1 KİŞİLER ARASI İLETİŞİM KİŞİLER ARASI İLETİŞİM NEDİR?

advertisement
KİŞİLER ARASI İLETİŞİM
KİŞİLER ARASI İLETİŞİM NEDİR?
• “İletişim iki birim arasındaki bilgi, duygu, düşünce alışverişidir.”
• “İletişim karşılıklı etkileşim sürecidir.”
• “İnsanlar konuşa konuşa anlaşırlar” atasözümüzde kişiler arası
iletişimin önemini vurgular.
• “Kişilerarası iletişim bir kişinin bir başkasını ya da başkalarını niyetli
ya da niyetsiz olarak etkilemeyi amaçlayarak mesajlarını iletmesi ve onların
mesajlarını almasıdır.”
• “Kişilerarası İletişim; yaşamı zenginleştiren ya da fakirleştiren
olay.”(Dökmen, Ü)
• İletişim sürüp giderken kimi zaman; iletişim kazaları olabilir, iletişim
kanalları tıkanabilir. Veya iletişimi etkileyen başka etkenler araya
girebilir.
• Yetişkin olarak sağlıklı iletişim kurabilmek için bunun farkında varmak,
diyaloglarımızda çocukların ve ergenlerin kendilerine güvenlerini
sağlayacak mesajlar vermek gerekir.
• Peki bunu nasıl yapacağız ?
İletişim benimle başlar.. Ben KİMİM?Kendimizi tanımamız çok önemli.
Kendisi ile barışık olmayan bir kişi başkaları ile de barışık olamaz ve iyi
iletişim kuramaz.
• Etkili iletişimin temelinde bireyin kendisini tanıması, kendi
değerlerinin ve tutumlarının farkında olması ve kendine güven yatar. İyi bir
iletişimci ipuçlarını anında görür (jestler, mimikler, beden duruşu) ve onları
gerçekçi olarak değerlendirir. Etkili iletişim için etkin dinleme, tepki
verme, olumlu yaklaşım ve ben dili kavramları önem taşımaktadır.
SELAM
“YOLA ÇIKINCA HER SABAH,
BULUTLARA SELAM VER.
TAŞLARA ,KUŞLARA,
ATLARA ,OTLARA,
İNSANLARA SELAM VER.
NE GÖRÜRSEN SELAM VER.
SONRA ÇIKARIP CEBİNDEN AYNANI
BİR SELAM DA KENDİNE VER.
HATIRIN KALMASIN EL GÜN YANINDA
BU DÜNYADA SEN DE VARSIN!
ÜLEŞTİR DOSTLUĞUNU VARLIĞA,
BİR KISMI SENİ DE SARSIN.”
ÜSTÜN DÖKMEN
1
KİŞİLER ARASI İLETİŞİMİN UNSURLARI:
• Mesajı veren kişi,
• Mesajın içeriği,
• Mesajın veriliş biçimi,
• Mesajı alan kişi,
• Geri bildirim,
• Bu mesaj alışverişinin yapıldığı ortamdır.
İLETİŞİM ŞEKİLLERİ:
Çevremizdeki insanlarla iletişim kurarken, gereksinimlerimizi gidermek,
sorunlarımızı çözmek için üç farklı türde davranabiliriz:
1. Başkalarına ve kendimize (sözel ya da fiziksel, dolaylı ya da dolaysız
biçimlerde ) saldırgan davranmak;
2. Başkalarına ve kendimize karşı oldukça etkisiz, pasif davranmak;
3. Başkalarına ve kendimize karşı etkili, girişken güvenli davranmak.
Bunlar arasında sorunları çözmeye, başkalarına yardımcı olmaya, kendimizi
iyi ve güçlü hissetmemize yarayan yol etkili davranmaktır. Pek çok
davranışımız gibi en sık hangi yolu kullanacağımızı geçmiş yaşantılarımız
aracılığı ile öğreniriz. Bazen etkili olmayan ilk iki yolu sık kullanmayı
öğrenebiliriz.
İLETİŞİM MESAJLARININ VERİLİŞ BİÇİMİ:
Vermek istediğimiz masajları iki şekilde verebiliriz:
1. Açık İletişim: Kişinin karşısındakine iletmek istediği mesajı doğrudan,
anlaşılır, net ifadelerle iletmesi. İletilmek istenen mesajın farklı anlamlara
çekilemeyecek kadar net olması. .
2. Kapalı İletişim: Kişinin iletmek istediği mesajı dolaylı olarak iletmesi, asıl
mesajı imalarla ya da kelime oyunları ile gizlemesi.
İLETİŞİM TÜRLERİ:
1. Sözel iletişim: Sözel iletişim, kullandığımız sözcüklere,
ses tonumuza, sesimizdeki iniş ve çıkışlara işaret eder.
Konuşma, müzik, yazı, T.V. ve videoyu sözel iletişime örnek
verebiliriz. Burada kişinin ne söylediğine odaklanılır.
a. Dil :(Kullandıkları kelimeler, söyledikleri sözler)
b. Dil ötesi :(Sesin niteliği ile ilgilidir).
2. Sözel olmayan iletişim:
Sözsüz iletişim ise, beden diline, yani hareket tarzımıza, yüz ifademize,
bedenimizin duruş şekline, jestlerimize, vb.ne işaret eder. Etkin bir şekilde
iletişimi yürütmek için, sözel ve sözel olmayan mesajlar uyum içinde olmalıdır.
İletişimdeki sorunların birçoğu, sözlerimizin davranışlarımıza ters düşmesi
2
sonucunda ortaya çıkar. Örneğin bir annenin “Tamam bundan sonra sürekli ders
çalış diye baskı yapmayacağım” demesine karşın sürekli saatine bakıp televizyon
izleyen çocuğuna sinirli sinirli bakması ve derin derin iç çekmesi gibi. Burada
kişinin ne söylediğinden çok nasıl söylediğine odaklanılır.
a. Sese Dayalı Olanlar:
Duraksamalar, sesin tonu, sesin yüksekliği, eee, ıhm sözcükleri, kişisel alan,
duygu tonu, tekrarlar, aksesuarlar, mekân kullanım mesafe ( uzak ya da yakın
durma), söze yanlış başlamalar, gereksiz sözcükler, akıcılık, doğallık, seçilen
sözcükler.
b. Ses Dışındakiler:
Göz teması, göz hareketleri, yüz İfadesi, bedenin duruşu, kıyafet, dokunma, el
ve kol duruşu, beden yönelimi, oturma biçimleri, jest ve mimikler.
Araştırmalar, insanların günlük yaşamda bir birlerinin ne söylediklerinden çok
nasıl söylediklerini dikkat ettiklerini göstermektedir.
*1981 yılında California üniversitesinde yapılan bir araştırmada kişilerarası
iletişimde beden dilinin %55, ses tonunun, %28 ve kullanılan kelimeler %7
oranında etkili olduğu sonucu çıkmıştır.
SAĞLIKLI İLETİŞİMİN İLKELERİ:
1. Her birey biriciktir.
2. Tüm insanlar saygı değerdir.
3. Herkesi sevemeyebiliriz,
ancak bu onlara saygısız davranmamızı
gerektirmez.
4. Her birey karar verebilme gücüne ve hakkına sahiptir.
5. İlişkilerde gönüllülük esastır.
6. Gizlilik kişi kendine ya da başkasına zarar vermediği sürece korunmalıdır.
İLETİŞİM BECERİLERİ
ETKİLİ İLETİŞİMİN İÇİN;
1- Saygı Duymak: Karşımızdaki kişilere saygı duymak onların varlığını kabul
etmek, önemli ve değerli olduklarını hissettirmek, olduğu gibi benimsemek
anlamını taşır.
2- Doğal Ve İçten Davranabilmek: Abartıdan uzak, olduğu gibi davranmaktır.
3- Açık iletişim: İma etmeden, kırmadan, saldırmadan düşüncelerimi
duygularımı gizlemeden uygun ifadelerle paylaşmak,
4- Paylaşım: Geçmişte yaşadığınız benzer sıkıntıları ifade etmek, o zamanki
duygu ve düşüncelerinizi paylaşmak.
5- Etkili İletişim Becerilerini kullanmak:
3
ETKİLİ İLETİŞİM BECERİLERİ
•
•
•
•
•
•
1. ETKİN DİNLEME
İyi bir dinleyici, iletişim kurduğu kişinin yalnız söylediklerini değil, yüzü,
eli, kolu ve bedeniyle yaptıklarını da dikkat eder, çünkü yüz ifadeleri, el
ve kol hareketleri, bedenin duruş tarzı, sesin tonu gibi sessiz mesajlar
kullanarak da, iletişim kurulur.
Etkin dinleme dinleyenin, anlatılanı yalnız duyduğunu değil, aynı zamanda
doğru olarak anladığını da gösterir. Bu yüzden bu yöntem en sağlıklı
iletişim yöntemi olarak kabul edilmektedir.
Kendini dinlemeye açık olmak. Ben ne hissediyorum, ne düşünüyorum..
İletişim kurarken etkin veya edilgen dinlemek.
Dinleme sırasında kabul tepkileri vermek karşıdakini
yüreklendirebilir.Telaşa kapılmadan lafı karşıdakinin ağzından almaya
çalışmadan. Karşıdakini şablonlamadan, duygu ve düşüncelerini doğru
anlayarak empati kurarak dinlemek, anlamak.
İletişim içinde bulunulan kişiyi yargılamadan, sözünü kesmeden, bedene
uygun biçim vererek, göz teması kurularak yapılan dinlemeye denir. Etkin
dinleyen kişi karşısındakinin yüzüne bakar, göz iletişimini hiç kaybetmez,
dinlediğini anladığını ifade edecek biçimde beden dilini kullanır. Sözlü
geri bildirimlerde bulunur. (Evet , anlıyorum, hı hı..gibi.) Anlamadığı
yerleri geçiştirmez, anlamak için sorular sorar.
Etkin Dinlemenin Yararları:
• Açık ve dürüst iletişime yardımcı olur.
• Kişiyi herhangi bir konuda tartışmaya yüreklendirir.
• Olumsuz duyguları tartışma fırsatı verir.
• Kişi temel sorununu kendi fark eder.
• Anlaşıldım duygusunu yaşar, karşıdaki kişiye olumlu duygular besler.
• Karşıdaki kişileri anlamaya ve dinlemeye hazır duruma getirir.
•
•
•
•
•
Nasıl Dinliyoruz?
Görünüşte dinleme: Beden orada, kafa başka yerde,
Seçerek Dinleme; İşine geleni dinleme,
Şartlanmış Dinleme: Ön yargılı, Aynı duygu, kavram arayışı,
Savunucu dinleme: Alıngan, suçlayıcı,
Tuzak kurucu dinleme: Açık yakalama, zora sokma.
4
2. ETKİN SORU SORMA:
Soru sorma, etkili dinleme becerimizi pekiştiren, iletişimi zenginleştiren,
ilgi ve dikkatimizin yoğunluğunu gösteren etkili bir iletişim becerisidir.
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Çeşitli amaçlarla soru sorarız:
Konuşan kişinin daha önce söz etmediği bir bilgiyi almak için,
Bilgi vermek için,
Katılımı sağlamak amacıyla,
Karara ulaşmak için,
Konuya dikkat çekmek için.
Soru sorarken dikkat edilmesi gereken noktalar vardır:
Yargılayıcı, hesap sorucu soru sözcüklerinin kullanılmasından kaçınarak,
“ne” ve “nasıl” soru sözcüklerini kullanarak,
Konuşmayı sürdürecek biçimde açık uçlu soru sorulmalıdır.
3. EMPATİ:
Empati kendimizi karşısındaki kişinin yerine koyarak, olaylara onun bakış
açısıyla bakmaktır. Empatinin gerçekleşebilmesi için o kişinin bakış açısını
dünyasını, düşüncelerini doğru anlamamız ve yüz ve beden ifadelerini
kullanarak onu anladığımızı ifade etmemiz gerekir.
İletişimin belki de en önemli öğesidir. Bir anlamda, dış dünyayı
karşımızdaki kişinin penceresinden görmeye çalışmaktır. Kurulan bu duygu
ortaklığı, iletişimi güçlü kılar. Orta düzeyde de olsa empatik olmak ve
empatik tepki vermek. Sorununu ifade eden birine sorular sormaktan,
öğüt vermekten, öneri getirmekten, takma kafanı deyip sorunu
önemsememekten daha işlevsel olan, onu anladığını ifade eden cümleler
kurmak.
Günlük yaşamda insanların birbirini anlayabilmesi için empati kurmaları
gerekir. Empatik anlayışa sahip olan insanlar diğer insanları daha iyi anlar
ve olumlu ilişkiler kurar. Karşısındaki bireyin değer yargıları, inançları,
sosyo-ekonomik düzeyi, etnik kökeni ne olursa olsun saygı duyar ve olduğu
gibi kabul eder. İletişimde bulunduğu kişileri yargılamaz, içinde bulunduğu
durumun daha iyi anlaşılmasına çalışır.( Kızılderili atasözü, Karşıya nasıl
geçerim)
4. BEN DİLİ KULLANMAK:
SEN DİLİ
*Kişiliğe yöneliktir.
*Kişiye kendisi ile ilgili bir şeyler söyler.
*Benlik saygısını zedeler.
*Öfke ve nefret duyguları oluşturur.
*Çekingen ya da saldırgan insanlar yaratır.
BEN DİLİ
* Davranışa yöneliktir.
*Dinleyenle ilgili bir şey söyler.
*Benlik saygısını olumlu etkiler.
*Dinleyende yardım isteği doğurur.
*Etkin insanlar yaratır
5
İLETİŞİM BECERİLERİNİ KULLANAN KİŞİNİN ÖZELLİKLERİ:
1. Başkalarını küçük görmez.
2. Kendi haklarını koruduğu gibi başkalarının haklarını da yadsımaz.
3. Kendine güvenir.
4. Başkalarına saygı duyar.
5. Duygu, düşünce, inançlarını doğrudan, içtenlikle anlatır.
6. Tutarlı ve kararlıdır.
7. Çevresiyle uyumludur.
8. Kendisine uymayan görüşleri karşısındakileri kırmadan reddeder.
Bu özelliklere sahip olma derecelerine göre insanlar hem iş hem de özel
yaşamlarındaki ilişkilerinde etkili olurlar. Tutumları hem kendini hem de
karşısındaki kişileri hoşnut edici niteliktedir. Karşılaştıkları sorunlardan çok
çözümlere odaklaştıkları için çatışmaların, tartışmaların üstesinden kolaylıkla
gelirler.
•
•
•
•
•
•
•
•
•
İLETİŞİM SADECE KONUŞMAK DEĞİLDİR. İLETİŞİM AYNI
ZAMANDA;
Neyi,
Ne zaman,
Nerede,
Nasıl, söyleyeceğini bilmek,
Olayları basite indirgeyerek sunabilmek,
Akıcı bir dille ve karşınızdaki kişiyle göz kontağı kurarak konuşabilmek,
Dikkati yoğunlaştırabilmek ve karşınızdaki kişinin verilen mesajı anlayıp
anlamadığını kontrol edebilmektir.
İLETİŞİM ENGELLERİ
Karşımızdakini daha iyi anlamak ve kendimizi daha iyi dile getirmek için bu
engelleri aşmalıyız.
Çocuklarla ebeveynlerin kurmuş oldukları iletişim, bazen sağlıklı iletişimi
zorlayan engellerle dolu olabilmektedir. Bazı örnekler verecek olursak;
BAZI İLETİŞİM ENGELLERİ
•
•
•
•
•
•
•
YARGILAMAK, ELEŞTİRMEK, SUÇLAMAK,
YORUMLAMAK, ANALİZ ETME
SINAMAK, SORGULAMAK,
GEÇİŞTİRMEK,
EMİR VERMEK, YÖNLENDİRMEK,
AKIL VERMEK, ÇÖZÜM ÖNERİLERİ GETİRMEK;
AD TAKMAK, ALAY ETMEK
6
•
•
•
•
SÜREKLİ ÖVMEK,
UYARMAK, GÖZDAĞI VERMEK,
AHLAK DERSİ VERMEK,
NUTUK ÇEKMEK
(*Kişilerarası ilişkilerde bazı davranışlar ve iletişimi olumlu etkileyebilecek ifadeler de
sürekli ya da zamansız kullanıldığında iletişimi engelleyebilir. Örneğin önerilerde bulunma,
sürekli övme, her zaman aynı düşüncede olma ve olumlu değerlendirme yapma).
YARGILAMAK, ELEŞTİRMEK, SUÇLAMAK;
“Sen zaten tembelin tekisin”,”zaten başarsaydın şaşardım”,“yine mi
bitiremedin” gibi cümleler kurmak yetersiz, aptal hissetme duygularına neden
olabilir. Çocuğun olumsuz bir yargıya hedef olma ya da azarlanma korkusuyla
iletişimi kesmesine yol açabilir ya da çocuk yargı ve eleştirileri gerçek olarak
algılayabilir (Ben kötüyüm!) ya da karşılık verebilir (Siz de daha mükemmel
değilsiniz!). Bu iletiler çocuk üzerinde diğerlerinden daha fazla olumsuz etki
yapar. Bu değerlendirmeler çocuğun benlik saygısını düşürür. Çocuklar
hakkında yapılan olumsuz değerlendirmeler çocuğun kendisini değersiz,
yetersiz görmesine neden olur. “Çok çalışmıyorsun zaten sen tembel birisin”
Değersizlik duygusu yaşayabilir, ya da tepkide bulunur. (Parmak örneği)
•
SINAMAK, SORGULAMAK, SORU SORMAK,:
*“Neden?....Kim?.....Sen ne yaptın?......Nasıl?.....”
*Soruları cevaplama genellikle eleştiri veya zorunlu çözüm getirdiğinden
çocuklar genellikle hayır demeye, yarı doğru cevap vermeye, kaçmaya yönelir
veya yalan söyler.
*Sorular genellikle soru soranın nereye varmak istediğini açıklamadığından,
çocuk korku ve endişeye kapılabilir.
*Ailenin endişelerinden doğan sorulara cevap vermeye çalışan çocuk kendi
sorununu, gözden kaçırabilir.
*Çocuk sorgulanıyor hissine kapıldığında bu durum onda güvensizlik, kuşku
oluşturur.
* Çok inceleyici sorular sorma; Neden?,kim?,nasıl?.... “Ders çalışman için
neden plan yapmıyorsun?” Cevaplamayabilir, yalan söyleyebilir.
•
•
EMİR VERMEK, YÖNLENDİRMEK:
Yaşantımızı gözden geçirerek kurduğumuz emir cümlelerini yakalamaya
çalışalım. “Kalk, yüzünü yıka, sütünü bitir, dişlerini fırçala, ağzın doluyken
konuşma, ödevini bitir, televizyonu kapa, büyüklerinle konuşurken sesini
yükseltme, öğretmenini dinle…….” gibi uzayan emir sözcüklerini yakalamamız
zor olmayacaktır.
7
Adeta askerlik eğitiminin hepimizin bildiği “yat!-kalk!-sürün!” kalıbı gibi sürekli
emir veren insanlar haline gelebiliriz. Oysa askerlikteki itaat hayati önem
taşıdığı için asker yat emrinden sonra kalk emri gelene kadar başka bir
davranıma geçmemek durumundadır. Peki, acaba bizim istediğimiz şey evimizi
asker ocağına çevirip, nizami askerler yaratmak mıdır? Tabiî ki değil.
Çocuklarımızın korkudan söyleneni yapmasını değil kendisi için gerekli olanı
düşünmesine ve bulmasına yardımcı olmalıyız. “ÖSS’yi kazanmak için 4 saat
çalışmalısın” İsyankar davranışa yöneltir, direnci arttırır.
AKIL VERMEK, ÇÖZÜM ÖNERİLERİ GETİRMEK;
Senin yerinde olsam plan yaparak çalışırdım”, “sütünü bitirdiğinde boyun
uzayacak”,”bak sana bir öneri vereyim” gibi cümleler kurabiliriz ve bu konuşma
biçiminin çok yararlı yapıcı olduğuna inanırız. Öncelikle düşünmemiz gereken
söylediğimiz şeylere acaba benim mi ihtiyacım var sorusunu cevaplamak
sonrada istenmeden verilen öğütlerin, yardımın yararlı olmadığını
gözlemleyebilmektir. Aksi takdirde bu yaklaşım anneye babaya bağımlı
çocuklar yaratabilmektedir. Ayrıca kendi çözüm yollarını oluşturmasına katkı
sağlamayacaktır.
•
AD TAKMAK, ALAY ETMEK:
“Koca bebek....”, “Hadi bakalım Süpermen”, “Geri zekalı”, “Hadi sende sulu
göz”, “İşe yaramaz”, “Hain Evlat”, “Şişko”, “Dombili”, “Sıska”, “Tembel” gibi
ifadeler kullanmak çocuğun gelişiminde kendini değersiz hissetmesine yol
açabilir. Sevilmediği kanısının oluşmasına yol açabilir, kendilik gelişiminde
olumsuz etkileri olabilir. “Kocaman adamsın ama beynin küçük” Karşılık
vermeyi zorunlu kılar. “Boş boş konuşacağına otur da ders çalış” Dikkate
alınmadığını düşünür,iletişim kurmak istemez.
•
• UYARMAK ,GÖZDAĞI VERMEK:
Tehdit etme; “Sınavı kazanmazsan gözüme görünme”, “Okuldan alırım”
“Zayıfları kurtaramazsan; bilgisayar gider, cep gider, basketbol biter, müzik
biter, gitar gider ,arkadaşlar biter” vb.. tehditler. Söz konusu tehdidin
gerçekte yerine gelip gelmeyeceğini deneyebilir. Boş tehditler ailenin
güvenilirliğini yitirmesine yol açar, otorite sarsılır.
SÜREKLİ ÖVMEK:
İstendik davranışı yapması durumunda çocuk yerli yersiz her ortamda
övülebilir. “Çok güzel........”, “Bence harika bir iş yapıyorsun.....”Bu durumda
çocuk ailesinin beklentilerinin çok yüksek olduğunu düşünebilir ya da kaygı
hissedebilir. Ayrıca övgü başkalarının yanında yapılıyorsa çocuğu utandırabilir
•
8
ya da aşırı övgü sonucunda çocuk buna alışır ve övülmeye gereksinim duymaya
başlar. Kendilik algısı olumsuz etkiler.
• AHLAK DERSİ VERMEK;
“Ben bu imkanlara sahip olsaydım çok daha yüksek puanlar alırdım”
Savunuculuk artar.
• AŞIRI TESELLİ VERMEK:
“Canını fazla sıkma, boşver canın sağ olsun” Beni anlamıyorlar diye düşünür.
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
İLETİŞİMİ ENGELLEYEN İFADE ÖRNEKLERİ
“Yakınmayı bırak ödevini yap.”
“Kesinlikle doğru yolda ilerliyorsun, böyle devam et.”
“Sen güçlü birisin, bir şekilde halledersin.”
“Ben senin yerinde olsam oraya gitmezdim.”
“Sen çok sabit fikirli bir insansın.”
“ Böyle devam edersen olacaklardan ben sorumlu değilim.”
“Hadi bakalım Süpermen görelim seni.”
“Neden bu kadar geç geldin ?”
“Bana kalırsa sen bunu çok iyi öğrenmemişsin.”
“Böyle bir tutumla sen hiç bir sonuca ulaşamazsın.”
“Eğer sınıfı geçmek istiyorsan kendine gelip ders çalışmalısın.”
“Artık değişmelisin.”
“Sen ne yaptın kim bilir?”
“Arkadaşını bekletmen hiç hoş değil, geç kalmasan iyi edersin.”
“Gelmemek için bu kadar direnmenin nedeni ne?”
“Zamanla bunlar da geçer.”
“Derslerine tek başına çalışmalısın.”
“Koca bir çocuk gibi davranıyorsun.”
“Bence seni rahatsız eden şey….”
“Sen bunu da aşarsın, neleri halletmedin ki.”
AİLE İÇİ İLETİŞİM
•
•
Her aile sağlıklı ve başarılı çocuklar yetiştirmek ister. Sağlıklı, mutlu ve
başarılı çocuklar sağlıklı iletişimin olduğu ailelerde yetişir. Sağlıklı çocuklar
yetiştirme bilinci ,gelişen teknolojiyle olumlu yönde gelişirken ne yazık ki
başarı beklentisi giderek artmakta çocuk adeta erken büyümek yaşından
büyük sorumluluklar almak durumunda kalmaktadır.
Çocuğun yaşadığı dönemlerin özellikleri dolayısıyla ihtiyaçları birbirinden
oldukça farklıdır. Çocukluk döneminde anne-babayla uykuya dalmak isteyen
9
•
•
•
•
•
çocuk ergenlik döneminde böyle bir isteği talep etmeyecektir. Yine annebabasıyla gezen çocuk ergenlikte değil anne-babasıyla gezmek
arkadaşlarıyla birlikte iken ebeveynleriyle karşılaşmayı dahi
istemeyecektir.
Ergenlik dönemi başlı başına bir değişim gelişim sürecidir ve bu dönemde
ergenin fiziksel özelliklerinin yanında giyim-kuşam, yeme alışkanlıkları,
arkadaş tercihleri, ders çalışma alışkanlıklarında da farklılıklar
gözlenebilir.
Dolayısıyla çocukla iletişimde çocuğun yaşı, cinsiyeti ve kişilik özellikleri
oldukça önem taşımaktadır. Çocukluk döneminde olası tehlikelere karşı açık
tavır koyabilen ebeveynler ergenlik dönemiyle birlikte çocuğu üzerindeki
denetimi uzaktan yapabilmelidir. Arkadaş seçiminde kontrollü ama baskıcı
davranmamalıdır. Unutmayalım özgürlük sınırsızlık demek değildir.
Çocuk aileyi yansıtır. Aile içindeki bireylerin kişilik yapısı çocuğun kişiliğini
şekillendirir. Yani aile iletişim becerilerini kullanamıyorsa çocukta iletişim
becerilerini kullanamaz. Dolayısıyla çocuk hem ailede hem de sosyal
çevrede sürekli çatışma içine girer. Anne babasının kendisini dinlediğini
gören çocuk önce, kendisine değer ve önem verildiğini, kabul edildiğini,
buna bağlı olarak da sevildiğini düşünür
Çocuklar dinlenmemeleri ve ciddiye alınmamaları konusunda aşırı
duyarlıdırlar. Dinlenmediklerini hemen fark ederler. Uzun süre
dinlenmeyen çocuklar savunmaya geçebilirler, işbirliğine yatkın olmazlar ve
içlerine çekilebilirler.
Israrlarına rağmen annesinin kendisini dinlememesi üzerine ellerini ısıran
çocuk örneği vardır. Çocuklar çoğunlukla dinlenmeme nedeniyle çalma,
saldırganlık, kendine zarar verme davranışlarıyla “Lütfen beni dinle.
Duygusal bir kırıklık yaşıyorum, dikkatini bana ver” mesajını
iletmektedirler.
FARKLI ANA-BABA TUTUMLARI:
Anne babalar çocuklarından bekledikleri davranış modeline uygun bir davranış
içinde olmalıdır. Ana-babanın tutumu gelişmekte olan çocuğa model
oluşturacağından kişiliğini etkiler ve özdeşim modellerinden edindiği ,benzer
tutumları sergilemesiyle ortaya koyar.(Örn. Yalan söyleyen anne)Ana-baba –çocuk
üçgenindeki sorunların başlangıç noktası çoğu zaman ana- babada
düğümlenmektedir.
Kendi çocukluk yıllarında engellenmiş bireyler, ana-baba olduklarında , eskiden
kendilerine tanınmamış özgürlüklere çocuklarının sahip olmalarına karşı, bilinçdışı
bir kıskançlık geliştirirler. Bu nedenle çocuklarına kendi ana-babalarından
10
gördükleri yöntemlerle çocuklarını dizginleme ,suçlama, aşağılama yollarını
denerler.Anne ve babanın aşırı baskı altında yetişmesi ,bazı durumlarda da
çocuğuna karşı aşırı gevşek ve yumuşak bir tutum içinde davranmalarına sebep
olabilir. Bu da çocuğun ihtiyacı olan model ve rehberden yoksun büyümesine
,saldırgan ve isyankar davranışlar geliştirmesine sebep olur.
Ana-babaların destekleyici tutum ve davranışlarının ise gençlerin sosyal ve
kişilik özelliklerinde olumlu etkileri görülmüştür.
Farklı ana-baba tutumlarını 6 ana başlıkta toplayabiliriz. Bunlar:
1.Baskılı ve Otoriter Tutum:
Çocuğun kendine olan güvenini ortadan kaldıran , onun kişiliğini hiçe sayan bir
tutumdur. Ne yazık ki geleneksel aile yapımızda sıkça rastlanmaktadır. Baskı
altında kalan çocuk ,sessiz, uslu, nazik, dürüst ve dikkatli olmasına karşılık ,
küskün, silik, çekingen,başkalarının etkisinde kolay kalabilen, aşırı hassas bir
yapıya sahip olabilir. Genellikle aşırı isyankar veya aşırı boyun eğen olabilirler.
Arkadaş ilişkileri kötü,okulda başarısız, aşırı çekingen , çalma ,yalan ,tik gibi uyum
ve davranış bozuklukları gösterirler.
2.Gevşek Tutum (Çocuk Merkezci Aile):
Orta yaşın üzerinde çocuk sahibi olan veya kalabalık yetişkinler grubu
içerisinde tek çocuk olması halinde sıklıkla rastlanır. Her istedikleri anında
yapılır, abartılmış sevgi gösterisi içerisinde büyürler ve doyumsuz bir birey
olurlar. Çocuklarına boyun eğen ana- babalar evde onların egemenliğini kabul
ederler ve çok az saygı görürler. Bu tür çocuklar okuldaki kurallar karşısında
hayal kırıklığı yaşarlar, uyum sağlayamazlar ,hırçın ve saldırgan davranabilirler.
3.Dengesiz, Kararsız Tutum :
Ana-baba arasındaki görüş ayrılıkları ve anne veya babanın gösterdikleri
değişken tutumlar biçiminde görülebilir. Dengesiz ve kararsız tutumlara maruz
olan çocuk nasıl davranacağını bilemez hangi davranışın uygun ,hangi davranışın
uygun olmayan davranış olduğunu kestiremez. İç çatışmalar, huzursuzluklar
,tutarsızlıklar.
4.Koruyucu Tutum :
Çocuğa gerektiğinden fazla kontrol ve özen gösterilmesi sonucu çocuk
başkalarına bağımlı, güvensiz,duygusal kırıklıkları olan bir birey olabilir. Kendi
benliğini tanıma olanağı bulamadığından ailenin istediği yönde bağımlı bir birey
olarak gelişmesine neden olur, psiko-sosyal yönden olgunlaşması da engellenmiş
olur.
5.İlgisiz ,Kayıtsız Tutum :
Çocuğu yalnız bırakma,görmezden gelme ve dışlama anlamına gelir. Ana- baba
ilgisizliği yaşayan çocukların arkadaşlarına , öğretmenlerine , yakın çevresine ve
eşyalara zarar verdiği görülür. Saldırganlık eğilimi çok yüksektir.
6. Güven Verici ,Destekleyici Ve Hoşgörülü tutum :
11
Çocuklarını kabul ederler ve onaylarlar, ona kendi benliğini tanıma ve ifade etme
özgürlüğü tanırlar ve böylece sağlıklı bir biçimde olgunlaşmalarını sağlarlar. Söz
hakları vardır,özgüvenleri gelişmiştir ,özgürce düşünüp karar verebilirler ve
kararlarının sorumluluğunu taşırlar.
Psk. Ayla SIRIKLI
(Haluk YAVUZER-Ana –baba ve Çocuk ‘tan özetlenmiştir.)
ÖNERİLER:
ÇOCUĞUNUZA ZAMAN AYIRIN
ÇOCUĞUNUZLA GEÇMİŞ ZAMAN ASLA BOŞA GEÇMİŞ ZAMAN DEĞİLDİR.
ÇOCUĞU SEVMEK, ONA BOLCA VE PAHALI OYUNCAK ALMAK DEĞİL
ONUNLA ORTAK FAALİYETLERİ PAYLAŞMAK, ONA ZAMAN AYIRMAK,
ONUNLA OYUN OYNAMAKTIR.
ÇOCUĞU SEVMEK SÖZLE SEVGİYİ İFADE ETMENİN ÖTESİNDE, EYLEMLE
BU DUYGUYU ONA YAŞATMAKTIR.
ÇOCUĞUNUZLA BİRLİKTE OLDUĞUNUZ ZAMAN TÜM DİKKATİNİZİ ONA
YOĞUNLAŞTIRIN :
BU NEDENLE DE, BAŞKA BİR İŞLE MEŞGULKEN DEĞİL, KENDİNİZİ
RAHAT HİSSETTİĞİNİZDE ÇOCUĞUNUZLA İLGİLENEREK, ANNE YA DA
BABA OLMANIN KEYFİNİ ÇIKARIN.
AŞAĞILAMAK, SUÇLAMAK, ÇOCUK ADINA KARAR VERMEK YERİNE,
ÇOCUĞU DİNLEYİN.
DİNLENDİĞİNİ DÜŞÜNEN ÇOCUK KABUL EDİLDİĞİNİ, DOLAYISIYLA
SEVİLDİĞİNİ DÜŞÜNEN ÇOCUKTUR.
GÖZ KONTAĞI KURARAK, GÜLÜMSEYEREK KABUL BELİRTİSİNİ BEDEN
DİLİYLE PEKİŞTİRİN. BÖYLELİKLE ÇOCUK “KİŞİLİĞİNE SAYGI
DUYULDUĞUNU” DÜŞÜNEREK İLETİŞİMİNİ SÜRDÜRÜR.
ANNE VE BABASININ KENDİSİNİ DİNLEDİĞİNİ GÖREN ÇOCUK
DUYGULARINI İFADE ETME OLANAĞI BULUR. ALDIĞI TEPKİLERLE
“ANLAŞILDIM” DUYGUSUNU YAŞAR. BÖYLELİKLE RAHATLAR.
ÇOCUĞUNUZA KARŞI DAVRANIŞLARINIZDA TUTARLI OLUN. KENDİ
İÇİNİZDE ÇELİŞKİLİ DAVRANIŞLARDA BULUNMANIZ YA DA ANNE VE
12
BABANIN BİRBİRİYLE ÇELİŞEN BİÇİMDE DAVRANMASI, ÇOCUĞU
“DOĞRUYU BULMA” KONUSUNDA ZORLAR.
ÇOCUĞA HER ZAMAN YARDIM EDEREK ARAMIZDAKİ BAĞI
GÜÇLENDİRMEYE ÇALIŞMAK MI?
ÇOCUĞA DESTEK OLARAK ÇOCUĞU GÜÇLENDİRMEK Mİ?
DAHA DOĞRUDUR
UNUTMAYIN, ÇOCUKLARINIZ SİZDEN FARKLI BİR KİŞİLİK, SİZİN
ROBOTLARINIZ DEĞİL. SİZİN İSTEDİĞİNİZ GİBİ OLMAK,
SİZİN HAYALLERİNİZİ
GERÇEKLEŞTİRMEK ZORUNDA
DEĞİLLER. BU KADAR AĞIR YÜKÜ
KALDIRAMAZLAR.
ÇOCUĞUNUZU
YARGILAMAYIN;
ELEŞTİRİLERİNİZ YIKICI DEĞİL, YAPICI
OLSUN.
ANLATTIKLARINA GÜLMEYİN,
ÇOCUKLARINIZI ASLA UTANDIRMAYIN.
YOKSA ANLATMAKTAN VAZGEÇERLER.
SÖZÜNÜ KESMEYİN,
DİKKATLİ BİR ŞEKİLDE DİNLEYİN VE DİNLEDİĞİNİZİ
DAVRANIŞLARINIZLA BELLİ EDİN.
ÇOCUKLARINIZI HERHANGİ BİR KONUDA
TARAF OLMAYA,
YORUM YAPMAYA ZORLAMAYIN.
HER KONUDA
SİZİN GİBİ DÜŞÜNMEK ZORUNDA
OLMADIKLARINI UNUTMAYIN.
DUYGULARINIZI
GİZLEMEYE ÇALIŞMAYIN, SAMİMİ OLUN.
İNANIN SİZİ ANLAYABİLİRLER.
ELEŞTİRİLERİNİZ
KISA VE ÖZ OLSUN,
FAZLA UZATMAYIN.
ÖĞÜT VERMEYİN Kİ, SÖZLERİNİZ ETKİLİ OLSUN.
13
GERÇEKÇİ VE BELİRLİ ÖNERİLERDE BULUNUN, SÖYLEDİKLERİNİ
CİDDİYE ALIN.
ÇÖZÜME YÖNELİK DÜŞÜNMELERİNİ SAĞLAYIN.
DAHA İYİ ANLAYABİLMEK İÇİN SORULAR SORUN.
AMA SORULARINIZ AÇIK UÇLU OLSUN.
ÇOCUKLAR,
ÖVGÜ VE ONAY BEKLERLER.
OLUMLU GERİ BİLDİRİM VERİN.
UNUTMAYIN!
AMAÇ HATALARINI YAKALAMAK DEĞİL, DOĞRULARINI
PEKİŞTİRMEKTİR.
ETKİLEŞİME ÖNEM VERİN. ÇOCUĞUNUZA DOKUNUN, SARILIN,
SICAKLIĞINIZI HİSSETMESİNE
İZİN VERİN.
KONUŞURKEN
DİNLEYEMEZSİNİZ.
KONUŞMAYI KESİN VE
DİNLEMEYE İSTEKLİ OLDUĞUNUZU GÖSTERİN.
KENDİNİZİ ÇOCUĞUNUZUN YERİNE KOYUN.
ONUN BAKIŞ AÇISINI, TUTUMLARINI, DEĞERLERİNİ VE YAŞINI GÖZ
ÖNÜNE ALARAK ANLAMAYA ÇALIŞIN.
DİKKATİNİZİ KONUŞULANA VERİP DUYGULARINIZI KONTROL ETMEYE
ÇALIŞIN.
ANİ TEPKİLERİNİZ KONUŞMAYI SONLANDIRABİLİR.
SACEDECE OLUMSUZ DAVRANIŞLARINI DEĞİL, OLUMLU
DAVRANIŞLARINI DA GÖRÜP DİLE GETİRİN Kİ;
KENDİNİ BAŞARISIZ, BECERİKSİZ OLARAK ETİKETLEMESİN.
ONUN YERİNE DÜŞÜNMEKTEN VAZGEÇİN, KENDİ BAŞINA
DÜŞÜNMESİNİ SAĞLAYIN Kİ;
KENDİ AYAKLARININ ÜZERİNDE DURABİLSİN.
UYMASINI İSTEDİĞİNİZ KURALLARIN NEDENLERİNİ AÇIKLAYIN Kİ;
KÖRÜ KÖRÜNE İTAAT ETMEK YERİNE, ANLASIN.
14
ÇOCUĞUNUZU OLDUĞU GİBİ KABUL EDİP SEVDİĞİNİZİ BELLİ EDİN Kİ;
ELEŞTİRİLERİNİZİ DİNLESİN, ÖZEL ÖNEM VERSİN.
YETENEKLERİNİN VE YAŞININ ÜZERİNDE SORUMLULUK YÜKLEMEYİN
Kİ; KENDİNİ YETERSİZ HİSSETMESİN
ÇOCUĞUNUZUN SINAV SONUCU NE OLURSA OLSUN, SİZİNLE OLAN
DİYALOĞUNUN DEĞİŞMEYECEĞİNİ ANLATIN VE SINAV SONUCUNUN
ONA VERDİĞİNİZ DEĞERİ, SEVGİYİ DEĞİŞTİRMEYECEĞİNİ
VURGULAYIN Kİ;
SINAVLARI KİŞİLİK SORUNU HALİNE GETİRMESİN
SÜREKLİ SINAVLARIN YAKLAŞTIĞINI HATIRLATMAYIN Kİ;
KAYGILARI PANİĞE DÖNÜŞMESİN.
ONLARA HER KONUDA
DOĞRU MODEL OLUN Kİ; BELLİ DAVRANIŞLARI BEKLEMEYE HAKKINIZ
OLDUĞUNU DÜŞÜNSÜN.
TUTARLI OLUN Kİ; O DA TUTARLI OLSUN VE YALANA BAŞVURMASIN.
ÖNKOŞULSUZ SAYGI VE SEVGİ GÖSTERİN Kİ;
GERÇEKTEN ÖNEMSENDİĞİNİ HİSSETSİN.
ONA GÜVENDİĞİNİZİ
HİSSETTİRİN Kİ;
O DA KENDİNE GÜVENSİN.
AŞAĞILAMAYIN, SUÇLAMAYIN, ONLARIN ADINA KARAR VERMEYİN Kİ;
ÖZGÜVENLERİ SARSILMASIN.
ETİKETLEMEYİN Kİ;
KENDİNİN ÖYLE OLDUĞUNA İNANMASIN.
KENDİNİ DOĞRULAYAN KEHANET GERÇEKLEŞMESİN.
BAŞKALARIYLA ASLA KIYASLAMAYIN Kİ;
KENDİNİ DEĞERSİZ HİSSETMESİN.
VE ÇOCUĞUNUZA MUTLAKA
KALİTELİ ZAMAN AYIRIN.
UNUTMAYIN!!!
15
AİLE BİR
TAKIMDIR.
OLUMSUZ İFADELER
OLUMLU İFADELER
Biz senin yaşındayken başkaydık,şimdi Çatışma yaşadığının
sizleri anlamıyorum….
farkındayım,zamanla fikirler
değişiyor,bir de şunu denesen.
Sen adam olmazsın.Her zaman böyle
beceriksizsin.
Başarı için eksikliklerin var.Kendini
kanıtlamak için bu fırsat sayılabilir.
Annenle karar verdik bu iş bizim
istediğimiz gibi olacak,çocuk dediğin
itaat etmeli.
Annenle düşündük seni fikrini almak
almak istiyoruz.Sen ne dersin?
Şu tercihi yap
Tercih yaparken yetenek ve ilgilerini
düşündün mü?Bunla ilgili
düşüncelerimiz var karar yine de
senin.
Arkadaşlarını beğenmiyoruz.Hepsi
berbat.
Bazı arkadaşlarının yanlış olduğunu
düşünüyoruz.Onları tanımak istiyoruz.
Günlerdir bu ne surat konuşmadan
duruyorsun.Ne halin varsa gör.
Bugünlerde sıkıntılı olduğunun
farkındayız.Sorunlarını bizimle
paylaşmak ister misin?
Sorumsuzca para harcıyorsun.Sınırsız Olanaklarımız sınırlı bizi anlamanızı
isteklerinden bıktık.
istiyoruz.
Bu kadar dağınık oda görmedim.Her
zaman pasaklısın
Bu düzensizlik ,bizim kadar seni de
rahatsız ediyor.
16
BECERİ VE TUTUMLARIMIZI DEĞERLENDİRELİM
Aşağıdaki beceri ve tutumlara ne ölçüde sahip olduğunuz açısından kendinizi
değerlendiriniz:
BECERİ VE
TUTUMLAR
Girişken
Davranma
(1 çok yetersiz–5 çok yeterli)
1
2
3
4
5
Açık İletişimi
Benimseme
Beden dilini etkin
kullanma
Bireysel
Ayrılıklara Saygı
Bireysel haklara
saygı
Mahremiyete
Saygı
Etkin Dinleme
Etkin soru sorma
Duygularını ifade
etme
Empati kurma
Uygun Zamanda
Uygun Davranışlar
Gösterme
17
18
Download