EKOL KBB - GÖZ GAZETE - haziran 2015

advertisement
!
t
a
Çocuklarda
kulak
iltihabı
k
k
Di
yüz felcine neden olabilir
O
Melis Bostan, Doç. Dr. Çağlar Çallı ve ekibi tarafından gerçekleşen cerrahi müdahale sonucunda sağlına kavuştu.
rta kulak iltihabı sonucu, yüz
felci meydana gelen küçük
Melis Bostan Ekol KBB Hastanesi’nde Doç. Dr. Çağlar Çallı ve
ekibi tarafından gerçekleşen cerrahi müdahale ve akabinde medikal tedavi sonucunda sağlığına kavuştu.
Kulak ağrısı ve sonrasında bir iki
gün içinde hızlı bir şekilde gelişen
yüz felci nedeniyle daha önce çeşitli sağlık merkezlerine başvuran
Melis Bostan ve ailesi son olarak
Ekol KBB Hastanesi’ne başvurdu.
Küçük Melis’in anne ve babası Hatice - Mehmet Bostan “kulak ağrısı
sebebiyle birkaç sağlık merkezine
başvurduk ancak net bir tedavi alamadık. Birkaç gün içinde yüz felci
oluştu. Bunun üzerine Ekol KBB
Hastanesi’ne geldik. Doç. Dr. Çağlar
Çallı kızımızı ameliyata aldı ve daha
sonrasında ilaç tedavisi uyguladı.
Şu anda kızımız gayet sağlıklı. Ekol
KBB Hastanesi’ne, Doç. Dr. Çağlar
Çallı’ya ve ekibine teşekkür ediyoruz” dedi.
Doç. Dr. Çağlar Çallı ise anne ve babalara seslenerek “Çocuklardaki
kulak iltihapları işitme ve dengeyle
ilgili problemlere neden olabilir. Hatta nadir de olsa yüz felcine yol açabilir. Böyle bir durumda gerek medikal olarak gerekse cerrahi anlam
da acil tedavi yapılmalıdır. Anne ve
babalar çocuklarında gördükleri kulak ağrısı, kulak akıntısı ve iltihap
gibi durumlarda vakit kaybetmeden
çocuklarını bir KBB uzmanına götürmelidirler” dedi.
1 Haziran 2015, Pazartesi
Doç. Dr. Çağlar Çallı
Liposuction ile
erkekte meme
büyüklüğü tedavisi
www.ekolkbb.com
KULAK BURUN BOĞAZ - GÖZ - ESTETİK CERRAHİ - GENEL CERRAHİ
Göz içi merceklerle uzak, yakın ve
astigmat gözlüklerden
kurtulmak mümkün!
E
kol Kulak Burun Boğaz Hastanesi
Göz Kliniği’nden Opr. Dr. Murat
Fece uzak, yakın ve astigmat gibi
birden fazla göz bozukluğu olan ve birden
fazla gözlük kullanan hastaların multifokal göz içi lenslerle gözlüklerinden kurtulabileceğini söyledi.
göz içi lensleri 1990’lı yıllardan beri uygulanan ancak son yıllarda gelişerek yüzde
98’lere varan başarı sağlayan bir yöntem.
Bazı hastalarda uzak yakın görme sorunu
ile beraber astigmat problemi de ortaya
çıkıyor. Hastalar da lazer yapılmadan astigmatın düzeltilemeyeceğini düşünüyor. Bu problem için de torik göz içi lensleri de var. Bu toriklerin multifokal olanları da var. Hastanın uzağını yakınını astigmatını aynı anda multifokal göz içi lenslerle düzeltebiliyoruz. Birçok hasta ömrünün sonuna kadar gözlüklere bağlı olarak
yaşayacağını düşünüyor. Eğer doğru has-
ta seçilir ve iyi bir multifokal lens hazırlanırsa büyük başarılar elde edilebiliyor.
Hastanın uzağı da yakını da görmediği,
2 gözlük kullandığı, bir gözlüğünde astigmatlı camı olduğu ancak araba kullanırken astigmatlı camda zorlandığından dolayı ayrıca astigmatsız bir gözlükte taşıdığı birçok hasta var. Bu insanların tüm
problemlerini bu ameliyatla çözebiliyoruz.
Bu hastalar 1 hafta sonra günlük yaşamlarına dönüyor ve bir ay sonra ilaç prospektüslerini gözlüksüz okuyabiliyorlar.
Yaşın ilerlemesi, astigmatınızın ve yakın
görme bozukluğunuzun olması bir son de-
ğildir. Günümüz tıp teknolojisinde bu rahatsızlıkları yenecek birçok teknoloji var.
Özel Lensler üretilebiliyor
Bazı hastalarda korneanın yapısından
kaynaklı çeşitli problemlerin oluştuğunu
belirten Opr. Dr. Murat Fece “Bazen
10-12 derecelere varan astigmatlar görebiliyoruz. Bu hastalarda özel olarak dizayn
edilip imal edilen lensler hazırlanabiliyor.
Özel yapımlarda 3-5 gün içinde ameliyat
olamıyor. Parametreler hesaplanıp 40-45
gün içinde lens hazırlanıyor ve ameliyat
yapılabiliyor.”
Obezite Cerrahisinde iki yöntem:
Opr. Dr. Murat Fece
Multifocal Göz İçi Lensler
Hekimlere başvuran hastaların 40 yaşını
geçtiği ve yakın görme bozukluklarının
başladığı zaman göz problemlerinin çözülemeyeceğini düşündüklerini belirten Opr.
Dr. Murat Fece, “Bu hastalar genellikle
gözlük takmak ya da yanlarında 2-3 gözlük taşımak istemiyorlar. Güneşi bol olan
bir bölge olduğumuz için 40’lı yaşlara
geldiğimizde hepimizde az da olsa göz
kuruluğu oluyor. Bu hastaların göz kuruluğu ile beraber kontakt lens kullanmaları ileride daha büyük göz sorunlarını meydana getirebiliyor. Bazı hastalar Excimer
Lazere ya da Prespymax ameliyatlarına
da uygun olmayabiliyor. Bu durumda hastalara multifokal göz içi lensleri önererek göz problemlerini tedavi edebiliyoruz” dedi.
Çoğu hasta bu teknolojiyi bilmiyor
Birçok hastanın bu teknolojiyi bilmediklerini söyleyen Opr. Dr. Fece “Multifokal
Tüp mide ve balon uygulaması
Dr. Cemal Kara, Türkiye’de ve Dünyada görülmesi gittikçe artan obezite ve tedavisi hakkında bilgiler
 Opr.
verdi. Obezite cerrahisinde yaygın olarak kullanılan tüp mide ameliyatı ve mide balonu tekniklerini anlattı.
E
rkekte meme bölgesinin kadın tipinde büyümesi durumu olarak adlandırılan Jinekomasti’nin bazı ilaçların etkisiyle ya da
hormonal dengesizlik sonucu ortaya çıkabildiğini belirten Ekol Kulak Burun Boğaz Hastanesi’nden Estetik ve Plastik Cerrahi Uzmanı Doç.
Dr. Fatih Uygur, jinekomasti tedavisi hakkında
bilgiler verdi.
Memede oluşan kitle sadece yağ dokusundan oluşuyorsa, vakum yardımlı yağ alma işleminin
(liposuction) uygulanabildiğini belirten Doç. Dr.
Uygur, “Kitlenin aşırı büyüme yaptığı ve memede sarkmaya neden olduğu durumlarda ise kitle
ile birlikte deri fazlalığının da çıkarılması gerekebilir” dedi.
Hastanın daha önceden geçirdiği önemli bir hastalık, ameliyat veya düzenli olarak kullandığı
bir ilaç varsa bunu operasyondan önce doktoruyla paylaşmasının önemli olduğunu kaydeden
Doç. Dr. Uygur, “Aspirin gibi kan sulandırıcı
ilaçlar kullanıyorsanız bu konuyu doktorunuzla
konuşup ameliyattan önce ilaç kullanımı sonlandırılması sağlanmalıdır. Operasyona karar verip
randevu aldığınız zaman operasyon yapılacak
bölgeye göre size ödem (şişlik) ve morluk olmaması için ilaçlar başlanacaktır” dedi.
Jinekomasti Ameliyatı
Operasyonun genel anestezi altında yapıldığını
belirten Doç. Dr. Fatih Uygur, “Normal operasyon süresi ortalama 1-2 saattir. Lazer lipoliz
veya liposuction yöntemleri kullanılır.
Meme küçültme işleminden sonra hasta çok
fazla ağrı hissetmez. Bu operasyondan sonra
hasta bir gece hastanede kalır ve ertesi gün
taburcu edilir. Cerrahi işleminden sonra ikinci
gün pansuman yapılır. Pansumandan sonra
banyo yapılmasında bir sakınca yoktur. Kontrolleriniz ikinci, beşinci ve on beşinci gün ve ayda
bir olarak düzenlenir.”
Lazer Lipoliz veya Liposuction yöntemleri kullanılır
M
T
üp mide ameliyatında midenin laparoskopik
(kapalı) yöntemle yapılan operasyonda yaklaşık
yüzde 75’inin çıkarıldığını belirten Opr. Dr. Cemal Kara, “Ameliyat bu hastalara erken bir tokluk
hissi sağlıyor. Hastalar kendilerini aç hissetmekten
ziyade çabuk doyuyorlar. Ayrıca midenin çıkarılan kısmında açlık hissi uyandıran hormonlarda çıkarıldığı için kişi açlıkta
hissetmiyor. Bunun yanında ameliyattan sonra
hastanın metabolizması
değişiyor. Örneğin 2 obez
hastayı karşılaştırdığımızda tüp mide ameliyatı olan hasta, olmayan
Tüp Mide
hastaya göre daha hızlı
zayıflıyor.”
Doç. Dr. Fatih Uygur
Opr. Dr. Cemal Kara
ide balonu yöntemi ameliyat olamayacak
hastalarda bir cankurtaran simitidir.
Örnek verecek olursak hastanın dizleri
ile ilgili sıkıntısı var. Diz protezi yapılacak. Fakat kilosu nedeniyle ameliyat edilemiyor. Bu
hastayı biz de ameliyat edemiyoruz. Fakat hastanın zayıflaması gerekiyor. Bu hastalarda balon çok iyi bir yöntem. Hastaya endoskopi ile
balon yerleştiriliyor. Ve bu balon midede yer
kaplayarak hastanın az yemek ye- Mide Balonu
mesini sağlıyor ve
tokluk hissi veriyor.
Bu sayede hasta
kilo veriyor. Ortalama 1 yıl kadar kalıyor.
SAYFA 3’TE
Operasyon Sonrası İyileşme
Operasyondan sonra hastaya özel elastik korse
verildiğini kaydeden Doç. Dr. Fatih Uygur, “İyileşme sürecinizin hızlanması için korsenin düzenli olarak takılması gerekmektedir. Operasyon sonrası birkaç gün fiziksel faaliyetlerinizi
gerçekleştiremeyebilirsiniz. Küçük sızlamalar ve
şişlikler olası durumlardır ve birkaç hafta devam
edebilir. Şişliklerin ve morlukların az seviyede
olması için bandaj ve pansuman uygulanacaktır.
Bu süre zarfında iyileşmenin hızlanması için
elastik korse giymek yararlı olacaktır. 2-3 gün
içerisinde işe dönülebilir. 1 hafta içinde normal
aktivitelere, 1 ay içinde daha yorucu aktivitelere
geri dönülebilir.”
Kulak Ameliyatlarında Endoskopi Konforu Koklear Implant (Bionik Kulak) Güzellik kadar burun fonksiyonu da önemli
E
kol Kulak Burun Boğaz Hastanesi KBB Uzmanı Op. Dr. Fatih Kemal Soy, Ekol KBB
Hastanesi’nde timpan membran perforasyonu (kulak zarı yırtığı), kronik otite (orta kulak
iltihabı) bağlı gelişen işitme kayıplarına, otoskleroz (üzengi tabanı kireçlenmesi) ve orta kulakta oluşan effüzyonlu otit (kulak zarı arkasında sıvı birikmesi) hastalarına endoskopik yöntemle müdahale edilerek tedavilerinin gerçekleştirildiğini, bu yöntemin daha konforlu ve modern olduğunu söyledi.
SAYFA 3’TE
E
İ
Opr. Dr. Fatih Kemal Soy
şitme kaybına bağlı olarak gelişen sorunların çözümü, bireyin toplumsal yaşama
güçlü bir şekilde katılımını sağladığını ve
yaşam kalitesini arttırdığını belirten Ekol Kulak Burun Boğaz Hastanesi Doktorlarından Prof.
Dr. Ali Vefa Yücetürk, günümüzde bu seçenekler arasında dikkat çekici uygulamalardan biri
de koklear implant (Bionik Kulak) ile işitmenin
sağlanabilmesidir” dedi.
SAYFA 4’TE
Prof. Dr. Ali Vefa Yücetürk
kol Kulak Burun Boğaz Hastanesi’nden
KBB Uzmanı Op. Dr. Yahya Demirdelen, burun estetiği (Rinoplasti) ameliyatlarının; burun estetiği güzelliği kadar, burun fonksiyonlarının da önemli olduğunu söyledi. “Vücudumuzda en dikkat çekici alan yüzümüz ve en çarpıcı organımızda burnumuzdur”
diyen Op. Dr. Demirdelen “burnumuzun görünümü bizi mutlu etmiyorsa rinoplasti ameliyatı
ile bunu değiştirebiliriz” dedi. SAYFA 4’TE
Opr. Dr. Yahya Demirdelen
18
K.B.B - GÖZ - ESTETİK CERRAHİ - GENEL CERRAHİ
PAZARTESİ, 1 HAZİRAN 2015
Retina Dekolmanı
RETİNA
YIRTIĞI
E
kol Kulak Burun Boğaz Hastanesi Göz
Kliniği Doktorlarından Prof. Dr. Tansu
Erakgün “Retina Dekolmanı retina yırtığı” hakkında bilgiler verdi, kısa bir süre içinde
retina dekolmanı (retina yırtığı) tedavi edilmediği takdirde görme kaybı ile sonuçlanabileceğini söyledi.
Göz küresinin içi, adına “vitreus” denen saydam
bir jel - sıvı ile doludur. Sıklıkla, yaşın ilerlemesi
ile birlikte, vitreus sıvısı jel kıvamını kaybeder
ve büzüşür. Bu büzüşmeyle birlikte vitreus, gözün arka duvarından ayrılır. Bu ayrılma olayına
“arka vitreus dekolmanı” adı verilir.
Arka vitreus dekolmanı, ilerleyen yaşın yanı
sıra, göze alınan darbeler, yüksek derecede
miyopi, birtakım ailesel kalıtımsal hastalıklar,
geçirilmiş göz ameliyatları sonrasında da daha
erken olarak ortaya çıkabilir.
Arka Vitreus Dekolmanının
Belirtileri Nelerdir?
Arka vitreus dekolmanı, aşağıdaki belirtileri verebilir:
- Özellikle beyaz, parlak zeminlere bakarken
fark edilen uçuşan noktalar, cisimcikler, örümcek ağları,
- Işık çakmaları (göz açık ya da kapalıyken
görülebilir.)
Arka vitreus dekolmanı, gözde yırtık oluşması
ile oluşan ve tedavi gerektiren retina dekolmanı
ile aynı şey değildir. Bununla birlikte, arka vitreus dekolmanı oluşumu sırasında ve oluştuktan sonra özellikle ilk 12 ay içinde, yırtık oluşma
ve retina dekolmanı gelişme riski bir miktar
artar. Bu nedenle, arka vitreus dekolmanı belirtileri oluşan bir hasta, mutlaka bir retina muayenesinden geçmelidir.
Eğer retina dekolmanı oluşmuşsa, kısa bir süre
içinde tedavi edilmediği takdirde bu durum
görme kaybı ile sonuçlanabilir. Bu yüzden retina dekolmanının belirtilerini de bilmek önem
taşır. Bu belirtiler şunlardır:
- Göz açık ya da kapalı iken hissedilen ışık
çakmaları (arka vitreus dekolmanında olduğu
gibi)
- Daha fazla sayıda uçan cisimlerin ani olarak
ortaya çıkması,
- Görme alanı içinde herhangi bir yönden gelişen gri-siyah perde,
- Göz kırpma ile geçmeyen görme bulanıklığı ya
da kaybı.
Eğer yukarıdaki belirtilerden bir ya da birkaçı
mevcut ise, vakit kaybetmeden bir retina muayenesinden geçilmelidir.
Gözküresinin içini dolduran vitreus sıvısının
büzüşmesi sonucu, jel kıvamındaki bu sıvı gözküresinin arka duvarından ayrılır. Bu duruma
arka vitreus dekolmanı adı verilir. Arka vitreus
dekolmanı oluşumu sırasında bazı durumlarda
retina denilen sinir tabakasında yırtık oluşabilir. Retina yırtığının belirtileri, bir önceki bölümde bahsedilen arka vitreus dekolmanı ile
hemen hemen aynıdır. Retina yırtığı oluştuktan
sonra, göz içi sıvısı bu yırtıktan retina ile altındaki duvar arasına geçer ve “retina dekolmanı”
denilen hastalığa sebep olur.
Retina Dekolmanı
Belirteleri Nelerdir?
Retina dekolmanı, görme kaybı ile sonuçlanabilen ve aciliyet gösteren bir hastalıktır. Bu yüzden belirtileri önem taşır. Bu belirtiler şunlardır:
- Göz açık ya da kapalı iken hissedilen ışık
çakmaları (arka vitreus dekolmanında olduğu
gibi),
- Daha fazla sayıda uçan cisimlerin ani olarak
ortaya çıkması,
- Görme alanı içinde herhangi bir yönden gelişen gri-siyah perde,
- Göz kırpma ile geçmeyen görme bulanıklığı
ya da kaybı.
Eğer yukarıdaki belirtilerden bir ya da birkaçı
mevcut ise, vakit kaybetmeden bir retina muayenesinden geçilmelidir.
Retina Yırtığının Tedavisi Nedir?
Retina yırtığının erken saptanması ve retina
dekolmanı gelişmeden tespit edilip tedavi edilmesi son derece önemlidir. Retina yırtığının belirtileri ışık çakmaları ve uçuşan cisimlerdir. Bu
belirtiler olduğu takdirde, mümkün olduğu
kadar çabuk bir retina muayenesinden geçilmelidir. Eğer muayene sırasında bir retina yırtığı
saptandı ise ve bu yırtığın retina dekolmanına
sebep olabileceğinden şüphe ediliyorsa tedavi
edilmesi gereklidir. Tedavide yırtık lazer ile kapatılmaktadır.
Retina Dekolmanı
Tedavisi Nedir?
Retina dekolmanı geliştiyse, cerrahi müdahele yani
ameliyat gereklidir. Ameliyat yöntemi, retina dekolmanına sebep olan retina
yırtığının sayısına, büyüklüğüne, yerine, şekline ve
retina dekolmanının süresine göre değişebilmektedir.
Dıştan çökertme yöntemi (skleral çökertme
yöntemi). Dekolman cerahisinde kullanılan en
eski yöntemdir. Retina yırtığı bölgesine denk
gelecek şekilde, göz küresinin dış duvarına sert
silikondan bir parça konarak çökertme uygulanır ve dıştan bu uygulama ile retina yırtığı kapatılır. Retina yırtığı dıştan yapılan bu müdahele ile kapandığı takdirde, retina dekolmanı sıvısı (retina altında biriken sıvı) göz tarafından kısa bir süre içinde emilir ve iyileşme tamamlanır.
Vitrektomi
Eğer retina dekolmanına sebep olan yırtıklar
çok sayıda ise, büyükse, yerleşimleri alışılandan
farklı ise, yırtık saptanamıyor ise, eşlik eden
başka hastalıklar varsa (göz içi kanaması gibi)
ya da üzerinden zaman geçmiş ise vitrektomi
ameliyatı uygulamak gerekebilir. Vitrektomi
ameliyatında retina dekolmanına gözün içinden
müdahele edilir. Bunun için göz küresine küçük
delikler açılarak, birtakım kesici ve aspire edici
çubuklar (prob) ve ışık kaynakları yardımıyla
vitreus sıvısı temizlenir, retina altında biriken
sıvı aspire edilir, yırtıklar kapatılır, laser tedavi-
si uygulanır. Ameliyatın sonunda, uygulanan
laser tedavisinin yırtık bölgesini yapıştırması
ve bu etkinin devam etmesi için göz içine bir
tampon maddesi vermek gerekir. Duruma göre bu tampon maddesi hava ve benzeri gazlar,
ya da silikon yağı olabilir. Ameliyat sonrası hastanın bir süre koruyucu göz damlası kullanması
ve belirli bir baş pozisyonunda yatması gereklidir.
Kimler Retina Muayenesi Olmalıdır?
Gözünde ışık çakması ve ani uçuşan cisimler
beliren kişiler mutlaka retina yırtığı açısından
muayene olmalıdır. Özellikle yüksek miyopisi
olanlar, gözüne darbe almış kişiler, önceden
katarakt ameliyatı gibi göz ameliyatı geçirmiş
olanlar, ailesinde retina yırtığı sebebiyle lazer
tedavisi ya da retina ameliyatı öyküsü olanlar,
diğer gözünde retina yırtığı sebebiyle lazer tedavisi ya da retina ameliyatı öyküsü olanlar bu
tip ışık çakması ve uçuşma şikayetlerini ciddiye
almalı ve mutlaka en kısa zamanda retina muayenesinden geçmelidir.
Prof. Dr. Tansu Erakgün kimdir?
Prof. Dr. Tansu Erakgün, orta öğrenimini Saint Joseph Koleji’nde tamamladıktan sonra 1986 yılında girdiği Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden 1992 yılında mezun oldu. Aynı yıl Ege
Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Göz Hastalıkları Anabilim
Dalı’nda asistanlık eğitimine başladı. 1997 yılında uzman olduktan sonra aynı yıl uzman doktor olarak aynı klinikte Retina
Hastalıkları ve Vitreoretinal Cerrahi alanında uzmanlaşmak üzere görevine devam etti. Bu konudaki eğitimini, çeşitli dönemlerde Antwerp-Belçika (Dr.Zivanovic Kliniği), Frankfurt-Almanya
(Dr.Eckardt Kliniği), Duisburg-Almanya’da gerçekleştirdi. 2004
yılında Doçentlik, 2010 yılında Profesörlük ünvanını aldı.
Vitrektomi ameliyatlarında kullanılmak üzere kendisi tarafından tasarlanan “Erakgun spatula knife” ve “Erakgun snare”
adlı cihazlar bu konudaki literatüre geçmiş ve dünyanın
dört bir yanında kullanılmaktadır.
Halen Türk Oftalmoloji Derneği Vitreoretinal Cerrahi Birimi Aktif
Üyesi, Türk Oftalmoloji Derneği Tıbbi Retina Birimi Aktif Üyesi,
Türk Oftalmoloji Derneği Oküler Travmatoloji Birimi Aktif Üyesi,
European Vitreoretinal Society ve American Academy of Ophtalmology üyesidir. Yurtiçi ve yurtdışı bilimsel dergilerde birçok
makalesi yayınlanmıştır. Diyabetin göz komplikasyonları, retina
dekolmanları, göz travmaları ve göz içi yabancı cisimler, makula
dejenerasansı, makula deliği, epiretinal membran, katarakt cerrahisi ve katarakt cerrahisinin komplikasyonları konularında uzmanlaşmış olup, toplam 5000’in üzerinde cerrahi müdahale gerçekleşmiştir. Fransızca ve İngilizce bilen Prof. Dr. Tansu Erakgün,
evli ve iki çocuk babasıdır.
Tükürük Bezi Hastalıkları
E
kol Kulak Burun Boğaz Hastanesi Doktorlarından Prof. Dr. Gökhan Erpek “Tükürük bezi
gösterirken, kötü huylu tümörlerde ağrı, ciltte renk
değişikliği, yüz felci ve tümörün kısa zamanda büyümesi görülür. Ultrason, bilgisayarlı tomografi veya manyetik rezonans ile kitlenin yeri, büyüklüğü gösterilirken ince iğne biyopsisi ile tümörün yapısı hakkında bilgi sahibi olunur.
Tükürük bezi tümörlerinin çoğunda cerrahi tedavi uygulanır. İyi huylu tümörlerde cerrahi sonrası ek tedavi
gerekmez. Kötü huylu tümörlerde ise radyoterapi ve
kemoterapi de tedaviye eklenebilir. Kulakönü bezi tümörlerinin cerrahi tedavisinde en önemli risk, bu tükürük bezinin içinden geçen yüz sinirinin fonksiyonunun
bozulması, yani yüz felci gelişmesidir. Sinir bütünlüğünün bozulmadığı ameliyatlarda görülen yüz felçlerinin
hemen hemen tamamı geçicidir ve en geç 6 ay içinde
düzelir. Kalıcı yüz felci çok düşük bir yüzde ile görülür.
Çene altı (submandibüler) tükürük bezi ameliyatlarında
da en önemli risk yüz sinirinin dudak köşesine giden dalının fonksiyonunun bozulması, yani kısmi bir yüz felcidir.
Tümör büyüklüğü arttıkça ameliyat riskleri de artar.
hastalıkları” hakkında önemli bilgiler verdi:
Tükürük üreten bezler başlıca 3 çifttir. Bunlar:
- Parotis (kulak önü),
- Submandibuler (çenealtı) ve
- Sublingual (dilaltı) bezlerdir.
Bunlardan başka sayıları 600-1000 adet olmak üzere
minör (küçük) tükürük bezleri de ağız, yanak, damak ve
dudak iç kısımlarında yerleşmişlerdir. Tükürük salgısı
ağzı nemlendirme, yiyeceklerin parçalara ayrılmasına
yardımcı olma, yiyeceklerin tad ve lezzetinin alınmasında
görevlidir.
Tükürük Bezi Taşları (Siyalolitiyazis)
Tükürük salgısının akışında azalma, tükürük kanalında
hasar veya kireç tuzlarında çökme gibi nedenlerle tükürük taşları gelişebilir. Kalsiyumdan zengin içerikli taşlar,
bez içinde veya bezin salgı yaptığı kanal içinde bulunabilir. Bu durumda yemek sırasında salgı arttığı için bezde
büyüme olur.
Taşın büyüklüğüne bağlı olarak bez hızlı büyürse ağrılı
olabilir. Çoğunlukla yavaş büyüdüğü için ağrı olmaz.
Ancak sık sık büyüyüp küçülme ve taşın çevresinde
gelişen iltihaplar nedeniyle ağrı gelişebilir. Ayrıca tükü-
rük bezi bir süre sonra artık iltihaplandığı için küçülmez
ve kitle olarak kalabilir. Tükürük bezi taşlarının yüzde 85'i
çene altı bezinde, yüzde 15'i de kulak önü bezinde gelişir.
Bu yüzden daha çok çenealtında, bazen de kulak önünde
şişlik ve ağrı ile kendini gösterir. Bu hastalara ultrason
ve bilgisayarlı tomografi ile tanı konur. Küçük taşlar tıbbi tedavi ile düşebilir ve iyileşebilirken büyük taşların tedavisi cerrahidir. Bazen kanal içinden taş alınırken bazen
tükürük bezinin alınması gerekebilir.
Prof. Dr. Gökhan Erpek kimdir?
Tükürük Bezi İltihapları (Siyaladenit)
Viral, bakteriyel, ya da taş gibi nedenlerle tükürük bezleri iltihaplanabilir. Böyle durumların en tipik örneği
kabakulaktır. Kulakönü bezleri ve bazen çenealtı bezlerini de aynı anda tutan viral bir enfeksiyondur. Ateş ve
ağrı ile birlikte bezler şişer. Diğer nedenlerle olan tükürük bezi enfeksiyonlarında da bez ağrılı ve şiştir. Tıbbi
tedavi ile enfeksiyon düzeltilir.
Kistler (Mukosel)
Tükürük bezlerinde bazen kistler (mukosel) gelişebilir.
Ağız içinde, çene altında yumuşak şişlikler şeklinde kendini gösteren kistlerin tanısı kolay konur. Bazı küçük
olanları ise dudak iç yüzlerinde yer alır. Tedavileri ise
çoğunlukla ağız içinden bazen de boyundan yapılan cerrahi girişimler ile yapılır.
Tükürük Bezi Tümörleri
Tükürük bezi tümörlerinin çoğu parotis (kulakönü) bezinde, diğerleri sırasıyla çene altı, dilaltı ve küçük tükürük bezlerinde görülür. Kulak önü bezindeki tümörlerin
yüzde 80'i; çenealtı bezindekilerin yüzde 50'si ve dilaltı
bezindekilerin yüzde 30-40'ı iyi huylu tümörlerdir. İyi
huylu tümörler genellikle ağrısız şişlik olarak kendini
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunudur. 1993 yılında
doçent, 1999 yılında profesör oldu. ABD Kaliforniya Üniversitesi San Francisco ve San Diego Tıp Fakülteleri’nde
kulak burun boğaz ve baş boyun cerrahisi üzerine gözlemci öğretim üyesi olarak bulunmuştur. Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde başhekimlik ve dekan yardımcılığı yapmış, Kulak Burun Boğaz
Kliniğini kurmuştur. İngilizce bilen Prof. Dr. M. Gökhan ERPEK’in özel ilgi alanları kulak burun boğaz ve baş boyun
tümörleri, tükürük bezi, ağız, dil, gırtlak kanserleri, ses teli
cerrahisi, maksillofasiyal travma (yüz ve çene kırıkları)dır.
K.B.B - GÖZ - ESTETİK CERRAHİ - GENEL CERRAHİ
PAZARTESİ, 1 HAZİRAN 2015
Obezite Cerrahisinde iki yöntem:
19
Tüp mide ve balon uygulaması
E
kol Kulak Burun Boğaz Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Opr. Dr. Cemal Kara
Türkiye’de ve Dünyada görülmesi gittikçe artan obezite ve tedavisi hakkında bilgiler
verdi. Opr. Dr. Cemal Kara obezite cerrahisinde yaygın olarak kullanılan tüp mide ameliyatı
ve mide balonu tekniklerini anlattı.
Opr. Dr. Kara “Şu anda dünya nüfusunun üçte
biri fazla kilolu olarak kabul ediliyor. Obez ve
şişmanlık aynı şey değildir. Obezite tanısı için
vücut kitle indeksine bakıyoruz.
Dr. Cemal Kara “Şu anda dünya nüfusunun üçte biri fazla
 Opr.
kilolu olarak kabul ediliyor. Vücut kitle indeksi 25-30 arası fazla
kilolu, 35 ve yukarısı ise morbid obez olarak kabul ediliyor. Kişi
morbid obez olduğu zaman ek hastalıklar karşımıza çıkıyor ve
bu hastalarda obezitenin mutlaka tedavi edilmesi gerekmektedir.”
yüzde 75’inin çıkarıldığını belirten Op. Dr.
Cemal Kara, “ameliyat bu hastalara erken bir
tokluk hissi sağlıyor. Hastalar kendilerini aç
hissetmekten ziyade çabuk doOpr. Dr. Cemal Kara’nın yaptığı
yuyorlar. Ayrıca midenin çıkatüp mide ameliyatı ile yeniden doğdu rılan kısmında açlık hissi uyandıran hormonlarda çıkarıldığı
için kişi açlıkta hissetmiyor.
Bunun yanında ameliyattan sonra hastanın metabolizması değişiyor. Örneğin 2 obez hastayı karşılaştırdığımızda tüp mide ameliyatı olan hasta, olmayan hastaya göre daha hızlı zayıflıyor.”
Ezgi Ardıç
Ezgi Ardıç
Vücut kitle indeksi 25-30 arası fazla kilolu, 35 ve
yukarısı ise morbid obez olarak kabul ediliyor.
Kişi morbid obez olduğu zaman ek hastalıklar
karşımıza çıkıyor ve bu hastalarda obezitenin
mutlaka tedavi edilmesi gerekmektedir” dedi.
Obezite tedavisi için dünya üzerinde ilaç tedavisi ile ilgili çeşitli çalışmaların yürütüldüğünü
belirten Opr. Dr. Kara, “Ancak günümüzde
obezite tedavisi için uygulanan herhangi bir ilaç
tedavisi bulunmamaktadır.
Obezite tedavisi için günümüzde etkili tedavi
cerrahi işlemlerdir. Obez hastalarda cerrahi
dışında diyet ve spor gibi tedavilerin başarı
oranı çok düşük. Bu yüzden obez hastalara
cerrahi işlemleri öneriyoruz. Cerrahi tedavide
ise kullanılan farklı yöntem ve teknikler var.
Bunlar tüp mide, mide by-passı, mide balonu
gibi yöntemlerdir. 5 yıl önce mide by-passı etkin
bir yöntemken bugün dünya üzerinde genel olarak tüp mide ameliyatı kullanılmaktadır.”
Tüp Mide Ameliyatı
Tüp mide ameliyatında midenin laparoskopik
(kapalı) yöntemle yapılan operasyonda yaklaşık
Mide Balonu
Daha çok ameliyat olamayacak hastalara uygulanan mide
balonu hakkında bilgiler veren
Op. Dr. Cemal Kara şunları
söyledi. Mide balonu yöntemi ameliyat olamayacak hastalarda bir cankurtaran simitidir. Örnek verecek olursak hastanın dizleri ile ilgili
sıkıntısı var. Diz protezi yapılacak. Fakat kilosu
nedeniyle ameliyat edilemiyor. Bu hastayı biz de
ameliyat edemiyoruz. Fakat hastanın zayıflaması gerekiyor. Bu hastalarda balon çok iyi bir
yöntem. Hastaya endoskopi ile balon yerleştiriliyor. Ve bu balon midede yer kaplayarak hastanın az yemek yemesini sağlıyor ve tokluk hissi
veriyor. Bu sayede hasta kilo veriyor. Ortalama
1 yıl kadar kalıyor. Bazen tüp mide ameliyatlarından önce de mide balonunda faydalanabiliyor. Hasta obezdir fakat çok kiloludur. Vücüt
Kitle İndeksi (VKİ) arttıkça obezite ameliyatlarında riskte artıyor. VKİ ne kadar düşük olursa
ameliyat komplikasyonu azalıyor. Bu tip hastalarda da ameliyattan önce mide balonu takılıp
kilo aşağı çekilip tüp mide ameliyatı yapılabiliyor. Mide balonu sanıldığı kadar korkulacak bir
yöntem değildir. Balon patlarsa ne olur diye soruyor hastalar. Temelde hiç bir şey olmaz.
Komplikasyon görülme oranı çok nadirdir. Ehil
ellerde uygulandığında komplikasyon oranı çok
Opr. Dr. Cemal Kara kimdir?
Tüp Mide
1974 Vakfıkebir Trabzon doğumludur. Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde Tıp eğitimi almıştır.
2008 yılında Genel Cerrahi Uzmanı oldu. 2008 2015 Yılları arasında Karşıyaka Devlet Hastanesi’nde Genel Cerrahi Uzmanı olarak hizmet
vermiştir. Bu sırada Karşıyaka Devlet Hastanesi’nde yemek borusu kanseri, obezite ve laparoskopik kolon ameliyatları gibi yeni ve ileri düzey ameliyatlar ilk kez kendisi tarafından yapılmıştır. Kendi alanında 19 uluslararası, 17 ulusal bilimsel çalışması yayınlanmıştır. Uluslararası ve ulusal düzeyde pek çok bilimsel yarışma
da ödül kazanmış olup, ayrıca ödül kazandığı
kendi buluşu olan laparoskopik bir cerrahi aletin
de patentini almıştır. 2008 yılında Türk Cerrahi
Derneği tarafından düzenlenen sınavda başarılı
olarak Cerrahi Yeterlik Belgesi almıştır. 2010
Yılında Endoskopi eğitimi alarak endoskopi yapmaya da başlamıştır. Türk Cerrahi Derneği, Türk
Kolon ve Rektum Cerrahisi Derneği, Ege Bölgesi Cerrahi Derneği, İzmir Tabip Odası üyesidir.
İleri laparoskopik cerrahi, obezite cerrahisi ve
onkolojik (kanser) cerrahisi özel ilgi alanlarıdır.
Opr. Dr. Cemal Kara evli ve iki çocuk babasıdır.
azdır. Temel amacı ameliyat edilemeyen hastalarda hızlı kilo verme yöntemidir. Genel anestezi altında yapılıyor. Anestezi etkisi geçtikten
sonra hasta ayağa kalkabiliyor. Balon mideye
alışana kadar ortalama üç gün sıvı gıda alıyor ve
sonrasında normal hayatına dönebiliyor. Burada önemli olan balon alındıktan sonra da hastanın
değişen yaşam koşullarına ve beslenme alışkanlığına devam etmesidir.
Kulak ameliyatlarında
ENDOSKOPİ KONFORU
E
kol Kulak Burun Boğaz Hastanesi
KBB Uzmanı Op. Dr. Fatih Kemal Soy
Ekol KBB Hastanesi’nde timpan membran perforasyonu (kulak zarı yırtığı), kronik
otite (orta kulak iltihabı) bağlı gelişen işitme
kayıplarına, otoskleroz (üzengi tabanı kireçlenmesi) ve orta kulakta oluşan effüzyonlu otit
(kulak zarı arkasında sıvı birikmesi) hastalarına endoskopik yöntemle müdahale edilerek
tedavilerinin gerçekleştirildiğini, bu yöntemin
daha konforlu ve modern olduğunu söyledi.

Opr. Dr. Fatih Kemal Soy, “Endoskopik yöntemle yapılan kulak ameliyatlarında, ameliyat sonrası iz gözle görülemeyecek
kadar küçük ve ağrı hissi ise hissedilmeyecek kadar azdır”
Opr. Dr. Fatih Kemal Soy kimdir?
ÇOCUKLARDA
KULAK BURUN BOĞAZ
HASTALIKLARINA
DİKKAT!
E
kol Kulak Burun Boğaz Hastanesi’nden KBB Uzmanı Op. Dr.
Can Ercan, çocuklarda karşılaşılan KBB hastalıkları ve tedavi
yöntemleri hakkında bilgiler verdi.
Çocukların bağışıklık sistemi farklıdır
Çocukların bağışıklık sistemi erişkinlere göre daha zayıf ve anatomik
yapılarının da daha farklı olduğunu
belirten Op. Dr. Ercan, “Bu nedenle çocuklar; mikroplar ve dış etkenler karşısında korumasızdırlar. Ayrıca, çocuklar kış aylarında kapalı
ortam nedeni ile daha sık üst solunum yolu hastalıklarına yakalanırlar. Bunun sonucu olarak bademcik iltihabı, sinüzit, otit ve geniz eti
çocuk hekimlerinin sık rastladığı çocukluk çağı hastalıklarıdır. Birçoğu ergenlik çağında gerileyen bu hastalıklar, zamanında doğru tedavi
edilmezse, çocukların sadece yaşam kalitesi bozulmakla kalmaz, büyüme ve gelişme geriliği, okul başarısının düşüklüğü, çene yapısının
bozulması gibi birçok sorunun öncülüğünü yapar” dedi.
Burun
Burun içi hava yolu, yenidoğan ve çocukta erişkine göre oldukça dardır. Bu yüzden burada oluşan küçük bir sorun çocukta ciddi problemlere neden olacaktır. Çünkü burun alt solunum yollarını korumakla
görevlidir. Bu görevini akciğerlere giden havayı nemlendirilerek yapar. Burun içindeki sümük burundan solunan havanın nemlenmesini, yabancı cisimlerin tutulmasını, burun içini döşeyen örtünün
korunmasını sağlar. Ancak burun tıkalı olduğu hallerde yapısı ve
işlevi bozulur. Ağızda kuruluk hissi, kötü koku, horlama, burunun
gerisinde akıntı, uyku bozukluğu, sık uyanma, beslenme bozukluğu,
gelişme geriliği, konsantrasyon bozukluğu oluşur. Bu nedelerle burun
bakımı ve hijyeni çok önemlidir. Çocukluk çağında burunu tıkayan
önemli nedenler enfeksiyonlar, enfeksiyonların yol açtığı geniz eti ve
bademcik büyümeleri ve alerjik sorunlardır.
Sinüzit
Aslında yaygın olarak bilinmeyen fakat sık karşılaştığımız bir sorundur. Sadece tanı ve tedavideki güçlükler nedeniyle değil göz ve kafa
içi yayılmalarına yol açma riski nedeniyle erişkin sinüzitlerinden
farklılık gösterirler. Sıklıkla soğuk algınlığı sonrası oluşmaktadır.
Bulgular soğuk algınlığı ile hemen hemen aynıdır. Bu nedenle 10
günden uzun süren soğuk algınlıklarında sinüzit akla gelmelidir.
Ateş, sarı yeşil burun akıntısı, inatçı öksürük, baş ağrısı, yüzde ağrı
veya basınç hissi, burun tıkanıklığı, göz etrafında şişlik, hapşırma
atakları rinosinüzitlerin belirtileri arasındadır. Tanı klinik olarak
konur. Düz sinüs grafilerinin tanısal bir değeri yoktur. İlaç tedavisi
uzun sürelidir. Ancak İlaç tedavisiyle düzelmeyen veya sık tekrar
eden sinüzitlerde altta yatan bir neden aranmalıdır.
Bademcik ve Genizeti
Kulak zarı yırtıklarına müdahalede
geleceğin yöntemi
Kulak zarı yırtıklarına dünya genelinde çeşitli müdahaleler yapıldığını belirten Opr.
Dr. Fatih Kemal Soy ''Zarda delik olan kulağın sudan korunmasına ve sinüs bölgesinde
enfeksiyon odağı olmamasına rağmen tekrarlayan kulak akıntıları izlenmesi halinde
hem hayat kalitesini artırmak hem de işitme
kaybının ilerlemesini ve iltihaba bağlı komplikasyonların oluşmasını önlemek amacı ile
zardaki deliğin kapatılması tıbbi bir gerekliliktir. Ameliyat sırasında orta kulak ve kulak
arkası kemikte, mikroskop altında birbirinden çok farklı cerrahi teknikler uygulanmasına karşın hasta ve yakınlarının ameliyata
dair görebildikleri ciltteki kesi ile sınırlı olduğundan sıklıkla bu konuda sorular sorulmaktadır. Endoskopik yöntemle yapılan kulak ameliyatlarında ameliyat sonrası iz gözle
görülemeyecek kadar küçük ve ağrı hissi ise
Mide Balonu
hissedilmeyecek kadar azdır. Endoskopik kulak
ameliyatları mikroskop ile yapılan ameliyatlara
alternatif olarak değil, görülmesi zor olan bölgelerin detaylı incelenmesi ile nükslerin engellenmesi için yardımcı yöntemler olarak kullanılmaya başlanmıştır. Bilgi, beceri ve deneyimin artOpr. Dr. Fatih Kemal Soy 1981 Isparta doğumludur. 1998’de Afyon Fen Lisesini bitirdi.
2006’da Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden
mezun oldu. 2012 yılında Katip Çelebi Üniversitesi İzmir Atatürk Eğitim Araştırma Hastanesi’nde ihtisasını tamamladı. TKBB Derneği, Türk Rinoloji Derneği ve Fasial Plastik
Derneği üyesidir. Yurtdışında değişik ülkelerdeki toplantılarda sözel sunumları, yerli ve
yabancı dergilerde 25'in üzerinde makalesi
yayınlanmıştır. Bademcik ve geniz eti ameli-
ması sonucunda giderek tamamen endoskopik yöntemle yapılan ameliyatlar yaygınlaşmaktadır. Hastalar genellikle endoskopik
kulak ameliyatı sonrası aynı gün pansumanları yapılarak hastaneden taburcu olabilmektedirler'' dedi.
yatı, burun eti ve burun kemiği ameliyatı,
Rinoplasti (estetik burun ameliyatı), Otoplasti
(kepçe kulak ameliyatı), Endoskopik kulak
zarı cerrahisi, Endoskopik orta kulak cerrahisi, Endoskopik sinüs cerrahisi, Endoskopik DSR (göz yaşı kesesi ameliyatı), Yumuşak damak ve Horlama cerrahisi, Ses teli
ameliyatı, Gırtlak kanser ameliyatı, Tiroid
Cerrahisi ilgi alanlarıdır. Evli olan Opr. Dr.
Fatih Kemal Soy iyi derecede İngilizce bilmektedir.
Bademcik ve geniz eti dediğimiz yapılar vücudumuzun savunma sisteminin önemli öğeleridir. Bu yapıların bağışıklık sistemin çalışması
için gerekli salgıların (özellikle immunoglobulinlerin) ve hücrelerin
yapımında rolleri vardır. Özellikle
üst solunum yollarından giren mikropları tanıyarak vücudumuzu savunmaya hazırlar. Bu nedenle bademcikler özellikle çocukluk döneminde vücudun hastalıklara karşı
ilk savunma bölgesini oluştururlar.
Bunun yanı sıra genizde yerleşmiş
olan bademcik dokusu yapısındaki adoneidler (genizeti) de aynı görevi görmektedirler.
Küçük bebeklik döneminde anneden geçen bağışıklık salgılarının
tükenir ve çocuğun kendi bağışıklık sistemi çalışmaya başlar.
Çocuğun bakteri, virüs gibi mikroplarla, allerjenlerle, kimyasal ve
diğer yabancı maddelerle tanışması bağışıklık sisteminin daha çok
çalışmasına yol açar. Geniz eti ve bademcikler büyüdüğünde çocuğun burnundan soluması zorlaşır. Bu çocuklarda işitme kayıpları,
horlama, ağızdan soluma, gece öksürükleri, burun akıntıları sıkça
gözlenmektedir. Ayrıca kronik geniz eti iltihapları veya büyümeleri
ortodontik bozukluklara, yüz gelişiminde bozukluklara ve konuşma
bozukluğuna da yol açabilmektedir. Bademcik ve geniz eti büyümeleri üst solunum yolunu daraltacak boyuta ulaştığında horlama ve
apne dediğimiz uykuda nefessiz kalma gibi ciddi sorunlar başlatır.
Bu tür şikayetlere yol açan ve yılda 4 kezden fazla enfekte olan bademciklerin alınması uygundur.
Opr. Dr. Can Ercan kimdir?
1979 doğumludur. Eskişehir Tıp Fakültesi Mezunudur. İhtisasını İzmir
Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde tamamladı. Estetik burun
ameliyatları, endoskopik sinüs cerrahisi, radyofrekans ile geniz eti ve
bademcik operasyonları, ses teli ve
gırtlak operasyonlarında deneyimlidir. İngilizce bilen Opr. Dr. Can Ercan evli ve bir çocuk babasıdır.
20
K.B.B - GÖZ - ESTETİK CERRAHİ - GENEL CERRAHİ
PAZARTESİ, 1HAZİRAN 2015
Akut sinüzit gözlere zarar verebilir

Sağ gözünü saran sinüs enfeksiyonu sonucu EKOL KBB Hastanesi’ne başvuran Ertuğrul Selçuk, KBB Uzmanı Doç. Dr. Çağlar Çallı tarafından acil tedavi
ve operasyon ile gece geç saatlerde ameliyata alındı ve yaklaşık 4 saat süren başarılı bir operasyon sonucunda hem gözüne hem sağlığına kavuştu.
EKOL KBB Hastanesi’nde 4 saat süren ameliyat ile sağlığına kavuşan Ertuğrul Selçuk, Doç. Dr. Çağlar Çallı’ya teşekkür etti.
M
uğla’da yaşayan Ertuğrul Selçuk 10 yıl önce geçirdiği trafik kazası sonucu sol gözünü kaybetmiş ve sadece sağ gözü ile hayata devam ediyordu. Ertuğrul Selçuk’ta ani başlayan ve sağ gözünü saran sinüs enfeksiyonu sonucu oluşan şişlik sebebiyle
sağ gözünü de kaybetmek üzereydi. Ertuğrul Selçuk,
Ekol KBB Hastanesi’nde Doç. Dr. Çallı’nın yaptığı
operasyon sonucu sağlığına yeniden kavuştu.
Ani başlayan ve sağ gözünü saran sinüs enfeksiyonu
sonucu oluşan şişlik sebebi ile Ekol KBB Hastanesi’ne
başvurdu. KBB Uzmanı Doç. Dr. Çağlar Çallı tarafından acil tedavi ve operasyon önerilen hasta gece geç
saatlerde ameliyata alındı ve yaklaşık 4 saat süren başarılı bir operasyon sonucunda hem gözüne hem sağlığına kavuştu.
Ekol KBB Hastanesi’ne ve Doç. Dr. Çağlar Çallı’ya
teşekkür eden Ertuğrul Selçuk, “Acil ameliyat önerildiği için başta çok endişelendim. Diğer gözümü de
kaybetme korkum vardı. Ancak Doç. Dr. Çağlar
Çallı hocam bana büyük bir güven verdi. Hızlı ve
başarılı bir sonuç karşısında memnun ve mutlu bir
şekilde evimize dönebiliyoruz” dedi.
Doç. Dr. Çağlar Çallı “Hastamız bize geldiğinde sağ
gözünü saran sinüs enfeksiyonu vardı. Bir gün daha geç
kalsa sağ gözünü de kaybedebilirdi. Hastamızın ameliyatı gerçekten çok riskli bir ameliyattı. Ancak hastanemizin tam donanımlı olması ve daha öncelerden edindiğimiz tecrübeler sayesinde hastamızın gözünde oluşan sinüs enfeksiyonunu temizledik ve sağlıklı bir
şekilde taburcu ediyoruz” dedi.
Doç. Dr. Çağlar Çallı kimdir?
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunudur. 2009
yılında Türk Kulak Burun Boğaz Derneğinin tiroid
cerrahisi ve hastalıkları bursunu kazanarak Amerikada Ohio State Üniversitesinde Baş-Boyun tümörleri ve tiroid cerrahisi ile ilgili olarak çalışmalarda bulunmuştur. 2011 yılında Türk Kulak Burun
Boğaz Vakfının bursunu kazanarak yine Amerikada New York'ta St.Lukes-Roosevelt Hastanesine
Fasial Plastik Cerrahi, Horlama Cerrahisi ve Endoskopik Sinüs Cerrahisi ile ilgili çalışmıştır. 2012 yılında ise Doçent olmuştur. Yurt dışında değişik ülkelerdeki toplantılarda sözel sunumları, yerli ve yabancı dergilerde 80'nin üzerinde makalesi ve çeşitli kitaplarda yazılmış bölümleri olan Doçent
Doktor Çağlar Çallı'nın cerrahi İlgi alanları arasında bademcik ve geniz eti ameliyatları, Baş-Boyun
tümörleri, Guatr ve tiroid cerrahisi, estetik burun ameliyatları ve Endoskopik sinüs cerrahisi, kulak mikrocerrahisi ve otoskleroz ameliyatları bulunmaktadır.
Koklear Implant
İ
şitme kaybına bağlı olarak gelişen sorunların çözümü, bireyin toplumsal yaşama güçlü bir şekilde katılımını sağladığını ve yaşam kalitesini arttırdığını belirten
Ekol Kulak Boğaz Hastanesi Doktorlarından
Prof. Dr. Ali Vefa Yücetürk günümüzde, bu
seçenekler arasında dikkat çekici uygulamalardan biri de koklear implant (Bionik Kulak)
ile işitmenin sağlanabilmesidir” dedi.
Koklear Implant Sistemi
Koklear İmplantın ile işitme cihazlarından az
veya hiç yarar sağlayamayan ileri ve çok ileri
derecede sensörinöral (sinirsel) işitme kaybı
olanlara yardımcı olmak için tasarlanmış
elektronik bir aygıt olduğunu kaydeden Prof.
Dr. Yücetürk “ Bir Koklear İmplant sistemi
iki kısımdan meydana gelir. Bunlar; ameliyat ile yerleştirilen implant parçasının oluşturduğu iç kısım ile konuşma işlemcisi, kontrol
ünitesi (mikrofon, hassasiyet ve ses ayar kontrolü), pil yuvası ve aktarıcı mıknatısı içeren dış
kısımdır (kulak arkasına takılır). Koklear İmplantın çalışma şekline baktığımızda; sesler, dış
parçadaki mikrofon tarafından alınır ve elektriksel sinyallere dönüştürülür.
Dış seslerin oluşturduğu sinyaller konuşma
işlemcisine ulaşır ve burada kodlanır (özel biçimde şifrelenmiş elektriksel uyarımlar). Uyarımlar aktarıcıya yollanır ve buradan radyo
dalgaları vasıtasıyla deriden geçip implant'a
ulaşır. İmplantın, koklea'da bulunan elektrotlarına bir dizi elektriksel uyarım kurgusu yollanır. Elektriksel olarak direkt uyarılan işitme
siniri uyarımları alır ve beyindeki üst merkezlere yollar. Beyin bu sinyalleri ses olarak
algılar.”
Prof. Dr. Yücetürk “Koklear İmplant için uygun adayın belirlenmesi ile implant’tan nasıl
yarar sağlanacağını anlattı:
1- Günlük sesleri işitme: Neredeyse tüm kullanıcılar, çevresel sesleri duyma yeteneğine sahip olurlar ki, bu şekilde trafik, alarm veya
siren gibi sesleri duyacaklarından daha güvenli olacaklardır.

BİONİK KULAK
EKOL KBB Hastanesi Doktorlarından Prof. Dr. Ali Vefa
Yücetürk, “Koklear İmplantın ile işitme cihazlarından
az veya hiç yarar sağlayamayan ileri ve çok ileri derecede sensörinöral (sinirsel) işitme kaybı olanlara yardımcı olmak için tasarlanmış elektronik bir aygıttır” dedi.
2- Konuşmayı anlama: özellikle çocuklarda bu
algılama zaman almaktadır. Bu şekilde bireyin
günlük iletişimi kolaylaşmakta ve dudak okumaya gereksinim azalmakta hatta bazılarında
ortadan kalkmaktadır.
3- Konuşma becerisi: Kullanıcı kendi konuşmalarını ve başkalarının konuşmalarını işiterek
kendi konuşmasını düzeltebilir. Bu şekilde müzik faaliyetlerini de içerebilen sosyal ve eğitsel
faaliyetlerde başarı şansını yakalayabilirler.
4- Telefon kullanımı: Dudak okuma olmaksızın
konuşmayı anlamaya başlayan kullanıcılar telefonla konuşma yeteneğini de kazanabilirler.
Prof. Dr. Ali Vefa Yücetürk kimdir?
Riski diğer kulak operasyonları ile aynıdır
Her açıdan ameliyata hazır olan aday için
Koklear İmplant operasyonu genel anestezi
altında yaklaşık 2-4 saat sürdüğünü belirten
Prof. Dr. Ali Vefa Yücetürk “Koklear İmplant
operasyonu riski diğer kulak operasyonları ile
aynıdır” dedi.
3-6 hafta sonra konuşma işlemcisi takılır
Konuşma işlemcisi operasyondan 3-6 hafta
sonra takıldığını belirten Prof. Dr. Ali Vefa Yücetürk “Bu işlem odyolog tarafından yapılır.
Her kullanıcı için özel olarak ayarlanır. Konuşma işlemcisinin programı sesin tınısı, gürlüğü
ve zamanlama ayarlarını içermektedir. Bu ayarlama sırasında konuşma işlemcisi bilgisayara
bağlanır. Bilgisayar, kontrol edilmiş seviyelerde sinyaller üretir. Kullanıcı için duyabileceği
en az ses seviyesi (eşik seviyesi) ve en yüksek
fakat rahatsız etmeyen ses seviyesi (en rahat
seviyesi) belirlenir Kokleanın içindeki tüm
elektrotlar için bu iki seviye ayrı ayrı saptanır.
1963 yılında Aydın'da doğan Ali Vefa Yücetürk
1986 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni
bitirdi. Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde Kulak Burun Boğaz Hastalıkları ihtisası
yaptı. 1994-2013 yılları arasında Celal Bayar
Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde Öğretim Üyesi
olarak çalıştı. 1999 yılında doçent, 2005 yılında
profesör oldu. Yurt içi ve dışında yayınlanmış
100'e yakın bilimsel çalışması mevcuttur. Ayrıca
20 yıl boyunca üniversite korosu şefliği ve ses
eğitmenliği yaptı. 1996 yılında İtalya Ferrara
Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde gırtlak kanserleri
ve ses teli hastalıkları ile ilgili çalışmalar yaptı.
Yurt içi ve yurt dışında yüzden fazla kongre ve kursa katıldı. Ege Üniversitesi Türk Müziği Devlet
Konservatuarı'nda ses eğitimi konusunda çalışmalar yaptı. Özel ilgi alanları kulak mikrocerrahisi- koklear implant (bionik kulak), bademcik ve
geniz eti ameliyatları, ses hastalıkları, gırtlak ve
baş boyun tümörleri cerrahisi, estetik burun
ameliyatları, horlama ve uyku apnesi tedavisidir.
Bionik Kulak Nasıl Çalışır?
Koklear İmplant sistemi iki kısımdan meydana gelir. Bunlar;
ameliyat ile yerleştirilen implant parçasının oluşturduğu iç kısım ile konuşma işlemcisi, kontrol ünitesi (mikrofon, hassasiyet
ve ses ayar kontrolü), pil yuvası ve aktarıcı mıknatısı içeren dış
kısımdır (kulak arkasına takılır). Koklear İmplantın çalışma şekline baktığımızda; sesler, dış parçadaki mikrofon tarafından alınır ve elektriksel sinyallere dönüştürülür. Dış seslerin oluşturduğu sinyaller konuşma işlemcisine ulaşır ve burada kodlanır
(özel biçimde şifrelenmiş elektriksel uyarımlar). Uyarımlar aktarıcıya yollanır ve buradan radyo dalgaları vasıtasıyla deriden
geçip implant'a ulaşır. İmplantın, koklea'da bulunan elektrotlarına bir dizi elektriksel uyarım kurgusu yollanır. Elektriksel
olarak direkt uyarılan işitme siniri uyarımları alır ve beyindeki
üst merkezlere yollar. Beyin bu sinyalleri ses olarak algılar.”
Burun estetiğinde güzellik kadar
burun fonksiyonu da çok önemli!
E
kol Kulak Burun Boğaz Hastanesi’nden
KBB Uzmanı Op. Dr. Yahya Demirdelen,
burun estetiği (Rinoplasti) ameliyatlarının; burun estetiği güzelliği kadar, burun fonksiyonlarının da önemli olduğunu söyledi.
“Vücudumuzda en dikkat çekici alan yüzümüz
ve en çarpıcı organımız burnumuzdur” diyen Opr.
Dr. Demirdelen “burnumuzun görünümü bizi
mutlu etmiyorsa rinoplasti ameliyatı ile bunu değiştirebiliriz. Günümüzde estetik burun ameliyatları ile amaçlanan kişinin yüzünde çok doğal
görünen ve nefes alan bir burun oluşturmaktır.
Böyle bir sonuca ulaşmada cerrahın tecrübesi
çok önemlidir. Önemli olan küçük bir burun yapmak değil, hastanın yüz hatları ile uyumlu fonksiyonları bozulmamış veya korunmuş bir burun
oluşturmaktır. Bunu yapmaksa bilgi, beceri ve
tecrübe gerektirir. Ameliyat öncesi detaylı bir endoskopik muayeneyi de içeren bir muayene yapılmalı, kemik kıkırdak ve cilt yapıları değerlen-
dirilmeli ve estetik yönden beklentiler doğru konmalıdır. Böylece istenilen buruna tek ameliyatla
ulaşılabilir. Sık yapılan burun estetiği ameliyatı
süreci hastalar için oldukça rahat geçmektedir.”
Opr. Dr. Yahya Demirdelen
Ameliyat sonrasındaki süreç
Hastanın ameliyattan sonra aynı gün taburcu
edildiğini ya da bir gece hastanede kalındığını
söyleyen Op. Dr. Yahya Demirdelen “Operasyon sonrası göz çevresine buz uygulanır. Bu uygulama ve uygulanan teknikle birlikte yüzde
ağrı, ödem ve morluk daha az olur. Yaklaşık bir
hafta yatarken başınızın yüksekte tutulması
şişliklerin hızla inmesi için önerilir. Eğer delikli
silikon splint kullanılmışsa 1 hafta sonra alınır.
Ameliyattan 1-2 gün sonra kısa süreli ılık bir
duş plastik ateli ıslatmadan alınabilir. İkinci
gün şişlik yüksek seviyeye gelebilir (uygulanan
tekniğe ve yapılacak işleme bağlı değişir) ve
sonrasında hızla azalır. Yedinci gün burun üze-
rindeki plastik atel alınır. Gerekirse özel ten
rengi band burnunuzun üzerine, bir hafta daha
kalacak şekilde ödeminizin tama yakın çözülmesi için konulur.”
Sağlıklı ve güzel bir burun
Ameliyat sonrası burun içindeki şişlik ve kabuklara bağlı bazen hafif burun tıkanıklığı olabilir,
bu durum yaklaşık 2 ay içinde azalarak geçeceğini kaydeden Op. Dr. Yahya Demirdelen,
“Bu ameliyat çok ağrı hissedeceğiniz bir ameliyat değildir, sağlıklı ve güzel görünen bir buruna sahip olmak doğru şekilde yapılan bir ameliyatla mümkündür.”
Bu bir editöryel çalışmadır.
Download