Temel Hukuk

advertisement
Temel Hukuk
Öğr. Gör. Nehir UYAR
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Hukukun Tarihsel Gelişimi
Hukukun Temel Kavramaları
Hukuk Sistemi
Hakkın Tanımı Ve Türleri
Gerçek Kişiler
Tüzel Kişiler
Aile Hukuku
Borçlar Hukuku
Kamu Görevlileri
İnsan Hakların Korunması
Hukukun Tarihsel Gelişimi
Kelime anlamı
Hukuk kelimesi Arapça "hak" kökünden gelir ve hak
kelimesinin çoğulu olarak bilinmektedir (galat-ı
meşhur). Arapçada "hak" kelimesinin çoğulu ahlaktır.
Türk Dil Kurumu'na göre hukuk kelimesi, "Toplumu
düzenleyen ve devletin yaptırım gücünü belirleyen
yasaların bütünüdür". Bunun dışında hukukun "haklar"
anlamı da vardır. Mecazi anlamda ise, ahbaplık, dostluk
anlamında da kullanılır.
Teknik anlamı
Günümüzde en çok kabul edilen tanımı: "Belirli bir
zamanda belirli bir toplumdaki ilişkileri düzenleyen ve
uyulması devlet zoruna (müeyyide) bağlanmış kurallar
bütünüdür".
Geniş bir kavramla ifade etmek istersek teknik anlamda
hukuk; örgütlenmiş bir toplum içinde yaşayan insanların
birbirleriyle veya kişilerin yine kendilerinin meydana
getirdiği topluluklarla ve bu toplulukların birbirleriyle olan
ilişkilerini düzenleyen, kişilerin güvencesini ve insan
haklarını sağlamak amacıyla oluşturulan ve devlet gücü ile
desteklenen bağlayıcı, genel, soyut ve devamlı kurallar
bütünüdür.
Bilimsel bir disiplin olarak hukuk, kendi içinde temel olarak
ikiye ayrılır. Genel olarak hukukun kişiler arası ilişkileri konu
alan kısmına Özel Hukuk, kişiler ile devlet veya devleti
oluşturan kurumlar arası ilişkileri düzenleyen kısmına ise Kamu
Hukuku adı verilir. Bu ayırım roma hukukundan kalma bir
ayrımdır. Medeni Hukuk, Ticaret Hukuku ve Devletler Özel
Hukuku özel hukukun, buna karşılık Anayasa Hukuku, Ceza
Hukuku ve İdare Hukuku kamu hukukunun başlıca alt
dallarıdır.
Kamu hukuku, devletin ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarının
örgütlenişine, işleyişine, gördükleri hizmetlere ilişkin kurallar
içerir. Demokratik toplumlarda kamu hukukuna başlıca
egemen olan ilkeler hukuki güvenlik ve kanunilik prensibidir.
Özel hukuk ise dar anlamıyla kişilerin birbirleriyle olan
ilişkilerini düzenler. Egemen olan ilkesi irade serbestisidir.
Hukuk kuralları ve özellikleri
Hukuku diğer toplumu düzenleyici kurallar olan örf ve
adetler, gelenekler ve dinlerden ayıran özellik devlet
tarafından güvenceye alınmış ve cebri yaptırımlara
sahip olmasıdır. Hukuk kuralları insan davranışlarını
düzenler ve bulunduğu toplumun değer yargılarını taşır.
Soyutluk ve genellik özelliği sayesinde benzer nitelikteki
bütün durumlarda uygulanması sağlanır.
Hindistan Anayasası, Dünya'da şimdiye kadar
yazılmış en uzun anayasadır.
Hukukun dayanağı
Hukukun dayanağı ile ilgili çeşitli dönemlerde kuramlar
üretilmiştir. Bunları sıralamamız gerekirse; bilinci bir
irade olarak gören kuramlar, irade dışı olarak gören
kuramlar ve pozitivist kuramlar. Bu kuramların bazılar
felsefik değil ortaya konduğu dönemin sorunlarını
çözmek veya politik görüşleri hukuk biliminde dile
getirme ihtiyacından ortaya çıkmıştır.
Hukuk sistemleri
Hukuk biliminde biçim, öncelikler ve ilkeler doğrultusunda
bazı sistemler ortaya çıkmıştır.
Roma hukuku
Kıta Avrupası ülkelerinin yanında Türkiye'nin de uyguladığı
sistemdir. Bu sistemde hukuk, yurttaşlar arasındaki
ilişkileri düzenlemeyi öncelikli hale getirmiştir. Bu
sebeple Medeni Hukuk diğer sistemlere göre çok daha
ileri düzeydedir. Bu sistemlerde hukuk, özel hukuk ve
kamu hukuku olarak ikiye ayrılır. Hukuku, yasa koyucular
yapar. "Continental-law" da denir.
Ortak hukuk
Anglo-Amerikan ülkelerinde uygulanan sistemdir. XI.
yüzyılda İngiltere'de gelişmiştir. Roma hukuk sistemi gibi
hukuku bölümlere ayırmaz ayrıca hukuk yaratıcısı olarak
yargıçları görürler. Fakat gelişme ve teknolojinin
getirdiği yenilikler yüzünden ortaya çıkan eksiklikler
çıkarılan yasalarla giderilmeye çalışılmıştır. Hukuk
fakültelerinde Common-law adıyla anılır.
İslam hukuku
Dinsel ilkelere dayanır ve hukuk olarak Kur'an görülür ayrıca
çıkan bazı eksikliklerde Peygamberin sözleri ve davranışları
(Sünnet) dikkate alınır. Kıyas (analoji) ve İcma (mahkeme
içtihatları ve bilim adamlarının görüşleri) hukukun
oluşumunda önemli paya sahiptir. Osmanlı İmparatorluğunda
da uygulanan bu sistem 1926'da çıkarılan Medeni Kanun ile
Türkiye'de son bulmuştur.
Osmanlı imparatorluğunda uygulanan hukuk sistemi bir
padişahın varlığından dolayı batıdaki gibi monarşik algılansa
da şeyhülislamın bir padişahı görevden alabilme yetkisinin
varlığı İslam hukukunun ne derece de uygulandığını gösterir.
Sosyalist hukuk
Rusya komünist devriminden sonra sosyalist ülkelerde
uygulanan sistemdir. Daha çok ekonomik koşullara
dayanır ve en önemli dayanağı mülkiyet hakkının
kişilere değil topluma ait olmasıdır. Bireyler arasındaki
özel hukuktan çok toplum çıkarları gözetilmiştir.
Uluslararası hukuk
Uluslararası hukuk bir devletin diğer bir devlet veya
devletlerle veyahut bir devletin uluslararası örgütlerle
ilişkilerini düzenleyen kamu hukuku dalıdır. Bir devletin
ülkesinde vatandaşları arasındaki ilişkileri düzenleyen hukuk
kurallarına “iç hukuk” denir. Bir devletin diğer devlet veya
uluslararası örgütlerle ilişkilerini düzenleyen kurallar ise “dış
hukuk”u meydana getirir. İç hukukta devlet üstün bir
iradeye sahiptir.
TÜRK HUKUK TARİHİ
Türkler, Orta Asya’da geniş sahalara hükmeden ve büyük
teşkilâtlar kuran bir millet olarak tarih sahnesine
çıkmışlardır. Burada hemen şu hükme varmak
mümkündür: Devlet kurmak, hiç şüphesiz kamu hukuku
meydana getirmek demektir. Türklerin, sağlam ve
değişmez hükümler ihtiva eden hem kamu hukukları hem
de özel (aile) hukukları vardı. Hemen hemen bütün Türk
topluluklarında, gerek kamu gerekse özel hukuka dair
bütün kanunlara “töre” (törü) denmekteydi. Fakat onlar,
töreyi hiçbir zaman yazılı hale getirmemişlerdir. Bundan
dolayı, eski Türk hukukuna dair net, kesin, sağlam ve
ayrıntılı bilgilere sahip değiliz.
İlk Türk Devletleri olan Hun, Göktürk ve Uygurlar ile
diğer Türk Devletlerinde halkın adil olarak yönetilmesi
temel ilke olarak kabul edilmiştir.
Gerektiğinde kurultay tarafından törede değişiklikler
yapılırdı. Kağanın töre kurallarında değişiklik yapılmasını
teklif etme hakkı vardı. Ancak bu teklif kurultay
tarafından kabul edilirse yürürlülüğe girerdi. Kurultay
oluşturan üyeler arasında halkında bulunması Türklerde
yasama yetkisinin halk kurultay ve kağan arasında
paylaşıldığını göstermektedir.
Yasama yetkisinin kullanımında kurultayında önemli bir
yeri vardır. Asya Hun devletinde kurultayda yapılan
görüşmelerde son kararın Metehan’a ait olması buna
örnektir. Türklerde kağanda dahil olmak üzere herkes
töre hükümlerine uymak zorundadır; Töreye uymamak
en büyük suç olarak görülmektedir.
Türk Devletlerinde adalet sisteminin başında bulunan
kağan ölüm dahil her türlü cezayı verirdi. Adli teşkilat
yargu adı verilen siyasi meselelerle ilgilenen yüksek
mahkeme ile adil suçlara bakan yerel mahkemelerden
oluşurdu
Osmanlı Devleti hukuk alnında kendisinden
önceki Türk İslam devletleri gibi İslam
hukukunu esas almıştır.
Osmanlı hukukunun oluşumunda :
İslam Hukuku
Örfi Hukuk
Fethedilen Yerlerin Mevcut
Hukuku
Bir bölgenin yönetiminde meydana gelecek köklü
değişiklikler halkın yaşantısı ile vergi gelirlerini
olumsuz etkileyeceğinden fethedilen yerlerin mevcut
yasaları örfleri muhafaza edilirdi.
Kanunnameler daha düzenli bir yargı mekanizması
oluşturmak amacıyla şeyhülislam fetvasına dayanırdı.
Osmanlı kanunnameleri düzenleyişi içeriği uygulama
alanı vb. özelliklerine göre farklılıklar arz eder.
Kanunnamelerin çeşitliliği ve yasal düzenlemelerin
çokluğu Osmanlı hukuk sisteminin gelişmişliğini
göstermektedir.
KANUNNAMELER
1)UMUMİ KANUNNAMELER
KANUNNAME-İ ALİ
OSMANİ
CEZA ,TIMAR SİSTEMİ REAYA
MALİ VERGİLER VB.
İÇERMEKTEDİR.
TEŞKİLAT
KANUNNAMELERİ
DEVLETİN İDARE
ORGANLARI,PROTOKOL ESASLARI
DEVLET MEMURLARININ İDARE
SUÇLARINA AİT HÜKÜMLERİ
İÇERMEKTEDİR.
2)HUSUSİ KANUNNAMELER
ÖZEL ASKERİ
GRUPLARA AİT
KANUNNAMELER
KAPIKULU, EYALET
ASKERLERİ DONANMA VE
YARDIMCI KUVVETLER
SOSYAL GRUPLARA
AİT KANUNNAMELER
İKTİSADİ GRUPLARA
AİT KANUNNAMELER
MADENCİ, PAZAR
YERLERİ,ÇİFTÇİLERE YÖNELİK
HAZIRLANMIŞTIR.
SAVAŞ ESİRİ OLARAK ALINIP
SONRA DA HASLARDA
İSTİHDAM EDİLEN VE İLMİYE
SINIFI İLE İLGİLİ
KANUNNAMELER
3)FERMAN BERAT VE YASAKNAME
TARZINDAKİ KANUN HÜKÜMLERİ
FERMANLAR
BERATLAR
PADİŞAHIN HERHANGİ BİR KONUDA TUĞRA
VEYA NİŞANINI TAŞIYAN YAZILI
EMİRLERDİR.
OSMANLI DEVLETİNDE BİR GÖREVE ATANAN
AYLIK BAĞLANANSAN NİŞAN VEYA
AYRICALIK VERİLEN KİMSELER İÇİN
ÇIKARILAN PADİŞAH BUYRUĞUDUR.
YASAKNAMELER
İDARİ,ASKERİ VE MALİ KONULARLA
İLGİLİ KURALLARIN ÇİĞNENMESİ
HALİNDE UYGULANACAK CEZALARI
İÇERMEKTEDİR.
4)SANCAK KANUNNAMELER
•KANUNNAME İ ALİ OSMANİYE AİT HÜKÜMLERİN
EYALET VE SANCAKLARA UYARLANMIŞ HALİDİR.
5)MİRİ ARAZİ VE TIMAR NİZAMINA
AİT KANUNLAR
•DEVLET HAZİNESİNE AİT ARAZİNİN KULLANIMI VE
NİTELİĞİYLE İLGİLİ HÜKÜMLER BU KANUNLARLA
DÜZENLENİR.
6)ADALETNAMELER
DEVLET MEMURLARININ GÖREVLERİNİ KÖTÜYE
KULLANMALARI VE KANUNLARA AYKIRI HAREKET ETMELERİ
DURUMUNDA ,HALKI ZULME KARŞI KORUMAK AMACIYLA
YAYINLANMIŞTIR.
FRANSIZ İHTİLALİNİN ÖZELLİKLERİ
• 1789'da Fransa'da çıkan ihtilal, önce Avrupa'ya sonra da bütün dünyaya yayıldı.
• Fransız ihtilaliyle ortaya çıkan milliyetçilik ve özgürlük düşüncesi, bağımsızlık
duygularının güçlenmesine neden oldu.
• Milliyetçilik düşüncesi, bütün Avrupa ülkelerini etkiledi.
• "Her milletin, kendi devletini kurup kendi kendini yönetmesini öngören milliyetçilik
akımı, imparatorlukların yıkılmasına neden oldu.
• Yeni milli devletler kuruldu.
1. Dünya Savaşı sonucunda birçok imparatorluk yıkılıp yerine milli devletler
kurulmuştur.
• Fransız ihtilali ile yaygınlaşan eşitlik, özgürlük, adalet gibi kavramlar devlet ve
toplum hayatına girdi.
• İnsan hakları ve laiklik devlet sisteminde yer almaya başladı
SENEDİ İTTİFAK (29 Eylül 1808)
• İlk defa padişah ayanların varlığını istemeyerek de olsa
resmen kabul etmiştir.
• Padişahın otoritesi sınırlandırılmıştır.
• Sultan 2. Mahmut döneminde ki hukuki düzenlemeler
Tanzimat dönemine zemin hazırlamıştır.
• Medeni hukuk kavramı bu dönemde sistemimize
girmiştir.
• 2. Mahmut müsadereyi kaldırmıştır.
• Ceza kanunnamesini çıkarmıştır. İlk kez bu kanunlarda
rüşvetle ilgili hükümler yer almıştır.
Tanzimat dönemi
Hukuk tarihimiz bakımından önemi resepsiyon tanzimatla
başlamıştır. Tanzimat fermanı
(3 Kasım 1839) ile
gerçekleştirilecek en önemli ilkeler:
• Can, ırz, mal güvenliği
• Vergi toplama yöntemlerinin düzeltilmesi
• Askerliğin belli bir süre ile sınırlandırılması.
Böylece padişahlara tanınan mutlak bir hak olan örfi ceza
verme yetkisi kalkmakta, cezaların kanuna ve şeriata uygun
olarak mahkemelerce verilmesi kararlaştırılmakta. Hukuk
kurallarının hazırlanması belli kurullara bırakılmakta, padişahın
yalnız onama yetkisi saklı tutulmaktadır.
ISLAHAT FERMANI ( 1856 )
1- Tanzimat fermanı ile değişik din ve mezheplerdeki
bütün tebaaya verilen teminât, bu fermanla
yenilendiğinden, bunların uygulaması için gerekli tedbirler
alınacaktır.
2- Müslümanlar ile Müslüman olmayanlar kânun önünde
eşit olacaklardır.
3- Patrikhanelerde yeni meclisler kurulacak ve bu
meclislerin verecekleri kararlar Baba-i âlî tarafından
onaylandıktan sonra yürürlüğe girecektir.
4- Patrikler kayda-i hayat şartıyla bu makama
seçileceklerdir.
5- Cemâatlerin ruhanî reislerine verdikleri ceviz ve av
âidât tamimiyle kaldırılarak hepsi maaşa bağlanacaktır.
6- Şehir ve kasabalarda bulunan azınlıklara ait kilise,
manastır, mezarlık, okul ve hasta hâne gibi yerlerin tamir
veya yeniden yapılmasına izin verilecektir.
7- Hiç kimse din değiştirmeye zorlanmayacaktır.
8- Devlet hizmetlerine, askerlik görevine ve okullara bütün tebaa eşit olarak
kabul edilecektir.
9- Irk, din, dil, farkı gözetilmeyecek ve hiç bir mezhebe diğerine üstün
sayılmayacaktır.
10- Bütün toplumlar okul açabilecektir.
11- Hangi uyruktan olursa olsun her vatandasın eşit ve serbest şekilde
ticâret ve ekonomik girişimlerde bulunması sağlanacaktır.
12- Müslümanlar ile gayr-i Müslimler arasındaki dâvaları görmek üzere,
karışık mahkemeler kurulacaktır.
13- Yabancı devlet ile yapılacak antlaşmalar gereğince yabancılar da Osmanlı
Devleti sınırlan içerisinde mülk sahibi olabileceklerdir.
14- Her cemâatin ruhanî reisiyle, devlet tarafından bir sene müddetle tâyin
edilecek birer meç’ mumu, bütün tebeayi ilgilendiren meselelerde Meclis-i
valeyi ah kâm-i adliye müzâkerelerine iştirak ettirilecektir
I.MEŞRUTİYET ( 23 ARALIK 1876 )
(KANUN-İ ESASİ) ( İLK ANAYASA )
Önemi :
·
Osmanlı Devletinde ilk kez rejim değişikliği oldu.
·
Tüm azınlık guruplara parlamentoda temsil hakkı tanınmıştır.
·
Osmanlı halkı ilk kez yönetime katılma, seçme ve seçilme haklarına
kavuşmuştur.
·
Osmanlı Devletinde ilk kez Anayasal Düzen kuruldu.
·
Osmanlı Parlamentosu ; Padişahın seçtiği üyelerden oluşan Ayan Meclisi
ve Halkın seçtiği milletvekillerinden oluşan millet Meclisi olarak iki meclisten
oluşmuştur.
·
Hıristiyanlardan 44, Yahudilerden ( Musevilerden ) 4, Müslümanlardan
71, (Toplam 119) ve Padişahın belirlediği 26, ayandan oluşmuştur. Meclis
başkanlığına Ahmet Vefik Paşa seçilmiştir.
Not : 1877-78 Osmanlı – Rus Savaşının başlaması üzerine, meclisin uyumlu
çalışmadığı gerekçesiyle II.Abdülhamit, parlamentoyu dağıtarak, Meşrutiyet
rejimini yürürlükten kaldırmış, 30 yıl boyunca sıkı, baskıcı bir yönetim
izlemiştir.
İstanbul Konferansı sırasında hazırlanan ve 23 Aralık
1876 tarihinde I. Meşrutiyetin ilan edilmesini
sağlayan, Osmanlı Devleti'nin Avrupa tarzında
yaptığı ilk anayasa niteliği taşıyan kararlara Kanuni
Esasi adı verilmiştir. Kanuni Esasi ile Meclisi
Mebusan'da Müslüman vekillerin yanı sıra
azınlıklara da vekillik yetkisi vererek ülke
bütünlüğünü korumaya çalışmıştır. Mecliste
azınlıkların olumsuz ve ulaşılmaz tutumları
kargaşaların çıkmasına sebebiyet vermiştir.
Kanuni Esasi'nin Türk tarihindeki
önemi
1. Türk tarihindeki ilk anayasadır.
2. Halk ilk kez hükümdarın yanında yönetime iştirak etmiştir.
3. Halk ilk kez seçme, seçilme ve temsil edilme hakkına
kavuşmuştur.
4. Devletin şekli, yasama, yürütme, yargılama ilkeleri ve
vatandaşlık haklarını düzenleyen ilk kanundur.
5. Polonya, Belçika, Prusya anayasalarından yararlanılarak
hazırlanmıştır.
6. Tarafsız ve yasa dili ile kaleme alınmıştır. Yazımında hukuki
terminoloji kullanılmıştır.
7. Halk oylamasına sunulmadığından, İtaya ve Fransa
anayasaları gibi ferman anayasalar sınıfına dahil edilmiştir.
II.MEŞRUTIYET ( 24 TEMMUZ 1908 )
II.Meşrutiyetle birlikte İttihat ve Terakki Partisinin
karşısına ” Ahrar ” partisi kurulmuştu. Parti Meşrutiyet
rejimine karşı tavır izlemekteydi. Sonuçta İstanbul’da 31
Mart Olayı ( 13 Nisan 1909 ) dediğimiz ayaklanma çıktı.
Önemi : Osmanlı Devletinde rejime karşı çıkan ilk
ayaklanmadır.
Bu ayaklanmayı merkezi Selanik’te bulunan “Hareket
ordusu” bastırdı. Ordunun komutanı Mahmut Şevket
Paşa, Kolağası ( Kurmay başkanı) M. Kemal’di.
Sonuçları :
·Hareket ordusu isyanı bastırdı, İstanbul’da düzen
yeniden sağlandı.
·II. Abdülhamit ayaklanmayı bastırmadığı, hatta
ayaklanmada rolü olduğu gerekçesiyle tahttan
indirilerek yerine V. Mehmet Reşad tahta geçirildi.
·Anayasada bazı demokratik değişiklikler yapılarak,
Padişahın yetkileri sınırlandırıldı.
·Karışıklıklar tam olarak önlenemedi.
Anayasa hukuku
Tanzimat ve ıslahat fermanları vatandaşlara temel hak ve güvence
veren anayasal nitelikli belgelerdir. Zimmilere tanınan asker olmama
ayrıcalığı hukuksal olarak ortadan kalktı. İslam hukukunda dinden
dönene ölüm cezası verilirdi ancak bu 1844 yılında kalktı. 1876
kanuni esasi hazırlanırken Belçika ve Prusya anayasalarından
etkilenildi.
1876 anayasasının en önemli özelliği Fransız ihtilali ile
batıda yayılan özgürlük, eşitlik gibi yeni kavramlardan ve
anayasal hareketlerden kuşkusuz çok etkilenmiş olması ve
medeni milletler seviyesine gelme özleminin vurgulanmış
olmasıdır.
1908 yılında ikinci meşrutiyet ile anayasa köklü
değişikliklere uğradı.
Birinci meşrutiyet döneminde yapılan özgürlük mücadelesi
Türk toplumunda ilk kez çeşitli ama hepsi meşrutiyeti
isteyen fikir akımlarının dogmasına yol açarken, ikinci
meşrutiyetle ilk kez kadının eğitimi ve hakları ile laiklik
kavramları basın yoluyla Türk toplumunda çok yetersiz olsa
da tanıtılması Türk devrimi ve demokratik düzen için önemli
hazırlık olmuştur.
Türk Toplumundaki Anayasal
Düzenlemeler ve Anayasalar
•
•
•
•
•
1876 KANUN-I ESASİ
1921 TEŞKİLAT-I ESASİYE KANUNU
1924 TEŞKİLAT-I ESASİYE KANUNU
1961 ANAYASASI
1982 ANAYASASI
Teşkilatı Esasiye Kanunu
20
Ocak
1921
Anayasası
(Teşkilatı
Esasiye
Kanunu)
TBMM'nin açılmasıyla yeni Türk devleti kurulmuştu Bu nedenle yeni bir
anayasaya ihtiyaç vardı Yeni Türk devletinin ilk anayasası 20 Ocak
1921'de Iİnönü Savaşı'nın kazanılmasının ardından yapılmıştır
1921 Anayasası’nın Esasları
1.Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir
2 Yasama, yürütme ve yargı güçleri Meclis’e aittir (Güçler Birliği)
3 Din ve şeriat işlerini yürütmek TBMM’nin görevidir (ilk anayasa laik
değildir)
4 Padişah ve halifenin geleceği meclisin vereceği karara göre
olacaktı Amaç, padişah ve hilafet yanlıları arasında ikilik çıkarmamaktı
Özellikleri
•Osmanlı İmparatorluğunun yerine yeni bir devletin kuruluşunu hukuki
ve siyasi yönden belgelemiştir
• Ulusal egemenliği esas kılan ve egemenliğin Osmanlı Devleti’nde Türk
ulusuna geçtiğini belgelemiştir
• TBMM’nin kuruluşunu yasal hale getirmiştir
•Demokratik
ve
ihtilalci
karaktere
sahiptir
•Olağanüstü koşullarda hazırlandığı için kısa ve özet halinde
hazırlanmıştır
•İlk
defa
meclis
hükümeti
sistemi
benimsenmiştir
• Devletin resmi dini belirtilmemiştir
• Amasya Genelgesi’nden itibaren gelişen ruha resmi bir kimlik
kazandırmış ve önderlik etmiştir
Not: 1921 Anayasası 1924 tarihinde yürürlükten kalkmıştır
1924 TEŞKİLAT-I ESASİYE KANUNU
1.Madde: Devletin Yönetim şekli Cumhuriyettir.
2.Madde: Türk Devleti'nin dili Türkçe, başkenti Ankara'dır. (1923'te
başkent olmuştur.)
3.Madde: Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Bu egemenliğin tek
temsilcisi TBMMdir.
Hükümet sistemi yerine kabine sistemi getirilmiştir.
1928 yılında "Devletin dini İslamdır." ibaresi çıkarılmıştır.
1930 yılında seçme ve seçilme hakkı kadınlara tanınmıştır.
1937 yılında laiklik ilkesi anayasaya girmiştir.
– Kamu Hürriyetleri: Tabii Hak ilkesi kabul görmüştür. Bu ilke ile
hürriyetin tanımı yapılmış ve sınırı çizilmiştir. Denetim mekanizmansın
yokluğu dolayısıyla meclis tarafında sıkça çıkarılmıştır.
–Çoğunlukçu demokrasi anlayışına sahiptir.
– 1946 yılından itibaren çok partili siyasi hayat kabul edilmiştir.
– 1946 yılından itibaren tek dereceli seçim sistemi benimsenmiştir.
– Parlamenter sistemin ayırıcı özelliği; yürütme organın, yasama
organından kaynaklanması ve ona karşı sorumlu olması.
1961 ANAYASASI
• Rejimin Atatürk ilke ve İnkılâpları, Milli Egemenlik ve meclisin üstünlüğü
ilkelerine dayanması esastır.
• Güçler ayrılığı ilkesi benimsenmiştir.
Buna göre;
Yasama
yetkisi;
TBMM
ve
Cumhuriyet
Senatosuna,
Yürütme
yetkisi;
Cumhurbaşkanı
ve
Bakanlar
Kuruluna,
Yargı yetkisi ise; bağımsız mahkemelere verilmiştir.
• Cumhuriyet Senatosu oluşturuldu
• Parlamenter sisteme geçildi.
• Cumhurbaşkanlığı süresi 7 yıldır. Bir kişi bir defa Cumhurbaşkanı olur.
Cumhurbaşkanının
meclis
içinden
seçilmesi
zorunludur.
• Anayasa’nın üstünlüğü ilkesi kabul edildi. Böylece 1961 anayasası ile
kanunların anayasaya uygunluğunu denetlemek amacıyla Anayasa
Mahkemesi kurulmuştur. (Anayasa Mahkemesi, 1961 Anayasası'nın en önemli
yenilikleri
arasındadır).
• Devlet iktidarı, kuvvetler ayrılığı ilkesiyle sınırlandırılmıştır.
• Çoğulcu toplum yapısı geliştirilmiştir. Bu anlamda 1961 Anayasası siyasi
partileri demokratik hayatın vazgeçilmez unsuru olarak nitelemiş; işçilere ve
kamu görevlilerine sendika kurma hakkı, toplu sözleşme ve grev hakkı,
herkese önceden izin almaksızın dernek kurma hakkı tanımıştır.
• Temel haklar genişletilmiştir
• Sosyal devlet ilkesi kabul edilmiştir.
• 1961 Anayasası'nda da devletin şekli olarak Cumhuriyet kabul
edilmiştir. Ancak Cumhuriyet’in nitelikleri 1924 Anayasasından farklı
düzenlenmiştir. 1924 Anayasasında cumhuriyetin nitelikleri olarak,
cumhuriyetçilik, milliyetçilik, halkçılık, devletçilik, laiklik, inkılapçılık
sayılmıştır. Oysa 1961 Anayasası'nda bu altı ilkeden halkçılık, inkılapçılık
ve devletçilik yer almamıştır. Atatürk’ün Milliyetçilik ilkesi ise “Türk
Milliyetçiliği”
olarak
kabul
etmiştir.
• 1961 Anayasa da insan haklarına saygılı devlet ,demokratik devlet,
sosyal devlet ve hukuk devleti gibi yeni temel ilkeleri kabul etmiştir. Bu
ilkelerden hukuk devleti gibi bazılarının temelleri önceki anayasamızda
da vardır. Oysa sosyal devlet ilkesi tamamen bu anayasa ile
benimsenmiştir.
• Hakimlerin bağımsızlıklarını sağlamak üzere “Yüksek Hakimler
Kurulu” getirilmiştir.
• Bu Anayasa ile Yargıtay, Danıştay, Askeri Yargıtay, Uyuşmazlık
Mahkemesi gibi yüksek mahkemeler tek tek düzenlenmiştir.
1982 Anayasası’nın Özellikleri
1. Yürütme organı güçlendirildi.
2. Cumhuriyet senatosu kaldırıldı.
3. Meclis 400 üyeden oluşmaktadır.
4. Türk ve Tarih kurumları birleştirildi.
5. Milletvekilleri beş yılda bir Cumhurbaşkanı da yedi yılda bir seçilecek.
6. Kuvvetler ayrılığı ilkesi benimsendi.
7. Ayrıntılı düzenleme var.
8. Mecliste karar almak kolay.
9. Katılımcı demokrasi var.
10. Diyanet işleri başkanlığı kuruldu.
1982 Anayasasının Özellikleri:
•
•
•
•
•
•
•
•
Daha ayrıntıcıdır.
Geçiş dönemi öngörmüştür. Bir defaya mahsus olarak Cumhurbaşkanlığı seçimi
halka yaptırılmıştır.
Katı ve serttir. Anayasa değişikliği Cumhurbaşkanlığı onayı şartı ilk kez getirilir.
Milli Güvenlik Konseyinin düzenlediği kanunların anayasaya aykırılığı iddia
edilemez. 2001 değişiklikleriyle çıkarılmıştır.
Otoritenin ağırlığı artmıştır. Kamu yararının, kişilerin yararından önce geldiği
düşüncesi ve anarşi kaygıları sebebiyle hak ve hürriyetlerde sınırlamalara
gidilmiştir. Güçlü devlet, otoriter idare kavramları ön plana çıkmıştır.
Yürütme organı güçlendirilmiştir. Cumhurbaşkanı makamı güçlendirilmiştir.
Siyasi karar alma mekanizmalarındaki tıkanıkları giderici hükümler getirilmiştir.
Daha az katılımcı bir demokrasi modelini benimsemiştir. Siyasi partilerin kadın ve
gençlik kolu gibi ayrıcalık yaratan yan kuruluşları meydana getirme yasaklanmıştır.
1995 değişiklikleriyle hepsi çıkarılmıştır. Seçim dönemi 5 yıla çıkartılır.
Nitelikleri
1. Atatürk milliyetçiliği
2. Demokratik devlet
3. Laik devlet
4. Sosyal devlet
5. Hukuk devleti
6. İnsan haklarına saygılı
Toprak hukuku
1858 tarihli arazi kanunnamesi. İslam hukukunun toprak
mülkiyeti konusunda kurallarına dayanarak eylemsel
durumu tanımak ve toprakla ilgili hukuksal karışıklığa son
vermekten başka bir yol güdülmemiştir. İslam hukuku ve örfi
hukuk tekniğine uyularak yazılmış ve belli bir sisteme
bağlanmıştır.
• Arazi-i memluke: bu topraklara mülkiyet yoluyla tasarruf
edilir sahiplerinin yer üzerinde mülkiyet hakkı vardır.
• Arazi-i miriyye: mülkiyeti devlete tasarruf hakkı özel kişilere
ait olan topraklardır.
• Arazi-i mevkufe: vakfedilmiş topraklardır.
• Arazi-i metruke: kamunun yararlanmasına bırakılan toprak
çeşididir. İkiye ayrılır. Umumi tüm topluluğa yararı olan
yerler, hususi yani köy ve kasaba halkına bırakılan yerler.
Örneğin otlaklar.
• Arazi-i mevat: kimsenin mülkiyet ve tasarrufunda olmayan
ve belli bir amaca da tahsis edilmeyen yerleşme
merkezlerinden uzakça yerler.
Medeni kanunumuzun yürürlüğe girmesiyle miri araziye ilişkin
hükümler ilga edilmiş ve miri arazi fiilen mutasarrufların
mülkü haline dönüşmüştür. Araziler zilyetleri adına iktisabı
zamanaşımı yolluyla mülk olarak tescil edilmişlerdir.
Genel Hukuk
Toplum halinde yaşamak zorunda olan insan, her an diğer
insanlar ile ilişki içindedir. Bu ilişki ailede başlar, yaşam
boyunca devam eder. Ancak toplum rastgele bir araya gelerek
yaşayan insanlardan kurulmuş kalabalık bir sürü değildir.
Toplumsal yaşamın belli bir düzende akıp geçmesi için kişilerin
gerek birbirleriyle, gerekse toplumla olan ilişkilerinde, bir
takım kuralların bulunması gerekir. Kuralsız bir insan topluluğu
düşünmek mümkün değildir. Toplumda herkesin keyfi hareket
etmesi kargaşa doğurur. Kargaşanın olduğu yerde yaşam
çekilmez hale gelir. Çünkü herkesin her istediğini yapabileceği
bir yerde, kimse istediğini yapamaz.
Dolayısıyla insan toplulukları bir düzen ve kurallar
çerçevesi içinde yaşamak zorundadır. Toplumsal
yaşam kuralları adı verilen bu kurallar sayesinde her
an birbirleriyle ilişki içinde olan insanların yaşamları
düzene girmiş olur.
Toplumsal yaşam kuralları, ‘Toplum halinde yaşayan
insanların huzur ve güven içinde bulunabilmeleri
için uymak zorunda oldukları görev ve
yükümlülüklere’ denir.
Bu kurallar toplum halinde yaşayan insanların davranışları
hakkında bir takım istek ve yasakları içerdiğinden, kişilerin
diledikleri gibi hareket etmelerini kısıtlar. Ancak bu
kısıtlamalar hem kişinin hem de toplumun yararınadır. Bu
kuralların koymuş oldukları emir ve yasaklara uygun bir
şekilde davranmamız gerektiği, aksi takdirde bir takım
tepkilerle karşılaşacağımızı biliriz. Toplumsal yaşamı
düzenlemekte
olan
kurallara
uygun
biçimde
davranmadığımız takdirde, karşılaşacağımız tepkiye
yaptırım (müeyyide) denir. Bizleri toplumsal yaşam
kurallarının emirlerine uygun biçimde davranmaya ve
onların yasakladıklarından kaçınmaya zorlayan da
yaptırımla karşılaşmak korkusudur.
Hukukun Temel Kavramları Toplumsal
Kurallar
Din Kuralları
Tanrı tarafından konulduğuna ve peygamberler
aracılığıyla insanlara ulaştırıldığına inanılan bir
takım emir ve yasaklardır. Din kurallarına
uyulduğu zaman sevap uyulmadığı zaman ise
günah işlenmiş sayılır.
Yaptırımı (müeyyidesi) manevidir.
Örneğin günahkar sayılmak.
Teokratik devlet ve laik devlet nedir?
Teokrasi dine dayalı yönetim biçimini tanımlamak için kullanılan
terim (Dinerki).
Teokrasi ile yönetilen ülkelerde hukuk sistemi dine dayandırılması
gerekir, hukuki kararların en yüksek mercii bir tür ruhban sınıfıdır.
Teokrasi İle Yönetilen Ülkeler
Endonezya, Suudi Arabistan, İran gibi ülkeler bu yönetim biçimiyle
yönetilir.
Türkiye Cumhuriyeti laik bir devlettir.
Ahlak Kuralları
İnsanların kendilerine ve diğer insanlara karşı
olan görev ve sorumluluklarını düzenleyen
davranış kurallarıdır. İyi huy ve davranışlardır.
Yaptırımı manevidir.
Örneğin toplum tarafından ayıplanma, dışlanma
Herkesin iyiliğini isteme
Sübjektif (Kişisel ) Ahlak Kuralları
İnsanların kendilerine karşı olan ödev ve
sorumluluklarını düzenleyen kurallardır.
Objektif (Toplumsal) Ahlak Kuralları
İnsanların diğer insanlara karşı olan ödev ve
sorumluluklarını düzenleyen kurallardır.
Örf ve Adet Kuralları
Toplum içindeki insanların uzun zamandan beri
yaptıkları, kendiliğinden ortaya çıkan ve
toplumun uygulanmasını zorunlu saydığı ortak
davranış kurallarının tümüdür.
Yaptırımı manevidir.
Örneğin kına gecesinin düzenlenmesi, çeyiz,
nevruz
Görgü Kuralları
Aynı çevrede yaşayan kişilerin benimsediği ve
kişilerin diğer insanlarla karşılaştıkları zaman
takınmaları
gereken
tavırları,
konuşma
selamlaşma, yeme, içme tarzları, düğün ve
benzeri törenlerdeki davranışları gösteren
kurallardır.
Yaptırımı manevidir.
Görgüsüz, saygısız, kaba olarak nitelendirilme
Hukuk Kuralları
Toplum halinde yaşayan insanların birbirleriyle
devletle olan ilişkilerini, haklar ve yükümlülükler
çevresinde düzenleyen kurallarını tümüdür.
Yaptırımı maddidir.
Hukuk kurallarını sosyal hayatı düzenleyen diğer
kurallardan ayıran en önemli özellik, hukuk
kurallarını maddi yaptırım ile desteklenmiş
olmasıdır.
Hukuk kuralların özellikleri
•
•
•
•
•
•
•
Sosyal hayatı düzenler
Maddi yaptırımlıdır
Uyulması zorunlu olan kurallar bütünüdür.
Herkes için gerekli ve zorunludur.
Hukuk kuralları objektiftir,
Geneledir, herkese hitap eder.
Devlet güvencesi altındadır.
YAPTIRIM (MÜEYYİDE)
Sosyal hayatı düzenleyen kurallara uyulmadığında karşılaşılan
tepkidir.
Hukuk kurallarının yaptırımları
• Yaptırım(müeyyide) herhangi bir hukuk kuralının
koyduğu emir ve yasaklara uygun davranmama
onun yap dediğini yapmama veya yapma dediğini
yapma dediğinde karşılaşılacak tepkidir.
• Hukuk kurallarının yaptırımları maddidir.
• Yaptırımın maddi olması demek, bir hukuk
kuralına aykırılık halinde devletin, kamu gücünü
kullanarak hukuk kurallarını ihlal eden kimsenin
bu aykırı davranışın sonucuna katlanmasını
sağlamasıdır.
Yaptırım, herhangi bir kuralın koymuş olduğu yasak ve
emirlerine uygun surette hareket etmeme,yap dediğini
yapmama ve ya dediğini yapma halinde karşılaşacak
tepkidir.
CEZA
• Devlet tarafından konulan ve suç olarak belirlenen davranışları
yapanların karşılaşacakları yaptırımlardır.
• Kamu hukuku dallarından birisi olan ceza hukukunun
konusuna girer ve devlet tarafından kamu gücü kullanılarak
yerine getirilir.
• Kasten adam öldürme suçunu işleyen bir kimsenin bu fiiline
karşı devlet tarafından konulan müeyyide müebbet hapis
cezasıdır.
Mahmut geçerli bir rızaya dayanmaksızın Recep’ten organ
satın almıştır. Türk ceza kanununda organ ve doku ticareti
olarak ifade edilmiş bu suçtan dolayı Mahmut 7 yıl hapis
cezası almıştır. Örneğimizde Mahmut suç İşlediği için ceza
yaptırımı ile karşılaşmıştır.
Ceza türleri
• Hapis cezası
• Disiplin cezası
• Para cezası
• Kamu hizmeti cezası
CEBRİ İCRA
• Borcunu yerine getirmeyen kimsenin, o borç
ilişkisinin alacaklısı tarafından devlet gücü
kullanılarak
borcunu
yerine
getirmeye
zorlanmasıdır.
• Kamu hukuku dallarından birisi olan icra
hukukunun yaptırımıdır.
• Bir miktar borcu olan kimsenin bu borcunu
zamanında ödememesi sebebiyle alacaklısının
devletin icra organları vasıtasıyla borçlunun malını
haczettirmesi, sattırması ve satış parasından
alacağına kavuşması.
Yoksulluğa düşmüş annesine bakmakla yükümlü
olan bir kimse, nafakayı ödemez ise devletin
yetkili makamları bu yükümlülüğün yerine
getirilmesini sağlar. Devlet zoru ile nafakanın
ödettirilmesi cebri icra yaptırımına örnektir.
TAZMİNAT
• Bir kimsenin hukuka aykırı olan fiiliyle başka
bir kimseye zarar vermesi sonucu ortaya çıkan
bu zararın ödenmesine mahkûm edilmesine
yönelik yaptırımdır.
• Özel hukuk yaptırımlarından birisidir.
MADDİ TAZMİNAT
Verilen zarar maddi nitelikte ise zararı veren kişi
maddi tazminatla karşı karşıya kalır.
MANEVİ TAZMİNAT
Verilen zarar manevi nitelikte ise zararı veren kişi
manevi tazminatla karşı karşıya kalır.
Arızalan kamyonunu onardığı sırada kimliği belirsiz bir kişinin
kullandığı aracın çarpması sonucu ölen şoförün yakınları
işverenin aracın periyodik bakımlarını yaptırmadığı sebebiyle
kusurlu olduğu için işverene tazminat davası açabilir.
İDARİ İŞLEMDE İPTAL
• Hukuk kurallarına aykırı olarak yapılan idari işlemin yargı
kararlarıyla ortadan kaldırılmasıdır.
• Kamu hukuku dallarından biri olan idare hukukunun
yaptırımıdır.
• Usulüne aykırı bir şekilde belediyenin kamulaştırdığı bir
arazi ile ilgili olarak arazi sahibinin idare mahkemesine
dava açması ve davayı kazanıp kamulaştırma işlemini iptal
ettirmesi
HÜKÜMSÜZLÜK
Bireyler arasındaki hukuki işlemlerin, kanunun
öngördüğü şekilde ya da kanuna aykırı olarak
yapılması halinde karşılaşılacak yaptırım türüdür.
YOKLUK
• Hukuki işlemlerin kanunun belirttiği kurucu unsurlardan birine
uyulmadan yapılması halinde bu işlemin hiç yokmuş gibi,
hiçbir sonuç doğurmaması olayıdır.
• Sakat işlem hukuken hiç doğmamış sayılır.
• Sakat olan işlem için mahkemenin karar vermesine gerek
yoktur.
• Hukuki işlemin kurucu unsurlarından birinin eksik olması
yokluğa sebeptir.
• Hukuki işlem hiç yapılmamış sayılır.
Örnek
Kişilerin nasıl evlenecekleri kanunla belirtilmiştir. Sadece dini
nikah ile yaşayan çiftleri hukuk düzeni evli saymaz. Bu evlilik
yok sayılır. Burada eksik olan kurucu unsur evliliğin resmi
evlendirme memurunca yapılmamasıdır. Hukuk aleminde
hiçbir şekilde doğmayan bu evlilik için geçersizliğin mahkeme
tarafından tespit edilmesine gerek yoktur.
İki aynı cinsten kişinin evliliği yok hükmündedir.
BUTLAN
Hukukta iki çeşit butlan vardır.
Mutlak Butlan : Bir hukuki işlemin kanunda aranan
kurucu unsurlara sahip olmasına rağmen kanunun
emredici hükümlerine aykırı olmasındır.
Hukukun aradığı ve emrettiği şekle uygun
yapılmadığı için yapılan hukuki işlemin başından
beri geçersiz sayılmasıdır.
• Bir hukuki işlemin mutlak butlanla geçersiz sayılması
için mahkemenin karar vermesi gerekir.
• Butlan davası herkes tarafından açılabilir ve hakim
tarafından doğrudan doğruya dikkate alınabilir.
• Hukuksal işlemlerin, hukukun emredici hükümlerine,
genel ahlak ve adabı, kişilik haklarını, kamu düzenini
ihlal etmeleri durumu kesin hükümsüzlüktür (mutlak
butlan)
• Örneğin akıl hastalığı olan kişinin evliliği mutlak butlan
ile sakattır.
• Medeni kanuna göre üçüncü dereceye kadar kan
hısımların yani bir kimsenin dayı, amca, hala ve teyzesi
ile evlenmesi yasaktır. Kanunun emredici hükümlerine
aykırı şekilde böyle bir evlilik yapılmışsa bu baştan
itibaren geçersizdir.
• Nispi Butlan : bir hukuki işlemin, kanunda aranan kurucu
unsurlara sahip ve kanunun emredici hükümlerine uygun
ancak işlemi yapan iradede sakatlık olması durumudur.
• Sakatlık ve noksanlık giderildiği taktirde hukuki işlem geçerli
sayılır ve uygulanır.
• Örneğin evlilik mukavelesine sarhoş edilerek imza attırılan
birinin evliliği nispi butlan ile sakattır.
• Bir tekstil firması kumaş toptancısına gönderdiği faksta
1000 top kumaş yazacağına 10.000 top kumaş yazarak irade
ile beyan arasında uygunluğun doğmasına sebep olmuştur.
Tekstil firması hatasına dayanarak bir yıllık süre içinde
sözleşmesini feshederek başından itibaren geçersiz hale
getirebilir.
• Ayırt etme gücünden yoksun kişiler
• Kişilik haklarının ihlali
• Hukuk ve ahlaka aykırılık
• Hile
• Olanaksızlık
Bunların hepsi BUTLAN sebebidir.
HUKUKUN AMAÇLARI
ve
KAYNAKLARI
Hukukun Amaçları
1. Toplumsal güven ve güvenliği sağlamak
2. Toplumsal düzeni sağlamak
3. Toplumsal ihtiyaçları karşılamak
4. Toplumsal eşitliği sağlamak
5. Adaleti gerçekleştirmek
6. Barışı sağlamak
7. Özgürlüğü sağlamak
Hukuk Kurallarının Temel Nitelikleri
1. Genellik
2. Soyutluk
3. Kişilik dışı olma
4. Süreklilik
5. Yaptırıma dayalı olma
6. Olumlu yada olumsuz buyruk taşıma
Hukuk Kurallarının Kaynakları
1.Emredici Hukuk Kuralları
• Kendilerine mutlak şekilde uyulması zorunlu olan
kurallardır.
• Bireyler aksini kararlaştıramaz.
• Bireyler bu kuralların aksine sözleşme yapamazlar ve
bu kuralların aksine davranışlarda bulunamazlar.
• Bu kurallara aykırı yapılan işlemler hükümsüzdür.
• Emredici hukuk kurallarının konulma nedeni;
– Kamu düzenini
– Genel ahlakı ve
– Zayıfları kurumaktır.
• Örneğin Türk Medeni Kanunu’nun ‘Ayırt etme
gücüne sahip olmayanlar evlenemez’ hükmü
emredici nitelik taşır.
• Ergenlik 18 yaşının doldurulması ile başlar.
• Bir kişinin aynı anda birden fazla yerleşim yeri
olamaz.
• Yapamaz edemez gibi hükümler içerir.
2.1. Tamamlayıcı Hukuk Kuralları
• Tarafların aksini kararlaştırabildikleri hükümlerdir.
• Hukuk kurallarının bir kısmı da bireylerin beyanlarının,
açık olmaması durumunda nasıl anlaşılması, nasıl bir
anlam verilmesi gerektiğini belirlemeye yarar.
• Örneğin bir borç ilişkisinde taraflar ödenecek olan faiz
oranını kanuni faiz oranından daha farklı olarak tespit
edilebilir. Fakat böyle bir tespit yapılmamışsa tamamlayıcı
hüküm devreye girer ve kanuni faiz oranı uygulanır.
2.2. Yorumlayıcı Hukuk Kuralları
Tarafların bir hukuki işlemde kullandıkları ve
anlamını açıklamadıkları hususları veya bir
kimsenin
beyanını
ya
da
davranışını
yorumlamaya yarayan kurallardır.
Örneğin borçlar kanununa göre «borcun
ödenmesi gereken gün için bir ayın başı veya
sonu gibi tabir kullanılmışsa bundan ayın birinci
veya sonuncu günü anlaşılır» denilerek
sözleşmenin maddesi yorumlanmıştır.
3. Tanımlayıcı Hukuk Kuralları
• Bazı hukuk kuralları bir hukuksal durumu
kavramı veya deyimi tarif ederler bunların
unsurlarını gösterirler. Bunlara tanımlayıcı
hukuk kuralları denir.
• Medeni Kanun’a göre «Nişanlanma, evlenme
vaadiyle
olur»
hükmü
nişanlanmayı
tanımlamıştır.
• Nitelikleri bakımından en çok 30 işgünü süren
işlere süreksiz iş denir.
Hukukta Boşluk Türleri
1.Kanun Boşluğu
Kanunda Somut olaya uygulanabilir bir hükmün
bulunmaması halinde ortaya çıkan durumdur.
1.1. Kural İçi Boşluk
Kanun koyucu tarafından bilerek ve isteyerek
bırakılan boşluktur.
Hakim takdir yetkisini kullanarak bu boşluğu
doldurur.
1.2. Kural Dışı Boşluk
Kanun koyucu tarafından istenmeden
bilinçsizce bırakılan boşluktur.
ve
2. Hukuk Boşluğu
Bir somut olaya uygulanacak yazılı veya yazılı
olmayan herhangi bir hukuk kuralının
bulunmaması durumudur.
Hakim somut olayda karşılaştığı bir hukuk
boşluğunu hukuk yaratarak doldurur.
HUKUKUN DALLARI
HUKUKUN DALLARI
KAMU HUKUKU
Kamu Hukuku: Kişilerin devletle veya devletin bir başka
devletle olan ilişkilerini düzenler. !Kişi ile devlet arasındaki
ilişkilerde devlet üstün durumdadır. Yani eşitlik yoktur.
Kamu hukuku ilişkisi tek taraflı olup devlet, iradesini
açıklamakla hukuki ilişki ortaya çıkar. Devlet aldığı
kararları kendisi tek taraflı olarak resen icra
edebilmektedir.
Kamu Hukuku Dalları:
• Anayasa Hukuku
• İdare Hukuku
• Ceza Hukuku
• Devletler Genel Hukuku
• Vergi Hukuku
• Yargılama Hukuku
• İcra İflas Hukuku
ANAYASA HUKUKU
• Kişi hak ve hürriyetleri ve bunların güvence
altına alınmasını,
• Devletin şekil ve teşkilatlanmasını
• Devletin yasama yürütme ve yargı organlarının
işleyişini düzenler.
Anayasa hukukumuzun kaynağı, 1982 tarihli
‘’Türkiye
Cumhuriyeti
Anayasası’’
oluşturmaktadır.
ANAYASANIN TEMEL İLKELERİ
•
•
•
•
•
•
İnsan Haklarına Saygılı Devlet İlkesi
Atatürk Milliyetçiliğine Bağlı Devlet İlkesi
Demokratik Devlet İlkesi
Laiklik Devlet İlkesi
Sosyal Devlet İlkesi
Hukuk Devlet İlkesi
ANAYASAMIZA
GÖRE DEVLET
ORGANLARI
Yasama Organı
(T.B.M.M.)
Yargı Organı
Bakanlar
Kurulu
Yürütme
Organı
Cumhurbaşkanı
TÜRK YASAMA SİSTEMİ
CUMHURBAŞKANI
TBMM
(550 milletvekili)
Kanun Tasarısı
(Bakanlar Kurulu)
Kanun Teklifi
(Milletvekilleri)
TÜRK YÜRÜTME SİSTEMİ
CUMHURBAŞKANI
BAKANLAR
KURULU
Merkezi Yönetim
Birimleri
Yerel Yönetim
Birimleri
Bakanlık
İl Özel İdareleri
Valilik
Belediyeler
Kaymakamlık
Muhtarlıklar
İdare Hukuku
• Devletin yürütme organı içinde yer alan kamu
hizmetlerinin görülmesi ile ilgili teşkilatını ve
işleyişini, şahısların teşkilat ile olan ilişkilerini ve
kamu hizmetlerinin görülmesine dair usul ve
esasları düzenleyen hukuk kurallarıdır.
• İdareye ilişkin Anayasal kurallar
– İdarenin bütünlüğü ilkesi: 1982 anayasasına göre,
idare, kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla
düzenlenir.
– Merkezden ve yerinden yönetim İlkeleri:
– Kamu tüzel kişiliği: kamu tüzel kişiliği ancak kanunla
açıkça verdiği yetkiye dayanılarak kurulur.
Ceza Hukuku
Suç teşkil eden eylem ve davranışları, bu eylem ve davranışlarda
bulunanlara uygulanacak cezaları düzenleyen hukuk dalıdır.
Ceza Hukukuna Hakim Olan İlkeler
• Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez
ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. (suçta ve cezada kanunilik ilkesi)
• Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir
ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz.
• İdarenin düzenleyici işlemiyle suç ve ceza konulamaz.
• Suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve
güvenlik tedbirine hükmolunur.
• Kişiler arasında ayrım yapılamaz ve hiçbir kimseye ayrıcalık
tanınamaz.(adalet ve kanun önünde eşitlik)
• Ceza kanunlarını bilmemek mazeret sayılmaz. (kanunların
bağlayıcılığı ilkesi)
• Ceza sorumluluğu şahsidir. Kimse başkasının fiilinden dolayı
sorumlu
• tutulamaz.
1926 Tarihli Türk Ceza Kanunu 1 Nisan 2005
tarihinde değiştirilerek yerini 26.09.2004 tarih
ve 5237 sayılı yeni Türk Ceza Kanuna
bırakmıştır.
Suçlar: Türk ceza kanunda belirtilen suçlardan
bazıları; kasten adam öldürme, göçmen kaçakçılığı,
cinsel saldırı, tehdit, hırsızlık, dolandırıcılıktır.
Cezalar : Türk ceza kanununda belirtilen cezalar
ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, müebbet hapis
cezası, süreli hapis cezası, adli para cezasıdır.
Ağırlaştırılmış Müebbet Hapis Cezası: hükümlünün
hayatı boyunca devam eder ve kanun ile tüzükte belirtilen
sıkı güvenlik rejimine göre çektirilir
Müebbet Hapis Cezası: hükümlünün hayatı boyunca
devam eder
Süreli Hapis Cezası:1 yıldan az 20 yıldan fazla olamaz.
Adlî Para Cezası:5 günden az 730 günden fazla olmak
üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak
takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan
meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine
ödenmesinden ibarettir. En az 20 ve en fazla yüz Türk
lirası olan bir gün karşılığı adli para cezasının miktarı
ekonomik ve diğer şahsi halleri göz önünde bulundurarak
takdir
Türk ceza kanunu belirtilen güvenlik tedbirleri şunlardır;
Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakma: seçme seçilme ve diğer
siyasi hakları kullanmaktan yoksun bırakma örnek olarak verilebilir
Eşya müsaderesi: kasten adam öldürme de kullanılan bıçağa el
konulması örnek olarak verilebilir
Kazanç müsaderesi: uyuşturucu satımından kazanılan paraya el
konulması örnek olarak verilebilir
Akıl hastalarına özgü güvenlik tedbirleri: akıl hastaları yüksek
güvenlikli sağlık kurumlarında koruma ve tedavi altına alınırlar
Sınır dışı edilme: işlediği bir suç nedeniyle iki yıl veya daha fazla süreyle
hapis cezasına mahkum edilen yabancının, cezasının infazından sonra
derhal sınır dışı edilmesine hükmolunur.
SUÇUN UNSURLARI
Suçun
Unsurları
Kanuni Unsur
(Tipiklik)
İcra
Maddi Unsur
Manevi Unsur
(Hareket)
(Kusurluluk)
İhmal
Kast
Taksir
Kanuni Unsur Tipiklik: kanunsuz suç ve ceza
olmaz ifadesi ceza kanununun temel ilkelerinden
biri olan tipiklik unsurunu açıklar. Hangi eylem
ve davranışların suç teşkil ettiğinin ve bunlara ne
gibi ceza verileceğinin önceden kanunla
belirtilmesidir. kanunun suç saymadı. Eylem ve
davranış suç olarak nitelendirmek mümkün
değildir. Hiç kimseye kanunda belirtilmemiş olan
ceza verilemez
Maddi Unsur (Hareket): suçun maddi unsuru harekettir.
Hareket icrai ve ihmali hareket olarak ikiye ayrılır. icra
veya ihmal hareketinde bulunmaksızın düşünce ve
kanaatlerinden ötürü kişi cezalandırılamaz.
İcra: hareket yapmak şeklinde gerçekleşiyorsa icrai
harekettir.
örneğin bir kimsenin silahla bir başkasını vurması
İhmal: hareket yapmamak şekilde gerçekleşiyorsa
ihmaldir. Örneğin hemzemin geçitten geçit bekçisinin tren
geçerken tren yolunu araç trafiğine kapatmaması veya
hemşirenin hastaya ilaç vermemesi
Manevi Unsur (Kusurluluk): fiil kusurlu irade tarafından
yaratılmalıdır. kusurluluk iki şekilde gerçekleşir kast ve
taksir.
Kast: kanunun suç saydığı fiili ve onu meydana getirecek
hareketi bilerek ve isteyerek işlemek iradesidir. kişinin
kanunu bilmesi gerekmez. hareketin belli bir güdüye-saike
(faili suça iten neden) bağlanmış olması şart değildir. Saik
bazen cezayı artırır bazen azaltır.
Taksir: dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla
toplum düzenini ve kişinin çıkarlarını mal ve canını kasttan
daha hafif bir şekilde tehlikeye düşüren, bilmeyerek ve
istemeyerek işlenen suçlardır.
bir kimsenin banka soygunu eyleminde bulunması Türk
ceza kanunda belirtilen hırsızlık suçu tipine uyduğundan
suçun kanuni unsuru olan tipiklik söz konusu eylemde
mevcuttur. bu kişi eylemini icra olarak gerçekleştirmiştir ki
bu da suçun maddi unsurudur. banka soygunu eyleminin
kişi tarafından bilerek işlenmesi kasıtlı olduğunu yani
suçun manevi unsuru kusurluluğu gösterir.
eczacı Mahmut doktor reçetesini yanlış okuması sebebiyle
Hasan’a yanlış ilaç vermesi ve bunun neticesinde Hasan’ın
sağlığının bozulması eczacının taksirli iradesinden
kaynaklanır. çünkü eczacı dikkat ve özen yükümlülüğüne
uymamıştır.
Vergi Hukuku
•
•
•
•
Devlet ve kişiler arasındaki;
Vergi hak ve ödevlerini,
Vergi tahsilini
Vergiye konu olan olayları düzenler
Devletler Genel Hukuku
• Devlet ile devlet,
• Devlet ile uluslararası kuruluşlar
• Uluslararası
kuruluşlar
ile
uluslararası
kuruluşlar arasındaki ilişkiyi düzenler.
Yargılama Hukuku
• Mahkeme
kararlarının
hangi
esaslara
dayanması gerektiğini
• Hangi davaların nerede ve nasıl açılacağını
kanıtların nasıl kullanılabileceğini
• Bağımsız mahkemelerin yargılama görevlerini
yerine getirirken uygulamaları gerekenlerin
neler olduğunu düzenler
İcra ve İflas Hukuku
Kendi istekleri ile borçlarını ve sorumluluklarını
yerine getirmeyenlerin nasıl bir muameleye tabi
tutulacağını, mahkemelerce verilen kararların
yerine getirilmemesi durumunda yapılması
gerekenleri düzenler.
Özel hukuk kişilerin birbirleriyle olan ilişkilerini düzenleyen, bazı
durumlarda da kişilerin devletle olan ilişkilerini düzenleyen hukuk
dalıdır. Bunun şartı kişilik ilkesidir. Kişiler bu ilişkilere girip girmeme
konusunda serbesttirler.
Özel hukukun özelliklerini maddeler halinde sıralayalım.
• Özel hukuk, kişilerin birbirleriyle olan ilişkilerini, eşitlik ve irade
serbestisi esasına göre düzenleyen hukuk kurallarının bütünüdür.
• Özel hukuk ilişkisi iki taraflıdır. Bir özel hukuk ilişkisinin ortaya
çıkabilmesi için tarafların karşılıklı anlaşmaları gerekmektedir.
• İrade serbestisi ve tarafların ilkesi geçerlidir.
• Tarafların yaptığı işlemlerin hukuka uygun olduğu yolunda bir karine
yoktur.
• Herkes, kendi iddiasını ispatlamak zorundadır.
• Kimse resen icra yetkisine sahip değildir. Haklı olan kişiler dahi
hakkını almak için mahkemeye başvurmak zorundadır.
Medeni Hukuk
Kişiler Hukuku
Kişilik türleri; kişilerin ehliyetleri, kişisel durumları, akrabalık
ilişkileri, yerleşim yerleri, ile olan ilgilerini, kişiliğin
başlangıcını, sona ermesini ve korunmasını inceler.
Aile Hukuku
Nişanlanma, evlilik, boşanma, eşlerin birbirine karşı olan
sorumluluklarını, velayet haklarını, soy bağ ilişkilerini ve
veraset ilişkilerini düzenler.
Miras Hukuku
Vasiyet, miras hükümleri, mirasın nasıl dağıtılacağını düzenler.
Eşya Hukuku
Kişilerin eşyalar üzerindeki hak ve tasarruflarını düzenler.
Medeni Hukukta Geçerli Olan İlkeler
Dürüstlük
Herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken
dürüstlük kurallarına uymak zorundadır.
İyi niyet
Kanunun iyi niyete hukuki sonuç bağladığı durumda iyi niyet
var sayılır.
İspat Yükü
Kanunda aksine bir hüküm olmadıkça herkes iddiasını ispatla
yükümlüdür.
Hak Ehliyeti
Herkesin hak ehliyeti vardır.
Devletler Özel Hukuku
Farklı milletlerden olan bireylerin:
• İlişkilerini
• Hukuki statülerini ve
• Aralarındaki uyuşmazlıklarında hangi ülkelerin
hukuk kurallarının uygulanacağını düzenler.
Ticaret Hukuku
Bireyler arasındaki ticari ilişkileri düzenler.
Borçlar Hukuku
Kişiler arası borç ilişkilerini düzenler.
Borçlar Hukukuna Hakim Olan İlkeler
• Nispilik İlkesi
• İrade Özerkliği İlkesi ( Sözleşme Serbesti –EşitlikŞekil Serbesti)
• Dürüstlük İlkesi
• Kusurlu sorumluluk ilkesi
• Üçüncü kişi Aleyhine borç kurulamaması ilkesi
• Sözleşmede İvaz(karşılık) İlkesi
• Borçlunun yerleşim yerinde ifa ilkesi
Karma Hukuk Dalları
İş Hukuku
İşçiler ve işverenler arasındaki ilişkileri düzenler. Toplu iş sözleşmesi, grev ve
lokavt gibi.
Bankacılık Hukuku
Bankacılık faaliyetlerinin geliştirilmesi, sermaye piyasası ve taşınırlarla ilgili
hukuktur.
Toprak Hukuku
Tarıma elverişli taşınmazlarla ilgili kuralları düzenler.
Fikir ve Sanat Eserleri Hukuku
Sanat ve fen alanındaki buluşları ve yapıtları olan kişilerin haklarını düzenler.
Fikri haklar mutlak haklar kapsamındadır.
Hava Hukuku
Hava trafiğiyle ilgili kuralları kapsar.
Çevre Hukuku
Doğal çevrenin korunmasına yönelik hukuksal önlemleri düzenler
Hakkın Tanımı Ve Türleri
Hak: hukuk düzeninin kişilere tanıdığı yetkiye, korunması
istenebilen menfaate denir.
Hak Türleri
Kamu Hakları
• Kişinin hak ve ödevleri
• Sosyal ve ekonomik hak
ve ödevler
• Siyasi hak ve ödevler
Özel Haklar
* alacak hakkı
* mülkiyet hakkı
* velayet hakkı gb.
Kamu Hakları
Kişinin Hakları
Şahısları devlete karşı
koruyan haklardır. Bu
haklara koruyucu haklar
veya negatif statü hakları
da denir.
Sosyal ve Ekonomik Haklar
Siyasal Haklar
Sosyal devlet ilkesiyle
bireyler devletten eğitim,
sosyal güvenlik, sağlık ve
sendikal haklar talep
etmiştir. Bu haklara isteme
veya pozitif statü hakları
denir.
Demokrasinin gelişmesiyle
bireylerin siyasete katılma
istekleri artmıştır. Devlet
yönetimine ve siyasal
kuruluşlara katılmaya
yönelik haklardır. Bu
haklara katılma hakkı veya
aktif statü hakları da denir.
Kamu Hakları
Kamu hukukundan kaynaklanır, anayasada düzenlenmiştir.
3’ e ayrılır;
• Kişinin hak ve ödevleri : özel hayatın gizliliği,
haberleşme hürriyeti, konut dokunulmazlığı, yerleşme
ve seyahat hürriyeti, din ve vicdan özgürlüğü, toplantı
ve gösteri yürüşü gibi…
• Sosyal ve ekonomik hak ve ödevler: çalışma hak ve
ödevi, eğitim ve öğrenim hakkı, sosyal güvenlik hakkı
gibi..
• Siyasi hak ve ödevler: Türk vatandaşlığı hakkı, seçme ve
seçilme hakkı, kamu hizmetlerine girme hakkı, vatan
hizmet hak ve ödevi gibi
Mutlak hak
Mallar üzerindeki
Mülkiyet hakkı
Maddi mallar
üzerindeki
Nitelikleri yönünden
Nispi hak
Sınırlı ayni haklar
Maddi olmayan mallar
üzerindeki haklar
Şahıslar üzerindeki
Başkasının şahsı
üzerindeki haklar
Özel Haklar
Malvarlığı hakları
Konuları yönünden
Devredebilen haklar
Devredilmeyen haklar
Kurucu yenilik
doğuran haklar
Yenilik doğuran haklar
Değiştirici yenilik
doğuran haklar
Amaçları yönünden
Alelade haklar (yenilik
doğurmayan)
Velayet hakkı
Vesayet hakkı
Kişilik hakları
Kullanımları yönünden
Kişinin kendi
üzerindeki haklar
bozucu yenilik
doğuran haklar
Özel Haklar
Kişiler ile kişiler arasındaki ilişkileri düzenleyen
hukuk kurallarından doğan haklardır. Bu haklara
medeni haklar da denir.
1.Nitelikleri Bakımından Haklar
Mutlak Haklar
Sahibine mallar ve kişiler üzerinde geniş yetkiler veren ve
herkese karşı ileri sürülebilen haklardır.
• Mallar Üzerindeki
• Maddi mallar üzerindeki: eşya üzerindeki haklardır.
• Mülkiyet hakkı: sahibine eşya üzerinde en geniş yetkiyi verir
• Sınırlı ayni haklar: başkasına ait eşyayı kullanma hakkı
• Maddi olmayan mallar üzerinde haklar: Fikir ve sanat eserleri hakkı
• Şahıslar üzerindeki
• Kişinin Kendi Üzerindeki Haklar: kişinin maddi, manevi ve iktisadi bütünlüğüne yönelik
haklar.
• Başkasının şahsı üzerindeki haklar:
• Velayet hakkı: kişinin ergin olmayan çocuğu üzerindeki hakkı
• Vesayet hakkı: kişinin kısıtlı üzerindeki hakkı
Nispi Haklar
• Sadece belirli kişilere karşı ileri sürülebilen haklardır. Alacak hakkı gibi.
2. Konuları Bakımından Haklar
Mal Varlığı
Hakları
• Kişinin para ile ölçülebilen yani malvarlığı içinde yer alan haklarıdır. Mamelek de
denir. Devredilebilir.
Kişilik Hakları
• Kişilerin manevi menfaatlerini koruyan haklardır. Devredilemez. Sağlık, şeref,
haysiyet
Devredilmeleri Bakımından Haklar
Devredilebilen Haklar
• Sahibi tarafından başkasına devredilebilen, miras yoluyla yada
mirasçılara geçen haklardır.
Devredilemeyen Haklar
• Kural olarak kişiye bağlı haklar, özelikle kişiye sıkı sıkıya bağlı
haklardır ve bunlar miras yoluyla yada mirasçılara geçmez.
• Ergin kılınmayı talep hakkı, nişanı bozma hakkı, boşanma davası
açma hakkı, soy bağının reddi gibi haklar
Hukuki Etkileri Bakımından Haklar
Yenilik Doğuran Haklar
• Sahibine tek taraflı irade açıklaması ile yeni bir hukuki durum ortaya çıkarma veya var
olan hukuki durumu değiştirme ya da sona erdirme yetkisi veren haklardır.
• Kurucu Yenilik Doğuran Haklar: Sahibi tarafından kullanılmakla yeni bir hukuki
ilişkinin doğmasına yol açan haklardır. Alım, ön alım, geri alım hakları gibi.
• Değiştirici Yenilik Doğuran Haklar: Var olan bir hukuki durumun tek taraflı irade
açıklaması ile değiştirilmesini sağlayan haklardır. Satılan ayıplı malın değiştirilmesi gibi
• Bozucu Yenilik Doğuran Haklar: Sahibinin kullanmasıyla mevcut bir hukuki ortadan
kaldıran haklardır. Sözleşmeyi feshetme hakkı gibi
Alelade Haklar
• Kullanılmasıyla mevcut hukuki durumda hiçbir değişiklik yaratmayan haklardır.
Velayet hakkı, vesayet hakkı gibi
VESAYET: yasa koyucunun velayet altında bulunmayan akıl
hastalığı/akıl zayıflığı içinde olanları, bakım ve korunması için
kendisine sürekli yardım gerekenleri, başkanın güvenliğini
tehlikeye sokan yada savurganlığı ve kötü yaşam tarzı nedeniyle
mal varlığını kötü idare ederek ailesini yoksula sürükleyebilecek
olanların aileleri ve buna keza bir yıl ve daha fazla süreli
özgürlüğünü kısıtlayıcı ceza alanları koruma amaçlı olarak
düzenli öngördüğü hukuki kavram.
VERASET: mirasta hak sahibi olma
• VELAYET: küçüklerin ve bazen de kısıtlı ergin
çocukların gerek kendine gerek malların özen
gösterme ve onun temsil etme konusunda kanun
anne ve babaya yüklediği yükümlülükler ile bu
yükümlülüklerini iyi bir şekilde yerine getirmeleri
sağlamak üzere onlara tanıdığı hakların tümü
• velayet ile vesayet arasındaki farklar;
– velayet ana ve babanın çocuklar üzerinde sahip olduğu
haktır
– vesayet mahkeme tarafından belirlenen kişilerin ana ve
babasının velayetinde olmayan veya ana veya an ve
babası olmayan küçükler ile kısıtlanmış kimseler
üzerinde sahip olduğu haklardır.
SOYBAĞI: neşet olarak da bilinir. geniş anlamda
soybağı bir kimse ile onun ecdadı, ataları arasındaki
biyolojik ve doğal bağlantıyı ifade eder. dar anlamda
soybağı sadece çocuklar ile ana ve baba arasındaki
bağlantı ifade eder
EVLAT EDİNME: bir çocukla, durumu evlat
edinmeye uygun bir kişi arasındaki hukuki bağlar
sağlanarak çocuk-ebeveyn ilişkisinin kurulmasıdır.
Evlat edinme ile çocuk ailenin bir üyesi olur ve
soyadını taşır.
Hak Kavramı ve Hakların Korunması
Hak kavramı, hukuk düzeninin kişilere tanıdığı
yetkilere ve kişilerin hukuk düzeni tarafından
korunan menfaatlerine denir. Hukuk kelimesi de
hak kelimesinden türetilmiştir.
Hakları Doğuran Olgular
• Bir hakkın kişiye bağlanması demektir.
• Hakkın kazanılmasında iyi niyet kuralları
geçerlidir. İyi niyet, bir hakkın kazanılmasında,
bu hakkın kazanılmasına engeli bilmemektedir.
• Bir hakkın kişiye bağlanması 3 sebepten
olabilmektedir.
Hukuki
Olay
Hukuki
Fiil
Hukuki
İşlem
Hukuki Olay
• Kişinin iradesi ile gerçekleşip gerçekleşmediğine bakılmaksızın
kendisine hukuki sonuç bağlanmış olaylardır.
• Doğum ve ölüm hukuku olaya örnektir.
Hukuki Fiil
• Kişinin iradesi ile gerçekleşen ve hukuki sonuç doğuran olaylardır.
• Babasını öldüren bir kişinin bu eylemiyle miras hakkını kaybetmesi
Hukuki İşlem
• Bir kişinin veya aynı amaca yönelik olarak birden fazla kişinin irade
beyanında bulunarak hukuki bir sonuç yaratmasıdır.
• Vasiyetname düzenlenmesi
• Sözleşme yapmak
Hakların Kazanılış
Biçimleri
Devren Kazanma
İşgal
Aslen Kazanma
Sahiplenme
Devren Kazanma
• Bir kişinin herhangi bir hakka kimseden
devralmak yoluyla kazanmasına denir.
• Satım sözleşmesi ile ev satın alan bir kişi, evin
mülkiyet hakkını devren kazanmış olur.
Aslen Kazanma
• Bir kişinin herhangi bir hakka kimseden
devralmadan sahip olmasıdır.
• Bir balıkçı tuttuğu balık üzerindeki hakkını
aslen kazanmış olur.
Sahiplenme
• Aslen kazanma, taşınırlar üzerindeyse sahiplenme olarak adlandırılır.
İşgal
• Aslen kazanma, taşınmazlar üzerindeyse işgal olarak adlandırılır.
Hakların Kullanılması
• Hak sahibinin haklarını kullanması ve borçların
yerine getirilmesinde geçerli olan ana ilke
dürüstlük kuralıdır.
• Dürüst davranma, hak sahibinin hakkını
kullanırken veya borcunu yerine getirirken iyi
ve doğru hareket etmesini, yani dürüst,
namuslu, aklı başında orta zekalı her insanın
benzer olaylarda izleyeceği yolda hareket
etmesidir.
Dürüstlük kuralları özellikle
• Hakların kullanılması
• Borçların ifası
• Sözleşmelerin ikinci derecedeki noktalarının
tamamlanması
• Sözleşmelerin yorumlanması
• Sözleşmelerin değişen kurallara uyarlanması
• Sözleşme öncesi görüşmelerden doğan kusur
sorumluluğunun belirlenmesi hallerinde kullanılır.
Hakların Korunması
• Haklar ya devlet tarafından ya da bizzat hakkın
sahibi tarafından korunur.
• Hukuk rejiminde kural olarak hakkın «devlet
tarafından korunması benimsemiştir. İstisnai
olarak belli koşullar altında kişinin hakkını bizzat
kendisinin koruması da mümkündür. Hakkın
kişinin kendisi tarafından korunabileceği haller
şunlardır; meşru müdafaa (haklı savunma),
zaruret hali (zorda kalma), kuvvet kullanma
Hakların
Korunması
Devlet Eliyle
Koruma
Talep Hakkı
Hak Sahibi
tarafından
korunma
Zaruret Hali
Meşru Müdafaa
Dava Hakkı
Kuvvet Kullanma
Talep Hakkı
• Hak sahibi hakkını karşısındaki kişiden devlet
aracılığıyla talep eder.
• Sözle veya yazıyla (ihtarname-protesto) talep
etmesi mümkündür.
• Karşı taraf talebi geri çevirirse hak sahibi dava
açabilir.
Dava Hakkı
• Mahkemeye başvurulur.
• Hakkın korunması hak sahibince mahkemeler
aracılığı ile devletten istenir.
• Hak sahibi dava açarak hakkının korunmasını
isteyebilir.
Meşru Müdafaa (Haklı Savunma)
• Bir kimsenin gerek kendisinin gerek başkasının şahıs
veya mal varlığına karşı yapılan haksız ve devam
etmekte olan bir saldırıyı defetmek için gerçekleştirdiği
zorunlu ve orantılı karşı saldırıya denir.
• Borçlar Kanununa göre meşru müdafaa halinde
saldırganın kişiliğine veya mallarına verilen zarardan
dolayı tazminat ödenmez.
• Meşru müdafaada sınır ölçülü ve uygun savunma
yapılmasıdır.
• Örneğin, bir kimsenin arkadaşına silah çekildiğini
görmesi üzerine kendi silahını çıkarıp arkadaşına silah
çekeni vurması ve arkadaşını kurtarması
Zaruret Hali (Zorda Kalkma)
• Bir kimsenin gerek kendisinin gerek başkasının
kişiliğini yada malını bir tehlikeden korumak
için bu tehlike ile ilgili olmayan bir başka
kişinin malına zarar vermesine denir.
• Kişi başkasına verdiği zararı ödemekle
yükümlüdür.
• Örneğin ormanda yabani bir hayvandan kaçan
kişinin tanımadığı birisine ait bir kulübenin
kapısını kırarak kulübeye sığınması.
Kuvvet Kullanma
• Borçlar kanununda belirtilen şartlar var ise kuvvet
kullanma hukuka aykırı sayılmaz. Buna hükümetin
müdahalesi zamanında temin edilemeyecekse, hakkın
kaybolma tehlikesi mevcut ve başka vasıta yoksa kuvvet
kullanma halinde verilen zarardan dolayı tazminat
ödenmez.
• Bir hakkı elde etmek veya onu saldırılara karşı korumak
için hak sahibinin güç kullanmasına denir.
• Örneğin mal sahibi evden ayrılmak üzere olan ve kira
bedelini ödemeyen kiracının malına el koyması
KİŞİLER HUKUKU
KİŞİ
KAVRAM:
Hak sahibine hukuk dilinde kişi denir.
Kişiler hukuk kuralının tanıdığı yetkilerden yararlanan,
yüklediği yükümlülüklerden sorumlu olan varlıklardır.
KİŞİLERİN SINIFLANDIRILMASI:
Hukukun hak sahibi saydığı varlıklar, biri gerçek kişi diğeri tüzel kişi
olarak iki gruba ayrılır.
Gerçek kişiler insanlardır.
Tüzel kişiler ise hukukun hak sahibi saydığı insan veya mal
topluluklarıdır.
Tüzel kişiler de kendi içinde dernekler ve vakıflar olarak ikiye ayrılır.
KİŞİLER
HUKUKUNUN
KAPSAMI
GERÇEK
KİŞİLER
TÜZEL
KİŞİLER
DERNEKLER
VAKIFLAR
KİŞİLER HUKUKUNUN KONUSU
Hukukun ilk tespit etmesi gereken husus hak
öznesinin (süjesinin) kim olacağı sorusudur.
Hukukun merkezi ve varlık nedeni olan hak
öznesinin kim olduğu belirlenmeden haklardan,
yükümlülüklerden hukuki işlemlerden bahsetmek
olanağı yoktur.
Kişiyi soyut bir şekilde ele alıp inceleyen kişiler
hukuku, diğer hukuki ilişkilerin örneğin aile
hukukunun, miras hukukunun, eşya hukukunun
temelini teşkil eder.
KİŞİLER HUKUKUNA İLİŞKİN
TEMEL İLKELER:

Eşitlik ilkesi

Özgürlük ilkesi

Kişiliğin korunması ilkesi
KİŞİ OLABİLMENİN
ŞARTLARI
TAM DOĞUM
28.03.2007
SAĞ DOĞUM
KİŞİ TÜRLERİ:
 GERÇEK KİŞİLER:
Gerçek kişiler insanlardır. Hukuk düzeni insanlara
kişilik tanımıştır. Modern hukuk düzenlerinde
insanlar, hak ve borçlara ehil olabilen, yani kişilik
tanınmış varlıklardır.
 TÜZEL KİŞİLER:
Belli bir amacı gerçekleştirmek üzere kurulmuş ve
bağımsız bir kişiliğe sahip, hak ve borçlara ehil
olma iktidarı hukuk düzeni tarafından tanınmış kişi
ve mal topluluklarına tüzel kişi (hükmi şahıs) denir.
KİŞİLİK KAVRAMI,KİŞİLİĞİN BAŞLANGICI VE
SONA ERMESİ
KİŞİLİK KAVRAMI:
Kişilik kişi haklarına göre daha geniş bir
kavramdır. Yalnız hak ehliyetini değil, fiil
ehliyeti, şahsi hal ve şahsiyet haklarını da
içermektedir.
KİŞİLİĞİN BAŞLANGICI
Gerçek kişilik doğumla kazanılır.
MK’ nın 27. maddesine göre,” kişilik
çocuğun sağ olarak tamamıyla doğduğu
andan başlar.” Böylece yasa kişiliğin
kazanılması için iki koşulun birlikte
gerçekleşmesi koşulunu aramıştır:
sağ ve tam olarak doğmak..
Sağ doğum çocuğun ana rahminden canlı olarak
ayrılmasını
tam doğum ise ana rahmi dışında bağımsız bir
varlık kazanmasını ifade eder.
GERÇEK KİŞİLİĞİN SONA ERMESİ:
Gerçek kişi olan insanların kişiliğinin doğal sona erme
sebebi ölümdür.
Doğal bir olay olmakla birlikte buna çeşitli hukuki
sonuçlar bağlanmıştır.
Ölümle birlikte kişi, kişilik haklarını ve kişiye sıkı sıkıya
bağlı olan haklarını kaybeder.
Malvarlığı hakları ise mirasçılara geçer.
ÖLÜMÜN İSPATI YOLLARI
ÖLÜMÜN İSPATI
YOLLARI
KİŞİSEL DURUM
SİCİLİ
KARİNELER
BİRLİKTE ÖLÜM
KARİNESİ
ÖLÜM KARİNESİ
ÖLÜMÜN İSPATI YOLLARI
KİŞİSEL DURUM SİCİLİ:
• Ölümün ispatı nüfus sicilindeki kayıtlara olur. Nüfus
memuru durumun kendisine bildirilmesiyle durumu
nüfus siciline işler. İddialar bu kayıtlar yardımıyla
kanıtlanabilir.
KARİNELER:
• Karine bilinen olaydan bilinmeyen sonuçlar çıkarmak
demektir.
• İddiasını karineye dayandıran kişi iddiasını kanıtlamak
zorunda değildir karşı taraf bunun aksini kanıtlamalıdır.
Karineler ölüm ve birlikte ölüm karinesi olarak ikiye
ayrılır:
ÖLÜM KARİNESİ:
MK 31. maddeye göre ölümüne kesin gözle
bakılacak bir durumda kaybolan ve cesedi
bulunamayan bir kimse ölmüş sayılır.
Bu durumda mahallin en büyük mülki
amirinin emriyle ölüm kaydı düşülebilir.
Örneğin bindiği uçak düşen bir kişinin cesedi
bulunamıyorsa ve o kazadan hiç kurtulan
yoksa o kişinin ölmüş olduğu konusunda bir
karine vardır bunu iddia eden kişi bu karineye
dayanabilir.
BİRLİKTE ÖLÜM KARİNESİ:
MK 29. maddeye göre hangisinin daha evvel
öldüğünün tespiti mümkün olmaksızın ölenler aynı
anda ölmüş sayılır.
Bu husus özellikle miras hukuku bakımından
önemlidir.
Aynı anda ölen kişiler birbirine mirasçı olamazlar.
GAİPLİK
Bu durumda kişinin kaybolmasını gerektiren koşullar,
ölüm karinesinden farklı olarak ölümü kesin sayılacak
ağırlıkta değildir. Kişinin kaybolmasına yol açan olayın
özelliklerine göre, ölümüne kesin değil de, muhtemel
gözüyle bakılabilmektedir.
ÖR: Kişi batan denizaltıdadır, fakat kurtulan olmuştur
veya kişiden uzun zamandan haber alınamamıştır.
Buna göre gaiplik koşulları:
 kişinin ölümünü muhtemel kılan koşulların varlığı
 ölüm tehlikesinden en az 1, son haberinden 5 yıl
geçmiş olması
 mahkemenin gaiplik kararı vermiş olmasıdır.
Gaiplik kararının şartları
MADDİ
ŞARTLAR
ÖLÜM TEHLİKESİ
İÇİNDE
KAYBOLMASI
UZUN ZAMANDIR
HABER
ALINAMAMA
GAİPLİK KARARININ ŞEKLİ
ŞARTLARI
• Belli bir sürenin geçmesi
• İlgililerin görevli ve yetkili hakimden gaipliğe
karar verilmesi için talepte bulunması
• İlan (Gaip hakkında bilgileri olan kimseleri ilan
yoluyla bu bilgilerini bildirmeye davet etmek)
HAZİNENİN TALEBİ ÜZERİNE GAİPLİK
KARARININ ŞARTLARI:
 Gaip arkada bir malvarlığı bırakmıştır veya bu arada
mirasçı olduğu için, bir malvarlığına sahip olmuştur.
 Mal varlığı resmen idare edilmektedir.
 Resmen idare en az 10 yıldır devam etmektedir veya
gaip bu arada 100 yaşını tamamlamıştır.
FİİL EHLİYETİ AÇISINDAN
KİŞİLERİN SINIFLANDIRILMASI
KİŞİNİN HAK EHLİYETİ
HAK EHLİYETİ
HAKLARA SAHİP
OLMA
YÜKÜMLÜLÜK
ALTINA GİRME
HAK EHLİYETİNİN TEMEL İLKELERİ
 GENELLİK İLKESİ:
Herkese hak ehliyeti tanınmıştır. Hak ehliyetine sahip
olmak için kişi olmak yeterlidir. Hak ehliyetinin
tanınmasında ayrım gözetilmez.
 EŞİTLİK İLKESİ:
Herkesin aynı kapsamda hak ehliyetine sahip olmasını
gerekli kılar. Eşit olanlara eşit davranma anlamındadır.
Kanunda hukuk düzeninin sınırları içinde eşitlikten söz
edilmektedir.
FİİL EHLİYETİ
KAVRAM:
Fiil ehliyeti bir kişinin bizzat kendi fiilleriyle hak sahibi olabilmesi, borç
altına girebilmesi yeteneğidir.
Fiil ehliyeti hak ehliyetinden farklı olarak aktif bir ehliyettir.
Kişi hak ehliyeti gereği fiil ehliyetine sahip olmasa da yasal temsilcisi
aracılığıyla hak ve borçlar kazanabilir.
Fakat fiil ehliyetine sahip kişi bizzat kendi fiilleriyle hak kazanmakta ve
borç altına girmektedir.
Fiil ehliyeti bakımından kişiler arasında eşitsizlik söz konusu değildir.
Çünkü herkes aynı anda, aynı biçim ve derecede akli psikolojik ve
bedensel olgunluğa erişemez.
FİİL EHLİYETİ GRUPLARI
TAM EHLİYETLİLER
ŞARTLARI:ergin olma,ayırt
etme gücüne sahip olma,kısıtlı
olmama
TAM EHLİYETSİZLER
ŞARTLARI:ayırt etme gücü
olmayan küçük,ayırt etme
gücü olmayan ergin kişi
SINIRLI EHLİYETSİZLER
ŞARTLARI:ayırt etme gücü
olan küçük,ayırt etme gücü
olan kısıtlı
SINIRLI EHLİYETLİLER
ŞARTLARI:ayırt etme gücüne
sahip ergin, hakkında kısıtlılık
kararı alınmamış fakat yine de
yasal danışman atanmış/evli
TAM EHLİYETLİLER
Bunlar fiil ehliyetinin üç koşuluna da sahip olan yani
sezgin, ergin ve kısıtlanmamış olan kişilerdir.
Bunların hukuki işlem ehliyetleri ve haksız fiilden
sorumlulukları tamdır.
Kendi başlarına her türlü hukuki işlemi yapabilirler.
Temyiz kudretine sahip oldukları için kusur ehliyetleri
de tamdır.
TAM EHLİYETSİZLER
Bunlar temyiz kudretine sahip olmayan kişilerdir. Ne kendileri ne de yasal
temsilcilerinin onayıyla bir hukuki işlem yapabilirler.
Sezgin olmayanların yaptıkları işlemler batıldır.
Ancak bu kişilerin toplumsal yaşama katılma gerekleri olduğundan bu
işlemleri yasal temsilcileri tarafından yapılır.
Fakat yasal temsilcilerin de yapamayacağı işlemler vardır.
Haksız fiilden sorumluluklar yoktur. Ayırt etme gücüne sahip
olmadıklarından kusur ehliyetleri yoktur.
Yasa bazı durumlarda tam ehliyetsizin haksız fiilden sorumlu olmasını
kabul etmiştir.
Birincisi hakkaniyet sorumluluğu, ikincisi ise geçici olarak temyiz kudretini
yitirenlerin sorumluluğudur.
SINIRLI EHLİYETSİZLER
Temyiz kudretine sahip olmakla birlikte reşit olmayan veya kısıtlı olan
kişilerdir.
Sınırlı ehliyetsizlerin hukuki işlem ehliyeti yönünden durumlarını ikili bir
ayrımla ele alırsak:
1-Kendi başlarına yapabilecekleri işlemler;
Karşılıksız kazandırma sağlayan işlemler yapabilir, kişiye sıkı sıkıya bağlı
haklarını kullanabilirler.
2-Yasal temsilcilerinin yada yasal temsilci izniyle sınırlı ehliyetsizlerin
yapabileceği işlemler:
Kişiye sıkı sıkıya bağlı hakların kullanılması dışında kalan tüm işlemleri
yasal temsilcileri aracılığıyla ya da onayıyla yapabilirler.
Onay işlem yapılmadan önce verildiyse izin, sonra verildiyse onam (icazet)
olur.
İşlem onaysızsa askıda hükümsüzdür.
Sınırlı ehliyetsizler sezgin oldukları için kusur ehliyetleri ve haksız fiilden
sorumlulukları tamdır.
SINIRLI EHLİYETLİLER:
Bunlar evliler ile kendilerine kanuni müşavir
tayin edilmiş olan kişilerdir. Aslında bu kişiler
tam ehliyetliler gibi fiil ehliyetinin her üç
koşuluna da sahiplerdir. Fakat bazı işlemlerinin
geçerli olabilmesi için belirli bir makamın ya da
kanuni müşavirin onayı gerekmektedir.
ÖR: Aile konutunun devri ya da sınırlı ayni hakla
kısıtlanması diğer eşin onayına bağlıdır.
Yasal danışmanlık; oy, yönetim ve karma
danışmanlık olmak üzere üçe ayrılır.
HISIMLIK İLİŞKİLERİ
Hısımlık:
Gerçek kişiler arasında ya kan bağından
ya da yasada belirtilen hukuki
işlemlerden doğan ve hukuk düzeninin
kendisine sonuçlar bağladığı yakınlık
ilişkisidir.
Hısımlık ilişkisi çeşitli nedenlerden
doğmaktadır.
HISIMLIK ÇEŞİTLERİ
HISIMLIK ÇEŞİTLERİ
KAN HISIMLIĞI
ALTSOY ÜSTSOY
HISIMLIĞI
YANSOY HISIMLIĞI
SIHRİ HISIMLIK
SÖZLEŞMEDEN DOĞAN
HISIMLIK
SIHRİ HISIMLIK(Kayın hısımlığı):
MK
18.
maddesi
sıhri
hısımlığı
düzenlemektedir.
Eşlerden her birinin kan hısımları ötekinin,
özdeş dereceden sıhri hısımları olur.
KAN HISIMLIĞI:
Kan bağına dayanan hısımlıktır.
Kan hısımlığı:
baba, çocuk, torun, torun çocuğu gibi birbirlerinin
soyundan gelenler arasında ise üstsoy-yansoy kan
hısımlığı;
kardeşler, kardeş çocukları, amca, hala, dayı ve teyze gibi
ortak soydan gelenler arasında ise yansoy kan hısımlığı
olarak adlandırılır.
KAYIN HISIMLIĞI:
• Eşlerden biri ile diğer eşin kan hısımları, aynı
tür ve dereceden kayın hısımları olur.(MK 18)
Kan Hısımlığının Derecesi
• Kan hısımlığının derecesi, hısımları birbirine bağlayan
doğum sayısıyla belli olur.
• Biri diğerinden gelen kişiler arasında üstsoy-altsoy
kan hısımlığı;
• biri diğerinden gelmeyip de, ortak bir kökten gelen
kişiler arasında yansoy kan hısımlığı vardır.(MK 17)
SÖZLEŞMEDEN DOĞAN HISIMLIK
 Medeni kanunun aradığı koşulları yerine getirmek suretiyle
kişilerin evlat edinmeleri mümkündür.
 Evlat edinme evlat edinenle evlat edinilen arasında mahkeme
kararıyla olur.
 Bu kişiler arasında yapay bir hısımlık meydana gelmektedir. Bu,
taraflar arasında birinci dereceden, doğrudan, kan hısımlığı gibi
bir hısımlıktır.
 Evlatlık ilişkisinin sona ermesiyle hısımlık da sona erer.
Tüzel Kişiler
MK gerçek kişiler yanında toplulukları da haklara ve
borçlara ehil görmüş ve onlara kişilik tanımıştır.
TANIM:
“Tüzel kişilik, belli bir amaca ulaşmak için bağımsız
bir varlık olarak örgütlenmiş olup haklara ve borçlara
sahip olabilen, hukuk düzenince tanınmış, kişi ve mal
topluluklarıdır.”
*Türk modern hukuk sisteminde bazı topluluk ve
kurumlar da hak sahibi kılınmış kendilerine kişilik
verilmiş.
*Bireylerin fani olması, ömürlerinin kısalığı, ortak
bir amacı gerçekleştirmek için birden çok kişinin bir
araya gelip hareket etmesi, böylece maddi olarak
daha güçlü olabilmeleri tüzel kişiliğin doğmasına yol
açan
sebeplerden
sadece
bir
kaçıdır.
*Tüzel kişilerin bağımsız olması 3 unsura bağlıdır: a)
örgütlenme b) sürekli amaç c) tüzel kişinin hukuk
düzeni tarafından tanınmasıdır.
Tüzel kişilerin özellikleri:
 Belli ve sürekli bir amaç
 Bağımsızlık vasfı
 Örgütlenme unsuru
TÜZEL KİŞİLERİN ÇEŞİTLERİ
ÖZEL HUKUK
TÜZEL KİŞİLERİ
KAZANÇ
PAYLAŞMA
AMACI
GÜDEN
Ticaret
şirketleri
KAMU HUKUKU
TÜZEL KİŞİLERİ
KAZANÇ
PAYLAŞMA
AMACI
GÜTMEYEN
DERNEK
VAKIF
KAMU
KURUMLARI
MESLEK
KURULUŞLARI
SOSYAL
KAMU
KURUMLARI
KÜLTÜREL
KAMU
KURUMLARI
İKTİSADİ
KAMU
KURUMLARI
KAMU
İDARELERİ
DEVLET
İL ÖZEL
İDARESİ
BELEDİYE
KÖY
TÜZEL KİŞİLİĞİN KAZANILMASI:
• Tüzel kişiliğin kurulmasına ilişkin sistemler:
1.İzin sistemi
– Tüzel kişi Devlet izniyle kurulur
– Makam yönetim ya da yargı makamı olabilir
– İzin verip vermeme konusu makama aittir. İtiraz
edilemez, yargıya gidilemez
Örn.:AŞ ve Ltd Şti; Esn. Küç. San. Der.=San. Bak.
2.Normatif Sistem
*Kuruluşa ilişkin normlar önceden belirlenmiştir
*İlgili makam, koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğini inceler
*Gerekli koşullara sahip başvuruyu kabul etmek zorundadır. Haksız
kabul etmeme yargı yoluna başvuru sonucunu doğurur.
Tüzüğün resmi organlara sunulması sistemi
Dernekler, siyasal partiler, sendikalar
Tüzüğün Resmi gazetede yayınlanmasıyla
Kuruluşun belli bir kütüğe yazılması (tescili) sistemi
Vakıflar
Serbest Kuruluş Sistemi
• Tüzel kişiliği kuracak kişiler kurma iradelerini
açıklar
• Tüzel kişi kurulmuş olur
TÜZEL KİŞİLİĞİN KAZANILMASI
• Tüzel kişilik her bir türü için yasada belirtilen
unsurların gerçekleşmesi ile kazanılır
• Dernekler kuruluş bildirimini, dernek tüzüğünü ve
gerekli belgeleri en büyük mülki amire verdiklerinde
• Vakıflar, yerleşim yeri mahkemesi nezdinde tutulan
sicile tescille
DERNEKLER: Kazanç paylaşma dışında yasalarla
yasaklanmamış belirli ve ortak bir amacı
gerçekleştirmek üzere en az 7 gerçek kişinin bilgi
ve çalışmalarını sürekli olarak birleştirmek
suretiyle oluşturduğu tüzel kişiye dernek denir.
VAKIFLAR: Belli bir amaca özgülenmiş mal
topluluklarına vakıf denir. Vakıf kurma iradesi
vakıf senedinde açıklanır. Senedin içeriği yasa
tarafından belirlenmiştir. Vakıf tescil işlemiyle
vakıf tüzel kişilik kazanır ve o andan itibaren
tahsis edilen malların mülkiyetini kazanır. Vakfın
zorunlu organı yönetim organıdır.
Aile Hukuku
AİLE HUKUKU
Aile hukuku medeni hukukun kişilerin aile
çevresindeki ilişkilerini düzenleyen kısmıdır. Aile
kavramı altında aile üç farklı şekilde düzenlenmiştir:
 Dar anlamda aile: eşlerden meydana gelen topluluk.
 Geniş anlamda aile: eşler ve çocuklardan meydana
gelen topluluk
 En geniş anlamda aile: ev reisinin otoritesine tabi
olarak aynı çatı altında yaşayan kimselerden
meydana gelmiş topluluk.
EVLENME
(evlilik birliğinin oluşması ve sona ermesi)
NİŞANLANMA: Nişanlanma bir evlenme vaadidir.
Nişanlanma akdinin tek bir muhtevası olabilir o da
tarafların
birbirine
evlenme
vaadinde
bulunmalarıdır. Nişanlanma aile hukuku nitelikli
bağımsız bir akittir. Bu akit tarafların kişiye sıkı
sıkıya bağlı haklarının açıklanmasıyla doğar.
Nişanlanma akdinin temsilci vasıtasıyla yapılması
mümkün değildir. Kurucu unsurları; karşılıklı
evlenme vaadi ve nişanlanacak kişilerin ayrı
cinsten olmalarıdır.
ayırt etme
gücü
kişiye bağlı
koşullar
Nişanlanmanın
Geçerlilik koşulları
muhtevaya
bağlı
koşullar
yasal
temsilcinin
onayı
ahlaka ve
adaba aykırı
olmama
evlenme
engellerinin
var olmaması
EVLENME: Evlenme nişanlıların evlilik birliği
meydana getirmek için yaptıkları bir hukuki
işlemdir. Baskın görüşe göre evlilik ayrı cinse
mensup kişilerin tam ve sürekli hayat ortaklığı
kurmak üzere hukukun aradığı koşullara
uygun olarak birleşmesidir. Evlenme akdinin
koşulları; maddi ve şekli koşullar olarak ikiye
ayrılır.
evlenme ehliyeti
maddi
koşullar evlenme engellerinin
Evlenme
bulunmaması
Akdinin
Koşulları
evlenme törenine
şekli
hazırlık safhası
koşullar evlenme töreni
evlenmeden sonraki
işlemler
EVLENME EHLİYETİNİN KOŞULLARI
1-Yaş:
Olağan 17
Olağanüstü 16
2- Ayırt etme gücü
3- Yasal temsilcinin izni
EVLENME ENGELLERİ (MK.129-133)
1-Hısımlık
a) Üstsoy-altsoy arasında; amca, dayı, hala, teyze ile yeğenleri arasında
b) Kayın hısımlığı meydana getirmiş olan evlilik sona ermiş olsa bile, eşlerden
biri ile diğerinin üst soyu ve alt soyu arasında
c)Evlat edinen ile evlatlık veya bunlardan biri ile diğerinin altsoyu veya eşi
arasında
2-Önceki evlilik
Önceki evliliğin sona erdiğinin ispatı
Gaiplikte mahkeme kararı
Kadın için bekleme süresi
3-Akıl hastalığı
Akıl hastaları , evlenmelerinde tıbbi sakınca bulunmadığı resmi sağlık kurulu
raporuyla anlaşılmadıkça evlenemezler
EVLİLİĞİN GENEL HÜKÜMLERİ
Eşler arasında birlik ilişkisi ve bundan doğan hak, ödev,
yetki ve yükümlülükleri düzenleyen hükümlerin tümüne
evliliğin genel hükümleri denir. (MK 195-201)
Bu hükümler emredici nitelikli olup evlenmenin
akdedilmesiyle yasa gereği ortaya çıkar ve tarafları bağlar.
Bu hükümler “eşit haklara dayalı yaşam ortaklığı” esasına
dayanır.
Evlilik Birliğinde Eşlerin Hakları ve
Yükümlülükleri
A- Eşlerin Yükümlülükleri
1- Birliğin Mutluluğunu Sağlama Yükümü (MK m. 185/II)
2- Sadakat Yükümü (MK m. 185/III)
3- Yardım ve dayanışma Yükümlülüğü (185/III)
4- Çocukların Bakım –Eğitim ve Gözetimine Özen Gösterme
Yükümlülüğü (MK m. 185/II)
5- Birlikte Yaşama Yükümlülüğü (185/III)
6- Evlilik Birliğinin Giderlerine Katılma Yükümlülüğü
EŞLERİN HAKLARI
1- Ortak Konutu Seçme Hakkı
2- Evlilik Birliğini Yönetme Hakkı
3- Evlilik Birliğini Temsil Yetkisi (MK m. 188 vd.)
4- Eşlerin İş ve Meslek Seçme Hakkı (MK m. 192)
Evli Kadının Kişisel Durumu
• Evli Kadının Soyadı (Mk m. 187)
• Vatandaşlık (Vat K. m. 5)
Borçlar Hukuku
Borçlar hukukunun konusunu borç ilişkileri oluşturur. Borçlar
hukukunun asli kaynağı olan Borçlar Kanunu, Medeni Kanun
gibi İsviçre’den alınmış ve onunla birlikte 4 Ekim 1926
tarihinde yürürlüğe girmiştir. Borçlar Hukuku’nun bu bağlamda
ana kaynağı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’dur. Ancak bunun
dışında da borç ilişkilerini düzenleyici hükümler içeren bir çok
genel ve özel kanun bulunmaktadır. Örneğin, Tüketicinin
Korunması Hakkında Kanun, Türk Ticaret Kanunu vs. Şunu da
hemen belirtelim ki, borçlar hukuku alanında esas olan irade
özgürlüğüdür. Yani borç ilişkisinin tarafları, ilişkinin tabi
olacağı kuralları kendileri belirlerler. Bu anlamda sözleşme bir
nevi borç ilişkisinin tarafları arasında geçerli “kanun” gibidir.
BORÇ İLİŞKİSİ:
Borç ilişkisi, dar anlamda ve geniş anlamda borç ilişkisi
şeklinde iki türlüdür. Dar anlamda borç ilişkisi, alacaklının
borçludan bir şeyi vermesini, yapmasını ya da yapmamasını
isteme hakkını veren ilişkidir. Geniş anlamda borç ilişkisi ise,
bir hukuki ilişkidir. Bu hukuki ilişkinin içinde birçok borç
olabilir. Başka bir deyişle, geniş anlamda borç ilişkisi birçok
borç doğuran hukuki ilişkidir.
Geniş anlamda borç ilişkisinde bazı borçlar o ilişkinin niteliğim
belirler. Bunlara asli borçlar denir. Borç ilişkisinde bu asli
borçların yanı sıra bir sürü yan borç da düzenlenmiş olabilir.
Mesela, alım-satım sözleşmesinde satılan malın teslimi ve
mülkiyetin nakli asli borçtur. Bu mal teslim edilirken ambalaj
yapılması söz konusu olursa, bu da bir yan borçtur.
EDİM (BORCUN KONUSU) :
Borçlunun borcunun konusuna “edim” adı verilir.
Şu halde edim, borçlunun yerine getirmekle
yükümlü olduğu davranıştır. Genel ifadesiyle bu
davranış verme, yapma veya yapmama tarzında
tezahür eder. Edim, çeşitli ayırımlara tabi
tutulabilir.
EDİM
• 1- Davranış Biçimi Açısından: Olumlu EdimlerOlumsuz Edimler
• 2. Yerine Getiriliş Biçimi Açısından: Şahsi
Borç-Maddi Borç
• 3. Çeşidiyle Belirleme Açısından: Çeşit BorcuParça Borcu:
• 4. İfa Süresi Açısından: Ani-Sürekli ve Aralıklı
(Dönemli) Edim
1- Davranış Biçimi Açısından: Olumlu
Edimler-Olumsuz Edimler
Borçlunun yükümlü olduğu davranış bir şey
verme veya yapma ise olumlu bir edim söz
konusu olur. Borçlunun yükümlü olduğu davranış
bir şey yapmama ise olumsuz edim
gündeme gelir. Olumsuz edim kaçınma
tarzındaysa kaçınma borcundan, katlanma
tarzındaysa katlanma borcundan söz edilir.
Rekabet etmeme kaçınma borcuna, arazisinden
bir şahsın geçmesine engel olmama katlanma
borcuna örnek teşkil edebilir.
2. Yerine Getiriliş Biçimi Açısından:
Şahsi Borç-Maddi Borç
Borç, borçlunun bedeni veya fikri gücü ile yerine
getirilecekse
şahsi
borçtan
söz
edilir.
Örneğin, bir kişinin kömürlüğe kömür taşımayı
borçlanması,
bir
başkasının
tablosunu
yapmayı borçlanması. Şahsen yerine getirilecek
edimlerden bazılarında, edimin mutlaka borç
altına giren şahıs tarafından yerine getirilmesi
gerekmektedir. Örneğin, heykel yahut tablo
yapmanın borçlanılması. Bunlara borçlunun şahsına
sıkı sıkıya bağlı edimler denir.
Borç,
borçlunun
malvarlığından
yerine
getirilecekse maddi borç söz konusu olur; para
borçları gibi. Burada borç malvarlığındaki bir
değerle yerine getirilir. Maddi borçlarda edimi
borçlu dışında 3.şahıslarda yerine getirebilir.
3. Çeşidiyle Belirleme Açısından: Çeşit
Borcu-Parça Borcu:
Borcun konusu edim, türe göre belirlenmişse, yani çeşit
belirtilmek suretiyle tayin edilmişse çeşit borcu söz
konusu olur. Örneğin, 10 kilo pirinç teslim etmenin
borçlanılması yahut 1 adet Ford otomobilin teslimi
borçlanılmışsa.
Borç somut nitelikleri ifade edilerek belirlenmişse, yani
ferden tayin edilmişse parça borcu söz konusu olur.
Örneğin, 34 XXX 268 plakalı Ford otomobilin teslimi
borçlanılmışsa. Dikkat edilecek olunursa burada borcun
konusu edim çeşit olarak değil, somut özelliğiyle
ferden belirlenmiştir.
Çeşit borçlarında orta kalite bir ürün vererek borçtan
kurtulmak mümkündür (TBK m. 86). Parça borçlarındaysa
mutlaka borçlanılan parçanın verilmesi gerekir. Ayrıca
çeşit borçlarında borç kural olarak imkânsızlığa uğramaz.
Borçlu 15 ton kömür teslim etmeyi borçlanmışsa ve bu
kömür teslimden önce yanmışsa borçlu aynı miktar
kömürü borçlu olmaya devam eder. Bu durum Roma
Hukukundan gelen “çeşit telef olmaz” ilkesiyle ifade
edilmektedir. Parça borçlarındaysa ifa imkânsızlığı söz
konusu olabilmektedir. Parça borcunda edim yerine
getirilmeden borcun konusu borçlunun kusuru olmadan
ortadan kalkarsa, borcun ifası imkânsız olur ve borçlu TBK
m.136 uyarınca borçtan kurtulur.
4. İfa Süresi Açısından: Ani-Sürekli ve
Aralıklı (Dönemli) Edim
Ani edim, borcun konusunun bir defada yerine getirilmesidir.
Alacaklının ifadaki menfaati belli bir zamanda tatmin ediliyorsa
ani edim vardır. Alım-satım akdi gibi. Sürekli edim,
alacaklının ifadaki menfaatinin belli bir zaman dilimi içinde
tatmin edilmesidir. Borçlu sözleşme ilişkisi boyunca sürekli bir
edimi yerine getirmelidir; kira sözleşmesinde kiralayanın
kira konusu şeyi kullandırma borcunda olduğu gibi. Aralıklı
(Dönemli) edim, borcun konusunun belli aralarla ifa
edilmesinin kararlaştırıldığı durumlarda gündeme gelir. Bir kira
ilişkisinde her ay doğan kira bedeli borcu bu duruma örnek
teşkil eder.
BORÇ İLİŞKİSİNİN NİTELİKLERİ:
1 Dar anlamda borç ilişkisi alacaklıya alacak hakkı,
talep hakkı, dava ve cebri icraya başvurma
yetkilerini verir (Kural). Bir borç ilişkisinde alacak
hakkı olmasına karşın talep hakkı, dava ve cebri icra
yetkileri bulunmayabilir. Bu durum istisnadır. Böyle
borçlara “eksik borçlar” denir. Eksik borçlarda bu
haklardan biri veya birkaçı ilişkinin niteliğine göre
alacaklıya tanınmaz. Eksik borç kural olarak talep
hakkı vermezse de geçerli bir borç olduğu
için ödenmişse geri verme söz konusu olmaz. Diğer
bir deyişle, ifaya zorlama yokken rızaen
yapılan ifa geçerli sayılmaktadır.
2. Borç ilişkisi sadece alacaklı ve borçlu arasında
nisbi bir ilişki kurar, 3. kişileri etkilemez.
Bu yüzden alacaklı ifayı sadece borçludan isteyebilir.
(Kural)
Ancak
istisnai
durumlarda
borç
ilişkisi üçüncü kişiye etkili olur. Tipik örneği üçüncü
kişi
yararına
sözleşmedir.
Bu
sözleşme
ile üçüncü kişinin alacak ve talep hakkı varsa bu kişi
bunları
borçluya
yönlendirebilir.
Örneğin, çocuğunuz lehine yaptığınız hayat sigortası
sözleşmesinin
tarafları
siz
ve
sigorta
şirketi olduğu halde sigorta tazminatını talep hakkı
çocuğunuza ait olacaktır.
BORÇLAR HUKUKUNA HAKİM OLAN
PRENSİPLER
Borçlar hukukunda “irade özgürlüğü” vardır ve
bu onun temel özelliğidir. İrade serbestisinin
içinde şu özellikler bulunmaktadır.
a- Sözleşme özgürlüğü vardır, kimse kimseyi kural
olarak
sözleşme
yapmaya
zorlayamaz.
Kamu yararı gereği kamu hizmeti alanında istisnaen
sözleşme yapma zorunluluğu bulunabilmektedir.
b- Sözleşmenin içeriğini belirleme
vardır. Bir sözleşme yapmak isteyen
sözleşmenin konusunu diledikleri
edebilirler. Kanunda düzenlenmeyen
da sözleşme yapılabilmektedir.
özgürlüğü
taraflar bu
gibi tayin
konularda
c- Şekil serbestisi vardır. Taraflar sözleşmeyi istedikleri
şekilde yapabilmektedirler. İstisnası, kanun tarafından
belli şekillerde yapılması zorunlu olan sözleşmelerdir.
Mesela gayrimenkullerde ayni hak devrini gerektiren tüm
sözleşmelerin tapuda yapılması gerekir.
d- Taraf seçme serbestisi vardır. Sözleşme yapmak
isteyen kişi bunu istediğiyle yapabilir. İstisnası sözleşme
yapma zorunluluğunun olmasıdır. Önceden bir sözleşme
vaadi varsa esas sözleşmenin de o kişiyle yapılması
gerekmektedir.
Borçlar hukukuna hakim olan ikinci prensip, borç ilişkisinin
nisbiliği prensibidir. Buna göre borç ilişkisi sadece alacaklı ve
borçlu arasında bir bağ teşkil eder ve üçüncü şahısları
etkilemez. Örneğin siz kira alacağınızı yalnızca kira
sözleşmesine taraf kiracınızdan isteyebilirsiniz. Onunla birlikte
oturan kişilerden isteyemezsiniz. Bu kuralın istisnası, tapuya
şerh verilmiş kişisel haklardır.
BORCUN KAYNAKLARI
Geçerli bir borcun doğabilmesi için hukukun
düzenlediği bir kaynaktan çıkması gerekir. Bu
kaynaklar şunlardır:
1. Sözleşme: İki tarafın karşılıklı ve birbirine uygun
irade beyanıyla yaptığı sözleşmeler borç
doğururlar. Sözleşmelerden “ifa borcu” doğar.
2. Haksız fiiller: Hukuka aykırı olarak verilen
zararlardan da borç doğmaktadır. Haksız
fiillerde zarar veren zarar verilene karşı “tazminat
borcu” altına girmektedir.
3. Sebepsiz Zenginleşmeler: Buradan doğan borç, kimse
kimsenin malvarlığını nedensiz yere almasın ve malın aidiyeti
sebep olmadan değişmesin kuralına dayanır. Bir kişi hukuki
sebep olmadan başkasının malvarlığı değerini kendi aidiyetine
geçirirse “iade borcu” altına girer.
4. Kanundan (Bütün hukuki mevzuattan) Doğan
Borçlar: Borcun doğrudan doğruya kanunun yüklediği bir
mükellefiyetten meydana gelmesidir. Mesela, boşanan
eşlerden birinin eski eşine yoksulluğa düşecekse nafaka
vermesi bu tür bir borçtur. Arada sözleşme, haksız fiil
ve sebepsiz zenginleşme olmasa da eş nafaka borcu altına
girebilirdi.
İnsan Hakların Korunması
İNSAN HAKLARINI KORUMANIN
ÖNEMİ:
İnsan hakları, insanın sahip olduğu haklardır. İnsanın
bazı özellikleri ve taşıdığı imkanlar onu diğer
canlılardan ayırır. İnsan haklarının temelinde, hiçbir
canlıda bulunmayan özellikleri nedeniyle ,insanın
değerinin korunması gerekliliği yatar. İnsan hakları
korunmazsa, insanın değeri yok sayılmış olur ve
birçok sorun ortaya çıkar.
İnsan Haklarının Korunmaması Sonucu
Ortaya Çıkan Sorunlar:
İnsan haklarının tanınması ve korunması uzun mücadeleler sonucunda
mümkün olabilmiştir. Eğer insan hakları korunmazsa şu olumsuz
durumlar ortaya çıkar.
a)Toplumda huzur ve güven kalmaz.
b)Kimse başkalarının haklarına saygı göstermez.
c)İnsanların devlete olan güvenleri zayıflar.
d)Güçlü olanlar güçsüzleri ezerek, daha güçlü duruma gelirler.
e)Toplumdaki insanlar arasında eşitlik söz konusu olmaz.
f)Demokrasi, yerini baskıcı yönetime bırakır.
g)Toplum
başka
bir
devletin
egemenliğine
girebilir.
* İnsan hakları korunduğu zaman bütün bu olumsuzluklar ortadan
kalkar. İnsan haklarını korumak ve yaşatmak hepimizin en başta gelen
görevidir.
İnsan Haklarını Korumanın Sonuçları:
İnsan haklarının korunması ,her zaman olumlu sonuçlara yol açar. Bu
sonuçlar şöyle belirlenebilir.
a)Toplum huzur ve güven içinde olur. Adalet sağlanır.
b)Bireyler yeteneklerini geliştirebilir.
c)Demokratik siyasi yaşam gelişir.
d)İnsanların gelecek kaygısı azalır.
e)İnsanlar vatandaş olma bilincine sahip olurlar.
f)Herkes yasalara uyar.
g)Vatandaşlar birlik ve bütünlük içinde yaşarlar.
h)İnsanlar diğer ülkelerdeki insanların haklarının korunması içinde çaba
gösterir , sonuçta yurtta ve dünyada barış sağlanır.
I)Sivil Toplum Örgütleri rahat çalışacakları için seslerini duyurarak
kamuoyu oluşturur.
i)İnsanlar arasında dil, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce ve mezhep ayrımı
yapılmaz.
İNSAN HAKLARININ KORUNMASI
İnsan hakları ulusal ve uluslar arası düzeyde olmak üzere iki
şekilde korunabilir.
İNSAN HAKLARININ ULUSAL DÜZEYDE KORUNMASI
İnsan hakları, anayasa ve yasalarla, insan haklarını korumakla
yükümlü devlet organlarıyla, sivil toplum kuruluşları
aracılığıyla ve insan hakları danışma kurullarıyla korunur.
a) İnsan Haklarını Korumakla Yükümlü Devlet Organlar
1-Anayasa mahkemesi
2-Danıştay
3-Sivil Toplum Örgütleri
4-Yargı Organları
b) İnsan Haklarının Korunmasında Sivil Toplum
Kuruluşları ve İşlevleri
İnsan haklarının korunması, devlet ve vatandaş
olarak hepimizin görevidir. Tek tek vatandaş
olarak yapabileceklerimiz sınırlıdır. Vatandaşların
bir araya gelerek oluşturdukları örgütler, insan
haklarının korunmasında daha etkili olurlar. Bu
örgütler sivil toplum kuruluşlarıdır.
Ülkemizde İnsan Haklarıyla İlgili Olan Sivil Toplum Örgütleri
Şunlardır:
1. İnsan Hakları Vakfı 2. Ankara Kadın Dayanışma Vakfı 3.
Sokak Çocukları Derneği 4. Çevre Koruma Vakfı 5. Türkiye
Erozyonla Mücadele ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı (TEMA)
6. Tüketici Haklarını Koruma Derneği ve Sendikalar
c) İnsan Hakları Danışma Kurulları ve İşlevi Her ülkede İnsan
Hakları Danışma Kurulları oluşturulmuştur. Danışma kurulları;
hukukçulardan, düşünürlerden, sivil toplum kuruluşlarıyla,
kamu kuruluşlarından gelen temsilcilerden ve uzmanlardan
oluşur. Bu kurulların amacı insan haklarıyla ilgili sorunların
incelenip yetkili birimlere bildirilmesi ve önerilerde
bulunulmasını sağlamak içindir.
İnsan
Hakları
Korunmazsa Şu
Çıkabilir:
Ulusal
Düzeyde
Durumlar Ortaya
1. Devlet, bireyin haklarını korumaz.
2. Hükümetin uygulamaları, yargı denetimine açık
olmaz.
3. Devlet memurları vatandaşın işlerini, aksatır.
4. İnsan haklarını çiğneyenler cezalandırılmaz.
5. Sivil Toplum Örgütleri kamuoyu oluşturamaz.
6. Devletin gerçekleştirmesi gereken özgürlük,
eşitlik ve güvenlik gerçekleşemez. Hukuk devleti
ortadan kalkar.
a) Uluslar Arası Kuruluşlar:
İnsan haklarının uluslar arası düzeyde örgütlü olarak
korunabilmesi için Birleşmiş Milletler Örgütü 24 Ekim
1945’te kurulmuştur.
Birleşmiş Milletler Örgütüne bağlı olan komisyon ve
komitelerin başlıcaları şunlardır:
1. Irk Ayrımcılığının Kaldırılması Komitesi
2. Apartheid’a Karşı Grup
3. İnsan Hakları Komitesi
4. Ekonomik-Sosyal ve Kültürel Haklar Komitesi
5. Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Kaldırılması Komitesi
6. İşkenceye Karşı Komite
7. Çocuk Hakları Komitesi
AVRUPA KONSEYİNE BAĞLI OLAN KOMİSYON VE KURULUŞLAR
a-İnsan Hakları Komisyonu b-İnsan Hakları Komisyonu cBakanlar Komitesi
b) Uluslar Arası Belgeler:
İnsan haklarının uluslar arası belgelerle de korunması
gerekmiştir. Bu konudaki başlıca belgeler şunlardır:
1. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi
2. Kişisel ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslar Arası Sözleşme
3. Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslar Arası
Sözleşme
4. İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşme
5. Avrupa Sosyal Şartı
6. İşkence ve İnsani Olmayan Yada Küçültücü Ceza ve
Muamelelerin Önlenmesine Dair Avrupa Sözleşmesi
7. Her Türlü Irk Ayrımcılığının Önlenmesine Dair Uluslar Arası Sözleşme
8. Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Hakkında Uluslar
Arası Sözleşme
9. Çocuk Hakları Sözleşmesi
10. Paris Antlaşması
11. Güney Afrika’daki Sistemli Irk Ayrımcılığı Suçunun Cezalandırılması
ve Kaldırılması Uluslar Arası Sözleşmesi
12. Helsinki Sonuç Belgesi
c) Uluslar Arası Gönüllü Kuruluşlar:
1. Uluslar Arası Kızılhaç Komitesi
2. Hukukçular Komisyonu
3. İnsan Hakları İçin Uluslar Arası Birlik
4. Uluslar Arası Pen Kulübü
5. Af Örgütü
İnsan Haklarının Korunmasında İnsan
Hakları Eğitiminin Önemi
Halkı insan haklarına saygılı yetiştirmenin ön koşulu , onlara eğitim
yoluyla insan haklarını tanıtmak ve bu haklardan nasıl
yararlanacaklarını öğretmektir. Bunun için de okul yanında kitle iletişim
araçlarından yararlanmak gerekir. Televizyon ,radyo ve yazılı basın insan
hakları eğitiminde devlete ve topluma destek olmalıdır.
İnsan Hakları Eğitiminin Amaçları Nelerdir?
1. Haberdar etme
2. Bilgilendirme
3. Davranış geliştirme
4. Duyarlı Vatandaş Yetiştirme
d) İnsan Haklarıyla İlgili Özel Günler:
1. Birleşmiş Milletler Günü ( 24 Ekim)
2. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin Kabul Edilişinin Yıl
Dönümü (10 Aralık)
3. Çocuk Hakları Günü ( 20 Kasım)
4. Dünya Çocuk Günü ( Ekim ayının ilk pazartesi günü)
5. Dünya Kadınlar Günü ( 8 Mart)
6. Sakatlar Haftası ( 10-16 Mayıs)
7. Çevre Koruma Haftası ( Haziran ayının ikinci Pazar
günü)
8. Avrupa Konseyi Günü (5 Mayıs)
9. Dünya Barış Günü ( 1 Eylül)
Download