HABER BÜLTENİ 3 Aralık 2007 Haber Özetleri Irak ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı John Negroponte, Kerkük'ün statüsünü belirleyecek referandumun bu yıl yapılamayacağını söyledi. Irak'ta bulunan Negroponte, Bağdat'ta Iraklı liderlerle görüştükten sonra düzenlediği basın toplantısında, "Yıl sonuna kadar bir referandum yapmak mümkün görünmüyor", dedi. Negroponte, referandumla ilgili çabaların yeni yılda başlayacağı umudunu dile getirdi. Irak Anayasası, referandumun bu yıl sonuna kadar yapılmasını öngörüyor, ancak seçmen listelerini belirlemek için gerekli nüfus sayımı henüz yapılmadı. Irak gezisi sırasında Felluce ve Ramadi dâhil birçok kenti ziyaret eden Negroponte, Irak'ta şiddet olaylarındaki azalmanın kalıcı hale gelmesi için, siyasi alanda ve ulusal uzlaşı konusunda da başarılı olunması gerektiğini belirtti. Bu arada, Irak'ın kuzeyinde üslenen terör örgütü PKK konusunda ise Negroponte, bu örgütün Irak topraklarından Türkiye'ye karşı faaliyette bulunmasına izin verilmemesi gerektiğini ve "ortak amaçlarının PKK'nin faaliyetlerine son vermek" olduğunu kaydetti. (AA) Kürt Partilerine tepki göstererek yaklaşık bir yıldır Kerkük İl Meclisindeki üyeliklerini askıya alan Arap grubunun, Kürt gruplarla yapılan yeni bir anlaşma ile meclise geri döndüğü açıklandı. Kerkük İl Meclisi Başkanı Rizgar Ali yaptığı açıklamada, “Arap grubunun meclise geri dönmesi, Kerkük’ün yeniden yapılanması için önemli bir adımdır”, diye konuştu. Öte yandan Kerkük İl Meclisinde Arap grubunu temsil eden Rakan Sait El-Cuburi Irak Türkmen Cephesi (ITC) temsilcilerinin de meclis oturumlarına katılmalarını dilerken, yapılan anlaşmayla kendilerinin ilk defa Kerkük Vali Yardımcılığı ile Kerkük İl Meclis Başkan Yardımcılığı makamlarını elde ettiklerini söyledi. Ancak Türkmeneli Partisi ve İl Meclisi üyesi Ali Mehdi “Kerkük sorunu, bir tarafın meclise dönmesi diğer tarafın da ihmal edilmesi ile çözülmeyecektir”, diye konuştu. (www.akhbaar.org) Irak Parlamentosunda yeni oluşturulan Bağımsız Arap Grubu, Kerkük Normalleştirme Komisyonu’ndan çalışmalarını durdurmasını talep etti. Irak Parlamento üyesi Mahmut El-Azzavi “140. maddenin uygulanması, Kerkük’te yaşayan Arap birliğini bozacak ve diğer etnik grupların parçalanmasına neden olacaktır”, diye konuştu. Bağımsız Arap Grubu Başkanı Ahmet Rakan ElCerbe de yaptığı açıklamada, “140. madde çerçevesinde Türkmen ve Araplara uygulananlar utanç vericidir”, diye konuştu. Yeni kurulan Bağımsız Arap Grubu’nun, Irak Uzlaşma Cephesi’nden ayrılan Irak İslam Partisi ve Iraklılar Kongresi ile Diyalog ve Barış Grubundan oluştuğu bildirildi. (www.hewarat.dk) 1 Irak’ın kuzeyindeki sözde Kürt yönetiminin yetkilisi Fuad Hüseyin yaptığı açıklamada, "Türk Ordusu’nun, bizi ve Irak’ın kuzeyinde yaşayan halkı hedef alacağını düşünmüyorum", dedi. Bölgedeki krizin kontrol altına alındığını savunan Hüseyin, “Yeni görüşmeler olacaktır. Türkiye, Irak, İran ve biz yeni görüşmeler ile bu problemi bitireceğiz. Türkiye diyaloğu tercih ediyor", diye konuştu. (www.daralhayat.com) Irak Parlamentosundaki Musul milletvekillerinin, Musul’un iç güvenliğinin çökertilmesinden KDP üyelerini sorumlu tutmaları üzerine bir açıklama yapan Kürt Listesi, suçlamaları kabul etmediklerini bildirdi. Musul’un Kürt bölgesi olduğunu iddia eden Kürt Listesi, bu nedenle Musul’daki kollarını genişlettiklerini açıkladı.(www.radiodijle.com) Irak Ulusal Listesi Başkanı İyad Allavi, Irak’ın Erbil kentine yaptığı ziyarette sözde Kürt yönetimi yetkilisi Neçirvan Barzani ile görüştü. Görüşmede Irak’ın genel siyasi durumunun konuşulduğu açıklandı. (www.alsabaah.com) ABD Dışişleri Bakanlığı, Türkiye'nin, terör örgütü PKK'nın terörist tehdidine karşı kendisini savunma çabalarını desteklediğini belirterek, Iraklı Kürtler ve Bağdat yönetimini, Irak’ın kuzeyindeki PKK faaliyetlerinin durdurulmasına yönelik çabaları artırma çağrısında bulunmayı sürdürdüklerini söyledi. Bakanlığın Avrupa Bürosu sözcüsü Chase Beamer yaptığı açıklamada, ''Anladığımız kadarıyla Türkiye, sınırın Irak tarafındaki PKK kamplarına karşı operasyonlar düzenliyor. Edindiğimiz bilgilere göre bu operasyonlarda Kürt bölgesel yönetimi, siviller veya köyler değil, PKK'lı teröristler ve örgütün altyapısı hedef alındı'', dedi. Başkan George W. Bush'un ''PKK, Türkiye, Irak ve ABD'nin düşmanı'' sözünü hatırlatan Beamer, ''NATO müttefiki Türkiye'nin kendisini PKK terörizmine karşı savunma çabalarını destekliyoruz'', diye konuştu. Beamer, ''Iraklı yetkililerden, PKK'nin Irak’ın kuzeyindeki faaliyetlerinin durdurulmasını istemiştik. Ancak artan çabalara karşın onlar, bunu etkili bir biçimde gerçekleştirmeyi başaramadı. Irak hükümetine ve Kürt bölgesel yönetimine, PKK'nın faaliyetlerine son verilmesi yönünde eylemlerini artırmaları çağrısında bulunmayı sürdürüyoruz'', dedi. (AA) İran Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Muhammed Ali Hüseyni, terör örgütü PKK’nın eylemleri nedeniyle “Türkiye ile Irak arasında yaşanan sorunun, bölgede gerginliğe yol açmayan yöntemlerle çözülmesi gerektiğini” söyledi. Hüseyni, haftalık basın toplantısında, Türkiye’nin Irak’ın kuzeyinde üslenen teröristlere yönelik operasyon başlattığına ilişkin haberlerle ilgili sorular üzerine, “Biz, sürekli olarak, gerginliğe yol açmayan çözüm yollarından yararlanılması gerektiğini vurguladık. İki ülke arasındaki sorun da bölgede gerginliğe yol açmadan çözülmeli”, dedi. Terör örgütlerinin, bölgesel işbirliği çerçevesinde eylem yapamaz hale getirilebileceğine inandıklarını ifade eden Hüseyni, Irak’taki güvenlikten “işgalcileri” sorumlu tuttu. PKK terör örgütünün İran’daki uzantısı olan PEJAK da, İran’ın batısındaki dağlık alanda faaliyet gösteriyor. İran, Irak sınırında yer alan Kandil Dağı’ndaki terör örgütü kamplarını zaman zaman bombalıyor. (NTV) 2 Irak’ta, ülkenin en büyük Sünni bloğu Irak Uzlaşma Cephesi’ne düzenlenen baskın, Şiilerle Sünniler arasındaki gerilimi tırmandırdı. Bağdat’ta, Irak Uzlaşma Cephesi ofisinin yakınında bulunan bomba yüklü bir otomobil, Sünnilerle Şii ağırlıklı hükümeti karşı karşıya getirdi. Irak güvenlik güçleriyle Amerikan askerleri, araçla bağlantılı oldukları gerekçesiyle Irak Uzlaşma Cephesi’nin lideri Adnan El Duleymi’nin oğluyla korumalarını ve danışmanlarını gözaltına aldı. Duleymi de, ev hapsine alındığını duyurdu, ancak hükümet bunu yalanladı. Maliki hükümeti, olayla ilgili olarak suçlu bulunması halinde Sünni siyasetçinin dokunulmazlığının kaldırılacağını belirtti. Uzlaşma Cephesi tarafından yayımlanan bildiride ise “Irak hükümeti milli ve siyasi liderleri hedef almaktan ve onların isimlerini lekelemekten vazgeçmelidir; bu tür adımlar siyasi sürecin daha da karışmasına, gerilimin artmasına ve şiddetin desteklenmesine sebep olacaktır”, ifadesine yer verildi. (NTV)(www.yakindoguhaber.com) Irak Uzlaşma Cephesi Lideri Adnan Duleymi’nin korumalarının patlayıcı yüklü araçlarla doğrudan ilişkili olduğu açıklandı. Irak Hükümet Sözcüsü Ali Dabbağ, Adnan Duleymi’nin tutuklanan 7 koruma görevlisi üzerinde yapılan testlerin, bu şahısların patlayıcılarla temas ettiğini ortaya koyduğunu söyledi. Duleymi’nin tutuklanan 7 korumasının patlayıcılarla temas edip etmediğinin belirlenmesi için yapılan testlerin sonuçlarının olumlu çıktığını belirten Dabbağ, geçtiğimiz Perşembe günü Duleymi’nin bürosu önünde bulunan patlayıcı yüklü araçlardan birinin anahtarının da Duleymi’nin bir korumasının üzerinde bulunduğunu söyledi. Hükümet Sözcüsü Ali Dabbağ, Adnan Duleymi’nin daha iyi korunabilmesi için Yeşil Bölge’deki El-Reşid Oteli’ne yerleştirildiğini belirtti. Bu arada sorunun çözüldüğü ve Irak Uzlaşma Cephesi’nin parlamentoya katılmama kararından vazgeçtiği bildirildi. (www.yakindoguhaber.com) ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı John Negroponte, Enfal davasından mahkûm olan Ali Hasan El-Mecit, Sultan Haşim Ahmet ve Hüseyin Reşit El-Tikriti’yi Irak hükümetine teslim etmeyeceklerini açıkladı. Negroponte yaptığı açıklamada, “ABD, bu üç sanığı Irak’taki liderlerin görüş birliği ile teslim edecektir”, ifadesinde bulundu. (www.akhbaar.org) İran'ın başkenti Tahran ile Irak'ın başkenti Bağdat arasında, 30 yıl aradan sonra ilk direkt uçak seferinin bugün yapılacağı bildirildi. Irak Havayollarının İran'daki temsilcisi Şahabettin Tabatabai, İran Resmi Haber Ajansı IRNA'ya yaptığı açıklamada, Tahran-Bağdat uçak seferlerinin yarın başlayacağını söyledi. Tabatabai, ABD'nin karşı çıkmasına karşın, alınan kararla, 30 yıl aradan sonra iki ülke başkenti arasında ilk direkt uçak seferinin yapılacağını vurguladı. İki başkent arasında direkt uçuş konulmasını ''İran'ın Irak'taki siyasal başarılarından biri'' olarak değerlendiren Tabatabi, uçuş kararının, iki ülke havacılık yetkililerinin 17 Kasım'da yaptıkları anlaşma doğrultusunda alındığını kaydetti. Yapılan anlaşmaya göre seferler için İran'dan Mahan Havayolu şirketi, Irak'tan da Irak Havayollarının yetkilendirildiğini ifade eden Tabatabai, uçuşun iki ülke arasındaki ortak sınırdan Tahran-Bağdat, BağdatTahran olarak gerçekleştirileceğini bildirdi. (AA) Irak’ın Musul kentinin El-Tamim bölgesinde bulunan KDP bürosuna bombalı saldırıda bulunulduğu açıklanırken, olayla ilgili bilgi verilmedi. (www.belagh.com) 3 Irak'ta El Kaide militanları, kuzeydeki bir Şii köyüne saldırdı. Saldırıda 16 kişi öldü. El Kaide militanları Diyala'daki Şii Divela köyüne sabah saatlerinde saldırı düzenledi. Saldırıda, önce havan topu ateşi açıldığı, ardından 50-60 kadar militanın köye baksın düzenlediği kaydedildi. Köye saldıran militanların evleri yaktıkları, 3'ü çocuk, 2'si kadın 13 kişiyi öldürdükleri bildirildi. Saldırıda 14 kişi de yaralandı. Polis, saldırıya uğrayan köylülerin militanlarla çatıştığını ve 3 militanı öldürdüklerini açıkladı. Bakuba yakınlarında yol kenarına yerleştirilen bombanın patlaması sonucu da bir Amerikan askeri öldü. (TRT) Irak'ta bugün meydana gelen 2 ayrı saldırıda, 2 polis ile 4 askerin öldüğü bildirildi. Kerkük bölgesinden bir yerel polis yetkilisi, bölgedeki Havice yakınlarındaki bir yolda, kimlikleri belirlenemeyen silahlı kişilerce pusuya düşürülen 4 askerin öldüğünü açıkladı. (AA) Irak'ın Felluce kenti yakınlarında ortaya çıkarılan bir toplu mezarda, aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 20 kişinin cesedi bulundu. Polis, cesetlerin kısmen çürümüş olduğunu bildirdi. Irak'ta güvenlik güçleri tarafından yakın zamanlarda ortaya çıkarılan birkaç toplu mezardaki kurbanların çoğunun, mezhep çatışmalarının kurbanlarına ait olduğu belirtiliyor. (AA) Ortadoğu Gazze Şeridi'nden İsrail tarafına düzenlenen havan topu saldırısında, 4 asker hafif biçimde yaralandı. Verilen bilgiye göre, havan mermisi, Necef'teki bir askeri üs yakınına düştü. Saldırıda yaralanan askerler, Aşkelon'daki hastanede tedavi altına alındı. İsrailli askerlerin yaralandığını İsrail ordusu da doğruladı ve bugün boyunca 14 roket ve havan topu saldırısı yapıldığı bildirildi. Kasım ayı içinde Gazze Şeridi'nden İsrail tarafına 240 dolayında havan topu ve roket saldırısı düzenlendi. Bu arada İsrail, 429 Filistinli mahkûmu serbest bırakma işlemini başlattı. İsrail'in güneyindeki Ketziot'taki cezaevinden Filistinli mahkûmları taşıyan ilk otobüsün hareket ettiği açıklandı. (AA) İsrail Başbakanı Ehud Olmert, Annapolis zirvesinin sonuçları arasında yer alan, “2008’e kadar bir Filistin devleti kurulması hedefinin” ülkesini bağlamadığını söyledi. Kabine üyeleriyle bir araya gelen İsrail başbakanı, ilerleme kaydedilmesinin Filistin’in, militanları kontrol edebilme kapasitesine bağlı olduğunu öne sürdü. Siyasi gözlemciler, Olmert’in bu açıklamasının, Olmert’in iç siyasetteki zayıf pozisyonunu gösterdiğini belirtiyor. Ülkedeki şahinler, Filistinlilerle barış görüşmelerinde çok fazla ödün vermesi halinde, bunun koalisyon hükümetinin sonunu getireceği tehdidinde bulunuyor. (NTV) Lübnan’da, görev süresi 23 Kasım’da dolan Cumhurbaşkanı Emil Lahud’un halefini seçemeyen iktidar ve muhalefet uzlaşma sinyalleri veriyor. Lübnan’da iktidarda olan Suriye karşıtı koalisyon, Genelkurmay Başkanı General Mişel Süleyman’ı, cumhurbaşkanlığına aday gösterdi. General Süleyman, daha önce de Hizbullah önderliğindeki muhalefet tarafından aday gösterilmiş, fakat iktidar bu isme sıcak bakmamıştı. Diplomatik kaynaklar, cuma günü mecliste yapılması planlanan cumhurbaşkanlığı seçiminin, bu kez başarılı olacağını ve General Mişel Süleyman’ın, Lahud’un yerine seçileceğini belirtiyor. Mişel 4 Süleyman, Lübnan’ı halen Suriye’nin kontrol ettiği 1998 yılında göreve gelmişti. Süleyman’ın, Hizbullah’la iyi bağları bulunuyor. (NTV) Kafkasya ve Orta Asya Rusya'da dün parlamentonun alt kanadı Duma için yapılan seçimlerde oyların yüzde 34'ünün sayımı tamamlanırken, Devlet Başkanı Vladimir Putin'in liste başında olduğu iktidardaki Birleşik Rusya Partisi (BRP), yüzde 60'ın üzerindeki oy oranını korumayı sürdürüyor. Rusya Merkez Seçim Komitesi'nden yapılan açıklamada, sayımı tamamlanan oyların yüzde 34'lük bölümüne göre, BRP yüzde 63.3, Komünist Parti yüzde 11.4, aşırı milliyetçi Vladimir Jirinovski'nin liderliğini yaptığı Rusya Liberal Demokrat Partisi yüzde 9.5, Adil Rusya Partisi yüzde 7.5 ve Tarım Partisi de yüzde 2.5 oranında oy aldılar. Sandık çıkışı yoklamasında da BRP'nin oy oranı yüzde 61, Komünist Parti'nin de yüzde 11.5 oranında çıkmıştı. Bu arada Rusya'da muhalefet birçok yerde ihlal yapıldığı ve seçmene rüşvet önerildiği iddiasında bulundu. Muhalif Sağ Güçler Birliği Partisi'nin Saint Petersburg'daki üst düzey yöneticisi Leonid Gozman, yaptığı açıklamada, ''Kendilerine Genç Avrupa adını veren bir grup insan, (Rusya Devlet Başkanı Vladimir) Putin için oy kullanacak kişilerin adlarının yapılacak ödül çekilişine dâhil edileceği vaadinde bulunuyorlar'', diye konuştu. Bunun kitlesel ve organize bir çalışma gibi göründüğünü kaydeden Gozman, ''Sandıklarda oy kullanan insanlar ortaya çıkıp hediyelerin nerede olduğunu soruyorlar. Bu insanlara hediyelerin oylarını kullandıktan sonra verileceği söyleniyor'', dedi. Muhalefet partileri, seçim ihlalleriyle ilgili şikâyetlerini Rusya'nın tek bağımsız seçim gözlemcisi kurumu olan Golos'a yaptılar. Golos Başkan Yardımcısı Grigory Melkonyans, yaptığı açıklamada, seçimde hilelerin sistematik bir biçimde yapıldığını savunarak, ''Münferit olaylar yok. Rusya'nın her köşesinden şikâyetler geliyor'', dedi. Seçimleri izleyen Bağımsız Devletler Topluluğu üyesi ülkelerinin gözlemcileri ise yaptıkları açıklamada, seçimlerde ciddi bir sorun görmediklerini bildirdiler. (AA) Avrupa Birliği Almanya Başbakanı Angela Merkel, Türkiye'yi en iyi şekilde AB'ye bağlamanın yolunun ''imtiyazlı ortaklık''tan geçtiğini tekrarladı. Merkel, Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi'nin (CDU) bugün Hannover kentinde başlayacak kurultayı öncesinde Deutschlandfunk radyosuna yaptığı açıklamada, Türkiye'nin AB üyeliğine bir kez daha karşı çıkarak, ''Türkiye'nin AB'ye sıkı bir şekilde dostça bağlanmasını istiyoruz, bunun için de doğru yolun imtiyazlı ortaklık olduğuna inanıyoruz'', dedi. (AA) Diğer Haberler Venezüella Devlet Başkanı Hugo Chavez, anayasa reformu için yapılan referandumun sonucunu ''kabul edeceğini'' bildirdi. Hugo Chavez, oyunu kullandıktan sonra televizyon kanallarına yaptığı açıklamada, ''Sonuç ne olursa olsun kabul edeceğiz'', dedi. Muhalefete, kendisini örnek alarak sandıktan çıkacak sonucu ''demokratik zafer'' olarak kabul etmesi çağrısı yapan Chavez, bugünün Venezüella ve demokrasi için bir ilerleme olduğunu 5 kaydetti. Oy verme işlemi süren ve şu ana dek önemli hiçbir olay meydana gelmeyen referandumda, 100 binden fazla askerin görev yaptığı belirtildi. Referandumda kabul edildiği takdirde yapılacak olan anayasa değişikliği Chavez’e ömür boyu devlet başkanlığı yolunu açacaktı. Ancak halk, Devlet Başkanı Hugo Chavez'in kendisine geniş yetkiler sağlayacak anayasa reformuna yüzde 51 "hayır", yüzde 49 "evet", dedi. (AA) Dünya Basını İngiltere basınında öne çıkan konu, Endonezya'nın Bali kentinde, 180 ülkeden temsilcilerin Birleşmiş Milletler öncülüğünde bir araya gelmesiyle toplanacak iklim değişikliği konferansı. Küresel ısınmaya neden olan gazların salımını engellemeye yönelik Kyoto Protokolü'nün süresi 2012 yılında doluyor. Bali'de, bunun yerini alacak yeni anlaşmaya yönelik müzakereler için bir gündem belirlenmesi öngörülüyor. Guardian, öne çıkacak konuları ve İngiltere'nin tavrını şöyle özetliyor: "İngiltere, havacılık ve deniz taşımacılığının yarattığı kirliliğin, iklim değişikliği konusundaki yeni anlaşmaya dahil edilmesini sağlamaya çalışacak." "Kyoto Protokolü, bu iki sektörün yarattığı karbon salımını kapsamıyordu. Birçok ülke de, küresel ısınmaya katkılarını hesaplarken bu sektörleri hesaba katmıyor. Yeni iklim değişikliği yasası ile karbon kirliliğini 2050 yılına kadar yüzde 60 azaltmayı öngören İngiltere bu ülkelerden biri." "Anlaşma sağlamaya çalışılacak diğer konular ise şöyle: karbon salımı ve sıcaklık artışlarını sınırlayacak uzun vadeli bir hedef belirlenmesi, gelişmiş ülkelerin daha ciddi sınırlamalara ikna edilmesi, Çin gibi gelişmekte olan ülkelerin daha adil ve etkili katkıda bulunması, karbon pazarlarının genişletilmesi, temiz teknoloji imkânlarının araştırılması ve transferi konusunda işbirliği, savunmasız bölgelerin küresel ısınmaya ayak uydurmasına yardım ve tropikal ormanların korunması." Peki, Bali'deki iklim değişikliği toplantısında bu hedeflere ulaşılabilecek mi? Guardian pek de iyimser bir yorumda bulunmuyor. "Bu iki haftalık toplantının sonucuna ilişkin en iyimser tahminler bile, bilim adamlarının yapılması gerektiğini söylediklerinin gerisinde kalıyor. Bali toplantısının sonunda, dönüşüm sağlayacak bir protokol olmayacak mesela." "Amerika Birleşik Devletleri'ni, sera gazı salımlarında daha fazla kesintiye gitmesi konusunda ikna etmek de mümkün olmayacak. Çin ve Hindistan gibi gelişmekte olan ekonomilerin kirliliği sınırlandırması yönünde bağlayıcı bir anlaşma da çıkmayacak." "Bunun yerine, 190 devletten yaklaşık 10 bin yetkili ve bakan, tamamlanması en az iki yıl alacak bir sürece, ülkelerinin avantajlı konumda başlamasını sağlamaya çalışacak. Hedef, 1997 tarihli Kyoto Protokolü'nün yenilenmesi. Ancak kimse, yeni anlaşmanın içeriğini şimdiden tahmin edemiyor." Financial Times'ın da Bali'deki iklim değişikliği konferansına çok iyimser yaklaştığı söylenemez. Gazete, iklim değişikliği ile mücadelede mutlaka ikna edilmesi gereken ve Kyoto Protokolü'nün kapsamında bulunmayan gelişmekte olan ülkelerin durumunu ele alıyor önce. "Gelişmekte olan ülkeler, kendilerine bu konuda hedef dayatılmasına direneceklerini dile getirdiler. Dünyanın en fazla karbon salan ülkesi haline gelmesine rağmen, bunu sınırlandırması için Kyoto Protokolü çerçevesinde hiçbir yükümlülüğü bulunmayan Çin'in durumu, 6 üzerinde en çok konuşulacak konu olacak." "Pekin, sera gazları salımını sınırlamaya yanaşacak gibi görünmüyor. Ancak artış hızını yavaşlatacak bazı girişimlere onay verebilir. Hindistan ise daha inatçı. Son 150 yılda atmosfere salınan sera gazlarındaki sorumluluğu daha fazla olan gelişmiş ülkeler ciddi bir indirime gitmediği sürece, gelişmekte olan ülkelerin buna zorlanamayacağını savunuyor." Financial Times'a göre, dünyanın en büyük ekonomisi olan Amerika Birleşik Devletleri'nin iklim değişikliği konusundaki tutumu da daha az sorunlu değil. Hatta gazeteye göre, Bali'deki iklim değişikliği toplantısının başarısı Washington’un tavrına bağlı. "Amerika Birleşik Devletleri, sera gazı salımının ciddi oranda sınırlandırılmasına onay vermediği sürece, ekonomileri hızla büyüyen Çin ve Hindistan'ın buna olumlu bakması mümkün değil. Dolayısıyla Bali toplantısında, Washington'a manevra alanı tanıyan bazı prensipler belirlenmeli." "George W. Bush'un sera gazı salımında zorunlu kesintiye gitme fikrine şiddetle karşı olduğu biliniyor. Dolayısıyla kendisiyle masaya oturanlar, bu tutumu daha da sertleştirmemeye dikkat etmeli." "Belirlenecek yol haritasını uygulamak Bush'un halefine düşeceğinden, bu yol haritası 2008'deki başkan değişiminden etkilenmeyecek bir çerçevede olmalı." "Amerika'nın mevcut tutumu düşünüldüğünde, Avrupa başkentlerinde ortaya atılan fikirler fazla idealist. Ağaçlandırma ve yükselen deniz seviyelerine uyum gibi fikirler çok fazla tartışma yaratmayabilir. Ancak uluslararası havacılık ve deniz taşımacılığının daraltılması gibi öneriler tepki çekecektir." "Sera gazı salımlarına yönelik uluslararası çapta bağlayıcı sınırlamalar da, her ne kadar tercih sebebi de olsalar destek bulmayacaklardır." "Siyasetçilerin bu konudaki önceliği uzlaşma olmalı. Bunun anlamı, Amerika Birleşik Devletleri'nin desteğini kazanmak adına seçenekleri sınırlamaksa, varsın olsun. Mütevazı bir başarı, başarısızlıktan daha iyidir." Independent gazetesi, Bali'deki iklim değişikliği konferansı konusunda umutlu. 1997'de yürürlüğe giren Kyoto Protokolü'nün uygulamada karşılaştığı zorlukları kabul etmekle birlikte, ciddi ilerlemeler de kaydedildiğini belirten gazete şöyle devam ediyor: "Yönetimin bilinen tavrına rağmen, artık Amerika Birleşik Devletleri'ndeki birçok eyalet, bölgesel düzeyde harekete geçiyor. Avrupa Birliği, iklim değişikliği ile mücadeleyi öncelikleri arasında sayıyor. Eski Amerikan başkan yardımcısı ve iklim değişikliği ile mücadele gönüllüsü Al Gore, Birleşmiş Milletler'e bağlı İklim Değişikliği ile Mücadelede Hükümetlerarası Konferans ile birlikte, Nobel Barış Ödülü'ne layık görüldü. İklim değişikliğine şüpheyle yaklaşan Michael Howard'ı iktidardan indiren Avustralya, Kyoto Protokolü'nü imzalamaya hazırlanıyor." "Bali konferansı, 2012'de onaylanması mümkün olacak bir anlaşma ve takvim belirlemek için uzlaşmaya varmalı. İyi niyet olduğu sürece, bu hedeflerin gerçekleştirilememesi için hiçbir sebep yok." İngiltere basınında geniş yer bulan bir başka gelişme de, Rusya'da dün yapılan genel seçim. Resmi sonuçlar henüz alınmamış olsa da, Kremlin yanlısı olarak bilinen, üstelik Devlet Başkanı Vladimir Putin'i birinci sıradan aday göstererek tüm kampanyasını onun üzerine kuran Birleşik Rusya'nın yüzde 60'ın üzerinde oy alması bekleniyor. Times bu durumu şöyle değerlendiriyor: "Seçim sonuçları, iki dönemden fazla başkanlık yapmasına engel olan anayasaya rağmen, Vladimir Putin'e iktidarda kalması için ilkesel bir yetki veriyor. Peki, bu yetkiyi nasıl kullanabilir?" "Eğer kendisinin üçüncü kez 7 başkan olmasının önünü açacak bir anayasa değişikliğini gündeme getirmeme konusunda ciddi ise geriye iki seçeneği kalıyor. Birincisi, görev süresi Mart ayında dolduğunda, şu andaki Başbakan'ı kukla devlet başkanı olarak yerine geçirmek. Ardından da, 4 yıl sonra başkanlığa geri dönmek." "Ya da yeni başkanın 'hastalanması' durumunda daha önce onun yerine almak. Ya da başkanlık makamını iyiden iyiye zayıflatarak, yetkilerini kendisi için oluşturulmuş yeni bir makama aktarmak." Independent'taki bir haberin başlığı:"Kıbrıslı Türkler, güneyden tamamen kopmaktan yana". "Bundan üç yıl önce, adalarının bölünmüşlüğüne barışçıl bir şekilde son vermek için yüksek oranda oy vermişlerdi. Bunun ödülü, Avrupa Birliği'ne girmelerinin engellenmesi oldu. Şimdi ise, Brüksel ve uluslararası toplumun tutmadığı bir dizi söz sayesinde, Kuzey Kıbrıs nüfusu, Akdeniz'deki bu adanın kalıcı olarak bölünmesinden yana tavır koyuyor." "Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nce yaptırılan bir ankete göre, Kıbrıslı Türklerin yüzde 60'ı iki devletli bir çözüm istiyor. Uzlaşma yanlısı Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'a göre bu, Kuzey'in izolasyonuna son verip doğrudan ticareti teşvik etmeyen Avrupa Birliği ve uluslararası toplumun eseri." 8