ABD Tarihine Bakış

advertisement
Hegemonya Eğilimi ve Türbülans Arasında Cesur Yeni Dünyanın
Hikayesi: A.B.D. Tarihine Bakış (4) Dr. Mehmet Hişyar Korkusuz Küreselleşmenin ideolojik boyutları da yadsınamaz bir gerçekliktir. Francis Fukuyama "Tarihin Sonu" adlı makalesinde S.S.C.B.'nin A.B.D. karşısında başarısız olması ve A.B.D.'nin, Batı'nın üstünlüğünün açık bir şekilde ortaya çıkmasından sonra 'liberalizmin' dışında diğer tüm ideolojilerin devre dışı kaldığını ilan etmekteydi. Tarihin sona erdiğini öne süren Fukuyama liberalizme alternatif hiçbir ideolojinin bulunmadığı kehanetinde bulunmaktaydı. Ona göre Batı dışındaki toplumlar küreselleşme sürecinin pasif unsurlarıydılar (Fukuyama'dan aktaran Gözen, 2004: s. 88). Samuel Huntington'un 'Medeniyetler Çatışması' makalesi ile ortaya koyduğu görüş ise Batı kültürüyle diğer kültürler arasında bir çatışma yaşanacağı, bu yüzden Batı kültürünün diğer kültürlerle mücadele etmesi gerektiği tezini işleyerek Batı ve diğerleri ayırımını yapmaktaydı. A.B.D. diğer Batı ülkelerinin de desteğini alarak dünyanın farklı bölgelerinde bir medeniyet mücadelesi sürdürmeliydi. A.B.D. Başkanı George Bush I. Körfez Savaşı esnasında A.B.D. öncülügünde yürütülen Irak'a karşı operasyonun yeni dünya düzeninin kurulmasına zemin oluşturacağını iddia etmişti (Aktaran Gözen, 2004: s. 88-­‐89). Wallerstein da küreselleşmenin dünya ekonomik sisteminin hakim unsurunu oluşturan metropol (merkez) ülkeleri lehine çevre ülkelerin aleyhine geliştiğini söylemekteydi. Kapitalist ülkeler rekabet gücünü ve üstünlüğünü kendi tekellerinde tuttuklarından dolayı sınırların kaldırılmasını ve maksimum serbest piyasa ekonomisinin şartlarının tüm dünyada oluşmasını isterler. Dünya piyasasının küreselleşmesi merkezin ekonomik ve politik egemenliğini pekiştirmeye yarayacaktır (Gözen, 2004: s. 89). Her üç akademisyenin bakışında aralarında kimi temel farklar olsa bile ortak görülen nokta, küreselleşme bütün problematiğine rağmen bir realitedir ve öncüsü de A.B.D.'dir. Ancak A.B.D. hakikaten dünya kamuoyunun kendisinde vehmettiği bu güce hakikaten sahip midir? İşte burada Wallerstein çelişkileri net ortaya koymakta ve dünya ekonomi sisteminin zaaf ve yetersizliğini tasvir etmektedir. Huntington daha Amerikan yönelimli (oryantosyonlu) bir söylemle A.B.D.'nin devasa askeri endüstriyel kompleksine yeni rol ve vazife üretmeye çalışmaktadır. Fukuyama her zirvedeki devlet ve medeniyetin yakalandığı narsistik ego savrulmasına kapılarak 'alfa ve omega benim' (başlangıç ve son benim) kehanetinde bulunmaktadır. Amerika bir küresel güç olarak çıktığı zirvede plato yaparak bekleme fazına geçmiş ve kendi konumuyla beraber dünyanın geleceğine dair dikkatli ve temkinli adımlar atma pozisyonundadır. Brookings Enstitüsü Türkiye Programı direktörü Ömer Taşpınar Avrupa sosyal devlet modelinin küreselleşen dünya ekonomisinde bocalamakta oluşu, A.B.D.'deki sistemin başarılıymış gibi gösterilmesine yol açtığını halbuki A.B.D.'de de ciddî bir fırsat eşitliği sorunu yaşandığını vurgulamaktadır. A.B.D.'de siyah nüfus genelinde işsizlik %40 dolaylarında ve 40 milyon kişi fakirlik sınırının altında yaşamakta. Avrupa devletleri sosyal devlet modeliyle hem sosyalist devrime bir şekilde yanıt vermiş oldular hem de sosyal patlamaların önüne geçmeyi hedeflediler. A.B.D. kapitalizminin Avrupa tipi bir sosyal devlet kurmaya ihtiyaç duymamasının ana sebebi, geniş bir kıta coğrafyasının sunduğu imkanların çok farklı bir bireysel özgürlük, ekonomik girişimcilik ve macera sevgisi yaratmasıdır. Avrupa'da hala kamu harcamaları yüksek seviyededir ve bu da yüksek vergilerle sağlanmaktadır. Anglo Saxon modelde ise vergi oranları düşüktür ve bu yüzden sermayenin ve hür teşebbüsün önü daima açıktır. Uzun vadede ne olacağı her zaman tartışma konusudur. Keynes'in söylediği gibi "uzun dönemde hepimiz zaten ölmüş olacağız" (Taşpınar, 2006). Alan Greenspan'ın 'The Age of Turbulence' (Türbülans Çağı) adlı eseri 1987'de A.B.D. Başkanı Ronald Reagan'm kendisini FED'in (Federal Reserve Kurulu) Başkanlığına atamasından 2006'daki 2013.09.21 Hegemonya Eğilimi ve Türbülans Arasında Cesur Yeni Dünyanın Hikayesi -­‐ ABD Tarihine Bakış -­‐ 4.doc – Dr. Mehmet Hişyar Korkusuz istifasına kadar geçen deneyimlerini yansıtması bakımından önemlidir. O yaşadığımız çağı hava boşluğuna düşen uçağın içinde bulunduğu konumu örnek vererek 'türbülans' olarak nitelendirmekte ve geleceği de gizemli olarak görmektedir. Ona göre ekonomideki üretim artışı üç ana nedene bağlanabilir. Bunlardan birincisi sermayenin derinliği olarak isimlendirilen tesis ve donanımların sayısıdır. İkincisi işgücü kalitesidir ki bu da eğitim seviyesini yansıtmaktadır. Üçüncüsü ve en önemlisi ise, kurumların yeniden yapılandırılmalarından millî prodüktivitenin nasıl daha verimli hale getirilebileceği konusundaki yeni fikirlere dek uzanan geniş bir vizyondur. Tüm sektörlerdeki ve kategorilerdeki verimlilik artışı, ürün ve hizmetlerde ortaya çıkacak değer artışı yaratan en önemli faktör yeni fikirlerdir; hammaddenin kalite artışının üretim kalitesine katkısı sınırlıdır. Bunların olabilmesi için küresel ve esnek piyasaların var olması ve hukuk devletinin korunması gereklidir (Greenspan, 2008: s. 469-­‐471). Dünya ile birlikte A.B.D. de türbülanstan geçmektedir. 21 Eylül 2013, Cumartesi, İstanbul -­‐ 2 -­‐ 
Download