GEZİ NOTLARI Ülkemizin İlk “Sakin Şehri” SEFERİHİSAR Gündelik telaşlar, koşturmalar ve yaşam kavgasının yorgunluğunu; bulduğu ilk fırsatta bir kenara bırakıp, dinlenmek isteyenlerle dolu etrafımız. Biliyoruz hayat zor ve zaman hızlıca akıp gitmekte. Ayak uydurmaya çalışırken arada bir soluklanmak isteyip de “ne yapsam?” diye düşünenlere bu ayki tavsiyemiz. Bu sayımızda Türkiye’ nin ilk “Cittaslow-Sakin Şehri”ne doğru yola çıkalım mı birlikte? Hazırsanız İzmir’in güneyine doğa, tarih ve denizi buluşturan küçük bir kasabaya, Seferihisar’a çeviriyoruz rotamızı. Türkiye’nin ilk, dünyanın da 121. “Sakin Şehri” seçilen Seferihisar’da sokak lambaları güneş enerjisiyle çalışıyor, yerli tohum üretiliyor ve pazarlarında file torba kullanılıyor. Mavi bayraklı plajlarında serinlerken bir Pazar günü denk getirip gidebilirseniz Sığacık Pazarı da tüm yöresel, taze ve organik lezzetleri ile sizi bekliyor. 66 Ege’nin diğer yöreleri gibi Seferihisar’da da M.Ö.7-5. yüzyıllar arasında Lidyalılar, Persler, Atinalılar ve Ispartalılar hüküm sürmüş. Ardından bölgeye, Bergama Krallığı, Makedonyalılar, Eski Yunan, Romalılar ve Bizanslılar egemen olmuş. Seferihisar Roma-Kartaca Savaşları sırasında, M.Ö.150-146 yılları arasında Roma’ya yenilen Kartacali Anibal’in, Suriye Selefkoslarına sığınmak üzere Anadolu’ya geçmesi ile Roma donanması Teos önlerinde Myonnesos açıklarında Kartaca donanması ile savaşırken, Romalı General Tysaferin’in konaklama yeri olarak askerlerine inşa ettirdiği üs olarak kurulmuş ve Tysaferinopolis adını almış. Selçuklulara kadar Tysaferin veya Tysaferinopolis olarak anılan bölgenin sonuna eklenen hisar kelimesiyle Tysaferinhisar’a ve sonra yıllar boyunca değişime uğrayarak Seferihisar’a dönüştüğü sanılıyor. 1084 yılında Selçuklu Komutanı Emir Çakabey tarafından alınmış, II. Haçlı Seferi sonrasında, Sultan Mesut tarafından Selçuklu topraklarına katılmış. 1320’de Aydınoğulları’nın egemenliğine ardından 1394 yılında da Osmanlı’nın eline geçmiş. 1402 yılındaki Ankara Savaşı’ndan sonra Moğolların işgaline uğrayan bölge, 1425 yılında tekrar Aydınoğulları’nın olmuş, Cüneyt Bey’in ölümünden sonra ise Osmanlıların hakimiyetine girmiş. Seferihisar 14,15,16. yüzyıllarda Kasım Çelebi Medresesi ile bir ilim ve kültür ocağı haline gelmiş. Seferihisar’ın 6 km kuzeyinde bulunan Düzce Actual Medicine köyünde yer alan ve 15. yüzyılda yapıldığı tahmin edilen medresenin kalıntıları, cami avlusunun kuzeydoğusunda yer alıyor. “L” şekilli bir plana sahip olan medresenin, doğu-batı yönündeki kolunda 4, kuzey-güney yönündeki kolunda ise 5 küçük birimi var ve herbir biriminde birer ocak ve ikişer niş yer alıyor. Seferihisar 19. yüzyıl başlarında 20 bini aşkın nüfusa sahipken, köylerde çıkan veba hastalığı nüfusunı kırmış, birkaç köyü ortadan kalkmış. 1850 yılında İzmir, Aydın vilayetinin merkezi olunca, Seferihisar nahiyesi de 1884 yılında belediye olmuş. Tarihi geçmişi dolayısı ile ilçe merkezinde Selçuklular ve Osmanlılardan kalma cami ve medreseleri bulunuyor. Bunlardan Turabiye Camii 1197 yılında Selçuklular tarafından yapılmış, 1783-1784 yıllarında Osmanlılar tarafından bakıma Cilt: 25 Sayı: 3 2017 alınıp, yeniden ibadete açılmış. Osmanlı döneminde ise Güdük Minare Camii, Hıdırlık Camii ve Ulu Camii inşa edilmiş. Bu camiler resterasyondan geçerek günümüzde de ibadete açık durumdalar. Ayrıca yine Osmanlı döneminden kalan ve yıkıntı halde olan iki de hamam bulunuyor. Seferihisar ve çevresinde tespit edilen tarihi değerlerden biri de Tümülüsler. Tepecik Mahallesi’ndeki Güneşkent Tümülüsü, yaklaşık 20 metre yüksekliğinde, 80 metre çapında. Fakat yoğun kaçak kazılarla hayli zarar görmüş. Ayrıca Hıdırlık Mahallesi’nde birbirine yakın konumda 10 adet daha tümülüs yer alıyor. Seferihisar Cumhuriyet döneminde de bir askeri eğitim bölgesi olmuş. Kore Savaşları’na katılan Türk Kuvvetleri, ikinci kafileden itibaren 1951-1960 yılları arasında on yıl, hazırlık eğitimini burada yapmışlar. İlçe merkezinde Kurtuluş Savaşı’nda ve Cumhuriyet döneminde şeCilt: 25 Sayı: 3 2017 hit düşenler için bir Şehitlik ile ilçe merkezi girişinde bir de Şehitler Çesmesi bulunuyor. Uluslararası arkeoloji literatürü içerisinde çokça bahsedilen hakkında ulusal ve uluslararası yayın bulunan sayılı antik kentlerden biri de Seferihisar topraklarında. Teos Antik Kenti’inde birçok medeniyetin hakimiyetine geçmiş olmasına rağmen, özellikle Roma ve Hellenistik dönem kalıntıları dikkat çekiyor. Sığacık’a yürüme mesafesinde deniz kenarında bulunan Teos bundan 3 bin yıl öncesine kadar Kuzey İyon’un başkenti konumunda imiş. Kurucusunun Dionysos’un oğlu Athames olduğu biliniyor. Teos antik dönemde mimari alan ve ticarette önemli bir yere saklamış. Bir dönem İyon şehrinden huzursuzluk yarattıkları ileri sürülerek kovulan sanatçılara kapılarını açmış, tarihte ilk kez Sanatçılar Birliği’nin kurulduğu bir kent olmuş. Uzun yıllar Teos, bir sanat kenti olarak kalmış ve antik çağın önemli filozof ve sanatçılarından şairler, Anakreon, Antimakhos, Epikuros, Nausiphanes, Apellikon ve tarihçi Hekataios kentte yaşamış. 2016 yılının Ekim ayında Teos Antik Kenti’ndeki kazılarda, kira sözleşmesi niteliği taşıyan 2 bin 200 yıllık yazıt bulunmuş. Hukuki açıdan iki önemli terimin yer aldığı yazıt bunun dışında pek çok ayrıntıya yer vermesi açısından oldukça değerli bulunup inceleme altına alınmış. Teos Antik Kent’te görülmesi gerekenler, Hellenistik ve Roma dönemi kalıntıları, Dionysos Tapınağı, agora, tiyatro, odeaon, surları ve Teos Antik Limanı. Actual Medicine Antik şehir Teos’un kuzey limanını oluşturan Sığacık, Seferihisar’ın sahilinde yer alan mandalina kokulu balıkçı kasabası ve bugün Teos Marina ile çehresi değişen ve konuklarının sayısı artan huzurlu bir kale içi yerleşim yeri. Dünya üzerinde kale içi yerleşim yerleri içerisinde hatırı sayılır da bir yeri var. 16 yy. Selçuklular döneminde yapıldığı tahmin edilen Sığacık Kalesi, restore edilirken kasaba yaşayanlarını da içine almış ve zamana ayak uydurmuş. Kanuni Sultan Süleyman’ın Rodos seferi sırasında 1521-1522 yılları arasında yapılmış olan kale, inşa edildiği dönemde bir deniz üssü olarak hizmet vermiş, sonraki dönemlerde ise gümrük kontrol merkezi olarak kullanılmış. Yapıldığında iki katlı olmasına rağmen günümüze tek katı ayakta kalabilmiş olan kalenin surlarına gizli merdivenlerle çıkılıyor. Surların yapılmasında, Teos taşlarının kullanıldığı taşların üzerindeki şehir kitabelerinden anlaşılıyor. Kalenin Kuşadası, Ayasuluk ve Seferihisar adında üç ayrı kapısı bulunuyor. “Sakin Şehir” hareketi ve geçirdiği restorasyonlarla birlikte Sığacık Kalesi içinde turizm hareketliliği göze çarpıyor. Pazar günleri düzenlenen yerel pazar, yerel üreticinin ürünlerini sattığı, kadınların el emeklerini sergilediği çok ilgi gören bir destinasyon oluşturuyor. Kale içinde yaşayan halk özellikle de kadınlar evlerinin önünde kendi ürettikleri yöreye özgü tatları satışa sunuyor. Seferihisar mantısı, gözleme, oklavadan sıyırma, salça gibi yiyecekler başta olmak üzere, meyve ve sebzeler, hediyelik eşyalar ve giysiler ilgi görüyor. 67 nemde Efes’e taşınmış. Şehir, MÖ 266’da Mısır Kralı Ptolemaios egemenliğine geçerek 60 yıl boyunca Ptolemaios adıyla anılmış. Lebedos’da adanın deniz ile kıyı oluşturan güneydoğu ve batısını çevreleyen sur duvarları ve akropolde bir tiyatronun varlığı tespit edilmiş. Limandaki Helenistik duvarlar, Gymnasium ile arkasındaki tepenin yamacında günümüze kadar varlığını koruyabilmiş tapınak terası ve konut kalıntılarına ait izler görülebiliyor. Sığacık’ta konaklamaya uygun çokça pansiyon ve otel bulunuyor. Kıyısındaki çay bahçeleri, kafeler ve her tür taze deniz ürünlerini tadacağınız balıkçı lokantaları ile hem göze hem damağa davetiye çıkartıyor bu sakin Ege kasabası. Dünya çapında ünlü Mavi Bayraklı pırıl pırıl kumsalları Akkum ve Ekmeksiz plajlarının yakınındaki Sığacık’ta inşa edilmiş Teos Marina’dan her gün düzenlenen tekne turlarına katılarak, Ege’ nin el değmemiş, Papaz Boğazı, Taş Ada, Azmak, Aktaşlı ve Çamağız bölgelerini de keşfedebilirsiniz. Doğanbey Adası olarak bilinen ve Sıçan Adası olarak da anılan Myonnesos Adası’na da, Sığacık kıyısından ulaşılıyor. MÖ.190 yıllarında, III. Antiocus, kıyıları korumaya çalışırken, Teos şehrine yönelmiş olan, birçok Roma gemisi görür. Önce bunların Roma gemisi olduğu düşünülse de daha sonra korsan gemileri olduğu anlaşılır. Korsanlar Roma donanmasından kaçarak, Myo68 nnesos’a sığınırlar. Roma döneminde, Myonnesos korsan yuvasına dönüşür. Denizlerle çevrili kayalıklarda korsanlar gemilerini karadan ve gözlerden uzakta burada demirlemişler ve tüccar gemileri geçtiğinde saldırıya geçmişler. Adada çeşitli dönemlerden kalma, pek çok dağınık duvar ve yapı kalıntısı var. Bu duvarlar 2.5-3 metre yüksekliğinde ve 5-6 metre uzunluğunda. Çok büyük boyutlu taşlarla inşa edilen bu duvar, MÖ.500 yıllarına tarihleniyor. Adanın üzerinde bulunan “Çıfıt Kale”yi, karaya bağlayan, denizdeki dolgu geçit ise zamanla ve bakımsızlık nedeniyle, dağılmış ve deniz suyunun altında kalmış. Bu geçidin yapıldığı taşlar, tarihi dönem içindeki taş işçiliğinin güzel örneklerini oluşturuyor. 25-30 cm.’lik deniz suyunda yürümeyi tercih ederseniz Sığacık kıyısından yürüyerek de adaya ulaşmanız mümkün. İyonya bölgesi antik kentlerinden Lebedos Antik Kenti de Seferihisar ile Selçuk arasındaki kıyıda Ürkmez Köyü’nün yanı başında Kısık adı verilen yarımada üzerinde oniki İyon kentinden biri olarak MÖ 7. yüzyılda inşa edilmiş. Kolophon’un (Değirmendere) kuzeyinde, Kral Kodros’un oğullarından Andropompos tarafından kurulan Lebedos, İyon göçü sırasında Hellenler’in eline geçen ilk Anadolu kentlerinden. İyonya Birliği’nin on iki üyesinden biri olmasına rağmen Myus gibi Lebedos’da sönük kalmış. Horatius’un “Terkedilmiş Köy” olarak tanımladığı Lebedos, klasik dönemde sikke basmayan tek İyon kenti olarak biliniyor. Kentin ilk sakinleri Karyalılar, Helenistik döActual Medicine Yine Seferihisar-Doğanbey Payamlı Köyü, Gerenalanı mevkiinde bulunan Karaköse Harabeleri, Lebedos Antik Kenti’ ne yaklaşık olarak 4 km. mesafede yer alıyor. Tarihi kalıntılar ve çamur banyosu yapılabilecek bir alan bulunan bölgede Orhanlı Köyü istikametine doğru ilerlenildiğinde ise, oldukça eski ve termal sıcak suyun çıkarıldığı hamam bulunuyor. Bölgede termal enerjili otel yapılması çalışmaları gündeme alınmış umarız iyi bir planla değerlendirilebilinir. İlçe merkezine yaklaşık 17 kilometrelik mesafede Kavaklıdere Köyü’nde bulunan Karakoç Kaplıcaları’ nın da Seferihisar’ın doğası ve tarihi kadar termal turizm için seçilecek bir rota olmasını sağlıyor. Kaplıca suyunun mide, bağırsak ve romatizmal hastalıklarda kullanıldığı söyleniyor. Seferihisar’da 1929 yılında öğretmen Hamza Efendi tarafından yapılmış ve Kültür Bakanlığı tarafından “Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlığı” olarak tescillenmiş olan Kent Belleği Müzesi ve Anı Evi olarak anılan ev, 2013 yılında hizCilt: 25 Sayı: 3 2017 Mandalina Güzeli, En İyi Mandalina, En İyi Üretici, En İyi Mandalinalı Yemek ve Tatlı yarışmaları ile ziyaretçilerine şenlikli bir program sunuyor. mete açılmış ve bağışçılar tarafından getirilen kentin tarihine ışık tutan bilgi, belge ve anı değeri taşıyan objeler sergileniyor. Ziyaretinizde mutlaka uğramalısınız. rada mutlaka Seferihisar Doğa Okulu’na uğrayıp, Kırkdokuz kilometrelik sahil şeridi ile Türkiye’ nin en uzun sahil şeridine sahip olan Seferihisar’da çok fazla dalış noktası bulunuyor. Ekmeksiz Plajı’nın kuzeyinde, 33 metre derinlikte, 17 metre boyunda bir balıkçı teknesi batığı da dalış rotasındakiler için ilgi çekiyor. Yine Akkum ve Ekmeksiz plajları özellikle rüzgar sörfüne başlayanlar için ideal yerler. Meraklıları için bölgedeki sörf okullarında ders veriliyor. lik, narenciye ve enginar yetiştiriciliği bölge insanı- ekolojik tarım ve doğa ile ilgili birşeyler öğrenerek keyifle birkaç saat geçirebilirsiniz. İsterseniz birkaç günlük atölyelere de katılım yapabilirsiniz. Elbette balıkçılık ve turizm de ilçe ekonomisine katkı veren önemli kaynakları oluşturuyor. Özellikle zeytincinın önemli gelir kaynakları. Her yıl Eylül-Kasım arasındaki bir tarihte Sığacık’ta gerçekleştirilen Seferihisar Mandalina Festivali’nin de amacı yerel mandalinayı tanıtmak. Festival, sokak şenlikleri, konserler ve bir yöre festivalin olmazsa olmazı Seferihisar’ın kendine has çok özel bir köyü de Bademler. 2012 yılında Türkiye’ nin en temiz köyü seçilen Bademler Köyü, “Susuz Yaz” filminin de çekildiği yer. Köyde çöpler ayrıştırılarak toplanıyor. Sokaklar her gün yıkanıp tertemiz yapılıyor. 1925 yılından beri köylülerden oluşan aktif bir tiyatrosu da var. Köy halkı kadınlı-erkekli gündüz işleri ile uğraşıp akşamları ise tiyatroda çalışıyor, turnelere çıkıyor, ödüller alıyorlar. Köyde 77 yıldır kapıları açık bir kütüphane ve bir oyuncak müzesi de var. Seferihisar tüm tarihi, kültürel ve doğal güzelliklerini huzur içinde yaşamaya çalışan yöre halkının etkisi ile “Cittaslow-Sakin Şehir” unvanını sonuna kadar hak ediyor, darısı biribirinden güzel diğer Anadolu kasabalarımızın başına… Seferihisar’ın ekonomik faaliyetlerini tarım oluşturuyor. Nüfusun %80’i tarımla uğraşıyor. İlçenin en büyük ve en kalabalık köyü olan Orhanlı’ da organik tarım yapılıyor. Özellikle zeytin, sebze ve şaraplık üzüm üretiliyor. Köyde biri taş baskı olmak üzere üç yağhane de halen çalışıyor. BuCilt: 25 Sayı: 3 2017 Actual Medicine 69