9th harvard university forum on ıslamic finance

advertisement
İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi, sy.16, 2010, s.527-533
9TH HARVARD UNİVERSİTY FORUM ON ISLAMİC
FİNANCE:
BUİLDİNG BRİDGES ACROSS FİNANCİAL COMMUNİTİES
(27–28 MART 2010, HARVARD LAW SCHOOL, CAMBRIDGE /
MASSACHUSETTS, ABD.)
Arş. Gör. Necmeddin GÜNEY
Dokuzuncu Harvard Üniversitesi İslami Finans forumu, 27-28 Mart 2010 tarihlerinde Harvard Üniversitesi bünyesinde gerçekleştirildi.
Ortalama iki yılda bir gerçekleştirilen bu forum, Üniversiteye ait İslâmi Finans
Projesi (Islamic Finance Project) tarafından organize edilmektedir. İslâmi Finans Projesi ise, Harvard Üniversitesi Hukuk Fakültesi (Harvard Law School) bünyesinde
faaliyet gösteren İslam Hukuku Araştırmaları Programı (Islamic Legal Studies Program) tarafından 1995 yılında başlatılmıştır.1
Forumun bu seneki konu başlığı, İslami finansın “dışa açılımı”nı ele almaktadır. Bu çerçeveden olmak üzere, konvensiyonel finansla ve diğer dinlerin müntesipleriyle köprülerin kurulması, karşılıklı bilgi ve tecrübelerden istifade edilmesi istenmektedir. Forum, özellikle şu soruları cevaplamayı hedeflemiştir: Şirketler toplumsal sorumluluklarını geliştirmek için İslami finanstan nasıl faydalanabilirler? Diğer dinlerin mensupları, ticaret ve finans uygulamalarını geliştirmek için hangi girişimlerde
bulunmuşlardır ve hangi yeni girişimler mümkündür? Akademik araştırmalar, kriz
sonrası bu önemli geçiş döneminde İslami finansın gidişatı ve geleceği hakkında ne
öngörmektedir?
Körfez ve Batı sermayesinin önde gelen İslami bankaları tarafından finanse
edilen Forum, dünyanın birçok ülkesinden akademisyenleri, hukukçuları, iktisat
alanındaki profesyonelleri ve iş adamlarını bir araya getirmiştir. Forumda, üçü ortak,
dördü paralel olmak üzere toplam 7 oturum düzenlenmiş, bu oturumlarda toplam 26
tebliğ sunulmuş ve müzakere edilmiştir.
 1 Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Hukuku Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi. [email protected] Bu programlar hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Kaya, Eyyüp Said, “Amerikan Üniversitelerinde İslam Hukukunun Kurumsal Varlığı”, İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi, Sayı: 4, 2004, s.413‐436 528 İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi
BİRİNCİ GÜN
Forum, 27 Mart Cumartesi sabahı, katılımcıların kaydedilmesi ve açık kahvaltı
ikramı ile başlamış, ilk olarak açılış ve protokol konuşmalarına yer verilmiştir. Açılış
konuşmalarının ardından “Global Krizin Ardından İslami Finansın Durumu” (Islamic
Finance After The Global Financial Crisis) başlıklı ilk ortak oturuma geçilmiştir.
Ortak Oturum I: Global Krizin Ardından İslami Finansın Durumu
Harvard İktisat fakültesi’nin emekli hocalarından Samuel L. Hayes’in başkanlığını yürüttüğü oturumun ilk tebliği, Prof. İbrahim Warde’ın “Finansal Çöküşün Sonrası: İslâmi Finansa Yeni Bakışlar” (After the Meltdown: New Perspectives on Islamic
Finance) başlıklı tebliğidir. Warde sunumunda, İslami finansın zihni arkaplanının ve
felsefesinin yeterince önemsenmediğinden ve bu yüzden de bilinmediğini belirterek,
İslami finansın sadece konvansiyonel işlemleri kopyalamadığını, aynı zamanda bazı
şeyleri de yasakladığını vurguladı. AIG dev sigorta şirketinin iflasını hatırlatarak,
etkili gibi görünen her şeyin olumlu netice vermeyeceğini, İslami finans işlemlerinin
bazen daha maliyetli olabileceğini ancak buna katlanılması gerektiğini ifade etti.
İlk oturumun ikinci tebliği, finans alanında hukuki danışmanlık yapan Kilian
Bälz’a ait “İslami Finans Krizde mi? Finansal Kriz ve İslami Ticaret Ahlakı Arayışı”
(Islamic Finance in Crisis? The Financial Crisis and the Quest for Islamic Business
Ethics) başlıklı tebliğ oldu. Bälz, tebliğinde, genel kanaatin aksine bugünkü haliyle
İslami finansın mevcut finansal krize çözüm sunacak durumda olmadığını, aksine
aslında konvansiyonel işlemleri taklit etmekle yetindiğini, özellikle teverruk ve sukuk
gibi ürünlerde hemen hiç riskin bulunmadığını, dolayısıyla bu kriz vesilesiyle kendini
gözden geçirip taklide dayalı değil, kendi öz değerlerine dayalı bir reforma ihtiyaç
duyduğunu ifade etti. Bälz’a göre, sadece şekli ve zahiri olarak fıkha uygunlukla
yetinilmesi yerine, İslami bir ticari ahlak anlayışının hayata geçirilmesine şiddetle
ihtiyaç duyulmaktadır. Bunun için de ilk aşamada, şer’î denetim kurullarının işleyişi
tamamen değiştirilmeli, bir finansal ürün içindeki her bir işlemin şer’iliğinin kontrolü
yerine, bu finansal ürüne bir bütün olarak, kurumsal sorumluluk ve ticari ahlak
perspektifinden bakılmalıdır.
Sunumların ardından tebliğler, dört müzakereci tarafından değerlendirilmiştir.
İlk müzakereci, New York Merkez Bankası başkan yardımcısı Thomas C. Baxter, dürüstlük ve sorumluluk bilinci konusuna vurgu yaptı ve bu konuda iyileşme sağlanmazsa yeni krizlerin kaçınılmaz olacağına dikkat çekti. HSBC Malezya yetkililerinden
Mukhtar Hussain, dünyada İslami finansın toplam payının sadece yüzde birlerde
olduğunu ancak büyümeye devam ettiğine dikkat çekerek, bu sektörün kendi kurallarını yazması gerektiğini, salt taklide değil orijinal ürün ve hizmetlere ihtiyaç duyulduğunu söyledi.
Son iki müzakereci ise, Dubai’deki bir yatırım şirketi olan Fajr Capital’in yöneticisi Iqbal A. Khan ve birçok İslami finans kurumunun fıkhi denetim kurulunda yer
alan Şeyh Nizam Yakûbî idi. Nizam Yakûbî, İslami finansa yönetilen eleştirilere değinen, daha ziyade savunmacı bir konuşma yaptı. Yakûbî, bu işlerin teoride kolay gibi
görünse de, pratikte zor işler olduğunu; İslami bankacılık ve finans işlerine 70’li yıllarda başlandığında ilgili ülkelerde ve dünyada mevcut iktisadi ve kanuni bir altyapı
olduğunu hatırlatarak, mevcut yapının içinde İslami ilkeler açısından ancak bu kadar
başarılı olunabildiğini vurguladı. Yakûbî, İbn Kayyım’a da atıfla, bir işlemin hile mi
Kitap ve Forum Tanıtımları 529 yoksa caiz bir işlem mi olduğunun tespitinde niyetin çok önemli olduğunu iddia etti
ve “Faizin daha avantajlı olduğu bir ortamda, insanlar niye hile yapmaya uğraşsın?”
şeklindeki soruyla kendini teyid etmeye çalıştı.
Oturum Başkanı Hayes, oturum sonundaki değerlendirmesinde, fıkhın aslında
birçok işlemi yapmaya müsaade ettiğini ancak yapılan işlemin iktisaden verimli olup
olmamasının bize ve bizim ürünü geliştirmemize bağlı olduğunu belirterek oturumu
kapattı.
Ortak Oturum II: Din ve Finans
“Din/İnanç ve Finans” (Faith And Finance) başlığını taşıyan ikinci ortak oturum, İslam hukuku alanında da çalışmaları olan Harvard Hukuk Fakültesi öğretim
üyelerinden Prof. Dr. Noah Feldman’ın başkanlığında açıldı. Bu oturumda da iki
tebliğ sunuldu. İlk tebliğ sahibi, Washington DC’de görev yapan Papaz Seamus P.
Finn, “İnanç ve Finans: Katolik Bir Değerlendirme” (Faith and Finance: A Catholic
Consideration) başlıklı tebliğini sundu. Finn, eski ve yeni ahidin ve ayrıca kilise uygulamalarının günümüzde finansal sistemlerimizi oluştururken ve değerlendirirken bize
hangi yönlerden yardımcı olabileceğini ortaya koymaya çalıştı. Tebliğde
Hristiyanlıktaki en önemli iktisadi mesaj olarak fakir ve güçsüz kesimlerin korunması ve desteklenmesi vurgulanırken, ayrıca kişinin onurunun korunması, tabii kaynakların sorumlu şekilde kullanılması, insanlara fırsat eşitliği tanınması ve tekel oluşumunun önüne geçilmesi konularına değinildi.
İkinci tebliğ, islam iktisadı alanındaki çalışmalarıyla tanınan Hindistan’daki
Aligarh Müslüman Üniversitesi Emekli Profesörlerinden M. Nejatullah Siddiqi’ye ait
tebliğ, “Din ve Finans: Değerler Rehberliğinde Kazanç Sağlamak” (Faith and Finance:
Value-Guided Pursuit of Interests) başlığını taşıyordu. Siddiqi, günümüz seküler iktisat biliminin ‘aç gözlü kişisel çıkar’ları (greedy self-interest) teşvik ettiğini ve finansal
krizin önemli sebeplerinden birinin ahlaki değerlere uyulmaması olduğunu iddia etti.
Siddiqi’nin vurguladığı ahlaki değerler: Başkalarının durumunu da düşünmek, başkalarına zarar gelmemesi için kendinden fedakarlık yapabilmek, faiz-kumar-garar gibi
sınırlamalara riayet etmek ve demokratik yollarla çıkarılmış kanunlara riayet etmek...
Her iki tebliğin müzakereleri ise, Harvard Yakın Doğu Dilleri ve Medeniyetleri
Bölümü Doçentlerinden Shahab Ahmed; Dow Jones İslami indekslerin oluşturulmasında büyük emeği olan fıkıh danışmanı Şeyh Yusuf DeLorenzo ile Harvard Yahudi
Araştırmaları Profesörü Jay M. Haris tarafından yapıldı.
Verilen namaz ve çay molasının ardından, her biri 5’er tebliğden oluşan paralel
iki oturum gerçekleştirildi.
Paralel A Oturumu: Resesyondan Kurtulmak
Paralel A oturumunun konu başlığı “Resesyondan Kurtulmak” (Recovering
From Recession) olarak belirlenmişti.
A oturumundan dikkatimizi çeken iki tebliğ,2 Florida State University öğretim
üyelerinden Prof. Dr. Necati Aydın’ın “Serbest Piyasa Cinneti ve İnsan Tabiatı” (Free-
2 Paralel oturumlarda sunulan beşer tebliğden sadece ikişer tanesine değinilecektir. Sunulan tebliğlerin tam listesi için, bkz. http://ifp.law.harvard.edu/login/view_pdf/?file=9th_Forum_POE.pdf&type=Anouncements 530 İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi
Market Madness and Human Nature) başlıklı tebliği ile; İslam iktisadı alanındaki çok
sayıda çalışmasıyla tanınan Prof. Dr. Masudul Alam Choudhury’nin bir meslekdaşıyla
ortak olarak hazırladığı, “Parasal Reform Geleceği ve Reel Ekonomi: Bir Ticaret-Faiz
Problemi” (The Future of Monetary Reform and the Real Economy: A Problem of
Trade Versus Interest) isimli tebliğiydi.
İlk tebliğci Prof. Aydın, 2008 krizinde politikacılar, bürokratlar ve şirket yöneticilerinin yanlış politikilarının yanı sıra, Alan Greenspan gibi bazı kişilerin de insan
tabiatını suçladığını hatırlatarak, aslında bu yaklaşımın yeni olmadığını ve Adama
Simith’ten J. M. Keynes’e kadar birçok iktisatçının insan tabiatına dair yorumlarda
bulunduğunu ve bu iktisatçılar tarafından özellikle kişisel menfaati önceleme, aç
gözlülük, kaybetme korkusu gibi hususlara değinildiğini ifade etti. Krizlerde insan
tabiatının rolünü kabul eden tebliğci, önceki iktisatçılardan farklı olarak, bu tür krizlerin engellenemez ve önceden bilinemez olmadığını savundu. Aydın, tebliğinde İslami bakış açısından hareketle, irrasyonel ve sorumsuz davranışları önceden tahmin
etmeye ve engellemeye yarayacak yeni bir “insan tabiatı teorisi” ortaya koymaya
çalıştı.
Prof. Choudhury ise, tebliğinde faiz oranlarını sıfıra indirme şeklindeki hedeflerin adil ve etkin bir İslami finans sistemi ve insanların durumlarını iyileştirmek için
yeterli olmayacağını, daha geniş çaplı bir parasal reform için çalışılması gerektiğini
vurguladı. Choudhury’ye göre, bu parasal reform bir taraftan sıfır faizi hedeflerken
diğer taraftan da para, finans ve reel ekonomi arasında sağlam bağlantılar kurmak
zorundadır. Böylece merkez bankalarının kısmi yedek (fractional reserve) gereksinimleri yerine, altın standardına dayanan %100 rezerv sistemine benzer bir durum ortaya
çıkacaktır. Teorisini bol miktarda iktisadi sembol ve formülle ispatlamaya çalışan
tebliğciyi anlamakta zorlandığımı belirtmeliyim.
Paralel B Oturumu: Akademik Araştırmalar
Paralel olarak gerçekleştirilen B oturumuna, tebliğlerin niteliği sebebiyle,
“Akademik Araştırma” (Academic Research) başlığı verilmişti.
B oturumundan seçtiğimiz iki tebliğden ilki, İngilterede avukatlık yapan
Hanaan Balala tarafından hazırlanan “Borcun Tabiatı ve Satımının Hükmü” (The
Nature of Debt and the Legality of its Sale) başlıklı tebliğdi. Balala, tebliğinde borcun
satımı konusundaki mevcut fetvaları ve görüşleri ele aldı. İslami finans konusundaki
en geniş fetvaları uygulayan Malezya örneğinde bile, borcun ancak gerçek bir mala
dayanması şartının arandığını belirterek, borcun satımı konusundaki mevcut yasaklayıcı görüşlerin İslami bir temele dayanmadığını iddia etti, alacak ve borçların da
alınıp satılabilen mülkiyet haklarından olduğunu ispatlamaya çalıştı. Bu iddia, konuyla ilgili müzakerelere ve itirazlara sebep oldu. Başta Nizam Yaquby olmak üzere,
bazı katılımcılar tebliğcinin iddiasına karşı çıktılar.
Diğer tebliğ ise, Durham Üniversitesi İktisat Profesörlerinden Mehmet Asutay
ile doktora öğrencisi Hylmun Izhar’ın ortak hazırladıkları ve Izhar tarafından sunulan
“İslami Bankacılıkta Operasyonel Riskin Hesaplanması” (Quantifying Operational
Risks in Islamic Banking) başlıklı tebliğdi. Konvensiyonel bankalara göre, İslami
bankacılıkta operasyonel riskin daha yüksek olmasına rağmen, bu alandaki riskleri
ölçmeye yönelik yeterince model üretilmediğine dikkat çeken tebliğ, bu ölçüm için
Delta-Gamma Sensitivity Analysis isimli modeli önermiştir.
Kitap ve Forum Tanıtımları 531 İKİNCİ GÜN
Foruma, 28 Mart 2010 Pazar sabahı, iki paralel oturumla devam edildi.
Paralel C Oturumu: Finans Konusunda Dini Perspektifler
Paralel C oturumu, “Finans Konusunda Dini Perspektifler” (Religious
Perspectives On Finance) başlığını taşıyordu.
Dikkatimizi çeken iki tebliğden ilki, Malezyalı akademisyen Aznan Hassan ile
bir finans şirketi yöneticisi olan Omar Kalair’in ortak kaleme aldıkları, “İnanç ve
Finans: Çokkültürlü Bankalarla İslami Bankaların Mukayesesi” (Faith and Finance:
Multicultural Banks vs Islamic Banks) başlıklı tebliğdi. Tebliğciler, etik finans ilkelerinin İslami ilkelerle benzerliğine dikkat çekerek, özellikle Müslümanların azınlıkta
oldukları ülkelerde ‘islami banka’ yerine etik ilkelere ve faizsiz olma prensibine riayet
eden ‘Çokkültürlü Banka’ların açılmasını teklif ettiler. Neticede, diğer inançlara mensup olup benzer hassasiyetleri taşıyanları da kapsaması ve ön yargı oluşturmaması
gibi gerekçelerle bu bankaların kurulmasının daha isabetli olacağını ifade ettiler.
Diğer tebliğ ise, Harvard İktisat’ta doktorasına devam eden Ayesha Khan’ın
“Din Zenginlere Ait Bir Lüks Mü? Dini İnançların Bireysel Finansal Tercihlere Etkisi”
(Faith a Luxury for the Rich? Examining the Influence of Religious Beliefs on
Individual Financial Choices) başlıklı çalışmasıydı. Tebliğci, 1500 civarındaki banka
müşterisi üzerinde yaptığı amprik çalışmasına dayanarak, dindarlık ile banka ve hizmet tercihi arasındaki ilişkiyi ortaya koymaya çalıştı. Khan, İslami bankalarda hesap
açan bireylerin dindar olduğu kadar, aynı zamanda da maddi durumları iyi kişiler
olduğuna dikkat çekti.
Paralel D Oturumu: Sosyal ve Kurumsal Bilinç
“Sosyal ve Kurumsal Bilinç”in (Social and Corporate Consciousness) başlık olarak seçildiği Paralel D oturumundan yine iki seçme tebliğe değinmek uygun olacaktır.
Bunlardan ilki, Pakistan ekonomisini İslamileştirmeye yönelik çalışmalarıyla
tanınan ve şu anda İngiltere’de fıkhi danışmanlık yapan Aly Khorshid’in “Şer’î Denetim Kurullarına Toplumsal Sorumluluk Eklemek” (Adding Social Responsibility and
Accountability to the Mandate of Shari‘a Advisory Boards) başlıklı ilginç tebliğidir.
İslami finans ve bankacılık işlemlerinin 30-40 yıllık bir sürede oldukça mesafe kaydettiğini belirten Khurshid, hem islama uygun hem de ekonomik olarak verimli ve
etkin ürünlerin ortaya konabilmesi için Şer’î denetim kurullarının fıkıh ve iktisat
alanında iyi yetişmiş kaliteli kişilere yer vermesi gerektiğini vurguladı. Günümüzdeki
durumun ise çok iç açıcı olmadığını, şer’î kurulların sadece sembolik işlev gördüğünü
belirtti. Bazı isimlerin, şöhretlerinden yararlanma amacıyla, onlarca şer’î kurulda
birden istihdam edildiğini, bu sebeple de kaliteli ve etkin işleyen İslami ürünlerin
ortaya konamadığını vurgulayan Khursid, Malezya’da bir uzmanın birden fazla kurulda görev almasının yasak olduğunu belirterek, bu uygulamayı takdir etti.
Dikkatimizi çeken diğer tebliğ ise, Malezya İslami Finans Araştırma Akademisinin (ISRA) yönetici üyesi olan M. Akram Laldin’in “CSR, SRI ve SE’nin3 İslami
3 Bu üç kısaltma, sırasıyla, ticaret ahlakı alanında geliştirilmiş ilkeler manzumeleri olan Corporate Social Responsibility (Kurumsal Sosyal Sorumluluk), Socially Responsible Investment (Sosyal Sorumluluklu Yatırım) ve Social Entrepreneurship (Toplumsal Girişimcilik) için kullanılmaktadır. 532 İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi
Finansta Uygulanması” (Empowering CSR, SRI, and SE in Islamic Finance) başlıklı
tebliğidir. Laldin, şirketlerin toplumsal sorumluluk bilinciyle hareket etmesi amacıyla
Batıda geliştirilen bu teori ve uygulamaların, anlaşılma ve uygulama biçimlerindeki
farklılıklar sebebiyle, hedeflerine ulaşamadıklarını belirtti. Benzeri şekilde, İslami
finans uygulamalarının da toplumun tüm kesimlerinin değil de, zengin elitin ve kurumsal müşterilerin ihtiyaçlarına göre ürün geliştirdiğine dikkat çeken tebliğci,
makâsıdu’ş-şerîa’ya vurgu yaparak, Şer’î denetim kurullarının salt şekilsel denetimle
yetinmeyip İslam’ın öngördüğü makasıdı da gözetmeleri durumunda, toplumsal sorumluluk için geliştirilen batılı ilkelerin de İslami kuruluşlarda büyük ölçüde kendiliğinden uygulanmış olacağını iddia etti.
Ortak Oturum III: Sosyal Sorumluluk
Forumun “Sosyal Sorumluluk” (Social Responsibility) başlığına sahip son oturumu, Harvard Kamu Politikası öğretim üyesi Prof. Dr. Asim Ijaz Khwaja başkanlığında iki tebliğin sunulup müzakere edildiği ortak bir oturum olarak gerçekleştirildi.
Bu son oturumdaki ilk tebliğ, hem akademik hem de uygulamaya yönelik tecrübeye sahip iki ismin, Sayd Farook ve Rafi-uddin Shikoh’un hazırladıkları “Sosyal
Sorumluluğun Finansal Çevrelere Entegrasyonu” (Integration of Social Responsibility
in Financial Communities) başlıklı tebliğdir. Yukarıda bahsedilen Akram Laldin’in
tebliğinde yer alan bazı hususlara tekrar değinen Farooq, İslami finans kuruluşlarının
“Kurumsal Sosyal Sorumluluk” (CSR) konusundaki durumlarını ortaya koymak üzere
yapılan bir araştırmanın sonuçlarını dinleyicilerle paylaştı. Tebliğde, etik ve sosyal
yönlere vurgu yapan (fakirliğin azaltılması, küresel ısınma vb.) Batılı teori ve uygulamalardan İslami finans kuruluşlarının mutlaka istifade etmesi gerektiği belirtildi ve
karşılıklı olarak bilginin paylaşıldığı bir etkileşimin acilen oluşmasının önemi vurgulandı.
Forumun son tebliği ise, ticaret ahlakı alanında çalışmalar yapan Dr. Marcy
Murninghan’a ait “Para ve Ahlak: Medeni Bir Yöneticilik Ahlakına Doğru” (Money
and Morality: Pathways Toward a Civic Stewardship Ethic) başlıklı çalışmadır. Tebliğci, 2008’dekine benzer krizlerin yeniden yaşanmaması için, İslami finans alanındaki
uzmanlarla ticaret ile ahlakı seküler olarak bağdaştırmaya çalışan uzmanların iş
birliği yapmasının önemini vurguladı. Tebliğde ayrıntıları üzerinde durulan bu işbirliği sayesinde, yeni fikirler ve bilgi birikimi oluşacak, yanlış anlaşılmalar düzeltilmiş
olacak ve dini prensiplerle toplumun faydasını esas alan ilkeler aynı düzlemde buluşacaktır. Tebliğci, uzun soluklu çalışma ve işbirliği neticesinde, para kazanma ile
ahlaki değerleri korumayı birlikte başarabilen yeni bir kapitalizm türünün ortaya
çıkabileceğini iddia etti.
İki tebliği değerlendirmek üzere dört müzakereciye söz verildi. İlk müzakereci,
İngilterede fıkhi danışmanlık yapan Abdul Kadir Barkatulla, İslami finans alanındaki
şüpheli ve hileli uygulamaların artık tamamen terk edilmesini istedi. Her helal denileni yapmak zorunda olmadığımızı, daha geniş olan ve gönül huzuru sağlayan
‘tayyib’ alanına geçilmesi gerektiğini vurguladı.
New York’ta faaliyet gösteren Dinler Arası Şirket Sorumluluğu Merkezi’nin
(Interfaith Center on Corporate Responsibility) yöneticisi olan Laura Berry, finansal
kriz neticesinde seküler finansın bir alternatif arayışına girmesi sebebiyle, ticari alanı
Kitap ve Forum Tanıtımları 533 ahlakî hale getirme konusunda bu dönemin İslami finans ve SRI grupları için bir
fırsat olduğunu ifade etti.
KLD Research & Analytics’in kurucusu Steve Lydenberg, Farook’un tebliğinden
çıkardığı üç sonucu tekrarladı: Finansal kurumların topluma faydalı olma borçları
vardır, diğer kuruluşlar için örnek konumundadırlar ve sosyal adalet konusunu gündemlerine almalıdırlar.
***
Forum’un ikinci günkü oturumları da bu şekilde tamamlandıktan sonra, akşam
verilen resmi ziyafet akabinde, Harvard’ın Ortadoğu Araştırmaları Merkezinin eski
yöneticilerinden Thomas Mullins ve İslam iktisatçısı M. Nejatullah Siddiqi birer değerlendirme konuşması yaptılar.
Hayli ilerlemiş yaşına rağmen konuşan Mullings, yer yüzünde şu anda ‘sosyoekonomik adalet’i ‘devredilemez insan hakkı’ kabul eden bir anlayışın bulunmadığına
dikkat çekerek, kriz sonrası dönemde İslami finansın bu yönde ciddi bir şans yakaladığını ve toplumların ve özellikle yöneticilerin bu yönde gayret göstermeleri durumunda, maddi ile manevi değerlerin arasında uzun süredir yaşanan kopmanın bu
hamleyle telafi edilebileceğini ümit ettiğini söyledi.
Siddiqi ise yaptığı konuşmada şirketlerin ve kurumların yapacakları işlemlerin
müşterileri ve toplum üzerindeki olumsuz etkilerini hesaba katmaları gerektiğini
söyledi ve hakların korunması kadar onurun korunmasına da ihtiyaç olduğunu vurguladı.
Forum, İslami Finans Projesinin yöneticisi Dr. Nazim Ali’nin, konuşmacılara,
katılımcılara ve gönüllü olarak yardım eden Müslüman öğrencilere teşekkür etmesiyle
ve gelecek yıllardaki programlarda görüşme temennisiyle kapandı. Daha önceki forumlarda yapıldığı üzere, istifadeyi artırmak üzere, tebliğlerden bir kısmının kitap
halinde yayınlanacağı bildirildi.
Download