Yayın no: 158 BİLİMİN İLK KAŞİFLERİ - 2 Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür İç düzen: Durmuş YALMAN Kapak: Zafer Yayınları İsbn: 978 605 5523 87 9 Sertifika no: 14452 Uğurböceği Yayınları, Zafer Yayın Grubu’nun bir kuruluşudur. Mahmutbey mh. Deve Kald›r›mı cd. Gelincik sk. no:6 Ba€c›lar / ‹stanbul, Türkiye Tel: (0 212) 446 21 00 Fax: (0 212) 446 01 39 www.zafer.com - [email protected] - twitter.com/zaferyayinlari copyright © 2011 1. Baskı: Ekim, 2013 Bas­kı-cilt: Altınoluk Matbaacılık, 0 212 671 07 07 İÇİNDEKİLER Önsöz................................................................................ 7 EĞİTİM İslam Medeniyetinin İlkokulları....................................... 15 İlk Bilim Merkezi: Beytülhikme....................................... 19 Üniversiteler..................................................................... 23 Dünyanın İlk Üniversitelerinden Birinde......................... 24 Müslüman Kadın Âlimler................................................. 28 MATEMATİK Matematiğin Babası: Harezmî ........................................ 33 X nereden geliyor?............................................................ 38 KİMYA Dünyada İlk Kimya Laboratuvarını Kuran: Cabir Bin Hayyan 41 Kimya İle Tıp Bilimini Birleştiren Kaşif: Razî’nin Hayatı������50 HABERLEŞME Önsöz Pencereye Konan Güvercin............................................... 57 Tarih Boyunca Posta Güvercinleri.................................... 60 Diyarbakır Tarihinde Güvercin......................................... 62 Avrupa’da Posta Güvercinleri............................................ 63 Hızlı Koşan Adamlar........................................................ 65 Osmanlı’nın Ulakları....................................................... 66 FİZİK İzafiyet Teorisinin Babası: Kindî’nin Hayatı..................... 71 HAVACILIK Uçan İlk İnsan: Abbas İbn Firnas..................................... 77 Kartal Kanatlı: Hezarfen Ahmet Çelebi........................... 86 Füzeciliğin Atası: Lagari Hasan Çelebi............................. 91 ASTRONOMİ Yıldızların Gizemi............................................................ 95 Osmanlı Devletinin İlk Rasathanesini Kuran Kaşif: Takiyüddin Rasıt’ın Hayatı..................................................... 99 Ondalık Kesirlerin Kaşifi: Gıyaseddin Cemşid’in Hayatı�� 112 Büyük Astronom Bîrûnî................................................. 120 SEVGILI OKUYUCULARIM, yepyeni bir seriyle karşınızdayız. Bu serimizde gizli kalmış İslam Medeniyetinin güzelliklerini gözler önüne sereceğiz. Yüzlerce yıl öncesine gidecek, uzak uzak ülkelere, farklı medeniyetlere uzanacağız. Birlikte harika bir macera yaşayacağız. İslam Medeniyetine ait hiç bilmediğiniz ilginç konuları öğrenecek, eski devirlerdeki hayat tarzları hakkında bilgi sahibi olacaksınız. İslam Medeniyetinin pırıl pırıl sokakları olan şehirlerinde, sabun kokulu tertemiz evlerinde, hastalarına müzik dinletilen, güzel kokular dağıtılan konforlu hastanelerinde, harıl harıl araştırmalar yapılan eğitim kurumlarında dolaşacaksınız. Bu arada Müslüman bilim adamlarıyla tanışacak, onlarla dost olacaksınız. Batılı bilim adamları tarafından keşfedildiğini zannettiğiniz bir çok buluşun Müslüman âlimler tarafından, hem de yüzlerce yıl önce icat edildiğini şaşırarak öğreneceksiniz. Müslüman âlimlerin, tıpta, matematikte, fizikte, astronomide, astrolojide, kimyada, mühendislik alanında, mimaride ve daha birçok ilim dalında yaptıkları olağanüstü keşifleri öğreneceksiniz. 7 Bu eğlenceli yolculuğunuzda Meraklı Meral, adında çok sempatik ve canayakın bir arkadaşınız olacak. Üstelik Meraklı Meral’in en az onun kadar ilginç arkadaşları da zaman zaman aramıza katılacak. Bu enteresan grubu çok seveceksiniz. Şimdiden söyleyeyim Meraklı Meral’in durmadan araştırma, okuma ve öğrenme hevesi var. Doktorlar hastalığının bulaşıcı olduğunu söylüyorlar. Dediklerine göre Bilimin İlk Kaşifleri Serisi’ni bitiren herkes öğrenme aşkıyla yanıp tutuşuyor, durmadan Müslüman âlimlerimizin hayatlarını araştırıp İslam Medeniyetinin sırlarla dolu dünyasını keşfe çıkıyormuş. Benden söylemesi, sayfalarımızın arasında gezintiye çıkarken önleminizi almayı unutmayın. — Zehra Aydüz 8 EĞITIM SÜSLÜ NERMIN, Meraklı Meral'e yatılı kalmaya gelmişti. İki kafadar gece boyunca çekirdek çitleyerek televizyon seyrettiler, hayvan bitki oynadılar, internette dolanıp Meraklı'nın aklına takılan onlarca soruya cevap aradılar. Her şey iyiydi hoştu da Meraklı'nın içini endişe kurtçuğu yiyip bitiriyordu. Bugünkü matematik sınavı hiç de iyi geçmemişti. Eğer iyi bir not alamazsa abisinin dilinden, babasının siteminden, annesinin serzenişlerinden kurtulamazdı. Bir an aklına garip bir düşünce geldi. Nermin'e takılarak: -Acaba 1000 yıl, yok 1000 yıl kesmez, 1300 10 11 B İ L İ M İ N İ L K K A Ş İ F L E R İ yıl öncesinde mi yaşasaydık? O zaman okulla, testlerle, sınavlarla uğraşmaz ha bire gezer eğlenirdik, dedi. Bu fikir bir an için Süslü Nermin'in de hoşuna gitti. Tavuk gibi gıdaklayarak güldü: -Okulsuz bir hayat ne güzel olurdu. Bütün gün aylak aylak dolanır, canımızın istediğini yapardık. Ağaç tepelerine tüner, en olgun meyveleri kopartır, bayıla bayıla yerdik. Meral kurdukları hayali daha da genişletti: -Düşünsene hiç ev ödevi yok. Günde 568 tane test çözme, kompozisyon yazma, artı alma, eksi alma, sözlüye kalkma, yazılıya katılma, sınıf geçme, diploma alma hiç biri yok. Ne stressiz, ne kadar güzel bir hayat! Süslü Nermin: -Haklısın valla, dedi. Her yazılı öncesi korkudan karnıma kramplar giriyor. Bak ta şuraya bıçak gibi batıyor! Süslü Nermin, karnına giren krampları anlatırken aniden odalarının içinde genç bir kadının belirdiğini fark ettiler. Meral, böylesi durumlara alışkın olduğu için hiç istifini bozmadı. Onun rahatlığını gören Nermin ise korktuğunu belli etmeye utandı. Genç kadın, kendilerini kırk yıldır tanıyormuşçasına sıcak ve samimi davranıyordu. Neşeli bir ses tonuyla: -Hadi kalkın sizi götürmeye geldim, dedi. Nereden aklınıza geldiyse 1300 yıl öncesinde okulun ve eğitimin olmadığını düşünüyorsunuz. Hâlbuki eski devirlerde yaşayan bizler de sizin gibi iyi not almak için kendimizi paralar, bademli kurabiyeler gibi çatır çatır çatlardık. Elektriğin olmadığı devirlerde, mum ışığının 12 13 B İ L İ M İ N İ L K K A Ş İ F L E R İ rika elbiseler, inciler, kolyeler, bilezikler, bulacağını söyleyince anında ikna oldu. Müthiş ikili esrarengiz tarih yolculuğu için hazırdı. İslam Medeniyetinin İlkokulları altında bir şeyler öğrenmeye çalışırdık. Çünkü okula, eğitime, bilgiye çok büyük önem verirdik. Haylazlık yapmayı aklımızın ucundan bile geçirmezdik. Şimdi sizi okullarımıza, kütüphanelerimize, akademi merkezlerimize ve üniversitelerimize götürmek istiyorum. Böylece söylediklerimi daha iyi anlarsınız. Meral, bu teklifi çok ilginç bulup hemen kabul etti. Ancak Süslü Nermin'in tereddütleri vardı. Bunu farkeden Meraklı, onun kulağına eğilerek gidecekleri yerde güzellik kremleri, ha- Genç kadın, ilk önce konu hakkında kızları bilgilendirmeyi tercih etti: -Seyahatimize Medine'den başlayacağız, dedi. Burada kurulan ilkokulu göreceğiz. Bilirsiniz Peygamber Efendimiz (SAV) eğitime, öğrenmeye çok önem verirdi. O’nun önderliğinde yüzlerce öğrenci yetiştirilmiş, kadın erkek Müslümanlar camilerde verilen derslerden yararlanmışlardır.Camide ders verme sistemi zamanla geliştirilmiş, 653 yılında Medine’de ilk defa ilkokul açılmıştır. Bu güzel örnek hızla İslam coğrafyasının değişik şehir ve ülkelerine yayılmış, birbiri ardınca ilkokullar açılmaya devam edilmiştir. Kuran-ı Kerim, dini bilgiler, matematik gibi temel bilgilerin verildiği eğitimden herkes istifade edebilirdi. Hazırsanız bir an 14 15 B İ L İ M İ N İ L K K A Ş İ F L E R İ önce Medine'de açılan okulu görmeye gidelim. Kızlar başlarını evet anlamında salladılar. Ancak Süslü Nermin nasıl gideceklerini hâlâ anlamamıştı. Acaba bu kadın zaman makinesini mi icat etmişti? Meraklı'ya sormak için eğildiğinde etraflarındaki her şeyin değişmeye başladığını hissettiler. Işınlanma böyle bir şey olsa gerekti. Nermin sıkı sıkı Meral'in koluna yapıştı. Zaman hızlı bir fırıldak olmuş dönüyor, kendilerini yüzyıllar öncesine taşıyordu. Önce yaş hurma kokularını duydular. Öğrencilerin cıvıltıları, neşeli kahkahalar halinde kulaklarını doldurdu. Meral, yanlarından hızla geçen tombalak oğlanın attığı dirsekle gözlerini açtı, hafif canının yandığını hissetse de kızamadı. Sadece çevresindekileri tanımaya çalışıyordu. Gerçekten 653 yılında Medine’de açılan okulda mıydı? İnanmak öyle zordu ki. Kızlar gözlerini kocaman açarak etrafta dolaşmaya başladı. Burası ne kadar sade bir yerdi. Ancak bu sadelikte farklı bir güzellik vardı. Öyle bir ilkti ki, ardından gelecek bütün ilklerin kaynağıydı. İçeriye Medine güneşinin ışıkları vu- ruyordu, talebelerin başlarını okşuyordu. Kızlı erkekli gruplar aralarında gülüşüp kıkırdaşıyorlardı. Zeminin döşemesi yere serilen genişçe bir hasırdan ibaretti. Uzun beyaz elbiseli erkek öğrenciler, kırmızılı, pembeli ipek elbiseler giymiş, başlarında rengârenk örtüleriyle kız öğrenciler yan yana sıralanmış, öğrendiklerini hep bir ağızdan tekrar ediyorlardı. 1300 küsur yıl öncesinde kurulan ilkokulda ders gürül gürül devam ediyordu. Süslü Nermin, badem gözlü kızın elbisesini çok beğenmişti. Aynı modelin su yeşili rengin- 16 17 B İ L İ M İ N İ L K K A Ş İ F L E R İ Medine ne kadar güzel bir yerdi. Keşke bu kadar çabuk ayrılmak zorunda kalmasalardı. Belli ki acele etmeleri gerekiyordu, gidilecek çok yer vardı. Şimdiye kadar Bağdat'ı masallar şehri olarak bilirlerdi. Acaba bu masal şehrinde ilim çalışmaları nasıldı? İlk Bilim Merkezi: Beytülhikme den kendisine diktirse harika olurdu. Meraklı ise sağı solu kurcalıyor, kendince olayı çözmeye çalışıyordu. Sonunda muhteşem tespitini yaptı. Yazı tahtası, kitap, kalem vs. değişiyor, gelişiyordu. Ama 1300 küsur yıl öncesine de gitsen değişmeyen bir gerçek vardı. Eğer öğrenci milletiysen başarılı olacağım diye kendini paralaman, harıl harıl çalışman gerekiyordu. Genç kadın, kızların bir köşede kendi dünyalarına gömüldüklerini fark edince seslendi: -Haydi kızlar Medine'ye veda etme vaktimiz geldi. Şimdi sizinle Bağdat'a geçiyoruz. Zaman yeniden fırıldak misal dönmeye başladı, mekan küçüldü, eridi, yuvarlak bir nokta halini aldı. Birkaç dakika sonra nokta tekrar büyüdü, genişledi. 9. yüzyılın Bağdat'ı pırıl pırıl caddeleri, renkli hayatıyla belirmeye başladı. Burası yüzlerce odası olan bir akademi merkeziydi. 8. yüzyılın sonlarında Abbasi Halifesi Harun Reşit tarafından inşa ettirilmiş, ondan sonra halife olan Memun döneminde de geliştirilmişti. Dönemin en zengin ve gelişmiş şehirlerinden biri olan Bağdat, Beytülhikme adı verilen akademi merkeziyle şairleri, sanatçıları, 18 19 B İ L İ M İ N İ L K K A Ş İ F L E R İ edebiyatçıları, yazarları, tercümanları, bilim adamlarını kucağına almıştı. Sanatın ve bilimin gelişmesine öncülük ediyordu. Çok zengin bir kütüphanesi, geniş imkânları vardı. Dünyanın diğer yerlerindeki gelişmeler titizlikle takip ediliyordu. Halife Memun, Sicilya kütüphanesinin zengin bir koleksiyona sahip olduğunu duyunca krala mektup yazarak kitapların kopyalarının kendilerine yollanmasını istemiş, bunun üzerine yüz deve ile kitaplar taşınarak Bağdat'a getirilmişti. Ayrıca Bizans imparatoruna da önemli kitapları tercüme etme amacıyla bir heyet gönderilmişti. Bilim heyeti, Bizans ülkesinden geri dönerken Yunan medeniyetine ait eserleri de beraberinde getirmişti. Beytülhikme'deki hareket, Meraklı ve Nermin'in başını döndürdü. İnsanlar arı gibi vızıl vızıl işliyordu. Okuyanlar, yazanlar, tercüme yapanlar, bilimsel tartışmalarda bulunanlar, akademik çalışmalarda bulunanlar, öğrenciler, onlara ders veren öğretmenler taş duvarları bile canlandırmıştı. Sanki çalışmanın ışığı mermerlere, duvarlara, koridorlara yansıyor, her bir yöne dağılıyordu. Bu yüksek enstitüde rasathane de kurulmuştu. Şimdi de halifenin isteğiyle bir grup bilim adamı dünya haritası hazırlamaya çalışıyordu. Kızlar gördüklerinden çok etkilenmişti. Büyülenmiş gibi odalara girip çıkmaya başladılar. Burada kimler yoktu ki? İslam dünyasının meşhur bilim adamları hep buraya toplanmıştı. Benu Musa kardeşler uzaktan kendilerine el salladı, matematiğin babası Harezmî göz kırptı. Şifre kırma ve müzik teorilerini geliştirme konusunda önemli bir âlim olan Kindî şerbet 20 21