dinı degerlerin yeri ve önemi

advertisement
TERÖR VE ŞİDDETİN ÖNLENMESİNDE
DİNI DEGERLERİN YERİ VE ÖNEMİ
Doç. Dr. Fikret KARAMAN*
insanın varlık alemindeki yeri ve değeri tartışılmayacak kadar önemlidir. Çünkü
o, ruh ve beden kabiliyetleri bakımından canlıların en mükemmeli olarak yaratılmış­
tır. Allah bu üstün yaratılışı şöyle açıklıyor: "Biz insam en güzel biçimde yarattlk. " 1
"Şüphesiz biz ona (doğru yolu da) gösterdik. ister şükredici olsun isterse nankö1: " 2
O, hür iradesiyle ya bu kabiliyetlerini güzel kullanarak "insan-ı kamil" olacak, ya da
tersini tercih ederek canlıların en aşağı mertebesinde yer alacaktır. Ancak bu iradenin kullanılmasında inanç, ibadet, ahlak, eğitim, rehberlik ile içinde yaşadığı sosyal
ve kültürel çevrenin rolü vardır. Bu nedenle hem yaratanın iradesi hem de kamu vicdanı onu sosyal hayatın merkezine yerleştirerek doğuştan bazı temel hak ve hürriyetlerle donatmıştır. Hayat hakkı başta olmak üzere kendisine verilen maddi ve manevi kazanımlarını koruyabilmek için daima huzur ve güven dolu bir ortama ulaş­
manın özlemi içindedir. Şüphesiz ki toplumsal huzur, barış ve güvenliğin sağlanma­
sında siyasi, idari, adli ve ekonomik sebeplerin rolü olduğu gibi, inanç, ibadet ve ahlak gibi temeli din! değerlere dayanan sosyal davranışların önemi de küçümsenemez. Bu çalışına ve araştırmamazda, "Terör ve Şiddetin Önlenmesinde Dini Değer­
lerin Yeri ve Önemi" üzerinde duracağız. Konu hem sosyal içeriği, hem de güncel
olması bakımından çok kapsamlı tartışmalara açıktır. Fakat biz bu makalemizde dinin insana yüklediği sorumluluk, barış, sulh, terör, şiddet, suç-ceza ilişkisi, dini değerlerin önemi ve ca ydırıcılığını tartışacağız. Dini değerlerden maksat, en son ve evrensel olan İslam dini ile onun insanlığa getirdiği prensiplerdir.
*
2
Elazığ Müftüsü.
Tin, 95/4.
İnsan, 76/3.
107
DİYANET iLMi DERGi • CİLT: 36 • SAYI: 3 • TEMMUZ-AGUSTOS-EYLÜL 2000
1- İnsan ve Sorumluluk
İnsan akıl, irade, düşünce, konuşma ve muhakeme gücü gibi nimetlerle donatı­
larak Allah' ın "Halifesi" unvanİyle yaratılmış şerefli bir varlıktır3. Melekler insanın
yeryüzünde kan
olabileceği şeklinde
tin kendisinde
dökebileceği,
itirazda
bulunmuşlarsa
da Allah, bu husustaki bilgi ve hikme-
olduğunu hatırlatmıştır. Başka
üstlenmeye muhatap
huzursuzlukların kaynağı
muhtemel fesad ve
bir ayette ise onun her türlü emaneti
kılındığı açıklanmıştır.
"Biz emaneti, göklere, yere ve
dağlara
teklif ettik de onlar bunu yüklenmekten
çekindiler (sorumluluğundan) korktular. Onu insan yüklendi.
Doğrusu
o çok zalim,
çok cahildir. "4 Öyle anlaşılıyor ki dini hükümlerin her biri insana verilen bir emanettir. Bunlar; iman, ibadet, itaa, adalet ve
kasının ırzına, malına, canına
nettir. Ancak ayetin sonunda
dığından
Söz sorumluluktan
içinde
riniz elinin
birer
açılmışken şu
ve elinin
evinde bir
de dikkat
toplumda belli bir sistem ve
çobandır
ve her birile-
muhafaza etmekten sorumludur. Devlet adamları
ve o da eli
ve eli
kapıl­
çekilmiştir.
görülmektedir: "Her birileriniz
çobandır
bırakmak, baş­
göstermek de birer ema-
hadis mealini de buraya almakta yarar görü-
altındakileri layıkıyle
çobandır
Kötülükleri
meyyal olup ve kaprislerine
incelendiğinde sorumluluğun
dağıtıldığı
kek ailesinde bir
sının
olabileceğine
altındakileri layıkıyle
çobandır
doğruluktur.
varlığına saygı
insanın haksızlığa
bahisle cahil ve zalim
yorum. Konu dikkatlice
hiyerarşi
ve manevi
muhlifaza etmekten sorumludur. Er-
altındakilerden
altındakilerden
sorumludur.
Kadın
da koca-
sorumludur. Hizmetçi de efendisi-
nin malında bir çobandır ve elinin altındakilerden sorumludur. "5
2- Din, Barış ve Sulh
Din ve
barış
birbiriyle
ğerlerini oluşturmaktadır.
bağlantılı
iki
kavramdır.
Her ikisi de toplumun ortak de-
Burada kastedilen din başka dillerde adı ne olursa olsun
Allah tarafından gönderilmiş bütün sema vi dinlerin Kur' an' daki ortak adı olan "İs­
lam" dır. Bu nedenle önce genel olarak dinin, daha sonra da İslam'ın tanımını yaparak
diğer açıklamalara
3
Bakara. 2/3 1.
4
Ahzab,
5
Buhari, Cumua, 10.
108
33/72.
geçmek uygun olur.
TERÖR VE ŞiDDETiN ÖNLENMESİNDE DİNİ DEGERLERİN YERİ VE ÖNEMİ
Din:
"Akıl
sahiplerini kendi
lıür
iradeleriyle en iyiye, en
doğruya
ve en güzele
ulaştıran bir kanundur. "6 Dini n kurucusu Allah, tebliğeisi peygamber, muhatabı ise
insandır.
mutlu
Gayesi de
insanı
iyi ve kötülükler hususunda uyararak dünya ve ahirette
kılmaktır.
İslam: Kelime olarak "barış, huzur, güven, mutluluk ve esenlik" anlamına gelir.
Hz. Peygamber (a.s) de bu anlamları teyiden İslam'ı şöyle açıklamıştır: "Allah 'a
ibadet edip, O 'na hiçbir şeyi ortak koşrnamak, namazı dosdoğru kılmak, farz edilmiş olan zekatı vermek, ramazanda oruç tutmak"dır.7 İslam'ı din olarak kabul eden
kimseye de müslüman denir. Hz. Peygamber (a.s) müslümanın özelliklerini ise şöy­
le tanımlamıştır: "Müslüman dilinden, elinden müslümanların selanıette kaldtğı
kinısedi1:"8 Yine bir sahabinin ona hangi İslam'ın daha hayırlı olduğunu sorması
üzerine de şu cevabı vermiştir: "İslam 'ın en hayır/ısı; yiyecek yedirnıen, tanıdığına
tanımadığına selam vermendir."9 "Hiçbiriniz, kendiniz için arzu ettiğinizi kardeşi­
niz için de arzu etmedikçe (tam anlamıyle) iman etmiş o!amaz." 10
Günlük hayatımızda
sık sık kullandığımiz
"sulh" kavramı da barış, baı·ışma, bave güvenlik manalarma gelmektedir. Büyük hadis bilgini İmam-ı Buhar! Sahibi'nde "Kitabii's-Sulh" adı altında müstakil bir bölüm açarak birden fazla insanın, ailenin, toplumun hatta savaş halindeki iki tarafın
anlaşmazlık, fesad ve tartışmalarını kaldırıp aralarını düzeltmek, iyileştirmek ve
birbirlerine yaklaştırmak için gerekli özel hükümleri düzenlemektedir.
rışıklık, rahatlık, uyuşma, uzlaşma
İslam' ın öngördüğü hayat tarzında asıl hedef barı ştır. Çünkü o, bütün insanlığa
ruh! sukfıneti, zihnl saadeti ve huzur ortamını kurmak üzere gönderilmiştir. Zira Hz.
Peygamber (a.s)'in tebliğ hayatı boyunca izlediği metod da bunu göstermektedir.
Mekke ve Medine dönemlerinde birçok tahrik ve engellerle karşılaştı. Şirk ve küfürde birleşen düşmanın hücumuna maruz kaldı. Bu olağanüstü hallere rağmen Resulullah vahiy ile, akl-ı selim doğrultusundaki orta yolu, barış ve huzuru ön planda
tutmuş çok zorunlu hallerde ise, sadece savunma hakkını kullanmıştır. Bir Müslümanın kanını akıtmak şöyle dursun savaş meydanlarında Müslümanlarla savaşma­
yan gayri müslim kadınların, çocukların, yaşlıların ibadetleriyle meşgul din adamlarının öldürülmesini, ibadethanelerinin tahrip edilmesini, hatta ağaçların kesilme6
7
8
9
S.
Şerif
Clircanl. Kitiibu't-Ta'r({al,
Darıı'r-Reşad, Kalıire.
Bulıari. İman, 37.
Bulıilri. İman, 3.
Buhi\ri. İman, 5.
10 Buhari, İman, 6.
109
DİYANET iLMi DERGi • CİLT: 36 • SAYI: 3 • TEMMUZ-AGUSTOS-EYLÜL 2000
sini, ekinierin talan edilmesini ve hayvanların öldürülmesini bile yasaklamıştır. İs­
Him onun döneminde geniş bir coğrafyaya yayılmasına rağmen Müslümanlardan
şehit olanların sayısı yüz, düşmanlardan ölenlerin sayısı ise yüz yirmi idi. 11
Kur'an'ın
yanadır.
nüzulu, içeriği genel işaret ve ikazları da barış, sulh ve emniyetten
Bu önceliği gösteren ayetlerden bazıları şunlardır:
"Ey iman edenler! Hep birden
Çünkü o apaçık düşmanımzdır. "12
barışa
girin,
sakın şeytanın peşinden gitmeyhı.
"Artık onlar bırakıp bir tarafa çekilir de sizinle savaşmazlar ve size barışı teküp ederlerse bu durumda Allah size, onların aleyhinde bir yola girme hakkı vermemiştir. " 13
"Allah kullanm esenlik yurduna çağırıyor ve O, dilediğini doğru yola iletir. " 14
"Eğer
kü o
onlar barışa yanaşırlarsa sen de ona yanaş ve Allah'a tevekkül et.
bilendir. "15
Çün~
işitendir,
"0, öyle Allah~tır ki, kendisinden başka hiçbir tanrı yoktw: O, nıülkün sahibidil; eksiklikten münezzelıtir. Seliimet verendir, emniyet verendir, gözetip koruyandır ... "16
" ... Sulh daima
hayırlıdır. "17
" ... O halde siz (gerçek) mü' minler iseniz Allah 'tan korkun,
ve Resulüne itaat edin." 18
aramzı
düzeltin,
Allalı
"Mü' minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasım düzeltin ve Allah 'tan
korkun ki esirgenesiniz. "19
Görülüyor ki bu ayetler barış, sulh, huzur ve hayır üzere antlaşma yaptıktan sonra
tevekkül etmek, Allah'a ve O'nun elçisine itaat etmek ve mü'minlerin birbirlerinin kardeşleri olduğunu kabul ederek ihtilaf ve kargaşa anında aralarını düzeltmek gibi önemli hususlara vurgu yapmaktadır.
ll Afzalur-Ralımaıı, "Hz. Muhammed'', Siret AnsikloJJCdisi. inkiliUı Yavınl::ın, İstanbul, !981, c. !. s.
494.
12 Bakara. 2/208.
13 Nisa, 4/90.
14 Yunus, 10/25.
15 Ental, 8/61.
16 Haşr, 59/23.
17 Nisa, 4/128.
18 Eııfi\1, 8/1.
19 Hucurat. 49110.
110
TERÖR VE ŞiDDETiN ÖNLENMESİNDE DiNI DEGERLERİN YERI VE ÖNEMİ
Hz. Peygamber (a.s) de insanların arasını düzeltmek, fitne, fesat, nefret ve tefrikayı
önlemek maksadiyle arabuluculuk misyonunu üstlenen
kişi
veya heyete, taraflan ikna
etmek amacıyle yalan söz söylemelerine bile izin vermiştir. Çünkü barış; fert ve toplum
hayatı açısından daima hayıı·dır: "insanlar arasuu iyileşti!·ip düzelten ve bunun için lıa­
ylr maksadiyle söz ulaşflran veya hay1r kascilyle söz söyleyen kimse yalanci değildir. " 20
3- Terör ve
Şiddet
Toplumun huzur ve
güvenliğini
tehdit eden bütün olumsuz davranışları terör ve
şid­
det kavramlarıyla ilişkilendirmek mümkündür. Bu eylemleri gerçekleştirenler başlan­
gıçta,
masum, mağdur ve kuıtarma rolü ile ortaya çıkar. Dışa yansıyan amaçları arasın­
da ise ezilen zümreleri kurtarma, çalışanların haklarını alma, gelir dağılımındaki adaletsizliği
giderme, herkese yeterince
eğitim
ve iş
imkanı sağlama,
tam
bağımsızlığa kavuş­
turma ve diğer bazı hakları elde etme gibi iddiaları görmek mümkündür. Oysa ki terör
ve şiddetin arka planındaki hedef ve amaçlar çok daha farklıdır. Bu nedenle terör ve şid­
det olayları daha çok inanç, düşünce, kültür, eğitim, sağlık ve ekonomik problemlerini
çözememiş
çevrelerde destek
bulmaktadır.
Dikkatle
incelendiğinde
görülecektir ki, te-
rör amaçlı bütün örgütler üye kazanmak için siyasi heyacan ağırlıklı bir ortam hazırla­
maya çalışmaktadırlar. Hedefe ulaşabilmek uğruna pembe tablolar, parlak vaad ler, zengin kaynaklar, şehevl arzular, saltanat, yetki, makam ve otorite gibi faktörler birer müjde olarak takdim edilmektedir. İnce hesaplar üzerine hazırlanıp ortaya konulan bu müjde ve umutlar ister yerli ister yabancı kaynaklı olsun sonucu değiştirmez.
Profesyonel gerillacı Carlos Marigella terörle ilgili yazdığı bir el kitabında teröristşu
lere
yöntemi önennektedir: "Büyük
şehirlerin giriş
mekte olan ülkelerde köylerden şehirlere akm
kendisine gecekondu vererek kendinize
vardır.
yoUanna yer/eşin. Daima
Fakir ve
iş
geliş­
arayanlan buraya alm,
bağlaym. Giriş çıkışlan
kontrol edin. Elektrik,
su, kanafizasyon ve yol gibi alt yapmın gelmesini engelieyin ki sömürülmesini kolay yapabilesiniz. "2 1
İnsanlık tarihinde iz bırakmış nice toplumların ortaya çıkmasında, yaşamasında ve
)'8k
a!r::.::~~~d2. be~ze: o!cıylcırın PtkilPri Rrı
l~itckin1 l(itabıiTllZ
l(ür'an du,
hir tecrübe olarak
geçmiş millet!eri~
karşımızda durmaktadır.
he!ak ':'e felRkPtlerine zemin
hazırla-
yan, şirk, küfür, zulüm, isyan, inat, ahiakl bozulma ve sosyal adaletsizliklere dikkat çekerek ders ve ibret almamızı önermektedir. Özellikle fert ve toplum hayatını olumsuz
etkileyen eylemler ile huzur, barış ve güvenliği zedeleyen davranışlara dikkat çekmiş20 Buhiiri, es-Sulh, 3.
2! Terör ve Terörle Mücadele
Dım1m Değerlendirmesi, Başbakanlık Basıınevi,
Ankara, !983, s. 53.
ll
ı
DİYANET İLMİ DERGi • CİLT: 36 • SAYI: 3 • TEMMUZ-AGUSTOS-EYLÜL 2000
tir. Konunun daha iyi anlaşılması için birkaç ayet meiilini buraya almakta yarar görüyorum:
".·.Kim bir nefsi bir başka nefs e ya da yeryüzündeki bir fesada karş1lzk olmaksmn
(haksızca) öldürürse, sanki bütün insanlan öldürmüş gibi olur. Kim de onu (öldürülmesine engel olarak) diriltirse, bütün insanları diriltmiş gibi olur. "22
"Kim bir mil'nıini kasden öldürürse cezasi, içinde ebediyen kalacaği cehennenıdir. "23
"Allah 'm ayetlerini inkar edenle1; !ı akslZ yere peygamberlerin canianna k1yanlar
ve adaleti emreden insanları öldürenler (yok mu), onlara acı bir azabı haber ver. "24
"Hak!t bir sebep olmad1kça Allah 'm mulıterem k1ldığ1 cana kiymayın, bir kimse zulmen öldürülürse, onun velisine (hakkını alması için) yetki verdik. " 25
"Fitne adam öldürmekten daha kötüdür. "26
"Fitne tamamen yok edilineeye kadar ve din (kulluk) daAlah için oluncayakadar
onlarla savaşuı. "27
"Onlara yeryüzünde fesad çıkarmayın, denildiği zaman, 'Biz ancak ıslah edicileriz. 'Derle1: Şunu bilin ki, onlar bozguncu/arın ta kendileridir, lakin anlamazlar. "28
".·.Yeryüzünde fesat Çikaranlar işte lanet onlar içindir. " 29
"Yeryüzünde bozgunculuk yapıp dir! ik, düzenlik vermeyen aşzn gidenlerin emrine
uymaym. "30
".·.Alla/ı' a kulu!k edin, yeryüzünde bozgunculuk yaparak karış1klzk ç1karmaym! ... "3 ı
"İnsanlamı bizzat kendi istekleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu, ki Allah yaptıklannm bir klSlnuıı onlara tattırsm; befki de (tuttukları kötü yoldan) dönerler. "32
22 Maide, 5/32.
23 N isa, 4/93.
L4
Al-i Im ran, 3/2 ı.
25 lsriı, 17133.
26 Bakara, 2/ ı 9 ı.
27 Bakara, 2/1 92.
28 Bakara, 2/1 ı- ı 2.
29 Ra'd, ı 3/25.
30 Şııara, 26/15 ı- ı 52.
3 ı Aııkebuı, 29/36.
32 ROm, 30/4 I.
ı
12
TERÖR VE ŞiDDETiN ÖNLENMESİNDE DİNİ DEGERLERİN YERİ VE ÖNEMİ
"Kim Allalı 'a ve Peygamberine
karşı
isyan eder ve suurlamu
aşarsa
Allah onu, de-
vamlı kılacağı bir ateşe sokar ve onun için alçaltzcı bir azap vardır. "33
Bu ayetlerin mealieri incelendiğinde ilk dört tanesinde haksız yere, kasıtlı olarak ve
zulmen bir insanı öldürmenin çirkinliğine dikkat çekildiğini görüyoruz. Öyle ki bir nefsi (canı) öldürmek bütün insanları öldürmeye denk kabul edilmiştir. Çünkü insan hayatı kutsaldır. Yaratanın dışında kimsenin onun üzerinde tasarruf hakkı yoktur. Öldürülen
insanın peygamber, hükümdar veya herhangi bir şahıs olması sonucu değiştirmez. Zira
öldürme (kati) olayı terör ve şiddetin en ileri derecesidir.
Beşinci ve altıncı ayetlerde ise fitne tehlikesine işaret edilmektedir. Fitne türevleriyle
birlikte Kur'an'ın 60 yerinde geçmektedir. İnsanın hareket, hasiret ve kararını etkilernesi
bakımından gecenin zifiri karanlığına benzetilmi ş bir kargaşa ortamıdır. Diğer bir yönüyle fitne "şiddete başvurarak bir düşünceyi bastırmak ve ortadan kaldırmak" tıı-.34 Bu hususta hedefe ulaşmak için yalan, hile, kargaşa, tartışma, yara! ama, öldürme hatta savaş bile çıkarılabilir. Nitekim pratikte karşılaşılan olaylarda da görüldüğü gibi fitne, kriz ve bunalım dönemlerinde toplumu kemiren bir vampir olup öldürmekten daha tehlikelidir.
Diğer
ayetlerde ise; yeryüzünde fesad çıkarmak, bozgunculuk yapmak, isyan etmek,
taşkınlıklarda bulunmak, dirlik ve düzenlik ortamını bozarak karışıklık meydana getirmek
isteyenlerin karakterlerine dikkat çekilmektedir. Kendilerine bu kötülüklerden vazgeçin
denildiği zaman, haklılıklarını isbat için; "Biz ancak ıslah edicileriz. "35 diyerek kendilerini savunmaktadırlar. Nitekim çağımızda şiddet ve terör olayiarına bulaşmış kimselerin
psikolojik ve sosyolojik yapıları incelendiğinde de benzer cevaplarta karşılaşılmaktadır.
Bu ayet mdillerinin ortak bir yönü de terör ve şiddeti oluşturan öldürme, fitne, isyan,
fesad, kargaşa ve toplumsal huzuru bozmak gibi eylemlerin yasak. çirkin ve zararlı olduklarının açık bir üslı1p ile ortaya konulmuş olmasıdır. Bu olumsuz davranışlara teşeb­
büs eden katil, bağiy (terörist veya anarşist) cezalariyle bazen lanetlenmiş, bazen zalim
ve gafil olarak kınanmış, bazen de büyük ve çetin bir azap ile tehdit edilmişlerdir.
4- Suç ve Ceza İlişkisi
durulmuştur. Iki kavram arasındaki oramının daima birbirini dengelernesi gerekmektedir. Aksi halde suç ve ceza anlayışı ya da uygulaması tarafların sübjektif değerlendirilme-
33 Nisa, 4/J 4.
34 Mevdud!, Tejhimu'/-Kur'an (Tercüme: Komisyon}, İnsan Yayınları, İstanbul, 1996, c. I. s. 153.
35 Bakara, 2/J 1.
ll3
DİYANET iLMi DERGi • ClLT: 36 • SAYI: 3 • TEMMUZ-AGUSTOS-EYLÜL 2000
sine bırakılması halinde çoğu zaman kin, husGmet, zulüm ve şiddet olayiarına yol açar.
Esasen adalet ilkesi de anak suç ve ceza arasındaki hassasiyetİn korunmasıyla mümkün
olabilir. Yeri gelmişken bu iki kavramın anlamına da işaret etmekte yarar vardır.
Suç; kanuna, töreye, ahlaka, toplumsal kurallara aykırı olan, yasalarda karşılığında
ceza öngörülen fiil ve davranışlardır. Kusur. hata, şer ve cürüm gibi kelimelerle de ifade edilmektediı-.3 6 İslam hukukunda suç tarif edilirken, "Yüce Allah 'zn had cezası koyarak menetmiş olduğu dini mahzurlardzr" şeklinde açıklandığı görülmektedir. Buradaki "mahzurlar" terimiyle, yasaklanmış bir hareketi işlernek veya emredilmiş olan bir fiiii yapmamak kastedilmektedir. "Dini ma/ızurlar" deyimiyle de bir şeyin suç olabilmesi için dinen yasaklanmış olması gereği şart koşu lmuştur. Nitekim modern hukuk da suçu, kanunun yasakladığı bir şeyi yapmak veya kanununemrettiği bir şeyi yapmamak diye tanımlamaktadır. Şu halde bir şeyin yapılması veya yapılmaması konusunda ceza gerekmezse o şey suç değildir.37
Ceza; isim olarak "Bir
şeyin karşzlığz
veya bedeli," masdar olarak da "iyi veya kö-
tü olan birfiil ve davramşzn tam ve yeterli karşzlığmı vermek" anlamına gelir. İslam li-
teratüründe cezanın terim olarak biri genel, diğeri özel olmak üzere iki manada kullanıldığı görülür. Genel anlamda ceza; dünyev] ve uhrev] veya caydırıcı müeyyidelerden
ibarettir. Özel anlamda ise dünyada yerleşmiş, benimsenmiş kurallara aykırı davranış­
ları önlemek amacıyla hukuk düzeni tarafından suçiuya uygulanacak maddi ve manevi
müeyyideleri ifade eder.
Günümüzde en modern toplumların bile kamu düzenini ve huzurunu sağlamak amacıyla teknolojinin bütün nimetlerinden yararlanmaianna rağmen nüfus hareketliliğinin olduğu yerlerdeki suç çeşitlerini ve oranlarını kontrol altına alaınaınışlardır. Bazı önemli
yerleşim merkezlerinde işlenen polisiye suçların daima artma temayülünde olduğu ortaya çıkmıştır. Örneğin Alınanya'nın Berlin şehrinde yıllık 250 bin suç işlenınekte olup bu
şehrin nüfusunun her 15 kişiden birinin, Fransa'nın başkenti Paris'te 300 bin suç işlendi­
ği bu da nüfusun 30 kişiden birinin, İstanbul'da ise yılda 125 bin suçun işlendiği bu da
her 77 kişiden birinin suç işlediği anlamına gelmektedir. Diğer ülkeler ve şehirlerde işle­
nen suç miktarları da bu örneklerden cok farklı değildir. O halde bu rakamları aşağıy8
çekmenin tek yolu işlenen suçun karşılıksız kalmaması, özellikle "meçhul cinayet" haline dönüşmeden durumuna denk bir ceza ile
caydırıcı
olabilecek tedbirlerin
alınmasıdır.
36 Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi, Gelişim Yayınları, 1986. İstanbul. c. 17, s. 10844.
37 Türkiye Diyanet Vak(l islam Ansiklopedisi. İstanbul 1993, c. 7, s. 469.
' l' "At
l
TERÖR VE ŞiDDETiN ÖNLENMESİNDE DiNI DEGERLERİN YERİ VE ÖNEMİ
Hz. Ali (r.a)'nin Haridiere
dikçe ya da kurulu yönetime
söylediği şu
karşı açık
sözler anlamlıdır: "Herhangi bir suç işleme­
çıkarmadıkça
isyan
ülke içerisinde
dolaşmakta
serbestsin iz. Ancak bunlardan birini yapacak olursamz ülkede kanun, hukuk ve
nizamın
korunması için size karşı gerekli tavrı alznnı. "38
Bir günEnsardan Nevvas bin Sem'an Hz. Peygamber (a.s.)'e gelerek iyilik (birr) ve
hakkında
kötülük (ism)
sordu. Peygamberimiz (a.s) de bu iki
ve sosyal anlamda bir ders olmak üzere
kavramı insanlığa
ahlaki
şöyle cevaplandırmışlardır:
"İyilik, güzel ahlaktu; kötülük ise, işlendiği zaman gönlünün rahat etmediği, göğsü­
nün adeta
karıncalanıp
ve
diğer insanların
bu durumu bilmelerini arzu
etnıediğin
dav-
ramşlarıdır. "3 9
İslam ve kamu vicdanın öngördüğü ölçülerle suç ve ceza kavramına bakıldığında
bunlar toplumun huzur, güven ve sükunetini korumaya matuf ikaz ve
lam bir iman ve olgun bir ahlak
lüm, başkasının
malına canına
anlayışıyla hırsızlık,
yaralama, trafik
işaretlerdir. Sağ­
kazası,
kavga, zu-
ve ırzına tecavüz gibi olumsuz eylemlerin önünü kesrnek
mümkün olabilir.
5- Dini Değerlerin Önemi ve Caydırıcılığı:
şiddet;
Terör ve
her türlü
kargaşanın, huzursuzluğun
ve gerilimin
kaynağını teşkil
et-
mektedir. Müslüman memleketler özellikle Ortadoğu ve ülkemiz de bu gerilimden nasibini
almıştır.
Objektif ve bilimsel bir düşünce ile olaya yaklaşıldığı zaman terör ve ondan
kaynaklanan zulüm,
gibi
şiddet, tedhiş, koı·kutma,
rctmesi gerekirdi. Ne
nuyu sadece ülkemiz
yazık
dağılmış,
ki
yaşanan
ocaklar
bir o
merkezleri.
'.'tt ve
kayıplardır.
boşalan
karşılaşılan
kadarının
sönmüş, kadınlar
akıtılan gözyaşları, yakılan ağıtlar,
kün olmayan
ve
açısından incelediğimizde,
mızın hayatını kaybettiğini,
leler
direnme, ayaklanma, yaralama ve öldürme
suçların müslümanların yaşadığı coğrafyada olmaması
Bu
da
olaylar hiç de böyle
son çeyrek
yaralı
ya da en asgari düzeyde seyasır
ve sakat
kaldığını
dul, çocuklar ise yetim
aksayan
eğitim,
maksatlayapılan
mezralar. köyler. beldeler.
değildir.
boyunca binlerce
Ko-
insanı­
görürüz. Nice ai-
kalmıştır. Aynı
sebeple
mesai ve hizmetler ise telafisi müm-
maddi harcamalar, kapanan fabrikalar,
kısaca
bu
uğurda buharlaşıp
iş
kaybolan ser-
ek0!!0!!'ik k'!yn'!kl!:ı_n S'!)''<'!! o!ıırıık ifw-IP cctm<ek miimkiin ıiPğilrlir_ 0Prs vp ihrPt al-
mak için bundan daha dramatik bir tablo olamaz. Büyük bir bela ve musibet olan terör ve
anarşinin
ismi, yeri,
şekli, sağı,
solu, dini ya da dinsizi ne olursa olsun hepsi
38 Afzalur-Rahman, a.g.e., c. i, s. 408.
39 et-Tae, c. 5, s. 3.
aynıdır.
DİYANET iLMi DERGi • CİLT: 36 • SAYI: 3 • TEMMUZ-AGUSTOS-EYLÜL 2000
Bu eylemlerin ortak amacı, toplumsal huzur ile barışı bozmak, milli bütünlüğü zedelemek, devlet otoritesini zayıf! atmak, ülkenin ekonomik kaynaklarını yok etmek, savunma
gücünü tahrip etmek, halkın devlete olan bağlılığını koparmak, her çeşit milll ve manevi'
değerlerden soğutmaktır. Bu olumsuz davranışların içinde olan, onlara destek veren veya
yataklık eden kim olursa olsun suç işleme noktasında hepsi aynıdır. Bunlardan birini diğe­
rine oranla daha iyi veya az tehlikeli şeklinde sınıflandırmak da yanlıştır. Suçu işleyen kim
olursa olsun hangi isim, sembol ve örgüt adıyle yaparsa yapsın sonuç değişmemeli dir. Zaten prim yapmak ve taraftar kazanmak amacıyle çoğu zaman dini değerlerden ve inançlardan söz etmektedirler. Hatta dince kutsal sayılan isim, sıfat ve işaretleri kullanmaktadırlar.
Bu da terörün bir başka aınacıdır. Nitekim tarihte ve çağımızda benzer olaylarla sık sık
karşılaşılmaktadır. Oysa ki dinlerin oı1ak ruhu her türlü zulüm, terör, şiddet ve haksızlığa
karşıdır. Bu eylemi yapanları lanetlemiş ve insanlığın katili olarak değerlendirmiştir.
Özellikle ilahi dinlerin sonuncusu olan İslamiyet, adalet dini olup her feı1 ve toplum
taminat altına almıştır. Ruhunda huzur, barış, iyilik, yardımlaşma ve
ahlaki' güzellik vardır. Her şahıs; bu ortak değerler ile itikadi', amell, kalbi' veya vicdan!
hükümlere muhatap kılınmıştır. İlk kez Hz. Peygamber (a.s)'ın kurmak istediği toplumsal hayatın merkezine, huzur ve barışı yerleştirdiğini görüyoruz. Bu hususta başanya
ulaşmak için öncelikle akraba, komşu, arkadaş, grup ve genel sorumluluk ile disiplin ve
organize ön planda tutulmuştur. Bunun en canlı örneğini Hz. Peygamber (a.s), Medine'ye hicretinden hemen sonra göstermiştir. Zira O, muhacir ve ensar arasında kardeş­
lik akdini kurmakla işe başladı. Daha sonra müslümanların organize edilerek bir devlet
bütünlüğü içinde yaşamalarını sağladı. Günün şartlarında yazılı metin haline getirilen,
Medine şehir devletinin anayasasında zulüm ve şiddeti yasaklamıştır. Tarih boyunca bir
çok gelişmiş ülkelerin hukuk sistemine de ışık tutan ve konumuzia ilgisi olan maddelerden birkaçını buraya almakta yarar vardır:
hakkını korumayı
"Zalim ve bozguncıı kim olursa olsun, zulüm, günah, taşkmltk ve bozgunculıık karşr­
sznda bütün müslümanların dayamşmasr ve birlik halinde hareket etmesi, devlete ve kamu
düzenine karşc çekanların ce::.alandınlmasz, onlara yardzmdan kaçzmlması, müslümanlarla birlikte teslimiyet ve dayamşma içinde yaşamak isteyenlerin korunması, onlara zulüm
etmekten ve tecavüzden kaçzmnası, toplumun varan sulhta ise. müslim veva gayri miislim
hif· kinıserı.in b~tşkm·:nn:
suçundan sorumlu tutulmaması, her suçlunun kendi suçunun cezasını çekmesi, toplumun
günah ve taşkm/ık değil, iyilik ve takva konusunda yardımlaşma esasına dayanması. "40
herkesin
sullıu
kabul etmesi. hiç bir asi ve
m!inıin knrımm(117!11S',
40 İzzeddin Beli k, Ayet ve Hadisler/e İslami Hayat (Tercüme: Komisyon), Hikmet Yayınları. İstanbul.
1992, c. 4. s. 50.
! !6
TERÖR VE ŞiDDETiN ÖNLENMESİNDE DiNI DEGERLERİN YERi VE ÖNEMİ
İslam, toplumsal huzurun sağlanması için beş temel ilkenin korunmasını emretmiş­
tir.
Bunları
ihmal edenlerin
başarılı
rumadır.
Müslüman
mada iyi bir
sınav
şanan çelişkiler
toplumların,
ve güvenilir bir hayata
(canı)
Bu ana ilkeler; Dini koruma, nefsi
erişmesi
mümkün
değildir.
koruma, nesli koruma ve malı ko-
hayati önem arz eden söz konusu prensipleri uygula-
verdiklerini söylemek güçtür.
ve sosyal problemler bunun en
temel ilkelerin ana esprisine de
aklı
koruma,
Çağımızda karşılaşılan çıkmazlar,
canlı örneğidir. Şimdi
yeri
ya-
gelmişken
bu
kısaca değinelim:
a- Dinin Korunması: Din; insan hayatının temel direğidir. Ona bağlı ve kalbi temiz
hareketi de temiz olur. Zira din ve inanç duygusu, davranışları etkiler. Çünkü ha-
olanın
yatın
güzellikleri
gönüllere
ışık
ğerlerinden
inancın
tutan
güzelliklerine tabidir. Bu nedenle dini gerçeklerin,
sadeliği
ve
güzelliği
ile
öğrenilmesi
akıllara,
gerekmektedir. Zira dinin de-
yoksun olmak ise insanlık için bir felakettir. Zulmün, terörün, şiddetin ve
her çeşit haksızlığın yayılınasma fırsat vermektedir. 4 1 Asr suresi bu hususu şöyle özetlemiştir:
"Andolsun asra ki, muhakkak insan kat'i bir ziyandadll: Ancak, iman edip gü-
zel amelierde bulunanlar ve birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve
sabırlı olmayı
tavsiye
edenle1; bunun dışmdadzr (onlar zarardan kurtulmuşlardır). "42
b- Nefsin Korunması: İslam insan hayatma ve onun korunmasına çok önem verBu nedenle insan canına kıymayı, şirk ve inkar gibi ağır bir suç saymıştır. Zarar
miştir.
vermeyen hayvanı bile boş yere öldürmek yasaklanmıştır. Bir insanın haksız yere öldürülmesi bütün insanların öldürülmesi gibi telakkİ edilerek öldürme olayı "insanhk su-
çu"
ğu
sayılmıştır. Silahlı eşkıyalığı, halkın
için devlete
karış
(Allah ve Resulüne
huzur ve sükununu kaçırdığı ve düzeni bozdukarşı) işlenmiş
büyük bir suç olarak
görmüş
ve
4
karşılığında ağır cezalar koymuştur. 3 Kur'an'ın şu ayetinde de insan hayatına kıyına­
nın
haram
kılınan davranışlar arasında
yer
"De ki; Rabbinizin size neleri haram
koşmayın,
onların
da
aldığı açıklanmıştır:
k!ldığzm
okuyayzm: O'na hiç bir
ana-babaya iyiLik edin,fakirLik korkusuyla
rızkuıı
bir veririz; kötülüklerin
açzğma
çocuklarınızı
da gizlisine de
şeyi
ortak
öldürmeyin. Sizin de
yaklaşnıayzn
ve AL-
Ümuiur ki düşünüp anlarsınız . .. 4 4
41 İ. Hakkı İzmirli, Anglikan Kilisesine Cevap (Sadeleştireıı: Dr. Fahri Uııaıı), T. Diyaııet Vakfı,
Ankara, 1995, s. 56.
42 Asr, 103/1-3.
43 Kur 'an-t Kerim Açıklanıalı Meali
44 En'am, 6/151.
(Hazırlayan:
Hey'et), Türkiye Diyanet Vakfı, Ankara, 1993. s. 12.
ı
17
DİYANET iLMi DERGi • CİLT: 36 • SAYI: 3 • TEMMUZ-AGUSTOS-EYLÜL 2000
c- Aklın Korunması: Dinin, fert ve toplum huzuru açısından önem verdiği değer­
Ierden biri de "akır nimetidir. Kur'an'a göre insanı insan yapan, onun her türlü aksiyonuna anlam kazandıran ve ilahi emirler karşısında yükümlülük ve sorumluluk altına girmesini sağlayan akıldır. Kur'an'da akıl kelimesi 49 ayrı yerde geçmektedir. Bu ayetlerde genellikle "akletme" nin, bakıp ibret almanın ve doğru düşünmenin önemi üzerinde
durulmuştur. 4 5
İslam, aklı
hem talim, terbiye, tefekkür ve ictihad gibi hayati önem arzeden alanlarda, hem de itikat, ibadet, muamelat ve ahlaki davranışların yerine getirilmesinde ön bir
şart olarak kabul etmiştir. Dolayısıyla onun sıhhatini zedeleyen içki ve uyuşturucuların
kullanımını da yasaklamıştır.
d- Neslin Korunması: İnsan nesiinin bekası ve temiz olarak korunmasının en iyi ve
en uygun ortamı meşru bir şekilde evliliktir. Evlilik ise aile hayatına atılan ilk adımdır.
Milletin varlığı, huzuru ve geleceği sağlam bir aile temeline bağlıdır. Aksi halde tecrübelerle sabittir ki yeryüzünde huzur ve asayişi bozmanın en kestirme yolu, aile hayatı­
nı, özellikle yetişen nesli bozmak ve dini değerlerden yoksun bırakmaktır. Bu konuda
da Cenab-ı Hakk şöyle buyurmuştur:
"0, dönüp gitti mi (yahut bir iş
başına
geçti mi) yeryüzünde ortalığı fesada vermek,
ekinleri tahrip edip nesilleri bozmak için çalışu; Allah bozgunculuğu sevmez. "46
e- Malın Korunması: İnsan maddi ve manevi ihtiyacını karşılamak için ekonomik
kaynaklara muhtaçtır. Bu ancak meşru bir kazancın mahsulü olan temiz mal ile karşıla­
nabilir. Bu değer ve sermayenin toplumun bütün fertleri ve birimleri arasında adil bir
şekilde dağılım ve hareketliliğin i sağlamak için ticaret, şirket, vakıf, vasiyet, borç, alış­
veriş, hibe ve infak gibi yöntemlerin işlemesi gerekir. Ekonomik hayatı ve insan ahlakını olumsuz etkileyen israf, kumar, rüşvet, hırsızlık ve benzer hilelerle elde edilen kazançlar hem yasaklanmış, hem de Kur'an'da kınanmıştır: "Mallarzmzı aramzda haks1z
sebeblerle yemeyin. Kendiniz bilip dururken,
insanların mallarından
bir kısmmı haram
yollardan yemeniz için o mallan hakimfere (idareciler, mahkeme hakimleri ne) vermeyin."4t
Bugün çağın teknolojisiyle
na geliyorsa elbette bunlara
orantılı
karşı
olarak terör,
ve
anarşik
eylemler meyda-
silah gücü, güvenlik, psikolojik, sosyolojik ve strate-
45 Türkiye Diyanet Vakft İs/dm Ansiklopedisi. c. 2, s. 242.
46 Bakara, 2/205.
47 Baka ra, 2/188.
118
şiddet
TERÖR VE ŞİDDETİ N ÖNLENMESİNDE DiNI DEGERLERİN YERi VE ÖNEMİ
jik metotlar ile
lar ve
alınacak
caydırıcı ınüeyyideler uygulanacaktır.
önlemler
saklı
kalmak
Bu yöntemle
şartıyle insanlığın
yapılacak çalışına­
dünya ve ahiret
mutluluğunu
ınüjdeleyen yüce İslam dininin rahınetinden, şefkatinden ve diğer caydırıcı hükümlerin-
den
yararlanmanın
tecrübe ve kamu
bir
fırsat olduğunu
vicdanı
unutmamak gerekir. Nitekim bilim,
akıl,
tarih,
da bu hususu teyid etmektedir.
1- İslam evrensel değerleriyle her çağın dinidir. ilke olarak o insanın kendisiyle, insanın insanla ve insanın tabiat ile barışını ifade eder. Din ile devlet, hatta vatandaş ile
devlet arasındaki ilişkileri şüphe ve güvensizlik ortamına çekenler ya da içerde ve dı­
şarda olumsuz gelişmelere çanak tutmak isteyen kötü niyetli insanlar olabilir. Bu sinsi
plana karşı şahsi çıkarlanmızı aşarak daha duyarlı davranınalıyız. Terör ile dini değer­
leri mukayese ederek her ikisini de ülke için potansiyel tehlike şeklinde göstermek yanlıştır. Çünkü amaçları taban tabana zıddır. Merhum Prof. Dr. Ayhan Songar'ın dediği gibi: "Terör bazı siyasi neticeler elde etmek için başvurulan bir çeşit soğuk harp taktiği­
kilitlenmişzir.
dir. Her türlü devlet otoritesini reddeden bir hayal alemine ve maceraya
İslam ise Allah 'm yarattıği insanlara nıünasip gördüğü en ileri bir inanç sistemi, insan
hayatına
yarayan bir
düşünce nizamıdır.
Ondan
uzaklaşmak
ya da geri
dönüş
ise kar-
gaşa ve belirsizliğe gömülmek demektir. "48
2- İslaın'ın insanliğa getirdiği ilk mesaj "oku" emridir. Bu emir eğitim, bilim, kültür ve medeniyet olarak değerlendirilmelidir. Zira bu değerlerin olduğu yerde cehalet,
terör ve şiddet olayları destek bulamaz. Cumhuriyetimizin kuruluşundan hemen sonra
T.B.M.M.'de bir konuşma yapan İzmir Mebusu Hacı Süleyman Efendi'nin şu sözleri
ibretlerle doludur: "Her türlü saadet dinden, o da maariften doğar. İ/im ve irfan sebebiyle dindar bir
hatt-ı
duııcı,
adamın
dünya ve ahireti ma 'murdur. Çünkü din, günliik hayatta bir
hareket, ikbfllde bir koruyucu,feldkette bir teselli,
tehlikeye
karşı
meşakkat zamanlarındaki
dayanak ve kederli günlerde istinatgah ve emin bir
sığznma
yaryeri-
dir. İnsan hiss-i dinden ayrıldiğı an kalp, her türlü insani meziyetlerden uzaklaş u~ tiim
faziletler
yıkılu: Vazifeşinaslık,
çekilir. Biz,
mademkı lıalka
bize irtibatz
azalmıştır.
aogru
Halktan
le dini ve mukaddes vazife/erin
anlaşmasının
iffet,
şefkat,
gıdzyorıız,
aldığmıız
muhabbet,
aniann
uhuvveı,
adalet,
yardımlaşma,
hissiyamıa saygılı oiaiım. nalkın
paramn bir parças11ız onlara saJfederek, böy-
lfasına çalışalım
ve hükümet ile halk arasmdaki hukuk
bir bölümüne olsun hizmet etmiş bulunalım. Bugün muzdarip insanlzifa
48 Ahmet Ersöz, İrtica Dosyası, Cihan Yayınları, İstanbul, !999.
119
DİYANET iLMi DERGi • CİLT: 36 • SAYI: 3 • TEMMUZ-AGUSTOS-EYLÜL 2000
çare olacak yegane am il eelılin imhasma, ma' rifetin ihyasma, güzel alılakuı yaytiması­
na hizmet etmektir. "4 9 Nitekim yaşanan olaylar da göstermiştir ki, eğitim düzeyi yüksek, dini
dışında
inancı sağlam,
terör ve
şiddet
sosyal hak ve özgürlüklerle
taban
donatılmış
toplumlarda
istisnaların
bulamamıştır.
3- İslam, insanların maddi ve manevi ihtiyaçlarını eksiksiz olarak karşılanmasını
emretmektedir. Çünkü onun
şartları,
olabilmesinin
sürekli
öngördüğü
olması,
temel haklar evrenseldir. Bir ilkenin evrensel
herkese
şamil olması,
bütünsel
olması, tutarlı
ol-
ması, her zaman ve her yerde uygulanabilmesidir. Bu şartlar çerçevesinde İslam' ın ev-
prensiplerini şöyle sıralamak mümkündür: "Din hürriyeti (akmal hürriyeti (çalışıp kazanma güvencesi), can güvenliği, ırz ve namus
güvencesi, mekan, mesken hiirriyeti, seyahat etme hiirriyeti, hakkını arama ve savunma
hürriyeti, öğrenim hürriyeti ve güvencesi"dir.SO Araştırmamızın hacmi bu temel prensipierin alt başlıklarına ve detayına girmeye imkan vermemektedir. Dikkat edilirse terör ve şiddetin üretilmesine özellikle istismarına malzeme olabilecek her şey dinin temel değerleri olarak önceden insanlığa sunulmuştur. Bize düşen bu hakları yerinde, zarensel
insanlık haklarının
lın çalışması),
manında
ve kendi ölçüleri içinde
kullanılması
ve
yaşatılmasını sağlamaktır.
4- İslam' ın fert ve topluma yük! ediği önemli bir görev ise sorumluluk duygusudur.
Bunun genel
adı
"Emr-i bi'! ma'rufnehy-u
ani'lnıiinker"dir.
Mu'tezile ekolü
başta
ol-
mak üzere, bazı İslam bilginleri bu görevi yerine getirmeyi vacip kabul etmiştir. Nitekim
şu
luğa
davet
ayette de bütün insanlar, kendi ilgi ve yetki
alanları
içinde sürekli bir sorumlu-
edilmişlerdir:
"Sizden, hayra
çağıran, iyiliği
emredip
kötülüğü
men eden bir topluluk bulunsun.
İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.''5 1 Yüce Peygamberimiz (a.s) de bu hususu şöyle açık­
lamışlardır:
"Sizden bir kimse çirkin bir
değiştirsin.
iş
görürse onu eliyle,
eğer
buna gücü yetmezse diliyle
Buna da gücü yetmezse kalben nefret etsin. Bu ise
imanın
en
zayıf derecesi-
dir. "52 Burada hatırlatılınası gereken bir husus da toplumsal huzur ve asayişin zedelenmemesi için
iyiliği
emretme ve kötülükten
alıkoyma sorumluluğunu
üstlenen bilgin ve
~9 Veli Öztürk, Maarif Meselelerimiz/e İlgili Bir Tarihi Belge, Ayyıldız Gazetesi, s. 2, 29 Ocak 2000.
50 Hüseyin Atay, "Kur'an'da İnsanın Doğal Hakları, Müslümanların Durumunu Tesbit ve
Müslümanlık Kur'an 'ın Neresinde?", İslami Araştmnalar, I 999, c. 12, s. 2, 89 vd.
51 AI-i İmran, 3/104.
52 Müsliın, İman, 20.
120
TERÖR VE ŞiDDETiN ÖNLENMESİNDE DİNİ DEGERLERİN YERİ VE ÖNEMİ
uzmanın asıl
görevi, nasihat, vaaz ve irşad yapmak, ilgililere plan, program ve çözüm-
ler önermektedir. Emniyet ve
kuvvet
asayişi
alıkoymakta
kin, kötülüklerden
bulunduğundan
temin ise devlet otoritesine aittir. Zira
iyiliği
tel-
hükümetler sorumludur. Çünkü onun elinde imkan ve
huzur, güven,
barış
ve otoriteyi
sağlaması
daha
kolaydır.
5- İslam inanç, ibadet ve ahlak esaslarıyla ferdin maddi ve manevi hayatını disipline
edebilecek zenginliklerle doludur. Namaz kötülüklerden
geliştirir.
duygusunu
Oruç beden ve ruh eğitimini
uzaklaştırır.
olgunlaştırır.
Zekat
yardımlaşma
Hac ise insanın ruh ve gö-
nül alemini Allah sevgisiyle dolduracak İslam'ın azarnet ve ihtişamını hatırlatır. Toplumsal huzurun
sağlanmasında
ahlak
kurallarının
doğruluk, yardımlaşma, fedakarlık, çalışma
değerlerine bağlı
mukaddes
nin temel
harcıdır.
ipine yapışm,
barışını
vatanını
gördüğü
toplumda terör ve
saygı,
sevmek,
beraberliği­
şiddet barınamaz.
etkileyen faktörlerden biri de birlik ve beraberlik ru-
Cenab-ı Hakk'ın şu
ayrılmayın;
bilinci, emaneti korumak,
sevgi,
olmak gibi temel normlar her milletin birlik ve
Bu değerlerin itibar
6- Toplumun huzur ve
hudur. Nitekim
Karşılıklı
önemi de büyüktür.
emri de bunu teyid etmektedir: "Ve topluca Alla!ı'tn
Allah 'm size olan nimetini hatırlaym. Hani siz birbirinize düş­
man idiniz, (Allah) kalbierinizi uzlaştırdı. O'nun nimetiyle kardeş haline geldiniz. "53
7- Toplumun
barış
ve
istikrarı açısından
gençlik önemlidir. Bilgi, kültür, inanç, ah-
lak, vatan, bayrak, ezan ve hürriyet gibi azim ve heyecan dolu değerlerle donatılması gereken bu kitle
olması
gereken noktada
toplumun her kademesindeki
luşçuluk,
ruhçuluk hatta
ciddi tehlikeler
ya
çıkan
insanı
değildir. Çağımızda
gençlik
başta
olmak üzere
etkileyen materyalzim, pozitivizm, feminizm, varo-
satanİst düşünce tuzağı
yaygınlaşmıştır. Diğer
ile ucu intihar ve ölüme kadar uzanan
yandan cennet ve
mükafatını
müjdeleyerek orta-
ancak Kur'an ve Sünnet başta olmak üzere bilimden uzak, hurafelerle dolu bir
çok bölgesel ve lokal tarikat, cemaat ve
gerçek inanç prensiplerindeki
meşreblerin
sapmaların
de faaliyetleri dikkate
boyutu daha net
alındığında
karşımıza çıkmaktadır.
Örnek olması bakımından bu saplantılaı·dan sadece "ateizm "in gençler üzerindeki
de
yapılan
bir
araştırmanın sonuçlarına i~arel elıııek i~[iyoıum:
inanıp inanmadıkları
yolundaki soruya verdikleri cevapta
%60'ı
::Sü gci1ç:crin Allah':.:
kesin, %22'sinin prob-
lemli, %8'nin inançsız,% 4'ünün bilgisiz,% 2'sinin ise müdahaleli olarakAllah'a inan-
53 Al-i İmran, 3/103.
121
DİYANET iLMi DERGi • CİLT: 36 • SAYI: 3 • TEMMUZ-ACJUSTOS-EYLÜL 2000
dığı,
sonuçta % l6'sının ilgisiz,
gençlerin Allah 'a olan
inancını
inançsız
veya inanç
aleyhtarı olduğu görülmüştür.
Bu
olumlu ya da olumsuz etkileyen faktörler ise önem sıra­
göre aile, okul, okunan kitap ve arkadaş grubu olduğu anlaşılmıştır.5 4 Gençlik baş­
sına
ta olmak üzere toplumun çeşitli kademelerini olumsuz etkileyen bu akımlar yalnızca İs­
öğretileri
lam dininin temel
rikimi olmayan
savunmasız
için değil, aynı zamanda bu tehlikelere karşı entellektüel bimüslümanlar için de büyük tehlikeler oluşturmaktadır.
O halde günümüzde terör ve
şiddetin
alt
yapısını hazırlayan olumsuzlukları
asgari-
ye indirmek için gençlik kesimi başta olmak üzere bütün insanımıza, İslam'ın temel
prensipleri, ilgili kurumlarca açık ve net bir biçimde öğreti lmelidir. Bu hususta yazılı ve
görsel
yayın organlarının katkıları
manevi
da esirgenmemelidir. Nitekim günümüzde "milli ve
değerlerimiz" alanında yaşanan
ler sonucunda
karşılaşılan
yeterli
olmalıdır.
vebaii
taşımaya
ilginç olaylar,
çelişkiler,
gariblikler ve cehalet-
bireysel ve toplumsal olaylar artık ders ve ibret almamız için
Aksi halde bu milletin
hataların
tekranndan veya
ısrarından doğacak
tahammülü yoktur.
Konuyu İslam tarihinde "Veda Hutbesi" olarak bilinen, fert ve toplumun ilk temel
evrensel
haklarını açıklayan şu
nasıl
"EY NAS! Bu günleriniz
bir ay ise, bu
rımz
şehriniz
cümlelerle tamamlamak istiyorum:
Mekke
mukaddes bir gün ise, bu
nasıl
da öyle mukaddestir, her türlü
mübarek bir şehir ise,
aylarınız nasıl
canlarınız,
mukaddes
mallarzmz,
ırzla­
taarrıızdan korwınıuştur...
EY MÜMİNLER! Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi muhafaza ediniz! Müslüman müsliimamn
kardeşidir.
Böylece bütün müslümanlar
herhangi bir hakka tecavüz,
si
vermiş
başkasuıa
olsun. Nefsinize de
EY NAS! Aklımzı
kardeştir.
helcil değildir.
zıılmetmeyiniz!
başımza toplayımz
Din
Meğer
kardeşlerinize
ait olan
ki gönül hoşluğuyla kendi-
Nefsinizin de üzerinizde hakkc
vardır ...
da benden sonra birbirinizin boynwıu vuracak
surette dal(ilet ve vahşete düşerek (cahiliyvet devrine) dönmevini7f"55
54 Müııir Koştaş, Üniversite Öğrencilerinde D ine Bakış. T. Diyaııet Vakfı Yayını, An k. !995. s. 30 v.d.
55 Kamil Miras, Salıi/ı-i Buhari Muluasarı Tecrid-i Sari/ı Terc., c. 10. s. 390 v.d.
122
Download