17/18 Kasım 2016

advertisement
İktisada Tarihi I
17/18 Kasım 2016
Ticaret ve Devlet
• İç ve dış ticaretin Osmanlı ekonomisinde çok önemli
bir yeri vardı.
• Devlet yöneticileri tüccarların Osmanlı İktisadi
düzeni çerçevesinde önemli işlevleri yerine
getirdiğinin farkındaydılar.
• Darlıklar kentteki halkın iktisadi yaşamını altüst
ettiği gibi, işsizliği de artırarak devlete yönelebilecek
siyasal, toplumsal hareketlere zemin hazırlıyordu
15. ve 16. Yüzyıllarda Osmanlı’da İç ve Dış Ticaret
• Bir İslam toplumu olarak Osmanlılar ticarete değer
veriyorlardı.
• Osm. Dev’i 14. yy’da doğduğu zaman Müslüman
Doğu ile Batı arasındaki iktisadi farklılaşma teşekkül
etmiş ve epeyi de mesafe almış bulunuyordu.
• Osmanlı Devleti doğduğu zaman kendini en az 200
yıldan beri yerleşmiş bulunan çok uzun vadeli
bloklararası trendin içinde buldu
• Osmanlılar artık tabii görünmeye başlamış olan bu
tabloyu hemen değil ama yavaş yavaş ve ciddi
şekilde değiştirmeye başladılar.
• Osmanlı kontrolündeki bölgelerin dış ticarette
sadece hammadde satıcı olmaktan çıkarak birçok
mamul mallar ihraç eder hale gelmelerinde ihracat
üzerindeki bu provizyonist kontrolün katkısını
sezmek mümkündür
• Bu politika tavırlarının ortak sonucu olarak Osmanlı
tüccarları Akdeniz’in ticaret trafiğinde daha aktif
olarak rol almaya başlamışlardır.
• Osmanlı Devleti’nin karşılaştığı tehdit yalnızca
Avrupa’nın batı ucundaki Portekiz’den gelmiyordu.
• Roma ve Bizans imparatorlukları bazı eyaletlerini
büyük gümrük bölgeleri halinde örgütlüyordu.
• Vergilendirmenin kolay şekli olarak gümrükler
sanayi öncesi ekonomilerde eski ve yaygın bir
uygulamadır
• Osm. Dev. kuruluşundan itibaren iç gümrükler
konusunda da bulduklarını fazla değiştirmeden
muhafaza etmeye temayül etmiştir
• İç gümrük teşkilatı iç mübadelede ticari trafiğin
belirli yoğunluğu aştığı şehirleri ve özellikle limanları
merkez kabul eden daireler halinde düzenlenmişti
• Osmanlı teamülünde gümrük açısından sınır
kavramı iki devlet arasındakinden hemen sonra
deniz ile kara arasındaki hattı ifade ediyordu.
• Osmanlı gümrük rejiminde su yolunun taşıdığı bu
ağırlık son derece derin ve köklü olmuştur
• Karada seyrekleşen gümrük merkezleri arasında
biraz daha sık olarak yayılmış bulunan Bac
merkezleri yer alıyordu.
• Belirli bir gümrük merkezine gelen mal
vergilendirilirken dikkate alınan husus malın menşei
veya niteliğinden çok tüccarın din ve tabiiyeti idi.
• Bu düzenleme Osmanlı sisteminin diğer unsurları
gibi iç ve dış çeşitli değişme baskıları ile karşı
karşıyaydı
• İlk baskı mali menşeli ve esas itibariyle ile iç
kaynaklıdır
• Batı’dan gelen çeşitli baskıları ihtiva eden baskılar,
daha da önemli sonuçlar doğurmaya aday
görünüyordu.
• Mali kaynaklı iç baskı ile iktisadi kaynaklı dış baskı
giderek derinleşecek ve Osmanlı gümrük rejimini ve
ekonomisini etkilemekten geri kalmayacaktır.
• Osmanlı gümrük rejimi vergilendirmede genel ilke
olarak advalorem yani malın değerine oranlayarak
vergi miktarını belirleyen sistemi benimsemişti.
• İçerdeki gümrük bölgelerinin merkezleri belli başlı
kervan yolları üzerine yerleştirilmekteydi.
• Karadeniz dört gümrük bölgesine ayrılmıştı
• Deniz yoluyla gelenlerin her zaman gümrük ödemek
zorunda olmalarına karşılık ilk başlarda karayoluyla
gelen mallardan gümrük alınmıyordu.
• Avrupa’ya ihracatın caydırılmak istenmesinin
temelinde ekonomik refah ve siyasi istikrarın iç
pazarda bolluğa bağlı olması vardır.
• Osmanlı devletinde yaygın bir uygulama olmasına
karşın kapitülasyonlar yerel yasaların üzerindeydi.
• Toptan satılmak üzere kent pazarına getirilen
mallardan bac denilen çarşı Pazar resimleri alınırdı
• Kanun ve yönetmelikler herhangi bir geminin
hamulesinin ne zaman gümrüğe tabi ithalat
sayılacağını açık seçik ortaya koyuyordu.
• Tüccarın ve alıcıların adil bir fiyatta karar kılmasını
sağlamak amacıyla değerli mallar ancak çarşının
simsarları aracılığıyla satılabilirdi.
• Çarşıda genel kural simsarın kendisine teslim edilen
malları açık arttırmaya koyup adil bir fiyattan
satmaya çalışmasıydı
• İç gümrükler 18. Yüzyıldan itibaren tedrici bir
genişleme ve ekonomi üzerindeki vergi yükünün
ağırlığını arttırma eğilimi içinde bulunmuştur
• İç gümrükler ulaştığı bu zirveden hemen birkaç yıl
sonra başlayarak yüzyılın sonuna kadar devam
edecek olan bir daralma ve gerileme sürecine girdi.
• 16. yüzyılda olumsuz anlamda dış ticarete
damgasını vuran gelişmeler oldu.
• 15. ve 16. yy’da Osmanlı İmp’nun dış ticaretinin
hacmi bugünkü durumla karşılaştırıldığında, çok
daha sınırlı kalıyordu.
• 15. ve 16. yüzyıllarda Osmanlı dış ticaretinin bir
diğer özelliği de toplam ticaret içinde Orta ve Batı
Avrupa’nın payının sınırlı kalmasıdır
• Bu dönemde Anadolu ile imparatorluk dışında kalan
bölgeler arasındaki ticarette üç ana eksen vardır.
Uluslararası Ticaret: Genel Koşullar, Kapitülasyonlar ve
Yabancı Tüccar Toplulukları
• 1800’den önce Osmanlı İmparatorluğu ile Avrupa
arasındaki uluslararası ticarette
– ulaştırma maliyetleri
– dini ve kültürel bakımdan birbirine rakip iki dünya
arasında baş gösteren çatışmalar
– sınır savaşları
– korsanlık faaliyeti
belirleyici bir rol oynuyordu.
• 18. yydan Avrupa devletleri kapitülasyonları bağlayıcı
ikili antlaşmalar gibi yorumlamaya başladılar.
• Yabancı tüccar toplulukları birer taife yani belirli bir
temsilci veya konsolosa bağlı olarak örgütlenmiş
özerk birer grup veya topluluk durumunda idi.
• Kapitülasyonlar çerçevesinde g.müslim yabancılar
bütün Osmanlı topraklarında serbestçe dolaşma ve
ticaret yapmaya izinliydiler
• Osmanlı kapitülasyonlarının tarihinde başlıca iki
dönemden söz etmek mümkündür.
Doğu – Batı Ticareti
• Akdeniz ticareti Avrupa’da deniz aşırı seferler ve
fiyat devrimi gibi iki büyük olayın en şiddetli
etkilerini gösterdiği bir yerin ticaretidir.
• O zamanlar hem Akdeniz devletlerinin hem de
korsanların başlıca hedefi hazine ve köle gibi diğer
önemli iki madde yanında tahıl ürünleridir.
• Osm. devletinin İtalyan, İspanyol ve Portekizlilerle
sulh veya savaş hallerinin altında tahıl ticareti
meseleleri yatardı
• Akdeniz’e hem Avrupa hem de Osmanlı Devleti için
daha büyük ölçüde önem kazandıran başka bir
ticaret daha vardı
• Osmanlılardan önce bu ticaretin transit ticareti
oluşundan en çok Memlük Devleti kazanç sağlıyordu
• Portekizlilerin Afrika'dan dolanarak Hindistan'a
giden yolu bulmaları Levant ticaretini elinde tutan
Cenova ve Venedik ile Memlükleri derinden
sarsacak bir şeydi
• Memlük Devleti şimdiye kadar rahat bir transit
ticaretinin üstüne oturmuş, güçlü bir donanmadan
yoksundu
• Portekizliler 1517’den sonra artık Memlüklülerle
değil Osmanlılarla karşılaşacaklardır.
• 15. yüzyılın son on yılı Avrupalıların dünyanın kendi
kıtaları dışında kalan alanlarını keşfetmeleri
acısından bir dönüm noktası oluşturur.
• Mısır’ın 1516-1517 yıllarındaki fethi, Osmanlı
yönetimi için, ticari, iktisadi ve mali açılardan büyük
önem taşıyordu.
• 1554 yılında Portekizlilerle girişilen ilk açık deniz
savaşı Osmanlıların yenilgisi ve donanmanın önemli
bir bölümünün yitirilmesiyle sonuçlandı.
• Osmanlı Devleti, Akdeniz’de ve hiç olmazsa onun
doğu kısmında egemenlik kurduğu gibi Kızıldeniz’i
de Portekiz tehdidinden kurtarmayı başardı.
• Batı’da Portekizlilerin ardından sırasıyla İspanyollar,
Hollandalılar ve İngilizler de dünya ticaretindeki
rekabete katılmaya başlamışlardı
• Osmanlılar Batılı rakiplerinin üstesinden gelmek için
büyük projelere sahip görünüyorlardı.
• Don-Volga projesinin Azerbaycan ve İran’a yapılacak
seferler için bir basamak olacağı düşünülüyordu
• İkinci Ejderhan seferinden İran harbinin bütün
güçlerin bu tarafa yoğunlaştırılmasını gerektirmesi
üzerine vazgeçildi.
• Tağşiş yoluyla yapılan devalüasyon ve buna bağlı
olarak fiyat artışlarının Osmanlı ülkesindeki etkisi
ani ve yıkıcı oldu.
• Avrupalıların Afrika’nın güney ucunu ilk kez
dolaşmayı başarmalarından ancak yüz yıl sonra yeni
denizaşırı yollar Osmanlıların müdafaasını yaptıkları
transit yollara karşı üstünlük sağlayabildiler.
• 17. ve 18. yüzyıllarda Batı Avrupa ekonomileri uzun
dönemli bir bunalımın içine sürüklendiler.
• Temel İktisadi amaç, milli servetin artırılması olarak
tanımlanıyor, bir ülkenin milli serveti de ülkedeki
altın ve gümüş miktarıyla özdeşleştiriliyordu
• Her devlet kendi dış ticaretini kendi tüccarları ve
kendi dış ticaret filosu aracılığıyla yapmaya büyük
önem vermekteydi.
• Osmanlı Devleti ise yalnızca 15. ve 16. yüzyıllarda
değil, 17. ve 18. Yüzyıllarda da merkantilizmin tam
karşıtı politikalar izlemiştir.
• Ülke içindeki üretimi dış rekabete karşı korumak ve
desteklemek, istihdam yaratmak Osmanlı
yönetimleri için büyük bir öncelik taşımıyordu
• 19. yüzyıla kadar korumacılığın ciddi bir iktisadi
politika konusu olarak gündeme gelmemesinin bir
nedeni de Sanayi Devrimi sonrasına kadar mamul
mallar ithalatının sınırlı kalmasıdır.
• Osmanlı yönetimlerinin dış ticaret politikalarım
yönlendiren bir başka öncelik de uluslararası
ilişkilerde dost kazanmak arzusu ve kaygısı olmuştur
Download