16 ŞUBAT 2014

advertisement
16 ŞUBAT 2014
SEÇİMLER VE GERİLİM SİYASETİ
2014 yerel seçimlerine az bir süre kala siyasal ortam, siyasi partilerin söylemleri ile gerilirken sahada ise şiddet,
tahrik ve çatışmalar hız kazanmaktadır. Benmerkezci yaklaşımların, partizanca tutumların ve faşist uygulamaların
özellikle Kürdistan bölgesinde yoğunlaştığı gözlenmektedir. Gün geçmiyor ki PKK adına hareket eden çete ve
grupların, parti üye ve binalarına veya İslami sivil toplum kuruluşlarına bir saldırısı olmasın. Halkımızın can ve mal
emniyetini hiçe sayan ve siyasi rant sağlama adına öteden beri bu çevrelerce gerilimi tırmandırma taktiğinin
izlendiği bilinmektedir. Devletin, şiddete meyyal grupların zaafından istifade ederek tahrik ve manipülasyon
yoluyla şiddet ortamına zemin hazırladığı ise bilinen bir gerçektir. Buna rağmen Kürt halkı adına mücadele
ettiklerini iddia eden, gerçekte ise halkımızın mağduriyetini ve mazlumiyetini kullanan malum çevrelerin, siyasi
olgunluk ve aklıselim ile hareket etmedikleri, oyunu bozmak yerine bilinçli veya bilinçsizce oynanan bu oyunlara
alet oldukları, kitle ve gruplarını tahrik ve kışkırtmalardan uzak tutmaya yanaşmadıkları görülmektedir. Bu tavır ve
davranışlar, kaos ve çatışmalı ortamlardan bıkmış, mazlum halkımıza ihanet anlamı taşımaktadır. Toplumsal
barış ve huzur herkesin olduğu kadar Kürt halkının da öncelikli ihtiyacıdır. Bu öncelikli ihtiyacı tesis etmek, tüm
örgütlü yapıların başlıca görevi olmalıdır. Şahsi ve örgütsel çıkarlarını halkın menfaatinin önüne koyan, ilkesiz ve
omurgasız davranan, Kürt halkının apaçık düşmanı olanları işbirliğine ikna etmeye uğraştığı gün gibi ortaya
çıkanların, halkımızın geleceğinde söz sahibi olmaları asla mümkün değildir.
PEYGAMBER EFENDİMİZE HAKARET
Âlemlere rahmet olarak gönderilen, hidayet ve kurtuluş rehberimiz olan Hz. Muhammed (SAV)’e ve onun kutlu
risaletine saygısızca davranan, dil uzatan İslam ve insanlık düşmanlarını gördük ve lanetledik. Onların bu
düşmanlıkları tabiatlarının gereğidir. Ancak İslami cemaat ve camia olma iddiasında bulunan ve her türlü düşünce
ve hareketini İslami esaslar dairesinde yürütmek durumunda olan bir grubun, İslam’ın kutsallarına yönelik
saygısızca yayınlar yapmasını hiçbir şekilde kabul edilemez buluyoruz. Efendimiz(SAV)'i İslami ve insani açıdan
hiçbir meşruiyeti olmayan zararlı amaçlarına alet edenleri şiddetle kınıyoruz. İslami cemaat ve camialar, her vesile
ile İslami değerleri yüceltme konusunda gayret ve çaba içinde olmalı, faaliyetlerinde ve yayınlarında İslam’ı ve
İslami değerleri istismar ve hakaret aracı olarak kullanmaya yeltenen bu türden yapılara karşı, tepkilerini ortaya
koymalıdırlar.
28 ŞUBAT MAĞDUR ETMEYE DEVAM EDİYOR
Yakın dönem asker-yargı-siyaset koalisyonu ile gerçekleştirilen 28 Şubat darbesi döneminde mağdur edilen
önemli kesimlerden biri de kuşkusuz imamlardır. İslami ilimlerini devletin gayrimeşru emellerine alet etmedikleri ve
ona kullandırtmadıkları için o dönemde görevine son verilen imamlar, bugün bile "İtikadınız bozuldu, ameliniz
bozuldu, bu nedenle sizleri göreve almıyoruz." şeklindeki garabet içeren gerekçelerle mağdur edilmektedir.
Kendini İslami esaslardan bağımsız kılmak üzerine bina etmiş olan sistem, İslami tüm kurum ve değerleri kendi
meşruiyetine alet etme cüretini gösterebilmektedir. Devleti kutsamayı itikadın bir cüzü olarak gören 28 Şubat
darbe döneminin, İslami değerlere ve Müslümanlara düşmanlık içeren bu yaklaşımı, mevcut hükümetçe de çok iyi
bilinmektedir. Buna rağmen bu alanda hakları iade edilmesi gereken imamlara duyarsız kalınması, hakkaniyetle
bağdaşmamaktadır. Hükümet, kısmi ve geçici iyileştirmelerden ziyade kapsamlı ve kalıcı bir düzenleme ile
yaşanan tüm mağduriyetleri gidermelidir.
IRAK KÜRDİSTANI TEMASLARI
Geçtiğimiz hafta Irak Kürdistanı’nda faaliyet yürüten ve İslam’ı referans alan siyasi partilere yönelik bir dizi ziyaret
gerçekleştirdik. Hiç kimsenin şahsi çıkarlarını toplumun çıkarlarının önüne geçirmeye hakkı olmadığı, siyasetin
halka hizmet için yapılması gerektiği, parti menfaatleri için toplumun zararına olacak söz ve davranışlarda
bulunanların halka hizmet amacından uzak oldukları, çözüm sürecinin Kürtler açısından bir fırsat olduğu, hayırlı
sonuçlar doğurması ve Kürtlerin hak taleplerinin karşılanması için Kürtlerin birbiriyle uğraşmayı bırakmaları
gerektiği yönünde ortak mesajların verildiği görüşmeler, oldukça sıcak ve samimi ortamlarda gerçekleşti. Parti
programımızda belirttiğimiz üzere “yüzyıllardır anayurtlarında yaşadıkları halde suni sınırlarla dört parçaya ayrılan,
aralarına tel örgüler ve mayınlar döşenen Müslüman Kürtlerin de, eskiden olduğu gibi bir halk ve bir millet olarak
görülüp suni sınırların kaldırıldığı; ekonomik, kültürel, sosyal dayanışma, siyasal yardımlaşma ve "sılay-ı rahim"
hukukunun yerine getirilmesi için gerekli adımların atılması gerekir. Bir halk ve yakın akraba olan Müslüman
Kürtlerin birbirleri ile yabancılaştırılması ve ötekileştirilmesi büyük bir zulümdür. Siyasi ve idari şekiller ne şeklide
olursa olsun kardeş ve akraba olan Müslüman Kürt halkı arasındaki her türlü sınır ve bölünme kaldırılmalı, insani
ilişkilerin rayına oturtulması için gerekli her türlü tedbir alınmalıdır.” şeklindeki anlayışımızın bir gereği olarak, bu
türden ziyaretlerin her düzeyde artarak devam ettirilmesinin faydalı olacağı kanaatini taşıyoruz.
DÜNYADA ARTAN İSLAMA DÜŞMANLIĞI
Polonya, İzlanda, İsveç, Norveç ve İsviçre`den sonra Danimarka Hükümeti de Müslümanların dini vecibelerinden
olan kurban kesmeyi yasakladı. Bulgaristan’da ırkçılar tarafından bir camiye yönelik saldırı gerçekleştirildi.
Avusturya’daki Kızılhaç Kan Merkezi ise, Müslümanların kan bağışını, “İslam’ın devlet dini olduğu ülkelerden
gelenler en azından hepatit B hastası oluyor” diyerek “kanı bozuk” iddiasıyla müslümanların kan bağışını kabul
etmemektedir. İslam Ülkelerinin emperyalist batılı ülkelerin işgal ve sömürüsü, katliam ve zulümleri ile adeta
inlediği bir zamanda bu türden saldırıların da yaşanıyor olması, hem esef verici hem de kahredicidir. İlahi mesajın
muhatabı olan Müslümanların hem içerde hem de dışarıda uğradıkları zulümler, emperyalist kaynaklı olsa da,
gücünü Müslümanların kendi aralarındaki ihtilaftan ve de kayıtsızlıktan almaktadır. Müslümanlar, kendi
birlikteliklerini, iç barışlarını ve ittifaklarını sağlayamadıkları müddetçe içine düşürüldükleri bu durumdan
kurtulamayacaklardır. Bu vesile ile Rabbimizden Müslüman halklara "Ruhemau beynehum" ilkesi doğrultusunda
merhamet, vahdet ve ittihat ihsan etmesini diliyoruz.
SURİYE
Suriye’de Zalim Esad rejiminin halka yönelik gerçekleştirdiği saldırı ve katliamlar devam ediyor. Geçtiğimiz hafta
Halep şehrine yönelik varil bombalı saldırıda 21 kişi hayatını kaybetti. Emperyalist güçlerin mücadele alanı haline
gelen, halkının haklı ve meşru mücadelesine bütün dünyanın sağır ve dilsiz kesildiği, sonu gelmez bir savaş
ortamının hüküm sürdüğü, bir halkın gün be gün erimesine seyirci kalındığı Suriye’de insanlık adeta can
çekişmektedir. İslam ülkelerinin yaşanan bu zulüm ve trajediye seyirci kalmaları, atılması gereken bütün adımları
emperyalist ülkelerin insaf ve inisiyatifine havale etmiş olmaları, kelimenin tam anlamıyla zillettir. Cenab-ı Allah’tan
başta Suriye Halkı olmak üzere mazlum ve mustazaf tüm halkları, esaret, zulüm ve katliamlardan ve emperyalist
güçlerin kuklası haline gelmiş izzet yoksunu idarecilerin elinden kurtarmasını diliyoruz.
Download