te ıy: i- EKONOMIK Y AKLAŞIM 107 ÇOKGEZEN'iN NOT'UNA YANlT* Müslüme Bol a- Yaklaşım IF ng ~ı- ry 6, "Müslüıne Murat Çokgezen'in Ekonomik Dergisi'ndeki Bal'ın Makalesi Üzerine Bir Not" başlıklı eleştirisi, (Çokgezen, 1995, 18/19:159-161). Tartışma geleneğini sürdürmesi açısından memnuniyet vericidir. Bu yazıda Çokgezen'in dile getirdiği eleştirilere verilecek yanıtlar iki başlık altında toplanacaktır. l. MODELiN AÇlKLA YICILIGI HAKKINDA "İşçilerin, !eı al ın n- döviz kurunun reel değil nonünal değerini gözönüne alarak yurda gönderdikleri döviz miktarını ayarlamaları onların rasyonel davranmadıklan anlamına gelmektedir. ... reel döviz kurlarını kullanarak oluşturmaya çalıştığımız model anlamlı sonuçlar vermemiştir. Buradan, işçilerimizin rasyonel davranmadıkları sonucu çıkarılınamalıdır. Döviz kuru ne olursa olsun, işçilerin Türkiye'de bakmak zorunda oldukları bir aileleri vardır." (Çokgezen, 1995, I 8/19: I59). Döviz kuru ile işçi dövizleri arasında bir belirleyicilik ilişkisinin aranması, işçilerin Türkiye' de bir ailelerinin bulunduğu, onlara bakmak zorunda oldukları ve kur ne olursa olsun onlara para göndermeleri gerekliliğini dışlamaz. Çünkü ilişkinin tesbitine yönelik aritmetiksel kahbın çift logmitmik dönüşümü bir arakesit (intercept) değeri içermektedir. Bu değer, döviz kuru ile açıklanamayan döviz gönderilerini kapsamaktadır. Ayrıca Çokgezen'in bizzat kendisi de ele alınan dönemde döviz gönderilerinin artığını vurgulamıştır. Döviz girişi ile döviz kurları arasında bir ilişki bulunduğu, fakat ilişkinin sadece döviz kuruna bağlanmasının aşırı derecede basitleştirici olduğu ifade edilmiştir. Ayrıca paranın alternatif kullanımlarının dikkate alınmamış olmasının modelin açıklayıcılığını önemli ölçüde azalttığı belirtilmiştir(Çokgezen, I995, I 8/19: I 59), Bir çalışmada varsayımları araştırmacı koyar. Bir kez varsayımlar yapıldıktan sonra seçilen modelin açıklayıcılık gücü, ortalama etrafındaki varyasyonun ne ölçüde açıklandı­ ğı ile ilgilidir. Kurmuş olduğumuz model çerçevesinde, seçtiğimiz açıklayıcı değişken ey ın U[ \'C Ekonomik Yakla~ım Dergisi'nin 1995 yılı 17. sayısında "Hayali Ihracatın Boyutları" ba~­ lıklı makaleye hitaben aynı derginin 18/19. sayısında Murat Çozgezen'in ''Müslüme Bal'ın Makalesi Üzerine Bir Not" adlı ele~tiri yazısına yanıt olarak kaleme alınmı~tır. ** G.Ü.I.I.B.F. Iktisat Bölümü, Aro~tırma Görevlisi. Ekonomik Yakla~ım, Cilt 7, sayı 20, Bahar 1996 * 108 Müslüme BAL (döviz kuru) ele alınan dönemde, Türkiye'ye gönderilen işçi dövizlerinin ortalama etrafın­ da gösterdiği varyasyonun % 96.61 'ini çok yüksek bir güven katsayısıyla açıklaınaktadır. Ayrıca döviz kuru ilc açıklanamayan % 3.39'luk kısmını ise modele dahil edilmeyen (paranın alternatif kullanımları, yani Alınanya'daki ve Türkiye'Lieki faiz oranları ya Ja Libor ilc işçilerin Türkiye'de bakmak zorunda oldukları ailelerine gönderdikleri para gibi) deği~­ kenler açıklamaktadır. Ayrıca modelde kullanılan nitel ve nice! değişkenierin sayısı artıkça tahmine yönelik bir dizi istatistiksel sorunla karşılaşılır. Bu nedenle döviz kuru dışındaki etmenlerin, ele alınan dönemde, istikrarlı kaldığı varsayımının yapılınasında bir sakınca görülmemiştir. Zaman içinde çeşitli nedenlerle işçilerin yurda kesin dönüş yaptıkları ve ikinci neslin yatırımlarını Türkiye' ye yönlendirmedikleri ifade edilmiştir (Çokgezen, 1995, 18/l9: 160). B.Aimanya'ya işçi gönderimi 1964 yılında başladığından, modelin kapsadığı zaman aralı­ ğında, henüz ekonomik davranışları yönünden farklı bir ikinci neslin varlığnıdan söz etmek mümkün değildir. Ayrıca ikinci neslin de Türkiye'ye yatırım yapma eğiliminde olduğu gözlenmektedir. 2. YÖNTEM HAKKINDA Çokgezen, " ... neden hayali ihracatın ölçülmesinde işçi dövizlerinden faydalanıldığını anlamak mümkün değildir. ... daha önceden döviz kuruna bağlı olarak açıklanan işçi dövizi girişlerinin/girmeyişlerinin neden daha sonra hayali ihracata bağlandığı belirtilmemiştir." demektedir. Çokgezen'in de belirttiği gibi ihracatçıların yurt içinden ya da yurtdışından iş­ çi dövizlerini toplayıp, daha sonra ihraç edilen mal bedeli olarak tekrar yurda soktuklarının bilindiği varsayılmıştır. Kaldı ki bu konu uzun süre kamuoyunun ve günlük basının gündeminde kalmıştır. Ayrıca, özellikle 1984 yılından itibaren kambiyo rejiminin serbetleşmcsiyle Türkiye'de yerleşik kişiler döviz tutma olanaklanna sahip olmuşlardır (Bal, I 995, I 7: 106 ). Bu nedenle ihracatçılar yüksek faturaladıkları ınal bedeli için ihtiyaç duydukları dövizi piyasadan rahatlıkla bulabilınişlerdir. Böylece işçi dövizlerinin hayali ihracatın finansmanında kullanılınasını önleyecek yasal engeller de ortadan kalkmıştır. Hayali ihracatın boyutlarına ilişkin tahmin 1991 yılına kadar uzatılmıştır. Bunun nedeni; Çokgezen'in ileri sürdüğü gibi ı. 1.1989 öncesi ihracat bedellerinin yurda getirilmesinde ortaya çıkabilecek geeikıncierin dikkate alınmış olması değildir. Çünkü mevzuat gereği az sayıda ülkeye yapılmış ihracat dışında mal bedellerinin en geç 3 ay içinde yurda getirilmcsinin yasal bir zorunluluk olduğu tarafımızdan bilinmektedir. Projeksiyon döneminin uzatılınasındaki asıl neden; 1.1.1989 tarihinden önce alınmış ihracatı teşvik belgeleri kapsamındaki ilıracatııı, uygulamada çeşitli scbeplcı·lc sürcsininuzatılıııış olmasıdır ve bu L nır. a- ik le EKONOMIK YAKLAŞIM belgeler kapsamındaki ihracatın 109 sonraki yıllan..la gerçeklc~tirilmiş olabileceği yönündeki düşüncemizdir. Nitekim o yıllarda ihracatınıızın hemen hemen yarıya yakını Dış ticaret Sermaye Şirketleri tarafından gcrçckleştiriliyordu. Bu şirketlerin ise ihracatını büyük ölçüde teşvik belgeleri kapsaınında gerçekleştirdiği bilinmektedir. Bu belgelerin süresi genellikle bir yıldır. Fakat uygulamada çeşitli nedenlerle sürelerinin uzatıldığı görülmektedir. Dolayısıyla, belge kapsamındaki ihracatın 1991 yılına kadar gcrçekleştirilmiş olabileceği düşünülmüştür. Bu nedenle çalışmanın açıklama gücünü artırmak amacıyla test süresi 1991 yılına kadar uzatılnııştır. Bu eleştiriyi yaparken Çokgezen'in dış ticaret mevzuatına ilişkin bazı ayrıntıları gözden kaçırdığı düşünülmektedir. Çalışmada n ). 1984-1991 yılları arasında hayali ihracatın finansmanında kullanıldığı için, Türkiye'ye girmeyen işçi dövizi 7,780 milyon dolar olarak tahmin edilmiştir. " ... 1983 yı­ lından itibaren yapılacak ihracatlarda, ihracatçıların ihraç bedelinin %80'ini 3 ay içerisinde fiili olarak ülkeye getirmesi durumunda mahsup oranı % 20 olarak belirlenmiştir. Bu durum dikkate alındığında 1984-1991 döneminde hayali ihracatın gerçekte 9,726 milyon dolar ... olduğu görülmektedir." ifadesi çok açıktır. Fakat konunun daha iyi anlaşılabilmesi için bir örnek vermek sanırım yararlı olacaktır. Örneğin ihracatçı 100 $'lık ihraç bedelinin 80 $'ını ülkeye getirdiğinde, vergi iadesini 100$ üzerinden alacaktır. Buradan da hayali ihracatın tahmin ettiğimiz 7,780 milyon dolardan daha fazla olduğu ortaya çıkmaktadır. Eğer ihraçatçı ihraç bedelinin % 20'sini yurtdışında, yasal olarak, tutabiliyorsa bu bedeli tahmin ettiğimiz bedel üzerine eklersek, hayali ihracatın toplanı 9,726 milyon dolar cıvarında olduğu anlaşılacaktır. daha değinmek istiyorum. " ... verilerin ve hesapların açık olanedeniyle bir takım boşlukları okuyucu kendisi doldurmak zorunda kalmaktadır." (Çokgezcn, 1995,18119:161 ). Çokgczeıı'c bu konuda katılıyorum. Ancak, çalış­ ına dergiyc, yayım için verildiğinde hacirnli bir ekler kısmı bulunmaktaydı. Derginin fiziki koşulları, sayfa sayısı gibi kısıtlar nedeniyle ekler kısmına derginin editörü ilc birlikte alı­ nan bir karar sonucu yer verilmemiştir. Son olarak bir rak eleştiriye belirtilnıemesi bitirirken bir noktaya tekrar dikkat çekmekte yarar vardır. Modelin varsayımiarına ve modelin açıklama gücüne ilişkin tartışmayı gereksiz görüyorum. Zira modelin hareket noktası bir gözlcmc dayanmakla ve sonuçta o gözlem de bu modelde test edilmektedir. Bu gözlemiınizc ilişkin test sonuçları ise %96.61 gibi çok yüksek bir açıkla­ ma gücü göstermektedir. Gözlemimiz şudur: Türkiye' de 1984-1991 yılları arasında büyük boyutlarda hayal i ihracat yaşandığı ve bunun da "İhracatta Vergi İadesi Mevzuatı" çerçevesinde, bir şekilde, finanse edildiğidir. Öte yandan zaman içinde sürekli artan işçi dövizlerinin, bu dönemde, beklencnin aksine bir duraklama dönemine girdiği gözlenmiştir. Bu yanıt yazısını Sonuçta kamuoyunda yerleşmiş ve bizim de katıldığımız "hayali ihracatın önemli ölçüde işçi dövizleri ile finanse edildiği" şeklindeki kanaat, bir hipotez olarak, bu çalışmada test edilmiştir. Yapılan analiz, hipotezi büyük ölçüde doğru1amıştır. ]ıo Müslüme BAL KAYNAKLAR Bal, Müslüıne., (ı 995), "Hayali İhracatın Boyutları", Ekonomik Yaklaşrm, 6: ı 7, 103-107. Çokgezen, Murat., (1995), "Müsli.ime Ba\'111 Makalesi Üzerine Bir Not", Ekonomik Yaklaşr nı 6:18/19, 159- I 63. Abstract A Reply On The Çokgezen 's Critics In this short reply, Bal answers to Çokgezen's critics focusing on the methodology of her article published in the recent issue of Ekonomik Yaklaşım. The author gives some details about the model in which nonıinal exchange rates have uscll as a main explanatory variable for the worker' s renıittances. DÜZELTME Ekonomik Yakıa~ım dergisinin ı 7. sayısında Doç. Dr. Uğur Eser'in "Küresellqnıe: Tehdit mi yoksa fırsat mı?" başlıklı makalesinde bazı yazım ve dizgi hataları ortaya çıkını~tır. Bu hatalarta ilgili düzeltmeler aşağıda verilmektedir. Sayfa: 5 : ı. Paragrafta, "sorgulandığı yaşaıııaktauır" yerine ''sorgulandığı ve ideolojilerin ıııoua dı~ı sayıluığı yaşamaktadır" Sayfa: ı O : "yapılanması'' 2. Paragrafta, yerine "yapılması" Sayfa: 1O ; 4. Paragrafta, "sürecin" ve "hloklardan" yerine "sürecinden" ve "bloklardan" Sayfa: 11:4 : 3. Paragrafta, "bur" ve "ilc teknoloji" yerine "bir" ve "ilc ileri teknoloji" Sayfa: 12 ; 4. Paragrafla, ''kartık". "çıkmasıa" ve "bir faktör" yerine "artık", "çıkmasına" ve "bir Sayfa: 13 ; 1. Paragrafta, "riskli" yerine "riski" Sayfa: ı3; 3. Paragraf, "satışlara" ve "amaçlar" yerine "satışlar" ve "amaçlar" Sayfa: 16 : 2. Paragrafta. "iç uı{' yerine "iç/dı~" uiğer faktör" bir dönemi