7,./$<,1 IDFHERRN .SVV.D\QDN$UúLYL .SVV'|NPDQ$UúLYL ATATÜRK İNKILAPLARI KRONOLOJİSİ 5 Mart 1920’de Hilal-i Ahdar ismiyle kurulan cemiyetin Yeşilay olarak değiştirilmesi. 1920’de Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı kurulması. 1921’de öksüz ve yetim çocuklar için Himaye-i Etfal (Çocuk Esirgeme) Kurumu kurulması. 1922’de Numune Hastaneleri kurulması. 1 Kasım 1922 Saltanatın Kaldırılması. 1923 ‘te Ankara Arkeoloji Müzesi kurulması. 1923’te Türk Hilal-i Ahmer (Kızılay) Cemiyeti’nin kurulması. 1923 Hekimlere Mecburi Hizmet Kanunu’nun çıkarılması. 1923’te Seyr-i Sefain İdaresi’nin kurulması. 29 Ekim 1923’ te Cumhuriyetin İlanı. 1924’te Ankara Musiki Muallim Cemiyeti’nin kurulması. 3 Mart 1924’te Halifeliğin Kaldırılması. 3 Mart 1924’te Tevhid-i Tedrisat Kanunu 1925’te Kızılay Hemşire Okulu’nun kurulması. 1925’te Ankara Hukuk Mektebi’nin açılması 1925’te Türk Hava Kurumu’nun (Türk Tayyare Cemiyeti) kurulması. 26 Ağustos 1924’te İş Bankası’nın kurulması. 1924’te Tarım Kredi Birlikleri’nin kurulması. 1925’te Aşar vergisi kaldırılması. 1925’te Sanayi ve Maadin Bankası kurulması. 1 Temmuz 1926’da Kabotaj Kanunu 19 Ocak 1925’te çıkarılan Mükellefiyet-i Bedeniyye Kanunu 25 Kasım 1925’te Şapka Kanunu’nun çıkarılması. 30 Kasım 1925'te Tekke zaviye ve türbelerin kapatılması. 26 Aralık 1925'te Miladi takvimin kabulü. 22 Nisan 1925’te kethüdalıklar kaldırılarak Ticaret ve Sanayi Odaları’nın Kurulması Kanunu’nun çıkarılması. 1926’da Emlak ve Eytam Bankası kurularak yoksulların ev almasının sağlanması. 17 Şubat 1926’da Medeni Kanun’un kabulü. 1 Mart 1926’da 1889 İtalyan Ceza Muhakeme Kanunu’ndan uyarlanan Türk Ceza Kanunu kabul edilir. 2 Mart 1926 Maarif Teşkilatı Hakkında Kanun ‘22 Nisan 1926’ da İsviçre’den Borçlar Kanunu’nun alınması. 1927’de İsviçre’nin Nuechatel Kantonu’ndan alınan Hukuk Muhakemeleri Usulü yürürlüğü girmesi. 1927’de modern anlamda nüfus sayımı yapılması. 1927’de Teşvik-i Sanayi Kanunu çıkarılması. 1927’de Devlet Demiryolları İdaresi kurulması. 1927’de Etnoğrafya ve Resim Müzesi açılması. 1927’de Devlet Demiryolları ve Limanları Genel Müdürlüğü kurulması. 1 Kasım 1928’de Yeni Türk Harflerinin Kabulü. 1929’da Almanya’dan uyarlanan Ceza Muhakemeleri Kanunu yürürlüğe girmesi. 1929’da Tarım Kredi Kooperatifleri’nin açılması. Toprak Reformu’yla topraksız çiftçiye 20 yılda ödemek kaydıyla toprak dağıtılması. 1929’da Deniz Ticareti Kanunu (Almanya’dan) ve İcra ve İflas Kanunu (İsviçre’den) yürürlüğe girmesi. 1933’te Milli Hava Ulaştırma Teşkilatı’nın kurulması. 1929’da Deniz Ticareti Yasası’nın çıkarılması. 30 Ocak 1929 ‘da Milli İktisat ve Tasarruf Cemiyeti kurulması. 1930’da İstanbul Belediyesi Konservatuarı’nın ıslah edilmesi. 1930’da TC Merkez Bankası’nın kurulması ve Türk Parasını Koruma Kanunu’nun çıkarılması. 1930’da Kadınlara Belediye seçme seçilme haklarının verilmesi. 1931’de Pulluk Kanunu çıkarılarak pulluk üreticilerine faizsiz kredi verilmesi. 1 Nisan 1931'de okka, arşın, endaze gibi ağırlık ve uzunluk ölçülerinin kaldırılması. 15 Nisan 1931’de Türk Tarih Kurumu’nun Kurulması. 19 Şubat 1932’de Halkevleri açılması 12 Temmuz 1932’de Türk Dil Kurumu’nun Kurulması 1934’te Kadınlara milletvekili seçme seçilme haklarının tanınması. 1933’de Kadınlara Muhtarlık hakkının verilmesi. 1933’te İstanbul Üniversitesi’nin kurulması. 1933’te Sümerbank, İller Bankası, Halkbank’ın kurulması. 1933’te Ziraat Mektepleri ve Ziraat Fakültesi ve Veteriner Yüksek Okulu’nun açılması. 1934'te Soyadı Kanunu’nun çıkarılması. 1934-39 yılları arası I. Beş Yıllık Kalkınma Planı’nın uygulanması. 1934’te Ankara Hukuk Fakültesi’nin açılması. 1934’te Kadınlara milletvekili seçme seçilme haklarının verilmesi. 1935’te maden arama ve işletme çalışmaları için MTA’nın (Maden Tetkik Arama) kurulması. 1936’da Ankara Milli Musiki ve Temsil Akademisi (Devlet Konservatuarı), Eğitmen Kursları’nın kurulması. 1937’de Köy Eğitim Yurtları ile Dolmabahçe Sarayı’nda Resim ve Heykelcilik Müzesi açılması. 1935’te Tarım Satış Kooperatifleri’nin kurulması. 1937’de Denizyollarını güçlendirmek için Denizbank’ın kurulması. 1938’de Toprak Mahsulleri Ofisi’nin kurulması. 1939’da ilk büyük ağır sanayi olan Karabük Demir- Çelik Fabrikası’nın açılması. İLKE - İNKILAP BAĞLANTILARI Cumhuriyetçilik İlkesi Doğrultusunda yapılan İnkılaplar: TBMM’nin Açılması 1921-1924 Anayasalarının hazırlanması Saltanatın Kaldırılması Cumhuriyetin İlanı Siyasi partilerin kurulması Kadınlara seçme seçilme haklarının verilmesi Ordunun siyasetten ayrılması Milliyetçilik İlkesi Doğrultusunda yapılan İnkılaplar: Milli bir Türk devletinin kurulması TBMM’nin açılması Kabotaj Kanunu’nun çıkarılması Türk Tarih Kurumunun kurulması Türk Dil Kurumunun kurulması Kapitülasyonların kaldırılması Bağımsız gümrük politikası ve Koruyucu Gümrük Kanunu’nun çıkarılması Yabancılara ait demiryollarının millileştirilmesi Türk Parasını Koruma Kanunu’nun çıkarılması Okullarda derslerin Türkçe okutulması Halkçılık İlkesi Doğrultusunda yapılan İnkılaplar: Cumhuriyetin İlanı Soyadı Kanunu Kadınlara siyasi hakların tanınması Kılık kıyafet ve şapka kanunu Aşar vergisinin kaldırılması Devletçilik İlkesi Doğrultusunda yapılan İnkılaplar: Bazı özel Türk ve yabancı kuruluşların devletleştirilmesi Milli Korunma Kanunu (İnönü Dönemi 1940) I ve II. Beş YıllıkSanayi Planlarının hazırlanması Devlet bankalarının kurtulması (Sümerbank, Etibank v.s.) Devletin yatırım yapması Laiklik İlkesi Doğrultusunda yapılan İnkılaplar: Saltanatın Kaldırılması Halideliğin Kaldırılması, Şeriye ve Evkaf Vekaletinin kaldırılması Tevhidi Tedrisat Kanunu Tekke ve zaviyelerin kapatılması Medeni Kanunun kabulü, Şapka İnkılabının yapılması Devletin dininin İslam’dır maddesinin anayasadan çıkarılması Milletvekillerinin yemin şeklinin değiştirilmesi Atatürk İlkelerinin anayasaya girmesi .SVV.D\QDN$UúLYL.SVV'|NPDQ$UúLYL KWWSVZZZIDFHERRNFRP.SVV.D\QDN$UVLYL ATATÜRK SÖZLERİ/ İLKE BAĞLANTILARI “Milli servetin dağıtımında daha mükemmel bir adalet ve emek sarf edenlerin daha yüksek refahı, milli birliğin muhafazası için şarttır.” HALKÇILIK “Dünyada her şey için, medeniyet için, başarı için en hakiki mürşit (yol gösterici) ilimdir, fendir.” İNKILAPÇILIK Gözlerimizi kapayıp tek başımıza yaşadığımızı düşünemeyiz. Memleketimizi bir çember içine alıp dünya ile alakasız millet olarak medeniyet düzeyinin üzerinde yaşayacağız”. İNKILÂPÇILIK “Medeniyet yolunda başarı, yenilikleri kavrayıp uygulama alanında başarılı olmak için tek ilerleme ve gelişme yolu budur”. İNKILAPÇILIK “Artık duramayız. Behemehâl ileri gideceğiz. Geriye ise hiç gidemeyiz. Çünkü ileri gitmeye mecburuz. Millet açıkça bilmelidir; medeniyet öyle bir kuvvetli ateştir ki, ona kayıtsız olanları yakar mahveder.” İNKILAPÇILIK “Hükümetin varlığının sebebi, memleketin asayişini, milletin huzur ve rahatını temin eylemektir. Bütün memlekette gerçek bir asayiş hâkim olmalıdır. Millet büyük bir huzur ve emniyet içinde müsterih bulunmalıdır.” HALKÇILIK Gaye, sınıf mücadelesi yerine içtimai tesanütü (Sosyal dayanışmayı) sağlamaktır. HALKÇILIK Millete efendilik yoktur. Millete hizmet etmek vardır. HALKÇILIK “Kuvvet birdir; oda milletindir”. CUMHURİYETÇİLİK –MİLLİYETÇİLİK “Bizim eğitim sistemimiz eskiden çok farklı olacaktır. “Milli” olacaktır. Milli dehamız ancak milli kültürümüz aracılığıyla geliştirilebilir”. MİLLİYETÇİLİK “Beni Türk hekimlerine emanet ediniz.” MİLLİYETÇİLİK “Bir millet kendi kuvvetine dayanarak varlığını ve bağımsızlığını talep etmemiştir. Allah’ın emrettiği şey, kadın ve erkek beraber olarak ilim ve kültür edinmeleridir. LAİKLİK “Millet sevgisi kadar büyük mükâfat yoktur.” MİLLİYETÇİLİK “Yurtta sulh, cihanda sulh.” MİLLİYETÇİLİK “Medeniyetin emir ve talep ettiğini yapmak insan olmak için yeterlidir.” İNKILAPÇILIK “Çalışmak demek, boşuna yorulmak, terlemek değildir. Zamanın gereklerine göre bilim ve teknik ve her türlü uygar buluşlardan azami derece istifade etmek zorunludur.” İNKILAPÇILIK “Bizim dinimiz hiçbir vakit kadınların erkeklerden geri kalmasını talep etmemiştir. Allah’ın emrettiği şey, kadın ve erkek beraber olarak ilim ve kültür edinmeleridir”. LAİKLİK/ HALKÇILIK “Kesin zaruret olmadıkça, piyasalara karışılmaz, bununla beraber, hiçbir piyasa başıboş değildir.” DEVLETÇİLİK “Türk halkı asırlardan beri hür ve müstakil yaşamış ve istiklali bir lâzımı hayatiye telakki etmiş bir kavmin kahraman evlatlarıdır. Bu millet istiklalsiz yaşamamıştır, yaşayamaz ve yaşamayacaktır.” MİLLİYETÇİLİK “Yurdumuzu dünyanın en bayındır ve en uygar ülkeleri düzeyine çıkaracağız, milletimizi en geniş refah araç ve kaynaklarına sahip kılacağız”. İNKILAPÇILIK “Büyük devletler kuran atalarımız, büyük ve şümullü (kapsamlı) medeniyetlere de sahip olmuştur. Bunu aramak, tetkik etmek, Türkiye’ye ve cihana bildirmek bizler için bir borçtur. Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır”. MİLLİYETÇİLİK “Efendiler ve ey millet; biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti, şeyhler, müritler memleketi olamaz. En doğru, en hakiki yol medeniyet yoludur.” LAİKLİK “Ben 1919 senesi Mayıs’ı içinde Samsun’a çıktığım gün elimde maddi hiçbir kuvvet yoktu. Yalnız Türk Milletinin asaletinden doğan ve benim vicdanımı dolduran yüksek ve manevi bir kuvvet vardı.” MİLİYETÇİLİK “Esas, Türk Milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. Türk’ün haysiyeti, izzetinefis ve kabiliyeti çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir millet esir yaşamaktansa mahvolsun evladır. Binaenaleyh, ya istiklal, ya ölüm!” MİLLİYETÇİLİK “İdare usulümüz kayıtsız şartsız hâkimiyetine sahip olan halkın, mukadderatını bizzat ve bilfiil idare etmesi esasına müstenittir”. CUMHURİYETÇİLİK – HALKÇILIK “Artık, hükümet ile millet arasında mazideki ayrılık kalmamıştır. Hükümet millettir ve millet hükümettir. “ CUMHURİYETÇİLİK – HALKÇILIK “Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, bağımsızlıktan yoksun bir millet, medeni insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye layık olamaz.” MİLLİYETÇİLİK “Bizim halkımız menfaatleri birbirinden ayrılır sınıflar halinde değil, aksine varlıkları ve çalışmalarının sonucu birbirine lazım olan sınıflardan ibarettir”. HALKÇILIK ”Görülüyor ki her vasıtadan yalnız ve ancak bir tek temel görüşe dayanarak yararlanırız. O görüş şudur: Türk milletini medeni dünyada, layık olduğu mevkiye yükseltmek, Türkiye Cumhuriyetini sarsılmaz temeller üzerinde her gün daha çok güçlendirmek ve bunun için de istibdat fikrini öldürmek.” MİLLİYETÇİLİK– İNKILÂPÇILIK “ (Büyük taarruz ve başkomutanlık meydan muharebesi hakkında) Bu eser Türk milletinin hürriyet ve istiklal düşüncesinin ölümsüz bir abidesidir. Bu eseri yaratan bir milletin evladı, bir ordunun başkomutanı olduğumdan, mutluluk ve bahtiyarlığım sonsuzdur.” MİLLİYETÇİLİK “Kesin zaruret olmadıkça, piyasalara karışılmaz, bununla beraber, hiçbir piyasa başıboş değildir.” DEVLETÇİLİK “Türkiye’de “muayyen bir dinin merasimi de serbesttir, yani ayin hürriyeti masundur. Tabiatıyla ayinler asayiş ve genel adaba aykırı olamaz, siyasi gösteri şeklinde de yapılamaz.”LAİKLİK ”Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürüklenmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın. MİLLİYETÇİLİK-HALKÇILIK “Memleketin başında Ortaçağın en insafsız belası olarak hala musallat duran aşarın kaldırılmasını yüce meclise teklif edebilecek bir ekonomik seviyeye cumhuriyet idaresinin bir senede ulaşmış olması, cidden memnuniyet vericidir.” HALKÇILIK “Her Türk çiftçinin ailesinin geçineceği ve çalışacağı toprağa sahip olması mutlaka gereklidir. Vatanın sağlam temeli ve bayındır hale getirilmesi bu esastadır.” HALKÇILIK “Kuvvet birdir; oda milletindir”. CUMHURİYETÇİLİK –MİLLİYETÇİLİK “ Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır.” MİLLİYETÇİLİK “Bizim eğitim sistemimiz eskiden çok farklı olacaktır. “Milli” olacaktır. Milli dehamız ancak milli kültürümüz aracılığıyla geliştirilebilir”. MİLLİYETÇİLİK “Beni Türk hekimlerine emanet ediniz.” MİLLİYETÇİLİK “Bir millet kendi kuvvetine dayanarak varlığını ve bağımsızlığını talep etmemiştir. Allah’ın emrettiği şey, MİMARLAR HÜKÜMDAR ŞAİRLER OSMANLI DEVLETİ’NDE ÖNEMLİ KİŞİLER Adlî (II. Bayezit / 15.- 16-yy) Mistik bir yapıya sahip olan II. Bayezid’in 125 Türkçe ve 3 Farsça gazelden oluşan divanı vardır. Kardeşi Cem’e yazdığı beyitleri de önemlidir. Ahmed (II. Ahmet/17. yy) 1691-1695 yılları arasımda hükümranlık sürmüştür. Mahlas yerine kendi adını kullanmıştır. Zamanımıza ulaşan şiiri azdır. Avnî (II. Mehmet/ 15.yy) Fatih’in şiirlerinde kullandığı mahlastır. Küçük bir divanı vardır. Bu divançenin tek nüshası İstanbul’daki Millet Kütüphanesi’ndedir. Bu eserde 68 gazel, 1 muhammes, 1 kıta bulunmaktadır. Bahti (I. Ahmet/17. yy) 1603-1617 yıllarında hüküm sürmüştür. Divanı vardır. Divanında 5 münacaat, 1 naat, 1 tercii bend, 36 kıta, 17 gazel, 3 şarkı, 2 tarih manzumesi vardır. Farisî (II. Osman/ 17.yy) 1618-1622 yıllarında hüküm sürmüştür. Yeniçerilerce genç yaşta öldürülmüştür. Divanı yoktur. İlhamî (III. Selim / 18. yy) 1789-1808 yılları arası hüküm sürmüştür. Hem şair hem bestekardır. Divanı vardır. Kendi şiirlerine bestelerde yapmıştır. Kafes hayatını anlatan kafes gazeli önemli eseridir. Muhibbî (Kanuni Sultan Süleyman/ 16.yy): En çok gazel yazan padişahımızdır. Divanında 2799 gazel, 1 terci-i bent, 30 murabba, 18 muhammes, 56 kıta, 217 beyit türünde şiir vardır. Murad (II. Murat/ 15.yy: Gazel, kıta ve beyit türünde eserler vermiştir. Muradî (III. Murat/ 16.yy): Divanından başka Esrarname ve Fütuh-u Siyam adlı eserleri de vardır. Necib (III. Ahmet/ 18.yy): Lale Devri hükümdarıdır. Sade ve samimi bir dille gazel ve şarkılar yazmıştır. Selim (II. Selim/ 16.yy): Şiirleri Yahya Kemal Beyatlı tarafından ilgi görmüştür. Gazelleri vardır. Selimî (Yavuz Sultan Selim/ 16.yy) Usta bir şair olan Yavuz’un Türkçe şiirlerinden başka Farsça bir divanı vardır. Yıldırım (I. Bayezit) (15.yy): Güçlü bir edebi yönü olduğu devrin eserlerinde bildirilmektedir. Günümüze ulaşan tek gazeli vardır. Başmimar Ahmet Ağa (18. yy): Lale Devri’nde III. Ahmet Çeşmesi’ni yapan kişidir. Başmimar Mustafa Ağa: (18. yy): I. Mahmut ve III. Osman devri mimarıdır. Nurusmaniye Camii’ni yapmıştır. Hacı İvaz Paşa: Bursa’daki Yeşil Türbe ve Camii’nin mimarıdır. Hoca Bin Musa (14.yy): Bursa Ulu Camiinin mimarıdır. I, Murat zamanında yapımına başlamış, Yıldırım zamanında devam etmiş, Çelebi Mehmet zamanında bitirmiştir. Bursa’nın en büyük cami olan Ulu camii iki minarelidir. Kasım Ağa (17.yy): IV. Murat devrinde Revan ve Bağdat Köşklerini yapan mimardır. Mehmet Tahir Ağa (18. yy): III. Mustafa devrinde 1759-1763 yılları arasında Laleli Camii’ni yapmıştır. Mihran Azaryan(19. -20. yy): 1876’da doğmuş 1952’de ölmüş Osmanlı Ermenisidir. İzmit’in Bahçecik (Bardizag) kasabasında doğmuştur.1894 İstanbul depreminden sonra İzmit ve Bahçecikte bazı devlet binalarının yapımını üstlenmiştir. İzmir Saat kulesi ve Büyük Ada Vapur İskelesi en önemli eserleridir.Ermeni olmasına rağmen Türk milli mimarisinin öncü isimleri arasında sayılmaktadır. Mimar Davut Ağa (17.yy): 1597’de Yeni Camii’nin temelini atan mimardır. Camiyi yaptıran Safiye Sultan ve oğlu III. Mehmet’tir. Mimar Hayrettin (15.yy): II. Bayezit devrinde önemli mimariler inşa eder. Üslup bakımından mimariye yenilikler getirmiştir. Başlıca eserleri kendi adına yaptırdığı mescit ve II. Bayezid Külliyesi’dir. Mimar Kemaleddin (20.yy): Son dönem Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi mimarlarındandır. 1870’te İstanbul’da doğar, 1927’de Ankara’da ölür. I. ulusal mimarlık akımının öncülerindendir. 1908’ de Mimarlar ve Mühendisler Odası’nın ilk kurcusudur. İstanbul, Edirne ve Sofya garlarının projesi ile İstanbul Ticaret Lisesi’nin projelerini hazırlamıştır. Mimar Atik Sinan (15.yy): Doğum tarihi bilinmemektedir. 1471’de ölmüştür. Fatih devrinde İstanbul’un fethinden sonra şehrin yeniden inşasında görev almıştır. Azadlı Sinan olarak ta bilinir. Fatih Camii ve Külliyesi’nin mimarıdır. Kendi adına yaptırdığı Atik Sinan Mescidi de günümüzde Kumrulu Mescit olarak anılmaktadır. Mimar Sinan (16.yy): Kayseri’nin Ağırnas Köyü’nde doğmuş, Yavuz zamanında devşirme olarak İstanbul’a getirilmiş Ermeni kökenli mimardır. 1588’de ölmüştür. Cumhuriyet döneminde mezarında yapılan incelemede kafatasının olmadığı saptanmıştır. Osmanlı mimarlarının en büyüğü ve en saygınıdır. I. Süleyman, I. Selim ve III. Murat dönemlerinde 50 yıl başmimarlık yapmıştır. Halep’te Hüsreviye Külliyesi, Gebze’de Çoban Mustafa Külliyesi, İstanbul’da Hürrem Sultan adına Haseki Külliyesi’ni yapmıştır. Şehzade Camii’ni çıraklık, Süleymaniye camii’ni kalfalık, Edirne’deki Selimiye Camii’ni ustalık eseri olarak tanımlamıştır. Toplamda 92 cami,52 mescit,57 medrese, 7 daru’l kura, 22 türbe, 17 imarethane, 5 su yolu, 8 köprü, 20 kervansaray, 36 saray, 8 mahzen ve 48 hamam olarak üzere 375 eser vermiştir. Mimar Mehmed Tahir Ağa (18. yy): Doğum ve ölüm tarihleri bilinmemektedir. I. Mahmut devrinde daha 12 yaşındayken babası ile birlikte Rusya ve Avusturya seferlerine katılır. Mart 1770'te mimar başı olarak tayin edilen Mehmed Tahir Ağa, üç kez görevden alınarak tekrar görevine geri getirildi. Özellikle III. Mustafa devrinde İstanbul'da başlatılan büyük imar faaliyeti sırasında mimarbaşı-olarak önemli birçok yapıda hizmeti mevcuttur. Başlıca eserleri Ayazma Camii, Laleli Külliyesi (Laleli Camii, III.Mustafa Türbesi), Beylerbeyi Camii, Zeynep Sultan Camii’dir. 1766 depreminde yıkılan Fatih Camii 1771’de Mimar Mehmed Tahir Ağa tarafından son haline getirilmiştir. Mimar Muzaffer Bey (19-20. yy): Son dönem Osmanlı mimarlarındandır.1881-1921 yılları arası yaşamıştır. İstanbul’da Postane ve Telgraf Nezareti Binası, Hürriyet Abidesi, Konya’da Erkek ve Kız Öğretmen Okullarının binasını yaptı. Mevlana Müzesi yanındaki II. Selim Camii’nin tamir ve restorasyon işlerinde bulundu. Sedefkar Mehmet Ağa (16-17.yy): II. Selim döneminde devlet mimarı olmuştur. Mimar Sinan’ın öğrencisidir. Önce su işlerinden sorumlu olmuş sonra da mimarbaşı olmuştur. Sultan Ahmet Camii’nin mimarıdır. 1609’da başlamış 1616’da bitirmiştir. DEVLET ADAMLARI Alemdar Mustafa Paşa (18-19. yy): 1755’te Lehistan’ın Hotin kentinde doğdu. 1808’de İstanbul’da öldü. Üç aylık sadrazamlık dönemi vardır. III. Selim’in Kabakçı Mustafa İsyanı’yla tahttan indirilmesi üzerine İstanbul’a gelerek tekrar tahta çıkarmak istese de III. Selim Yeniçerilerce öldürülür. Alemdar, II. Mahmut’u yeniçerilerden kurtararak tahta çıkarır. II. Mahmut padişah olunca Alemdar’ı sadrazam yaptı. Alemdar’ın teşviki sonucu ayanlarla Sened-i İttifak’ı imzaladı. Alemdar’ın Sekban-ı Cedit’i kurması, Yeniçeri ocaklarında yolsuzluk tespiti yapmaya kalkmasından dolayı bu kesimin tepkisini çekti. Alemdar Vakası denilen Yeniçeri isyanının ilk gününde çıkan yangında ölmüştür. Barbaros Hayrettin Paşa (16.yy): 1475-1546 yılları arasında yaşayan en ünlü donanma komutanıdır. 1533’te Osmanlı hizmetine giren Hızır Reis, Barbaros(Kızıl sakalından dolayı Avrupalıların taktığı ad) Hayrettin Paşa ismiyle Kaptan-ı derya oldu. 1538 Preveze Deniz Savaşı’nda Andrea Doria’yı yenilgiye uğratarak Akdeniz’i Türk gölü haline getirdi. 1543’te Fransa kralı I. François’in yardım isteği üzerine Fransa’ya gönderildi. Fransız donanmasıyla birleşerek Kutsal Roma Germen İmparatorluğu’ndan Nice kentini aldı. Cemal Paşa (19.yy): Son dönem Osmanlı asker ve politikacılarından olup Tttihat Terakki’nin kurcularındandır. 1872’de Midilli’de doğdu 1922’de Gürcistan’ın başkenti Tiflis’te Ermenilerce öldürüldü. I. Dünya Savaşı esnasında iç ve dış politikada etkin rol oynamıştır. Filistin Cephesi’nin komutanı olarak görev yapmıştır. Savaştan yenik çıkılması üzerine Mondros Mütarekesi sonrasında Berlin’e gider. Rusya üzerinden Tiflis’ geçer. Turancı fikre sahiptir. 1922’de Karakin Lalayan ve Sego Vartanyan adlı komitacı Ermeniler tarafından öldürülmüştür. Naaşı Doğu Cephesi komutanı Kazım Karabekir tarafından Erzurum’daki Karskapı Şehitliği’ne defnedilmiştir. Damat Nevşehirli İbrahim Paşa(18.yy): 1670’de Nevşehir’de doğmuş 1730’da Patrona Halil İsyanı esnasında öldürülmüştür. Lale Devri sadrazamıdır. Darü’s Saade yazıcılığından sadrazamlığa yükselmiştir. III. Ahmet’in kızı Fatma sultan’la evlenerek sarayın damadı oldu. Lale, Sadabat ve Çırağan saraylarında helva sohbetleri, matbaanın kurulması bu dönemde olmuştur. İstanbul’un çeşitli yerlerinde hayır kurumları yaptırdı. Doğduğu yer olan Muşkara’yı başka yerlerden insanları göç ettirerek Nevşehir ismiyle kaza yaptı. Sohbet ve eğlencelerden dolayı halkın tepkisini çeken paşa, Patrona Halil İsyanı esnasında isyancılar tarafından öldürülmüştür. Enver Paşa (20.yy): Son dönem Osmanlı asker ve siyaset adamıdır. İttihat Terakki Cemiyeti’nin kurulması, II. Meşrutiyetin ilanı, II. Abdülhamit’in tahttan indirilmesi, Trablusgarp Savaşı ve 1913 Bab-ı Ali baskınlarında etkin rol oynamıştır. Turancı politikaya sahiptir. V. Mehmet Reşad’ın kızı Naciye Sultan’la evlenerek önce sarayın damadı, Bab-ı Ali Baskını sonrasında da Harbiye Nazırı olur. Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşı’na girmesinde ve Almanya’yla ittifak kurmasında etkilidir. Kendi emriyle açılan Kafkas Cephesi’nde Sarıkamış Faciası’ndan dolayı başarısız olur. 1918’de Ermeni ve Rus ordularının Azerbaycan’dan çıkarılmasında etkilidir. Mondros Mütarekesi’nin ardından Almanya ve Rusya üzerinden Türkistan’a geçer. Rusya’ya karşı mücadele eden Orta Asya Türklerinin kurduğu Basmacı Hareketi’nin başına geçer. Rus birliklerinden Duşanbe’yi alır. 1922’de Kurban Bayramı sırasında Ruslarca öldürülür. Naaşı 1996’da Tacikistan’dan getirilerek Abide-i Hürriyet Şehitliği’nde Talat Paşa’nın yanına gömülmüştür. Halil Hamit Paşa (18.yy): I. Abdülhamit devri ıslahatçı sadrazamlarındandır. Ispartalıdır. Katiplikten yükselmiştir. Yeniçeri Ocağı’nı ıslah etme ve gücünü kısıtlama yönünde çalışmalarda bulundu. Fransa’yla ilişkileri geliştirerek askeri reform yapmak için gerekli personeli davet etti. Muhaliflerinin etkisinde kalan I. Abdülhamit tarafından yolsuzlukla suçlanarak Gelibolu’ya sürüldü. Birkaç gün sonra da başı kesildi. Vücudu Bozcaada’ya defnedilirken kesilen başı İstanbul’a gönderildi. Kavalalı Mehmet Ali Paşa (19.yy): 1769- 1849 yılları arasında yaşamıştır. Yunanistan’ın Kavala kentinde doğmuştur. Napolyon’un Mısır’ı işgali sonrasında bölgeye gönderilmiştir. Mısır’da güçlü bir yapı kurmuş, reformlar yapmak için Fransa’dan uzmanlar getirmiştir. Arabistan’daki Vahhabi ayaklanmasını bastırmış, Memlük kalıntısı hanedanlara son vermiştir. Fransız tarzı güçlü bir ordu ve donanma kurmuştur. Kendisinin okuma yazması olmadığı halde Mısır’da Arapça-Fransızca gazete çıkartmıştır. Yunan İsyanı esnasında padişah II. Mahmut’a Mora ve Girit valiliğinin verilmesi şartıyla destek vermiştir. Buraların kaybedilmesi üzerine Suriye ve Cidde valliklerini isteyince padişah kabul etmeyince Kavalı isyan eder, Anadolu’ya gelir. Avrupalıların arabuluculuğu üzerine Kütahya Antlaşması imzalanır. Her iki tarafta antlaşmadan hoşnut olmayınca iki ordu Antep’in Nizip ovasında tekrar karşı karşıya gelir, Kavalalı yine galip gelir. 1840 Londra Konferası’nda Mısır sorunu çözüme kavuşur. Mısır Osmanlı’da kalacak, bölgenin yönetimi hidiv unvanıyla Kavalalı sülalesine bırakılacaktı. Koca Ragıp Paşa (18.yy): III. Mustafa devri ıslahatçı sadrazamlarındandır. 1699’da İstanbul’da doğdu, 1763’te vefat etti. İran Safevi Devleti’yle yapılan görüşmelerde müzakerecilik yaptı. Daha sonra reisülküttaplık, Mısır valiliği ve vezir-i azamlık yaptı. Padişahın kardeşi Saliha Sultan’la evlenerek sarayın damadı oldu. Sadrazamlığı sırasında Sakarya-İzmit Kanalı Projesi, savaş gemileri ve Laleli Camii’nin inşası, yeni top dökümü ve ordunun ıslahı çalışmalarını yaptı. Avrupa’daki çalkantılardan Osmanlı’yı uzak tutmaya çalıştı. Siyasetçi kişiliğinin yanında şairliği de vardır ki edebiyatçılar tarafından Nedim ve Şeyh Galip’ten sonra devrin en iyi üçüncü şairi kabul edilir. Köprülü Fazıl Ahmet Paşa (17.yy): Köprülü Mehmet Paşa’nın oğludur. 1635’te doğdu,1676’da öldü. Babasının vasiyeti üzerine padişah IV. Mehmet tarafından sadrazamlığa getirildi. 15 yıl görev yaptı. Döneminde Girit alındı. Lehistan’la Bucaş Antlaşması yapılarak Ukrayna ve Podolya Osmanlı topraklarına katıldı. Osmanlı batıda en geniş sınırlara ulaştı. Köprülü Mehmet Paşa (16.-17. yy): Osmanlı tarihinde ilk kez şartlı göreve gelen sadrazamdır. IV. Mehmet’in annesi Valide Kösem Turhan Sultan’ın isteği üzerine sadrazamlığı kabul etmiştir. Sarayın devlet işlerine karışmaması, atama ve görevden alma işlemlerinin kendine bırakılması, hakkında bir dedikodu çıkarsa önce kendisine danışılması şartlarını koşmuştur. Amacı çalışmak için uygun bir ortam ve can güvenliğini sağlamaktır. Göreve geldikten sonra orduyu zorbalardan temizlemiş, Celali isyanlarını bastırmış, yeniçeri kıyafeti giydirerek Müslüman halka zarar veren Rum patriğini idam ettirmiştir. Döneminde düzen büyük ölçüde sağlanmıştır Kuyucu Murat Paşa (16-17.yy) Aslen Hırvat devşirmesi olup Duraklama döneminin ıslahatçıların olmakla birlikte Celali isyanlarını baskı ve şiddetle bastırmıştır. Talat Paşa (20.yy): Son dönem Osmanlı siyasetçilerinden ve İttihat Terakki’nin kurucularındandır. Edirnelidir. 1874’te Hasköy’de doğdu 1921’de Berlin’de Ermenilerce öldürüldü. Meclis-i Mebusan vekilliği, dahiliye nazırlığı, posta vekilliği ve 1917’de de sadrazamlık yapmıştır. I. Dünya Savaşı esnasında Ermenilerin göç ettirilmesiyle ilgili Tehcir Kanunu’nun çıkarılmasında etkin rol oynamıştır. .SVV.D\QDN$UúLYL.SVV'|NPDQ$UúLYL KWWSVZZZIDFHERRNFRP.SVV.D\QDN$UVLYL RESSAM VE NAKKAŞLAR Levni (18. yy): Doğum tarihi bilinmemekte, 1732’de ölmüştür. Lale Devri’nin ünlü minyatürcüsüdür. Resimlerinde mekanın perspektif derinliğine yer vermiştir. Devrin kıyafetlerini en iyi resmeden odur. 137 minyatürden oluşan Vehbi Surnamesi en önemli eseridir. Mustafa Rakım Efendi (18.yy): 1757-1828 yılları arasında yaşamış III. Selim devrinde sarayda itibar kazanmış hattat ve şairdir. III. Selim’in portresini yapmıştır. Sikkelere padişahın resmini yapan ve tuğralara biçim güzelliğini getiren kişidir. Matrakçı Nasuh (16.yy): Türk minyatür sanatının en önemli ustalarındandır. Silah kullanma ve matematik alanında da gelişmiştir. Tuhfetü’l Guzza adlı eserinde bazı silahların nasıl kullanılacağını izah etmiş, minyatürlerini de kendisi çizmiştir. Nakkaş Osman(16.yy): III. Murat zamanında yaşayan minyatür ustasıdır. Doğum ve ölüm tarihleri bilinmemektedir. Devler resmi törenleri ve saray yaşamı ile ilgili iki ciltlik Hünername adlı minyatür eseri vardır. Osman Hamdi Bey (19.yy): 1842-1910 yılları arasında yaşamıştır. Paris’te 12 yıl kalmış, hukuk eğitimi de almıştır. Ecole des Besux-Arts (Güzel Sanatlar Okulu)’na girmiş, resim ve arkeoloji dersleri almıştır.Türkiye’de ilk resim eğitim kurumunu ve arkeoloji müzesini kurdu. Oxford başta olmak üzere bazı Avrupa üniversiteler, başarılarından dolayı fahri doktora vermiştir. 1867’de Paris’te açılan resim sergisine bir eseri katılmış ve madalya almıştır. Liverpool Müzesi’nde bir eseri vardır. Kaplumbağa Terbiyecisi en bilindik eseridir. Şeker Ahmet Paşa (19.-20. yy): 1841’de İstanbul’da doğdu. 1907’de öldü. Tıbbiyeyi bitirse de doktorlu yapmadı, Harbiye’de resim dersleri verdi. Alanında gelişmesi için Abdülaziz tarafından Paris’e gönderildi. 1873’te ilk resim sergisini açtı. Sarayda teşrifatçıbaşı denilen yabancı konukları ağırlama görevine getirildi. Batı resim anlayışını kendi sanatına özgün bir şekilde yansıtan ressamdır. ŞAİRLER-EDEBİYATÇILAR Ahmedî (14.yy): Germiyanoğlu Ahmedi, Türkçe’yi kullanan en büyük şairdir. Germiyanoğlulları, Aydınoğulları ve en son Osmaoğullarında I. Murat’ın sevgisini kazanmıştır. Tasavvufu iyi bilen ama din dışı konuları da işleyen, bir şair ve aynı zamanda tarihçidir. Divanı olmakla birlikte en önemli eseri Makedonyalı İskender’in hayatını konu aldığı iskendername’dir. Ahmet Cevdet Paşa (19. yy): 1822-1895 yılları arasında yaşamış devlet adamı, alim ve tarihçidir. İlk medeni kanun kabul edilen Mecelle’yi hazırlamıştır. İçişleri, dışişleri, adalet, eğitim bakanlıkları, müderrislik görevleri de yapmıştır. Sade bir Türk dili kullanır. Başlıca eserleri Tarih-i Cevdet (1774 Küçük Kaynarca Antlaşması’ndan 1826’ya kadar olan olayları anlatır.), Kavaid-i Osmaniye ve Medhal-i Kavaid-i Türkiye’dir. (Osmanlıca ve Türkçenin kurallarını anlatır.) Ahmet Paşa (15.yy): Doğum tarihi bilinmemektedir. Edirne’de doğmuş 1497’de Bursa’da ölmüştür. Fatihin hocalarındandır. Kazaskerlik ve vezirlik yapmıştır. Gözden düşünce Yedikule Zindanları’na atılsa da sonra affedilmiştir. Gazel, kıt’a ve murabbalarıyla devrin ünlüleri arasındadır. Ahmet Vefik Paşa (19.yy): 1823-1891 yılları arasında yaşadı. İstanbulludur. Yurtdışında bazı görevlerde bulunmuştur. I. Meşrutiyet’te meclis başkanlığı yapmıştır. Başlıca eseri Lehçe-i Osmani’dir. Anadolu Türkçesinin ilk sözlüğü olarak bilinir. Ebu’l Gazi Bahadir Han’nın Şecere-i Türk adlı eserini Çağatayca aslından devrin Türkçesine çevirir. Ali Suavi (19.yy): 1838-1878 yılları arasında yaşamış devrin milliyetçi yazarlarındandır. İstanbulludur. Muhbir Gazetesi’ni çıkardı. Sürgün edildiği Kastamonu yerine Paris’e kaçtı. 1876’da yurda döndüğünde Galatasaray Lisesi müdürlüğüne getirildi. Abdülhamit’i tahttan indirmek için düzenlenen Çırağan Baskını esnasında öldürüldü. Aşık Paşa (14.yy): Kırşehirlidir. Dedesi Babai tarikatının kurucusu Baba İlyas’dır. Tasavvuf ehli bir şairdir. Başlıca eseri halkı eğitmek amacıyla yazdığı Garipname’dir. Aydınların Farsça ve Arapça konuşmasına tepki gösterdiği için milliyetçi yönü ağır basmaktadır. Aşıkpaşazade (15.yy): 1393’te Amasya’da doğdu 1481’de öldü. Devrin ünlü tarihçisidir. Tevarih-i Ali Osman adlı eserinde Osmanlı’nın kuruluşundan Yıldırım devrine kadar olayları anlatır. Bağdatlı Ruhi (17. yy): Doğum tarihi bilinmemektedir. 1605’te ölmüştür. Divan edebiyatının en büyük terkib-i bent şairlerindendir. Baki (16.yy): Divan edebiyatının en büyük bilinir. Bundan dolayı Sultanü’ş Şuara denilir. Kanuni devrinde ün kazanmıştır ve divanı vardır. Erzurumlu Emrah (19.yy): Doğum tarihi bilinmemektedir. 1854’te ölmüştür. Anadolu’nun bir çok yerini görmüş gezgin bir şairdir. Erzurumlu İbrahim Hakkı (18. yy): 1703-1772 yılları arasında yaşamıştır. Kadiri şeyhi İsmail Fakirullah’ın yerine şeyh olmuştur.Tekke şairlerindendir. Marifername adlı dini içerikli eseri meşhurdur. Enderunlu Fazıl (18. yy): Doğum tarihi bilinmemektedir. 1810’da ölmüştür. Divanı vardır. Hubname adlı eserinde çeşitli milletlerin erkek güzellerini ve Zenanname adlı eserinde farklı milletlerin kadın güzellerini konu edinmiştir. Enderunlu Vasıf: (19.yy): Şiirde Nedim tarzını benimsemiştir. Nedim’i taklitte aşırılığa kapmış, laubali bir üslup kullanmıştır. İstanbul’daki çeşitli zümrelerin konuşma ve eğlenme tarzlarını konu edinmiştir. Evliya Çelebi (17. yy): 1611-1682 yılları arasında yaşamıştır. İyi bir eğitim almıştır. Devrin Osmanlı coğrafyasının bir çoğunu gezmiştir. Seyahatname adlı eserinde şehirlerin sosyokültürel ve diğer özellikleriyle ilgili bilgiler vermektedir. Abartılı bir üslubu vardır. Fıtnat Hanım: (18. yy): 1780’de ölmüştür. Kaside gazel ve şarkılarıyla bilinmektedir. III. Mustafa devrinde Koca Ragıp Paşa’nın himayesinde sarayda yaşamıştır. Fuzuli (16.yy): 16. yüzyılda Bağdat’ta yaşamış Azeri Türkçesiyle şiirler yazmış büyük divan şairlerindendir. Şikayetname adlı şiiri ve Leyla ile Mecnun adlı eseri başlıca yapıtlarıdır. Gülşehri (14.yy): Kırşehir’de Mevleviliği tanıtmak için bir tekke kurmuştur. Tekke şairlerindendir. İranlı sufi şair Attar’ın Mantıku’t Tayr adlı eserini Farsçadan devrin Türkçesine çevirmiştir. Felekname adlı Farsça eserinde ise hayat, tasavvuf ve ölüm konularını işlemiştir. Hoca Sadettin Efendi (16.yy): Yavuz’un yakın adamı olan Hasan Can’ın oğludur. 1536’da İstanbul’da doğar. 1599’da ölür. III. Murat’ın hocasıdır. Padişahın Eğri Seferi ve Haçova Savaşı’na çıkmasında etkisi büyüktür. Tacü’t Tevarih adlı eserinde devrinde meydana gelen olayları anlatır. Karacaoğlan (16-17 yy.): Halk edebiyatının en önemli temsilcisi olup doğum ve ölüm tarihi tam olarak bilinmemektedir. Güney Anadolulu bir Türkmen olduğu ve Toroslarda yaşadığı bilinmektedir. Katip Çelebi (17.yy): 1609-1654 yılları arasında yaşamıştır. İstanbul’da doğan pozitif ve hür düşünceyi savunan edebiyatçıdır. Coğrafya, denizcilik alanında eserler vermiştir. Önemli eserleri Cihannuma, Fezleke, Tuhfetü’l Ahyar, Keşfü’z Zünun’dur. ŞAİRLER-EDEBİYATÇILAR Kaygusuz Abdal (14.yy): Asıl adı Alaaddin Gaybî olan Kaygusuz Abdal XIV. Ve XV. yüzyılda yaşamıştır. Yunus Emre’den sonra halk tasavvuf edebiyatının en güçlü temsilcisidir. Alaiye (Alanya) sancağının beyinin oğludur. Yunus gibi şeyhinin dergahında 40 yıl hizmet etttikten sonra Bektaşi büyükleri arasına katılır. Başlıca eserleri sosyal ve tasavvuf içerikli Budalaname, Gevhername ve Sarayname’dir. Kayıkçı Kul Mustafa (17. yy) Aslen levend olduğu için kayıkçı denmektedir. Genç Osman’ın katline, IV. Murat’ın Bağdat seferine dair destanlar ve şiirler yazmıştır. Keçecizade İzzet: (19.yy): 1789-1829 yılları arasında yaşamıştır. Konyalı Tanzimat Devri sadrazamlarından Keçecizade Fuat Paşa’nın babasıdır. Kırım Savaşı’na karşı çıktığı için Sivas’a sürülmüştür. Başlıca eserleri Baharı Efkar ve Hazan-ı Asar adlı divanlarıdır. Koçi Bey (17 yy): Doğum ve ölüm tarihleri tam olarak bilinmemektedir. Arnavut kökenlidir. IV. Murat zamanında padişahın isteği üzerine devletin duraklamasının nedenlerini araştırmış Koçi Bey Risalesi adını verdiğimiz raporu padişaha iletmiştir. Lütfi Paşa (16.yy): 1488’de doğan Avlonya’dan devşirilen Lütfi Paşa 1563’te ölmüştür. Devlet adamı ve tarihçidir. Tevarih-i Ali Osman (Lütfi Paşa Tarihi) adlı eserinde devletin kuruluşundan 1554 tarihine kadar olan olayları kaleme alır. Mercimek Ahmet (15.yy): Sade bir Türkçe kullanan yazar II. Murat’ın ilgisini kazanmış, padişahın isteği üzerine Farsça yazılmış bir ahlak ve siyaset kitabı olan Kabusname’yi Türkçeye çevirmiştir. Mütercim Asım: (19. yy): 1755-1819 yılları arasında yaşamıştır. Anteplidir. Divan katipliği ve vakanüvislik yapmıştır. Farsça- Türkçe, Arapça- Farsça sözlükleri vardır. Asım Tarihi adlı eserinde II. Mahmut’a kadar olan olaylar anlatılır. Nabi (17.yy): 1642-1712 yılları arasında yaşamıştır. Divan edebiyatının en toplumcu, ahlakçı şairidir. Aslen Urfalıdır. Tuhfetü’l Harameyn adlı eserinde Hicaz seyahatinde gördüklerini anlatır. Naima: (17-18. yy): 1655-1716 yılları arasında yaşamıştır. Halep doğumludur. Önce divan-ı hümayun katipliğine sonra da vakanüvisliğe (devlet tarihçiliği) getirilmiştir. Naima Tarihi adlı eserinde 1574’ten 1659’a kadar olan olayları konu edinmiştir. Namık Kemal (19. yy): 1840-1888 yılları arasında yaşamıştır. Tekirdağlıdır.Vatan şairi olarak bilinmektedir. Ziya Paşa’yla birlikte Hürriyet Gazetesi’ni çıkarırlar. Vatan Yahut Siliste adlı tiyatrosu İstanbul’da büyük yankı uyandırır. 500’den fazla gösterim yapmıştır. Halkın sonra sokaklara dökülmesi üzerine Namık Kemal, Abdülaziz tarafından Kıbrıs’ın Magosa şehrine sürülmüştür. V. Murat tahta çıkınca serbest kalır. II. Abdülhamit devrinde Kanun-i Esasi’nin hazırlanmasında bulunur. Fakat padişahla ters düşünce Midilli Mutasarrıflığına sürülür. Nedim: (18.yy) 1681-1730 yılları arasında yaşamıştır. İstanbulludur. İyi bir eğitim almıştır. Lale Devri’nin şairi olarak bilinmektedir. Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’nın özel kütüphanesinin müdürüdür. Zarif nükteleriyle saray büyüklerince sevilen ve aranan bir şair olmuştur. Şarkılarıyla ünlüdür. Patrona Halil İsyanı sonrasında ölmüştür. Süleyman Çelebi (14. -15.yy) 1351-1422 yılları arasında yaşamıştır. Bursalıdır. Vesiletü’n Necat (Mevlid) adlı eseri peygambere övgü niteliğindedir. Bir papazla giriştiği Hz. İsa mı yoksa Hz. Muhammet mi daha büyüktür iddiası üzerine yazdığı söylenir. Nefi (17. yy): I. Ahmet, II. Osman, I. Mustafa ve IV. Murat devrinde yaşamıştır. En fazla IV. Murat döneminde itibar görmüştür. Hicviyeleriyle meşhurdur. Bütün devlet adamlarını hicvederek düşmanlıklarını kazanmıştır. Siham-ı Kaza (Alınyazısı Okları) adlı eseri vardır. IV. Murat’ın huzurunda hicviyesini okurken yıldırım düşmesini padişah uğursuzluk sayar ve hicviye yazmasını yasaklasa da daha sonra Bayram Paşa hakkında yazdığı hicviye yüzünden boğdurulmuştur. Neşri (15.yy): Hayatı hakkında fazla bilgi yoktur. Tarihçi olan Neşri’nin eserine verdiği ad Cihannuma’dır ama günümüzde Neşri Tarihi olarak bilinmektedir. Eserinde Osmanlının başlangıcından II. Bayezit devrine kadar geçen olayları anlatır. Oruç Beg (15.yy): Hayatı hakkında bilgiler azdır. Fatih ve II. Bayezid zamanında yaşamış tarihçidir. Oruç Beg Tarihi(Tevarih-i Ali Osman) adlı eserinde XV. Yüzyılın sonlarına doğru meydana gelen olayları kaleme alır. Peçevi İbrahim Efendi: XVII. yüzyılın en büyük tarihçilerindedir. Sade bir dil kullanan yazar, Peçevi Tarihi adlı eserinde Kanuni’nin tahta çıkışından 1640’a kadar olan olayları kaleme alır. Piri Reis (15.yy): 1465’te doğmuştur. II. Hint Seferi esnasında donanmayı Portekizlilerin baskısıyla Basra Körfezi’nde mahsur bıraktığı için dedikodular sonucunda Kanuni tarafından 1555’te Mısır’da idam ettirilmiştir. Denizci, coğrafyacı, tarihçidir. Kitab-ı Bahriye (Denizcilik Kitabı) adlı coğrafya alanında yazdığı eseri vardır. Resmî Ahmet Efendi (18. yy): 1700-1783 yılları arasında yaşamış ve III. Mustafa’nın desteğini görmüştür. Prusya Sefaretnamesi adlı eserinde İstanbul’dan Berlin’e gidişinde gördüklerini kaleme almıştır. Seydi Ali Reis (15.yy): Bu devrin ünlü denizcilerindendir. IV. Hint Seferi’nin komutanı olup gördüğü yerleri Miratü’l Memalik (Memleketlerin Aynası) adlı eserinde kaleme almıştır. Sinan Paşa (15.yy): 1440-1486 yılları arasında yaşamıştır. Nasrettin Hoca’nın soyundan gelmektedir. Fatih’in ilgisini kazanmış ve bu sayede Ali Kuşçu’dan ders almıştır. Aşk konusunu ele aldığı Tazarruname ve İslam ahlakı üzerine durduğu Maarifname adlı eserleri önemlidir. Şeyhi (15.yy): I. Mehmet ve II. Murat dönemlerinde sarayda yer almıştır. Divanı vardır. Hicviyelerden oluşan Harname ve Farsça’dan tercüme Husrev-u Şirin adlı eserleri vardır. Yazıcıoğlu Ali (15.yy): Hayatı hakkında fazla bilgi yoktur. Memlük sultanlarının yanında Osmanlı elçisi olarak görev yaptığı bilinen tarihçidir. Tevarih-i Ali Selçuk veya Selçukname adlı bilinen eserini II. Murat’ın emriyle yazmıştır. Yirmisekiz Çelebi Mehmet Efendi (18.yy): Doğum tarihi bilinmemektedir. 1732’de ölmüştür. Edirnelidir. Yeniçeri Ocağı’nda 28. ortaya kaydedildiği için bu unvan verilmiştir. İyi bir eğitim almıştır. Lale Devri’nde 1720’de III. Ahmet tarafından Paris’e büyükelçi olarak gönderilmiştir. Fransa’ya gönderilen ilk elçidir. Sefaretname-i Fransa” adlı eserinde Avrupa’da gördüklerini kaleme almıştır. Ziya Paşa (19. yy): Yazılarının birçoğunda Ali Paşa’yı eleştirdiği için Londra’ya kaçmıştır. Kanuni Esasi’yi hazırlayan komisyona katılır. Konya ve Suriye valilikleri yapar. Harabat (doğu edebiyatı içerikli), Rüya (Ali Paşa’yı yerdiği yazılar) önemli eserleri olup Molliere ve J.J. Russoeau’dan çeviriler yapmıştır. HATTATLAR Hafız Osman (17.yy): II. Mustafa’nın hocası olan hat ustasıdır. Onun tek harflik (Vav) çalışması bile tablo olarak sayılıyordu. Hafız Osman (17.yy): 1602-1698 yılları arasında İstanbul’da yaşadı. Babası Haseki Camii’nin müezzinidir. Osmanlı’nın en meşhur hattatı olan Şeyh Hamdullah Efendi’den yüz sene sonra yeni bir çığır açtığı için şeyh-i sani (ikinci şeyh )olarak tanınır. Şeyh Hamdullah Efendi (15.yy): Osmanlılarda en meşhur hattattır.1456’da Amasya’da doğdu, 1526’da İstanbul’da öldü. Sühreverdiye tarikatının şeyhlerinden Mustafa Dede Efendi’nin oğludur. II. Bayezit’in hocalarındandır. Bayezit tahta çıktıktan sonra hocasını İstanbul’a getirerek saray muallimi görevi vermiştir. Hat sanatında yeni bir çığır açmış yazdığı tarz Kıbletü’l Küttap olarak anılmıştır. Şeyhülislam Veliiyüddin Efendi (18.yy): Lale devrinin ünlü hattatıdır. BESTEKÂRLAR Dede Efendi (19. yy): 1778-1846 yılları arasında yaşamıştır. Devrinde Hamamizade İsmail Dede Efendi olarak bilinen bestekar, Itri’den sonra en büyük bestekar olarak bilinir. Türk müziğinin geleneklerine bağlı kalmıştır. Hafız Post (17. yy): 1630-1694 yılları arasında yaşamıştır. Asıl adı Mehmet’tir. Tanburi hanende ve bestekar olarak ün kazanır. Aynı zamanda hattat ve şairdir. Itri (17. yy): 1640-1712 yılları arasında yaşamıştır.Yalnız XVII. Yüzyılın değil bütün zamanların en büyük bestekarı olarak sayılan Itri’nin asıl adı Mustafa’dır. Padişah IV. Mehmet’in takdirini kazanmıştır. Enderunda müzik dersleri vermiştir. Devrin eserlerinde binden fazla eseri olduğu söylenmekte, günümüze ulaşanı 40 kadardır. Ebubekir Ağa (18.yy): 1685-1759 yılları arasında yaşamış bestekardır. Lale Devri’nin coşkun havasını yansıtır. Nedim’in şiirlerine besteler yapmıştır. 7,./$<,1 IDFHERRN .SVV.D\QDN$UúLYL .SVV'|NPDQ$UúLYL