9- Lübnan'da Parlamento Seçimlerine Katılmanın Hükmü Soru: Allah'ın adıyla… Allah'a hamd olsun. Salât ve selam Nebimiz Muhammed (s)'in üzerinedir. Bu mübarek minberin kurucuları olan kardeşlerimi ve özellikle de kimsenin dile getirmediği ir zamanda hakkı haykıran değerli Şeyhimiz Ebu Muhammed el-Makdisî'yi (Allah onu korusunve gözetsin) selamlayarak sözlerime başlıyorum. Bizler parlamento seçimlerine katılmanın Allah'a şirk koşmak olduğunu biliyoruz. Zira bu meclislerde Allah'ın haram kıldıkları helalleştirilirken Allah'ın helalleri ise haramlaştırılmaktadır. Bu noktadaki hüküm herkes tarafından bilinen bir gerçektir. Benim bu konuya dair sorum şudur: Bazı Şeyhler maslahat delilini öne sürerek şöyle bir iddiada bulunmaktadırlar: "Bu seçimlere katılmak özel olarak Lübnan'da caizdir. Zira Ehli Sünnet'ten olan kimseler bu seçimlere katılmaz ise sandıklardan çıkan sonuç Ehli sünnet düşmanları lehinde olacaktır." Bu iddiada bulunanlar seçimlere katılarak Allah'ın dinine yardım ettiklerini ve Ehli Sünnet'i desteklediklerini söylemektedirler. Allah'a isyan etmek suretiyle O'nun dinine yardım etmek, Ehli Sünnet'in yolunu desteklemek mümkün müdür? Allah'a isyanın caiz olduğu bazı istisnai durumlar var mıdır? Allah'a isyan hususunda nasıl bir maslahat muteberdir? Lübnan'da cereyan eden bu tip durumlara dair şer'i hüküm nedir? Burada yaşayan Müslümanlar nasıl hareket etmelidir? Ebu Ahmed Cevap: Wa Aleykum selam ve rahmetullahi ve berakatuhu Parlamento seçimlerine katılmak suretiyle işlenilen şirkin özel olarak Lübnan'da caiz olduğuna dair Kur'an, Sünnet ve ümmetin icmasından bir delil bilmiyorum. Şirk seçimlerine katılmak Mısır'da şer'an yasak ise bunu Lübnan'da caiz kılan nasıl bir gerekçe olabilir ki? Şer'i esaslara göre muteber olmayan hayali bir maslahat hiçbir durumda geçerli değildir. Zira onların maslahat dedikleri Allah'ın şeraitine apaçık bir muhalefettir. Bilinmelidir ki maslahatların en yücesi Allah'ı birlemektir. Allah (sb) şöyle buyurur: "Onlarla fitne ortadan kalkıp din allah'ın oluncaya kadar savaşın." Ayette fitne ile kastedilen şirktir. Uğruna rasullerin gönderildiği, kitapların indirildiği, cihadın meşru kılındığı böylesi bir maslahatı –ki o da tevhiddir- tamamen hayali bir maslahat uğruna nasıl terk edebiliriz ki? Şer'i emirleri bir kenara bıraksak dahi vakıada yaşananlar böylesi bir maslahat düşüncesinin batıl olduğunu gösterdiği halde en yüce maslahatı bunun için nasıl bırakabiliriz. Hangi maslahat bir kimseye ikrah olmaksızın Allah'a şirk koşmayı mübah kılabilir? Kim bunun dışında bir şey söylerse inanın eşeklerden daha sapkındır. Henüz tevhidi bilmiyordur. Allah'a şirk koşmak suretiyle İslam'a ve Müslümanlara yardım ettiklerini zannedenler hayret ederiz. Tevhidi iptal ederek Allah'ın şeraitinin hakim olmasını sağlamak mümkün müdür? 1 Bu parlamentolara girmek suretiyle Ehli Sünnet'in yolunu koruyacağını onun gücünü artıracağını iddiaları aslı astarı olmayan iddialardır. Vakıa dahi onların bu maslahat iddialarını yalanmıştır. Cezayir'de yaşanılan tecrübe bizlere hiç uzak değildir. Şeyh Usame bin Ladin'in Hamas hakkında söylediği şu söz onların durumunu ne de güzel yansıtmaktadır: "Dinlerini sattılar ama dünyaları da onlara bir fayda sağlamadı." Sonuç olarak Lübnan'da parlamento seçimlerine katılmak bütün diğer beldelerde de olduğu gibi küfürdür. Allah'a şirk koşmaktır. Bundan Allah'a sığınırız. Lübnan şartlarında Ehli Sünnet'i üzere hareket edenlerin nasıl davranması gerektiğine gelince… Kardeşlerime özellikle ilim talep etmelerini, dini dosdoğru biçimde anlamaya çalışmalarını, tevhid davetini sürdürmelerini, tertemiz İslam bayrağını dikip bu bayrak altında çalışmalarını nasihat ederim. İlim ve cihad ehli alimlerinin nasihatlerine ve özellikle de Şeyh Eymen Zevahiri'nin Lübnan halkına özellikle yaptığı nasihatlerine kulak vermenizi tavsiye ederim. Şüphesiz ki Lübnan Müslümanların en büyük yaralarından birisidir. Özellikle kendi durumunuza dikkat edin. Allah sizi sevdiği ve razı olduğu şeylere muvaffak kılsın. Ebu Usame eş-Şami 2