti’nin Marksist teoriye göre hazÕrlanan ve 4 AralÕk 1947’de kabul edilen anayasasÕ, azÕnlÕklarla ilgili hükümler içeriyordu. AnayasanÕn 71. maddesi, azÕnlÕklarÕn kendi dillerinde e÷itim görme, ana dillerini ve milli kültürlerini geliútirme hakkÕna sahip olduklarÕ belirtiyordu. Asimilasyon kampanyasÕnÕn bir numaralÕ sorumlularÕndan Todor Jivkov da, komünist partisinin Türkçe yayÕn organÕ Yeni Hayat’Õn kuruluúunun 10. 355 Gündüz, a.g.m., s.64. Ero÷lu, a.g.m., s.38; … “ Üye devletlerin Birleúmiú Milletlerl’e iúbirli÷i içinde ønsan haklarÕnÕn ve temel özgürlüklerinin evrensel olarak saygÕ görüp gözetilmesini sa÷lamayÕ yükümlediklerini…” http:// www.saemk.org/belge-ayrinti. asp? bid=10&dil=tr 357 Gündüz, a.g.m., s.64. 358 Ero÷lu, a.g.m., s.39; PazarcÕ, a.g.m., s.18-19. 359 Ero÷lu, a.g.m., s.39. 356 106 yÕldönümünde “ Türk nüfusun kendi dilini ve kültürünü özgürce geliútirilmesi için mümkün olan her úey yapÕlmÕútÕr” diyordu. 360 Bulgaristan’Õn geçmiúte yaptÕ÷Õ tüm insan haklarÕ ihlallerine nazaran demokrasi döneminde gerek insan haklarÕ örgütlerinin ve gerekse ABD’nin insan haklarÕ raporlarÕnda Türk azÕnlÕ÷Õn durumu övgüye de÷er gösterilmektedir.361 44. Bulgaristan Türklerinin Siyasi Teekkülleri Bulgaristan Türk azÕnlÕ÷Õ Prenslik dönemiyle birlikte azÕnlÕk konumuna düútükten sonra daha çok mal ve canÕnÕ koruyup ayakta kalabilme mücadelesi verdi. Bunun yanÕnda Türkler, elinden geldi÷ince Bulgar meclisi Sobranya’da temsil edilme÷e çalÕútÕ. Bu dönemde büyük zorluklarla seçilen Türk milletvekilleri, azÕnlÕ÷Õn meselelerini mecliste savunabilecek kadar yetkinli÷e sahip de÷ildi. Milletvekillerinin Bulgarca bilmemeleri onlarÕ adeta siyasetin dÕúÕna itiyordu. Ancak bu eksikli÷i Sofya’daki OsmanlÕ Komiserli÷i dolduruyordu. Türk azÕnlÕk mecliste kendini yeteri kadar temsil edemeyince mevcut hükümetlerle iyi münasebetler kurma yoluna gittiler ve iktidarda olan parti lehine oylarÕnÕ kullandÕlar. Türkler, haklarÕnÕ en iyi úekilde koruyan hükümetten yana olmuúlardÕr. Müslüman Türklerin aktif olarak siyasete katÕlabilmeleri daha çok yerel yönetimler alanÕnda oldu. Ancak burada da sÕkÕntÕlar vardÕ. Bir Müslüman’Õn belediye reisi olabilmesi, beldenin tamamÕna yakÕnÕnÕn Müslümanlardan oluúmasÕna ba÷lÕydÕ. Muhtarlar, yine ço÷unlu÷u Müslüman olan köylerden seçilebiliyordu. Türk azÕnlÕ÷Õn bu kÕsÕr siyasi yapÕsÕnÕn yanÕnda, Prenslik döneminde Abdülhamitçi-øttihatçÕ çekiúmesi de azÕnlÕ÷Õn siyasete ilgisini arttÕrÕrken, teúkilatlanmalarÕnÕ engelleyen bir faktör oldu. Muhtelif zamanlarda 1908 yÕlÕna kadar Türklerin çÕkardÕklarÕ milletvekili sayÕsÕna baktÕ÷ÕmÕzda; 1879’da 13, 1880’de 15, 1882’de 13, 1884’de 22, 1887’de 25, 1890’da 15, 360 Poulton, a.g.e., s.146. Turan, “Geçmiúten Günümüze Bulgaristan Türkleri”, s.43. Türklere haklarÕnÕn iade edilmesi Bulgar aúÕrÕ milliyetçi çevrelerce tepkiyle karúÕlandÕ. “Milli ÇÕkarlarÕ Savunma Komitesi”, “Anavatan øúçi Partisi”, “Bulgar Razgrad Cumhuriyeti” gibi ÕrkçÕ örgütler kuruldu. Ömer E. Lütem, “ Tarihsel Süreç øçinde Bulgaristan Türklerinin HaklarÕ”, Balkan Türkleri Balkanlar’da Türk VarlÕ÷Õ, der., Erhan Türbedar, ASAM, Ankara, 2003, s.57. 361 107 1893’de 9, 1894’de 8 veya 9, 1899’da 9, 1901’de 9, 1902’de 12, 1903’de 12, 1908’de ise 10 olarak görmekteyiz.362 Bulgar siyasetinin Müslüman-Türk azÕnlÕ÷a mecliste yeteri kadar temsil imkanÕ vermemesinin yanÕnda Prenslik döneminde Türkler arasÕndaki siyasi ayrÕlÕklar ve bölünmüúlük, Bulgar krallÕ÷Õ zamanÕnda da devam etti. Bu dönemde ùumnu’daki Nüvvab medresesi merkezli muhafazakar grup ile devrimci-inkÕlapçÕ grup arasÕnda çekiúmeler eksik olmadÕ. Parti kurma teúebbüsleri de bu ayrÕlÕklar nedeniyle sonuçsuz kaldÕ. Müslüman-Türklerden 1923’de 10, 1925’de 5, 1933’de 4 ve 1940’da 9 milletvekili 363 meclise girebildi. Bulgaristan’da øslamiyet, geleneksel Türk-øslam etkisi hariç ülkede müspet bir rol oynayamadÕ. Bulgaristan Halk Cumhuriyeti döneminde de bu hiç mümkün de÷ildi. Demokrasi döneminde ise sa÷ partilerin birli÷i olan Demokratik Güçler Birli÷i, iktidar olmalarÕ durumunda Türk azÕnlÕ÷Õn haklarÕnÕn korunaca÷ÕnÕ belirtti. BunlarÕn arasÕnda baúta anadilde e÷itim, Türkçe’nin devlet okullarÕnda okutulmasÕ geliyordu.364 45. Bulgaristan’da Türk Siyasi Partileri 450. Hak ve Özgürlükler Hareketi Hareket, partileúmeden önce 1985-1989 yÕllarÕ arasÕnda totaliter komünist yönetimin Türk azÕnlÕ÷a karúÕ yürüttü÷ü asimilasyona karúÕ faaliyetler gösteren illegal bir örgüt durumundaydÕ. Öncelikle buradan baúlamak gerekmektedir. Türk Milli Kurtuluú Hareketi olarak geçen örgütün lideri Ahmet Do÷an, felsefe uzmanÕ doktorasÕnÕ yapmÕú bir Bulgaristan Türk aydÕnÕdÕr. Bulgaristan komünist yönetimin son evresinde Türklerin hak ve özgürlüklerinin kÕsÕtlanmasÕ Ahmet Do÷an ve arkadaúlarÕnÕ harekete geçirdi. Örgüt, 362 Ömer Turan, “Bulgaristan’da Prenslik Döneminde Türklerin Sosyal ve Siyasal Kurumlaúma ÇalÕúmalarÕ”, Belleten, c.LXIV, sayÕ:239(Nisan 2000), s.91-100.Turan, 1894’e kadar olan rakamlarÕ kesin olmadÕ÷ÕnÕ belirtmektedir. Baúka bir kaynakta 1908’deki milletvekilleri sayÕsÕ yaklaúÕk 15 olarak verilmiútir. Popoviç, a.g.e., s.76; Vedat Sabri Ahmet, “Bulgaristan Türklerinin Siyasi ve Kültürel Tarihine Dair Genel Bir Çerçeve”, Türkler, ed., Hasan Celal Güzel-Kemal Çiçek-Salim Koca, c.20, Yeni Türkiye Yay, Ankara, 2002, s.386-387. Bulgar partilerinden aday gösterilen Türk milletvekilleri sÕk sÕk haksÕzlÕ÷a u÷ramaktaydÕlar. Bazen seçimleri onaylanmÕyor, bazen yerlerine baúkalarÕ meclise giriyor veya seçim ka÷ÕtlarÕyla oynuyorlardÕ. Ahmet, a.g.e., s.386. 363 Ali Kemal BalkanlÕ. ùark-i Rumeli ve Buradaki Türkler, Elhan Kitabevi, Ankara, 1986, s.313; Popoviç, a.g.e., s.88. 364 Popoviç, a.g.e., s.94; øsmail TunalÕ, “Bulgaristan Türklerine Güvence”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:103(Ekim 1991), s.31. 108 faaliyetlerini gizliden yürüterek Türklerin isimlerinin zorla de÷iútirildi÷ini Türkiye’ye ve uluslararasÕ örgütlere duyurmayÕ ve böylece bu örgütlerin olaya tepkisini çekmeye çalÕútÕ. Bireysel ve bölgesel protestolarla asimilasyon süreci durdurulmaya çalÕúÕldÕ.365 Ahmet Do÷an’Õn ifadesiyle örgüt; “Komünizmden, monopol duruma gelen bir ideolojiden kurtuluú, ne legal, ne de illegal eylemlerinde devletin egemenli÷ini hiçbir zamana söz konusu etmedi÷i, özerkli÷i de hiçbir biçimde bir gaye olarak görmedi÷i” bir yapÕdadÕr. 366 Türk Milli Kurtuluú Hareketi, faaliyetlerini silahsÕz mücadele anlayÕúÕ altÕnda dinsel, ekonomik ve siyasal yöntemlerle sürdürdü. Bunun için sadece ilk sayÕsÕnÕ hazÕrlayabildi÷i “Mücadele” gazetesini çÕkarabildi. Türk ve Müslüman gruplara 1986 seçimlerine katÕlmamalarÕ ça÷rÕsÕnda bulundu, her hangi bir evrak imzalamamalarÕ, üretimi kiúisel ihtiyaçlarla ve kalitesini düúürerek yapmalarÕ, BKP toplantÕlarÕna katÕlmamalarÕ ve öz 367 varlÕklarÕnÕn garantisi dine yönelmeleri ça÷rÕsÕnda bulundu. Ancak TMKH’nin faaliyetleri gözden kaçmadÕ ve Ahmet Do÷an 10 yÕl a÷Õr hapis cezasÕ alarak 18 arkadaúÕ ile birlikte mahkum edilmeleri üzerine hareket da÷ÕldÕ.368 4500. HÖH’ün Kuruluu 10 KasÕm 1989’da Bulgaristan’da demokrasi ilanÕ ve ardÕndan gelen genel afla birlikte Ahmet Do÷an ve arkadaúlarÕ 22 AralÕk’ta serbest bÕrakÕldÕlar. TMKH’nÕn mücadele anlayÕúÕ ve devamÕ niteli÷inde olan parti, etnik sorunlarÕn gerçekçi bir biçimde çözümlenmesi, etnik, dinsel, kültürel topluluklarÕn haklarÕ ve özgürlükleri sorununun kökünden halledilebilmesi amacÕyla 4 Ocak 1990 tarihinde kuruldu. 26 Nisan’da resmi parti olarak tasdik edildi. 369 HÖH’ün kuruluúu, Bulgaristan’Õn azÕnlÕklara uyguladÕ÷Õ temel insan haklarÕ ihlallerine karúÕ tepkinin bir sonucudur.370 Parti’nin tüzü÷ünde; “Anayasa ve ülkede yürürlükte bulunan kanunlar uluslararasÕ insan haklarÕ bildirgesi, Avrupa ønsan HaklarÕ Sözleúmesi ve di÷er uluslararasÕ anlaúma hükümlerine uygunluk içinde 365 øbrahim TatarlÕ, “Bulgaristan’daki Türk VarlÕ÷Õ”, Bulgaristan’da Türk Kültürünün Dünü-BugünüYarn Uluslararas Sempozyumu, Bursa, 2002, s.149; Nurcan Özgür, Etnik SorunlarÕn Çözümünde Hak ve Özgürlükler Hareketi, Der Yay, østanbul, 1999, s.75. 366 Özgür, a.g.m., s.120. 367 gös. yer. 368 TatarlÕ, a.g.m., s.149; TMK baúka bir yerde “Demokratik Liga” olarak geçmekte ve parti olarak nitelendirilmektedir. NazÕm ùen, “HakkÕ Mehmet: Ölürüz de Bulgarlara Teslim OlmayÕz”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:75(Haziran 1989), s.24-27. 369 Güner Tahir, “Bulgaristan”, Türk HalklarÕ, ed., Mustafa Kahramanyol, Ahmet Yesevi Üniversitesine YardÕm VakfÕ, Ankara, 1995, s.216; Özgür, a.g.m., s.121. 370 Özgür, a.g.m., s.116. 109 Bulgaristan’da bütün etnik, dini ve kültürel topluluklarÕn hak ve özgürlüklerine saygÕ gösterilmesi esasÕna” dayalÕ kuruldu÷u belirtilmektedir.371 HÖH’ün siyasal parti olarak onaylanmasÕ Bulgar ÕrkçÕ çevreleri tarafÕndan tepkiyle karúÕlandÕ. Milliyetçilik bilinçli olarak körüklenmeye baúlandÕ. Bunun yanÕnda parti içinde de radikal düúüncede gruplar bulunuyordu. Bunlar, Türk azÕnlÕ÷Õyla ilgili sonrularÕn çözümünde taviz verilmemesini, sorunlarÕn ertelenmesi halinde çözüm için uluslararasÕ teúkilatlara baúvurulmasÕ gerekti÷ini söylüyorlardÕ. Daha radikal çevreler ise Bulgaristan’da Türk nüfusun yo÷un olarak yaúadÕ÷Õ kuzeydo÷u ve güneybatÕ bölgelerinde Türklere özerklik verilmesini savunuyordu. AyrÕlÕkçÕ ve illegal yöntemler benimseyen bu grubun, partide istikrarsÕzlÕ÷a ve marjinalleúmeye sebebiyet verme ihtimali ortaya çÕkÕnca, demokrasi ve yasalar çerçevesinde kurulmuú ve bu yönde mücadele vermeyi amaç edinmiú olan HÖH, bu aúÕrÕ 372 uçlarÕ içinde sindirmeyi bilmiútir. Bulgar ulusçularÕ, baúta Türkler olmak üzere di÷er azÕnlÕklar arasÕnda da kabul gören HÖH’ü lekelemek, insanlarda yanlÕú izlenimler uyandÕrmak, partinin yürüttü÷ü demokratik hak arama mücadelesini anlamsÕz kÕlmak amacÕyla kampanya baúlattÕ. Ancak HÖH, 1990 genel seçimlerinde yaklaúÕk 370 bin oyla 23 milletvekili çÕkararak 400 üyeli parlamentoda 3. büyük siyasi gücü oluúturdu ve kimi çevrelerin beklentilerini boúa çÕkardÕ. 373 Yeni dönemde BKP’nin devamÕ niteli÷inde olan Bulgaristan Sosyalist Partisi’nin ulusçu parti iddiasÕyla itham etti÷i HÖH, parti baúkanÕ Do÷an’a göre pek çok Müslüman’Õn HÖH’e oy vermesini sa÷lamÕútÕ.374 Bu dönemde parti aleyhine Anayasa mahkemesinde kapatma davasÕ açÕldÕ. Ancak mahkeme, HÖH’ün siyasi yaúamÕna devam etmesi yönünde karar aldÕ. Buna karúÕlÕk HÖH, sadece Türklerin de÷il tüm Bulgar halkÕnÕn temsilcisi oldu÷unu Õsrarla vurguladÕ. Bunun yanÕnda Müslüman Türklerin haklarÕnÕn geri alÕnmasÕnda Parti, sokak eylemleri, grevler, boykot ve mitingler 375 düzenledi. 371 Tahir, a.g.m., s.216. Özgür, a.g.e., s.93-94. 373 Tahir, a.g.m., s.216-217. 374 Poulton, a.g.e., s.203; Müslüman-Türk nüfusun yaklaúÕk %73’ünü oluúturdu÷u KÕrcaali’de oylarÕn %64.92’sini, %48.42’sini oluúturdu÷ u Razgrad’da %38.65’ini, %30.4’ünü oluúturdu÷u Silistire’de %27.21’ini, %34.5’ini oluúturdu÷u ùumru’da %21.16’sÕnÕ ve nüfusun %32.2’sini oluúturdu÷u TÕrgoviúte’de oylarÕn %19.5’sini almÕútÕr. Özgür, a.g.e., s.106. 375 Özgür, a.g.m., s.121. HÖH, tüm Bulgar halkÕnÕ temsil etme amacÕnda oldu÷unu çÕkadÕ÷Õ 23 milletvekilinin 2’si Pomak ve 4’ü Bulgar asÕllÕ 6 milletvekili çÕkararak ispatlamak istemiútir. Özgür, a.g.e., s.144; AyÕn Tarihi(A÷ustos 1991) 372 110 1991 seçimlerine gelindi÷inde ise de÷iúen Bulgar Parlamentosu aritmeti÷inde toplam 240 milletvekilinin 110’unu Demokratik Güçler Birli÷i, 106’sÕnÕ Bulgaristan Sosyalist Partisi ve 24’ünü de HÖH almÕútÕ. Bulgaristan’Õn iki ana sa÷ ve sol partilerinin birbirine yakÕn oy almalarÕ ve HÖH’ün de 1 milletvekili artÕúÕyla ve %7.55 oy alarak 24 milletvekiline sahip olmasÕ, parlamentoda HÖH’ü dengeleyici, stratejik ve siyeset belirleyici parti konumuna getirmiútir. 376 Bulgaristan demokratik dönemde ÕrkçÕ akÕmlara ra÷men azÕnlÕklara haklarÕnÕ iade ederek azÕnlÕklarÕ Bulgar toplumuna demokratik yollarla entegre etmeyi amaç edinmiúti. Nitekim bu yönde parlamentoda ilk kez bir Türk, meclis baúkan yardÕmcÕlÕ÷Õna getirildi. 377 Bulgar toplumunda da azÕnlÕklara haklarÕnÕn tanÕnmasÕ yönünde e÷ilim güçleniyordu. YapÕlan ankette toplumun %63’ü, azÕnlÕklarÕn eúit haklara sahip olmasÕ gerekti÷i görüúünü bildirmiútir.378 HÖH’ün hükümet kurulmasÕndaki belirleyicili÷i 28 Ekim 1992’de merkez sa÷da DGB’ye verdi÷i deste÷i geri çekmesi ve hükümetin güvensizlik oyu almasÕnda oynadÕ÷Õ etkin rolle ortaya çÕktÕ. Parti baúkanÕ Do÷an, hiçbir partinin etkisi altÕnda kalmayacaklarÕnÕ vurgulayarak meclisteki sa÷ ve sol partiler arasÕndaki görüú ayrÕlÕklarÕndan 379 faydalanacaklarÕnÕ belirtmiútir. Bu dönemde HÖH’ün yükseliúiyle birlikte azÕnlÕklar konusu epey gündemde kaldÕ. Parti içindeki yönetici elit, ulus kavramÕnÕ, tarihsel-siyasal bir oluúum olarak nitelendirirken, di÷er bazÕ üyeler de ulusu, etnik temele dayandÕrarak, kendi milletlerinin(Türk milletinin) bir uzantÕsÕ olarak de÷erlendirmiúlerdir. Bulgaristan ise etnik unsurlarÕ, Bulgar ulusunun bir parçasÕ olarak görmekte ve etnik azÕnlÕk ile ulusal azÕnlÕk arasÕnda çok önemli farklarÕn bulundu÷unu ve ülkede ulusal azÕnlÕklardan söz edilmeyece÷ini vurgulamaktadÕr. Öyle ki Bulgaristan azÕnlÕk kelimesinin kullanÕlmasÕnÕ 1991-92 yÕllarÕnda yasaklamÕútÕr. 376 380 Özgür, a.g.m., s.123; Özgür, a.g.e., s.91-145. AyÕn Tarihi(KasÕm 199) 378 Özgür, a.g.e., s.109. 379 Vladimir Chukov, “Haklar ve Özgürlükler Hareketi”, Türkler, ed., Hasan Celal Güzel-Kemal ÇiçekSalim Koca, c.20, Yeni Türkiye Yay, Ankara, 2002, s.402; Özgür, a.g.m., s.105-106. DGB lideri Filip Dimitrov, hükümetin düúmesinden sonra tekrar hükümet kurma konusunda: “Bir noktayÕ çok önemli buluyorum. Mesele, Hak ve Özgürlükler Hareketi ile benim partim olan DGB’nin birbirinden hoúlanÕp hoúlanmamasÕ de÷ildir. Mesele, birbirini karúÕlÕklÕ anlama ve adil iúbirli÷inin gereklili÷idir.” AyÕn Tarihi(KasÕm 1992) 380 Özgür, a.g.e., s.55,94. 377 111 HÖH, tüm Bulgaristan’Õ kapsayÕcÕ bir parti iddiasÕnda olmakla birlikte 1990’da hareketin, MüslümanlarÕn örgütü oldu÷unu ve öncelikli olarak Türklerin çÕkarlarÕnÕ temsil etti÷ini, bunun yanÕnda parti tabanÕnÕ geniúletmek istedi÷ini ve komünist rejimden zarar gören herkesin partiye girmesine çaba harcandÕ÷ÕnÕ belirtmiútir. Büyük ço÷unlu÷u Türkøslam kökeninden insanlarÕn üye oldu÷u parti, úubelerini de aynÕ úekilde Türklerin yo÷un oldu÷u bölgelerde açtÕ. Bulgaristan’Õn kayda de÷er bir hÕzla azÕnlÕklarÕn durumunu iyileútirmesi, partiye üye olanlarÕn bundan sonra ekonomik sorunlarÕnÕ ön plana çÕkarmasÕna ve partinin üye kapasitesinin önemli bir kÕsmÕnÕ yitirmesine neden oldu. Bu durum HÖH’ün maddi sÕkÕntÕya girmesine sebebiyet verdi. Merkez ve yerel birimlerde gelir adaletsizlikleri anlaúmazlÕklara, çatÕúmalara neden oldu. Partinin propaganda aracÕ “Hak ve Özgürlük” gazetesi satÕlmamaya, milletvekillerinin bölgelerine ziyaretleri düzensizleúmeye ve partinin yerel düzeyde etkinli÷i azalmaya baúladÕ. 381 Gerçek bir Bulgaristan partisi olmayÕ baúaran HÖH, tüm azÕnlÕklarÕn partisi oldu÷unu söylemekle birlikte, genellikle Türkler tarafÕndan desteklenmektedir.382 1991 seçimleriyle kurulan meclis, 36. Halk meclisi olarak anÕlÕyordu. 1994’deki seçimlerde ise 37. Halk meclisi kuruldu ve HÖH’ün oylarÕ önemli ölçüde kayba u÷radÕ. HÖH toplam oylarÕn %6.25’ini ve 283.094 oy alarak sadece 15 milletvekili çÕkarabildi. Bulgar yönetim anlayÕúÕnÕn de÷iúmesi, azÕnlÕk hukukunun gere÷inin yerine getirilmesi ekonomik iyileúmeyi beraberinde getirmemiúti. AzÕnlÕ÷Õn durumu da daha da kötüye gitti. Komünist dönemde de azÕnlÕklarÕn bulundu÷u bölgeler ekonomik açÕdan en geri bölgelerdi. 1994 seçim döneminde de Türkiye’ye süren gayr-i resmi göç ve Türklerin ekonomik açÕdan çökmeleri HÖH’ün siyasi durumunu etkilemiútir. 383 Mecliste hükümet düúürme ve kurdurma etkinli÷ine sahip kilit parti konumundaki HÖH, böylece yeterince varlÕk gösteremedi ve 1994 seçimlerinde manevra kabiliyetini kaybetti. 384 HÖH milletvekilleri etnik bakÕmdan 2 Bulgar ve 13 Türk’ten oluúuyordu. Mecliste 3. siyasi güç durumundan 4. siyasi güç durumuna düúen HÖH, parlamento grubu baúkanÕ ve meclis 381 Özgür, a.g.e., s.110-172 Chukov, a.g.m., s.405 383 KasÕm Dal, Enver Hatipo÷lu, “Bulgaristan’da 2005 YÕlÕnda YapÕlacak Genel Seçimler øle ølgili Rapor”, s.1 384 Turan, “Bulgaristan Türklerinin Bugünkü Durumu”, s.298; Chukov, a.g.m., s.402 382 112 baúkan yardÕmcÕlÕ÷Õ dÕúÕnda tüm milletvekilleri meclis komisyonlarÕnda yüzde 6.25 oranÕnda yer aldÕ.385 4501. HÖH’ün Mücadele Verdii Konular HÖH, legal siyasal parti olarak tanÕnÕp 1990 seçimlerine girmesinden sonra, azÕnlÕklarÕn temel hak ve özgürlüklerinin geri alÕnmasÕyla ilgili bir çok sorunun çözümünde çaba harcadÕ ve bunlarÕn hÕzlÕ bir úekilde gerçekleúmesini sa÷ladÕ.386 HÖH’ün öncelikli hedefi, Bulgar partilerindeki radikal çevrelerin baskÕsÕna ra÷men, barÕúçÕ bir úekilde isimlerin geri alÕnmasÕ oldu. Mahkeme ile isimlerin sonundaki -ov, -ev eklerinin kaldÕrÕlmasÕ veya mecburi tutulmamasÕna iliúkin yasanÕn parlamentodan çÕkmasÕnÕ sa÷ladÕ. 387 HÖH’ün e÷itim konusunda, Türkçe’nin okullarda seçmeli ders olarak okutulmasÕ önerisi reddedilmesine ra÷men bu durum, ileriye do÷ru kademeli olarak gerçekleútirildi. Ancak Ahmet Do÷an ülkede, Amerikan, FransÕz, Yunan okullarÕ olmasÕna ra÷men Türk okullarÕnÕn açÕlmasÕna izin verilmemesini eleútirdi ve Türkçe’nin okullarda seçmeli okutulmasÕna karúÕ çÕkarak mecburi olmasÕ gerekti÷ini savundu. 388 HÖH, totaliter dönemde özel mülkiyetin kÕsÕtlanmasÕ, zorla sÕnÕr dÕúÕ edilen Türklerin mallarÕnÕn iadesi ve geri dönenlerin u÷radÕklarÕ zararlarÕn hakkaniyet ölçüsünde karúÕlanmasÕ konusunda Ahmet Do÷an, bu haklarÕn geri verilmesine iliúkin 27 Temmuz 1992’de meclise yasa tasarÕsÕ sundu. Bununla beraber tarÕm ve ekonomi konularÕnda liberal yöntem ve iliúkilerden yana tavÕr koydu.389 Örne÷in HÖH, tütün konusunda Bulgar devlet tekelinin kÕrÕlmasÕnda etkin rol oynadÕ.390 HÖH, yalnÕz Türklerin de÷il tüm azÕnlÕklarÕn kendi anadillerini okuma imkanÕna sahip olmasÕnÕ savundu. Türkçe’nin zorunlu ders olarak okutulmasÕnÕ isteyen HÖH, ulusçu çevrelerin tepkisini çekiyordu. Bu isteklere tavizler verilirse arkasÕndan yenilerinin 385 Özgür, a.g.e., s.149,244. Özgür, a.g.e., s.187. 387 Özgür, a.g.e., s.106. 388 AyÕn Tarihi(Ekim 1991); Coúkun, Bulgaristan’la Yeni Dönem, s.91. 389 Tahir, a.g.m., s.218. 390 Didar Erdinç, “Bulgaristan’daki De÷iúim Sürecinde Türk AzÕnlÕ÷Õn Ekonomik Durumu”, Türkler, ed., Hasan Celal Güzel-Kemal Çiçek-Salim Koca, c.20, Yeni Türkiye Yay, Ankara, 2002, s.399. 386 113 gelece÷i ve sonunda Bulgar okullarÕnÕn da günün birinde Türkleúece÷i iddiasÕ ortaya atÕldÕ.391 HÖH’ün çabalarÕyla Bulgar ulusal radyosunda Türkçe yayÕnlar baúlatÕldÕ. Partinin gazetesi Hak ve Özgürlük gazetesinde azÕnlÕklarÕn durumlarÕnÕ ve sorunlarÕnÕ iúleyen yazÕlar yayÕnladÕ. Bunun yanÕnda Türk edebiyat, folklor, kültür dernekleri kurulmasÕ faaliyetleri yürütüldü.392 4502. HÖH’ün Ayrlkç Parti Olduu ddialar Bulgar anayasasÕna göre ülkede etnik ve dini temele dayalÕ parti kurmak yasaktÕr. Ancak HÖH, kuruldu÷undan bu yana baúta eski komünistler ve liberaller olmak üzere tüm partilerce etnik barÕúÕ bozmak ve ülke bütünlü÷ünü tehlikeye atmakla suçlandÕ. HÖH ise sadece etnik Türklerin partisi gibi bir görüntü vermemeye ve Bulgarlara, Çingenelere, Pomaklara partide yer vererek Bulgaristan partisi oldu÷unu göstermeye çalÕútÕ.393 HÖH, tüzü÷ünde de açÕkça özerklik ya da ba÷ÕmsÕzlÕktan yana olmadÕ÷ÕnÕ ve øslam köktencili÷ine, dinsel fanatizme karúÕ oldu÷unu belirtti. 1991’de hakkÕnda açÕlan kapatma davasÕ Anayasa mahkemesi tarafÕndan reddedildi. Bu karar, HÖH aleyhindeki haksÕz kampanyanÕn geçersizli÷ini vurgulamÕú oldu. 394 IlÕmlÕ Bulgar partileri dahi HÖH’ün Bulgar toplumunda etnik barÕúÕn sa÷lanmasÕndaki etkin rolünü kabul etmekle birlikte, sonraki yÕllarda, HÖH’ün politikalarÕna toplumun gereksinim duymadÕ÷Õ gerekçesiyle etnik partilerin gereksizli÷ini savunmuúlardÕr. 395 Sosyalist parti BSP, kimi yerel idarelerde Türk yöneticilerin iú baúÕna gelmesiyle, Türkiye’nin bu bölgelere yatÕrÕmÕnÕn arttÕ÷ÕnÕ, bunun ekonomik ayrÕlmayÕ ve beraberinde siyasi ayrÕlÕ÷Õ getirece÷ini iddia etmiútir. BSP, isim de÷iútirme sürecinin ortadan kalkmasÕyla HÖH’ün de varlÕ÷ÕnÕn gereksiz oldu÷unu savunmuútur.396 391 Tahir, a.g.m., s.218. Özgür, a.g.e., s.415; Tahir, a.g.m., s.219. 393 Turan, “Geçmiúten Günümüze Bulgaristan Türkleri”, s.35; Özgür, a.g.m., s.143. 394 Uzgel, a.g.m., s.485. 395 Özgür, a.g.m., s.143. 396 Özgür, a.g.m., s.143-144. 392 114 Bulgar medyasÕ da HÖH aleyhinde kampanya baúlatmÕútÕr. 1993’deki haber baúlÕklarÕ; “Bulgaristan MüslümanlarÕ(Pomaklar) zorla Türkleútirilmekle karúÕ karúÕya”, “Rodoplarda bir Türk cumhuriyeti ilan edilmek üzere”, “øslami fundamentalistler Bulgaristan’da cirit atÕyor”, “Türkiye Bulgaristan ordusuna gizlice yeniçeriler yerleútiriyor” úeklindeydi. Buna göre HÖH, mensuplarÕna 10.500 silah da÷ÕtmÕú, camiiler bir ibadet yeri olmaktan çÕkarak Bulgaristan’a düúman insanlar yetiútiren mekanlar olup çÕkmÕútÕr. Bulgar toplumunu kÕúkÕrtan bu uydurma haberler HÖH’ün toplumsal ve siyasal yaúamda sindirilmesinin zaman alaca÷ÕnÕ göstermektedir.397 Türklerin Pomak ve Çingenelerle aynÕ dine mensup olmasÕ ve bu gruplarÕn birbirlerine yakÕnlÕ÷Õ, Bulgar siyasasÕnda sorun teúkil etmektedir. HÖH, Bulgar MüslümanlarÕ olan PomaklarÕ, Rodop Türkleri olarak göstermekle ve Müslüman Çingeneleri Türkleútirmekle, yeni bir yeniden do÷uú süreci baúlatmakla suçlanmÕútÕr. 398 Bosna savaúÕ sonrasÕnda oluúturulan BM BarÕú Gücü’ne katÕlacak olan Türk kuvvetinin ülkede Türk milliyetçi ve ayrÕlÕkçÕ duygularÕ kÕúkÕrtaca÷Õ endiúesi dahi oluúmuútur. Ancak HÖH, Bulgaristan için barÕúÕn ve huzurun sa÷lanmasÕnda etkin bir siyaset takip ederek endiúeleri boúa çÕkarmÕútÕr.399 Bulgaristan’da liberal ekonomiye geçiú, beraberinde bir takÕm zorluklarÕ da getirdi. Ülke, 1997’ye kadar büyük zorluklar yaúadÕ. øúte bu sÕkÕntÕlÕ dönemde Bulgaristan, cumhurbaúkanlÕ÷Õ seçimlerine gitti ve seçimi DBG’nin adayÕ Petar Stoyanov kazandÕ. Sosyalistler bu seçimde Türkleri bölücülük yapmakla suçladÕ. Buna göre Stayanov seçimleri kazanÕrsa HÖH baúkanÕ Ahmet Do÷an, Rodoplar, Güney Dobruca ve Deliorman’da özerklik ilan etme niyetindedir. Nitekim seçimleri kazanan Stoyanov, Türklerin namuslu ve çalÕúkan insanlar olduklarÕnÕ ve hiçbir zaman özerklikle 400 ilgilenmediklerini belirtmiútir. 397 Akademik çevrelerce de HÖH, bölücülük yapmakla Turan, “Bulgaristan’daki AzÕnlÕklarla ølgili Bir Proje ve Rapor Üzerine”, s.90. Özgür, a.g.m., s.144. 399 Özgür, a.g.e., s.396. Bu dönemde Ahmet Do÷an hakkÕnda Bulgaristan Cumhuriyet BaúsavcÕlÕ÷Õ tarafÕndan bölücülük yaptÕ÷Õ ve anayasal düzeni tehlikeye soktu÷u gerekçesiyle ön soruúturma açÕlmÕútÕr. AyÕn Tarihi(Temmuz 1994) 400 Ahmet Do÷an; Sosyalistler seçim bölgelerine gidip DBG adayÕ Stoyanov’u desteklememem için bir çok entrika yaptÕlar. Hatta bana suikast düzenlenece÷ini bile iddia ettiler. Ben yÕlmadÕm. Çünkü bu seçimler yalnÕz Bulgaristan için de÷il Balkanlar için de çok önemliydi. ødris Kahraman, “Bulgaristan’da Seçim HeyacanÕ: Petar Stoyanof CumhurbaúkanÕ Seçildi”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:140(Eylül-Ekim 1996), s.12-14. Seçimlerin akabinde sosyalist partiye mensup bir grup milletvekili HÖH’ün yasaklanmasÕ için Anayasa Mahkemesine baúvurdu. AyÕn Tarihi(AralÕk 1996) 398 115 suçlandÕ. Bulgar Bilimler Akademisi tarafÕndan düzenlenen Balkanlarda øslam konulu konferansta Balkan ÇalÕúmalarÕ Enstitüsü müdürü Agop Garabedian, HÖH’ün tamamen Balkanlar’da Pan-Türkizm veya Pan-øslamizm aracÕlÕ÷Õyla yeniden egemenlik kurmak isteyen Türkiye’nin çÕkarlarÕna hizmet etti÷ini öne sürdü. Profesör Strashimir Dimitrov ise HÖH’ün etnik ve dini temeller üzerine kurulu bir parti olmasÕ ve deste÷inin de 401 Türkiye’den gelmesi nedeniyle siyasi bir parti olarak geliúemeyece÷ini iddia etti. Sonuçta ülkenin en büyük azÕnlÕ÷Õ durumunda olan ve Türkiye’ye yakÕn bölgelerde ço÷unlukta bulunan etnik Türkler, 90 sonrasÕ Ortado÷u ve Balkanlar’da güçlenen Türkiye ile sürekli ilintilendirilmekte, bu da Bulgar ÕrkçÕ çevrelerini hareketlendirmektedir. Böylece Türkler, ülkede güvensizlik kayna÷Õ, Türkiye’nin nüfuz alanÕ ve Türkiye’nin beúinci kolu olarak görülmektedir. HÖH de Türkiye tarafÕndan finanse edilmekte, Ahmet Do÷an ve ekibi Türkiye’nin piyonu durumundadÕr. Ancak bu yaklaúÕm HÖH’ün de sabrÕnÕ zorlamaktadÕr. HÖH; “Biz dünyada bütün azÕnlÕklarÕn haklarÕnÕn sa÷lanmasÕndan yanayÕz. AzÕnlÕklar, haklarÕnÕ istedi÷inde bölücülük yapÕlÕyor yaygarasÕnÕn koparÕlmasÕnÕ ayÕplÕyoruz. Türkiye’de dÕú Türklerden söz edilince Bulgar komünistlerinin ve milliyetçilerinin bölücülük yapÕyor sözleri artÕk bÕkkÕnlÕk verdi. Türk çocuklarÕ Türkçe e÷itim görecek diye Bulgar milliyetçilerinin çÕlgÕnlÕ÷ÕnÕ dünya ibretle izliyor.”402 HÖH’ün yasama ve yürütmedeki imkanlarÕ kullanmada yaptÕ÷Õ her hareket toplumun tepkisini çekmiú, ülke bütünlü÷üne kastetti÷i suçlamalarÕna, partinin kapatÕlmasÕ yönünde giriúimlere yol açmÕútÕr. Halbuki HÖH, programÕnda etnik parti olmadÕ÷ÕnÕ göstermek için ulus ve etnik kavramlarÕnÕ aynÕ kefeye koyarak ulus-devlet kavramÕnÕ kullanmÕútÕr. Bunun yanÕnda Ahmet Do÷an, hareketin en azÕndan daha 10-15 yÕl etnik parti ile ulusal parti arasÕnda geçiú döneminde kalaca÷ÕnÕ ve önemli olanÕn, ulusal tipte veya etnik tipte ulusal parti olmanÕn de÷il, ölçünün oldu÷unu vurgulamÕútÕr. 403 Bulgaristan partisi olan HÖH’ün sorunu, asÕl misyonu ülkede azÕnlÕklarÕn haklarÕnÕ savunmanÕn yanÕnda 13 asÕrdÕr süregelen etnik milliyetçilik veya siyasal milliyetçilik anlayÕúÕnÕn egemen oldu÷u Bulgaristan’a varlÕ÷ÕnÕ kabul ettirebilmesidir.404 401 MandacÕ- Erdo÷an, a.g.e., s.113. Özgür, a.g.e., s.334-414. 403 Özgür, a.g.e., s.179-422. 404 Chukov, a.g.e., s.401. 402 116 4503. 1997 Seçimleri ve HÖH 1997 seçimlerde, 1994 seçimlerindeki hezimetten sonra toparlanma sinyalleri verilmesine karúÕn 1991’deki baúarÕdan uzak kalÕnmÕútÕr. HÖH, alÕnan 323.424 oy ve %7.92’lik bir oranla 19 milletvekili çÕkarmayÕ baúardÕ. Bu da gösteriyor ki TürkMüslüman seçmenin oyu baúka partilere gitmektedir. HÖH’e saldÕrÕlarÕn yanÕnda partinin içindeki bölüme ve yeni yeni oluúumlarÕn meydana çÕkmasÕ bu sonucu do÷urmuútur. 405 Bu dönemde yÕllÕk enflasyon %300’ü geçmiú, büyük bir kriz baú göstermiútir. BSP istifaya zorlanarak seçimlerden DBG, büyük bir oy farkÕyla birinci çÕkmÕútÕr. Baúta ekonomik sorunlar olmak üzere bir çok sorunun(iúsizlik, arazilerin tam olarak elde edilememesi, Türklerin arazilerinin verimsiz yerde olmasÕ ve ürünün azalmasÕ) hala çözümsüz kalmÕú olmasÕ, Türk seçmeninin siyasi tercihlerinin de÷iúmesine ve bunun 406 sonucu olarak da oy vermeyenlerin sayÕsÕnÕn artmasÕna neden olmuútur. Bu seçimlerin bir özeli÷i de, HÖH’ü bölmeye yönelik çabalarÕn boúa çÕkmasÕdÕr. HÖH, kuruluúundan itibaren geçen 7 yÕllÕk dönemde parti tabanÕnÕ oturtmuútur.407 4504. D Politikada HÖH Bulgar dÕú siyasetine HÖH, mecliste sahip oldu÷u sandalye oranÕnda etki edebilmektedir. SÕnÕrlÕ sayÕda milletvekiline sahip parti, dÕú politika kararlarÕnÕ etkileyebilecek güce sahip olamayÕnca, Bulgaristan’la olan sorunlarÕnÕ uluslararasÕ kuruluúlara taúÕyarak çözüm elde etme yolunu seçmiútir. Bunlardan Avrupa Konseyi, HÖH’ün en faal olarak katÕldÕ÷Õ ve azÕnlÕk ve insan haklarÕnÕ en hÕzlÕ biçimde aksettirebildi÷i uluslararasÕ zemin olmuútur. YukarÕda da bahsetti÷imiz gibi Bulgar milliyetçi çevreleriyle olan sorunlarÕnda HÖH, uluslararasÕ platformlarda insan haklarÕ kozunu kullanmasÕnÕ bilmiútir. Bu etkili siyaset, Bulgaristan’Õn 1989-1992 döneminde insan haklarÕ karnesinin düúük oldu÷unu zamanda daha çok etkili olmuútur. Bundan sonra 405 Dal-Hatipo÷lu, a.g.r., s.1. Coúkun, “So÷uk Savaú SonrasÕ Dönemde Bulgaristan’Õn DÕú PolitikasÕ(1989-2000)”, s.233; DalHatipo÷lu, a.g.r., s.1. HÖH bu seçimlere Ulusal Kurtuluú Birli÷i adÕnda ve beú partiden oluúan grupla girdi. Ancak, koalisyon birli÷inde lider olarak anÕldÕ. Nedim Kuúkaya, “Bulgaristan’da Demokratlar Seçimi KazandÕ”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:143( Mart-Nisan 1997), s.35. 407 Chukov, a.g.m., s.402. 406 117 ülkede sa÷lanan demokratik geliúim ve etnik gerilimdeki yumuúama, HÖH’ün bu alandaki hamlelerini zayÕflatmÕútÕr.408 1997’de DBG’nin iktidara gelmesiyle Bulgaristan’Õn AB’ye ve NATO’ya girme isteklili÷i artmaya baúladÕ. Bulgaristan, bundan sonra do÷al yerinin Avrupa oldu÷unu ve bunun için de insan haklarÕndaki ilerlemeden ve demokratikleúmeden asla taviz verilmeyece÷ini belirtti. HÖH de, etniler arasÕ barÕúÕn korunmasÕnda izledi÷i politikalarla Bulgaristan’Õn Avro Atlantik kuruluúlara katÕlmasÕnda etkin ve belirleyici rol oynadÕ. HÖH, Bulgaristan’Õn demokratik Avrupa’ya entegrasyon çabalarÕnÕ, Türk azÕnlÕ÷Õn varlÕ÷ÕnÕn anayasa kapsamÕnda belirlenmesi yönlü çabalarÕyla de÷erlendirmeye çalÕútÕ. 409 Avrupa kurumlarÕnÕn yanÕnda Karadeniz Ekonomik øúbirli÷i teúkilatÕ, HÖH’ün en yo÷un temas ve giriúimlerde bulundu÷u ve Türkiye ile Bulgaristan arasÕnda iú birli÷i ve yakÕnlaúmanÕn geliútirilmesine katkÕda bulundu÷u yer oldu.410 Müslüman-Türk topluluklarÕn temsilcisi sÕfatÕnÕ kazanmÕú olan HÖH, Bosna ve Kosova savaúlarÕnda gösterdi÷i yapÕcÕ tutum dolayÕsÕyla Bulgar dÕú politikasÕnda yapÕcÕ bir rol oynadÕ.411 4505. 2001 Seçimleri ve HÖH 17 Haziran 2001’de yapÕlan seçimleri, II. Dünya savaúÕ sonrasÕ Bulgaristan kralÕ olan ve babasÕ Boris ile ülkeyi terk etmek zorunda kalan II. Simeon’un partisi II. Simeon Ulusal Hareketi(NDSV) kazandÕ. NDSV 120 milletvekili çÕkarÕrken HÖH, %6.75’lik bir oyla 21 milletvekili çÕkardÕ. Parlamento aritmeti÷inde 240 sandalyenin yarÕsÕnÕ elde eden NDSV, hükümeti kurmakla görevlendirildi.412 HÖH ile koalisyon hükümeti kurmak için protokol imzalayan NDSV, Temmuz’da hükümeti kurarak meclisten güvenoyu aldÕ. Bu seçimlerin HÖH için özelli÷i ise, meclise girememe durumu ile karúÕ karúÕya kalmÕú olmasÕdÕr. Belirtti÷imiz gibi Türkiye’ye önü alÕnamayan sürekli gizli göç yaúanmakta, bu 408 Özgür, a.g.m., s.141-142; Özgür, a.g.e., s.288-320 MandacÕ-Erdo÷an, a.g.e., s.113-114; Özgür, a.g.e., s.325. Öyle ki, Bulgaristan Türklerinin AøHM’de Sofya’ya karúÕ açmak istedi÷i davayla ilgili baúvuru reddedildi. AyÕn Tarihi(Nisan 2005) 410 Özgür, a.g.e., s.368 411 Chukov, a.g.m., s.402; Özgür, a.g.e., s.395 412 Turan, “Geçmiúten Günümüze Bulgaristan Türkleri”, s.36; Dal-Hatipo÷lu, a.g.r., s.2; AyÕn Tarihi(Temmuz 2004) 409 118 da dolayÕsÕyla Türk nüfusun oy oranÕnÕ azaltmaktadÕr. Ancak bunun çaresi düúünülmüú ve Türkiye’de iyi bir çalÕúma yapÕlarak neticeye gidilebilmiútir.413 4506. Yerel Seçimlerde HÖH HÖH yerel yönetimde de etkinlik kurmak istemektedir. 36. Halk meclisinde HÖH, üçüncü siyasal güç konumuna gelirken, 28 ilçe belediye baúkanlÕ÷Õ, 653 köy muhtarlÕ÷Õ ve 1144 ilçe danÕúmanlÕ÷Õ elde etti. HÖH, 1999 belediye seçimlerinde de üçüncülük konumunu sa÷lamlaútÕrdÕ. Ancak 29 bölgenin 25’inde temsil edilmesine ra÷men HÖH, Bulgaristan Türklerinin kalesi durumundaki KÕrcaali belediyesini kaybetmiúti. 2003 yÕlÕnda yapÕlan yerel seçimlerde, tÕpkÕ 2001 seçimleri gibi Türkiye’de sÕkÕ bir çalÕúma yapÕlarak KÕrcaali belediyesi tekrar elde edildi. 414 4507. 2005 Seçimleri ve HÖH HÖH, kuruluúundan buyana en yüksek oy oranÕyla(%12.45) birlikte 34 milletvekili çÕkardÕ. BSP 82, II. Simeon Ulusal Hareketi ise 53 milletvekili çÕkardÕ. CumhurbaúkanÕ Sergey PÕrvanov, en çok oyu alan BSP ve NDSV partilerine hükümeti kurma görevini verdi. Ancak ikisi de bunu baúaramayÕnca Ahmet Do÷an liderli÷indeki HÖH’e bu görev tevdi edildi. Do÷an ise PÕrvanov’a BSP, NDSV ve HÖH’den oluúan üçlü bir koalisyon önerdi. 3’lü koalisyonda HÖH’den Emel Etem baúbakan yardÕmcÕsÕ ve Do÷al Afetler bakanÕ, Cevdet ÇakÕrov, Çevre bakanÕ, Nihat Kabil, TarÕm bakanÕ olarak önerildi. Koalisyonun güven oyu almasÕyla da yeni kabine kurulmuú oldu. HÖH, bunun yanÕnda 14 bakan yardÕmcÕlÕ÷Õ da hükümette temsil edildi. 2005 seçimlerinde HÖH, 30 milletvekili hedefliyordu. Bundan önceki seçimlerde çÕkardÕ÷Õ milletvekili sayÕsÕna baktÕ÷ÕmÕzda 30 sayÕsÕ bile büyük bir hedef iken 34 milletvekili çok büyük baúarÕ olmuútur. Bunda çeúitli faktörler de etkili oldu. Bunlar; Parti çalÕúmalarÕ, Türkiye’deki soydaúlarÕn oy vermede gösterdikleri gayret ve di÷er Bulgar 413 Türkiye genelinde Ankara, østanbul, Bursa, øzmir, øzmit, Çorlu ve Edirne’de toplam 40.054 oyun 36.371’i HÖH’e verildi. Bu oylar HÖH’ün iktidara gelmesinde önemli katkÕ yapmÕútÕr. Dal-Hatipo÷lu, a.g.r., s.2. 414 Dal-Hatipo÷lu, a.g.r., s.2; Chukov, a.g.m., s.403; Özgür, a.g.e., s.121. 119 partilerinin oylarÕnÕn da÷ÕlmasÕdÕr. Ahmet Do÷an seçimler için; “Bugünkü gelinen nokta, tarihe gömdü÷ümüz acÕlarÕn zaferi olarak günümüze dönüúüdür” dedi. Bu seçimler gösterdi ki HÖH, Bulgar siyasetine uyun sa÷lamÕú bir Bulgaristan partisidir. Daha düne kadar isimleri zorla de÷iútirilen ve demokratik dönemde bile bölücülük yapmakla suçlanan HÖH’ün etnik temele dayalÕ ulusal parti veya ulus temeline dayalÕ etnik parti olmasÕ ve bunda bir ölçü tutturularak Bulgar siyasetinde yerini alabilmesi için geçmesi gereken 10-15 yÕl geçmiúti ve gerçekten de HÖH, bu sürenin sonunda hak etti÷i yeri almÕútÕ. 415 HÖH bu seçimde azÕnlÕ÷Õn tek temsilcisi oldu÷unu gösterdi. 6 Bulgar kökenli milletvekili çÕkararak, Türklerle sÕnÕrlÕ marjinal bir parti olmadÕ÷ÕnÕ kanÕtladÕ.416 4508. BSP ve DGB’nin HÖH’e Bak Açs Komünizm döneminde ülkede tek bir siyasi parti vardÕ ve o da Bulgaristan Komünist Partisi’ydi. Çok partili hayata geçiúle birlikte siyasi yelpaze de çeúitlendi. Bunlardan komünist olmayan 14 siyasi hareket bir araya gelerek DGB’yi oluúturdu. Di÷er büyük siyasi aktör ise BSP’dir. AslÕnda yeni bir siyasi oluúum olarak niteleyemeyece÷imiz BSP, BKP’nin referandumuna katÕlan 726 bin üyeden %86.71’nin BKP’nin adÕnÕ BSP olarak de÷iúmesi ve parti içinde reform yapÕlmasÕna evet oyu verilmesiyle kurulan bir partidir. BSP, komünizminden liberal döneme girilirken yumuúak bir geçiú anlayÕúÕnÕ benimserken DGB, úok tedavisi anlayÕúÕnÕ benimsedi. OsmanlÕ korkusunu yaydÕ ve terörist olarak niteledi÷i HÖH’e karúÕ BSP’nin Bulgar toplumunun garantisi oldu÷u düúüncesini savundu. Bu tür propagandalar da alt yapÕsÕ zayÕf DGB karúÕsÕnda BSP’nin elini ilk 417 zamanlar güçlendirdi. DGB’nin anlayÕúÕna göre etnik kimlik bir ayrÕcalÕk de÷ildir ve herkes devlet yönetiminde eúit hakka sahiptir. Ancak bu anlayÕúÕn sadece teoride kaldÕ÷ÕnÕ görüyoruz. 2001’de DGB hükümeti, HÖH karúÕtlarÕndan Plamen Ivanov’u hükümetin azÕnlÕklar Necati Can, “Belene’den øktidara”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:190(A÷ustos 2005), s.71-75. AyÕn Tarihi(Temmuz 2004) 417 Coúkun, “So÷uk Savaú SonrasÕ Dönemde Bulgaristan’Õn DÕú PolitikasÕ(1989-2000)”, s.232; Özgür, a.g.e., s.87-89. 1994 seçimlerinin galibi BSP idi. Parti, Türklerin zorla BulgarlaútÕrÕlmaya çalÕúÕldÕ÷Õ dönemde e÷itim bakanlÕ÷Õ yapmÕú ølço øronov Dimitrov’u yeniden hükümet E÷itim, Bilim ve Teknoloji bakanlÕ÷Õna getirmiútir. Turan, “Bulgaristan Türklerinin Bugünkü Durumu”, s.299. 415 416 120 sorumlusu olarak atamÕútÕ. Buna göre azÕnlÕk temsilcileri iktidarda yer alamayacaklardÕ. Ancak Bulgar siyasi eliti buna layÕktÕ. BSP’nin anlayÕúÕ da BulgarlarÕn Türklere klasik yaklaúÕmÕ tarzÕndadÕr. Sosyalistler Türkleri, kendilerine tam anlamÕyla destek vermedikleri sürece kabul etmediler. AzÕnlÕk oylarÕnÕ kazanabilmek amacÕyla azÕnlÕk temsilcileri iktidarda sÕnÕrlÕ olarak yer alabilirler.418 1994-97 arasÕ BSP hükümeti döneminde Ahmet Do÷an, BSP’nin azÕnlÕklara karúÕ ekonomik soykÕrÕm politikasÕ uyguladÕ÷ÕnÕ iddia etti. Hak ve özgürlüklerin yeniden ciddi úekilde tehlike altÕna girdi÷ini belirten Do÷an, böylece BSP hükümetinin Türkleri gizli göçe teúvik etti÷ini vurguluyordu. Bunda, devletin ciddi manada ekonomik krize girmiú olmasÕnÕn da etkisi 419 büyüktü. 451. Bulgaristan’da Dier Partiler Müslüman-Türk kitlesinin tamamÕnÕn Bulgaristan Türklerinin tek ve gerçek temsilcisi HÖH’e destek verdi÷i söylenemez. HÖH’e muhalif gruplara destek verildi÷i gibi Bulgar Partilerine de destek verenler mevcuttur. Ancak bunu, insanlarÕn siyasi görüú ve beklentilerine saygÕ duyulmasÕ anlayÕúÕ çerçevesinde de÷erlendirmek gerekir. 4510. Türk Demokratik Partisi TDP, HÖH’den ayrÕlan Adem Kenan tarafÕndan 12 AralÕk 1992’de kuruldu. 19911994 döneminde HÖH, Ahmet Do÷an’Õn ÕlÕmlÕ politikalar sürdürerek isimlerin geri alÕnmasÕnÕ, Türkçe e÷itim ve medyanÕn tekrar faaliyete geçmesini sa÷lamÕútÕr. Bunu yaparken DGB ve BSP’ye eúit mesafede durmaya çalÕúmÕú, bazen birine daha yakÕn dururken di÷erinden uzaklaúmÕútÕr. KÕsacasÕ uzlaúmacÕ denge siyaseti izleyen HÖH’e karúÕ parti içinden sesler yükselmeye baúladÕ. Ancak Pan Türkist, federatif devlet yapÕsÕ benimseyen ve di÷er azÕnlÕklarÕ dÕúlayÕcÕ bir anlayÕúta olan TDP’nin lideri Adem Kenan HÖH’den ihraç edildi. Çünkü HÖH, aúÕrÕlÕ÷a, úovenizme, ÕrkçÕlÕ÷a ve fundamentalizme karúÕ kurulmuú bir partiydi.420 TDP tüzü÷ünde, Türk milliyeti kavramÕ temelinde Türk milli azÕnlÕ÷Õ anlayÕúÕnÕ benimseyerek, elde edilen haklarÕn ötesinde Türk azÕnlÕ÷Õn daha 418 Chukov, a.g.m., s.404. “HÖH Genel BaúkanÕ Ahmet Do÷an: Bulgaristan SoykÕrÕm PolitikasÕ Uyguluyor”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:140(Eylül-Ekim 1996), s.10. 420 Özgür, a.g.e., s.228; Poulton, a.g.e., s.203; Chukov; a.g.m., s.403. 419 121 ayrÕntÕlÕ haklar elde etmesini amaçlamaktadÕr. TDP, irredentist politikalar takip etmektedir. Parti programÕnda, federal parlamenter sistemin kurulmasÕ ve federe bölgelerin istediklerinde devletten ayrÕlÕp ba÷ÕmsÕzlÕklarÕnÕ ilan etme hakkÕnÕn olmasÕnÕ savunmaktadÕr.421 Partinin HÖH düúmanlÕ÷Õ had safhadadÕr. Öyle ki partiye üye olma koúullarÕnda, HÖH listesinde seçilenlerin HÖH tarafÕndan verilen görevleri yerine getirmemiú olmak yükümlülü÷ü úarttÕr. Parti milliyetçili÷i de katÕdÕr. Tüzük ve programda de÷iúiklik yapmak isteyenler hain ve provokatör olarak ilan edilece÷i ve partiden dÕúlanaca÷Õ vurgulanmaktadÕr. TDP’nin HÖH’e yönelik eleútirilerinde en ilgi çekeni HÖH’ün, Jivkov döneminde komünist idareciler tarafÕndan kuruldu÷u, Türklerin çÕkarlarÕnÕ savunmadÕ÷Õ, çok sayÕda Bulgar’Õn partiye üye oldu÷u, asÕl olarak Müslüman Türklerin örgütü olmadÕ÷Õ ve BKP’nin azÕnlÕklarÕ sindirme politikasÕnÕ sonuçlandÕrmada bir araç oldu÷u yönündeki iddialardÕr. 422 4511. Demokratik Deiimler Partisi HÖH ile siyasette aynÕ çizgiyi benimsemiú olan DDP 28 MayÕs 1994’te HÖH’den ayrÕlan Mehmet Hoca ve Recep ÇÕnar tarafÕndan kuruldu. Liberal sa÷ merkezde yer alan DDP, HÖH’ün parti merkez yönetiminin otoriter tutumuna, yönetimin alÕnan kararlarda tek baúÕna hareket etmesine, Ahmet Do÷an’Õn partide tek adam olmasÕna ve BSP’ye verdi÷i deste÷e tepkinin bir sonucudur. 423 DDP’nin azÕnlÕk politikasÕ Bulgaristan’Õn azÕnlÕk politikasÕyla örtüúmektedir. DDP azÕnlÕk haklarÕnÕn elde edilmesinde ve azÕnlÕklarÕn sorunlarÕnÕn çözümünde etnik partilerin zorunlu olmadÕ÷Õ görüúündedir. Buna göre azÕnlÕklarÕn haklarÕ, isim, anadili ö÷renebilme, din hürriyeti ve kültürel geliúimin sa÷lanmasÕ çerçevesinde olmalÕdÕr. Parti, devletin üniter yapÕsÕnÕn korunmasÕndan yanadÕr. DÕú politikada Türkiye ile iliúkilerin geliútirilmesini savunur. 421 Bulgar resmi makamlarÕnca kaydÕ kasÕtlÕ olarak yapÕlmayan Adem Kenan, Bulgaristan’Õn federal yapÕya kavuúmasÕnda gerekirse Türk ordusunu yardÕma ça÷Õrmaktan da çekinmemektedir. Balkan Sentezi(Balkan Türkleri DayanÕúma ve Kültür Derne÷i Genel Merkezi AylÕk YayÕn OrganÕ), sayÕ:38(Mart 2006) 422 Özgür, a.g.e., s.228-229; Ahmet Tecemen, Bulgaristan Türkleri(1878-1990), Adana Türk Oca÷Õ Yay, Adana, 1991, s.208-209. 423 Özgür, a.g.e., s.152-153; Chukov, a.g.m., s.403. 122 DDP, HÖH’ün 1992-94 döneminde DGB’den deste÷ini çekmesi üzerine DGB safÕnda yer alarak HÖH’ün oylarÕnÕn bölünmesine açÕkça hizmet etmiútir. DBG ile 1997 seçimlerine birlikte girme amacÕ, Pirin Makedonya’sÕnda etkin Makedonya ulusçu partisi VMRO-DPMNE’nin koalisyona girmesi ihtimali üzerine gerçeklememiú ve DDP seçimlere tek baúÕna girerek baúarÕsÕz olmuútur. Ancak aldÕ÷Õ 14.145 oy ile Bulgaristan’Õn 424 güneydo÷usunda KÕrcaali, Silistire bölgelerinde etkili olabildi. 4512. Demokratik Adalet Partisi DAP, Komünist dönemde Bulgaristan MüslümanlarÕnÕn baú müftüsü Nedim Gencev tarafÕndan ùubat 1994’te kuruldu. øslam’Õn sosyal eúitlik ve adalet sistemine dayalÕ bir din olmasÕndan hareketle Parti, Bulgar siyasetinde sosyalist grupta yer aldÕ. Dini terimleri sÕk sÕk kullanan DAP, Arap dünyasÕyla iliúkilere öncelik verdi. Bulgaristan MüslümanlarÕn haklarÕnÕ savunmak, ekonomik, sosyal durumlarÕnÕ iyileútirmek amacÕndadÕr. 1994 seçimlerinde sosyalist partilerle ittifak kurma giriúimleri sonuçsuz kalÕnca seçimlere tek baúÕna gitti ve 24 bin oy aldÕ. DDP’ye nazaran daha çok oy aldÕ÷Õ gözlenmektedir. 1997 seçimlerinde ise oylarÕnÕ arttÕrarak 27 bine çÕkardÕ. Bu oylarÕ, müftülük merkezleri olan Razgrat, KÕrcaali, Silistire, Ruse ve PomaklarÕn yo÷un olarak bulundu÷u Smolyan ve Blagoevgrad’da kazandÕ. Bu, bir ölçüde HÖH’ün politikalarÕnÕn kimi çevrelerce benimsenmemesinin sonucuydu. Bu üç parti sonuçta, HÖH’ün oylarÕnÕ bölmekte, bazen parlamentoya girmesini dahi tehlikeye sokmaktadÕr.425 Bu partilerin dÕúÕnda Bulgar siyasal yaúamÕnda varlÕklarÕyla yokluklarÕ hissedilmeyen Türk siyasi partileri de vardÕr. Bunlar; Prof. Dr. Halis Okan’Õn kurdu÷u “Birleúme Partisi”, TDP’den kiúisel nedenlerle ayrÕlan Sabri Hüseyin’in kurdu÷u “Yeniden Do÷an Türk Demokratik Partisi” dir. Sonuncusu, HÖH’ün 36. Halk meclisinde DGB’yi bÕrakÕp BSP’yi destekleyen politikalarÕna tepki olarak do÷muú bir partidir. AsÕl HÖH’ü parçalamaya yönelik Siyasi giriúim ise DGB’nin deste÷i ile kurulan “Ulusal Haklar ve Özgürlükler Hareketi”dir. 1997 seçimlerinde iktidara gelen DGB, HÖH’ün eski üyelerinden Mustafa Küçükov’u Savunma bakanÕ, Gulbi Recep’i de Bölgesel KalkÕnma bakanlÕ÷Õnda bölüm baúkanÕ olarak atadÕ. 424 425 Özgür, a.g.e., s.230. Özgür, a.g.e., s.231-233; Chukov, a.g.m., s.403. 123 Hareketin ismi HÖH ile benzerli÷i ça÷rÕútÕrÕyordu ve baúkanlÕ÷Õna da HÖH’ün eski baúkan yardÕmcÕsÕ Güner Tahir getirildi. DGB’nin yardÕmÕyla neredeyse ülkenin her yerinde örgütlendiler. Ancak hareket istenilen düzeyde baúarÕ sa÷layamadÕ. Bu durum 1999 yerel seçimlerinde de açÕkça ortaya çÕktÕ. HÖH, rakip partiler dolayÕsÕyla oy kaybetmesine ra÷men yine ülkede üçüncü büyük siyasi güç olma durumunu korudu.426 Gerçek manada Türklerin kurdu÷u siyasi partilerin çoklu÷u demokrasi kültürünün geliúmesi bakÕmÕndan faydalÕ olsa da, yapay hareketler Türk azÕnlÕ÷a zarar vermektedir. 46. Bulgaristan’da Türk Dernekleri 460. Turan Tekilat Türkiye’deki geliúmeler Balkan Türklerini her zaman yakÕndan ilgilendirmiútir. Bu yakÕn alaka OsmanlÕ’nÕn Balkan topraklarÕnÕ kaybetmesinden günümüze dek devam edegeliyor. Çünkü Balkan Türklerinin bir aya÷Õ Türkiye’dedir. Milyonlarca Balkan Türkü Türkiye’de yaúamaktadÕr. 1920’lerin baúÕnda Türkiye’deki olumlu geliúmeler de Bulgaristan Türklerini yakÕndan ilgilendirdi. Türk devletinin kurulmasÕ Balkan Türklerine yeni bir heyecan kattÕ. Bu hava içinde Türk topluluklarÕ bir çok spor birlikleri kurmaya baúladÕlar. Bunlar; Eski Cuma’da ønkÕlap, Eski Za÷ra’da AltÕnyÕldÕz, Ni÷bolu’da øleri, Plevne’de Kamer, Pravadi’de Çelik, Rahova’da Atilla, Razgrad’da Gençlerbirli÷i, Rusçuk’da YÕldÕz ve Terakki, Varna’da Hilal, Vidin’de Turan ve Tenvir-i Efkar, Vratsa’da Gayret, Yenipazarda’da Rumeli, Ziútovi’de Kuvvet ve Balkan spor kulüpleridir. 427 Bu kadar çok kulübün da÷ÕnÕk vaziyeti, birlik yolunda düúüncelerin geliúmesini sa÷ladÕ. Bunun için de önce hazÕrlÕk toplantÕlarÕ düzenlendi. Ruscuk’taki YÕldÕz ve Terakki spor kulüpleri 1924’te Birinci Spor Birli÷i Kongresi’ni topladÕlar. ToplantÕya daha sonra Gençlerbirli÷i, Çelik, Kuvvet ve Kamer kulüpleri de katÕldÕ. økincisini ise 1925’te Plevne’de gerçekleútirdiler. Buna da 7 úehirden 9 kulüp katÕldÕ. øki yÕldan beri çalÕúmalarÕnÕ sürdüren Vidin Turan kulübü yöneticileri, bu Türk spor kulüplerini “Turan” 428 adÕnda birleútirmeyi savundular ancak bu teklif kabul görmedi. Birleúme çabalarÕ sona ermedi ve 1926’da Varna Kongresi yapÕldÕ. Kulüplerin ileri gelenleri, yalnÕzca sporla 426 Uzgel, a.g.m., s.489; Özgür, a.g.e., s.227; Chukov, a..g.m., s.403. ùimúir, Bulgaristan Türkleri, s.98-99. 428 Osman Keskio÷lu, Bulgaristan’da Türkler, Kültür ve Turizm BakanlÕ÷Õ Yay, Ankara, 1985, s.114. 427 124 u÷raúmasÕnÕn yetmeyece÷ini, daha kompleks yapÕlanmanÕn gereklili÷ini belirterek bir önceki kongrede “Turan” adÕ altÕnda birleúmeyi tekrar dile getirdiler. Bulgaristan’daki Atatürkçü Türk basÕnda da birli÷in kurulmasÕnÕ destekleyen yazÕlar yayÕnladÕ. Bulgaristan’Õn en büyük ço÷unlu÷una sahip Türklerin bir teúkilatÕ yokken çok az sayÕda Yahudilerin “Makabi” adÕnda teúkilatÕnÕn olmasÕ da birlik yolunda itici bir güç teúkil etti. 429 Sonunda Turan Birli÷i 1926’da kuruldu ve hÕzla geliúti. 430 bir kentte düzenli olarak kongreler düzenledi. KapanmasÕna kadar her yÕl ayrÕ Kasabalara, köylere varana dek úubeler açÕldÕ. ùenlikler, spor müsabakalarÕ düzenlendi. Atatürkçü basÕnÕn yazÕlarÕ da birli÷in geliúmesine katkÕda bulundu. Zengin cemaat-Õ øslamiyeler birli÷e para yardÕmÕnda bulunmaya baúladÕlar. Birli÷in 1928’de “Turan” adÕnda yeni Türk harfleriyle basÕlan gazetesi çÕkmaya baúladÕ. Gazetede Arif Necip KaskatÕ, Mustafa O÷uz Peltek, Akif Mehmet AlkanlÕ, Ömer Kaúif, Ahmet Gültekin Arda, Ahmet Rafet Rodoplu gibi Bulgaristan Türk aydÕnlarÕ yazÕlar yazdÕlar. KitaplÕklar ve okuma salonlarÕyla gençli÷in kültürel geliúimi sa÷lanmaya çalÕúÕldÕ. Atatürk devrimleri yakÕndan takip edildi ve böylece Türklük bilinci geliúti.431 Bulgaristan’da muhafazakar aileler kÕz çocuklarÕnÕ okula pek gönderme taraftarÕ de÷illerdir. Ancak okula giden kÕzlarÕn sayÕsÕnÕn zamanla artmasÕyla teúkilata giren kÕzlarÕn sayÕsÕ da artmaya baúladÕ. Turan teúkilatÕ öylesine geliúti ki muhafazakar aileler dahi bu durumu ola÷an karúÕlamaya baúladÕ.432 Kuruluúu ve geliúmesinde siyasi bir amaç gütmeyen Turan’Õn Türk inkÕlabÕnÕn Bulgaristan’daki uzantÕsÕ haline gelmesi, kÕsa zamanda sivrilmesine ve dikkatleri üzerine çekmesine neden oldu. Türkiye’den kaçan 150’liklerden bazÕlarÕnÕn Bulgaristan’da kümelenmeleri ve Atatürkçü karúÕtÕ basÕn yayÕn faaliyetlerine giriúmesi Turan’Õ yÕpratmaya baúladÕ. Bunun yanÕnda Bulgarlar da Trakya adlÕ bir örgüt kurarak Turan’a saldÕrmaya baúladÕ. Bulgarlar ve Atatürkçü zihniyeti eleútiren kesim, birli÷in amacÕnÕn Türkleri teúkilatlandÕrmak oldu÷unu ve böylece Bulgaristan’dan ayrÕlma emelleri güttü÷ünü iddia etmeye baúladÕ. Türkiye sÕnÕrÕna yakÕn KÕrcaali bölgesinde Turan’Õn 429 Keskio÷lu, a.g.e., s.115; ùimúir, a.g.e., s.103. Derne÷in adÕnÕn konmasÕnda asÕl müteúebbisler Ömer Kaúif Nalbanto÷lu, Hüseyin Edip ve Yaúar Ahmed’dir. Keskio÷lu, a.g.e., s.114-115. 430 Bu kongreler: Vraca-1927, øslimye-1928, KÕzanlÕk-1929, Filibe-1930, Eski Cuma-1931, Eskiza÷ra-1932, Rusçuk-1933. Keskio÷lu, a.g.e., s.117. 431 ùimúir, a.g.e., 103-104. Varna Ticaret Akademisinde ö÷renci olan øbrahim Senani gazetenin 12. sayÕsÕnda Türk gençli÷ine úöyle sesleniyordu. “….Hayat, medeniyet, saadet ve insanlÕk! øúte siz yarÕnÕn büyük Türk çocuklarÕ! Sana insanlÕk yolunu iúaret eden yüce Turan’Õ hürmetle ve candan an. Ona olan minnet borcunu unutma. Haydi ileri”. Bultürk(AylÕk Siyasi ve Aktüel Gazete), sayÕ:19(Mart 2006) 432 BalkanlÕ, a.g.e., s.316. 125 faaliyetlerinin yo÷un olmasÕ da eleútirileri yo÷unlaútÕran unsur oldu. 150’liklerin, teúkilatÕn Türkiye’den para yardÕmÕ aldÕ÷ÕnÕ söylemesi Bulgar yönetimini iyice kuúkulandÕrdÕ. Turan’daki Türk ö÷retmenleri ve hocalarÕ Bulgar makamlarÕna Kemalistler olarak takdim edilmeye baúlandÕ.433 ùimúekleri üzerine çekmeye baúlamÕú olan Turan Birli÷i’nin son kongresinin Deliorman bölgesinin Razgrad kentinde toplanmasÕna karar verildi. Deliorman, Türklerin yo÷un olarak yaúadÕ÷Õ bir bölgeydi. Bunu bilen Bulgar hükümeti Razgrad kongresine izin vermedi. Sonunda 20-22 A÷ustos 1933’de Ömer Kaúif’in baúkanlÕ÷Õnda Rusçuk’da toplanÕldÕ. Kongrenin konusu Türkiye’ye göçmüú aydÕn Bulgar Türklerinin Bulgaristan’daki Türk gazetelerine Türk ønkÕlabÕnÕ öven yazÕlar yazmalarÕ ve azÕnlÕ÷Õ bu yönde úartlandÕrmalarÕ olmuútur. Bu tür yazÕlar haliyle BulgarlarÕn dikkatini çekiyordu. Bundan sonraki kongrenin Sofya’da yapÕlmasÕ kararlaútÕrÕlmÕútÕ ancak Turan, sekizinci kongreden dokuz ay sonra da÷ÕtÕldÕ. Turan’ son zamanlarÕnda 95 úubesi ile 5 bin üyesi bulunuyordu.434 Turan, özellikle Bulgaristan’da canlÕ faaliyetlerde bulundu. Türk gençli÷i, Bulgaristan’da yaúamakta oldu÷unu unutup ifrata kaçan hareketlerde bulunmasÕ etnik BulgarlarÕn zamanla nefretini kazandÕ. PervazsÕzca davranÕúlar sonunda kapatÕlmalarÕna neden oldu. Geliúme yÕllarÕndaki faaliyetler ilkin dikkat çekmese de bunlar, BulgarlarÕn bilinç altÕnda yerleúiyordu. Birli÷e üye Türk gençleri hissi hareket ediyordu. BazÕlarÕnÕn da Türkiye’dekilere hoú görünmek için yaptÕ÷Õ kimi hareketler teúkilatÕn aleyhine geliúmeye baúladÕ. Siyasi bir emeli olmayan Turan gençlerinin ço÷unun pek azÕ rüútiye tahsili yapmÕútÕ. Ancak gençlik siyasi kabiliyete sahip olmasa da faúist yönetimin güçlendi÷i yÕllarda takibattan kurtulamamÕúlardÕr. 435 Birli÷in da÷ÕlmasÕnda Turan mensuplarÕnÕn øslami kaygÕlarÕnÕn olmayÕúÕ ve onlarÕn OsmanlÕ gelene÷inden gelen muhafazakar Türk toplumu karúÕsÕnda kutuplaúmasÕ etkili olmuútur.436 433 Keskio÷lu, a.g.e., s.121-123; ùimúir, a.g.e., s.104-105. Keskio÷lu, a.g.e, s.116; ùimúir, a.g.e., s.105-106. Örne÷in ùerif Alyanak’Õn Rodop gazetesinde yazdÕ÷Õ “Turan Dernekleri ønkÕlabÕn Birer KÕúlasÕ OlmalÕdÕr” baúlÕklÕ yazÕsÕ. Keskio÷lu, a.g.e., s.116. 435 BalkanlÕ, a.g.e., s.311-312. 1928 Muallimler Birli÷i kongresinde Lom ve Vidinli TurancÕ gençler bir temsil düzenlemiúlerdi ve buna Bulgar askeri bandosu da katÕlacaktÕ. Temsilde piramit oluúturulacaktÕ ve bütün gençler Türk bayra÷Õ tutuyorldÕ. Herkeste Türk bayra÷ÕnÕn olmasÕ Bulgarlar üzerinde olumsuz tesir yapaca÷Õndan piramidin tepesindeki gence Bulgar bayra÷Õ da verilerek kardeúlik mesajÕ verildi ve muhtemel bir provokasyonun önüne geçilmiú oldu. BalkanlÕ, a.g.e., s.311-312. 436 Ahmet, a.g.m., s.388-389. 434 126 461. Türk Öretmenler Birlii Prenslik döneminde Türklerin ekonomik, sosyal, kültürel bir çok sÕkÕntÕsÕ vardÕ. Bunlardan biri de e÷itim sorunuydu. Türk azÕnlÕk okullarÕ da÷ÕnÕk ve periúan haldeydi. Ö÷retmenler kalifiye de÷ildi ve e÷itim-ö÷retim düzensiz iúliyordu. E÷itim iúlerini her okulun encümen kurulu düzenleniyordu ve her encümenin de kendi programÕ vardÕ. øúte bu e÷itim iúlerini bir düzene koyabilmek amacÕyla Bulgaristan Türk aydÕnlarÕ, ö÷retmenler birli÷i teúkilatÕ kurma fikrini geliútirdiler.437 Bu teúebbüsün geliúmesinde øsmail GaspÕralÕ’nÕn görüú ve telkinleri de etkili oldu.438 Birlik fikrini Türklerin çÕkardÕklarÕ gazeteler de iúledi. Filibe’de RÕza Paúa’nÕn Gayret gazetesi bu konuda yazÕlar yazdÕ. Ali Fehmi Bey’in gazeteye girmesiyle konu daha da olgunlaútÕ. Ancak Gayret, bir süre sonra kapanÕnca Ali Fehmi tek baúÕna Muvazene gazetesini yayÕnlamaya baúladÕ. Gazete, 1895’de kurulmuú olan Bulgar Ö÷retmenler Birli÷i’ni örnek alarak konuyu iúledi.439 Bundan sonra kongrenin toplanmasÕ safhasÕna geçildi. ToplanÕlacak yer konusunda bir kaç aylÕk hazÕrlÕk evresi geçti. Kongre için umum Bulgaristan Türk muallimlerine ça÷rÕda bulunuldu. Ancak yer sÕkÕntÕsÕ tam olarak halledilmemiúti. Bunun için önce Köúkler Bo÷azÕ’nda kÕrda toplanÕldÕ. Sonra 31 Temmuz-4 A÷ustos 1906 tarihinde ùumnu’da saat Camii’nin avlusunda toplanÕlabildi. Kongreye tüm ö÷retmenler katÕlmadÕysa da Varna’dan Vidin’e kuzey Bulgaristan’da 14 yerden 26 ö÷retmenin iútirakiyle asÕl toplantÕ yapÕldÕ. Böylece Muallimin-i øslamiye Cemiyet-i øttihadiyesi adÕ altÕnda Türk Ö÷retmenler Birli÷i kurulmuú oldu. BaúkanlÕ÷Õna Tahir Lütfi Efendi getirildi. Kongrede, okullarÕn e÷itim programlarÕnÕn birleútirilmesi, gereken reformlarÕn yapÕlmasÕ, ders kitaplarÕnÕn hazÕrlanmasÕ konularÕ karara ba÷landÕ.440 Birli÷e üye ö÷retmenlerin sayÕsÕ bundan sonra giderek arttÕ. Birlik, Bulgar kanunlarÕnÕn Türk azÕnlÕ÷a tanÕdÕ÷Õ hak ve hukuk konusunda gere÷inin yapÕlmasÕna çaba gösterdi. YÕkÕlÕúÕna kadar bir çok kongre tertipleyerek Türk e÷itiminin sorunlarÕna çözüm bulmaya çalÕútÕ. 437 Keskio÷lu, a.g.e., s.99; ùimúir, a.g.e., s.95. Türk e÷itiminin çarpÕklÕ÷ÕnÕ göstermesi bakÕmÕndan Türk aydÕnÕ Ahmed øhsan úöyle der: 1906 senesine kadar Bulgaristan’Õn hemen her tarafÕnda gerek ilkokullarda ve gerek rüútiyelerde verilen dersler, okunan kitaplar muallimin fikrine tabi olup hiç birisi di÷erine benzemiyordu. Keskio÷lu, a.g.e., s.99. 438 Turan, “Bulgaristan’da Prenslik Döneminde Türklerin Sosyal ve Siyasal Kurumlaúma ÇalÕúmalarÕ”, s.97. 439 Pars Tu÷lacÕ, Bulgaristan ve Türk Bulgar øliúkileri, Cem Yay, øst, 1984; Keskio÷lu, a.g.e., s.99. 440 Turan, a.g.e., s.95; Keskio÷lu, a.g.e., s.100; Tu÷lacÕ, a.g.e., s.216. Abdülhamid istibdadÕ Bulgaristan’da bazÕ çevrelerde etkili oluyordu. ùumnu encümen reisi HacÕ Hamdi, toplantÕ için bir okul tahsis etmedi÷i gibi ùumnu ö÷retmenlerinin de Kongreye gitmelerine izin vermedi. Keskio÷lu, a.g.e., s.100. 127 Türk Ö÷retmenler Birli÷i, faaliyetlerini geniúletmek amacÕyla dergiler yayÕnladÕ. I. Dünya savaúÕndan önce “Yeni Mektep” adlÕ bir dergi çÕkarmayÕ planladÕ ancak savaú dolayÕsÕyla ertelenmek zorunda kalÕndÕ. Savaú sonrasÕ 1921 KÕzanlÕk Kongresi’nde “Terbiye Oca÷Õ” isimli bir dergi çÕkarÕlmasÕ kararÕ aldÕ. 1923 øslimye Kongresi’nde ise derginin adÕ Muallimler MecmuasÕ olarak de÷iútirildi. Dergide Osman Nuri Peremeci, Mehmet Masum, ùerif Alyanak, Hasip Safveti, Besim Hilmi Çakalo÷lu, HafÕz Abdullah Fehmi Meçik gibi Türk gençlerinin BatÕ kültürü ile yetiúmeleri için emek harcayan ülkücü ö÷retmenler yazÕlar yazdÕlar. Dergi, gençlerin sosyalleúmesine önemli katkÕlarda 441 bulunmuútur. Atatürk devrimlerini örnek alan Ö÷retmenler Birli÷i, ça÷daú e÷itim anlayÕúÕnÕ benimsemiú, bu konuda okul encümenleriyle iúbirli÷ine gitmiútir. Her okulun encümeni kendi baúÕnÕn çaresine bakÕyordu. Birlik, tüm Bulgaristan Türklerinin e÷itimi için örnek alÕnacak merkezi bir otorite görevi icra etti. E÷itimde birli÷in sa÷lanmasÕnda önemli ilerlemeler sa÷ladÕ ve böylece encümenlerin iúini kolaylaútÕrdÕ÷Õ gibi ö÷retmenencümen iú birli÷i yaygÕnlaútÕ. Birlik, Atatürkçü bir Türk geçli÷i yetiútirebilmek amacÕyla devrimlerin tümünü benimsedi ve uygulamaya çalÕútÕ.442 Türkiye’de Harf inkÕlabÕnÕn yapÕldÕ÷Õ ö÷renilince 1928’de Lom kasabasÕnda yapÕlacak olan kongrede bu konu ele alÕndÕ ve yeni alfabeye geçilme kararÕ alÕndÕ. Türk azÕnlÕ÷Õ, Türkiye’deki soydaúlarÕndan geri kalmamalÕydÕ. AyrÕca bu kongrede birli÷in adÕ “Türk Muallimler Cemiyeti” olarak 443 de÷iútirildi. Cemiyet, yo÷unlukla ö÷retmenlerin birli÷i olsa da zaman içinde Türk aydÕnlarÕnÕ da içine alan bir kuruluú olarak varlÕk gösterdi. Cemiyete, Abdülhamid taraftarlarÕ kuúku ile bakarak uzak durdular.444 Ö÷retmenler Birli÷i’nin hazÕrladÕ÷Õ ders kitaplarÕ Türklerin milli úuurunu güçlendirmesi bakÕmÕndan 1924 ile 1933 arasÕ Birli÷in faaliyet gösterdi÷i süreçte etkili oldu. BazÕlarÕ Bulgar sansüründen geçse de okutulabilenler amacÕna ulaúÕyordu. Sonuçta Ö÷retmenler Birli÷i Türklü÷ün yaúatÕlmasÕnda büyük hizmetleri oldu. KÕsa zamanda Türk e÷itimine damgasÕnÕ vurdu. Bulgaristan’da Türk kültürüne, azÕnlÕ÷Õn bulundu÷u zor úartlar altÕnda hizmet etti.445 Ancak 1933 Rusçuk’daki 23. kongresinden sonra Bulgar hükümeti tarafÕndan da÷ÕtÕldÕ. 441 Keskio÷lu, a.g.e., s.108-109; Tu÷lacÕ, a.g.e., s.216. ùimúir, Bulgaristan Türkleri, s.90-91. 443 ùimúir, a.g.e., s.129; Keskio÷lu, a.g.e., s.106. 444 Turan, a.g.e., s.96. 445 ùimúir, a.g.e., s.98; Keskio÷lu, a.g.e., s.107. 442 128 462. Dini slam Müdafileri Cemiyeti Harf devrimine Bulgaristan Türkleri geçme kararÕ alÕnca, Türklerin geliúimini, ça÷a ayak uydurmasÕnÕ engellemek amacÕyla Bulgaristan, baú müftülü÷e tutucu biri olan Hüseyin Hüsnü Efendi’yi getirdi. Hüsnü Efendi, Dini øslam Müdafileri Cemiyeti’ni ise 1933 yÕlÕnda kurdu. Cemiyetin amacÕ, Atatürk inkÕlaplarÕnÕn Türkler arasÕnda kabul edilip yaygÕnlaúmasÕnÕ önlemekti. Bu yönde cemiyet, “Medeniyet” adlÕ bir gazete yayÕnlamaya baúladÕ. Bulgarlarca da pompalanan cemiyet, Müslümanlar arasÕnda çÕkan ikililiklerin, anlaúmazlÕklarÕn derinleúmesine neden oldu. Bir tarafta øslam’Õ korumak amacÕyla kimi çekinceleri olan bir grup, di÷er tarafta Anavatan’daki geliúmelerden geri kalmak isteyen bir grup. Bu durum da BulgarlarÕn iúine gelmekteydi. Cemiyetin etkinli÷iyle bazÕ okullarda eski yazÕyla tedrisat devam etti. 446 463. Altn Ordu ùumnu’dan HacÕ Ali Topuz’un o÷lu Hüseyin Topuz tarafÕndan, Almanya’da bulundu÷u sÕrada Alman gençlerinin faaliyetlerinden esinlenerek 1927’de ùumnu’da Türk milli kültürünü yaúatmak amacÕyla kurulan dernektir. Lise ve yüksek tahsillilerin üye olabildi÷i derne÷in siyasi bir amacÕ yoktu. Dernek muhafazakar Türk basÕnÕ tarafÕndan Kemalist damgasÕyla eleútiri ya÷muruna tutuldu. øsminin farklÕ anlamlar taúÕmasÕyla da kÕsa sürede gözden düútü ve kapandÕ. AltÕn Ordu, Bulgaristan Türklerinin dini, kültürel varlÕklarÕnÕ tespit edip korumak, ayrÕca Türk dilini incelemek, masal ve atasözlerini 447 derleyerek folklorik araútÕrmalar yapmak amacÕyla kurulmuútu. 464. Cemiyet-i Hayriye-i slamiye Rusçuk’da 1906 yÕlÕnda kurulan derne÷in amacÕ hayÕr faaliyetlerinde bulunmaktÕr. Fakir ve öksüz talebelere, muhtaç kimselere yardÕm eden dernek, 1907’de 54 maddelik bir tüzük hazÕrladÕ. Tüzükte, ö÷rencilerin elbise ve kitap masraflarÕnÕn karúÕlanmasÕ, üniversite ö÷rencilerine borç para verilmesi, okul kitaplarÕnÕn bastÕrÕlmasÕ, ders araçgereçlerinin tedarik edilmesinde Ö÷retmenler Birli÷i ile iúbirli÷i yapÕlmasÕ, gençlere 446 447 Ahmet, a.g.m., s.389; ùimúir, a.g.e., s.152-153. Keskio÷lu, a.g.e., s.124. 129 meslek edinmelerinde yardÕmcÕ olmak gibi hususlar kabul edildi. Dernek, Bulgaristan’Õn her yerinde úubeler açtÕ. Gelir sa÷lamak amacÕyla tiyatroculuk, kurban derisi toplama faaliyetleri yapÕldÕ.448 465. Dier Dernekler 1984-89 yÕllarÕ arasÕnda Bulgar zulmü altÕndaki Türklerden bir grup 1988’de “Bulgaristan Ba÷ÕmsÕz ønsan HaklarÕ Derne÷i”ni kurdu. Kurucu üyelerinden bir ço÷u iç sürgüne, göçe zorlanmasÕna ve BulgarlarÕn a÷Õr tacizine ra÷men dernek, mücadelesine devam etmiú ve bir çok üye kaydetmiútir. 1988’in sonunda Türklerin medeni haklarÕnÕ savunan “ønsan HaklarÕ Demokratik Birli÷i” kuruldu. Benzer úekilde øslam’Õn baskÕ altÕna alÕnmasÕ ve asimilasyon kampanyasÕna karúÕ koymak amacÕyla kurulan dernek, çok sayÕda üye kazandÕ ancak yasal olarak tanÕnamadÕ. AynÕ amaçlarla 1989’da kurulan son dernek ise, “1989 Viyana Deste÷i Derne÷i(VDD89)” dir. Bu üç derne÷in Bulgar komünist rejiminin sona ermesine yakÕn kurulmalarÕ, Rusya’da uygulanan Glasnost’un da etkisiyle faaliyetlerini geniúletebilmiú ve destek bulabilmiúlerdir. 449 466. Bulgaristan’da Yeni Dönemde Kurulan Türk Dernekleri 4650. Türk Dil ve Kültür Dernei Türklerin kültürel kimliklerini korumak, ilmi eserler yayÕnlanmak, konferanslar, paneller, folklor gösterileri düzenlemek, Türk bölgelerindeki kitaplÕklara Türkçe eserler edindirmek, Türk dili dergileri yayÕnlamak, Bulgaristan Türk úair ve yazarlarÕnÕn eserlerini basmak gayeleriyle ùumnu’da kurulan dernek, Türkiye ile geliúimleri konusunda yakÕn iúbirli÷ine girmek istemektedir. Türk Dili ve Kültür Derne÷i çalÕúmalarÕnda, HÖH ve Bulgaristan’Õn di÷er Türk kültür dernekleriyle birlikte hareket etmektedir. Dernek, Razgrad, HacÕo÷lu, PazarcÕk ve Eski Cuma’da úubeler açtÕ. Dernek baúkanÕ Resmi ùerif, Türk devleti ve Türkiye’deki kültür dernekleriyle kurulacak iúbirli÷i ile Türk kültürünün Bulgaristan’da ebedi olarak yaúatÕlaca÷ÕnÕ belirtmektedir. 448 449 Turan, a.g.e., s.95; Keskio÷lu, a.g.e., s.124-125. Poulton, a.g.e., s.185-187. 130 Derne÷in çalÕúmalarÕ ise; Türkçe e÷itimin ça÷daú yöntemlerle yapÕlmasÕna ve okul araç-gereçlerinin hazÕrlanmasÕna yardÕmcÕ olmak, Türk a÷Õz ve úiveleri üzerinde ilmi araútÕrmalar yapmak, “Türk Dili ve Kültürü” dergisi yayÕnlamak, kitap, gazete, radyo ve tv yayÕnlarÕnda arÕ bir Türkçe’nin kullanÕlmasÕnÕ sa÷lamak olarak sayÕlabilir.450 Bunun dÕúÕnda Bulgaristan Türklerinin baú müftüsü Nedim Gencev tarafÕndan kurulan “øslam Kültürünü AraútÕrma VakfÕ” ile451 ùumnu’da kurulan “Türk KadÕnlar Derne÷i”ni sayabiliriz.452 450 “Bulgaristan Türklerinin Kimlik SavaúÕ”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:124(Ocak-ùubat 1994), s.27. Özgür, a.g.e., s.58. 452 AyÕn Tarihi(Temmuz 2000) 451 BENC BÖLÜM 5. KOSAVA Kosova, etnik ve siyasi yapÕsÕ itibariyle özelikle ArnavutlarÕ ilgilendiren bir bölgedir. Ancak az da olsa bölgede Türk nüfusunun varlÕ÷Õ dolayÕsÕyla Türkleri de ilgilendirmektedir. Kosova, Yugoslavya döneminde özel statüye sahip özerk bir bölgeydi. Yugoslavya’nÕn da÷ÕlmasÕyla Kosova, bir sorun olarak dünyanÕn gündemine girdi. AslÕnda sorunun baúlangÕcÕ 20. yy’lÕn baúlarÕna kadar gider. 1913 Londra ve 1919 Versay KonferansÕ sonucu Arnavutluk devletinin sÕnÕrlarÕ çizildi. Ancak bölgede yo÷un bir Arnavut nüfus Arnavutluk sÕnÕrlarÕn dÕúÕnda bÕrakÕldÕ. Arnavutlar baúta SÕrbistan olmak üzere di÷er Balkan devleri sÕnÕrlarÕ içinde yaúamak zorunda kaldÕ. 453 Kosova’nÕn 1990 yÕlÕna kadar uzanacak olan statüsü Tito Yugoslavya’sÕnda 1945-46 tarihlerinde tespit edildi. Kosova’nÕn etnik yapÕsÕ dolayÕsÕyla Arnavutluk’la birleúme görüúü ortaya atÕldÕysa da zamanÕn iç ve dÕú úartlarÕ buna müsait olmadÕ÷Õndan SÕrbistan sÕnÕrlarÕ içinde özerk bir il olarak kalmasÕ kararlaútÕrÕldÕ. Buna göre SÕrbistan, 3 Eylül 1945’te çÕkardÕ÷Õ bir yasayla Kosova-Metohija özerk ilini ilan etti. Yugoslavya da 1946’da çÕkardÕ÷Õ yeni anayasayla bu yeni düzenlemeyi onayladÕ. SÕrbistan da kendi içinde 1947’de kabul etti÷i anayasayla Kosova’nÕn kendi kültürel geliúimini sa÷lamasÕ, bütçesini planlamasÕ gibi özerk haklara daha ayrÕntÕlÕ tanÕm getirdi. 454 Yugoslavya, altÕ federe devlet ve iki özerk bölgeden oluúmak üzere barÕndÕrdÕ÷Õ tüm milletlere yaúam hakkÕ tanÕmÕú, kültürlerini geliútirme fÕrsatÕ vermiútir. Ancak komünist Yugoslavya kuruldu÷u ilk yÕllarda øslam’Õ baskÕ altÕna aldÕ. ùeriat mahkemeleri 1946’da, Kursan kurslarÕ 1950’de, tekkeler 1952’de kapatÕldÕ. Bunun yanÕnda Türk varlÕ÷Õna vurgu yapÕldÕ. 1951’de Türkler, ulusal azÕnlÕk ilan edildi ve yeni Türk okullarÕ açÕldÕ. Türklerin 453 454 H. Bülent Olcay, “Kosova: Nereden Nereye ?”, Avrasya Etüdleri, sayÕ:17(ølkbahar-Yaz 2000), s.14. Noel Malcolm, Kosova, çev., Özden ArÕkan, Sabah KitaplarÕ, østanbul, 1999, s.375. 132 öne çÕkarÕlmasÕ, Müslüman ArnavutlarÕ da Türklerin yanÕna celbetti. Nitekim 1948’de Kosova’da Türk olarak kayda geçen insan sayÕsÕ 1.315 iken bu sayÕ 1953’de 34.585’e çÕktÕ. Görünüúte tüm bu yapÕlanlar Türk azÕnlÕ÷Õn lehine uygulamalar gibi görünse de aslÕnda bu, etnik mozai÷e sahip Yugoslavya’da böl ve yönet ilkesinin uygulanmasÕydÕ. ArdÕndan 1953’de Yugoslavya-Türkiye arasÕnda geniú kapsamlÕ bir göç anlaúmasÕ imzalanmasÕ, bölgeden yo÷un Türk ve Arnavut nüfusun göç etmesine sebep olacaktÕr. 455 Yugoslavya bir yandan menfi uygulamalarla iktidarÕnÕ sa÷lamlaútÕrmaya çalÕúÕrken, müspet uygulamalarla da halkÕn yönetime olan güvenini sa÷lamaya çalÕúmÕútÕr. Kosova’da 1951’de Türkçe e÷itime baúlandÕ, Türk dili di÷er dillerle resmi ve eúit dil kabul edildi. Türklerin yaúadÕ÷Õ köy ve kasabalarda Türkçe e÷itim veren ilkokul ve liseler, 1962’de Prizren Yüksek Pedagoji okulunun Türk Dili ve EdebiyatÕ bölümü açÕldÕ. Bölüm, 1974’de Priútire üniversitesine ba÷lÕ Türkoloji fakültesine dönüútürüldü. 1969’da Priútine’de haftalÕk Türkçe Tan gazetesi yayÕn hayatÕna girdi. Gazetenin etrafÕnda “Çevren” kültür ve edebiyat dergisi ve “Kuú” çocuk dergisi, “ÇÕ÷” kültür sanat dergisi çÕktÕ. Radyo ve televizyonlarda Türkçe yayÕn saatleri arttÕrÕldÕ.456 Kosova, SÕrbistan içersinde özerk bir bölge olmasÕna ra÷men SÕrbistan, bölgeyi daha çok kontrolü altÕna alma e÷iliminde olmuútur. Buradan 1963’de Kosova’nÕn anayasal statüsü federal düzeyde tamamen ortadan kaldÕrÕlarak, SÕrbistan’Õn iç düzenlemelerine ba÷lÕ otonom bir bölge oldu. 457 Bu arada BalkanlarÕn en güçlü milliyetçiliklerinden olan Arnavut milliyetçili÷i Kosova’da giderek yükseliyordu. Kosova’nÕn SÕrp yönetiminde olmasÕ yönetim kademelerinin de büyük ço÷unlu÷unun ellerine geçmesini sa÷lamÕútÕ. Bu da ArnavutlarÕn siyasi hÕrslarÕnÕn artmasÕnÕ kamçÕlÕyordu. Yugoslav idaresinde Arnavut ileri gelenlerinden Mehmet Hoxha(Hoca) Nisan 1968’de; “Neden 1.2 milyon Arnavut tam özerkli÷e kavuúmuú de÷ilken 370 bin Karada÷lÕnÕn kendi Cumhuriyeti var” sorusuyla 458 Kosova’nÕn Arnavut idaresinde bir cumhuriyet olmasÕ gerekti÷ini savunuyordu. Böylece ArnavutlarÕn cumhuriyet talebiyle ayaklanmalarÕ baúladÕ. Bunun sonu ancak meúhur 1974 anayasasÕnÕn kabul edilmesiyle alÕndÕ. Arnavutlar kendi dillerinde e÷itim hakkÕ, üniversiteye sahip olma, Arnavutlukla kültürel iliúkiler kurma, Kosova bayra÷ÕnÕn 455 Malcolm, a.g.e., s.381. Arif Bütüç, “Kosova’da Türk VarlÕ÷Õ”, Balkanlar’da Türk Kültürünün Dünü-Bugünü-Yarn Uluslararas Sempozyumu, TC. Uluda÷ Üniversitesi Yay, Bursa, 2002, s.164-165. 457 Malcolm, a.g.e., s.382; Olcay, a.g.e., s.13. 458 Malcolm, a.g.e., s.383. 456 133 yanÕna kendi bayra÷ÕnÕ çekebilme, baúkanlÕk konseyinde temsil edilebilme, SÕrbistan’Õn Kosova’yla ilgili alaca÷Õ kararlarÕ veto edebilme gibi çok geniú ayrÕcalÕklar elde ettiler. 459 1974 anayasasÕyla Kosova, Yugoslav devlet organlarÕnda imtiyazlÕ yarÕ devlet muamelesi görmeye baúladÕ. Buralara kendi temsilcilerini gönderebildiler. 1974’e dek özerk bölge yasalarÕnÕ SÕrbistan çÕkarÕyordu. ùimdi ise Kosova kendi anayasasÕnÕ çÕkarabilecekti. Böylece Kosova’ya, bir çok bakÕmdan Yugoslavya içindeki altÕ cumhuriyetin sahip oldu÷u eúit statü tanÕnmÕútÕr.460 Arnavut milliyetçili÷i, aynÕ dinden olmalarÕna ra÷men Türkleri olumsuz yönde etkilemiútir. ArnavutlarÕn, Kosova’yÕ ArnavutlaútÕrma emelleri Türkleri de zamanla asimile etti. 1951’de Türk okullarÕ açÕlmasÕna ra÷men Arnavutlardan gelen baskÕ sonucu Türkler, çocuklarÕnÕ Arnavut okullarÕna göndermeye baúladÕlar. Zamanla okullarÕ kapanan Türk azÕnlÕk, asimile olmamak için çocuklarÕnÕ SÕrp okullarÕna göndererek varlÕklarÕnÕ korumuúlardÕr. 461 AynÕ dine mensup olma, Türklerle ArnavutlarÕ birbirine yakÕnlaútÕrmÕú, evlilik yoluyla kaynaúmÕúlardÕr. Ancak bu durum zaman içinde bir çok Türk’ün Arnavut yazÕlmasÕna sebebiyet vermiútir. Aúa÷Õda nüfus bölümünde görece÷imiz gibi Türk nüfus ile Türkçe konuúan nüfus arasÕnda çok fark vardÕr. Kosova’nÕn günümüzde de belirsizli÷i devam eden statüsünün bozulmasÕ, SÕrp milliyetçili÷ini kullanarak kÕsa zamanda yükselen Slobodan Miloseviç’in SÕrbistan devlet baúkanÕ olmasÕyla baúlar. Miloseviç, Kosova’nÕn Türk hakimiyetinde oldu÷u dönemi hÕnçla SÕrplara hatÕrlatan ve Kosova sorununu siyasi malzeme yapan politikasÕyla Tito’dan sonra Yugoslavya’nÕn baúÕna geçen en etkili devlet baúkanÕydÕ. Muhalefeti susturarak komünist partisini ele geçiren Miloseviç, SÕrbistan, Kosova, Voyvodina ve Karada÷’Õn oylarÕnÕ almÕútÕ ancak tam anlamÕyla iktidar olabilmesi için bir cumhuriyeti daha kazanmasÕ gerekiyordu. Ancak bu gerçekleúemeden Yugoslavya da÷ÕldÕ. Önce Slovenya ve HÕrvatistan ardÕndan Bosna-Hersek ba÷ÕmsÕzlÕ÷ÕnÕ ilan etti. Makedonya kansÕz bir úekilde federasyondan ayrÕldÕ. Ancak Kosova’nÕn tüm devlet kurumlarÕ 459 Uzgel, a.g.m., s.509. Malcolm, a.g.e., s.385-386; Olcay, a.g.e., s.13. 1974 anayasasÕnÕn 1. ve 2. maddelerinde Kosova’nÕn, federasyonu oluúturan anayasal bir parça oldu÷u ve 5. maddesi de Kosova’nÕn kendine ait bir bölgesi ve rÕzasÕ olmadan de÷iútirilemeyecek sÕnÕrlarÕ oldu÷unu belirtir. Olcay, a.g.e., s.17. 461 Kut, Balkanlar’da Kimlik ve Egemenlik, s.231. 460 134 SÕrbistan’Õn eline geçmiúti ve böyle bir ayrÕlma úansÕ yoktu.462 KosovalÕ Arnavutlar, Yugoslavya bunalÕmÕnda da÷ÕlmanÕn gerçekleúmesiyle ba÷ÕmsÕzlÕk hayal ediyorlardÕ. Oysa SÕrbistan, Kosova’nÕn özerk statüsüne 1989’da son vererek 1974’deki Kosova’nÕn anayasal statüsünü tamamen yok etti. Bunun üzerine Kosova Parlamentosu’nun Arnavut milletvekilleri 1990’da Kosova Cumhuriyeti’ni ilan ettiler. Devlet baúkanlÕ÷Õna da Kosova Demokratik Birli÷i(LDK) baúkanÕ øbrahim Rugova’yÕ getirdiler. Arnavutlar bundan sonra SÕrbistan liderli÷inde kurulan yeni Yugoslavya devletine sivil itaatsizli÷e baúlayarak devleti boykot ettiler. E÷itim, sa÷lÕk vs. iúleri kendi imkanlarÕyla yürüterek 463 pasif bir direniúe baúladÕlar. Bu durumdan Türk azÕnlÕk ziyadesiyle etkilendi. Türkler, Arnavutlarla SÕrplarÕn politik çatÕúmalarÕndan uzak durmaya gayret etti ve aúÕrÕ giden Arnavut milliyetçili÷inden sakÕndÕ. Türkler az sayÕda olduklarÕnÕn bilincinde ve bir özerklik elde edemeyeceklerinin farkÕnda olarak iktidara sadÕk kaldÕ. Eskiden oldu÷u gibi anayasa ve kanunlarÕn azÕnlÕklara verdi÷i haklarÕ yeniden kazanmak umuduyla çocuklarÕnÕ devlet okullarÕna göndermeye devam ettiler.464 1990 sonrasÕ dönemde Arnavutlar iúlerini kaybederken, Türkler iúlerine devam etmiú ve Priútine radyo ve televizyonunda Arnavutça yayÕnlar kalkarken Türkçe yayÕnlara devam edilmiútir. Bu faktörler, Türklere karúÕ hoúnutsuzlu÷u arttÕrÕrken Türklerin, Arnavutlar tarafÕndan Miloseviç yönetimi ile iú birli÷i yaptÕ÷Õ yönünde haksÕz ithamlara maruz kalmalarÕna neden olmuútur.465 Buna tepki olarak Türk milliyetçili÷i de Arnavut milliyetçili÷ine karúÕ geliúmeye baúladÕ. Öyle ki Arnavutlar, Türk varlÕ÷ÕnÕ inkar eder bir politikayla Türklere, Türkleúmiú Arnavutlar olarak bakmaya baúladÕ. Bu nedenle de Türk toplulu÷u da do÷al olarak kendi çÕkarlarÕ do÷rultusunda mücadele etmeye baúladÕ. 462 466 Malcolm, a.g.e., s.399-402. Kut, a.g.e., s.150-151; Uzgel, a.g.m., s.509. Rugova ile LDK’nÕn yürüttü÷ü politika; ùiddet içeren ayaklanmanÕn önünü almak, Kosova sorununu uluslararasÕ hale getirmek ve seçimler ile sayÕmlarÕ boykot ederek Kosova Cumhuriyeti devlet aygÕtÕnÕ ana hatlarÕyla oluúturarak SÕrp yönetiminin meúrutiyetini sistemli biçimde reddetmektedir. LDK, Slovenya ve HÕrvatistan’Õn ba÷ÕmsÕzlÕk ilan etmesi üzerine Yugoslavya içinde cumhuriyet statüsü kazanmak yerine tam ba÷ÕmsÕzlÕk hedefi benimsedi. Malcolm, a.g.e., s.405-406. 464 Altay Suray Recepo÷lu, “Yugoslavya’da Türk Cemaati’nin Dini Meseleleri”, Yeni Türkiye, c.II, sayÕ:16(Temmuz-A÷ustos 1997), s.1829. 465 Kut, a.g.e., s.233; Bilgehan A. Gökda÷, “Balkan Türklü ÷ünün Dil ve E÷itim SorunlarÕ”, der., Erhan Türbedar, Balkan Türkleri Balkanlar’da Türk VarlÕ÷Õ, ASAM, Ankara, 2003, s.314. 466 Erhan Türbedar, “Tarihte De÷iúen Siyasi ve Sosyal Dengeler øçinde Kosova Türkleri”, Balkan Türkleri Balkanlar’da Türk VarlÕ÷Õ, der., Erhan Türbedar, ASAM, Ankara, 2003, s.81. 463 135 Sonuçta biri ordusuna, polisine, yargÕ organlarÕna sahip SÕrbistan iktidarÕ, di÷eri SÕrbistan’Õn illegal saydÕ÷Õ ArnavutlarÕn kurdu÷u Kosova Cumhuriyeti oluútu. 467 1990’dan 1998 kadar SÕrp yönetimine itaatsizlik politikasÕ tam ba÷ÕmsÕzlÕ÷Õ elde etmede sonuç vermeyince Arnavutlar, Kosova Kurtuluú Ordusunu(UÇK) kurarak silahlÕ direniúe baúladÕlar. KarúÕlÕ÷Õnda da SÕrplarÕn sert tepkisi geldi ve Arnavutlara karúÕ etnik temizlik harekatÕ baúladÕ. Ancak BatÕ, Bosna soykÕrÕmna seyirci kalarak iúledi÷i hatayÕ telafi etmek istercesine BM Güvenlik Konseyi’nin kararÕ olmadan NATO’yu harekete geçirdi ve NATO, Mart 1999’da SÕrbistan’Õ bombalamaya baúladÕ.468 BatÕlÕ devletlerin sorunu çözmedeki kararlÕlÕ÷Õ Miloseviç’e geri adÕm attÕrdÕ.469 Bundan sonra SÕrbistan, ABD’nin dayattÕ÷Õ planÕ kabul etmek zorunda kaldÕ ve bölgede barÕúÕ sa÷lamak üzere KFOR (Kosova Force) uluslararasÕ gücü oluúturuldu. Kosova’nÕn sivil yönetimi için de geçici olarak UNMIK(United Nations Mission in Kosovo) uluslararasÕ yönetimi göreve getirildi. 470 KFOR’a Türkiye de bin kiúilik bir birlikle katÕldÕ ve Türklerin yo÷un olarak yaúadÕ÷Õ Prizren, Priútine ve Mamuúa’da konuúlandÕ. Ancak UNMIK, Kosova seçimlerinde oy pusulalarÕnÕ ödenek yoklu÷u gerekçesiyle Türkçe basmamasÕ, Türkçe ders saatlerinin azaltÕlmasÕ gibi uygulamalarla Türk karúÕtlÕ÷Õ sergilemektedir. Türk azÕnlÕk, nüfusu itibariyle bu tip uygulamalara maruz kalarak 1974’deki statülerinin dahi gerisine düúürüldü. Türkçe, ancak yarÕ resmi dil olarak kabul edildi.471 Türklerin, BM’nin demokratik, çok kültürlü yeni bir Kosova inúa etme çalÕúmalarÕnda dÕúarÕda bÕrakÕlmak istenmesine karúÕn Türk azÕnlÕk, sosyo-kültürel ilerlemeler kaydederek Kosova’da varlÕ÷ÕnÕ devam ettirme gayreti içersindedir. Savaú ortamÕ ve kaos içinde Türk gençleri ve aydÕnlarÕ bir araya gelerek 10 Ocak 1999’da “Sofra” kültür sanat dergisini çÕkarmaya baúladÕlar. Bir süre savaú dolayÕsÕyla yayÕnÕ durdurulsa da Eylül’de 467 Recepo÷lu, a.g.m., s.1830. Uzgel, a.g.m., s.509. 469 Kut, a.g.e., s.147. 470 Uzgel, a.g.m., s.509. 471 Kut, a.g.e., s.234-235; Uzgel, a.g.m., s.513. UNMøK, seçim ve nüfus kayÕt formlarÕnda øngilizce, Arnavutça ve SÕrpça’ya yer verirken, Türkçe’yi görmezden gelmiútir. Türk toplumu da bunu protesto ederek UNMIK’in Õsrarla Türkçe el ilanlarÕyla yaptÕklarÕ kayÕt ça÷rÕlarÕna katÕlmadÕlar. Nedim YalçÕn, “Kosova Seçimlerinde Türkler KayÕt DÕúÕ”, Zaman(21 Temmuz 2000). Bosna savaúÕndan sonra Türkiye-SÕrbistan iliúkilerinde yakÕnlaúma meydana geldi. Türkiye, azÕnlÕk politikasÕnda devletlerin toprak bütünlü÷ünün korunmasÕndan yanadÕr. Kosova sorununda da, SÕrbistan’Õn toprak bütünlü÷ünün korunmasÕndan yana tavÕr sergilemiútir. Bu tutum Arnavut ve Türk azÕnlÕk arasÕnda hoúnutsuzlu÷a sebebiyet verdi. Arnavutlar tarafÕndan Türkiye, adeta SÕrplarla iúbirli÷i içinde gözüktü. Türk azÕnlÕk için ise Türklere haklarÕnÕn tanÕnmasÕ konusunda Türkiye, etkin bir siyaset yürütemedi. Uzgel a.g.m., s.511; Hasan Ünal, “Kosova Seçimleri ve Türkler”, Zaman(21 Temmuz 2000) 468 136 tekrar çÕkmaya baúladÕ. Derginin amacÕ Kosova Türkleri’nin kültürünü, dilini, tarihini, gelenek ve göreneklerini, sanatÕnÕ yaúatarak gelecek nesillere aktarmaktÕr. Türk varlÕ÷Õ yadsÕnmak istenirken Mehmet Bütüç, “Yeni Dönem” adlÕ Türklerin ilk ba÷ÕmsÕz gazetesini 24 KasÕm 1999’da çÕkarmaya baúladÕ. Gazete, Türklerin haklarÕnÕ savunurken UNMIK’in haksÕz uygulamalarÕnÕ da eleútirdi. Yine Bütüç, kendi giriúimleriyle Nisan 472 2002’de Kosova’da ilk Türk radyosunu kurdu. Günümüzde ise siyasi belirsizlik içindeki Kosova’nÕn nihai statüsü belirlenememektedir. Arnavutlar en azÕndan tam ba÷ÕmsÕz bir Kosova devletinden yanadÕr. UluslararasÕ toplum ise, ba÷ÕmsÕz bir Kosova’nÕn Arnavutluk’la birleúme ihtimali ile SÕrbistan içinde ayrÕcalÕklÕ bir bölge olarak kalmasÕ arasÕnda kalarak, süreci olabildi÷ince uzatmaktadÕr. Taraflar ise birbirlerine kesinlikle taviz vermek istememektedir. Haziran ayÕnda UNMøK baúkanÕ Soren Jessen Petersen ise, Kosova’daki siyasi temsilcilerin, nihai statü müzakerelerine daha fazla önem vermeleri için yerel seçimlerin 12 ay ertelendi÷ini açÕklamaktadÕr.473 Kosova sorununun özünde SÕrplar için büyük SÕrbistan, Arnavutlar için büyük Arnavutluk hayali vardÕr. Her iki toplum için de Kosova, vazgeçilmezdir.474 SÕrbistan Radikal partisi baúkanÕ Tomislav Nicolic, SÕrbistan’Õn Kosova’dan vazgeçmedi÷ini, “Kosova için savaúaca÷Õz” tehdidiyle göstermektedir. Kosova SÕrplarÕ lideri Oliver øvonovik ise Belgrad’Õn Kosova’ya yönelik siyasetini desteklediklerini belirterek, Kosova SÕrplarÕnÕn halk oylamasÕ ile yaúadÕ÷Õ bölgenin SÕrbistan’a ba÷lanmasÕnÕ isteyeceklerini belirtmektedir. SÕrplar, BM ve KFOR’dan da úikayet ederek yaúam haklarÕnÕ kÕsÕtladÕklarÕnÕ iddia etmektedirler. Bu úartlar altÕnda Türk azÕnlÕ÷Õn hangi statüde olaca÷Õ daha da belisizdir. Kosova’nÕn nihai statüsünü belirlemek için en üst düzey toplantÕ ise 24 Temmuz 2006’da Viyana’da gerçekleúti. Arnavut ve SÕrp taraflarÕnÕn bir araya geldi÷i müzakerelerde Arnavutlar, tam ba÷ÕmsÕzlÕktan ödüz vermediler. SÕrp tarafÕ da buna 472 Bütüç, a.g.m., s.165-166. AyÕn Tarihi(Haziran 2006). SÕrplar 1912’de kazandÕklarÕ Kosova topraklarÕnda zaten ço÷unlu÷u SÕrp olmayan bir nüfusun yaúamakta oldu÷u gerçe÷ini bir türlü anlamak istememektedirler. Malcolm, a.g.e., s.412. 474 Kut, a.g.e., s.149. 473 137 úiddetle karúÕ çÕktÕ. Ev sahibi Avusturya ise soruna gerçekçi yaklaúÕlmasÕ gerekti÷i üzerinde durdu. Böylece 7 yÕldÕr BM yönetiminde olan Kosova’nÕn gelecekte de statüsün ne olaca÷Õ yine belirsizli÷ini sürdürmeye devam etmektedir.475 50. Kosova Türklerinin Nüfusu Kosova, OsmanlÕ döneminde Makedonya co÷rafi bölgesinde bir vilayetti. Makedonya, Balkanlar’da yo÷un Türk nüfusunun yaúadÕ÷Õ bir bölgeydi. Ancak buradaki hakimiyet kaybedilince yüz binlerle ifade edilen insan Anadolu’ya göçtü. Sadece 1912-1914 yÕllarÕ arasÕnda Makedonya da dahil 302.907 Türk Kosova’dan göç etti. 476 Bu göçlerle birlikte 1912-1918 döneminde Kosova’nÕn toplam Müslüman cemaati(Türk, Arnavut, Boúnak) 477 yaklaúÕk 250-350 bin arasÕnda oldu÷u tahmin edilmektedir. II. Dünya savaúÕ ve sonrasÕndaki dönemlerde ise Kosova nüfusunda büyük hareketlenmeler yaúanmÕútÕr. Savaú sÕrasÕnda çok sayÕda Arnavut bölgeye akÕn ederken, bir çok SÕrp ve Karada÷lÕ da bu bölgeden sürüldü.478 1948’de Türk nüfusu siyasal çatÕúmalar dolayÕsÕyla adeta dibe vurdu ve 1315 olarak gösterildi.479 Yugoslavya Komünist Partisi, azÕnlÕk sorununa çözüm için en iyi yolun göç olmasÕna karar verdi ve 1945-1966 arasÕnda Yugoslavya’dan tahminen 296 bin kiúi Türkiye’ye göç etti. Ço÷u Makedonya’dan olmak üzere Kosova için bu rakamÕn 100 bin oldu÷u düúünülmektedir.480 Bu dönem de Yugoslavya Federal østatistik Kurumu’nun verdi÷i resmi rakamlara baktÕ÷ÕmÕzda Kosova’da Türk nüfusunu 1953’de 34.583, 1961’de 25.764 ve göçlerden sonra 1971’de 12.444 olarak görüyoruz.481 Bir önceki sayÕya göre azalmanÕn nedeni, Kosova’da iktidarÕ ele geçiren Arnavut milliyetçilerinin yo÷un baskÕsÕ olmuútur. Yine aynÕ kurumun verilerine göre 1981’de 12.578 ve 1991’de 10.836 Türk’ün Kosova’da 482 yaúadÕ÷Õ tespit edilmiútir. 475 http://www.zaman.com.tr/?bl=dishaberler&alt=&trh=20060725&hn=315637 Türbedar, a.g.m., s.74-75. 477 Popoviç, a.g.e., s.221. 478 Malcolm, a.g.e., s.373. 479 Cemali K. TunalÕgil, “Yugoslavya Türkleri ve Bugünkü KonumlarÕ”, Yeni Türkiye, c.II, sayÕ:16(Temmuz-A÷ustos 1997), s.1826. 480 Malcolm, a.g.e., s.381. 481 TunalÕgil, a.g.e., s.1827. 482 a.g.e., s.1826-1827. 476 138 Türklerin inandÕklarÕ rakam ise bu sayÕlarÕn 4-5 katÕ kadardÕr. Yani 40 ile 60 bin arasÕnda bir rakam söylenmektedir. Bunun yanÕnda Türkçe konuúanlarÕn sayÕsÕnÕn ise 250 bin ile 400 bin arasÕnda oldu÷una inanÕlmaktadÕr. Bu rakam, ArnavutlaúmÕú Türkler ile Türkçe konuúan ArnavutlarÕn sayÕsÕdÕr. Kosova’da 2 milyon Arnavut’un yaúamasÕ Türk nüfusun görmezden gelinmesine neden olmaktadÕr. Arnavutlarla Türklerin kÕz alÕp vermeleri, aralarÕnda bir çeúit dayanÕúma oluúturmuútur. Bu nedenle bir çok Türk kendini açÕ÷a vermek istememektedir. Do÷umlar da haliyle Arnavut nüfusu hanesine yazÕlmaktadÕr. Türklerin sayÕ olarak inandÕklarÕ rakam bu gizli Türk nüfusla birlikte 40-50 bine çÕkmaktadÕr. 483 Türklerin yaúadÕklarÕ yerler de giderek daraldÕ. Bir çok Türk köyü ArnavutlaútÕ. Bugün Türkler yo÷un olarak Prizren, Priútine, Geylan, Kosova MitroviçasÕ, VÕçÕrtÕn ve Mamuúa’da (tamamÕ Türklerden oluúan bir köy) yaúamaktadÕrlar. 51. Kosova Türklerinin Hukuki Statüleri Yugoslavya, Kosova Özerk Bölgesi için ilk hukuki düzenlemeyi 1948’de “SÕrbistan Halk Cumhuriyeti’nde Kosova-Metohija Özerk Eyaleti’nin Tüzü÷ü” úeklinde yaptÕ. Tüzükte, Kosova milletlerinin hak eúitli÷i ile kendi dilinde konuúma hakkÕ oldu÷u 484 belirtiliyordu. Ancak Türklerin milli azÕnlÕk olarak tanÕnmasÕ ise; Tito’nun, Enver Hoca liderli÷indeki komünist Arnavutlu÷a, 1946’da Kosova’nÕn Arnavutlu÷a ba÷lanmasÕ gerekti÷ini, ancak bunun için zamana uygun olmadÕ÷Õ ve Kosova SÕrplarÕnÕn da buna hazÕr olmadÕ÷ÕnÕ söylemesi ve bundan hoúnut olmayan Kosova ulusçu ArnavutlarÕ arasÕnda geliúen ba÷ÕmsÕzlÕk düúüncesinin tehlikeli boyutlara ulaúabilece÷ini gören Yugoslavya’nÕn, ArnavutlarÕn gücünü parçalamak için Türkleri Kosova’nÕn asli unsuru olarak tanÕmasÕyla olmuútur. 485 1970’de de Kosova meclisinde, “Dil ve YazÕlarÕn Eúitli÷inin Gerçekleútirilmesi”ne dair yasanÕn kabul edilmesi ile Arnavutça, SÕrpça ve Türkçe’nin eúitli÷i sa÷lanmÕútÕr. Ancak Türkçe’nin kullanÕmÕ Arnavutça ve SÕrpça gibi 483 Süleyman Sefer Cihan, “Kosova Sorunu Paneli Muhteúemdi”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:106-107(Ocakùubat 1992), s.6; Necdet Ertu÷rul, “Kosova Türkleri Kan A÷lÕyor”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:123(KasÕmAralÕk 1993), s.51-53. 484 øskender Muzbeg, “Hukuki Belgeler Çerceveside Kosova Türkleri”, Balkan Türkleri Balkanlar’da Türk VarlÕ÷Õ, der. Erhan Türbedar, ASAM, Ankara, 2003, s.108. 485 Emir Türko÷lu, “Kosova ArnavutlarÕnÕn Milliyetçili÷i”, Balkan Diplomasisi, der., Ömer E. Lütem-Birgül Demirtaú Coúkun, ASAM, Ankara, 2001, s.111. 139 kolektif bir hak yerine bireysel bir hak olarak tanÕmlanmÕútÕr. Arnavut ve SÕrp dillerinin Kosova genelinde kullanÕlaca÷Õ belirtilirken, Türk halkÕ, Kosova kurumlarÕnda kendi dilini kullanma hakkÕna sahiptir denmiútir.486 1974 tarihli Kosova Sosyalist Özerk Bölgesi anayasasÕnda ise Türk azÕnlÕk tam anlamÕyla Kosova’nÕn di÷er halklarÕyla eúit statüde ve kurucu unsuru kabul edildi ve Türkçe, di÷er dillerle birlikte hak eúitli÷ine kavuútu.487 Özerk bölgenin yasalarÕ, genel belgeleri, resmi gazete de Arnavut, SÕrp ve Türk dilinde özdeú metinler olarak yayÕnlanacaktÕr.488 1974 anayasasÕ ile Tito, Kosova’da etnik barÕúÕ sa÷lamayÕ baúarmÕútÕr ve bunu garanti etmiútir. Türkçe dili ve yazÕsÕnÕn di÷er dilerle olan eúitli÷ini kabul eden 1970’deki anayasal düzenlemenin ötesinde baúka bir yasa 1977’de kabul edildi. Dil ve YazÕlarÕn Hak Eúitli÷i’ne dair yasada, e÷itim-ö÷retimde ve Kosova idare organlarÕnda somut bir úekilde Türk dilinin kullanÕmÕ söz konusudur.489 1989’a gelindi÷inde ise Miloseviç yönetimindeki Yugoslavya Federal Cumhuriyeti, Kosova halkÕnÕn tüm hukukunu alt üst etti, fiilen kullandÕ÷Õ haklarÕnÕ ellerinden aldÕ. Kosova’nÕn %90’ÕnÕ oluúturan Arnavutlar ise bunun üzerine 1991’de ba÷ÕmsÕzlÕ÷ÕnÕ ilan etti. Kosova’da SÕrp ve Arnavut yönetiminden oluúan defacto çift baúlÕ durum, 1999’daki Kosova savaúÕna dek sürdü. BM öncülü÷ünde kurulan Kosova yönetiminin misyonu ise bölgede etnik gruplar arasÕnda hoú görüye dayalÕ çok uluslu, çok kültürlü, çok dinli bir toplum ve idare oluúturmak olmuútur. Ancak gelinen bu noktada bu amaçtan uzak olundu÷u görülmektedir. 490 Kosova’nÕn nihai statüsünün ne olaca÷Õ belirsizli÷ini korumaktadÕr. UNMIK’in yaptÕ÷Õ mevcut yasa düzenlemelerinde 1974 anayasasÕndan geri olmak üzere Türkçe ikinci planda yer almÕútÕr. Buna göre, UNMIK düzenlemeleri Arnavutça, SÕrpça ve øngilizce çÕkarÕlÕr denmektedir. Kosova’nÕn asli unsuru olmaktan çÕkarÕlan Türkler için ihtimal dahilinde bazÕ avantajlar da vardÕr. Buradan, Kosova hükümetinin en az iki bakanÕ daima azÕnlÕklardan seçilecektir ve Kosova meclis baúkanlÕ÷Õna da bir üye Arnavut ve SÕrp toplumlarÕnÕn 486 Muzbeg, a.g.m., s.112-113. Türbedar, a.g.m., s.88. 488 Muzbeg, a.g.m., s.114. 489 a.g.e., s.115. 490 a.g.e., s.101. 487 140 dÕúÕndan seçilecektir hükümleri kabul edilmiútir. Aúa÷Õda partiler kÕsmÕnda da görülece÷i gibi Türkler, iyi bir siyasetle yeni kurulacak Kosova ‘da yerlerini alabilirler.491 52. Kosova’da Türk Siyasi Partileri 520. Türk Demokratik Birlii Partisi 1990’larÕn baúÕnda Do÷u blo÷u ülkelerine gelen demokrasiden YFC’de etkilendi ve çok partili düzene geçmeye baúladÕ. Toplumlar artÕk partileúerek haklarÕnÕ arayabileceklerdi. Komünist düzende belli bir hukuku olan Türkler de YFC sonrasÕ düzende varlÕ÷ÕnÕ sürdürebilmek için siyasi oluúum içine girdi ve 19 Temmuz 1990’da Prizren’de “Türk Demokratik Birli÷i” partisini kurdu. Partinin amacÕ Türk varlÕ÷ÕnÕ, gelene÷ini, dinini, örf ve adetlerini yaúatmak, bunlarÕ yeni nesillere aktarmaktÕr. 492 Türk kimli÷ine vurgu yapan parti, Türklerin ArnavutlaúmasÕna karúÕ çÕkmakta ve tüm etnik gruplarÕ iú birli÷ine ça÷ÕrmaktadÕr. TDB, ArnavutlarÕn 1990’da SÕrp yönetimini boykot etme ça÷rÕsÕna katÕlmayarak Türklerin iúsiz kalmalarÕnÕn önüne geçti. ArnavutlarÕn, Kosova’yÕ ArnavutlaútÕrma politikalarÕnÕn karúÕsÕnda olan TDB, bu siyasetiyle SÕrplarÕn Türklere cephe almasÕnÕ önledi. 1990 seçimlerine de katÕlarak aúÕrÕ uç bir parti olmayaca÷ÕnÕ gösterdi. 493 ùimdiye kadar Türk kültürünü yaúatabilmek amacÕyla dernekleúme hareketleriyle daha çok faaliyet gösteren Türkler, partileúme süreciyle daha aktif bir yapÕya geçtiler. UluslararasÕ alanda seslerini duyurabilme imkanlarÕna kavuútular. Arnavut baskÕsÕ ve milliyetçili÷i partileúmede Türk azÕnlÕ÷Õn karúÕsÕna çÕktÕ ve Türkler, “müslüman kardeúlerinizden ayrÕlÕyorsunuz” úeklinde ArnavutlarÕn ithamÕna maruz kaldÕlar. E÷itim alanÕnda da Arnavut boykotuna katÕlmayan TDB, böylece bu olanaktan mahrum kalmadÕ Türkçe e÷itim eskisi gibi devam etti. AralÕk 1991’de Türkiye’den 10 bin kitap getirildi ve sansüre u÷ramadÕ. Hatta 1991’de Türkçe e÷itim ve kültür haklarÕnÕn veriliúinin 40. yÕl 491 a.g.e., s.116-122. Yugoslavya döneminde basÕn-yayÕn, radyo ve televizyonlarda Türkçeye yer verilirken, UNMIK döneminde Kosova’ya giriú bölümünde gördü÷ümüz “Yeni Dönem” medya kuruluúuna Kosova telekom úirketi GSM kartÕ vermek için bir yÕl bekletmiúti. Türbedar, a.g.m., s.92. Ancak úimdilerde bu Türkçe gazete çok az sayÕda satmaktadÕr. Prizren’de çÕktÕ÷Õ için di÷er Türklerin yo÷un yaúadÕ÷Õ yerlerde ra÷bet görmemektedir. Maalesef Türk azÕnlÕk, yaúamÕú oldu÷u yerde úehir milliyetçili÷i yaparak küçücük Kosova’da Prizrenli, Priútineli, Üsküplü, MamuúalÕ ayrÕmÕ yapmaktadÕr. 492 TunalÕgil, a.g.m., s.1827; Ertu÷rul, a.g.m., s.51. 493 TunalÕgil, a.g.m., s.1827; Kut, Balkanlar’da Kimlik ve Egemenlik, s.233. 141 dönümünün kutlama masraflarÕnÕ SÕrp yönetimi karúÕladÕ.494 Türkiye’den yakÕn ilgi ve yardÕm bekleyen TDB, e÷itimdeki kadro sorununu giderebilmek amacÕyla TC. Milli E÷itim BakanlÕ÷Õ ile iú birli÷ine giderek KosovalÕ ö÷rencilere Türkiye’de otuz kontenjan ve burs imkanÕ sa÷ladÕ. TDP, Kosova sorununun demokratik yöntemlerle ve hakkaniyet ölçüsünde, úiddetle de÷il masa baúÕnda çözülmesi taraftarÕdÕr.495 Türk varlÕ÷ÕnÕ Kosova’da yaúatmak için kurulmuú olan TDB, parti içi kiúisel çÕkar kavgalarÕ yüzünden yeterince aktif olmamÕútÕr. Prizren, Priútine, Mitroviça kentinde olanlar bölgelerindeki siyasileri desteklemeye baúladÕlar. Böylece parti merkez içi ve úubeleri arasÕnda kavgalar sürüp gitti. Bu bölünmüúlü÷ü sona erdirmek amacÕyla TDB úubelerini ve Kosova Türk derneklerini bir araya getiren “Kosova Türk Temsil Kurulu” oluúturuldu. Ancak kurul, iú göremez halde ka÷Õt üstünde varlÕ÷ÕnÕ devam ettirmektedir. Bunun yanÕnda TDB, UNMIK idaresinde yapÕlan 17 KasÕm 2001 Kosova seçimlerinde üç milletvekili ile mecliste temsil edilmeyi baúarmÕútÕr.496 Kosova’da dil meselesi hala güncelli÷ini korumaktadÕr. TDB milletvekilleri parlamentoda görüúülen ve Türklerin aleyhine bir kanun çÕkmasÕ muhtemel yasa görüúmelerini, sahip oldu÷u üç milletvekili ile veto edememesi nedeniyle oturumu terk ederek protesto etti. Bu da yasanÕn Türkler için ne kadar hayati bir önem taúÕdÕ÷ÕnÕ göstermektedir.497 Ancak son dil konusundaki görüúmelerde TDB baúkanÕ ve milletvekili Mahir Ya÷cÕlar’Õn da baskÕsÕyla Türk dili Kosova’da resmi diller arasÕna girdi. Kosova meclisi Türk dilini resmi kullanÕma sokmayan bir tasarÕ kabul etti. Ancak Kosova baúbakanÕ Agim Çeku ve meclis baúkanÕ Kol Beriúa’nÕn araya girmesiyle Türk dilinin Arnavutça ve SÕrpçayla eúit statüde resmi dil olmasÕ kabul edildi. Böylece Türkler, 1974 anayasasÕndaki hukuki durumlarÕna yaklaúmÕú oldular. Arslan Tekin, Balkan VolkanÕ, Ötüken Yay., østanbul, 1993, s.326-328. TunalÕgil, a.g.m., s.1827-1828. 496 Türbedar, a.g.m., s.82-92. 497 Kosova Türkleri arasÕnda siyasi bir sorun milletvekilleri çÕkarmada yaúamaktadÕr. Türkler bulundu÷u bölgeden milletvekili çÕkarmak istiyor. Buna göre mutlak Prizrenli, Priútineli, GilanlÕ, MamuúalÕ milletvekili denmesi gerekmektedir. Gerçekten Türk halkÕnÕn haklarÕnÕ güçlü bir úekilde savunacak liyakatte birinin seçilmesine önem verilmemektedir. 494 495 142 521. Türk Halk Partisi LDK’nÕn bir uzantÕsÕ olan parti, Arnavutlarla yakÕn iliúki içersindedir. Din birli÷i nedeniyle Arnavutlarla ortak hareket edilmesi gerekti÷ini belirten THP, bu politikasÕyla Türk birli÷ini bozmaktadÕr. Kosova’nÕn gelece÷inde Türklerin iyi bir konumda bulunabilmesi ve SÕrp egemenli÷i altÕna girmemesi için Arnavutlarla iúbirli÷ini savunmaktadÕr. Buna karúÕn sürekli Türk Demokratik Partisi’ni SÕrplarla iúbirli÷i yapmakla suçlanmaktadÕr. THP baúkanÕ Sezai ùaipi TDP için: “Biz onlarla iúbirli÷i yapmaktan kaçÕnmadÕk. Biz onlara açÕkça söyledik. E÷er programÕnÕzÕ de÷iútirirseniz ve SÕrbistan devleti ile açÕkça iúbirli÷i yapmazsanÕz o zaman biz sizinle iúbirli÷i yapabiliriz. Siz SÕrbistan’la iúbirli÷i yaptÕ÷ÕnÕz müddetçe sizi siyasi parti gibi saymÕyoruz.” 498 THP, bununla birlikte marjinal bir parti olmaktan kurtulamamÕútÕr. Türk halkÕnÕn deste÷inden uzakta olan parti, 2001 parlamento seçimlerine adaylÕk koyabilmek için gereken bin imzayÕ dahi toplayamamÕútÕr. THP, Türkiye’yi de SÕrp yanlÕsÕ ve TDP aracÕlÕ÷Õyla bölgede etkinli÷ini artÕrmak istemekle suçlamaktadÕr.499 53. Kosova’da Türk Dernekleri 530. Doru Yol Balkan Türklerinin milli varlÕklarÕnÕ sürdürmesinde en çok tutulan yol, dernekleúme olmuútur. Kosova Türkleri de Yugoslavya’nÕn sa÷ladÕ÷Õ haklardan yararlanarak 1951’de “Do÷ru Yol” kültür ve güzel sanatlar derne÷ini kurdu. Kosova Türklerinin yetiútirdi÷i, aydÕn úahsiyet, dokuz yÕl dernek baúkanlÕ÷Õ yapmÕú Altay Suroy Recepo÷lu; “Bizim anavatanÕmÕz burasÕ… Biz OsmanlÕlardan önce de buradaydÕk. Peçeneklerle, Kumanlarla geldik…” diyerek Türklerin, Kosova’nÕn yerli unsuru oldu÷unu belirtmiútir.500 Dernekte Türk yazarlar bir araya gelerek bir edebiyat ortamÕ oluúturdular. Yazarlar Üsküp’te çÕkan “Birlik” ve “Sesler” sanat dergileriyle iúbirli÷ine giderek yazÕlar yayÕnladÕlar. Do÷ru Yol, 498 Tekin, a.g.e., s.329; Kut, a.g.e., s.232. Türbedar, a.g.m., s.84. 500 Tekin, a.g.e., s.331. 499 143 1969’da Priútine’de çÕkmaya baúlayan Tan gazetesini yöneterek kitap basÕm iúine girdi. Kosova’da baúlayan sanatsal canlÕlÕkla birlikte derne÷in Edebiyat kolu, ilkin “Do÷ru Yol” daha sonra “Esin” adÕnÕ alan kültür sanat dergisi ve “Filiz” çocuk dergisini yayÕnladÕ. Kosova’da dikkat çeken husus, nüfusuna oranla sanat adamlarÕnÕn çoklu÷udur. Türk toplumunun ileri düzeyde sanat yaúamÕ vardÕr. Her yÕl kültür etkinlikleriyle sanatçÕlar eserlerini halka arz ederler. Do÷ru Yol bu yapÕsÕyla, Balkanlar’da Türk dili ve kültürünün sa÷lam dayanaklarÕndan biri olmuútur.501 Do÷ru Yol, Türk dünyasÕyla iletiúim ve etkileúim içersindedir. Bunun dÕúÕnda Kosova’da “Gerçek” kültür sanat derne÷ini ve “Kosova Türk Gazeteciler Derne÷i”ni sayabiliriz. 501 Recepo÷lu, “Prizren ve Türk DünyasÕ”, s.144-145. 6. SONUÇ Bu tezde, Bulgaristan, Yunanistan, Makedonya, Romanya ve Kosova Türklerinin teúkilatlanmalarÕ incelendi. Bunlardan Bulgaristan Türklerinin teúkilatlanmalarÕ; Bulgaristan OsmanlÕ’dan erken koptu÷u için daha eskilere dayanÕr. BatÕ Trakya ise, Balkan savaúlarÕnda kaybedilip Lozan’da Türklerinin statüsü belirlenince, BatÕ Trakya Türklerinin teúkilatlanmalarÕ Lozan’dan sonra baúlamÕútÕr. Romanya’nÕn kaybediliúi 1878’de, Makedonya ve Kosova’nÕn kaybedilmesi ise Balkan SavaúÕ sÕrasÕnda olsa da bu ülkelerde Türklerin teúkilatlanmalarÕ, øki Savaú arasÕ dönem, daha çok II. Dünya savaúÕ sonrasÕ komünizm döneminde olmuútur. Bu ülkelerde Türkler birlik, cemaat veya dernek ismi altÕnda bir araya geldiler. Bulundu÷u ülkenin kanunlarÕna göre hazÕrladÕklarÕ tüzükler kabul edilerek faaliyet gösterdiler. Ancak komünist, totaliter, askeri yönetimlerin baskÕlarÕ altÕnda zaman zaman ezildiler, haksÕz yere takibata u÷radÕlar. Makedonya’da Yücel, Bulgaristan’da Turan teúkilatlarÕ en belirgin örneklerdir. Balkan Türklerinin II. Dünya savaúÕ sonrasÕ BatÕ Blo÷unda yer alan Türkiye’yi her alanda takip etmek istemesi, bulunduklarÕ ülkelerdeki hükümetlerin tepkisini çekti. Balkan devletleri, Türkleri kendi içinde asimile etmek isterken buna karúÕ gösterilen direnç, sonuçta Türk birliklerinin aleyhine iúledi. 1990 ve sonrasÕ Do÷u Avrupa ülkelerinde meydana gelen rejim de÷iúiklikleri sonrasÕ kurulan demokrasi düzeninde ise Türk topluluklarÕ, hukukunu koruyabilmek ve hakkÕnÕ arayabilmek için bu sefer siyasi olarak teúkilatlanma yoluna gittiler. Makedonya, Kosova ve Yunanistan’da seçim kanunlarÕ ve Türk nüfusunun az ve da÷ÕnÕk olmasÕndan ötürü siyasal temsiliyet sorunu yaúamalarÕna ra÷men Türkler, siyasi bir partinin yerel ve uluslararasÕ arenada daha kolay ses getirebilece÷ini anladÕ÷Õndan dolayÕ bu yolu tercih etmiútir. Yine bu demokratik dönemde yeni yeni dernekler kurulmaya devam etmiútir. Romanya’da ise Türk azÕnlÕ÷a özel bir ilgi gösterilmektedir. Romen-Türk dostlu÷unun ileri düzeyde olmasÕ bunda etkili olmaktadÕr. Ancak Türkler ile TatarlarÕn kimi yönlerden farklÕlÕklar göstermesi Türk birli÷inin sa÷lanmasÕna engel teúkil etmektedir. Romanya Türklerinin cemiyet hayatÕnda uzun soluklu ve düzenli dernekler varlÕk gösterememiútir. Ancak Türk toplumunun içinden sivrilmiú makam ve mevki sahibi güçlü kimselerin görüú ve düúünceleri altÕnda bu dernekler varlÕklarÕnÕ sürdürebilmiúler ve 145 herkes ön planda olmak isterken cemiyetlerin sonu gelmiútir. Dernek yöneticilerinin ülkü birli÷inin olmayÕúÕ, aralarÕndaki senlik-benlik kavgalarÕ Türk örgütlenmelerinin adeta bir özelli÷idir. Makedonya Türk azÕnlÕ÷Õn, Makedonya’da varlÕ÷ÕnÕ sürdürebilmesi davasÕnda Türk toplulu÷u içinde her iki muhalif grup birbirini suçlayarak davaya ihanet etti÷ini düúünmektedir. TDP merkezli siyasette taraftar olanlar kendilerini Müslüman-Türk olarak nitelendirirken, di÷er tarafta TDP siyasetinin karúÕsÕnda olan Türk Hareket Partisi ile Demokratik Müslüman Partisi baúta olmak üzere muhalif grup, kendisini MakedonyalÕ hissetmekte ve MakedonyalÕ Türk olarak görmektedir. Türklerin izledikleri siyasette bu faklar olmakla birlikte milli düúünce ve çÕkarlarda Türk azÕnlÕk benzer düúüncelere sahiptir. Makedonya Türklerinin arasÕndaki görüú ayrÕlÕklarÕ, onlarÕn Makedon meclisinde daha çok kiúiyle temsil edilebilmelerini engellemektedir. Makedonya’daki Türk derneklerinin, Türk kültürünün geliútirilmesi ve gelecek nesillere aktarÕlmasÕnda önemli rolü olmakla birlikte Türkiye’ye göçler, derneklerin faaliyetlerine önemli ölçüde darbe vurmaktadÕr. BatÕ Trakya Türk toplumunda Dr. SadÕk Ahmet’in siyasi mücadelesi baúlayÕncaya kadar, Yunan partilerinden aday olmak, ço÷u zaman tercih edilen yol oldu. SadÕk Ahmet,önce ba÷ÕmsÕz seçilme dönemini baúlattÕ; ba÷ÕmsÕz milletvekilli÷i yolunun %3’lük ülke geneli barajÕyla kesilmesinden sonra bu sefer, BatÕ Trakya davasÕnda ses getirebilmek amacÕyla Dostluk, Eúitlik ve BarÕú Partisini kurdu. Dr. SadÕk Ahmet’in ölümünden sonra Türkler yine eski bildik yöntemlerle siyaset yapmaya devam etti. Partileúmek yerine Yunan siyasetinde faaliyet göstermek daha kolay bir yöntem oldu. Ancak bu durum, Yunanistan’da Türklerin etkinli÷ini azaltan bir faktör oldu. Bunun yanÕnda toplum içinde partizanlÕk anlayÕúÕ, siyasi ihtiraslar, milletvekili olabilme yarÕúÕ ve bunun için çok sayÕda milletvekili adayÕnÕn çÕkmasÕ, seçimlerde Türklerden 1 veya 2 milletvekili çÕkmasÕna sebebiyet verdi. Yunanistan Türklerinde dernekleúme faaliyetleri ise son derece ileri düzeyde olmuútur. Yine dernekler, Türk milli kültürünün ve varlÕ÷ÕnÕn yaúatÕlmasÕnda önemli bir rol üstlenmiúlerdir. Ancak bunun yanÕnda YunanlÕlarÕn amaçlarÕna hizmet eden ve görünüú itibariyle Yunanistan tarafÕnda olan kiúi ve kuruluúlar da faaliyet göstermektedir. Bu da Türk kuruluúlarÕnÕn birbirlerine karúÕ faaliyetlerde 146 bulunmalarÕna neden olmuútur. Böylece Türk toplumu arasÕnda husumet gün geçtikçe derinleúmektedir. Bulgaristan siyasal yaúamÕnda ise HÖH ile Bulgaristan hükümetleri ve HÖH ile muhalif Türk partileri arasÕnda ilginç iliúkiler süregelmiútir. HÖH, Bulgar siyasetinde kuruluúundan buyana etkin bir rol oynamÕú, Bulgar partileri ise HÖH’ü, Bulgar siyasetinde kabullenebilme çabasÕ içinde olmuútur. HÖH’e muhalif Türk partileri ise etkisiz bir siyaset sürdürmektedirler. Bunlar Türk toplumunun bölünece÷ini gösteren unsurlar olsa da Bulgaristan Türkleri birlik içersinde etkin bir siyaset sürdürebilmektedir. Kosova Türkleri, Balkan devletleri arasÕnda nüfuslarÕ itibariyle en az olandÕr. TDP, Türk varlÕ÷ÕnÕn yaúatÕlmasÕnda, Türklerin siyasal temsiliyetinde önde olan parti durumundadÕr. Parti içi kiúisel çÕkar kavgalarÕ, Prizren, Priútine, Mitroviça vs. úehirlerinde yaúayan Türklerin, bölgelerindeki siyasileri destekleyerek yerel partizanlÕk anlayÕúÕ içinde olmalarÕ ve parti merkez içi ve úubeleri arasÕnda kavgalar, Türklerin yeterince aktif olmalarÕnÕ engellemektedir. Beú Balkan ülkesinde Türklerin kurdu÷u partilerin isimlerinde ise ortak bir yön dikkat çekiyor. Makedonya, Kosova ve Romanya’da “Demokrat” ve “Demokratik Birli÷i” ibarelerinin geçti÷i partiler kurulmuútur. Bunlar, komünist dönemde tek partili ve totaliter sisteme nazire yaparcasÕna demokrasi ilkelerini savunmayÕ amaç edinmiú, bu yönde yaúamayÕ arzulayan partiler olsa gerektir. Yunanistan Türkleri, gördükleri baskÕ ve zulme engel olmak ve Türklerin, azÕnlÕk hukukunun sa÷ladÕ÷Õ imkanlar içersinde yaúamasÕnÕ sa÷lamak amacÕyla Dostluk-Eúitlik ve BarÕú Partisi’ni, Bulgaristan Türkleri ise 1980’lerin ortalarÕnda u÷radÕ÷Õ BulgarlaútÕrma siyasetine karúÕ hak ve hukukunu geri alabilmek amacÕyla son derece ismi manidar bir parti olan Hak ve Özgürlükler Hareketi’ni kurmuútur. Gerek dernek ve birlik, gerekse parti statüsünde, Türklerin kurmuú oldu÷u bu teúkilatlar, OsmanlÕ idaresinden çÕktÕklarÕ zamandan günümüze kadar geçen süre zarfÕnda yabancÕ bir memlekette azÕnlÕk olmanÕn verdi÷i bilinçle Türk milli varlÕ÷ÕnÕ ve kültürünü korumak ve yaúatmak amacÕyla kurulmuútur. Ancak Türkler arasÕnda bu amaca muhalif kesimler de oldu. Yunanistan’da YunanlÕlarla, Kosova’da Arnavutlarla, Makedonya’da Makedonlarla, Bulgaristan’da Bulgarlarla iúbirli÷ini ön plana çÕkaranlar, Türk milli kimli÷ini sulandÕranlar olmuútur. Baúka bir ifadeyle øslam kültürü içersinde bulundu÷u 147 ülkenin kanunlarÕna uyarak yaúamÕnÕ sürdürmek isteyenlerle, Türklü÷ünü ön plana çÕkarÕp Türkiye ile yakÕn iliúkiyi sürdüren bir kesim mevcuttur. Bu ikili anlayÕú içinde Yunanistan’da SadÕk Ahmet ekolünü sürdürenlerle, Yunan siyasetine adapte olanlar, Bulgaristan’da HÖH ve karúÕtÕ TDP, Kosova’da TDB ile THP, Makedonya’da TDP ile karúÕ muhalif siyasi grup, Romanya’da ise Türk Birli÷i ile Tatar Birli÷i ayrÕmÕnÕ sayabiliriz. Balkan Türklü÷ü içinde her grubun kendi izledi÷i siyasetin do÷ru ve akÕlcÕ oldu÷unu düúünmesi, maalesef ayrÕlÕklarÕ derinleútirmekte, yerine partizancÕ bir anlayÕú getirmektedir. Balkan Türklerinin teúkilatlarÕnda bölünmeler, anlaúmazlÕklar, siyasi ihtiraslar Türklerin ortak kaderi olmuútur. Türk teúkilatlarÕnÕn çalÕúmalarÕ, Türk toplumunun hayatÕ, zihniyeti ve ahlakÕ üzerinde önemli tesirler bÕraktÕ. Türk kültürünü yaúatabilmek amacÕyla daha çok dernekleúme hareketleriyle faaliyet gösteren Türkler, partileúme süreciyle daha aktif bir yapÕya geçtiler. UluslararasÕ alanda daha iyi bir úekilde seslerini duyurabilme imkanlarÕna kavuútular. YARARLANILAN KAYNAKLAR a. Kitaplar ACAROöLU, M. Türker : Bulgaristan Türkleri Üzerine AraútÕrmalar, Kültür BakanlÕ÷Õ Yay, Ankara, 1999. AKSU, Ali : Romanya Müslüman Türklerinin Dünü Bugünü, Türk øú AdamlarÕ Derne÷i Yay, Köstence, 2003. ALøOöLU, Cafer : BatÕ Trakya DavasÕnÕn Avrupa Cephesi(19821994), Bursa, 1998. ARMAOöLU, Fahir : 20. yy. Siyasi Tarihi(1914-1995), c.I-II, AlkÕm Yay, Tarihsiz. AYDINLI, Ahmet : BatÕ Trakya FaciasÕnÕn øçyüzü, AkÕn Yay, østanbul, 1971. BAHADIR, Gürbüz : BatÕdan Do÷uya Uzanan Çizgide Balkanlar ve Türkler, Çizgi Kitapevi, Konya, 2002. BALKANLI, Ali Kemal : ùark-i Rumeli ve Buradaki Türkler, Elhan Kitabevi, Ankara, 1986. NECMETTøN, Hüseyin : BatÕ Trakya Türkleri DayanÕúma Derne÷inden Tarihe Bir Not, Emir Ofset, østanbul, 2004. 149 ERTÜRK, Haúim. EMøNOöLU, Rasim : Bulgaristan’da Türk øslam E÷itim ve Kültür Müesseseleri Ekmeleddin ve Medresetün øhsano÷lu, Nüvvab, ISAR(The ed., ønternational Society for Astrological Research) VakfÕ Yay, østanbul, 1993. CøN, Turgay : Yunanistan’daki Müslüman Türk AzÕnlÕ÷Õn Din ve Vicdan Özgürlü÷ü, Seçkin Yay, Ankara, 2003. ÇAVUù, Mehmet : Bulgaristan’da SoykÕrÕm, YaylacÕk MatbaasÕ, østanbul, 1984. DEDE, Abdürrahim : Rumeli’de BÕrakÕlanlar, Ota÷ MatbaasÕ, østanbul, 1975. DEMøRTAù COùKUN, Birgül : Bulgaristan’la Yeni Dönem, ASAM, Ankara, 2001. EREN, Halit : BatÕ Trakya Türkleri, østanbul, 1997. HATøPOöLU, M. Murat : Yunanistan’da Etnik Gruplar ve AzÕnlÕklar, SAEMK, Ankara, 1999. HERACLIDES, AlexÕs : Yunanistan ve Do÷udan Gelen Tehlike Türkiye, çev., Mihalis Vasilyadis-Herkül Millas, øletiúim Yay, østanbul, 2002. KAMøL, øbrahim : økili ve Çok TaraflÕ Siyasi Anlaúmalar, ønsan HaklarÕna øliúkin Belgeler ve Bulgar AnayasasÕna Göre Bulgaristan’daki Türklerin HaklarÕ, YÖK MatbaasÕ, Ankara, 1989. 150 KESKøOöLU, Osman : Bulgaristan’da Türkler, Kültür ve Turizm BakanlÕ÷Õ Yay, Ankara, 1985. KUT, ùule : Balkanlar’da Kimlik ve Egemenlik, østanbul Bilgi Üniversitesi Yay, østanbul, 2005. LÜTEM, Ömer E. : Türk-Bulgar øliúkileri(1983-1989), c.I, ASAM, Ankara, 2000. MANDACI, Nazif. ERDOöAN, Birsen : Balkanlar’da Arnavutluk, AzÕnlÕk Makedonya Sorunu: ve Yunanistan, Bulgaristan’daki AzÕnlÕklara Bir BakÕú, SAEMK, Ankara, 2001. MEÇøK, HakkÕ A. : Bulgaristan Türklerinin Durumu, Hür Efe MatbaasÕ, øzmir, 1984. MEMøùOöLU, Hüseyin : Pomak Türklerinin Tarihi Geçmiúinden Sayfalar, ùafak MatbaasÕ, Ankara, 1991. ___________________, : Bulgaristan’da Türk Kültürü, Türk Kültürünü AraútÕrma Enstitüsü, Ankara, 1995. MALCOLM, Noel : Kosova BalkanlarÕ Anlamak øçin, çev., Özden ArÕkan, Sabah Yay, østanbul, 1999. ORAN, BaskÕn : Türk Yunan øliúkilerinde BatÕ Trakya Sorunu, Mülkiyeliler Birli÷i VakfÕ Yay, Ankara, 1986. ÖMEROöLU, AydÕn : BatÕ Trakya Türklerinin Bölge Ekonomisindeki Yeri ve Gelece÷i, Diyalog Yay, østanbul, 1998. ÖZGÜÇ, Adil : BatÕ Trakya Türkleri, Kutlu÷ Yay, østanbul, 1974. 151 ÖZGÜR, Nurcan : Etnik SorunlarÕn Çözümünde Hak ve Özgürlükler Hareketi, Der Yay, østanbul, 1999. POPOVøÇ, Aleksandre : Balkanlar’da øslam, çev., Komisyon, ønsan Yay, østanbul, 1995. POULTON, Hugh : Balkanlar ÇatÕúan AzÕnlÕklar ÇatÕúan Devletler, çev., Yavuz Alagon, Sarmal Yay, østanbul, 1993. SOYSAL, øsmail : Türkiye’nin UluslararasÕ Siyasal Ba÷ÕtlarÕ, c.II, TTK, Ankara, 2000. _____________, : Türkiye’ nin Siyasal AnlaúmalarÕ, c.I, TTK, Ankara, 2000. ùøMùøR, Bilal N : Bulgaristan Türkleri, Bilgi Yay, østanbul, 1986. TECEMEN, Ahmet : Bulgaristan Türkleri(1878-1990), Adana Türk Oca÷Õ Yay, Adana, 1991. TEKøN, Arslan : Balkan VolkanÕ, Ötüken Yay, østanbul, 1993. TUöLACI, Pars : Bulgaristan ve Türk-Bulgar øliúkileri, Cem Yay, østanbul, 1984. ÜLKER, Çi÷dem : Makedonya Türk Öyküsünde Kimlik Sorunu, Kültür BakanlÕ÷Õ Yay, Ankara, 1998. ÜLKÜSAL, Müstecip : Dobruca ve Türkler, Türk Kültürünü AraútÕrma Enstitüsü, Ankara, 1966. 152 b. Makale ve Bildiriler ACAROöLU, M. Türker : Bulgaristan Türklerinin Dünü-Bugünü-YarÕnÕ, X. Türk Tarih Kongresinden AyrÕ BasÕm, TTK, Ankara, 1993, s.1487-1500. AGA, Murat : “BatÕ Trakya Neresi”, Bat Trakya Türk Birlii Dernei Yayn Organ, sayÕ:3(2005), s.5-6. ___________, : “BatÕ Trakya Kültür ve Sanat ùöleni”, Bat Trakya Türk Birlii Dernei Yayn Organ, sayÕ:3(2005), s.12-14. AHMED, Vedat Sabri : “Bulgaristan Türklerinin Siyasi ve Kültürel Tarihine Dair Genel Bir Çerçeve”, Türkler, ed., Hasan Celal Güzel-Kemal Çiçek-Salim Koca, c.20, Yeni Türkiye Yay, Ankara, 2002, s.385-392. AHMET, IúÕk SadÕk : “Bir ønsan HaklarÕ DramÕ: BatÕ Trakya”, Yeni Türkiye, sayÕ:16(Temmuz-A÷ustos-1997), s.17931799. _________________, : “BatÕ Trakya’da Mevcut Durum”, Dünü, Bugünü, Gelece÷i øle BatÕ Trakya Türklü÷ü, haz., Mustafa Kahramanyol, ATO-Türk OcaklarÕ Genel Merkezi, Ankara, 2003, s.22-29. AKYOL, Taha : “Ayselin Çilesi”, Yeni sayÕ:147(Ocak-ùubat 1998), s.14. Bat Trakya, 153 AKLAN, Haluk : “Avrupa Birli÷i Entegrasyonu Sürecinde Yunanistan: Gerilimli Bir Dönüúüm Hikayesi”, Birgül Demirtaú Coúkun vd., Türkiye-Yunanistan Eski Sorunlar Yeni ArayÕúlar, ASAM, Ankara, 2002, s.56-86. AKTAN, Gündüz : “Türk-Yunan Siyasi øliúkileri”, Dünü, Bugünü, Gelece÷i øle BatÕ Trakya Türklü÷ü, haz., Mustafa Kahramanyol, ATO-Türk OcaklarÕ Genel Merkezi, Ankara, 2003, s.30-33. ALøOöLU, Cafer : “BatÕ Trakya Türklerine Uygulanan Anti Demokratik Yunan BaskÕlarÕ”, Uluslararas Bat Trakya Paneli, BatÕ Trakya Türkleri DayanÕúma Derne÷i øzmir ùubesi Yay, øzmir, 1996, s.44-50. ALP, ølker : “BatÕ Trakya Türkleri”, ATAM, sayÕ:33(KasÕm1995), s.613-652. _________, : “Makedonya Makedonya Üzerindeki Cumhuriyeti”, Mücadeleler Makedonya ve Sorunu Dünden Bugüne, der., M. Murat Hatipo÷lu, ASAM, Ankara, 2002, s.71-90. ARAS, Damla : “Yunanistan’daki Slav-Makedon AzÕnlÕ÷Õ ve SorunlarÕ”, Makedonya Sorunu Dünden Bugüne, der., M. Murat Hatipo÷lu, ASAM, Ankara, 2002, s.91-108. ARSLAN, Adem Yavuz : “AzÕnlÕk PolitikasÕ øúte Böyle Olur”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:180(2003), s.18-19. 154 ATAMER, Nedim : “Dr. SadÕk Ahmet Desteklenmelidir”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:74(MayÕs 1989), s.3-4. _______________, : “BatÕ TrakyalÕ Türkler Türkiye’ye Sesleniyor: Neden BatÕ Trakya’yÕ Ziyaret Etmiyorsunuz”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:63(Haziran 1988), s.22. BAL, Halil : “Ethem Ruhi Balkan ve Filibe’de YayÕnladÕ÷Õ Balkan Gazetesi”, Balkanlar’da slam Medeniyeti Milletleraras Sempozyumu Teblileri(Sofya, 2123 Nisan 2000), øslam Tarih, Sanat ve Kültür AraútÕrma Merkezi, østanbul, 2002, s.363-379. BALKAÇ, Zerrin : “BatÕ Trakya Türkleri”, Türkler, ed., Hasan Celal Güzel-Kemal Çiçek-Salim Koca, c.20, Yeni Türkiye Yay, Ankara, 2002, s.470-488. BORA, TanÕl : “Türk Milli Kimli÷i Türk Milliyetçili÷i ve Balkan Sorunu”, der., Kemali SaybaúÕlÕ-Gencer Özcan, Yeni Balkanlar Eski Sorunlar, Ba÷lam Yay, østanbul, 1997, s.183-206. BOJKOV, Victor D. : “Bulgaria’s Turks in the 1980s: A Minority Endangered”, Journal of Genocide Research, vol.6, Issue 3, September(2004), s.343-369. BUYER, Vedat : “Bulgaristan’da Reform Ümitleri”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:80(KasÕm 1989), s.36-37. BÜTÜÇ, Arif : “Kosova’da Türk VarlÕ÷Õ”, Balkanlardaki Türk Kültürünün Dünü Bugünü Yarn Uluslararas Sempozyumu, Bursa, 2002, s.163-166. 155 BÜYÜKÇOLAK, Kamil Mehmet : “So÷uk Savaú SonrasÕ Dönemde Türk-Yunan øliúkilerinde Yeni Bir Boyut”, Türkiye-Yunanistan Eski Sorunlar Yeni ArayÕúlar, ASAM, Ankara, 2002, s.114-158. CAN, Necati : “Belen’den øktidara”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:190(A÷ustos 2005), s.71-75. CARTER, F. W. : “Türk HalklarÕ”, Dünyada Türkler, ed., Margaret Bainbridge, çev., M. HarmancÕ, Say Yay, østanbul, 1995, s.263-290. CEBECø, Ahmet : “Bulgaristan Türklerinin Göçü HakkÕnda”, Türk Kültürü, sayÕ:63(Ocak 1968), s.189-193. ______________, : “Bulgaristan Türkleri”, Türk Kültürü, sayÕ:69(Temmuz 1968), s.666-668. ______________, : “Bulgaristan’da Son Geliúmeler ve Türklere KarúÕ Uygulanan Politika”, Türk Kültürü, sayÕ:89(Mart 1970), s.342-345. CEMøL, Tahsin : “Romen-Türk Dostlu÷unun Tarihi Temelleri”, Yeni Türkiye, sayÕ:3(Mart-Nisan 1995), s.302-306. CøHAN, ørfan : “BatÕ Trakya Sorunu ABD Kongresinde”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:137(Mart-Nisan 1996), s.7-8. CøHAN, Süleyman Sefer : “Dr. SadÕk Ahmet: Sesimizi Kimse Susturamaz”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:122 (Eylül-Ekim 1993), s.46. __________________, : “ Kosova Sorunu Paneli Muhteúemdi”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:106-107(Ocak-ùubat 1992), s.2-10. 156 ____________________, : “BatÕ Trakya Türkleri Feryat Ediyor: Bizi KurtarÕn”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:141(KasÕmAralÕk 1996), s.1. ____________________, : “Yunanistan’da Türk Yokmuú”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:56(KasÕm 1987), s.3-4. ____________________, : “Meriçin Öte YakasÕ: BatÕ Trakya”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:184(2004), s.1-14. ____________________, : “BatÕ Trakya’da 29 Ocaklar”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:118(Ocak-ùubat 1993), s.2. ____________________, : “Türkiye’de Rum KuruluúlarÕ Tam Faaliyette”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:187(2004), s.56-60. COùKUN, Birgül Demirtaú : “So÷uk Savaú SonrasÕ Dönemde Bulgaristan’Õn DÕú PolitikasÕ(1989-2000)”, Balkan Diplomasisi, der., Ömer E. Lütem-Birgül Demirtaú Coúkun, ASAM, Ankara, 2001, s.227-249. ÇAVUù, øsmail : “Restorasyon mu? Yoksa Yeni Siyaset mi?”, Yeni Türkiye, sayÕ:3(Mart-Nisan 1995), s.290-293. ÇAVUù, Mehmet : “Bulgaristan Trajedisi”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:36(Mart 1986), s.11-12. ÇAVUùEV, øsmail A. : “Totaliter ve Postotaliter Devirde Bulgaristan’da Türkçe Süreli BasÕn(1944-1998), Balkan Ülkelerinde Türkçe Eitim ve Yatn Hayat Bilgi öleni, TDK, Ankara, 1999, s.81-102. 157 ÇAYIRLI, Necati : Türkiye-Makedonya øliúkileri ve BatÕ-Do÷u UlaúÕm Projesi Üzerine”, Yeni Türkiye, sayÕ:16(TemmuzA÷ustos 1997), s.1824-1825. ______________, : “Makedonya Türkleri”, Türkler, ed., Hasan Celal Güzel-Kemal Çiçek-Salim Koca, c.20, Yeni Türkiye Yay, Ankara, 2002, s.444-454. ÇEÇEN, AnÕl : “BoúaltÕlan BatÕ Trakya”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:58(Ocak 1988), s.13-15. DAL KasÕm. HATøPOöLU Enver : “Bulgaristan’da 2005 YÕlÕnda YapÕlacak Genel Seçimler øle ølgili Rapor”, s.1-4. DEMøRCø, Nefi : “Makedonya, Kosova, Kerkük”, Orkun, sayÕ:98(Nisan 2006), s.1-2. EMøN, Hülya : “BatÕ Trakya’da Türk VarlÕ÷Õ”, Balkanlardaki Türk Kültürünün Dünün Bugünü Yarn Uluslar aras Sempozyumu, Bursa, 2002, s.151-162. EMøNOV, Ali : “Bulgaristan’daki Türkler(1945-1983)”, çev., Mine Çankaya, ed., Hasan Celal Güzel-Kemal Çiçek-Salim Koca, c.20, Yeni Türkiye Yay, Ankara, 2002, s.377383. ERDøNÇ, Didar : “Bulgaristan’daki De÷iúim Sürecinde Türk AzÕnlÕ÷Õn Ekonomik Durumu”, Türkler, ed., Hasan Celal Güzel-Kemal Çiçek-Salim Koca, c.20, Yeni Türkiye Yay, Ankara, 2002, s.394-400. 158 EREN, Halit : “Balkanlar’da Türk ve Di÷er Müslüman ToplumlarÕ ve Göç Olgusu”, Balkanlar, OBøV, østanbul, 1993, s.289-299. ___________, : “BatÕ Trakya’da Üzerine(1923-1988)”, Türkçe Bat Süreli Neúriyat Trakya’nn Sesi, sayÕ:6(Eylül-Ekim 1988), s.18-23. EREN, Hasan : “Bulgarlar ve Türk Dili”, Bulgaristan’da Türk Varl(Bildiriler 7 Haziran 1985), TTK, Ankara, 1992, s.1-14. ENGÜLLÜ, Suat : “Yücel ya da FÕrsattan Yararlanmak”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:110-111(MayÕs-Haziran 1992), s.3637. EROöLU, Hamza : “MilletlerarasÕ Hukuk AçÕsÕndan Bulgaristan’daki Türk AzÕnlÕ÷Õ Sorunu”, Bulgaristan’da Türk Varl(Bildiriler, 7 Haziran 1985), TTK, Ankara, 1992, s.15-46. ERTUöRUL, Necdet : “Kosova Türkleri Kan A÷lÕyor”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:123(KasÕm-AralÕk 1993), s.51-53. FEDBø, Osman : “Dobruca Türkleri”, Yeni Türkiye, sayÕ:16(Temmuz-A÷ustos 1997), s.1867-1868. FIRAT, Melek : “Yunanistan’la øliúkiler”, Türk DÕú PolitikasÕ, ed., BaskÕn Oran, c.II, øletiúim Yay, østanbul, 2001, s.440-480. 159 GAZøOöLU, Ahmet C. : “BatÕ Trakya, KÕbrÕs ve Yunan Emelleri, BatÕ Trakya Türklerinin Hukuk SavaúÕnda SadÕk Ahmet’in Yeri ve Önderli÷i”, Uluslararas Bat Trakya Paneli, BatÕ Trakya Türkleri DayanÕúma Derne÷i øzmir ùubesi Yay, øzmir, 1996, s.25-43. GÖKDAö, Bilgehan A. : “Balkan Türklü÷ünün Dil ve E÷itim SorunlarÕ”, der., Erhan Türbedar, Balkan Türkleri Balkanlarda Türk VarlÕ÷Õ, ASAM, Ankara, 2003, s.287-315. GÜNDÜZ, Aslan : “øki TaraflÕ AnlaúmalarÕn ve Çok IúÕ÷Õnda TaraflÕ MilletlerarasÕ Bulgaristan Türklerinin Durumu”, Bulgaristan’daki Müslüman Türklerin DramÕ, ed., Abdürrahim Dede, Türkiye Suudi Arabistan Dostluk ve Kültür Derne÷i østanbul ùubesi Yay, østanbul, 1985, s.57-68. HAKOV, Cengiz : “Bulgaristan Türklerinin Göçmenlik Serüveni”, Türkler, ed., Hasan Celal Güzel-Kemal Çiçek-Salim Koca, c.20, Yeni Türkiye Yay, Ankara, 2002, s.371376. HASAN, Halil : “Skandal ToplantÕ”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:187(Mart 2005), s.51-52. HATøPOöLU, Murat : “Kuruluúundan Günümüze Makedonya Cumhuriyetinin DÕú PolitikasÕ ve Balkan Ülkeleriyle øliúkileri(1991-2000)”, Balkan Diplomasisi, der., Ömer E. Lütem-Birgül Demirtaú Coúkun, ASAM, Ankara, 2001, 165-181. 160 HEøNZE, Christian : “Bulgaristan’daki Türklerin AzÕnlÕk HaklarÕ”, çev., Fügen Tu÷cu, Bulgaristan’da Türk slam Aznla Uygulanan Basklar Hakknda Uluslararas Hukuk Sempozyumu, østanbul Barosu, østanbul, 1988, s.19-24. HERACLøDES, Alexis : “Yunan Türk YumuúamasÕ(1999- …..) Bir ølk ønceleme”, Birgül Demirtaú Coúkun vd., Türkiye Yunanistan Eski Sorunlar Yeni ArayÕúlar, ASAM, Ankara, 2002, s.31-55. HORATA, Osman : “Kuzey ve BatÕ Türklü÷ünün Kesiúme NoktasÕnda Küçük Bir Türk Toplulu÷u: Romanya Türkleri”, der., Erhan Türbedar, Balkan Türkleri Balkanlarda Türk VarlÕ÷Õ, ASAM, Ankara, 2003, s.151-167. _______________, : “Romanya Türkleri“, Yeni Türkiye, c.II, sayÕ:16(Temmuz-A÷ustos 1997), s.1859-1865. IQBAL, Javid : “Türk-Bulgar økili AnlaúmalarÕ IúÕ÷Õnda Bulgaristan’daki Müslüman-Türk AzÕnlÕ÷Õ Sorunu”, çev., Mübin Manyase, Bulgaristan’da Türk slam Aznla Uluslararas Uygulanan Hukuk Basklar Hakknda Sempozyumu, østanbul Barosu, østanbul, 1988, s.25-33. IQBAL, Nasira : “Bulgaristan’daki Türk AzÕnlÕ÷Õ Sorununun ønsan HaklarÕna ve Hürriyetlerine øliúkin MilletlerarasÕ Belgeler AçÕsÕndan øncelenmesi”, çev., Mübin Manyase, Bulgaristan’da Türk slam Aznla Uygulanan Basklar Hakknda Uluslararas Hukuk Sempozyumu, østanbul Barosu, østanbul, 1988, s.107-120. 161 øBRAHøM, Mehmet Zeki : “Makedonya’da øslam Kültürü”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:104(KasÕm 1991), s.27. øNAN, Kenan. ÖKSÜZ, Hikmet : “BatÕ Trakya Türklü÷ü ve Dr. SadÕk Ahmet”, Türk Kültürü, sayÕ:396(Nisan-1996), s.195-205. øNBAùI, Mehmet : “Tarihsel Perspektif: Türklerin Balkanlara Yerleúmesi”, der., Erhan Türbedar, Balkan Türkleri Balkanlarda Türk VarlÕ÷Õ, ASAM, Ankara, 2003, s.117. KAHRAMAN, ødris : “Bulgaristan’da Seçim HeyacanÕ: Petar Stoyanov CumhurbaúkanÕ Seçildi”, Yeni Bat Trakya, Dünü Bugünü sayÕ:140(Eylül-Ekim 1996), s.12-14. KAHRAMANYOL, Mustafa : “Balkanlar’da MüslümanlarÕn YarÕnÕ”, Türk HalklarÕ, ed., Mustafa Kahramanyol, Ahmet Yesevi Üniversitesine YardÕm VakfÕ, Ankara, 1995, s.243-251. _______________________, : “Balkanlar’da MüslümanlarÕn Dünü Bugünü YarÕnÕ”, Yeni Türkiye, sayÕ:3(Mart-Nisan 1995), s.263-268. KARAGøL, Nevzat : “Selanik’te BatÕ Trakya Türk Derne÷i Kuruldu”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:62(MayÕs 1988), s.34-35. KARATAY, Osman : “Orta Ça÷da Makedonya: Bir Siyasi Co÷rafyanÕn Süreklilik Öyküsü”, Makedonya Sorunu Dünden Bugüne, der., M. Murat Hatipo÷lu, ASAM, Ankara, 2002, s.1-26. 162 KARATEPE, ùükrü : “Balkanlar ve Türkiye”, Yeni Türkiye, sayÕ:3(Mart-Nisan 1995), s.269-271. KAYA, Fahri : “Makedonya’daki Türk VarlÕ÷Õ”, Balkanlardaki Türk Kültürünün Dünü Bugünü Yarn Uluslararas Sempozyumu, Bursa, 2002, s.173-181. ____________, : “Yugoslavya Türkleri Tehlikede”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:104(KasÕm-1991). s.30. KURTARAN, Ziya : “BatÕ Trakya’da Din Özgürlü÷üne Darbe, Yeni Bat Trakya, sayÕ:120(MayÕs-Haziran 1993), s.3-5. KURUBAù, Erol : “Türk Yunan øliúkilerinde Neo-Detant Dönemi ve øliúkilerinin Gelece÷i”, Birgül Demirtaú Coúkun vd., Türkiye-Yunanistan Eski Sorunlar Yeni ArayÕúlar, ASAM, Ankara, 2002, s.1-30. KUùKAYA, Nedim : “Bulgaristan’da Demokratlar Seçimi KazandÕ”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:143(Mart-Nisan 1997), s.35. KUT, ùule :“Makedonya-Yunanistan AnlaúmazlÕ÷ÕnÕn BoyutlarÕ”, der., Kemali SaybaúÕlÕ-Gencer Özcan, Yeni Balkanlar Eski Sorunlar, Ba÷lam Yay, østanbul, 1997, s.287-311. _________, : “Ba÷ÕmsÕz Makedonya: AltÕncÕ YÕl Krizleri”, Da÷Õlan Yugoslavya ve Bosna-Hersek Sorunu: Olaylar-Belgeler(1990-1996)”, haz., øsmail Soysalùule Kut, OBøV, østanbul, 1997, s.175-194. 163 LÜTEM, Ömer E. : “Tarihsel Süreç øçinde Bulgaristan Türklerinin HaklarÕ”, der., Erhan Türbedar, Balkan Türkleri Balkanlarda Türk VarlÕ÷Õ, ASAM, Ankara, 2003, s.44-60. MEMøùOöLU, Hüseyin : “Bulgaristan Türklerinin Birinci Milli Kongresi(31 Ekim-3 KasÕm 1929)”, Belleten, C. LIV, Nisan1990, SayÕ 209’dan AyrÕ BasÕm, s.309-330. ___________________, : “Bulgaristan ve Bulgaristan Türk AzÕnlÕk Sorunu”, Tarihi Geliúmeler øçinde Türkiye’nin SorunlarÕ Sempozyumundan AyrÕ BasÕm, TTK, Ankara, 1992, s.115-125. ___________________, : “Bulgaristan Türklerinin Sosyo-Ekonomik ve Kültürel YapÕsÕ”, Türkler, ed., Hasan Celal GüzelKemal Çiçek-Salim Koca, c.20, Yeni Türkiye Yay, Ankara, 2002, s.361-370. METEL, Ali Balkan : “Yunan, øskeçe Müftüsü Mehmet Emin A÷a’ya Suikast YaptÕ”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:176(2003), s.3-7. MUSTAFA, Mustafa H. : “Dr. SadÕk Ahmet’in ùahsÕnda YargÕlanan BatÕ Trakya Müslüman Türk AzÕnlÕ÷ÕnÕn DavasÕ Süresiz Ertelendi”, Bat Trakya’nn Sesi, sayÕ:7-8(AralÕkùubat 1988-89), s.11-13. MUZBEG, øskender : “Hukuki Belgeler Çerçevesinde Kosova Türkleri”, der., Erhan Türbedar, Balkan Türkleri Balkanlarda Türk VarlÕ÷Õ, ASAM, Ankara, 2003, s.98-123. 164 OLCAY, H. Bülent : “Kosova: Nereden Nereye”, Avrasya Etüdleri, sayÕ:17(ølkbahar-Yaz 2000), s.13-20. OKTAY, Emel : “Çözülemeyen Dü÷üm Makedonya Sorunu ve Makedonya Türkleri”, Balkan Türkleri Balkanlar’da Türk VarlÕ÷Õ, der., Erhan Türbedar, ASAM, Ankara, 2003, s.124-150. ÖKSÜZ, Hikmet : “Cumhuriyetin 10. YÕldönümünde Romanya Türkleri”, Toplumsal Tarih, sayÕ:67-72(1999), s.4851. _____________, : “BatÕ Trakya Türk BasÕnÕnda Atatürkçü Bir gazete ønkÕlap(1930-1931)”, ATAM, c.XVII, sayÕ:50, s.473-490. _____________, : “Representation Of The Western Thracian Turkish Minority In The Greek Parliament”, Turkish Review of Balkan Studies, sayÕ:7(2002), OBøV, BÕgart Yay, østanbul, 2002, s.135-152. ÖZGÜR, Nurcan : “Bulgaristan-Türkiye øliúkileri ve HÖH”, Berlin AnlaúmasÕndan Günümüze Balkanlar, ed., Mustafa Bereketli, Rumeli VakfÕ Yay, østanbul, 1999, s.101150. ÖZKAN, Ayúe : “Yunanistan Türkleri: BatÕ Trakya’da Uygulanan AzÕnlÕk Hukuku”, der., Erhan Türbedar, Balkan Türkleri Balkanlarda Türk VarlÕ÷Õ, ASAM, Ankara, 2003, s.168-190. 165 ÖZÖNDER, M. Cihat. ÇAVUùOöLU, Halim : “Balkanlar ve BatÕ Trakya Türklü÷ü”, Yeni Türkiye, sayÕ:16(Temmuz-A÷ustos 1997), s.18001804. ÖZTÜRK, Osman Metin : “BatÕ Trakya’da Muhtemel Çözümler”, Dünü, Bugünü, Gelece÷i øle BatÕ Trakya Türklü÷ü, haz., Mustafa Kahramanyol, ATO-Türk OcaklarÕ Genel Merkezi, Ankara, 2003, s.40-47. PARMAKSIZOöLU, øsmet : “Türkiye ve DÕú Türkler”, Türk Kültürü, sayÕ:65(Mart 1968), s. 305-307. PAZARCI, Hüseyin : “økili Anlaúmalardan Do÷an UluslararasÕ Kurallar IúÕ÷Õnda Bulgaristan’daki Türk AzÕnlÕ÷Õ Sorunu”, çev., Ahter Kotadgu, Bulgaristan’da Türk slam Aznla Uluslararas Uygulanan Hukuk Basklar Hakknda Sempozyumu, østanbul Barosu, østanbul, 1988, s.35-48. _________________, : “UluslararasÕ Hukuk ve Anlaúmalar Yönünden Bulgaristan’daki Türklerin Statüsü”, Ankara Üniversitesi Bulgaristan’da Türkler Semineri, Ankara, 1985, s.15-25. RECEPOöLU, Altay Suroy : “Yugoslavya’da Türk Cemaati’nin Dini Meseleleri”, Yeni Türkiye, c.II, sayÕ:16(TemmuzA÷ustos 1997), s.1829-1832. ______________________, : “Prizren ve Türk DünyasÕ”, Bilig, sayÕ:1(Bahar 1996), s.143-145. 166 RODOPLU, øsmail : “BatÕ Trakya Türk AzÕnlÕ÷Õ”, Yeni Türkiye, sayÕ:16(Temmuz-A÷ustos 1997), s.1805-1809. SAATÇø, Meltem Begüm : “OsmanlÕ ømparatorlu÷unun Son Döneminde Makedonya Sorunu”, Makedonya Sorunu Dünden Bugüne, der., M. Murat Hatipo÷lu, ASAM, Ankara, 2002, s.46-70. SARAÇ, Erdo÷an : “Makedonya”, Yeni Türkiye, sayÕ:3(Mart-Nisan 1995), s.285-289. ______________, : “Makedonya Yerel Seçimler 1996 ve Nüfus SayÕmÕ øle ølgili Nihai Veriler”, Yeni Türkiye, c.II, sayÕ:16(Temmuz-A÷ustos 1997), s.1812-1816. SCHÖPFLøN, George : “Romanya’da Türk HalklarÕ”, Dünyada Türkler, ed., Margaret Bainbridge, çev., M. HarmancÕ, Say Yay, østanbul, 1995. SHESTACK, Jerome J. : “Bulgaristan’Õn Türk øslam AzÕnlÕklara UyguladÕ÷Õ ønsan HaklarÕ øhlali”, Bulgaristan’da Türk slam Aznla Uygulanan Uluslararas Hukuk Basklar Sempozyumu, Hakknda østanbul Barosu, østanbul, 1988, s.91-106. ùAHøN, ølhan : “BatÕ Trakya Türklerine YapÕlan BaskÕlar”, Türk Dünyas Aratrmalar, sayÕ:12(Haziran 1981), s.58-63. ùEN, NazÕm Kemal : “HakkÕ Mehmet: Ölürüz de Bulgarlara Teslim OlmayÕz”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:75(Haziran 1989), s.24-27. 167 _________________, : “øbrahim Onsuno÷lu: BatÕ Trakya Türkleri ønsan HaklarÕnÕ Almaya KararlÕdÕr”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:147(Ocak-ùubat 1998), s.9-11. ùøMùøR, Bilal N. : “Türkiye ve Balkanlar”, der., Erhan Türbedar, Balkan Türkleri Balkanlarda Türk VarlÕ÷Õ, ASAM, Ankara, 2003, s.328-347. _____________, : “Bulgaristan Türkleri ve Göç Sorunu”, Bulgaristan’da Türk VarlÕ÷Õ(Bildiriler, 7 Haziran 1985), TTK, Ankara, 1992, s.47-66. TAHøR, Güner : “Bulgaristan”, Türk HalklarÕ, ed., Mustafa Kahramanyol, Ahmet Yesevi Üniversitesine YardÕm VakfÕ, Ankara, 1995, s.215-220. TANERø, AydÕn : “Dr SadÕk Ahmet”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:124(Ocak-ùubat 1994), s.34. TATARLI, øbrahim : “Bulgaristan’daki Türk VarlÕ÷Õ”, Balkanlardaki Türk Kültürünün Dünün Bugünü Yarn Uluslararas Sempozyumu, Bursa, 2002, s.143-149. TUFAN, Muzaffer : “Göç Hareketleri ve Yugoslavya Türkleri”, Erdem, c.5, sayÕ:15(Eylül 1989), s.925-976. TUNA, Ali : “Romanya’da Yaúayan Türk TopluluklarÕnÕn YayÕnladÕ÷Õ Genç Nesil, Hakses ve Karadeniz Gazeteleri HakkÕnda”, ATAM, c.16, sayÕ:46(2000), s.329-332. TUNA, Celal : “Türk Kültür ve Ö÷renim KurumlarÕ”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:78(Eylül 1989), s.33-35. 168 TUNALI, øsmail : “Bulgaristan Türklerine Güvence”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:103(Ekim 1991), s.31. TUNALIGøL, Cemali K. : “Yugoslavya Türkleri ve Bugünkü KonumlarÕ”, Yeni Türkiye, c.II, sayÕ:16(Temmuz-A÷ustos 1997), s.1826-1828. TURAN, Ömer : “Bulgaristan’daki AzÕnlÕklarla ølgili Bir Proje ve Rapor Üzerine”, Avrasya Etüdleri, sayÕ:2(Yaz 1995), s.79-93. ____________, : “Bulgaristan Türklerinin Bugünkü Durumu”, Yeni Türkiye, sayÕ:3(Mart-Nisan 1995), s. 294-301. ____________, : “Bulgaristan’da Prenslik Döneminde Türklerin Sosyal ve Siyasal Kurumlaúma ÇalÕúmalarÕ”, Belleten, c.LXIV, sayÕ:239(Nisan 2000), s.89-100. ____________, : “Geçmiúten Günümüze Bulgaristan Türkleri”, der., Erhan Türbedar, Balkan Türkleri Balkanlarda Türk VarlÕ÷Õ, ASAM, Ankara, 2003, s.18-43. ____________, : “Makedonya’da Türk VarlÕ÷Õ ve Kültürü”, Bilig, sayÕ:3(Güz 1996), s.21-32. ____________, : “Makedonya ve Bulgaristan’da ÇÕkan Türkçe Süreli YayÕnlar”, Sempozyumu, Avrupa’da Hollanda Türkçe Türk Yaynlar Akademisyenler Birli÷i VakfÕ Yay, Amsterdam, 1996, s.39-57. ____________, : “Makedonya’da Türkler”, Makedonya Sorunu Dünden Bugüne, der., M. Murat Hatipo÷lu, ASAM, Ankara, 2002. 169 TÜRBEDAR, Erhan : “Tarihte De÷iúen Siyasi ve Sosyal Dengeler øçinde Kosova Türkleri”, der., Erhan Türbedar, Balkan Türkleri Balkanlarda Türk VarlÕ÷Õ, ASAM, Ankara, 2003, s.61-97. TÜRKOöLU, Emir : “Kosova ArnavutlarÕnÕn Milliyetçili÷i”, Balkan Diplomasisi, der., Ömer E. Lütem-Birgül Demirtaú Coúkun, ASAM, Ankara, 2001, s.103-130. _______________, : “Makedonya BÕçak SÕrtÕnda: BalkanlarÕn eski model ülkesi Yeni istikrarsÕzlÕk unsuru mu?”, Makedonya Sorunu Dünden Bugüne, der., M. Murat Hatipo÷lu, ASAM, Ankara, 2002, s.119-151. ÜNAL, Hasan : “Kosova Seçimleri ve Türkler”, Zaman (21 Temmuz 2000). ____________, : “Balkanlar’da Son Askeri ve Siyasi Durum”, Yeni Türkiye, sayÕ:3(Mart-Nisan 1995), s.272-281. WAGSTAFF, J. M : “Bulgaristan’Õn Türk Dili Konuúan HalklarÕ”, Dünyada Türkler, ed., Margaret Bainbridge, çev., M. HarmancÕ, Say Yay, østanbul, 1995, s.129-145. YALÇIN, Nedim : “Kosova Seçimlerinde Türkler KayÕt DÕúÕ”, Zaman(21 Temmuz 2000). YASEMø, Firoze : “Bulgaristan’Õn Türk HalklarÕ”, Dünyada Türkler, ed., Margaret Bainbridge, çev., M. HarmancÕ, Say Yay, østanbul, 1995, s.55-65. 170 YAùIN, Gözde KÕlÕç : “Yunanistan’Õn TanÕmadÕ÷Õ Seçilmiú Gümülcine Müftüsü øbrahim ùerif: Türkiye Müdahil OlmalÕ”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:183(2004), s.49-54. YILDIZ, Selahaddin : “Bulgaristan Türkleri”, Bulgaristan’daki Müslüman Türklerin DramÕ, ed., Abdürrahim Dede, Türkiye Suudi Arabistan Dostluk ve Kültür Derne÷i, østanbul ùubesi Yay, østanbul, 1985, s.49-55. YÜCEL, Yaúar : “Bulgaristan’daki Türk ve øslam AzÕnlÕ÷Õna BaskÕ”, haz., Norveç Helsinki Komitesi, çev., Yaúar Yücel, Belleten, c.LI, SayÕ 201’den AyrÕ BasÕm, TTK, Ankara, 1988, s.1445-1467. ____________, : “Balkanlar’da Türk Yerleúmesi ve SonuçlarÕ”, Bulgaristan’da Türk VarlÕ÷Õ(Bildiriler, 7 Haziran 1985), TTK, Ankara, 1992, s.67-83. YÜCELDEN, ùerafettin : “Türk Göçmen ve Mülteci Dernekleri Federasyonu ve Hürriyetini Kaybetmiú Türkler”, Türk Kültürü, sayÕ:96(Ekim 1970), s.820-822. c. Dierleri : “Aga: Yunan Benden øntikam AldÕ”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:176(2003), s.10-15. : “BatÕ Trakya DavasÕ Avrupa Parlamentosu’nda”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:1(Nisan 1983), s.16-17. : “BatÕ Trakya’da Zulümler Devam Ediyor”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:94(Ocak 1991), s.15-18. 171 : “BatÕ Trakya’da Zulümler DurdurulmalÕdÕr”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:42(Eylül 1986), s.25-28. :“BatÕ Trakya’da 30 Türk Köyü Haritadan Siliniyor”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:71(ùubat 1989), s.3-6. : “BatÕ Trakya’da Türk Arazileri Gasp Ediliyor”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:108-109(Mart-Nisan 1992), s.2. : “BatÕ Trakya’da Türk AzÕnlÕ÷Õ Yoktur”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:60(Mart 1988), s.13. : “BatÕ Trakya’da Kültür Etkinlikleri”, Yeni Bat Trakya, s.177(2003), s.7-10. : “BatÕ Trakya Türkleri øslam KonferansÕ’nda”, Bat Trakya’nn Sesi, sayÕ:18-19-20(MayÕs-Haziran- Temmuz 1990), s.8. : “BatÕ Trakya Türklerinin Seçim Engeli”, Bat Trakya’nn Sesi, sayÕ:21-22-23(A÷ustos-Eylül- Ekim 1990), s.6. : “BatÕ Trakya’nÕn Sesi Dr. SadÕk Ahmet’le Selanik’te Görüútü.”, Bat Trakya’nn Sesi, sayÕ:78(AralÕk-ùubat 1988-1989), s.20. : “BatÕ Trakya Türkü 22 Eylül Seçimlerinden Zaferle ÇÕktÕ”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:140(Eylül-Ekim 1996), s.1-3. 172 : “BatÕ Trakya’da Büyük Geliúme: Dr. SadÕk Ahmet Parti Kurdu” Yeni Bat Trakya, sayÕ:102(Eylül 1991), s.2-3. : “BatÕ Trakya Seçimleri”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:27-28(Temmuz-A÷ustos 1985), s.10-14. : “BatÕ Trakya’dan… Dostluk, Eúitlik ve BarÕú Partisi KurultayÕ YapÕldÕ”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:110111(MayÕs-Haziran 1992), s.22. : “BatÕ Trakya Türk Ö÷retmenler Birli÷i’nden Yunanistan’a Protesto”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:58(Ocak 1988), s.2. : “BatÕ Trakya’da Matem”, Yeni Bat Trakya, c.3, sayÕ:27-28(Haziran-Temmuz 1983), s.3-5. : “BatÕ Trakya’da Kültür Etkinlikleri”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:177(2003), s.7-10. : “Bulgaristan Türklerinin Kimlik SavaúÕ”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:124(Ocak-ùubat 1994), s.27. : “Davet ve Protesto”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:60(Mart 1988), s.14. : “Dr. SadÕk Ahmet: DÕú Türklere Sahip ÇÕkÕlsÕn”, Bat Trakya’nn Sesi, sayÕ:37(AralÕk 1997), s.9. : “Dr. SadÕk Ahmet ile Tele Röportaj”, Bat Trakya’nn Sesi, sayÕ:16-17(Mart-Nisan 1990), s.13. 173 : “Gümülcine’de Ba÷ÕmsÕz Liste Kuruldu”, Bat Trakya’nn Sesi, sayÕ:9(Mart-Nisan 1989), s.4-5. : “Gümülcine’de Protesto Yürüyüúü”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:59(ùubat 1988), s.15-16. : “ønsan HaklarÕ Grubu Helsinki Temsilcisi Eric Siesby: Dr. SadÕk Ahmet’in DavasÕ, Söz Hürriyetinin Yok Edilmesidir”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:84(Mart 1990), s.21. : “øslam DünyasÕ BatÕ Trakya Türklerine Sahip ÇÕkÕyor”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:75(Haziran 1989), s.22-23. : ”øskeçe Müftüsünden Protesto”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:59(ùubat 1988), s.18. : “Kurtcebe Alptemuçin’in TBMM’deki Tarihi KonuúmasÕ”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:99(Haziran 1991), s.23-24. : “Makedonya Cumhuriyeti Yönetimi Türklere Yönelik BaskÕ ve Zulüm Rejimi Uyguluyor”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:140(Eylül-Ekim 1996), s.15-18. : “Pomak Türkleri Peloponez ve Epir’e Da÷ÕtÕlsÕn”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:81(AralÕk 1989), s.23. : “Romanya’da Yaúayan Türkler Örgütleniyor”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:83(ùubat 1990) s.37. 174 : “Soru-Cevap Bölümü”, Dünü, Bugünü, Gelecei le Bat Trakya Türklüü, haz., Mustafa Kahramanyol, ATO-Türk OcaklarÕ Genel Merkezi, Ankara, 2003, s.48-56. : “TC. BaúbakanÕ BatÕ Trakya’da”, Bat Trakya Türk Birlii Dernei Yayn Organ, sayÕ:2(2004), s.3-9. : “TRT’nin KulaklarÕ ÇÕnlasÕn”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:14(MayÕs-Haziran 1984), s.11. : “Türk Dernekleri KapatÕldÕ”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:16(Temmuz 1984), s.23. : “Vaaz ve ørúad Heyeti ÇalÕútÕ÷Õ Yerden ÇÕkarÕldÕ”, Bat Trakya’nn Sesi, sayÕ:37( AralÕk 1991), s.6. : “Yunan Maliyesi ve BatÕ Trakya Türkleri”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:19(Ekim 1984), s.39. : “Yunanistan BatÕ Trakya Türklerinin HaklarÕnÕ Çi÷niyor”, Bat Trakya’nn Sesi, sayÕ:37(AralÕk 1991), s.7. : “Yunanistan’da Erken Seçimler ve BatÕ Trakya Türkleri”, Yeni Bat Trakya, sayÕ:25(Nisan 1985), s.27-28. : “YunanlÕlar Türklere KarúÕ ÖnyargÕlÕ”, Bat Trakya’nn Sesi, sayÕ:16-17(Mart-Nisan 1990), s.16. 175 : “Zindandan Meclise, Dr. SadÕk Ahmet ve Ahmet Faiko÷lu Yunan Parlamentosunda”, Bat Trakya’nn Sesi, sayÕ:16-17(Mart-Nisan 1990), s.49. Balkan Sentezi(Balkan Türkleri DayanÕúma ve Kültür Derne÷i Genel Merkezi AylÕk YayÕn OrganÕ), sayÕ:38(Mart 2006). Bultürk(AylÕk Siyasi ve Aktüel Gazete), sayÕ:19(Mart 2006). Zaman http://www.btaytd.org. http://www.haber7.com./heber.php?haber_id=159326 http://www.iskeceturkbirligi.com. http:// www.saemk.org/belge-ayrinti. asp? bid=10&dil=tr. http://www.secek.com. http://www.zaman.com.tr/?bl=dishaberler&alt=&trh=20060725&hn=315637 http://www.byegm.gov.tr/YAYINLARIMIZ/AyinTarihi/Ayintarihi.htm http:// www.tika.gov.tr/ Dosyalar/Romanya.doc www.tdp.org.mk/Tarihce/Tarihce.htm http://www.mihenk.gr/index.htm ÖZGEÇM 12.06.1980 tarihinde Trabzon’un Arsin ilçesinde do÷du. ølk ö÷renimini Yavuz Selim ølkokulu’nda, orta ve lise ö÷renimini ise Trabzon ømam Hatip Lisesi’nde tamamladÕ. Lisans e÷itimine 1998 yÕlÕnda Karadeniz Teknik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’nde baúladÕ ve 2002 yÕlÕnda lisans e÷itimini bitirdi. 2003’de KTÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih anabilim dalÕ yüksek lisans programÕna girdi. 2006 yÕlÕnda yüksek lisansÕnÕ tamamlayan Recep Çelik’in yabancÕ dili øngilizcedir.