Türkiye - Slovakya A Millî Maçları

advertisement
HER AVANTAJI KULLAN
OYUNUNA
UYANI SEÇ
NIKEFOOTBALL.COM
CTR360
TAM KONTROL
TIEMPO
MÜKEMMEL DOKUNUŞ
T90
MÜKEMMEL ŞUT
MERCURIAL
MAKSiMUM HIZ
Hedefimiz istikrar
Değerli futbolseverler,
Türk Milli Takımı’nın teknik direktörü
olarak sizleri teknik ekibim adına sevgi
ve saygıyla selamlıyorum.
Göreve geldiğimiz geçen yılın Kasım
ayından beri sadece A Millî Takım’ın
değil tüm Türk futbolunun yeniden yapılanması için geniş çaplı çalışmalar
yaptık. Yaptığımız araştırmalarda dünya sıralamasında üst sıralarda yer alan
ülkelerin millî takımlarını da inceledik.
Kendi kafamızdaki projelerle doğru örnekleri birleştirip en kısa sürede Türk
futbolunda uygulamaya koyacağız.
Başta A Millî olmak üzere tüm yaş kategorilerindeki takımlarımızı istikrarlı
şekilde turnuvaların finallerinde yarışır
hale getirebilmek için çaba göstereceğiz.
ABDULLAH AVCI
A Milli Takım Teknik Direktörü
Turkey Head Coach
A Millî Takımımız son iki önemli turnuvanın finallerine katılmayı başaramasa da, Türk futbolcusunun yeteneğine
ve potansiyeline olan inancım tam. Bu
yüzden 2014 Dünya Kupası finallerine
grup birincisi olarak gitmeyi hedef olarak koyduk. Mayıs ayında yurtdışında
gerçekleştireceğimiz kampla birlikte
oyun felsefemizi kadromuzdaki futbolculara benimsetip Eylül ayında başlayacak elemelere başarılı bir giriş yapmak
amacındayız.
Bu doğrultuda, ilk sınavımızı bu akşam
Slovakya ile Bursa Atatürk Stadyumu’nda
oynanacak özel maçta vereceğiz. Millî
Takım kadromuza bu maç öncesinde
performanslarını görmek istediğimiz
yeni isimleri dâhil ettik. Bu bakımdan,
yeni dönemde formayı en adaletli şekilde dağıtacağımızdan kimsenin şüphesi
olmasın.
Rakibimiz Slovakya, kadrosunda halen Spor Toto Süper Lig’de forma giyen
oyuncular ile yaklaşık dört yıl önce oynadığımız özel maçta yer almış futbolcuları barındırıyor. Bu anlamda, bizlere
yabancı bir rakip sayılmaz.
Tüm taraftarlardan isteğim, atmosferinin şöhreti artık Türkiye sınırlarını
aşan Bursa Atatürk Stadyumu’na sadece kırmızı-beyaz renklerle gelerek Millî
Takımımızı coşkulu bir şekilde desteklemeleri…
Hepinize iyi seyirler diliyorum…
Our target is consistency
Dear football fans,
I salute you as the new head coach of
Turkish senior national team on behalf
of my coaching staff.
Since our appointment last November,
we made an extensive work not only on
the rebuilding of “A” national team but
also Turkish football as a whole. We examined the practices of leading national
and club teams in world rankings. Now
we’ll pick the proper examples and
combine them with the projects in our
minds, then apply them in Turkish football. Our general target will be making
all our national teams -above all seniorconsistent competitiors in final rounds
of every tournament.
Although our national team missed out
on the finals of last two major tournaments, I am fully convinced of the talent and potential of Turkish players.
For that reason, we put our target as
reaching 2014 FIFA World Cup finals as
qualifying group leaders. We’ll use our
European tour in May as the main tool
to adopt our game philosophy in order
to make a positive start to the qualifying
campaign in September.
In this patch, our first test will be tonight’s friendly match against Slovakia
at Bursa Atatürk Stadium. Our national
team selection contains new names
who we wanted to see their performances. In this respect, nobody should
worry about the fairness in picking out
of the national selection.
Our opponents Slovakia’s squad contains players who take part in Spor Toto
Super League as well as some names
who also appeared in the friendly
match played between the two national
teams four years ago. This makes them
familiar opponents for us.
I wish all fans to turn up to Bursa
Atatürk stadium whose atmosphere is
now even well known outside Turkey,
only by wearing red-white colours and
support our national team in a passionate way….
I wish you a pleasant game…
Türkiye
Slovakya
5
Bekle bizi
Brezilya
6
Türkiye
Slovakya
2008 ve 2010'u ıskalasak da şimdi önümüzde yepyeni bir ufuk duruyor;
Brezilya 2014. Millî Takımımız yeni Teknik Direktörü Abdullah Avcı'nın
liderliğinde rotasını Dünya Kupası finallerine çevirmiş durumda. Grup
maçları Eylül'de başlayacak. Yenilenmiş Millî Takımımız ise bugün Slovakya
ile oynayacağı özel maçla görücüye çıkıyor. Bu karşılaşma Abdullah Avcı'nın
ve 2012 yılının ilk millî maçı olma özelliğini de taşıyor.
Futbolumuz ne yazık ki ülkenin insan
kaynakları potansiyeline, bu sporun
gördüğü yoğun ilgiye ve topun etrafında
dönen ekonomiye uygun sonuçlar alamıyor saha içinde. Bu hazin durum kulüplerimiz
için de geçerli, Millî Takımımız için de... Evet zaman zaman saman alevi patlamalar gerçekleştirmiyor değiliz. Mesela 2000’de Galatasaray’la UEFA
Kupası’nı devlerin elinden çekip alabiliyoruz. Ya da
2002’de yarım asır sonra katıldığımız Dünya Kupası
finallerinde üçüncülük gibi bir zafere ulaşıp dudak
uçuklatabiliyoruz. Euro 2008’de herkesin “artık bittiler” dediği durumlardan inanılmaz geri dönüşlerle kurtulabiliyor ve yarı final oynayabiliyoruz. Ama
gelin görün ki tüm bunları bir sisteme oturtmayı da
beceremiyoruz... Sürekli hale de getiremiyoruz. Nitelikli oyuncu yetiştirme konusunda sorunlarımız
var. Yurtdışına oyuncu ve teknik adam ihraç etmeyi
bilmiyoruz. Dolayısıyla uluslararası rekabet çarklarında yoğrulmuş çok sayıda elemanımız yok.
Buna karşılık ülkemiz bir yabancı oyuncu cenneti
olmayı sürdürüyor. Son dönemde futbolumuzu kurumsal bir yapıya oturtmak, futbol oynayan tabanı
genişletmek, oyuncu havuzunu büyütmek ve tesisleşmek yolunda atılan önemli adımlar da var elbette. Ama bir yandan da sürekli bir yarışın içindeyiz
ve sürdürülebilir başarı için uzun vadeli yatırımlar
yaparken, içinde bulunduğumuz zamanı da zaferlerle yoğurmak istiyoruz.
yeni
d e v i r
yine bir yerli teknik adamla başladı.
Evet, önümüzdeki ilk hedef Brezilya’da
düzenlenecek 2014 Dünya Kupası ve biz
bu yola da başımızı bir kez daha koyduk.
Bu kupanın bizim açımızdan farklı bir anlamı da var. Millî Takımımız Dünya Kupası
finallerine katılma hakkını ilk kez 1950’de
elde etmiş ancak Brezilya’daki finallere
“uzak” olduğu gerekçesiyle gidememişti. Bu defa taptaze umutlar, yeni bir teknik
adam ve yenilenecek bir Millî Takım kadrosuyla koşmaya çalışacağız Brezilya hedefine.
Ay-yıldızın yeni patronu Abdullah Avcı, Millî
Takımların yabancısı değil.
Özellikle de gözümüzü diktiğimiz, gönlümüzü
bağladığımız Millî Takımımızı büyük turnuvaların
finallerinin uzağında gördüğümüzde hep bir şeyler eksik kalıyor içimizde. Güney Afrika’daki 2010
Dünya Kupası’nda yoktuk. Polonya ve Ukrayna’nın
ortaklaşa düzenleyeceği Euro 2012 finallerinde de
yokuz.
U17 Takımımızla 2005 yılında elde ettiği Avrupa Şampiyonluğu ve dünya dördüncülüğü başarıları, onu ta o günlerden bugünün potansiyel
Millî Takım Teknik Direktörü yapmıştı zaten.
Sonrasını da bir istikrar abidesi olarak İstanbul
Büyükşehir Belediyespor’da başarıyla getirdi. Bir
alt ligden aldığı takımını Süper Lig’e taşımakla
kalmadı, o takımı ülkenin en dişli, disiplinli ve
seyredilmesi keyif veren ekiplerinden birisine dönüştürdü. Bir çok genç oyuncuyu Belediyespor forması altında Türk futboluna kazandırdı ve herkesin
üzerinde hemfikir olduğu şekilde, dişiyle tırnağıyla
kazıyarak, hak ederek oturdu Millî Takım Teknik Direktörlüğü koltuğuna.
Üstelik Euro 2012 elemelerinde dünya çapında bir
markayı takımın başına getirdik ve Ukrayna-Polonya kapılarını Guus Hiddink’le açmayı denedik ancak yine olmadı. Bu defa akıllara geçmiş başarıların
yerli teknik adamlarla elde edildiği fikri geldi... Fatih Terim’ler, Mustafa Denizli’ler, Şenol Güneş’lerle
elde edilen zaferler hatırlandı ve Millî Takım’daki
2014 Dünya Kupası elemelerinde Abdullah Avcı
ve ekibinin işi kolay olmayacak elbette. Altı takımlı
grupta rakiplerimiz Hollanda, Romanya, Macaristan, Estonya ve Andorra. 9 gruptan oluşan Avrupa
elemelerinde, gruplarını ilk sırada tamamlayan 9
takım Dünya Kupası finallerine direkt katılacak. En
kötü ikinci elenirken, diğer 8 ikinci ikişerli olarak
Türkiye
Slovakya
7
eşleşip baraj maçları oynayacak. Baraj maçlarında rakiplerine
üstünlük sağlayan dört takım daha Brezilya’nın yolunu tutacak.
Milli Takımımızın 29. basamakta bulunduğu FIFA Dünya
Sıralaması’na baktığımızda rakiplerimizden Hollanda’yı ikincilik koltuğunda görüyoruz. Hollandalılar sahneye önemli
bir aktör olarak geç çıkmış olsalar da 1970’lerden beri dünya futboluna yön veriyor. 1974, 1978 ve 2010’un Dünya Kupası finalisti, 1988’in Avrupa Şampiyonu Portakallar, dünya
futboluna pek çok yıldız sundu ve bugünkü kadrolarında da
Wesley Sneijder, Mark van Bommel, Nigel de Jong, Dirk Kuyt,
Klaas-Jan Huntelaar, Rafael van der Vaart, Robin van Persie,
Arjen Robben ve devri yavaş yavaş geçiyor olsa da Ruud van
Nistelrooy gibi oyuncular var. Euro 2012 elemelerinde 10
maçlarının tümünü kazanan Almanya’nın ardından 9 galibiyet, 1 yenilgiyle en başarılı ikinci takım olmaları, 37 golle en
golcü takım unvanını taşımaları, onları doğal olarak 2014 elemelerinin de favorisi yapıyor.
Grubun FIFA sıralamasında Hollanda ve Türkiye’den sonra gelen takımı ise 37. sırada yer alan Macaristan. 1950’lerin
efsane takımı o eski günlerinin çok uzağında ama
1990’lı yıllardan itibaren yaşadığı çöküşten de
kurtulmuş durumda. 1938 ve 1954 Dünya
Kupası’nın finalisti, Euro 1964’ün üçüncüsü, Euro 1972’nin dördüncüsü Macaristan,
1986’dan bu yana hiç bir turnuvanın finallerinde yer alamadı. Lâkin Euro 2012 elemelerindeki performansları karanlık günlerin geride kaldığının habercisi gibiydi. Hollanda
ve İsveç’in yer aldığı gruptan çıkmaları
mümkün görünmüyordu ancak topladıkları 19 puan onlardan beklenenin
çok daha fazlasıydı. Hollanda’nın
27, İsveç’in 24 puan topladığı
grupta Finlandiya, Moldova ve
San Marino’yu geride bırakırken, 10 maç sonunda ortaya
çıkan 6 galibiyet, 1 beraberlik, 3 yenilgilik bilanço ve artı 8’lik averaj
onlar adına oldukça
umut vericiydi.
Grupta en azından
ikincilik için mücadele edecek bir
başka takım da Romanya. Ancak onlar
da 1980 ve 90’lar
boyunca yakaladıkları altın jenerasyonla
elde ettikleri başarıların bugün çok uzağında
duruyor.
Dünya sıralama-
8
Türkiye
Slovakya
sında, gruptaki takımlardan Estonya’nın bile gerisinde, 55. basamaktalar. Dünya Kupası finallerine 7, Avrupa Şampiyonası
finallerine de 4 kez katılmış ve her ikisinde de birer kez çeyrek
final oynamış bir takım için hiç de parlak bir mevki olarak
durmuyor 55. sıra. Gheorghe Hagi liderliğinde Gheorghe Popescu, Dan Petrescu, Marius Lacatus, Florin Raducioiu, Ilie
Dumitrescu gibi yıldız oyuncularla 90’larda estirdikleri fırtınanın yerinde artık yeller esiyor. Bugünkü kadrolarında Adrian
Mutu dışında uluslararası bir yıldız bulunmuyor.
FIFA sıralamasında Romanya’nın üç basamak önünde, 52. sırada bulunan Estonya, futbol sahnesine yeni çıkan ancak her
an her takıma sürpriz yapabilecek bir ülke. Geçmişte Millî Takımımıza da çelme taktıklarını unutmamak gerekiyor. Bugüne
kadar hiç bir büyük turnuvanın finallerinde yer alamadılar ama
Euro 2012’yi kıl payı kaçırdılar. İtalya, Sırbistan, Slovenya,
Kuzey İrlanda ve Faroe Adaları ile birlikte yer aldıkları grupta
maçlar başlamadan onlara öngörülen rol, Faroe Adaları’nın
üstü için Kuzey İrlanda ile çekişmeleriydi. Ancak müthiş bir
sürpriz yaptılar. İtalya’nın 26 puanla ilk sırada tamamladığı
grupta, Slovenya’yı da Sırbistan’ı da altlarına almayı başardılar ve ikinci sırayı elde ettiler. Ancak baraj maçlarında
İrlanda Cumhuriyeti’ne diş geçiremediler ve ilk maçta
4-0 kaybedip rövanşta 1-1 berabere kalarak final biletini son anda yitirdiler. Estonya’nın uluslararası çapta
bir yıldızı yok ama fizik güçleri, oyun disiplinleri ve sonuna kadar pes etmeyen yapılarıyla
grupta her takıma zorluk çıkaracak bir takım görüntüsü veriyorlar. FIFA sıralamasının sondan üçüncü basamağında yer
alan Andorra’nın ise bu grupta da puan
alma şansı görünmüyor.
Evet, grubun genel durumu böyle ve
Millî Takımımız eleme maçlarına 7
Eylül günü Hollanda deplasmanında başlayacak. Başlangıç gününe
kadar önümüzde 7 ayı aşkın bir
süre bulunuyor ve ay-yıldızlılar
bu süreyi kamplarla, hazırlık
maçlarıyla
değerlendirerek
Portakalların karşısına en üst
düzey performansla çıkmaya
çalışacak. Abdullah Avcı liderliğindeki yeni dönemin
ilk hazırlık maçını ise
bugün oynuyoruz. Rakibimiz Slovakya... Hani,
“Nasıl başlarsa öyle
gider” derler ya... Biz
de iyi bir başlangıç
yapmak ve Brezilya
yolculuğuna umut
azığıyla çıkmak
istiyoruz.
HERKESiçinFUTBOL projemizle çocuklarımıza
sadece futbol değil, satrançtan çevre bilincine,
dengeli beslenmeden paylaşmaya kadar
hayata dair pek çok şey öğrettik.
Önce çocuklar.
10
Türkiye
Slovakya
hif.oncecocuklar.com.tr
Teknik Direktör
Abdullah Avcı
31 Temmuz 1963’te İstanbul’da doğdu. Futbola Vefa’da başladı.
Sırasıyla Fatih Karagümrük, Rizespor, K.Maraşspor, Bakırköyspor ve
Kasımpaşa’da oynadıktan sonra futbolu İstanbulspor’da bıraktı. 19992000 sezonunda 7 maç İstanbulspor’u çalıştırdı. 2004-2005 döneminde Galatasaray PAF takımında teknik direktörlük yaptı. 2004’te başına
geçtiği Türkiye U17 Takımı’nı Avrupa Şampiyonu ve dünya dördüncüsü
yaptı. 2006’da İstanbul Büyükşehir Belediyespor’da teknik direktörlük
görevine başladı. Takımını ilk sezonunun sonunda Süper Lig’e çıkardı. İstanbul Büyükşehir Belediyespor’un başında 6 yıl görev yaptıktan
sonra 17 Kasım 2011’de A Millî Takım Teknik Direktörlüğüne getirildi.
Okan Buruk
Antrenör
19 Ekim 1973’te İstanbul’da doğdu. 11 yaşında Galatasaray’ın
altyapısına girdi. 1992’de Avrupa Şampiyonu olan Genç
Millî Takım’ın kaptanıydı. Dört yıl üst üste lig şampiyonu
olan ve 2000’de UEFA Kupası’nı kazanan Galatasaray kadrosunda yer aldı. 2001’de Inter’e transfer oldu. Millî Takım’la
2002’de dünya üçüncülüğünü yaşadı. 2004’te Beşiktaş’a
transfer oldu. 2006’da Galatasaray’a geri döndü. İstanbul
Büyükşehir Belediyespor’da futbolu bıraktı. A Millî Takım’da
İdari Koordinatörlük yaptı. 17 Kasım 2011’de A Millî Takım
yardımcı antrenörlüğüne getirildi.
Haluk Güngör
Kaleci Antrenörü
9 Mart 1970’te İstanbul’da doğdu. 19 yaşında Galatasaray 3.
Lig takımında 1 yıl forma giydi. Bakırköyspor’un 1. Lig’de yer
aldığı dönemde 4 yıl oynadı. 1994-2004 sezonları arasında
10 yıl İstanbulspor’un kalesini korudu. 2003-2005 sezonları
arasında Kayserispor ve Kayseri Erciyesspor formalarını giydi.
2006 yılından itibaren İstanbul Büyükşehir Belediyespor’da
çalışmaya başladı. İlk yılında altyapıda, daha sonra A takımda
kaleci antrenörlüğü görevini üstlendi. 17 Kasım 2011 tarihinde A Millî Takım kaleci antrenörlüğüne getirildi.
Tayfun Korkut
Antrenör
2 Nisan 1974’te Stuttgart’da doğdu. Futbola 6 yaşında başladığı Stuttgart Kickers’de A takıma kadar yükseldi ve 21 yaşında Fenerbahçe’ye transfer oldu. Fenerbahçe’de 5 sezon forma
giydi. La Liga takımlarından Real Sociedad’a transfer oldu,
ardından da Espanyol formasını giydi. 2004’te Beşiktaş’la anlaşıp Türkiye’ye döndü. Futbolu 2006’da Gençlerbirliği’nde
bıraktı. Mart 2009’da Real Sociedad’ın U19 takımında antrenörlüğe başladı. Almanya’da Hoffenheim ve Stuttgart’ın altyapı takımlarında teknik direktörlük yaptıktan sonra A Millî
Takım yardımcı antrenörlüğüne getirildi.
İbrahim Kemal Menderes
Analiz Antrenörü
17 Aralık 1977’de Ankara’da doğdu. Marmara Üniversitesi Beden Eğitimi Spor Yüksek Okulu’nda antrenörlük
ve öğretmenlik eğitimi aldı. 1999-2006 tarihleri arasında
Galatasaray’da altyapı antrenörü ve A takım analisti görevlerini üstlendi. 2006-2011 yılları arasında İstanbul Büyükşehir
Belediyespor’da yardımcı antrenör ve analist olarak çalıştı.
Daha önce 2002 Dünya Kupası’na giden A Millî Takım’da
analist olarak görev yapan Menderes, 17 Kasım 2011’de döndüğü A Millî Takım’da analiz antrenörü olarak çalışacak.
12
Türkiye
Slovakya
Sistem, eğitim
ve sabır
Tayfun Korkut
Almanya'da yetişen, Fenerbahçe ve Beşiktaş gibi
iki büyük takımda oynayan, gurbetten gelip ülke
şartlarına çok çabuk ayak uyduran ve Millî Takımımızda
da defalarca forma giyen bir istikrar abidesiydi o.
Futbolculuk kariyerini La Liga'da Real Sociedad ve
Espanyol formlarını giyerek taçlandırdı. Teknik adamlığa
da adımını yine İspanya'da attı. Real Sociedad'ın
altyapısında başladığı kariyerinde 1 yıl boyunca
İspanya'yı dolaşıp ülke futbolunu gözlemledi. Ardından
Almanya'da Hoffenheim ve Stuttgart'ın altyapılarında
çalıştı. UEFA Pro Lisansı'nı Köln Spor Akademisi'nden
alan ve A Millî Takım'da Abdullah Avcı'nın
yardımcılığını üstlenen genç teknik adam, uluslararası
tecrübe ve bilgilerini bizimle paylaştı.
Türkiye
Slovakya
13
Millî Takım’a gelişiniz nasıl oldu? Size teklifi kim getirdi?
Abdullah Hoca beni aradı ve görüşmek istedi. Benim
için güzel tarafı şuydu; hoca daha önce benimle hiç çalışmamış, futbolcu olarak sadece rakip kimliğiyle tanımış bir insan. Yani beni yakından tanımıyor. Dolayısıyla
beni tanıdığı için veya arkadaşı olduğum için gelmedim
Millî Takım’a. Bu durum benim için çok çok önemli.
Hocanın bana olan güveni, benim ne yaptığımı takip
etmesi ya da bu konuda bilgi alması beni gururlandırdı.
Benim açımdan böyle bir teklifi kabul etmemek gibi bir
ihtimal yoktu. Aslında çalıştığım yer de gelişimim açısından çok iyiydi. Stuttgart U19 takımıyla ilk yarıyı lider
bitirmiştim ve şampiyon olma ihtimalimiz yüksekti. Böyle bir şampiyonluk benim de önümü açabilirdi. Ama dediğim gibi Millî Takım futbolculuk dönemimde olduğu
gibi hocalık dönemimde de çok farklı bir yer. Seve seve
geldim. O güveni ve elektriği de hocadan aldım. Burada
çok iyi bir ekip olduğumuzu düşünüyorum.
Almanya futbolu bugün adeta Türk futbolunun ve Millî Takımlarımızın altyapısı gibi. Bizim burada 75 milyonluk nüfusla başaramadığımızı Almanlar orada 2.5 milyonluk Türk
nüfusla nasıl başarıyor?
Çok basit. Benim futbola başladığım günden bugüne kadar Türkiye’de konuşulan şey hep eğitim, eğitim, eğitim.
Ama biz bu eğitim konusunu, uygulama aşamasına getiremiyoruz. Almanlar 10 sene evvel altyapılarla ilgili yeni
bir sistem kurdu, bunu uygulamaya da koydu. Özellikle
kulüp lisans talimatlarının içine altyapılarla ilgili kriterleri yerleştirdiler ve bu sistem onları bir yerlere taşıdı.
14
Türkiye
Slovakya
Bizim oyuncularımız yetenekleriyle bir noktaya gelirken, Alman oyuncular yeteneklerini sistemli bir eğitimle
birleştiriyor. Bence gelecek 10 senenin en üst düzey oynayan takımlarından birisi Almanya olacak.
Alman Millî Takımı’nın başında bulunan Joachim Löw,
Fenerbahçe’de çalıştığı dönemde teknik direktörlüğünüzü
yapmıştı. Onun Almanya’daki gelişim sürecine katkısı nedir?
Löw’le sürekli kontak halindeydim ve tecrübelerinden
faydalanıyordum. Almanya’daki genel felsefeyi de değiştirdi. Almanya artık sadece güce ve sisteme dayalı oyun
yerine topa daha çok sahip olan ve yeteneklerini de üst
düzeyde kullanan bir takım haline geldi. Almanya bir
yandan da ülkedeki göçmenleri sisteme katarak bir farklılık oluşturdu. Polonyalılar, Türkler, Afrika kökenliler, Alman futboluna teknik ve yetenek olarak bir çeşitlilik kattı.
Tabii bu göçmenlerin tümü de Alman sisteminin eğitim
tezgâhından geçti. Almanlar bu işi 5 ayda yapmadı. Mesela Löw 2004 senesinden beri Alman Millî Takımı’nın
başında. Geldikleri nokta böyle bir çalışmanın ürünü. Biz
her şeyin 2 ayda olmasını istiyoruz. Oysa sistem ve eğitimin yanına sabır ve istikrarı da eklememiz gerekiyor.
Almanya’daki Türk oyuncuları Millî Takımlarımıza kazandırmak için nasıl bir yöntem izlemek gerekiyor?
Şunu bilmemiz gerekiyor, onlar orada doğan ve iki kültür arasında kalan insanlar. Ama ne olursa olsun önemli olan aile içinde aldıkları eğitim. Ve bu eğitim onları
kesinlikle Türkiye’ye meyilli hale getiriyor. Onun için
çok peşlerinden koşmamız gerekmiyor. Köln’de Erdal
Hocanın başında bulunduğu bir ofisimiz var ve çalışmalarımız iyi gidiyor. Alt yaş gruplarında önemli olan şey
iletişim. O çocuklar zaten Türk olma duygusunu içlerinde taşıyor. Biz onlara burada kendilerine her zaman açık
bir kapı olduğunu gösterirsek sorun kalmaz. O yaştaki
oyuncuların dalgalanmalar yaşayabileceğini de unutmamak gerekiyor. Bazen iniş yaşadıklarında da onlara,
“Sen yine bizim oyuncumuzsun” duygusunu vermemiz
lâzım. Mesut’u göz önüne aldığımızda ise başka bir durumla karşılaşıyoruz. Mesut profesyonel bir karar verdi
ve Alman Millî Takımı’nın o günün koşullarında daha
başarılı olduğunu düşünerek onları tercih etti. Bizim de
Millî Takımlarda A takımdan Genç Millî Takımlara kadar
istikrarlı bir çizgi yakalamamız gerekiyor.
İspanya ve özellikle Barcelona’nın oyuncu yetiştirme sisteminden de söz eder misiniz?
Onların oyuncu yetiştirirken amacı sadece teknik ve taktik
bilgi vermek değil; işin içine biraz da ruh katmak istiyorlar.
Bu konuda Barcelona biraz daha özellikli. Kendi yetiştirdikleri oyuncular yıllarca o kulübün içinde bulundukları
için A takıma geldiklerinde daha farklı bir ruh ve istekle
oynuyor. Kulüplerini sahipleniyor, o kulübün efsanesi olmak istiyorlar. Tıpkı Xavi gibi, Puyol, gibi, Iniesta gibi...
İspanya’da bu sistemin üzerine kurulu çalışmalar var. Kulüpler bu çalışmaları yaparken federasyon da kriterler koyarak, kulüpleri hem destekleyip hem de kontrol ederek
sistemin yürümesini sağlayacak. Sonuçta bu işten kazançlı
çıkacak olan sadece federasyon ve ülke futbolu değil.
Başka kimler kazanacak?
Kulüpler kazanacak. Ama biz daha bunun pek farkında
değiliz. Benim çalıştığım Stuttgart takımı son 5 senede oyuncu satışından 100 milyon euro gelir elde etti.
Bakın aşağı-yukarı 100 demiyorum, tamı tamına 100
milyon euro. Sadece Gomez’in satışından 37 milyon
euro kazandılar. Hleb, Rudy, Beck gibi oyuncular hep
6-7 milyon euroluk bonservis bedelleri kazandırdı kulübe. En son Leno 7 milyon euroya Leverkusen’e gitti.
Khedira’nın Real Madrid’e transferi kulübe 14 milyon
euro kazandırdı. Yani altyapıya yaptığınız yatırımın karşılığını maddi-manevi alırsınız. Bakın iddia ediyorum,
Almanya bugünkü takımının yerine ikinci bir Millî Takım
çıkartabilir. Bunu U19 ve U17 düzeyinde de yapabilir.
Tabii bizim sistemimizi kurarken başarılı örneklerin doğrularını almamız ve üzerine kendimizden de bir şeyler
katmamız gerekiyor. Hiçbir şeyden korkmamıza gerek
yok. Yeter ki doğru kriterleri koyalım ve uygulayalım.
Son derece yetenekli oyunculara sahibiz. Avrupa’nın
Brezilyası olabilirdik. Bizim oyuncularımız hâlâ başarıya aç ve bu çok önemli bir artı. Bu kriterleri koyarken
bazı esneklikler tanımalı ama çizdiğimiz doğru yoldan
sapmadan sonuna kadar yürümeliyiz.
Türkiye
Slovakya
15
teremedim. Bunun bir çok nedeni olabilir. Dolayısıyla
teknik adamlar için de aynı şeyler geçerli. Bizim ekibin
başarılı olacağının da garantisi yok. Futbol o kadar farklı
faktörlerin birleşiminden oluşuyor ki... Yöneticiler, hocalar, futbolcular, ortam, basın, şans, ilişkiler... Bir çok
faktör var. Eğer bu iş bu kadar kolay olsaydı her turnuvada şampiyon olurduk.
Siz 1996 Avrupa Şampiyonası’na katılan ve futbolumuzda çığır açan kadronun önemli parçalarından biriydiniz.
1996’nın ardından Euro 2000 finallerinde de yer aldınız.
O dönemde futbolumuza çağ atlatan faktörler nelerdi
sizce?
O dönemdeki jenerasyon bizi başarıya taşıdı. Çok iyi
hocalar ve oyuncular aynı dönemde bir araya geldi, bir
sinerji oluştu ve o sinerji bizi ülke standartlarının üzerinde başarılara götürdü. Bence bu başarılar bir sistemin,
planlı bir çalışmanın ürünü değildi. Biz şimdi yine öyle
bir jenerasyonun gelmesini mi bekleyeceğiz? Hayır, bekleyemeyiz. Eğer beklersek hiçbir yere gidemeyiz. Sadece yeteneklerimize güvenmememiz, sistemi kurmamız
ve sabırla üzerinde çalışmamız gerekiyor.
Millî Takım’ın başındaki teknik adamın yerli mi yabancı
mı olması gerektiği hep tartışılır. Siz futbolculuk dönemi
tecrübelerinize bakarak teknik adamın ülkesinin, yaptığı
göreve etkisi konusunda neler söylersiniz?
Bu konuda pozitif örnekler de var, negatif örnekler de.
Bence her ülkenin kendi kültürüne göre bir karar vermesi gerekiyor. Her ülke, “Benim insanıma hangi tarzda
bir antrenör uyar?” sorusuna doğru cevabı verebilmeli.
Hangi tarzda antrenör derken sadece teknik direktörlük
özelliklerinden değil, insani vasıflarından da söz ediyorum. Benim yerli ya da yabancı hoca olsun gibi bir düşüncem yok. Yabancı hocaların başarı sağladığı örnekler
de var çünkü. Ama istatistiklere bakarsak Türkiye’nin
başarılı olduğu bütün turnuvalarda takımın başında
yerli teknik direktörler var. Peki biz buradan yola çıkıp
Hiddink’e “Kötü teknik direktör” mü diyeceğiz? Bunu
söylemeye kimsenin hakkı yok. Hayatı boyunca başarılı olmuş ama burada başarı sağlayamamış. Ben de
bunu futbolculuk hayatımda yaşadım. Real Sociedad’da
çok başarılı oldum, Espanyol’da aynı performansı gös-
16
Türkiye
Slovakya
Millî Takım’da unutulmaz maçlarınız hangisiydi?
Hiç kuşkusuz 1999’da Münih’te oynadığımız Almanya
maçıydı. 2000 Avrupa Şampiyonası elemelerinde 0-0 berabere kaldığımız maç. Orada yetişmiş, orada büyümüş
bir oyuncusunuz, Olimpiyat Stadı’na çıkıyorsunuz ve
bir bakıyorsunuz bütün tribünler kıpkırmızı. Almanya’da
yaşayan Türklerin hepsinde bir Türklük gururu vardır.
Hele bir de Almanya ile oynuyorsanız bu gurur daha
da ön plana çıkar. Çünkü orada yaşayan Türkler günlük yaşamlarında hep Almanlarla iç içe. İnanılmaz bir
rekabetten söz ediyoruz. Dolayısıyla o maçta çok farklı
duygular yaşadım. Benim en fazla etkilendiğim maçtı.
Millî Takım’da attığım bir gol var, o da Azerbaycan maçında. 2002 Dünya Kupası elemelerinde Azerbaycan’ı
yendiğimiz maçın ilk golünü kaydetmiştim.
Millî Takım havuzunu oluşturan bugünün oyuncularını nasıl değerlendiriyorsunuz? Elimizde yine iyi bir jenerasyon
olduğunu söyleyebilir misiniz?
Bugünkü jenerasyon da başarılı olabilecek kalitede.
Ama başarıya ulaşmak için çok şeyi doğru yapmamız
gerekiyor.
Türkiye
Slovakya
17
Büyük finalleri
bir kez gördüler
Çekoslovakya 1976'da Avrupa Şampiyonluğunu elde ederken, Federal Almanya ile oynanan
finaldeki 11'in 8'i Slovak'tı. İkinci Dünya Savaşı öncesi 16 maç oynayan ve 1993'teki
ayrılığın ardından yeniden tarih sahnesine çıkan Slovakya Millî Takımı, şu anda FIFA
sıralamasında Çek Cumhuriyeti'nin önünde yer alıyor. 1996'dan beri elemelerine katıldıkları
toplam 9 büyük turnuvada sadece bir kez finalleri görebildiler, 2010 Dünya Kupası'nda
İtalya'yı saf dışı bırakarak gruptan çıkmayı başardılar.
Bugün Bursa Atatürk Stadyumu’nda
hazırlık maçında karşılaşacağımız
Slovakya, her ne kadar yakın tarihte
Çekoslovakya’dan ayrılmış olsa da, 2.
Dünya Savaşı öncesindeki bağımsızlık
günlerinde de bir Slovak futbolundan
söz etmek mümkün. Nitekim o ilk Slovakya Millî Takımı, ilk maçını 27 Ağustos 1939’da Bratislava’da Nazi Almanya’sına karşı oynamıştı. Bu maçtan 2-0
galip ayrılan Slovaklar, en ağır yenilgilerinden birisini de 1942’de Hırvatistan’a
6-1 mağlup olarak almıştı. Slovakya
Millî Takımı o dönemde 16 maç oynadı,
3 galibiyet, 2 beraberlik alırken, 11 defa
da yenildi. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra Çeklerle birleşerek Çekoslovakya’yı
oluşturan Slovaklar, 1993’te iki halkın
ayrılık kararı almasının ardından yeniden bağımsız bir ülke olarak tarih sahnesine çıktı. Ve tabii doğal olarak Slovakya Millî Takımı da...
Çekoslovakya dönemine kısaca göz
atarsak, Slovakların o takım içinde dönem dönem ağırlık kazandığını söylemek mümkün. Mesela Çekoslovak
futbolunun tarihteki en büyük başarısı
olan 1976’daki Avrupa Şampiyonluğu
sırasında, finaldeki Federal Almanya
maçına çıkan 11 oyuncudan 8’i Slovaktı. Ayrılık kararından sonra ortaya
çıkan Slovak Millî Takımı ise ilk maçını
2 Şubat 1994’te Dubai’de Birleşik Arap
Emirlikleri ile oynadı ve 1-0 kazandı.
Slovakya’nın bağımsız bir ülke olarak
katıldığı ilk turnuva 1996 Avrupa Şampiyonası elemeleriydi. Tarihlerinde 5
kez katıldıkları Avrupa Şampiyonası
elemelerinin hiçbirinde final kapısını aralayamasalar da 4 kere mücadele
ettikleri Dünya Kupası Elemeleri’nde 1
defa mutlu sona ulaşmayı başardılar.
Euro 1996 elemelerinde Romanya,
Fransa, Polonya, İsrail ve Azerbaycan’la
paylaştıkları 1. Grup’ta gösterdikleri performans hiç de kötü sayılmazdı. 21 puanlı Romanya ve 20 puanlı Fransa’nın
arkasından 14 puanla üçüncü olarak
gruptan çıkamasalar da Polonya, İsrail
ve Azerbaycan’ı geride bırakmışlardı.
Özellikle iç sahada oldukça başarı sağladılar. Azerbaycan ve Polonya’yı 4-1,
İsrail’i 1-0 yendiler ve Fransa’yla golsüz
berabere kaldılar. Sadece Romanya’ya
2-0 kaybettikleri başarılı iç saha performanslarına karşılık deplasmanda yalnızca Azerbaycan’ı mağlup edip İsrail’le
berabere kaldılar. 4-0’lık Fransa ve
5-0’lık Polonya yenilgileri oldukça ağırdı. Romanya’ya ise 3-2 ile boyun eğdiler.
1998 Dünya Kupası elemelerinde İspanya, Yugoslavya, Çek Cumhuriyeti,
Faroe Adaları ve Malta’yla aynı gruba
düştüler. Kısa bir süre önce aynı devleti paylaştıkları Çek Cumhuriyeti ile
şimdi rakip olmaları ilginç bir durumdu. İspanya’nın 26, Yugoslavya’nın 23
puanla ilk iki sırada bitirdiği grupta
tıpkı Çekler gibi 16 puan toplamayı
başardılar ancak averajla dördüncü
sırada kaldılar. Beş galibiyetlerinin
dördünü grubun zayıf takımları Faroe
Adaları ve Malta karşısında almaları normaldi. En anlamlı galibiyetlerini
Çek Cumhuriyeti’ni 2-1 yenerek elde
ettiler. Tek beraberliklerini ise iç sahada Yugoslavya karşısında 1-1’lik skorla
aldılar. Merak edenler için söyleyelim,
Çek Cumhuriyeti ile deplasmanda oynadıkları rövanşı 3-0 kaybettiler.
Euro 2000 elemelerinde Romanya,
Portekiz, Macaristan, Azerbaycan ve
Liechtenstein’la eşleştiler. Romanya’nın
24, Portekiz’in 23 puanla ilk iki sırada
bitirdiği grubu 17 puanla üçüncü sırada
tamamladılar. Macaristan’ı 5 puan arkalarında bırakmaları önemli bir başarı
sayılmalıydı. 5 galibiyet, 2 beraberlik, 3
de yenilgi aldılar. Portekiz’e 3-0 ve 1-0,
Romanya’ya ise evlerinde 5-1 yenildiler. Ama grubu lider tamamlayan aynı
Romanya’yla deplasmanda golsüz berabere kalmayı da bildiler. Azerbaycan ve
Liechtenstein’ı dört maçta da yenerken,
beşinci galibiyetlerini içeride golsüz
berabere kaldıkları Macaristan’ı deplasmanda 1-0’la geçerek elde ettiler.
2002 Dünya Kupası elemeleri, Slovakya
ile Millî Takımımızı aynı grupta buluşturdu. Grubun diğer aktörleri ise İsveç,
Makedonya, Moldova ve Azerbaycan’dı.
İsveç’in 26 puanla ilk sırada yer alıp
direkt gittiği Dünya Kupası’na Millî Takımımız da 21 puanla ikinci sırayı alıp
Avusturya’yı baraj maçında alt ederek
yollanırken, Slovakya 17 puanla üçüncü sırada kaldı. 10 maçta 5 galibiyet,
2 beraberlik ve 3 yenilgi almışlardı. İç
sahadaki üç galibiyetlerini Makedonya
(2-0), Azerbaycan (3-1) ve Moldova (42) karşısında alırken, deplasmanda da
Moldova’yı 1-0, Makedonya’yı da 5-0
yenmişlerdi. İç sahada onları yenen tek
takım Türkiye olmuştu. Buna karşılık
deplasmanda Millî Takımımızla berabere kalırken, İsveç ve Azerbaycan’a aynı
skorla 2-0 kaybetmişlerdi.
Euro 2004 elemelerinde de kura bizi,
Slovakya ve Makedonya ile aynı grupta
buluşturdu. İngiltere ve Liechtenstein
da diğer rakiplerdi. İngilizler 20 puanla
finallerin yolunu tutarken, Millî Takımımız 19 puanla ikinci sırada kaldı ve baraj maçında Letonya duvarına çarparak
final şansını yitirdi. Slovaklar ise grubu
3 galibiyet, 1 beraberlik, 4 yenilgiyle
ancak 10 puan toplayarak üçüncü sırada tamamladı. Bu defa grubun ilk iki
sırasındaki İngiltere ve Türkiye’ye her iki
maçlarını da kaybederken, Makedonya
ile de bir maçta berabere kalarak kendi
çizgilerinin altında kaldılar.
2006 Dünya Kupası elemeleri, Slovakların o güne kadarki en parlak performansına tanık oldu. Portekiz, Rusya, Estonya,
Letonya, Liechtenstein ve Lüksemburg’la
eşleştikleri grubu 30 puanlı Portekiz’in
ardında Rusya ile birlikte 23 puanla bitirdiler ve averajla Rusları geride bıraktılar.
Bu gerçekten önemli bir sürprizdi. 12
maçta 6 galibiyet, 5 beraberlik, 1 yenilgi
alırken Ruslardan 1 gol fazla atmışlar, 4
gol daha az yemişlerdi. Rusya ile oynadıkları iki maçın da berabere bitmesi,
ikincinin gol averajıyla belirlenmesine
yol açmış, elde ettikleri 7-0’lık Liechtenstein galibiyetinin yanı sıra Portekiz’in
de Rusya’yı 7-1 yenmesi, onlara averaj
üstünlüğünü getirmişti. Ancak play-off’ta
İspanya ile eşleşmeleri onlar adına bir talihsizlikti. Madrid’deki ilk maçı 5-1 kaybettikleri gün işleri bitmiş oldu. Rövanşta
Holosko ile bir gol bulsalar da 1-1’lik
skor onları değil İspanya’yı yolladı Almanya’daki finallere.
Euro 2008 elemeleri Slovakya adına hiç
de iyi geçmedi. Daha kurada Çek Cum-
Türkiye
Slovakya
19
huriyeti, Almanya, İrlanda Cumhuriyeti
ve Galler’le aynı gruba düşmeleri işlerinin ne kadar zor olduğunu ortaya koyuyordu. Grubun diğer iki takımı ise Kıbrıs
Rum Kesimi ve San Marino’ydu. Çekler
29, Almanlar 27 puanla grubu ilk iki sırada bitirip finallere giderken, 16 puan
toplayan Slovaklar, 17 puanlı İrlanda
Cumhuriyeti’nin arkasından ancak dördüncü olabildi. 12 maçta 5 galibiyet, 1
beraberlik ve 6 yenilgi aldılar. Ama yine
de attıkları 33 gol küçümsenecek gibi
değildi. Grubu ilk sırada bitiren Çekler
27 golde kalmış, sadece Almanya 35
golle Slovakları geçebilmişti. Evlerinde
Kıbrıs Rumlarını 6-1, San Marino’yu
7-0, deplasmanda Galler’i 5-1, San
Marino’yu 5-0 yendikleri maçlarda gol
patlaması yaptılar. Ama Almanlara ve
Çeklere içeride dışarıda kaybettikleri
gibi, deplasmanda 5 attıkları Galler’den
evlerinde 5 yediler.
Ve geldik Slovakya’nın tarihinde katıldığı tek büyük turnuvaya, yani 2010
Dünya Kupası’na. Bir kez daha Çekler
vardı eleme gruplarında. Diğer rakipleri ise Slovenya, Kuzey İrlanda, Polonya
ve San Marino’ydu. Büyük bir sürprize
imza attılar ve 10 maçta 7 galibiyet, 1
beraberlik, 2 yenilgiyle 22 puan toplayarak grubu ilk sırada bitirdiler. Slovenya 20 puanla ikinci olmuş, grubun favorisi Çekler ise 16 puanla üçüncü sırada
kalmıştı. 22 golle grubun en üretken takımı yine onlardı. Gruptaki iki yenilgilerini de Slovenya’dan aldılar. İç sahada
berabere kaldıkları Çekleri deplasmanda 2-1 yenmeleri tarihi bir başarıydı.
Ayrıca San Marino, İrlanda ve Polonya deplasmanlarından galibiyetle
dönerek finallere direkt katılmayı
başardılar. 6 gollü Stanislav Sestak, eleme grubunda takımın
lokomotifi olmuştu.
Ama yapacakları bu kadarla da sınırlı kalmadı.
Güney Afrika’daki Dünya Kupası finallerinde
Paraguay, Yeni Zelanda
ve İtalya ile birlikte F
Grubu’na düşmüşlerdi. Yeni Zelanda ile
1-1 berabere kalıp
20
Türkiye
Slovakya
Paraguay’a 2-0 yenildikleri maçın ardından İtalya karşısına çıktılar. Berabere
kalmak, gruptan çıkmalarına yetmeyecekti. İtalya’yı yenmek zorundaydılar.
Tıpkı İtalya’nın da onları yenmek zorunda olduğu gibi. Johannesburg’daki
maç gerçek bir heyecan fırtınasıydı. Bugün Trabzonspor forması giyen Vittek’in
25 ve 73’te attığı gollerle Slovakya 2-0
öne geçti. İtalya 81’de Di Natale ile
farkı bire indirdi. 89’da Kopunek’in
golü Slovaklara yeniden iki farkı getirdi. 90+2’de Quagliarella’nın golü
2006’nın şampiyonu İtalya için pek
de bir anlam ifade etmiyor, Slovakya
3-2’lik galibiyetle ilk kez katıldığı Dünya Kupası finallerinde ikinci tura yükseliyordu. Lâkin her şey oraya kadardı
işte. Hollanda ikinci turda Slovakya’yı
2-1 yenecek ve evine yollayacaktı. 18.
dakikada Arjen Robben ve 84. dakikada Wesley Sneijder’den yedikleri gollere, kayıp sürede Robert Vittek’in penaltı
golüyle bir kez cevap verebilmişlerdi.
Dünya Kupası’na katılmak onlara sınıf atlatmıştı. 2010 elemelerinin Avrupa gruplarında dördüncü kategoride yer alan
Slovakya, Euro 2012 elemelerinde kendisini ikinci kategoride bulmuştu. Daha
önce de rakip oldukları Rusya, İrlanda
Cumhuriyeti ve Makedonya’nın
yanı sıra Ermenistan ve
Andorra ile eşleşmişlerdi.
Herkes,
daha önce Rusya’yı saf dışı bırakmayı başaran ve 2010 Dünya Kupası’nda
büyük bir sürprize imza atan Slovakların bu defa da gruptan çıkabileceğini
düşünüyordu. Ama hiç de öyle olmadı.
Üstelik bırakın ilk iki sırada yer almayı,
Ermenistan’ın bile arkasında kaldılar.
Grup sona erdiğinde Rusya’nın 23, İrlanda Cumhuriyeti’nin 21, Ermenistan’ın
17, Slovakya’nın ise 15 puanı vardı. 10
maçı 4 galibiyet, 3 beraberlik ve 3 yenilgiyle tamamlarken, sadece 7 gol atabilmişlerdi. Oysa Makedonya’yı ve deplasmanda Rusya’yı 1-0 yenerek gruba
çok iyi bir başlangıç yapmışlardı. Lâkin
Ermenistan’a deplasmanda 3-1, iç sahada ise 4-0 kaybetmeleri onlar için her
şeyin sonu oldu.
Şimdi yeni bir umutla yeni bir hedefe
doğru yola çıkıyorlar. Onlar da tıpkı
bizim gibi 2014 Dünya Kupası finallerine gitmek istiyor. Bizim gibi ikinci
kategoriden girdikleri kura çekiminde
Yunanistan, Bosna-Hersek, Litvanya,
Letonya ve Liechtenstein’la eşleştiler.
Bakalım 2010’dan sonra bir kez daha
Dünya Kupası finallerinde yer almayı
başarabilecekler mi?
Türkiye
Slovakya
21
Türkiye’nin
saygıdeğer
bir yeri var
Marek Cech
2004 yılından bu yana Slovakya Millî Takımı
formasını giyen ve 2010 Dünya Kupası
finallerine katılan takımın bir parçası olan
tecrübeli sol bek, Portekiz ve İngiltere Ligi'nde
biriktirdiği deneyimlerle halen Trabzonspor'un
başarısı için ter döküyor. 29 yaşındaki usta
oyuncunun hem Türk hem de Slovak futbolu
üzerine söyleyecek çok sözü var.
22
Türkiye
Slovakya
Türkiye Ligi'ni önemli kılan iki özelliği var. Birincisi,
oyuncuların teknik becerileri oldukça yüksek, ikincisi,
oyunun gidişatını kişisel becerisiyle değiştirebilecek
bir çok oyuncu var. Oyuncuların önemli
dezavantajlarından birisi ise oyuna odaklanma.
Slovakya, Çek Cumhuriyeti, Portekiz, İngiltere ve Türkiye gibi farklı futbol anlayışlarına sahip ülkelerde forma
giydin? Sana göre Türk futbolunun bu ülkelere oranla
farkı nedir?
Türkiye Ligi gayet iyi, hatırı sayılır bir düzeye sahip. Fakat
şu bir gerçek, asla Premier Lig kadar iyi değil. Oradaki kadar yüksek bir oyun temposu yok Türkiye’de. Taktik disiplin
olarak Premier Lig’deki oyuncular buradaki oyuncuların birçoğundan önde. Ama Türkiye Ligi’ni önemli kılan iki özelliği
var. Birincisi, oyuncuların teknik becerileri oldukça yüksek,
ikincisi, oyunun gidişatını kişisel becerisiyle değiştirebilecek
bir çok oyuncu var. Oyuncuların önemli dezavantajlarından
birisi ise oyuna odaklanma. Özellikle yorgunluğun arttığı
son bölümlerde oyuncular ciddi odaklanma sorunu yaşayabiliyor ve bu da ciddi bir dezavantaja dönüşüyor.
Slovakya Millî Takımı, Slovakya bağımsızlığını kazandığından beri inişli çıkışlı bir grafik sergiliyor. Mesela son
Dünya Kupası’na gitmeyi başardınız ancak Euro 2012
elemelerinde grupta dördüncü oldunuz. Bu istikrarsızlığı neye bağlıyorsun?
Biz nüfusu sadece 5 milyon olan küçük bir ülkeyiz ve futbol,
ülkemizin en popüler sporu değil. Buz hokeyi ülkemizdeki
bir çok insan için çok daha önemli bir spor dalı. Bizim için
Dünya Kupası’nda yer almak bile başlı başına bir başarıydı. Euro 2012 elemelerine gelecek olursak bir çok şanssızlık
yaşadık. Anahtar olarak kabul edilen maçları kaybettik. Aslında çok zorlu bir grupta değildik. İyi de maçlar çıkardık.
Rusya’yı deplasmanda yendik, evimizdeki maçlarda iyi sonuçlar aldık. Fakat bizi Euro 2012’nin dışında bırakan unsur,
Ermenistan’a iki kez kaybetmemiz oldu. O maçlar, üzerimizde büyük bir yıkım, çok büyük bir moral bozukluğu yarattı
ve biz bunu aşamadık.
Slovak futbolunun en belirgin özelliği nedir? Kısacası ülkenin ve millî takımın futbol kimliğini nasıl tanımlarsın?
Millî takımımızın en önemli özelliği şu; dengeli bir takımız.
Yıldızlara dayalı bir oyun tarzımız yok. En önemli karakteristiğimiz yardımlaşma ve dayanışma üzerinden bir oyun kurmamız. Dünya Kupası’nda da bizi başarılı kılan, öne çıkaran
tarafımız buydu. Takım ruhuyla, iyi bir arkadaşlıkla, birbirimiz için oynayarak ülke futbol tarihinin en önemli sonuçlarından birini elde ettik. Teknik direktörümüz de bize çok
önemli katkılarda bulundu. Bununla birlikte savunmada ve
hücumda az önce de söylediğim gibi dengeli bir yapımız var.
Hücum gücümüz büyük ölçüde Fenerbahçe’de forma giyen
Stoch’a, Napoli’de oynayan Hamsik’e ve şu anda sakatlığı
sürdüğü için bizimle birlikte olamayan santrforumuz Vittek’e
dayanıyor. Savunmada Liverpool’da oynayan ve çok önemli
performanslar sergileyen Martin Skertel gibi bir liderimiz var.
Tüm bunlarla birlikte yardımlaşma ve dayanışmayla hareket
eden bir takımız.
Özellikle 70’lı yıllarda fırtına gibi esen Çekoslovakya
dağıldıktan sonra ortaya çıkan iki ülkeden biri Slovakya.
Ancak şu an dünya sıralamasındaki yeri o döneme göre oldukça geride. Tekrardan bu başarıları yakalamak için Slovak futbolunda yapılması gereken şeyler neler sana göre?
Ülke futbolumuzu daha iyi noktalara getirmemiz, düzeyini
yukarılara çekmemiz için toptan bir yenileme hareketi yapmamız gerekiyor. Altyapılarda daha iyi koşullar oluşturmamız, daha iyi statlar inşa etmemiz, oyuncular için daha iyi
imkanlar yaratmamız lâzım. Yakın zamandan örnek vermem
gerekirse, Stoch ve Weiss gibi genç oyuncular gelişimlerini
devam ettirebilmek için çoğu zaman ülke dışındaki kulüpleri
tercih ediyor. Bunun önüne geçmemiz ve genç oyuncularımıza cazip fırsatlar sunmamız gerekiyor.
Türkiye
Slovakya
23
Yıldızlara dayalı bir oyun tarzımız
yok. En önemli karakteristiğimiz
yardımlaşma ve dayanışma
üzerinden bir oyun kurmamız.
Dünya Kupası'nda da bizi başarılı
kılan, öne çıkaran tarafımız buydu.
Takım ruhuyla, iyi bir arkadaşlıkla,
birbirimiz için oynadık.
Ama grubun son maçında İtalya gibi bir futbol ülkesine karşı tarihimizin en büyük zaferlerinden birini elde ettik ve çok büyük bir
başarıya ulaştık. Son 16 turunda Hollanda
ile eşleştik ve onlara karşı elimizden geleni
yaptık ancak bu çabamız onları elemeye
yetmedi. Ama başlangıçta da söylediğim gibi
performansımız hem bizim hem de bizi izleyenler için tatmin ediciydi.
Toplamda 5 Avrupa Şampiyonası, 4 de Dünya Kupası elemesine katıldı Slovakya. Ancak bunlardan sadece 1’ine,
son düzenlenen Dünya Kupası’na gitmeyi başardı. Yukarıdaki soruyla da bağdaştırırsak, Slovakya’yı finallerde
sürekli olarak görebilmemiz için neler yapılması gerektiğini düşünüyorsun?
Başarıyı yakalayabilmemiz ve uluslararası turnuvalarda daha
fazla yer alabilmemiz için yakın dönemde Euro 2012 elemelerinde yaptığımız hatalardan ders çıkarmamız, 2010 Dünya
Kupası’ndaki takım ruhunu yeniden yakalamamız ve biraz
önce söylediğim gibi oyuncuları, taraftarları, ülke futbolunu
yöneten insanları mutlu edecek koşulları oluşturmamız gerekiyor. Ayrıca millî takım oyuncularımızın kulüp takımlarında
daha çok forma şansı almaları, daha çok mücadele etmeleri
ve daha yüksek düzeyde millî takıma gelmeleri gerekiyor.
2010 Dünya Kupası’nda önce play-off’larda Rusya’yı,
sonra da finallerde İtalya’yı geçerek son 16’ya kaldınız.
Bize o turnuvadaki performanstan söz eder misin?
Dünya Kupası’nda genel olarak gayet tatmin edici bir performans ortaya koyduk. İlk maçımızı Yeni Zelanda ile oynadık.
Son dakikalarda yediğimiz golle berabere kaldık. Bu tip organizasyonlarda ilk maçlar önemlidir. Kazanırsanız, özgüveniniz
de yükselir. Ama biz yediğimiz son dakika golüyle bu fırsatı
kaçırdık. İkinci maçımız Paraguay’laydı. Onlara yenilince açıkçası Dünya Kupası’ndaki geleceğimizi kestiremez hale geldik.
24
Türkiye
Slovakya
Slovakya Millî Takımı’nın en çok göze batan oyuncuları
kimler sana göre?
Üç oyuncuyu sayabilirim. Bunlardan birincisi ofanstaki en
büyük gücümüz olan ve Napoli ile çok büyük bir performans
sergileyen Marek Hamsik. İkincisi Liverpool formasıyla Premier Lig’de ter döken Martin Skertel. Üçüncüsü ise çok iyi bir
kaleci olduğunu düşündüğüm Jan Mucha.
Türkiye’de birçok Slovak futbolcu forma giyiyor. Miroslav Stoch, Peter Pekarik, Filip Holosko, Robert Vittek,
Stanislav Sestak, Marek Sapara aynı zamanda da millî takımdan arkadaşların. Ayrıca daha önce ülkemizde forma
giyen Miroslav Karhan, Roman Kratochvil gibi oyuncular
da hayli başarılı olmuştu. Bu açıdan bakınca Türkiye, Slovak oyuncuların başarılı olacağı bir ülke mi sana göre? İki
ülke futbolundaki belirgin benzerlikler nedir sana göre?
Öncelikle şunu söyleyeyim, isimlerini andığınız bu oyuncuların tümü Slovakya futbolu için önemli oyuncular. Slovak futbolculara Türkiye kapısını açan iki oyuncu Karhan
ve Kratochvil’di. Bu iki oyuncunun gösterdiği performans,
Türkiye’de Slovak oyunculara dair çok olumlu bir fikir oluşturdu. Bizler onların açtığı yolu takip ettik. Türkiye bir futbol
ülkesi olarak Slovak bir oyuncu için uyum sağlanması kolay, iyi performans göstermenin mümkün olduğu bir ülke.
Sizin de söylediğiniz gibi bu durum bir çok örnekle kanıtlanmış durumda. Kratochvil’le ilgili bir şey daha söylemek
isterim; kendisiyle Inter Bratislava’da birlikte oynamıştım ve
Denizlispor’da forma giydiği dönemde kendisini yakından
takip ediyordum. Denizlispor için attığı her gol bizim için de
mutluluk kaynağıydı.
Türkiye’de forma giyen bu oyuncular ile iletişim halinde misin? Maçları tartıştığınız oluyor mu hiç?
Sıklıkla irtibat halinde olduğum oyuncular Sapara, Stoch ve
Sestak. Zaten millî takımda da kendileriyle sık sık bir araya
geliyoruz. Genelde maçlar hakkında konuşmuyoruz ama bazen rakipler ve saha koşulları üzerine sohbet ediyoruz. Bir
örnek vermek gerekirse, Stoch, Sivas’ta oynadıkları maçın
ardından bana oradaki hava ve zorlu maç koşullarıyla ilgili
bir şeyler anlatmıştı.
2014 Dünya Kupası elemelerinde Yunanistan, BosnaHersek, Litvanya, Letonya ve Liechtenstein ile birlikte
aynı grupta yer alıyorsunuz. Grubu ve gruptan çıkma
şansınızı değerlendirir misin?
2014 Dünya Kupası’nda elemeler için bence çok iyi bir
kura çektik. Ama şurası kesin ki, her maç zor olacak. Grupta
2004’ün Avrupa Şampiyonu Yunanistan var. Diğer takımlar
da iddialı başlayacak ve gruptan çıkmak büyük bir emek,
büyük bir çaba gerektirecek. Şöyle söyleyeyim; Euro 2012
elemelerinde hiç kimse Ermenistan’a iki maçta da yenileceğimizi aklından bile geçirmezdi ama yenildik. Bu da biraz
önce söylediklerime en iyi örnek.
Türk Millî Takımı Avrupa futbolunun neresinde sana göre?
Türkiye önemli ve güçlü bir futbol ülkesi. Türk Millî
Takımı’nın Avrupa’da saygıdeğer bir yeri var. Bu kesinlikle
bir gerçek. Bir çok Türk oyuncu Şampiyonlar Ligi ve UEFA
Avrupa Ligi’nde önemli deneyimler yaşıyor. Yurtdışında forma giyen ve bu deneyimleri yaşayan oyuncu sayısı arttıkça
Türk Millî Takımı’nda da gözle görülür bir ilerleme olaca-
Türkiye önemli ve güçlü bir futbol
ülkesi. Türk Millî Takımı'nın Avrupa'da
saygıdeğer bir yeri var. Yurtdışında forma
giyen ve bu deneyimleri yaşayan oyuncu
sayısı arttıkça Türk Millî Takımı'nda da
gözle görülür bir ilerleme olacağına
inanıyorum.
ğına inanıyorum. Beni şaşırtan bir nokta var; 2002 Dünya
Kupası’nda Şenol Güneş’le elde edilen üçüncülük başarısının ardından Türkiye’den çok daha fazlasını beklemiştik.
Bu başarılarını artırarak devam ettireceğini düşünmüştük.
Fakat Türkiye bunu başaramadı. Sorunlu ve sıkıntılı bir dönem geçirdi. Ama Türkiye güçlü bir futbol ülkesi. Bu zorlu
dönemin ardından yeniden ciddi başarılara ulaşabilecek
potansiyele sahip.
Millî Takımımızın taktiksel mi yoksa teknik anlamda mı
daha ağır bastığını düşünüyorsun? Neden?
Slovakya Milli Takımı olarak teknik ve taktik düzeyde
Türkiye’den ileride olduğumuzu söyleyemem ama sanırım oyun disiplini anlamında bir adım ilerdeyiz. Türk Millî
Takımı’nda bizim takımımızdan daha özel oyuncular var.
Burak, ki kendisi takımımızın gollerinin önemli bölümünü
attı, bu özel oyunculardan birisi.
Sana göre Türk Millî Takımı’nın en başarılı oyuncusu kim?
Tüm zamanlarda Türk Millî Takımı’nın formasını giymiş
oyuncuların başına Hakan Şükür’ü koyarım.
Türkiye
Slovakya
25
Bizim Slovaklar
Ligimizde bugüne kadar tam 24 Slovak oyuncu forma giydi.
Öncüleri 1991-92 sezonunda Bursaspor'da oynayan Vytykac
Paval'dı. En uzun sürelisi 7 yıl Denizlispor formasını giyen
ve Konyaspor'da veda eden Kratochvil oldu. Onun rekorunu
2006'dan beri Süper Lig'de oynayan Holosko zorluyor.
Vytykac Paval
Marian
Zeman
7 Şubat 1974 Bratislava
doğumlu 1.90’lık
stoper, henüz 21
yaşında, 1995 yılında
Slovan Bratislava’dan
İstanbulspor’a transfer
oldu. Oğuz Çetin, Aykut
Kocaman, Emre Aşık,
Gerson, Gökhan Keskin,
Hamza Hamzaoğlu,
Oleg Salenko gibi yıldız
oyuncularla birlikte
top koşturdu. 56 maça
çıkıp 2 de gol attı.
1997’de İstanbulspor’dan
ayrıldıktan sonra
Hollanda’nın Vitesse,
İsviçre’nin Grasshoppers,
Yunanistan’ın PAOK,
Portekiz’in Beria Mar
takımlarında forma giyip
2004 yılında 30 yaşında
futbol hayatına nokta
koydu. Slovakya Millî
Takımı’nda 27 maça
çıkıp 2 de gol attı.
26
Türkiye
Slovakya
Ülkemizde forma giyen ilk Slovak oyuncu
olan Vytykac Paval hakkında yerli ve yabancı
kayıtlarda çok fazla bilgi bulunmuyor. 30
Ocak 1996’da doğan oyuncu, ülkemize
geldiğinde Çekoslovakya vatandaşıydı ve
1991-92 sezonunda Bursaspor’da oynadı.
O dönemde Hakan Şükür’ün forvetteki
partneri olan Vytykac Paval, yeşil-beyazlı
formayla 11 maça çıktı ve ikisi deplasmanda Sarıyer’e, biri de iç sahada
Samsunspor’a olmak üzere 3 gol
kaydetti.
Miroslav
Karhan
21 Haziran 1986 Hlohovec
doğumlu oyuncu, Slovak futbolunun en önemli isimlerinden
birisi. 1.89 boyuyla savunmada ve
orta sahada görev yapabilen joker, 1994’te
Spartak Trnava’da futbola başladı, 1999-2000
sezonunda Real Betis’te oynadıktan sonra
Beşiktaş’a transfer oldu. Siyah-beyazlı takımda
1 sezon oynadı ve 25 maça çıkıp 2 gol attıktan
sonra kariyerinin en güzel günlerini yaşayacağı Wolfsburg’a gitti. 2007’ye kadar oynadığı
Wolfsburg’dan ayrıldıktan sonra Mainz’da
oynadı ve 2011’de ülkesine dönerek ilk takımı
Spartak Trnava’nın formasını giymeye başladı.
1995’ten bu yana Slovakya formasını giyen
Karhan, 100 maç sınırını geçerek dalya yaptı ve
rekor kırdı. Tecrübeli yıldız attığı 14 golle millî
takımın en çok gol atan dördüncü oyuncusu
unvanını da taşıyor.
Juraj Czinege
29 Ekim 1977 Bratislava doğumlu orta saha oyuncusu, futbola da doğduğu şehrin takımı Inter’de
başladı. 1995-2002 yılları arasında 158 kez formasını giydiği takımından 2002’de ayrılarak ilk yurtdışı tecrübesini yaşamak
üzere Elazığspor’a
geldi. Elazığspor’da
iki sezonda 67 maça
çıkıp 8 gol atarken
oldukça başarılı bir
performans gösterdi. 2005’te ülkesine
döndü ve önce FC
Slovacko, ardından
da Trencin takımlarında oynadı. 2007’de
Yunanistan’da kısa
bir Iraklis tecrübesi
yaşadı. Yeniden ülkesine dönüp Artmedia
Petrzalka’da forma
giyen Czinege,
2009-11 sezonları arasında
Mattersburg’da oynadı. Halen 1914 Samorin takımında futbol
kariyerini sürdürüyor.
Roman
Kratochvil
24 Haziran 1974 Bratislava
doğumlu stoper 1994’te Inter
Bratislava’da başladığı futbol
kariyerini 2002’den 2010’a kadar
ülkemizde sürdürdü. 2002’de
geldiği Denizlispor’da 2009’a
kadar başarıyla forma giydi
ve bir savunma oyuncusu
olmasına rağmen 241
maça tam 35 gol sığdırdı.
2002-2003 sezonunda
UEFA Kupası’nda Lorient,
Sparta Prag ve Lyon’u
eleyerek dördüncü tura
çıkan takımın önemli
aktörlerinden birisi oldu.
2009-10 sezonunda transfer olduğu Konyaspor’da
da bir sezonda 16 maça
çıkıp 6 gol attı. 2010’da
ülkesine dönen Kratochvil,
futbola başladığı Inter
Bratislava’da aktif oyunculuk hayatını noktaladı.
Miroslaw Barcik
26 Mayıs 1978 doğumlu orta
saha oyuncusu, 1996 yılında
Zilina takımında profesyonellikle tanıştı. 2002 yılında ülkemize
gelerek o dönemde Süper Lig’de
yer alan Göztepe formasını
giydi ve 10 maça çıkarak 1 de
gol attı. Ertesi sezon ülkesine
dönerek 2006’ya kadar yeniden
Zilina takımında oynadı. Aynı
yıl kısa bir süre Ergotelis takımının formasını giyip 2007-2008
dönemini Spartak Trnava’da
geçirdi. Bir sezon sonra kiralık
olarak Nitra’da oynadı. 2009-11
sezonlarında Polonia Bytom’da
forma giyen Barcik, halen
futbola başladığı ilk takım olan
Zlina’da oynuyor.
Milos
Sobona
ğumlu,
75 Levice do
25 Kasım 19
oyuncusu,
aki savunma
lava’da
1.86 boyund
Slovan Bratis
1993 yılında
başlaa
tın
ya
futbol ha
profesyonel
transfer
2 sezonunda
dı. 2001-200
ı kaleci
aş
spor’da vatand 10 lig,
olduğu Bursa
ve
dı
na
rlikte oy
Kelemen’le bi
ına çıktı.
e Kupası maç stereiy
rk
Tü
bir de
gö
sı
en performan
-2004
02
Ancak beklen
20
ü.
sine dönd
tr
medi ve ülke
ia Pe zalka
ında Artmed
sezonları aras yıp 29 yaşında futbol
na
ktaladı.
takımında oy
kariyerini no
Türkiye
Slovakya
27
Marian Kelemen
Miroslav König
7 Aralık 1979 Michalovce doğumlu Slovak kaleci,
altyapı eğitimine Hollanda’nın NAC Breda takımında
başladı. 1999’da Slovan Bratislava’da profesyonellikle tanıştı. 2001 yılında geldiği Bursaspor’un kalesini
iki sezon boyunca 50 lig, 2 Türkiye Kupası maçında
korudu. Daha sonra sırasıyla ülkesinin Slovan Bratislava, Letonya’nın Ventspils, İspanya’nın Tenerife,
Vecindario, Yunanistan’ın Aris, İspanya’nın Numancia takımlarında oynadı. Kelemen, halen Polonya’nın
Slask Wroclaw takımının kalesini koruyor.
1 Mayıs 1972 Nitra doğumlu 1.82 boyundaki kaleci,
Slovakya Millî Takımı’nda 43 kez görev aldı ve 2 kez
de Millî Takımımıza karşı oynayıp 2 gol yedi. Futbola Nitra’da başlayan König, sırasıyla Spartak Trnava,
Slovan Bratislava, Grasshopper, Basel, Concordia ve
FC Zürih’te oynadıktan sonra 2003-04 sezonunda
Elazığspor’a tranfer oldu, Süper Lig’de 26 maça çıktı.
Daha sonra Banik Ostrava ve Zilina’nın kalesini koruyan König, aktif futbola 2008 yılında Yunanistan’ın
Panionios takımında nokta koydu.
Filip Holosko
17 Ocak 1984 doğumlu oyuncu, ülkemizdeki en başarılı ve uzun soluklu
Slovak futbolculardan birisi. 2001’de Trencin’de profesyonel oldu, 2002-2006
yılları arasında Liberec forması giydi. 2006’da transfer olduğu Manisaspor’da
forvetin değişik bölgelerinde görev aldı, sürati ve fizik gücüyle dikkat çekti, iki
sezonda oynadığı 65 maçta 21 gol attı. Bu performansıyla 2008’de Beşiktaş’a
transfer oldu, iki sezonda 78 maç oynayıp 25 gol kaydetti. Geçtiğimiz sezon
Büyükşehir Belediyespor’da kiralık olarak oynadıktan sonra sezon başında
yeniden Beşiktaş’a döndü. Holosko’nun Slovakya Millî Takımı’nda oynadığı 5
3 maçta 7 golü bulunuyor.
28
Türkiye
Slovakya
Ondrej
Debnar
18 Haziran 1972 doğumlu
oyuncu, vatandaşı König’le
birlikte 2003-2004 sezonunda Elazığspor formasını giydi.
Profesyonel futbola 1993’te
Artmedia takımında başlayan ve
10 sezon aynı takımda oynayan
Debnar, 2002’de Ruzomberok’a
transfer oldu. Ertesi sezon da
Elazığspor formasını giydi ve
20 maça çıkıp 2 gol kaydetti.
Bir sezon sonra Macaristan’ın
MATAV Sopron takımında oynadı ve ilk gözağrısı Artmedia’ya
döndü. Son iki sezonunu
Dukla’da geçiren Debnar, 2009
yılında aktif futbolculuk hayatına nokta koydu.
Ivan Lietava
Pavol Straka
13 Aralık 1980 doğumlu 1.78’lik forvet oyuncusu, profesyonel kariyerine 2000 yılında
Dubnica’da başladı. Bu takımda 5 sezon
oynadıktan sonra 1 sezon da Zilina formasını
giydi. 2006-07 sezonunu Antalyaspor’da geçiren
Straka, 15 maçta 3 gol kaydetti. Kırmızı-beyazlı
takımda bekleneni veremese de Erciyesspor
maçında Antalyaspor’un 500. Süper Lig golüne
imza koyarak tarihe geçti. Antalyaspor’un ardından Jablonec 97, Viktoria Zizkov ve Trencin’de
oynayan Straka, futbol kariyerini Spartak Myjava
takımında sürdürüyor.
Tomas Sedlak
20 Haziran 1983 doğumlu
1.89’luk santrfor, 2003’te
Spartak Trnava’da profesyonel oldu, ardından Trencin,
Banska Bystrica ve Zilina takımlarında oynadı. Zilina’da
67 maçta 26 gol atarak
dikkat çekti ve 2008’de
Denizlispor tarafından kiralık
olarak Süper Lig’e getirildi.
O sezon çıktığı 13 maçta
3 gol attı ve ertesi sezon
Konyaspor formasını giydi.
Konyaspor’da da 9 maçta 2
gol attı. Takım küme düşünce
Lietava da Zilina’ya geri
döndü. Slovak oyuncu halen
kiralık olarak Dukla Prag’da
kariyerini sürdürüyor.
3 Şubat 1983 doğumlu 1.91’lik ön libero, profesyonel futbola 2004 yılında Ruzomberok’ta
başladı. Üç sezon bu takımın formasını
giydikten sonra 2007’de Gaziantepspor’a
transfer oldu. Türkiye’den neredeyse hiç iz
bırakmadan geçen Slovak oyuncu sayılabilecek Sedlak, hiç bir Süper Lig maçında
forma giymedi, sadece Türkiye Kupası’ndaki 2-0’lık Gaziantepspor - Kayseri
Erciyesspor maçında 73 dakika sahada
kaldı. Ertesi sezon futbola başladığı
Ruzomberok’a dönen, 1 sezon da
SV Mattersburg’da 6 maçlık tecrübe
yaşayan Sedlak halen Ruzomberok
formasını giymeyi sürdürüyor.
Stefan Senecky
6 Ocak 1980 Nitra doğumlu 1.86’lık kaleci, futbola
doğduğu kentin takımında başladı. 1998-2007
arasında Nitra formasını giyen Senecky, 2007’de
transfer olduğu Ankaraspor’un kalesini 2009’a kadar
64 maçta korudu. Ankaraspor’un Ankaragücü’ne
taşınması sürecinde o da sarı-lacivertli takıma geçti
ve 2009’da 6 maçta oynadı. 2010’da Slavia Prag’a
kiralandı ve bu kulüpte 4 maç oynadı. 2010-11
sezonunda Ankaragücü’nde 8 maça çıkan Senecky,
bu sezon ara transferde Sivasspor’la anlaştı. Millî
Takım’ın kalesini 12 maçta koruyan Slovak kaleci,
son Türkiye-Slovakya maçında da rakibimiz olmuştu.
Türkiye
Slovakya
29
Robert
Vittek
Ülkemize gelen en kariyerli
Slovak oyunculardan birisi
olan 1.87’lik santrfor Vittek, 1
Nisan 1982’de doğdu. Futbola, doğdu kentin takımı
Slovan Bratislava’da başladı.
Almanya’da Nürnberg ve
Fransa’da Lille takımlarında forma giydi, 2010 yılının başında
kiralık olarak Ankaragücü’ne
transfer oldu. İlk sezonunda
12 maçta 5 gol kaydetti. Ertesi
sezon sakatlık nedeniyle fazla
oynama fırsatı bulamadı ve 12
maçta 1 gol attı. Sezon başında
Trabzonspor tarafından transfer
edilen Slovak golcü, ligde sadece 1 maçta oynadı ve geçirdiği
ağır sakatlık nedeniyle uzun
süredir futboldan uzak. Vittek’in
Slovakya Millî Takımı’nda
oynadığı 79 maçta 23 golü
bulunuyor.
Marek Sapara
31 Temmuz 1982’de Durdosik’de doğan
ofansif orta saha oyuncusu, profesyonel
futbolla da altyapısından yetiştiği Kösice’de
2000’de tanıştı. 2 yıl sonra Rozamberok’a
geçti ve istikrarlı çizgisiyle dikkat çekince 2006’da Norveç’in Rosenborg takımı
tarafından transfer edildi. Norveç’teki 4
sezonunda 77 maça çıkıp 19 gol kaydetti. 2010’da Ankaragücü’ne gelen Slovak
oyuncu, 37 lig maçında 4 gol atarken, etkili
oyunuyla dikkat çekti ve bu sezonun başında Trabzonspor tarafından transfer edildi.
Sezonun ilk yarısında bekleneni veremeyince ara transferde Gaziantepspor’a kiralandı.
Millî takımda 29 kez oynayan Sapara’nın 2
de golü bulunuyor.
Miroslav Stoch
19 Ekim 1989’da Nitra’da doğan kanat oyuncusu, 1995-2006
arasında altyapı eğitimini doğduğu kentin takımında aldı. Sürati,
çabukluğu, tekniği ve sert şutlarıyla dikkat çekince 2006 yılında
henüz 17 yaşındayken İngiltere’nin büyük kulüplerinden Chelsea
tarafından transfer edildi. 2009’a kadar Chelsea A takımında sadece 4 maça çıktı ve 2010’da Hollanda’nın Twente takımına kiralandı. Orada 32 maçta 10 golle başarılı bir performans sergiledi ve
2010-11 sezonunun başında Fenerbahçe tarafından transfer edildi.
Stoch’un Slovakya Millî Takımı’nda 27 maçta 3 golü bulunuyor.
30
Türkiye
Slovakya
Peter Pekarik
30 Ekim 1986’da Zilina’da doğan sağ bek, altyapısını da
aldığı doğduğu kentin takımında 2004 yılında profesyonel oldu ve 2009’a kadar 11 lig maçına çıkarak 5 de
gol attı. Bu arada 2004-05 sezonunu da kiralık olarak
Dubnica’da geçirdi. 2008-09 sezonunun devre arasında transfer olduğu Wolfsburg’da kariyerinin büyük
başarısını Bundesliga şampiyonluğuyla yaşadı. Kurtlarla
55 maça çıkan Slovak oyuncu bu sezonun başında Kayserispor tarafından Süper Lig’e getirildi. Slovakya Millî
Takımı’nda 2006’dan bu yana 36 maça çıkan Pekarik’in
1 de golü bulunuyor.
Peter Grajciar
17 Eylül 1983 Zvolen doğumlu forvet, Sparta Prag’ın
altyapısında yetişip 2003’te doğduğu kentin takımında profesyonel oldu. 2004-2008 arasını Nitra’da
geçirdi. 2008’de transfer olduğu Slavia Prag’da iki
sezonda 31 maça çıkıp 5 gol kaydetti. 2010’da Konyaspor tarafından transfer edilen Grajciar, sol ayağını
başarıyla kullanan bir oyuncu olarak dikkat çekti
ve 28 maçta oynayıp 7 gol kaydetti. Konyaspor’un
küme düşmesinin ardından yeniden ülkesine dönen
Grajciar, altyapısından yetiştiği Sparta Prag’da başarıyla top koşturmayı sürdürüyor. Grajciar’ın Slovakya
Millî Takımı’nda 3 maçta 1 golü var.
16 Aralık 1982 doğumlu forvet oyuncusu, altyapı
eğitimini doğduğu şehrin takımı FK Demjata’da
aldı. Profesyonelliğe 2002’de Tatran Presov’da
adım attı. Ertesi sezon Slovan Bratislava’ya transfer
oldu. Kariyerindeki patlamayı, 2004-2007 arasında
formasını giyip 99 maçta 49 gol attığı Zilina’da
yaptı ve Almanya’nın Bochum takımına transfer
oldu. 2007-10 döneminde Bochum formasıyla
çıktığı 86 maçta 28 gollük bir performans gösterdi.
2010’da Ankaragücü tarafından kiralandı ve sarılacivertli takımda 24 maçta 11 golle yine dikkat
çekici bir döneme imza attı. Sezon başından beri
Bursaspor’da oynayan Sestak’ın Slovakya Millî
Takımı’nda ise 43 maçta 11 golü bulunuyor.
Lubos Kamenar
Marek Cech
Ülkemize gelen kariyeri en yüksek
Slovak oyunculardan biri. 26 Ocak
1983 doğumlu sol kanat oyuncusu,
2000 yılında Inter Bratislava’da
profesyonel oldu. 71 maça çıktığı
takımdan 2004’te ayrılıp Sparta Prag’a
geçti. Sparta’da sadece 17 maç oynamasına rağmen şampiyonluk kupası
kaldırdı ve ertesi sezon kariyerinin en
parlak günlerini yaşayacağı Porto’ya
transfer oldu. 2005-08 sezonları
arasında 78 maça çıkıp 2 de gol attığı
Porto’yla 3 lig, 1 de Portekiz Kupası
şampiyonluğu yaşadı. 2008’de transfer olduğu İngiltere’nin West Bromwich takımında 2011’e kadar oynadı
ve 54 maça çıkıp 2 gol attı. Sezon
başında Trabzonspor’a transfer olan
Cech’in Slovakya Millî Takımı’nda
oynadığı 48 maçta 5 golü bulunuyor.
Stanislav Sestak
İşte ülkemizde hiç bir iz bırakmadan geçip giden bir Slovak
oyuncu daha... 17 Haziran 1987 doğumlu 1.93’lük kaleci,
futbola doğduğu kentin takımı Spartak Trnava’da başladı.
2005’te transfer olduğu Artmedia Pertzalka takımında 2009’a
kadar düzenli oynama şansı buldu ve 100 lig maçına çıktı.
2009’da Fransa’nın Nantes takımı tarafından transfer edildi ve
36 maçta oynama fırsatı yakaladı. 2011’in başında kiralık olarak geldiği Sivasspor’da sadece 1 lig maçına çıkabildi. Halen
kiralık olarak Sparta Prag’da oynayan Kamenar, 2 maçta da
Slovakya Millî Takımı’nın kalesini korudu.
Türkiye
Slovakya
31
İsmail Köybaşı
Hasan Ali Kaldırım
(Beşiktaş A.Ş.)
(Kayserispor)
Caner Erkin
(Fenerbahçe A.Ş.)
Tolga Zengin
(Trabzonspor A.Ş.)
Serdar Kesimal
(Fenerbahçe A.Ş.)
Cenk Gönen
(Beşiktaş A.Ş.)
Eren Güngör
(Kayserispor)
Sinan Bolat
(Standard Liege)
Semih Kaya
(Galatasaray A.Ş.)
Gökhan Gönül
(Fenerbahçe A.Ş.)
Sinan Bolat
Tolga Zengin
Cenk Gönen
Gökhan Gönül
Serdar Aziz
Eren Güngör
Serdar Kesimal
Alper Potuk
(Eskişehirspor)
(Standard Liege, 03.09.1988 - Belçika, 3 maç)
(Trabzonspor A.Ş, 10.10.1983 - Hopa, 2 maç)
(Beşiktaş A.Ş, 21.02.1988 - İzmir)
(Fenerbahçe A.Ş, 04.01.1985 - Bafra, 27 maç, 1 gol)
(Bursaspor, 23.10.1990 - Osmangazi)
(Kayserispor, 02.04.1988 - Bergama, 3 maç)
(Fenerbahçe A.Ş, 24.01.1989 - Köln, 6 maç)
Serdar Aziz
(Bursaspor)
Ömer Toprak
(Bayer 04 Leverkusen)
Ömer Toprak
(Bayer Leverkusen, 21.07.1989 - Almanya, 1 maç)
Semih Kaya
(Galatasaray A.Ş, 24.02.1991 - Bergama)
İsmail Köybaşı
(Beşiktaş A.Ş, 10.07.1989 - İskenderun, 9 maç)
Hasan Ali Kaldırım (Kayserispor, 09.12.1989 - Almanya)
Caner Erkin
(Fenerbahçe A.Ş, 04.10.1988 - Edremit, 9 maç)
Selçuk İnan
(Galatasaray A.Ş, 10.02.1985 - İskenderun, 18 maç)
Alper Potuk
(Eskişehirspor, 08.04.1991 - Bolvadin)
Soner Aydoğdu
(Gençlerbirliği)
Tunay Torun
Olcan Adın
(Hertha Berlin)
(Trabzonspor A.Ş.)
Arda Turan
(Atletico Madrid)
Nuri Şahin
(Real Madrid)
Mehmet Ekici
(Werder Bremen)
Mustafa Pedemek
(Beşiktaş A.Ş.)
Mehmet Topal
Umut Bulut
(Valencia)
(Toulouse)
Selçuk İnan
(Galatasaray A.Ş.)
Necip Uysal
(Beşiktaş A.Ş.)
Olcay Şahan
(Kaiserslautern)
Nuri Şahin
Necip Uysal
Mehmet Topal
Soner Aydoğdu
Olcay Şahan
Mevlüt Erdinç
Umut Bulut
(Real Madrid, 05.09.1988 - Almanya, 26 maç, 1 gol)
(Beşiktaş A.Ş, 24.01.1991 - Bakırköy, 1 maç)
(Valencia, 03.03.1986 - Malatya, 22 maç)
(Gençlerbirliği, 05.01.1991 - Mamak)
(Kaiserslautern, 26.05.1987 - Almanya)
(Stade Rennais, 25.02.1987 - Fransa, 13 maç, 1 gol)
(Toulouse, 15.03.1983 - Yeşilhisar, 9 maç)
Burak Yılmaz
(Trabzonspor A.Ş.)
Burak Yılmaz
Mustafa Pektemek
Mehmet Ekici
Arda Turan
Olcan Adın
Tunay Torun
Mevlüt Erdinç
(Stade Rennais)
(Trabzonspor A.Ş, 15.07.1985 - Antalya, 14 maç, 3 gol)
(Beşiktaş A.Ş, 11.8.1988 - Akyazı)
(Werder Bremen, 25.03.1990 - Almanya, 6 maç)
(Atletico Madrid, 30.01.1987 - Fatih, 50 maç, 13 gol)
(Trabzonspor A.Ş, 30.09.1985 - Balıkesir)
Türkiye- Almanya,
Slovakya1 maç)
(Hertha Berlin, 21.04.1990
33
İ Mİllİ Maçlar
Stadı’ndak
Atatürk
Statü
Bursa
Rakİp
Özel
Tarİh
Cezayİr
Özel
28.01.1979
Rusya
. Eleme
DünYA Kup
20.04.1994
ollanda
H
Eleme
.
97
Avr. Şamp
02.04.19
Almanya
Eleme
Avr. Şamp.
10.10.1998
.
um
İrlanda C
. Eleme
Kup
99
YA
19
1.
Dün
17.1
akedonya
M
. Eleme
Dünya Kup
06.06.2001
İstan
Ermen
14.10.2009
Skor
0-1
0-1
1-0
1-0
0-0
3-3
2-0
Bursa’da
8. millî randevu
Millî Takımımız, Bursa Atatürk Stadı'nda bugüne dek 7 maça çıktı. Bu karşılaşmalarda
3 galibiyet, 2 beraberlik ve 2 yenilgi alırken, attığı 7 gole karşılık kalesinde 5 gol gördü.
Bursa'da Hollanda ve Almanya gibi devleri dize getiren ay-yıldızlılar, bu stattaki son
maçını 14 Ekim 2009'da Ermenistan'la oynamış ve 2-0 kazanmıştı.
34
Türkiye
Slovakya
Bursa Atatürk Stadyumu, Merkez Osmangazi ilçesinin Altıparmak semtinin batısında, Kültürpark’ın doğusunda yer alıyor. 1926 yılına gelinceye dek Bursa’daki spor müsabakaları,
Atıcılar alanında yapılırdı. Atatürk’ün 20 Mayıs-14 Haziran
1926 tarihleri arasındaki 5. Bursa gezisi sırasında, Vali Kemal
Bey ile Kolordu Komutanı Ali Hikmet Paşa, kentin spor tesislerinden yoksun oluşunu dile getirerek, Cumhurbaşkanı’ndan
bu konuda yardımcı olması ricasında bulunur. Bunun üzerine Mustafa Kemal Paşa uygun bir yerde stadyum inşa edilmesi için emir verir. Ayrıca kendisi de stadyum yapımına katkı
sağlamak üzere 1000 lira bağış yapar.
Kent yöneticileri, emir üzerine hazineye ait ve “Bahçe Beylik” adıyla bilinen yerde stat yapılmasını kararlaştırır. Kolordu Komutanı Ali Hikmet Paşa, Balıkesir’deki istihkâm birliğinden iş makineleri getirtir. Gerekli tesviye işlemini yaptırır.
Kısa süre sonra Kemal Gedeleç yerine Bursa Valiliği görevine atanan Fatih Güvendiren de 2000 liralık bir finansman
sağlar. Böylelikle futbol sahası kuzey-güney doğrultusunda
projelendirilen ilk stadyum, 1930 yılında tamamlanarak hizmete girer. 1934 Bursa yıllığında yer alan bilgilere göre, bu
stadyum yaklaşık 2 hektarlık bir alanı kapsamaktadır ve 300
kişilik betonarme tribünü vardır.
Bir süre sonra bu stadyum Bursa için yetersiz kalır. 1938’de
stadyumun biraz daha güneyinde (Şu anki stadyumun bulunduğu yerde) bu kez doğu-batı yönlerinde yeni bir stadyum yapımına girişilir. Bu stadyum bir spor kompleksinin
içerisinde yer alacaktır. Kompleksin ve stadyumun projesi,
Ankara’daki 19 Mayıs Stadyumu ile Hipodrom’un projelerini
çizen ve yapımını gerçekleştiren İtalyan Mimar Vietti Violi’ye
hazırlattırılır. Komplekste futbol sahası, yüzme havuzu, tenis
kortu, atış poligonu, atlı yarışmalar için kapalı manej, çocuk bahçesi ve bir de gazino bulunacaktır. Ne var ki, seçilen
doğu-batı yönünün futbol alanına uygun olmayışı, başka sakıncalar ve ekonomik imkânsızlıklar nedeniyle kompleksin
yalnızca futbol alanı tamamlanabilir.
1945’te Haşim İşcan’ın Bursa Valiliğine atanmasının ardından, stadyum konusu yeniden gündeme gelir. Eski doğubatı yönlü stadyum yıktırılır ve modern sisteme uygun bir
plan üzerine günümüzdeki Atatürk Stadyumu’nun yapımına başlanır. Stadyumun futbol sahası, altı kulvarlı atletizm
pisti ve kapalı tribün inşaatı 1950 başlarında tamamlanır.
İnşaatın ilk bölümü, müteahhit Şerif Çapan, ikinci bölümü
ise Emlak Bankası’nın sorumluluğu altında emanet usulüyle
Ahmet Ürük tarafından gerçekleştirilir. İlk karşılaşma, Şubat 1950’de hakem Hasan Kesimel yönetiminde Akınspor
ile Acar İdmanyurdu arasında oynanır ve Akınspor’un 2-1
galibiyetiyle sonuçlanır. Stadyumdaki ilk golü Akınsporlu
Nurettin Sezgiç atar.
Zamanla yeni bölümler eklenerek kapalı tribün dışında iki
kale arkası ve maraton tribünle geliştirilen stadyum, 1978’de
çimlendirilir, 1994-1995 sezonunda ise gece maçlarının oynanması için ışıklandırılır. İlk gece maçını Bursaspor ile Galatasaray oynar ve ev sahibi ekip sahadan 1-0’lık galibiyetle
ayrılır. 1997’de Uludağ tarafındaki kale arkasının üstü uzay
çatı sistemi ile kapatılır. Böylelikle stadyumun dörtte üçlük
kısmının üstü kapatılmış olur.
7 m‹llî maç oynandı
Millî Takımımız, Bursa Atatürk Stadı’nda bugüne kadar 5’i
resmi, 7 maç oynar. 1979’da Cezayir ve 1994’te Rusya ile
yaptığı iki özel maçı 1-0’lık skorlarla kaybeden Millî Takımımız, 1997’de Dünya Kupası eleme grubunda Hollanda’yı
1-0 yenerek tarihi bir galibiyete imza atar. 1998’de Avrupa
Şampiyonası eleme grubundaki Almanya maçı da yine tarihi bir skorla 1-0 ay-yıldızlı takımımız lehine sonuçlanır.
1999’da İrlanda Cumhuriyeti ile oynadığı Avrupa Şampiyonası elemeleri baraj maçından 0-0’lık beraberlikle ayrılan
Millî Takımımız, rakibini eleyerek finallerin yolunu tutar. 6
Haziran 2001’deki Makedonya maçı ise 3-3 berabere biter.
Belki de bu puan kaybı nedeniyle Bursa Atatürk Stadı tam 8
yıl, 4 ay millî maça hasret kalır. Bu hasret 14 Ekim 2009’da
Dünya Kupası elemelerindeki Ermenistan maçıyla sona erer.
Ay-yıldızlılar, o gün Ermenistan’ı Halil Altıntop ve Servet
Çetin’in golleriyle 2-0 mağlup eder.
Stadın özell‹kler‹
Bursa Atatürk Stadyumu, 2010-2011 sezonunda UEFA kriterlerinin gereği olarak yapılan çalışmalarla modernize edilir.
Toplam seyirci kapasitesi 26 bin 461 kişiye çıkarılır.
Stadyumun 15 adet giriş kapısı ve 41 adet barkod sistemli
turnikesi vardır. 54 iç, 22 dış kamera olmak üzere 76 adet
kamera ile donatılmıştır. Basın tribünü 35 adet koltuklu, 81
adet masalı olarak düzenlenmiştir. 20 Megabitlik ve 10 Megabitlik yedekli internet, 192 adet kablolu internet imkânı
sağlanmış ve tüm stat çevresinde kullanılabilen hizmet portallı kablosuz sistem kurulmuştur.
Güvenlik kameraları ve ses sisteminin kontrol edilebildiği bir
güvenlik odası mevcuttur.
Maçın Hakemi
27 Haziran 1968 Wanne-Eickel doğumlu Alman hakem, Bundesliga’nın en
tecrübeli isimlerinden biri. 1994 yılında hakemliğe başlayan Kinhöfer, Bundesliga’daki ilk müsabakasına 23 Eylül
2001 tarihinde çıktı. 2006 yılında FIFA
kokartı takan Kinhöfer’in kariyerinde
yönettiği en önemli maç 2009-10 sezonunda Werder Bremen ile Bayern Münih arasında oynanan Almanya Kupası
finali. Alman hakem, 21 Temmuz 2010
tarihinde Mönchengladbach’ta Fenerbahçe ile Galatasaray arasında oynanan
dostluk maçında da düdük çalmıştı.
Thorsten
Kinhöfer
Yardımcı Hakemler
Detlef Scheppe, Stefan Lupp
Dördüncü Hakem
Tolga Özkalfa
Türkiye
Slovakya
35
SLOVAKYA
Kış sporları ve
dağcılık merkezi
Çeklerle birlikteliğini 1993’te sona erdiren Slovakya, 2004’ten
bu yana AB üyesi bir Orta Avrupa ülkesi. 5.3 milyonluk nüfusa
sahip ülke, dağlar ve ormanlarla kaplı coğrafyasının avantajını bir turizm merkezi olarak kullanıyor. Tatra Dağlarındaki kış
sporları ve dağcılık merkezleri ülkenin dört bir tarafına dağılmış olan kaplıca ve ılıcalar, koruma altına alınmış tarihi şehirler
ülkeye çok sayıda turist çekiyor.
36
Türkiye
Slovakya
Orta Avrupa’da, Polonya’nın güneyinde
yer alan ülke, eski Çekoslovakya’nın bir
parçası. 48 bin 845 kilometrekare yüz ölçüme sahip küçük ülkenin, Avusturya ile
91, Çek Cumhuriyeti ile 215, Macaristan
ile 515, Polonya ile 444, Ukrayna ile 90
olmak üzere toplam 1.355 kilometre sınır
uzunluğu bulunuyor. Slovakya, denize kıyısı olmayan bir ülke.
Tar‹h
Slavlar 5. yüzyılda günümüzdeki Slovakya topraklarına yerleşti. 8. yüzyılda
bölgede kurulan Nitra Prensliği, komşusu olan Moravya’yla birlikte Büyük
Moravya İmparatorluğu’nu oluşturdu.
1000 yılından sonra Slovakya’nın büyük bir bölümü Macaristan Krallığı’nın
bir parçası haline geldi. Çek toprakları
da Almanya tarafından işgal edildi.
1526 yılında Kanuni Sultan Süleyman’ın komutasındaki Osmanlı Ordusu’nun Mohaç Savaşı’nı kazanarak
Budin (Budapeşte) kentini ele geçirmesi sonucu Macaristan’ın büyük bir
bölümü Osmanlı Devleti’ne katıldı.
Macarların geri kalan bölümü Habsburgların himayesi altında Slovakya
topraklarında yaşadı ve Bratislava
bu bölgenin başkenti rolünü oynadı.
1683-1699 yılları arasındaki savaşları
kaybeden Osmanlılar, Macaristan’dan
geri çekilmek zorunda kaldı. Bu tarihten sonra Slovakya’nın önemi azaldı. Ama Slovakya 20. yüzyıla kadar
Macaristan’ın bir parçası olarak Avusturya İmparatorluğu’nun içinde yaşadı.
Avusturya-Macaristan İmparatorluğu I.
Dünya Savaşı sonunda yıkılınca 1918
yılında Slovakya, Bohemya, Moravya,
Silezya ve Karpat Rutenya ile birleşerek Çekoslovakya adında bir ülke haline geldi. II. Dünya Savaşı’nın başlamasından sonra Slovakya, Almanya’yla
anlaşarak Çekoslovakya’dan ayrıldı.
Nihayet 9 Mayıs 1945 tarihinde Sovyet
ve Amerikan birlikleri ülkeye girerek
Alman işgaline son verdi. Çekoslovakya tekrar birleşti. 1948 yılında yönetim
komünistlerin eline geçti. Bu tarihten
sonra, 41 yıl boyunca Çekoslovakya,
Doğu Bloğu’nda yer aldı. 5 Ocak 1968
tarihinde iktidara gelen Alexander
Dubçek siyasi bir liberalleşme dönemi
başlattı. Ancak Prag Baharı adı verilen
bu dönem aynı yılın 20 Ağustos’unda
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği
ve Varşova Paktı müttefiklerinin (Romanya hariç) ülkeyi işgal etmesi ile
sona erdi. Kasım 1989’da Çekoslovakya Kadife Devrimi adı verilen kansız bir devrimle demokrasiye geçti. 1
Ocak 1993 tarihinde ülke barışçı bir
biçimde Çek Cumhuriyeti ve Slovakya
olmak üzere ikiye ayrıldı. Her iki ülkede geniş çaplı ekonomik reformlar yapıldı. Slovakya 29 Mart 2004 tarihinde
NATO’ya, 1 Mayıs 2004 tarihinde ise
Avrupa Birliği’ne üye oldu.
F‹z‹k‹ Yapı
Slovakya topraklarının büyük kısmı dağlarla kaplı. Dağların yüksekliği kuzeye
gidildikçe artıyor. Ülke topraklarını Tatra Dağları engebelendiriyor. Ülkenin
en yüksek noktası Tatra Dağlarındaki 2
bin 655 metrelik Gerlachovka Doruğu.
Ülkenin güneybatı ve güneydoğusunda
Michalovce ve Tuna ovaları yer alıyor.
Başlıca akarsuları güneye doğru akan
Vah, Hron, Hornad ve Bodrog’la, kuzeye doğru akan Poprad. Tuna ve Morava
nehirleri ülkenin güney sınırının bir bölümünü çiziyor.
İkl‹m
Denizden uzak bir Avrupa ülkesi olan
Slovakya’da diğer Orta Avrupa ülkelerinde olduğu gibi kışları sert soğukların hâkim olduğu kara iklimi hüküm
sürüyor. Yazların serin geçtiği ülkede,
yıllık sıcaklık ortalamaları seneden seneye büyük farklılık gösteriyor. Tuna
Ovası’nda iklim diğer kısımlara göre
daha yumuşak. Dağlık kesimler ise bol
yağış alıyor.
Türkiye
Slovakya
37
Doğal Kaynaklar
Ülke topraklarının büyük kısmını işgal
eden dağlar, ormanlarla kaplı. Yüksek
bölgelerdeki iğne yapraklı ağaçlardan
meydana gelen ormanlar, düzlüklere
inildikçe yerini kayın, meşe ve gürgen
ağaçlarından meydana gelen ormanlara bırakıyor. Ormanlık bölgelerde,
yaban keçisi, yaban domuzu ve yaban
kedisi yaşıyor.
Ülke topraklarını engebelendiren dağlar
zengin maden yataklarına sahip. Rezerv
yönünden zengin olan madenler demir
cevheri, bakır, magnezit, kurşun ve çinko. Ayrıca cıva, asbest, kalay, bacit, siderit, perlit, gümüş ve altın yatakları da
işletiliyor. Düzlüklerde az da olsa petrol
ve doğalgaz çıkarılıyor. Sanayinin temel
ihtiyacı olan enerjiyi ise Vah, Orava,
Harnad ve Slana ırmakları üzerinde yer
alan hidroelektrik santralleri karşılıyor.
Nüfus ve Sosyal Hayat
Nüfusu 5 milyon 310 bin olan
Slovakya’nın resmi dili Slovakça. Hıristiyan olan halkın büyük kısmı Katolik.
Ülke nüfusunun yüzde 87’sini Slovaklar meydana getiriyor ve ağırlıklı olarak
güney bölgelerde yaşıyor. Nüfusun geri
kalan kısmı Macar, Çek, Ukraynalı,
Rus ve Rumen azınlıklardan oluşuyor.
6-15 yaş arasında öğretimin mecburi
38
Türkiye
Slovakya
ve parasız olduğu ülkede okuma yazma oranı % 99.
Ülkenin başşehri Bratislava, nüfus yoğunluğunun en yüksek olduğu bölge.
Eski Macaristan Krallığının merkezi
olan Bratislava, günümüzde de ülkenin kültür merkezi olmasının yanı sıra
üç ülkenin (Slovakya, Macaristan ve
Avusturya) sınırına yakın bir bölgede
akan Tuna Nehri’nin kıyısında ulaşım
merkezi olarak önemli bir konumda
bulunuyor.
Ekonom‹
Slovakya ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalı. Tarım, ovalarda ve akarsu
vadilerinde yapılıyor. Dağlık olan ülke
topraklarının ancak üçte birlik kısmı
tarıma elverişli. Başlıca tarım ürünleri buğday, arpa, mısır, şekerpancarı,
çavdar, patates, yulaf, tütün, sebze ve
meyve. Elde edilen tarım ürünleri tüketimin yüzde 92’sini karşılıyor. Hayvancılık gelişmiş olup sığır, koyun ve domuz besiciliği yaygın olarak yapılıyor.
Sanayide, kimya ve makine endüstrisi
gelişmiş durumda. Dağlık bölgelerde
bulunan madenler çıkartılarak işleniyor. Jaslovske Bohunice’de bir nükleer
enerji santrali bulunuyor. Ağır sanayi
kuruluşları Bratislava ve Kösice şehirlerinde toplanmış durumda. Toprakla-
rından geçen doğalgaz ve petrol boru
hatlarının geliri ülkenin bu ihtiyaçlarını karşılıyor. Makine sanayi alanında
takım tezgâhları, nehir gemileri, kamyon yedek parçaları, televizyonlar, radyolar, çamaşır makineleri, soğutucular
vb. üretiliyor. Kimya alanında ise azotlu gübre ve petrokimya kombinaları
önemli yer tutuyor.
Dağların ormanlarla kaplı olduğu ülkede ormancılığın ekonomide önemli bir
yeri bulunuyor. Ormanlardan kereste
ve kağıt sanayiinin ihtiyacı karşılanıyor.
Slovak Cumhuriyeti’nin daha gelişmiş
durumda olan Çek Cumhuriyeti’nden
ayrılması neticesinde, kardeş ülkeden
mal ve para akımının önemli ölçüde
azalması, ülke ekonomisini biraz olsun zor durumda bıraksa da Slovaklar
toparlanma yolunda ilerliyor.
Turizm, ülkenin önemli gelir kaynaklarından birisi. Tatra Dağlarındaki kış
sporları ve dağcılık merkezleri ülkenin
dört bir tarafına dağılmış olan kaplıca
ve ılıcalar, koruma altına alınmış tarihi
şehirler ülkeye çok sayıda turist çekiyor.
Slovak Cumhuriyeti gelişmiş kara ve
demiryolu ağına sahip. Nehir taşımacılığı ulaşımda önemli yer tutuyor. Bratislava, Lucunec, Zilina, Zloven, Poprad ve Kösice şehirlerinde havaalanı
bulunuyor.
MAÇ DOKSAN DAKİKA
DESTEĞİMİZ SONSUZ!
MiLLiLERiMiZiN HEP YANINDAYIZ!
MİLLİ TAKIMLAR TEKNOLOJİ TEDARİKÇİSİ
444 55 99
twitter.com/teknosa
facebook.com/teknosa
teknosa.com
Türkiye
Slovakya
39
Slovakya Milli Takımı Kadrosu
Adı / Player Name
Doğum Tarihi / Date of birth
Kulübü / Club
Millilik ve Gol / App&Goal
Kaleci / Goalkeeper
Jan Mucha
05.12.1982
FC Everton
32/0
Dusan Pernis
28.11.1984
FC Dundee United
4/0
26.01.1983
Trabzonspor
48/5
Savunma / Defender
Marek Cech
Peter Pekarik
30.10.1986
Kayserispor
36/1
Martin Skrtel
15.12.1984
FC Liverpool
52/5
Kornel Salata
24.01.1985
FK Rostov
16/0
Tomas Hubocan
17.09.1985
Zenit
14/0
Radoslav Zabavnik
16.09.1980
FSV Mainz 05
53/1
Juraj Kucka
26.02.1987
FC Genoa 20/1
83/19
Marek Hamsik
27.07.1987
SSC Napoli
51/8
Orta Saha / Midfielder
Vladimir Weiss
30.11.1989
Espanyol
23/1
Robert Jez
10.06.1981
Polonia Warsaw
8/3
Miroslav Stoch
19.10.1989
Fenerbahçe
27/3
Kamil Kopunek
18.05.1984
Slovan Bratislava
15/2
Michal Breznanik
16.12.1985
Slovan Liberec
-/-
Filip Holosko
17.01.1984
Beşiktaş
54/7
Stanislav Sestak
16.12.1982
Bursaspor
43/11
Marek Bakos
15.04.1983
Viktoria Plzen
-/ -
Forvet / Forward
40
Türkiye
Slovakya
Türkiye
Slovakya
41
Dört kez kazandık
hiç kaybetmedik
Çekoslovakya'nın ikiye bölünmesinin ardından ortaya çıkan
Slovakya ile bugüne kadar biri özel toplam 5 maç oynadık.
Bu maçların dördünü kazanırken, birinde de berabere kaldık.
Attığımız 7 gole karşılık kalemizde sadece 1 gol gördük.
Bölünmeden önce ise Çekoslovakya ile birini kazanıp ikisinde
berabere kaldığımız, altısını ise kaybettiğimiz 9 maç bulunuyor.
Bu maçlardaki gol bilançosu ise 16'ya 2 aleyhimizde.
Ömer ALTAY
Türkiye - Slovakya A Millî Maçları
Tarih
Maç
Skor
Organizasyon
24.03.2001
Türkiye-Slovakya
1-1
Dünya Kupası Grup Eleme
01.09.2001
Slovakya-Türkiye
0-1
Dünya Kupası Grup Eleme
07.09.2002
Türkiye-Slovakya
3-0
Avrupa Şampiyonası Grup Eleme
07.06.2003
Slovakya-Türkiye
0-1
Avrupa Şampiyonası Grup Eleme
20.05.2008
Türkiye-Slovakya
1-0
Özel Maç
42
Türkiye
Slovakya
İlk randevuda yenişemedik
Slovakya ile ilk buluşmamız, efsaneler arasına gireceğimiz
2002 Dünya Kupası’nın eleme grubunda gerçekleşti. Şenol
Güneş yönetimindeki Millî Takımımız, o elemelerde Moldova, İsveç, Azerbaycan, Slovakya ve Makedonya ile aynı grupta yer almış, ilk üç maçında Moldova’yı 2-0, Azerbaycan’ı
da 1-0 yenerken, İsveç’le deplasmanda 1-1 berabere kalarak
başarılı bir başlangıç yapmıştı. Ali Sami Yen Stadı’ndaki Slovakya maçı grup birinciliğimiz için son derece kritikti.
Tribünleri dolduran taraftarların coşkusuna karşılık, Millî Takımımız oldukça tutuktu. 8. dakikada Varga’nın endirekt serbest vuruştan kalemize yolladığı top Ümit Davala’ya çarparak hızını kaybediyor ve Rüştü’ye kontrol kolaylığı sağlıyor,
30. dakikada ise Szilard Nemeth’in şutunda ağlarla kucaklaşmak üzere olan topu Rüştü, müthiş bir hamleyle çeliyordu.
İlk yarının sonlarında Pinte ceza sahamıza sokulurken sağ
çaprazdan sert bir şut çıkarıyor, Rüştü yine mükemmel bir
kurtarışa imza atarak devrenin golsüz bitmesini sağlıyordu.
İkinci yarıda ise adeta sahada başka bir Türkiye vardı. Slovakya kalesine dalga dalga çarpan ataklarımızdan birinde, kronometreler 53. dakikayı gösterirken, Fatih sağ çaprazdan girdiği
rakip ceza sahasında düşürülünce Polonyalı hakem Wojcik
penaltıya hükmediyor, atışı kullanan Hakan Şükür, kaleciyi
ters köşeye yatırarak Millî Takımımızı 1-0 öne geçiriyordu..
Ancak bu gol Millî Takımımıza pek iyi gelmemişti. Anlamsız
bir panik havasında, savunmada açıklar vermeye başlamıştık.
69’da Szilard Nemeth, derin bir pasla buluşup Rüştü ile karşı
karşıya kaldığı anda vuruyor, kalecimiz başarılı bir müdahaleyle topu kornere çeliyordu. Labant’ın soldan kullandığı köşe
atışında kalemizin önünde yaşanan karambolde Tomaschek’in
vuruşuna ise Rüştü’nün de yapacağı bir şey kalmıyordu. Yeniden toparlanıp oyun üstünlüğünü ele alan Millî Takımımız,
74’te Ümit Davala’nın şutunda kaleci König’e, son dakikada
da Ogün’ün şutunda kale direğine takılıyor ve maç 1-1 tamamlanıyordu. Bu maçın ardından grubun zirvesini Türkiye,
İsveç ve Slovakya 8’er puanla paylaşıyordu.
24 Mart 2001, Dünya Kupası grup eleme maçı
Türkiye 1 - 1 Slovakya
Stat
İstanbul, Ali Sami Yen Hakemler
Ryszard Wojcik, Maciej Wierbowski, Jacek Pociegiel
(Polonya)
Türkiye
Rüştü Reçber (Fenerbahçe) - Fatih Akyel (Galatasaray), Alpay
Özalan (Aston Villa), Bülent Korkmaz (Galatasaray) - Okan
Buruk (Galatasaray) “Arif Erdem (Galatasaray dk. 79)”, Ümit
Davala (Galatasaray), Ogün Temizkanoğlu (Fenerbahçe,
Kaptan), Ergün Penbe (Galatasaray) “Tayfun Korkut (Real
Sociedad dk. 82)”, Abdullah Ercan (Fenerbahçe) - Hasan Şaş
(Galatasaray), Hakan Şükür (Inter)
Slovakya
König - Karhan, Labant, Valachovic, Varga - Dzurik, Demo
(Peter Nemeth dk. 90), Tomaschek, Gresko - Szilard Nemeth,
Pinte Goller
Hakan Şükür (dk.53 penaltıdan), Tornaschek (dk.69)
Sarı Kart
Bülent (Türkiye)
Türkiye
Slovakya
43
Rüştü
tuttu,
Hakan
attı
Dünya Kupası elemelerinde 1-1’lik Slovakya beraberliğinin
ardından Millî Takımımız Makedonya’yı deplasmanda 2-1,
Azerbaycan’ı ise iç sahada 3-0 yeniyor, ancak iç sahadaki 3-3’lük Makedonya beraberliği hesapları alt üst ediyordu. Şimdi Bratislava’da oynanacak Slovakya maçı daha da
fazla önem kazanmıştı. Bu maçtan galibiyetle ayrılmak,
Slovakya’yı devre dışı bırakarak grup ikinciliğini garanti altına almak anlamına geliyordu.
Bu defa iyi başlayan taraf Millî Takımımız olmuştu. 21’de
Hasan Şaş’ın, 33’te Ogün Temizkanoğlu’nun kaleyi sıyırarak auta giden şutları gelecek golün habercisi gibiydi. Nitekim iki dakika sonra beklenen gol de geldi. Gresko’nun
hatalı geri pasını yakalayan Yıldıray Baştürk’ün mükemmel
pasıyla ceza sahasına giren Hakan Şükür, plase bir vuruşla kaleci Bucek’i avladı: 1-0. Dört dakika sonra Ümit
Davala’nın ortasında Hakan Şükür’ün kafa vuruşunu son
anda çelen Bucek farkın açılmasını önleyen adamdı. 38’de
bu defa Karhan’ın şutunda Rüştü çıktı sahneye. 39’da Rüştü ile Nemeth hava topuna birlikte çıkıyor, top ağlarımızı
buluyor ancak Portekizli hakem faul gerekçesiyle gol kararı
vermiyordu.
İkinci yarıda ise ciddi bir Slovakya baskısı ve kalesinde
devleşen bir Rüştü Reçber vardı. 62’de Janocko’nun, 63’te
Karhan’ın gollük vuruşlarına “dur” diyen adamdı Rüştü
Reçber.
Millî Takımımız, 72’de büyük bir fırsatı tepti. Abdullah’ın
ortaladığı topa hamle yapan Hakan Şükür, Timko tarafından düşürülüyor ve Portekizli hakem bu pozisyona penaltı
kararı veriyor, ancak atışı kullanan Hakan topu auta atıyordu. 80’de Oravec’in yakın mesafeden sert şutunu Rüştü
mükemmel kurtarıyor ve Millî Takımımız bu zorlu maçtan
1-0’lık galibiyetle ayrılıyordu.
44
Türkiye
Slovakya
1 Eylül 2001, Dünya Kupası grup eleme maçı
Slovakya 0 - 1 Türkiye
Stat
Bratislava, Sloven Hakemler
Vittor Manuel Melo Pereira, Carlos Manuel Perreira
Matos, Bertino Cunha Miranda (Portekiz)
Slovakya
Bucek - Karhan, Kozak, Timko (Labant dk. 78), Varga - Demo,
Bali (Pinte dk. 46), Szilard Nemeth (Vittek dk. 46), Gresko Janocko, Oravec
Türkiye
Rüştü Reçber (Fenerbahçe) - Fatih Akyel (Real Mallorca), Ümit
Özat (Fenerbahçe), Alpay Özalan (Aston Villa) - Ümit Davala
(Galatasaray), Tayfur Havutçu (Beşiktaş), Ogün Temizkanoğlu
(Fenerbahçe, Kaptan) “ Tayfun Korkut (Real Sociedad dk. 87)”,
Yıldıray Baştürk (Bayer Leverkusen) “Nihat Kahveci (Beşiktaş dk.
60)”, Abdullah Ercan (Fenerbahçe) - Hasan Şaş (Galatasaray)
“Arif Erdem (Galatasaray dk. 77)” Hakan Şükür (Inter)
Gol
Hakan Şükür (dk.35)
Sarı Kartlar
Pinte (Slovakya), Ogün Temizkanoğlu (Türkiye)
En rahat
galibiyet
Millî Takımımız, tıpkı tarihindeki en büyük başarısını
elde ettiği 2002 Dünya Kupası finallerinin elemesinde olduğu gibi 2004 Avrupa Şampiyonası’nın elemelerinde de Slovakya ile aynı grupta yer aldı. Eski gruptan Makedonya da yine aynı yerdeydi. Yeni rakipler
ise İngiltere ve Liechtenstein’dı.
Ay-yıldızlılar dünya üçüncülüğünün ardından hazırlık maçında Gürcistan’ı 3-0 yenmiş ve 7 Eylül 2002
günü grubun ilk müsabakasında Slovakya karşısına
çıkmıştı. Ancak maç öncesi gelen Sakaryaspor’un
kaza yaptığı, ölü ve yaralıların bulunduğu haberi
Millî Takımımızı stat yolundaki otobüste yakalamış
ve moralleri bozmuştu. Lâkin yapılacak bir şey yoktu.
Sahaya çıkılacak, 90 dakika elden gelenin en iyisiyle
tamamlanmaya çalışılacaktı. Nitekim öyle de oldu.
Forvette yer alan Arif Erdem-Serhat Akın ikilisi hareketli yapılarıyla Slovakya defansını şaşkına çevirmiş,
rakip ceza sahasında cirit atmaya başlamıştı. Slovakya kalecisi Bucek zor anlar yaşıyordu. 14. dakikada
Arif’in sağdan ceza alanına gönderdiği topa savunma müdahale edemiyor, arka direkte topla buluşan
Serhat, yerden düzgün bir vuruşla skoru 1-0’a getiriyordu. Bu gol aynı zamanda Serhat Akın’ın A Millî
Takım formasıyla yaptığı ilk sayı olarak da geçmişti
kayıtlara.
Ataklarımızın ardı arkası kesilmiyor, Slovakya’nın ilk
tehlikeli pozisyonu ise 36. dakikada yaşanıyordu.
Janocko’nun ceza sahası dışından kullandığı serbest
atışta baraja çarpan top az farkla kornere çıkmış ve
bu tehlike savuşturulmuştu. İlk yarı böyle bitecek
zannedilirken bu kez pası veren Serhat, golü atan ise
Arif oluyor ve millîlerimiz soyunma odasına 2-0’lık
üstünlükle giriyordu.
İkinci yarıda da oyunun hâkimi Millî Takımımızdı.
65. dakikada sağ kanattan son çizgiye inen Nihat
Kahveci’nin kale alanına ortaladığı topla buluşan
maçın yıldızı Arif Erdem, plase bir vuruşla skoru belirliyordu: 3-0.
7 Eylül 2002, Avrupa Şampiyonası grup eleme maçı
Türkiye 3 - 0 Slovakya
Stat
İstanbul, Ali Sami Yen Hakemler
Antonio Jesus Lopez Nieto, Victoriano Giraldez Carrasco,
Salvador Chirini Rivera (İspanya)
Türkiye
Rüştü Reçber (Fenerbahçe) - Fatih Akyel (Fenerbahçe), Alpay
Özalan (Aston Villa), Bülent Korkmaz (Galatasaray, Kaptan),
Hakan Ünsal (Galatasaray) - Okan Buruk (Inter) “Nihat
Kahveci (Real Sociedad dk. 63)”, Yıldıray Baştürk (Bayer
Leverkusen), Tugay Kerimoğlu (Blackburn Rovers), Emre
Belözoğlu (Inter) “Cihan Haspolatlı (Galatasaray dk. 78)” Arif Erdem (Galatasaray), Serhat Akın (Fenerbahçe) “Ümit
Davala (Galatasaray dk. 87)”
Slovakya
Bucek - Karhan, Spilar, Cisoski, Dzurik - Labant (Michalik
dk. 60), Kisel, Kozlej (Reiter dk. 55), Gresco (Hlinka dk.
72) - Janocko, Vittek
Goller
Serhat Akın (dk. 14),
Arif Erdem (dk.45 ve 65)
Türkiye
Slovakya
45
7 Haziran 2003, Avrupa Şampiyonası grup eleme maçı
Slovakya 0 - 1 Türkiye
Stat
Bratislava, Sloven
Hakemler
Treje Hauge, Steinar Holvik, Ole Herman Borgan
(Norveç)
Slovakya
König - Zeman, Petras, Hlinka (Vittek dk. 46), Karhan (Mintal
dk. 71) - Michalik (Kisel dk. 77), Janocko, Demo, Labant Klimpl, Szilard Nemeth
Türkiye
Rüştü Reçber (Fenerbahçe) - Fatih Akyel (Fenerbahçe),
Bülent Korkmaz (Galatasaray, Kaptan), Alpay Özalan
(Aston Villa), Ergün Penbe (Galatasaray) - Okan Buruk
(Inter) “Tayfun Korkut (Real Sociedad dk. 58)”, Yıldıray
Baştürk (Bayer Leverkusen) “Volkan Arslan (Galatasaray dk.
80)”, Tugay Kerimoğlu (Blackburn Rovers), Emre Belözoğlu
(Inter) “İbrahim Üzülmez (Beşiktaş dk. 88)” - Nihat
Kahveci (Real Sociedad), Hakan Şükür (Blackburn Rovers)
Gol
Nihat Kahveci (dk. 11)
Penaltı Golleri
Klimpl, Demo (Slovakya), Yıldıray Baştürk, Okan Buruk,
Emre Belözoğlu (Türkiye)
3 puanlık gol
Nihat’tan
2004 Avrupa Şampiyonası elemelerine 3-0’lık Slovakya galibiyetiyle başlayan Millî Takımımız, ardından Makedonya’yı
2-1, Liechtenstein’ı 5-0 yenmiş, o güne dek hiç yenemediği
hatta gol bile atamadığı İngiltere’den ise 2-0’lık yenilgiyle
dönmüştü. Grup ikinciliği şansımızın sürmesi için Bratislava’daki Slovakya maçının en azından kaybedilmemesi gerekiyordu. Oyuna hızlı giren ve henüz 2. dakikada gole çok
yaklaşan ise Slovaklardı. Demo’nın ceza alanı üzerinden çok
sert şutunu Rüştü Reçber son anda çıkarıyor ve şok bir gole
izin vermiyordu.
O şok golü bulacak taraf ise Millî Takımımız olacaktı. 11. dakikada sağ kanatta savunmanın arkasına sarkan Yıldıray Baştürk, topu ceza sahasındaki Okan Buruk’a aktarıyor, bugünün Millî Takım antrenörünün plase vuruşu kaleci König’den
46
Türkiye
Slovakya
dönüyor, yetişen Nihat Kahveci bekletmeden yaptığı vuruşla
skoru 1-0’a getiriyordu. İlk yarı da bu skorla bitmişti.
İkinci yarıda Millî Takımımızın giderek yorulduğu gözleniyor,
Slovakya atakları giderek sıklaşıyor ancak Bülent Korkmaz ve
Rüştü Reçber’in dikkatli oyunları rakibe beraberlik fırsatı tanımıyordu. Teknik Direktörümüz Şenol Güneş de ilerleyen dakikalarda yorulan Okan Buruk’un yerine Tayfun Korkut’u, Yıldıray Baştürk’ün yerine de Volkan Arslan’ı alarak orta sahayı diri
tutmaya çalışıyordu. Volkan Arslan’ın yanı sıra son dakikalarda
Emre Belözoğlu’nun yerine oyuna giren İbrahim Üzülmez de
ilk A Millî Takım tecrübelerini bu maçta yaşıyordu. Maç 1-0 üstünlüğümüzle sona ermiş ve Millî Takım puanını 12’ye yükseltirken Slovakya 6 puanda kalmıştı. Bu galibiyet millîlerimize en
azından grup ikinciliği için büyük bir avantaj sağlamıştı.
Özel maç, güzel skor
Slovakya ile son buluşmamız yine bir destanın öncesine geldi. Millî Takımımız, yarı final oynadığı 2004 Avrupa Şampiyonası finalleri öncesinde Almanya’da bir dizi hazırlık maçı
yaptı. Bu maçlardan birisinde de Slovakya ile karşılaştı. 20
Mayıs 2008 günü Bielefeld kentindeki Schüco Arena Stadı’ndaki maçta takımımızın arkasında yoğun bir gurbetçi
desteği vardı. Fatih Terim yönetimindeki ay-yıldızlıların karşısındaki Slovakya takımında yakından tanıdığımız Stefen
Senecky, Stanislav Sestak, Marek Cech ve Robert Vittek gibi
oyuncular ilk on birde yer alırken, yedekler arasındaki Filip
Holosko da son 12 dakikada oyuna girdi. Maça hızlı başlayan Millî Takımımız, daha ilk dakikada gole yaklaştı ama
Kazım’ın ortasında kaleci Senecky, Semih’ten önce davranarak topa hâkim oldu. 8. dakikada yine Kazım ortaladı,
Semih bu defa kafayı vurdu ama kaleyi tutturamadı. Bir dakika sonra Semih bu kez Mevlüt’ün ortasında topa kafayı
vurdu ama top yine auta çıktı.
20 Mayıs 2008, Özel maç
Slovakya 0 - 1 Türkiye
Stat
Bielefeld, Schüco Arena
Hakemler
Michael Weiner, Matthias Anklam, Sascha Thielert
(Almanya)
Slovakya
Senecky - Kravcik, Skrtel, Hubocan, Zabavnik - Petras (Novak
dk. 90), Hamsik, Mintal (Jakubko dk. 68), Cech (Zofcak dk. 68)
- Sestak (Kolbas dk. 86), Vittek (Holosko dk. 78)
Türkiye
Rüştü Reçber (Beşiktaş) - İbrahim Kaş (Beşiktaş) “Sabri
Sarıoğlu (Galatasaray dk. 46)”, Gökhan Zan (Beşiktaş),
Emre Güngör (Galatasaray), Hakan Balta (Galatasaray)
“Uğur Boral (Fenerbahçe dk. 78)” - Kazım Kazım
(Fenerbahçe), Mehmet Topal (Galatasaray) “Emre
Belözoğlu (Newcastle dk. 46)”, Mehmet Aurelio
(Fenerbahçe), Tuncay Şanlı (Middlesbrough) “Arda Turan
(Galatasaray dk. 73)” - Mevlüt Erdinç (Sochaux) “Gökdeniz
Karadeniz (Rubin Kazan dk. 46)”, Semih Şentürk
(Fenerbahçe) “Halil Altıntop (Schalke 04 dk. 65)”
Gol
Hakan Balta (dk. 63)
Sarı Kartlar
Gökdeniz Karadeniz (Türkiye), Skrtel (Slovakya)
48
Türkiye
Slovakya
Slovakların ilk yarıdaki tek tehlikesi bir köşe atışında geldi.
26. dakikada penaltı noktası üzerinden Skrtel’in yaptığı kafa
vuruşunda kaleci Rüştü üzerine gelen topu parmaklarıyla kornere çeldi ve devre 0-0 sona erdi. İkinci yarıda da daha etkili
oynayan taraf bizimkilerdi. 63. dakikada Sabri’nin sağ taraftan
ortasında, defanstan seken topu ceza alanı dışında önünde
bulan Hakan Balta, çok sert bir şutla ağları havalandırdı: 1-0.
81. dakikada Zofcak’ın soldan ortasında penaltı noktası üzerinde iyi yükselen Petras’ın kafa vuruşunda, Rüştü son anda
topu kornere çelmeyi başardı. 87’de Emre Belözoğlu’nun
kullandığı serbest atışta ceza alanı içinde topla buluşan
Arda’nın röveşatası yandan dışarı gitti. 90’da Rüştü’nün kullandığı uzun degajda Slovakya defansının hatası sonucunda
topu önünde bulan Halil’in çok sert şutunda kaleci Senecky
meşin yuvarlağı güçlükle çeldi ve 90 dakika Millî Takımımızın 1-0 üstünlüğü ile sona erdi.
YÜREĞİYLE OYNAYANLARA
YÜREKTEN DESTEK
TTNET’TEN!
Sadece Türk Milli Futbol Takımları’nın değil, pencereden “gooool” diye bağırmaların,
tek yürek olmanın, heyecan dolu sessizliklerin, birlikte üzülmenin, sevinmenin,
sevinç gözyaşlarının, bitmeyen kutlamaların, yüzlerdeki boyaların da sponsoruyuz.
Yüreğini sahaya koyan Milli Takımımıza başarılar dileriz.
www.ttnet.com.tr | 444 0 375
07 Eylül 20
12
Ando
rra - Macari
stan
Estonya - Ro
manya
Hollanda - T
ürkiye
D Grubu
12 Ekim 2012
Takımlar
Türkiye - Romanya
Estonya - Macaristan
Hollanda - Andorra
Türkiye
Hollanda
Estonya
Macaristan
Romanya
012
2
l
ü
l
y
E
1
1
Estonya
Türkiye - Andorra
Romanya
nda
n - Holla
ta
is
r
a
c
a
M
16 Ekim
2012
Roman
ya - Ho
llanda
Macari
stan - T
ürkiye
Andorr
a - Esto
nya
Andorra
22 Mart 2013
6 Eylül 2013
Macaristan - Rom
anya
Andorra - Türkiy
e
Hollanda - Eston
ya
Türkiye - An
dorra
Romanya Macaristan
Estonya - H
ollanda
13
0
2
t
r
a
26 M Macaristan
Türkiye
a
- Andorr
a
y
n
o
t
s
E
ya
- Roman
a
d
n
a
l
l
Ho
013
2
l
ü
l
y
E
0
1
- Estonya
n
Macarista
- Türkiye
Romanya
Hollanda
a
r
r
o
d
n
A
11 Ekim
2013
Andorra
- Roman
ya
Estonya
- Türkiye
Holland
a - Maca
ristan
3
15 Ekim 20n1da
lla
Türkiye - Ho
stonya
Romanya - E
Andorra
Macaristan -
www.tff.org
ş,
tanda
a
v
i
y
rey, i
u
iyi bi i futbolc
iy
‘Coca-Cola’ The Coca-Cola Company’nin tescilli markasıdır.
Akademi Ligi Türkiye Futbol Federasyonu’nun markasıdır.
Download