1 Bedirhan Kahraman 21100374 Gönenç Tuzcu TURK102-25 Değişen Kafalar / Thomas Mann Al Sana Şridaman! 1875 yılının Haziran ayında Dünya’ya gözlerini açan yazar Thomas Mann, yaşamını yitirdiği 1955 yazına kadar adını edebiyat dünyasına duyurmuştur. Edebi yönü ağırlıklı eserlerinin yanı sıra kaleme aldığı bazı siyasi ve politik konularda kullandığı üslup da onun adının bu camiada duyulmasını kolaylaştırmıştır. Yazarın bu yazıda bahsi geçen eseri olan Değişen Kafalar isimli romanı, birçok yönden birbiriyle ayrı özelliklere sahip olan iki yakın arkadaşın aralarında geçenleri ve aynı anda hayatlarına giren genç bir kadının ardından, bu üçlünün yaşadığı fantastik ve maceralarla dolu bir serüveni konu alıyor. Ayrıca eserin aslında Hint kültürüne ait olan bir efsaneden uyarlandığına dair iddialar mevcut. Bunu bilerek okumak da okuyucudaki heyecanı ister istemez artırıyor. Eserde dikkat çeken ve aynı zamanda bahsi geçen dönemin sosyokültürel hayatına dair de ipuçları veren birçok nokta bulunmakta. Bunlardan ilki Brahman sınıfının varlığı. Bu sınıfa mensup insanlar din ve felsefe üzerine uzun seneler eğitim görmekte ve Hindistandaki varlığı dünyaca bilinen kast sisteminin en üst tabakasında yer almaktadırlar. Kast sisteminden kısaca bahsedecek olursak; insanların eş ve iş seçimlerine, birlikte yeme içme ve günlük işlerini görmelerinden toplumdaki saygınlıklarına kadar herkesi sınıflandıran ve üst, orta ve son olarak alt tabaka olmak üzere insanları üç ayrı sınıfa ayıran bir sistemdir. Üst tabakada yukarıda tanımına yer verdiğimiz Brahmanlar ve Khastriya denilen asker sınıfı yer alır. Bu tabakalar arasında evlenmek ya da evlilik dışı çocuk sahibi olmak yasaktır. Kendi alanıma girdiği için hukuki geçmişini araştırdığımda tarihte farklı sınıflardan evlilik dışı çocukların 2 olduğu durumları araştırdım ve her hangi iki sınıf arasında olursa olsun, evlilik dışı doğan çocukların istisnasız olarak “Dokunulmazlar” ya da “Kirliler” diye adlandırılan en alt tabakaya ait olduklarını öğrendim. Eserde de bahsedilen iki yakın arkadaştan birisi Brahman sıfatıyla üst tabakada, diğeri ise orta tabakaya bağlı köylü sınıfında yer almaktadır. Bir Brahman olarak yetiştirilen Şridaman isimli karakterin bilgeliği ve sorulan hemen soruya bir cevap vermesi köylü sınıfından olan Nanda’nın çok hoşuna gitmektedir. Farklı atmosferlerde yaşamış oldukları için her ikisinin de birbirinde bulduğu farklı şeyler onları birbirine bu kadar yakın hale getirmiştir. Fakat her ne kadar hoş bir tablo çizilmiş olsa da iki iyi arkadaş gibi görünen bu ikilinin arasında aynı zamanda sınıf farklılıklarından doğan bir rekabet de söz konusudur. Bu rekabet, eserde yer alan üçüncü baş karakter olan Sita’nın olaylara dahil olmasıyla daha da alevlenmektedir. Kişisel özelliklerinden birer kesit vermek gerekirse; Şridaman ince ruhlu ama cılız, Nanda güçlü, kuvvetli ama köylü sınıfına mensup, Sita’da alımlı ve genç bir kız olarak karşımıza çıkmaktadır. Her ne kadar Nanda’nın fiziği Sita’nın ilgisini çekmekte olsa da Sita Şridaman’la birlikte olmayı seçer ve onun bu seçiminden sonra Nanda onlardan ayrılır. Aslında her şey bu ana kadar olağan ve sıradan gitmektedir. Ancak fantastik serüvenlerin başlayacağı ilk sahne üçünün girdiği bir tapınakta, Şridaman’ın kendi kafasını keserek kendini kurban etmesiyle ve ardından Nanda’nın da bunu taklit etmesiyle başlar. Bu olayların ardından Sita Tanrılar’a yalvararak onlardan Şridaman’ın geri gelmesini ister. İstediği tam olarak gerçekleşmese de ilginç birtakım olaylar gerçekleşir ve Şridaman, Nanda’nın vücudunda tekrardan hayat bulur. Daha önceki sahnelerde hayran olduğu vücutta, aşık olduğu adamı bulan Sita bu durum karşısında oldukça sevinir. Gel gelelim, ilahî adalet konusu da eserde işlenmiştir. Sita’nın bu denli bencilliği karşısında Tanrılar zamanla Nanda’nın vücudunu aslında Şridaman’ın vücudunda olduğu gibi cılız ve çelimsiz hale getirirler ve Sita bununla da yetinmeyerek Şridaman’dan ayrılıp Nanda’yı bulmak üzere kayıplara karışır. Eser burada son bulur. 3 Genelde eserlerin sonlarının mutlu bitmesini ya da kişiye mesaj vererek bitmesini beklerim. Bu eserdeki son beni hiç tatmin etmedi. Bütün bir kitabı okuyup bitirmeme rağmen elimde kendi kafasını kesip kaybolan bir köylü, ölü dirilen ama lanetlenen bir brahman ve bencilliğiyle ve açgözlülüğüyle yaşamaya devam eden bir genç kız vardı. Kültür farklılıklarından olsa gerek, kıssadan hisse çıkaramadım. Yine de farklı kültürlere ait unsurları ve özellikle sosyal yaşam unsurlarını okuyucuya aktarışındaki başarısından ötürü, eseri herkese tavsiye ediyorum.