Mayıs 2007 bülten

advertisement
Mayıs 2007 bülten
İçindekiler :
1-Kötü Ağız Kokusunun Nedenleri…
2- İnsan Sağlığını İlgilendiren İlginç Haberler…
3- Tılsımlı Yiyecekler…
4- Hamilelikte Diş Sağlığı…
5- Diş Gıcırdatma(bruksizm)…
6- Çocuğunuz ve sizin için…
7- Biraz fıkra ☺
Kötü ağız kokusunu yenmeye nane şekeri, ağız spreyi yetmez…
Ağız kokusu kişiyi rahatsız etmekle kalmıyor, sosyal ilişkilerini de etkiliyor.
Ağız spreyi, nane şekeri, sakız, karanfil gibi çözümlerin etkisi dakikalarla sınırlı.
Yapılması gereken, sorunun kökenini bulup buna göre çözüm geliştirmek. Ağız
kokularının yüzde 90’ı ağız içindeki sorunlardan kaynaklanıyor.
Kötü ağız hijyeni, diş çürüğü, dişeti ve çevre kemik dokusundaki
hastalıklar, ağızdaki eski dolgu ve kaplamaların altındaki çürükler
istenmeyen kokulara zemin hazırlıyor.
Ağız kokusunun tıbbi adı halitosiz. Diş hekimi Sibel Tezil, ciddi
enfeksiyonlardan kaynaklanmayan ağız kokularının çoğunlukla diş ve
dişeti rahatsızlıklarına bağlı oluştuğunu söylüyor. Her ikisinin de nedeni
aynı: Dişler düzenli fırçalanmadığında ağızda oluşan bakteri tabakaları.
Diş yüzeyi iyi temizlenmediğinde bakteriler bu bölgeye yerleşir.
Atıklarındaki sülfürlü bileşikler kötü kokuya yol açar. Aynı şekilde dil
köküne yerleşen bakterilerin ölüleri ağızda koku oluşturur.
AĞIZ KURULUĞU DA SEBEP
"Dişleriniz Konuşuyor" kitabının yazarı diş hekimi Dilşad Doğan Özdoğan, ağız
kuruluğunun da ağız kokusuna yol açtığını belirtiyor. Tükürük akış hızı ve miktarındaki
azalma, ağız kuruluğunu artırır. Ağız kuruluğunda normalden daha az olan tükürük, dil
üzerindeki artıkları ve maddeleri yeterince yıkayamaz. Bu da kokuya sebep olur. Tükürük
azlığı, ağız ortamında oksijen azlığı anlamına da gelir. Bu da oksijeni sevmeyen
organizmaların oluşmasına olanak sağlar.
Ayrıca tükürük bezi hastalıkları, diyabet, hepatit, vitamin eksiklileri, menopoz, duygusal
gerilim ve bazı ilaçlar tükürük üretimini azaltabilir. Koku, ağız içindeki mantarlar ve
yaraların sonucunda da meydana gelebilir. Akciğer kaynaklı enfeksiyonlar, böbrek ve
karaciğer yetmezliği, metabolizma bozuklukları, açlık, diyet, oruçlu olmak, burun
tıkanıklığı sonucu oluşan ağız kuruluğu da koku yapar.
DİLİNİZİ DE FIRÇALAYIN
Kokunun önlenmesi için öncelikle ağız hijyenine özen göstermek gerekiyor. Diş
fırçalamanın bile kuralı var. Alt ve üst çenedekileri ayrı ayrı olmak üzere, fırça tüm
dişlerin ön, üst ve arka yüzeylerinden en az üç kez geçecek şekilde fırçalamak gerekiyor.
Bakteriler iyi temizlenmeyen yüzeyler gibi, pütürlü yapısı nedeniyle dile de rahatlıkla
yerleşebiliyor. Dil yüzeyinin ve özellikle arka kısmının
fırçalanması kokuyu önlemek açısından önemli. Eğer fırça
ile bu yüzeyi fırçalamaktan rahatsız oluyorsanız temiz bir
plastik kaşık kullanarak dili kökünden ucuna kadar
sıyırarak temizleyebilirsiniz.
Ayrıca dilinizi rahat ve düzgün bir şekilde
temizleyebilmek için piyasada bulunan dil fırçaları ve dil
kazıyıcılarından yardım alabilirsiniz.
Ağız kokusu fobisi
Ağız kokusu endişesi kimi zaman kişinin
psikolojisini etkiliyor ve fobiye dönüşüyor.
Kimsenin fark etmediği kokuyu zihninde
abartan "halitofobi"liler, depresyona
sürükleniyor, aralarında intiharı düşünenler
bile çıkıyor. Hayali ağız kokusu, "Olfactory
Reference Sendrom" adı verilen psikiyatrik bir
durum. Hasta kötü koku yaydığına inanıyor.
Ağız ve diş sağlığının düşmanı stres, kimi
durumlarda ağızdaki tükürük akımını da
azaltıyor. Stres altındaki birey, ağız
kurumasına bağlı koku oluşumundan etkilenip
halitozis geliştiriyor.
AĞIZ KOKUSUNU ÖNLEYECEK 7 ÖNLEM
1/ Eğer ağzınızda herhangi bir enfeksiyon, vücudunuzda nefesinizin
kokmasına yol açacak herhangi bir sağlık sorunu yoksa ağız kokusunu
engellemek için gargara ve diş macunlarıyla yapılacak düzenli
temizlik yeterli.
2/ Ağız kuruluğunu önlemek için gün boyu su için.
3/ Aldığınız ilaçlar ağız kuruluğu yapıyorsa, yudum yudum su için;
dişlerinizi ve dilinizi fırçalamayı aksatmayın.
4/ Tükürük salgısını hareketlendirin. Bakteri oluşumunu önlemek için
ağzın oksijenlenmesine yardımcı olun. Şekersiz sakız çiğnemek bunun
en kolay yolu. Bu arada mentollü pastillere dikkat! Kokuyu giderir gibi görünse
de kuruluğa neden olur.
5/ Bol su içeren sebze (domates, kereviz gibi) ve meyveler (elma gibi)
tüketin. Yiyeceklerinizin üzerine maydanoz doğrayın.
6/ Sarmısak, soğan ve baharattan kaçının ya da pişirerek yemeyi tercih
edin. Çoğunlukla kötü sindirildikleri için süt ürünleri de bu probleme
neden olabilir.
7/ Alkolü ve sigarayı bırakın.
anasayfa
İnsan sağlığını ilgilendiren ilginç Haberler…
Alkol:
Bilim adamları, alkolün erkeklerde kadınlara göre daha fazla kontrol kaybına sebep
olduğunu ortaya çıkardı.
ABD’de Kentucky üniversitesinde yapılan araştırmaya 12
kadın ve 12 erkek denek katıldı.Araştırmada iki tarafta eşit
miktarda alkollü içecek verilerek bilgisayar ekranında tekrar
tekrar beliren şekillere istenen zamanda klavyedeki
düğmelere basarak tepki vermeleri istendi.Araştırma
sonucunda alınan alkol miktarı arttıkça erkeklerin kadınlara
göre daha çok hata yaptığı ve kontrollerini kaybettikleri
ortaya çıktı.
Dr. Mark Fillmore, konuyla ilgili olarak ‘Kadınların
erkeklere göre içkiye daha az dayanıklı olduğu inanışı genel
olarak hakim olsa da, bu hiçbir zaman araştırılmamıştır.
Bizim araştırmalarımızın sonucu da erkeklerin kadınlara
göre daha çabuk kontrollerini kaybettiklerini ortaya çıkardı’ dedi.
Çocuklarda horlama problemi:
Horlama ve çocuklarda solunumun durması çocuklarında sağlığını tehdit ediyor.Her
gece uykusu bölünen çocuklarda davranış bozuklukları görülebiliyor.
Horlama hayatı tehdit eden bir hastalığın ilk belirtisi olabiliyor. Horlamanın uyku
sırasında hava yolunun daraldığının en önemli göstergesi olduğunu belirten Acıbadem
Onkoloji ve Nörolojik Bilimler Hastanesi Göğüs Hastalıkları ve Uyku Bozuklukları Uzmanı
Dr. Ceyda Kırışoğlu, horlamanın sadece yorgunken, uyku ilacı veya alkol içimini takiben
ortaya çıkabildiği gibi çene yapısının küçük olması, boğazın arkasındaki dokuların
yoğunluğu, bademciklerin büyümesi veya burun tıkanıklığına bağlı olarak da görüldüğünü
belirtiyor.
Horlamanın sosyal bir sorun olmaktan çıkıp
hayatı tehdit eden bir durum haline gelmesi uyku
apnesi(uykuda solunum daralması)
sendromundan kaynaklanıyor. Dr. Kırışoğlu uyku
apnesini şöyle açıklıyor; ‘Üst solunum yolunda
gelişen darlık veya tıkanıklık solunum çabasının
artmasına, oksijen seviyesinde de düşmeye
neden olur.Beyin koruma içgüdüsüyle hastayı
uyandırıp nefes almasını sağlar.Gece boyunca
onlarca, hatta yüzlerce kez uyanan kişi, ertesi
gün dinlenemeden yorgun kalkar, gündüz
uyuklar.
Hipertansiyonu olan hastaların yarıya
yakınında, kadınların yüzde 2, erkeklerin ise
yüzde 4’ünde uyku apnesi görülüyor. Ancak pek
çok kişi bu hastalığın farkında değil.
Dr. Kırışoğlu “Uykuda ortaya çıkan bölünmeler ertesi günkü fonksiyonlarımızı etkiliyor;
yorgun uyanma, gün boyu halsizlik,yorgunluk hissi,sabah baş ağrısı,ağız kuruluğu,
depresyon,kişilik değişiklikleri,dikkat toplamada güçlük,karar vermede zorlanma,hafızada
zayıflama,unutkanlık,adet düzensizlikleri ve iktidarsızlığa neden oluyor.”
Çocuklarda ise büyüme geriliğine yol
açıyor.
Araştırmalara göre horlama, her 10
çocuktan birinin her gece yaşadığı bir sorun.
Solunum bozukluklarına bağlı uyku
bölünmesi ise çocukların hiperaktivite, kolay
sinirlenme, dikkat eksikliği gibi çeşitli
davranış bozuklukları sergilemesine yol
açıyor.
Sorunu yaşayan çocukların sıklıkla iç
çekmeyle nefes almaya başlayıp tekrar
uykuya daldığını kaydeden Dr. Kırışoğlu,
‘Bazı çocuklarda ise nefes durması
görülmüyor. Ancak onları da başka tehlike
bekliyor.Bu çocuklar büyümek için
kullanılacak enerji kaynağını uykuda nefes alıp verebilmek için sıklıkla büyüme
geriliği,yüksek tansiyon ve kalp yetmezliği tehdidi altında oluyor.’ diyor.
En çok 2 ile 6 yaş arası çocukların etkilendiği sorunun sebeplerini Dr. Kırışoğlu şöyle
sıralıyor:’Bademcik ve geniz etinin büyüklüğü başta gelen nedenler arasında. Diğer
nedenler ise burun tıkanıklığı, alerjik durumlar,astım,reflü,şişmanlık,tiroid bezinin az
çalışması,yüz kemik gelişimindeki farklılıklar,genetik(down sendromu gibi) ve nörolojik
hastalıklar.”
Tedavi seçenekleri
Bademcik ve geniz etinin alınması: Operasyon şikayetlerin geçmesinde sıklıkla yeterli.
Ortodontik tedavi: Alt veya üst çenenin küçük olması, dişleklik ve yüksek damak gibi yüz
kemiklerinin gelişim bozukluklarının varlığı özellikle çocuk yaş grubunda büyük önem
taşıyor.
Nazal CPAP (devamlı pozitif havayolu basıncı) cihazı: Cihaz bir maske aracılığı ile
burundan veya ağızdan hava vererek nefes yolunu açık tutuyor. Gözlük gibi sadece
kullanıldığı sürece etkilidir.
Diğer öneriler: Çocuğun büyüme ve gelişme sürecinde fazla kilo almaması sağlanmalı.
Yan yatması, arkasının uzunca bir yastıkla desteklenmesi gerekir.
anasayfa
Tılsımlı yiyecekler…
Yiyecekler konusunda kendi kendinize bazı yasaklar uygulamayın. Örneğin çikolata
şişmanlatması, soğanın nefesinizi kokutması gibi nedenlerle bu yiyeceklerden uzak
durmanız yanlış olur.Bakınız uzmanlar, kadınlara özellikle hangi yiyecekleri öneriyorlar:
Acı çikolata
Her gün az miktarda acı çikolata yemek kandaki kolestrol oranını
düşürüyor, kalp hastalıklarından korunmanıza yardım ediyor.
Kara üzüm
Doktorlar kırmızı şarap içmenizi öneriyorlar. Kırmızı şarap yerine siyah üzüm
yemenizde, kalp hastalıklarından korunmanıza yardımcı olacaktır. Kalp sağlığı
için büyük önem taşıyan maddeleri içeren kara üzüm, şeker hastaları dışında
herkese öneriliyor.
Soğan
Soğan yemeklere lezzet katar. Ayrıca zengin bir c vitamin kaynağıdır. Posalı yiyecekler
arasında yer alır. Dahası sarımsaktan daha etkili bir kan basıncı düzenleyicisidir.
Biftek
Yağsız biftek vücudunuzun demir ihtiyacını karşılayabilir. Demir
eksikliğinin kadınlarda büyük sorunlar yarattığını
unutmamalısınız. Özellikle regl dönemlerinde sık sık biftek
yemelisiniz.
anasayfa
Hamilelikte diş sağlığı…
Hamilelik tüm vücudun fiziksel ve psikolojik yönden pek çok değişikliğe uğradığı bir
dönemdir. Ağzımız ise vücudun bu tür değişikliklere karşı çok hassas olan bir bölgesidir.
Anne adayı hamilelik süresince ister istemez devamlı bebeğini düşündüğü için kendi
kişisel bakımını ihmal edebilir. Mide bulantıları ve kusmalar ağız içinde zararlı etkilere
neden olur. Bazı yiyecek ve içeceklere karşı aşırı ilgi veya aşırı tiksinme duyulması sonucu
ağızda bundan etkilenir.
Hormonal etkiler sonucunda ağız içinde
bazı değişimler olur. Örneğin kandaki ve
tükürükteki asit miktarı arttığı için dişlerin
çürümesi kolaylaşır. Çünkü en basit
anlatımıyla dişin çürümesi demek,
bakterilerin salgıladığı asitlerle yumuşaması
demektir. Diş eti rahatsızlıkları da
eskisinden daha kolay ve daha sık
oluşacaktır.
Hamile olmayı düşünen veya hamile olan
her kadın mutlaka bir diş hekimi
kontrolünden geçmeli, ağız sağlığı için neler
yapması veya yapmaması gerektiğini
öğrenmeli ve gereken tedavilerini
yaptırmalıdır. Bu hem annenin hem de
çocuğunun sağlığı için çok önemlidir.
Hamilelik kabaca 3 dönemde incelenir:
İlk üç aylık dönem:
Bu dönem bebeğin çok hassas olduğu bir
dönemdir. Gereksiz müdahaleler düşüğe
sebep olabilir. Fakat ağrıya sebep olmuş
veya müdahale edilmediği takdirde daha
çok zarara neden olabilecek durumdaki
dişlerin çekim, kanal tedavisi gibi acil olarak
tedavi edilmesi gereken durumlarında,
çekinmeden diş hekimine gidilmelidir. Diş
hekimi, bebeğe zarar vermeyen ilaçlarla
tedaviyi sağlayacaktır.
İkinci üç aylık dönem:
Bu dönem, hamilelik sonuna kadar ertelenmesi uygun olmayan diş çekimi, dolgular, kanal
tedavileri gibi pek çok tedavinin yapılması için en uygun olan dönemdir.
Üçüncü üç aylık dönem:
Bu dönemde bebek anne karnında oldukça büyümüştür ve doğum yaklaşmıştır. Aynen üç
aylık dönemde olduğu gibi, acil tedaviler dışında diş hekimi müdahale etmemelidir.
anasayfa
Diş Gıcırdatma(bruksizm)…
Bruksizm genellikle uyku esnasında oluşan güçlü çene hareketlerinin neden olduğu
çeneyi sıkma ve dişleri gıcırdatma olayıdır. Toplumumuzda sık rastlanır. Genellikle bu
alışkanlığa sahip bireyler bundan habersizdir.
Diş gıcırdatmanın sebepleri nelerdir?
Bruksizm (diş gıcırtması) oluş nedenleri hakkında çeşitli görüşler vardır. Bazı
araştırmacılar bruksizmin dişler arasındaki kapanış ilişkisinin bozulmasından
kaynaklandığını, bazıları santral sinir sistemindeki bir hastalığın neden olduğunu bazı
araştırmacılarda bu iki nedeni de kapsayan çok yönlü bir problem olduğunu ileri
sürmektedirler.
Duygusal stresler (herkes stresin bruksizmin nedenleri arasında en önemli faktör
olduğu konusunda fikir birliği içerisindedir. Vücudumuzda stres belirtilerini ilk olarak
gördüğümüz yer ağız dokularıdır. Stres bruksizmin hem oluş nedeni hem de olayın
şiddetini arttıran en önemli faktör olarak belirlenmiştir.)
*Aşırı sinirli, hassas, titiz bir yapıya sahip olmak
*Malokluzyon (dişlerin diziliş ve sıralanışındaki bozukluklar)
Diş gıcırdatması sonucu ağız ve dokularında ne tür rahatsızlıklar
oluşur ve belirtileri nelerdir?
*Dişlerin çiğneyici yüzeyinde oluşan aşınma: Dişlerin birbirleri
ile sürtünmesi sonucunda oluşan aşınma tüm dişleri kapsayabilirse de özellikle ön
dişlerde daha etkilidir.
*Dişlerde kırılma: Dişleri sıkma ve gıcırdatma sonucunda ön dişlerin köşelerinde arka
dişlerin çıkıntılı kısımlarında mikro çatlaklar oluşur. Röntgen ile saptanamayan bu
çatlaklar zamanla büyüyerek dişlerin kırılmasına neden olur.
*Dişlerde aşırı hassasiyet: Genellikle soğuğa karşı hassasiyet gelişir.
*Diş etinin geriye çekilmesi ve genellikle bununla birlikte oluşan dişin boynunda diş eti
hizasında oluşan çentik şeklindeki aşınmalar: Bu durumun oluşmasına neden olarak
ilerleyen yaşa bağlı diş eti çekilmesi yada aşırı baskı uygulanarak yapılan diş fırçalama
gösteriliyorsa da, bruksizm hastalığının dişlerde bu gibi oluşumlara neden olduğu
bilinmelidir.
*Dişlerde sallanma: Yıllar süren gıcırdatma sonucu dişler gevşeyerek sallanmaya
başlar. Aşırı basınç dişleri saran kemik desteğinin kaybolmasına neden olur. Bu durumu
telafi etmek için dişlerin kökleri hizasında ekstra kemik çıkıntıları gelişir.
*Yanaklarda iritasyon (tahriş): Özellikle dişleri birbirlerine temas ettikleri kapanış çizgisi
hizasında, yanağın iç kısmında çizgi yada kabartı şeklinde fibröz bir oluşum meydana
gelir. Bu oluşum nedeni ile sıklıkla “yanak ısırma” olayı ile karşılaşılır.
*Kas ağrısı: Özellikle şakak ve yanak bölgesindeki kasların aşırı çalışması bu bölgelerde
kas ağrısına neden olur.
*Baş ağrısı: Yukarıda belirtilen kas ağrısı zaman zaman baş ağrısı şeklinde
kendini gösterir.
*Çene ekleminde ağrı: Çene eklemine aşırı yüklenme nedeni ile eklemde ağrı,
çıtırtı ve kenetlenme olabilmektedir.
Bu belirtiler diş gıcırdatmasının hemen başlangıcından itibaren ortaya çıkmaz. Olayın
şiddetine ve süresine göre bazen yıllar sonra görülebilmektedir. Çoğunlukla belirtilerin
tümü birden olmayabilir.
Tedavi:
Tedavinin amacı dişlerde çene ekleminde oluşabilecek kalıcı zararları önlemek ve ağrıyı
ortadan kaldırmaktır.
Diş hekimi tarafından uygulanan, uyku sırasında dişlerin birbirleri ile temasını
engellemek amacı ile alt ve üst çene dişlerinin arasına yerleştirilerek kullanılan en önemli
araçtır. Ancak gece koruyucuları çoğunlukla tek başlarına yeterli olamazlar.
Bu nedenle hastalığın sergilediği tabloya göre gece koruyucularının yanında bazı ek
tedavilerinde uygulanması gerekmektedir:
*Stres terapisi,
*Rahat uyumayı sağlayıcı önlemler,
*Kas gevşetici ilaç uygulaması,
*Hatalı yapılmış diş dolgusu ve kaplamaların
yenilenmesi,
*Eksik olan dişlerin yerine koyulabilmesi için protez
uygulamaları.
Çocuğunuz ve sizin için…
Müzeler:
Arkeoloji müzesi : (0212) 520 77 40 Osman Hamdi Bey Yokuşu,
Gülhane. Pazartesi hariç her gün 09:00-17:30 arasında açık Yunan,
Roma ve Bizans uygarlıklarına ait arkeolojik eserlerin sergilendiği
Arkeoloji Müzesinde, vitrinlerin çocukların boyuna göre ayarlanmış
olduğu özel bir bölüm var. Çocukların ilgisini çekebilmek için sergilenen
eserlerin çevresinden dönen mini bir kale yapılmış;çocuklar bu kaleye
tırmanıp üstünde yürüyebiliyor. Müzede ayrıca çocukların içine
girebildiği bir Truva Atı maketi de var.Giriş 5ytl. 0-6 yaş arası
çocuklara, öğrenci ve öğretmenlere ücretsiz.
Atatürk Müzesi : (0212) 233 47 23 Halaskargazi Caddesi
250, Şişli. Perşembe ve Pazar hariç hergün 09:00-16:30
saatleri arasında açık. Kısa bir süreliğine Atatürk’ün evi olan
binada, Ata’ya ait çeşitli eşyalar, doğumundan 1. Dünya
Savaşı’na kadar hayatına ait fotoğrafları, Milli Mücadele ile
ilgili tablolar ve Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi sergileniyor. Giriş
ücretsiz.
Miniaturk : (0212) 222 28 82 İmrahor Caddesi, Sütlüce. www.miniaturk.com Her gün
10:00-18:00 saatleri arasında açık. Türkiye’nin dört bir yanını iki saatlik bir gezide
tamamlamaya ne dersiniz? Çeşitli tarihi eser ve anıtlarla birlikte günümüz mimarisinin de
önemli eserlerinin birebir örneklerinin minyatür boyutta sergilendiği müze çocuklar için
hayal alemi gibi. Giriş ücreti 5ytl öğrenci 3ytl.
Oyuncak müzesi : (0216) 359 45 50 Dr.Zeki Zeren Sokak 17,
Göztepe. www.istanbuloyuncakmuzesi.com Pazartesi hariç her gün
09:30-18:00 arasında açık. Dört katlı tarihi bir köşkte yerleşik müzede
1920’lerden günümüze gelen oyuncaklardan örnekler sergileniyor.
Özellikle savaş oyuncakları bölümünün çok etkileyici olduğu müze,
teneke oyuncaklardan plastik oyuncaklara kadar geniş bir yelpazeyi
içermekte. Anne-babalara yönelik fotoğraf ve yaratıcı drama eğitimleri
ile ‘Farklı Zeka Boyutlarının Kültürel Değerlerle Desteklenmesi
Semineri’ de veriliyor. Giriş ücreti 6ytl. Öğrenci ve öğretmenlere 4ytl.
3yaş altı çocuklar ücretsiz.
Çocukla müze gezerken…
*Müzedeki eserlerin tümünü gezmeye çalışmayın. Özet bir tur çocuklar için yeterli
olacaktır.
*Çocuğunuza bakma ve görme arasındaki farkı anlatın.
*Müzedeki eserler hakkında basit sorular sorabilirsiniz.mesela sanatçının bakış açısıyla ve
eserle ilgili sorular.
*Birlikte eserin anlattığı dönemle günümüz arasındaki farklılıkları bulmaya,incelemeye
çalışın.
*Eserdeki renkler ve geometrik şekillerle ilgili bulmacalar yaratıp, çocuğunuzun ilgisini
çekmeye çalışın.
*Eserin anlattıklarıyla bağlantılı bildiğiniz çocuk şarkıları bulup birlikte söyleyebilirsiniz.
Saraylar:
Dolmabahçe Sarayı : (0212) 236 90 00 Dolmabahçe, Beşiktaş.
Her gün 09:00-15:00 saatleri arasında açık. 285 oda ve 46
resepsiyon salonundan oluşan saray, sultanların yaşadığı
dönemdeki haliyle korunmuş olması dolayısıyla çocuklar için
oldukça ilginç bir mekan. Osmanlı İmparatorluğu’nun son
dönemindeki gösterişli yaşantısını vitrinler arkasında değil de
kullanıldığı şekliyle gözlemlemek çocuklar için eğlenerek öğrenme
imkanı sunuyor. Giriş ücreti hafta sonu 10ytl. hafta içi 20ytl.
öğrenci 3ytl. 7yaş altı ücretsiz.
Topkapı Sarayı: (0212) 512 04 80 Sultanahmet Meydanı,
Sultanahmet. Salı hariç her gün 09:00-17:00 saatleri
arasında açık. Tarihi ağaçlarla dolu bahçeleri, havuzları,
muhteşem manzarası ve eşsiz mimarisiyle Osmanlı
İmparatorluğu’nun göz bebeği niteliğindeki bu saray
çocuklarınıza tarihimizi tanıtmanın en iyi yollarından biri.
Eserlerin vitrinlerde sergilendiği ve dört ana bölümden oluşan
sarayda çocuklar daha çok şehzadelerin kıyafetlerinin
sergilendiği Kıyafet Bölümü, değerli mücevherlerin
sergilendiği Hazine ve silahların sergilendiği Silah Bölümü’yle
ilgileniyor. Giriş ücreti 10ytl. öğrencilere ücretsiz.
Çocukla saray gezerken…
*Sarayların çocuklar için büyüleyici olduğunu unutmayın.bunu dikkate alarak saray
gezisini tarihe sihirli bir yolculuk niteliğinde eğlenceli bir masala dönüştürün.
*Çocuğunuzun gündelik hayatıyla saraylarda yaşayan çocuklarınkini karşılaştırın: Nerede
uyumuşlar? Ne yemişler? Okula giderler miymiş? Nerede ders çalışmışlar? Eğlenmek için
ne yaparlarmış?
*Sarayda yaşayan çocukların gizli projelerini veya yaramazlıklarını tahmin etmeye çalışın.
*Sarayda eskiden yaşamış çocuklardan bugüne dek kalmış izleri bulmaya çalışın.
Biraz fıkra…
Uyku hapları
Doktorun biri, yıllardır ilgilendiği ve sevdiği bir hastasının yanında uyku hapları taşıdığını
görmüş ve onu uyarmak istemiş:
- “Haluk bey, kullandığınız uyku haplarını gördüm, zaman zaman ihtiyacınız olabilir ama
sizi uyarayım; o haplar çok etkilidir ve bağımlılık yaparlar.”
Hasta bunun üzerine ukala ukala gülümsemiş :
-“Yok doktorcum, sen yanlış biliyorsun. 17 senedir bu ilacı kullanırım, bağımlılık falan
yaptığını görmedim!”
3 doktor
Üç doktor muayenehane açmaya karar vermişler ve açmışlar. 1. doktor tabela olarak
memleketin en iyi doktoru yazmış. Bunun üzerine 2.doktor tabelaya dünyanın en iyi
doktoru yazmış. Bunun üzerine 3. doktor altta kalmamak için düşünmüş taşınmış ve
tabelaya mahallenin en iyi doktoru yazmış…
Download