Tarih Dersi 10. Sınıf Ders Kitabı - Tarih

advertisement
IV
ÜNİTE
IV.ÜNİTE: XVIII.YÜZYILDA DEĞİŞİM VE DİPLOMASİ
1. KONU: XVIII.YÜZYILDA AVRUPA VE OSMANLI
DEVLETİ’NİN GENEL DURUMU
2. KONU: III. AHMET DÖNEMİ
3. KONU: AVRUPA’DA DÜŞÜNCE VE EKONOMİ
ALANINDAKİ GELİŞMELER
4. KONU: RUSYA’NIN GELİŞME POLİTİKASI VE
OSMANLI- RUS İLİŞKİLERİ
5. KONU: AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ’NİN
KURULMASI VE FRANSIZ İHTİLALİ
6. KONU: III. SELİM DÖNEMİ
7. KONU: XVIII. YÜZYILDA OSMANLI
DEVLETİ’NDEKİ DEĞİŞİM VE ISLAHATLAR
TEMEL KAVRAMLAR
İTTİFAK
DENGE POLİTİKASI
MİLLÎ ÇIKAR
MAKYAVELİZM
DİPLOMASİ
ESHAM
SEBİL
SÖMÜRGECİLİK
SANAYİ İNKILABI
GREK PROJESİ
KOLONİ
MİLLİYETÇİLİK
LAİKLİK
İHTİLAL
İNSAN HAKLARI
NİZAMICEDİT
İRADICEDİT
SEFARETNAME
122
123
1
KONU
XVIII. YÜZYILDA AVRUPA VE OSMANLI DEVLETİ’NİN GENEL DURUMU
HAZIRLANALIM
Çıkar ilişkisi ve denge politikası kavramlarını açıklayarak devletler arası politikaya
etkisi nedir? Araştırınız.
1. AVRUPA DEVLETLERİNİN GENEL DURUMU
NORVEÇ
Ç
Petesburg
E
V
Moskova
S
DANİMARKA
İ
SYA
İRLANDA
R U S Y A
PRU
İNGİLTERE
Londra
Paris
US
TU
Nantes
L E H İ S T A N
RY
A
ALM
ANYA
Bordeaux
İSVİÇRE
BOĞDAN
MACARİSTA N
NYA
SLOVE
Lyon
AV
FRANSA
EK
İZ
EFLAK
RT
PO
K A R A D E N İ Z
İ S P A N Y A
Valensia
100
200
300
KORSİKA
Roma
Napoli
SARDİNYA
400
İstanbul
D E V
L E T
İ
Ankara
SİCİLYA
KRALLIĞI
Cebelitarık
0
O S
M A
N L I
Barselona
Madrid
Lizbon
KIRIM
500 km
Habsburglar Devleti
Fransa
İspanya varisleri
İngiltere
Bavyera
İsveç Baltık Memleketleri
Hollanda
Kolonya
Rusya, Lehistan, Prusya
Danimarka, Saksonya
XVIII. Yüzyıl Başlarında Avrupa Haritası
Haritayı inceleyerek Avrupa’da hangi devletlerin olduğunu tespit ediniz.
XVIII. yüzyılda Avrupa’da mutlakiyet yönetimine dayalı merkezî krallıklar ve prenslikler
bulunmaktaydı.
XVIII. yüzyıl, Avrupa tarihi devletler arası politika ve çıkar çatışmalarında diplomasi ve ittifakların ön
plana çıktığı bir dönemdir. Bu ittifakların oluşumunda dinî birliktelikler ve devletlerin millî çıkarları
belirleyici olmuştur. Avrupa devletleri Makyavelizm olarak bilinen ‘amaca ulaşmak için her türlü araca
başvurmanın uygun olduğu’ anlayışıyla hareket etmişlerdir. Zenginlik kaynaklarını ele geçirerek
birbirleri üzerinde hâkimiyet kurmaya çalışmışlardır. Bu nedenle XVIII. yüzyıl boyunca birbirleriyle
savaşmışlardır. Bu yüzyılda Avrupa’daki krallıklar arasındaki akrabalık bağlarından dolayı veraset
savaşları yaşanmıştır. Uzun süren savaşlar, devletlerin ekonomilerini bozmuş, devletleri çıkarları
doğrultusunda ittifak kurmaya yöneltmiştir.
“Bizim ebedî düşmanlarımız ve dostlarımız yoktur, sadece ebedî ülke çıkarlarımız vardır.”
sözünden hareketle Avrupa devletlerinin dış politikalarını tartışınız.
124
2. OSMANLI DEVLETİ VE AVRUPA DEVLETLERİNİN DIŞ POLİTİKASI
Osmanlı Padişahı
III. Selim
Üç kıtada büyük bir ülkeyi yönetiyorum. Ancak ülkem Avrupa
devletleri karşısında siyasi, ekonomik, askerî ve sosyal açıdan gerileme
içerisine girdi. Avusturya ve Rusya ile yapılan savaşlar sonunda ülkem ağır
kayıplara uğradı. Kadim dostumuz olan Fransa topraklarımıza saldırdı. Bir
yandan devletimin kaybettiği toprakları geri alma mücadelesi verirken diğer
yandan Avrupa devletleri arasındaki rekabet ve mücadeleden yararlanarak
ülkemin toprak bütünlüğünü korumaya, devletimin geleceği için dünyanın
değişen ve gelişen şartlarına göre Nizamıcedit ıslahatlarını yapmaya
çalışıyorum.
Büyük bir imparatorluk kurmak istiyorum. Devletim, Yedi Yıl
Savaşı’yla birlikte birçok sömürgesini İngiltere’ye bırakmak zorunda kaldı.
Avrupa ve Akdeniz’e hâkim olmak istiyorum ve karşımdaki en büyük rakibim
İngiltere’yi yenmek için her türlü ittifaka hazırım. Osmanlı Devleti’yle ülkem
arasındaki ilişkiler iyi ve Fransa bu dostluğun karşılığını her zaman fazlasıyla
aldı. Ülkemin çıkarları söz konusu olduğunda Osmanlı toprağı olan Mısır’a
saldırdım ve çıkarlarım gereği, Osmanlı Devleti aleyhine Rusya ile gizli Tilsit
Antlaşması’nı yaptım.
Fransa İmparatoru
Napolyon Bonapart
Benim ülkem dünyanın ve Avrupa’nın büyük imparatorluklarından biridir. Güçlü donanmamız ve diplomasiden iyi anlayan politikacılarımız sayesinde üzerinde güneş batmayan bir imparatorluk kurmaya
çalışıyorum. Osmanlı Devleti, stratejik konumu, yer altı ve yer üstü
kaynakları açısından ülkem için çok önemlidir. Eğer Ruslar, sıcak
denizlere iner ve Fransızlar Akdeniz ve Mısır’da hâkimiyet kurarsa
sömürgelerime zarar verebilirler. Bu nedenle 1791’den itibaren Osmanlı
Devleti’nin toprak bütünlüğünü koruma politikasını başlattım.
İngiltere Kralı
William Pitt
Ülkem çok uluslu yapıya sahiptir. Bu yüzden milliyetçilik
akımından endişe duyuyorum. Tarih boyunca Osmanlı Devleti’yle Orta
Avrupa ve Balkan hâkimiyeti yüzünden savaştım. Ancak şimdi şartlar değişti.
Prusya, ülkemle Alman birliği için mücadele ediyor. Rusların ve
Fransızların milliyetçi propagandaları beni rahatsız ediyor. Rusların Slav
ırkının birliğini savunarak Balkanlarda yayılma politikası karşısında, ülkem
Ziştovi Antlaşması’ndan (1791) sonra Osmanlı Devleti’yle barış politikası
izlemeye karar verdi.
Rus Çarı
I. Petro
?
Avusturya İmparatoru
II. Josef
Ülkem için büyük hayallerim var. Ülkemin kalkınmasını
sağlamak için Avrupa ülkelerine gittim ve incelemelerde bulundum.
Reformlar gerçekleştirerek ülkemi kalkındırdım ve önüne hedefler koydum.
Bu hedeflerim arasında sıcak denizlere ulaşmak ve Baltık Denizi’ne hâkim
olmak vardır. Baltık Denizi’ne hâkim olmak için İsveç, Balkanlar ve Orta
Avrupa’ya hâkim olmak için ise Lehistan üzerinde hâkimiyet kurmak
gerekecektir. En önemli hedefim, Osmanlılardan Kırım’ı alıp Karadeniz’e
ulaşmaktır. Daha sonra ise Balkanları ve Boğazları alarak Ege ve Akdeniz’e
inip dünyada söz sahibi olmak istiyorum. Eğer Fransa ve İngiltere Osmanlı
topraklarında yayılmak isterse kendi çıkarlarımız için Osmanlı Devleti’ni
korumalıyız. Ülkem, Kafkasya ve Orta Asya’da genişlemeyi de ihmal
etmemelidir.
Avrupa devletlerinin Osmanlı Devleti üzerinde izledikleri politikalar hakkında neler
söylenebilir?
125
2
KONU
III. AHMET DÖNEMİ
HAZIRLANALIM
Karlofça Antlaşması (1699), Osmanlı Devleti’nin dış politikasını nasıl etkilemiş olabilir?
1. III. AHMET DÖNEMİ
II. Viyana bozgunundan sonra Karlofça ve İstanbul
Antlaşmaları’yla (1700) büyük toprak kaybına uğranması,
Osmanlı halkının devlet yöneticilerine olan güvenini sarsmıştı.
İstanbul’da çıkan bir ayaklanma ile II. Mustafa tahttan indirilerek
III. Ahmet padişah oldu.
III. Ahmet, öncelikle iç güvenliği sağlamaya önem vererek
devletin ekonomik yapısını ve savunma sistemini güçlendirmeye çalıştı.
Karlofça Antlaşması ile kaybettiği toprakları geri alabilmek
için Rusya, Venedik ve Avusturya ile savaşlar yaptı. Fakat
kaybettiği toprakları alamadığı gibi yeni topraklar da kaybetti.
Ayrıca bu dönemde doğuda İran ile de savaşlar yapıldı.
?
III. Ahmet döneminde gerçekleşen siyasi olaylar
nelerdir?
a. Osmanlı - Rus İlişkileri
Rusya, XVIII. yüzyılda Baltık Denizi üzerinden sıcak
denizlere çıkabilmek için İsveç ile mücadeleye girişmiştir. İsveç
kralı Demirbaş Şarl’ın Poltova Savaşı’nda Rus çarı I. Petro’ya
yenilerek Osmanlı topraklarına sığınması ve Rusların İsveç
kralını takip bahanesiyle
Osmanlı topraklarında tahribat
yapmaları üzerine Osmanlı-Rus Savaşı başladı.
1711 yılında yapılan savaş sonunda Rusya yenildi. Prut
bataklıklarında Rus ordusunu yok etme fırsatını yakalayan
Sadrazam Baltacı Mehmet Paşa’nın yeniçerilere güvenememesi üzerine Rusların teklifi ile 1711’de Prut Antlaşması
yapıldı.
Prut Antlaşması’yla:
Ü Kaybedilen Azak Kalesi geri alındı.
Ü Rusya, İstanbul’da elçi bulunduramayacaktı.
Ü Rusya, Lehistan’ın iç işlerine karışmayacaktı.
Ü Demirbaş Şarl, ülkesine serbestçe geri dönebilecekti.
Prut Antlaşması, Osmanlı Devleti’ne önemli bir kazanç
sağlamamış ancak kaybedilen toprakların geri alınabileceği
düşüncesini artırmıştır.
XVIII. yüzyılın başında Osmanlı - Rus ilişkilerini
Osmanlı Devleti’nin geleceğine etkileri açısından
değerlendiriniz.
126
III. AHMET
Babası : IV. Mehmet
Annesi : Rabia Gülnuş Sultan
Doğumu : 1673
Vefatı
:1736
Saltanatı : 1703 - 1730
III. Ahmet; zeki, hassas ve zarif
bir insandı. İyi bir tahsil ve terbiye
görmüştü.
III. Ahmet, 1703 tarihinde otuz
yaşında iken Edirne’de tahta geçti.
Padişahlığının ilk günleri, tamamen
disiplinden çıkmış yeniçerileri
yatıştırma gayretleri ile geçti.
Sadrazamlığa getirdiği Çorlulu
Ali Paşa, ona idari konularda
yardımcı olmaya çalıştı. Hazine için
yeni düzenlemelerde bulundu
Osmanlı Devleti açısından önemli
bir yere sahip olan Lale Devri
boyunca padişahlık yaptı. III.
Ahmet, hattat ve şairdi. Necib
mahlasıyla şiirler yazdı.
III. Ahmet, Avrupa’daki gelişmeleri inceleme fırsatı buldu ve
Osmanlı Devleti’nde yirmi yedi yıl
gibi uzun bir süre tahtta kaldı. Çıkan
Patrona Halil İsyanı sonunda, 1
Ekim 1730 tarihinde padişahlıktan
çekildi.
www.ttk.gov.tr
b. Osmanlı - Venedik İlişkileri
Karlofça Antlaşması ile Venedik’in ele geçirdiği Mora Yarımadası’nı Osmanlı Devleti geri almak
istiyordu. Venedik, Ortodoks mezhebinden olan Mora halkına baskı yapıyordu. Mora halkının
Venediklilere karşı Osmanlı Devleti’nden yardım istemesi, Venedik’in Akdeniz’deki Osmanlı
gemilerine zarar vermesi ve Karadağ halkını Osmanlı Devleti’ne karşı ayaklanmaya kışkırtması
üzerine Venedik’e savaş açıldı. Karadan ve denizden harekete geçen Osmanlı ordusu, Mora
Yarımadası’nı aldı (1715).
c. Osmanlı - Avusturya İlişkileri
Osmanlı Devleti’nin Rusya ve Venedik’e karşı savaşlarda gösterdiği başarılar Avusturya’yı rahatsız
etti. Karlofça Antlaşması’nın şartlarının çiğnendiğini açıklayan Avusturya, Osmanlı Devleti’ne savaş
açtı. Böylece, 1716’da Osmanlı - Avusturya Savaşları başladı. Osmanlı Devleti Avusturya ile yaptığı
Petervaradin Savaşı’nda başarısız oldu. Sadrazam Damat İbrahim Paşa’nın isteği, İngiltere ve
Hollanda’nın aracılığıyla 1718 yılında Pasarofça Antlaşması imzalandı.
Pasarofça Antlaşması’na göre:
Ü Mora Yarımadası Osmanlı Devleti’ne bırakıldı.
Ü Dalmaçya kıyıları, Arnavutluk ve Hersek kıyılarındaki bazı kaleler Venediklilere bırakıldı. Böylece
Venedikliler Ege kıyılarından uzaklaştırılmış oldu.
Ü Belgrad, Banat, Sırbistan’ın kuzeyi ve Eflâk’ın batısı Avusturya’ya verildi.
?
Belgrad’ın Avusturya’nın Aydınlanmacı
eline geçmesi bölgedeki
güçler dengesinin
Düşünürlerden
Bazıları Osmanlı Devleti’nin aleyhine
dönmesine neden oldu. Avusturya’nın yönünü Osmanlı’nın Balkanlardaki topraklarına çevirmesi,
Osmanlı Devleti’nin Avusturya’ya karşı yeni önlemler almasına neden oldu. Osmanlı Devleti, Balkan
topraklarında merkezî otoritesini güçlendirdi. Bu antlaşma, Osmanlı Devleti’nin kaybettiği topraklarını
geri alma umutlarını sona erdirmiş ve Avrupa’yı daha yakından tanıma çabası içerisine girmesine
neden olmuştur.
d. Osmanlı - İran İlişkileri
XVIII. yüzyılda İran’da iç karışıklıklar çıktı.
Bu durum Dağıstan’ın, İran hâkimiyetinden
çıkıp Osmanlı Devleti’ne bağlanmasına
neden oldu. XVI. ve XVII. yüzyıllarda Osmanlı
- İran mücadelelerinden faydalanan Ruslar
sessizce Volga bölgesine yerleşerek 1556
yılında Astrahan’ı ele geçirip Azer-baycan’a
komşu olmuşlardır.
Osmanlı Devleti, Rusların Kafkasya
üzerindeki yayılışını engellemek istediyse de
bunda başarılı olamadı. İran ve Orta Asya
üzerinden Hindistan ile doğrudan ticaret
yapmak isteyen Rus çarı I. Petro, Volga ve
Hazar Denizi kıyısında donanma meydana
getirerek Hazar kıyılarına, özellikle Kafkaslara hâkim olmak istiyordu.
Rus çarı I. Petro, özellikle Prut Savaşı’nda
Osmanlı Devleti’ne yenilerek Karadeniz ve
Balkan topraklarında genişleyemeyeceğini
anlayınca yönünü İran’a çevirdi. İran’ın
karışıklık içinde olduğunu öğrenen Rus çarı I.
Petro, bu karışıklıktan faydalanarak İran’a
girdi ve İran’ın kuzeybatı eyaletlerini ele
geçirdi.
Osmanlı Devleti Rusya’yı bölgeden
uzaklaştırmak ve yayılışını engellemek amacı
ile İran Seferi’ne çıktı. İran’ın Kafkasya topraklarına girerek Rusya’nın daha güneye
inmesini engelledi.
Azerbaycan’da Rus İşgali
Afşar Türkmenlerinden Nadir Şah’ın İran’da
yönetime geçmesi İran’ın yeniden güçlenmesini
sağladı. Rusya, Azerbaycan topraklarını yeniden
İran’a bırakmak zorunda kaldı. Nadir Şah’ın
ölümünden sonra zaten birlikten mahrum bırakılmış
olan Azeri Türkleri Şirvan, Şeki, Taliş, Karabağ, Kuba,
Gence, Revan ve Bakü Hanlıklarını kurarak bağımsız
küçük devletler durumuna gelmişlerdir. Fakat onların
bu parçalanmış hâli düşmanlarının işgal isteklerini
uyandırmıştır.
Tehditle karşılaşan Azerbaycan Hanlıkları
mektuplar göndererek Osmanlı Devleti’ne bağlılıklarını gösterdiler. Bu dönemde Osmanlı devlet
adamları Azerbaycan ve Dağıstan’ı da hâkimiyet altına almak istemişler fakat başarılı olamamışlardı.
Gürcistan üzerinden Azerbaycan’a hâkim olmak
isteyen Rusya bunu başaramayınca, Osmanlı ve İran
Devletlerinin iç sorunlarıyla uğraşmalarından faydalanarak Azerbaycan’ı işgale girişmiştir. Rusların
Azerbaycan’ı işgalini engelleyemeyen Osmanlı
Devleti ve İran, yakınlaşma politikasına yönelmiştir.
Rusya’nın güneye inerek İngiltere’nin sömürgelerini
tehdit etmesi ihtimaline karşı İngiltere, Osmanlı ve
İran Devletlerini Rusya’ya karşı destekleme yoluna
gitmiştir.
BİLGİ
NOTU
Prof. Dr. Mehmet SARAY, Osmanlı Devletiyle Türkistan Hanlıkları
Arasında Siyasi Münasebetler, s.133 - 141 (Özetlenmiştir.)
127
Osmanlı ordusunun Rus ordusuyla çatışma durumuna gelmesi üzerine Fransa ara buluculuk
önerisinde bulundu. Fransa’nın araya girmesiyle Rusya ile Osmanlı Devleti arasında ilk dostluk
antlaşması olan İstanbul Antlaşması (1724) yapıldı. Bu antlaşmaya göre İran’ın Kafkasya toprakları,
Rusya ve Osmanlı Devleti arasında paylaşıldı. Rusya, Azerbaycan topraklarını işgal etti.
Osmanlı Devleti’nin İran topraklarını Rusya ile paylaşma yoluna gitmesinin nedenleri
nelerdir?
?
Bu paylaşımı kabul etmek istemeyen İran ile Osmanlı Devleti arasındaki savaşlar aralıklı olarak
1779 yılına kadar devam etti .1731 yılında yapılan savaş sonunda Ahmet Paşa Antlaşması (1732),
yılında yapılan savaş sonunda İstanbul Antlaşması yapıldı.1743 yılında yapılan savaş sonunda ise
Kerden adı verilen ve Kasrışirin Antlaşması’nın şartlarını içeren son Osmanlı - İran Antlaşması
yapıldı (1746). 1776 yılında İran’ın saldırısıyla savaş yeniden başladıysa da İran, 1779 yılında işgal
ettiği yerlerden çekildi. Bu savaşlarda her iki devlet de başarılı olamadığı gibi boş yere güç kaybına
uğradılar. 1639 yılında yapılan Kasrışirin Antlaşması’yla belirlenen sınırlar günümüzde de büyük
ölçüde geçerliliğini korumaktadır.
e. III. Ahmet Dönemi Islahatları
Damat İbrahim Paşa’nın sadrazamlık yaptığı 1718 - 1730 yılları arasında yaşanan, Avrupa
devletleri ile barış siyasetinin sürdüğü bu döneme Lale Devri denir. Bu dönem adını lalenin ve lale
motiflerinin moda olmasından aldı. Bu dönemde diplomasi, bilim, sanat ve eğitim alanında yaşanan
gelişmelerin yanında; Osmanlı Devleti’nde özellikle başkent İstanbul merkezli olmak üzere eğlence
hayatı yaygınlaşmıştır.
III. Ahmet Çeşmesi (İstanbul)
Görsele bakarak toplumsal ihtiyaçların sanata yansıması ile ilgili neler söylenebilir?
Osmanlı’dan Avrupa’ya Çiçek Kültürü
XVIII. yüzyılda İstanbul’a gelen Lady Montagü (Leydi Montagü) ve
ressam Thomas Allom (Tomas Alom), eserlerinde Türklerdeki çiçek kültüründen
bahsederler. Lady Montagü 16 Mart 1718 tarihli mektubunda, Türklerin renk ve
çiçek türlerine ayrı ayrı mana verdiklerinden ve çiçek demetlerini olayları ve
sevgilerini anlatan mektuplaşma aracı olarak kullandıklarından bahseder.
İstanbul’u gravürlerinde yaşatan Thomas Allom ise portakal çiçeğinin ümit,
kadife çiçeğinin ümitsizlik, lalenin ise sadakatsizlik anlamına geldiğini söyler.
Lale Devri’nde Osmanlı Devleti’nde gelişen çiçek kültürü Avrupa’yı etkilemiştir.
BİLGİ
NOTU
Beşir AYVAZOĞLU, Güller Kitabı, s. 200 - 201 (Özetlenmiştir.)
128
Avrupa devletleriyle mücadele hâlinde olan Osmanlılar, bu devletleri daha yakından tanımak
amacıyla Viyana, Paris, Varşova, Moskova gibi önemli başkentlere ilk defa geçici elçiler gönderdi. Bu
elçilerin en önemli görevleri Avrupa’da meydana gelen siyasi, sosyal, kültürel ve bilimsel gelişmeleri
yakından izlemek ve bu konularda kendi ülkelerine bilgi aktarımında bulunmaktı. Bu elçilerin siyasi ve
kültürel gözlemleri daha sonra Osmanlı Devleti’nde yapılan ıslahat hareketlerinde etkili oldu. Bu
dönemde Paris’e elçi olarak gönderilen, Yirmi Sekiz Mehmet Çelebi Efendi, gördüklerini, Sefaretname
adlı eserinde topladı. Bu eser Osmanlı’nın Batı’ya açılan ilk penceresi olarak değerlendirilmektedir.
Osmanlı Devleti’nde ilk Türk matbaası Yirmi Sekiz Çelebi Mehmet Efendi’nin oğlu Sait Mehmet
Efendi ile İbrahim Müteferrika tarafından İstanbul’da açılmıştır (1727).
Tablodaki boş yerlere matbaanın kullanılmaya başlanmasının etkilerini yazınız.
Siyasi ve Kültürel
Sosyal ve Ekonomik
Sağlık ve Eğitim
Yine Lale Devrinde Doğu ve Batı’dan çeşitli eserlerin tercüme edilmesini sağlamak amacıyla
Tercüme Encümenliği kuruldu. Tercüme edilen eserler matbaada çoğaltılarak basıldı. Bu durum yeni
gelişmelerin yakından izlenmesini ve kültür hayatının canlanmasını sağladı. Matbaa sayesinde kitap
ve XIX. yüzyılda gazeteler daha ucuza halkın eline ulaştı. Osmanlı Devleti’nde azınlıklar daha XVI.
yüzyılda özel matbaalar açmışlardı. Ancak bir Türk matbaası yoktu.
III. Ahmet Döneminde Yapılan Diğer Yenilikler:
Ü Kütüphanelerin açılması,
Ü İtfaiye ocağının kurulması,
Ü İlk kez çiçek aşısının uygulanması,
Ü İlk kâğıt fabrikasının kurulması olmuştur.
Ayrıca bu dönem sanatçıları mimarlıkta, musikide, edebiyatta çok güzel eserler vermişlerdir.
Bundan sonra özellikle saray ve yüksek tabaka mensupları arasında, Batılılaşmaya yönelik büyük
bir eğilim başladı. Batı ürünleri, süs eşyaları ve sanat eserleri Osmanlı ülkesine girmeye başladı. Bu
dönem Patrona Halil İsyanıyla (1730) son bulmuştur.
YİRMİ SEKİZ MEHMET ÇELEBİ VE ISLAHATLAR
Yirmi Sekiz Mehmet Çelebi 1720 - 1721 yılları arasında Osmanlı Devleti’nin Paris elçisi
olarak görev yaptı.
Bu durum İstanbul’da olduğu kadar Paris’te de ilgiyle karşılandı. Mehmet Efendi
Sefaretnamesinde, XVIII. yüzyılın başında Fransa’nın, içinde bulunduğu durumu ve kültürünü,
anlatmaktadır. Mehmet Efendi, Languedoc (Langüdak) kanalının eklüz sistemini, Marly’nin büyük
makinesini ya da gözlemevinin aletlerini anlatmaktadır. Yirmi Sekiz Mehmet Çelebi, Osmanlı
Devleti’nin reform hareketlerine kaynak oluşturan eserinde, Fransız yönetim sistemini, fen ve
teknikteki gelişmeleri, mimaride; bahçe düzenlemelerini, köprüleri, su sistemlerini, tıp ve sanat
merkezlerini anlatmaktadır. Bu eserin Osmanlı toplum hayatının değişmesinde büyük etkisi oldu.
Osmanlı Devleti’nin Avrupa’ya bakışı ve Batılıların da Osmanlı’ya yaklaşımı, bu eser sayesinde
değişti. Osmanlı Devleti’nde ıslahatlar hız kazandı. İlk Türk matbaasını kuran İbrahim Müteferrika,Yirmi Sekiz Çelebi Mehmet Efendi ile Paris’te bulunmuştu. Onun Paris’ten getirdiği kitaplar ve
elbise ile mobilyalar, İstanbul’da Fransız modasının yayılmasına neden oldu. Bu sayede Lale
Devrinde sanat gelişti. Paris’ten getirilen tablolar, Türk minyatür sanatının yeni açılımlara girmesini
sağladı. Bütün bu gelişmeler Lale Devrinde sanatın gelişmesine yol açtı.
Prof. Dr. Şerafettin TURAN, Türk Kültür Tarihi, s. 190 - 191 (Özetlenmiştir.)
1. Yirmi Sekiz Mehmet Çelebi’nin Osmanlı - Avrupa ilişkileri ve ıslahat hareketleri üzerindeki etkileri
neler olmuştur?
2. Lale Devri ıslahatlarının Osmanlı tarihine etkileri konulu münazara düzenleyerek olumlu ve
olumsuz etkilerini tartışınız.
129
3
KONU
AVRUPA’DA DÜŞÜNCE VE EKONOMİ ALANINDAKİ GELİŞMELER
HAZIRLANALIM
Bilim insanlarının düşünce hayatına ve bilimsel gelişmelere katkıları neler olabilir?
1. AVRUPA’DA DÜŞÜNCE ALANINDAKİ GELİŞMELER
Tarihte ve insanın özel hayatında hiçbir gelişme tesadüf eseri değildir. Tarihte meydana gelen
olaylar, belli nedenlerin zorlamasıyla ortaya çıkmıştır.
XVIII. yüzyıl Avrupa’sında düşünce ve bilim alanında meydana gelen gelişmeler Avrupa’nın içinde
bulunduğu tarihi, siyasi, sosyal, kültürel, dinî ve ekonomik şartların sonucunda ortaya çıktı.
Rönesans hareketiyle birlikte kilise kurumu ve soyluların desteklediği skolastik düşünce zayıfladı
ve modern düşüncenin temelleri atıldı. Reform hareketleri ise kilise kurumu karşısında düşüncenin
özgürlüğünü savunarak modern düşüncenin gelişmesine katkıda bulundu. Bunun sonucunda
skolastik düşünce sistemi yıkıldı. XVII. yüzyılda Akıl Çağı, XVIII. yüzyılda ise Aydınlanma adı verilen
düşünce akımı ortaya çıktı. Bilgiye ulaşmada ve bilgiyi kullanmada akıl, deney ve gözlem yöntemi
ortaya çıktı.
Aydınlanmacılardan Bazı Görüşler
John Locke
(Jon Lak)
(1632-1704)
İngiltere ve Avrupa’da
aydınlanma felsefesini
başlattım. Bence bilgi
ancak deneyle kazanılabilir.
İnsanın düşüncesi özgür,
davranışları akla uygun
olmalıdır. Kültür tüm
alanlarda tam anlamıyla
serbest olmalıdır.
Bana göre insan önce insan
olmalı, ondan sonra herhangi
bir mesleğin insanı olmalıdır.
Çocuk belirli bir meslek için
değil, insan olmak için
eğitilmelidir. Eğitimde sadece
çocuğun aklına hitap
edilmemeli, deney ve yaşantı*larla da desteklenmelidir.
Jean J. Rousseau
(Jan Jak Russo)
(1712 - 1778)
Yukarıdaki düşünürlerin bilim, insan ve eğitim kavramları hakkındaki düşünceleri hakkında neler
söylenebilir?
Aydınlanmacı düşünürler, insan ile ilgili ne varsa; doğa, insan, akıl, din, Tanrı, bilim gibi kavramları
akıl, deney ve gözlem yoluyla yeniden tanımlama yoluna gittiler. Felsefelerini insanın kendi aklını
kullanmaya başlaması olarak tanımlayan Aydınlanmacı düşünürler; akıllarıyla kavrayamadıkları,
deney ve gözlem yoluyla ispat edemedikleri bilgileri reddetme yoluna gittiler. Bununla birlikte
Aydınlanmacı düşünürler arasında her konuda düşünce birliği yoktur. Örneğin bazı Aydınlanmacı
düşünürler Hristiyanlık öğretisine bağlı kalırken bazıları da evrendeki her şeyin maddeye dayalı
olduğunu savunan materyalizmi benimsediler.
Aydınlanmacı düşünürler akıl, deney ve gözlemi ön plana çıkararak Avrupa’da bilim ve teknolojik
gelişmelerin önünü açtılar. Fizik, kimya, astronomi ve tıp gibi birçok alanda buluşlar gerçekleştirilerek
insanın hayatını kolaylaştıran gelişmelerin ortaya çıkmasına katkı sağladılar.
XVII ve XVIII. yüzyıl düşünürleri, Avrupa’nın eşitsizlik üzerine kurulu toplumsal yapısını ve
mutlakiyet anlayışına dayalı siyasi hayatını yazılarıyla eleştirdiler. Aydınlanmacı düşünürlerin yazıları
halkın toplumsal ve siyasi konularda bilinçlenmesine ve Avrupa’da ihtilallerin çıkmasına neden oldu.
Bütün bu gelişmeler; Avrupa’da eşitlik esasına dayalı toplumsal yapının, siyasi alanda ise parlamenter
sistemin ve demokrasinin gelişmesine de zemin hazırladı.
130
Avrupa’da mutlakiyet yönetimleri yıkıldı. Meşrutiyete ve demokrasiye dayalı yönetim biçimleri
ortaya çıktı. Kilise kurumunun devlet ve toplum üzerindeki etkisi zayıflayarak yönetimde din ve vicdan
özgürlüğünü sağlamayı amaçlayan laiklik anlayışı gelişti. Aydınlanmacı düşünürlerin yazılarıyla
yaygınlaştırdığı özgürlükçü düşünceler Amerika Birleşik Devletleri’nin kuruluşunda ve Fransız
İhtilali’nin çıkışında etkili oldu.
Akılcı ve Aydınlanmacı düşünürlerin etkisiyle Avrupa’da bilimsel, siyasi ve toplumsal alanda
görülen değişim, ekonomik gelişmeleri de etkilemiştir. Bilimsel alandaki gelişmeler, kol gücüne dayalı
üretimden makine gücüne dayalı üretim biçimine geçilmesine neden olmuştur. Sanayi İnkılabı adı
verilen üretim alanındaki değişim, Avrupa’da işçi sınıfı ve işçi hakları kavramlarının ortaya çıkmasına
neden oldu. İşçi ve işveren sınıflarının çıkar çatışmalarına çözüm amaçlı olarak Aydınlanmacı
düşünürler tarafından kapitalizm, liberalizm, sosyalizm ve komünizm gibi ekonomik ve siyasi
akımlar ortaya çıktı.
XVII ve XVIII. yüzyılda Avrupa’da ortaya çıkan düşünce akımları günümüz düşünce dünyasında da
etkisini büyük ölçüde devam ettirmektedir.
Rönesans ve Reform
İslam Felsefesi
Eski Yunan
Felsefesi
Skolastik Düşüncenin Yıkılması
Akıl Çağı ve Aydınlanma Çağı
Sosyal, Ekonomik ve Bilimsel
Ü
Ü
Ü
Ü
Ü
Ü
Ü
Ü
Ü
Yönetim ve Siyasi
Bilimde akıl, deney ve gözlem yöntemi
ön plana çıktı.
Bilim ve teknoloji gelişti.
Sanayi İnkılabı ortaya çıktı.
Ham madde ve pazar arayışı ortaya
çıktı.
İşçi sınıf ortaya çıktı.
Üretim arttı.
Sağlık alanında gelişmeler oldu.
Nüfusta artış oldu.
Toplumsal hayatta ayrıcalıklar kaldırıldı.
Ü Özgürlük,
eşitlik, insan hakları, milliyetçilik kavramları ön plana çıktı.
Ü Fransız İhtilali çıktı.
Ü Mutlakiyet yönetimleri yıkıldı.
Ü Yönetimde demokrasi ve laiklik kavramları öne çıktı.
Ü Sömürgecilik, kapitalizm, liberalizm,
komünizm, sosyalizm kavramları ortaya
çıktı.
Ü 1830’da Milliyetçilik ve 1848’de İşçi
hakları ile ilgili ihtilaller ortaya çıktı.
Ü Devletler arası bloklaşma ve rekabet
oluştu.
Ü I. Dünya Savaşı ve II. Dünya Savaşı çıktı.
XVIII. Yüzyılda Gerçekleştirilen Bazı Buluşlar
1700 - 1724
1725 - 1749
1750 - 1774
1775 - 1800
1750 - Deniz kronometresi 1779 - Çıkrık makinesi
bulundu.
bulundu.
1701 - Tohum makinesi
üretildi.
1728 - Işık sapması keşfedildi.
1705 - Buhar makinesi
üretildi.
1732 - Pozitif ve Negatif akım 1759 - Samanyolu
Galaksisi bulundu.
keşfedildi.
1714 - Civalı termometre
bulundu.
1740 - Çelik eritildi.
1764 - Buhar makinesi
geliştirildi.
1721 - Çiçek aşısı üretildi.
1740 - Sülfürik Asit üretildi.
1766 - Hidrojen keşfedildi. 1800 - Pil üretildi.
1783 - Buharlı gemi yapıldı.
1788 - Harman makinesi
yapıldı.
Yukarıdaki tablolardan yola çıkarak aydınlanma düşüncesinin günümüz olaylarına ve düşünce
sistemlerine etkilerini tartışınız.
131
Seçmeli Tarih
AYDINLANMA NEDİR? (1784)
Aydınlanma, insanın kendi suçu ile düşmüş olduğu bir ergin olmama durumundan
kurtulmasıdır. Bu ergin olmayış durumu ise insanın kendi aklını bir başkasının kılavuzluğuna
başvurmaksızın kullanamayışıdır. İşte bu ergin olmayışa insan kendi suçu ile düşmüştür. Bunun
nedenini de aklın kendisinde değil fakat aklını başkasının kılavuzluğu ve yardımı olmaksızın
kullanmak kararlılığını ve yürekliliğini gösteremeyen insanda aramalıdır.
“Aklını, kendin kullanmak cesaretini göster!” sözü şimdi aydınlanmanın parolası olmaktadır.
Doğa, insanları yabancı bir yönlendirilmeye bağlı kalmaktan çoktan kurtarmış olmasına karşın,
tembellik ve korkaklık nedeniyledir ki insanların çoğu bütün yaşamları boyunca kendi rızalarıyla
erginleşmemiş olarak kalırlar ve aynı nedenlerledir ki bu insanların başına gözetici ya da yönetici
olarak gelmek başkaları için de çok kolay olmaktadır. Ergin olmama durumu çok rahattır çünkü….
Ama kendisi aydınlanmış, hayaletlerden korkmayan bir yönetici elinde iyi örgütlenmiş ve
kalabalık bir orduyu toplumun güvenliğini sağlayabilme için bulundursa da devletin cesaret
edemediği şu sözü söylemek yürekliliğini kendinde bulabilir: “İstediğiniz kadar ve istediğiniz konular
üzerinde düşünün ama itaat edin! Bu durum ise insansal konularla ilgili olması nedeniyle karşımıza
tuhaf ve umulmadık bir durum olarak çıkar, tıpkı her şeyin hemen hemen paradoksal olduğunu geniş
anlamda aldığımızda buna benzer bir sonuca varmamız gibi bir şeydir bu. Yüksek düzeye ulaşmış
bir toplum özgürlüğüdür. Kuşkusuz halkın zihinsel özgürlüğü yanında bir önceliği vardır ve onun
önüne aşamayacağı sınırlar koyar. Buna karşın toplum özgürlüğünün daha aşağı bir düzeyde olması
demek, onun zihin özgürlüğüne kendi gücünü gösterebilmesi için yeteri kadar yer sağlaması
demektir. …
Immanuel Kant, “Aydınlanma Nedir” (1784), Türkçesi: Nejat Bozkurt, Felsefe Yazıları, 1983, http://www.fdk.yildiz.edu.tr (Alınmıştır.)
Avrupa’da düşünce alanındaki gelişmeler konusu ve Aydınlanma Çağı düşünürlerinin görüşleri
ışığında bu dönemde yaşanan siyasi, sosyal ve ekonomik olayları değerlendiren açıklayıcı bir metin
yazınız.
132
2. AVRUPA’DA SANAYİ İNKILABI
Tohum Ekme Makinesi
İplik Fabrikasından Bir Görüntü
Tek Motorlu Uçak
Otomobil Fabrikasından
Bir Görüntü
Buharlı Tren
Görsellere bakarak XVIII. yüzyıldan itibaren fabrika üretimine geçilmesi ve teknolojide yaşanan
gelişmeler insan hayatında neleri değiştirmiştir?
Her türlü üretim faaliyetinde kol gücünün yerini, makine gücünün alması demek olan Sanayi
İnkılabı, fen bilimlerindeki buluşların üretim alanında uygulanmasıyla XVIII. yüzyılda İngiltere’de
başladı.
Rönesans hareketi, bilim ve teknoloji alanındaki gelişmeleri hızlandırdı. XVII ve XVIII. yüzyıllarda
ise Akılcı ve Aydınlanmacı düşünceninin etkisiyle bilimsel araştırmalarda akıl, deney ve gözleme
ağırlık verildi. Bilim alanında gerçekleştirilen buluşların alet yapımıyla teknolojiye dönüştürülmesi
Sanayi İnkılabı’nı ortaya çıkardı. Sanayi İnkılabı örgü ve iplik makinesinin yapılmasıyla dokuma
üretiminde yaşandı. XVII. yüzyılın başlarında hava ve su buharı arasındaki farkın keşfedilmesiyle
yoğunlaştırma mekanizması tanımlandı. XVII. yüzyılın son çeyreğinde ise barutun yakılması ile elde
edilen gazların genişlemesinden yararlanılarak makine sisteminde önemli bir aşama kaydedilmiş oldu.
XVII. yüzyılın sonunda ise Denis Papin (Dönis Papin) birçok deneme sonunda ilk buhar makinesini
yapmayı başardı. Buhar makinesi İngiltere’de gemileri hareket ettirmek için kullanıldı. James Watt’ın
ateşli pompa sistemini bulması makineleşmeyi hızlandırdı. Sanayileşmenin temel ham maddeleri olan
taş kömürü ve demirin özellikle İngiltere ve Avrupa kıtasında bol miktarda bulunması sanayileşmeyi
kolaylaştırmıştır.
Aşamalı olarak gelişen Sanayi İnkılabı XIX. yüzyılda dünya dengelerini etkilemeye başladı.
Sanayileşen Avrupa devletleri dünya politikasında ağırlık kazandı. Demir yolları kuruldu ve buharlı
gemilerle ulaşım sistemi gelişti. Avrupalılar büyük sermayeli şirketler kurarak bankacılık sistemini
geliştirdiler. Sanayileşme tarımsal üretimin artmasına ve tarımda çalışan iş gücü fazlasının fabrikalara
kaymasına neden oldu. Ekonomide tarımsal üretimin yerini sanayinin alması iç göçe neden oldu.
Şehirlerin nüfusu arttı. İşçi sınıfı ve işçi hakları kavramı ortaya çıktı. Avrupa’da işçi haklarına yönelik iç
karışıklıklar yaşandı.İşçi haklarına yönelik düzenlemeler yapıldı.
Sanayi İnkılabı, Osmanlı ekonomisini olumsuz etkiledi. Osmanlı Devleti’yle Avrupa devletleri
arasındaki güç dengesi Osmanlılar aleyhine bozuldu. İngiltere’nin fabrikalarda işlediği dokumaların
Osmanlı pazarlarına girmesi, Osmanlı dokuma tezgâhlarının kapanmasına yol açtı. Osmanlı Devleti
XVIII. yüzyılda siyasi baskısını hissettiği Batılı devletlerin XIX. yüzyılda ise ekonomik işgaline uğradı.
Avrupa devletleri, Osmanlı Devleti’nin zayıf durumundan yararlanarak ticari ayrıcalıklar elde ettiler.
Osmanlı’nın topraklarını açık pazar olarak kullanmaya başladılar.
?
Sanayi İnkılabı’nın sanayileşemeyen ülkeler ve Osmanlı Devleti üzerindeki etkileri neler
olmuştur?
133
Avrupa’da Sömürgeciliğin Gelişimi
Büyük devletlerin, gelişmemiş ülkeleri ve milletleri siyasi ve ekonomik olarak himayelerine almaları
ile bu bölgelerin yer altı, yer üstü kaynaklarını istedikleri gibi kullanmalarına sömürgecilik denir.
Sömürgecilik önce Avrupa devletlerinin Uzak Doğu zenginliklerini Avrupa’ya taşımalarıyla başladı.
Sanayi İnkılabı, XIX. yüzyılda Avrupa’da ham madde, pazar ve iş gücü ihtiyacını artırdı. Bu durum, yeni
sömürgecilik faaliyetlerinin başlamasına ve dünyada yaygınlaşmasına neden oldu.
Otomatik Tüfek
Çok Namlulu Silah
BM Kampına Gitmeye Çalışan Afrikalı Bir Çocuk
Sanayi İnkılabı ile ekonomik olarak gelişen Avrupa devletleri,silah sanayilerini de geliştirdiler.
Savaş gemileri, Maksim ve Gatling adı verilen makineli tüfekleri onlara büyük bir savaş gücü
kazandırıyordu. Avrupa devletlerinin bu savaş gücüne karşı eski tip silahlarla savaşan Afrika,
Hindistan ve Çin gibi ülkeler direnemiyordu. XX. yüzyılın başına gelindiğinde dünyanın yüzde
seksen beşe yakını Avrupa devletlerinin sömürgesi durumuna gelmişti. Sömürgeci devletler
kolonilerinde limanlar, demir yolları, telgraf sistemleri ve kentler inşa ettiler. Bütün bunlar, sömürge
durumuna düşürülen milletlerin hayatları ve soyulan varlıkları karşılığında gerçekleşiyordu.
Grönland
Alaska
İslanda
R
İng.
u
s
y
a
Kuzey Amerikası
Asor Adl.
Amerika Birleşik
Devletleri
Fas
Cezayir
Libya
Bahama Adl.
Hawaii Adl.
To
g
Ascension
Marquesas Adl.
Makao
Seylan
İng.D
Afr.
Belç.
Kongosu
Al.D.Afr.
Angola
dl.
o
Nigeria
Kamerun
Guiana
Samoa Adl.
Aden
in A
Martinique
Trinidad
Doğu
Sudan
am
Fransız Batı Afrikası
Filip
Yeşilburun Adl.
Ann
jamaika
Mısır
Hindistan
Porto Rico
P.Arthur
p.
İm
Madeira
Kanarya Adl.
ÇİN
Osma
nlı
Cebelitarık
Bermuda
Bismarck Adl.
Sunda Adl.
Yeni Gine
St.Helena
Salomon Adl.
Po
Afr rt.D
ika
Paumotu Adl.
Al.G.B.Afr.
Madagaskar
Avustralya
Kap
Tristan da Cunha
Tasmanya
Yeni
Zelanda
Pr.Eduard Adl.
Kerguelen
Faikland Adl.
İngiltere
Fransa
Almanya
İspanya
Portekiz
İtalya
Belçika
Holanda
Danimarka
Auckland Adl.
Amerika B. Devletleri
Rusya
Almanya
0
1000
2000 3000 km
Dünyada Sömürgeciliğin Yayılmasını Gösteren Harita
Sömürgecinin Gözüyle Dünya
Kuzey Amerika ve Rusya ovaları bizim ekin tarlalarımızdır. Şigago ve Odesa bizim
ambarlarımızdır. Kanada ve Baltık bizim kereste ormanlarımızdır. Avustralya’da bizim koyun
çiftliklerimiz vardır. Arjantin’de ve Kuzey Amerika’nın batısında kırlarda bizim öküz sürülerimiz
yayılır. Peru altınını gönderir, Güney Amerika ve Avustralya altını Londra’ya akar. Hindular ve Çinliler
çayı bizim için yetiştirirler. Hint Adaları üzerinde bizim kahve, şeker ve baharat çiftliklerimiz vardır.
İspanya ve Fransa bizim bağlarımızdır. Akdeniz, bizim meyve bahçemizdir. Pamuk tarlalarımız
dünyanın sıcak bölgelerine yayılmıştır.
Prof. Dr. Paul Kennedy, Büyük Güçlerin Yükseliş ve Çöküşleri, s. 178 - 179 (Özetlenmiştir.)
Yukarıdaki görsel, harita ve metinler incelendiğinde sömürgeciliğin gelişimi hakkında neler
söylenebilir?
134
Seçmeli Tarih
SANAYİ İNKILABI VE İNGİLTERE
Eğer Pencaplılar, Annamlılar ve Sioular (Suiler) ve Bantular 19. yüzyılın başlarında
meydana gelen genişlemede “kaybedenler” oldularsa, İngilizler de “kazanan” lardı. İngiltere
denizlerdeki gücü, egemenliği, mali kredi, ticari bilgi ve beceri ile ittifak diplomasisi unsurlarını ustaca
birleştirdikleri için 1815’e gelindiğinde dikkat çekici ölçüde global üstünlük sağlamış durumdaydılar.
Sanayi Devriminin yaptığı şey, 18. yüzyılın sanayi öncesi merkantilist mücadelelerinde üstün
başarı kazanmış bir ülkenin durumunu güçlendirmek ve onu farklı bir tür güç hâline getirmek oldu.
Birleşik İngiltere Krallığı, 1760 - 1830 yılları arasında “Avrupa’daki sanayi veriminde meydana gelen
artışın” yaklaşık üçte ikisini gerçekleştirmiş ve dünya imalat üretimindeki payı yüzde 1,9’dan yüzde
9,5’e fırlamıştır. Bundan sonraki otuz yıl içerisinde teknolojinin batıdaki diğer ülkelerde yayılmasına
rağmen, İngiliz sanayisinde meydana gelen genişleme oranı yüzde 19,9’a yükseldi. İngiltere,
gücünün zirvesine çıktığı 1860’lı yıllarda dünya demir üretiminin yüzde 53’ünü, kömür ve linyit
üretiminin yüzde 50’sini gerçekleştiriyor ve dünya ham pamuk veriminin yarısından biraz azını
tüketiyordu. İngiltere dünya nüfusunun yüzde 2’sine, Avrupa nüfusunun da yüzde 10’una eşit bir
nüfusla modern sanayi kollarında dünya potansiyelinin yüzde 40 - 45’ine, Avrupa potansiyelinin de
yüzde 55 - 60’ına eşit bir kapasiteye sahipti.
Ülkelerin Kişi Başına Düşen Sanayileşme Düzeylerini Gösteren Tablo (1750 - 1900)
1750
1800
1830
1860
1880
1900
Bir bütün olarak Avrupa
8
8
11
16
24
35
Birleşik İngiltere Krallığı
10
16
25
64
87
100
Hasburg İmparatorluğu
7
7
8
11
15
23
Fransa
9
9
12
20
28
39
Almanya Devletleri
8
8
9
15
25
52
İtalya Devletleri
8
8
8
10
12
17
Rusya
6
6
7
8
10
15
ABD
4
9
14
21
38
69
Japonya
7
7
7
7
9
12
Üçüncü Dünya
7
6
6
4
3
2
Çin
8
6
6
4
4
3
Hindistan
7
6
6
3
2
1
Prof. Dr. Paul Kennedy, Büyük Güçlerin Yükseliş ve Çöküşleri, s. 176 - 178 (Özetlenmiştir.)
1. Sanayi İnkılabı’nın neden İngiltere’de çıktığını anlatan bir metin yazınız. Metni yazarken
aşağıdaki uyarıları dikkate alınız.
a. Yukarıdaki metni dikkate alınız.
b. 2. ünitede yer alan Rönesans’ın İtalya’da ortaya çıkışı ile karşılaştırınız.
c. 2. ünitede yer alan Coğrafi keşiflerin sonuçlarını dikkate alınız.
ç. İngiltere’de başlayan demokrasi hareketini dikkate alınız.
d. Aydınlanma hareketi ve sonuçlarını dikkate alınız.
e. İngiltere’de meydana gelen ekonomik kalkınmayı, Sanayi İnkılabı’nın meydana gelişine etkisi
açısından dikkate alınız.
2. Yukarıda verilen metni, tabloyu ve konuda verilen bilgileri inceleyerek Sanayi İnkılabı’nın dünya
ülkelerine etkilerini anlatan bir metin oluşturunuz.
Oluşan görüşlerinizi sözlü sunumlar, sempozyum, panel ya da münazara şeklinde sınıf ortamında
sununuz.
135
4
KONU
RUSYA’NIN GENİŞLEME POLİTİKASI VE OSMANLI - RUS İLİŞKİLERİ
HAZIRLANALIM
Rusya’nın sıcak denizlere inme politikasının Osmanlı Devleti’ne etkilerini araştırınız.
1.RUSYA’NIN GENİŞLEME POLİTİKASI VE OSMANLI-RUS İLİŞKİLERİ
R
u
s
y
a
Buçaş
Ç
Bes
E
1792
Bucak
ara
V
SYA
PRU
l
A
Bursa
İzmir
RY
A
TU
Van
Kayseri
D
E
Antakya
Hama
Kıbrıs
Şam
Beyrut
A
K
D
E
İ
N
Z
EFLAK
K A R A D E N İ Z
O S
M A
N L I
SİCİLYA
KRALLIĞI
Gazze
İskenderiye
İstanbul
D E V
L E T
İ
Ankara
Kahire
M
XVIII. Yüzyıl Başlarında Rusya ve Osmanlı Devleti
ı
s
Süveyş
1869
ı
Filisti
n
Akkâ
Kotur
Diyarbekir
Malatya
Halep
US
AV
I
Adana
Antalya
KIRIM
İra
Tebriz
Konya
BOĞDAN
bağ 1813
Karand
an
Erzurum
Sivas
Rodos
MACARİSTAN
Kars
1829
Iğdır
L
a
Şi
İran r v a n
dan
181
n
3
İran
P O L O N Y A
Ardahan
Trabzon
N
y
an
bu
s
Gü1r 801
cista
29
78
an
Samsun
18
18
İst
Batum
a
Tiflis
st
M
1804
ğı
Edirne
R U S Y A
Sohum
1829
K A R A D E N İ Z
Da
S
K a f
1803 Kab
k
182
177 arta
9
y
4
24
Moskova
Kırım
1784
Akyar
(Sıvastopol)
17
O
1699(1711-1739)Osm
1774 Rus
Kuban
1783
D E N İ Z İ
1812
İ
Azak
1783
Yed
177isan
4
Odesa
Akkerman
bya
Petesburg
S
H A Z A R
Podolya
1699
1792 Rus
Urfa
Musul
V
L
E
T
Bağdat
İ
Kudüs
r
XIX. Yüzyılda Rusya ve Osmanlı Devleti
Yukarıdaki haritalara göre Rusya’nın genişleme politikasının Osmanlı Devleti üzerindeki sonuçları
neler olmuştur? Açıklayınız.
XVIII. yüzyılda Rus çarı I. Petro, Rusya’nın hedeflerini büyütmüş ve sıcak denizlere açılma amacını
ülke politikası hâline getirmişti. Çar I. Petro’nun hedefi Rusya’yı bir Avrupa devleti hâline getirmekti.
Slavları ve Ortodoksları birleştirme fikrini bu ideallere ulaşmak için araç olarak kullanıyordu.
Rusya’nın sıcak denizlere kısa yoldan ulaşabilmesi için Osmanlı Devleti’nin elindeki Kırım’a,
Lehistan’a, Balkanlara hatta İstanbul Boğazı’na sahip olması gerekiyordu.
Rusya’nın yükselişe, Osmanlı Devleti’nin ise gerilemeye başladığı bu dönemde; Osmanlı-Rus
ilişkilerini belli coğrafi bölgelere hâkim olma mücadelesi çerçevesinde değerlendirmek gerekir. Her iki
devletin çıkarları Balkan, Kırım ve Kafkasya toprakları üzerinde çatışır. Rusya, Balkanlara inebilmek
için bir taraftan Lehistan ve Balkanlar üzerinde hâkimiyet kurmak isterken diğer taraftan Karadeniz’e
inebilmek için de Kırım’ı almak istiyordu.
136
Kırım’ı ele geçirmek Rusya’nın gelişimi için çok önemliydi. Osmanlı Devleti’nin güvenliği için de
halkı Türk ve Müslüman olan Kırım, aynı öneme sahipti. Yarı bağımsız olarak Osmanlı Devleti’ne bağlı
olan Kırım Hanlığı, Rusya ve Orta Avrupa devletlerine karşı tampon bölge konumundaydı. Kırım ve
Lehistan’ın güvenliği Osmanlı Devleti’nin güvenliği demekti. Osmanlı Devleti özellikle İstanbul’un
kapısı durumundaki Kırım’ı kaybetmemek için savaşmaktan çekinmemiştir.
1550 - 1600
1552 - Kazan Hanlığı’nın
İşgali
1700 - 1799
1742 - Rusların Sibirya’yı
İşgali
1800 - 1850
1807 - Balkan Hanlığı’nın
İşgali
1850 - 1899
1859 - Ruslar Horasan’ın
Doğusunda
1556 - Astrahan Hanlığı’nın 1770 - Balkan ve Kafkaslar- 1822 - Karabağ Hanlığı’nın 1864 - Hokant’ın İşgali
da Yayılma İstekleri
İşgali
İşgali
1774 - K. Kaynarca Kırım’ın
1825 - Nahcivan’ın İşgali
Bağımsızlığı
1865 - Taşkent’in İşgali
1783 - Rusların Kırım’ı
İşgali
1869 - Türkmenistan’ın
İşgali
1826 - Revan’ın İşgali
1792 - Osmanlı-Rus Yaş
Antlaşması
Rusların genişleme politikasının günümüz Türk dünyası üzerindeki sonuçlarını araştırınız.
a. Rus - Avusturya İttifakı ile Osmanlı Devleti Arasındaki Savaşlar (1736 - 1739)
Rusların, Lehistan’ın iç işlerine karışması ve sınır olaylarını gerekçe göstererek 1736’da Kırım’ı
işgal etmeleri sonucu Osmanlı-Rus ilişkileri bozuldu. Padişah I. Mahmut (1730 - 1754) döneminde
Osmanlı Devleti Rusya’ya savaş açtı. Savaş öncesinde ittifak antlaşması yapan Avusturya ve Rusya,
savaşta birlikte hareket etti. Rusya, Kırım’ı; Avusturya, Sırbistan ve Bosna - Hersek’i alarak Osmanlı
topraklarını paylaşacaktı. Savaş sırasında Ruslar, Prut Antlaşması ile Osmanlı’ya verdikleri Azak’ı geri
aldılar ve Osmanlı ile savaşan İran’a destek verdiler. İki cephede birden savaşan Osmanlı Devleti
önemli başarılar elde etti.
Rusların Kırım kuvvetlerine karşı yenilgi alması ve İsveç’in Osmanlı Devleti’nin yanında savaşa
girme hazırlıkları yapması Rusları barışa zorladı. Savaşta Osmanlı Devleti üstün bir durumda iken
Fransa’nın ara buluculuğunda Avusturya ve Rusya ile ayrı ayrı Belgrad Antlaşması imzalandı (1739).
Bu antlaşmaya göre:
Ü Avusturya, Pasarofça Antlaşması ile aldığı Belgrad’ı geri verdi.
Ü Azak Kalesi yıkılmak şartıyla Ruslara bırakıldı.
Ü Rusya, Karadeniz’de hiçbir ticaret ve savaş gemisi bulundurmayacak, savaşta aldığı yerleri geri
verecekti.
Belgrad Antlaşması, Osmanlı Devleti’nin Batı’da imzaladığı son kazançlı antlaşmadır. Belgrad’ın
geri alınması ile Osmanlı’nın Avrupa’ya açılan kapısı yeniden ele geçirilmiştir. Belgrad Antlaşması
Karadeniz’in Osmanlı’ya ait olduğunu belirten en son antlaşmadır.
1740 KAPİTÜLASYONLARI
Belgrad Antlaşması’nda barışa ara buluculuk yapan Fransa, Osmanlı Devleti’nden yeni
ayrıcalıklar elde etti. Fransa, Kudüs’teki Katolik Hristiyanlara ait kutsal yerlerin yönetimini aldı.
Kanuni döneminde (1535) padişahların saltanatı süresince geçerli olan kapitülasyonlar, 1740’ta
yapılan antlaşma ile sürekli hâle geldi.1740 kapitülasyonlarının Osmanlı Devleti açısından bağlayıcı
olmasını fırsat bilen Avrupa devletleri, bu antlaşmayı Osmanlı Devleti’ne karşı bir silah olarak
kullanmaya başladı.
Sanayi İnkılabı’nı gerçekleştiremeyen Osmanlı Devleti’nin zenginlik kaynaklarından
faydalanmak isteyen Avrupalılar, kapitülasyonlara ve Osmanlı Devleti ile yaptıkları antlaşmalara
dayanarak Osmanlı ekonomisinin çökmesinde etkili oldular.
Prof. Dr. Yaşar YÜCEL, Prof. Dr. Ali SEVİM, Türkiye Tarihi, C 4, s. 24 - 25 (Özetlenmiştir.)
1535 ve1740 kapitülasyonları arasındaki farklılıkları açıklayarak ve bu farklılıklardan yola çıkarak
kapitülasyonların Osmanlı ekonomisi üzerindeki etkilerini tartışınız.
b. Lehistan Sorunu ve Osmanlı - Rus Savaşı (1768 - 1774)
Rusya’nın Balkanlara ulaşabilmesi için öncelikli olarak Lehistan’ı ele geçirmesi gerekiyordu.
Rusya, 1763’te Leh kralının ölmesi üzerine istediği kişiyi kral seçtirmek için Lehistan’a asker gönderdi.
137
Rusların başarılı olmaları üzerine Lehistan’da ayaklanma çıktı.
Rus askerlerinin önünden kaçan Lehliler Osmanlı’ya sığındı.
Ruslar, Lehlileri takip ederek Osmanlı topraklarına saldırdılar ve
Balkan milletlerini isyana kışkırttılar. Bu olaylar sonunda OsmanlıRus Savaşı çıktı (1768).
Osmanlı - Rus Savaşı altı yıl sürdü. Ruslar, bu sürede Eflâk ve
Boğdan’ı ele geçirerek Kırım’ı işgal ettiler. Rusya kazandığı bu
başarılarla etki alanını Mora’ya kadar genişletmek istedi. Baltık
Denizi’ndeki donanmasını, Mora kıyılarına ulaştırdı. Mora halkını
ayaklanmaya teşvik etti. Mora’da çıkan isyanı Osmanlı Devleti
bastırdı. Bu durum karşısında Mora’dan ayrılan Rus donanması,
İzmir’in Çeşme Limanı’na ani bir baskın yaparak Osmanlı
donanmasını yaktı (1770).
Savaşın başladığı dönemde dünyadaki siyasi
gelişmeler, Osmanlı Devleti
için olumlu şartlar taşımıyordu.
Amerikan bağımsızlık savaşı
bu dönemde başlamış, Fransa’nın Amerika’nın bağımsızlığını desteklemesi, Fransa
ile İngiltere arasında savaş
çıkmasına neden olmuştu.
Rus Donanmasının Çeşme Baskınını Gösteren Temsilî Resim
Rus donanması hangi güzergâhı izleyerek Çeşme’de Osmanlı donanmasını yakmıştır?
GREK VE DAKYA PROJELERİ
Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Prens Potemkin, Doğu Sisteminin Büyük Planı adıyla
Osmanlı Devleti’ni yıkma projesini hazırladı.
Projeye göre Türkler Avrupa’dan atılacak, İstanbul merkez olmak üzere bir Rus prensinin yönetiminde Grek Devleti kurulacaktı. II. Katerina, 1779’da doğan torununa Bizans İmparatorluğu’nun
kurucusu Konstantin’in adını vermişti.
Dakya projesi ise Rusya ve Avusturya arasında Osmanlı topraklarını paylaşmak amacıyla hazırlanmıştır. Projeye göre Eflâk-Boğdan ve Besarabya’da yani Dinyester ve Tuna Nehirleri arasında
Dakya adıyla Rusya ve Avusturya’ya bağımlı bir devlet kurulacaktı.
Prof. Dr. Fahir ARMAOĞLU, 19. Yüzyıl Siyasi Tarihi, s. 17 - 18 (Özetlenmiştir.)
Grek ve Dakya projelerini Rusların Osmanlı Devleti üzerindeki tarihi hedefleri açısından
değerlendiriniz.
Rusların Balkan topraklarında ilerlemeleri Avusturya ve Prusya’yı endişelendirdi. Bu iki ülkenin
araya girmesi ile 1774’te Rusya ile Osmanlı arasında Küçük Kaynarca Antlaşması imzalandı. Bu
antlaşma, Osmanlı Devleti’nin imzaladığı, şartları en ağır antlaşmalardan biridir.
138
KÜÇÜK KAYNARCA ANTLAŞMASI
21 Temmuz 1774’te imzalanan Küçük Kaynarca Antlaşması 28 maddeden oluşuyordu. Antlaşma
Osmanlıca, İtalyanca ve Rusça olmak üzere üç dilde yazılmıştı ve antlaşmanın uygulanmasında
sorun çıkması hâlinde ortak dil sayılan İtalyanca metne müracaat edilecekti.
Antlaşmanın bazı maddeleri şunlardır:
Ü Kırım’a bağımsızlık verilecek ve Kırım hanları sadece dinî bakımdan Osmanlı halifesine bağlı
olacaktı.
Ü Kabartay arazisi, Azak Kalesi ve çevresi Ruslara verilecek, iki devlet arasındaki sınır, Buğ
Nehri olacaktı.
Ü Rusya, bu savaşta işgal ettiği Eflâk, Boğdan, Besarabya ve Akdeniz’deki adaları Osmanlı
Devleti’ne geri verecekti.
Ü Rus Hristiyanları ve rahipleri, kutsal yerleri serbestçe ziyaret edebilecekti.
Ü Rusya, Karadeniz ve Akdeniz’deki Türk sularında serbest ticaret yapabilecek ve Fransa ile
İngiltere’ye tanınan kapitülasyonlardan yararlanacaktı.
Ü Rusya, Balkanlarda istediği yerde konsolosluk açabilecek ve İstanbul’da daimî elçi
bulundurabilecekti.
Ü Osmanlı Devleti ise Rusya’ya savaş tazminatı ödeyecekti.
Orijinal antlaşma metinlerinin hiçbirinde Ortodoks Hristiyanların himayesinin Ruslara verildiğini
belirten madde olmamasına rağmen Ruslar, 1775 yılında antlaşmanın değiştirilmiş Fransızca
metnine Ortodoks Hristiyanların Rusların himayesinde olduğunu belirten madde ekleyerek dünya
kamuoyunda Osmanlı Devleti üzerinde baskı oluşturmaya çalıştılar.
Bu antlaşma ile Osmanlı Devleti uluslararası siyasette büyük bir güç kaybına uğrarken Rusya güç
kazandı.
Doç. Dr. Osman KÖSE, 1774 Küçük Kaynarca Andlaşması, s.112 - 132 (Özetlenmiştir.)
Metinden yola çıkarak sizce Küçük Kaynarca Antlaşması’nın maddelerinden hangisi Osmanlı
Devleti’nin geleceği açısından en ağır şartlı olanıdır?
U
S
T
U
LEHİSTAN
R Y A
R U S YA
SA
BE
A V
R
İ
S
T A
N
A
BY
A
L
IĞ
I
Azak
K
Bahçesaray
AN
Temeşvar
N
H AZAK DENİZİ
IM
Kerç
IR
RA
C
Yaş
ĞD
A
BO
M
A
Kersan
Suğdak
Belgrad
O
EK
İşkodra
S
Sohum
Niğbolu Küçükkaynarca
Sofya
RS
rfu
Ko
A D R İ Y A D E N İ Z İ
K
A
R
A
D
E
N
İ
Z
Filibe
M
A
Edirne
N
L
Selanik
Trabzon
İstanbul
I
D
E
V
Bursa
L
E
T
Erzurum
İ
Erzincan
Sivas
Ankara
Z İ
N İ
D E
E
oz
E G
rib
Eğ
Sicilya
EFLÂK
Bükreş
Niş
HE
DALMAÇYA
BOSNA
Midilli
MORA
Modon
Harput
Kayseri
Sakız
İzmir
Bitlis
Diyarbekir
Atina
Konya
Maraş
Mardin
Harran
Antalya
Halep
Rodos
0
100
200
300 Km
Girit
Hanya
Kandiye
KIBRIS
A
K
D
E
N
İ
Z
Lefkoşe
Hama
Şam
Küçük Kaynarca Antlaşması Sonrası Osmanlı Haritası
Haritayı inceleyiniz. Kırım’ın elden çıkması, Osmanlı Devleti’nin güvenliğini nasıl etkilemiş olabilir?
Açıklayınız.
Ruslar, Küçük Kaynarca Antlaşması’ndan sonra Kırım’ı ele geçirmek için propaganda başlattı.
Kırım devlet adamları, Türk ve Rus yanlısı olarak ikiye ayrıldı. Kırım’da millî birlik bozuldu. Kırım hanı
Sahip Giray’ın 1775’te hanlığı bırakması üzerine 1777’de Rus yanlısı Şahin Giray, Kırım’ı yönetmeye
başladı. Şahin Giray’ın yönetimini kabul etmek istemeyen halk isyan etti. Şahin Giray’ın daveti üzerine
Rus ordusu Kırım’a girdi. Osmanlı Devleti de bu durumu protesto etti. İki devletin arasında savaş
çıkması Fransa’nın araya girmesiyle önlendi. 1779’da Aynalıkavak Tenkihnamesi (sözleşme)
imzalandı. Bu sözleşme ile Rusya, Kırım’daki kuvvetlerini geri çekti. Osmanlı Devleti ise Şahin Giray’ın
Kırım hanı olmasını onayladı. Rusya, bu antlaşmadan sonra Avusturya ile Osmanlı topraklarını
paylaşmak için antlaşma yaparak 1783 yılında Kırım’ı kendi topraklarına kattığını dünyaya ilan etti.
139
5
KONU
AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ’NİN KURULMASI VE FRANSIZ İHTİLALİ
HAZIRLANALIM
Amerika Birleşik Devletleri’nin kuruluşu ve Fransız İhtilali, dünya tarihinde siyasi
açıdan neleri değiştirmiştir? Araştırınız.
1. AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ’NİN KURULMASI
Amerika kıtasının 1492 yılında keşfedilmesinden sonra İspanyollar, Portekizliler, Fransızlar ve
İngilizler, bu kıtaya gelerek koloniler kurdular. Bu koloni topraklarına başta İngiltere’den olmak üzere,
Avrupa’dan gelen göçmenler yerleşti. Kolonilerin yönetimi İngiliz kralının atadığı valilere verildi.
Burada yaşayan halk, İngilizlerin yaşam biçimini ve yönetim şeklini devam ettiriyordu. İngiltere’nin
kendilerine sömürge gibi davranmasından hoşlanmıyordu. Koloniler, Amerika’yı yeni vatanları
olarak kabul ediyorlardı.
YEDİ YIL SAVAŞLARI VE AMERİKA’NIN BAĞIMSIZLIK MÜCADELESİ
İngiltere, Yedi Yıl Savaşları sonunda,
Fransa ve İspanya’yı yenilgiye uğrattı.
Hindistan’ı, Amerika kıtasındaki Missisipi
Nehri’nin doğusunu ve Kanada’yı ele
geçirdi.
Yedi Yıl Savaşları sonunda ekonomisi
bozulan İngiltere, sömürge ve kolonilere
yeni ve ağır vergiler koydu. Bu nedenle
Amerika’daki İngiliz kolonilerinde isyan
çıktı.
Bu durum Yedi Yıl Savaşları’nın
intikamını almak isteyen Fransa için bir
fırsattı. Fransız hükûmeti, Amerikan
bağımsızlık hareketine yardım etme
kararı aldı. Fransa, Amerika’ya silah ve
cephane yardımı yaptı. Sonuçta koloniler
İngiltere’ye karşı zafer kazandılar.
Yedi Yıl Savaşlarını Anlatan Temsilî Resim
Prof. Dr. Fahir ARMAOĞLU, 19. Yüzyıl Siyasi Tarihi,
s. 28 - 30 (Özetlenmiştir.)
1. Yukarıdaki metinden yola çıkarak devletler arası ilişkiler hakkında hangi sonuçlara ulaşılabilir?
2. Yedi Yıl Savaşları’nın Amerikan tarihine etkileri hakkında neler söyleyebilirsiniz?
İngiltere’nin istediği vergileri vermek istemeyen koloniler, İngiliz mallarını denize döktüler. Böylece
Amerika’daki İngiliz kolonilerinde ayaklanma başladı. Koloni temsilcileri 1774 yılında Filedelfiya’da
toplandılar. Toplantı sonunda, İngiltere’den kolonilerin onayı alınmadan vergi alınmamasını ve ticareti
engelleyici kanunlar konulmamasına karar verildi. İsteklerinin reddedilmesi üzerine ikinci kez toplanan
koloniler İngiltere’ye savaş ilan ettiler. Ayrıca bu toplantı sonunda İnsan Hakları Bildirisi ilan edildi.
Toplanan ordunun komutanlığına George Washington (Corc Vaşingtın) getirildi.
140
k 5
a s 78
A l sya 1 - 67
şik 18
rle er
Bi letl
v
G
Ru
rö
nl
a
De
an
İngiltere
d
İrlanda
K a
n a
d a
Ata
bas
Albe
184
Oreg6
o
La
rta
Manitoba
n
On
tar
1803
io
Dakota
1848
S.Francisco
1848
ka
Denver
Yeni
Meksika
1853
br
ad
or
Qubec
Boston
New York
Philadelphia
Louisiana
Santa Fe
Washington
M
Texas
1845
Florida 1819
e
New Orleans
k
s
Havana
ik
Küba
a
Mexico
0
250
500
750
1000 km
m
ala
ate
Gu
Ho
nd
ura
Nik
s
ara
Haiti
a
gu
ABD’nin kuruluşu
ABD’nin 1783’ten günümüze
kadar genişlemesi
Amerika Birleşik Devletleri’nin Kuruluşunu ve Genişlemesini Gösteren Harita
AMERİKAN BAĞIMSIZLIK BİLDİRİSİ (4 TEMMUZ 1776)
Amerika'daki on üç İngiliz sömürgesi İnsan Hakları Bildirisini kabul ederek bağımsızlıklarını
ilan ettiler. Amerika Birleşik Devletleri’ni kurduklarını bütün dünyaya duyurdular. Belgenin özü şu idi:
Bütün insanlar özgür doğarlar ve özgür yaşarlar. Devlet ancak bu özgürlükleri korumak ve bunlardan
herkesi eşit derecede yararlandırmak için vardır. Bu özgürlüklere dokunan devlet, kendi varlık
nedenini yitirir. İngiltere hükûmeti, Amerikalıların özgürlüklerini çiğneyerek onları kendisine
bağlayan temel sözleşmeyi bozmuştur. Bu durumda serbest kalan Amerikan halkı, yeni bir hükûmet
kurmaya karar vermiştir. Bu bildiri ile yönetim şekli olarak demokrasi benimsenmiştir.
www.stu.inonu.edu.tr
Amerikan Bağımsızlık Bildirisi’ni demokrasinin gelişimi açısından değerlendiriniz.
İngiltere’ye karşı sekiz yıl süren savaş sonunda, Amerikan kolonileri galip geldi. İngiltere, 1783
yılında Versay Antlaşması’yla Amerikan kolonilerinin bağımsızlığını tanıdı. Bağımsızlığını elde eden
koloniler, anayasa hazırlayarak federal bir cumhuriyet yönetimine geçti. Avrupa’dan Amerika’ya
yapılan göçler sonunda Avrupa’da işsizlik azaldı. Amerika Birleşik Devletleri, dünya tarihini etkileyerek
yeni bir denge unsuru oldu.
BİLGİ
NOTU
TÜRK - AMERİKAN İLİŞKİLERİNİN BAŞLANGICI
ABD - Osmanlı ilişkileri Akdeniz’de söz sahibi olan Cezayir Beyliği aracılığıyla kurulmuştur.
ABD; Osmanlı’ya bağlı olan Cezayir,Trablus ve Tunus ile antlaşma imzalamıştır. ABD ticaret karşılığı
Cezayir Beyliği’ne vergi vermiştir. Amerikalıların Anadolu’yu ilk ziyaretleri ticaret temelli olmuştur. İlk
resmî ziyaret ise Amerikan gemisi George Washington Fırkateyni’nin İstanbul’u ziyaretidir. George
Washington Akdeniz’e giren ilk Amerikan harp gemisidir ve bu seferin devamında İstanbul’a
ulaşmıştır. 9 Kasım 1800 tarihli ziyarette Amerikalılar padişaha çeşitli hediyeler sunmuşlardır.
Yavuz GÜLER, Osmanlı Devleti Dönemi Türk-Amerikan İlişkileri (1795 - 1914) www.kefad.gazi.edu.tr’den derlenmiştir.
141
2. FRANSIZ İHTİLALİ (1789)
a. Fransız İhtilali’ni Hazırlayan Nedenler
Fransa, ihtilal öncesi XVI. Louis (Lui) tarafından mutlakiyetle yönetiliyordu. Kral XVI. Louis
mutlakiyetin kendisine sağladığı geniş yetkilerle, nüfusun çoğunluğunu oluşturan burjuva ve köylü
sınıfına karşı bir sorumluluk hissetmiyor, ülkeyi sayıca az soylular ve ruhban sınıfına dayanarak
yönetiyordu. Ülke yönetiminde söz sahibi olan asillerin ve ruhban sınıfının çıkarları ön planda
tutuluyordu. Ekonomik gücü elinde bulunduran, ticaretle uğraşan burjuvaların ve üretimi sağlayan
köylü sınıfının yönetime katılma hakları yoktu. Bunun yanında vergi ve savaş için asker vermek
zorundaydılar.
İHTİLAL ÖNCESİ FRANSA
Tarihçi M. A. Thiers, Fransa’nın içinde
bulunduğu yapıyı şöyle anlatır: “Her şey birkaç
elde toplanmıştı. Her yerde soylular, her haktan
yoksun olan çoğunluğa direniyordu. Asiller ve
Ruhban, toprakların üçte ikisine sahipti. Gerisi
de halka aitti. Fakat vergiyi veren halktı. Halk,
kendi varlığı pahasına, toplumun yüksek
sınıflarını adeta kanı ile savunuyordu. Çalışkan
ve aydın burjuvazi, sanayi ile krallığı zengin
ederken hakkı olan hiçbir avantaja sahip değildi.
Senyörler tarafından dağıtılan adalet, ağır ve
çoğunlukla taraflıydı ve suçlulara karşı acımasız
davranılıyordu. Basın, kralın denetimi altındaydı. Nihayet kral XVI. Louis ve bakanlarının
beceriksizlikleri nedeniyle güçsüzleşen Fransa,
en son Hollanda ve Polonya’nın onur kırıcı
şekilde kaybı ile Avrupa’da itibarını kaybetmişti.”
Prof. Dr. Fahir ARMAOĞLU, 19. Yüzyıl Siyasi Tarihi,
s. 34 (Özetlenmiştir.)
AYDINLANMACI DÜŞÜNÜRLERİN
DEVLET GÖRÜŞÜ
Aydınlanmacı düşünürlere göre devlet,
kendiliğinden oluşan organik kutsal bir varlık
değildir. Toplumsal sözleşme ile oluşmuş, halkın
hizmetinde olan bir teşkilatlanmadır. Onlara
göre devlet bireylerin ilerlemesi ve refaha
kavuşturulmasını amaç edinmiş bir kurumdan
ibaretti. Aydınlanmacılardan Locke’un devlet
anlayışı liberaldi. Locke kişilerin doğal haklarını
esas almaktaydı. Rousseau’ya göre ise devlet
kendini meydana getiren kişilerin yararlarının
dışında davranamazdı. Ona göre devletin görevi
kişinin hak ve özgürlüklerini garanti etmekti.
Böylece aydınlanmacılara göre kişilerin ne
düşündükleri, neye inandıkları devleti ilgilendirmez. Devletin görevi, kişilerin hak ve özgürlüklerini korumak, onların esenliğini, rahat ve mutlu
yaşamalarını sağlamaktı.
Doç. Dr. Cahit BİLİM, Aydınlanma Çağı AÖF Yayınları,
s. 56 (Özetlenmiştir.)
1. Fransız toplum yaşantısının Fransız İhtilali’ne katkısı neler olabilir?
2. Aydınlanmacı düşünürlere göre devletin varlık nedenleri nelerdir?
Fransa’nın Yedi Yıl Savaşları’ndan yenilgiyle çıkışının ve Amerikan bağımsızlık mücadelesine
verilen desteğin ekonomik faturası halka ağır vergi olarak yansıtılıyordu. Kral ve yöneticilerin lüks ve
israf içerisinde yaşamaları fakir halkın onlara güvenlerinin azalmasına neden oldu.
İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri’nde demokrasi yolundaki gelişmeler, Aydınlanmacı
düşünürlerin özgürlük, demokrasi, eşitlik ve yönetime dair görüşleri Fransız halkını etkilemişti.
Yönetimin haksız uygulamalarına karşı gelen insanların Tanrı’ya karşı gelmiş olduğu kabul edilerek
ağır hapis ve idamla cezalandırılmaları yöneticilere karşı halkın kin ve nefretini artırıyordu. Fransa’nın
eşitsizliğe dayanan toplumsal yapısı ve halkın kendi hakları konusunda bilinçlenmesi Fransız İhtilali’nin çıkmasına neden oldu.
Aşağıdaki tablodaki boşluklara Fransız İhtilali’ni hazırlayan nedenleri yazınız.
SİYASİ
EKONOMİK
FİKRÎ
SOSYAL
142
b. İhtilalin Başlaması ve Genişlemesi
Fransız İhtilali’ni Gösteren Temsilî Resim
Fransa XVIII. yüzyılda katıldığı savaşlar ve gereksiz harcamalar sonucu ekonomik sıkıntı
yaşamaya başladı. Fransa kralı XVI. Louis, ekonomik durumun düzeltilmesi amacıyla Eta Genaraux
(Eta Jenerö) meclisini topladı. Bu meclisi kral, halktan yeni vergilerin toplanması için oluşturmuştu.
Ancak toplantıda soylular, rahipler ve halk temsilcileri arasında anlaşmazlık çıkınca kral meclisi
kapattı. Halk, bu olay sonunda isyan ederek 14 Temmuz 1789’da Bastil Hapishanesini ele geçirdi ve
buradaki tutukluları serbest bıraktı. Halk temsilcileri yeni bir anayasa yapma hazırlıkları için kurucu
meclis oluşturdular. Bu ayaklanma tüm Fransa’ya yayıldı. Kurucu meclis, soyluların ve rahiplerin
ayrıcalıklarına son vererek İnsan ve Vatandaş Hakları Bildirisi’ni ilan etti. Bu bildiride özetle:
“Her insan doğuştan hürdür ve diğerleriyle eşittir, vazgeçilmez haklara sahiptir. Devlet
gücü millete ait olmalıdır. Sadece milletin seçtiği temsilcilerin yönetme hakkı vardır. Millet de bu
temsilcileri denetleyebilir.” deniliyordu. Ayrıca bir anayasa hazırlanarak kralın yetkileri kısıtlandı ve
meşrutiyet yönetimine geçildi.
Kral XVI. Louis, bu gelişmeleri kabul etmediği için yakalanarak idam edildi (10 Ağustos 1792).
Fransız İhtilali 1804 yılına kadar sürdü. Bu tarihte Napolyon Bonapart, imparator seçildi. Fransa’da
Birinci İmparatorluk Devri başladı.
Ü
Ü
Ü
Ü
Ü
c. Fransız İhtilali’nin Sonuçları
Fransa’da feodalite yıkıldı. Vatandaşlar arası eşitlik ilkesi kabul edildi.
Millet egemenliği fikri yaygınlaşarak mutlak krallıkların yıkılabileceği anlaşıldı.
İnsan hakları, demokrasi, kardeşlik ve milliyetçilik kavramları tüm dünyada yaygınlaştı.
Milliyetçilik akımının etkisiyle çok uluslu devletlerde bağımsızlık hareketleri sonucu imparatorluklar
yıkıldı, yerine millî devletler kuruldu.
Fransız İhtilali, getirdiği değişikliklerle, Yakın Çağın başlangıcı olarak kabul edilmiştir.
d. Fransız İhtilali’nin Osmanlı Devleti’ne Etkileri
Fransız İhtilali’nin Osmanlı Devleti’ne etkisi daha çok olumsuz yönde oldu. Çok uluslu bir yapıya
sahip olan Osmanlı Devleti’ndeki azınlıklar, milliyetçilik akımının etkisiyle ayaklandılar. Bu
ayaklanmaların sonucunda Osmanlı toprak kaybına uğradı. Fransız İhtilali’nin yaygınlaştırdığı fikirler
olan insan hakları, eşitlik, özgürlük, hukukun üstünlüğü gibi düşünceler Osmanlı aydınlarını
etkileyerek Tanzimat Fermanı’na ve meşrutiyetin ilanına zemin oluşturdu.
143
e. Fransız İhtilali’nin Avrupa ve Dünya Ülkelerine Etkileri
Fransız İhtilali, getirdiği sonuçlar itibarıyla hâlâ günümüz dünyasını etkilemeye devam etmektedir.
Bu ihtilalin yaşandığı dönemde Avrupa’da çok uluslu ve mutlakiyet anlayışıyla yönetilen devletler
bulunmaktaydı. Avusturya, Prusya, İngiltere ve İspanya’dan oluşan bu devletler, Fransız İhtilali’nin
getirdiği fikirleri ülkeleri için tehlikeli gördüler. Bu yüzden bu ülkelerle Fransa arasında 1793-1815 yılları
arasında ihtilal savaşları adı verilen savaşlar yaşandı.
Fransa, özellikle Napolyon Bonapart döneminde Fransız İhtilali’nin ortaya çıkarmış olduğu eşitlik,
demokrasi, milliyetçilik gibi fikir akımlarını, düşman olarak gördükleri devletleri parçalamak için silah
olarak kullanmaya başlamışlardır. Fransızlar her millete bir devlet sloganıyla çevresindeki çok uluslu
devletleri parçalayarak hâkimiyet alanlarını genişletmek istiyordu. Her millete bir devlet anlayışı temel
özgürlüklerin aracı gibi gösterilmeye çalışılmıştır.
Avrupa devletleri temsilcileri savaşın sonuçlarını değerlendirmek ve siyasi dengeleri yeniden
kurmak için Viyana’da Avusturya arşidükü Metternich (Meternik) başkanlığında bir kongrede
toplandılar (1815). Meternik sistemi adı verilen bir politika oluşturdular. Bu sisteme göre Avrupa’nın
herhangi bir yerinde ayaklanma çıkması durumunda birlikte hareket edecekler ve Fransız İhtilali’nin
getirdiği bu ayaklanmaları bastıracaklardı. Ancak aldıkları bu kararları Osmanlı Devleti’nde Yunan
ayaklanması çıkınca uygulamadılar ve Yunan isyanına destek verdiler.
?
Avrupa devletleri Meternik Sistemi politikasını hangi amaçla oluşturmuşlardır? Belirtiniz.
Meternik sistemini uygulayarak kendi topraklarında düzeni kontrol etmek için baskı ve şiddet
uygulayan devletler yeni ayaklanmaların ortaya çıkışına engel olamadılar. Napolyon’un yaptığı
savaşlar sırasında 1789 İhtilali’nin ön plana çıkardığı düşünceler, Avrupa devletlerinde 1830 ve 1848
yıllarında ihtilaller yaşanmasına neden olmuştur.
FRANSIZ İHTİLALİ
Demokrasi, Eşitlik, Kardeşlik, Milliyetçilik, Adalet, İnsan Hakları
Toplumsal Hayat
Ü
Ü
Ü
Ü
Millî bilinç uyandı.
Feodal anlayış tamamen kalktı.
Sınıf ayrımı kalktı.
İnsan Haklarında gelişme sağlandı.
Siyasal Hayat
Ü
Ü
Ü
Ü
Mutlak yönetim sistemi yıkıldı.
Meşruti yönetimler kuruldu.
1830 - 1848 ihtilalleri çıktı.
Demokratik yönetimler kuruldu.
OSMANLI DEVLETİ
Ü
Ü
Ü
Ü
Ü
Ü
Osmanlı Devleti’nde azınlık ayaklanmaları
Sırp ayaklanması
Yunan ayaklanması
Osmanlı Devleti’nde demokratikleşme
Tanzimat Fermanı (Anayasal Sisteme Geçiş)
I. Meşrutiyet (Kanuniesasi)
II. Meşrutiyetin ilanı
Yeni Türk Devletinin kurulması
Yukarıdaki tabloları inceleyerek Fransız İhtilali’nin günümüz dünyasına etkilerini tartışınız.
144
6
KONU
III. SELİM DÖNEMİ
HAZIRLANALIM
Islahat ve Nizamıcedit (yeni düzen) kavramları ile ilgili bilgi toplayınız.
R U S YA
AV U S T U R YA
Azak
MACARİSTAN
FRANSA
Eflâk
D
R
Bulgaristan
KARADENİZ
TUNUS
RODOS
GİRİT
Trablusgarp
TRABLUSGARP
O
S
M
A
N
L
I
D
E
V
L
E
Zİ
İzmir
Atina
MORA
Nİ
Sicilya
CEZAYiR
T
DE
CEZAYİR
FAS
İ
İstanbul
k
vutlu
İK
Rumeli
R
T
A
Arna
A
LY
İY
A
AT L A S
HA
A
İT
İ S PA N YA
ZA
O K YA N U S U
III. SELİM DÖNEMİ (1789-1807)
İRAN
Hamadan
KIBRIS
SURİYE
A K D E N İ Z
Bağdat
IRAK
Kudüs
Basra
MISIR
Murguk
Kuveyt
BA
Kahire
HİCAZ
KI
ZI
FİZAN
SR
Katif
NECİT
A
KÖ
RF
EZ
İ
LD
Medine
EN
İZ
Vadi
Halfa
Cidde
HABEŞ
Mesave
0
250
500
750
1000 km
HİNT
O K YA N U S U
1789 - 1807 III. Selim Dönemi Osmanlı Devleti Haritası
Haritayı inceleyerek III. Selim döneminde Osmanlı Devleti’nin gücü hakkında hangi çıkarımlarda
bulunabilirsiniz?
III. Selim, I. Abdülhamit’in ölümü üzerine tahta geçti. Bu dönemde Osmanlı-Rus ve Avusturya
Savaşları devam ediyordu.
III. Selim’in tahta çıktığı dönemde Osmanlı Devleti hâlâ üç kıtada, farklı toplulukları bünyesinde
barındıran dünyanın sayılı devletleri arasında bulunuyordu. Ancak dünya güç dengeleri Osmanlı’nın
aleyhine dönmüştü. Diğer yandan Osmanlı Devleti’nin de siyasi, askerî, ekonomik ve eğitim sistemi
bozulmuştu. III. Selim bir yandan devletin dış güvenliğini korumaya çalışırken diğer yandan devletin,
özellikle ordunun yapısını çağın ihtiyaçlarına göre düzenleme çabası içerisine girdi.
145
a. Osmanlı - Rus ve Osmanlı - Avusturya Savaşları
(1787 - 1792)
Rusya, Küçük Kaynarca Antlaşması ile Kırım’ı Osmanlı
Devleti’nden ayırmış, daha sonra da işgal ederek kendisine
bağlamıştır (1783). Osmanlı Devleti’nden başka topraklar da
almak isteyen Rusya, bu amaçla Kırım’ı üs hâline getirmiş ve
Avusturya ile ittifak yapmıştı.
I. Abdülhamit döneminde 1787’de başlayan savaşta
Osmanlılar, Rusları Kırım ve Kafkasya’dan çıkarmak istiyordu.
Savaşta Avusturya, Rusya’nın yanında yer alırken Osmanlı
Devleti ise Prusya ve İsveç ile ittifak antlaşması yaptı. Bu
ittifaklar sonuç vermedi ve Osmanlı iki cephede birden
savaşmak zorunda kaldı.
Fransız İhtilali’nden etkilenen ve zor durumda kalan
Avusturya, savaştan çekildi. 1791 yılında yapılan Ziştovi
Antlaşması ile Avusturya, Orsova hariç savaş öncesi sınırlarına
çekildi. Bu antlaşmadan sora Osmanlı Devleti’yle Avusturya
arasında savaş yaşanmadı.
Daha sonra Rusya ve Osmanlı Devleti arasında 1792 yılında
Yaş Antlaşması yapıldı.
Buna göre:
Ü Kırım’ın Rusya’ya ait olduğu kabul edildi.
Ü Dinyester Nehri iki devlet arasında sınır olarak belirlendi.
Osmanlı Devleti’nin Kırım üzerindeki bütün haklarını
kaybetmesi ile Ruslar, Karadeniz yoluyla İstanbul ve Boğazları
tehdit edebilecek güce ulaşmış oldu.
Aşağıda boş bırakılan yerlere uygun ifadeleri yazınız.
KIRIM’IN ELDEN ÇIKMA SÜRECİ
1768 Osmanlı - Rus Savaşları
Küçük Kaynarca Antlaşması ile Kırım’ın Bağımsız
Hâle Gelmesi
Rus Yanlısı Şahin Giray’ın Kırım Hanı Olması (1777)
Rusların Kırım’ı İlhakı (1783)
b. III. Selim Dönemi Islahatları
III. Selim döneminde Osmanlı Devleti’nin; siyasi, askerî ve
ekonomik dengeleri bozulmuş durumdaydı. XVII ve XVIII. yüzyıl
boyunca Avrupa devletlerine karşı alınan yenilgiler ve büyük
toprak kayıpları devlet ve toplum sisteminde ıslahat yapmayı
zorunlu kılıyordu.
III. Selim, Fransız İhtilali’nin bütün dünyayı etkilemeye
başladığı bu dönemde, devletin güvenliğini ve devamlılığını
sağlama açısından ıslahat yapma yoluna gitti.
146
III. SELİM
Babası
Annesi
: III. Mustafa
: Mihrişah Valide
Sultan
Doğumu : 1761
Vefatı
: 1808
Saltanatı : 1789 - 1807
III. Selim, sarayda iyi bir eğitim
aldı. Amcası I. Abdülhamit’in ölümü üzerine, 7 Nisan 1789 günü,
Osmanlı tahtına geçti.
III. Selim tahta çıktığı zaman,
halk genç hükümdarın, Osmanlı
Devleti’ni o eski güçlü ve ihtişamlı
devirlerine geri döndüreceğine
inanıyordu. III.Selim halkın düşünce ve duygularına büyük
önem verirdi. Bunu şu mısralarda
dile getirmişti.
“Layık olursa cihanda bana
tahtı şevket.
Eylemek mahzı safadır
bana nasa hizmet”.
Yukarıdaki sözler onun padişah olması durumunda insanlara
hizmet etmekten zevk alacağını
belirtmektedir.
III. Selim, Doğu dünyasının
büyük müzisyenlerindendi.
III. Selim, sadece Osmanlı
devlet ve toplum hayatının değil,
Avrupa tarihinin de buhranlı bir
döneminde iktidar sahibi olmuştu.
Dönemin kısıtlı şartlarına rağmen
Osmanlı’nın dış düşmanlarını
bertaraf etmekte isabetli bir
politika gütmüştür. Ancak iç politikada aynı başarıyı gösteremediği
için bir iç ayaklanmanın kurbanı
olmuştur.
III. Selim, 29 Mayıs 1807 tarihinde padişahlığı Şehzade
Mustafa’ya bıraktı. Alemdar
Mustafa Paşa’nın İstanbul’a
gelmesinin duyulması üzerine,
yeni padişahın adamları tarafından, 28 Temmuz 1808'de öldürüldü.
www.ttk.gov.tr
III. Selim, yapacağı yenilikler için Türk ve yabancı uzmanlara hazırlattığı layihalar adı verilen
raporları incelemiş ve devletin yeniden yapılanması için Meclisimeşveret (danışma meclisi)
oluşturarak ıslahat yapma kararı almıştır. Yapılan yeniliklerde daha çok Fransa örnek alındı. Bu
dönemde başta ordu olmak üzere ekonomi ve yönetim alanında köklü değişikliler yapıldı. III. Selim
döneminde yapılan yeniliklerin tümüne ve bu dönemde kurulan orduya Nizamıcedit adı verildi.
NİZAMICEDİT
(Yıl 1792. Padişah III. Selim, Sadrazam Koca Yusuf Paşa ile konuşuyor.)
III. Selim: Sen de bilirsin ki Yusuf Paşa ülkemi dışa karşı korumak, içte birlik ve beraberliğimizi
sağlamak halkımın refahını artırmak esas muradımdır.
Koca Yusuf Paşa: Bilirim Sultanım.
III. Selim: Bunun için yapacağımız ıslahatlarda, ıslahatların selametini sağlama açısından onu
bir şahsın değil devletin malı yapmalıyız. Bunun için sizlerin bu konuda incelemeler yapmanızı
hazırlayacağınız raporları bana sunmanızı istiyorum. Bu konuyu halledelim.
Koca Yusuf Paşa: Ferman padişahımızındır.
(Birkaç ay sonra)
Koca Yusuf Paşa: Hünkârım isteğiniz üzere hazırladığımız raporları getirdim.
III. Selim: Durum nedir, ne düşünüyorsun?
Koca Yusuf Paşa: Bu raporlarda Yeniçeri Ocağı ve diğer asker ocakları dedeniz Kanuni
devrindeki kanunlara göre düzenlenmelidir ya da bu ocaklara Frenk eğitim-öğretim usulleri ve
silahları kabul ettirilmelidir diyenler vardır. Ayrıca aralarında benim de bulunduğum bir grup Yeniçeri
Ocağı’na dokunmadan Frenk esaslarına uygun yeni bir ordunun kurulmasının uygun olacağını
düşünmekteyiz hünkârım.
III. Selim: Yusuf Paşa siz doğru düşünürsünüz benim de görüşüm o yöndedir. Bizim düşüncemizi
samimi olarak paylaşanlardan bir ekip kurasın. Başlarına da İsmail Paşazade Esseyyid İbrahim
İsmet Efendi’yi görevlendiresin.
Koca Yusuf Paşa: Ferman padişahımızındır.
III. Selim: Her ne kadar yeni bir ordu kuracaksak da mevcut ocakları mümkün mertebe
düzenlemeye çalışalım. Yeniçeriler için eğitim mecburiyeti konmalı.Humbaracı, lağımcı, arabacı ve
topçu ocakları için yeni kanunlar düzenleyesiniz. Ocaklara rica, şefaat ve iltimasla er alınmayacak.
Erler evlenmeyecekler. Er ve subayların terfileri bilgilerine göre yapılacak. Hendese, ateş sanatı
bilgisi, savaş eğitimi ve öğretimi kendileri için mecburi olacak.
Koca Yusuf Paşa: Hünkârım! Avusturya-Rus Savaşı’ndan dönüşümde birkaç Avrupalı subayı
orduyuhümayunla birlikte İstanbul’a getirmiştim. Yeni kuracağımız orduda bu subaylardan
yararlanmayı uygun görürüm.
III. Selim: Doğru söylersin Koca Yusuf. Levent çiftliğinde askerlerimizi eğitmekle görevlendirdim
onları. Yeniçerilerden genç olanları da buraya kaydedin. Bu ocak başlı başına olsun. Buradaki
askerlerimin yepyeni bir düzeni olsun. Bunlara Nizamıcedit densin.
Koca Yusuf Paşa: Devletlüm! Buyurduğunuz şeylerin gerçekleşmesinin Devleti Ali Osman için
çok faydalı sonuçlarının olacağına ben de inanıyorum. Ancak bir noktada endişeliyim. Biz bu ocağın
masraflarını nasıl karşılayacağız?
III. Selim: Yusuf Paşa Devleti Ali Osman yeni bir hazine kurmaya muktedir değil midir? Neden
endişe duyarsın? Yarından tezi yok İradıcedit adıyla yeni bir hazine kurula paşa.
Koca Yusuf Paşa: Allah’ın izniyle bu işleri olmuş bilin sultanım.
Ord. Prof. Dr. Enver Ziya KARAL, Osmanlı Tarihi, C 5, s. 61 - 63 (Derlenmiştir.)
III. Selim’in Nizamıcedit ıslahatlarını yaparken uygulamış olduğu yöntemi değerlendiriniz.
III. Selim döneminde Avrupa devletlerinin önemli başkentlerinde (Londra, Paris, Viyana ve Berlin)
daimî elçilikler açıldı. Bu sayede Osmanlı Devleti, Avrupa devletlerini daha yakından tanıyarak
aleyhine oluşturulan ittifaklardan zamanında haberdar olma fırsatını buldu.
Yabancı dil eğitimine önem verildi. Avrupa’da meydana getirilen eserler Türkçeye tercüme edilerek
kültürel gelişme sağlanmaya çalışıldı.
Batı tarzı Nizamıcedit ordusu kuruldu. Bu ordunun masraflarını karşılamak üzere İradıcedit
hazinesi oluşturuldu. Yine III.Selim döneminde, askerî alanda Selimiye ve Levent kışlaları
oluşturuldu. Kara ve Deniz Mühendishaneleri, tersanecilik ve hafif topçu ocağı geliştirildi. Yeni ordunun
eğitimi için Avrupa’dan subaylar getirildi. Bu yeni ordu, Napolyon’un Mısır’ı işgali sırasında Akka
Kalesi önlerinde Fransız ordusunu yenilgiye uğrattı.
147
Ekonomi alanında ise İradıcedit hazinesinin kurulmasının yanında vergi düzenlemesi yapılmış,
halkın gıda ihtiyacının karşılanması amacıyla ekonomik önlemler alınmış, yerli malı kullanımı
özendirilmiştir.
İSVEÇ
KRALLIĞI
Moskova
İZ
İ
EN
LT
IK
Napolyon’un seferleri
Königsberg
B
YO
ER
AS
Varşova
VARŞOVA DÜKALIĞI
Berlin
FED
Waterlo
ON
AVUSTURYAMACARİSTAN İMP.
RE
Viyana
Bükreş
Sofya
Madrid
Septe
Melilla
FAS
300
KARADAĞ
Roma
SARDİNYA
KRL.
Napoli
KARADENİZ
NAPOLİ
KRL.
400
500 km
İstanbul
Ankara
OSMANLI DEVLETİ
KORFU
İzmir
Atina
SİCİLYA
KRL.
Cezayir
CEZAYİR
RUMELİ
Selanik
AKDENİZ
Cebelitarık
200
Trieste
EFLAK
BOSNA Belgrad
SIRBİSTAN
İSPANYA
KRALLIĞI
100
İTALYA
KRL.
Yaş
BOĞDAN
Budin
İSVİÇRE
FRANSA
İMPARATORLUĞU
0
Kiev
Prag
NK
Paris
RUSYA İMP.
PRUSYA
Hamburg
Londra
PORTEKİZ
KRALLIĞI
Lizbon
Fransa
imparatorluğu
RUSYA
İMPARATORLUĞU
Fransa’ya bağımlı olan devletler
Riga
D
Kopenhag
A
DANİMARKA
KRALLIĞI
NU
ATLAS
OKYANUSU
BÜYÜK
BRİTANYA
KRALLIĞI
KUZE
İRLANDA
Y DE
NİZİ
c. Osmanlı - Fransız Savaşı (1798 - 1801)
İhtilal sonrası Fransa, yayılmacı bir siyaset izledi. Fransa, İtalyan devletleri ve Avusturya ile yaptığı
savaşları kazandı. Venedik topraklarının bir kısmını ve Arnavutluk kıyılarındaki bazı limanları ele
geçirdi. Böylece batıda Osmanlı Devleti ile sınır komşusu olan Fransa, Osmanlı topraklarından pay
almak Akdeniz’de söz sahibi olmak istiyordu.
Fransa’nın amacı, Osmanlı toprağı olan Mısır’ı ele geçirmek ve İngiliz sömürgelerine giden yolu
kontrol altına almaktı. Böylece ham madde akışını engelleyerek İngiliz ekonomisine darbe vurmak ve
bölgede kendi hâkimiyetini kurmak istiyordu.
Osmanlı - Fransız Savaşı Napolyon Bonapart komutasındaki Fransız donanmasının Mısır’a asker
çıkartarak Kahire’yi ele geçirmesiyle başladı (1798).
MORA
GİRİT
TUNUS
KIBRIS
AKDENİZ
MISIR
Şam
Akka
Napolyon Bonapart’ın Savaşlarını Gösteren Harita
Osmanlı - Fransız Savaşı ve Osmanlı Devleti’nin Dış Politikasında Değişim
Fransa’nın Mısır’ı işgali ve devletin eski gücünü kaybettiğinin görülmesi,Osmanlı Devleti’nin dış politikada
yalnız başına hareket edemeyeceğini gösteriyordu. Yalnızlık politikasını terk eden Osmanlı Devleti Avrupa
devletleri arasındaki çıkar çatışmasından yararlanarak Fransa’nın Mısır’ı işgali karşısında İngiltere ve Rusya ile
ittifak oluşturmuştur. Osmanlı Devleti III. Selim’den itibaren kendi varlığını sürdürebilmek için dış politikada
denge politikası uygulama yoluna gitti. Fransa’nın yayılmacı politikalarına karşı İngilizlerle Ruslar ittifak
kurdular. Osmanlı Devleti ise Fransa ile olan dostluğuna güvenerek Rusların Karadeniz ve Balkanlardaki
çıkarlarını engellemesine rağmen Fransa iki yüzlü davranarak Osmanlı Devleti’nin aleyhine Rusya ile Tilsit
Antlaşması’nı yapmıştı.
Prof. Dr. Enver Ziya KARAL, Osmanlı Tarihi, C 5, s. 47 - 73 (Özetlenmiştir.)
Haritayı ve metni inceleyerek Osmanlı Devleti’nin dış politikada değişiklik yapmasının nedenlerini açıklayınız.
Bu olay İngiltere ve Rusya’nın tepkisine yol açtı. Çünkü Fransa’nın Mısır’a yerleşmesi her iki
devletin de çıkarlarını tehdit ediyordu. Bu nedenle Osmanlı Devleti’ni desteklediler. İlk defa bir Rus
donanması Boğazları geçerek Akdeniz’e indi. İngiltere ise donanmasını bölgeye gönderdi.
İngiliz donanması, Fransız donanmasını Ebûkır önlerinde yaktı. Donanmasını kaybeden
Napolyon, Osmanlı Devleti’ni barışa zorlamak amacıyla Suriye üzerine yürüdü. Akka Kalesi’ni kuşattı.
Cezzar Ahmet Paşa komutasındaki Nizamıcedit askerleri karşısında ilk yenilgisini aldı. Fransa
1801’de Elariş Antlaşması ile Fransa Mısır’dan çekildi.
Osmanlı - Fransız Savaşı 1802’de imzalanan Paris Antlaşması ile sona erdi. Bu antlaşma ile Mısır
Osmanlı Devleti’ne verildi. İngiltere’ye Karadeniz’de ticaret yapma hakkı tanındı. Fakat Rusların Ege
Adaları’nda milliyetçilik propagandası yapması, İngilizlerin de Mısır’a yerleşmek istemeleri Osmanlı
Devleti’nin, Fransa ile dostluğa yeniden önem vermesine neden oldu. İngiltere ve Rusya ise 1804
yılında Napolyon’un kendisini imparator ilan etmesini kendilerine tehdit kabul ederek kendi aralarında
ittifak kurdular. Osmanlı Devleti’ni Fransa’ya karşı kışkırttılar. Osmanlı Devleti ise onların isteklerini
kabul etmedi ve bunun üzerine de 1806 yılında Rus - İngiliz ittifakının saldırısına uğradı.
148
7
KONU
XVIII. YÜZYILDA OSMANLI DEVLETİ’NDEKİ DEĞİŞİM VE ISLAHATLAR
HAZIRLANALIM
Osmanlı Devleti hangi alanlarda ıslahatlara yönelmiştir? Araştırınız.
1. OSMANLI DEVLETİ’NDEKİ DEĞİŞİM VE ISLAHATLAR
a. Osmanlı Devleti’nde Yönetim
Babıali’den Bir Görünüm
Reisülküttab’ın Elçileri Kabulünün Temsilî Resmi
Osmanlı Devleti idari alanda yapılan
ıslahatlarda çoğunlukla Fransa’yı örnek almıştı.
XVIII. yüzyılda devletin idari merkezi hâline gelen
Babıali’de çalışan memur sayısı bin beş yüz iken bu
sayı XIX. yüzyılın sonunda on binlere ulaşmıştı.
Artık Osmanlı Devleti, Avrupa devletleri gibi
bürokratik yapıya sahipti. Osmanlı Devleti’nin XIX.
yüzyıldaki bürokratik yapısı ıslahat yapmak isteyen
devlet adamlarının önünde en büyük engel hâline
geldi.
Babıali’nin Osmanlı yönetiminde
etkili hâle gelmesiyle birlikte Nişancı’ya
bağlı olarak çalışan Reisülküttab’ın
önemi artmıştır. Devletler arası
ilişkilerde diplomasinin öneminin artmasıyla Reisülküttab Osmanlı Devleti’nin dış ilişkilerini yürütmeye başlamıştır. Daha sonraki dönemde Reisülküttablık makamı günümüz dışişleri
bakanlığına dönüştürülmüştür.
Prof. Dr. Robert MANTRAN, Osmanlı İmparatorluğu Tarihi, C II, s.
77 (Özetlenmiştir.)
Prof. Dr. Mehmet Ali ÜNAL, Osmanlı Müesseseler
Tarihi, s. 46 (Özetlenmiştir.)
Yukarıdaki metinlerden yola çıkarak XVIII. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin idari yapısında hangi
değişiklikler yapılmıştır? Açıklayınız.
Divanıhümayun, Osmanlı devlet mekanizmasının temeliydi. Divanıhümayun toplantıları padişah
ve kubbealtı vezirleri adı verilen deneyimli devlet adamlarının katılımıyla yapılıyordu.
Fatih Sultan Mehmet döneminden itibaren padişahlar, Divanıhümayun başkanlığını fiilen
veziriazamlara bıraktılar. XVI. yüzyılın sonlarında Sokullu Mehmet Paşa’dan itibaren veziriazamlar
devlet yönetiminde birinci derece etkili olmaya başladılar. Divanıhümayun toplantıları XVI. yüzyılda
haftada dört güne, XVII. yüzyılda haftada iki güne indirilmiştir.
149
Babıali’nin Oluşumu
XVIII. yüzyılda ise Divanıhümayun toplantıları üç ayda bir yapılmaya başlanarak eski önemini
kaybetti. Kubbealtı vezirliği ve Divanıhümayun sistemi kaldırıldı. Divan toplantıları veziriazamın
ikindi divanlarında yapılmaya başlandı. Kubbealtı vezirleri yerine vekiller heyeti oluşturuldu.
Divanıhümayun sisteminin kaldırılması ile divan toplantıları veziriazamların ve şeyhülislamların
oturduğu konaklarda yapılmaya başlandı. Veziriazam konakları Babıali (yüksek kapı) adını alarak
devlet yönetiminin merkezi hâline geldi.
Babıali’nin devletin yönetim merkezi hâline gelmesiyle birlikte Divanıhümayunda bulunan
defterdar ve nişancı kalemleri Babıali’ye nakledildiler. Böylece devlet yönetiminde etkili hâle gelen
kalemiye sınıfı Hademei Babıali (Babıali çalışanları) adını alarak Osmanlı Devleti’nin bürokrasisini
oluşturdular.
Babıali’deki divan toplantıları; yapılacak olan toplantının konusuna göre,veziriazamın
başkanlığında ve ihtiyaç duyduğu zamanda, şeyhülislam, yeniçeri ağası, kadıasker, devletin dış
işleri ile ilgilenen reisulküttab, defterdar, nişancı ve İstanbul kadısının katılımıyla yapılırdı. II.Mahmut
döneminde divan toplantıları haftanın bir günü şeyhülislam konağında, diğer günü ise veziriazam
konağında olmak üzere haftada iki kere toplanacak şekilde düzenlendi. XIX. yüzyılda Babıali’nin
yapısında değişikliğe gidilerek veziriazamlık başvekâlet’e dönüştürüldü. Babıali’de Hariciye,
Mülkiye ve Maliye nazırlığı gibi nazırlıklar kurularak günümüz bakanlar kurulunun temelleri atılmış
oldu.
Prof. Dr. Yusuf HALAÇOĞLU, XIV-XVII. Yüzyıllarda Osmanlılarda Devlet Teşkilatı ve Sosyal Yapı, s. 35 - 36 (Özetlenmiştir.)
Babıali’nin kurulmasıyla Osmanlı Devlet yönetiminde hangi değişiklikler yaşanmıştır?
b. Taşra Teşkilatı
Osmanlı Devleti’nde tımar sistemi ordu, güvenlik ve ekonomi ile doğrudan bağlantılıydı. Bilindiği
gibi Osmanlı Devleti büyük oranda, tarımsal üretimden ve vergilerin toplanmasından, iç ve dış
güvenliğin sağlanmasına kadar çeşitli hizmetleri tımar sistemi aracığıyla sağlıyordu. XVIII. yüzyılda
tımar sisteminin bozulması Osmanlı Devleti’nde pek çok alanda aksaklıkların yaşanmasına neden
oldu.
XVIII. yüzyıla kadar devlet, tımar dışında kalan toprakların gelirlerini açık artırma yoluyla mültezim
denen kişilere kiralıyordu. Bu yüzyıldan itibaren iltizam uygulamasından vazgeçilerek vergi
kaynaklarının yaşam boyu kiralandığı Malikâne sistemine geçilmiştir. Malikâne sistemiyle mukataa
topraklar, muaccele denen satış bedeli karşılığında, hayatı süresince olmak şartıyla kiralanıyordu.
Ayrıca bu toprakların üstün hizmet gösteren bazı devlet görevlilerine miras yoluyla çocuklarına
geçecek şekilde verildiği durumlar da olmuştur. Ancak İstanbul’da oturan malikâne sahipleri,
malikânelerini mültezimler yoluyla idare etmeye başladılar. Mültezimler genellikle mukataa mahalline
yerleşmiş âyanlardı. Âyanlar zamanla malikâneleri ele geçirdiler. Daha sonra mütesellimlik,
voyvodalık, muhassıllık gibi resmi görevlere yükselerek Osmanlı Devleti’nin merkez, taşra ve ordu
sisteminde etkili duruma geldiler. Özellikle Nizamıcedit ordusunun kuruluş döneminde yaşanan
Osmanlı-Rus- Avusturya Savaşı’nda Rumeli’nin güvenliğini sağlayarak III. Selim’i destekleme yoluyla
siyasi güç kazandılar.
Âyanlık
Kanuni Sultan Süleyman döneminden itibaren Osmanlı Devleti’nde şehirlerde ve taşrada âyan
ve eşraf denen itibarlı bir zümre bulunuyordu. Âyanlar vergilerin belirlenmesi ve toplanmasında
görevlilere yardımcı olurlardı. XVIII. yüzyılda güçlenen âyanlar, İran ve Rusya ile yapılan savaşlarda
devlete para ve asker yardımında bulunarak siyasi alanda da güç kazandılar. XVIII. yüzyılın ikinci
yarısında âyanıvilayet olarak tanınıyorlardı. Âyanlar, Rumeli, Anadolu ve Arap eyaletlerinde
hanedanlık kurmuşlardı. İlk önceleri âyan olarak tanınan bu kişiler daha sonraları muteberan ve ağa
unvanıyla tanınmışlardı. Âyanların kendi aralarındaki güç mücadeleleri ve halk üzerinde
uyguladıkları baskılar nedeniyle 1786 yılında güçleri kırıldı. 1787’de Osmanlı - Rus - Avusturya
Savaşları’nda âyanların yardımına ihtiyaç duyuldu. Henüz Nizamıcedit ordusunun kuruluş
aşamasında âyanlardan yardım alınması, onları yeniden etkili duruma getirdi. II. Mahmut 1808
yılında yaptığı senediittifakla âyanların varlığını resmen tanımak zorunda kaldı. Âyanların siyasi ve
toplumsal hayatımızdaki etkisi Tanzimat dönemine kadar devam etti.
Prof. Dr. Ercüment KURAN, Türk Çağdaşlaşması, s. 149 - 161 (Özetlenmiştir.)
XVIII. yüzyılda âyanların güçlenmesinin nedenleri neler olabilir? Tartışınız.
150
XVIII. yüzyıl boyunca yapılan savaşların uzun sürmesi ve başarısızlıkla neticelenmesi Osmanlı
Devleti’nin ekonomisinin daha da bozulmasına neden oldu. Osmanlı Devleti, XVIII. yüzyılda devlet
bütçesinde oluşan açığı kapatmak amacıyla günümüz hazine bonosuna benzer bir şekilde esham
adıyla iç borçlanmaya gitmiştir. 1775 yılında başlatılan esham uygulaması pay ve gelir ortaklığı
senetleri anlamına geliyordu. Esham uygulaması temsilî kâğıt paraya geçişin ilk aşaması sayılır.
Devlet, bütçe açığını kapatmak için var olan vergileri artırarak yeni vergiler koydu.
DEVLET ADAMLARINA ÖĞÜTLER
Para durumuna önem verilerek darphanede basılan akçenin ayarı ve ağırlığı zaman zaman
yoklanmalı, sarraf ve ekmekçilerde kalp ve kırpılmış akçe olmaması için çok dikkatli davranılması
gerekir. Bu konulara özen gösterilmesi devletin gereklerindendir. Günlük narhlarla gereği gibi
ilgilenilmeli ve her şey değer pahasıyla sattırılmalıdır. Zira aslında büyük işlerden olan narh durumu
küçük iştir diye padişahlar ve vezirlerin ilgisinden uzak kalırsa şehrin kadısı bu işi tek başına
yürütemez. Memleketin yüksek yönetimi kadıya ait olmadığı için sadrazamlar narh ile ilgilenmemek
yoluna gidemezler. Böyle olunca da her kişi istediği gibi alır, satar. Helal malına yılan zehiri katar.
Defterdar Sarı Mehmet Paşa, Devlet Adamlarına Öğütler, s. 29 - 30 (Özetlenmiştir.)
Metni inceleyerek bu dönemde devlet yönetiminde karşılaşılan sorunlar ve çözümleri hakkında
hangi çıkarımlarda bulunulabilir?Tartışınız.
Aşağıdaki boşluklara XVIII. yüzyılda Osmanlı ve dünyadaki önemli tarihî olayları yazınız.
Kırım’ın
Elden Çıkışı
...................................................
..................................................
..................................................
...................................................
XVIII. YÜZYILDA OSMANLI VE DÜNYADA DEĞİŞİM
...................................................
Aydınlanma
Çağı
...................................................
..............................................
..............................................
2. XVIII. YÜZYIL ISLAHATLARININ AMACI VE ÖZELLİKLERİ
XVII ve XVIII. yüzyıllarda Avrupa devletleri karşısında alınan yenilgiler Osmanlı idarecilerinin
Avrupa’da meydana gelen gelişmeleri daha yakından tanıma ihtiyacı hissetmelerine neden oldu. Bu
amaçla XVIII. yüzyılda Osmanlı Devleti, Avrupa başkentlerinde geçici ve daimî büyükelçilikler açma
yoluna gitti. Avrupa devletleriyle yapılan mücadelede alınan yenilgiler, askerî alanda ıslahat
yapılmasına neden oldu.
XVIII. yüzyılda Avrupa’dan askerî ve teknoloji alanında danışmanlar getirtildi. Askerî alanda eğitim
veren Mühendishaneiberrihümayun ve Mühendishaneibahrihümayun okulları açıldı. Yine askerî
alanda sürat topçuları ocağı ve Humbaracı ocakları açılarak Avrupa’nın savaş teknolojisi takip
edildi. Nizamıcedit ordusu kurularak ordu sisteminin Avrupa tarzında yapılanması sağlanmaya
çalışıldı. Önceleri askerî alanda başlayan Avrupa etkisi sonraki dönemlerde toplum, kültür, sanat ve
eğitim alanlarında da etkisini göstermeye başlamıştır. Bu yüzyılda askerî alanda yapılan yeniliklerin
yanında, idari, ekonomik ve kültürel yenilikler de yapılmaya çalışıldı.
Islahatların padişahlar ve bazı devlet adamları aracılığıyla yürütülmesi, ıslahatların gerekliliğinin
halka yeterince anlatılamamasına neden oldu. Yöneticilerin bir kısmının eğlenceye yönelme ve
savaşlarda uğranılan başarısızlıklar, halkın yöneticilere olan güvenini sarstı. Islahatlardan zarar
göreceklerini düşünen çıkar grupları ve yabancı devletler, şartların uygunluğundan faydalanarak halkı
isyana kışkırttılar. Bütün bunların sonucunda yaşanılan Patrona Halil ve Kabakçı Mustafa isyanları
XVIII. yüzyıl ıslahatlarını kesintiye uğrattı.
?
XVIII.yüzyıl ıslahatlarının başarısız olma nedenleri nelerdir?
151
XVIII. YÜZYIL ISLAHATLARI
KÜLTÜREL - EĞİTİMSEL
İKTİSADİ
ASKERÎ
Ü 1727’de ilk Türk matbaası kuruldu.
Ü Avrupa’dan kitaplar tercüme edildi ve
Ü
Ü
Ü
Ü
kütüphaneler kuruldu.
Kumaş ve kâğıt fabrikaları kuruldu.
Osmanlı’da çiçek aşısı yapıldı.
Mimaride barok ve rokoko tarzı yaygınlaştı.
Esham adıyla devlet iç borçlanmaya gitti.
İDARİ (SİYASİ)
Ü Avrupa’dan askerî danışman Ü Divanıhümayun fiilen kaldırılarak
getirildi.
yerini Meşveret meclisine bıraktı
Ü Topçu ve İstihkâm ocağı düzen- Ü Sadrazam konağı Babıali adıyla
lendi.
önem kazandı.
Ü Nizamıcedit kuruldu.
Ü Avrupa’da geçici ve daimî elçilikler
kuruldu.
Ü Subay yet iştirmek amacıyla
Kara ve Deniz Mühendishanesi Ü Reisülküttab ve kalemiye yönetimde
kuruldu.
etkin hâle getirildi.
XVIII. yüzyılda yapılan ıslahatları, Osmanlı Devleti’nde meydana getirdiği değişim açısından
değerlendiriniz.
XV. ve XVI. yüzyıl Osmanlı Devleti’nin yönetim ve bürokrasi anlayışında XVIII. yüzyılda yapılan
değişiklikleri değerlendiren bir rapor hazırlayınız. Rapor hazırlarken aşağıda verilen maddelere dikkat
ediniz.
Rapor hazırlığı:
XV. ve XVI yüzyıllarda devlet yönetiminde hangi kurumların olduğunu tespit ediniz.
XVIII. yüzyılda hangi yönetim birimlerinde değişiklik yapıldı?
Değişen kurumların görev yetkilerinde farklılık var mı?
Osmanlı Devleti yönetim ve bürokrasi anlayışında neden değişiklik yaptı?
Bu değişikler Osmanlı Devleti’nin geri kalmışlığına çare olabilir mi?
Seçmeli Tarih
1.
2.
3.
4.
5.
a. XVIII. Yüzyıl Islahatlarının Osmanlı Toplumu ve Kültürüne Etkileri
XVIII. Yüzyılın Ünlü Minyatür Ustası Levni’ye Ait Minyatürler
XVIII. yüzyılda Avrupa’yla özellikle siyasi ve askerî alanda geliştirilen ilişkiler Osmanlı toplumunu etkilemeye
başladı. Karşılıklı olarak açılan büyük elçiliklerin ve Avrupa’dan getirilen danışmanların aracılığıyla Batı kültürü,
özellikle Osmanlı yöneticilerinde yaygınlaştı. Avrupa’ya gönderilen öğrenciler ve Avrupa ile ticari ilişkileri
bulunan Rum ve Ermeni aileleri Batı kültürünü Osmanlı toplumuna taşıdılar. Artık Avrupa tarzında giyinmek,
eğlenceler düzenlemek ve Avrupa’nın yaşam tarzını benimsemek moda oldu. Aynı dönemde Avrupa’da ise
Paris’teki Osmanlı elçilerinin etkisiyle Osmanlı modası başlayarak Fransız kadınlar Osmanlı kadınlarının
kullandığı başlığa benzer başlıklar kullanmışlardır. Ayrıca bu dönemde Osmanlı Devleti’nde minyatür ve şiir
alanında da büyük gelişme görüldü. Minyatür alanında Levnî, şiir alanında ise Şeyh Galip ve Nedim gibi büyük
şairler yetişmiştir.
Metinden ve görsellerden yola çıkarak Osmanlı toplumundaki kültürel hayatı ve Osmanlı ile Avrupa
arasındaki kültürel etkileşimi değerlendiriniz.
152
b. Islahatlar ve Osmanlı Eğitim Sistemi
XVIII. yüzyılda Avrupa’dan askerî alanda eğitimci ve danışman getirtildi. Matbaanın açılması,
kütüphanelerin ülke geneline yaygınlaştırılmaya çalışılması, Avrupa’ya öğrenci gönderilmesi, yabancı
dil eğitimine ve Avrupa’da yayımlanan eserlerin Türkçeye tercüme edilmesine önem verilmesi eğitim
alanında yapılan yeniliklerdir.
Mühendishaneibahrihümayun (İTÜ)
Mühendishaneiberrihümayun’unTemsilî resmi
Günümüz İstanbul Teknik Üniversitesinin yanında Kara ve Deniz Harp Okullarının da temeli sayılan
Mühendishanelerde, askerî eğitim ve mühendislik derslerinin yanında İnşa (güzel yazı), Fransızca, Arapça,
kozmoğrafya(astronomi), hendese (matematik) gibi dersler de okutuluyordu.
XVIII. yüzyılda açılan yeni eğitim kurumlarının günümüz eğitim kurumlarına etkileri nelerdir?
c. XVIII. Yüzyılda Islahatlar ve Osmanlı Sanatı
XVIII. yüzyıldan itibaren Osmanlı sanatı ve mimarisi
üzerinde Avrupa sanat ve mimarisinin etkisi görülmeye
başlamıştır. Paris’e elçi olarak giden Yirmi Sekiz Çelebi
Mehmet Efendi, rokoko üslubuyla yapılmış saraylardan övgüyle
bahsetmiş, Versay Sarayı’nın maketini III. Ahmet’e sunmuştur.
Avrupa mimarisinin Sadabat Kasrı ile başlayan etkisi devam etmiştir.
Giderek klasik mimari özelliklerinin yerini, Batı’daki barok ve rokoko
tarzı mimari almaya başlamıştır. Nuru Osmaniye Külliyesi, Laleli
Külliyesi, Beylerbeyi Camisi, Doğubayezit İshak Paşa Sarayı, Koca
Ragıp Paşa ve Murat Molla Kütüphaneleri barok ve rokoko
mimarisinin özelliklerini taşır.
XVIII. yüzyılda Avrupa mimarisi Türk mimarisini etkilerken aynı
dönemde Türk müziği de Avrupa’yı etkilemeye başlamıştır. Yeniçeri
askerlerinin Avrupa’daki savaşçılık etkisi kadar onları savaşa motive
eden mehter de geniş yankı bırakmıştır. İtalyan ressam Agostino
Tassi’nin Mehterbaşı ve Beş Türk Çalgıcısı adlı tabloları ünlüdür.
İtalyan Türkologlardan Anna Masala’nın tespitine göre, Osmanlı
Devleti 1725’te Rus çariçesinin sarayına, 1733’te Polonya krallığına,
1741’de Viyana’ya, 1750’de Berlin’e mehter takımı göndermişti.
Alla Turka müzik XVIII. yüzyılın ünlü bestecilerini de etkilemişti.
Mozart’ın 5 numaralı konçertosu Türk konçertosu olarak
tanınmaktadır. Beethoven (Betovın)’ın Atina Harebeleri adlı
eserinde Türk Marşı yer almaktadır.
BİLGİ
NOTU
Nur-u Osmaniye Külliyesindeki
Caminin İçten Görünüşü
Prof. Dr. Şerafettin TURAN, Türk Kültür Tarihi, s. 251 - 279 (Özetlenmiştir.)
Laleli Külliyesindeki Caminin Dıştan Görünüşü
1. XVIII. yüzyıl Osmanlı Devleti ile ilgili bilgi veren bir web site tasarlayınız. Tasarlanacak olan
sitede özellikle XVIII. yüzyılda yapılan ıslahatları ve bu ıslahatların topluma, kültüre, eğitime, sanata ve
günümüze etkilerinin içeren çalışmaların bulunması gerekmektedir.
2. Tasarlanacak olan web sitesi aşağıdaki ana başlıkları içermelidir.
? XVIII. yüzyıl ıslahatlarının genel özellikleri
? Teknoloji
? Lale Devri ıslahatları ve günümüze etkileri
? Diplomatik yenilikler
? Bu dönemden günümüze intikal eden kurumlar
? Mimari
? Şiir ve minyatür ( Örnekler verilecek)
? Sosyal yaşam
? Müzik
? Sanat
? Avrupa modasının günlük yaşama etkileri
? Matbaa
3. Döneme ait bilgi, görsel ve videolar bu ana başlıklarda paylaştırılıp bir web site tasarlanacaktır.
Seçmeli Tarih
153
PROJE ÖDEVİ
XVIII. yüzyılın iki önemli reformcusundan olan Rus çarı I. Petro’nun reformlarında başarılı ve
Osmanlı padişahı III. Selim’in ıslahatlarında başarısız olmasının nedenlerini Rus ve Osmanlı
Devletleri’nin durumu yönünden de karşılaştıran bir proje ödevi hazırlayarak sunumunu yapınız.
Bu çalışmayı başarıyla tamamlayabilmeniz için aşağıdaki adımları izlemelisiniz.(Grup çalışması
yapılabilir.)
1. İş bölümü yapınız.
2. Çalışma planı hazırlayınız.
3. Konuyla ilgili kaynak taraması yaparak toplanan kaynakları sınıflandırınız.
4. Yapmış olduğunuz çalışmada yararlandığınız kaynakları ve İnternet adreslerini gösteriniz.
5. Ödevi hazırlama süreniz bir aydır.
Not: Bu ödevin değerlendirilmesinde Proje Değerlendirme Formu kullanılacaktır.
PROJE DEĞERLENDİRME FORMU
Projenin adı
Öğrencinin adı ve soyadı
Sınıfı
Numarası
:
:
:
:
Çok İyi
İyi
Orta
Zayıf
Çok
Zayıf
5
4
3
2
1
DEĞERLENDİRME ÖLÇÜTLERİ
I. PROJE HAZIRLAMA SÜRECİ
İş bölümü yapıldı.
Projeye uygun çalışma planı hazırlandı.
Kaynak araştırması yapıldı.
Proje plana göre gerçekleştirildi.
TOPLAM
II. PROJENİN İÇERİĞİ
Türkçe, doğru ve etkili kullanıldı.
Bilgilerin doğruluğuna dikkat edildi.
Toplanan bilgiler sınıflandırıldı.
Elde edilen bilgilerden çıkarımda bulunuldu.
Olayların oluş sırasına dikkat edildi.
Gazete görsel materyalle desteklendi.
Kaynak gösterildi.
TOPLAM
III. SÜRE
Ödev zamanında teslim edildi.
TOPLAM
GENEL TOPLAM
154
ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME
A. Aşağıdaki boşlukları uygun ifadelerle doldurunuz.
1. XVIII. yüzyılda Avrupa devletleri arasındaki ilişkilerde……….......................…………..ve
………………………….politikası ön plana çıkmıştır.
2. XVIII. yüzyıl Osmanlı mimarisinde …………………..ve………………………etkisi görülür.
3. İngiltere ve Fransa’nın da katıldığı Yedi Yıl Savaşları …..……….ve……………………………..
çıkmasında etkili olmuştur.
4. XVIII. yüzyılda Osmanlı Devleti’nde yapılan ıslahatların en önemli özelliği ...........................
......……………….alanda olmasıdır.
5. III.Selim döneminde yapılan ıslahatlara …………………………………..adı verilir.
(
(
(
(
(
(
(
B. Aşağıdaki ifadeleri eşleştiriniz.
) 1. Aydınlanma felsefesi
) 2. Sanayi İnkılabı
) 3. Dakya ve Grek projesi
) 4. İradıcedit
) 5. Lale Devri
) 6. 1740 Kapitülasyonları
) 7. Milliyetçilik
A. Bizans’ı yeniden canlandırma
B. Sürekli hâle geldi.
C. Üretim arttı, ham madde ihtiyacı doğdu.
D. Nizamıcedit giderlerinin karşılandığı.
E. Matbaa kuruldu.
F. Fransız İhtilali
G. Skolastik düşünce etkisini yitirdi.
C. Aşağıdaki ifadelerin başlarına ifadeler doğru ise (D), yanlış ise (Y) yazınız.
( ) 1. XVIII. yüzyılda Avrupa’da bilimin kilisenin baskısından kurtularak bilimsel araştırmalarda akıl,
deney ve gözlemin ön plana çıkmasına Aydınlanma ve Akıl Çağı denir.
( ) 2. Üretimde kol gücünün yerini makine gücünün almasına Sanayi İnkılabı denir.
( ) 3. Avrupa’ya ilk geçici elçiler III. Selim döneminde gönderilmiştir.
( ) 4. Amerika Birleşik Devletleri’nin kuruluşunda Rusya’nın etkisi olmuştur.
( ) 5. Küçük Kaynarca Antlaşması ile Rusya, Osmanlı Devleti’nin iç işlerine karışmaya başlamıştır.
1.
2.
3.
4.
D. Aşağıdaki soruları cevaplandırınız.
XVIII.yüzyılda Osmanlı devlet yönetiminde meydana gelen değişimlerin sonuçları nelerdir?
Fransız İhtilali’nin günümüze etkileri nelerdir?
Kırım’ın Rus işgaline uğraması Türk tarihini nasıl etkilemiştir?
XVIII. yüzyıl ıslahatlarından istenen başarının elde edilememesinin nedenleri nelerdir?
1. Aşağıda verilen olaylardan hangileri Osmanlı Devleti’ni siyasi ve ekonomik açıdan
diğerlerinden daha fazla etkilemiştir?
I. Yedi Yıl Savaşları
II. Fransız İhtilali
III. ABD’nin Kuruluşu
IV. Küçük El Tezgâhlarının Etkinliğini Yitirmesi
V. Mutlak Krallıkların Güçlenmesi
A) I. - II.
B) II. - III.
C) I. - IV.
D) II. - IV.
E) II. - V.
2. Aşağıda verilen gelişmelerden hangisi günümüz düşünce ve bilim dünyasını etkilemeye
devam etmektedir?
A) Aydınlanma Çağı
B) Restorasyon Devri
C) Mutlakiyet Dönemi
D) Yeni Çağ
E) Orta Çağ
3. Aşağıdaki maddelerden hangisi Fransız İhtilali’nin getirdiği sonuçlardan biri değildir?
A) Milliyetçilik ve eşitlik fikirleri
B) Demokrasi hareketleri
C) Büyük imparatorlukların kurulması
D) İnsan ve Vatandaş Hakları Bildirisi’nin kabul edilmesi
E) Özgürlük ve adalet kavramlarının öne çıkması
155
Download