Hz. Peygamber Döneminde Mecusiler Yazar Mahfuz Söylemez - İslam öncesi dönemde Mecusilik Irak, İran, Horasan ve Bahreyn dolaylarının resmi dini olmakla birlikte, Arap yarınadasına da yayılmış, burada da bazı kabileler tarafindan kabul görmüştü. Miladi 610 yılında inmeye başlayan islam Dini önce Bahreyn, Umman ve Yemen dolaylarına egemen olmuş, daha sonra da sırasıyla Irak, İran ve Horasan bölgelerinin tamamına hakim olmuştu. - Hz. Peygamber döneminde Sasani Devleti, onlara bağlı vassal Hire Devleti ve Yarımadada yaşayan Mecusiler ile Bahreyn, Yemen ve Umman'a yerleşmiş olanlarla irtibat kurulmuştu. - Bilindigi gibi Mecus Farsça "meğos" "maghos" kelimesinin Arapçalaşmış halidir. Yunanca'ya magi çoğulu magos şeklinde geçen bu kavram, Kur'an'ı Kerim'de (Hac suresi/ 17) geçtiği gibi erken dönem Himyeri yazıtlarında da görülmektedir. - Literal olarak "ateşe ibadet eden" anlamına gelen mecus, teknik olarak Ari kökenli bir dinin mensupianna verilen addır. Bu dine, tanrısı Ahuramazda'dan dolayı Mazdaizm veya Mazdayisna, ya da kurucusundan dolayı Zerdüştilik de denilmektedir. - Partlar (Persler) döneminde Mecusilik İran'da varlığını korumakla birlikte Mitraizm yaygınlık kazandı. Ancak Mitraizmden rahatsız olanlar da vardı. Bu durum partların yıkılışında da önemli etkiye sahip olacaktır. Partlardan sonra yeni bir devlet, Sasaniler kuruldu. Sasaniler, Partların dini düşüncesini eleştirip, asıl ve gerçek din olan Mazdaizm'e dönülmesi gerektiğini savunuyor. halkı kendilerine destek olmaya çağırıyorlardı. Adı devlete de verilmiş olan Sasan, yörenin tanınan en büyük din adamlarından biri idi . - Kaynaklarımızda ifade edilen bilgilere göre Arapların Mazdaistlerle (Mecusilerlerle) ilişkileri oldukça eski tarihlere dayanmaktadır. - Tacirlerin yanı sıra, Nadr b. Harise gibi İran'a gidip eğitim gören, ve tanıştığı Mazdaist kültürü, başta Mekke olmak üzere Arap yarımadasına aktaran insanlar da mevcuttu. - Nitekim Mekke'de Mazdaizm olmasa bile Maniheizm taraftar kazanmış, başta Ebu Süfyan olmak üzere bazı şahıslar bu dini akıma meyletmişlerdir. Mekke'ye yakın olan Yemame'de ise bazı Mecusi köyler oluşmuştu. - Mekkeliler dışında Mazdaistlerle samimi ilişkiler geliştiren, hatta dinlerini kabul eden Arapların mevcudiyeti de bilinmektedir. Bunların büyük bir kısmı, Bahreyn dolaylarına kadar göçebe bir şekilde yaşamlarını devam ettiren ve dolayısıyla da Sasanilerle yakın temasta bulunan Temim, Abdulkays, Hanifeoğulları gibi göçebe kabilelerden oluşmuştur. - Bu üç kabilenin içerisinde Hz. Peygamber döneminde İslam dinini kabul edenler olsa da, önemli bir kısmı Peygamberin mesajına karşı çıkmış hatta yalancı peygamberlerin etrafında toplanarak o kutlu kişi ve onun vefatından sonra da halefi Hz. Ebubekir liderliğinde Müslümanlarla savaşmışlardır. - Hz. Peygamberin bunlarla ilişkisi hicri altıncı yıla dayanmaktadır. Siyer kaynaklarının ifadesine göre H.z. Peygamber zikredilen senede, sair devlet başkanianna yazdıgı davet melctuplarının bir benzerini İranlı hükümdar Hüsrev Perviz'e de göndermişti. - Hüsrev, Hz. Peygamber tarafından gönderilen mektubu yırtmakla kalmamış, Yemen valisi Bazan'a, Hz. Peygamber'i yakalatarak kendisine göndermesini emretme küstahlığında bulunmuştu. İmparatorun emri üzerine valisi Bazan, Babeveyh ve Hüsrev adında iki İranlı askeri, Hz. Peygamberi getirmek üzere Medine'ye göndermişti. Bu hadise, Hz. Peygamber ile Mecusilerin ilk irtibatını oluşturmaktadır. 1/2 Hz. Peygamber Döneminde Mecusiler Yazar Mahfuz Söylemez - Bazan, İslam dinini kabul etmekle kalmadı, çevresini de bu dini kabul etmeye çağırdı. Böylece Mecusilerle Hz. Peygamberin ilk irtibatı hayırlı bir netice ile son bulmuş oldu. - Hz. Peygamber döneminde ilişki kurulan ikinci Mecusi kitle ise Yemen'de yaşayanlardı. - Mecusiler, Yemen'e yerleştikten sonra buranın asıl yerlileri olan Arapların dini yaşantılarına hiç müdahale etmedikleri için onlar tarafından iyi kabul görmüş, hatta kendileriyle evlenen birçok Arap da olmuştur. Bu evliliklerden de, adına " ebna" denilen melez bir ırk da doğacaktır. - Hz. Peygamber döneminde ilişki kurulan üçüncü Mecusi kitlesi ise Uman Mecusileridir. Uman Mecusileri de aynen Yemen Mecusileri gibi Fars kökenli idiler. Bunlar da, yöreye gelen İranlı askerler ile tüccarlardan oluşuyordu. - İslam dini, adı geçen bölgede yayılmaya başladığı zaman söz konusu Mecusilerden bazısı Müslüman olmuş, kimisi ise cizye vermeyi kabul etmiştir. - Sasani, bir başka ifadeyle Mecusi kültüründen etkilenen bir başka Arap coğrafyası ise Bahreyn'dir. Zaten İslam Dini nazil oldugu dönemde Bahreyn direkt Sasaniler tarafindan idare edilmekteydi. - Buradaki Mecusiler diger bölgelerdeki Mecusilerden hem sayıca fazla, hem de daha nüfuzlu idiler. - Hz. Peygamberden sonraki yıllarda Bahreyn ve çevresindeki Mecusiler, uzun yıllar varlıklarını korumuş olmalılar. Zira İranlıların önemli bir kısmı, hicri üçüncü asra kadar bu dini düşüncelerini korudukları bilinmektedir. Söylemez, Mehmet Mahfuz, Hz. Peygamber Döneminde Mecusiler, Hz. Muhammed ve evrensel mesajı sempozyumu, 20-22 Nisan 2007 [İslami İlimler Dergisi Yayınları], 2007, s. 383-394 2/2