KREDI ve FINANS

advertisement
isLAMi İLİMLERDE METODOLO]İJUSÜL - III/2
İslam Hukuku Açısından
TARİHTEN GÜNÜMÜZE
•
•
KREDI ve FINANS
YÖNTEMLERİ
Tarhşmalı İlmi İhtisas Toplanhsı
İstanbul, 08-09 Mayıs 2010
Ç_amlıca
Sabahattin Zaim Kültür Merkezi
İstanbul2011
İSLAM HUKUKU AÇlSINDAN
GÜNÜMÜZ KREDi ve FİNANSMAN YÖNTEMLERİ
Abdullah DURMUŞ*
Giriş
Sözlükte "saygınlık" ve "güven" anlamına gelen "kredi" kelimesi, Latince aslında "inanma" manasında olan credere" kökünden gelmektedir. Kredinin genel olarak ve bankacılık açısından iki tür tanımı yapılmaktadır:
Genel olarak kredi, bir süre sonra ödenme vaadiyle mal, hlzmet ya da para cinsinden satın alma gücünün sağlanması veya var olan satın alma gücünün belli bir zaman sonra geri alınmak üzere başka bir kimseye devredilmesidir.
ll
Bankacılık açısından
kredi ise bankanın yapacağı istihbarat sonucu
mevzuata uygun olarak teminatlı veya teminatsız bir şekilde gerçek ya da
tüzel kişilere para, teminat veya kefalet vermesi işlemleri olarak tanımlanabi­
lir.!
İslam hukukunda kredinin karşılığı olan kelime karzdır. Sözlükte "kesip koparmak, karşılık vermek" anlamına gelen karz kelimesi terim olarak,
geri ödenmek üzere verilen mal veya birine ödünç 1borç verme"yi ifade etmektedir.ı Karz vermeye ikraz, verene mukriz, karz almaya istikraz, alana
müstakriz, borç almaya ise iktiraz denir.3
Kredilerin, niteliği açısından, nakdi ve gayr-i nakdi; vadesi açısından,
kısa, orta ve uzun vadeli; teminatları açısından, teminatsız ve teminatlı; veriliş
• Yard. Doç. Dr., Şırnak Ü. İlahiyat Fakilites, İslam Hukuku ABD Öğretim Üyesi
Parasız, Para Banka ve Finansal Piyasalar, s. 203.
ı Apaydın, "Karz", DİA, XXIV, 520.
3 Erdoğan, Fıkıh ve Hukuk Terimleri Sözlüğü, s. 293.
1
TARİHTEN GÜNÜMÜZE
KREDi VE FİNANS YÖNTEMLERİ
58
amacı bakmundan, yatırım, donarum ve işletme kredisi gibi türleri bulunmaktadır.4
Finans (İng: Finance, Ar:
J.r-:ll) kelimesi ise krediden daha genel bir
tabir olup kredi veya başka yollarla bir konuda para sağlama, maddi destekte
bulunma, bir iş için ödenmesi gereken parayı üstlenme gibi anlarnlara gelmektedir.5
Klasik fıkıh literatüründe ele alınan sözleşme türlerine bir göz atıldı­
ğında vadeli satış, selem, karz, vadeli yapılması halinde istisna', şirket ve
mudarabe, müsakat, müzara' a, müğarase gibi ortaklıkların finansman sağla­
ma fonksiyonlarının bulunduğu görülmektedir. Sayılan akit türlerinin teoride
ortaya konulmuş olan kurallara uygun olarak insanların, özellikle ticari ve
sinai anlamdaki kredi ve finansman ihtiyacını tarih boyunca ne kadar karşıla­
dığı araştırılması gereken öneırıli bir konudur.
Günümüzde ise kredi ve finansman yöntemleri hayli çeşitlenmiştir.
Klasik dönemde de kullanılan finansman akitlerinden ödünç (karz), bir finansman aracı olarak bugün, farklı kategorilere göre çok değişik türlerde ve
genellikle faizli olarak uygulanmaktadır. Diğer finansman türleri ise genellikle fıkıh kitaplarında belirtilen form ve hükümlerle uygularunarnaktadır. Bunlardan bir kısmı hiç uygulanmamakta diğer bir kısmı ise güncelleştirilmiş
değişik biçiınlerde genellikle İslami finans kuruluşları tarafından tatbik edilmektedir.
Bu tebli~ günümüz kredi ve finansman ilirleriniri tarnamını kapsayıcı
olma iddiasında değildir. Diğer yandan çok değişik ve yeni finansman teknikleri bulunması ve her birinin ayrı ayrı doktora tezleri olacak kadar geniş olması dikkate alınarak bildirimizde, zikredilen finansman türlerinin fıkhi
hükınünü ortaya koyma gibi bir amaç da gözetilmemiştir. Ancak ilgili finansman yönteminin genel özellikleri ve işleyişi, konunun temel problemleri
ve varsa konu hakkında Uluslar arası Fıkıh Kurullarırun yaklaşımı ortaya
konulmaya ve konunun, muhterem hazirfin tarafından çeşitli yönleriyle tartı­
şılmasına zeınin hazırlanmaya gayret edilmiştir.
Tebliğilllizde ele alınacak olan günümüz finansman yöntemleri şunlardır:
4 Parasız, Para Banka ve Finansal Piyasalar, s. 207-213.
s Erdoğan, Fıkıh ve Hukuk Terimleri Sözlüğü, s. 146.
İSLAM HUKUKU AÇASINDAN
GÜNÜMÜZ KREDi ve FİNANSMAN YÖNTEMLERİ, A DURMUŞ
59
SATlN ALMA EMRİ ÜZERİNE MUAABAHA
(el-Murabaha li'l-A.m.iri bi'ş-Şira')
A. Genel Olarak
Murabaha sözlükte "artma, kar, ticari kazanç" anlamına gelen "ribh"
kökünden türeyen ve "kazandırma, kar hakkı taruma" manasında bir kelimedir. Terim olarak ise bir malın alış fiyalı veya maliyeti üzerine belirli bir kar
kanarak ve müşteriye miiliyet veya alış fiyalı konusunda bilgi verilen sahş
türünü ifade eder.6
Çağdaş
muriibaha ise müşterinin talebi üzerine bir malın fiiizsiz banka
söz konusu müşteriye, anlaşılan oranda bir kar ilavesi
ile viideli olarak sahlmasıdır. Müşteri, malın miiliyeti ve üzerine konulan kar
hakkında bilgi sahibidir.
tarafından salın alınıp
Türkiye uygulamasmda adı kurumsal işlemlerde "Üretim Desteği", bireysel işlemlerde ise "Bireysel Finansman Desteği" olup murabaha, hem Türkiye' de hem de diğer ülkelerde fiiizsiz bankaların olan işlem hacmi içinde %
90'ları aşan bir paya sahiptir. Muriibaha HSBC ve Citi Bank gibi birçok fiiizli
banka tarafından da özel olarak açılan "fiiizsiz bankacılık penceresi"
vasıtasıyla uygulanmaktadır.
Muriibaha ilke olarak, alım-sahmı ciiiz olan bütün malların finansına­
kullarulabilen bir yöntemdir. Fakat fiiizsiz bankacılıkta şu an itibariyle
bütün malların finansınanı genellikle yapılmamaktadır.
nında
Tipik bir ınurabaha işleminde izlenen süreç ana hatlarıyla şöyledir: Öncelikle müşteri fiiizsiz bankaya ilgili talebini iletir. Banka ondanıniili konulardaki gerekli bilgi ve belgeleri talep eder. Buna göre söz konusu müşteriye
liınit tahsis edilip edilmeyeceğine bankaca belirlenen kriteriere göre şubede
veya genel müdürlük birimlerinde karar verilir.
Müşteri, fiiizsiz banka adına veya isimsiz olarak düzenlenmiş olan
(Türkiye uygulamasında müşteri adına düzenlenir) profarına faturayı bankaya sunar. Bu, salıcı tarafından bankaya yöneltilıniş yapılmış bir icap kabul
edilir. Banka kabul ederse böylece salıcı ile banka arasında sahm akdi tamam-
6
Dönmez, "Murabaha", DİA,XXXI, 148.
TARİHTEN GÜNÜMÜZE
KREDİ VE FİNANS YÖNTEMLERİ
60
lanmış
olur.
Salıcının müşteri
ile
aynı
taraf
olmaması
veya
müşterinin
vekili
olmaması şarlı araıur.7
Müşterinin
talep ettiği mal banka tarafından sözlü ya da yazılı olarak
Türkiye uygulamasmda 2001 yılında yapılan düzenlemeye kadar
salıcılar bankaya (o günkü adıyla ÖFK), banka da müşteriye fatura kesrnek
sfuetiyle alış satış işlemini gerçekleştirmekteydiler. 2001 yılından sonra ise bir
yönetmelik değişikliği ile bu uygulama kaldırılmıştır. Faizsiz bankalar genellikle bu düzenlemenin, müşterilerin kendi bilgileri dışında kanunsuz bazı
uygulamalara (kdv ödemeİnek, ihracat ve ithalatta bazı kurallara uymamak
gibi) girmiş olmasının onlara yönelik haksız yargılama ve cezruara sebep olduğu için gerekli olduğu görüşünü savunmaktadır. Ancak fatura uygulamasının kaldırılmış olmasının banka tarafından malın salıcıdan alımı ve müşteri­
ye salımı noktasında birçok sorunu beraberinde getirdiği de bir gerçektir.
salın alınır.
B. Çağdaş Murabaha İle Klasik Murabaha Arasındaki Bazı FarkWık-
lar
Klasik fıkıh literatüründe murabaha akdi "güven esasına dayalı" bjr salım
türü olarak ele alınmışlır. Şöyle ki; sahm akdi, müşteriye malın alım fiyalı
veya maliyeti hakkında bilgi verilip verilmemesine göre "emanet" ve
"müsaveme" olarak ikili bir tasnife_tabi tutulmuştur. Buna göre alış fiyalı veya
maliyet hakkında müşteriye bilgi verilmeyen sahmlar "müsaveme", diğerleri
ise "emanet" salışı olarak isimlendirilir. Emanet salışları da, "karlı satış",
"karsız salış" ve "zararına satış" olmak üzere üçe ayrılır ki birincisine
"murabaha", ikincisine "tevliye", üçüncüsüne ise "vadia" denilmiştir.
Klasik murabaha ile çağdaş murabaha arasında, malın alış fiyalı veya
maliyeti hakkında müşteriye bilgi verilmesi bakımından benzerlik bulunmakla birlikte birçok noktada farklılık olduğu aşikardır. Şöyle ki;
Çağdaş ınınabahada ilk salıcı ve son alıcı dışında, salıcı açısından müş­
teri, alıcı açİsından ise salıcı konumunda bulunan ve finansman sağlamak
üzere devreye giren bir banka veya finansal kuruluş bulunmaktadır. Bu kuruluş, malı önceden alıp deposunda veya mağazasında müşteri beklemez. Aksine hazır müşterisinin talebi ve alım vaadi üzerine malı alır ve hemen sonrasında ona satar.
7
Heyet, el-Mefiylru'ş-Şer'iyye, s. 117-118.
İSLAM HUKUKU AÇASINDAN
GÜNÜMÜZ KREDi ve FİNANSMAN YÖNTEMLERİ, A DURMUŞ
Klasik
ve
61
ınınabahada malı peşin alıp
yine peşin fiyatla satmak mümkün
halde çağdaş ınınabahada ancak vadeli veya taksitti sabş
Aksi takdirde finansman sağlama fonksiyonu ortaya çıkmaya­
anlamlı olduğu
yapılmaktadır.
cakbr.
Çağdaş ınınabahada
banka çoğu zaman malın özellikleri ve piyasadaki
fiyatı hakkında doğrudan bilgi sahibi değildir. Müşterinin bilgi, uzmanlık ve
beyanma göre malı almakta ve önceden mutabık kaldıkları fiyatla müşteriye
satmaktadır. Oysa klasik ınınabahada kişi, malı alma,_satma, özelliklerini
araşbrma konusunda doğrudan etkin bir durumdadır.
Klasik ınınabahada malın alımı ile satımı arasında belirli bir süre geçtiği ve mal alıcının depo ya da mağazasına intikal ettiği için malın telef olma,
arızalanma vb. ticari riskleri daha fazla mevcuttur. Fakat çağdaş murabahada
mal banka tarafından satın alındıktan hemen. sonra müşteriye .satılmakta ve
doğrudan müşteriye teslim edilmesi sağlanmaktadır. Bu sebeple söz konusu
riskler asgari seviyeye indirilmiş durumdadır.
C. Günümüz Uygulamasmda Mura.baha
Hakkında Bazı Tartışma
Konuları
Çağdaş mınabaha
hem iktisadi hem de fıkhl boyutları itibariyle tartı­
şılmış ve bu uygulamanın leh ve aleyhinde birçok görüş ortaya çıkmışbr.
Öncelikle mınabahanın, dünyadaki hemen hemen bütün faizsiz kuruluşlar tarafından çok büyük bir oranda uygulanması ve bunun da sistemin
esasını teşkil eden ortaklık yöntemiyle finansman ilkesini zayıftatması birçok
eleştirinin mihenk noktasını oluşturmaktadır.
Diğer yandan mınabaha konusu mal banka tarafından satın alınmadan
önce müşteri ile banka arasındaki "vaadleşme" ilişkisi ve bunun iki tarafı
veya en azından bir tarafı bağlayıcı nitelikte olması söz konusu muamelede
fıkıhtaki "yanında olmayan şeyi satma", "kabzdan önce satış" ve "bir akitte
iki akit" 1 ''bir satırnda iki satım" gibi kimi yasaklarm ihlal edildiği yönünde
bazı eleştirilere sebep olmuştur.
Türkiye' de yürürlükten kaldırılan yönetmelikte faizsiz bankanın uygu"bireysel 1ktirumsal finansman desteği" adı altında
tanımlanırken " ... alıcılarm doğrudan satıcılardan aldıkları mal veya hizmet
bedelinin, özel finans kurumu tarafından alıcı adına satıcıya ödenmesi karşı1ıladığı mınabaha işlemleri
TARİHTEN GÜNÜMÜZE
KREDi VE FİNANS YÖNTEMLERİ
62
ğında, alıcının borçlandırılınası işlemidir" 8
ifadesi bir alım-salımdan çok kredi
2008 yılında çıkarblan yönetmelikte ise bu ibareden "müşteri adına" kısmı çıkarblmakla birlikte, " ...
alıcıların doğrudan satıcılardan aldıkları mal veya hizmet bedelinin, katılım
bankası tarafından satıcıya ödenmesi koşuluyla alıcının borçlandırılması işle­
midir" ifadesi kullanılmıştır. 9 Bu cümlede yer alan, "doğrudan satıcıdan aldık­
ları" kısmı, katılım bankasının malı alıp satmadığı gibi bir izienim doğurduğu
gerekçesiyle tenkid edilmiştir.
işlemini çağnşbrması bakımından eleştirilmiştir.
Diğer
yandan bankanın malı, müşterinin vaadine binaen alıp mülkiyetine geçtikten sonra fiziki olarak teslim almadan müşteriye satması "risk üstlenmeksizin kazanç elde etmek" yasağı açısından eleştiri konusu olmuştur.
Ayrıca müşteri ile banka arasında akdedilen "çerçeve sözleşmede", mal kusurlu çıksa veya satıcı tarafından müşteriye teslim edilmemiş olsa bile bunda
bankanın sorumluluğunun bulunmayacağına yönelik maddelerin bulunması
bu noktadaki tenkitlerin daha güçlü bir şekilde dile getirilmesine sebep olmuştur.ıo Yukarıda sayılanlar ve benzeri bazı gerekçeler gündeme getirilerek
çağdaş ınınabahanın faizli kredi için bulunmuş bir hile olduğu, klasik dönemde tartışılan ve genellikle caiz görülmeyen "lyne satışı"na benzediği yönünde de bazı iddialar vardır.1 1
Çağdaş ınınabahanın Türkiye uygulamasıyla ilgili tartışılan diğer bjr
konu ise 2001 yılından itibaren banka tarafından gerçekleştirilen alım ve satıınların banka açısından resmi faturaya tabi tutulmadan yapılıyor olmasıdır.
Bankanın fatura bazında "alıcı" durumunda bulunmaması kimi zaman müş­
teriye banka adına malı alınası için veka.Iet vermesi yöntemi ile çözüme kavuşturulmaya çalışılırken bu durum da vekil ile müvekkil arasındaki hukuk
açısından (yetki aşımı, sorumluluk vb.) başka sorunlara yol açabilmektedir.
Öte yandan faizsiz bankacılık kültürünün aradan geçen bunca zamana
rağmen hala tam anlamıyla yerleşmemesi sebebiyle bazı müşteriler, malı satın
"Özel finans kurumlannın kuruluş ve faaliyetleri hakkında yönetmelik",
http://www. tkbb.org. tr/index.
php?option=com_content&task=blogsection&id=30&ltemid=401 (30.02.2010).
9 "Bankaların kredi işlemlerine yönelik yönetmelik",
http://www. tkbb.org. tr/index. php?option
=com_content&task=blogsection&id=30&ltemid=401 (30.02.2010).
ıo Bayındır, İsliim Hukuku Penceresinden Faizsiz Bankacılık, s. 88-89.
ıı Dönmez, ''Mıırabaha", DİA, XXXI, 151.
s
İSLAM HUKUKU AÇASINDAN
GÜNÜMÜZ KREDİ ve FİNANSMAN YÖNTEMLERİ, A DURMUŞ
63
aldıktan
hatta bir miktar peşinat ödemesi gerçekleştirdikten sonra faizsiz bankayçı. müracaat etmektedir. Böyle bir durumda banka persamilinin bilgi veya
hassasiyet eksikliği de söz konusu ise mal alış-salışı gerçekte salıcı ile müşteri
·arasında tamamlandıktan sonra bankanın söz konusu malı finanse etmesi
"borcun finansman( gibi başka bir mahzurlu uygulamaya yol açmaktadır.
Murabaha işlemiyle ilgili tarhşma konularından bir diğeri müşteriden
. dosya masrafı vb. isimlerle talep edilen komisyonlardır. Bazı müşteriler, ticari
hayatta mal sahn alırken bedel (semen) dışında başka bir-komisyon ödenmeınesi durumu da dikkate alınarak bu komisyonlara itiraz etmekte ve bunun
caiz olmadığı yönünde kanaatler serdetmektedir. Bankalar ise işletim giderlerinin karşılanabilmesi için bu tür masrafların mutlaka alınması gerektiğini,
piyasada bunun bir örf haline geldiğini ileri sürmektedir. Bu noktada Türkiye
Kahlım Bankaları Birliği'ne, söz konusu problemierin aşılması için gerekli
mevzuat değişikliklerinin yapılması ve ilgili diğer tedbirleri alması için büyük
görev ve sorumluluklar düştüğü söylenebilir.
ilk yıllardan itibaren ınınabahayı konu alan yoğun
ve bu konuda zengin bir literatür ortaya çıkmıştır. Tarhşmaya zemin oluşturması bakımından burada İslam Fıkıh Akademisi'nin
(İKÖ) 1409 h. 11988 m. yılında "el-Murabaha li'l-amiri bi'ş-şira"' konulu kararı aşağıda zikredilmiştir. Buna göre murabaha işlemi aşağıdaki şartlar dahilinde caizdirız:
Uygulamaya
girdiği
tarhşmalar yapılmış
1. Malın mülkiyeti bankanın mülkiyetine geçmiş ve şer' an 1fıkhen
kabz tamamlanmış olmalıdır.
2. Banka, mal müşteriye teslim edilmeden önce telef olma, teslimden
sonia ise gizli ayıp vb. iade sonuçlarından kaynaklanan yükümlülükleri üstlenmelidir.
3. Sahm akdinin diğer şartları gerçekleşmeli ve bu akitle ilgili yasaklar
·
çiğnenmemiş olmalıdQ:.
Murabaha akdinde müşteri ile banka arasında yapılan vaadleşmeye gelince;
Heyet, İslam Fıkıh Akademisi, ''Karar bi şe'ni el-vefii' bi'l-va'd ve'l-murabaha li'lfuniri bi'ş-şira"', Karar no: 40-41~(2/5, 3/5}.
12
TARİliTEN GÜNÜMÜZE
64
KREDi VE FİNANS YÖNTEMLERİ
1. Vaad, mazeret bulunmadığı sürece vaadde bulunan kişiyi
diyaneten bağlar. Eğer vaad bir sebebeta'lik edilmiş ve vaadde bulunulan
kimse bunun neticesinde bir külfete girmiş ise vaad, ka.Zaen de bağlayıcı olur.
Bu durumda vaadin ya aynen ifa edilmesi veya mazeret bulunmadığı halde
vaadden cayılmış ise bunun karşı tarafa verdiği fiili zararın tazmin edilmesi
gerekir.
2. Vaadin, taraflardan en az birini muhayyer bırakacak şekilde gerçekleştirilmesi gerekir. İki tarafı da bağlayıcı vaad yapılmış ise "yanında bulunmayan şeyin satımı"ıu yasaklayan hadis hükmüne aykın bir uygulama ortaya
çıkmaması için, bankaıun (sahcı), satılan malın mülkiyetine o an sahip olması
şarh araıur.
I. LEASING (el-İcare el-Müntehiye bi't-Temlik)
Leasing işleminin "faaliyet kiralaması" ve "finansal kiralama" olmak
üzere başlıca iki türü bulunmaktadır. Faaliyet kiralaması, yatırım konusu
makine ve ekiprnanın belli bir dönem için sadece kullanım hakkım elde etmek
amacı ile kiralanması işlemidir.13
Finansal kiralama ise ilgili kanunda "kiralayarun, kiracııun talebi ve seçimi üzerine üçüncü kişiden sahn aldığı veya başka sfuetle temirı ettiği bir
malın zilyetliğini, her türlü faydayı sağlamak üzere ve belli bir süre feshedilmemek şarh ile kira bedeli karşılığında, kiracıya bırakmasım öngören sözleş­
me" olarak tanımlanmıştır. Ancak sözleşmede kararlaştırılması halinde kiracı,
süre sonunda malın mülkiyetini sahn alma hakkı elde edebilmektedir.ı4
Leasing işlemi ile finansal kuruluş, malın mülkiyetini kendisinde tutsayesinde alacak haklarını garantiye alma
elde etmektedir. Zira
belirlenen kira süresi sonuna kadar taksitlerin ödenmemesi durumunda mala
el koyma hakkı bulunmaktadır. Diğer yandan leasing, özellikle uzun vadeli
ise karlılıkların dönem içinde yükselmesi halinde bankaya söz konusu malın
kira ücretini artırma imkarn sağlamakta ve yeni bir ürün olması sebebiyle
banka başka müşterilere bu sayede ulaşmaktadır. Leasing işlemi ile müşteri
de uzun vadeli finansman imkarn elde etme, daha düşük oranlarda vergi
ödeme ve diğer bazı muhasebeye ilişkin avantajlan kazanmaktadır.ıs
imkarn
ması
13
Bkz., http://www.leasingportali.com/detayyeniportal.asp?id=34 (12.03.2010).
"Finansal Kiralama Kanunu'', Md: 4, 9, http://www.mevzuat.adalet, 18/03/2010.
15 Abdülvehhab İbrahlı:n
Süleyman, Fıkhu'l-Mu'amelati'l-Hadfse, s. 310.
14
Ebu
İSLAM HUKUKU AÇASINDAN
GÜNÜMÜZ KREDi ve FİNANSMAN YÖNTEMLERİ, A DURMUŞ
Leasing işlemi, kiralama akdi ile birlikte,
65
sahş
veya hibe akdinin yapıl­
taksiri bulunmasa bile helak
gibi noktalarda fıkhl açıdan tar-
mcısı, malın bakım-onatım masrafları yanında
riskinin kiracıya ait olmasının
hşma konusu olmuştur.16
şart koşulması
İslam hukukçuları arasında leasingin, "bir akitte iki akit" ve "şartlı salım" yasakları kapsamına girdiği
için caiz olmadığını savunanlar bulunduğu
gibi bu akdin yeni bir akit olduğunu, piyasada örfleşmiş bulunduğunu ve
belirtilen yasakların çiğnenmediğini ileri sürerek caiz olduğunu dile getirenler
de bulunmaktadırP Mesela, Sulidi Arabistan'daki Hey'etü Kibari'l-Ulema
adlı fıkıh meclisi, leasing işleminin biri kiralama diğeri sahm olmak üzere iki
akdi birden bünyesinde bulundurduğu ve bunlardan birinde kesinlik kazanmadığı, kiracıdan alınan ücretierin içinde esasında malın bedeli de takdir
edildiği halde leasing feshedildiği zamail kiracının hakkının ihlal edildiği ve
fakirleri iflasa kadar götüren bazı haksızlıklara yol açhğı gerekçesiyle bu işle­
ınİ caiz görmemiştir .IS
Diğer
yandan leasingin mahiyeti konusunda da farklı görüşler ileri süleasingin mevcut haliyle esasında bir "taksitli
sah.m" olduğunu ve bu hükümlere göre değerlendirilmesi gerektiğini savunmaktadır.19 Fakat aralarında İslam Fıkıh Akademisi ve İslam Bankaları
Muhasebe ve Denetleme Kurumu Fıkıh Meclisi'nin de bulunduğu çoğunluk,
leasingin, adi kiralamaya göre birçok farklı hükme tab! olduğunu kabul etmekle birlikte esas itibariyle icare (kiralama) olduğu görüşünü savunmaktarülmüştür. Bazı araşhrmacılar
dır.2o
Penceresinden Faizsiz Bankacılık, s. 146 vd.
Aktan, "Ticaret hukukunun yeni bazı problemleri üzerine İslam hukuku açısından
bir değerlendirme (borsa, teınirıat mektubu, leasing)", I. Uluslar Arası İslam Ticaret
Hukukunun Günümüzdeki Mes'eleleri Kongresi, s. 225-226.
1s Heyet, Karar no: 198 (Tarih: 6/12/1420) naklen: Abdülvehha.b İbrahlrrı. Ebu Süleyman,
Fıkhu'l-Mu'amelati'l-Hadlse, s. 324.
19 Bayındır, İslam Hukuku Penceresinden Faizsiz Bankacılık, s. 151.
ıo Heyet, İslam Fıkıh Akademisi, "Karar bi şe' ni istifsarati'l-benki'l-İslfurllli't-tenmiye",
Karar no: 13 (1/3); Heyet, el-Meaylru'ş-Şer'iyı;e, s. 152.
16
17
Bayındır, İslam Hukukıı
TARİHrEN GÜNÜMÜZE
KREDi VE FİNANS YÖNTEMLERİ
66
İslfun Konferansı'na bağlı İslfun Fıkıh Akademisi ise 2000 yılında aldığı
kararda,
caiz ve yasak leasing türlerini ve bu konuda riayet edilmesi gereken
kuralları belirtmiştir. ıı
Buna göre leasing işleminin, farklı akitlerin
man dilimini içerecek şekilde yapılınası yasaktır.
aynı
anda,
aynı
mal ve za-
Leasing işlemi aşağıdaki şartlar dahilinde caiz görülmüştür:
- Satım akdi daha sonra gerçekleştirilınesi şartıyla birbirinden tamamen
müstakil iki akit yapılınalıdır. Veya kiralama sözleşmesi ile birlikte icare süresi sonrasında malın kiracı tarafından temellük edileceğine dili bir vaadde
bulunulınuş olınalıdır.
- Gerçek ve fiili bir kiralama bulunmalı ve
gizlemek amacıyla yapılınış olınamalıdır.
yapılan işlem satım
akdini
- Kiralanan malın tazmin yükümlülüğü kiracıya değil, kiralayana (bankaya) ait olınalıdır. Buna göre kiracının teaddi ve kusurundan kaynaklanma.;.
yan zararları mal sahibi üstlenmeli, kiracı da elde edemediği menfaat karşılı­
ğında bedel ödemek zorunda bırakılınamalıdır.
- Leasing sözleşmesi malın sigortalanmasını kapsıyor ise malın ticari sigortalara değil, teavüni (yardımlaşma esasına göre çalışan) bir şirkete sigortalattırılınası ve bedelinin de mal salubi tarafından ödenmesi gerekmektedir.
- Leasing işleminde, kira müddeti boyunca icare {kiralama) akdi, malın
temellük edilmesi sırasında ise satım (bey') akdi hükümleri
tatbik edilmelidir.
kiracı tarafından
- İşletimle ilgili olınayan bakım masraflarının kiracı değil, mal sahibi
(banka) tarafından karşılanması gerekir.22
Aşağıdaki şekillerde gerçekleştirilen
leasing işlemleri caiz değildir:
- Leasing sözleşmesinin, kira ücretleri tamamen ödendiğinde malın
mülkiyetinin, yeni bir akit yapılırraksızın otomatik olarak kiracıya geçmesini
sağlayacak şekilde yapılınası durumu.
21
Heyet, İslam Fıkıh Akademisi, "Karar bi şe'ni el-icare el-müntehiye bi't-temlik'',
Karar no: 110 (4/12).
22
Heyet, İslam Fıkıh Akademisi, ''Karar bi şe'ni el-icfu:e el-müntehiye bi't-temlik'',
Karar no: 110 (4/12).
İSLAM HUKUKU AÇASINDAN
GÜNÜMÜZ KREDİ ve FİNANSMAN YÖNTEMLERİ, A DURMUŞ
67
- Leasing sözleşmesi ile birlikte, bütün kira bedellerinin ödenmesine talik !'!dilmiş (şarta bağlanmış) veya gelecek bir zamana bağlanmış (mudaf) bir
satım akdi yapılmış olması durumu.
- Gerçek bir kiralama sözleşmesi ile birlikte, mal sahibi lehlne ileri sübulunan bir satım akdiniı::ı yapılınası ve muhayyerlik süresinin de en son kiranın ödenme vakti olarak tayin edilmesi durumu.
rülmüş şart muhayyerliği
Aşağıdaki şekillerde
uygulanan leasing işlemleri ise caizdir:
- Leasing işlemi ile birlikte, fakat kiralamadan bağımsız bir hibe akdinin
veya kiralar tamamen ödendikten sonra söz konusu malın
kiracıya hibe edileceğine dili bir vaadde bulunulması durumu.
gerçekleştirilmesi
- Leasing işleminde mal sahibinin kiracıya, kiralar tamamen ödendikten
sonra söz konusu malı piyasa fiyah ile sahn alma muhayyerliği tanıması durumu.
- Leasing işleminde, mal sahibinin kiracıya, kiralar tamamen ödendikten sonra iki tarafın da anlaşacağı bir fiyat ile malı satacağına dili bir vaad
vermesi durumu.
- Leasing işleminde, mal sahibinin kiracıya, akdin, talep anında ve müstakil olarak gerçekleştirilmesi şarhyla dilediği zaman malı temellük etmesine
yönelik muhayyerlik hakkı tanıması durumu. 23
İsliimf
Finans Kuruluşları Muhtisebe ve Denetleme Kurumu Fıkıh Meclisi de
leasingin aşağıdaki şartlar çerçevesinde caiz olduğuna karar vermiştir:
- Leasing işleminde malın kiracıya temlikinin kiralama akdinden müstakil bir belge ile belirlenmesi gerekir. Burada üç ayrı uygulama söz konusu
edilebilir:
a. Leasing konusu mal, sembolik veya gerçek bir bedel ödenerek ya da
kalan kira taksitleri.niR peşin ödenmesi ile kiracıya satılabilir.
b. Leasingteki malın kiracıya hibe edileceği vaad edilebilir.
c. Malın hibe ile temlik edilmesi,
~aksitlerin
ödenmesi şarhna bağlanabi-
lir.
Heyet, İslam Fıkıh Akademisi, "Karar bi şe'ni el-icare el-müntehiye bi't-temlik",
Karar no: 110 (4/12).
23
TARİHTEN GÜNÜMÜZE
KREDİ VE FİNANS YÖNTEMLERİ
68
- Temlik vaadi sadece bir tarafı bağlayıcı olabilir. İki tarafı da bağlayıcı
vaad söz konusu olması halinde böyle bir vaad "akit'' hükmünde sayılacağı
için caiz olmaz.
- Temlik için hangi yöntem belirlenmiş olursa olsun, kira süresi bitiminde yeni bir akit yapılması gerekir. Mülkiyet yeni bir akit yapılmadan sırf
önceki vaad sebebiyle kendiliğinden geçmez.
/
- Mal sahibi, bütün taksitleri zamanında ödemesi şartıyla malı kiracıya
hibe edeceğini müstakil bir belge ile belirtmiş, kiracı da bu şarta uymuş ise
yeni bir işleme gerek olmaksızın malın mülkiyeti kiracıya intikal eder.
- Kiralayan, leasing konusu malı kiracıdan satın alınış ise bu malın ona
"iyne sahşı" yasağının ihlal edilmemiş olması gerekir.
kiralanınasında
- Leasing konusu mal telef olmuş veya leasingin belirlenen süreye kadar devam etmesi kiracı dışında bir sebeple imkansız hale gelmiş ise kiralamada emsal ücrete dönülür. Kiracı malı kullandığı miktar kadar emsal ücret
öder. Emsal ücret ile akitte belirtilen ücretler birlikte hesap edilerek kiracının
zararlı çıkmaması sağlanır. 24
Yukarıda
ilgili fıkıh kurullarının yaklaşımlarında görüldüğü üzere kiramüstakil bir akitle olması, mülkiyet bankada
bulunduğu sürece malın, kiracıdan kaynaklanmayan telef olma ve hasar riskinin mal sahibine ait olması ve söz konusu eşyfuun bakım ve sigorta masraflarıriın da kiracı değil, mal sahibi tarafından karşılanması leasing işleminin
caiz olması için ileri sürülen ortak şartlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Netice
olarak dünyada ve Türkiye'deki leasing uygulamalarının bu şartlar çerçevesinde ele alınıp yeniden değerlendirilmesi yerinde olacaktır.
lanan
malın, kiracıya sahşıruı:ı
EKSİLEN ORTAKLIK YÖNTEMİYLE FİNANSMAN
(el-Müşaraketü'l-Mütenakısa)
Müşarake,
bir işi gerçekleştirmek üzere sermayedar ve emek sahibinin,
emek ve sermayeleri birlikte ortaya koymalaoyla meydana gelen ortaklık
türüdür. Kar paylaşımı başlangıçta tarafların mutabık kaldığı oran üzerinden,
zarara katianma ise ortaklıktaki sermaye payıarına göredir. 25
24
Heyet, el-Mefiyfru'ş-Şer'iyı;e, s. 152-153.
25 Erdoğan, Fıkıh
ve Hukuk Terimleri Sözlüğü, s. 433.
İSLAM HUKUKU AÇASINDAN
GÜNÜMÜZ KREDİ ve FİNANSMAN YÖNTEMLERİ, A DURMUŞ
69
Müşarake ortaklığının, "damu müşarake" ve "eksilen (mülkiyetin devriyle sonuçlanan) müşarake" olmak üzere iki türü bulunmaktadır.
D8.im.i müşarakede ortaklardan hiçbiri belirli bir süre zarfında söz konusu ortaklıktan çıkma ya da sadece finansman sağlama niyetinde değildir.
Amaç bir iş kurup o işten kar kazanmak ve şirketi büyütmektir. Eksilen ortaklıkta ise ortaklardan bir tarafın amacı böyledir. Fakat diğer ortak finansman
sağlayan bir banka ya da başka bir kurum olduğu için onun amacı bir süre
sonra bu şirketin karından istifade etmek, daha ziyade ise değerlenen hisse
senedini satarak kazançlı bir şekilde ortaklıktan çıkmaktır.
Buna göre eksilen ortaklık yöntemi, bir ortağın tedrid olarak diğer orhissesini satın almayı taahhüt ettiği ortaklık türü olarak tanımlanabilir. 26
İslam Fıkıh Akademisi tarafından yapılan tarife göre ise, eksilen ortaklık, iki
tarafın, gelir getiren bir projede ortak olup taraflardan birinin diğerinin hissesini, tedrid olarak ya söz konusu projenin karı veya başka kaynaklar ile satın
almasırun taahhüt edildiği yeni bir muamele ilirüdürP
tağın
Eksilen ortaklık, 1979'de Dubai' de yapılan I. İslam Bankacılığı Kongresi'nde ve sonrasında gerçekleştirilen birçok ilnlı toplantıda tartışılan yeni bir
finansman yöntemi olup başlıca üç şekilde gerçekleştirilir:
1. Banka ile
müşteri, mutabık kaldıkları şartlar
dahilinde bir
müşarake
ortaklığı tesis eder. ileriki zamanlarda banka, sahip olduğu hisseleri müşteriye
(diğer ortağa) müşareke
akdinden sonra müstakil bir akitle satar. Banka ve
sahibi bulundukları hisseleri diğer ortağa veya üçüncü bir tarafa satıp
satmamakta tamamen özgürdür.
müşteri
2. Bu tür müşarake ortaklığında banka müşteriye, kurulan ortaklıktan
elde edilecek olan gelirin anlaşılan bir bölümüne, sağlamış olduğu finansman
miktarını geri almak üzere el koyma hakkını şart koşmaktadır.
3. Üçüncü tür müşarake ortaklığında ise müşteri, bankanın sahip olduğu hisseleri, üzerinde mutabık kaldıkları belirli devrelerde satın alma ve tedrici olarak malın tamamına malik olma hakkına sahiptir. Bu şekildeki bir
müşarakenin diğerlerinden en önemli farkı, müşterinin, hisse alım bedelini
Heyet, el-Mefiylru'§-Şer'iyı;e, s. 220.
Heyet, İs1fun Fıkıh Akademisi, "Karar ibi şe'ni el-müşaraketü'l-rnütenakısa", Karar
no: 136 (2/15).
26
27
TARİHrEN GÜNÜMÜZE
KREDi VE FİNANS YÖNTEMLERİ
70
gelirinden isterse de başka bir kaynaktan ödeyebilmesidir. En
yaygın olarak kullanılan yöntem budur.zs
isterse
ortaklık
Eksilen müşarake ortaklığının gayr-i menkUl üzerinde gerçekleştirilme­
si de mümkündür. Tak! Osmam tarafından dile getirilen bu teklif özetle şöy­
ledir29:
1. Finansman kuruluşu ile müşterisi, mülk şirketi yöntemiyle örneğin
bir ev sahn alır. Böylece taraflar bedelden ne kadarını ödemiş ise o oranda
evde şayi' mülkiyetle ortak olur.
2. Finansman kuruluşu evi müşteriye,
karşılıklı anlaşma
ile belirledik-
leri ücret mukabilinde kiraya verir.
3. Finansman kuruluşunun sahip olduğu mülkiyet belirli miktarda
(Mesela, on hisse şeklinde).
eşit paylara ayrılır.
4. Taraflarm mutabık kaldığı periyodik süre sonlarında (Mesela, her
altı ayda bir) müşteri, finansman kuruluşuna ait bir ortaklık payını alım bedelinden hisse bedeline düşen miktar mukabilinde sahn alır. (Mesela, finansman
şirketine düşen pay 200.000 TL ise müşteri bir hisseyi 20.000 TL mukabilinde
alır.) [Finansördeki hisseler on eşit paya ayrılmıştır.]
5. Müşteri tarafından her bir hissenin sahn
nansman şirketinin payı azalırken müşterinin sahip
artmış olur.
alınmasıyla
birlikte fi- ·
nispeti
olduğu ortaklık
6. Finansman şirketinin ortaklık oranının eksilrnesiyle buna denk dükira ücreti de azaltılır. Mesela, finansman kuruluşunun kira
ücreti toplamda 1000 TL ise her bir payın müşteri tarafından satın alınmasıyla
kira ücretinde 100 TL eksiltıne yapılır.
şecek şekilde
7. Müşteri finansöre ait bütün payları sahn alınca ev tamamen müşte­
rinin mülkü haline gelir ve müşteri ile banka arasındaki ortaklık ve kiralama
akdi sona ermiş olur.
Dubai' de gerçekleştirilen İslam Bankacılığı kongresinde eksilen
müşarake yönteminin, gerçek bir ortaklık olması, kar ve zararın paylaşımının
esas alınması, bankanın şirkette gerçek bir mülkiyetinin, şirket idaresinde ise
yönetim hakkının bulunması, yönetim konusunda diğer ortağı yetkili kılsa
bile denetleyici konumda bulunması ve son olarak faiz şüphesi bulunmaması
28
29
Mustafa SilırCı, "el-Müşareketü'l-Mütenakısa", MMFİ, s. 524.
Taki Osmilııi, Buhiis fi Kadayil Fıkhiyye Mullsıra, s. 249-250.
İSLAM HUKUKU AÇASINDAN
GÜNÜMÜZ KREDi ve FİNANSMAN YÖNTEMLERİ, A DURMUŞ
71
için sözleşmede, bankanın ortaya koyduğu sermayeyi bir miktar fazlasıyla
birlikte geri almasını garanti albna alan hiçbir maddenin bulunmaması şarhy­
la caiz olacağı kararına varılmışhr.3o
İslam Fıkıh Akademisi'nin (İKÖ) eksilen ortaklık yöntemi hakkın­
daki yaklaşımı ise şöyledir:3ı
Eksilen ortaklıkta her bir ortak, nakit veya degeri tayin edilmesi şarhyla
ayni olarak sermaye koymak suretiyle ortak olmakta ve akit sırasında kann
hangi oranlarda payiaşılacağı belirlenmektedir. Zarar ise ortaklarm sermaye
oranlarına göre yüklenilecektir.
Eksilen ortaklık yönteminde karşı tarafın hissesinin temellük edileceği­
ne dili ve sadece tek tarafı bağlayan bir vaad bulunabilir. Diğer taraf ise muhayyerdir. Hisse sabn alma muamelesinin her hisse devri sırasında sahm akdi
kurularak yapılması gerekmektedir.
Ortaklardan birinin, diğerinin payını belirli bir ücret ve süre ile kiralaması caizdir. Bu durumda her bir ortak, malın bakım masrafıarına söz konusu
varlıktaki hissesine göre kahlır.
yöntemi şirket akdinin genel hükümleriyle birlikte
aşağıdaki şartlar dahilinde caizdir:
Eksiklen
ortaklık
- Bir ortak diğerinin payını, şirket kurulurken ortaya konulan değer
üzerinden sabn alacağına dili bir taahhüde girmemelidir. Çünkü bu, ortaklık
payına yönelik verilmiş bir garanti anlamına gelir. Hisse bedelinin, devrin
yapılacağı günkü piyasa değeri veya tarafların, o gün için üzerinde mutabık
kalacakları bedel olması gerekir.
- Ortaklığın sigorta, bakım ve diğer masraflarının yalnızca bir tarafa
yüklenmemesi gerekir. Masraflar paylarma göre bütün ortaklar tarafından
karşılanmalıdır.
-Kar paylaşımı oran olarak tayin edilmelidir. Maktil bir miktar veya ortaya konulan sermayenin belirli bir oranı şart koşulmamalıdır.
-
Ortaklıkla
.
ilgili akit ve yükümlülüklerin birbirinden bağımsız
olması
lazımdır.
Vehbe Mustafa Zuhayli, "el-Müşaraketü'l-Mütenakısa ve suveruhl. fi dav'i
davabitü'l-ukudi'l-müstecidde",
http://www.kantakji.com/fiqh/Files/Companies/coS.doc, (30.02.2010).
3ı Heyet, İslam Fıkıh Akademisi, "Karar bi şe'ni el-müşaraketü'l-mütenakısa", Karar
no: 136 (2/15).
30
TARİHTEN GÜNÜMÜZE
KREDi VE FİNANS YÖNTEMLERİ
72
finansman sağlayan tarafın ortaya
geri alacağına dili bir ibare bulunmamalıdır.
-
Sözleşmede
koyduğu
sermayeyi
İslami Finans Kuruluşları Muhasebe ve Denetleme Kurumu Fıkıh Meclisi de yukarıda belirtilen şartlara uyulması kaydıyla eksilen ortaklık yönteminin caiz olacağına karar vermiştir. Söz konusu fılah meclisine göre eksilen
ortaklık yöntemi fılahtaki genel olarak "şirket", özel olarak ise "inan" ortaklı­
ğı hükümlerine tabidir. Hisse satın alma taahhüdünün, alıcı ortağın kendisine
düşecek kar payını bu alım işlemine tahsis etmesi sfuetiyle yerine getirilmesi
mümkün görülmüştfu.32
Görüldüğü gibi eksilen ortaklığın cevazı konusunda en öne çıkan husus, işlemin gerçek bir ortaklık olmasıdır. Ortaklardan biri diğerine, şirket
akdinin tabii sonuçlarından olan kara, zarara, masraflara katılma gibi noktalarda haksız şartlar ileri sürmemelidir. Kısaca işlem örtülü bir f§.izli ödünç
muamelesine dönüşmüyor olmalıdır.
II.
SELEM YÖNTEMİYLE FİNANSMAN
Sözlükte "teslim etmek, teslim olmak, peşin bedelle vadeli mahsUl almak" gibi anlamlara gelen selem, bir fılah terimi olarak, nitelikleri belirlenen
vadeli bir malın peşin bedelle satımını ifade etmektedir. Esasmda selem de bir
satım türü olmakla birlikte bu akdiı;ı.ormal bir satıştan ayıran başlıca iki özellik vardır. Bunlardan biri, normal bir sabşta malın ferden, selemde ise nev'an
tayin edilerek satılmasıdır. İkincisi ise selemsalışında mal bedeli (ra'sü mali'sselem) mutlaka peşin ödeıunelidir. Oysa diğer satışlarda (sarf hariç) bedel
vadeli de ödenebilir. Selem sahşınm, bedelierin mütekavvim ve belirlenmiş
olması, paranın peşin ödeıunesi, malın teslim zamanı ve yerinin tayin edilmesi ve akdin riliaya yol açmaması gibi şartları bulunmaktadır.33
Günümüz araşbrınacıları selem akdi yoluyla, bireysel ya da kurumsal
bazda, zirai, sınai ve ticari finansman sağlanabileceği görüşünü ileri sürmüş­
lerdir. Selem akdinin modem bir finansman yöntemi olarak kullanımı, selemle satın alınan malın teseliümden sonra sahmı ve "paralel selem" (es-selemü'lmüvazi) olarak iki şekilde mümkün görülmüştür.
32 Heyet, el-Metiylru'ş-Şer'iyye, s. 220.
33
Aybakan, "Selem", DİA, XXXVI, s. 402-404; Gözübenli, İslam Borçlar HukukundaKarz
Akdi ve Ftiiz, s. 173-175.
İSLAM HUKUKU AÇASINDAN
GÜNÜMÜZ KREDi ve FİNANSMAN YÖNTEMLERİ, A DURMUŞ
A.
Malın Teseliümden
73
Sonra Salımı
Finans kurumu, standart nitelikte olan malları selem akdiyle peşin olarak piyasa fiyatına göre daha düşük bir fiyatla satın alır. Malları teslim aldık­
tan sonra da peşin ya da vadeli bir fiyata, alım bedeli üzerine bir miktar kar
ekleyerek satar.
Asıl olan yöntem bu olmakla birlikte bankanın selemle aldığı malı satarken aşağıdaki alternatiflerden birini kullanması da ihtimal dahilindedir:
1. Banka, malın piyasada satılınasını temin etmek üzere bu konuda uzman olan kişi veya kurumlara ücret karşılığında vekalet verebilir. Bu vekaletin, başlangıçtaki selem akdini yapmayı da kapsayacak şekilde geniş tutulması mümkün görülmüştür.
2. Bankariın, mal
vekaletini malı kendisine satan kimseye
(müslem ileyh) vermesi durumu. Böyle bir işlemin caiz olması, selem akdi
sırasında gizli veya açık bir biçimde söz konusu vekaletin verilmemiş olması
şartına bağlanmıştır. Faizli borç verme uygulamasına dönüşme ihtimalinden
dolayı bu yöntem tasvip edilmemektedir.
cıya
satım
3. Bankanın, selemle satın aldığı malı, teslim tarihi geldiğinde
(müslem ileyh) satması durumu.
aynı satı­
Böyle bir muamelede, faizden kaçınılması için malın, önceki fiyatla eşit
veya daha az bir bedel karşılığında satılması şarh bulunmaktadır. Burada
malın sahcıya geri satılacağının açık ya da gizli olarak selem akdi sırasında
belirgin olmaması gerekli görülmüştür. Aksi takdirde yapılan işlem, faizle
borç verme anlamına gelir.
B. PARALEL SELEM YÖNTEMİ (es-Selemü'l-M:üvazi)
Paralel selem yöntemiyle finansmanda bankcı için iki durumdan biri söz
konusudur: Birinci dmuma göre banka selem ile bir mal satın alır, bedelini
peşin olarak öder. Ancak vadesi gelip malı teslim aldığında piyasada fiyatın
düşmesi durumunda zarar etmesi muhtemeldir. Bu sebeple ilk selem akdine
paralel fakat bu durumda salıcı olarak üçüncü bir taraf ile selem akdi gerçekleştirip alıcıdan bedeli peşin olarak alır. Vade geldiğinde ikinci akitteki mal
teslim yükümlülüğünü, birinci akit gereği alacağı mal ile yerine getirir. Aynı
işlemin tersten yapılması da mümkündür. Yani banka ilk önceselem akdiyle
TARİHTEN GÜNÜMÜZE
KREDi VE FİNANS YÖNTEMLERİ
74
mal satar
ardından
üçüncü bir şahısla yapacağı selem akdiyle de bir mal satın
alır.
Her iki tür uygulamada söz konusu selem akitlerinin yükümlülük ve
haklar balamından birbirinden tamamen müstakil olması, bu akitlerin birinde
zarar gören bir kimsenin, diğer akitteki bir taraftan herhangi bir talepte bulunamaması gerekmektedir. 34
III. İSTiSNA YÖNTEMİYLE FİNANSMAN
Sözlük anlamı "sanat ve maharet gerektiren bir şey yapmak" olan istisna' kelimesi bir fıkıh terimi olarak, "sanatkarla ısmarlayan arasında yapılan ve
belli bir ücret karşılığında özellikleri belirlenmiş bir şeyin imal edilmesini
konu alan akid" olarak tanımlanabilir.35 Kısaca "sipariş akdi" olarak bilinir.
Sipariş verene "müstasni"', işi yapana "sam"', yapılan şeye de "masnu"' de•
nır.
36
mal bedelinin peşin veya taksitle verilebilmesine imkan tanıyan
bir akit olması hasebiyle faizsiz bankacılıkta kullanılabilecek bir finansman
yöntemi olarak gündeme gelmiştir. Banka hem üretici (sani') hem de
müstasni' (üretim talep eden) olarak istisna' akdiyle finansman sağlayabilir.
İstisna',
Bir üretim malına ihtiya,ç duyan tüketici ya da tüccar, bu malı üretmesi
için banka ile bir istisna' akdi yapar. Bu durumda finans kurumu satıcı 1üretici (sam') konumundadır. Burada bedelin vadeli olması mümkündür. Banka,
kendisinden talep edilen ile aynı nitelikte bir malı, istenilen özelliklere göre
yapması için, işin ehli olan bir kişi ya da kurumla öncekine paralel bir istisna'
akdi (el-istisna'u'l-müvaz1) yapar. Burada banka alıcı (müstasni') konumundadır. Bu akitte de bedel peşin olabilir. Banka, söz konusu malı teslim aldık­
tan sonra, kendisinden talep eden kişiye teslim eder.37 Aynı şekilde bankanın
ilk yapılan akitte alıcı (müstasni'), ikincisinde ise satıcı (sam') konumunda
olması da mümkündür. Banka ilk akitteki bedeli peşin ödeyip ·ikincisindeki
34
35
Heyet, el-Mefiyfru'ş-Şer'iyye, s. 173.
Aktan, "İstisna"', DIA, xxnı, 393.
36
Erdoğan, Fıkıh ve Hukuk
37
Heyet, el-Mefiyfru'ş-Şer'iyye, s. 192.
Terimleri Sözlüğü, s. 261.
İSLAM HUKUKU AÇASINDAN
GÜNÜMÜZ KREDi ve FİNANSMAN YÖNTEMLERİ, A DURMUŞ
bedeli de vadeli olarak tahsil ederek finansman fonksiyonunu
tedir.38
75
sağlayabilmek­
işlemlerde
söz konusu istisna' akitlerinin kesinlikle birbirinden bagerekmektedir. Ayrıca banka, üretici sıfahyla yaphğı istisna'
akdinde malı müşterisine teslim etmeden önce malik olma sıfahnın gerektirdiği bakım ve sigorta gibi masrafları mutlaka kendisi üstlenmeli, bunları ikinci akitteki müşterisine yüklememelidir.39
Bu
ğımsız olması
IV. MENKUL KIYMETLEŞTİRME
(Securitization) 1 (et-Tevrik 1Sukılk)
A. Menkul Kıymetleştirme
Menkul kıymetleştirme, "gelecekte nakit girişi oluşturacak alacakların
veya bireysel kredi vb. borçlanma araçlarının bir araya getirilerek havuz haline getirilmesi ve bu havuza dayanılarak menkul kıyınet üretilmesi işlemi"
olarak tarif edilir. Bu işlem ilk defa 1970 yılında ABD' de ipoteğe bağlı menkul
kıymetlerin ihraç edilmesiyle uygulanmıştır.4o Menkul kıymetleştirme kısaca,
kredi kuruluşu veya kredili sahş yapan firmanın alacağını satması ve bu sayede söz konusu menkul değeri ihraç eden tarafın onu satın alanlar tarafından
finanse edilmesidir.4ı
Menkul kıymetleştirme işlemi için İngilizce kaynaklarda "security",
Arapça eserlerde ise "tevrik" ve "tesrud11 kavramları kullanılmaktadır. Fakat
menkul kıymetleştirmenin faizsiz kurumların uyguladığı şekli için daha çok
"tasklk" (sukfık) tabiri tercih edilmektedir.42
Menkul kıymetleştirmenin muhasebe açısından avantajları yanında,
alacakların tahsil riskini sıfırlaması ve alternatif bir finansman imkarn sağla­
ması gibi birçok yararından söz edilir.43
38 Heyet, el-Mefiyfru'ş-Şer'iyye, s. 191.
39 Heyet, el-Mefiyfru'ş-Şer'iyye, s. 192.
4°Ceylan, İşletmelerde Finansal Yönetim, s. 156-157.
41 Parasız, Modern Ansiklopedik Ekonomi Terimleri Sözlüğü, s. 395.
Muhammed Abdülhalim Ömer, "es-SukUku'l-İslfuniyye (et-Tevrik)", MMFİ,
http://www.islamfeqh.com /Nawazel/Nawazelltem.aspx?NawazelltemiD=893
(13.02.2010)
43 Ceylan, İşletmelerde Finansal Yönetim, s. 159.
42
TARİHTEN GÜNÜMÜZE
KREDi VE FİNANS YÖNTEMLERİ
76
kendisine esas teşkil eden varlık türüne göre
başlıca beş kısma ayrılır: Bunlardan ilkinde alacaklar, ikincisinde sadece faiz
ödemeleri, üçüncüsünde ileride beklenen alacaklar, dördüncüsünde kiradaki
mallar ve beşincisinde ortaklıklar (mudarabe ve müşarake) menkul kıyrnetleş­
tirmeye konu edilmektedir.44 Burada daha çok menkul kıyrnetleştirrnenin
İslfuni kuruluşlar tarafından uygulanan şekli yani "suk.ılk" ele alınacakbr.
Menkul
kıymetleştirme,
B. Sukilk Kavramı ve Sukllkun Başlıca Özellikleri
1. Sukftk Kavramı
Sukfık, "ayn (mal), menfaat, hizmet, belirli bir proje veya yabrımın varlıkları üzerinde eşit değerdeki hisseleri temsil eden vesikalar" olarak tanım­
lanmıştJrls. Sukill.< çıkartılabilmesi için buna esas teşkil edecek bir "asıl" (varlık) bulunması gerekmektedir. SukUk iliracında asli ve yan unsur mahiyetinde
bazı taraflar bulunmaktadır. Asli olan taraflar şunlardır: Alacaklarından nakit
elde etmeye çalışan taraf (genellikle bankadır), alacaklar karşılığında sukllk
çıkartınayı üstlenen araCı kuruluş (özel amaçlı şirket), suk.ılka asıl teşkil eden
borçtaki borçlular ve sukUku alan yabrımcılar. 46
Bunun yanında sukill.< çıkartılırken yan unsur olarak, sukllka esas,teşkil
eden varlıkları değerleme işini üstlenen şirket, borçların ödenmesine kefil olan
garantör ve evrakı koruma işini ü~tlenen başka taraflar da bulunabilir. 47
Sukftk çıkartma işleminde Özetle aşağıdaki süreç takip edilir:
öncelikle sukill.<a esas teşkil eden varlığın banka tarafından temellük
edilmiş olması gerekir. Daha sonra banka, mevcut alacaklarından 1 varlıklarmdan hangileri karşılığında sukUk çıkartmak istediğini ve bunun karşılığın­
da talep ettiği fiyatı tayin eder. Bu işlernde kimin garantör olacağı kararlaşbrı­
lır. Daha sonra söz konusu varlıklar (alacak), "özel amaçlı şirket" e devredilir.
.ı.ı Muhammed Abdülhalim Ömer, "es-Sukilku'l-İslfuniyye (et-Tevrlk)", MMFİ,
http://www.islamfeqh.com /Nawazel/Nawazelltem.aspx?NawazelltemiD=893
(13.02.2010)
45 Heyet, el-Metiy'iru'ş-Şer'iyye, s .310.
46 Muhammed Abdülhalim Ömer, "es-Sukilku'l-İslfuniyye (et-Tevrlk)", MMFİ,
http://www.islamfeqh.com /Nawazel/Nawazelltem.aspx?NawazelltemiD=893
(13.02.2010)
47 Muhammed Abdülhalim Ömer, "es-Sukilku'l-İslfuniyye (et-Tevrlk)", MMFİ,
http://www.islamfeqh.com /Nawazel/Nawazelltem.aspx?NawazelltemiD=893
(13.02.2010)
İSLAM HUKUKU AÇASINDAN
GÜNÜMÜZ KREDİ ve FİNANSMAN YÖNTEMLERİ, A DURMUŞ
77
Burada iki tür uygulama söz konusu olabilir. Şirket, ya bedelini ödeyerek bu
varlıklan kendisi sabn alır veya belli bir miktara kadar sabn alma garantisi
vererek yalınmalara satma konusunda aracı olur. Bu arada alacakların tahsilatı ve işlemin tasfiyesi konusundaki diğer hususlar da karara bağlanır. Eğer
vade geldiğinde borçların ödenmesinde bir gecikme veya ödememezlik olursa
garantörtaraf söz konusu meblağı ödemekle yükümlü olur.4s
2. Sukiıkun Başlıca Özellikleri
a. SukUk, sahibinin hak ve yükümlülüklerini ispat amacıyla eşit değe­
re sahip serredler olup nama veya hamiline şeklinde çıkartılabilir.49
b. SukUk, İslam hukuku esaslarına göre geçerli bir akdin hükümlerine
uygun olarak çıkartılır. 50 Sukfrkun ikinci elde tedavülü de buna göre düzenle• 51
nır.
c. Yatırımcılar kara, sukilk çıkartılırken ilan edilen paylaşma oranları­
na göre, zarara ise ortaklıktaki payiarına göre iştirak ederler.sz
d. SukUkta, sukilku yöneten mudarib, vekil veya yönetici ortak ser-:
maye ve/veya kar garantisi veremez. Yahnmcının, sukUkta yazılan miktarın
belirli bir oranında veya maktü bir miktarda kar elde etmesi yönünde önceden bir belirleme yasaktır. Yani sukUkta yatırımın bütün riskleri bulunur. 53
C. Menkul Kıymetleştirme İle SukUk Arasındaki Farklılıklar
a. Her iki türde de hedef nakit elde etmek olmakla birlikte Konvansiyonel sistemde menkul kıymetleştirmeye esas varlık "alacak" veya "faiz", İslfurı.l
sukilkta ise ya mevcut bir varlık, menfaat ya da ortaklık hissesidir.
Muhammed Abdilihalim Ömer, "es-Sukfıku'l-İslfuniyye (et-Tevrik)", MMFt
http://www.islamfeqh.com /Nawazel/Nawazelltem.aspx?NawazelltemiD=893
(13.02.2010)
49 Heyet, el-Mefiylru'ş-Şer'i!Jlje, s. 313.
so Heyet, İslam Fıkıh Akademisi, ''Karar bi şe'ni's-sukfıki'l-İslfuniyye", Karar no: 178
(4/19); Heyet, el-Mefiylru'ş-Şer'i!Jlje, s. 313.
sı Heyet, el-Mefiy'iru'ş-Şer'iyye, s. 313.
sı Heyet, el-Mefiy'iru'ş-Şer'iyye, s. 313; Heyet
, "Karar bi şe'ni's-sukfıki'l-İslfuniyye",Karar no: 178 (4/19).
S3 Heyet, İslam Fıkıh Akademisi, ''Karar bi şe'ni's-sukfıki'l-İslfuniyye", Karar no: 178
(4/19).
48
TARİHTEN GÜNÜMÜZE
KREDi VE FİNANS YÖNTEMLERİ
78
b. Menkul kıymetleştirmenin faizli uygulamasında daha çok Arapçada "tevrik" veya "tesnid", faizsiz uygulamasında ise "taskik" (su.kU.k) tabiri
kullanılmaktadır.
c. Faizli uygulaınalarda ihrac eden açısından alacağı tahsil riski yoktur. Faizsiz sistem sukfıkunda ise ticaret veya ortaklık riski bulunmaktadır.
e. Fruzli uygulamada bütün menkul kıymetleştirme türlerinin ikinci el
tedavülü vardır. Fakat faizsiz sistemde selem, istisna' ve murabahaya dayalı
stıkUk için ikinci el söz konusu değildir.
D. SUKÜK TÜRLERİ
StıkUk değişik açılardan
tasnife tabi tutulabilir. Biz burada su.kU.ka esas
teşkil eden varlığın türüne göre bir tasnifte bulunmak istiyoruz. Su.kU.kta bir
mal, menfaat 1hizmet veya ortaklık payı satılmaktadır.
1. Mal Sahmına Dayalı Suk:Uk Türleri
Mal sahmına dayalı su.kU.kta sukfiku çıkaran ya sahip olduğu ve o an
belirli bir süre için kirada bulunan varlıklan veya kiraya verilmemiş, verilmesi
de planlanmayan bazı malları satar. "Murabaha sukfiku", "selem sukfiku" ve
"istisna' stıkill.<u" ikinci grupta yer alır ki aşağıda bu türlerle ilgili özelliklere
yer verilecektir.
a. Kiradaki V arlıklann Mülkiyetine Dayalı Sukılk
Bu tür bir sukfiku kiraya verilmiş veya verilmesi va' dediimiş bir malın
sahibi ya da temsilcisi çıkartır.54 Burada sukfiku ihrac eden, malın satıcısı,
yatırımcılar ise alıcılarıdır. Dolayısıyla su.kU.k satın alınırken ödenen, söz konusu malın bedeli (semen) mahiyetindedir. Buna göre malın mülkiyeti
stıkill.<u alan yatırımcılara geçer. Su.kU.k sahipleri malın kar ve zararına maldaki ortaklık hisselerine göre iştirak ederler.ss
b. Murabaha Suk:Uku
Murabaha stıkill.<u, murabaha konusu mal bedelini finanse etmek üzere
senedler olup bu sayede malın mülkiyeti su.kU.k yatı­
rımcılarına geçmektedir. Mal bedeli ise su.kU.k iliracında yatırımcıların ödediği
çıkartılan eşit değerdeki
54
Heyet, el-Mefiylru'ş-Şer'iyye, s. 310.
ss Heyet, el-Mefiylru'ş-Şer'iyye, s. 313.
İSLAM HUKUKU AÇASINDAN
GÜNÜMÜZ KREDi ve FİNANSMAN YÖNTEMLERİ, A DURMUŞ
meblağ olıriaktadır.S 6
Bu tür sukfıkta,
lar ise sabn alan konumundadır.s7
sukfıku çıkartanlar malı
satan,
79
yabrımcı­
c. S elem ve İstisna' Suküku
Selem sukfıku, selem
satışındaki
mal bedelini (ra'sü maJ.i's-selem) tahsil
etmek amacıyla çıkartılan payları eşit değerdeki senedlerdir. Bu muamele ile
selem satışındaki mala (müslem fih) sukfıku sabn alanlar maJ.ik olıriaktadır.ss
Selem sukfıkunda yabrımcılar alıcı, sukfıku ihrac eden ise-satıcı konumundadır.s9
İstisna' sukılku ise bir malın üretilmesi amacıyla ihrac edilen eşit değerdeki serredler olup bu işlem sonucunda sukfıku çıkartan taraf mal bedelini
tahsil etmekte, sukfık alan yabrımcılar ise söz konusu mala maJ.ik olıriakta­
dır.60 İstisna' sukfıkunu ihrac eden sam' (üretici/satıcı), yamımcılar ise müşteri
konumundadır. Sukfıka sahip olan taraflar üretilen malın mülkiyetine sahlpfu.61
2. Menfaat V e Hizmet Satınuna Dayalı SukUk Türleri (İcare Sukftku)
ve Fıkhl Hükümleri
olıriak
Bu tür sukfıkun ilk ikisi menfaat, diğer ikisi ise hizmet
üzere dört alt çeşidi bulunmaktadır:62
satımına bağlı
a. Mevcut Malların Menfaat Mülkiyetine Dayalı Sukftk
Burada iki ayrı uygulama bulunmaktadır:
Birincisinde mevcut bir malın maJ.iki veya temsilcisi, sukfık ihrac etmekle söz konusu malını yabrımcılara kiraya verip kira bedellerini bu sayede
tahsil etmeyi amaçlamaktadır. Bu durumda malın menfaati sukfıku sabn alan
yabrımcılara geçmektedir. 63
Heyet, el-Mefiylru'ş-Şer'iyye, s. 311.
Heyet, el-Mefiylru'ş-Şer'iyye, s. 314.
5B Heyet, el-Mefiylru'ş-Şer'iyye, s. 311.
59 Heyet, el-Mefiylru'ş-Şer'iyye, s. 314.
60 Heyet, el-Mefiylru'ş-Şer'iyye, s. 311.
61 Heyet, el-Mefiylru'ş-Şer'iyye, s. 314.
62 Heyet, el-Mefiylru'ş-Şer'iyye, s. 310.
63 Heyet, el-Mefiylru'ş-Şer'iyye, s. 310.
56
57
80
TARİHrEN GÜNÜMÜZE
KREDi VE FİNANS YÖNTEMLERİ
İkincisinde ise· sukUku ihrac eden taraf malın miliki değil, menfaatini
daha önce sabn alınış yani belirli bir süre için o malı kiralamış olan kiracıdır.
Kiracı bu sayede kendisinin olmayan bir malı başkasına kiralayarak kira bedellerini sukılk alan kişilerden tahsil etmekte, sukUku alan kimseler ise malın
menfaatine ma.J.ik olmaktadır .64
b. Zimmette Tavsif Edilmiş Varlıkların Menfaat Mülkiyetine Dayalı
Sukill<
Bu tür sukılkta belirli bir malın değil, nitelikleri tayin edilmiş bir malın
menfaati satılmakta, kira ücreti ise sukılk bedeli olarak tahsil edilmektedir.
Söz konusu özelliklere sahip malın menfaati ise sukCık sahiplerine geçmektedir.6s
c. Muayyen Bir Tarafın Göreceği Hizmete Dayalı Sukfik
Bu çeşit sukill<, belirli bir tarafın yapacağı hizmet karşılı çıkarılır. Mesela, bir üniversitenin belirli bir alanda vereceği hizmet sukCık sahiplerine satıl­
makta, ücret de sukill<bedeli olarak tahsil edilmektedir.66
d. Zimmette Tavsif
Sukill<
Edilmiş
Bir
Tarafın Göreceği
Hizmete
Dayalı
Bu tür sukılkta hizmet sağlayacak olan tarafın, özellikleri belirtilmekle
birlikte ismi belirlenmez. Söz konusu niteliklere haiz bir tarafın göreceği hizmet sukllka talip olanlara satılır ve ücreti de sukCık bedeli olarak tahsil edilir. 67
e. Menfaat Mülkiyetine Dayalı Sukfık Hakkında Fıkhl Hükümler
Menfaat mülkiyetine dayalı sukılkta, ihrac eden taraf, sukCık türüne göre, mevcut veya zimmette tavsil edilmiş bir malın menfaatini ya da belirli
veya ziınmette nitelikleri belirtilmiş bir kimsenin hizmetini satan; yatırırncılar
ise sabn alan konumundadır. SukUk bedeli, menfaat ya da hizmetin karşılığı
olarak verilen ücrettir. SukUk sahipleri, iştirak oranlarına göre kar ve zarara
katılırlar. Sukılk hamınerinin, sahip oldukları bu varlıkları (menfaat veya
hizmet) üçüncü şahıslara satma hakkı vardır.6s
Heyet, el-Meiiylru'ş-Şer'iyye,
Heyet, el-Meiiylru'ş-Şer'iyye,
66 Heyet, el-Meiiylru'ş-Şer'iyye,
67 Heyet, el-Meiiylru'ş-Şer'iyye,
68 Heyet, el-Meiiylru'ş-Şer'iyye,
M
65
s. 311.
s. 311.
s. 311.
s. 311.
s. 314.
İSLAM HUKUKU AÇASINDAN
GÜNÜMÜZ KREDi ve FİNANSMAN YÖNTEMLERİ, A DURMUŞ
81
Yukarıda değişik adlarla zikredilmiş bulunan sukı1k türleri genel olarak
"icare sukıl.ku" olarak arulabilir. İslam Fıkıh Akademisi'nin (İKÖ) "İqı.re (kiralama) sukfıku" hakkındaki yaklaşımı şöyledir:
İcare sukı1kunda amaç, kiralamaya konu teşkil eden varlıkları veya
bunların ınenfaatini
ikinci elde tedaville elverişli ınenkı11 değere çevirınektir.
icare sukıl.ku nakit veya borç/alacak şeklindeki bir parayı değil,
bir ınal veya ınenfaat üzerindeki eşit payiara ayırılınış şayi' ınülkiyeti temsil
eder. Kiralama sukıl.ku, nama ve hamiline olmak üzere i!<i şekilde de düzenlenebilir. Sukı1kta mülkiyet intikali, nama yazılı olanlarda kayıt altına almak
veya yeni malikin isminin sukı1k üzerine yazılınası ile, hamiline olanlarda ise
teslim ile gerçekleşir.
Dolayısıyla
İcare sukı1kunda ihraca dayanak teşkil eden varlığın kiralamaya elverişli olması şarttır. Çıkartılan sukı1k
ikinci elde, piyasadaki arz-talep dengesine ve tarafların üzerinde mutabık kaldığı ilk bedel ile eşit, ondan fazla veya
eksik bir meblağ karşılığında satılabilir.
Sukı1k
hamilleri, ihraç sırasında tayin edilmiş şartlara göre belirli
vadelerde söz konusu varlıkların kira gelirlerini alınaya hak kazanırlar. Fakat
bu ıneblağdan, ınal sahibinin ödemesi gereken malın bakım masrafları düşü­
lür.
Malı başkasına kiralama yetkisi bulunan kiracı, yeni kiracılar ile akit
yapmadan önce icare sukıl.ku çıkartabilir. Bu dururnda yeni kira ücreti, eskisinden az, çok veya ona eşit olabilir. Fakat yeni kiracılarla sözleşme yapıldık­
tan sorıra sukı1k çıkartılırsa bu, eski kiracının, yeni kiracılardaki alacak hakkı­
na dayalı olarak ihraç edilmiş olacağından caiz olmaz.
Sukfık ihraç eden veya bunları yöneten tarafın, sukı1k alım bedeli veya
gelirini garanti etmesi caiz değildir. Kiradaki ınalların tamamen veya kısmen
helak olması halinde bunun sorumluluğu sukı1k hamillerine aittir.
İslam Fıkıh Akademisi, leasingdeki varlıklara ve zirnınetle vasıfları tayin edilmiş varlıklarm kiralanınasına dayalı sukfık ihraç ve tedavülü hakkın­
da bir karar vermemiş, bunu ileriki toplantılara bırakınıştır.69
Heyet, Heyet, İslfun Fıkıh Akademisi, "Karar bi şe'ni's-sukUki'l-idl.ra", Karar no: 137
(3/15).
69
TARİHTEN GÜNÜMÜZE
KREDi VE FİNANS YÖNTEMLERİ
82
3. Ortaklık Esasına Dayalı Sukftk Türleri
a.
Müşarake
Sukftku
Yeni bir projenin inşası, mevcut bir projenin geliştirilmesi ya da herhangi bir faaliyetin müşarake esasına göre finanse edilmesi amacıyla çıkartı­
lan eşit değerdeki senediere müşarake sukUku denir. SukUku satın alanlar,
payiarına göre söz konusu projede veya malda ortak olmaktadır.70
Müşarake sukUkunda ihraççı taraf başkalarından, belirli bir proje veya
kendisine ortak olmasını talep eden, yatırımcılar ise bu talebe olumlu
cevap veren ortak konumundadır. Yatırımcılar bu sayede söz konusu varlığa
borç ve alacaklarıyla birlikte ortak olmakta ve eğer gerçekleşirse kara iştirak
etmektedir.71
işte
b. Mudarabe Sukilku (Senedatü'l-Mukaraza)
Mudarabe sukUku "mudarabe" ortaklığı hükümlerine göre yürütülen
ve ortaklardan birinin ya da üçüncü bir tarafın "mudarib" (işletici) olarak
tayin edildiği sukU.k türüdür. 72 Mudarabe sukUku için "eshümü'l-mudarabe",
"senedatü'l-kıraz" ve "senedatü'l-mukarada" gibi terimler de kullanılmakta­
dır.73
Mudarabe sukUkunu ihrac eden taraf "mudarib" (işletici), sukU.k yatı­
ise "rabbü'l-mai" (sermaye sahibi) rolündedir. Bu muamele sonucunda
kar gerçekleşirse anlaşma şartlarına göre taraflar arasında paylaşılmakta, zarar vili olursa sermaye sahibi bu zararı tek başına üstlenmektedir.74
rımcısı
Mudarabe sukUkunda bazı hususlar tartışılmış ve eleştirilmiştir. Bunlardan biri söz konusu senedierin devlet garantisi altında olmasıdır. Eleştirilen
uygulamaya göre (Ürdün uygulaması) devlet üçüncü bir taraf olarak yatırım­
cının sermayesini garantiye almakta fakat ödemeyi sukUku çıkartan kuruluş­
tan geri almak üzere yani bir anlamda borç vermek sfuetiyle yapmaktadır. 75
Heyet, el-Menyiru'ş-Şer'iyye, s. 312.
Heyet, el-Menyiru'ş-Şer'iyye, s. 315.
n Heyet, el-Menyiru'ş-Şer'iyye, s. 312.
73 Ömer Mustafa Cebr İsmail, Senedntü'l-Mulciraza, s. 83.
74 Heyet, el-Mefiyiru'ş-Şer'iyye, s. 315.
75 Taki Osmaru, Buhiis fi kadaya fıkhiyye nıufisıra, s. 228-229.
70
71
İSLAM HUKUKU AÇASINDAN
GÜNÜMÜZ KREDi ve FİNANSMAN YÖNTEMLERİ, A DURMUŞ
Takl OsmfuU'ye göre bu durumda söz konusu
ver;ı:ne yasağı ihlal edilmiş olmaktadır.76
dığı
ortaklıkta,
83
sermaye garantisi
Bu konuda İslam Fıkıh Akademisi'nin (İKÖ) 1408/1988 tarihinde alkararlar şöyledir:
1. Mudarabe sukılku, mudarabe ortaklığı sermayesinin eşit hisselere
pay edilmesi esasına göre ve nama yazılı olarak çıkartılır. Mudarabe sukılku
temsil ettiği ortaklıkta söz konusu projenin başından sonuna kadar şayi mülkiyet ifade eder.
2. İlgili şartlar sukftk ihrac ilanmda belirtilir. Bu işlernde yahrımcıların
sukftk alım iradeleri icap, sukftku ihrac eden tarafın muvafakati ise kabul
olarak değerlendirilir.
3. İlan metninde sermaye miktarı ve karın paylaşılma oranı gibi fıkhen
açıklanması gereken bütün hususların belirtilmesi ve özel şartların da fıkhl
alıkama uygun olması lazımdır.
4. Mudarabe sukılku, yahrımcılar için belirlenen satın alma işlemleri
süresi tamamlandıktan sonra belli şartlar dahilinde ikinci elde tedavül edebilir:
a. Mudarabe sukılku satın alma işlemi gerçekleşip henüz işletilmeye
önce sermaye para durumunda olduğu için söz konusu
sukılkun tedavülünde fıkıhtaki "sarf akdi" hükümlerine riayet edilmesi gerekir.
başlanmadan
b. Mudarabe sermayesi "deyn" (alacak/borç) ise bu durumda deynin
alım-satımında geçerli hükümlere riayet edilmesi lazımdır.
c. Mudarabe ortaklığında mal, menfaat, para ve borç/alacak karışık bir
halde bulunuyor ise eğer çoğunluğu, mal ve menfaat kısmı oluşturuyorsa söz
konusu sukılkun tedavülü caizdir.
5. Sermaye, sukılku ihrac eden tarafın (mudarib 1işletıneci) elinde emanet hükmünde bulunur. Bu sebeple onun, belirli şartlar oluşroadıkça sermayeyi tazmin sorumluluğu yoktur.
6. Sukftk ihrac duyurusunda, mudanb
tarafından yahrıma ayrılan
sermayeye yönelik bir garanti verilmiş veya belirli bir miktar ya da oranda kar
taahhüt edilmiş ise söz konusu akit batıl olur.
76
Takl OsrrıfuU, Buhus fi kadiiyafıkhiyye mufisıra, s. 235.
TARİliTEN GÜNÜMÜZE
KREDi VE FİNANS YÖNTEMLERİ
84
7. ihrac ilkında ya da sukılk senedi üzerinde kara iştiraki ortadan kalAksi halde akit batıl olur.
dıran herhangi bir madde buhınmamalıdır.
ancak şirket varlıklarının paraya çevrilmesi veya para
bazında değerlemesinin yapılmasından sonra ortaya çıkar ve bu aşamadan
sonra kar dağıhmı yapılır. Daha önce yapılacak ödemeler ise (ileride mahsuplaşmak üzere) tarafların alacak/borç hesabına yazılır.
8. Kar
ması
dağıbmı
9. Kardan belirli bir kısmının dağıtılmayıp ihtiyat
yönünde bir anlaşmanın fıkhl açıdan sakıncası yoktur.
payı
olarak
ayrıl­
10. Mudarabe akdinden tamamen bağımsız bir şekilde, üçüncü bir tahiçbir ücret almaksızın ve tamamen teberrfr mahiyetinde garanti vermesi mümkündür .n
rafın,
c. Müzara'a Sukfıku
Belirli bir projenin "müzara' a" ortaklığı esasına göre finanse edilmesi
sukfrk yabrımcısının üretilen ürünlerde akitte belirtilen
şartlara göre ortak olmasını sağlayan sukılk türüne "müzara' a sukfıku" deamacıyla çıkartılan,
• 78
mr.
Müzara' a sukfıkunda sukfıku çıkartan, söz konusu arazİ:lain rakabesine
(kendisine) veya menfaatine sahip olan, yabrımcılar ise müzaraa akdindeki
ekim işini (bizzat veya başkaları vasıtasıyla) üstlenen (müzan') taraf konumundadır. Bazı durumlarda ise sukfık ihrac eden emek sahibi (müzan'), yahrımcılar ise arazi sahibi olmaktadır. Sukfrk sahipleri payiarına göre arazi
ürünlerine malik olurlar.79
d.Müsa.katSukfıku
"müsakat" ortaklığı hükümlerine göre sulanınası ve
ve sukılk sahiplerinin akitte belirtilen şartlar
çerçevesinde üründe pay sahibi olmasını sağiayan sukfık çeşidine "müsakat
Meyve
ağaçlarının
bakılması amacıyla çıkartılan
Sukfıku"
denir.BO
Heyet, Heyet, İslam Fıkıh Akademisi, "Kariir bi şe'ni senedati'l-mukarada ve
senedati'l-istismar'', Karar No: 30 (5/4).
7
8 Heyet, el-Mefiylru'ş-Şer'iyı;e, s. 312.
79 Heyet, el-Mefiylru'ş-Şer'iYife, s. 315-316.
80 Heyet, el-Mefiylru'ş-Şer'iyye, s. 312.
77
İSlAM HUKUKU AÇASINDAN
GÜNÜMÜZ KREDi ve.FİNANSMAN YÖNTEMLERİ, A DURMUŞ
85
Müsakat suk:Ukunu çıkartan, içinde ağaç bulunan arazinin rakabesine
veya menfaatine mill olan tarafur. Yatırımcılar ise müSa:kat akdindeki
"müsili" (ağaç yetiştiricisi) dir. Bazı durumlarda ağaç yeliştiricisi sukUku
ihrac eden yatırımcı ise arazi sahibi olabilir. Bu işlem sonucunda sukfik sahipleri anlaşma şartlarına göre ağaçların ürünlerinde pay sahibi olur.sı
e. Müğarase Sukiüru
Ağaç
ve bu yönde yapılacak masrafları karşıla­
hükümlerine göre yürütülmek üzere çı­
kartılan ve sukfik sahiplerinin üzerinde anlaşılan şartlara göre pay sahibi olmasını sağlayan sukfik türüne "müğarase sukO.kft" denir.sı
mak
dikip
yetiştirme işleri
amacıyla "müğarase" ortaklığı
Müğarase
suk:Ukunu ihrac eden, ağaç dikimine elverişli arazinin sahibi,
yatırımcılar ise müğarase akdindeki emek sahibi (müğaris) konumundadır.
Bazen sukUku ihrac eden emek sahibi, yatırımcı ise arazi sahibi olabilmektedir. Sukfik sahipleri bu işlem sonucunda anlaşmada belirtilen şartlara göre
arazi ve ağaç üzerinde paya sahip olur.s3
E. SUKÜK İHRACI ve İKİNCİ ELDE TEDAVÜLÜ
Sukfik ihracı konusunda İslfuni Finans Kuruluşları Muhasebe ve Denetleme Kurumu Fıkıh Meclisi'nin sukfik ihracı ve tedavülü konusunda belirlediği ölçütler şöyledir:B4
1. Sukilk İlıracı
a. İslam hukukuna göre geçerli akitler çerçevesinde sukU.k ihracı
ciizdir.
ınetle
mış
b. Mal, menfaat ve hizmetlere dayalı sukfik
sabit borca dayalı sukfik ihracı caiz değildir.
82
caizdir. Fakat zirn-
c. İhrac ve tali.sisi yapıldıktan soma, J;ı.angi akde bağlı olarak çıkartıl­
ise sukfik üzerinde o akdin bütün tesirleri cmdir.
Heyet, el-Meiiy'iru'ş-Şer'iyye, s.
Heyet, el-Meiiy'iru'ş-Şer'iyye, s.
83 Heyet, el-Meiiy'iru'ş-Şer'iyye, s.
84 Heyet, el-Meiiylru'ş-Şer'iyıje, s.
81
ihracı
316.
312.
316.
313-320.
TARİHTEN GÜNÜMÜZE
KREDi VE FİNANS YÖNTEMLERİ
86
d. StıkUk ihrac sözleşmesinde akdin
"sukfrku satm alan" dır.
tarafları
"sukfrku
çıkartan"
ve
e. Sukfık iliracı sırasında yapılan sözleşme taraflar (ihrac eden ve
sukfrku satm alan) arasındaki hukı1ki ilişkiyi tanzim eder. Tarafların hak ve
yükümlülükleri, mücerred olarak akdin in'ikad etmesiyle doğar.
StıkUk ihrac edileceği yönündeki ilan "icaba davet", yatırımcıların
talebi ise "icap" kabul edilir. StıkUk çıkartan tarafın muvafakati ise
"kabul" sayılır. Ancak ilanda, bunun "icap" mahiyetinde bulunduğu belirtilmiş ise söz konusu duyuru "icap", yatırımcıların muvafakati ise "kabul" olarak değerlendirilir.
f.
stıkUk
g. StıkUk ihrac duyurusunda, sözleşme şartlarıyla ilgili gerekli açıkla­
malar yapılmalı, söz konusu sukfıkun fıkıhta meşru kabul edilen akitlerden
hangisini esas aldığı açıklanmalı ve belirtilen akdin hükümlerine uyulmalıdır.
h. StıkUk iliracı sırasında ve sonrasında İslam hukuku hükümlerine
ve bunu sağlamak için bir "fıkıh hey'eti"nin bulundurulacağı belirtilmeli ve bu yönde bir iltizamda bulunulmalıdır.
uyulacağı
i. Kar paylaşımı ve zarara katılına hususunda, sukfıkta esas alınan
akdin hükümlerine bağlı kalınmalı, ihraç duyurusunda sukfrku çıkartan tarafın teadili ve taksiri dışında herhangi bir ana para veya kar taahhüdü bulunmamalıdır. Ancak belirli şartlarla üçüncü bir tarafın garanti vermesi caiz görülmüştfu.ss StıkUk yöneticisi, teaddi ve/veya kusur bulunmadığı ya da
mudarabe ve müşarake şartlarına muhruefet etmediği sürece sukfık bedelini
tazmin etmez. Çünkü söz konusu mallar onun elinde emanet hükmündedir. 86
Kısa, orta veya uzun vadeli olarak sukfık ihrac edilmesi caizdir.
esas alınan akdin özelliklerine göre sukfıkun süresiz olarak çıkarhi­
ması da mümkündür.
j.
Sukfıkta
k.
StıkUk
ihrac eden
tarafın,
risklerden korunmak
amacıyla yahrımcı­
ların kuracağı bir İsıarnı sigorta sandığına veya bir tekafül sigortasına iştirak
etmesi caizdii.
I.
teberrCı.da
85
86
Sukfık
yöneticisinin stıkUk hamillerine
bulunma taahhüdünde bulunması caiz
karşı
borç verme veya
Fakat yatırımın
değildir.
Heyet, el-Meiiyzru'ş-Şer'iyye, s. 317.
Heyet, İslam Fıkıh Akademisi, "Karar bi şe'ni's-sukfrki'l-İslfuniyye", Karar no: 178
(4/19)
İSLAM HUKUKU AÇASINDAN
GÜNÜMÜZ KREDi ve FİNANSMAN YÖNTEMLERİ, A DURMUŞ
87
neticesi ortaya çıklıktan sonra aradaki farkı ödemek üzere teberrfrda bulunması veya borç vermesi mümkündür. Örf ha.Jine gelmiş olan şeyler taahhüt
edilmiş gibi değerlendirilir.
2. Sukilk'un İkinci Elde Tedavülü
bir mal, menfaat veya hizmetteki şayi payı temsil ettiği
tahsisi ve ilgili faaliyetlere
başlanmasından sonra söz konusu sukfıkun tedavül etmesi caizdir. İlgili faaliyet başlamadan önce sukfıkun tedavülünde sarf akdi hükümlerine uyulması
gerekir. Eğer yatırım akdinin tasfiyesi gerçekleşip geriye borçlar kalmış ya da
sukfıkun karşılığı olan mal varlığı vadeli olarak satılmış ise sukfık tedavülünde ''borç 1deyn ahkamı"na uygun olma şarh ararur.
a.
Sukfık,
müddetçe,
ihracın tamamlanması, yatırımcılara
b. Tedaville elverişli olan sukfık ihraa sırasında ihrac eden tarafın, ihraç gerçekleştikten sonra o gün oluşacak olan piyasa fiyahyla geri alma taahhüdünde bulunması caizdir. Fakat sukfık üzerinde yazılı bulunan fiyattan
geri alma taahhüdü caiz olmaz.s7
c. Sukfık tedavülü, İslam' a aykırı olmadığı sürece, piyasada örfleşmiş
olan kayda alma veya elektronik araçlar ile ya da hamiline düzenlenmiş
sukfıku karşılıklı teslim etme yöntemiyle gerçekleştirilebilir.
veya verilmesi va' dediimiş bulunan varlıklara datemellük edilmesinden kira müddeti
sonuna kadar tedavül etmesi caizdir.
d. Kiraya
verilmiş
yalı sukfıkun, yatırımcılar tarafından
e. Kiraya verilmiş varlıklara dayalı sukfıkun, vade sona ermeden önce
piyasa fiyahyla veya taraflarm o gün (geri alım tarihinde) üzerinde mutabık
kaldığı bir fiyat ile geri alınması caizdir.
f. Muayyen varlıkların menfaatine dayalı su.IcUkıln tedavülü, bu mallar yeniden kiraya verilmeden önce caizdir. Daha sonraki tedavül ise ''borçlarda tasarruf" ahkfuıüna tabi olur.
g. Muayyen varlıklarm menfaatine dayalı sukUkun, tahsis işlemi ve
bedel tahsili gerçekleştikten sonra ister piyasa fiyah isterse istirdat tarihinde
mutabık kalınan fiyat ile ihraççı tarafından, sukfık hamillerinden geri alınması
Heyet, İslam Fıkıh Akademisi, "Karar bi şe'ni's-sukfıki'l-İslfuniyye", Karar no: 178
(4/19); Heyet, el-Mefiy'fru'ş-Şer'iyı;e, s. 318.
87
TARİHTEN GÜNÜMÜZE
KREDi VE FİNANS YÖNTEMLERİ
88
caizdir. Fakat burada stı.kfik iliracında ve geri almadaki bedellerden hiçbirinin
vadeli olmaması şartı bulunmaktadır.
h. Zimmette tavsif edilmiş varlıkların menfaatine dayalı stı.kfikun, söz
konusu mal tayin edilmeden önce tedavülü caiz değildir. Fakat borçlarda
tasarruf killdeleri gözetilerek tedavül mümkündür.
i. Belirli bir tarafın hizmetine dayalı olarak çıkartılmış stı.kfikun, iş
akdi (icare) yenilenmeden önce tedavülü caizdir. Ancak akit yenilendikten
sonra ise artık borcu temsil ettiği için ancak borçlarda tasarruf alıkamma tabi
olarak tedavül caizdir.
j. Nitelikleri zimmette tavsif edilmiş bir kişinin hizmetine dayalı
sukUkun tedavülü, ancak borçlarda tasarruf kurallarına bağlı kalınarak yapı­
labilir. Söz konusu kişi tayin edildikten sonra ise tedavül caizdir.
satın
k. Muayyen varlıkların menfaatine dayalı sukCıkun, ikinci el piyasada
alanlar tarafından başkalarına satılması caizdir.
I.
İstisna' stı.kfikunda ödenen bedel, mala tahvil edilmiş ise söz konu-
tedavülü veya geri alınması caizdir. Ancak istisna' stıkılku_çıkar­
tılarak elde edilen para, paralel bir istisna' akdinde bedel (semen) olarak
ödenmiş ya da üretilen mal, siparişte bulunan kimseye teslim edilmiş ise bu
durumdaki stı.kfikun tedavülündeborçlarda tasarruf hükümleri geçerlidir.
su
stı.kfikun
m. Selem stı.kfikunun tedavülü caiz değildir.
n. Murabaha stı.kfikunun, mal müşteriye teslim edildikten sonra tedavülü caiz değildir. Fakat mal satın alınıp henüz müşteriye satılmadan önce
tedavülü caizdir.
o. Müşarake ve mudarabe sukılkunun, stı.kfik alım ve tahsis kapısı kamal ve menfaatler üzerinde bir takım faaliyetlere girişilmesinden sonra
tedavülü caizdir.
panıp
p. Müzara' a ve müsakat stı.kfikunda tedavül, stı.kfik harnilleri arazi
maliki ise, stı.kfik alım ve tahsis kapısı kapanıp faaliyete geçilmesinden sonra
caizdir. Fakat stı.kfik hamilleri işi (ziraat veya sulama) üstlenen taraf ise tedavül ancak mahsul ve meyveler afetten emin olduktan sonra caiz olur.
İSLAM HUKUKU AÇASINDAN
GÜNÜMÜZ KREDi ve FİNANSMAN YÖNTEMLERİ, A DURMUŞ
89
q. Müğarase sukU.kunun tedavülü, sukılk harnilleri ister arazi sahıbi
isterse ağaç dikimini üstlenen taraf olsun, sukılk tahsis-alım kapısı kapandık­
tan ve faaliyetlere başlandıktan sonra caizdir.ss
İslam Fıkıh Akademisi'nin (İKÖ), 30 (3/4) nolu karanna göre ise
sukilkun tedavülünde aşağıdaki hükümler gözetilir:
a. SukU.kun
karşılığı
para
olduğu
sürece bu durumda sarf hükümleri
uygulanır.
b .. Sukılk karşılığı varlıklar borç haJine gelmiş ise bu durumda deyn
(borç) hükümleri uygulanır. Yani ancak misli ile mübadele edilebilir.
c. Mudarabe (mukaraza) sukU.kunda sukılk karşılığı; para, deyn, mal
ve menfaat olarak karışık bir şekilde bulunuyor ve çoğıınluk, mal ve menfaat
ise üzerinde mutabık kalınan fiyat ile söz konusu sukılkun tedavülü caizdir.
Fakat para ve deyn çoğıınlukta ise bu durumda uygulanacak hükümlerle ilgili
açıklamalar ileriki toplanhlarda karara bağlanacaktır.
d. Her hal ü karda prensip olarak tedavül ile ilgili kayıtlar sukılk ihrac
eden kuruluşta tutulmalıdır.
e. Sukılk hakkında verilen bu cevaz hükümlerinin, borca dayalı
sukU.kun ihraç ve tedavülü için bir hile olarak kullanılınası hiçbir durumda
caiz değildir.s9
Görüldüğü gibi İslam Fıkıh Akademisi suk.Uk hakkında ortaya koyduğu
kararlarda en önemli noktalara temas etmekle birlikte detaylara
girmemiş­
tir. Yukarıda sayılan beş ayrı hususta ise İslfurıl Finans Kuruluşları Muhasebe
ve Denetleme Kurumu Fıkıh Meclisi ile aynı görüşü benimsemişlerdir.
88
89
Heyet, el-Mefiylru'ş-Şer'iyye, s. 320.
Heyet, İslam Fıkıh Akademisi, "Karar bi şe'ni's-sukfıki'l-İslfuniyye", Karar no: 178
(4/19)
TARİHfEN GÜNÜMÜZE
KREDi VE FİNANS YÖNTEMLERİ
90
VII. TÜREV İŞLEMLER
(Forward, Future, Swap Ve Opsiyon İşlemleri)9o
Türevler (Ar: üill...t...JI İng: Derivates), forward, future, swap ve apsiyon sözleşmelerini kapsayan çerçeve bir kavram olup her iki bedelin
vadeli olduğu, varlığı ve fiyatı başka bir varlığa bağlı olan91 ve genellikle
bir miktar teminalın yatırıldığı92 alım-satımları ifade ehnektedir.93
Türevler, her iki bedelin de vadeli olduğu alım-satım olduğu için
bu tür işlemlerin, bir kredi veya finansman yöntemi olarak değerlendiri­
lemeyeceği düşünülebilir. Ancak konu yakından tetkik edildiğinde bu
sözleşmeler ile geri planda bir finansman fonksiyonunun icra edildiği
görülmektedir. Bu nedenle tebliğimizde bu konuya da kısaca yer vermek
istedik.
İlgili kaynaklarda ilirev işlemlerin, 1973 yılında bütün dünyada
kurların
tamamen serbest dalgalanmaya bırakılmasından sonra, farklı
para cinsi üzerinden vadeli borç ve alacağı bulunan tarafların, özellikle
de ithalat ve ihracatçıların karşı karşıya kaldıkları riskleri asgariye indirme gayesi ile uygulanmaya başlandığı ifade edilir. Döviz, hisse senedi,
borsa endeksi, faiz, pamuk ve buğday gibi değişik varlıkları konu alan
ilirev ürün çeşitleri bulunmaktadır.94
Faiz ve borsa endeksini konu alan türevlerde tamamen soyut göstergeler esas alındığından bunların caiz olmayacağı açıktır. Geriye döviz
ve mal üzerine gerçekleştirilen ilirev işlemleri kalmaktadır. Biz burada
finansman fonksiyonu ağır bastığı için yalnızca döviz ilirev işlemleri
üzerinde duracağız.
go Bu başlıkta yer alan bilgiler Fıkhf Açıdan
Günümüz Para Mübadelesi İşlemleri adlı kitabınuzdan bazı tasarruflarla özetlenmiştir. Bkz., Durmuş, a.g.e., İsam Yayınlan, İstanbul,
2009.
91 Ersan, Finansal Türevler, s. 510.
92 Yılmaz, Döviz VIideli İşlem Sözleşmeleri, s. 6-7.
93 Demir-Demirgil, "Forward kurlar spot kurların bir belirleyicisi olabilir mi?", s.
27.
94 Bu varlıkları konu alan türev ürün türleri hk. Bkz., Ersan, Finansal Türevler, s.
199-208.
İSLAM HUKUKU AÇASINDAN
GÜNÜMÜZ KREDi ve FİNANSMAN YÖNTEMLERİrA DURMUŞ
91
A. Döviz Forward, Döviz Future Ve Döviz Swap İşlemleri
1. Döviz Forward İşiemi
Döviz forward işlemi, önceden belirlenmiş bir kur ile her iki bedelin bevadede teslimini içeren döviz alım-sabın sözleşmesi olarak tarumlarur.95 Riskten korunmak isteyenler (hedger), kur riskinden korunma amacıyla,
gelecekte fiyatların değişmesinden kazanç temin etmek isteyen spekülatörler
yatırım amacıyla; farklı piyasalardaki anlık fiyat farklılıklarından yararlanarak
risksiz kazanç temin etmek isteyen arbitrajcılar ise gelir amacıyla bu işleme
girmektedir .96
lirlenmiş
Döviz forward
esas
işleminde
alınarak hesaplanmaktadır.
kur, iki para birimi arasındaki faiz farkı
Bu durum döviz future işlemlerinde de
aynen geçerlidir.97
Sözleşmede tayin edilen tarih geldiğinde yükümlülükler iki şekilde
yerine getirilebilmektedir. Buna göre ya bedeller fiili olarak ve karşılıklı
olarak ödenir. Ya da sözleşme tarihindeki kur ile vadedeki kur farkı hesap edilir. Bu hesaba göre spot kur vadeli kurdan yüksek ise satıcı alıcı­
ya, düşük ise alıcı satıcıya söz konusu farkı öder. 9s
2.
Döviz Future İşiemi
Döviz forward ve döviz future işlemi özü bakımından aynı
miliiyettedir. Özetle döviz future işlemleri döviz forward sözleşmesine
göre, organize borsalarda gerçekleştirilmesi yönüyle, standart nitelikte
olma, teminat yatırma vb. teknik bazı farklılıklar taşımaktadır.
Buna göre döviz future işlemi, miktarı ve şartları işlemin gerçekleş­
-tirildiği borsa tarafından belirlenen,99 vade sonunda bedelierin fiili olarak
95 Arıkan, Türev İşlemlerin Hukuki Boyutu, s. 16; Penezoğlu, Hukuki Yönleriyle
Viideli İşlem Sözleşmeleri, s. 56-57; Koç, "Forward sözleşmelerin hukuki mahiyeti",
s. 1; Chambers, Türev Piyasalar, s. 43.
96 Toroslu, Çağdaş Finansal Teknikler, s. 74; Koç, "Forward sözleşmelerin hukuki
mahiyeti", s. 6.
97 Chambers, Türev Piyasalar, s. 43.
98 Penezoğlu, Hukuki Yönleriyle Viideli İşlem Sözleşmeleri, s. 58.
99 Penezoğlu, Hukuki Yönleriyle Viideli İşlem Sözleşmeleri, s. 22.
TARİHTEN GÜNÜMÜZE
KREDi VE FİNANS YÖNTEMLERİ
92
değişim zorunluluğu
bulunmayan ıoo ve her iki tarafı da bağlayıcı nitelikteki vadeli döviz alım-satım sözleşmesi olarak tanımlanır.ıoı Kur, alım­
salıma konu olan para birimlerindeki faiz farkıarına göre hesaplanır.ıoı
Taraflar ya sözleşme vadesi gelmeden "ters işlem" ya da vade gel"nakdi mutabakat" yöntemi ile yükümlülüğünü ifa eder. "Ters.
işlem", future işlem ile döviz sahn almış olan kişi ya da kuruluşun,
vadesi aynı olacak şekilde vadeli olarak döviz satması ile (ya da tam tersi) gerçekleştirilir. Ters işlem, vadeden önce; nakdi mutabakat ise vade
diğinde
sırasında yapılır .ıo3
3. Döviz Swap İşiemi
Döviz swap işlemi, belirlenen tutarda bir dövizin başka cins bir para ile
mübadele edilmesi ve belirli bir süre sonunda söz konusu paranın aynı döviz
cinsi ile geri sahn alınmasını içeren anlaşmayı ifade ehnektedir.l04 Döviz swap
işleminde, bir spot (peşin), bir de forward döviz alım-sahm anlaşması aynı
anda gerçekleştirilir. Buna göre taraflar öncelikle belirli bir miktar dövizi farklı bir para birimi ile spot kur üzerinden peşin olarak sahp, sonra da sözleşme
vadesi geldiği zaman, söz konusu dövizi, başlangıçta üzerinde mutabık kaldıkları forward kur üzerinden geri sahn alma işlemini gerçekleştirir.ıos
B. Döviz Forward, Döyiz Future ve Döviz Swap İşlemleri­
nin Fıkh1 Değerlendirmesi '
Döviz forward ve future işlemlerinin caiz olup olmadığı konusunda günümüz İslam hukukçuları farklı görüşler ileri sürmüşl~rdir. Bazı
bilginler söz konusu muamelelerin bir sözleşme değil de "vaadleşme"
mahiyetinde olduğunu dolayısıyla caiz olması gerektiğini, 10 6 bazıları
°Fiziki teslimatın zorunlu olduğu durumlar bu hükmün dışında tutulmaktadır.
10
Bkz., Penezoğlu, Hukuki Yönleriyle Vadeli İşlem Sözleşmeleri, s. 22.
Ersan, Finansal Türevler, s. 46.
102 Chambers, Türev Piyasalar, s. 39.
1o3 Penezoğlu, Hukuki Yönleriyle Vadeli İşlem Sözleşmeleri, s. 54.
104 Chambers, Türev Piyasalar, 128; Penezoğlu, Hukuki Yönleriyle Vadeli İşlem Sözleşmeleri, s. 63; Ceylan, İşletmelerde Finansal Yönetim, s. 525.
1os Toroslu, Çağdaş Finansal Teknikler, s. 130.
106 İbn Şenkiti, Dirase Şer'iyye, II, 770; Heyet, Mevsuatü'l-Fetava,
http://www.islamiefi. com/arabic/ fatwa/ description. asp ?hF atwaiD=1225
(03/01/2006).
101
İSLAM HUKUKU AÇASINDAN
GÜNÜMÜZ KREDi ve FİNANSMAN YÖNTEMLERİ, A DURMUŞ
93
"sarf akdi" hükümlerine göre İslam'da kur serbestisi bulunduğu için caiz
olduğunuıo7, Musa Adem Isa adlı araşhrmacı ise kur riskinden korunma
ihtiyacı bulunduğu için bu muamelelerin caiz olabileceğini belirtmiştir.ıos
Çoğunluğu teşkil eden birçok İslam hukukçusu, İslam Fıkıh Aka-
birçok fıkıh kuruluna göre ise Hz. Peygamber'in konu
hadislerinin ihlal edildiği ve faize girildiği için bu işlemler
caiz olmaz.109
demisi ve
başka
hakkındaki
Yukarıda
belirtilen görüşler hakkındaki düşüncelerimiz özetle şöy­
ledir: Vadeli döviz işlemleri ile esasında bir "vaadleşme" yapıldığına
dair iddia kanaatimizce vakıaya mutabık değildir. Çünkü taraflar karşı­
lıklı olarak icap ve kabul niteliğinde, hukUki olarak da birbirini bağlayıcı
bir sözleşme yapmaktadır. no
Vadeli döviz işlemleri fıkıhtaki sarf akdi hükümlerine göre caiz
olmaz. Çünkü fakililer bu akitte bedelierin her ikisinin de peşin olması
gerektiği şarh üzerinde ittifak etmiştir. ııı Bu ittifakın temelinde ise
" ... Altının gümüş ile gümüş daha fazla olacak şekilde peşin olarak (yeden bi
yed) mübadele edilmesinde beis yoktur. Vade (nesfe) ise (caiz) olmaz. 112 Cinsler
farklı olduğu zaman peşin olması (yeden bi yed) şartıyla dilediğiniz gibi sa-
1o7 Hey'etü el-Benk el-İsHimi el-Ürdüni, "Fetva No: 40/2-c", Mevsuatü'l-Fetiivii,
http://www. Islam icfi.com/arabic/fatwa/description.asp?hFatwaiD=1359
(03/01/2006).
1os Bkz., MerzUki, "et-Ta'klb ve'l-Münakaşa", MMFİ, s. 569. Ahmed Muhyiddin, "elMudarabat fi'l-Umle", MMFİ, s. 457, naklen: Mfisa Adem İsa, es-Saif ve Beıj'u'z-Zeheb
ve'l~Fidda (yayımlanmamış araştırma), s. 51-53.
1o9 Abdüssettar Ebu Gudde ve diğer fakih ve fetva kurullarnun görüşü için bkz.,
Mevsuatü 'l-fetiivii,
http://www.islamicfi.com/arabic/fatwa/description.asp?hFatwaiD=1866
(03/01/2006); Heyet, İstarn Fıkıh Akademisi, "Karar bi şe'ni'l-itticar fi'l-umlat",
MMFİ, sy. ll, I, 613-614.
no Özşahin, Viideli İşlem Sözleşmelerinin Hukuki Niteliği, s. 27-31.
m Semerkandi, Tuhfetü'l-Fukahii, III, 28; Serahsi, Mebsut, XIV, 3; Kasaru, Bediii'u'sSaniii', vn, 171; İbn Maze el-Buhar!, el-Muh'itü'l-Burhiin'i, VIII, 296; Maverdi, elHiivi'l-Keb'ir, V, 146-147; İbn Rüşd, el-Beyiin ve't-Tahs'il, VI, 440; İbn Kudame,
Muğn'i VI, 112-113; İbn Neccar, Meunetü üli'n-Nühii, IV, 219; Necdi, Haşiyetü'r­
Ravzu'l-Murbi', IV, 525; İbn Münzir, İcmii', s. 105.
m Ebu Davı1d, "Büyu"', 12.
TARİHfEN GÜNÜMÜZE
KREDi VE FİNANS YÖNTEMLERİ
94
tın. "113 "Peşin olmadıkça gümüşün
(verik) altın ile mübtidelesi ribiidır 1
fiiizdir" 114 gibi hadisler bulunmaktadır.
Vadeli döviz işlemlerinde vade faizi yasağı ihlal edilmektedir.
Vade (nesie) ribası ise faize konu teşkil eden malların kendi cinsi veya
başka bir cins ile mübadelesiride bedellerden birinin veya her ikisinin
vadeli olması halinde gerçekleşen faizdir. m
Vadeli döviz işlemlerinde gerçekleşen "vade faizi" ile "kredi faizi"
günümüz tatbikatı dikkatle incelendiğinde yakın bir irtibat bulunduğu, döviz forward, döviz future ve döviz swap işlemlerinde sözleşme taraflarının birbirine karşılıklı olarak faizli borç vermiş gibi olduğu
söylenebilir,116
arasında
Döviz üp siyon İşiemi V e Fıkhi Değerlendirmesi
1. Döviz Opsiyon işlemi
"Döviz opsiyon işlemi", "opsiyon primi" adı verilen belirli bir bedel
karşılığında işlem sırasında tayin edilen bir vakitte belirli bir miktar dövizi
önceden üzerinde mutabık kalınan kur ile satma veya alma hakkı sağlayan
sözleşmedir .ıı7
Döviz opsiyon işleminde 'opsiyon alıcısı, "opsiyon primi" adı altında, sahip olacağı "satın alma" veya "satma" hakkı karşılığında diğer
tarafa bir bedel öder. Bu bedel, opsiyon hakkını satan tarafın üstlendiği
yükümlülük ve fiyat riskinin karşılığı olarak ödenir. İşlem ileride gerçekleştirilsin ya da gerçekleştirilmesin, bedel hiçbir şekilde geri alınamadığı
Buhar!, "Büyfı"', 77; Müslim, "Müsakat", 15. Benzer rivayetler için bkz., Ebfı
12; Nesa!, "Büyfı'", 44; Tirmizi, "Büyfı"', 23. Tirmizi, bu hadisin
"hasen sahlh" olduğunu belirtmiştir. Bkz., a.y.
114 Müslim, "Müsakat", 15. Benzer rivayetler için bkz., Ahmed, Müsned, I, 269.
N esai, "Büyfı"', 41. N esai' deki başka bir rivayette "hae ve hae" lafzı yerine "yeden bi yedin" lafzı kullamlmıştır. Bkz., Nesai, "Büyfı"', 43.
115 Kasaru, Bedai'u's-Sanai', VII, 52; Özsoy, "Faiz", DİA, XII, 114.
116 Konu hakkında bir örnek ve söz konusu iddiaya karşı ileri sürülebilecek görüşe
· verilebilecek cevap hk. bkz., Durmuş, Fıkhl Açıdan Günümüz Para Mübadelesi İşlemleri, s.
113
Davfıd, "Büyfı"',
79-81.
Kırman, "Opsiyon Sözleşmesinin Hukuki Niteliği", s. 717; Penezoğlu, Hukuki
Yönleriyle Vadeli İşlem Sözleşmeleri, s. 59.
117
isLAM HUKUKU AÇASINDAN
GÜNÜMÜZ KREDi ve FİNANSMAN YÖNTEMLERİ, A DURMUŞ
95
gibi söz konusu bedelden mahsup da edilemez.ııs Eğer işlem borsada
"marjin" adı verilen başka bir bedel söz konusudur ki bunu
yalnızca opsiyon sahcısı ödemektedir.119
yapılıyorsa
2. Döviz Opsiyon İşleminin Fıkhi Değerlendirmesi
Yukarıda görüldüğü üzere diğer vadeli işlemlerle ilgili ihtilaf daha
çok olmakla birlikte döviz opsiyon işleminin caiz olmadığı hususunda
büyük çoğunluk görüş belirtmiştir.ııo Bununla birlikte bazı araştırmacılar
yanlış olan noktalarda düzeltme yapılması halinde opsiyon işlemlerinin
geçerli hale getirilebileceğini,ı2ı bazıları ise riskten korunma amacıyla
gerçekleştirilmesi halinde caiz olması gerektiğini belirtmişlerdir .122
üp siyon işlemini caiz görmeyen bazı araşhrmacılar, opsiyon işle­
minde, karşılığında bedel almak için uygun bir mevzu bulunmadığını,
bazıları seçme (hıyar) hakkı karşılığında bedel (opsiyon primi) almanın
caiz olmadığını, bazıları ise bu işlemlerde fiyat farklılıklarından kazanç
sağlama, faiz, kumar, garar, hile ve borcun borç ile satımı gibi mahzurlar
bulunduğunu, opsiyon işlemi ile insanların malının batıl yollarla elinden
alınmış olduğunu, ayrıca böyle bir işleme ihtiyaç da bulunmadığını dile
getirmişlerdir.1 23 Döviz opsiyon işlemi, döviz alım-sahm akdinde fıkıhta­
ki adıyla sarf akdinde şart muhayyerliği ve kaparolu sahm akdi açıların­
dan irdelendiğinde bunlarla opsiyon işlemi arasında ciddi mahiyet ve
gaye farkları bulunduğu, dolayısıyla bu işlemin caiz olamayacağı anlaşılmaktadır _124
Fıkıhta caiz görülen şart muhayyerliği ancak şart koşulmak
suretiyle ve bazı duru~larda sabit olur. Opsiyon işlemindeki seçme hakkı ise akdin ayrılmaz bir parçası niteliğindedir .
.
Penezoğlu, Hukuk! Yönleriyle Viideli İşlem Sözleşmeleri, s. 59, 223 nolu dipnot.
119 Penezoğlu, Hukuki Yönleriyle Viideli İşlem Sözleşmeleri, s. 61.
12o Karadaği, "el-Esvaku'l-Maliyye", MMFİ, sy. 7, I, 187; Dar!r, "el-İhtiyarat",
MMFİ, sy. 7, I, 269.
121 Ahmed Şeybaru, "Müniikaşa", MMFİ, sy. 7, I, 592.
122 Saat!, "Nahve Müştekkiit Miiliyye İsliimiyye", s. 88.
123 Karadaği, "el-Esviiku'l-Miiliyye", MMFİ, sy. 7, I, 180.
124 Durmuş, Fıkhl Açıdan Günümüz Para Mübadelesi İşlemleri, s. 116-122.
11s
TARİHfEN GÜNÜMÜZE
96
KREDi VE FİNANS YÖNTEMLERİ
Şart muhayyerliğinde
azami süre sınırı bulunduğu halde, opsiyon
ilke olarak böyle bir sınır bulunmamaktadır. Diğer yandan şart
muhayyerliği sahcı veya alıcının, sahm konusu veya bedel konusunda
aldanmasını önlemeye ve verilen ile alınan arasında belirli bir dengenin
bulunmasını sağlamaya yönelik olarak meşru kılınmış bir hakhr. Oysa
opsiyon hakkı, alınan şeyin işlem tarihindeki fiyatı ile vade tarihindeki
fiyah arasındaki fiyat farkından kazanç elde etme amacıyla yapılır.
işleminde
Bu konudaki en önemli farklılıklardan biri de fıkıhta şart muhaybedel almanın caiz görülmemiş olmasıdır. üpsiyon işleminde ise verilen hak karşılığında "opsiyon primi" adı verilen
bir bedel ödenmesi zorunludur. Öte yandan opsiyon primi, sadece Hanbeli "mezhebi tarafından caiz kabul edilen kaparo kapsamında değerlen­
dirilemez. Zira Opsiyon primi, kaparadan şu temel özellikleri bakımın­
dan farklıdır:ııs
yerliği hakkı karşılığında
Kaparo ile sağlanan cayma hakkı sadece satıcı açısından caiz görüldüğü halde opsiyon işleminde opsiyon primini ödeyen hangi taraf
olursa olsun cayma hakkına sahiptir.
Hanbeli fıkıhçılarının caiz gördüğü kaparo sadece akitten cayılması
halinde karşı tarafta kalabilen bir bedel olduğu halde, opsiyon primi
döviz alım-satımı gerçekleştirijsin ya da gerçekleştirilmesin her hal ü
karda opsiyon satıcısında kalır.'
Opsiyonda işlem gerçekleştirilse dahi bedelden mahsup etme yoktur. Fakat kaparoda akitten cayılmaması halinde ödenen, bedelden bir
cüz sayılır.
Opsiyon primi, fonksiyonu açısından da kaparadan çok önemli bir
sahiptir. Çünkü kaparo yapılan sözleşmelerin yerine getirilmesine, mufunelelerde ciddiyetin yerleşmesine vesile olur. Müşteri de kaparo vermek suretiyle malın kalitesi ve fiyatı hakkında bilgi sahibi olma ve
gerekirse başkalarına danışma fırsatı kazanır.
farklılığa
Oysa opsiyon işleminde bu tür faydaların hiçbiri yoktur. İşlem, taraflardan birinin belirli bir bedel karşılığında riske girmek suretiyle kazanç elde etmesi esasına dayanmaktadır.
125
Durmuş, Fıkhi Açıdan
Günümüz Para Mübadelesi İşlemleri, s. 124-128.
İSLAM HUKUKU AÇASINDAN
GÜNÜMÜZ KREDİ ve FİNANSMAN YÖNTEMLERİ, A DURMUŞ
97
İslam risksiz bir kazanç türü olan faizi yasakladığı gibi, sadece riske girmek üzerine bina edilen kumar gibi gelir biçimlerini de yasaklamış­
hr. Bu noktada, aynı olmamakla birlikte, opsiyon işlemi ile kumar arasmda ciddi benzerlikler bulunmaktadır. Nitekim opsiyon işlemi bu özelliği nedeniyle birçok müellif tarafından "bir kazananın karşısında mutlaka bir de kaybedenin bulunduğu sözleşme (zero-som-game)" olarak nitelendirilerek opsiyonun bazı durumlarda kumar kapsamına gireceği ifade
edilmiştir.t26 Sonuç olarakopsiyon işleminde, İslam F~ıh Akademisi'nin
de vurguladığı gibi, karşılığında bedel almayı haklı gösteren bir konu bulunmamaktadır. Öte yandan fıkıhtaki garar, riba ve insanların malını batıl
yollarla alma yasağı çiğnenmektedir.t27
VIII.
FACTORING
Factoring, kısa vadeli sahşlardan kaynaklanan alacakların factore
fon temin etme yöntemi olarak tanımlanabilir.ı2s
satıl­
masıyla
Yurt içi bir factoring işleminde ö~etle şöyle bir süreç takip edilir:
Finansman temin etmek isteyen işletme mali tablolar, alacak dökümü
ve istenen diğer belgelerle birlikte factoring firmasına müracaat eder. Factor
ilgili incelemelerde bulunduktan sonra işletmeye ne tür bir hizmeti ne kadar
bir komisyon karşılığında sunabileceğini bildirir. Anlaşma sağlarursa bir sözleşme imzalanır.
Daha sonra işletme, müşterilerinden siparişleri alır ve bunları factore
bilditip ondan onay bekler. Factor, ilgili işlemi onayiayıp onayiamaclığını
veya hangi şartlarla onayladığını bildirir. Eğer factor tarafından alacağa garanti verilmiş ise faturada, belirtilen alacağın factoring firmasına devredildiği
ve ödemelerin ona yapılması gerektiğine dair bir ibare bulunur.
İşletme, fatura ve sevk evraklarını factore gönderdikten sonra factoring
şirketi işletmeye
ön ödemeyi yapar. Borçlular da taksitlerini factore öder.t 29
Factoringde biri hizmet bedeli, diğeri iskonto bedeli olmak üzere iki tür
ödeme söz konusudur. Hizmet bedeli, factor tarafından işletme adına yapılan
Özşahin, Viideli işlem sözleşmelerinin hukukf niteliği, s. 8.
Heyet, İslam Fıkıh Akademisi, "Karar bi şe'ni'l-esvakı'l-maliyye", sy. 7, I, 715.
12s Ceylan, İşletmelerde Finansal Yönetim, s. 147.
129 Ceylan, İşletmelerde Finansal Yönetim, s. 150-151.
126
127
TARİHTEN GÜNÜMÜZE
KREDi VE FİNANS YÖNTEMLERİ
98
piyasa araşhrması, istihbarat, muhasebe, alacak tahsili ve ticari riskin üstlenilmesi gibi hizmetler karşılığında, iskonto bedeli ise müşteriye vadeden önce
yapılan ödemenin faizi olarak alınmaktadır.ı3o
Factoringin, full servis rücu edilemez ve full servis rücu edilebilir olmak üzere başlıca iki türü bulunmaktadır. Birincisinde işletme, alacakların
tahsili, ihbarname gönderimi, yasal yollara başvurma ve kredi riskini ortadan
kaldırma gibi avantajlar elde etmektedir. Yani factor alacağı tahsil ederneme
durumunda işletmeye rücu edememektedir. İkinci tür factoringde ise adından
da anlaşılacağı üzere alacağın tahsil edilernemesi durumunda işletmeye rücu
imkarn vardır.ı3ı
Factoring firması ilgili işletmeye finansman temin etme, alacaklarm
ödenmeme riskini üstlenme, satışlarm muhasebesini tutma ve alacağı tahsil
etme gibi hizmetlerde bulunmaktadır. Dolayısıyla bir factoring anlaşmasmda,
türüne göre değişiklik göstermekle birlikte genel olarak hizmet, vekalet,
kefalet, alacağın temliki ve havalesi, ödünç verme gibi birçok tasarruf ve hizmet birlikte bulunmaktadır.m
factoring işleminde, müşteril~ durumlarının araştırılması, alacaklarm tahsilah, havalesi, alacaklara kefil olma
gibi hizmetler karşılığında ücret 1komisyon almanın İslam hukuku açısından
sakmcalı olmadığını belirtmiştir. Diğer yandan faetorün, fatura karşılığı ön
ödemede bulunması konusunda ise bunun ödünç (karz) akdine benzer nitelikte olduğunu kabul etmekle birlikte avans ödemede bulunma karşılığında
alınan bedelin ancak enflasyon da hesap edildiği zaman fahiş bir ücret ise faiz
olacağını, alınan ücretin, teamill ve örfe göre fahiş kabul edilmediği durumlarda ise bunun faiz kapsammda değerlendirilmemesi gerektiğini ifade etmektedir. Şafak görüşünü, konu ile süftece muamelesi arasmda bir benzerlik
kurmak sfuetiyle temellendirmiştir.ı33
Konuyla ilgili
tebliğinde Şafak,
Çiftçi, Factoring Uygulaması ve İsitim Hukukundaki Yeri, 35-36; Ceylan, İşletmelerde
Finansal Yönetim, s. 156.
131 Ceylan, İşletmelerde Finansal Yönetim, s. 148-149.
130
Şafak, "Factoring ye Komisyonculuk İşlemleri", ı Uluslararası İslam Ticaret Hukukunun Günümüzdeki M es' eleleri Kongresi, s. 670-674.
133 Şafak, "Factoring ve komisyonculuk işlemleri", I. Uluslararası İslam Ticaret Hukukunun Günümüzdeki Mes' eleleri Kongresi, s. 693-694.
132
İSLAM HUKUKU AÇASINDAN
GÜNÜMÜZ KREDi ve FİNANSMAN YÖNTEMLERİ, A DURMUŞ
99
Kanaatimizce ödünç karşılığında ücret alma konusunda yapılan değer­
lendirmeler tarbşmaya açıkbr. Zira fıkıhta, karz karşılığında ücret almak ve
başka bir menfaat elde etp:ı.ek faiz kapsammda kabul edilir. Ayrıca factoring
firması, finansman sağladığı işletmeden sadece enflasyon kadar bir komisyon
da almaz. Diğer yandan factoring ile süftece arasında kurulan benzerlik de
bize göre yerinde değildir. Zira süftecede taraflardan birinin diğerinden aldığı
herhangi bir ücret yoktur. Ödünç verip karşılığında süftece alan, yol emniyeti
ve paranın taşınma masrafından kurtulmakta, ödünç al@ ise parayı kullanmaktadır. Dolayısıyla benzerlik son derece sınırlı görünmektedir.
Factoringte daha çok, fatura karşılığı olan alacağın kıralarak ödenmesi
muamelesi söz konusudur. Bu noktada ticari evrakların üçüncü bir tarafca
kırılarak erken ödenmesi hususunda isıarnı Finans Kuruluşları Muhasebe ve
Denetleme Kurumu Fıkıh Meclisi'nin belirlediği ölçütleri zikretmek istiyoruz:
a. Ticari evrakların (üçüncü kişiler tarafından) kırılması caiz değildir.
Fakat (borçlu tarafından) vadeden önce daha az bir miktar ile ödenmesi
caizdir (da' ve teaccel). Ne var ki borcun, vadeden önce ödenmesi durumunda
daha az bir miktar ile ödeneceği hususunda ödeme tarihinden önce gerçekleşen karşılıklı bir anlaşmanın bulunmaması şarttır.
b. Ticari evrakın üzerinde yazılı olan veya ondan daha fazla bir bedel
karşılığında satılması caiz değildir. Çünkü birinci durumda vade (nesie), ikinci durumda ise hem vade hem de fazlalık (fadl) ribası söz konusu olmaktadır.
c. Ticari evrak sahibi alacaklının, ilgili malı hakikaten veya hükmen
teslim alması şartıyla, bu evraklar karşılığında, muayyen bir mal satın alması
caizdir. Fakat zimmette tavsif edilmiş bir mal satın alması caiz olmaz.
d. Ticari evrak hamilinin, bu evrak ile evrak vadesine uygun bir şekil­
de vadeli mal satın alması caizdir. Bir kimse, alacak hakkı zirnmetinde sabit
olduktan sonra alacaklısını, kendisine borçlu bulunan başka bir şahsa havale
edebilir .134
IX.
RİSK SERMAYESİ ORTAKLlGI
Risk sermayesi, risk sermayedan tarafından öz sermaye veya öz sermaye benzeri bir finansman ile büyümeye,yönelmiş küçük ve orta büyüklükteki
bir işletmeye ortak olunınasıdır. Diğer bir ifadeyle risk sermayesi, teknolojik
134
Heyet, el-Mefiylru'ş-Şer'iyye, s. 294.
100
TARİHTEN GÜNÜMÜZE
KREDi VE FİNANS YÖNTEMLERİ
yeniliklerle büyümeye çalışan küçük işletmelerin hisse senedierinin sabn
alınması ile finanse edilmesi olarak tanımlanabilir.ı3s
Risk sermayesi ile finansman yönteminde, girişimci, yatırımcı, risk sermayesi şirketi ve devlet olmak üzere başlıca dört tarafbulunmaktadır. 1 36 Girişimci, bilimdeki gelişmeleri izleyen ve bu gelişmelerle para kazanılacak mallarm üretileceğine inanan taraftır.I 37 Yatırımcı, risk sermayesi fonu oluşturmak
amacıyla sermayesini risk sermayesi şirketine yatıran kişi veya kuruluştur.
Risk sermayesi şirketi ise yatırımcılardan sağlanan fonlarla risk sermayesi girişimini finanse eden taraftır. Mülkiyet yapılarına göre, "Kaldıraçlı risk
sermayesi şirketi" ve "Salt öz sermayeli risk sermayesi şirketi" olmak üzere iki
tür risk sermayesi ortaklığı bulunmaktadır. Devlet ise, risk sermayesi sektörüne yönelik mevzuat ve teşvik uygulamalarını düzenleme vazifesi ile dalaylı
ama etkili bir role sahiptir )38
Risk sermayesi şirketi, topladığı fonlarla girişimci şirketlerin hisse
senedierini sabn almak sfu:etiyle onlan finanse etmektedir.I39 Gerekli hisse
devir işlemler1 tamamlandıktan sonra sıra, söz konusu projenin gerçekleştiri­
lerek kar elde edilmesine gelir.140 Bu da tamamlandıktan sonra risk serm?-yesi
şirketi, kfu'ını realize edebilmek için bir an önce ortağı olduğu işletmenin
menkul kıymetler borsasına kote olmasını amaçlar.141 Risk sermayesi şirketi,
girişimcilere "erken aşama" ve "ilerj. aşama" olmak üzere iki şekilde yatırım
yapmaktadır. Bu iki yöntem arasındaki en önemli fark, erken aşama yatırım­
larının daha yüksek risk içermesidir .I42Risk sermayesi sisteminin işleyişini
aşağıdaki tablo basitçe ortaya koymaktadıri43;
Ceylan, İşletmelerde Finansal Yönetim, s. 327-328.
Bulut, Risk Sermayesi ve Yönetimi (Yayımlanmamış doktora tezi}, s. 7.
137 Ceylan, İşletmelerde Finansal Yönetim, s. 328.
138 Bulut, Risk Sermayesi ve Yönetimi, s. 8.
139 Ceylan, İşletmelerde Finansal Yönetim, s. 329.
140 Çizakça, Risk Sermayesi, s. 125.
141 Ceylan, İşletmelerde Finansal Yönetim, s. 329.
142 Bulut, Risk Sennayesi ve Yönetimi, s. 24.
143 Masun, Risk Sermayesi, Türkiye Uygulamaları Ve Çözüm Önerileri (Y ayımlanmamış
doktora tezi), s. 32
135
136
İSLAM HUKUKU AÇASINDAN
GÜNÜMÜZ KREDi ve FİNANSMAN YÖNTEMLERİ, A DURMUŞ
.C"K"'rntıt
l
f-1ıııırumıın
m~··
ldl Snnıh~ı
rı
.ŞirkN
.,
ı]
ı_
JUık
ı>enn"1""r
s.-ı.:ııır
Glrl~m<i
101
Şlrk~rl
--·
i-lnan.~ıırı
ı Glthlınd
Slrkt.l
HI"""
ı
2
K:lr
1'
Harunı
f-1ııan,7tum
.. ııır
.'jlrk<'l
HI"'"''
~{·
fi:tt
t;t.
ı
ı (;Jrişlmct
3
1
1,1
RenısA
Tablo 1: Risk sermayesi sisteminin işleyişi
Risk sermayesi sisteminde öne
çıkan
özellikler şöyle sıralanabilir:
Değişik taraflardan toplanan paralar bir fonda toplanmaktadır. Toplanan fonlar, risk dağıbmı amacıyla, detaylı incelemeler sonucu hakkında olumlu karar verilen belli kriterlerdeki firmalara aktarılır. Fon yöneticisi, finanse
edilen işletmeye finansal ve ticari anlamda stratejik yönetim desteği sağlar.
Risk sermayesi yöneticisi ise işletlmecie kontrol görevini yürüterek pahalı ama
verimsiz ileri teknoloji kullanımını engeller. Risk sermayesinde zarar, iştirak
edilen sermaye ile sınırlı iken kar teorik olarak sınırsızdJr.ı44
Risk sermayesi Yatırım Ortaklıklan, SPK tebliğine göre belirlenmiş çailke ve kurallarına göre, ödünç para verme işleriyle uğraşamaz,
mevduat toplayamaz, ticari, sınru ve zirai faaliyetlerde bulunamaz. Ayrıca risk
sermayesi dışında, sermaye piyasası faaliyetlerinde de hulunamazlar. Yatırım
yaptıklan şirketlerin hisse senedierini en çok on yıl süreyle portföylerinde
bulundurabilirler.14s •
lışma
Risk sermayesi sektörünün Türkiye' de faizsiz bankalar tarafından geliş­
iliilmesine yönelik Çizakça tarafından dile getirilen öneri, fıkıhtaki mudarabe
- müşarake ortaklıkları ve katılma hesapları ile risk sermayesi arasında kuru44 Masun, Risk Sermayesi, Türkiye Uygulamalan ve Çözüm Önerileri
1
doktora tezi), s. 85-86.
ı4s Ceylan, İşletmelerde Finansal Yönetim, s. 332.
(Y ayımlanmanuş
102
TARİliTEN GÜNÜMÜZE
KREDi VE FİNANS YÖNTEMLERİ
lan yakın benzerlikler üzerine bina edilmiştir. Ona göre bu benzerlikler her iki
sistemin tarihi köklerine kadar inmektedir. İki yöntem arasıiı.daki yapısal benzerlikler arasında, risk sermayesinde olduğu gibi faizsiz bankaların katılma
hesaplarında da kar paylaşım oranının % 80 yatırımcı 1hesap sahibi, % 20 ise
risk sermayesi şirketi 1banka alacak şekilde dağıtılması, her iki yöntemde de
girişimcinin finanse edilmesi, kar paylaşımının esas olması ve son olarak yabrımcı- işletmed ayırımının bulunması gibi hususlar sıralanmıştır.1 46
konu alan araştırması ile Türkiye
düzenlenen yarışınada birincilik ödülü
kazanan Bulut ve Er ise, bu iki işlemi yirmi dokuz maddede mukayese ederek
birçok noktadaki benzerlikleri ortaya koymuştur.1 47 Bunlardan bazıları, finansmanın öz sermaye niteliğinde olması, zarar halinde geri ödeme zorunluluğunun bulunmaması, teminat istenmemesi, karın oran olarak paylaşılması,
zararın sermayedar tarafından karşılanıp işletmecinin sadece emeği açısından
zarar etmesi şeklinde sıralanabilir.1 48
Mudarabe-Risk sermayesi
ortaklığını
Kablım Bankaları Birliği tarafından
Bulut ve Er, risk sermayesi ile mudarabe ortaklığını mezceden ve mevcut kablım bankalarına alternatif olarak değil fakat bir ürün çeşitlendirmesi
niteliğinde iki yeni teknik önermektedir. Bunlardan birincisi "Mudaraba-Risk
Sermayesi Yatırım Ortaklığı" (MRSYO), ikincisi ise "Mudarabe-Risk Sermayesi Yatırım Fonları" (MRSYF)'dır.
Birincisi, girişim şirketlerine ortak olmak amacıyla kurulan halka açık
anonim ortaklıklar olarak nitelendirilmiş ve söz konusu işletmenin herhangi
bir yatırım ortaklığı ile aynı özellikleri taşıdığı belirtilmiştir. MRSYO aynı
zamanda gerçek bir risk sermayesi şirketi olarak tanımlanmaktadır. Bu sistemde aracı kurumlar esas olarak faizsiz bankalar olmakla birlikte diğer ticari
ve yatırım bankaları da aracılık yapabilecektir.
Çizakça, Risk Sermayesi, s. 176-177.
Sözlill<te "yol tepmek" anlamındaki 'darb fi'l-arz' deyimindeki darb kelimesinden
türetilen mudarabe, terim olarak, taraflardan birinin sermaye koyması, diğerinin iş­
letmeyi üstlenmesiyle kurulan kar paylaşunı esasına dayalı ortaklığı ifade etmektedir.
Hicaz bölgesi fakihleri mudarabe ortaklığı için karz (kesip koparmak) kökünden iliretilen "kıraz" (mukaraza) terimini kullanmaktadır. Kallek, "Mudarabe", XXX, 359.
148 Bulut-Er, "Katılım bankaalığında iki yeni finansal teknik önerisi: Mudarabe-Risk
Sermayesi yatınm ortaklıklan ve Mudarabe-Risk Sermayesi yatırım fonlan", Finansal
Yenilik ve Açılınılan ile Katılını Bankacılığı, s. 47-50.
146
147
İSLAM HUKUKU AÇASINDAN
GÜNÜMÜZ KREDi ve FİNANSMAN YÖNTEMLERİ, A DURMUŞ
103
"Mudarabe-Risk Sermayesi Yabnm Fonları" (MRSYF) ise "tasarruf sahiplerinden, katılma belgeleri karşılığında elde edilen geliri, MRSYO'nun ve
risk sermayesi şirketlerinin hisse senedierinden portföy oluşturan ve bunu fon
sözleşmesine göre yöneten finansal aracılar'' olarak tanımlanmıştır.
Çizakça'run da belirttiği üzere faizsiz bankaların, esas kuruluş gayeleri
olan ortaklık yöntemiyle finansman sağlama üzerine yoğunlaşmaları gerekmektedir. Bu noktada Katılım Bankaları yöneticileri de ideal açıdan bu fikre
katılmakla birlikte hukUki ve sosyal bazı sebeplerle bunun gerçekleşemediğini
belirtmektedir.l49
149 TKBB Genel Sekreter Yardımcısı' nın verdiği bilgiler konuya ışık tutmaktadır:
- "Bu bankaların topladıkları fonların % 73' ünün vadesi 0-3 ay arasındadır. Bir yıl ve
daha uzun fonların payı ise % 17'dir. Bu durumda kısa vadeli fonlarla uzun vadeli
yatırunlan fonlamak bankacılık tekniği açısından oldukça mahzurludur.
- Faizli bankaların kalkınma ve yatırım bankaları vasıtasıyla verdikleri yatırım kredileri toplam kredilerin ancak % 3'ünü oluşturmaktadır. Bu nedenle katılım bankalarından
çok yüksek oranlı ortaklık kredileri beklemek gerçekçi olmamaktadır.
- Yukarıda da belirtildiği gibi katılım bankalarının fonlarının % 73'ünü, vadesi üç aya
kadar olan fonlar oluşturmaktadır. Bu durumu şu şekilde yorumlamak gerekmektedir.
Bu bankalara para yatıran kişilerin beklentisi kısa vadelidir ve bu kişilerin beklentisini
karşılamak için kısa vadeli finansman olan murabaha finansmanı yapma zorunluluğu
bulunmaktadır. Bu kadar kısa vadeli fonları, semeresi yılları alacak yatınmlara bağla­
mak bu bankaları çok zor durumda bırakacak hatta faaliyetlerini yürüterneme riski ile
karşı karşıya bırakabilecektir. Aynca uzun vadeli finansmanın riski de belirsizlik nedeniyle yüksek olacaktır.
- Bu bankalar uzun vadeli fon kullandırmak için yapılandırılmamışlardır. Bunlar daha
ziyade, mevduat bankaları gibi kısa vadeli finansman ilıtiyacını karşılamak üzere kurulmuş ve bu esasa göre yapılandırılmış ticari bankalardır. Bu bankaların sanayicilik,
müteahhitlik ve turizm hizmetlerini yürütebilecek kadroları bUlunmamaktadır. Bu tür
işler teknik bilgi isteyen, uzmaniaşma isteyen işlerdir. Bu bankalarda bu tür kadrolar
bulunmamaktadır. Bu.tür bankacılık işlemleri için geniş kadrolu maJ.l analist ve mühendislik birimleri gerekmektedir.
- Ortaklık esasına dayanan finansman için yeterli hukUki ve teknik alt yapı bulunmamaktadır. Bu nedenle bu tür alt yapıların bir an önce tamamlanması gerekmektedir.
-Türkiye ekonomisi son 6-7 yıllık döneme kadar önceki 30 yıllık sürede yüksek enflasyon ve yüksek faiz, aynca siyasi ve iktisadi çalkantı dönemlerini yaşadı ve yatırım
finansmanı ülke gündeminden büyük ölçüde çıkarıldı. Dolayısıyla katılım bankaları­
mız da bu tür finansmandan uzak kaldı. Bu nedenle önümüzdeki dönemde yatırım
finansınanına daha fazla ağırlık verilmesi beklenmektedir.
TARİHTEN GÜNÜMÜZE
KREDi VE FİNANS YÖNTEMLERİ
104
Mevcut durumda faizsiz kurumların ortaklık yöntemiyle finansman
tekniğini neden yeteri kadar uygulayamadıkları bazı haklı sebeplere bağlansa
bile bunun için yapılabilecek her şeyin, üzerine görev düşen herkes tarafından
yapıldığını söylemek kanaatimizce güçtür. Fakat yine de TKBB tarafından
yapılan bir yarışınada Risk Sermayesi ile Mudarabe ortaklığını sentezleyen bir
çalışmanın birinci olarak seçilmesi, söz konusu kurumların bu konuda belli
bir çaba içinde olduklarına dair önemli bir gösterge sayılabilir. Bunun için bu
ve benzeri teorik çalışmaların artarak devam etmesi ve yapılacak hukUki düzenlemelerle de desteklenmesi haıinde orta ve uzun vadede önemli neticeler
alınması mümkün görünmektedir.
X.
KREDİ KARUARI
Günümüzde belli başlı üç tür kredi karh uygulaması mevcuttur:
A. DEBİT KARD (Bitakatü'l-Hasmi'l-Fevri)
1. Debit kart, hesabında para bulunan müşteriler için basılıp verilir.
2. Bu kart, kullanıcısına hesabında bulunan para kadar, nakit çekine
veya peşin olarak mal ve hizmet sahn alma imkarn verir. Yapılan harcamaların bedeli peşin olarak sahtıya ödenir:,Bu kart ile kredi temin imkarn yoktur.
_ Özellikle mudarebe konusunda kahlım bankalannuzın olumsuz tecrübeleri bulungirmekte çekinilmektedir. Ancak muşareke konusunda daha olumlu sonuçlar elde edilmiştir ve bu tür ortaklıklara daha yakınlardır.
Yukandaki nedenlerle bu bankalarm finansmanda ağırlıklarını ortaklık esasına vermeleri bunları oldukça yüksek riske sokacaktır. Bu nedenle şayet kahlım bankalarının
mutlaka ortaklığa yönelik finansman yapmaları isteniyorsa bunun daha ziyade öz
varlıktan karşılanması ve toplam plasmarıın o/o 5' ini, en fazlada o/o lO' u nu aşmayacak
düzeyde tutulması, bunun üzerinde bir ortaklık finansmanı beklenmemesi gerektiği
kanaatindeyiz. Kaldı ki murabaha da helal görülmüştür. Eğer murabahanın usUlüne
uygun kullanılmadığı şeklinde bir kanaat varsa o zaman hem denetimleri sıkılaştırıp
yaptırımlan ağıdaştırmak hem de varsa fiktif işlemleri önleyici teknik alt yapı kurmak
yapılabilecek en doğru işlem olsa gerektir. Nitekim son zamanlarda bazı bankalarımız
keridi bünyelerinde "fatura data base" sistemi kurarak faturalarm mükerrer kullanı­
nıını önleyecek alt yapılarını oluşturmuşlardır."
Bkz., Yılmaz, Osman Nihat, "Faizsiz bankacılık ilkeleri ve kahlım bankacılığı",
http:f/www. tkbb.org.tr/download/fftizsiz_bankacilik_onyilmaz.pdf (01.04.10).
maktadır. Bu işlere
İSLAM HUKUKU AÇASINDAN
GÜNÜMÜZ KREDi ve FİNANSMAN YÖNTEMLERİ, A DURMUŞ
3. Debit kart, ücretli veya ücretsiz olarak verilebilmektedir.
kalar, yapılan alış verişlerden belli bir oranda bedel almaktadır~
105
Bazı
ban-
B. CHARGE CARD (Bitakati'l-İ'timan ve'l-Hasmi'l-Acil)
1. Belirli bir limit ve periyod dahilinde ödeme ve kredi imkarn sağlar.
2. Mal ve hizmet sabn alma bedellerini ödemeyi
çekmede de kullanılabilir.
sağladığı
gibi nakit
3. Hesap ekstresinin yeniden kredilendirilmesi gibibir imkan tanımaz.
4. Faizli bankalar, borcun geciktirilmesi halinde faiz uygulamaktadır.
5. Karlı veren kuruluşlar, mal ve hizmet alım bedellerinde müşteriler­
den her hangi bir oranda bedel talep etmezler. Ancak iş yerlerinden belirlenmiş bir oranda ücret alırlar.
6. Karlı veren kuruluş, söz konusu kart ile yapılan alış veriş bedelini,
yeri ile müşterinin hiçbir borç-alacak münasebeti kalmayacak şekilde iltizam eder.
iş
veren kuruluşun, ödediği miktarı geri alma hususunda kart
kullanıcısma karşi, kart hfunili ile iş yeri arasındaki ilişkiden bağımsız
mücerred bir hakkı vardır.
7.
Karlı
C. CREDİT CARD (Bitakatü'l-İ'timan el-Müteceddid)
1. Kullanıcısına, bir limit dahilinde kredi temin etme ve
ödeme imkarn sağlar.
borçlarını
2. Kart kullanıcısı mal alım-salımmda bulunabileceği gibi nakit çekme
imkfuuna da sahiptir.
3. Kart kullanıldığı zaman kart sahibine, belirli bir süre için borçlarını
faizsiz bir şekilde ödelne imkarn sunulur. Söz konusu süre geçtikten sonra' faiz
karşılığında yine süre uzatma imkarn vardır. Nakit çekilmesi halinde ise faiz o
tarihten itibaren işletilir.
4. Karlı veren kuruluşlar, mal ve hizmet alım bedellerinde müşteriler­
den her hangi bir oranda bedel talep etmez, ancak iş yerlerinden belirli bir
oranda ücret alırlar.
TARİHTEN GÜNÜMÜZE
KREDİ VE FİNANS YÖNTEMLERİ
106
s.
Karlı
veren kuruluş, söz konusu kart ile yapılan alış veriş bedelini,
iş yeri ile müşterinin hiçbir borç-alacak münasebeti kalmayacak şekilde iltizameder.
6. Karlı veren kuruluşun, ödediği mil<tarı geri alma hususunda kart
kullanıcısına karşı, kart kullanıcısı ile iş yeri arasındaki ilişkiden bağunsız
mücerred bir hakkı vardır.
D. KREDi KARTLARININ FIKHI BOYUTU
Kredi karlı ile alış verişte birden çok taraf bulunduğu ve arka planda
birçok işlem gerçekleştirildiği için bunların fıkhl değerlendirmesi genellikle
ayrı ayrı yapılmışhr.
Bankalarm Visa, Master gibi kuruluşlara üye olması karşılığında ödenen bedel ile bankariın, kart basma ve yenileme karşılığında müşterilerden
aldığı meblağ genellikle hizmet karşılığı olarak kabul edilmiş ve caiz görülmüştür.
Bu konudaki asıl tartışma ise kredi karlı ile alış veriş yapıldıktan sonra
üye işyeri olarak adlandırılan salıcılardan aldığı komisyon hakkın­
bankanın,
da gerçekleşmektedir.
ı.
1
el-Kan, Hammad ve el-Karadaği'ye göre bankanın aldığı komisyon,
kefil ile kefil olunan (mekfı1lün leh) arasında gerçekleşen sulh arasındaki farktan kaynaklanmaktadır. Onlara göre, Hanefi fukahası böyle bir muameleyi
caiz görmektedir. Dolayısıyla söz konusu komisyon, kefalet karşılığında ücret
kapsamında değerlendirilmez.
2. Abdullah el-Meni' ve Karadağı'nin ikinci bir görüşüne göre bankanın
tahsil ettiği komisyon, onun, üye işyerine peşin ödeme karşılığında irıdirirnde
bulunması (da' ve teaccel) sonucu elde ettiği meblağ olup caizdir.
3. Ebu Zeyd'e göre banka, müşteriye tanıdığı kredinin faizini salıcı konumundaki üye işyerlerinden almaktadır ki bu da caiz değildir.
Konu hakkındaki görüşleri nakledip bir değerlendirme yapan Bayın­
dır' a göre, banka, üye işyerine sağladığı hizmetler karşılığında komisyon al-
İSLAM HUKUKU AÇASINDAN
GÜNÜMÜZ KREDi ve FİNANSMAN YÖNTEMLERİ, A DURMUŞ
maktadır
107
ki, ona göre kefa.J.et ve havale sistemini örgütlernesi de bu kapsamda
değerlendirilir .ıso
İslanıf Finans Kuruluşları Muhiisebe ve Denetleme Kurumu Fıkıh Meclisi'ne
göre ise;151
1. Debit kart, kart sahibi kendi hesabındaki parayı kullandığı ve banka
ile muamelelerinde herhangi bir faiz söz konusu bulunmadığı sürece caiz
görülmüştür.
2. Charge
Kart'ın
caiz olması için aşağıdaki şartlara riayet edilmesi ge-
rekli görülmüştür:
a. Kart hamilinin borcunu geeiktirmesi ha.J.inde faiz
bir talep yer almamalıdır.
ödeyeceğine
dili
b. Banka kart sahibinden, teminat olarak bir miktar para talep ederse
bu miktarın katılma hesabına (mudarabe) konularak işletilmesi ve karın kart
hamili ile paylaşılması gerekir.
c. Banka, müşteriye karh haram olan mal ve hizmet alımlarında kulyönünde şart koşması ve bu şarta riayet edilmemesi ha.J.inde karh
geri alacağını belirhnelidir.
lanmaması
3. Kart hfunilinin borcunu faizli olarak ve taksitle
ödediği
bir kart caiz
değildir.
4. Visa, Master gıbi kuruluşlara üyelik vb.
bulunmaması şarhyla caizdir.
diğer
ücretleri ödemesi, faiz
5. Faizsiz bankanın, iş yerlerinden, yapılan mal ve hizmet satışlarının
belirli bir yüzdesini komisyon olarak alması caizdir. Söz konusu bedeL bankanın işyerine sağladığı aracılık, pazarlama ve alacağını tahsil hizmeti ücreti
olarak değerlendirilmiştir.
·
6. Faizsiz bankanın, kart hamillerinden üye olma, üyelik yenileme veya kart yenileme gibi işlemler karşılığında bedel alması caizdir.
150
Bayındır, İsitim Hukuku Penceresinden Filizsiz Bankacılık, 209-213.
151
Heyet,
el-Meiiylru'ş-Şer'iyye,
s. 23-28.
TARİHTEN GÜNÜMÜZE
KREDi VE FİNANS YÖNTEMLERİ
108
7. Debit kart ile altın, gümüş ve döviz satın alınması caizdir. Kredi
söz konusu maddelerin alımı ise bankarun satıcıya peşin ödeme yapması şartıyla caiz olur.
kartıyla
8. Kart hamilinin kartı ile hesabında bulunan para kadar ya da bundan daha fazla miktarda nakit çekmesi, bunun karşılığında herhangi bir faiz
tahakkuk ettirilmemesi şartıyla caizdir.
9. Faizsiz bankarun, para çekme
mayan bir hizmet bedeli alması caizdir.
karşılığında
çekilen miktara bağlı ol-
10. Faizsiz bankarun, kart hfunillerine, haram niteliğinde hediyeler. ve
ticari hayat sigortası vb. bazı imtiyazlar sağlaması caiz değildir. Fakat bazı
hizmetlerde öncelik tanıma veya bazı yerlerde indirim sağlama gibi avantajlar
sunması caizdir.
Sonuç
Yaptığımız
inceleme ve
araştırmalar
sonucunda günümüz finansman
yöntemlerinde iki tür yönelişin bulunduğu gözlemlenmiştir:
. Bunlardan birincisi dünyada hakim olan faizli finansman tekniklerini
temel alıp bunları İslam hukuku·.bakıınından mahzurlu unsurlardan mümkün olduğu kadar- arındırarak bir anlamda onların İslami versiyonlarını
üretip uygtılama anlayışıdır. Genel olarak dünyada, özel olarak ise ilgili ülkelerde ekonomik sistemin büyük oranda faiz üzerine kurulması, hukCıki mevzuatın buna göre düzenlenmesi, adil rekabet şartlarının bulunmaması, buna
ilave olarak riski ıninimize eden yöntemler olması sebebiyle çoğunlukla bu
tür finansman yöntemlerinin uygulandığı ve ilmi çalışmaların da bunlar üzerine gerçekleştirildiği bir vakı' a olarak karşımızdadır.
İkinci yönelişe göre ise İslam'ın kendine has bir ekonomik yapısı ve fi-
nansman fikri bulunmaktadır. Bunun temelinde ise para sahibi ile emeğini
ortaya koyan tarafların riski paylaşmalarını esas alan ortaklık sistemi bulunmaktadır. Ayrıca vadeli satış, selen:ı akdi ve vadeli yapılan istısna akdi ile de
finansman sağlama imkarn bulunmaktadır.
Ne var ki ortaklık türlerinin klasik fıkıhtaki yapı ve türleriyle günümüz
vadeli satış, selem ve istısna akitlerinin
ise temelde finansal bir kuruluşun aracılığına gerek olmadan yalnızca alıcı
şartlarında uygularunasının güçlüğü,
İSLAM HUKUKU AÇASINDAN
GÜNÜMÜZ KREDi ve FİNANSMAN YÖNTEMLERİ, A DURMUŞ
veya
sabcı tarafından sağlanmış
finansman imkfuu
109
olmaları
nedeniyle sadece
küç:ük çaptaki sermaye ihtiyaçlarını karşılayabilmesi, beraberinde, klasik fı­
kıhta meşru olarak kabul edilen bu tür sözleşmelerin modernize edilmesi
fikrini getirmiştir. Bu da netice olarak, ismi bakımından klasik fakat -fıkhl
açıdan caiz görülmekle beraber- gerçekleştirdiği fonksiyonlar bakımından
f8.izli kredi yöntemlerine yakın bazı finansman yöntemlerini doğurmuştur.
Bu noktada içerik olarak f8.izli kredi yöntemlerinin temel alınmadığı, İs­
bir ekonominin finansman anlayışını gerçek anlamda yansıtabilen, bu
özelliği sebebiyle tartışmalardan uzak finansman yöntemlerinin geliştirilip
bunların uygulanabilirliğini sağlamaya yönelik hukfıkl, iktisadi ve diğer her
türlü tedbirin alınması yönünde ilgili bütün kişi ve kuruluşlara büyük görevler düştüğü kanaatindeyiz. Bu amacı gerçekleştirmek üzere bir üniversite
nezdinde, Türkiye Kablım Bankaları Birliği'nin de destekleyeceği bir enstitü
veya araşhrına merkezi kurulması büyük bir ihtiyacı karşılamış olacakhr.
lfurı.i
Download