4. diğer mekanik özellikler ve kırılma türleri

advertisement
4. DİĞER MEKANİK ÖZELLİKLER VE KIRILMA TÜRLERİ
Cisimlerin en önemli mekanik özellikleri üçüncü bölümde sözü edilen
basınç, çekme, kesme ve eğilme dayanımlarıdır. Ancak bu özelliklerin
yanısıra, kullanım amacına göre, malzemenin diğer mekanik
karakteristikleri de çok önemli olabilir. Mühendislik yapılarında kullanılan
metalik malzemenin yararlılığı öncelikle iki özelliğe bağlıdır. Bu özellikler,
yüksek dayanımlı olması ve kırılmadan gerilme sivriliklerini dağıtabilecek
şekilde düktiliteye sahip olmasıdır. Ancak özel hallerde boyutsal stabilite,
aşınmaya dayanıklılık, darbeye dayanım gibi faktörler öncelik kazanabilir.
İkinci derecede önem taşıyabilen bu özellikler, çoğunlukla birinci
derecedeki önemli özelliklere bağlıdır. Örneğin, basınç dayanımı yüksek
olan bir malzemenin çoğunlukla sertlik derecesi de fazladır.
Bu özellikler şöylece sıralanabilir:
4.1.
Sertlik
Sertlik, malzeme yüzeyinin kalıcı şekil değiştirmeye gösterdiği direnç
olarak tanımlanabilir. Sert bir cisim, genellikle yumuşak olmayan ve başka
bir cismin kuvvet altında o malzeme içine girmesine büyük direnç
gösteren bir malzemedir. Cisimlerin sertliği çekme ve basınç dayanımı
gibi açık ve belirgin bir özellik değildir.
Sertlik ölçümleri, uygulanan kuvvet ve ortaya çıkan şekil değişimine göre
makro, mikro ve nano olarak sınıflandırılabilir. Makro sertlik ölçümleri
küçük bir örnek üzerinden malzemenin mekanik özelliklerinin elde
edilmesini sağlayan kolay ve basit bir yöntemdir. Yüzey işlemlerinin kalite
kontrolünde geniş çapta kullanılır. Bununla birlikte kaplamalar söz konusu
olduğunda ve yüzeyin soyulma ve aşınma özellikleri önemli olduğunda
makro batma derinliği yüzey tabakası kalınlığına göre çok büyük olabilir.
İnce bir mikroyapıya sahip çok tabakalı, homojen olmayan veya çatlama
eğilimindeki malzemelerde makro sertlik ölçümü oldukça değişken
sonuçlar verebilir. Ayrıca istenen tek bir tabakanın yüzey özellikleri bu
şekilde belirlenemeyebilir. Bu durumlarda mikro sertlik ölçümleri
uygundur. Mikro sertlik ölçümlerinde malzeme yüzeylerine 15 ile 1000 gf
yük Vickers veya Knoop gibi batıcı uçlar vasıtası ile uygulanır. Nano
batma deneylerinde uygulanan yük çok düşüktür. Bu deneyler çok
hassas ölçümlere olanak sağlayan özel teknolojilerle yapılabilir.
Bir cismin sertliğinin bilinmesinde şu yararlar vardır:
a) Malzemenin kökeni hakkında bilgi verir.
b) Malzemenin diğer özellikleri hakkında fikir verir. Örneğin, sertlik
malzemenin işlenebilme özelliğini gösterebilir. Genellikle sertlik ile
işlenebilme özelliği arasında ters bağıntı vardır. Diğer bir deyişle, sert
malzemeleri işlemek zordur.
c) Sertlik deneyleri basit ve tahribatsız deneyler olduğundan,
malzemenin diğer özellikleri hakkında, malzemeyi elden çıkarmadan
bir fikir edinilebilir.
Malzemenin sertliğinden diğer özelliklerine geçebilmek için malzemenin
yüzeyinin, bünyesinden farklı olmaması gerekir. Cisimlerin sertliğinin
ölçülmesi için çeşitli yöntemler vardır. Bunlar genel olarak üç gruba
ayrılabilir.
1) Malzemeye sert bir cismi kuvvet altında batırmak suretiyle yapılan
sertlik deneyleri.
2) Malzeme yüzeyini sert bir cisim ile çizerek yapılan sertlik
deneyleri.
3) Sert bir bilyayı malzeme üzerine düşürmek ve sıçratmak suretiyle
yapılan sertlik deneyleri.
4.1.1. Sertlik Ölçüm Metotları
Metal endüstrisinde genellikle Rockvvell, Brinell ve Vickers sertlik
deneyleri kullanılmaktadır. Bu deneyler belirli bir sürede belirli bir yük
altında deforme olmayan bir küre veya koninin metal içine batma
derinliğinin ölçülmesiyle yapılır. Farklı malzemeler için değişik deney
yöntemleri olup, bunların sonuçları farklılıklar arz eder. Bu nedenle bir
malzemenin sertliğinden söz ederken, deney yönteminin de belirtilmesi
gerekir. Bu deney yöntemleri hakkında özlü bilgiler aşağıda verilmiştir.
a) Rockvvell Sertlik Deneyi
Rockvvell sertlik deneyi (RSD), yapılmasının çok kolay olması ve özel bir
ustalık gerektirmemesinden dolayı metallerin sertlik ölçümünde en yaygın
kullanılan metottur. Birçok farklı skala, farklı yük ve çeşitli uç
kombinasyonlarının kullanımıyla en sertten en yumuşağa kadar tüm
metal ve alaşımların sertliğinin tayin edilmesine olanak sağlar.
Rockvvell deneyleri, örnek üzerine yapılan bir seri yükleme ve boşaltma
sonucu örnek yüzeyinde oluşan derinliğin ölçülmesi ile gerçekleştirilir.
Batıcı uç olarak 1/16,1/8,1/4ve 1/2 inch çaplarında küresel, sert çelik
toplar veya tepe açısı 120° olan uç kısmı 0.2 mm yarıçapında
yuvarlatılmış çok sert malzeme deneylerinde kullanılan brale adı verilen
konik elmas uç kullanılır.
Düktilite ve enerji yutabilme kapasitesi - Bir malzemenin kırılmaya
kadar geçici şekil değiştirme yeteneğine düktilite denir. Düktilite uzama ve
alan azalmasının ölçülmesi ile belirlenir. Uzama yüzdesi şu terimle
gösterilebilir:
%Uzama = 100 (Lf - L0) / L0
Lf = son boy,
(3.10)
L0 = ilk boy
Malzemenin kırılmadan uzayabilmesini göstermesi açısından, düktilite
mühendislik açısından önem taşır. Metalik malzemelerin işlenebilmesi için
düktilite özelliği istenir. Düktilite ayrıca malzemenin enerji yutabilme
yeteneğini etkiler.
Bir metalik malzemenin kopmadan enerji yutabilme yeteneğini o
malzemenin çekme altında gerilme - şekil değişimi eğrisinin altında kalan
alan temsil edebilir (Şekil 3.14). Boyutları (cm/cm x kg/cm2)(kg.cm/cm3) olur. Burada kg.cm enerji veya yapılan iştir. Bu nedenle
enerji yutabilme kapasitesi birim hacme düşen iş olmaktadır.
Değişik Şekillerdeki Betonların Basma ve Çekme
Etkisi Altındaki Gerilme-Şekil Değiştirme Grafikleri
€
Basma
€
σc
HPFRC (Vf>4%)
Çekme
σct
HPFRC (Vf>4%)
FRC (Vf=1%)
fct
Plastik Mafsalın Boyu ≈ h
FRC (Vf=1%)
FRC (Vf =0.5%)
FRC (Vf =0.5%)
HSC
εc
HSC
εct
Orta Noktadaki Şekil Değiştirme : 10.5 mm
Gerilmenin Artması
Çelik liflerin beton içindeki dağılımı
Gerilme
Soğuk işlenmiş sert çelik
Yumuşak çelik
kurşun
Deformasyon
Şekil 3.14. Çeşitli Metallerin Enerji Yutabilme Kapasiteleri
Bir malzemenin dayanımının yüksek olması veya çok düktü olması, o
malzemenin enerji yutabilme kapasitesinin fazla olduğu anlamına gelmez.
Örneğin, soğuk işlenmiş çelik yüksek dayanımlı, kurşun çok düktü
olmalarına karşın ikisi de, fazla enerji yutabilme yeteneğine sahip
değildirler. Bir malzemenin enerji yutabilme yeteneğinin fazla olması için
kopma birim şekil değişimine gelinceye kadar o-e eğrisi altında kalan
alanların fazla olması gerekir.
3.3.2.3. Elastik ve Plastik Davranış Kavramları
Yükleme hızı düşük tek eksenli gerilme altında metalik malzemelerin
çoğunda, normal sıcaklık altında (20°C), önce elastik sonra plastik ve en
sonunda kırılma (kopma) şekil değişimleri görülür. Elastik şekil değişimi,
şekil değişimini ortaya çıkaran yükün kaldırılması ile yok olan şekil
değişimidir. Plastik şekil değişimi ise yükün kalkması ile geri gelmeyen
şekil değişimidir. Malzemeyi elastik davranıştan, plastik davranışa geçiren
yükün saptanabilmesi mühendislik açısından önem taşır.
Malzemenin yük altında elastik davranışı atomlar arası mesafe ve bağ
kuvvetleri ile açıklanır. Aslında çok karmaşık bir olay olmasına rağmen
kısaca şöyle açıklanabilir: Metallerin birim kristal hücrelerinin, iyonların
karakteristik bir şekilde düzenlenmesi ile elde edildiği belirtilmişti. İyonlar
ise valans elektron bulutu ile kaplanmışlardır.
Metalik kristal bağ kuvvetleri, iyonları birim hücredeki konumunda tutan
kuvvetlerdir. İyonların birim hücredeki yerleri değişmez değildir. Isı
arttıkça iyonlar titreşirler, erime derecesinde bu oynamalar bağ
kuvvetlerini yener ve böylece metal sıvı haline gelir.
Ş
iki atom arasındaki etki ve tepki göz önüne alındığında, denge
konumunda atomlar arasındaki kuvvetler çok küçük mertebededir.
Atomlar birbirlerine yaklaştıkça değerlik elektronları birbirlerinin elektrongaz bulutuna girerler. İyonlar birbirlerine yaklaştıkça, elektronların iyon
merkezlerinden ortalama uzaklığı azalır.
Metal kristallerinde iyonlar pozitif yüklü, elektronlar negatif yüklü
olduklarından, sistemin potansiyel enerjisi azalıp değerlik elektronları ve
iyon merkezleri arasındaki mesafe azalır. İç elektron yörüngeleri çakışır
ve itici kuvvetler doğar. Ayrıca pozitif yüklü çekirdekler de birbirlerini
iterler. Böylece iyonlar birbirlerine yaklaştıkça aralarında aynı oranlarda
olmayan çekme ve itme kuvvetleri doğar. Bunların arasındaki net kuvvet
bu kuvvetlerin bileşkesidir (Şekil 3.15). Bu bileşke kuvvet sıfır olunca
iyonlar arası mesafe dengeli olur. iyonları birbirinden ayırıcı bir dış kuvvet
etki ettiğinde, iyonlar arasında oluşan iç bileşke kuvvet çekim kuvvetidir.
Böylece dış kuvvetin kaldırılması ile, iyonlar birbirlerine yaklaşır ve sonra
eski denge konumlarına dönerler. iki atom üzerinde tek boyutta basitçe
açıklanan karmaşık olgu, çok atom ve üç boyut üzerinde genişletilirse
elastik etki olayı anlaşılabilir.
Cisme yüklenen yük değeri belirli bir değerden fazla olursa, cisim elastik
davranışın ardından plastik davranışa girer. Bu durumda cisimde kalıcı bir
şekil değişimi meydana gelir. Plastik davranışı tanımlayabilmek için
kayma ve dislokasyon kavramlarını açıklamak gerekir.
Kayma olayında düz, paralel atom tabakalarının dilimler halinde kayması
söz konusudur. Dilimlerde kaymadan sonra atom düzeninde bir değişim
olmaz. Kayma genellikle çok atomlu düzlemlerde olur. örneğin, hacim
merkezli kübik kristal yapıda (Şekil 3.16) kayma ABCD düzleminde olur.
Değişik kristal yapıdaki metal kristallerinde değişik sayıda kayma hattı
beklenebilir. Böylece kayma olayı yönlere bağlı bir davranış olur.
Şekil 3.16. Kayma Hatları
Kayma olayı kusursuz bir kristalde yukarıda anlatılan şekilde olur. Bu
şekil değişim mekanizmasına göre teorik yolla hesap edilen dayanım, asıl
deney dayanımının 1000 veya daha fazla katını vermektedir. Ancak
dislokasyonlar göz önüne alınırsa doğruya yakın sonuçlar elde edilebilir.
Kusursuz bir kristalde kaymanın olabilmesi için Şekil 3.17'de görüldüğü
gibi, kayma düzleminin iki yanındaki atomlar arası bağların aynı anda
kopması gerekir. Bir dislokasyon var ise, kayma dislokasyonunun var
olduğu düzlemde oluşur (Şekil 3.18). Bu durumda her bir atom bağı birer
birer kopar.
Özellikle alaşımlarda görülen yabancı atomlar, perçin görevi yaparak
malzemeleri kaymaya karşı daha dayanıklı hale getirirler. Bu nedenle
bazı alaşımlar saf metallere kıyasla daha dayanıklı olabilirler. Bu nedenle
saf metaller yapılarda çok az kullanılır. Örneğin plastisitesi az olan demir
yerine çelik kullanılır.
Şekil 3.18. Dislokasyon çeşitleri
3.3.2.4. Bazı Cisimlerin Çekme ve Basınç Gerilmeleri Altındaki
Özellikleri
Değişik malzemelerin tipik gerilme-birim şekil değişimi eğrileri olup, yapı
mühendisliğinde sık kullanılan bazı malzemelerin σ – ε eğrileri şematik
olarak aşağıdaki şekillerde görülmektedir.
a) yapı çeliği St- I
b) bronz
c) beton
c) deri
Yukarıdaki şekillerden anlaşılacağı gibi söz konusu cisimlerin o-e
eğrilerinin özellikleri aşağıdaki gibi özetlenebilir:
■
■■
a) Çelik: Çeliğin çekme ve basınçtaki o-e davranışı birbirine
benzemektedir. Çelik, çekme deneyi bölümünde anlatılan bütün
karakteristik davranışları gösterir. Düşük gerilmelerde Hooke yasasına
uyan bir doğrusal davranış gösteren orantılılık bölgesi vardır. Sonra bir
akma bölgesine girerek bir kesit daralması gözlenir. Bu aşamada
malzeme iç yapısında atomlar arası bağlar kopar ve kalıcı (plastik) şekil
değişimleri görülür. Ardından komşu atomlarla yeni bağlar kurarak
malzeme yük taşımaya devam eder ve bütünlüğünü korur. Bu bölgeye
pekleşme bölgesi denir. Yükün artımı sürdürülünce malzeme boyun
vererek kopar. Yumuşak yapı çeliğinde akma dayanımı 220 MPa,
çekme dayanımı 370 MPa civarındadır.
b) Bronz: Çeliğe benzer davranış gösterir, oldukça belirgin bir akma
bölgesinden sonra kopar.
c) Font:
Gevrek bir
malzeme
olduğundan,
büyük
şekil
değiştirmeler göstermeden kopar veya ezilir. Basınç dayanımı çekme
dayanımının dört katı olup, fontun o-e davranışı Hooke yasasına iyi
uymaz.
d) Beton: İnşaat Mühendisliğinin çok önemli olan bu malzemesi de
gevrek davranış gösterir. Çekme dayanımı, basınç dayanımının
onda biri civarındadır. Bu nedenle yapılarda yalnız basınca
çalıştırılır.
e) Doğal taşlar: Bunlar da betona benzer davranış gösterirler.
Çekme dayanımları basınç dayanımlarının 1/20 ile 1/40'ı
mertebesindedir.
f) Ahşap: Anizotropik bir malzemedir. Lifler doğrultusu ile liflere dik
doğrultudaki mekanik özellikleri farklıdır. Basınç halinde lifler
doğrultusundaki dayanım, liflere dik doğrultudakinin yedi katı, çekme
halinde 20-30 katıdır. Çekme dayanımı, basınç dayanımından
büyüktür.
g) Deri: Daha çok çekme elemanı olarak kullanılır. Karışık iç yapısı olan
bu cismin o-e diyagramı artan eğimi nedeniyle ilginçtir.
Bunların dışında, kurşun, asfalt, zift, kil gibi malzemelerin hemen hiç bir
elastik özellikleri yoktur. Yük altında almış oldukları şekilleri, yük kalktıktan
sonra da muhafaza eden plastiklerdir.
Basit çekme ve basınç deneylerinden elde edilen bilgiye göre, yapılarda
kullanılan malzeme şu üç büyük sınıfa ayrılabilir:
1) Düktil Malzemeler: Kopmadan önce büyük şekil değiştirmeler
gösterir, çekme ve basınçtaki özellikleri birbirine yakındır (Örnek
çelik). Sünek malzemeler adı da verilen bu malzemelerin kopma
(kırılma) süresi uzundur.
2) Gevrek Malzemeler: Akma sınırları yoktur, kopmadan önce büyük
bir uzama göstermezler, çekme ve basınç davranışları farklıdır (örnek
beton). Bu tip malzemelerin kırılma süresi kısadır.
3) Plastik Malzemeler: Bu tür malzemede çok az bir elastik özellik
vardır. Plastik, asfalt gibi moleküllü iç yapılı bazı malzemelerde akma
anında uzun zincir molekülleri birbirine oranla yavaş hareket ederek
sürekli olarak kayar ve yeni molekül bağları meydana gelir. Bu da
kopma süresini geciktirir. Kurşun gibi bazı metallerde de benzer
davranış gözlenir.
Yukarıdaki sınıflandırma statik yükleme yönündedir. Örneğin düktil bir
malzeme olan zift, ani bir dinamik yükleme sonucunda gevrek davranış
gösterir.
Eğilmede tek ve iki noktadan yapılan kiriş yükleme deneyi
Laboratuvarda yapılan eğilme dayanımı belirleme deneyleri standartlara
göre iki grupta toplanabilir: Birinci tür deneylerde yük kirişin açıklık
ortasından tekil olarak uygulanır (üç noktadan yükleme). Yük belirlenen
bir yükleme hızında kirişin göçmesine kadar arttırılır (Şekil 3.28-a) İkinci
grup deneyde ise kiriş açıklığı L/3 mesafelerinden üç eşit parçaya
bölünerek ortadaki iki noktaya aynı büyüklükte yük uygulanır. Her yükün
miktarı P/2 olup deney presinde toplam P değerine karşılık gelir. Birinci
deneyde olduğu gibi belirli bir yükleme hızında deneye devam edilir
(Şekil 3.28-b).
Tekil yüklemeli deneylerde açıklık boyunca tek noktada (açıklık ortası,
yükleme noktası) maksimum moment oluşur ve o noktada kesme kuvveti
de değer değiştirmektedir. Dolayısı ile saf eğilme durumundan söz
edilemez. İki noktadan yüklemeli deneylerde maksimum moment belirli bir
aralıkta değer almaktadır. Bu aralıkta kesme kuvveti sıfırdır. Bir başka
deyişle, salt eğilme hali söz konusudur. Eğilme deneylerinde sadece
eğilme etkisi inceleneceğinden iki noktadan yüklemeli ikinci deney
yöntemi daha sağlıklı sonuçlar vermektedir.
Download