tarhiçe-1 - bargilya.com

advertisement
TARHİÇE-1
BARGİLYA
Bargilya Şehrin eski adı eski bir mitolojiye göre verilmiştir.
Efsaneye göre; Korinthos şehrinin kurucusu Glaukos’un oğlu
kahraman Belerophen (Belerofontes) arkadaşı Bargylas’ın,
Pegasa’nın(kanatlı atının) bir çifte atmasıyla ölmesine çok üzülmüş ve şehri O’nun
daima hatırlanması düşüncesiyle yaptırmıştır.
Eski şehrin kalıntıları Güllük beldesinin güney batısında,Tuzla (Boğaziçi Köyü)
denilen yerin yakınındadır.Varvil diye anılır.Ancak köyün adı bugün DÖRTTEPE
olarak değişmiştir.
Tarihçi Strokan,Mindos’tan gelen Bargylia bir şehir adına daha layıktır.Onun yanı
başında Artemis Cyndias mabedi olup,ora halkının deyişine göre,mabedin etrafına
yağmur yağsa bile üzerine hiçbir damla düşmez derken hem şehrin
büyüklüğünü,hemde tapınağın kutsallığını anlatmak istiyor.
Tapınağın yeri bugün Bargylia kalıntılarının doğusunda bulunan Kemikler köyünün
altındaki küçük tepede saptanmıştır.Bu tepeye ayrıca,Bargylia’yı (M.Ö.197) yılında
Mekodonya Kralı V.Filip’in elinden alan Romalılar Hiristiyanlığı kabul edince birde
Kilise kurmuşlardır.
Yapılan kazılarda bazı mermer bloklar ve tanrıçaya yazılmış kitabeler
bulunmuştur.Ayrıca çıkan sikkeler incelendiğinde Bargylia’da M.Ö I yy da Roma
tarafından sikke kesildiğini(bir çeşit para) ve bunların üzerinde Belerophon’un,Pegasa
(Uçan ata) binmiş halini veya baş tanrıça Artemis’in resmini görebiliriz.
Bargylia,M.Ö.V.yy da Attitika-Delos deniz birliğine bağlıymış.İskender,Suriye ve
Mekodonya devletlerinin himayesinde yaşamış, sonunda Roma imparatorluğuna
katılmıştır.Bizans devletinin yaşadığı yıllarda “piskoposluk merkezi”olmuş.Eski şehir
üzerinde herhangi bir yerleşim birimi olmadığı halde,çok harap olmuş bir
kale,yontulmuş büyük bloklardan yapılan surların bir kısmı Roma imparatorluk
devrine ait küçük bir mabet enkazı,bir tiyatro harabesi,şehir meclisi binası,su
kemerleri ve mezarlar bugün görülen kalıntılardır.
Bargilya-Tuzla
Bodrum’a Milas üzerinden gelenler, anayoldan ayrılıp 4 km gidince Bargilya köyüne
ulaşırlar. Güllük körfezinin kıyısında, Varvil koyuna uzanan yarımadanın ucunda,
binlerce yıllık uygarlığın mirası antik kalıntılarla iç içe şirin bir balıkçı köyüdür
Bargilya. Antik Bargylia kentinin kalıntıları, köyün hemen üzerinde geniş bir alana
dağılmıştır. Bargilya'ya Güllük’ten tekneyle de gelinebilir. Varvil ya da Bargilya koyu
bir iç liman gibidir. Antik çaglarda oldukça parlak bir dönem geçiren antik Bargylia’da
sütunları etrafa dağılmış tapınak, kabartmalı bir sunak, kısmen korunmuş tiyatro,
sütun kaideleri kalmış bir stoa kalıntısı su kemerleri, kent surları, mezarlık hala
görülür.
Tuzla kuş cenneti de Bargilya yakınlarındadır. Sulak alanın gözdesi flamingolardır.
Bargylia, Bodrum yarımadasının kuzeyinde, Güllük körfezinin güneyinde evvelce
Iasos körfezine açılan fakat bugün dolmuş olan dar ve derin bir koy’un (Varvil )
oluşturduğu küçük bir yarımadadaki tepecik üzerindedir.
Bargilya sözcüğü, Prof. Bilge Umar’a göre M.Ö. 2000 de Luwi veya M.Ö. 1000’de
Karia dilinden gelmiş “yüksekteki yer” anlamındadır, Byzantion’lu Stephanos,
Bargylia’nın eski isminin “Andanos” olduğunu yazmaktadır. Ancak bu ismin Hellen
dilinde bir anlamı bulunmamaktadır. Antik çağlarda kent isimleri veya o kentin
kahramanları mitolojik öykülerle bağlantılıdır. Buna göre Bellerophon’un, kanatlı
atının attığı bir çifte ile yakın arkadaşı Barglos ölmüştür. Buna çok üzülen
Bellarophon’da arkadaşının anısına bu kenti kurmuştur. Bu nedenle de Bargylia
sikkeleri üzerinde Pegasus tasvirlerine yer verilmiştir.
Kentin ismine ilk kez M.Ö. V.yüzyılda Attika-Delos Deniz Birliğine ödenen vergi
listelerinde rastlanmıştır. Büyük İskender’in Karia’yı ele geçirmesinden sonra kenti üs
olarak kullanmıştır. M.Ö. III.yüzyıldan sonra kent büyük gelişim göstermiştir. Bu
dönemde kentin Artemis Kindyas tapınağına sahip olduğunu Strabon’dan
öğreniyoruz. Hellenistik çağda da isminden söz ettirmiş, Pergamon krallığının
donanması da limanından yararlanmıştır.
Bargylia, Apameia barışından sonra Rodos’un egemenliğine girmişse de kısa bir süre
sonra Roma’dan yana olmuştur. Bu dönemde kent sikke bastırmıştır. Hıristiyanlık
devrinde ise bir piskoposluk merkezi konumundadır.
Bargylia’da bilimsel bir kazı yapılmamıştır. Bu nedenle de kentle ilgili bilgilerimiz
oldukça kısıtlıdır. Günümüze İlk Çağ surlarından bazı parçalar,mabet
temelleri,kabartmalı bir sunak,tiyatro kalıntıları,küçük bir odeon,stoa kalıntısı,Roma
çağı su kemerleri,Bizans dönemi sur’u ve nekropol’e ait bazı parçalar gelebilmiştir.
Burada Arthemis Kindyas’ın çok saygı gördüğü adına yapıldığı yazılan mabetten
anlıyoruz. Alçak bir tepeciğin kuzeyindeki kalıntılarda Roma izleri açıkça
görülmektedir. Kabartmalı sunak üzerinde uzun elbiseli,elinde okuyla Arthemis
Kindysos, Lir çalan Apollon ve uzun pelerinle bir erkek tasvir edilmiştir. Büyük bir
olasılıkla bu erkek kente adını veren Bargylos’dur.
Tiyatronun güney duvar parçaları günümüze ulaşabilmiştir, Cavea’nın parçaları ise
yerlerinden sökülerek başka yerlerde kullanılmıştır. Sir Charles Newton burasını
gezerken Odeon’un oturma sıralarını görmüşse de günümüzde bunlardan da hiçbir iz
kalmamıştır.
Kaynak: www.bodrumlu.com
Download