CANiKLi HACI ALi PAŞA AiLES i BİBLİYOGRAFYA: BA, Ali Emirl-lll. Mustafa, nr. 28.970; BA, Cevdet-Dahiliye, nr. 575, 1164, 1677, 1923, 15.485; BA, Cevdet ·Maarif, nr. 3005, BA, Erzurum Ah· kam Defteri, nr. 6, s. 31, 98, 144, 162, 192; ICaniklil el-Hac Ali Paşa, Tedbfr·i Cedfd·i !'la· d ir (nşr. Yücel Özkaya), TAD, VII/ 12·13, s. 119191; Vasıf, Tarih (İigürel), s. 154-155, 185, 189, 21 ı' 219, 221 ·224, 248-249, 259, 263, 264, 277·278, 298, 353, 367, 370, 379; Cevdet, Ta· rih, ll, 130-131, 171-172; lll, 144·146; IV, 29; V, 133 vd., 254·256; VI, 319; VII, 95 -97, 177; Vlll, 218·219, 284-285, 333 ; Sicill-i Osman[, ll, 217·218, 317; lll, 83-84,258 -259, 548·549; IV, 506; Uzunçarşı l ı, Osmanlı Tarihi, N /1, s. 436, 439, 447 -452, 460-461 , 510, 537, 582 ·584, 606,609-611, 612; N/2, s. 31, 32, 33; a.mlf., Meşhur Rumeli Ayanlarından Tirsinik/i İsmail ve Yı lık Oğlu Süleyman Ağalar ve Alemdar Mustafa Paşa, İsta n bul 1942, s. 89·94; Enver Ziya Karai, Selim lll'ün Hatt-ı Hümayunları (!'li· zam-ı Cedit) 1789-1807, Ankara 1946, s. 55· 56; Halis Turgut Cinlioğ l u , Osmanlılar Zama· nında Tokat, Tokat 1950, s. 67-69; J . S. Shaw, Between Old and New the Ottoman Empire U nder Sultan Selim IJI: 1789·1807, Cambridge· Massachusetts 1971, s. 58·59, 21 5 -217, 283· 285, 304, 312-313, 367, 398 -399, 400; Yuzo Nagat a, Muhsinzade Mehmed Paşa ve Ayanlık Müessesesi, Tokyo 1976, s. 25, 26, 76; A. W. Fisher, The Crimean Tatars, California 1978, s. 61 , 65, 85; Yücel Özkaya, Osmanlı İmparatorlu· ğunda Dağlı isyan /arı, Ankara 1983, s. 70-73, 127 ; a.mlf., "Canikli Ali Paşa", TTK Bel/ete n, XXXVI/144 (1972), s. 483-525; Bahaeddin Yed iyıldız, l nstitution du Vaqf au XV/W siecle en Turquie etudesocio- historique, Ankara 1990, s. 91, 96, 122, 333; B. A. Cvet kova. "To the Prehistory of the Tanzimat (An Unknown Ottoman Political Treatise of the 18th Century) ", EH, VII, 133·146; Özcan Mert, XVIJI. ve XIX Yüzyı llar· da Çapanoğu lla rı, Ankara 1980, s. 40-45, 46· 47, 49, 50, 51, 52-53, 55·62; J. H. Mordtmann, "Derebeyler", İA, lll , 540; B. Lewis, ":Q.iiinikli Hii<!j<!jı 'Ali Pasha", E/ 2 (İng.), ll, 446-447. liJ ÖzcAN MERT CANİLER L (bk. CANOGUUARI). CANOGUUARI L 1599- 1785 yılları arasında Buhara ve civarında hüküm süren bir Türk-İsiiim hilnedanı. _j ı _j Caniter olarak da anılan hanedan, adı­ kurucusu Baki Muhammed'in babası Can Muhammed'den alır. Canoğulları'na, Volga nehri kıyısındaki anayurtları Astarhan ( H acı Tarhan) şehrinden dolayı Astarhanlılar denildiği gibi ataları Cuci'nin oğlu Toga Timur'a nisbette Toga Timurlular da denilmektedir. nı Ruslar 963'te (1556) Astarhan'ı istila edip kendi topraklarına katınca Astarhan Hükümdan Yar Muhammed ile oğlu 154 Can Muhammed Harizm üzerinden Buhara'ya kaçarak Şeybani Hükümdan İsken­ der Han'a sığındılar. Can Muhammed burada İskender Han'ın kızı Zehra ile evlendi. Can Muhammed'in kayınbiraderi olan Şeybani Hükümdan Il. Abdullah Han'ın 1598'de ölümü üzerine yerine geçen oğ­ lu Abdülmü 'min Semerkant'a gelerek biatları kabul etti (Ş u bat ı 598) . Abdülmü 'min, Can Muhammed'in askeri ve idari mevkilerde görev almış olan çocuklarını kendine rakip görerek bertaraf etmeye kalkıştı. Can Muhammed 'i hapsettiği gibi dedeleri Yar Muhammed'i de Belh dışına sürdü. Can Muhammed'in büyük oğlu Din Muhammed, Abdülmü'min 'e biat etmeyi redderek Horasan ' ı ele geçirmeye çalıştı. Abdülmü'min aynı yılın haziran ayında Taşkent'ten dönerken öldürülünce Maveraünnehir ve Belh'te Şeybani hakimiyeti sona erdi. Abdullah Han'ın akrabalarından Pir Muhammed'in Belh'te, Abdülemin'in de Buhara'da hüküm sürmesine rağmen ülkenin batıdaki toprakları Safevi Hükümdan Şah ı. Abbas tarafından istila edilirken doğusu da Kazaklar'ın tehdidine maruz kaldı. Şeybaniler'in bu çöküş döneminde Baki Muhammed ve kardeşle­ ri Horasan, KQhistan ve Sistan'da çok geniş bir alanda kontrolü ele geçirmek için seferber oldular. Bu sırada Herat valisi, Şah ı. Abbas'ın Horasan üzerine yürüdüğünü görünce kapılarını Din Muhammed'e açtı ve ona Şeybani tahtını teklif etti. O da Herat'a yerleşerek bütün Maveraünnehir'e sahip olmak için Horasan'ı kontrol altında tutmaya çalış­ tı. Ancak Din Muhammed Pulisalar Savaşı'nda Safeviler'e yeniidi (7 Muharrem 1007110 Ağustos 1598) ve savaşta aldığı yara sebebiyle bir süre sonra öldü. Bütün Horasan İran'ın hakimiyetine geçti. Yar Muhammed ile bütün akrabaları Meymene şehrine kaçarak ll. Pir Muhammed'in hanlığı süresince burada kaldılar. Bu gelişmeler üzerine ümitler Baki Muhammed'e bağlandı. Baki Muhammed, son Şeybani Hükümdan Pir Muhammed'i destekl~yerek Buhara'yı muhasara etmekte olan Kazak kuwetlerini geri çekilmeye mecbur edince kendisine Semerkant valiliği verildi. Ancak 1598 sonbaha rı ve 1599 kışında Buhara ' da bazı karışıklıklar çıktı. Pir Muhammed emirlerini tasfiye etmeye kalkışınca Baki Muhammed'in müdahalesiyle karşı­ laştı ve yapılan savaşta Pir Muhammed'e bağlı kuwetler bozguna uğratıldı, kendisi de sefer sırasında öldü. Canoğulları ailesi 1599 baharında Maveraünnehir'de ilk kurultayı topladı. Ailenin en yaşlı siması Yar Muhammed hanlık teklifini kabul etmeyince bu görevi oğlu Can Muhammed üsttendi ve Buhara-Semerkant arasındaki topraklar Mnedan mensupları arasında paylaşıldı. "Sultan - ı sQri" (ismen hükümdar) Can Muhammed Semerkant'ta hüküm sürdü. Ailenin en güçlü siması ve Canoğulları hanedanının kurucusu kabul edilen "sultan - ı ma'nevi" (gerçek hükümdar) Baki Muhammed ise ikta*ı olan Buhara'da kalıp devlet idaresiyle ilgili politikalar geliştir­ di ve idari reform için hazırlıklar yaptı. Can Muhammed 1603 sonbaharında ölünce babası Yar Muhammed hanlık teklifini yine kabul etmedi. Bunun üzerine Baki Muhammed han unvanıyla hanedanın başına getirildi (ı 2 Cemaziyel ahir 10 12/17 Kasım 1603). Buhara'yı baş­ şehir yaptı ve iktaını Semerkant'ı da içine alacak şekilde genişleterek zamanı ­ nın büyük bir bölümünü burada geçirdi. Bu sırada Al-i Barak'tan (Suyunç) Kildi Sultan Muhammed, Canoğulları'nın topraklarına saldırdı. Şahruhiye yakınların­ da meydana gelen savaşı kaybeden Baki Muhammed Buhara'ya çekildi. Kildi Sultan Muhammed Semerkant'ı bir süre muhasara ettikten sonra Taşkent'e döndü. Bazı idari reformlar da gerçekleştiren Baki Muhammed 1013 (1605) veya 1014 (1606) yılında öldü. Onun dö- . neminde Osmanlı Devleti'yle iyi ilişkiler kuruldu. Baki Muhammed III. Mehmed'e elçi gönderip ondan Şah ı. Abbas'a karşı top ve tüfek istedi (Orhonlu, s. 79-80). İmam Kulı Han döneminde (1611-1643) Canoğulları daha da güçlendi. Çağdaş kaynaklar onun zamanında ülkenin refah seviyesinin yükseldiğini kaydederler. Halefi Nezir (Nezr) Muhammed Han, oğ­ lu Abdülaziz karşısında tutunamayarak tahtını ona terketmek mecburiyetinde kalınca (1645) Babürlü Hükümdan Şah Cihan'a müracaat edip ondan yardım is~ tedi. Bunun üzerine bölgeye gelen Babürlü kuwetleri Canoğulları'na ait toprakları istila etmeye başladılar. Bu gelişmeler üzerine Nezir Muhammed Osmanlı Devleti'ne elçi gönderip yardım istedi. Osmanlı Padişahı IV. Mehmed önce nasihat yollu bir name gönderdi, sonra da Şah Cihan ile Safevi Hükümdan Il. Abbas'tan bu hususta aracılık etmelerini istedi. Bu sırada Nezir Han öldü ve Abdülaziz tahta geçti. Hanedanın en mühim simalarından biri de Abdülaziz Han'dır (1645- 1680). Onun döneminde Os- CANTACASIN iyi ilişkiler kuruldu ve karolarak elçi teati edildi. AbdülazTz Han'ın ölümünden sonra mahallT beyler bağımsızlıklarını ilan ederek hanedanın otoritesinin sarsılmasına sebep oldular. Ülke ekonomik ve siyasi açıdan bir çöküş dönemine girdi. 1681 'de Hive Hanı Ebü'l-GazT'nin oğlu Enüşe Han Buhara'yı zaptederek yağma ladı ve adına hutbe okuttu . Özellikle Sübhan Kulı Han zamanında (ı 682- ı 702) Özbek kabileleri Canoğulları aleyhine güçlendiler. Enüşe Han bu dönemde Maveraünnehir'in merkezi bölgelerini üç defa işgal ettiği gibi iki defa da Semerkant'ı ele geçirdi. Sübhan Kulı Han zamanında da Osmanlı­ lar'la iyi ilişkiler sürdürüldü. Bu hükümdar ll. Ahmed 'in cülüsu münasebetiyle Abdülmü'min adlı bir elçinin başkanlı­ ğında kırk kişilik bir heyeti istanbul 'a göndermiş, tebriklerini arzederek hediyeler sunmuştur. {1'/ame-i Hümayun, nr. 5, 5. ıı9-ı24). Ubeydullah Han (ı 702-1 7 ı ı ı merkezi hükümeti güçlendirmek ve devlet otoritesini yeniden tesis etmek istedi. Fakat takip ettiği ekonomik politika 1708'de isyana sebep oldu. 171 O' da Fergana vadisi Buhara ile bağlantısını kopararak Hakand Hanlığı'nı oluşturdu . Ubeydullah Han 1712'de öldürülünce hanlık beylikler halinde parçalandı. Beylikler birbirleriyle savaşa girdiler. Halefi Ebü' 1Feyz'in otoritesi Buhara ve civarıyla sı­ nırlı kaldı. Gerçek otorite, Özbek asıllı Mangıt kabilesi reisi ve saray nazırı Atalık Muhammed Hakim Bey'e geçti. Otorite boşluğundan faydalanan göçebe Kazaklar bazı yöreleri işgale başladılar. Asi Özbek kabileleri de bu karışıklıklardan istifade ederek yedi yıl boyunca Maveraünnehir'i ve özellikle Buhara'yı yağma­ l adılar. Bu yüzden pek çok aile yurdunu terketmek zorunda kaldı. 1730 ·da Kazaklar geri çekildi. 1740'ta Nadir Şah Buhara 'yı işgal etti. Canoğ'ulları Hükümdan Ebü'l- Feyz Han. Nadir Şah'a itaat arzetti. O da Ebü'l-Feyz Han 'ı yerinde bı­ raktı. Amuderya nehri sınır kabul edildi ve Canoğulları ' nın Nadir Şah'ın emrine Özbek ve Türkmenler'den oluşan 20.000 kişi li k bir birlik vermesi kararlaştırıldı. Bu olaydan sonra Buhara tamamen Nadir Şah'ın kontrolü altına girmiş oldu. manlılar'la şılıklı 1747'de Nadir Şah ve Ebü'I-Feyz Han 'ın öldürülmelerinden sonra Canoğulları hanedanı yeniden bağımsızlığına kavuştuy­ sa da ülkede gerçek hakimiyet Mangıt­ lar'dan Atalık Muhammed RahTm'in eline geçti. Son Canoğulları hükümdan Ebü'lGazT ( 1757-1785) sadece ismen han idi. Bu arada Afganistan Devleti 'nin kurucusu Ahmed Şah Dürranı 1770'te Buhara üzerine yürüdüyse de her iki hükümdar "hamiyyet-i İslamiyye'ye binaen " savaşmad ıl ar; Amuderya sınır kabul edilerek bir barış antiaşması imzalandı. Bu durum 1785 (bazı tarihçilere göre ı 789) yılına kadar sürdü. Bu tarihten itibaren Canoğulları tarihe karıştı ve yerlerini. Ebü'I-GazT Han'ın kızıyla evli olan Mangıt reisi Murad Ma'süm Şah'ın kurduğu Mangıtlar hanedanı aldı. En güçlü dönemlerinde Semerkant. Buhara. Fergana, Bedahşan ve Bel h ' e hakim olan Canoğulları. Sünni bir hanedan oldukları için İran'ın ŞiTliği yayma gayretlerine karşı verilen mücadelelerde önemli rol oynadılar. Bu dönemde edebiyat dili Özbek Türkçesi'nden çok Farsça idi ve tarih sahasında önemli eserler verildi. BİBLİYOGRAFYA: BA, f'lame·i Hümayun, nr. 5, s. 119-124; Feridun Bey, Münşeat, Il, 281·282, 358; Silahdar, Tarih, \, 673; Zambaur. Manuel, s. 273; A. Zeki Ve\idi Togan, Bugünkü Tü rkili Türkistan ve Yakın Tarihi (istanbul 1942-47). istanbul 1981 , s. 198·202; Uzunçarşı lı, Osmanlı Tarihi, 111 /2, s. 254·260; S. Lane-Poo\, The Mohammadan Dynas ties, Beyrut 1966, s. 274 · 275; Cengiz Orhon\u, Osmanil Tarihine Aid Bel· ge/er Telhisler (7597-1607), istanbul 1970, s. 79 -80; A. Vambery, History of Bok hara, Ne n· deln 1979, s. 304·346; R. Grousset. Bozkır im· paratariuğu Attila/ Cengiz Han/Timur Itre. Reşat Uzmen). istanbul 1980, s. 448-449; Mehmet Saray, Rus işga li Devrinde Osmanlı Devleti ile Türkistan Hanl ıkları Arasındaki Siyasi Münasebetler 1775· 7875, istanbul 1984, s. 722; B. Spuler. "Central Asia From the Sixtenth Century to the Russian Canquests", CH/s., \, 470 vd., 484-485; a.m lf., "Qiiinids", E/ 2 !ing .). Il , 446; R. D. McChesney, "The Reforms of Biiqi Muhammad Khan", C/U, XXIV 11980). s. 69 ·84; a.mlf.. "'Abd al -Mo'men b. 'Abdalliih", Elr., \, 129· 130; J. Aud rey Burton, "Who were The first Ashtarkhiinid Rulers of Bukhara ?", BSOAS, Ll /3 11988). s. 482-498; Mirza Bala. "Buhara", iA, Il, 768 ; V. Minorsky, "Nadir", iA, IX, 26; W. Bartho\d, "ŞeybanH er", iA, Xl , 457; a.mlf. - [R. N. Frye], "BukhiiTii", E/ 2 ı ing ı. 1, 1295 ; Yuri Bregel, "Bukhara", Elr., IV, 517 ·518. Iii çıkaran ünlü Kantakuzenos ailesinden kaynaklanır. Kitabının İtalyanca aslında istanbullu olduğu ve bu imparator soyundan geldiği belirtilmektedir. istanbul 'un fethinden ( ı 453) sonraki yıllarda kardeşi Alessandro buraya yerleşerek ticaretle uğraşmaya başlamış, fakat 1499'da Venedik Cumhuriyeti ile Osmanlı Devleti arasında savaş çıkınca gözaltına alı­ narak mailarına el konmuş ve bu arada üzüntüsOnden ölmüştür. 1502' de kardeşinin mallarını geri almak için istanbul'a giden Cantacasin Venedik'e döndükten sonra bir süre ticaretle uğ raştı. Venedik ile Fransa arasın­ daki ilişkilerin bozulması üzerine Fransız elçisinin yakın dostu olduğu ileri sürülerek Fransa 'ya sürgüne gönderildi. Cantacasin buradan Roma'ya gitti ve Papa X. Leon ' u (15ı3-ı52 ı ) Osmanlılar'a karşı bir Haçlı seferi açması için ikna etmeye çalıştı; ancak başarılı olamadı. Oldukça ayrıntılı bilgi verdiğ inden dolayı 1526 ·da Mohaç Muharebesi'ne katıldığı sanılır. Kanuni Sultan Süleyman'ın Viyana Kuşatması'ndan (Ekim 15291 az sonra İstanbul · a gidip Osmanlı Devleti ve Türkler' e dair bilgiler topladı. İtalya 'ya döndüğünde Tascana bölgesine geçerek Floransa'nın SO km. uzağındaki Lucca'ya yerleşen Cantacasin'in 1538'den sonra doksan yaşlarında burada öldüğü tahmin edilmektedir. Cantacasin İstanbul'a yaptığı birinci seyahatinin arkasından yazdığı Türkler hakkındaki kitabının 1519'da yayımla­ nan Fransızca tercümesinde, bu eseri kardeşinin mallarını kurtarmak için gittiği istanbul'da hazırladığı ve bu hususta Osmanlı Devleti· nin ileri gelenlerinden iki kişi nin kendisine yardımcı olduğu bildirilmektedir. Kitabın yeni baskı­ sını yapan Ch . Schefer'e göre bu iki kişi Mesih Paşa (ö. ı 50 ı ı ile Hersekzade Ah- PET ı T TRAıCTE ABDÜLKERİM Ö ZAYD I N L'ORIGINE DES TURC@ CANTACASIN (ö. 1538'den sonra) Batılılar tarafından Osmanlılar hakkında L kaleme alınan ilk eserlerden birinin yazarı. Muhtemelen Rum kökenli bir İtalyan olup as ıl adı Theodoro Spandoni'dir (Span dugino. Spandugnino ). Cantacasin la kabı annesinin mensup bulunduğu, Bizans'ın bir imparator (VI loa nnes l ı347-ı355ll Cantacasin'in Petil traicte de t•AU I S EttNES'r LEfWUX, f:!IHTP.I/R t81 "ı;ı: IIO~...Jô.ü-Tr.1 ı.8 f 'origine des Turcqz adl ı k itabının iç ka pağ ı 155