implant destekli sabit protezlerde seramik abutment kullanımı

advertisement
T.C.
Ege Üniversitesi
Diş Hekimliği Fakültesi
Protetik Diş Tedavisi Anabilim Dalı
İMPLANT DESTEKLİ SABİT PROTEZLERDE
SERAMİK ABUTMENT KULLANIMI
BİTİRME TEZİ
Stj. Diş Hekimi Mehmet TUĞRAN
Danışman Öğretim Üyesi: Prof. Dr. Birgül ÖZPINAR
İZMİR-2013
ÖNSÖZ
‘‘İmplant Destekli Sabit Protezlerde Seramik Abutment Kullanımı’’
başlıklı tez çalışmamın planlanmasında ve hazırlanmasında bilgi ve tecrübelerinden
yararlandığım çok değerli hocam Prof. Dr. Birgül ÖZPINAR’a, yardımlarını hiç
esirgemeyen Dt. Fatmanur DUMRUL’a; sevgisi ve varlığı ile bana her zaman güç
veren Cemile Merve GEZER’e ve tüm eğitim hayatım boyunca desteklerini hep
yanımda hissettiğim biricik aileme sonsuz teşekkürler sunarım.
İzmir - 2013
Stj. Diş Hekimi Mehmet TUĞRAN
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ ........................................................................................................................
1. GİRİŞ .......................................................................................................................
2.GENEL BİLGİLER ................................................................................................ 2
2.1. İmplant Nedir ................................................................................................ 2
2.2. Dental İmplantın Tarihçesi ............................................................................ 2
2.3. Dental Seramiklerin Tarihçesi..................................................................... 12
2.4. Dental İmplantların Sınıflandırılması ......................................................... 13
2.4.1. Proteze Verdiği Desteğe Göre .......................................................... 13
2.4.2. Kullanılan Materyale Göre ............................................................... 14
2.4.3. Kemikle Olan İlişkilerine Göre ........................................................ 15
2.5. Kemik İçi (Endoosseoz) Yivli (Vida Tipi) İmplantlar ................................ 17
2.6. Kemik İçi (Endoosseoz) Yivli (Vida Tipi) İmplantların Kısımları ............. 18
2.6.1. Abutment .......................................................................................... 18
2.6.1.1. İmplant Üstü Protezlerde Kullanılan Abutment Çeşitleri ....... 19
3. ZİRKONYUM ..................................................................................................... 22
3.1. Diş Hekimliğinde Zirkonyum ..................................................................... 22
3.2. Zirkonyum Abutment .................................................................................. 24
4. SERAMİK ABUTMENT..................................................................................... 27
4.1. Seramik Abutmentların Gelişimi ................................................................ 27
4.2. Seramik Abutmentların Yapısal Özellikleri ................................................ 30
4.3. Seramik Abutmentların Endikasyonları ...................................................... 31
4.4. Seramik Abutmentların Kontraendikasyonları ........................................... 32
4.5. Seramik Abutmentların Avantajları ............................................................ 32
4.6. Seramik Abutmentların Dezavantajları ....................................................... 33
4.7. Seramik Abutmentların Simantasyonu ....................................................... 34
4.8. Seramik Abuntmentlarda CAD/CAM Sisteminin Kullanılması ................. 34
4.9. Metal Abutmantların Kullanımında Karşılaşılan Sorunlar ......................... 36
5. SONUÇ ................................................................................................................ 38
6. ÖZET.................................................................................................................... 39
7. KAYNAKLAR .................................................................................................... 40
8.ÖZGEÇMİŞ .......................................................................................................... 48
GİRİŞ
Dentofasial çekiciliğin bireyin psiko-sosyal mutluluğu açısından önemi
ispatlanmış bir gerçektir.(1)Dentofasial estetiğin sağlanmasında dişlerin, dolayısıyla
da diş hekimlerinin rolleri büyüktür. Yıllardır,kaybolan diş dokularının yerine
getirilmesi ya da eksik bölgelerin tamiriyle ilgili çok sayıda çalışmalar yapılmıştır.
Çağımızda teknolojinin çok hızlı gelişmesi estetik kaygıların giderilmesine
yardımcı olmaktadır. Temeli M.Ö. 3200’lü yıllara dayanan implantın günümüzde
geldiği nokta ve kullanılan materyallerin çok gelişmiş olması diş hekimlerinin işini
kolaylaştırmıştır.
Modern implantolojinin erken dönem uygulamalarında, temel hedef, doku
sağlığı ve implantın yaşam süresiyken son dönemlerde, restorasyonun başarı
kriterleri arasında estetik de büyük önem kazanmıştır. Dünya Sağlık Örgütü sağlığı
“hastalık ve güçsüzlüğün az olması hali ve bir bütün halinde fiziksel, mental ve
sosyal mutluluk” olarak tanımlamıştır. Hastaların, restorasyonlardan fonksiyonel
beklentilerinin yanı sıra estetik beklentileri de çok fazladır. Bu nedenle, son
çalışmalar estetik bölgedeki implant uygulanmış tedavi sonuçlarına yoğunlaşmıştır
(2).
Hazırlanan bu çalışmada implant üstü sabit protezlerde abutment materyali
olarak seramik kullanılmasının olumlu ve olumsuz yanları değerlendirilmiştir.
GENEL BİLGİLER
2.1. İmplant Nedir?
İmplant, eksik bir organ ya da dokunun yerini alan cansız yapılar ya da
materyallerdir. Diş Hekimliğinde implant; kaybedilen dişlerin yerini alacak sabit
yada hareketli protezlere desteklik ya da tutuculuk sağlamak amacı ile kemik içine
veya üzerine yerleştirilen biyolojik olarak uyumlu, biyofonksiyonel apareyler olarak
tanımlanmaktadır (3,4). Canlı olmayan yapıların ya da materyallerin biyolojik
sistemin içerisine yerleştirilmesi ise implantasyon olarak ifade edilmektedir (5).
2.2. Dental İmplantın Tarihçesi
Tarihte ağız içi implantlarla ilgili en eski bilgi Çin‘de M.Ö. 3210 yıllarındaki
Chin-Nong ve M.Ö. 2637 yıllarındaki Hon-Ang-Tu dönemlerinde yazılan
kayıtlardaki diş transplantasyonları ve reimplantlarla ilgili bilgilerdir (4). Dental
implantlar hakkında ilk bulgu 1931 yılında Dr. Wilson Popeone tarafından yönetilen
bir arkeoloji ekibinin, Honduras’ta Ulva vadisinde gerçekleştirdiği kazıda bulduğu,
M.S. 600 yılları civarında yaşamış olan mayalara ait bir mezar kazısından elde
edilmiş alt çene kemiği üzerindeki üç kesici diş yerine yerleştirilmiş diş şekline
getirilmiş deniz hayvanlarının kabuklarıdır (6,7,8) (Resim 1).
Resim 1: Mandibula’da üç kesici diş yerine yerleştirilmiş deniz hayvanı kabukları
2
Spaniard Alabucasim MS 1100 yıllarında transplantasyon ile dişlerin yerine
konulmasını önermiştir ve kayıp dişin yerine konulması için kabul edilebilir
olduğunu öne sürmüştür. 18.yy’da Fransa ve İngiltere’de; para ödenen gençlerden
çekilen dişlerin, kayıp dişlerin yerine transplante edilmesi moda halini almıştır. Diş
transplantasyonunun başarısızlık oranları oldukça yüksek olduğu belirlenmiştir ve
aynı zamanda tüberküloz ve sifiliz gibi bulaşıcı hastalıkların bulaştırıldığı
vurgulanmıştır (5).
19. yy sonlarında kauçuk, altın, porselen ve fildişinden şekillendirilmiş
Alloplastik materyaller gibi bazı dental implantlar yapay olarak hazırlanmış alveol
içerisine yerleştirilmiştir (5).
Otolog olmayan materyalden ilk implant, 1819 yılında Maggiolo’nun taze
çekim soketi içerisine, dişeti üzerinde olacak şekilde, kron olmaksızın yerleştirdiği
altın implanttır. Ancak bu uygulamanın şiddetli ağrı ve gingival enflamasyona yol
açtığı bildirilmiştir (6).
1887 yılında Dr. SM Harris, platin postun üzerine sabitlenmiş porselen kronu
Çinli bir adamın çenesinde hazırlanan yapay sokete implante etmiştir. Ligatürler
çıkarıldıktan sonra yeni dokulara tutunması için platin postu bir miktar pürüzlü
hazırladığı belirtilmiştir (9).
1904 yılında Dr. CR Scholl 1903 yılının Ağustos ayında yapmış olduğu oluklu
porselen kökle birlikte porselen kronu implante ettiğini belirtmiştir. Ancak bu diş
komşu dişlere pinler aracılığı ile splinte edilmiştir (10).
20. yy’a gelindiğinde, implantoloji ile ilgili ilk önemli çalışmayı Greenfield
1909 yılında yapmış ve 1913 yılında yayımlamıştır. İçi boş kafes şeklinde silindirik
formda irido-platin’den hazırlanan 24 ayar altın ile kaplanan yapay kökün asitlere
karşı geçirimsiz ve çevre dokulara karşı zararsız olduğunu bildirmiştir. Şekil 1’de
3
görüldüğü üzere disk şeklindeki döküm taban üzerinde oluk ya da yuva mevcuttur;
köke lehimlenen 22 ayar altından hazırlanan kronun ataşmanlı bir kısmı
bulunmaktadır. Bu kökler 3 farklı çapta (3/16 inç, 5/16 inç ve 7/16 inç) ve boyları 1/2
inç olacak şekilde tasarlanmıştır; büyük çapta hazırlanmış köklerin molar bölgede,
diğer
köklerin
ise premolar ve
anterior
diş
eksikliklerinde kullanılması
düşünülmüştür. Bununla birlikte Greenfield gerektiği durumlarda küçük çaplı
köklerin molar bölgede kullanılabileceğini ve tek boyda hazırlanmış köklerin
kısaltılabileceğini
bildirmiştir.
Ayrıca
araştırmacı
kemik
içi
implantların
yerleştirilmesinde kullanılmak amacıyla günümüzdekilere benzerlik gösterecek
şekilde yumuşak doku ve kemik için özel frezler hazırlamıştır (Şekil 2) (11).
Şekil 1: Greenfield’in 1909 yılında tasarladığı yapay kök ve ataşmanlı kron kısmı
4
Şekil 2: Greenfield‘in yumuşak ve sert doku için hazırladığı frezler
Leger-Dorez 1936’da 4 parçadan oluşan bir implant tasarlamıştır (Şekil 3).
Tasarım ve parçalar bakımından hassas bir mühendislik olmasına rağmen, parçaların
birleştiği kısmının alveoler kret tepesine yakınlığı yumuşak doku invajinasyonuna (iç
içe geçme – TDK) yol açtığı belirtilmiştir. Ayrıca, düzgün yüzeyli hazırlandığından
postun kemiğe tutunmasının zayıf olduğu bildirilmiştir (9).
Şekil 3: Leger-Dorez‘in hazırladığı 4 parçadan oluşan implantı
5
1938’de Strock kardeşler ortopedik tarzdaki 5/8 inç’lik vitalyum vidayı bir
köpeğin sol maksiler molar bölgesine vidalamışlar. Aynı araştırıcılar ortopedik
tarzdaki vitalyum vidayı insanda mandibular sağ santral kesici dişin soketinde
kullanmışlar ve estetik restorasyonu sağlamak amacıyla selüloid kronu silikat bir
siman yardımı ile vidanın üzerine yerleştirmişlerdir. Daha sonraki 8 ay boyunca
hastada herhangi bir şikayet olmadığını bildirmişlerdir (Resim 2). Bir sonraki
çalışmalarında ortopedik tarzda hazırlanmış vidanın şeklinden kaynaklanan estetik
başarısızlığın
önüne
geçmek
amacıyla
şekillendirilmiş
vitalyum
vidayı
kullanmışlardır (Resim 3) (12).
Resim 2: Mandibuler sağ santral diş yerine yerleştirilmiş vitalyum vida (solda)
6
Resim 3: Şekillendirilmiş vitalyum vidanın yerleştirildiği maksiller kemik
İlk subperiosteal implantı İsveçli diş hekimi Dahl 1942 yılında yerleştirmiştir
(Şekil 4). Dahl’dan 10 yıl kadar sonra Goldberg ve Gershkoff Amerika Bileşik
Devletleri’ndeki ilk subperiosteal implantı yerleştirdiklerini bildirmişlerdir. Goldberg
ve Gershkoff subperiosteal implant için kemiğin değil, yumuşak dokuların ölçüsünü
alarak subperiosteal implantı hazırlamışlardır, ancak yöntemin başarısızlık oranının
daha yüksek olmasına yol açtığını bildirmişlerdir (Resim 4) (13).
Şekil 4: Dahl’ın subperiosteal implantı
7
Resim 4: Goldberg ve Gershkoff‘un subperiosteal implantının model (solda) ve
ağızdaki (sağda) görünümü
Lew 1951 yılında yaptığı subperiosteal implant için doğrudan kemik dokudan
ölçü almış ve 2-3 hafta sonra tekrar flep açarak dökümden hazırladığı subperiosteal
implantı yerleştirmiştir (Resim 5,6) (9).
Resim 5: Lew‘in kemikten alarak
Resim 6: Lew‘in subperiosteal
ürettiği subperiosteal implant
implantında protezin oturacağı
dayanak
8
1940’lı yılların ortasında Formiggini’nin ürettiği implant, kendi içinde
spirallerden oluşan genellikle paslanmaz çelik ya da Tantalyum’dan oluşan metal
inert bir çubuktan yapılmıştır. Metal çubukların iki uç kısmı protezin oturacağı yerde
birbirlerine lehimle tutturulmuştur. Formiggini’nin tasarımında abutmentin kısa
olmasından dolayı, kret tepesine yakın spirallerin içine yumuşak dokunun
invajinasyonu gözlenmiştir. Formiggini‘nin erken dönem tasarımının günümüz
kemik içi implantları için bir temel olduğu varsayılmaktadır (Şekil 6)(9,14).
Şekil 6: Formiggini‘nin erken dönem implant tasarımının şematik görünümü
Zapponi daha sonra Formiggini‘nin tasarımına sahip implantı döküm yolu ile
elde etmiştir (Resim 7).
Resim 7: Formiggini‘nin (sol), Zepponi‘nin (sağ) implantlarının görünümü
9
İspanyol Perron-Andres ise Formiggini‘nin temel tasarımı üzerine çalışmış ve
spiralleri aynı şekilde kendi üzerine sarıp döküm bir mile lehimlemiştir (Resim 8).
Resim 8: Perron-Andres‘in implantı (solda)
İtalyan Giordano Muratori 1963 yılında internal vidalı bir mile sahip, spiral
kısmı ve abutment kısmı aynı kalınlıkta olan bir implant tasarlamış (Resim 9).
Resim 9: Muratori‘nin erken dönem implantı
10
1967‘de Leonard Linkow kemik yüksekliğinin yetersiz olduğu olgularda
kemiğin yükseklik değil genişliğinden yararlanarak implant yerleştirilebilmesi için
titanyumdan Blade implantları tanıtmıştır (Resim 10) (14).
Resim 10: Farklı blade implant şekilleri
Bränemark 1952 yılında mikroskobik olarak kemik iyileşmesi konusunda
kapsamlı deneysel çalışmalara başlamıştır. Bu çalışmalar 1960’ın başlarında diş
implant uygulamalarına öncülük etmiştir (15). Yine 1960’lı yıllarda Bränemark;
osseoentegrasyon terimini tanıtmış, böylece daha önceleri Linkow ve arkadaşlarınca
ortaya atılan, implant ve kemik arasındaki fibröz bağ dokusunun gerekli olduğu
düşüncesini değiştirerek oral implantoloji dalında büyük bir adım atmıştır (16).
Yüzeyindeki titanyum oksidin kemikle direkt kimyasal bağlantı yapması nedeni ile
osseoentegrasyon için implant materyali olarak saf titanyum tercih edilmiştir.
Bränemark kendi sisteminde, yüzey genişliği ve kuvvet dağılımının sağlanabilmesi
için vida tipi implant önermiştir (Resim 11) (17).
11
Resim 11: Branemark’ın saf titanyumdan ürettiği ilk İmplant
2.3. Dental Seramiklerin Tarihçesi
Seramik,
Yunanca
‘topraktan
yapılmış’
anlamına
gelen
‘keramikos’
kelimesinden türemiştir (18,19). Anadolu uygarlıklarında dekorasyon işlemlerinde ve
çinicilikte yaygın bir uygulama alanı bulmuştur. Çeşitli ev ve süs eşyalarının
yapımında kullanılan ilk seramikler opak, oldukça zayıf ve pöröz yapıda oldukları
için diş hekimliğinde kullanılması pek uygun görülmemiştir. Daha sonraları diş
hekimliğinde kullanılan porselen, seramiğin özel bir tipi olarak geliştirilmiştir. Bu tür
porselenler, şeffaflık ve dayanıklılık açısından mesleğimizde kullanılmaya uygun bir
malzeme olarak kabul edilmiştir (20).
‘Dental seramikler’ ifadesi daha geniş bir materyal grubunun tanımlanmasında
kullanılırken, ‘dental porselenler’ deyimi alt gruplardan birini ifade etmektedir (21).
Porselen, diş hekimliğinde 200 yıldan fazla bir zamandır kullanılmaktadır. İlk
olarak 18. Yüzyılda tümü porselen olan bir protezde kullanılmıştır (22). 18. Yüzyılda
eksik dişlerin tedavisinde kullanılan materyaller insan- hayvan dişleri, fildişi, mineral
ya da porselen dişlerdi. 1723’te Piere Fauchard, diş ve gingival dokuların rengini
taklit eden porselenlerle ilgili araştırmalarını başlatmıştır (23,24). 1774’te Alexis
Duchateau ve Nicholas Dubois de Chemant ilk başarılı porselen yapay dişleri
üretmiştir. Porselen formülasyonunu geliştiren Nicholas Dubois de Chemant, Fransız
ve İngiliz patentlerini almışlardır. 1808’de Paris’te, Giuseppangelo Fonzi, kişiye özel
12
hazırlanan ve platin pinlerin gömüldüğü porselen dişleri üretmiştir. Bunların estetik
ve mekanik özellikleri protetik diş hekimliğinde büyük avantaj sağlamıştır. 19.
Yüzyılın sonlarında ‘jacket kuron’ adıyla adlandırılan tam seramik restorasyonlar,
platin yaprak ile hazırlanmış güdükler üzerine feldspatik seramik materyalinin
fırınlanması şeklinde üretilmiştir (24). Bu restorasyonların estetik avantajlarına
rağmen, zayıf marjinal sızdırmazlık, düşük dayanım ve yüksek kırık oluşturma riski
nedeniyle başarısız olmuş ve zamanla popülaritesini kaybetmiştir (22, 23). 1965
yılında da McLean ve Hughes, porseleni metal destek olmaksızın alumina ile
kuvvetlendirerek yüksek dirence sahip porselenlerin gelişmesini başlattılar (24).
Özellikle 1960’larda daha dayanıklı porselenlerin üretilmesi ve fırınlama
tekniklerinin
geliştirilmesi
ile
porselen
restorasyonların
anterior
bölgede
kullanımında kabul edilebilir başarı sağlanmıştır (25).
2.4. Dental İmplantların Sınıflandırılması
2.4.1. Proteze Verdiği Desteğe Göre
Normal diş boyutlarında implant destekli sabit protez (FP1)
Normalden çok az değişiklik gösterecek şekilde hiper konturlu İmplant
destekli sabit protez (FP2)
Diş ve dişeti restorasyonu beraber olacak şekilde implant destekli sabit protez
(FP3) (Şekil 8)
İmplantlarıın hem ön hem de arka bölgede desteklik verdiği İmplant tutuculu
hareketli protez (RP4)
İmplantlarının yalnızca ön bölgede desteklik verdiği implant tutuculu
hareketli protez (RP5) (Şekil 9) (26)
13
Şekil 8: İmplant destekli sabit
Şekil 9: İmplant tutuculu hareketli
protezlerin sınıflandırılması
protezlerin sınıflandırılması
2.4.2. Kullanılan Materyale Göre
Vitalyum (Co-Cr-Mo alaşımı)
Titanyum
 Frezelenmiş yüzey (A)
 Asitle pürüzlendirilmiş yüzey (B)
 Titanyum plazma sprey (TPS) kaplama (C)
 Hidroksiapatit (HA) kaplama (D)
 SLA/SLActive yüzey (SLA: Sandblasting with Large grit and Acid
etching; büyük taneciklerle kumlanmış ve asitlenmiş)
Aliminyum Oksit Seramik
Zirkonyum
Zirkonyum-Titanyum (Hibrit) (Resim 16) (26)
14
Resim 16: Değişik materyallerden üretilmiş implantlar
2.4.3. Kemikle Olan İlişkilerine Göre
Subperiosteal implant (Resim 17)
Endoosseoz (kemik içi) implant
 Ramus frame implant (Resim 18)
 Blade implant (Resim 19)
 Vent tipi implant (Resim 20)
 Silindirik implant (Resim 20)
 Yivli (vida tipi) implant (Resim 20)
Transmandibular implant (Şekil 10)
Endodontik implant (Resim 21)
Ortodontik implant (Resim 22)
İntramukozal implant (Resim 23) (26)
15
Resim 17: Subperiosteal implant
Resim 18: Ramus Frame implant
Resim 19: Blade implant
Resim 20: Kemik içi implant implant türleri [vent (solda), silindirik (ortada), yivli
(sağda)]
Şekil 10: Transmandibular implant
16
Resim 21: Endodontik implant
Resim 23: İntramukozal İmplant
Resim 22: Ortodontik implant
2.5. Kemik İçi (Endoosseoz) Yivli (vida tipi) İmplantlar
Kayıp dişlerin yeniden restore edilme yöntemlerinden bir tanesi protetik
restorasyon için destek olarak kemik içi titanyum implantların kullanılmasıdır. Bu
yöntem tek parça ve iki parça olmak üzere iki tür implant içermektedir.
Tek parça implantlarda; tek aşamalı cerrahi uygulanmaktadır. Protetik
rehabilitasyonun uygun şekilde yapılabilmesi için tek parça sistemlerin kret üzerinde
yer alan parlak abutment kısımlarından aşındırma yapılması gerekebilmektedir (27)
(Resim 24).
Resim 24:Tek parça implant(Zimmer)
İki parçalı implantlar protetik üst yapı hazırlanırken daha uyumlu
restorasyonların elde edilmesini sağlarlar (26) (Resim 25).
17
2.6. Kemik İçi (Endoosseoz) Yivli(Vida Tipi) İmplantın Kısımları
İmplantlar ; implant(fixture),cover screw,healing screw ve abutment olmak
üzere 4 kısımdan oluşmaktadır.
İmplant(fixture):Kemik içinde kalan kısımdır.
Cover Screw:İmplantın yerleştirilmesinden itibaren çevre yumuşak dokuların
implantı sarmasını engelleyen başlıktır.
Healing Screw:İyileşme başlığı olarak da adlandırılır.Kemik üzerindeki
yumuşak dokunun marjinal diş eti formunda olmasını da sağlar.
Abutment:İmplantın protezle bağlanmasını sağlayan parçadır (28).
Resim 25: İki parçalı implant sistemini oluşturan parçalar
2.6.1. Abutment
Dental implant dayanağı (abutment), dental implantın sabit veya hareketli
bölümlü proteze destek veren ve/veya tutuculuğuna yardım eden bölümüne verilen
isimdir (29). Farklı firmalara göre çeşitlilik gösterdiği gibi postlar arasında paralellik
sağlama,estetik nedenler ve sabit veya yarı sabit protez tipine göre de çeşitli
şekillerde bulunur (30).
18
Abutment seçimi genellikle hekimlerin karar vermekte zorlandığı konuların
başında gelmektedir. Verilecek kararı ağız hijyeni, anatomik koşullar (alt-üst çene
farkı, karşıt çene dentisyonu, interokluzal mesafe vs.),biyomekanik etkenler, hastanın
psikolojik durumu ve beklentileri, ayrıca ekonomik koşullar belirlemektedir. Bu
faktörlere ek olarak, dayanak sayısı ve kretteki dağılımı, alveoler kretin ovoid, üçgen
ya da kare oluşu ve de kret rezorpsiyon miktarı göz önünde bulundurulmalıdır (30).
2.6.1.1 İmplant Üstü Protezlerde Kullanılan Abutment(Dayanak) Çeşitleri
İmplant dayanakları üç ana grupta toplanır (31)
1. Vida tutuculu implant dayanagı
2. Simante tip implant dayanagı
3. Atasman tutuculu implant dayanagı
Vida tutuculu implant dayanağı: Bu tip dayanaklar daha çok posterior
bölgede, estetiğin önemli olmadığı durumlarda ve implantların derine yerleştirildiği
durumlarda tercih edilirler. İmplantın üst bölümü diş etinden 3 mm ve daha fazla
derinde ise vida tutuculu tip dayanak tercih edilir (32).
Siman retansiyonlu implant dayanağı: Bu tip dayanaklar estetiğin önemli
oldugu anterior bölgede ve ince mukozaya sahip bölgelerde tercih edilmektedir.
İmplantın üst bölümü dis etinden 3 mm’den daha az bir derinlikte ise simante tip
dayanak tercih edilir (32)
Atasman tutuculu implant dayanağı: Az sayıda implantın yerleştirilmiş
olduğu overdenture tipindeki hareketli protezlerin yapılacağı durumlarda tercih
edilen dayanak çeşididir. O-ring veya topuz baslı, titanyum veya altın klipsli çeşitleri
mevcuttur (31).
19
İmplant dayanakları implant gövdesi ve dayanak arasındaki aksiyel ilişkiye
göre düz veya açılı olarak da sınıflandırılabilir (33).
Abutmentların bir başka sınıflandırma şekli (30) :
1)Geçici abutmentlar
2)Daimi abutmentlar

Hareketli bölümlü protezlerde kullanılan abutmentlar
o Küresel abutmentlar
o Bar abutmentlar
o Teleskop bağlantılar
o Mıknatıs tutucular
o Locator ataşman sistemi

Sabit protezlerde kullanılan abutmentlar
 Simante üst yapılar
İki parça abutment
- Açılı abutmentlar
- Düz abutmentlar
- Seramik abutmentlar
Tek parça abutment
- Direkt abutment
- Solid abutment
 Vidalı üst yapılar
Oklüzalden vidalı abutmentlar
- Açılı abutmentlar
- Düz abutmentlar
Transversal vidalı abutmentlar
 Cast-to abutmentlar
20
Kullanılan Materyale Göre Abutmentlar (34)
1. Titanyum
2. Değerli metal alaşımları
3.Kompozit rezin
4. Polimer esaslı implant dayanaklar seklinde de sınıflanabilir.
5.Seramik
İmplant protezlerinin hastaya özgü tasarımının yanı sıra implant materyali ve
dayanaklarının biyolojik,fonksiyonel ve estetik gereksinimleri karşılayabilmesi
gerekmektedir. Son yıllarda implant destekli sabit restorasyonlarda daha üstün bir
estetik görünümün elde edilebilmesi için seramik implant ve dayanakların kullanımı
ön plana çıkmıştır (35).
Metal dayanakların koyu gri renklerinin dişetinden yansıması dezavantaj
oluşturmaktadır. Birçok çalışma, implant çevresindeki mukozanın gri renk
değişiminin metal dayanaklardan kaynaklandığını göstermiştir (36,37,38). Bundan
dolayı, titanyum dayanak ve implantlar teknik açıdan stabil olmalarına rağmen,
estetik bölgelerde endikasyonları sınırlı kullanım alanına sahiptir (37). Dişetinin ince,
şeffaf olduğu durumlarda; yüksek gülme çizgisi gösteren olgularda ve estetik
gereksinime bağlı olarak tam seramik restorasyonların endike olduğu olgularda
seramik dayanakların kullanımı önerilmiştir (39). Ayrıca, seramik dayanakların yanı
sıra zirkonyum dayanakların kullanılması da estetik açıdan başarılı sonuçlar ortaya
koymuştur.
21
3. ZİRKONYUM
Zirkonyum (Zr) kimyasal bir elementtir. Atom numarası 40, atom ağırlığı
91,22 dir. Heksagonal kristal formunda bir yapı gösterir. Sıcaklığa ve korozyona
karşı dirençlidir. Birçok farklı bileşik halinde bulunabilir. Bunların en önemlisi
zirkonyum oksit (ZrO2) bileşiğidir. Zirkonyum metali ilk olarak 1789 yılında Sri
Lanka’da bulunmuştur. 1874 yılında ilk defa Berzelius tarafından potasyumla
işlenmiştir. İlk zamanlarda zirkonyum metali bombaların yapısında, flaşlarda ve
nükleer sanayide kullanılmıştır. Çok reaktif bir madde olup havada ve sıvı içerisinde
hemen oksitle kaplanır. Böylelikle korozyona dirençli hale gelir (40).
Yttrium oksit dengeleyici (stabilizatör) bir oksittir. Bu oksit saf zirkonyum
içine, oda sıcaklığında stabilizasyon sağlayarak “kısmi stabilize edilmiş zirkonyum”
olarak adlandırılan çok fazlı malzemeyi oluşturmak amacıyla eklenir. Y-TZP esaslı
sistemlerin yüksek direnci ve kırılma dayanımları, kısmi stabilize edilmiş
zirkonyumun fiziksel özelliklerinden ileri gelir. Mikro çatlakların ucuna uygulanan
gerilme kuvvetleri, zirkonyum oksit kristalinin tetragonal geometriden monoklinik
geometriye dönüşümüne sebep olur. Bu yapısal dönüşüm nedeniyle kristal
hacminde %3-5 arası bir artış olur. Hacimdeki bu artış mikro çatlakların çevresinde
ve çatlakların ucunda etkili olan eksternal gerilme kuvvetlerine karşı koyabilecek
bölgesel kompresif kuvvetlerin oluşmasında etkili olur. Bu fiziksel özellik “dönüşüm
sertleşmesi” (transformation toughening)olarak adlandırılır (40).
3.1. Diş Hekimliğinde Zirkonyum
Diş hekimliğinde tüm seramik sistemler içinde en son geliştirilen alt yapı
sistemleri yttrium stabilize tetragonal zirconia polikristallerin (Y-TZP) içeren
materyallerdir. Y-TZP esaslı bu maddeler öncelikle ortopedide total femur başı
22
replasmanlarında kullanılmak üzere geliştirilmiştir. Üstün mekanik özellikleri ve
biyouyumluluğu sayesinde bu operasyonlar sonrasında oldukça başarılı sonuçlar elde
edilmiştir. İnvitro ve invivo yapılan deneyler sonucunda zirkonyumun mutajenik bir
reaksiyona neden olmadığı gibi karsinojenik bir etkisi de olmadığı gözlenmiştir (40).
Diş hekimliğinde zirkonyumun kullanımı sağlam oluşu ve korozyona dirençli
oluşundan dolayı gündeme gelmiştir. 90’lı yılların başlarından itibaren endodontik
post ve abutment sistemlerinde kullanılmaya başlanılmıştır. Günümüzde ise seramik
kron ve köprülerde alternatif bir alt yapı sistemi, implant parçaları, ortodontik braket
malzemesi olarak kullanılmaktadır (40).
Zirkonyum,1000-1200 MPa olan baskı direnci sayesinde porselen köprülerde
de başarıyla kullanılabilmektedir. Başlangıçta tek kron ve anatomik uzunluğu
38 mm’yi geçmeyen köprülerde kullanılabilirken, günümüzde geliştirilmiş yüksek
stabiliteye sahip 14 üyeli tek parça restorasyonlar yapılabilmektedir (40).
Seramiklerin uzun süreli stabilitesi, subkritik çatlak yayılması ve korozyon
stresi ile yakından ilişkilidir. Korozyon; tükrükteki suyun cam ile reaksiyona girmesi
ve cam yapının dekompozisyonu sonucu oluşur ve cam içerikli sistemlerde çatlak
yayılmasını arttıran bir olaydır. Ancak cam içermeyen sistemler (Y-TZP gibi)
polikristalin mikro yapıya sahiptirler ve bu duruma maruz kalmazlar. Bu yüzden
bunların uzun süreli stabiliteleri de yüksektir. İn vitro çalışmalarda Y-TZP barlar
900-1200 MPa bükülme dayanıklılığı göstermişlerdir. Y-TZP köprüler ile (farklı
bağlantı yüzeyleri boyutlarıyla)yapılan in vitro çalışmalarda, statik yüklemeler
altında fraktür rezistansının 1800 ile 2000 N arasında olduğu bulunmuştur. 5 yıllık
klinik yükleri stimule eden siklik yüklemeler altında ise cam iyonomer siman ile
yapıştırılmış 3 üyeli posterior köprülerin fraktür rezistansı ise 1457 N’dur ki 1000
N’dan fazla olması zaten çok iyi bir sonuçtur. (40)Y-TZP esaslı bir köprü alt yapısı
23
konvansiyonel mumlama tekniği veya CAD sistemi ile tasarlanabilir. Optimal CAD
yazılımları, teknisyenlere köprü alt yapısının dizaynı için geleneksel konseptlerin
kullanımına olanak sağlarlar (40).
Zirkonyumun diş hekimliğinde kullanım alanı her geçen gün artmaktadır.
Materyalin özelliklerinin her geçen gün geliştirilmesi sayesinde güncel olarak şu
alanlarda kullanılmaktadır (41):

Sabit protetik tedavide (kuron-köprü, inley-onley) kor materyali

Post-core materyali olarak

Zirkonyum boyunlu implant

Zirkonyum implant

Zirkonyum abutment
3.2. Zirkonyum Abutment
İlk seramik abutment küçük ve büyük çaplarda 1993’te üretildi. Bu abutment
metal seramik kronların kırılma dayanımına ulaşan alimuna seramiklerin prototipiydi.
Metal abutmentlarla karşılaştırıldığında bu abutmentlar optik olarak istenilen
özelliklere sahip düşük korozyon, yüksek biouyumluluk ve düşük termal genleşme
potansiyeline sahipti. Geleneksel olarak elde edilen seramik abutmentler aliminyum
blokların frezlenmesiyle elde ediliyordu. Günümüzde seramik abutment üreticilerin
pek çoğu Y-TZP kullanarak abutment üretmektedirler. Cad-Cam teknolojisi
kullanılarak zirkonyum abutment üretmek mümkündür. Mukozanın kalınlığı 2,5
mm’den daha kalın ise abutmentın rengi mukozanın rengini negatif olarak etkilemez.
Mukozal kalınlık 2,5 mm’in altında olduğu durumlarda seramik abutmentların
kullanımı estetik tedavi sonucunu olumlu yönde etkiler (42).
24
Zirkonyum abutmentler; periodonsuyum ve etrafını çevreleyen oral dokularla
iyi uyum gösterirler. Ağzın estetik alanlarında, implant abutmentinin rengi optik
görünümü ve reflektif karakteriyle birlikte restorasyonların servikal bölgelerinde
dişetinden ışığın geçişini arttırır. Bu durum dişetinin ince ve translusent olduğu
durumlarda oldukça önemlidir. Estetik profil özelliğini vermek için doğal diş yapısını
andırmaktadır. Yüksek polisajlanabilme özelliğinden dolayı enflamatuar yanıt
görülmez. Böylece implant çevresindeki mukoza sağlıklı gözlenir (43).
Resim 26: Zirkonyum
abutment
Abutment çalışmalarının tümü için abutment ve uyumlanmamış sabit yapı
arasındaki boşluğun 3 dereceden daha az olduğunu göstermişlerdir (44). Bir başka
çalışmada, işlenmiş titanyum alt yapılı zirkonyum abutmentın 3 dereceden daha az
gevşekliğe sahip olduğu rapor edilmiştir. Dahası CAD-CAM sistemi kullanılarak
şekillendirilen abutmentlar en iyi marjinal uyum için klinisyenler tarafından modifiye
edilebilir. 54 adet zirkonyum implant abutmenti ile yapılan çalışmada 4 yıllık takipte
iyi peri implant doku sağlığı ile beraber hiçbirinde yapısal bir hata gözlenmemiştir
(45).
Bu çalışmalar zirkonyum abutmentlerin tek diş implant yerleştirilmelerinde
klinik
olarak
uygun
olabileceklerini
göstermelerine
rağmen
bazı
yönleri
değerlendirilmelidir (45). Özellikle titanyum eksternal bağlantı ve zirkon abutment
25
arasındaki implant abutment ara yüzünde yük altındaki muhtemel dayanıklılığı
araştırılmalıdır. Ayrıca abutmentin yerleştirilmesinde zirkonyumun dayanıklılığı da
değerlendirilmelidir. Abutment duvarının en uygun yerleşimi için en ince seviyede
olması gerekmektedir. Butz ve arkadaşları bu tür implantların başarı oranlarını
kırılma dayanıklılığını ve hata çeşitlerini değerlendirmişler ve çiğneme simulasyonu
ve kırılma yüklemesinden sonra zirkonyum abutmentların titanyum olanlarla
benzeşebildiği sonucuna varmışlardır (46). Ayrıca zirkonyum abutmentların kırılma
oranıda titanyum olanlarla benzerdir. Marjinal infiltrasyon yada periodontal
değişimler olmaksızın zirkonyum restorasyonların devamlılığını sağlamak için
önemli bir faktör olan bakteriyel tutulum başarılı bir şekilde araştırılmıştır. Scarano
ve ark.(47) zirkonyumda %12,1 titanyumda %19,3 bakteriyel tutulum oranı rapor
etmiştir. Rimondini ve ark.(48)Y-TZP de titanyumdan bakterilerin toplam sayısı
değerlendirildiğinde daha az bakteri birikimini ve rod gibi yapılarda potansiyel
patojen bakterilerin varlığının daha az olduğunu öne süren çalışmasıyla bu durumu
doğrulamıştır. Bu çalışmalar zirkonyum oksitin implant abutmenti için uygun
olabileceğini göstermektedir. Fakat uzun bir dönemde zirkonyum abutmentlerin tam
olarak özelliklerini anlayabilmek için daha fazla klinik ve mekanik çalışmaya ihtiyaç
vardır (49).
26
4. SERAMİK ABUTMENT
4.1. Seramik Abutmentların Gelişimi
İmplant
destekli
sabit
restorasyonlarda
tüm
seramik
sistemlerin
uygulanabilmesi ve daha iyi bir dişeti uyumunun ve estetiğinin sağlanabilmesi için
seramik abutmantlar geliştirilmiştir. Diş hekimliğinde estetik kavramıyla birlikte tüm
seramik restorasyonların yapımı artmıştır. Bu tür restorasyonların implant destekli
sabit restorasyonlarda kullanılabilmesi için metal alt yapısız seramik abutmantlara
ihtiyaç vardır.
İlk seramik dayanak ‘Seramik Kor’ 1993 yılında üretilmiştir (50,51). Bu
dayanak, metal seramik dayanakların makaslama kuvveti direncine ulaşan alümina
seramik prototipidir (52). Metal dayanaklarla karşılaştırıldığında, bu yeni dayanaklar,
düşük korozyon, yüksek biyouyumluluk ve düşük termal iletkenlik gibi özelliklere
sahiptir (50). Diğer taraftan, metal seramik dayanaklar ile karşılaştırıldıklarında,
seramik korlarla yapılmış restorasyonlar daha dayanıksızdır (53). Bu nedenler,
seramik dayanaklar için yeni dizayn ve materyal arayışına yol açmıştır. Alumina
bloklar (In Ceram, Vita) kullanılarak seramik dayanaklar üretilmiştir (52). Genel
olarak iyi bir estetik sonuç için diğer bir yenilik, uyumlanabilir CerAdapt (Nobel
Biocare) dayanakların gelişimidir. Bu dayanak, yüksek sinterli aluminyum oksitten
oluşmaktadır ve önceki dayanaklara göre daha dayanıklıdır (54,55). İmplant destekli
tek kronlarda, ön ve premolar bölgesindeki kısa dişsiz boşluklara uygulanacak
implantlarda daha iyi estetik sonuç elde edebilmek için seramik dayanaklar
kullanılmaktadır (39,56,57). Sadece ön bölge eksiklerinde tek diş olarak kullanılan
alüminyum oksit abutmantlar ortalama 280 N’luk kırılma dayanıklılıkları nedeniyle
posterior bölgede kullanılması önerilmemektedir (70).
27
Alüminyum oksit abutmantlardan sonra yttrium ile stabilize edilmiş zirkonyum
oksit (Y-TZP) seramik abutmantlar geliştirilmiştir. Y-TZP, saf alüminyum oksite
göre bükülme direnci yönünden 3 kat daha fazla dayanıklıdır (900–1200 MPa).
Zirkonyum oksit, alüminyum oksit abutmantların yarısı kadar Young modülüne (200
Mpa) sahip olmasına rağmen kırılma sertlikleri 2 kat daha fazladır (9–10 MN/m3/2).
Yıldırım ve ark.(71) yaptığı bir çalışmaya göre zirkonyum oksitin dayanıklılık
testlerinde konvansiyonel alüminyum oksite göre %100 daha kuvvetli olduğu
anlaşılmıştır.
Zirkonyum oksit ve alüminyum oksit abutmantların birbirlerine göre farklı
avantaj ve dezavantajları vardır: Zirkonyum oksitin radyopasitesi alüminyum
oksitten daha fazla olduğundan, zirkonyum oksit abutmantların radyolojik tetkiki
daha kolaydır. Zirkonyum oksidin çok açık beyaz renginden dolayı dişetinin
kapatmadığı bölgelerde veya ince mukozalarda görünme riski vardır. Buna karşın
alüminyum oksitin renk uyumu daha iyidir. Zirkonyum oksit abutmantlar alüminyum
oksit abutmantlara göre daha iyi mekanik özelliklere sahiptirler.(72) Yüksek çiğneme
streslerine karşı daha dayanıklıdırlar. Zirkonyum oksitin artan sertliğinden dolayı bu
tür abutmantların preparasyonu zor ve uzun sürmektedir. Hem alüminyum oksit hem
de zirkonyum oksit abutmantlar anatomik özelliklere göre kişiselleştirilebilmektedir
(73,74).
Günümüze kadar çeşitli firmalar farklı yapıda ve şekilde seramik abutmant
üretmiştir. İlk olarak 1993 yılında Nobel Biocare Firması CerAdapt adında simante
saf alüminyum oksit abutmantı üretmiştir (75,76,77). Daha sonraları Friadent firması
metal bir platform ile implanta vidalanabilen ve bu metal platforma adeziv siman ile
yapıştırılan prepare edilebilen CeraBase alüminyum oksit abutmantı geliştirmiştir.
28
Günümüzde ITI,Zimmer, Friadent, Biohorizons, Procera gibi implant
firmalarının zirkonyum oksit abutmantları mevcuttur. Ayrıca zirkonyum oksit
abutmentlar metal platformlu veya monoblok yapıda üretilmektedir. Monoblok
zirkonyum oksit abutmentlarda metal bir alt yapı mevcut değildir.
İlk dental implant dayanakları metalden üretilmiştir. T itanyum dayanakların
kullanımı, implant dayanak ara yüzünde galvanik ve koroziv reaksiyonların
oluşumunu önlemekte ve yumuşak doku sağlığını desteklemektedir (58). Ancak
implant çevresi sert ve yumuşak dokuların sağlığı açısından değerlendirildiğinde,
yaygın
olarak
kullanılan
titanyum
abutmentlerin
seramik
abutmentlere
üstünlüğünden bahsedilememektedir. Aksine seramik abutmentlerin implant çevresi
dokuların sağlığı açısından daha başarılı olduğunu gösteren çalışmalar mevcuttur.
Bununla birlikte porselenin pişirme derecelerinde titanyumun aşırı oksidasyonu ve
titanyum yüzeyindeki oksitlere zayıf bağlantı, titanyum-porselen sistemleri için
problem olabilmektedir (59). Metal dayanaklar, genel olarak, başarılı implant
destekli restorasyonlar için gerekli hijyen, fonksiyon ve estetiği kısmen yerine
getirmektedir. Alüminyum oksit (CeAdapt ve Seramik Estetik Abutment;
NobelBiocare) veya zirkonyum oksit (Estetik Zirkonyum Abutment; Nobel Biocare;
ve ZiReal Post; 3i Innovations Inc) gibi seramik İmplant dayanakların metal
dayanaklara göre, gelişmiş estetik, translusens, yapım kolaylığı, adaptasyon ve
bioyouyumluluk gibi avantajlara sahiptir (55).
En son olarak CAD/CAM sistemi kullanılarak seramik abutmantlar
üretilmektedir (60-61).
29
4.2. Seramik Abutmentların Yapısal Özellikleri
Protez Terimleri Sözlüğüne göre seramik, birden fazla metalin, oksijen gibi
metal olmayan bir elementle yaptığı birleşimdir (62). Bu birleşimde büyük oksijen
atomları bir matris görevi görür ve küçük metal atomları arasına sıkışır. Seramik
kristalindeki atomik bağlar, hem iyonik hem de kovalent bağ özelliğindedir. Bu
güçlü bağlar seramiğe stabilite, sertlik, sıcağa ve kimyasal maddelere karşı direnç
gibi özellikler kazandırır. Fakat diğer taraftan aynı yapı, seramiği kırılgan bir hale
dönüştürdüğü için sakıncalı bir durum oluşturur (19).
Diş hekimliğinde kullanılan porselen % 12- 22 kuartz (silika, kum), % 3- 5
kaolen (kil), % 75- 85 feldspar’dan meydana gelir (20,63,64). Ayrıca porselene renk
vermesi için metal ve metal oksit pigmentleri katılır. Diş hekimliği porselenlerinde
kil çok az oranda bulunur. Bu yüzden kullanılan porselene ‘cam’ demek yanlış olmaz
(20,63,65). Kaolen (Al2O3. 2SiO2. 2H2O) hidrate alumina silikat’tır. Porselene
opaklık verir ve porselen hamurunun şekil almasını sağlar. Feldspar, potasyum
alumina silikat (K2O. Al2O3. 6SiO2) ve sodyum alumina silikat (Na2O. Al2O3. 6SiO2)
karışımıdır. Porselene şeffaflık kazandıran bir eriticidir. Porselende en düşük erime
derecesine sahip olan feldspar, pişirme esnasında eriyerek diğer kısımları birleştirir.
Silika SiO2’dir. Porselen kitlesine stabilite kazandırır (20, 64). Porselen tozlarına
katılan metal ve metal oksit pigmentleri ise, doğal diş görüntüsü elde edebilmek için
gerekli renklenmeyi sağlar (64).
Seramik sert, rijit ve kırılgan bir materyaldir. Diş hekimliğinde kullanımının
esas nedeni yüksek estetik özelliklere sahip olmasıdır. Materyalin ışık absorbe etme
ve dağıtma özellikleri vardır. Doğal diş tekstürü, rengi ve translusentlik derinliğini
taklit etme potansiyeline sahiptir. Kimyasal olarak stabildir. Ağız ortamında iyi bir
aşınma direnci ve renk stabilitesine sahiptir. Isı genleşme ve iletkenlik özelliklerinin
30
mine ve dentine benzemesi, marjinal sızdırma ve hassasiyet riskini azaltmaktadır
(66,67). Metal alaşımlarda gözlenebilen toksik etkiler porselenlerde görülmemektedir.
Glazürlü porselen, bakteri plağının kolaylıkla uzaklaştırılabildiği tek restoratif
materyaldir (68).
Seramiğin başlıca olumsuz özelliği düşük gerilme direncidir. Diş hekimliğinde
kullanılan porselenler, basma streslerine karşı dirençli, gerilme streslerine karşı ise
dirençsizdir. Gerilme direnci ortalama 20- 60 MPa iken, basma direnci ortalama 350550 MPa’dır. Materyal, atomları arasındaki yüksek bağlanma kuvvetine rağmen, %
0,1’den fazla deformasyonlara kırık oluşturmadan dayanamazlar. Porselenin
kırılganlığı, gerilim ya da makaslama kuvvetlerine maruz kaldığında, plastik
deformasyon gösteremeyen güçlü kovalent bağlardan kaynaklanmaktadır. Materyalin
elastik kapasitesini aşan yükler uygulandığında porselen atomları, metalin aksine,
atomik düzey boyunca kayamaz. Bu tip yükler, genelde stres yoğunluğunun en
yüksek olduğu mikrostrüktürel çatlak noktalarında kırıklarla sonuçlanır (69).
4.3. Seramik Abutmentların Endikasyonları
1) Bukkal bölgede titanyumun açığa çıktığı çok yüzeyel yerleştirilmiş
implantların varlığında
2) ‘İçten parlama’ etkisi olarak adlandırılan titanyum dayanağın gingivadan
yansıdığı aşırı bukkalde yerleştirilmiş ve ince bir peri-implant mukozaya sahip
İmplant varlığında
3)İmplantın hafifçe açılı yerleştirildiği durumda, uyumlu bir embraşür ve kron
anatomisi yaratabilmek için implant gövdesinin yönünü değiştirmek gerektiğinde
4) Yüksek gülme çizgisi gösteren (güldüğünde dişeti görünen) olgularda
31
5)Estetik gereksinime bağlı olarak tüm seramik restorasyonların yapılması
gereken olgularda kullanılmaktadır (40).
4.4. Seramik Abutmentların Kontraendikasyonları
1) Aşırı örtülü kapanış
2) Bruksizm veya yabancı cisim ısırma gibi alışkanlıkları olan bireylerde
3) Hastanın kapanışı nedeniyle abutment yüksekliğinin 7 mm’den,aksiyel
kalınlığının ise 0.7 mm’den az olduğu durumlarda
4) İmplantın cerrahi olarak yanlış yerleştirilmesine bağlı olarak abutmentın 30°
den fazla açılandırılması gerektiği olgularda
5) Posterior bölgede seramik abutmentların kullanılması kontraendikedir (40).
4.5. Seramik Abutmentların Avantajları
Titanyum abutmantlarla kıyaslandığında seramik abutmantlar yüksek ışık
geçirgenlikleri nedeniyle son derece estetiktirler. Seramik abutmantlarda ve üzerine
tüm seramik yapılan kronlarda alt yapı olarak metal olmadığından dişetinden gri
metal yansıması görülmez. Seramik abutmantlar estetik avantajlarından başka; çok
iyi bir şekilde polisajlanabilme özelliklerinden dolayı yüksek biyouyumluluk yanında
düşük korozyon miktarına, düşük ısı iletimine ve düşük plak birikimine sahiptirler.
Servikal bölgede seramik abutmantın konturu skallop tarzında hazırlanabilir. Böylece
daha iyi bir estetik sonuç sağlanabilir. Seramik abutmantlarda titanyum
abutmantların aksine supragingival kron marjin sonlanması yapılabilir. Böylece kron
kenarının adaptasyonunun kontrolü sağlanabildiği gibi kronun simantasyonu ve
siman artıklarının temizlenmesi kolaylaşacaktır (40).
32
Seramik abutmentların şekillendirilmeleri laboratuar ortamında olabileceği gibi
klinkte ağız içerisinde de yapılabilmektedir. Abutment frezlenirken diş konturuna
uygun olarak şekillendirilebilir. Yeni jenerasyon seramik abutmentlar fabrikasyon
olarak skallop tarzında kesik diş formunda şekillendirilmiştir. Ayrıca günümüzde
seramik abutmnetlar elde şekillendirme yerine CAD/CAM ile hastanın dişeti
konturuna, kapanışına ve implantın arktaki konumuna göre uygun şekilde
frezelenebilmektedirler (40).
4.6. Seramik Abutmentların Dezavantajları
Seramik abutmnetların kırılma dayanıklılıkları metal abutmentlar kadar yüksek
olmadığından sadece ön bölgede ve tek diş restorasyonlarında kullanılmaları
önerilmektedir. Posterior bölgede ve köprü dayanağı olarak kullanılmaları
önerilmemektedir. Metal abutmantlardan farklı olarak seramik abutmantların
kendilerinin kırılma riskleri mevcuttur. Metal abutmantlarda, abutmantın kendisinden
daha çok tutucu vidanın kırılması görülürken seramik abutmantlarda ise abutmantın
kendisinde kırılma gözlenmektedir.Seramik abutmantların kırılmaları durumunda
ise tamirleri mümkün değildir (40).
Seramik abutmantlar titanyum abutmantlarla kıyaslandığında daha pahalıdır.
Üretici firmalara baktığımızda seramik abutmantların metal abutmantlara göre 2 kat
daha pahalı olduklarını görmekteyiz. Bu durumda seramik abutmant alt yapılı tüm
seramik restorasyonların yapımında daha dikkatli olmamız gerektiği gerçeği ortaya
çıkmaktadır.
33
4.7. Seramik Abutmentların Simantasyonu
İmplant destekli sabit restorasyonların konvansiyonel simanlarla daimi olarak
simante edilmesi isteniyorsa simantasyon için polikarboksilat simanlar veya cam
iyonomer simanlar kullanılabilir. Seramik abutment üzerine zirkonyum oksit alt
yapılı tüm seramik restorasyon yapılacak ise optik avantajları nedeniyle
polikarboksilat siman yerine cam iyonomer siman tercih edilmelidir.Seramik
abutment üzerine cam seramik alt yapılı tüm seramik bir restorasyon yapılacak ise
konvansiyonel simanlar kullanılmamalıdır. Bu tür restorasyonlar adeziv simanlar ile
simante edilmelidir (40).
Seramik
abutmentlar,alüminyum
oksitten
veya
zirkonyum
oksitten
üretilmektedir. Günümüzde kırılma dayanıklılığı nedeniyle alüminyum oksit
abutmentların yerini zirkonyum oksit abutmentlar almıştır. Seramik abutment alt
yapılı tüm seramik restorasyonun adeziv olarak simante edilmesi isteniyorsa
restorasyonda ve abutmentta yüzey düzenlenmesi yapılması gerekmektedir (40).
Seramik abutment alt yapılı tüm seramik restorasyonlar,abutment yüzeyine
silika kaplamadan sadece silan uyguladıktan sonra monomerfosfat bazlı bir adeziv
siman ile simante edilmelidir (40).
Simantasyon işleminin doğru bir şekilde yapılması restorasyonun uzun dönem
başarısını etkileyen önemli bir faktördür. Seramik abutmentin kırılması durumunda
adeziv simantasyon nedeniyle tüm seramik restorasyonunda yeniden yapılması
gerekmektedir (40).
4.8. Seramik Abuntmentlarda CAD/CAM Sisteminin Kullanılması
CAD/CAM sistemleri çok uzun yıllardır endüstride kullanılmalarına karşın
1980’lerin başında diş hekimliğinde kullanılmaya başlanmıştır. Diş hekimliğinde
34
yerleşik olarak kullanılan ilk CAD/CAM sistemi ise Mörmann ve Brandestini
tarafından geliştirilen CEREC (Sirona Dental Systems) olmuştur. Son 20 yıldır
yapılan ilerlemeler ile günümüz CAD/CAM teknolojilerinde kontak dijitalizasyon ve
lazer tarama 3 boyutlu veri toplama yöntemleri, frezeleme teknolojisinde elmas
frezlerin yer almasıyla elde edilen frezeleme kolaylığı; AlO2 ve ZrO2 seramiklerinde
geliştirilen fiziksel direnç ve frezelenebilme özelliği sayesinde ve bunların
CAD/CAM sistemlerine aktarımıyla önemli ticari markalar doğmuştur (78).
Ülkemizde seramik bloklarını kazımaya yarayan 14 farklı CAD/CAM sistemi
vardır;
1) Cerec-Sirona Dental
2) Cercon-DeguDent
3) Procera-Nobel Biocare
4) Lava-3M Espe
5) Precident-DCS
6) HintEls-GmbH
7) Everest-Kavo
8) ZenoTech-Wieland
9)Bego Ceram-BEGO
10)Inceram Zirconia-Vita Zanhfabrik
11)Digident-Digident GmbH
12)DC Zirkon-Smartfit
13)GN1-GC Corp.
14)WOL Ceram-WOL Dent
35
Nobel Biocare firması Procera Zirkonia Custom Abutment adı altında
CAD/CAM sistemini kullanarak kişisel seramik abutmantları üretmiştir. Procera 3-D
CAD/CAM programıyla hem titanyum hem de seramik abutmantlar anatomiksel
farklılıklara göre kişiye özel olarak yapılmaktadır. Bu bilgisayar yazılımıyla
abutmant monitörize edilebilmektedir. Bu işlemde ilk olarak dental ark içindeki
implantın lokalizasyonu ve açısı belirlenir. Daha önceden hazırlanan abutmant
dizaynı kişisel farklılıklara göre modifiye edilir. Daha sonra implant başından
servikal sınıra kadar olan abutmant yüksekliği yumuşak dokunun kalınlığına ve bitiş
sınırına göre modifiye edilir. Servikal çizgiden insizal kenara kadar olan abutmant
yüksekliği yandaki dişe yapılacak restorasyona göre belirlenir. En son olarak
abutmantın hem mezyodistal, hem de bukkolingual genişliği abutmant dizaynına
göre belirlenir. Bu dizayn üretim kolaylığı sağlamaktadır. Alüminyum oksit
abutmant üretimi Procera kron üretim teknolojisiyle benzerdir. Prefabrike
abutmantlarla karşılaştırdığımızda gerekli olan maksimum kalınlık CAD/CAM
sistemiyle sağlanabilmektedir (40).
4.9. Metal Abutmantların Kullanımında Karşılaşılabilen Sorunlar
Çoğu olguda metal abutmantların kullanımında kişisel gereksinimler
karşılanamamaktadır. Metal abutmant kole dizaynlarına baktığımızda genel olarak
düz şekilde üretildiklerini görmekteyiz. Kron kenarı, diş etinin skallop tarzındaki
yapısına uyum sağlayamaz. Uygun bir estetiğin sağlanabilmesi için, restorasyon
kenarının subgingival olarak hazırlanması gerekmektedir. Yani implant daha derine
yerleştirilmelidir. Bu durumda da derin diş eti cepleri oluşturulacaktır. Bunun
sonucunda kron kenarının adaptasyonunun kontrolü, kronun simantasyonu ve siman
36
artıklarının temizlenmesi zorlaşacaktır. İmplant estetiğindeki en önemli etken
intrasulkuler dizayndır (40).
Titanyum abutmantların kullanılmasında karşılaşılabilecek diğer sorun ise;
dişeti altından görünen metalik mavi renkteki yansıma olacaktır. Özellikle dişeti
yapısı ince olan veya yüksek gülme çizgisine sahip hastalarda metalik renk yansıması
estetiği olumsuz yönde etkileyecektir (40).
İmplantın daha yüzeye doğru yerleştirildiği durumlarda, abutmentın marjinal
sonlanması supragingival olabilir. Bu durum da özellikle ön bölgede estetik olmayan
sonuçlara yol açar. Hasta gülümsediğinde koleden metal yansımasından daha kötü
olarak abutmantın kolesi metal bant şeklinde görülecektir. Bu metal bant estetik
olarak kabul edilemeyecek bir sorun teşkil eder (40).
37
SONUÇ
Literatüre bakıldığında seramik abutmantlarla ilgili çok az sayıda iv-vitro ve
in-vivo çalışmaya ulaşılabilmektedir. Yapılan kısa dönem klinik takipli in-vivo
çalışmaların yerine ancak uzun dönemli klinik takipli in-vivo çalışmalar yapılırsa
seramik abutmantların güvenirliliği kanıtlanabilir. Ayrıca daha kapsamlı in-vitro
çalışmalar ile de seramik abutmantların mekanik güvenirliliği hakkında kesin bir
yargıya ulaşılabilir. Bu tür çalışmalarla, estetiğin çok önemli olduğu ön bölge
eksikliklerinin implant destekli sabit restorasyonlar ile tedavisinde seramik
abutmantların kullanımı arttırılabilir.
38
ÖZET
Modern implantolojinin erken dönem uygulamalarında, temel hedef, doku
sağlığı ve implantın yaşam süresiyken son dönemlerde, restorasyonun başarı
kriterleri arasında estetik de büyük önem kazanmıştır. Biyouyumluluğu ve üstün
mekanik özellikleri nedeniyle titanyum abutmentler, yakın bir döneme kadar ‘altın
standart’ olarak kabul edilmekteydi. Ancak estetik beklentiler seramik abutmentlerin
geliştirilmesini sağlamıştır.
Metal dayanakların koyu gri renklerinin dişetinden yansıması dezavantaj
oluşturmaktadır. Birçok çalışma, implant çevresindeki mukozanın gri renk
değişiminin metal dayanaklardan kaynaklandığını göstermiştir. Bundan dolayı,
titanyum dayanak ve implantlar teknik açıdan stabil olmalarına rağmen, estetik
bölgelerde endikasyonları sınırlı kullanım alanına sahiptir. Dişetinin ince, şeffaf
olduğu durumlarda; yüksek gülme çizgisi gösteren olgularda ve estetik gereksinime
bağlı olarak tam seramik restorasyonların endike olduğu olgularda seramik
dayanakların kullanımı önerilmiştir.
Seramik abutmantlar estetik avantajlarından başka; çok iyi bir şekilde
polisajlanabilme özelliklerinden dolayı yüksek biyouyumluluk yanında düşük
korozyon miktarına, düşük ısı iletimine ve düşük plak birikimine sahiptirler. Ayrıca
günümüzde seramik abutmentlar elde şekillendirme yerine CAD/CAM ile hastanın
dişeti konturuna, kapanışına ve implantın arktaki konumuna göre uygun şekilde
frezelenebilmektedirler.
İlerleyen teknolojiyle ve yapılan çalışmaların arttırılmasıyla, seramik
abutmentların kullanımı daha da arttırılabilir.
39
KAYNAKLAR
1-Bayda Ş. S. Yapay Ön Dişlerde Estetik Sorunlar Atatürk Üniversitesi Diş Hek. Fak.
Dergisi, 1996, 1, 43-50.
2- Al-Sabbagh M. Implants in the esthetic zone. Dent Clin North Am 2006,50,
391-407.
3- Dalkız, M. Pratik Diş Hekimliği İmplantolojisi, Vestiyer Yayın Grubu, İstanbul,
2009.
4- Misch, C.E. The Core-Vent implant system. In Endosteal dental implants, Mosby,
St Louis, 1991.
5- Spiekermann, H., Implantology, Color Atlas of Medicine, Georg Thieme Verlag,
Stuttgart, 1995.
6- Balaji, S.M., Textbook of Oral anda Maxillofacial Surgery, Elsevier Ajanta Offset,
New Delhi, 2007.
7- Becker, M.J., Ancient ―Dental Implants‖ : A Recently Proposed Example from
France Evaluated with Other Spurious Examples, Int J. Oral Maxillo fac. Implants,
1999, 14, 19-29.
8- Misch, C.E., Bidez, M.W., A scientific rationale for dental implant design, In
Misch CE, editor, Contemporary implant denstry, ed 2, Mosby Co. St Louis, 2005.
9- Linkow, I.L. Chercheve, R., Theories and techniques of oral implantology vol 1,
Mosby Co, Saint Louis, 1970.
10- Kirk EC., Academy of Stomatology of Philadelphia, The Dental Cosmos, 1913,
429-441.
11- Greenfield, E.J., Implantation of artificial crowns and bridges abutments, Dent
Cosmos, 1913, 55,364-439.
40
12- Strock, A.E., Experimental work on a method for the replacement of missing
teeth by direct implantation of a metal support into the alveolus, Amer. J. Orthodont.
Oral Surg, 1939, 25, 467-472.
13- Goldberg, N.I., Gershkoff, A., Implant lower dentures, Dent Digest, 1949,
55,490–494.
14- Linkow, I.L., Implant dentistry today: a multidisciplinary approach, vol1, Mosby
Co, Saint Louis, 1990.
15- Bränemark, P.I., Osseointegration and its experimental background, JProsthet
Dent, 1983,50: 399-410.
16- Branemark, P.I., Zarb, G.A., Albrektsson, T., Tissue-integrated prostheses:
Osseointegration in clinical dentistry. Quintessence Publ. Co. Inc. Chicago, 1985.
17- Alberkson, T. Zarb, G.A., The Bränemark Osseointegrated Implant,
Quintessence Pub. Co. Chicago, 1989.
18- Mc Lean JW. The Science and Art of Dental Ceramics. Volum I. Quint Pub,
Chicago, 1- 13, 1997.
19- Akın E. Diş Hekimliğinde Porselen. (3.Baskı) İ.Ü Basımevi, İstanbul, 1990,1- 30.
20- Nayır E. Diş Hekimliği Maddeler Bilgisi. (7.Baskı) İ.Ü Basımevi, İstanbul, 1999,
19, 64- 89.
21- Van Dijken JWV. All-ceramic restorations: Classification and clinical
evaluations. Compendium 1999, 20 (12), 1115- 24.
22- Kelly JR, Nishimura I, Campbell SD. Ceramics in dentistry: Historical roots and
current perspectives. J Prosthet Dent 1996, 75, 18- 32.
23- Jones DW. Development of dental ceramics. An historical perspective. Dent Clin
North Am. 1985, 29, 621- 644.
41
24- Anusavice KJ. Phillips’ Science of Dental Materials. (11. Ed) Saunders, 2003,
660-663.
25- Guazzato M, Albakry M, Ringer SP, Swain MV. Srength, fracture toughness
andmicrosructure of a selection of all-ceramic materials. Part 1. Pressable
andalumina glass- infiltrated ceramics. Dent Mater 2004, 20, 441- 448.
26-Özgür L.: Abutment – İmplant Birleşimi Farklı Olan Dental İmplantlardaki Stres
Dağılımının Deneysel ve Klinik Olarak Değerlendirilmesi, Doktora Tezi EÜDHF,
2012.
27- Majewski, S., Loster, B.W., Macura, A.B., et al., Application of diagnostictherapeutic procedure using implant supported dental prosthesis as a preventive
therapy for Candidiasis of upper gastrointestinal tract in complete denture users J
Physiol and Pharmacol, 2008, 59, 39-46.
28- Günay A., Anterior İmplant Üstü Protez Uygulamalarında Estetik, Bitirme tezi,
EÜDHF, 2007.
29- The Academy of Prosthodontics. Glossary of Prosthodontic Terms. Journal of
Prosthetic Dentistry. 2005, 94 (1), 10–92.
30-Gürsoy B., İmplant Üst Yapıları, Bitirme Tezi, EÜDHF, 2008.
31- Misch, C.E., Misch, C.M., Generic terminology for endosseous İmplant
prosthodontics. Journal of Prosthetic Dentistry, 1992, 68, 809-812.
32- İplikçioglu, H., Tam dissiz hastalarda implant destekli sabit restorasyonlar,
İmplanTR, 2005, 3, 44-49.
33- Misch, C.E., Dental implant prosthetics, Firsth Ed, Elsevier Mosby, St Louis,
2005.
34-Yüzbaşıoğlu H. E., İmplantüstü Sabit Bölümlü Protezlerde Kullanılan Seramik
İmplant Dayanaklarının Sonlu Elemanlar Yöntemi ile İncelenmesi, Doktora Tezi,
42
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Protetik Diş Tedavisi
Anabilim Dalı, 2006.
35- Firidinoğlu K, Toksavul S, Toman M. İmplant destekli sabit protezlerde seramik
abutmant kullanımı. EÜ Diş Hek Fak Derg 2007, 28, 145-150.
36- Sailer I, Philipp A, Zembic A, Pjetursson BE, Hammerle CH, Zwahlen M. A
systematic review of the performance of ceramic and metal implant abutments
supporting fixed implant reconstructions. Clin Oral Impl Res, 2009, 20, 4-31.
37- Jung RE, Holderegger C, Sailer I, Khraisat A, Suter A, Hammerle CH. The effect
of all-ceramic and porcelain-fused-to-metal restorations on marginal periimplant soft
tissue color: a randomized controlled clinical trial. Intern J Periodontics Restorative
Dent, 2008, 28, 357-366.
38-Park SE, Da Silva JD, Weber HP, Ishikawa-Nagai S. Optical phenomenon of
peri-implant soft tissue.Part i. Spectrophotometric assessment of natural tooth
gingiva and peri-implant mucosa. Clin Oral İmpl Res, 2007,18, 569-574.
39- Andreiotelli M, Wenz HJ, Kohal RJ. Are ceramic implants a viable alternative to
titanium implants? A systematic literature review. Clin Oral Implants Res, 2009, 4,
32-47.
40-Firidinoğlu K., İmplant destekli seramik abutmentlı tüm seramik kuronların invitro ve in-vivo olarak değerlendirilmesi. Doktora Tezi, E. Ü. Diş Hek. Fak. İzmir,
2009.
41-Biçer G., Zirkonyum Oksit Altyapılı Tüm Seramik Restorasyonlar, Bitirme Tezi,
EÜDHF, 2010.
42- Hermann JS, Buser D, Schenk RK, Cochran DL. Crestal bone changes around
titanium implants, A histometric evaluation of unloaded non - submerged and
submerged implants in the canine mandible. J Periodontol, 2000, 71 (9), 1412-24.
43
43- SÜ Diş Hek Fak Derg, 2009, 18, 208-216.
44- Vigolo P, Fonzi F, Majzoub Z, Cordioli G. An in vitro evaluation of ZiReal
abutments with hexagonal connection: in original state and following abutment
preparation. International Journal of Oral Maxillofacial Implants, 2005, 20, 108–14.
45- Glauser R, Sailer I, Wohlwend A, Studer S, Schibli M, ScharerP. Experimental
zirconia abutments for implantsupportedsingle- tooth restorations in esthetically
demanding regions:4-year results of a prospective clinical study. International
Journal of Prosthodontics, 2004,17,285– 90.
46- Butz F, Heydecke G, Okutan M, Strub JR. Survival rate,fracture strength and
failure mode of ceramic implantabutments after chewing simulation. Journal of
OralRehabilitation, 2005, 32, 838–43.
47- Scarano A, Piattelli M, Caputi S, Favero GA, Piattelli A. Bacterial adhesion on
commercially pure titanium andzirconium oxide disks: an in vivo human study.
Journal of- Periodontology, 2004, 75, 292–6.
48- Rimondini L, Cerroni L, Carrassi A, Torricelli P. Bacterialcolonization of
zirconia ceramic surfaces: an in vitro and invivo study. International Journal of Oral
Maxillofacial Implants, 2002, 17, 793–8.
49- Manicone PF, Iommetti PR, Raffaelli L. An overview of zirconia ceramics: Basic
properties and clinical applications. Journal of Dentistry, 2007, 35, 819-26.
50- Prespino V, Ingber A. Esthetic high-strength implant abutments. Part I.J Esthet
Dent, 1993, 5, 29-36.
51- Prespino V, Ingber A. Esthetic high-strength İmplant abutments. Part II. J Esthet
Dent, 1993, 5, 63-8.
52- Kohal RJ ,Att W, Bachle M, Butz F. Ceramic abutments and ceramic oral
implants. An update. Periodontology, 2008, 47, 224-243.
44
53- Andersson B, Schaerer P, Simion M, Bergstrom C. Ceramic implant abutments
used for short-span fixed partial dentures: a prospective 2-year multicenter study.Int
J Prosthodont, 1999, 12, 318-324.
54-Lewis S, Beumer J 3rd, Hamburg W, Moy P. The ‘UCLA’ abutment. Int J Oral
Maxillofac Implants, 1988, 3, 183-9.
55- Sadeq A, Cai Z, Woody RD, Miller AW. Effect of interfacial variables on
ceramic adherence to cast and machined commercially pure titanium, J Prosthet Dent
2003, 8, 255-62.
56-Yıldırım M, Edelhoff D, Hanisch O, Spiekermann H. Ceramic abutments a new
era in achieving optimal esthetic in implant dentistry Int. J Periodontics Rest Dent
2000, 20, 81-91.
57-Malkoç MA, Sevimay M. Protetik Diş hekimliğinde zirkonyum ve kullanım
alanları. SÜ Diş Hek Fak Derg, 2009, 18, 208-216.
58- Scarano A, Piatelli M, Caputi S, Favero GA, Patelli A. Bacterial adhesion on
commercially pure titanium and zirconium oxide disks: an in vivo human study. J
Periodontol, 2004, 75, 292-296.
59- Schneider R. Implant Replacement of the Maxillary Central incisor utilizing a
modified ceramic abutment (Thommen SPI ART) and ceramic restoration. J Esthet
Restor Dent, 2008, 20, 21-28.
60- Heydecke G, Sierraalta M, Razzoog ME. Evolution and use of aluminum oxide
single-tooth İmplant abutments: a short review and presentation of two cases. Int J
Prosthodont, 2002, 15, 488-493.
61- Boudrias P, Shoghikian E, Morin E, Hutnik P. Esthetic option for the implantsupported singletooth restoration - treatment sequence with a ceramic abutmant. J
Can Dent Assoc, 2001, 67, 508-514.
45
62- The glossary of prosthodontic term. (8. Ed) Mosby, St Louis, 2005, 22.
63-O’Brein WJ. Dental Materials and Their Selection. (3. Ed) Quintessence, Chicago,
chapter 15, Dental Porcelain, 2002, 210- 224.
64- Craig RG. Restorative Dental Materials. (10. Ed) Mosby, St Louis, chapter 17,
1996, 467- 468.
65- Akaya B, Canikoğlu MB. Tam seramik sistemleri ve vaka sunumları. Diş
Hekimliğinde klinik, 2001, 14, 22- 28.
66- Kamposiora P, Papavasiliou G, Bayne SC, Felton DA. Stress concentration in
all-ceramic posterior fixed partial dentures. Quintessence Int, 1996, 27, 701- 706.
67- Tinschert J, Mautsch W, Augthun M, Spiekermann H. Fracture resistance of
lithium disilicate-, alumina- and zirconia- based three- unit fixed partial dentures: a
laboratory study. Int J Prosthodont, 2001, 14, 231- 238.
68- Björkner B, Bruze M, Möller H. High frequency of contact allergy to gold
sodium thiosulphate. An indication of gold allergy? Contact Dermatitis, 1994, 3,
144- 151.
69- White SN, Zhao XY, Zhaokun Y, Li ZC. Cyclic mechanical fatique of a
feldspathic dental porcelain. Int J Prosthodont, 1995, 8 (5), 413- 420.
70- Yıldırım M, Fischer H, Marx R, Edelhoff D. In vivo fracture resistance of
implant-supported allceramic restorations. J Prosthet Dent, 2003, 90, 325-330.
71-Yıldırım M, Edelhoff D, Hanisch O, SpiekermannH. Ceramic abutments-a new
era in achieving optimal esthetics in implant dentistry. Int J Peridontics Restorative
Dent, 2000, 20, 81-91.
72- Att W, Kurun S, Gerds T, Strub JR. Fracture resistance of single-tooth implantsupported allceramic restorations after exposure to the artificial mouth. J Oral
Rehabil, 2006, 33, 380-386.
46
73- Blue DS, Griggs JA, Woody RD, Miller BH. Effects of bur abrasive particle size
and abutmant composition on preparation of ceramic İmplant abutments. J Prosthet
Dent, 2003, 90, 247-254.
74-Park SW, Driscoll CF, Romberg EE, Siegel S, Thompson G. Ceramic implant
abutments: cutting efficiency and resultant surface finish by diamond rotary cutting
instruments. J Prosthet Dent, 2006, 95, 444-449.
75- Heydecke G, Sierraalta M, Razzoog ME. Evolution and use of aluminum oxide
single-tooth İmplant abutments: a short review and presentation of two cases. Int J
Prosthodont, 2002, 15, 488-493.
76-Andersson B, Glauser R, Maglione M, Taylor A.Ceramic implant abutments for
short-span FPDs: a prospective 5-year multicenter study. Int J Prosthodont, 2003, 16,
640-646.
77-Andersson B, Scharer P, Simion M, Bergström C. Ceramic implant abutments
used for short-span fixed partial dentures: a prospective 2-year multicenter study. Int
J Prosthodont, 1999, 12, 318-324.
78-Ramazanoğlu N., Zirkonya İmplantların Termal Siklus Uygulanmadan ve
Uygulandıktan Sonra Kırılma Dayanımlarının Değerlendirilmesi, Master Tezi,
Yeditepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Protetik Diş Tedavisi Anabilim Dalı,
2008.
47
ÖZGEÇMİŞ
16.08.1990 Silifke doğumluyum. İlkokul ve ortaokul eğitimlerimi Silifke
Özel Özdegül İlköğretim okulunda tamamladım. Lise eğitimimi 2007 yılında
Karaman Milli Piyango Fen Lisesinde tamamladım ve 2007 yılında Ege Üniversitesi
Diş Hekimliği Fakültesini kazandım.
48
Download