Kadınlara roman okutmak yararlı mı, yoksa zararlı mı?

advertisement
İlk Tü rk kadın yazan
Fatma Aliye Hanım’ın
hayat hikâyesi
Yazan:
AHMET
MİTHAT
EFENDİ
i
Bugünkü dile çeviren: BEDİA ERMAT
O
A D M AZEL Alfa, bana
Fransız dilinin kuralları­
nı yeniden öğretmekle
işe başladı. Bunun yanı
sıra unutmayayım diye
matematik dersi de yapıyorduk. Gi­
derek işi ilerlettik, tarihi, edebiyatı,
felsefeyi de ele aldık. Anlattıklarını
Fransız diliyle söyler, cevapları da
benden Fransızca olarak beklerdi.
Ders dışında bana Avrupa'da özel­
likle Paris'te olup bitenlerden söz
ederdi. Fransa ve Prusya savaşla­
rında Almanların Paris'i kuşattığı
dönemde Madmazel Alfa ailesi ile
beraber Paris'te imiş. Bana, gördü­
ğü ve duyduğu acı şeyleri uzun
uzun anlatmaktan sıkılmazdı.
M
«Benim ondan faydalandığım ka­
dar, o da benden faydalanıyordu.
Başlangıçta, Türkçe bilmediği halde
yavaş yavaş öğrendi ve ilerletti.
Ben, Türkçe okuduğum romanları ona, Fransızca olarak anlatıyor, o da
bana aynı şekilde Fransız dilindeki
edebî eserleri, kimi zaman Türkçe,
kimi zaman Fransızca olarak özetli­
yordu.
«Böylece geceleri yatmamız, saat
yediyi, sekizi (1) bulurdu. Daha son­
raları, bana Fransızca romanlar ta­
şımağa başladı. Ayda iki liradan ibaret olan maaşımı artık dadıma
değil de, elime verdikleri için, iste­
diğim herhangi bir kitabı kendim alabiliyordum. Madmazel Alfa'nın her
ziyaretinde sekiz on saatten fazla
bir süre durmadan çalışıp söyleşti­
ğimizden, bizim dersimiz, başka yer­
de verilen birer, ikişer saatlik ders­
lerin beş altı katı oluyordu. Bu ne­
denle derslerin bana sağladığı fay­
da, özel ders alan diğer arkadaşlarımınkinden kat kat üstündü.»
Sonradan yazdığı bir mektupta
Aliye Hanım, on dört, on beş yaş­
larındaki ruh halini, uzun uzadıya
anlatır, erkekten kaçma dönemine
girdiği bu yıllarda, kendini büyük
bir yalnızlık içinde bulup son derece
sıkıldığından dert yanar.
Bu dönemde Madmazel Alfa’nın
gece kalmak üzere geldiği akşam­
larda büyük bir sevinç duyarak onu
karşılar, saatlerce canyoldaşlığı ederek yalnızlığını unutmaya çalışır­
mış
Anlattıklarına göre, on üç yaşına
kadar olan zamanının çoğunu se­
lâmlıkta geçirir, oradaki değerli ki­
şilerle konuşup arkadaşlık edermiş.
Harem dairesindeki kadınların ko­
nuştukları konulardan hiç hoşlan­
maz, annesinin yanında terbiyeli ve
saygılı bir kız olarak katılmak zo­
runda olduğu bu toplantılar bitince,
odasına kaçar, kitaplarına dalarmış.
Kadınlara roman
okutmak yararlı mı,
yoksa zararlı mı?
Madmazel Alfa yirmi beş yaşını geçmiş
bir kız olduğu halde gönül işleri üzerinde
açıkça fikir yürütmez, ancak
edebiyat ve felsefeyle uğraşırdı.
Odasında Türkçe, Fransızca kitap­
lardan ve dergilerden başka hiç bir
arkadaşı olmadığından yakınır, edinmiş olduğu bilimsel ve edebi bil­
gilerini gösterecek, paylaşacak, bun­
lar üzerinde konuşup tartışacak ar­
kadaş bulamamaktan üzülürmüş.
Ancak Madmazel Alfa geldiği zaman
yüzü gülermiş. Madmazel Alfa’nın
babası Hakkı Efendi, gerçekten
ilm-i irfan sahibi bir Fransız olup
İngiliz eşi de okumuş ileri görüşlü
bir kadındı. Bu ortamda yetişen kız­
ları Alfa da. gerçekten zeki, yetenek­
li bir gençti. Avrupa milletlerinin ço­
ğunun klasik eserlerini dikkatle okumüş olduğu gibi, çağdaş yazar­
ları da yakından incelemiş ve fikir­
lerini benimsemiş olduğundan tam
anlamıyla Aliye Hanım’a arkadaşlık,
hatta öğretmenlik edecek durumda
idi. Madmezel Alfa ile olan bu arka­
daşlığın Avrupa edebiyatını öğren­
mesi ve bilgisini genişletmesi bakı­
mından Aliye Hanım için önemi son
derece büyüktür.
Fatma Aliye Hanım'ın felsefe bi­
limine merak sarması, bu ilk genç­
lik yıllarında başlar. Kişiliğinin oluş­
tuğu bu yıllarda, onun- felsefeye kar­
şı gösterdiği merakın üzerinde özel­
likle durmak gerekir.
Gazetelerde: «Kadınlara, roman okutmak fayda mi sağlar yoksa za­
rar m ı?» konulu bir anket açılmıştı.
Aliye Hanım ile karşılıklı birbirimize
yazdığımız mektuplarda, biz de bu
konuya uzun uzun yer verdik. Bil­
gilerini yalnız kitap okumakla elde
edip dış dünyaya sırt çevirenler, bil­
gin olabilirler, ama filozof olamaz­
lar ilkesinden hareket eden Aliye
Hanım, kitap okuma merakının ya­
nı sıra, çevresinde olup bitenlere
sürekli şekilde ilgi göstermekten de
geri kalmazdı.
«Madmazel Alfa, yirmi beş yaşını
geçmiş bir kız olduğu halde gönül
işleri üzerinde açıkça fikir yürüt­
mezdi. O, ancak edebiyat ve felsefe
ile uğraşırdı. Okuduğu sayısız ro­
manlar, onun ahlâkı üzerine hiç bir
kötü etkide bulunmamış, bunun ak­
sine, özellikle aşkla ilgili konular onun gözünü açmış, işin korkunç ve
tehlikeli yönlerini kendisine göster­
mişti.
«Kızlar ve kadınlara kötü etki ya­
pan, onların ahlâkını bozan yalnız
romanlar mıdır? Kadınların kendi aralarında yaptıkları saçma sapan
konuşmalar, asıl kötü etkiyi bunlar­
da aramak gerekmez mi? "Bilmem
kimin oğlu, uzun yıllar bilmem kimin
kızına âşık olmuş. Nice güçlükleri
ve engelleri yenerek birbirlerine ka­
vuşmuşlar” gibi, anlatılan hikâyeler,
aşk denilen, sevda denilen duyguyu
renkli yönleriyle göz önüne seren
bu hikâyeleri dinleyen genç kızlar
da, gül pembe bir dünya içinde ken­
dilerini arayıp bulacak âşıkların yo­
lunu beklerler...»
Aliye Hanım, şöyle yazıyordu:
«Bu konuda, ilk konuşmamı Refi­
ka Hanım la yaptım. Refika Hanım’
dan size daha önce bahsetmiştim.
Sadık Bey adında bir okul öğrenci­
si ile aralarında karşılıklı bir sevgi
belirmiş, birbirlerinin olmak için her
şeyi göze almışlar. Refika Hanım,
dinini değiştirip Müslüman olunca,
evlenmelerine bir engel kalmamış.
Mutlu bir evlilik hayatından bir yıl
geçmeden. Sadık Bey, yeniden Bey­
oğlu âlemlerine dalmış. Refika Ha­
nım sızlandıkça, "Bu böyle olacak,
işine gelirse" cevabını vermekten
dahi kaçınmamış. Bu sözler, beni
büyük hayal kırıklığına uğrattı ve
derin derin düşündürdü.
«Bunlar biribirlerini delice seven
gençler değil miydi? Bir yıl içinde
o aşk ne oldu?
«Beni düşündüren ikinci bir olay
da: Tanıdıklarımın birinin kızı ile de­
likanlı arasında geçen aşk serüveni
oldu. İki tarafın da aileleri, bu ev­
lenmeyi istemiyorlardı. Bu iki genç,
ana - baba yuvalarını bırakarak kaç­
tılar ve evlendiler. Sonunda araya
giren iyi yürekli dostların yardımıy­
la iki tarafın ana babaları çocukla­
rının suçunu affedip evliliklerini ka­
bul ettiler. Daha altı ay geçmeden,
genç evliler arasında geçimsizlik
başladı; yılın sonunda ayrılmaya
kalktılar, iki tarafın büyükleri de.
bunun önüne geçmek istedilerse de
başaramadılar ve bu evlilik ayrılık­
la sonuçlandı. Şu halde ilk zaman­
larda, onları coşturan, gözlerini ka­
rartan aşk nerede kaldı?
«Kimi romanlarda aşkın böylece
bitivermesi hatta kine, nefrete dö­
nüşmesi görülür; masallarda ise
böyle şeylere rastlanmaz, onlarda
aşk hikâyeleri tatlılıkla biter. "...O n ­
dan sonra zevk-u safa ile yaşamış­
lar" sözü masallara eklenir ki bu
da dinleyen genç kızları imrendirip
hayallere sürükler.
«Benim aşkla, sevgiyle ilgili dü­
şüncelerim ise "gençliğim ve tecrü­
besizliğim beni yanıltmıyorsa" sizin
"Kırkambar"daki "A şk" başlığı al­
tında yayınladığınız yazılardaki fikir­
lerinize uyuyor.»
Şimdi, biraz da Kırkambar mad­
desi üzerinde duralım: Aliye Hanım
ile karşılıklı birçok mektuplarımızda,
bu konuyla ilgili yazışmamız olmuş­
tur.
Aliye Hanım, artık şimdi, on beş,
on altı yaşına gelmiş bir genç kız­
dır. Yaşı ilerledikçe okuduklarından
aldığı zevk de başka türlü oluyor.
Ondaki araştırma merakı, felsefe
merakı arttıkça o zamana kadar
zevk aldığı şeyler artık ona. tad ver­
mez olmuş. O artık okumayı yalnız
zevk için değil, okuduklarından ke­
sinlikle bir şey öğrenmek için okur
olmuş. Bu bakımdan bizim Kırkam­
bar dergisini ilginç bularak devam­
lı takibe koyulmuş.
«Kırkambar'da yayınlanan: "B ir
makinaya bakarken bundan neler
öğrenebiliriz" makalesi, benim en
hoşuma giden yazı oldu. Geçen
mektuplarımda da uzun uzadıya
yazdığım gibi, artık ben her gör­
düğüm ve her işittiğim şeyi, bir ders
yerine koyup kafamı, onun üzerinde
işletiyorum ve bazı gerçekler elde
etmeye çalışıyorum. Özellikte, ken­
di düşüncelerime çok uygun olan bu
yazılar, benim tuttuğum yolun doğ­
ruluğunu bana, kanıtlıyor gibi geli­
yor. Bu yazıyı okuduktan sonra, her
gördüğüm şeyi inceleyip etüd ede­
rek bunlardan bir takım gerçekler
çıkarmak merakımı büsbütün artır­
dı. Felsefe denen şey de zaten bu
değil midir?»
(1 )
A laturka, ezanî saat.
Gelecek Y a z ı:
« K IR K A M B A R »
Taha Toros Arşivi
Download