KİŞİLER ARASI İLETİŞİM KİŞİLER ARASI İLETİŞİM NEDİR? • “İletişim iki birim arasındaki bilgi, duygu, düşünce alışverişidir.” • “İletişim karşılıklı etkileşim sürecidir.” • “İnsanlar konuşa konuşa anlaşırlar” atasözümüzde kişiler arası iletişimin önemini vurgular. • “Kişilerarası iletişim bir kişinin bir başkasını ya da başkalarını niyetli ya da niyetsiz olarak etkilemeyi amaçlayarak mesajlarını iletmesi ve onların mesajlarını almasıdır.” • “Kişilerarası İletişim; yaşamı zenginleştiren ya da fakirleştiren olay.”(Dökmen, Ü) • İletişim sürüp giderken kimi zaman; iletişim kazaları olabilir, iletişim kanalları tıkanabilir. Veya iletişimi etkileyen başka etkenler araya girebilir. • Yetişkin olarak sağlıklı iletişim kurabilmek için bunun farkında varmak, diyaloglarımızda çocukların ve ergenlerin kendilerine güvenlerini sağlayacak mesajlar vermek gerekir. • Peki bunu nasıl yapacağız ? İletişim benimle başlar.. Ben KİMİM?Kendimizi tanımamız çok önemli. Kendisi ile barışık olmayan bir kişi başkaları ile de barışık olamaz ve iyi iletişim kuramaz. • Etkili iletişimin temelinde bireyin kendisini tanıması, kendi değerlerinin ve tutumlarının farkında olması ve kendine güven yatar. İyi bir iletişimci ipuçlarını anında görür (jestler, mimikler, beden duruşu) ve onları gerçekçi olarak değerlendirir. Etkili iletişim için etkin dinleme, tepki verme, olumlu yaklaşım ve ben dili kavramları önem taşımaktadır. SELAM “YOLA ÇIKINCA HER SABAH, BULUTLARA SELAM VER. TAŞLARA ,KUŞLARA, ATLARA ,OTLARA, İNSANLARA SELAM VER. NE GÖRÜRSEN SELAM VER. SONRA ÇIKARIP CEBİNDEN AYNANI BİR SELAM DA KENDİNE VER. HATIRIN KALMASIN EL GÜN YANINDA BU DÜNYADA SEN DE VARSIN! ÜLEŞTİR DOSTLUĞUNU VARLIĞA, BİR KISMI SENİ DE SARSIN.” ÜSTÜN DÖKMEN 1 KİŞİLER ARASI İLETİŞİMİN UNSURLARI: • Mesajı veren kişi, • Mesajın içeriği, • Mesajın veriliş biçimi, • Mesajı alan kişi, • Geri bildirim, • Bu mesaj alışverişinin yapıldığı ortamdır. İLETİŞİM ŞEKİLLERİ: Çevremizdeki insanlarla iletişim kurarken, gereksinimlerimizi gidermek, sorunlarımızı çözmek için üç farklı türde davranabiliriz: 1. Başkalarına ve kendimize (sözel ya da fiziksel, dolaylı ya da dolaysız biçimlerde ) saldırgan davranmak; 2. Başkalarına ve kendimize karşı oldukça etkisiz, pasif davranmak; 3. Başkalarına ve kendimize karşı etkili, girişken güvenli davranmak. Bunlar arasında sorunları çözmeye, başkalarına yardımcı olmaya, kendimizi iyi ve güçlü hissetmemize yarayan yol etkili davranmaktır. Pek çok davranışımız gibi en sık hangi yolu kullanacağımızı geçmiş yaşantılarımız aracılığı ile öğreniriz. Bazen etkili olmayan ilk iki yolu sık kullanmayı öğrenebiliriz. İLETİŞİM MESAJLARININ VERİLİŞ BİÇİMİ: Vermek istediğimiz masajları iki şekilde verebiliriz: 1. Açık İletişim: Kişinin karşısındakine iletmek istediği mesajı doğrudan, anlaşılır, net ifadelerle iletmesi. İletilmek istenen mesajın farklı anlamlara çekilemeyecek kadar net olması. . 2. Kapalı İletişim: Kişinin iletmek istediği mesajı dolaylı olarak iletmesi, asıl mesajı imalarla ya da kelime oyunları ile gizlemesi. İLETİŞİM TÜRLERİ: 1. Sözel iletişim: Sözel iletişim, kullandığımız sözcüklere, ses tonumuza, sesimizdeki iniş ve çıkışlara işaret eder. Konuşma, müzik, yazı, T.V. ve videoyu sözel iletişime örnek verebiliriz. Burada kişinin ne söylediğine odaklanılır. a. Dil :(Kullandıkları kelimeler, söyledikleri sözler) b. Dil ötesi :(Sesin niteliği ile ilgilidir). 2. Sözel olmayan iletişim: Sözsüz iletişim ise, beden diline, yani hareket tarzımıza, yüz ifademize, bedenimizin duruş şekline, jestlerimize, vb.ne işaret eder. Etkin bir şekilde iletişimi yürütmek için, sözel ve sözel olmayan mesajlar uyum içinde olmalıdır. İletişimdeki sorunların birçoğu, sözlerimizin davranışlarımıza ters düşmesi 2 sonucunda ortaya çıkar. Örneğin bir annenin “Tamam bundan sonra sürekli ders çalış diye baskı yapmayacağım” demesine karşın sürekli saatine bakıp televizyon izleyen çocuğuna sinirli sinirli bakması ve derin derin iç çekmesi gibi. Burada kişinin ne söylediğinden çok nasıl söylediğine odaklanılır. a. Sese Dayalı Olanlar: Duraksamalar, sesin tonu, sesin yüksekliği, eee, ıhm sözcükleri, kişisel alan, duygu tonu, tekrarlar, aksesuarlar, mekân kullanım mesafe ( uzak ya da yakın durma), söze yanlış başlamalar, gereksiz sözcükler, akıcılık, doğallık, seçilen sözcükler. b. Ses Dışındakiler: Göz teması, göz hareketleri, yüz İfadesi, bedenin duruşu, kıyafet, dokunma, el ve kol duruşu, beden yönelimi, oturma biçimleri, jest ve mimikler. Araştırmalar, insanların günlük yaşamda bir birlerinin ne söylediklerinden çok nasıl söylediklerini dikkat ettiklerini göstermektedir. *1981 yılında California üniversitesinde yapılan bir araştırmada kişilerarası iletişimde beden dilinin %55, ses tonunun, %28 ve kullanılan kelimeler %7 oranında etkili olduğu sonucu çıkmıştır. SAĞLIKLI İLETİŞİMİN İLKELERİ: 1. Her birey biriciktir. 2. Tüm insanlar saygı değerdir. 3. Herkesi sevemeyebiliriz, ancak bu onlara saygısız davranmamızı gerektirmez. 4. Her birey karar verebilme gücüne ve hakkına sahiptir. 5. İlişkilerde gönüllülük esastır. 6. Gizlilik kişi kendine ya da başkasına zarar vermediği sürece korunmalıdır. İLETİŞİM BECERİLERİ ETKİLİ İLETİŞİMİN İÇİN; 1- Saygı Duymak: Karşımızdaki kişilere saygı duymak onların varlığını kabul etmek, önemli ve değerli olduklarını hissettirmek, olduğu gibi benimsemek anlamını taşır. 2- Doğal Ve İçten Davranabilmek: Abartıdan uzak, olduğu gibi davranmaktır. 3- Açık iletişim: İma etmeden, kırmadan, saldırmadan düşüncelerimi duygularımı gizlemeden uygun ifadelerle paylaşmak, 4- Paylaşım: Geçmişte yaşadığınız benzer sıkıntıları ifade etmek, o zamanki duygu ve düşüncelerinizi paylaşmak. 5- Etkili İletişim Becerilerini kullanmak: 3 ETKİLİ İLETİŞİM BECERİLERİ • • • • • • 1. ETKİN DİNLEME İyi bir dinleyici, iletişim kurduğu kişinin yalnız söylediklerini değil, yüzü, eli, kolu ve bedeniyle yaptıklarını da dikkat eder, çünkü yüz ifadeleri, el ve kol hareketleri, bedenin duruş tarzı, sesin tonu gibi sessiz mesajlar kullanarak da, iletişim kurulur. Etkin dinleme dinleyenin, anlatılanı yalnız duyduğunu değil, aynı zamanda doğru olarak anladığını da gösterir. Bu yüzden bu yöntem en sağlıklı iletişim yöntemi olarak kabul edilmektedir. Kendini dinlemeye açık olmak. Ben ne hissediyorum, ne düşünüyorum.. İletişim kurarken etkin veya edilgen dinlemek. Dinleme sırasında kabul tepkileri vermek karşıdakini yüreklendirebilir.Telaşa kapılmadan lafı karşıdakinin ağzından almaya çalışmadan. Karşıdakini şablonlamadan, duygu ve düşüncelerini doğru anlayarak empati kurarak dinlemek, anlamak. İletişim içinde bulunulan kişiyi yargılamadan, sözünü kesmeden, bedene uygun biçim vererek, göz teması kurularak yapılan dinlemeye denir. Etkin dinleyen kişi karşısındakinin yüzüne bakar, göz iletişimini hiç kaybetmez, dinlediğini anladığını ifade edecek biçimde beden dilini kullanır. Sözlü geri bildirimlerde bulunur. (Evet , anlıyorum, hı hı..gibi.) Anlamadığı yerleri geçiştirmez, anlamak için sorular sorar. Etkin Dinlemenin Yararları: • Açık ve dürüst iletişime yardımcı olur. • Kişiyi herhangi bir konuda tartışmaya yüreklendirir. • Olumsuz duyguları tartışma fırsatı verir. • Kişi temel sorununu kendi fark eder. • Anlaşıldım duygusunu yaşar, karşıdaki kişiye olumlu duygular besler. • Karşıdaki kişileri anlamaya ve dinlemeye hazır duruma getirir. • • • • • Nasıl Dinliyoruz? Görünüşte dinleme: Beden orada, kafa başka yerde, Seçerek Dinleme; İşine geleni dinleme, Şartlanmış Dinleme: Ön yargılı, Aynı duygu, kavram arayışı, Savunucu dinleme: Alıngan, suçlayıcı, Tuzak kurucu dinleme: Açık yakalama, zora sokma. 4 2. ETKİN SORU SORMA: Soru sorma, etkili dinleme becerimizi pekiştiren, iletişimi zenginleştiren, ilgi ve dikkatimizin yoğunluğunu gösteren etkili bir iletişim becerisidir. • • • • • • • • • • • Çeşitli amaçlarla soru sorarız: Konuşan kişinin daha önce söz etmediği bir bilgiyi almak için, Bilgi vermek için, Katılımı sağlamak amacıyla, Karara ulaşmak için, Konuya dikkat çekmek için. Soru sorarken dikkat edilmesi gereken noktalar vardır: Yargılayıcı, hesap sorucu soru sözcüklerinin kullanılmasından kaçınarak, “ne” ve “nasıl” soru sözcüklerini kullanarak, Konuşmayı sürdürecek biçimde açık uçlu soru sorulmalıdır. 3. EMPATİ: Empati kendimizi karşısındaki kişinin yerine koyarak, olaylara onun bakış açısıyla bakmaktır. Empatinin gerçekleşebilmesi için o kişinin bakış açısını dünyasını, düşüncelerini doğru anlamamız ve yüz ve beden ifadelerini kullanarak onu anladığımızı ifade etmemiz gerekir. İletişimin belki de en önemli öğesidir. Bir anlamda, dış dünyayı karşımızdaki kişinin penceresinden görmeye çalışmaktır. Kurulan bu duygu ortaklığı, iletişimi güçlü kılar. Orta düzeyde de olsa empatik olmak ve empatik tepki vermek. Sorununu ifade eden birine sorular sormaktan, öğüt vermekten, öneri getirmekten, takma kafanı deyip sorunu önemsememekten daha işlevsel olan, onu anladığını ifade eden cümleler kurmak. Günlük yaşamda insanların birbirini anlayabilmesi için empati kurmaları gerekir. Empatik anlayışa sahip olan insanlar diğer insanları daha iyi anlar ve olumlu ilişkiler kurar. Karşısındaki bireyin değer yargıları, inançları, sosyo-ekonomik düzeyi, etnik kökeni ne olursa olsun saygı duyar ve olduğu gibi kabul eder. İletişimde bulunduğu kişileri yargılamaz, içinde bulunduğu durumun daha iyi anlaşılmasına çalışır.( Kızılderili atasözü, Karşıya nasıl geçerim) 4. BEN DİLİ KULLANMAK: SEN DİLİ *Kişiliğe yöneliktir. *Kişiye kendisi ile ilgili bir şeyler söyler. *Benlik saygısını zedeler. *Öfke ve nefret duyguları oluşturur. *Çekingen ya da saldırgan insanlar yaratır. BEN DİLİ * Davranışa yöneliktir. *Dinleyenle ilgili bir şey söyler. *Benlik saygısını olumlu etkiler. *Dinleyende yardım isteği doğurur. *Etkin insanlar yaratır 5 İLETİŞİM BECERİLERİNİ KULLANAN KİŞİNİN ÖZELLİKLERİ: 1. Başkalarını küçük görmez. 2. Kendi haklarını koruduğu gibi başkalarının haklarını da yadsımaz. 3. Kendine güvenir. 4. Başkalarına saygı duyar. 5. Duygu, düşünce, inançlarını doğrudan, içtenlikle anlatır. 6. Tutarlı ve kararlıdır. 7. Çevresiyle uyumludur. 8. Kendisine uymayan görüşleri karşısındakileri kırmadan reddeder. Bu özelliklere sahip olma derecelerine göre insanlar hem iş hem de özel yaşamlarındaki ilişkilerinde etkili olurlar. Tutumları hem kendini hem de karşısındaki kişileri hoşnut edici niteliktedir. Karşılaştıkları sorunlardan çok çözümlere odaklaştıkları için çatışmaların, tartışmaların üstesinden kolaylıkla gelirler. • • • • • • • • • İLETİŞİM SADECE KONUŞMAK DEĞİLDİR. İLETİŞİM AYNI ZAMANDA; Neyi, Ne zaman, Nerede, Nasıl, söyleyeceğini bilmek, Olayları basite indirgeyerek sunabilmek, Akıcı bir dille ve karşınızdaki kişiyle göz kontağı kurarak konuşabilmek, Dikkati yoğunlaştırabilmek ve karşınızdaki kişinin verilen mesajı anlayıp anlamadığını kontrol edebilmektir. İLETİŞİM ENGELLERİ Karşımızdakini daha iyi anlamak ve kendimizi daha iyi dile getirmek için bu engelleri aşmalıyız. Çocuklarla ebeveynlerin kurmuş oldukları iletişim, bazen sağlıklı iletişimi zorlayan engellerle dolu olabilmektedir. Bazı örnekler verecek olursak; BAZI İLETİŞİM ENGELLERİ • • • • • • • YARGILAMAK, ELEŞTİRMEK, SUÇLAMAK, YORUMLAMAK, ANALİZ ETME SINAMAK, SORGULAMAK, GEÇİŞTİRMEK, EMİR VERMEK, YÖNLENDİRMEK, AKIL VERMEK, ÇÖZÜM ÖNERİLERİ GETİRMEK; AD TAKMAK, ALAY ETMEK 6 • • • • SÜREKLİ ÖVMEK, UYARMAK, GÖZDAĞI VERMEK, AHLAK DERSİ VERMEK, NUTUK ÇEKMEK (*Kişilerarası ilişkilerde bazı davranışlar ve iletişimi olumlu etkileyebilecek ifadeler de sürekli ya da zamansız kullanıldığında iletişimi engelleyebilir. Örneğin önerilerde bulunma, sürekli övme, her zaman aynı düşüncede olma ve olumlu değerlendirme yapma). YARGILAMAK, ELEŞTİRMEK, SUÇLAMAK; “Sen zaten tembelin tekisin”,”zaten başarsaydın şaşardım”,“yine mi bitiremedin” gibi cümleler kurmak yetersiz, aptal hissetme duygularına neden olabilir. Çocuğun olumsuz bir yargıya hedef olma ya da azarlanma korkusuyla iletişimi kesmesine yol açabilir ya da çocuk yargı ve eleştirileri gerçek olarak algılayabilir (Ben kötüyüm!) ya da karşılık verebilir (Siz de daha mükemmel değilsiniz!). Bu iletiler çocuk üzerinde diğerlerinden daha fazla olumsuz etki yapar. Bu değerlendirmeler çocuğun benlik saygısını düşürür. Çocuklar hakkında yapılan olumsuz değerlendirmeler çocuğun kendisini değersiz, yetersiz görmesine neden olur. “Çok çalışmıyorsun zaten sen tembel birisin” Değersizlik duygusu yaşayabilir, ya da tepkide bulunur. (Parmak örneği) • SINAMAK, SORGULAMAK, SORU SORMAK,: *“Neden?....Kim?.....Sen ne yaptın?......Nasıl?.....” *Soruları cevaplama genellikle eleştiri veya zorunlu çözüm getirdiğinden çocuklar genellikle hayır demeye, yarı doğru cevap vermeye, kaçmaya yönelir veya yalan söyler. *Sorular genellikle soru soranın nereye varmak istediğini açıklamadığından, çocuk korku ve endişeye kapılabilir. *Ailenin endişelerinden doğan sorulara cevap vermeye çalışan çocuk kendi sorununu, gözden kaçırabilir. *Çocuk sorgulanıyor hissine kapıldığında bu durum onda güvensizlik, kuşku oluşturur. * Çok inceleyici sorular sorma; Neden?,kim?,nasıl?.... “Ders çalışman için neden plan yapmıyorsun?” Cevaplamayabilir, yalan söyleyebilir. • • EMİR VERMEK, YÖNLENDİRMEK: Yaşantımızı gözden geçirerek kurduğumuz emir cümlelerini yakalamaya çalışalım. “Kalk, yüzünü yıka, sütünü bitir, dişlerini fırçala, ağzın doluyken konuşma, ödevini bitir, televizyonu kapa, büyüklerinle konuşurken sesini yükseltme, öğretmenini dinle…….” gibi uzayan emir sözcüklerini yakalamamız zor olmayacaktır. 7 Adeta askerlik eğitiminin hepimizin bildiği “yat!-kalk!-sürün!” kalıbı gibi sürekli emir veren insanlar haline gelebiliriz. Oysa askerlikteki itaat hayati önem taşıdığı için asker yat emrinden sonra kalk emri gelene kadar başka bir davranıma geçmemek durumundadır. Peki, acaba bizim istediğimiz şey evimizi asker ocağına çevirip, nizami askerler yaratmak mıdır? Tabiî ki değil. Çocuklarımızın korkudan söyleneni yapmasını değil kendisi için gerekli olanı düşünmesine ve bulmasına yardımcı olmalıyız. “ÖSS’yi kazanmak için 4 saat çalışmalısın” İsyankar davranışa yöneltir, direnci arttırır. AKIL VERMEK, ÇÖZÜM ÖNERİLERİ GETİRMEK; Senin yerinde olsam plan yaparak çalışırdım”, “sütünü bitirdiğinde boyun uzayacak”,”bak sana bir öneri vereyim” gibi cümleler kurabiliriz ve bu konuşma biçiminin çok yararlı yapıcı olduğuna inanırız. Öncelikle düşünmemiz gereken söylediğimiz şeylere acaba benim mi ihtiyacım var sorusunu cevaplamak sonrada istenmeden verilen öğütlerin, yardımın yararlı olmadığını gözlemleyebilmektir. Aksi takdirde bu yaklaşım anneye babaya bağımlı çocuklar yaratabilmektedir. Ayrıca kendi çözüm yollarını oluşturmasına katkı sağlamayacaktır. • AD TAKMAK, ALAY ETMEK: “Koca bebek....”, “Hadi bakalım Süpermen”, “Geri zekalı”, “Hadi sende sulu göz”, “İşe yaramaz”, “Hain Evlat”, “Şişko”, “Dombili”, “Sıska”, “Tembel” gibi ifadeler kullanmak çocuğun gelişiminde kendini değersiz hissetmesine yol açabilir. Sevilmediği kanısının oluşmasına yol açabilir, kendilik gelişiminde olumsuz etkileri olabilir. “Kocaman adamsın ama beynin küçük” Karşılık vermeyi zorunlu kılar. “Boş boş konuşacağına otur da ders çalış” Dikkate alınmadığını düşünür,iletişim kurmak istemez. • • UYARMAK ,GÖZDAĞI VERMEK: Tehdit etme; “Sınavı kazanmazsan gözüme görünme”, “Okuldan alırım” “Zayıfları kurtaramazsan; bilgisayar gider, cep gider, basketbol biter, müzik biter, gitar gider ,arkadaşlar biter” vb.. tehditler. Söz konusu tehdidin gerçekte yerine gelip gelmeyeceğini deneyebilir. Boş tehditler ailenin güvenilirliğini yitirmesine yol açar, otorite sarsılır. SÜREKLİ ÖVMEK: İstendik davranışı yapması durumunda çocuk yerli yersiz her ortamda övülebilir. “Çok güzel........”, “Bence harika bir iş yapıyorsun.....”Bu durumda çocuk ailesinin beklentilerinin çok yüksek olduğunu düşünebilir ya da kaygı hissedebilir. Ayrıca övgü başkalarının yanında yapılıyorsa çocuğu utandırabilir • 8 ya da aşırı övgü sonucunda çocuk buna alışır ve övülmeye gereksinim duymaya başlar. Kendilik algısı olumsuz etkiler. • AHLAK DERSİ VERMEK; “Ben bu imkanlara sahip olsaydım çok daha yüksek puanlar alırdım” Savunuculuk artar. • AŞIRI TESELLİ VERMEK: “Canını fazla sıkma, boşver canın sağ olsun” Beni anlamıyorlar diye düşünür. • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • İLETİŞİMİ ENGELLEYEN İFADE ÖRNEKLERİ “Yakınmayı bırak ödevini yap.” “Kesinlikle doğru yolda ilerliyorsun, böyle devam et.” “Sen güçlü birisin, bir şekilde halledersin.” “Ben senin yerinde olsam oraya gitmezdim.” “Sen çok sabit fikirli bir insansın.” “ Böyle devam edersen olacaklardan ben sorumlu değilim.” “Hadi bakalım Süpermen görelim seni.” “Neden bu kadar geç geldin ?” “Bana kalırsa sen bunu çok iyi öğrenmemişsin.” “Böyle bir tutumla sen hiç bir sonuca ulaşamazsın.” “Eğer sınıfı geçmek istiyorsan kendine gelip ders çalışmalısın.” “Artık değişmelisin.” “Sen ne yaptın kim bilir?” “Arkadaşını bekletmen hiç hoş değil, geç kalmasan iyi edersin.” “Gelmemek için bu kadar direnmenin nedeni ne?” “Zamanla bunlar da geçer.” “Derslerine tek başına çalışmalısın.” “Koca bir çocuk gibi davranıyorsun.” “Bence seni rahatsız eden şey….” “Sen bunu da aşarsın, neleri halletmedin ki.” AİLE İÇİ İLETİŞİM • • Her aile sağlıklı ve başarılı çocuklar yetiştirmek ister. Sağlıklı, mutlu ve başarılı çocuklar sağlıklı iletişimin olduğu ailelerde yetişir. Sağlıklı çocuklar yetiştirme bilinci ,gelişen teknolojiyle olumlu yönde gelişirken ne yazık ki başarı beklentisi giderek artmakta çocuk adeta erken büyümek yaşından büyük sorumluluklar almak durumunda kalmaktadır. Çocuğun yaşadığı dönemlerin özellikleri dolayısıyla ihtiyaçları birbirinden oldukça farklıdır. Çocukluk döneminde anne-babayla uykuya dalmak isteyen 9 • • • • • çocuk ergenlik döneminde böyle bir isteği talep etmeyecektir. Yine annebabasıyla gezen çocuk ergenlikte değil anne-babasıyla gezmek arkadaşlarıyla birlikte iken ebeveynleriyle karşılaşmayı dahi istemeyecektir. Ergenlik dönemi başlı başına bir değişim gelişim sürecidir ve bu dönemde ergenin fiziksel özelliklerinin yanında giyim-kuşam, yeme alışkanlıkları, arkadaş tercihleri, ders çalışma alışkanlıklarında da farklılıklar gözlenebilir. Dolayısıyla çocukla iletişimde çocuğun yaşı, cinsiyeti ve kişilik özellikleri oldukça önem taşımaktadır. Çocukluk döneminde olası tehlikelere karşı açık tavır koyabilen ebeveynler ergenlik dönemiyle birlikte çocuğu üzerindeki denetimi uzaktan yapabilmelidir. Arkadaş seçiminde kontrollü ama baskıcı davranmamalıdır. Unutmayalım özgürlük sınırsızlık demek değildir. Çocuk aileyi yansıtır. Aile içindeki bireylerin kişilik yapısı çocuğun kişiliğini şekillendirir. Yani aile iletişim becerilerini kullanamıyorsa çocukta iletişim becerilerini kullanamaz. Dolayısıyla çocuk hem ailede hem de sosyal çevrede sürekli çatışma içine girer. Anne babasının kendisini dinlediğini gören çocuk önce, kendisine değer ve önem verildiğini, kabul edildiğini, buna bağlı olarak da sevildiğini düşünür Çocuklar dinlenmemeleri ve ciddiye alınmamaları konusunda aşırı duyarlıdırlar. Dinlenmediklerini hemen fark ederler. Uzun süre dinlenmeyen çocuklar savunmaya geçebilirler, işbirliğine yatkın olmazlar ve içlerine çekilebilirler. Israrlarına rağmen annesinin kendisini dinlememesi üzerine ellerini ısıran çocuk örneği vardır. Çocuklar çoğunlukla dinlenmeme nedeniyle çalma, saldırganlık, kendine zarar verme davranışlarıyla “Lütfen beni dinle. Duygusal bir kırıklık yaşıyorum, dikkatini bana ver” mesajını iletmektedirler. FARKLI ANA-BABA TUTUMLARI: Anne babalar çocuklarından bekledikleri davranış modeline uygun bir davranış içinde olmalıdır. Ana-babanın tutumu gelişmekte olan çocuğa model oluşturacağından kişiliğini etkiler ve özdeşim modellerinden edindiği ,benzer tutumları sergilemesiyle ortaya koyar.(Örn. Yalan söyleyen anne)Ana-baba –çocuk üçgenindeki sorunların başlangıç noktası çoğu zaman ana- babada düğümlenmektedir. Kendi çocukluk yıllarında engellenmiş bireyler, ana-baba olduklarında , eskiden kendilerine tanınmamış özgürlüklere çocuklarının sahip olmalarına karşı, bilinçdışı bir kıskançlık geliştirirler. Bu nedenle çocuklarına kendi ana-babalarından 10 gördükleri yöntemlerle çocuklarını dizginleme ,suçlama, aşağılama yollarını denerler.Anne ve babanın aşırı baskı altında yetişmesi ,bazı durumlarda da çocuğuna karşı aşırı gevşek ve yumuşak bir tutum içinde davranmalarına sebep olabilir. Bu da çocuğun ihtiyacı olan model ve rehberden yoksun büyümesine ,saldırgan ve isyankar davranışlar geliştirmesine sebep olur. Ana-babaların destekleyici tutum ve davranışlarının ise gençlerin sosyal ve kişilik özelliklerinde olumlu etkileri görülmüştür. Farklı ana-baba tutumlarını 6 ana başlıkta toplayabiliriz. Bunlar: 1.Baskılı ve Otoriter Tutum: Çocuğun kendine olan güvenini ortadan kaldıran , onun kişiliğini hiçe sayan bir tutumdur. Ne yazık ki geleneksel aile yapımızda sıkça rastlanmaktadır. Baskı altında kalan çocuk ,sessiz, uslu, nazik, dürüst ve dikkatli olmasına karşılık , küskün, silik, çekingen,başkalarının etkisinde kolay kalabilen, aşırı hassas bir yapıya sahip olabilir. Genellikle aşırı isyankar veya aşırı boyun eğen olabilirler. Arkadaş ilişkileri kötü,okulda başarısız, aşırı çekingen , çalma ,yalan ,tik gibi uyum ve davranış bozuklukları gösterirler. 2.Gevşek Tutum (Çocuk Merkezci Aile): Orta yaşın üzerinde çocuk sahibi olan veya kalabalık yetişkinler grubu içerisinde tek çocuk olması halinde sıklıkla rastlanır. Her istedikleri anında yapılır, abartılmış sevgi gösterisi içerisinde büyürler ve doyumsuz bir birey olurlar. Çocuklarına boyun eğen ana- babalar evde onların egemenliğini kabul ederler ve çok az saygı görürler. Bu tür çocuklar okuldaki kurallar karşısında hayal kırıklığı yaşarlar, uyum sağlayamazlar ,hırçın ve saldırgan davranabilirler. 3.Dengesiz, Kararsız Tutum : Ana-baba arasındaki görüş ayrılıkları ve anne veya babanın gösterdikleri değişken tutumlar biçiminde görülebilir. Dengesiz ve kararsız tutumlara maruz olan çocuk nasıl davranacağını bilemez hangi davranışın uygun ,hangi davranışın uygun olmayan davranış olduğunu kestiremez. İç çatışmalar, huzursuzluklar ,tutarsızlıklar. 4.Koruyucu Tutum : Çocuğa gerektiğinden fazla kontrol ve özen gösterilmesi sonucu çocuk başkalarına bağımlı, güvensiz,duygusal kırıklıkları olan bir birey olabilir. Kendi benliğini tanıma olanağı bulamadığından ailenin istediği yönde bağımlı bir birey olarak gelişmesine neden olur, psiko-sosyal yönden olgunlaşması da engellenmiş olur. 5.İlgisiz ,Kayıtsız Tutum : Çocuğu yalnız bırakma,görmezden gelme ve dışlama anlamına gelir. Ana- baba ilgisizliği yaşayan çocukların arkadaşlarına , öğretmenlerine , yakın çevresine ve eşyalara zarar verdiği görülür. Saldırganlık eğilimi çok yüksektir. 6. Güven Verici ,Destekleyici Ve Hoşgörülü tutum : 11 Çocuklarını kabul ederler ve onaylarlar, ona kendi benliğini tanıma ve ifade etme özgürlüğü tanırlar ve böylece sağlıklı bir biçimde olgunlaşmalarını sağlarlar. Söz hakları vardır,özgüvenleri gelişmiştir ,özgürce düşünüp karar verebilirler ve kararlarının sorumluluğunu taşırlar. Psk. Ayla SIRIKLI (Haluk YAVUZER-Ana –baba ve Çocuk ‘tan özetlenmiştir.) ÖNERİLER: ÇOCUĞUNUZA ZAMAN AYIRIN ÇOCUĞUNUZLA GEÇMİŞ ZAMAN ASLA BOŞA GEÇMİŞ ZAMAN DEĞİLDİR. ÇOCUĞU SEVMEK, ONA BOLCA VE PAHALI OYUNCAK ALMAK DEĞİL ONUNLA ORTAK FAALİYETLERİ PAYLAŞMAK, ONA ZAMAN AYIRMAK, ONUNLA OYUN OYNAMAKTIR. ÇOCUĞU SEVMEK SÖZLE SEVGİYİ İFADE ETMENİN ÖTESİNDE, EYLEMLE BU DUYGUYU ONA YAŞATMAKTIR. ÇOCUĞUNUZLA BİRLİKTE OLDUĞUNUZ ZAMAN TÜM DİKKATİNİZİ ONA YOĞUNLAŞTIRIN : BU NEDENLE DE, BAŞKA BİR İŞLE MEŞGULKEN DEĞİL, KENDİNİZİ RAHAT HİSSETTİĞİNİZDE ÇOCUĞUNUZLA İLGİLENEREK, ANNE YA DA BABA OLMANIN KEYFİNİ ÇIKARIN. AŞAĞILAMAK, SUÇLAMAK, ÇOCUK ADINA KARAR VERMEK YERİNE, ÇOCUĞU DİNLEYİN. DİNLENDİĞİNİ DÜŞÜNEN ÇOCUK KABUL EDİLDİĞİNİ, DOLAYISIYLA SEVİLDİĞİNİ DÜŞÜNEN ÇOCUKTUR. GÖZ KONTAĞI KURARAK, GÜLÜMSEYEREK KABUL BELİRTİSİNİ BEDEN DİLİYLE PEKİŞTİRİN. BÖYLELİKLE ÇOCUK “KİŞİLİĞİNE SAYGI DUYULDUĞUNU” DÜŞÜNEREK İLETİŞİMİNİ SÜRDÜRÜR. ANNE VE BABASININ KENDİSİNİ DİNLEDİĞİNİ GÖREN ÇOCUK DUYGULARINI İFADE ETME OLANAĞI BULUR. ALDIĞI TEPKİLERLE “ANLAŞILDIM” DUYGUSUNU YAŞAR. BÖYLELİKLE RAHATLAR. ÇOCUĞUNUZA KARŞI DAVRANIŞLARINIZDA TUTARLI OLUN. KENDİ İÇİNİZDE ÇELİŞKİLİ DAVRANIŞLARDA BULUNMANIZ YA DA ANNE VE 12 BABANIN BİRBİRİYLE ÇELİŞEN BİÇİMDE DAVRANMASI, ÇOCUĞU “DOĞRUYU BULMA” KONUSUNDA ZORLAR. ÇOCUĞA HER ZAMAN YARDIM EDEREK ARAMIZDAKİ BAĞI GÜÇLENDİRMEYE ÇALIŞMAK MI? ÇOCUĞA DESTEK OLARAK ÇOCUĞU GÜÇLENDİRMEK Mİ? DAHA DOĞRUDUR UNUTMAYIN, ÇOCUKLARINIZ SİZDEN FARKLI BİR KİŞİLİK, SİZİN ROBOTLARINIZ DEĞİL. SİZİN İSTEDİĞİNİZ GİBİ OLMAK, SİZİN HAYALLERİNİZİ GERÇEKLEŞTİRMEK ZORUNDA DEĞİLLER. BU KADAR AĞIR YÜKÜ KALDIRAMAZLAR. ÇOCUĞUNUZU YARGILAMAYIN; ELEŞTİRİLERİNİZ YIKICI DEĞİL, YAPICI OLSUN. ANLATTIKLARINA GÜLMEYİN, ÇOCUKLARINIZI ASLA UTANDIRMAYIN. YOKSA ANLATMAKTAN VAZGEÇERLER. SÖZÜNÜ KESMEYİN, DİKKATLİ BİR ŞEKİLDE DİNLEYİN VE DİNLEDİĞİNİZİ DAVRANIŞLARINIZLA BELLİ EDİN. ÇOCUKLARINIZI HERHANGİ BİR KONUDA TARAF OLMAYA, YORUM YAPMAYA ZORLAMAYIN. HER KONUDA SİZİN GİBİ DÜŞÜNMEK ZORUNDA OLMADIKLARINI UNUTMAYIN. DUYGULARINIZI GİZLEMEYE ÇALIŞMAYIN, SAMİMİ OLUN. İNANIN SİZİ ANLAYABİLİRLER. ELEŞTİRİLERİNİZ KISA VE ÖZ OLSUN, FAZLA UZATMAYIN. ÖĞÜT VERMEYİN Kİ, SÖZLERİNİZ ETKİLİ OLSUN. 13 GERÇEKÇİ VE BELİRLİ ÖNERİLERDE BULUNUN, SÖYLEDİKLERİNİ CİDDİYE ALIN. ÇÖZÜME YÖNELİK DÜŞÜNMELERİNİ SAĞLAYIN. DAHA İYİ ANLAYABİLMEK İÇİN SORULAR SORUN. AMA SORULARINIZ AÇIK UÇLU OLSUN. ÇOCUKLAR, ÖVGÜ VE ONAY BEKLERLER. OLUMLU GERİ BİLDİRİM VERİN. UNUTMAYIN! AMAÇ HATALARINI YAKALAMAK DEĞİL, DOĞRULARINI PEKİŞTİRMEKTİR. ETKİLEŞİME ÖNEM VERİN. ÇOCUĞUNUZA DOKUNUN, SARILIN, SICAKLIĞINIZI HİSSETMESİNE İZİN VERİN. KONUŞURKEN DİNLEYEMEZSİNİZ. KONUŞMAYI KESİN VE DİNLEMEYE İSTEKLİ OLDUĞUNUZU GÖSTERİN. KENDİNİZİ ÇOCUĞUNUZUN YERİNE KOYUN. ONUN BAKIŞ AÇISINI, TUTUMLARINI, DEĞERLERİNİ VE YAŞINI GÖZ ÖNÜNE ALARAK ANLAMAYA ÇALIŞIN. DİKKATİNİZİ KONUŞULANA VERİP DUYGULARINIZI KONTROL ETMEYE ÇALIŞIN. ANİ TEPKİLERİNİZ KONUŞMAYI SONLANDIRABİLİR. SACEDECE OLUMSUZ DAVRANIŞLARINI DEĞİL, OLUMLU DAVRANIŞLARINI DA GÖRÜP DİLE GETİRİN Kİ; KENDİNİ BAŞARISIZ, BECERİKSİZ OLARAK ETİKETLEMESİN. ONUN YERİNE DÜŞÜNMEKTEN VAZGEÇİN, KENDİ BAŞINA DÜŞÜNMESİNİ SAĞLAYIN Kİ; KENDİ AYAKLARININ ÜZERİNDE DURABİLSİN. UYMASINI İSTEDİĞİNİZ KURALLARIN NEDENLERİNİ AÇIKLAYIN Kİ; KÖRÜ KÖRÜNE İTAAT ETMEK YERİNE, ANLASIN. 14 ÇOCUĞUNUZU OLDUĞU GİBİ KABUL EDİP SEVDİĞİNİZİ BELLİ EDİN Kİ; ELEŞTİRİLERİNİZİ DİNLESİN, ÖZEL ÖNEM VERSİN. YETENEKLERİNİN VE YAŞININ ÜZERİNDE SORUMLULUK YÜKLEMEYİN Kİ; KENDİNİ YETERSİZ HİSSETMESİN ÇOCUĞUNUZUN SINAV SONUCU NE OLURSA OLSUN, SİZİNLE OLAN DİYALOĞUNUN DEĞİŞMEYECEĞİNİ ANLATIN VE SINAV SONUCUNUN ONA VERDİĞİNİZ DEĞERİ, SEVGİYİ DEĞİŞTİRMEYECEĞİNİ VURGULAYIN Kİ; SINAVLARI KİŞİLİK SORUNU HALİNE GETİRMESİN SÜREKLİ SINAVLARIN YAKLAŞTIĞINI HATIRLATMAYIN Kİ; KAYGILARI PANİĞE DÖNÜŞMESİN. ONLARA HER KONUDA DOĞRU MODEL OLUN Kİ; BELLİ DAVRANIŞLARI BEKLEMEYE HAKKINIZ OLDUĞUNU DÜŞÜNSÜN. TUTARLI OLUN Kİ; O DA TUTARLI OLSUN VE YALANA BAŞVURMASIN. ÖNKOŞULSUZ SAYGI VE SEVGİ GÖSTERİN Kİ; GERÇEKTEN ÖNEMSENDİĞİNİ HİSSETSİN. ONA GÜVENDİĞİNİZİ HİSSETTİRİN Kİ; O DA KENDİNE GÜVENSİN. AŞAĞILAMAYIN, SUÇLAMAYIN, ONLARIN ADINA KARAR VERMEYİN Kİ; ÖZGÜVENLERİ SARSILMASIN. ETİKETLEMEYİN Kİ; KENDİNİN ÖYLE OLDUĞUNA İNANMASIN. KENDİNİ DOĞRULAYAN KEHANET GERÇEKLEŞMESİN. BAŞKALARIYLA ASLA KIYASLAMAYIN Kİ; KENDİNİ DEĞERSİZ HİSSETMESİN. VE ÇOCUĞUNUZA MUTLAKA KALİTELİ ZAMAN AYIRIN. UNUTMAYIN!!! 15 AİLE BİR TAKIMDIR. OLUMSUZ İFADELER OLUMLU İFADELER Biz senin yaşındayken başkaydık,şimdi Çatışma yaşadığının sizleri anlamıyorum…. farkındayım,zamanla fikirler değişiyor,bir de şunu denesen. Sen adam olmazsın.Her zaman böyle beceriksizsin. Başarı için eksikliklerin var.Kendini kanıtlamak için bu fırsat sayılabilir. Annenle karar verdik bu iş bizim istediğimiz gibi olacak,çocuk dediğin itaat etmeli. Annenle düşündük seni fikrini almak almak istiyoruz.Sen ne dersin? Şu tercihi yap Tercih yaparken yetenek ve ilgilerini düşündün mü?Bunla ilgili düşüncelerimiz var karar yine de senin. Arkadaşlarını beğenmiyoruz.Hepsi berbat. Bazı arkadaşlarının yanlış olduğunu düşünüyoruz.Onları tanımak istiyoruz. Günlerdir bu ne surat konuşmadan duruyorsun.Ne halin varsa gör. Bugünlerde sıkıntılı olduğunun farkındayız.Sorunlarını bizimle paylaşmak ister misin? Sorumsuzca para harcıyorsun.Sınırsız Olanaklarımız sınırlı bizi anlamanızı isteklerinden bıktık. istiyoruz. Bu kadar dağınık oda görmedim.Her zaman pasaklısın Bu düzensizlik ,bizim kadar seni de rahatsız ediyor. 16 BECERİ VE TUTUMLARIMIZI DEĞERLENDİRELİM Aşağıdaki beceri ve tutumlara ne ölçüde sahip olduğunuz açısından kendinizi değerlendiriniz: BECERİ VE TUTUMLAR Girişken Davranma (1 çok yetersiz–5 çok yeterli) 1 2 3 4 5 Açık İletişimi Benimseme Beden dilini etkin kullanma Bireysel Ayrılıklara Saygı Bireysel haklara saygı Mahremiyete Saygı Etkin Dinleme Etkin soru sorma Duygularını ifade etme Empati kurma Uygun Zamanda Uygun Davranışlar Gösterme 17 18