Çığır Açan Lider: Necmettin Erbakan Cuma, 09 Mart 2012 12:09 Dr. Arif ERSOY* İnsan, gezegenimizin en gelişmiş ve en kabiliyetli canlısıdır. İnsanın üstünlüğü akıl ve muhakeme gücüne sahip olması ve dört yetenekle donatılmasından kaynaklanmaktadır. İnsanın dört yeteneği, hissetme, düşünme, irade ve ünsiyet yetenekleridir. İnsan hidayete mazhar olur, tevhid ve adalet inancına sahip olursa yaratıkların en hayırlısı haline gelir. Yeryüzünü imar ve ıslah eder. Şayet insan şirk ve dalalet içinde kalırsa, yaratıkların en tehlikelisi haline gelir. Yeryüzünü ifsat eder. Canavarlaşır. İfsat (bozgunculuk) ve yıkımda (tahribatta) hiçbir canlı onunla yarışamaz. Peygamberler insanları Tevhid ve adalete davet ederek onları yeryüzünün en hayırlı canlıları olmasına önderlik etmişlerdir. İnsanlık tarihi boyunca peygamberleri rehber edinenler yeryüzünü ıslah ve imar etmişlerdir. Peygamberlerin beşeriyete öğrettikleri ilkeleri hayatına yansıtanlar bulundukları her yerde insanlara faydalı olmuşlar. Sosyal hayatta barış (silm) ve dayanışma tesis etmişlerdir. Çünkü onların kurmaya çalıştıkları medeniyet barış (İslam) medeniyetidir. Herkesin yararındadır. Âlemlere rahmettir (Rahmeten Lil-alemindir). Biz, Tevhid ve adalete dayanan barış medeniyetlerine gündüz medeniyeti diyoruz. Çünkü bu medeniyetlerin hâkim olduğu dönemlerde herkes bulunduğu yeri imar ve ıslah etmiştir. Bu medeniyette devlet, güçlünün emrinde değil, haklının yanında ve hizmetindedir. Zenginde aldıklarını yoksula ve kimsesizlere dağıtırlar. Devlet yöneticiler halkın hizmetkârlarıdır. Hidayete mazhar olmayan, kendi nefis ve menfaatine hizmet edenler insanları hep çelişkiye (batıla) davet etmişler ve kitleleri yanlış bilgilerle kendilerine hizmet ettirmişlerdir. Şirk ve dalaletin rehberleri ise firavunlar ve nemrutlardır. Onlar yeryüzünü ifsat etmede ve sosyal hayatta çatışmayı sürekli kılmada rehber olmuşlardır. Onları kuvveti haklı olmanın nedeni kabul ederler. Kendi sultalarına süreklilik kazandırmak için her hile ve desiseye başvurular. Onların uygarlığı savaş, çatışma ve sömürü uygarlığıdır. Bir avuç azınlığın menfaati için beşeriyetin büyük bir bölümünü yoksul bırakırlar. Sürekli savaş ve çatışmaları teşvik ederler. Kuvveti haklı olmanın nedeni sayan Firavunî mantığa dayalı olan bu medeniyetlere gece medeniyetleri diyoruz. Çünkü bu medeniyetlerin egemen olduğu dönemlerde sürekli çatışmalar ve savaşlar meydana gelmiştir. Baskı ve sömürü hâkim olmuştur. Çünkü karar verenler kendi nefis ve menfaatlerinin esiri olan bozgunculardır (müfsitler). Bu medeniyetlerde devlet güçlülerin emrindedir. Halktan zorla ve hile ile aldıkları değerleri egemenlere aktarır. Halkı korku ve dayatma ile yönetir. Halk yöneticilerin hizmetindedir. 1 / 12 Çığır Açan Lider: Necmettin Erbakan Cuma, 09 Mart 2012 12:09 Dünya hayatı insan için imtihan yeridir. Dünyada her şey, gece ile gündüz, yaz ile kış, iyi ile kötü, hak ile zulüm v.s. gibi çift yaratılmıştır. Gece ile gündüz, yaz ile kış bir birlerini takip ettikleri gibi Hak Merkezli Medeniyetler (Silm) ile Kuvvet Merkezli(tağuti, dayatmacı) medeniyetler de bir birini takip ederler. Hak Merkezli Medeniyetlerin önderleri peygamberlerdir. Onları rehber kabul eden hidayetle ilmi birleştiren âlimler, manevi rehberler ve örnek insanlardır. İnsanları Hak ve adalete davet eden hidayet ve feraset sahibi rehberlerdir. Bu rehberlere biz “Çığır Açan Rehberler” diyoruz. I-Çığır Açan Rehber Olarak Necmettin ERBAKAN Peygamberlerin belirlediği yol haritasını takip eden, hidayetle ilmi birleştiren müminler, feraset ve dirayet sahibi olurlar. Onlara kitleleri Tevhid ve adalet inancı etrafında birleştirerek tarihin akışına yön vermeye çalışırlar. Prof. Dr. Necmettin Erbakan hidayet ile ilmi birleştiren feraset sahibi bir rehberdi. O, milletimizin dünya görüşü, değer ölçüleri ve tarihi birikimini ifade eden “Milli Görüş Hareketi’ni” 1969 yılında bağımsız milletvekili seçildiği Konya’da başlattı. O, milletimize büyük hedefler gösterdi. Her şeyden önce Türkiye’nin “Yaşanabilir Bir Ülke” olması gerektiği anlattı. O günlerde ülkemiz sağ –sol, ilerici- gerici ve laik anti-laik kamplara bölünmüştü. Devletimizin üst makamlarında bulunanların bir bölümü adeta milletin tarihi ve dünya görüşüne karşı bir saldırı başlatmışlardı. Milletin gücü ve enerjisi boş ve anlamsız çatışma ve kavgalarda harcanmaktaydı. Böyle bir dönemde Erbakan, milletimizin kendi dünya görüşü, değer ölçüleri ve tarihi bikrimi olan Milli Görüş’te birleşmeye davet etti. Ülkemizin sanayileşerek; insan hak ve özgürlükleri öne çıkartarak “Yenden Büyük Türkiye” hailine geleceğini her toplantıda ve ortamda dile getirdi. Milli kaynakların ve dinamiklerin nasıl harekete geçirileceğini kitlelere anlattı. N. Erbakan, milletine güvenmekteydi. Onun temel hedefi, T. C. Devleti’nin her alanda bağımsız, örnek ve önder bir devlet haline gelmesiydi. O Türkiye’yi merkez ülke kabul etmekteydi. Çığır açan rehber olarak N. Erbakan, hidayetle ilmi birleştirdiğinden ırkçı-tekelci mihrakların hile ve desiselerinin farkındaydı. O, bugün küresel emperyalizmin Türkiye’ye yönelik şer planlarını en iyi bilen ve tahlil eden bir liderdi. O her yerde ve ortamda inandıkları doğruları hiçbir baskı ve dayatmadan korkmadan kitlelere dirayet ve metanetle anlatı. Bildikleri doğruları hayata aktarmak için yılmadan yoluna devam etti. Kınayanların kınamasına aldırış etmedi. Baskı, dayatma ve hileler onu asla yıldırmadı. O, sabır ve metanet sahibi mümin bir insandı. 2 / 12 Çığır Açan Lider: Necmettin Erbakan Cuma, 09 Mart 2012 12:09 Yaklaşık bir sene önce 27 Şubat 2010 yılında aramızda ayrılan Merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hocamızı “Çığır Açan bir Lider” olarak rahmetle anarken onun ülkemize, İslam âlemine ve bütün beşeriyete yaptığı hizmetleri aşağıdaki başlıklar altında özetle anlatmaya çalışacağız. II-Necmettin ERBAKAN’ın Ülkemize Hizmetleri Bir bilim insanı ve devlet adamı olarak Prof. Dr. Necmettin Erbakan ülkemize aşağıda sırlanan hizmetleri yaptı. A-“Önce Ahlâk ve Maneviyat” ilkesini Gündeme Getirdi Ülkemizde manevi tahribatın dayanılmaz boyutlara ulaştığı, insanlarımızın ahlaki değerlerin zaafa uğratıldığı bir dönemde “Önce Ahlâk ve Maneviyat” ilkesini siyasi gündemimize taşıdı. Karşılaştığı dahili ve hacri tehdit ve engellere kulak asmadı. Her yerde ve her ortamda ahlâki ve manevi değerlerin önemini dile getirdi. Bugün karşılaştığımız ahlâki sorunlar onun ne kadar haklı olduğunu ortaya koydu. B-İnanan Kitlelere Siyasi Bilinç Kazandırdı Dindarların ikiyüzlü politikadan kaçındıkları; ülke yönetimini etik değerlerden mahrum olan ve ülke kaynaklarını Batı emperyalizmin hizmetine sunanların yönetimde olduğu bir dönemde inanan kitleleri uyandırdı. Siyasetin halka hizmet uğraşı olduğunu anlattı. Halk kitlelerinin ülkelerine ve devletlerine sahip çıkmalarının inançlarının gereği olduğunu yüksek sesle dile getirdi. Ezilen, horlanan ve baskı altında olan kitlelere siyasi örgütlenmeyi öğretti. Onun öncülüğünde Anadolu’nun işçi, köylü ve esnafın çocukları belediye başkanı seçildiler, milletvekili, bakan, başbakan ve hatta cumhurbaşkanı oldular. 1969 yılından itibaren dindarların her alanda ve siyasette başarılı olacağını gösterdi. Onun 3 / 12 Çığır Açan Lider: Necmettin Erbakan Cuma, 09 Mart 2012 12:09 gayesi dini istimrar etmek değildi. İnandığı dini kimseden çekinmeden yaşamaktı. O dinen iyi ve güzel olanı, ilmen doğru olanı, iktisaden faydalı olanı ve siyaseten adil olan hususları hayata aktarmaya gayret etti. Prof. Dr. Necmettin Erbakan, milletimizi kendi dünya görüşü ve değer ölçülerini rehber edinen “Milli Görüş Hareketi’ni” 1969 yılında Konya’da başlattı. Bu hareket salt bir siyasi hareket değildir. Bu hareket, kendi dünya görüşü ve değer ölçülerinden zorla ve hile ile uzaklaştıran bir milletinin yeniden diriliş hareketidir. Milletimiz, Hak ve adalet merkezli “Milli Görüş” ile Malazgirt Zaferini kazandı. Bu görüşle ufak bir göçebe beyliğinden adil bir cihan devleti kurdu. Bu görüşle İstanbul’u fethetti. Bu görüşle I. Dünya Savaş’ından sonra işgal edile ana yurdunu müstevlilerin istilasından kurtararak dünyada ilk defe emperyalizme kaşı “İstiklal Savaşı’nı” kazandı. Milletimiz Milli Görüş ile Hak ve adalet merkezli yeni barış (silm) medeniyetin kuracaktır. C-Anadolu’nun Sanayileşmesini Hedef Haline Getirdi Ülkemiz, 1905 yılında dünyanın en büyük ilk dört ülkesinden biriydi. Avrupa’nın en uzun demir yoluna sahipti. Cennet mekân II. Abdülhamit Han döneminde tarihin en hızlı büyüme ve gelişmesi sağlamıştır. Teknolojide büyük hedeflere yönelmiştir. Siyonist mihraklar bu basiretli Hükümdarı iktidardan uzaklaştırdılar. İttihat Ve Terakki Fırkasını hile ve desiselerle iktidara taşındı. Batı güdümlü bu iktidar ülkemizdeki sanayileşme girişimini durdurdu. Osmanlı Devleti’nin çöküşüne ortam hazırladı. Abdülhamit’in başlattığı sanayileşme süreci Gazi Mustafa Kemal tarafından 1933 yılında tekrar başlatıldı. Daha sonra sekteye uğratıldı. Merhum Adnan Menderes, 1950-1960 yılları arasında ülkemizin sanayileşmesine yönelik bazı adımlar atmaya çalıştı. 27 Mayıs 1960 Askeri darbesiyle iktidardan uzaklaştırıldı. 1969 yılında Konya’da bağımsız milletvekili seçilerek parlamentoya giren Erbakan, ülkemizin gündemine “Ağır Sanayi ve İle Teknoloji” düşüncesini getirdi. 1970’lı yıllarda iktidar ortağı olur olmaz ülkemizde Ağır Sanayi ve İle Teknoloji hamlesi başlattı. Teknoloji üreten teknolojinin kalkınmak için hayatı öneme sahip olduğunu her ortamda vurguladı. Yaygın ve hızlı kalkınmanın gereğini anlattı. Organize sanayi bölgeleri ve sanayi sitelerinin kurulması gereğini, Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi’ni (ESAM) devreye sokarak milli bir strateji haline getirdi. Bütün engellemelere rağmen ülkemizi baştanbaşa dev fabrika projeleriyle donatmaya başladı. Bu projelerin yetmiş altısını gerçekleştirdi. Şayet ırkçı emperyalizmin tezgâhladığı hile ve tuzaklar olmasaydı, Türkiye bugün teknolojide ve gelişmede Almanya ve Japonya’nın ulaştığı 4 / 12 Çığır Açan Lider: Necmettin Erbakan Cuma, 09 Mart 2012 12:09 gelişme düzeyine ulaşacaktı. Ç- Halkın Müteşebbis Olmasına Ortam hazırlaması Merhum Erbakan, Almanya’da Aahen Teknik Üniversitesi’nde doktora çalışması yaparken Türkiye’nin niçin geri kaldığını ve niçin sanayileşmediği ile ilgili zihnindeki sorulara cevap aradı. Doktorasını bitirdikten sonra Türkiye’ye döner dönmez ülkemizin ilk motor üreten fabrikayı kurdu. Ülkemizin sanayileşmesini engelleyenlerin başvurdukları hileleri öğrendi. Anadolu sanayicilerini organize etti. Odalar Birliğinin yönetimine seçilmesini başardı. Yasa dışı engellerle karşılaştı. Bu engelleri kaldırmak için siyasete atıldı. Koalisyon ortağı olduğu ve başbakan yardımcılığı görevini deruhte ettiği dönemlerde ESAM’ ı harekete geçirdi. Organize sanayi ve küçük sanayi sitelerinin bütün Anadolu’da kurulmasını teşvik etti. Anadolu insanın tüccar, sanayici ve her alanda üretici olmasına ortam hazırladı. Toplu inenin bile üretmediği ülkemizin insanlarımıza sanayici olma ve fabrika yapan fabrika yapmalarının yollarını ve yöntemlerini gösterdi. D- Siyasi kavga ve çatışmaların Anlamsızlığını Kitlelere Anlattı Prof. Dr. Necmettin Erbakan, ülkedeki sağ-sol çatışmasının yanlış ve yapay olduğunu anlattı. İnsanlık tarihinde aslında mücadelenin ezenle ve ezilenler, doğru (Hak) ile yanlış (batıl) arasında cereyan ettiğini her ortamda dile getirdi. Geri kalmışlığın, yoksulluk ve sefaletin, kuvveti hak nedeni sayan ırkçı, tekelci ve sömürgeci zihniyete göre kurumsallaşan emperyalizmden ve onun düzeni olan Kapitalizm’den kaynaklandığını, halkın anlayacağı bir dil ve üslupla kitlelere anlatmaya çalıştı. Kitleleri hak ve adalette birleşmeye davet etti. E-Adil Düzeni Gündeme Getirdi N. Erbakan, bir ilim adamı olarak siyasi kavga ve didişmelerle ülke sorunlarını çözümlenemeyeceğini fark etmişti. 1983 yılında cezaevinden çıkar çıkmaz ülkemizin sorunlarına çözüm bulmak amacıyla ülkemizin ilim, din bilgini ve teknik insanlarından oluşan bir ekiple ilmi çalışmalara başladı. Hak ve aldat merkezli yeniden yapılanma modeli olan “Adil Düzen” projesinin geliştirilmesine aktif olarak katıldı ve yönetti. Batılı ilim adamlarıyla Avrupa’da düzenlenen seminer ve sempozyumlarda Adil Düzen projesini tartıştı. Bu çalışmalardan elde edilen bilgilere dayanarak Türkiye siyaset gündemine “Adil Düzen Programını” Refah Partisi’nin 5 / 12 Çığır Açan Lider: Necmettin Erbakan Cuma, 09 Mart 2012 12:09 programı olarak 1989 yılında ülkemizin siyasi gündemine taşıdı. Bir ilim adamı, bir siyasetçi ve bir hatip olarak bu projeyi kitlelere aktardı. Anadolu halkı onu dinledi, anladı ve bütün engellemelere rağmen Refah Partisi’ni 1995 Genel seçimlerinde birinci parti yaptı. Türkiye’yi geri bırakmayı ve halkı yoksullaştırmayı gaye edinen ırkçı, tekelci ve sömürgeci dış mihraklar dâhili işbirlikçikleriyle onu iktidar yapmamak için her yola ve hileye başvurdular. Ama o, Haziran 1996’da 54. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin Başbakanı olarak göreve başladı. Bütün engellemelere rağmen 54. Erbakan Hükümeti, Cumhuriyet tarihinin en başarılı hükümeti oldu. Ülkenin makus talihinin yenilmesine yönelik büyük adımlar atıldı. Birçok hizmetlere imza atıldı. İktidarının son ayında 15 Haziran 1997 tarihinde “Yeni bir Dünyanın” kurulmasına yönelik ilk girişim olarak D-8 Teşkilatını, nüfusu 60 milyonun üzerinde olan 8 ülke ile kurmayı başardı. Irkçı-tekelci şer mihraklar adeta yol kesen haramiler gibi Milli Görüş iktidarının yolunu kestiler. Akla hayale gelmeyen hile ve yalanlar ürettiler. Gayri meşru ve gayri ahlâki yollarla ülkemizin “Yeniden Büyük Türkiye” olma yolunu kapatmak için “Post-Modern” bir darbenin yapılmasına ortam hazırladılar. 54. Hükümetin istifasından sonra ülkemizde adeta “Post-Modern” yalan ve talan düzeni kurmaya gayret ettiler. Türkiye’nin birinci partisi olan Refah Partisi’ni sudan bahaneler ve hukuk dışı yöntemlerle kapattılar. Vicdan sahibi herkesi rahatsız eden ve hatta utandıran komplolar kurdular. Kitleleri yalan ve yanlış bilgilerle korkutmaya çalıştılar. Milleti kamplara böldüler. Koalisyon ortağını tehditle istifaya zorladılar. 54. Hükümeti’nin Başbakan’ı yalan vaatlerle istifa ettirildi. Hükümeti kurma görevi koalisyon ortağına verilmedi. Refah Partisi hukuki olmayan bir kararla kapatıldı. Türkiye’nin en büyük partisinin lideri siyaset yasağı cezasıyla cezalandırıldı. Milletin haklarını savunan bir lider, mahkemede “savunan bir adam” durumuna getirildi. F-Dindarlığın Meziyet Olduğunu Gösterdi Türkiye doğrudan sömürgeleştirilemedi. Yedi düvele karşı dünyanın ilk İstiklal Zaferini kazanan bu milletin toprakları sömürgecilerin yönetimi altına girmedi. Bu büyük millet ülkesinin sömürgeleşmesine izin vermedi. Fakat zihnen ve kültür alanında ülkemiz bir dönem sömürgeci zihniyetin tahakkümüne maruz bırakıldı. Halkımız dini değerlerinden uzaklaştırılmaya gayret edildi. İnanç sahiplerine her çeşit baskı ve aşağılama reva görüldü. Halkımızın dini duyguları zayıflatılmaya çalışıldı. Negatif bir laiklik anlayışıyla adeta dinsizlik özendirildi. Böyle bir dönemde dindarlığın üstün bir meziyet olduğunu savundu ve hareketleriyle göstermeye gayret etti. 6 / 12 Çığır Açan Lider: Necmettin Erbakan Cuma, 09 Mart 2012 12:09 Merhum Erbakan, İstanbul Teknik Üniversitesi’nde öğrenci iken o dönemin meşhur ilim adamlarından İslam’ı öğrendi. Büyük tasavvuf rehberlerinden manevi dersler aldı. Kendisi ve arkadaşlarıyla İslam’ı yaşamalarının bir erdem olduklarını her ortamda sözleriyle hareketleriyle gösterdi. G-Türkiye ile İslam Dünyası Arasındaki Engelleri Kaldı Ülkemizde Batı uygarlığını taklit etmek isteyenler Türkiye ile İslam coğrafyası arasındaki bağları zayıflattılar. İslam coğrafyasında yaşayan kitleler Türkiye’yi her zaman sevmişler ve örnek almışlardır. İslam’ı bilmeyen ve onu potansiyel tehlike kabul eden bazı mihraklar, Siyonist çevrelerin etkisiyle ülkemizi adeta Batı’nın uydusu ve arka bahçesi haline getirdiler. N. Erbakan ve arkadaşları 1969 yılından itibaren Türkiye ile İslam coğrafyası arasındaki engelleri kaldırmaya çalıştılar. Türkiye’nin İslam Konferansı Teşkilatı’na ve İslam Kalkınma Bankası’na tam üye olmasına ortam hazırladılar. Bu kurumlarda ülkemizin aktif rol almasına öncülük ettiler. Prof. Dr. N. Erbakan, hidayet ve ilmi birleştiren bir rehber olarak yukarıdaki değişmelerin ülkemizde gerçekleşmesi için hayatının son anına kadar cihat etti. III-Necmettin ERBAKAN’ın İslam Âlemine Hizmeti Necmettin Erbakan mümin Müslüman bir alim ve devlet adamı olarak İslam dünyasına aşağıda belirtilen alanlarda hizmet etmiştir. A-Müslümanlara Siyasi Teşkilatlanmayı Öğretti İslam coğrafyasında Müslümanlar birçok alanda bir araya geliyor, vakıf ve tasavvufi hareketler şeklinde teşkilatlanıyorlardı. Fakat siyaseten teşkilatlanarak iktidara talip olmayı düşünmüyorlardı. Kitleler siyasetin dışına itilmişlerdi. Hanedanlar, kral ve despotlar Müslümanların siyasi alanda teşkilatlanmalarını istemiyorlardı. Despotlara boyun eğmeyi bazı din adamları adeta teşvik ediyorlardı. İslam coğrafyasının geri kalmışlığının temel nedenlerinin başında Müslümanların baskıcı diktatörler tarafından yönetilmeleriydi. 7 / 12 Çığır Açan Lider: Necmettin Erbakan Cuma, 09 Mart 2012 12:09 N. Erbakan Müslümanların siyasi açıdan teşkilatlanmaları gerektiğini, zulme, haksızlığa ve sömürgeciliğe karşı cihat etmelerinin inançlarını bir gereği olduğu anlattı. Onlara siyasi teşkilatlanmayı öğretti. Bugün İslam coğrafyasında baskı ve diktaya ve Batı emperyalizminin hile ve tuzaklarına karşı halkın başlattığı kıyama N. Erbakan’ın önemli katkısı olmuştur. Müslümanlar onun savunduğu ilkelere sahip çıkarak gelecekte hak ve adalet merkezli “Yeni Bir Dünya’nın” inşasında aktif rol oynayacaklardır. B-İslam Birliğinin Kurulmasına Gayret Etti Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın temel gayelerinden biri İslam Birliğini kurmaktı. Hayatı boyunca bu ideali için gayet etti. Türkiye’yi İslam âlemine yaklaştırdı. Yukarıda işaret edildiği gibi İslam Konferansı Teşkilat ve İslam kalkınma Bankası’nın faaliyetlerine ülkemizin aktif katılmasına çalıştı. O, İslam dünyasında siyasi uyanışa vesile oldu. Hak ve adalete inan Müslümanların birleşmesini savundu. D8 Projesi ile bir milyar insanı kapsayan dünyanın en büyük entegrasyon teşkilatının kurulmasında öncülük görevini üstlendi. Bu projenin ikinci adımı D-60 olarak bütün Müslüman ülkeleri kapsayacaktı. Üçüncü aşamada ise, D-160 olarak başta Çin, Hindistan, Rusya ve Brezilya’ya olmak üzere bütün mazlum milletleri kapsayacaktı. Yeryüzünde barış ve adaleti sağlayacak “Yeni Bir Adil Dünya” kurulacaktı. Beşeriyet dünya barışının tesisi için bu projenin gerçekleşmesine muhtaçtır. Ona göre kuvveti haklı olmanın nedeni sayan sömürgeciler dünya barışını asla kurmazlar. Onların görevi yeryüzünü ifsat etmektir. C- İslam ile İlmin Çatışmadığı İspat Etti Bir ilim adamı olarak o İslam ile ilmin çatışmadığını hem ülkemiz insanlarına, hem de dünya Müslümanlarına anlattı. Ona göre kâinattaki nizam ve düzeni kuran ve koruyan Allah’tır. Kur’an da Allah’ın kitabıdır. Kur’an ile ilim arasında çelişki olamaz. İslam ile ilmin çatışmadığını; bilakis ilmin insanları tevhid ve adalete götüreceğini ve bu alanda İslam medeniyetinin ne kadar ileri bir medeniyet olduğunu her ortamda savundu ve ilmi konferanslarla kitlelere anlattı. 8 / 12 Çığır Açan Lider: Necmettin Erbakan Cuma, 09 Mart 2012 12:09 Ç- Müslümanların Kendi İnançları, Dünya Görüşleri ve Değer Ölçülerini Esas alarak Sorunlarına Çözüm Üreteceklerini Gündeme Getirmesi Merhum Erbakan, hem ülkemizde, hem de İslam âleminde Batı’yı taklit ederek karşılaşılan sorunların çözümlenemeyeceği bir ilim adamı olarak anlattı ve uygulamalarıyla göstermeye çalıştı. Ona göre Müslümanlar tarihte Barış (İslam) Medeniyeti’ni kurarak ilimde, teknolojide, hukuk ve sanatta önemli gelişmelere hizmet etmişler, gittikleri yere barış ve adalete götürmüşlerdir. Müslümanlar kendi dünya görüşü ve değer ölçülerini esas alırlarsa yeni bir barış medeniyetini inşa edebilirler. Batılıları taklit ederek Müslümanlar hiçbir yere varmazlar. Ülkelerini Batılıların sömürgesine haline getirirler. Merhum Erbakan bütün İslam âleminde tanınan bir liderdi. İslam dünyası ondan çok şey öğrendi. Bugün İslam coğrafyasında iktidarı devir almaya hazırlanan birçok parti ve liderleri Erbakan Hoca’yı örnek aldı. İslam ülkelerinin temsilcileri sık sık onu ziyaret eder ve onun tavsiyelerini alırlardı. IV-Necmettin ERBAKAN’ın Beşeriyete Hizmetleri Erbakan Hoca, ilim ve devlet adamı olarak insanlığa da önemli hizmetler yaptı. Onun birkaç hizmetine aşağıda özetle işaret edilecektir. A-Sağ ve Sol Çatışmasının Anlamsızlığın Ortaya Koydu 1960- 1970’larda ülkemizde ve bütün dünyada sağ sol çatışması gündemdeydi. Ülkemizde ve dünyada sağ-sol çatışması insanların kamplara bölünmesine yol açmıştı. Merhum Erbakan bu bölünmenin anlamsızlığını dile getirmiştir. İnsanlık tarihinde esas mücadelenin hak ile zulüm (batıl) arasında cereyan ettiğini anlattı. Mücadelenin ezenle ezilen arasında sürüp gittiğini anlattı. Haksızlık yapanın ve kitleleri ezenin sağcı veya solcu olmasının fazla bir anlam ifade etmediğini vurguladı. Sosyal hayatta esas olanın çatışma değil, dayanışma olduğunu dile getirmişti. 9 / 12 Çığır Açan Lider: Necmettin Erbakan Cuma, 09 Mart 2012 12:09 B-Kapitalizm ve Sosyalizmin İkiz Kardeş Olduğunu Savundu O, konferanslarında mevcut Kapitalizm ve Sosyalizmin kuvveti hak nedeni sayan zihniyetler tarafından kurulduğunu dile getirdi. Ona göre kuvveti hak nedeni sayan bir zihniyetle kurulan mevcut dünya düzenin yol açtığı sorunlara bu düzenler çözüm üretemez. O, 1970’lerin başında Sosyalizmin çökeceğini yüksek sesle dile getirmişti. Hatta bir ekiple Sovyetler Birliği’nin Ankara Büyük Elçiliği’nde düzenlenen bir seminerle Sosyalizm’in niçin çökeceğinin nedenlerini o dönemin Rus Elçisi Sayın Çerniçeve açıkça anlatmıştı. Ona göre Sosyalizm siyasi tekelin, Kapitalizm ise sermaye tekelinin sistemleriydi. Tekelci zihniyet ve sistemden beşeriyete fayda gelmeyeceğini her ortamda gür seda ile anlatıyordu. C- Hak ve Adalet Merkezli Yeni Bir Dünya Kurulmasını Küresel Gündeme Taşıdı Erbakan Hoca Sosyalizm ve Kapitalizmin çelişkilerini ortaya koymakla yetinmiyordu. O çözüm ve çarenin yolunu da gösteriyordu. Ona göre karşılaşan sorunlara “Hak ve Adalet Merkezli” bir anlayışla çözüm üretilebilir. O, uzun yıllar devam eden ilmi çalışmalarla geliştirilen “Adil Düzen’in” ve bu düzenin ekonomik yapısını oluşturacak “Adil Ekonomik Düzen’in” beşeriyetin karşılaştığı sorunlara kalıcı çözümler getirdiğini hem ülkemizdeki, hem de Avrupa’daki bilim adamlarına anlattı. Onların katkı ve eleştirilerini sabırla dinledi ve cevaplandırdı. Beşeriyetin karşılaştığı sorunların çözümü için adil “Yeni Bir Dünya”nın kurulması gerektiğini açıkladı. Onun iktisadi tekel düzeni olan Kapitalizme ve siyasi tekel düzeni olan Sosyalizme yönelttiği eleştiriler hep doğru çıktı. Irkçı, tekelci ve sömürgeci mihrakların ifsat yöntemlerini açıklayan anlatımlarının doğruluğunu zaman gösterdi. Adil Düzen’in getirdiği çözümlerin ne kadar tutarlı ve isabetli olduğunu 1990’ların başında Sosyalizm’in çöküşü ve Kapitalizmin de sorun ürettiğini 2008 yılında başlayan küresel iktisadi bunalım doğruladı. Bu gün karşılaşılan sorunlara, Kapitalizm ve Sosyalizmin dayandığı “Kuvveti Üstün Tutan Çatışmacı” anlayışla çözmenin imkânsızlığını her ortamda ikna edici üslubuyla anlattı. Beşeriyetin karşılaştığı mevcut sorunlar insan yapısı sorunlar olduğu vurguladı. Bu sorunlara çözüm arayanlar “Hakkı Üstün Tutan Dayanışmacı” dünya görüşüne göre dayalı olarak geliştirilen “Adil Düzen”’ile çözümleneceğini savundu. 10 / 12 Çığır Açan Lider: Necmettin Erbakan Cuma, 09 Mart 2012 12:09 Ç-Dünya Barışının Ancak Hakkı Üstün Kılmak ve Adaleti Tesis Etmekle Sağlanacağını Gündeme Taşıdı Merhum Erbakan Hoca, insanlık tarihinin mücadele seyrini anlatırken haklının hakkının korunmasını ve adaletin tesis edilmesinin dünya barışını tesis etmek için nedenli önemli olduğunu anlatırdı. Medeniyetleri hak ve kuvvet merkezli medeniyetler diye ikiye ayırırdı. Ona göre Peygamberler Hak Merkezli medeniyetin öncüleridir. Firavunlar ve Nemrutlar ise, Kuvvet Merkezli medeniyetlerin önderlerdir. Ona göre büyük peygamber, Hz. Nuh Hak merkezli Mezopotamya site medeniyetinin kurcusu ve önderidir. Hz. İbrahim ve Hz. Musa İbrani Medeniyetinin önderlerdir. Hz. İsa ve havarileri Tevhid ve adalet merkezli bir uygarlığı kurmak için cihat ettiler. Peygamberlerin sonuncusu ve âlemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed (a.s.) barış ve rahmet medeniyeti olan İslam medeniyetin rehberi ve kurucusudur. Peygamberlerin getirdiği yol haritasını takip etmeyenler beşeriyeti barış ve huzura kavuşturmazlar. Erbakan Hoca, Nemrutları, Firavunları, Eski Yunanlı Aristokratlarını, Romalı diktatörleri, bugün Batılı ırkçı-tekelci ve Siyonizm’in güdümünde olan tekelci sermayenin aç gözlü temsilcileri Kuvvet Merkezli uygarlıklarının önderleri olarak kabul etmekteydi. Ona göre kuvvetli olmayı haklı olmanın nedeni sayan tekelci mihraklar, her zaman beşeriyeti baskı ve zulüm altında tutmuşlardır. Savaş ve çatışmalara ortam hazırlamışlardır. Dünyayı baskı, korku ve hile ile yönetmişler ve yönetmektedirler. Firavun-i ve Nemrut-i mantık ve zihniyetler dünya barışı tesis edilemez. Beşeriyet huzur ve mutluluğa kavuşturulamaz. Sonuç Merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan, her beşer gibi, doğdu, büyüdü, çalıştı ve eceli gelince de rahmet-i Rahman’a kavuştu. Müslümanlara göre insanı yücelten imanı, yaptığı iyi iş (ameli Salih), Hak’a ve halka hizmeti, beşeriyete hizmette gösterdiği sebat ve sabrıdır. Bu üstün meziyetler insanı yaratıklarını hayırlısı (hayır-ul beriye) olmasına ortam hazırlar. İnsanı ırkı, damarlarındaki kanı, makam ve serveti büyütmez. İnsanı büyüten üstün meziyetleridir. Merhum N. Erbakan bu meziyetlere sahip Mümin ve Muhsin bir insandı. Hidayetle ilmi birleştirdiği için çığır açan lider olmayı Allah ona nasip etti. O, inancı, düşüncesi, söylem ve eyleminde( işinde, hareketinde) birliği sağladığı için tarihe yön vermeye çalıştı. Belki yaşadığı dönemde kendini iyi anlatamadı. Bazı insanlar da onu salt bir siyasetçi olarak gördü. Onu dilemediler ve anlamak istemediler. Gelecek nesil, onun görüşünü, yaptıklarını ve yapmaya çalıştıkları inceler ise onu daha iyi anlayabilir. Biz ölüleri öldükten sonra aşırı büyütmeyiz. Onların belirledikleri ve gösterdikleri doğru hedeflere ulaşmaya çalışırız. Onların inanç, düşünce, söylem ve eylemlerini örnek alırız. 11 / 12 Çığır Açan Lider: Necmettin Erbakan Cuma, 09 Mart 2012 12:09 Erbakan Hocamız her beşer gibi 27 Şubat 2010 tarihinde rahmeti rahmana kavuşmuştur. Onu rahmetle anıyoruz. O fanidir. Ama onun savunduğu davası bakidir. Biz de o davaya sahip çıkarak, hayatımızı Tevhid ve adalet inancı esasına göre tanzim ederek yaradılış gayemiz olan yeryüzünü imar ve ıslah görevimizi yerine getirmeye çalışmalıyız. Esas olan ve önemli olan imtihan dünyasında imtihanı kazanmaktır. .......................................... * Prof..Dr. Arif Ersoy, 1977-1994 yılları arasında Ege ve Dokuz Eylül Üniversiteleri İktisadi ve İdari Bilimler Fakültelerinde öğretim üyeliği görevinde bulundu. Çalışmaları daha çok “İktisadi Düşünceler” ve “İktisadi Sistemler” alanlarına yöneliktir. Çalışmalarının bir kısmı başta İngilizce olmak üzere, Almanca, Rusça, Çince ve Arapça ’ya çevrilmiştir. Batı ve İslam Ülkelerinde düzenlenen çeşitli toplantılara katıldığı gibi Rusya ve Orta Asya Ülkelerinde bilimsel ve istişarî toplantılara da katılmıştır. Çin ’nin Başkenti Pekin’de Çin Halk Üniversitesi’nde araştırmacı olarak bir süre bulunmuştur. 27 Mart 1994 Mahalli Seçimlerde belediye başkanlığına Çorum’da aday olan Ersoy seçimi kazandı. 18 Nisan 1999 tarihinde yapılan Mahalli idareler seçiminde ikinci kez aday oldu ve seçildi. Bu görevi 27 Mart 1994- 8 Ağustos 2002 tarihleri arasında yerine getirmiştir. Halen Ankara’da ESAM’ ın (Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi) Genel Sekreterliği görevini deruhte etmektedir. E-mail: [email protected] 12 / 12