İrtidad -Kur’anda : “” ومن يرتدد منكم عن دينه فيمت وهو كافر فأولئك حبطت أعمالهم “Her kim dinden döner ve kafir olarak ölürse,dünyadaki ve ahretteki amelleri boşa gitmiştir.” -Yani Kur’an irtidadı uhrevî olarak değerlendiriyor.Amelleri boşa çıkarıyor,dünyevi bir ceza öngörmüyor. -Fakat Rasulullah(s.a.v.) : “فقتلوه / من بدل دينه/ ”من إرتد ان دينه Öldürün diyor,neden?Zira Hz.Peygamber devrinde Medine’de biri dinden dönerse Medine dışına sürülür ve en yakın yer olarak Mekke’ye gider.Mekke zaten Rasulullah ile savaş halinde,her an geriye gelip birçok müslümana zarar verebilir.Bu önleyici tedbirdir.Rasulullah önleyici tedbir olarak öldürün demiştir.Bugünkü hukukta da savaşta ihanet eden,ya da karşı tarafa istihbarî bilgi götürenin cezası ,idamdır yani ölümdür.Devletler kendilerini korumak için bu tedbirleri alabilirler.Erkek öldürülür,kadın öldürülmez.Hanefiler diyor ki :”Kadın savaşçı unsur değildir.”Sadece dine dönünceye kadar hapiste tutulur. Dönerse döner,dönmezse hapiste kalır.Diğerine ise dine dönmesi için 2-3 gün verilir,dine dönerse döner,dönmezse öldürülür. -Fakat günümüz alimleri diyorlar ki Kur’an’a göre kişinin Müslüman olması hürriyete bağlı bir seçimdir . “شا َء فَ ْليُؤْ ِمن َو َمن شَا َء فَ ْليَ ْكفُ ْر َ ”فَ َمن-“İsteyen insansın ,isteyen inanmasın.” =>Serbest bırakıyor. “صي ِْطر َ ” لَّسْتَ َعلَ ْي ِهم ِب ُم-“Zorlayamazsın” “”ال إكراه في الدين- “ Dinde zorlama yoktur.” Tamamen bir serbestlik öngörüyor. Eğer serbest yapmazsanız ,insanları zorla Müslüman yaparsanız münafığa çevirirsiniz. -İslam alimleri tekfir anlayışını bazen çok genişletiyorlar.DAEŞ diyor ki bana siyaseten katılmayanlar gayr-i müslimdir,hepsinin öldürülmesi gerekir.Bu doğru bir yaklaşım tarzı değildir.Kişinin dindar olup olmadığına,irtidad edip etmediğine karar verecek mekanizma mahkemedir.Mahkeme de sen bana katılmadın gavur oldun diyemez ,nelere katılmıyorsun diye sorar.Burada şüpheler varsa onları giderir,siyasî bir bağlamda cezalandırılamaz.Mutlaka dinden çıkması ile alakalı dinî temellerin bulunması gerekir.Dinî temeller varsa,o zaman o temellerdeki şüpheleri giderir,gideremiyorsa yine de idam edemez.Çünkü yeterince ilzam edememiştir.Osmanlı’da,Kanunî döneminde böyle olmuştur,yargılanmış ancak ilzam edememişler yani adamın şüphelerini giderecek kadar delil sunamıyorlar.Şeyhü’lİslam yeterince delil sunuyor daha sonra idama hükmediliyor.Adamın tek dediği de : “ Hz.İsa Hz.Muhammed’den üstündür.” Adam vaaz ederken bunu söylüyor.Kur’an’da Allah-u Teala Hz.İsa’yı kastederek “Sana tabi olanları en üstün kıl” buyuruyor.Adam bu ayeti kullanıyor.Şeyhü’l-İslam buna diyor ki Müslümanlar Hz.İsa’yı kabul ediyor ,Hz.Muhammed Hz.İsa’nın yolundan gidiyor mu? Gidiyor.Hz.İsa’ya tabi olmuş oluyor ,o zaman üstünlük derecesinde aynı yere çıkıyorlar.Karşı taraf bu kadar güçlü bir dleil sunamamış.Görüşlerinden vazgeçtin mi diye soruyor,geçmedim deyince, amacın ortalığı karıştırmaktır,fitne-fesat doğurmaktır deyip idamına hükmediyorlar. -Günümüzde en fazla tartışılan konulardan biri de oy kullanma meselesi.Hizbu’t-Tahrîr vb. diyorlar ki oy kullanan gavur olur,gavur olursa da idamı gerekir. Oy kullanma itikalda alakalı değil,amelî bir konudur.Amelî konularda insanlar kolay kolay gavur olmazlar.Allah’ı,Peygamberi ve dinin temel esaslarından birini inkar etmedikçe gavur olmaz.Namazı,abdesti,orucu,zekatı kabul ediyorsa oy veriyor diye kesinlikle gavur olmaz.Zira İslam’da siyaset türü belirlenmemiş bir durumdur.En kötü ihtimalle mübah bir alandır.Krallık,kraliçe geçer Kur’an’da ve bunları eleştirmez.O dönemin şartları içerisinde hangi yönetim biimleri varsa bunlara kısmen yer vermiştir.O zaman bunlar krallığa da gavur olur hilafet olacak diyorlar.Ancak bey’at türlü türlüdür,kimisi eliyle,kimisi sözle ,kimi beyanla belli eder.Bey’at rızayı beyan etmek demektir.Bir insan rızasını beyan ettiği için gavur olmaz. (DAEŞ ve oy konusu diğer sınıflarda söylenmemiş hoca not etti***) -Başka bir mesele ise Tv’de vs İslam’ı istihfaf etme .(Celil Hoca’nın sempozyumda bahsettiği imiş) Yani İslam’ın hafif görülmesi.Mesela yanlış işler yapan bir hoca tiplemesi.Bunlar sırf istihfaf için yapılırsa dinî anlamda sıkıntı doğurur.Ancak istihfaf amaçlı değil,böyle bir durum var ve buna dikkat çekmek içinse o zaman istihfaf amacı bulunmadığından bunun küfür olduğuna hükmedilmez.Tv’deki tiplemelerin bir kısmı o dönemdeki bir takım sıkıntıları yansıtmak içindir.Evet abartılıdır,genel olarak gerçeği yansıtmaz ama içerisinde yansıtan kısımları vardır.Amacı mizahi bir ortamda bunun sunulmasıdır.Bunun küfrüne hükmedilmez ancak yapılan işin yanlış olduğu diyanet vb kurumlar tarafından uyarılması gerekir.Ama her şekilde de itiraz etmesi doğru olmaz. Faiz-Kâr İlişkisi -Faiz İslam hukukunda yasaktır çünkü herhangi bir riske girmeden elde edilen kazançtır.Komünizm hem kârı yasaklar hem faizi yasaklar.Kapitalist sistem isi kârı da faizi de serbest bırakır.İslam toplumunda ise sömürü anlamında faiz(yani riba) yasaktır(bankaların verdikleri tam bir riba mıdır değil midir önceden bahsi geçti) ama kâr serbesttir.Ancak makul bir oranda kâr edilmelidir.İslam hukukçuları fiyatı ,toplumun kendisi,arz-talep ilişkisi belirler demişler ancak özellikle Osmanlı toplumunda aşırı kâr oluşmasın ,insanlar sömürülmesin diye bugünkü Odalar ve Borsalar Birliğinde olduğu gibi Ahi Teşkilatı vardır ve bunlar fiyatları belirlemişlerdir.Normalde kâr serbesttir ancak bunlar rekabete bir düzen getirerek insanların sömürülmesinin önüne geçmişlerdir.Ekmeğin fiyatı vs gibi temel şeylerin ölçütünü belirliyor. -İslam Hukukunda kâr haddi belirlenmemiştir.Bunu şu kadara aldım ne kadara satabilirim diye soruluyor bu piyasaya göre belirlenir.Örn : Başörtü bugün piyasalarda 20 tl ise sen de aynı kalitedeki malı 50 tl’ye satıyorsan burada bir sorun var demektir.Piyasa 50’ye çıkıp sen hala 20’ye satıyorsan bu da doğru değildir.Bu gibi durumlarda enflasyonu da dikkate alarak ,toplumda oluşan beklenti fiyatı da dikkate alarak belirlenen bir fiyata İslam karşı çıkmaz.Ancak bazen arz-talep dengesinden dolayı fiyatlar artabilir.Ör:Başörtü alacak 10 kız var elimizde 1 başörtü var ;fiyat yükselir.10 kız var ,30 başörtü var;fiyat düşer. -Bu doğal bir dengedir.Genelde bu gibi şeylerde Rasulullah müdahale etmemiştir.Rasululah zamanında bunlar yaşanmıştır.;Şam’dan az mal geliyor fiyatlar artıyor,çok mal gelince fiyatlar düşüyor.Rasulullah’a fiyatlara müdahale et denilince “Ben müdahale etmem,Allah fiyatları ayarlar”buyuruyor. Arz meselesidir. Gecikme Zammı –Cezası -Günümüzde hala tartışmalı bir konudur.Katılım bankaları kredi borcunuzu zamanında ödemediğinizde gecikme zammı-cezası alıyor.Ya da misal devlete elektrik borcunuzu ödemediğinizde gecikme cezası ödüyorsunuz.Bu İslam Hukukçuları tarafından eskiden beri tartışılan bir şeydir.Genel kanaat şudur; bunu 2’ye ayırıyoruz : 1-İmkanı olduğu halde ödememek:Bunun cezalandırılması doğaldır.İslam hukukçuları buna izin vermiştir,ister hapis ,ister parayla cezalandırılır. Çünkü Rasulullah “ ” ”مطل الغني ظلمİmkanı olmadığı halde ödemezse zulümdür.”Zulmediyorsanız ,zulmün cezası vardır.Bankaların,imkanı olduğu halde ödemeyenleri bu şekilde cezalandırması caizdir. 2-Ödemeye imkanı olmayanlar:Hasbel kader çekmiş ama bir türlü ödeyemiyor. “س َرة ُ “ ” َو ِإن َكانَ ذُوİmkanı olmayanları eli genişleyinceye kadar bekleyin diyor” ayette.Ancak َ عس َْرة فَنَظِ َرة ٌ ِإلَ ٰى َم ْي günümüzde kimin imkanı var kimin yok bunu bankanın fiilen tespiti mümkün değildir.O zaman ortalama bir oranda cezanın öngörülmesi İslam Hukuku açısından herhangi bir sıkıntı doğurmayacaktır. Kredi Kartları –Borçların Yapılandırılması KREDİ Üretim Faiz (Caiz?) Katılım(Caiz) Tüketim Lüks Lüks Normal İhtiyaç Faiz(Caiz değil) Faiz(Caiz değil) Faiz(Caiz değil) Faiz(Caiz?) Katılım(Caiz) Katılım(Caiz) Katılım(Caiz) Katılım(Caiz) Üretim Üretim amaçlı kredi alırsınız.Fabrika kuracaksınızdır,paraya ihtiyacınız vardır bu nedenle alırsınız.Bu faizden de alabilirsiniz,Katılım Bankacılığından da alabilirsiniz. -Katılımdan alıyorsanız caizdir.Çünkü size mal verir,neye ihtiyacınız varsa. - Faiz bankalarından almak bazılarına göre caizdir çünkü üretim yaptığında işsizlere iş buluyorsun,ekonomiyi çalıştırıyorsun,insanlara yardım ediyorsun.Bir anlamda sen oraya faiz ödemiş olsan dahi faizin amacı tüketmek değil,insanlara iş bulmaksa ve sen zor durumda kalmıyorsan ,sömürmüyorsan caizdir diyenler var.Bazısı da faiz olduğu için caiz değildir diyor. -Lüks üretim için kredi çekmek: Yani sadece lüks amaçlı üretim yapıyor.Katılım bankalarında sıkıntı zaten yoktur çünkü alım-satım meselesidir.Faiz bankalarında ise alimler diyor temel ihtiyaç değil ve sadece lüks amaçlı bir üretim yapılacaksa örn:normal halka değil de sadece üst kesime hitap eden topuklu ayakkabı üretilecek,sadece modacılara yönelik özel bir şey dikilecek ve sırf bunun için kredi çekiyorsunuz.Lüks devreye girdiğinde alimler caiz değildir diyorlar. Tüketim Lüks: Örn. Adam Şahin’e de binebilir ,Toros’a da binebilir ama kalkıyor diyor ki ben illa da Porsche’ye bineceğim.Paran yoksa binme arkadaş,paran varsa karışmıyoruz.Paran varsa zekatını verdikten sonra gösteriş amacı olmamak şartıyla lüks yaşamakta bir sakınca yoktur. Ama imkanı yok ve lüks yaşamak istiyor.Faizse zaten caiz değil.Katılım ise caizdir ancak onu ödeyebilecek gücünüzün olması gerekir.Ödeyemeyip batık krediye dönüştüreceksen bu caiz değildir. Normal:Sabah kahvaltısında 10tl’lik beyaz peynir tüketebiliyorsun ama diyorsun ki ben illa 200tl’lik bal tüketeceğim.Balsız duramam deyip kredi çekiyorsun.Faizle bu caiz olmaz çünkü temel ihtiyaç olarak değerlendirilmez.Katılım bankasından alıyorsa caiz olur.Ödeme gücü var ve bana 3 kilo bal al vs diyebilir.Banka onu 200’e alıp sana 250’ye satıyor ancak bu caizdir. İhtiyaç:Ev,normal bir araba ,yumurta,peynir,zeytin vs ..vb ..etc…ila ahiri…gibi. Temel ihtiyaçlarda katılımdan zaten caizdir.Faiz ise bazı alimler bunu vadeli bedel olarak değerlendirebiliriz diyorlar.O bankalar bal vs gibi temel ihtiyacı karşılamıyorlar ama ev ,normal bir araba gibi şeyler alınabilir malın vadesi olarak sayılabilir diyorlar. “Ribh karşılığında ihtiyaç sahibinin borç alması caizdir” Sigorta -Belirli riskleri üstlenmek için insanların mali yükümlülüklerini dağıtmak üzere yapılan işlemlere sigorta denir. -İslam’da bunun benzeri âkile sistemidir.(Geçmişte gördük tekrar mahiyetinde*): *İslam’da katılım sigortası var bu caizdir.Türkiye’de uygulaması yok. *Bir de ticari sigortalar var.Para yatırıyorsunuz ,zarar gördüğünüzde karşılığını alıyorsunuz. -Buradaki en büyük tartışma belirsizliklerdir;akdi fasit yapabilir. -Ancak deniyor ki ihtiyaca binaen,ihtiyaç olanlar olabilir. *Devlet sigortası olabilir zira devlet para kazanmak için yapmıyor ,sizin ailenize ,çocuğunuza bakmak için yapıyor. *Bunun dışında ticaret erbabının yaptığı sigortalarda ise ihtiyaç olanlar ;kasko,trafik sigortası gibi caizdir. *Zorunlu olanlar zaten caizdir. *Bunun dışında yüz güzelliğini,kaşını-gözünü sigorta ettirmek caiz değildir. Avukatlık -İlk dönemlerde Osmanlı’da bilinmeyen bir anlamdadır.Osmanlı’da avukat denildiği zaman hukuk müşaviri,hukuksal bilgi veren insanlar kastedilir.Bunlar cami imamları ve müftülerdir.Mahkemelerde de jüri mahiyetinde şühûdu’l-hal vardır ,bunlar tahmin ediyoruz ki hukuk bilgisine sahip toplun ileri gelenleridir.İçinde şeyh,imam,müezzin ,halkın ileri gelenleri vs bulunuyor .Ücret aldıkları ile ilgili bir bilgi yok.İşi yok,yaşlanmış orda yardım için duruyor,gelenlere hakime ulaşıncaya kadar bilgi verip yönlendiriyor. -Modern anlamda avukat 1876’larda Osmanlı hukuk sistemine girmiştir.Savcılık ve avukatlık aynı döneme rastlar.Savcılık kamu adına ceza hukukunu takip etmektir.Bu gelince Osmanlı yadırgıyor,önceden direk mahkemeye gidiyordu. -Bunların temel çalışma sistemi vekâlettir ve İslam’da vekâletten para alınmaz .Ama avukata para ödemezseniz hayatlarını nasıl sürdürecekler?O zaman bunların vekâletten para almalarına izin verilmiştir. Hediye Umre,Kupon,Milli Piyango,At Yarışı -Bilgi yarışmaları: Caizdir.Karşılığında bir şey ödemediğimiz şeylerin tamamı caizdir.Örn:Şimdi hoca ,sizi sözlü sınav yapıyorum bilene kebap ısmarlıyorum dese bir yasağı var mı? Tabi ki yok her zaman yapabilir -Hediye umre ,kupon ve çekilişler de aynı şekilde caizdir. -Milli piyango,at yarışı,iddia:Bunların hepsinde karşılık var . Bir şey ödeyerek alıyorsunuz.3 görüş var: *Haramdır:Zira karşılık ödüyorsunuz bir kumardır. *Mekruhtur:Zira bunlarla alakalı ayet açık ve net değildir.Ayetin kumar diye bahsettiği karşılıklı oynamadır.Burada karşılıklı oynama yoktur.Bir tarafta siz diğer tarafta devlet ya da özel şirket.(ineme yuriduşşeytanu en yugia beynekumul adevete ) bu ayette kumarın yasaklığı anlatılırken: Arkadaşlarınızla aranıza düşmanlık koyar,namazdan ,Allah’ı zikirden uzak tutar diye 3 temel illetten bahsediyor.İlk illet düşmanlıktır karşılıklı kumar oynayıp kaybederseniz düşmanlık beslersiniz.Bu işlemde direk karşılıklı olmadığınız için birinci illet yok,aynı kumar değildir.Kaybetsen bile kime kin besleyeceksin,onlar da topladığı paraları kısmen veriyorlar kalanını devlet kendisi alıyor ve hayır kurumlarına dağıtıyor.Bu, para toplama aracıdır ve hayra vesiledir diyorlar.Paranın bir kısmını veriyor gerisini haram etmiyorsa sakınca yoktur(?) ancak mekruhtur diyorlar çünkü sizi meşgul ediyor. *Caizdir:Eğer düşmanlık yok,namaza-abdestine ,dini veciblerini yerine getirmene engel olmuyorsa ,hasbel kader ordan geçerken almışsan kazanmışsa bu caizdir diyorlar.(Süleyman Ateş gibi)Zira bu düz kumar olarak değerlendirilmez,bu aynı zamanda hayırda yardımlaşma gibidir.Devlet sizden topluyor kısmen şirketlere veriyor,kalanını ise kendisi alıp hayır kurumlarına veriyor. *Recep Hoca’nın kanaati:Mekruhtur.Caizdir diyemeyiz ,uzak durmak gerekir zira alışırsanız daha fazla oynarsınız.Ancak hasbel kader bir yerden geçerken aldınız ve 1 trilyon çıktı? Bana gelse bile böyle bir parayı harcamam ,ihtiyatlı davranmak gerekir.Bu tür paralar insanlara hayr,huzur,zevk getirmez bir yerden muhakkak çıkar. Borsa -Ticarî şirketlerin belgelerinin,senetlerinin alım-satımının yapıldığı yerlerdir.Bu, şirketin türüne bağlı olmak üzere caiz veya değildir. -2 temel ilke var: *Spekülasyon olmayacak:Fiyatları kasten düşüreceği imajı veriyor,insanlar satmaya başlıyor.Sonra fiyatları bir yükseltiyor milleti kazıklamış oluyor. *Şirketler haram işlerle uğraşmaması gerekir. -Bu ikisine dikkat etmek şartıyla caizdir.Varsa caiz değildir. Avcılık َّ “ُاّلل علَّ َم ُك ُم َ علَّ ْمتُم ِمنَ ْال َج َو ِارحِ ُم َك ِل ِبينَ ت ُ َع ِل ُمونَ ُه َّن ِم َّما َ “ َو َما “Allah’ın size öğrettiği gibi öğretip yetiştirdiğiniz yaralayıcı köpeklerden av yaptıklarınız size helaldir.” -Caizdir.Köpeklerle yapılabilir.Kur’an’da açıkça beyan edilmiştir.Ancak gereksiz yere avcılık yapmak doğru değildir.İhtiyaca binaen yapılan caizdir.Fakirsin ,et ihtiyacını karşılayamıyorsun ,dağa gidip geyik avlıyorsun, bu caiz. -Kurşunla avlanmışsa hayvanı hemen yakalayıp dinî usulde kesimini yapmanız gerekiyor.Fakat yakalayamadınız,yetişemediniz ve hayvanda kurşundan dolayı kan akmışsa helaldir,akmamışsa murdar olur.Zira hayvan içerisinde kan kaldığında ,kan haram olduğu için otomatikmen yasak oluyor.Köpek yerse o avdan yenilmez,demek ki talim edilmemiş,öğretilmemiş.Örn:Tavşanı boğmadan yakalayıp size getirmesi gerekir. Hayvanların Uyuşturularak Kesilmesi -Tavukların kuru yolum,sulu yolum meselesi çok tartışmalı.Yolumu kolay olsun diye hayvanı sıcak suyun içine atıyorlar ve yumuşadığı için yolumu kolay oluyor.Bu su kaynar dereceye ulaşmadıysa caizdir.Türkiye’de bu incelenmiş ve ılık suya atıldığı belirlenmiştir.Çünkü kaynar olduğu zaman hayvanın içindeki pislik ete bulaşıyor bu yüzden caiz değil.Türkiye’de kuru yoluma dönüldü bu zaten caiz. -Uyuşturularak kesilmede temel ilke öldürmemektir.Hayvan ölüyorsa caiz değildir.Genelde az eziyet çeksin diye başına bir alet vuruyorlar,sersemliyor.Daha sonra hemen kesilince kan fışkırıyorsa caizdir. -Tartışmalı olan konu:Tek kurşunla birden fazla hayvan kesilebilir mi ? Adamın elinde büyük bir balta var ve iki hayvana vuruyor öldürüyor.Eski ulema bunu tartışmış ve caizdir demişlerdir bir besmele yeterlidir..Bazıları ise caiz değildir zira her birine ayrı ayrı besmele gerekir diyor.Şafiilere göre besmele şart değildir.Hanefilerde kasten besmele terk edilirse et yenmez,Şafii de kasten de bıraksa bir şey olmaz.Çünkü müslüman besmeleyi çekse de çekmese de çekmiş hükmündedir diye hadis vardır. Kaçak Enerji:Elektrik,Su,Doğalgaz -Asla caiz olmaz.Anlaşma ve sözleşmede olmayan şey caiz olmaz.Kaçak kullanıyorlar ve bunu toplum ödüyor ,herkesten de helallik alamayacağına göre bu toplumun üzerine binmek oluyor.İhtiyacın varsa gidip devletten yardım alırsın.Bu İslam ülkesinde de batıda da böyledir.Gavur da yaşasa onun hakkını kaçak olarak alamazsın. Anlaşmalı Boşanma -Kızlar boşandıklarında babalarının maaşlarını alabiliyor.Diyelim ki evli ve maaş durumu çok iyi değil.Babasının maaşı var ve vefat etmiş.Maaşı alabilmek için resmen mahkemede boşanıyor ve gayr-i resmî olarak devam ediyor.Bunun temel amacı boşanmış kızın mağduriyetini engellemektir.Mağdursan devletten başka yardım alabilirsin ama bunu yapman sahtekarlıktır.Bu çoğalırsa devlet bunu kaldırsa gerçekten ihtiyacı olanlar bundan yararlanamaz ve büyük bir vebal alırsın. Estetik Ameliyat,Dövme Yaptırmak,Kaş İnceltmek -Vücuttaki anormal durumların giderilmesi caizdir. -Burnu kocaman,bakanlar ondan iğreniyor ya da korkuyor .Çok rahatsız edici bir duruma gelmişse,psikolojik bir sıkıntıya dönüşmüşse ya da bundan dolayı beğenilmeyip evlenemeyecekse yaptırılabilir. -Ancak gereksiz düzeltmeler Allah’ın doğaya koyduğu şartları değiştirmektir.Misal yaşlılığın belirtisi olan kırışıklıkları düzelttiriyor. -Dövme ve kaş inceltme:Bununla alakalı direk hadis vardır.Dövme yaptıran ve kaş inceltene lanet olsun şeklinde.Burada tartışmalı konu ;Hz.Aişe’diyor ki :”Rasululah’ın lanet ettiği kişiler fahişelerdir.Gençken fuhuş yapıyorlardı ve yaşlıyken de buna devam edebilmek için kaşlarını inceltip ,dişlerini sivriltiyorlardı bunlarla alakalıdır.” Ancak hadisin metninde böyle bir ayrıntı olmadığı için mümkün olduğu kadar böyle şeylerden uzak durmak gerekir.Rahatsız edici durumlarda ,aşırı kalın kaşlar,yüzdeki fazla tüyler,bozuk dişler vs gibi veya tıbben gerekli ise yaptırılabilir. (Makyaj-Oje-Kına-Parfüm vs den bahsetti=Kısaca abartmamak,dikkat çekme amacı olmaması ,ölçülü olmak gerekir) AYETLER Surah An-Naml, Verse 34: ًسد ُوهَا َو َج َعلُوا أ َ ِع َّزة َ أ َ ْه ِل َها أَذِلَّة ْ َقَال َ ُت ِإ َّن ْال ُمل َ وك ِإذَا دَ َخلُوا قَ ْر َيةً أ َ ْف “Dedi ki: "Gerçekten hükümdarlar bir ülkeye girdikleri zaman, orasını bozguna uğratırlar ve halkından onur sahibi olanları hor ve aşağılık kılarlar; işte onlar, böyle yaparlar." Surah Al-Baqara, Verse 278: َّ يَا أَيُّ َها الَّذِينَ آ َمنُوا اتَّقُوا َالر َبا إِن ُكنتُم ُّمؤْ ِمنِين ِ َي ِمن َ اّللَ َوذَ ُروا َما بَ ِق “Ey iman edenler, Allah'tan sakının ve eğer inanmışsanız, faizden artakalanı bırakın.” Surah Al-Baqara, Verse 282: ُّ ض ْونَ ِمنَ ال ض َّل َ َوا ْست َ ْش ِهدُوا ِ َش َهد َ ان ِم َّمن ت َ ْر ِ َ اء أَن ت ِ َ ش ِهيدَي ِْن ِمن ِر َجا ِل ُك ْم فَإِن لَّ ْم َي ُكونَا َر ُجلَي ِْن فَ َر ُج ٌل َو ْام َرأَت ِإ ْحدَا ُه َما فَتُذَ ِك َر ِإ ْحدَا ُه َما ْاْل ُ ْخ َرى “Erkeklerinizden de iki şahid tutun; eğer iki erkek yoksa, şahidlerden rıza göstereceğiniz bir erkek ve biri şaşırdığında öbürü ona hatırlatacak iki kadın (da olur). “ Surah Al-Maeda, Verse 91: َ ش ْي َّ ِإنَّ َما ي ُِريد ُ ال ُ ط َّ عن ِذ ْك ِر ص ََل ِة َّ ع ِن ال ُ ضا َء فِي ْالخ َْم ِر َو ْال َم ْيس ِِر َو َي َ ان أَن يُوقِ َع َب ْي َن ُك ُم ْال َعدَ َاوة َ َو ْال َب ْغ َ اّللِ َو َ صدَّ ُك ْم َفَ َه ْل أَنتُم ُّمنت َ ُهون “Gerçekten şeytan, içki ve kumarla aranıza düşmanlık ve kin düşürmek, sizi, Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık vazgeçtiniz değil mi?” Surah Al-Maeda, Verse 4: َّ علَ ْي ُك ْم َوا ْذ ُك ُروا اس َْم َّ علَّ َم ُك ُم ِاّلل َ َس ْكن َ علَّ ْمتُم ِمنَ ْال َج َو ِارحِ ُم َك ِل ِبينَ ت ُ َع ِل ُمونَ ُه َّن ِم َّما َ َو َما َ اّللُ فَ ُكلُوا ِم َّما أ َ ْم “Allah'ın size öğrettiği gibi öğretip yetiştirdiğiniz avcı hayvanların yakalayıverdiklerinden de -üzerine Allah'ın adını anarak- yiyin.” Surah At-Taubah, Verse 84: َّ علَ ٰى قَب ِْر ِه ِإنَّ ُه ْم َكفَ ُروا ِب َسو ِل ِه َو َماتُوا َو ُه ْم فَا ِسقُون َ علَ ٰى أَ َحد ِم ْن ُهم َّم ُ اّللِ َو َر َ ات أَبَدًا َو ََل تَقُ ْم َ ص ِل َ ُ َو ََل ت Onlardan ölen birinin namazını hiçbir zaman kılma, mezarı başında durma. Çünkü onlar, Allah'a ve elçisine (karşı) inkara saptılar ve fasık kimseler olarak öldüler. Surah An-Nisa, Verse 119: َّ ََو ََل ُم َرنَّ ُه ْم فَلَيُغ َِي ُر َّن خ َْلق ِاّلل “-ve Allah'ın yarattıklarını değiştirmelerini emredeceğim." Surah At-Taubah, Verse 60: َّ سبِي ِل سبِي ِل َّ اّللِ َوا ْب ِن ال ِ َين َو ْالع ِ صدَقَاتُ ِل ْلفُقَ َر َّ إِنَّ َما ال ِ الرقَا َ َاملِين َ َار ِمينَ َوفِي َ اء َو ْال َم ِ ب َو ْالغ ِ علَ ْي َها َو ْال ُم َؤلَّفَ ِة قُلُوبُ ُه ْم َوفِي ِ سا ِك “Sadakalar, -Allah'tan bir farz olarak- yalnızca fakirler, düşkünler, (zekat) işinde görevli olanlar, kalpleri ısındırılacaklar, köleler, borçlular, Allah yolunda (olanlar) ve yolda kalmış(lar) içindir.” HADİSLER صوموا لرأيته و أفطروا لرأيته “Ramazan hilalini gördüğünüzde orucu tutun.Şevval hilalini gördüğünüzde orucunuzu açın.” األئمة من قريش “İmamlar Kureyş’tendir.” إدرؤوا الحدود بالشبهات “Şüphelerle hadleri düşürünüz.” لن يفلح قوم ولو أمرهم إمرأة “İşlerini kadına bırakan bir toplum felaha ermez.” رب يسر و ال تعسر رب تمم بالخير اللهم إنا نسألك علما نافعا رب زدنا علما و فهما اللهم فقهنا في الدين وفقكم هللا