HİKMET YURDU Düşünce – Yorum Sosyal Bilimler Araştırma Dergisi ISSN: 1308-6944 www.hikmetyurdu.com DOI NUMBER: 10.17540/hikmet.2017.69 Hikmet Yurdu, Yıl: 10, C: 10, Sayı: 20, Ocak – Haziran, 2017/2, ss. 213 - 235 EBÛ NUAYM EL-İSBEHÂNÎ VE “MÜSNEDÜ’L-İMÂM EBÎ HANÎFE” ADLI ESERİ ÜZERİNE Necdet Aydoğdu Sivas Anadolu İmam Hatip Lisesi Meslek Dersleri Öğretmeni [email protected] Öz: Ebû Hanîfe (ö. 150), fıkhî metodunu Kitap, Sünnet, İcma ve Re’y üzerine bina etmiş ve hüküm istinbatında çok sayıda hadis kullanmıştır. Buna rağmen, hadis rivayetinde hıfzının zayıf olduğu, re’ye önem verip hadisleri kullanmadığı ve Mürcie mezhebine mensub olduğu şeklindeki iddialarla karşı karşıya kalmıştır. Öğrencileri ve başka âlimler, onun rivayet ettikleri hadisleri 20 civarında Müsned’de toplamışlardır. Onlardan bir tanesi de muhaddis Ebû Nuaym elİsbehânî’nin te’lif ettiği Müsnedü’l-İmam Ebî Hanîfe isimli müsneddir. Bu çalışmamızda Nazar Muhammed el- Fâryâbî’nin tahkikini yaptığı bu eser tanıtılacaktır. Anahtar Kelimeler: Ebû Hanîfe, Müsned, Câmiu’l-Mesânîd, Ebû Nuaym, Ehl-i Re’y ملخص مسند اإلمام أبي حنيفة ألبي نعيم اإلصبهاني ) قد إعتمد في فقهه على مصادر الكتاب و السنة واإلجماع و الرأي150 .اإلمام أبو حنيفة النعمان (ت مع ذلك قد تعرض إلى كثير من اإلتهاهات مثل. واستعمل في استنباط فقهه العديد من األحاديث. المبني على الدليل جمع طالبه وآخرون من.ضعف حفظه في رواية الحديث و اإلعتماد علي رأيه تاركا األحاديث ثم اتهم بانه من المرجئة منها ما ألفه المحدث أبو نعيم األصبهاني و سماه مسند. العلماء ما رواه من األحاديث في مسانيد حوالي عشرين مسندا .سنتعرف من خالل هذه المقالة على ذلك المسند الذي حققه نظرمحمد الفاريابي .اإلمام أبي حنيفة ّ أهل الرأي، أبو نعيم, جامع المسانيد, المسند, أبو حنيفة: الكلمات المفتاحية Giriş Irak ehlinin fakihi, ashâb-ı re’yin imâmı 1, Hanefî mezhebinin kurucusu olan Ebû Hanîfe, 80/699 yılında Kûfe’de doğmuştur. Asıl adı en-Nu’mân b. Sâbit olan Ebû Hanîfe, hayatının büyük bölümünü doğduğu yer olan Kûfe’de geçirmiş, ilim tahsili nedeniyle Basra’da ve siyasi nedenlerle de Mekke’de belirli sürelerde ikamet etmiştir. Gençliğinde kumaş ticareti ile uğraşan Ebû Hanîfe, bir yandan da ilim talebiyle meşgul olmuştur. Pek çok hocanın rahle-i tedrisinden geçen Ebû Hanîfe, ilmini Kûfe Müftüsü olan Hammâd b. Ebî Süleymân’dan (ö. 120/738) almış, 18 yıl ders halkalarına 1 Ebu’l-Mehâsin Muhammed b. Ali el-Alevî el-Hüseynî, Kitâbu’t-Tezkira bi Ma’rifeti Ricali’l-Kutubi’lAşera (th. Rıf’at Fevzî Abdulmuttalib) , Kahire, Mektebetu’l-Hânci, bty, III, 1772, trc. No: 7118; Hatîb elBağdâdî, Târîhu Bağdâd,(th. Beşşâr Avvâd Ma’rûf), Beyrut, Dâru’l-Ğarbi’l-İslâmî, 1423/2001, XV, 445. www.hikmetyurdu.com www.hikmetyurdu.net www.hikmetyurdu.org 214 Ebû Nuaym El-İsbehânî Ve “Müsnedü’l-İmâm Ebî Hanîfe” Adlı Eseri Üzerine devam etmiş,2 Onun vefatından sonra da Kûfe’de oluşturduğu ilim halkasını devam ettirmiştir. İlmini Hammâd > İbrâhîm en-Nehâî > Ömer b. el Hattâb, Ali b. Ebî Tâlib, Abdullâh b. Mes’ûd ve Abdullâh b. el-Abbâs silsilesi ile aldığını ifade eden Ebû Hanîfe 3, Abdullâh b. Abbâs’ın azadlı kölesi İkrime, Mekke fakîhi Atâ, Zühri, Katâde, Şa’bî, Âsım b. Ebi’n-Necûd, Ebû’z-Zübeyr, Muhammed b. el-Münkedir, Şia imamlarından Zeyd b. Ali, Muhammed el-Bâkır, Ca’fer es-Sâdık gibi farklı hocalardan da uzun süre İslami ilimleri tedris etmiştir.4 Fıkıhtaki üstün kavrayışı sebebiyle, Ebû Hanîfe sadece Kûfe’den değil, pek çok İslâm coğrafyasından gelen talebelerine hocalık yapmış, kendinden sonra İslam âlimleri içerisinde birer ışık olacak onlarca talebe yetiştirmiştir. Oğlu Hammâd, Hanefî mezhebinin önden gelen imamlarından meşhur talebeleri Ebû Yûsuf, Muhammed b. Hasen eşŞeybânî ve Züfer b. Hüzeyl, Kâsım b. Maan el-Kûfî, Hafs b. Ğiyâs el-Kûfî, Vekî’ b. elCerrâh el-Kûfî, İsa b. Yunus, Nûh b. Ebî Meryem el-Kureşî, Hakem b. Abdillâh el-Belhî, el-Hasen b. Ziyâd el-Lu’luî, onun halka-i tedrisinden geçen âlimlerdendir. 5 Döneminin siyasi otoritesi ile ters düşen Ebû Hanîfe, Halife Ebû Ca’fer elMansûr’un kadılık teklifini kabul etmediği için kırbaçlanmış, hapse atılmıştır.6 el-Fıkhu’l-Ekber, el-Müsned, el-Âlim ve’l-Müteallim, Risâletun ilâ Osmân el-Bettî, elVasiyye gibi eserleri geride bırakan Ebû Hanîfe, 15 Şevvâl 150/767 tarihinde bir Cuma günü Kûfe’de vefat etmiştir.7 1. Ebû Hanîfe’ye Yöneltilen Eleştiriler: Âlimler arasındaki kıskançlık, zaman zaman birbirleri aleyhinde konuşmalarına sebep olmuştur. Ebû Hanîfe de bu şekilde bazı âlimlerin ta’nına maruz kalmıştır. İslam âlimleri bu durumu olağan şeyler içerisinde görmüş, bu şekilde yapılan suçlamaların geçerli olmadığına dair fikir beyan etmişlerdir. İbn Abbas, “Âlimlerin sözlerini dinleyin, Hatîb, Târîhu Bağdâd, XV, 452; Zehebî, 15 veya 10 yıl olduğunu nakletmektedir. bkz. Ebû Abdillâh Muhammed b. Ahmed b. Osmân ez-Zehebî, Menâkibu’l-İmâm Ebî Hanîfe ve Sâhibeyhi Ebî Yûsuf ve Muhammed İbni’l-Hasen (th. ve ta’lik: Zâhid el- Kevserî ve Ebu’l-Vefâ el-Afğânî), Beyrût, 1408, s. 19. 3 Hatîb, Târîhu Bağdâd, XV, 452. 4 el- Muvaffak b. Ahmed el-Mekkî, Menâkibu Ebi Hanife, Dâru’l-Kitâbi’l-Arabi, Beyrut, 1981, 38-43. 5 Bkz. el-Hüseynî, a.g.e., III, 1772. 6 Hatîb, Târîhu Bağdâd, XV, 448-450; İbn Abdilber, el-İntikâ, Kahire, Mektebetü’l-Kudsî, s.122-123. Ölümüyle alakalı farklı iddialar vardır. Hapiste iken öldüğünü söyleyenler olduğu gibi, daha sonra Mansur tarafından zehirlenerek öldürüldüğünü dile getirenler de vardır. bkz. el-Bağdâdî, a.g.e., XIII, 326-328; Ebu’lAbbas Şemsuddin Ahmed, İbn Hallikân, Vefeyâtu’l-A’yân ve Enbâu Ebnâi’z-Zamân ( th. İhsân Abbâs), Beyrut, Dâru Sâdır, 1398/1978, II, 163; Ebu’l-Arab, Muhammed b. Ahmed b. Temim et-Temimi, Kitâbu’lMihen, (th. Yahya Vehib el- Cebburi), Beyrut, Daru’l-Ğarb’il-İslami, 1427/2006, s. 220, 356. 7 Bkz. Hatîb, Târîhu Bağdâd, XV, 452; İbn Sa’d, Muhammed b. Sa’d ez-Zührî, et-Tabakâtü’l-Kübrâ, Beyrut, 1968, VI, 368; , el-Hüseynî, a.g.e., III, 1773. 2 www.hikmetyurdu.com www.hikmetyurdu.net www.hikmetyurdu.org Öğretmen Necdet Aydoğdu 215 ancak birbirleri aleyhinde söylediklerini tasdik etmeyin” 8, Mâlik b. Dînar da “Âlimler ve Kurrâ’nın sözleri her şeyde dikkate alınır, ancak birbirleri hakkındaki sözleri hariç” 9 diyerek bu duruma dikkat çekmiştir. Mezhep imamlarının neredeyse tamamı eleştirilmiş, ağır ithamlara maruz kalmıştır. Onların içerisinde en fazla eleştirilen Ebû Hanîfe’dir. Re’yi fazla kullanması, hakkında ölçüsüz eleştirileri de beraberinde getirmiştir. Ancak, ulemânın özverili çalışmaları sonucunda, bu eleştirilerin pek çoğunun gerçeği yansıtmadığı, eleştirilerde “taassub, önyargı ve tarafgirlikle” hareket edildiği ortaya konmuştur. Bu çalışmalar içerisinde Muhammed Zâhid el-Kevserî’nin Te’nîbu’l-Hatîb adlı eserini burada zikretmek yerinde olacaktır. el-Kevserî, bu eserinde Hatîb el-Bağdâdî tarafından Ebû Hanîfe’ye yöneltilen eleştirileri, gerekçelerinin hakikati yansıtmadığını tesbit ederek cevaplamış, rivayetleri tahlil etmiş ve haksızlıkları ortaya koymuştur.10 Ebû Hanîfe’ye yöneltilen eleştirilerin büyük çoğunluğu Onun hadislere yaklaşımı ve kullanımı ile ilgili olmasına rağmen, itikadi konularda da eleştirilmiş, küfre düştüğü iddia edilerek iki kere tevbeye davet edilmiştir.11 Ona yapılan eleştirilerin, şu noktalarda toplandığı görülmektedir: 1. Hadisçiliğinin zayıf olduğu, hafızasının güçsüz olduğu, naklettiği hadislere güvenilemeyeceği, 2. Ameli noktada hadis kullanmadığı, re’ye çokça başvurup hadislere muhalefet ettiği, 3. Mürcie mezhebinin görüşlerini benimsediği. 12 Ebû Hanîfe’nin hadisçilik yönü ve hafızasının zayıflığı konusunda pek çok iddia dile getirilmiştir. Bu kapsamda, sikâ ve emîn olmadığı 13, kavi ve sahibu’-hadis olmadığı Ebû Ömer Yusuf b. Abdillah İbn Abdilber, Câmiu Beyâni’l-İlmi Ve Fadlih (th. Ebu’l-Eşbâl ez-Züheyrî), Riyad, Dâru İbni’l-Cevzî 1414/1994. 9 İbn Abdilber, Câmiu Beyâni’l-İlmi Ve Fadlih, II, 1092, H. No: 2127. 10 Muhammed Zâhid b. el-Hasen el-Kevserî, Te’nîbu’l-Hatîb Alâ mâ sâkâhu fî Tercemeti Ebî Hanîfe Mine’l-Ekâzîb ( et-Terhîb bi Nakdi’t-Te’nîb ile Birlikte), byy, 1410/1990, s. 223-225. 11Ahmed b. Hanbel, Kitâbu’l-İlel (th. Vasiyyullâh b. Muhammed Abbâs), Riyad, Dâru’l-Hânî, 1422/2001, II, 545; Muhammed İbn Ebî Hâtim İbn Hibbân, Kitâbu’l-Mecrûhîn Mine’l-Muhaddisîn (th. Hamdî Abdulmecîd es-Selefî), Riyad, Dâru’s-Samîmî, 1420/2000, II, 406; Ebû Nuaym Ahmed b. Abdillâh el-İsbehânî, Kitâbu’d-Duafâ (th. Faruk Hammâde), byy, trs. s. 154. Ayrıca bkz. Ebû Abdirrahmân Abdullah b. Ahmed b. Hanbel, Kitâbu’s-Sünne (th. Muhammed b. Saîd b. Sâlim el-Kahtânî) Dâru İbn Kayyım, byy, 1406/1986, I, 183, 192, 193, 194, 195, 204, 210. 12 Bkz. İbnu’l-Cevzî, Ebu’l-Ferec Abdurrahmân b. Ali b. Muhammed, el-Muntazam Fî Târîhi’l-Ümem ve’lMulûk (th. Muhammed Abdulkâdir Atâ- Mustafa Abdulkâdir Atâ), Beyrut, Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, 1415/1995, VIII, 131-132; Hatîb, Târîhu Bağdâd, XV, 537. 8 216 Ebû Nuaym El-İsbehânî Ve “Müsnedü’l-İmâm Ebî Hanîfe” Adlı Eseri Üzerine , hadis rivayeti az olup hata ve galatının çok olduğu15, hadiste zayıf 16, muzdaribu’l- 14 hadîs17, metrûkü’l-hadîs 18, vâhi’l-hadîs 19, hadiste yetim20 olduğu, hadisinin yazılamayacağı21, ehl-i hadisten olmadığı 22 söylenmiştir. Ebû Hanîfe’nin hadisle irtibatı, iddia edildiği gibi zayıf değildir. Cerh ve ta’dil alanının uzmanı olan çok sayıda hadis âlimi bu duruma işaret etmiştir. Ebu Hanife’nin hadisçilik tarafına vurgu yapanlar, “beldesindeki bütün hadisleri topladığını ve incelediğini”, beldesinin hadisi en iyi bileni olduğunu”23 söylemişlerdir. Saymeri, bu konuda Abdullah b. Mübarek’ten şu rivayeti aktarmıştır: “Muhammed b. Vasi’ Horasan’a geldi. Kabisa, ‘size da’vetçi geldi’ dedi. İnsanlar onun etrafında toplandılar ve ona bazı fıkhi meseleleri sordular. O, ‘ fıkıh, künyesi Ebu Hanife olan Kufeli bir gencin yapacağı iştir’ dedi. ‘O hadis bilmiyor’ dediler. Abdullah b. Mübarek bunun üzerine “Nasıl olur da onun için (hadis) bilmiyor” dersiniz? Ona yaş hurma ile alakalı bir şey sordular da o, “ sakıncası yok” dedi. “Ama Sa’d’in hadisi var” dediler. Bunun üzerine “ o şaz bir hadistir. Zeyd Ebu Ayyaş’ın hadis alınmaz” diye cevap verdi. Bunu söyleyen kişi (nasıl olur da) hadis bilmez” diye cevap verdi.”24 Ebû Hanîfe, ameli noktada hadis kullanmayıp, re’ye çokça başvurmak ve hadislere muhalefet etmekle de suçlanmıştır. Bu kapsamda Kitap ve sünnete muhalif olduğu25, sünnet ve âsarı re’yi ile reddettiği 26, kendisine bir hadis ulaştığı halde, başka bir İbn Hibbân, Kitâbu’l-Mecrûhîn Mine’l-Muhaddisîn, II, 411; Ebû Ahmed Abdullâh İbn Adiy el-Kâmil Fî Duafâi’r-Ricâl (th. Âdil Ahmed Abdulmevcûd- Ali Muhammed Muavvid), Beyrut, trs. , VIII, 235; Abdullah b. Ahmed b. Hanbel, Kitâbu’s-Sünne, I, 195, 196. 14 İbn Adiy, el-Kâmil Fî Duafâi’r-Ricâl, VIII, 237. 15 Ebu’l-Ferec Abdurrahmân b. Ali b. Muhammed İbnu’l-Cevzî, Kitâbu’d-Duafâ ve’l-Metrûkîn (th. Ebu’lFidâ Abdullah el-Kâdî), Beyrut, Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1406/1986, III, 163; İbn Adiy, el-Kâmil Fî Duafâi’r-Ricâl, VII, 2472-2479; Ebû Nuaym el-İsbehânî, Kitâbu’d-Duafâ, s. 154. 16 Ebû Abdirrahmân Ahmed b. Şuayb en-Nesâî, Kitâbu’d-Duafâ ve’l-Metrûkîn (th. Kemâl Yûsuf el-Hût) Beyrut, Müessesetü’l-Kütübi’s-Sekâfiyye, 1405/1985, s. 233; İbn Hibbân, Kitâbu’l-Mecrûhîn, II, 406; Ali b. Ömer ed-Dârekutnî, Sünen, (th. Âdil Ahmed Abdulmevcûd- Ali Muhammed Muavvıs), Beyrut, Daru’lMa’rife, 1422/2001, I, 324. 17 Ebu’l-Hüseyn Müslim b. Haccâc, Kitâbu’l-Kunâ ve’l-Esmâ (th. Abdurrahîm Muhammed Ahmed elKaşkarî), Medine, 1404/1984, s. 276, Trc. No: 963; İbn Adiy, el-Kâmil Fî Duafâi’r-Ricâl, VIII, 236. 18 İbn Adiy, el-Kâmil Fî Duafâi’r-Ricâl, VIII, 238. 19 İbn Adiy, el-Kâmil Fî Duafâi’r-Ricâl, VIII, 236. 20 Hatîb, Târîhu Bağdâd, XIII, 342; İbn Hibbân, Kitâbu’l-Mecrûhîn, II, 411. 21 İbn Adiy, el-Kâmil Fî Duafâi’r-Ricâl, VIII, 236. 22 İbn Adiy, el-Kâmil Fî Duafâi’r-Ricâl, VIII, 246. 23 Zafer Ahmed el-Osmânî et-Tehânevî, Ebû Hanîfe ve Ashâbuhu’l-Muhaddisûn, Karaçi, 1414, s. 16. 24 Ebû Abdillâh Hüseyn b. Ali es-Saymerî, Ahbâru Ebî Hanîfe ve Ashâbih, Beyrut, 1405/1985, s. 26. 25 Ebûbekir Abdullâh b. Muhammed b. İbrâhim İbn Ebî Şeybe, Musannef (th. Ebû Muhammed Usâme İbrâhim b. Muhammed) Kahire, 1429/2008, XIV, 148 vd; Ebû Muhammed Abdullah b. Müslim İbn Kuteybe, Te’vîlu Muhtelifi’l-Hadîs (th. Ebû Usâme Selîm b. İyd el-Hilâli el-Eserî), Riyad, Daru İbnu’l- Kayyım, 1430/2009, s. 131 vd.; Abdullah b. Ahmed b. Hanbel, Kitâbu’s-Sünne, 1406/1986, I, 199. 13 www.hikmetyurdu.com www.hikmetyurdu.net www.hikmetyurdu.org Öğretmen Necdet Aydoğdu 217 görüşle hadise muhalefet ettiği 27, Kitap ve Sünnetin ne söylediğini bilmesine rağmen, re’y ile amel ettiği 28 gibi ithamlara maruz kalmıştır. Ebû Hanîfe, iddia edildiği gibi hadislere muhalefet etmemiş, ancak belli ilkeler çerçevesinde sıhhatine kani olduklarını, meseleye delaleti olanları almış, diğerlerini almamıştır. Bir fakih olması ve fıkhın en önemli malzemesinin hadis olması sebebiyle hadisten uzak olması düşünülemez. Hadisleri, sahabe ve tabiinin sözlerini, ihtilaf ettiği noktaları, Kur’an ve sünnetin nasih ve mensuhunu bilmeden fıkıh ve ictihaddan söz etmek anlamsızdır. Ebû Hanîfe’nin re’yi çokça kullanması, hadis bilgisinin azlığı ya da sünnete muhalefet etme fikrinden kaynaklanmamıştır. Onun hadisleri kullanmada çok titiz davranması ile içinde yaşadığı bölgenin siyasi yapısının doğrudan bir ilişkisi bulunmaktadır. Hicaz yöresinin İslam’ın anayurdu olması, Hz. Peygamber’in vefatından sonra da uzun süre İslam devletinin merkezi olarak devam etmesi, sahabenin hayatlarının çoğunluğunu o bölgede geçirmesi sebebiyle hadis malzemesi ve sahabe fetvaları bol miktarda bulunmaktaydı. Meseleler hadislerden hareketle çözüme kavuşturuluyordu. Irak yöresi ise böyle değildi. Çünkü Irak bölgesi Mutezile, Haricilik ve Şia gibi, Ehl-i sünnet açısından, inhiraf hareketlerinin ve ardı arkası kesilmeyen siyasi çekişmelerin yaşandığı bir bölge durumundaydı. Buna ilaveten yöredeki siyasi karışıklıklar sonucu ortaya çıkan hizipleşmede, bazı gruplar kendi haklılıklarını ortaya koymak ve çekişmelerden galip çıkmak için hadisi bir savunma aracı olarak kullanmış, hatta hadis uydurmaktan çekinmemişti. Iraklı fıkıhçılar bu sebeple rivayetlerin sıhhati konusunda titiz davranıyor, kabulü için zor şartlar arıyorlardı. Hicaz yöresinde çözümü zor problemler az olduğu için re’ye fazla ihtiyaç duymuyorlardı. Irak yöresindeki çok kültürlü yapı beraberinde problemleri de getirmişti. Bu nedenle fıkıhçıların çözmesi gereken yığınla mesele vardı. Bölge fıkıhçıları bu meselelerin çözümünde re’yi ciddi anlamda kullanmak durumunda idiler.29 Ebû Hanîfe’nin hüküm istinbat yöntemi Kitâb, Sünnet, icma ve re’y sıralamasına dayanmaktadır. Zehebî, muarızlarının “hadis karşıtı” olarak eleştiriye tabi tuttukları Ebû Hanîfe’nin “Rasulullâh (s.a.v.)’den gelen, baş ve göz üstünedir. Sahâbe’den geleni(n ara- Ahmed b. Hanbel, Kitâbu’l-İlel, II, 545; Abdullah b. Ahmed b. Hanbel, Kitâbu’s-Sünne, I, 210. Bkz. İbn Kuteybe, a.g.e., s. 131 vd.; Abdullah b. Ahmed b. Hanbel, Kitâbu’s-Sünne, I, 188, 207, 224. 28 Hatîb, Şerefu Ashâbi’l-Hadîs (th. M. Sait Hatipoğlu), Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Yayınları, trs, s. 76. 29 Bkz. Mehmet Erdem, “Ehl-i Sünnet Fıkıh Mezheplerinin Hadis ve Re’y Ekolü Olarak Sınıflandırılmasına Eleştirel Bir Bakış”, Dinî Araştırmalar, Cilt: 8, s. 88. 26 27 218 Ebû Nuaym El-İsbehânî Ve “Müsnedü’l-İmâm Ebî Hanîfe” Adlı Eseri Üzerine sında seçim yaptık), onların dışında olanlara gelince, onlar da insan, biz de insanız.”30 dediğini aktararak hadislere öncelik verdiğini gözler önüne sermiştir. Yine onun “Mescide bevletmek, bazı kıyaslardan daha güzeldir.”31 sözü ile re’ye nasıl baktığını göstermiştir. Ebu Hanife de hakkında ileri sürülen hadis karşıtlığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını söylemiş ve “Hz. Peygamberden gelenin başımız ve gözümüz üstünde yeri vardır” diyerek sünnete sadakatini ortaya koymuştur.32 Hadise muhalefet iddialarını reddetmiş ve “Hz. Peygamber’e muhalefet edene Allah lanet etsin “ diyerek bu konudaki temel yaklaşımını ortaya koymuştur.33 Ebû Hanîfe’ye yöneltilen önemli eleştirilerden birisi de “İrcâ” fikrini benimsediği iddiasıdır.34 Ebû Hanîfe, imanı dil ile ikrar ve kalb ile tasdik olarak tanımlamıştır. İmanın artıp eksilmeyeceğini kabul etmemiş, imanın artmasının ancak küfrün azalmasıyla, imanın eksilmesinin de küfrün artması ile olacağı kanaatini serdetmiştir. İman ve ameli ayrı ayrı görmüş, ameli terk etmenin imanı ortadan kaldırmayacağını söylemiştir. Kendisine Mürciî yakıştırması yapanlara35 karşı, Osmân el-Betti’ye yazdığı mektubundaki şu açıklamaları Mürcie’den olduğu iddiasının dayanağının olmadığını göstermektedir: “Zikrettiğin Mürcie meselesine gelince bid’at ehli hak ve doğruyu söyleyen kimseleri bu isimle isimlendirirse, hakkı söyleyenlerin bunda ne günahı vardır? Oysaki böyle isimlendirilenler adl ve sünnet ehli kimselerdir. Mürcie ismini de ancak onlara düşman olanlar vermiştir. Yemin ederim ki, insanları hakka çağırsan, onlar da bu konuda sana tabi olsalar, daha sonra da sen onları kötülüklerle tavsif etsen bu, hakka zarar vermez. Onlara böyle yaparlarsa buna bid’at denir. Bu durum hakikat ehlinden aldığın hususlara noksanlık ve kusur getirir mi?”36 Ebû Hanîfe konusunda tarafgir davranmayan pek çok âlim, onunla alakalı bu tür iddiaları gerçek olarak görmemiş ve bu konuda re’y’e karşı hadisi öne aldığını ifade etmişlerdir. Ebû Hanîfe’nin re’yi hadise tercih ettiği iddiasına karşı çıkan âlimlerden birisi olan İbn Hazm, onun hakkında şu tespitini ortaya koymaktadır: ‘Ebû Hanîfe’nin ashabının hepsi, zayıf hadisin Onun indinde kıyas ve re’yden daha evla olduğunda icma etmişlerdir’.”37 Bkz. Zehebî, Menâkib, s. 32; Tehânevî, Ebû Hanîfe ve Ashâbuhu’l-Muhaddisûn, s. 66. Zehebî, Menâkib, s. 34. 32 İbn Abdilber, el-İntikâ, s. 144. 33 İbn Abdilber, el-İntikâ, s. 141. 34 İbn Adiy, el-Kâmil Fî Duafâi’r-Ricâl, VIII, 237, 239; Buhârî, et-Târîhu’l-Kebîr, VIII, 81; İbn Hibbân, Kitâbu’l-Mecrûhîn, II, 406; Abdullah b. Ahmed b. Hanbel, es-Sünne, I, 207; İbnu’l-Cevzî, el-Muntazam, VIII, 133; Hatîb, Târîhu Bağdâd, XV, 512. 35 Bkz. Buhârî, et-Târîhu’l-Kebir, Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, trs., VIII, 81. 36 Mustafa Öz, İmam-ı A’zam’ın Beş Eseri, İstanbul, 2009, s. 68. 37 Zehebî, Menâkib, s. 34. 30 31 www.hikmetyurdu.com www.hikmetyurdu.net www.hikmetyurdu.org Öğretmen Necdet Aydoğdu 219 Burada dikkatleri çekeceğimiz önemli bir husus da Ebû Hanîfe’yi cerh etme noktasında kaynak olarak gösterilen eserlerdeki meseleye taraflı olarak yaklaşımdır. Bu eserlerin müellifleri içerisinde bu konuda (mütesâhil) davrananlar olduğu gibi, aşırılığa kaçanlar (müteşeddid) ve mezhep taassubu ile hareket edenler de vardır. Bazı cerh ve ta’dil imamlarının zaman içerisinde gerçek durumlarına vakıf olduktan sonra cerh ettikleri kişiler için ta’dil lafızlarını kullandıkları, onlar hakkında önceki değerlendirmelerinin aksine övücü ifadeler kullandıkları da bilinmektedir. Bunlardan birisi olan İbn Adiy, Yahyâ b. Maîn’den “Ebû Hanîfe’nin hadisinin yazılmayacağını”, Amr b. Ali’den “ Ebû Hanîfe’nin “hafız olmayıp, muzdaribu’l-hadîs38 ve vâhi’l-hadîs39 “olduğunu, Yahyâ (b. Maîn) den “sâhibu’l-hadîs”40 olmadığını, Nesâî’den “kavî olmadığını” 41 naklederek Onun hadisteki yetersizliğini ve güvenilir olmadığını isbat etmeye ve ashabı hakkında ağır eleştiriler getirmeye çalıştığı bir dönemde, İmâm Ebû Ca’fer et-Tahâvî ile karşılaşıp Ebû Hanîfe’nin gerçek kişiliğini fark edince hakkındaki kanaati değişmiş ve onun Müsned’lerinden birini te’lif etmiştir.42 Ebû Hanîfe hakkında dile getirilen bu ithamlara karşın, hadisteki hıfzına, takvasına, fıkhi derinliğine, görüşlerinin isabetli olduğuna delalet edecek azımsanamayacak sayıda rivayetler de vardır. Cerh ve ta’dil imâmı Yahyâ b. Maîn “Ebû Hanîfe sika idi. Sadece ezberlediği hadisleri rivayet ederdi, ezberlemediklerini rivayet etmezdi” diyerek hıfzına işaret etmiştir. Başka bir kere “sıdk ehlindendi. Yalanla itham edilmedi” diyerek güvenilir olduğunu söylemiştir. Yezîd b. Hârun’a “Ebû Hanîfe mi daha fakihtir yoksa Süfyân mı?” diye sorulduğunda şöyle cevap vermiştir: ” Süfyân hadis de daha hafız, Ebû Hanîfe daha fakihtir”. İbnu’l-Mübârek de Ebû Hanîfe’yi ta’dil edenlerdendir. Şöyle demiştir: “Fıkıhta onun gibisini görmedim.” Mekkî b. İbrâhîm : “ Ebû Hanîfe, zamanının en bilgilisiydi. Ondan daha vera sahibini görmedim” diyerek ilmi seviyesine ve takvası“Hadisleri muzdaribdir” manasına gelen bir tabir olup, hadis ravilerinin tecrihinde kullanılan lafızlardandır. Cerhin üçüncü derecesine dalalet eder. Kaide olarak cerhin bu mertebesinde bulunan lafızlardan biriyle cerh edilen ravinin hadisleri ile ihticac edilmez. Ne var ki büsbütün yabana da atılmaz. (Mücteba Uğur, Hadis Terimleri Sözlüğü, Ankara, 1992, s. 302); Abdullah Aydınlı, Hadis Istılahları Sözlüğü, İstanbul, 1987, s. 124. 39 Sika olduğu hiç söylenmemiş olan bununla beraber müessir bir sebepten zayıf olduğu belirtilen ravi. Böyle bir ravi İbn Hacer’in Takrib’deki tertibinde 10. Mertebededir ve rivayet ettiği hadis hiçbir suretle alınmaz.( Abdullah Aydınlı, a.g.e., s. 161). 40 “Hadis sahibi” manasında tamlama olup, genelde hadis rivayetiyle meşgul olana dendiği gibi, hadis hükümleri ile hareket edene de denmiştir. (Mücteba Uğur, a.g.e., s. 339); Abdullah Aydınlı, a.g.e., s. 136. 41 İbn Adiy, el-Kâmil Fî Duafâi’r-Ricâl, VIII, 236-245. “Kavi değildir” ifadesi, cerh lafızlarındandır. İbn Ebî Hâtim’in tertibine göre cerhin ikinci mertebesindeki lafızlara tekabül eder. Hakkında bu cerh lafızları kullanılan ravi İbn Ebî Hâatim’e göre cerhin birinci mertebesinde yer alan lafızlardan biriyle cerh edilen ravilerin altındadır. Anca hadisleri, itibar için yazılır. (Mücteba Uğur, a.g.e., s. 201); Abdullah Aydınlı, a.g.e., s. 90. 42 Bkz. Zâhid el-Kevserî, Te’nîbu’l-Hatîb, s. 169. 38 220 Ebû Nuaym El-İsbehânî Ve “Müsnedü’l-İmâm Ebî Hanîfe” Adlı Eseri Üzerine na dikkat çekmiştir. İbn Maîn, “Yahyâ b. Saîd el-Kattân’dan işittim, şöyle diyordu ‘ Allah için yalan söylemeyiz. Ebû Hanîfe’nin görüşünden daha güzelini görmedim” demiştir. İmâm Şâfiî de “ insanlar fıkıhta Ebû Hanîfe’nin çocuklarıdır” 43 diyerek fıkhi yönüne işaret etmiştir. Aynı çevrelerden Ebû Hanîfe hakkında ifrata kaçıldığı da dile getirilmiştir.44 Ali b. el-Medînî de onun sika olduğunu söyleyenlerdendir.45 2. Ebû Hanîfe’nin Fıkhî İstinbat Yöntemi ve Âhâd Haberlere Bakışı: Yukarıda zikredildiği gibi hadisi her zaman re’yin önüne geçirdiğine dair EbÛ Hanîfe’nin kendi beyanı ve çok sayıda âlimin buna şehadetine rağmen, âhad hadislere yaklaşımından hareketle, hadisleri reddettiği, hadislere muhalif hükümleri verdiği şeklinde eleştirilere maruz kalmıştır. Kevseri, Ebû Hanîfe’nin fıkhî istinbat metodu ve âhâd haberlere yaklaşımını şöyle açıklamaktadır: 1. Kendisinden daha güçlü olana muhalif olmadıkça güvenilir ravilerin mürsellerini kabul etme: Mürsel haberlerin ihticâcı ilk asırlarda ümmetin kabul ettiği ve üzerinde yürüdüğü bir yöntemdi. Nitekim İbn Hacer: “Mutlak olarak mürseli reddetmek, h. 200. yılların başında ortaya çıkmış bir bid’attir” demiştir. Buhârî’nin el-Kıraatu Halfe’l-İmâm cüz’ünde olduğu gibi, Sahîh’inde mürsellerle ihticâc ettiğini görürsün. Yine Müslim’in Sahîh’inde mürsel rivayetler vardır. 2. Âhâd haberleri, şer’î kaynakların incelenmesi sonucu tesbit etmiş olduğu usullere arz ve bu asıllara muhalif olduğunda, güçlü olanı ile amel etme, diğerini şaz kabul etme: Tahâvî’nin Meâni!l-Âsâr’ında bunun örnekleri çoktur. Burada sahih habere muhalefet söz konusu değildir. Çünkü o haberde, müçtehide göre zahir olan bir illet sebebiyle o habere muhalefet söz konusudur. Müçtehide göre haberin sıhhati, onu zedeleyen illetten salim olmasıyla mümkündür. 3. Âhâd haberleri Kitâb’ın umumuna ve zâhirine arz etme: Haber, Kitâb’ın umumuna veya zâhirine muhalif olduğunda, delillerin güçlü olanı ile amel ederek Kitâb’ı almış ve haberi terk etmiştir. Zira Kitâb’ın sübûtu kat’îdir. Zâhiri de umumu da ona göre delâlet noktasında kat’îdir. el-Hüseynî, Tezkira, III, 1772, trc. No: 7118; Ebu’l-Fadl Şihâbuddîn Ahmed b. Ali İbn Hacer, Tehzîbu’tTehzîb, IV, 230, Müessesetü’r-Risâle, byy, trs.; Hatîb, Tarihu Bağdâd, XV, 475 44 Bkz. İbn Abdilber, Câmiu Beyâni’l-İlmi Ve Fadlih, II, 1081, H. No: 2106 vd. 45 İbn Abdilber, Câmiu Beyâni’l-İlmi Ve Fadlih, II, 1083, H. No: 2112. 43 www.hikmetyurdu.com www.hikmetyurdu.net www.hikmetyurdu.org Öğretmen Necdet Aydoğdu 221 Haber-i âhâd, zâhiren ya da umûmen Kitâb’a muhâlif olmayıp, ancak ondaki mücmeli beyan sadedinde geldiği zaman, Kitâb’da beyansız delalet bulunmadığından, haber-i âhâdı almıştır. 4. Haber-i âhâd, fiilî ya da kavlî meşhûr sünnete muhalif olmadığında, delillerin güçlü olanıyla amel etmek için almıştır. 5. Haberin, kendisi gibi bir habere muhalif olmaması: Teâruz durumunda, haberlerden birini, müctehidlere göre farklı olan tercih yöntemlerinden birisi ile- mesela, râvierden birisinin fakîh olması veya diğerine göre fıkhı daha iyi olması gibi- tercih etmiştir. 6. Râvinin bizzat rivâyet ettiği habere aykırı amelde bulunmaması: Ebû Hureyrâ’nın, “köpeğin yaladığı kabın yedi defa yıkanması gerektiği”46 rivayetinin aksine davranması sebebiyle, bu illetten dolayı onunla amel etmeyi terk etmiştir. 7. Sened ve metinden zaid olanı, Allah’ın dininde ihtiyaten nakıs olana karşı reddetmiştir. 8. Umûm-i belvâ konusunda haber-i âhâdı almamak: Çünkü umûm-i belvâ, şöhret veya tevatür yoluyla olur. Hadler, keffaretler bu konuya girer ki, şüphe durumunda bunlar düşmektedir. 9. Sahabeden, hüküm noktasında birbirine muhalif olan haberlerden birini, sadece birisinin rivayet ettiği habere karşılık olarak ihticâc için terk etmemek, 10. Râvinin, aldığı andan eda edeceği ana kadar rivayetini hıfzında tutmuş olması, unutmaması, 11. Sahabe ve tabiin arasında haberle amel noktasında bir muhalefetin olmaması47 Ebû Hanîfe bu usuller( kurallar) gereğince, pek çok âhâd haberle ameli terk etmiştir. Hak olan şudur ki, O kasten hadislere muhâlefet etmemiştir. Aksine, açık bir hüccet ve sâlih delillerle ictihadi olarak onlara muhalefet etmiştir. (Bu durumda da ictihadında) Hata ettiğinde bir ecir, isabet ettiğinde de iki ecir takdir edilecektir.48 Buhârî, el-Câmiu’s-Sahîh, Riyad, Mektebetü’r-Rüşd, 1427/2006,Vudû’ 33; Müslim ,Sahîhu Muslim, I-V, ( th. Muhammed Fuad Abdulbaki), Beyrut, Dâru İhyâi’t-Turâsi’l-Arabi, 1955, Tahâret, 27 47 Kevserî, Te’nîbu’l-Hatîb, s. 153-154. 48 Muhammed b. Yûsuf Sâlihî, Ukûdu’l-Cumân fî Menâkibi’l-İmâmi’l-A’zam (th. Ebu’l-Vefâ el-Afğânî), Haydarabad, 1974, s. 397-401. 46 222 Ebû Nuaym El-İsbehânî Ve “Müsnedü’l-İmâm Ebî Hanîfe” Adlı Eseri Üzerine 3. Ebû Hanîfe’nin Müsned’leri: Ebû Hanîfe hakkında, hocalarından rivayetlerini içeren yirmiden fazla Müsned te’lif edilmiştir. Bu Müsnedlerden 15 tanesi Ebû’l-Müeyyed el-Havârizmî tarafından Câmiu’l-Mesânid adıyla bir araya getirilmiş, tekrarlar hazfedilmiş ve basılmıştır.49 Ebû Hanîfe’ye nisbet edilen kitapların toplandığı bu eserde Ebû Hanîfe adına düzenlenmiş on beş müsnedden elli farklı senedle 600 civarında hadis fıkıh bablarına göre sıralanmış, mükerrer metin ve isnadlar hazfedilmiş, hadislerin büyük çoğunluğunun sahih, on kadarının ise zayıf olduğu söylenmiştir.50 Havârizmî’nin zikrettiği Müsnedler dışında 6 Müsned’in olduğu da kaydedilmektedir. 51 Havârizmî’nin belirttiği Müsnedlerden ikisi Ebû Hanîfe’nin talebesi Mu- hammed b. el-Hasen eş-Şeybânî tarafından rivayet edilmiştir. Biz o müsnedlerden biri olan ve İmâm Ebû Nuaym Ahmed b. Abdillâh el-Esbahânî’nin (ö. 430) te’lif ettiği Müsnedu’l-İmâm Ebî Hanîfe isimli eserini inceleyeceğiz: 4. Ebû Nuaym Ahmed b. Abdillâh el-İsbehânî (ö. 430)52 ve Müsnedü’lİmâm Ebî Hanîfe Adlı Eseri a. İsmi ve Nesebi Hilye sahibi, hafız, sika, allame, imam, şeyhulislam Ebû Nuaym Ahmed b. Abdillâh b. Ahmed b. İshâk b. Mûsâ b. Mihrân el-Mihrânî el-İsbehânî’nin53 biyografisini aktaran kaynakların çoğunluğu, Hicri 336 yılında İsbehân’da doğduğunu kaydetmektedir.54 İbn Hallikân, kesin olmamak kaydıyla, h. 334 yılında doğduğunun söylendiği bilgisini vermektedir.55 Yâkût el-Hamevî ise, Yahyâ b. Mende’den, doğumunun h. 336 yılı Recep ayında olduğunu nakletmiştir.56 Ebu’l-Müeyyed Muhammed b. Mahmûd el-Havârizmî, Câmiu’l-Mesânîd, Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, Haydarâbâd, Deken, 1332. 50 İbrahim Hatipoğlu, “müsned”, DİA, XXXII, 102. 51 Bkz. İ. Hakkı Ünal, İmâm Ebû Hanîfe’nin Hadis Anlayışı ve Hanefî Mezhebinin Hadis Metodu, DİB Yayınları, Ankara, 2012, s. 60. 52 İsbehân kelimesi farklı kaynaklarda Esbehân, İsfehân şeklinde de telaffuz edilegelmiştir. Ancak Biz İsbehân olarak kullanacağız. Esbehân kelimesi Farsçada “esb” ve” han” kelimelerinden mürekkeb bir isimdir. Farslıların Ülkesi anlamına gelmektedir. Diğer anlamları için bkz.; Ebu Abdillah, Yâkût b. Abdillâh el-Hamevî, Mu’cemu’l-Buldân, Beyrut, Dâru Sâdır, 1397/1977, I, 206-207. 53 Hamevî, Mu’cemu’l-Buldân, I, 210; Ebu’l-Abbas Şemsuddin Ahmed, İbn Hallikân, Vefeyâtu’l-A’yân ve Enbâu Ebnâi’z-Zamân ( th. İhsân Abbâs), Beyrut, Dâru Sâdır, 1398/1978, I, 91; Zehebî, Mîzânu’l-İ’tidâl( th. Ali Muhtâr el-Becâvî) , Beyrut, trs, I, 111; Siyeru A’lâmi’n-Nubelâ ( Düzenleyen: Hassân Abdulmennân),Lübnân, 2004, I, 816-818, trc. No: 422. 54 Zehebî, Siyer, I, 816-818, trc. No: 422. 55 İbn Hallikân, Vefeyâtu’l-A’yân, I, 91. 56 el-Hamevî, Mu’cemu’l-Buldân, I, 210. 49 www.hikmetyurdu.com www.hikmetyurdu.net www.hikmetyurdu.org Öğretmen Necdet Aydoğdu 223 Ebû Nuaym, küçük yaşlardan itibaren memleketi olan İsbehân’da ilmî bir çevre içerisinde yetişmiştir. Babası, zühd sahibi muhaddis bir imam57 olan Muhammed b. Yûsuf el-Bennâ, oğlunun da kendisi gibi âlim birisi olmasını çok istemiş, daha 6 yaşında iken ilim tahsili için büyük hocalara götürmüştür. Hadis için yapılan ilim yolculukları ehl-i hadis indinde bilinen ve yaygın olan bir iştir. Aynı zamanda ilim talebeleri için de gereklidir. Ebû Nuaym da bu yoldan geçmiş, yirmi yaşında iken memleketi dışına ilim yolculuklarına çıkmıştır.58 b. Hocaları İsbehân’da dünyaya gelen Ebû Nuaym ilk bilgilerini yöresinin önde gelen alimlerinden almış, daha sonra Bağdat, Basra, Kûfe, Mekke, Nisabur gibi pek çok şehirdeki âlimlerden de dersler almıştır. 14 yaşında Ebû Muhammed Abdullâh b. Ca’fer b. Ahmed b. Fâris’ten ders almaya başlayan Ebû Nuaym, İsbehân’önde gelen âlimlerinden Abdullâh b. Ca’fer b. Fâris, Ahmed b. Bindâr, Ahmed b. Ma’bed es-Simsâr, Ahmed b. Muhammed el-Kassâr, Abdullâh b. Muhammed b. İbrâhîm el-Ukeylî, Ahmed b. İbrâhîm b. Yûsuf, Kadı Ebû Ahmed el-Assâl, Abdullâh b. el-Hasen b. Bindâr el-Medinî, Ahmed b. İbrâhîm b. Yûsuf etTeymî, el-Hasen b. Saîd b. Ca’fer el-Abdânî, Ebû İshak b. Hamza, Ebû’l-Kasım etTaberânî, Ebû Müslim Abdurrahmân b. Muhammed b. Ahmed b. Siyâh, Muhammed b. Ma’mer b. Nâsıh ez-Zühelî, Ebû’ş-Şeyh b. Hayyân, İbnu’l-Mukri’den ilim almıştır. İlmi tedrisatı İsbehân alimleri ile sınırlı olmayan Ebû Nuaym, Bağdat’ta, Ebûbekr b. el-Heysem el-Enbârî, Ahmed b. Yûsuf b. Hallâd, Mahled b. Ca’fer edDakîkî’den, Ebû Ali b. es-Savvâf ve Ebû Bahr b. Kevser el-Berbehârî, Abdurrahmân b. elAbbâs, İsâ b. Muhammed et-Tumârî, Mahled b. Ca’fer ed-Dakîkî, Ebûbekr el-Kâtiî’den, Basra’da, Habîb b. el-Hasen el-Kazzâz, Fâruk b. Abdilkebîr el-Hattâbî, Muhammed b. Ali b. Müslim el-Âmiri’den, Abdullâh b. Ca’fer b. İshâk el-Câbirî, Ahmed b. elHasen b. el-Kâsım b. er- Reyyân’dan, Kûfe’de, İbrâhîm b. Abdillâh b. Ebi’l-Azâim, Ebûbekr Abdullâh b. Yahyâ etTalhî’den, Mekke’de, Ahmed b. İbrâhîm el-Kindî, Ebûbekr Muhammed b. el-Hüseyn elÂcirî’den, 57 58 Zehebî, Siyer, I, 816-818, trc. No: 422. Bkz. Ebu Nasr Abdulvehhâb b. Ali b. Abdilkâfî es-Sübkî, Tabekâtu’ş-Şâfiiyye-ti’l-Kübra ( th. Mahmud Muhammed et-Tanâhî- Abdulfettâh Muhammed), Kahire, Dâru İhyai’l-Kutubil-Arabiyye, trs, IV, 18-20. 224 Ebû Nuaym El-İsbehânî Ve “Müsnedü’l-İmâm Ebî Hanîfe” Adlı Eseri Üzerine Nisabur’da, Ebû Ahmed el-Hâkim, Ebû Saîd el-Huseyn b. Muhammed b. Ali ezZa’ferânî gibi pek çok hocadan ilim almıştır. 59 c. Öğrencileri Ebû Nuaym, pek çok kişinin kendisinden ilim almak için rağbet ettiği bir âlimdir. Ondan ilim alan ve rivayette bulunan 80’i aşkın öğrencileri içerisinde, Ebû Ali el-Hasen b. Ali b. Muhammed el-Vahşî, Ebûbekir Ahmed b. Ali el-Hatîb el-Bağdâdî, Ebû Sâlih elMüezzin, Süleymân b. İbrâhîm el-Hâfız, Hebetullâh b. Muhammed eş-Şebrâvî, Abdusselâm b. Ahmed el-Kâdî, Muhammed b. Abdillâh el-Âdemî el-Fakîh, İsmâîl b. el-Hasen el-Alevî, Ahmed b. Mansûr el-Kâdî, Hamd b. Ali el-Bâhilî ed-Delâl, Hâlid b. Abdilvâhid et-Tâcir, Ebû Ali Sâlih b. Muhammed el-Fâyhânî, Ebû Zeyd Ubeydullah b. Abdilvâhid el-Hırfî, Ali b. Ahmed el-Burcî, el-Fadl b. Abdilvâhid, Kardeşi el-Fadl Ahmed, Mübeşşir b. Muhammed el-Cürcânî el-Vâiz, Ebû Tâhir Abdulvâhid b. Muhammed ed-Deşc’i saymak yeterli olacaktır.60 d. Eserleri Pek çok eser telif eden Ebû Nuaym’ın eserleri içerisinde en meşhur olanları şunlardır: Kitâbu Hilyeti’l-Evliyâ ve Tabakâtu’l-Asfiyâ’, Târîhu İsbehân, Ma’rifetu’s-Sahâbe, Delâilu’n-Nubuvve, Ulûmu’l-Hadîs, el-Mustahrec ale’l-Buhârî, el-Mustahrec alâ Muslim, Sıfatu’l-Cenne, Tıbbu’n-Nebî, Mu’cemu’ş-Şuyûh, el-Mustahrec alâ Kitâbi Ulûmi’lHadîs li’l-Hâkim, Fedâilu’s-Sahâbe, Ma’rifetu’s-Sahâbe, Kitâbu’l-Mu’tekid, Kitâbu Turuk-i Hadîs-i İnne lillâhi tis’aten ve tis’îne ismen, Fedâilu’s-Sivâk, Kitâbu’l-Mehdî, Kitâbu Fadli’l-İlm, Amelu’l-Yevmi ve’l-Leyle, Kitâbu’s-Silsilât, Muktatafât Mine’l-Buhârî ve Muslim ile tanıtımını yaptığımız eser, Müsnedü’l-İmâm Ebî Hanîfe 61. e. Âlimlerin Onun Hakkındaki Övgüleri Ebû Nuaym, âlimlerin övgüsüne mazhar olmuştur. Onun hakkında pek çok âlim güzel ifadeler kullanmış, özellikle hıfzına vurgu yapmıştır. Bunlardan bazıları şöyledir: Zehebî, Siyer, I, 816-818, trc. No: 422. Zehebî, Siyer, a.y. 61 Bkz. Zehebî, Siyer, I, 816-818, trc. No: 422; Ebû Nuaym Ahmed b. Abdillâh el-İsbehânî, el-Müsnedu’lMustahrec alâ Sahîhi’l-İmâm Muslim(th. Muhammed Hasen İsmâîl eş-Şâfiî), Beyrut, trs., s.9-20; Zehebî, Mîzân, I, 111, trc. No: 438. 59 60 www.hikmetyurdu.com www.hikmetyurdu.net www.hikmetyurdu.org Öğretmen Necdet Aydoğdu 225 Ebû Muhammed es-Semerkandî: Hâtîb el-Bağdâdî’den şunu duydum: İki kişi dışında kendine hâfız ismi verilen kimse görmedim. Onlar: Ebû Nuaym ve Ebû Hâzim elAbdevî’dir.62 Hamza b. el-Abbâs el-Alevî: Ashâb-ı hadîs şöyle diyordu: “Ebû Nuaym, 14 sene benzeri olmayan bir kişi olarak kaldı. Şarkda ve ğarbda ondan isnâd bakımından daha âlî ve hâfız olan yoktu.”63 İbn en-Neccâr: O, muhaddislerin tacıdır, dinin bayraklarındandır.64 Zehebi, Ebû Nuaym’dan şu ifadelerle bahsetmektedir: Hafız ve âlî’l-isnâd idi. 65 Ebû Nuaym el-İsbehânî, sadûktur.66 Hakkında hüccetsiz bir şeyler söylenmiştir. Ancak bu, İbn Mende hakkında söylediklerinin Allah’tan verilmiş bir cezası gibidir. Hatîb, Ebû Nuaym’ın pek çok şeyde mütesâhil davrandığını söylemiş ama açıklamamıştır. İbn Mende de onun aleyhinde bir şeyler söylemiştir. Ben ikisinin söylediklerini anlatmak istemem. Bana göre ikisi de makbuldür.67 f. Vefatı Ebû Nuaym, Hicri 430 yılı Muharrem ayının 20. Gününde 94 yaşında iken vefat etmiş ve İsbehân’a defnedilmiştir. Kabri, Merdâb (Merdebân)’dadır.68 Zehebî, Tezkiratu’l-Huffâz (th. Abdurrahmân b. Yahya el-Muallimî), Beyrut, Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, bty, III, 1093; Zehebî, Siyer, I, 816-818, trc. No: 422. 63 Zehebî, Tezkiratu’l-Huffâz, III, 1094, Siyer, I, 816-818, trc. No: 422. 64 Şehabuddin Ebu’l-Felah Abdulhay b. Ahmed b. Muhammed İbnu’l-İmâd, Şezerâtu’z-Zeheb Fi Ahbâri Men Zeheb (th. Ve ta’lik Abdulkadir el-Arnaut- Mahmud el-Arnaut) , Beyrut, 1410/1989, V, 150 65 Zehebî, Siyer, I, 818, trc. No: 422. 66 Sadûk: Son derece doğru manasına gelir. İbn Ebî Hâtim’in tasnifine göre ikinci, Zehebî’nin tasnifinde üçüncü, İbn Hacer’in yaptığı sınıflandırmaya göre dördüncü mertebede yer alan ta’dil lafızlarındandır. İbn Ebî Hâtim bu ve aynı mertebede olan diğer ta’dil lafızlarından birisiyle adaletine hükmedilen ravinin hadislerinin yazılarak gözden geçirileceğini söylemiştir. (Mücteba Uğur, Hadis Terimleri Sözlüğü, s. 333) 67 Zehebî, Mîzân, I, 111, trc. No: 438; Hamevî, Mu’cemü’l-Buldân., I, 210. 68 Bkz. Zehebî, Siyer, I, 818, trc. No: 422. 62 226 Ebû Nuaym El-İsbehânî Ve “Müsnedü’l-İmâm Ebî Hanîfe” Adlı Eseri Üzerine 5. Müsnedü’l-İmâm Ebî Hanîfe 69 Ebû Nuaym’ın eserini tanıtmadan önce, müsned kavramı üzerinde durmak gerekmektedir. Sözlükte “dayanmak, yaslanmak” anlamındaki sünûd kökünün “if‘âl” kalıbından türeyen müsned kelimesi “isnad edilmiş, söyleyene dayandırılmış söz” demektir. Hadis terimi olarak Hadis terimi olarak “senedi son râvisinden ilk râvisine (genellikle Resûl-i Ekrem’e) kadar muttasıl olan hadis” demektir. Hadis edebiyatında müsned, “her bir sahâbînin ya da sonraki bir şahsın rivayet ettiği hadisleri sıhhat derecesine veya konularına bakılmaksızın onların adı altında bir araya getiren kitap” anlamında “ale’r-ricâl” tasnif sisteminin bir türüdür. Ayrıca bir muhaddis, fakih veya âlimin senedinde yer aldığı hadislerin o kişiye nisbetle alfabetik tertibe göre sıralanmasıyla meydana gelen kitaplara “müsned” denmiştir.70 Müsnedler her sahabinin sahih olsun, hasen olsun, zayıf olsun hadislerinin bir araya getirildiği bir çalışmadır.71 Bu tip kitaplarda ravi sahabiler daha ziyade fazilet durumlarına göre sıralanmıştır.72 Önce aşere-i mübeşşerenin, bunlardan sonra Hz. Ebûbekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali’nin hadisleri kendi isimleri altında verilmiştir. Müsned türü eserlerin ilki olarak Ebû Dâvud et-Tayâlisî’nin Müsned’i bilinmektedir.73 Bu tür eserlerin en meşhuru Ahmed b. Hanbel’in Müsned’idir. Diğer müsnedlerden farklı olarak ilk hadis sahifelerini de içermektedir.74 Rivayet zincirinde tanınmış bir âlimin yer aldığı hadisleri bir kitapta toplama geleneğine uyularak İmam Ebû Hanîfe’nin rivayet ettiği hadisler de talebeleri tarafından derlenmiş ve “Müsnedü Ebî Hanîfe” adıyla ona nisbet edilmiştir. Bu eserlerde yer alan hadisler, Ebû Hanîfe’nin fıkıh derslerinde ve hüküm çıkarırken dayandığı hadislerle Ebû Nuaym, Müsnedü’l-İmâm Ebi Hanife (th. Nazar Muhammed Fâryâbî), (305 s.), Riyad, Mektebetu’lKevser, 1. Baskı, 1415/1994. Ebû Nuaym, hadis rivayetinde dikkatsiz davrandığı, bu sebeple eserlerinde çok sayıda zayıf rivayete –hatta uydurma rivayetlere- yer verdiği için eleştirilmiştir. Ebû Hanife hakkında “Kur’an’ın mahlûk olduğunu savunduğu, bu sebeple de pek çok kez tevbeye davet edildiği, vehim sahibi ve çok hata yaptığı “ iddiasında bulunmuştur. Bazı rivayetleri mensubu bulunduğu Şafii mezhebi imamına te’vil ederek taassubunu da ortaya koymuştur. Bu sebeple, Ebû Hanîfe ile ilgili iddialarını da bu gerekçeye bağlamak gerekir. İddialar ve cevapları için bkz. Ebû Nuaym, Kitâbu’d-Duafâ, s. 154; Hilyetu’lEvliyâ ve Tabekâtu’l-Asfiyâ, Beyrut, Dârul’-Kütübi’l-İlmiyye, 1409/1988, VI, 295; Mustafa Öz, İmam-ı A’zam’ın Beş Eseri, İstanbul, 2009, s. 58-59. 70 İbrahim Hatipoğlu, “müsned”, DİA, XXXII, 98; İbnu’s-Salâh eş-Şehrezûrî, Mukaddime, Beyrut, 1430, 2010, s. 28; Celâluddîn Suyûtî, Tedrîbu’r-Râvî,(th. Abdulvehhâb Abdullatîf), Kahire,1426/2005, s. 142; A. Kadir Evgin, Buhârî’nin Hocası Abdullah b. Zübeyr el-Humeydî ve Müsned’i, İlahiyat Yayınları, Ankara 2004. 71Muhammed b. Ca’fer el-Kettânî, Hadis Literatürü ( trc. Yusuf Özbek), İstanbul, 1994, s. 91 72 Abdullah Aydınlı, HAdis Istılahları Sözlüğü, s. 222. 73 Bkz. Kettâni, Hadis Literatürü, s. 91; İsmail Lütfi Çakan, Hadis Edebiyatı, İstanbul, 2008, s. 53. 74 İsmail Lütfi Çakan, Hadis Edebiyatı, İstanbul, 2008, s. 59. 69 www.hikmetyurdu.com www.hikmetyurdu.net www.hikmetyurdu.org Öğretmen Necdet Aydoğdu 227 onun sahâbe ve tâbiînden yaptığı rivayetlerdir. Bizzat yazdığı veya talebelerinden birinin onun adına istinsah ettiği “el-Müsned” adlı herhangi bir eserin bulunmadığı kanaati yaygınsa da bir kısmı matbu olmak üzere yirmiye yakın Ebû Hanîfe Müsned’i mevcut olup bunlar çok defa, rivayetlerin toplanmasında veya tasnifinde etkin rol oynayan şahısların adlarıyla anılır.75 Tanıtımını yapacağımız eser, Ebû Nuaym tarafından Ebû Hanîfe’nin rivayet ettiği hadislerin bir araya getirilmesiyle oluşturulmuş olan Müsnedü’l-İmâm Ebî Hanîfe adlı eserdir. Nazar Muhammed el-Fâryâbî’nin tahkikini yaptığı eser, 1415 yılında Riyad’a basılmıştır. Eserde Ahmed b. Muhammed ez-Zâhirî’nin h. 450 tarihli el yazması esas alınmıştır. Bu yazma nüsha 60 varaktır. Her varak 28 satırdan oluşmaktadır. Fâryâbî, her varakın ön ve arka sayfalarına (a) ve (b) harfleri ile işaret etmiştir. Müsnedü’l-İmâm Ebî Hanîfe, 305 sayfadır. Muhakkikin mukaddimesi, müellif’in tanıtımı, kitabın tanıtımı, müellif’in mukaddimesi ve Ebû Hanîfe’nin rivayet ettiği hocaları ve onlardan yaptığı rivayetlerinden oluşmaktadır. Son kısmında alfabetik olarak rivayetlerin etrafı, Ebû Hanîfe’nin hocalarının isimleri ve genel bir indeks yer almaktadır. Eser, Nazar Muhammed el-Fâryâbî’nin önsözü ile başlamaktadır. Fâryâbî önsözünde, Ebû Hanîfe’nin Ebû Nuaym el-İsbehânî tarafından te’lif edilmiş olan Müsned’inin diğer müsnedlerden farkına işaret etmiş, bu farkın hadislerin tariklerinin, mutâbi ve şevâhidinin zikredilmesi, hadiste var olan ihtilaf ve illetlerin beyanı olduğunu söylemiştir. Kitabın başka yazma nüshalarının olup olmadığı konusunda çokça araştırma yaptığını, elde ettiği diğer nüshalara göre bu nüshanın güvendiği ve benzersiz bir nüsha olduğuna, tahrifat ve hatadan uzak olduğuna işaret etmiştir. (sayfa 5) Fâryâbî’nin önsözünden sonra, eser müellifi Ebû Nuaym Ahmed b. Abdillâh elİsbahânî ( ö. 430) hakkında bilgi verilmiş ve sırasıyla ismi ve nesebi (sayfa 7), doğumu, yetişmesi (sayfa 8),ilmî yolculukları, âlimlerin ona övgüleri ve vefatı (ayfa 9-10) hakında bilgi verilmiştir. Sonra kitabın tanıtımı yapılmıştır. Bu bölümde Ebû Hanîfe hakkında 15 Müsned te’lif edildiği, bunlardan bir kısmının basılmış olduğu, Ebû’l-Müeyyed Muhammed b. Mahmûd el-Havârizmî’nin Câmiu’l-Mesânid adı altında bu 15 müsnedi bir araya getirdiği ve bu eserin ale’l-ebvâb tasnif edilmiş olduğu, tekrar hadislere yer verilmediği, hadi- 75 İbrahim Hatipoğlu, “müsned”, DİA, XXXII, 101. 228 Ebû Nuaym El-İsbehânî Ve “Müsnedü’l-İmâm Ebî Hanîfe” Adlı Eseri Üzerine sin zikredilip hangi müsnedde yer aldığı, hangi tarîklerden rivayet edildiğinin belirtildiği bilgisi verilmektedir. Bu 15 müsned şu şekildedir: 1. Hammâd b. Ebî Hanîfe (ö. 170) 2. Ebû Yûsuf Ya’kûb b. İbrâhîm el-Kâdî (ö. 182) 3.Muhammed b. el-Hasen eş-Şeybânî (ö. 187) 4. Muhammed b. el-Hasen eş-Şeybânî (ö. 187) (diğer bir müsned) 5. el-Hasen b. Ziyâd el-Lü’lüî ( ö. 240) 6. Ebû Muhammed Abdullâh b. Muhammed b. Ya’kûb el-Hârisî el-Buhârî ( ö. 340) 7. el-Kâdî Ebû’l-Hasen el-Esnânî (ö. 349) 8. Ebû Ahmed Abdullâh b. Adiyy el-Cürcânî el-Hâfız (ö. 365) 9. Ebû’l-Hasen Muhammed b. Muhammed el-Muzaffer b. Mûsa b. îsâ b. Muhammed (ö. 379) 10. Ebû’l-Kâsım Talha b. Muhammed b. Ca’fer el-Adl (ö. 380) 11. Ebû Nuaym Ahmed b. Abdillâh b. Ahmed el-İsbehânî (ö. 430) ( İncelediğimiz Eser) 12. Ebû Abdillâh el-Hüseyn b. Muhammed b. Hüsrev el-Belhî (ö. 522) 13. Ebûbekr Muhammed b. Abdilbâkî b. Muhammed b. Abdillâh el-Ensârî( Kâdî Bîmâristân) (ö. 536) 14. Ebûbekr Ahmed b. Muhammed b. Hâlid b. Huliy el-Kilâî 15. Ebû’l-Kâsim Abdullâh b. Muhammed b. Eb’i’l-Avvâm es-Sa’dî (sayfa 11-12) 76 Fâryâbî, Müsnedlerin bilgisini verdikten sonra Hâfız Ebû Nuaym’ın te’lif ettiği bu eserin ilk defa neşredildiği, basılmış diğer müsnedlerden rivayetlerin şâhid ve mütâbi’lerinin zikredilmesi, tariklerinin bir araya getirilmesi, rivayettteki illetlerin beyan edilmesi bakımından ayrıldığını ifade etmiş, bu kitabın bilinen tek nüshası olduğu, yapılan araştırma gayretlerine rağmen diğer nüshalara ulaşılamadığı, araştırmacılardan diğer (yazma) nüshaları bulmalarını isteğini dile getirmiştir. Tahkik ettiği nüshanın Türki- 76 Eserler müelliflerinin vefat tarihlerine göre tarafımızdan sıralanmıştır. Ebu Hanife Hakkında cem’ edilen diğer Mesnediler için bkz. İ. Hakkı Ünal, İmam Ebu Hanife’nin Hadis Anlayışı ve Hanefi Mezhebinin Hadis Metodu, Ankara, 2012, s. 69-72. www.hikmetyurdu.com www.hikmetyurdu.net www.hikmetyurdu.org Öğretmen Necdet Aydoğdu 229 ye’de 3. Ahmed Sarayı Kütüphanesinde, 365 numara ile kayıtlı olduğu ve yine bir nüshasının Allâme muhaddis Hammâd b. Muhammed el-Ensârî’nin kütüphanesinde bulunduğu bilgisini verdikten sonra, tahkik ettiği eserin 60 varak olduğu, her varakın 28 satırdan oluştuğu ve h. 540 tarihinde yazıldığı ve yazma sahibinin Ahmed b. Muhammed ez-Zâhirî olduğunu söylemiştir. (sayfa 12) 13 ve 14. Sayfalara yazma nüshadan iki sayfanın fotoğrafı eklenmiştir. Eser Müellifi Ebû Nuaym, eserin girişinde “Iraklıların fakihi ve müftüsü” dediği Ebû Hanîfe’nin hayatını özetlemiş, farklı senetlerle Onun h. 150 tarihinde Bağdat’ta 70 yaşında vefat ettiği bilgisi vermiştir. (sayfa 18)77 Halife Ebû Cafer’in kendisine yaptığı teklifi kabul etmediğini, sonunda hapse atıldığını ve orada vefat ettiği bilgisini de ayrıntı olarak eklemiştir.( sayfa 18)78 Ebû Nuaym Ebû Hanîfe’nin ismi ile alakalı rivayeti aktarmış ve Atîk b. Zevtara olan ismini en-Nu’mân ve babasının adını da Sâbit olarak değiştirdiği 79 bilgisini vermiştir. (sayfa 19) Ebû Nuaym’ın bu rivayeti hem sened hem de metin açısından eleştirilmiştir. Kevserî bu rivayeti “Allah taassubu kahretsin” ifadeleri ile başlayarak eleştirmiş ve isnadda yer alan ravilerden Ğitrîfî’nin münker rivayetleri olduğu, İbn Salâh’ın onu muhtelitlerden saydığını, Sâcî’nin mutaassıb olduğu ve meçhullerden münker rivayetleri bulunduğunu, Ziyâdî’den eimme-i sitte’nin uzak durduğunu ve Ebû Ca’fer’in de meçhul olduğu bilgisini vererek reddetmiştir.80 Ebû Nuaym, Ebû Hanîfe hakkında, kişiliği, ilmi seviyesi, hadise muttali oluşuna işaret eden haberleri aktardıktan sonra, âlimlerin onun hakkındaki kanaatlerini senedli rivayetlerle vermiş, bunlardan İbn Avn, Mâlik b. Enes, Abdullâh İbnu’l-Mübârek, Ali b. Müslim el-Âmirî, Süfyân b. Uyeyne, Şafiî, A’meş, Yahyâ b. Maîn ve Atâ’nın Ebû Hanîfe hakkındaki kanaatlerini farkı senedlerle ortaya koymuştur. Ebû Nuaym’ın verdiği haberler içerisinde dikkat çekici bilgiler vardır. Bunlardan birisinde Ebû Hanîfe’nin A’meş ile Mekke’de görüşmesini şu ifadelerle anlatmıştır: “Ebûbekir et-Talhî > Osmân b. Abdillâh et-Talhî > İsmâîl b. Muhammed et-Talhî > Saîd b. Sâlim el-Basrî > Ebû Hanîfe’ den: “Atâ ile Mekke’de karşılaştım. Ona bir şey Krş. Hatîb, Târîhu Bağdâd, XV, 453. Bkz. Hatîb, Târîhu Bağdâd, XV, 450. 79 Zehebî, Ebû Hanîfe’nin babasının adının Nu’man olduğunu, Onun babasının adının da Zota olduğunu söyler. Dolayısıyla Zota, Ebû Hanîfe’nin babası değil, dedesinin adıdır. Bkz. Zehebî, Menâkib, s. 13. Krş. Hatîb, Târîhu Bağdâd, XV,446. 80 Kevserî, Te’nîb, s. 17. 77 78 230 Ebû Nuaym El-İsbehânî Ve “Müsnedü’l-İmâm Ebî Hanîfe” Adlı Eseri Üzerine sordum, bana ‘ nerelisin?’ diye sordu. Kûfe’denim dedim. ‘Sen dinlerini fırkalara ayıran ve gruplara ayrılanlardansın’ dedi. Evet, dedim. ‘Peki, sen hangi gruplardansın?’ diye sordu. Ben de, Selefe sövmeyen, kadere inanan, hiç kimseyi günahından dolayı tekfir etmeyen gruptanım dedim. Bana ‘ bildin dedi.”( sayfa 20-23) Ebû Nuaym, Ebû Hanîfe’nin görüştüğü sahabiler ve kendisinden rivayet ettiği kişileri zikrederken bunların Enes b. Mâlik ve Abdullâh b. el-Hâris olduklarını söylemiştir.81 Ebû Nuaym, sahabeden Enes b. Mâlik’in hicrî 90, 93 veya 94’te vefat ettiğine işaret eden haberleri aktardıktan sonra, Ebû Hanîfe’nin Hz. Enes vefat ettiğinde 13 yaşında olduğunu söylemiş ve onun Enes b. Mâlik’i ayakta namaz kılarken gördüğünü söylediği haberi senedli olarak rivayet etmiştir. Burada, Ebû’l-Hasen Muhammed b. Muhammed b. Ahmed el-Müezzin el-Hablî > İbrâhîm b. Muhammed b. Amriye > Ahmed b. Ebi’s-Salt el-Muğallis > Bişr b. el-Velîd > Ya’kûb b. İbrâhîm > Ebû Hanife > Enes b. Mâlik > Hz. Peygamber (s.a.v.) isnadı ile “ilim öğrenmek her Müslümana farzdır”82 hadisini rivayet etmiş ve Ebû Hanife‘nin Hz. Enes ile görüştüğünü delillendirmiştir.83 (sayfa 24) Ebû Nuaym, Ebû Hanîfe’nin kendisi ile görüştüğü ikinci sahabi olarak Abdullâh b. el-Hâris’i zikretmiş, onunla Mekke’de iken görüştüğünü ve 16 yaşında iken ondan hadis duyduğunu aktarmıştır.( sayfa 25) 84 Ebû Nuaym, Ebû Hanîfe’nin Abdullâh b. el-Hâris ile görüşmesini şöyle aktarmaktadır: “Babamla 96 yılında haccetim. 16 yaşındaydım. İnsanların etrafında toplandığı bir şeyh (yaşlı) gördüm. Babama, “kimdir bu şeyh?” diye sordum. Bana “ Bu, Muhammed (sa.v.)’e arkadaşlık yapmış bir adamdır (sahabidir). Ona Abdullâh b. el-Hâris b. Cez’ ez-Zübeydî derler.” dedi. “Peki, onda hangi şey var ki (insanlar etrafında böyle Bkz. İbn Hacer, Takrîbu’t-Tehzîb (th. Hassân Abdulmennân), Ammân, Beytu’l-Efkâr ed-Devliyye, 2000, s. 630, trc. No: 7153; el-Hüseynî, Tezkira, III, 1772, trc. No: 7118; Cemâleddîn Ebu’l-Haccâc Yûsuf el-Mizzî, Tehzîbu’l-Kemâl fî Emâi’r-Ricâl (th. ve ta’lik: Avvâd Ma’rûf), Beyrut, Müessesetu’r-Risâle, 1403/1983, XXIX, 417, trc. No: 6439; Zehebî, Menâkib, s. 14. 82 Ebû Abdillah Muhammed b. Yezid İbn Mâce, Sünen (th. Şuayb el-Arnaût), Dimeşk, Dâru’r-Risâle elÂlemiyye 1430/2009, Mukaddime, 17, H. No: 224; Ebûbekir Ahmed b. Ömer b. Abdilhâlik Bezzâr, Müsned (th. Âdil b. Sa’d), Medîne, Mektebetü’l-Ulûm ve’l-Hikem, 1426/2005, XIII, 240, H. No: 6746; Ebu Ya’la, Müsned, III, 205, H. No: 2829. Bu hadis, Hz. Enes’ten 14 ayrı tarikten rivayet edilmiştir. Onun dışında İbn Abbâs, İbn Ömer, Ali, İbn Mes’ud ve Ebû Saîd el-Hudrî’den (r. anhum) de rivayet edilmiştir. 83 Müsned ravilerinden Haskefî aynı rivayeti Ebû Hanîfe > Hammâd > Ebû Vâil > Abdullâh > Hz. Peygamber (s.a.v.) ve Ebû Hanîfe > Nâsih > Yahyâ > Ebû Seleme > Ebû Hureyra > Hz. Peygamber (s.a.v.) isnadı ile rivayet tetmiştir. (Tertîbu Müsnedi’l-İmâmi’l-A’zam min Rivâyeti’l-Haskefi, Mektebetu’l-Büşra, Karaçi, 1431/2010, s. 58). 84 Bkz, İbn Abdilber, el-İstiğnâ fî Ma’rifeti’l-Meşhûrine Min Hameleti’l-İlmi Bi’l-Kunâ (th. Abdullâh Merhûl es-Savâlime), Riyad, Dâru İbn Teymiyye, 1405/1985, I, 572. 81 www.hikmetyurdu.com www.hikmetyurdu.net www.hikmetyurdu.org Öğretmen Necdet Aydoğdu 231 toplanmış?)” dedim. “Hz. Peygamber’den işittiği hadisler” dedi. “Beni götür de ben de dinleyeyim” dedim. Yanına götürdü. Ona yaklaştı. Onun şöyle dediğini işittim: “ Rasûlullâh (s.a.v.) buyurdu ki:” Kim Allah’ın dininde tefakkuh ederse, Allah ona yeter ve hesap etmediği yerden onu rızıklandırır.” 85 (sayfa 25) Ebû Nuaym, bu rivayeti aktardıktan sonra, hadisin farklı tariklerini zikrederek hadisi değerlendirir ve rivayetin bu tarik dışında mahrecinin bilinmediğini, Muhammed b. Semâa’nın Ebû Yûsuf’tan rivayetinde teferrüd ettiğini, aynı şekilde yapılan başka bir rivayetin de garip olduğunu, üçüncü bir rivayetin senedinde yer alan Yunus’un Sevrî’den rivayetinde teferrüd ettiğini ve ondan rivayet eden başka bir ravinin olup olmadığını bilmediğini söyler.(sayfa 26) 86 Ebû Nuaym daha sonra Ebû Hanîfe’nin kendisinden hadis rivayet ettiği hocalarına geçer ve onlardan yaptığı rivayetleri aktarır. Hocalarını zikrederken, Hz. Peygamber (s.a.v.) ‘e hürmeten ismini teşrif maksadıyla Muhammed ismi ile başladığını söyler ve bu isimdeki 16 hocasından yaptığı rivayetleri aktarır. İlk Hocası olarak da Hz. Ali’nin oğlu Hüseyn’in torunu olan Muhammed b. Ali b. el-Hüseyn b. Ali b. Ebî Tâlib’’i zikreder.( sayfa 27) İsmi Muhammed olan hocalarından rivayetlerini aktardıktan sonra, isimleri alfabetik olarak diğer hocalarının rivayetlerine geçer. İbrâhîm b. Abdirrahmân’dan başlar (sayfa 50) ve Yûnus b. Abdirrahmân ile hocalarının rivayetlerini sonlandırır.( sayfa 271) Ebû Nuaym, isimlerine göre Ebû Hanîfe’nin hocalarını ve rivayetlerini aktardıktan sonra, künyeleri ile bazı hocalarını ve rivayetlerini aktarır. ( sayfa 272-276) Son olarak da, isim ve künyesini zikretmeden meçhul bir ravi olarak “ racul” adı altında 7 hocasını ve bunlardan ikisinden yaptığı rivayetlerini aktarır. ( sayfa 277-278) Ebû Nuaym, isim, künye ve “racul” kaydıyla toplam 241 kişiyi zikreder. Bunlardan 223 ‘ünü ismen, 11’ini künye ile 7’ sini de “ racul” kaydıyla zikreder. Burada dikkati 85 86 İbnu’l-Cevzî, el-İlelu’l-Mütenâhiye, I, 136, H. No. 196. Rivayet hakkında şu değerlendirmeyi yapmıştır: “Bu Hz. Peygamberden sahih olarak gelen bir hadis değildir. el-Hammânî, hadis uyduruyordu. Dârekutnî böyle demiştir. Ebu Hanife, Sahabeden hiç kimseden hadis duymamış, sadece Enes b. Malik’i görmüştür.” (İbnu’l-Cevzî, el-İlelu’l-Mütenâhiye, I, 136) İbn Hacer’e göre de hadis batıldır. (İbn Hacer, Lisânu’lMizân, I, 613). Kaynaklarda, Abdullâh b. Hâris b. Cez’ ez- Zebîdî’nin h. 85, 86, 87 ve 88’de vefat ettiğine dair farklı tarihler verilmektedir. En son tarihe göre h. 88’da vefat etmiştir.( bkz. el- Hüseynî, Tezkira, II, 838, trc. No: 3233; İbn Hacer, Takrîbu’t-Tehzîb s. 311, trc. No: 3262; Mizzî, Tehzîbu’l-Kemâl, XIV, 39293, trc. No: 3213 ) O tarihte Ebû Hanîfe’nin yaşı en fazla 8 olmalıdır. Bilgiye göre rivayet sahih değildir. es-Serahsî, Ebû Hanîfe’nin bu iki sahabeye ilaveten Abdullah b. Ebî Evfâ ve İbnu’t-Tufeyl ile de görüştüğünü, söyler. (bkz, Ebubekir Muhammed b. Ahmed b. Ebi Sehl es-Serahsî, Usulu’s-Serahsî (th. Ebu’lVefâ el-Afğânî), Haydarabâd, ed-Deken, trs, I, 314. 232 Ebû Nuaym El-İsbehânî Ve “Müsnedü’l-İmâm Ebî Hanîfe” Adlı Eseri Üzerine çeken bir husus, künyesi ile ayrıca zikrettiği hocalarından bir kısmının, isimleri daha önce zikredilmiş hocalar olduğudur. Hocalarının toplam sayısı 237’dir. Ebû Nuaym, Ebû Hanîfe’nin isimlerini zikrettiği 237 hocasından 105’inin herhangi bir rivayetine yer vermemiştir. Bu hocalarının isimlerini, künyelerini, memleketlerini, bir kısmının kimden hadis aldığını, kimlere hadis rivayet ettikleri bilgisini vermektedir. Mesela bu hocalardan Abde b. Ebî Lübâb’ın künyesinin Ebû’l-Kâsım olduğunu, aslen Kûfeli olup Şam’da iskân ettiğini, Benî Asira’nın azadlısı olduğunu söylemiş, İbn Ömer, Ebû Vâil ve Süveyd b. Gafle’den rivayette bulunduğu bilgisini vermekle yetinmiştir. (sayfa 207) Müsned’de yer alan rivayetlerin Hz. Peygamber’in güzel davranışı, ilim, cuma ve bayram namazlarındaki kıraati, sahabeyi namazlarda okunacak dualar hakkındaki eğitimi, aylık oruçları, meste mesh ve süresi, bir elbiseyle namaz, itikâf, eşiyle aynı kapta yıkanması, bazı yiyecekleri yemediği, koyunların zekât miktarı, nebiz içimi, cenaze namazı tekbir sayısı, ayakta bevl, Kıyamet öncesi olacak şeyler gibi ibadet, muamelat, sem’iyyat konularında Ebû Hanîfe’den rivayet edilen hadisler olduğu görülmektedir. Tespit edebildiğimiz kadarıyla Ebû Nuaym’ın Müsned’e aldığı rivayet sayısı tekrarlarıyla birlikte 325’tir. SONUÇ Hanefi Mezhebi İmamı Ebû Hanîfe, ameli noktada hadis kullanmamak, re’ye çokça başvurup hadislere muhalefet etmek, Mürcie mezhebinin görüşlerini benimsemek gibi suçlamaların muhatabı olmuştur. Hakkında ileri sürülen iddiaların ilim adamı çekişmesi, mezhep taassubu gibi gerekçelere dayandığı âlimlerin çalışmaları ile ortaya konmuştur. Fıkhi istinbatında binlerce hadisi kullanan Ebû Hanîfe, 200’den fazla hocadan hadis almıştır. Kendisi bizzat hadis tedvini ile iştiğal etmemesine karşın, talebeleri ondan aldıkları hadisleri bir araya toplayıp kitaplaştırmışlardır. Bu şekilde ona izafe edilen “Ebû Hanîfe Müsnedi” adlı 20 civarında Müsned vardır. Ebû Hanîfe hakkında oluşturulan müsnedlerden birisi de Ebû Nuaym elİsbehânî’nin Müsnedü’l-İmam Ebî Hanîfe isimli tanıttığımız eseridir. Tekrarlarıyla birlikte içerisinde 325 adet hadis bulunan bu eser, Nazar Muhammed el-Fâryâbî tarafından tahkik edilmiştir. Rivayetlerin şâhid ve mütâbi’lerinin zikredilmesi, tarîklerinin bir araya getirilmesi, rivayetteki illetlerin beyan edilmesi bakımından diğer Müsnedlerden farklı olduğu ifade edilen bu eser, Ebû Hanîfe’nin hadisçiliğinin belgelerinden bir tanesidir. www.hikmetyurdu.com www.hikmetyurdu.net www.hikmetyurdu.org Öğretmen Necdet Aydoğdu 233 Hadis tarihi açısından faydadan hali olmayacağı kanaatini taşıdığımız bu eser, ismi zikredilen hocalardan azımsanmayacak kadarının herhangi bir rivayetine yer verilmemiş olması, tahkik esnasında bazı yerlerin boş bırakılması gibi sebeplerle diğer nüshalarla karşılaştırılıp yeniden düzenlenmeye muhtaçtır. KAYNAKÇA A. Kadir Evgin, Buhârî’nin Hocası Abdullah b. Zübeyr el-Humeydî ve Müsned’i, İlahiyat Yayınları, Ankara 2004. Abdullah Aydınlı, Hadis Istılahları Sözlüğü, İstanbul, 1987. Ahmed b. Hanbel, Kitâbu’l-İlel (th. Vasiyyullâh b. Muhammed Abbâs), Riyad, Dâru’l-Hânî, 1422/2001. Ali b. Ömer ed-Dârekutnî, Sünen, (th. Âdil Ahmed Abdulmevcûd- Ali Muhammed Muavvıs), Beyrut, Daru’l-Ma’rife, 1422/2001 Ebûbekir Ahmed b. Ömer b. Abdilhâlik Bezzâr, Müsned (th. Âdil b. Sa’d), Medîne, Mektebetü’lUlûm ve’l-Hikem, 1426/2005 Celâluddîn Suyûtî, Tedrîbu’r-Râvî (th. Abdulvehhâb Abdullatîf), Kahire, 1426/2005. Cemâleddîn Ebû’l-Haccâc Yûsuf el-Mizzî, Tehzîbu’l-Kemâl fî Esmâi’r-Ricâl (th. ve ta’lik: Avvâd Ma’rûf), Beyrut, Müessesetu’r-Risâle, 1403/1983. Ebû Abdillâh Hüseyn b. Ali es-Saymerî, Ahbâru Ebî Hanîfe ve Ashâbih, Beyrut, 1405/1985. Ebû Abdillâh Muhammed b. Ahmed b. Osmân ez-Zehebî, Menâkibu’l-İmâm Ebî Hanîfe ve Sâhibeyhi Ebî Yûsuf ve Muhammed İbni’l-Hasen (th. Ve ta’lik: Zâhid el-Kevserî ve Ebû’l-Vefâ el-Afğânî), Beyrût, 1408. ……………, Mîzânu’l-İ’tidâl ( th. Ali Muhtâr el-Becâvî) , Beyrut, trs. ……………, Siyeru A’lâmi’n-Nubelâ (Düzenleyen: Hassân Abdulmennân), Lübnân, 2004. ……………, Tezkiratu’l-Huffâz (th. Abdurrahmân b. Yahyâ el-Muallimî), Beyrut, Dâru’l-Kutubi’lİlmiyye, trs. Ebû Abdillâh Muhammed b. İsmâîl el-Buhârî, el-Câmiu’s-Sahîh, Riyad, Mektebetü’r-Rüşd, 1427/2006. Ebû Abdillâh Muhammed b. İsmâîl el-Buhârî, et-Târîhu’l-Kebir, Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, trs. Ebû Abdillah Muhammed b. Yezid İbn Mâce, Sünen (th. Şuayb el-Arnaût), Dimeşk, Dâru’r-Risâle el-Âlemiyye 1430/2009. Ebû Abdillâh, Yâkût b. Abdillâh el-Hamevî, Mu’cemu’l-Buldân, I-V, Beyrut, Dâru Sâdır, 1397/1977. Ebû Abdirrahmân Abdullah b. Ahmed b. Hanbel, Kitâbu’s-Sünne (th. Muhammed b. Saîd b. Sâlim el-Kahtânî) Dâru İbn Kayyım, byy, 1406/1986. Ebû Abdirrahmân Ahmed b. Şuayb en-Nesâî, Kitâbu’d-Duafâ ve’l-Metrûkîn (th. Kemâl Yûsuf elHût) Beyrut, Müessesetü’l-Kütübi’s-Sekâfiyye, 1405/1985 Ebû Ahmed Abdullâh İbn Adiy el-Kâmil Fî Duafâi’r-Ricâl (th. Âdil Ahmed Abdulmevcûd- Ali Muhammed Muavvid), Beyrut, trs. Ebû Muhammed Abdullah b. Müslim İbn Kuteybe, Te’vîlu Muhtelifi’l-Hadîs ( th. Ebû Usâme Selîm b. İyd el-Hilâli el-Eserî), Riyad, Daru İbnu’l- Kayyım, 1430/2009 Ebû Nasr Abdulvehhâb b. Ali b. Abdilkâfî es-Sübkî, Tabekâtu’ş-Şâfiiyye-ti’l-Kübrâ ( th. Mahmûd Muhammed et-Tanâhî- Abdulfettâh Muhammed), Kahire, Dâru İhyâi’l-KutubilArabîyye, trs. Ebû Nuaym Ahmed b. Abdillâh el-İsbehânî, el-Müsnedu’l-Mustahrec alâ Sahîhi’l-İmâm Muslim (th. Muhammed Hasen İsmâîl eş-Şâfiî), Beyrut, Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, trs. 234 Ebû Nuaym El-İsbehânî Ve “Müsnedü’l-İmâm Ebî Hanîfe” Adlı Eseri Üzerine ……………, Hilyetu’l-Evliyâ ve Tabakâtu’l-Asfiyâ, Beyrut, Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1409/1988. ……………, Kitâbu’d-Duafâ (th. Faruk Hammâde), byy, trs. ……………, Müsnedü’l-İmâm Ebi Hanife (th. Nazar Muhammed Fâryâbî), (305 s.), Riyad, Mektebetu’l-Kevser, 1. Baskı, 1415/1994. Ebû Ömer Yusuf b. Abdillah İbn Abdilber, Câmiu Beyâni’l-İlmi Ve Fadlih (th. Ebu’l-Eşbâl ezZüheyrî), Riyad, Dâru İbni’l-Cevzî 1414/1994. ……………, el-İstiğnâ fi Ma’rifeti’l-Meşhûrîne Min Hameleti’l-İlmi Bi’l-Kunâ (th. Abdullâh Merhûl es-Savâlime), Riyad, Dâru İbn Teymiyye, 1405/1985. ……………, el-İntika, Kahire, Mektebetü’l-Kudsi, 1350. Ebû’l-Abbas Şemsuddîn Ahmed İbn Hallikân, Vefeyâtu’l-A’yân ve Enbâu Ebnâi’z-Zamân ( th. İhsân Abbâs), Beyrut, Dâru Sâdır, 1398/1978. Ebu’l-Arab, Muhammed b. Ahmed b. Temîm et-Temîmi, Kitâbu’l-Mihen, (th. Yahya Vehib elCebburi), Beyrut, Daru’l-Ğarb’il-İslami, 1427/2006. Ebû’l-Fadl Şihâbuddîn Ahmed b. Ali İbn Hacer, Takrîbu’t-Tehzîb (th. Hassân Abdulmennân), Ammân, Beytu’l-Efkâr ed-Devliyye, 2000. ……………, Tehzîbu’t-Tehzîb, Müessesetü’r-Risâle, byy, trs. Ebu’l-Ferec Abdurrahmân b. Ali b. Muhammed İbnu’l-Cevzî, Kitâbu’d-Duafâ ve’l-Metrûkîn (th. Ebu’l-Fidâ Abdullah el-Kâdî), Beyrut, Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1406/1986. ……………, el-Muntazam Fî Târîhi’l-Ümem ve’l-Mulûk (th. Muhammed Abdulkâdir Atâ- Mustafa Abdulkâdir Atâ), Beyrut, Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, 1415/1995. ……………, el-İlelü’l-Mütenâhiye (th. İrşâdu’l-hakk el-Eserî), Beyrut, Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1403/1983 Ebu’l-Hüseyn Müslim b. Haccâc, Sahîhu Muslim, I-V, ( th. Muhammed Fuad Abdulbaki), Beyrut, Dâru İhyâi’t-Turâsi’l-Arabi, 1955. ……………, Kitâbu’l-Kunâ ve’l-Esmâ (th. Abdurrahîm Muhammed Ahmed el-Kaşkarî), Medine, 1404/1984. Ebû’l-Mehâsin Muhammed b. Ali el-Alevî el-Hüseynî, Kitâbu’t-Tezkira bi Ma’rifeti Ricâli’lKutubi’l-Aşera (th. Rıf’at Fevzî Abdulmuttalib) , Kahire, Mektebetu’l-Hânci, trs. Ebû’l-Müeyyed Muhammed b. Mahmûd el-Havârizmî, Câmiu’l-Mesânîd, Dâru’l-Kütübi’lİlmiyye, Haydarâbâd, Deken, 1332. Ebûbekir Abdullâh b. Muhammed b. İbrâhim İbn Ebî Şeybe, Musannef (th. Ebû Muhammed Usâme İbrâhim b. Muhammed) Kahire, 1429/2008. Ebûbekir Ali b. Ahmed b. Sâbit el-Hatîb el-Bağdâdî, Şerefu Ashâbi’l-Hadîs (th. M. Sait Hatipoğlu), Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Yayınları, trs. ……………, Târîhu Bağdâd, Beyrut, Dâru’l-Ğarbi’l-İslâmî, 1422/2001. Ebûbekir Muhammed b. Ahmed b. Ebi Sehl es-Serahsî, Usûlu’s-Serahsî, (th.Ebû’l-Vefâ el-Afğânî), Haydarabad ed-Deken, trs. el- Muvaffak b. Ahmed el-Mekkî, Menâkibu Ebî Hanîfe, Dâru’l-Kitabi’l-Arabî, Beyrut, 1981. Haskefî, Tertîbu Müsnedi’l-İmâmi’l-A’zam min Rivâyeti’l-Haskefi, Mektebetu’l-Büşra, Karaçi, 1431/2010. İ. Hakkı Ünal, İmâm Ebû Hanîfe’nin Hadis Anlayışı Ve Hanefî Mezhebinin Hadis Metodu, DİB Yayınları, Ankara, 2012. İbn Sa’d, Muhammed b. Sa’d ez-Zührî, et-Tabakâtü’l-Kübrâ, Beyrut, 1968. İbnu’s-Salâh eş-Şehrezûrî, Mukaddime, Beyrut, 1430/2010. İsmâîl Lütfi Çakan, Hadis Edebiyatı, İstanbul, 2008. Mehmet Erdem, “Ehl-i Sünnet Fıkıh Mezheplerinin Hadis ve Re’y Ekolü Olarak Sınıflandırılmasına Eleştirel Bir Bakış”, Dinî Araştırmalar, Cilt: 8, s. 24, ss. 73-106. Muhammed b. Ca’fer el-Kettânî, Hadis Literatürü ( trc. Yusuf Özbek), İstanbul, 1994. www.hikmetyurdu.com www.hikmetyurdu.net www.hikmetyurdu.org Öğretmen Necdet Aydoğdu 235 Muhammed İbn Ebî Hâtim İbn Hibbân, Kitâbu’l-Mecrûhîn Mine’l-Muhaddisîn (th. Hamdî Abdulmecîd es-Selefî), Riyad, Dâru’s-Samîmî, 1420/2000. Muhammed b. Yusuf es-Sâlihî, Ukûdul-Cumân fî Menâkibi’l-İmâmi’l-A’zam (th. Ebu’l-Vefâ elAfğânî), Haydarabad, 1974, Muhammed Zâhid b. el-Hasen el-Kevserî, Te’nîbu’l-Hatîb alâ mâ Sâkâhu fî Tercemeti Ebî Hanîfe Mine’l-Ekâzîb ( et-Terhîb bi Nakdi’t-Te’nîb ile Birlikte), byy, 1410/1990. Mustafa Öz, İmam-ı A’zam’ın Beş Eseri, İstanbul, 2009. Mücteba Uğur, Hadis Terimleri Sözlüğü, Ankara, 1992. Şihâbuddîn Ebû’l-Felâh Abdulhay b. Ahmed b. Muhammed, İbnu’l-İmâd, Şezerâtu’z-Zeheb Fî Ahbâri Men Zeheb (th. Ve ta’lik Abdulkâdir el-Arnaût- Mahmûd el-Arnaût) , Beyrut, 1410/1989. Zafer Ahmed el-Osmânî et-Tehânevî, Ebû Hanîfe ve Ashâbuhu’l-Muhaddisûn, Karaçi, 1414.