haftalık küresel değerlendirme bülteni

advertisement
HAFTALIK KÜRESEL
DEĞERLENDİRME
BÜLTENİ
21 Ocak-27
Ocak 2013
21. YÜZYIL TÜRKİYE ENSTİTÜSÜ
HAFTALIK KÜRESEL DEĞERLENDİRME BÜLTENİ
İçindekiler
AB Gündemi......................................................................................................................................... 1
Rusya Gündemi.................................................................................................................................... 2
ABD Gündemi ...................................................................................................................................... 4
Orta Doğu Gündemi………………………………………………………………………………………………………………………..6
Güney Kafkasya-İran-Pakistan Gündemi ............................................................................................. 8
Türkistan Gündemi ............................................................................................................................ 13
AB Gündemi
Almanya Eylül ayında gerçekleştirilecek genel seçimlere hazırlık yapıyor. Bavyera ve
Aşağı Saksonya eyaletlerinde gerçekleştirilen seçimler genel seçimler öncesinde Merkel
iktidarının akıbetinin ne olacağına dair ilk göstergeleri oluşturdu. Almanya’nın Bavyera
eyaletinde yapılan eyalet meclisi seçimlerinde, yaklaşık 42 yıldır tek başına iktidarda olan
Hristiyan Sosyal Birlik Partisi, yüzde 17.7 oranında oy kaybederek büyük bir darbe aldı. Parti
yüzde 43'lük oy oranıyla ilk kez yüzde 50'nin altına düşmüş oldu. Böylece gelecek dönemde
bir koalisyon ortağı aramak zorunda kalacağı belli oldu. Seçimde, Sosyal Demokrat
Parti yüzde 19, Özgür Seçmenler Partisi yüzde 10.5, Yeşiller Partisi yüzde 9.5 ve Hür
Demokrat Parti yüzde 8 oranında oy alarak eyalet meclisine girmeye hak kazandı.
Aşağı Saksonya'da yapılan yerel seçimde, Almanya’da ana muhalefet konumunda olan
Sosyal Demokratlar Hıristiyan Demokratların yönetimine son verdi. Böylece sosyal
demokratların Eylül ayında yapılacak genel seçimde iktidara gelme umutları tekrar canlandı.
Sosyal Demokratlar ve Yeşiller, seçim yarışını bir sandalye ile önde kapattı. Hıristiyan
Demokratlar eyalette güç kaybetti. Sosyal Demokratlar ve Yeşiller oyların yüzde 46.3'ünü
alırken Hıristiyan Demokratlar ve Hür Demokratların oy oranı yüzde 45.9 oldu.
Almanya Şansölyesi Angela Merkel Avro krizi süresince üstlendiği liderlik rolü
sebebiyle Almanya’da halen popülerliğini koruyor. Sosyal demokratların şansölye adayı Peer
Steinbrück’ün iyi yönetemediği seçim kampanyası sürecinden olumsuz bir sonucun çıkması
beklenirken tam tersinin olması sosyal demokratlarca sevindirici karşılanıyor. Steinbrück,
sonuçların, Eylül ayındaki seçimde Sosyal Demokratların yarışın içinde olduğunu göstermesi
açısından önemli olduğuna işaret etti. Steinbrück, 'Bu da, bu yıl hükümetin ve iktidarın el
değiştirebileceğini gösteriyor' dedi.
1
2011’de başlayan ekonomik kriz dalgası AB’yi zora sokmuş ve üye ülkeler arasındaki
ekonomik koşul farklılıkları Birliğin mali açıdan yapısal dönüşüme tabi kılınmasını zorunlu
hale getirmişti. Aralık 2011’den itibaren başlatılan çalışmalarla AB’nin ekonomik açıdan
idaresi katı bütçe kuralları ve üye ülkeler arasındaki koordinasyon eksikliği giderilmek
istenmişti. AB düzeyinde hibe ve borç idaresi kontrol altına alınmak istenmişti. Bu yöndeki en
büyük adım Avrupa İstikrar Mekanizması’nın devreye sokulması olmuştu. İşte tüm
gelişmelerde Almanya ve dolayısıyla Merkel AB liderliği işlevini yürütmüştü. Fakat bu işlevi
yerine getirirken, özellikle kriz etkilerini derinden yaşayan üye ülkelere yönelik kemer sıkma
önlemlerini teşvik etmesi ve katı kurallarla kontrol altına alması büyük tepkilere yol açmıştı.
Bu tepkilerin ülke içindeki seçim sonuçlarına da yansıması bekleniyordu. Eylül ayına kadarki
süreçte gerçekleştirilecek eyalet seçimleri Hıristiyan demokratların siyasi geleceğinde
belirleyici olacaktır.
Diğer Gelişmeler:
-
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi, 'neo-Nazi, ırkçı ve anti-Semitik' partilerle
bağlantılı aşırı sağcı üyelerine yasak getirmeyi düşünüyor.
-
Katalonya’nın İspanya'dan bağımsızlığı için hazırlanan egemenlik bildirgesi,
Katalonya Parlamentosu'nda onaylandı.
Rusya Gündemi
Geçtiğimiz yıl Rusya, uçak gemisi Amiral Kuznetsov ‘un üç aylık Atlantik ve Akdeniz
turuna çıkacağı ve son durak olarak ise Tartus askeri üssü açıklanmıştı. Ocak 2012’de Rusya
Savunma Bakanlığı savaş gemilerinin Suriye’nin Tartus Limanını ziyaretinin ülkede devam
eden siyasi krizle ilişkili olmadığını, önceden planlanan bir tatbikat çerçevesinde bölgede
bulunduklarını söylemişti. Rusya, bu yıl da bölgede aynı dönemde tatbikatlarına devam
etmekle birlikte bu yıl gerçekleşen tatbikat geçmiş dönemlerden farklı bir özelliğe sahip. 16
Ocak günü Rusya Karadeniz Filosu’ndan askeri gemiler Moskova kruvazörü liderliğinde
Akdeniz’in doğusuna doğru rota almaya başladı. Bir süre önce de Rusya Karadeniz
Filosu’ndan Saratov çıkarma gemisi boğazları geçmiş ve bölgeye Kuzey ve Baltık filolarından
da gemiler gönderilmişti. Bu gemilerin dışında Marşal Şapoşnikov adlı denizaltılara karşı
kullanılan büyük savaş gemisi de İran Körfezi’ne yakın bir konumda Hint Okyanusu’nda
bulunuyordu. Nitekim Rusya, Suriye ve İran krizleri nedeniyle Batı ile ihtilaflı olduğu ve
Suriye ’de şiddet olayları ve iç karışıklıkların devam ettiği bir dönemde 20 Ocak günü,
9
gün sürecek olan, Akdeniz ve Karadeniz ’de yirminin üzerinde savaş gemisi, devriye, destek
ve lojistik gemileri ile birlikte Sovyet sonrası dönemin en büyük tatbikatına başladı.
2
Rusya Savunma Bakanlığı Karadeniz ve Akdeniz'de gerçekleştirilecek tatbikata Baltık
Denizi'ndeki ve Büyük Okyanus'taki gemiler hazır bulunacağını ve Karadeniz, Baltık ve
Kuzey Filolarından da savaş gemilerinin tatbikatta bulunacağını açıklamıştı. Rus silahlı
kuvvetleri de 2013 yılı savaş eğitimine göre düzenlenecek tatbikatta hava kuvvetleri
komutanlığından birliklerin bulunmasının yanı sıra deniz piyadeleri ve paraşütçülerin de
performanslarının test edileceğini belirtmişti. Tatbikatın bir kısmının Akdeniz’in Suriye deniz
sularına yakın alanlarda gerçekleşeceği ve deniz piyadelerinin, Kuzey Kafkaslardan
Karadeniz'e takviye kuvvet olarak müdahale etmeleri ve Karadeniz ile Akdeniz şartlarına
uyum sağlama durumlarının gözden geçirileceği kaydedilmişti.
Bir diğer dikkat çekici konu ise Rusya’nın askerî gücünü artırmak için yeni alımlar
yapmaya devam etmektedir. Vladimir Putin’in 2012 Başkanlık seçimleri öncesinde 2020’ye
kadar savunma sanayine 770 Milyar Dolar harcamayı planladıklarını açıklamış ve
modernizasyon süreci ile Rusya askeri alanda yeni bir sürece girmiştir. Bu açıdan Rusya,
askerî hedeflerine ulaşmak için 2020 yılına kadar ciddi bir değişim programını hayata
geçirmeyi hedeflemektedir. Rusya deniz kuvvetlerini 2016 yılına kadar 50'yi aşkın savaş
gemisi, denizaltı ve gemi ile güçlendirmeyi hedeflemektedir. Diğer taraftan Suriye krizinin
yanı sıra Mali olaylarının devam ettiği şu günlerde Moskova'nın Fransa'ya sipariş ettiği
Mistral helikopter taşıma gemileri meselesi de dikkatleri farklı bir yöne çekmekte.
Öne Çıkan Haberler

Daha önce gözaltına alınan emekli Albay Leonid Habarov’un Yekaterinburg kentinde
silahlı isyan çıkarmayı planladığı ve Habarov’a ait olduğu iddia edilen, azınlıklara
yönelik bir “infaz listesine” ulaşıldığı öne sürüldü.

Moskova’nın , Fransız askerlerini Mali’ye nakledilmesi konusunda Paris’e yardım
teklif ettiği iddialarının doğru olmadığı açıklandı.

Rusya, Suriye’deki vatandaşlarını tahliye etmeye başladı. Rusya Olağanüstü Haller
Bakanlığı’nın yaptığı açıklamaya göre, Suriye’yi terketmek isteyen 77 kişi
Moskova’ya getirildi. Domodedovo havaalanında Suriye’den dönenler için tıbbi ve
psikolojik yardım noktası ve Federal Göçmenler Dairesi danışma merkezi
oluşturuldu.

Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Süleyman’la Moskova’da bir araya gelen Rusya Devlet
Başkanı Vladimir Putin, iki ülkenin askeri ve teknik işbirliğinin gelişmesinden yana
3
olduğunu söyledi. Ayrıca Rusya’nın Lübnan’a giderek artan Suriyeli mülteciler
konusunda insanı yardım ve finansal destek sağlayacağı belirtildi.

2012'nin diplomatik olaylarını değerlendirdiği basın toplantısında Lavrov, ''Muhalifler
Esad'la görüşmeden Suriye'ye barış gelmeyecek'' görüşünü savundu. Lavrov ayrıca
muhaliflerin çözüm için Esad'ın gitmesini ön koşul olarak koymalarının çözümün
önünde engel olduğunu ifade etti.

Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Gennadiy Gatilov Suriye yönetiminin kimyasal
silah stoklarının tamamen güvende olduğuna dair Moskova'ya bilgi verdiğini açıkladı.

16 Eylül 2011 tarihinde İstanbul’da işlenen Çeçen cinayetleri, Rusya’da yeniden
gündemde. Rusya Soruşturma Komitesi Sözcüsü Vladimir Markin, söz konusu
Çeçenlerin, 24 Ocak 2011’de Domedova havalimanına yönelik terör saldırısıyla
bağlantısının olup olmadığını anlamak için DNA karşılaştırması yapacaklarını söyledi.

Türkiye Cumhuriyeti Maliye Bakanlığı, Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı
(MASAK) ile Rusya Federasyonu Federal Finansal Gözetim İdaresi arasında Suç
Gelirlerinin Aklanması ve Terörizmin Finansmanı ile Mücadele Alanında İşbirliğine
İlişkin Mutabakat Muhtırası'nın yürürlüğe konulmasına ilişkin Bakanlar Kurulu
Kararı, Resmi Gazetede yayımlandı.

25.01.2013 Dünya Ekonomik Forumu toplantılarının yapıldığı Davos, Gürcistan
Başbakanı Bidzina İvanişvili ile Rusya Başbakanı Dimitri Medvedev'in buluşmasına
sahne oldu. İki ülke arasındaki ilişkilerinin 2008'de savaşa sürüklenmesinin ardından
iki ülke ilk kez yakınlaştı.
ABD Gündemi
Amerika Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, geçen yıl 11 Eylül’de Bingazi konsolosluğuna
düzenlenen kanlı saldırıyla ilgili olarak, bakanlığının hatası olmadığını savundu, bazı Kongre
üyelerinin iddia ettiği gibi yönetimin olay hakkında kamuoyunu yanlış bilgilendirmeye
çalışmadığını söyledi.
Bingazi konsolosluğuna saldırı konusunda tüm gün iki ayrı Kongre komisyonuna ifade
vermeye çağrılan Dışişleri Bakanı Clinton’un zaman zaman hırçın, ama kontrollü tavırları
dikkat çekti. 11 Eylül’deki saldırıda Amerika’nın Libya büyükelçisi Christopher Stevens ve
üç elçilik görevlisi hayatını kaybetmişti. Büyükelçi Stevens binada çıkan yangında dumandan
boğularak ölmüştü.
Senato Dış İlişkiler Komisyonu oturumuna katılan Clinton, konsolosluktaki güvenlik açığı
konusunda sorumluluğu üzerine aldı, ama genel anlamda saldırının, Kuzey Afrika’daki
4
yaygın terör tehdidinin bir sonucu olduğunu belirtti.
Bingazi olayı, geçen yılki başkanlık seçimlerine gölge düşürmüş, muhalefetteki Cumhuriyetçi
Partili Kongre üyeleri, Obama yönetiminin kamuoyunu yanlış bilgilendirdiğini iddia etmişti.
“Arap devrimleri güç dinamiklerini karıştırdı ve bölgedeki güvenlik kuvvetlerini darmadağın
etti” diyen Clinton, Mali’de yaşanan istikrarsızlığın teröristlere barınak sağladığını, hatta
teröristlerin buraları karargah haline getirerek, en son olarak Cezayir’de görüldüğü gibi
nüfuzlarını yayma ve yeni saldırılar gerçekleştirme fırsatı bulduklarını kaydetti.
Cumhuriyetçi Partili senatörler Clinton’un açıklamasını yeterli bulmadı, Tennessee Senatörü
Rand Paul, “Olay sırasında başkan olsaydım, konsolosluk binasına ek güvenlik talebinde
bulunan kriptoları okumadığınız için sizi bakanlıktan alırdım” diye konuştu.
Rand Paul, Türkiye üzerinden Suriyeli isyancılara ulaştırılmak üzere Libya’dan silah yüklü
gemilerin gönderilip gönderilmediğini sordu, ancak Clinton bu konu hakkında bilgisi
olmadığını söyledi.
Eski başkan adaylarından Cumhuriyetçi Partili Senatör John McCain ise, Clinton’dan
Bingazi’de olanlar konusunda daha açık olmasını istedi. McCain, “Yanıt bulmamış çok soru
var, bu sabah bana verdiğiniz yanıtlar beni tatmin etmedi,” diye konuştu.
Cumhuriyetçi Partili Senatör Bob Corker da, Bingazi olayına yönetimin “üzücü bir şekilde
hazırlıksız yakalandığını” savundu.
Hillary Clinton, Cumhuriyetçi Partili Senatör Ron Johnson’ın suçlamalarınaysa en sert
tepkisini verdi, yalnızca suçlamanın duruma yardımcı olmayacağını savundu. Clinton masaya
yumruk vurarak sert bir ses tonuyla, “Ortada olan gerçek, dört Amerikalı’yı kaybettik. Buna
bir protesto eylemi mi yol açtı, yoksa bir gece sokağa çıkıp ‘Gelin Amerikalı öldürelim’ diyen
kişiler mi? Bu saatten sonra bunun ne önemi var? Bizim işimiz, olan biteni bilmek ve bundan
sonra tekrarlanmasını önlemek,” diye konuştu.
Amerika Dışişleri Bakanı Clinton aynı gün Senato Dış İlişkiler Komisyonu’nun ardından,
aynı konuda Temsilciler Meclisi Dışişleri Komisyonu’nda ifade verdi.
Clinton, Bingazi konsolosluğu için daha fazla güvenlik önlemi alınmasının istendiği
kriptoların kendi bilgisine sunulmadığını söyledi.
Konsolosluk saldırısıyla ilgili olarak Pazar günleri yayınlanan televizyon söyleşilerine neden
kendisinin değil de Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Susan Rice’ın katıldığı sorulan
Clinton, Pazar söyleşilerinin katılmayı tercih ettiği programlar olmadığını söyledi. Büyükelçi
Rice’ın televizyonda Bingazi olaylarını “anlık protestolar” diye değerlendirmesi, sonradan
büyük tepki almış, büyükelçi Clinton’dan sonraki dışişleri bakanı aday listesinden adını
5
çekmek zorunda kalmıştı. Susan Rice’ın “anlık protesto” diye dikkat çekmeye çalıştığı olay,
Amerikan vatandaşı bir Mısırlı Kıpti’nin Hazreti Muhammed’e hakaret eden filminin Arap
dünyasında yarattığı tepkiydi.
İki hafta içinde görevinden ayrılması beklenen Clinton, önceden bu saldırılarla ilgili olarak
Kongre’de düzenlenen oturumlara çağrılmış, ancak evinde geçirdiği bir kaza sonucu
hastaneye yatırılmıştı.
Yarınsa Senato Dış İlişkiler Komisyonu, Hillary Clinton’dan sonra dışişleri bakanlığına
atanan kendi başkanını, John Kerry’yi ağırlayacak.
Öne Çıkan Diğer Gelişmeler
-
ABD Dışişleri Bakan adayı John Kerry İran’ın denetçilere izin vermesi gerektiğini
söyledi.
ABD Rusya ile insan hakları alanında işbirliğine son verdi.
Orta Doğu Gündemi
İsrail’de genel seçimler gerçekleştirildi. Seçimin kesin sonuçlarına göre sandığın sürpriz
kazananı olan Yair Lapid'in başkanlığındaki Yesh Atid partisi 120 üyeli parlamentoda 19
sandalye alarak ikinci parti oldu. Netanyahu'nun Likud partisi ile eski dışişleri bakanı Avigdor
Lieberman'ın aşırı milliyetçi partisi güç birliği yaptıkları seçimde 31 sandalye kazanabildiler.
Netanyahu ile Lapid'in dünkü görüşmelerinden sonra yapılan yazılı açıklamada, iki liderin
çok olumlu bir görüşmede ülke sorunlarını ele aldıkları ve yeniden bir araya gelecekleri
belirtildi.
Koalisyon üyeleri ile bütçe’ konusunda uzlaşma sağlanamaması nedeniyle
geçtiğimiz Ekim ayında erken seçim kararı alınmıştı. Bu kararın hemen ardından mevcut
iktidarın ortaklarından Başbakan Benyamin Netanyahu’nun sağcı Likud Partisi ile Dışişleri
Bakanı Avigdor Liberman’ın lideri olduğu aşırı sağcı Evimiz İsrail lideri seçim ittifakı
yapmışlardı.
Seçimin ardından İsrail’de nasıl bir koalisyon kuracağı hususu önem
taşımaktadır. Zira Netanyahu’nun güvenoyu alabilmesi için başka partilerle ihtiyacı olacak.
Netanyahu, istikrarlı bir iktidar oluşturabilmek için daha küçük partilere başvurmadan önce
parlamentoda en az 50 sandalyelik güçlü bir taban oluşturmayı hedefliyor. İsrail'de yapılan
genel seçimlerin sonucunda anahtar parti durumuna gelen Yesh Atid (Bir Gelecek Var) lideri
Yair Lapid, Başbakan Netanyahu'yu dışlayacak bir koalisyonda yer almayacağını açıkladı.
Öte yandan, Aşırı aşırı dinci Şaas ve son zamanlarda epey popüler olan Naftali Bennet’in
“Yahudi Ocağı” adlı partisinin girmesi halinde yeni hükümet, daha radikal milliyetçi ve dinci
bir nitelik almış olacaktır.
6
Mısır'ın başkenti Kahire'nin kuzeyindeki el-Kalyubiyye ilinin Şubra polis merkezine gece geç
saatlerde girmeye çalışan göstericilerle polis arasında çıkan çatışmada 5 sivil hayatını
kaybetti.
Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi ile Libya Milli Genel Kongre (MGK) Başkanı
Muhammed el-Mugaryef, Mısır'dan iadesi istenen Libyalılar konusunda anlaştı.
Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim, Beşar Esad’ın koltuğu bırakmayacağını savundu.
Irak Başbakanı El Maliki’nin kıdemli danışmalarından Ali El Musavi, Başbakan Erdoğan ve
Türk hükümetinin bölge ülkelerinin içişlerine karıştığını öne sürerken Türkiye’yi bölgedeki
“karışıklıklar”dan sorumlu tuttu.
Irak'ın Musul kentinde Başbakan Nuri el-Maliki karşıtı gösteride bir gencin kendini yaktığı
belirtildi.
Irak’ın Tuz Hurmatu kentinde bir cenazeyi hedef alan intihar saldırısında Irak Türkmen
Cephesi (İTC) Başkan Yardımcısı Ali Haşim Muhtaroğlu yaralandı. Saldırıda en az 42 kişi
ölürken, aralarında aşiret liderlerinin de olduğu 75 kişinin yaralandığı bildirildi.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu Ortadoğu'da asıl sorunun, İsrail'in Kudüs'te yaptığı
inşaatlar değil, İran'ın nükleer silah edinme çabası olduğunu iddia etti.
İsrail'in uluslararası hululu hiçe sayarak yaptığı yeni yerleşim birimlerini protesto amacıyla
Kudüs'ün kuzeyinde Filistinliler tarafından kurulan “Bab-ül Kerame” (Onur kapısı) çadır
köyünün sakinleri İsrail'in her türlü baskı ve ambargosuna karşı direniyor.
Ürdün’de sadece bağımsız adayların katıldığı genel seçimlerde seçimde oy verme işlemi
bugün saat 07.00' itibarıyla başladı. Revize edilmesinin ardından Temmuz ayında tekrar kabul
edilen ''Tek Aday Tek Oy'' seçim sistemi, İslami Çalışma Cephesi (İÇC) ve sol görüşlü Halk
Birliği Partisi'nin başını çektiği partiler tarafından boykot ediliyor.
7
Güney Kafkasya-İran-Pakistan Gündemi
Taliban sorunu, Pakistan ve Afganistan arasındaki işbirliği ve eski Taliban üyelerinin
sisteme kazandırılmasıyla çözülmeye çalışılıyor. Bu kapsamda Pakistan Dışişleri Bakanı
yardımcısı Celil Abbas Ceylani, Pakistan'daki tüm Taliban tutukluların serbest bırakılacağını
açıkladı. Kararı olumlu karşılayan Afganistan Barış Yüksek Konseyi başkanı yardımcısı
Ataullah Ludin, söz konusu tutukluların Kabil ile İslamabad arasında sağlanacak uzlaşma
çerçevesinde serbest bırakılması gerektiğini vurguladı.
Taliban mahkûmlarının serbest bırakılması, Afganistan, Pakistan ve Amerika
yönetiminin ortaklaşa sağladığı bir planın parçasıdır. Afganistan yüksek barış şurası başkanı
Masum Estankezi, Taliban gurubunu siyasi bir harekete dönüştürmek için çalıştıklarını
söylemiş, bu açıdan Afganistan’da çözümün savaşla değil diyalog yöntemiyle
sonuçlanacağını ifade etmişti. Estankezi, Taliban’ın şiddetten sıyrılıp, siyasi bir harekete
dönüşmesi ve barış görüşmesine katılması halinde Hakkani gurubunun da bu sürece
katılacağını ifade etmişti. Bu çerçevede Kasım 2012’de Afganistan barış yüksek konseyinden
bir heyetin Pakistan'ı ziyaret etmesinin ardından İslamabad yönetimi bazı Taliban üyelerini
serbest bırakmayı kabul etmiş ve böylece 9 Taliban serbest bırakılmıştır. Taliban üyelerinin
Pakistan hapishanelerinden serbest bırakılmalarının ikinci aşamasında yine 9 Taliban üyesi,
Afganistan Cumhurbaşkanı Karzai ile Pakistan Cumhurbaşkanı Asıf Ali Zerdari'nin
Türkiye'de üçlü bir zirve çerçevesinde bir araya gelmesinin ardından serbest bırakıldı.
Taliban üyelerinin Pakistan tarafından serbest bırakılması, İslamabad yönetimi ile
Pakistan Taliban'ı arasındaki müzakere ihtimalini de arttırmaktadır. Taliban içerisinde
Pakistan’a karşı ılımlı yaklaşarak ABD hedeflerine saldıran Taliban üyeleri ile diyalog
kanallarını açık tutan Pakistan diğer taraftan da Pakistan güvenlik güçlerini hedef alan Taliban
gruplarına karşı sert tedbirler almaya da devam ediyor. Pakistan Ordusu, bu hafta artık
ülkenin güvenliği için yeni bir askeri doktrin belirlediğini açıklamıştı. Buna göre Pakistan
Ordusu için en büyük tehlike artık iç tehditlerden oluşuyor. Bu kapsamda orduya operasyonel
önceliklerde önemli bir değişiklikler getiriliyor. Yeşil kitap adı verilen bu mücadele
stratejisine göre Pakistan’ın batı sınırları ve aşiret bölgelerinde bulunan bazı gruplar ülke için
ciddi bir tehdit olarak tanılanıyor. Bu bakımdan şimdiye kadar öncelikli olarak doğu komşusu
Hindistan’ı tehdit olarak gören Pakistan’ın ülke güvenliği için Taliban’ı öncelikli düşman ilan
etmesi oldukça ilgi çekicidir.
Ermenistan'da 18 Şubat'ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimleri için kampanya süreci
resmen başlamıştır. Ermenistan Merkezi Seçim Komitesi, seçim kampanyası sürecinin 21
Ocak itibarıyla resmen başladığını ve bu sürecin 16 Şubat'a kadar devam edeceğini
duyurmasının ardından kampanyalar kapsamında her bir aday için devlet televizyonunda
8
yayına katılma hakkı tanındığı bildirilmiştir. Televizyonda ilk konuşma hakkı adaylardan
Milli İrade Birliği Başkanı Paruir Ayrakyan'a son konuşma hakkı ise 16 Şubat'ta mevcut
Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan’a verilmiştir.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, Eski Dışişleri Bakanı ve Miras Partisi Genel Başkanı
Raffi Ovanisyan, eski Başbakan ve Özgürlük Partisi Genel Başkanı Hrant Bagratyan, Sözde
Yukarı Karabağ yönetimi eski Dışişleri Bakanı Arman Melikyan, Milli İrade Birliği Başkanı
Paruir Ayrakyan, siyaset bilimci Andrias Gukasyan, Milli Mutabakat Partisi Genel Başkanı
Aram Arutunyan, halk bilimci Vardan Serdakyan ve iktidar partisi Cumhuriyet Partisi
tarafından yeniden aday gösterilen mevcut Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan olmak üzere 8
adayın yarışacağı duyurulmuştur.
Seçimler öncesinde yaşanan ilginç gelişmelerin başında Cumhurbaşkanı adayı
Andreas Ghukasyan’ın açlık grevi geliyor. Cumhurbaşkanlığı seçimlerine aday olan
Ghukasyan, süresiz açlık grevine girdiğini ilan etti. Siyaset bilimci Ghukasyan’ın, Ermenistan
Merkezi Seçim Komisyonu Başkanı Tigran Mukuchyan'a seçimlerdeki adaletsizliği dile
getirdiği bir mektup gönderdiği bildirilmiştir. Mektupta, Ermenistan'daki seçim sisteminin
yeterince açık ve adil olmadığını iddia eden Andreas Ghukasyan, ancak Cumhurbaşkanı Serj
Sarkisyan'ın adaylıktan çekilmesi halinde greve son vereceğini söylemiştir. İktidardaki
partinin görevini kötüye kullandığını vurgulayan Ghukasyan, ülkede haksız bir mücadelenin
sürdürüldüğüne de dikkat çekmiştir. Benzer bir protesto Mart 2011'de bir başka muhalif
siyasetçi Raffi Hovhannisyan tarafından ve yine hükümet politikalarını eleştirmek için
gerçekleştirilmiştir.
Seçimler yaklaşırken mevcut Cumhurbaşkanı ve Şubat’ta gerçekleşecek seçimler için
de en güçlü aday yorumları yapılan Sarkisyan’ın Türkiye ve Azerbaycan karşıtlığı üzerinden
ermeni halkının desteğini sağlamayı amaçladığını söylemek mümkündür. Sarkisyan’ın
geçmişten günümüze Türkiye ve Azerbaycan’a yönelik saldırgan tutumu ve tahrik eden
açıklamalarına 16 Ocak’ta verdiği demeçle devam eden Sarkisyan, Türk Dış Politikası’nı
başarısız bulduğunu vurgulamıştır. Ermeni lider, Türkiye'nin komşuları ile 'sıfır sorun'
politikasında başarılı olamadığını, tüm sorunları komşularının aleyhine olacak şekilde çözmek
istediğini ifade etmiştir.
Ermenistan Cumhurbaşkanı Türkiye’yi hedef alan açıklamalarına 21 Ocak’ta bir
yenisini daha eklemiştir. Sarkisyan “Eğer Türkler cesaret sahibi olup en kısa zamanda Ermeni
soykırımını kabul ederse Ermeni halkı da bugünün Türk halkına karşı anlayış gösterecektir”
ifadelerini kullanmıştır. Konuşmalarına sözde soykırım tartışmaları üzerinden devam eden
9
Sarkisyan, "2015 bizim için bir ‘işaret’ ve bu işarete ulaşacağız. Ermenistan’ın ve dünyadaki
Ermeni organizasyonlarının yüzüncü yılla beraber daha aktif hale geleceğine inanıyorum.
Sözlerime bakarak hedefimizin bu olduğu sanılmasın, asıl hedefimiz Türklerin soykırımı
kabul etmesi ve ben bunun gerçekleşeceğine inanıyorum. Ancak ne kadar çabuk olursa o
kadar iyi çünkü soykırımı reddettikçe soykırımı suçunu işlemeye devam ediyorsunuz"
sözleriyle açıklamalarına devam etmiştir.
Ermenistan’da her geçen gün kötüleşen ekonomi ve azalan nüfus Sarkisyan’ın
Ermenistan’ın sonunu hazırladığını göstermektedir. Türk karşıtlığıyla bir ermeni kimliği
oluşturma çabalarını sürdüren Erivan, ermeni diasporasını Ermenistan’da yaşamaya razı
etmedikçe sorunlarını aşamayacaktır. Ermeni diasporası mensuplarının ise mevcut düzenlerini
terk edip çaresizlikler içindeki Ermenistan’a gelmesini beklemek teorik olarak bile
açıklanamayan temelsiz bir düşünce sisteminin ürünüdür.
Ermenistan’ın Karabağ’daki işgali devam ettiği sürece ekonomik kalkınmasının
mümkün olmadığını ifade etmek yerinde olacaktır. Çünkü Ermenistan, Karabağ’daki işgalini
sonlandırmadığı müddetçe sınırlı seviyedeki bütçesini askeri harcamalara ayırmak zorunda
kalacaktır. Ayrıca Ermenistan denildiğinde akıllara ilk gelen kukla bir yönetimle yapay
sınırlarla oluşturulmuş bir devlet akıllara gelmektedir. Varlığını ve varlığının devamını
Rusya’ya borçlu olan Erivan yönetimi, Karabağ’da işgali devam ettirme niyetindedir ve bu
niyetine bağlı olarak Moskova’nın memnuniyetini kazanmıştır. Dolayısıyla Ermenistan
Cumhurbaşkanlığı sürecinden bir değişim beklemek doğru değildir. “Yakın Çevre Doktrini”
çerçevesinde hareket eden Moskova’nın Erivan’ı kaybetmesini beklemek hayalden öteye
gitmeyecektir. Bununla birlikte Ermenistan, Sarkisyan yönetimiyle bölgenin barış ve
istikrarının önündeki en büyük engel olmaya devam edecektir.
Güney Kafkasya-İran ve Pakistan’da öne çıkan diğer gelişmeler:

İran Kara Kuvvetleri Komutanı General Purdestan, Amerika yönetimi 11 Eylül 2001
olaylarından sonra Afganistan ve Irak'tan sonra İran'a saldırmayı planladığını belirtti.
General Purdestan, ancak dini rehberinin tedbirleri sayesinde Amerika bu amacına
ulaşamadığını ve bu yüzden İran'ın müttefiki olan Suriye'yi hedef aldığını kaydetti.

Afganistan İçişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamalara göre, birçok vilayette
yürütülen - Afgan polisi ve koalisyon güçlerinin son 24 saatte yürütüldüğü
10
operasyonlarda 10 Taliban öldü, 10 kişi de gözaltına alındı. Operasyonlarda çeşitli
silahlar, patlayıcı maddeler ve 11 adet mayın da güvenlik güçlerince ele geçirildi.

ABD ve Avrupa Birliği tarafından uygulanan yaptırımlar nedeniyle 2012 yılında İran
bütçesi gelirlerinin yüzde 60 azaldığı açıklandı. Konuyla ilgili açıklama yapan Rusya
Bilimler Akademisi Doğu Bilimleri Enstitüsü İran uzmanı Vladimir Sajin, durumu
“Petrol arıtımı düşüyor, rafineriler kapanıyor. Yaptırım nedeniyle bir buçuk milyon
kişi işsiz kaldı” sözleriyle değerlendirdi.

İran İçişleri Bakanı Mustafa Muhammed Neccar, İran ve Rusya Hazar Denizi
bölgesinin güvenliğini takviye etmek için işbirliğini geliştirdiğini kaydetti. Rusya
İçişleri Bakanı ile Tahran'da görüştükten sonra bir açıklama yapan Neccar, iki ülkenin
özellikle Hazar Denizi bölgesinde istikrar ve güvenliğin sağlanmasında yakın işbirliği
yaptığını belirtti.

Keşmir'in Hindistan kontrolündeki bölümünde halk, olası bir nükleer saldırıya karşı
uyarıldı. Keşmir'de bir yerel gazetede yayımlanan polis duyurusunda, halka, ailecek
saldırılardan korunabilmek için evlerinin bodrumlarını sığınak haline getirmeleri, iki
haftalık yiyecek ve su depolamaları çağrısında bulunuldu.

Pakistan Dışişleri Bakanı Hina Rabbani, ABD insansız hava araçlarının Pakistan
topraklarında gerçekleştirdiği saldırılar nedeniyle ABD Büyükelçisi Richard Olson’la
görüştü. Rabbani, görüşmede söz konusu saldırıların Pakistan’ın egemenlik haklarının
ihmali anlamına geldiğini ifade etti.

Pakistan Yüksek Mahkemesi, Başbakan Raja Eşref hakkında ikinci bir ceza dosyası
daha açtı. Yüksek Yargı, hükümetin görev süresi sona doğru yaklaştıkça başbakan
üzerindeki baskısını artırıyor. Başbakan Eşref’in enerji bakanlığı dönemindeki
yolsuzluk iddialarına ek olarak ikinci bir ceza dosyası daha açtı. Bu dosyada
zimmetine para geçirmekle suçlanan Petrol ve Gaz Düzenleme Kurumu eski başkanı
Tauqir Sadık’ın kurumun başına atanması ve yurtdışına kaçmasına yardım edilmesi
konusunda Başbakan, İçişleri Bakanı ve Senatör Cihangir Bedir sorumlu tutuluyor.
Mahkeme, soruşturmayı yürütebilmek için Mali Sorumluluk Bürosundan başbakan ve
diğer iki kişi hakkındaki raporları talep etti.

Pakistanlı kaynaklara göre ABD, Taliban’ın El Kaide’yi kınaması ve ondan
uzaklaşması karşılığında Guantanamo’daki beş Taliban liderinin serbest bırakılabilir.
Pakistanlı diplomatlar, Taliban ile ABD arasında kurulacak bir diyalogun Afganistan
barışına destek vereceğini düşünüyor.
11

Ermenistan ile İran’ın iki ülke arasında ortak ekonomik bölge kurmayı görüştüğü
bildirildi. Kurulması planlanan ortak ekonomik bölgenin iki ülke arasındaki ticari
işlemlerin kolaylaştırılmasını sağlayacağı belirtiliyor. İran'ın kuzeybatısındaki Aras
Serbest Ticaret Bölgesi'nin başkanı Sadık Necefi ile Ermenistan'ın Syunik bölgesi
Genel Valisi Suren Kaçaryan arasında bu hafta Norduz sınır bölgesinde ortak
ekonomik bölge kurma konusunda görüşmeler yapıldı. İran'la Ermenistan arasında
daha önce de Ermenistan'a petrol ihracının artırılması ve gerekli bağlantı noktalarının
inşası konularında anlaşmaya varılmıştı. İran'la Ermenistan arasında varılan anlaşmada
Aras nehrine hidroelektrik enerji santrali kurulması da bulunuyor. İran ile Ermenistan
arasındaki ticaretin hacmi, 2010 yılı itibariyle 270 milyon doları buluyor.

Gürcistan, 16 Ocak'ta Moskova'da öldürülen Kürt asıllı ünlü mafya babası 'Ded Hasan'
lakaplı Aslan Usoyan'ın cenazesini kabul etmedi. Usoyan'ın (76) cenazesi uçakla
Moskova'ya geri getirildi. Rus basınına göre, cenazeyi götüren uçak Tiflis'te
havalimanından geri çevrildi. Usoyan'ın ailesi Gürcü mercileri suçlarken, Tiflis
havalimanı yetkilileri iddiaları yalanladı. Gürcü Rustavi-2 televizyon kanalına atıfta
bulunan Rus Interfax haber ajansı, Gürcistan İçişleri Bakanı Irakli Garibaşvili'nin
talimatıyla cenazeyi taşıyan uçağın kabul edilmediğini belirtti.

Ermenistan Savunma Bakanı Seyran Ohanyan, Rusya'nın Ermenistan topraklarında
radar istasyonu kurmasına sıcak baktıklarını açıkladı. Azerbaycan'daki Gebele Radar
İstasyonu ile ilgili olarak, tüm süreci dikkatle izlediklerini ve Rusya'yla her türlü
anlaşmaya hazır olduklarını belirtti. Rusya'nın Gebele'ye alternatif olarak Krasnodar
bölgesini değerlendirmesi gündeme gelse de şu ana kadar Ermenistan'la ilgili resmi bir
açıklama yapılmadı.

Azerbaycan Devlet Petrol Fonu, Bakü-Tiflis-Kars demiryolu projesine 119 milyon
manat ayırdı.

Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan, Türkiye’nin ikircimli duruşu, farklı etaplarda
yeni önkoşular öne sürmesi, farklı durumları kendi arzuları doğrultusunda
yorumlaması sürecin fiilen dondurulmuş olmasıyla sonuçlandı.

Ermenistan Seçimleri yaklaşırken mevcut Cumhurbaşkanı ve önümüzdeki seçimlerin
en güçlü adayı olan Sarkisyan’ın Türkiye ve Azerbaycan’a yönelik açıklamaları
devam ediyor. Son olarak Sarkisyan, Azerbaycan’ı bölge halkları için reel bir tehdit
olarak nitelendirmiştir. Sarkisyan Türkiye’yi ise Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin
normalleşmesini baltalamakla suçlamıştır.
12

Gürcistan’ın başkenti Tiflis’te yaklaşık 2 bin kişi, Devlet Başkanı Mikhail
Saakaşvili’nin istifası talebiyle eylem yaptı. Devlet başkanının iktidardan çekilmesini
isteyen muhalefet, görev süresi 21 Ocak’ta dolan Saakaşvili’nin kanunsuz olarak
koltuğunda oturduğunu iddia ediyor. Göstericiler Saakaşvili’nin yetkilerini meclis
başkanına devretmesini istedi.


Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan'ın Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi
Hocalı Havaalanını kullanıma açma girişimleri bölgede tansiyonu yükseltti.
Azerbaycan Hava Savunma Komutanlığı "Bölgedeki izinsiz uçuşları
engelleyebilecek güce sahibiz" açıklamasını yaptı.
Rusya ve Gürcistan, ilişkilerini geliştirmek için “dini diplomasi” yönetimi kullanıyor.
Gürcistan Patriği II. İliya, Rusya Ortodoks Kilisesi Patriği Kiril’in daveti üzerine
Pazar günü Moskova’ya gitti. Patrik II. İliya, Gürcistan’daki seçimlerin ardından Tiflis
ve Moskova yönetimlerinin ilişkilerini normalleştirmek için yeni bir şans
yakaladıklarını belirtti.
Türkistan Gündemi
Amerika Birleşik Devletleri’nin 1961’de kendi etki alanındaki ülkelere yardım yapmak üzere
kurduğu USAID’in benzerini Kazakistan, KAZAID adıyla kuruyor. Konu ile ilgili olarak
Nazarbayev, “KAZAID isminde uluslararası kalkınma ajansı kurmak üzere çalışmalarımız
sürüyor. Bu teşkilat komşularımıza ve diğer ülkelere teknik destek sağlayacak” dedi.
Nazarbayev öte yandan, Kazakistan’ın Almaatı’da “Karşılıklı Diplomasi Bölge Merkezi”
açtığını ve Birleşmiş Milletler’in bölgesel ve alt bölgesel programlar, kuruluşları ve
fonlarında görevli 16 temsilcinin bu merkezde çalışmaya başlayacağını da söyledi. Kazakistan
bu adımlarla dış politikada etki alanını genişleterek Türkistan’da bölgesel bir güç olma
yolunda ilerlemeye çalışmaktadır. Ekonomik alanda sağladığı başarıyı, siyasi istikrar ile
birlikte dış politikaya da yansıtan Kazakistan, Avrasya Birliği ile birlikte bölgedeki etkisini
artırmaktadır.
ABD’nin Güney ve Orta Asya meselelerinden sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Robert
Blake, 15-17 Ocak günleri arasında Türkmenistan ve Kırgızistan’ı ziyaret etti. Bunun yanı
sıra, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, 16 Ocak’ta Tacikistan’ın başkenti Duşanbe’ye bir
çalışma ziyaretinde bulundu. Rusya ve ABD’nin üst düzey yetkililerinin aynı dönemde Orta
Asya ülkelerini ziyaret etmeleri, farklı ülkelerden basın organlarının dikkatini çekerken, iki
ülkenin bölgedeki rekabetinin de hızlandığını gösterdi. ABD’nin Kırgızistan’la Manas Hava
Üssü konusundaki görüşmesi, Robert Blake’nin Orta Asya ziyaretinin en dikkat çekici noktası
oldu. Fakat Kırgızistan Devlet Başkanı Almazbek Atambayev, Blake’yle yaptığı görüşmede,
13
Kırgızistan ile ABD arasında Manas’taki Uluslararası Transit Sevkiyat Merkezi anlaşmasının
süresinin 2014 yılında dolmasından sonra, Manas Uluslararası Havaalanı’nda herhangi bir
askeri tesis bulunmayacağını belirtti. Blake ise dün düzenlenen basın toplantısında,
Kırgızistan’la bu konudaki görüşmeleri sürdüreceklerini dile getirdi. ABD Kırgızistan’daki
üssünün kullanım süresini uzatamadığı takdirde bölgede Rusya ile olan askeri rekabetinde bir
adım daha gerilemiş olacaktır. Özellikle Rusya’nın 2012 içinde Kırgızistan ve Tacikistan’daki
üslerinin kullanım sürelerini uzattığı dikkate alınacak olursa, Rusya Türkistan coğrafyasında
elde ettiği kazanımlar ile yeniden bölgede etkinlik kurduğunu ve bu etkinliğini artıracağını
göstermiştir.
Burada yapılan açıklamalar 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsüne değil, sadece yorumda bulunan 21. Yüzyıl
Türkiye Enstitüsü araştırmacılarına aittir.
14
Download