mini-vidalar ile maksiller molar distalizasyonu

advertisement
T.C.
Ege Üniversitesi
Diş Hekimliği Fakültesi
Ortodonti Anabilim Dalı
MİNİ-VİDALAR İLE MAKSİLLER MOLAR DİSTALİZASYONU
BİTİRME TEZİ
Stj. Diş Hekimi Dilruba Sanya SADIKZADE
Danışman Öğretim Üyesi: Prof. Dr. Münire Ece SABAH
İZMİR-2013
Önsöz
“Mini-vidalar ile maksiller molar distalizasyonu” isimli tezimin hazırlanma
sürecinde tüm samimiyetiyle bana yardımcı olan ve deneyimleriyle beni
yalnız bırakmayan çok değerli hocam Prof. Dr. Münire Ece SABAH’a; kaynak
bulmam konusundaki katkılarından dolayı Dt. İsmigül
SALİHOĞLU’na ve
karşılaştığım her türlü zorlukta yanımda olan, beni destekleyip bugünlere
gelmemi sağlayan aileme teşekkür ediyorum.
İZMİR,2013
Stj. Diş Hekimi Dilruba Sanya SADIKZADE
İÇİNDEKİLER
Önsöz
1. Giriş ve Amaç
1
2. Genel Bilgiler
2
2.1.İmplantların Tarihçesi
2
2.2.İmplantların Sınıflandırılması
3
2.3.Ortodontik Ankraj Amaçlı Kullanılan İmplant Çeşitleri
5
2.4. Ortodontik Amaçlı Kullanılan İmplant Endikasyonları
10
2.5. İmplantların Yerleştirilebileceği Anatomik Bölgeler
15
2.6. Mini-Vida Sistemlerinde Uygulanan Cerrahi Yöntemler
18
2.7. Uygulanan Biyomekanikler,Kuvvetler ve Yükleme Zamanları
21
3. Ağız İçi Molar Distalizasyon Yöntemleri
22
4.Mini-Vidalar İle Maksiller Molar Distalizasyonu
37
5.Sonuç
45
6.Özet
46
7.Kaynaklar
47
8.Özgeçmiş
53
1. Giriş ve Amaç
Sınıf II malokluzyonlarda, çekimsiz olarak molar ilişkiyi düzeltmek ve üst
çenede yer kazanarak orta şiddetteki çapraşıklığı çözmek amacıyla
çoğunlukla 1.molar distalizasyonu zorunlu hale gelmektedir.Bu hususta ilk
yöntemlerden birisi olan Headgear ile ağız dışı kuvvet uygulanması yüksek
düzeyde
hasta
kooperasyonu
gerektirdiği
için
araştırıcılar
ağız
içi
distalizasyon sistemlerine yönelmişlerdir.Bu sistemlerde ise ankraj kaybı
nedeniyle istenmeyen yan oluşmaktadır.Bu sebeplerden dolayı ortodontistler
kemikten
ankraj
alan
küçük
boyuta
sahip
mini-vida
kullanımına
yönelmişlerdir.
“Mini-vidalar ile maksiller molar distalizasyonu” isimli tezimde ağız içi
molar distalizasyon sistemleri ile ortodontik ankraj amaçlı kullanılan minividaların tarihçesi, çeşitleri,endikasyonları,lokalizasyonları,temel uygulama
yöntemleri ve molar distalizasyonu amacıyla kullanılmaları ile ilgili bilgileri
derledim.
Bu çalışmanın amacı maksiller molarların distalizasyonu amacıyla ankraj
olarak mini-vida kullanılan çeşitli çalışmalar hakkında bilgi vermektir.
2. Genel Bilgiler
2.1. İmplantların tarihçesi
İmplantların ortodontik ankraj amacıyla kullanılması fikri ilk olarak 1945
yılında Gainsforth ve Highley’in(1), 6 köpeğin mandibular ramusuna kanin
distalizasyonu
amacıyla
vitalyum
vidalar
yerleştirmesiyle
başlamıştır.
Çalışmanın sonucunda tüm vidalar 16. ve 31. günler arasında kaybedilmiştir.
1969 yılında, Linkow(2), retraksiyon amaçlı blade implantlar yerleştirmiş
fakat uzun vadeli sonuçlar elde edememiştir.
1964 yılında, Branemark ve ark.(3), titanyumun kemik ile olan
bağlantısının
herhangi
bir
doku
reaksiyonuna
sebep
olmadığını
gözlemlemişlerdir.1969 yılında titanyum vidaların 5 yıl boyunca stabil
kaldıklarını ve osteointegrasyonun sağlanmış olduğunu ışık mikroskobu
altında göstermişlerdir.
1984’te, Roberts ve ark.(4),10 tavşanın femur kemiğine ikişer tane
titanyum implant yerleştirmişler ve iki implant arasına
100gr
4-8 hafta boyunca
kuvvet uygulayan yaylar bağlamışlardır. 20 implantın biri hariç
hepsinin stabil
kaldığını bildirmişlerdir.Bu çalışma, titanyum implantların
ortodonti ve dentofasiyal ortopedi için mutlak ankraj sağlayabildiklerini
gösterdiğini belirtmektedir.
Dental implantlar kullanılarak yapılan çalışmaların yanı sıra, yalnızca
ortodontik amaçla üretilip kullanılan ve geçici kemik ankraj apareyi olarak
tanımlanan, minividalara yönelik çalışmalar da Creekmore ve Eklund’un(5),
1983 yılında yaptıkları araştırmalarıyla başlamıştır. Araştırıcılar, ilk kez spina
2
nasalis anterior’a mini vida yerleştirmiş ve 10 günlük beklemenin ardından
derin overbite’a sahip bir vakada kesici intrüzyonu için yükleme yapmışlardır.
Bu
uygulamanın
sonucunda
keser
intrüzyon
hareketini
başarıyla
gerçekleştirilebileceğini göstermişlerdir.1997’de Kanomi(6), mukoperiostal
flep ve pilot yuva açarak direk olarak kemiğe yerleştirdiği 1,2 mm çapındaki 6
mm uzunluğundaki mini vidalar ile alt dişlerin 6 mm intrüzyonunu 4 ayda
başarıyla gerçekleştirmiştir. Costa ve ark.(14),flep kaldırmadan 14 hastada
16 mini vida uygulamışlardır.1,5 mm’lik yuvalar açarak 2 mm çapındaki
vidaları yerleştirmiş ve hemen kuvvet uygulamışlardır.Uygulanan 16 vidadan
14’ünün başarılı olduğunu bildirmişlerdir. Bu araştırmaları takiben her biri
farklı tasarımlar ve özellikler sergileyen birçok mini vida tanıtılmıştır.
2.2 İmplantların Sınıflandırılması
Dental implantlar kemik dokusu ile olan ilişkilerine, şekillerine ve yüzey
özelliklerine göre sınıflandırılmışlardır.
A. Kemik Dokusu İle İlişkilerine Göre İmplant Sınıflaması:
1)Kemik içi (Endoosseöz) implantlar: Çekim boşluğuna ya da dişsiz bir
alanda alveolar kret içine açılan yuvaya yerleştirilen implantlardır.
2)Kemik üstü (Subperiosteal) implantlar: Bu implantlar alveolar kemik
üzerine, periostun altına yerleştirilen implantlardır.
3)İntramukozal
implantlar:Total
veya
parsiyel
hareketli
protezlerin
retansiyonunu arttırmak amacıyla kullanılan düğme şeklindeki implantlardır.
4)Transmandibuler
implantlar:Çene
kırıkları
ve
ortognatik
cerrahi
vakalarında kullanılan miniplaklar ile subperiosteal implantları sabitlemede
bazı araştırıcıların transkortikal implantlar olarak adlandırdığı mini implant
vidalar bu gruba girer.
3
5)Endodontik (Transdental) implantlar:Mevcut bir dişin kökü içinden geçip
çene kemiğine yerleşen implantlardır.(7)
B. Şekillerine Göre İmplant Sınıflaması:
1)Silindirik implantlar
2)Yivli implantlar
3)İğne şeklinde implantlar
4)Spiral şeklinde implantlar
5)Kök şeklinde implantlar.
C. Yüzey Özelliklerine Göre İmplant Sınıflaması:
1)İşlenmemiş yüzeyli implantlar
2)İşlenmiş yüzeyli implantlar
- Parlatılmış yüzeyli implantlar
- Kumlanarak pürüzlendirilmiş yüzeyli implantlar
- Asitle pürüzlendirilmiş yüzeyli implantlar
- Kumlanarak ve asitle pürüzlendirilmiş yüzeyli implantlar,
- Lazerle pürüzlendirilmiş yüzeyli implantlar
- Pöröz yüzeyli implantlar
- Pöröz sinterlenmiş yüzeyli implantlar
3)Kaplanmış yüzeyli implantlar:
-Plazma spreyi kaplanmış yüzeyli implantlar
-Seramik kaplanmış yüzeyli implantlar
*Trikalsiyumfosfat kaplanmış yüzeyli implantlar (TCP)
*Hidroksiapatit kaplanmış yüzeyli implantlar (HA)
4)Kombine implantlar.
4
2.3 Ortodontik Ankraj Amaçlı Kullanılan İmplant Çeşitleri
1.Ortosistem İmplantlar
Wehrbein ve arkadaşları(8) tarafından tanıtılan “ortosistem implantlar”
endoosseöz implant gövdesi, transmukozal boyun bölgesi,ve baş kısmından
oluşan tek parça titanyum aygıtlardır. Endoosseöz implant gövdesi
kumlanmış,geniş dişli, yüzeyi asitlenmiş kendi kendini vidalayabilen bir
vidadan
ibarettir.Çapı
3.3
mm
ve
mevcut
boyları
4mm
ve
6mm
‘dir.Transmukozal boyun kısmı 4.1 mm çapında silindirik şekildedir ve tabanı
hariç üst seviyede polisajlanmıştır.Mevcut boyun uzunlukları 1.5,2.5, ve 4.5
mm
‘dir
ve
yerleştirildiği
bölgedeki
mukoza
kalınlığına
göre
seçilmektedir.Transmukozal boyun kısmının tabanı kumlanış ve asitlenmiştir
ve yerleştirildiğinde kemiğe temas etmesi gerekmektedir.Abutment 0.8*0.8
veya 1.2*1.2 mm ‘lik kare kesitli bölümlü tellerin yerleştirilebileceği bir
eksentrik yiv içeren titanyum bir klempten oluşmaktadır.
2.Onplantlar
Onplant, 1989 yılında Block ve Hoffman(9) tarafından dizayn edilmiş
titanyumdan hazırlanan subperiosteal bir disktir. Diskin kemiğe bakan tarafı
hidroksiapatitle
kaplanmıştır.
Dişer
yüzeyinde
ise
abutmentların
yerleştirilebileceği bir yuva hazırlanmıştır.Onplantın tedaviye ek mali yük
getirmesine karşılık, yerleştirme ve çıkarılma işlemlerinin atravmatik olması,
tedavi süresini kısaltması, hasta kooperasyonu gerektirmemesi göz önüne
alındığında klinik kullanımı daha da artacaktır.
3.Graz İmplantlar
Byloff ve arkadaşları(10) tarafından 1999 yılında geliştirilmiş olan graz
implantlar
osteointegrasyon
gerektirmemekte,
5
rotasyonel
kuvvetlerin
etkisinde stabil kalabilmekte ve yerleştirildikten sonra 2 hafta içinde kuvvet
yüklenebilmektedir.Graz implantlar 15*10 mm boyutlarında,üzerinde 4 adet
deliği bulunan ve ortasına dik açıyla 10 mm uzunluğunda ve 3.5mm çapında
iki adet silindir lehimlenmiş bir plaktan ve bu plağı palatinal kemiğe fikse
etmeye yarıyan 5mm uzunluğunda mini vidalardan oluşmaktadır.Bütün
parçalar %100 titanyumdur.
4.Biodegradable İmplantlar(BIOS)
BIOS implantlar, biyolojik ortamda rezorbe olabilen bir ortodontik implant
ankraj sistemidir.Bu implantlar, rezorbe olabilen polylactide alpha-polyester
materyalden hazırlanan bir implant gövdesi ve değişik metal abutment üst
yapılardan
oluşmaktadır.İmplant
gövdesi,
materyalin
kalıp
içine
enjeksiyonuyla şekillendirilmektedir. Metal abutmentlar ise ITI-Bonefit vida
implantlardan esinlenerek yapılan 6 mm uzunluğunda vidalardır. BIOS
implantlar, çene kemiğine yerleştirildikten sonra 9-12 ay stabil kalmaktadır.
Daha sonra hiçbir kalıntı bırakmadan ve yabancı cisim reaksiyonu
oluşturmadan rezorbe olmaktadır.Bu sayede tedavi bitiminde implantların
çıkartılması için ikinci bir cerrahi işleme gerek duyulmamaktadır.(11)
5.Modular Transitional İmplant(MTI)
Gray ve Smith(12);2000 yılında yaptıkları bir çalışmada “Moduler
transitionel implant”ları tanıtmışlardır.Bu implantlar esasında dental implantlar
yerleştirildikten sonra üzerlerine daimi protez yapılana kadar iyileşme periodu
boyunca geçici proteze destek olması amacıyla dizayn edilmişlerdir.Bu
implantlar titanyum alaşımlıdır ve
1,8 mm çapa; 14mm, 17mm, 21mm
uzunluklara sahiptir.
6
Araştırmacılar MTI’ları molarların ankrajını arttırarak keser dişleri retrakte
etmek için kullanmışlardır.Bu amaçla maksiler 1. moların distaline MTI
yerleştirmişler ve 016”*022” niti ark tellerini bir tarafta MTI slotu bir tarafta
molarların
vestibüler
yüzeyine
gelecek
şekilde
kompozitle
yapıştırmışlardır.Bir tarafta moların distaline tek bir implant yerleştirirken
diğer tarafta kemik yoğunluğunu kullanarak iki implant yerleştirmişlerdir ve bu
iki implantı da bir titanyum barla birbirlerine bağlamışlardır.(12)
6.Gömük Post’lar
“Gömük post”lar periodontolojide süturlamak amacıyla kullanılmakta olan
ve sıkıştırıldığında eğilmesini engellemek üzere saf titanyumdan daha sert bir
titanyum alaşımdan üretilen 0.7mm çapında ve 6 mm uzunluğunda
postlardır.Bu postlar 2kg. kuvvet uygulanan mekanik bir sıkıştırma aygıtı
tarafından herhangi bir insizyon yapılmadan yerleştirilmektedirler.(13)
Gömük
postların ortodontik ankraj sağlamak amacıyla kullanılması ilk
olarak 1996 yılında gene Frederik Bousquet ve arkadaşları(13) tarafından
bildirilmiştir. Araştırmacılar üst çenede keser retraksiyonu sağlamak için
gömük post kullandıkları 2. premolarların çekildiği bir vaka raporu
yayınlamışlardır.
7.Titanyum Miniplaklar
Miniplaklar maksillofasiyal kırıklarda veya ortognatik cerrahi işlemleri
takiben
içerisinde
kemik fragmanları stabilizasyonunda
materyal
gelişimi
ile
biyo-uyumlu
kullanılmaktadır.
titanyum
Zaman
materyallerinin
kullanılması sonucu yeni miniplaklar üretilmiştir.Bu miniplaklar tamamen
titanyum olup üzerlerindeki 5-7mm olan monokortikal titanyum minividaların
yerleştirileceği delikler içermektedirler.Mini vidalar bu deliklerden geçirilip
7
kemiğe vidalandıklarında miniplağın stabilizasyonu sağlanmış olmaktadır.
Ortodontik ankraj olarak kullanılacak miniplaklar L,Y,T,I gibi çeşitli şekillerde
bulunabilmektedir.Maksillada
genellikle
Y
ve
T
şekilli
miniplaklar
mandibulada ise yerleştirme kolaylığından dolayı L şekilli miniplaklar tercih
edilmektedir.(11)
Sugawara ve arkadaşları(14), 2002 yılında mandibulaya yerleştirdikleri
miniplakları ankraj olarak kullanıp mandibular molarları intrüze ederek 9 açık
kapanış vakasını tedavi etmişler ve bu tedavilerden sonra gelen nüks
miktarlarını değerlendirmişlerdir. Araştırmacılar nüks yüzdeleri yüzünden
tedavilerde “overcorrection” yapmanın gerekliliğini bildirmişlerdir.
8.Mini Vidalar
Minividalar 1998 yılında Costa ve arkadaşları(15) tarafından tanıtılmıştır.
Minividalar tamamen titanyum olup ortalama 2mm çapa ve 5mm’den
başlayan değişik uzunluklara sahiptirler.Yerleştirildiği bölgeye göre kemik
içinde kalan kısmı
5-7mm,kemik dışında kalan kısmı ise 2-4mm arasında
değişmektedir.Minividaların
başına
iki
farklı
başlık
adapte
edilebilmektedir.Vidanın başında her biri 022*028 inçlik olmak üzere birbirine
dik iki yarık mevcuttur.Minividanın başına düz bir başlık yerleştirilirse bu
yarıklar tüp haline gelmektedir.Ayrıca vidanın başına üzerinde 036 inçlik bir
tüp içeren başlık yerleştirilebilmektedir.
Mini vidalar lokal anestezi altında, flep kaldırmayı gerektirmeksizin direk
yerleştirilebilmektedir.Tedavi sonrasında lokal anestezi altında cerrahi
tornavida kullanılarak kolaylıkla çıkartılabilir. Mukogingival birleşimin altına
yerleştirildiğinde vidanın baş kısmını örten yumuşak doku nedeniyle elastik
kuvvet uygulamak zorlaşır.(7)
8
9.Mini İmplantlar
Kanomi(6) tarafndan 1997’de tanıtılan mini implantlar 1.2 mm çapında, 6
mm uzunluğunda mini vidalardır. Dental implantların sınırlı alanlara
yerleştirilebilmesi, uygulanan kuvvetin yönündeki kısıtlamalar ve hijyen
sağlama zorlukları düşünülerek geliştirilen mini implantlar istenen bölgeye
kolayca yerleştirilebilmekte ve tedavi bitiminde kolayca çıkartılabilmektedir.
Mini implantlar genel olarak molar intrüzyonunda, kanin retraksiyonunda ve
palatal bölgeye yerleştirilerek molar distalizasyonunda da kullanılabilir.Bu
mini implantlar osteointegrasyon gerektirmemekte böylece hemen kuvvet
uygulanması ve kolay söküm avantajlarını yerine getirebilmektedir.
10.Mikro İmplantlar
Park ve arkadaşları(16) mikro-implant olarak adlandırdıkları mini vidaları
kullandıkları bir çok çalışma yayınlamışlardır. Mikroimplantların kesiti silindirik
veya uca doğru incelen tarzda iki tipi mevcuttur. Silindirik olanların stabilitesi
daha yüksektir. Ancak uca doğru incelen tipleri çevre anatomik yapıların
korunması açısından daha avantajlıdır. Mikro-implantlar farklı uzunluklarda,
1.2
mm
çapında,
interradiküler
bölge
dahil,
istenilen
bölgeye
yerleştirilebilecek boyutlardadır.200- 300 gramlık ortodontik kuvvetlere
dayanıklıdır.
11.Spider-Vida
Spider vida 2003 yılında Guiliano Maino ve arkadaşları(17) tarafından
tanıtılmıştır. Bu vida self-tapping olarak uygulanabilir ve 7mm,9mm,11mm
olmak üzere üç boyu mevcuttur. Tamamen titanyum spider vida 021*025
inçlik diktörtgen ve vertikal konumlanmış 025” yuvarlak iki adet internal yive
9
ve yine 021*025” diktörtgen bir eksternal yive sahiptir.Yerleştirileceği
bölgedeki değişik yumuşak doku kalınlıklarına uyacak şekilde 3 tipi vardır:
_Standart; kalın bir başı ve orta yükseklikte bir boynu vardır.
_Düşük profil; daha ince bir başı ve standart tipten daha uzun boynu
vardır.
_Düşük profil(düz); düşük profile ile eşit kalınlıkta bir başı ve kısa bir
boynu vardır.
12.C-Ortodontik Mikroimplant
Chung ve arkadaşları(18); sınıf III vakalarda,mandibular dentisyonun
retraksiyonu için sınıf III elastikler kullanıldığında meydana gelen maksiller
molar ekstrüzyonunu elimine
etmek amacıyla”C-İMPLANT”ları dizayn
etmişlerdir.Konvansiyonel ortodontik mikro implantlar ortodontik tüplerle
kıyaslandığında elastik asmak için elverişli değillerdir.C-implantlar değişik
baş tasarımları ile hem elastik asmak için elverişli hale gelmekte hem de
kemik ankrajı vazifesi görmektedirler.Araştırmacılar yaptıkları çalışmada 16
yaşındaki bir hastanın sınıf III malokluzyonunu,üst çenede 1.molar ve
2.premolar dişler arasına yerleştirdikleri c-implantlar ile sınıf III elastikler
yardımıyla 15 ay içerisinde tedavi etmişlerdir.
2.4.Ortodontik Amaçlı Kullanılan İmplantların Endikasyonları
Ortodontik tedavilerde,başarı için temel şart ankraj kontrolüdür.Dental
implantlar kemikteki stabilitileri sebebiyle mutlak ankraj sağlarlar ve.aşağıda
belirtilen başlıklar halinde klinik uygulamaları mevcuttur.(tablo1)(19)
10
Endikasyonlar
İntrüzyon /ekstrüzyon
Avantajlar
Komplikasyonları azaltır
Hareketi kolaylaştırır
Dişsiz boşlukların kapatılması
Protez ihtiyacından kaçınılması
Ağız hijyeninin iyileştirilmesi
Malpoze dişlerin reposizyonu
Ankrajın güçlendirilmesi
Dişsiz bölgenin yeniden
yapılandırılması
Ankrajın desteklenmesi
Ankrajın maximize edilmesi(örneğin
palatinal implantlar)
Hasta kooperasyonunun arttırılması
(sınıf II elastik ve headgear yok)
Kısmi dişsizlik
İleride yapılacak restorasyonlarda
abutment olarak kullanılır
Dental komplikasyonların azaltılması
Oklüzyonun düzeltilmesi
Tüm arkın retrakte edilmesi için mutlak
ankraj sağlar
Ortopedik hareket
Hareketini hızlandırır
Tablo 1:Ortodontik ankraj amaçlı dental implant kullanımının endikasyonları
ve avantajları(19)
İmplant kullanımının diş hekimliği alanında giderek yaygınlaşması ve
ortodontide ankraj gereksiniminin önemi, son yıllarda ortodontik ankraj
amacıyla implant kullanımını oldukça yoğunlaştırılmıştır.Değişik tipte birçok
farklı implant ortodontik hareketlerin elde edilmesinde kullanılmaktadır.(7)
Ortodontik implantlar:
-Supra erupsiyona uğramış diş ya da diş gruplarının intrüzyonunda
-Açık kapanış vakalarında aşırı erupsiyona uğramış olan posterior segmentin
intrüzyonunda
11
-Çekimli maksimum ankraj vakalarında posterior segmentin akrajının
arttırılmasında
-Çekimli vakalarda anterior segmentin retraksiyonunda
-Çekimsiz vakalarda ,posterior ve anterior segmentlerin hareket ettirilmesinde
-Gömülü dişlerin sürdürülmesinde
-Mezyale devrilmiş dişlerin eksen eğimlerinin düzeltilmesinde
-Ortopedik kuvvet olarak veya cerrahi uygulamalarda
-Büyüme
ve
gelişim
çalışmalarında
sabit
değişmez
referansların
oluşturulmasında
-Sınıf II maloklüzyonların tedavisinde molar distalizasyonu ya da tüm arkın
bütün olarak retraksiyonunda ankraj olarak kullanılmaktadır.(11)
Melsen(20) ankraj olarak minivida kullanımını başka yollarla elde
edilemeyen diş hareketleri için önermektedir.Örneğin; konvansiyonel ankraj
sağlanması için yetersiz dişe sahip olan hastalar,reaktif ünitedeki kuvvetlerin
istenmeyen yan etkiler oluşturduğu vakalarda,tüm düzlemlerde asimetrik diş
hareketine ihtiyaç duyulan hastalarda ve son olarak bazı vakalarda ortognatik
cerrahi işleme alternatif olarak.
Son birkaç yıl içinde
düzeltilmesini,çekim
düzeltilmesini,
edilmesini,
minividaların uygulama alanları; derin overbiteın
boşluklarının
orta
molarların
hattın
kapatılmasını,eğik
hizalanmasını,gömülü
dikleştirilmesini(uprightingi),
okluzal
düzlemin
kaninlerin
ekstrüze
molar
intrüzyonunu,
maksiller molar distalizasyonunu, anterior dişlerin retraksiyonunu,molar
meziyalizasyonunu üst 3. molarların hizalanmasını,aksi taktirde ortognatik
cerrahi gerektirecek sagital ve vertikal yöndeki bozuklukların düzeltilmesinde
intermaksiller ankraj sağlanmasını kapsayacak şekilde genişlemiştir.(21)
12
1.İntrüzyon:Dişleri,özellikle molarların,intrüze veya ekstürüze etmek
oldukça zordur. İmplant ankrajı bu hareketleri oldukça kolaylaştırır.
Konvonsiyonel implantlar boyutları(3.5-5mm genişlik; 5.7-15mm uzunluk)
sebebiyle sınırlı kullanım alanına sahiptirler.Bu nedenle köklerin veya dişlerin
apikallerinin
arasına
yerleştirilibilen
küçük
boyutlu
implantlar
daha
kullanışlıdır.Tek başına intrüzyon veya ekstrüzyon gerçekleştirilemez.Örneğin
eğer intrüzyon için implant fasiyal bölgeye yerleştirilirse, intrüzyonun yanında
protrüzyon da meydana gelir.(19)
Mini vidalar ayrıca geleneksel ortodontik mekanikleri desteklemek için de
kullanılabilir .(22)
Kanomi(6), mini implantları deep bite vakasında mandibular keser
intrüzyonunda ankraj olarak kullanmıştIr. Mandibuler santral dişlerin kök
uçları arasında alveolar kemiğe yerleştirilen implantlar ile keser diş braketleri
arasına kuvvet uygulanmış ve 4 ay sonunda mandibular keserlerde 6 mm
intrüzyon
sağlanırken,
periodontal
patoloji
veya
kök
rezorbsiyonu
gözlenmemiştir.
2.Dişsiz Boşlukların Kapatılması:Birinci molar kayıplarıı veya konjenital
eksik dişler yaygın olarak görülür.Azalmış ankraj sebebiyle;dişlerin boşluğa
doğru hareketi için retromolar alandaki implantlar kullanılır.(19)
3.Molar Uprightingi:Genelde 1. molarların erken kaybına bağlı 2.
molarlar çekim boşluğuna devrilirler. Mikroimplantlar bu devrilmiş molarları
dikleştirmek için çok iyi bir alternatif oluşturmaktadırlar.(24)
4.Molar Distalizasyonu:Sınıf II malokluzyon düzeltiminde intraoral sabit
maxiller molar distalizasyon apareyleri geçtiğimiz 10yıl içinde populerlik
kazanmıştır. Ortodontist tarafından aktive edilen tipinden açık sarmal yaylara
13
kadar pek çok aparey mevcuttur ve çoğu ankraj sağlamak için palatinalde
akrilik button içerir. Fakat molar distalizasyon çalışmaları bu apareylerin yine
de anteriorda ankraj kaybına sebep olduğunu göstermiştir.(23)
Carano ve arkadaşları(24), molar distalizasyonunda iskeletsel ankraj için
ideal bölgenin palatina olabileceğini fakat bunun için iki cerrahi işlem
gerektiğini ve çapı 2 mm’den küçük implantların palatina için kullanıldığında
genelde stabil olmadıklarını ve kaybedildiklerini belirtmişlerdir. Bunun için
Distal Jet apareyi ve mikroimplant kullanımının çözüm olabileceğini öne
sürmüşlerdir. Distal Jet apareyi yerleştirilip aktive edildikten sonra palatal
mikroimplantlar 1. ve 2. premolar kökleri arasına yerleştirilmiştir. Aktivasyonla
mikroimplantlar apareyin mezyal hareketini önlemektedirler.Distalizasyon
bittikten
sonra
Distal
Jet’in
retainer
olarak
kullanılabileceğini
veya
mikroimplantın yerinden çıkarılıp distalize edilmiş moların mezyaline
yerleştirilmesini önermektedirler.
5.Gömülü Kaninlerin Extrüze Edilmesi:Gömülü kaninler okluzyona
getirilirken okluzal düzlemin eğilmesini ve ankraj kaybını önlemek için pek
çok yöntem önerilmiştir. Mikroimplantlar bu alternatiflerden biridir. Tedavi
zamanı
kısalabilir
oluşmaz.Mekaniğin
ve
daha
diğer
iyi
dişlerde
çalışması
için
istenmeyen
yardımcı
yan
etkiler
ataçmanlardan
yararlanılabilir.(23)
6.Çekimsiz Ortodontik Tedavi Vakalarında implant Uygulamaları:Park
ve arkadaşları(25),sınıf I molar ilişkisi ve her iki arkta çapraşıklığı olan bir
hastada, çekimsiz lingual ortodontik tedavi sırasında mikro vidaları ankraj
olarak kullanmışlardır.
14
7.Çekimli Ortodontik Tedavi Vakalarında implant Uygulamaları:
Dişlerin düzgün diziliminin sağlanması amacıyla çekimli tedavi planının
yapıldığı vakalarda; kaninlerin distalizasyonu ve keserlerin gövdesel olarak
retraksiyonu esnasında ankraj kaybını minimuma indirmek amacıyla da
implantlardan
protrüzyon
yararlanılmaktadır.
vakalarında
Ayrıca
maksimum
implant
ankrajla
desteği
kanin
ve
bimaksiller
keserlerin
distalizasyonunda etkin bir destektir.(7)
2.5 İmplantların Yerleştirilebileceği Anatomik Bölgeler
Ankraj amaçlı kullanılan implantlar çeşitli bölgelere yerleştirilmektedirler.
Bu bölgeler arasında alveoler kemiğin bukkal ve lingualine diş kökleri arası
veya diş kökleri hizası, median palatinal sutür,paramedian palatinal bölge,
mandibular ve maksiller retromolar bölge, mandibuler simfiz ve maksiller
ANS noktası altı, ve zigomatikomaksiller bölge sayılabilir. İmplantların
yerleştirileceği
anatomik
bölgenin
seçiminde
bazı
faktörler
rol
oynamaktadır(26):
- İmplantın primer kullanım amacı (sadece ortodontik ankraj amaçlı mı
yoksa
protetik amaçlı olarak da kullanılacak mı?)
-Hastada elde edilmek istenen diş hareketi tipi (intrüzyon, ekstrüzyon,
paralel hareket, distalizasyon)
-Kemiğin fizyolojik özellikleri ve miktarı
-Hastanın kemik yaşı
Maksiler posterior bölgede diş kökleri arası mesafe ölçümleri tablo 2’de
verilmiştir. Maksillada meziodistal yönde en yüksek miktarda kemik palatal
bölgede birinci molar ile 2.premolar arasında en az miktar ise maksiler
15
tüberler bölgesinde saptanmıştır. Ölçüm yapılan çenelerin yüzde yetmişinde
maksiler sinüs ve gömülü yirmi yaş dişlerin tüberler bölgesinde olması bu
bölgedeki sınırlı kemik miktarını açıklamaktadır.Bukkal tarafta ise
en iyi
miktarda meziodistal kemik birinci ve ikinci premolar arasında ve kanin ile
ikinci premolar arasındadır.Arkın en dar olduğıu yer ise bukkal tarafta birinci
ve ikinci molar arasındadır.(27)
Kesit seviyesi
a.Meziyodistal değerler
Tüber
SD
7-6 Bukkal
SD
6-5 Bukkal
SD
7-6 Palatinal
SD
6-5 Palatinal
SD
5-4
SD
4-3
SD
b.Bukkopalatinal değerlr
Tüber
SD
7-6
SD
6-5
SD
5-4
SD
4-3
SD
2mm 5mm 8mm
11mm
1.3
2.7
2.5
0.7
2.7
0.6
3.4
0.8
4.5
1.1
2.9
0.6
3.0
0.7
1.0
2.6
2.3
0.8
2.9
0.9
3.9
1.1
5.5
1.3
3.2
0.8
3.4
0.7
0.4
1.9
2.5
1.5
3.0
1.5
3.1
2.4
4.6
3.2
3.5
1.1
3.9
1.1
0.2
1.2
0.8
1.5
1.6
2.0
1.0
2.0
1.9
3.2
3.3
1.6
4.3
1.1
4.1
5.0
13.2
1.0
10.8
1.2
9.3
1.1
8.2
1.2
3.0
5.0
14.3
1.1
11.4
1.2
9.9
1.2
9.2
1.1
0.9
3.2
12.0
5.6
10.2
4.5
10.0
1.4
9.6
1.3
0.6
2.7
3.7
7.1
5.4
6.8
8.2
5.1
10.6
4.6
Tablo 2:Maksillada meziodistal(a) ve bukkopalatinal(b) ölçümlerin ortalama
ve standart sapma değerleri(27)
Vida yerleşimi için palatinal bölgede daha fazla uygun alan bulunmaktadır.
Bukkopalatinal olarak elde edilen en yüksek miktar ise birinci ve ikinci molar
arasında alveoler kreten 5mm
yukarıda tespit edilmiştir.Maksillada11mm
16
derinlikte hem meziodistal hem de bukkopalatinal değerler maksiler sinüs
varlığı sebebiyle düşüktür.Bu sonuç bize yine göstermektedir ki klinik
uygulamada
maksiler
posterior
dişler
arasında
8mm
den
yukarıda
implantasyon yapılması sinüs tarafından sınırlanmaktadır.( 27)
Aşağıda, genellikle mini vida uygulamalarında önerilen uygulama alanları
ve bu bölgelerde kullanılabilecek uygun mini vida çapları belirtilmektedir.(28)
Maksillada mini-implantların uygulanabileceği bölgeler:
a. İnfrazigomatik alan: Bu bölgeye implantlar bütün maksiller dentisyonun
ya
da
yalnızca
maksiller
anterior
dişlerin
retraksiyonu
amacıyla
yerleştirilmektedir. Aynı zamanda bu bölgeye maksiller molar dişlerin
intrüzyonu amacıyla yerleştirilmeleri de söz konusudur.Bu alanda 1,3 mm ve
1,4 mm çaplarında, 3-4 mm uzunluğuna sahip mini vidaların kullanılması
uygundur.
b. Maksiller tüberler bölgesi: Bu bölgeye mini vidalar, maksiller posterior
dişlerin distalizasyonu amacıyla yerleştirilmektedir. Bu alana uygulanan mini
vidaların çaplarının 1,3-1,5 mm uzunlukları ise 7-8 mm kadar olmalıdır.
c. Bukkal alanda maksiller 1. molar diş ile 2.molar diş arasına: Mini vidalar
bu
bölgeye,
maksiller
anterior
dişlerin
retraksiyonu
amacıyla
yerleştirilmektedir. Aynı zamanda maksiler molar dişlerin intrüzyonu amacıyla
da kullanılabilmektedir. 1,2mm ve 1,3 mm çapında ve 7-8 mm uzunluğunda
mini vidalar bu alanda kullanılabilir.
d. Bukkal alanda maksiller 1.molar diş ile 2. premolar diş arasına: Bu
bölgede mini vidalar, maksiller anterior dişlerin reteaksiyonu amacıyla
kullanılabilmektedir. Bunun yanında maksiller posterior dişlerin intrüzyonunda
17
da bu bölgeye yerleştirilebilmektedirler. Mini vidalar bu bölgede 1,2 ve 1,6
mm çapında ve 7- 8 mm uzunluğunda olabilir.
e. Bukkal alanda maksiller kanin diş ile 1. premolar diş arasına: Bu alana
mini-implantlar, maksiller
molarların
mezyal
veya
distal
hareketlerini
sağlamak için yerleştirilmektedir. Aynı zamanda maksiller posterior dişlerin
intruzyonu için de bu bölgede kullanılabilmektedirler. 1,2 ve 1,3 mm
çaplarında ve 7-8 mm uzunluğunda mini vidalar kullanılabilir.
f. Labial alanda maksiller kesiciler arasına:Kesici dişlerin intrüzyonu ve bu
dişlerin tork kontrolünü sağlamak amacıyla mini vidalar bu bölgeye
yerleştirilmektedir.1,3-1,6mm. çapında ve 6-7 mm uzunluğunda vidalar
kullanılabilir.
g. Maksiller palatinal bölgede 2. premolar, 1. molar ve 2. molar dişler
arasına: Maksiler anterior dişlerin retraksiyonu amacıyla bu bölgeye
yerleştirilebilmektedirler. Aynı zamanda maksiller molar dişlerin intrüzyonu da
bu sistem ile sağlanabilmektedir.Bu alanda 1,3-1,6 mm çapında ve 10-12 mm
uzunluğunda mini vidalar yerleştirilebilir.
h. Mid-Palatal alana: Üst çenenin tek taraflı daraltılması amacıyla
kullanılabilmektedir.Aynı zamanda, transpalatal arkların kullanımı ile molar
hareketlerinin sağlanması mümkündür. Bu alanda 1,5 ve 1,6 mm çaplarında
ve 6-7 milimetre uzunluğunda mini vidaların kullanımı uygun olabilir.
2.6 Mini Vida Sistemlerinde Uygulanan Cerrahi Yöntemler
Mini vida sistemlerinde üç başlık altında inceleyebileceğimiz çeşitli cerrahi
yöntemler kullanılmaktadır:
18
1)Mini Vida Baş Kısmının Ağız Ortamıyla İlişkisine Göre Cerrahi
Yöntem
a)Açık metod:Vidanın baş kısmının ,ağız ortamı ile direkt ilişkili şekilde
uygulama
bölgesine
yerleştirildiği
metod,açık
metod
olarak
adlandırılmıştır.Genellikle bu metod,mini vidayı yapışık dişeti gibi sıkı
dokulara yerleştirmek hedeflendiğinde kullanılır.(şekil1)(29)
Şekil 1:Açık metod(29)
b)Kapalı metod:Açık metodla yapılması hedeflenen olguların bir
bölümünde görülmüştür ki istem dışı olarak vidanın baş bölgesi yumuşak
doku proliferasyonu sonucunda mukozaya gömülmektedir.En baştan bu
şekilde planlayarak hareket etmek kimi klinisyenlere
daha mantıklı
gelmiştir.Vidanın baş kısmının doku içerisinde bırakıldığı bu metoda “kapalı
metod” denilmektedir.Bu metotta baş bölgesi bulunmayan “no-head” mini
vidalar
tercih
kullanılması
edilmektedir
daha
önerilmektedir.Diş
ziyade
etinden
hareketli
ağız
yumuşak
ortamına
doğru
dokuda
elastik
kuvvetlerin uygulanmasına olanak sağlayan tel çengellerin uzanması
gerekmektedir.Bu
uygulama
enflamasyon
azaltmaktadır.(şekil2)(29)
19
ve
enfeksiyon
riskini
Şekil2:Kapalı metod(29)
2)Mini Vida Yerleştirme Yoluna Göre Cerrahi Yöntemler
a)Diyagonal veya oblik(açılı) yerleştirme:İnterradiküler alanın dar
olduğu durumlarda kullanılan metod;mini vidanın kemik yüzeyine oblik bir
açıyla, dişin uzun aksıyla da arasında 30 ile 60 derecelik bir açı olacak
şekilde yerleştirilmesi esasına dayanır.
b)Perpendiculer(dik) yerleştirme: İnterradiküler alanda yeterli boşluğun
bulunduğu vakalarda uygulanabilen bu metod, mini vidanın kemik yüzeyine
dik olarak yerleştirilmesi esasına dayanır.(29)
3)Mini-Vida Yerleştirme Metoduna Göre Cerrahi Yöntemler
a)Self tapping: Küçük çaplı implantların yerleştirilmesinde genellikle
kullanılan yöntem,bir frez yardımıyla kemik üzerine açılan oluğa mini vidanın
yerleştirilmesi esasına dayanır.
b)Self drilling:1.5 mm ve daha büyük çaptaki mini vidaların kullanıldığı
vakalarda
uygulanabilecek
metod,
herhangi
bir
ön
preparasyon
yapmaksızın,vidanın kemiğe direkt olarak yerleştirilmesi esasına dayanır.
Mini vida sistemlerinde ortodontik tedavi süresince osseointegrasyon
oluşumunun gerçekleşmemesi sebebiyle uzaklaştırma işlemi komplike bir
halde değildir.Mini vida uzaklaştırıldıktan sonra geride kalan bölge 7 gün
içerisinde mukozayla kaplanır.(29)
20
2.7. Uygulanan Biyomekanikler, Kuvvetler ve Yükleme Zamanları
Protetik ve ortodontik amaçlı kullanılan implantlar üzerine iletilen
kuvvetlerde farklılıklar bulunmaktadır. Protetik implantlar üzerine gelen
kuvvetler daha çok devamsız ve vertikaldir ve çeşitli fonksiyonel fazlar
sırasında kilogram cinsinden ifade edilmektedir. Ortodontik kuvvetler ise
genellikle devamlı ve hafif (20 gr – 350 gr)horizontal kuvvetlerden
oluşmaktadır. Ortodontik tedavi sırasında ortopedik amaçlı olarak uygulanan
kuvvetlerin de (400 – 1500 gr) ankraj kaybı olmadan kemik içi implantlar
tarafından karşılanabildiği bilinmektedir. Ortodontik ankraj amacıyla kullanılan
implant üzerine yerleştirildikten çok kısa bir süre sonra yükleme yapıldığında,
histolojik analiz düzenli bir kemik implant teması göstermese de bu durum
tedavi boyunca implantın klinik stabilitesini engellememiştir.Ortodontik
hareket elde etme amacıyla kullanılan implantlarda da yerleştirilme işlemini
takiben uygulanan kuvvetler implant stabilitesinde herhangibir soruna yol
açmamaktadır.(26)
Kuvvet uygulama zamanları da çok çeşitlilik göstermektedir. Bazı yazarlar
hemen yükleme sonucunda iyi bir kemik implant temas yüzeyi oluşmamasını
avantaj olarak görmekte, implantın çıkartma işleminin daha kolay olacağını
savunmaktadırlar.(26)
Melsen ve arkadaşları(30), maymunların infrazigomatik bölge ve simfiz
bölgelerine yerleştirdikleri titanyum vanadyum implanta hemen yükleme
yaptıktan sonra gerçekleştirdikleri histolojik analizler sonucunda, yükleme
zamanının değil, kemik
tipi ve lokalizasyonun stabiliteyi etkilediğini
söylemişlerdir. Aynı çalışmada, simfiz bölgesindeki implantlar dens lameller
21
kemikle, zigomaya yerleştirilenler trabeküler kemikle çevrilmişlerdir.Tüm
vidalarda %10–58 oranında osseointegrasyon bulunmuştur.
3. Ağız içi molar distalizasyon yöntemleri
Maksiller molar dişlerin distalizasyonu ile normal bukkal okluzyonun
sağlanması, bununla birlikte yer darlığı sonucu oluşmuş olan çapraşıklığın
veya artmış overjetin giderilmesi amaçlanmaktadır. Ortodontide molar dişlerin
distalizasyonu
temel
olarak
ağız
içi
ve
ağız
dışı
yöntemlerle
gerçekleştirilir.(31)
Ağız dışı aygıtlarda hasta kooperasyonunun önemli bir sorun olması,
çeşitli komplikasyonlar görülmesi ve özellikle ilerleyen yaşlarda Sınıf I bukkal
segment ilişkisi elde edilmesinin güçleşmesi nedeniyle araştırmacılar ağız
içinden uygulanan distalizasyon mekanikleri geliştirmişlerdir.(31)
Günümüze kadar çok çeşitli ağız içi molar distalizasyon sistemi
tanıtılmıştır.Bu sistemlerin hiçbirisi biyo-mekaniksel yan etkileri tamamen
ortadan kaldırmakta tamamen başarılı olamamıştır.(32)
İdeal bir ağız içi molar distalizasyon aygıtı şu özelliklere sahip
olmalıdır(32)
-Hasta kooperasyonuna minimal düzeyde ihtiyaç duyulmalı
-Estetik ve rahatlık açısından kabul edilebilir olmalı
-Anterior bölgede minimum ankraj kaybı oluşturmalı
-İstenmeyen yan etkilerin oluşması ile tedavi süresinin uzaması veya stabil
olmayan sonuçları elde edilmesi gibi durumlarla karşılaşmamak için molar
hareketi paralel olmalı
-Apereyin uygulanması ve re-aktivasyonu kolay olmalı
22
1.Mıknatıslar
Manyetik kuvvetlerle molar distalizasyonunun, hasta uyumunu en aza
indirgemesinin yanısıra uygulanan kuvvetin fizyolojik, sürekli ve aktivasyonun
kolay olması, sürtünme kuvvetinin en az düzeyde oluşu ve tedavi süresinin
kısalmasına bağlı olarak tedavi sonrası dişlerde çürük ve dişeti sorunları
oluşturma riskinin az olması gibi avantajları vardır.(31)
Gianelly ve arkadaşları(33), 1989’da modifiye Nance apareyinden destek
alarak itici magnetler ile 8 bireyde molar distalizasyonu elde etmiş ve dişsel
Sınıf I molar ilişkiye 2–2,5 ayda ulaşıldığını bildirmişlerdir. Araştırmanın
sonucunda, üst birinci molar ile üst ikinci premolar arasında oluşan boşluğun
%80’inin üst molar distalizasyonu, %20’sinin üst premolar mesializasyonu ile
oluştuğu belirtilmiştir.
Bondemark ve Kurol(34),1992 yayınladıkları çalışmalarında üst molar
distalizasyonu için mıknatısları kullandıkları bir sistem tanıtmışlardır.Bu
sistemde birbirini iten “samaryum-cobalt”mıknatıslar üst 1.molar bandının
headgear tüpüne yerleşen bir tel üzerine sıralanmaktadır.Sistemde ankraj
arttırmak için ikinci premolar bantlarına tutturulan modifiye Nance apereyi
kullanılmaktadır.Araştırmacılar 1. ve 2. molar dişleri sürmüş olan 10 hastada
oralama 16,6 haftada 4,2 mm molar disalizasyonunu kaydetnişlerdir.Kuvvet
sistemindeki ankraj kaybının yaklaşık 1.5 mm olduğu bildirilmiştir.
Yapılan çalışmalarda samaryum-kobalt mıknatısların toksik olmadığı ve
oluşturdukları manyetik alanların ağız içi dokulara herhangi bir olumsuz etki
yapmadığı gösterilmiştir.(31)
23
2.Wilson 3D Bimetrik Molar Distalizasyon Arkı
William L. Wilson(35),1978 yılında “Hızlı Molar Distalizasyonu”nu
tanıtmıştır.Bu sistemde distalizasyon 3D distalizasyon arkı 3D mandibular
arkın ankrajını arttırmak için 3D lingual ark ve sınıf II elastik kullanımı ile
sağlanmaktadır.Araştırmacılar mandibular arkın ankrajını arttırmak için 3D
lingual arka ek olarak utitilty ark ve lip bumper kullanmışlardır.Maksiller ark
0,022” kalınlığında olup keser braketlerine pasif şekilde oturtulur.Arkın
0,0402lık posterior bölümünde intermaksiller elastiklerin asılması için
çengeller ve molar tüpüne girecek olan uç kısmında uyumlanabilen omega
bükümleri mevcuttur.Molar distalizasyonu bu omega bükümleri ve molar tüpü
arasına sıkıştırılan elgiloy açık coil-springler tarafından sağlanmakta,keser
protrüzyonunu engellemek için de sınıf II elastikler kullanılmaktadır.
Muse ve arkadaşları(36),Wilson “Hızlı Molar Distalizasyonu”nun maksiler
ve mandibular 1. molarlar ve keserler üzerine etkilerini inceleyen bir çalışma
yapmışlardır.Maksiller 1.molar dişlerde;aylık ortalama 0.56 mm olmak üzere
toplam 14,9 haftada ortalama 2,16 mm distalizasyon ve 7,8 derecelik
devrilme gözlenmiştir.Araştırmacılar alt 1.molar dişin ortalama 1,38 mm
mezyalize olduğunu ve üst keser dişlerde ortalama 0.3 mm’lik protrüzyon
gözlendiğini bildirmişlerdir.
Küçükkeleş ve Doğanay(37), Aras(38), Doğanay, Üçem ve ark.(39)
çalışmalarında, Wilson’un bimetrik distalizasyon arkları ile tedavi edilen
bireylerde üst birinci molarlarda distalizasyonun yanısıra distale doğru
devrilme, üst ve alt keserlerde protruzyon ile birlikte overjette artma, alt
molarlarda mezializasyon meydana geldiği saptanmıştır. Aras(38), tedavi
sonunda alt çenenin arkaya rotasyon yaptığını belirtmiştir.
24
3. Açık Sarmal Yaylar
Açık
sarmal
yaylar,
ortodonti
kliniklerinde
sıklıkla
kullanılan
ve
sıkıştırılarak aktive edildiklerinde merkezden her iki yöne doğru itme kuvveti
uygulayan yaylardır.Açık sarmal yayların içerdikleri tel sayısı arttıkça diş
hareketi
için
gerekli
olan
en
hafif
ve
etkili
hareketi
oluşturacağı
bildirilmiştir.(31)
Pieringer ve arkadaşları(40), 8 bireye segmental ark telleri üzerine
yerleştirdikleri sentalloy kırmızı açık sarmal yaylar ile 150-200 gram
distalizasyon kuvveti uygulamışlar ve ankraj sağlamak için Nance apareyi
kullanmışlardır. Tedavi süresi 3-18 ay arasında değişmiş, bu süre içinde 5-10
mm üst molar distalizasyonu elde edilmiştir. Distalizasyon kuvvetlerinin etkisi
ile aynı dişlerde 8.9°-22.2° distale, üst kesici dişlerde ise ortalama 6° labiale
devrilme saptanmıştır.
Erverdi ve arkadaşları(41),Bondemark ve arkadaşları(42,43), ağız içi
molar distalizasyon yöntemlerinden olan mıknatısların ve nitinol açık sarmal
yayların etkilerini karşılaştırdıkları çalışmalarında, nitinol açık sarmal yayların
kullanıldığı üst sol molarlarda, mıknatıs kullanılan üst sağ molarlara göre
daha fazla distalizasyon elde etmişlerdir.
Manhartsberger’in(44) model döküm tekniğinde cam iyonemer simanla
dişlerin palatinaline yapıştırılmış döküm iskelet üzerindeki headgear tüpü
arasına 0,032” çapındaki distalizasyon barı yerleştirilmiş ve araya niti açık
sarmal yaylar sıkıştırılmıştır.Araştırıcı daha sonra döküm olan iskelet yerine
akrilik iskelet kullanmaya başlamıştır.Akrilik splint ile beraber modifiye Nance
kullandığı
27
vakada
ayda
ortalama
0,75-1,5
mm
paralel
distalizasyonu sağlarken ankraj kaybının %20 olduğunu bildirmiştir.
25
molar
Greenfield(45), hızlı molar distalizasyonu elde etmek amacıyla “Sabit
Piston Apareyi”ni tanıtmıştır.1.molar dişler ve 1.premolar dişler bantlandıktan
sonra hem bukkalde hem de palatinalde olmak şartıyla;molar bandında 030”
tel,premolar bandına 036” çapında bir boru lehimlenmektedir.Tel borunun
içine
geçerek
hem
bukkalde
hem
de
palatinalde
birer
piston
oluşturmaktadır.Bu piston sistemi üzerinde sıkıştırılan 0.055’lik açık niti coil
springler
sayesinde
distalizasyon
kuvveti
oluşturmaktadır.Sistemin
aktivasyonu için ise premolar bandından uzanan boru üzerinde kayabilen
“crimpable stop”lar kullanılmaktadır.ayda ortalama 1mm’lik paralel molar
distalizasyonu ile birlikte ankraj kaybı olmadığı bildirilmiştir.
Şekil 3’te, ankraj amacıyla palatinal implant üzerine yerleştirilen Nance
apareyinin kullanılldığı, nitinol açık sarmal yaylar ile yapılan molar
distalizasyonu görülmektedir.(31)
Şekil 3:Nitinol açık sarmal yaylar ile molar distalizasyonu(31)
4. Süperelastik Nitinol Teller
Locatelli ve arkadaşlarının(46), 1992 yılında yaptıkları çalışmada
süperelastik niti telleri kullanarak 2.moları sürmemiş vakalarda ayda 1-2mm
molar distalizasyonu sağlandığı ve ankraj kaybının fazla
bildirilmiştir.Araştırıcılar
çalışmalarında
100gr’lık
olmadığı
neosentalloy
teller
kullanmışlar ve ankrajı arttırmak için Nance apereyinin yanı sıra üst lateraller
26
ve kanin arasına”crimpable hook”yerleştirip 100-150gr sınıf II elastik
kullandırmışlardır.Üst 2.molar dişleri sürmüş vakalarda tedavi süresinin ve
ankraj kaybının arttığı bildirilmiştir.
Basdra ve arkadaşları(47), erişkin bireylerde süperelastik teller kullanarak
molar distalizasyonu elde ettikleri çalışmalarında ankrajın korunması
amacıyla modifiye Nance apareyi kullanmışlar. Bu teknik ile molar
distalizasyonu sonunda mandibular posterior rotasyon tespit etmişler ve
bunun
da
posterior
dişlerin
distale
hareketinden
kaynaklandığını
savunmuşlardır.
Gianelly(48), nitinol açık sarmal yaylar ve nitinol süperelastik tellerin üst
birinci molar distalizasyonuna etkilerini karşılaştırdığı çalışmasında, her iki
teknikle de,100 gr kuvvet uygulamasıyla, ayda ortalama 1 mm distalizasyon
elde edildiği ve her iki teknikte de belli miktarda ankraj kaybı meydana
geldiğini belirtmiştir.
5. Pendulum Apareyi
Hilgers(49) tarafından uygulanmaya başlanan bu apareyde modifiye
Nance apareyi kullanılmış, akrilik parçaya üst birinci molar dişlere distal
yönde hafif ve sürekli kuvvet ileten 0.032” kalınlığındaki TMA yaylar
eklenmiitir (şekil 4). Aktivasyon 3 haftada bir yapılmış ve bu şekilde 3-4 ayda
5 mm molar distalizasyonu sağlanmıştır. Hilgers pendulum apareyini tanıttığı
çalışmasında TMA yayları 90° aktive etmiş, bu aktivasyonla aparey ağız
içerisine yerleştirildiğinde yayların midpalatal sutura paralel konuma geldiğini,
yayların molar bantların lingual tarafına yerleştirilmesiyle ise aktivasyonlarının
%30’unun kaybolduğunu ve 60° net aktivasyon kaldığını bildirmiştir.
27
Hilgers(49)’ın kuvvet diyagramına göre, 60° net aktivasyon ile tek tarafta 230
gr kuvvet meydana gelmektedir.
Şekil 4:Pendulum apereyi(49)
Scuzzo ve arkadaşları(32),pendulum apereyi ile meydana gelen üst
1.molar devrilmesini azaltmak için apereyi modife etmişler ve zemberekler
üzerinde bulunan uyulmama looplarını tam tersine yani açıklık posteriora
bakacak şekilde bükmüşlerdir.Distalizasyon işlemini takiben bu loopların
açılmasıyla molar dişlerin dikleşeceğini bildirmişlerdir.Araştırmacılar bu
modifikasyonu “M-Pendulum” olarak adlandırmışlardır.
Kinzinger ve arkadaşları(50), distalizasyon esnasında meydana gelen yan
etkileri tolere etmek için pendulum apereyini modifiye etmişlerdir.Bu
modifikasyonda zemberekler Nance butonun içinde orta hatta paralel olarak
yerleştirilen bir veren üzereine lehimlenmiş ve molar distalizasyonu sırasında
verenin aktivasyonu ile moment merkezinin 1.molar diş direnç merkezi ile
birlikte distale hareketi sağlanmıştır.Böylelikle 1.molar dişin maruz kaldığı
sarkaç etkisinin azaltıldığı ve istenmeyen rotasyon ve devrilme hareketinin
önüne geçildiği bildirilmiştir. Araştırmacılar bu modifikasyona “”Pendulum-K”
adını vermiş ve 50 hasta üzerinde yaptıkları çalışmada bu aperey ile
28
meydana gelen yer kazancının %72.5 molar distalizasyonu,%27.5 anterior
segment meziyalizasyonu ile gerçekleştiğini bildirmişlerdir
Daha
sonra
Kinzinger
ve
arkadaşları(51)
bir
başka
pendulum
modifikasyon tanıttıkları bir çalışmada Nance buton içerisine hem 1.molar
hem de 2.molar dişlere uzanan zemberekler yerleştirmişler ve 1. ve 2. molar
dişin aynı anda distalizasyonu ile daha paralel diş hareketi sağlandığını
bildirmişlerdir.
Snodgrass(52), pendulum apereyi ile Haas ekspansiyon apereyini
birleştirerek üst çenede hem Hızlı (Rapid) Palatinal Ekspansiyon(RPE) hem
de molar distalizasyonu sağlayan bir sistem geliştirmiştir.Bu sistemde
premolar dişlerin okluzal restleri ile molar bandı palatinalden birleştirilmiş ve
ekspansiyon vidası her iki taraftada bu parçalara lehimlenmiştir.Ön tarafta
ekspansiyon
vidası
tarafından
ikiye
ayrılan
Nance
butonu
bulunmaktadır.Nance akriliğinin arka kısımlarından ise pendulum yayları
molar bantlarına uzanmaktadır.Aperey ağza yerleştirilmeden önce pendulum
yayları 60 derece aktive edilerek molar bantlarına oturtulur.Ancak molar
bandı ön tarafta premolar dişlerin okluzal restlerine bağlı olduğu için tedavinin
ilk safhasında molar dişler distalize olmayacaktır.RPE işlemini takiben 1 ay
sonra molar bantlarının meziyaldeki bağlantısı frez yardımıyla kesilerek molar
dişler serbest bırakılarak ekspansiyon ve distalizasyon işlemi tek apereyle
gerçekleşmiş olmaktadır.
Elekdağ(53),farklı
kuvvet
uygulayan
pendulum
yaylarının
etkilerini
karşılaştırdığı çalışmasında, birinci grupta 60° aktive edilen ve 150 gr kuvvet
uygulayan, ikinci grupta ise 90° aktive edilen ve 230 gr kuvvet uygulayan
TMA
pendulum
yayları
kullanmıştır.
29
İkinci
grupta,
birinci
grupla
karşılaştırıldığında birinci molar dişlerde daha fazla distale hareket ve distale
devrilme olduğu, ancak ankraj kaybının da bu grupta daha fazla olduğu
saptanmıştır.
Taner ve arkadaşları(54) ise pendulum apareyinin palatinaldeki akrilik
kısmına ekspansiyon vidası yerleştirilmiş versiyonu olan pend-x apareyi ile
servikal headgearin etkilerini karşılaştırmışlardır. Ortalama tedavi süreleri
headgear grubunda 11.38 ay, pend-x grubunda 7.31 aydır. Sadece pend-x
grubunda birinci premolarlar ve keserlerde anteriora devrilme saptanmıştır.
Maksiler molarlar headgear grubunda ekstrüze olurken, pend-x grubunda
molarlarda vertikal yönde hareket olmamıştır.
Güngör(55), pendulum ve K loop’u kombine olarak uyguladığı doktora tez
çalışmasında, 12 haftada maksiler birinci molarlarda ortalama 4.53 mm
distalizasyon, 5.13° distale devrilme, meziobukkal rotasyon tesbit etmiştir.
Ankraj olarak kullanılan birinci ve ikinci premolarlarda ise 0.23 mm ve 0.27
mm mezializasyon, 1.67° ve 2.20° meziale devrilme saptanmıştır.
6.Jones Jig Apareyi
Jones ve White(56), kalın bir segmental ark ve üzerine adapte edilmiş ni-ti
açık sarmal yay bulunduran sistemi ortodonti dünyasına Jones jig apareyi
olarak tanıtmışlardır. Bu sistemde ankraj sağlamak için Nance apareyinden
faydalanılmış ve ni-ti açık sarmal yayın 1-5 mm.lik aktivasyonları ile 70-75
gram kuvvet elde edilmiştir. Açık sarmal yayın aktivasyonu 4-5 haftada bir
tekrarlanmıştır.
Jones jig apareyinin etkilerinin araştırıldığı çalışmalarda, üst birinci molar
dişlerde distalizasyon, distale devrilme, distopalatinal rotasyon, ekstrüzyon
görüldüğünü belirtilmiştir. Üst ikinci premolarların meziale hareket ettiği,
30
mezial yönde devrildiği, overjet miktarının arttığı,mandibuler düzlemin
aşağıya ve geriye rotasyon yaptığı, alt ön yüz yüksekliğinin arttığı
bildirilmiştir.(31)
Brickman ve arkadaşları(57), Jones Jıg kullanarak 72 vakada molar
distalizasyonu
sağlamışlardır.Ortalama
molar
distalizasyon
miktarı
2,51mm,distal devrilme 7,53 derece olarak bildirilmiş aynı zamanda meydana
gelen maksiler premolar meziyalizasyon miktarı 2mm ve mezial devrilme
miktarı 4,76 derece olarak ölçülmüştür.
Haydar ve Üner(58), Jones-jig apareyi ile servikal headgearin etkilerini
karşılaştırdıkları çalımalarında, her iki yöntemin avantaj ve dezavantajlarını
tartışmışlar, Jones-jig aygıtları ile molar distalizasyonu sağlanan grupta,
ankraj kaybının en büyük dezavantaj olduğunu ancak bunun yanında
distalizasyon
süresinin
kısa
olmasının
büyük
avantaj
oluşturduğunu
belirtmişlerdir.
7. Jasper Jumper Apareyi
1987’de James J. Jasper(59) tarafından Sınıf II malokluzyonların
düzeltilmesi amacıyla geliştirilen bir apareydir.
Cope ve arkadaşları(60), Jasper Jumper apareyinin ortopedik ve
ortodontik etkilerini araştırdıkları çalışmalarında, kuvvetin etkisiyle olan
değişikliklerin büyük çoğunluğunun iskeletsel değişikliklerden ziyade dental
değişiklikler olduğunu göstermişlerdir. Bu değişiklikler üst molarların distal
tippingini ve göreceli intrüzyonunu, alt keserlerin bukkal tipping ve
intrüzyonunu içermektedir.
31
8. K Loop
Karla(61),33 0.017’’x 0.025’’ lik TMA telden “K” harfi şeklinde çift loop
içeren segmental bir ark bükmüş, loop’un kollarını açarak aktive ettiği arkı,
üst birinci molar ve üst birinci premolar dişler arasına yerleştirmiştir.İkişer
mm’lik iki aktivasyon ile 4mm üst molar distalizasyonu elde ettiğini belirten
araştırmacı, segmental arkın üst birinci molar tüp ve üst birinci premolar
braketine yerleşen kollarına 20° lik açı vererek, distal ve mezial devrilme
hareketlerini kontrol altına almanın mümkün olduğunu vurgulamıştır. Bu
aparey ile molar distalizasyonu sırasında modifiye Nance apareyinden destek
alınmış, üst birinci molar ve üst birinci premolar dişleri bantlamıştır.
9. Distal Jet Apareyi
Carano ve Testa(62), yaptıkları çalışmalarında ağz içi distalizasyon
yöntemlerinin uygulandıkları dişte distale devrilme ve rotasyona neden
olduğunu belirtmiş ve bunları engellemek için kendi geliştirdikleri distal jet
tekniğini tanıtmışlardır. Bu teknikte, maksiller ön bölgedeki ankraj yine pek
çok teknikte olduğu gibi modifiye Nance apareyi ile sağlanmıştır. Bir ucu
Nance apareyinin akrilik parçasına gömülü olan, diğer ucu ise distalizasyonu
hedeflenen üst birinci molar dişin palatinal tüpüne yerleştirilen kalın tel
üzerindeki nikel titanyum açık sarmal yayların aktivasyonu ile distalizasyon
elde edildiği bildirilmiştir.
Ngantung ve arkadaşları(63), 2001 yılında yaptıkları bir çalışmada distal
jet ‘in etkilerini incelemişlerdir.Yaş ortalaması 12.8 olan 33 bireyde ortalama
6,7 ayda ortalama 2,1mm molar distalizasyonu meydana gelirken distal
devrilme miktarı 3,3 derece olarak ölçülmüştür.Çalışmada 2.premolar
meziyalizasyon miktarı 2,6mm olarak kesici diş proklinasyonu 12,2 derece
32
olarak ve overjet artışı 1,7mm olarak ölçülmüştür.Araştırmacılar devrilme
miktarının az olmasını kuvvetin direnç merkezine yakın uygulanmasına
bağlamışlar ancak önemli miktarda ankraj kaybı meydana geldiğini
bildirmişlerdir.
Bolla ve arkadaşları(64) distal jet apareyi uyguladıkları çalışmalarında,
apareyin tasarımı sayesinde distalizasyon kuvvetini devam etmekte olan
sabit mekaniklerle birlikte uygulayabilmişlerdir. Sınıf 1 molar ilişkisi sağlamak
için molarların ortalama 3.2 mm distalize edilmeleriyle birlikte, 3.1° distale
doğru devrilme saptanmıştır. Birinci premolarlar ise 3.1° distale devrilme, 1.3
mm mezial hareket, keserlerde ise 0.6° proklinasyon gözlenmiştir.Mandibuler
düzlem açısı ve alt ön yüz yüksekliği ise değişmemiştir.
10. First Class Apareyi
Fortini ve arkadaşları(65) tarafından tanıtılan “First Class “ apareyi Nance
buton eklenmesiyle ankrajı arttırılmış ikinci premolar dişlerin bandından ,hem
vestibül hem de palatinalde,1.molar dişlere uzanan teller üzerinde 10mm’lik
açık sarmal yayların sıkıştırılması ile molar distalizasyonu sağlamaktadır.Yaş
ortalaması 13 yıl 4 ay olan 17 birey üzerinde yaptıkları çalışmada ortalama
2,4 ayda 4mm ‘lik molar distalizasyonu meydana gelirken distal devrilme 4.6
derece ve ankraj kaybı 1.3mm olarak bildirilmiştir.
11. Intraoral Bodily Molar Distalizer (IBMD)
Keleş ve Sayınsu(66) tarafından geliştirilen, ağız içi gövdesel molar
distalizörü (IBMD: Intraoral bodily molar distalizer) apareyi üst çenenin ön
bölgesinde ankrajı arttırmak amacı ile hazırlanan geniş bir Nance apareyi ve
Nance apareyinin akrilik kısmına adapte edilmiş distalize edici yaylar olmak
üzere iki bölümden oluşmuştur. IBMD ile her iki tarafta da 230 gr distalize
33
edici kuvvet uygulanarak 7.6 ayda üst birinci molarlarda gövdesel olarak 5.23
mm distalizasyon, üst birinci premolarlarda 4.33 mm mezializasyon, 3.3 mm
ekstrüzyon, üst keserlerde 4.7 mm protruzyon, 6.3 proklinasyon, alt
molarlarda 1.53 mm ekstrüzyon, overjet miktarında 4.1 mm artış, overbite
miktarnda
ise
2.63
mm
azalma
tespit
edilmiştir.Bu
paralel
molar
distalizasyonu için daha fazla ankraj ihtiyacı olduğunu göstermiştir.
12. Transpalatal Ark
Haas ve Cisneros(67) transpalatal ark ile, headgearle uygulanan
kuvvetlerin 1/4 veya 1/8i kadar distalizasyon kuvvetleri uygulanarak maksiller
birinci molarlarda distobukkal rotasyon ve distale devrilme sağlanabileceğini
ve böylece sınırlı bir distalizasyon elde edilebileceğini belirtmişlerdir
Kuvvet sistemi iki komponentten oluşmaktadır:aktif ve inaktif taraf.TPA
inaktif Taraftaki molar bandına yerleştiği yerden aktif tarafı distalize edecek
şekilde maksimum 35 dereceye kadar bükülmektedir.35 dereceden fazla
aktivasyonlarda TPA plastik deformasyona uğramaktadır.Araştırmacılar TPA
nın aktivasyonu ile 32-48 gr.
Kuvvet elde edildiğini ve bu distalizasyon
kuvveti ile ortalama 5 ayda her iki tarafta 2mm kadar distalizasyon
sağlandığını bildirmişlerdir.Bu kuvvet sisteminin bir yan etkisi aktif tarafta
distalizasyon sağlanırken inaktif tarafta rotasyon ve meziyale doğru bir
hareket eğimi görülmesidir.(67)
13.Palatinal implantlar
İlk olarak 1992’de Triaca ve arkadaşları(68), ortodontik ankraj amacıyla
palatinaya yerleştirdikleri implantları tanıtmışlardır.
Mannchen (69), üst molar distalizasyonu için palatal implantları ankraj
olarak kullanarak Sınıf II dişsel ilişkiyi düzelttiği iki vakasını sunmuştur.
34
Çalışmada ankraj amacıyla kullanılan implantlar,
midpalatal
süturun
birkaç
milimetre
distaline
ve
anterior palatinada
insiziv
foramenin
posterioruna yerleştirilmiştir. Tedavi ile iki ayda gereken distalizasyon
sağlanmış, üst keserler hafif retrüze olmuş ve linguale tipping yapmıştır.
Byloff ve arkadaşları(10), pendulum apareyinin çalışma felsefesini
kullanarak Graz implant destekli pendulum(GISP: Graz implant supported
pendulum) apareyini tanıtmışlardır. GISP apareyi sabit ankraj plağı kısmı ve
hareketli pendulum kısmı olmak üzere iki bölümden oluşmuştur. 10 mm
uzunluk ve 3.5 mm çapında iki silindir ve dört vida deliğinden oluşan ankraj
plağı kısmı 4 tane minivida yardımıyla dik açıyla damağın ortasına cerrahi
olarak yerleştirilir. Cerrahi işlemden bir hafta sonra,hareketli pendulum kısmı
bu iki silindirin üzerine oturacak şekilde yerleştirilir. TMA yayların aktivasyonu
250 gr distalizasyon kuvveti uygulayacak şekilde yani 45°yapılır. TMA
yayların uç kolları ağızda birinci molar bantların linguallerine yerleştirilirler. Niti açık sarmal yaylar ise çelik segmental arklar üzerinde birinci ve ikinci
molarlar arasına yerleştirilerek, 100 gr kuvvet ile ikinci molarları distale iterler.
TMA yay, ni-ti açık sarmal yaydan daha fazla kuvvet uyguladığı için birinci
molarlarüstündeki net kuvvet distale doğru olur. TMA sarmal yaylar 4 haftada
bir aktive edilir. Bu şekilde 8 ayda distalizasyon sağlanmaktadır.
Önçağ ve arkadaşları(70),2007 yılında konvansiyonel pendulum ve
implant destekli pendulumu karşılaştıran bir çalışma yapmışlardır.Çalışmada
15 bireyden oluşan bir gruba konvansiyonel pendulum uygulanırken gene 15
bireyden oluşan bir gruba
implant destekli modifiye pendulum apereyi
uygulanmıştır.Modifiye pendulum apereyinde palatinal bölgeye yerleştirilen
3.8 mm çapında 9mm boyunda bir implantın üzerine paslanmaz çelik bir kron
35
yerleşmektedir.Kronun sağına ve soluna lehimlenmiş
036 “lık tüplerin
içerisine Pendulum springlerin aktive edilip 1.molar tüplerine yerleştirilmesi
ile 300 gr’lık bir distalizasyon kuvveti oluşturulmaktadır. Araştırmaıcılar her
iki gruptada etkin molar distalizasyonu gerçekleşirken molar dişlerde distal
devrilme meydana geldiğini, konvansiyonel pendulum grubunda premolar
dişlerde meziyalizasyon gözlenirken implant destekli pendulum grubunda
premolarlarda distalizasyon gözlendiğini bildirmişlerdir. İmplant destekli
pendulum grubunda 1.premolar dişlerde meydana gelen distal devrilme ve
SN/GoGn açısındaki artış önemli bulunmuştur.
Keleş ve arkadaşlarının (71)2003 yılında sundukları çalışmalarında, Keles
slider apareyi modifiye edilmiş Nance butonu yerine ankraj amacıyla 8 mm
uzunluğunda ve 4.5 mm çapında palatal implant kullanılmıştır. İmplant yine
midpalatal suturun biraz lateraline ve insiziv foramenin posterioruna
yerleştirilmiitir. Apareyle 5 ayda 3 mm paralel molar distalizasyonu, birinci ve
ikinci premolarlarda distale hareket gözlenmiş, bu sırada anterior segmentte
hiç ankraj kaybı, keser protruzyonu, overjet artışı oluşmamıştır.
14. Alveoler mikrovidalar
Park ve arkadaşları(72),2004’de mikrovida implantlar kullanarak posterior
bölgede kütlesel distalizasyon sağladıkları 2 vaka sunmuşardır. Vakalarda
ankraj sağlamak amacıyla 1.2 mm çapında ve 8–10 mm uzunluğunda
mikrovida implantlar kullanılmıştır. Birinci vakada mikrovida implantlar,
maksillada palatal alveol kemikte birinci ve ikinci molarlar arasına
yerleştirilmiş ve birinci premolardan mikrovida implanta elastik ipler
uygulanmıştır. 10 ayda posterior dişlerde 3 mm distalizasyon ve anterior
dişlerde posteriora doğru hareket saptanmıştır.İkinci vakada ise mikrovida
36
implantlar, maksillada bukkal alveol kemikte ikinci premolar ile birinci molar
arasIna yerleştirilmiş ve kaninlerden mikrovida implantlara ni-ti kapalı sarmal
yaylar uygulanarak 17 ayda tüm posterior dişler 2.5 mm distalize edilmiştir.
4. Mini-Vidalar İle Maksiller Molar Distalizasyonu
Sınıf II malokluzyon klinik ortodonti pratiğinde en sık görülen malokluzyon
tipidir.Sınıf II maloklüzyon hastalarında
kraniofasiyal yapıları etkileyen
iskeletsel farklılıklar pubertal atak öncesi uygulanan ortopedik apereyler ile
düzeltilebilirken ortognatik cerrahi,yetişkin hastalarda ve ciddi durumlarda
uygulanan tedavi seçeneğidir. Bu suretle, sınıf II malokluzyon tedavisinde
extraoral headgear, fonksiyonel apereyler ve diş çekimi ile veya intermaxiller
elastikler ile birlikte uygulanan konvansiyonel sabit tedaviler kullanılabilir.(73)
Özellikle
maksillada
molar
distalizasyonunda
en
çok
kullanılan
konvansiyonel metod ekstraoral traksiyondur ki hem ortodontik hem de
ortopedik
amaçlar
için
kulanılabilir.Uygulaması
kolaydır
fakat
hasta
kooperasyonu gerektirmesi extraoral traksiyonun en önemli dezavantajıdır.Bu
yüzden araştırıcılar daha az hasta kooperasyonu gerektiren alternatif
metodlar geliştirmeye yönelmişlerdir.Bu apereyler arasında pendulum,jones
jig,distal jet,süperelastik tel halkalar ve Keles slider bulunmaktadır.Ancak bu
intraoral distalizasyon apereylerinin klinik etkilerini azaltan istenmeyen yan
etkileri bulunmaktadır.Bu apereylerin hepsi overjetin artmasıyla sonuçlanan
keser protrüzyonuna,premolar ve kaninlerin mezyal hareketine sebep
olur.(şekil 5)(73)
Distalizasyon apereylerinin kullanımında ki bir diğer dezavantaj ise
mandibulanın saat yönündeki rotasyonu sebebiyle alt yüz yüksekliğinin
azalmasıdır.(74)
37
Şekil 5:Hasta kooperasyonu gerektirmeyen distalizayon apereylerinin
biyomekaniği A Tedavi başlangıcında apereyin meydana getirdiği moment
ve kuvvetler B Molar distalizasyonu sonrası durum(distal tipping,keser
protrüzyonu,premolar ve kaninlerin mezyale hareketi)(73)
İskeletsel ankraj sistemlerinin kullanımı son on yıl içinde ortodontide
yeni bir tedavi yöntemi olmaya başlamıştır.İskeletsel ortodontik ankraj
sistemleri çeşitli diş hareketleri için hasta kooperasyonu gerektirmeden ve
yan etkiler oluşturmaksızın sabit ankraj sağlarlar.(75)
Son yıllarda maksiller molar distalizasyonunda ankraj kaybı problemini
çözmek için konvansiyonel dental implantlar ve mini vidalar sabit ankraj
sağlamak için kullanılmaktadır. Konvansiyonel dental implantların fiyat
pahalılığı,cerrahi
işlem
gereksinimi,
yerleştirme
lokalizasyonundaki
kısıtlamalar ve yüklemeden önce bekleme periyodu gibi dezavantajları
vardır.Minivida implantlar; mutlak ankraj kontrolü sağlamaları,birçok farklı
anatomik lokalizasyonlara yerleştireilebilmeleri, hemen yüklenebilmeleri,basit
mekaniği,hasta kooperasyonu gerektirmemesi,kolay yerleştirme/uzaklaştırma
işlemleri ve konvansiyonel implantlara göre düşük maliyeti gibi avantajları
nedeniyle
günümüzde
ortodontistler
kullanılmaktadırlar.(76)
38
tarafından
yaygın
olarak
Minivida yerleştirilmiş hastaların yarısında
herhangi bir ağrı hissedilmediği ve çoğunda
da
operasyon sonrasında
konuşma, yutkunma ve
çiğneme zorluklarına bağlı rahatsızlıkların minimal
edilmiştir.Diğer
yandan
minividalar;diş
kökleri,sinir,kan
olduğu
damarları
rapor
gibi
anatomik yapılara zarar verilmesi,yerleştirme veya uzaklaştırma sırasında
vidanın kırılması,peri-implant enflamasyon sebebiyle vidanın kaybı gibi
dezavantaj ve risklere sahiptirler.Minivida başarı oranı %80 -%95 olarak
bildirilmiştir.(75)
Papadopoulos(73),miniimplant destekli distalizasyon sistemini (MISDS)
(şekil 6) sınıf II malokluzyona sahip hastaların çekimsiz tedavisinde etkili,
görünmez, kooperasyon gerektirmeyen maxiller molar distalizasyonu için ve
daha sonrasında anterior segmentin retraksiyonunda kullanmıştır. Bu sistem
kooperasyon gerektiren ve gerektirmeyen distalizasyon apereylerinde
görülen yan etkiler olmaksızın etkili bir molar distalizasyonu sağlar. .Sistem
hem molar distalizasyon hem de anterior segmentin retraksiyonu için ankraj
ünitesi olarak damağın paramedyan bölgesine yerleştirilen iki minivida
implant kullanır böylelikle molar distalizasyonu sırasında anterior bölgedeki
ankraj kaybı ve anterior segmentin retraksiyonu sırasında molar dişlerin
mezyale hareketi gibi yan etkilerin elimine edilmesi beklenmektedir.
Distalizasyon kuvveti palatinal bölgeye yerleştirilmiş açık nikel titanyum
sarmal yaylar aracılığı ile uygulanır ve maxiller molarların direnç merkezinden
geçer bu nedenle neredeyse saf kütlesel distal hareket beklenir ve molarların
distale
devrilmesi
önlenebilmektedir.
Sistem
aktif
maksiller
molar
distalizasyonu sırasında ilk 4 -6 ay görünmezdir ve çürük riskini en aza indirir.
MISDS unilateral olarak da kullanılabilir.
39
Şekil 6 :A MISDS B MISDS ile birlikte kullanılan Aarhus minivida implant(73)
Şar ve arkadaşları(76) 2012’de MISDS kullanarak yaptıkları bir çalışmada
ortalama 9,6 ayda maksiller 1. molarların distalizasyon miktarı 2,45mm
bulunmuş ve buna 1 derecelik distal devrilme eşlik etmiştir.Araştırıcılar elde
edilen distalizasyon hareketinin molar dişlerin kökleri ile birlikte kütlesel
olarak hareket ettiği için saf bir hareket olduğunu ve nüks olmasının
beklenmediğini vurgulamışlardır.Ayrıca apereyin üst anterior bölgedeki
çapraşıklığı ve overjeti azaltarak tedavi mekaniğini kolaylaştırdığını ve tedavi
süresini kısalttığını gözlemlemişlerdir.
İskeletsel ankraj sağlamk amacıyla minividaların bukkal interradiküler
kemiğe yerleştirilmesi kullanılan en yaygın yaklaşımlardan biridir.Kökler arası
alan potansiyel olarak avantajlıdır çünkü yumuşak doku irritasyonu ile ilgili
daha az komplikasyona neden olur.Bununla birlikte mini vidalar interradiküler
bölgeye yerleştirildiğinde özellikle komşu diş anterio-posterior yönde hareket
ettiğinde diş harketlerine engel olurlar.(75)
40
Yamada ve arkadaşları(75), 2009 yılında interradiküler
minividaların
çekimsiz vakalarda maksiler molar distalizasyonu için klinik kullanımlarını ve
tedavi etkilerini değerlendirdikleri bir çalışma yayınlamışlardır.Çalşmada iki
çeşit mini vida 2.premolar ve 1. molar kökleri arasına bukkal taraftan
yerleştirilmiş ve yerleştirmeden 4 hafta sonra elastik zincirler veya ni-ti kapalı
sarmal yaylar ile kuvvet yukarı ve geriye doğru olabildiğince okluzal düzleme
paralel
olarak
kronlarında
uygulanmıştır.Ortalama
8.4
ayda
maksiller
molarların
4.8 derecelik distal tipping ile birlikte 2.8mm distale hareket
sağlanmıştır.Minividaların köke olan yakınlıklarının ankraj kaybında en büyük
risk olduğunu ve interradiküler minividalar ile geniş ölçüde yapılan molar
distal hareketine ulaşmanın zor olduğunu çünkü diş hareketi sırasında mini
vidanın çevresindeki kök ile temas edebileceğini
sonucunda
hasta
kooperasyonu
veya
bildirmişlerdir.Çalışma
keserlerin
proklinasyonu,kök
rezorpsiyonu,saat yönünde mandibuler rotasyon gibi istenmeyen yan etkiler
olmaksızın molar distal hareket elde edilmiştir.
Doshi ve arkadaşları (77), 2010 yılında yayınlanan çalışmalarında iki
aşamalı mini implant yerleştirimi ve ni-ti sarmal yaylar kullandıkları basit bir
sistem tarif etmişlerdir. Sistem konvansiyonel distalizasyon apereyleriyle
oluşan anterior dişler üzerindeki yan etkileri elimine ederken aynı zamanda
anterior segment retraksiyonunun ikinci aşamasını kontrol eder.Molar
distalizasyonu
tamamlandıktan
sonra
tedavi
süresini
kısaltmak
için
premolarların distale sürüklenmesini beklemek yerine premolar retraksiyonu
için aktif kuvvet uygulanmıştır.Birinci çift implantlar uzaklaştırıldıktan sonra
premolar retraksiyonu için ikinci çift mini implantar distalize olmuş birinci
molarların hemen mezyaline yerleştirilirler ve kaninlerin hizalanmasından
41
sonra çıkartılırlar böylelikle molarların tekrar mezyale hareketi önlenmiş
olur.Distalizasyonu tamamlanmış molarların stabilizasyonu için herhangi bir
palatal aperey kullanılmaz. İnterradiküler minivida kullanımında her zaman
vidanın komşu kök ile temas etme şansı vardır.Bu sistemde bu olasılık ilk
önce molarların süper sınıf I ilişkiye getirilip daha sonra ikinci çift mini
implantların distalize olmuş molarların mezyal kökünün hemen yakınına
yerleştirilmesiyle ortadan kaldırılmıştır.Bu sistemin bundan başka iki avantajı
daha vardır.ikinci çift implantlar distalizasyon sonrası posterior ankraj kaybını
önler ve sistem unilateral olarak kullanılabilir.Sistem ile maksiller molar
distalizasyonu başarılı bir şekilde elde edilmesine rağmen distalizasyon
sonucunda 4-16 derecelik tipping oluştuğu bildirilmiştir.
Daha önce belirtildiği gibi konvansiyonel ağız içi
distalizasyon
apereylerinin birçok istenmeyen yan etkileri vardır.İlk olarak, sagittal
düzlemde; akraj ünitesi oluşan mezyal kuvvetleri tam olarak karşılayamaz ve
bu da ankraj kaybına,intraoral mukoza irritasyonuna ve ayrıca birinci
maksiller molarlarda distal tipping oluşmasına sebep olur.İkinci olarak,vertikal
düzlemde;distalizasyon apereylerinin çoğu maxiller molarları extrüze etme
eğilimindedirler bu da mandibuler düzlem açısını arttırır.Son olarak,
transversal düzlemde;kuvvet palatinal veya bukkal tarftan uygulandığından
molar rotasyonu oluşur.(78)
2008 yılında, Lim ve Hong (78), konvansiyonel disalizasyon apereylerinin
yan etkilerini elimine etmek ve molar distalizasyonunu üç düzlemde de
kontrol edebilmek amacıyla geliştirdikleri kaldıraç kolu ve mini implant
sistemini tanıttılar.İstenilen distal kuvveti elde edebilmek için sistem hem
bukkal hem de palatınal alana yerleştirilmektedir.(şekil 7)Eğer bukkal ve
42
palatinal taraftan uygulanan kuvvetin bileşkesi molarların direnç merkezinden
geçerse ve oklüzal düzleme paralel ise kütlesel hareket elde edilir.(şekil
7a)Kütlesel harekete eşlik eden intrüzyon kaldıraç kolu uzunluğu ve
minividaların pozisyonları ayarlanarak sağlanır.(şekil 7b)Kuvvetin hem bukkal
hem de palatinal taraftan uygulanması molar rotasyonunun kontrol etmeyi
sağlar.(şekil 7c)Araştırmacılar bu sistemle kuvvet uygulanılan noktanın
kontrol edilebildiğini ve molar distalizasyonunu üç düzlemde de istenildiği gibi
elde edilebileceğini rapor etmişlerdir.
Şekil 7: Lever-arm and mini-implant sistem diyagramı LAb:bukkal
kaldıraç kolu Lap:palatinal kaldıraç kolu MIb:bukkal mini implant MIp:palatal
kaldıraç kolu LADFb:bukkal kuvvet etki hattıLADFp:palatal kuvvet etki hattı
LADFr:bileşke kuvvet etki hattı CR:rezistans merkezi A Bileşke kuvvet
okluzal düzleme paralel ve molarların direnç merkezinden geçer B Kütlesel
hareket ile birlikte komponentlerin ayarlanması ile intrüzyon sağlanır C
Kuvvet hem bukkal hem de palatinal alandan uygulandığından molarların
rotasyonu kontrol edilir.(78)
43
Asimetrik maksiller arklarda unilateral sınıf II maloklüzyonun düzeltilmesi
ortodontistler için büyük zorluklar oluşturabilir.Yıllar içinde çok çeşitli tedavi
yöntemleri geliştirilip kullanılmasına rağmen bunların çoğu yüksek düzeyde
kooperasyon gerektirirler; kooperasyon gerektirmeyen apereyler ise çok
karmaşık olabilirler.Tek taraflı premolar diş çekimi uygulanabilir bir tedavi
seçeneğidir
fakat
arkın
eğrilmesine
veya
orta
hattın
kaymasıyla
sonuçlanabilir.(74)
Chung ve arkadaşları(74),kısmen entegre mini-implant sistem olarak
tanıtılmış
(Cimplant,seoul,kore)
C-implant
kullanarak
unilateral
molar
distalizasyonu sağladıkları 2 vaka sunmuşlardır.Bu basit sistem kütlesel
molar distalizasyonu sağlamak ve bu sırada oluşan vertikal ölçümlerdeki
istenmeyen değişiklikleri en aza indirmek için direkt ve indirekt ankraj
kullanmaktadır.C implantlar kuvvet uygulandığında yüksek stabilite gösterirler
ve rotasyon kuvvetlerine karşı dirençlidirler.Rotasyonel kuvvetlerde dahi
implant kaybı olmaksızın kuvvet ve vektörün daha kolay ve daha doğru
uygulanmasına olanak sağladıklarından kısmen osteointegre mini implant
kullanımı arştırıcılar tarafından önerilmiştir.C-implantın baş kısmında bulunan
delik,rotasyonlu
veya
linguale
devrilmiş
molarların
uprightingi
ve
distalizasyonu için gerekli olan multiple kuvvetleri karşılayabilir.Araştırıcılar
kuvvet vektörünün daha iyi kontrol edilmesinin dişlerin asimetrik hareket
ettirilmesinde büyük bir avantaj sağladığını belirtmişlerdir.
44
5.Sonuç
Sınıf
II
malokluzyonun
ortodontik
tedavisinde
maksiller
molar
distalizasyonu için mutlak ankraj sağlayan mini-vida kullanımı; hasta
kooperasyonu gerektirmeyen, uygulaması kolay,
paralel molar hareketin
elde edilebileği, total tedavi süresini kısaltan etkili bir yöntemdir.
45
6. Özet
Üst 1.daimi molar dişlerin distalizasyonunda kullanılan ilk yöntemlerden
birisi Headgear ile ağız dışı kuvvet uygulamasıdır. Ancak diş hareketlerindeki
başarılarına rağmen Headgear’ların sahip olduğu en büyük dezavantaj
dışarıdan görülmeleri ve dolayısıyla hasta kooperasyonunun oldukça düşük
olmasıdır.
Bu dezavantajları ortadan kaldırmak amacıyla araşmacılar; ağız içi
distalizasyon sistemlerine yönelmişlerdir. Ancak tüm ağız içi distalizasyon
sistemlerinin hemen hepsinde ankraj kaybı meydana gelmektedir.Meydana
gelen bu ankraj kaybı üst kesici dişlerin protrüzyonuna ve overjet miktarının
artmasına sebep olmaktadır.
Ortodontide ankraj kaybını önlemenin en etkili yolu kemik ankrajı
kulanmaktır.Zaman içerisinde osteointegrasyon gerektiren büyük boyutlu
dental implantlar yerlerini daha küçük boyuta ve değişik baş yapılarına
sahip,mekanik sıkışma ile stabilite sağlayan mini-vidalara bırakmışlardır.
Molar
distalizasyonu
amacıyla
mini-vida
kullanımına
yönelen
araştırmacılar farklı sistemler tanıtmışlardır.Mini-vida kullanılan sistemlerde
hasta kooperasyonuna gerek duyulmamasının yanı sıra bir çoğunda
molarların distale devrilmesi önlenerek 1.molarların saf kütlesel distal
hareketi sağlanabilmiştir.Ayrıca ağız içi molar distalizasyon apereylerinde
ankraj kaybı sonucu meydana gelen overjetin artması,distal hareket ile
birlikte ekstrüzyon ve bunun sonucunda mandibulanın saat yönünde
rotasyonu gibi olumsuzluklar önlenmiştir.
46
7.Kaynaklar
1.Gainsforth BL, Higley LB. A study of orthodontic anchorage possibilities in
basal bone. Am J Orthod Oral Surg 1945,31,406-16.
2.Linkow LI. The endosseous blade implant and its use in orthodontics. Int J
Orthod 1969,18,149-54.
3.Branemark PI, Aspegren K, Breine U. Microcirculatory studies in man by
high resolution vital microscopy. Angiology 1964,15,329-32.
4.Roberts WE, Smith RK, Zilberman Y, Mozsary PG, Smith RS. Osseous
adaptation to continuous loading of rigid endosseous implants. Am J Orthod
1984,86,95-111.
5.Creekmore TD, Eklund MK, The possibility of skeletal anchorage.J Clin
Orthod. 1983,17,266 – 269.
6.Kanomi R. Mini-implant for orthodontic anchorage, J. Clin. Orthod.
1997,31,763-767.
7.Uysal t.İmplantlar ve ortodonti,Cumhuriyet Fakültesi Dişhekimliği Fakültesi
Dergisi 2005,8,146-155
8.Wehrbein H,Feifel H,Diedrich P. Palatal implant anchorage reinforcement
of
posterior
teeth:
A
prospective
study.Am
J
Orthod
Dentofacial
Orthop.1999,116(6),678-86
9.Block MS, Hoffman DR. A new device for absolute anchorage for
orthodontics. Am J Orthod Dentofac Orthop.1995,107,251-258
10.Byloff FK,Karcher H,Clar E,Stoff F. An implant to eliminate anchorage loss
during molar distalization:a case report involving the Graz implant-supported
pendulum.Int J Adult Orthodon orthognath Surg.2000,15(2),129-37
11.Kaan E. Mikro-İmplant destekli modifie lokar apereyinin ortodontik bölgeye
etkisi.Doktora tezi.Ankara,2007
12.Gray JB,Smith R. Transitional ımplants for orthodontic anchorage.
J.Clin.Orthod. 2000,34(11),659-66
13.Bousquet F,Bousquet P,Mauran G,Parguel P. Use of an impacted post for
anchorage.J Clin Orthod.1996,30(5),261-5
14.Sugawara J,Baik UB,Umemori M,Takahashi I,Nagasaka H,Kawamura
H,Mitani H. Treatment and posttreatment dentoalveolar changes following
intrusion of mandibular molars with application of a skeletal anchorage
47
system(SAS) for open bite correction.Int J Adult Orthodon Orthognath
Surg.2002,17(4),243-53
15.Costa A,Raffainl M,Melsen B. Miniscrews as orthodontic anchorage:a
preliminary report.Int J Adult Orthodon Orthognath Surg.1998,13(3),201-9
16.Park HS,Bae SM,Kyung HM,Sung JH. Mikro-implant anchorage for
treatment of skeletal Class I bialveolar protrusion. J Clin Orthod.
2001,35(7),417-22
17.Maino BG,Bednar J,Pagin P,Mura P. The spider screw for skeletal
anchorage.J Clin Orthod.2003,37(2),90-7
18.Chung K,Kim SH,Kook Y. C-orthodontic mikroimplant for distalization of
mandibular dentition in Class III correction.Angle Orthod.2005,75(1),119-28
19.Huang LH,Shotwell JL,Wong HL. Dental implants for orthodontic
anchorage.Am J Orthod Dentofacial Orthop.2006,129,174-185
20.Melsen B. Mini-implants: where are we? J Clin Orthod 2005,39,539-47
21.Moschos A. Papadopoulos, DDS, DMD, Fadi Tarawneh, BDS The use of
miniscrew implants for temporary skeletal anchorage in orthodontics: A
comprehensive review Oral Surg Oral Med Oral Pathol Oral Radiol Endod
2007,103,e6-e15
22.Carano A,Velo S,Incorvati C,Poggio P. Clinical applications of the MiniScrew-Anchorage-System(M.A.S.)in the maxillary alveolar bone.Pog Orthod
2004,5(2),212-30
23.Güvenç T.N,Kocadereli İ. Ankraj sistemlerine genel bakış: ortodontide
mikroimplant ankraj sistemleri.Cumhuriyet Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi
Dergisi 2006
24.Carano A, Velo S, Leone P, Siciliani G. Clinical applications of the
miniscrew anchorage system. J Clin Orthod 2005,39,9-23.
25.Park H, Kwon T, Sung J. Nonextraction treatment withmicroscrew
implants. Angle Orthod 2004,74,539-549
26.El H, Taner T. Ortodonti Pratiğinde Kemik İçi Ankraj Kullanımı Hacettepe
Dişhekimliği Fakültesi Dergisi 2007
27.Carano A,Velo S,Incorvati C,Poggio P. ‘‘Safe Zones’’: A Guide for
Miniscrew Positioning in the Maxillary and Mandibular Arch Angle Orthod
2006,76,191–197
48
28.Önçağ G. Ortodontide Mini vida uygulamalarında temel kavramlar Ege
Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Dergisi 2010
29.Kyung HM, Park HS, Bae SM, Kwon OW, Sung JH. Handbook for the
absoanchor orthodontic microimplant 2004,3rd.ed
30.Melsen B, Costa A. Immediate loading of implants used for orthodontic
anchorage. Clin Orthod Res. 2000,3(1),23-8.
31.Arman A,Gökçelik A. Ağız içi molar distalizasyon yöntemleri Cumhuriyet
Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Dergisi 2005
32.Scuzzo G,Pisani F,Takemoto K. Maxillary molar distalization with a
modified pendulum appliance.J Clin Orthod.1999,33(11),645-50
33.Gianelly AA, Vaitas AS, Thomas WM. The use of magnetsto move molars
distally. Am J Orthod Dentofac Orthop 1989,96,161-167
34.Bondemark L, Kurol J. Distalization of maxillary first and second molars
simultaneously with repelling magnets. Eur J Orthod 1992,14,264-272
35.Wilson WL. Modular orthodontic systems part I. J Clin Orthod.
1978;12,358-375
36.Muse DS, Fillman MJ, Emmerson WJ, Mitchell RD. Molar and incisor
changes with Wilson rapid molar distalization. Am J Orthod Dentofacial
Orthop. 1993,104,556–565
37.Küçükkeleş N, Doğanay A. Molar distalization with bimetric molar
distalization arches. J Marm Uni Dent Fac.1994,2,399–403
38.Aras K. 3D bimetrik maksiller distalizasyon arklarının dentofasiyal sisteme
etkilerinin sefalometrik olarak incelenmesi.Doktora Tezi. Ankara,1993
39.Üçem TT, Yüksel S, Okay C, Gülsen A. Effects of a threedimensional
bimetric maxillary distalizing arch. Eur J Orthod 2000,22(3),293–298
40.Pieringer M, Droschl H, Permann R. Distalization with a Nance appliance
and coil springs. J Clin Orthod 1997,31,321-326
41.Erverdi N, Koyutürk Ö, Küçükkeleş N. Nickel-titanium coil springs and
repelling magnets: a comparison of two different intra-oral molar distalization
techniques. Br J Orthod 1997,24,47-53
42.Bondemark L, Kurol J, Bernhold M. Repelling magnets versus
superelastic NiTi coils in maxillary molar distalization.Eur J Orthod
1993,51,334
49
43.Bondemark L, Kurol J, Bernhold M. Repelling magnets versus
superelastic Nickel-Titanium coils in in simultaneous distal movement of
maxillary first and second molars. Angle Orthod 1994,64,189-198
44.Manhartsberger C.The distalization of molars by the moldcasting technican
alternative
to
headgear
Schweiz
Monatsschr
Zahnmed
1992,
102(10),1228-35
45.Greenfield RL. Fixed piston appliance for rapid Class II correction.J Clin
Orthod 1995, 29(3),174-83
46.Locatelli K, Bednar J, Dietz VS, Gianelly AA. Molar distalization with
superelastic NiTi wire. J Clin Orthod 1992,26,277–279
47.Basdra EK, Huber H, Komposch G. A clinical report for distalizing
maxillary molars by using super-elastic wire. J Orofac Orthop 1996,57,118123
48.Gianelly AA. Distal movement of maxillary molars. Am J Orthod Dentofac
Orthop 1998, 114,153-157
49.Hilgers JJ. The pendulum appliance for class II noncompliance therapy. J
Clin Orthod 1992,26,706-714
50.Kinzinger
G,Fuhrman
R,Gross
U,Diedrich
P.
Modified
pendulum
appliance including distal screw and uprighting activation for non-compliance
therapy of Class II malocclusion in children and adolescents. J Orofac
Orthop. 2000,61(3),175-90
51.Kinzinger G,Fritz U,Diedrich P. Bipendulum and quad pendulum for noncompliance
molar
distalization
in
adult
patients.J
Orofac
Orthop.
2002,63(2),154-162
52.Snodgrass
DJ. A
fixed
appliance
for
maxillary expansion,molar
rotation,and molar distalization.J Clin Orthod.1996,30(3),156-9
53.Elekdağ TST. Farklı kuvvet uygulayan pendulum zemberekleri ile
büyükazı dişlerinin distalizasyonu sırasında oluşan dentofasiyal etkilerin
karşılaştırılması. Doktora Tezi.Ankara,1999
54.Taner TU, Yukay F, Pehlivanoğlu M, Çakırer B. A comperative analysis of
maxillary tooth movement produced by cervical headgear and pend-x
appliance. Angle Orthod 2003,73(6),686–691
50
55.Güngör AA. Molar distalizasyonunda pendulum apareyi-K loop apareyinin
kombine kullanımı ile servikal headgear kullanımı sonucu oluşan dentofasiyal
etkilerin karşılaştırılması. Doktora Tezi. Ankara,2004
56.Jones RD, White JM. Rapid class II molar correction with an open coil jig.
J Clin Orthod 1992,26,661–664
57.Brickman CD,Shina PK,Nanda RS.Evoluation of the jones jıg appliance
for distal molar movement.Am J Orthod Dentofacial Orthop. 2000,118(5),52634
58.Haydar S, Üner O. Comparison of Jones jig molar distalization appliance
with extraoral traction. Am J Orthod Dentofac Orthop 2000,117,49–53
59.Sfondrini MF, Cacciafesta V, Sfondrini G. Upper molar distalization.
Orthod CraniofacialRes 2002,5,114-126
60.Cope JB, Buschang PH, Cope DD, Parker J,Blackwood HO. Quantitative
evaluation ofcraniofacial changes with Jasper Jumper therapy.Angle Orthod
1994,64,113–122.
61.Kalra V. The K-loop molar distalizing appliance. J Clin Orthod
1995,29,298-301
62.Carano A, Testa M. The distal jet for upper molar distalization. J Clin
Orthod 1996,30,374- 380
63.Ngantung V, Nanda RS, Bowman SJ. Posttreatment evaluation of the
distal jet appliance. Am J Orthod Dentofac Orthop 2001,120(2),178–185
64.Bolla E, Muratore F, Carano A, Bowman SJ. Evaluation of maxillary molar
distalization with the distal jet: a comparison with other contemporary
methods. Angle Orthod 2002,72(5), 481-494
65.Fortini A, Lupoli M, Parri M. The first class appliance for rapid molar
distalization. J Clin Orthod Dentofac Orthop 1999,33,322-328
66.Keleş A, Sayınsu K. A new approach in maxillary molar distalization:
intraoral bodily molar distalizer. Am J Orthod Dentofac Orthop 2000,117,39–
48
67.Haas SE, Cısneros GJ. The Goshgarian transpalatal bar: a clinical and an
experimental investigation. Semin Orthod 2000,6,98-105
68.Triaca A, Antonini M, Wintermantel E. Ein neues titan-FlachschraubenImplantat zur orthodontischen Verankerung am anterioren Gaumen. Inf
Orthod Kieferorthop 1992, 2,251–255
51
69.Mannchen R. A New Supraconstruction for Palatal Orthodontic Implants. J
Clin Orthod 1999,33(7),373–382
70.Oncağ G,Seçkin O,Dincer B,Arıkan F. Osseintegrated ımplants with
pendulum springs for maxillary molar distalization:a cephalometric study.Am
J Orthod Dentofacial Orthop 2007,131(1),16-26
71.Keleş A, Erverdi N, Sezen S. Bodily distalization of molars with absolute
anchorage. Angle Orthod 2003,73(4),471–482
72.Park H, Kwon T, Sung J. Nonextraction treatment with microscrew
implants. Angle Orthod 2004,74(4), 539–549
73.Moschos A. Papadopoulos Orthodontic treatment of Class II malocclusion
with miniscrew implants Am J Orthod Dentofacial Orthop 2008,134,.e1-e16
74.Chung K, Kim S, Chaffee M.P, Nelson G. Molar distalization with a
partially integrated mini-implant to correct unilateral Class II malocclusion Am
J Orthod Dentofacial Orthop 2010,138,810-9
75.Yamadaa K, Kurodab S,Deguchib T,Takano-Yamamotoc T,Yamashirod T.
Distal Movement of Maxillary Molars Using Miniscrew Anchorage in the
Buccal Interradicular Region Angle Orthod. 2009,79,78–84
76.Şar Ç,Özsoy Ö,Özçırpıcı A,Kaya B. Minivida implant destekli distalizasyon
sisteminin dentoalveoler etkileri Türk Ortodonti Dergisi 2012
77.Doshi H.U,Jamwal S.R, Bhad A.W. Distalization of molars using two stage
mini-implants — a case report Journal of Orthodontics 2011, 38, 55-63
78.Lim S, Hong R. Distal Movement of Maxillary Molars Using a Lever-arm
and Mini-implant System Angle Orthodontist 2008, 78, No 1
52
8.Özgeçmiş
1990 yılında Bursa’da doğdum.İlk ve orta öğrenimimi Setbaşı İlköğretim
Okulu’nda ve liseyi Bursa Anadolu Lisesi’nde tamamladım.2008 yılında Ege
Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’ni kazandım.
53
Download