mıllıyet ınternet

advertisement
http://www.milliyet.com.tr/2008/02/10/pazar/paz02.html
"Afrika'ya göç etmesi gereken bazı
kuşlar kışı İstanbul'da geçiriyor"
Dünyaca ünlü kuş bilimci Dr. Çağan Hakkı Şekercioğlu: "Kuşlar belli
iklim ve bitki örtüsünü tercih eder. İklim ısınırsa, bitki örtüsü de
değişir ve daha yukarıya kayar. Dağ yüksek değilse ya da yukarı
kesimlerde insanlar yaşıyorsa, kuşların yaşam alanı tamamen yok
olabilir, soyları tükenebilir"
ÖNAY YILMAZ
Dünya çapında bir kuş bilimci olan ve akademik
çalışmalarını ABD'de, Stanford Üniversitesi
Biyoloji Bölümü Çevre Koruma Merkezi'nde
yürüten bilim adamı Dr. Çağan Hakkı Şekercioğlu,
küresel ısınmadan yok olabilecek kuş türlerini
belirlediği makalesiyle, bilim çevrelerinde yankı
uyandırdı.
Şekircioğlu yaptıkları araştırmalar sonucu, küresel
ısınma ve doğal alanların yok edilmesinin önüne
geçilmezse, 2100 yılına kadar kuş türlerinin yüzde
30'unun soyunun tükenebileceğini söylüyor.
Neden makalenizde 2100 yılına kadar yüzlerce
kuş türünün soyunun tükenebileceği öngörülüyor?
Birinci neden küresel ısınma. 2007 IPCC (Hükümetlerarası İklim Değişikliği
Paneli) raporundaki beş farklı küresel ısınma senaryosunu, dört ayrı habitat
(doğal yaşam ortamı) yok oluş senaryosu ile birleştirdik. Kuşların küresel
ısınma sonucu daha serin ve yüksek irtifalara hareket edeceklerine dair üç
ayrı ihtimali de değerlendirdik ve 60 farklı olasılığa göre kaç kuş türünün yok
olacağını hesapladık.
Kuşlar belli iklim ve bitki örtüsünü tercih eder. İklim ısınırsa, bitki örtüsü de
değişir ve daha yukarıya kayar. Dağ yüksek değilse ya da yukarı kesimlerde
insanlar yaşıyorsa, kuşların yaşam alanı tamamen yok olabilir, soyları
tükenebilir. 6,4 derece ısınma ve en kötü habitat kaybı senaryosu durumunda
türlerin yüzde 30'unun yok olması mümkün. Bu ilişkiye "soy tükenmesine
giden yürüyen merdiven" diyorum.
Canlıların iklim değişikliğine bağlı olarak yüksek kesimlerde yaşaması bir çare
mi?
Küresel ısınmayı takiben daha serin yerlere ihtiyaçları var. Serin iklimlere de
gidebilirler ama bunun için yüzlerce, binlerce kilometre aşmaları lazım.
Canlıların çoğu, kuşlar dahi, bunu yapacak kapasiteye sahip değil. Kuş
türlerinin sadece beşte biri uzun mesafe göçmeni ve bu türlerin soyları daha
dayanıklı. Göçemeyen türlerden beş kat daha az yok olacaklarını hesapladık.
Ama kuş türlerinin birçoğu, tropik ormandan 100 metre bile dışarıya çıkamaz.
Bunlar ya evrim yoluyla uyum sağlayacak ya da yok olacak. Örneğin
Hawaii'deki insanların getirdiği sivrisinekler ısınan iklimle yukarıya çıktıkça,
birçok kuş türü sıtmadan ölüyor. Göçmen olmayan ve hızlı uyum
gösteremeyen kuş türleri -ki bunlar çoğunluk- ya yukarılara gidecek ya da
yok olacak.
Türler daha yüksek kesimlerde yaşamaya başlayınca sorunlar olacak mı?
Nüfuslarında azalmalar olacak. İklim stresi altında olacakları için üremeleri de
azalabilir. En önemlisi, eskiden bir arada olmadıkları türlerle çatışmalar
yaşanabilir. Örneğin Kosta Rika'daki gökkuşağı gagalı tukan kuşu, küresel
ısınmayla artık daha yukarılarda, yeşil quetzal kuşuyla bir arada bulunuyor.
Tukan saldırgan bir kuş ve quetzal'in yuva kovuklarını işgal ediyor, birçok
türün yavru ve yumurtalarını yiyor. Dağ kuşları için yeni bir tehdit bu.
"Güneydoğu'da şark çıbanı ve sıtma
vakaları arttı"
Çalışmalarınız sadece kuş türleriyle mi ilgili?
Bitkiler, böcekler, amfibiler ve hastalıklar
üzerine de makalelerim var. Bu makalede
sadece kuşları inceledik fakat benzer ilişkiler,
memeliler, kurbağalar, böcekler gibi diğer
canlılar için de geçerli. Kuşlar en iyi durumdaki
grup. Sanırım diğer hayvanlar küresel
ısınmadan daha kötü etkilenecek.
İklim değişimine bağlı olarak artacak kimi
tehlikelere işaret ediliyor makalede; sivrisineklerin sıtma mikrobunu yayması
gibi.
Özellikle de tropik hastalıklar, Türkiye ve diğer ılıman iklim ülkelerinde
artacak. 1990'larda, GAP'ın da etkisiyle, Güneydoğu'da şark çıbanı ve sıtma
vakaları arttı. Kırım Kongo kanamalı ateşi ve kolera gibi pek görmediğimiz
hastalıklar artıyor. Küresel ısınmayla Türkiye'nin bir kısmı daha tropik ve
daha kurak bir hale gelecek. Giderek daha Afrikalaşacağız.
Kuş türlerini iklim değişikliğine karşı koruma amacıyla neler yapılabilir?
En önemlisi sera etkisini durdurmak. Tüketimi azaltmalı, kömür kullanımı ve
sera gazları üretimini en aza indirmeli, havayı temizleyen ağaçların dikimini
hızlandırmalıyız. Kuş ve diğer canlıların daha serin ortamlara göçmelerine
imkan vermek için denizden dağ tepelerine kadar her türlü irtifayı ve de farklı
iklim kuşaklarında büyük alanları kapsayan milli parklar yaratmalıyız.
Türkiye'deki kuşların durumu nedir?
Çok daha fazla araştırmaya ihtiyacımız var. Afrika'ya göç etmesi gereken bazı
kuşların artık kışı güney bölgelerimizde, hatta İstanbul'da geçirmesi söz
konusu olabiliyor. Toroslar, Kaçkarlar, Ağrı gibi dağlık yerlerde yaşayan
kuşlar, kuraklaşacak makiler ve sulak alanlarda yaşayan kuşlar küresel
ısınmadan özellikle etkilenecek. Alçak irtifada yaşayan bazı türler, ısınmayla
beraber daha yüksek kesimlere yayılacak. Daha önce burada
yaşamadıklarından, bu kesimlerde yaşayan canlılarla ekolojik dengeyi
bozabilecek ilişkiler içine girecekler.
"En kapsamlı kuş ekolojisi veri tabanını oluşturdum"
Yürüttüğünüz projeleri anlatabilir misiniz? Sizi destekleyen kuruluşlar
hangileri?
Kuşları 17 yıldır araştırıyorum. En büyük araştırma projem 2003 yılından beri
yürüttüğüm Kars-Iğdır Doğal Zenginlik Projesi.
Kafkas Üniversitesi'yle beraber bölgenin büyük doğal zenginliğini araştırıyor,
korunması için uğraşıyor, ekolojik eğitim veriyor, çevre bilinci aşılıyor, eğitim
ve doğal zenginlik bileşkesini kullanıp ekoturizm ve doğal ürünler gibi doğal
değerlerin yöre ekonomisine katkısını artırıyoruz.
"Dünya Kuşlarının 21. Yüzyıldaki Tehlike Analizi" projesi için 14 öğrencimle
beraber, 2001'den beri dünyanın 10 bin kuş türü üzerine 600 binden fazla
veriyi girerek en kapsamlı kuş ekolojisi veri tabanını oluşturdum.
Bu verileri analiz ederek, 21'inci yüzyılda kuş türlerinin soy tükenme
ihtimalini ve kuşların ekolojik hizmetlerinde olacak değişiklikleri belirledim.
Bu hizmetleri anlattığım derlemem, dünya kuşbilim ansiklopedisi "Handbook
of the Birds of the World"ün önsözü olarak yayımlandı.
Kosta Rika'da 1998'de başladığım "Tropik Kuşların Popülasyon Dinamiği
Projesi"nde bacağa takılan alüminyum halkalarla kuşlara kimlik veriyoruz.
246 türden 35 bin 500 kuş yakaladık. Bu da dünyadaki en büyük tropik
halkalama projelerinden biri demek. Ayrıca radyo vericiler takarak kuşların
nereye gittiğini, ne yaptıklarını, yaşadıkları habitatları da belirliyoruz. 11
türden 438 kuşa verici taktık.
Harvard, Stanford, Singapur üniversiteleri, National Geographic, Wildlife
Conservation, Christensen gibi kurum ve dernekler ile Birleşmiş Milletler
çalışmalarıma destek oldu.
"Doğada trafik canavarından beter bir canavar
yok"
Doğa tutkusu nasıl başladı?
İçgüdüsel olarak. Beş yaşında ilk sokağa çıktığımda
futbol oynayacağıma böcek, kertenkele, kurbağa
toplamaya başladım. Dört yaşımdan beri
hayvanlarla ilgili ne bulduysam okudum.
Harvard Üniversitesi'nin yolu nasıl açıldı?
Lisedeyken Harvard profesörleri evrim bilimci
Stephen Gould ve doğa bilimci Edward Wilson'un
kitaplarını sevdiğimden Harvard'a karar verdim.
Notlarım, test sonuçlarım ve referanslarım iyiydi.
Türkiye'den doğa bilimci olmak için başvuran ilk öğrenci Harvard'ın da ilgisini
çekti. Tam bursla erken kabul ettiler.
Kaç ülkede araştırma yaptınız?
Yaklaşık 60 ülkede kuş gözleyip araştırma yaptım. En çok, insan izi olmayan,
en bozulmamış yerleri severim. Borneo'nun uçsuz bucaksız yağmur
ormanlarında gibbonların tüyler ürperten haykırışlarıyla uyanmak; Amazon
havzasının en zengin yağmur ormanı Manu'da (Peru) haftalar geçirip dokuz
cins maymun, tapir, dev susamuru, timsah ve yüzlerce tür kuş görerek
dokunulmamış bir yağmur ormanının tadını çıkarmak gibi...
Başınıza neler geldi?
Papua Yeni Gine'de lenf sistemi enfeksiyonuna, Bolivya'da şark çıbanına,
Kosta Rika'da dizanteriye yakalandım. Ekvator'da bir kovan eşek arısı, Kosta
Rika'da katil arılar, Borneo'da ise ateş karıncaları tarafından sokuldum.
Alaska'da boz ayı, Kenya'da filden, Uganda ve Avustralya'da zehirli
yılanlardan zor kaçtım. Hawaii'de bir lav akıntısında kayboldum ve lavın
kabuğu kırılınca içine düşmekten son anda kurtuldum. Otos-topla Şili'yi
geçerken Atakama Çölü'nde 38 saat kaldım, serap gördüm. Afrika'nın en
zehirli yılanı puff adder'i, takıldığı kuş ağımdan öldürmeden çıkardım ve
ormana saldım. Yine de beni en çok korkutan trafik ve diğer insanlardır.
İstanbul'da araba kullanmıyorum. Doğada trafik canavarından beter bir
canavar yok.
Şekercioğlu kimdir?
İlk Türk tropik biyolog, ekolog, ornitolog olan Dr. Çağan Hakkı Şekercioğlu
1975'te İstanbul'da doğdu. Robert Kolej'i 1993'te bitirdikten sonra Harvard
Üniversitesi'nde burslu biyoloji ve antropoloji okudu. 1993 Uluslararası
Biyoloji Olimpiyatları'nda gümüş madalya aldı. Dünyanın çeşitli
ekosistemlerinde araştırma yaptı. Dünya kuş türlerinin yarısından fazlasını
gördü. "Yok Olan Canlıların İzinde Afrika" projesi için, Afrika'nın 11 ülkesinde
araştırma yaptı. Tecrübelerini bir kitapta özetledi.
Eylül 1998'de Stanford Üniversitesi'nin ekoloji ve evrim bölümünde tam
bursla doktora programına başladı. Stanford Üniversitesi Çevre Bilim
Merkezi'nde çalışıyor. 50 binin üzerinde fotoğraftan oluşan bir arşivi var.
Çeşitli akademik ödüllerin sahibi ve birçok bilimsel kuruluşun üyesi. Dünya
Çevre Koruma Bilimi Derneği Avrupa Yönetim Kurulu'nda Türkiye'yi temsil
ediyor. 2003'te Çevre ve Ahlaki Liderlik dalında Türkiye'nin en başarılı genci
seçildi.
© 2008 Milliyet
Download