Williams sendromu:

advertisement
Free Copy for Web Publicatıon  K. E. Gokay M.D., Ph.D.
Williams sendromu:
Williams sendromu, bir diğer değişle Williams – Beuren Sendromu,
hastalığı ilk kez 1961 yılında tarif eden bu hekimlerin adlarıyla anılan nadir bir
konjenital hastalıktır. Hastalığın temel bulguları düşük doğum ağırlıği ve gelişme
geriliği, tipik bir yüz ifadesi (“Elf” peri benzeri), konjenital kalp ve damar
malformasyonları, kas ve iskelet sistemi anomalileri, fıtık, hiperkalsemi, diş ve
böbrek bozuklukları yanı sıra yaş ilerledikçe belirginleşen iritabilite, hiperakusis
(hassas işitme), öğrenme güçlüğü ve ilgi süresi kısıtlılığı (attention deficit) dir.
Hastaların genellikle zeka düzeyi düşük olmakla beraber bu kişilerin dil, müzik ve
sosyal yetileri son derece kuvvetlidir. Hastaların son derece dışa dönük, müziğe
ve şiire yatkın “ozan benzeri” bir kişilikleri vardır.
Hastalık çoğu olguda mozaik bir tablo çizer. Yani hastalığın seyiri, tanıya
götüren bulguların ortaya çıkış şekli ve sırası hastadan hastaya değişkenlik
gösterir. Ancak en sık görülen tablo erken cocukluk döneminde büyüme geriliği,
sebebi açıklanamayan bir hiperkalsemi ve tabloya eşlik eden bir kalp-damar
anomalisidir. Hastalarda en sık görülen kalp anomalisi SVAS yani Supravalvular
Aort Stenozu dur. Ayrıca unutulmamalıdır ki Williams sendromu tanısı almış
%60 olguda ölüm sebebi kardiyo-vasküler komplikasyonlardır. Bilhassa SVAS
ve/veya koroner arter darlığı olan Williams sendromu hastaları efor esnasında
ani ölüm riski taşır.
Williams sendromu, Angelman ve Prader-Willi sendromları gibi, moleküler
genetik mekanizma bakımından mikro-delesyon grubuna dahil bir genetik
hastalıktır. Williams sendromunda kromozomdan silinen bölge yedinci otozomal
kromozomun uzun koluna yerleşik bir alandır (7q11.23). Bu bölgede yer alan ve
%95-98 vakada kaybolan iki temel gen Elastin geni ve LIM Kinaz genidir. Elastin
bağ-doku ve kas iskelet sisteminin normal gelişimi ve fonksiyonu için zorunlu bir
gendir. Bu niteliğinden ötürü Williams sendromunda görülen yüz ifadesi dahil tüm
kas-iskelet sistemi ve kalp-damar anomalilerinin temel sebebinin Elastin
yetersizliği olduğu düşünülmektedir. LIM kinaz ise özellikle beyin dokusunda
yoğun olarak bulunan bir protein kinazdır ve Williams sendromunda görülen zeka
geriliği ve karekter yapısına yol açtığı düşünülmektedir.
Williams sendromuna yol açan genetik bozukluk genellikle sporadik
(kendiliğinden ortaya çıkan) mutasyonlardır ve çoğu hastada aile öyküsü
bulunmayabilir. Ancak ailevi geçiş varsa tipik olarak otozomal dominant bir
karekter taşır. Hastalık ortalama olarak her 20,000 canlı doğumda bir (1:20,000)
tüm etnik gruplarda görülür ve cinsiyet farkı yoktur.
Moleküler genetik kapsamı bakımından Williams sendromu yayılımcı bir
hastalıktır. Yani mikro delasyon bölgesi sınırlarını kısıtlayan herhangi bir unsur
olmadığından, delesyona uğrayan bölgenin uzunluğu hastadan hastaya
değişkenlik göstermekte ve bu sebeple yakın bölgede yer alan Elastin ve LIM
kınaz dışında diğer komşu genleride kapsayabilmektedir. Bu sebeple tanıyı
değiştirmemesine rağmen eğer hastanın delesyondan etkilenen genetik yapısının
tam bir profilinin çıkarılması istenirse doğrudan testler ile kesin olarak delesyonun
boyutlarının saptanması gerekebilir. Ancak Williams sendromunda moleküler
genetik tanı, diğer tüm mikro-delesyon sendromlarında olduğu gibi, tercihen bir
sitogenetik yöntem olan FISH (Fluorescent in-situ hybridization) tekniği ile
7q11.23 bölgesinin işaretlenmesi ile konur. Eğer ailevi bir geçiş olasılığı mevcut
ise FISH tekniği ile prenatal tanı imkanı vardır. Otozomal dominant bir geçiş
gösterilemiyor ise hasta cocuk sahibi ailelere yanlızca erken tanı amaçlı
yenidoğan tarama testi olarak önerilmelidir.
Download