Atatürk Sesleniyor!

advertisement
Zeynep Oral
Atatürk Sesleniyor!
Nicedir iki kitap hakkında yazmak istiyorum... Ama günü
gününe yaşadığımız olaylar izin vermedi... Bugün pazar,
özgürlüğü seçip kitaplara dönüyorum...
Hıfzı Topuz’un “Atatürk Sesleniyor” (Remzi Kitabevi) kitabını bir
solukta okudum. 94 yaşındaki yazarın bu yeni kitabı da
öncekilerinin özelliklerine sahip.
Yani akıcı bir dil, duru bir Türkçe... Çarpıcı birkaç fırça darbesiyle
koskoca bir manzara resmi ortaya çıkarmak... Kısa, özlü
anekdotlarla kıssadan hisse vermek... Tarih bilgisi, engin bir
kültürle öykülemeyi buluşturmak... Bilgiyi, bilgiçlik taslamadan
paylaşmak...
Anlatmaktan sonsuz bir tat almak ve bu tadı okura da
geçirmek...
Hıfzı Topuz’un anlattığı insan Neyzen Tevfik ya da Nâzım Hikmet
olsun; anlattığı olay Kurtuluş Savaşı ya da Lumumba’nın direnişi
olsun; anlattığı dönem Osmanlı’nın son günleri, Paris ya da
Afrika mevsimleri olsun, hep tutkulu, heyecanlı anlatımın
peşinde! Bu açıdan yaşı kaç olursa olsun, o her daim genç
kalıyor ve genç kalacak.
“Atatürk Sesleniyor”da sayısız kaynaktan ve kendi anılarından
seçtiği, derlediği anekdotlar, öyküler, tanıklıkları bir araya
getirerek yaşayan Atatürk portresi çiziyor.
Kitapta birkaç zaman dilimi var. Bedreddin’in yaşadığı 1415
yüzyıllar; müritlerinin Trakya topraklarına göçü; 20 yüzyılda
Nâzım Hikmet’in Destanı ve günümüzde Nurdan Arca ve
ekibinin Bedreddin’in izlerini arayışı... Tarih ve coğrafyada
(Balkanlar, Anadolu), düşünce ve eylem dünyasında müthiş bir
yolculuk!
600 yıl öncesinden bir Rumeli çocuğu... Padişahları eğitmiş,
kitaplar yazmış bir bilim adamı... Dünyanın insanlara değil,
insanların dünyaya ve kainata ait olduğunu savunan bir sufi...
Irk, dil, din ayırmadan insanlığı kucaklayan... Adaletin ve
ordunun zirvesinde bir kazasker... İsyanlara ilham kaynağı
olmuş, sürgün hapis yemiş... Tuzağa düşürülüp idam edilen bir
aydın!
Aydınlanma mirası
Gelin en iyisi Atatürk’le Şeyh Bedreddin’i kitaplar aracılığıyla bir
araya getiren bu yazı Nurdan Arca’dan bir alıntıyla bitsin:
“Şeyh Bedreddin’in akılla maneviyatı buluşturan düşünceleri
daha 15. yüzyılda erken aydınlanmanın tohumlarını atmıştı. 500
yıl sonra Mustafa Kemal Atatürk manevi mirası olan akıl ve
bilimin rehberliğine giden yolun taşlarını döşemeye başlamıştı.
Geçmiş bugünün içinde saklıydı. Yalnız ve güzel ülkemizi
çevremizdekilerden farklı kılan şey, herhalde yüzyıllardır tarihin
derinliklerinden gelen o aydınlıktı.”
Atatürk’ün insan yanını vurgulayan, eğlenmeyi, dans etmeyi,
şarkı ve türkü söylemeyi, güreşmeyi, kürek çekmeyi, satranç ve
bilardo oynamayı seven; alçakgönüllü, güleryüzlü, bilime ve
ilime tutkun, “Harpçi olamam, çünkü harbin fecaatlerini
herkesten iyi bilirim” diyen Atatürk’ü anlatıyor... Bildiğiniz anıları
bile yeniden keyifle okuyorsunuz.
Hele şu sahte ve takıyyeci Atatürkçülük yarışı günlerinde sahici
ve gerçek olan, tam bir ilaç niteliğinde...
Şeyh Bedreddin sesleniyor
Elimdeki öteki eser, bir ilk kitap. Nurdan Arca’nın “Şeyh
Bedreddin: Uzun İnce Bir Yol” adını taşıyor (Kırmızı Kedi
Yayınları). Kitabı okurken nasıl mutlu oldum ve ne çok öğrendim
anlatamam.
Belgesel sinemacı olan Nurdan Arca daha önce Şeyh Bedreddin
üzerine bir film yapmıştı. Yıllar boyu süren araştırmasını
damıtarak yazdığı kitabı, belgeselden farklı. Çok girift ilişkiler
ağının elle tutulur olmasından; mekânda ve zamanda ileri geri
sıçrayışlarla çok geniş kapsamlı dönemleri, olayları, düşünceleri
somut hale getirmesindendi mutluluğum...
http://www.mgkmedya.com
Pazar, Temmuz 31, 2016 - Sayfa 1 / 1
Download