gazi üniversitesi eğitim bilimleri estitüsü çocuk gelişimi ve eğitimi

advertisement
GAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ESTİTÜSÜ
ÇOCUK GELİŞİMİ VE EĞİTİMİ ANA BİLİM DALI
OKUL ÖNCESİ EĞİTİM BİLİM DALI
OKUMA BECERİSİNİ DESTEKLEYİCİ MÜZİK ETKİNLİKLERİNİN ÇOCUKLARIN
OKUMA BECERİLERİNE ETKİSİ
YÜKSEK LİSANS TEZİ
Hazırlayan
Işıl YAMAN BAYDAR
ANKARA
Mart, 2012
GAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ESTİTÜSÜ
ÇOCUK GELİŞİMİ VE EĞİTİMİ ANA BİLİM DALI
OKUL ÖNCESİ EĞİTİM BİLİM DALI
OKUMA BECERİSİNİ DESTEKLEYİCİ MÜZİK ETKİNLİKLERİNİN ÇOCUKLARIN
OKUMA BECERİLERİNE ETKİSİ
YÜKSEK LİSANS TEZİ
Işıl YAMAN BAYDAR
Danışman: Doç. Dr. Adalet KANDIR
ANKARA
Mart, 2012
ÖN SÖZ
Günümüzde müziği yaşamının her döneminde farklı amaçlar doğrultusunda
kullananlar, eğlenerek öğrenebilen, farklı alanlarda başarılar elde edebilen, kendini
farklı şekilde sunabilen meraklı, istekli, öğrenmeye açık bireylerdir. Bu özelliklere sahip
bireyler toplumun bütünlüğünün, huzurunun korunmasında önemli bir yere sahiptir. Bu
bağlamda gelişimin her alanında önemli bir yere sahip olan erken çocukluk döneminde,
müzik etkinliklerinin yardımıyla okuma becerilerini geliştirmek ve buna bağlı olarak
diğer akademik becerilerini desteklemek amacıyla yapılan sistemli, planlı çalışmaların,
eğitim programlarının; çocukların mevcut potansiyellerini değerlendirmekle birlikte
toplumun ilerlemesine de büyük katkı sağlayacağına inanıyorum.
Çalışmamda
bana
en
büyük
desteği
verip
rehberlik
eden,
tezimin
hazırlanmasında ve sonuçlanmasında çok büyük katkılarıyla bana yol gösteren, engin
görüşlerini ve zamanını benden esirgemeyen değerli danışman hocam Sayın Doç. Dr.
Adalet KANDIR’ a sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.
Araştırmanın istatistiksel analizlerinde rehberlik eden, bilgilerini benimle
paylaşan Sayın Ahmet GÜL’ e teşekkür ediyorum.
Ayrıca61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma Becerilerini Destekleyici Müzik
Etkinlikleri Eğitim Programı’nın uygulanması ve verilerin toplanmasında her türlü
kolaylığı sağlayan, araştırmada yer alan okulların yöneticilerine, öğretmenlerine ve
benimle zamanlarını zevkle paylaşan çocuklara teşekkürlerimi sunuyorum.
Akademik görüşlerini aldığım Prof. Dr. Bülent Yılmaz’a, Doç. Dr. Münevver
Can Yaşar’a, Yrd. Doç. Hüseyin Yılmaz Küçüköncü’ye, Öğr. Gör. Dr. Özlem Şimşek’e,
Arş. Gör. Tolga Çakmak’a ve adını sayamadığım değerli hocalarıma çok teşekkür
ediyorum.
Araştırmamın her aşamasında manevi desteğinibenden esirgemeyen değerli
arkadaşım Elçin YAZICI’ ya, çalışmam sürecince her zaman desteklerini ve sevgisini
benimle paylaşan, sevgili annem Gülcan YAMAN’ a ve çalışmalarım sırasında
kendisini ihmal etmek zorunda kaldığım sevgili eşim Orhan BAYDAR’ a sonsuz
teşekkür ediyorum.
Işıl YAMAN BAYDAR
iii
ÖZET
OKUMA BECERİSİNİ DESTEKLEYİCİ MÜZİK ETKİNLİKLERİNİN
ÇOCUKLARIN OKUMA BECERİLERİNE ETKİSİ
YAMAN BAYDAR, Işıl
Yüksek Lisans, Okul Öncesi Eğitimi Bilim Dalı
Tez Danışmanı: Doç. Dr. Adalet KANDIR
Mart- 2012, 149 Sayfa
Bu araştırma, okuma becerisini destekleyici müzik etkinliklerinin çocukların
okuma
becerilerine
etkisinin
incelenmesi
amacıyla
yapılmıştır.
Araştırmanın
örneklemini, deney grubunda 24 çocuk, kontrol grubunda 22 çocuk oluşturmuştur.
Araştırmada deney grubundaki çocuklara günlük eğitim programlarının bir parçası
olarak 10 hafta süreyle, haftada üç gün, en az 40’ ar dakikalık “61-72 Aylık Çocuklar
İçin
Okuma
BecerileriniDestekleyiciMüzik
Etkinlikleri
Eğitim
Programı”
uygulanmıştır. Kontrol grubunda ise, günlük eğitim programlarının uygulanmasına
devam edilmiştir. Araştırmada veriler “ Genel Bilgi Formu” ve “61-72 Aylık Çocuklar
İçin Okuma-Yazma Becerileri Araştırma Testi Okuma Becerileri Alt Testi ile
toplanmıştır. Bu çalışmada elde edilen veriler SPSS 15 paket programı yardımı ile
değerlendirilmiştir. Verilere ilişkin değerlendirmelerde frekans ve yüzdesel dağılımlar
verilmiştir. Bağımsız iki gruplu karşılaştırmalarda Non-Parametrik testlerden MannWhitney U testi, bağımlı gruplarda ise Wilcoxon İşaretliSıralarTestikullanılmıştır.
Anlamlılık seviyesi olarak 0,05 kullanılmış olup, p<0,05 olması durumunda anlamlı
farklılığın olduğu, p>0,05 olması durumunda ise, anlamlı farklılığın olmadığı
belirtilmiştir. Araştırma sonucunda, 61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma Becerilerini
Destekleyici Müzik Etkinlikleri Eğitim Programı’nın uygulandığı deney grubundaki
çocukların okuma becerileri kazanımlarında,61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma-Yazma
Becerileri Araştırma Testi Okuma Becerileri Alt Testi ile tüm alt faktörlerinde anlamlı
bir farklılık belirlenmiştir (p<0,05). İstatistiksel analizler sonucunda elde edilen
bulgulara göre, 61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma Becerilerini Destekleyici Müzik
Etkinlikleri Eğitim Programı’nın çocukların okuma becerilerini olumlu yönde etkilediği
görülmektedir. Grupların başlangıçta,61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma-Yazma
Becerileri Araştırma Testi Okuma Becerileri Alt Testi ’ne ilişkin ön test puanları aynı
iv
düzeyde olduklarını gösterirken, uygulama sonrasında deney ve kontrol grubunun
puanlarının deney grubu lehine farklılaştığı ortaya çıkmıştır. Bu sonuçlar doğrultusunda,
61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma Becerilerini Destekleyici Müzik Etkinlikleri Eğitim
Programı’nın çocukların okuma becerilerini (alfabe bilgisi, fonolojik farkındalık ve
sözcük bilgisi ve telaffuz)pozitif yönde desteklediği tespit edilmiştir.
Anahtar Kelimeler:Okul ÖncesindeMüzik Eğitimi, Müzik Etkinlikleri, Okuma
Becerileri
v
ABSTRACT
THEEFFECTOF MUSICAL ACTIVITIES SUPPORTING TO READING SKILLS ON
CHILDREN’ READING SKILLS
YAMAN BAYDAR, Işıl
Master’sThesis, Department of EarlyChildhoodEducation
Advisor: Assoc. Prof. AdaletKandır
March-2012, 149 Pages
This research has been carried out to examine the effect ofmusical activities,
supporting to reading skills, on reading skills of children. Sample of the research is 24
children in experiment group and 22 children in control group. In the research, as a part
of their daily curriculum, children in experiment group were administered “Curriculum
of Musical Activities that Supports Reading Skills for 61-72 Months Old Children” for
10 weeks, three days for a week, at least 40 minutes for each day. Control group,
however, continued their daily curriculum. Data has gathered through “General
Information Form” and “Research Test of Literacy Skills for 61-72 Months Old
Children, Literacy Skills Sub-test” Gathered data evaluated with the help of SPSS 15
software pack in this research. In evaluations of data, frequency and percentage
distributions are included. One of the non-parametric tests, Mann-Whitney U test, is
used in independent two-group comparisons while Wilcoxon Signed Ranks Test is used
in dependent groups. As the significance level, 0.05 is used; it is stated that if p<0.05,
there is significant difference, if p>0.05, there is no significant difference. As a result of
research, in acquisition of reading skills of children in experiment group who were
administered with Curriculum of Musical Activities that Supports Reading Skills for 6172 Months Old Children, there is a significant difference in Research Test of Literacy
Skills for 61-72 Months Old Children, Literacy Skills Sub-test and all of its sub-factors
(p<0.05). According to findings, gained as a result of statistical analysis, Curriculum of
Musical Activities that Supports Reading Skills for 61-72 Months Old Children
positively affects children’ reading skills. Pre-test scores of groups on Research Test of
Literacy Skills for 61-72 Months Old Children, Literacy Skills Sub-test show that they
were at the same level. However, after the application, scores of experiment and control
group have differentiated in favor of experiment group. According to these results, it is
vi
revealed that Curriculum of Musical Activities that Supports Reading Skills for 61-72
Months Old Children positively affectsreading skills of children(alphabet knowledge,
phonological awareness, word knowledge and pronunciation).
Keywords: Music Education in Early Education, Music Activities, Reading Skills.
vii
İÇİNDEKİLER
Sayfa No
JÜRİ ÜYELERİNİN İMZA SAYFASI......................................................................... ii
ÖNSÖZ ........................................................................................................................... iii
ÖZET .............................................................................................................................. iv
ABSTRACT .................................................................................................................... vi
İÇİNDEKİLER ............................................................................................................ viii
TABLOLAR LİSTESİ ................................................................................................... x
KISALTMALAR LİSTESİ .......................................................................................... xii
1. Giriş ............................................................................................................... 1
1.1.Erken Dönemde Müzik Eğitimi ve Okuma Becerileri ........................ 3
1.1.1. Müzik Eğitiminin Gelişime Etkisi .............................................. 8
1.1.2. Müzik Eğitiminde Kullanılan Yöntem ve Teknikler .............. 29
1.1.3. Okul Öncesi Eğitim Programında MüzikEtkinlikleri ......... 36
1.1.4.Erken Dönemde Okuma Becerilerinin Gelişimi ..................... 53
1.1.5.Okul Öncesi Dönemde Müzik Etkinliklerinin Okuma
BecerilerineEtkisi ................................................................................ 57
1.2 . Amaç ................................................................................................. 68
1.3 . Önem ................................................................................................ 69
1.4 . Sayıltılar/Varsayımlar ...................................................................... 71
1.5 . Sınırlılıklar ........................................................................................ 71
2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE .................................................................................... 72
3. YÖNTEM ................................................................................................................ 91
3.1. Araştırmanın Modeli ......................................................................... 91
3.2.Evren ve Örneklem ............................................................................. 92
3.3.Verilerin Toplanması .......................................................................... 95
3.3.1.Veri Toplama Araçları ........................................................................................ 95
3.3.2.Veri Toplanma Yöntemi .................................................................................... 106
3.4.Verilerin Analizi ................................................................................ 110
viii
4. BULGULAR ve YORUM ...................................................................................... 113
5. SONUÇ VE ÖNERİLER....................................................................................... 133
KAYNAKÇA .............................................................................................................. 136
EKLER ........................................................................................................................ 148
ix
TABLOLAR LİSTESİ
Tablo 1. Çocukların Demografik Özelliklerine Göre Dağılımı .................................. 93
Tablo 2. Çocukların Anne Babalarının Demografik Özelliklerine GöreDağılım ....... 94
Tablo 3. Uzmanların 61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma Becerilerini Destekleyici
Müzik Etkinlikleri Eğitim Programı Hakkındaki Görüşleri ........................................ 105
Tablo 4.
Deney ve Kontrol Grubu Çocuklarının 61-72 Aylık Çocuklar İçin OkumaYazma Becerileri Araştırma Testi Okuma Becerileri Alt Testi Alfabe Bilgisi
AltBoyutu’ndanElde Edilen Ön-Test Puan Ortalamalarına İlişkin Mann Whitney
U-Testi Sonuçları ....................................................................................... 113
Tablo 5.
Deney ve Kontrol Grubu Çocuklarının 61-72 Aylık Çocuklar İçin OkumaYazma Becerileri Araştırma Testi Okuma Becerileri Alt Testi Fonolojik
Farkındalık Alt Boyutu’ndanElde Edilen Ön-Test Puan Ortalamalarına
İlişkin Mann Whitney U-Testi Sonuçları ................................................... 114
Tablo 6.
Deney ve Kontrol Grubu Çocuklarının 61-72 Aylık Çocuklar İçin OkumaYazma Becerileri Araştırma Testi Okuma Becerileri Alt Testi Sözcük
Bilgisi
ve
Telaffuz
Alt
Boyutu’ndanElde
Ortalamalarına İlişkin Mann Whitney
Edilen
Ön-Test
Puan
U-Testi Sonuçları ...................... .115
Tablo 7.Deney grubundaki çocukların 61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma-Yazma
Becerileri Araştırma Testi Okuma Becerileri Alt Testi ön-test puan
farklarının ortalamalarına ve kontrol grubu çocuklarının ön-test puan
farklarının ortalamalarına ilişkin Mann Whitney U-Testi Sonuçları ......... 116
Tablo 8.
Deney ve Kontrol Grubu Çocuklarının 61-72 Aylık Çocuklar İçin OkumaYazm Becerileri Araştırma Testi Okuma Becerileri Alt Testi Alfabe Bilgisi
Alt Boyutu’ndan Elde Edilen Son-Test Puan Ortalamalarına İlişkin Mann
Whitney U-Testi Sonuçları ........................................................................ 117
x
Tablo 9.
Deney ve Kontrol Grubu Çocuklarının 61-72 Aylık Çocuklar İçin OkumaYazma Becerileri Araştırma Testi Okuma Becerileri Alt Testi Fonolojik
Farkındalık
Alt
Boyutu’ndan
Elden
Elde
Edilen
Son-Test
Puan
Ortalamalarına İlişkin Mann Whitney U-Testi Sonuçları .......................... 119
Tablo 10. Deney ve Kontrol Grubu Çocuklarının 61-72 Aylık Çocuklar İçin OkumaYazma Becerileri Araştırma Testi Okuma Becerileri Alt Testi Sözcük
Bilgisi ve Telaffuz Alt Boyutu’ndan Elde Edilen Son-Test Puan
Ortalamalarına İlişkin Mann Whitney U-Testi Sonuçları……………..…121
Tablo 11.Deney grubundaki çocukların 61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma-Yazma
Becerileri Araştırma Testi Okuma Becerileri Alt Testi son-test puan
farklarının ortalamalarına ve kontrol grubu çocuklarının son-test puan
farklarının ortalamalarına ilişkin MannWhitney U-Testi Sonuçları ......... 123
Tablo 12. Deney grubunu oluşturan çocukların 61-72 Aylık Çocuklar İçin OkumaYazma Becerileri Araştırma Testi Okuma Becerileri Alt Testi ön-test/son-test
puan ortalamalarının karşılaştırmasını gösteren WilcoxonİşaretliSıralar
Testi .............................................................................................................................. 126
Tablo 13.Kontrol grubunu oluşturan çocukların 61-72 Aylık Çocuklar İçin OkumaYazma Becerileri Araştırma Testi Okuma Becerileri Alt Testi ön-test/sontest puan ortalamalarının karşılaştırmasını gösteren Wilcoxon İşaretli Sıralar
Testi Sonuçları ........................................................................................... 129
Tablo14.Deney Grubunu Oluşturan Çocukların İzleme Testi/Ön-Test/Son Test Puan
Ortalamalarına İlişkin Wilcoxon İşaretli Sıralar TestiSonuçları ............... 131
xi
KISALTMALAR LİSTESİ
IRA
: Uluslararası Okuma Kuruluşu
NACEYC
: Küçük çocuklar için Ulusal Eğitim Derneği
NCLB
: Hiçbir Çocuk Geride Kalmasın Yasası
xii
1
BÖLÜM 1
1. GİRİŞ
Bir çocuğun erken yaşam deneyimleri onun gelecekteki öğrenmelerini ve
yaşamının yörüngesini belirler. Araştırmalara göre, çocuğun öğrenme, davranış ve
başarı potansiyeli doğumuyla başlar ve okulda verilen eğitimle devam eder. Eğitimin en
temel amacı, bireyin yaşadığı ortama uyum sağlamasına yardımcı olmaktır. Çocukluk
yıllarında kazanılan davranışların büyük bir bölümü, yetişkinlikte bireyin kişilik
yapısını biçimlendirmektedir. Ayrıca, çocuklar farklı pek çok aile koşulları, kültürel
farklılıkları ve yaşam standartları olan ailelerden gelmektedir. Bu nedenle her bir çocuk,
farklı deneyimlere sahip olarak okul öncesine başlamaktadır. Bu deneyimlerini müzik,
oyun ve öğrenme durumları etkilemektedir. Okul öncesi sınıflarında öğrenme durumları
içinde, okuma-yazma, matematik, bilim, müzik, sanat, sosyal çalışmalar, fiziksel
etkinlikler bulunmaktadır. Froebel, Montessori ve Dewey’in çalışmalarından bu yana,
erken çocukluk yıllarının, ilköğretime başlamak için gerekli olan becerilerin
kazanılması gereken dönem olduğu vurgulanmaktadır (Dartt, 2009: 1; Garcia, 2011: 1;
Güler, 2006: 5).
Bu açıdan, erken çocukluk uzmanları ve müzik eğitimcileri, çocukluk döneminin
onların doğal müzikal yeteneklerini geliştirmek için zengin dönem olduğunu kabul
etmektedir. Bu nedenle, çocuklar kendiliğinden müziğin eğlenceli yanını keşfetmeli ve
karşılarına çıkan fırsatlarda müzikle uğraşmaları için desteklenmelidir. Çocukların
müzik gelişimiyle ilgilenen araştırmacılara göre, çocuklar müzikal anlayışlarını ve
yeteneklerini daha önce yapılan araştırmaların sonuçlarının ötesinde sergilemektedir
(Etopio, 2009: 1). Buna göre, yapılan her araştırma bir önceki araştırmayı desteklerken,
müzik
eğitiminin
öneminin
çocukların
gelişiminde
giderek
artan
önemini
vurgulamaktadır. Çünkü müzik çocuğun yaşamının doğal bir parçasıdır.
Bütün çocuklar doğumlarının ilk aylarından itibaren müziğe karşı ilgilidirler.
Hatta yapılan araştırmalar anne karnındaki bebeklerin bile müziğe karşı tepki
verdiklerini gösterir. Bu ilgi çocuğun çevresinin gelişmesiyle birlikte artar; radyo
televizyon, bilgisayar gibi iletişim araçlarıyla da beslenmeye devam eder. Öğrenme
süreci içerisindeki gelişim çizgileri de birbirinden farklı olmakla birlikte, çocuklar
ilgileri, kültürel ve kalıtsal özellikleri doğrultusunda, müzik eğitiminden yararlanırlar.
2
Bu nedenle bütün çocuklar, müziğe karşı aynı derecede ilgili değildir ve yetenekleri de
aynı düzeyde değildir (Dündar, 2003: 172; Kutlay, 2007; Sun ve Seyrek, 2002: 30). Bu
bağlamda önemli olan, çocukların potansiyelleri doğrultusunda müziğin eğitim
programı içine alınması ve uygulanmasıdır. Çocukların bireysel farklılıkları ve var olan
potansiyelleri dikkate alınmadığında, müzik çocuklar için faydalı olamayacağı gibi,
çocukların müziğe olan ilgileri de azabilir.
Müziğin, belirgin bir uyarlanır fonksiyonu olmadığı için, evrensel kökeni de
hala tam olarak bilinememektedir. Bazı araştırmacılara göre, aslında müziğin hiçbir
uygulanır işlevi yoktur ve aslında müzik saf bir keyfi uyarıcı etki olarak ortaya
çıkmıştır. Ayrıca insan müzikalitesinin bütün bileşenleri orijinal olarak dil becerileri,
ince motor beceriler veya duygusal iletişim gibi müzikal olmayan amaçlar için
evrenselleşmiştir. Bu teori, müzik evriminin ilk adımı için mantıklı bir gerekçe sağlar.
Ancak bu, müziğin daha sonradan biyolojik veya kültürel bazı uyarlanır işlevler edinmiş
olabileceği olasılığını da engellemez. Müziğin biyolojik ve ya kültürel fonksiyonları göz
önünde bulundurulduğunda, erken çocukluk yıllarında müzik, önemli etkinliklerden
biridir. Çünkü müzik, çocukların dikkatini yoğunlaştırmasını sağlarken, bilişsel gelişimi
ve sosyal duygusal gelişimi olumlu yönde etkiler. Özellikle matematik ve okuma
becerisi gibi bilişsel akademik beceriler, dikkat ve sosyal duygusal beceriler okula
hazırlığın önemli anahtarlarıdır. Ayrıca müzik çocukları formal eğitime hazırlamaya da
yardımcı olmaktadır. Müzik ve bellek arasında özel bir ilişki vardır. Beyindeki bilgi
kalıplarının ve olayların ortaya çıkışı başarısız olduğu zamanlarda müziğin hatırlatma
gücü devreye girmekte ve müziğin, çocuğun bütün gelişim alanlarını etkileyen beyin
gelişimindeki yeri ve önemi dikkat çekmektedir (Dartt, 2009: 1; Foran, 2009: 51;
Kirschner ve Tomasello, 2010:354). .
Müzik evrensel bir deneyimdir. Bu nedenle insanların çoğu düşünmelerine
yardımcı olması için, eğlenmek için veya üzüldükleri zamanlarda bile müzik dinlemeye
gereksinim duyarlar. Çünkü müzikte duygusal tepkiler vardır. Böylece müziğin gücü ile
duygusal bir tepki uyandırmak için pek çok alanda müzik kullanılır. Buna göre, müziğin
insan yaşamının vazgeçilmez bir parçası olduğu ve her alanda etkili olduğu
görülmektedir. Özellikle sözlü müzik parçaları çocuğun dil gelişimini olumlu yönde
etkiler. Çocuk şarkı söylerken bilmediği sözcüklerin anlamını öğrenir, sözcük dağarcığı
artar, sözcükleri doğru ve anlaşılır şekilde söylemeye başlar. Böylece çocuk dinlediğini
3
duymak, duyduğunu anlamak gibi okuma yazmaya hazırlıkta önemli beceriler kazanır.
Türkçe’ deki sözcüklerin seslerini doğru ve güzel söylemeyi öğrenir. Tekerleme ve
saymacalar söylerken dil çevikliği kazanır, akıcı konuşma becerisi ve alışkanlığı gelişir
(Foran, 2009: 51; Sun ve Seyrek, 2002: 32; Öztürk, 2004: 17). Bu açıdan erken
çocukluk yılları, çocuklar açısından okuma becerilerinin ilk adımlarının atıldığı bir
dönemdir.
Çocukların müzik dinlemek, şarkı söylemek ve dans etmek gibi erken müzikal
deneyimleri onların temel ses ve ritmik sözcük bilgisi gelişine yardımcı olur. Çeşitli
müzikal deneyimlerin yoğun olduğu ve uygun pedagojik uygulama yapan kaliteli müzik
bilgisi olan öğretmenlerin olduğu zengin ortamlar sayesinde çocukların konuşma dili,
okuma becerileri ve sözcük dağarcığı gelişir. Daha sonra ise, aşamalı olarak dilin içinde
tek heceyle konuşma ve ardından sözcükler kullanarak anlaşılır cümlelerle konuşma
gelir. Bu nedenle, erken müzikal ortamların özellikleri, çocukların ritm ve tonlama
becerilerinin
gelişmesinde
etkilidir.
Çocukların
çeşitli
müzikal
becerilerle
ilgilenmelerini sağlayan, onların tonlama ve ritim becerileri analizidir. Ayrıca
çocukların tonlama ve ritim becerileri kazanmaları onların konuşma dilini anlama,
dinleme, konuşma, okuma ve yazma becerileriyle paralellik gösterir (Etopio, 2009: 23). Buna göre, müzik etkinliklerinden yararlanarak çocuklara okuma becerilerinin
kazandırılmasının, pekiştirilmesinin ve bu becerilerin değişik ortamlarda uygulamaya
dönüştürülmesinin, çağdaş eğitim yaklaşımlarını benimseyen ve uygulayan kurumların
işlevleri arasında yer alma gerekliliği doğmuştur.
1.1.Erken Dönemde Müzik Eğitimi ve Okuma Becerileri
Müzik çocukların doğal yaşamlarının bir parçasıdır. Çocuklar bilinçli olarak
müzik dinlemenin yanı sıra bilinçaltında da müzik dinlerler. Çocuklar için müzik her
yerdedir ve yaşamlarının vazgeçilmez bir parçasıdır. Çocuk dünyaya geldiğinde, ses ve
daha ileri dönemlerde ritim, onun için iki önemli unsurdur. Çocuklar duygu, düşünce ve
izlenimleri ses, ritim ve melodilerle anlatan müzik sanatı aracılığı ile atlama, sıçrama,
vurma gibi davranışları dans ve ritmik hareketlere, bağırmaları da şarkı söyleme
biçimine dönüştürülebilir. Böylece müzik eğitsel bir araç olarak kullanılabilir. Okul
öncesi eğitim programı oluşturulurken ya da öğretim teknikleri hakkında karar
verilirken sanat ve müzik eğitimi, okuma yazma, matematik, bilim gibi farklı alanları
4
içine alır. Bu durum, çocukların bilişsel yeteneklerini, farklı alanlarda öğrendikleri
bilgileri birbiri ile ilişkilendirmesine, genellemesine ve farklı yöntemlerle bilgi
oluşturmasına olanak sağlar. Bu karşılıklı etkileşim, sanat ve müzik eğitiminin diğer
konu alanlarının öğrenimini desteklerken, çocukların diğer disiplin alanlarının
programdaki yerini anlamalarını da kolaylaştırır (Güler, 2006: 5–6; Hsee, 2007: 1;
Pearman ve Friedman, 2009). Bu açıdan, çocukların doğuştan getirdikleri müzikal
beğenileri sayesinde müzik, disiplinler arası geçiş için eğlenceli bir eğitim yöntemi
olarak kullanılabileceği gibi, okul öncesi programda başlı başına bir etkinlik olarak da
kullanılmaktadır.
Erken çocukluk yılları, çocukların beyin ve sinir gelişminin hızlı olduğu dönem
olması nedeniyle, müzik eğitimi için de etkili dönemdir. Müzikal gelişim anne babaların
bebeklerine ninni söylemeleri, onlarla müzikli oyunlar oynamaları ve çocuklarıyla dans
etmeleriyle başlar. Devam eden müzikal deneyimler çocukların beyin gelişimlerinde
sinir bağlarını güçlendirir. Bu sinirsel bağlar çocuğu okul öncesine hazırlamak için
sürekli bilişsel gelişim sağlar. Buna göre, uzun yıllar boyunca müzik, küçük çocukların
öğrenme gücünü geliştirmek için kullanılmıştır (Dartt, 2009: 6). Gardner (1993) “müzik
zekâsını, çocukların öğrenmelerinde ortaya çıkan ilk zekâ” olarak tanımlamıştır. Bu
açıdan pek çok çocuk mırıldanmaya veya şarkı söylemeye merak duymaktadır (Akt.
Paquette ve Rieg, 2008:228).
Müzik, okul öncesinde çocukların okula ve okuma becerilerine hazırlık için
gerekli olan, dikkatini arttırma ve bilişsel faaliyetlere teşvik için etkili bir yoldur. Bu
açıdan okul öncesi öğretmenleri ve araştırmacılar, müziğin sınıfta kullanılmasıyla
çocukların zekâ gelişimine katkısı olduğunu savunmaktadır. Çocuklar, küçük yaşlardan
itibaren iyi müziklerle beslenirlerse büyüdükleri zaman müzisyen olmasalar bile, iyi
müziği seven, seçen ve ondan yararlanmasını bilen yetişkinler olabilirler. Öyle ki
müzik, çocuğun yaşamında, diğer sanat dallarına göre en fazla süreyi kapsar. Bu
bağlamda müzik becerilerinin okul öncesi yıllarda günlük programın bir parçası olması,
müziğin zihinsel, sosyal ve duygusal öğrenme için değerli bir kaynak olmasından ileri
gelir. Ayrıca müzik, bir çocuğun kendini geliştirmesi ve başarılı olması için diğer temel
konular kadar önemlidir (Dartt, 2009: 6; Lanette, 2003: 58; Sun ve Seyrek, 2002: 31).
5
Erken çocukluk eğitiminin dayanak noktası olan müzik, sınırlı müzikal bilgileri
olan okul öncesi öğretmenleri için, etkili bir alt çalışma alanıdır. Bu alandaki
araştırmalar öğretmenlerin sınıflarında müziği kullandıkları zaman, çocukların
etkinliklere olan ilgilerinin arttığını göstermiştir. Müzik, erken çocukluk eğitimin
başlangıcından beri programa dâhil edilmiştir. Kullanılan çeşitli okul öncesi
programlarında, öğretmenler müziği günlük faaliyetlerinin içine almışlardır. (Dartt,
2009: 23).
Kirsten (2006), müzik eğitiminin okul öncesi kurumlarındaki durumunu
incelemek amacı ile 154 yöneti ve öğretmene anket uygulamıştır. Ayrıca, öğretmenlerin
müzik etkinliklerine ne kadar zaman ayırdıklarını incelemiştir. Sonuç olarak;
öğretmenlerin yaklaşık üçde birinin, gün boyunca aralıklı olarak etkinliklerinde ve sabit
zaman dilimlerinde müziği kullandıkları, diğer üçde birinin ise, sadece aralıklı olarak
etkinliklerinde müziği kullandığı görülmüştür. Öğretmenlerin %17’ lik bir kısmının ise,
müziği sabit aralıklarla kullandıkları çıkmıştır (Akt. Etopio, 2009: 18). Öğretmenlerin
eğitim programlarına müzik etkinliklerini ne kadar dâhil ettiklerini pek çok unsur
etkilemektedir. Bunlardan en önemlisi, öğretmenlerin müzik etkinlikleri hakkındaki
yetersiz bilgi düzeyleri olabilir.
Müziğin çocukların uyarılma düzeylerini artırdığı ve çocukların öğrenmeleri için
gerekli motivasyonu sağladığı görülmüştür. Müziğin, programın bir parçası olmasının
ya da okuma-yazma ve iletişim ile iş birliği içinde olmasının yanı sıra, çocukların
bilişsel, fiziksel ve duygusal yeteneklerini kullanmalarında önemli bir yere sahiptir.
Çocuklar müziği oluşturan temel unsurları duyabildiği zaman ve farklı müzik tarzlarının
farkına vardığı zaman, onların müziğe olan duygusal tepkilerinde bir artış
gözlenmektedir.
Çocuklar, farklı unsurlar ve müzik tarzları arasındaki ayrımı
duyabildiklerinde, müzik onlar için tam olarak anlamlı hale gelir. Daha sonra, takip
eden müziği duyma ve hissetme yeteneği, çocuğun müzik deneyiminin temelini
oluşturur. Müziğin ilgi çekiciliği, çocukları ritim ve melodiye karşı desteklemektedir.
Bu nedenle dil becerileriyle kaynaştırılmış müzik eğitimi, çocukların konuşma
melodisinin ve ritmin farkına varmasına yardımcı olmaktadır. Bu durumda müzik,
çocukların konuşma, okuma ve yazma becerilerinde kullanılan çok yönlü bir araçtır
(Barr ve Johnston, 1989:13; Wellman, 2007: 1).
6
Çocukların erken müzikal gelişimlerinde eğitimcilerin yanı sıra, anne- babaların
da rolü büyüktür. Bu nedenle, çocuklar için özel müzik programları tasarlanmıştır. Bu
tür müzik eğitim programları anne-baba ve eğitimciler için, küçük çocukların müzikal
deneyimlerini artırmada etkili yollardan biridir. Bir anne çocuğunu uyutmak için ninni
söyler ve okşar. Şarkı söyleme ve okşama, anne için sadece çocuğun sakinleştirmesi
iken, aynı zamanda anne ve çocuk arasındaki ilk müzikal etkileşimdir. Annelerin
bebekleriyle konuşurken ve ya ninni söylerken kullandıkları şarkı söyler gibi ritmik
konuşmaları (motherese) çocukların müzikal yaşamının temelini oluşturur. Müzikal
iletişim çocuklar ve anne-babalar arasında konuşma dilinden önce gelen bir iletişim
yolu sağlar. Böylece müzik ve müzikal ifade çocukların ilk dili olur. Bunun yanı sıra,
eğitimci ile çocuk arasında da pek çok müzikal deneyim yaşanır. Örnek olarak; eğitimci
sınıfta bir müzik eşliğinde dans ettiğinde, o sınıfta çocuklar için bir model oluşturur. Bu
durumda eğitimciyi izleyen çocuklar müzik dinlemek isteyecek, müziğe eşlik edip
eğitimcinin hareketlerini taklit edecek ya da kendine özgü hareketler yapabilecektir.
Çünkü çocuklar yetişkinler ve akranlarıyla sayısız müzikal ortamlarda etkileşime
girerler. Bunu yanı sıra, kültürün ve kitle iletişim araçlarının etkisi ile çocuklar okul
öncesi sınıflarında, evlerinde ve diğer sosyal ortamlarda çeşitli müzikal deneyimlerle
karşılaşırlar. Ayrıca, araştırmalar çocuklara yönelik yetişkin konuşmalarının yüksek ses
tınısına sahip olduğunu göstermiştir. Böylece, yetişkinlerin bebeklere yönelik
konuşmalarında melodik kontur kolayca tespit edilebilir. Bebeklerle iletişimi
kolaylaştıran bu konturler (contour) bebeklerin yetişkin mesajlarını anlamalarını ve
kademeli olarak dil edinimi kazanmalarını sağlar. Bu konturlerin ritmi, çocuğa yönelik
mesajları çözmede ve dil ayrımcılığı sağlamada önemli rol oynar. Melodik konturler
sezgiseldir ve kendiliğinden kullanılır. Böylece müzikal bir iletişim kodu kurulur ki, bu
durum dil gelişiminden önce gelir (Dartt, 2009: 24; Etopio, 2009:1 ; Hsee, 2007: 1-2;
Moyeda, 2006).
Pek çok okul öncesi öğretmeni, müziğin temel unsurlarının ya da yapı taşlarının
farkındadır. Bunlar arasında ritim,
oran, melodi, tonlama ve müziğin dinamikleri
bulunmaktadır. Bebeklikten erken çocukluk yıllarına kadar, çocuklar müziğin ritmine
sezgisel olarak cevap verir. Özellikle müziğin hızı yavaşladığında ve ya
tekrarlandığında, küçük çocuklar müziğin hızını ve ya temposunu kolayca fark edebilir,
müziğin sesine ve ya dinamiğine yanıt verirler ve yumuşak seslerle yüksek ses
arasındaki değişikliği kolayca tanırlar. Müziğin ton kalitesi daha ince iken bile küçük
7
çocuklar, ton kalitesi arasındaki farkı daha rahat duyabilirler. Çocuklar çalgılardan
çıkan çeşitli çevresel sesleri dinlerken, kazandıkları çeşitli deneyimlerle seslerin
tonundaki değişiklikleri daha kolay ayırt edebilirler. Uygun bir erken çocukluk müzik
eğitim programı ile çocuklar şarkı söylemenin, müzik dinlemenin, çalgı çalmanın dâhil
olduğu çeşitli tekrarlar yoluyla hız ve ya dinamik gibi müzikal kavramları kazanabilirler
(Barr ve Johnston, 1989: 13-14). Okul öncesinde kazanılan müzikal kavramlar, çocuğu
ilköğretime hazırlamak için temel olan okuma becerilerinin kazanılmasında büyük rol
oynar. Bu nedenle, okul öncesi müzik etkinliklerinin eğlenceli yönünün yanı sıra,
çocuğun yaşam kalitesini etkileyecek olan akademik becerilerin kazanılmasında da
büyük bir güce sahiptir. Bu akademik becerilerin başında da okuma becerisi
gelmektedir.
Okuma, görsel motor semboller serisini sözlü veya sözsüz olarak ses dizilerine
çevirme sürecidir. Okuma becerileri okul öncesinden başlayarak gelişmektedir.
Okuryazarlığın gelişim sürecindeki ilk basamağı farkındalık ve araştırmacılıktır.
Çocuklar okuma becerilerini kullanarak, kendilerinin seçtiği kitaplar aracılığıyla yeni
öyküler oluşturmayı ya da yeni ve farklı sözcükler kullanarak fikirlerini belirtmeyi,
başka rollere girmeyi, sözcüklerin yanı sıra ses tonlarıyla iletişim kurmayı, tanıdık
öyküleri yeniden anlatmayı, öykülerden somut bilgiler edinmeyi öğrenir (Bay, 2008: 9;
Diffily ve diğerleri, 2001: 36).
Çocukların
erken
yaştan
itibaren
kitaplarla
tanıştırılması,
etraflarında
okuryazarlığa yönelik modellerin olması, okuma yazma becerilerini geliştirecek bir
çevre düzenlemesi, çocuklara kitap okunması, yazı araç-gereçleri ile tanıştırılarak
bunların kullanılmasına yönelik çalışmalar yapılması, ilgi duydukları konularda
konuşarak öykü anlatma, öykü tamamlama, öykü oluşturma gibi çalışmalarla dil
becerilerinin ve sözcük dağarcıklarının geliştirilmesi, görsel ve işitsel algılarının
ilerletilmesi gibi etkinlikler okuma yazmaya farkındalığı artırmakta ve yaşam boyu
sürecek olan okuma yazma becerilerinin temelini oluşturmaktadır. Ortaya çıkan çocuk
edebiyatı dünyasındaki pek çok kitap, çalgısal şarkıları içerir. Şarkı söyleme ve kafiyeli
ritmik sözcükler, küçük çocukların dil becerilerinde önemli bir yer tutar. Ayrıca
sözcüklerin farklı telaffuzlarını, sesli harflerin okunuşunu, hece ve seslerin ritmik
akışını doğru uygulama fırsatı verir. Metin içindeki şarkılar çocukların okuma
becerilerini ve müzik becerilerini geliştirirken aynı zamanda eğlendirir (Erdawrds ve
8
diğerleri, 2005: 121; Kandır, Tezel Şahin, Dilmaç ve Yazıcı, 2010: 208). Okul
öncesinde kazanılan müzikal kavramlar çocuğu ilköğretime hazırlamada temel olan
okuma becerileri kazanımlarının temelinin atılmasında etkisi büyüktür.
1.1.1.Müzik Eğitiminin Gelişime Etkisi
Çocuklar bazen iç dünyalarında yaşadıkları duyguları dışa vurmakta
zorlanabilirler. Bu gibi durumlarda farklı yollara başvurabilirler. Bu yolların başında da
müzik gelir. Müzik dinleyen bir çocuk sesini kontrol etmeyi, dikkatini toplamayı ve
müzik dinleyen kişileri de rahatsız etmeyerek saygı göstermeyi, sesleri tanımayı ve ayırt
etmeyi öğrenmektedir. Şarkı söylemesi çocuğun sesini kullanmayı öğrenmesini
sağlamakta, bilmediği sözcüklerin anlamlarını kavramalarına yardımcı olmaktadır.
Böylelikle çocukların dil gelişimleri desteklenmektedir. Ayrıca, çocuklar müzik
dinlediklerinde doğal olarak vücutlarını hareket ettirirler. Pek çok araştırma çocukların
müziği anlama ve müzik oluşturma potansiyelleriyle doğdukları ileri sürmüştür. Ayrıca
pek çok araştırmacı ve uygulayıcı, çocukların doğuştan getirdikleri müzik
potansiyelleriyle çevresel faktörlerin etkileşiminin çocukların müzikal becerilerini
beslediğini ve sürekliliği sağladığını savunmuşlardır (Kandır, 2006a: 17). Buna göre,
Gardner (1983) “bir çocuğun sergilediği ilk yeteneğin müzikal yetenek” olduğunu
savunmuştur. Bu müzikal yeteneğin genler yoluyla geldiğini ancak istenirse bu
yeteneğin çevresel faktörlerle de ortaya çıkabileceğini söylemiştir (Akt. Dartt, 2009:
24).
Müziğin olumlu davranış değişikliği için sık kullanılan bir güç olduğuna
inanılmıştır. Bu nedenle, etkinlikler arası geçişlerde müziğin geçiş süresini kısaltıp
kısalmadığı, çocukların davranışlarını etkilemekteki yeri ve önemi araştırılmıştır. Aktif
geçişler, genel olarak en çok eğitim ve psikoloji alanında sözlü ya da fiziksel
yönergelerle yapılmaktadır. Yürüyüş ve dans gibi hareketler geçişlere katılımı
sağlamada olumlu etki yaratmaktadır. Ayrıca, çocukların geçişlere aktif katıldığında ve
katılımın davamlılığında, öğrenme üst seviyeye çıkmaktadır. Buna göre müzik, geçişler
sırasında ve etkinliklerde katılımı sağlamak ve korumak için etkili bir araçtır. Buna göre
bazı araştırmacılar, müziğin olmadığı ortamlarda bile çocukların doğal olarak müzik
ürettiklerini
savunurlar
(Gadberry,
2011:
22-23).
Çocukların
oyunlarında,
etkinliklerinde ve karşılıklı iletişimlerinde bile kendiliğinden müzeğe yer verdikleri
9
görülür. Çocuklar iç dünyalarındaki duygularını müzik eşiliğinde dışa vurabildikleri
gibi müzik olmayan durumlarda da kendi müziklerini kendileri oluşturabilirler.
Çocukların şarkılardaki ritim ve ses tınısını eşleştirme yetenekleri bebeklik
döneminde annelerin müzik ve dil becerilerini teşvik etmesiyle başlar. Anne babalar
çoğunlukla müzik ve dilin nasıl birbirinden farklı olmadığı konusuna odaklanır. Ancak
müzik sadece şarkılar ve oyunlar yoluyla duyguları ifade etmeyi değil aynı zamanda
çocuğun kültürü ve çevresini öğrenmesini sağlar. Bu bağlamda müzik üzerine yapılan
vurgular sonucunda, müziğin çocuğun ilk dili olduğu anlayışı çıkmıştır. Müzik, işitsel
ayrımcılık, psikomotor koordinasyon, hafıza geliştirme, ifade yeteneği ve eleştirel
düşünme gibi beceriler üzerinde etkilidir. Özellikle okul öncesi şarkılarının sözlü
anlatımda, akıcılık ve doğru telaffuz sağladığı kabul edilmektedir. Ayrıca çocukların
cümle oluşturmayı öğrenmelerine ve sözcükleri anlamlandırmalarına yardımcı
olmaktadır. Buna göre,dil edinimi çalışmaları çocukların müzikal ve dil gelişimleri
arasında yakından ilişki olduğunu göstermektedir. Ayrıca müzik ve hareket, okuma
becerisi, matematik ve diğer alanlara birleştirmek için gün boyunca programda rutin
olarak kullanılmaktadır (Dartt, 2009: 24; Moyeda, 2006).
Müzik, tüm çocukların eğitiminde kullanılması gereken ve çocukların tüm
gelişim alanlarını destekleyen etkili ve önemli araçlardan biridir. Küçük yaşlardan
itibaren müzikal etkinlik içinde bulunarak müzikle beslenen ve desteklenen çocukların
ruhsal ve bedensel yönden daha sağlıklı bir gelişim sergiledikleri gözlenmektedir.
Çünkü müzik, sınıf ortamını hoş ve olumlu bir biçime dönüştürebilir ve bu ortamda
çocuklar sosyal, duygusal ve akademik olarak gelişmektedir. Buna göre, müzik ilgi
çekici, rahatlatıcı ve enerji verici bir güce sahiptir. Çocuk gelişiminde sağlıklı bir
gelişim için, müziğin göz ardı edilemez önemi kanıtlanmıştır. Erken çocukluk dönemi
uzmanlarının bilimsel çalışmalarda; düzenli olarak müzik çalışmalarına katılan
çocukların bu çalışmalara katılmayan çocuklara göre, müzik üretiminde daha başarılı
olduğu ve bunun yanı sıra, çalışmalara katılmayan yaşıtlarına göre, pek çok alanda daha
ileri düzeyde olduğu görülmüştür (Köksoy ve Taş, 2005: 32; Paquette ve Rieg, 2008:
228; Developmental Drumming, 2003).
Müzik çocukların bireysel ifadeleri için sağlıklı, doğal ve değerli fırsatlar
sunmaktadır. Bununla birlikte; çocukların bütünsel gelişimini destekler ve çocukların
bilişsel, sosyal, fiziksel, duygusal, kültürel ve yaratıcı becerilerinin gelişmesini
10
sağlamaktadır. Öğrenme yeteneği yaşam boyu devam etse de; erken dönemde müzik ile
uğraşan çocukların beyinlerini daha yüksek düşünme becerileri konusunda eğittikleri
düşünülür. Müziğin, çocuklar için yararları şu şekilde özetlenebilir;
• Matematik, fen ve sanat akademik yeteneklerine yardım sağlar.
• Büyük ve küçük kas gelişimini destekler.
• Eğitimsel katılımı yükseltir.
• Konsantrasyonun gelişmesi ve odaklanarak dinleme yeteneği yükseltir.
• Erken ses gelişimini destekler ve sosyal yetenekleri güçlendirir.
• Benlik gelişimini ve kendine güveni artırır.
• Birlikte yapıldığında müzik, aile/çocuk ilişkisini güçlendirir (Developmental
Drumming, 2003).
Bu bağlamda çocukların kişilik özelliklerinin kazanılmasında, gelecekteki
akademik başarısında buna bağlı olarak toplumda rol edinebilmesinde ve en önemlisi
mutlu, eğlenceli bir okul öncesi eğitimi almasında müzik etkinlikleri önemli bir yer
tutar.
Bu bağlamda okul öncesinde müzik etkinlikleri yoluyla çocukların bilişsel,
sosyal duygusal, psiko motor, dil ve duyu gelişimlerini desteklenmektedir.
1.1.1.1. Müziğin Bilişsel Gelişime Etkisi
Bilişsel gelişim; bilgiyi tanımayı, problem çözmeyi, karar vermeyi ve bir işi
tamamlayıncaya kadar dikkati vermeyi içermektedir. Bireyin çevresindeki dünyayı
anlama ve öğrenmesini sağlayan, aktif zihinsel faaliyetlerdeki gelişimdir. Bilişsel
gelişimde,
çocukların
kendi
bilgilerini
incelemeleri,
denemeleri
uygulamaya
dönüştürmeleri kadar çevresindeki yetişkinlerin de önemli rolü bulunmaktadır (Kandır,
2005: 11; Senemoğlu, 2005: 32).
Erken müzikal öğretimin, sanat dışında faydalar ürettiğine dair düşünceler uzun
süredir kabul görmektedir. Erken müzikal eğitimini desteklemek için kullanılan temel
gerekçeler ise, zamanla değişmiştir. Çocukluk dönemindeki müzikal eğitimi
destekleyen geleneksel gerekçelerden sadece müziğin, bilişsel gelişimi ve soyut
düşünceyi desteklediği önermesi 20. yüzyılın sonlarında sanat destekçileri arasında
11
destek bulmuştur. Son yıllarda pek çok araştırmacı, müzikal ve uzaysal muhakeme
yetenekleri arasında bir bağlantı olduğunu savunmuştur. Ayrıca hayal etme, zekâ ve
müzik eğitimi arasında yakın bir ilişki bulunduğu görülmektedir. Müzik eğitiminin
değeri, hayal etme ve beynin diğer işlevleri ile ilişkisine dayanmaktadır. Kavramları
öğretirken müzik, bir kavramın anlaşılmasına neden olan bir imge oluşturur. Beyin
üzerine yapılan araştırmalar, müzik etkinliklerinin zekâyı geliştirdiğini göstermektedir.
Olgunlaşmamış bir beyinde, müzik etkinliklerine katılma zekâ kapasitesini geliştirir.
Buna bağlı olarak, müzik becerileriyle kaynaştırılmış bir program, çocukların bilişsel
gelişmesine katkıda bulunur (Lanette, 2003: 58; Bilhartz, Bruhn ve Olson, 2000: 615616).
Müziğin biliş üzerine etkisi psikoloji ve nörobilim için nispeten yeni bir
kavramdır. Müzikal uzmanlığın, davranışsal performansı ve beyin işlevselliğini
değiştirebileceğini keşfedilmiştir. Müzik ve bilişsel beceri arasındaki ilişkinin yeni
anlayışı, bilim adamlarının insan bilişi üzerine etkisini anlamalarına yardımcı
olmaktadır. İnsan bilişi üzerine müziğin etkilerini inceleyerek, müziğin gücü hakkında
bilgileri öğrenmeye başlamışlardır. Bunun sonucunda, müziğin daha zeki yaptığı ya da
müziğin öğrenmeye yardımcı olduğu düşünceleriyle ilgilenilmeye başlanmıştır. Bunun
üzerine, Mozart etkisi olarak adlandırılan araştırma, 10-15 dakikayı geçmeyecek kadar
kısa süreli Mozart etkisinin uzamsal akıl yürütme yeteneklerinde kısa vadede artış
gösterdiği sonucuna varmıştır (Bilhartz ve diğerleri, 2000: 616; Kalkandelenli, 2010:
31; Moreno, 2009: 329-330).
Müzik, sanat eğitiminin temel unsurlarından biri olup, zihinsel süreçlerin de bir
ifadesidir. Çocuklar, iç dünyalarında yaşadıklarını sözcüklerle anlatmada güçlük
çektiklerinde müziği, araç olarak kullanırlar. Ayrıca, farklı zamanlarda dinlediği
müzikleri hatırlaması, dinlediği müzikte konu anlatıldığında konu ile müzik arasında
neden-sonuç
ilişkisi
kurması,
böylelikle
bilişsel
süreçlerin
desteklenmesi
sağlanmaktadır. Bu bağlamda, çocuklar özellikle klasik müzik dinlediklerinde kortikal
(kabuksal) nöronlar üzerinde, bilişsel süreç devrelerini kullanmaktırlar. Çünkü müzik,
beyin dalgalarını harekete geçirir ve bunların karmaşık sebep-sonuç görevlerinde
kullanımını geliştirir. Müzik teorisi, çalışması zor ve matematiksel bir durumdur. Bunun
yanı
sıra,
bazı
çocukların
eğitimin
ilk
yıllarında,
harfler
ve
rakamları
kavramsallaştırmalarında yeni yöntemler sunmaktadır. Bu bağlamda, ritmin keşfi bazı
çocukların karmaşık kavramları anlamalarına yardımcı olmaktadır. Yapılan bir
12
araştırmaya göre, çocukların Mozart, Bach ya da Beethoven’ın bestelerini dinledikleri
zaman bilişsel gelişimlerinde çok fazla gelişme olduğunu göstermiştir (Lanette, 2003:
58; Şen, 2006: 340). Bu sonuçlar pek çok araştırmacıya ışık olmuş ve yeni araştırmalar
için yol göstermiştir.
Rauscher, Shaw ve Ky (1995) ve Rauscher ve diğerleri (1997), erken yaşta etkin
bir biçimde müzik eğitimi almanın uzun dönem uzamsal-zamansal muhakemeyi
ilişkilendirmişlerdir. Rauscher ve diğerlerinin (1997) sonuçlarına göre, haftada iki defa
10-15 dakika arası birebir klavye dinletilen ve her gün 30 dakika grup olarak şarkı
söyleyen okul öncesi çocukları, altı aylık uygulamanın ardından, uzamsal-zamansal
muhakemeye yönelik nesne montaj testinde diğer üç kontrol grubuna göre, daha yüksek
puan almışlardır. Bu üç kontrol grubu, grup olarak şarkı söyleme öğretimini alıp kişisel
klavyeyi almayan, klavye dersleri yerine bireysel bilgisayar eğitimi alan ve ne müzik ne
de bilgisayar eğitimi alan çocuklardan oluşmuştur. Uzamsal tanıma görevinde, hiçbir
grubun anlamlı bir biçimde kendini geliştirememesinden dolayı araştırmacılar, grup
olarak şarkı söyleme etkinliğine katılma ile erken dönemdeki klavye öğretiminin sadece
belirli bir tür zekâyı geliştirdiği sonucuna varmışlardır. Bu da uzaysal-zamansal
muhakeme yeteneğidir (Akt. Bilhartz ve diğerleri, 2000: 616). Müzik, beyin gelişimi ve
değişimi konusunda önemli etkiler yapmaktadır. Beynin işitme ve hareket bölgelerinin,
mantıklı düşünme işlevini yerine getiren ön (frontal) bölgesinin, müzik algısı ile uyumlu
olarak gelişim gösterdiği modern tıp tarafından tespit edilmiştir. Bunun yanında, beynin
sağ ve sol yarıkürelerini birbirine bağlayan ve Korpus Kollosum adı verilen yapının
özellikle erken yaşlardan itibaren herhangi bir çalgı kullanmayı öğrenerek
geliştirilebildiği keşfedilmiştir. Müziğin beyin gelişimi üzerindeki etkileri bilim
dünyasını, müziğin çocukların eğitimini olumlu yönde etkileyip etkilemeyeceğini
araştırmaya yöneltmiştir. Araştırmaların sonuçları, müzik eğitiminin çocukların
başarısında önemli düzeyde olumlu etkisi olduğunu kanıtlamaktadır (Kalkandelenli,
2010: 31). Araştırma sonuçlarına bakıldığında, kısa süreli uygulanan müzik eğitiminin
bile, çocukların bilişsel süreçleri kullanmada ve neden sonuç ilişkisi kurmada etkili
olduğu görülmektedir.
Müziğin bilişsel gelişim üzerinde olumlu etkilerini savunan müzik eğitimi
yaklaşımları, pek çok bilişsel müzik öğrenme kuramlarıyla kaynaştırılmıştır. Her bir
teorinin kendine özgü terminolojisi ve yaklaşımı olsa da pek çoğu, genel bilişsel
13
kuramların
en
az
biriyle
bağlantılı
olabilmektedir.
Örnek
olarak;
Gibson 'ın algısal gelişim kuramı, Bruner ve Gestalt’ın teorisinin unsurlarından ve
Bruner anlayışının tespit ve bilgi dönüşümünden etkilenir. Bunun yanı sıra,
Hargreaves’a göre, bireysellik sınırlı düzeyde bilgi alabilir. Ancak farklılaştırma ve
dikkat geliştirmek için, daha fazla bilgi algılanır ve korunur. Böylece çocuklar, adım
adım müziğin daha büyük birimlerini tanıyabilir. Diğer taraftan,
Lehrdahl ve
Jackendoff, bilgi işleme modeline benzeyen üretimsel bir müzik öğrenme teorisi
geliştirmişlerdir. Bu teoriye göre, giriş üzerine düzeni empoze eden zihinsel işlemleri
akustik bilgi açığa çıkarır. Cutietta ise, Gestalt felsefesinden yararlanır ve zihni,
müziğin bireysel öğelerinden öte tüm yapı üzerine kategorize ederek koyar.
Bamberger’ın müzik hakkındaki fikirleri, Piaget’in bilişsel gelişim teorisine paralellik
gösterir. Ona göre, müzik öğrenme algısal bir dizi problem çözme etkinliğidir. Müziğin
bir parçası dinlenirken, zihinsel olarak dinleyiciye meydan okunur ve çocuk tekrarlanan
dinleme çalışmalarıyla zihinsel olarak algılarını ve müzik hakkındaki sonuçlarını
yeniden yapılandırır. Başka bir kuramcı olan Regelski’nin fikirleri yine Piaget‘den
etkilenir. Ona göre, çocuklar müzikal deneyimlerinden kendilerine özgü anlamlar
çıkarmalıdır. Ruttenberg’ın teorisi ise; Gagne’nin öğrenme hiyerarşisine benzemektedir.
Ruttenberg müzikle öğrenmeyi duyu, algı, biliş ve son olarak yaratıcılık için önemli bir
ilerleme olarak açıklamaktadır. Ayrıca, müzik ve uzamsal-zamansal muhakeme
arasındaki nedensel ilişkiyi açıklamak için kullanılabilecek nörobiyolojik bir model
geliştirilmiştir. Trion modeli olarak bilinen bu model, kalıpları bulma ve kalıplar
arasında ilişki bulma becerisinin, korteksin geniş bir bölümüne yayılmış ve birbirine
bağlı uzamsal-zamansal ateşleme nöron grup kalıpları tarafından doğrulandığını öne
sürmektedir. Bu modelin geliştiricilerine göre, bir çalgı çalmak gibi müzikal etkinlikler,
diğer uzamsal-zamansal muhakeme çeşitlerinin yapılmasında gereksinim duyulan
sinirsel ateşleme kalıplarının benzerlerini gerektirmektedir. Bu ateşleme kalıplarının
öğrenme ve deneyimin tekrarlanması ile geliştirilebileceğinden ve hem müzikal
muhakemenin hem de uzamsal zekânın benzer kortikal kalıp gelişimlerinden
geçmesinden dolayı özellikle serebral korteksi gelişim aşamasında olan küçük
çocuklarda, müzik dinletisinin uzamsal muhakemeyi güçlendireceği öngörülmüştü.
Korteksin Trion modelinin gelişimi, pek çok davranışsal araştırmacıyı, müzik ve
uzamsal görev muhakemesinin benzer nöron mekanizmaları kullandığına dair varsayımı
(hipotezi), test etmeye teşvik etmiştir (Bilhartz ve diğerleri, 2000: 616; Zimmermann,
2006). Yapılan pek çok araştırma, müziğin beyin gelişimi üzerinde etkisini, buna bağlı
14
olarak da bilişsel süreçleri olumlu yönde etkilediğini göstermiştir. Bu nedenle, etkili
kullanılan müzik etkinliklerinin, okul öncesi çocukların bilişsel gelişimleri desteklediği,
akademik becerilerin öğrenilmesinde ön koşul olan bilişsel süreçleri kullanmada etkili
olduğu görülmektedir.
Bilişsel bir beceri olan uzamsal muhakeme, zekânın diğer türleri gibi maddeler
arasında ilişki kurabilme yeteneğini içermektedir. Ancak, araştırmacılar sıklıkla iki tür
uzamsal yeteneği birbirinden ayırırlar. Bunlar;
• Uzamsal tanıma; maddeleri tanımlama ve boyut, şekil, renk, kalıp ve
diğer özelliklere göre, zihinsel olarak sınıflandırmayı içeren bir süreçtir.
• Uzamsal-zamansal muhakeme, fiziksel modellerin yardımı olmadan
resimleri zihinsel olarak sürdürmek ve ardından bu resimleri anlamlı bir
bütün oluşturacak şekilde dönüştürmek ve birleştirmek sürecidir. Bu
maddeleri faydalı bir biçimde sıralama ve uzamsal düzenleme zihinsel
süreci, satranç oynama ve yüksek matematik eşitliklerini çözme gibi üst
düzey beyin işlevlerini gerçekleştirmek için kullanılmaktadır. Bilim
adamlarına göre, bu yetenek ya da buna oldukça benzer özellikler
taşıyan
bir
yetenek,
müzikal
görevlerin
yerine
getirilmesinde
müzisyenler tarafından da kullanılmaktadır (Bilhartz ve diğerleri, 2000:
615-616).
Gordon çocukların müzik becerilerini kazanmaları için müzik öğrenmenin ne
olduğunu açıklayan bir hiyerarşi geliştirmiştir. Bu öğrenmeyi ayrımcılık ve çıkarım
olarak iki düzeyde açıklamıştır. Ayrımcılık düzeyinde, öğrenme ve algılamada ezber
önemlidir. Çıkarım düzeyinde ise, kavramsal eğitim üzerinde odaklanılır. Öğrenmenin
bu iki düzeyi sıralı bir düzende gerçekleşmesine rağmen, Gordon‘a göre, bunlar eş
zamanlı çalışır. Gordon benzer özelliklerde olan Gagne’nin genel öğrenme teorisiyle
kendi hiyerarjisini karşılaştırır. Gagne’nin hiyerarşisi ise, sekiz ana hattan oluşur.
Bunlar; sinyal öğrenme, uyaran-tepki eğitimi, zincirleme, sözel denek, çoklu ayrımcılık
eğitimi, kavram eğitimi, ilke öğrenme ve problem çözmedir. Gordon’a göre, Gagne’nin
bu ilk dört basamağı algısal eğitimi içerir ve onun ayrımcılık seviyesiyle benzerlik
15
gösterir. Son dört aşaması ise, kavramsal eğitimi içerir ve onun çıkarım seviyesiyle
ilişkilidir (Akt. Zimmermann, 2006).
1.1.1.2 Müziğin Sosyal Duygusal Gelişime Etkisi
Normal gelişim gösteren tüm insanlar aynı temel duygulara sahiptir. Duyguların
yaşama uyum sağlama işlevleri vardır. Duygular değişik durumlar ve deneyimlere tepki
olarak ortaya çıkar. Her insan belli bir durum karşısında, farklı şeyler hissedebilir ve
tepkisini farklı şekilde ortaya koyabilir. Duygular sosyal bağların kurulmasında temel
rolü üstlenir. Bu nedenle araştırmacılar, insan davranışlarının sosyal ve duygusal
boyutlarının ne kadar içiçe geçmiş olduğunu vurgulamak için “sosyal duygusal “
terimini benimsemişlerdir. Sosyallik, topluma ait kuramlarda hem insanların
organizasyonu ve eylemleri, hem de yoldaşlık açısından ilişkilidir. Bu da insanlar
arasında ilişki demektir. Tarihsel olarak, müzik eğitimi için kavramsal bir ayna olan
müziğin sosyolojisinin önemini, psikoloji ve felsefeden daha az etkin olmuştur. Müziğin
sosyolojisi alanındaki araştırmalar, sosyal üretim, sosyal kaynak ve sosyal alıştırma ve
müziğin sosyal güçleri gibi konular üzerine yapılmıştır (Bayhan ve Artan, 2004: 217;
Olsson, 2007: 989).
Güvenilen ve evrensel bir dil olan müzik, birliktelik hissi uyandırır ve insanların
bir araya gelmesini kültür, yaş, ırk, cinsiyet, politik farklılıklara bakmaksızın sağlar.
Çocuk bir çalgı aleti kullanarak sözcüklerle ifade edilmesi zor olan şeyler hakkında da
iletişim kurmuş olur. Müzik gibi uyarıcı ve eğlenceli etkinlikler, çocukların dikkatini
çeker ve eğlence gereksinimlerini de karşılar. Müzik eğitimi, üstlendiği görevler ve
işlevleri ile bireyi ve içinde yaşadığı toplumu etkiler. Müzik eğitimi, bireyde amaçlı
olarak kültürel, sanatsal ve müzikal davranışlar kazandırır. Bu kazanımlar sonucunda
bireyde değişimler meydana gelir. Müzik eğitimi yoluyla, bireyin davranışlarında
oluşan değişmelerin toplumu etkileyeceği, toplumdaki değişmelerin ise, bireyi
etkileyeceği açıktır. Okul öncesinden itibaren başlayan şarkılar ve müzik aracılığıyla,
güçlü sosyal bağlar kurulabilir (Paquette ve Rieg, 2008: 228; Türkmen, 2010: 961;
Developmental Drumming, 2003). Müzik etkinlikleri yoluyla, okul öncesi çocukların
birbireri ile olan sosyal ilişkilerini güçlendirmek kolaylaşabilir.
16
Bu erken yaştaki müzik deneyimleri, çocukların ilk organize müzik üretmeleri
olabilir. Ancak bu aşamada, pek çok okulda müzik yeterli düzeyde dikkate
alınmamaktadır. Buna rağmen müzik; entelektüel, duygusal, fizikî, sosyal ve estetik
gelişimleri de içeren, çocuğun bütün kişisel gelişimine katkı sağlayan bir araçtır.
Çocukların yaşamlarının doğal bir parçasıdır. Çocuklar, şarkı söylemekten, hareket
etmekten, dans etmekten, çalgı kullanmaktan ve kendi müzikal seslerini çıkarmaktan
zevk alırlar. Müzikal etkinlikler, çocuğun toplumsal ve sosyal bir ortama girmesini
sağlayarak bireysel, grup ve toplu iş yapmalarını sağlayacağından, çocukların toplumsal
etkinliklere katılma deneyimleri artacaktır. Grup ve toplu çalışmalar çocuğa, birlikte
çalışma, düzenli ve disiplinli olma, çevresine uyum sağlama ve birlik içinde mutlu
yaşama alışkanlıklarını kazandıracağından, çocuklar sosyalleşme sürecine gireceklerdir.
Ancak kültürel, sosyal, ekonomik ve teknolojik değişimler, çocukların yaşamını önemli
ölçüde etkilemektedir. Bu değişimin etkilerinin ve zorluklarının anlaşılması, çağdaş
erken çocukluk eğitimini niteleyen değişimin sonucunda ortaya çıkmaktadır. Bu etkiler
ise, eğitimciler ve araştırmacılar için çok önemlidir. Geleneksel olarak müzik eğitimi
araştırmaları, uygulamanın detaylarına ve çocukların müzikal davranışlarının geleneksel
gelişim psikolojisindeki yerine bağlıdır. Bu da, daha çok sosyal ve kültürel süreçlerle
ilgilidir (Şen, 2006: 339; Temmerman, 1998: 29; Young, 2009: 696). Bu bağlamda
çocuklar, keyif aldıkları bir ortamda ve müzik eşliğinde, oyun oynarken, arkadaşlarıyla
bir konu üzerinde tartışırken, oyuncak alış verişinde bulunurken, oyunlarında rol
dağılımında bulurken vb. bir çok iletişim sürecinde, sosyal becerilerini daha etkili
kullanabilirler. Buna göre müziğin, çocuk üzerinde rahatlatma etkisi olduğu
düşünülebilir.
Çok sayıda çalışma, farklı kültürlerden gelen insanların aynı tonal yapıları
benzer şekilde algıladıklarını göstererek, duyguların müzik yoluyla ortaya çıkmaya
elverişli olduğuna işaret etmektedir. Duygusal bakımından müzik, saf bir şekilde
evrensel bir dil olarak düşünülebilir. Fakat pek çok eleştiri, müziğe verilen duygusal
tepkilerin, müziğin kalitesinden öte kültürel geleneklerce belirlendiğini savunmaktadır
(Aslan, 2007: 119).
Erken yaşta çocuğun aldığı müzikal eğitim, ilerleyen dönemlerdeki başarıda ve
katılım seviyesinde büyük bir etkiye sahip olabileceği gibi, yetişkinlik döneminde
müziğe karşı tutumlarında da etkili olabilir. Erken dönemlerde kurulan müzikal yapı, bu
17
nedenlerden dolayı, gelecekteki gelişim ve öğrenme için sağlam bir temel sağlamalıdır.
İlk deneyimler neşe verici olduğundan bu deneyimler, yaşam boyu süren bir ilgiye ve
müziğe karşı olumlu bir tutuma neden olmaktadır. Erken yaştaki çocuklar için
müzikteki temel vurgu, müziğin çocuklara verdiği zevk ve tatmin duygusu üzerine
olmalıdır. Ayrıca hayal ve farklılık açısından da engin olması gerekmektedir.
Araştırmalara göre müzikal görgü, ayrıntılar üzerine yapılan vurgu, çocuklar tarafından
müzikal deneyim keşfini ve verilen anlık tepkiyi artırır. Erken yaştaki çocuklar için
müzik öğretimi zengin bir deneyim sağlamayı hedeflemeli; çocuklar, uyarılmalarını ve
katılımlarını sağlayan etkinliklere katılmalı ve bunlar çok yorucu olmamalıdır. Çünkü
müzik insanların vücutlarını nasıl kullandıklarını etkileyebilir. Müzikal eğitimin sosyal
ve kültürel olarak yapılandırıldığı tüm müzikal davranışlar, sosyaldir (Olsson, 2007:
989-990; Temmerman, 1998: 29).
Erken çocukluk müzik programının önemli bir parçasını insan unsuru oluşturur.
Toplumun birer üyesi olarak çocuklar, insan unsurlarının farkındadır. Çocukların
organize ettiği düğün töreni dramatik oyunu bunun bir kanıtıdır. Öğretmen tutarlı olarak
müziğin insan unsurları hakkında içeriği programa dâhil ettiği zaman, çocukların müzik
hakkındaki yoğun merakları gelişebilir. Ayrıca çocuklar, oyunlarında kimin lider
olacağını, oyunun kontrolünü nasıl sağlayacaklarını ve ne oynanacağını belirlemek için
iletişime girmeyi öğrenirler. Araştırmalar, bu iletişimlerin bir çeşit oyuna davet yolu
olduğunu göstermiştir. Çocuklar arasında yorumlamaların çeşitliliği ve oyun sırasındaki
eylemler bu davetleri belirleyici bir başka özelliktir. Bu nedenle araştırmacılar, işbirlikçi
iletişim sürecini anlamak için, iletişimin hem müzikal kanallarını, hem de sözlü
kanallarını sınamalıdır. Pek çok çalışmada, günlük yaşamdaki müzikal etkinlikler ve
bilinçli müzik çalışmaları da araştırılmıştır. Ayrıca, grup etkileşiminin başarısını
etkileyen ilişkiler de belirlenmiştir. Arkadaşlıklar, genellikle ortak müzik beğenisi
üzerine kurulmaktadır. Araştırmalar müzikal beğenin, çocuklar arasında arkadaşlık
kurmak ve sürdürmede anahtar bir rol üstlendiği göstermiştir. Müzikal yaratıcılık
konulu bir çalışmada ise, arkadaşlar arasında müzikal ve sözlü iletişim sayısal
farklılıklarının, arkadaş olmayanlardan farklı olduğunu bulunmuştur.
Ayrıca, okul
öncesi çocukları büyük oranda ne cinsel kimlikleriyle ilgilenirler ne de diğer
gruplardaki arkadaşlarıyla karşılaştırılma korkusuyla birliktelik kurarlar. Grup uyumu
açısından, okul öncesi çocukları yetişkinlere göre daha iyi deney olmaktadırlar. Çünkü
özellikle batı ülkelerindeki bu çocuklar dışsal faydacı nedenlerle kurumsallaşmış müzik
18
deneyimlerine sahiptirler (Barr ve Johnston, 1989: 14; Kirschner ve Tomasello, 2010:
355; Olsson, 2007: 992).
Eğitimdeki sosyal alan, farklı kuramsal bakış açılarından kavramsallaştırılmıştır. Bu
çerçevenin içinde müzikal öğrenmeyle ilgili “dikey etkileşim” (çocuk/akran ve
yetişkin/öğretmen arasında) ve yatay etkileşim (akranlar arasında) tartışılmaktadır.
• Dikey Etkileşim:
Çocukları, diğer çocuklar ve yetişkinlerle iletişim
hâlindeki etkin katılımcılar olarak gören ve onları merkeze alan bir
sosyal temadır. Her çocuk diğerini etkilemektedir. İşbirlikçi öğrenme
kavramı, çocuğun müziğe ilgisi ve müzik hakkındaki bilgisine göre
akran
gruplarının,
ailenin,
öğretmenlerin
ve
çocukların
kendi
aralarındaki etkileşimin anahtar rolünü vurgulamaktadır (Olsson, 2007:
991).
• Yatay Etkileşim: Sosyalleşme becerileri üzerine yapılan araştırmalar,
çoğunlukla çocuğun oyun oynamasına bağlıdır. Jordan, Decarbo ve
Nelson (2002) Vygotsky’nin kuramı ile, çocukların diğer sosyal
unsurlardan etkilenmeden bağımsız bir şekilde işlev yapamayacaklarını
belirtmişlerdir (Akt. Olsson, 2007: 992).
Roberts (1997), “çocuk, müzik ve okulu temel alan sosyolojik bir araştırma
modeli geliştirmiştir. Robert’in modeli, en geniş anlamda müziğin sosyalleştirici araç
rolüne odaklanarak, müziğin sosyal eylemle ilgili olan etkin özelliklerinin altı
çizilmektedir” (Akt. Olsson, 2007: 990). En az 40,000 yıllık antik tarihi olan müzik,
bütün kültürler arasında her an ve her yerde kullanılan psikolojik bir güç olduğu için,
ruh ve duygular üzerinde etkili olan bir güçtür. Müzik ve dans, sosyal bağları kurmak ve
korumak için, sosyal grup üyeleri arasında olumlu sosyal bağlılığı kurmak ve sonuç
olarak da işbirliğini artırmak için etkili bir araç olarak ortaya çıkmıştır (Kirschner ve
Tomasello, 2010: 354).
1.1.1.3 Müziğin Psiko-motor Gelişime Etkisi
Bütün çocuklar müzikal yeteneklerle doğarlar. Bu doğuştan gelen müzikal
yeteneklerin, çocukluk yıllarında korunması ve geliştirilmesi gerekir. Bunun için önemli
olan, çocukların kendi müzikal deneyimlerine aktif olarak katılmalarıdır. Bütün eğitimin
alanlarında olduğu gibi, müzik eğitiminde de, çocuğun fiziksel, bilişsel, ahlaki ve kişilik
19
gelişimlerini iyi analiz edebilen, öğretme ve öğrenme ile ilgili konu ve kuramları,
öğrenme öğretme süreçlerini, yöntem ve teknikleri bilen eğitimcilerin etkili olması,
çocuğun arzu edilen müzikal davranışları elde etmesinde önemlidir (Jansen, Dijk ve
Retra, 2008: 194; Türkmen, 2010: 963).
Okul öncesindeki çocukların motor becerileri üç kategoride incelenmektedir.
Bunlar;
•
Temel hareket becerileri; lokomotor, manipülatif ve denge becerileri,
•
Algısal motor gelişim; beden, zaman, mekânsal, yönlü, görsel ve
işitsel farkındalık,
•
Fiziksel uygunluk; üç-beş yaş arasındaki çocuklar için, gelişimsel olarak
uygun
hazırlanmış
hareket
programları,
her
çocuğun
bireysel
farkındalıklarına uygun ve basit yönergeleri içermelidir (Pollatou,
Karadimou ve Gerodimos, 2005: 362).
Buna göre, okul öncesi çocuklarının öğrendikleri motor beceriler çoğunlukla
günlük yaşamda kullanılan becerilerdir. Örnek olarak; ayakkabılarını bağlamak,
makasla kesmek, yemeklerini yemek, düğme iliklemek, fermuar açıp kapatmak,
hoplamak, zıplamak, kalem tutmak, boya kalemleriyle boyama yapmak vb. pek çok
hareket, motor becerileri içerir. Tüm bu beceriler, küçük çocukların dünyayı
tanımalarına, kendilerini koruyabilmelerine, kendilerini yaratıcı bir şekilde ifade
etmelerine yardımcı olur. Öğrendikleri her bir motor beceri, çocuğun dünyasının
genişlemesine ve yeni deneyimler kazanmasına yardımcı olur.
Bazı çocuklar ise,
jimlastik yapmak, piano veya keman çalmak gibi daha gelişmiş motor becerilere doğru
ilerleme kaydederler. Üç-altı yaş çocukların motor-müzik becerilerinin gelişiminin
incelendiği bir çalışmada, ritim olmadığı durumlarda bile, müziğin motor becerilerini
etkilediği sonucuna varışmıştır (Bayhan ve Artan, 2004: 172; Evridiki, Vassiliki,
Dimitris ve Theodoros, 2003). Bu bilgiler göz önünde bulundurulduğunda, çocuğun
günlük yaşamının içinde bulunan pek çok motor becerileriyi, müzik etkinlikleri
kullanılarak çocuklara kazandırmak mümkündür.
İnsanların hareketlerinde ya da doğada ritim, müzik ve hareketin birlikteliği her
zaman bilim adamlarının ve filozofların odak konusu olmuştur. Antik Yunan filozofu
Plato, ritimi “bir hareket düzeni” olarak tanımlamıştır. Ona göre, ritim ve melodi gök
20
cisimlerinin hareketini taklit eder, böylece kürenin müzik ile sınırları belirlenir ve
evrenin ahlaki düzenini yansıtır. Ayrıca doğru denge içinde müzik ve hareket eğitimi
istenilen programda kullanılabilmektedir (Akt. Pollatou ve diğerleri, 2005: 361-362).
Bunun için, müziğin psiko-motor becerilerin geliştirildiği ve fiziksel beceriye
açılan bir kapı olduğuna inanılır. Müziğin gücü ve fiziksel becerilerle olan ilişkisi, bir
müzik parçasının araç olarak kullanımında ve müziğin neden olduğu fiziksel
hareketlerde görülebilmektedir. Psikomotor gelişimini etkileyen müzik etkinlikleri
sırasında, çalgı kullanan bir çocuğun büyük ve küçük kas gelişimleri desteklenir.
Çalgılar, çocukların psikomotor gelişimlerinde önemli olan koordinasyon, güç ve tepki
hızı gibi kavramların gelişimine yardımcı olmaktadır (Şen, 2006: 340). Örnek olarak;
bir müziğe ya da bir ritme çocuğun bedenini ile eşlik etmesi, dans etmesi, kollarını ve
bacaklarını müziğin göre hareket ettirmesi gibi pek çok bedensel hareketin ortaya
çıkmasında
müziğin
etkisi
görülmektedir.
Ayrıca,
küçük
çocukların
müziği
duyduklarında müziğin ritmine uygun şekilde sallanmaya başlaması, ileriki koordineli
hareketlerinin temelidir.
Motor beceriler çok önemlidir çünkü çocukluktan yetişkinliğe uzmanlaşmış spor
becerilerinde temel oluşturur. Çocuklar motor becerileri öğrenirken eğlenirler ve bir
defa öğrenilen bu beceriler yaşam boyu korunmaya devam eder. Yapılan pek çok
araştırmanın sonuçların göre, müzik-hareket uygulama programlarının, çocukların hem
motor becerilerini hem de ritim becerilerini geliştirdiği ortaya çıkmıştır (Pollato ve
diğerleri, 2005: 363).
Buna göre, Orff müzik, hareket ve sözlü konuşmanın, ritmin ortak unsurları
olarak, birbirleriyle ilişkilerini temel alıp, bir müzik ve hareket yöntemi geliştirmiştir.
O, müziği, hareketi ve dili birbirini üreten; birbirileriyle ilgili, ifadenin farklı şekilleri
olarak görmüştür. Müzik, lokomotor beceriler için gerekli tüm ritimleri taşımaktadır.
Yürüme, koşma ve zıplama; hepsi ses ile ifade edilebilir. Ayrıca pek çok şarkılı oyun,
lokomotor hareketler içerir. Şarkılı oyunlar, küçük motor koordinasyonları, vücut
bölümlerini, eşlerle beraber uyumlu hareketi ve boş alanda hareketi de keşfettirir.
Ritimsel motor etkinlikleri ve oyun benzeri etkinlikler, genellikle anaokulu
programlarının en önemli bölümleridir. Ayrıca müzik etkinlikleri sırasında öğretilen
şarkıların dramatize edilmesi, müziklere dansla eşlik edilmesi de, çocukta bedensel ve
psiko-motor gelişimi etkiler. Şarkıları dramatize ederken, dans ederken çocuk ellerini,
21
kollarını, bacaklarını ve tüm vücudunu kullanır. Çünkü bunlar, çocuğun hareket etmek
için içsel sistemini, vücut ve alan farkındalığının geliştirimini ve koşma, zıplama,
tekmeleme, fırlatma ve yakalama gibi becerilerin kazanımı için ilk, orta ve yetişkin
aşamalarda gelişimlerine yardım gereksinimlerini karşılamaktadır (Alpaslan, 2010: 30;
Evridiki, Aggeliki, Vassiliki, 2004: 632; Temmerman, 1998: 29). Bu bağlamda,
çocukların motor becerilerini desteklemek amacıyla, müzik etkinliklerinde bir yöntem
olan ritim çalışmaları planlanarak, çocukların ince ve kaba motor becerileri
desteklenirken, çocukların eğlenmeleri de sağlanabilir.
Weikant (1989), “ritimsel eğitim programlarının içeriğinde, ritmik bir ilerleme”
olduğunu söylemiştir. Bu da çocukların öncelikle ritimsel sözlü konuşma egzersizi ile
başlaması, ardından lokomotor olmayan becerilerle devam etmesi, daha sonra da ses
uyarıcı eş zamanlamasındaki lokomotor beceriler ile devam etmesi anlamına
gelmektedir (Akt. Evridiki ve diğerleri, 2004: 633). Müziğin fiziksel aktiviteler, spor ve
egzersizler üzerindeki etkileri üzerine yapılan çalışmalardan yola çıkarak, müziğin,
yorgunluk hissini azalttığı, motivasyonu artırdığı, psiko-motor becerileri ve eşleme
becerilerini artırdığı söylenebilir (Weng, 2006: 13).
Ayrıca, araştırmacılar motor beceriler üzerinde cinsiyet farklılıklarını da
incelemişlerdir. Yaş ve cinsiyet arasındaki ilişkiyi araştıran bir çalışma, çocukların
ritmik hareket becerileri, kız çocukları erkek çocuklarına oranla ellerini kullanmada,
erkek çocukların, oturur pozisyonda ayaklarını kullanmada daha ileri oldukları
görülmüştür. Ayrıca, 1013 okul öncesi çocuğunun araştırmaya katıldığı bir çalışmada
ise, ardışık motor becerileri, dil becerileri ve okuma arasındaki ilişkilerde, ritim tekrar
görevleri ile koordinasyon, dil ve okuma becerilerinde kız çocukların daha güçlü olduğu
ortaya çıkmıştır. Bu bağlamda, müzik ve hareket arasındaki ilişkiyi açıklayan pek çok
araştırma, bilinç dışı da olsa motive edici müzik etkinliklerinin, yüksek hareket
becerileri üzerinde etkili olabileceğini göstermiştir. Ayrıca, müzik, uzun süreli fiziksel
etkinliklere zorlanmadan dayanmaya yardımcı olmakta ve rahatlamaya yol açmaktadır.
Buna bağlı olarak, 20 oturumluk birleştirilmiş hareket eğitimi / müzik programımın,
dört-altı yaş çocukların motor becerilerini artırmak için daha etkili olduğu bulunmuştur
(Evridiki ve diğerleri, 2003; Pollatou ve diğerleri, 2005: 363; Weng, 2006: 13).
22
Müziğin motor becerileri üzerine olumlu etkisi olduğunu gösteren diğer bir
araştırmada, üç farklı müzik ayarı ile 30 dakikalık hareket çalışması planlanmıştır.
Bağımsız değişken olan müzik ayaları, kesintisiz müzik, aralıklı müzik ve müziksiz
ortam olarak ayarlanmıştır. Araştırma sonuçlarına göre müzik, fiziksel etkinlikler gibi
hareket çalışmaları üzerinde anlamlı bir farklılık yaratmıştır (Weng, 2006: 13).
1.1.1.4. Müziğin Dil Gelişimine Etkisi
Çocukların çoğu müziği sever. Çünkü müzik zevk çağrıştırır ve okul ortamında
genellikle dil öğreniminde kullanılır. Araştırmacılar, çocukların müzik içeren
etkinliklere katılımında daha fazla görev gerçekleştirme olasılıklarının olduğunu
savunur. Ayrıca, çocuklar öykü okuma etkinliklerine çoğunlukla severek katılırlar.
Anne babaların çoğu da evde rutin olarak çocuklarına öykü okurlar ve ya anlatırlar.
Aynı şekilde, okul öncesinde ve ilköğretimde öykü okuma ya da anlatma, rutin şekilde
çoğu zaman gerçekleşir. Çocukların okuma becerilerinin ve dil gelişimlerinin
başarısında müzik, önemli bir etkinliktir (Kouri ve Telander, 2008: 329).
Çocukların, küçük yaşlarda sözcük dağarcığı zayıftır. Bu nedenle bazı sözcükleri
telaffuz etmekte zorluk çekerler, duygu ve düşüncelerini tam olarak ifade edemezler.
Müzik eğitimi yolu ile dil gelişimine büyük katkı sağlanabilir. Müzik sayesinde
çocuğun sözcükleri doğru telaffuz edebilmesi, doğru vurgulayabilmesi ve dağarcığına
yeni sözcükler katması da kolay olmaktadır. Çocuklarda anlama önem vermeden, ritmik
ve sözel örnekleri ezberleme eğilimi vardır. Eğitici çocuk şarkıları, tekerlemeler,
saymacalar, ezgilendirilmiş atasözleri dilin gelişimine katkıda bulunmak için müzik
eğitiminde kullanılır. Bu tekerleme ve saymacaları sık sık söylemekle, çocuk dil
çevikliği kazanır, akıcı bir konuşma becerisi elde eder. Çocuk bunları söylerken hem
zevk alır hem de doğru ve akıcı konuşma becerisi kazanarak dil gelişimine katkı sağlar
(Oğul, 2009: 9-10).
Müzik ve dil öğrenimi arasında büyük benzerlikler vardır. Her ikisinde de
önemli olan unsur, sestir ve işitme sistemi etkin durumdadır. Her iki etkinlikte de, kısa
ve uzun süreli bellekler etkin durumdadır. Her ikisi de, kendi belirli kurallarına göre
işleyen birer sistemdir. Dilde dilbilgisi kuralları, müzikte ise estetik kurallar geçerlidir.
Her ikisinde de belirli bir ritmik ve tonal yapı gözlenebilir. Hemen her toplumun
23
kendine özgü anadili olduğu gibi, müzikal ana dili de vardır. Her ikisi de, insanın
iletişim gereksinimini karşılanmasında araçtır. Dil aracılığıyla sözel iletişim, müzik
aracılığıyla müziksel iletişim gerçekleşir. Dildeki konuşma, müzikteki doğaçlamayla
benzerlik gösterir. Dil bilimi ile müzikal bilgi arasında başka bir paralellik daha vardır.
İki alanda da algısal sabitliğe ulaşabilmek için, bir normalizasyon süreci eyleme
geçmelidir. Konuşmadaki bir ses birimi; süre, seslilik, tını ve perdedeki değişikliklere
rağmen algılanabilirdir. Benzer şekilde bir melodi; ardışık perdeler arasındaki aralıklar
doğru olduğu sürece, tempo, seslilik, tını ve perde düzeyindeki değişikliklere rağmen
kimliğini korur. Bu nedenle, müzik ve konuşma, pek çok aynı temel işitsel süreçlere
bağlı olabilir. Bundan dolayı, erken dönem müzik yeteneği ve okuma, aynı temel işitsel
yetenekleri kullandığı sürece, okuma gelişimini de geliştirebilir. Ayrıca, müzikal eğitim
diğer dil bilimsel yetenekleri de artırabilir (Alpaslan, 2010: 27; Anvari, Trainor,
Woodside ve Levy, 2002: 113).
Farklı tonların yaygın kullanımı, müziğin içinde gizli dil benzeri bir yapının var
olduğunun işaretidir. Müzikteki özellikli ton dizilerinin kullanımı, insanlar arasındaki
işitsel iletişimdeki özellikli ses dizilerine benzemektedir. Müziğin, dili temsil
etmesinden hareket ederek araştırmacılar, müziği, a,b,c’sel şekil ya da gramer yapı
olarak sunan modelleri sıklıkla geliştirmişlerdir. Bu bağlamda, dil gelişimi küçük
çocukların gelişimlerinin doğal bir sürecidir. Çocukların dil gelişimindeki maksimum
gelişme yetişkinler tarafından verilen, olumlu fırsatlarla gerçekleşir. Bu sayede çocuklar
kızgınlıklarını, sevinç ve öfkelerini ifade ederler. Çocuklar sesleri duyduklarında ya da
müzik dinlediklerinde hemen sevgi, ret ve endişe gibi duygularını ortaya çıkarırlar.
Sanat, çocukların duygularını serbest bırakmaları için eşsiz bir yoldur. Çocukların
korku, kaygı ve rahatsızlıkları şarkı ve ritimlerin dışarı vuruşunda ortaya çıkar. Dil ve
müzik sanatı, çocukların saldırgan davranışları üzerinde de etkilidir (Aslan, 2007: 119;
Erdawrds ve diğerleri, 2005: 120).
Çocuklar, ritimli çocuk şarkılarını ezberleyerek dil ile zevkli bir ilişki kurarlar.
Şarkı söyleme, yetenek ve dil düzeyini dikkate almaksızın tüm çocuklar için verimli bir
dil deneyimi üretir. İletişimin temel öğelerinden olan dinleme becerileri de, şarkı
söyleme sayesinde geliştirilebilir. Çocuk şarkıları, paylaşılan bir dil deneyimidir ve
grupta herkesin katılımını ve işbirliğini kapsar. 30 çalışmanın meteanaliz sonuçlarını
içeren bir araştırmada kendini ifade, yansıma, yaratıcı seslendirme, nesne tanıma gibi
24
becerileri içeren müzik etkinlikleri, dil becerilerini geliştirdiği görülmüştür. Ayrıca,
çocukların yaratıcı şarkılar söylemeleri, onların erken dil gelişimlerine bağlı olabilir ve
duygu, düşünce, kendi ve başkalarıyla olan deneyimlerini paylaşma gereksiniminden
doğabilir. Çocukların yaratıcı şarkıları, dil ve ifade becerileri için, çocukların ortak
kültürlerinin kodudur ve iletişim, hayal kurma, farkındalık, oyun yapılandırması,
sosyalleşme, bireysel kimlik ve toplumsal kimliği koruma gibi becerileri gerçekleştirir
(Barrett, 2006: 204; Dağlı, 2007: 40; Standley, 2008).
Bu doğrultuda, müziğin çocuğun dil gelişiminde ve buna bağlı olarak okuma
becerilerinde önemli bir rol oynadığını kadul edilir. Çocuklar, şarkılarla çeşitli kafiyeli
sözcükleri öğrenir ve dil bilgisi kurallarını denemeye başlayabilirler. Bir çocuğun
metinlerle ilk tanışması, çocukluk boyunca tekrar ettikleri tekerlemeler, şarkılar ve
melodilerle başlar. Müzik, tüm program boyunca diğer alanlarla sözcük dağarcığını ve
anlam becerilerini geliştirmek için, doğal olarak kaynaştırılabilir. Müzik, dinleme ve
sözlü dil becerilerini geliştirebilirken dikkat, bellek ve soyut düşünmeyi de
güçlendirebilir. Müzik, çocuklar için duygusal bir deneyim sağlar. Bu sayede, konuşma
ve dil becerilerini artırabilir, işitsel dikkat, algı, bellek, uzamsal farkındalık, sözcük
gelişimi, motor becerileri de geliştirir (Kouri ve Telander, 2008: 331; Paquette ve Rieg,
2008: 228).
Carterette ve Kendall (1999), müziğin aynı dil gibi sözdizimi kuralları olduğunu
savunur. Araştırmacılar ve uygulamacılar, müzik etkinliklerinin dil gelişmini pek çok
açıdan güçlendirdiği görüşündedir (Akt. Aslan, 2007: 119).
Tekerleme, ritmik
konuşma, şarkı söyleme ve dinleme dil gelişmini destekleyen deneyimlerden bazılarıdır.
Tekerleme ve ritmik konuşmalar içeren faaliyetler, müzikal unsurlar ve okuma
becerilerine paralellik gösteren müzikal unsurlar, konuşma unsurlarının uygulanmasında
daha faydalıdır. Şarkı ve tekerleme etkinlikleri, dil ve müzikle ortak olan ritim, form ve
dinamik uygulamalarında kolaylık sağlar. Ritim ve harekete önem veren müzik eğitim
yaklaşımı olan Orff yaklaşımı, müzik ve dil gelişimi hakkında pek çok bağlantı sunar.
Dil kullanımı, müzik eğitiminde Orff yaklaşımının temellerinden biridir. Dil ile ilgili ilk
kullanımlar, aynı çocukların adları gibi genellikle tek sözcüklerdir (Mizener, 2008).
Dinleme, şarkı söyleme, tekerlemeler ve hareket gibi erken müziklal deneyimler
çocuğun tonlama becerisinin ve ritmik sözcükleri öğrenmesinin temelidir. Aynı küçük
25
çocukların sahip olduğu sözcük dağarcığı ve okuma becerileri zengin ortamlarda
geliştiği gibi, çocukların müzikal sözcük dağarcıkları da zengin müzikal ortamlarda
gelişir. Bu zengin ortam, öğretmenlerin müzikal yeterliliklerini, doğru pedegojik
uygulama ve çeşitli müzikal deneyimlerini kapsar. Dil, önce tek sözcükle konuşma,
sonra anlaşılır cümlerle konuşma ve sonunda öykü oluşturmadan meydana gelir (Etopio,
2009: 2). Bu nedenle, okul öncesi öğretmenlerinin günlük programlarında eğlenceli
müzik etkinliklerine yer vermeleri gerekir. Bu sayede, çocukların var olan sözcük
dağarcıkları şarkılar, tekerlemeler, sayışmalar yoluyla artırılabilir.
Ho, Cheung, ve Chan (2003) yaptıkları çalışmada, 6-15 yaş arasında 90 erkek
çocuğuna, müzik eğitimi uyguladıktan sonra, müzik eğitimi almayan çocuklara göre
sözel belleklerinde önemli ölçüde artış olduğu görülmüştür (Akt. Rauscher, 2003: 4).
Çünkü dil gibi müzik de, işitsel yöntemler üzerine kuruludur ve müzik üretiminin ilk
modu olan şarkı söyleme, konuşma ile aynı vokal araçları kullanır. Hem konuşma hem
de müzik, gramer kurallarına göre belirli sayıdaki küçük unsurların (ses birimi, nota)
birleştirilmesini içermektedir. Bu da sonsuz sayıdaki anlamlı cümlenin ya da söyleyişin
üretimine olanak sağlamaktadır (Anvari ve diğerleri, 2002: 112).
Ritim ve perdenin müzikal sözdizimi olarak kullanıldığı müziğin, genel dizi
yapısında, farklı notaların yeri ve rolü büyüktür. Bu, “ses bilimsel grammer” olarakta
tanımlanmış olan, dildeki aruz yapısına benzemektedir. Dilde konuşma ritminin, hece,
sözcük ve cümle sınırlarını yansıtan yönetici bir rolü vardır. Konuşma sinyalindeki
önemli enerji dalgaları, mükemmel derecede periyodik olduklarından değil, hecelerin
üretiminin özünde, sınırlı motor beceri olduklarından ritimseldir. Örnek olarak; uzun ve
kısa heceler, vurgulu ve vurgusuz heceler gibi sıklıkla birbirlerini takip eder. Müziğin
yapısal unsurlarının fazlalığı, dil ile karşılaştırıldığında dili belirsiz hale getirmektedir.
Çünkü müziğin sözdizimi, dilinkinden kat kat daha fazla genişliğe sahiptir. Sonuç
olarak uzmanlar, müzikte dildeki gibi gramer benzeri bir yapının var olduğu görüşünü
savunmaktadır. Buna göre, müzik algılama dili algılama gibi görülebilir (Aslan, 2007:
119; Huss, Verney, Fosker, Mead ve Goswami, 2011: 675).
Ayrıca son araştırmalar, konuşmanın ve müziğin, bazı kabuksal (korteks)
alanlarının ve mekanizmalarının da ortak olduğunu göstermiştir. Bu ortaklık, müzik ve
konuşmanın erken gelişim döneminde yakından ilgili olduğunu desteklemektedir.
26
Küçük çocuklara yönelik konuşma, sıklıkla müzikal konuşma olarak bilinmektedir.
Çünkü bu konuşma; bol tekrar, yüksek perde, yavaş tempo ve büyük yavaş perde hatları
(alt/üst kalıpları) gibi müzikal özellikler içermektedir. Bir dili öğrenmek, sözcüklerin,
hecelerin ve ses birimlerinin yapısını öğrenmeyi gerektirmektedir. Müziğin unsurları,
dilinkilerden farklıdır fakat temel öğrenme süreci benzer olabilir (Anvari ve diğerleri,
2002: 112). Bu bağlamda şarkı söyleme çalışmaları ve ritim çalışmaları başta olmak
üzere kaliteli müzik etkinlikleri, çocukların sözcük dağarcıklarını artırır, sözcükleri
doğru telaffuz etmelerini sağlar ve cümleleri sözdizimi kurallarına uygun şekilde
kurmalarına yardımcı olur.
1.1.1.5 Müziğin Duyu Eğitimine Etkisi
Küçük çocuklarda duyuların eğitimi ve önemine ilişkin ilk düşünceleri 17.
yüzyılın öncülerinden Locke ortaya atmış ve çocuklar için en iyi öğrenmenin duyusal
öğrenme olduğunu söyleyerek çocuğun çevreyi ve tecrübeleri algılamasının, duyularıyla
mümkün olabileceğini savunmuştur. Görüşleri ile erken çocukluk eğitimini etkileyen
Locke 19.yüzyılın önemli eğitimcilerinden Montessori’nin duyulara dayalı eğitim
anlayışını geliştirmesinde etkili olmuştur. Montessori, yöntemini üç temel öğe üzerinde
inşa etmiştir. Bunlar; hareket eğitimi, duyuların eğitimi ve dil eğitimidir. Montessori
eğitimine göre, çocuklar doğanın düzeni, uyumu ve güzelliğini anlamalı ve bundan
mutluluk duymalıdır. Doğanın kanunları, bilimin ve sanat dallarının temelini oluşturur.
Bu nedenle doğa kanunlarını anlamak bilimin temelidir. Montessori yaklaşımında
çocuklara araştırma, deneme, hata yapma ve hatalarını kendi kendilerine düzeltmeleri
için fırsatlar tanınmalıdır. Montessori yaklaşımında, ortamın düzenlenmesi büyük önem
taşımaktadır. Montessori yöntemi, çocukların fiziksel serbestliğinin, onlara tanınacak
yaşamsal araçlarla sağlanabileceğini ileri sürer (Öztürk ve Öztürk, 2007: 150; Temel,
2005). Bu açıdan, çocukların, bir sanat dalı olan müzik ile kendilerini farklı sesleri
dinler, bu seslerin ne olduğunu, hangi yönden geldiğini, neye ait olabileceğini araştırlar
ve farklı çalgıları deneme ve keşfetme zevkini yaşarlar.
Bunun yanı sıra, hareket de duyusal bir deneyimdir. Görsel işitsel ve kinestetik
duyular dans yoluyla hareket içindeki anahtar duyulardır. Bu duyusal beceriler tepki
farkındalığını ve farklı koşullara tepki vermeyi kolaylaştırır. Dans yoluyla hareket bazı
27
çocuklar için düzenleyici olabilmektedir (Lorenzo-Lasa, Ideishi ve Ideishi, 2007: 28).
Buna göre, müzik etkinliklerinde çocuklar tarafından sevilen yaratıcı dans çalışmaları,
duyusal bir deneyim olan hareket becerisini, çocuklara eğlenceli bir şekilde
sunmaktadır.
Duyusal materyaller, çocukların dikkatini ve ilgisini çekmek, duyuları eğitmek
için tasarlanmıştır. Amaç; çocuklara, duyusal girdileri sıralama ve dizme görevlerinde
özenli bir şekilde, somuttan soyuta doğru, deneyim dizisi sunarak yardımcı olmaktır.
Duyular eğitilirken, çocuk, daha iyi görmesi, duyması ya da dokunması için
zorlanmamakta ancak çocuğa, gördüğü, duyduğu veya dokunduğu şeyin ne olduğunu
öğrenmesi için yardımcı olunmaktadır. Daha sonra, kademeli duyu serileri tarafından
takip edilen, güçlü karşıt duyular sağlanarak, çocuğa ayrım yapma becerisi
öğretilmektedir. Daha sonra çocuklar, farklı duyu izlenimlerini, karşılaştırma ve
eşleştirmeyi, ayırt etmeyi ve bunları belirli nitelik derecelerine göre sıralamayı
öğrenirler. Bu, çocukların doğuştan sahip olabilecekleri herhangi bir bilgi birikimi ile
çakışma olmasına rağmen, bilinçli bir çevre farkındalığının başlangıcıdır. Montessori
çevresinde, gerçeklik ve doğallık büyük önem taşır. Sınıftaki araçlar çocuğun gerçekle
yüz yüze gelmesini kolaylaştırmak amacıyla gerçek yaşamda kullanılan araçlardır. Bir
şey içmek için gerçek cam bardaklar, ütü yapmak için gerçek ısınabilen ütü, sebzeleri
kesmek için gerçek bıçak kullanılır. Tıpkı çocukların ses ayırtetme ve ritim
çalışmalarında kullanılan doğal nesneler, hem duyu eğitimin hem de müzik eğitiminin
ortak parçalarıdır (Richardson, 1997: 245; Temel, 2005).
Duyu eğitimi için kullanılan Montessori materyalleri, okuma, yazma ve
matematik eğitimi dolaylı hazırlık olarak görülmüştür. Materyaller duyulara göre
gruplanmıştır. Her bir duyu diğerinden bağımsız olarak eğitilir. Belirli bir sunum sırası
yoktur fakat sunum yönteminde bir sıra vardır. Karşıtlar her zaman ilk önce sunulur,
tanımlar eşleştirme yoluyla bulunur ve son olarak, daha iyi ayırt etme için nesnenin
niteliğinin dereceleri sunulur. Çocukların duyu organlarını etkili olarak kullanmayı
öğrenmesi yani beş duyunun eğitimi, erken çocukluk döneminin temel ilkelerinden
biridir ve üzerinde önemle durulan bir konudur. Özellikle kavram öğretiminde,
çocukların gerçek nesnelerle birebir meşgul olması ve onları dokunarak, tadarak,
koklayarak, görerek, duyarak öğrenmeleri benimsenmektedir (Öztürk ve Öztürk, 2007:
150; Richardson, 1997: 246). Okul öncesi programda yer alan müzik etkinliklerinde
28
kullanılan çalgı aletleri, çocukların duyarak, dokunarak ve görerek keşfetmelerine,
eğlenirken öğrenmelerine, bu sayede duyu gelişimine katkıda bulunur.
Çocukların uyarıcılara karşı doğru tepki vermesi için duyu bilgileri sistematik ve
düzenli bir şekilde sunulur. Küçük çocuklarla çalışmanın önemli bir yanı, çocuğun etkin
katılımına fırsat verecek materyallerin sunulmasıdır. Çocuğun dikkatini çekme ve
etkinliği devam ettirme ihtimali, nesnenin niteliğinden çok, yapmak için sahip olduğu
fırsatlara bağlıdır. Çocuklar nesnelere odaklanamayabilirler ama bazen belirli bir
etkinliği yaparken üst düzeyde dikkat odaklanması geliştirmeyi öğrenebilirler. Buna
bağlı olarak, işitsel, görsel, dokunsal, tat ve koku duyularını eğitmek için materyaller
bulunmaktadır. Dokunsal duyuyu eğitmek için kullanılan materyaller dokunma
tahtalarından oluşmaktadır. Bu dokunma tahtaları, çok çeşitli dokunsal özelliklerden
oluşmaktadır (Richardson, 1997: 246). Bu bağlamda bu duyu materyalleri farklı
yüzeylere sahip oldukları ve farklı malzemelerden yapıldıkları için duyu eğitiminin yanı
sıra, ritim çalışmalarında ve sesleri tanıma ve ayırt etme çalışmalarında da amacına
uygun olarak kullanılabilir. Çünkü farklı malzemelerden hazırlanmış ve farklı yüzeylere
sahip müzik aletlerinin çıkardığı sesler de farklıdır.
Lorenzo-Lasa ve diğerleri (2007: 29), duyusal uyarıcılara aşırı hassas olan bir
çocuğa hatırlama, öğrenme ve yaratıcılık gibi bilişsel becerileri dans yoluyla
kazandırmayı amaçlamışlardır. İki aylık eğitim sonunda çocuk, gösterilen hareketler
üzerinden yogunlaşmayı ve fikir yürütmeyi başarabilmiştir. Örnek olarak; çocuk bale
müziğini duyduğunda “Ördek Ördek Kuğu” oyununa katılma isteğini gösteren gerekli
kol hareketlerini yapmaya başlamıştır. Okul öncesi çocuklarda fikir yürütme, genel bir
sosyal katılım ve deneyim oluşturabilmek için, başkalarıyla etkileşim içinde olmak ve
onlara uyum sağlamak için önemli bir bilişsel yetenektir.
Çocuklar için önemli olan basınç duyusu için, çocuklar materyalleri eşleştirilip
ağırlıklarına göre sınıflandırırlar. Materyallerin çoğunun küçük kulpları vardır. Böylece
çocuklar, başparmaklarıyla kalemi kavrayıp iki parmaklarının da yardımıyla kalem
tuttukları gibi bu materyalleri tutabilirler. Boyama çalışmalarında çocuklara, fırça ile
birbirine paralel çizgiler çizmeleri ve yönerge verildiğinde boya kalemini soldan sağa
hareket ettirmeleri öğretilir. Böylece el, dolaylı yoldan yazmaya hazırlanmış olur. Bu
bağlamda, Montessori dil eğitiminin içinde okuma yazma çalışmalarına da ağırlık
vermiştir. Montessori’ye göre yazma becerisi okuma becerisinden önce oluşur.
29
Montessori yönteminde, çocuklar harflerin isimlerini sırayla öğrenmeden önce harflerin
seslerini öğrenirler. Önce harf sesleri öğretilir, çünkü bunlar ileride okuyabilmeleri için
gerekli olan harflerin ve sözcüklerin sesleridir. Çocuklar bu sesleri, öğretmenin verdiği
zımparalı harflere dokunarak öğrenirler ve bu durum çocukların ilgisini çeker. Okuma
eğitimi, çocuğun zımparalı harfleri kullanmasına yönelik ilgisinin artması ve gördüğü
sözcüklerin ne anlama geldiğini sorması ile başlar. Montessori eğitim yaklaşımında,
harf kartlarını kullanarak sözcük üretmek veya yazma çalışmaları yapmak, okuma
alışkanlığı kazandırır. Çocuklar sınıf içindeki eşyaların, nesnelerin, eylemlerin yazılışını
görerek öğrenirler. Montessori yönteminde, konuşulan dilde sözel ifade geliştirici
etkinlikler, yazmaya yönelik çizgi etkinlikleri, küçük nesnelerle yapılan ses etkinlikleri,
yazmaya yönelik kalem ve kâğıtsız etkinlikler, okumaya yönelik materyaller ve
alıştırmalar dil geliştirici etkinliklerin temeli olarak ele alınır. Buna göre, müzik eğitimi
çocukların duyusal sisteminde, konuşmayı daha iyi işlemelerine ve dil yeteneklerini
geliştirmelerine yardımcı olarak önemli bir etkiye sahip olabilir (Kayılı, Koçyiğit ve
Erbay, 2008: 349; Mitchell, 2010; Richardson, 1997: 246).). Buna göre, duyu eğitiminin
çocukları ilköğretime hazırlamada temel olan okuma ve yazma becerilerinde etkisi
görülmektedir.
Buna
göre,
duyu
eğitiminin
ve
müzik
eğitiminin
amaçları
karşılaştırıldığında, pek amacının ortak olduğu görülür. Bu nedenle, okul öncesi
eğitimde müzik etkinlikleri yoluyla çocuklarda duyu eğitimi daha eğlenceli ve ilgi
çekici hale getirilebilir. Bu sayede duyu materyalleri, müzik etkinliklerinde kullanılan
materyaller ile çeşitliliği artırılır.
1.1.2.Müzik Eğitiminde Kullanılan Yöntem ve Teknikler
Erken çocukluk eğitim programları, eğitim sürecinin hayati bir bileşeni haline
gelmiştir. Bu programlarının etkili ve verimli kullanılabilmesi için gelişimsel olarak
uygun eğitim yöntem ve tekniklerin sağlanması gerekir. Okul öncesi eğitim, çocukların
yetenekleri üzerinde önemli bir katkı sağlayabilmektedir. Ancak bu durumda okul
öncesi öğretmenlerin karşılaştığı zorluklardan biri, bu gelişimsel eğitim yöntem ve
tekniklerini bulmak ve doğru şekile kullanmaktır. Bu yöntem ve teknikler, çocukların
kendi öğrenim alanları içinde tüm gereksinimlerini karşılayabilecek niteliktedir
(Wellman, 2007: 1).
30
Müzik öğretiminde kullanılan aktif öğrenme yaklaşım ve yöntemleri Orff, Kodaly,
Dalcroze ve Suzuki yöntemleridir. Bu öğrenme metotlarının ortak ve farklı özellikleri
bulunmakla beraber; önemli olan öğretmenin bu öğrenme metotlarından hangisini
çocuklarına uygun olabileceğini seçebilmesidir (Çevik, 2007: 96).
1.1.2.1. Orff Yaklaşımı
Müzik eğitiminde kullanılan tekniklerden biri olan ve Carl Orff tarafından
geliştirilen Orff öğretisi, çocukların zevk alarak yaptıkları şarkı söyleme, şiir, tekerleme,
el çırpma, doğaçlama, dans gibi çalışmaları temel almakta ve bunları müzik unsurları ile
birleştirerek çocuklara sunmaktadır. Orff yaklaşımında, önce vücuttan çıkan seslerle
daha sonra sınıftaki vurmalı çalgıların eşlik ettiği ritim en temel faaliyetler arasındadır.
Oyunların ritmik el çırpma, şarkı söyleme ile renklendirilmesi ilgiyi artırmakta,
tekerleme ve şiirler kendiliğinden ortaya çıkan ritm ve hareketlerle anlam
kazanmaktadır (Aral, Akyol ve Sığırtmaç, 2006: 2; Mizener, 2008).
Orff ‘ a göre, çocukların fiziksel olarak vuruş, ölçü, tempo ve ritimi denemeleri
ve bunu dans ve çalgı aletleri yoluyla ifade etmeleri önemlidir. Yürüyüş, atlama,
koşma, attırmak, zıplama özel ritim motifleri yoluyla ifade edilebilirler. Çocuklar
öğretmen tarafından kullanılan çalgı aletleri yoluyla kendi hareketlerini ritim
motifleriyle eşleştirebilirler. Ayrıca öğretmen çocuklardan hareket etmelerini daha sonra
ise, çalgı aletinin ritmine ayak uydurmalarını isteyebilir (Evridiki ve diğerleri, 2003;
Fuller, 2005: 71).
Orff yaklaşımı süreç merkezlidir. Eğitimciler, çocukları kısa veya uzun süreli
hedeflere ulaşmaları için yönlendirirler. Orff, müziği öğretmek ve öğrenmek için bir
yoldur. Çocukların yapmaktan hoşlandıkları şeyler üzerine kuruludur. Bunlar ise, şarkı
söyleme, kafiyeli konuşma, alkış, dans ve herhangi bir nesne ile ritim tutmaktır. Bu
içgüdüler, önce müziği duyma ve yapma yoluyla, ardından da okuma ve daha sonra
yazma yoluyla müzik öğrenmeye yöneltilir. Bu, çocukların dillerini ve konuşmayı
öğrendikleri yolun aynısıdır (Fuller, 2005: 72).
31
Orff yaklaşımının anahtarı, araştırma ve deneyimdir. Kısaca Orff yaklaşımının
parçaları:
•
Araştırma; ses ve müziğin keşfi,
•
Taklit; ritimsel konuşma ve vücut perküsyonunda, ritim ve özgür hareket
yoluyla şarkı söyleme ve çalgı çalmada temel becerilerin geliştirilmesi,
•
Doğaçlama; her bireyin yeni kalıpları ve birleşimleri ilişkilendirebileceği
ve bu yeteneği temel alarak grup etkinliğine fayda sağlayabileceği beceriyi
genişletme,
•
Yaratma; rond, tema ve çeşitlemeler gibi küçük parçalara, önceki
adımlardan birinin veya birkaçının dönüştürülmesi ve uygun görülen
parçalar yoluyla materyallerin tiyatro parçalarına çevrilmesidir (Fuller,
2005: 71).
Orff çalgıları, özel vurmalı çalgılar ve tahta ksilofonları gibi iyi ses çıkaran çalgı
aletlerini içerir. Küçük bir orkestra da beraber kullanıldıklarında, çocuklara hassas
dinleyiciler ve istekli katılımcılar olma yolunda yardımcı olur. “Schulwerk” başlığı,
uygulanan eğitim sürecine bir işarettir: Schulwerk, etkin ve yaratıcı olma yoluyla,
çalışma ile eğitimdir Çeşitli büyüklükte ve farklı sesli davullar, büyük ziller, zilli tefler,
ksilofonlar, metalofonlar ve glockenspieller, blokflütler, basit yaylı ve telli çalgılar
sürekli geliştirilmekte olan bu ses gövdesinin temel parçalarını oluşturmaktadır. Bu
çalgılar, tek başına çalınmaktan öte birlikte müzik yapmaya uygundurlar (Fuller, 2005:
72; Gürgen, 2006: 88).
1.1.2.2.Kodaly Yaklaşımı
Kodaly kendi müzik eğitimi kavramını geliştirdi, çocukların doğru zamanda,
doğru şekilde müziğe yönlendirilmeleri gerektiğini savundu Kodaly’nin yaklaşımına
göre, çocuğun müzik eğitiminin doğuştan itibaren başlaması esastır. İki-üç yaşlarındaki
çocukların temel müzik kavramlarını şarkı söyleme, dans etme, değişik biçimlerde el
çırpma ve oyunlar yoluyla kazandıkları bilgi ve beceriler, daha çok kulak eğitimi ve
şarkı söylemeyle ilgilidir. Kodaly prensiplerinin merkezinde çocuğun kendi ülkesinin
32
folk müziği ile şarkı söylemeyi öğrenmesi vardır. Bir sesin algılanmasından, duyulan
notanın veya aralığın yazılmasına kadar uzanan bu yöntemde, el işaretleri ve nota
isimlerinden oluşan heceler kullanılır. Aynı zamanda çalgı öncesi hazırlık eğitimi
niteliği taşıyan bu yöntemde öğretmen ve aile iş birliği önem taşımaktadır (Gültek,
2007: 2; Özen, 2004: 62).
Kodaly temelli müzik eğitimi, halk müziğinin hakimiyetini, hareketettirilebilir
do ve solfa’nın, Curwen el işaretlerini, dizem hecelerini, gösterme çubuklarını,
pentatonik şarkıların ve melodik ve ritimsel unsurların sunumu için dizisel bir
programın kullanımını içerir. Ancak bu kavramların hiçbiri Kodaly’e özgü değildi.
Solfa, İtalya da bulunmuştur ve tonik solfa İngiltere’den gelmedir; ritim heceleri, Fransa
da Cheve’nin buluşudur ve kullanılan solfa tekniklerinin pek çoğu Jaques-Dalcroze’ın
çalışmalarından alınmadır (Fuller, 2005: 170).
Kısaca, Kodaly tarafından geliştirilen müzik eğitiminin yöntemleri, aşağıdaki
felsefik ilkeler üzerine kuruludur:
•
Gerçek müziksel okur yazarlık; müziği okuma, yazma ve düşünme yeteneği her
bireyin hakkıdır.
•
İçselleştirmek için müzik eğitimi çocuğun kendi doğal çalgı eğitimi ile
başlamalıdır. Bu da sestir.
•
Müzikal kulak eğitimi, sadece erken başlanmasıyla yani, okul öncesinde ve
ilköğretimin ilk aşamasında başlanmasıyla tamamen başarılı olabilir.
•
Çocuk, evinde konuşulan bir ana dile sahiptir; bu müzikal ana dil yoluyla
müzikal okur yazarlık için gerekli beceriler ve kavramlar öğretilmelidir.
•
İster halk müziği, ister oluşturulmuş müzik olsun; sadece sorgulanmamış
kalitedeki müzik, çocukların eğitiminde kullanılmalıdır (Fuller, 2005: 169).
1.1.2.3.Dalcroze Yaklaşımı
Dalcroze öğrenme yöntemini geliştiren İsviçreli besteci Emile-Jacques Dalcroze
(1865-1950)’dir. Zihin ve beden arasındaki uyum doğaçlama ve beden hareketleri ile
gösterilir. Bu yöntemde hareket esastır. Çocuklar duydukları müziği kendilerine göre
33
ifade etme fırsatı elde etmiş olurlar. Dalcroze’da repertuar doğaçlama müzik üzerine
kuruludur. Çocuğun müziksel yaratıcılığı, ritim duygusu ritmik jimnastikle geliştirilir.
Bu yöntem her yaştaki çocuğa uygun olan yöntem özelliğinde olup, müzikal ritmin
kişinin bedeninde doğal ritimlerde olduğunu savunur. Dalcroze yönteminin temelinde
aktif dinleme ve fiziksel tepki verme vardır (Çevik, 2007: 96; Özen, 2004: 62).
Dalcroze (1980) ritmin kaynağının insan vücuduna dayalı olduğu 'uyumlu vücut
hareketleri' olarak adlandırılan bir müzik-hareket eğitimi yaklaşımı geliştirmiştir. Çocuk
ritmik uyaranları organize edebilir ve var olan hareket deneyimleri içinde transfer
yapabilir. Dalcroze yaklaşımı çocukların yürüme, koşma, atlama gibi doğal hareket
deneyimlerinin içerir ve bu deneyimleri ritim yoluyla ve doğaçlama çalışmalarıyla
genişletmede eşsiz bir yoldur (Evridiki ve diğerleri, 2003)
Dalcroze, herhangi bir müzikal fikrin harekete döndürülebileceği ve herhangi bir
vücut hareketinin de müziğe çevrilebileceği düşüncesini savunmuştur. O, ‘Aroritimler
(eurhythmics)’ olarak bilinen bir yöntem geliştirmiştir. Dalcroze eurythmics, çocukların
aktif dinleme ve fiziksel tepki verme esasına dayanır. Dinleme eğitimi, müzik
eğitiminin başlangıç ve bitişini oluşturur. Müzik eğitimini, fonksiyonel olarak
dinlemeye dayandırır. Çocukta ritim duygusundan başlamak suretiyle müzik eğitiminin
verildiği bu metotta, yalnız ritim eğitimi değil, aynı zamanda solfej ve kulak eğitimi de
verilir. Bu yöntemde, çocuklar ve öğretmenler ritimsel motifleri doğaçlamalıdır. Bu
yöntem, kas gelişimi, rahatlama ve nefes alma, vücudun farklı bölgelerinde çalışma,
farklı yürüme alıştırmalarında yer alma ve duygu ifadelerinde kullanılan alıştırmalara
katılma üzerine kurulmuştur Bu uygulamada öğretmen çocuğun tempo ve hareket
deneyimlerinin üzerine çıkmayı düşünür. Dalcroze yaklaşımı kullanan öğretmenler ritim
öğelerini kullanırlar ve çocuklara doğal vücut hareketlerini kullanarak müziğe yanıt
vermelerini ( takip ) ya da bağımsız istedikleri hareketleri yapmaları( liderlik) şeklinde
talimatlar verir (Evridiki ve diğerleri, 2003; Lanette, 2003: 58; Özkale, 2010: 71).
Ritim yeteneğinin dört-yedi yaş arasında gelişmektedir. Çünkü bu yaşlarda
çocuklar basit ritimlere ve ritim motiflerine etkili şekilde tepki verirler. Ritim
yeteneğinin gelişmesi de tıpkı diğer beceriler gibi özellikle çocukluk çağında merkezi
sinir sisteminin temel fonksiyonlarının olgunlaşmasına bağlıdır. Buna bağlı olarak
yapılan bir çalışmada, dört-altı yaş aralığındaki çocukların algısal-motor performansı
34
üzerine hareket ile müziğin kaynaştırıldığı bir eğitim programının etkileri araştırılmıştır.
Hareketin doğruluğu için alıştırmalar yapılırken program, vücudun doğal ritimlerini
geliştirmek amacıyla tasarlanmış, tekrar eden ritimsel alıştırmalar üzerine kurulmuştur.
Deney grubuna 10 haftalık bir süreçte, 24 tane ritimsel alıştırma uygulanmıştır. Bu
program, kendi kendini kontrol etkinlikleri ve oyun benzeri yaratıcı etkinlikler
kullanılarak sunulmuştu. Araştırmanın sonuçları, eğitim programının motor performansı
geliştirmede etkili olduğunu göstermiştir. Bu bulgular; Painter (1966) tarafından
yapılan, temel motor becerilerin uygulanması sırasında ritimsel yardımın, bu becerileri
geliştirdiğini gösteren çalışması ile paralelik göstermiştir (Evridiki ve diğerleri, 2004:
633; Evridiki ve diğerleri, 2003).
1.1.2.3.Suziki yaklaşımı
Müzik eğitiminde Suzuki yaklaşımı, Japon kemancı, pedagog ve eğitimci
Suzuki’nin felsefesi ve öğretim metotları üzerine kurulmuştur. Suzuki müziğin
çocukların yaşamlarını zenginleştirme konusundaki büyük potansiyeline inanmıştır ve
çocukların, yeteneklerinin en üst seviyesinde müzikle uğraşmalarını sağlayacak bir
müzik eğitimi yöntemi geliştirmiştir. Bu yöntemde Suzuki’nin çocukların anadillerini
öğrenmedeki rahatlık ve kolaylıkları konusundaki gözlemlerinden yola çıkılmıştır. Dil
gelişiminin temel kurallarını incelemiş ve “ana dil yaklaşımı” olarak adlandırılan müzik
eğitimi sistemine uyarlamıştır. Bu yöntem çocuğun kulağını geliştirmeye yönelik olup,
müziği çocuk daha doğumundan itibaren dinleyerek büyür. Suzuki öğrenme yaklaşımı
ile çocuk, kulaktan çalgıyı çalabilecek duruma getirilir. Önemli olan çalgı eğitimini
küçük yaşlardaki çocuklara benimsetebilmektir. Bu öğretimde ise bire-bir öğretim
yapılması önemlidir (Çevik, 2007: 97; Özal, 2007: 2).
Suziki metodunun “anadili” çocuğun doğal olduğu yerde başlar. Çocuk
çevresindeki sesleri ve hareketleri dinler, tekrar eder ve ezberler. Örnek olarak; bir kız
çocuğu annesin konuşmaları duyar ve duyduğu herşeyi taklit eder. Sonra bu seslerde
uzmanlaşıncaya kadar sesleri tekrar etmeye devam eder. Aynı durum Suziki metodu
için de geçerlidir. Öğretmen bir şarkı söyler çocuk o şarkıda başarılı olana kadar bunu
tekrar eder . Suziki metodu yakın aile katılımıyla aile bağlarını besler ve topluma ulaşır
35
Suzuki’ye göre iyi bir ton müziğin yaşayan ruhudur. Çocuğa kitaplarda yer alan eserleri
tekrar tekrar dinletme yoluyla, nasıl güzel bir ton ve müzikal ifadeyle çalınacağı kolayca
öğretilebilecektir. İşte bu nedenle, Suzuki metodunda, çocukların dinledikleri ve
öğretmenleri
ile
beraber
çalıştıkları
eserleri
etkinliklerde
ezbere
çalmaları
beklenmektedir. Suzuki’ye göre ezberleme anadili yaklaşımında doğal bir süreçtir.
Çocuklar önceden çaldıkları eserleri yeniden gözden geçirmeleri için teşvik edilirler. Bu
gözden geçirme sürecinde yeni teknik beceriler üzerinde çalışabilir ya da sadece daha
önce edinmiş oldukları becerileri sağlamlaştırıp güçlendirebilirler (Maerker, 2008; Özal,
2007: 5).
Müzik öğrenme ve müzik performansı bireyin bilişsel, sosyal, duygusal ve
psikomotor tüm yönlerini içerir. Beyin yoğunluğu bir çocuğun yaşamının ilk yıllarında
doruk noktasına ulaşır. Bu nedenle dil gibi müzik öğrenimini de başarılı olmak için
erken başlamak gerekmektedir. Seslerin, sözcüklerin ve cümlelerin işitsel tanımadan
sonra çocuklar bunları ezberleyene kadar uygular ve tekrar ederler. Bu dinleme-tekrarezber yöntemi beynin yeni disiplinler ve beceriler öğrenme yollarını bulmak için beynin
foksiyonlarının nasıl çalıştığını gösteren bir yöntemdir. Bu tür öğrenmeleri beslenmek
için doğru ortamlar ev, okul ya da özel dersler olabilir. Bunlar suziki yönteminin
felsefesi ve temel ilkleleridir (Maerker, 2008).
Suzuki metodunun amaçları genel olarak şöyle özetlenebilir:
• Çocuklara üç veya dört yaşlarında başlamak üzere çalgı eğitimi vermek,
• Sürekli olarak, mümkünse doğumdan itibaren çocuklara müzik dinletmek,
• Aile işbirliğini sağlamak,
• Verilen aktiviteleri her gün sürekli olarak tekrarlatmak (Tecimer Kasap, 2005).
1.1.3. Okul Öncesi Eğitim Programında Müzik Etkinlikleri
Okul öncesi müzik etkinliklerinin amacı; çocukların gelişim alanlarını ortak bir
yetişme ortamında destekleyerek, Türkçe’yi doğru ve güzel konuşma yetisine
kavuşturacak biçimde ilköğretime hazırlamak olarak tanımlanabilir. Okulöncesinde
müzik etkinliklerinin gelişimsel amaçları; iletişim, farkında olma ve dil gelişimi ile ilgili
amaçlar, fiziksel gelişim ile ilgili amaçlar, zihinsel gelişim ile ilgili amaçlar, yaratıcılık
36
ve duygusal gelişim ile ilgili amaçlar biçiminde sıralanmaktadır. Çocuğa, estetik
duygularını geliştirecek biçimde temel müzik becerilerinin kazandırılması ve müziğin
eğitsel araç olarak kullanımı, okul öncesi müzik etkinliklerinin amacını oluşturmaktadır
(Güler, 2006: 11-12).
Müzik eğitimi, müzik etkinlikleri yoluyla verilmektedir. Bu etkinlikler, çocugu
bir sonraki zorunlu müzik egitimi basamagı olan ilkögretimde müzik egitimine hazırlar.
Ayrıca anaokullarındaki müzik etkinlikleri sayesinde müzige özel yetenegi olan
çocuklar fark edilebilir ve bu yetenekleri dogrultusunda yönlendirilebilir. Bu bakımdan
anaokullarındaki müzik egitimi, özengen ve mesleki müzik egitimine de katkı
saglayabilir (Özçimenli, 2007: 11).
1.1.3.1. Sesleri Tanıma ve Ayırt etme Çalışmaları
İnsan dil ve konuşma yeteneğiyle doğar. Ardından kendisini anlatmak ve
çevresiyle iletişim kurmanın ilk basamağı olarak anlamlı ya da anlamsız sesler
çıkarmaya başlar. Sesler, çocuğun dış dünya ile ilk iletişim aracıdır. İnsan, çevresinde
sürekli seslerle etkileşim içindedir. Sesin olmadığı durumlarda ise, iletişim de oldukça
güçtür. İnsan, pek çok işlevi ve türü olan bu sesleri algılayarak farklı anlatım
biçimlerine dönüştürür (Okumuş, 2008: 18; Sungurtekin, 2001: 174).
Yaratıcılık ve müzik oluşturma eşsiz bir insan girişimidir. Müzik dinleme,
çocukların için en temel ve muhtemelen en kolay müzik becerisidir. Çünkü müzik
dinleme, dil bilmeyi gerektirmez. Aynı zamanda motor beceriye ve ya fiziksel
koordinasyona da gerek duymaz. Bu nedenle dinleme, bebekler ve çok küçük çocuklar
için müzikal deneyimin temelini oluşturur. Müzik dinleme, büyük ölçüde bir iç
deneyimdir ve çocuklar için müziğe katılmalarında en kolay yoldur (Barr ve Johnston,
1989: 14). Bu durum bebeklerin ve çok küçük çocukların nesnelerle ses çıkarmaktan
hoşlanmalarını, her türlü sesten etkilenip sesin geldiği tarafa yönelmelerini
açıklamaktadır. Çocukların nesnelerle ya da elleri, ayakları gibi uzuvlarıyla ses çıkarma
çabaları aslında çocukların iletişiminin ilk aşamasıdır.
37
Bu açıdan işitme ile müzik arasında sıkı bir bağ bulunmaktadır. Müziğin ya da
sesin işitilebilmesi için öncelikle, titreşen bir cisim olmalıdır. Ardından bu titreşimi
iletecek bir ortam ve titreşimi algılayacak bir kulağın varlığı gerekmektedir. İşitme
yeteneği kazanıldığı andan itibaren yaşama giren müzik, her an her yerde insanın yanı
başında yer alır. Fark edilmese bile yaşamın vazgeçilmez bir parçası, doğal bir
unsurudur. Bir sesi algılama ve tepki verme yeteneği ise, aynı zamanda ses üretimi ile
ilgili olan işitsel sürecin bir işlevidir. İşitsel süreç,
benzer ses birimleri, ses tonu
değişimleri ve ses tınısını algılama ve üretme yeteneği olarak ve dil ve müzikte seslerin
sürelerini algılama olarak sonuçlanmaktadır (Çelikkol, 2007: 40; Gültekin, 2008: 43;
O'Herron ve Siebenaler, 2007: 17).
İnsanın çevresindeki sesler, kaynaklarının temel nitelikleri bakımından üç başlık
altında toplanabilir. Bunlar;
•
Doğal sesler; su şırıltısı, gök gürültüsü ve hayvan sesleri gibi doğada var
olan seslerdir.
•
Toplumsal sesler; insanların olaylar karşısında konuşma, ağlama ve
gülme gibi verdikleri tepkilerden doğan seslerdir.
•
Kültürel sesler ise; insanoğlunun ürettiği, insan eliyle yapılmış
kaynaklardan çıkan araba sesi, fabrika-tren sesi gibi seslerdir
(Sungurtekin, 2001: 174-175).
Ayrıca dil becerisi eğitiminde kullanılan müziğin, çocuğun kazanımlarını
artıracağı düşünülmüştür. Çocuğun konuşma sırasında, sözel tepkisinin pekiştirilmesi
ve ya pekiştirilmemesi, çocuğun ses çeşitlemelerini ve farklılıklarını, dinlemeye nasıl
devam edeceğini etkileyebilir (O'Herron ve Siebenaler, 2007: 17). Bu açıdan, çocukların
duydukları sesler hakkındaki sorularının cavaplanması ve çocukların doğru şekilde
yönlendirilmesi, onların sesleri fark etmelerine yardımcı olur.
Çocuklarda ilk gelişen becerilerden birisi olan işitsel farkındalıkta, kulak
eğitimi, müzikal duyarlılığın gelişiminde son derece önemlidir. Müzik etkinliklerinden
biri olan şarkı söyleme çalışmaları da çocukların gerekli nefes akışını keşfetmelerini, iyi
bir ses üretmelerini ya da belirli bir ses perdesine ulaşmalarını sağlar. Böyle bir etkinlik
bir tür işitsel harekettir. Çocuklar duydukları sesleri işleyebilir. Çocuklar bahçede ya da
38
sınıfta oynarken onlara oyunlarını ve konuşmalarını bastırmayacak yükseklikte çeşitli
müzikler dinletilebilir. Çocuklar bu tür dinleme çalışmalarında müzik parçasını tam
olarak dinlemez; fakat dinletilen müziklerle kulak dolgunluğu kazanır. Bu kulak
dolgunluğu, çocuklara uygulanacak müzik eğitimi ve beğeni geliştirilmesi açısından son
derece yararlıdır. Bu nedenle her olanaktan yararlanılarak, çocuklara sık sık bu tür
müzik dinletme çalışmaları uygulanmalıdır. Müzik dinleme yoluyla öğrenilen sesleri
ayırt etme becerisi, sözcüklerin telaffuzunda başarı elde etmek için gereklidir (Kandır,
2006b: 49; Lannette, 2003: 58; Maerker, 2009; Sun ve Seyrek, 2002: 95). Çocukların
seslere karşı kulak dolgunluğu kazanması, onların dil gelişiminlerinde etkili olmaktadır.
Ayrıca sözcükleri doğru telafuz etmekte ve alfabe bilgisinde de önemli bir yere sahiptir.
Bu bağlamda kulak gelişimi ile ses gelişimi birbirine paraleldir. Çocuklar
seslerinin ne yapabileceğini keşfetmek için bebekler gibi ses çıkarmaya başlarlar.
Olgunlaştıkça rastgele çıkardıkları bu sesleri düzenlemeyi, şarkılar ve dilin içinde
öğrenirler. Orff, Kodaly, Dalcroze gibi müzik yöntemleri, konuşma şekillerini ve şarkı
söyleme çalışmalarını kullanarak çocuklara ritim ve sesin perdesini öğretmektedir.
İçselleştirmek için, müzik eğitimi çocuğun doğal çalgısı olan ses ile başlamalıdır
(Maerker, 2009).
Okul öncesi dönemdeki müzikal eğitim etkinlikleri içerisinde yer alan, ses
dinleme ve ayırt etme çalışmaları, sesleri kaynakları ile eşleştirebilme, sesin yönünü
ayırt edebilme, sesin şiddetini algılayabilme etkinliklerine yer verilmektedir. Basit bir
çocuk şarkısından karmaşık yapıtlara kadar her müzik eserinin kendine özgü bir yapısı
vardır. İnsan, çevresinde duyduğu müziklerle etkileştikçe, onu anlamaya ve
çözümlemeye çalışır. Ses ayırt etme ve müzik dinleme çalışmalarında evde, okulda,
pakta, yolda, yürürken vb. tüm ortamlarda oluşan seslerden ve bulunan materyallerden
yararlanarak çocukların dikkati bu sesler üzerine yoğunlaştırılabilinir. Çocuklarla
beraber bir ses köşesi oluşturulabilir. Köşede basit çalgılar, farklı sesler çıkaran
materyaller olabilir. Çocuklara dinleme becerisini kazandırmaya çalışmak seslerin
keşfedilmesinin en basit yoludur. Hem çevrelerindeki hem de kendi çıkardıkları sesleri
dinlemek çocukların müzik yapmalarının temelidir (Artan ve Bal, 1993: 237; Kandır,
2006: 50-51; Öztürk, 2004: 81; Sugurtekin, 2001: 175; Temiz, 2007: 18 ).
39
Çocukların
dinleme
becerileri,
müzik
öğretimi
yaklaşımlarında
esas
alınmaktadır. Gordon ve Gardner gibi teorisyenlerin felsefeleri, hareket ve sesi çocuğun
dinleme becerilerini desteklemek için kullanmaktır. Müzik dinleme, sesler arasındaki
ayrıt etme yeteneği gerektirir. Farklı türde dinleme vardır. Ses perdesini, ritmi, ses
tınısını, dinamikleri ve tempoyu işitmeyi düzenleyen entelektüel süreçler, bu tür
dinlemelere karşılık gelir. Bunlar dinleme ve okuma yazma etkinliklerini içerir. Algısal
ayırt etme, duyma becerisi gerektirir ve işittiği ya da kafasının içinde yarattığı şeyi geri
getirmesi gerekir. Ancak bütün çocuklar aynı yollarla dinlemeye tepki vermezler. Bazı
çocukların sezgileri, ses ayırtedicilikleri yüksekken, bazı çocuklar müzikal anlamda bir
parçayı anlamsız olarak işitir. Bu gibi çocuklara, kendi algıladıklarından başka bir
noktaya geçiş yapmalarını gerektiren yönlendirmeler gerekebilir (Maerker, 2009).
Okul öncesi dönemde müzik eğitiminde en önemli noktalar: duymak, dinlemek,
dikkatini seslere yoğunlaştırabilmek ve uygun tepkiyi verebilmektir. Dinleme becerisini
geliştirmede, sesler arasındaki farklılıkları ve tınıları algılamanın desteklenmesi için
etkinliklerin rolü büyüktür. Genel olarak dinleme becerisinin geliştirilebilmesi şu
temellere dayanmaktadır:
•
Ne duyduğunu tartışmak,
•
Müziğe aktif olarak katılmak,
•
Müzik dinlemek, ne öğrendiğini sözlerle ifade etmek,
•
Öğrenilenleri müzikal örneklerle desteklemek,
•
Yeni bir müzikal problemin çözümüne giderek öğrenilenleri test
etmektir. Her bir aşamada, çocuğun müzikal davranışı şekillendirmesine
rehberlik etmiş olunacaktır (Kandır, 2006: 49; Köksoy ve Taş, 2005: 32).
Buna göre, okul öncesinde müzik etkinlikleri planlanırken eğitimcilerin
bu aşamalara dikkat etmeleri gerekmektedir.
Okul öncesi çocukların dikkatlerini vererek müzik dinlemeyi öğrenmeleri
gerekir. Diğer becerilerde olduğu gibi, dikkat ederek müzik dinleme becerisi, hem canlı
hemde kaydedilmiş müzikler için geliştirilebilir ve uygulanabilir olmalıdır. Kaydedilmiş
çeşitli müzik çeşitlerini dinlemek, çocuklara kendi performans ve yetenek düzeylerinin
ötesinde müziği karşılaştırma fırsatı verir. Ayrıca çocukların gelecekteki öğrenmelerinin
40
üzerine inşa edilmiş ve gelecekteteki seçimlerine bağlı olumlu müzikal deneyimler
sağlar. Çocukların dinleme davranışları çok bireysel ve karakteristikdir. Çocukların
müzik dinledikleri zaman dilimleri birbirinden farklıdır. Ancak bu farklılık çocukların
ne yaşına ne cinsiyeti ne de dinlenen müziğin sözel ya da çalgısal olmasına bağlı
değildir. Bu sonuçlar, 15 yıla yayılan 200 den fazla üç-altı yaş çocuklarının katıldığı
araştırmalar sonucunda ortaya çıkmıştır. Bu araştırmalar, hem laboratuar tipi ortamlarda
hemde anasıflarında serbest ortamda yürütülmüştür. Araştırmaların bir başka sonucu
ise, çocukların beklenenden daha uzun süre müzik dinleme ve oturma becerilerinin
olduğunu göstermiştir (Sims, 2005).
Pek çok müzik etkinliği çalgı içerir. Görselleştirme becerisi ve dinleme yeteneği,
çocuklara dil bilgisi ve müzik gibi pek çok alanda yardımcı olmaktadır. Müzik
etkinliklerinin dinleme kısımlarında, “yaşam finanı” (cup of life) başlığı bulunur. Bu
başlık altında eğitimciler çocuklara, hangi çalgının senini duydukları, bu müzik hangi
ülkeye ait olduğu, bu müziğin hangi ülkeye ait olduğunu nasıl anladığı gibi sorular
yöneltir. Bunu izleyen etkinlik olarak, dinlenen şarkının çocuklara ne hissettirdiği
sorulabilir ya da müziğin özelliklerini anlatmaları istenebilir. Ayrıca, dinleme kısmında
çocuklar kendi hayal güçlerini kullanmaları için cesaretlendirilebilir ve bu bölümle
ilgili, kendi öykülerini anlatmaları istenebilir. Farklı bir etkinlik olarak, müziği
dinleyerek kendilerinin oluşturdukları bir dans gösterisi sunmaları istenebilir. Ayrıca
dinleme kısmı, çocukların müziği görselleştirebilmesine yardımcı olur. Örnek olarak;
çocuklar ellerindeki çubukları hareket ettirebilirler; eğer müzik hızlanırsa çubukları
yukarı, müzik yavaşlarsa da aşağı hareket ettirirler. Bu etkinlik çocukların melodiyi
görselleştirmesini sağlar (Perman ve Friedman, 2009).
Gromko (2005) anaokulu çocuklarında ses birimsel farkındalık ve müzik eğitimi
arasındaki ilişkiyi araştırmıştır. Kontrol grubu ile karşılaştırıldığında, dört ay boyunca
müzik eğitimi alan çocukların ses birimsel farkındalıklarında anlamlı bir şekilde daha
başarılı olduklarını bulunmuştur. Halk müziği şarkıları söyleyen ve müzik eğitimi alan
çocuklar, şarkı söylerken vücut perküsyonu ve ya psikomotor hareketlerde ve vuruş,
sözdizemi ve melodik kontur şekillerin sunulnasında, sözcüğü duymada ve ses birimine
karşılık vermede daha başarılı olmuşlardır (Akt. O'Herron ve Siebenaler, 2007: 20).
41
1.1.3.2. Şarkı Söyleme Çalışmaları
Çocuklar şarkı söylemeyi oyun oynamayı sevdikleri gibi severler. Günlük
yaşamlarının büyük bölümünü şarkı söyleyerek geçirirler. Şarkı söylemek, güzel ve
rahat konuşmak için düzenli nefes almaya gereksinim vardır. Çocuklar dinledikleri
şarkıya katılma isteği duyarlar. Çocuklar şarkı söyleme çalışmaları yoluyla farklı
sözcükler öğrenirler, sesleri kullanma ve denetleme yeteneği kazanırlar (Güler, 2006:
16; Sun ve Seyrek, 2002: 39).
Sistematik alıştırma ve pekiştirme yoluyla temel ses olarak başlayan şarkı
söyleme ve sesini kullanabilmek için, çocuklar cesaretlendirilmeye gereksinim duyar.
Bu bağlamda, çocuklar önce metin ve ritimdeki doğruluğu öğrenir, daha sonra melodik
yapıdaki doğruluk oranı gelişir. Çocuklar aynı zamanda gelen birden fazla uyarana ilgi
gösteremez. Çocuklar şarkı söylemeyi çeşitli sunum yolları ile öğrenirler. Bunların
arasında en yaygın kullanılan yöntem, çocukların öğretmenlerinin arkasından şarkıyı
tekrarlaması ya da önceden kayıtlı şarkı uygulamalarının dinletilmesidir. İşitme ile ilgili
özelliklere bakıldığında çocuğun, yetişkinin ardından yaptığı tekrarlar küçük yaş
çocuklarının melodik materyallerin önemli olanlarını anlamalarına ve bunlara karşı
hazır bulunmalarına yararlı olabilir (Envoy, 2008: 25; O'Herron ve Siebenaler, 2007:
18).
Belirgin pek çok sesin yer aldığı şarkı modelleri, çocuğun yeni şarkı
oluşturmasını engelleyebilir. Bunun nedeni, pek çok uyarana eş zamanlı dikkat etmenin
zorluğu, işitsel olarak şarkı modelisinin algılanmasındaki yetersizlik ve bilişsel
becerilerin eksikliğinden kaynaklanabilir. Bu durum şarkı üretiminde azalmaya neden
olmaktadır. Buna göre, küçük yaş grubu çocuklara, seslerini nasıl daha etkili, doğru ve
anlamlı kullanacaklarını öğretmek gerekebilir. Konuşma ve şarkı hakkındaki
öğretmenin algısı, çocuklara aktarılabilir ve çocuklar bu şarkı ve konuşmanın ince
özelliklerini kullanır (Envoy, 2008: 25; O'Herron ve Siebenaler, 2007: 17).
Çocuklar kendiliğinden şarkı söylemeye, çok küçük yaşlarda başlar. İlk bakışta
bu, çocuğun perde aralığını aşan vokal oyunlar şeklindedir. Aynı zamanda bu şarkılar,
istikrarlı perdelerde seslendirilen ünlü ses kalıplarını da içermektedir. Bu durum, bu
yaşta şarkı söylemeyi çocuğun yeni başlayan konuşmasından ayıran bir özelliktir.
Özellikle 18 aydan sonra, çocuk fark edebilir ve tekrar edilebilir şarkılar üretmeye
42
başlar. Bu erken müzikal iletişim çocukların kendi yarattıkları şarkıları yapmalarıyla
ortaya çıkar. On sekiz ay ile yedi yaş arasındaki çocuklarda daha belirgin olan bu
şarkılar bireysel ve sosyal müzikal iletişimin bir olgusudur. Çocukların dinleyici ya da
katılımcı oldukları müzikal yapılara, motive olup benimseyerek, kendilerine özgü
şarkılar oluştururlar.
Çocukların müzikal düşüncelerinin yönergesi doğal ve
gelişimseldir. Aynı şekilde çocukların kanonik (genel olarak kabul edilen) şarkıları
tekrar eden cihazlar gibi çocukların çıkardıkları sesler, şarkı söyleme ve vokal gelişimin
doğal ve gelişimsel olduğu düşüncelerini güçlendirir (Barette, 2006: 202; Dawling,
1999: 611).
Bunun yanı sıra, iki yaş civarındaki çocuğun şarkıları, sürekli tekrar eden
cümleciklerden oluşur. Bu hatlar tekrar edilebilir ve perde aralığı değişebilir. Aynı
melodik ve ritimsel hat, genellikle notalar arasında farklı aralıklarla, farklı perde
düzeylerinde tekrar edilir. Bu cümleciklerin ritimleri tutarlıdır. Bu ritimler, genellikle
konuşma kalıplarınındır. Cümleciklerdeki aksanlar ve cümleciklerin zamanlaması,
düzenli vuruş kalıbı tarafından belirlenir. Vuruşun bu iki düzeyli organizasyonu ve
cümlecik içi ritim, şarkı söylemeyi, konuşmadan ayıran bir diğer özelliktir. Çocuklar
müzikle çalışmaya sol-mi aralığında inişlerin olduğu şarkılar söylerek başlarlar. Bu tür
şarkılar, üretmek için en kolay yoldur. Daha sonra sol-mi-la ve mi-re-do notalarını
kullanabilirler Çocukların sıklıkla söylediği yaratıcı şarkılar, spontan şarkılar ve
doğaçlama şarkılar olarak bilinir. Yaratıcı şarkıların yavaş yavaş ortadan kalması
çocukların formal eğitime başlamasıyla ortaya çıkar. Çünkü ilköğretimde bu tür şarkı
söyleme uygulamaları değerli değildir ve teşvik edilmez (Barette, 2006: 202- 203;
Dowling, 1999: 618; Maerker, 2009). Buna bağlı olarak erken çocukluk döneminde
şarkı söyleme etkinlikleri çocukların yaratıcılıklarını sözel olarak ifade edebildikleri bir
yoldur.
Okul öncesi dönemde şarkı öğretimi, çocuğun fiziksel becerilerine, ruhsal ve
fizyolojik gelişimleriyle doğrudan ilişkili olmalıdır. Bu nedenle eğitimci şarkı
öğreteceği grubun özelliklerini iyi bilmeli ve çocukların becerilerini tanımalıdır. Okul
öncesi dönemde çocuk, gerek ses gelişimi gerek bedensel ve psikomotor gelişimini tam
tamamlamadığı için bireysel ses eğitimi yapmak pek uygun olmamaktadır. Bu nedenle
okul öncesi dönemdeki çocukların her birine ayrı ayrı şarkı öğretmek yerine toplu
olarak şarkı öğretmek doğru olacaktır. Böylece çocuk grup içinde çekingenlik
43
göstermeden şarkıyı öğrenecek ve müzik etkinliği çocuk için daha zevkli hale
gelecektir. Ancak öğretmenin ses modeli çocuğun yakalayabileceğinden çok aşağı ise,
çocuğun bu perde de şarkı söylemesi beklenemez. Hem öğretmen hem de çocuk daha
yüksek bir perde de şarkı söylemeleri hatırlatılmadıkça farkında olmadan gereksiz genel
perdelerde söyleyebilirler. Yüksek ses aralığı sıklıkla baş ses olarak bilinir, buna
karşılık, konuşma için alçak ses aralığı ise, göğüs sesi olarak bilinmektedir (O'Herron ve
Siebenaler, 2007: 20; Oğul, 2009: 37-38).
Müzik ve şarkıların birleşmesiyle çocuklara destek vermek ve gereksinimlerini
karşılamak için anlamlı öğrenme deneyimleri ve heyecanlı müzikal fırsatlar
uygulanabilir. Müzik etkinlikleri, karşılıklı güven ortamı oluşturma, saygılı ve yaratıcı
etkinliklerin paylaşımı erken çocukluk dönemindeki çocukların gelişimlerinde birbiriyle
paraleldir.
Çocukların şarkı söyleme becerilerine odaklanılmasına rağmen, bazı
araştırmalar da çocukların şarkı yaratıcılıklarındaki ne, nasıl ve niçin sorularına yanıt
aramışlardır. Çocukların her zaman ve her yerde karşımıza çıkan doğal şarkı keşifleri,
çocukların yaratıcı düşünceleri ve etkinliklerini keşfetmek için bir potansiyele sahiptir.
Çocukların sözel iletişimi ve şarkı açısından zengin bir çevrede bulunması, sözcükleri
gelişimi açısından müzik öğretimine güvenilmektedir (Barette, 2006: 202; Paquette ve
Rieg, 2008: 227; Wiggins, 2007: 56).
Şarkı söyleme etkinlikleri, çocukların erken müzikal katılımı ve yaşam
deneyimlerinin ortak ürünüdür. Şarkıların ilk ortaya çıkışı, bebeklerin anne babaları ya
da bakıcılarıyla iletişim kurmak ve sosyalleşmek içindir. Bu olgu bebeklerin kimlik
gelişiminin temel olarak görünür. Bebeklerin çıkardıkları seslerin ve şarkı
etkinliklerinin rolünü keşfetmek için araştırmacılar, bebeklerin yönettiği konuşmaları
incelediğinde müzik ve dil karışımının çocukların konuşma ve dil edinimlerinde erken
kazanılmasını
desteklediğini
savunmuşlardır.
Bu
erken
iletişimin
bebeklerin
yaşamlarının ilk bir yılı içinde bebeklerin yönettiği şarkılar yolu ile daha fazla
desteklenmektedir (Barette, 2006: 201- 202).Bu bağlamda okul öncesi programın
vazgeçilmez etkinliği olan şarkı söyleme çalışmaları çocukların severek ve isteyerek
katıldıkları eğlenceli bir etkinlik çeşididir. Bu nedenle eğitimciler, şarkı söyleme
çalışmalarını kullanarak çocukların dil gelişimlerini ve buna paralel olarak okuma
becerilerini geliştirir.
44
1.1.3.3. Ritm Çalışmaları
Okul öncesi müzik etkinliklerinde ritim çalışmaları, çocuğa elleriyle,
ayaklarıyla, tüm bedeniyle, oturarak ya da ayakta, ezgili ve ezgisiz ritim araçlarını
kullanarak yaptırılabilecek ritim kalıplarını hissettirme ve tekrarlama çalışmalarıdır.
Ritim egitimiyle, çocugun ritim duygusu gelisecegi gibi, denge, dikkat, tepke (refleks),
güven duyguları ile büyük ve küçük kasları da gelisir; el, kol, ayak, bas, göz ve beden
gibi organları arasında esgüdüm saglamasına, davranıslarında çeviklik ve incelik
kazanmasına yardımcı olunur. Kulak eğitiminin en önemli öğesi olan ritim, her insanın
doğumuyla birlikte getirdiği bir duygu olup çevremizde mevcut olan bir doğa olayıdır.
Ritim, çocuğun vücut organları arasında koordinasyon sağlanmasına, hareketlerinde
çeviklik ve incelik kazanmasına yardımcı olmaktadır. Buna göre, insanın günlük
yaşamının müzik ve ritmlerle dolu olduğu anlaşılır. Günlük yaşamımızda her an
karşılaştığımız seslerde ritm vardır. Müziğin yaşamımızda ayrılmaz bir bütün olduğu
anlaşılır (Altaş, 2006: 34-35; Choi, 2007: 2; Güler, 2006: 17; Öztürk, 2004: 68;
Sığırtmaç, 2005: 32)
İnsan, henüz anne karnındayken çevreden gelen çeşitli sesleri duyup doğmakla
birlikte, yaşamı boyunca sesler ile iç içe yaşar. Yaşamının ilk aylarında dahi bebeklerin
çıkardıkları sesler müzikal özellikler göstermiştir. Araştırmacılara göre, çocukların
müzik dinlediklerinde bedenlerinin hareket etmesinde altında yatan doğal neden onların
ritm duygusudur. Her yönden gelen sesler müziğin bir parçası olan ritmleri içermektedir
(Choi, 2007: 1; Etopio, 2009: 1).
Çocukların ritim eğitimde, küçük ve büyük motor beceriler kullanılmaktadır.
Ancak büyük kas motor beceriler ritim eğitiminde daha kolay kullanılabilir ve
çocuklardan daha kolay dönüt alınabilir. Bu sayede çocuklar, fiziksel etkinliklere
katılmada daha istekli olabilirler. Ritim, motor becerilerde önemli rol oynar. Yani
müzik etkinliklerinden biri olan ritim eğitiminin gelişmesi, çocukların fiziksel
gelişimlerinde en önemli amaçlarından olan motor becerileri desteklemektedir. Vücut
farkındalığı, ritim unsurları farkındalığı ve doğaçlama motor tepkilere dayalı olan müzik
ve hareket programının uygulanması çocukların ilgisini çeker ve çeşitliklik sağlar.
Ritim, müzikal olayları kalıp ve formlarla organize eder. Müzikte ritim algısı, genellikle
45
vezin görevleri kullanılarak ortaya çıkar (Evridiki ve diğerleri, 2003; Huss ve diğerleri,
2011: 675). Böylece çocukların ilgisini çeken müzik etkinlikleri ve hareket becerilerinin
kaynaştırılması, çocukların etkinliklerde daha katılımcı olmasını sağlar.
Birinci, ikinci ve üçüncü sınıf çocuklarının ritmik uyaranlar ile vücut
hareketlerini sekronize etme kabiliyetinde ritim eğitimininde olgunlaşmanın önemini
vurgulayan bir araştırmanın ardından, benzer sonuçlara, dört-dokuz yaş arasındaki
çocuklar üzerinde ulaşılmıştır. Ayrıca, üç-dört yaş arasındaki çocuklar üzerinde yapılan
bir çalışmada, dört yaşındaki çocukların olgunlaşmaya bağlı olarak ritim eğitimden daha
fazla etkilendikleri sonucuna varılmıştır (Evridiki ve diğerleri, 2003).
Ritim eğitimi okul öncesinde oyun ve taklit yoluyla yapılmalıdır. Başlangıçta
vücudun yürüme, koşma, zıplama gibi temel hareketlerinden yararlanılmalıdır. Şarkı
öğretimiyle ritim çalışmaları yapılabileceği gibi, sözle ritim çalışmaları da yapılabilir.
Ses ve hareketi etkileyen yedi ritim faktörü bulunmaktadır. Bunlar:
•
Vuruş: Müziğin genellikle düzenli ve sürekli duygusudur. Ritim
çalışmalarında eller, değişik biçimde vuruşlar yapmak için kullanılır.
Ellerle yapılan vuruş biçimleri şunlardır: Elin iç kısmı (avuç) ile yapılan
vuruş. Parmakların (özellikle başparmak dışındakiler) bitişik ve düz
tutularak yapılan vuruş. Parmakların (avuçta elma tutuluyormuş gibi)
kıvrılarak, parmak uçlarıyla yapılan vuruşlar. El ayası( avucun bileğe
yakın etli yeri) ile yapılan vuruşlar (Ersoy, 2006: 60; Oğul, 2009: 23-24).
•
Vurgu: Ses içinde tipik olarak düzenli ve açık olan güçlülük ve açıklık
faktörüdür.
•
Ölçü: Vuruşu düzenli bir esas üzerine vurgularla ayırmanın sonucudur.
•
Tempo: Seste vuruşun ve vurgunun gerçekleşme hızıdır.
•
Süre: Sesin ve sessizliğin gerçekleştiği zamanın uzunluğudur.
•
Kalıp: Genellikle vurgu tarafından bölünmüş sürenin sırasıdır.
•
Deyim: Bir arada gider görünen seslerin doğal gruplanmasıdır. Yaratıcı
ritim, vuruş, vurgu, süre gibi ritmik faktörleri vurgulayan hareketin
biçimidir. Ritimle ilgili çalışmalarda işitsel olanın mümkün olduğu kadar
görselleştirilmesine önem verilmelidir (Ersoy, 2006: 60-64).
46
Müzikal ritimin çocukluktaki gelişim açısından tartışılan iki boyutu vardır.
Birincisi; olayları zamansal dizileriyle ilişkilendirerek dikkati kontrol edebilme
becerisinin gelişimidir. İkincisi; ritimsel kalıpları hatırlama ve çoğaltma becerisinin
gelişimidir. Beş yaşındaki çocukların ritimsel kalıpları çoğaltmalarında ritimin
sıradüzensel organizasyonun önemine dair kanıtlar bulunmaktadır. Beş yaşındaki
çocukların iki seviyeli bir organizasyonla ritim kalıplarını çoğaltabildiklerini
bulunmuştur. Her ne kadar bu yaştaki çocuklara, ikili veya üçlü, değişmeyen, sabit ritim
serileri vurmak kolay gelse de vuruşun içinde değişen kalıplı ikili seriler üçlülerden
daha kolay gelmektedir (Dowling, 1999: 616-617).
Çocukların dinleme yeteneklerini gelişimine yardım etmek için, çocukların
çevrelerindeki seslere dikkat etmeleri ve bu sesleri tekrar/taklit etmeleri sağlanmalıdır.
Örnek olarak; ayakları yere vurarak yürümek, kayarak ya da ayakları sürüyerek
yürümek, dörtnala at gibi yürümek, koşar adımlar ile yürümek, saat tıklaması, hatta
sahilde çocuklarla dalgaların kıyıya vurma sesini dinlemek olabilir. Bu ritimsel
olasılıklar ve çeşitlilikler arttırılabilinir. Çocuklar yeni çalgı aletlerinden çıkan çeşitli
seslere aşina olduktan sonra; davul, sallamalı ya da vurmalı çalgılar ve zillerin
çalınmaya başlanması ile müthiş bir yol kaydedilmiş olur. Bu zaman dilimi
deneyimleme ve keşfetme olarak tanımlanabilir. Geçerli bir doğru ve ya yanlış yoktur.
Çünkü müziğin ve ritmin asıl amacı eğlenmektir (Rhythmic Activity, 2004).
Okul öncesinde müzik genellikle arka plan olarak etkinlikler arasında geçişlerde
kullanılır. Çocuklar müzik hareket ve çalgı denemeleri yoluyla ritim ve kafileri
öğrenirler ve bilişsel gelişimlerini destekler. Başlangıçta kolay bir ritim ile çocukları
çalıştırmak ve çocukları çalmaları için davet etmek daha etkilidir. Ritim çalışmalarında
“lull” (sakinleşme, sessizleşme) noktasını fark edildiğinde ya da grubun enerjisi
dağıldığında, bu geçiş noktası olarak adlandırılır. Öğretmen eğer enerjinin düştüğünü
hisseder ve çocuklarda devam etmek için herhangi bir istek göremezse, yüksek ses
çıkartıp ve elindeki ritim aletini yukarı kaldırarak bitirebilir (Dartt, 2009: 28; Rhythmic
Activity, 2004).
Buna göre, ritim çalışmalarında dikkat edilmesi gereken hususlar kısaca şu şekilde
sıralanabilir:
47
•
Ritim çalışmaları çocukların yaş ve gelişim düzeylerine uygun olmalıdır.
•
Çocukların öncelikle kolayca kavrayıp tekrarlayabilecekleri ritim kalıpları
kullanılmalıdır.
•
Kolay bir ritim kalıbı çocuklar tarafından tam olarak kavranmadan, daha
güç bir ritim kalıbının öğretimine geçilmemelidir. Ritim çalışmaları
kolaydan zora doğru düzenlenmelidir.
•
Ritim çalışmaları grup şeklinde yapılmalıdır.
•
Öğretmen, daha önceden belirlediği ritim kalıplarını çocuklarla birlikte
yaparak onlara rehber olmalıdır.
•
Ritim çalışmalarını ilgi çekici hale getirmek için ritim aletlerinden
yararlanılmalıdır.
•
Ritim çalışmalarında ritmik hareketler kullanılmalı ve bu çalışmalar için
seçilen müziğin ritmi de canlı ve net olmalıdır.
•
Ritim çalışmaları kısa tutulmalıdır. Bu tarz çalışmalar gürültülü
olduğundan beş dakikadan fazla sürdürülmemelidir (Oğul, 2009: 19). Bu
unsurları dikkate alındığında, ritim çalışmaları çocukların programda
severek ve eğlenerek katıldıkları etkinliklik çeşidir. Öyle ki ritim
çalışmaları, dil becerileri başta olmak üzere, buna bağlı olarak okuma
becerilerinin temelidir.
1.1.3.4. Yaratıcı Dans Çalışmaları
Müziğin temposuna uyarak yapılan ve estetik değer taşıyan düzenli vücut
hareketlerine dans denir. Bir başka ifadeyle, müzik eşliğinde çocukların içlerinden
geldiği gibi herhangi bir olayı, müzikle birleştirerek devinimsel anlatma sanatıdır.
Küçük çocuklar için uygun deneyimlerin içinde, müzik ve hareketin zenginliği bulunur.
Çocuklar anlamlı bir şekilde vücutlarını hareket ettirirler, kendilerini ritmin temposuna
bırakıp dans ederler. Hatta çocuklar yetişkinlerin en melodik seslerinden bile daha eşsiz
doğallıkta şarkı söylerler ve onlardan doğru işitirler. Müzik ve yaratı dans etkinlikleri
48
okul öncesi sınıflarını, mutlu, neşeli ve güler yüzlü çocuklarla doldurur (Edwards ve
diğerleri, 2005: 9; Öztürk, 2004: 82).
Dansta vücudun tüm parçaları kullanılmalıdır. Baş, boyun, omuzlar, kollar, eller,
bel, kalça, bacaklar, ayaklar ve hatta gözler, kaşlar, ağız, dil de dansa katılmalıdır. Dans,
çocuğa bedeninin nerede ve nasıl çalıştığı, nasıl hareket ettiği ile ilgili önemli ipuçları
verir. Çocuk bu yolla hareketinin sınırını, yönünü ve hareketinin şeklini tanıma fırsatı
bulur. Hareket ve dans programları, çocukların tüm yeteneklerini deneme, yaratıcı ve
karmaşık hareket deneyimleri yaşamasına olanak sağlar (Güler, 2006: 18-19; LorenzoLasa ve diğerleri, 2007: 25).
Dans yoluyla hareket deneyimleri; ayrıca müzik, sayma, hafıza ve problem
çözme ile de birleştirmektedir. Tekrar eden pekiştireçler yoluyla çocuklar, farklı müzik
modu veya tempolarını belirli hareket tarzlarıyla ilişkilendirmekte ve müzik dizemine
ayak uydurabilmek için vücut hareketlerini saymaktadırlar. Küçük çocuklarda müzik,
ifadesel hareketlere neden olmaktadır. Çocukların müziğe ani tepkileri, doğumla altı yaş
arasında görülmektedir. Dört ve altı aylıkken çocukların, kontrollü ritimsel bir kalıpta
olmasa bile müziğe, vücut hareketleriyle tepki verdikleri görülmüştür. Çocuklar dört ile
altı yaşına kadar, müziğe tepkileri uzuv hareketleri ile sınırlıdır ancak ritimsel ve alansal
hareket kalıpları zamanla artış gösterir (Boone ve Cunningham, 2001: 23; Lorenzo-Lasa
ve diğerleri, 2007: 29).
Son zamanlarda dört yaşındaki çocukların bile ifadesel vücut hareketlerinde
duygusal anlamı yeteneklerinin üstünde farklılaştırabildiğini ve beş yaşındaki
çocukların bu gibi duygusal anlamları ifadesel vücut hareketlerinde fark edebilme
yeteneğinde artış gösterdiklerini ve duygusal yoğunluğu artırmak için belirli vücut
hareketi ipuçları geliştirebildiklerini göstermiştir. Dört veya beş yaşındaki çocukların
ifadesel vücut hareketlerinde duygusal anlamı şifreleyebileceklerine inanmak için bir
sebep, çocukların, jestler yoluyla sembolik kavramları etkili bir biçimde ifade edebilme
yeteneklerini araştıran konuyla alakalı bir araştırmadan gelmektedir (Boone ve
Cunningham, 2001: 23).
Yaratıcı dans ve müzik deneyimlerinin, bilişsel esnekliği, düşünceyi ve uzaysalzamansal muhakemeyi artırdığı bulunmuştur. Bunlar; çocuklarda oyun yeri pazarlığı
49
yapmayı, nesneleri yapı hâline getirmeyi ve oyun oynamayı öğrenmek gibi önemli okul
öncesi becerileridir. Dans; çocuklara fikir veya düşüncelerini ifade etmek için hareket
yaratma fırsatı sağlamaktadır. Duygunun, jestlerin, hareketl ve tavırların vücut dili
iletişimi; yüz ifadesinden, vokal ifadeden ve müzikten, gözle görülür bir biçimde daha
az araştırmada konusu olmuştur. Araştırmalardaki bu eşitsizlik, duygusal iletişimde
anlamlı vücut hareketleri yeteneğini araştıran başarılı fakat az sayıdaki araştırma göz
önüne alındığında sonuçlar etkileyicidir. Başarılı duygusal iletişim; yürüyüş biçimi,
hareketlendirilmiş geometrik figürler ve dans hareket performansları gibi farklı vücut
dili ifadelerinde ortaya çıkmıştır (Boone ve Cunningham, 2001: 21-22; Lorenzo-Lasa ve
diğerleri, 2007: 29).
Hareket deneyimleri ve hareket duyumları anlamlı bir şekilde bağlandığı zaman,
hareketin yaratıcı güçleri ortaya çıkar ve yaratıcı dans başlar. Dans estetik bir deneyim
olarak hareket algısını keskinleştirir ve bedensel zekânın, kinestetik farkındalığını
artırır. Yaratıcı dans sayesinde, çocuk da temel vücut farkındalığı, sayma ve ritm,
yaratıcı vücut hareketleri, dil ve duygusal ifade de gelişim görülür. Müzik, duyguyu
ifade etmede, duygusal iletişimde yapılan yaratıcı hareketlerin ortaya çıkmasında
etkilidir. Ayrıca pek çok araştırma, okul öncesi çocukların müzikteki duygusal anlamı
sözel çözümlemede performanslarının üstüne çıkmaya başladıklarını ve olumlu ve
olumsuz haz içeren müzikal ipuçlarına karşı duyarlı olduklarını göstermiştir (Boone ve
Cunningham, 2001: 23; Edwards ve diğerleri, 2005: 10; Lorenzo-Lasa ve diğerleri,
2007: 25). Buna göre, çocukların yaratıcı dans etkinliklerinde ortaya çıkan
hareketlerinin altında çocukların duygu ve düşünceleri de yatmaktadır. Bu nedenle
yaratıcı dans çocukların sadece hareket gelişimine değil aynı zamanda sosyal duygusal
gelişimlerini de olumlu etkilemektedir.
Yaratıcı dans ve harekette amaç çocukların hissettikleri gibi, özgürce, yaratıcı
bir şekilde hareket üretmelerini sağlamaktır. Bu çalışmalar uygun büyüklükteki
ortamlarda gerçekleştirilmeli ve etkinlik öncesinde çocukların müzikteki ritmi ayırt
etmeleri için kısa bir ısınma çalışması yapılmalıdır. Çocuklar müziğin ritmine,
temposuna ve kendi düşüncelerine göre dans ederken, onlara yardımcı olabilecek,
kurdele, eşarp, balon gibi materyallerin sunulması yaratıcılıklarını destekleyebilir
Bunun için çocuklar; şık kostümler, toplar, oyuncak çember veya serbet düşümlü
kumaşlar gibi benzer nesnelerin, yeni ve yaratıcı kullanımlarını araştırmaya teşvik
50
edilebilir. Benzer nesneleri yeni, yaratıcı ve hayalî yollarla kullanan çocuklar, fiziksel
dünyaya ait soyut düşünmelerini, tek bir kavramın pek çok boyutunu geliştirerek,
ilerletmektedir (Lorenzo-Lasa ve diğerleri, 2007: 29; Sığırtmaç, 2005: 35).
Öğrenme için yeni içerikler yaratmak çocukları geliştirir ve dünyayı anlamak ve
tartışmak için onlara farklı fırsatlar sunar. Dansa yönelim, bu fırsatları çocuklara sunar.
Buna göre, yaratıcı dans çalışmalarında eğitimci çocuklara rehberlik etmeli ancak onları
yönlendirmekten kaçınmalıdır. Öğretmenin çocuklara müzik eşliğinde yapılabilecek
hareketleri gösterdiği ve çocukların da bu hareketleri tekrarladığı durumlarda yaratıcılık
ortadan kalkar. Çocuklar içlerinden geldiği gibi dans etmeliler, kendi yaratıcılıklarını
kullanmalıdırlar. Öğretmen sadece müziğin ritmine uymalarını denetlemeli, örnek
hareketler ve figürler göstermemelidir (Alpaslan, 2010: 39; Lorenzo-Lasa ve diğerleri,
2007: 29; Özçimenli, 2007: 19). Çünkü yaratıcı dans çalışmalarının asıl amacı
çocukların herhangi bir şekilde yönlendirilmeden kendi yatarıcılıklarını ortaya
koymalarını sağlamaktır.
Bu sayede, yaratıcı dans ve hareket etkinlikleriyle çocuk müziğin ezgi ve ritmini
bir bütün olarak algılamayı, düşüncelerini ve duygularını dans ile ifade edebilmeyi,
gerilimden uzaklaşmayı ve rahatlamayı, büyük-küçük kaslarını koordineli olarak
hareket ettirmeyi, bir grup olarak hareket etme alışkanlığını kazandırır. Fiziksel hareket
yaratıcı hareketlerle birleştiğinde çocuk dikkat etmeyi, hızlı olmayı, keyifle öğrenebilir
(Altaş, 2006: 34; Lorenzo-Lasa ve diğerleri, 2007: 26).
1.1.3.5. Müzikli Öykü Çalışmaları
Çocukların bu tür kitap, öykü ve şarkılarla ilk karşılaşmaları genellikle ailede
başlar. Bu ilk deneyimler çocukların ilköğretime başlamadan önce dil gelişimi ve
çevrelerindeki dünya hakkında bilgi sahibi olmalarında, bilişsel süreçlerde ve okuma
becerilerinde başarılı olmalarını sağlar. Kitap okuma, öykü anlatma ve şarkı söyleme
anne babaların çocuklarını örgün eğitime hazırlamada yardımcı olmaktadır. Genel
olarak 1990’lardan sonra evde ailelerin çocuklarının okuma becerileri üzerine
yoğunlaştıkları görülmüştür. Ayrıca anne babaların evde müzik ve şarkı yoluyla harf,
rakam ve sözcük öğretimi 1993’den 1999’a kadar hızlı bir artış göstermiştir. Ayrıca
51
araştırmalar okul öncesi kurumuna giden çocukların anne babaların yarıdan fazlasının
evde çocuklarıyla okuma-yazma faaliyetleri sürdürdükleri göstermiştir Yaratıcı
etkinliklerde resimli kitapların kullanıldığı müzik eğitimi; müzikal yaratıcılığı, müziğe
bakış açısını ve okuma yeteneğini, müziği deneyerek öğretir (Baek, 2009: 15; Rathbun
ve Grady, 2003: 1).
Müzik çocukların kalp, ruh ve zihinlerine dokunan heyecan verici bir eğitim
aracıdır. Zenginleştirici ve ilgi çekicidir. Müzikal davranışlar ilkel ve gelişmiş bütün
kültürlerin temelidir. Müzik her yaştan insanlar için anlaşılan bir dildir. Müzikli öyküler
ise, seslerin kullanımına uygun olarak hazırlanmış öykülerdir. Müzikli öykü
çalışmalarında çocuklara öykü öğretmen tarafından anlatılır. Seslerin kullanıldığı
bölümlerde bu ses ne ile çıkarılabilir gibi sorular sorularak çocuklardan kullanacakları
materyalleri belirlemeleri istenir. Öyküde belirlenen seslere ve rollere göre çocuklara
görev dağılımı yapılır. Öykü bir yandan dramatize edilirken çocuklar uygun yerlerde
seçtikleri çalgı veya nesneler yardımıyla öyküde geçen sesler çıkarılır. Öyküde seslerin
yanı sıra ritim, şarkı, müzik ve öykünün özünü anlatan kısa cümleler kullanılabilir Aynı
zamanda çeşitli ses kayıtlarını dinleyerek çocuklar, kendi deneyimleri ile öykülerdeki
olayları ilişkilendirmeyi, öykünün ne kadar sık okunursa okunsun metinin aynı
kalacağını, yüksek sesle okunan öykülerden yeni sözcükler ve farklı müzik türlerini
ayırt etmeyi öğrenirler (Altaş, 2006: 35; Diffily ve diğerleri, 2001: 32; Sığırtmaç, 2005:
37;Wolf, 2002).
Çocukların müzikli öykü etkinliklerinde kullanılacak kitapların ön yüzlerini
görmeleri onların kendi oluşturacakları etkinliler için kitap seçimlerinde kolaylık sağlar.
Bu nedenle, benzer kitapların alçak kitaplıklarda yan yana dizilmesi çocuklara yardımcı
olur. Bunun yanı sıra, çocukların yazılı sözcük dağarcıklarını artırmak için çocukların
müzikli öykülerden seçtikleri sözcükleri, alfabedeki harfleri pazen tahtalara yapıştırarak
çocukların görselleştirmesi sağlanabilir. Ayrıca manyetik kartlar ve sözcük kartları
kullanılabilir. Hatta bir kukla sahnesi kurularak tanıdıkları sözcüklerdeki harflerden
oluşan sözcük duvarı yapılıp çocukların burayı bir kaynak olarak kullanması
sağlanabilir. Bu açıdan bakılacak olursa, çocuklar yaparak öğrenir ve müzik
etkinliklerine aktif olarak katılmalıdırlar. Şarkı söyleme, müzik ile hareket çocukların
müzikal büyümelerine yardımcı olmak için gerekli temel taşlardır. Müzikli öyküler için
kullanılacak olan öykülerin çocukların hayal güçlerine, ilgi ve meraklarına yanıt
52
verecek düzeyde olmalıdır. Öyküler tekrar tekrar okunsa bile çocuklara aynı zevki
vermelidir (Diffily ve diğerleri, 2001: 36; Wolf, 2002).
Bu bağlamda, çocuk kitaplarına göz atıldığında müzikli öyküleri fark etmek
oldukça kolaydır. Çünkü bu öykülerde hareket, vuruş ve şarkılar vardır ya da öykü
müzikal şekilde anlatılıyordur. Müzikli öykülerde konuşulandan daha iyi metinler içerir.
Müzikli öyküler hayali ya da bilgilendirici olabilir. Her iki durumda da mesaj
müzikaldir. Müzikli öykü etkinliklerinin temel becerisi olan dinleme becerisi, dil ve
okuma becerisinin gelişimini destekleyen temel deneyimlerin kazanılmasını sağlar.
Çocuklar öykü anlatılmaya ya da okunmaya başladığında, öyküdeki metinleri ya da
resimleri takip edebilir. Çocukların dinleme becerilerini geliştirmek için sınıflarda bir
dinleme merkezi oluşturulabilir. Bu merkez çok az malzeme ve yer gerektirir. Bunun
yanı sıra, dinleme merkezleri sınıflarda çok az bir alanda kurulabilir. Gereken
malzemeler ise, bir teyp ya da CD çalar ve kulaklıktır. Ses kasetlerini, kitapları ya da
teypleri saklamak ve korumak için sepet ya da plastik kaplar yerleştirilebilir. Dinleme
merkezlerinde çocuklar kitap ya da öyküleri dinleyebilir, yüksek sesle okuyabilir,
çevresel sesleri ya da müzikal sesleri dinleyebilirler. Diğer alanlarda bulunan çocukları
rahatsız etmeden ilgi duydukları müzikleri dinleyebilirler (Diffily ve diğerleri, 2001: 31;
Wolf, 2002).
Araştırmalar müziğin çocukların akademik performanslarının ve akademik
görevlerini etkilediği okuma becerileri üzerine etkisinin olduğunu göstermiştir. Ayrıca
araştırmacılar öğretim yöntemi olarak müzik eğitimi kullanıldığında, çocukların öykü
okuma becerilerinde artış olduğunu savunmuşlardır. Çocuklar müzikli öykü
etkinliklerinde okunanı anlama becerilerini artırabilir. Çocuklarda okuma becerisi uzun
süredir kabul edilmekte ve teşvik edilmektedir. Şarkılar, ritim, tekerleme ve müzikli
öyküler çocukların kolayca ilgisini çekebilir. Çocuk edebiyatının bir parçası olarak
müzikli öykülerin potansiyelinin tanıması, estetik bir hazineye dönüştürülebilir ve
bunları paylaşan çocuklarının okuma becerileri üzerinde olumlu etkiler yaratabilir
(Azan, 2010: 2-3; Wolf, 2002).
Müzikli öykü çalışmaları, çocukların yöntem olarak en çok zorlandıkları müzik
etkinlikleridir. Aynı zamanda eğitimciler açısından da rehberliği zor bir etkinliktir.
Çünkü müzikli öykü çalışmaları için uygun öykülerin bulunması ya da öyküler üzerinde
53
değişiklikler yapılarak çalgı ile taklit edilebilir doğal seslerin eklenmesi gerekebilir. Bu
nedenle, müzikli öykü çalışmaları, çocukların sesleri tanımaları ve buna bağlı olarak
okuma becerilerini geliştirmeleri açısından önemlidir.
1.1.4. Okul Öncesi Dönemde Okuma Becerilerinin Gelişimi
Erken okuma-yazma terimi
ile
çocukların okuma, yazma ve sözel dil
gelişimlerinin birbirine bağlı bir şekilde resmi olarak okumaya geçiş yılları olan
ilköğretim birinci sınıftan önce ortaya çıkan beceriler anlatılmak istenir. Ayrıca erken
okuma yazma becerileri akıcı okuma yeteneğinin habercisidir. Okuma aynı zamanda
okul öncesinde, ses farkındalığı biçimindedir ancak ilk süreçte adlandırmayı kapsamaz.
Okuma ve yazma becerilerinin geliştirilmesi, okuryazar bir toplumda çocuklar için
önemli bir eğitim başarısıdır. Okuma yazma becerileri, okuldaki sayısız alanda ve
yaşam boyu edinilecek pek çok bilgiden oluşur (Byrne ve diğerleri, 2007: 82; Cabell,
Justice, Konold ve McGinty, 2010: 2; Lonigan, Farver, Phillips ve Clancy-Menchetti,
2011: 306).
Okumayı öğrenmedeki başarı ile ilgili önemli becerilerin yavaş gelişimi
çocukları olumsuz yönlendirmektedir. Okul öncesi zorlukların ciddi olumsuz sonuçları
ve okuryazarlık ve diğer akademik becerilerin gittikçe artan önemi göz önünde
bulundurulduğunda, gelişen teknolojinin takip edilmemesi durumunda, sayısız çocuk,
gittikçe artan teknoloji güdümlü küresel toplumda kendilerine gerekli olacak okuma
becerilerini edinmeden okuldan ayrılmaktadır. Ayrıca, ilköğretime başladıklarında
okuma yazma ve dil deneyimleri olmayan çocuklar, daha sonra okuma problemleri
yaşayabilmektedir. Başlangıçtaki düşük başarı ilköğretim boyunca aynı kalma
eğilimindedir. Evrensel okul öncesi yaygınlaştırma çabaları nedeniyle, pek çok çocuk
için okula başlama yaşı şu anda dört yaştır. Okul öncesi çocukların okuryazarlık
gelişimi için, önemli bir ortam oluşturabilir. Bu nedenle, okul öncesi çocukların
okuryazarlık öncesi becerilerine odaklanan kapsamlı programların erken okuma
başarısızlığı riskini azaltabilmektedir. Çocukların erken okuma yazma becerileri, daha
sonraki okuma başarılarını etkileyen sözel dil ve kodlama becerilerini kapsamaktadır.
Sözel dil becerileri sözdizimi ve sözcükten oluşur. Bu beceriler, erken okuma becerileri
şifre çözmede, bir öngörü olmasına rağmen araştırmalara göre, çocukların sözel dil
54
becerileri daha sonraki okuma sürecinde okuduğunu anlama becerilerine büyük katkı
sağlamaktadır (Cabell ve diğerleri, 2011: 2; Lonigan ve diğerleri, 2011: 306;
Schwanenflugel ve diğerleri, 2010: 231).
Erken okuma becerilerilerinin öneminin artması üzerine Amerika Birleşik
Devletlerinde “Hiçbir Çocuk Geri Kalmayacak (No Child Left Behind) Yasası’nın”
unsurları olarak, okul yöneticileri, eğitimciler ve okuma öğretimi kuramları
araştırılmıştır. Ulusal Araştırma Konseyi ve Ulusal Okuma Paneli adlı iki tane çığır
açan araştırma ve gözden geçirme grubu, okuma öğretimi için çocuklarda okuma yazma
gelişimi ile ilgili 100.000’den fazla araştırma incelenerek, okuryazarlıkta anahtar
konumda bulunan beş alan tespit edilmiştir. Bu alanlar;
• Ses birimsel farkındalık,
•
Ses birimleri,
• Akıcılık,
• Sözcük dağarcığı,
• Metin idrakıdır (O'Herron ve Siebenaler, 2007: 17-18).
Okuma becerisi toplumda başarıyı yakalamak için, sosyal ve ekonomik gelişim
için oldukça önemli ve değerlidir. Etkili okuma yönergeleri, belli temeller üzerine
yapılandırılmıştır. Bu yönergeleri okuma faktörün belirlediği kabul edilir. Birçok
deneyim ön koşul olmaksızın okuma becerilerine katkıda bulunur. Buna göre, pek çok
çocuk anaokuluna okuma becerilerini kazanmadan gelmesine rağmen, çoğu çocuk için
erken okuma becerileri, okul öncesi dönem boyunca ortaya çıkar ve gelişir. Okuma ve
okumayla ilgili becerilerdeki bireysel farklılıklar, okul öncesi dönemin sonlarına doğru
ortadan kaldırılabilir (Lonigan ve diğerleri, 2011: 306; Snow, Burns ve Griffin,1998: 13).
Okuma yazma eğitimi, okuma ve yazma stratejilerinin bir araya getirilmesi ile
oluşturulmuştur. Buna rağmen her konuyla okuma ve yazma stratejilerinin
birleştirilmesi mümkün değildir fakat bu birleştirmenin olumlu etkileri olduğu ifade
edilir. Okuma ve yazma yöntemleri sadece konu odaklı olarak işlenmemektedir. Amaç
sadece
okuma
yazmayı
öğretmek
olan
etkinliklere
yer
verilmesinden
çok
bütünleştirilmiş yaklaşım kullanılmaktadır. Bu bütünleştirilmiş yaklaşım çocukların
55
okumaları ile günlük deneyimleri arasında bir köprü kurmalarını, kavramaları daha
çabuk öğrenmeyi ve etkisinin uzun sürmesini kolaylaştırır (Pearman ve Friedman,
2009).
Okuma, karmaşık bir süreç olmasına rağmen, çocuğun sözcüğü başarılı bir
şekilde okumasını sağlayan iki farklı zihinsel yordama bulunmaktadır. Bunlardan
sözcük tanıma, sözcük ve bu sözcüğün telaffuz şekli arasındaki harf dizesinin doğrudan
karşılığını öğrenmeyi içerirken, ses birimi (fonem) ise, ses birimlerine karşılık gelen
harf gruplarını öğrenme ve bunlardan sözcükler oluşturmayı içerir. Etkili okuma, her iki
yordamın kazanıldığı öğrenme sürecinde gerçekleşir. Erken okuma başarısı büyük
ölçüde sözcük kodlama becerilerine bağımlıdır. Becerilerin kodlarını çözmenin
kurumsal temeli seslerin farkına varma, harf bilgisi ve sözcük bilgisi konularındaki okul
öncesi beceriye kadar gidebilir (Lamb ve Gregory 1993; Schwanenflugel ve diğerleri,
2010: 231).
Fonolojik farkındalık çocukların sözcüklerdeki bütün sesleri parçalayarak yeni
sözcükler öğrenmesine yardımcı olur. Daha sonra çocuk her sesin kodunu çözer ve yeni
sözcükleri okuyabilir. Okul öncesi tekerlemeleri çocuklarda ritim gelişimine yardımcı
olur ve istikrarlı vuruşlarla gelen sözcükleri tahmin etmelerini sağlar. Kafiyelerin ezbere
söylenmesi ve ya bir şarkıdaki kafiyeli sözcüklerin tespit edilmesi bu kavramı
pekiştirebilir (Corradino, 2009: 7-8).
Çocuklarda okuma becerilerin diğer bir boyutu olan alfabe bilgisi, harfler ve
sesler arasındaki sistematik ilişkiyi inceleyen bir anlayıştır. Ayrıca alfabetik bilgi içinde
yer alan harf isimlerini bilme harf-ses ilişkisini anlamayı kolaylaştırmaktadır.
Hecelemenin keşfedilmesiyle ortaya çıkan harf-ses ilişkisi arasında etkin olarak
düşünmek, çocukları okuma yazma konusunda cesaretlendirmektedir. Alfabe bilgisinin,
çocukların ileri yıllardaki okuma yazma becerisini etkilediği belirtilmektedir. Okumayı
öğrenmede bir öğe olarak alınan çözümleme; harf tanıma, harf ses ilişkisini kurma,
parçaları ve sözcüğün tümünü meydana getirmek için seslerin harmanlaması ve
sözcüklerin tanınması olarak ifade edilebilir. Okuma sürecinin nasıl işlediğine dair
farklı görüşler vardır. Ancak okuma sürecini olumsuz yönde etkileyen faktörler
konusunda genel olarak birlik söz konusudur. Okuma gelişimi biyolojik ve çevresel
56
faktörlere bağlı olarak değişebilir (Akyol ve Temur, 2008: 82-83; Lonigan ve diğerleri,
2011: 306; Yazıcı, 2010: 3).
Okuma becerisinin öğrenme sürecini açıklayan üç aşamalı bir model öne
sürülmüştür. Bunlar;
•
Benzer sözcüklerin anlık fark edilmesini içeren logografik aşama,
•
Bilgi ve bireysel ses birimleri ve grafemlerin (sesletim,telaffuz)
öğrenildiği alfabetik aşama,
•
Üçlünün sonu olan ortografik aşama ise, okuyucuya ses birimsel çevirim
olmadan sözcükleri anlık olarak ortografik birimler içerisinde analiz
etme şansı vermektedir. Bu aşamalar doğal gelişim göstermekle beraber,
farklı öğrenme yöntemlerinin belirli aşamalar üzerine yüklediği önemden
etkinebilecekleri de belirtilmiştir. Kullanılan öğretme yöntemine rağmen
çocuklarda belirli bir okuma yöntemi geliştirmek için kişisel yönelimler
mevcuttur (Lamb ve Gregory, 1993).
Bu nedenle, okuryazarlık uzmanları ve eğitimciler okuma eğitimi için farklı
felsefeler arasında kalmışlardır. Ses ile ilgili (foniks) kullanımı bütünsel olarak dil
öğretimine yön vermiştir. Bu ses eğitimi metne dayalı ses eğitimi ve standart testlere
hazırlanma etkinlikleri ile yer değiştirmiştir. Okuma öğretimi ile ilgili olarak bilimsel
literatür tarandığında okuma problemlerinin nasıl gerçekleştiği ve işitsel ayrımcılık ve
görsel algılama yetenekleri arasındaki ilişkiyi anlamamıza yön verecek sonuçlar ifade
etmişlerdir. Bunlar:
• Okuma problemleri tek sözcüklü okumalarda daha çok gerçekleşir; çünkü görsel
materyal hızlı kodlanamaz.
• Çözümleme kabiliyeti çocukların kavrama yeteneklerinden ziyade çocukların
dildeki seslerin yapısına olan duyarlılığı önemlidir. Bu çocukların sözcüklerin
ritim ve ses farklılıklarını fark etmesidir. Bu yetenek çocukların sözcükleri
anlamlarından ayrı olarak fark edebilmesidir.
• Dil bilgisinin çözümlenmesi için, alfabedeki harfler algılanırken foniks, ses
bilgisi (ses dizinleri) algılanmalıdır ki bu ses birleşmesini ve sözcük
bölümlemesi
(heceleme)
yeteneklerinin
gelişmesi
için
önemlidir.
Bu
57
yeteneklerin kaynağında ise dikkat, hafıza ve kavrama yeteneği yatmaktadır (
Darrow, 2008).
• Küresel
olarak,
okumaya
başlayanların
dünyasına
müziği
tanıştırma
sorumluluğu çoğunlukla okul öncesi öğretmenlerindedir. Müziğin kendi günlük
yaşamlarının doğal bir parçası olduğunu anlamada çocuklara yardımcı olur.
Böyle yaparak müzik öğrenme için sınırlarının ötesine geçmek için açık bir kapı
haline gelmektedir. Paralel becerileri güçlendirirken her iki öğrenme alanının
entegre edilmesini sağlayacak tarzda müziği okuryazarlık eğitimine entegre
etmek için okul öncesi eğitmenlerini donatacak kaynaklar ve daha fazla hazırlığa
ihtiyaç bulunmaktadır. Bunu verimlilikle ve güvenle yapmak için, okul öncesi
eğiticileri okuryazarlık öğretiminde, çocukların çeşitliliği nitelikli bir şekilde
yansıttığı, müziği okuryazarlık öğretimine entegre etmeyi desteklemek olarak
tanımlanması ve K-12 öncesi uzmanlık ve müzik uzmanlığı anlamına gelen en
iyi uygulamayı yapması için teşvik edilir (Wiggins, 2007: 62).
1.1.5. Okul Öncesi Dönemde Müzik Etkinliklerinin Okuma Becerilerine
Etkisi
Çocukların okumaya hazırlıklarını artırmak ve kodlama çözümü geliştirmek için
kurumsal becerileri amaçlayan açık ve formal eğitim çabalarının okul öncesinde
yürütülmesi gerekir. IRA ve NAEYC’nin ortak görüşüne göre, beş yaşındaki çocuklar
için belirgin ses farkındalığı eğitimini son derece önem taşımaktadır. Beş yaş altı
çocukların erken ses farkındalığı gelecekteki okuma becerisinin bir göstergesi olmasına
rağmen, formal alfabe eğitimi, genelde okul öncesi için karşı öneri olarak sunulmaktadır
Oysa dört ve beş yaşındaki çocukların alfabe bilgisi, erken okuma becerileri konusunun
belirgin bir göstergesidir. Ancak, çocukların sözcük bilgisini geliştirmek için tasarlanan
bazı etkili programlara eğitimciler direnç göstermektedir. Bu nedenle, sınıf ortamında
yapılan kapsamlı program parçaları olarak yapılan uygulamaların yeterliliği ve çocuklar
için yararının incelenmesi gerekmektedir (Schwanenflugel ve diğerleri, 2010: 232). Bu
nedenle, okul öncesindeki çocukların okuma becerilerini geliştirmek için, öncelikle okul
öncesi eğitimcilerin bu tür programlara karşı ilgili ve istekli olmaları gerekmektedir.
58
Bu bağlamda, Okul Öncesi Programlarındaki Gelişimsel Olarak Uygun
Uygulama etkinliğinde NAEYC (Küçük çocuklar için Ulusal Eğitim Derneği)
tarafından ileri sürülen okul öncesi programların kalitesi için hazırlanan kılavuzlar
Birleşik Devletler, Avustralya, Yeni Zelanda ve İngiliz Kolombiyası gibi yurt dışı
programlarını etkilemektedir. IRA,
(Uluslararası Okuma Kuruluşu) okuryazarlık
eğitimine uluslararası en iyi uygulama yaklaşımı için resmi olarak hizmet etmektedir.
1998 yılında onaylanan Okuma ve Yazmayı Öğrenme: Okul Öncesi Programlarındaki
Gelişimsel Olarak Uygun Uygulama ile NAEYC’nin ortak ifadesinde, okur-yazarlık
becerilenin gelişimi, gelişmiş okuma hedefine doğru beş aşama ile sürekli bir gelişim
süreci olarak sunulmaktadır. Bu aşamalar;
• Farkındalık ve Keşfetme – Okul Öncesi,
• Deneysel Okuma ve Yazma – Anaokulu,
• Okumaya ve Yazmaya Başlama – Birinci Sınıfın Sonu,
• Geçişli Okuma ve Yazma – İkinci Sınıf,
• Bağımsız ve Üretken Okuma ve Yazma – Üçüncü Sınıf (Wiggins, 2007:
57-58).
Buna göre, eğitim programları kapsamında müzik ve dil gelişimi arasındaki
ilişki araştırmacılar tarafından ilgi gören bir konudur. Ancak ilk defa 1970’li yıllarda
normal sınıflarda müziğin, müziksel olmayan etkileriyle ilgili güçlü bir tartışma
başlatılmıştır. McDonald, özellikle müzik ve dilin okumaya hazır olma bağlantılarını
yeniden tartışmaya başlamıştır. Sesle ilgili ayrımı geliştirmenin, çocukların hem müzik
hem de normal sınıflardaki okuma becerileri için son derece önemli olduğunu ifade
etmiştir. Başarılı bir okuma becerisinin anahtarı, dinleme özelliğini iyi bir şekilde
geliştirmektir. Bu dinleme becerisi, müzik etkinliklerinde çocukların yapabildikleri
değişik dinleme deneyimleri yoluyla güçlendirilir. Buna göre, pek çok araştırmacı da
okul öncesi çocuklarında müzik eğitiminin, çocukların farklı konu alanlarında
etkilediğini, özellikle de okuma-yazma becerilerinde etkili olduğunu gözlemlemişdir.
Bazı araştırmalarda ise, erken çocukluk eğitiminde müzik ve dil bilgisi arasında anlamlı
ilişkilere rastlanmış, melodik algı görevlerinde yüksek sonuçlar elde eden çocuklar
ayrıca fonolojik farkındalık ve ön okuma testlerinde de yüksek sonuçlar elde etmiştir.
Yarı deneysel çalışmalarda müzikaller ve disiplinler arası programlara katılan
çocukların katılmayan çocuklara göre fonolojik farkındalıklarının gelişiminde, sözcük
59
tanımada ve heceleme becerilerinde daha verimli olduklarını görülmüştür. Müzik
etkinlikleri işitsel algı gelişimi, fonolojik bellek ve üstbilişsel bilgi gelişimlerinde
etkilidir (Bolduc, 2008: 1; Wiggins, 2007: 56).
Müzik eğitimi ve müzik katılımının başta, okuma ve matematik olmak üzere
akademik başarıyı geliştirmektedir. Okuma öğretimi yöntemine bakmaksızın bilimsel
literatürde, giderek büyüyen bulgular belirli müzik deneyimlerinin ve etkinliklerinin
okuma becerisi bileşenlerini desteklediğini göstermektedir. Yazılı dokümanlara dayalı;
kitap okumak, yazılı materyalin işlevi, öykü sıralama ve öyküyü anlama, yazılı harf ve
sembolleri algılayabilme, temel harf sıralaması gibi yazılı etkinlikler ile müzik
etkinlikleri kolaylıkla eşleştirilir (Darrow, 2008).
Bu bağlamda müzikal etkinlikler ile sözcükler arasındaki ilişki henüz ikna edici
şekilde açıklanamasa da, müzikal beceriler işitsel bellek ve özellikle sözel bellek ile
oldukça ilişkilidir. Aynı işitsel mekanizmaları, dil ve müziğin bazı temel unsurlarının
algısı
da
düşündürmektedir.
Bu
mekanizmalar;
seslerin
hecelenmesini,
ses
kategorilerinin tanımlanmasını ve tını , süre, ses ve perde içindeki değişikliklere dayalı
birimleri içerecektir. Bazı araştırmalar fonolojik farkındalık ile melodik, ritmik ve
armonik (uyum) ayrımcılık gibi bazı müzikal beceriler arasında ilişki olduğunu
göstermiştir. Ayrıca bu becerilerin sadece sözcüklerle değil, aynı zamanda erken okuma
becerileri ile de ilişkilidir. Ayrıca müzik eğitiminde çocukların fonolojik duyarlılık
işlemlerinin gelişmesinde, küçük yaşlar önemlidir. Çocuklar gelişimsel olarak uygun
müzik etkinliklerine katıldıklarında, şarkı söylediğinde, dans ettiğinde, oyun
oynadığında ve okuduğunda onların işitsel, görsel uzamsal ve kinestetik bilgileri beyin
alanlarında aktif hale gelmektedir (Hayward ve Gromko, 2009; Moyeda, 2006).
Buna göre, Schwanenflugel ve diğerleri (2010) bilimsel olarak mantıklı ve
araştırma tabanlı uygulamalara dayalı erken okuryazarlık eğitimi için kapsamlı ve etkili
programlarının gereksinimini göstermek için, “Başarıya Giden Yol” adlı ses farkındalığı
ve sözcük gelişimi anlamına gelen ve iki aşamalı deneyden oluşan bir program
geliştirmişlerdir. Bu program, çocukların kod çözmede gereksinim duyulan okuma
becerilerini geliştirmek için, gelişimsel olarak uygun deneyimler sağlamak amacıyla
tasarlanmıştır. Araştırmanın amacı, Başarıya Giden Yol (PAVEd for Success) okuma
programının artan seçeneklerinin etkinliğini değerlendirmek, sınıf tabanlı uygulama ve
60
küçük çocukların okuma becerilerini geliştirme uygulamalarının devamlılığını
geliştirmektir. Araştırmanın sonuçlarına göre, etkili bir program, çocukların okuma
becerilerine katkıda bulunmaktadır. Ancak, Ulusal Okuma Paneli (2000), erken okuma
becerileri uygulamalarının devamlılığını araştırmak için yürütülen çalışmaların büyük
oranda başarısız olduğu sonucuna varmıştır. Bu nedenle, öğretmenler tarafından ne tür
erken okuma becerisi uygulamalarının yürütüldüğü belli değildir (Schwanenflugel ve
diğerleri, 2010: 232-233). Buna göre, eğitimde sürekliliğin sağlanması, çocukların
okuma becerilerinde kalıcı davranış değişikliği gerçekleştirmelerinde eğitimciler önemli
bir yer tutmaktadır.
Müzik eğitimi ile diğer disiplinler arasındaki ilişki, pek çok nörolog için
araştırma konusu olmuştur. Buna gore, beyin mekanizmalarını tanımlamak için,
araştırmalar yapılmış ve sonuçta çocuklar okuduğunu anlama, uzaysal- zamansal akıl
yürütme ve desen ayırt etme görevlerinin en iyi performansını, etkili ve hızlı şekilde
müzikle yardımıyla ortaya çıkardığı görülmüştür. Müzik ve okuma ile ilgili araştırma
literatürü müzik katılımının okuma becerisi üzerine etkisi konusunda, “Hiçbir Çocuk
Geri Kalmasın” (NCLB) yasası, müzik gibi okuma becerisi dışında etkinlikler için
fırsatlar sunan, okuma becerisi konusunda etkili bir programı olması gerektiği sonucuna
varmıştır. Okuma becerisini geliştirmek için müzik eğitmenleri ve bütün okul personeli
programa dâhil edilmelidir (Darrow ve diğerleri, 2009; Hayward ve Gromko, 2009).
Çocuğun okuma becerilerinin birden fazla yararı vardır. Yıllar boyunca, eğitim
araştırmalarının odağı olan sözlü okuma, çeşitli şekillerde en iyi duruma getirilebilir.
Sözlü okuma becerisiyle birleştirilmiş müzik, çocukların okuma sevgisini artırabilir ve
okuma yazma becerilerinin gelişmesine yardımcı olabilir. Müzik ve şarkı yoluyla
okuma yazma öğretimi kolaylaşır. Kanıtlanmış çalışmalar da, müzik ve okuma
etkinlikleri eş zamanlı olduğunda, çocukların ön okuma ve genel bilgi düzeylerinde bir
gelişme olduğunu göstermiştir. Müzik ve okuma etkinliklerinin birleşmesiyle artan sınıf
başarılarına rağmen, özellikle erken okuma yazma becerilerinde sorun olan çocuklar
için, müziğin okuduğunu anlamayı ve öykü metinlerinin anlaşılmasını kolaylaştırdığını
destekleyen çok az kanıt bulunmaktadır. Çok fazla araştırma desteği olmamasına
rağmen müzik eğitim almanın özellikle okuma ve müzik becerileri olmak üzere
akademik başarıyı arttırdığı şeklinde sık, sık ifade edilen bir çağdaş toplum inancı
bulunmaktadır. Bu alanla ilgili araştırmalar, müzik eğitiminin genelde bilişsel gelişimi
61
arttırdığını ancak okuma üzerindeki olumlu etkileri hakkında sonuçların çok fazla
olgunlaşmadığını göstermektedir. Bu nedenle daha fazla araştırmaya gereksinim
duyulmaktadır (Darrow ve diğerleri, 2009; Kouri ve Telander, 2008: 329-330).
Çocukların müziğe bakış açısı yetişkin bakış açısından farklıdır. Bu nedenle,
müzikal form ne olursa olsun, öğretmenin müzikal eğitim seviyesine rağmen müziğin
yaratıcılığı desteklemesi ve okuma yazma eğitimini artırılması bugünün erken çocukluk
sınıflarında büyük önem taşımaktadır. Dil gelişimi ve müzik ilişkisi hakkında müzik ve
dil gelişimi, erken dönemlerde bir bütünün ayrılmaz parçalarıdır. Eğitimcilere göre,
müzik ve dilin öğrenimi birbiriyle sıkı bir ilişki içindedir (Paquette ve Rieg, 2008: 227;
Topaç, 2008: 17-18).
Çocukların okuma becerileri üzerine müziğin etkisini inceleyen pek çok çalışma
bazı müzik programlarını, bir süre deney grubu üzerinde uygulayarak daha sonra deney
ve kontrol grubunun ilk ve son okuma becerilerini karşılaştırmışlardır. Bu çalışmalar
çoğunlukla ön okuma, okuma becerileri, sözcük bilgisi, fonolojik (ses bilgisi) ve fonem
(ses birimi) farkındalık, akıcı okuma ve yazma üzerine olumlu etkilerini bildirmiştir.
Buna göre, ön test ve son test olarak Watkins-Farnum Performans Ölçeğini kullanılara
yapılan 14 haftalık bir çalışmanın sonunda, deney grubundaki çocukların ayaklarıyla
ritim tutarak okuma becerilerinde belirgin düzelme olduğu ortaya çıkmıştır. Ritim ile
okuma becerileri arasındaki bağlantıyı araştıran diğer bir çalışmada ise okuma, bellek
oyunu, müzik performansı ön çalışması, duyma oyunu ve doğaçlama gibi beş müzik
becerisinin ve çalışma süresi, çalışma kalitesi, etkinliklerin zenginliği, erken müdahale
gibi dört çevresel faktörler yer almaktadır (Hayward ve Gromko, 2009; Kouri ve
Telander, 2008: 330-331). Chan ve diğ. (1998) ise, çocukluktaki müzikal eğitimin, sözel
bellekte uzun süre etkili olabileceğini göstermişlerdir. Müzikal eğitim almış çocuklar,
anlamlı düzeyde, müzik eğitimi almamış çocuklardan sözel olarak sunulan sözcükleri
hatırlamada daha etkin çıkmışlardır (Akt. Anvari ve diğerleri, 2002: 113).
Müzikal eğitimin okuma becerilerine etkisi, müzikal sesteki değişim farkındalığı
ile ses birimsel farkındalık arasında bir ilişki olduğunu ve bu ilişkinin okumayı
artıracağını kabul etmektedirler. Lamb ve Gregory (1993)’un çalışmalarının amacı ise
bu ilişkiyi incelemektir. Bu amaçla okullarının ilk yılındaki çocuk gruplarına okuma,
müzik becerisi ve ses birimsel farkındalık testleri verilmiştir. Bu çocukların, özellikle
62
ses birimi becerileri gerektiren okuma testlerinde iyi performans göstermişlerdir (Lamb
ve Gregory, 1993).
Müzik etkinliklerinden biri olan müzikli öykü çalışmalarında çocuklar,
öyküdeki hareketlerle bağlantılı sözcüklerin başlangıç ve bitiş seslerine dikkat ettikçe
çocuğun sözcük kavrama becerisi, dağarcığı ve kullanımını artmaktadır. Ayrıca, hayvan
hareketlerini tanımlamarken çocuklar yeni sözcükler kullanmayı öğrenerek deneyim
oluşturmaktadır. Bu deneyim daha sonra sesleri adlandırmaya ve sesleri çıkartırken
sözcükler için yazılı sembolleri görselleştirmeye katkı sağlar. Öyküdeki güçlü kafiye
uyumu,
çocukların basit şarkıları, kafiyeleri ve parmak oyunlarını öğrenip tekrar
etmelerine katkıda bulunmaktadır (Wiggins, 2007: 57).
Bolduc ve Gelet (2005: 3) fonolojik farkındalık ile melodik algı ve ritmik
algılama becerileri arasındaki ilişkiyi araştırmak için yaş ortalaması beş olan 13 okul
öncesi çocuğuna, algısal müzikal yeteneklerini değerlendirmek için Müzikal Akıcılık
Birincil Önlemler Testi, fonolojik farkındalıklarını değerlendirmek için Fonolojik
farkındalık Testi uygulamıştır. Araştırmanın sonuçları, algısal melodik görevler ile hece
ve tekerleme görevleri arasında anlamlı bir ilişki olduğunu göstermiştir. Ancak melodi
ve ritmik algı arasında ve ritmik algı ile fonolojik farkındalık yetenekleri arasında bu
grupta bir ilişkinin olmadığını belirlemişlerdir.
Wiggins ise, müzik ve dil arasındaki bir bağlantıya dikkat çekmiştir. Her ikisinde
de seslerin kullanımı söz konusudur. Çocukların okumaya başlamak için dil
becerilerinde öncelikle sesleri öğrenmesi gerekir. Çocukların şarkı söylemek için önce
müzikteki sesleri öğrenmeleri gerekir. Bu nedenle dil ve müzik birbirine paraleldir.
Ayrıca müzik, aktif katılıma ve yaratıcılığa teşvik edebilir ve akademik başarıyı
artırabilir. Müzik işitsel bir etkinliktir ve çocukların öğrenmesini kolaylaştırır (Wiggins,
2007: 55).
Son dönemde yapılan araştırmalara bakıldığında, dil işleme de kullanılan sesleri
harmanlama ve bölümleme (heceleme) gibi bazı işitsel tahlil (analiz) yeteneklerin,
ritmik, melodik ve harmonik ayrımlama gibi müzik algısı için gerekli yeteneklere
benzer olduğunu görülmüştür. Erken okuma yeteneği, konuşmanın işitsel bileşenlerini
işleme yeteneğine yakından bağlıysa müzik algısı için gerekli işitsel tahlil
63
yeteneklerinin, okuma gelişimi ile de ilişkili olabileceği düşünülmektedir. Seslerin
faklılıklarını algılayabilmek, işitme algılarında fonetik bilgileri fark edebilme
becerilerinin gelişimine yardımcı olmaktadır. Bu durum işitsel farkındalığın gelişimine
işaret etmektedir. İşitsel farkındalığın gelişimi hiyerarşik değildir. Daha bütünselden
daha ince seslere doğru ilerler ve bu genelde doğrusal olmayan bir yol izler (Anvari ve
diğerleri, 2002: 112; Darrow, 2008).
Ritim ve tekerlemeler müzik ile okuma becerilerinin eğitimi için bir basamak
olarak kullanılır. Okuduğunu anlama akıcılık gerektirir. Fonolojik farkındalık, fonem
farkındalık, işaret sistemleri, görüş tanımlama ve akıcılık dil ve müziğin ortak
bserileridir. Fonolojik farkındalık sesler arasındaki ve ya tüm ses birimlerinin arasındaki
hassasiyet arasında işitsel ayrımcılık ile ilgilidir. Bu beceriyi geliştirmek için çocukların
bilinçli bir şekilde sesleri bir araya getirmeleri gerekir. Fonem farkındalık içindeki
beceriler konuşulan dilin en küçük ses birimleri anlama becerisidir. Dil ve müzik
becerilerinin her ikisinde de çocuklar ses birimlerin farkına varmalarını sağlar. İki
beceri de, sesler arasındaki fark ve benzerliklerin algılanmasına ve sembollerin
anlamlandırılmasına bağlı olarak gelişir. Semboller hem işitsel hem görsel semboller
olarak ifade edilir. Müzik okumak da, soldan sağa ve yukarıdan aşağı doğrudur. Bu göz
koordinasyonu düşünüldüğünde okuma becerisi de aynıdır (Mizener, 2008; Wiggins,
2007: 55).
Benzerlikler bu kadarla sınırlı değildir. Bu benzerlikler şu şekilde sıralanabilir;
• Görsel sıralama hafızası: sesleri hatırlama ve sözcüklerin uzunluklarını
hatırlayabilme, böylece sözcüğün anlam kazanması için önemlidir. Şarkı
söylemek ya da oluşturmak için ton ve şarkı sözleri hatırlanmalıdır (Wiggins,
2007: 55).
• Segmentasyon(bölümleme); sözcük içindeki ses birimlerini birbirinden ayırma
yeteneği olarak tanımlanırken, harmanlama; ayrılmış ses birimlerini birleştirerek
sözcük haline getirme becerisidir. Şarkı söyleme, nefesteki ses birimlerinin
doğal segmentasyon ve harmanlanmasının bir görünüşüdür. Şarkı söyleyen
çocuk, ünlü harflerde sesini askıya almayı, farklı ritimlerdeki ünsüzlerde havayı
64
vurgulamayı, perdeleri ve dinamikleri öğrenir (O'Herron ve Siebenaler, 2007:
18).
• Dili algılama: konuşulan dili dinleme ve anlama yeteneği, şarkıyı dinleme ve
anlama ve müzik etkinlikleri açıklama yeteneği ile karşılaştırılır. Şarkı söyleme
etkinliklerine katılmanın çocukların sözcük dağarcığını artırır. Müzik ve okuma
yetenekleri arasındaki paralellik kodları çözümleme yeteneğidir (Wiggins, 2007:
55).
• Fonolojik (sesbilimi) farkındalık: bir sözcüğün ayrı ayrı sahip olduğu sesleri ve
ya ses birimlerini anlamlandırmadır. Sözcükleri harflere ve harfleri seslere
bağlar. Seslerin farklı bütünlüklerine duyarlılık (seslerin ritimleri, heceleri,
sonunu ve başını fark etme ve üretme) bütün müzik seslerine karşı olan
duyarlılık ile karşılaştırılır (tekrarlama ya da taklit edilen ses modellerini,
sıralamayı ve küçük farklılıkları fark edebilme) (Corradino, 2009:5; Wiggins,
2007: 55).
• Fonemik (ses birimsel) farkındalık: sözcüklerdeki seslerin farkındalığıdır ve
çocukların sesler arasındaki farklılıkları belirlemesine yardımcı olur. Küçük ses
parçacıklarının, yazılı sembollerde farkına varması ve bunların manipüle
edebilmesi (dur sözcüğündeki sesleri teker teker fark edebilmesi gibi), şarkı
söylerken farklı küçük sesleri ve heceleri vurgulaması, uzatması (müzikteki tek
başına vurguları fark edebilmesi) ile karşılaştırılır. Ulusal Okuma Panelinin
okuma yazama öğretimi için, çocuklarda ses birimsel farkındalığın çok kritik bir
ön
koşul
olduğunu
ortaya
koymaktadır.
Bu
farkındalık
abecenin
çözümlenmesinden önce gelmektedir (Corradino, 2009:5; O'Herron ve
Siebenaler, 2007: 18; Wiggins, 2007: 55).
Buna göre, fonolojik farkındalık ve fonemik farkındalık, sözcüğü görerek
tanıma, yazım imla farkındalığı, ipucuna dayalı farkındalık ve akıcılık olarak
ifade edilen okuma yetenekleri, müzik yetenekleri ile paraleldir. Okuma
becerileri,
çocukların
vurguların
farklılıklarını
anlamadaki
becerileriyle
benzerlik göstermektedir. Dört-beş yaş grubu çocukların müzik yetenekleri, ses
farklılıklarını anlayabilme yetenekleri ve okumanın gelişimi arasında güçlü bir
65
ilgi bulunmuştur. Müzik ile okuma yetenekleri arasındaki ilişki özetlenirken ve
karşılaştırılırken, müzik oluşturmanın ve okuyabilmenin aslında doğal olarak
birbiriyle
ilişkili
olduğu
görülür.
Şarkılardaki
ritim
ve
melodilerin
ezberlenmesiyle, erken okuma becerileri, fonolojik farkındalık ve fonemik
farkındalık artıkça müzik dil gelişimine yardımcı olabilir (Corradino, 2009: 7;
Darrow, 2008).
• Akıcılık: fikirleri net bir şekilde ifade edebilme, müzik yaparken yavaş, hazır ve
kolay bir biçimde ifade edilme ile sözcüklerin sözel ve yazılı olarak ifade
edilebilme yeteneği ile eşleştirilir. Bu bulgulara göre, müziği okuma
etkinlikleriyle bütünleşmiş olması ve uygulanmasının dil gelişimine etkileri
olduğu gibi müzik yeteneklerini de geliştirir. Ayrıca, akıcılık; ölçü ya da
tonlamayı, çekim ve akış ile beraber sözcüklerinin doğal konuşma ritmine
ritmini sağlama yeteneğini de içerir (O'Herron ve Siebenaler, 2007: 18; Wiggins,
2007: 55).
Sinir sisteminin, ses kalıplarını kullanma yeteneği, kişinin müzikal becerisiyle
ilişkilidir. Bu nedenle, müzisyenler, sinir sistemlerini, müzik ve konuşma kalıplarını
işleve geçirmede daha başarılıdır. Ayrıca yapılan bazı araştırmalar, müzik algısı zayıf
olan çocukların okuma yeteneğinin de zayıf olduğunu göstermiştir. İşitsel algı ve ses
birimsel farkındalığı zayıf olan çocukların telâffuzu da yetersiz olmaktadır ve telâffuzu
yetersiz olan çocuklar, sözel yanıt verirken sorun yaşamaktadır (Mitchell, 2010;
O'Herron ve Siebenaler, 2007: 19).
Müziğin büyüsü, çocuklara hissettirmeden onları içine alır ve müzik okuma ile
ilgili pek çok etkinliğe çocukları öğrenme amaçlarının farkına varmaksızın içine çeker
.Bu nedenle şarkı söyleme çalışmaları, okuma yazma becerilerinde öğretimsel bir
yöntem olarak kullanılmaktadır. Şarkı söylemek çocuklara ses birimlerini öğrenmede ve
ses birimsel farkındalık oluşturmada yardım etmektedir. Ayrıca, şarkı söylemek,
çocuklara, sözcük ve cümle kalıplarını hatırlama ve kullanmada ve sözcük dağarcığını
geliştirmede, sözcüklerin telaffuzunda ilk, orta ve son ünsüz seslerin ayrılmasında
yardımcı olmaktadır. Çocuk müzikal ifadelerle söylendiği zaman cümlenin yapısını
daha kolay anlayabilir. Çocuklar müzik ile öğrendikleri okuma becerilerini her alanını
tamamlayabilir ve müzikal etkinlikleri dil ile arttırabilir Şarkılar ritim ve melodi içerir.
66
Böylece çocukların fonolojik, fonem ve erken okuma becerileri üzerinde yardımcı
olabilir. Ayrıca müzik, şarkı ve ritim çocukların anlama becerileri üzerine de etkili
olabilir. Şarkılar dinleme becerisi sağlayarak çocukların iletişimini artırabilir.
Programda yer alan şarkı söyleme çalışmaları, okuma yazma ve şarkı söylemeyi
öğretmen için tasarlanmış bir eğitim yöntemidir.
Çocuklara Orff, Kodaly ya da
Dalcroze öğretimi gibi gelişimsel müzik eğitiminin verilmesi, daha sonraki yıllarda
okuma becerilerini olumlu yönde etkileyen bilişsel gelişimi arttırdığı savunan
araştırmalar da bulunmaktadır. Çocuğun yaşamının ilk evrelerinde gelişen ve müzik
eğitiminde öğretilen vurgu ayrımı, okuma becerisinin temeli olan fonetik bilginin işitsel
olarak tanınmasına katkıda bulunmaktadır (Bintz, 2010: 683-684; Corradino, 2009: 4;
Darrow, 2008; Darrow ve diğerleri, 2009; Edwards ve diğerleri, 2005: 120).
Bradley K. ve Bradley J. (1999) çalışmalarıyla, çocuklarda okuma ve
kompozisyon becerilerini geliştirmek için müzik etkinlikleri kullanmanın önemini
açıklamışlardır. Müzik yoluyla okuma becerilerini geliştirmek için, şarkılara yeni sözler
yazma, öykü oluşturma, kafiyeleri sözcükleri eşleştirme, şarkıyı söyleme ve tekerleme
gibi etkinlikler kullanılabilir.
Diğer bir müzik etkinliği olan yaratıcı dans çalışmaları ile okuma becerilerini
desteklemek için; okuma zamanları dans ve çocuk konulu kitaplara bakmakla geçebilir,
bu da çocuğa önceki deneyimleriyle ilişki kurma şansı verir. Çocukların çizme ve müzik
temposu yoluyla ilişkili duygularını ifade ettikleri yaratıcı etkinlikler, yaşamlarının
diğer boyutlarındaki deneyimlerini genişletebilir ve genelleyebilir (Lorenzo-Lasa ve
diğerleri, 2007: 29).
Çocukların
okuma
becerileri
kazanımlarında
ve
bilişsel
becerileri
kazanmalarında aile üyeleri de önemli bir unsurdur. Head Start grubu üzerine yapılan
bir çalışmada evde anne babaları tarafında kitap okuma, öykü anlatma ve şarkı söyleme
gibi etkinlikler uygulanan çocukların, okul öncesinde okuma becerilerinde artış
olduğunu göstermiştir (Rathbun ve Grady, 2003: 1).
Müzik ve okuma becerilerinin geliştirilmesi ile ilgili eğitim programları,
derinlemesine incelendiğinde dört yaş grubunda okuma ve yazmaya hazırlığı içeren
müzik programının, eğitim programı olarak kullanıldığı sınıflarda etkili olduğu
67
bulunmuştur. Araştırmada, Logolar için yazılı materyali anlama testi, yazılı matetal
kontrol listesi ve yazma ve dil becerileri gelişimi kontrol listesi gibi testler
kullanılmıştır. Araştırmanın sonuçlarına göre müzik, basılı ve yazılı materyallerin
algılanmasında ve yazı öncesi yeteneklerinin gelişiminde etkili olmuştur. Ayrıca müzik
ile yapılan etkinliklere çocukların heyecanla katılmak istedikleri de gözlenmiştir. Bunu
izleyen çalışmalarda bu bulgularını destekleyen sonuçlar elde edilmiştir (Darrow, 2008).
Bu nedenle, müzik pek çok eğitimci tarafından okullarda öğrenme sürecine
yardımcı olma yolu olarak görülmüştür. Müziğin pek çok şekilde faydalı olduğu da
ispat edilmiştir. Klasik müzik, öğrenmeyi artırma ve bilgi algılamada beyni harekete
geçirme yolu olarak görülmüştür. Müzikle birleştirilmiş okuma yazma becerileri, ses ve
görsel ayrımı, göz-motor koordinasyonunu, görsel sıralama hafızasını, dil edinimini,
sözcük dağarcığı gelişimini, fonolojik ve ses birimi farkındalığını ve akıcılığı geliştirir.
Aynı anda, müzik algılamasını, müzikte nota okumayı, müzik hafızasını, şarkı
repertuarını ve müzik performansını geliştirilir. Buna göre, tanımlanan birleştirilmiş
müzik ve okuma yazma etkinliklerine, standart tabanlı bir yaklaşım, gelişimsel açıdan
uygun bir uygulama ile ilgili ulusal ve uluslararası düşünceyi yansıtmaktadır
(Thompson, 2005; Wiggins, 2007: 62). Buna göre, müzik etkinliklerinin, okul öncesi
çocukların eğitimciler tarafında genel olarak arka planda kalan okuma becerileri
üzerindeki etkisi kabul edilir bir gerçektir. Şarkı söyleme çalışmalarında kullanılan
şarkılarda geçen sözcükler, nakaratlar, kafiyeli sözcükler uygun koşullar sağlandığında
çocukların sözcük dağarcığı ve telaffuz bilgisini oldukça etkilemektedir. Sesleri tanıma
ve ayıt etme çalışmalarında kullanılan doğa sesleri, çalgı aletlerinin sesleri ve
birbirinden farklı nesnelerin seslerini ayırt etmeyi öğrenen çocuklar, bu sayede
sözcüklerdeki sesleri öğrenmelerine ve ayırt etmelerine yardımcı olmaktadır. Okuma
becerilerinin temeli olan ritim çalışmaları yoluyla çocuklar sözcükleri hecelerine
ayırmayı, ritmik konuşmayı, tonlamayı, alçak ve yüksek sesler çıkarmayı öğrenir.
Yaratıcı dans çalışmalarıyla çocukların yaratıcılıkları kullanılarak görsel materyaller
yardımıyla harf öğretimi desteklenebilir. Müzikli öykü çalışmalarında kullanmak üzere
seçilen kaliteli öyküler yoluyla, çocuklar öykülerde geçen sesleri çalgı aletleri
yardımıyla çıkarır. Daha sonra bu seslerin ait olduğu nesneler resimli sözcük kartlarıyla
görselleştirilip çocukların okuma becerileri desteklenebilir. Müzik etkinliklerinin
çocukların okuma becerilerinde olumlu katkısı kabul edilir bir gerçektir. Bu durumda
68
önemli olan müzik etkinliklerinin eğitimci tarafından programında yeterli ve kaliteli
şekilde kullanılmasıdır.
1.2. Amaç
Okul öncesi dönemde çocuklara uygulanan müzik etkinliklerinin kalitesi ve
çeşitliliğinin yanı sıra, uygulanan müzik etkinliklerinin eksikliği ve programdaki
başarısının ölçülmesi, müzik etkinliklerinin okul öncesi çocukların ilköğretime
hazırlaması açısından; bu araştırma, okul öncesi eğitim programında okuma becerisini
destekleyici müzik etkinliklerinin 61–72 aylık çocukların okuma becerilerine etkisinin
incelenmesi amacıyla yapılmıştır.
Araştırmanın temel amacı doğrultusunda aşağıdaki sorulara yanıt aranmıştır:
.
Alt Amaçlar
1. Deney ve kontrol grubu çocuklarının okuma becerileri ön-test puan
ortalamaları arasında anlamlı düzeyde fark var mıdır?
2. Deney ve kontrol grubu çocuklarının okuma becerileri son-test puan
ortalamaları arasında anlamlı düzeyde fark var mıdır?
3.
Deney
grubu
çocuklarının
okuma
becerileri
ön-test/son-test
puan
ortalamalarında anlamlı düzeyde fark var mıdır?
4. Kontrol grubu çocuklarının okuma becerileri ön-test/son-test puan
ortalamalarında anlamlı düzeyde fark var mıdır?
5. Deney grubu çocukların okuma becerileri ön-test/son-test/ izleme testi puan
ortalamaları arasında anlamlı düzeyde fark var mıdır?
1.3. Önem
Okul öncesi dönemde çocuğa kazandırılan, bilgi ve beceriler çocuğun yaşamının
temelini oluşturmaktadır. Okul öncesi dönemde çocukların gelişimleri hızlı bir değişim
gösterir. Bu dönemde çocukların merak duyguları üst düzeyde olduğu için öğrenme
69
hızları da oldukça yüksektir. Çocukların tüm gelişim alanlarının temeli, büyük oranda
ilk yıllarda atılmaktadır. Bu nedenle erken çocukluk yılları, yaşamın en kritik dönemini
oluşturmaktadır.
Geleneksel eğitim sistemlerine bağlı kalan eğitimciler açısından bakıldığında
müzik etkinlikleri, eğitim programının vazgeçilmez bir parçası iken müzik
etkinliklerinin sadece şarkı söyleme ve ezberlemeden oluştuğu görülmektedir. Fakat
müzik etkinlikleri sesleri tanıma ve ayırt etme, şarkı söyleme, ritim, müzikli öykü,
yaratıcı dans gibi yöntemleri içerir. Okul öncesi eğitimde nitelikli bir müzik etkinliği
planlanması
ve
uygulanması,
öğretmenin
çocukların
gelişim
özelliklerini,
gereksinimlerini bilmesi, temel müzik bilgi ve becerilerine sahip olması ile yakından
ilgilidir. Müzik çocuğun müzikal ve dil yeteneğinin gelişimini, bilişsel, sosyalduygusal, bedensel ve psikomotor gelişimini desteklediği gibi duyu gelişimini de
desteklemektedir. Müzik etkinlikleri günlük eğitim programında yer alan diğer
etkinliklerle bağlantılı olarak kullanılabileceği gibi belli bir zaman çerçevesinde tek
başına da planlanabilir. Doğru planlanmış müzik etkinlikleri çocuğun duygularını
geliştirir, sesleri ve ritmi ayırt etmelerini sağlar, yönergeleri anlama ve yönergelere
uyma, hatırlama, ezberleme, parça bütün ilişkisi kurma, bir durum üzerine yoğunlaşma
ve dinleme alışkanlığı geliştirir.
Okuma
becerileri
etkinlikleri
müzik
etkinlikleriyle
planlanabilecek
etkinliklerdendir. Çocuklar okula başlamadan önce konuşma ve okuma yazma ile ilgili
birçok deneyim kazanmaktadır. Çocukların okuma becerileri onların ilköğretime
başladıklarında öğrenebilecekleri bir beceri olarak düşünülmemelidir. Okuma becerileri
henüz
okul
öncesi
dönemdeyken
çocukların
birbirleriyle,
aile
bireyleriyle,
çevrelerindeki diğer yetişkinlerle girdikleri iletişim sayesinde gelişir. Çocukların okuma
becerileri akademik başarıları üzerinde de etkilidir. Okul öncesi dönem çocukların
okuma becerileri kazanımları açısından önemli bir dönemdir. Çocukların bu dönemdeki
öğrenme istekleri onları okuma becerileri gelişimlerinde dinleme, konuşma, algılama,
inceleme ve dikkat gibi becerilerini tam olarak kullanabilmelerini sağlar. Okuma yazma
etkinlikleri eğitim programının önemli bir parçasıdır. Ancak ülkemizde yapılan
araştırmalara bakıldığında okul öncesi dönemdeki çocukların okuma becerilerine ilişkin
araştırmalara rastlanmamaktadır.
Ancak okuma becerilerinin çocuğun gelecekteki
akademik başarılarının temeli olduğu düşüncesi herkes tarafından kabul edilir. Okuma
70
becerileri, müzik etkinliklerinde olduğu gibi günlük eğitim programında tek başına
planlanabileceği gibi diğer etkinliklerle bütünleştirilmiş şekilde de planlanabilir. Müzik
etkinlikleri ve okuma becerilerinin birbiriyle olan ilişkisi vurgulanmaya çalışılmaktadır.
Müzik etkinlikleriyle kazandırılmaya çalışılan dikkat, dinleme, sözcük bilgisi, telaffuz
gibi birçok beceri okuma becerileri içerisinde de kazandırılmaya çalışılan
becerilerdendir. Çocuk dinlediğini duymak, duyduğunu anlamak gibi okuma yazmaya
hazırlıkta önemli beceriler kazanır. Türkçe’deki sözcüklerin seslerini doğru ve güzel
söylemeyi öğrenir. Tekerleme ve saymacalar söylerken dil çevikliği kazanır, akıcı
konuşma becerisi ve alışkanlığı gelişir. Müzik etkinlikleri işitsel algı gelişimi, fonolojik
bellek ve üst bilişsel bilgi becerileri kazandırır. Konuşulan dili dinleme ve anlama
yeteneği; şarkıyı dinleme ve anlama ve müzik etkinlikleri açıklama yeteneği ile
karşılaştırıldığında okuma ile müzik arasındaki benzerliğin soldan sağa okuma ile aynı
olduğu görülür. Müzik ve okuma yazmanın arasında pek çok paralellik dikkat çeker.
İkisi de aslında seslerin arasındaki fark ve benzerliklerin algılanmasından ayrıca
sembollerin anlamlandırılmasına bağlı olarak gelişir. Semboller hem işitsel hem görsel
semboller olarak ifade edilir. Müzik okumak da soldan sağa ve yukarıdan aşağı
doğrudur. Bu göz koordinasyonu düşünüldüğünde okumada da aynıdır. Buna ek olarak
şarkı etkinliklerine katılmanın çocukların sözcük dağarcığını da genişleteceğini
vurgulanmıştır. Müzik etkinliklerinin içerisinde yer alan ritim, okuma becerilerinde
kullanılan başlı başına bir yöntemdir. Müzik etkinliklerinin okuma becerileri üzerinde
katkısı yadsınamaz.
Çalışmanın konusu olan "okuma becerisini destekleyici müzik etkinliklerinin
çocukların okuma becerilerine etkisi"ne ilişkin yurt içinde herhangi bir çalışmaya
rastlanmadığından ve yurt dışı çalışmalarının da yeterli olmadığı düşünüldüğünden
böyle bir çalışmaya gereksinme duyulmuştur ve bu da araştırmanın önemini arttırmıştır.
Ayrıca araştırmanın okul öncesi programında yer alan okuma becerisini
destekleyici müzik etkinlikleri uygulamalarının çocuklar üzerindeki etkisini göstermesi
nedeniyle bu alanda yapılacak diğer çalışmalara yol gösterici nitelik taşıyacağı
düşünülmektedir.
71
1.4. Sayıltılar/Varsayımlar
Araştırmanın varsayımları aşağıda belirtilmiştir:
1. Çocukların okuma becerisi kazanımlarını ölçmek için uygulanacak olan
“Anaokuluna Devam Eden 61–72 Aylık Çocukların Okuma-Yazma
Becerilerini Değerlendirme Ölçeği Okuma Becerileri Alt Testi"ne çocukların
cevaplarının objektif olarak yansıyacağı varsayılmıştır.
2. Araştırmanın
örneklemini
oluşturan
çocukların
normal
gelişim
gösterdikleri varsayılmıştır.
1.5.Sınırlılıklar
1. Araştırma Ankara il merkezi Keçiören İlçesine bağlı örnekleme dâhil
edilen anasınıfları ile sınırlıdır.
2. Bu çalışma 2010–2011 eğitim yılında örnekleme dâhil edilen anasınıfına
devam eden 61–72 aylık çocuklar ile sınırlıdır.
3. Araştırma normal gelişim gösteren çocuklarla sınırlıdır.
4. Araştırma, kullanılacak olan “Anaokuluna Devam Eden 61–72 Aylık
Çocukların Okuma-Yazma Becerilerini Değerlendirme Ölçeği Okuma
Becerileri Alt Testi "nin ölçtüğü puanlarla sınırlıdır.
72
BÖLÜM 2
KAVRAMSAL ÇERÇEVE
Goeghegan ve Mitchelmore (1996), çalışmasında okul öncesi dönemdeki
çocukların müzik eğitiminin matematik başarısı üzerinde etkisini araştırılmışlardır.
Araştırmada sahte deneysel tasarım kullanılmıştır. Araştırmaya alınan 35 okul öncesi
çocuğu müzik programına katılırken, 39 okul öncesi çocuk müzik eğitimi almamıştır.
Bütün çocuklar benzer sosyo-ekonomik düzeyde olan ailelerden seçilmiştir. Müzik
programı ise, Kodaly tekniklerine dayalı dinamik, süre, tını ve formun yanı sıra hareket
becerileri gibi şarkı söyleme, müzik ve ses organizasyonlarını içermiştir. Deney
grubundaki çocuklar 10 ay boyunca haftada bir saat müzik programına katılmışlardır.
Çocuklar Erken Matematik Yeteneği Testi (TEMA 2) kullanılarak karşılaştırılmıştır.
Araştırmanın sonuçlarına göre, deney grubundaki çocukların TEMA 2 testindeki
puanları kontrol grubundan yüksek çıkmıştır.
Crosswhite (1996)’ın çalışmasının amacı, okul öncesi çocukların alıcı ve
tanımlayıcı dil gelişimlerinde bir müzik eğitim programının etkilerini araştırmaktır.
Araştırmaya iki anaokulundan seçilmiş üç ve dört yaşlarında 33 çocuk katılmıştır.
Çocuklar, alıcı dil becerileri için Gözden Geçirilmiş Peabody Resim Sözcük Dağarcığı
Testi (GGPRKDT), L formu ile ve tanımlayıcı dil becerileri için dil örnekleri ile dolu
kasetler birleşimi ile ön test uygulanmıştır. Deney grubuna, üç aylık süreçte her hafta iki
kere plânlanmış müzik eğitimi almışlardır. Kontrol grubundaki çocuklara ise, herhangi
bir müzik eğitimi uygulanmamıştır. Eğitim sürecinin sonunda, GGPRKDT M formu
bütün çocuklara alıcı dil için son test olarak uygulanmıştır ve tanımlayıcı dil için ikinci
bir dil örneği kaydedilmiştir. Araştırmanın sonuçlarına göre, okul öncesi çocukların dil
gelişimi müzik öğretiminden etkilenmemiştir.
Montgomery (1997)’ in çalışmasının amacı, anaokulu müzik sınıflarında
hareketli şarkılar söylerken motor becerisi gerektiren etkinlikleri kullanmanın, müzikte
melodik perde ayırımı ve dil sanatları, okuma becerisi, resim-sözcük tanıma becerilerini
etkileyip etkilemeyeceğini belirlemektir. Bu çalışma, disiplinler arası dil sanatları,
okuma becerisi, müzik ve hareket eğitimine odaklıdır. Araştırmaya 145 okul öncesi
çocuğu
katılmıştır.
Araştırmada
Simon’un
Müzik
Dinleme
Yetenekleri
73
Ölçümü[SMDYÖ], Standart Müzik Testi (K-3) ve Smith’in Resim-Sözcük Tanıma
Testi [RKTT], kullanılmıştır. Bağımsız örnekler için yapılan t testi sonuçları, hareketli
şarkılar söylerken hareket yoluyla eğitim alan çocukların, SMDYÖ de anlamlı şekilde
daha yüksek puan aldıklarını fakat RKTT de hareketli şarkıları söylerken hareket
yoluyla eğitim almayan çocuklardan anlamlı şekilde daha yüksek puan almadıklarını
göstermiştir. Hareketli şarkıları söylerken hareket yoluyla eğitim almayan anaokulu
çocukları için sonuçlar, SMDYÖ ile RKTT’nin test sonuçları arasında pozitif ilişki
olduğunu göstermemiştir.
Bilhartz ve diğerleri (2000) çalışmalarında, erken müzik eğitiminin çocuğun
bilişsel gelişimine etkisini incelemişlerdir. Araştırmaya dört ile altı yaş arası 71 çocuk
katılmıştır. Çocuklar bilişsel gelişim için Stanford-Binet Zekâ Ölçeği Testi ve müzik
becerileri için Küçük Çocuklarda Müzik Becerileri Değerlendirme Testi ile
değerlendirilmiştir. Deney grubu 30 hafta süresince, haftada 75 dakika, ebeveyn
katılımlı müzik programına tabi tutulmuştur. Araştırma sonucunda, müzik programına
katılan çocuklardan daha yüksek sonuçlar elde edilmiştir.
Chang (2000) “Müzik Öğrenme ile Dil Okuma Arasındaki İlişki Literatür
Taraması” isimli çalışmasında, müzik deneyimi ile dil okuma arasındaki ilişkiye dair
son altmış yıllık bir literatür taraması yapmıştır. Literatür taraması sonuçları üç gruba
ayrılmıştır: birinci grup çalışmalara göre, müzik deneyimi ile dil okumaya becerilerine,
bütünden parçaya stratejisi, ritim farkındalığı, kafiye ve ses birimsel farkındalık, benzer
iki sembol sistemini öğrenme ve göz açıklığı (eye-span) ve hareket becerileri etkili
olmaktadır. İkinci grup çalışmalara göre, müzik deneyiminin dil okumaya hiçbir etkisi
olmadığı çıkmıştır. Üçüncü grup çalışmalara göre ise, öğrenenlerin sosyoekonomik
durumunun ve zekâsının dil okuma için müzik deneyiminden daha etkili unsurlar
olduğunu çıkmıştır. Bu bağlamda araştırma sonuçlarına göre; müzik deneyimi, okumayı
engellememektedir fakat müzik deneyiminin, okumayı kolaylaştırıp kolaylaştırmadığı
ve yardımcı oluyorsa bunun hangi boyutlarda olduğu belirlenememiştir.
McCusker (2001)’in nitel çalışmasında, beş-yedi yaş arasındaki çocukların
müzikal okuryazarlığın ortaya çıkışında etkili olan bilişsel süreçleri incelemiştir.
Araştırmaya 11 çocuk katılmıştır. Bu çalışma, gelişimsel hazırlık, dil okuryazarlığı,
okul dışı müzik deneyimleri gibi çocukların müzikal gelişimini kapsayan daha geniş bir
74
çevreyi araştırmıştır. Çocuklar, üniversitenin desteklediği üç aşamalı bir erken çocukluk
müzik programına katılmışlardır. Bütün çocuklar on hafta boyunca aynı müzik
eğitimine tabi tutulmuştur. 45 dakikalık etkinlikler videoya çekilip dökümleri alınarak
30 saatlik bir gözlemsel veri sağlanmıştır. Sınıf gözlemlerinden veriler, bir araştırmacı
tarafından hazırlanan veli anketi ve Gordon’un Müzikal Akıcılık Birincil Önlemler Test
sonuçları 11 adet bireysel çocuk profilinde rapor edilmiştir. Araştırma verilerinden
hareket, monoton bir melodiyle şarkı söyleme, şarkı söyleme, oynama ve grafik
sunumları olmak üzere beş adet müzikal davranış öğesi ortaya çıkmıştır. Araştırma
sonuçları, bu geniş davranış kategorileri içinde müzikal davranış sıradüzeni ortaya
koymuştur. Bu cevaplardan bir değerlendirme envanteri oluşturulmuştur. Araştırma
sonuçlarına göre, çocuklar arasındaki yaş farkı, sadece öğretmen güdülü etkinliklere
tepki veren çocuklar arasındaki farklılık ve kendini yaratıcı yolla ifade etme için
alışıldık müzik materyalleri kullanılmasından dolayı, müzikal davranışlar üzerinde pek
güçlü bir etki yaratmamıştır. Araştırma sonuçlarından doğan beklenmedik bir sonuca
göre, çocukların öğrenenler topluluğu geliştirmiş ve bu sosyal etki çocukların müzik
yapımını etkilemiştir.
Moore (2001) araştırmasında müzikal perde ayrımı, okuma becerileri ve ses
birimsel farkındalık arasındaki ilişkiyi incelemiştir. Araştırmaya, 49 okul öncesi çocuğu
katılmıştır. Çocuklar random yöntemiyle gruplara ayrılmış; 23’ü kontrol grubunu, 26’sı
deney grubunu oluşturmuştur. Araştırmada Müzikal Akıcılık Birincil Önlemler Testi ve
Yoop- Sınger Fonolojik Duyarlılık Testi kullanılmıştır. Deney grubu, sekiz hafta
süreyle 30 dakikalık müzikal perde ayrımı eğitimi almıştır. Kontrol grubu ise, aynı
boyutlarda sanat eğitimi almıştır. Eğitim sürecin ardından çocuklara son test
uygulanmıştır. Araştırma sonuçları, gruplar arasında anlamlı fark olmadığını ve son test
ölçümlerinde ya hiç ya da çok az fark olduğunu göstermiştir. Müzikal perde ayrımı ve
okuma becerileri arasında ve ses birimsel farkındalık ölçümleri ile okuma becerileri
arasında anlamlı fakat göreceli küçük bir ilişki bulunmuştur. Müzikal perde ayrımı ve
ses birimsel farkındalık arasında ise, anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. Bu çalışmada
kullanılan müzikal perde ayrımı eğitiminin; müzikal perde ayrımı, okuma becerileri ya
da ses birimsel farkındalık ölçümlerine herhangi bir etkisi olmadığı sonucuna
varılmıştır.
75
Green (2002)’in çalışmasının amacı, okul öncesi özel eğitim çocuklarında
okuma becerisinin ortaya çıkışında müzikli öykü saatinin etkisini incelemektir.
Araştırma sonuçları, gözlemsel verilerden elde edilmiştir. Araştırmacı, çocuklar için
özgün müzikler bestelemiştir. Araştırma sonuçları müziğin, özellikle iletişim bozukluğu
olan okul öncesi çocuklarına okuma becerilerini geliştirmede etkili olduğunu
göstermiştir. Çocukların bir öyküyü tekrar anlatırken konuşma tonunu kullanmak yerine
şarkı söylemeyi tercih ettiği görülmüştür. Sözcükleri görme çocukları müzikal okuma
etkinliğine katılmada güdülemiştir. Araştırmacı, çocuklar öyküyü yeniden anlatırken
sözcükleri hatırlayamayınca sayfalarda gördükleri resimlere bakarak sözcükleri
çıkardıkları sonucuna varmıştır.
Wendy ve Nolker (2002) araştırmasında Montessori Eğitimine müzikle
zenginleştirilmiş bir program eklenmesinin, çocukların matematik becerilerine etkisini
incelemiştir. Bu araştırma, iki grup test sonrası karşılaştırma yöntemiyle hazırlanmış
deneysel bir tasarımdır. Yaşları üç ile beş arasında değişen, 200 Montessori eğitimi alan
çocuk, örneklem olarak seçilmiş ve iki gruba rastgele seçilerek yerleştirilmiştir. Bu
deneysel eğitim, müzikle zenginleştirilmiş ev-içi Montessori programı olup, çocuklar
altı ay boyunca her hafta yarım saatlik çalışmalara katılmışlardır. Araştırmada ölçüm
aracı olarak Erken Matematik Yetenek Testi-3 kullanılmıştır. Araştırma sonuçları,
müzik ile zenginleştirilmiş Montessori eğitimi alan grubun, daha yüksek matematik
puanları elde ettiğini göstermiştir. Ayrıca yaş grupları karşılaştırıldığında, üç yaş grubu
çocuklarının, dört ile beş yaşa oranla daha yüksek matematik puanları elde ettiği
görülmüştür.
Berger ve Cooper (2003) araştırmasında müzik yoluyla, çocukların sesleri
bireysel olarak ve diğer çocuklar ile birlikte nasıl keşfettiklerinin incelemişlerdir. Bunun
için, okul öncesi çocukları serbest ve yapılandırılmış oyun zamanında gözlemlenmiştir.
Araştırmada, okul öncesi çocukların için hazırlanan 10 haftalık müzik eğitim programı
kullanılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, çocuklar müzik eşliğinde serbest oyun
zamanlarında ihtiyaçları için çevrelerindeki yetişkin ve diğer çocuklarla, cümleler,
ricalar, vücut dili ve hareketleri ile iletişim kurmuşlardır. Bu bağlamda çocukların çok
fazla müdahale edilmeden müzikli oyun oynayabilecekleri, uygun materyaller bulunan
ortamlara ve koşullara ihtiyaç duydukları ortaya çıkmıştır.
76
Bowless (2003) araştırmasında, anaokulundan üçüncü sınıfa kadar olan
çocukların, uzamsal-zamansal görev performansı, okuma kazanımı ve ses birimsel
farkındalığına zenginleştirilmiş bir müzik eğitim programın etkisini araştırmıştır.
Araştırmaya sanat temelli bir okuldan 66 çocuk katılmıştır. Bu çocukların, bir müzik
eğitmeni tarafından, 12 hafta süren zenginleştirilmiş müzik eğitim programına katılıp
katılmayacakları
random
yöntemiyle
belirlenmiştir.
Uzamsal-zamansal
görev
performansı, okuma kazanımı ve ses birimsel farkındalık yetenekleri; İşitsel Görsel
Entegrasyon Testi, Woodcock Johnson’un Kazanım Testi 3 ve Okuma Tahminli
Değerlendirme Testleri ile ölçülmüştür. Araştırma sonuçlarına göre, müzik programı
uygulanan çocuklar, işitsel-zamansal görevlerde doğruluk ve akıcılık, işitsel-görsel
uyum becerilerinde artış ve ses birimsel farkındalık puanlarında gelişme göstermiştir.
Kontrol
grubundaki
çocukların
öntest-sontest
ölçümlerinde
ise
bir
farklılık
bulunamamıştır.
Dündar (2003) araştırmasında anaokulu ve ilköğretim birinci sınıfta ritm
eğitiminin öneminin incelemiştir. Araştırmaya altı yaşında 23 çocuk katılmıştır.
Uygulanan ölçme materyalinde, ikilik iki ölçüden oluşan, altı soru hazırlanmıştır. Çeşitli
ritim kalıplarından oluşan bu soruların iki ölçüsü aynı anda bir kez sorulmuş, ölçme
yoluyla gözlem yapılarak sonuçlar tablolar halinde gösterilmiştir. Araştırma sonuçlarına
göre, araştırmaya katılan 23 çocuktan, sorulan ritim kalıplarının tamamını bilen çocuk
sayısı üç, sorulan tüm ritim kalıplarının sadece bir ölçüsünü eksik tekrarlayıp,
diğerlerini doğru bilen çocuk sayısı altı ve sadece bir ölçüyü doğru tekrarlayıp diğer
ölçülerin hiçbirisini bilemeyen çocuk sayısı ise bir olarak çıkmıştır.
Kemmerer (2003) çalışmasında, anaokulundan üçüncü sınıfa kadar müzik
sınıfında harcanan zamanın, dördüncü sınıftaki standart testlerde okuma ve dil
puanlarını nasıl etkilediğini incelemiştir. Benzer okuma becerileri ve benzer
sosyoekonomik düzeye sahip fakat müzik derslerine farklı süreler (altı günlük döngüde
17.5 dakikalık fark) ayıran iki adet okul araştırmaya katılmıştır. Dördüncü sınıf
öğrencilerinin anaokul kayıtları ile Okuma ve Dil test sonuçları kaydedilmiş ve
öğrencilere Iowa Müzik Okuryazarlığı Testi uygulanmıştır. Bağımsız değişkenleri
kontrol etmek için ebeveyn izin formu, sınıf ve müzik öğretmeni anekdot kayıt bilgileri
ve bağımsız değerlendirme gözlemleri kullanılmıştır. Çalışma 10 haftalık süreçte
tamamlanmıştır. Araştırma sonuçları, müzik sınıfında harcanan zaman ile standart
77
okuma ve dil testlerinin sonuçları arasında ilişki olmadığını göstermiştir. Bu bağlamda
anaokulundan üçüncü sınıfa kadar altı günlük döngüde müzik saatlerinin 17.5 dakika
artması veya azaltılması, dördüncü sınıftaki standart okuma ve dil kazanımı testlerine
bir etkisi olmamıştır.
Kürklü (2003) bu çalışmasında Türkiye’de üç-altı yaş grubu çocukların ses
sınırlarını, şarkı söyleme becerilerini ve müzikal düzeylerini incelemiştir. Araştırmada
literatür taraması ve deney-gözlem metotları kullanılmıştır. Üç-dört ve beş-altı yaş
grubu çocukların müzikal becerilerinin benzerlik gösterdiği, uygulanacak olan oyun
destekli eğitimin bu müzikal becerilerinin gelişiminde olumlu etki yaratacağı sonucuna
varılmıştır.
DeVries (2004) çalışmasında, müzik eğitimi programının okul öncesi çocukların
üzerinde etkisini araştırmıştır. Altı hafta boyunca, daha önce düzenli olarak müzik
eğitimi almamış okul öncesi çocuklarına müzik etkinlikleri eğitim programı
uygulanmıştır. Araştırmada ses kayıtları içeren hazır eğitim materyalleri kullanılmıştır.
Araştırma sonuçlarına göre, müzik faaliyetlerine çocukların aktif katılımı onların
enerjilerinin açığa çıkmasına olanak sağlamıştır. Müzik-hareket faaliyetlerine katılım
çocukların motor becerilerini geliştirmiştir. Müzik etkinliklerinin çeşitliliği çocukların
sosyal bağlarının gelişmesini sağlamıştır. Müzik etkinlikleri, çocukların kendilerini
ifade etmeleri için fırsat vermiştir. Müzik çocukların sosyodramatik oyunlarına katkıda
bulunmuş, dinleme çalışmaları çocukların dinleme becerilerine odaklanmalarını
sağlamıştır.
Bear (2005) çalışmasında geleneksel eğitim ile müzik eğitimi alan çocukların
okuma yazma ve uzamsal becerilerini incelemiştir. Çalışmaya, 48’i deney gubu ve 40’ı
kontrol grubu olmak üzere beş-altı yaşında 88 çocuk katılmıştır. Deney ve kontrol
grubunu oluşturan çocukların ailelerinde izin formları alınmıştır. Araştırmada, Gözden
Geçirilmiş Wechsler Okul öncesi ve Temel Zekâ Ölçeği ile ve uzamsal becerileri
ölçmek için Wayne Devlet Üniversitesi Psikoloji Öğrencileri tarafından hazırlanmış
Performans Ölçeği (Nesne Montajı, Geometrik Tasarım, Blok Tasarım ve Animal Pegs)
kullanılmıştır. Ayrıca çocukların dizemsel yeteneklerini ölçmek için Müzikal Algının
Birincil Ölçümleri testi kullanılmıştır. Deney grubundaki çocuklara; şarkı söyleme
etkinliklerinden oluşan, çoklu algı müzik programı ile okuma ve yazma öğretilmiştir.
78
Deney grubundaki çocuklar, geleneksel bir müzik programı ile ritimsel sistem dikkate
alınmadan
eğitilmişlerdir.
Dokuz
aylık
eğitimin
sonunda
çocuklara
sontest
uygulanmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, puanlar arasında anlamlı bir farklılık
çıkmazken iki alt testte farklılık gözlenmiştir. Deney grubu Nesne montaj testinde
yüksek puan alırken, kontrol grubu animal pegs testinde yüksek puan almıştır. Ayrıca
kontrol grubunun zaman içinde, nesne montaj, geometrik tasarım, animal pegs ve
imgesel ritmik gösterimde artış olduğu görülürken, deney grubunda bu artışın daha fazla
olduğu gözlenmiştir.
Sims (2005)’in çalışmasının amacı, okul öncesi çocukların bireysel dinleme
becerileri üzerinde serbest ve yönlendirilmiş ortamın etkisini incelemektir. Araştırmaya
yaşları iki yıl yedi ay ile beş yıl yedi ay arasında değişen, ortalama dört yaş iki ay olan
16 erkek 15 kız okul öncesi çocuğu katılmıştır. Çocukların iki farklı yöntem için
dinleme sürelerini karşılaştırmak amacıyla “Kendi Kendini Kontrol Konuları” (A
subjects-as-their-own-control) tasarımı kullanılmıştır. Her bir çocuk hem belirli bir
yanıtı olmayan özgür dinleme ortamına katılmış, hem de öğretmenlerin yönlendirdiği
dinleme yöntemlerinin kullanıldığı yönetilen ortamına katılmışlardır. Araştırmanın
sonuçları, çocukların yalnızca üçte biri serbest ortamda dikkatli şekilde müziği
dinlerken, üçte ikisinin yönlendirilmiş ortamda müziğe daha uzun süreli dikkat
ettiklerini göstermiştir.
Thompson (2005) çalışmasında, Head Start okul öncesi çocuklarının gelişimsel
becerilerine müziğin etkisini incelemiştir. Çalışmada yazma, bilişsel eşleştirme, motor
güdümleme, bilişsel sayma, adlandırma, dil algısı, bedensel hareket becerileri ele
alınmıştır. Çalışma, ön test/son test kontrol grubu tasarımını kullanan bir ön deney
çalışmasıdır.
Deney grubundaki çocuklar, 30 günlük süreçte, uyku zamanlarından
hemen önce iki D Major piyanodan Mozart Sonata’yı dinlemişlerdir. Kontrol grubu ise,
herhangi bir müzikal etkileşime tabi tutulmamıştır. Şartsal yeniden değerlendirme olan
LAP-R, test tipinde bir ön test ve son test olarak uygulanmıştır. Araştırmanın
sonuçlarına göre, klasik müzik dinletisinin test edilen gelişimsel beceriler üzerinde
etkisinin olduğun görülmüştür.
Deleverova (2006) araştırmasında müziğin sıfır-üç yaş çocukların gelişimlerine
olan etkisini incelemiştir. Çalışma kaynak tarama ve görüşme yöntemleri uygulanarak
79
yapılmıştır. Araştırmanın sonucuna göre, sıfır-üç yaş çocuklarına uygulanan müzik
eğitiminin
yaygın
olmadığı,
bebeklerin
anne
karnından
itibaren
müzikten
etkilenebildikleri, tanıdıkları ilk müziğin ninni olduğu, müzikle erken yaşta eğitilen
çocukların daha rahat, barışçıl, yumuşak başlı, dengeli, özgüvenli olduğu, müziğin dil,
matematik, yoğunlaşma gibi akademik konulara katkı sağladığı ve çocuğun başarılarını
arttırdığı ortaya çıkmıştır.
Duguay (2006) çalışmasında Birleşik Devletlerdeki okul öncesi müzik
eğitiminin güncel durumunu incelemiştir. Araştırmaya katılan okul yöneticilerinden,
okulun hangi bölgede bulunduğu, sınıfların büyüklüğü ve coğrafi özellikleri gibi okul
hakkında bilgiler elde edilmiştir. Ayrıca araştırmada, müzik eğitiminin özel ve devlet
okullarında nasıl ele alındığı incelenmiş, bu sınıflarda müzik eğitimi standartları ve
bunların uygulanma durumları, uygulanan programlar, amaç ve kazanımlar, etkinliğin
çeşidi, değerlendirme yöntemleri, kullanılabilir kaynaklar, yeterli fiziksel uygunluk,
zaman planlanması ve etkinliğe ayrılan zaman açısından incelemeler yapılmıştır.
Birleşik devletlerde uygulanan müzik eğitimi standartları hakkında, okul yönetiminin ve
öğretmenlerin 36 sorudan oluşan anket yoluyla fikirleri alınmıştır. Anket sonucuna
göre, öğretmenlerin standartlar hakkında bilgi edinmesi ve bunları tam olarak
uygulamaları için çok az çaba sarf ettikleri çıkmıştır. Bazı sınıf öğretmenleri okul öncesi
müzik eğitimi standartlarını bilmesine rağmen ilgilenmedikleri ve bu standartları
desteklemekdikleri görülmüştür. Ayrıca pek çok anasınıfı öğretmeni gün içinde müzik
etkinlikleri uygulamakta fakat bunlar için resmi programdan yararlanmamaktadır.
Öğretmenler bu standartların öğrenilmesi ve uygulanması için ek bir eğitim almanın
zaman ve para yönünden zorluklarını ifade etmiştir.
Fujioka ve diğ. (2006) çalışmalarının amacı, bir yıllık müzik eğitimi alan küçük
yaş grubu çocukların Kortikal-İşitsel uyarılmış alanların gelişimine etkilerini
incelemektir. Dört defa tekrar edilen ölçümler ile dört-altı yaş arasındaki çocukların
keman tonuna ve gürültü patlaması uyaranına verilen işitsel yanıtları kayıt edilmiştir.
Bu kayıt için Manyetoensefalografi (MEG) yöntemi kullanılmıştır. Bir yıl boyunca
katılımcıların yarısı, müzik eğitimi alırken, diğer yarısı almamıştır. Kortikal-işitsel
uyarılmış alanlar göze çarpan çift yönlü P100m, N250m, P320m ve N450m yükselmeler
göstermiştir. Bu yükselme değerlerinden P100m hariç diğer bütün değerler zaman
içinde gözlemlenmiştir. Büyük dalgalar olan P100m ve N450m gibi N250m dalgasını
80
da ve gecikme sürelerinin değişikliğinin gürültü uyaranından çok keman sesine
duyarlığı olduğu ortaya çıkmıştır. Müzik eğitimi alan çocuklarda, sadece keman sesine
100 ile 400ms perdelerindeki morfolojik değişimler oluşmuştur. Buna göre, çocukların
sesleri sınıflayabilmelerini sağlayan sinirsel ağları beyinde kurdukları görülmüştür.
Araştırmanın sonucuna göre, bu sinirsel ağların ve istemsiz dikkatin müzik eğitimi ile
değiştirilebileceği ve şekillendirilebileceği çıkmıştır.
Lamont (2006) çalışmasında çocukların müzik dinlediklerinde, özgürlük
derecelerini ve farklı ortamlarda değişik müzik çeşitleriyle olan ilişkilerini ve okul
öncesi çocukların günlük yaşamda müzikle olan ilişkilerini incelemiştir. Yaşları üç yıl
iki ay ve üç yıl dokuz ay arasında değişen 32 çocuk aile, öğretmen ve bakıcılarıyla
araştırmaya katılmıştır. Yedi gün boyunca, Deneyim Örnekleme Yöntemi (ESM)
kullanılarak, 21 olay kaydedilmiştir. ESM çağrıları ile 438 olay incelenmiş ve sadece
%19’u çağrılar süresince ya da iki saat boyunca müziğe maruz kalmamış, %43’ü bu iki
saat boyunca müziğe maruz kalmış, ancak bu çağrı esnasında gerçekleşmemiş ve
%37’si ise ESM çağrıları esnasında gerçekleşmiştir. Çocuk programları ve videoları
yüksek oranda etkilese de, çocukların müzikleri, kendilerinin en çok bildikleri
müziklerden oluşmuş ve bu müzikler çocuklar tarafından seçilmiştir. Çocukların
hareketli şarkıları dinlerken daha mutlu oldukları ve bu şarkılara eşlik etmeyi daha çok
tercih ettikleri ortaya çıkmıştır.
Nardo ve diğ. (2006) çalışmalarında, Amerika’daki okul öncesi eğitmenleri
tarafından rapor edilen müzik uygulamalarını, öğretmenlerin müzikal hazırlıklarını ve
müzik eğitimi için gereksinimlerini incelemiştir. 293 örneklemi olan bu araştırma,
öğretmenlerin müzik etkinliklerini hazırlamadaki farklılıklarını, müziği programlarında
nasıl ve ne için kullandıklarını ve bu alanlarda müzik eğitim gereksinimlerinin neler
olduğunu yansıtır. Çalışma 1’de, (N = 147) aile geliri, ebeveyn eğitim durumu, müzikal
olmayan etkinliklere katılım gibi tüm değişkenleri sabit tutmak şartıyla müzik
etkinliklerinin süresinin, altı ile 11 yaş arasındaki çocukların IQ ve akademik
becerirleriyle olumlu ilişkisi olduğu saptanmıştır. Çalışma 2’de, (N = 150), okul
öncesinde oyun ile zihinsel beceriler arasındaki ilişkinin daha zayıf olduğu gözlenmiştir.
Ancak, her iki araştırmada da müzikal katılım ile bazı bilişsel becerilerin arasında
(matematiksel, sözel, yönsel) güçlü bir ilişki olduğu ortaya çıkmamıştır. Ancak
araştırma sonuçları, çocukluk döneminde resmi şekilde müzik eğitimi alma ile IQ ve
81
akademik performans arasında, küçük ancak uzun süreli bir ilişki olduğunu ortaya
koymuştur.
Schellenberg (2006) çalışmasında, müziğin IQ‘yu nasıl etkilediğini incelemiştir.
Kanada’da yapılan bu raporda 5144 çocuk rastgele iki gruba ayrılmıştır. Bu gruplardan
biri org ve ses üzerine müzik eğitimi almıştır. Kontrol grubu ise ya drama dersi almış ya
da hiçbir eğitim almamıştır. Eğitim başlamadan önce ve sonra IQ değerleri ölçülerek
karşılaştırılmıştır. Müzik eğitimi almayan kontrol grubundaki çocuklar ile müzik eğitimi
alan çocukların IQ değerleri karşılaştırıldığında, deney grubunun IQ değerlerinde genel
olarak bir artış gözlenmiştir. Etki değeri düşük olmasına rağmen bu sonuç, IQ testinin
alt testleri için genellendirilebilirdir. Bu alt testler ise, indeks değerleri ve akademik
başarıyı ölçen standart testlerdir. Ayrıca drama eğitimi alan çocukların ön ve son testleri
karşılaştırıldığında, bu çocukların uyum sağlayıcı sosyal davranışlarında bir gelişme
olduğu görülürken deney grubunda görülmemiştir.
Wellman (2007)’nın yarı deneysel olan çalışması, Chicago’daki anaokullarında
görev yapan anasınıfı öğretmenlerine araştırmacı tarafında eğitim verilerek, müziğin bir
eğitim aracı olarak işlevsel olarak kullanılmasını amaçlamıştır. Araştırmaya altı deney
ve altı kontrol grubunda olmak üzere 12 öğretmen ve bu öğretmenlerin, sayıları altı ile
18 arasında değişen çocukları katılmıştır. Müzik eğitimi alan deney grubuna ve müzik
eğitimi almayan kontrol grubuna Fonolojik Farkındalık Ön Okuma Envanteri, müziğin
çocukların okuma becerileri üzerinde etkisini incelemek için uygulanmıştır.
Araştırmanın sonuçlarına göre, her iki grubunda kendi içlerinde ön test ve son testleri
arasında farklılıklar çıkmasının yanı sıra, deney grubundaki çocukların son test
puanlarının kontrol grubunun puanlarından anlamlı derecede yüksek olduğu çıkmıştır.
Besson ve diğ. (2007)’nin yaptığı bu çalışmada, müzikal uzmanlığın ve müzik
eğitiminin müzik ve dildeki perde işleme süreci üzerine etkisini incelemişlerdir.
Araştırmalarında, davranışsal yöntem ve elektro fizyolojik yöntemi birleştirerek
kullanmışlardır. Araştırmaya hem yetişkin bireyler hem de çocuklar dâhil edilmiştir. 20
çocuk, 18 yetişkin örneklemi oluşturmuştur. Eğitim programı sonunda, müzik ve
konuşma içinde yer alan perde işleme sürecine, bir dizi ortak süreçlerinin etkili
olabileceği ve müzikal uygulamanın da bu süreçlerden biri olduğu çıkmıştır.
82
Choi (2007) çalışmasında beş-altı yaş çocuklarına yönelik hazırlanan ritim
eğitimi programının çocukların ritim duyularının gelişimi üzerine etkisi incelemiştir.
Araştırmada, Ritm Tutma Becerisi Değerlendirme Formu, Ön-test ve Son-test
Değerlendirme Formu, Metronom 60 ve 80 hızları Ön-test ve Son-test Değerlendirme
Formu kullanılmıştır. Araştırmaya birinci grupta 15, ikinci grupta 15 olmak üzere 30
çocuk katılmıştır. İkinci grup, araştırmacı tarafından geliştirilmiş test sorularından
aldıkları puana göre daha yüksek puan alan çocuklardan seçilmiştir. Birinci gruba ise
daha düşük puan alan çocuklar alınmıştır. Birinci gruptaki çocuklar, altı hafta süresince
her gün ritim eğitimi programına katılmıştır. Araştırmanın sonuçlarına göre, ritim
eğitimi programına katılmış olan birinci gruptaki çocukların ritim becerilerinin eğitime
katılmamış olan ikinci gruptaki çocukların seviyelerine ulaştığı görülmüştür.
Denac (2008), bu araştırmasında okul öncesi dönemde çocukların okulda ve
evde müziğe olan ilgilerini araştırmıştır. Araştırmaya, beş-altı yaş grubu çocuklar, bu
çocukların öğretmenleri ve aileleri katılmıştır. Araştırmanın sonunda öğretmenlerin,
şarkı söylemek, çalgı aleti kullanmak ve müzik dinlemek için büyük ilgileri olduğu
ortaya çıkmıştır. Anaokulunda çocukların en beğendikleri etkinliklerin ise, dans etmek,
şarkı söylemek ve çalgı olduğu saptanmıştır. Çocukların ilgi duyduğu etkinliklere
bakıldığında, daha çok aktif olarak katılabildiği etkinlikler olduğu anlaşılmaktadır.
Ailelerden gelen bilgilere göre, evde çocuklar daha çok müzik dinlemeyi, şarkı
söylemeyi, müziğe göre hareket etmeyi seçerken, çalgı aleti kullanmayı ve müzik içinde
yaratıcı olmaları gerek etkinlikleri çok seçmedikleri görülmüştür. Çocukların müziğe
karşı olan ilgilerinin şekillenmesinde öğretmenin müzik etkinliklerine olan ilgisini ifade
etme şekli, müziğin içeriği ve aileleri ile ortak ortamlarında müzik ile gelen deneyimleri
etkili olmuştur.
Topaç (2008) araştırmasında İstanbul ilinde görev yapan okul öncesi
öğretmenlerinin ve okul öncesi dönem çocuğu olan ebeveynlerin, okul öncesi
dönemdeki müzik eğitimi ile ilgili düşüncelerini incelemiştir. Araştırmaya 273 okul
öncesi öğretmeni ve 354 anne ya da baba katılmıştır. Öğretmenlere ve ebeveynlere
araştırmacı tarafından hazırlanan anketler uygulanmıştır. Öğretmenlere 63 soru,
ebeveynlere 18 soru sorulmuştur. Veriler SPSS 13.0 programında analiz edilmiştir.
Araştırma sonucunda, anketi cevaplayan okul öncesi öğretmenlerinin ve anne ya da
83
babaların tamamına yakınının, okul öncesi dönemde müzik eğitiminin gerekli olduğu
yönünde yanıt verdikleri saptanmıştır.
Bay (2008) araştırmasında, Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı ilköğretim
okullarının anasınıflarında görev yapan öğretmenlerin, okuma yazmaya hazırlık
çalışmalarına ilişkin yeterlilik algılarını incelemiştir. Ayrıca okuma yazmaya hazırlık
çalışmalarına ilişkin yeterlilik algılarının öğretmenlerin yaş, mezun olduğu okul ve
mesleki kıdem durumlarına göre farklılaşıp farklılaşmadığı incelenmiştir. Araştırmada
öğretmenlerin Okuma Yazmaya Hazırlık Çalışmalarında Öğretmen Yeterlilik Algılarını
Belirleme Ölçeğinin geçerlilik güvenirlilik çalışması için random tekniğiyle 468
öğretmen seçilmiştir. Belirlenen örneklem grubuna Okuma Yazmaya Hazırlık
Çalışmalarında Öğretmen Yeterlilik Algılarını Belirleme Ölçeği uygulanmıştır. Ancak
400 öğretmen ölçeği doldurmuştur.
Ölçeğin SPSS 13.0 paket programında faktör
analizi yapılmıştır. Araştırmada veri toplama aracı olarak “Kişisel bilgi formu” ve
araştırmacı tarafından geliştirilen Ana Sınıfı Öğretmenlerinin Okuma Yazmaya Hazırlık
Çalışmalarına İlişkin Yeterlilik Algılarını Belirleme Ölçeği kullanılmıştır. Araştırmada
anasınıflarında görev yapan öğretmenlerin okuma yazmaya hazırlık çalışmalarına ilişkin
yeterlilik algılarında öğretmenin yaşının, mesleki kıdeminin ve mezun olduğu okul
türünün anlamlı bir farklılık yaratmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Baek (2009) çalışmasında, küçük çocukların müzikal yaratıcılık, müzikal
davranış ve okuma yeteneklerine resimli kitaplar ve yaratıcı etkinlikler içeren müzik
eğitiminin etkilerini incelemiştir. Araştırmaya deney grubu için 20, kontrol grubu için
19 çocuk katılmıştır. Araştırmada, Webster Müzikte Yaratıcı Düşünmenin Ölçümü
2[WMYDÖ], Gordon’un Müzikal Algının Birincil Ölçeği [GMİÖ] ve Sulzby’nin Yeni
Başlayan Okuma Ölçeğini ön test ve son test olarak kullanılmıştır. Araştırmacı ve iki
adet bağımsız yargıç, her bir çocuğun WMYDÖ 2 ve Yeni Başlayan Okuma Ölçeği
sonuçlarını değerlendirmiştir. GMİÖ ise, araştırmacı tarafından puanlanmıştır. Deney
grubuna sekiz hafta süreyle ilgili yaratıcı müzik etkinlikleri ve resimli kitaplar içeren
müzik eğitimi uygulanmıştır ve kontrol grubu için de resimli kitapların okunduğu fakat
çocukların ilişkili kitaplardaki yaratıcı müzik etkinliklerine katılmadıkları genel müzik
sınıfına katılmışlardır. Her iki grupta, etkinliğin başında selamlama şarkıları ve hareket
etkinlikleri uygulanmıştır ve bunu kitap okuma takip etmiştir. Araştırmanın sonuçlarına
göre, müzikal kapsamlılık, müzikal esneklik, müzikal özgünlük ve yaratıcılık
84
puanlarında iki grup arasında deney grubunun daha yüksek puan aldığı görülmüştür.
Müzikal sözdizimi ve dizem puanları için ise, anlamlı farklılık çıkmamıştır. Tonal ve
müzikal davranış puanları için iki grup arasında deney grubunun daha yüksek puan
aldığı saptanmıştır. Deney grubunun okuma yeteneği puanları, kontrol grubuna göre
daha yüksek çıkmıştır. Müzikal yaratıcılık, müzikal davranış ve okuma yeteneği
arasında anlamlı ilişkiler bulunmuştur.
Bolduc (2009), müzik programının okul öncesi çocukların fonolojik farkındalık
becerileri üzerine etkisini incelemiştir. Araştırmaya 104 çocuk katılmıştır. Deney
grubunu 51, kontrol grubunu 53 çocuk oluşturmuştur. Deney grubuna uyarlanmış
Standley ve Hughes müzik programı uygulanırken, kontrol grubuna Quebec Eğitim
Bakanlığı müzik programı uygulanmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, her iki müzik
eğitim programı da tonal ve ritmik algı beceriler üzerinde benzer etkiler göstermiştir.
Ancak deneysel müzik eğitim programı fonolojik farkındalık becerileri üzerinde daha
fazla katkıda bulunmuştur. Sonuç olarak, bu araştırma müzikal ve dil gelişim üzerinde,
fonolojik bellek, üst bilişsel yetenek ve işitsel algı önemli rol oynamaktadır.
Samuelsson ve diğ. (2009) çalışmalarında, deneysel araştırmalar üzerinde geniş
çaplı örnekler yoluyla, sanatın iki- sekiz yaş çocukların öğrenmelerine katkısını
incelemişlerdir. Sanatın etki alanları olarak, müzik, şiir, dans/ estetik hareket üzerine
odaklanılmıştır. Eğitim esnasında çocuklar vidoya alınmışlardır. Araştırma sonucunda;
çocuğun sanat yoluyla öğrenmesinde öğretmenin rolünün büyük olduğu, sanat ile
öğrenme başladığı zaman, diyalogların önemli olduğunu, çocukların sanat ile ne şekilde
öğrenme sürecine gireceklerini bilmenin önemli olduğunu bulmuşlardır.
Tendall (2009)’ın çalışmasının amacı, ilköğretime yeni başlayan çocukların ve
okul öncesi çocuklarının okuma testlerindeki puanlarına, özellikle şarkı söyleme ve
hareketin baskın olduğu müzik etkinliklerinin etkisini incelemektir. Araştırmaya,
ilköğretim okuluna kayıtlı 8’i anaokulu, 17’si birinci sınıf toplam 25 çocuk katılmıştır.
Deney grubundaki çocuklara kendi programları dışında müzik eğitimi, kontrol
grubundaki çocuklara okuma oyunları etkinlikleri, yedi hafta boyunca haftada iki defa
uygulanmıştır. Okuma becerisinin göstergeleri olarak, ses birimsel farkındalık ve
akıcılık alanında anaokulu ve birinci sınıf çocuklarının okuma testi puanları
karşılaştırılmıştır. Ses Birimsel Farkındalık Testi ve Notlandırılmış Sözcük Listesinin
85
alt testi olan Gelişimsel Okuma Değerlendirmesi ön test ve son test puanları MannWhitney U-testi kullanılarak karşılaştırılmıştır.
Araştırma sonuçlarında, müzik
grubundaki çocuklar ciddi derecede kişisel gelişim göstermesine rağmen kontrol grubu
ile deney grubu arasında, son testin okuma puanlarında anlamlı farklılık görülmemiştir.
Dartt (2009) çalışmasında çocukların oyun etkinlikleri sırasında arka plan olarak
kullanılan müziğin çocukların dikkatini artırıp artırmayacağını incelemiştir. Yarı
deneysel olan bu çalışma, çocukları arka plan müziği ile oyunlarını bir laboratuar
ortamında incelemiştir. Çocuklar, müzik eşliğinde oyun sırasındaki matematik becerileri
ile bir öntest sontest araştırma tasarımı ile tek tek videoya çekilmiştir. Üç- dört ve beş
yaşında 43 çocuk 15 dakika boyunca oyun oynamışlardır. Oyunun ilk beş dakikasında
herhangi bir müzik kullanılmamıştır. İkinci beş dakikalık bölümünde arka plan müziği
kullanılmıştır ve son beş dakikalık bölümde yine müzik kullanılmamıştır. Veriler tek
yönlü varyans analizleri kullanılarak analiz edilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre, arka
planda müzik kullanıldığı durumda müziğin olmadı durumlara oranla çocuklar daha az
dikkat dağınıklığı göstermişler. Bir başka önemli bulgu da, evde müzikal deneyimler
yaşayan çocukların arka plan müziğiyle odaklanmış dikkatlerini daha uzun süre
sergiledikleri görülmüştür. Üç yaş çocuklarının dört ve beş yaş çocuklarına göre, daha
kısa süreli odaklanmış dikkat sergiledikler görülmüştür.
Etopio (2009) çalışmasında, okul öncesinde çocukların erken müzikal
becerilerini, öğretmen ve veliler tarafından kurulan müzikal ortamın çocukların ritim ve
müzikal becerilerine etkisini incelemiştir. Araştırmaya 15 öğretmen ve onların çocukları
olan 134 çocuk katılmıştır. Değişkenleri incelemek için, bir anket formu kullanılmıştır.
Ayrıca öğretmenlerin müzikal yeterliklerini ölçmek için Okul öncesi Öğretmenleri
Müzisyenleri Değerlendirme Tablosu, çocukların ton ve ritim becerilerini ölçmek için,
Erken Akıcılık Başarı Testi ve Ev Müzikal Çevre Ölçeği kullanılmıştır. Araştırma
sonuçlara göre, ritim becerileri ile müzik yoğunluğu arasındaki ilişki, kız ve erkek
çocuklarında aynı değerde çıkmamıştır. Erkek çocukları kız çocuklarına göre, daha
düşük müzikal yoğunluk elde etmiştir. Ayrıca kız çocukları daha fazla ton becerisi
göstermişlerdir.
86
Miller (2009)’in çalışmasının amacı, müzik araştırmalarında birleştirici ve müzik
eğitimine pratik uygulamalar sağlayan bir kuram olarak ortaya çıkan müzik
okuryazarlığının potansiyelini incelemektir. Müzik pedagojisinde önde gelen yöntemler
ile beraber müzik eğitimine uygun kuramlar da müzikteki okuryazarlık gelişiminin son
kuramlarını belirlemek için araştırılmıştır. Müzik ve dildeki okuryazarlıkta bulunan
bilişsel süreçlerin paralel incelenmesi, gelişimsel bakış açısı, çocukların müziği
okumayı nasıl öğrendiğini en iyi şekilde açıklamıştır. Bu bulgular, ortaya çıkan müzik
okuryazarlığı kavramı ile tutarlıdır ve ortaya çıkan müzik okuryazarlığının meşru
potansiyelini müzik okuryazarlığı öğretiminde hayatî bir parça olarak desteklemektedir.
Wigley ve diğ. (2009) çalışmasında küçük çocukların motor zamanlama ve
okuma becerilerini incelemişlerdir. Demografik açıdan benzer olan üç anaokulu,
uzunlamasına erken müzik eğitimi çalışmasına katılmıştır. Toplamda 88 (43 erkek, 45
kız) çocuk örneklemi oluşturmuştur. Araştırmada, Wechsler Okul Öncesi ve İlköğretim
Zekâ Ölçeği, Görsel Algı Gelişim Testi 2, Fonolojik Farkındalık Testi ve Kapsamlı
Fonolojik İşlem Testi kullanılmıştır. Araştırma sonuçları, erken müzikal eğitim
çalışmaları ile motor-ritmik ölçü becerileri (senkron vuruş) arasında bir ilişki olduğu
göstermiştir. Hızlı otomotik isimlendirme (RAN) ve fonolojik farkındalık becerilerinin
sesbilimsel temelli işlem sürecine bağlı olduğu çıkmıştır. Ayrıca RAN yeteneğinin belli
bir ölçüde dilbilimsel olmayan temporal (zamansal) işlem becerilerine bağlı olduğu
bulunmuştur.
Alpaslan (2010) araştırmasında, okul öncesi öğretmenlerinin almış oldukları
müzik eğitimi doğrultusunda uygulamakta oldukları müzik etkinliklerine ilişkin
görüşlerinin ve karşılaştıkları problemleri incelemiştir. Araştırmada tarama modeli
kullanılmış ve 45 soruluk bir anket veri toplama aracı olarak kullanılmıştır. Araştırmaya
195 okul öncesi öğretmeni katılmıştır. Araştırmanın sonucuna göre, okul öncesi
öğretmenleri, okul öncesi müzik eğitiminin çocukların gelişimlerinde önemli olduğunu
düşünmektedirler.
Harris (2010)’in deneysel olan araştırmasının amacı, müzikle zenginleştirilmiş
Montessori eğitimi okul öncesi çocuklar üzerinde etkilerini araştırmaktır. Örneklem için
üç-beş yaştan oluşan 200 çocuk seçilmiştir ve random yöntemiyle çocuklar deney ve
kontrol grubu olarak iki ayrılmıştır. Deney grubuna altı ay boyunca haftada üç gün,
87
yarım saatlik müzikle zenginleştirilmiş Montessori Eğitim Programı uygulanmıştır.
Program erken çocukluk eğitim pedogojisine uygun şekilde tasarlanmıştır ve perde, tını
ve form kavramlarını öğretmek için sıralanmıştır. Erken Matemetik Becerileri Ölçme
Testi-3, bağımsız değişken olan müzik eğitiminin bağımlı değişken olan matematik
skorları üzerine etkisini belirlemek için kullanılmıştır. Araştırma sonuçları, müzikle
zenginleştirilmiş Montessori programı alan çocukların matematik puanlarında anlamlı
artış olduğunu göstermiştir. Ayrıca üç yaşındaki çocukların puanlarının dört ve beş yaş
çocuklarının puanların daha yüksek olduğu görülmüştür.
Doore (2010) tarafından yapılan bu çalışmada, okul öncesi öğretmenlerin
çocukların
a,b,c’sel
bilgilerini
yargılamalarının
doğruluğu
ve
öğretmenlerin
yargılamalarını bildirmek için kullandıkları bilgi türleri incelenmiştir. Araştırmada
Erken Okuma Becerileri ve Alfabe Alt Testi (TERA-3) kullanılmışır. Öncelikle Erken
Okuma projesine katılan 13 öğretmen, sınıflarındaki çocukların, norm temelli bir
abecesel bilgi testindeki maddelere doğru veya yanlış olarak cevap verip
veremeyeceklerini yargılamıştır. Daha sonra bu yargılar, çocukların bu maddelerdeki
performanslarıyla karşılaştırılıp ve uyuşma yüzdesi hesaplanmıştır. Öğretmenler,
çocukların madde madde kazanımlarını
Yargılama doğrulukları,
% 70,1’lik doğrulukta yargılamışlardır.
yüksek ve düşük performans sergileyen çocuklarda, orta
seviye performans segileyen çocuklardan daha yüksektir. Aynı yargılama doğrulukları,
kolay maddeler zor maddelerden yüksektir. Öğretmenler, ayrıca, yargılamalarını
oluştururken kullandıkları bilgi kaynakları hakkında mülakata alınmıştır. Sonuçlar;
öğretmenlerin en sık öğretilen programa dair bilgilere ve madde tahliline güvenme
eğilimi gösterdiklerini, direkt gözlem veya çocukların değerlendirilmelerine daha az sık
güvenme eğilimi gösterdiklerini, yok denecek kadar az sıklıkta da, çocukların
okuryazarlıkla ilgisi olmayan kişilik özelliklerine güvenme eğiliminde olduklarını
göstermiştir.
Özkale (2010) çalışmasında okul öncesi dönem altı yaş çocuklarıyla yapılan
ritim çalışmalarının çocukların bilişsel becerilerine etkisi araştırmıştır. Araştırmada
çocukların bilişsel performanslarını belirlemek amacıyla Bilişsel Değerlendirme Sistemi
(CAS) beş-yedi yaş bataryası uygulanmıştır. Araştırma yaşları beş yaş altı ay – altı yaş
beş ay arasında değişen 40 çocukla yapılmıştır. Deney grubunda yer alan 20 çocukla
haftada iki gün olmak üzere sekiz haftalık bir süreçten oluşan ritim çalışmaları
88
yapılmıştır. Kontrol grubundaki çocuklara ise herhangi bir eğitim verilmemiştir.
Araştırma sonuçlarına göre, deney grubundaki çocukların CAS Planlama, Dikkat, Eş
Zamanlı ve Ardıl Bilişsel işlemler alt ölçekleri ve CAS toplam sontest puanları, öntest
puanlarından anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur. Uygulanan ritim kalıpları
çalışmalarının CAS Ardıl Bilişsel işlemler üzerinde etkili olduğu görülmüştür.
Cabell ve diğerleri (2011) çalışmalarında, akademik zorluk çeken okul öncesi
çocukların, okul öncesi dönemde ortaya çıkan okuma yazma becerilerinin grup içi
değişkenlik kalıplarını incelemişlerdir. Erken okuryazarlık becerilerinin profillerini
tespit etmek için, sözel dil ve kodlama becerileri dikkate alınarak İnsan merkezli
kümeleme analiz yaklaşımı kullanılmıştır. Araştırmanın örneklemini, ihtiyaç tabanlı
programa kayıtlı 241 kız, 251 ekek 492 tane,
42-60 aylık okul öncesi çocukları
oluşturmuştur. Çocuklara eğitim öğretim yılında sekiz tane erken okuryazarlık tedbirleri
uygulanmıştır; ifade ve alıcı dil, etkileyici ve alıcı sözcükler gibi dört sözel dil
önlemleri, baskı kavramları, alfabe bilgisi, isim yazma ve ritim gibi dört kodlama ile
ilgili önlemlerdir.
Araştırma sonuçlarına göre beş psikometrik ses profili ortaya
çıkmıştır; en yüksek olan erken okuma yazma, üç profilin ortalaması sözel dil ve ayırıcı
kodlama becerileri, en düşük sözel dil ve geniş kapsamlı kodlama becerileridir.
Gadberry (2011) çalışmasında, okul öncesi çocuklar için müziğin, geçiş
etkinliklerinde kullanılmasının etkisini incelemiştir. Özellikle, tercih edilen bir
etkinlikten tercih edilmeyen bir etkinliğe geçişlerde müziğe odaklanılmıştır.
Araştırmaya 28 okul öncesi çocuğu, 10 okul öncesi öğretmeni katılmıştır. Formal müzik
eğitimi almamış sınıf öğretmenlerine müzikal geçişlerde hem canlı müzik, hem de
kaydedilmiş müzik kullanmaları yönergesi verilmiştir. Öğretmenler, kaydedilmiş
müzikli tedavi sırasında kullanmaları için eşliksiz şarkıları kaydetmişler ve öğretmenler
canlı müzik tedavisi sırasında sadece şarkı söyleme etkinliğini kullanmışlardır.
Başlangıçtaki ölçümleri (A) ve müzik tedavileri (B,C) incelemek için Bir ABAC ters
tasarım varyasyonu kullanılmıştır. Üç sınıf gözlenmiş ve tek durum tasarımı
kullanılarak program uygulanmıştır. Bilgi toplama bölümleri, geçişlerin toplam
uzunluğundan ve öğretmenlerin söyledikleri yönlendirme sayısının farklılığından oluşan
öğretmen davranışlarının farklılığından oluşmuştur. Araştırmanın sonuçları müziğin,
sınıf ortamında olumlu bir etki yaratmaya yardımcı olduğunu göstermiştir. Ayrıca
89
müzik kullanımı, davranışları yönettiği, rutinlerin kurulmasında ve katılımın üst düzeye
çıkmasında büyük bir güce sahip olduğu görülmüştür.
Karaman ve Üstün (2011) çalışmasında, anasınıflarına devam eden çocukların
fonolojik duyarlılıklarını bazı değişkenlere göre incelememiştir. Araştırmanın
örneklemini 76’sı kız, 86’sı erkek olmak üzere toplam 162 çocuk oluşturmuştur.
Çocukların fonolojik duyarlılıklarını tespit etmek amacıyla Fonolojik Duyarlılık Testi
ile çocukların aileleri ve öğretmenleri hakkındaki bilgileri edinebilmek amacıyla
araştırmacılar tarafından oluşturulan “Demografik Bilgi Formu” kullanılmıştır.
Araştırmanın sonuçlarına göre; çocukların, Fonolojik Duyarlılık Testi’nin “aynı-farklı
sesleri fark etme” yani fonolojik duyarlılık alt boyutundan ve diğer alt boyut olan “harfses ilişkisinden elde ettikleri puanlarda sosyo-kültürel gruplar arası fark anlamlı iken
cinsiyetler arası anlamlı bir fark çıkmamıştır.
Koops (2011) araştırmasında ebeveyn katılım odaklı erken müzikal eğitim
hakkında ebeveyn görüşlerini ve ebeveyn katılımının çocukların müzikal deneyimlerini
nasıl etkilediğini incelemiştir. Araştırmaya Midwestern Topluluk Müzik Okuluna kayıtlı
beş anne katılmıştır. Topluluk müzik okulunda erken çocukluk müzik eğitimine katılan
ebeveynlerle görüşme yapılmıştır. Görüşmede annelere yaşları, meslekleri, çocuk
sayıları, müzik eğitimine katılma süreleri, çocukların sorunları, müzikal eğitim, müzik
eğitiminde kendini tanımlama ve katılım tarzı gibi sorular sorulmuştur. Bu sorulara ek
olarak, mevcut ve istenilen müzikal eğitime aile katılımı, müziğin çocuğun yaşamındaki
yeri de sorulmuştur. Röportaj transkipleri ortaya çıkan temalar için kodlanmış ve analiz
edilmiştir. Ebeveynler mevcut katılım durumlarını, ebeveyn ve çocuk arasındaki
değişen rolleri keşfedip modelleyerek işaretleme yapmışlardır. Ebeveynlerin pek çoğu
sınıf içindeki rollerinden memnuniyetlerini belirtmişlerdir ancak, sınıf içi katılımlarının
artırılmasını istememişlerdir. Diğer ebeveynler ise, çocukların müzikal gelişimleri
hakkında daha fazla bilgi edinmeyi ve farklı öğretim yöntemlerinin kullanılmasını
istediklerini dile getirmişlerdir. Algılar hem mevcut hem de istenilen aile katılımının
katkıda bulunduğunu ve müzikal etkileşimin eğlenceli olduğunu göstermişlerdir.
Lonigan ve diğ. (2011) çalışmalarında okuma-yazma odaklı okul öncesi eğitim
programının etkilerini incelemişlerdir. 18’i Florida ve 30’u, California’dan olmak üzere
48 anaokulu random metodu kullanılark seçilmişitr. Okulların %77’sinde Head Start
90
programı uygulanmaktadır. California’daki okulların tamamı çalışmaya başlamadan
önce High Scope programını, Florida’daki okulların yarısı ise, Yaratıcı Program
kullanmaktadır. Araştırmaya katıldıktan sonra bu okullarda, mesleki gelişim atölyeleri
ile okuma yazma odaklı program ya da mesleki gelişim atölyeleri ve sınıf danışmanlığı
olan okuma yazma odaklı program kullanılmıştır. Etnik olarak farklı gruplardan gelen
378 erkek 361 kız, 739 okul öncesi çocuğu okuma ve dil gelişimleri üzerine
değerlendirilmiştir. Araştırmada, Stanford-Binet Testinin alt testleri olan; Örüntü Analiz
Alt Testi, Kopyalama Alt Testi, Bead(boncuk) Bellek Alt Testi ve Okul Öncesi Dil
Ölçeği 4, Fonoloji ve Yazı İşleme Okul Öncesi Kapsamlı Testi, Woodcock-Johnson
Başarı Testi 3 testleri kullanılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, uygulanan programın
orta dereceli etkili olduğu görülürken, mesleki gelişimlerine belirgin olmayan küçük bir
etkisinin olduğu görülmüştür. Yerel Acil Plan Komisyonu (LEPC) tarafından belirlenen
üç önemli erken okuryazarlık becerisi alanı olan, sözel dil, fonolojik farkındalık ve
basılı yazı bilgisi becerileri üzerine orta düzeyde bir etkisinin olduğunu göstermiştir.
91
BÖLÜM 3
YÖNTEM
Bu araştırma, okul öncesi eğitim programında okuma becerisini destekleyici
müzik etkinliklerinin 61–72 aylık çocukların okuma becerilerine etkisini incelemek
amacıyla yapılmıştır.
Bu amaç doğrultusunda gerçekleşecek çalışmanın bu bölümünde, araştırmanın
modeli, evren ve örneklemi, veri toplama araçları, veri toplama yöntemi ve toplanan
verilerin değerlendirilmesinde kullanılacak istatistiksel yöntemlere yer verilmiştir.
3.1. Araştırma Modeli
Araştırmada, 61–72 Aylık Çocukların Okuma Becerilerini Destekleyici Müzik
Etkinlikleri Eğitim Programı’nın, çocukların okuma becerileri üzerinde etkisini test
etmek amacıyla ön test\son test\izleme testi kontrol gruplu deneysel desen
kullanılmıştır. Desende bağımlı değişken, anasınıfına devam eden 61-72 aylık
çocuklarının "Okuma Becerisi"; çocukların okuma becerisi kazanımları üzerine etkisi
incelenen bağımsız değişken ise "61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma Becerilerini
Destekleyici Müzik Etkinlikleri Eğitim Programı "dır.
Çalışmada deney gruplarına seçilen çocuklara bulundukları ortamdaki
yaşantılarına ek olarak 61-72 Aylık Çocukların Okuma Becerilerini Destekleyici Müzik
Etkinlikleri Eğitim Programı uygulanırken,
kontrol grubundaki çocuklar doğal
süreçlerine bırakılmıştır.
Araştırma ön test-son test-izleme testi kontrol gruplu deneysel modelde
yapılmıştır.
Araştırma deseninin sembolik görünümü şu şekilde açıklanabilir:
Ön-test
Son-test
GD
R
O1
GK
R
O2
X
İzleme testi
O3
O5
O4
GD: Müzik etkinlikleriyle bütünleştirilmiş okuma becerisi eğitimi verilen deney
grubunu,
92
GK: Kontrol grubunu,
R: Deneklerin gruba yansız atandığını,
Oı ve O3: Deney grubunun öntest-sontest ölçümlerini,
O2 ve O4: Kontrol grubunun öntest-sontest ölçümlerini,
O5: Deney gruplarının izleme testi ölçümlerini,
X: Deney gruplarına uygulanan bağımsız değişkenlerini (deney değişkenlerini)
göstermektedir.
3.2.Evren ve Örneklem
Araştırmanın evrenini 2010-2011 eğitim yılında Ankara il merkezi, Keçiören
ilçesinde bulunan Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı okulların anasınıflarına devam eden
normal gelişim gösteren 61-72 aylık çocuklar oluşturmuştur.
Örneklemin
oluşturulmasında,
ilk
olarak
Ankara
İl
Milli
Eğitim
Müdürlüğü’nden Ankara İl merkezi Keçiören ilçesi Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bağlı
ilköğretim okullarındaki anasınıflarını gösteren liste elde edilmiştir. Elde edilen listeler
araştırmacı tarafından incelenerek, okul yöneticileri ve anasınıfı öğretmenleriyle
görüşülmüş ve herhangi bir konuda özel bir eğitim programı uygulanıp uygulanmadığı
hakkında bilgi alınmıştır. Buna göre hiçbir eğitim programına dâhil olmamış,
ilköğretim okullarının anasınıfları belirlenmiştir. Belirlenen anasınıflarının arasından
tesadüfî örnekleme yöntemiyle deney grubu için Melek Özen İlköğretim Okulu, kontrol
grubu için ise, deney grubuna yakın olan ve aynı semtte bulunan çocuk ve annebabalarının demografik özelliklerinin benzerlik göstereceği varsayımı ile İhsan Selatın
Aras İlköğretim Okulu seçilmiştir. Örneklemi oluşturan çocukların 24’ü deney, 22’si
kontrol grubu olarak belirlenmiştir.
61-72 Aylık Çocukların Okuma Becerilerini Destekleyici Müzik Etkinlikleri
Eğitim Programı’nın etkisinin incelenmesi amacıyla yapılan araştırmada Genel Bilgi
Formu ile toplanan çocuklara ve anne-babalarına ilişkin genel bilgiler iki bölüm halinde
verilmiştir.
•
Deney ve Kontrol Grubuna Alınan Çocuklara İlişkin Demografik Özellikler
•
Deney ve Kontrol Grubuna Alınan Çocukların Anne-Babalarına İlişkin
Demografik Özellikler
93
•
Deney ve Kontrol Grubuna Alınan Çocuklara İlişkin Demografik Özellikler
Araştırmaya alınan deney ve kontrol grubu çocuklarına ilişkin demografik
özellikler Tablo 1’de verilmiştir.
Tablo 1: Deney ve Kontrol Grubuna Alınan Çocukların Demografik Özelliklerine Göre
Dağılımı
Deney Grubu Kontrol Grubu
n
%
n
%
Çocuğun Cinsiyeti
Kadın
11
45,83
10
45,45
Erkek
13
54,17
12
54,55
Toplam
24
100
22
100
Doğum Sırası
İlk çocuk
13
54,17
10
45,45
Ortanca veya ortancalardan biri 2
8,33
1
4,55
Son çocuk
9
37,50
11
50,00
Toplam
24
100
22
100
Çocuk Sayısı
Tek çocuk
4
16,66
8
36,36
2 çocuk
13
54,17
10
45,45
3 çocuk ve fazlası
7
29,17
4
18,19
Toplam
24
100
22
100
Çocuğun Okul Öncesi Kuruma Devam Etme Süresi
7-12 ay
20
83,33
20
90,91
13-24 ay
2
8,34
2
9,09
24 aydan fazla
2
8,33
0
0,00
Toplam
24
100
22
100
Toplam
n
%
21
25
46
45,65
54,35
100
23
3
20
46
50,00
6,52
43,48
100
12
23
11
46
26,09
50,00
23,91
100
40
4
2
46
86,96
8,69
4,35
100
Tablo 1 ‘de deney grubundaki çocukların % 54,17 ‘sinin kontrol grubundaki
çocukların % 54,55’inin erkek olduğu; deney grubundaki çocukların %54,17’sinin ilk
çocuk,
kontrol grubundaki çocukların %50’sinin son çocuk olduğu görülmektedir.
Deney
grubundaki
çocukların
%54,17’sinin,
kontrol
grubundaki
çocukların
%45,45’inin iki kardeş olduğu belirlenmiştir. Deney grubundaki çocukların
%83,33’ünün, kontrol grubundaki çocukların %90,91’inin 7-12 aylık süredir okul
öncesi kurumuna devam ettiği saptanmıştır.
94
• Deney ve Kontrol Grubuna Alınan Çocukların Anne-Babalarına İlişkin
Demografik Özellikler
Araştırmaya alınan deney ve kontrol grubu çocukların anne-babalarına ilişkin
demografik özellikler Tablo 2’de verilmiştir.
Tablo 2: Deney ve Kontrol Grubuna Alınan Çocukların Anne-Babalarının Demografik
Özelliklerine Göre Dağılımı
Deney Grubu
n
Beraber yaşıyor
Ayrıldılar/Boşandılar
Toplam
29 yaş ve altı
30-39 yaş
40 yaş ve üstü
Toplam
29 yaş ve altı
30-39 yaş
40 yaş ve üstü
Toplam
İlkokul ve ortaokul
Lise
Üniversite/Lisansüstü
Toplam
İlkokul ve ortaokul
Lise
Üniversite/Lisansüstü
Toplam
Ev hanımı
Memur ya da işçi
Diğer
Toplam
Memur
İşçi
Diğer
Toplam
Kontrol Grubu
%
n
Medeni Durum
23
95,83
22
1
4,17
0
24
100
22
Anne Yaşı
9
37,50
3
10
41,67
15
5
20,83
4
24
100
22
Baba Yaşı
3
12,50
2
12
50,00
14
9
37,50
6
24
100
22
Anne Öğrenim Düzeyi
7
29,16
7
13
54,17
11
4
16,67
4
24
100
22
Baba Öğrenim Düzeyi
6
25,00
5
9
37,50
10
9
37,50
7
24
100
22
Anne Meslek
19
79,17
18
4
16,66
0
1
4,17
4
24
100
22
Baba Meslek
6
25,00
1
7
29,17
1
11
45,83
20
24
100
22
Toplam
%
n
%
100
0
100
45
1
46
97,83
2,17
100
13,64
68,18
18,18
100
12
25
9
46
26,09
54,35
19,56
100
9,09
63,64
27,27
100
5
26
15
46
10,87
56,52
32,61
100
31,82
50,00
18,18
100
14
24
8
46
30,43
52,18
17,39
100
22,73
45,45
31,82
100
11
19
16
46
23,92
41,30
34,78
100
81,82
0
18,18
100
37
4
5
46
80,43
8,70
10,87
100
4,55
4,55
90,90
100
7
8
31
46
15,22
17,39
67,39
100
95
Tablo 2’de görüldüğü gibi deney grubundaki çocukların anne babalarının
%95,83’ünün, kontrol grubundaki çocukların anne babalarının tamamının beraber
yaşadıkları; deney grubundaki çocukların annelerinin %41,67’sinin, kontrol grubundaki
çocukların annelerinin %68,18’inin 30-39 yaş arasında olduğu;
deney grubundaki
çocukların babaların %50’sinin, kontrol grubundaki çocukların babaların %63,64’ünün
30-39 yaş arasında olduğu görülmektedir. Deney grubundaki çocukların annelerinin
%54,17’si, kontrol grubundaki çocukların annelerinin %50’sinin lise mezunu olduğu;
deney grubundaki çocukların babalarının %37,50’sinin lise ve üniversite ya da
lisansüstü mezunu, kontrol grubundaki çocukların babalarının %45,45’inin lise mezunu
olduğu belirlenmiştir. Deney grubundaki çocukların annelerinin %79,17’sinin, kontrol
grubundaki çocukların %81,82’ sinin ev hanımı olduğu; deney grubundaki çocukların
babalarının %45,83’ünün, kontrol grubundaki çocukların babalarının %90,90’ının diğer
meslekte olduğu görülmektedir.
Araştırmanın deney ve kontrol grupları oluşturulurken, her iki gruptaki
çocukların normal gelişim göstermesine, daha önce herhangi bir okuma becerileriyle
desteklenmiş müzik eğitim programına katılmamış olmalarına dikkat edilmiştir.
Araştırmaya deney grubu için bir, kontrol grubu için bir olmak üzere toplam iki ana
sınıfı dâhil edilmiştir. Çocukların tamamına ön test uygulanmıştır. Deney grubuna dâhil
edilen çocuklara 61-72 Aylık Çocukların Okuma Becerilerini Destekleyici Müzik
Etkinlikleri Eğitim Programı 10 hafta süreyle uygulanmıştır. Deney grubundaki
uygulama tamamlandıktan sonra deney ve kontrol grubundaki çocukların tamamına son
test uygulanmıştır. Son testin uygulanmasından dört hafta sonra deney grubundaki
çocuklara izleme testi uygulanmıştır.
3.3. Verilerin Toplaması
3.3.1. Veri Toplama Araçları
Araştırmada çocuk ve aile hakkında bilgiler toplayabilmek amacıyla araştırmacı
tarafından hazırlanan "Genel Bilgi Formu" kullanılmıştır. Ayrıca, okul öncesi
çocukların fonolojik duyarlılık, sözcük bilgisi ve telaffuz ve alfabe bilgisi düzeylerini
belirlemek amacıyla Yazıcı (2010) tarafından geliştirilen ve geçerlik ve güvenirlik
çalışması yapılan "61–72 Aylık Çocuklar İçin Okuma-Yazma Becerileri Araştırma
96
Testi Okuma Becerileri Alt Testi (Ankara Örneklemi)" veri toplama araçı olarak
kullanılmıştır.
3.3.1.1. Genel Bilgi Formu (Ek-1)
Genel Bilgi Formu’nda çocuğun doğum tarihi, cinsiyeti, doğum sırası, kardeş
sayısı, ne kadar süredir okul öncesi kurumuna devam ettiği, anne babanın yaşı, anne
babanın öğrenim düzeyi, anne babanın mesleği ve anne babanın çalışma durumu ile
ilgili sorular yer almıştır.
3.3.1.2. 61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma-Yazma Becerileri Araştırma Testi
Yazıcı (2010) tarafından geliştirilmiş olan, geçerlik ve güvenirlik çalışması
yapılan "61–72 Aylık Çocuklar İçin Okuma-Yazma Becerileri Araştırma Testi Okuma
Becerileri Alt Testi” kullanılmıştır. Okuma Becerileri Alt Testi; Alfabe Bilgisi,
Fonolojik Duyarlılık ve Sözcük Bilgisi ve Telaffuz olmak üzere üç alt boyuttan
oluşmaktadır.
Alfabe Bilgisi alt boyutu çocuğun, harfleri ya da sözcükleri işaret etme, harflerle
ilgili sözcükler söyleme, harfleri doğru şekilde yerleştirme becerilerini test etmektedir.
Bu alt boyut 30 maddeden oluşmaktadır. “61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma Yazma
Becerileri Araştırma Testi Okuma Becerileri Alt Testi” Alfabe Bilgisi alt boyutunun
Kaufman Erken Akademik ve Dil Becerileri Araştırma Testi’nin alt testleri arasında,
pozitif ve negatif yönde -.104 ile .468 arasında değişen orta düzeyde doğrusal bir ilişki
bulunmaktadır. Bu ilişkinin p<.01 düzeyinde anlamlı olduğu bulunmuştur. Alfabe
Bilgisi Alt Boyutuna ait madde- toplam puan korelasyonu ve KR-20 güvenirlik analizi
sonuçları incelendiğinde, KR-20 güvenirlik katsayısının .946 ve maddelerin tamamının
madde toplam korelasyon katsayısının yüksek derecede güvenirlik düzeyinde olduğu
görülmüştür.
Fonolojik duyarlılık alt boyutu çocuğun, ritim, sözcüklerdeki heceleri sayma ve
tekrar etme, sözcüklerdeki sesleri sayma, sözcük ve hecelerin ilk ve sonunu gösterme,
heceleri kaynaştırma ve ayırma, sesleri kaynaştırma ve ayırma, seslerin yer
değiştirmesini tanımlamaktadır. Bu alt boyut 21 maddeden oluşmaktadır. Fonolojik
Farkındalık alt boyutunun Kaufman Erken Akademik ve Dil Becerileri Araştırma
Testi’nin alt testleri arasında, pozitif ve negatif yönde -.168 ile .412 arasında değişen
97
orta düzeyde doğrusal bir ilişki bulunmaktadır. Bu ilişkinin Sözcük Bilgisi ve Sayı
Becerileri ile p<.05, diğer alt testler ve alt boyutlarla p<.01 düzeyinde anlamlı olduğu
görülmüştür. Fonolojik Farkındalık Alt Boyutuna ait madde toplam puan korelasyonu
ve KR-20 güvenirlik analizi sonuçları incelendiğinde, KR-20 güvenirlik katsayısının
.979 ve maddelerin tamamının madde toplam korelasyon katsayısının yüksek derecede
güvenirlik düzeyinde olduğu bulunmuştur.
Sözcük Bilgisi ve Telaffuz alt boyut, nesnelerin, resimlerini veya hareketlerini
tanımlamaktadır ya da nesne veya hareketlerin özelliklerinin sözel tanımlarını temel
alarak, nesneleri işaret etmekte veya isimlendirmektedir. Bununla birlikte sık kullanılan
nesne ve hareketlerin isimlerini telaffuz etme becerileri test edilmektedir. Bu alt boyut
19 maddeden oluşmaktadır. Sözcük Bilgisi ve Telaffuz alt boyutunun Kaufman Erken
Akademik ve Dil Becerileri Araştırma Testi’nin alt testleri arasında, pozitif ve negatif
yönde -.192 ile .347 arasında değişen orta düzeyde doğrusal bir ilişki bulunmaktadır. Bu
ilişkinin İfade Edici Dil Becerileri ile p<.05, Sözcük Bilgisi ve Sayı Becerileri ile
anlamlı olmadığı, diğer alt testler ve alt boyutlarla p<.01 düzeyinde anlamlı olduğu
bulunmuştur. Sözcük Bilgisi ve Telaffuz Alt Boyutuna ait madde- toplam puan
korelasyonu ve KR-20 güvenirlik analizi sonuçları incelendiğinde, KR-20 güvenirlik
katsayısının .989 ve maddelerin tamamının madde toplam korelasyon katsayısının
yüksek derecede güvenirlik düzeyinde olduğu görülmüştür.
Bu test altı yaşındaki ya da mevcut ders yılı içinde bu yaşa erişecek olan
çocuklara bireysel olarak uygulanmaktadır. Testte 70 soru bulunmaktadır ve yaklaşık
25-30 dakika sürmektedir. Soruların hepsi öğretmen tarafından sesli okunmalıdır.
Çocukların yorgunluğunu azaltmak için testin yarısına yaklaşıldığında ara verilmesi
önerilmektedir. Ancak çocuklar soruları yanıtlamada sıkıntı yaşamıyorsa test tek bir
oturumda bitirilebilmektedir. 61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma-Yazma Becerileri
Araştırma Testi Okuma Becerileri Alt Testi’nde Test Kitapçığının içeriği zorluk sırasına
göre düzenlenmemiştir. Daha zor olan sorular çocukların motivasyonunu korumak için
kolay olanların arasında yer almıştır.
Uygulama sessiz bir ortamda, sadece test için gerekli materyallerin bulunduğu,
bir masa ve sandalyenin yer aldığı, boş sınıflarda ya da görüşme odalarında yapılmıştır.
Araştırmacı uygulama sırasında teste başlamadan önce çocukla karşılıklı oturarak
98
çocuğa; birlikte kitaptaki resimlere bakacaklarını, bu resimlerle ilgili bazı sorular
soracağını, bu sorulara yanıt vermesi gerektiğini ancak yanıtı bilmiyorsa bilmiyorum
diyebileceğini söyleyerek açıklamada bulunmuştur. Uygulama sırasında çocuğa soruyu
yanıtlaması
için
gerekli
olan
sürenin
verilmesine
dikkat
edilmiştir.
Testin
uygulanmasına Alfabe bilgisi alt boyutundan başlanıp Fonolojik farkındalık ve Sözcük
bilgisi ve Tealaffuz alt boyutlarına doğru devam edilmiştir. Çocuğun verdiği her doğru
yanıt için bireysel test kayıt formuna maddenin karşısına 1 puan, her yanlış yanıtı için 0
puan yazılmıştır. Çocuğun, kendisine yöneltilen sorular karşısında ard arda beş yanlış
yanıt vermesi durumunda o soruların yer aldığı alt boyut yarıda bırakılıp diğer alt boyut
uygulanmaya devam edilmiştir. Çocuğun yönergeyi yeterince iyi duymadığı
düşünüldüğü durumlarda madde araştırmacı tarafından bir kez daha okunmuştur. Yanlış
verilen yanıttan sonra yönerge tekrarlanmamıştır. Ölçeğin sonunda her alt ölçek için
ayrı ayrı doğru yanıtlar sayılarak toplam puanlar test kayıt formundaki uygun yerlere
yazılmıştır. Daha sonra her alt ölçeğin puanları ayrı ayrı toplanarak bileşik puanlar elde
edilmiştir.
3.3.1.3. 61- 72 Aylık Çocuklar İçin Okuma Becerilerini Destekleyici Müzik
Etkinlikleri Eğitim Programı
61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma Becerilerini Destekleyici Müzik Etkinlikleri
Eğitim Programı, okul öncesi dönemde 61-72 aylık çocukların okuma becerilerini
desteklemeyi esas almaktadır.
61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma Becerilerini
Destekleyici Müzik Etkinlikleri Eğitim Programı, çocukların önyargılardan uzak ve
istekli bir şekilde katılacağı, çocukların ilgi ve gereksinimlerinin yanı sıra 61-72 Aylık
Çocuklar İçin Okuma Becerilerini Destekleyici Müzik Etkinlikleri Eğitim Programı’nın
uygulanacağı çevrenin özelliklerinin önemsendiği; okuma becerilerinin desteklenmesini
temel alan sesleri tanıma ve ayırt etme çalışmaları, şarkı söyleme çalışmaları, ritim
çalışmaları, yaratıcı dans çalışmaları ve müzikli öykü çalışmalarının yer aldığı, öğrenme
yaşantılarını içeren eğlenceli bir müzik eğitim programıdır. 61-72 Aylık Çocuklar İçin
Okuma Becerilerini Destekleyici Müzik Etkinlikleri Eğitim Programı’nda yer alan
okuma becerilerine yönelik müzik etkinlikleri; basitten zora ilkesi ve çocukların hazır
bulunuşluğu göz önünde bulundurularak;
• Sesleri tanıma ve ayırt etme çalışmaları
• Şarkı söyleme çalışmaları
99
• Ritim çalışmaları
• Yaratıcı dans çalışmaları
• Müzikli öykü çalışmaları olarak sıralanmıştır.
Buna göre, 61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma Becerilerini Destekleyici Müzik
Etkinlikleri Eğitim Programı farklı özellikleri olan kapsamlı, ilgi çekici ve eğlenceli
müzik etkinlikleriyle bütünleştirilmiş çocukların okuma becerilerini destekleyen,
müziğe olan ilgi ve yeteneklerine yönelik bir programdır. Çocukların deneme yanılma
yoluyla öğrenmesine fırsat tanır. 61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma Becerilerini
Destekleyici Müzik Etkinlikleri Eğitim Programı gelişimsel olarak uygun ve çocuk
merkezlidir. Program, müzik etkinliklerinin, sistematik ve sıralı olarak incelenmesine
olanak sağlarken, müziğin akademik bir alan olan okuma becerileri ile birleştirilmesi
hedeflenmiştir. Çocuklar açısından öğrenme müzik ile ilgi çekici hale getirilmiştir.
Çocukların büyük grup, küçük grup ve bireysel olarak öğrenmelerine fırsat verilmiştir.
Uygulama ve tekrar olanağı sunarken, müzik etkinlikleri yoluyla değişik sözcüklerin ve
harf seslerinin tanıtılmasına olanak sağlanmıştır.
Programın hazırlanmasında öncelikli olarak araştırmacı tarafından müzikal
duyarlılık eğitimi ve okul öncesinde kullanılan müzik etkinlikleri ile ilgili ulusal ve
uluslar arası ilgili alan yazını incelenmiştir. İncelenen uluslar arası okuma becerilerini
destekleyici müzik eğitim programları ve müzik eğitim programları doğrultusunda, bu
programlarda kullanılan müzik etkinliklerinden faydalanılarak, 61- 72 Aylık Çocuklar
İçin Okuma Becerilerini Destekleyici Müzik Etkinlikleri Eğitim Programı’nda yer
alması gereken etkinlik özellikleri belirlenmiştir. Etkinliklerin çocukların eğitim
gereksinimlerine yanıt verecek nitelikte olmasına dikkat edilmiştir. Ayrıca
müzik
etkinlikleriyle
müzik
birlikte kullanılabilecek
okuma
becerilerini
destekleyici
etkinlikleri araştırılmıştır. Bu bağlamda, bilimsel nitelik taşıyan etkinlik kitapları ve
ilgili internet siteleri gözden geçirilerek pek çok etkinlik örneği incelenmiştir. İncelenen
etkinlikler çocukların yaş, gelişim düzeyi ve bireysel farklılıkları dikkate alınarak
yeniden planlanmıştır.
Araştırmacı tarafından bu süreçte, 61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma
Becerilerini Destekleyici Müzik Etkinlikleri Eğitim Programı’nın kaliteli, nitelikli ve
çok yönlü gelişim sağlaması amacıyla Milli Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye Kurulu
Başkanlığı’nın 2006 yılında yürürlüğe giren “36-72 Aylık Çocuklar İçin Okul Öncesi
100
Eğitim Programı”nda yer alan psikomotor, sosyal-duygusal, bilişsel ve dil alanı ile ilgili
beceriler
temel
alınarak
61-72
aylık
çocukların
gelişimleri
doğrultusunda
gerçekleştirilmesi beklenen amaçlar ve kazanımlardan, müzik ve okuma becerilerine
yönelik olanlar belirlenmiştir. Amaç kazanımlar belirlenirken tek bir gelişim alanı ön
planda tutulmamış, çocukların eğitim gereksinimleri doğrultusunda tüm gelişim alanları
desteklenmeye çalışılmıştır. Belirlenen amaç kazanımlar doğrultusunda önceden
incelenip
değerlendirilen
okuma
becerilerini
destekleyici
müzik
etkinlikleri
planlanmıştır. Etkinlikler 10 hafta süre ile haftada üç gün yaklaşık 40 dakika ile bir saat
arasında değişen sürede, beş farklı müzik etkinliğini (sesleri tanıma ve ayırt etme, şarkı
söylem, ritim, yaratıcı dans, müzikli öykü çalışmaları) içerecek şekilde çocukların
okuma becerilerini destekleyici özellikte planlanmıştır. Program bu özellikleri taşıyan
toplam 30 özgün müzik etkinliğinden oluşmuştur. Bu doğrultuda etkinliklerin amaç ve
kazanımları verilmiştir.
61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma Becerilerini Destekleyici Müzik Etkinlikleri
Eğitim Programı Amaç Kazanımlar
Psikomotor Alan
Amaç 1. Bedensel koordinasyon gerektiren belirli hareketleri yapabilme
Kazanımlar
1. Sözel yönergelere uygun olarak ısınma hareketleri yapar.
4. Sözel yönergelere uygun olarak yürür.
13. Araç kullanarak koordineli ve ritmik hareketler yapar.
Amaç 2. El ve göz koordinasyonu gerektiren belirli hareketleri yapabilme
Kazanımlar
7. El becerilerini gerektiren bazı araçları kullanır.
10. Yönergeye uygun çizgiler çizer.
Amaç 5. Denge gerektiren belirli hareketleri yapabilme
Kazanımlar
1. Farklı zeminler üzerinde yürür.
2. Zemin üzerine çizilen şekiller üzerinde yürür.
Sosyal-Duygusal Alan
Amaç 2. Duygularını fark edebilme
101
Kazanımlar
1. Duygularını söyler.
2. Duygularının nedenlerini açıklar.
3. Duygularının sonuçlarını açıklar.
4. Duygularını müzik, dans, drama vb. yollarla ifade eder.
Amaç 11. Estetik özellikler taşıyan ürünler oluşturabilme
Kazanımlar
1. Estetik bedensel hareketlerle yürür / dans eder.
5. Çeşitli materyaller kullanarak ritim oluşturur.
6. Çeşitli sesleri kullanarak müzik oluşturur.
8. Sunularında hayali / gerçek nesneler kullanır.
Amaç 14. Sanat eserlerinin estetik özelliklerini fark edebilme
Kazanımlar
1. Sanat eserlerinin özelliklerini söyler.
2. Sanat eserleri hakkındaki duygularını açıklar.
Dil Alanı
Amaç 1. Sesleri ayırt edebilme
Kazanımlar
1. Sesin kaynağını söyler.
2. Sesin geldiği yönü belirler.
3. Sesin özelliğini söyler.
4. Verilen sese benzer sesler çıkarır.
Amaç 2. Konuşurken sesini doğru kullanabilme
Kazanımlar
1. Nefesini doğru kullanır.
2. Kelimeleri doğru telaffuz eder.
Amaç 3. Türkçeyi doğru kullanabilme
Kazanımlar
1. Konuşmalarında söz dizimi kurallarını doğru olarak kullanır.
2. Konuşmalarında temel dil bilgisi kurallarına uygun konuşur.
Amaç 4. Kendini sözel olarak ifade edebilme
Kazanımlar
7. Duygu, düşünce ve hayallerini yaratıcı yollarla açıklar.
Amaç 5. Dinlediklerini çeşitli yollarla ifade edebilme
102
Kazanımlar
5. Dinlediklerini resim, müzik, drama, şiir, öykü vb. yollarla sergiler.
Amaç 6. Sözcük dağarcığını geliştirebilme
Kazanımlar
1. Dinlediklerinde yeni olan sözcükleri fark eder.
3. Verilen sözcüğün anlamını açıklar.
Amaç 7. Ses bilgisinin farkında olabilme
Kazanımlar
1. Sözcüklerin başlangıç seslerini söyler.
2. Aynı sesle başlayan sözcükler söyler.
3. Kafiyeli sözcükler söyler.
Amaç 8. Görsel materyalleri okuyabilme
Kazanımlar
1. Görsel materyalleri inceler.
2. Görsel materyallerle ilgili sorular sorar.
3. Görsel materyallerle ilgili sorulara cevap verir.
4. Görsel materyalleri açıklar.
Bilişsel Alan
Amaç 4. Algıladıklarını hatırlayabilme
Kazanımlar
2. Varlıkların rengini söyler.
4. Varlıkların şeklini söyler.
5. Varlıkların sayısını söyler.
6. Olay ya da varlıkların sırasını söyler.
7. Nesnelerin neden yapıldığını söyler.
Amaç 5. Varlıkları çeşitli özelliklerine göre eşleştirebilme
Kazanımlar
1. Varlıkları bire bir eşleştirir.
2. Varlıkları renklerine göre eşleştirir.
3. Varlıkları şekillerine göre eşleştirir.
4. Varlıkları büyüklüklerine göre eşleştirir.
6. Varlıkları dokunsal özelliklerine göre eşleştirir.
8. Nesneleri sayılarına göre eşleştirir.
103
Amaç 7. Nesne, durum ya da olayları çeşitli özelliklerine göre sıralayabilme
Kazanımlar
2. Sıralanmış nesne grubu içinde nesnenin yerini gösterir.
3. Sıra bildiren sayıyı söyler.
Amaç 9. Nesneleri sayabilme
Kazanımlar
1. 20 içinde ileriye doğru birer birer ritmik sayar.
2. 10 içinde geriye doğru birer birer ritmik sayar.
4. Gösterilen belli sayıdaki nesneyi doğru olarak sayar.
6. Sayıca 10’dan az olan bir gruptaki nesnelerin sayısını söyler.
Amaç 10. Geometrik şekilleri tanıyabilme
Kazanımlar
2. Daire, üçgen, kare ve dikdörtgene benzeyen nesneleri gösterir.
Amaç 11. Günlük yaşamda kullanılan belli başlı sembolleri tanıyabilme
Kazanımlar
1. Gösterilen sembolün anlamını söyler
2. Verilen açıklamaya uygun sembolü gösterir.
3. 10 içindeki rakamları okur.
Amaç 12. Mekânda konum ile ilgili yönergeleri uygulayabilme
Kazanımlar
1. Nesnenin mekândaki konumunu söyler.
2. Yönergeye uygun olarak mekânda konum alır.
3. Yönergeye uygun olarak nesneyi doğru yere yerleştirir.
Amaç 13. Bir örüntüdeki ilişkiyi kavrayabilme
Kazanımlar
1. Modele bakarak nesnelerle örüntü oluşturur.
2. Bir örüntüde eksik bırakılan öğeyi söyler.
3. Bir örüntüde eksik bırakılan öğeyi tamamlar.
Amaç 19. Nesne grafiği hazırlayabilme
Kazanımlar
3. Hazırlanmış nesne grafiği çerçevesine sembolleri yerleştirir.
4. Grafikte yer alan nesneleri sayar.
104
Yukarıda verilen amaç ve kazanımlara yönelik hazırlanan okuma becerilerini
destekleyici 30 müzik etkinliğinde her teknik başlı başına bir etkinlikte kullanıldığı gibi
birkaç teknik bir etkinlikte birlikte de kullanılmıştır. Bu teknikler, etkinliklerin ağırlıklı
özelliğine göre;
• 7 tane sesleri dinleme ve ayırt etme,
• 7 tane şarkı söyleme,
• 7 tane ritim,
• 6 tane yaratıcı dans,
•
3 tane müzikli öykü çalışmaları olarak planlanmıştır.
Etkinliklerde kullanılan teknikler basitten zora sıralanmıştır. Bunlardan müzikli
öykü çalışmaları, çocuklar açısından diğer tekniklere göre zor olmasından dolayı 61-72
Aylık Çocuklar İçin Okuma Becerilerini Destekleyici Müzik Etkinlikleri Eğitim
Programı’nın son etkinliklerinde yer almıştır ve buna bağlı olarak sayısı üç olarak
belirlenmiştir.
Planlanan
etkinliklerde
kullanılacak
materyaller
araştırmacı
tarafından
hazırlanmıştır. Hazırlanan materyallerin kaliteli, etkili, güvenli ve kullanışlı olmasına
dikkat edilmiştir. Çocukların öğrenmelerini kolaylaştıracak, materyal kullanma
deneyimlerini artıracak, çok amaçlı, yaratıcılığı destekleyecek sağlam materyallerin
hazırlanmasına özen gösterilmiştir. 61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma Becerilerini
Destekleyici Müzik Etkinlikleri Eğitim Programı’nda yer alan etkinliklerde çalgılar,
ritim çubukları, resimli sözcük kartları, ses kartları, rakam kartları, geometrik şekil
kartları yer almaktadır. Karton, tahta, plastik ve metal gibi doğal materyallerden
yararlanılarak bunların seslerine dikkat çekilmeye çalışılmıştır. Ses, rakam, resimli
sözcük ve geometrik şekil kartlarının sağlam ve kullanışlılığı açısından kalın mukavva
kullanılmış ve kartların kenarları şeffaf izole bantla bantlanmıştır. Etkinliklerin
özelliklerine göre, genel olarak kartların boyutları 15*15 cm olarak hazırlanmıştır.
Çocukların dikkatini çekmek için kartlardaki sözcükler ve harf sesleri renkli keçeli
kalemler ve boya kalemleri kullanılarak yazılmıştır. Her çocuk için yeterli sayıda
materyal hazırlanarak bütün çocukların sıkılmadan etkinliklere zamanında katılması
sağlanmıştır.
61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma Becerilerini Destekleyici Müzik Etkinlikleri
Eğitim Programı’nın etkisini değerlendirmek amacıyla etkinliklerden sonra araştırmacı
tarafından
çocuklara
yöneltilmek
için
değerlendirme
soruları
hazırlanmıştır.
105
Değerlendirme soruları, etkinliklerin amacına uygun olarak uygulanıp uygulanmadığını,
buna bağlı olarak etkinliğin hedefe ulaşıp ulaşmadığını değerlendirmeye yöneliktir.
Hazırlanan 61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma Becerilerini Destekleyici Müzik
Etkinlikleri Eğitim Programı alanla ilgili dokuz uzman kişi görüşüne sunulmuştur (Ek2) (Tablo 3).
Tablo 3: Uzmanların 61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma Becerilerini Destekleyici Müzik
Etkinlikleri Eğitim Programı Hakkında Görüşleri
Madde
Amaç1
Amaç2
Amaç3
Amaç4
Kavram1
Kavram2
Kavram3
Kavram4
Materyal1
Materyal2
Materyal3
Materyal4
Materyal5
Materyal6
Öğrenme1
Öğrenme2
Öğrenme3
Öğrenme4
Öğrenme5
Öğrenme6
Öğrenme7
Öğrenme8
Öğrenme9
Öğrenme10
N
9
9
9
9
9
9
9
9
9
9
9
9
9
9
9
9
9
9
9
9
9
9
9
9
Mode
Median
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
Tablo 3 incelendiğinde, dokuz uzman görüşünün mode ve medyan değerlerinin 3
olduğu görülmektedir. Buna göre, tüm maddelerle ilgili uzmanlar arasında görüş birliğinin
olduğu söylenebilir. Uzmanlar arası görüş birliğinin olması nedeniyle 61-72 Aylık
Çocuklar İçin Okuma Becerilerini Destekleyici Müzik Etkinlikleri Eğitim Programı‘nın
23.02.2011- 10.05.2011 tarihleri arasında uygulanmasına karar verilmiştir.
106
3.3.2.Veri Toplama Yöntemi
Araştırmacı tarafından, 61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma Becerilerini Destekleyici
Müzik Etkinlikleri Eğitim Programı’nın 61-72 aylık çocukların okuma becerileri
üzerindeki etkisini incelemek amacıyla yapılan araştırmanın veri toplama aşaması
öncesinde deney ve kontrol grubunu oluşturan çocukların sınıf öğretmenleri ile
bilgilendirme görüşmesi yapılarak 61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma Becerilerinin
Destekleyici Müzik Etkinlikleri Eğitim Programı’nın amacı, içeriği ve uygulanması
hakkında bilgi verilmiştir. Bu bilgilendirme görüşmesinde “61-72 Aylık Çocuklar İçin
Okuma Becerilerinin Destekleyici Müzik Etkinlikleri Eğitim Programı tanıtılmış ve
çocukların okuma becerileri üzerine etkileri, programda yer alan etkinlikler ve
etkinliklerde kullanılan yöntem ve teknikler ile ilgili bilgi verilmiştir. Deney grubunu
oluşturan çocukların sınıf öğretmeni ile etkinliklerde kullanılacak olan materyaller ve
etkinliklerin özelliklerine göre eğitim ortamının düzenlenmesine ilişkin genel bilgiler de
paylaşılmıştır. Kontrol grubunu oluşturan çocukların sınıf öğretmenine ise, hiçbir eğitim
programının uygulanmayacağı, mevcut eğitim programına devam etmesi gerektiğini
açıklanmıştır. Çocuklara uygulanacak olan ön test ve son test uygulamaları ile ilgili
bilgi verilmiştir. Ayrıca çocukların okula geliş ve gidiş saatlerini ve devamlarını
aksatmamaları konusunda her iki sınıf öğretmeni ile görüş alışverişinde bulunulmuştur.
3.3.3.1. Genel Bilgi Formunun Uygulanması
Deney ve Kontrol grubu çocuklarına ve ailelerine ilişkin genel bilgi formu 14
Şubat 2011 tarihinde araştırmacı tarafından ailelere uygulanmıştır.
3.3.3.2. Ön testlerin Uygulanması
Çocukların okuma becerilerini değerlendirmek amacıyla deney ve kontrol
grubundaki
çocuklara
“61-72
Aylık
Çocukların
Okuma-Yazma
Becerilerini
Değerlendirme Ölçeği Okuma Becerileri Alt Testi ( Ankara Örneklemi)” 14 Şubat-21
Şubat 2011 tarihleri arasında ön test olarak uygulanmıştır. 61-72 Aylık Çocukların
Okuma-Yazma Becerilerini Değerlendirme Ölçeği Okuma Becerileri Alt Testi”nin
uygulanması için, örneklemi oluşturan ilköğretim okullarının anasınıflarından sorumlu
müdür yardımcıları ve okul müdürüyle görüşülerek gerekli izinler alınmıştır. Okulda
test uygulamasının uygun bir şekilde yapılabilmesi için sınıftan bağımsız bir oda
seçilmiş, sessiz bir ortam hazırlanmıştır. Testin uygulama süresi her çocuk için ortalama
107
25-30 dakika sürmüştür. Uygulama yönergelerinin tam anlaşılmaması durumlarında
yönerge birkaç defa tekrarlanmıştır.
3.3.3.3. 61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma Becerilerini Destekleyici Müzik
Etkinlikleri Eğitim Programı’nın Uygulanması
Ön testler uygulandıktan sonra 23 Şubat – 10 Mayıs 2011 tarihleri arasında,
deney grubuna 61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma Becerilerini Destekleyici Müzik
Etkinlikleri Eğitim Programı uygulanmıştır.
61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma
Becerilerini Destekleyici Müzik Etkinlikleri Eğitim Programı haftanın üç iş günü 40
dakika ile bir saat arasında değişen süre ile toplam 10 hafta araştırmacı tarafından
uygulanmıştır. Deney grubundaki çocuklara 61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma
Becerilerini Destekleyici Müzik Etkinlikleri Eğitim Programı uygulanmadığı süreçte,
Milli Eğitim Bakanlığı 36-72 aylık çocuklar için okul öncesi eğitim programına yönelik
günlük eğitim programları sınıf öğretmenleri tarafından uygulanmıştır. Kontrol
grubundaki çocuklara ise, 61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma Becerilerini Destekleyici
Müzik Etkinlikleri Eğitim Programı uygulanmamış, çocuklar Milli Eğitim Bakanlığı 3672 Aylık Çocuklar İçin Okul Öncesi Eğitim Programı uygulamasına devam etmişlerdir.
Araştırmacı deney grubuna uygulayacağı 61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma
Becerilerini Destekleyici Müzik Etkinlikleri Eğitim Programı eğitiminden önce eğitim
ortamını her etkinlik için uygun bir şekilde düzenlemiştir. Uygulama için gerekli masa,
sandalyeler uygun oturma pozisyonunda düzenlenerek veya etkinliğe göre sınıftan
çıkartılarak boş bir alan oluşturulmuştur. Daha önceden çocuk sayısı ya da grup sayısı
kadar hazırlanmış materyaller araştırmacı tarafından sınıfa getirilmiştir. Eğer çocukların
veya sınıf öğretmeninin getirmesi gereken bir materyal ya da eşya var ise bir hafta
önceden iletilmiştir. Çocuklara uygulamadan önce haftanın üç iş günü birlikte
etkinlikler yapılacağı ve oyunlar oynanacağı şeklinde bilgi verilmiştir. Etkinliğe
başlamadan önce eğitimcinin çocuklara adı ile hitap edebilmesi için her çocuğa ad
kartları hazırlanmıştır. 61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma Becerilerini Destekleyici
Müzik Etkinlikleri Eğitim Programı’na katılan çocukların etkinliklere katılımını
belirlemek için yoklama listesi tutulmuştur.
Eğitim
programının
uygulanmasına
başlanmıştır.
Uygulama
esnasında,
etkinliklerle ilgili fotoğraf ve video çekimleri yapılmıştır. 61-72 Aylık Çocuklar İçin
108
Okuma Becerilerini Destekleyici Müzik Etkinlikleri Eğitim Programı beş farklı müzik
etkinliğinden oluşmuştur. Bunlar;
• Sesleri Tanıma ve Ayırt etme Çalışmaları
• Şarkı Söyleme Çalışmaları
• Ritim Çalışmaları
• Yaratıcı Dans Çalışmaları
• Müzikli Öykü Çalışmaları
Sesleri tanıma ve ayırt etme çalışmaları için; araştırmacı tarafından çeşitli doğa
sesleri, taşıt sesleri CD’lere doldurulup etkinliklerde kullanılmıştır. Bunun yanı sıra,
araştırmacı tarafından farklı sesler çıkaran çeşitli müzik aletleri yapılmıştır. Sesleri
tanıma ve ayırt etme çalışmaları genel olarak diğer müzik etkinliklerinin ısınma
aşamasında kullanıldığı gibi ana etkinlik olarak da uygulanmıştır. Kullanılan çeşitli
seslerin, etkinlikler doğrultusunda hangi nesneye ait olabileceği, sesin hangi yönden
geldiği, dinlenen sesin taklit edilmesi şeklinde çocuklara yönergeler verilmiştir.
Dinlenen seslerinin hangi nesneye ait olduğunun bilinmesi yönergesine uygun olarak
çocukların gözleri kapatılmıştır. Çocuklardan alınan yanıtlardan sonra çocukların
gözleri açılmış ve dinlediği sese ait olan nesnenin resimli sözcük kartlarıyla bilgi
görselleştirilerek pekiştirilmiştir.
Şarkı söyleme çalışmaları için; araştırmacı tarafından yazılmış şarkılar ve ilgili
internet sitelerinden elde edilen ilgi çekici ve etkinliğin amacına uygun tekerlemeler
kullanılmıştır.
Programda
kullanılan
tekerlemeler
şarkı
söyler
gibi
melodik
söylenmiştir. Genel olarak tekerlemeler etkinliklerin giriş kısmında dikkati çekmek için
ve çocukların seçiminde kullanılmıştır. Şarkılar ise önce araştırmacı tarafından
söylenmiş daha sonra çocuklar tarafından tekrar edilmiştir. Şarkıların sözlerinde amaç
kazanımlar doğrultusunda MEB İlk okuma yazma programı birinci grupta yer alan
sesler (e,l,a,t,) vurgulamıştır. Böylece çocukların şarkı söyleyerek eğlenirken okuma
becerileri desteklenmeye çalışılmıştır.
Ritim çalışmaları için; etkinliklere uygun olarak ritim çubukları, davul, tef,
marakas, kastanyet gibi müzik aletlerinin yanı sıra, araştırmacı tarafından hazırlanan
plastik, tahta ve metal kaşıklardan ritim çubukları, yoğurt kaplarından ve plastik ve
109
karton kutulardan davullar, plastik kaşıklardan kastanyet, plastik ve metal kapaklardan
ziller kullanılmıştır. Ritim çalışmalarında araştırmacı tarafından verilen yönergeler
doğrultusunda çocuklardan ritim aletleriyle belirli tonda, belirli sıklıkta ve belirli sayıda
vuruşlar yapmaları beklenmiştir.
Yaratıcı dans çalışmaları için; ulusal ve uluslar arası ilgili internet sitelerinden
elde edilen sözsüz müzikler etkinliklere uygun olarak seçilmiştir. Çoğunlukla yaratıcı
dans çalışmaları diğer müzik etkinlikleriyle kaynaştırılarak kullanılmıştır. Planlanan ilk
yaratıcı dans çalışmalarında çocuklara müziğe uygun şekilde serbest olarak dans
etmeleri yönergesi verilirken, daha sonraki etkinliklerde çocuklara çeşitli hayvanların ve
taşıtların taklitlerini yaparak dans etmeleri yönergesi verilmiştir. Yaratıcı dans
çalışmalarında çocuklar tarafından etkinlikle ilgili olarak kumaş, ip ve kurdele gibi
çeşitli materyaller kullanılmıştır.
Müzikli öykü çalışmaları için; Morpa yayın evinin Öykü Yağmuru dizisinde
bulunan üç öykü kullanılmıştır. Bu öyküler, içinde geçen doğal seslerin müzik
aletleriyle taklit edilebilir nitelikte olmasından dolayı tercih edilmiştir. Ayrıca kullanılan
öykülere araştırmacı tarafından olayların düzeni bozulmadan çeşitli doğa sesleri de
eklenerek düzenlemeler yapılmıştır. Öykülerde geçen sesleri doğru şekilde karşılayacak
müzik aletleri araştırmacı tarafından hazırlanmıştır. Araştırmacı tarafından öykü power
point sunularıyla anlatılırken öyküde geçen sesler vurgulanarak çocukların bu seslere
dikkat etmeleri amaçlanmıştır. Öykü bittikten sonra, araştırmacı çocuklara öyküde nasıl
sesler olduğunu sormuştur. Çocukların yanıtlarından sonra hangi müzik aletinin
öyküdeki hangi sesi çıkarabileceği çocuklar tarafından tahmin edilip denenmiştir.
Deneme yanılma yoluyla çocukların tahminlerinden sonra hazırlanan müzik aletleri
çocuklara dağıtılarak öykü tekrar anlatılmıştır. Anlatım sırasında öykü içinde geçen
seslere sıra geldiğinde o sese ait müzik aletine sahip olan çocuklar müzik aletleriyle
öyküye dâhil olmuştur.
61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma Becerilerini Destekleyici Müzik Etkinlikleri
Eğitim Programı'nın uygulanması sırasında çocukların ilgi, istek ve gereksinimleri
araştırmacı tarafından dikkate alınarak gerekli durumlarda esneklik ilkesi göz önüne
alınmıştır. Müzik etkinlikleri programlandığı üzere basitten zora doğru uygulanmış ve
uygulama süresince herhangi bir problemle karşılaşılmamıştır. Bu şekilde 23 Şubat -10
110
Mayıs 2011 tarihleri arasında 10 hafta, haftada üç etkinlik olmak üzere 30 tane müzik
etkinliğinin deney grubuna uygulanması tamamlanmıştır.
3.3.3.4. Son Testlerin Uygulanması
Eğitim programının uygulanması tamamlandıktan sonra deney ve kontrol gruplarına
“61–72 Aylık Çocuklar İçin Okuma-Yazma Becerileri Araştırma Testi Okuma
Becerileri Alt Testi” 11 Mayıs-18 Mayıs 2011 tarihleri arasında son test olarak
uygulanmıştır.
3.3.3.5. İzleme Testinin Uygulanması
61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma Becerilerini Destekleyici Müzik Etkinlikleri
Eğitim Programı’nın etkisinin kalıcı olup olmadığını belirlemek amacıyla “61–72 Aylık
Çocuklar İçin Okuma-Yazma Becerileri Araştırma Testi Okuma Becerileri Alt Testi”
son testten yaklaşık dört hafta sonra 13-17 Haziran 2011tarihleri arasında deney
grubundaki çocuklara tekrar uygulanmıştır.
3.4.Verilerin Analizi
Araştırmanın amacına yönelik toplanan veriler, değerlendirilerek istatistiksel
analizleri yapılmıştır.
Anasınıfına devam eden 61-72 aylık çocuklar için, 61-72 Aylık Çocuklar İçin
Okuma-Yazma Becerileri Araştırma Testi Okuma Becerileri Alt Testi ve Genel Bilgi
Formu aracılığıyla toplanan veriler, bilgisayar ortamına aktarılmış ve “SPSS 15”
istatistik paket programı yardımı ile değerlendirilmiştir. Elde edilen verilerin tümü, ilk
önce betimsel istatistik yöntemleriyle incelenmiş, frekans ve yüzde ile ortalama ve
standart sapma değerleri belirlenmiştir. Bunun yanında iki gruplu karşılaştırmalar ve ön
test-son test karşılaştırmaları yapılmıştır. İki gruplu karşılaştırmalarda verilerin normal
dağılmamasından dolayı Mann-Whitney U Testi, ön test-son test karşılaştırmalarında
ise Wilcoxon İşaretli Sıralar Testi kullanılmıştır.
Araştırmaya dâhil edilen deney ve kontrol gruplarındaki çocukların “61-72
Aylık Çocuklar İçin Okuma-Yazma Becerileri Araştırma Testi Okuma Becerileri Alt
Testi”nden aldıkları ön test ve son test puanları kayıt formlarına kaydedilmiştir. Kayıt
formlarındaki bilgiler bilgisayar ortamına kaydedilerek gerekli istatistiksel analizler
yapılmıştır.
111
“61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma-Yazma Becerileri Araştırma Testi Okuma
Becerileri Alt Testi” ile toplanan verilerin analizinde araştırmanın amaçlarını test etmek
amacıyla parametrik olmayan istatistikler kullanılmıştır. Toplanan verilerin analizi
uygun istatistiksel işlemler yapılarak gerçekleştirilmiştir. Verilerin analiz yöntemi,
betimsel istatistik ve normallik testi sonuçlarına göre belirlenmiştir. Normallik testi
sonuçlarına göre deney grubunun normal dağılım gösterdiği, kontrol grubunun ise
normal dağılım göstermediği tespit edilmiştir. Buna göre, non-parametrik test
tekniklerinin kullanılmasına karar verilmiştir.
Araştırmanın bağımsız değişkeni 61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma Becerilerini
Destekleyici Müzik Etkinlikleri Eğitim Programı’dır. Bağımlı değişkeni ise 61-72 Aylık
Çocuklar İçin Okuma-Yazma Becerileri Araştırma Testi Okuma Becerileri Alt Testi
puanlarıdır.
Verilerin istatistiksel analizi bağımsız değişkenin, bağımlı değişkeler üzerindeki
etkisini ortaya koyacak bir model içinde ele alınmıştır. Ölçekten elde edilen kontrol ve
deney gruplarına ait ön-test, son-test ve izleme testi ölçüm puanları, bilgisayar kodlama
cetvellerine geçirilmiştir.
• Deney ve kontrol gruplarının aynı evrenden alınıp alınmadığını sınamak
amacıyla, deney grubunu oluşturan çocuklarla, kontrol grubunu oluşturan
çocukların 61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma-Yazma Becerileri
Araştırma Testi Okuma Becerileri Alt Testi puan ortalamaları gruplar
arası karşılaştırmalar Mann Whitney U-Testi ile analiz edilmiştir.
• 61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma Becerilerini Destekleyici Müzik
Etkinlikleri Eğitim Programı’nın çocukların okuma becerilerini etkileyip
etkilemediği sınamak için, deney ve kontrol gruplarının son-test puan
ortalamaları arasında anlamlı düzeyde bir farklılaşma olup olmadığını
saptamak amacıyla gruplar arası karşılaştırmalar için Mann Whitney UTesti uygulanmıştır.
• Deney grubunu oluşturan çocukların 61-72 Aylık Çocuklar İçin OkumaYazma Becerileri Araştırma Testi Okuma Becerileri Alt Testi Testi öntest puan ortalamaları ile 61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma Becerilerini
Destekleyici
Müzik
Etkinlikleri
Eğitim
Programı’ndan
sonraki
ölçümlerden elde edilen son-test puan ortalamaları arasında anlamlı
112
düzeyde bir farklılaşma olup olmadığını saptamak amacıyla gruplar içi
karşılaştırmalar Wilcoxon İşaretli Sıralar Testi uygulanmıştır.
• Deney ve kontrol grubundaki çocukların hızlı bir gelişim döneminde
bulundukları, diğer yandan devam ettikleri okulların takip ettikleri eğitim
programının araştırmaya katılan çocukların okuma becerilerinde bir
gelişme sağlayabileceği kabul edilmektedir. Bu nedenle, kontrol grubu
çocuklarının ön-test/son-test puan ortalamaları arasında anlamlı düzeyde
farklılaşma
olup
olmadığını
saptamak
amacıyla
gruplar
içi
karşılaştırmalar için Wilcoxon İşaretli Sıralar Testi uygulanmıştır.
• Daha sonra 61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma Becerilerini Destekleyici
Müzik Etkinlikleri Eğitim Programı dışındaki değişkenleri kontrol
altında tutmak için kontrol grubunun ön-test ve son-test puan farklarının
ortalaması ile deney grubunun ön-test ve son-test puan farklarının
ortalaması gruplar arası karşılaştırmalar için Mann Whitney U-Testi ile
karşılaştırılmıştır.
• Deney grubu çocuklarında okuma becerilerinde meydana gelen
değişimlerin dört hafta sonra da devam edip etmediğini ve programın
etkilerinin korunup korunmadığını test etmek amacıyla çocukların 61-72
Aylık Çocuklar İçin Okuma Becerilerini Destekleyici Müzik Etkinlikleri
Eğitim Programı uygulanmadan önce, 61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma
Becerilerini Destekleyici Müzik Etkinlikleri Eğitim Programı’nın
bitiminden hemen sonra ölçülen okuma becerileri puan ortalamaları ile
program uygulandıktan dört hafta sonra ölçülen puan ortalamaları
arasında anlamlı bir farkın olup olmadığı gruplar içi karşılaştırmalar için
Wilcoxon İşaretli Sıralar Testi uygulanmıştır.
Uygulanan tüm testlerin değerlendirilmesinde anlamlılık düzeyi 0,05 olarak
kabul edilmiştir (p<0,05 olması durumunda anlamlı farklılığın olduğu, p>0.05 olması
durumunda anlamlı farklılığın olmadığı belirtilmiş).
113
BÖLÜM 4
BULGULAR VE YORUMLAR
61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma Becerilerini Destekleyici Müzik Etkinlikleri
Programı’nın 61-72 aylık çocukların okuma becerilerine etkisini incelemek amacıyla
yapılan araştırmada elde edilen; çocukların okuma becerilerine 61-72 Aylık Çocuklar İçin
Okuma Becerilerini Destekleyici Müzik Etkinlikleri Eğitim Programı’ nın etkisine ilişkin
bulgulara Tablo 4-14 arasında yer verilmiştir.
Tablo 4: Deney ve Kontrol Grubu Çocuklarının 61-72 Aylık Çocuklar İçin OkumaYazma Becerileri Araştırma Testi Okuma Becerileri Alt Testi Alfabe Bilgisi Alt
Boyutu’ndan Elde Edilen Ön-Test Puan Ortalamalarına İlişkin Mann Whitney U-Testi
Sonuçları
Gruplar
n Mean Median Minimum Maximum SS
Alfabe Bilgisi Ön Test
9,5
0
28
7,81
Deney 24 10,88
9
0
29
7,63
Kontrol 22 10,55
9
0
29
7,64
Toplam 46 10,72
Mann Whitney U Testi
Sıra Ort. U
p
23,67
23,32
260 0,930
*p<0,05
Tablo 4’de deney ve kontrol grupları arasında alfabe bilgisi ön test puanları
açısından deney grubu lehine anlamlı farklılık görülmemiştir(p>0,05). Deney ve
kontrol grubunun 61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma-Yazma Becerileri Araştırma Testi
Okuma Becerileri Alt Testi Alfabe Bilgisi alt boyutundan aldıkları ön test puanları
incelendiğinde 61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma Becerilerini Destekleyici Müzik
Etkinlikleri Eğitim Programı’nı uygulamadan önce deney ve kontrol grubundaki
çocukların benzer özellik gösterdiği söylenebilir.
114
Tablo 5: Deney ve Kontrol Grubu Çocuklarının 61-72 Aylık Çocuklar İçin OkumaYazma Becerileri Araştırma Testi Okuma Becerileri Alt Testi Fonolojik Farkındalık Alt
Boyutu’ndan Elde Edilen Ön-Test Puan Ortalamalarına İlişkin Mann Whitney U-Testi
Sonuçları
Gruplar
n
Mann Whitney U Testi
Mean Median Minimum Maximum SS Sıra Ort. U
p
Fonolojik Farkındalık Ön Test
24
Deney
Kontrol 22
Toplam 46
9,67
8,95
9,33
11
10,5
11
0
1
0
16
17
17
5,60
5,56
5,53
24,1
22,84
249,5 0,749
*p<0,05
Tablo 5’ e göre; deney ve kontrol grupları arasında Fonolojik Farkındalık ön test
puanları açısından anlamlı bir farklılık saptanmamıştır (p>0,05). Deney ve kontrol
grubunun 61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma Becerilerini Destekleyici Müzik
Etkinlikleri Eğitim Programı uygulanmadan önce 61-72 Aylık Çocuklar İçin OkumaYazma Becerileri Araştırma Testi Okuma Becerileri Alt Testi Fonolojik Farkındalık alt
boyundan aldıkları ön test puanları deney ve kontrol grubundaki çocukların benzer
özellik gösterdiği söylenebilir.
115
Tablo 6: Deney ve Kontrol Grubu Çocuklarının 61-72 Aylık Çocuklar İçin OkumaYazma Becerileri Araştırma Testi Okuma Becerileri Alt Testi Sözcük Bilgisi ve Telaffuz
Alt Boyutu’ndan Elde Edilen Ön-Test Puan Ortalamalarına İlişkin Mann Whitney UTesti Sonuçları
Gruplar
n
Mean
Deney 24 15,67
Kontrol 22 14,91
Toplam 46 15,30
*p<0,05
Mann Whitney U Testi
Median Minimum Maximum SS Sıra Ort. U
p
Sözcük Bilgisi ve Telaffuz Ön Test
16
12
18
1,81 26,44
15
11
19
2,00 20,3
16
11
19
1,92
193,5 0,115
Tablo 6 incelendiğinde deney ve kontrol gruplarını oluşturan çocukların sözcük
bilgisi ve telaffuz ön test puanları arasında anlamlı bir farklılık görülmemektedir
(p<0,05).
Deney ve kontrol grubunun 61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma-Yazma
Becerileri Araştırma Testi Okuma Becerileri Alt Testi Sözcük Bilgisi ve Telaffuz alt
boyutundan aldıkları ön test puanları incelendiğinde,
61-72 Aylık Çocuklar İçin
Okuma Becerilerini Destekleyici Müzik Etkinlikleri Eğitim Programı’nı uygulamadan
önce deney ve kontrol grubundaki çocukların benzer özellik gösterdiği söylenebilir.
116
61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma Becerilerini Destekleyici Müzik Etkinlikleri
Eğitim Programı verilen deney grubu çocuklarının 61-72 Aylık Çocuklar İçin OkumaYazma Becerileri Araştırma Testi Okuma Becerileri Alt Testi’nden alıkları ön-test puan
farklarının ortalamaları ve kontrol grubu çocuklarının ön-test puan farklarının
ortalamalarına ilişkin Mann Whitney U-Testi ile sınanmıştır. Sınamalarla ilgili
değerler Tablo 7’de verilmiştir.
Tablo 7: Deney grubundaki çocukların 61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma-Yazma
Becerileri Araştırma Testi Okuma Becerileri Alt Testi ön-test puan farklarının
ortalamalarına ve kontrol grubu çocuklarının ön-test puan farklarının ortalamalarına
ilişkin Mann Whitney U-Testi Sonuçları
Gruplar
n Mean Median Minimum Maximum
Ön Test Toplam
Deney 24 36,21
Kontrol 22 34,41
Toplam 46 35,35
p<0,05
38
31
35,5
15
15
15
57
62
62
SS
13,08
13,14
13,00
Mann Whitney U Testi
Sıra Ort. U
p
24,46
22,45
241 0,613
Tablo 7 incelendiğinde, deney ve kontrol grubundaki çocukların 61-72 Aylık
Çocuklar İçin Okuma-Yazma Becerileri Araştırma Testi Okuma Becerileri Alt Testi öntest puan farklarının ortalamaları arasında istatistiksel anlamda bir fark bulunmadığı
görülmektedir(p>0,05).
Tablo 7’de deney ve kontrol grubunun 61-72 Aylık Çocuklar İçin OkumaYazma Becerileri Araştırma Testi Okuma Becerileri Alt Testi’nden aldıkları ön test
puanları incelendiğinde 61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma Becerilerini Destekleyici
Müzik Etkinlikleri Eğitim Programı uygulanmadan önce deney ve kontrol grubundaki
çocukların benzer özellik gösterdiği söylenebilir.
117
61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma Becerilerini Destekleyici Müzik Etkinlikleri
Eğitim Programı deney grubuna uygulandıktan sonra 61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma
Becerilerini Destekleyici Müzik Etkinlikleri Eğitim Programının çocukların okuma
becerilerine etkisini karşılaştırmak amacıyla deney grubunu oluşturan çocuklarla,
kontrol grubunu oluşturan çocukların 61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma-Yazma
Becerileri Araştırma Testi Okuma Becerileri Alt Testi son-test puan ortalamaları
arasında anlamlı düzeyde bir farklılaşma olup olmadığı Mann Whitney U-Test analiz
sonuçları Tablo 8-10’de verilmiştir.
Tablo 8: Deney ve Kontrol Grubu Çocuklarının 61-72 Aylık Çocuklar İçin OkumaYazma Becerileri Araştırma Testi Okuma Becerileri Alt Testi Alfabe Bilgisi Alt
Boyutu’ndan Elde Edilen Son-Test Puan Ortalamalarına İlişkin Mann Whitney U-Testi
Sonuçları
Gruplar
n Mean Median Minimum Maximum
SS
Mann Whitney U Testi
Sıra Ort. U
p
Alfabe Bilgisi Son Test
Deney 24 21,50
Kontrol 22 11,18
Toplam 46 16,57
*p<0,05
24,5
8,5
20,5
2
2
2
30
27
30
8,15
8,22
9,63
30,63
15,73
93
0,000
Tablo 8’de görüldüğü gibi 61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma-Yazma Becerileri
Araştırma Testi Okuma Becerileri Alt Testi’nin Alfabe Bilgisi alt boyutunda
araştırmaya alınan deney grubuna ait son-test puanları ile kontrol grubuna ait son-test
puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunduğu saptanmıştır
(p<.0,05). İstatistiksel olarak ortaya çıkan bu farkın deney grubuna ait son-test puanları
lehine olduğu görülmektedir. Bu sonuca göre deney grubundaki çocuklara uygulanan
61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma Becerilerini Destekleyici Müzik Etkinlikleri Eğitim
Programı’nın çocukların okuma becerilerini pozitif yönde etkilediği söylenebilir.
Standley (2008) çalışmasında, müziğin okuma becerileri üzerindeki etkisini
incelemiştir. Yapılan çalışmada okuma becerilerini etkileyen müzik müdahalelerinin
kullanıldığı 30 çalışmanın meta-analizi yapılmış. Araştırmanın sonucuna göre, müziğin
118
okuma becerileri üzerinde orta derecede güçlü etkiye sahip olduğu ve etki boyutunun
ise anlamlı olduğu ortaya çıkmıştır. Okuma becerileriyle bütünleştirilmiş müzik
etkinlikleri
yoluyla
çocukların
okuma
becerilerini
güçlendirmek
için
müzik
kullanıldığında, müziğin güçlü bir etkiye sahip olduğu görülmüştür. Ses kalıpları ile
alfabe tanıma becerisi, sözcük bölümlerinin birleştirilmesi, ses ilişkilendirme becerisi ve
hızlı çözme becerilerinin gelişimi içeren müzik etkinliklerinin, okuma becerilerinin
gelişiminde etkili olduğu görülmüştür.
Corradino (2009) araştırmasında özellikle şarkı yoluyla çocukların harfleri
tanıma ve sesleri ayırt etme becerilerini araştırmıştır. Çalışmaya anasınıfından beşinci
sınıfa kadar 300 çocuk katılmıştır. Bu çalışmada öntest sontest, gözlem kontrol listesi ve
anekdot kayıtları kullanılmıştır. Araştırmanın sonuçları, müziğin çocukların sesleri
tanıma ve ayırt etmede önemli bir faktör olabileceğini göstermiştir.
61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma-Yazma Becerileri Araştırma Testi Okuma
Becerileri Alt Testi’nin birinci alt boyutu olan alfabe bilgisi becerileri, çocukların
harflerin seslerini tanımaları ve adlandırmaları değerlendirilmiştir. Bu faktör, çocukların
harfleri doğru ifade etmelerini, gördükleri sesleri ve harfleri doğru adlandırmalarını,
resimlerle sözcükleri ilişkilendirerek harf seslerini tanımalarını, birebir eşleştirmelerini
içermektedir. Tablo 7’ye göre, verilen 61-72 aylık çocuklar için okuma becerilerini
destekleyici müzik etkinlikleri eğitim programı sonrasında deney grubu lehine
istatistiksel olarak anlamlı bir farkın olması, deney grubuna uygulanan 61-72 Aylık
Çocuklar İçin Okuma Becerilerini Destekleyici Müzik Etkinlikleri Eğitim Programı’nın
özellikle alfabedeki sesleri tanıma ve ayırt etmeye yönelik çalışmalarından
kaynaklanmış olabilir. Bu çalışmalarda alfabedeki seslere yönelik sesleri tanıma ve ayırt
etme çalışmaları, ritim çalışmaları ve yaratıcı dans çalışmalarında kullanılan çeşitli
müzik ve ritim aletleri aracılığı ile harflerin görselleştirilmesi, vurgulanması ve tekrar
edilerek pekiştirilmiş olması etkili olmuş olabilir.
119
Tablo 9: Deney ve Kontrol Grubu Çocuklarının 61-72 Aylık Çocuklar İçin OkumaYazma Becerileri Araştırma Testi Okuma Becerileri Alt Testi Fonolojik Farkındalık Alt
Boyutu’ndan Elden Elde Edilen Son-Test Puan Ortalamalarına İlişkin Mann Whitney
U-Testi Sonuçları
Gruplar
Mann Whitney U Testi
n Mean Median Minimum Maximum SS Sıra Ort.
U
p
Fonolojik Farkındalık Son Test
Deney 24 14,42
Kontrol 22 7,59
Toplam 46 11,15
*p<0,05
17
8
12
2
1
1
21
17
21
5,98
4,70
6,36
30,81
15,52
88,5
0,000
Tablo 9 incelendiğinde, 61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma-Yazma Becerileri
Araştırma Testi Okuma Becerileri Alt Testi’nin fonolojik farkındalık alt boyutunda
deney grubuna ait son-test puanları ile kontrol grubuna ait son-test puan ortalamaları
arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunduğu saptanmıştır (p<.0,05).
İstatistiksel olarak ortaya çıkan bu farkın deney grubuna ait son-test puanları lehine
olduğu görülmektedir. Bu sonuca göre, deney grubundaki çocuklara uygulanan 61-72
Aylık Çocuklar İçin Okuma Becerilerini Destekleyici Müzik Etkinlikleri Eğitim
Programı’nın çocukların fonolojik farkındalık becerilerini olumlu yönde desteklediği
söylenebilir.
Bolduc ve Gelet (2005) araştırmasında okul öncesi çocukların fonolojik
farkındalık performansları ile ilgili ses perdesi sürecini incelemiştir. Quebec Okulu
programına kayıtlı yaş ortalaması 5,5 yaş olan 13 çocuk (N= 7 kız, 6 erkek) çalışmaya
katılmıştır. Ses perdesini ölçmek için Müzikal Akıcılık Birincil Ölçeği kullanılmıştır.
Fonolojik farkındalık becerilerini ölçmek için Fonolojik Duyarlılık Testi kullanılmıştır.
Müzikal Akıcılık Birincil Ölçeği ayrıca kontrol görevi olarak da kullanılmıştır.
Araştırma sonuçları, ses perdesi performansı ile fonolojik farkındalık becerileri arasında
anlamlı bir bağlantı olduğunu göstermiştir.
Tablo 9’a göre; fonolojik farkındalık kazanımlarının desteklenmesine yönelik
61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma Becerilerini Destekleyici Müzik Etkinlikleri Eğitim
120
Programı’nın, deney grubu çocuklarının, fonolojik farkındalık becerilerini olumlu
yönde etkilediği söylenebilir. Fonolojik farkındalık; okuma becerileri ile yakından
ilişkili olan, sözcüğün içerisindeki sesleri tanıma ve ayırma, ve aynı seslerden oluşan
sözcüklerin farkına varma ile ilgili bir beceridir. Okul öncesi dönem çocukları üzerinde
yapılan araştırmalar fonolojik farkındalık becerisinin, birinci ve ikinci sınıflarda
çocukların okuma-yazma başarısını artırdığını göstermiştir. Çocukların müzik yoluyla
seslerin farkındalığı ve konuşma dilinde önemli olan fonetik bölünmeleri daha kolay
öğrendiği ve uyguladığı bilinmektedir. Bu bağlamda yapılan araştırmalar Tablo 9’ u
desteklemektedir. 61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma Becerilerini Destekleyici Müzik
Etkinlikleri Eğitim Programı yoluyla çocukların bu süreçte etkin katılımının, zihinsel ve
dil işlevselliğini destekleyerek deney grubundaki çocukların fonolojik farkındalık
düzeylerinde etkili olduğu söylenebilir. Özellikle, 61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma
Becerilerini Destekleyici Müzik Etkinlikleri Eğitim Programı’ndaki pek çok etkinlikte
yer alan sesleri tanıma ve ayırt etme çalışmaları yoluyla deney grubundaki çocukların
sesleri tanımaları, sözcükler içindeki sesleri ayırt etmeleri ve aynı ve ya farklı sesleri
müzik eşliğinde eşleştirmeleri bu çocukların fonolojik farkındalık son test sonuçlarını
etkilemiş olabilir.
121
Tablo 10: Deney ve Kontrol Grubu Çocuklarının 61-72 Aylık Çocuklar İçin OkumaYazma Becerileri Araştırma Testi Okuma Becerileri Alt Testi Sözcük Bilgisi ve Telaffuz
Alt Boyutu’ndan Elde Edilen Son-Test Puan Ortalamalarına İlişkin Mann Whitney UTesti Sonuçları
Gruplar
Mann Whitney U Testi
n Mean Median Minimum Maximum SS Sıra Ort.
U
p
Sözcük Bilgisi ve Telaffuz Son Test
Deney 24 18,17
Kontrol 22 15,77
Toplam 46 17,02
*p<0,05
18
16
18
16
10
10
19
19
19
0,92
2,29
2,08
30,75
15,59
90
0,000
Tablo 10’a göre, 61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma-Yazma Becerileri Araştırma
Testi Okuma Becerileri Alt Testi’nin Sözcük Bilgisi ve Telaffuz alt boyutunda deney
grubuna ait son-test puanları ile kontrol grubuna ait son-test puan ortalamaları arasında
istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunduğu saptanmıştır (p<.0,05). İstatistiksel olarak
ortaya çıkan bu farkın deney grubuna ait son-test puanları lehine olduğu görülmektedir.
Bu sonuca göre deney grubundaki çocuklara uygulanan 61-72 Aylık Çocuklar İçin
Okuma Becerilerini Destekleyici Müzik Etkinlikleri Eğitim Programı’nın çocukların
sözcük bilgisi ve telaffuz becerilerini pozitif yönde desteklediği söylenebilir.
Colwell (1994) araştırmasında Amerika Birleşik Devletleri’nde üç anaokulunda
müzik programının sözcük tanıma becerileri gelişiminin etkilerini incelemiştir.
Toplamda, 27 okul öncesi çocuğu çalışmaya katılmıştır. Yapılan araştırmanın
sonucunda, müziğin akademik kavramların transferine katkıda bulunduğu ortaya
çıkmıştır (Akt. Bolduc, 2008).
Moyeda (2006) çalışmalarında okul öncesi çocukların sözcük gelişimi üzerinde
müzik programının etkisini araştırmıştır. Müzik ve dilbilimsel beceriler arasındaki ilişki
ışığında, ritmik ve melodik öğelerin ayrılması ve duyuşsal uyaranlarla, görsel ve
bedensel etkinlikler arasındaki bağların kurulmasını destekleyen müzik etkinlikleri
içeren bir program hazırlanmıştır. Bu programın okul öncesi çocuklarının sözcük
gelişimine etkisi değerlendirilmiş ve program içeriğinde olan ritim, şarkılar ve
oyunlarda programa katılan ve katılmayan çocukların kullandıkları sözcükler birbiriyle
122
karşılaştırılmıştır. Araştırmanın sonuçlarına göre, sadece müzik etkinliklerine katılan
çocukların sözcük dağarcıklarında önemli bir artış olduğu belirlenmiştir.
Sullivan (2006) araştırmasında okul öncesinde, çocukların sözlü ve sözsüz şarkı
ve melodilerle müzik kullanımlarını incelemiştir. Sözlü ve sözsüz müzik ve melodiler
ile yönerge verilen okul öncesi çocukların müzikli ya da müziksiz uyaranlara verdikleri
tepkiler arasında fark olup olmadığı araştırılmıştır. Araştırmaya yaşları üç-dört yaş
arasında değişen 26 çocuk katılmıştır. Çocuklar iki gruba ayrılmıştır. A grubuna 10
hafta, haftada 30 dakika sözlü şarkı ve melodiler uygulanırken B grubuna sözsüz ve
anlam bütünlüğü olmayan sadece hece benzerliği olan şarkı ve melodiler uygulanmıştır.
Araştırmanın sonuçlarına göre, sözlü şarkı uygulamaların yapıldığı A grubunda sözel
iletişimin daha az görüldüğü, rastgele şarkı söyleme zamanlarında A ve B gruplarının
her ikisinde de çocukların sınıfta öğrendikleri şarkıları söylemeyi tercih ettiği fakat B
grubunda bu tercihin daha az görüldüğü ve B grubunun ritim kalıplarına daha sıklıkla ve
doğru olarak tepki verdiği ve rastgele şarkı söyleme zamanında şarkı ve melodilere daha
sıklıkla ve devamlı olarak tepki verdiği saptanmıştır.
Marin (2009) çalışmasında, erken müzik eğitiminin çocukların müzikal ve
sözdizimsel yetenekleri üzerindeki etkisini incelemiştir. Araştırmanın örneklemini dörtbeş yaş olan 11 erkek 20 kız, 31 çocuk oluşturmuştur. Deney grubu olan 13 çocuk
haftada bir defa Orff aletleriyle müzik eğitimi almıştır (ortalama= 4.8 ay). Dilsel
yetenekleri ölçmek için Grimm’s SETK 3–5 testi kullanılmıştır. Araştırmanın sonucuna
göre, deney grubuna uygulanan müzik eğitiminin, gelişmiş dil becerilerini özelliklede
sözcük yapı bilimi kural oluşumunu ve sözcük belleğini geliştirdiği bulunmuştur.
Tablo 10’a göre, deney grubuna okuma becerisi kazandırmaya yönelik uygulanan
61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma Becerilerini Destekleyici Müzik Etkinlikleri Eğitim
Programı’nın, çocukların sözcük bilgisi ve telaffuz becerilerini olumlu yönde etkilediği
görülmektedir. Moyeda ve diğer araştırmacıların sonuçlarına göre, müzik etkinlikleri
çocukların sözcük gelişimlerine katkıda bulunmaktadır. Araştırma sonuçlarına paralel
olarak,
çocukların okuma becerilerini destekleyen faktörler, deney grubundaki
çocukların sözcük bilgisi ve telaffuz becerileri kazanmalarına yönelik 61-72 Aylık
Çocuklar İçin Okuma Becerilerini Destekleyen Müzik Etkinlikleri Eğitim Programı ile
olumlu yönde desteklenmiş olmasından kaynaklanabilir. Farklı sözcüklerden oluşan
123
şarkıların söylenmesi ve tekrarlanması, ritim aletleriyle sözcüklerin ritmik olarak doğru
telaffuz edilmesi, çocuklar tarafından çoğunlukla yanlış telaffuz edilen sözcüklerin
ritim, müzik ve şarkılar yoluyla düzeltilmesi, deney grubundaki çocukların sözcük
bilgisi ve telaffuz becerilerini etkilemiş olabilir.
Tablo 11: Deney grubundaki çocukların 61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma-Yazma
Becerileri Araştırma Testi Okuma Becerileri Alt Testi son-test puan farklarının
ortalamalarına ve kontrol grubu çocuklarının son-test puan farklarının ortalamalarına
ilişkin Mann Whitney U-Testi Sonuçları
Gruplar
n Mean Median Minimum Maximum SS
Son Test Toplam
60
22
67
13,79
Deney 24 54,08
18
59
13,75
Kontrol 22 34,55 31,5
18
67
16,82
Toplam 46 44,74 49,5
*p<0,05
Mann Whitney U Testi
Sıra Ort. U
p
31,23
15,07
78
0,000
Tablo 11 incelendiğinde, deney ve kontrol grubundaki çocukların 61-72 Aylık
Çocuklar İçin Okuma-Yazma Becerileri Araştırma Testi Okuma Becerileri Alt Testi
son-test puan farklarının ortalamaları arasında anlamlı bir fark olduğu görülmektedir
(p<0,05). Fark puanlarının sıra ortalamaları ve toplamları dikkate alındığında, gözlenen
bu farkın deney grubu lehine olduğu saptanmıştır.
Reis (2001) çalışmasında, müzik ile birleştirilmiş okuma etkinliklerinin
çocukların okuma davranışlarını ve tutumlarını incelemiştir. ilköğretim sınıflarında
müziğin rolü ve geçerli müzik kuramları ile ilgili literatür taraması yapılmıştır. Erken
yaşta dil kazanımına ilişkin kuramlar, şarkı söylemenin ve diğer müzik etkinliklerin
faydaları ve okuma sınıflarındaki müzik uygulamaları hakkında bilgi toplanmıştır. Altı
aylık bu çalışma, farklı okuma becerisine sahip dört anaokulu çocuğundan oluşan bir
odak çalışmasıdır. Ayrıca bir müzik uzmanı, ilköğretim öğretmenleri, anaokulu
çocukları ve bu çocukların ebeveynleriyle mülakatlar yapılmıştır. Araştırmanın
sonuçları, okuma etkinliğine müziğin eklenmesiyle çocukların okumaya karşı
124
tutumlarının genellikle arttığını göstermiştir. Müzik temelli etkinliklerin çocukların
metin içinde yazılacak kavramları bulma becerisini geliştirdiği görülmüştür.
Curtis (2007) çalışmasında müziğin erken okuma becerileri üzerindeki etkisini
incelemiştir. Nitel bir vaka çalışması olan bu çalışma bir anasınıfı ile müzik sınıfının
birleştirilmesi ile oluşan bir ortamda dokuz haftalık bir süreyle uygulanmıştır. Bu
çalışmada sosyo kültürel yapılandırmacılık ve çoklu zekâ teorileri yoluyla çocuklar için
hazırlanmış okuma yazma öğrenme fırsatlarını araştırılmıştır. Veriler detaylı saha
gözlem notlarıyla, anaokulu öğretmenleri ve müzik eğitimcileriyle yapılan görüşlerle ve
çocuklarla yapılan sohbetlerle toplanmıştır. Araştırma sonucu, müziğin erken okuma
yazma becerilerini destekleyen fonolojik farkındalık, akıcılık, sözcük bilgisi, anlam
bilgisi, yazı bilgisi ve ses bilgisi üzerinde önemini ortaya çıkarmıştır.
Huss ve diğ. (2011) araştırmalarında müzikal vezin yapı algısının, temel işitsel
algı, fonoloji ve çocuklarda okuryazarlık gelişimiyle ilişkili olup olmadığını
incelemişlerdir. Bir davranış görevleri dizisi ile beraber müzikal vezin algısı, işitsel
algısı, fonolojik farkındalık
ve okuma arasındaki ilişkileri incelemek için normal
gelişim gösteren 64 çocuk araştırmaya katılmıştır. Araştırma sonucunda, müzikal vezin
yapısının fonolojik farkındalık için kritik olabileceği, bunun sonucunda da müziğin
okuryazarlık gelişimini etkilediği görülmüştür.
Yukarıda sunulan araştırma sonuçları incelendiğinde, okuma becerileri eğitim
programlarının değişik modellerinin, çocukların okuma becerilerine katkı sağlama
konusunda etkili olduğu görülmektedir. Tablo 11’den elde edilen bulgular ile yukarıda
sunulan araştırmaların sonuçları arasında, çocukların okuma becerilerini artırmada etkili
olma yönünden bir paralellik olduğu gözlenmektedir. Buna göre 61-72 Aylık Çocuklar
İçin Okuma Becerilerini Destekleyici Müzik Etkinlikleri Eğitim Programı’nın
uygulandığı
deney
grubundaki
çocuklar
anlamlı
düzeyde
(p<0,05)
başarı
göstermişlerdir. Erken çocukluk döneminde çocuklar zengin eğitim çevrelerinde
eğitimci tarafından bilinçli ve sistematik olarak yönlendirildiklerinde birçok okuma
yaşantıları ile ilgilenebilirler. 61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma Becerilerini
Destekleyici Müzik Etkinlikleri Eğitim Programı’nın; çocuk merkezli olması,
çocukların ilgilerini çekmesi, onlara okuma becerileri temel konularının derinliğine,
sistematik ve sıralı olarak incelemelerini sağlayacak uygulama ve tekrar yapabilecekleri
125
eğitim ortamları sunması, uygulamada eğitimci rehberliğinde okumayı eğlenerek,
oynayarak ve müzik etkinlikleri ile bütünleştirerek öğrenmelerini sağlayacak
etkinliklerin yer alması, açısından deney grubundaki çocukların bu başarıyı elde
etmelerinde etkili olduğu düşünülebilir. Kontrol grubunda ise uygulanan MEB “36-72
Aylık Çocuklar İçin Okul Öncesi Eğitim Programı”nda bütün okuma becerilerine
yönelik amaç ve kazanımlar yer almasına rağmen öğretmenlerin uygulamaların da
geleneksel anlayışla okuma becerilerini yeterince desteklemedikleri gözlenmektedir.
Oysaki çocukların bütün okuma becerilerinin aynı anda desteklenmesi gereklidir ve
günlük eğitim programında yer alan müzik etkinliklerin okuma becerileri ile
ilişkilendirilerek bütünleştirilmesi önemlidir. 61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma
Becerilerini Destekleyici Müzik Etkinlikleri Eğitim Programı’nın bu özellikleri içermesi
deney grubu çocukları lehine anlamlı düzeyde (p<0,05) farklılık çıkmasının nedeni
olabilir.
126
Deney grubunu oluşturan çocukların 61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma-Yazma
Becerileri Araştırma Testi Okuma Becerileri Alt Testi ön-test puan ortalamaları 61-72
Aylık Çocuklar İçin Okuma Becerilerini Destekleyici Müzik Etkinlikleri Eğitim
Programı’ndan sonraki ölçümlerden elde edilen son-test puan ortalamaları arasındaki
farkın anlamlı olup olmadığını test etmek amacıyla Wilcoxon İşaretli Sıralar Testi
uygulanmış, sonuçlar Tablo 12’de verilmiştir.
Tablo 12: Deney grubunu oluşturan çocukların 61-72 Aylık Çocuklar İçin OkumaYazma Becerileri Araştırma Testi Okuma Becerileri Alt Testi ön-test/son-test puan
ortalamalarının karşılaştırmasını gösteren Wilcoxon İşaretli Sıralar Testi Sonuçları
Deney Grubu
n
24
Alfabe Bilgisi
24
Alfabe Bilgisi (Son)
24
Fonolojik Farkındalık
Fonolojik Farkındalık (Son) 24
24
Sözcük Bilgisi ve Telaffuz
Sözcük Bilgisi ve Telaffuz
24
(Son)
24
Ön toplam
24
Son toplam
P<0,05
Mean
10,88
21,50
9,67
14,42
15,67
Mediann
9,5
24,5
11
17
16
18,17
18
36,21
54,08
38
60
Minimum
0
2
0
2
12
Maximum
28
30
16
21
18
SS
7,81
8,15
5,60
5,98
1,81
16
19
0,92
15
22
57
67
Wilcoxon
İşaretli
Sıralar
Testi
z
p
-4,117 0,000
-4,207 0,000
-4,226 0,000
13,08
13,79 -4,199 0,000
Tablo 12 incelendiğinde, deney grubundaki çocukların 61-72 Aylık Çocuklar
İçin Okuma-Yazma Becerileri Araştırma Testi Okuma Becerileri Alt Testi ön-test ve
son-test puan ortalamaları arasında anlamlı bir fark olduğu görülmektedir ( p<0,05).
İstatistiksel olarak ortaya çıkan bu farkın yaratan alfabe bilgisi, fonolojik farkındalık ve
sözcük bilgisi ve telaffuz son test puanı lehine olduğu saptanmıştır.
Lamb ve Gregory (1993) yaşları dört-beş yaş arasında değişen 18 çocuk ile
müziksel farkındalık ve okuma becerileri arasındaki ilişkiyi araştırmışlardır.
Araştırmacılar müziksel ses değişikliği farkındalığı ile ses birimleri farkındalığı
arasındaki ilişkiyi incelemişlerdir. Denekler matbaa yazısı ile, sözcük eşleşmesi, harf
sesleri ve sözcük okuma kavramlarını değerlendiren basit bir okuma testi ile
değerlendirilimişlerdir. Ayrıca sesleri okuma ve müziksel yetenek değerlendirmesi de
127
yapılmıştır. Bütün testler beş bölümde uygulanmıştır. Araştırma sonuçları, ses
farkındalığında yüksek puan alan çocukların aynı zamanda okuma testinden de yüksek
puan aldığını göstermiştir.
Gromko (2005) araştırmasında küçük çocukların seslerin farklılıklarını anlama
becerilerinin gelişimi üzerinde müzik eğitiminin etkili olup olmadığını incelemiştir. Ses
farkındalığında özellikler fonetik bölünmeleri algılamadaki akıcılıkları üzerinde
durmuştur. Deney grubu 43, kontrol grubu 60 okul öncesi çocuğundan oluşmuştur.
Araştırmada Temel Erken Okuryazarlık Becerileri Dinamik Göstergeleri Testi’nin iki
alt testi olan İlk-Ses Akıcılığı ve Harf-Adlandırma Akıcılığı testleri kullanılmıştır.
Deney grubuna dört ay boyunca müzik eğitimi uygulanmıştır. Araştırma sonuçlarına
göre, müzik eğitimi alan deney grubundaki çocukların sesbirimsel farkındalıkları ve
akıcılıkları kontrol grubuna göre daha yüksek çıkmıştır.
Morris ve Leavey (2006) araştırmalarında, Erken Dinleme Becerisine Güvenilir
Başlangıç Programı’na katılan okul öncesi çocukların fonolojik farkındalık düzeylerini
incelemişlerdir. Araştırmaya 81 çocuk katılmıştır. 2001 yılında okul öncesine başlayan
çocuklara herhangi bir ek program uygulanmamıştır. 2002 yılında okul öncesine
başlayan çocuklara günlük okul öncesi programlarında kullanılan şarkı ve tekerlemeler
kullanılarak fonolojik farkındalık becerileri desteklenmiştir. 2003 yılında katılan
çocuklara ise, fonolojik farkındalık hedeflerinin yanı sıra programın özel bir parçası
olarak ritim çalışmaları uygulanarak Erken Dinleme Becerisine Güvenilir Başlangıç
Programı’na dayanarak planlı etkinlikler uygulanmıştır. Araştırmada Okul Öncesi ve
İlköğretim Fonolojik Farkındalık Envanteri ve Okul Öncesi Tarama Testi kullanılmıştır.
Araştırma sonuçları Erken Dinleme Becerine Güvenilir Başlangıç Programı’nda
kullanılan kafiye farkındalığının görsel bellek ve fonolojik farkındalık üzerinde olumlu
etkileri olduğunu göstermiştir.
Tablo 12’den elde edilen bulgular ile yukarıda sunulan araştırmaların sonuçları
arasında çocukların okuma becerilerini artırmada erken dönemde planlı, programlı ve
araştırma temelli müzik eğitim program modelleri ile okuma becerisi eğitimi
verilmesinin etkili olması yönünden bir paralellik olduğu gözlenmektedir. Birçok çocuk
için müzik yoluyla keşifler, öğrenmeyi ve hatırlamayı arttırır. Araştırmada deney
grubuna uygulanan 61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma Becerilerini Destekleyici Müzik
128
Etkinlikleri Eğitim Programı’nın, okuma becerilerini günlük etkinlikler ve müzik
etkinlikleri (sesleri tanıma ve ayırt etme, şarkı söyleme, ritim, yaratıcı dans ve müzikli
öykü çalışmaları) ile birleştirmesi, çocukları bir bütün olarak ele alması ( sosyal
davranış, motivasyon, bilişsel esneklik, fiziksel ve algısal beceriler v.b),çocukların
bireysel farklılıklarına yönelik olması, eğlenceli iyi bir öğretimin çocukların öğrendiği
şeyleri hassas bir şekilde değerlendirmeye dayandığı düşüncesiyle uygulama sürecinde
çocukların birçok müzik etkinliğiyle okuma becerilerinin değerlendirilmesine önem
vermesi, yapılan değerlendirmeler sonucunda eğitimciye ve çocuklara nasıl yardım
edileceği konusunda yönlendirmeler yapması gibi özellikleri yönünden deney
grubundaki çocuklarda 61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma-Yazma Becerileri Araştırma
Testi Okuma Becerileri Alt Testi puanlarının son-test lehine istatistiksel olarak anlamlı
düzeyde (p<0,05) fark çıkmasının nedeni olabilir.
129
61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma Becerilerini Destekleyici Müzik Etkinlikleri
Eğitim Programı verilmeyen kontrol grubu çocuklarının 61-72 Aylık Çocuklar İçin
Okuma-Yazma
Becerileri
Araştırma
Testi
Okuma
Becerileri
Alt
Testi’nin
araştırmacının kontrolü dışındaki değişkenlerden (gelişim, MEB “61-72 Aylık Çocuklar
İçin Eğitim Programı” vb) etkilenip etkilenmediği test edilmiştir. Kontrol grubu
çocuklarının 61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma-Yazma Becerileri Araştırma Testi
Okuma Becerileri Alt Testi ön-test ve son-test puan ortalamaları arasındaki fark
Wilcoxon İşaretli Sıralar Testi ile sınanmıştır. Sınamalarla ilgili değerler Tablo 13’de
verilmiştir.
Tablo 13: Kontrol grubunu oluşturan çocukların 61-72 Aylık Çocuklar İçin OkumaYazma Becerileri Araştırma Testi Okuma Becerileri Alt Testi ön-test/son-test puan
ortalamalarının karşılaştırmasını gösteren Wilcoxon İşaretli Sıralar Testi Sonuçları
Kontrol Grubu
n
22
Alfabe Bilgisi
22
Alfabe Bilgisi (Son)
22
Fonolojik Farkındalık
22
Fonolojik Farkındalık (Son)
22
Sözcük Bilgisi ve Telaffuz
Sözcük Bilgisi ve Telaffuz (Son) 22
22
Ön toplam
22
Son toplam
Wilcoxon
İşaretli
Sıralar Testi
z
p
Mean Median Minimum Maximum SS
10,55
9
0
29
7,63
11,18
8,5
2
27
8,22 -0,839 0,401
8,95
10,5
1
17
5,56
7,59
8
1
17
4,70 -1,552 0,121
14,91
15
11
19
2,00
15,77
16
10
19
2,29 -2,237 0,025
34,41
31
15
62
13,14
34,55
31,5
18
59
13,75 -0,087 0,931
p<0,05
Tablo 13 incelendiğinde, kontrol grubu açısından alfabe bilgisi ön test değerleri
ile alfabe bilgisi son test değerleri ile fonolojik farkındalık ön test değerleri ile fonolojik
farkındalık son test değerleri arasında anlamlı bir farklılık yoktur (p>0,05). Sözcük
bilgisi ve telaffuz ön test değerleri ile sözcük bilgisi ve telaffuz son test değerleri
arasında anlamlı bir fark belirlenmiştir (p<0,05). Bu farklılığı yaratan sözcük bilgisi ve
telaffuz son test değerleri sözcük bilgisi ve telaffuz ön test değerlerinden daha yüksek
olduğu görülmektedir.
130
Tablo 13’den elde edilen bulgular kontrol grubunun ön-test / son-test puanları
arasında farkın anlamlı olmadığı göstermektedir. Kontrol grubu çocuklarına MEB “3672 Aylık Çocuklar İçin Okul Öncesi Eğitim Programı”
anasınıfı öğretmenleri
tarafından uygulanmıştır. Çocukların okuma becerilerinin gelişimi okulda öğretmenlerin
onlara sunduğu öğrenme yaşantıları ile yakından ilişkilidir. Kontrol grubundaki
çocukların okuma becerilerini değerlendiren sözcük bilgisi ve telaffuz ön test/son test
puanlarının farklılaşması, MEB “36-72 Aylık Çocuklar İçin Okul Öncesi Eğitim
Programı’nın da okuma becerilerini temel alan amaç kazanımların yer alması ve
geleneksel eğitim programının uygulandığı kontrol grubu öğretmenin programda bu
amaç kazanımlara yer vermesi ve çocukların öğrenme yaşantıları ile ilişkili olabilir.
Bunun yanı sıra kontrol grubundaki çocukların sözcük bilgisi ve telaffuz ön test-son test
puanları dışında diğer alt boyutlarda herhangi bir farkın olmamasının nedeni uygulanan
MEB “36-72 Aylık Çocuklar İçin Okul Öncesi Eğitim Programı” ile “61-72 Aylık
Çocuklar İçin Okuma Becerilerini Destekleyici Müzik Etkinlikleri Eğitim Programı”nda
kullanılan yöntem farklılığından ve geleneksel eğitim programında öğretmenlerin
okuma becerileri konusunda çocukları destekleme konusunda yetersiz kaldıklarından ve
bu konuda yeterli eğitime ve bilgiye sahip olmadıklarından, çocuklar üzerinde okuma
becerileri konusunda farkındalık yaratma konusunda ön yargılara sahip olduklarından
kaynaklanmış olabilir.
131
61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma Becerilerini Destekleyici Müzik
Etkinlikleri Eğitim Programı’’nın kalıcılığına ilişkin bulgular
Deney grubu çocuklarına, 61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma Becerilerini
Destekleyici Müzik Etkinlikleri Eğitim Programı uygulandıktan hemen sonra (son-test)
ve bittikten dört hafta sonra (izleme testi) 61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma-Yazma
Becerileri Araştırma Testi Okuma Becerileri Alt Testi uygulanmıştır. Çocuklara, 61-72
Aylık Çocuklar İçin Okuma Becerilerini Destekleyici Müzik Etkinlikleri Eğitim
Programı’nın bitiminden hemen sonra ve program uygulandıktan dört hafta sonra
ölçülen 61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma-Yazma Becerileri Araştırma Testi Okuma
Becerileri Alt Testi puan ortalamaları arasında anlamlı bir farkın olup olmadığı
Wilcoxon İşaretli Sıralar Testi ile sınanmıştır. Çocukların 61-72 Aylık Çocuklar İçin
Okuma-Yazma Becerileri Araştırma Testi Okuma Becerileri Alt Testi ile ilgili
karşılaştırma bulguları Tablo 14’de verilmiştir.
Tablo
14:
Deney
Grubu
Çocukların
İzleme
Testi/Ön-Test/Son
Test
Puan
Ortalamalarına İlişkin Wilcoxon İşaretli Sıralar Testi Sonuçları
Deney Grubu
n Mean Median Minimum Maximum
SS
Alfabe Bilgisi(ön test)
24 10,88
9,5
0
28
7,81
Alfabe Bilgisi İzleme Testi
24 22,38
26
3
30
8,75
Alfabe Bilgisi (Son test)
24
24,5
2
30
8,15
Alfabe Bilgisi İzleme Testi
24 22,38
26
3
30
8,75
Fonolojik Farkındalık (ön test)
24
9,67
11
0
16
5,6
Fonolojik Farkındalık İzleme Testi
24 15,75
17
2
20
4,41
Fonolojik Farkındalık (Son test)
24 14,42
17
2
21
5,98
Fonolojik Farkındalık İzleme Testi
24 15,75
17
2
20
4,41
Sözcük Bilgisi ve Telaffuz(ön test)
24 15,67
16
12
18
1,81
18,5
19
16
19
0,83
24 18,17
18
16
19
0,92
18,5
19
16
19
0,83
Ön Test Toplam
24 36,21
38
15
57
13,08
Toplam İzleme Testi
24 56,63
61,5
24
69
12,75
Son Test Toplam
24 54,08
60
22
67
13,79
Toplam İzleme Testi
24 56,63
61,5
24
69
12,75
Sözcük Bilgisi ve Telaffuz İzleme Testi 24
Sözcük Bilgisi ve Telaffuz (Son test)
Sözcük Bilgisi ve Telaffuz İzleme Testi 24
21,5
Wilcoxon
Signed
Ranks Test
z
p
-4,145 0,000
-1,476 0,14
-4,203 0,000
-1,625 0,104
-4,226 0,000
-2
0,046
-4,289 0,000
-2,302 0,021
132
Tablo 14 incelendiğinde, deney grubundaki çocukların 61-72 Aylık Çocuklar
İçin Okuma-Yazma Becerileri Araştırma Testi Okuma Becerileri Alt Testi alfabe
bilgisi, fonolojik farkındalık ve sözcük bilgisi ve telaffuz alt boyutları ön test/izleme
testi puanları açısından anlamlı bir farklılık saptanmıştır (p<0,05). 61-72 Aylık
Çocuklar İçin Okuma-Yazma Becerileri Araştırma Testi Okuma Becerileri Alt Testi
izleme testi puanlarının ön test puanlarına göre anlamlı derece yüksek görülmektedir.
Ön test toplam ve izleme testi toplam puanları arasında gruplar açısından anlamlı bir
farklılık gözlenmiştir(p<0,05). İstatistiksel olarak çıkan bu farkın izleme testi toplam
puanları lehine olduğu görülmektedir. Deney grubundaki çocukların alfabe bilgisi ve
fonolojik farkındalık son test ve izleme testi puanları arasında gruplar açısından anlamlı
bir farklılık görülmemiştir (p>0,05). Ancak sözcük bilgisi ve telaffuz son test ve sözcük
bilgisi ve telaffuz izleme testi puanları arasında gruplar açısından anlamlı bir farklılık
saptanmıştır(p<0,05). Sözcük bilgisi ve telaffuz izleme testi puanı, sözcük bilgisi ve
telaffuz son test değerine göre anlamlı derecede yüksek görülmektedir. Bu durum
uygulanan 61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma Becerilerini Destekleyici Müzik
Etkinlikleri Eğitim Programı’nın uygulama süreci bitmesine rağmen çocukların sözcük
bilgisi ve telaffuz becerilerinin zaman içinde artış göstermeye devam ettiği yönünde
açıklanabilir. Son test toplam ve izleme testi toplam puanları arasında gruplar açısından
anlamlı bir farklılık belirlenmiştir(p<0,05). Belirlenen bu farklılığın izleme testi toplam
değeri lehine olduğu saptanmıştır.
133
BÖLÜM 5
SONUÇ VE ÖNERİLER
Bu araştırma, okul öncesi eğitim programında okuma becerisini destekleyici
müzik etkinliklerinin 61-72 aylık çocukların okuma becerilerine etkisinin incelenmesi
amacıyla 2010-2011 eğitim-öğretim yılında Ankara Keçiören ilçesinde yapılmıştır.
Araştırmanın örneklemini, ilköğretim okullarının anasınıfına devam eden 61-72
aylık çocuklar arasından tesadüfi olarak seçilen 46 çocuk oluşturmuştur. Örneklemi
oluşturan çocukların 24’ü deney grubu, 22’si kontrol grubu olarak belirlenmiştir.
Deneysel desenli olan bu araştırmada, veri toplama araçları olarak çocuklar ve
aileleri hakkında bilgi almak için “ Genel Bilgi Formu”, çocukların okuma becerilerini
kazanımlarını belirlemek için “61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma-Yazma Becerileri
Araştırma Testi Okuma Becerileri Alt Testi” kullanılmıştır. Ölçekler çocuklara ön test
ve son test olmak üzere iki farklı zamanda uygulanmıştır. Ayrıca deney grubuna son
test’ten dört hafta sonra izleme testi olarak aynı ölçek uygulanmıştır.
Veri toplama araçlarından elde edilen bulgular; çocukların okuma becerilerine
61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma Becerilerini Destekleyici Müzik Etkinlikleri Eğitim
Programı’nın etkisine ilişkin bulgular olarak toplanmıştır.
Çocukların okuma becerilerine 61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma Becerilerini
Destekleyici Müzik Etkinlikleri Eğitim Programı’nın etkisine ilişkin bulgular “61-72
Aylık Çocuklar İçin Okuma-Yazma Becerileri Araştırma Testi Okuma Becerileri Alt
Testi” ile değerlendirilmiştir. Deney ve kontrol grubundaki çocukların ön-test puan
ortalamaları
karşılaştırmalarında
aralarında
anlamlı
düzeyde
fark
(p>0,05)
bulunmazken, 61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma Becerilerini Destekleyici Müzik
Etkinlikleri Eğitim Programı’nın uygulanmasından hemen sonra yapılan deney ve
kontrol grubu son-test puan ortalamalarında deney grubunun lehine anlamlı düzeyde
fark (p<0,05) belirlenmiştir. Yine deney grubu çocukların ön-test/son-test puan
ortalamaları karşılaştırıldığında son test lehine anlamlı düzeyde fark (p<0,05)
bulunurken,
kontrol
grubu
çocukların
ön-test/son-test
puan
ortalamaları
134
karşılaştırıldığında anlamlı düzeyde fark (p>0,05) saptanmamıştır. Ayrıca deney ve
kontrol grubundaki çocukların “61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma-Yazma Becerileri
Araştırma Testi Okuma Becerileri Alt Testi’nden aldıkları ön-test/son-test puan
farklarının ortalamaları karşılaştırıldığında deney grubu lehine anlamlı düzeyde fark
(p<0,05) görülmektedir.
Deney grubu çocuklarına son-testten dört hafta sonra yapılan izleme testi
sonuçları deney grubundaki çocukların alfabe bilgisi ve fonolojik farkındalık son test ve
izleme testi puanları arasında gruplar açısından anlamlı bir farklılık görülmemiştir
(p>0,05). Ancak sözcük bilgisi ve telaffuz son test ve sözcük bilgisi ve telaffuz izleme
testi puanları arasında gruplar açısından anlamlı bir farklılık saptanmıştır(p<0,05).
Sözcük bilgisi ve telaffuz kalıcılık puanı, sözcük bilgisi ve telaffuz son test değerine
göre anlamlı derecede yüksek görülmektedir. Ayrıca deney grubundaki çocukların ön
test toplam ve izleme testi toplam puanları arasında gruplar açısından anlamlı bir
farklılık saptanmazken(p<0,05) izleme testi toplam puanı, ön test toplam puanına göre
anlamlı derecede yüksek görülmektedir. Son test toplam ve izleme testi toplam puanları
arasında gruplar açısından anlamlı bir farklılık belirlenmiştir(p<0,05). İstatistiksel
olarak belirlenen bu farklılığın izleme testi toplam değeri lehine olduğu saptanmıştır.
Öneriler
Araştırmadan elde edilen veriler ışığında aşağıdaki öneriler sunulmuştur;
• 61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma Becerilerini Destekleyici Müzik
Etkinlikleri Eğitim Programı’nın etkililiğini test etmek için pilot okullar
seçilerek daha geniş örneklem grubunun bu eğitimden yararlanması
sağlanabilir ve sonuçları test edilebilir.
• 61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma Becerilerini Destekleyici Müzik
Etkinlikleri Eğitim Programı farklı sosyo-kültürel düzeydeki çocukların
devam ettiği okul öncesi eğitim kurumlarında uygulanabilir ve elde
edilen verilerle karşılaştırmalar yapılabilir.
• 61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma Becerilerini Destekleyici Müzik
Etkinlikleri Eğitim Programı’nın etkisi yaş, cinsiyet, anne-baba öğrenim
düzeyi, okul öncesi eğitim kurumlarına devam etme süresi gibi farklı
değişkenler açısından araştırılabilir.
135
• 61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma Becerilerini Destekleyici Müzik
Etkinlikleri Eğitim Programı’nın, uzunlamalı etkisini incelemek amacıyla
uygulamaya katılan çocuklar ilköğretim birinci sınıfta da izlenerek
sonuçlar araştırılabilir.
• 73-84 aylık ilköğretim birinci sınıf çocukları için 61-72 Aylık Çocuklar
İçin Okuma Becerilerini Destekleyici Müzik Etkinlikleri Eğitim
Programı uyarlanarak bu çocuklara uygulanıp sonuçları araştırılabilir.
• 61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma Becerilerini Destekleyici Müzik
Etkinlikleri Eğitim Programı’nın esaslarının ve etkinliklerinin, MEB “3672 Aylık Çocuklar İçin Okul Öncesi Eğitim Programı ile kaynaştırılması
için MEB Okul Öncesi Genel Müdürlüğü ile işbirliği yapılabilir.
• Okul öncesi öğretmenlerinin çocukların müzik etkinliklerine ilişkin
uygulamaları ve bilgi düzeyleri, okul öncesi çocuklar için uygulanacak
programların içerikleri zenginleştirilmesi açısından önem taşıdığından
okul öncesi öğretmenlerin çocukların müzik etkinliklerine yönelik
yeterlik düzeylerini ve gereksinimlerini belirleme çalışmaları yapılabilir.
• Okul öncesi öğretmenlerinin çocukların müzik etkinliklerine ilişkin
yöntem bilgilerini artırmak amacıyla ve aile katılım çalışmaları
çerçevesinde, öğretmenlere ve ebeveynlere çocukların okuma becerilerini
desteklemede
yapabilecekleri
çalışmalar
hakkında
seminerler,
konferanslar vb. düzenlenerek bilgi verilebilir.
• Okul öncesi dönemdeki çocukların ebeveynlerinin müziğe yönelik
tutumları ve evde sağlanan eğitim ortamları ile çocukların okuma
becerileri arasındaki ilişkiyi inceleyen araştırmalar yapılabilir.
• Okul öncesi çocuklarda müzik ile okuma becerileri arasındaki ilişkiye
yönelik “müzik temelli okuma eğitimi projeleri” hazırlanabilir ve
yürütülebilir.
• Okul öncesi eğitim kurumlarında 61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma
Becerilerini Destekleyici Müzik Etkinlikleri Eğitim Programı ve
materyallerinin kullanımına ilişkin eğitim seminerleri düzenlenerek
öğretmenlerin kullanımına sunulabilir.
136
KAYNAKÇA
Akyol H., Temur T. (2008) . Ses Temelli Cümle Öğretimi ve Cümle Yöntemi ile
Okuma Yazma Öğrenen Öğrencilerin Okuma Becerilerinin Öğretmen Görüşlerine
Göre Değerlendirilmesi. Mustafa Kemal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Dergisi, 5(9), 80-95.
Alpaslan, U. (2010) . Okul Öncesi Öğretmenlerinin Aldıkları Müzik Eğitimi
Doğrultusunda Uygulamakta Oldukları Müzik Etkinliklerine İlişkin Görüşleri ve
Karşılaştıkları Problemler. Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Eğitimn
Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.
Altaş, B. (2006) .Ana sınıfı Öğretmenlerinin Müzik Eğitimine Yönelik Aldıkları
Yeterlilikler Ve Müzik Eğitimi Ortamına Yönelik Düşünceleri. Yüksek lisans Tezi,
Marmara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.
Anvari, S. H., Trainor, L. J., Woodside, J. and Levy, B. A. (2002) .Relations Among
Musical Skills, Phonological Processing, and Early Reading Ability in Preschool
Children. Journal of Experimental Child Psychology, 83, 111–130.
Aral,N., Akyol, K. ve Sığırtmaç, A.(2006) .5-6 Yaş Grubundaki Çocukların
Yaratıcıkları Üzerinde Orff Öğretisine Dayalı Müzik Eğitiminin Etkisinin
İncelenmesi, Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, 5(15), 1-9.
Artan, İ., Bal, S. (1993) .Okul öncesi Dönemde Müziğin Gelişimi ve Etkinlik Örnekleri.
9. Ya-pa Okul öncesi Eğitimi ve Yaygınlaştırılması Semineri, İstanbul: Ya-pa
Yayınları, 235-239.
Aslan, A. (2007) .Music Perception as a Topic of Cognitive Psychology. Doğuş
Üniversitesi Dergisi, 8 (2) , 117-127.
Azan, A. M. (2010) .The Comparison of Three Selected Music/Reading Activities on
Second-Grade Students’ Story Comprehension, On-Task/Off-Task Behaviors, and
Prefrences for The Three Selected Activities. Master’s Thesis, Florida State
University, UMI Number: 1495816.
Baek, J. (2009) .The Effects of Music İnstruction Using Picture Books and Creative
Activities on Musical Creativity, Music Aptitude, and Reading Ability of Young
Children. Doctor’s Thesis, Arizona State University, UMI Number:3361830.
Barette, M. S. (2006) .Inventing Songs, İnventing Worlds: The ‘Genesis’ of Creative
Thought and Activity in Young Children’s Lives. International Journal of Early
Years Education, 14(3), 201–220.
Barr, K. W. and Johnston, J. M. (1989) .Listening: The Key to Early Childhood Music.
Early Chıldhood Education Journal, 16(3), 13-17.
137
Bay, D. N. (2008) . Ana Sınıfı Öğretmenlerinin Okuma Yazmaya Hazırlık Çalışmalarına
İlişkin Yeterlilik Algılarının Belirlenmesi. Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi
Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara.
Bayhan, S. P. ve Artan, İ. (2004) .Çocuk Gelişimi ve Eğitimi. İstanbul: Morpa Kültür
Yayınları.
Bear, J. R. (2005) .The Relationship Between Teaching Kindergarten Students' Reading,
Writing, and Performance of Rhythmic Notation and İncreased Spatial Skills
[abstract]. Doctora’s Thesis, Wayne State University, UMI Number:3196190.
Berger A. A. and Cooper S. (2003) .Musical Play: A Case Study of Preschool Children
and Parents [abstract]. Journal of Research in Music Education, 51, 151-165.
Besson, M., Schön, D., Moreno, S., Santos, A. and Magne, C. (2007) .Influence of
musical expertise and musical training on pitch processing in music and language
[abstract]. Restorative Neurology and Neuroscience, 25, 399–410.
Bilhartz, T. D., Bruhn R. A. and Olson J. E. (2000) .The Effect of Early Music Training
on Child Cognitiv Development. Journal of Applied Developmental Psychology,
20(4), 615–636.
Bintz, W. P. (2010) .Singing Across the Curriculum. The Reading Teacher, 63(8), 683–
686.
Bolduc J. (2008) . The Effects of Music Instruction on Emergent Literacy Capacities
among Preschool Children: A Literature Review. Early Chıldhood Research &
Practice, 10(1). Web: http://ecrp.uiuc.edu/v10n1/bolduc.html adresinden 12
Temmuz 2011’ de alınmıştır.
Bolduc, J. (2009) .Effects of a Music Programme on Kindergartners' Phonological
Awareness Skills 1 [abstract]. International Journal of Music Education,
27(1), 37-47.
Bolduc, J. and Gelet, M. I. (2005) .Pitch Processing and Phonological Awareness.
Psychomusicologi, 19, 3-14.
Breadley K. S. and Breadley J. (1999) .Developing Reading and Writing Through
Music. 34th Annual TCTE Conference Foth Worth, Texas, 4-6.
Boone, T. R., Cunningham, J. G. (2001) .Children’s of Expression of Emotional
Meaning in Music Through Expressive Body Movement. Journal of Nonverbal
Behavior, 25(1), 21-41
Bowles, S. A. M. (2003) .Tune Up the Mind: The Effect of Orchestrating Music as a
Reading İntervention [abstract]. Doctora’s Thesis, Indiana University of
Penssylvania, UMI Number:3090470.
138
Byrne, B., Samuelsson, S., Wadsworth, S., Hulslander, J., Corney, R., Defries, J. C.,
Quqin,, P., Willcutt, E. G. and Olson, R. K. (2007) .Longitudinal twin study of
early literacy development: Preschool through Grade 1. Reading and Writing, 20,
77–102.
Cabell, S. Q., Justice, L. M., Konold, T. R. and McGinty, A. S. (2011) .Profiles of
Emergent Literacy Skills Among Preschool Children Who Are at Risk for
Academic Difficulties. Early Childhood Research Quarterly, 26, 1-14.
Chang, C. (2000) .Relationship Between Music Learning and Language Reading?
Review of Literature [abstract]. Information Analyses, 1-41.
Choi, J. (2007) .5- 6 Yaş Çocuklarına Yönelik Hazırlanan Ritim Eğitimi Programının
Çocukta Ritim Duygusunun Gelişimine Etkisinin İncelenmesi. Yüksek Lisans
Tezi, Marmara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.
Crosswhite, J. E. (1996) .Effect of music instruction on language development of
preschool children [abstract]. Doctora’s Thesis, The University of North Carolina,
UMI Number:9715590.
Corradino, G. (2009) .Improving Letter Recognition and Beginning Sound Identification
Through the Use of Songs with Special Education Kindergarten Students. Master
Thesis, Caldwell College, UMI Number: 1462763.
Curtis, L. J. (2007) .The Role of Music in Early Literacy Learning: A Kindergarten
Case Study [abstract]. Doctora’s Thesis, Kansas State University.
Çelikkol, Ö. (2007) .Kelime Kazanımında Müziğin Etkisi. Yüksek Lisans Tezi, Marmara
Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.
Çevik, B. (2007) .Müzik Öğretim Yöntemlerinden, Orff Müzik Öğretisine Genel bir
Bakıs. Balıkesir Üniversitesi Dergisi, 9(1), 95-100.
Dağlı, A. ( 2007) . Okul Öncesi Eğitimi Alan ve Almayan İlköğretim Birinci Sınıf
Öğrencilerinin Türkçe ve Matematik Derslerindeki Akademik Başarılarının
Karşılaştırılması. Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans
Tezi, Konya.
Darrow, A. A. (2008) .Music and Literacy .General Music Today, 21(2).
Darrow, A. A. Cassidy, J. W., Flowers, P. J., Register, D., Sims, W., Standley, J.
M., Menard, E. and Swedberg, O. (2009) .Enhancing Literacy in the Second
Grade: Five Related Studies Using the Register Music/Reading Curriculum.
Applications of Research in Music Education, 27(2), 12-26.
Dartt, K. M. (2009) .Effects of Background Music on Preschoolers’ Attention. Doctora’s
Thesis, University of North Texxas, UMI Number: 3399413.
139
Deleverova, B. (2006) .Müziğin 0-3 Yaş Grubu Çocuklarında Gelişimlerine Etkilerinin
İncelenmesi [abstract]. Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri
Enstitüsü, Ankara.
Denac, O. (2008). A Case Study of Preschool Children’s Musical Interests at Home and
at School [abstract]. Early Childhood Education Journal, 35(5), 439- 444.
Developmental Drumming Early Chıldhood Music Program (2003). Web:
http://www.playdrums.com/programs/developmental-drumming/ 20 Temmuz
2011’de alınmıştır.
DeVries, P. (2004) .The Extramusical Effects of Music Lessons on Preschoolers
[abstract]. Australian Journal of Early Childhood, 29(2), 6-10.
Diffily, D., Donaldson, E. and Sassman, C. (2001) .The Schdastic Book of Early
Childhood Learning Centers, Complete How-to’s Management Tips Photos and
Avtivities for Delightful Learning Writing Math and More!. Scholastic
Professional Books.
Duguay K. J. (2006) .Pre-Kindergarten Music Education Standards and the
Opportunity-to-Learn Standards as Applied to Preschool Settings [abstract].
United States University, Miami.
Dündar, M. (2003) .Anaokulu ve İlköğretimin Birinci Sınıfında Ritim Eğitimi. Gazi
Eğitim Fakültesi Dergisi, 23(2), 171-180.
Doore, E. B. (2010) .Preschool Teacher Judgments of Students' Alphabetic Knowledge
[abstract]. Doctora’s Thesis, The University of Maine, UMI Number:3445848.
Dowling, W. J. (1999) .The Development of Music Perception and Cognition. The
Psychology of Music, Second Edition, 603-625.
Edwards, L. C., Bayless, K. M. and Ramsey, M. E. (2005) .Music a Way of Life for the
Young Child. (Fifth Edition), Ohio: Pearson Meerill Prentice Hall.
Envoy, K. (2008) .Singing Ability and Characteristics among Young Children. Research
Connections: Geoffrey Reynolds, 24-25
Ersoy, Ö.(2006) .Ritim. Müziğin Okul Öncesi Eğitiminde Kullanılması, (2.Baskı),
Ankara: Kök Yayıncılık.
Etopio, E. A. (2009) . Characteristics of Early Musical Environments Associated with
Preschool Children’s Music Skills. Doctora’s Thesis, The State University of New
York, UMI Number: 3342135.
Evridiki, Z., Vassiliki, D., Dimitris, C. and Theodoros, E. (2003) .Application of Orff
and Dalcroze Activities in Preschool Children: Do They Affect the Level of
Rhythmic Ability. Physical Educator, 60(2), 51.
140
Evridiki, Z., Aggeliki, T., Vassiliki, D. ( 2004) . The Effects of a Developmentally
Appropriate Music and Movement Program on Motor Performance. Early
Childhood Research Quarterly, 19, 631–642.
Foran, L. M. (2009). Listening to Music: Helping Children Regulate Their Emotions
and Improve Learning in the Classroom. Educational Horizons, 88(1), 51-57.
Fujioka T., Bernhard R., Kakigi R., Pantev C. and Trainor J.L. (2006) .One year of
Musical Training Affects Development of Auditory Cortical-evoked Fields in
Young
Children
[Abstract].
Brain
Advance
Access.
Web:
http://www.psychology.mcmaster.ca/ljt/fujioka_et_al_2006.pdf
15 Temmuz
2011’de alınmıştır.
Fuller, L. M. (2005) .History of the Inclusion of Orff and Kodaly Methodologies in
Oregon Music Educator Preparation. Doctora’s Thesis, Texas Tech University.
Gadberry, D. L. (2011) .The Effect of Music Transitions and Spoken Redirections in a
Preschool Classroom. Doctora’s Thesis, The University of Kansas. UMI Number:
3458216.
Garcia, Y. (2011) .Early Education in California: Communicative Action in The Public
Sphere, Doctora’s Thesis, The University of San Francisco, UMI Number:
3450295.
Green, M. (2002) .A case study: The impact of using a musical approach for storytime
on emerging reading skills of special education preschool students [abstract].
Doctora’s Thesis, Capella University, UMI Number:3049776.
Gromko, E. (2005) .The Effect of Music Instruction on Phonemic Awareness in
Beginning Readers [abstract]. Journal of Research in Music Education, 53(3),
199-209.
Güler, N. (2006) .Okul öncesi Öğretmenlerin Müzik Etkinliklerini Gerçekleştirme
Durumları ve Eğitim Gereksinimlerinin Belirlenmesi. Yüksek Lisans Tezi,
Anadolu Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Eskişehir.
Gürgen, T. E. (2006) .Müzik Eğitiminde Yaratıcılığı Geliştiren Yöntem ve Yaklaşımlar.
Eğitim Fakültesi Dergisi, 7(12), 81- 93.
Gültek,
B.
(2007)
.Zoltan
Kodaly
ve
Kodaly
Yöntemi.
Web:http://www.muzikegitimcileri.net/bilimsel/makale/B-Gultek_3.pdf
13
Temmuz 2011’de alınmıştır.
Gültekin, E. (2008) .Serbest Zaman Etkinlikleri İçinde Müzikli Etkinliklerin Yeri
(Sakarya Mahallesi Örneği). Yüksek Lisans Tezi, Sakarya Üniversitesi, Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Sakarya.
Goeghegan, N. and Mitchelmore, M. (1996) . Possible Effects of Early
Childhood Music on Mathematical Achievement [abstract]. Australia Research in
Early Chılhood Education, 1, 1-9.
141
Harris, M. (2010) .The Effect of Music-Enriched Instruction on the Mathematics Scores
of Pre-School Children [abstract]. Children’s House Montessori, 13145 Riverside
Drive East Tecumseh, Ontario, Canada.
Hayward, C. M. and Gromko, J. E. (2009) .Relationships Among Music Sight-Reading
and Technical Proficiency, Spatial Visualization, and Aural Discrimination.
Journal of Research in Music Education, 57(1), 26-36.
Hsee, Y. F. (2007) .Musical Interactions Among Infacts/Todders and Early Childhood
Teachers: The Role of Intervention on Early Childhood Teachers’ Scaffolding of
Young Children’s Music Learning. Doctora’s Thesis, The Pennsylvania State
University, UMI Number: 3284940.
Huss, M., Verney, J. P., Fosker, T., Mead, N. and Goswami, U. (2011) .Music, Rhythm,
Rise Time Perception and Developmental Dyslexia: Perception of Musical Meter
Predicts Reading and Phonology. Centre for Neuroscience in Education,
University of Cambridge, U.K.
Jansen, L., Dijk, V. B. and Retra, J. (2008) .A Music Educational Entertainment
Environment for Preschoolers. Fun and Games, 194–202.
Kalkandelenli, F. (2010) . Müzik ve İnsan Beyni, Eğitimde Yansımalar, Arel Eğitim
Kurumları, 28, 30-32.
Kandır, A. (2006a) .Müziğin Çocuğun Gelişimindeki Yeri ve Önemi. Müziğin Okul
Öncesinde Kullanılması, (2. Baskı), Ankara: Kök Yayıncılık, 15-18.
Kandır, A. (2006b) .Ses Dinleme ve Ayırt Etme. Müziğin Okul Öncesinde Kullanılması,
(2. Baskı), Ankara: Kök Yayıncılık, 47-56.
Kandır, A. (2005) . Bilişsel Gelişim Kuramları. Bilişsel Gelişim, İstanbul: Morpa Kültür
Yayınları, 9-45.
Kandır ,A.,Tezel Şahin,F.,Dilmaç,B. ve Yazıcı, E.(2010). İlköğretime Geçiş Sürecinde
Okuma Yazmaya Hazırlık Çalışmaları. 9. Sınıf Öğretmenliği Eğitimi
Sempozyumu, 207-210.
Karaman, G. ve Üstün, E. (2011) .Anasınıfına Devam Eden Çocukların Fonolojik
Duyarlılıklarının Bazı Değişkenlere Göre İncelenmesi [abstract]. Hacettepe
Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 40, 267-278.
Kayılı, G. Koçyiğit, S. ve Erbay, F. (2008) .Montessori Yönteminin Beş - Altı Yaş
Çocuklarının Alıcı Dil Gelisimine Etkisinin İncelenmesi. Türkiyat Araştırmaları,
Dergisi,347-355.
Kemmerer, K. P. (2003) .Relationship Between the Mumber of Hours Spent in General
Music Class and Reading Skills in Kindergarten Through Grade 3 [abstract].
Doctora’s Thesis, Lehigh University, UMI Number:3117160.
142
Kirschner, S. and Tomasello, M. (2010) .Joint music making promotes prosocial
behavior in 4-year-old children. Evolution and Human Behavior, 31, 354–364.
Koops, L. H. (2011) .Perceptions of Current and Desired Involvement in Early
Childhood Music Instruction [abstract]. Visions of Research in Music Education,
Case Western Reserve University Cleveland, Ohio.
Kouri, T. and Telander, K. (2008) .Children’s Reading Comprehension and Narrative
Recall in Sung and Spoken Story Contexts. Child Language Teaching and
Therapy,329–34.
Köksoy, M. A. ve Taş, M. A. (2005) .Okul Öncesi Eğitim Kurumlarında Görev Yapan
Anaokulu Öğretmenlerinin Okul Öncesi Dönemde Müzik Eğitimine İlişkin
Görüşlerinin Belirlenmesi (Niğde İli Örneği). Gazi Üniversitesi Kırşehir Eğitim
Fakültesi Dergisi, 6(1), 31-40.
Kutlay,
E.
(2007)
.Çocuğunuza
Müzik
Dinlettirin.
Web:
http://www.armonimuzikkursu.com/dosya/dinlet.doc 25 Haziran 2011’ de
alınmıştır.
Kürklü, E. (2003) .Türkiyede 3-6 Yaş Grubu Çocukların Ses Sınırları Şarkı Söyleme
Becerileri ve Müzikal Düzeylerinin İncelenmesi [abstract]. Yüksek Lisans Tezi,
Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara.
Lamb, S. J. and Gregory, A. H. (1993) .The Relationship between Music and Reading in
Beginning Readers. Educational Psychology: An International Journal of
Experimental Educational Psychology, 13(1), 19-27.
Lamont, A. (2006) .Toddlers’ musical worlds: Musical engagement in 3,5 year olds
[abstract]. 9 th International Conference On Music Perception and Congnıtion,
Alma Mater Studiorum University of Bologn, 946-950.
Lanette, S. (2003) .Classrooms and Curriculum Come Alive with Music: A Sequentinal
Approach of Teaching Music to Elementary Students Using Daily Oral Music
Lessons. American Council on Rural Special Education Proceedings, 56-67.
Lonigan, C. J., Farver, J. M., Phillips, B. M., Clancy-Menchetti, J. (2011). Promoting
the Development of Preschool Children’s Emergent Literacy Skills: A
Randomized Evaluation of A Literacy-focused Curriculum and Two Professional
Development Models. Reading and Writing: An InterdisciplinaryJournal, 24(3),
305-337.
Lorenzo-Lasa, R., Ideishi, I. R. and Ideishi, S. K. (2007) .Facilitating Preschool
Learning and Movement through Dance. Early Childhood Education Journal,
35(1),25-31.
Maerker, G. A. (2008) .Music for the Very Young. Teaching Music, 16(2), 28-31.
143
Maerker, G. A. (2009) .Singing and Moving: Teaching Strategies for Audiation in
Children. Music Educators Journal, 95(4), 46-50.
Marin, M. M. (2009) .Effects of Early Musical Training on Musical and Linguistic
Syntactic Abilities [abstract]. New York Academy of Sciences, 1169(1), 187–190.
McCusker, J. (2001) .Emerging Musical Literacy: Investigating Young Children's
Music Cognition and Musical Problem-Solving Through İnvented Notations
[abstract]. Doctora’s Thesis, University of Rochester, UMI Number:3004935.
Miller, J. A. (2009) .Emergent Music Literacy: Parallels of the Language Model in
Music Literacy İnstruction [abstract]. Master’s Thesis, State University of
Newyork, UMI Number:1468927.
Mitchell, D. (2010) .Music Education Aids Children's Speech, Language Skills.
Northwestern
University,
17-39.
Web:
http://cmfinc.org/wpcontent/uploads/2010/02/Music-Education-Aids-Children.pdf 24 Mayıs 2011’de
alınmıştır.
Mizener, C. P. (2008) .Enhancing Language Skills through Music. General Music
Today, 21(2), 11-17.
Montgomery, A. J. H. R. (1997) .The influence of movement activities on achievement
in melodic pitch discrimination and language arts reading-readiness skills of
selected kindergarten music classes [abstract]. Doctora’s Thesis, University of
Southern Mississippi, UMI Number:9809154.
Moore, J. C. (2001) .Effects of musical pitch training on reading skills and phonemic
awareness of kindergarten students [abstract]. Doctor’s Thesis, The University of
Lauisiana, UMI Number:3019303.
Moreno, S. (2009) .Can Music Influence Language and Cognition?. Contemporary
Music Review, 28(3), 329–345.
Morris, T. and Leavey, G. (2006) .Promoting phonological awareness in nursery-aged
children through a Sure Start Early Listening programme [abstract]. International
Journal of Early Years Education, 14(2), 155–168.
Moyeda, I. X. G. (2006) .Implementing a Musical Program to Promote Preschool
Children’s Vocabulary Development. Early Chılhood Research and Practice,
8(1).
Nardo, R. L., Custodero, L. A., Persellin, D.C. and Fox, D. B. (2006) . Looking Back,
Looking Forward: A Report on Early Childhood Music Education in Accredited
American Preschools [abstract]. Journal of Research in Music Education, 54(4),
278-292.
144
Oğul, H. (2009) .Okul Öncesi Öğretmen Adaylarını Temel Ritim Algılama ve Şarkı
Söyleme Becerilerinin İncelenmesi. Yüksek Lisans Tezi, Selçuk Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya.
O'Herron, P. and Siebenaler, D. (2007) .The Intersection between Vocal Music and
Language Arts Instruction: A Review of the Literature. Applications of Research
in Music Education, 25(2), 16-26.
Okumuş, M. (2008) .Okul Öncesi Dönem 4-6 Yaş Grubu Çocukların Müziksel
Yaşantılarına Popüler Müziklerin Etkisi. Yüksek Lisans Tezi, On Dokuz Mayıs
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Samsun.
Olsson, B. (2007) .Social Issues ın Music Education. International Handbook of
Research in Arts Education, 16(9), 989–1002.
Özal,
K.
(2007)
.Suziki
Metodu.
Müzil
Eğitimi
Yayınları,
Web:
http://www.muzikegitimcileri.net/bilimsel/makale/K-Ozal_3.pdf/ 02 Şubat 2012’
de alınmıştır.
Özçimenli, E. (2007) .Anaokullarında Görev Yapan Öğretmenlerin Anaokullarındaki
Müzik Etkinliklerine İlişkin Görüşleri (Eskişehir Örneği). Yüksek Lisans Tezi,
Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara.
Özen, N. (2004) . Çalgı Eğitiminde Yararlanılan Müzik Eğitimi Yöntemleri. Gazi
Eğitim Fakültesi Dergisi, 24(2), 57-63.
Özkale, B. (2010) .Ritim Çalışmalarının Altı Yaş Çocuklarının Bilişsel Becerilerine
Etkisi. Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü,
İstanbul.
Öztürk, A. (2004) .Okul Öncesi Eğitimde Müzik. İstanbul: Morpa Kültür Yayınları.
Öztürk, F. ve Öztürk, D. S. (2007) .The First Studies Related to the Course of Child
Development and Psychology in Preschool Education in Turkey A Sample
Historical Textbook for the Preschool Teachers. Elementary Education Online,
6(1), 144-153.
Paquette, K. R. and Rieg, S. A. (2008) .Using Music to Support the Literacy
Development of Young English Language Learners. Early Childhood
Education,36(3), 227–232.
Pearman, C. J. and Friedman, T. (2009).Reading and Rhythm: Binding Language Arts
and Music in an Academic Notebook. General Music Today, 23(1), 12-16.
Pollatou, E., Karadimou, K. and Gerodimos, V. (2005) .Gender differences in musical
aptitude, rhythmic ability and motor performance in preschool children. Early
Child Development and Care,175(4), 361–369.
145
Rathbun, A. and Grady, S. (2003) . The Relationship of Early Home Literacy Activities
and
Infants’
and
Toddlers’
Mental
Skills.
Web:
http://www.air.org/files/AERA_RathbunGrady.pdf/ 15 Şubat 2012’ alınmıştır.
Rauscher, F. H. (2003) .Can Music Instruction Affect Children's Cognitive
Development? ERIC Digest. ERIC Clearinghouse on Elementary and Early
Childhood Education Champaign IL.
Reis, A. A. (2001) .Singing a Story: Exploring the Effects of Music-based Reading
Activities on Emergent Readers [abstract]. Master’s Thesis, The Faculty of Pasific
Lutheran University, UMI Number:1406553.
Rhythmic Activity Booklet (2004). Introducing children to the exciting world of
percussion. Web: http://www.lprhythmix.com/activities/pdf/rhythmix-activitybook.pdf/ 20 Haziran 2010’da alınmıştır.
Richardson, S. O. (1997) .The Montessori Preschool: Preparation for Writing and
Reading. Annals of Dyslexia, 47(1), 239-256.
Samuelsson, I. P., Carlsson, M. A., Olsson, B., Pramling, N. and Wallerstedt, C. (2009)
.The art of teaching children the arts: music, dance and poetry with children aged
2–8 years old [abstract]. International Journal of Early Years Education,
17(2),119–135.
Schellenberg, E. G. (2006) .Long-term positive associations between music lessons and
IQ [abstract]. Journal of Educational Psychology, 98(2), 457-468.
Schwanenflugel, P. J. , Hamilton, C. E. , Neuharth-Pritchett, S. , Restrepo, M. A. ,
Bradley, B. A. and Webb, M. Y. (2010) . PAVEd for Success: An Evaluation of a
Comprehensive Preliteracy Program for Four-Year-Old Children [abstract].
Journal of Literacy Research, 42(3), 227-275.
Senemoğlu, N. (2005) .Gelişim Öğrenme ve Öğretim Kuramdan Uygulamaya.
(12.Baskı), Ankara: Gazi Kitapevi.
Sığırtmaç, A. (2005) .Okul öncesi Dönemde Müzik Eğitimi. Çanakkale Üniversitesi
Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Okulöncesi Öğretmenliği Anabilim Dalı,
Çanakale.
Sims, W. L. (2005) . Effects of Free Versus Directed Listening on Duration of
Individual Music Listening by Prekindergarten Children. Journal of Research in
Music Education, 53(1), 78-86.
Snow,E. C., Burns, M. S. and Griffin, P. (1998). Preventing reading difficulties in
young
children.
National
Academies
Press,
Washington.
Web:http://www.nap.edu/html/reading/ 17 Mayıs 2011’de alınmıştır.
Standley, J. M. (2008) .Does Music Instruction Help Children Learn to Read?: Evidence
of a Meta-Analysis. Applications of Research in Music Education, 27(1), 17-32.
146
Sullivan, K. N. (2006) .The Responses of Preschool Children to Early Childhood Music
İnstruction Containing Texted and Non-texted Songs and Chants [Abstract].
Michigan University.
Web:http://gradworks.umi.com/14/34/1434373.html 15
Mayıs 2011’ de alınmıştır.
Sun, M. ve Seyrek, H. (2002) .Okul Öncesi Eğitiminde Müzik. İzmir: Müzik Eserleri
Yayınları,
Sungurtekin, Ş. (2001) .Uygulamalı Çevre Eğitimi Projesi Kapsamında Ana ve
İlköğretim Okullarında Müzik Yoluyla Çevre Eğitimi. Uludağ Üniversitesi Eğitim
Fakültesi Dergisi, 14(1),167-178.
Şen, Y. (2006) . Okul Öncesi Dönemde Çocuğun Gelişiminde Müziğin Önemi. Sosyal
Bilimler Enstitüsü Dergisi, 7(1), 337-343.
Tecimer Kasap, B. (2005) .Suzuki Okulu Metodu. İnönü Ünversitesi Eğtim Fakültesi
Dergisi, 6(9), 115-128.
Temel, F. (2005) .Okul Öncesinde Yeni Yaklaşımlar. Bilim ve Aklın Aydınlığında
Eğitim Dergisi, 6(62).
Temiz, E. (2006) .Okul Öncesi Dönemde Müzik Eğitimi; Yaşanana Problemler ve
Çözüm Önerileri. Ulusal Müzik Eğitimi Sempozyumu Bildirisi, 193-207.
Temmerman, N. (1998) . A Survey of Childhood Music Education Programs in
Australia. Early Childhood Education Journal, 26(1), 29-34.
Tendall, R. A. (2009) .The Effects of Singing and Movement in a K-1 Reading First
Program [abstract]. Doctora’s Thesis, The University of Lowa, UMI
Number:3383174.
Thompson, D. J. (2005) .The İmpact of Classical Music on the Developmental Skills of
Preschool Children. Doctor’s Thesis, Mississippi of University, UMI
Number:3184341.
Topaç, N. (2008). Okulöncesi Öğretmenlerinin ve Okulöncesi Dönem Çocuklarının
Ebeveynlerinin Müzik Eğitimi Hakkındaki Düşüncelerinin İncelenmesi. Yüksek
lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.
Türkmen, U. (2010) . The importance of amateur musical education in individual social
and cultural development of a child, problems and suggestions for solutions.
Elementary Education Online, 9(3), 960-970.
Yazıcı, E. (2010) .61-72 Aylık Çocuklar İçin Okuma Yazma Becerileri Araştırma
Testi’nin Geçerlilik ve Güvenirlik Çalışması (Ankara Örneklemi).
Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri
Enstitüsü, Ankara.
Young, S.(2009) . Towards Construction of Musical Childhoods: Diversity and Digital
Teknologies. Early Child Development and Care, 179(6), 695-705.
147
Zimmermann, L. S. (2006) .A Descriptive Study of the Relationship Between Language
Reading Proficiency and the Age At Which Music Lessons Are Begun. Master’s
Thesis, Silver Lake College, Manitowoc.
Wellman, R. L. (2007) . Music as a pre-reading education tool for non-music preschool
teachers. Doctora’s Thesis, Capella University, UMI Number: 3283735.
Wendy, L. S. and Nolker, B. D. (2002) .Individual Differences in Music Listening
Responses of Kindergarten Children [abstract]. Journal of Research in Music
Education, 50(4), 292-300
Weng, T. C. (2006) .Effect of Müsic Listening on the Enjoyment of Physical Activity
Experience. Master Thesis, University of North Carolina, Chapel Hill.
Wiggins, D. G. (2007) . Pre-K Music and the Emergent Reader: Promoting Literacy in a
Music-Enhanced Environment. Early Childhood Education Journal, 35(1), 55-64.
Wigley, C., Fletcher, J. and Davidson, J. (2009) .Motor Timing and Precursor Literacy
Skills in Very Young Children [abstract]. Annals of the New York Academy of
Sciences,1169, 512–515.
Wolf, J. (2002) .Sing a Story, Read a Rhyme. Teaching Music, 10(1), 34-39.
148
EKLER
EK- 1 GENEL BİLGİ FORMU
GENEL BİLGİ FORMU
1. Çocuğun adı-soyadı:………………………………………………………..
2. Doğum Tarihi (Gün/Ay/Yıl): ……. /……/…….
3. Cinsiyeti:
( ) 1. Kız
4. Doğum sırası:
( ) 1. İlk çocuk
( ) 2. Erkek
( ) 2. Ortanca veya ortancalardan biri
5. Ailedeki çocuk sayısı: ( ) 1 çocuk
( ) 2 çocuk
( ) 3. Son çocuk
( ) 3 çocuk
( ) 4 çocuk ve fazlası
6. Çocuğunuz ne kadar süredir bir okul öncesi kuruma devam ediyor?
( ) 0-6 ay ( ) 7-12 ay
( )12-18 ay
( ) 19-24 ay
( ) İki yıldan fazla
7. Anne-baba hayatta mı?
( ) 1. Hayatta
( ) 2. Öldü
Anne
………………..
………………..
Baba
………………
………………
8. Anne-baba hayatta ise
( ) 1. Beraber yaşıyor
9. Anne-babanın yaşı
( ) 1. 29 yaş ve altı
( ) 2. 30-39 yaş
( ) 3. 40-49 yaş
( ) 4. 50 yaş ve üzeri
10. Öğrenim Durumu
( ) 1. Okur yazar değil
( ) 2. Okur yazar
( ) 3. İlkokul ve ortaokul
( ) 4. Lise
( ) 5. Üniversite
( ) 6. Lisansüstü
11. Mesleği
( ) 1. Ev hanımı
( ) 2. Memur
( ) 3. İşçi
( ) 4. Serbest
( ) 5. Diğer…..
( ) 2. Ayrıldılar/boşandılar
Anne
………………..
………………..
………………..
………………..
Anne
………………..
………………..
………………..
………………..
………………..
………………..
Anne
………………..
………………..
………………..
………………..
………………..
Baba
………………
………………
………………
………………
Baba
………………
………………
………………
………………
………………
………………
Baba
………………
………………
………………
………………
………………
149
EK-2
61-72
AYLIK
ÇOCUKLAR
İÇİN
OKUMA
BECERİLERİNİ
DESTEKLEYİCİ MÜZİK ETKİNLİKLERİ EĞİTİM PROGRAMI İLE İLGİLİ
GÖRÜŞLERİ ALINAN UZMANLARIN LİSTESİ
SIRA NO
UZMANLAR
ÜNİVERSİTE
1
Prof. Dr. Bülent YILMAZ
Hacetyepe Üniversitesi Bilgi ve Belge
Yönetimi Bölümü
2
3
YAŞAR
Afyon Kocatepe Üniversitesi Eğitim
Fakültesi Okul Öncesi Öğretmenliği
Anabilim Dalı
Yrd. Doç. Hüseyin Yılmaz
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversite Eğitim
KÜÇÜKÖNCÜ
Fakültesi Müzik Öğretmenliği Ana Bilim
Doç. Dr. Münevver CAN
Dalı
4
5
Öğr. Gör. Dr. Özlem ŞİMŞEK
Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Okul
Arş. Gör. Tolga ÇAKMAK
Öncesi Öğretmenliği Anabilim Dalı
Hacettepe Üniversitesi Bilgi ve Belge
Yönetimi Bölümü
6
Eğitimci Nalân EROĞLU
Tarhuncu Ahmet Paşa İlköğretim Okulu
Anasınıfı Öğretmeni
7
Eğitimci Filiz TOKGÖZ
Tarhuncu Ahmet Paşa İlköğretim Okulu
Sınıf Öğretmeni
8
Eğitimci Emel KOÇ
Tarhuncu Ahmet Paşa İlköğretim Okulu
Müzik Öğretmeni
9
Eğitimci Gürbüz GÖZÜM
Keçiören Halk Eğitim Merkezi ve Akşam Sanat
Okulu Müzik Öğretmeni
Download
Study collections