Günlük Sektör Haberleri

advertisement
2015
Günlük Sektör Haberleri
11 AĞUSTOS
İçindekiler
 Sektörlerin Acil Çözüm Bekleyen Sorunları Ağırlaşıyor,
Gözler Hükümet Kuruluşunda
(Dünya 10.08.2015)
33-13
2
Sektörlerin Acil Çözüm Bekleyen Sorunları Ağırlaşıyor, Gözler
Hükümet Kuruluşunda
(Dünya 10.08.2015)
Ekonominin çarkını çeviren 11 sektöre sorduk... Hepsinin gündemi dolu. Hepsinin
gündeminde acil çözüm bekleyen sorunlar var. Ancak hükümetin kuruluşu
geciktiği için sorunların çözüm bulunması gecikiyor. Bu da sorunların daha da
ağırlaşmasına yol açıyor.
Sektörlerin gündemi Ankara’da kilitlendi. 7 Haziran seçimlerinden sonra gözler
hükümet kuruluşuna çevrildi ancak, 45 günlük yasal sürecin dolmasına iki haftadan az
bir süre kalmasına karşın henüz umut veren bir gelişme yok. Dahası, “yeniden seçim”
ihtimalinin giderek artması ekonomi dünyasında büyük yankı buluyor. DÜNYA, birçok
kez iş dünyasının “hükümeti kurun” çağrısını manşetine taşıdı. Çünkü hükümetin
kuruluşu geciktikçe ekonominin ağırlığını oluşturan, Türkiye’de çarkları çeviren bütün
sektörlerin sorunları da ağırlaşıyor. TGSD Başkanı Şeref Fayat, “Son 20 yıldır ilk kez bu
kadar zor durumdayız. Ankara’nın çalışması lazım ama hükümet kurulamıyor” dedi.
Çevremizdeki komşu ekonomilerin büyük sorunlar yaşadığını, Avrupa ekonomisinin
canlı olmadığına dikkat çeken Fayat, böyle bir konjonktüre hükümetsiz yakalanmış
olmanın büyük sıkıntı olduğunu söyledi.
ÇÜD Genel Sekreteri Veysel yayan, çok önemli bir noktaya dikkat çekti. Yayan, “Ekonomi
çevrelerinden acil hükümet kurulsun talepleri yükseliyor. Ama bu samimi değilmiş gibi
algılanıyor olabilir. Ekonominin bütün birimleri canhıraş sesleniyor. Güven çok önemli.
İstikrarsızlığı kaldıracak gücümüz yok. Daha fazla kan kaybına tahammülümüz yok.
Mecalsiz kalmış bir ekonomiyi tekrar canlandırmak için çok daha fazla enerji gerekir”
dedi.
Birkaç sektörde durum iyi gözüküyor. Otomotiv, gayrimenkul gibi bir iki sektörde
satışlar iyi gidiyor. Ancak bu bile başlı başına bir güvensizlik işareti olarak
yorumlanıyor. Vatandaş, “işler kötüye gidecek, faizler yükselecek, dolar çıkacak” diye
alım yapıyor. Bazı sektörler var ki geçen yılın sonundan itibaren sıkışmaya başladı.
Bunlardan biri turizm. Sektörün bütün örgütleri 2015’in düşüşle kapanacağı görüşünde.
2 bine yakın otel satılık. TUROB Başkanı Timur Bayındır’ın yaptığı açıklama var. Bu yılın
ilk yarısında İstanbul havalimanlarında transit yolcu sayısı rekor düzeye ulaştı ama 6.4
milyon transit yolcu, bir şişe su dahi içmeden havalimanlarından başka ülkelere gitti.
Sıkışmaya başlayan, ciddi ciro kaybı yaşayan bir başka sektör dış müteahhitlik sektörü.
Rakamlar çok çarpıcı. Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB) 2015 yılı ikinci çeyrek
analizini açıkladı. ‘Seçimler Bitti, Yeni Gündemler Oluştu, Ancak Ekonomi Hâlâ Gündem
Dışı’ başlıklı raporda, “Jeopolitik riskler ve bölgedeki siyasi istikrarsızlığın yanında,
seçim ve siyasetin gölgesi altında bulunan Türkiye’nin kırılgan ekonomik büyümesinin
3
olumsuz yönde etkilenmeye devam edeceği öngörülmektedir” değerlendirmesi yapıldı.
Raporda, inşaat sektöründe üretimin 2014 ikinci yarısından itibaren önemli ölçüde hız
kestiği belirtiliyor. 2014 yılı birinci çeyrekte geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 5.8
olan büyüme ikinci çeyrekte yüzde 3.4’e, üçüncü çeyrekte yüzde 2’ye gerildi. Sektör son
çeyrekte yüzde 2 küçüldü. Bu yılın ilk yarısı itibariyle proje sayısında, iş alınan ülke
sayısında, proje bedellerinden çok büyük düşüşler var. 2015’in ilk 6 ayında sadece 69
proje alınmış. İş alınan ülke sayısı 48’den 24’e düşmüş. Bir tek ortalama proje bedeli iyi.
Ancak alınan proje sayısı düşük kalınca toplamda 10 milyar dolardan çok iş kaybı var
sektörün gündeminde.
İNŞAAT
Sektörde İvme Kaybı Yaşanıyor Sorunlar Birikiyor
TMB’nin DÜNYA’ya değerlendirmesinde sektördeki son durum şöyle özetlendi:
“Ekonominin genel gidişatı açısından lokomotif bir sektör konumunda olan, ancak 2013
yılının üçüncü çeyreğinden bu yana ivme kaybeden inşaat sektörü, 2014 yılının son
çeyreğinde yüzde 2.03, 2015 yılının ilk çeyreğinde yüzde 3.51 oranında küçüldü.
Ekonomik aktivitedeki yavaşlama ve inşaat yatırımlarındaki gerileme ile yakından
ilişkili olan bu tablo; sektörün ekonomideki gelişmelere çarpan etkisiyle tepki veren
yapısal özelliği nedeniyle sürpriz olmadı. Yurtdışındaki elverişsiz konjonktür ve bölgesel
olarak gün geçtikçe artan jeopolitik risklere ek olarak, yurt içinde yükselen siyasi riskler
de hesaba katıldığında Türkiye ekonomisinin önümüzdeki dönemde uzun dönemli
potansiyel büyüme oranının altındaki büyüme performansını sürdürmesi bekleniyor.
Özel sektör Türkiye ekonomisinde risk ve yatırım iştahını büyük oranda kaybetmiş
görünmektedir. Belirsizliğin hızla ve uzlaşmayla aşılması gerekiyor. Gerçekler ile
kurgulanan ekonomik döngü içinde, belirsizliğin hızla ve uzlaşmayla aşılması, Türkiye
ekonomisinin yeni büyüme-üretim-finansman modelinin oluşturulması, ileriye dönük
tutarlı ve gerçekçi bir vizyonun, yepyeni bir hikayenin kurgulanması ve hareket planının
oluşturulması hayati önem taşıyor.” Libya’da ciddi sorunlarla karşı karşıya olan
sektördeki son tablo, 10 milyar doların üzerinde iş kaybı yaşandığını ortaya koyuyor.
Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB) sektörün gündemini daha önce 10 maddelik bildirge
ile açıklamıştı. Bildirgede şu talepler öne çıkmıştı: 140 kez değişen ihale kanunu baştan
yazılmalı, KOİ’lerdeki farklı uygulamalara son verilmeli, ödenek belirsizliği ortadan
kaldırılmalı, kapsamlı bir teşvik sistemi geliştirilmeli, kefalet bonosu sistemi hayata
geçirilmeli, mesleki yetkinliği sertifikalı işgücü oluşturulmalı, yap sat sektörü
denetimsizlikten kurtarılmalı, kişiye özel imar düzenlemeleri önlenmeli, sürdürülebilir
inşaat kavramı geliştirilmeli. DÜNYA’ya yapılan açıklamada da sektörün çözüm bekleyen
sorunları şöyle özetlendi:
4
1- Kamu İhale Kanunu mevzuatı, ekonomik yönden verimli, rekabet gücü yüksek,
topluma ve çevreye duyarlı, adil, şeffaf ve sürdürülebilir bir yatırım ortamı için baştan
yazılmalı.
2- Dünya ölçeğinde büyük hedefler koyan Türk müteahhitlerinin başarılı olabilmesi için,
Kamu-Özel Sektör İşbirliği (PPP) modelinin etkin bir şekilde uygulanması sağlanmalı.
3- Yurtdışı Müteahhitlik ve Teknik Müşavirlik Hizmetlerinin geliştirilmesi için yeni bir
teşvik sistemi oluşturulmalı.
4- Sadece Temmuzda 166 işçi hayatını kaybetti. İş sağlığı ve güvenliği uygulamaları hem
hükümet hem sektör oyuncuları tarafından sahiplenilmeli. Yurtdışındaki projeler bu
konuda son derece başarılı olan sektörün yurtiçinde neden daha çok kaza ve ölüm ile
karşılaştığı iyi analiz edilmeli. Etkin bir denetim mekanizması hayata geçirilmeli.
5- Kentsel Dönüşüm bütünsel bazda, kentsel altyapı, yeşil alan ihtiyacı, sosyo-kültürel
doku ve bölge sakinlerinin hakları gözetilerek ele alınmalı.
6- İran’da altyapı seferberliğinin yurtdışı müteahhitlik hizmetleri açısından geniş bir
pazar yaratması öngörülüyor. Ancak inşaat sektöründeki canlanmadan esas faydayı
ülkede halen faal olan Çin ve Rus taahhüt firmalarının sağlaması bekleniyor.
7- Libya-Irak-Rusya pazarlarından doğacak kaybı dengeleyebilecek yeni fırsatlar için,
Sahra-Altı Afrika ve Güney Amerika ülkelerinde potansiyel yatırımların işe dönüşmesi
için güçlü bir hükümet desteğine ihtiyaç var.
8- KÖİ modelli büyük projelerinin finansmanı, belirsizlik ve olumsuz
değerlendirmelerden negatif etkilenebilir. Bu projelerin finansmanında döviz kurundaki
yüksek artış da ek maliyetler açısından riski yaratıyor. Topluma ve çevreye duyarlı, adil,
şeffaf ve sürdürülebilir bir yatırım ortamı sağlanmalı.
MOBİLYA
Navlun Desteği Olmadan Uzaklara Gidemeyiz
Mobilya Sanayicileri Derneği (MOSDER) Başkanı İsmail Doğan’a göre sektörün
gündeminde, çözüm bekleyen sorunlar özetle şöyle:
1. İhracatta büyük sıkıntı var. Irak ve Libya gibi bazı pazarlardan kayıplarımızı daha
uzaklara açılarak kapatmamız mümkün ama navlun desteği lazım. Bizim yükümüz
havalı, uzaklara gidince rekabetçi olamıyoruz. Oysaki uzak pazarlara açılma zamanı. Bu
açıdan dış pazarlar açısından acil olan şey navlun desteğidir. 1994’te vardı, çok da yararı
oldu. Sonra kaldırdılar. Bunun yeniden acilen getirilmesi gerekir.
5
2. İç pazar açısından en önemli sorun KDV’dir, kayıt dışılıktır. Geçmişte KDV’nin yüzde
8’e indirildi, geçici bir dönem ve cirolara yüzde 50 etki yaptı, vergiyi de artırdı. Ama
geçici getirilmiş bir uygulama olduğu için kaldırıldı. Bunun geri getirilmesi lazım. Yüzde
8’e inmeli. Bu arada kayıt dışılık giderildikçe aşama aşama bir iki puan yükseltilebilir.
3. İran çok önemli bir imkan olarak gözüküyor. İran politikası konuşuluyor ama henüz
ortada açılmış bir şey yok. Burası bizim için çok önemli bir Pazar. Buraya yoğunlaşmak
gerekiyor. Baktığınız zaman imkan var. Bunun fiiliyata geçirilmesi önemli.
DEMİR ÇELİK
İhracat Hedefini Aşağı Yönlü Revize Etti
Çelik İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Namık Ekinci’nin sektörde tabloyu
özetleyen açıklamalarına göre durum şöyle:
“Önemli pazarlarımız arasında yer alan Ortadoğu’da yaşanan gelişmeler, Kuzey Afrika
pazarındaki kayıpların halen telafi edilememiş olması gibi birçok olumsuzluk çelik
ihracatını olumsuz etkiliyor. Son iki ayda miktar bazında yakaladığımız toplam yüzde
11’lik artışla moral bulmamıza rağmen yılsonunda belirlediğimiz hedefe ulaşmak şuan
için mümkün görünmüyor. Türk çelik sektörü olarak 2015 yılı hedefimizi 16,5 milyon
ton olarak revize ettik. Bu sadece Türk çelik sektörüne özel bir durum değil. Dünya
genelinde belirsizliklerin artması, çelik üretimi ve ihracatında düşüşlere neden oluyor.
Çelik sektörünü hedef pazarlardaki kırılganlıklara karşı daha güçlü kılmak adına Birlik
olarak çalışmalarımıza devam etmekteyiz. Bu kapsamda atılacak en önemli adım, üretim
sürecinde yapısal değişikliğe gitmek olacak. Bu amaçla, sektörümüzün mevcut elektrikli
ark ocaklarında hurda kullanımının yanında cevher kullanarak maliyetlerini
düşürmesini ve ürün yelpazesini genişletmesi için gerekli dönüşümlerin sağlanması
adına çalışmalarımızı sürdürmekteyiz. Özellikle son dönemde katma değerli üretim ve
yeni teknolojik gelişmelere odaklandık.”
Sektördeki çözüm bekleyen acil sorunları da Türkiye Çelik Üreticileri Derneği (TÇÜD)
Genel Sekreteri Veysel Yayan, şöyle özetledi:
1- Çelik piyasasında rekabetimizi güçleştiren maliyetler uygulamalar var. En fazla
ihracat kaybı yaşayan sektörüz. 6 aydır ithalat artıyor. Tedbir için hükümete ihtiyaç var.
En önemlisi girdi maliyetleri… Çevre katkı payı, TRT payı ve enerji maliyetleri ile ilgili
sorunlarımız çözüm bekliyor.
2- Yatırımlar yapılması lazım, yapılamıyor. Bunun için STA’larda bazı maddelerin
esnetilmesi lazım. Bu anlaşmalar sektördeki yatırımlara teşvik verilmesini engelliyor.
3- Çin dünya piyasalarını işgal ediyor. Bütün ülkeler buna karşı tedbir alıyorlar. ABD,
Kanada, Meksika tedbirler aldı. Bizim de almamız lazım ama hükümetimiz yok.
6
KİMYA
Gözler Chemport Projesinde
1-2013 Nisan ayında A.T Kearney’e master plan yaptırıldı, 20 girişimci bir araya geldi.
Kümelenme ve yerleşme sorunu için CHEMPORT projesi geliştirildi. Marmara’nın güney
sahillerinde 10 bin dönümlük KİMYA Endüstri Bölgesi olarak ve kamulaştırılarak tahsis
edilmeyi bekliyor. Halen 25 Milyar $ civarında olan dış ticaret açığını azaltmak için
Almanya benzeri modeli kurulması hedefleniyor.
2- Sektörün hammadde sorunları var. Düzenlemelerle yer yer ithalat durma noktasına
gelebiliyor. Boya sanayinin kullandığı ÖTV’ye tabi solventlerin ithalatıyla ilgili kronik
sorunlar tam olarak aşılmış değil.
3- Kimya sektöründe faaliyet gösteren sanayicilerin yaşadığı sigorta sorunları, bazı
gelişmelere karşın tam olarak aşılamadı. Sigorta firmaları poliçe yazma konusunda
isteksiz davranabiliyor.
4- İran’a uygulanan ambargonun kalkması sektör için çok önemli. İran, Türkiye’ye çok
iyi bir partner olabilir değerlendirmesi var. Kimya sektöründe katma değeri en yüksek
ihracat yapılan ülke İran. Bu yönüyle oldukça önemli olan İran’la ilişkilerin geliştirilmesi
sektörün önemli gündemlerinden biri.
TEKSTİL – HAZIR GİYİM
Sanayi Kan Kaybediyor
TGSD Başkanı Şeref Fayat’ın açıklamalarına göre sektörün gündemindeki sorunlar şöyle:
1- Gündemimizdeki en önemli sorun, sanayinin kan kaybı. Bir arsa almış sanayici
üretimi bırakıp ya turizme ya inşaata geçiyor. Bu yüzden bir model geliştirdik: Nitelikli
Üretici Sertifika programı. Nitelikli sanayici yerinde desteklenmeli. Git 6’ıncı bölgeye
demekle olmuyor. Sanayiciyi istihdamına, ihracata, inovasyon yapısına göre
sınıflandırmak ve Turquality gibi bir programla desteklemek gerekiyor. Ekonomi Bakanı
Zeybekçi’ye sunduk. Hemen ele alalım dedi ama hükümet sorunu var. Ben kendi
sektörüm için konuşuyorum ama genel olarak GSMH içinde sanayinin payı düşüyor. Bu
kan kaybını durdurmak lazım.
2- Gençleri turizm, inşaat veya diğer hizmet sektörleri yerine sanayide çalışmalarını
teşvik için asgari ücrette bir düzenleme istiyoruz. Sanayide çalışan için yüzde 10 fazla
olsun. 87 milyar lira var İşsizlik Fonu’nda. Bunun kaynağı oradan karşılanabilir.
3- Belirsizlik ve piyasadaki volatilitenin vakit geçirilmeden ortadan kaldırılması lazım.
Faizler bu ortamda 2 - 3 puan arttı. Bu da finansman sorunlarını ağırlaştıracaktır.
7
LOJİSTİK
Geçiş Engelleri Sektörü de İhracatı da Zorluyor
1- Geçiş belgesi sorunları bir türlü aşılamadı. Gerek Avrupa yönlü taşımalarda gerekse
Kuzey taşımalarında bu sorunla ilgili UND yoğun çalışma yapıyor. Konu, Türkiye’nin
ihracatını engeller boyuta geldi. Bazı analizlere göre geçiş engelleri Türkiye’nin dış
ticaretinde 10 milyar dolarlık küçültücü etki yapıyor.
2- Siyasi problemler yüzünden Mısır, Türkiye taşımacılık anlaşmasını yenilemedi.
Karayolunu kullanma olanağı kalktı. Türkiye’nin bölge ile gerçekleştirdiği 500 milyon
dolarlık ihracatın riske girdi. Ro-Ro ile Süveyş Kanalı üzerinden gerçekleşmesi
maliyetleri 3 katına çıkarıyor. Bu güzergahın ortadan kalkması nedeniyle yeni hatların
kurulması gerekiyor.
3- Irak ve Suriye’deki iç karışıklıklar, Süveyş’in kapatılması İran’ı neredeyse tek
güzergah haline getirdi. Ancak bu ülkede de sorunlar bir türlü tam bitmiyor. İran, Türk
plakalı araçlardan transit geçiş ücretini arttırma, araçlardan litre başına aldığı akaryakıt
ücretini yüzde 100 zamlandırma gibi uygulamaları bu hatta Türkiye’nin beklenmedik
uygulamalarla karşılaşabileceğini gösteriyor. İran’la müzakerelerde lojistik
meselelerinin sürekli masada olması gerekiyor. Mütekabiliyet esasına dayalı
uygulamalar ilişkilerde gerginliği yaratıyor.
4- Yılda yaklaşık olarak 45 bin Türk plakalı tırın İran üzerinden transit geçiş yaparak
Orta Asya ülkelerine ulaştığı güney hattı önemli bir güzergahı oluşturuyor. Türkiye’nin
bölge ülkeleriyle 2014 yılı sonunda 8,8 milyar dolara ulaşan ihracat miktarı gelecek
dönemler için büyük potansiyel barındırıyor. Ancak mevcut taşımaların büyük
çoğunluğunun tek bir hattan yapılıyor olması Türkiye’nin ihracatında bir tehdit
oluşturuyor. Hazar Transit Koridor Türkiye için çok önemli bir alternatif olarak ele
alınmalı.
5- Sektörün Turquality kapsamına alınması uzun zamandır gündemde. Mevzuat hizmet
sektörünü kapsayacak şekilde genişletildi. Ancak somut olarak halen sektöre açılan bir
uygulama olmadı. Kapılardaki yetersizlikler ve sık değişen uygulamalar eziyete
dönüşebiliyor. Zaman zaman 20 – 30 kilometreyi bulan kuyruklar oluşuyor.
6- Demiryolu taşımacılığını özel sektöre açın yasa çıkarıldı ancak üzerinden birkaç yıl
geçmesine rağmen yönetmelikleri çıkmadığı için, vagon yatırımları hız kesti. Şirketler
beklemede.
BİLİŞİM
Önlem Alınmazsa Türkiye'nin Yarışta Geri Kalması Kaçınılmaz
TÜBİSAD’ın açıklamasına göre gündem şöyle:
8
1- Türkiye’nin 2023 yılında en büyük 10 ekonomiden biri olmak gibi bir hedefi var.
Bunun için büyüme hızının % 8,5’e yükselmesi gerekiyor. Türkiye’nin, Bilgi ve iletişim
teknolojilerinde kapasite geliştirebilmesi durumunda 2023 yılında en büyük 10 ülke
arasında yer alması mümkün. İddialı bir büyüme hızını yakalamak ancak dış pazarlarda
rekabet üstünlüğü ile mümkün. Rekabet gücünün üstünlüğü de katma değeri yüksek
ürün ve hizmet miktarının artışıyla. Sürdürülebilir büyüme ve sosyoekonomik gelişme
bilim ve teknolojinin kullanımı, yenilik yeteneğine bağlı. Ancak orta ve yüksek teknolojili
sektörlerin üretim ve ihracat içindeki payında beklenen hızda bir artış yok.
2- Türkiye’nin yüksek büyüme hızı için üretim ve dış ticaret yapısını değiştirmesi
gerekiyor. Ancak bu konudaki çabalar da sonuçlar da yeterli değil.
3- Son 10-20 yılda dünyada fark yaratan ülkelerin başarı hikayelerinde bilgi ve iletişim
teknolojileri sektörünün (BİTS) rolü açıkça görülebiliyor. Türkiye bu konuda gerekli
önlemleri almazsa yarışta geri kalması kaçınılmaz.
GIDA
Sektör, Sorunları Çözülürse Cari Açığı Kapatacak Güçte
Sektörün dış ticaret karşılama oranı 2014 yılında yaklaşık %200 seviyesine yükseldi. Bir
önceki yıl 290 milyar lira olan sektör cirosu 330 milyar liraya ulaştı. 440 binin üzerinde
çalışanıyla Türkiye’nin 2. büyük endüstrisi olan gıda içecek sektörünün özellikle ham
madde sorunlarının çözümüne ilişkin uygulanacak yeni politikalara ihtiyacı var.
Reformlarla sektörün 2 yıllık dış ticaret fazlası ile Türkiye’nin cari açığı kapanabilir.
Gündemindeki sorunlar özetle şöyle:
1- Ticaret ve yatırım anlaşmaları, eskisinden çok daha önemli hale geldi. Yeni pazar
arayışlarını ve yeni serbest ticaret anlaşmaları tesis etme çabaları devam etmeli. ABABD örneğinde olduğu gibi. Transatlantik Yatırım ve Ticaret Ortaklığı Gümrük Birliği
nedeniyle bizi de etkileyecek. AB-ABD arasındaki görüşmeler aleyhimize işliyor.
2- GB Anlaşması’nın güncellenmesi gereken maddeleri ile ilgili görüşmelerin yapılacağı
süreç başladı. Uzun bir süreç olacağı kesin. Bu yüzden görüşmeler devam ederken,
ekonomimize ve sektörlere ilişkin yapısal önlemlere ağırlık vermek için daha fazla çaba
harcanmalı.
3- Gıda ve tarımda 2023 hedefimiz; 150 milyar dolar tarımsal hasıla ile tarımda dünya
beşincisi olmak. 40 milyar dolar gıda ve içecek ihracatı ile dünyanın ilk 10 ülkesi
arasında yer almak. Ancak bu hedefleri gerçekleştirmek istiyorsak, sanayimizin önünde
duran sorunları da 2023 hedeflerimiz doğrultusunda ivedilikle çözmeye başlamalıyız.
4- Yüksek kaliteli ve güvenilir hammaddeye rekabetçi fi yatlarla erişim, geçmiştekinden
çok daha önemli bir sorun. Dünya bu konuda önlem alıyor. AB, Ortak Tarım
9
Politikasında reforma gidiyor. Dünyanın azalan kaynakları, uzun vadede ham madde
sürdürülebilirliğini tehlikeye sokuyor. Bu nedenle daha fazla pazar odaklı ve daha iyi
işleyen, şeffaf bir tarımsal pazar oluşturma gayretleri görülüyor.
5- Sanayimiz, tarımsal üretimimizi büyük ölçüde ham madde olarak kullanıyor. Bu
nedenle, özelleştirmelerden, üretim, ham madde, ithalat ve ihracat planlarımızın
yapılmasına kadar sanayimizin ihtiyaçları göz önünde bulundurulmalı. Biyogüvenlik
Yasası ve ilgili yönetmeliklerde var olan yasal belirsizlikler nedeni ile karşılaştığımız
bazı olumsuzluklar var. Bunların başında ham madde ithalatında yaşanan güçlükler
geliyor. Doğal olarak sektörün hem üretiminde hem de ihracat kabiliyetinde sıkıntı
yaşanabiliyor. Sektörümüze, dolayısıyla da ülkemize ekonomik kayıplar yaşatan bu
sorunu AB mevzuatına tam uyum çerçevesinde aşabileceğimizi düşünüyoruz.
6- TMO’nun pirinç ithalatı ile ilgili olarak sektör paydaşları ile bu süreçten sonra daha
sinerjik bir şekilde çalışmasını sektör olarak bekliyoruz. Pirinçte olduğu gibi makarnada
da KDV indirimi talep ediyoruz.
7- Tüketici sağlığı konusunda bilgi kirliliği var. Geldiği nokta inanılır gibi değil. Kafanızı
nereye çevirseniz gıda ve beslenme hakkında konuşan birilerini görüyorsunuz. Bunların
içinde iktisatçısından - tütün eksperine kadar bu disiplinin dışında her tip insan mevcut.
ÇELİK BORU
%9'luk Gümrük Vergisi Rekabet İmkanını Yok Ediyor
ÇEBİD Genel Sekreteri Mehmet Zeren’e göre sektörün gündeminde birçok sorun var
ancak bunlardan ikisi öncelikli olarak ele alınmalı. Zeren’in açıklaması şöyle:
1- Üretimde hammadde olarak kullandığımız yassı çelik ürünlerinin temininde
yaşadığımız sıkıntılar devam ediyor. Yassı çelik için uygulanan % 9 gümrük vergisi
nedeni ile içeride hammadde fiyatları daha yüksek oluşuyor bu da hem içeride hem de
dışarıda rekabet gücümüzü olumsuz etkiliyor.
2- İçme suyu isale hatları ihalelerinde bazen Belediyeler daha pahalı olmasına rağmen
çelik boru yerine duktil boru olarak ihaleye çıkıyorlar ve bu borular da Çin’den ithal
edilebiliyor. Bu durum kamu kaynaklarının verimsiz kullanılmasına ve kamu zararına
yol açıyor.
TURİZM
Savaş Algısını Kırmalıyız
Turizmin gündeminde birçok sorun var. Rusya krizi kaynaklı turist ve gelir kaybıyla
uğraşan sektörün gündemine şimdi de terör girdi. Bazı tespitlere göre 10 civarında ülke
10
vatandaşlarını Türkiye’de dikkatli olmaları, bazı bölge ve illere gitmemeleri konusunda
uyardı. Sektörün bütün örgütleri bu yılın düşüşle kapanacağı görüşünde. Rus turist
kaybına çözüm bekleniyor. Konaklama sektörü yasa istiyor. 2016’yı kurtarmak için acil
eylem planı talebi var. Bu planın içindeki talepler şöyle sıralanıyor: Kredi taksitlerinin
ertelenmesi, düşük faizli, uzun vadeli kredi ve yerel yönetim desteği. Ege Turistik
İşletmeler ve Konaklamalar Birliği, (ETİK) Başkanı Mehmet İşler, “Turizmde daha fazla
kayıpları fedakarlıkla engelledik. Turizm sektörü jeneratör gibi 54 yan sektörü besliyor.
Sektör şimdi can suyu vermenin zamanı. Sektör geriye doğru gidiyor” dedi. TÜRSAB
Başkanı Başaran Ulusoy’un açıklamalarına göre, sektördeki kan kaybını bir an önce
durdurmak için acil olarak alınması gereken diğer önlemler de şöyle:
1- SSK ve muhtasar yükü çoğaldı. Otellerde doluluk oranları düşük. Eleman çıkarılması
gündeme gelecek. Bunun için SSK ve muhtasarın alınmaması düşünülmeli.
2- Rusya, Kazakistan ve diğer bölge ülkelerinden gelen charter uçaklarına 6 bin dolarlık
destek var. Bu kasıma kadar devam etmeli.
3- 6 bin dolarlık destek kapsamına tarifeli Uçaklar da alınmalı. Doğu, Güney Doğu ve
Karadeniz turlarında KDV kaldırılmalı.
4- Türkiye’de savaş var algısı yayılıyor. Bunun için Turizm Bakanlığı 2016 tanıtım
kampanyasını bu yıla ağustos ve eylüle çekmeli.
5- Sektör için acil eylem planı yapılmalı. Turizm Bakanlığı’nın tanıtım bütçesi bir an önce
eski halinden daha da yukarılara çıkartılmalı. Hedef pazarlara yönelik atölye çalışmaları
gerçekleştirilmeli.
6- Rezidanslar, hostel ve ikinci konutlar adete denetimsizlik bayramı yapıyor, kayıt
dışılık almış başını gidiyor, ne asayiş denetimine tabii tutuluyorlar ne vergi ne de
denetim zorunluluğuna tabiler. Sektörle alay edercesine hiç bir engelle karşılaşmadan iş
yapıyorlar. Bunlar acil olarak önlenmeli.
ÇİMENTO
Hem İnşaat Geriliyor Hem Pazar Kaybı Var
Sektör, 2015 yılına üretim ve satışta büyük oranda düşüşle başladı. Ocak-Nisan
döneminde çimento üretimi geçen yılın aynı dönemine oranla %17,95 düşüşle 18,96
milyon ton olarak gerçekleşti. İç satışlarda, %17,44 ve çimento ihracatında %3,86 düşüş
oldu. Seçim sonrası oluşan belirsizlik ortamından kaynaklanan yatırımlarda gecikme,
ticaret ortamındaki parasal sıkışıklık ve bu iç dinamiklere ilave olarak ihracat
pazarlarındaki durgunluk bu yılı iyimser bir yaklaşımla geçen yıl ile aynı seviyede
kapatabileceğini gösteriyor. Yılın ilk çeyreğinde, yapı inşaat ve yapı kullanım izinleri bir
11
önceki yıla göre yüzölçümü bazında %40-45 azaldı. Bu durum çimento üretimindeki
azalma ile paralellik gösteriyor. Sektörün gündemi ise madde madde şöyle:
1- Teşviklerde rastgele uygulaması kalkmalı: Çimento yatırımlarına teşvik verilirken
mevcut kapasitelerin dikkatle değerlendirilmesi gerekiyor. Teşvikler genel değil bölgesel
olmalı ve hatta yatırım planlanan noktadaki kapasiteler dikkate alınarak
değerlendirilmeli. Çimento yatırımlarında teşvik verilirken genel teşvik uygulamaları
yerine, fabrikanın kurulacağı yer, bölge ve o bölgedeki mevcut kapasitelerin dikkate
alınarak karar verilmeli. Sektörde plansız yaratılan yeni kapasitelerin sorun yaratması
kaçınılmaz.
2- Pazar kayıpları var: Irak pazarı İran’a kaptırıldı. Libya, Irak, Rusya, Kamerun,
Romanya ve Mısır pazarlarında büyük düşüşler oldu. Klinker ihracatında da Mısır
pazarında büyük düşüş yaşandı. Bu kayıpları kapatabilmek için alternatif Pazar
açılımlarına destek gerekiyor.
3- Kentsel dönüşüm istenen hızda yürümüyor: 20 yılda 7 milyon konutun yenilenmesini
içeren kentsel dönüşümde konut stokunun yaklaşık üçte biri değişecek. Söz konusu
konutların yaklaşık 1,7 milyonu İstanbul’da. Türkiye’nin büyüme hedefleri ve büyük
yatırımlar ve kapsamlı altyapı projeleri sektörün geleceği açısından önemli. Ancak bu
konuda belirsizlikler var.
4- Hammadde arz güvenliğinde engeller var: Çimento tesislerine ait kil ve marn ocakları,
arz güvenliğini koruyacak şekilde düzenlemeden muaf tutulmalı. Bu kaynaklar
endüstriyel hammadde kapsamı içinde değerlendirilmeli.
5- Atıkların ek yakıt olarak kullanımına ilişkin engeller: Atık üreticisi gerekli maliyetleri
karşılamalı ve atığın bertarafından sorumlu olmalı. Belediyelerin vahşi/düzenli katı atık
depolama sahalarına yanabilir atık kabulünün engellenmesi/sınırlandırılması için
mevzuat gerekli. İlgili kurumlar, belediyelerle çimento tesisleri arasında işbirliği için
liderlik yapmalı. AB mevzuatına paralel olarak “Atıkların Yakılmasına İlişkin
Yönetmelik’te %40 termal güç limiti sadece tehlikeli atıklara uygulanmalı, denetimler
artırmalı.
6- Kayıt dışılık ve kalite sorunu: Betonda ve kireçte kalitenin sağlanması için kireçte CE
belgesi denetimleri ile betonda G İşareti Yönetmeliği eksiksiz olarak uygulanmalı.
7- Enerji arz güvenliği sorununu: Mevcut enerji dağıtım ve iletim altyapısındaki teknik
ve bakım sorunları giderilmeli ve planlı koruyucu bakım sistemleri oluşturulmalı, trafo
şalt sistemleri, ekipman kapasite yetersizlikleri çözülmeli; yedek ve by-pass besleme
sistemleri oluşturulmalı, büyük ve küçük ölçekli kurum ve işletmelerin güç kalitesi
izleme sistemi zorunlu hale getirilmeli.
8- Beton yollar benimsenmeli: Karayolu yapımında beton yol uygulaması gecikmeksizin
başlatılmalı, trafik güvenliğinin sağlanması ve trafik kazalarının neden olduğu kayıpları
12
azaltmak için, kara yollarımızda ve şehir içi yollarda beton bariyer kullanımı
yaygınlaştırılmalı.
13
Download