Çevre Bilimi & Teknoloji dergisinin son günlerde yaptığı bir çalışmaya göre, eskiden beri kullanılan kimyasallardan olan pestisitler, son zamanlarda kullanılan halı temizleme ürünleri ile Kuzey Amerika genelinde yaban hayatı tarafından yutulur olduğunu belirtti. 1950’lerden beri, leke tutmaz halı spreyler ve yapışmaz pişirme yüzeyleri dahil olmak üzere, çeşitli amaçlar ile kullanılan ortak bir endüstriyel kimyasal grup, yunuslar, balık ve kuşların kanında yapılan testlerde pozitif sonuç vermiş ve perflorofosfinik asitlerin varlığını göstermiştir. Zürih Kimya ve Biyomühendislik Enstitüsü’nde bir bilim adamı olan Zhanyun Wang, Kuzey Amerika’da özellikle perflorofosfonik asitlerin, Avrupa da ise 1970’den beri çeşitli pestisit ve formülasyonlarının kullanıldığını, bu kimyasallarla ilgili kapsamlı bir araştırma yaptığını ancak mevcut çalışmalara dahil edilmediğini söyledi. “Onları artırarak veya azaltarak kullanılmasını gerektirecek bir bilgi yoktur” diyen Wang, “bu, kimyasalların kullanımıyla ilgili en iyi kabataslak, ancak üreticilerin daha fazla bilgiye ihtiyacı var” diyerek sözlerine devam etti. 1998-2002 yılları arasında yapılan Çevre Koruma Ajansı raporlarına göre, 4.5 – 227 ton aralığıyla perflorofosfinik asitin en yüksek üretim olduğunu görülmüştür. 2006 yılından itibaren EPA pestisitleri ve kullanımı kısıtlanmıştır ancak şuanda pestisit formülasyonları içinde inert madde olarak kullanılmak üzere onaylanmış perfloro alkil maddesi vardır. Ajans bu maddeyle ilgili “insan sağlığı ve çevreyle ilgili risk tespit edilmiştir” bilgisini vermiştir. İnovatif Kimya Dergisi kaynak gösterilmeden paylaşılamaz. Yine çevre bilimcileri perflorofosfinik asitlerin, halı temizleme formülleri de dahil olmak üzere diğer ticari ürünlerde halen kullanılmaya devam ettiğine inanıyoruz demiştir. Kanada hükümeti için çalışan bir bilim adamı olan Amila O. De Silva , 2007-2008 yılları arasında, arkadaşlarıyla 102 konut üzerinde yaptığı küçük ölçekli bir deneyde, ev tozu örneklerinin %83’ünde perflorofosfinik asitlerin varlığını tespit etmiştir ve De Silva daha geniş ölçekli olarak bakmaya karar vermiştir. De Silva “ Bu konu ile ilgili, su organizmalarındaki bileşikleri inceleyerek bir çalışma yapmak istedik” dedi ve bu yeni çalışmanın Kanada hükümeti tarafından finanse edildiğini söyledi. Analiz için kan örneklerini kuş türleri, balık türleri ve şişe burunlu yunuslardan aldığını belirtti. De Silva” Biz çeşitliliği amaçladık :havadakiler ,suda solunum yapanlar ve yapmayanlar olarak farklı taksonomik gruplar arasındaki farklara baktık “dedi. De Silva aynı çevresel nişi işgal eden bu farklı türlerin kan testinde perflorofosfinik asitlerin konsantrasyonlarının düşük olduğunu keşfetti. Ancak o ve ekibi %100 olarak kuş, balık ve memelilerden alınan örneklerde bu kimyasalları tespit etti. Güneş ışığı, su ve mikroplarla küçük, zararsız kimyasal bileşenlerin içine bu karmaşık kimyasal bieşenleri yıkmak kolay değildir çünkü perflorofosfinik asitlerin çevrede kalabildiği, oyalanabildiği bilinmektedir. De Silva açıklamasında çevrenin kendi kendini temizlemesi için sahip olduğu mekanizmalar hakkında “uygulanabilir görünmüyor” dedi. Bu, insanların ve hayvanların bu kimyasalları nefes yoluyla veya yiyerek vücutlarına alma ihtimallerinin yüksek olduğunu gösterir. “Bilim adamları tarafından yayınlanan üç ayrı çalışmada, Kuzey Amerika ve Almanya’daki insanlardan alınan kan örneklerinde perflorofosfinik asit varlığı görülmüştür” dedi. Örneğin Almanya’da bilim adamları 2009 yılından 1983 yılına kadar geri gittiklerinde yıllık olarak yapılan testlerde, en son numuneye kadar, insan kanında kimyasal bulmuştur dedi. De Silva’ nında bildiği gibi, yayınlanmış toksisite çalışmalarında, insanlar veya diğer organizmalarda etkileri olduğunu bilgisi mevcuttur. “ EPA ile ilgili fareler üzerinde perflorofosfinik asitlerle bazı önemli laboratuvar çalışmaları yapıyoruz, ve Toronto Üniversitesindeki meslektaşlarımızla sıçanlarda perflorofosfinik asitler ile çalışıyoruz” dedi. Şaşırtıcı bi şekilde Birleşik Devletler, bu bileşiklerin kullanımını kısıtladığı halde Kanada buna izin verirse, “ Biz iki uluslu Büyük Göller olarak etkilerine bakmamız gerekir” dedi. Kaynak : cnn.com Haberi Çeviren : Zehra Oruç İnovatif Kimya Dergisi kaynak gösterilmeden paylaşılamaz. Üniversite : Mersin Üniversitesi (Lisans Öğrencisi) Bölüm : Kimya Mühendisliği Mail : [email protected] Not : Haberlerin dergi yönetimi ile çevirene haber verilmeksizin yayınlanması, kopyalanması, kendi web sitenize eklenmesi kesinlikle yasaktır. Bir yerde yayınlamayı düşünenler [email protected] adresine ve de haberi çeviren arkadaşımıza mail atarak durumu belirtmeleri gerekmektedir. Yorumlar İnovatif Kimya Dergisi kaynak gösterilmeden paylaşılamaz.